Katki maddeleri - Akademik Birimler

03.02.2014
DERS SORUMLUSU
ÖĞR.GÖR.DR. ENGİN YARALI
1
Dünya toplumları tarih boyunca tüm olanaklarını daha iyinin, daha
etkilinin, daha verimlinin ve daha ekonomik olanın elde edilmesi için
harcamış ve bireyin mutluluğunu hedef almıştır. Toplumun insan
yaşamı ile ilgili görüşleri en ilkel kavimlerden başlayarak günümüze
kadar hep gelişerek sürmüş ve sonuçta teknolojiye ulaşılmıştır. Bilim
ve teknolojideki gelişmelerle beraber ise insanoğlunun mutlu ve
sağlıklı yaşamı için gerekli iyileştirmeler üzerinde çalışılmıştır.
Sektörel çabaların içinde insanları en fazla ilgilendiren ve yaşamın
temeli olan konular gıda ve sağlık konularıdır. Günümüzde bu sektör
birbirinden ayrılmayan hatta birbirini tamamlayan birimler halinde
çalışmaktadır.
2
1
03.02.2014
Gıda ve Sağlık hizmetlerindeki gelişmeler ve son yenlikler
eski
dönemlerde
kaldırırken
karşılaşılan
beraberinde
bazı
bazı
yeni
sorunları
sorunları
ortadan
getirmiştir.
Örneğin, insan sağlığını etkileyen ve yaşam sürecini kısaltan
birçok hastalık, hijyen bilgilerinin gelişmesi, tıbbın başarısı ve
modernizasyonu sayesinde eski önemlerini kaybetmiş, bunun
yanında uygarlıkla ilişkili kalp-damar, kanser ve karaciğer
hastalıkları etkin hale gelmiş, ayrıca eksik veya yanlış
beslenmenin, beslenme ile ilgili faktörleri olumsuz yönde
etkilemesine bağlı olarak beslenme bozukluklarının neden
olduğu bazı hastalıklar yaygınlaşmıştır.
3
Gıda ve beslenme araştırmalarının yaklaşık yüzyılı
aşkın bir geçmişi olduğu görülür. Örneğin Leibig
adlı araştııcı, 1824–1852 yılları arasında
araştırmalarda
çok
sayıda
gıda
yaptığı
maddesini
incelemiş ve beslenmede önem taşıyan bazı besin
öğelerini saptamıştır. Gıda ile ilgili sistematik
araştırmalar ise geçen yüzyılın son çeyreğinde,
1875–1900 yılları arasında başlamıştır.
4
2
03.02.2014
Bu
dönemde
König,
Voigt,
Rubner
gibi
araştırıcılar temel gıdaların içerdiği besin öğelerini
saptamalarının yanında, kaloriye bağlı çalışmalar
yürütmüşler ve gıdalarda bozucu etmenler ile
gıdaların istenmeyen niteliklerini “Gıda Kimyası”
yardımı ile ortaya koymaya çalışmışlardır. Mineral
madde, vitamin, iz (eser-az miktarda bulunan)
element ve gıdalarda yer alan yabancı madde
araştırmaları, gıdalar ile ilgili çalışmaların ikinci
basamağını oluşturmuştur.
5
Patolojik, hijyenik ve toksikolojik konuların etkinlik kazanması ile
“Gıda Kimyası” olarak bilinen bilim dalından, “Biyokimya” bilimi
doğmuştur. Bu arada hijyenik ve toksikolojik açıdan “Gıda Katkı
Maddeleri” sorunu, gıda-beslenme ve sağlık bilimlerinin ana
konularından biri haline gelmiştir. Gıda katkı maddeleri deyimi
zamanla polemik bir tartışma konusu olmuş ve insan sağlığını
ilgilendirmesi nedeniyle WHO (World Health Organization-Dünya
Sağlık Organizasyonu), FAO (Food and Agricultural OrganizationGıda ve Tarım Kuruluşu) ve benzeri uluslar arası kuruluşlar konuya
büyük ağırlık vermiştir. Daha sonra çeşitli ülkelerde gıda katkı
maddelerinin kullanımı denetim altına alınarak yasal çözümler
getirilmiştir.
6
3
03.02.2014
Gıda katkı maddelerinin gıda endüstrisinde kullanımı, gelişen
teknolojilerin getirdiği değişik üretim tekniklerinden ve buna
bağlı olarak tüketici beğenisinin çeşitlilik kazanmasından
doğmuştur. Böylece, günümüzde uygulanan üretim teknikleri
sayesinde gıda sektöründe verim artışı, kayıpların minimize
edilmesi, ürün kalitesinin artırılması ve standardizasyonu,
ürünlerin dayanma sürelerinin artırılması ve değişik formüllü
yeni gıdaların üretimi gibi uygulamalar gerçekleşmiştir. Bu
çalışmalarda güdülen bütün amaç tüketicinin iyi, sağlıklı ve en
ekonomik biçimde beslenmesinin yanı sıra, tekniğin gereği
kullanılan gıda katkı maddelerinden kaynaklanabilecek riskleri
de önlemektir.
7
Ekme, Patates
ve diğer
Karbonhidratlı
gıdalar
Meyve ve
Sebzeler
Et ve Balık
Ürünleri
Şekerli ÜrünlerYağlı Ürünler
Süt ve
Süt ürünleri
8
4
03.02.2014
Günümüzde tüketilen gıdaların içinde yer alan her türlü
öğenin nitel ve nicel yöntemlerle saptanması söz konusu
olduğuna göre, gıdalara amaçlı olarak katılan veya elde
edilen nedenlerle bulaşabilen ve genelde hepsi için
“Yabancı Maddeler” deyimini kullanabileceğimiz bileşiklerin
saptanması da mümkündür. İşte “Gıda Katkı Maddeleri”
kavramı ile bu kavramın getirdiği sorunlar teknolojik gelişim
sürecinde bilimsel ve aşamalı devrimlerle ortaya konmuştur.
Konuyla ilgili çeşitli araştırmaların gelecekte daha da
yoğunluk kazanacağı kuşkusuzdur.
9
GIDA KATKI MADDELERİNİN GEÇİRDİĞİ EVRİM
Gıda katkı maddelerinin gıdalarda kullanılması insanlık tarihi kadar
eskidir. İnsanoğlunun ateşi bulup çevresindeki hammaddeleri pişirerek
tüketmeye başladığı dönemde, doğal katkı maddelerinden tuz ve bazı
baharat çeşitleri kullanılmaya başlamıştır. Bu katkılar halen günümüzde
de etkin bir şekilde ve aynı amaçla kullanılmaktadır.
M.Ö. 50. yıllarda Eski Romalılar tarafından sağlanan baharatların
İngiltere’de aroma verici olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Marco Polo’nun seyahatlerinde tacirlerin baharat aradıkları, Krsitof
Kolomb’un gezilerinde çay ve baharatla ilgili ticari notlar verildiği ve 19.
yy başında satıcıların Meksika’dan getirdikleri tane biberi öğüterek
satmış oldukları bilinmektedir.
10
5
03.02.2014
11
Perkins adlı araştırıcı 1856 yılında “anilin purple”
adı verilen renk maddesinin sentezi ile ilgili
çalışmalar yapmış ve pek çok sayıdaki yapay
boyalar üzerinde yürütülen çalışmalara öncülük
etmiştir.
İlk kez gıda katkı maddesi olarak ise A.B.D patenti
ile 1886 yılında tuz ve kalsiyum fosfat karışımı bir
preparat üretilmiş ve çeşni maddesi olarak ticari
işlem görmüştür.
12
6
03.02.2014
13
WHO teşkilatı 1956 yılında 40 ülkeyi kapsayan ve 114 yapay
renk maddesini içeren listeleri yayınlayarak kullanımına izin
vermiş ve uygulamaya koymuştur. Resmi belgelere göre 1965
yılında
A.B.D.’de
yaklaşık
300
000
ton
gıda
katkısı
kullanılmıştır.
Gıda katkı maddelerinin geçirdiği evrimden de anlaşılacağı gibi
birçok tarihi olayın altında bu maddelerin izleri bulunmaktadır.
Toplumların bilinçsiz ve teknolojiden uzak oldukları dönemde
bile gıdaları uzun süre saklamak, tat ve görünümlerini daha
çekici hale getirmek amacıyla bugünkü deyişi ile gıda katkı
maddeleri bir isteme bağlı olarak kullanılmıştır.
14
7
03.02.2014
Teknik alanda yapılan bütün çalışma ve buluşlar, insanları
daha yüksek düzeyde sağlıklı bir yaşama kavuşturmak ve
onların daha iyi beslenmesini sağlamak amacıyla yapılıyor
ise de sayısız sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu
uygulamalar çoğu kez, toplumlarda görülen ve nedeni
bilinmeyen hastalıklar ve ölümlerle ilgili görülmektedir. Bu
nedenle bazı bilim adamları çalışmalarını gıdalara ilave
edilen katkı maddeleri üzerinde yoğunlaştırmıştır. Özellikle
Avrupa ve A.B.D.’ de yapılan araştırmalar, bu ülkelerde
uygulanan
ileri
teknolojilerin
zorlaması
sonucu
yaygınlaşmıştır.
15
Son yıllarda gıda maddeleri de çok çeşitlenmiş ve üretimde
kullanılan katkı maddelerinin sayıları da büyük bir hızla artmıştır.
Dünya nüfusundaki patlama ve insanların hayat standartlarını
yükseltme eğilimleri, özellikle gelişmekte olan ve gelişmiş
ülkelerde gıda maddeleri üretiminin bir sanayi kolu haline
gelmesine neden olmuştur. Gıda sektöründe çabuk bozulabilen
gıdaların raf ömrünün uzatılması zorunluluğu ve tüketicilerin
mevsimlik gıdaları istediği her an tüketebilme isteminde oluşları
sanayileşmeyi etkilemiştir. Gıda endüstrisinde katkı maddeleri
kullanılırken tüketici sağlığı ve alışkanlıkları, gıdaların görünüşü,
tat-koku özelliği, besin değeri ve kalitelerin uzun süre muhafazası
gibi faktörler ön planda tutulmaktadır.
16
8
03.02.2014
Sorumlu örgütlerce kullanılmasına izin verilen katkı maddelerinin bazıları,
sağlık açısından herhangi bir sakınca yaratmamalarına karşın, bazıları
sürekli alınmaları halinde tehlikeler doğurabilecek niteliktedir. Bu nedenle
özellikle son 25 yıl içinde tüketicileri bu maddelere karşı koruyan kurumlar
ve bunların yaptığı yasalar ortaya çıkmıştır. Bu hizmetler bazı ülkelerde
sağlık kurumlarınca yapılırken, bazı ülkelerde diğer resmi kontrol kurumları
tarafından yürütülmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda başlangıçta
zararsız gibi görünen birtakım katkı maddelerinin sağlığa zararlı oldukları
saptanmaktadır. Ancak kısa bir süre sonra bu çalışmaların ve eldeki
bilgilerin uluslar arası ticarette yetersiz olduğu anlaşılmıştır. Bir ülkede
kullanılmasına izin verilen herhangi bir katkı maddesine diğer bir ülkede izin
verilmemekte, bu ise ülkelerin birbirleriyle ticaret yapmalarına bir engel
oluşturabilmektedir. Bunun sonucu olarak konu ile ilgili tüm çalışmalar
uluslar arası düzeye kaydırılmıştır.
17
GIDA KATKI MADDELERİNİN TANIMI
Uygarlığa paralel olarak gelişen teknolojilerin getirdiği
değişik üretim teknikleri ve tüketici beğenisinin giderek
değişmesi, bilinçlenmesi ve gıdaların çeşitlilik kazanmasına
yol açmıştır. Böylece gıdalara istenilen niteliklerin verilebilmesi
için bunların yapılarına bazı özel katkıların ilavesi gerekli
olmuştur. Bu özel maddeler günümüzde gıda endüstrisi ile
uğraşan üreticiler tarafından amaçlı ve bilinçli olarak yasaların
öngördüğü
miktarlarda
ve
üretimin
belli
aşamalarında
kullanılmaktadır. Ayrıca, teknolojinin ve modernizasyonun
getirdiği
koşullara
bağlı
olarak
gıdalara
elde
olmayan
nedenlerle bulaşan ve sağlık açısından sakınca yaratan
maddeler de bulunmaktadır.
18
9
03.02.2014
Buna göre, gıdalara çeşitli kaynaklardan bulaşan veya
bilinçli olarak katılan, gıdaların doğal öğelerinden faklı yapılara
sahip olan bu tür maddeler aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir;
A.Yardımcı Yabancı Maddeler (Additives)
A.Gıda Katkı Maddeleri (Food Additives)
B.İngrediyenler (Ingredients)
B.Bulaşan Yabancı Maddeler
A.İlaç Kalıntıları (Pesticide Residues)
B.Metalik Bulaşanlar (Metalic Contaminants)
C.Temizlik ve Dezenfektan Madde Kalıntıları
(Detergent and Disinfectant Residues)
D.Sentetik Madde Kalıntıları (Synthetic Material
Residues)
E.Radyoaktif Madde Kalıntıları (Radioactive
Fallout)
C.Hile Amacı ile Katılan Yabancı Maddeler
19
Yardımcı Yabancı Maddeler (Addditives)
Bu grupta yer alan gıda katkı maddeleri ile
ingrediyenlerin tanımları değişik biçimlerde yapılmaktadır.
Bu nedenle tanım ve sınıflamanın farklı kaynaklardan
örnekler verilerek yapılmasında yarar vardır.
Gıda
Katkı
Maddesi
adı
verilen
“Food
Additives”
sözcüğünün anlamı, gıdalara katılan ve gıdaların içinde
kalan, yani gıdalar ile birlikte tüketilen maddelerdir. Bunlar
hem doğal kaynaklı (vitaminler, mineral maddeler, doğal
aroma maddeleri) hem de yapay olarak üretilen (konserve
ediciler, tatlandırıcılar, emülgatörler, antioksidanlar gibi)
maddelerdir.
20
10
03.02.2014
Çeşitli dillerde kullanılan Additive kelimesi, bir kimyasal maddenin
istenilen özelliklerini oldukça iyileştiren katkı anlamımdadır.
Değişik dillerde sözlük tanımı yapılan gıda katkı maddesinin taşıdığı
anlam, bilim adamları tarafından çeşitli kaynaklarda değişik
şekillerde ortaya konmuştur. Gıda maddesine katılan herhangi bir
maddeyi “Gıda Katkı Maddesi” olarak düşünmemek gerekmektedir.
Furia (1972) adlı araştırıcıya göre gıda katkı maddesi, gıdanın
temelini oluşturan ana öğelerin dışındaki madde veya maddeler
karışımı olup üretim, imalat, depolama ve paketleme gibi işlemler
görmüş son üründe bulunur. Gıda katkı maddesi kavramı, tesadüfen
oluşan metal bulaşmalarını hiçbir zaman içermez.
21
Metin ve Saldamlı (1976)’ ya göre ise Gıda Katkı
Maddesi,
gıdanın
yapısında
doğal
olarak
bulunmayan, üretim, imalat, depolama gibi işlemler
sırasında gıda maddesinin tat, koku, görünüm, yapı
ve diğer niteliklerini düzeltmek, arzu edilmeyen
değişikliklere engel olmak ve biyolojik değerini
düzeltmek veya kalitesini uzun süre muhafaza etmek
amacı ile kullanılan madde veya maddeler karışımıdır.
Bu tanıma göre, elde olmayan nedenlerle gıdaya bulaşan
yabancı
maddelerin
vurgulanmaktadır.
bu
kapsama
alınmadığı
22
11
03.02.2014
Buna karşın A.B.D. Ulusal Araştırma Konseyi
(U.S.A National Reserach Counsil) Gıda Koruma
Komisyonu’nun yapmış olduğu tanım ise oldukça
geniş bir alanı kapsamaktadır. Buna göre gıda
katkı maddesi, “Gıdayı oluşturan temel öğelerin
dışındaki madde veya maddeler karışımı olup, gıda
maddesinin
üretimi,
imalatı,
depolanması
ve
paketlenmesi gibi işlemler sırasında ilave edilen ve
son üründe yer alan maddelerdir”.
23
Uluslar arası bir kuruluş olan FAO/WHO Birleşik
Kodeks Komitesi’nin tanımında ise, “Tek başına besin
değeri taşımayan ancak gıda maddesine bilinçli
olarak
direkt
veya
endirekt
katılan,
onların
görünüşlerini ve yapılarını düzeltmek için veya
muhafaza olanağını artırmak için sınırlı miktarda
katılan
maddelerdir”
denilmektedir.
Buna
göre,
gıdaların besin değerini artırıcı vitaminler ve mineral
maddeler ile pestisidler, çevre kirliliğinden bulaşanlar
ve teknolojik proseslerin artıkları gıda katkı maddesi
kapsamına girmemektedir.
24
12
03.02.2014
GIDA KATKI MADDELERİNİN
SINIFLANDIRILMASI
Gıda katkı maddelerine ilişkin çalışmalar ve bunların
sınıflandırılmaları
incelendiğinde
kronolojik
bunlarla
ilgili
bir
sıralama
kavram,
tanım
içinde
ve
sınıflandırılmaların zaman içinde değişikliğe uğramış ve
sürekli gelişmiş olduğu görülür. Bunun en başta gelen
nedeni, gelişen teknoloji ve bulunan yeni madde gruplarıdır.
Yapılmış olan sınıflandırmalarda gıda katkı maddeleri bazen
ait oldukları madde grubuna göre, bazen kullanış amacına
göre, bazen de üretiminde kullanıldığı gıda maddesine göre
gruplandırılmaktadır.
25
Buna göre genel bir sınıflandırma yapacak
olursak;
• Raf Ömrünü Uzatan Katkı Maddeleri
• Duyusal Özellikleri Modifiye Etmek İçin
Kullanılan Katkı Maddeleri
• Beslenme Değerini Artırmak İçin Kullanılan
Katkı Maddeleri
• İşlem Yardımcı Maddeleri
Bu sınıflandırma gelişen bilim ve teknoloji
doğrultusunda
değişmekte
ve
sayıları
artmaktadır.
26
13
03.02.2014
"E" numara sistemi ile gıda katkı maddelerinin temel
işlevlerine göre sınıflandırılması ise şu şekildedir:
Renklendiriciler ( E 100 – 180 arası )
Koruyucular ( E 200 – 297 arası )
Antioksidanlar ( E 300 – 321 arası)
Emülsifiyer ve stabilizatörler ( E 322 – 500 arası )
Asit baz sağlayıcılar ( E 500 – 578 arası )
Tatlandırıcılar, koku verenler ( E 620 – 637 arası )
Geniş amaçlılar ( E 900 – 927 arası )
27
İngrediyenler: Üretimde hammaddeden sonra
ağırlıklı bir önemi olan ve işleme tekniği gereği
gıdalara katılan, üretimin özelliğine göre farklı
amaçlarla kullanılması zorunlu olan maddelerdir.
İngrediyenler çeşitlere göre gıdaları, kazanmaları
gereken niteliğe kavuşturmaktadır. Bu bileşikler her
gıda için aynı işlevi görmeyebilirler ya da bir gıdada
ingrediyen konumunda olan bir bileşik bir başka
gıdada katkı maddesi olarak kullanılabilmektedir.
28
14
03.02.2014
İngrediyenleri
şekillerine
göre
toplayabiliriz.
kullanılma
üç
grupta
• Zorunlu İngrediyenler
• İsteğe Bağlı İngrediyenler
• Zenginleştirici İngrediyenler
29
İngrediyenleri bileşimlerine göre bir
sınıflandırmaya
olmayıp,
bu
tabi
grubu
tutmak
gıda
doğru
bazında
incelemekte yarar vardır. Bu nedenle,
gıda katkı maddesi ve ingrediyenleri bir
gıda örneği üzerinde incelemek konuya
açıklık getirecektir;
30
15
03.02.2014
Örneğin
imalatında
peynir
kullanılan
süt
bir
hammaddedir. Buna karşın rennet ve laktik asit bakterileri
tarafından
oluşan
uygun
starter
gibi
maddeler
ise
ingrediyen görevi üstlenirler. Buna karşın kullanılan tuz,
kalsiyum
klorür, renk maddeleri, aroma vericiler
antimikrobiyaller
ise
teknolojide
katkı
ve
maddesi
konumundadır. Çünkü bu maddeler üretimde iyi kalitede bir
pıhtı teşekkülünü, standart bir renk ve aroma kazanılmasını
sağlayacaktır.
Bunlar olmaksızın da
peynir yapmak mümkündür.
31
Diğer
bir
örnek,
Şekerli
yoğurtta
ingrediyen konumunda olan şeker, aromalı
yoğurtta bir gıda katkı maddesi durumuna
girmektedir.
32
16
03.02.2014
Gıda Katkı Maddeleri Kullanımında Dikkat
Edilecek Hususlar
•Hiçbir gıda katkı maddesi hangi amaçla kullanılırsa kullanılsın,
insan sağlığına zararlı olamamalıdır. Bununla ilgili olarak çeşitli
inceleme ve analizlere dayalı kanıtlar bulunmalıdır.
•Gıda katkı maddeleri katıldığı gıda maddesinin besin değerine
zarar vermemeli, bu değeri azaltmamalıdır.
•Gıdaya
katılması
hakkında
bilgiler
istenen
bulunmalı
katkı
ve
maddelerinin
belirli
özellikleri
özelliği
olanlar
kullanılmalıdır.
33
•Gıdaya katılması düşünülen katkı maddelerinin
kantitatif analizini yapabilecek güvenilir analiz
yöntem ve teknikleri ile bu analizleri yapacak ve
kontrol
hizmetlerini
yürütecek
kurumlar
bulunmalıdır.
•Gıda katkı maddelerinin hangi gıdaya ne
miktarda
ve
hangi
amaçla
katılabileceği
mevzuatlarda belirtilmiş olmalı ve izin verilen
miktardan fazlası katılmamalıdır.
34
17
03.02.2014
•Bir gıdaya katılan katkı maddesinin çeşit ve
miktarı
tüketiciye
duyurulmalı,
o
ürünün
etiketinde açık bir şekilde belirtilmelidir.
•Gıda katkı maddeleri katıldığı gıdaya homojen
bir şekilde dağıtılmış olmalıdır.
•Gıda katkı maddeleri, gıdanın bozukluğunu
maskeleyici ve tüketiciyi aldatıcı olmamalıdır.
35
DÜNYA'DA GIDA KATKI MADDELERİNİN
KULLANIMINA NASIL İZİN VERİLİR?
Gıda katkı maddelerinin izin sürecinde tek hedef, kullanımda insan
sağlığının korunmasıdır. Gıda katkı maddeleri insanların karşılaştığı
kimyasallar içerisinde çok özel bir gruptur. İnsanlar bu maddelere
doğuştan
ölüme
kadar
kendi
iradeleri
dışında
maruz
kalabilmektedirler. Katkı maddelerini taşıyan gıdaları yüz milyonlarca
kişinin tükettiği düşünüldüğünde, yapılan en ufak hatanın insan
sağlığı ile ilgili büyük sorun yaratacağı açıktır. Bu özellik nedeni ile
gıda katkı maddelerinin kullanım izni uluslararası ve ulusal sağlık
otoritelerinin son derece yoğun ve dikkatli incelemesi sonucunda
verilir. Bu süreçte günümüz bilim ve teknolojisinin verdiği imkânlar
kullanılarak yoğun araştırmalar yapılır. Bu yönüyle gıda katkı
maddeleri kullanımı insan sağlığının korunması yönünden en sıkı
denetim altında tutulan kimyasal madde grubudur.
36
18
03.02.2014
Her kimyasal madde doza bağımlı olarak
toksiktir.
Bu
toksikoloji
biliminin
400
yıl
öncesinden beri bilinen temel yasasıdır. 16.
yüzyılda Paracelsus tarafından "Her madde
zehirdir, zehir ile zehir olmayanı ayıran dozdur"
şeklinde ifade edilen bu gerçek, bugün de
modern toksikolojinin temelini oluşturur. O halde
esas olan kimyasalların zararsızlık limitlerinin
belirlenmesidir.
37
Gıda katkı maddelerinin kullanım izni sürecinde ilk basamak
bu kimyasalın deney hayvanlarında hangi miktarlarda hangi
etkileri göstereceğinin veya göstermeyeceğinin
saptanmasıdır. Kimyasal maddelerin organizmada
oluşturduğu hasar toksisite olarak adlandırılır. Toksisite çok
yönlü bir etki şeklidir. Deney hayvanlarına (bu amaçla
genellikle fare, sıçan, kobay gibi kemiriciler kullanılır) test
edilecek kimyasal madde yüksek dozlar da dahil olmak
üzere çeşitli dozlarda verilerek muhtemel tüm toksik etkiler
araştırılır.
38
19
03.02.2014
Kullanılan dozun birimi mg/kg'dır. Diğer bir deyişle
her kg deney hayvanı canlı ağırlığı başına verilen mg
cinsinden test maddesidir. Toksisite testlerinde öncelikle
kemiricilerin kullanılmasının nedeni, bu hayvanların
memeli
hayvanlar
grubunda
olması,
anatomi
ve
fizyolojilerin iyi bilinmesi, test süresince test koşullarının
kontrol edilebilmesi ve istatistikî sonuçlara ulaşılabilmesi
için yeterli sayıda hayvan kullanılabilmesi imkânıdır.
Özel koşullarda kedi, köpek gibi diğer memeliler de
toksisite testlerinde kullanılabilir.
39
Toksisite testlerinde her doz grubunda en az 10 olmak
şartıyla ortalama 100 deney hayvanı bulunur. Tüm
toksisite testlerinde bir kimyasal madde için ortalama
3000 civarında deney hayvanı kullanılır. Bu testler
uluslararası kuruluşların belirlediği GLP (Good
Laboratory Practice-İyi Laboratuar Uygulamaları)
kurallarına göre çalışan laboratuarlarda yapılır. Başta
ilaç olmak üzere kullanılan her kimyasal için olduğu gibi
gıda katkı maddeler için de deney hayvanlarında
aşağıda belirtilen toksisite çalışmaları yapılır
40
20
03.02.2014
A. Toksikokinetik Çalışmalar: İncelenen katkının,
organizmada Emilimi (kana geçişi), Dağılımı (kan
yardımıyla organlara taşınması). Biyotransformasyonu
(vücutta diğer kimyasallara dönüşümü) ve atılımı
incelenir. Bir kimyasalın alımından atılımına kadar
vücutta
olan
bu
(ABSORBTION),
Biyotransformasyon
olayların
toplamına,
Dağılma
Emilim
(DISTRUBITION),
(METABOLISM)
ve
Atılım
(EXCRETION)'ın ingilizce karşılıklarının baş harfleri
alınarak ADME adı da verilir.
41
B. Toksisite
gösterilmiştir.
Testleri:
Başlıca
toksisite
testleri
aşağıda
Akut Toksisite: Bir veya 24 saat içinde alınan birden fazla dozun
oluşturduğu toksisite
Kronik Toksisite: Akut toksisiteye yol açmayacak düşük dozların uzun süre
verilmesi ile oluşan toksisite
Mutajenik Etki : DNA üzerinde kalıcı değişiklik
Karsinojenik Etki : Kanser yapıcı etki
Teratojenik Etki : Sakat yavru doğumlarına yol açan etki
Transplasental Karsinojenik Etki : Doğan çocuklarda, doğumdan yıllar
sonra kanser oluşumu etkisi
Immünotoksik Etki: İmmün (bağışıklık) sistem üzerine toksik etki
Fertilite : Doğurganlık yeteneği üzerine etki
Nörotoksik Etki: Sinir sistemi üzerine toksik etki
42
21
03.02.2014
Yukarıdaki toksisite testleri gıda kontaminantları içinde
uygulanır.
Kontaminant
olarak
adlandırılan
kimyasal
kirliliklerin gıdalara bulaşmasından kaçınılamayacağına göre
ömür boyu bu kontaminantların alınması durumunda insan
sağlığına zarar vermeyecek miktarların saptanması gerekir.
Gıda katkı ve kontaminantların yaşam süresince alınması söz
konusu olduğundan deney hayvanlarıyla yapılan deneylerde
bu olgu, deney süresinin tespit edilmesinde dikkate alınır.
Kronik
toksisite
hayvanlarının
kapsayacak
ve
ortalama
süre
karsinojenesite
yaşam
boyunca
süresinin
(16–18
ay)
testleri
%
test
deney
70–80
ini
edilecek
kimyasalın her gün deney hayvanına verilmesi şeklinde
yapılır.
43
44
22
03.02.2014
TOKSİSİTE TEST SONUÇLARINDAN YOLA ÇIKILARAK
İNSANLARDA GÜVENLİ KULLANIM DEĞERLERİNE ULAŞILMASI
Toksisite
oluşturulan
test
sonuçları
bilimsel
uluslararası/ulusal
komitelerce
kuruluşlarca
değerlendirilerek
güvenli
kullanım için gerekli sayısal değerlere ulaşılır. Bu değerlere
ulaşılmasında eğer incelenen kimyasal madde uzun yıllardır
kullanıyorsa insan gruplarından elde edilen epidemiyolojik
çalışma sonuçlarından da yararlanılır. Örneğin sakarin 100 yılı
aşkın süredir yapay tatlandırıcı olarak kullanılan bir maddedir.
Yüz
yıl
gıda
öncesinde
uyguladığımız
katkılarının
uluslararası
bulunmadığından
sakarin
kurallar
güvenliği
ve
yukarıda
için
toksisite
belirtilen
bugün
testleri
testlerden
geçmeden kullanılmaya başlanmıştır.
45
Sakarin
için
yukarıdaki
testler
1960'lardan
sonra yapılmıştır. Bugün sakarin güvenlik için
değerlendirilirken
hem
yapılan
test
toksisite
deney
hayvanlarında
sonuçlarından
hem
de
yıllardır kullanan insan gruplarından elde edilen
epidemiyolojik verilerden yararlanılmaktadır. Gıda
katkısı olarak geliştirilen yeni bir madde söz
konusu
ise
elimizdeki tek veri
toksisite
test
sonuçlarıdır. Bu değerlerden yola çıkılarak hangi
gıdada
ne
miktarda
gıda
katkı
maddesi
kullanılabileceği belirlenir.
46
23
03.02.2014
Toksisite test sonuçlarından elde edilen
verilerden ulaşılan ilk değer NOAEL (No
Observed
Advers
Effect
Level-
Gözlenebilen hiçbir yan etki göstermeyen
doz) tespit edilir. Diğer bir deyişle deney
hayvanları
ortalama
yaşam
sürelerini
%70-80'ini kapsayacak sürede test edilen
gıda katkısını almışlar ve NOAEL dozunda
hiçbir yan etki görülmemiştir.
47
NOAEL (mg/kg)
No Observed Advers Effect
Level
(Deney
Hayvanlarında
gözlenebilen hiçbir yan etki
göstermeyen doz)
48
24
03.02.2014
Bundan sonraki adım, insanlarda güvenli olan dozdur
ve bunun için bulunan NOAEL değeri, emniyet
faktörüne bölünür. Emniyet faktörü genellikle 100
olarak belirlenmiştir. Diğer bir deyişle deney
hayvanlarında hiçbir yan etki yaratmayan dozun
yüzde biri insanlarda güvenli olarak kabul edilmiştir.
Bu yöntem 1954 yılından beri gıda katkıları için
uygulanmaktadır. Geride kalan 40 yılı aşkın sürede
edinilen deneyimler bu uygulamanın yeterli koruma
sağladığını göstermektedir.
49
Bu anlamda ortaya çıkan ifade ADI (Acceptable
Daily Intake - Günlük alınmasına izin verilen miktar)
değeridir ve bu insanlarda güvenli doz olarak kabul
edilir.
NOAEL değerinden ADI değerine aşağıdaki işlem
yapılarak ulaşılır.
ADI 
NOAEL
mg / kg
Emniyet Faktörü (100)
50
25
03.02.2014
Aşağıdaki örneklerde aspartam ve
nitrit'in ADI değerlerinin nasıl
hesaplandığı gösterilmektedir.
Aspartam
Nitrit
NOAEL
4000 mg/kg
5.4 mg/kg
ADI
40 mg/kg
0.054 mg/kg
51
Toksikoloji testlerinin yetersiz olduğu
dönemlerde
kullanılmasına izin verilen bazı katkı maddeleri daha
sonraki yıllarda yapılan toksisite testleri sonuçlarına göre
tekrar
değerlendirilmiştir.
Bu
değerlendirmeler
sonucunda bazı katkıların kullanımı yasaklanmıştır.
Bugün
kullanılan
her
katkı
maddesi
aşağıda
açıklanacak olan gıdayla ilgili uluslararası ve ulusal
kuruluşlar
tarafından
güvenlik
yönünden
sürekli
izlenmektedir. En ufak bir şüphede ADI değeri tespiti için
yeniden değerlendirme yapılmaktadır.
52
26
03.02.2014
Ulusal gıda yönetmelikleri hazırlanırken toplumun gıda
tüketim kalıpları dikkate alınarak en aşırı tüketimde
dahi bir katkı için ADI değerinin aşılmaması amaçlanır.
Bunun için kullanılan gıda türleri kısıtlanarak ve izin
verilen gıda ürünlerinde katılacak maksimum
konsantrasyonlar belirtilerek kullanım kontrol altında
tutulur. Ülkemizde gıda katkı maddelerinin kullanımını
düzenleyen mevzuat "Türk Gıda Kodeksi
Yönetmeliği"dir.
53
Bu
yönetmelikte,
uluslararası
kuruluşların
tespit
ettiği ADI değerlerinden yola çıkılarak gıda katkılarının
kullanım limitleri belirlenmiştir. Gıda ile ilgili her ulusal
mevzuat
da
olduğu
gibi
"Türk
Gıda
Kodeksi
Yönetmeliği”nde de gıda kontaminantların gıdalardaki
maksimum izin verilen miktarları da bulunmaktadır. Bu
limitlerde de çıkış noktası söz konusu kontaminantın ADI
değeridir. Daha önce belirtildiği gibi her gıda çeşitli
kontaminantlar
taşımaktadır.
Dünya'da
kontaminant
taşımayan hiçbir gıda yoktur. Gıda kontaminantlarının
bir
bölümünün
çok
toksik
kimyasallar
olduğu
düşünüldüğünde böyle bir düzenlemenin insan sağlığının
korunmasındaki önemi anlaşılacaktır.
54
27
03.02.2014
GIDA KONTAMİNATLARININ GIDALARDAKİ KALINTI
LİMİTLERİNİN HESAPLANMASI
Bu hesaplamada başlangıç noktası söz
konusu katkı için uluslararası kuruluşlarca
tespit edilen ADI değeridir. ADI değerinden
yola çıkılarak;
MPI: Maximal Permissible Intake Per Day
(Günlük alınmasına izin verilen en fazla
miktar) değerine ulaşılır.
55
MPI : ADI (mg/kg) x 60 (kg)
MPI' in ADI'dan farkı, değerin kg
insan ağırlığı başına değil, birey başına
hesaplanmasıdır.
Hesaplamada
ortalama insan canlı ağırlığı 60 kg
olarak kabul edilmiştir.
56
28
03.02.2014
Her gıda aynı oranlarda tüketilmemektedir. Örneğin
baharatta bulunan bir kontaminant ile tahılda bulunan bir
kontaminantın kalıntı limiti hesaplanırken gıda faktörü
olarak adlandırılan günlük tüketim miktarları hesaba
katılmalıdır. MPI değerinin gıda faktörüne bölünmesi ile ;
MPL:
Maximal
Permissible
Level
in
Foodstuff
Concerned (Gıda dikkate alınarak alınmasına izin verilen
en fazla miktar) değerine ulaşılır. Bu değer gıdanın bir
kilogramında bulunmasına izin verilen kontaminantın
maksimum miktarını belirler.
57
MPL, MRL (Maximum Residue LevelMaksimum kalıntı limiti) olarak da
adlandırılır
MPI (mg)
MPL =
Gıda Faktörü
(kg olarak söz konusu
gıdanın günlük tüketim
miktarı
(mg/kg
veya
ppm)
58
29
03.02.2014
Bunu bir örnek ile açıklayalım:
Meyve
ve
sebze
yetiştiriciliğinde
(insektisit)
öldürücü
olarak
böcek
kullanılan
endosulfan'ın bir bölümü bu gıdaların üzerinde
kalacaktır. Bu insektisite ömür boyu hangi
miktarın altında maruz kalınırsa insan sağlığı
olumsuz olarak etkilenmez?
59
Meyve
ve
sebzede
Endosulfan'ın
hesaplanması:
kalıntı
limitinin
NOAEL: 0.75 mg/ kg
Emniyet Faktörü: 100
ADI: NOAEL/100=0.75/100=
0.0075 mg/kg
MPI: ADI x 60 = 0,0075 x 60 = 0.45 mg
Günlük meyve ve sebze tüketimi: 0.4 kg olarak alınırsa
MPL (MRL): 0.45 mg / 0.4 kg = 1.125 mg/kg veya ppm
Teknolojik yasal kalıntı sınırı (Meyve ve sebzede): 0.5 ppm
(ABD için)
Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği'nde Endosulfan için kalıntı limitleri
meyvelerde 1.0 ppm, buğdayda 0.1 ppm olarak tespit edilmiştir.
60
30
03.02.2014
GIDA KATKI MADDELERİNİN GÜVENLİ
KULLANIMI İÇİN ÇALIŞAN ULUSLARARASI
KURULUŞLAR
Gıda üretiminin güvenlik yönünden
standartlaştırılması ve güvenli gıda tüketimi dünya
ölçeğinde bir konudur. Bu ihtiyaçtan yola çıkılarak
aşağıdaki uluslararası yapılanmalar oluşturmuştur.
• Kodeks Beslenme Komisyonu (Codex
Alimentarius Commission):Kodeks Alimentarius
Komisyonu, Birleşmiş Milletler'e bağlı bir
kuruluştur. Kuruluşun görevi dünyada gıda ile ilgili
uygulamalarının sağlık ve teknoloji yönünden
standartlaştırılmasıdır. Kuruluşun bu amaçla
hazırladığı "Codex Alimentarius (Beslenme
Kodeksi)" tüm dünya ülkeleri için güvenli gıda
üretiminde referans dokümandır.
61
• JECFA
(The
Joint
FAO/WHO
Expert
Committee on Food Additives- Gıda Katkıları
FAO/WHO Ortak Uzmanlar Komitesi)
JECFA, 1956 yılında beri gıda katkı maddelerinin
insan sağlığı yönünden değerlendirilmesi için
toplanan FAO/WHO ortak uzmanlar komitelerine
verilen isimdir. Bu komiteler gündemlerine aldıkları
gıda katkı maddeleri için tüm bilimsel verileri
inceleyerek değerlendirmeler yapmakta ve yukarıda
açıklanan metodoloji ile ADI değerlerini tespit
etmektedir.
Komiteler
çalışmalarına
gıda
kontaminantları ve veteriner ilaçlarını da alarak yine
yukarıda açıklanan metodolojiyi kullanarak ADI ve
maksimum kalıntı limitlerini (MRL) oluşturmaktadır.
JECFA bugüne kadar 1400 gıda katkı maddesi, 35
gıda
kontaminantı
ve
90
veteriner
ilacı
değerlendirmiştir. Bu değerlendirmeler monograflar
62
şeklinde yayınlanmaktadırlar.
31
03.02.2014
JECFA tarafından ADI değerinin dışında bazı
katkıların özelliklerine göre aşağıdaki tanımlar da
getirilmektedir.
ADI Not Specıfıed (ADI Değeri Belirtilmemiş):
Eldeki kimyasal, biyokimyasal, toksikolojik ve diğer
verilere göre çok düşük toksisitesi olan ve teknolojik
kullanım limitlerinde JECFA'ya göre insan sağlığı
üzerinde zararlı etkisi olmayan katkılar bu gruptadır.
Mevcut bilgilerin ışığında en güvenli katkılardır ve
ADI değeri tespitine gerek duyulmamıştır. Bu
tanımdan bu katkıların herhangi bir limit olmadan
kullanılması gibi bir sonuç çıkartılmamalıdır. Söz
konusu katkının gıdalardaki teknolojik kullanım
miktarları tüketimi sınırlar. Örneğin, sodyum
karbonat, sodyum sitrat, karamel, monosodyum
glutamat (MSG), karrageenan ve emülsiyon yapıcı
katkılar bu gruptadır.
63
No ADI Allocated (ADI Değeri Tayin
Edilmemiş) JECFA incelemesinde katkının
a) güvenlik verileri yeterli değilse
b) kimyasal kirlilik dahil spesifikasyonu
yeterli ölçüde belirlenmemişse
c) gıdada kullanımı güvenli bulunmaz ise, bu
katkı "NO ADI ALLOCATED" grubuna alınır.
Bu gruptaki katkılara kullanım için izin
verilmez.
64
32
03.02.2014
Group ADI (Grup ADI): Yüksek
dozları aynı yönde toksik etki gösteren
katkılar için grup ADI değeri tespit
edilir. Bu gruptaki katkıları tüketim
miktarları toplamı, Grup ADI değerini
geçmeyecektir.
Örneğin,
potasyum
nitrit ve sodyum nitrit için grup ADI
değeri verilmiştir. Grup ADI değeri
verilen
çok
sayıda
katkı
grubu
mevcuttur.
65
Temporary ADI (Geçici ADI): Eğer bir gıda
katkısı için yeni bir bilimsel veri üretilmişse ve bu
veri gıda katkısının güvenliği konusunda bir tereddüt
yaratırsa katkı geçici bir süre için daha yüksek
örneğin 100 yerine 200 güvenlik faktörü uygulanarak
(ADI değeri düşürülerek) bu gruba alınır. Söz konusu
katkı
hakkında
yoğun
çalışmalar
yapılır
ve
çalışmaların sonuçlarına göre kesin değerlendirmeye
gidilir. Bu değerlendirme sonucuna göre katkının
kullanımı yasaklanabilir veya ADI değeri düşürülerek
kullanımı kısıtlanabilir. Bir diğer olasılık da çalışmalar
sonucunda söz konusu katkı üzerindeki kuşkuların
ortadan kalkmasıdır. Bu durumda başlangıçtaki ADI
değeri korunarak kullanıma devam edilir.
66
33
03.02.2014
Bir katkının "Geçici ADI Listesi" ne alınmasını bir örnekle
inceleyelim;
Kantaksantin bazı bitki ve hayvanlarda bulunan portakalkırmızı renkte bir renk pigmentidir. Bu özelliği nedeniyle doğal
bir boya olarak gıdalarda kullanılır. JECFA kantaksantin için ADI
değerini 1974 yılında 25 mg/kg olarak tespit etmiştir.
Kantaksantin aynı zamanda dermatolojide güneş yanığı
oluşumunu arttırıcı olarak günde 30-120 mg (0.5-2.0 mg/kg)
dozda da kullanılmaktadır. Dermatolojik ve kozmetik amaçla
kantaksantin kullananların göz retinalarında ise pigmentasyon
tespit edilmesi üzerine, bu katkı 1987 yılında JECFA tarafından
tekrar değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonucunda ADI
değeri 0.05 mg/kg'a düşürülerek "Geçici ADI" listesine
alınmıştır. İncelemeler sonucunda daha önceleri, şekerlemeler,
içecek tozları, alkolsüz içecekler ve cikletlerde kullanılmasına
izin verilen kantaksantinin kullanımı bugün son derece
kısıtlanmıştır. "Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği"ne göre
kantaksantinin yalnızca strazburg sosisi olarak adlandırılan
üründe 15 mg/kg dozda kullanılmasına izin verilmektedir.
67
Provısıonal Maxımum Tolerable Daıly
Intake (PMTDI) -(Geçici Olarak Günlük
Alınmasına İzin Verilen Miktar): Vücutta
birikme özelliği olmayan kontaminantlar için
konulmuş olan limit değeri ifade eder.
Provısıonal Tolerable Weekly Intake (
PTWI)- (Geçici Olarak Haftalık Alınmasına
İzin Verilen Miktar): Vücutta Birikme özelliği
olan kontaminantlar -örneğin bazı ağır
metaller gibi- için konulmuş olan limit değeri
ifade eder.
68
34
03.02.2014
• JMPR (The Joint FAO/WHO Meeting
on
Pesticides
Residues-Pestisit
FAO/WHO)
(Gıdalardaki
İlaç
ve
Kalıntıları Ortak Kurulu)
JMPR,
gıda
ürünlerindeki
pestisit
kalıntılarını
değerlendiren
ve
MRL
değerlerinin tespiti ile görevli FAO-WHO
ortak oluşumudur ve 1966 yılından bu yana
görev yapmaktadır. Gıdalarda günlük alımda
insan sağlığına zarar vermeyecek maksimum
pestisit miktarlarını gösteren MRL değerleri
JMPR tarafından belirlenir.
69
• EU-SCIENTIFIC COMMITTEE ON FOOD (SCF)
(Avrupa-Bilimsel Gıda Araştırma Kurulu)
Avrupa Birliği'nin gıdalarla ilgili toksikoloji, hijyen ve
beslenme, konularında yetkili komitesidir. 1974 yılında
kurulmuştur.
SCF, Kodeks Alimentarius, JECFA, JMPR, FDA gibi
kuruluşların dokümanlarından da yararlanarak raporlarını
hazırlar. Bu raporlar Avrupa Topluluğu'nun karar
süreçlerinde değerlendirilerek "EC Directives- Avrupa
Topluluğu Direktifleri" olarak uygulamaya girer.
Ülkemizde de kullanılan E-kodu gerekli güvenlik
testlerinden geçmiş ve tüm spesifikasyonu belirlenmiş
gıda katkılarına SCF tarafından verilen kodları gösterir ve
bir güvenliğin ifadesidir. Bu kodlarda her yüzlü grup bir
kullanım grubunu temsil eder
(100–199 arası
renklendiriciler, 200–299 koruyucular gibi). Avrupa Birliği
tarafından toplam 297 katkı maddesine E-kodu
verilmiştir.
70
35
03.02.2014
• FDA
(Food
and
Drug
Administration-Birleşik
Devletler
Gıda ve İlaç Dairesi)
Yukarıda
belirtilen
kuruluşlar
içerisinde en eski kuruluş tarihine sahip
olanıdır. 1931 yılında kurulmuştur. Her
ne kadar Amerika Birleşik Devletleri'nin
ulusal kuruluşu ise de Dünya ülkelerinin
referans
olarak
kabul
ettiği
bir
konumdadır.
71
Bunlara ilaveten Amerika Birleşik Devletleri'nde ADI
değeri yerine benzeri olan "Referans Doz (RfD)" değeri
kullanılır. Referans doz da ADI gibi insan tarafından
ömür boyu alınmasında bir sağlık sorununa yol
açmayacak kimyasal madde miktarını belirler.
Amerika Birleşik Devletleri'nde diğer ülkelerde
olmayan
bir
uygulama
da
GRAS
(Generally
Recognized as Safe- Genellikle Güvenli Kabul Edilir)
listesidir. 1958 yılında oluşturulan GRAS listesinde 200
gıda katkısı vardır. Gıdalarda teknolojinin gerektirdiği
miktarlarda kullanımlarının, sağlık yönünden sorun
yaratmadığı kabul edilen katkılar bu grupta yer alır.
Diğer bir deyişle en güvenli katkılardır. Sık kullanılan
katkılardan, Benzoik asit, Butillenmiş Hidroksi Anisol
(BHA),
Butillenmiş
Hidroksi
Toluen
(BHT),
Monosodyum Glutamat (MSG), Sitrik Asit, Sorbik asit,
GRAS listesinde bulunan katkılardır.
72
36
03.02.2014
ADI DEĞERİNİN DUYARLI GRUPLARA
UYGULANMASI
Bir gıda katkısının ömür boyu alınması
durumunda
insan
sağlığına
zarar
vermeyeceği kabul edilen miktarı olan ADI
değeri uygulaması 40 yılı aşkın süredir
yapılmaktadır. Elde edilen deneyimler, bu
uygulamanın insan sağlığı için yeterli koruma
getirdiği görüşünü kuvvetlendirmiştir. Ancak
aşağıda belirtilen duyarlı gruplara ek koruma
önlemleri getirilmektedir.
73
İnfant ve çocuklar:
İnfantlar (0-12 ay) ve çocukların (1-12 yaş) ADI
uygulaması ile yeterli olarak korunup korunmadığı
tartışılmaktadır. Bunun nedeni aşağıdaki görüşlerden
kaynaklanmaktadır.
a) İnfantlar
ve
çocuklarda
kimyasalların
biyotransformasyon yoluyla aktivitelerini azaltan,
atılımlarını kolaylaştıran biyokimyasal mekanizmalar
ergenlerden farklıdır.
b) İnfantlar ve çocuklar toksisiteye ergenlerden
daha duyarlıdır.
c) İnfantların ve çocukların gıda gereksinmeleri
ergenlere göre daha farklıdır. Bu da vücut ağırlığı
başına alınan katkı ve kontaminant miktarını
74
arttırmaktadır.
37
03.02.2014
Gıda ile
Grupları:
İlgili
Herediter
Hastalık
Gıdalarla
ilgili
genetik-herediter
hastalıklarda organizmada da bulunan bazı
maddelerin metabolik bozukluklardan dolayı
organlarda
birikmesi
veya
değişik
mekanizmalarla toksisite oluşturması söz
konusudur. Gıdalarda doğal olarak bulunan
bazı maddeler bu hastalar için zararlı
olabilmektedir. Eğer bu doğal maddelerden
bazıları gıda katkılarında mevcut ise, ADI
uygulaması bu hastaları korumak için
yetersiz kalacaktır.
75
Gıdalarla ilgili önemli herediter hastalık grupları
aşağıda tanımlanmıştır.
Fenilketonüri: Bir amino asit olan fenilalanin
organizmada,
fenilalanin
hidroksilaz
enzimi
aracılığıyla tirosine dönüşür. Bu enzimin eksikliğinde
kanda ve dokularda fenilalanin birikir. Sonuçta,
beyin de dahil olmak üzere çeşitli organlarda hasar
oluşabilir. Fenilketonüri hastalığının doğuştan tespit
edilerek diyetten fenilalaninin çıkartılması gerekir.
Çölyak (Celiac) Hastalığı: Buğday, arpa ve
çavdar gibi tahıllarda bulunan bir protein olan
gluten, bu herediter hastalığı olanlarda gluten
entropatisi olarak adlandırılan hasara yol açar.
76
38
03.02.2014
Hemokromatosis: Gıdalardan fazla
miktarda
demirin
emilmesi
ile
karakterize bir genetik hastalıktır. Bu
demir karaciğer, kalp, pankreas ve
diğer bazı organların hücrelerinde
birikerek toksisite geliştirebilir.
Wilson
Hastalığı:
Organizmada
bakır birikmesi ile karakterize bir
herediter hastalıktır. Bakır birikmesine
bağlı toksisitede başlıca hedef organ
karaciğerdir.
77
Yukarıdaki
herediter
hastalıkların
kısa
tanımlarından anlaşıldığı üzere doğal bazı maddelerhatta bunlar fenilalanin gibi vücut için esansiyel
amino asit olsalar dahi- bazı herediter hastalık
durumlarında toksisite yaratabilmektedirler. Bunun
gıda katkıları örneğine yansıması yapay tatlandırıcı
aspartam ile ilgilidir. Aspartam fenilalanin ve
aspartik asit asitten oluşan bir dipeptitdir. Yapay
tatlandırıcı olarak aspartam kullananlar veya
gıdalarla aspartam alanlar ADI uygulaması ile
korunurken, fenilketonüri hastaları aspartam 'ın
yapısında fenilalanin olduğu konusunda gıda
ambalajlarındaki etiketle uyarılır.
"Türk Gıda
Kodeksi Yönetmeliği"ne göre aspartam içeren
gıdaların ambalajlarında "fenilalanin ihtiva eder"
uyarısının bulunması zorunludur.
78
39
03.02.2014
Alerjik Reaksiyonlara Yatkın Olanlar:
Alerji doza bağlı olmayan immünolojik bir olaydır. Bu
yönüyle ADI uygulaması alerjik reaksiyonlara yatkın
olanların korunmasında bir anlam ifade etmemektedir.
Popülâsyonda
bazı
bireyler
alerjik
reaksiyonlar
oluşturmaya
toplumun
diğer
fertlerinden
daha
yatkındırlar. Bu bireylerde alerjik reaksiyonlar hem daha
sık hem de daha şiddetli görülür. Gıdalarda ve çevrede
mevcut olan çok sayıda madde alerjik reaksiyonlara
neden olabilir. Gıdaların doğal olarak yapısında bulunan
maddeler olduğu gibi gıda katkılarından bazıları da bazı
bireylerde alerjik reaksiyonlar yaratabilir. Alerjiden
korunma da temel prensip, bireyde alerji nedeni olan
faktörün saptanarak bununla temasın kesilmesidir.
Çevresel alerjenler ve gıdanın doğal yapısında bulunan
alerjenler için uygulanan bu prensip gıda katkıları içinde
geçerlidir. Gıda ambalajlarında içerisindeki katkıların yazılı
bulunması bu uygulamaya kolaylık getirir.
79
GIDA ENDÜSTRİSİNDE
ÖNEM TAŞIYAN GIDA KATKI
MADDELERİ
Günümüz teknolojisinde gıda katkı
maddelerinin gıda endüstrisinde çok
yaygın kullanılır bileşikler haline
gelmesi üretim tekniklerini
değiştirmektedir. Diğer yandan
gelişim içindeki endüstrileşme, gıda
katkı maddeleri konusuna değişik
bakış açıları getirmekte ve bunlara
birçok yenilerinin katılmasına yol
açmaktadır.
80
40
03.02.2014
RAF ÖMRÜNÜ UZATAN
KATKI MADDELERİ
ASİTLİĞİ DÜZENLEYİCİ KATKI
MADDELERİ
Asitler
(ekşileştiriciler)
modern
gıda
endüstrisinde
çeşitli amaçlarla kullanılan gıda
katkı maddeleridir. Bunların
üstlendikleri
görevler
şöyle
özetlenebilir;
81
•Tat-koku verici olarak mevcut tadı
daha belirgin hale getirmek, istenmeyen
tadı maskelemek, karakteristik tadın
dışındakileri harmanlamak
•Tampon
olarak
gıdanın
üretimi
sırasındaki çeşitli aşamalarda ve son
üründeki pH değerini kontrol etmek ve
düzenlemek
•Koruyucu olarak mikroorganizmaların
gelişmesini
önlemek,
gıda
bozulmalarına, gıda zehirlenmelerine ve
hastalıklara yol açan bazı sporların
faaliyetini engellemek
82
41
03.02.2014
•Gıdalarda görülen esmerleşme ve oksidasyon
tepkimelerini engellemek üzere kullanılan
antioksidanların etkisini kuvvetlendirmek
•Viskoziteyi değiştirici madde olarak hamurda
yapısal
özellikleri
değiştirerek
fırıncılık
ürünlerinin şekil ve tekstürünü düzenlemek
•Yumuşamayı etkileyen madde olarak özellikle
sürülebilir nitelikteki peynir üretiminde ve
şekerlemelerde yapıyı yumuşatmak
•Diğer
katkı
maddeleri
(renk,
tat-koku
maddeleri ve koruyucular) ile birlikte et
ürünlerinde olgunlaşmayı sağlamak
83
Gıda endüstrisinde yaygın olarak
kullanılan asitler şunlardır;
Asetik asit –sirke
asidi (Salata sosları,
mayonezler, turşu,
ketçap, et ürünleri, sebze
konservelerinde)
Propiyonik asit
(Hububat ürünlerinde,
konservelerde,
sosislerde, peynirde,
taze meyve ve
sebzelerde)
84
42
03.02.2014
Sorbik asit
(Margarinlerde,
hububat ürünlerinde,
turşu, mayonez,
şerbetlerde, meyve
sularında, reçel ve
jölede, şarap ve birada,
taze meyvelerde)
Süksinik asit
(Kıvırcık, lahana, peynir
ve turşularda, ekmek
hamurunda, kabarta
tozlarında)
85
Fumarik asit (Meyve
sularında, bisküvi
hamurunda, şarapta,
tereyağı, peynir, süttozu,
sosis, fındık, patates cipsi,
yeşil sebzeler, balıklarda,
kabartma tozunda)
Laktik asit
(işlenmiş zeytin
üretiminde,
turşularda,
peynircilikte,
meyve sularında)
86
43
03.02.2014
Malik asit (şerbet, alkolsüz içeceklerde,
meyve aromalı içeceklerde, reçel, jöle
imalatında)
Tartarik asit (Meyve jölelerinde,
şerbetlerde, üzüm aromalı içeceklerde,
şekerlemelerde, kabartma tozunda,
peynirlerde, şarapçılıkta)
87
Sitrik asit-limon asidi (Dondurmacılıkta,
meyve sularında, mayonezlerde, salata
soslarında, et ürünlerinde, sebze
konservelerinde, sürülebilir peynirlerde,
tereyağında, gazlı içeceklerde, şarapçılıkta,
dondurulmuş meyve ve et ürünlerinde,
şekercilikte, meyve ve balık konservelerinde)
88
44
03.02.2014
Fosforik asit (Kola ve gazlı içeceklerde,
birada, yenilebilir yağlarda, dondurmacılıkta,
çikolatalı ve kakao aromalı ürünlerde, eritme
peynirlerde, hububat unlarında, et
ürünlerinde).
89
Gıdalara katılan asitler, ürünün duyusal
niteliklerini en fazla etkileyen maddelerdir. Bu
özelliklerine bağlı olarak aroma dengesini olumlu
ve olumsuz yönde etkilemekte hatta tüm
duyusal dengeyi değiştirebilmektedirler. Örneğin
sitrik asit, asitlendirici olarak istenen aromayı
hemen belirgin hale getirirken, malik asit
ürünlerde daha doğal bir aroma gelişimi
sağlamaktadır. Bu nedenle farklı etki alanları
olan
asitlerden
yapılabilecek
karışımlar
yaratılmak istenen özelliklere göre her zaman
oluşturulabilir.
Glikozun
yarattığı
tatlılığın
değiştirilmesi için asetik asit ve hidroklorik asit
etkili
olduğu
halde
diğerleri
bu
etkiyi
yaratmamaktadırlar.
90
45
03.02.2014
Asitler
aynı
zamanda
koruyucu
etkinlikleri ile de dikkat çekmektedir. Meyve
ve
sebze
konserveciliğinde
koruyucu
etkileri yanında esmerleşmeyi önlenmek,
aromayı kuvvetlendirmek veya yeniden
oluşturmak, renk ve yapıda etkinlik
sağlamak gibi özellikleri de taşımaktadırlar.
Bilindiği gibi bakteriler ve diğer birçok
mikroorganizma
asit
ortamında
ölmektedirler. İlave edilen asit pH yı
standart değere ulaştırarak sterilizasyon
süresini bile kısaltabilmektedir.
91
Çoğu meyveler büyük miktarda
organik asit içermektedir. Ancak
bunlara
öngörülen
miktarda
yapılan asit ilavesi çoğu kez
sterilizasyonun olumsuz etkilerini
önlemek
amacıyla
uygulanmaktadır. Bu işlem özel
olup, uygun olmayan elverişsiz
koşulları yenmek ve düzeltmek
amacını taşımaktadır.
92
46
03.02.2014
Meyve ve sebze konserveciliğinde bir
sorun olan C.botulinum varlığının, sıcak
uygulama ile ortadan kaldırılmasında asit ile
muamele, teknolojiye büyük ölçüde rahatlık
getirmiştir.
Kurutulmuş
meyve
üretimi
sırasında esmerleşme olayı da oldukça
önemli sorunlardan bir tanesidir. Özellikle
dilimleme sırasında gelişen esmerleşme
sorunu
da
yine
asitler
aracılığı
ile
çözümlenmektedir.
Antioksidan
olarak
kullanılan askorbik asitle birlikte yine bazı
asitler sinerjist olarak görev yaparak diğer
bir önemli görevi yüklenmektedir.
93
Asitler margarin ve peynir gibi
ürünlere
ilave
edildiğinde
ürünün
yumuşaklığını
ve
eriyebilirliğini
düzenleyerek
yapıya
olumlu
etki
yapmaktadır.
Asitlendiriciler bunun dışında özellikle
sütçülük işletmelerindeki ekipmanlar
için önemli sorun olan süt taşlarının
yapısına girerek bakterisin özellikleriyle
onların dezenfeksiyonunda yardımcı
olmaktadır.
94
47
03.02.2014
ANTİMİKROBİYAL KATKI
MADDELERİ
Gıda endüstrisinde uygulanan gıda işleme ve
saklama yöntemleri zamanla birbirini izleyen sürekli bir
gelişim göstermiştir. Isıl uygulama, dondurma,
kurutma ve radyasyon gibi tekniklerin ortaya çıkışı bu
gelişmenin örnekleridir. Kimyasal koruyucuların tek
başına veya bu tekniklerden herhangi biriyle bir arada
kullanılması da bu devrede uygulanmıştır. Ancak
mikroorganizmaların olumsuz etkilerini ve toksik
yönden yarattıkları zararları ortadan kaldırmak için
kullanılan gıda katkı maddelerinin seçimi kadar önemli
olan bir diğer husus da onun hem basit yapıda ve hem
de ucuz olmasıdır. Bu arada, bu maddelerin
tüketilmelerinden doğabilecek sorunların en düşük
düzeyde olması en önemli koşullardan birisidir.
95
Antibiyotikler uzun bir süreden beri
gıdalarda
antimikrobiyal
olarak
kullanılmaktadır. Tıp alanında da
geniş bir uygulama alanı bulan bu
maddeler mikroorganizmaları yok
etmek amacı ile kullanılmaktadır.
Ancak gıda katkısı olarak kullanılan
bu
tür
antibiyotiklerden
bazıları
şüpheli konumlarını sürdürmektedir.
96
48
03.02.2014
Çok eski yıllardan beri gıda muhafazasında
mikroorganizmalara karşı kullanılan asitler, tuzlar,
şeker ve tütsünün yerini bugün antimikrobiyal katkı
maddeleri almıştır. Bu grup maddelerin görevi
gerçekte, gıdalarda istenmeyen ancak herhangi bir
nedenle bulunma olasılığı olan küf, maya, patojen
veya patojen olmayan her türlü mikroorganizmayı
ortamdan yok etmek veya onların çoğalma ve
çalışmalarını
önlemektir.
Bu
maddelerin
kendilerinden beklenen görevlerini yapabilmeleri
ise, ortamın pH sı, bileşimi ve kullanılma
miktarlarına bağlıdır. Ayrıca, belli bir saflıkta
olmaları ve bileşimlerinde arsenik ve kurşun gibi
maddelerin bulunmaması da önemlidir.
97
Antimikrobiyallerin etkisi
çoğalmayı durdurucu veya öldürücü
olabilir. Koruyucu madde ile
mikroorganizma ölümü genetik
yapıların etkilenmesi, protein
sentezinin etkilenmesi, enzim
sisteminin etkilenmesi ve hücre
duvarının etkilenmesi şeklinde
görülmektedir.
98
49
03.02.2014
Gıda
Sektöründe
önem
antimikrobiyal maddeler;
taşıyan
bazı
Benzoik Asit ve Tuzları: Daha çok sodyum tuzu halinde
kullanılır. Suda çözünme niteliği düşüktür. Çok az miktarlarda (günlük
0.5 mg/kg) gıdalara karıştırıldığında sağlığa hiçbir zararı yoktur.
Ancak bu miktarın artması halinde gıdanın besin değeri düşmekte ve
ayrıca bazı sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. Kullanım için izin
verilen en yüksek sınır % 0.1 i geçmemelidir. Fransa’ da peynir
mayasında yaygın kullanılmaktadır. Gıda sanayinde en çok gazlı ve
gazsız içecekler, reçel ve margarin sanayinde, turşularda, ketçap ve
soslarda, bisküvi, gofret ve kremalarda kullanılır.
99
Sorbik Asit ve Tuzları: Küf ve mayalara karşı
kullanılır.
Endüstride
çözündürüldükten
sonra
kullanılan
sorbik
asit,
dolgu
maddeleri
ile
karıştırılarak ta kullanılır. Örneğin, tuz, un ve mısır
nişastası gibi sentetik tatlandırıcılar ile yapılan jöle
imalatında kaynatmanın herhangi bir aşamasında
katılabilmektedir. Gıda sanayinde en çok çeşitli
peynirlerde, reçel, jöle ve marmelatlarda, salata
soslarında, margarinlerde, et ve balık ürünlerinde
kullanılır.
100
50
03.02.2014
Sodyum Sorbat: Gösterdiği etki geniş bir
alanı kapsamaktadır. Küf ve mayalara karşı
çok etkili olup bakterilere karşı etkinliği daha
azdır. Kullanıldığı yerler, peynir ve ürünleri,
hububat ürünleri, meyve suları, şarapçılık,
reçel, hazır salata ve meyve kokteylleri,
kurutulmuş
meyve,
margarin
ve
et
ürünleridir.
101
Propiyonik
Asit
ve
Tuzları:
Yüksek
antimikrobiyal etkinlikleri, tat ve kokularının
bulunmayışları nedeni ile çok kullanılmaktadır.
Özellikle ekmekçilikte “rope” adı verilen hastalığa
karşı çok etkilidir. Aynı zamanda peynirlerde
küflenmeyi geciktirmede yaygın olarak kullanılır.
Gıda sanayinde daha çok Na ve Ca tuzları
kullanılır. Bunlar hafif peynir tadındadır ve her
türlü gıdaya karıştırılmaları kolaydır. Küflere karşı
çok etkili olup mayalara karşı zayıftır. Sınırlamalar
için izin verilen değer, ekmekçilikte % 0.32 ve
peynirlerde % 0,3 olarak saptanmıştır. Hububat,
süt ve bazı meyve ürünlerinde kullanımı yaygındır.
102
51
03.02.2014
Kükürtdioksit ve Sülfitler: Kükürtdioksit uzun
yıllardan beri gıdalarda kullanılan ve modern
şarapçılıkta halen etkin olarak yararlanılan bir
maddedir. Kükürtleme işlemi ise bugün gıda
sanayinin çeşitli alanlarında, özellikle kurutma
sanayinde geniş olarak kullanılmaktadır.
Sülfürlerin antimikrobiyal aktivitelerinin yanı sıra
enzimatik
veya
enzimatik
olmayan
renk
değişimlerini önleyici niteliklerinin de olması,
ayrıca gıda sanayinde antioksidan olarak rol
oynamalarına da yol açmaktadır.
Bu anlamda kullanılan bileşikler kükürt dioksit,
sodyum sülfit, potasyum sülfit, sodyum bisülfit,
potasyum bisülfittir.
103
Antimikrobiyal olarak sülfürler maya, küf ve
bakterileri inhibe edebilmektedir. 200 ppm
konsantrasyonunda hazırlanan sülfür çözeltileri
bakterileri büyük ölçüde inhibe etmektedir. Yapılan
araştırmalara göre 0.05-1.0 g/gün sülfit, bir aydan
bir yıla kadar deneme hayvanları ile insanlarda
kullanılmış, vücut fonksiyonlarında herhangi bir
değişme ve zarar saptanmamıştır. Sodyum sülfit
günlük doz olarak 1 g düzeyinde çeşitli gıdalara
katılmış ve insanlara yedirilmiş daha sonra dozlar
artırıldığında çok az sindirim sorunları görülmüştür.
Bu değerler günlük doz olarak 4.-5,8 g’ a
çıkarıldığında bazı ağrılar ve kusmalar görülmüştür.
104
52
03.02.2014
Kükürt dioksit ve sülfitler geniş ölçüde
şarapçılıkta kullanılmaktadır. Bunun dışında
meyve-sebze kurutmacılığı, dondurulmuş
ve salamurada muhafaza edilen meyveler
ve
sebzelerde ayrıca meyve
suları,
şuruplar, meyve konsantratları ve meyvesebze püreleri ile et ürünleri endüstrisinde
de
kullanımları
yaygındır.
Peynir
olgunlaşma odaları ve depolarında da
küflenmeye
karşı
kükürt
dioksitten
yararlanılınmaktadır.
105
106
53
03.02.2014
Nitrat
ve
Nitritler:
Bu
grup
antimikrobiyal
maddeler
özellikle
etin
olgunlaşması ve et renginin değişmemesi
için kullanılmaktadır. En çok kullanılan formu
sodyum nitrat olup, gıda katkısı olarak işlevi
çok eski yıllardan beri bilinmektedir.
Bu maddeler organik maddelere karşı
duyarlı olup, sıcaklığa karşı dayanıklı
değildirler. Gıdalara hem maddeden ve
çevreden bulaşan doğal mikrofloraya karşı
en etkili antimikrobiyal maddelerdir. Bu
maddeler gıdalarda işlevlerini iki şekilde
ortaya koyarlar;
107
•Kana kırmızı rengini veren hemoglobin,
etin kendine özgü kırmızılığını yaratan bir
meddedir.
Bu
bileşik
depolama
aşamasında
bazı
biyokimyasal
tepkimelere uğrayarak rengin kahverengi,
sarı ve yeşile dönmesine neden olur. Bu
renk
dönüşümü
tüketici
açısından
istenmeyen bir durumdur. Bu nedenle et
ürünlerine nitrit ilave edildiğinde, nitritler
hemoglobin gibi renk pigmentleri ile
birlikte nitroso bileşiklerini oluşturmakta
ve böylece doğal renk korunmaktadır.
108
54
03.02.2014
•Bu grup maddeler antimikrobiyal olarak bazı
mikroorganizmaların aktivitesini durdurmak amacı
ile de kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalara göre,
domuz etine %3.6 tuz ile 150 ppm nitrit birlikte
ilave edildiği taktirde bozulma engellenebilmektedir.
Nitrit ve nitratların etkili olduğu mikroorganizmalar
Clostridium botilinum, C. Putrificum, C.sporogenes
dir. Et ve mamullerinde kullanılan bu nitrit ve
nitratlar, gıdanın içinde bulunan veya midede yer
alan aminler ile ve diğer azot bileşikleri ile birleşerek
karsinojenik
bileşikleri
de
meydana
getirebilmektedir.
Kullanımınlarında yasal sınırlamalar getirilmiştir. Bu
değerler nitratlar için 500 ppm ve nitritler için 200
ppm dolayındadır.
109
Ppm, (İng.: Parts per million)
milyondabir birime verilen isimdir.
Herhangi bir karışımda toplam madde
miktarının milyonda 1 birimlik
maddesine 1 ppm denir. Derişim birimi
olarak kullanılır. Her üç harfi de küçük
olarak "ppm" şeklinde yazılır. Herhangi
bir şeyin milyonda birini de ifade
edebilir. Çok düşük değerleri ifade
etmek için kullanılır.
110
55
03.02.2014
Gaz Sterilantlar (Etilen ve Propilen
Oksit):
Burada
gazla
yapılan
sterilizasyonda
etkin
madde
gaz
halindedir. Bu anlamda en etkin olana
etilen
oksit
olup,
gıda
dışındaki
maddelerin
sterilizasyonunda
da
o
kullanılmaktadır. Etilen oksit 10,7 C nin
altında sıvı halindedir. Donma noktası 111,3 oC dir. Kullanımında % 10–20 etilen
oksit ve % 80–90 CO2 karışımı etkilidir.
Bu madde iyi bir su temizleyicisidir.
111
Bu maddeler tüm mikroorganizma ve sporları öldürebilecek
bir güce sahip olup, ayrıca virüslere karşı da etkilidirler. Her iki
madde de ortamın fiziksel yapısı, sıcaklığı ve nemine karşı çok
duyarlıdır. Bu maddeler üzerinde yapılan araştırmalarda,
gıdanın vitamin (riboflavin, niasin, folik asit) içeriklerinde
azalmalar saptanmıştır. A.B.D’ de Gıda Yasası’ nda baharat ve
kabuklu meyvelerde haşere ve mikroplara karşı kullanılmasına
izin verilmiş katkı maddeleri listesindedir. Kurutulmuş
eriklerde, nişasta, fındık ezmesi ve reçine gibi ürünlerde
paketleme dezenfektanı olarak kullanılabilmektedirler.
112
56
03.02.2014
Antibiyotikler:
1940
yılı
başlarında
kullanılmaya başlanan penisilinin keşfinden
günümüze kadar pek çok sayıda antimikrobiyal
aktivite gösteren antibiyotikler ortaya çıkmıştır.
Bunlar her türlü mikroorganizmaya karşı
koruyucu
özellik
gösterirler.
Antibiyotikler
gıdalara dondurma işlemi sırasında konularak
depolama, taşıma ve pazarlama sırasındaki
bekleme
sürecinin
yaratabileceği
zararları
önlemek veya geciktirmek; dondurma işlemi
sırasında oluşabilecek mikrobiyal bulaşmayı
önlemek ve ısıl işlemlerde kullanılarak sıcaklığın
şiddetini düşürmek amaçları ile kullanılırlar.
113
Gıda endüstrisinde en çok kullanılan antibiyotikler
oksitetrasilin ve klortetrasilindir.
Antibiyotiklerin kullanıldığı gıda maddeleri et ve
et ürünleri, kümes hayvanı etleri, balıketi ve ürünleri,
diğer deniz ürünleri, taze meyve ve sebzeler, süt
mamulleri ve konserve türleri olarak sayılabilir.
114
57
03.02.2014
Antibiyotiklerin keşfinden bu yana bu
bileşiklerin koruyuculuk özelliklerinden
süt endüstrisinde de yararlanılmaktadır.
Örneğin çok az miktarlarda (ppm
düzeyinde) tetrasilin çiğ süte ilave
edildiğinde çiğ süt, 30 oC’ lik bir
ortamda 4 gün süre ile hiç bozulmadan
saklanabilmektedir.
Yine
nisin
antibiyotiği peynir imalatında yaygın
olarak kullanılmaktadır.
115
Gıda
katkı
maddesi
olarak
kullanılan
antibiyotikler, gıdaların raf ömrünü uzatmak amacı
ile mikroorganizmaları hedef alarak bozulmanın
önüne geçen bileşiklerdir. Bunlar doğal floranın
artmasını
engelledikleri
gibi
ortamın
mikroorganizma yükünü de azaltmaktadır. Ancak,
bu kimyasalların ortamda meydana getirdikleri
etkileşimin esası tam olarak ortaya konulmamıştır.
Genel olarak antibiyotikler etkilerini hücre zarına
zarar vererek, genetik mekanizmayı etkileyerek
ya da hücre içi enzim sistemine ve aktivitesine
zarar vererek göstermektedirler. Antibiyotiklerin
kullanımı yasal sınırlar içinde sınırlandırılmıştır.
116
58
03.02.2014
Numara
İsim
E200
Sorbic acid
E201
E202
Sodium sorbate
Potassium sorbate
E203
Calcium sorbate
E210@
Benzoic acid
E211
Sodium benzoate
E212
E213
E214
Potassium benzoate
Calcium benzoate
Ethyl p-hydroxybenzoate
Sodium ethyl phydroxybenzoate
E215
Yorum
doğal yolla etli ve zarlı kabuksuz meyvelerden, sentetik olarak da ketenden elde edilir; deri
tahrişatı yapabilir
bilinen yan etkisi yok
bilinen yan etkisi yok
bilinen yan etkisi yok
benzoin çiçeği, phenlycarboxylic acid, carboxybenzene olarak da bilinir; Asya'da bulunan 'Benzoin'
ağacından sızan reçineden elde edilir; alkollü içecek, fırınlı mamuller, peynir, çiklet, çeşni,
dondurulmuş mandıra ürünleri, yumuşak tatlı ve likör üretiminde, kozmetik ürünlerde, eczacılıkta
öksürüğe karşı antiseptik ve mantara karşı merhem yapımında kullanılır; astıma (özellikle 'steroid
astım'a), sinirsel bozukluğa, sulphur bisulphite (222) ile reaksiyona ve çocuklarda hiperaktiviteye
neden olarak gösterilir
antiseptik, düşük kalitede gıda koruyucu ve tad değiştirici; portakal sularında yüksek miktarda
bulunur (250ml'de 25mg), süt ve et ürünleri, çeşniler, fırınlı mamuller ve saplı şekerlerde, ağız
yoluyla alınan bir çok ilaçta (Actifed, Phenergan and Tylenol gibi) kullanılır; kurdeşene neden
olduğu ve astımı ağırlaştırdığı bilinir
alerjik geçmişi olanlarda reaksiyonlara neden olabilir; kullanım için bkz 210
bazı ülkelerde yasaklandı
bazı ülkelerde yasaklandı
E216
Propyl p-hydroxybenzoate
E217
Sodium propyl phydroxybenzoate
E218
Methyl p-hydroxybenzoate
E219
Sodium methyl phydroxybenzoate
E220
Sulphur dioxide
E221
Sodium sulphite
E222
Sodium hydrogen sulphite
E223
Sodium metabisulphite
E224
Potassium metabisulphite
E225
E226
Potassium sulphite
Calcium sulphite
E227
E228
alerjik reaksiyonlar mümkün, deriye zararlı
bazı ülkelerde yasaklandı
kömür katranından sağlanır, sülfür ve alçıtaşının yanması ile üretilir; tüm sülfürlü ilaçlar zehirlidir
ve kullanımı sınırlandırılmıştır (Amerikada, FDA** çiğ meyve ve sebzelerde kullanımını
yasaklamıştır); astım nöbetlerini azdırdığı ve böbrek fonksiyonları zayıflamış olanlarda
metabolizmayı zorladığı, 'B1 vitamini'ni yok ettiği bilinir; tipik ürünler bira, hafif içecekler,
kurutulmuş meyvalar, meyva suyu, likör, şarap, sirke ve patates ürünleridir
taze portakal suyunda kullanılan berraklaştırma ajanı; bkz 220
tedavi ajanı;
117
bazı ülkelerde yasaklandı
Potassium hydrogen sulphite bkz 220
Biphenyl, Diphenyl
E231
Orthophenyl phenol
tarımsal amaçlarla kullanılabilir; tipik ürün turunç meyvasıdır; bazı ülkelerde yasaklandı
tarımsal amaçlarla kullanılabilir; tipik ürünler armut, havuç, şeftali, erik, erik kurusu,
sarmaşık patatesi, turunç, ananas, domates, biber, kiraz, tüysüz şeftalidir; bazı ülkelerde
yasaklandı
Sodium orthophenyl phenol bkz 231
E233
Thiabendazole
E234
Nisin
E235
Natamycin
E236
E237
E238
Formic acid
Sodium formate
Calcium formate
E239
bazı ülkelerde yasaklandı
Calcium hydrogen sulphite bazı ülkelerde yasaklandı
E230
E232
alerji ile ilgili olabilir
tarımsal amaçlarla kullanılabilir; tipik ürünler turunç, elma, armut, patates, muz, mantar,
et ve süttür; bazı ülkelerde yasaklandı
bakteriden sağlanan bir antibiyotik; birada, işlenmiş peynir ürünlerinde, domates
ezmesinde bulunur
bakteriden sağlanan bir küf önleyici; bazen candidiasis'in ilaçla tedavisinde kullanılır;
bulantı, kusma, anorexia, ishal ve deri tahrişine neden olur; tipik ürünler et ve peynirdir
bazı ülkelerde yasaklandı
bazı ülkelerde yasaklandı
bazı ülkelerde yasaklandı
Hexamethylene tetramine bazı ülkelerde yasaklandı
E249
Potassium nitrite
renk bağlayıcı ve et için kür ajanı; nitritler vücudun nefes daralması, başdönmesi ve
başağrısı ile sonuçlanabilecek oksijen taşıma kabiliyetini etkileyebilir; potansiyel
kanserojendir; bebek ve küçük çocukların gıdalarında izin verilmemiştir
E250
Sodium nitrite
hiperaktivite ve diğer yan etkilere neden olabilir, potansiyel kanserojendir, nitrosamine'i
oluşturmak için midede kimyasallarla birleşebilir; bir çok ülkede sınırlandırılmıştır,
118
HACSG* sakınılmasını öneriyor
59
03.02.2014
E251
Sodium nitrate
E252@
Potassium nitrate
E260
Acetic acid
E261
E262
E263
E264
E270@
E280
E281
E282
E283
E290
Potassium acetate
nitric asit'in üretiminde ve mayalanmış et ürünlerinde kullanılır
hayvan artıklarından veya bitkilerden sağlanabilir; barut, patlayıcı, gübre
üretiminde ve etin korunmasında kullanılır; hiperaktivite ve diğer yan etkilere
neden olabilir, potansiyel kanserojendir, bir çok ülkede sınırlandırılmıştır (bkz
249)
sirkenin ana maddesidir; ağaç liflerinden sentetik olarak üretilir; turşu ve
soslarda kullanılır
gıda asidi; böbrek fonksiyonları zayıf insanlar sakınmalıdır; tipik ürünler sos
ve turşulardır
Sodium acetate, Sodium
gıda asidi, asitliği düzenleyici; bilinen yan etkisi yok
diacetate
gıda asidi, asitliği düzenleyici; ahşap alkolünün ve asetic asitin (sirke)
Calcium acetate
üretiminde kullanılır
Ammonium acetate bulantı ve kusmaya neden olabilir
gıda asidi, asitliği düzenleyici;, kesilmiş sütün suyu, patates, mısır nişastası ve
pekmezde ısıtılıp mayalanması ile üretilir; bebeklerin sindirimi zordur; tatlılar,
Lactic acid
salata sosu, hafif içkiler (bazen bira), bebe maması ve şekerlemelerde
kullanılır.
Propionic acid
tüm propionatların migren ağrıları ile ilgili olduğu düşünülür; propionatlar
doğal olarak mayalanmış gıdalarda, insan teri ve gevişgetirenlerin sindirim
organlarında bulunur, ayrıca suni olarak etilen, karbon monoksit,
propionaldehit, doğal gaz, mayalanmış kağıt hamuru veya çürümüş lif
bakterisinden elde edilir; yaygın olarak ekmek ve un mamullerinde kullanılır
Sodium propionate migren ile ilgilidir; tipik ürünler un mamulleridir
Calcium propionate bkz 281
Potassium propionate bkz 281
sürücü, soğutucu; kireç üretiminden sağlanır; alkolun etkisini arttırabilir; tipik
Carbon dioxide
ürünler şarap, hafif içkiler ve şekerlemedir
119
ANTİOKSİDANLAR
(ANTİOXİDANTS)
Birçok gıdada ürünü oluşturan bileşenler ile havanın
oksijeni arasında kendiliğinden ortaya çıkan ve
“otoksidasyon” adı verilen tepkimeler oluşur. Her
zaman, az ya da çok hissedilebilir kalite düşmelerine
neden olan bu tür tepkimeler gıda endüstrisi açısından
istenmeyen olaylardır. Burada sözü edilen kalite
düşmesi renk, koku ve tatta meydana gelen
değişmeler ile bazı besin öğelerindeki parçalanmalar
(vitaminlerdeki kayıplar) ve hatta toksik bileşik
oluşması biçiminde ortaya çıkar. Yağ ve yağlı
gıdalardaki otoksidasyon olayı, hem beslenme
fizyolojisi açısından hem de teknolojik-ekonomik
açıdan büyük önem taşımaktadır. Otoksidasyonun
fiziksel ve teknolojik yöntemler ile önlenemediği
durumlarda
antioksidanlar
ve
sinerjistler
kullanılmaktadır.
120
60
03.02.2014
Antioksidan grubu maddeler, gıda sanayinde
bitkisel ve hayvansal yağ içeren maddelerin üretimi,
depolanması, taşınması ve pazarlanması sırasında
meydana
gelecek
otoksidasyondan
kaynaklanan
zararları önlemede en önemli katkı maddeleridir. Bu
maddeler gıdalarda meydana gelebilecek bozulma ve
acımayı da engeller. Bunların yarattığı etkiyi artırmak
veya tamamlamak amacı ile çoğu kez sinerjist adı
verilen maddeler de bu anlamda kullanılmaktadır.
Antioksidanlar diğer katkı maddeleri gibi düşük
kaliteli gıda maddesinin kalitesini artırmaz ve gıdalara
herhangi bir yabancı tat ve koku da vermez. Ancak bu
maddeler iyi kalitede ham madde, uygun bir imalar
tekniği, elverişli ambalajlama ve depolama yöntemleri
ile birlikte kullanıldığında ürünün kalitesini artırır.
121
(Not: Bilindiği gibi gıdaları oluşturan
temel öğeler karbonhidrat, protein ve
yağ ölçüsüdür. Vitamin ve mineraller
bu kapsamın dışındadır. Bu konuda en
önemli kusur yağ ve yağlı gıdalardaki
oksidatif bozulmadan kaynaklanan
kötü tat ve kokunun gelişimidir. Bunlar
gıdalarda yer alan temel öğelerin her
birinde farklı belirtiler ile kendilerini
gösterir.
122
61
03.02.2014
Karbonhidratların
oksidasyonu,
renk
değişikline ve tat bozukluğuna yol açmaktadır.
Rengin bozulması olayı genellikle kahverengi,
gölgeli, gri ve sarı rengin teşekkülü ile kendini
gösterir. Bu anlamda “Maillard” reaksiyonu ve
enzimlerin neden olduğu tepkimeler önemlidir.
Maillard reaksiyonu esmerleşme olayı olarak
isimlendirilir ve karbonhidratlar ile amino asitler
arasında ve/veya çeşitli azotlu bileşenler ile
organik asitler arsında olur. Daha çok meyve,
sebze ve su ürünlerinde görülür. Enzimlerin
yarattığı tepkimelerde ise (katalaz, peroksidaz
gibi) esmerleşme şekli, kötü koku ve tat
oluşumu ile kendini gösterir.
123
Yağların okdidasyonu, tat ve koku kusurlarına
yol açmaktadır. Burada genellikle toksik yan
ürünler oluşmaktadır. Bu anlamda yer alan
hidroliz olayında serbest yağ asitlerinini
ortaya çıkması gıda maddesinde sabunumsu
bir yapı oluşturur. Ransidite genelde tat
bozuklularıdır. Olay uçucu bileşik
gruplarındaki doymamış yağ asitlerinin
otoksidasyonu ile oluşmaktadır. Tat dönmesi
(recersion) ise sebze, balık ve diğer yüksek
oranda doymamış yağ içeren gıdalarda
görülen tat ve koku bozulmasıdır
124
62
03.02.2014
Herhangi bir nedenle meydana gelen oksidasyon bazı
metal iyonları eşliğinde daha da hız kazanır, bu yüzden
sinerjistlerin kullanımı zorunlu olmaktadır. İmalat sırasında
gıdanın temas ettiği metaller (demir, bakır vb.) oksidasyon
yolu ile meydana gelen tat ve koku bozukluklarını daha
hissedilir hale getirmektedir.
Antioksidanlar otooksidasyonun zincir mekanizmasında
stabil ara ürünlerin oluşumunu sağlayan yani zincir
tepkimesini kıracak biçimde katılan maddelerdir. Gıdalara
katılan bu maddelerin belli limitler içinde kullanılma
zorunluluğu bulunmaktadır.
Antioksidanlar bugün imalat, paketleme ve depolama
sırasında doğan oksidasyon zararlarını tümüyle yok
edebilme şansına sahip değildir. Teknikte bunların
kullanımları ile ilgili bazı sorunlar da mevcuttur. Bu
maddeler doğal ve yapay maddeler olabilmektedir.
125
Doğal antioksidanlar
. Tokoferoller: Daha çok bitkisel
yağlarda bulunur. Yüksek miktarda
tokoferol içermelerinden dolayı buğday
ve mısır embriyosu yağları antioksidatif
madde olarak kullanılmaktadır. Günlük
alınabilir miktar 2 mg/kg olarak
hesaplanmıştır.
126
63
03.02.2014
. Askorbik Asit ve Tuzları: Birçok gıda
maddesinde yüksek oranda bulunur. Bu maddeler
genelde meyve suyu ve konsantratları üretiminde,
et ve et ürünlerinde, fırıncılıkta ve biracılıkta
kullanılmaktadır.
. Gallik Asit ve Esterleri: Antioksidan olarak
oldukça etkindirler. Ancak bunların metal iyonları
(demir) ile koyu renk bileşikler oluşturma özellikleri,
istenmeyen renk değişikliklerine neden olabilmekte
ve bu yüzden kullanımları sınırlanmaktadır (50-200
mg/kg).
. NDGA (Nordihidroquayeret asidi): Larrae
divaricata
bitkisinden
elde
edilir.
Fırıncılık
ürünlerinde, domuz ve balık yağları üretiminde
kullanılmaktadır.
127
. Tütsü maddeleri
. Bazı Soya Preparatları
. Yulaf Preparatları
. Bazı baharat ve otlar (biberiye,
adaçayı, anason, kakule, kişniş,
dereotu, zencefil vb.).
128
64
03.02.2014
Yapay Antioksidanlar
. Butillenmişhidroksianizol (BHA): Günlük
alınabilir miktar 0.5 mg/kg.
. Butillenmişhidroksitoluen (BHT): Günlük
alınabilir miktar 0.5 mg/kg.
129
Hayvansal yağlar doğal yapılarında
oksidatif etkiye karşı hiçbir korunmaya
sahip değilken, bitkisel yağların pek çoğu
doğal
antioksidanları
önemli
ölçüde
içermektedir. Bu bakımdan sığır içyağı,
tavuk yağı ve domuz yağı gibi hayvansal
yağlarda stabilizasyon özel bir önem
kazanmaktadır. Genelde bitkisel yağlarda
antioksidan aracılığı ile ek bir koruyucu etki
yaratılması ancak özel işlemlere tabi
tutulma durumunda, örneğin unlu ürünler,
hazır toz çorbalar ve pasta karışımlarının
hazırlanmasında önemlidir.
130
65
03.02.2014
ANTİOKSİDANLAR
İsim
Numara
Açıklama
E300
Askorbik asit
Antioksidan. 'C vitamini'; sentetik olarak
glukozdan sağlanabilir, doğal olarak sebze ve
meyvelerde bulunur; et, unlu ürünler,
dondurulmuş balık gibi ürünlerde kullanılır.
E301
Sodyum askorbat
Antioksidan. C vitamini'nin sodyum tuzu
E302***
Kalsiyum askorbat
Antioksidan. C vitamini'nin kalsiyum tuzu,
'kalsiyum aksalat' taşlarının oluşumunu
hızlandırabilir.
E303
Potasyum askorbat
Antioksidan. C vitamini'nin potasyum tuzu
E304*
Askorbil palmitat,
Antioksidan. Askorbik asitin yağlı esteri.
E306*, E307*,
E308*, E309*
Tokoferoller
E310***
Propil gallat
E311*
E312*
E317
E318
Oktil gallat
Dodesil gallat
Eritorbik asit
Sodyum eritorbat
E319***
Tert-Butilhidroquinon (TBHQ)
Antioksidan. Petrol kökenli;; bulantı, kusma ve
sayıklamaya neden olabilir, 5 gramlık bir doz
öldürücü sayılır; yağ ve margarinlerde kullanılır.
E320*
Butillenmiş hydroksi-anisol (BHA)
Antioksidan. Petrol kökenli; yenilebilen yağlarda,
çiklet, margarin, fındık, patates ürünleri ve
polietilen gıda ambalajlarında kullanılır, bebe
mamalarında izin verilmemiştir, alerjik reaksiyon
yapabilir, hiperaktiviteye, kanserojen, estrojen
etkilere ve diğer olumsuzluklara sebep olabilir.
E321*
Butillenmişhidroksi-toluen (BHT)
Antioksidan. Bakınız: E320
Antioksidan. 'E vitamini'; soya, buğday, pirinç,
pamuk tohumu, mısır gibi birçok sebzenin ve
hayvanların yağında bulunur; margarin ve salata
soslarında, ilaç ve kozmetik ürünlerinde
kullanılır.
Antioksidan. Gastrit ve cilt tahrişine neden
olabilir, kandaki hemoglobine zarar verdiği için
bebek ve küçük çocuk gıdalarında izin
verilmemiştir; yağ, margarin ve salata sosunda
kullanılır.
Antioksidan. Sakarozdan üretilir
Antioksidan.
131
E322*
Lesitin
E325*
Sodyum laktat
E326*
E327*
E328*
E329*
Potasyum laktat
Kalsiyum laktat
Amonyum laktat
Magnezyum laktat
E330
Sitrik asit
E331
E332
E333
E334
E335
E336
E337
Sodyum sitratlar
Potasyum sitratlar
Kalsiyum sitratlar
Tartarik asit
Sodyum tartaratlar
Potasyum tartaratlar
Sodyum potasyum tartarat
Antioksidan. Emilgatör.Soya fasulyesi,
yumurta sarısı, yerfıstığı, mısır veya
hayvani yağlardan elde edilir.
margarin, çikolata, mayonez ve süt
tozunda kullanılır; bitkisel tipi tercih
edilmelidir.
Antioksidan. Laktik asidin tuzu.
Hayvani kökenli.
Antioksidan. Gıda asidi, doğal olarak
turunçgillerden elde edilir, bisküvi,
konserve balık, peynir ve peynir
ürünleri, bebe maması, kek, çorba,
çavdar ekmeği, içecekler ve
mayalanmış et mamullerinde
kullanılır.
Antioksidan. Gıda asidi.
Antioksidan. Gıda asidi.
Antioksidan. Gıda asidi.
Antioksidan. Gıda asidi.
Antioksidan. Gıda asidi.
Antioksidan. Gıda asidi.
Antioksidan. Gıda asidi.
132
66
03.02.2014
E338
Fosforik asit
Antioksidan. Gıda asidi.
E339***
Sodyum fosfatlar
Antioksidan. Mineral tuz; eczacılıkta
müshil olarak, yüksek dozlar vücuttaki
kalsiyum-fosfor dengesini bozabilir
E340***
Potasyum fosfatlar
E341*
Kalsiyum fosfatlar
E343
E350
E351
E352
E353
E354
E355*
E357*
Magnezyum fosatlar
Sodyum malatlar
Potasyum malat
Kalsiyum malatlar
Metatartarik asit
Kalsiyum tartarat
Adipik asit
Potasyum adipat
E363***
Suksinik asit
E365
E366
E367
Sodyum fumarat
Potasyum fumarat
Kalsiyum fumarat
E370***
1,4-Heptonolakton
Antioksidan. Mineral tuz; kaya ve kemikte
bulunur
Antioksidan. Mineral tuz.
Antioksidan. Mineral tuz.
Antioksidan. Mineral tuz.
Antioksidan. Mineral tuz.
Antioksidan. Gıda asidi.
Antioksidan. Mineral tuz.
Antioksidan. Gıda asidi.
Antioksidan. Mineral tuz
Antioksidan. Gıda asidi. Bazı ülkelerde
yasaklandı
Antioksidan. Mineral tuz
Antioksidan. Mineral tuz
Antioksidan. Mineral tuz
Antioksidan. Bazı ülkelerde yasaklandı
E375***
Niasin
Antioksidan. B3 vitamini; doğal olarak
fasulye, bezelye ve diğer baklagillerde,
süt, yumurta, et, kümes hayvanları ve
balıkta bulunur; doz aşımı halinde şeker
hastalığı, gastrit, karaciğer ve göz zararları
ve gut hastalığına yol açar, kandaki ürik
asit seviyesinin yükselmesine neden
olabilir; ciltte kızarıklıklar, özellikle aç
karnına alınmış ise baş ve mide ağrısı
yapabilir
E380***
E381
Tri-amonyum sitrat
Amonyum ferrik sitratlar
Antioksidan. Mineral tuz.
Antioksidan. Mineral tuz.
E385***
Kalsiyum disodyum etilen (EDTA)
Antioksidan. Bazı ülkelerde yasaklandı
133
DUYUSAL ÖZELLİKLERİ DÜZENLEYİCİ
KATKI MADDELERİ
EMÜLGATÖRLER
Emülgatörler yüzey gerilimini azaltıcı ve buna bağlı
olarak gıdaların ince yapıya kavuşmasını sağlayan
maddelerdir. Gıdaların uzayan raf ömürlerine bağlı olarak
meydana gelebilecek fiziksel kusurları önleyen, viskozite,
yapı ve duyusal nitelikleri ile ilgili olumlu etkilere yol açan
emülgatörler, günümüzde çok yaygın olarak kullanılan
gıda katkı maddelerinden biridir. Bu bileşiklerin ilk akıla
gelen etkileri yağın suda, suyun yağda oluşturduğu
emülsiyonlardaki (emülsiyonlar genellikle birbirleriyle
karışmayan iki sıvının oluşturduğu yapılardır) işlevidir.
Ayrıca bazı gıdalardaki köpürme niteliğinin oluşması veya
artırılması veya azaltılması, plastik yapının oluşturulması
gibi sonuçlar emülgatörler aracılığı ile sağlanmaktadır.
134
67
03.02.2014
SU
EMÜLGATÖR
YAĞ
135
Emülgatörler doğal ve yapay olarak iki
gruba ayrılırlar;
• Doğal emülgatörler
1.İyonik: Proteinler, fosfolipitler
2.İyonik
olmayanlar:
Glikolipitler,
saponinler
• Yapay Emülgatörler
1.İyonik: Stearil-2-latilat
2.İyonik Olmayan: Mono ve di-gliseroller
ve asit esterleri, sakaroz, yağ asidi ve
tuzları, sorbitanlar
136
68
03.02.2014
Lesitin: Emülgatörler arasında Lesitinin ayrı bir
önemi vardır. Soya ve kolza yağından elde
edilmektedir. Metalleri inaktive ettiğinden
otoksidasyonu engelleyici etkisi vardır. Yapısında iki
doymamış yağ asidi içermesi ve oksijeni kolayca
bağlaması nedeni ile otoksidasyonu
önleyebilmektedir. Margarin, çikolata, şekerleme
endüstrisinde zorunlu olarak kullanılır. Yağ ve
şuruplarda önerilen miktar 1-5 g/kg dır. Sofralık
yağlarda kullanımı serbesttir. Süt tozu yapımında
5g/kg olarak kullanılması önerilir.
137
Saponin: Genelde şeker
pancarında
ve
sabun
ağacının köklerinde bulunur.
Saponinler
dondurma
yapımında, tehin helvası
üretiminde, kremanın köpük
stabilizörü olarak ayrıca,
gazlı içeceklerde ve bira
üretiminde
sınırlı
olarak
kullanılmaktadır. Sağlık ve
toksikolojik değeri ile ilgili
olumsuz
veriler
bu
maddenin
birçok
ülkede
kullanımını engellemektedir.
138
69
03.02.2014
Mono
ve
Digliseroller:
Gliserinin
yağ
asitleriyle
yaptıkları
bileşikler
iyi
bir
emülgatör
özelliği
gösterir.
Fırıncılık ürünlerinde geniş bir
uygulama alanı bulurlar. Ayrıca
sütlü içeceklerde ve margarin
endüstrisinde, peynir üretiminde,
fındık
ezmeleri
ve
benzeri
ürünlerde, sebzelerde, etlerde
yenilebilir üst maddesi olarak
kullanılmaktadırlar. Kullanımları
1-5
g/kg
arasında
sınırlandırılmıştır.
139
Yağ Asitleri ve Tuzları: Oleik,
palmitik ve stearik asit gibi serbest
yağ asitlerinin Na, K, Mg ve Al
tuzları emülgatör ve stabilizör
olarak
özellik
gösterir.
Gıda
endüstrisinde
kullanımı
5g/kg
olarak sınırlandırılmıştır.
140
70
03.02.2014
STABİLİZÖRLER- ZAMK (SAKIZ,
GUM, GAM)
Bu maddeler gıda maddelerinin
üretiminde
arzu
edilen
yapıyı
oluşturmak, belli bir yapıyı korumak
veya iyileştirmek amacı ile kullanılan
maddelerdir. Stabilizörler bu işlevlerini
gıdada yer alan farklı fazların arasına
homojen bir biçimde girerek ve ortama
stabil bir yapı kazandırarak yerine
getirirler.
141
Gıdaların yapısını değişik
şekillerde etkileyen bu bileşikler
yumuşatıcılar, köpüklendiriciler,
köpük önleyiciler, kaplayıcılar,
durultucular ve tutuculardır. Bu
maddelerden çoğu doğal kaynaklı
olup çoğu kez gıda ham
maddelerinden elde edilmektedir.
Kullanılanlardan hiçbiri yabancı
madde değildir.
142
71
03.02.2014
Stabilizörlerin gıda maddeleri üzerinde
fiziksel etkileri vardır. Genelde toksikolojik ve
fizyolojik bakımdan diğer maddelere nazaran
daha az kontrol edilmişlerdir. Ancak diğer
katkılara göre gıda endüstrisinde daha çok
kullanıldıklarından beslenme toksikolojisi
yönleri unutulmamalıdır. Stabilizörler hazım
işlemini etkileyebildikleri gibi bu arada
yabancı
maddelerin
emilimini
de
kolaylaştırabilmektedir. Buna karşın yaşam
için mutlak gerekli bazı maddelerin emilimini
de güçleştirdikleri saptanmıştır.
143
Stabilizörler
içinde
yer
alan
kalınlaştırıcılar ve jelleştirici maddeler,
gıda endüstrisinde çok kullanılırlar.
Kalınlaştırıcılar su ile yüksek viskoz bir
ortam yaratırken, jelleştirici maddeler
dayanıklı, akıcı, jölemsi bir ortam
meydana
getirirler.
Kalınlaştırıcı
maddelerden en eski olanı nişastadır.
Günümüzde
bazı
mısır
nişastaları
ekmek, fırıncılık ürünleri ve sütlü
tatlılarda
çok
yaygın
olarak
kullanılmaktadır.
144
72
03.02.2014
Günümüzde stabilizörlerin kullanımı oldukça artmıştır. Bu durumda
suda çözünen doğal gamların büyük etkisi olmuştur. Stabilizörlerin
sınıflandırılması şöyledir;
1.Doğal kaynaklı olanlar
a.Bitkilerden elde edilenler
Ağaç salgıları (gum arabik, karaya gum, gum ghatti,
gum taraganth)
Bitki tohumu gamları (guar gum, locustbean gum)
Deniz yosunu ekstraktları (agar, aljinler, karragenan)
Turunçgil kaynakları (pektik maddeler)
Doğal nişastalar (mısır ve patates nişastası vb.)
b.Hayvansal kaynaklı olanlar
Sütten (kazein)
Deri ve kemiklerden (jelâtin)
2.Yarı Yapay olanlar
Nişasta türevleri (dekstrin, nişasta asetat dialdehit)
Selüloz türevleri (karboksimetil selüloz (CMC9, metil
selüloz)
3.Yapay kaynaklı olanlar (polivinil alkol, polietilen oksit vb.)
145
Doğal ve yarı yapay kaynaklı
stabilizörlerin gıda üretiminde
kullanımına izin verilmiş, yapay
kaynaklı olanlara ise izin
verilmemiştir. Bunlar kozmetik
sanayinde yaygın olarak
kullanılırlar. En önemli olan
stabilizörler hakkında aşağıdaki
bilgiler sıralanmıştır;
146
73
03.02.2014
Gam Arabik (Gum arabic):
Suda eriyebilen bir gam olup
çözünme oranı % 50 dolayındadır.
Amerika ve Asya’ da yetişen bazı
akasya türlerinden elde edilir.
Kullanımında bir kısıtlama yoktur. En
yoğun olarak bazı meyve
konservelerinde (10 g/kg),
peynirlerde (8 g/kg), şekercilikte,
ciklet yapımında kullanılır.
147
Karaya Gam (Karaya Gum):
Hindistan’ ın kayalık
bölgelerinde yetişen bir ağacın
(stercula urens) kurutulmuş
salgısıdır. Suda çözünmez
ancak su absorbe ederek çok
yoğun bir karışım meydana
getirir. Salata soslarında
kullanıldığı gibi gıda dışında tıp
ve eczacılıkta da kullanılır. Toz
halindeki formu dişçilikte
yapıştırıcı preparatların
hazırlanmasında, kâğıt ve
tekstil sanayinde de kullanılır.
148
74
03.02.2014
Gam Gatti (Gum ghatti): Sri Lanka ve
Hindistan’ da yetişen bir ağacın
gövdesinin salgısı olan bu gam, açık
kremden koyu kahverengiye kadar
renk değişimi gösterir. Eczacılıkta ve
kozmetik sanayinde daha çok kullanılır
149
Gam Taragant (Gum
taraganth): Bu gam bir polisakkarit
karışımıdır ve yapısı tam olarak
bilinmemektedir. Dondurmacılıkta,
jöle yapımında kalınlaştırıcı nedeni ile
tercih edilir (20 g/kg). Bunun dışında
süt tozu, peynir ve çikolatalı hazır
içeceklerin yapımında yer alır.
Eczacılıkta ve kozmetik sanayinde
(diş macunu, saç losyonları ve el
kremleri vb.) kullanımı yaygındır.
150
75
03.02.2014
Agar: Uzun zincirli bir
polisakkarittir. Agar daha çok
kırmızı alg’ lerde ve Ca, Mg tuzları
halinde bulunur. Ticari şekilleri pul,
granül ve toz halindedir. Jel yapma
özelliği iyidir. Agar mikrobiyolojik
çalışmalarda, ilaç sanayinde ve gıda
endüstrisinde jelleştirici özelliğinden
dolayı fazlaca kullanılır. Gıda
endüstrisinde en çok et ve balık
konserveciliğinde, jöleli şekerlerde,
puding ve tatlılarda, pastacılıkta
(20 g/kg), meyve suyunu
durultmada (1,5 g/kg) ve eritme
peyniri üretiminde (8 g/kg)
düzeyinde kullanılmaktadır.
151
Karragenan (Carragenan): Gıda
endüstrisinde ortalama olarak 2–5
g/kg arasındaki değerlerde puding,
meyve ve sebze jöle imalatında ve
kakaolu sütlerde kullanılmaktadır.
152
76
03.02.2014
Pektin: Gıda endüstrisinde
kıvamlaştırıcı özelliğinden
yararlanılan pektinlerde bazı
teknolojik özellikler (jel oluşturma
derecesi, kıvamlaşma süresi ve
çözünme) olması gerekmektedir.
Ticari olarak sıvı ve toz haldedir.
Pektin marmelât, jöle ve meyve
suyu endüstrisinde, dondurma,
balık konservesi, mayonez ve
sosların üretiminde 1-5 mg/kg
arasında, eritme peyniri imalinde
ise 8 g/kg seviyesinde kullanılır.
153
Doğal Nişastalar: Nişasta birçok bitkinin
kök ve tohumlarında bulunmaktadır. Ticari
olarak en fazla üretildiği bitkiler mısır,
patates, buğday, pirinç, tapioka ve sago’
dur. Mısır ve pirinç nişastaları gıda ve
kozmetik sanayinde kullanılmaktadır. Suda
çözünmeyen nişasta ağırlığının 15 misli
suda kaynatıldığında yoğun bir çözelti
oluşturur. Bu çözelti soğutulduğunda da
beyaz renkli saydam bir jel meydana
getirmektedir.
154
77
03.02.2014
Modifiye Nişastalar : Nişasta modifikasyonunun amacı, doğal
nişastanın fiziksel ve kimyasal özelliklerini geliştirmektir.
Kimyasal
olarak
nişastayı
değiştirmek
için
hidroliz,
dekstrinleştirme, yükseltgeme, eterleştirme ve esterleştirme gibi
değişik metotlar uygulanabilir. Kısaca modifikasyon, nişastanın
özelliklerinin istenilen yönde geliştirilmesi için yapılan işlemlerdir
.
Nişasta, nişasta süspansiyonları ve lapalarının özellikleri, büyük
ölçüde moleküllerin doğal yapısına bağlıdır. Bu yapının
bozulması, nişastanın ayırıcı niteliklerini ve dolayısıyla türev
ürününün özelliklerini değiştirir. Normal nişasta soğuk suda jel
(pelte) haline gelmez; kıvam artırıcı olarak gıdaya katıldığında,
pişirmeyi gerektirir. Modifiye nişasta soğuk suda şişer. Bu tip
nişasta iyi kalitede ekmek ve pişirilmeden hazırlanan kahvaltılık
tahıllar, çorba, puding, muhallebi unların hazırlanmasında, et
ürünlerinde gevrek yapı verici ve bağlayıcı olarak kullanılır.
155
Jelâtin: Jelâtin hayvansal artıklardan elde
edilen doğal bir gamdır. Renksiz ve
kokusuzdur. Genellikle kemik ve deriden
olmak üzere iki yolla elde edilir. İki tipi
mevcuttur ve A tipi jelatin domuz ve sığır
postlarından asidik işlemler uygulanarak; B
tipi jelatin ise boynuz ve kemiklerden alkali
işlem uygulanarak elde edilmektedir. Temel
kullanım alanları gıda ve kimya endüstrileridir.
Jelatinin hafif bir ısıtma ile elde edilen sudaki
çözeltisi, soğuduktan sonra jelli bir yapı
oluşturur.
Jelâtin
et
ürünlerinde,
konservecilikte, tatlı, pasta, puding, meyve
jölesi, dondurma ve çiklet yapımında
kullanılmaktadır (10–60 g/kg). Eritme peyniri
üretiminde 8 g/kg, şarap durultmada 0,1–0,2
g/l düzeyinde kullanılır. Gıda katkı maddesi
olarak her ülkede kullanımı serbest olup saflığı
çok önemlidir.
156
78
03.02.2014
Karboksimetilselüloz (CMC): Selüloz
türevi olan bu bileşikler ticari olarak
önemlidirler. Gıda endüstrisinde çokça
kullanılan bu madde diyetetik gıdalarda ve
meşrubat
sanayinde
emülgatör
ve
stabilizör olarak kullanılmaktadır. Suda
kolay çözündüğünden ve çok amaçlı
kullanılma özelliğinden dolayı, pazarlama
şansı artmıştır. Ayrıca kek hamurlarında
su tutma gücünü artırmak, dondurma ve
şerbetlerde arzu edilmeyen kristalleşmeyi
önlemek amacıyla da kullanılmaktadır.
Kalınlaştırıcı özelliğinden dolayı ilaç ve
kozmetik sanayinde de (diş macunu,
şampuan, el kremleri) çok yararlanılan bir
maddedir.
157
EMÜLGATÖR VE STABİLİZÖRLER
Numara
E400
İsim
Açıklama
Alginic acid
kıvam arttırıcı bitkisel reçine; yosundan elde edilir; muhallebi, likör,
şekerli süt, krema ve yoğurtlarda kullanılır; küçük miktarlarda
bilinen yan etkisi yok, büyük miktarlar besinlerin sindirimini
zorlaştırabilir
E401
Sodium alginate
bkz E400
E402
Potassium alginate
bkz E400
E403
Ammonium alginate
bkz E400
E404
Calcium alginate
bkz E400
E405
Propylene glycol alginate
E406
Agar
E407
Carrageenan
E410
Locust bean gum
E412
Guar gum
kıvam arttırıcı bitkisel reçine, petrolden sağlanır
kıvam arttırıcı bitkisel reçine; kırmızı yosundan elde edilir; bazen
müshil olarak kullanılır; işlenmiş et ve dondurmada bulunur
yosundan alınan lif; ürüne ethilen oksit ile eklendiğinde
mikroplanma yapabildiği için kanser ile ilişkilendirildi, etilen
klorohidrin oluşumundaki bu sonuç (yüksek kanserojen bileşim),
zehirlenme riski taşıyor, ülser ve kanser carrageenan için katkı
olarak kullanılamayacak en ciddi olumsuzluğu anlatır fakat her
nasılsa doğal carrageenan gut hastalığını geriletir
keçiboynuzu veya akasya (Ceratonia siliqua) dan elde edilir; saplı
şeker, likör, esans, bazı un ürünleri, salata sosu ve meyve
suyunda, sık olarak da kafeinsiz çikolatada kullanılır; kolesterol
seviyesini düşürebilir
hint kökenli Cyamoposis tetragonolobus ağacının çekirdeğinden
sağlanır; Amerika'da sığır beslenmesinde kullanılır; bulantı, mide
gazı ve kramplara neden olabilir, kolesterol seviyesini düşürebilir
158
79
03.02.2014
E413
Tragacanth
Astragalus gummifer ağacının reçinesi; gıdalar, ilaçlar (burun
ilaçları, iksir ve tabletler) ve kozmetikte (tutkal olarak) kullanılır;
alerji yapabilir
E414
Acacia
Acacia Sengal ağacının özsuyundan alınır; kolaylıkla sindirilir;
alerjen olabilir, mukoza zarı tahrişini azaltabilir
E415
Xanthan gum
mısır şekerinin bir bakteri ile mayalanmasından elde edilir
E416
Karaya gum
Sterculia urens ağacından elde edilir; su eklendiğinde kendi
hacmini 100 kez büyütebilmesi sebebiyle sık olarak dondurma,
muhallebi ve tatlılarda, keçiboynuzu (E 410) ile birleştirilerek,
doldurucu olarak kullanılır; alerjen olabilir
E417
Tara gum
Equador, Peru ve Kenya'da yetişen tara bitkisinden (Caesalpinia
Spinosa) elde edilir
Sorbitol
suni tatlandırıcı ve nem tutucu; etli ve zarlı kabuksuz meyvelerden
veya sentetik olarak glukozdan elde edilir; saplı şeker,
kurutulmuş meyve, hamur tatlısı, şekerleme, düşük kalorili
gıdalar, şuruplar ve gözle ilgili preparatlar ile koruyucu olarak
kozmetikte kullanılır; bebek ve küçük çocukların gıdalarında
izin verilmemiştir, mide rahatsızlıklarına neden olabilir
Mannitol
suni tatlandırıcı ve nem tutucu; yosun veya mannaash ağacından
elde edilir; alerjen olabilir, bulantı ve kusmaya yol açabilir,
diyare ve böbrek yetmezliğine neden olduğu için bebek
gıdalarında izin verilmemiştir; tipik ürünler düşük kalorili
gıdalardır
Glycerol
tatlandırıcı ve nem tutucu, yağlı renksiz alkol; doğal yağların
alkalilerle ayrışması sonucu elde edilir; petrol ürünlerinden ve
bazen propilenden sentetik olarak veya şekerden mayalanarak
da elde edilir; büyük miktarlar başağrısı, susuzluk, bulantı ve
yüksek kan şekerine sebep olabilir; tipik ürünler sos, peynir,
kristalize edilmiş ve kurutulmuş meyve, likör, votka, şekerleme
159
ve düşük kalorili gıdalardır
E420
E421
E422@
E430@
?
?
E431@
Polyoxyethylene stearate
?
E432@
Polysorbate 20
bazı ülkelerde yasaklandı
E433@
Polysorbate 80
hayvani yağ asitlerinden elde edilen emülgatör; sentetik
tatlandırıcı, köpük önleme ajanı ve hamur şartlandırıcı
olarak kullanılr; yağda çözülen maddelerin emilimini
arttırabilir
E434@
Polysorbate 40
bazı ülkelerde yasaklandı
E435@
Polysorbate 60
bkz 433
E436@
Polysorbate 65
bkz 433
E440(a)
Pectin
E440(b)
Amidated pectin
E441@
Gelatine
E442
Ammonium phosphatides
E450
Diphosphates
E460
Cellulose
E461
Methyl cellulose
doğal olarak elma kabuğunda bulunur; koyulaştırılmış reçel,
jöle ve soslarda kullanılır; büyük miktarlar geçici mide gazı
veya bağırsak rahatsızlığına neden olabilir
bilinen yan etkisi yok
alerjen olabilir, E220 içerebilir, alerjik ve astımlılar sülfitlerden
sakınmalıdır!
bilinen yan etkisi yok
yüksek dozlar vücuttaki kalsiyum-fosfor dengesini bozabilir
bilinen yan etkisi yok
mide gazı, tansiyon düşüklüğü ve kabıza neden olabilir
160
80
03.02.2014
bazı ülkelerde yasaklandı
E463
Hydroxypropyl cellulose
E464
Hydroxypropyl methyl cellulose
bilinen yan etkisi yok
E465
Ethyl methyl cellulose
bilinen yan etkisi yok
E466
Carboxy methyl cellulose, Sodium
carboxy methyl cellulose
bilinen yan etkisi yok
E469
Sodium caseinate
bilinen yan etkisi yok
E470@
Fatty acids salts
E471@
Mono & di glycerides of fatty acids
bilinen yan etkisi yok
E472@
Fatty acid esters of glycerides
bilinen yan etkisi yok
E473@
Sucrose esters of fatty acids
bilinen yan etkisi yok
E474@
Sucroglycerides
E475@
Polyglycerol esters of fatty acids
bilinen yan etkisi yok
E476@
Polyglycerol polyricinoleate
bilinen yan etkisi yok
E477@
Propylene glycol esters of fatty
acids
E478@
?
?
E479(b)@
Thermally oxidized soya bean oil
interacted with mono- and
diglycerides of fatty acids
?
Çalışmaların sonuçları bekleniyor
bazı ülkelerde yasaklandı
bazı ülkelerde yasaklandı
petrolden elde edilir; bilinen yan etkisi yok
E480
Dioctyl sodium sulphosuccinate
E481@
Sodium stearoyl-2-lactylate
bilinen yan etkisi yok
E482@
Calcium stearoyl-2-lactylate
bilinen yan etkisi yok
E483@
Stearyl tartrate
E491@
Sorbitan monos tearate
E492@
Sorbitan tristearate
E493@
Sorbitan monolaurate
bazı ülkelerde yasaklandı
E494@
Sorbitan mono-oleate
bazı ülkelerde yasaklandı
E495@
Sorbitan monopalmitate
bazı ülkelerde yasaklandı
bazı ülkelerde yasaklandı
bilinen yan etkisi yok
yağda çözülen maddelerin emilimini arttırabilir
161
TOPAKLANMAYI ÖNLEYİCİLER
Topaklanmayı önleyici maddeler, yapışmayı önleyici
maddeler, serbest akış ajanları veya kurutma ajanları
terimleri ile de bilinmektedir. Bu maddeler, gıda partiküllerinin
birbirine yapışmasını önlerler. Suda çözünmezler ve fazla
miktarda su çekme özelliklerine sahip oldukları için toz ve
granül hakdeki gıdaların topaklanmasını önlemek için
kullanılırlar.
Bu maddeler işlevlerini gıda parçacıklarını ince bir tabaka ile
kaplayıp, aralarındaki mesafeyi artırarak ve zıt yönlü
parçacıkların arasındaki elektrostatik çekimi önleyerek
yaparlar. Ancak gereğinden fazla kullanıldıklarında da
gıdanın akışını geciktirerek yapıyı bozabilirler.
162
81
03.02.2014
Gıda sanayinde kullanılan topaklanmayı önleyici maddeler;
- kalsiyum karbonat
- kalsiyum fosfat
- selüloz
- yağ asitlerinin tuzları (Al, Ca, Mg, Na, K)
- sodyum karbonat
- magnezyum karbonat
- sodyum ferrosiyanür
- potasyumferrosiyanür
- kalsiyum ferrosiyanür
- silikon dioksit
- kalsiyum silikat
- kalsiyum aluminyum silikat
- aluminyum silikat
163
Topaklanmayı önleyici maddeler sofra tuzları, baharat tozları,
kek karışımları, hazır çorbalar, toz şekerler ve hububat
ürünlerinde yaygın olarak kullanılmaktadırlar.
164
82
03.02.2014
HACİM ARTIRICILAR ve
KABARTMA AJANLARI
Hacim arttırıcılar;
gıdaların mevcut enerji değerini önemli oranda
artırmadan, gıdaların hacmini artıran maddeleri,
Kabartıcı ajanlar;
gaz oluşturarak hamurun/yumurtalı soslu hamurun
hacmini artıran madde veya madde karışımlarını ifade
etmektedir.
Bu
maddeler
ekmek
hamurlarında,
pasta
kullanılmaktadırlar.
ve
çeşitlerinde,
kek
ve
çeşitlerinde
165
166
83
03.02.2014
Hacim artırıcılar
167
Kabartıcı ajanlar
168
84
03.02.2014
RENK MADDELERİ (COLOR
ADDİTİVES, COLORİNG AGENTS)
Renk maddeleri günümüzde ayrı ve özel
bir önem taşımaktadır. Bilindiği gibi çağdaş
bir tüketici gıdanın içinde yer alan her bir
öğeyi bilmek ve onun tüketici açısından en
üstün kabul edilebilirlik düzeyinde olması
konusunda titizlik göstermek çabası içindedir.
Ham maddeden son ürün elde edilinceye
kadar değişik aşamalarda kullanılabilen renk
maddelerinin
tüketici
açısından
kabul
edilebilirliğinde, toplumların sosyal, coğrafi,
etnik ve tarihi geçmişlerinin büyük etkisi
olmuştur.
169
170
85
03.02.2014
Rengin gıdalarda önem kazanmasının
başlıca nedenleri şu şekilde sıralanabilir;
• Tüketici tercihlerinin ortaya çıkmasında
renk en önemli etmenlerden birisidir.
• Bazı gıdaların rengi zamanla solmaktadır
ve bu değişim çoğu kez yapı, tat ve kokudaki
değişimlerle birlikte ortaya çıkmaktadır.
• Sebze ve meyvelerin olgunlaşması renk
değişmi ile paralellik halindedir.
• Tüketiciler, gıdaların alışık oldukları belirli
renkte olmasını beklemektedirler.
171
Gıdalarda rengin önemini belirten bu
faktörlerin
ışığında,
gıdalara
renk
maddesi katılmasının nedenleri de şu
şekilde özetlenebilir;
• Doğal olarak bulunan rengi artırarak ya
da
kaybolan
rengi
tekrar
yapıya
kazandırarak gıdanın özelliğini korumak
• Teknolojik olarak üründe standart renk
oluşturmak
• Başka bir renk
tonları vermek.
veya
değişik
renk
172
86
03.02.2014
Teknolojik işlem görmüş et, sebze,
meyve, fırıncılık ve sütçülük ürünlerinin
renkleri çoğu kez işlem görmeden önceki
renklerine benzetilmeye çalışılmaktadır.
Modern gıda endüstrisi açısından renk
maddeleri günümüzde vazgeçilmez birer
bileşikler haline gelmiştir. Bu nedenle
renklendiriciler
yeni
gıdaların
üretilmesinde, imalat sırasında veya
sonunda ya da depolamada meydana
gelebilecek renk değişimlerini düzeltmek
amacıyla çok sık olarak kullanılmaktadır.
173
Renk maddelerinin kullanımına uluslar arası
ve ulusal yasalar çerçevesinde izin verilmekte ve
denetlenmektedir. Yapılan çalışmalarda renk
maddeleri için sertifika sistemi ortaya çıkmıştır.
Kullanılan
renk
maddelerinin
alışılagelmiş
isimleri
yerine
numaralar
kullanılmaya
başlanmıştır.
Yapılan
araştırmalarda
renk
katkılarının
kullanılma
miktarlarına
da
sınırlandırmalar getirilmiş ve bu amaçla FDA
(Food and Drug Administration) tarafından
tüketici
sağlığı
açısından
toksikolojik
araştırmalara gidilerek, değerlendirmeleri alınan
sonuçlara göre miktarlar düzenlenmiştir.
174
87
03.02.2014
Sertifikalı ve sertifikasız renk maddeleri adı
altında iki ana grupta toplanan renk
katkılarının yasal tanımı ve sınıflandırması
yapılarak, sertifikalı renk maddelerinin
gıdalarda kullanılma miktarlarına göre zararlı
ve zararsız olduğu limitler saptanarak gıda
endüstrisinde kullanılan renk katkılarına
ikinci bir kısıtlama da getirilmiştir. Bu
çalışmalar sonucunda insan sağlığına
zararsız olan renk katkıları bir liste haline
getirilmiştir.
175
Bu konuda yapılan çalışmalarda hareket noktası
renk katkılarının “sıfır toksik etkisinde” olmaları, yani
ne miktarda kullanılırsa kullanılsın hiçbir şekilde
toksik etki yaratmayacak nitelikte olmalarıdır. 1960
yılında çıkarılan bir yasada renk katkıları listesi iki
bölümden oluşmuştur. Birinci bölüm her türlü
araştırması yapılmış, sakıncası görülmemiş ve
kullanımına izin verilmiş olanları içermektedir. İkinci
bölümde ise geçici bir liste yer almakta ve bu
listedeki maddelerin kullanımı ile ilgili çalışmalar
sürmektedir. Ancak burada unutulmaması gereken
birinci listede yer alan bir maddenin herhangi bir
sorunda ikinci listeye alınarak araştırmaların
yapılmasıdır.
176
88
03.02.2014
Renk maddeleri basit olarak ürüne sağladığı renk açısından
sınıflandırılabilir;
•
Kırmızı renk verenler: Allura Red 40, Ponceau 3R, Eritrosin
• Turuncu renk verenler: Beta karoten, Anatto, Paprika,
Sunset yellow
•
Sarı renk verenler: Riboflavin, Tartrazin, Safran, Turmerik
•
Yeşil renk verenler: Klorofil, Brillant gren
•
Mavi renk verenler: Brillant blue, İndigo carmin
•
Menekşe renk verenler: Antosiyoninler
•
Kahverengi renk verenler: Karamel, Brown FK
•
•
Siyah renk verenler: Brillant black BN, Bitkisel karbon
Beyaz renk verenler: Titandioksit, Kalsiyum karbonat
177
178
89
03.02.2014
Renk maddeleri bunun yanında elde
edildikleri kaynaklara göre de
sınıflandırılabilmektedir;
1.Sertifikalı Renk Maddeleri (FD&C,
D&C ve Extra D&C) (Yapay olanlar)
a.Boyalar
b.Lake Boyalar (Pigmentler)
2. Sertifikasız Renk Maddeleri (Doğal
olanlar)
179
Sertifikalı renk maddeleri (Certified
Color Addditives)
Yapay renklendiriciler, kimyasal
yapıları itibarıyla doğada
bulunmayan ancak kimyasal
sentez yoluyla üretilebilen renk
maddeleridir. Hemen hemen
hepsinin sentezinde başlangıç
materyali olarak kömür kullanılır.
180
90
03.02.2014
Doğal
renklendiricilerle
karşılaştırıldığında
yapay renklendiricilerin; renk verme güçleri, renk
aralıkları, stabiliteleri, kullanım kolaylıkları ve fiyat
uygunlukları gibi faktörler açısından üstünlük
sağladıkları
gözlenmektedir.
Yapay
gıda
renklendiricilerinin gıda işleme koşullarına karşı
stabilitelerinin yüksek olmasına karşın, bu
renklendiricilerin
stabiliteleri,
renklendiricinin
kullanıldığı
ortama,
renklendiricinin
konsantrasyonuna, kullanılan çeşitli gıda katkı
maddelerinin konsantrasyonuna, sıcaklık, süre gibi
çeşitli faktörlere bağlıdır. Bu faktörler her bir
renklendirici için farklılık göstermektedir ve bu
nedenle kullanılacak renklendiricinin seçimi önem
kazanmaktadır.
181
Yapay
renklendiriciler
çok
yüksek
oranlarda
suda
çözünme
özelliğine
sahiptirler. Pek çoğu ısıya, ışığa, asitlere,
alkalilere ve koruyucu maddelere karşı
stabildirler ve bu nedenle raf ömürleri de
oldukça uzundur. Birçok farklı formda yapay
renklendirici üretilebilmesi nedeniyle bu
maddelerin renk tonu aralıkları geniştir ve
renklendirme güçleri yüksektir.
Yapay
renklendiricilerin
sınıflandırılmasında
kimyasal
özellikleri
açısından
çözünürlük
özellikleri
önem
kazanmaktadır.
182
91
03.02.2014
Gıda endüstrisinde kullanılan bu renk maddeleri
öncelikle uygun çözücüsünde çözündürülüp sonra
üretime alınmaktadır. Bu bileşikler örneğin toz, granül,
sıvı, sulandırılmış ve macunsu gibi formda bulunurlar.
Bu renk katkı maddeleri kullanıldıkları gıdada stabil
özellik göstermekte ve ürüne ilave edildiklerinde
zaman bağlı bir azalma görülmemektedir. Ancak bazı
durumlarda metaller ile etkileşim sonucu renk
solmaları da görülebilmektedir. Bu renklendiriciler
daha parlak, daha kararlı olmaları, daha ucuz ve
istenilen
tonları
sağlama
gibi
üstünlükleri
kullanımlarını olumlu yönde etkilemektedir. Bilinen 15
boya bulunmasına rağmen ülkemizde kullanılanve izin
verilen boya sayısı azdır (eritrosin, indigotin, sanset
yellow, tartarazin….).
183
Çeşitli Formdaki Sertifikalı Renk Katkıları Formları
Boya Durumu
Saf Boya
Miktarı
Kolaylıklar
Sorunlar
Toz Boyalar
%88-93
Kolay çözünür, kuru
karışımlar
için elverişli
Tozlu
Taneli Boyalar
%88-93
Tozsuz, akışkan değil
Çözünme yavaş
Kuru-Yaş Karışımı
Boyalar
%90
Nemlilik
-
Sulandırılmış
Boyalar
%1-6
Kullanıma hazır,
doğru ölçüm şansı,
işlemede kolaylık
Kuru boyadan
pahalı
%22-85
Hassas ölçüm şansı
Pahalı
Kırıklı Karışım
Boyalar
Sulandırılmamış
Boyalar
%1-8
Macun Boyalar
%4-10
Sürülebilen Boyalar
%88-93
Yağlı materyalde
kullanım
Nem içeriği
sınırlandırılmış
üründe kullanım
Kuru karışımda iyi
sonuç
Çok pahalı
Pahalı
Esas boyamalar için
elverişsiz 184
92
03.02.2014
Bu grupta yer alan Lake renklendiricilerin
ise
renk
tonları,
dağılabilirlikleri,
renklendirme güçleri, partikül büyüklükleri
gibi özellikleri, söz konusu renklendiricilerin
hazırlanma
koşullarına
bağlı
olarak
değişebilmektedir.
Lake
renklendiriciler
stabiliteleri açısından en iyi uygulama
özelliklerini
pH
3,5-9,5
arasında
göstermektedirler. Kuvvetli asidik veya bazik
koşullarda renklendirici- alüminyum bağının
yıkıma uğraması nedeniyle bu koşullarda
kullanımları uygun olmamaktadır.
185
Lake renklendiriciler ;
• Suyun bulunmasının istenmediği, yağ esaslı
karışımların renklendirilmesinde (kek,bisküvi,dolgu
maddeleri,salata sosları, esnek gıdalar),
• Şekerlemelerde; şeker kristallerinin, donmuş
şekerlerin ve tatlıların renklendirilmesinde,
• Tablet ürünlerin renklendirilmesinde,
• Işığa bağlı olarak renk solmasının meydana geldiği
veya ısı stabilitesinin arttırılmasının istendiği
durumlarda,
• Kuru görünümün önemli olduğu toz içecekler,
tatlılar, çorbalar ve baharat karışımları gibi ürünlerin
renklendirilmesinde ve
• Plastik paketleme materyallerinin ve metal
kapların renklendirilmesinde kullanılmaktadır.
186
93
03.02.2014
187
Sertifikasız Renk Maddeleri (Bu
grubun hepsi doğal renk maddeleridir)
Bunlardan yaygın olarak kullanılanlardan
olan Karatenoidler (β-karoten) bitkisel ve
hayvansal kaynaklardan doğal olarak elde
edilen ve pek çok çeşidi olan renk katkılarıdır.
Domates, havuç, kayısı, portakal suyu ve
ıstakozda bolca bulunurlar.
188
94
03.02.2014
Biksin (Anatto) Bixa Orellana adı
verilen bir ağacın tohumlarından elde edilir.
Sulandırılmış yapıda dondurma sanayinde,
tereyağı, margarin, mısıryağı ve salata
mayonezlerinde yaygın olarak kullanılır.
Kullanımı ekonomiktir.
189
Karamel koyu kahve renkli bir maddedir.
Kontrollü bir ısıtma işlemi ile bazı karbonhidrat
kaynaklarından elde edilir. Karamel kompleks bir
yapıya sahip olup suda çözünür. Daha çok gazlı
içeceklerde, fırıncılık, pastacılık ve şekerlemelerde
kullanılır. Stabil bir renk sağlar. Fiyat açısında da
oldukça elverişlidir.
190
95
03.02.2014
Karmin ve Karminik asit kırmızı renk
maddeleri olup, Cocus cacti adı verilen
böceğin dişisinden elde edilir. Renk maddesi
olarak kullanımı pahalı olmasından dolayı
pek yaygın değildir. Sanayide pembe renkli
draje kaplamalarda kullanılır.
191
Bunların dışında yer alan diğer
renk maddeleri deniz yosunu unu
(yumurta sarısının rengini artıcı),
Üzüm
Kabuğu
Ekstraktı
(içeceklerde), Paprika, Tumerik
asit, Pancar Tozu, Havuç Yağı gibi
maddeleri de sayabiliriz.
192
96
03.02.2014
Renklendiricilerin Kullanıldığı Alanlar:
Genel olarak renk maddeleri gıda
endüstrisinde çok yaygın olarak çoğu
kez bilgisizce kullanılan katkılardır.
Ancak, renk katkılarının kullanılması ile
ilgili
pek
çok
sorunu,
modern
ekipmanların kullanılması ve su ile ilgili
özel işlemler belli ölçüde çözülmüştür.
193
Alkolsüz içeceklerde renk maddeleri kullanımı
oldukça yaygındır. Gazlı içeceklerde askorbik
asit,
vitamin
aktivitesi
veya
aromanın
korunması açısından kullanılması zorunlu bir
ingrediyendir. Bu madde kullanıldığında ise renk
katkısı
olarak,
özellikle
sertifikasız
renk
maddelerinin kullanılması gerekmektedir.
Teneke
kutularda
pazarlanan
gazlı
içeceklerde renk üzerinde korozyonun olumsuz
etkileri büyüktür. Bu konuda cam şişelerde
pazarlanan gazlı içeceklerin sorunları daha
azdır. Meyve aromalı içeceklerde sertifikalı renk
maddeleri
kullanılırken,
kola
ve
birada
renklendirici olarak karamel yaygın olarak
kullanılmaktadır.
194
97
03.02.2014
195
Renklendiriciler;
hamur
ürünlerinde,
bisküvilerde, kek kremalarında ve kaplamalarda
yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Hamurların
yüksek nem içeriği nedeniyle renklendirici
katılmasında
çok
fazla
problem
ortaya
çıkmamaktadır. Ancak istenilen renk tonunun elde
edilmesi çoğu kez problem olabilmektedir. Bu
durum özellikle koyu renkli çikolata eldesi için
geçerli olup yapay renklendiricilerin tek başına
katılımları fazla miktarda renklendirici kullanımına
yol açmakta, bu nedenle de bu gibi ürünlerde
yapay renklendiricilerin doğal renklendiricilerle
kombinasyonu önerilmektedir.
196
98
03.02.2014
197
Karamel,
çavdar
ekmeğinin
renklendirilmesinde
yaygın
bir
şekilde
kullanılmaktadır. Kekler, bisküviler, gofretler
ve
hububat
ürünlerinde
olduğu
gibi,
renklendiricilerin pişirme sırasındaki yüksek
sıcaklıklara (250oC), karbondioksite ve bazı
durumlarda alkali kabartma tozlarına karşı
renk
stabilitelerinin
yüksek
olması
gerekmektedir. Bu özelliklere uygun olarak
ponco 4R ,Allura Red AC, Sunset Yellow FCF,
Tartrazin ve Brown HT fırınlanmış ürünlerde
en sık kullanılan yapay renklendiricilerdir.
198
99
03.02.2014
199
Oldukça geniş bir renk aralığına sahip olan şekerleme
ürünlerinin
renklendirilmesinde
kullanılan
renklendiricilerin şekerin kaynama sıcaklıklarına (150oC),
lezzet verici maddelere, şeker ve glikoz gruplarındaki
SO2
konsantrasyonuna
karşı
stabil
olmaları
gerekmektedir. Karmoisin, Ponso 4R, Amarant, Allura
Red AC, Sunset Yellow FCF ve tartrazin en çok kullanılan
yapay renklendiricilerdir. Üretim sırasında ulaşılan
yüksek sıcaklıklar renkte solma ve donuklaşmaya neden
olduğundan,
renklendiricilerin
mümkün
olduğunca
işlemin son aşamalarında katılmaları gerekmektedir. Bu
nedenle renklendiricinin şeker şuruplarındaki çözünürlüğü
de yüksek olmalıdır. Katılan renklendirici maddenin oranı
istenilen renk tonuna bağlı olup aşırı renklendirici
kullanımı çekici olmayan donuk renklere neden
olmaktadır.
200
100
03.02.2014
201
Çikletlerde, bonbon tipi şekerli
tablet
ve
drajelerde
yapay
renklendiricilerin
ağızda
renk
bırakmaları nedeni ile, bu tip
ürünlerde lake renklendiricilerin
kullanımı önerilmektedir.
202
101
03.02.2014
Süt endüstrisinde ise renk katkılarının en çok kullanıldığı
yerler, aromalı süt ürünleri ve dondurmalardır. Hemen
hemen pek çok dondurma çeşidinde yapay renklendiriciler
kullanılmaktadır. Örneğin Anatto, vanilyalı dondurma
yapımında büyük ölçüde kullanılır, ancak dondurmaların
içine konulduğu renkli külahların yapımında sertifikalı renk
katkıları kullanılmaktadır. Bu amaçla kullanılan katkılar çok
az dozlarda ürüne ilave edilmekte ve çoğu kez sıvı formda
olanlar tercih edilmektedir. Peynir endüstrisinde ise
sertifikalı renk maddelerinin kullanımı iyi sonuç vermemekte
ve boya stabilizesini koruyamamaktadır. Bu nedenle bu
ürünlerde daha çok anatto ve beta-karoten, gibi doğal renk
maddeleri kullanılmaktadır. Aynı şekilde margarin ve
tereyağı endüstrisinde de beta-karoten ve yağda çözünen
anatto tercih edilmektedir.
203
204
102
03.02.2014
Et
ve
balık
ürünlerinde
kullanılacak
renklendiriciler
elde
edilecek
ürünün
işlem
koşullarına uygun olarak kullanılmalıdır. Örneğin
sosis
eldesinde
sosis
hamuruna
katılacak
renklendiriciler koruyucu olarak katılan Bisülfit veya
meta-Bisülfit formundaki kükürt dioksite karşı stabil
olmalıdır. Karmoisin, Ponso 4R, Red 2G, Allura Red
AC, Tartrazin ve Eritrosin bu amaçla kullanılabilecek
en uygun renklendiricileridir. Et ve balık hamurları
ise sterilizasyon sıcaklıklarına uygun stabiliteye
sahip
renklendiricilere
ve
parlak
renklere
gereksinim duyarlar. Red 2G, Sunset Yellow FCF,
Brown HT, Green S ve Eritrosin bu amaç için en
uygun renklendiriciler olarak gösterilmektedir.
205
Numara
İsim
Açıklama
E100@
Curcumin
Portakal sarısı; curcuma (turmeric) bitkisinin köklerinden elde edilir,
suni olarak da üretilir; peynir, margarin ve fırın tatlılarında kullanılır
E101@
E102
E104
E107
Riboflavin,
'B2 vitamini' ve renk; doğal olarak sebzelerde bulunur; yumurta, süt,
Riboflavin-5'karaciğer ve böbrekten de elde edilir; margarin ve peynirde kullanılır
phosphate
FD&C Sarı No.5; astım krizine (FDA** bunu onaylamasa da) ve
çocuklarda kurdeşene (FDA**'nın tahmini 1/10 000) neden olduğu
bilinir; ayrıca tiroid tümörü, kromozom hasarı, kurdeşen, hiperaktivite
Tartrazine
ve aspirin duyarlılığı ile de ilişkilendirilir; renkli içecek, tatlı, reçel, tahıl,
çerez, konserve balık ve hazır çorbalarda kullanılır; Norveç ve
Avusturya'da yasaklandı
FD&C Sarı No.10; ruj, saç bakım ürünleri, kolonya üretimi ve eczacılıkta
Quinoline
kullanılır; deri yangısına neden olur; Avustralya, Amerika ve Norveç'te
Yellow
yasaklandı
Sarı renk; astımlılarda alerjik reaksiyon görülebilir; tipik ürünler hafif
Yellow 7G içeceklerdir; HACSG* sakınılmasını öneriyor; Avustralya ve Amerika'da
yasaklandı
206
103
03.02.2014
E110@
FD&C Sarı No.6; sentetiktir; tahıl, pasta, tatlı, çerez, dondurma, içecek ve konserve balık ayrıca
Berocca, Polaramine ve Ventolin şurup gibi ilaçların üretiminde kullanılır; yan etkileri kurdeşen,
Sunset Yellow FCF,
rinit (burun akması), burun tıkanıklığı, alerji, hiperaktivite, böbrek tümörü, kromozom hasarı,
Orange Yellow S
karın ağrısı, bulantı ve kusma, hazımsızlık ve iştahsızlıktır; hayvanlarda tümöre neden olduğu
görülmüştür; Norveç'te yasaklandı
E120@
Cochineal, Carminic
kırmızı renk; böceklerden elde edilir; nadiren kullanılır; HACSG* sakınılmasını öneriyor
acid, Carmines
E122
E123
E124
E127
E128
E129
E131
E132@
E133
kırmızı renk; kömür katranı türevi; astımlılar ve aspirin alerjisi olanlarda kötü reaksiyonlar
yapabilir; tipik ürünler şekerleme ve jölelerdir; İsveç, Amerika, Avusturya ve Norveç'te
yasaklandı
FD&C Kırmızı No.2; aynı ismi yaşıyan bir ottan üretilir; kek, meyve tatlı dolgular ve jölelerde
kullanılır; astım, egzema ve hiperaktiviteye neden olur; bazı hayvanlara yapılan testlerde doğum
Amaranth
kusurları ve cenin ölümleri görülmüştür, kanserojen olabilir; Avusturya, Amerika, Rusya, Norveç
ve diğer bazı ülkelerde yasaklandı
Ponceau 4R,
FD&C Kırmızı No.4; sentetik kömür katranı; hayvanlarda kanserojen, astımlılar ve aspirin alerjisi
Cochineal Red A olanlarda kötü reaksiyonlar yapabilir; Amerika ve Norveç'te yasaklandı
FD&C Kırmızı No.3; kiraz ve vişne, konserve sebze, muhallebi, tatlı, pasta ve çerezlerde kullanılır;
ışığa karşı duyarlılığa ve thyroid hormonu seviyesini arttırıp hyperthyroidism'e neden olabilir;
Erythrosine
1990'da farelerde yapılan çalışmada thyroid kanserine neden olduğu saptanmıştır; Avustralya,
Amerika ve Norveç'te yasaklandı
Red 2G
Avustralya ve İngiltere dışındaki diğer bazı ülkelerde yasaklandı
FD&C Kırmızı No.40, sentetiktir; tatlılar, içecek ve garnitürlerde, eczacılık ve kozmetik
Allura red AC
ürünlerinde kullanılır; farelerde kanser ile ilişkilendirildi; Danimarka, Belçika, Fransa, Almanya,
İsviçre, İsveç, Avusturya ve Norveç'te yasaklandı
Patent blue V
Avustralya, Amerika ve Norveç'te yasaklandı
FD&C Mavi No.2, sentetik kömür katranı türevi; yaygın olarak tablet ve kapsüllere eklenir; ayrıca
Indigotine, Indigo dondurma, tatlı, fırınlı mamuller, şekerleme ve biskuvilerde kullanılır; bulantı, kusma, yüksek
carmine
tansiyon, deri döküntüsü, solunum sorunları ve diğer alerjik reaksiyonlara neden olur. Norveç'te
yasaklandı
FD&C Mavi No.1; mandıra ürünleri, tatlılar ve içeceklerde kullanılır, Belçika, Fransa, Almanya,
Brilliant blue FCF
İsviçre, İsveç, Avusturya ve Norveç'te yasaklandı
Azorubine,
Carmoisine
207
E140
E141
E142
E150(a)
E150(b)
E150(c)
E150(d)
E151
E153@
E154
E155
Chlorophylis, yeşil renk; doğal olarak tüm bitkilerde bulunur; mum ve yağların boyanmasında,
Chlorophyllins eczacılık ve kozmetik ürünlerde kullanılır
Copper complexes
of chloropyll and zeytin rengi; bilinen yan etkisi yok
chlorophyllins
yeşil renk; sentetik kömür katranı türevi; konserve bezelye, nane jöle ve soslarda,
Green S
paketlenmiş ekmek kırıntısı ve kek karışımlarında kullanılır; İsveç, Amerika ve
Norveç'te yasaklandı
koyu kahve renk; sakarozdan yapılır; HACSG* sakınılmasını öneriyor; istiridye,
Plain caramel
soya, meyveler, konserve soslar, bira, viski, bisküvi ve turşularda kullanılır
Caustic sulphite
caramel
Ammonia caramel
Sulphite ammonia
caramel
siyah renk; kömür katranı türevi; kahverengi soslar ve kuşüzümü keklerde
Brilliant Black BN,
kullanılır; Danimarka, Belçika, Fransa, Almanya, İsviçre, İsveç, Avusturya,
Black PN
Avustralya, Amerika ve Norveç'te yasaklandı
siyah renk, mangal kömürü boyası; reçel, jöle ve meyan kökünde kullanılır;
Vegetable carbon
Avustralya'da yalnızca bitkisel kökenli olanına izin verildi, Amerika'da yasaklandı
Brown FK
Amerika'da yasaklandı
kahve renk, kömür katranı; çikolatalı kekte kullanılır; astımlılar ve aspirin alerjisi
Brown HT
olanlarda kötü reaksiyonlar yapabilir; deri duyarlılığına neden olduğu bilinir;
(Chocolate)
Danimarka, Belçika, Fransa, Almanya, İsviçre, İsveç, Avusturya, Amerika ve
Norveç'te yasaklandı
208
104
03.02.2014
E160(a)@
Carotene, alpha-, portakal sarısı renk; insan vücudu onu karaciğerde 'A Vitamin'ine dönüştürür; havuçta,
beta-, gammaturunçgillerde ve sebzelerde bulunur
E160(b)@
Annatto (Arnatto, kırmızı renk; 'Bixa orellana' ağacından elde edilir; gövde ve kumaş boyası, peynir boyası, tereyağ,
Annato), bixin,
margarin, tahıl, çerez, çorba, vernik üretiminde, ayrıca eczacılıkta (balgam sökücü olarak) ve
norbixin
tekstil sektöründe kullanılır; kurdeşene neden olduğu bilinir, HACSG* sakınılmasını öneriyor
E160(c)@
E160(d)@
E160(e)@
E160(f)@
E161(b)
Paprika extract,
capsanthin,
capsorubin
Lycopene
Xanthophylls - Lutein sarı renk; doğal olarak yeşil yaprakta, kadife çiçeği ve yumurta sarısında bulunur
E163
E170@
Calcium carbonate
E171
Titanium dioxide
Iron oxides and
hydroxides
Aluminium
Silver
Gold
Latolrubine BK
E162
E172
E173
E174
E175
E180
E181
domates ve pembe greyfurtta bulunan kırmızı renkli karotenoid, kanser riskini azaltabilir
Beta-apo-8'-carotenal
portakal rengi, bilinen yan etkisi yok
(C 30)
Ethyl ester of betaapo-8'-carotenic acid portakal rengi, bilinen yan etkisi yok
(C 30)
Xanthophylls Canthaxanthin
Beetroot Red,
Betanin
Anthocyanins
E161(g)@
bazı ülkelerde yasaklandı
sarı renk; retinol; bazı mantar, kabuklu hayvan, balık ve flamingo tüyünde bulunur
mor renk; pancardan elde edilir; bilinen yan etkisi yok
menekşe rengi, çiçek ve bitki kaynaklı; güvenli görünüyor
mineral tuz; kaya minerali veya kemikten elde edilir; diş macunu, beyaz boya, temizleme tozları,
diyakoz şarabı, konserve sebze ve meyvede kullanılır; yüksek dozlarda zehirlidir
beyaz renk; diş macunu ve beyaz boyada kullanılır; bilinen yan etkisi yok
siyah, sarı, kırmızı renk; som balığı ve karides ezmesinde kullanılır; yüksek dozlarda zehirlidir
bazı ülkelerde yasaklandı
bazı ülkelerde yasaklandı
bazı ülkelerde yasaklandı
bazı ülkelerde yasaklandı
alkolde berraklaştırma ajanı; fındık ve oak ağacı dallarından elde edilir; doğal olarak çayda
Tannic acid, tannins
bulunur
209
LEZZET MADDELERİ – (TAT-KOKU
MADDELERİ) (FLAVOURİNG AGENTS)
“Flavour” deyiminin tanımı farklı disiplinlerde
değişik şekillerde ortaya konulmaktadır. Bu terim
yerine dilimizde, tat, koku, aroma, rayiha, lezzet gibi
aralarında belirli şekillerde faklılıklar olan sözcükler
kullanılır. Çeşitli dillerdeki aroma tanımı bunun
aromadan daha farklı bir kavram olduğunu ortaya
koymaktadır. Buna göre flavour, bir ürünün aynı anda
koku ve tat olarak verdiği nitelikler topluluğudur
denilebilir. Aroma ise bir ürünün kokuya ilişkin
özellikleri olup, tüketimi sırasında ağzın gerisinde ve
geniz boşluğundaki koku alma tomurcukları tarafından
zaptedilen karakteristik ve hoşa giden kokusudur. Bu
tanıma göre koku ve aroma arasında farklılık
bulunmaktadır.
210
105
03.02.2014
Bu maddeler gıdanın tipik karakterini oluşturan
bileşiklerdir. Çok eski dönemlerden beri bu
nitelik, tüketicinin gıdayı seçiminde etkin etkili
rolü oynarken bugün, gelişen teknolojiye
rağmen yine kalite öğeleri içinde güncelliğini
korumaktadır. Lezzet maddeleri besleyici değer
ve enerji verici özellik taşımamalarına karşın,
beslenmenin tamamlayıcı maddeleridir. Çünkü
kendine özgü tat ve koku özelliği göstermeyen
bir gıda maddesinin, tüketimde değer
taşıyabilmesi ve kabul görmesi oldukça zordur.
211
Lezzet maddelerinin, vücuttaki sindirim salgılarını
arttırdığı
yani
sindirim
işlemini
uyardıkları
bilinmektedir. Örneğin, et suyunun kokusu sindirim
olayının başlamasında uyarıcı etki yapmaktadır.
Bazen bu maddeler gıdalarda özel veya doğal
prosesler
sonucu
oluşmaktadır.
Meyvelerin
olgunlaşması sırasında özel meyve tat ve kokusunun
kazanılması veya peynirin olgunlaşması, ekmeğin
pişirilmesi, kahvenin kavrulması, etin kızartılması
gibi teknolojik işlemlerde bu gıdalara istenen tat ve
kokunun kazandırılması bu oluşumlara örneklerdir.
Bunun yanı sıra doğal ve yapay yollardan üretilmiş
Lezzet
maddelerinin
gıdalara
bazı
özellikler
kazandırmak amacı ile tek başına veya diğer
maddelerle birlikte katıldıkları da bilinmektedir.
212
106
03.02.2014
Lezzet maddeleri gıda endüstrisinde
şu amaçlarla kullanılmaktadır:
• Gıdadaki mevcut tat ve kokunun
işleme sırasında kayba uğraması nedeni
ile
bu
özelliğin
tekrar
yapıya
kazandırılması
• Mevcut
tat
zenginleştirilmesi
ve
kokunun
• Yapıya tat ve koku verici madde ilave
ederek gıdanın daha hoş ve çekici hale
getirilmesi.
213
Ancak bu maddeler ister doğal ister yapay
olsunlar ortamda çok yoğun bir tat ve koku
oluşturdukları için ürüne çok az miktarda
katılmakta
ve
istenen
özellikleri
geliştirebilmektedir. Bu nedenle bu maddeler
genellikle bir dolgu maddesi (nişasta, laktoz
vb.)
ile
birlikte
hazırlanmalı
ve
kullanılmalıdır.
Tat-koku maddeleri fiziksel özelliklerine
göre üç gruba ayrılırlar. Bunlar sırasıyla katı,
sıvı ve macun formlarıdır.
214
107
03.02.2014
Katı durumdaki maddeler daha çok toz
halindedir. Bunlar örneğin vanilya, kumarin,
propenylquaethol ve etil vanilindir. Toz haldeki bu
maddeler çok az nem çekicidir.
Sıvı formda olanların gıda endüstrisinde
kullanımları sırasında sıvı olmaları büyük kolaylık
sağlamaktadır.
Bunlar
ürüne
kolayca
karışabilmekte veya yapıya işleyebilmektedir.
Ancak katkı maddesinin içinde çözündürüldüğü sıvı
fazın cinsi çok önemlidir. Örneğin, sıvı faz yağlı,
alkollü veya alkolsüz olabilir.
Macun formdaki olanların kullanımı sıvı olanlar
kadar kolaydır.
215
Gıdalarda kullanılan tat-koku maddeleri
elde edildikleri kaynaklara göre doğal ve
yapay olmak üzere iki sınıfa ayrılırlar.
Doğal Tat-Koku Maddeleri:
Uygun
fiziksel,
enzimatik
veya
mikrobiyolojik yöntemler ile bitkisel ve
hayvansal kaynaklardan veya işlem görmüş
(kurutma, fermantasyon vs.) gıdalardan elde
edilen tat-koku maddeleridir. Bunlardan en
yaygın kullanılanları şöyledir:
216
108
03.02.2014
Acıbadem (Sert çekirdekli meyvelerin çekirdek
içindeki bademden elde edilir)
Melek Otu (Avrupa’ da yetişen bir bitkinin
tohum ve köklerinden elde edilir)
217
Pelin Otu (Orta Avrupa, Batı
Asya ve Kuzey Amerika’ da yetişen
bitkinin
sarı
olan
çiçek
ve
yapraklarından elde edilir. Bitter
tadındadır, Koyu yeşil ile sarıkahverengi tonlarını verir)
Fesleğen (Bitkinin yaprak ve
çiçeklerinden elde olunur)
Bergamot
(Bitkinin
meyve,
yaprak ve ince sürgünleri kullanılır.
Sarı-yeşil
renkte
ve
güzel
kokuludur)
218
109
03.02.2014
Böğürtlen (En çok meyve
endüstrinde,
şekerlemelerde,
dondurmada, aromalı yoğurtlarda
ve çikolatada kullanılır)
Kakao
Yabani
Kiraz
(Mayhoş,
kırmızımsı tat ve kokudadır)
Seylan Tarçını
219
Saman Çiçeği (Açık sarı
renkli
ve
keskin
kokusu
vardır)
Yasemin (Kızıl renktedir ve
yasemin çiçeği kokusu verir)
Misket Limonu
Nane
Hardal
220
110
03.02.2014
Çiğdem
Vanilya
Ylang Ylang
(Filipinler’ de yetişir)
Adaçayı
Anason
Defne
Karabiber
Kırmızıbiber
221
Yukarıda verilen lezzet maddeleri genelde
baharat olarak kullanımkata ve bunların bazı avantaj
ve dezavantajları bulunmaktadır. Bu tür maddelerin
üretimleri
kolay
olup,
her
ülkenin
kendi
kaynaklarından yararlanılmaktadır. Bunlar fazla bir
teknoloji gerektirmeden kolay üretilmektedirler.
Küçük
çaplı
üretimlerde
ve
evdeki
gıda
tüketimlerinde doğal bitkisel madde kullanımı
avantajlıdır. Bu ürünler daha doğal ve daha
sağlıklıdırlar.
Bunların yanında bu ürünlerde mikroorganizma
bulaşması olabilmektedir. İlaveten bu ürünlerin
kaliteleri yıldan yıla değişebilmekte ve aynı kalitede
baharat bulmak zor olabilmektedir. Bu tür ürünler
bazı gıdalarda görüntüyü bozabilmektedir.
222
111
03.02.2014
Yapay Tat-Koku Maddeleri:
Doğal
maddelerin
bileşenlerinin
saptanmasından sonra üretilmiş olan
bileşiklerdir.
Doğal
tat-koku
maddelerine karakteristik niteliklerini
veren bu bileşenler, yapay yollar ile
üretilerek
çok
çeşitli
aromatik
maddelerin
yapımına
gidilmiştir.
Bunlardan bazı örnekler şöyledir;
223
Aset
Aldehit
(alkolsüz
içeceklerde,
şekerlemelerde, fırıncılık ürünlerinde)
Asetoin
(jelatin
ve
margarinde,
peynirde,
dondurmada),
pudinglerde,
içeceklerde,
Alil Sinnamat (dondurma ve alkolsüz
içeceklerde)
Alil
Disülfür
etlerde),
(çeşni
maddelerinde,
224
112
03.02.2014
Anizil
Propiyonat
(alkolsüz
içeceklerde, şekerlemelerde, fırıncılık
ürünlerinde)
Benzaldehit (alkollü ve alkolsüz
içeceklerde, şekerlemelerde, fırıncılık
ürünlerinde, çiklet ürünlerinde)
Sitral
(alkolsüz
dondurmada, çikletlerde)
içeceklerde,
225
Tat ve koku verici maddelerin
Kullanımı
Tat ve koku verici maddelerin alkollü içeceklerde (likör,
rom, konyak, brandy ve punch gibi ürünlerde) ve alkolsüz
ürünlerde (şuruplar, gazlı ve gazsız içeceklerde) kullanımı
oldukça yaygındır.
Fırıncılık ürünlerinde tat-koku maddeleri daha çok pasta,
kek, bisküvi ve kraker türü ürünlerde kullanılmaktadır. Bu
amaçla en çok acı-tatlı badem, yumurtalı krema, çeşitli
meyveli şekerlemeler, vanilya, kakao ve tarçın gibi doğal
maddeler kullanılır
226
113
03.02.2014
Şekerlemeler grubunda en önemli katkı
maddeleri tat ve koku verenlerdir. Bu
ürünlere örnek olarak akide tipi sert şekerler,
içi dolgulu bonbonlar, drajeler, çikolata ve
kakaolu şekerler verilebilir. Genelde kullanım
tek başına olmayıp, bu maddelerden
birkaçının karışımı kullanılır.
227
Süt endüstrisinde kullanım iki şekilde gerçekleşir.
Yapay süt ürünleri imalatında ürüne süt aroması
kazandırmak için sütün kendine özgü hoşa giden tat ve
kokusunu veren maddeler kullanılır. Buna karşın sütün
doğal yapısında yer almayan bazı tat-koku verici
maddeler süt ürününe değişik aroma özelliklerini
kazandırmak amacı ile kullanılır. Bu iki grup hem yapısal
hem de kazandırdıkları tat-koku açısından oldukça
farklıdır. Genellikle yapay olarak süt tadı ve kokusunu
sağlamak için vanilya, kumarin, diasetil, etil kapronat
gibi maddeler kullanılmaktadır.
228
114
03.02.2014
Yoğurt imalatında ise sade yoğurt
dışında hemen hepsinde (aromalı ve
meyveli yoğurt) bu maddeler doğal
meyve
esansları
ile
birlikte
kullanılmaktadır.
229
LEZZET ARTIRICILAR
Tek başlarına lezzetli olmamalarına
rağmen, katıldıkları gıda maddelerinin
lezzetini artıran maddelerdir. Gıdada var
olan tat ve/veya kokuyu artıran maddeler
olarak tanımlanmaktadırlar. Çok az
miktarda kullanıldıklarında bile etkilidirler.
Bu maddeler dildeki tat alma
tomurcuklarının hassasiyetini artırarak
lezzeti zenginleştirmekte veya tükürük
salgısını artırarak bu işlevi yerine
getirmektedirler
230
115
03.02.2014
Bu maddeler et, balık, sebze,
meyve, tahıl, katı ve sıvı yağ,
kabuklu yemiş ve çeşitli
içeceklerde
kullanılabilmektedir.
231
Gıda sanayinde önemli lezzet artırıcı
maddeler Monosodyum Glutamat
(MSG) (az miktarda et aroması
vermekte ve en çok et ve balık içeren
dondurulmuş
gıdalarda,
hazır
çorbalarda
ve
konservelerde
kullanılmaktadır),
Nükleotitler
(çorbalarda,
süt
ürünlerinde,
dondurulmuş
sebzelerde),
Maltol
(meyveli içeceklerde, reçellerde) ve
Dioktil Sodyum Sülfosüksinat dır.
232
116
03.02.2014
BESLENME DEĞERİNİ ARTIRAN
KATKI MADDELERİ
TATLANDIRICILAR
Gıda maddelerine şeker tadı vermek
amacı ile katılan her türlü maddeye
tatlandırıcı
maddeler
denir.
Bu
maddeler
iki
ana
sınıf
altında
toplanabilir;
• Doğal tatlılaştırıcı maddeler
• Yapay tatlılaştırıcı maddeler
233
Tatlılaştırılmak
istenen
ürüne
yapılan doğal ve yapay şeker
ilavesi ürünün işleme tekniğine
göre değişik biçimlerde uygulanır.
Bu maddeler ya hiç şeker tadı
olmayan
bir
gıda
maddesini
tatlandırmak veya az olan şeker
tadını kuvvetlendirmek ya da
işlemler sırasında kaybolan şeker
tadını yapıya tekrar kazandırmak
amacıyla kullanılmaktadır.
234
117
03.02.2014
Doğal Tatlandırıcılar: Karbonhidrat
grubu
içinde
yer
alan
doğal
tatlandırıcılar vücutta enerji sağlayan
besin maddelerinden biridir. Bunların
kullanım alanları daha çok şekerli
ürünler, pasta ve bisküvi endüstrisi gibi
imalat alanlarıdır. Üretilen gıdanın
türüne
göre
konması
gereken
miktarlarda,
toksikolojik
açıdan
herhangi
bir
sınırlama
tanınmamaktadır.
Sadece
şeker
hastaları için diyabetik hazır gıdalarda
doğal şekerler yerini beslenme değeri
olmayan
kalorisiz
yapay
şekerlere
bırakmaktadır.
235
236
118
03.02.2014
Yapay Tatlandırıcılar: Düşük kalorili
yiyecek ve içeceklere karşı tüketim
alışkanlığı gün geçtikçe artmaktadır.
Beslenme ilkelerinde yer alan düşük
kalorili
gıda
ve
içecek
tüketme
konularının ve koşullarını güncellik
kazanması,
bu
tip
gıda
üreten
endüstrilerin
de
gelişmesine
yol
açmıştır.
Günümüz teknolojisinde geliştirilmiş
pek çok sayıda yapay tatlandırıcı vardır.
Ancak
bunlardan
ikisinin
önemi
büyüktür.
237
Siklamatlar adı verilen
ilkinin en fazla kullanılan
şekli Na ve Ca
siklamatlardır. Şekerden 30
defa fazla tatlılaştırma
gücüne sahiptir.
238
119
03.02.2014
İkinci
önemli
tatlandırıcı
ise
Sakarindir. Günümüzde bunun asit
tuzları, gıdalar ve çeşitli içeceklerde
etkin şekilde kullanılır. Fiyatı ucuzdur,
üretimi kolaydır ve kalori vermez.
Genel olarak meyve sularında, gazlı ve
gazsız içeceklerde, diyabetik ürünlerde,
şekerlemelerde, çikolata sanayinde,
puding, reçel ve salata soslarında
kullanılır.
239
Bunların dışında yer alan
doğal
tatlandırıcılar
Dulsin
(kanserijonik etkileri ortaya
konmuştur),
Aspartam
(genellikle
içeceklerde
kullanılır), Asesülfam-K (kola,
tonik,
meyve
aromalı
içeceklerde yaygın kullanılır)
dır.
240
120
03.02.2014
Yapay tatlandırıcılar için tatlılaştırma
derecesini kesin söylemek zordur.
Ancak örneğin siklamat sakarozdan 30
kat daha tatlıdır. Yapay tatlandırıcılar
doğal
olanlara
oranla
yüksek
konsantrasyonlarda
iken
tatlılık
oranında daha az bir artış gösterirler.
Çünkü fazla kullanımlarında acılık
oluşturmaları
istenmeyen
bir
durumdur.
241
Yapay tatlandırıcılar önce suda çözündürülüp
sonra konulacağı gıda maddesine ilave edilirler.
Bunların uygulamada sağladığı en önemli
kolaylık kolay erimeleri ve üründe oluşturulmak
istenen
tatlılığın
üretim
sürecinde
ayarlanabilmesidir. Bu maddelerin günümüzde
yoğun kullanılmalarına neden, doğal şekerlerin
tüketimlerinin anormal artışlarının çeşitli nedenler
ile düşürülme zorunluluğu, toplumdaki diş
çürümelerinin fazla şeker tüketimi ile ilgili oluşu
ve diyabet hastalarının tedavileri ile koroner kalp
hastalıklarında doğal şekerlerin zararlı maddeler
olduğunun anlaşılmasıdır.
242
121
03.02.2014
Günümüzde bu tatlandırıcıların kullanımına
ilişkin araştırmalar devam etmekte ve bazı
ülkelerde
kullanılmalarında
sınırlamalar
getirilmektedir. Örneğin İngiltere’ de yalnızca
sakarin kullanımı serbesttir. Buna karşın
1977 yılında Kanada’ da sakarin kullanımına
sınırlamalar
getirilmiştir.
1986
yılında
FAO/WHO nun ilgili komitesi sakarinin günlük
alınabilir miktarına (ADI=Acceptable Daily
Intake)
0-5 mg/kg arasında sınırlama
getirirken, bunun gıdalarda kullanımı için de
5-15 mg/kg değerini söylemiştir.
243
Endüstride diyabetik reçel, jöle vb.
gıdaların hazırlanmasında çoğu kez
ortama istenen tatlılığı vermek için
sakarin ve siklamat karışımları birlikte
kullanılmaktadır. Ancak koruyucu ve
jelleşme özelliği için de bazı katkı
maddelerinin de kullanımı zorunludur.
244
122
03.02.2014
Yapay
tatlandırıcılar
salata
soslarında, mayonezlerde, düşük
kalorili
ve
diyetetik
gazlı
içeceklerde,
jöleli
tatlılarda,
şekerleme ve çikolata sanayinde,
süt
tozundan
hazırlanan
süt
ürünlerinde ve diyetetik amaçlı
sütlü tatlılarda kullanılır. Örnek
olarak normal sade bir dondurma
hazırlanışındaki formülasyon için
ortalama
bir
değer
vermek
gerekirse, % 12 yağlı ürünün 100
g’ ı 210 kalori vermektedir. Diyetik
amaçlı hazırlanan dondurmada ise
en az % 30 oranında bir kalori
azalması görülmektedir.
245
Yapay tatlandırıcıların son
üründe kalori düşürülmesindeki
işlevleri çok önemlidir. Ancak
kullanımlarında
izin
verilen
tatlandırıcılarda
önerilen
miktarlar dışına çıkılmaması da
sağlık açısından önemli bir
noktadır.
246
123
03.02.2014
ZENGİNLEŞTİRİCİ KATKI
MADDELERİ
Bu grupta çeşitli vitaminler, aminoasitler
ve mineral maddeler yer alır. Vitaminlerle
gıdaların zenginleştirilmesi yöntemleri, gıda
sanayinde “vitaminleştirme” ve “kıymetlendirme”
tabiri ile ifade edilir. Kıymetlendirme, aynı zamanda
mineral maddeler ve diğer esansiyel bileşenlerle
zenginleştirme anlamına da gelmektedir.Gıda
üretiminde kıymet arttırma, gıdanın hazırlanışına
göre özellikle vitamince zengin gıdaların ilavesi
şeklinde uygulanır.
247
Vitamin
Gıda Maddesi
B1
Kakao, kakaolu ürünler, içecekler, un ve
unlu mamüller
B2
İçecekler, un ve unlu mamüller
B6
Pastalar , un veunlu mamüller
B12
İçecekler
Pantotenik asit
Un ve unlu mamüller
Folik asit/Biotin
Çok yaygın kullanılmazlar
C
Meyve suları, süt mamülleri, tatlılar, un ve
unlu mamüller
A
Yağsız süt tozu, kahvaltılık gıdalar,
margarin, içecekler ve konsantre ürünler,
unlu mamüller, yemeklik yağlar
D
Süt, süt toz, yemeklik yağlar
E
Margarin , yemeklik yağlar
248
124
03.02.2014
Mineral maddeler ise genel olarak
gıdalarda yeteri kadar bulunur. Ancak,
emilimi yetersiz olan demir, kalsiyum,
magnezyum, bakır ve çinko gibi bazı
mineraller gıdalara ilave edilmektedir. Bu
gıdalar, süt ve ürünleri, yumurta, makarna
ve çeşitleri, unlu mamüller ve bebek
mamalarıdır. Ayrıca sofra tuzu iyot ilavesi ile
üretilmektedir.
249
İŞLEM YARDIMCI
KATKI MADDELERİ
STARTERLER
Gıda mikrobiyolojisinde yararlı bakteriler temel olarak gıdaların
üretilmesinde kullanılan çeşitli mikroorganizmaları tanımlamaktadır. Bilindiği
gibi başta yoğurt, kefir, kımız olmak üzere çeşitli süt ürünleri, boza
üretiminde doğrudan mikroorganizmalardan yararlanılmaktadır. Ekmeğin
mayalanması, bira ve şarap yapımı yine mikroorganizmalar aracılığı ile
olmaktadır. Bunlara ek olarak peynir ve tereyağı ile sucuk, turşu, zeytin vb.
gıdaların yapımında mikroorganizmaların doğrudan yararı bulunmaktadır.
Çok genel bir tanımlama ile gıda üretiminde kullanılan mikroorganizmalara
“starter kültür” adı verilir. Yine basit bir tanımlama ile starter kültür (ya da
sadece starter veya kültür) “kontrollü koşullarda standart kalitede ürün elde
etmek için gıda sanayiinde kullanılan mikroorganizmalardır”. Bu tarif altında
yine basit olarak “yoğurt mayası, ekmek mayası, şarap mayası” starter
kültürdür. Starter kültür, belirli bir amaca yönelik olarak kullanılır. Bazı
gıdalarda işlevi asit geliştirmek iken, bazı gıdalarda aroma geliştirme
esastır. Probiyotik ürünlerde olduğu gibi bazı gıdalarda temel işlev
250
doğrudan sağlıktır.
125
03.02.2014
Starter kültür tek ya da birden fazla mikroorganizma olabilir. Amaca
göre hangi mikroorganizma ya da mikroorganizmaların starter
olarak kullanılacağı değişir. Örneğin şarap, asidofiluslu süt gibi
ürünlerde tek bir mikroorganizma kullanılırken, yoğurt, kefir gibi
ürünlerde iki ya da daha fazla sayıda mikroorganizma vardır.
Bununla beraber, şarap yapımında aynı mayanın (Saccharomyces
cerevisiae) farklı suşları kullanılabileceği gibi amaca göre başka
maya türleri de kullanılabilir.
Farklı mikroorganizmalar farklı substratlarda geliştiklerinde doğal
olarak farklı metabolik ürünler ortaya çıkarırlar. Buna göre örneğin
şarap mayası yoğurt yapılacak süte bulaşırsa yoğurtta istenmeyen
tat ve kokular meydana gelir. Küflü peynir yapımında kullanılan
küfler, beyaz peynire bulaşırsa beyaz peynirin tat ve kokusu küflü
peynir gibi olur ancak gıda kontrolü açısından bu kez o ürünün
pazarlanma olasılığı ortadan kalkar. Bu gibi nedenle her ürüne özgü
starter kültür farklıdır.
251
Mikroorganizmalar gıda üretiminde kullanılan pek çok
hammaddede doğal olarak bulunur. Örneğin üzümde şarap
yapımında kullanılan mayalar vardır. Buna bağlı olarak
geleneksel yöntemde olduğu gibi üzüm suyu kendi halinde
bırakılırsa zaten şarap olur. Burada elde edilen ürünün duyusal
özellikleri tümüyle üzüm ile gelen mayaların sayısı, hangi tür ya
da türlerde oldukları, farklı türler var ise bunların birbirlerine
oranı, mayaların aktivitesi, üzümde doğal olarak bulunan diğer
tür mikroorganizmaların aktivitesi gibi koşullara bağlıdır.
Sonuçta duyusal özellikleri çok yüksek bir şarap elde
edilebileceği gibi, tersine olarak zayıf bir şarap da elde edilebilir.
Süt ürünlerinden peynir ve tereyağı da bu örneğe
benzemektedir. Çiğ sütte doğal olarak bulunan laktik asit
bakterileri çiğ sütten yapılan peynir ve tereyağına çok yüksek
duyusal özellikler kazandırabilecekleri gibi tersi de söz
konusudur.
252
126
03.02.2014
253
Starter Kültürlerde Aranan Özellikler
1.Starter Kültürler ilave edildikleri gıda maddesi içerinde olumsuz bir etki
medya getirmemelidirler.
2.Katıldıkları gıdanın aromasını geliştirmelidirler.
3.Düşük su konsantrasyonlarında bile aktif olabilmelidirler.
4.Diğer zararlı mikroorganizmaları inhibe edebilmelidirler
5.Homojen bir yapı oluşturmalılar ve stabiliteyi korumalılar.
6.Tuz ve şeker konsantrasyonlarına karşı iyi uyum göstermelidirler.
7.Gıda içerisindeki diğer organik maddelerle reaksiyomlara girmemelidir.
8.En önemlisi de sağlığı bozucu en ufak bir olumsuzluk meydana
getirmemelidir.
254
127
03.02.2014
255
ENZİMLER
Enzimler bitkisel ve hayvansal dokuların bileşiminde yer
alan, az miktarda bulunan, ancak çok önemli işlevleri olan
maddelerdir. Kimyasal olarak protein yapısında olup, çoğu
enzim proteinlerin yanında karbonhidrat, lipid, metaller gibi
bileşikleri de içermektedir.
Enzimatik bir reaksiyonda değişikliğe uğrayan maddeye
“substrat”, reakisiyon sonunda substrattan oluşan
maddeye de “ürün” denilir. Reaksiyonu katalize eden
enzimin tümüne “haloenzim”, haloenzimin de protein
kısmına “apoenzim” ve protein niteliğinde olmayan
kısmına “kofaktör” veya koenzim” adı verilir. Enzimlerin
çalışması için ortam sıcaklığı ve pH sı çok önemli olup,
optimun pH genelde 4.5 – 8.0 arasındadır.
256
128
03.02.2014
257
Enzimler, gıdaların bileşimi, işlenmesi ve
bozulmalarındaki
rollerinden
dolayı
gıda
teknolojisinde önem arz ederler. Bir enzimatik
reaksiyon bazı gıdalarda olumlu olarak kabul
edilirken, bazılarında ise tamamen olumsuzdur.
Örneğin bazı meyve ve sebzelerde, ürünün
dilimlenmesinden
veya
kesiminden
sonra
meydana
gelen
renk
değişimleri
enzim
reaksiyonları sonucu oluşmakta ve istenmezken,
yine enzim reaksiyonu sonucu oluşan ekmek
kabuğunun kızarması ve kahvenin kavrulmasında
oluşan renklenme istenmektedir.
258
129
03.02.2014
Gıda sanayinin hemen hemen tüm
alanlarında, işlemleri hızlandırmak ve
kullanılan enerjiyi azaltmak amacıyla
enzimlerden yararlanılmaktadır. Bu
anlamda enzimler tat ve aroma
bileşenlerini sentezlemekte ve gıdada
arzulanan özel lezzet oluşabilmektedir.
İlaveten enzimler gıda rengindeki
değişimlerle de ilgilidir.
259
Avantajları: Gıda sektöründe enzimlerden
değişik şekillerde yararlanılmakta ve enzimler
bitkisel,
hayvansal
veya
mikroorganizmalardan
elde
edilmektedir.
Enzimlerin çoğu doğal kaynaklı olduğu için
toksik etkileri olmamaktadır. Enzimlerle
gerçekleşen
reaksiyonlar
kontrol
edilebilmekte ve sıcaklık ve pH gibi
parametreler isteğe göre ayarlanabilmektedir.
Enzimlerin çok az miktarda kullanımları dahi
etkili
olabilmektedir.
İlaveten
enzimler
istenmeyen reaksiyonlara yol açmazlar.
260
130
03.02.2014
Gıda katkısı olarak kullanılan yaygın enzimler:
Karbonhidrazlar:
Polisakkarit
ve
oligosakkaritleri hidrolize eden enzimlerdir. Bu
grupta nişastayı parçalayan amilazlar en yaygın
olarak kullanılanıdır. Bu enzimler şeker şurubu
üretiminde, dekstroz üretiminde, fırın ürünleri
üretiminde, çikolata ve likör üretiminde
kullanılmaktadır.
Bu grupta yer alan ve disakkaritleri etkileyen
enzimlerden invertaz, laktaz ve maltaz gıda
sanayinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
261
Sakaroz
Laktoz
Maltoz
(invertaz)
(laktaz)
(maltaz)
Glukoz + Fruktoz
Glukoz + Galaktoz
Glukoz + Glukoz
İnvertaz enzimi mikrorganizmalardan elde edilmekte ve yapay bal
üretiminde, çikolata ve şekerli ürünler üretiminde büyük ölçüde
kullanılmaktadır. Laktaz süt ürünlerinde, peynir çeşitlerinde ve
dondurmalarda kullanılmaktadır.
262
131
03.02.2014
Proteazlar: Proteinleri parçalayan enzimlerdir.
Bu enzimler daha çok peynir üretiminde, fırıncılık
ürünleri üretiminde, et ve balık ürünlerinde
kullanılmaktadır. Bu grupta yer alan ve
buzağıların midesinin bir kısmından elde edilen
rennin enzimi peynir mayası olarak kullanılmakta,
bitkisel bir enzim olan papain etlerin
yumuşatılmasında yer almakta, bir incir
çeşidinden elde edilen fisin ise çeşitli ürünlerde
kullanılmaktadır.
263
Lipazlar: Yağları ve yağ asitlerini hidrolize
eden enzimlerdir. Bu enzimler tereyağına
aroma kazandırmada, çikolata üretiminde,
kremalarda, margarinlerde ve kahvaltılık
sürülebilir ürünlerde kullanım alanına
sahiptir.
264
132
03.02.2014
Katalazlar: Çok özel bir görevi olan enzimler
olup, hidrojen peroksidi (H2O2) su ve oksijene
parçalarlar. Bu anlamda gıda ürünlerinde kalıntı
hidrojen peroksit istenmediğinde kullanılırlar. Sığır
karaciğeri ve bazı küf çeşitlerinden elde
edilmektedir.
Aroma enzimleri: Kükürtlü aroma bileşikleri
(soğan, sarımsak, hardal, lahana vb) enzim
etkisiyle oluşmaktadır. Bu anlamda kullanılan
enzimler
bu
aroma
bileşiklerinin
ortaya
çıkmasında etkilidirler.
265
Görüldüğü gibi enzimler gıda sanayinin
çeşitli alanlarında ürün kalitesini artırmak,
renk, tat, koku ve aroma üzerinde istenen
değişikliklere neden olmak, ürün
randımanını artırmak için kullanılan
katalizörlerdir. Gıda sanayinde enzimlerden
süt ve ürünleri üretiminde, et ve balık
ürünleri üretiminde, meyve ve sebze
ürünlerinde, ekmek sanayinde, çay
sanayinde, bira ve alkollü içecekler
üretiminde, soya sanayinde, aroma ve lezzet
maddeleri üretiminde yararlanılmaktadır.
266
133
03.02.2014
TAŞIYICI ve ÇÖZGEN
KATKI MADDELERİ
Bu maddeler; gıda katkı maddelerini ve aromaları
çözmek, seyreltmek veya bunların dağılımını sağlamak
için kullanılan ya da herhangi bir teknolojik etki
göstermeden gıda katkı maddeleri ve aromaları fiziksel
yollarla modifiye ederek, bu maddelerin teknolojik
fonksiyonlarını değiştirmeden, uygulama ve kullanımını
kolaylaştıran maddeleri ifade etmektedir.
Bu maddeler içecek sektöründe (enerji içecekleri,
meyve suyu ve konsantreleri, alkollü içkiler vb.), sıvı
yağlarda, ve kozmetik ve ilaç sanayinde kullanılırlar.
267
Gıda sanayinde Kullanılan Bazı Taşıyıcı ve Çözgen Maddeler
E 406 Agar agar
E 400 Aljinik asit
E 260 Asetik asit E 342 Diamonyum fosfat
E 465 Etil metil selüloz
E 1518 Gliseril triasetat
E 1440 Hidroksipropil nişasta
E 1442 Hidroksipropil dinişasta fosfat
E 463 Hidroksipropil selüloz
E 464 Hidroksipropilmetil selüloz
E 170 Kalsiyum karbonat
E 341 Mono-,di- ve tri Kalsiyum ortofosfat
E 552 Kalsiyum silikat
E 516 Kalsiyum sülfat
E 416 Karayagam
E 466 Karboksimetil selüloz,
E 504 Magnezyum karbonat
E 1420 Nişasta asetat
E 551 Silikon dioksit
E 541 Sodyum alüminyum difosfat
E 421 Guar zamkı
E 473 Yağ asitlerinin sukroz esterleri
268
134
03.02.2014
KELATLAR
(ÇELATLAR)
Kelatlar
gıda
endüstrisinde
kullanılan
maddeler arasında ayrı bir önemi olan temel
maddelerdir.
Kelatlar
pek
çok
gıdada
kullanımları
sırasında
metal
iyonları
ile
birleşerek kompleks oluştururlar. Bunlardan
bazıları polikarboksilik asitler, amino asitler ve
çeşitli büyük moleküllü bileşenler olup, doğal
olarak gıdanın içinde yer almaktadır. Kelatlar
gıda üretimi açısından üründeki bazı özelliklerin
stabil hale gelmesine rol oynayarak onların
renk, aroma ve yapı özelliklerini kararlı hale
getirmektedirler.
269
Kelatların kimyasal özellikleri:
M  L  ML
M  Metal iyonu
L  Ligant
ML  Metal kompleksi
Formülde yer alan ligant çoğu kez organik bir bileşiktir
(sitrik asit vb.) Bu anlamda ligant özel bir biçimde metal ile
birleşmeli, ortam (pH, çözünürlük vb.) açısından uygun
olmalıdır. Bu tepkimeler çoğu kez metal iyon türüne bağlı
olarak çeşitli şekillerde oluşmaktadır.
270
135
03.02.2014
Kelatların
metal
kompleksi
oluşturma
konusundaki yüksek etkinlikleri, bu grupta yer
alan
maddelerin
gıda
endüstrisinde
kullanımlarına
neden
olmaktadır.
Yapılan
araştırmalarda sağlığa zararlı olmayan kelatlar
saptanmıştır. En yaygın olarak kullanılanları
sitratlar, EDTA ve pirofosfatlardır. Örneğin 0.1-5
ppm dolayındaki bakır ve demir içeriği,
ortamdaki yağın oksidasyonunu hızlandırarak
ransiditeye neden olmakta, dolayısıyla aroma
bozukluklarına yol açmaktadır. Bu tepkimelere
yol açan metallerin kelatlaştırılması oksidasyonu
önemli ölçüde geciktirmektedir.
271
Kelatlar antioksidan maddelerin işlevlerini de olumlu
yönde etkilemektedir. Kelatların antioksidanlar ile
birlikte yaptıkları işlevler aşağıdaki şekilde özetlenebilir;
•Yenilen yağların stabilizasyonunu sağlamak
•Salata soslarında aroma bozukluklarını
önlemek ve raf ömrünü artırmak
•Fındık
içeren
ezmelerde
oksidasyonu
önlemek
•Kızartılmış gıdalarda bozulmayı engellemek
•Margarinlerin aromasını korumak
•Tereyağlarında sızma ve erime olayını
engellemek
•Et ürünlerindeki renk ve aroma özelliklerinin
kalıcılığını sağlamak
•Vitamin kayıplarını azaltmak.
272
136
03.02.2014
Üretim sırasında vitaminlerin gıdalardaki konumu
stabil değildir. Son üründe genelde işlemlere
(haşlama ve depolamada) bağlı olarak değerleri
düşmektedir. Vitaminler metallerin etkisi ile oluşan
oksidatif bozunmaya maruz kalabilmekte ve vitamin
miktarı kaybolabilmektedir. Bu nedenle antioksidan
ve kelat karışımları, yağda çözünen vitaminlerin
bozulmalarını önleyici ve engelleyici etki yaparlar.
Örneğin, C vitamini içeren domates ve greyfurt gibi
bazı meyve suları, imalatın başında kelat ilavesi ile
dayanıklı hale getirilmekte ve C vitamini kaybı
önlenmektedir.
273
Kelatların Kullanımı: Kelatlar
patates ürünlerin hazırlanmasında
kullanılan
haşlama,
buharda
pişirme, kızartma gibi işlemler
sırasında oluşan renk değişmeleri
ve yapı bozukluklarını engellemek
için kullanılabilmektedir (örneğin
% 0.1 Na2EDTA).
274
137
03.02.2014
Kelatlar işlem görmüş deniz
ürünlerinde de kullanılır.
Özellikle konserve
balıklarda renk değişimi ve
tat-koku
bozuklukları
gibi
kusurlar meydana gelebilmektedir. Konserve
balıkta yağın oksidasyonu da yine yüzeyde
biriken metal iyonlarının yol açtığı oksitlenme
sonucudur. Balık ürünlerinde meydana gelen
diğer bir bozulma “Struvit” adı verilen
magnezyum amonyum fosfatın kristalleşerek
ürün üzerinde pul pul ve camsı leke
oluşumudur.
İşte
bu
gibi
zararların
önlenmesinde
kelatlardan
yararlanılabilmektedir.
275
Kelatlar
meyve
suyu
ve
konserve
endüstrisinde de önem taşırlar. Örneğin sitrat ve
fosfatlar hem asitlendirici hem de aroma
değiştirici olarak kullanılırlar. Elma ve armut
konservelerinde görülen esmerleşme ve koyu
pembe leke oluşumu gibi kusurları önlemek için
şuruba 100-500 ppm EDTA veya fosfat ilavesi
yapılır. Ayrıca metallerin biralarda yol açtığı
bozulmalarda EDTA kullanılarak kusurlar büyük
ölçüde önlenebilmektedir.
Süt endüstrisinde de sıklıkla kullanılan
kelatlar, daha çok tat ve koku stabilizasyonunu
sağlamaktadır.
276
138
03.02.2014
FOSFATLAR
Fosfor tek başına canlı yaşamı için gerekli ve
temel elementlerden bir tanesidir. Her canlının hücre
yapısında yer alarak doğadaki önemini
sürdürmektedir. Beyin, kas, iskelet dokusunda yer
alan ve dokuların oluşumu sırasında etkin rol
oynayan fosfor, yaşayan canlı tarafından iyot halinde
depo edilir. Ancak canlılar fosfat anyonunun
sentezleme niteliğinde değildir ve bu öğe tümüyle
gıdalardan sağlanmaktadır. Buna göre fosfatları
günlük yaşamımızda tükettiğimiz gıdalarda yer alan
doğal öğeler olarak nitelendirdiğimiz gibi, gıda
endüstrisinde değişik amaçlarla kullanılan gıda katkı
maddesi olarak da kabul edebiliriz.
277
Fosfatların gıda üretimi sırasında
kullanımlarını zorunlu kılan bazı yararlı ve
önemli nedenler bulunmaktadır. Bunlar
şöyledir;
•Fosfatlar
metal
iyonları
ile
oluşturarak kelat görevi görürler.
kompleks
•Fosfatlar beslenme açısından önemli olan Ca,
Mg ve Fe ile kompleks oluşturduktan sonra
ince bağırsaklar tarafından absorbe edilerek
vücut tarafından kullanılırlar.
•Gıda endüstrisinde kullanılan sularda bulunan
bazı metal iyonlarının fosfatlar ile değişik
bileşikler
oluşturması
üretim
sürecinde
önemlidir. Bu amaçla sert suların kullanıma
elverişli hale getirilmesi işlemlerinde çoğu kez
fosfatlardan yararlanılmaktadır.
278
139
03.02.2014
•Fosfatlar tampon özelliği taşırlar. Gıda üretimi
sırasında sabit tutulmak istenen pH’ yı
stabilize ederler.
•Fosfatlar
emülsiyon
yapımım
stabilizasyonunda da etkin rol oynamaktadır.
Örneğin sosisler fosfatlar ile stabil hale
getirilir. Bu maddeler ayrıca bitkisel ve
hayvansal proteinlerin su tutma kapasitesini
artırır.
Özellikle
dondurulmuş
et,
balık
ürünlerinin çözülmesi sırasında meydana gelen
sorunlar çoğu kez fosfatların kullanımı ile
düzeltilir.
•Ca, Fe, Na ve K içeren fosfat tuzları çeşitli
hububat ürünlerine katılarak onların mineraller
açısından
besleyici
değerlerini
yükseltmektedirler.
279
•Fosforik asitler kola ve bira gibi
içeceklerde asitlendirici olarak görev
alırlar.
•Çözünmeyen fosfatlar genel olarak
topaklaşmayı
önleyici
(anticaking)
olarak kullanılmakta, ayrıca ortamdaki
suyu
absorbe
edici
işlevleri
de
bulunmaktadır.
•Fosfatlar ayrıca oksitlenmeyi geciktirici
olarak
görev
yaptığı
gibi
bazı
mikroorganizmaların
gelişimini
de
engellemektedirler.
280
140
03.02.2014
Gıda endüstrisinde yaygın olarak
kullanılan fosfatlar ortofosfatlar
(fosforik asit, monokalsiyum
fosfat, feri ortofosfat,
monosodyum ortofosfat),
Polifosfatlar (polifosforik asit) ve
Halka yapısındaki fosfatlar dır.
281
Fosfatların Kullanımı: Fosfatlar çeşitli
işlevleri nedeniyle alkolsüz ve alkolsüz
içeceklerde kelat olarak, koruyucu olarak,
asitlendirici ve mineral içeriğini zenginleştirici
olarak kullanılmaktadır.
282
141
03.02.2014
Hububat
kaynaklı
ürünlerin yapımında kabartıcı
olarak, pH ayarlayıcı olarak
ve
hamur
kalitesini
artırmada kullanılırlar. Ayrıca
bu maddeler pH’ yı düşürerek
hamurdaki
“rope”
etmeni
bakterilerin
gelişmesini
engellerler. Bunların ayrıca
oksidatif
ransiditeyi
engelleyen
antioksidan
işlevleri ve renk oluşumunu
düzenleyici etkileri de vardır.
283
Gıda endüstrisinde kullanılan katı-sıvı yağların
hepsinde değişik nedenler ile fosfatlar
kullanılmaktadır. Bu maddeler yağların istenmeyen
renklerinin giderilmesinde ve ağartılmasında
etkilidir. Ayrıca bunlar nikel iyonundan arındırma
işleminde de kullanılırlar. Sanayide kızartma
yağlarında oluşan kötü kokunun ve bazı maddelerin
oluşturduğu köpürme ve renk bozulmalarının
giderilmesi için her günkü kızartma işlemi sonunda
yağ filtre edilmekte ve ayrıca fosforik asit
muamelesi yapılmaktadır.
284
142
03.02.2014
Fosfatlar et endüstrisinde de değişik amaçlar ile
kullanılır. Etin doğal bileşiminde var olan fosfat bileşikleri
etin olgunlaşması sırasında değişime uğramakta ve
oluşan bileşikler proteinlerin su tutma kapasitesini
artırması nedeniyle etin olgunlaşması ve doğal rengin
korunmasında etkili olmaktadırlar. Ayrıca fosfatların
mikrobiyolojik açıdan olumlu etkileri, etin doğal tat ve
kokusunun korunmasında görülür. Buna göre, kaybolan
aromanın
geri
verilmesi,
tat-koku
bozunmasının
önlenmesi ve her türlü mikrobiyolojik bozunmalardan etin
korunması amaçları için kullanılmaktadır.
285
Fosfatlar meyve ve sebzelerin yapısında doğal olarak
bulunurlar. Örneğin limon suyunda yer alan fosfat miktarı 13–
41 mg/100 ml arasındadır. Bu maddeler meyve-sebze
endüstrisinde
dilimlenmiş
meyvelerin
raf
ömrünün
uzatılmasında, esmerleşmenin önlenmesinde ve bakteriyel
gelişmenin engellenmesinde oldukça yaygın olarak kullanılır.
Ayrıca fosfatlar meyve ve sebzelerin pişirme ve kurutma gibi
işlemlerde uğradığı renk değişmelerini de önleyebilmektedir.
Böylece domates, çilek, kiraz ve vişne gibi ürünlerde
esmerleşmenin önüne geçmek ve parlak doğal rengi korumak
için
çoğu
kez
değişik
konsantrasyonlarda
fosfatlar
kullanılmaktadır. Tane fasulyenin kabuğunu yumuşatmak için
haşlama suyuna % 0,4–0,5 arasında konulan sodyum fosfatlar
ürüne yumuşaklık vermektedir. Aynı durum bezelye, mısır, erik
kurusu gibi ürünler içinde geçerlidir.
286
143
03.02.2014
Fosfatlar ayrıca deniz ürünleri ve
meyve jöleleri gibi alanlarda da
kullanılan maddelerdir.
Fosfatların gıda endüstrisinde
kullanıldığı bir diğer alan da süt ve
süt ürünleri imalatında
kullanımlarıdır. Tereyağlarında
depolama koşullarındaki oksidatif
bozulmaları hızlandıran Fe ve Cu gibi
iyonlar, yapıdan fosfat çözeltisi
kullanılarak uzaklaştırılmaktadır. Bu
amaçla % 2 fosfor içeren çözeltiler
kullanılır. Ancak daha sonra ürün
temiz su ile durulanmalıdır. Fosfatlar
sütlü jöle ve pudinglerin yapımı
sırasında, üretimde kullanılan bitkisel
gamların jelleştirici etkilerini de
artırmaktadır.
287
BAZI ÖRNEKLER
STERİLİZE SÜT
Kaynama derecesinin üzerinde bir ısıl işlem
uygulanarak tüm mikroorganizmaları yok edilmiş ve
aseptik koşullarda paketlenmiş dayanıklı içme
sütüdür.
Kullanılan Hammadde: Tam yağlı, yağı kısmen
alınmış ve /veya yağı tamamen alınmış inek sütü
Kullanılan zorunlu ingrediyenler: Sterilize sütlerde
herhangi bir ingrediyen kullanılmaz.
Kullanılan gıda katkı maddeleri: Doğal ve yapay
herhangi bir gıda katkı maddesi kullanılmaz.
288
144
03.02.2014
AROMALI VE MEYVELİ YOĞURTLAR
Bunlar sade yoğurdun tüm niteliklerini taşıyan ancak
kazandırılmak istenen aromaya göre üretiminde meyve esansı,
meyve pulpu, meyve suyu gibi tat-koku maddeleri, renk
maddeleri ve gerektiğinde şeker ilavesi ile üretilen ürünlerdir
Kullanılan Hammadde: Tam yağlı pastörize süt,
yağı kısmen alınmış pastörize süt, krema veya
bunların belirli oranlardaki karışımı
Kullanılan
zorunlu
ingrediyenler:
Tat-koku
maddeleri (meyveler, meyve suyu konsantratı, reçel,
bal, çikolata, kahve, fındık ve çeşitli baharatlar)
Kullanılan isteğe bağlı ingrediyenler: süt tozu,
peynir suyu, şeker
289
Kullanılan gıda katkı maddeleri:
Renk maddeleri: Aromalı ve meyveli yoğurtlara renk maddesi
katılmasının sebebi başta mevcut rengi kuvvetlendirmek, sonra
da üretim ve depolama süresi içinde üründe oluşacak renk
değişmelerine karşı homojen bir renk sağlamak ve tüketici
açısından ürüne daha çekici bir görünüm vermektir. Bu anlamda
daha çok tartrazin, sunset yellow, amaranth, ponceu 4R gibi
sertifikalı renklendiriciler kullanılır.
Stabilizörler: Bu maddeler ürünün yapısal özelliklerini
etkileyerek üstünlük kazanması amacı ile kullanılırlar. Bu
anlamda çoğunlukla gam maddeleri kullanılmaktadır. Gamlar çok
az miktarda katıldıklarında bile ortamdaki suyun bir kısmını
tutarak ürüne üstün bir yapı, yumuşak bir doku ve ısıtmaya karşı
dayanıklılık verir. Bu amaçla daha çok karragenan, agar, lokusbin
gam kullanılır.
Antimikrobiyal katkı maddeleri: Sorbik asit ve tuzları, benzoik
290
asit ve tuzları.
145
03.02.2014
DONDURMA
Dondurma bileşimce zenginleştirilmiş sütün şeker, tat-koku
maddeleri, stabilizör, emülgatör gibi maddeler katılıp
dondurulması yolu ile elde edilen bir süt ürünüdür.
Kullanılan Hammadde: Tam yağlı, kısmen yağı
alınmış ve/veya yavan süt, koyulaştırılmış süt,
krema veya süt tozu veya bu maddelerin değişik
oranlardaki karışımı
Kullanılan zorunlu ingrediyenler: Sakaroz
ve/veya dekstroz, nişasta şurubu, parçalanmış
meyve, meyve pulpları, meyve esansları ve/veya
tat-koku maddeleri, yumurta
291
Kullanılan isteğe bağlı ingrediyenler: Renk
maddeleri
Kullanılan gıda katkı maddeleri:
Stabilizörler: Jelatin, Na-aljinat, karaya gam
Emülgatörler: Lesitin, mono ve digliseridler,
alkoller
Antimikrobiyal katkı maddeleri: Benzoik asit ve
tuzları, sorbik asit ve tuzları.
292
146
03.02.2014
293
KAYNAKLAR
• Prof.Dr.Songül Çakmakçı. Yard.Doç.Dr.İlyas Çelik. 2004.
Gıda katkı maddeleri. Atatürk Ünv.Zir fak.Ders yay.
• Prof.Dr.Tomris Altuğ. 2009. Gıda Katkı Maddeleri. Ege
Ünv. Gıda Müh.
• Emine Aksoydan. 2012. Gıda Katkı Maddeleri ve İnsan
Sağlığına Etkileri. Mikado yay.
294
147