TÜRKÜ Kültür - Edebiyat Dergisi / Sayý : 18 TÜKENÝÞ Ali Kýnýk Ben sevmeyi seninle bildim Bir gözlerini gördüm, simsiyah, Bir de incecik ellerini Sisli sabahlara yürüdüm Bu bir kumardý Bu bir tükeniþ -Yalan söylemiyorumSavurdum gençliðimi Görmüyor musun? Ben sevmeyi seninle bildim Narin bir gül gibi büyüttüm seni Ve azaldým anlamsýz saatlerde Bilmiyorsun ki; Ne zaman ellerimi çeksem senden, Þiirler doluyor avuçlarýma, susuyorum Düþlerin ötesinde bir kapý açýyorum sana Girmiyor musun? Ben sevmeyi seninle bildim Sensizliði sevmediðim kadar, Seni sevdim... Ve sen þimdi Bir demet ýþýk gibi Sebepsiz düþüyorsun ufuklarýmdan Damla damla çoðalýyor karanlýk ................................................... Seni anlýyorum artýk Ve güllerimi uzatýyorum sana Kýrmýyor musun? Ýçindekiler 4 Ayna ve Adam Aliþan SATILMIÞ 6 Sina Daðý’ndan Paraþütle Ýnmedim Metin TURHAN 7 Aþkýn Aþkýna Mustafa TÜRKARSLAN 8 Genç Adamýn Hikayesi Bahadýr EFTÝM 10 Aþýklar Ölmez Yusuf’um A. Kadir ÇAÇA 12 Her Elif Dediðimde Osman AVCI 14 Yalnýz Deðilim Erhan SUR 15 Kaybediþin Öyküsü Ali Rýza ERSEN Sunuþ.. "Gönüllere giden "TÜRKÜ" yolunda bulunmak istiyorsanýz" çaðrýsý yaptýk ve bu çaðrýya yürek veren okuyucularýmýz "TÜRKÜ" dergisine tutundular ve tutuldular… Dostluklara ,sevgilere ve yeni sevdalara uzanan gönüller olarak "TÜRKÜ" dergisini artýk referans alýyorlar… Türkü'de kendilerini bulup, ruhunu en berrak duygularla donatýyorlar… Yurdun dört-bir yanýndan gösterilen ilgi, TÜRKÜ tutkusunun git-gide büyüyeceðini göstermektedir. 16 Kendimim Ben Kendim Ali BULGURCU 17 Bir Denemenin Denemesi Ya da TÜRKÜ, geçici bir heves deðil, her daim bir ihtiyaçtýr… Sýddýk UÇAR 18 Sevgi Duvarlarý Emine TOSUN 19 Galata’da Yalnýzlýk Seyit KAYA 20 Felakette Bile Emine Þule ÖZKAN 21 Aðýt Kenan ÇARBOÐA TÜRKÜ, bir sevdadýr; TÜRKÜ, pranga vurulamayacak duygularýn yansýmasýdýr… TÜRKÜ, beste beste dillerde naðmedir… Her Türk'ün dilinde susmayacak TÜRKÜ'dür. 22 Aþkýn Beni Del’eyledi 24 Tebessüm 25 Ýnsanlar Bir Garip Atalay ÞAHÝNBAKAN 26 Suskun Beyhan YILDIRIM 28 Ýnad-ý Millet 30 Fedakarlýðýn Böylesi Sahibi ve Yazý Ýþleri Müdürü Metin TURHAN Genel Yayýn Yönetmeni Aliþan SATILMIÞ www.alisansatilmis.com Yayýn Danýþmaný Yýldýray ÇÝÇEK www.yildiraycicek.com YAYIN KURULU Ali KINIK Serdar AKKOÇ TÜRKÜ, sizler varoldukça gönüllerde yaþamaya devam edecektir… TÜRKÜ'ye tutunmamak ve tutulmamak gibi bir eksikliði olan var mý? O halde siz de bu eksikliðe son verin… TÜRKÜ söyleyin, TÜRKÜ dinleyin, TÜRKÜ okuyun… Erhan SUR Beyhan YILDIRIM Mustafa TÜRKARSLAN Nebi AKGÜNGÖR Ýrtibat Yeri ve Adresi : Türk Ocaðý Cad. Oðuzlar Mah. 42. Sk. No: 26 Balgat / ANKARA AYNA ve ADAM Aliþan SATILMIÞ Bir yoðun bakým ünitesinin kapýsýnda beklemek gibi artýk her þey… Ýlk etapta elleri kýnalanmýþ bir kaygý ve yamalý bir endiþe… Ayna ve adam! Yola sýr bir kadim iþaretle, kalbur gözeneði deliklerde billur dibaceler güncesi illiyet baðlamlarýný konuþtular… Aslýnda “inat söylemlerde yokuþ týrmandýlar” demek daha doðru bir anlamla yorumlanabilirdi. Yokuþun baþý, iniþin baþý deðil midir ki?.. Anlamý yorumlamak-sa-suretten suret çýkarmayý özdeþ fiil çekimi iliþkilerde iliþkiyi ilgiliye eklemleyip, alakayý “ne alakada somurtkan” kýlmak iþtigaliyetinde sorulara tutunmaktýr. Ýki kiþilik bir anlamda yorum, özne ve nesne kurgusunu nasýl dillendirebilirdi ki? Dil, ifade-i meram sanatýysa, dilsiz olmak, diyaframsýz olmak manasýnda meraka mucip sorulara cevap beklentisini, simetrik duruþta semantik yorum yansýmanýn yansýmasýnda -yansýyaný- özne potansiyeliyle sýfat yüklemine taþýyabilir miydi ki?.. Ki, bu taþýmak, taþýnmak fiilinde etkisiz küme elamanýnda Arþimet düþü bir bulmalýkla, çekim merkezi bir cazibe oluþturmak deðilse… Yüklem çeliþkisi soruyu soruda çeliþki raunduyla kütleþtirip, aramayý dalga boyu dipsiz kýlmak olmaz mý? Türkü / 4 Adam(özne) ayna(nesneyse)… O zaman nesnel gerçeklik, gerçeklikte gerçeði ne adýna gerçek kýlabilir ki konuþuyor olmanýn susuþunda, gürültüye gölge kýlýf giydirmeklik manasýnda, oyunda mantýk bulmak için. Anlambilimin gerçeklik yorumu, zihinsel izdüþümde oynaþ figürleri kavramsal sonuç okumasýnda hangi yol güzergahýna tabi kýlabilir ki, iþarete adresin kendisi manasý yüklemede yanýlmayý dikkat parolasý kýlmadan… Adamýn öznelliðinin özgül aðýrlýðýyla, aynanýn özgül aðýrlýðý bir varlýða iþaret yolu açarken, Suretin yansýmasý, bir özgül aðýrlýk barýndýrmazdý… O zaman adam neyin iddiasýndaydý?.. Ýddia, bir talep temennisinde meþruiyeti tescil arayýþýný patolojik bir kaygýyla paronayalaþtýrýp, yol ve yolcuyu bir birine yük kýlmak mý oluyordu? Arabayý atýn önüne koþmak manasýnda iddia-talep temennisinde muhatapla doðru kurgulanmadýðý zaman, figür yüklemi sese, sesde kendine seslenmekten öte bir anlama taþýmaz. “Gel” diyende “git” diyende kendi olan, niye baþkasýný beklemektedir ki?.. Beklemek bilmekse… Tanýþ olmayý bilmekte yola yolcu, dem vakitlerde hal yorumlamaktýr okumakta… Bilen neyi beklediðini bilmeyince yaðmur ve ýslanmýþlýk hayal kýrýklýðýný kime fatura edip, hali infilak türkülere yaslardý… Suretin aðýrlýðý, aynanýn aðýrlýðýna bir þey katmadý. Varlýk, kendi meþruiyetini, kendi alan kapsamýndan ötelere taþýmak için suretine sýðýndý. Ama sureti ruh taþýmýyordu ve ruhun dili, gönlüne ferman buyruklarý sevgiden öte aþkta soruya cevap kýlarak kendine yürürdü … Sonsuzla özdeþleþemeyenler ona yaklaþabilmek için aynada terazi kurup, dengeye hiçlik katabilmelidirler… Þaþý kadavra yoksul günlüklerine hayýflanýrken ötelere yakýþýklýklý muhabbetler dileyip, gölgeye gün dememelidir. Meþguliyetin meþruiyeti aynalarda deðil, uçurum kýyýlarýndadýr. “Bekle” dedim gölgeye “sahibim sen deðilsin” dedi… “Ýnsanýn aynadaki aðýrlýðý sýfýrdýr. Nasýl bir görüntü oluþturduðumuz deðil, bir görüntü olmaktan nasýl kurtulacaðýmýzý izleyeceðiz pürüzsüz yüzeyde...” Türkü / 5 SÝNA DAÐI'NDAN PARAÞÜTLE ÝNMEDÝM Metin TURHAN Malkoçoðullarý öldü de Ortalýk Gazman'lara mý kaldý? Tipitip'in kahvesinde beþ benzemezle Floþ Royal'a rest mi çekildi? Veeey ki, vey vey, Veeeeeeyyy! "Bu naranýn Laz Ziya ile alakasý yok" Öyleyse gök mü çöktü, yer mi yarýldý? Budist rahiplerin tezgahýna mý geldik? Vak vak aðacýnýn dallarý kuruda da Un kurabiyesiyle beslenmek moda mý oldu? Bu sorularý sana soruyorum Xenefondan çalýnmýþ notalar mý sanýyorsun? Utansýnlar Ýþgallere, iþkencelere çanak tutanlar Utansýnlar Baþka bayraða selam duranlar Utansýnlar Zalimlere þapka çýkaran beyfendiler Balyoz suratlý hanfendiler Þiþman tüpe benzeyen siyasetçiler Bir tek sen utanma Boyacý Ferdi Senin alemde kime ne yanlýþýn var ki? Görmüyor musun genel cerrahý "Bu genel cerrah hýrsýz bürokrat anlamýndadýr. Lütfen yanlýþ anlamayalým." Kente vampir gibi bakýyor Bu haliyle Huckleberry Finn'in babasýný andýrýyor Ýyi ki millet bunun eline düþmemiþ Yoksa ekmeði bile karneyle verirdi. Hazýrken estireyim; Paraya tapan insanlardan tiksindim Çocuðunun rýzkýný içkiye yatýranlardan tiksindim Evinin nafakasýný kumara yatýranlardan tiksindim Kabakçý Mustafa'yý manav zanneden Zamane siyasetçiden de tiksindim. Bu ne ya? Ortalýk ucuz adamlardan geçilmiyor? Nedir bu ya? Ýnsan deðil sanki totemik yaratýk bunlar Of be Boyacý Ferdi kardeþ Bu dünyada zafer Hep parayý bulanlarýn mý olacak? Ya da tam tersi Parayý bulanlar hep zafer mi kazanacak? Yanlýþ anlama da Ben bu alemde bir yerlere geldiysem Týrnaklarýmla geldim Öyle birileri gibi Sina Daðý'ndan paraþütle inmedim Þekil benim de hakkým Hem de en birincisinden anladýn mý? Kim kendini ileride musluk tamircisi Ya da koyun satan celep olarak hayal eder ki? Sosyal güvence þart bu ülkede Öyle kara zýrha bürünmüþ þövalye gibi gezme devri kapandý Artýk trajedilerin birinci sayfada yeri yok Ben þahsen yani kendim Ýnanmýyorum generallere Baþvekile, valiye, belediye reisine Krom nikele, oksite, civaya Ýzmarite, patatese, soðana Pop Star'a, BBG'ye, Biz Evleniyoruz'a Milleti uyuþturan tüm aptallýklara Bunlara inanmak kurþun olmaktýr Ölmeye yatmaktýr Çürümektir sonsuza kadar… Ýþte bu yüzden Boyacý Ferdi Bu toprak, bu vatan, bu millet için En aðýr yüklere eyvallah En þaþýrtýcý ve zor sorulara eyvallah Sahte Status Qua'ya ölüm! Türkü / 6 AÞK’IN AÞKINA Mustafa Türkarslan Gitme!!! Þol gökleri kaldýranýn Donatarak dolduranýn Ol deyince olduranýn Zerreyi ve kübrayý Cümle cihaný, Seni beni Yaradan, Seni bana yâr edenin, Seni hem alnýma hem gönlüme Yazanýn Aþkýna Ýsrafil nefesinde ki Sur’un Aþkýna! Musa'ya mesken Tur'un Aþkýna! Gitme!!! Nebiler nebisi, Alemlerin efendisi, Yaradanýn habibi Resulullahýn Aþkýna! Gitme!!! Demir parmaklýk, taþ duvar Yusufiye Aþkýna! Yusuf'u zindandan kurtaran Rüyanýn, Ýbrahim'i yakmayan Nârýn, Ýsmail'i kesmeyen Býçaðýn Aþkýna! Gitme!!! Hem resuller hem nebiler, Hem arifler hem veliler, Üçler yediler Kýrklarýn Aþkýna! Gitme!!! Bir dal kýrmýzý gülün, Ýstanbul'un Aþkýna! Ak alýnlý babalarýn, Al yazmalý analarýn; Dua için göðe açýlan Avucunun Aþkýna! Gitme!!! Yediðin tuz ekmek Aþkýna! Deryada açan gülün aðladýðý "SU" Aþkýna! Katran karasý gecelerin Issýz kuytusu Aþkýna! Seni gördüðüm rüyalarýn Uykusu Aþkýna! Gitme!!! AY kaybolunca gecede Þe hre ýþýk saçan gözlerindeki Nurun Aþkýna! Kays'ý Mecnun edip, Ferhada dað deldirenin, Keremi yakýp kül eden ateþin Aþkýna! Gitme!!! Aðyara inat yâr Aþkýna! Soðuða inat nâr Aþkýna! Sýcaða inat kar Aþkýna! Gitme!!! Ve götürme gökkuþaðýný, Soldurma güllerin rengini, Bozma dünyanýn dengesini Gitme!!! Ve götürme giderken hayalini, Götürme gözlerinin Yeþilini, Ya mülteci olayým GözNuruna, Ya da býrak gözlerini burada... Gitme!!! Gurbetin, sýlanýn, Hasretin, vuslatýn Velhasýlý Ey YÂÂÂR!!! AÞKIN AÞKINA! GÝTME!!!!! Türkü / 7 Genç Adamýn Hikayesi... Bahadýr Eftim Alacaklý girdi, borçlu çýktý Genç Adam!.. Kerem ile Aslý, Romeo ile Juilet tasvirli kýskandýran mý,utandýran mý belli olmayan bir aþk hikayesi… Bizim bu hikayede acý var, bu hikayede vicdani ýstýrap var…Her aþk hikayesinde olduðu gibi.. O gün yine acý vardý, öteki günlerden sarkan… Ayný susayýþ, ayný koþuþ, ayný… Off… Hep ayný þey, ayný þey, ayný þey… Yabancýlýk çekmedi, alýþmýþtý artýk Genç Adam… "Kaygýsýzlar" içinde "kaygýlý-hatalý" yaný yine göreceðini gördü, duyacaðýný duydu… 'Söz peþine düþülmeme' iddiasý vardý fakat yine 'çevre ve muhataplar ne der' kaygýsý idi, o ucu zehirli kurþun sözleri üretmenin temelinde varolan düþünce… Artýk normalleþen sözleri 'elçiler' aktardýðýnda, yine kendine uzak olmayan bir ruh haline büründü Genç Adam… Duydu ve uzaklaþtý!... Mekandan ve mekana ait olmayanlardan uzaklaþtýkça, ruhunun derinliklerine huzur hakim oluyordu… Attýðý her adým, gökyüzündeki bulutlar üstünde yürüyüþ hissi veriyordu... Uzaklaþtýkça huzur buluyor, uzaklaþtýkça sevgisini terazide tartýyordu. Bir taraftan da Dost'un sözü çýnlýyordu adeta kulaklarýnda: "Kaç imanýný kurtar, kaç imanýný kurtar"… Ne statü, ne rol çatýþmasý idi Genç Adamýn içinde yaþattýðý çeliþki… Safý belli, tarafý belli, yaþadýðý-yaþamadýðý belli Genç Adam; o çeliþkileri yýllardýr sabahtan akþama kadar izlediði ve bir türlü alýþamadýðý manzaralardan seçtikleri ile anlamlandýrmaya çalýþýyordu. Kim, kiminle; kim, niçin var? Nedenler, niçinler hep beynini kemiriyordu. Türkü / 8 O 'Çýldýrtan dengelere' isyanla kurulan cümleleri, bazen sessiz bir þekilde, bazen yutkunarak, bazen kendisinin dahi duymayacaðý bir ses tonuyla karþýlamýþtý, Ebu Müslüm Horasani'nin sözleri beyninde uðuldarken… Kimden dinlemiþti o dengelere isyaný? Kendisine Kerem ile Aslý'yý, Romeo ile Juileti anlatan ve "anlam bul" diyen adamdan… O adamdan birçok anlamý bulmasýna raðmen, "'kaygýsýzlar' ile 'kaygýlýhatalýlar' eþit muamele görmemeli" arzusu bir türlü gerçekleþmiyor, gerçekleþmek bir yana, anlam olarak da yerini bir türlü bulmuyordu. Etiketlendirilmiþleri düþündü… Beyni baþkasýnýn elinde olup, ara-sýra 'mekan'a uðrayanlarý düþündü… Omuzlarýna vebal yüklendiði halde 'mekana ait olmayanlar'ý düþündü… Sadece acý acý güldü Genç Adam… 'Ne adýna belirlenirse belirlensin, bir uzak, bir de yakýn var' dedi… 'Yakýný uzak, uzaðý yakýn eden ne ola ki' diye yine derin derin düþünmeye baþladý… Toleransý, hoþgörüyü sorguladý. Ne demekti bu kavramlar, kimin yüreðini ýsýtmalýydý?.. Bu tolerans, hoþgörü hep baþkasýna verilen imtiyaz olurken, Genç Adam'a nasýl acý olarak geliyordu? Bir söz ve sitem belirtmiþti. Karþýlýðýnda Kerem ile Aslý, Romeo ile Juliet, Beyindeki Tanrý, Statü, Tolerans, sözler, kavramlar, hikayeler karmasý buldu. Ýnsanýn ne söyleyeceðini bilemediði anlardan birini yaþýyordu. Ciddi ve sorunlu anlardan biriydi. Genç Adam'ýn beyninde kavramlar, mekanlar, zamanlar karýþmýþ, karýþmaya ve unutmaya dönük duygular kafasýnda iþlemeye baþlamýþtý… Anlam çaðrýsý yapan mý, anlam bulmaya çalýþan mý haklýydý? Sorgulanmasý gereken o kadar þey vardý ki? Asýl acýsý o idi Genç Adam'ýn… Yoksa "Gerçek sevgi; iyilik gördüðünde artmayan,kötülük görünce azalmayan sevgidir" sözüne inanýp, sorgulamayacak kadar sadakat yüklüydü Genç Adam…'Anlam yüklü adama' duyduðu sevgisini sorgulatmayacak kadar da vefalý… 'Anlam Yüklü Adam' gördükleri ile duyduklarý ile yetiniyordu? Ya görmedikleri,ya duymadýklarý? …Acýsý iki katlanmýþken, 'zehirli toleranslar, aðýr geliyor' diyordu kendince… Ve anlam karþýsýnda, anlamý bulmuþtu Genç Adam: Hiçbir aþk sorgulanmaz, sorgulanýrsa haklý çýkar… 'Gündelik ve nefsi kaygýsý olmayanlarýn aþký da, sevgisi de tertemiz olur' diyerek, yine hayal kýrýklýklarý,yine hayretler adýna mekana dönmüþtü Genç Adam… Nerede kalmýþtýk?.. Türkü / 9 Aþýklar Ölmez YUSUF ’um A. Kadir ÇAÇA Bir gece bütün yýldýzlarýn kendisine secde ettiðini rüyasýnda görmüþ, uyanýr uyanmaz heyecanla bu ilginç rüyayý babasýyla paylaþmýþtý... Peygamber olmanýn getirmiþ olduðu bilgelikle rüyayý yorumlayan Hz. Yakup, oðlu Yusuf’a; “Bu rüyaný sakýn diðer kardeþlerine anlatma” uyarýsýnda bulunmuþtu... Keza göz kamaþtýrýcý bir güzelliðe sahip olan Yusuf’un, özel bir sevgiyle korunup, kollanmasýný çekemeyen kardeþleri, bu durumdan fazlasýyla muzdaripti. Yusuf’a karþý duyulan bu rahatsýzlýk en sonunda, kaf daðýnýn ötesine geçip koyu bir “kýskançlýða” dönüþtü... Ve nihayet kalplerindeki sevgiyi kýskançlýðýn zehriyle öldüren kardeþler, güzeller güzeli Yusuf’u ortadan kaldýrma kararý aldýlar. Yusuf’u yanlarýna alarak evden uzaklaþan kardeþler, kuþ uçmaz kervan geçmez bir mekana yol alýp, bir kuyunun baþýna geldiler. Taþý bile aðlatacak þekilde en küçük kardeþleri Yusuf’u, göz göre göre kuyuya atýverdiler. Yusuf’u attýklarý kuyuda ölüme terk eden kardeþler daha sonra eve geri döndüler. Ancak bu vicdansýz planýn ikinci perdesi sahnelenmeliydi! Nitekim de böyle oldu. Eve dönen kardeþler, babalarýnýn: “Kardeþiniz nerede, Yusuf’um nerede?” diye sormasý üzerine daha önceden kestikleri bir hayvanýn kanýný sürdükleri, kanlý gömleði uzatýp; “Yusuf’u kurt yedi” yalanýný söylediler. Dünyanýn en büyük yalaný karþýsýnda kaný donan Yakup Peygamber, kanlý gömleði yüzüne sürerek aðladý, aðladý, aðladý... Rengarenk çiçekleri, masmavi gökyüzünü, yemyeþil ormanlarý gören gözleri kör olana kadar aðladý. Türkü / 10 Yaratýlaný yaratandan ötürü sonsuz bir yürekle seven Yusuf’un gerçek bir “aþýk” olduðunu iyi bilen Yakup Peygamber, “aþýklarýn ölmeyeceðini” dolayýsýyla Yusuf’un da ölmediðini hissediyordu. Keza kanlý gömleði kendisine getiren çocuklarýna; “Bu kurt nasýl bir kurt ki, Yusufumu yediði halde gömleðine hiç dokunmamýþ” diyerek bu mesajý vermiþti. Müthiþ bir asalet ve nezaket... Diðer çocuklarýnýn Yusuf’a bir fenalýk ettiðinin farkýnda olan Yakup Peygamber, bunu bildiði halde makamýnýn vermiþ olduðu asaletle bu hatayý çocuklarýnýn yüzüne vurmaktan haya etmiþti. Bir bakýma bu hatalarýndan dolayý piþman olmalarýna þans tanýmýþtý. Onlara bu fýrsatý tanýmýþtý. Aðlamaktan göz pýnarlarý kuruyup, kör olma pahasýna da olsa bu sabrý ortaya koyabilmiþti! Peki en sevdiði oðlunun öldüðüne inanmadýðý halde Yakup Peygamber neden bu kadar üzülüyor, kör olana kadar aðlýyordu? Belki ay yüzlü Yusuf’tan ayrý geçen günlerin vermiþ olduðu acýdan, belki de diðer çocuklarýnýn kardeþlerini öldürecek dozda kýskançlýk hastalýðý taþýyor olmasýndan.... Bu veya baþka nedenler, sebep ne olursa olsun sonuç deðiþmiyor ve gerçek “aþýk” ölmüyordu. Kardeþleri tarafýndan kuyuda ölüme terkedilen Yusuf, bir el tarafýndan kuyudan çýkarýlýp saraya götürülüyordu. Kaderin cilvesi bu ya; kendisini öldürmek isteyen kardeþleri de dahil olmak üzere tüm insanlara el uzatmak yine ona nasip oluyordu. Ekmek, su ve yaþamak için gerekli tüm ihtiyaçlar, kuyuya atýlan Yusuf tarafýndan karþýlanýyordu... Denizleri bile susuz býrakan kýskançlýk ateþini ortaya koyan “Yusuf’un hayat hikayesi” çok uzun süre önce yaþandý. Yaþandý ve bitti diye düþünebilirsiniz ama eskimeyen bir þey var dostlar: Kýskançlýk hastalýðý!.. Hala aramýzda sinsice gezen bir hastalýk, kardeþimizle bizi birbirimize düþman edebilecek kadar derin, kýrmýzý güllerimizi soldurabilecek, kalbimizde beslediðimiz güzellikleri kurutabilecek kadar amansýz bir hastalýk... Kýskançlýðýn pençesinden kurtulmanýn, bu hastalýkla mücadele edebilmenin en önemli anahtarý sabýrdýr. Sabýr anahtarý ise sevgi kapýsýndan girilerek elde edilebilir. Kenan illerine yaptýðýmýz bu yolculuðun sonunda denilebilir ki; “Sevmeyen sabredemez, sabretmeyen aþýk olamaz, aþýk olmayan kuyudan çýkamaz...” Türkü / 11 Her Elif Dediðimde Osman Avcý bütün sevdalarýma elif dedim hiç sevda yaþamamýþcasýna (ülküden baþka) yeni doðmuþ çocuk masumluðu temizliði,çaresizliði ve... Günahsýzlýðýyla sevmeye. Ben elif dedikçe(sanmasýnlar) olmamýþcasýna hayatýmda hiç bir þey. Kýrýk kalemimle yazdýklarýmý silip(silip)yeniden baþlarým unutulur sevdalarým yeniden severim(sanmasýnlar) üst üste birikir ve inadýna nakarat olur! Her elif dediðimde anýlarým(sevdalarým,ülkülerim) elif demek kolayda yaþamak mý zor?acaba kayýp bir beynin yüreksizce gezdiði bunalým diyarýnda duruþun cesaret varlýðýn bedenimde ruh. Yaradanýn lütfu olsa gerek. Söküp kalbini baþka bir yüreðe hapsetmek. Her çarpýþta artan ceza süresini her geçen gün müebbet her geçen gün sonsuz sevdalara dönmesi ve...her seferinde yeni baþtan elif demek ve...her seferinde yeni baþtan sevmek. Az görünür oldu sevdalarýmýz bize(artýk) hep rol aldýðýmýz hikayelerdeki mütevazi tavýrlar yok olur gizliliðinden. Sýyrýlmýþ cýplak tecellisiyle Türkü / 12 gözler önüne serili verir. O an aldýrmam,hem de umursamam. Büyük sevdalara kýskançlýðýyla ardýmdan(üren) beþyüz köpek,bin olsada dedimya ermiþin sevdasý çýrýlçýplak tecellisiyle serilirdir gözler önüne. Elif demek hoþ gelir. Törpülenmiþ ömrümde burukluðu,parlak gözlerindeki bakýþlarýnda kalmýþ. Yetim yüzünün masumluðunda ki gülüþlere (sebep olmak) ömrümü zaman denen tanelerin içinden geçirsem bir adýna elif diðerine elif derim sokaklarýn kahpeleðinde karþýlýksýz sevdalarýmý umursamazlýðýnda yoldaþ olur günah-sevap arasýndaki ayrýmda kalan yüreðime miyadý dolmuþ bakýþlarýnda silinir çocuksu, saf, masum ve bazen de acýmasýz(yüzümden) ben elif dedikçe(sanmasýnlar) olmamýþcasýna hayatýmda hiç birþey kýrýk kalemim ve yazdýklarýma silip(silip)yeniden baþlarým unutulur sevdalarým yeniden severim(sanmasýnlar) üst üste birikir ve inadýna nakarat olur. Her elif dediðimde anýlarým (sevdalarým, ülkülerim)... Yemin ederim sevmedim, ülküden baþkasýný, bir de seni çoookkkk... seviyorum güzel kýz Türkü / 13 YALNIZ DEÐÝLÝM! Erhan Sur G eceleri yalnýzlýktan korkuyorum, gündüzleri insanlardan. O kadar korkuyorum ki bir gün yolda giderken biri benimle konuþacak diye. Ve gece hiç olmasýn istiyorum, yine sensiz yatacaðým için. Kokundan mahrum bir þekilde. Monologlar kuruyorum, etrafýmdakiler deli zannediyor; derdimi sana anlatýyorum bu sefer zýr deli oluyorum. Hep karþýmda konuþurken gözlerine bakardým, içine kadar bakardým da anlayamazdým. Hatýrlýyorsun deðil mi sorardýn bana neden bu kadar gülüyorsun diye? Ýtiraf ediyorum biraz geç olsa da. Senin anladýðýn gibi sevinçli olduðum için deðil! Aslýnda ben, hayatýn bana kesmiþ olduðu cezalarý hep gülerek ödemiþtim, kahkahalarýmla. Ödemeye de devam ediyorum. Bir gün o kadar sinirlendi ki; "Yeter artýk, sen kim oluyorsun da beni dikkate almýyorsun" dedi ve beni karþýsýnda gülemeyeceðim bir olayla karþý karþýya býraktý. Bana ne yaparsa yapsýn yine ona cevabýmý gülerek vereceðimi bildiði için kesilen cezanýn diyetini bu sefer sen ödemiþtin. Senin için bu vuslat olsa da benim çaresizliðimdi. Artýk benimle uðraþmýyordu, uðraþmasýna gerekte kalmamýþtý zaten. Elimden önce seni aldý sonra kahkahalarýmý. Ýsteye bileceði baþka deðerlerim kalmamýþtý. Ýþte bu yüzden gündüzlerden korkmam, insanlardan korkmam. Biliyorum ki eline bir fýrsat daha geçirirse hiç vakit kaybetmeyecek. Ýntikam çanlarýný çalmaya baþlayacak. Bir daha beni yaralamasýna müsamaha gösteremem! Beni ve sevdiklerimi. Nedenlerden dolayý sonuçlarýn yaþanmadýðý bir çýkmazýn içindeyim. Sorgulamanýn ötesinde isyanlarda buluyorum kendimi. Kin gütmemeye çalýþýyorum onun gibi olmamak için nafile. Belki bencil düþünmeliyim, her þeyi göze alarak yeniden merhaba demeliyim hayata. Yeniden gülmeli yeniden aðlamalýyým bu baþkalarýnýn canýna mal olsa da. Eskiden bencildim aslýn da, kederlerimi kimseyle paylaþmazdým. Ýçime gömerdim mütevazý bir törenle. Arkalarýndan aðlayan olmazdý ama arkasýndan gelen çok olurdu. Sürekli yas ne aðlayan var ne gören. Bu arada yeni bir þey daha keþfettim. Anason, kendisiyle her þeyi paylaþa biliyorsun. Seni dinlerken gýkýný çýkartmýyor, çok sadýk. Dertlerimi dinlemek isteyen baþka biri daha yok zaten. Ýliþkimiz tek taraflý deðil, mutualist bir yaþam sürüyoruz birlikte. Onun da benden bir daha elde edemeyeceðim þeyleri aldýðý doðru. Hayalini kuruyorum, benden sana bu mektuplarý taþýyan martý bir gün beni sana götürecek mi diye. Çok yalvardým ona beni de götür diye. Yüküm aðýr zaten bide sen dedi. Vaktini beklemelisin, elbette bir gün sessiz gemi yanaþacak limana ama arkandan aðlayanýn olmayacak o baþka dedi. Arkamdan mendil sallayan birinin olmayacaðý içime oturmuþtu. Ben yine de sessiz geminin benim rýhtýmýma yanaþmasýný heyecanla bekliyorum. Arkamdan mendil sallayan olmasa da beni özlemle bekleyen birinin olduðunu biliyorum çünkü. Türkü / 14 Bir damla ölüm süzüldü gözlerimden Ben bir balýkçýnýn oðluyum Denize kurban verdim babamý, yýllar önce bugün. Bir daha sevemedim deniz kokusunu. Oysa daðda, bir yörük çadýrýnda doðmuþtu babam. Karabaþla koyun gütmüþ, kaval sesinde büyümüþtü. Her sabah yayla rüzgarýyla taramýþtý saçlarýný. Bir gün, Obalý gülüþlere aldandý, denize sevdalandý, Martý seslerine kapýldý. Ben çocuktum o zaman Anamýn dualarý çýnlardý kulaklarýmda, Babam gittiðinde. Bu yüzden kaçtým! Bozkýrýn vefalý koynuna sýðýndým yeniden. Bakma betonlarda çürümüþlüðüme Sen farketmeden Akyeleli atlarýn kanatlarýnda, rüzgarlarla yarýþtým ben. Ve uzaklarda Anamýn, Babamdan umutsuz dualarý Bana adanmýþ. Anamýn kaderi Beklemekmiþ, üzülmekmiþ ne çare. Kravatlý boyunlara isyan; Muallim mektebini terkettim. ... sen? Mülki idarelerde emretme tutkusuna kapýlmýþken. Ýþte yýllar önce bugündü Yetim yazgýlar öpmüþtü gözlerimden. Ýlk defa geliyorum buralara Yetiþemedim anamýn cenaze namazýna (anamýn kaderi beklemekmiþ, üzülmekmiþ ne çare) Bu kayanýn üstünde babamý bekliyorum. Böyle yorgun, böyle mahsun... Ne kadar kudurmuþ olursa olsun dalgalar Kim bilir belki diye. Tek eksiðimiz buydu ya Türk Sinemalarýnýn duygu saðnaðý yavanlýðýnda Yürekli burjuva kýzýve çoktan kaybetmiþ bir adam. Vay be! Sen, sahil kentli kaymakam kýzý. Yosun kokarken bu kadar, babam kokarken, Martý sesi þenliðindeyken gülüþlerin, Deniz tuzu deðmiþken bedenine bu kadar Sev! diyorsun Öyle mi. Türkü / 15 Kaybediþin Öyküsü Ali Rýza Ersen Kendimim Ben Kendim Ali Bulgurcu Ölüm kadar soðuktu ellerin, Tutmak isterdim topraða düþerken göz yaþlarýný Son bir kez dokunmak isterdim, Ben de ölmek isterdim santim santim seninle. Döþüne saplanan hançerin Kimin kýnýndan çýktýðýný bilmeyecek kadar kördüm. Görmekte istemezdim Elimden ne gelirdi ki zaten, Saf bir çocuktum ben, dostum. Ellerim titriyordu temmuz sýcaðýnda, Bir o kadar da üþüyordum Seri cinayet iþlemeye meyilli bir çocuktum. Bir de aðlamayý beceremedim, Erkeklik hesabý yaptým sanki Kendime milyonlarca ölüm seçtim, Sen ezilirken ben milyonlarca kez öldüm, kendime inat... Gurur denilen kahpe rüzgar esince odama, Ben camdan dahi bakmadým. Bir sen yoktun birde Temmuz güneþi. Ben hâlâ üþüyorum Ve ben hâlâ kendime inat yaþýyorum. Sonra ayrýlýk türküleri çýðýrtýyorum kendimce. Kimini baðýra baðýra, Kimini fýsýltýyla söylüyorum Bir ben dinliyorum bestesi yarým türkülerimi Bir de ben. Sonra küfrediyorum yürekten Binlerce yürek daðlanýyor feryadýmla Sen bilmiyorsun. Sonra dostum, þiirler yazýyorum sana ithafen, Makalelerimde de sen varsýn Kahramaný sen oluyorsun hikayelerimin, Mutlu son olmuyor belki ama Elden ne gelir? Dostum sen hiç yaþarken öldün mü? Birden kapýda ayak sesleri duyuyorum, Kulaklarým bu ara iyi iþitiyor, Gözlerim de iyi görüyor Seni beklemekten olsa gerek. Fýrlayýp kapýyý açýyorum, Ve sen hariç bütün dünyayý görüyorum Milli davaya koþan milyonlarý görüyorum Sancak taþýyanlarýn ayak sesleri Titretiyor dünyayý Hatýrlar mýsýn usta, Kurþunlara dizilen hilal ve ülkü kardeþleri. Onlarýn güler yüzleri aydýnlatýyor dünyamý, Sert bakýþlar altýnda. Sert bakýþlarýnla beraber Ben her þeye inat SENÝ BEKLÝYORUM. Türkü / 16 Bir Denemenin Denemesi ya da Sýddýk Uçar 41° Ateþlerin için de kývranan birinin sayýklamasý. Nasýl girdin kapsama alanýma, Adýn neydi? Bilemiyordum. Sahi ne iþin vardý yanýmda, ne iþin vardý ta gönlümün içinde kendi dünyamda yýkýla düþe yaþarken (ki adýna yaþama denirse). Niye çýktýn karþýma? Mutlu bir yaþayýþ þeklim vardý. Kendimi mutlu hissedebiliyordum en azýndan, henüz sigara içtiðini bilmiyordum. Çok geçmeden sararmýþ diþlerinden ve sararmýþ týrnaklarýndan sezmiþtim. Kahverengi ojelerin üzerindeki sarýmtýrak lekeler ele veriyordu seni. Bütün ömrüm boyunca nefret ettiðim tütünün nikotini kalem parmaklarýnda, gülümseyen yüzünle çeliþiyordu. Sahi sen ne diyorsun, bu hususta, bana katýlýyor musun? Aklýmý karýþtýrmadan tekrar sorayým? Sahi ne iþin vardý buralarda, güzel bir iþin varmýþ; seviyor, seviliyormuþsun. Hayatýmý, düþünce dünyamý, gönüþ dünyamý 7.4 þiddetinde sarsmak ve beni bir enkaz yýðýný haline getirmek için mi geldin buralara? Senin böyle bir niyetin olmayabilir. Fakat geliþin beni periþan etmiþtir; bilesin. Kýsaca kendinden bahsetmiþtin, çalýþtýðýn yerden, arkadaþlarýndan anlatmýþtýn. Sahi insanlar sana nasýl yaklaþýrlardý? Sesini duyarlar mýydý hiç. Seninle konuþurlarken onlarý da benim gibi terler basarmýydý. Sigaraný yakarlarken elleri titremeyen birini hatýralabiliyor musun? Karadenizin dalgalarý gibi hýrçýnlaþtýðýn olur muydu ara sýra? Yoksa hep o dalgýn gözlerle bakar durur muydun? Ötelere, sahi sen hep böyle güler misin üzüldüðün olur mu? arasýra, bazen efkarýný daðýtmazsa geceler, gözpýnarlarýndaki yaþlarýn gamzeli yanaklarýna süzüldükleri olur muydu yoksa yoksa güzel sen aðlamak nedir bilmez misin, bilsen de aðlama bilmesen de aðlama ne olur senin yerine ben aðlarým, aðlarým ki belki deli gönlüm uslanýr. Ben bu satýrlarý yazarken radyoda içli bir ses (Zara) “Bir tipiye yakalandým yaz günü - Kar yaðdý saçlarýma...” Ýnsanýn kýþ gününde tipiyi yakalanmasýnda bir anormallik yoktur. Fakat yaz gününde tipiye yakalanmak nasýl olur diye sorma sakýn. Senin her geliþ ve gidiþlerinde hep tipiye yakalanýyorum, sen bunun hiç farkýnda deðilsin. Týpký 41 derece de ateþlerde yandýðýmýn farkýnda olmadýðýn gibi. Sen eski çalýþtýðýn yerden, yeni aldýðýn güneþ gözlüðünden, ilk defa Kamu personeli olacaklarýn imtihanýndan bahset, saçlarýnla oyna, onlarý arada bir bir savur ve daðýt. Sonra parmaklarýnda düzeltmeye çalýþ. Sen hep Züleyha olmayý tercih ettiðin halde benden de Yusuf olmamý bekledin. Ey yarým kalmýþ sevdalar yüzünden taþ kesilmiþ bir aþk acýsý kadar güzel olan ........ Ben Yusuf olamýyorum. Sen hala benden Yusuf olmamý bekleyecek misin? Aczimi, zayýflýðýmý, yufka yürekliliðimi itiraf ediyorum; Ben Yusuf olamýyorum. Biliyorum görüyorum ve inanýyorum ki sen hala Züleyha’sýn. Seni bir heykel gibi hep uzaklardan seyretmekten yoruldum. Uzat ellerini... Türkü / 17 Sevgi Duvarlarý Emine Tosun S evgi... Uçsuz bucaksýz kumsallarda sabahlamak, gözlerinden yaþlar akarken gülebilmeyi baþarabilmek. Ýþte sevgi böyle inanýlmaz ve bir bu kadar da anlaþýlmaz bir duygu. Sevgi kimi zaman yanýnda nefreti getiren, kimi zaman bizi sonsuz mutluluklara götüren bir çýkmaz. Sevgi için bir çýkmaz diyorum; çünkü sevgi hem dünyadaki en güzel duygu, hem de dünyadaki en acý duygu oluyor bizim için. Bir insan sevmek her zaman bize bir insan kazandýrmýyor; çünkü sevgi karþýlýklý olunca güzel. Tek taraflý olunca ise sýkýcý örülmüþ duvarlarýn ardýndan ýþýðý görebilmek için küçücük bir boþluk aramaya benziyor. Aslýnda her zaman duvarlarla örülüyüz biz, hepimizin içerisinde saklanmýþ bir sevgi var; ama bu duvarlarý yýkýp ortaya o kocaman sýcacýk sevgiyi çýkaramýyoruz, duygularýmýzý her an dýþa vuramýyoruz. Sevgisizlik en kötü þey belki de, bir kuþu, bir çiçeði, bir böceði bile sevmek insaný insan yapan duygu. Ýnsan sevince özel olur bence; çünkü çevremizde o kadar çok sevgisiz insan var ki; biz birilerini bir þeyleri sevince özel sayýlýyoruz. Sevgi dokunmaktýr belki de, hislerini saklamamak özgürce dýþa vurmaktýr, karmaþanýn içinde sükunetle dolaþabilmektir. Bir ilkbahar sabahý uyandýðýmýzda gördüðümüz allý morlu menekleþelerdir kim bilir? Ýþte sevgi bu kadar yoðun yaþanan ve yaþandýkça da artan bir duygudur ve bence dünyada esirgenmeden yaþanmasý gereken en yüce duygu ve yüce histir. Peki biz neden kendimizi böyle güzel bir histen mahrum býrakalým ki? Severek hayatýmýzý renklendirelim ve hayata sýmsýký baðlanalým ve öyle sevglier yaþayalým ki hayatta bir sonbahar akþamý, kurumuþ yapraklar arasýnda gözlerimizi hayata yumarken bile mutlulukla gülümseyebilelim. Türkü / 18 Galata’da Yalnýzlýk Seyit Kaya Ý stiklal caddesini içime çekip aþaðýya doðru süzüldüðümde, Galata Köprüsü’nün ortalarýnda bir ara durduðumu hissettim. Kollarýmý trabzanlara yaslayýp seyre daldým. Boðaz! Vapurlarýn huþû ile süzülüþü ve esrarengiz gizemine dalýp gittim. Açýklara demir atmýþ Ýngiliz bandýralý devasa yolcu gemisi, martýlarýn helezonik sortileri ve bitmeyen hareketlilik içindeki derin sükut! Bütün güzelliði ise o eþsiz Mavi himaye ediyor. Mavinin en güzel yakýþtýðý yer. Tarihin ve þimdinin ortasýnda mükemmel renk. Onbeþ milyonluk þehirde yine ayný ben! Deðiþen bir þey yoktu. Yalnýzlýðýn dayanýlmasý gittikçe zorlaþan acýsýndan baþka!.. Baþbaþa kaldýðým en zor çilem yalnýzlýðýmla þu koskoca Ýstanbulda da yüz yüze gelmiþtim ya?! Bu kalabalýk þehrin ortasýnda da tek baþýna kalabilmek ayrý bir meziyet. Kavuþmak diye iç geçirirken sevgilimle beraber olduðumun farkýna vardým. Hiç ayrýlmadýðým, sabahtan akþama kadar beraber olduðum zalim sevgilimle. Mücerret olanlara olan baðlýlýðým sevgilimin seyrek gözükmesiyle daha da arttý. O da görünmez oldu. Tanrýlaþtý. O benim kafamdaki görmek istediðim, görünmez oldu. Tanrýlaþtý. O benim kafamdaki görmek istediðim, bilmek istediðimdi. Görünmüyordu ama vardý. Varlýðýndan haberdardýr. Hep var olacaktý. Velhasýl beraberdik. Yalnýz deðildim diyebilir miydim ki?! Vapurlar birbiri ardýnca geçip durdu. Martýlar uçuþup durdular. Dalýp gittiðim maviden kurtuldum. Trabzanlar’dan kolumu çektim ve son kez maviye baktým. Hilal kaþlý mahmur gözlü Ýstanbulum... Aþýðýným. Ýlk fýrsatta sana geliþim bundan. Acýlý süren aþklarýmýn ortasýnda ve ertesinde sana sýðýnýyorum. Senin göðsüne yaslanýyorum. Sana sarýlýp geziyorum! Kokluyorum seni, yedi tepeni çýkmak yormuyor beni! Aðýtlarýmla sýðýndýðým Galata Köprüsünün kollarýndan yine ayný sýkýntýlarla ayrýldým. Buruk vedalaþma ile, Eminönüne doðru ilerledim. Hadi be Ýstanbul! Sende de çare yokmuþ... Ruhuma rüzgarlarýn üfürüldüðü Caðaloðlu yokuþunu çýkarken keþke yanýmda O da olsaydý diye iç geçirdim. Göremediðim, duvarlarýndan ötesini bilmediðim Gülhane Parký ise her zamanki esrarengizliðiyle duruyordu. Kýçkýça arabalarýn, metronun ve insanlarýn zorla geçtiði yokuþu týrmandým. Sultanahmetteki cümbüþ bir baþka! Çeþit çeþit insanlar. Anadolu, Avrupa, Asya, Afrika hep orada. Selam veremediðim, selam alamadýðým büyük kalabalýðýn içinde süzülüp durdum. Ertesi gün Galata Köprüsü’nden geçerken durup yaslandým yeniden korkuluklara. Gözümün önünde boðazýn, vapurlarýn, martýlarýn ve yüce Ýstanbulun bitmeyen hareketliliði dans edip duruyordu. Bu cümbüþü seyrederken: Zaman yok oluyor, evhamlarým en büyüðü kuþatýyor sizi. Renklerin en güzeli mavi, Ýstanbul ve ben!.. Ýþte büyük dostluk! Türkü / 19 FEL AKET TE BÝLE S Emine Þule Özkan on sözdü sanki ama ilklere yolcuydu ýsrarla. Gözlerinde ýþýklar büyütmekte, sözlerine anlam vermekte, ruhunu yüceltmekteydi. Bakýþlarý ýslak, bakýþlarý taze, bakýþlarý bir sonbahardý. Sarý, solmuþ bir yaprak düþtü sonra yüreðine. Gözleri küstü tüm altýn sarýsý ýþýklara. Yarýnlarý sararýp solacaksa, bunu, bu sonbaharý andýran bakýþlarda tatmak istemiyordu. Sonra bir tebessüm... Ama o da ýslak, o da solgun, o da sonlara yolcu! Hatta ayný anda bir tezata da sahip. Çünkü o da, sözler gibi, ilklere yolcu sanki. Onda da geceyi yýrtan bir ýþýk mevcut. Hem bir þeylere de özlemlerde gibi. O ürkek tebessümün ulaþtýðý yerden mütereddit. Önceki hak eden ve hak edilenlerin yerini tutabilmesi umuduyla birlikte, maziye hasret! Özlem, maziye yolcu yani. Bir demet çiçekle sunulmuþ bir dünya var avuçlarýnda, o ürkek tebessümden sonra. Her þey bir tatlý rüya sanki. Hatta kabusu bile barýndýrýyor içinde. Ama o, tatlý rüyanýn sarhoþluðuyla dolup taþmakta. Varlýðýna sahip ama bu varlýk ona çok fazla... Çünkü bu varlýk yabancýsý olduðu bir dünya, alýþýlmasý zor bir hazine. Tahayyül etmesi bile güçken, o rengarenk dünyanýn sahibi olmasý, hem de karanlýklarýn ortasýndayken... Ne muhteþem bir duygu Rabbim! Acaba hak ediyor muydu tüm bunlarý? Son sözleri ilkleri müjdelemesi, ýslak bakýþlar, bir ürkek tebessüm ve sonra bir demet çiçekle sunulmuþ rengarenk bir dünya? Bu kadarý çok ama çok fazlaydý! Bir armaðansa bile hak edilmeliydi. Veren nasýl bir memnuniyetteyde ki bu armaðanda bu kadar cömertti? Aslýnda hayýr! Bu verilenler O'nun için deryada bir damla bile deðildi. Acziyetin doruðunda olan bizler içinse imkansýzlýða yolcu olan bir hazineydi. Daha sayamadýðý nelere sahipti! Ne baharlar vardý, yaþanmýþ ve yaþanmakta olan. Ne rüzgarlar vardý umuda, mutluluða sürükleyen. Ne sevdalar vardý yaþanmaya bile kýyýlamayan. Veren yüce olunca, hissettirdiði de yüce olmalýydý, yaþanmasý da onurlara sürüklemeliydi insaný. Bulutta gizlenmiþ bir tek yaðmur tanesi hayatý müjdeliyor. Yere düþüp, çiçeklere yaþam kaynaðý olma yolunda azimkar. Bir bitkiyi yeþertmeye muktedir. Yani hayatýn ta kendisi. Harikulade bir doða var kullanýmýmýza sunulmuþ. Güneþin kýzýllýðýna vurgunum, yaðmurun düþüþüne sevdalardayým, aðacýn yeþilinde hayata açtým gözlerimi. Ben doðanýn tutkunuyum. Sahibine þükürlerdeyim. Ne verdiyse, o yüce veriþin hatýrýna, varolaný sevme duasýndayým. Her fýrtýna aslýnda denize dinginlik kazandýrmakta. Deniz fýrtýnasýz da var ama fýrtýnanýn yaþamý denizi yüceltmekte. Yüreðimdeki okyanuslarý ne yapayým? Onlar da fýrtýnalara maruz kalmakta! Fýrtýnanýn varlýðýndan rahatsýz olmak yerine okyanusuma kattýðý anlamla ilgiliyim. Dilerim okyanuslarým kurumaz ve fýrtýnam da hiç bitmez. Çünkü O'nun yüceliði felakette bile mevcut! Türkü / 20 AÐIT Kenan Çarboða Elsize el uzattým elinde elim gitti Kandýðým, güvendiðim, tuttuðum dalým gitti. Sabýr, þükür ederken gidenlere düþüncem Mazlum kaldý bedenim küfüre dilim gitti Kopardýlar gönlümden en mahrem çiçekleri Sonbaharda solmayan bir solmaz gülüm gitti Gülü giden bahçeler bülbüle gurbet oldu Gönül hazana döndü yeþilim,alým gitti Bülbül isyan yurdunda kendini çekti dara Arýlar zehir içti peteðim,balým gitti Gönlümdeki fýrtýna yýktý geçti herþeyi Sevdanýn denizinde sallanan salým gitti Dimaðým ters yüz oldu aklým depreme gebe Yönüm vuslata döndü firkate yolum gitti Ben yarime aðlarken hasretin narý ile Bir de baktým omuzda önümden salým gitti Türkü / 21 Aþkýn Beni Del’eyledi orta anadolu yöresi 1960'lý yýllardan itibaren ismi baðlama ile birlikte anýlan, sadece geniþ halk kesimlerinde deðil, ciddi musiki çevrelerinde de taktir ve hayranlýkla dinlenen Neþet Ertaþ'ý farklý bir baðlamda deðerlendirmek gerekiyor. Çünkü o da aslýnda tam bir yöre sanatçýsý, yani mahalli bir sanatçý olmasýna raðmen yaygýn þöhreti ve söylediði türkülerin popülaritesi ile ülke genelinde tanýnan biri olarak diðerlerinden ayrýlýr. Ýþte Neþet Ertaþ Orta Anadolu bozkýrlarýnýn tam göbeðinde, "ay dost deyince yeri göðü inleten" gönül delisi bir babanýn evladý olarak 1938'de Kýrtýllar'da dünyaya gelir. Hiç çocuk sahibi olamadýðý ilk karýsý Hatice'yi genç yaþýnda kaybeden Muharrem Ertaþ, ikinci evliliðini Kýrtýllar köyünden Döne ile yapar ve bu evlilikten, Necati, Neþet, Ayþe, Nadiye ve muhterem adýnda beþ çocuðu olur. Kýrtýllar nüfusunun tamamý abdallardan ibaret olan bir aþiret köyüdür. Köyün çevrede "abdallar" adýyla anýlmasý da bundan olsa gerek. Daha altý yedi yaþlarýnda iken, kendisini yöre düðünlerinin aranýlan sanatçý babasý Muharrem Ertaþ'ýn sazý önünde oynarken bulan Neþet Ertaþ, hayatýný, bir nevi hayat destaný diyebilceðimiz 1960'lý yýllarda yazdýðý uzun bir þiirinde þöyle anlatýr. TÜRKÜ BABANIN HAYAT DESTANI ÞÝÝRÝ Bin dokuzyüz otuzsekiz cihana Kýrtýllar köyünde geldin dediler Babama Muharrem, anama Döne Dediysen Ata'yý bildin dediler Dizinde sýzýydý anamýn derdi Tokacý saz yaptý elime verdi Yeni bitirmiþtim üç ile dördü Baban gibi sazcý oldun dediler O zaman babamdan öðrendim sazý Engin gönül ile Hakk'a niyazý O yaþýmda yaktý bir ahu gözü Mecnun gibi çölde kaldýn dediler Zalým kader devranýný dönderdi Tuttu bizi Ýbikli'ye gönderdi Babam saz çalarken bana zil verdi Oynadým meydanda köçek dediler Anam Döne Ýbikli'de ölünce Tam beþ tane öksüz yetim kalýnca Beþimiz de Periþan olunca Babamgile burdan göçek dediler Yürüdü göçümüz Tefleðe doðru Bu hali görenin yanýyor baðrý Üç aylýk çoçuðun çekilmez kahrý Bunlara bir ana bulun dediler Yozgat'ýn Kýrýksoku Köyü'ne vardýk Bize ana yok mu diyerek sorduk Adý Arzu dediler bir ana bulduk Ýþte bu anadýr buldun dediler Türkü / 22 En küçük kardaþý kayýp eyledik Onun için gizli gizli aðladýk Üstelik babamý asker eyledik Yine öksüz yetim kaldýn dediler Zalým kader tebdilimi þaþýrttý Heybe verdi dalýmýza devþirtti Yardým etti Yerköy'üne göçürttü Biraz da burada kalýn dediler Yerköy'den Kýrýkkale'ye geldik Babam saz çalarken biz çümbüþ aldýk Kýrþehir'e varýnca kemaný çaldýk Aferin arkadaþ çaldýn dediler Yarin aþký ile arttý hep derdim Babamý bir yere dünür gönderdim Baþlýk çok istemiþler haberin aldým Ýstemiyor yarin seni dediler Kýrþehir'de yedi sene kalýnca Düðün düzgün hepsi bize gelince Burada herkese yer daralýnca Ankara'ya gider yolun dediler Ankara'da (sünnetçi) Veysel Usta'yý buldum Epeyce eðleþtim, evinde kaldým Yüz lirayý verip bir yatak aldým Etti isen böyle buldun dediler Bir ev kiraladým münasip yerde Kaldý kavim kardaþ hep Kýrþehir'de Bu aþk hançerini vurdu derinde Çaresini bulamazsan ölün dediler Yarin aþký ile döndüm þaþkýna Arada içerdim yarin aþkýna Canan acýmaz mý garip dostuna Buna da içeriye alýn dediler Bu hasretlik duygusu Türkü babanýn sanatýna olumlu etki yaparak, memleketin taþýna, topraðýna, insanýna hasret ve özlemle dolu pek çok türkünün doðmasýna sebep oldu. Ana vatanýmsýn, baba yurdumsun Ozanlar diyarý þirin Kýrþehir Uzak kaldým gurbet elde derdimsin Hasretin baðrýmda derin Kýrþehir. Feleðin yazdýðý kara yazýynan Çok yürüdüm baðrýmdaki sýzýynan Kara kaþlarýynan, kara gözüynen Aþýk etti beni birin Kýrþehir Gerçekten de "gönül" kelimesinin Ertaþ'ýn þahsi lügatinde çok özel bir yeri var. O adeta, týpký Yunus gibi, Hacý Bektaþ-i veli gibi kendisini "gönüller yapmaya" adamýþ biri... "gönül"ün geçmediði türküsü yok dense yeri... Þu garip halimden bilen iþveli nazlým Gönlüm hep seni arýyor neredesin sen Tatlý dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm Gönlüm hep seni arýyor neredesin sen Bir baþka türküsünde: Küstürdüm gönlümü güldüremedim Baharým güz oldu yazým kýþ oldu Gönüle yarini bulduramadým Baharým güz oldu, yazým kýþ oldu Kaynak : Söz-Müzik: Neþ'et Ertaþ Türkü / 23 Tebessüm Küçük kýz, hüzünlü bir yabancýya gülümsedi. Bu gülümseme adamýn kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakýn zamanda kendisine yardým eden bir dosta teþekkür etmediðini hatýrlayarak ona bir not yazdý ve yolladý. - Arkadaþý bu teþekkürden o kadar keyiflendi ki, her öðle yemek yediði lokantada garson kýza yüklü bir bahþiþ býraktý. - Garson kýz ilk kez aldýðý bu bahþiþin bir kýsmýný akþam eve giderken her zaman köþe baþýnda oturan fakir adamýn þapkasýna býraktý. - Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki... Ýki gündür boðazýndan aþaðý lokma geçmemiþti. Karnýný ilk defa doyurduktan sonra bir apartman bodrumundaki odasýnýn yolunu ýslýk çalarak tuttu. Öyle neþeliydi ki bir saçak altýnda titreþen köpek yavrusunu görünce kucaðýna aldý. - Küçük köpek gecenin soðuðundan kurtulduðu için mutluydu. Sýcak odada sabaha kadar koþturdu. - Gece yarýsýndan sonra apartmaný dumanlar sardý, bir yangýn baþlýyordu. Dumaný koklayan köpek öyle bir havlamaya baþladý ki, önce fakir adam uyandý, sonra bütün apartman halký... - Anneler, babalar dumandan boðulmak üzere olan yavrularýný kucaklayýp ölümden kurtardýlar... Bütün bunlarýn hepsi, beþ kuruþluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu... Türkü / 24 ÝNSANLAR BÝR GARÝP Atalay Þahinbakan Ý nsanlar ne garip deðil mi? Bir zamanlar bir hayal peþinden koþuyorlar, sonra bulduklarýný peþinden koþtuklarý hayal sanýp yýllar yýlý , geceler boyu onunla avunup, onunla þekilleniyorlar. Bir umut peþinden, bir rüzgar dalgasýnda yuvarlanýp gidiyorlar. Adeta yýldýzlardan yaðmur yaðdýrýyorlar, güllerini açýlmasýný bile kendi sevgilerinden biliyorlar. Býrakýn çiçeklerin açmasýný, güneþin bile doðmasýna kendilerince yorum getiriyorlar, onlar olmasaydý güneþ doðmayacaktý bile. Onun için dünyadaki milyonlarca insan, birkaç sevdalýnýn sevdasý için güneþten mahrum bile kalmýyorlar diye geçiriyorlar akýllarýndan... Ama olmuyor iþte! Bir gün sayelerinde doðan güneþ doðmaz oluyor. Her yer kap kararanlýk bulutlara bürünüyor. Bütün hayaller yýkýlýyor, bütün kapýlar kapanýp, bütün yýldýzlar sönüyor. Geceleri rüyalarýný süsleyen melekler bile terk ediyor onlarý. Adeta bir karabasan gibi çöküyor onlarýn üzerine hayat. Nereye baksa kaos, nereye gitse karamsarlýk. Sahi ne oldu? Diye de kimsenin aklýna gelmiyor. Niçin olduðunu bile kimse düþünmüyor. Sebepleri araþtýrýlmadan sonuçlar üzerine fetvalar veriliyor. Her biri bir yandan suçlular aramaya baþlýyor. Çiçeklerin toplandýðý zamanlar bile hatýrlanmýyor artýk. Çiçeklere bile intikam gözüyle bakýlýr oluyor. Oysa ben anamýn, babamýn sevdasýný bilirim. Oysa ben köydeki, kasabadaki insanlarýmýzýn sevdalarýný bilirim. Oysa ben Anadolu'nun bilmem hangi köþesindeki bacýmýn sevdalarýný da bilirim... Elleri nasýrlý, gözleri nemli, buðday benizli ama yürekleri, gönülleri bir baþka coþan, sevdalarý için yüreklerini köz yapan, gönüllerini çeþme gözlerini oluk yapan insanlarý bilirim ben... Dilleri lal olan insanlarýn yüzlerinin nasýlda al al olup da sevdalarýný bir ömür boyu çekenleri de bilirim. Ve sonra düþündüm. Ýki sevdayý yan yana koydum. Ýnsanlarý karþý karþýya oturttum. Birindeki sessizlik, diðerinin parlayan yýldýzlarýný bile ýslattý. Birindeki fedakarlýk diðerinin hayat bütün hayallerini gölgeledi. Neydi o zaman bu iki sevda arasýnda ki fark.? Halbuki ikisi de ayný kalp, ayný gönül ve ayný bedene sahipti. Öyleyse neden, neden biri diðerinin ölçülerinden, deðerlerinden çok daha yüksekti? Galiba, bunlardan biri niçin sevmiþ olmasý gerektiðinin farkýnda, diðeri ise neden sevdalandýðýný bilmiyor. Biri, yapay yýldýzlar peþinde sürüklenirken, diðeri, gönüllerinden akan yaþlarla deryalar yaratmakta. Bunlardan birininkine sevda, Karasevda diyorlar, diðerininkine, hoþlanmak veya gönül eðlencesi diyorlar. Bilmiyorum ama insanlarýn gönüllerinden eðlence olursa, seyircisi de meyhaneci olur. Ama gözlerinden, gönüllerinden akan yaþlarla deryalar yaratanlarýn seyircileri olmaz. Çünkü onlar "eðlencelik" olsun diye deðil, kuruyan gönülleri yeþertmek için, kara geceleri billurlaþtýrmak için, ama bilmeden, ama istemeden bir ilahi emirler zinciri içerisinde yar dediði, yaren dediði insana kendi kaderini baðlamakta iki insan tek kaderle bütünleþmektedir. Evet, ben anamdan bilirim. "herifim" derken bile gözleri bir baþka parlardý. Evet, ben anamdan bilirim. Bir kuru ekmeði bile bulamazken "Herifi"ne olan sadakati ve hürmeti yaþadým. Ama ben kendimden nedense bir türlü bilmiyorum. Kendimde yaþamýyorum. Çevremde ise hiç.... ! Türkü / 25 SUSKUN Beyhan Yýldýrým suskun yürümek hep ayný bildiðimiz yollardan avutmak nede rezilce yanmak aþk ateþiyle. ben koþtum yýldýzlarca yalnýzlýða belki delice ve rezilce uzanýp gökyüzüne salýverdim kendimi çocukluðumdan kalma alýþkanlýklarla yeniliyordum seni aynalarda yüzün dökülüyordu hiç olmayan ayaklarýma beyazdý ellerin çocukken ve eskiden taa eskiden bayram günlerini anýmsatýyordu gülümsemen Buhara’da onüç yaþýnda kelebek topladým musonlardan mercan kayalýklarýna avuçlarýmda ceset artýklarý bir an durup kývýrcýk saçlarýnýn arasýnda tepecikler görür güneþin batýþýný yakalardým yakalayabilirsem sen yoktun bilmezsin bu topraklarda orkideler açar her sonbahar bilinen her kuþ beyaz olurdu kýrmýzý çoðu kez mavi alçak bakýþlar uçururdum üzerine yaðmurlardan ve yaðmurlarý seninle severdim Keops’un eteklerinde sen varsan Keops bir dað bile olmazdý ki olamazdý ki yaðmurlar Buhara ve kuþ sen yaðdýkça iklimlerime ben birikirdim ve suskun koþarken yýldýzlarca yalnýzlýða orkideler tepecikler avuçlarýmda ceset artýklarý taþ tabletlerden bu yana her geçen milat ilkeliðimle dokundum el deðmemiþ ýssýz tenine yaðmurlar birikirdi bir vakit avucumda ve en uzun göçü yaþardým dudaklarýndan Tuna’ya Türkü / 26 misafir topraklardan demir kemerli hikayeler anlatýlýrdý ben seni Kudüs’de severdim hiç sevmemiþ gibi suskun hangi yollar götürdü seni hangi savaþçýlara kan oldu beyaz ellerin yýkýlan bu daðlarýn sahipleri vardýr elbet oturmuþum yýldýzlar gibi gökyüzüne Kudüs’ün aðladýðýný dinliyorum güneþ en yakýcýlýðýnda þimdi tarihe geçmeye çalýþýyor Spartaküs ve bir Roma yanýyor sam rüzgarlarýyla güneyde barbar oluyorum yýkýlýyor önümde bütün kentler suskun yüzüðünden bir avuç su ver yýkýlýyor önümde bütün kentler üzerimden dökülürken kum taneleri çocukluðumdan kalma ülkeler geliyor tarihin kokuþmuþ sayfalarýna yitik bir yaranýn peþinde atlýlar çölde bir bedevi oluyorum Sibirya’da daðlý yokluðunu hissettiðimde bir sen yoktun Klimanjeroda kara yüzlü köle her birinin isimleri olan karlar biriktiriyordu arýyordum seni yoktun küllenmiþ aþk mevsimsiz kuruyordu ayaklarýmýn arasýnda seni soluyor gibiydi akrep yelkovan suskun göç yollarýndayým her yaþtayým kervanlar geçiyordu sýra sýra deniz kara bir yaðmura yenik þimdi bütün bedenimde çýðlýk oluyordun Çin gibi yýkýlýyordum o zaman Buhara’dan bir gül düþtü avuçlarýma yüzünün çýplaklýðýný Endülüs’ten seyrettim tarihini kaybetmiþ seyyah gibi steplerden sesleniyordum sana Babil’den iþitiyordum çýðlýklarýný ve bir Basra gibi kanayarak suskun yürüyorum ýþýklar bir bir doðuyor kentler üstüne ben yýldýzlar gibi yalnýzlýða belki delice ve rezilce gidiyorum bütün umutlar eski bir meþe aðacýnýn hasretinde gizli yaþamak için açan her orkide bu bahara seni doðuruyor ve beni apansýz tüketiyor yollar Türkü / 27 ÝNAD-I MÝLÝTAN Bakabilir misiniz hayata bir militanýn gözleriyle ya da anlatabilir misiniz hayatý onun sözleriyle… Yaprak sarýsý sonbaharlarda hüzünlü sevdalarý vardý; en az sizler kadar. Sevdasý belki saksýdaki beyaz kardelen , belki cananýndan canýndan çok sevdiði yari ya da uðruna hayatýndaki her þeyden vazgeçebileceði davasý, kavgasý olabilir. O zaten sevmek için yaþar, yaþamak için öldürür ve sevdasý için ölür. Onun ne babasýnýn doðum günü hediyesi olarak aldýðý son model arabasý, ne de denize nazýr villasý var. Sahip olduðu tek bir göz odada kavgasýnýn yarýnýný, zaferini düþlediði yataðý, hüzün karasý gecelerde arkadaþlarý olan; sevgilisinin kara gözlerini anýmsatan çayý ve çektiði her nefeste dünyanýn tüm dertlerini içine attýðý sigarasý. Tek ayaðý kýrýk masasýnýn üzerinde duran kitaplarý, mum alevinde yazdýðý þiirler ve duvarda asýlý duran; þiirlerinin ozaný baðlamasý. Bazen hayatý bir yarasa misali yaþadýðýný hisseder. Sizin için gündüz ne ise onun için gece odur. Sizin için kuþ cývýltýlarý içinde, yeþil aðaçlarýn altýnda dolaþmak ne kadar hoþ ise, onun için þehrin dolunayýn bile aydýnlatamadýðý arka sokaklarýnda dolaþmak o kadar hoþtur. Aslýnda o da sever gün ýþýðýný, sever ama çýkmaz dýþarý. Yüzündeki o sert mizacý atmadýðý, atamadýðý için. Ýnsanlar sorar birbirlerine hiç mi gülmez bu adam. O da karmaþýk duygular içerisindedir o an, acabalar cirit atar beyninde niye güler bu insanlar niye; hayat bu kadar acý, zulüm bu kadar aþina ve gözyaþlarý bu kadar gerçek iken. Sonra bütün acabalar birer birer yok olur, hepsi cevabýný bulmuþtur. Karar ortak; ya bu gülüþler yalan ya da ben… Yalan olmayan tek þey ise her an ensesinde hissettiði ölümün soðuk nefesi olsa gerek. Arka sokaklarý kan kokan bu þehirde arkasýndan gelen her adýmý, Azrailin ayak sesleri sanýr. Belindeki soðukluðu þakaðýnda hissedeceðinden korkar ve sonra güler kendi kendine “nerden gelir böylesi duygular aklýma.” Aklýnda sadece ölüm yok aslýnda. Üsküdar yanarken aranan adamý, radyolarýn söylediði gazetelerin yazdýðý parkesiyle uðraþýlan adamý düþünür. Bir de ülkesinin aydýnlýk yarýnlara olan hasretini. Bu hasreti bir nebze azaltmak için yakmaktadýr kendini ve bilir kendini yakarkenki aydýnlýðýn yarýnlardaki aydýnlýðýn yanýnda bir mum alevi kadar kaldýðýný. Kendisi gibi binlercesinin olduðunu da bilir. Bildikleri yaþatmaktadýr onu ve yaþadýklarýný bildiði için onun hazýrladýðý mutlak sonu da bilir. Bu sonu bile bile yaþar, inadýna yaþar; yaþarken de yazar: Unutmak yok olmaktýr; varolmaksa direnmek Aþkla, þiirle, türküyle ve bir militanýn inadýyla direnmek Ýnadýna haykýrmaksa yaþamak Ben varým sen de varsan biz varýz Türkü / 28 Selam "ben"i "biz"de yok edebilenlere… O da yok edebilmek için beni bizde didinmiþtir bir ömür ve bizde benden gayrý olan "sen"i aramýþtýr ve de bulmuþ; bulduðu gibi sormuþ: Bir militan olduðunu bilsen yine beni sever miydin Mahpuslara düþtüðümü duysan beni arar mýydýn Günde bin kez öldüðümü bilsen yine sever miydin Yaralanýp düþtüðümü görsen yaram sarar mýydýn Ne mahpuslara düþtüðünde aranmýþ ne de yaralarý sarýlmýþ. Sevilmemiþti de. Sevilmediðini þakaðýnda hissettiði vakit. Bitmiþti iþte yaktýðý son "biz"de yok etme ümitleri, ülkesinin aydýnlýk masasýnýn üstündeki son þiiri: yaralanýp düþtüðünde de anladý; korktuðunu sigara ile birlikte "ben"i yarýnlarýnýn hayali ve Otogarda cinayet var Ne ambulans ne polis var Vuruldum düþtüm yerlere Üzerime yaðmakta kar Arkadaþlar gelmediler Sen gel sevdiðim Üzerime gazete örtün Uyuyacaðým... Uyudu, uyumadan önce dilinden bir þahadet, bir de þu sözler döküldü: Þakaðýmdaki kansa, o benim gülüþümdür, Namert sürünmektense, mertçe ölüþümdür Türkü / 29 Fedakarlýðýn Böylesi “Bebeðimi görebilir miyim?" dedi yeni anne... Kucaðýna yumuþak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeðinin minik yüzünü görmek için kundaðý açtý ve þaþkýnlýktan adeta nutku tutuldu! Anne ve bebeðini seyreden doktor hýzla arkasýný döndü ve camdan bakmaya baþladý. Bebeðin kulaklarý yoktu... Muayenelerde, bebeðin duyma yetisinin etkilenmediði, sadece görünüþü bozan bir kulak yoksunluðu olduðu anlaþýldý. Aradan yýllar geçti, çocuk büyüdü ve okula baþladý. Bir gün okul dönüþü eve koþarak geldi ve kendisini annesinin kollarýna attý. Hýçkýrýyordu... Bu onun yaþadýðý ilk büyük hayal kýrýklýðý idi; Aðlayarak: "Büyük bir çocuk bana ucube dedi..." Küçük çocuk bu kadersizliðiyle büyüdü. Arkadaþlarý tarafýndan seviliyordu ve oldukça da baþarýlý bir öðrenciydi. Sýnýf baþkaný bile olabilirdi; eðer insanlarýn arasýna karýþmýl olsaydý. Annesi, her zaman ona "Genç insanlarýn arasýna karýþmalýsýn" diyordu, ancak ayný zamanda yüreðinde derin bir acýma ve þefkat hissediyordu... Delikanlýnýn babasý, aile doktoruyla oðlunun sorunu ile ilgili görüþtü; - "Hiçbir þey yapýlamaz mý?" diye sordu. Doktor : - "Eðer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapýlabilir" dedi. Böylece genç bir adam için kulaklarýný feda edecek birisi aranmaya baþlandý. Ýki yýl geçti bir gün babasý : - "Hastaneye gidiyorsun oðlum, annen ve ben, sana kulaklarýný verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sýr..." dedi. Operasyon çok baþarýlý geçti ve adeta yeni bir insan yaratýldý. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatýnda büyük baþarýlar elde etti. Daha sonra evlendi ve diplomat oldu. Yýllar geçti, bir gün babasýna gidip sordu: - "Bilmek zorundayým, bana bu kadar iyilik yapan kiþi kim? Ben o insan için hiçbir þey yapamadým..." “Bir þey yapabileceðini sanmýyorum” dedi babasý, "Fakat anlaþma kesin, þu anda öðrenemezsin, henüz deðil..." Bu derin sýr yýllar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açýða çýkma zamaný geldi... Hayatýnýn en karanlýk günlerinden birinde, annesinin cenazesý baþýnda babasýyla birlikte bekliyordu. Babasý yavasça annesinin baþýna elini uzattý; kýzýl kahverengi saçlarýný eliyle geriye doðru itti; annesinin kulaklarý yoktu... - "Annen hiçbir zaman saçýný kestirmek zorunda kalmadýðý için çok mutlu oldu" diye fýsýldadý babasý... - "..ve hiç kimse, annenin daha az güzel olduðunu düþünmedi deðil mi?" Gerçek güzellik fiziksel görünüþe baðlý deðildir, ancak kalptedir! Gerçek mutluluk, gördüðün þeyde deðil, asýl görünmeyen yerdedir... Gerçek sevgi, yapýldýðý bilinen þeyde deðil, yapýldýðý halde bilinmeyen þeydedir! Türkü / 30 YAR Sana benden gayri kim seslenir Türküleri ýraktan alýp Yakýn kýlan… Yanmada hal ben olan … Yollar var muratsýz Hallar var izahsýz Yanmalar çerahýnda …kül alevsiz kanamýþ gülde isimsiz Düþler var mektupsuz pulsuz Mevsimler var baharsýz yazsýz Gelinmez gidilmez Tat tuz alýnmaz Gece gündüz bilinmez Kapýlar var paslý kilitli açýlmaz Daðlar var karlý dumanlý Hüzünsüz yadsýz geçilmez Menzil var ötesiz bilinmez Ondan gayrýsýna sual edilmez Bin bir çiçek derilir Gonca yüzde kardelen gülmez Derdin dermaný… Yol yara…hal yara… …vakit yara Bizar göçmen kuþlar bulutlar aðlar toprakta damla damla yaðmur Kurak çorak yer yurt Dara düþmüþ sýrat Sýra bulanmýþ akýl Irakta yakýn yakýnda ýrak Gönlüne düþmüþ güman Sana benden gayrý kim seslenir Hasreti ýraktan alýp Vuslat kýlan… Sesde sözde dil muhabbet Yanmada ben olan …yar Aliþan SATILMIÞ Türkü / 32
© Copyright 2024 Paperzz