Bornova Belediyesi׳nden Türkiye׳de bir ilk daha

 ""!"!"
!%$ $'%!'%#' &&
Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, parklarda
müzik yayını yapacaklarını açıkladı. Başkan Atila,
“Bornova’daki parkların sürekli cıvıl cıvıl olmasını
istiyoruz. Bu kapsamda görünmeyen hoparlörlerle müzik yayını yapacağız” diye konuştu
!%$'&&
!&'#%(%&&
İzmirli kızlar ata sporumuz güreşte rakip tanımıyor. 2006
yılında kurulan ve 2007 yılından bu yana Türkiye çapında katıldığı tüm turnuvalarda şampiyon olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Bayan Güreş takımı, hedef büyüttü
2/&'2/+,3/(,"(#(,( AD@HQEQ;QK
?PKONIPR5O@NPMP;PKR:D>QLN8LNPLIPM
EQEJMNQMQ;QKRHB@OK7R6P9LPEPRLQ:QFCJ@NJKR9PL3
HPEP;PK=R&PHRPCKOR>QLKNQLIQR:PHRIPREPMO
EQ>JNQ;QKR>QLKNQLIQRGE5GNQMQ;QKR>LD+PENP
4DLMD9Q0MJMREP?ONRQNQMNQLJRHB@OKNP
ABFBMNP?P;PK=R.B@O<OMRCPCOR>QLKNQLIQKORAQM3
KNQLIQRDFGLQMNQLJMRIGEQAONP;P<OREBKCPKNOKFPRD3
NQ;QK=R&D>QLN8LNPLIPMRKNQCOKRHB@OKRAQ?FQRDN3
HQKRB@PLPR6P?OFNORFQL@NQLIQREQEJMREQ>JNQ;QK=R
2/&'2/.23-(*1&3!2!+,+3>LD+PCOMORPMRKJCQ
@QHQMIQR:QEQFQR5P6OLHPKRO6OMR5PLPKNO
:Q@JLNJKNQLJREQ>FJKNQLJMJRAPNOLFPMR4DLMD9Q
4PNPIOEPR4Q?KQMJRN5GMR1FONQ7R4DLMD9Q0IQKO
>QLKNQLJMRCBLPKNOR;J9JNR;J9JNRDNHQCJMJROCFOEDLG@=
4GRKQ>CQHIQR58LBMHPEPMR:D>QLN8LNPLNP
HB@OKREQEJMJREQ>Q;Q<J@=R/MCQMNQLRAQMKNQLIQRD3
FGLGLKPM7RKOFQ>RDKGLKPMRHB@OKRIOMNPHPMOM
KPE2OMOREQ?QEQ;QKRIPIO
.0$2-+3).2
Son 7 yıldır katıldıkları tüm yarışları kazandıklarını açıklayan Antrenör Selahattin Karaman “Geçmişten bugüne katıldığımız bütün kategorilerde şampiyon olduk. Ülke çapında alabileceğimiz bütün
madalyaları aldık. Asıl hedefimiz olimpiyatlar. Türkiye’nin bayan güreşinde henüz olimpiyat madalyası yok. Bu ilki İzmir Büyükşehir Belediyesi sporcuları
olarak biz başarırsak en büyük mutluluğu yaşamış olacağız. Bize rakip olabilecek bir takım şu anda Türkiye’de yok. Buna da izin vermemek için elimizden geldiği kadar çalışıyoruz” dedi. 15'te
www.sondakikagazetesi.com
'$&!#&!'%#'&&"
*-1/3(!(&01/30'0.1!0#13PMR/?NPLOR-QOLPR4Q?KQMNJ<JRPKO>NPLO7RRKPMFRO6OM3
IPKORFD>NQHR'*RHP@QLNJKFQRIG9QLNQLJREPMONPIO=R/@HOLR4BEBK?P:OLR4PNPIOEPCOR/3
4(#R PMPNR.BIBLNB<BRPKO>NPLOROCPROKORPFQ>R?PKNOMIPR.PMPHPM7R4QEJMIJL7
#DLAQNJ7R,PHQN>Q?Q7R1NOQ<Q7R4DLMD9Q7R4G;Q7RD6Q7R.PMIPLPC7R$P2PLO:OCQL7R$PN6GK
9PR"LNQRDNHQKRB@PLPRRFD>NQHR)RDLHQMRK8EBMBMRRHP@QLNJKRIG9QLJMJREPMONPIO=R4P3
FDMR>LPKQCFR9PRFPNR2PMCRKDLKGNGKRONPR6P9LONPM7R6P9LPRIB@PMNPHPNPLORONPRO6RFPHO@NOK3
NPLOR9PRQ<Q6RAGIQHQNQLJR5PL6PKNP?FOLONPMRHP@QLNJKNQLRIB@PMNORAOLR58LBMBHP
KQ9G?FGLGNIG=R,8ERHP@QLNJKRIG9QLNQLJMJMREPMONPMHPCORCQLJCJMIQR*='RKONDHPFLP
APFDMR>LPKQCFR9PRFPNR2PMCRKDLKGNGKROHQNQFJREQ>JNIJ=R.0$2-+3).2
Kentin mezarlık
ihtiyacını
karşılamak ve yeni
gömü alanları
oluşturmak için
çalışmalarını
sürdüren İzmir
Büyükşehir
Belediyesi, diğer
yandan da yılların
etkisiyle bozulan
mezarlık duvarlarını
yeniliyor
Eceabat’da müteahhitlik yapan mimar Uzuner, 5 yıl önce başladığı koleksiyonerlik yaşamında biriktirdiği 17 bin tarihi objeyi sergilemek için yer
arıyor. Uzuner, “Devletin bu eserlere sahip çıkmasını istiyorum” dedi
*%,0/1,31#17RQLQNQLJMIQR.R)))REJNJMQ
IQEQMQMRDA+PNPLOMRIPRAGNGMIG<GRAOMNPL;PRFQLO:O
PCPLPRP9RCQ:O>NO<OREQ>JEDL=RQNJ?HQRDLFQHJRQIPFQ
AOLRHB@PEORQMIJLQMR"@GMPL7REJNNQLR8M;PRAQ?NQIJ<J
FQLO:ORPCPLRFD>NQHQRHPLQKJMJMR@QHQMNQRFGFKGEQ
I8MB?FB<BMBRAPNOLFFO=R"@GMPL7R!-Q:QRCDMLQRD2OCFP
DA+PNPLOR58LPMRKO?ONPLRAQ<J?FQRAGNGMIG=RQHQM
O6OMIPRFD>NQHQNQLRCQFJMRQNHQNQLQRI8MB?FB=RGRQM3
IQR'RAOMR;O9QLJMIQR:PHRPFMD5LQ2OKR:PHRIPRQLKP3
DND+OKRPCPLNPLOHR9QL=R4GMNQLJRAOLOKFOLOEDLG@=R4OL
A8NBHBMBRHB@PNPLIPRAOLRA8NBHBMBRIPRKPMIO
ABMEPHO@IPRAQLJMIJLJEDLG@=R/NPLOIPRKGLHQEJ
>NQMNQIJ<JHRHB@PRO6OMRCQKNJEDLGH!RIPIO=
)&'"*(&)
(*#$%&)%*)*!'%!"&'%* &*"
$)#(%*&*"*$)#(%*#()*$ !'*)(#)
'#)!'*(!!('&'* &*$)#(%*#)*(%&)"(&)%*)%)
!)$*#)* &**'#'%*$)"&(#(%*(*($'$'
! %"'*'&"'*&*%#'"
(&")(*'#'*" ')%)!(***)!
")&(&)%($#)* & $ *)%($(*(&")(*
!)$*($'$*(&((&)%($(*#%
!'$("*)!")(*%)!(%* "" "
!!! "!
*-1/1,31'131'0#1,.038NIBLBNPMR&QLHQM3,DD>
%8MPFOHR,GLGNGR4Q?KQMJR.P:HPFR1NOR%BKCPN0OMRKQFON
@QMNJCJRDNIG<GROIIOQCJENQR58@QNFJMQRQNJMQMR1=1=RFGFGKNQMIJ=
QMNJMJM7RAQAQCJMJRKDD>PLQFO2FPMRQFFJ<JRO6OMR%BKCPN0NP
FQLFJ?FJ<JR9PRAJ6QKNQIJ<JROIIOQRPIONIO=R1<JLREQLQNJRDNQLQK
:QCFQMPEPRKQNIJLJNQMR%BKCPN0OM7RKPMIOCOMORAJ6QKNQEQMJ
C8ENPIOKFPMRCDMLQR:QEQFJMJRKQEAPFFO<ORAPNOLFONIO=R
.0$2-+3)"0
%!$'"#
&&&
Zuhal Olcay,
Olcay, Zülfü
Zuhal
Zülfü
Livaneli, Gülsin
Gülsin
Livaneli,
Onay,
Onay, Kerem
Kerem Görsev,
Görsev,
İlhan Şeşen
Şeşen ve
ve Ayİlhan
Aydan
dan Şener
Şener gibi
gibi ünlü
ünlü
sanatçılar
sanatçılar Mayıs
Mayıs
ayında
ayında sahneye
sahneye çıkaçıkacak.
cak. 16’da
16’da
!&'%%"
%%''#'$ %
*-1/3%2).2 *R(KOHR)'*RFQLO:OMIPRQNKDNNBRO?P
5OFHPCORCPAPAOENPRKPMIOCOMORKD9QMRHQLKPFRCQ:OAOR1NO
,Q:9P;O0EOR8NIBLPMR1AIGLLQ:HQMR-O?6O7RREJNR*RQE
:Q>CPRHQ:KGHRDNIG=R$DMRCQ9GMHQCJMJREQ>QMRCQMJK
-O?6O7RQHQ;JMJMR8NIBLHPKRIP<ONRKDLKGFHQKRDNIG<GMG
9PR>O?HQMRDNIG<GMGRAPNOLFFO=RPLONPMRQLQMJMRQLIJMIQM
KQLQLJRQ6JKNQEQMR.Q:KPHPR4Q?KQMJR,PHQNR 8KPL7
-O?6O0EORQIQHR8NIBLHPRCG6GMIQMR8M;PRHBPAAPFR:Q>CP
HQ:KGHRPFFO=RO?HQMRDNHQCJR9PRIGLG?HQNQLIQKOROEO
:QNOMOR58@8MBMPRQNQLQK7R;P@QEJRREJNR:Q>CPROMIOLIO=R
.0$2-+3)"0
*%,0/3%3&2.2/ HQN@PHPEORKPMIONPLOMOM
KDLGHQCJMJMR9PR5PNP;PKRMPCONNPLPRFQ?JHQCJMJM
HBHKBMRDNHQIJ<JMJRC8ENPIO=R4GRKDMGIQREPFK3
ONONPLOMRKPMIOCOMPREQLIJHRPFHPCOR5PLPKFO<OMO
C8ENPEPMR"@GMPL7R!.QQNPCP2RAG5BMPRKQIQL
A8ENPRAOLREQLIJHRQNQHQIJK=R-P9NPFOHO@RAO@PRAOL
HB@PRDNG?FGLGLCQ7RAGRDA+PNPLORDLQEQ
AQ<J?NQHQEQR:Q@JLJH=R4Q@JRHB@PNPLPR?GRQMQ
KQIQLRAOMPREQKJMRPCPLR9PLIOK=R PLOEPRKQNQMNQL
:QNQRPNOHO@IP=R(<PLROHKQMRAGNQAONOLCPHRK3
PMIOHRAOLRHB@PRKGLG>7R(;PQAQFR,QEHQKQHNJ<J
EQRIQR(;PQAQFR4PNPIOEPCOMPRAQ<J?NQHQEJRIQ
IB?BMBEDLGHRIPIO=R.0$2-+3).2
!! !!""
"" ""
$%' &"'$"$#'&"& İşitme engelli ortaokul öğrencileri ile
engeli olmayan lise öğrencileri, hem engellilerin hem de engeli olmayanların
hayata engelsiz bir pencereden
bakmalarını sağlamak için "sessiz" dansta bir araya geldi.
30 Nisan 2014 Çarşamba
Dans gösterisi seyircilerin sessizlerin
dünyasına girebilmesi için kulak tıkacıyla
izlenecek. "Sessizlikte dans" projesinin sahibi
Ayas: "İşitebilir kişilerin de işitme engellilerini
anlamaları için dansı seçtik. İşaret dili
bilmeyenler masalın konusunu dağıtılacak
metinlerle öğrenebilecek” devamı 16’da
*-1/'13"%/1*-1'0/7RCP@DMQR#GLK;PNNR1KQIPHO0MOM
B;LPFCO@R/M5ONO@;PRP<OFOHORONPR:Q@JLNQMJEDL=R#GLK3
;PNNR1KQIPHOR-OLPKF8LBR$P@PM7R&PLKPCOM
AGR>NQF2DLHIQRKPMIOMOR5PNO?FOLP;PKRAON5ONPLP
GNQ?QAONHPCORO6OMRO6PLO<OHO@ORCBLPKNO
@PM5OMNP?FOLOEDLG@=R/M5ONO@;PREPFPLNONO<OMOM
AON5ORPKDMDHOCORDNG?GHGMGMRAOLR8MRKD?GNG
DNIG<GMGRIB?BMIB<BHB@RO6OMR6DK
KQ>CQHNJRAOLR6QNJ?HQEQR5OLIOKR9PRAG
O:FOEQ;JRKQL?JNQHQKRQHQ;JENQRIBMEQMJMRPM
8MPHNOR>NQF2DLHGRQ>Q5PORO?AOLNO<OMIPR/M3
5ONO@;PRP<OFOHORCGMGEDLG@=IPIO=R).2
SAYFA 02
KIRMIZI SARI
MAVI
30 Nisan 2014 Çarşamba
Bakır eserleri sergilemek için
12 odalı konak
yaptırdı!
BAKIR USTASI
rekora hazırlanıyor
Ankara'da bir bakır ustası, yaklaşık 6 yılda
tamamladığı 2.60 metre uzunluğundaki saray
usulü bakır mangalla Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için başvuru yapacak. Yaklaşık
yarım ton malzeme kullanılarak Selçuklu ve
Osmanlı motifleriyle süslenen mangal, herhangi bir kaynak malzemesi kullanılmadan
tamamen el emeğiyle yapıldı.
Ankara'da bir bakır ustası, yaklaşık 6 yılda
tamamladığı 2.60 metre uzunluğundaki saray
usulü bakır mangalla, Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için başvuru yapacak.
Ankara'nın tarihi mekanlarından Saman
Pazarı'nda 40 yıldır bakıra hayat veren Şener
Kartal, yaptığı ürünleri dünyanın birçok ülkesine satmayı başardı. Kazakistan'daki Nur
Sultan Camisi'nin bakır alemlerini tek başına
yapan Kartal, el emeği ürünlerini İtalya, İspanya, ABD, Japonya, Almanya ve Fransa
gibi ülkelere pazarladı. Meslek hayatının en
büyük eseri olan mangal için 6 yıl önce çalışmaya başlayan Kartal, eserini herhangi bir
kaynak malzemesi kullanmadan el işçiliğiyle
tamamladı. Yarım ton malzeme kullanarak
tamamladığı bakır mangalı, 45 bin liraya
satışa çıkaran Kartal, ayrıca dünyanın en
büyük bakır mangalını yapan kişi olarak
Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için
başvuruda bulunacak. Kartal, yaptığı açıklamada, mesleğini para kazanmak yerine kalıcı
eserler bırakmak için icra ettiğini anlattı. (AA)
Gaziantep'te bir kişi, yıllardır biriktirdiği
bakır eserleri, satın alarak restore ettirdiği
12 odalı Osmanlı konağında sergiliyor
parçaların bulunduğunu vurgulayan
Atalar, eski bir Mısır valisine ait
güğümün bunlardan biri olduğunu ifade etti.
G
aziantep'te 2011 yılında açılan
Saklı Konak Bakır Eserleri
Müzesi, sergilenen eserlerin
tarihi özelliklerinden dolayı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Eserler arasında
tabaklar, ibrikler, tepsiler, kazanlar,
tavalar, kevgirler, dikiş makineleri,
hamam takımları, çanlar ve makasların
yanı sıra silah bölümünde tüfek, tabanca, kama, kılıç, süngü ve top mermileri
bulunuyor. Müze sahibi Ali Atalar, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, 30
yıldır bakır eser biriktirdiğini
söyledi.Hobi olarak başladığı bakır eser
koleksiyonunu,
satın alarak restore ettirdiği on
iki odalı konakta
sergilediğini belirten Atalar,
"Açıldığı günden beri
müzeye yeni eserler katarak,
koleksiyonumu zenginleştirmeye devam ediyorum. Şu anda bin 400 eser
bulunuyor. Bu aynı zamanda sergilenen
bakır eserleri açısından Türkiye'nin en
büyük koleksiyonudur" dedi.Sergilenen eserler arasında çok özel nadide
- "Osmanlı dönemine ait nakış ve
örtüler de sergileniyor"
Müzeyi Gaziantep turizmine katkı
amacıyla açtığın dile getiren Atalar,
özellikle bakırcılık konusunda gizli
kalmış bilinmeyen ustaların eserlerini
sergileyerek, tarihsel bilgiler verdiklerini ifade etti.Ziyaretçilerin hem
tarihi Osmanlı evini
gördüklerini, hem de
binlerce bakır eseri
yakından inceleme
fırsatı bulduklarına
işaret eden Atalar,
şunları
kaydetti:"Bakır eserlerin yanı sıra
müzeye yeni bir
bölüm ekledik. Osmanlı dönemine ait
nakış ve örtüler de
sergileniyor. Bunların içerisinde
gümüş tel, altın tel, sırma, Antep işi,
iğne işi, delik işi gibi birçok örtü bulunuyor. Bunların çoğunluğu Osmanlı
döneminden kalma el işi eserlerdir. Tarihe ve kültüre ilgisi olan herkesi
müzemize bekliyoruz." (AA)
Öşvank Kilisesi artık
tarihe karışmayacak
Gürcü Kralı Kuropalat Adernese'nin
oğulları tarafından 963-973 yılları
arasında yaptırılan Erzurum'un Uzundere ilçesindeki Öşvank Kilisesi'nin
onarımı, tarihi taş ocağından getirilecek
taşlarla yapılacak. Bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutan ve define avcıları
tarafından tahrip edilen kilise, restore edildikten sonra eski haline dönüştürülecek
Gürcü Kralı Kuropalat
Adernese'nin oğulları
tarafından 963-973 yılları
arasında yaptırılan Uzundere ilçesindeki Öşvank Kilisesi'nin onarımı, tarihi taş
ocağından getirilecek
taşlarla yapılacak. Ocak
ayında Türkiye'ye gelen
Gürcistan Cumhurbaşkanı
Giorgi Margvelashvili'nin ziyaret ettiği kilise, asırlar
önce yapımında kullanılan
taşların taş ocağından
çıkartılarak restore edilmesiyle turizme kazandırılacak. Bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutan ve define
avcıları tarafından tahrip
edilen kilisenin, restore
edildikten sonra eski haline
dönüştürülmesi planlanıyor. Uzundere Belediye
Başkanı Halis Özsoy, AA
muhabirine yaptığı açıkla-
mada, kilisenin aslına uygun onarımı için
yapılan araştırmalar sonucunda inşasında kullanılan eski taş ocaklarının bulunduğunu söyledi.
Taş ocaklarının kiliseye çok yakın
olduğunu belirten Özsoy, "Taş ocaklarında yaptığımız incelemelerde bazı taşların
üzerinde o döneme ait murç izlerinin
halen durduğunu tespit ettik. Bu taş ocaklarından getirtilecek taşlarla kilise restore edilerek, tarihi eser yeniden o eski
ihtişamlı görüntüsüne kavuşacak. Taş ocaklarının bulunmasında yöre halkının
büyük katkısı oldu. Burada taş ocağı
olduğunu nesilden nesile aktararak
günümüze taşıdılar. Zaman zaman yöre
halkı da bu taş ocaklarından getirdikleri
taşlarla kendi evlerini onarmışlar" dedi.
Özsoy, Öşvank Kilisesi'nin onarımında ocaklardaki taşların kullanılmasının eserin gelecek nesillere aktarılmasında
büyük önem taşıyacağını bildirerek,
bölgedeki 3 ayrı ocaktan getirtilecek
taşlarla restore edilecek kilisenin sağlıklı
ve otantik olacağına inandıklarını ifade
ett. Kilisede kullanılan her taşın ayrı bir
önemi olduğuna değinen Özsoy,
"Taşların üzerindeki murç ve balyoz izlerinin durduğu taşlarla onarılacak kilise
hem sağlıklı hem de otantik halini
yeniden alacak" diye konuştu.
Özsoy, bölge halkının kiliseye sahip
çıkması nedeniyle eserin günümüze
kadar ayakta kaldığına dikkati çekerek,
şunları kaydetti: "Çeşitli çevresel etkenler nedeniyle yıkılma riski taşıyan, hırsızlar tarafından çeşitli yerleri sökülen eser son görünümüyle harabeyi andırıyor.
Hırsızlar son olarak 4 yıl önce kilisenin
girişindeki işlemeli sütunlardan birini
çalmış ve tavan kısmı çökmesin diye yerine kütük koymuştu. Yöre halkı ise
çürüyen kütüğün dayanıksız olması nedeniyle burayı krikoyla güçlendirerek
yıkılmasını önledi."(AA)
Şairimiz
şiirimiz
Sabit İnce
RASİM
KÖROĞLU
Emekli öğretmen Rasim Köroğlu, şiir yazmaya öğretmen okulu yıllarında başladı. Şiirleri, yurt içinde ve
yurt dışında yayınlanan çeşitli edebiyat dergilerinde,
gazetelerde, antolojilerde yer aldı; çeşitli araştırma ve
inceleme kitaplarında hiciv, yergi ve toplumsal taşlamaya örnek olarak verildi. Şair Rasim Köroğlu’nun
“Atatürk” şiiri Milli Eğitim Bakanlığı Türkçe Ders Kitapları'na girdi. Cumhuriyetin 80. yılı kutlamaları
çerçevesinde Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlık
Makamının 30.09.2003 tarih ve 1872 sayılı (2003/83)
genelgeleri uyarınca Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kurduğu komisyon tarafından
“Cumhuriyetin Kuruluşundan Günümüze İz Bırakan
yedi öğretmen”den birisi olarak seçildi.
Âşık edebiyatı ve âşıklık geleneği üzerine araştırma
ve incelemelerde bulundu. Yurt genelinde yapılan ulusal ve uluslar arası birçok âşıklar programlarına
katıldı, bir kısmını yönetti. Yurt içinde ve yurt dışındaki bazı üniversitelerimizde âşıklık geleneğini anlatan
programlar yaptı. TRT başta olmak üzere ulusal televizyon kanallarındaki çeşitli programlarda yer aldı.
“Âşıklar Sohbeti” adı altında televizyon programları
yaptı. AŞÇI Neler neler geçti bu garip baştan, Dul
kalınca yüzüm gülmedi gitti, Kesildim ekmekten, kesildim aştan, Karnım tıka basa dolmadı gitti.
Kap kacak aradım durdum mutfakta, Menemen
pişirdim çinko tabakta, Yumurta yapıştı, biber ayakta,
Domates suyunu salmadı gitti.
Kompir aldım şöyle koca tas gibi, İnce ince kıydım
onu süs gibi, Patates yağının sanki küs gibi, İkisi yan
yana gelmedi gitti.
Vurunca tokmağı kırdım havanı, Fırladı sarımsak deldi tavanı, Cücüklettim iki çuval soğanı, Evde sebze
meyve kalmadı gitti.
Sever idim canlı balık işini, Tava elde bekler iken leşini, Oynattı kuyruğu dikti başını, İnat etti hınzır ölmedi
gitti. Aşure pişirmek aklıma esti, İki kaşık yiyen bir
hafta kustu, Verdiğim komşular selamı kesti, Kimseler kapımı çalmadı gitti.
Yiyince hormonu değişti huyu, Bir çilek doyurdu
koskoca köyü, Dolapta uzadı hıyarın boyu, Bu işleri
aklım almadı gitti. Ateşte durdukça imambayıldı,
Patlıcan toplandı kıyma yayıldı, Rasimim dünyada
namım duyuldu, Üzerime aşçı gelmedi gitti.
Hala tahta kaşık üretiyor
Manisa'da yaşayan 86 yaşındaki Şerif
Sevgi, yarım asırdan fazla süredir geçimini oyma tahta kaşık yaparak sağlıyor.
Demirci İlçesine bağlı Hoşçalar mahallesinde oturan 86 yaşındaki Şerif Sevgi, yarım asırdan fazla süredir geçimini
oyma tahta kaşık yaparak sağlıyor. Sevgi,
AA muhabirine yaptığı açıklamada, gençlik yıllarında çobanlık yaparken kendini
meşgul etmek için bıçağı ile oyma işleri
yaptığını, bunun zamanla geliştiğini ifade
etti. İlk olarak evinde oluşturduğu küçük
bir atölyede bu işle uğraştığını kaydeden
Sevgi, şöyle konuştu: "Gençlik yıllarımda
oyma kaşıklar yaparken, daha sonraları
hamur oklavası, baston, oyma çeyiz
sandıkları yapmaya başladım. O dönemlerde bu yaptığımız bu tür malzemeleri
evlenecek kızlar çeyizleri için satın alıyordu. Fakat şimdilerde alan yok. Ben de
civar köy ve ilçelere oyun kaşıkları yapmaya başladım. Toplu verilen yemeklerde
kazanlarda kullanılan kepçeler ve çevirgeçler yapıyorum. Yaşım çok ilerlediği
için gençlik yıllarımdaki gibi hızlı
çalışamıyorum. Günde bir veya iki kaşık
anca yapabiliyorum."
- Yaşlılık maaşı almıyor
Eşini yıllar önce kaybettiğini ve uzun
süre yalnız yaşadıktan sonra oğluyla
kalmaya başladığını kaydeden Şerif Sevgi, tek geçim kaynağının oyarak yaptığı
tahta kaşıklar olduğunu ifade etti. Devletten yaşlılık aylığı almadığını vurgulayan
Sevgi, "Tek geçim kaynağım, el emeğiyle
ürettiğim kaşıklardan elde ettiğim gelirdir.
Ömrüm yettikçe kaşık yaparak hem
geçimimi hem de bu mesleği sürdüreceğim" diye konuştu. Sevgi, yaptığım
kaşıkların tanesini 5, baston ve
oklavaların tanesini ise 10 liradan pazarda
sattığını dile getirdi. (AA)
Yıl: 3
. Sayı: 902 . 30 Nisan 2014 Çarşamba
Sahibi
Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına
Eflatun SAYGILI
Yazı İşleri MüdürüYayın Sahibi Temsilcisi
Azime MOLLA
Haber Müdürü
Gülseren KUMRU
Sayfa Editörü
Nur Gülmez BEL
Salih ASLAN
Denizli Temsilcisi
Sedat KAYA
05326601776
[email protected]
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Fikret DAĞTEKİN
İdari Merkez
Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat
İş Merkezi 45/803
Gümrük - Konak / İZMİR
Tel: 0232 425 26 10 (Pbx)
0232 425 26 10
Mail:
[email protected]
Dağıtım: Hakkı SARIÖZ
Yayın türü:
Yerel
Basıldığı Yer
Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı
Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR
Tel: 0232 251 76 32
SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir
$
Nisan 2013
2014 Perşembe
Çarşamba
30
7 Şubat
"""'! !!'! $#'&#'& ##'"$#'&#%&'
'%"'&!
İzmir’in Buca ilçesinde, 3 Ekim 2013 tarihinde işe alkollü işe
gitmesi sebebiyle kendisini kovan market sahibi Ali Kahveci’yi
öldüren Abdurrahman Dişçi, 26 yıl 3 ay hapse mahkum oldu
@N@NDHO?JNMOOAN=HMGNEKO.N;6L2K3O*$O(?ENE)0
FNEKOK=ALIKMLODHEODHEONJE?JJ>O:LJBLDKODL@L@KAJLOCANIGH9HOENDN8OILA?MC
4NJH=NMHO*OAN=HMGNEKO+K=4K/AKOK=FLMO4HENIGH<O GGKNANO:5ILO?JNAO:>M>
AKMLONJE?JJ>O:KGLMO+K=4K3O8NFI?MCAJNOFNIFH=BNANO@N=JNGH<ONIFH=BN
DHINDHMGNO>7LIKMGLO@CJCMNMOFN@NM2NAHO4HENINMO+K=4K3O.N;6L2K/AKOFLE
LJONFL=OLGK8O:59D>MGLMOANINJNGH<O,CODHINGNOK=ALIKMGLO@CJCMNMOL=K
%>DMKALO.N;6L2K3O+K=4K/MKMONFL=OLFBLDKMKOLM:LJJLBLALO4NJH=FHONM2NE
@N=NIHJHO?JNBNGH<O19HIOANINJNMNMO.N;6L2K3O1FNF>IEO#9KFKBO6L
1IN=FHIBNO%NDFNMLDK)MGLO;NANFHMHOENA@LFFK<O
&JNA3OBNIELFKMO:>6LMJKEOENBLINJNIHOFNIN!HMGNMO:5I>MF>JLMGK<
-57NJFHMNONJHMNINEOFCFCEJNMNMO1@GCIIN;BNMO+K=4KO;NEEHMGNOKGGK0
NMNBLO;N7HIJNMNINE3OENDFLMO5JG>IBLO6LOIC;@NFDH7ODKJN;OFN=HBN
DC4JNIHMGNM3OB>L@@LFO6LO*OAHJO;N8KDO2L7NJNIHOFNJL@KAJLO 7BKIO<O19HI
L7NON;ELBLDK/MGLOGN6NON4HJGH<
+N6NMHMOENINIOGCIC=BNDHMGN3OFCFCEJCODNMHEO1@GCIIN;BNMO+K=4K
6LOFNIN!JNIHMON6CENFJNIHO;N7HIO@CJCMGC<O(?MODN6CMBNDHMHOAN8NMODNMHE
+K=4K3ONBN2HMHMO5JG>IBLEOGL9KJOE?IECFBNEO?JGC9CMCO6LO8K=BNM
?JGC9CMCO@LJKIFFK<OLIKJLMONINMHMONIGHMGNMOENINIHON4HEJNANMON;ELBL
,N=ENMHO.LBNJO-5ELI3O+K=4K/AKONGNBO5JG>IBLODC4CMGNMO5M2LOB>L@0
@LFO;N8DLOBN;ECBOLFFK<OK=BNMO?JBNDHO6LOGCIC=BNJNIGNEKOKAKO;NJKMK
:575M>MLONJNINE3O2L7NAHO*$OAHJO;N8DLOKMGKIGK<O(NMHEO+K=4K3OIC;DNFDH7
DKJN;O@CJCMGCIBNEFNMOGNO"OAHJOONAO;N8KDO?JBNEO>7LILOF?8JNBO*OAHJ
ONAO;N8KDO2L7NDHMNOBN;ECBO?JGC<O
"!"#""!#"##!#! #!
0323034#11243 3*4#$2$4,3&)-32
/ 14,012/ /24
4!1+10/4/,/4#$2
+2*340323034,120/+/20124
#$20$*43)1*43-.233&324/ 1/2
!1+10/4#1!14+33%-1*/20143)3+3,3$ #3*-.41141,//2014)(-(20(
:>4JLIKMKMOA?9CMO4NJH=BNJNIH
D?MC2CO@CJCMNMO-K7LB/KMO2LDLGK3O?F?8DKOK4KM
1GNMNO1GJKOH8O.CICBC/MNO:LFKIKJGK<
-K7LB/KMOANEHMJNIHO:57AN=JNIHMNO@?9CJCIELM3
?JNAJNOKJ:KJKO?JNINEONEIN@NDHO(<1<MHM
:57NJFHMNONJHMGH9HO59ILMKJGK<O
-K7LB/KMO@H4NEJNMGH9HO6LOK=ELM2L
AN8HJNINEO5JG>I>JG>9>3OGN;NOD?MINO2LDLGKMKM
EHDBLMOANEHJGH9HOKJLIKOD>I>JG><O&JNAJNOKJ:KJK
:57NJFHMNONJHMNMO:LM2KM3O-K7LB/KMON@JNDHAJN
L6JLMBLDKMLOK7KMO6LIKJBLGK9KOK4KMO4?2C9C
EN4HIH8OKMFKENBONBN4JHO5JG>IG>9>O@LJKIFKJGK<
NMJHMHMOKDLO?JNDHO7NMJHJNIHMOD?I:CJNMBNDH
D?MC2COFLD8KFOLGKJGK9K3O?JNAOALIKOFLD8KFKMGLOKDL
2KMNALFOBN;NJJKMGLO?JNAJNOKJ:KJKO@KIO@CJ:CAN
INDFJNMBNGH9HO59ILMKJGK<O#EK8JLI3O-K7LB/KM
5JG>I>JG>EFLMOD?MINO>7:NIJHOL8LO2K6NIHMGN
@CJCMNMO6NGKALONFHJBH=O?JBNOK;FKBNJKMK
GL9LIJLMGKIKA?I<O
" $##
#$!$$#!
#"! $ "$##!#
İzmir’in Menderes İlçesinde, meydana gelen
trafik kazasında evli çiften 8 aylık hamile bayan
yaralandı eşi ise hayatını kaybetti. Kaza, dün akşam
saatlerinde, Özdere Semti Cumhuriyet Mahallesi
mevkiinde meydana geldi. İzmir'den Menderes
yönüne giden Barbaros Erk (20) yönetimindeki 20
APC 61 plakalı otomobil, Alman uyruklu Yvonne
Pietz yönetimindeki 35 GB 6028 plakalı otomobiliyle oteline dönmek istediği sırada çarpıştı.
Çarpmanın etkisiyle Barbaros Erk, yönetimindeki
otomobil savrularak yol kenarındaki bariyerlere
çarparak durabildi. İhbar üzerine gelen sağlık ekipleri, yaptığı incelemede Barbaros Erk'in hayatını
kaybettiğini belirledi. Kazada yaralanan Erk'in 8
aylık hamile eşi Gamze Erk, acil yardım ekiplerinin
yaptığı müdahalenin ardından ambulansla Atatürk
Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Hastanede tedavi altına alınan Gamze Erk'in ve
karnındaki bebeğinin sağlık durumlarını iyi olduğu
öğrenildi. Alman uyruklu Yvonne Pietz kazadan
yara almadan kurtuldu. Kazayla ilgili soruşturma
sürüyor. (CİHAN)
,CONINGNO2LDLGKMO?F?8DKALO:LFKIKJBLDKMKM
NIGHMGNMOBKMKEO-K7LB/KMOANEHMJNIHO1GJK
H8/HMO5M>MGLOF?8JNMGH<O'NEHMJNIHO@CINGN
:57AN=JNIHMNO@?9CJCIELM3OBKMKEO-K7LB/KM
2LDLGKO?F?8DKMKMONIGHMGNMO(LA;NMO,LJLGKAL0
DK/MLONKFO2LMN7LONIN2HOKJLONJHMNINEOL6KML
:5F>I>JG><OFLOANMGNMO2LDLGKMO@CJCMGC9C
;N@LIKMKMO>7LIKMLO(LA;NMO,LJLGKALDK
FNIN!HMGNMOBKMKEO-K7LB/KMOL6KMKMO5M>MGL
FN7KALO4NGHIHOECIBNO4NJH=BNDHO@N=JNFHJGH<
#EK8JLIODNMGNJALJLIKO:LFKIKIELM3OANEHMJNIHO6L
E?B=CJNIHOGNOL6KMO5M>MGLOF?8JNMGH<O
#"!""$! " ! #
İzmir'in Çiğli ilçesinde öldürülen Harman-Koop
Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Yüksel’in katil
zanlısı olduğu iddiasıyla gözaltına alınan A.A.
tutuklandı. Zanlının, babasını kooperatiften attığı
için Yüksel’le tartıştığı ve bıçakladığı iddia edildi.
Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Yüksel’in, kendisini bıçaklayanı söyledikten sonra hayatını
kaybettiği belirtildi.Çiğli Belediyesi'nin eski hizmet
binası yakınlarında 24 Şubat 2014'te meydana gelen olayda, Harmanlı'nda oturan 59 yaşındaki
Mehmet Ali Yüksel'e, kimliği belirsiz kişi ya da
kişiler saldırdı. Arbede sırasında çeşitli yerlerinden
bıçaklanan Yüksel ağır yaralandı. Karşıyaka Devlet
Hastanesi'ne kaldırılan Yüksel, kendisine
saldıranların C.A. ve oğlu A.A. olduğunu söyledikten sonra hayatını kaybetti. Olay yeri ve çevredeki
güvenlik kameralarının kayıtlarını inceleyen polis,
yaklaşık iki aylık titiz çalışmanın ardından katil
zanlısı A.A.’yı Çiğli'de yakaladı. Yüksel’in
başkanlığını yaptığı kooperatife üyeliği bulunan
A.A.’nın babası C.A.’nın ödeme yapmadığı için
atıldığı, tartışmanın da bu yüzden çıktığı öğrenildi.
İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen zanlı
A.A., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. (CİHAN)
""!#!#"
# !# "#
,C2NOKJ4LDKMGL3O?F?B?@KJJLODLAKI
;NJKMGLAELMO5M>OELDKJLILEODKJN;JHODNJGHIHAN
C9INANMOB>FLN;;KFO EINBO1JFCMO;NANFHMH
ENA@LFFK<&JNA3OG>MODNNFO**<ODHIJNIHMGN3O1;0
BLFOKIK=FKMNONGGLDKOKJLO""O(?ENE
ELDK=KBKMGLOBLAGNMNO:LJGK<O$OAN=HMGNEKO1J0
FCM3O$O+,O$*O8JNENJHO?F?B?@KJKAJLODLAKI
;NJKMGLAELMO8JNENDHO@LJKIJLMLBLALMO@KIO?F?0
B?@KJOFNIN!HMGNMO5M>OELDKJGK<O&F?B?@KJGL
@CJCMNMOEKBJK9KO@LJKIDK7OEK=K3O1JFCM)CM
NIN@NDHMNONFL=ON4FH<
1JFCM3O?F?B?@KJKAJLO:LIKO:LIKO:KGLILEOA?J
ELMNIHMGNO@CJCMNMO7LAFKMO@N;4LDKMLO:KIGKE0
FLMOD?MINOGCIGC<OL6ILGLEKO6NFNMGN=JNI3OGC0
ICBCODN9JHEOLEK8JLIKMLO6LO8?JKDLO@KJGKIGK<
19HIOANINJNMNMO6LOKJEOB>GN;NJLMKMONIGHMGNM
57LJO@KIO;NDFNMLALOENJGHIHJNMO EINBO1JFCM3
B>GN;NJLJLILOIN9BLMOECIFNIHJNBNGH<O&JNAJN
KJ:KJKOD?IC=FCIBNO@N=JNFNMO8?JKDOLEK8JLIKMKM3
EN4NMODNJGHI:NMHOANENJNBNO4NJH=BNJNIHOGL0
6NBOLGKA?I<O
!$'!$#'&%'&##$'$'&&%#%'%&"&%
30.,&014+3)34+33%-1*/20143/-1
01'1%/4&3'320.43342!1
1'/20124)'320.".4"*12/-124)/*
,/'/4%3*%.'%.".43221414)3)3+.2.
).3,-30.43)3+.2.24,(-3".2.4,1
+1243221+/2/4014,-(2032
&3*3-3&324'3+.24(&('%(*(!(
,(--320.".4/00/3410/-0/
'NINJHONMMLO6LO@N@NO?JNAOALIKMLO:LJLM
NB@CJNMDJNO-57FL8LO#9KFKBO6LO1IN=FHIBN
%NDFNMLDK)MLOENJGHIHJGH<O&JNAODNNFO"<
DHINJNIHMGNO-57FL8LON;NJJLDK3O,KIKM2K
&IFNO(?ENE3O,N=NEO18NIFBNMH)MGNOBLA0
GNMNO:LJGK<O GGKNJNINO:5ILO@KIOD>ILO5M2L
L=KMGLMO@?=NMGH9HOK4KMO1MMLO-5M>JO$
6LO,N@NOL;BLFOCIKO*OKJLOENJNM
.NNMO'<3ODN@N;ODNNFJLIKMGLOCAC=FCIC2C
EIK7KMLO:KIGK<O.?MFI?J>M>[email protected]
'<3OBCF!NEFNMONJGH9HO@H4NEJNONMMLO6L
@N@NDHMNODNJGHIGH<O,N@NDHMHMOECJN9HMHOEL0
DLMO.NNMO'<3ONINANO:KILMONMMLDKMKOGLOE?J0
CMGNMOANINJNGH<O+NKILGLMO:LJLMO4H9JHEOD0
LDJLIKMKOGCANMO6NFNMGN=JNIOGCICBCO;LBLM
8?JKDOLEK8JLIKMLO@KJGKIGK<O.HDNOD>ILGLON0
8NIFBNMNO:LJLMOMJLAK2KO%K7BLFJLIOC@L
>G>IJ>9>)MLO@N9JHO8?JKDOLEK@KOANINJH
NMMLO6LO@N@NAHO:5I>M2LODN9JHEOLEK8JLIKML
;N@LIO6LIGK<O+N;NOD?MINO:LJLMO""*ON2KJ
B>GN;NJLOLEK8JLIKO@KMNANO:KILILE
ANINJHJNINOB>GN;NJLOLFFK<O
%LIOKEKOANINJHOGNOKJEOB>GN;NJLJLIKMKM
NIGHMGNMODLGALOKJLOBLIGK6LMJLIGLMOKM0
GKIKJLILEONB@CJNMDNOFN=HMGH<O-57FL8L
#9KFKBO6LO1IN=FHIBNO%NDFNMLDK)ML
ENJGHIHJNMOANINJHJNION2KJODLI6KDFLOFLGN6K
NJFHMNONJHMGH<O%NANFKOFL;JKELJLIKO@CJCM0
BNANMONMMLO6LO@N@NMHMO@KIOD>ILO;ND0
FNMLGLOENJN2N9HO59ILMKJGK<O?ENO:KIGK9K
59ILMKJLMO.NNMO'<OKDLO.NGHE5AO1DNAK=
,>I?O#EK8JLIKOFNIN!HMGNMO:57NJFHMNONJHMGH<
?JKDO?F?DCMNO:5F>I>J>IELMOA>I>BLEFL
:>4J>EO4LEFK9KO:5I>JLMO.NNMO'<)MKMO@KFEKM
;NJKOGKEENFO4LEFK<O
,CONINGNO?JNAHMOBLAGNMNO:LJGK9KO@KMN
DNEKMJLIK3O.NNMO'<)MKMOL=KMGLM
@?=NMGH9HMHO7NBNMO7NBNMOEIK7L
:KIGK9KMGLO=KGGLFLO@N=6CIGC9CMCOD5AJLGK<
&JNAJNOKJ:KJKO:LMK=O4N8JHOKM2LJLBL
@N=JNFHJGH<OO
$!'$'$&%"&'&" %'
%"%'& &"&'$!#$'&%
Türkiye'de kadına şiddet
olayları giderek artarken,
Zonguldak’ta 6 yıldır beyin
felcinden yatan Türkan
Yıldız’ın (43) başından
ayrılmayan eşi Ergün
Yıldız’ın vefası takdir
topluyor
Eşinin yanı sıra
çocuklarına hem anne hem
baba olan Yıldız, “1991
yılında kemik erimesinden 6
ay yatalak kaldım. O zaman
eşim istese beni terk edebilirdi. O bana nasıl baktıysa
ben de vefalı olacağım ve
ona bakacağım. Bana gülsün yeter. Ben kapıdan girerken gördüğü zaman
hemen canlanıyor. Birbirimize bu kadar bağlıyız. Bizi
ayakta tutan şey sevgimiz.”
dedi. Yıldız, "Kendi adıma ve
çocuklar adına bir şey istemiyoruz. Bize hiçbir şey
yapmasınlar. Eşim ayaklarını
ve kollarını kendisi
kımıldatabiliyor. İyileşme umudu var. Sadece hastaneye
gitmesi ve tedavisi için bize
yardımcı olsunlar." diye ifade
etti.
Türkan ve Ergün Yıldız çiftinin birbirine olan sevgisi ve
vefası örnek oluyor. 25 yıl
önce evlenen, 3 çocuk sahibi
Ergün Yıldız, kemik erimesi
hastası olduğu için düzenli
işte çalışamamış. Geçici ve
kolay işlerde çalıştığı için
evin giderlerini karşılamak
Türkan Yıldız’a düşmüş.
Uzun yıllar dershanelerde
çalışarak eşine bakan Yıldız,
6 yıl önce görev başında
beyin felci geçirmiş. Bülent
Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Tıp
Fakültesi Hastanesi'nde 3 ay
yoğun bakımda kalan Yıldız,
doktorların yaşamaz demesine rağmen hayata tutundu.
Ancak felç nedeniyle yatağa
mahkum kalan Yıldız'a bakmak, bu defa kemik erimesi
hastası Ergün Yıldız’a düştü.
Yıldız, hem çocuklarıyla ilgileniyor hem de eşine
bakıyor.
Kaçarak evlendikleri için
kendi ailesinin ve eşinin
ailesinin kendilerine
yardımcı olmadığını ifade eden Yıldız, “6 yıldır
bakıyorum. Bütün hayatımı
eşime adadım. Onu seviyorum. Gördüğünüz gibi
ayağını kımıldatabiliyor. Eğer
Ankara'da büyük bir hastanede ameliyat edilirse
yüzde 80 iyileşme ihtimali
var.” diye konuştu.
"GÖZ VE PARMAK
İŞARETİYLE ANLAŞIYORUZ"
Yıldız, ilk zamanlar zorlansa da eşinin bakımını
kolaylıkla yapabildiğini belirtiyor. Sabah 07.00’den gece
23.00’e kadar eşinin
bakımının sürdüğünü anlatan Yıldız, şunları ifade etti:
“Zor gelse de eşim sonuçta.
Biz böyle iyiyiz, mutluyuz.
Göz ve parmak işaretiyle
anlaşıyoruz. Eşimi kimselere
teslim etmem. Önce bezini
değiştiriyorum. Ondan sonra
kıyafetini, yönünü
değiştiriyorum. Peşinden
çarşafını değiştiriyorum.
Ağız bakımını yapıyorum.
Sırtı yara olmasın diye
günde üç kez kremini sürüyorum. Havalandırıyorum.
Sonra karnından şırıngayla
mamasını ve suyunu veriyorum. İlaçlarını toz haline getirip aynı şekilde belli periyotlarla veriyorum. Makineyle
boğazını temizliyorum. Bu
şekilde bakıldığı zaman o da
mutlu oluyor. Zaten böyle
hastalar sevgi ve ilgiyle iyi
oluyor.”
"DIŞARI ÇIKARKEN
DÖNMEYECEĞİM DİYE
AĞLIYOR"
Evliliğin ilk yılları, zor günler geçirmelerine rağmen vefa duygularının ağır geldiğini
dile getiren Ergün Yıldız, “Aç
da kaldık susuz da kaldık. O
beni bırakmadı. Ben kemik
erimesi hastasıyken 6 ay
yattım. Ailesi 'onu bırak, o
ölecek, kendini kurtar, ondan
hayır gelmez' diye sürekli
terk etmesini telkin ediyordu.
O beni hiçbir şekilde
bırakmadı. İstese
bırakabilirdi. Ne oldu şimdi?
Aynı şekilde o yatalak oldu
ben de bırakmadım. Söz
verdik birbirimize. Bazen
ihtiyaçları için dışarı çıkmam
gerekiyor. Dışarı çıkacağımı
anlıyor ve geri gelmeyecek
diye ağlıyor. Gelip ikna ediyorum, öyle gidiyorum.”
şeklinde konuştu.
"YETKİLİLER VE HAYIRSEVERLERDEN EŞİMİN TEDAVİSİ İÇİN YARDIM TALEP
EDİYORUM"
Yatalak eşinin ayağını ve
kollarını kımıldatması üzerine yeniden ümitlenen Yıldız,
şunları söyledi: “Ameliyatla
ayağa kalkarsa yüzde 80
iyileşebilir diyorlar. Daha fazla yazık olmadan üç tane
çocuğumla beraber eşimin
ayağa kalkmasını istiyoruz.
En azından yataktan kurtulursa boğazındaki ve
karnındaki delikler
kapatılıyor. Konuşması biraz
zor. Çünkü 3 ay yoğun
bakımda kalırken ses telleri
yanmış. Kendi adıma ve
çocuklar adına bir şey istemiyoruz. Bize hiçbir şey
yapmasınlar. Eşim ayaklarını
ve kollarını kendisi
kımıldatabiliyor. İyileşme umudu var. Sadece hastaneye
gitmesi ve tedavisi için bize
yardımcı olsunlar.”
Yıldız, sadece eşinden gelen 700 küsur lira aylık
aldıklarını; ancak 300 lira kira ve diğer bakım giderleri
nedeniyle eşini iyi bir hastanede tedavi ettiremediğini
sözlerine ekledi. (CİHAN)
SAYFA 4
SONDAKiKA GAZETESİ >>
4
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
KONOM
30 Nisan 2014 Çarşamba
1,5 dakikalık dolu, son 20 yılın en yüksek kiraz rekoltesi hayalini bitirdi
Umutlar 1.5 dakikada söndü
Bu sene son 20 yılın en yüksek kiraz rekoltesinin beklendiği Manisa’da dün yağan 1,5 dakikalık
dolu, üreticileri vurdu. Kirazın en çok yetiştiği merkeze bağlı Sancaklı İğdecik, Sancaklı Bozköy,
Kayadibi, Çeşmebaşı, Çobanisa ve Karaoğlanlı mahallelerinde büyük zarara sebep oldu
M
“Şu an orada kiraz hasat dönemi var. Kiraz
bizim çok önemli ürünümüz. Neredeyse
tamamı ihraç edilen ve getirisi yüksek bir
ürün. Buralarda bir hasar söz konusu. Bu
hasarların tespiti noktasında sabahın erken
saatleriyle beraber teknik bölümümüzdeki
arkadaşlarımız orada görev yapıyorlar.
Bunun alanı, zarar oranı, zarar oranındaki
çeşitler nelerdir, bu tip konuları tespit edip
bakanlığa bildiriyoruz. Gerekli yasal
mevzuat içerisindeki çalışmaları tamamlayacağız. Bundan dolayı oradaki vatandaşlarımıza şu anda gereken destek ne ise
vereceğiz.” dedi. Zarar tespit çalışmalarının devem edeceğini belirten İl
Müdürü Çebi, “Dolu olduğunda yapraklar
ve ürünler bir tepkimeye maruz kalıyor ve
zarara uğruyor. Oradaki çiftçilerimize
geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. İl
Müdürlüğü olarak tarım sigortalarını yaptıran çiftçilerimize, karar tespitleriyle beraber ödeneklerini vereceğiz. Şu anda
tespit edilen, yani zarara uğrayanlar arasında özellikle kiraz bulunmakta. Diğer ürünlerin de tespit çalışmaları yapılmaktadır.”
anisa Kiraz Üreticileri Birliği
Başkanı Mustafa Kabasakal, dün
yağmurla birlikte yağan 1,5
dakikalık dolunun, son 20 yılın en yüksek
rekoltesi beklentisini bitirdiğini söyledi.
Dolunun bahçelerde yüzde 60 ile 70 zarara
yol açtığını, zarar tespit çalışmalarının
başladığını ifade etti. Manisa Gıda Tarım
ve Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi de,
diye konuştu.
Kemalpaşa'da dolu
meyve ağaçlarına zarar verdi
İzmir'in Kemalpaşa ilçesinde yağan
dolu, kiraz ve diğer meyve bahçelerine
zarar verdi. Aralıklarla altı defa yağan dolu
kiraz, şeftali ve eriklerde, yüzde 70 ile 100
arasında hasara sebep oldu. Kemalpaşa Ziraat Odası Başkanı Bülent Oray, yaptığı
açıklamada 15 gün önce dağ bölgelerindeki köylerde yağan doluda yüzde 30 zarar
oluştuğunu belirterek, "Kemalpaşa kiraz
üretimi, ortalama 60 bin ton. Bu yıl 80 bin
ton rekolte bekliyorduk. Bu dolu hasarından sonra 30 bin ton düşüş bekliyoruz. İki
gün içinde kesin hasar tespit edilecek." dedi. Oray, çiftçilerin mayıs ve haziranda kredi ödemeleri olduğunu, bunların ertelenmesini istediklerini, önümüzdeki yıl üretim
için düşük kredi talepleri olacağını söyledi.
Ören beldesindeki kiraz üreticilerinden
Mustafa Sargın da 30 dönüm kiraz ağacı
olduğunu, dolunun yüzde 80 kadar hasar
verdiğini söyledi. (CİHAN)
EGELİ HAZIRGİYİM İHRACATÇILARININ 2023 YILI HEDEFİ
5 MİLYAR DOLAR
MODEF 2014'e 17 bin ziyaretçi
İ
negöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 178
firmanın katılımıyla düzenlenen İnegöl
Mobilya ve Dekorasyon Fuarı'nı (MODEF
2014) 17 bin 742 kişinin ziyaret ettiğini bildirdi. Mobilya Dekorasyon Fuarcılık Ticaret
Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı da
olan Aktaş, MODEF Fuar alanında düzenlenen basın toplantısında, İnegöl fuarının ciddi
bir güce ulaştığını söyledi. MODEF fuarının
göz bebekleri olduğunu ifade eden Aktaş,
şöyle konuştu: "Mobilyacımızın her şeyi,
birçok firmanın büyümesine vesile olan bu
fuarı çok daha iyi noktalara istişare ederek getireceğiz. Fuara sahip çıkmamız gerekiyor. 178
firmanın katılımıyla düzenlenen fuar 6 gün
süresince ziyaretçilere açık kaldı ve rekor
düzeyde yerli ziyaretçinin akınına uğradı.
MODEF fuarları, İnegöl mobilyasının
vazgeçilmez bir parçası olduğunu bu fuarla beraber bir kez daha kanıtlamıştır. MODEF fuarcılık üstlendiği önemli misyonun verdiği sorumluluk bilinci ile önemli çalışmalara imza
atmaya devam edecektir." Aktaş, MODEF
2014'ü 42 farklı ülkeden 362 yabancı misafir,
ülke çapında ise 77 ilden 10 bin 171'i profesyonel, 5 bin 61'i biletli, 2 bin 148 davetiyeli olmak üzere 17 bin 742 kişinin ziyaret ettiğini
açıklayarak, "Katılımcı memnuniyetini artıran
önemli faktörlerden biri olan yerli ziyaretçi
sayısı, MODEF tarafından yürütülen özenli
çalışmanın bir sonucudur. Bundan sonraki
fuarlarımızda da bu titiz çalışma devam edecek, dünyanın ve Türkiye'nin dört bir yanından
yerli ve yabancı alıcılar fuarlarımıza gelmeyi
sürdürecek" diye konuştu. MODEF nisan
fuarının iç piyasaya yönelik olduğunu hatırlatan Aktaş, buna rağmen yurt dışından sipariş
alan ve görüşmeler yapan firmaların olduğu
sözlerine ekledi. (AA)
E
ge Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu
Başkanlığı’na Emre Kızılgüneşler tekrar
seçildi. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon
İhracatçıları Birliği’nin seçimli olağan
genel kurul toplantısı, Ege İhracatçı Birlikleri’nde yapıldı. EHKİB Başkanı Emre Kızılgüneşler tek aday olarak girdiği
seçimde güven tazelerken, yönetim kurulu listesinde 2 değişikliğe gitti. Genel
kurul toplantısında konuşan Ege
Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları
Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Emre
Kızılgüneşler, 2023 yılında 5 milyar
dolar ihracat hedeflediklerini, bu hedefe
ulaşmak için önümüzdeki 4 yıl 3 konuya
yoğunlaşacaklarını kaydetti.
2023 hedeflerine ulaşmak için
tasarım odaklı çalışma yapılması gerektiğine işaret eden Kızılgüneşler, “Bizlerin artık neyi verirlerse üretirimden,
neyi üretirsek satarız konumuna
gelmemiz gerekiyor. Tasarımcı istihdam
etmemiz gerekiyor, üniversitelerimizde
tasarımcılar yetişiyor, elimizi taşın altına
koymamız gerekiyor. Tasarım odaklı
çalışma sonrasında ihracatını 3-4 kat arttıran firmalarımız var. Bu konuya yoğunlaşmalıyız” diye konuştu. Niş sektör haline gelen gelinlik, damatlık ve
abiye sektörünün Ege Bölgesi ihracatına
çok daha fazla katma değer sağlayacağı
çalışmalar yapmak üzere önümüzdeki 4
yıl yoğun bir çalışma yürüteceklerinin
altını çizen Kızılgüneşler, şöyle devam
etti: “Bu sektörün ihracat dünyasına
kazandırabileceği çok potansiyel var. Bu
konuda biz Ege Giyim Sanayicileri
Derneği, Mimar Kemalettin Moda
Derneği, kardeş oda ve derneklerle çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Bu
sektörlerin yoğun olduğu Mimar Kemalettin ve Çankaya bölgesinde eğitim
çalışmalarını sürdüreceğiz. Teknik
altyapının gelişmesi, pazarlamanın
gelişimi ile ilgili ne gerekiyorsa yapacağız.”
Teknik tekstil konusuna büyük önem
verdiklerini, Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği ve İzmir
Kalkınma Ajansı’nın hayata geçirmeye
hazırlandığı Teknik Tekstil Ar-Ge
Merkezi’nin önemli bir ortağı olduklarını ifade eden Kızılgüneşler, 24 ay
sonra merkezin açılışını yapacaklarını
söyledi. Kızılgüneşler, “Teknik ürünler
konusunda bölgemizden yeni oyuncular
çıkmasını arzu ediyorum. Nasıl ev tekstilinde Bursa bir marka haline geldiyse,
nasıl havlu ve bornozda Denizli marka
haline geldiyse bölgemizin de bazı hedefler belirlemesinde fayda var. Ege Bölgesi’nin 5 milyar dolar ihracat hedefine
katma değeri yüksek ürünlerle ulaşabiliriz” diyerek sözlerine son verdi.
(HABER MERKEZİ)
Yusuf Boydak: Kablo sektörü her yıl hızla büyüyor
HES Kablo Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf
Boydak, Türkiye ekonomisi büyümeye devam ederken inşaat sektörünün de bu
büyümeye orantılı olarak büyüdüğünü belirtti. Boydak, kablo sektörünün 2,5 milyar
dolarlık ihracat ile büyüdüğünü ve
benzer büyümenin hızla devam ettiğini söyledi.
Türkiye’nin
en
büyük kablo üreticisi olan HES Kablo’nun
geleneksel hale gelen yıllık değerlendirme
ve istişare toplantısı bu yıl Saraybosna’da
gerçekleştirildi. 3 gün süren bayi toplantısında HES Kablo’nun sektördeki durumu ve
geleceği masaya
yatırılırken katılımcılar Saraybosna’nın güzelliklerini de
yakından görme şansı buldu. Türkiye’nin her
ilinden yaklaşık 50 bayinin katılımıyla
gerçekleştirilen yıllık değerlendirme ve istişare toplantısına HES Kablo Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Boydak, HES Kablo
Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak, HES
Kablo Genel Müdürü Bekir Irak’ın yanı sıra
üst düzey yöneticiler ve müşteri temsilcileri
de katıldı.
MUSTAFA BOYDAK: AMACIMIZ HES
KABLO AİLEMİZİ BİRLİKTE BÜYÜTMEK
Türkiye’nin en büyük kablo üreticisi olarak hammadde alımlarındaki avantajlarıyla
müşterilerine standartlara uygun ve kaliteli
ürünleri en uygun şekilde sunduklarını belirten HES Kablo Yönetim Kurulu Başkanı
Mustafa Boydak, “Geçmiş yıllara göre sermayemiz ve karlılığımız artıyor. Bayilerimizin talepleri yerine getiriliyor ve yeni yatırımlarımızla birlikte de bayilik teşkilatımızın daha rahat bir zeminde iş ya-
pacağını düşünüyorum. Hedefimiz üretimde
kaliteden taviz vermeden, müşteri memnuniyetini ön planda tutarak ve tüm taleplerin en kısa sürede karşılayarak, HES Kablo
ailemizi hep beraber büyütmek” diye konuştu. Mustafa Boydak ayrıca, paylaşımlara
vesile olmasını nedeniyle organizasyona
katılan bayilere teşekkür ederek, geçmiş
yılın değerlendirilmesi, beklenti ve taleplerin
karşılıklı iletilmesi adına bu tür etkinliklerin
çok faydalı olduğunu belirtti.
YUSUF BOYDAK: KABLO
SEKTÖRÜ HER YIL BÜYÜYOR
Türkiye ekonomisi büyümeye devam
ederken inşaat sektörünün de bu büyümeye
orantılı olarak büyüdüğünü belirten HES Kablo Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak,
“Türk inşaat sektörü bugün 33 milyar dolarlık ihracatı ile büyük bir sektör. Kablo sektörü ise 2,5 milyar dolarlık ihracatı ile
büyümeye devam ediyor. Sektör büyürken
kaliteli ve güvenli kablonun kullanımı enerji
kayıplarını engelleyeceği gibi yangın
riskinin azalmasında da önemli rol oynuyor.
Değerli metal işleyen, alan, satan firmalar olarak ciroların yüksek olmasının yanı sıra
risklerin de yüksek olduğunu görüyoruz. Bu
risklerden korunmak için profesyonel
ekiplerle ve gerekirse danışmanlar ile çalışmanın önemli olduğunu görüyoruz” diye
konuştu.
BEKİR IRAK: YENİ YATIRIMLARIMIZA
DEVAM EDİYORUZ
HES Kablo olarak geçen yıl yatırımlarına ara vermeden devam ettiklerini ve bu yıl
bu yatırımların meyvesini almaya başladıklarını belirten Genel Müdür Bekir Irak,
“2014 yılında AR-GE ve ÜR-GE’ye daha
fazla yatırım yapmak için çalışacağız. Özellikle yalın üretim, 5S, Kaizen çalışmalarımıza ağırlık verdik. hatça ulaşmayı
planlıyoruz.” diye konuştu. (CİHAN)
SAYFA 5
SONDAKiKA GAZETESİ >>
5 EKONOMİ
30
17 Nisan
Şubat2014
2013Çarşamba
Perşembe
Bakan Zeybekci'den
"ÜRDÜN" çıkartması
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye ile Ürdün arasında 850
milyon dolarlık ticaret hacminin artırılabileceğini belirterek, "Bunu
2015 sonu itibariyle 1,5 hatta 2 milyar dolara çıkarabiliriz ama asıl
yapılması gereken Ürdün'de ve Türkiye'de yatırım yapmak" dedi
Z
eybekci, Kibar Holding'in Ürdün'de
faaliyete geçirdiği "Assan Panel" fabrikasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, Kibar Holding'in ülkeye yaptığı yatırımdan
dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Zeybekci, "Şu an da Türkiye ile Ürdün arasında 850
milyon dolarlık ticaret hacmini artırabiliriz. Bunu
2015 sonu itibariyle 1,5 hatta 2 milyar dolara
çıkarabiliriz ama asıl yapılması gereken Ürdün'de
ve Türkiye'de yatırım yapmak. Asıl yapmamız
gereken Türkiye'de olup da Ürdün'de olmayanları,
Ürdün'de olup da Türkiye'de olmayanları bir
araya getirip birlikte Türkiye ile Ürdün'ün ortasında yeni bir ülke yaratmak, yeni bir dünya yaratmak ve bu yeni dünyayla dünyanın üçüncü
ülkelerine birlikte iş yapmak" değerlendirmesinde
bulundu. Bu kapsamda Kibar Holding'in kurduğu
panel fabrikasının yeni yatırımlar için başlangıç olacağını dile getiren Zeybekci, Kibar Holding
Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar'a başarılar
diledi. İki ülke arasında somut adımlar atılması
gerektiğine vurgu yapan Zeybekci, şunları kaydetti: "Yaklaşık olarak 2 hafta içinde Eximbank burada Ürdün Haşimi Krallığı Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Hatem Halawani'ye gelip 'beraber
ne yapılabileceği' konusunda, 'bu ziyaretin ortaya
çıkan sonuçları ne olabilir' diye görüşecekler.
Arkasından Sayın Bakan 1 ay içinde Türkiye'ye
gelecek, benim misafirim olacak, şu fosfat meselesini kökünden çözeceğiz. Türkiye olarak da bu
alanda yeni yatırımlar yapacağız. Hayalimizde
başka bir proje var, onu da inşallah beraber başlatacağız." Açılış konuşmalarının ardından, Ali Kibar Zeybekci ve Halawani'ye hediye takdim etti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı
Mehmet Büyükekşi, Türkiye ve Ürdün arasındaki
ticaret hacmine ilişkin, "Aramızdaki Serbest
Ticaret Anlaşması (STA) ve vize olmaması bizi
birbirimize yakınlaştırıyor ama yaklaşık 800 milyon dolar bir dış ticaret hacmi bizi ve Ürdün'ü mutlu etmiyor" dedi. TİM Başkanı Mehmet
Büyükekşi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
(TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Burkay,
Türkiye-Ürdün İş Konseyi Eş Başkanı Şerif Egeli
ve Türk iş adamları, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'yle Amman'da gerçekleştirilen TürkiyeÜrdün İş Forumu'na katıldı. TİM Başkanı
Büyükekşi, forumda yaptığı konuşmada, Ortadoğu'da istikrar ve barış için Ürdün'ün kilit ülke
olduğuna değinerek şunları kaydetti: "Aramızdaki
STA ve vize olmaması bizi birbirimize yakınlaştırıyor ama ekonominin sonucu istediğimiz gibi
değil. Yaklaşık 800 milyon dolar bir dış ticaret
hacmi bizi ve Ürdün'ü mutlu etmiyor. Ürdün'ün
büyüme potansiyeline inanıyoruz. Türkiye'den
ağırlıklı olarak 8 sektör Ürdün'e ihracat yapıyor ve
bunun sayısının artmasını bekliyoruz. Özellikle
lojistik sorunlarının çözülmesi gerek. Diğer yandan ihracattaki bazı bürokratik sorunların daha kolay çözümlenmesi gerektiğini düşünüyoruz."
Büyükekşi, Ürdün'ün coğrafyası açısından önemli
bir konumu olan, ülkenin denize açılan kapısı ve
limanı Akabe kentinin son derece stratejik bir
öneme sahip olduğuna değinerek, THY'nin Amman'a sefer sayısının günde 3'e çıkartılması gerektiği çağrısında bulundu. TOBB Yönetim Kurulu
Üyesi İbrahim Burkay da Türkiye ve Ürdün'ün
geçmişten gelen bağları olan, ortak din kültür ve
gelenekleri bulunan iki ülke olduğuna işaret ederek, "Türkiye ve Ürdün arasındaki ilişkilerin
güçlendirilmesine yönelik her iki ülkedeki güçlü
irade de iş dünyasına şevk veriyor. Bu güçlü iradenin iş dünyası için ayrıcalıkları var. Daha çok
proje üretmeyi hedefliyoruz" dedi. Burkay,
Ürdün'ün Ortadoğu’nun kalbinde, bölgedeki
siyasi ve ekonomik gelişmelerde öncü ve belirleyici bir ülke olduğunu dile, özel sektör temsilcileri olarak, ekonomik ve ticari ilişkileri çok boyutlu bir ortaklığın temel taşı olarak gördüklerini ve
ilişkilerin derinleştirilmesine ilişkin yatırımların
artırılması gerektiğini düşündüklerini aktardı.
Ürdün Kralı Abdullah'ın Türkiye ziyareti kapsamında 6 Mayıs 2013'te bir iş birliği anlaşması
imzalandığını hatırlatan ve bu doğrultuda da TOBB olarak iş dünyası ile eğitimi harmanladıklarını
dile getiren Burkay, hem Türkiye'de hem
Ürdün'de birlikte güçlü girişimciler yetiştirdiklerini söyledi.
- "Ürdün'ün kalkınma
projelerini destekliyoruz"
Türkiye ve Ürdün arasındaki ticaretin son 10
yılda 5 kat artarak 161 milyon dolardan 815 milyon dolara ulaşmasının, 2009 yılında imzalanan ve
2011'de yürürlüğe giren STA kapsamında olduğuna işaret eden Burkay, "Alternatif ticaret yollarını
kullanmaya başladık, böylece ticaretin ivmesini
artırdık. Vizeleri karşılıklı kaldırmak da bu ticareti
destekledi. Bizler ticaretimizi kısa vadede 2 milyar dolara ulaştırmayı hedefliyoruz. Ürdün'deki
Türk yatırımları 514 milyon dolarları aşmış bulunuyor. Türk müteahhitlik firmalarının 2013 sonu
itibariyle Ürdün'de geliştirdiği projelerinin değeri
2,5 milyar dolar civarında. Ürdün'ün kalkınma
projelerini Türk iş dünyası olarak destekliyoruz"
diye konuştu. Burkay, bölgede yaşanan Suriye olayına rağmen ilişkilerin güzel yürütüldüğünü
fakat Ürdün'e daha fazla yatırım çekmek istediklerini belirterek, şöyle devam etti: "STA anlaşmamız olan diğer ülkeler sayesinde dünyada 1
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
milyar tüketiciye ulaşıyoruz. Sanayiciler ve özel
sektör bir araya gelmeli. Hammadde ihtiyacı
duyuyoruz. Ürdün'deki ürünlerin gelişimi için
Türkiye'ye ihtiyaç var ve Arap pazarına buradan
çıkabiliriz. Türkiye teknik alanda Ürdün sanayisine destek verebilir. Ar-Ge çalışmalarını birlikte
yapabiliriz. Özellikle KOBİ'de bize yardımcı olabilirsiniz. Eğitim ve insan kaynakları alanında da
desteğe ihtiyacımız var. Özel sektörün de bu anlaşmalarda aktif rol oynaması gerek. Bu buluşmanın stratejik ortaklığa gitmesini diliyorum."
- "Bu görüşmelerden somut
anlaşmalara varmalıyız"
Ürdün Sanayi ve Ticaret Bakanı Hatem Halavani ise gerçekleştirilen forumdan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Öyle bir zamanda buluşuyoruz ki hem bölgesel hem de siyasi gelişmeler açısından önemli bir dönem. Bu gelişmeleri
değerlendirip önümüzdeki fırsatlardan yararlanmalıyız. Bu görüşmelerden somut anlaşmalara
varmalıyız" dedi. İş birliği ve fırsatları özel sektörün değerlendirmesi gerektiğine işaret eden
Halavani, herkese büyük iş düştüğünü, kamuyla iş
birliğini desteklediklerini, gerçek ortaklıklar için
özel sektör kuruluşları arasında anlaşmalar yapılması gerektiğini anlattı. Halavani, 2009'da ticaret
alanı yaratmak için bir anlaşma yapıldığını ve bu
anlaşmadan yararlanılması gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı: "2013'te
Türkiye’ye 100 milyon dolar ihracat yaptık.
Türkiye'den de 760 milyon dolarlık ithalat yapıldı.
Ürdün, önemli açılımlar yaptı, Arap ülkeleriyle de
ilişkilerini geliştirdi. İş adamlarımızın önünde
büyük fırsatlar var. Bunları iyi etüt etmeliyiz. Enerji, turizm, ulaşım alanında ortaklıklar yapılmalı.
Bizim için önemli olan gerçek ortaklıklara ulaşmak. Etkinliğin zamanı da çok önemli, Kral Abdullah'ın geçen yılki Türkiye ziyaretinin ardından
çok önemli bir gelişme. Türkiye'nin Ürdün'e ihracatı 3 yılda çok arttı. Ürdün’ün de Türkiye’ye
ihracatının artışını bekliyoruz. Türk yatırımcılarının burada yatırım yapmasını istiyoruz. İkinci ülkeniz Ürdün." Forumun ardından Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekci ile Ürdün Başbakanı Abdullah en-Nusur basına kapalı bir görüşme
gerçekleştirdi. (AA)
Kazandı aday oldu
E
ge Tekstil ve Hammaddeleri
İhracatçıları Birliği Yönetim
Kurulu Başkanlığı’na Sabri Ünlütürk tekrar seçildi. Ege İhracatçı Birlikleri’nde yapılan
Genel Kurul Toplantısı’nda
seçime tek aday olarak giren Ünlütürk güven tazelerken, yönetim
kurulu listesinde 3 yeni isme yer
verdi. Ünlütürk, Ege İhracatçı
Birlikleri Koordinatör Başkanlığı’na da aday olduğunu açıkladı. Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği 2014
yılı tahmini gelir-gider bütçesi 1
milyon 260 bin TL olarak denk
bir bütçe olarak kabul gördü.
Ege Tekstil ve Hammaddeleri
İhracatçıları Birliği Genel Kurulu’nda konuşan Sabri Ünlütürk,
“Geçtiğimiz yıl hazır giyim ve
tekstil sektörlerimiz için iyi bir
yıl oldu. Türkiye’de son yıllarda
varlığı sorgulanır hale gelen, şuraya gitsin, buraya gitsin denilen
tekstil ve hazırgiyim sektörlerimiz hak ettiği itibarı geri aldı”
dedi. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanlığı’na adaylığını daha önce açıkladığını
ifade eden Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği
Yönetim Kurulu Başkanı Sabri
Ünlütürk, “Ege İhracatçı Birlikleri’nde genel kurullar Çarşamba
günü tamamlanıyor. Mayıs
ayının ikinci haftası Başkanlar
Kurulunun toplanmasını bekliyoruz. Seçimler sonucunda bazı
değişimler oldu, yeni birlik
başkanlarımız seçildi. Yeni
başkanlarımızda desteklerse Koordinatör Başkanlığı
üstleneceğim. Devam eden
başkanlarımızın sözlü görüşünü
almıştım. Şu anda Ege İhracatçı
Birlikleri Koordinatör Başkanlığı’na başka aday yok” dedi.
Ege Tekstil ve Hammaddeleri
İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Sabri Ünlütürk’ün temsilcisi olduğu
Ekoten Tekstil Sanayi ve Ticaret
A.Ş. firması seçilirken Yönetim
Kurulu; Pagmat Pamuk Tekstil
Gıda San. ve Tic. A.Ş., Pergamon Status Dış Tic. A.Ş., Uz Pamuk Tic. Ve Teks. San. A.Ş.,
Uçak Tekstil Turz. İth. İhr. Tic.
A.Ş., Mayteks Örme San. ve Tic.
A.Ş., Yeniçeri Tekstil San. ve
Tic. Ltd. Şti., Söktaş Tekstil San.
ve Tic. A.Ş., Pütaş Pamuk Ürün
Tic. Ve San. A.Ş., Menderes
Tekstil San. ve Tic. A.Ş., Fateks
Kumaş Tekstil ve Konf. San.
Tic. A.Ş.” firmalarından oluştu.
Denetim Kurulu’na ise; “Şatel
Örme Kumaş Etiket Konf. San.
ve Tic. Ltd. Şti, S.S. Tariş Pamuk ve Yağlı Toh. Tarım Satış
Koop Birliği ve İnelli Plastik
Tekstil Otom. San. ve Tic. A.Ş.”
firmaları seçildi.
(HABER MERKEZİ)
TÜGİAD, Güneydoğu'da
gençlere girişimcilik
eğitimi veriyor
Türkiye Genç İşadamları
Derneği (TÜGİAD), Güneydoğu
Genç İşadamları Derneği (GÜNGİAD) ve Dicle Üniversitesi ile
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde
girişimcilik kültürünü
geliştirmek için gençlere eğitim
veriyor. Girişimcilik eğitimlerinin başlaması nedeniyle Diyarbakır Green Park Otel'de
basın toplantısı düzenleyen TÜGİAD Başkanı Ali Yücelen, ülke
çapında girişimcilik çalışmaları
yürüttüklerini belirterek, G20
ülkelerinin yer aldığı Genç Girişimciler İttifakı'nda Türkiye'yi
temsil eden TÜGİAD'ın 2015
yılında başkanlığı devralacağını
söyledi. Ekonomide son dönemlerde sadece finansal sektörün
sorunlarının dillendirildiği, reel
sektörün gözardı edildiğini
bildiren Yücelen, kaynak paylaşımının önemine değindi.
"Eğer reel sektör yenilikçilikten
uzaklaşır ve ortalama bir gelir
kazanmaya başlarsa bu ekonomi
eninde sonunda durmaya ve bir
yerde tökezlemeye mahkum
olur" ifadesini kullanan Yücelen,
şöyle konuştu: "Orta gelir tuzağında sadece 10 bin dolarlık milli
gelirle sıkışmayı özetleyemeyiz.
Ortaya yeni bir şey koymayan bu
insanların aslında başka işler
kötüye giderken veya gelecek
için umut vermezken 'aman is-
tikrarım iyidir, benim için böyle
devam etsin' gibi düşüncelerle gelecek olan olumsuzluğu
önemseme gibi bir durum söz
konusudur. Bu gerçekten bir zihniyet tuzağıdır." Yücelen, son
dönemlerde insanların müteşebbislikten vazgeçtiğini ifade ederek, "İhracatımızın değeri kilogram başına sadece 1,5 dolar,
bunu nasıl artırabileceğimizi
düşünmeliyiz" dedi.
GÜNGİAD Başkanı Hakan
Akbal ise Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nin kalkınması için şartları iyileştirecek düzenlemelerin
yapılmasını isteyerek, yeni yatırımların oluşması için girişimcilere sağlanan desteğin artırılması gerektiğini kaydetti.
"Bugüne kadar yaşanan sıkıntılara rağmen umudumuzu yitirmedik, bundan sonra da asla yitirmeyeceğiz" diyen Akbal,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü güzel şeyler olacak,
güzel günler yaşayacağız. Her şeye rağmen bölgemize büyük bir
ilgi var. Bölgemize yatırım yapmak için OSB'lerde yüzlerce yerli ve yabancı yatırımcı sıra bekliyor. Türkiye'nin önde gelen
akademisyenleri tarafından bilgilendirilecek gençlerimizin
birkaç yıl sonra önemli girişimciler olacağına inancımız
tamdır." (AA)
Türkiye, ilk kez başka bir ülkede tarım yapacak
T
ürkiye, Sudan’la imzalandığı ‘Tarımsal
İşbirliği Anlaşması' ile ilk defa yabancı
bir ülkede tarım arazisi işletmeye hazırlanıyor. Kurulacak ortak bir şirket, Sudan’da sulamanın yapılabildiği 800 bin dönüm arazide
üretilen endüstri ürünlerini ihraç da edebilecek. Anlaşma kapsamında özel sektör de Sudan'da belirlerlenen tarım arazileri üzerinede
yatırım yapabilecek. Türkiye ve Sudan
arasında ‘Türkiye-Sudan Tarımsal İşbirliği
Anlaşması', Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker ile Sudan Tarım Bakanı Ibrahim
Mahmoud Hamid ve Sudan Uluslararası
Ekonomi ve Maliye Bakanı Bader Eldın
Mahmoud Abbas arasında imzalandı. İmza
töreninde konuşan Bakan Eker, uzun vadeli
bir anlaşmanın imzalandığını belirterek, anlaşma kapsamında Sudan'da örnek bir çiftlik
kurulması hedeflendiğine işaret etti. Eğitim
ve diğer çalışmaların da gerçekleştirileceği
dile getiren Eker, TİGEM ile Sudan tarafından bir kuruluşun ortak olacağı bir şirketin
kurulduğunu, bu şirketin, 780 bin hektar
arazi kiralayabileceğini ve orada Türk özel
sektörünün tarım yapmasına imkan sağlayacağını söyledi. Alanların tespit edildiğini de
aktaran Bakan Eker, “Şirket, iki ülkenin ortaklığı dahilinde olacak. Şirketin tarımsal
üretim yapması ve Türkiye'nin imkanlarının
değerlendirilmesi sağlanacak. Yapılacak,
üretim ise dünyaya ihraç yapılacak. Anlaşma
geniş bir alanı kapsıyor. İki ülkenin istifade
edeceği bir model ortaya çıkıyor. Dünyanın
başka bir ülkesinde Türkiye'nin bu gücünü
uluslararası sahaya taşıması bizim açımızdan
bir ilk. İki taraf açısından faydayı sağlayan
bir model.” diye konuştu. Bakan Eker, Sudan’ın geniş bir tarım arazisine sahip
olduğuna da değindi. Yağlı tohumlar başta
olmak üzere, endüstri ürünlerinin ekilebildiği tarım arazilerinin mevcut olduğunu
anlatan Eker, şöyle konuştu: “2006 yılındaki
ziyaretimde, imzaladığımız protokolle, Sudanlı 350 teknik elemanları eğittik, arkasından 5 bin tonu hibe ettik. Arkasından çeşitli
alanlarda iş birliği imkanımız oldu. Şimdi bu
işbirliğini, tarım ve hayvancılıkla uzun vadeye taşıdık.” Hayvan sağlığı alanında mutabakat zaptının da imzalanacağını dile getiren
Mehdi Eker, şöyle devam etti: “Balıkçılık ve
su ürünleri ile ilgili mutabakat zaptı imzalanacak şekilde hazırlandı. Tarımsal araştırmaların sonuçlarının mübadelesinin işbirliğini ön gören mutabakat zaptı. Bu mutabakat
zabtı ile işbirliği yatırım anlaşmasının hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”
“SUDAN İLK DEFA BÖYLE
BİR ANLAŞMA İMZALADI”
Sudan Uluslararası Ekonomi ve Maliye
Bakanı Bader Eldın Mahmoud Abbas, ortak
şirket için 800 bin hektar arazinin ayrıldığını
bildirdi. Ortak kurulacak şirketin sermayesinin yüzde 80’inin TİGEM yüzde
20’sinin Sudan tarafından karşılayacağını ifade eden Abbas, kurulacak şirketin 12 bin
500 hektar araziyi, Türk özel sektörünün ise
bin hektar arazide yatırım yapacağını açık-
ladı. Böyle bir anlaşmayı ilk defa Türkiye ile
imzaladıklarını anlatan Abbas, yatırım kapsamında ihracat odaklı ürünlere yer verileceğini söyledi. Sudan’daki doğal kaynakları
daha iyi kullanmayı amaçladıklarını da anlatan Bakan , iki ülke anlaşma neticesinde
Türk özel sektörünün yatırım yapmasında
oldukça kararlıyız. Abbas, Ortak kurulacak
şirketin sermayesinin yüzde 80’inin TİGEM,
yüzde 20’sinin Sudan tarafından karşılayacağını ifade ederek, “Ayrıca bu anlaşma haricinde,
İmzaladığımız diğer mutabakat zabıtları da bu
projeye yardımcı olacaktır. “dedi. Abbas, Türk
özel sektörünü ulaştırma
konusunda yatırım yapmasını teşvik edeceklerini
de açıkladı. Serbest bölgelerde hangi branjda olursa
şirketlerin kendiişlerini idare etmeleri konusunda
avantaj sağlayacaklarını da açıklayan Abbas,
iki ülkenin merkez bankaları arasında da bir
mutabakat zaptının imzalanacağını bildirdi.
Amerika ve Avustralya'da yaşanan kuraklık
ve Ukraynadak krizin, yiyecek fiyatlarını
dünya çapında arttığına dikkat çeken Sudan
Tarım Bakanı Ibrahim Mahmoud Hamid ise
imzalanan anlaşmanın ise iyi sonuçlar
doğurmasını temenni etti. (CİHAN)
SAYFA 6
SONDAKiKA GAZETESİ >>
CHP Pamukkale
örgütünden
"dayanışma
listesi"
C
HP Pamukkale İlçe Başkanlığı, günlük
hayatta ortaya çıkan ihtiyaçların, bu alanda faaliyet gösteren partililerden
karşılanarak, oluşan katma değerin örgüt
içinde kalması için "dayanışma listesi" yayınladı.
CHP Pamukkale İlçe Başkanlığının internet sitesinde oluşturulan "dayanışma"
linkinde, "gücümüz, birliğimizden gelir" sloganıyla farklı meslek gruplarından partililerin isimlerine yer verilerek, şu mesaj
paylaşıldı: "CHP Pamukkale ilçe örgütümüz
üyesi olan partililerimizle dayanışma içinde
sosyal hayatta karşımıza çıkan ihtiyaçlarımızı, CHP çatısı altında gidermek
ve CHP ailesi olarak yarattığımız katma
değeri cumhuriyetin ve Cumhuriyet Halk
Partisinin aydınlık değerlerini benimseyen yol arkadaşlarımızla paylaşmak için gelin bir
olalım.
Kaynaklarımızın, bu ülkenin menfaatlerine aykırı düşünceler içinde olan kişi veya
grupların eline geçmesine engel olalım.
Cumhuriyet Halk Partililer olarak birbirimizle
kaynaşalım ve dayanışma içinde olalım."
CHP Pamukkale İlçe Başkanı Osman Tabu,
konuya ilişkin yaptığı açıklamada, internet
sitelerinde verdikleri mesajın açık olduğunu
ifade ederek, "Partililer olarak birbirimizle
kaynaşmalıyız" dedi. (AA)
Başkan Altepe: Nilüfer ve
Mudanya'da negatif
ayrımcılık yapmayacağız
B
ursa’da 30 Mart yerel seçimlerinde hizmet bekleyen her
kesimden oy aldıklarını belirten
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep
Altepe, hizmet ederken CHP'li
başkanların göreve geldiği Nilüfer ve
Mudanya’ye negatif ayrımcılık yapmayacaklarını söyledi.
Başkan Altepe’nin Bursa tarihinde bir ilk olarak ikinci defa
Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na
seçilmesiyle başlayan tebrik ziyaretleri
sürüyor. Başkan Altepe’yi bu kez de
Bingöl Belediye Başkanı Yücel
Barakazi, Işıklar Hava Askeri Lisesi
Komutanı Hv.Plt.Kur.Albay İshak
Dayıoğlu, İl Emniyet Müdürü Sabri
Durmuşlar, AK Parti Bursa milletvekilleri Mustafa Öztürk ve Hüseyin Şahin,
Bursa Haber Gazetesi Yönetim Kurulu
Başkanı Cüneyt Dizdar, AK Parti
Nilüfer İlçe Gençlik Kolları Başkanı
Gökhan Dinçer ve AK Parti İzmir İl
Başkanı Ömer Cihat Akay ziyaret etti.
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep
Altepe, 30 Mart yerel seçimlerinde
yüzde 60 oranında başarı sağlayarak
kırılması zor bir rekora imza attıklarını
belirterek Bursa’da hizmet bekleyen
tüm kesimlerin oyunu aldıklarını kaydetti.
Kendileri açısından tüm ilçelerin
vitrin olduğunu, tüm caddelerin ve
ana arterlerin Büyükşehir’in sorumluluğunda olduğunu ifade eden Başkan
Altepe, Bursalılar ve toplumun çıkarları doğrultusunda gereken neyse yerine getireceklerini söyledi.
Yapacak çok işlerinin olduğunu,
seçim çalışmalarında ilçelerin tümünü
defalarca gezerek eksiklikleri yerinde
tespit ettiklerini vurgulayan Başkan
Altepe, "Nerede hizmet beklentisi
varsa, bize oy verdi. Beklenti çok yüksek. Biz de buna göre tavır alacağız."
dedi. Başkan Altepe, yeni dönemde
Nilüfer ve Mudanya’nın da büyükşehir
yatırımlarından nasibini alacağını ifade
etti. Oy versin ya da vermesin kentin
her bir tarafının kendileri için önemli
olduğunu dile getiren, yatırım ve
hizmetleri buna göre planladıklarının
altını çizen Başkan Altepe, şunları
kaydetti: "Diğer ilçelerde olduğu gibi
Nilüfer ve Mudanya’da da yapacak
çok işimiz var. Biz yapmazsak kim yapacak? Tabii ki Büyükşehir yapacak.
Yine böyle olacak." (CİHAN)
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
Şubat2014
2013Çarşamba
Perşembe
6 GÜNCEL 3097Nisan
Senin de kasetin var diye
sindirmek çok büyük yanlış
Bağımsız İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay,
Başbakanın Anayasa
Mahkemesi'nin de dinlendiğini söylemesiyle
ilgili "Sayın Erdoğan'ın
yaptığı açıklamaları,
demokratik bir ülkenin
Başbakanı yapmaz." dedi
B
aşbakanın seçim kampanyası
boyunca çeşitli gruplarla ilgili
iddialarda bulunduğuna dikkat
çeken Günay, "Başbakan bu iddiayı ortaya koyuyorsa ya belgesini ortaya koymalı ya da gereğini yapmlıdır. 'Siz de
galiba dinlendiniz, sizin de kasetiniz
var' diye insanları sindirme, insanları
susturma veya konuşan insanlara gölge
düşürme gayreti sergiliyor." ifadelerini
kullandı. Meclis'te basın toplantısı
düzenleyen Günay, siyasetin spor gündemine müdahil olmasını istemediğini
kaydetti. Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu kutlayan Günay, gösterilen
dayanışmayı da tebrik etti.
Demokrasinin korunması için de bu
dayanışmanın sağlanmasını temenni etti. 1 Mayıs İşçi Bayramına değinen Günay, Taksim'in özel bir anlamı olduğunu
belirterek burada kutlanmasının haklılık
olduğunu ve hükümetin buna hassasiyet
göstermesini istedi. İktidarın özel
güvenlik önlemleri alarak Taksim'de
kutlanmasını sağlaması gerektiğini belirten Günay, önümüzde gerginlik
potansiyeli denecek çok olay olduğunu
hatırlattı. Suküneti, sakinliği, diyaloğu
çağrıştaracak davranışlarda bulunulması
gerektiğini ifade etti. Günay, Taksim
konusunda hükümetin yardımcı ve
yapıcı davranılması gerektiğini vurguladı. Gerginliklerin demokrasi için
tehlikeli olduğuna dikkat çekti. Muhale-
fete de bir çağrı yapan Günay, kitlelerin
coşkusunu provoke edebilecek grupların girebileceğini hatırlatarak tüm
gruplara bu yönde çağrı yapmaları
gerektiğini söyledi. Cana kıyılması ve
camın kırılmasının Türk demokrasisi
için bir kayma olacağının altını çizdi.
Muhalefetin provakasyonlara karşı kitleleri uzak tutması sorumluluğu
olduğunu belirtti. Nisan ayının sonunun
üç ayların başlangıcı olduğunu hatırlatan Günay, bu ayların haram ayları
olduğunu söyledi. Dinsel ve evrensel
güzellikleri bir araya getirerek üç aylara
başlangıç yapılmasını isteyen Günay,
bunun adımının 1 Mayıs'ta gerçekleştirilebileceğini ifade etti. Yolsuzluk ve
rüşvette adı geçen 4 bakan için soruşturma komisyonu kurulmasına yönelik bir
soruya Günay, Başbakanın geçmişte
yok saydığı bazı şeyleri şimdi kabul ettiğini belirtti. Gerçeğin ortaya çıkarılması için iktidar partisinin üzerine
düşen görevi yapmasını istedi. Dinlemeler konusunda Başbakanın
Anayasa Mahkemesinin de dinlendiğini
söylediğinin hatırlatılması üzerine Günay, Başbakanın yeniden gerginleşmesine yol açacak bir açıklama yapmak istemediğini belirterek "Sayın Erdoğan'ın
yaptığı açıklamaları, demokratik bir
ülkenin Başbakanı yapmaz." diye
konuştu.
Güven, maçların ‘olmayan’
kadın seyircilerini sordu
CHP PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hülya
Güven, Meclis’e kadın haklarıyla ilgili güncel, bir o kadar
da çarpıcı bir soru önergesi sundu. Seyircisiz oynama cezası
bulunan maçlara yalnızca kadınların izleyici olarak alınmalarının kadınların ‘yok sayılmaları’ yanında aynı zamanda
kadınlara da bir saygısızlık olduğunu dile getiren Güven,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ve Gençlik
ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’a verdiği iki adet önerge
ile soruna dikkat çekti. CHP İzmir Milletvekili Güven,
Bakan İslam’a “Spor Bakanlığı tarafından seyircisiz oynama
cezası bulunan maçlara yalnızca
kadınların izleyici olarak alınmaları
kadınların ‘yok
sayılmaları’ demek
değil midir, kadınlar
cezalı maçların olmayan izleyicileri midir,
bu durum kadınların onurunu zedelemez mi?”
sorularını yöneltirken; Bakan Kılıç’a da benzer soruların yanında “Bakanlığınızca seyircili
oynanan, cezasız ve kadınların var sayıldıkları müsabakalara daha çok kadın izleyici
gelebilmesi için kadınlardan bilet bedeli alınmaması düşünülmekte midir?” diye sordu.
TOPLUMSAL TRAVMA
Güven,2011-2012 sezonunda seyircisiz
oynama cezası uygulanan maçlara
kadınların bedelsiz alınması uygulamasının başlatıldığını hatırlatarak,
“Kadın ve on iki yaş ve altı çocukların yok sayıldığı bu uygulamanın
çok normal bir şekilde futbol
camiası ve haber bültenlerinde
dile getirilmesi toplumsal bir
duyarsızlaştırmanın da göstergesidir. Bu durum bedava bir
kilometreyi aşan bilet kuyruklarının da olması ayrı bir üzücü
durumdur. Ülkemizde özellikle
erkek çocuklarda
küçük yaşta futbolla ilgilenme oranının
yüksekliğine bakılırsa zihinlerdeki ‘yok sayma’ olgusunun bu uygulama ile
küçük yaşta empoze
edildiğinigörebiliriz. Şimdi
olduğu kadar ileride de travmayla sonuçlanacak kadar önemli
olan bu meseleyi iki bakanın da
bu zamana kadar düşünemedilerse bile dikkate almalarını bekliyorum” dedi. (HABER MERKEZİ)
Derneklerle bir arada olmaya devam
Bayraklı Belediye Başkanı Hasan
Karabağ haftasonu mesaisini Bayraklı’nın yöre derneklerine ayırdı. Başkan
Hasan Karabağ ilk döneminde olduğu
gibi ikinci döneminde de Bayraklı’nın
çeşitli mahallelerinde faaliyet gösteren
Türkiye’nin hemen hemen her bölgesi ve
iline ait yöre derneklerinin davetlerine
misafir olmaya devam ediyor. Başkan
Karabağ ilk olarak Çiçek Mahallesi’nde
Samsun Vezirköprülüler Kültür ve
Dayanışma Derneği’nin açılışını yaparak
programına başladı. Burada Dernek
Başkanı Hüseyin Çıplak tarafından
karşılanan Karabağ, Kaymakam Adem
Arslan ile birlikte kurdele keserek dernek
açılışını gerçekleştirdi. Karabağ Çiçek
Mahallesi ve civarında yoğunlaşan Samsunlularla artık dernek çatısı altında daha
sık bir araya geleceklerini dile getirdi.
(HABER MERKEZİ)
Başkan’dan kiraz üreticisine tam destek
Başkan Aziz Kocaoğlu, dolu yağışının vurduğu
Kemalpaşalı kiraz üreticilerini yalnız bırakmadı.
Başkan Kocaoğlu, sürpriz ziyarette mağduriyetin
giderilmesi adına neler yapılabileceğini araştıracaklarını söyledi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Kemalpaşa ilçesine giderek şiddetli dolu
yağışı nedeniyle büyük zarara uğrayan üreticileri
ziyaret etti. Başta kiraz olmak üzere şeftali, erik ve
üzüm üreticilerinin yaşadığı sıkıntılara duyarsız
kalamayacaklarını belirten Başkan Kocaoğlu,
Ören’de üreticiler ve Ziraat Odası temsilcileriyle
bir araya geldi. Başkan Aziz Kocaoğlu, üreticiye
geçmiş olsun dileklerini iletirken,“Zarara uğrayan
üreticilerimiz için neler yapabileceğimizi de mutlaka araştırmamız gerekiyor” dedi.
Başkan Kocaoğlu’na ziyareti sırasında Kemalpaşa Ziraat Odası Başkanı Bülent Oray da eşlik etti.
27 Nisan’da Kemalpaşa’da etkili olan dolu yağışı
Yiğitler, Bağyurdu, Ören ve Armutlu'da büyük
zarara yol açmış, birçok üretici bahçesindeki ürünlerini kaybetmişti. (HABER MERKEZİ)
İktidarın sıradan yöneticilerinin
veya muhalefetin bu tür şeyleri söyleyebileceğini dile getiren Günay, devlet
yönetiminin ciddi bir iş olduğuna dikkat
çekti. Günay, "Başbakan bu iddiayı ortaya koyuyorsa ya belgesini ortaya koymalı ya da gereğini yapmlıdır." ifadelerini kullandı. Başbakanın seçim
kampanyası boyunca çeşitli gruplarla ilgili iddialarda bulunduğunu hatırlatan
Günay, şöyle devam etti: "Üst düzeyde
kendisiyle ilgili veya hükümetinin icraatıyla ilgili bir değerlendirme yapıyorsa, bunlarla ilgili derhal 'siz de galiba
dinlendiniz, sizin de kasetiniz var' diye
insanları sindirme, insanları susturma
veya konuşan insanlara gölge düşürme
gayreti sergiliyor. Demokratik ülkelerde
bu olmaz. Güney Kore'de Başbakan istifa etti, bir kaza nedeniyle. Dünyada
neler oluyor, dünya neleri konuşuyor,
biz sadece bizimle ilgili bir eleştiri ileri
süren varsa 'sen de dinlendin herhalde,
senin de kasetin var' diyerek baskı altında, benim hakkımda konuşuyorsun diye
konuyu saptırmaya çalışıyorlar. 600 yıllık bir imparatorluk ve 100 yıllık
Cumhuriyet geçmişine dayanan bir devletin ciddiyetiyle bağdaşmaz." Günay,
"İddialar doğrusu olsa ve bunların belgesi olsa sayın Başbakan da; bunları zaten ortaya koyar; merak etmeyin." ifadelerini kullandı. (CİHAN)
Perinçek: 1 Mayıs'ta
milletimiz için toplanacağız
İ
şçi Partisi Genel
Başkanı Doğu Perinçek, "Muğla'dan bu
bildiriyi sunuyoruz;
Türk bayrağı nerede, İstiklal Marşı nerede millet orada, işçi sınıfı orada, İşçi Partisi orada.
Milletimizi Türk
bayrağı altında 1
Mayıs'ta vatanımız ve
milletimiz için toplanmaya çağırıyoruz" dedi.
Perinçek, partisinin Muğla İl Başkanlığı'nda gazetecilere
yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ön cephesinde
mücadele eden Yatağan, Yeniköy, Kemerköy
işçilerini selamlamak için Muğla'ya geldiklerini,
işçilerin direniş çadırını ziyaret edeceğini söyledi. Türkiye'de vatanın ve emeğin en ön siperlerinde mücadele edenlerin Yatağan, Yeniköy ve
Kemerköy işçileri olduğunu ifade eden Perinçek, 1 Mayıs'ın Türkiye'de dönüm noktası olacağını anlattı. Türkiye genelinde 1 Mayıs'ın
"Vatanımız ve emeğimiz için haydi 1 Mayıs'a"
sloganıyla kutlanacağını kaydeden Perinçek,
"Ankara'da Tandoğan, İstanbul'da Kadıköy,
İzmir'de Gündoğdu Meydanı'nda vatan ve emek
mücadelesi büyük önem taşıyor.
Muğla'dan bu bildiriyi sunuyoruz; Türk
bayrağı nerede, İstiklal Marşı nerede millet orada, işçi sınıfı orada, İşçi Partisi orada. Milletimizi Türk bayrağı altında 1 Mayıs'ta
vatanımız ve milletimiz için toplanmaya
çağırıyoruz" diye konuştu. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Perinçek, Anayasa
Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın sözlerini,
"Çok talihsiz, gladyoyu, paralel devleti savunan" bir açıklama olarak değerlendirdi. Perinçek, şöyle konuştu: "Anayasa Mahkemesi
Başkanı Haşim Kılıç, Fethullah'ın kılıcı oldu.
Fethullah'ın kılıcı olarak konuşuyor. Bunu
hiçbir şekilde olumlu değerlendirmiyoruz.
Fethullah gladyosunun fedaisi gibi demeç
verdi. Fethullah örgütünün polis, yargı ve TSK
içindeki yeraltı örgütlerini savunan bir tavır aldı.
Fethullah ile dayanışma halinde Türkiye'ye
özgürlük gelmez.
Türkiye'de demokrasinin önündeki en
önemli engel bu gladyodur. Onun için bu
konuşma bir gladyo sözcüsünün konuşma içeriğini taşıyor. Yoksa Anayasa Mahkemesi
Başkanı kimliğiyle yapılabilecek bir konuşma
değildir." İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Yatağan termik santrali önünde
özelleştirme karşıtı eylem yapan işçileri ziyaret
etti. Santral önünde özelleştirme karşıtı işçilerin
kurduğu "Direniş çadırı"nı ziyaret eden Perinçek, işçileri eylemlerinden dolayı kutladı.
İşçi Partisi'nin 1 Mayıs'ta Yatağan'da olacağını belirten Perinçek, tüm meydanlardan Yatağan’a selam göndereceklerini söyledi. "Sizlerin emeği ve alın teri olan bu kurumları düşmana çiğnetmeyeceğiz. Bu kaleleri vermeyeceğiz" diyen Perinçek, şöyle konuştu: "Yatağan
kalesi, Yeniköy kalesi ve Kemerköy kalesi
Çanakkale'dir.
Yatağan, Türk-İş'in namusudur. Bu vatan
mücadelesinde Türkiye halkı, İşçi Partisi, bu
milletin alın terini savunan bütün örgütler,
ülkenin bağımsızlığına savunan herkes sizlerle
birliktedir. Bunu çok iyi bilin. Mücadeleniz,
kararlılığınız, çalışkanlığınız sayesinde zaferle
çıkacağız. Ben de gelip zaferimizi davullarla,
zurnalarla kutlayacağız." (AA)
SAYFA 7
SONDAKiKA GAZETESİ >>
7 SİYASET
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
30
17Nisan
Şubat2014
2013Çarşamba
Perşembe
Almanya Cumhurbaşkanı Gauck cemevi
bizde serbest sizde niye yasak diye sormuş
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Almanya Cumhurbaşkanı
Joachim Gauck'un görüşmesine katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı
Faruk Loğoğlu, görüşmenin detaylarına ilişkin bilgi verdi
Loğoğlu, "Herhalde en önemli,
ciddi veya ilginç konulardan bir
tanesi Aileviler konusunda uzun
uzun sorular sordu. Cemevlerinin
Almanya’da resmen ibadet yerleri
olarak kabul edildiğinin altını çizdi.
Bunun Türkiye’de olmamasını
hayretle karşıladığını söyledi." dedi. CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu ile Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ile
görüştü. Gauck yapılan
görüşmede Kılıçdaroğlu’na Aleviler ve Türkiye’deki yargı bağımsızlığı
konusunda sorular sordu. Gauck
ile Ankara’da kaldığı otelde bir
araya gelen Kılıçdaroğlu’na, CHP
Genel Başkan Yardımcısı Faruk
Loğoğlu, CHP Milletvekilleri Gülsün Bilgehan, Aylin Nazlıaka, Faik
Tunay, Osman Koruturk, CHP Dış
İlişkilerden Enver Ömür Polat eşlik
etti. CHP heyetinin yanısıra, Almanya Cumhurbaşkanlığı
Müsteşarı David Gill, Alman
Bakanlar Michael Roth ile Aydan
Özoğuz ve Almanya Büyükelçisi Eberhard Pohl’un da hazır bulundu.
Yaklaşık bir saat süren görüşmenin ardından Loğoğlu, görüşmenin içeriği ile ilgili açıklama yaptı. Avrupa’nın en güçlü
ülkelerinden bir olan Almanya’nın,
Türkiye verdiği önemi gösteren bir
görüşme olduğunu belirten
Loğoğlu, Gauck’un sadece iktidar
partisinin değil muhalefet partisinin de görüşlerini öğrenmek
için bu görüşmeyi özellikle istediğini ifade etti. Görüşmenim planlandığından daha uzun sürdüğünü
dile getiren Loğoğlu, Gauck’un
Türkiye’deki basın ve medya özgürlüğüne, Alevilerin durumu, CHP’nin Avrupa Birliği’ne (AB) bakış
acısı ve hükümet yetkilileri ile yaptıkları görüşmeler hakkında bilgi
verdiğini açıkladı. (CİHAN)
Cemil Çiçek: Adil ve yapıcı
tutum sergiledik;
şimdi sıra diasporada!
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil
Çiçek, "Biz açıkça ifade ettik; kendi tarihimizle yüzleşmeye hazırız. Bu tarihçilerin işidir. Hangi ülkenin
tarihçisi bu sürece katılmak istiyorsa, elinde de ne
bilgi, belge varsa ortak tarih komisyonu kuralım,
bunların vereceği karara razıyız." dedi
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Romanya Temsilciler
Meclisi Başkanı Valeriu Ştefan Zgonea ile Mecliste bir
araya geldi. Baş başa görüşmenin ardından yapılan
heyetler arası görüşmede konuşan Çiçek, Türkiye-Romanya ilişkilerinin sıradan olmadığını ve geçen yıl 135.
yılının kutlandığını hatırlattı. Romanya'nın Avrupa Birliği
(AB) üyesi olduğunu, Türkiye'nin ise üyelik müzakere
sürecinin devam ettiğini dile getiren Çiçek, AB'nin vize
kolaylığı getirmesi gerektiğini belirterek ortada bir adaletsizlik olduğunu ve bu konuda diyalog sürecinin
başladığını kaydetti. Çiçek, Romanya'dan destek istedi.
Romanya Temsilciler Meclisi Başkanı Valeriu Ştefan Zgonea de iki ülke ilişkilerinin en yüksek düzeyde ve stratejik ortaklık boyutunda olduğunu söyledi. Bu durumun stratejik sonuçlar elde edilmesine imkan vereceğini
belirten Zgonea, Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediklerini vurguladı. Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi 2015-2016 dönemi üyeliği için de Romanya'dan
destek isteyen Çiçek, Türkiye'nin bölgesel sorunların ortasında bulunduğuna dikkat çekti. BM Güvenlik Konseyi'nde rol almak istediklerini anlatan Çiçek, Ermeni diasporası tarafından Türkiye aleyhine karalama kampanyası
yürütüldüğünü söyledi. "Hedefin kurumlar, parlamentolar hedef kitle kamuoyları. 2015'e giderken ilişkilerimize
gölge düşürecek gelişmelerin olabileceğini dikkatinize
getirmek istiyorum." diyen Çiçek, şöyle devam etti: "Parlamentolar bugünü ve geleceği sağlıklı şekilde inşa etmekle yükümlü kurumlardır. Tarihi olaylara parlamentolar karar verirse dünyada da bölgede de barış mümkün
değil. Biz açıkça ifade ettik; kendi tarihimizle yüzleşmeye
hazırız. Bu tarihçilerin işidir. Hangi ülkenin tarihçisi bu
sürece katılmak istiyorsa, elinde de ne bilgi, belge varsa
Ortak Tarih Komisyonu kuralım, bunların vereceği karara
razıyız. Tarihçileri, bilim adamlarını bir tarafa iterek, iç
politika mülahazalarıyla, oy kaygısıyla parlamentolar
karar vermeye kalkarsa diasporanın yaptığı karalamadan
hiçbir ülke kendisini kurtaramaz. Romanya parlamentosundan hassasiyet bekliyoruz. Sayın Başbakan, 24 Nisan'da bu konuyla ilgili bütün dünyaya açıklama yaptı. Üzüntülerimizi bildirdik. Savaş varsa üzüntü vardır, sıkıntı
vardır ve bu karşılıklıdır. Adil ve yapıcı tutum sergiledik.
Şimdi tutum diasporada. Buna karşılık aynı gün Romanya Devlet Televizyonu'nda yapılan tek yanlı yayınlardan ciddi şekilde rahatsız olduğumuzu ifade etmek isterim. Romanya parlamentosunun Türkiye'yi rencide edecek bu tür girişimlere izin vermeyeceğine inanıyoruz."
"MÜKEMMEL DURUŞ"
Romanya Temsilciler Meclisi Başkanı Valeriu Ştefan
Zgonea ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 olaylarına ilişkin mesajını "mükemmel duruş" olarak
niteledi ve olumlu bir siyaset sergilendiğini kaydetti. Romanya'da resmi kurumların bu konuda herhangi bir açıklama yapmadığını dile getiren Zgonea, konunun tarihçiler
tarafından ele alınması görüşüne katıldıklarının altını çizdi. Zgonea, Türkiye ile Romanya arasında yüzyıllara
dayanan dostluk ilişkilerinin yüzeysel değil, pragmatik
olduğuna dikkat çekti. Türk azınlığa Bükreş'te cami
yapılması için arsa tahsisi sözü verildiğini de hatırlatan Zgonea, yerin kısa sürede tahsis edileceğini, kendilerinin de
İstanbul'da sosyal ve kültürel merkez açmak istediklerini
belirtti. Çiçek, görüşmenin sonunda, Zgonea'ya, Osmanlı
döneminde Romanya ile imzalanan 1877 tarihli serbest
ticaret anlaşmasının bir örneğini hediye etti.
açılışına katıldı. Program sonrası basın mensuplarına
açıklamalarda bulunan Meclis Başkanı Çiçek, TBMM olarak Mısır’daki gelişmelerle ilgili verilen idam kararının
endişe verici olduğunu söyledi. Çiçek, “Günümüz
dünyasında insanlığın geldiği nokta itibariyle idam kararları kabul edilemez. Hele bu siyasi gerekçelerle yapılıyorsa hiç kabul edilemez. Mısır’daki gelişmeleri Türkiye
baştan beri hem ilkesel olarak hem de endişeyle takip etmektedir. Ümit ve temenni ederiz ki bunlar sadece karar
safhasında kalır. Daha ileri bir noktaya
götürülmez.” diye konuştu. Türkiye olarak geçmişte verilen siyasi idamların
etkilerinden halen kurtulamadıklarını
kaydeden Çiçek, "Biz geçmişte de
siyasi nedenlerle idamı yaşamış bir
ülkeyiz. Hala o yılların ortaya koyduğu acıları toplum olarak unutmuş
değiliz. Yaraları sarabilmiş değiliz.
Zaman zaman başka ülkelerde de
siyasi maksatlarla idam kararları verildiğinde Türkiye her defasında bu yolun doğru olmadığını, dostça bu ilgili
ülkelere de iletmektedir. Daha evvel
benzer bir durum Pakistan’da yaşandı. Pakistan’ın önde
gelen liderlerinden Zülfikar Ali Butto’nun idamı Türkiye
için endişe kaynağı olmuş bunun yerine getirilmemesini
istemişti." ifadelerini kullandı. Dünyanın Mısır’da
yaşanan zulme sessiz kalmaması gerektiğini savunan
Çiçek şöyle devam etti: "Ümit ederiz ki tüm Dünya iş
işten geçtikten sonra bir tepki koyan bir durumda olmaz.
Maalesef özellikle gelişmiş dünya, demokrasi dünyası
bazı konularda çok acele davranırken bazı konularda sessizliğini korumaktadır. Temenni ederim ki bu idamlar o
çevrelerin de bir an evvel tepkisini ortaya koymasına
vesile olur ve hepimizin üzüntüyle karşıladığı bu olay daha ileri bir noktaya getirilmemiş olur."
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel
ile yaptığı görüşmenin 23 Nisan ziyareti
olduğunu da değerlendiren Çiçek, "Genelkurmay Başkanımız 23 Nisan toplantılarına,
törenlerine yurt dışında olduğu için katılamamıştı. O maksatla yapılmış olan bir ziyarettir.
Kendi adına ve komutanlar katılmıştı. O hassasiyetle yapılan bir nezaket ziyaretidir.
Bunun ötesinde bir anlam yüklemeyin."
açıklamasında bulundu. (CİHAN)
Mısır’daki idamlara dünya tepkisini koymalı
Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) Başkanı
Cemil Çiçek, Mısır’da verilen yeni idam kararlarıyla ilgili
dünyayı tepki göstermeye davet etti. "Biz geçmişte de
siyasi nedenlerle idamı yaşamış bir ülkeyiz. Hala o yılların ortaya koyduğu acıları toplum olarak unutmuş
değiliz. Yaraları sarabilmiş değiliz." diyen Meclis Başkanı
Çiçek, dünyanın iş işten geçtikten sonra bir tepki vermesinin bir anlamının olmadığını ifade etti. Çiçek,
“Temenni ederim ki bu idamlar o çevrelerin de bir an
evvel tepkisini ortaya koymasına vesile olur ve hepimizin
üzüntüyle karşıladığı bu olay daha ileri bir noktaya getirilmemiş olur.” dedi. TBMM Başkanı Çiçek, Romanya
Temsilciler Meclisi Başkanı Valeriu Ştefan ile birlikte
Milli Kütüphane’de hazırlanan Romanya bölümünün
Dünyada 237 meclisin 125’inde geniş bölge,
72'sinde dar bölge 35'inde ise hem dar hem geniş
bölge seçim sistemi UYGULANIYOR
CHP'nin yerel seçim komisyonu üyesi ve
yerel yönetimlerden sorumlu Genel
Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın,
komisyona yönelik eleştirilere, "Kendi adıma özeleştiri yapıyorum. Sadece eleştiri getirenler de kendi illerinde, bölgelerinde eksik gedik bıraktılar mı üzerinden bir
özeleştiri yaparlarsa, bu özeleştiri sürecinin
toplamı parti ve ülke için daha doğru
sonuçlar doğurabilir" diye yanıt verdi
Günaydın, parti içinden komisyona gelen eleştirilere
yönelik soruları yanıtladı. Adayların geç belirlendiği
eleştirilerini katılmadığını belirten Günaydın, "Eğer herhangi bir ilde, il başkanı, belediye başkanı, milletvekili, adaylar, PM üyeleri aynı fikirdeyse, komisyon olarak bunları üstlenip, bir denetlemeden sonra gereğini yapmaktan
başka bir amacımız olmadı, olamaz. Ancak herhangi bir
ilde ilgili siyasi aktörler arasında görüş farklılıkları varsa
onları çözmek için bir zaman, enerji harcamak gerekti,
biz bunu yaptık" diye konuştu. Partinin, belediye meclis
üyelikleriyle ilgili genelge yolladığına işaret eden Günaydın, buna göre, ilde il, ilçe başkanı, milletvekili, ilgili PM
üyesi, belediye başkan adayının, belediye meclis üyeleri
konusunda bir uzlaşı arayıp, bunun sonrasında oluşacak
listenin genel merkeze gönderilmesi gerektiğini anlattı.
Cumartesi en geç saat 17.00'ye kadar listenin ulaştırılması gerektiğini ifade eden Günaydın, "Pazartesini salıya
bağlayan gece, yani 10 saat sonra, ilçe seçim kuruluna
listenin teslim edilmesi gerektiğini bildiğiniz saatte, ilçe
başkanı ve belediye başkan adayı gelip, 'Hiçbir konuda
mutabık değiliz' diyorsa ve böyle uzlaşı listesi gelmiyorsa, siz o uzlaşı listesini orada, arkadaşlarınızı ikna ederek
yaptırmak zorundasınız. 'Ben oraya liste gönderdim ama
bu liste oraya girmedi' diyerek, hiç kimse işinden ve sorumluluğundan kurtulamıyor. Yapılması gereken bir uzlaşıyla o listeleri oluşturmaktı" diye konuştu. Ön seçim
sonuçlarına uyulmadığı yönelik eleştirilerine de yanıt veren Günaydın, CHP'nin, 108 yerde, sonuçlarına uymak
zorunda olduğu ön seçim yaptığını söyledi. Günaydın,
ön seçimlerin tamamına uyulduğunu ifade ederek, ancak
İstanbul, Adana ve Hatay'da ilk birinciyi değil, başvuran
aday sayısına göre, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinciyi
arayan seçimler yaptıklarını anlattı. Günaydın, bu ilk beş,
dört, üç ve ikiler arasından da ilave yöntemlerle aday
araştırması yapılacağının genelgeyle bağlandığını kaydederek, "Bu yerlerde birinci neden atanmadı?" sorusunun doğru olmadığını, genelgede bunun yapılmayabileceğinin yer aldığını vurguladı. Eleştirilerde haklı olan yerlerin bulunduğunu dile getiren Günaydın, " 6 yerde, bu
ön elemeye girmeyen insanlardan belediye başkan adaylaştırması oldu. Bu eleştiriyi hak eden bir durumdur.
Bunun da hangi gelişmeler sonucunda ortaya çıktığını
azıcık tabloyu izleyen herkes kolaylıkla tahmin edecektir" dedi. Günaydın, anketlere yönelik olarak ise şunları
söyledi: "174 yerde aday araştırması yapıldı. Aday anket
uyumlu ve uyumsuz olan yerler vardır. Buradaki analizleri de teker teker PM'de yapmışızdır. CHP'nin
kazanacağını öngördüğümüz yerlerde yüzde 90'ın üzerinde CHP kazandı, CHP'nin kaybedeceğini anketlerin
gösterdiği yerde ancak yüzde 10'a kadar kazanması söz
konusu oldu. Anketlerin hata payı içinde bu kamuoyu
araştırmalarının, parti adaylaştırma sürecinde yol gösterici olduğu görülmektedir. Bin 400 belediye başkanı, 22
bin belediye meclis üyesi ve bin 200 il genel meclisi
üyesinin seçiminin normal, rahat, olağan bir süreç olmayacağı açıktır. Biz bu süreçte günde 18 saat çalıştık.
Ama 'Ben neden orada yokum, benim desteklediğim insan orada neden yok' üzerinden yapılan eleştirilere, doğru
yanıt verebilmeniz mümkün değil. Bir yerde 10 aday, 30
aday varsa biri aday olacaktır, geriye kalanlar da kendisinin neden olmadığını sorgulayacaktır. En doğru
seçimler her zaman yapılmıştır denilemez. Siyaset az
hatayla yapılabilirse zaten başarılı sonuçlar doğurabilir.
Bu çerçeve içinde biz de elimizden geleni yaptık,
sonuçlar ortadır."
CHP'nin son seçimlerde aldığı oyu küçümsememek
gerektiğini belirten Günaydın, "Antalya, Mersin, Ordu'nun kaybedilmesini, Ankara ve Adana'nın alınamamasını
nasıl açıklayacaksınız?" sorusunun sorulabileceğini kaydetti. AK Parti'nin çıkardığı yasayla 30 ilin büyükşehir
kapsamına alındığına işaret eden Günaydın, AKParti'nin,
20, 30 ya da 50 kilometre yarıçapında olan seçimleri, il
geneline yaymayı, o ilde yaşayan bütün nüfusun oy kullanmasını sağlamayı amaçladığını söyledi. (AA)
SAYFA 8
SONDAKiKA GAZETESİ >>
Selam ile…
Eflatun
SAYGILI
Usul mü, Asıl
mı öncedir?
Eski düşünürler hep tartışmışlar. Usul mü öncedir?
Asıl mı öncedir? diye. Sonuçta hepside adeta ittifakla
usul öncedir de birleşmişler. Gerçekten de usul o kadar
önemlidir ki insana oturmayı kalkmayı, yol yordam
bilmeyi, adab-ı muhaşereti , sohbet meclislerinde bulunup yerini bilmeyi , topyekün insan ilişkilerini doğru
tanzim etmeyi öğretir.
Usul başlı başına bir ilim dalıdır. Şimdilerde
akademik uslupta buna metodoloji denmektedir. Her
ilmin bir usulü : metodolojisi oluşmuştur. Hukuk
öğrenmeden hukuk usulü öğretildiği gibi veya tıp
okuyanlara tedavi yöntemlerinden önce Anatomi okutulduğu gibi, ve ya mühendislik okullarında bilimin
kendisinden önce, o mühendislik kolundaki temel
prensiplerin öğretildiği gibi.
İslam dinini tanımak isteyenlerin de önce bir miktar usul bilgilerine sahip olmaları tavsiyemiz olacaktır.
Usul bilmeyen insanların konuştukları konuda daima
çam devirmeleri olası olacaktır. Birkaç ansiklopedi
karıştıranların her konuya maydanoz olduğu gibi. Bu,
kişiyi biraz da ukala duruma düşürecektir.
İslam dininden bahsedebilmek için bir miktarda olsa;
akaid usulünden, tefsir usulünden , hadis usulünden,
fıkıh usulünden haberdar olmak fevkalade doğru olacaktır. Bunlarla meşgul olanların konuşmaları boşluklu
olmaz mutlaka bir karşılığı olur. Çünkü sözleri müdelleldir canının istediği nefsinin itelediği gibi değil, usul
içerisinde efrad-ını cam-i ağyarını mani konuşur. Bu
bilgiler ihmal edilirse: mesela Cebrail parti kursa ona
da oy vermem diyebilirsiniz. Halbuki akaid usulünde
meleklerin iradesinin olmadığını usulen bilmeniz
lazım Cebrail şayet bir şey yaparsa, o Allah’ın emridir.
Bu sözünüz haşa Allah’a karşı gelmeye kadar gider.
Usul bilgileri insanı tesviye eder, terbiye eder, arzu ettiğiniz gibi yağıp gürleyemezsiniz. Akaid bilginiz
usulünüz sizi daima frenler, çekip çevirir.
Ayı demiş ki “ Bu sene elmalar , armutlar iri iri , sulu
sulu olacak” Nereden biliyorsun? Diye sormuşlar.
Canım öyle istiyor demiş.
Halimiz bu darb-ı mesel gibi olmamalı söz ve
davranışlarımız usul dairesinde olmalıdır.
Akaidte:
Biraz Eşari’yi biraz İmam Maturidi’yi okusak
özellikle dini konularda söylemi olanlar için diyorum,
Hadisten bahsederken hiç olmazsa Kütübü Sitte’yi
tanıyıp, Molla Aliyül Kaari’nin mevzuat isimli kitabını
okusak, usulsüzlüklerden epeyce kurtuluruz sanıyorum.
Usullü bir yaşam toplumca kalkınmamızın temel
faktörü olacaktır. Usullü bir yaşam toplumumuza topyekün huzur kaynağı olacaktır. İnsani münasebetlerimiz
seviye ve kalite kazanacaktır.
Kalın sağlıcakla…
T
ürk kooperatifçilik sektörünün güçlü ve güvenilir kuruluşu Ege-Koop, İzmir’i adeta bir gelin gibi süslemeye,
İzmir’e modern kent parçaları kazandırmaya devam ediyor.
Ege-Koop şimdi de ‘Bugünün Yatırımı, Yarının Kazancı’
sloganıyla dar ve orta gelir grubuna yönelik, Kubilay Anıtı
ve belediyenin ‘prestij projesi’ olan Tepe Sosyal Tesisleri’ne
komşu Gedizkent 2 Projesi’ni hayata geçiriyor. Ege-Koop
Genel Başkanı Hüseyin Aslan, “ Gedizkent 2, her bütçeye,
her keseye uygun bir proje. Lüks olarak nitelenen fahiş fiyatlı dairelerde ne varsa Gedizkent2’de de o olacak. Bu projemizle herkes ev sahibi olacak” dedi. Yılın ilk 3 ayında
düşüşe geçen konut talebi ve inşaat sektöründeki durağanlığa Ege-Koop, yine yepyeni ve özel bir proje ile yanıt verdi.
Ege-Koop, yeni projesi Gedizkent 2 için de daha önce
toplam bin bahçeli konuttan oluşan Villakent ile Keyifli
Yaşam Evleri projelerini hayata geçirdiği Menemen ilçesini
tercih etti.
ASLAN: İLK HARÇ 17 MAYIS’TA…
Ucuz, sağlıklı ve modern konut konseptini içeren projenin dar ve orta gelir grubuna yönelik olduğunu belirten
Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, temeli 17 Mayıs
Cumartesi günü atılacak toplam 190 konutluk Gedizkent
2’de 2+1 ve 3+1 daire seçeneklerinin bulunduğunu kaydetti.
Konut fiyatlarını 105 bin lira ile 174 bin lira olarak belirlediklerini söyleyen Aslan, “ Her bütçeye her keseye
uygun bir proje. Bugün 300-400 bin lira gibi fahiş rakamlara
satılan dairelerde ne varsa Gedizkent’te de o olacak. Hatta
çok daha kaliteli olacak. Geride bıraktığımız 30 yılı Gedizkent 2 projemizle ile taçlandırıyoruz. Özellikle vurguluyorum; dileyen herkes ev sahibi olacak. Sözüm teminatımdır”
dedi. (HABER MERKEZİ)
30 Şubat
Nisan 2013
2014 Perşembe
Çarşamba
17
SONDAKiKA GAZETESİ >>
İzmirli turizmciler, sezona Turkcell Akademi’nin ücretsiz İngilizce eğitimi ile hazırlanıyor
T
urkcell Akademi Direktörü
Banu İşçi Sezen, “İngilizce
yeterliliğinin bilgi
ekonomisi oluşumunun bir ön
koşulu olduğunu düşündüğümüz
için çok kapsamlı bir çalışmaya
girdik ve bu ihtiyacı karşılamak
amacıyla dünyanın en önemli
platformu Papagei işbirliğinde
müşterilerimize ücretsiz İngilizce eğitimi sunmaya
başladık" dedi
Dijitalleşerek dünyanın bilgisini
milyonların erişimine açan Turkcell Akademi, dünyanın önde
gelen dil öğrenme platformlarından Papagei ile işbirliğine
giderek, İzmirli Turkcell’lilere
İngilizce eğitimler sunmaya
başladı.
Özellikle turizm sektörünün
gelişmiş olduğu illerde önemli
bir ihtiyacı karşılayacak ve insanların yeni fırsatlar yakalamasına yardımcı olacak bu
işbirliği sayesinde 35 milyon
Turkcell’li, binlerce interaktif
alıştırmaya, kişisel bilgisayar,
tablet ve akıllı telefon ile
ulaşılabiliyor. Kısa bir
süre önce dijitalleşerek sahip
olduğu bilgi
- Sesi evlerimizin içine kadar geliyor
Güçlü’nün komşusu Saadet Özkan ise “İncigül Hanım, evde
temizlik yaptığı ya da üzüldüğü zaman sesi daha çok çıkıyor. Size
yalan gelir belki ama biz evinin karşısında oturduğumuz halde
özellikle geceleri hırıldama sesi ve aşırı horlama sesi evimizin
içine kadar geliyor. Dışarıya çöp dökmeye falan çıktığında İncigül
Hanımın olduğunu hemen anlıyoruz. Biz komşuları olarak
yaşadıklarını bizzat şahidiz" diye konuştu. İncigül Güçlü’nün
gece çıkardığı sesten uyuyamadığını ileri süren bir başka
komşusu Emine Kurt ise "İncigül Güçlü bu mahalleye taşınalı
kısa bir süre oldu. Kendisini buraya taşınmasından dolayı ziyaret
ettiğimizde bize rahatsızlığından bahsetti. Daha önce ikamet ettiği
evlerde bu derdinden dolayı komşularının rahatsız olduğunu
söylemişti. Biz
de inanmamıştık. Ama
gelin görüntü
gece olup sessizlik çöktüğünde
İncigül Güçlü’den çıkan ses
gerçekten bizleri
uyutmuyor"
dedi. (AA)
birikimini ve dünyanın önde gelen eğitim
kuruluşlarının içeriklerini milyonların erişimine açan Turkcell Akademi, şimdi de
dünyanın önde gelen dil öğrenme platformlarından Papagei ile çok önemli bir
işbirliğine imza attı. Bu işbirliği
sayesinde 35 milyon Turkcell’li ücretsiz
olarak Papagei’nin yenilikçi dil öğrenme
çözümlerine Turkcell Akademi üzerinden
erişerek, bilgi düzeyine göre İngilizce
öğrenebilecek, dilini geliştirebilecek ve
seviye sınavlarına girebilecek.
İngilizce öğrenmek isteyenler
kaliteli içerik arayışında…
Turkcell Akademi Direktörü Banu
İşçi Sezen konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunlara değindi: “Turkcell
Akademi’yi bundan 2 ay önce ‘dünyanın
bilgisini milyonlara 7 gün 24 saat sunma’
hedefiyle dijitalleştirdik.
Tam anlamıyla herkesin bu platformda kendini geliştirecek bilgilere ulaşabilmesi için içeriğimizi sürekli
zenginleştiriyoruz. Geçtiğimiz zaman diliminde de, müşterilerimizi dinlediğimizde, hep İngilizce öğrenme
isteğinin ve bu konuda kaliteli içerik
arayışının yoğun olduğunu gördük. İngilizce yeterliliğinin bilgi ekonomisi
oluşumunun bir ön koşulu olduğunu
düşündüğümüz için çok kapsamlı bir
çalışmaya girdik ve bu ihtiyacı karşıla-
mak amacıyla dünyanın en önemli platformu Papagei işbirliğinde müşterilerimize ücretsiz İngilizce eğitimi sunmaya
başladık.”
Türkiye’nin Education First'ün 2013
araştırma sonuçlarına göre İngilizce
Yeterlilik Endeksi'nde 54 ülke arasında
32'nci sırada yer aldığına dikkat eken
Sezen: ” 2002-2013 arasında özel sektörün ve kamunun yaptığı yatırımlarla
dünya turizm sektöründe en fazla turist
ağırlayan 6. ülke olmayı başardık. Özellikle son 10 yılda önemli bir yol kat ederek dünyanın önemli turizm devlerine
rakip olan ülkemizde, İngilizce yeterliliğinin yükseltilmesi konusunda biz de
katkı sağlamayı hedefliyoruz. Turkcell
olarak bu konuda üzerimize düşen sorumluluğu yılda ortalama 100 milyon TL
harcanan İngilizce eğitimini müşterilerimize ücretsiz sunarak yerine getirmeye
çalıştık. Bu uygulamamızın, özellikle turizm sektörü çalışanlarının işlerini ve
kariyerlerini geliştirmeleri için önemli fırsatlar sunacağına inanıyor, herkesi para
harcamadan, güvenilir bir kaynaktan, çok
etkili bir öğrenme metoduyla İngilizce
öğrenebilecekleri platformumuza davet
ediyoruz.” dedi.
Papagei Genel Müdürü Jan Oßenbrink ise, “Turkcell, Turkcell Akademi ile
dijital eğitim alanında çığır açarak çok
önemli bir adım atıyor ve her zaman her
Gaziemir’de bir ‘Yudum’ Kars
kutlanmasının engellendiğini söyleyen
Başkan Şenol, “Bu ülke kolay kurulmadı.
Ata’mızın mirasına, Cumhuriyet’e ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağız” diye
konuştu.
10 ülkeden ve Manisa ile
onur konuğu il Kars’dan gelen
ekiplerin katılımıyla gerçekleştirilen 17. Gaziemir Ulusal ve Uluslararası Çocuk Şenliği
kapsamında onur konuğu il Kars
için kültür gecesi düzenlendi.
Ozanların sahne aldığı gecede
türkülerle, şiirlerle, yöresel
kıyafetlerle, halkoyunları ve
semah gösterileriyle Kars’ın kültürü tanıtıldı.
Çağdaş Kars Ardahan Iğdır Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin de katkı koyduğu geceye
Yudum’da türküleriyle renk kattı.
Gaziemir’de yaşayan Kars, Ardahan, Iğdır’lı
vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği geceye
katılan Kars Belediye Başkanı Murtaza
Karaçanta, Çağdaş Kars Ardahan Iğdır Kültür
ve Yardımlaşma Derneği Başkanı İshak Akbaba, siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum
örgütlerinin yöneticilerine Gaziemir Belediye
Başkanı Halil İbrahim Şenol ev sahipliği
yaptı. Kars’dan gelen halk dansları ekiplerinin
gösterileriyle, halk ozanları Aşık Ali
Rıza,Mahmut Işık, Grup Parimli Kardeşler,
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sanatçısı Turgay
Demir ile Yudum’un türküleriyle, vatandaşların halayları ve yöresel oyunlarıyla renk
kattığı gecede konuşan başkan Şenol, milli
bayramların resmi törenlerle kutlanmasının
engellenmeye çalışıldığını ifade etti. Başkan
Şenol, Bu ülke uğruna çok kan döküldü, acılar
çekildi. Atatürk’ten emanet aldığımız
Cumhuriyet’in bekçisi olan siz gençler,
bu mirasa ne pahasına olursa olsun sahip
çıkacaksınız” dedi. Temasıyla maskotuyla bu yıl 17.’sini düzenledikleri çocuk şenliğiyle bugüne kadar binlerce çocuğu
ağırladıklarını ve dünya barışına katkı koyduklarını ifade eden Şenol, “Çocuklar bizim
gönüllü barış elçilerimiz. Onların yürekleri
barışla, sevgiyle, kardeşlikle dolu. Eğer onların yüreklerine kin tohumları ekmezsek
onlar dünyaya barışı getirecekler. Biz dünya
barışına katkı koymak için her yıl 300 dünya
çocuğunu ağırlayıp onları gönüllü barış elçisi
yapıyoruz” dedi.
Röportaj
Sevim
Varlıklar
vergisel teşvikler olmuyor ve haliyle devlet
çalışamıyor. Ülkeler iç kaynaklarının
bağımlısı oluyorlar. Bu kırılganlığın üzerine bir de dış yardımı yapan ülkede meydana gelen ekonomik krizler ve resesyon
nedeniyle yardımların kesilmesi ekleniyor.
Bu berbat bir kısır döngüye sebep oluyor.
Yatırım teşviği olmadığından haliyle
ekonomik büyüme gerçekleşemiyor. Burada bizim yapmamız gereken iç kaynakları harekete geçirmek. Bunlar
doğrudan dış yatırım (DYY) ve yabancı
ülkelerde çalışmaya giden işçilerin ana
yurttaki ailelerine gönderdikleri paralar (remittances) ile mümkün kılınabilir. Yardımı
yapan ülke aynı zamanda DYY için uygun
yatırım ortamını sağlamakla yükümlüdür.
Bu aynı doğrultuda yerel reformların
yapılıp yapılmadığını kontrol etmekle de
alakalıdır. Hepimiz bazı örneklerde (Afrika
veya diğer ülkeler özelinde), dış yardımların zayıf bir devlette yolsuzluğa yol
açtığını görmekteyiz.
-Peki dış yardımların sebep olduğu siyasi
yolsuzluklara dönecek olursak bilindiği
gibi batılı kurumların yaptırımlarının,
örneğin IMF yapısal uyum ve reform
programı veya Dünya Bankası’nın şartlı
kredi/yardım uygulamalarının pek
işlemediğini gördük. Afrika’nın Çin gibi
yeni ticari partnerleri hem yardım
yapıyor, kredi veriyor hem de siyasi istikrarsızlığı yani bu yukarıda bahsedilen
yolsuzluk ortamını düzenleyici bir girişimde bulunmuyor. Haliyle Afrika
ülkeleri bu “hands-off” yaklaşımı cazip
buluyor. Bu Batı’nın fazla gelen yaptırımları ile yeni partnerlerinin “elini
eteğini çekme” politikasının arası nasıl
bulunabilir?
Prof. John Anyanwu: Hepimizin bildiği
üzere aşırı yaptırımlar Afrika’nın kalkınmasında olumsuz sonuçlara yol açtı ve
açacaktır. Bu demektir ki Batı’nın “şartlı
yardımları” (conditionality for aid)
Afrika’ya uygulanmamalı. Aynı zamanda
Çin ise geliyor, bir madeni 49 yıllığına kiralıyor ve karşılığında yardım yapıyor.
Şunun farkına varılmalı: “verimli yatırım”ı
kontrol etmekle devlet politikalarına müdahale etmek aynı şey değildir. Benim
bahsettiğim şey yardımla gelen yatırımların verimini kontrol edecek mekanizmaları devreye sokmak. Hem yardımı alan
hem de veren ülke tarafından. Bir de doğal
kaynaklara sahip olan ülkeler bu kaynakların değerini bilemiyor. Sonra Çin gibi
ekonomisi büyüyen ülkeler geliyor ve size
bunun değerini hatırlatıyor. Ama en baştaki
noktaya dönersek Batı’nın uyguladığı tarife engelleri Afrika’nın Batı’ya ticari
açılımını engelliyor. Eğer Batılı ülkeler
pazarlarını açmaya karar verirse herşey
çok farklı olur.
-Son olarak şu meşhur “Fırsatlar ülkesi
Afrika”, “Yükselen Afrika” söylemlerine
değineceğim. Bu bir mit mi diye sormak
klişe olacağından (burada John gülerek
kafasıyla onaylar) size şunu soracağım:
Ekonomik büyümeyle özdeşleştirilen bu
söylemleri gerçek anlamda bir kalkınmaya nasıl dönüştürebiliriz? Önceliklerimiz neler olmalı?
Prof. John C. Anyanwu: Biliyorsunuz
ki Afrika hakikaten “umutsuzluğun kıtası”
(continent of no hope) olarak adlandırılırdı. Bu algı gerçekten değişti. İç
savaşlardan kırılan, hastalıkla anılan bir kıtadan ziyade şuan kendi potansiyelini
(doğal kaynaklarını) keşfeden, kendi
içinde dönüşen bir kıta konumuna geçti.
Çatışmaların sayısı ve fakirlik nicelik
olarak azaldı. Bu söylem uzun vadede olsa
bile mutlaka kalkınmaya doğru ilerleyecektir. Afrika'nın doğal kaynaklarına olan
talep ve dolayısıyla doğal kaynakların kullanımı arttı ve artarak devam edecektir. Bu
konuda Afrika kıtası ülkeleri de potansiyellerinin farkına vardı. Fakat biz şunu
da biliyoruz; doğal kaynaklar hem fırsattır
hem de Afrika’nın başına bela olmuştur.
Aynı parallelikte bir fırsat-bela ikilemi
daha geliyor: Gençlik. Afrika’nın kıta
bazında nüfusu artıyor ve genç nüfus patlaması bekleniyor. Aynı zamanda liderlik
sorunumuz var. Yani bunların hepsini
düşününce gençliğin hem fırsat hem de
tehdit oluşturmasını beklemek çok doğal.
“Arap Baharı” belki ne demek istediğimi
anlatır. Kaynaklar ve genç nüfus, tehdit ve
fırsat ikilemine sebep olur. Bu Afrika
kalkınmasında göz önünde bulundurulmalı
ve sosyal kalkınmaya yoğunlaşılmalıdır.
Bu da eğitim, iş istihdamı ve kalifiyeli iş
gücü oluşturabilmektir. Yani genç nüfus
kendisini kalkındıracak kapasiteye erişebilmelidir.
-Zaman ayırdığınız için tekrar teşekkür
ederim. Size İstanbul’da iyi vakit geçirmenizi dilerim.
Prof. John C. Anyanwu: Ben teşekkür
ederim. Benim için bir zevkti.
yerden ulaşılabilir eğitimler sunuyor. Biz
de Papagei olarak, eğitim dünyasını
değiştirebilmekten ve deneyimlerimizi
Turkcell ile birlikte Türkiye’ye taşıyabilmekten dolayı gurur duyuyoruz” sözleriyle işbirliğinden duyduğu
memnuniyeti dile getirdi.
En fazla videoya sahip eğitim portalı
Papagei, 10 bini aşkın video içeriği ile
dünyada en fazla video içerik sunan dil
öğrenme portalı olma özelliğine sahip.
Kendi alanında uluslararası pek çok
ödülü bulunuyor. Portaldaki 32 bini aşkın
interaktif alıştırmaya, kişisel bilgisayar,
tablet ve akıllı telefon aracılığıyla ulaşılabiliyor. Papagei’nin “Video Limbic
Learning System” adını verdiği yöntem
sayesinde dil öğrenme süresi kısalıyor.
En yeni nörobilimsel bilgileri temel
alarak, ilgi çekici eğitimleri interaktif
videolu dil kurslarına dönüştüren Papagei, böylece eğitimdeki başarı ortalamasını da yükseltiyor. Papagei’nin online
öğrenme çözümlerinde “izlemek, işitmek, okumak” eş zamanlı olarak devreye
giriyor ve eğitimin kalıcı olmasını
sağlıyor. Papagei, hem kişinin kendi
kendine öğrenmesi için antrenmanlar
(videolu kurslar) hem de dil eğitmenleri
ile çevrim içi sınıf antrenmanlar (çevrim
içi okul) sunuluyor.
(HABER MERKEZİ)
‘Yerel yönetime adanmış
bir ömür: Başkan Şenol’
Konser öncesi Gaziemir Belediye başkanı
Halil İbrahim Şenol’u makamında ziyaret
eden Kars Belediye Başkanı Murtaza
Karaçanta “İnsan ve vatan sevgisi, hizmet için
bu yoldayız. Başkan Şenol yerel yöneticilik
için adanmış bir ömür. Başarılı çalışmalarıyla
halkın gönlünü çalan, yerel yönetim için ömrünü adayan Şenol’a yeni dönemde başarılar
diliyorum. Kentimizi onur konuğu ili olarak
ağırladığı için teşekkür ediyor, burada olmaktan büyük onur duyuyorum” diye konuştu.
(HABER MERKEZİ)
90 köyün mezarlığı sil baştan
İzmir Büyükşehir Belediyesi, koruyucu duvarları olmadığı için hayvanların otlama alanı haline gelen köy mezarlıklarını birer birer yenileyip
koruma altına alıyor. Köy mezarlık duvarlarının yenilenmesi sarısında
36.1 kilometre beton prekast ve tel fens korkuluk imalatı yapıldı
K
entin mezarlık ihtiyacını
karşılamak ve yeni gömü
alanları oluşturmak için çalışmalarını sürdüren İzmir Büyükşehir
Belediyesi, diğer yandan da yılların
etkisiyle bozulan mezarlık duvarlarını
yeniliyor. Bu kapsamda İzmir
Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri
Daire Başkanlığı ekipleri, kent içindeki toplam 13 mezarlıkta duvarları
yeniledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi
İZBETON Genel Müdürlüğü ekipleri
ise iki etap şeklinde Menemen,
Bayındır, Torbalı, Kemalpaşa, Aliağa,
Bornova, Buca, Foça, Menderes, Seferihisar, Selçuk ve Urla olmak üzere
toplam 90 orman köyünün mezarlık
duvarını yeniledi. Beton prekast ve tel
fens korkuluk ile çevrilen, çevre
düzenlemeleri ile iç temizlikleri ve
ağaç budamaları gerçekleştirilen
mezarlıklar düzenli bir görünüme
kavuşturuldu. Köy mezarlık duvarlarının yenilenmesi sarısında 36.1
kilometre beton prekast ve tel fens korkuluk imalatı yapıldı.
Daha önce köylülerin kendi
imkanları ile tel çit ile çevrilen
mezarlıklardaki bir çok problemi ortadan kaldıran bu çalışma, başta
muhtarlar olmak üzere köy sakinlerini
çok mutlu etti. Menderes Sancaklı
Köyü Muhtarı Abdullah Sürücü ve
köy sakinleri, köylerine ilk kez gelen
bu hizmetten dolayı yaşadıkları büyük
sıkıntılardan kurtulduklarını belirterek
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Aziz Kocaoğlu’na teşekkür etti.
Çileme Köyü’ne 10 yıl hizmet veren
eski Muhtar Mehmet Sever Yıldırım
ise eskiyen ve yer yer kopan tel çitler
yüzünden mezarlıklara havanların
girdiğini belirterek, “Bizi bu sorundan
kurtaran Aziz Başkan’a hayır duası
ediyoruz” dedi.
Ne dediler?
Mehmet Sever Yıldırım- Çileme
Köyü Eski Muhtarı
“Başkanımızdan Allah bin kere razı
olsun. Yıllardır yapamadığımız işleri
bir senede bitirdi. Üretim yolarımızı
yaptı, okulumuzu düzenlendi, camilerimiz onardı. Başarılarının devamını
diliyoruz. Mezarlarımızda koruma duvarı olmadığı için hayvanlar giriyordu.
Çok sıkıntımız vardı. Köylü olarak koruyamıyorduk. Şimdi çok iyi oldu.”
Ali Aytiş- Çileme Köyü Sakini
“Mezarlıklarımıza bakım yapamıyorduk. Köylünün gücü yetmiyordu. Bu hizmet geldikten sonra her
şey daha farklı ve güzel oldu. Çok
teşekkür ediyoruz”.
Muhtarı
“Büyükşehir’e gidip sıkıntımızı
söyledik. Çok pejmürde olan
mezarlığımızı, insanca gezilebilecek
ve gelip de burada rahatlıkla dua
okuyabileceğimiz bir hale getirdiği
için kendim ve köylüm adına
Başkanımız Aziz Kocaoğlu’na çok
teşekkür ediyorum. Önceden tel çit
vardı. Teller kesilip hayvan sokuluyordu içeriye. Bu konuda sıkıntı çekiyorduk. Problemimiz çözüldü.”
Ömer Karadavut- Sancaklı
Köyü İmamı
“Daha önce mezarlığımız yıkık
tellerle çevriliydi. Bu nedenle koyunlar giriyordu içeriye. Mezar
taşlarımıza ve mezarlarımıza pisliyorlardı. Ölüye saygısızlık, diriye saygısızlık olduğu için bu pek hoş
olmuyordu. Bu hizmeti yapan büyüklerimize çok teşekkür ediyoruz”
(HABER MERKEZİ)
Hasan Teket- Çileme Köyü Sakini
“Ben 50 yaşındayım. Ben kendimi
bildim bileli köyümüzün mezarlıklarının koruyucu duvarı yoktu, kenarları açıktı. Tel çitler söküldüğü için
hayvanlar giriyordu. Şimdi çok güzel
oldu.”
Abdullah Sürücü- Sancaklı Köyü
Parklarda yaşanan keyif
Afrika kapısında fırsat da var bela da!
ızla artan genç nüfus ve kıt kaynakların hem fırsat hem de tehdit
olduğunu söyleyen Afrika
Kalkınma Bankası, Kalkınma Araştırma
Departmanı Baş Ekonomisti Prof. John C.
Anyanwu, "Afrika’nın kıta bazında nüfusu
artıyor ve genç nüfus patlaması bekleniyor.
Aynı zamanda liderlik sorunumuz var.
Yani bunların hepsini düşününce gençliğin
hem fırsat hem de tehdit oluşturmasını
beklemek çok doğal. “Arap Baharı” belki
ne demek istediğimi anlatır" dedi
Türk Asya Stratejik Araştırmalar
Merkezi (TASAM) Afrika Enstitüsü
tarafından 24-25 Nisan 2014 tarihlerinde
İstanbul'da düzenlenen “Afrika'da Sektörel
ve Finansal Dönüşüm: Fırsatlar ve
Riskler” temalı 9. Uluslararası Türk-Afrika
kongresi kapsamında Afrika Kalkınma
Bankası Kalkınma Araştırma Departmanı
Baş Ekonomisti Sayın John C. Anyanwu
ile Afrika ülkeleriyle ilgili dış yardımlar,
ekonomik sorunlar, potansiyeller ve
tehditler kapsamında gerçekleştirdiğim röportajı siz değerli okurlarıma sunuyorum.
-Merhaba, öncelikle size vakit ayırdığınız
için teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Sizi burada görmek güzel.
Prof. John C. Anyanwu: Rica ederim.
-Bugün aslında “Yükselen Afrika”dan
Afrika’nın yeni ekonomik partnerlerine,
sektörel kalkınmadan Türkiye-Afrika ilişkilerine değin her konuyu ele aldık.
Ancak size sormak istediğim Afrika’nın
genel olarak problematik durumuna
farklı yaklaşımlar getirmek üzerine. Bazı
kalkınma teorilerine göre Afrika ülkeleri
dış yardım bağımlısı. Siz buna katılıyor
musunuz? Eğer katılıyorsanız, ülkeler
Afrika’nın ekonomik sorunlarına dış
yardım harici nasıl yaklaşabilir?
Prof. John C. Anyanwu: Doğrusu buna
tam anlamıyla katılmıyorum, çünkü
ekonomik sorunların tamamı dış yardıma
bağlı değil. Genellikle kişi başına milli
geliri düşük ve coğrafi yüzölçümü görece
ufak olan ülkeler dış yardıma daha bağımlı
ve kırılgandır. Örneğin Ruanda. Bununla
birlikte dış yardıma bağlı olmanın negatif
bir çok sonucu vardır. Mesela yatırım için
17Nisan
Şubat2014
2013Çarşamba
Perşembe
9 GÜNCEL 30
Kaçırılmayacak fırsat!
Geçirdiği ameliyat sonucu ses teli sinirinin kesildiğini ileri süren
İncigül Güçlü, şiddetli horlaması nedeniyle komşularının rahatsız
olduğunu, çocuklarının uyuyabilmesi için sabaha kadar uyumadığını söyledi. Güçlü, AA muhabirine yaptığı açıklamada 2010
yılında geçirdiği guatr ameliyatı sonrasında hayatının karardığını
belirtti. Salihli’nin Kocaçeşme Mahallesi’nde yaşayan 4 çocuk
annesi Güçlü, operasyon sırasında ses teli sinirinde meydana
gelen hasar sonucu ses tonunun yüksek çıktığını kaydetti. Bu nedenle yükses sesle horladığını ve çocuklarının uyandığını, hatta
komşularının bile sesinden rahatsız olduğunu ifade etti. Operasyonda ses telinin kesildiğini iddia eden den Güçlü "Şu anda
boğazımdan çok yüksek oranda bir ses geliyor. Bu ses, guatr
ameliyatı esnasında zarar gören ses tellerinden kaynaklanıyormuş.
Uykum esnasında çıkan sesten dolayı çocuklarım uyuyamıyor.
Ben de çocuklarım uykusuz kalmasın diye sabaha kadar uyumuyorum. Ancak geceleri boğazımdan gelen ses o kadar şiddetli ki,
evimizin karşısında bulunan komşular bile sesten rahatsız olabiliyor" diye konuştu.
Şenliğin onur konuğu Kars için düzenlenen
gecede ozanların türküleriyle, şiirlerle,
halkoyunlarıyla ilin tarihi ve kültürel yapısı
tanıtıldı. Milli bayramların resmi törenlerle
SiYAH MAVi KIRMIZI SARI
Turizm sektörü çalışanları için
Horlamasından ne çocukları
ne de komşuları uyuyabiliyor
H
EGE-KOOP’TAN 105 BİN LİRAYA
EV SAHİBİ OLMA FIRSATI
8 GÜNCEL
SAYFA 9
MAVi KIRMIZI SARI
60 girişimci daha
iş dünyasına katıldı
Bornova Rotary Kulübü,
Karabağlar Belediyesi ve
KOSGEB’in ortaklaşa olarak
düzenlediği Girişimcilik
Kursuna katılan 60 girişimci
törenle sertifikalarını aldı
G
irişimcilik Kursunun bu yıl 2.
sini düzenlediklerini ve
şimdiye kadar 90 girişimciyi
iş sahibi yaptıklarını ifade eden Bornova Rotary Kulübü Başkanı Hakan
Örnekoğlu “Kursiyerlerimizin
kursları başarı ile bitirmeleri bizi
mutlu etti.
Kursun doğru insanlara verildiğini ve şehrimize, ülkemize faydalı
bir proje olduğunu bir kere daha
yerinde gördük.
Özellikle hanımların bu kursa
katılmalarından dolayı çok büyük
mutluluk duyuyoruz. Günümüzde
kadınlarımızın genelde evde olduğu
bir ortamda girişimci kursiyerlerimizin çoğunluğunun kadın olması bizi
ayrıca gururlandırdı.
Gerçekten pırıl pırıl bir ekip
gördük. Bu ekip umarım bir çok
başarılara imza atar. Genelde hanımların kendi yeteneklerini sergileyebileceği el sanatları, seramik, yiyecek,
içecek gibi konularda işler kuracaklarını gördük.
Hepsine şimdiden başarılar
diliyor, kutluyorum” diye konuştu.
(HABER MERKEZİ)
KATLANARAK
ARTACAK
Bornova Belediyesi, ilçedeki parklarda
bugüne kadar hiç denenmemiş
bir projeyi hayata geçirecek
B
ornova’da yüzlerce parktan müzik sesleri yükselecek. Parkların görüntüsünü bozmayacak şekilde gizlenecek hoparlörlerden yayınlanacak müzik, düşük sesli olacak çevreye
rahatsızlık vermeyecek. Bornova Belediyesi, ilçedeki parkları daha da zevkle vakit geçirebilen alanlar haline getirmek için müzik yayını uygulamasını başlatıyor. Hem eski
parklarda hem de yeni yapılacak parklarda uygulanacak
projeyle Bornova’nın yeşil alanları müzikle bütünleşecek.
Açık hava radyosu
Parkların genel görüntüsünü bozmayacak şekilde gizlenecek hoparlörlerden klasik müzik başta olmak üzere
çeşitli tarzlarda yayın yapılacak. Bir çeşit açak hava radyosu
şeklinde çalışacak sistemde ses düzeyi çevreye rahatsızlık
vermeyecek şekilde ayarlanacak. Müziğin sesi parklardaki
banklarda oturanların duyabileceği yükseklikte olacak. Bornova’da parklarda, yeşillikler içinde zaman geçirmek ayrı
bir zevk haline dönüşecek.
HAZIRLIKLAR BAŞLADI
Parklarda müzik yayını projesini en kısa zamanda hayata
geçirmek için gerekli hazırlıkları yaptıklarını belirten Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, “Bornova’daki parkların
sürekli cıvıl cıvıl olmasını istiyoruz. Bu kapsamda görünmeyen hoparlörlerle müzik yayını yapacağız. İnsanlar banklarda otururken, kitap okurken müzik dinlemenin keyfini
yaşayacak” dedi. (HABER MERKEZİ)
SAYFA 10
SONDAKiKA GAZETESİ >>
ÖZCAN
PEHL VANOĞLU
[email protected]
GLU
https://twitter.com/O_PEHLIVANO
BOSNA’DA
OLANLAR
TÜRKİYE’DE
OLUR MU ?
Bosna’ya gittiniz mi bilmiyorum ama gitmedi iseniz en kısa zamanda gidiniz. Ben bu “23 Nisan” vesilesi ile bir kez daha gittim. İyide oluyor. Çünkü
her gidişim bana farklı şeyler düşündürttürüyor. Ancak gittiğinizde, sadece Osmanlı – Türk İmparatorluğu’nun tarihi ve kültürel mirası olan camileri,
medreseleri, han, hamam, kervansaray, saat kulesi,
köprü ve kabristanlar gibi yerleri görmek isteyişiniz
kadar Bosna’yı ve Müslüman Boşnakları da anlamaya çalışınız. Çünkü daha 20 yıl önce Boşnakların
yaşadıklarını, bizler yani Türk Milleti olarak yakın
veya orta vadede yaşayabiliriz! Müslüman Boşnaklar, Batı halen kabul etmek de zorlansada, 1992 –
1995 yılları arasında bir soykırıma uğradı. Tıpkı
Türklerin, 1821 – 1922 arasında yaşadıkları gibi...
200.000 civarında Boşnak, çoluk çocuk demeden
Sırp ve Hırvatlar tarafından acımasızca katledildi.
Hatta Srebrenica’da, Hollandalı askerlerin gözetiminde, birkaç saat içinde binlerce insan öldürüldü.
Bosna’yı gezdikçe görüyorsunuz ki; Boşnakların
yaşadığı her sokak neredeyse çatışma alanı olmuş.
Evlerin bir çoğu halen delik deşik... Bazı binalar ise,
ibretlik nümune olarak bırakılmış durumda. Çatışmalar göğüs göğüse sürerken, sivil halkta “sniper”
denilen usta nişancıların hedefi olmuş. Nereden bakarsanız bakın Müslüman Boşnaklar için tam bir felaket...
Anladığım kadarı ile Müslüman Boşnakların aklına; bunların olabileceği, Sırp ve Hırvat komşularının kendilerine saldırabileceği, kadın ve kızlarına
tecavüz edebileceği, çocuklarını öldüreceği hiç gelmemiş. Tedbirsiz olduklarından, savaşın acı gerçeği
ile hemen yüzyüze kalıp, acıları önlemede çok geç
hareket etmişler. Akıl başa gelincede savaşmışlar
ama bilanço 200.000 civarında can kaybı ve ağır
hasarlı bir ülke olmuş. Onu da; ne yapalım bir bayrağa, devlete ve toprağa sahip olmanın bedeli diyerek sineye çekiyorlar. Ama ne acı bedel, değil mi?
Müslüman Boşnaklar, günü boş öldürüp vakit geçirirken, aynı toprakları paylaştıkları Sırplar ve Hırvatlar, onlardan kurtulmak için her türlü planı yapmışlar ve ırkçı milislerini silahlandırarak, eğitmişler.
Yani Boşnak uyumuş! Tıpkı şimdi Türk’ün uyuduğu gibi... Delil derseniz, Oslo tutanakları önümüzde
duruyor.
Aslında, Sırplar ve Hırvatlar tarafından daima
“Türk” olarak görülen Boşnaklar çok iyi insanlar.
Kimseyle kavgaları yok. Komşuları ile hep kendilerinden fedakarlık yaparak iyi geçinmişler. Osmanlı
– Türk Devleti’nden ayrılmak zorunda kaldıkları
1878 tarihinden bu yana hem Türklüklerini hem
Boşnaklıklarını hem de İslamiyeti korumuş ve yaşatmışlar. Balkanlarda bu kadar korunmuş bir Osmanlı – Türk mirasını, başka hiç bir yerde görmedim. Hem de Balkan Savaşı, I. ve II. Dünya Savaşları ve son dönem çatışmalarına rağmen. Hatırlayın,
Hırvat topçusunun Mostar’daki Türk köprüsünü hedef alışını!..
Bu kadar yoğun bir hristiyan varlığının içinde, kendini korumayı başarmış bir toplum olan Müslüman
Boşnaklar, nasıl oldu da bağıra bağıra gelen olayları
göremedi, tedbir alamadı ve hazırlık yapamadı? İşte
Bosna’ya gidilince veya bu satırları okuyunca kendi
kendimize soracağımız soru bu olmalı diye düşünüyorum. Şimdi Bosna’dan dönüp Türkiye’ye gelelim. Ermenilerden özür dileyen ve milliyetsizmiş
gibi gözüken ama aslında Türk’e düşman olan bir
anlayış, silahlanan pkk ırkçıları, Türkle hesap görmeye hazırlanan etnikçiler ve tüm gayr-ı Türkler
dimdik ayakta duruyor. Türk Ordusu; Ergenekon,
Balyoz, Casusluk davaları ile sarsılmış, Kozmik
Odalar dağıtılmış, yargı darmaduman edilmiş ve
buna karşılık ise Müslüman Türk Milleti derin bir
uyku halinde yaşıyor. Bir yandan pkk’lı diğer yandan Ermeni, öbür yandan Rum toprak isteyip duruyor. Askerler kaçırılıyor, karakol inşaatları basılıyor,
teröristler tarafından yol kesilip kimlik kontrolü yapılıyor, bayrak ve özerklik hikayeleri anlatılıyor ve
buna karşılık Türk Milleti sus pus!.. Milliyetsizliği
empoze eden ama Türk’e düşmanlığını da saklamayan bir adamın peşinde koşmak, işin anlaşılmaz tarafı olarak önümüzde duruyor. Tıpkı Boşnakların,
başına gelmiş olanlardan önceki hali gibi... Böyle
olunca; Müslüman Boşnakların, başlarına gelecekleri görememesi ile Türk Milletinin içinde bulunduğu halin mukayesesini ve benzetmesini niye yapmayayım? Türk Milleti ile sıkıntısı olan ama türlü
oyunlar ile Türk’ün başında tutulan zatı; Kayseri’de
karşılayanlar arasında ellerinde Gök Bayrağı taşıyan Doğu Türkistanlı kardeşlerimde vardı. Sen git,
Doğu Türkistan’da Türk olduğu için soykırıma uğra, gel Türkiye’de Türkle hesabı olan bir adamı Gök
Bayrak sallayarak ağırla... Bir Türk olarak, bana bunun izahatını yapacak adam var mı? Hem Türklüğe
düşman olacaksın hem de Türk’ün devleti Türkiye
Cumhuriyeti adına, tıpkı pkk gibi Türkleri ve vatandaşı olduğu devleti sırtından vurarak ihanet eden
Ermenilerin gönlünü alacaksın ve sen de Türk Milleti olarak, bunu aval aval seyredeceksin! İşte bunun için Bosna’yı ve Müslüman Boşnakları anlamak, başına gelenleri görmek ve Türk Milletinin
günümüzde bulunduğu halin, başına inanılmaz facialar gelmiş Boşnaklarla benzerliği varmı, yokmu
bunları ortaya çıkarıp, insanlarımıza anlatmak lazım. Yoksa bu aymazlıkla, vurdumduymazlıkla demokratik haklarını yanlış kullanmakla, menfaat azgınlığıyla ve akıl gözünün görmezliğiyle Türk Milletinin başına gelecekler; Müslüman Boşnakların
başına gelenlerden daha ağır olacaktır. Bu sebeble,
Allah; Türk Milletine ivedi olarak, akıl ve fikir versin. Yoksa acının ve bedelin büyüklüğü inanılmaz
olur. Bunun için Bosna’yı ve Boşnakların yaşadıklarını bilmek bize yeterde artar...
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
30 Nisan
20142013
Çarşamba
DENİZLİ HABERLERİ
10ÜNENLERİN
DÜŞÜNCESİ
7 Şubat
Perşembe
Acil idrar ihtiyacı,
ağrı ve yanma
enfeksiyon habercisi
Denizli Devlet Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. İbrahim Emreoğlu, idrar yolu enfeksiyonlarının mikropların dış idrar yolundan girerek çoğalması sebebiyle ortaya çıktığını ve kadınlarda daha sık görülen bir rahatsızlık olduğunu söyledi
Denizli Devlet Hastanesi Üroloji Uz. Dr. İbrahim
Emreoğlu idrar yolu enfeksiyonlarının mikropların dış
idrar yolundan girerek çoğalması nedeniyle ortaya çıktığını ve bayanlarda daha sık görülen bir rahatsızlık
olduğunu söyledi. İdrarı oluşturan böbrekler ve oluşan
idrarın vücut dışına atılmasını sağlayan üriner sistemin
enfeksiyon oluşumunu önleyecek bir yapıya sahip
olduğunu fakat mikropların dış idrar yolundan girerek
çoğalmasıyla idrar yolu enfeksiyonlarının görülebileceğini anlatan Üroloji Uz. Dr. İbrahim Emreoğlu, acil
idrar yapma ihtiyacı hissetme, idrar yaparken ağrı ve
yanmanın en sık görülen belirtileri olduğunu söyledi.
Emreoğlu: “İdrar yolu enfeksiyonu bazen belirti vermeden geçebilse de, en sık belirtiler acil idrar yapma ihtiyacı hissetme, idrar yaparken ağrı ve yanmadır.
Mesane ve dış idrar yolu bölgesindeki ağrı, idrar yapma haricinde de devam edebilir. Enfeksiyona halsizlik
de eşlik edebilir. Sıklıkla, acil idrar yapma ihtiyacı
hissedilmesine rağmen, az miktarda idrar çıkışı olur.
İdrar bulanık, süt gibi görünebilir; idrarda kan varsa,
renk kırmızımsı olabilir. Normalde dış idrar yolu ve
mesane enfeksiyonlarında ateş görülmez. Ateşin varlığı, enfeksiyonun böbreklere ulaştığının habercisi olabilir. Böbreklerdeki enfeksiyonun diğer belirtileri, yan
ağrısı, bulantı ve kusmadır. Çocuklarda da idrar yolu
enfeksiyonları görülebilmektedir. Çocuk huzursuzsa,
normal yemek yemiyorsa, açıklanamayan ve
düşmeyen ateşi varsa, idrar kaçırıyorsa veya büyümesi
duraklamışsa, idrar yolu enfeksiyonu olup olmadığı
araştırılmalıdır. Erişkinlerin aksine, çocuklarda ateş daha sık görülür ve tek belirti olabilir” dedi.
İdrar yolu enfeksiyonlarının oluşmasına neden olan
risk faktörlerinden de bahseden Uz. Dr. İbrahim Emreoğlu enfeksiyonun kadınlarda daha sık görüldüğünü
söyledi. Emreoğlu: “ Bazı kişilerde idrar yolu enfeksiyonları daha kolay oluşur. İdrar yolunda idrar akışını
engelleyen her türlü anormallik (örneğin böbrek
taşları), enfeksiyon için uygun ortam yaratır. Diabet ve
bağışıklık sistemini baskılayan hastalıklar idrar yolu
enfeksiyonu riskini artırır. İdrar yolu anormallikleri ile
doğan kız ve erkek çocuklarda idrar yolu enfeksiyonları daha sık ortaya çıkar. Özellikle kabızlık enfeksiyon
için tetikleyici bir faktördür. Mesane tamamen
boşaltılamıyorsa ve idrar mesanede çok fazla kalıyorsa
bu sorun enfeksiyona yol açan bakterilerin artmasını
sağlayabilir.Tuvalet temizliğine gerektiği kadar özen
göstermemek enfeksiyon riskini arttırır. Aynı zamanda
genital temizlik tuvalet dışında da çok önemlidir. Pamuklu çamaşır kullanmak, kullanılan pedin sık sık
değiştirilmesi idrar yolu enfeksiyonunu önlemek adına
yararlı olacaktır. Düzenli aralıklar ile tuvalete çıkmak,
idrarı tutmamak ve mesaneyi tam olarak boşaltmak
idrar yolu enfeksiyonunu önlemek için önemli bir
ayrıntıdır. İdrarın düzenli atılımı sağlanırsa idrar yolu
daha temiz kalır. Fakat bazı durumlarda idrar düzeni
bozulabilir. İdrar yolu enfeksiyonları kadınlarda erkeklerden daha sık görülür. Bunun kesin nedenleri bilinmemekle beraber, kadınlarda dış idrar yolunun kısa
oluşunun riski artırdığı düşünülmektedir. Bir diğer kolaylaştırıcı neden de, idrar yolu çıkışının anüse ve vajinaya yakın olması nedeniyle, buradan gelen bakterilerin idrar yollarına girme riskinin artmasıdır. Gebelikte idrar yolu enfeksiyonuna yakalanma olasılığı artar.
Gebe kadınların yüzde 2-4’ünde idrar yolu enfeksiyonu ortaya çıktığı bildirilmiştir. Bilim insanları, gebelik
sırasında hormonların ve idrar yollarının konumunda
ortaya çıkan değişikliklerin enfeksiyona yakalanma olasılığını artırdığını düşünmektedir” dedi. (HABER
MERKEZİ)
NESLİ TÜKENEN MESLEK DEMİRCİ'DE CANLANDI
Özkara mesleğin yaygınlaşması için kardeşi
Hüseyin özkarayı’da yanına alarak mesleğini
ona öğretti .Bu gelişmelerden etkilenen Ercan özkaranın oğlu metin özkarada yaz tatillerinde babası ve amcasından esinlenerek
bir semerci ustası oldu.Özkara Manisa demircide nesli tükenen mesleklerden semercilik
mesleği tekrar canlandı.Daha önce semerci
çıraklığı yapan Ercan özkara bu mesleğin
neslinin tükeneceğini anlayınca ata mesleği
olan semercilik mesleğine geri döndü.Ercan
yirmidokuz senedir bu meslekte olduğunu
söyledi özkaraya semerin nasıl imal edildiğini sorduk.Malzemelerin deri kısmını tireden
aldığını çünkü ençok keçi derisinin tirede
olduğunu,sazları afyon eber gölü civarında
oturan köylülerden ,keçesini kuladan
,ağaçlarını ise çınar ağacından kendisinin yontarak imal ettiğini söyledi. Şimdiye kadar
binlerce semer imal ettiğini söyleyen özkara
talep olur ise deve semeri bile imal edebiliceğini anlattı.Bu meslegin devamlılığı için kendisinin devletimizden yardım beklediğini ima etti. (HABER MERKEZİ)
PAMUKKALE yeniden TERMAL
turizmin merkezi olacak
Eski çağlarda termal sağlık merkezi
olan Pamukkale, asırlarlar sonra, eski
kimliğini kazanacak. Çok uluslu oteller
zinciri Hilton'un Denizli'de arsa aldığı,
termal tedavi ve kür merkezi konseptinde
bir otel yapacağı öğrenildi. Denizli'de sıcaklığı 36,5-240 santigrat jeotermal kaynaklar, enerji üretimi ve termal seraların
yanı sıra sağlık turizmi için de önemli bir
potansiyeli barındırıyor. Eski çağlarda
termal sağlık merkezi olduğu bilinen Pamukkale'nin Karahayıt bölgesinde TOKİ'nin kentsel dönüşüm çalışmaları yürüttüğü mevkinin yanında yapımı planlanan
termal yatırımlar, burayı cazibe
merkezine dönüştürdü. Birkaç yıldır Denizli'de termal otel için uygun yer
arayan uluslararası oteller zinciri
Hilton'un da geçen hafta Denizli'de 48
bin metrekare arsa aldığı öğrenildi. Denizli'de termal sağlık turizmi ile ilgili yatırımları bulunan iş adamı Nihat Aracı,
AA muhabirine yaptığı açıklamada, Denizli'nin çok büyük turizm potansiyeline
sahip olduğunu belirterek, inanç ve sağlık
turizmi yönünden önemine dikkati çekti.
Hilton otellerinin Türkiye yöneticileriyle 3 ay süren görüşmelerin ardından,
Pamukkale'deki 48 bin metrekare arsasını bir hafta önce sattığını ifade eden
Aracı, "Grubun daha önce bölgede yatırım yapma kararının olduğunu biliyorduk ama uygun ve istenen büyüklükte bir
arsa sıkıntısı vardı. Arsamın turizme
kazandırılması için kendileri ile
görüştüm, uygun buldular. 350 yatak kapasiteli otel, termal tedavi ve kür merkezi
konseptinde olacak. 16 ay gibi bir zamanda tamamlanacak merkezin Denizli'ye kazandırılmasından ve Hilton'un
Denizli'de yatırım yapmasından mutluyum" dedi. Denizli Turistik Otelciler ve
İşletmeciler Derneği (DENTUROD)
Başkanı Gazi Murat Şen de jeopolitik
konumu itibariyle medeniyetlerin kesişme noktasında yer alan Denizli'nin en
büyük ziyaretçi kaynağının, UNESCO
dünya mirası listesindeki Pamukkale
olduğunu ifade etti.
"2 bin 500 yıl önceki gibi termal
turizmin merkezi olacak"
''2 bin 500 yıl önce termal tedavi
merkezi olan, o çağda insanların buraya gelmesine etken olan Pamukkale,
yeni yatırımlarla termal sağlık turizminin merkezi olacaktır" diyen
Şen, Pamukkale'ye yılda 2-2,5 milyon turistin geldiğini, bunların ancak
dörtte birinin Denizli'de konakladığını
hatırlattı. Yabancı misafirlerin
Türkiye'de konaklama gün sayısının 89 gün olduğunun altını çizen Şen, bu
sayının Denizli'de 1'e düştüğünü, yapılacak tesislerle Pamukkale'yi 4-4,5 milyon
turistin ziyaret edeceğini söyledi. (AA)
DENTUROD Başkanı
Şen, "2 bin 500 yıl önce
termal tedavi merkezi
olan, o çağda insanların
buraya gelmesine etken
olan Pamukkale, yeni yatırımlarla termal sağlık
turizminin merkezi olacaktır" dedi
SAYFA 11
SONDAKiKA GAZETESİ >>
Abdurrahman
DLPAK
11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
30
17Nisan
Şubat2014
2013Çarşamba
Perşembe
Başkanlık sistemini tartışıyoruz da!
YENİ AKİT GAZETESİ
‘Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olma’nın dayanılmaz hafifliğini bütün ağırlığı ile yaşıyoruz.
Tartışmanın felsefi açıdan bir derinliği yok. Ucuz bir siyasi polemik söz konusu başkanlık konusunda.
Muhalefet ne tarih, ne dünya, ne Türkiye’nin bugünkü
ihtiyaçları, ne de geleceğe ilişkin bir tasavvur üzerine bina
ettiği bir fikri var. Kaba bir üslupla AK Parti ne derse aksini
savunmayı marifet sayıyorlar. Aslında dönüp-dolaşıp bir şey
söylemeye çalışıyorlar: “Erdoğan olmaz!”
CHP’den başlayalım. “Tek Adam”, “Milli Şef” dönemi
ile hesaplaşmadan söyleyecekleri her söz havada kalacaktır.
Mustafa Kemal ve İnönü yaşarken Başbakan’ın kim olduğunun bir anlamı var mı?
Demokrat Parti döneminde tam tersi oldu. Bayar’ı bilen
kimse yoktu. Varsa-yoksa Menderes.
Her darbenin önünde, arkasında, içinde CHP vardır.
Kambersiz düğün olur mu?
Şimdi bu CHP mi bize akıl verecek.
SP güçlü bir lider partisi değil mi? BBP’nin “reis”i nasıl
bir liderdi! Milliyetçi Hareket Partisi’ndeki “Başbuğ” karakteri nasıl bir lider profili çiziyordu acaba? Ya da Türklerin
töresi nasıl bir liderlik sistemine dayanıyordu.
BDP’nin Apo’ya bağlılık ve sadakatinin siyasi izdüşümünün bu tartışmaya katkısı ne yönde olurdu acaba!
O zaman neden birileri ikiyüzlü davranıyor ki!
Bana kalırsa bu konuyu konuşurken 21. yy’da Türkiye’nin ufkuna bakmak gerek. “Kökü mazide olan ati” olmalıyız. Elbette, bugünün sorununu çözmeli ama tek başına bu
yetmez. Geçmişin tecrübesi, bugünün sorunlarına çözüm
içermesi ve geleceğin umudunu, hayalini kucaklaması gerek.
Mesela bugün bu konuyu düşünürken Kıbrıs ve Nahcıvan’ın geleceğini de düşünmemiz gerekiyor.
Hilafet konusunun da birlikte düşünülmesi gerek. Denizaşırı ülkelerde siyasi tasarrufumuz olacak mı? Başka bölgelere fevkalade büyükelçi atayacak mıyız? Yoksa bize biçilen uluslararası sınırlarımız bizim ilahi coğrafyamız mı?
Yönetimde etkinlik, sür’at, verimlilik ve kalite sorunu
bu yöntemle bir nebze de olsa iyileştirilemez mi?
Bakın, sınırların, rejimlerin, hükümetlerin yeniden düzenleneceği yeni bir dünya ve uluslararası yeni bir düzenden
söz ediliyor. Bilgi, emek, mal ve paranın serbest dolaşıma
açıldığı bir dünyadan söz ediyoruz. İslam dünyası, Türk
dünyası ile ileri ve yakın, sıcak bir işbirliğinden söz ediyoruz. Bu durumda başkanlık sistemi daha iyi olamaz mı? Ya
da Yarı Başkanlık!
Sahi, neden bir Osmanlı Milletler Topluluğu yok! Bütün
bunları yeniden düşünmemiz gerekiyor. Başkanlık ve Yarı
Başkanlıktan söz ederken bu gerçeklerin farkında olmak gerek.
CHP’lilerin eli ayağı boş değil, tuttuğu iş değil. Krizden
Sınavlar bitti, peki yerleştirme
nasıl yapılacak?
Abbas
GÜÇLÜ
MİLLİYET GAZETESİ
Liselere giriş sınavı TEOG’un ikinci tur birinci aşaması, dün Matematik, Türkçe, Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi sınavlarıyla tamamlandı. Bugün ise Fen, Sosyal ve Yabancı Dil sınavları var...
TEOG’a 8’inci sınıf öğrencileri giriyor ve
sayıları bir milyon civarında.
Onlarla birlikte aileleri de tedirgin mi tedirgin.
Çünkü, iyi bir gelecek için olmazsa olmazların başında iyi bir lise geliyor.
Çok daha vahimi, tüm klasik liseler kaldırıldı.
Yani sınav kazanamadığınızda ya meslek lisesine ya da imam hatibe gitmek zorundasınız.
Çünkü başka alternatifiniz yok.
Ha bir de açık lise var ki, zorunlu eğitim çağındaki bir çocuğu, açık öğretime yönlendirmek, eğitim adına yapılacak yanlışların en büyüğü!
Peki fen ve Anadolu liseleri ile kolejler yani
sınavla girilen okullar, onca mücadeleye değiyor mu?
En fazla 100’ü bu çabaya değer, gerisi, hiç
yoktan iyi konumunda yani kazandığınızda
mutlu olmanız çok zor.
Peki yıllarca süren bu koşuşturma niye?
Ah bir anlayabilsek!..
Matematik zordu!
Dünkü sınavlarda öğrenciyi en fazla zorlayan Matematik oldu.
Sınav sonrasında kendileriyle konuştuğumuz öğrenciler Türkçe, Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi sorularının kendilerini o kadar zorlamadığını söylediler.
Okul ve dershanelerden gelen bilgiler de o
yöndeydi.
Görünen o ki Matematik dışında diğer test-
lerde, özellikle tepelerde büyük yığılmalar olacak.
Peki soruları neden gazetede yayınlamadık?
MEB bu konuda, medyadan bir istekte bulundu ve soruların tümünün bugün 14.00’te yayınlanabileceğini duyurdu.
Çünkü sınavdan çıkan öğrencilerin moralleri bozulmasın isteniyor.
Haklı oldukları noktalar da var, haksız oldukları noktalar da...
Dün akşam saatlerine kadar yanlış soru iddiası ya da iması olmadı. Ama yarın soruların
tümünü yayınlayacağız. O zaman çok daha
dikkatli bir tarama gerçekleşeceği için ilginç
ayrıntılar ortaya çıkabilir.
TEOG ne kadar adil?
SBS kaldırılıp yerine TEOG getirildi de değişen ne oldu?
Bu konuyu bin defa yazdık gerekiyorsa bin
defa daha yazacağız.
Çünkü sorun sınavlarda değil.
Sınavlar bir seçme aracı olmaktan çok,
umut tacirliğinin bir aracı haline geldi.
Hangi sınav sistemini getirirseniz getirin,
kapı önündeki yığılma erimeyeceği gibi daha
adil olanı da bulunmayacaktır.
Siz liselere girişte, kolej mezunları ile üç sınıf bir arada eğitim yapan ilköğretim mezunlarını, üniversiteye girişte de Robert ve Galatasaray Lisesi mezunu ile Şırnak Lisesi mezunlarını aynı sınavda yarıştırırsanız, bunun kaplumbağa ile tavşanın yarışından ne farkı olabilir ki?
İşte bu yüzden sınavların nasıl yapılacağından çok daha önemlisi ne kadar adil olduğu ve
bir işe yarayıp yaramadığıdır.
Keşke birileri de bu konulara kafa yorsa.
Ama nerdeeeeeeeee...
Tercihler nasıl olacak?
Fen ve anadolu liseleri ile kolejlerde hemen
her yıl binlerce kontenjan boş kalıyor. Hem de
en iyilerinde. Peki öğrenciler istemediğinden
mi? Kesinlikle hayır. Galatasaray, Kabataş gibi
önünde girmek için can atan yüz binlerce öğrenci olsa da, kontenjanlar dolmuyor, çünkü
doldur-boşalt sistemi uygulanıyor.
Bakan Avcı, aynı sınava girilmesine karşın,
farklı tercih ve kayıt sistemi rezaletine bu yıl
son vereceğini açıklamıştı. Çalışmalar başlamış
ve tıpkı üniversiteye girişte olduğu gibi, özel
ortak tercih listesi alınacak ve merkezi yerleştirme yapılacakmış. Tercih sayısı da 20 olacakmış.
Eğer bunu gerçekleştirebilirse, tebriklerin
en büyüğünü hak eder!..
Tatil cenneti Türkiye
Liselere giriş için bir milyon öğrenci salonlarda ter dökerken on milyona yakın öğrenci de
iki gündür tatil yapıyor.
Oh ne güzel!
Dünyanın en kısa eğitim süresi bizde. Üstelik okullarımızın çoğunda yarım gün eğitim yapılıyor.
Ve eğitime yönelik sıralamaların tümünde
Avrupa’nın en dibinde, dünyanın da en gerilerindeyiz.
Ve hala her fırsatta tatil yapıyoruz.
Daha garip olanı da bunu hiç sorgulamıyoruz.
Demek ki aşağıdaki tablo bizi rahatsız etmiyor!
Dünya Ekonomik Forumu 2014 Global
Bilgi ve Teknoloji raporuna göre, eğitim sistemi kalitesiyle 91. sırada yer alıyoruz. Türkiye
teknoloji satın alımı konusunda Türkiye diğer
ülkeleri geride bırakarak 23. sırada yer alıyor.
Matematik ve Fen bilimleri açısından
olumsuz bir karne sergileyen Türkiye 101. sıraya yerleşmiş durumda.
Okur-yazarlık oranında ise 67. sırada,
sosyal medya kullanımında ise 148 ülke arasında 61. sırada, okullarda internet erişimi konusunda da 63. sırada bulunuyor.
Özetin özeti: Sınavlar yüzünden yaratıcılığımız ve bilimsel üretkenliğimiz içler acısı durumda ama başkalarının ürettiğini satın alma ve
kullanma konusunda performansımıza diyecek
yok!.. 29.04.2014
Tayyip Erdoğan ve ters köşeleri...
Fehmi
KORU
STAR GAZETESİ
Başbakan Tayyip Erdoğan şaşırtmaya devam
ediyor.
Önce herkese “Kendini tarif ediyor” diye düşündüren ‘koşan, koşturan, terleyen cumhurbaşkanı’ sözcükleri eşliğinde bir görev tanımıyla
karşımıza çıkmıştı; bu yakınlarda ise cumhurbaşkanı adayı konusunda ‘herkesi ters köşeye yatırmak’tan söz etmeye, kimi kast ettiği tam anlaşılmayan ‘sadece Ak Partililer’in değil, CHP, MHP
ve BDP’lilerin de oyunu alacak bir aday’ ile seçmen önüne çıkma vaadinde bulunmaya başladı.
Kendisi aday olacaksa neden ters köşeye yatmış olalım? Adaylığını ilân ederse kellesini kesseniz ona oy vermemeye yeminli geniş bir kesim
var; e, hangi CHP’li, MHP’liden oy alacak?
BDP bile kendi adayıyla seçime katılacağa benziyor...
Yoksa başka biri mi Ak Parti’den aday gösterilecek? Kim?
2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimini
hatırlayın: Gözlemciler olarak Tayyip Erdoğan’ın altı yıllık başbakanlığı ardından Çanka-
ya’ya çıkmasını bekliyorduk ve kendisi de o yolda sinyaller vermekten geri durmuyordu. Son
gün, partisinin grup toplantısında, “Adayımız,
kardeşim Abdullah Gül” diyene kadar...
Ters köşe o zaman öyle gelmişti...
Ardından farklı gelişmeler yaşandı: Hukuk
mühendisleri ‘367’ formülüyle ortamı bulandırdı; ‘e-muhtıra’ sonrasında Anayasa Mahkemesi
formülü kurallaştırdı. Turlar uzamaya başlayınca
Abdullah Gül adaylıktan derhal çekildi... Erken
seçime gidildi... Bir sonraki cumhurbaşkanını
halkın seçmesi kuralı için halkoylaması yapıldı...
Gazete manşetlerini hatırlayın; aday konusunda beklentiler farklı profiller üzerinde yoğunlaşmıştı...
Fakat yine herkesi ters köşeye yatıran bir gelişme yaşandı: Abdullah Gül yeniden aday oldu
ve bu defa seçildi.
Herkesi yine ters köşeye yatırırsa Ak Parti,
bu defa şaşırmayacağım...
Sebebi şu: Tayyip Erdoğan verdiği görüntünün aksine tam bir hesap adamı; kritik kararlara
varması gerektiğinde çok yönlü düşünüyor, etraftan gelebilecek telkinler yerine kendi içgüdüsünü de için işine sokan hesapları göz ardı etmiyor. Vardığı sonuç, öyle durumlarda, kendisinden
beklenmeyen bir karar olsa da, kararı doğru so-
nuçlar doğuruyor...
Abdullah Gül’ün adaylığı doğru bir karardı
ve onun Çankaya’da geçirdiği yedi yıl Ak Parti
ile Tayyip Erdoğan’ın ‘artı’ hanesine yazıldı.
Erdoğan-Gül ikilisinin birlikte yer aldığı fotoğraf Ak Parti’ye daha çok oy getiriyor.
Cumhurbaşkanlığı için düşünülmek elbette
onur verici bir durum; o durumda bulunanların
Çankaya’yı arzu etmesi yadırganmaz. Ancak
partiler adına düşünenlerin, aday belirler veya
kendi adaylığı üzerinde imal-i fikrederken hesaba katmaları gereken pek çok unsur olduğu da
bir gerçek... Halk bir siyasetçiyi başbakan olarak
benimsemişse onu cumhurbaşkanlığına göndermek istemeyebilir de; cumhurbaşkanlığında
farklı bir profil görmeyi de tercih edebilir halk...
Liderlerin tek hamleli düşünme lüksü de olamaz; cumhurbaşkanlığı kadar ilk genel seçimde
partisinin sandıktan güçlü bir iktidar olarak çıkması da önemlidir...
Aday olabileceği hissini verdiği açıklamaları
da, ‘ters köşeye yatırma’ ifadeleri de Tayyip Erdoğan’ın çok yönlü hesaplarının o anlık tepkileri; partinin esas kararı için galiba istişare sürecinin tamamlanmasını beklememiz
gerekiyor... 29.04.2014
besleniyor ve ömrünü kriz üretmekle geçiriyor.
Birilerinin yarınki yeniden “Büyük Türkiye” diye bir
hayali yok. “Küçük olsun benim olsun” derdinde.
Yeni bir dünya kuruluyor. 19. yy sonlarında, Kapitalizm,
Komünizm, Faşizm’in gölgesinde şekillenen kavram ve kurumlarla 21. yy’ın ihtiyaçlarına cevap vermek mümkün değil.
Değişim kaçınılmaz. Bugün “ilerici” olma iddiasındaki
CHP değişiminin önünde en büyük engel olarak görülüyor.
“İki günü birbirine eş olan aldanmıştır.” “Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal!”, “Düne dair ne varsa dünde
kaldı. Şimdi yeni şeyler söyleme zamanıdır!”
Selam ve dua ile.
NOT: Mısır cuntasının yargı maskeli cinayet çetesinin
suikast planı ile ilgili olarak, R4bia Platformu adına yaptığım yazılı açıklama basında yer alacağından konuyu yarın
ele alacağım inşallah. 29.04.2014
Taha
AKYOL
HÜRRİYET GAZETESİ
Ortadoğu’da
hukuk
MISIR’da ikinci davada mahkeme 683 kişi hakkında idam kararı
verdi!
Minye kentindeki aynı mahkeme, bir ay önce de 529 kişiyi idama
mahkûm etmişti. Toplam 1212 idam!
Bunlardan 429’unun cezası müebbet hepse çevrildi.
İdamlık 1212 kişiye yüklenen suç ne? Askeri darbeyi protesto gösterilerinde bir polisin öldürülmesi, dört polis hakkında öldürmeye teşebbüs ve bazı kamu mallarının tahribi!
Karar “adli hata”nın çok ötesinde siyasi bir kıyımdır! Darbeciler,
devirdikleri İhvan-ı Müslimin yanlılarını katliam çapındaki cezalarla
ezmeye çalışıyorlar.
Böyle bir “mahkeme kararı” yeryüzünde görülmemiştir! Mısır’da
“hukuk” darbeciler tarafından siyasi “araç” olarak kullanılmanın ötesinde, tamamen “yok” sayılmıştır.
TUNUS VE MISIR
Maalesef Ortadoğu kültürünün buna müsait olduğu da bir gerçektir.
İslam’dan çok önceki asırlarda Mısır firavunlarında, Sasani kisralarında şekillenen kadim despotik kültür...
Ortadoğu’da iktisadi gelişme nasıl geciktiyse, “hukuk” kavramı da
öyle gecikti...
Büyük umutlarla patlak veren Arap Baharı hareketleri, sadece Tunus’ta demokrasi ve hukuk devleti yönünde gelişiyor.
Tunus’ta İslamcı El-Nahda hareketi, Raşid Gannuşi gibi gerçek bir
bilge ve düşünürün manevi liderliğinde çatışmacı tavırlardan sakındı,
laiklerle ve liberallerle uzlaştı. Tunus gezisinde Cumhurbaşkanı Gül,
gazetecilere “Anayasalarını bizden kolay yapacaklar” demişti. (Hürriyet, 10 Mart 2012)
Aynen öyle oldu. Alkışlanacak bir tecrübedir Tunus’un anayasa
yapımı.
MISIR’IN DRAMI
Ortadoğu kültürünün merkezindeki Mısır’da ise, bu uzlaşma olmadı.
Çeşitli olayların yaşandığı süreçte, İhvan, kendi yaptığı anayasayı
referanduma sundu. 17 Aralık 2012’deki referandumu muhalefet boykot etti. Seçmenlerin sadece yüzde 33’ü sandığa gitti; bu yüzde 33’ün
yüzde 68’inin oylarıyla İhvan anayasası kabul edilmiş oldu.
Meşruiyet tabanının noksan kaldığı çok açık...
Ekonomi de kötüleşmeye devam ediyordu.
Gerilim tırmandı... Gösteriler ve 3 Temmuz’da askeri darbe! Hem
de Ezher’in fetvasıyla! “Şeriatçı” Selefilerin ve Suudilerin desteğiyle!
Ve işte darbe mahkemesinin mezbaha gibi idam kararları. Hukuk
yok!
İKİ ANAYASA
Mısır ve Tunus anayasalarında “hâkimiyet halkındır... devletin dini
İslam’dır” gibi ortak maddeler var. Diktatörlük dönemlerine göre ikisinde de özgürlükler hayli genişletilmiştir. Fakat çok önemli farklar da
vardır. Sadece birkaç örnek:
İhvan anayasasına göre Mısır “Arap dünyasının ve ümmetin bir
parçası”dır. Tunus anayasası ise, “ümmet” kavramına yer vermiyor,
Ortadoğu kimliği yerine de Kuzey Afrika kimliğini vurguluyor.
İhvan anayasasında hukukun temel kaynağı olarak “şer’i hukuk”
zikredilmiş, hatta “Sünni fıkıh” vurgusu yapılmıştır! Tunus’ta uzlaşma
için İslamcılar bu gibi maddelerden vazgeçmişlerdir.
Tunus anayasasının 109 ve 115. maddelerinde yargı bağımsızlığı
ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. İhvan anayasasında böyle ayrıntılı hükümler yoktur.
ALINACAK DERSLER
Tunus uzlaşmacı davranışlarla başarılı oldu, uzlaşmayı da hukuka
değer verilmesi sağladı.
Mısır’da ise siyasi taraflar çatışmacı davrandı. Ana hukuk kavramlarında bile uzlaşamadılar. Hukuk zayıf kaldığı için mezbaha gibi
mahkemeler ortaya çıktı.
Demek ki, hukukun ana kavramları bütün siyasetlerden üstündür,
üstün tutulmalıdır. Aksi halde, siyaset “kabile” ya da “mahalle” kavgasına dönüşüyor; kutuplaşma artıyor. Türkiye’de darbeler devri çoktan ve ebediyen kapandı. Türkiye’nin kutuplaşma yüzünden “yönetilemez” hale gelmesini istemiyorsak, bunun tek yolu uzlaşma kültürü
ve hukukun üstünlüğü ilkesidir. 29.04.2014
SAYFA 12
SONDAKiKA GAZETESİ >>
ACİL TELEFONLAR
İtfaye
AKS110
Acil Yardım
Polis İmdat
Elektrik Arıza
Jandarma İmdat
İZSU Su Arıza
Doğalgaz Acil Müdahale
Cenaze Hizmetleri
Sahil Güvenlik
Orman Yangınları
110
110
112
155
186
156
185
187
188
158
177
YANGIN TELEFONLARI
İzmir
Karşıyaka
Kadifekale
Bornova
Bostanlı
Buca
Karabağlar
Çamdibi
Çiğli
Balçova
Evka 4
Evka 1
Gaziemir
Hatay
Narlıdere
Güzelbahçe
110
372 58 74
225 49 99
388 10 03
386 17 86
487 13 61
237 13 07
433 65 59
376 73 23
278 76 02
351 09 04
452 24 77
251 00 44
250 86 40
238 35 97
234 25 34
HASTANE TELEFONLARI
-Devlet HastaneleriAliağa
616 87 87
N.S. İşgören Alsancak
463 64 65
Alsancak Acil Servis
Ağız ve Diş Sağlığı
422 00 76
Alsancak Diş Hast.
464 78 62
Atatürk Devlet
244 44 44
Behçet Uz
489 56 56
Bornava Dev. Hast.
375 58 58
Bozyaka Eği. Hast.
250 50 50
Buca S.D. Hastanesi
452 52 52
Çeşme A. Çizgenakat
712 07 77
Foça
812 14 29
Göğüs Hastanesi
433 33 33
Konak Diş Hastanesi
441 81 81
Karşıyaka
366 88 88
Çiğli Dev. Hastanesi
376 23 33
Menemen Dev. Hast.
832 58 59
Nejat Hepkon
Seferihisar Hastanesi
743 20 10
Selçuk Dev. Hast.
892 70 36
Urla Dev. Hastanesi
752 10 04
Tepecik Dev. Hast.
469 69 69
-Belediye HastaneleriEşrefpaşa Bel. Hast. 293 80 00
-Özel HastanelerAnadolu Tıp Merkezi
272 00 11
Agora Tıp Merkezi
425 73 73
Atakalp Kalp Hastanesi
483 14 14
Atakent Tıp Merkezi
336 11 95
Atagöz Göz Hastalıkları 435 35 35
Atafizik, Fizik Ted. Mer.
231 25 15
Batıgöz Hastanesi
489 03 03
Bornova Tıp Merkezi
388 20 40
Bornova Özel Tıp Mer.
343 23 50
Bornova Özel
Sağlık Tıp Merkezi
339 77 83
Buca Tıp Merkezi
438 14 14
Buca Sağlık Merkezi
438 06 20
Central Hospital
341 67 67
Can Tıp Merkezi
232 13 48
Caner Göz Merkezi
278 81 11
Çağdaş Tıp Merkezi
285 95 95
Çankaya Tıp Merkezi
425 31 31
Çesav Tıp Merkezi
362 67 67
Çeşme Sissus Has.
723 05 55
Çınarlı Hastanesi
462 27 27
Çiğli Özel Sağ.
386 26 16
Diyabet Hastanesi
449 13 19
Diamed Dah. Dal Mer.
465 27 37
Doğa Tıp Mer.
244 16 16
Dr. Sıhhat Tıp Merkezi
367 67 47
Efes K.B.B. Merkezi
446 15 16
Ege Sağlık Hastanesi
463 77 00
Ege Tüp Bebek Merkezi 445 31 45
Egeria Çocuk Sağlık
Hastanesi Dal Merkezi
489 35 35
Ekol K.B.B. Dal Mer.
386 55 05
Ekol K.B.B. Şube
369 89 65
El ve Mikro Cerrahi
441 02 21
Gazi Kent Tıp Merkezi
252 45 00
Gaziemir Tıp Merkezi
251 47 67
Hayat Hastanesi
441 41 96
İzmir Hastanesi
483 31 31
İrenbe Tüp Bebek Mer.
464 58 88
441 41 70
Karataş
Karşıyaka Tıp Merkezi
369 00 91
12 GÜNCEL
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
30
17 Nisan
Şubat 2014
2013 Çarşamba
Perşembe
Türk Eğitim Sen:
Milli Eğitim'de
KIYIM YAPILIYOR
Türk Eğitim Sen İzmir 3 No'lu Şube Başkanı Adnan Sarısayın, Millî Eğitim Temel Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un, birçok mağduriyete sebep olduğunu söyledi. Kanun kapsamında mevcut il ve ilçe
Milli Eğitim müdürleriyle il müdür yardımcılarının görevlerinden alındığını aktaran
Sarısayın, “Bu arkadaşlarımız, yönetim basamağı olmayan ve özlük hakları itibariyle de
daha alt kadro olan ‘eğitim uzmanı’ kadrosuna atanmışlardır. Bu durumda olan müdürlerin sayısı İzmir’de 41, tüm Türkiye’de bin 500'ü bulmaktadır.” diye konuştu
Eğitim uzmanının görevlerini belirlenmediği için bu kadroda bulunan kişilere herhangi bir görev verilmediğini
ifade eden Sarısayın, “Arkadaşlarımıza,
çalışabilecekleri bir oda dahi tahsis
edilmeyerek mağduriyetlerinin daha da
artmasına neden olunmuştur. Hükümetin
bu adımı, yeni bir kadrolaşmanın yolunu
açmaya yöneliktir. Bugüne kadar yaptığı
kadrolaşma yetmemiş, farklı bir ses
duymamak için haksız hukuksuz, uluslararası demokratik normlardan uzak
bir anlayış yoluna gidilmiştir. Bu
yasayla Milli Eğitim Bakanlığı’nda müdür bırakılmamıştır. Bunların yerine
yandaşlar getirilmektedir.”
diye konuştu. Bundan sonra bu makamlara kadrolu
olarak atama da yapılmayacağını söyleyen Türk
Eğitim Sen Şube Başkanı
Sarısayın, "İşin can alıcı
noktası da burasıdır,
çünkü hükümet, kendi
adamı da olsa
demokrasinin önemli unsuru olan güçlü, hukuka uygun,
vicdanının sesine kulak verecek bürokrat istememektedir.
Yalnızca kendisinin her talimatına
uyan robot istemektedir. Bu da o-
toriter bir idareye giden yolun diğer bir
göstergesidir. Birikimleri olan il ve ilçe
yöneticileri, muhtemeldir ki bankamatik
memuru haline getirilecektir. Bin 500
yöneticiye, iş yaptırmadan maaş ödenerek kamu zararına yol açılacaktır,
çünkü eğitim uzmanı olan bu kişilerin
yönetmeliği dahi
çık-
mamış, ne iş yapacakları bile belli
değildir. Şüphesiz ki Milli Eğitim
Bakanlığı gibi devasa bir teşkilatı tecrübeli, bilgili ve birikimli bürokratlar olmadan yönetmek mümkün değildir.
Böyle bir düşünceyi hayata geçirmek,
kaosa yol açacağı gibi eğitim sistemimizde de onarılmaz yaralar açacaktır. Bu durum sadece eğitim faaliyetlerinin bozulmasına değil, aynı zamanda
devlette de istikrarın zedelenmesine neden olacaktır. Söz konusu yasanın,
bakanlığın temel direği ve hafızası
olan kişilerin tasfiyesine yönelik
olduğu düşünülmektedir. Yapılan
bu uygulamalar, her bakımdan
Anayasamız'a, ilgili ve ilişkili
diğer mevzuata, taraf olduğumuz uluslararası anlaşma ve
sözleşmelere aykırı
görülmektedir. Tüm bu nedenlerle söz konusu kişiler
için görev belirleme ve
çalışma yeri tahsis etme gibi
işlemlerin bir an önce
tamamlanarak kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi
gerekmektedir. Şu bir gerçek ki
bu hukuksuz ve gerçeklere aykırı
uygulama, Milli Eğitim Bakanlığı’nda ciddi tahribattır, onarımı da
kolay olmayacaktır.” dedi. (CİHAN)
Türkiye Kamu-Sen 1 Mayıs'a
katılmama kararı aldı
Türkiye Kamu-Sen yönetimi,
İzmir’in de içinde bulunduğu hiçbir
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü
mitingine katılmama kararı aldı.
Türkiye Kamu-Sen İzmir İl Temsilcisi Ahmet Doğruyol, düzenlediği
basın toplantısında kararın
gerekçesinin, mitinglerde okunacak
ortak deklarasyon metnindeki milli
birlik ve bütünlüğe aykırı söylem ve
açıklamalar olduğunu söyledi.
'MARJİNAL GRUPLARIN 1
MAYIS’I İNTİKAM ALMA YERİ
OLARAK GÖRMESİ BİZLERİ
ENDİŞELENDİRMİŞTİR'
Kamu Sen il binasındaki toplantıda konuşan Doğruyol, İzmir’de diğer
sendikalarla düzenlenen toplantılara
katıldıklarını ve katılacak sivil
toplum kuruluşlarıyla asgari
müşterekte buluşmak için çaba harcadıklarını belirtti: “Toplantıya
katılan bazı sivil toplum kuruluşları,
kısmen belli noktaya kadar gelseler
de gerek konuşma metni içerisindeki
bazı ifadelere koyduğumuz çekinceler gerek marjinal grupların 1
Mayıs’ı bayram gibi kutlamaktan
ziyade, intikam alma yeri olarak
görmeleri bizleri endişelendirmiştir.”
İzmir ve İstanbul gibi büyük şehirlerde düzenlenecek etkinliklerin
provokasyonlara açık olduğunu vur-
-Türk TelekomArıza
Bilinmeyen Numara
Danışma
Uyandırma
Posta Kodu
Fono Tel
Borç Ögrenme
Çağrı
-SinemalarAgora Balçova
Afm Park Bornova
Afm Forum Bornova
Afm Ege Park
Afm Passtel
121
11811
444 14 44
135
119
141
163
133
277 25 25
373 73 20
373 03 50
324 42 64
489 22 00
gulayarak, 1 Mayıs kutlamalarının
istedikleri normlarda olmaması ve
İstanbul’da beklenen gerginliğin
İzmir’e sıçraması endişesi taşıdıklarını ifade etti.
Ahmet Doğruyol, 1 Mayıs İşçi
Bayramı’nın adı sanı duyulmamış
siyasi partilerle bölücü ve yıkıcı unsurların gövde gösterisi yapacakları
bir yer olmadığını belirterek,
endişelerini şöyle dile getirdi: “Mevcut hükümet yetkililerinin, birleştirici olmak yerine ayrıştırma ve ötekileştirme çabaları ve bazı sivil
toplum örgütlerinin de gerginlik
politikası üzerinden hareket etmesi
bizleri endişelendirmektedir. Biz Kamu Sen olarak dili, dini, ırkı ne olursa olsun vatanına, milletine ihanet
etmeyen hiçbir vatandaşımızın
ölmesini, burnunun dahi kanamasını
kabul edemeyiz. İstanbul’da beklenen gerginliğin ilimize de sıçraması
endişesinden dolayı 1 Mayıs kutlamalarından çekiliyoruz. Bu nedenlerle İzmir’de bulunan 19 şube
başkanımızla yapmış olduğumuz
toplantı ve yönetim kurulu üyelerimizle yapmış olduğumuz istişareler
sonunda, İzmir’deki 1 Mayıs ile ilgili kutlamalara da katılmama kararı
almış bulunmaktayız.”
(CİHAN)
Avşar Palmiye
Cinebonus
Cinebonus
Cinebonus (Ykm)
Cinecity Kipa Çiğli
Çeşme Hollywood
Çamlıca
Deniz Karşıyaka
Batı Sineması
Çınar Sineması
Karaca Sineması
Kipa Hollywood
Menemen Kültür
Şan Konak
Çınar Center
277 48 00
278 87 87
446 90 40
425 01 25
386 58 88
712 07 13
343 83 15
381 64 61
347 58 25
489 88 85
445 87 76
252 56 66
832 14 11
483 75 11
277 11 00
Bergama'da 'Herkes
O'nu Okuyor' yarışmasının ödülleri verildi
İzmir’in Bergama ilçesinde,
"Herkes O’nu Okuyor" isimli bilgi
yarışmasında dereceye girenler için
ödül töreni düzenlendi. Özel Bakırçay
Koleji konferans salonundaki törene,
ilçe halkı yoğun ilgi gösterdi.
Program, Fahr–i Kâinat Hz.
Muhammed (SAV) adına okunan hatimlerin duasıyla başladı. Duayı, emekli imam hatip Hüseyin Dalbudak
yaptı. Daha sonra bir tiyatro oyunu
sahnelendi. Toplumda yaşanan sıkıntıların kaynağına inmenin ve bunlara
çare olacak yegâne örneğin, Kâinatın
Efendisi (SAV)'nin ahlâkı olan Kur'ân
ahlâkını yaşantıya aksettirmenin
gerekliliğini ve önemini anlatan oyun
büyük ilgi gördü. Oyun sonunda ekibe,
Türkmen İletişim'in sahibi Mehmet
Türkmen tarafından çiçek takdim edildi. Daha sonra yarışmada dereceye
girenler sahneye davet edildi. Ortaokul, lise ve yetişkin kategorilerinde
belirlenen kitapları okuyanlardan dereceye girenlere ödülleri Hasan Kaya,
Yılmaz Dülger ve Mahmut Sağlık
tarafından verildi.
(CİHAN)
Sema Sineması
Konak Sineması
Desem Sineması
Karşıyaka Sineması
İzmir Sİneması
-TiyatroKonak Sahnesi
Ragıp Haykır Sahn.
İzmir Devlet Tiyat.
Uğur Mumcu Sahnesi
İzmir Tiyatro
Bab-ı Sanat Merkezi
İsmet İnönü
Sanat Merkezi
483 91 00
483 21 91
422 53 10
381 50 98
421 42 61
483 50 35
369 14 87
445 89 41
343 04 33
446 77 95
441 09 02
POLİKLİNİK TELEFONLARI
Borcanevi
Bornova Yeni Yaşam
Bozyaka Halk
Bozyaka Dispanseri
Buca Çözüm
Cansu Karabağlar
Çamdibi Derman Polik.
Çizgi Polik.
Deniz Sağlık Polik.
Ege Sağlık
Egeform Fizik
Eşrefpaşa Ö.Sağ.
Eşrefpaşa Zinde Polik.
Gaziemir Dr. Polik.
Gazi Kent Polik.
Halk Polik.
Hatay Özel Sağlık
İhtisas Polik.
Karşıyaka Park Sağlık
Mevlana Polik.
Mersinli Özel Sağlık
Neron Psikiyatri
Nergiz Özel Sağlık
Onur Polik.
Özel 9 Eylüllüler Polik.
Özel Altındağ
Özel Brn Dr. Dispanseri
Özel Çiğli Polik.
Özel Eylül Polik.
Özel Gülhan Polik.
Özel İrem Sağlık Polik.
Özel İzmir Polik.
Özel Pınarbaşı Polik.
Özel Sarnıç Polik.
Özel Seferihisar Polik.
Özel Serin Polik.
Özel Yedigöller Polik.
Özel Yenişehir Polik.
Park Sağlık Polik.
Sevgi Özel Sağlık
Şöferler Odası
Sağlık Polik.
Teos Polik.
Vefa Polik.
Yeşiltepe Polik.
Yıkık Cami Halk.
255 04 44
388 03 31
261 39 13
256 09 86
438 76 26
237 73 83
435 00 77
226 34 34
369 90 91
487 57 64
464 24 24
227 35 26
262 64 71
252 36 92
274 13 74
285 46 34
250 51 52
254 13 13
367 22 22
343 32 43
461 19 99
256 76 76
364 08 10
458 77 45
453 81 11
458 05 89
347 38 92
386 05 95
373 85 74
347 99 91
251 84 24
343 23 50
479 80 25
281 64 03
743 58 48
261 29 99
442 29 92
433 09 24
367 22 22
438 37 38
227 99 35
743 57 77
341 84 24
351 38 72
271 27 27
-Askeri HastanelerHava Hastanesi
285 96 50
Kara Hastanesi
262 55 55
ÜNİVERSİTE TELEFONLARI
Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg.
Merkezi
330 52 30
Dokuz Eylül Ünv.
412 22 22
Dokuz Eylül Üni.
Karşıyaka Polik.
369 30 40
Ege Üniversitesi
444 13 43
İlaç ve Zehir Dan.
277 73 33
Ege Üni.Uyg.ve
Araş.Merkezi
330 52 30
-Doğum EvleriEge Üni. Tıp Fak.
388 19 63
Konak Doğum Evi
489 09 09
Tepecik Doğum Hast.
449 49 49
-Kan MerkezleriKızılay
463 63 53
Çocuk Hastanesi
433 06 08
Ege Üni.
388 28 61
Tepecik Kan Merkezi
433 38 74
ULAŞIM TELEFONLARI
Denizyolları
THY Rezervasyon
Basm. Rezervasyon
Alsancak Gar
Santral Garaj
464 88 89
444 08 49
484 86 38
464 77 95
472 10 10
-Körfez Ulaşım İskelelerKonak
484 98 56
Karşıyaka
368 00 42
Alsancak
464 78 31
Bostanlı
330 89 22
Bayraklı İskele
345 77 53
Pasaport İskele
484 22 56
Göztepe İskele
224 20 22
Üçkuyular İskele
259 40 13
-Elektrik ArızaGenel Kesinti Seb.
435 11 84
Buca
426 69 37
Çiğli
376 90 91
Karşıyaka
369 79 80
Bornova
388 83 78
Narlıdere
238 32 90
261 48 04
Eşrefpasa
Gaziemir
251 92 05
Güzelbahçe
234 05 34
Konak
425 60 60
Çeşme
712 63 46
SAYFA 13
SONDAKiKA GAZETESİ >>
13 SAĞLIK
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
30
17Nisan
Şubat2014
2013Çarşamba
Perşembe
Diyaliz hastalarının ilaçları
pahalı ve zor bulunuyor!
Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu Üyesi Muhammed Karabacak, Suriye'de ilaç açısından en büyük
sıkıntının kronik hastalıklar konusunda yaşandığını belirterek, "Özellikle diyaliz, kanser ve astım hastaları için büyük sıkıntı var. İlaçları pahalı ve zor bulunuyor" diye konuştu
Obezite okulunda
fazla kilolarından
kurtuluyorlar
Bolu Halk Sağlığı Müdürlüğünce
açılan Obezite Okulu'ndaki kursa
katılan obezite hastaları, verilen eğitim
ve uygulanan diyetlerle fazla kilolarından kurtuluyor. Okulda, çeşitli
diyetlere rağmen kilo veremeyen ya da
verdiği kiloları geri alanlara sağlıklı
beslenmenin yolları öğretiliyor
Obetize Okulu Sorumlusu, Sağlıklı
Beslenme ve Diyet Uzmanı Gamze
Karakaya, yaptığı açıklamada, 9 kişilik gruplara, diyetisyen ve psikolog eşliğinde bilişsel davranış tedavisi uyguladıklarını söyledi. Kilo vermek için öncelikle beyinde bir
kararlılık mekanizması oluşturduklarını ifade
eden Karakaya, okula devam edenlerin
beslenme alışkanlıklarını değiştirdiklerini
kaydetti. Karakaya, kurslarda katılımcılara
sağlıklı beslenmenin yollarının da aktarıldığını dile getirerek, "Buraya gelenler,
yediklerinin miktarı ve niteliğinden haberdar
oluyor. Burada verilen eğitimle katılımcılar,
yiyecek gruplarını, kalorilerini, günlük ne
yemeleri gerektiğini, neden egzersiz yapmaları gerektiğini öğrenerek kilolarından daha kolay kurtuluyor" diye konuştu. Obezlerin
okulda verilen teorik eğitimler sayesinde
besin etiketlerini okuyabildiğini belirten
Karakaya, hangi yiyecekte, ne kadar kalori
olduğunu katılımcıların öğrendiğini bildirdi.
Karakaya, okuldaki faaliyetlerle uygulanan
diyetin hastalar için zevkli bir hale geldiğini
ifade ederek, şöyle konuştu: "Üstelik küçük
kaçamaklara da izin veriyoruz. Yediklerinin
kalorisini bildikleri için, onu, başka şeylerden feragat ederek tolerans edebiliyorlar.
Abur-cubur ne olursa yemiyorlar. Daha dengeli ve sağlıklı besleniyorlar ve aç kalmadan
kilo veriyorlar. Diyet yaparken, yapılan en
büyük hata ise aç kalarak kilo vermeye çalışmak. Şeker, yağ ve hamurun hiçbir şekilde
tüketilmediği diyetler de var. Bütün besin
gruplarından, ölçülü bir şekilde yenilmesi
gerekiyor."
(HABER MERKEZİ)
cak, "Lazkiye'de Türkmen Dağı'nda bir Yeryüzü Doktorları Eczanesi kurduk. Oraya
sürekli ilaç takviyesi yapıyoruz. Ücretsiz
muayene yapılıyor ve ilaçlar ücretsiz
dağıtılıyor. Kurduğumuz sağlık merkezinde
yine Suriyelilere sağlık hizmeti veriyoruz.
'Bir çanta bir hayat' kampanyasıyla içinde
ilk yardım malzemesi yer alan çantaları
hazırlayıp Suriye'ye gönderdik. Bu kapsamda gönderilen çanta sayısı 20 bin"
diye konuştu.
Karabacak, şöyle devam etti:
"Suriye'de ilaç açısından en çok sıkıntı,
kronik hastalıklarda. Özellikle diyaliz,
kanser ve astım hastaları için büyük sıkıntı var. İlaçları pahalı ve zor bulunuyor.
Özellikle diyaliz, kanser ve astım hastaları
için büyük sıkıntı var. İlaçları pahalı ve zor
bulunuyor. Her türlü ilaca ihtiyaç var ama
sıralama yapılırsa, pahalı ve kronik ilaçlar
en çok ihtiyaç duyduklarımız. Antibiyotik
tarzı şeyler bağış yoluyla bir nebze de olsa
geliyor." Suriye gibi Orta Afrika'da da ilaç
açısından sıkıntı olduğuna işaret eden
Karabacak, bağış yapmak isteyenlere ve ilaç firmalarına bu konuda harekete
geçmeleri için çağrıda bulundu.
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nde gerçekleştirilen "Yeryüzünde eczacı
olmak" panelinde konuşan Karabacak,
Suriye'de bir süredir iç savaşın devam ettiğini ifade ederek, savaşta eczacı olabilmeyi de panelde anlatacaklarını söyledi. Suriye için "savaş" teriminin kullanıldığını ancak burada halkın özgürlük
talepleri bulunduğunu, buna karşın rejimin sert tepkileri olduğunu anlatan
Karabacak, Suriye'de savaşın ilk dönemlerinde göçlerin Lübnan'a olduğunu, bu
yüzden ilk olarak oraya sağlık merkezi kurduklarını dile getirdi. Karabacak,
Suriye'ye ilk olarak Türkiye'den bir ilaç firmasının yaptığı 8 milyon liralık ilaç
bağışını Lübnan üzerinden ulaştırdıklarını
kaydederek, daha sonra olayların
yayılarak Türkiye sınırına dayandığını,
ülkenin mülteci kabul etmeye başlamasından sonra çalışmalarını Türkiye-Suriye
sınırında yoğunlaştırdıklarını aktardı.
Suriye için doktorların başka hiçbir şeye ihtiyaç duymadan ameliyat yapabilme
olanağına sahip oldukları ameliyat çantaları hazırladıklarını ve bunlardan 35'ini
Suriye'ye ulaştırdıklarını bildiren Karaba-
"Çocuklara günde bir
yumurta yedirin" önerisi
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı
ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Raşit Vural Yağcı, bir yaşını dolduran
çocukların günde bir yumurta tüketmesi gerektiğini söyledi.
Yağcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
çocuklardaki demir eksikliğinin kırmızı et ve yumurtayla karşılanabileceğini belirtti. Kırmızı et
alamayan ailelere yumurtayı öneren Yağcı, "Yumurta, anne sütünden sonra en değerli proteindir.
Yumurta ayrıca proteinleri açısından vücutta
kalıcılığı yüzde 100 en değerli bir besin kaynağıdır" dedi. Belirli bir ısıda saklanan yumurtadan bir canlı çıktığını, başka bir besinde böyle
bir özelliğin olmadığını belirten Yağcı, şöyle
konuştu: "Bir yaşını dolduran çocuğa anne sütü
yüksek olmayan proteinlerinden dolayı yetersiz
kalacağı için hayvansal proteinleri öneriyoruz.
Burada da yumurta ilk tercihimizdir. Dolayısıyla
bir yaşını dolduran çocukların günde bir yumurta
tüketmesi gerekir. Protein, kalsiyum ve demir
kaynaklarını düşünmemiz lazım. Her ailenin kendi kültürü ve ekonomik yapısına göre bir uygunluğu vardır. Kırmızı et bugün 25-35 lira bandında
seyrediyor. Dolayısıyla kırmızı et alamıyorsak onun yerine yumurta tercih edilmelidir." Halk
arasında "yazın yumurta yenmez, sıcakta
dokunur" anlayışı olduğunu anımsatan Yağcı,
Uyuşturucu bağımlılığının temel
sebebi aile içindeki iletişimsizlik
Türkiye Yeşilay Cemiyeti ve Milli Eğitim
Bakanlığı arasındaki iş birliği protokolü
çerçevesinde hayata geçirilen Türkiye
Bağımlılıkla Mücadele (TBM) Eğitim Programı kapsamında, rehber öğretmenlere
eğitim verildi. Bakırköy Halk Eğitim
Merkezi'nde gerçekleşen eğitimde,
liselerin rehber öğretmenleri, formatör
eğitmenler tarafından verilen, madde,
tütün, teknoloji ve alkol bağımlılığı ile
sağlıklı yaşam konu başlıklarını içeren
eğitim programına katıldı
Okullar ile ulusal düzeyde bilinç ve farkındalık
oluşturulması hedeflenen projeye ilişkin açıklama yapan Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel
Müdürü Savaş Yılmaz, eğitimin, Milli Eğitim
Bakanlığı ile ortak protokol çerçevesinde başlattıkları TBM Eğitim Programı projesinin aşamalarından olduğunu söyledi. Yılmaz, tüm
öğrencilerin de bu eğitimleri almasını amaçladıklarını belirterek, "Bu bağlamda İstanbul'da pilot uygulama yapıyoruz. Her ilçeden bir
formatör öğretmenimizi, bağımlılıkla ilgili eğitim
"10 yılda 39 milyon liralık ilacı, ihtiyaç
sahiplerine ulaştırdık"
Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu Üyesi Murat Akbıyık ise 2000 yılında İngiltere'de kurulan ve 2004'te Türkiye'de
şubesi açılan Yeryüzü Doktorları'nın, yaklaşık 10 yıldır sağlık alanında ihtiyaç
sahibi her ülkeye koştuğunu söyledi.
Türkiye şubesi olarak bugüne kadar 35
ülkeye gönüllülerini götürdüklerini ifade eden Akbıyık, 3 bine yakın gönüllü üyeleri
bulunduğunu dile getirdi. Akbıyık, gönüllüler arasında hekimlerin yanı sıra eczacıların da bulunduğunu belirterek, panelin
Yeryüzü Doktorları içinde eczacıların neler
yapabileceğini anlatmak için düzenlendiğinin altını çizdi. Akbıyık, "Türkiye
şubesi olarak bugüne kadar ulaşan 39 milyon liralık ilaç ve medikal malzemeyi, ihtiyaç duyulan 35 ülkeye ulaştırdık. Bunun
32,5 milyon lira gibi büyük kısmı ilaç,
diğer kısımları ise medikal malzeme. Bu
ürünler, bize bağış aracılığıyla geliyor. İlaç
firmalarından, depolarından, eczacı dostlarımızdan gelen bu emanetleri, bölgelere
ulaştırıyoruz" şeklinde konuştu.
(AA)
verecek düzeyde yetiştirdik. Bu öğretmenler de
kendi ilçelerine gidip ilçelerindeki rehber öğretmenlere iki günlük bağımlılık eğitimi veriyor. Amacımız okullardaki bütün rehber öğretmenlerin, eğitim verdiği yaş grubundaki öğrencilere
yönelik bir bağımlılık eğitiminden geçmesi. Daha sonra onlar da bu bilgileri, öğrencilere rahat
bir şekilde aktaracak" diye konuştu. Mayısta pilot uygulamanın biteceğini, Ekim ayında tüm
Türkiye'de bu uygulamanın yapılacağını anlatan
Yılmaz, "Proje kapsamında, 40 formatör eğitim
aldı. Onlar İstanbul'da yaklaşık 800 rehber
öğretmeni eğitecek. Daha sonra bu rehber
öğretmenler de yine İstanbul'da yaklaşık 80 bin
lise öğrencisine eğitim verecek. Nihai hedefimiz, önümüzdeki dönemde tüm Türkiye'de 8
milyon öğrenciye ulaşmak" ifadelerini kullandı.
Piyes: "Sorunların hepsi
aile içi muhabbetsizlikten"
Proje kapsamında rehber öğretmenlere bağımlılıkla mücadele eğitimi veren Yeşilay gönüllüsü
oyuncu Haluk Piyes de Almanya'da yaşadığı
sıkıntıları ve deneyimlerini aktardı. Aile içinde
sevginin yansıtılmasının çocuklar için büyük
öneme sahip olduğuna vurgu yapan Piyes,
sorunların Almanya ve Türkiye'de benzer
olduğunu belirterek, "Sorunların hepsi aile içi
muhabbetsizlikten, sevgisizlikten kaynaklanıyor.
Semptomları da hemen hemen aynı; ya şiddete
başvuruyor ya okumuyor asosyal oluyor ya da
uyuşturucu müptelası oluyor" dedi. İnsanların
sevdiklerine sahip çıkması gerektiğini ifade eden Piyes, şöyle devam etti: "Seven, sevdiği
arkadaşına sigara teklif etmez, içmesine mani
olur. Madde kullanmasına mani olur. Bunda
hiçbir fayda yok. Sadece ölüm var. Onun için en
etkili ve samimi çözüm, hiç başlamamak.
Arkadaşını seven kişi zaten başlamaz.
Sevdiğine sahip çıkmak isteyen kişi, tam tersini
yapar. Bu şekilde, anne, babamızı arkadan vurmuş oluruz. Böyle şeyler yapmak, akıl karı
değil." Haluk Piyes, Türkiye'de çocuklar için rehabilitasyon merkezi olmadığını söyleyerek,
"Toplumun yüzde 50'si 35 yaş altında olduğu
için Türkiye'de bağımlılıklar daha ağır vuruyor.
Yurt dışında önlem anlamında, çocukları rehabilitasyona almakla ilgili daha çok iş yapılıyor.
Bizde rehabilitasyon merkezi yok. Yasal alt
yapısı yok. Tasarısı bile yok. Yani çocuk bir
çiftliğe gidip 3-4 sene kalacak, eğitilecek, tedavi
görecek, topluma tekrar kazandırılacak. Böyle
bir kuruluşumuz yok. Yurt dışında her yerde
var" şeklinde konuştu. İki gün sürecek eğitim
programı, yarın sona erecek. (AA)
"Aile hekimliğinde istenilen başarı henüz sağlanamadı"
Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği Başkanı Prof. Dr. Okay Başak, aile hekimliğinde hastayı tanımak ve anlamının, klinik görevler kadar önemli olduğunu vurgulayarak, birçok rahatsızlığı, ızdırabı ve acıyı bu şekilde dindirebildiklerini bildirdi. Prof. Dr. Başak, yaptığı açıklamada, Türkiye'deki sağlık sisteminin basamaklandırılmasının 1960'lı
yıllarda başladığını, birinci basamak kuruluşların sağlık ocakları olduğunu söyledi
alerjik durumların yumurtaya bağlanmasını
doğru olmadığını savundu. Hamilelere de yumurta tüketmelerini tavsiye eden Yağcı, "Bunun
yanında 'sarılık geçiren çocuğa yumurta
yedirilmez' anlayışı da yanlış. Benim bildiğim
'karaciğer nakli gerekiyor' denilene kadar yumurta tüketilebilir. Hamile bir anneye günde iki yumurta demek ona ve çocuğuna yapılmış en
büyük iyiliktir" ifadelerini kullandı. Yağcı, yumurtaya karşı alerjisi ve ailede kolesterole bağlı
genlerle geçen yağ bozukluğu olmayan çocukların yumurta yemesinin alacağı protein değeri
bakamından önemli olduğunu sözlerine ekledi.
(AA)
Türkiye'de
bugün birinci
basamak sağlık
hizmetinin aile
hekimleri tarafından verildiğini belirten Başak, ülke
genelinde 6 bin
civarında aile
sağlığı merkezi, 21
bin 500 civarında
da aile hekimi
olduğunu belirtti.
Aile hekimliğinin
sağlık ocağı sisteminin geliştirilmiş hali olduğunu
dile getiren Başak, "Aile hekimliği, sağlık ocağı
hekimliğinde eksik kalan, yapılamayan bazı temel
işlevlerin yerine getirilmesi, eksik kalan yönlerin
tamamlanmasıdır. Örgütsel ve finansman anlamında
da köklü değişikliklerle beraber olduğu için aile
hekimliği modeli olarak adlandırıldı" dedi. Daha
önce sağlık ocaklarına 50-60 bin kişinin kayıtlı
olduğunu ancak herhangi bir rahatsızlık duyduklarında gidecekleri bir hekimleri bulunmadığını anlatan
Başak, şöyle devam etti: "Aile hekimliğinde ise
hekimlerin listeleri var. Her aile hekiminin 3 bin 500
ortalama kayıtlı nüfusu var. Vatandaşın bildiği,
tanıdığı bir aile hekimi. Dolayısıyla önce o aile
sağlığı merkezine ve o aile sağlığı merkezindeki kendi doktoruna gidiyor. Bu da hekim ile hasta arasındaki ilişkinin gelişmesinde çok önemli. Çünkü aile
hekimliğinde hastayı tanımak, anlamak klinik
görevler kadar önemli. Birçok rahatsızlığı, ızdırabı ve
acıyı bu şekilde dindirebiliyoruz. Bu sağlık ocaklarında önemli bir eksiklikti. Aile hekimliği uygulamasıyla bu durum giderilmiş oldu." Başak, Sağlık
Bakanlığının sağlık sisteminin eksiğini gidermeye
yönelik çalışmalar yaptığının altını çizerek, "Aile
hekimliği, sağlık sisteminin diğer basamaklarındaki
sorunları çözmek amacıyla da kullanılmak istenebilir.
Bu, iş yükünü artırıyor. İş yükü artan aile hekimi, bu
sefer aile hekimi olarak yapması gereken işlere yeterli zaman ayıramıyor" diye konuştu.
Başak, insanların hastaneye gitmesine gerek
kalmadan birinci basamak olarak önce sağlık ocaklarına gitmesine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı: "Özellikle kronik diyabet, hipertansiyon, astım,
bronşit gibi hastalıkların birinci basamakta çözümlenmesi isteniyordu.’’ (AA)
SAYFA 14
SONDAKiKA GAZETESİ >>
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
Nisan
2014
Çarşamba
2013
Perşembe
14 GÜNCEL7307ubat
Başbakan Yardımcısı Arınç:
Erdoğan'ın işi çok kolay olur
Bir partinin gücü varsa kendi adayını çıkarmasının, en azından adayın ne kadar oy alacağını görmek açısından doğru
olacağını, partilerin, başka partilerle ya da başka toplum kesimleriyle ittifak edecek sivil, bağımsız bir şahsiyet üzerinde de durabileceklerini, bunların partinin kendi takdiri olduğunu ifade eden Arınç, eğer Devlet Bahçeli MHP, Kemal
Kılıçdaroğlu da CHP'nin adayı olacaksa, adaylığı durumunda Tayyip Erdoğan'ın işinin çok kolay olacağını dile getirdi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Mısır'daki
idamlara ilişkin, "Umarız ki, hiç kimsenin idam
edilerek, idam sehpasına götürülerek yok
edilmesi değil, yapılan bu vahim yanlıştan bir
şekilde dönülmesidir. Ben, Türkiye'nin gerekli
tepkiyi verdiğini düşünüyorum. Ama, başta
ABD olmak üzere AB'ye üye ülkeler olmak
üzere, Mısır'da yönetimde söz sahibi olan
bütün ülkelerin de bu idamlara karşı çıkması
gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, insanlık söz
konusudur" dedi. Arınç, A Haber'de katıldığı
programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Mısır'daki idam kararlarını "çok vahim
bir olay" diye yorumlayan Arınç, bunun sadece
Mısır için değil tüm dünya için yüz karası bir olay olduğunu söyledi. Arınç, Mısır'da halkın oyları ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanı ve onun
hükümeti varken yaklaşık bir yıl kadar önce
askeri darbeyle yönetime el konulduğunu hatırlattı. Arınç, "Her darbe sonrasında olduğu gibi
siyasi suçlamalarla insanların cezalandırıldığını
ve hayali suçlar icat edildiğini" ifade ederek,
"Göstermelik mahkemelerden de karar çıktı.
Artık bütün dünyada, bazı ülkelerde şüphesiz
var, ama idam cezası özellikle siyasi suçlarda
yok. Ama böylesine 600'e yakın insanın çok basit bir yargılama ile idama mahkum edilmesi ve
idam edilecek hale gelmesi, sadece Mısır'ın yüz
karası değil, seçini çıkarmayan, buna karşı çıkmayan, idam cezalarından dolayı yönetimi
suçlamayan ülkelerin bulunması da çok vahim"
değerlendirmesinde bulundu. Bu konuda daha
önce de tepkisini dile getirdiğini anımsatan
Arınç, şunları kaydetti: "Sayın Başbakanımız da
hükümetimiz de bu konudan duydukları
endişeyi dile getirmişlerdi. Bildiğiniz gibi daha
önce Bangladeş'te de yaşı çok ilerlemiş insanlar, Türkiye'nin ve dünyanın itirazlarına rağmen
idam edilmişti. Yaşları 70'in üstünde olan bu kişilerin idamından hiçbir menfaat beklenmemesi gerekirdi. Mısır'da şüphesiz müftülük, orada
hangi makamdır, yani bir Diyanet işleri Başkanlığı, şeyhülislamlık gibi güçlü bir kurum olması
gerekir. Bu idam cezalarının onaylanması veya
reddedilmesi konusunda söz sahibi... Bugün
öğreniyoruz ki, bunların 30 kadarı tasd edilmiş,
diğerleri affedilmiş ya da cezaları
dönüştürülmüş. Esasen, böyle bir şey beklenebilirdi. Çünkü, dünyada hiçbir ülke ve hiçbir
rejim 600'ye yakın insanı bir anda idam edecek
noktaya gelemez. Zannediyorum ki, çok yakında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
darbeyi yapan Sisi, mutlaka cumhurbaşkanı
seçilecek ve cumhurbaşkanı seçildikten sonra
geri kalanları kendi yetkisiyle affedecektir. Umarız ki, hiç kimsenin idam edilerek, idam sehpasına götürülerek yok edilmesi değil, yapılan
bu vahim yanlıştan bir şekilde dönülmesidir.
Ben, Türkiye'nin gerekli tepkiyi verdiğini
düşünüyorum. Ama, başta ABD olmak üzere
AB'ye üye ülkeler olmak üzere, Mısır'da yönetimde söz sahibi olan bütün ülkelerin de bu idamlara karşı çıkması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, insanlık söz konusudur. Türkiye, idamdan tahmin ediyorum ki 20-25 seneyi buldu, bir şekilde kurtuldu veya 2000'li yılların
başında... Ama dünyada henüz idam cezasını
uygulayan bazı ülkeler var. Oralarda da siyasi
suçlardan ziyade adam öldürmek gibi adi
suçlardan idam cezası verilebiliyor. ABD'de
örneğin bazı eyaletlerde verilebiliyor, bazılarında
ise yasaklanmış durumda. Üçüncü dünya
ülkeleri ile geri kalmış bazı ülkelerde ise idam
cezasının bu kadar yoğun olmasa da uygulandığını biliyoruz. Mısır halkı ile dayanışma
içerisindeyiz. İhvan'ı yok saymak, üyelerini ise
yasa dışı örgüt üyesi ilan etmek, özellikle Mursi
ile birlikte yönetimde bulunan insanları veya onun gruplarını haksız suçlamalarla idama
mahkum etmek, Mısır'ı büyük bir ayıbın içine
düşürür. Umarım ki Mısır, böyle bir ayıbı üstlenmez."
"Yüksek yargıyı temsil eden
bir kişinin mutlaka makamına
yakışır bir eleştiri yapması gerekir"
"Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın
açıklamaları sonrasında Anayasa Mahkemesi
ve Başkanının güvenilirliğine ve bağımsızlığına
gölge düşmüş müdür?" sorusu üzerine de
Arınç, Kılıç'ın açıklamalarını eleştiren birçok
siyasetçi olduğunu belirtti. Yapılan eleştirilerin
sahiplerinin bilindiğini ifade eden Arınç, "Bu
sözlerinin ne anlama geldiğini en çok onlar bilir.
Ben, doğrusu aynı kelimeleri kullanmadan
Anayasa Mahkemesi Başkanını eleştirdim"
dedi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu eleştirimde, çok ileri gitmiş de olabilirim, bazıları için de çok yumuşak bulunabilir. Ama önce,
şunu düşünmemiz lazım. Dozu ne
kadar yüksek olursa olsun eleştirilerin, hakaret boyutuna varmaması
lazım. Yüksek yargıyı temsil eden
bir kişinin mutlaka makamına
yakışır bir eleştiri yapması gerekir.
Olayı kişiselleştirmek ve bu kişiselleştirilmiş eleştiriler
içerisinde de onun bizzat şahsını hedef almak, bence çok
doğru değil. Bir defa eleştirilecek kişi, o günkü
konuşması itibariyle Sayın Haşim Kılıç olacaksa geçmiş günlerin hatırına biraz daha özenli
olmamız lazım. Mesala şu, ben 1995'ten beri
parlamentodayım. Bu süreç içerisinde de Kılıç'ı
Anayasa Mahkemesi üyeliğinden, başkan vekilliğinden ve en son Başkanlığından bu yana
tanıyorum, takip ediyorum, kararlarını inceliyorum. Ayrıca, özel bir yakınlığımız da var. Haşim
Kılıç, bilebildiğim kadarıyla, üyeliğinden
itibaren her zaman demokratikleşme yanlısı olmuş, her zaman özgürlük alanlarını genişletecek icraatlarda bulunmuş ve her zaman diktatöryal bir yapıyla mücadele etmiş bir insandır.
Mesela geçmişti, hükümet tarafından çıkarılacak bir kanun iptal edilecekse veya mecliste alınan bir karar aleyhine dava yoluna gidilmişse;
mesela 7 yıl önceki Cumhurbaşkanılığı seçimlerinde 367 gibi bir hukuk ucubesi tartışılıyorsa,
o zaman gazeteler, televizyonlar, köşe yazarları,
hatta birinci sayfalar sonucu baştan ilan ederler. Bu, 20'ye 4 reddedilecek veya 9'a 2 reddedilecek. Peki ret edeceğin 2 insan kim? Rahmetli Turgut Özal'ın seçtiği Haşim Kılıç ve Sacit
Adalı. Onların tahminlerine uygun hemen
hemen kararlar çıkardı. Yedi kişinin kim olduğu,
9 kişinin kim olduğu belliydi, ideolojik yaklaşımları belliydi. Ama, ben en azından bu 20
seneye yaklaşan süre içerisinde kıyafet
serbestliğinden, eğitim özgürlüğüne kadar,
demokratikleşmede yapılan aşamalardan,
özgürlük alanlarının genişletilmesinde ve en
son bireysel müracaatlar yoluyla Anayasa
Mahkemesinin 2 yıldan bu yana taşıdığı sorumluluklardan Sayın Haşim Kılıç için çok ayrı çok
özel bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Kişisel yanlışları olabilir, kişisel hataları olabilir, ama Anayasa Mahkemesinde bugün geldiğimiz
noktayı hazırlayan, siyasi olmayan unsurların
başında Haşim Kılıç geliyor. 12 Eylül 2010
referandumunda Anayasa'nın en önemli 26
maddesini değiştiren AK Parti'ydi. TBMM'de
büyük bir mücadele verdi. Halkın yüzde 58'lik
oyuyla da 11 kişilik Anayasa Mahkemesinin diktatöryal yapısı değişti, tabanı daha genişlemiş
ve çeşitlilik içerisinde fikirlerin temsil edildiği 17
kişilik bir alan haline gelmişti. Bu mücadeleyi
yürütenlerin, mahkeme içerisinde Sayın Haşim
Kılıç ve bir iki arkadaşı olduğunu biliyorum."
Bugün gelinen noktada kişisel takdirlerin ve
geçmişte yapılan mücadelenin dikkate alınması
gerektiğini, bunların kesinlikle yok sayılmaması
gerektiğinin altını çizen Arınç, "İnsanlarımızı
hemen bir sözünden dolayı heba edecek bir
davranışın içerisinde olmamalıyız. Ama 25'inde
yapılan konuşma, karşılarındaki muhataplara
doğrudan doğruya yollama yapmak ve konuşmasının bütün cümlelerinde siyasal iktidarı ve
onun başındaki Sayın Başbakanımızı ve bakanlarını hedef almak, doğrusu Haşim Kılıç'a yakışmamıştır. Anayasa Mahkemesi Başkanı, sadece
yargısal alan içerisinde kalmalı, sorunları şüphesiz konuşmalı. Ama, konuşma metnini sorarsınız diye yanıma aldım ve altını da çizmeye
çalıştım, bu cümleler kime aittir, diye. Bunu yapmamalıydı. Bunu niçin yaptı? Belki, yanlış bir
yakıştırma da sayılabilir, üzülmemesini temenni
ederim. Doğrudan doğruya Sayın
Başbakanımızı ve hükümetimizi hedef almakla,
bazı kararlarından dolayı kendisinin
eleştirilmesi karşısında egosu incinmiş bir kişinin bir tepkisi olarak görmüştüm, ama
Anayasa Mahkemesi sıfatıyla
bunu konuşmamalıydı. Eğer
böyle bir konuşma yapacaksa, muhatapları karşısında kendisini ayakta alkışlarken
yapmamalıydı. Çünkü,
geçmişte bu tür hareketleri
başkalarından görmüş ve
eleştirmiştik. O zaman bizi
üzen bir davranışı, bugün
Haşim Kılıç'tan görmek
bizi fevkalade hem
mahcup etmiştir hem de
üzmüş" diye konuştu.
Haşim Kılıç'tan bu tür bir
değerlendirme beklemediğinin altını çizen
Arınç, "İnsanların bu
olaylarda bu
konuşmalardan
etkilenmemesi şüphesiz mümkün değil. Ama
böyle gözünün içine sokarcasına 'Bu söz sana
aittir, haddini bil' demek bir Anayasa Mahkemesi Başkanına yakışmaz" dedi. Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın da açıklamalarını değerlendirmesi istenen Arınç, bu konuda yorum getirmek istemediğini söyledi. Arınç, "Cumhurbaşkanının, Başbakanın, bakanların belki
Anayasa Mahkemesi başkanı ve heyet üyeleri
de dinlenmiş olabilir ve bu dinlemelerle elde
edilen sonuçların bir gün açıklanabileceğini
veya muhataplarını mahcup etmek, korkutmak
ya da tedirgin etmek için piyasaya sürülebileceğini, umarım kastetmiştir. Sözün gelişinden
Sayın Başbakanımızın maalesef 17 Aralık'tan
bu yana çok da örneğini gördüğümüz insanların özel hayatlarının bile takip edildiği, çok
mahrem konuşmaların hatta devlet
mahremiyeti içinde yapılan konuşmaların bile
korkunç bir şekilde takip edildiğini, deşifre
edildiğini ve yayınlandığını görüyoruz. Herhalde
Sayın Başbakanımız, bu furya içerisinde
Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerinin de
dinlenmiş olabileceğini söylemek istemiştir"
şeklinde konuştu. Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
cumhurbaşkanı adaylığı için, "12 yıl başarılı bir
başbakanlıktan, güçlü bir liderlikten sonra,
Türkiye bunca faydalı, olumlu hizmetlerini
gördükten sonra, böyle bir makamı, şühpesiz
Sayın Gül ile konuştuktan sonra, kendisinin aday olmasını ve Allah kısmet ederse, bütün
gücümüzle çalışarak birinci turda da yüksek bir
oyla seçilmesini arzu ederiz. Ben tercihimi
böyle belirledim" değerlendirmesinde bulundu.
Arınç, A Haber'de katıldığı programda soruları
yanıtladı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç'ın mahkemenin kuruluş yıl dönümü
törenindeki konuşmasına ilişkin "Bir diktatör
özentisinin yüzüne hukuk devletinin ne olduğu
söylendi.
Hukuk savunmaya geçdiyse bu ülkede bir
şeyler var" değerlendirmesinin sorulduğu
Arınç, Kılıçdaroğlu'nun hakaretinden dolayı
Haşim Kılıç tarafından mahkemeye verildiğini
anımsatarak, "Ne garip bir şeydir ki şimdi
Haşim Kılıç'ın konuşmalarından bizler üzüntümüzü ifade ediyoruz ve eleştirilerimizi yapıyoruz. Sayın Haşim Kılıç, bu konuşmasıyla kimleri memnun ettiğine de ayrıca bakması lazım"
dedi. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere geçmişte
ne kadar muhalifi varsa, özel hayatıyla, eşinin
başındaki örtüsüyle, verdiği kararlarla, çektirdiği fotoğraflarla yerin dibine ne kadar sokan
insan varsa şimdi onların hepsinin Haşim
Kılıç'ın safında kendilerine karşı eleştiri yaptığını aktaran Arınç, bunu samimi bulmadığını
belirtti. Arınç, "Keşke Haşim Kılıç, Kılıçdaroğlu
tarafından takdir edilecek bir konuma gelmeseydi. İşin üzüntü verici tarafı da bu" diye
konuştu. "Kılıç ile ilgili son zamanlardaki en yoğun yorumlardan biri de kendisinin cumhurbaşkanlığına aday olacağı şeklinde. Yine söylentiyi arttıran unsurlardan biri de kendisinin
net biçimde cumhurbaşkanı adayı olmayacağını söylememesi. Siz Kılıç'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi bir planı, hedefi
olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu
üzerine Arınç, Haşim Kılıç'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı planı olmadığını zannettiğini söyledi.
Arınç, şöyle dedi: "Çünkü
Sayın Haşim Kılıç,
geçmişte Anayasa
Mahkemesini siyasallaştıran veya Anayasa
Mahkemesinin gücüyle
cumhurbaşkanı olmaya
kalkanların akibetini biliyor olmalı. Mesela ben o
zamanlar genç bir
siyasetçiydim 70'li yıllarda
Sayın Muhittin Taylan'ın
CHP tarafından cumhurbaşkanlığına aday gösterildiğini biliyorum. Belki daha
sonra Ahmet Necdet Sezer
örnekleri, belki daha öncesinde
Yekta Güngör Özden örnekleriyle bu kişiler veya bunun benzerleri cumhurbaşkanlığına
gelmek istemiş olabilir. Ama en son
örneği 2000'den 2007'ye kadar
Türkiye'de cumhurbaşkanlığı yapmış
olan Ahmet
Necdet Sezer
ise onunla kendisinin
yaşadığı
sıkıntıları
da kurumun ne
hale
geldiğini de biliyor olması lazım. Ben, emekliliğine 1 yıl kadar kalmış bir Anayasa Mahkemesi
Başkanı olarak cumhurbaşkanlığını hedeflemediğini düşünüyorum veya zannediyorum.
Dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu, kendisi aday
olur mu olmaz mı bilemem. Ama şunu söylemem lazım, Kılıçdaroğlu, aday olursa hiçbirşey
ifade etmez. CHP bugünkü oyunu bile olduğu
gibi kendisinin cumhurbaşkanlığı adaylığına
doğrultmaz, yönlendirmez veya bu kadar oyu
toplamayamaz. Çünkü halkta karşılığı yeterince
olmayan bir kişidir. Madem ki bu birinci ve ikinci tur olarak yapılacaktır, kendisi üzerinde
başkalarının ittifakını sağlayabilecek, geniş bir
yelpazenin oylarını alabilecek bir çekim merkezi
değildir Kılıçdaroğlu." CHP'nin bugüne kadar
başka partilerle bir araya gelerek ortak bir aday
çıkarmayı gündeme getirdiğini aktaran Arınç,
"Ama CHP'nin kendisi bunu tartıştı, bir anamuhalefet partisi kendisi aday çıkaramazsa ne
güne duruyor diye bir eleştiri aldı. Bakın biz
2000 yılında o zaman Refah Partisi, Fazilet Partisi vardı. Bizim partimiz, bir zamanlar Sayın
Lütfü Doğan'ı, daha sonra da Nevzat Yalçıntaş'ı
cumhurbaşkanı adayı yapmıştı. Her partinin üzerine düşen kendi adayını çıkarmaktır. İkinci turda da zaten tasfiye edilmiş olacaklardır ona
göre oylarını bir başka noktaya yöneltebilirler"
dedi. "Anayasa Mahkemesinin siyasi içerikli
konuşmalar yapıyorsa güvenilirliği ve bağımsızlığı konusunda erozyon olup olmadığını sormuştum. Kılıç'ın açıklamaları, akla milli görüş
gemleğiyle ilgili tartışmaları getirdi. Bütün bu
tartışmalardan sonra Anayasa Mahkemesinin
bağımsızlığı ve güvenilirliği konusunda bir
erozyon söz konusu olmuş mudur?" sorusu
üzerine Arınç, "Haşim Kılıç'ın geçmişte yaptığı
hizmetlere ve Türkiye kavgası içinde verdiği
mücadeleye saygı duyarak, bugünkü yaptığı
hatayı eleştirilerle sonlandırmalı, bunu daha ileriye götürmemeliyiz" değerlendirmesinde bulundu. Arınç, kendisinin geçmiş günlerin hatırına, vefa duygusuna inanan bir insan olduğnu
belirterek, şöyle devam etti: "Evet bugün çok
büyük bir hata yapmıştır, bizi mahcup etmiştir,
Sayın Başbakanımızı üzmüştür, hükümütemizi
hedef almıştır. Buna bir yol kazası olarak bakmamız lazım, yoksa öyle büyük büyük, kocaman kocaman manşetlerle işte tarihin çöplüğüdür şudur budur bu kelimeleri kullanmak
bile bence çok yanlış. Eleştirelim ama
hakkımızı ve haddimizi de bilelim. Anayasa
Mahkemesi Başkanlığına büyük mücadeleler
sonrası gelmiş bir insanın belki hukuk hayatının içinde de başkanlığın içinde de bir büyük
hatasını sadece bu eleştirilerimizle sınırlı tutalım. İkincisi, tabii bugün Haşim Kılıç vasıtasıyla Anayasa Mahkemesi yıprandı mı, erozyona
mı uğradı? Haşim Kılıç, oranın sadece
başkanıdır. Orada 17 üye var. Bu üyelerin her
biri de yine haklarında hüsnüzan ettiğimiz,
hukuk bilgilerine güvendiğimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın tercihleriyle de her halde çok
özellikleri dikkate alınarak seçilmiş insanlardır.
Bunları yok sayarak Anayasa Mahkemesini
sadece Kılıç'tan ibaret görmek çok yanlış olur.
Benim bir iddiam vardı, eğer Sayın Haşim Kılıç,
o gün yapacağı konuşmayı 17 kişilik heyetin
içinde mota mot bu cümleleri kullanarak ben
bu konuşmayı yapacağım deseydi, en az 10
üyenin 'Sakın ha. Böyle bir konuşmaya biz razı
değiliz' diyeceğini tahmin ediyorum. Onay vermezlerdi. Ama Anayasa Mahkemesini Başkanı
temsil eder diye bir kural varsa, Sayın Haşim
Kılıç, bu temsil görevini ben yapacağım, bu
konuşma metnini de kendim hazırlayacağım
demiş olabilir. Anayasa Mahkemesi yüksek
yargıdır, Türkiye'nin de ihtiyacı vardır. Ben
bugün Twitter kararından dolayı Sayın Kılıç'ı da
mahkemenin üyelerini de eleştiriyorum. Bütün
hukuk yolları tüketilmeden ve sadece Twitter
şirketini muhatap alarak onlar lehine karar vermiş olmalarından dolayı da 367 kararı kadar olmasa bile bir garabet, bir yanlış karara sahip
çıktıklarını düşünüyorum. En az Tiwitter şirketinin hukukunu muhafaza edeceğiniz kadar, en
az onun kadar da bizlerin, bireylerin hakkını
düşünmesi gerekirdi. Hergün haklarında
hakaret edilen, hergün iftiralar savrulan, hergün
ülkenin en gizli görüşmelerini bile Youtube'dan
veya başka bir yerden, Twitter yoluyla dahi vermeye çalışanlara bu ülkede hukukun yapacağı
bir şey olmalı. Bireysel hak ve özgürlükleri koruyacak bir karar almadan Twitter şirketini esas
alırsanız ve diğer bütün yollar tüketilmeden de
aceleyle karar verirseniz, biz bu kararı eleştiririz.
Benim eleştirim de geçmişte birilerinin yaptığı
durumdan vazife çıkarmak eleştirisiydi. Herhalde Sayın Kılıç'ı o kadar üzdüm ki beni bu
törenlere bile davet etmedi."
"Mayıs ortalarına doğru
da bu işi netleştireceklerini biliyorum"
Bülent Arınç, cumhurbaşkanlığı seçimine
lişikin soru üzerine, yaptığı tüm istişarelerde
cumhurbaşkanı adayı olması yönünde çok
büyük bir çoğunluğun Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ı desteklediğini söyledi. Kendisinin de
istişare edilen bir insan olarak kararını ifade ettiğini dile getirdi. (AA)
SAYFA 15
SONDAKiKA GAZETESİ >>
15 SPOR
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
30
17Nisan
Şubat2014
2013Çarşamba
Perşembe
Şükrü Ergün: Mancini ile yola devam edeceğiz
Mancini kalıyor
Galatasaray yönetim kurulu üyesi ve
kulüp sözcüsü Şükrü Ergün, teknik
direktör Roberto Mancini ile yola
devam edeceklerini söyledi
R
adyospor'un canlı yayın konuğu olan Galatasaray yönetim kurulu üyesi ve kulüp
sözcüsü Şükrü Ergün, ilk olarak sezonu şampiyon olarak tamamlayan
Fenerbahçe’yi tebrik etmelerinin
sürpriz olmadığını belirtti. Ergün,
“Sürpriz değil, ama Türkiye'de suni
olarak yaratılan ortamdan dolayı insanların bunu sürpriz olarak görmeleri söz konusu olabilir ama bu olması gerekendir. Biz de olması gerekeni yaptık." dedi.
BEŞİKTAŞ KENDİ İÇERİSİNDE
DEĞERLENDİRMESİ YAPMIŞTIR
Şükrü Ergün, Beşiktaş'ın geçtiğimiz hafta cuma günü Fenerbahçe'nin seyircisiz oynama cezası kalksın şeklindeki açıklamaları hakkında
“Hem siyah - beyazlı yönetim içerisinde hem de Beşiktaş'ın taraftarları
içerisinde yeterince konunun değerlendirildiğini düşünüyorum. Bu nedenle daha fazla yorum yapmayı
gerekli görmüyoruz.” yorumunda
bulundu.
YAĞMAYI YAPANLARA
FENERBAHÇELİ DEMEK,
FENERBAHÇE'YE HAKARET OLUR
Kulüp sözcüsü Şükrü Ergün,
Bağdat Caddesi'ndeki GS Store'u
yağmalayanlar için "Ben onları Fenerbahçe taraftarı olarak görmüyorum. Bunu bu şekilde görmek Fenerbahçe taraftarına hakaret olur.
Ben Fenerbahçe taraftarının bu seviyede olduğuna inanmıyorum." ifadelerini kullandı.
GÖRÜNTÜLER BANA 6-7 EYLÜL
OLAYLARINI HATIRLATTI
Fenerbahçe'nin bu konuda kendilerini arayıp, olaydan duydukları
üzüntüyü dile getirip getirmedikleri
konusundaki soru için ise Ergün,
"Bu Fenerbahçe yönetiminin tasarrufunda olan bu konudur. Bir şey
söyleyemeyiz. Ama ben bu yağmayı
yapanların ne Fenerbahçeli olduğuna ne de taraftar olduğuna inanıyorum. Bu son derece adi bir suçtur.
Bir ticari kuruma karşı yapılmış bir
suçtur. Yağmalama suçudur. Resimleri gördüğümde kanım dondu. Türkiye'de tarihimizin yüz karası olarak
kayıtlara geçen 6-7 Eylül olayları olmuştu, 1950'lilerde ben görüntüleri
görünce oradaki resimleri çağrıştıran bir imaj oluştu. Vandalizm, barbarlık. Ama ben bunu kesinlikle Fenerbahçe camiasıyla bağdaştırmıyorum. Daha önce de olmuştu, ama
böylesine içeri girip paraların alınması, formaların yakılması, malların
yağmalanması, ancak 6-7 Eylül'de
olmuştu." şeklinde cevap verdi.
HAKEMLER ÖZGÜR İRADELERİYLE
KARAR VEREMİYORLAR
Hakem konusunda yorum yapmayacağını belirten Ergün, Elazığspor maçında verilmeyen penaltı pozisyonu için "Daha önce de söylediğim gibi bunların hakemlerin özgür
iradeleriyle verdikleri kararlar olduğuna inanmıyorum." diye konuştu.
‘Galatasaray'ı şampiyonluktan
uzaklaştıran etkenler nelerdi?’ sorusu için ise Şükrü Ergün şöyle cevap
verdi: "Sezon bitsin, bittikten sonra
konuşalım."
la görüş-
FENERBAHÇELİ
DOSTLARIMIZ BU
UMUDUN PEŞİNDEN
KOŞACAKLARDIR
Şükrü Ergün, Fenerbahçeli yöneticilerin sarı - lacivertli takımın Şampiyonlar Ligi'ne gitme ihtimali olduğu yönündeki açıklamaları için "Bu aşamada söylenenlerin ne derece gerçeği yansıttığını bilmiyorum. UEFA'nın aldığı kararların üzerine gidilmesi bu aşamada sonuç doğurur
mu bilmem ama şu anda verilmiş
bir karar var. Ortada da bir defacto
karar var. Ben bunun üzerine konuşuyorum. Hukukçular kararın değişmeyeceğini söylüyorlar ama bu Fenerbahçeli dostlarımız için bir umuttur, umudun peşinde koşacaklar."
diye konuştu.
DROGBA YETİŞSE İYİ OLUR
Kulüp sözcüsü Ergün, Drogba'nın sakatlığıyla ilgili olarak "7
Mayıs'taki kupa finaline yetişse iyi
olur." temennisinde bulundu.
LUCESCU GÜNDEMİMİZDE YOK;
MANCINI'YLE YOLA DEVAM
EDECEĞİZ
Son olarak yeni bir teknik adam-
BAŞARI ÖLÇÜTÜ
ŞAMPİYONLUKTUR
‘Sezon sonunda ikinci olarak
doğrudan Şampiyonlar Ligi'ne giden, Türkiye kupasını kazanan bir
Galatasaray olursa bu başarı olarak
kabul edilebilir mi?’ şeklindeki soru
için Ergün, "Bu nereden baktığınıza
bağlı. Ben bir taraftar olarak Galatasaray'ın başarısının şampiyonluktan
geçtiğine inanıyorum. Şampiyonluk
yoksa ligi yüzde yüz başarılı bitirdik
diyemeyiz; ama doğrudan Şampiyonlar Ligi'ne gidip, Türkiye kupasını da kazanırsak bu küçümsenemez" diye cevap verdi.
İtalyan
hoca
kalıyor
K
mediklerini belirten
Şükrü Ergün, "Lucescu, çok sevdiğimiz bir teknik direktör olmasına
rağmen, Galatasaray'ın gündeminde hiç yok. O nedense Galatasaray'ın gündemine enjekte ediliyor.
Sabah telefonumda bazı mesajlar
gördüm, 'Dün akşam Lucescu'yla
yemek yemişsiniz, haberini yapabilir
miyiz' diye.
Artık ne söyleyebilirim. Lucescu
çok düzgün, efendi bir insandır.
Kendisiyle kısa sürede olsa çalışma
imkanı buldum. Bundan dolayı da
çok mutluyum. Galatasaray, her yıl
antrenör değiştiren bir kulüp değildir. Galatasaray'ın antrenör değiştirme planı yoktur. Burası deneme
tahtası değil. Yeni sezonda da Mancini ile devam edeceğiz.” şeklinde
konuştu. (CİHAN)
Saçları kesilen Fenerbahçeli
futbolcu Alper Potuk'un son hali
F
enerbahçe'nin başarılı futbolcusu Alper Potuk, şampiyonluk kutlamaları sırasında saha ortasında takım arkadaşları tarafından kesilen saçlarının son halini sosyal
medyadan takipçileri ile paylaştı.
Spor Toto Süper Lig'i şampiyon olarak tamamlayan Fenerbahçe'de milli futbolcu Alper Potuk, şampiyonluk sonrası kesilen saçlarının son halini twetter'dan takipçileri ile paylaştı. "Son halimi merak edenler için." mesajı altında Alper
Potuk, saçlarının son hali olan bir resmini yayımladı. (CİHAN)
İzmir’in güreşçi kızları 7 yıldır katıldıkları tüm turnuvaları kazanıyor
Türkiye onlara dar geliyor
dum. Artık Avrupa, Dünya ve
Olimpiyat madalyaları alarak zirveye çıkmak istiyorum.”
İzmirli kızlar ata sporumuz
güreşte rakip tanımıyor. 2006
yılında kurulan ve 2007 yılından bu yana Türkiye çapında
katıldığı tüm turnuvalarda
şampiyon olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Bayan Güreş
takımı, artık hedef büyüttü.
Henüz gençler kategorisinde
yarışmalarına rağmen büyüklerde de şampiyonluğu kimseye bırakmayan İzmir’in bayan
güreşçileri, rotayı
olimpiyatlara çevirdi.
A
ntrenör Selahattin Karaman ve eşi
Şenay Karaman’ın 2006 yılında temellerini attığı İzmir Büyükşehir
Belediyesi Bayan Güreş Takımı, son 7 yıldır Türkiye’de katıldığı tüm turnuvalarda
şampiyon olarak erişilmesi güç bir başarıya
imza attı. Henüz ilkokul öğrencisiyken İzmir Büyükşehir Belediyesi Güreş takımına
seçilen sporcular, 2007 yılında başlayan
şampiyonluklar zincirini önce minikler, ardından yıldızlar, gençler ve büyükler kategorilerinde gelen şampiyonluklarla taçlandırdı.
Tamamı 17-20 yaşları arasındaki Büyükşehir Belediyesi güreşçileri, bu nedenle
hem gençler, hem de büyükler kategorilerinde mücadele ediyor. Ancak her iki kategorinin de Türkiye şampiyonu olmayı başaracak kadar da rakipsizler. Türkiye’ye
bayan güreşinde ilk Gençler Avrupa şampiyonluğunu ve Dünya ikinciliğini kazandı-
ması nedeniyle hemcinslerinin uzak durmayı tercih ettiği güreşi seçen İzmirli kızlar şimdi minderde fırtına gibi esiyor.
ran Buse Tosun, Gençler Dünya 3.’sü
Gamze Durukan, Avrupa 3.’sü Nuray Karadağ gibi uluslararası başarılara imza atan
pek çok sporcuyu yetiştirip Türk sporuna
armağan eden Büyükşehir Belediyesi, tam
10 sporcusunu da Genç Milli Takım kadrosuna gönderiyor.
Başkan Kocaoğlu’nun desteği önemli
Bu büyük başarıda pay sahibi olan antrenörler Selahattin-Şenay Karaman çifti,
kurdukları aile ortamının yanı sıra Başkan
Aziz Kocaoğlu’nun desteğinin de bugünlere gelmelerinde önemli etkenlerden biri olduğunu düşünüyor. 2007 yılında katıldıkları ilk Türkiye şampiyonasıyla ele geçirdikleri şampiyonluk unvanını hala koruduklarını dile getiren Selahattin Karaman, “Geç-
mişten bugüne katıldığımız bütün kategorilerde şampiyon olduk. Ülke çapında alabileceğimiz bütün madalyaları aldık. Asıl hedefimiz olimpiyatlar. Türkiye’nin bayan
güreşinde henüz olimpiyat madalyası yok.
Bu ilki İzmir Büyükşehir Belediyesi sporcuları olarak biz başarırsak en büyük mutluluğu yaşamış olacağız. Bize rakip olabilecek bir takım şu anda Türkiye’de yok.
Buna da izin vermemek için elimizden geldiği kadar çalışıyoruz ve çalışmaya devam
edeceğiz” diye konuştu.
İşte şampiyonların hikayesi
İzmir Büyükşehir Belediyesi Bayan
Güreş Takımı’nın sporcularının güreşe başlama hikayeleri ise birbirinden ilginç. Güç
ve dayanıklılık gerektiren bir spor dalı ol-
Derya Bayhan: “Ailemden
gizli başladım”
“Hocamız beni ilkokuldayken keşfetti.
İlk başta bu sporu yaptığım için tepkilerle
karşılaştım. Ailem karşı çıktığı için antrenmanlara gizli gizli katılıyordum. Ama başarılar geldikçe onlar da kabullendiler. Ailem destek verdikçe güreşe daha da bağlandım. Katıldığım ilk turnuvada minikler
Türkiye ikincisi oldum. Şu anda 59 kg’da
Türkiye şampiyonuyum. Hedefim Dünya
ve Olimpiyat şampiyonluğu.”
Beste Altuğ: “Bilek güreşinde
erkekleri yeniyordum”
“Henüz ilkokulda erkek öğrencileri bile bilek güreşinde
yendiğimi gören beden eğitim
öğretmenimiz, Selahattin Hoca’ya haber vermiş. Onun teşviğiyle güreşe başladım. Ailem her
zaman yanımda oldu. Türkiye
şampiyonluğunun yanı sıra yıldızlarda Avrupa üçüncüsü ol-
Buse Tosun: “Futbol
oynarken keşfedildim”
“Selahattin Hoca beni erkek takımında futbol oynarken
keşfetti. Hiç buraya kadar geleceğimi tahmin etmemiştim. 8 yıldır güreş yapıyorum. 2013 yılında Avrupa şampiyonu ve dünya
ikincisi oldum. Yaşım küçük olduğu için öncelikle gençlerde Dünya ve
Avrupa şampiyonluklarını kazanıp, 2016
yılında da Rio’da altın madalyayı hedefliyorum.”
Nuray Karadağ: “3 ayda
kürsüye çıktım”
“Atletizm sporu ile uğraşırken güreşte
daha başarılı olacağımı düşünen beden eğitim öğretmenimiz beni bu spora yönlendirdi. Daha 3 aylık güreşçiyken Türkiye üçüncüsü oldum. Daha sonra Türkiye şampiyonu, Yıldızlar Avrupa üçüncüsü ve Gençler
Avrupa şampiyonu oldum. 2016 yılında
Olimpiyat vizesi alıp, orada güreşmek istiyorum.” (HABER MERKEZİ)
SAYFA 16
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
Aylık 2 bin 500 liraya çalışacak çoban bulamıyor
Beypazarı ilçesinde 1200 küçükbaş hayvanı bulunan besici, 2 bin 500 lira aylık ücretin
yanı sıra barınma ve yemek ihtiyacını karşılayacak olmasına rağmen çoban bulamıyor.
Yüksek ücret ödemesine karşın hayvanlarına bakacak kimse bulamayan Hüseyin Sucuoğlu, yaşadığı sıkıntı nedeniyle gerekirse besiciliği bırakmayı düşünüyor. Sucuoğlu,
AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1200 koyununun olduğunu, hayvanları güdecek
çoban bulabilmek için Kaymakamlığa bile başvurduğunu söyledi. Sucuoğlu, "Şimdilerde herkes masa başı iş istiyor. " dedi. (AA)
30 Nisan 2014 Çarşamba
Havada yollar kısalacak, 1
milyar lira cepte kalacak
www.sondakikagazetesi.com
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Elvan, "Bazı askeri
hava sahalarının sivil uçuşa açılmasına imkan tanıyacak 'hava sahasının esnek kullanımı' uygulamasıyla uçuş yolları kısalacak. Yeni
rotalar yıllık 1 milyar lira tasarruf
sağlayacak. Belirlenecek yeni uçuş
rotaları sayesinde seyahat süreleri
de 6 ile 20 dakika arasında azalacak.’’ diye konuştu
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan,
bazı askeri hava sahalarının sivil uçuşa açılmasına imkan
tanıyacak "hava sahasının esnek kullanımı" uygulamasıyla
uçuş yollarının kısalacağını belirterek, yeni rotalar sayesinde
yıllık 1 milyar lira tasarruf sağlanacağını bildirdi. Bakan Elvan, hava sahasının esnek kullanımı uygulamasının getireceği
avantajları AA muhabirine değerlendirdi. Hava sahasının esnek kullanımına ilişkin yönetmeliğin geçen hafta Resmi
Gazete'de yayımlandığını hatırlatan Elvan,
yeni uygulamayla yakıt ve zaman tasarrufunun sağlanması,
bakım maliyetlerinin azaltılması, çevre kirliliği ile küresel ısınma etkisinin azaltılması ve havacılık sektöründe verimliliğin
artırılmasının hedeflendiğini ifade etti. Kurulacak bir komisyonun yeni uçuş rotalarının belirleyeceğini anlatan Elvan, oluşturulacak yeni rotalarla, uçuş yollarının kısalacağını ve ilave
uçuş yollarının anlık tesis edilebileceğini söyledi. Askeri hava
sahalarının içerisinden sivil uçuşların bugüne kadar yapılamadığını hatırlatan Elvan, şunları kaydetti: "Havayolu şirketleri, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün
(DHMİ) yayınladığı hava koridorlarından uçuş düzenliyorlar.
Bu koridorların denetimi DHMİ radarları tarafından gerçekleştiriliyor. Bunun dışındaki hava sahasının büyük bir kısmı,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) kullanımında bulunuyor.
Ticari uçaklar, özel durumlarda DHMİ’nin belirlediği hava
koridoru dışına çıkmak istediğinde TSK'nın ilgili birimlerinden izin almak zorunda kalınıyor. Yeni uygulama ile bu
sorunu ortadan kaldırmak için bir komisyon kurulacak. Bu
komisyonda mutabakata varıldığı takdirde yeni uçuş rotaları
uygulamaya konulacak. Böylece 'hava sahasının esnek kullanımı' uygulamasıyla uçuş yolları kısalacak. Yeni rotalar yıllık
1 milyar lira tasarruf sağlayacak."
Uçuşlar 6 ile 20 dakika kısalacak’’
Yeni rotaların zaman tasarrufu da sağlayacağını vurgulayan
Bakan Elvan, vatandaşların gitmek istedikleri yere daha erken
varabilme imkanına kavuşacaklarını dile getirdi. Elvan, uygulama sayesinde yurt içi seferlerin yanı sıra özellikle hac ve um-
re uçuşlarında ciddi yoğunluk yaşanan Suudi Arabistan ile Orta Doğu seferlerinde de önemli oranda zaman ve yakıt tasarrufu sağlanacağını belirtti.
Yeni uçuş rotaları ile seyahat sürelerinin 6 ile 20 dakika
arasında azalacağını bildiren Elvan, "Seyahat süreleri İstanbulSamsun arasında 6, İstanbul-Adana arasında 8, İstanbul-İzmir
arasında 6, İstanbul-Bodrum arasında 7 ve İzmir-Adana
arasında 8 dakika kısalacak" dedi.
"Daha fazla trafiğe hizmet verilecek"
Ülke hava trafiğinin her geçen yıl bir önceki yıla göre
yüzde 10'nun üzerinde arttığını belirten Elvan, uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan istatistiki tahminlerde Türkiye'nin
önümüzdeki yıllarda en çok trafik artışı beklenen ve talep arzı
yüksek ülkeler arasında yer aldığını ifade etti. Elvan, Eurocontrol'ün büyüme tahminlerine göre Türkiye'nin 2020’ye kadar
yüzde 6'nın üzerinde bir trafik artışı ile Avrupa'da birinci ülke
konumunda olacağına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Türkiye'de her yıl artan hava trafiğine emniyetli ve konforlu hizmeti verebilmeye bu yönetmenlik çok önemli ve ciddi
katkılar sağlayacak. Uçuş emniyetinden taviz vermeden hava
sahasının kapasitesi arttırılarak daha fazla trafiğe hizmet verilmesi, sivil/asker koordinasyonun daha etkin bir şekilde
sağlanabilmesine ve hava sahasının günlük olarak sivil ve
askeri trafiklere tahsis edilmesine bağlıdır. Yeni yönetmenliğin
bu uygulamaya imkan vermesinden dolayı daha çok hava
trafiğine hizmet verebileceğiz." (AA)
Büyükşehir
Belediyesi’nden
renkli programlar
Dansla "yeniden
doğacaklar"
İşitme engellilere yönelik toplumsal
farkındalık oluşturmak amacıyla engelli ortaokul öğrencileri ile engelsiz lise
öğrencileri bir araya geldi. Öğrenciler,
işitme engellilerle işitebilirlerin hayata
"engeli" olmayan yeni bir pencereden
bakabilmelerini sağlamak için
"yeniden doğuşu" anlatan masalı sessiz bir dans gösterisiyle sunacak.
"Sessizlikte dans" projesinin sahibi
Didem Ayas, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, sosyal hayatta engelli
bireylerin engelsiz bireylerle aynı
çevreyi paylaşmasına rağmen çoğu zaman fark edilmediğini söyledi. Engellilerle zaman geçirmenin onların hayatını
daha iyi anlamaya yardımcı olacağına
inandıklarını kaydeden Ayas, böylece
onların sosyal hayata katılımının da artacağını ifade etti. Ayas, işitme engellilerle işitebilirleri bir araya getirmek,
işitme engelleri kendi çevrelerinden
çıkarıp farklı çevrelere taşımak, engeli
olmayanları da "sessiz dünya" hakkında fikir sahibi yapmak için "Sessizlikte
dans" adıyla bir proje hazırladıklarını
aktardı. Proje çerçevesinde Tülay Aktaş İşitme Engelliler Ortaokulu ile Özel
Tevfik Fikret Fen Lisesi öğrencilerini bir
dans gösterisi için bir araya getirdiklerini bildren Ayas, hem işitmeye dayalı
hem de görsellikle anlaşılabilir olması
açısından dansı seçtiklerine değindi.
Ayas, dansın müziksiz eksik kaldığına
dikkati çekerek, "İşitebilir kişilerin de
işitme engellilerini anlamaları için dansı seçtik. Akpamuk adlı Türkmen
masalını dansla anlatmaya karar
verdik. Dansı izleyeceklerin işitme engellilerle empati kurabilmesi için seyirciler gösteriyi kulak tıkacıyla izleyecek.
Gösterinin başında işaret diliyle masal
hakkında bilgi verilecek ama işaret dili
bilmeyenler masalın ne hakkında
olduğunu oyun sonrasında dağıtılacak
metinlerle öğrenebilecek. Böylece engellilerin ne yaşadığını anlayabilecekler" diye konuştu.
(AA)
Mayıs’ta İzmir’e ‘yıldız’ yağacak
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Mayıs ayı sanat takvimi
yine göz kamaştırıyor. Klasik müzik ve cazdan Roman ve Latin müziklerine, müzikallerden şarkı ve türkülere, oyuncakkostüm ve heykel sergilerinden dans gösterilerine kadar her
türlü sanat dalının yer alacağı etkinlikler, İzmirlileri Zuhal Olcay, Zülfü Livaneli, Gülsin Onay, Kerem Görsev, İlhan Şeşen
ve Aydan Şener gibi ünlü sanatçılarla buluşturacak
Birbirinden seçkin kültür ve sanat
etkinliklerini İzmirlilerle buluşturan İzmir
Büyükşehir Belediyesi, sanatseverler için
Mayıs ayında da “bahar gibi renkli” bir
program hazırladı. Büyükşehir, sanat buluşmalarında Zuhal Olcay, Zülfü Livaneli,
Gülsin Onay, Kerem Görsev, İlhan Şeşen
ve Aydan Şener gibi sanat dünyasının birbirinden değerli isimlerini ağırlayacak.
Sanat takviminin ilk
yaprağında iki
serginin açılışı var.
Ömer Şenol’un eserlerinden
oluşan sergi, 1
Mayıs 2014
Perşembe
günü Kültürpark İzmir
Sanat’ta saat
18.00’de resim
tutkunlarının
beğenisine
sunulacak.
Sergide, sanatçının
güneş temasıyla
hazırladığı üç boyutlu
resimleri sergilenecek.
Aynı gün Tarihi Havagazı
Kültür Merkezi Sergi Salonu’nda
saat 18.00’de ise ‘Gelir İdaresi Başkanlığı
Karma Resim Sergisi’ açılacak. Gelir İdaresi Başkanlığı Resim Topluluğu’ndan
11 sanatçının eserleri görücüye çıkacak.
Sergiler, 13 Mayıs’a kadar gezilebilir. 5
Mayıs 2014 Pazartesi akşamı Gündoğdu
Meydanı, Bahar Şenliği kapsamında
düzenlenecek ‘Roman Ateşi Festivali’yle
renklenecek. Saat 21.00’de başlayacak
konserde ‘Lüleburguz Trockyablues’
sahne alacak. Yine aynı gün Kültürpark
İzmir Sanat ise ‘Serap Tamay ve Grup
Günberi’yi ağırlayacak. Saat 20.30’daki
konserde sanatçılar ‘Balkan Sevda
Şarkıları’nı seslendirecek. 6 Mayıs 2014
Salı günü ‘Hıdrellez Şenliği’ düzenlenecek. Saat 12.00’de Kültürpark Yer Altı
Otoparkı’nın üstündeki çim alanda
gerçekleşecek konserde ‘Çılgın Cemal ve
Roman Çocukları’ sahne alacak. Aynı
günün akşamında ise Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi Küçük Salon’da keman ve piyano ziyafeti var. Saat
20.00’deki ‘Brahms
Akşamı’ adlı konserde,
Pelin Halkacı Akın’ın
kemanına İris Şentürker piyanoyla
eşlik edecek. 7
Mayıs 2014
Çarşamba
akşamı ‘Al Di
Meola’, ‘Plays
Beatles &
More’ başlıklı
konserle sanatseverlerle buluşacak. Ahmed
Adnan Saygun
Sanat Merkezi
Büyük Salon’da saat
20.00’de başlayacak
konserde Meola’nın gitarına, Tina Guo çello, Mario
Parmisano piyano, Peter Kaszas ise
davul ve perküsyanla eşlik edecek. Etkinlik takviminde 8 Mayıs 2014 Perşembe
günü yine bir sergi açılışı var. Aykut Ergin,
Cemre Dağlı ve Volkan Bolat’ın eserlerinden oluşan heykel sergisi, Çetin Emeç
Sanat Galerisi’nde saat 18.30’da açılacak.
Eserler 15 Mayıs’a kadar görülebilir. 10
Mayıs 2014 Cumartesi akşamı sanatseverler ‘Bana Esme'yi Anlat’ adlı müzikali izleyebilir. İzmir Sanat’ta saat 20.30’da
sahnelenecek müzikli tiyatro oyununun
başrollerinde Aydan Şener, İlhan Şeşen,
Ayça Tekindor, Burçin Bildik ve Damla
Cercisoğlu yer alıyor. Ludwig Fulda’ın
“Das Verlorene Paradies’ adlı oyunundan
Hakan Altıner tarafından uyarlanan
müzikalin yönetmeni de Altıner. Oyunun
özgün besteleri ise İlhan Şeşen’e ait. 12
Mayıs 2014 Pazartesi akşamı İzmir Sanat,
Emin Fındıkoğlu ve grubunu ağırlayacak.
Portekizce’de ses anlamına gelen ‘Voce’
adıyla konserler veren topluluk, saat
20.30’daki konserde Latin ve Funk karakterli müziklerden yararlanarak Paul Simon
ve Sting gibi bestecilerin şarkılarını seslendirecek. Ahmed Adnan Saygun Sanat
Merkezi, 13 Mayıs 2014 Salı akşamında
dünyaca ünlü piyanist Gülsin Onay’ı
konuk edecek. Konser, Küçük Salon’da
saat 20.00’de başlayacak. 14 Mayıs 2014
Çarşamba’nın konuğu ise ‘Kerem Görsev
Quartet’. Ahmed Adnan Saygun Sanat
Merkezi Büyük Salon’da sevenleriyle buluşacak sanatçıya kontrbasta Kağan
Yıldız, davulda Ferit Odman, saksafonda
ise Engin Recepoğulları eşlik edecek.
‘Siyah Beyaz Tuşlar Eşliğinde Türküler ve
Şarkılar’ dinletisi, 15 Mayıs 2014 Perşembe akşamı saat 20.30’da İzmir Sanat’ta
gerçekleşecek. (HABER MERKEZİ)
Koleksiyon
tutkusuyla
servet harcadı
Eceabat ilçesinde müteahhitlik yapan mimar Mehmet Uzuner, 5 yıl önce
başladığı koleksiyonerlik yaşamında
biriktirdiği ve ofisinde sergilediği 17
bin tarihi obje için bugüne kadar 5 milyon lira harcadı. Uzuner'in İsmetpaşa
Mahallesi İstiklal Caddesindeki ofisi,
aralarında MÖ 4000 yılına dayanan objelerin de bulunduğu binlerce tarihi esere ev sahipliği yapıyor. Çalışma ortamı adeta bir müzeyi andıran Uzuner,
AA muhabirine yaptığı açıklamada, inşaat firması olduğunu, eski binaların
yıkımı esnasında çatı aralarında ya da
binanın değişik bölümlerinde bulduğu
objelerin dikkatini çektiğini söyledi. O
günlerde başladığı tarihi eser toplama
merakının zamanla tutkuya
dönüştüğünü belirten Uzuner, "Daha
sonra ofiste objeleri gören kişiler
bağışta bulundu. Zaman içinde toplamalar satın almalara dönüştü. Şu anda
17 bin civarında hem etnografik hem
de arkeolojik eserlerim var. Bunları
biriktiriyoruz. Bir bölümünü müzelerde
bir bölümünü de kendi bünyemizde
barındırıyoruz. İleride kurmayı planladığım müze için saklıyorum" dedi.
Uzuner, antik dönemlerden başlayıp,
günümüze kadar uzanan geniş bir yelpazede her türlü objenin ofisinde mevcut olduğunu ifade etti. (AA)