SAYFA 1 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 5 YIL SONRA KOLTUK değneğinden kurtuldu ÖZEL ÖZEL HABE HABERR Emin YAPAR Manisa-Demirci’de koltuk değneği olmadan yürüyemeyen 60 yaşındaki Fatma Kırlıoğlu, Salihli Devlet Hastanesi'nde şifa buldu. Bel fıtığı ameliyatı olmasına rağmen ayağa kalkamayan ve yıllarca koltuk değneklerine mahkum kalan Kırlıoğlu, "Yeniden doğmuş gibiyim" dedi İYİLEŞTİĞİNE İNANAMIYOR Bir yakınının tavsiyesi ile Manisa- Salihli Devlet Hastanesi Fizik Tedavi Bölümü Ünitesindeki Uzman Dr.Onur Kıvılcım'a muayene olan Kırlıoğlu yıllarca aradığı şifaya kavuştu. Kas kaybı hastalığı teşhisi konulan Kırlıoğlu'dan, 15 gün boyunca kültür fizik hareketi yapması istendi. Doktor Kıvılcım'ın önerdiği hareketleri torunlarının yardımıyla gerçekleştiren Kırlıoğlu, "Hareket yapmaya başladıktan bir süre sonra vücudumda kıpırdanmalar başladı. Son günlere doğru, hareketleri kendi başıma yapmaya başladım. Bir süre sonra da yıllarca kullandığım koltuk değneğini attım. Şimdi çok rahatım" dedi. 10’da Kaçak AV yapanın teknesini batıralım İzmir’in Aliağa ilçesinde faaliyet gösteren S.S. Aliağa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Kemal Yılmaz, deniz ürünlerinin korunması için orman kanununa benzer bir yasa çıkartılmasını istedi DÜNYADA ÖRNEĞİ VAR www.sondakikagazetesi.com 13 Kasım 2014 Perşembe Yıllardan beri istedikleri kanunun çıkarılmadığını söyleyen Başkan Yılmaz, “Yasa dışı avcılığı tamamen ortadan kaldırmanın tek yolu 1380 sayılı su ürünleri kanunu revize edilmesidir. Bu anlamda bizim önerimiz açık ve nettir. Su Ürünleri yasasında orman kanun- ları uygulanmalıdır. Yasadışı avcılık yapan bir tekne yakalandığında devlet tarafından müzayede ile satılmalıdır. Bu yönde çok katı kurallar uygulayan dünya ülkelerinden örnekler var önümüzde. Dünyanın bazı ülkelerinde yasadışı avcılık yaparken yakalanan tekneler ceza olarak batırılıyor” dedi. devamı 9’da Eğitim aşkıyla yanıp tutuşan Elfida, açılmayan parmaklarına rağmen derslere başladı Büyükşehir'in gözü Avrupa kupasında! İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Bayan Hentbol Takımı, bir sezonluk aradan sonra Challange Cup'ta ülkemizi ve İzmir'i yeniden temsil edecek.Bir yıl aradan sonra tekrar Avrupa Kupaları’nda yer alacakları için mutlu olduklarını belirten Antrenör Celal Gençoğlu, “Genç ve Yıllardır söylüyoruz ARTIK hayata geçirin! tecrübeli isimleri bir araya getiren dengeli bir ekibiz. Amacımız, bu turda Belarus’tan avantajlı bir skorla dönüp İzmir’de turu geçen taraf olmak. Ligde ve Türkiye Kupası’nda da hedeflerimiz var. Bu hedefler doğrultsunda çok çalışarak en iyi yerlere gelmek amacındayız” dedi. 15’te Acısa da yazacağım Nadir rastlanan "Epidermolyssis Bullosa" adlı deri hastalığıyla dünyaya gelen 7 yaşındaki Elfida, yapışan parmaklarının ayrılması ve kalem tutabilmesi için gerekli ameliyatı henüz olamadı ama evde eğitim veren öğretmenine kavuştu Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen “6552 Sayılı Torba Kanun Bilgilendirme Toplantısı”nda konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, vergisini vaktinde ödeyen patrona ödül verilmesi gerektiğini söyledi. Ünlütürk, “Her şeyini düzgün yapan firmalara da mutlaka bu sistemlerle birlikte bir ödül mekanizmasının getirilmesi gerektiğini bir kere daha dile getirmek istiyorum ben bunu Ankara’da da her platformda, her fırsatta dile getirdim" dedi. 8-9’da HER GÜN DUA EDİYORUM Derinin kemikler kadar hızlı büyümemesi sonucu parmakları yapışan, açılan yaraları sürekli kanayan, iç organlarından da rahatsızlanan Elfida, harfleri öğrenirken elleri acısa da artık eğitim almaya başladı. Tamamen iyileşeceği günü hasretle bekleyen Elfida Gündüz, "Ameliyat olursam parmaklarım açılır. Bir tek ellerimin açılmasını istiyorum Allah'tan, o zaman kalemi düzgün tutabilirim, canım acımaz. Şimdi yazabiliyorum ama tutarken böyle elim ağrıyor. Kalemler buna uygun gelmiyor" dedi. O'NU HİÇ BIRAKMAYACAĞIM Çiğli Kaymakamlığının onayıyla Elfida'ya eğitim vermek üzere görevlendirildiğini söyleyen öğretmen Açıkgöz ise, "Ben daha ağır bir öğrenciyle karşılaşacağımı düşünüyordum. Elfida beni kapıda karşıladı, hiç rahatsız olmadan içeri girdim... Elfida'nın zihin problemi yok. Yaşıtlarından iki yaş ötede bir algısı var. Yaptığım çalışmalar sonucu 5 günde 5 ses verdim. Hem yazıyor hem de sesleri çıkarıyor. Böyle bir çocuk normal bir sınıfta olsa en az 3 öğrenciye rehberlik etmesini isterdim" dedi. sayfa 16’da EBSO'da kriz korkusu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, global krizden ziyade ülke bazı krizlerin olabileceği endişelerinin bulunduğunu söyledi. Yorgancılar, "Global krizden ziyade ülke bazı krizlerin olabileceği endişeleri var. Bu da ülkelerin yönetimsel hatalarından ortaya çıkabilecek bir durum. Bugünkü senaryoya göre konuşuyorum herkes kendini ülke bazlı bazı sıkıntılara göre ayarlasın" dedi. devamı 14’te 10 yılda yüzde 56 arttı 14 Çok mutluyum Öğretmeninden okuma yazmayı öğrenmeye başlayan Elfida ise hayatında bir mucizenin gerçekleştiğini ifade etti. İnci öğretmenle tanıştığı için çok mutlu olduğunu anlatan Elfida, "Bir gün kapı çalındı mucizeyle karşılaştım. Çok iyi, çok güzel bir öğretmenim oldu. Harfleri, sayıları öğreniyorum" dedi. Gerekirse 24 saat uyumam 5 yılda 96 bin fidan sözü Orman Genel Müdürlüğü’nün sakız ağacı yetiştiriciliğini güçlendirmek ve dünyada söz sahibi yapmak için 2014 yılında başlattığı, beş yıl sürecek olan “Sakız Eylem Planı” kapsamındaki değerlendirme toplantıları Urla'da da yapıldı Toplantıda konuşan İzmir Orman Bölge Müdürü Aydın, "İzmir Orman Bölge Müdürlüğü olarak eylem planı kapsamında toplam 96.000 adet sakız fidanı yetiştireceğiz. Kaliteli sakız üretimi sadece erkek ağaçlardan yapılabildiğinden tohumdan üretim tercih edilmemektedir. Bu amaçla Torbalı Fidan- lığımız'da 30 bin adet 2015 yılında, 55 bin adet 2016 ve 2017 yıllarında, 11 bin adet 2018 ve 2019 yıllarında şeklinde fidan üretimi planlanmıştır. Bölge müdürlüğümüzde eylem planı kapsamında toplam 45 hektar aşılı fidan dikimiyle sakız ormanı kurulacak ve 15 hektar yabani sakızlıkların ıslahı yapılacaktır" dedi. 14 Nejat YALÇIN Sabit İNCE yazdı ALEVİ AÇILIMI 8’de >> Anadolu Birliği Derneği Yönetim Kurulu, İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş’ı ziyaret etti. Ziyarette konuşan Anadolu Birliği Derneği Genel Başkanı Ferhan Ademhan, tek gündemlerinin barış süreci olduğunu ifade ederek, “Ağustos ayında İZTO’nun konferans salonunda Prof Dr Kerem Alkin’in katılımıyla ekonomiyi konuştuğumuz bir panel düzenlemiştik. Maalesef geldiğimiz nokta ekonomiyi konuşmamızı engelliyor. Tek gündemimiz barış süreci ve gerekirse barış için 24 saat uyumayacağımızı söylemek isterim” dedi. sayfa 9’da Serap YAŞARyazdı BUZRUL yazdı Sedat KAYA LTD.ŞTİ ORTAKLARININ MESCİD-İ AKSA VE ALACAKLARI10’da 9’da KUDÜS!!! >> >> SAYFA 2 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 13 Kasım 2014 Perşembe SEFERİHİSAR mutfağı Türkiye'ye örnek olacak Seferihisar’dan yanan “Geleneksel Mutfak” ateşinin ülke geneline yayılacağını söyleyen Kooperatif Başkan Neptün Soyer, “Seferihisar’ın Geleneksel Mutfağı’yla Türkiye'de uygulanabilecek bir model oluşturabileceğimizi düşünüyoruz" dedi S Engelli bateristin maket ev tutkusu 14 yaşındayken ellerini ve bir bacağını kaybeden, protezleriyle bateri çalan Genli, bugüne kadar Osmanlı mimarisinden esinlenerek yapımına başladığı maket evlerin yer aldığı 17 sergi açtı. Genli, "Bütün eserleri kendimi dinlendirmek için yapıyorum" dedi K ocaeli'nin Gölcük ilçesinde yaşamını sürdüren 53 yaşındaki engelli baterist Selahattin Genli, bugüne kadar Osmanlı mimarisinden esinlenerek yapımına başladığı maket evlerin yer aldığı 17 sergi açtı. Elektrik tesisatı döşerken elektrik akımına kapılan Genli, 14 yaşındayken 2 elini ve bir bacağını kaybetti. Sonraki süreçte hayattan kopmayan Genli, protezleriyle bateri çalıp, ahşaptan maket evler yaparak yaşamını sürdürdü. Yaptığı maket evlerin çoğalması dolayısıyla sergi açmaya karar veren Genli, bugüne kadar 17 maket ev sergisi açtı. Erdem Bayazıt Kültür Merkezi'nde 17. Özgün Dağ Evleri Sergisi'ni açan Genli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iş kazası öncesi darbuka çaldığını söyledi. Kaza sonrası hayattan kopmadığını anlatan Genli, "Böylesine talihsiz bir olay herkesin başına gelebilir. Engelli oluşum yaşam tarzımı oluşturdu. Çünkü engelli olmak bir son değildi" dedi. Hastane döneminden sonra içinde bir ukde olan müziğe yöneldiğini anlatan Genli, koluna bazı aparatlar yaparak bateri çalmaya başladığını, böylece müziğin yaşamı için vazgeçilmez bir unsur haline geldiğini kaydetti. otantik görüntüsünden esinlenerek maket evlere yöneldim. 1999 Gölcük depremi olduğunda çadır kentlerde günlerimin boş geçmemesini istiyordum. Bunun için nerede bir obje bulduysam bir ağaç sistemi yaparak koluma bağladığım aparatla bu sanatı orada geliştirmeye başladım. Yaptığım eserleri görenler hayranlıkla baktı ve bunları satın almak istedi. Bu, benim için güzel bir olaydı. Şaka gibi başladığım ahşap maket işleri şu ana kadar 17 sergide paylaşıldı." Türkiye'de sadece engellilere karşı değil, sanata karşı da duyarsızlık bulunduğunu savunan Genli, "Ben bugüne kadar 17 sergiyi de kendi gayretlerimle açtım. Yerel yönetimdeki insanlar kucaklarını açıyor ama bu benim için yeterli değil. Ben dünyaya açılmak istiyorum" diye konuştu. (AA) - Müzik grubu da kurdu Genli, 1996'da müzik grubu kurduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: "Kendimi sadece müzikle sınırlandırmıyorum. Bunun yanı sıra maket evler yapmaya başladım. Osmanlı evlerinin sağlıklı ve eferihisar’dan yanan “Geleneksel Mutfak” ateşi, tüm sakin şehirlerden yayılarak Türkiye’ye saracak bir aleve dönüşüyor. Seferihisarlı kadınlar tarafından yürütülen “Seferihisar’ın Geleneksel Mutfağı” projesi kapsamında, Türkiye’deki diğer sakin şehirlerden ve Kuzey Kıbrıs’tan gelen kadınlar ilçede misafir edildi. Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi tarafından, Seferihisar Belediyesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi ve Yavaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin ortaklığıyla, Anadolu Efes, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğiyle hayata geçirilen Seferihisar’ın Geleneksel Mutfağı Projesi “turizm temelli yerel kalkınma” hedefiyle ilerliyor. Türkiye’nin Cittaslow (Sakin Şehir) başkenti Seferihisar’da başlayan proje kapsamında Türkiye’deki Kuzey Kıbris Türk Cumhuriyeti’ndeki diğer Sakin şehirlerin temsilcisi kadınlar ilçede iki gün boyunca misafir edildi. Ordu Perşembe, Kırklareli Vize, Sakarya Taraklı, Şanlıurfa Halfeti, Aydın Yenipazar, Isparta Yalvaç, Çanakkale Gökçeada ve Kıbrıs Yeniboğaziçi’nden toplam 15 kadın temsilci Seferihisar’da düzenlenen etkinlikte bir araya geldi. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de eşlik ettiği etkinlikte, kadınlar Türkiye’de örnek gösterilen Sığacık Üretici geçmişinde var olan bir olgu olduğunu söyledi. Günümüz Türk Çini Sanatı'nın yeniliklere açık olduğunu belirten Özel, yaptığı çalışmalarda, bu alanda daha önce kullanılmamış motif ve tasarımların yanında, yeni teknikler ve uygulama olanakları ortaya çıkarmaya çalıştığını ifade etti. Biz Türk çini sanatının geçmişten geleceğe geçmesini hedefledikleri için bu alana yenilikler getirdiklerini anlatan Özel, şunları kaydetti: "Türk çini sanatında olmayan motifleri, çiçekleri stilize ederek yeniden çini sanatında ölümsüzleştirdik. Bunlardan biri de benim uzun süre üzerinde çalıştığım ve yok olmaya yüz tutmuş Kazdağı siklameni. İki sene o çiçeğin yaşamını ketinin Slow Food felsefesi üzerinden yola çıktığını belirterek; “Bu nedenle Türkiye’deki Sakin şehirlerin katılımı bizler için çok değerli. Seferihisar’ın Geleneksel Mutfağı’yla Türkiye'de uygulanabilecek bir model oluşturabileceğimizi düşünüyoruz. Bu proje geçmiş kültürümüzü gün ışığına çıkaracak, kadınlarımızın ekmeğini büyütecek, insanların para kazanabilecekleri bir turizm modeli ortaya çıkaracak. Başta Anadolu Efes’e ve tüm proje ortaklarına tekrar teşekkür ediyoruz” dedi. (HABER MERKEZİ) Lösemili çocuklar yararına film çekiyorlar Kırklareli Üniversitesi öğrencileri, çektikleri filmin gelirini LÖSEV ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağışlayacak. Yönetmen Akyıldız, "Her şeyin dekor olduğu bu dünyada savunmasız olan lösemili çocuklara sahip çıkmamız gerekiyor" dedi Kırklareli Üniversitesi Radyo Televizyon Programcılığı Bölümü öğrencileri, çektikleri filmin gelirini LÖSEV ile Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağışlayacak.Süresi bir saat olan ve 25 öğrencinin rol aldığı "Maskenin Yüz Sözlüğü" filmi, insanın hayal dünyasıyla gerçek dünya arasındaki çatışmayı konu alıyor. Velilerinden aldıkları harçlıkları biriktirerek film için materyaller alan öğrenciler, maddi imkansızlıklara rağmen çekmeye çalıştıkları filmin gelirini bağışlayacak. Filmin yönetmeni Mehmet Ali Akyıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 25 öğrencinin rol aldığı film çekimlerinin yıl sonuna kadar tamamlanacağını söyledi. Akyıldız, filmin beğeniyle izleneceğine inandıklarını belirterek, şöyle konuştu: "Filmin tamamlanmasıyla yapacağımız gala gecesinden elde edeceği- "Kazdağı siklameni" Türk çini sanatında yaşatılacak! Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Özel, "Yok olmaya yüz tutan Kazdağları siklamenini ayrıca yasemin, gelincik gibi çiçekleri stilize edilerek, Türk çini sanatına kazandırma çabamız başarılı eserlere dönüştü" dedi Türkiye'de sadece Kaz Dağları'nda yetişen ve nesli tükenme tehlikesi yaşayan siklamen çiçeği, Türk çini sanatında yaşatılacak. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi (FSMVÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Latife Aktan Özel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk çini sanatına yenilik katma ve kendini yenileme potansiyelinin, bu sanatın Pazarı’nı gezdi, Tepecik Mahallesi’ndeki Mutfak Atölyesi’nde proje hakkında bilgilendirildi ve hep birlikte yöresel yemeklerini hazırladı. Projeyi yürüten S.S Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Neptün Soyer, Türkiye’de tüm bölgelere yayılan Cittaslow (Sakin Şehir) hare- izledim. Nasıl yaşıyor, nasıl büyüyor, tekrar toprağa dönüyor? Bütün o aşamalarını inceledikten sonra Türk çini sanatına Kazdağı siklamenini kazandırdım." Geleneksel Türk çini sanatında yer almayan çiçek motiflerini stilize ederek türk çini sanatına var olanın dışında, yeni motifler kazandırdıklarını vurgulayan Özel, "Ayrıca öncesiz ve sonrasız, ölümsüz anlamına gelen bengü çiçeklerini de Türk çini sanatına kazandırdık. Yok olmaya yüz tutan Kazdağları siklamenini ayrıca yasemin, gelincik gibi çiçekleri stilize edilerek, Türk çini sanatına kazandırılma çabamız başarılı eserlere dönüştü" dedi. (AA) miz tüm geliri LÖSEV ile Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağışlayacağız. Her şeyin dekor olduğu bu dünyada savunmasız olan çocuklara sahip çıkmamız gerekiyor. Filmi çekmeden önce gelirini bağışlama gibi bir düşüncemiz yoktu. Film çekimlerine başladığımızda baktık ki çok zorlanıyoruz ve kimseden yardım alamıyoruz. Zaman zaman akşam yemeği, sabah kahvaltısı yapmadık ve harçlıklarımızı biriktirdik. Film çekimlerine başladığımızda, arkadaşlarımızla elde ettiğimiz geliri bağışlamaya karar verdik." - "Maddi bir çıkar gözetmiyoruz" Filmin başrol oyuncusu Ali Şayman ise filmle hayallerini gerçekleştireceklerini söyledi. Emekli veya işçi olarak çalışan anne babaların çocukları olduklarını belirten Şayman, "Bizden daha kötü durumda olan insanlar olduğunu biliyoruz. Biz bu çocuklara elimizden geldiğince yardım etmek istiyoruz. Biz, tohum olan çocukları yetiştirerek ağaç haline getirmeliyiz. Bu filmden bir kar elde etmeyi beklemiyoruz. Maddi bir çıkar gözetmiyoruz" ifadelerini kullandı. (AA) Yıl: 4. Sayı: 1099. 13 Kasım 2014 Perşembe Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri MüdürüYayın Sahibi Temsilcisi Azime MOLLA Haber Müdürü Gülseren KUMRU Sayfa Editörü Nur Gülmez BEL Turgut KOÇ Denizli Temsilciliği 05326601776 Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: 0232 425 26 10 (Pbx) 0232 425 26 10 Mail: [email protected] Dağıtım: Hakkı SARIÖZ Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: 0232 251 76 32 SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >> 3 ASAYiŞ SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 13 2014 Perşembe Perşembe 17 Kasım Şubat 2013 Milletvekillerinin katıldığı bisikletli eylemde YUMRUKLAR konuştu Bisikletlerle Meclis’e yürümek isteyen sendi- Yeniçeri de destek verdi. Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, yaptığı açıkka üyeleri ile polis arasında zaman zaman lamada kamu kurum ve kuruluşlarının yumruklaşma yaşandı. Tartışmalar sırasında merkez teşkilatlarının büyük bölümünde CHP’li Tanal ile MHP'li Yeniçeri polis engelini servis hizmeti verildiğini söyledi. aşıp, bisikletle Meclis’e doğru Yokuş, "Ancak taşra teşkilatlarınyürüdü. Türkiye Kamu-Sen’e CHP da personele servis hizmeti bağlı Türk Büro-Sen üyeleri Milletvekili Mahyok denecek kadar azdır. Maliye Bakanlığı önünde hizmeti verilmeyen çalışanları için ‘servis’ mut Tanal ile MHP Mil- Servis kamu görevlilerine ulaşım eylemi gerçekleştirdi. letvekili Özcan Yeniçeri’nin ücreti de ödenmemekteSendika üyeleri, çekici Özellikle metropol marifetiyle yanlarında destek verdiği Türkiye Ka- dir. 70 adet de bisiklet getirillerde servisi olmayan mu-Sen’e bağlı Türk Büro- kurumlarda personel, odi. Eyleme, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut tobüs dolmuş gibi toplu Sen üyelerinin Maliye Tanal ile MHP Ankara taşıma araçlarını kullaBakanlığı önünde ‘servis narak gitmektedir." dedi. Milletvekili Özcan Maliye Bakanlığı ve Gelir İhizmeti’ eyleminde daresi Başkanlığı’nda arbede çıktı toplamda 70 binin üzerinde çalışanın olduğuna dikkat çeken Yokuş, Bakanlık çalışanlarına hem merkez hem de taşra teşkilatlarda servis hizmeti verilmediğini anlattı. 'MEMURUN SERVİSİNİ KALDIRMAK YERİNE AK SARAY'A BAKSINLAR' Yokuş, "2015 Yılı Bütçesi’nde, tasarruf için kamu kurumlarında personel servisini kaldırmayı programlayan zihniyeti kınıyoruz. Raylı sistemlerin olduğu bölgelerde personel servislerinin kaldırılması, çalışanları mağdur edecektir. Devleti somutlaştıran, mesai Yeniçeri ile bisikletle Meclis’e gitmek istedi. Grubun önüne barikat kuran Çevik Kuvvet ekipleri, sendika üyelerinin geçişine izin vermedi. Vekillerin de içinde olduğu grup ile polis arasında tartışma ve itişme yaşandı. CHP’Lİ VE MHP’Lİ VEKİLLER POLİS ENGELİNİ BİSİKLETLE AŞTI Yolun açılmasını ve kaldırımdan Meclis’e gideceklerini aktaran Tanal ve Yeniçeri, polisin yolu açmaması üzerine harekete geçti. İki milletvekili, polis barikatını yanlarına aldığı bisikletle aştı. İki vekil daha sonra bisikletle Meclis’e hareket etti. mefhumu olmadan çalışan personelin var olan servisinin kaldırılması bir hak gaspıdır. 2015 yılı bütçesinden tasarruf etmek istiyorlarsa, memurun servisini kaldırmak yerine, Atatürk Orman Çiftliği’ne yapılan Ak Saray’a baksınlar. Kapattıkları yolsuzluk dosyalarına baksınlar. Devletin kaynaklarını çar çur eden yönetim anlayışından vaz geçsinler." diye konuştu. Sendika üyeleri, ‘Servis hizmeti her memurun hakkıdır’, ‘Servisimizi istiyoruz’ pankartları açtı. Çeşitli sloganlar atan grubun çekici marifetiyle getirdikleri bisikletlerin Bakanlık önüne getirilmesine izin verilmedi. Polis sadece birkaç bisiklete izin verdi. Açıklamanın ardından grup, CHP’li Tanal, MHP SENDİKA ÜYELERİ İLE POLİS ARASINDA ‘KÜFÜR VE YUMRUK’ POLEMİĞİ YAŞANDI Bu sırada sendika üyeleri ile polis arasında arbede yaşandı. Eylemciler, yolu kapatmak isteyince tansiyon arttı. Sendika yöneticileri ile Çevik Kuvvet polisleri arasında çıkan arbede yerini zaman zaman yumruklaşmaya bıraktı. Emniyet amirleri ve sendika temsilcileri araya girerek, olayın büyümesini önledi. Arbede sırasında polis ile sendika üyeleri arasında ‘küfür ve yumruk’ polemiği yaşandı. Bir süre trafiği kapatan grubu, polis buradan uzaklaştırdı. Bir süre sonra emniyet güçleri, ‘Eylemin yasa dışı olduğunu ve yolun açılması gerektiğini, aksi taktirde müdahale edileceği’ anonsunu yaptı. Yapılan anonsun ardından sendika üyeleri geri çekildi. (CİHAN) Samatya cinayeti sanığının akli dengesi yerinde çıktı Samatya’da Ermeni asıllı Maritsa Küçük’ün öldürülmesiyle ilgili davada, sanık Murat Nazaryan’ın cezai ehliyetinin tam olduğu belirtildi. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanık Nazaryan ve öldürülen Küçük’ün çocukları ve avukatları da hazır bulundu. Mahkeme Başkanı, Adli Tıp Kurumu’ndan Nazaryan’ın akıl sağlığına ilişkin talep edilen raporun geldiğini ve raporda sanığın cezai ehliyetinin tam olduğunun belirtildiğini söyledi. Küçük ailesinin avukatı Eren Keskin, cinayetle aynı dönemlerde Turfanda Aşık isimli kişinin dövülmesine ilişkin olay olmasına karşı savcılığın soruşturma yapmadığını kaydetti. Bu olayın da sanık ile birlikte başka kişiler tarafından gerçekleştirildiğini düşündüklerini belirten Keskin, bu olayın da araştırılması gerektiğini ifade etti. Keskin, Küçük cinayetiyle ilgili beyaz örtüde çıkan kan lekesinin sanığa ait olup olmadığı konusunda rapor alınmasını talep etti. Görüşü sorulan duruşma savcısı, Turfanda Aşık’ın dövülmesi olayıyla ilgili soruşturma olup olmadığının savcılığa sorulmasını, varsa dosyanın örneğinin istenmesini talep etti. Savcı, soruşturma yoksa olaya ilişkin avukatın sunduğu gazete haberiyle birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Savcı, kan lekesiyle ilgili talebe ilişkin Adli Tıp Kurumu’nda inceleme yapılarak kan lekesinin sanığa ait olup olmadığının belirlenmesini talep etti. Sanığa ait değilse polis ve jandarmada daha önce alınan örneklerle karşılatırılarak uyuşan DNA örneği bulunup bulunmadığının tespit edilerek bildirilmesini istedi. Mahkeme, daha önceki Adli Tıp Kurumu raporunda, iki adet kan lekesinin maktul Küçük’e ait olduğunun belirtildiğini, beyaz örtü üzerindeki 3. lekede ise maktul Küçük’e ait DNA örnekleri ile birlikte en az biri erkek birden fazla kişiye ait karışık DNA örnekleri tespit edildiğini hatırlattı. Sanıktan D- NA örneği alınmasına karar veren mahkeme, 3. lekenin sanığa ait olup olmadığının belirlenmesine, değilse kime ait olduğunun tespit edilip edilemeyeceğinin sorulmasına karar verdi. Mahkeme, Turfanda Aşık’a yönelik saldırı haberinin ihbar kabul edilerek savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı. Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme duruşmayı erteledi. Mahkemenin ara kararları okuduğu sırada araya giren avukat Eren Keskin, üye hakimlerden birinin, "Bunların amaçları kamuoyunda Ermenilere saldırılıyor imaji yaratmak" şeklinde bir ifade kullandığını öne sürerek şikayette bulundu. Keskin'in üye hakimin söylediğini idda ettiği bu ifadeyi tutanağa yazdırmak istemesi üzerine Mahkeme Başkanı Erol Ceylan, zaten Turfanda Aşık olayıyla ilgili haberi ihbar kabul ederek soruşturma açılmasını karara bağladıklarını kaydetti. (CİHAN) Çalıntı teknede 56 kaçak yakalandı Kız meselesi candan etti İzmir'de 22 yaşındaki bir genç, kız meselesi sebebiyle çıkan tartışmada arkadaşı tarafından bıçaklanarak hayatını kaybetti. Olay, Bornova ilçesi Kızılay Mahallesi'nde, dün saat 20.00 sıralarında meydana geldi. Mehmet Y., arkadaşı V.K. ile kız meselesi yüzünden tartıştı. Ayrıldıktan sonra Mehmet Y’.nin peşinden koşan V.K.'nin, bıçakla saldırdığı ve üç yerinden bıçakladığı iddia edildi. Ağır yaralanan Mehmet Y., Ege Üniversite Hastanesi'ne kaldırıldı fakat kurtarılamadı. Cenazesi, otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Katil zanlısı V.K. ise cinayetten hemen sonra polise teslim oldu. (CİHAN) Muğla’nın Bodrum ilçesinden, kanunsuz yollardan Yunanistan'ın Kos Adası'na çalıntı tekneyle geçmeye çalışan 56 Suriyeli yakalandı. Gümbet Mahallesi, İnceburun mevkisinden 14 metre uzunluğundaki, "Sev- dam" adlı ahşap guletle erken saatlerde denize açılan kaçak kaçakları, devriye görevi yapan Sahil Güvenlik ekibi fark etti. Teknede bulunan üçü çocuk, altısı kadın 56 kaçak, Bodrum Limanı'na götürüldü. İşlemleri yapılan kaçakların, ilk ifadelerinde tekne hareket ettikten kısa bir süre sonra kaptanının denize atlayıp yüzerek kaçtığını söylediği öğrenildi. İşlemleri tamamlanan kaçakların, sağlık kontrolünün ardından Bodrum İlçe Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Büro Amirliği’ne teslim edileceği belirtildi. Çalıntı tekneyle 56 kaçağı denizin ortasında terk eden kaptanı arama çalışmaları devam ediyor. Organizatör olduğu öğrenilen bir kişi ise gözaltına alındı. (CİHAN) ''Robot resmi'' kendi çizdi, hırsızlık zanlısını yakalattı Mersin'de park ettiği aracının camı kırılarak çantası çalınan resim öğretmeni, olaydan kısa süre önce gördüğü şüphelinin karakalem portresini çizip polise vererek, zanlının yakalanmasını sağladı. Özel bir okulda resim öğretmenliği yapan Emine Ayça Topur, AA muhabirine, nişanlısıyla gittiği Adnan Menderes Bulvarı sahilinde, otomobili park ettikten sonra çantasını araç koltuğunun altına koyarak indiğini anlattı. Aracın yakınındaki banka oturduklarını belirten Topur, bir kişinin, kendisini rahatsız edecek şekilde bakmasından tedirgin olduğunu söyledi. Topur, "Galiba bizi banktan kaldırmaya çalışıyordu ve amacında başarılı oldu. Oradan uzaklaşıp, bir kafeye gittik" dedi. Yaklaşık 20 dakika sonra aracın başına geldiklerinde, camın kırılarak çantanın çalındığını gördüklerini ve durumu polisi bildirdiklerini ifade eden Topur, "Şüphelinin eşkalini polise verdim. Bana dikkatli bakan kişinin yüzünü ve özellikle gözlerini hiç unutmadım. Eve gittiğimde portresini çizdim ve polise teslim ettim. Resim sayesinde kimliği kısa sürede tespit edilen zanlı yakalandı. Polisler, çizdiğim resmin zanlıya çok benzediğini söyledi" diye konuştu. Çantasındaki banka kartlarını ve kimliklerini yeniden temin etmek için vakit harcadığını aktaran Topur, başına gelen olaydan, değerli eşyaların arabada bırakılmaması gerektiğini öğrendiğini sözlerine ekledi. Topur'un avukatı Sahra Düzgün Tucel de adliyeye sevk edilen zanlı R.Ç'nin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığını belirterek, zanlının hak ettiği cezayı almasını istediklerini söyledi. (AA) SAYFA 4 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI KONOM TÜRKİYE’nin ihracat menzili hala daralıyor SONDAKiKA GAZETESİ >> 4 13 Kasım 2014 Perşembe Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, son 10 senede Türkiye’nin yüksek ihracat performansının, büyük ve eski firmaların eski ürünleri eski pazarlara satmasından kaynaklandığını söyledi Y Elektrik ve elektronikle ilgili antidamping müdahalemiz olacak Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ilerleyen dönemde elektrik ve elektronikle ilgili antidamping müdahalelerinin olacağını söyledi. Laptoplardan telefonlara her elektronik ürünün Türkiye’de üretilmesini istediklerini belirten Zeybekci, "Bunların Türkiye'de üretilmesini istiyoruz. Türkiye eğer bu iki alanda 5-6 milyar dolarlık ithalat yapıyorsa bu markalar gelsin bunu Türkiye'de üretsin. Yüzde 10 bile olsa, yüzde 15 bile olsa bununla ilgili yerli katkı oranı. Biz bunun Türkiye’de yapılmasını istiyoruz." dedi. Bakanlığının 2015 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında milletvekillerinin sorularına cevap veren Zeybekci, Dahilde İşleme Rejimi'ne ilişkin bilgi verdi. Rejim kapsamında elde edilen hammadde kullanılarak üretilen ve ihraç edilen ürünlerin toplam ihracat içindeki payının yüzde 47 olduğunu belirten Zeybekci, ihraç edilen bir malın yaklaşık yüzde 40’ının ithal ürünlerden oluştuğunu dile getirdi. Dahilde İşlemler Rejimi ile ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile şu anda koordineli çalıştıklarını aktaran Zeybekci, "Bazı sıkıntılar ile ilgili düzenlemeler yapıyoruz. Dokuma ve giyimde yüzde 34’lük bir girdi var. Elektrikte yüzde 37, elektronikte yüzde 60, gıda ve içkide yüzde 49, kimyada yüzde 48, madeni eşyada yüzde 28, seramikde yüzde 9, taşıt araçlarında yüzde 40. Önümüzdeki dönemde elektrik ve elektronikle ilgili de antidamping müdahalelerimiz olacak. Laptoplardan telefonlara kadar. Bunların Türkiye'de üretilmesini istiyoruz. Türkiye eğer bu iki alanda 5-6 milyar dolarlık ithalat yapıyorsa bu markalar gelsin bunu Türkiye'de üretsin. Yüzde 10 bile olsa, yüzde 15 bile olsa bununla ilgili yerli katkı oranı. Biz bunun Türkiye’de yapılmasını istiyoruz." diye konuştu. Zeybekci, soru üzerine Rusya ile dış ticarette hemen bir gelişme olmasını beklemediklerini belirti ve Rus Ekonomi Bakanı'yla mutabakata vardıklarını bildirdi. Zeybekci, "Sertifikasyon ve akreditasyon artı taşıma kotalarıyla ilgili, yani ihracatımızın önündeki engelleri, 2014 yılı sonuna kadar karşılıklı olarak kaldırma konusunda anlaştık." açıklamasında bulundu. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'na (DEİK) ilişkin soruyu da cevap veren Zeybekci, DEİK Kurucular Kurulu’nun 41’den 99’a çıkarıldığını belirtti. 243 genel kurulun 35 kişilik yönetimi belirlediğini anlatan Zeybekci, 35 yönetimin de kendi içinde 13 kişilik İcra Kurulu'nu belirlediğini kaydederek, "Hiç kimsenin müdahalesi yok." ifadesini kullandı. Zeybekci, şu anki yönetim kurulunun çoğunluğunun yine TOBB üyelerinden oluştuğunu anlattı. DEİK’de koordinasyonsuzluğun olduğunu belirten Zeybekcı, "Bu hiç kimseye yapılmış bir hareket değildir." dedi. "ÜÇÜNCÜ ÜLKELERLE ANLAŞMA GÜMRÜK BİRLİĞİNDE SORUN OLUŞTURDU" Gümrük Birliği Anlaşması konusundaki soruya cevap veren Bakan Zeybekci, Gümrük Birliği anlaşmasının karar olma mekanizmalarında Türkiye’nin olmadığını, bunun egemen bir ülkenin imzalamaması gereken bir anlaşma olduğunu vurguladı. AB’nin üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşması imzalanması halinde üçüncü ülkelerin AB’den elde ettiği tüm hakları Türkiye’den elde ettiğini kaydeden Zeybekci, Türkiye’nin üçüncü ülkeye girme noktasında aynı hakkı elde edemediğini söyledi. Türkiye'nin anlaşmanın imzalandığı dönemde kazançlı çıktığını ifade eden Zeybekci, "Standartlarımızı yükseltmişiz. Ama son dönemde AB, çok AB agresif bir şekilde üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları imzalamaya başladıkça biz bu konuda bazı sıkıntılara girmeye başlamışız. Meksika gibi, Cezayir gibi." diye konuştu. (CİHAN) ılmaz, ‘’Türkiye’nin zaten benzer ülkelere göre dar olan ihracat menzili son 10 senede daralmaya devam etmiştir, bu olumsuz bir gelişme.’’ dedi. Durmuş Yılmaz, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) binasında ‘Türkiye’de E-İhracat: Fırsatlar ve Sorunlar’ başlıklı toplantıda konuştu. İhracatın önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin ekonomik büyümesinin en önemli bileşenlerinden biri olacağını kaydeden Yılmaz, özellikle küresel ekonomik risklerin yüksek olduğu bu dönemde Türkiye’nin cari açığını ihracat ile kapatmanın mevcut kırılganlıklara karşı alınabilecek güçlü bir önlem olduğunu söyledi. Durmuş Yılmaz, ‘’Bu amaçla ihracat yapmayan önemli sayıda küçük ve orta ölçekli firmayı dış pazarlara yöneltmek ihraç ettiğimiz ürün ve hizmetlerin niteliğini yükseltmek zorundayız. Son 30 senede Türkiye’de, tarım ürünleri ihraç eden bir ülkeden orta teknoloji ürünleri ihraç eden bir ülke haline gelindi. 4 bin kilometre çapında bir bölgede en büyük imalat sanayi ihracatçısı haline geldik. Sıra yüksek teknoloji ürünlerini daha uzak pazarlara satmaya geldi. Fakat bunu başarabilmek için mevcut ihracat yapısındaki zayıflıkları gidermek gerekiyor.’’ dedi. Son 10 senede Türkiye’nin yüksek ihracat performansının temelinde büyük ve eski firmaların eski ürünleri eski pazarlara satmasının yattığını ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti: ‘’Türkiye’nin zaten benzer ülkelere göre dar olan ihracat menzili son 10 senede daralmaya devam etmiştir, bu olumsuz bir gelişme. Katma değeri ve teknoloji seviyesi yüksek ürünleri ihracatı düşük seyretmektedir. O nedenle ihracat, bu sorunları çözmek için tutulacak yollardan biridir. E-ihracat bunun için önemlidir. İnternet üzerinden yapılan ticaret geleneksel ticareti dönüştürüyor. Bu değişimin temelinde e-i̇hracatın geleneksel ihracata konu olan engelleri kaldırması var. Firmalar artık müşteriler ile doğrudan ulaşabiliyor. İnternet üzerinden ihracat yapan firmalar, boyutlarının küçüklüğüne, müşterilerinin uzaklığına bakmadan dünyanın her yerine ürün ve hizmet satabiliyor. Yeni kurulan, yeni ihracata başlayan firmalar hızla pazar paylarını genişletebiliyorlar.’’ ‘SORUNLARI KALDIRMAYA NİYETLİ BİR DEVLET İDARESİ GEREKİR’ Durmuş Yılmaz, şöyle devam etti: ‘’Ancak yasal ve fiziki altyapı ödeme sistemleri, gümrük mevzuatı ve lojistik sistemlerin şirketten tüketiciye değil, şirketten şirkete ihracata yönelik düzenlenmiş olması sorunların yaşanmasını kaçınılmaz kılmaktadır. E-ihracatın sunduğu bu potansiyeli değerlendirebilmek için yabancı dil kabiliyeti yüksek, web sitesi, ödeme sistemleri başka ülkelerdeki tüketici hakları gibi konulara hakim firmalar gerekmektedir. Ayrıca zamana hassas ve esnek bu yeni ticaret yönteminin gelişmesinin önündeki sorunları kaldırmaya niyetli bir devlet iradesi de gerekmektedir. TEPAV olarak hazırladığımız raporda kamunun hem firmaların kapasitelerini artırmak hem de mevcut ticaret ortamındaki sorunları çözmek için atabileceği adımları tartıştık. Geçtiğimiz ay ilkini düzenlediğimiz ‘E-İhracat Çalışma Grubu’ toplantısında e-ihracatçı firmalar, lojistik firmaları ve kamu temsilcilerini bir araya getirerek bu konuya ön ayak olduk. Bu toplantıda konuşulan konular, firmalara düzenlediğimiz anketlerle birlikte raporumuza önemli birer girdi oldu. E-ihracatın sürdürülebilir bir büyüme sergileyebilmesi, konunun kamu tarafından sahiplenilmesi ve kamu ile özel sektör arasındaki diyalog kanallarının devamlı açık tutulmasını gerektirmektedir. TEPAV olarak önümüzdeki dönemde benzer çalışmalarla bu konudaki diyaloğu güçlendirmeyi hedefliyoruz.’’ (CİHAN) Emlakçılık korsana kaldı Ülkede inşaat sektörünün yükselmesiyle birlikte son yılların gözde mesleği haline gelen emlakçılık, korsanların tehdidi altında. Günümüzde apartman görevlisinden sucuya, memurdan esnafa kadar ek iş olarak emlakçılık yapan birçok insanla karşılaşmak mümkün E konomide kayıtdışılığa sebep olan bu durum, emlakçıları çileden çıkarıyor. Korsan emlakçılar kayıt altına alınmadığı sürece hem devletin hem de sektörün huzurlu olamayacağı ifade ediliyor. Türkiye Tüm Emlak Müşavirleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ziya Ercan, devlete karşı bütün vecibelerini seve seve yerine getirdiklerini söyledi. Muğla'nın turistik bir il olması bakımından 1194 km.'lik sahil şeridiyle yerli ve yabancı yatırımcıların gözbebeği olduğunu anlatan Ercan, "Bu nedenle bölgemizde yapılan her türlü alım satım. kiralama gibi işlemlerde yasal prosedürlerin işlemesi için bizlere öğretilen bilgiler doğrultusunda doğru işlemlerin yapılması için Tapu müdürlüklerine de kimlik kartlarımız ve bakanlıkça uygulanması istenen iş takip formlarımızla yardımcı olduğumuz gibi sorumluluk da almaktayız." dedi. Ercan, yaptıkları bütün bu olumlu işlemlere rağmen sertifikası, vergi numarası, işyeri ve sorumluluğu olmayan, kendilerini vatandaşlara ve yabancılara emlakçı diye tanıtan bazı korsan kişilerin, mesleklerini küçük düşürdüğünü ifade etti. Korsan emlakçıların, yaptıkları yanlış işlemlerin yanısıra imarlı olmayan yerleri imarlıymış gibi göstererek yerli ve yabancılara sattığını ileri süren Ercan, "Bu şekilde haksız kazanç elde ettikleri gibi hem mesleğimizin hem de Türkiye'nin itibarını düşürmektedirler. Bugüne kadar federasyonumuzca defalarca yaptığımız müracaat ve şikâyetlerimizden maalesef bir sonuç çıkmamıştır. Bu tip korsan emlakçılar kayıt altına alınmadığı sürece hem devletimizin vergi kaybı devam edecek hem de bu sektörde huzurlu çalışma ortamını yakalamamız zor olacaktır. Aynı zamanda bu korsan emlakçılar, yine kayıt altına alınmadıkları için son günlerde bakanlığımıza yaptığımız oda olma çalışmalarımızı da baltalamaktadırlar. Bu anlamda devletin tüm yetkili kurumlarının, korsan emlakçılara karşı yaptığımız çalışmalara destek vermelerini istiyoruz." şeklinde konuştu. KORSAN EMLAKÇILARIN İNTERNETE DE EL ATTI Ekonomide kayıtdışılığa sebep olan bu durum, sanal ortama da taşındı. Her gün onlarca daire, internet üzerinden satılıyor. Uzmanlara göre emlak sektöründe çalışanların üçte ikisi kayıtdışı. İnternetteki emlak portallarına yılda bin ile 2 bin TL veren kişiler, herhangi bir meslek odasına ve vergi dairesine kayıt yaptırmadan, üye olup ilanlarını yayımlayabiliyor. Böylece kendilerini emlak firması gibi lanse ederek ayda birkaç daire satıyorlar. Bunun karşılığında ise devlete gelir vergisi, KDV, SSK primi ödemiyorlar. Bu yolla çalışan emlak portallarına üye binlerce firma mevcut. Üyelik için herhangi resmi bir şartın aranmadığını kaydeden bir emlak portalı yetkilisi, "Yasası olmayan bir ortam olduğundan, bu tarz uygulamalarda herhangi bir yasal kayıt da söz konusu değil." ifadelerini kullandı. EV KİRALANIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Kiralanacak evin demirbaşları kontrol edilmeli. Kira kontratı imzalanırken tapusu görülmeli ya da vekilin vekaletnamesine bakılmalı. Bankaya yatırılan kira bedeli, mutlaka ev sahibinin hesabına yatırılmalı. Çıkmadan bir ay önce ev sahibi haberdar edilmeli. Aksi takdirde yıl başını aşarsa kontrat otomatik olarak bir yıl daha uzamış olur. Bu durumda kiracı, bir yıllık kira bedelini ödemek zorunda kalabilir. Bu yolla bugüne dek birçok kiracı mağdur olmuş durumda. EV ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Konut almadan önce mutlaka yetkili ve kayıtlı bir emlak müşavirine danışılmalı. Almak istenen konutun, imar planı içerisinde konut alanı olarak tescil edilmiş olmasına dikkat edilmeli. Beğenilen gayrimenkulün tapusu yoksa kesinlikle alınmamalı. Tapu üzerinde ipotek, amme alacağı, haciz varsa bu durumlar düzelmeden gayrimenkulü alınmamalı. Katalog ve maket üzerinden pazarlık yapılmamalı. Gayrimenkul mutlaka yerinde görülmeli. Gayrimenkul bir bina ise belediyeden yapı ruhsatı ve kullanma izni olup olmadığını araştırılmalı. Gayrimenkulü mal sahibi adına satan şahısların, noterlikçe verilmiş vekaletnamesi olup olmadığına bakılmalı. Gayrimenkulün üzerinde haciz, ipotek ve önceki dönemlere ait borcu olup olmadığı, belediye veya imar müdürlüğünden öğrenilmeli. Konut anlaşması yapılırken konuşulan ve anlaşmaya varılan bütün konular, bir mukaveleyle tespit edilmeli. Gayrimenkulün hissedarı olduğu durumlarda, bütün hisse sahiplerince satıcıya vekalet verilip verilmediğini öğrenilmeli. (CİHAN) 131Şubat Kasım 2014 2013 Perşembe Firmaların kasım ayı kampanyalarında, "30 bin liraya varan ve 30 aya uzayan vadeli kredilere sıfır faiz", "4 bin liraya kadar peşin alım indirimi", "Peşinatsız satış" ve "Sabit kur" gibi fırsatlar dikkati çekti 1CUAWKGQRVQPWCTWATRW7EKTNULWTQ:UIUSJTKU 7WVQNPDRVQWSTJTSUORTWOPRPSW>?WVOPSJVFW:T9TS ITSTSUSWVOSPWJ1STLUSTW:1QTWMNMLMHURWCTW4VBUB NU<VQUWVQV9WNM@RVLW@VAVQPWOEAJTW>2F>6WJVQVRVSWMNM/ LMNUCWBUQLVRVQPWVQVIPSJVKUWKPOVIPOVWQTKVHTNFWNEKTNU/ <UOTWOVQVJP;WPRWIMSGWOVKRVDPQKTSFWIVNPDW4TJTBRTQUSU OVKVRVLVKWU9USWKVL@VSOVRVQPSPWVQNPQVQVK 9TDUNRTSJUQTSWBUQLVRVQPSWKVIPLWVOPWKVL@VSOVRVQPSVF GAVOVSWCVJTWCTWHEOEOTSWKQTJUWLUKNVQPSVWQV*LTSF IPBPQWBVUAWULKVSPWJVL:VWCGQJG;00WLG4VHUQUSUSF 7EQKWMNMLMHURW@VAVQPSJVWBVVRUOTNW:1INTQTSWHVAPWO/ TQRUWCTWOVHVS<PWBUQLVRVQPSWKVL@VSOVRVQPSJVS JTQRTJU*UWHUR:URTQTW:1QTFWJ1CUAWKGQRVQPSJVKUWVQNPDWCT OTSUW7WMQVSRVQPSPSWBUOVNRVQVWOVSIPNPRLVIPORV OPRPSWURKW>?WVOPWU9W@VAVQWV9PIPSJVSWIPKPSNPRP :T9TQKTSWMNMLMNUCWBUQLVRVQPWIMSWVORVQJVKUWIVNPD @TQBMQLVSIRVQPSVWMJVKRVSJP;'VIPLWVOP KVL@VSOVRVQPSJVFW#5?WHUSWRUQVOVWCVQVSWCTW5?WVOV GAVOVSWCVJTRUWKQTJURTQTWIPBPQWBVUA#FW#8WHUSWRUQVOV KVJVQW@TDUSWVRPLWUSJUQULU#FW#!TDUSVNIPAWIVNPD#WCT #$VHUNWKGQ#W:UHUWBPQIVNRVQW1STW9PKNP;W"UVNFWKVIPL VOPSVW1ATRWKQTJUWKVL@VSOVIPWKV@IVLPSJVFWNELWMNM/ LMHURRTQWCTW4VBUBWNU<VQUWVQV9RVQWU9USW5?WHUSW7)W5?WVO IPBPQWBVUAWULKVSPW:TNUQUOMQ;WNMLMHURRTQUSJTSW!GS/ NM=OGW5.WHUSW86?FW"UVNW!VSJV=OPW55WHUSW8??WCT )USTV=OPW5.WHUSW6??W7)=JTSW4VBUBWNU<VQU VQV9RVQPSJVSW"UMQUSM=OGW53WHUSW-2?W7)FWTSU MHRM=OGW56WHUSW.>?W7)=JTSWHVDRVOVSWHVDRVOVS BUOVNRVQRVWIVNVSW"UVNFWJV4VWGAGSWCVJTJTW1JTLTWOV@/ LVKWUINTSLTIUW4VRUSJTW4TLWMNMLMHURW4TLWJTW4VBUB NU<VQUWVQV9RVQWU9USW8?WHUSW7)W86WVOVWKVJVQWOEAJT ?F++WBVUARUWKQTJUWVCVSNV PSJVSWOVQVQRVSJPQPOMQ;W "UVNWMNMLMHURWCTW4VBUBWNU<VQUWVQV9RVQJVFW@TDUS VRPLPWNTQ<U4WTJTSRTQTWURVCTW5WHUSW7)WUSJUQUL !!%)%''!& )''&')%#% #'!)&"&)((() 2'$-)/4+ -33$0#4,0.0/4%43,0/134,)(124#& 3-$3-'2/4*"43(3-0/13'+4,)'2.+4 0(04,)(12 %#!%4.14"41/2124%&4+.,3-4!4+.,/ &!4+/41.3-42.+-42.12421+.2/4+ -33$0/4,)(12 #&)4*"43(3-0/34,30.10 7EQKWMNMLMNUCWITKN1QESESWU4QV<VNPFWOPRPSW>?WVOPSJV OEAJTW2F6WVQNVQKTSW0CQG@VW,UQRU*UW0,W@VAVQPSJVKU HEOELTW4PAPWOEAJTW>8F3>WURTWHGSGSWUKUWKVNPSPWVDNP; ,GWJ1STLJTW>6WLUROVQW283WLUROMSW-63WHUS JMRVQW:TRUQWTRJTWTJURTSWU4QV<VNPSWOEAJTW+5F65=EW>5 LUROVQW+28WLUROMSW58>WHUSWJMRVQW0,W@VAVQPSV OV@PRJP;W0,WERKTRTQUSJTSW0RLVSOV=JVWOEAJT 3.F8?FW%S:URNTQT=JTWUITWOEAJTW>6F8+=RUKWU4QV<VN VQNPDRVQPWOVKVRVSJP;00WLG4VHUQUSUSFW7EQKUOT %4QV<VN9PRVQW&T<RUIUWKVOPNRVQPSJVSWJTQRTJU*UWHUR/ :URTQTW:1QTFW7EQKWMNMLMNUCWITKN1QEFWM<VK/TKUL J1STLUSJTW:TRUDLUDWHVNPWERKTRTQUWHVDNVWMRLVK EATQTW.WKPNVJVW>2-WERKTWCTW1ATQKWH1R:TORTW>8 ITQHTINWH1R:TOTWJPDWIVNPLWOV@NP;$1AWKMSGIG J1STLJTFW>6WLUROVQW283WLUROMSW-63WHUSWJMRVQRPK MNMLMNUCWU4QV<VNPSPSW>5WLUROVQW+28WLUROMSW58> HUSWJMRVQRPKWH1RELEFW7EQKUOT=SUSW:TRTSTKITRWM/ RVQVKWTSWHEOEKWNU<VQUW@VQNSTQRTQUWKMSGLGSJVKUW0, ERKTRTQUSTW:TQ9TKRTDNUQURJU;W,GWQVKVLFWNM@RVLWMNM/ LMNUCWU4QV<VNPSPSWOEAJTW+5F65=ESEWKVQDPRVJP; (T9TSWOPRPSWURKW>?WVOPSJVW0,W@VAVQPSVWU4QV<VNPS @VOPWOEAJTW2-=JVWKVRLPDNP;,GWJGQGLFW0,WEOTIUW3+ ERKTSUSFW>83WERKTWKVQDPIPSJVKUW@MNVSIUOTRUSUWJTWMQ/ NVOVWKMOJG;W0,WJPDPSJVKUW>83WERKTOTWIVJT<TW8 LUROVQW6+6WLUROMSW28>WHUSWJMRVQWU4QV<VNWKVOJTJUR/ JU;W(ESTOW'PHQPIWGLW'TIULU=STWUITWJPDWIVNPL OV@PRLVJP;%4QV<VNPSWOVQPIPSJVSWBVARVIPW0,WEOTIUW. ERKTOTW%4QV<VNRVQFWOPRPSW>?WVOPSJVFW:T9TSWITSTSUS VOSPWJ1STLUSTW:1QTFW0,WERKTRTQUSJTSW0RLVSOV=OV OEAJTW3.F8?WVQNPDRVW5WLUROVQW-8WLUROMSW+2?WHUSF %S:URNTQT=OTWOEAJTW>6F8+WVQNVQVKW3WLUROVQW26WLURO/ MSW836WHUSFW"QVSIV=OVWOEAJTW?F52WOEKITRUDRTW> LUROVQW-22WLUROMSW->3WHUSFW%NVROV=OVWOEAJTW3F2. OEKITRUDRTW>WLUROVQW82-WLUROMSW8+2WHUSWCT ,TR9UKV=OVWOEAJTW>3F3>WVQNPDRVW668WLUROMSW8?3 HUSWJMRVQWMRJG;%RKW.WIPQVJVKUWERKTRTQJTSWTRJT TJURTSW-WLUROVQW865WLUROMSW-+6WHUSWJMRVQRPKWJPD IVNPLFWITKN1QESW>?WVORPKWU4QV<VNPSPSWOVQPIPSJVS BVARVIPSPWKVQDPRVJP;W$TKN1QESWM<VK/TKULWJ1ST/ LUSJTW:T9TSWOPRPSWVOSPWJ1STLUSTW:1QTWU4QV<VN VQNPDPWKVOJTNNU*UWERKTRTQJTSW%I@VSOV=OVW+-+WLUROMS 6.WHUSFW$RMCTSOV=OVW826WLUROMSW55-WHUSF !MRMSOV=OVW5-5WLUROMSW2-+WHUSFWMRRVSJV=OVW5+LUROMSW633WHUSFW%ICT9=TW5?6WLUROMSW-65WHUSF 0CGINGQOV=OVW32?WLUROMSW.-?WHUSFWVSULVQKV=OV 3?2WLUROMSW32.WHUSFWTKWGL4GQUOTNU=STW>6?WLU/ ROMSW>WHUSFW%QRVSJV=OVW>5>WLUROMSW25WHUSF &V<VQUINVS=VW>3>WLUROMSW-?+WHUSFW!MQNTKUA=TW>>. LUROMSW5>8WHUSFWGSVSUINVS=VW>>.WLUROMSW.?>WHUSF "USRVSJUOV=OVW2>WLUROMSW>5?WHUSFWPQCVNUINVS=VW5> LUROMSW32?WHUSFW)TNMSOV=OVW3?WLUROMSW585WHUSWCT &VRNV=OVW2WLUROMSW3>6WHUSWJMRVQWJPDWIVNPLRVQ OV@PRJP;WNMLMNUCWTSJEINQUIUFWHGWJ1STLJTW0, EOTIUW2WERKTJTWUITWU4QV<VNWKVOHPWOVDVJP;W,GWERKTR/ TQJTSWMLVSOV=OVW82?WLUROMSW36+WHUSFW$RM/ CVKOV=OVW.?WLUROMSW>.>WHUSFW,GR:VQUINVS=VW>55 LUROMSW+>+WHUSFW)UNCVSOV=OVW>6WLUROMSW538WHUSF )EKITLHGQ:=VW>.WLUROMSW.+>WHUSWCTWINMSOV=OVW8 LUROMSW+-.WHUSWJMRVQRPKWU4QV<VN :TQ9TKRTDNUQURJU;** GO:GRVSPOMQ;W7U<VQUWVQV<PWG<VNM=OGWUITW2?WHUSW7) 86WVOVWKVJVQW?F6-WBVUARUWKQTJUWVCVSNV PORVWIVNPDV IGSVSW"UVNFWNU<VQUWVQV9WVRVSWTISVBWURTWKE9EKWCTWMQNV 1R9TKRUWUDRTNLTRTQTW',%FW#'3#WOTNKUWHTR:TIUSU HTJVCVWIV*RPOMQ;W"MQJFWKVIPLWVOPWKVL@VSOVIPWURT LEDNTQURTQUSTWNU<VQUWVQV9RVQJVW38WVOVWGAVSVSWIPBPQ BVUAWULKVSPFWMNMLMHURRTQJTWUITW5?WHUSWRUQVOVWKVJVQ 3?WVOWNVKIUNRTWOEAJTW?F2-=RGKWBVUAWMQVSRVQPWIGSGOMQ; ,USTKWVQV9RVQPSVFWVORPKW+6.W7)WNVKIUNRTWIV4U@WMRLV BPQIVNPW:TNUQTSWBUQLVFWNU<VQUWVQV9RVQPW7QVSIUNWMGQUTQ CTW7MGQSTMWMGQUTQWLMJTRRTQUSJTW38WHUSWRUQVWU9US 38WVOWIPBPQWBVUAWGO:GRGOMQ;$VNPDPSVWOTSUWHVDRVSVS TSUW7QVSIUNWMSST<NWCTW7MGQSTMWMSST<NWLMJTR/ RTQUSTWUITW>6WHUSWRUQVOVW>6WVOWNVKIUNRTWIPBPQWBVUA ULKVSPWURTWIV4U@WMRGSVHURUOMQ;W7QVSIUNWGINMLWCT 7MGQSTMWGINMLWLMJTRRTQUSJTW5?WHUSWRUQVWU9USW38 VOWIPBPQWBVUAWULKVSPWIGSGRGOMQ;!TG:TMNFWMNMLMHUR/ RTQUW3?6FW3??6WCTW5?>WURTW4VBUBWNU<VQUWVQV9RVQPW,U@/ @TQW7T@TTWCTW!VQNSTQW7T@TT=RTQUWOPRWIMSGSVW1ATRW3? HUSW7)W3?WVOWIPBPQWBVUARTWIVNPDVW9PKVQPOMQ;W3?6=UW5+ HUSFW3??6=UW.8WHUSW6??WCTW5?>=UW83WHUSW.??W7)=JTS HVDRVOVSWBUOVNRVQRVWIVNVSWBUQLVFW,U@@TQW7T@TT=OUW8? HUSFW!VQNSTQW7T@TT=OUW82WHUSW2??WRUQVJVSWHVDRVOVS BUOVNRVQRVWLEDNTQURTQUORTWHGRGDNGQGOMQ;WTSVGRNF KVIPLWVOPWHMOGS<VWNELWHUSTKWMNMLMHURRTQUSTWIPBPQ BVUAWVCVSNV PORVWIV4U@WMRVHURLTWULKVSPWIV*RPOMQ; "VUAIUAWKQTJUWVCVSNV PSPWHUSTKWMNMLMHURRTQWU9USW>6 HUSW7)W>6WVOFW52WHUSW7)W>3WVOWOVWJVW>3WHUSW7)W52 VOWIT9TSTKRTQUORTWIGSVSWBUQLVFW&T:VSTW,=OUW88 HUSW5.?W7)=JTSWHVDRVOVSWBUOVNRVQRVWIVNPOMQ;W7EL HUSTKWMNMLMHURRTQUSWOVSPWIPQVW'VS:MMW&GRNUWCT 'VS:MMW@QTIIWLMJTRRTQUWU9USW8WHUSW7)=WOTWCVQVS SVKUNWVRPLWUSJUQULUWGO:GRVOVSWTSVGRNFWNU<VQU VQV9RVQVW1ATRWBUSVSILVSWKVL@VSOVIPWKV@IVLPSJVF LVKIULGLW22WHUSW7)WKQTJUWNGNVQPWCTWLVKIULGL 86WVOWCVJTWIT9TST*UWURTWOEAJTW?F6-WBVUAWMQVSP IGSGOMQ;'VIPLWVOPWHMOGS<VWHUSTKWMNMLMHURTFW86 HUSW7)=OTWLVKIULGLW86WVOWCVJTWU9USWOEAJTW?F2BVUAWMQVSPWURTWKQTJUWJTWKGRRVSJPQVHURTSWBUQLVFWNEATR KUDURTQWCTWCTQ:UWRTC4VRPWITQHTINWLTIRTKWIV4UHU :TQ9TKWKUDURTQTWKVIPLWVOPSJVWIVNPSWVRV<VKRVQPWHUSTK MNMLMHURTW4U9W@TDUSVNW1JTLTJTSFWOEAJTW?F2-WBVUA MQVSPORVWIV4U@WMRLVWULKVSPW:TNUQUOMQ;7ELWLMJ/ TRRTQTWBVQKRPWUSJUQULWCTWBPQIVNRVQPSWIGSGRJG*G #MRKIV:TSW"PQIVNRVQPW'VL@VSOVIP#SJVSWOVQVQ/ RVSLVKWU9USWMRKIV:TSW7EQKUOTW"V<THMMKWIVOBVIP CTOVW#HUSTKVQV<;C;<ML;NQ#WUSNTQSTNWVJQTIUSJTS 1ATRWKVL@VSOVWUSJUQULWKMJGWMRGDNGQGRLVIP :TQTKUOMQ;WMRKIV:TSFWHVAPWLMJTRRTQJTKUWIVHUN KGQWGO:GRVLVIPSPWJVWIEQJEQEOMQ; ** Aselsan, Makedonya Cumhuriyeti’nde Otoyol Ücret Toplama Sistemi Projesi gerçekleştirmek için sözleşme imzaladı.Sözleşme ile Makedonya’nın Sırbistan sınırından Yunanistan sınırına kadar uzanan ve Koridor-10 olarak adlandırılan yaklaşık 200 kilometrelik ücretli otoyolunun üzerinde ücret toplama sahası ve Sistem Kontrol Merkezi inşa edilecek 0CQG@VW'VRKPSLVW,VSKVIPWBMSRVQPORVWBUSVSIT TJURTSW>.F-WLUROMSWGQMWNGNVQPSJVKUW@QM TJTWU4VRTF HVSKVSPSWGRGIRVQVQVIPWU4VRTWBMQLVNPORVWOV@PRJP;W%KU VDVLVRPWU4VRTSUSWURKWVDVLVIPSJVWBUQLVRVQPS OTNTQRURUKRTQUWJT*TQRTSJUQURJU;W%RKWVDVLVOPW0ITRIVSWURT HUQRUKNTW0CQG@[email protected] :T9NU;W"UOVNWNTKRUBRTQUSUSWOVQPDNP*PWUKUS<UWVDVLVJVWUIT KVAVSVSW0ITRIVSWMRJG;WNMLVNUKW(T9UDW(UDTRTQUWCT 'VQNRPW(T9UDW(UDTRTQUWHGRGSV<VKWIUINTLTWVHMSTWMR/ LVKWUINTOTSWKGRRVSP<PRVQWCTWVHMSTRTQUSW4TIV@ UDRTLRTQUWU9USW:UDTWIV4VRVQPWIVNPDWITQCUIUWCTQTS KUMIKRVQRVWJMSVNPRV<VK;W0HMSTRTQW4TIV@RVQPSVWUSNTQ/ STNW1JTLTWO1SNTLRTQUWCTOVWVKPRRPWNTRTBMSRVQPORVWJV GRVDVHURT<TK;W0ITRIVSPSW'VQNRPW(T9UDWCTWNMLVNUK (T9UDWIUINTLRTQUWOPRRVQJPQW7EQKUOTJTW'VQVOMRRVQP (TSTRW&EJEQRE*EWNVQVBPSJVSWKGRRVSPRPOMQ;W$UINTLUS NELWUDRTNLTWVRNOV@PIPWJVW0ITRIVSWNVQVBPSJVSWKGQGRJG; (T9UDRTQUSWKMSNQMRWCTWKVOPNRVQPWURTWU4RVRWQV@MQRVQPWHG IUINTLRTQWNVQVBPSJVSWMNMLVNUKWEQTNURUOMQ;W0ITRIVS <QTNW7M@RVLVW$UINTLRTQUW'VQVOMRRVQPW(TSTR &EJEQRE*EFWLSUOTNW(TSTRW&EJEQRE*EFW&%7 &EINTDVQRP*PFW,VSKVRVQFW!77WCH;WHUQULRTQWURTWTRTK/ NQMSUKWHV*RVSNPJVWMRG@FW'VQVOMRRVQPW(TSTR &EJEQRE*E=SESWNVRT@WTNNU*UWNELWUDRTNLTWHUR:UWCT QV@MQRVQPSPWEQTNUOMQ;W0ITRIVSW<QTNW7M@RVLVWIUINTL/ RTQUFWHUQWMNMOMRWUDRTNLTIUWU9USWTRTKNQMSUKW@VQVWNM@RV/ LVWIEQT<USUWNELEORTW0ITRIVSWNVQVBPSJVS UDRTNURTHURT<TKWKVJVQWMQ:VSUATWCTWMR:GSRVDLPDWHUQ VRNOV@POVWIV4U@WHGRGSGOMQ;W0ITRIVSFW>WORERW3?>8 NVQU4USJTSWUNUHVQTSW:T9TQRUWMRVSWOTSUWMQ:VSUAVIOMS OV@PIPWURTWIUCURWVRVSJVKUW@QM TRTQUSWJTWOTQWVRJP*PWOTSU HUQWITKN1QWHVDKVSRP*PWMRGDNGQJG;W(TRT<T*USWSTQ U !QM TRTQUFW&URRUW7QTSFWEKITKWPARPW7QTSFW&URRU &TNQMFWRTKNQUKRUW0QVHVRVQFW0KPRRPWMRW$UINTLRTQUF 0KPRRPW<QTNW7M@RVLVW$UINTLRTQUWCTW(ECTSRUKW$UI/ NTLRTQUW@QM TRTQUSTWMJVKRVSVQVKW9VRPDLVRVQPSV HVDRVOVSWRVDNPQLVFW(ECTSRUKFWSTQ UWCTWNMLVIOMS $UINTLRTQUW($W$TKN1QW,VDKVSRP*PFWHGWI1ARTDLT URTWGRGIRVQVQVIPWHVDVQPWKVAVSJP; * $ ) $ )$ $ ((()((#)'"&&)'"%)"%# Tekstil Makine ve Aksesuar Sanayicileri Derneği (TEMSAD) Başkanı Adil Nalbant, 1980'li yıllarda Türkiye’de dokumasından ipliğine her türlü tekstil makinesi üretilirken bugünse dünyadaki üçüncü büyük tekstil makinesi alıcısı haline gelindiğini söyledi Denizli Sanayi Odası (DSO) ve TEMSAD işbirliği ile düzenlenen "Tekstil Makine Sanayicileri Tekstilin Anavatanında" adlı toplantı, Dedeman Park Otel’de yapıldı. Toplantıya DSO Başkanı Müjdat Keçeci ve Meclis Başkanı Mehmet Tosunoğlu, TEMSAD Başkanı Nalbant, 23 tekstil makine ve aksesuar sanayicisiyle tekstil sektörü temsilcileri katıldı.Açılış konuşmasını yapan DSO Meclis Başkanı Tosunoğlu, Denizli'nin 8 bin yıllık dokuma geçmişiyle tekstilin anavatanı ismini hakettiğini söyledi. Son zamanlarda tekstile yapılan yatırımların azaldığını belirten Tosunoğlu, bunun bazı çevrelerde tekstilin bittiği şeklinde yorumlandığını vurguladı. Tosunoğlu, "1 kg. uydunun bedeli, ancak 6 ton tekstile denk geliyor diyorlar. Katma değerli ürün üretelim, örneğin otomotiv sanayisine ağırlık verelim deniyor. Otomotivin yarısından fazlasının, rüzgâr tribünlerinin kanatlarının tekstil ürünü olduğundan ise kimse bahsetmiyor. İnsanlardaki bu yanlış algıyı yıkmamız gerekiyor." dedi.Tekstilin hala Denizli'nin lider sektörü olduğunu, ilden ihracatın yarısına yakınını tekstil imalatçılarının yaptığını vurgulayan Tosunoğlu, bunun engellere rağmen bir başarı olduğunu ifade etti. Denizli'de verilen kredilerin içerisinde tekstilin payını gitgide kaybettiğini ve 2000’li yıların başından bu yana yüzde 40’lardan yüzde 10’lara kadar düştüğünü belirten Tosunoğlu, doğru şekilde desteklendiği takdirde sektörün daha fazla istihdamla daha fazla ihracat yaparak ekonomiye çift yönlü katkı yapacağını söyledi.TEMSAD Başkanı Nalbant da 1980'li yıllarda Türkiye'de dokumasından ipliğine kadar her türlü tekstil makinesi üretilirken 1990'lı yıllarda dünyadaki üçüncü büyük tekstil makinesi alıcısı haline gelindiğini ifade etti. Tekstil makinelerinin 28 milyar dolarlık bir pazar olduğunu söyleyen Adil Nalbant, “Her sene 2 milyar dolarımızı tekstil makinelerine harcıyoruz. Makine ithalatıyla kaybettiklerimizi, ürettiklerimizi dış pazarlara satarak kapatmaya çalışıyoruz. Gelin Türk makine imalatçılarına destek verin. Biz makine imalatçıları olarak rakiplerinize değil, size ve ülkemize hizmet etmek istiyoruz.” şeklinde konuştu.(CİHAN) SAYFA 6 SONDAKiKA GAZETESİ >> 6 SİYASET SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 13 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe Perşembe MHP’li Vural'dan fişleme yorumu: Milletini sevenler hükümetin hedefinde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili Oktay Vural, İçişleri Bakanlığı’nda aralarında ülkücülerin de olduğu memur adaylarının üçüncü dereceden akrabalarına varıncaya kadar fişlenmesine dair ortaya çıkan belgeleri, "Maalesef işadamlarımız fişleniyor, zaten zulme uğruyor, ülkücüler, milliyetçiler, milletini sevenler, dürüst olanlar hepsi hükümetin hedefindedir." diye değerlendirdi TBMM'de konuşan Oktay Vural, "Dolayısıyla ‘milliyetçilikle hesaplaşmamız gerekir' diyen Davutoğlu hükümetinin ve AKP hükümetinin açıkçası bu hesaplaşması her alanda sürüyor. Ama zulme boyun eğmeyiz, tek parti döneminde AK Parti döneminde zulümlerine karşı çıkmayı bilmiş bir partiyiz, bunu herkes bilmeli." ifadelerini kullandı. Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Oktay Vural, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek, gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Kendisine kamuoyunda 'Ak Saray' olarak bilinen Cumhurbaşkanlığı Sarayı için İşsizlik Fonu'ndan ödeme yapıldığına ilişkin haberler sorulan Vural, "Zaten bizim vergilerimizden ödendi. Çiftçinin, emekçinin vergilerinden ödendi. Ödenmeseydi emeklilerimiz yüzde 3 daha fazla zam alabilecekti. 3 yıl daha fakir fukara kömür alacaktı. Şimdi birisine bin oda yaptırmak için İşsizlik Fonu'ndan para aktarılıyor. Rezalete bakın ya. Gerçekten değerli arkadaşlarım bu zulüm değil midir, zalimlik değil midir? Bu ilave harcamaları kapatmak için İşsizlik Fonu'ndan para geldi. Ak saray aslında bir zihniyetin; safahat, israf, kibir zihniyetinin ortaya koyduğu bir eserdir. Kibri yıkmamız lazım. Bu kibrin sonucunda meydana gelmiştir. İnsanlar sıkıntı içerisinde yöneticileri safahat arayışı içerisindeyse artık bu hükümetin millet için yapacağı birşey yok demektir." karşılığını verdi. Mimarlar Odası'nın Papa’ya mektup yazarak “Ak Saray’a gelmeyin” çağrısı yaptığı hatırlatılarak, Papa’nın ilk yabancı konuk olarak ağırlanacağı sorulması üzerine Vural, şunları söyledi: "Kimden medet umuyor? Sen önce kendi insanından medet um. Yabancılardan medet umulmasını doğru bulmuyorum açıkçası. Böyle birşey olamaz yani. O bakımdan bununla ilgili millet kendi gücünü kullanmalıdır. O da enteresan tabi açılışını da Papa’yla birlikte yapacak galiba. Enteresan, öyle mi tesadüf ettirildi bilmiyorum yani. Planlı mıdır bilemiyorum yani o da ilginç geldi bana." HDP’nin çözüm sürecinin devam ettirilmesi konusunda aldığı karar da sorulan MHP Grup Başkanvekili Vural, "Oyun demedim mi, kumpas devam ediyor arkadaşlar. Ne süreci ne şeyi. Sürecin sonucunda geldiğimiz nokta gayet açık ve net. PKK terör örgütü alan hakimiyeti oluşturmuştur kamu düzeni PKK’ya terk edilmiştir. Devlet çekilmiştir o bölgeden. Tablo budur. Geldiğimiz noktada işte al gülüm ver gülümle kontrollü gerilimlerle bunlarla millet aldatılacaktır, kandırılacaktır. Süreç ne süreciymiş, süreç nedir sonuçta ne olacak ya çözüm dediğiniz nedir ya çıkın millete bunu anlatın ya." ifadelerini kullandı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın çözüm süreci açıklamaları sorulan Vural, "Bremen Mızıkacıları Bakanlar Kurulu. 23 Nisan müsamere başbakanı, işte böyle müsamerede oynanırsa açıkçası herkes ayrı bir oyun oynuyor. Kimin kimden haberi var ki maalesef bu Türkiyeyi yöneten Bakanlar Kurulu iradesinin olmadığını ortaya koyuyor." diye ekledi. Ardın- dan İçişleri Bakanlığı’nda aralarında ülkücülerin de olduğu memur adaylarının üçüncü dereceden akrabalarına varıncaya kadar fişlenmesine dair ortaya çıkan belgeler sorulan Vural, "Maalesef işadamlarımız fişleniyor, zaten zulme uğruyor; ülkücüler, milliyetçiler, milletini sevenler, dürüst olanlar hepsi hükümetin hedefindedir. Dolayısıyla ‘milliyetçilikle hesaplaşmamız gerekir' diyen Davutoğlu hükümetinin ve AKP hükümetinin açıkçası bu hesaplaşması her alanda sürüyor.’’ (CİHAN) 'AK SARAY' İÇİN Çavuşesku örneği Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreter Yardımcısı Recep Dumanlı, "Büyük ve görkemli saraylar veya devlet binaları son dönem komünist diktatörlüklerin simgesi konumunda olmuştur. Bunlar arasında yakın tarihte hafızalardan çıkmayan örnek ise Çavuşesku’nun, önünde kurşuna dizildiği muhteşem görünüşlü devasa sarayı olmuştur." dedi Adalet Bakanı Bozdağ: Seçim hakim ve savcıları bölüp, parçalıyor Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hakim ve savcıların seçim işinden uzaklaştırılması gerektiğini, seçimin hakim ve savcıları böldüğünü parçaladığını söyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu'nda, yeni yargı paketi ile Yargıtay ve Danıştay'ın yapısını değiştiren yasa teklifi ele alınıyor. Toplantıya Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da katıldı. Uygulamadan, yasadan ve Anayasa'dan kaynaklanan sorunlar olduğunu dile getiren Bozdağ, uygulamanın üzerinde çok durulması gerektiğini vurguladı. Konuyu partiler üstü tutup Anayasa uzlaşması yapılması gerektiğini belirten Bozdağ, yargı konusunda bir uzlaşma olursa bundan memnuniyet duyacaklarını kaydetti. Hakimlerin, savcıların seçim işinden uzaklaştırılması gerektiğini belirten Bozdağ, seçimin hakim ve savcıları böldüğünü, parçaladığını söyledi. Hakim ve savcıların seçimden kaynaklı sıkıntıları çevrelerine söylediğini, kendilerine de söylediklerini anlatan Bozdağ, Yargıtay ve Danıştay konusunun partiler üstü ele alınması gerektiğine dikkat çekti. Çözüm süreciyle ilgili de Bozdağ, "Ülkemizin neresinde olursa olsun kamu düzeninin tam tesisi, tam sağlanmasından sorumluyuz. Herkes üzerine düşen görevini titiz bir şekilde yerine getirmektedir. Güneydoğu'daki iddialarla ilgili yasalar ne gerekiyorsa o yapılıyor. Kobani olayları çerçevesinde binin üzerinde gözaltı oldu, 500 üzerinde tutuklama oldu." diye konuştu. Çözüm süreci deyip suç işleme yapılıyorsa bunun kabul edilemez olduğunu dile getiren Bozdağ, vazifelerinin hukukun ülkenin her yerinde egemen kılmak olduğunun altını çizdi. İvedi yargılama konusunda Danıştay'dan bir talep geldiğini anlatan Bozdağ, 17-25 Aralık'tan çok çok önce bunun olduğunu ifade etti. (CİHAN) Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili tartışmalara yazılı açıklama ile katılan Recep Dumanlı, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ne kadar büyük bir devlet olduğunu dosta düşmana göstermek amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla yapımına başlanan ve geçtiğimiz günlerde faaliyete geçirilen ‘kaçak saray’ ile ilgili Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun saraya ilişkin açıklamalarını inandırıcı bulmanın mümkün olmadığını" söyledi. "Kendi iktidarlarının sefasını sürmek olan asıl maksatlarını gizleyerek konuyu büyük devlet olmanın gerekliliği ile ilişkilendiren bu yaklaşımı da Türk milletinin kabul etmesi mümkün değildir." diye devam eden MHP’li Dumanlı, "O kaçak sarayın her zerresinde bu milletin evlatlarının gözü ve hakkı vardır. 1000 odalı sarayın bu ülkenin hangi ihtiyaçlarını karşılamak üzere inşa edildiğini bilmek hepimizin hakkıdır. ABD’de bile Başkan ve ailesi ‘Beyaz Ev’de kiracı konumunda ve kira dışındaki masrafları kendileri tarafından karşılanırken, acaba bizim kaçak sarayda durum nasıldır? Örneğin 1000 odanın kışın ısıtma, yazın soğutma bedeli ne kadardır ve bu bedel kimden tahsil edilmektedir?" sorularını yöneltti. 'VAY HALİMİZE DEMEKTEN BAŞKA ÇAREMİZ KALMAMIŞ DEMEKTİR' Dumanlı, şunları dile getirdi: "Bir ülkenin büyük ve güçlü bir ülke olduğunun göstergeleri o kadar değişik alanlarda yoğunlaşmaktadır ki bunu bilmek için ekonomist veya siyaset bilimci olmaya gerek yoktur. Herhangi bir ülkenin gerçekten büyük bir ülke olabilmesi ve güçlü bir biçimde ayakta durabilmesinin temel bazı temel şartları bulunmaktadır. Bunlar güçlü ekonomi, güçlü insan gücü varlığı, güçlü teknolojik altyapı ve güçlü bir ordudur. Ancak iktidardaki AKP hükümeti ve ülkeyi yöneten zevat büyük saraylar yapılınca ülkenin büyük ve güçlü olacağı yanılgısına düşmektedirler. Eğer ülkemiz, büyük ve görkemli yapısıyla aslında despotik özlemleri yansıtan bir görüntü oluşturan kaçak sarayla büyük olacaksa vay halimize demekten başka çaremiz kalmamış demektir. Büyük ve görkemli saraylar veya devlet binaları son dönem komünist diktatörlüklerin simgesi konumunda olmuştur. Bunlar arasında yakın tarihte hafızalardan çıkmayan örnek ise Çavuşesku’nun, önünde kurşuna dizildiği muhteşem görünüşlü devasa sarayı olmuştur. O büyük saraya rağmen Romanya bugün AB’nin istenmeyen çocuğu konumunda bir ülkedir. Bu büyüklükte yapılan ve yeni dönemde Köşk yerine kullanılmaya başlanan söz konusu kaçak saray da tarihteki örnekleri gibi Türkiye’yi güçlü bir devlet yapmaya yetmeyecek, olsa olsa turistik gezi için görülmesi gerekli yerler listesinin bir parçası olacaktır. Türkiye’de kaçak sarayın büyüklüğü ile avunan ve halkı da bu yolla kandıranların aslında büyük ve güçlü olması gereken Türkiye’nin altını nasıl oyduğunu görmek gerçekten büyük önem taşımaktadır." 'BU NOKTADA DÜZELTME YAPILMASI ZORUNLUDUR' Başbakan'ın 'Kaçak saray’la ilgili savunmasına da işaret eden MHP’li Recep Dumanlı, şöyle dedi: "Büyük devletsek büyük düşünmek durumundayız’ ifadesi aslında doğrudur. Tarihe damgasını vuran bütün büyük devletler büyük düşünmüşlerdir ancak burada küçük ve ince bir durum vardır ki bu noktada düzeltme yapılması zorunludur. Dünya bilimde, sanatta, siyasette, dış politikada, nüfusta, ekonomide, kültürde, teknolojide, insani gelişmede, kentleşmede, toplumsal zenginleşmede ve askeri güçlenmede büyük olmayı düşünürken, AKP’nin önceliği büyük saraylarda devlet imkânlarıyla saltanat sürmektir. Büyük devlet olmanın gereği olarak büyük düşünürsek, AKP’nin 12 yıldır Türkiye’yi bölüp ufalamayı amaçlayan çalışmalarını nereye koymamız mümkün olacaktır? Kaçak saray için büyük düşünen şimdiki Cumhurbaşkanı ile emanetçi Başbakan acaba Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan nasıl bir büyük düşünce çıkarmış olabilirler?" 'SORUYORUZ; TÜRKİYE’Yİ NASIL BÜYÜTECEKSİNİZ?' Büyük devlet olmanın, öncelikle adalet ve hukuk temelinde hakları korunmuş bir toplumsal bütünleşme yanında insan sevgisine dayalı vatan ve millet sevgisiyle ancak mümkün olabileceğine işaret eden Dumanlı, öncelikle terörle mücadele konusuyla başlamak üzere AK Parti’nin cevaplamasını istediği hususları ‘Soruyoruz. Türkiye’yi nasıl büyüteceksiniz?’ diyerek şöyle sıraladı: "İmralı canisi ile pazarlık masasında mı? Sıfır terörle teslim aldığınız Türkiye’de on iki yıldır PKK’ya verdiğiniz tavizlerle ülkemizi parçalanma noktasına getirdiniz. Türkiye’yi açılım ve çözüm zırvalarıyla mı? Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kanton bölgeler ilan eden, güvenlik güçlerinin buralara girmesinin engelleneceğini duyuran PKK’yı seyrederek mi? Şırnak’ta Belediye Meclisinin aldığı kararla Gazipaşa’nın, İsmet Paşa’nın, Yeşilyurt’un, Gündoğdu’nun, Dicle’nin, Aydınlık’ın, Cumhuriyet Meydanı’nın isimlerini KCK yapılanması marifetiyle değiştirilmesine müsaade ederek mi? 6-7 Ekim olaylarında sokaklarımızı savaş alanına çeviren ve 40’tan fazla vatandaşımızın ölümüne yol açan iç savaş hazırlıklarına müsaade ederek mi? Türk Silahlı Kuvvetlerini önünüzde bir engel olarak görüp, çeşitli yöntemlerle küçültüp, baskı altına alıp, etkisizleştirerek mi? Silahsız ve sivil kıyafetle çarşıya çıkmış Mehmetçikleri arkalarından vurdurarak mı? Mübarek şehit kanlarıyla sulanmış aziz vatan topraklarımızdan peşmergelerin geçişi için koridor açıp bu toprakları kirleterek mi? Suriye’den herhangi bir kısıtlamaya tabi tutmadan getirdiğiniz iki milyona yakın insanı hiçbir tedbir almadan Anadolu’ya dağıtarak bozduğunuz iç huzur ile mi? Cumhuriyetin sizden önceki dönemlerini yok sayarak, o dönemlere ait milli varlıkları ise özelleştirme yoluyla yandaşa peşkeş çekerek mi? 4+4+4 diyerek ve 12 yılda en az 6 kez eğitim sistemine müdahale ederek mi? İlkokul seviyesine kadar uyuşturucu madde kullanımının yaygınlaştırılmasına göz yumarak mı? Kadın ve çocuğa karşı uygulanan şiddet ve suiistimale seyirci kalarak mı? Yüksek oranlı büyüme yalanlarıyla son 12 yılda ortalama yüzde 4,8 büyüyerek mi? Tasarruf oranlarını yüzde 25’lerden yüzde 12’lere düşürerek mi? Cari açığı 50 milyar dolara, kısa vadeli borçları 130 milyar dolara, dış borçları da 400 milyar dolara çıkartarak mı? Asgari ücretle çalışanlara, işsizlere yaşama hakkı vermeyerek mi? Geçmiş on iki yılda yapmayı vaat edip yapmadığınız projeleri yeni bir ambalajla yeniden halka sunarak mı? Teknolojik ürünlerin ihracat ve üretim içindeki payını 12 yıl öncesine göre düşürerek mi? Gelir ve servet dağılımını her geçen gün bozarak, ekonomimizi orta gelir tuzağına düşürerek ve ülkemizi AB’nin ve OECD’nin en fakir ve gelir dağılımı en bozuk ülkelerinden birisi yaparak mı? İnsanı gelişme seviyesi açısından ülkemizi gelişmezlik bataklığına sokarak mı? Enflasyon oranlarındaki artışı Türk Milletinden gizleyerek mi? İşçiyi, memuru, emekliyi sarı ve yandaş sendikalarla rehin alarak, onların maaş ve ücretlerinin ödenmesinde Kaçak Saraya harcadığınızın binde birini bile layık görmeden mi? 2023 yılında 2 trilyon dolar GSMH ile onuncu ülke olacağız derken, Hindistan’ın bugün bu rakamı aştığını bilerek mi? İşsizlik, yoksulluk ve yozlaşma tavan yapmış durumdayken mi? 25 milyon yoksul yaratarak, 26,5 milyar TL sosyal yardım yaprak ve 2,2 milyon ton kömür dağıtarak mı? Hafriyat bedeli proje bedeline ulaşan havalimanı yaparak mı yoksa 12 yılda 12 kez yeniden yapılan bölünmüş yol inşaatları ile mi? Soma’da, Ermenek’te, Kozlu’da ve daha birçok maden işletmesinde vahşi üretim metotlarına müdahale etmeyerek her yıl binlerce insanımızı canlı canlı toprağın altında ölüme terk ederek mi? Yoksa Soma’da zeytin ağaçlarını katlederek mi? Demokrasi, hukuk, yargı, adalet ve insan hakları ihlallerinin artışıyla mı? Rüşvet ve yolsuzluk dosyalarının parmak hesabıyla kapatıldığı bir ortamda mı? Yandaş ve havuz medyası ortaklığınızı geliştirerek mi? Sıfır sorundan sırf sorun dönemine geçerek ve başta komşu ülkeler olmak üzere neredeyse bütün dünya ile sorunlu hale gelerek mi Türkiye’yi büyüteceksiniz?" 'SÜPER LÜKS BİR KAÇAK SARAY YAPTIRARAK MI TÜRKİYE’Yİ BÜYÜK ÜLKE YAPACAKSINIZ?' MHP Genel Sekreter Yardımcısı Recep Dumanlı açıklamasını, şu sözlerle tamamladı: "Şimdi konuyu biraz daha netleştirelim ve gerçek resmi ortaya koyalım. Kamuda lojman, bina ve taşıt alımını kısıtlayarak dar gelirli memurların lojmanlarına, servislerine, vatandaşın ödediği vergilerine göz dikip kendinize lüks araç, süper lüks uçak ve 1000 odalı süper lüks bir Kaçak Saray yaptırarak mı Türkiye’yi büyük ülke yapacaksınız?" (CİHAN) SAYFA 7 SONDAKiKA GAZETESİ >> 7 SİYASET SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 13 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe Perşembe Başbakan Ahmet Davutoğlu: Her türlü yasal tedbiri almaya hazırız Davutoğlu, Başbakanlık Yeni Bina'da İş Güvenliği konusuyla ilgili basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz da hazır bulundu. Hükümetin kurulmasının ardından bekleyen yapısal reformlarla ilgili ciddi adımlar attıklarını dile getiren Davutoğlu, bu çerçevede geçen hafta içerisinde bazı alanlarda yapısal dönüşüm programını ilan ettiklerini hatırlattı. Orta Vadeli Programın açıklandığını hatırlatan Davutoğlu, "62. hükümet programı çerçevesinde atılacak adımlar konusunda bir bu programın kendi sistematiği içinde yürüttüğümüz reform çabaları var ve bütün bakanlıklarımıza sirayet edecek şekilde de bu 2023’e doğru giden çalışma programımızda bu yapısal reformlara özen göstereceğiz" dedi. "İki konu bu arada gündemimizde zaten vardı ancak şartlar bu gündemi öncelikli olarak ele almamızı gerekli kıldı" diyen Davutoğlu, "Birisi 6-7 Ekim olayları sonrasında İç Güvenlik Reformu ile ilgili yaptığımız çalışmadır, çok geniş kapsamlı bir istişare sonucunda Türkiye’de kamu düzenin ihdas etmek için iç güvenlik alanında ciddi yapısal çalışmalar içine girdik. Bu hafta içerisinde de bu reform paketini Meclisimize sunacağız" şeklinde konuştu. Hükümetin güvenoyu aldığı gün asansör kazası meydana geldiğini ve bunun ardından ilk Bakanlar Kurulu toplantısında iş güvenliği konusunu detaylı bir şekilde ele aldıklarını hatırlatan Davutoğlu, daha sonra da sektör temsilcileriyle bir araya gelerek iş güvenliği çerçevesinde yapılacak çalışmaları geniş bir istişari zeminde planladıklarını bildirdi. Ermenek’teki maden kazası ve Yalvaç’ta meydana gelen trafik kazasının da dikkatleri iş kazasına yönelttiğini söyleyen Başbakan Davutoğlu, atılması gereken adımlar konusunda da bakanlıklararası çok geniş bir istişare yaptıklarını söyledi. AK Parti iktidarları dönemine bakıldığında iş güvenliği ve çalışma hayatıyla ilgili çok ciddi yasal düzenlemelerin yapıldığının aşikar olduğunu dile getiren Davutoğlu, ilk defa kendi dönemlerinde çağın gereklerine uygun iş kanununun yürürlüğe konulduğunu hatırlattı. Norm ve standart birliğini sağlayan sosyal güvenlik reformunu hayata geçirdiklerini, yapılan düzenlemeyle dağınıklığa ve çok başlılığa son verdiklerini anımsatan Davutoğlu, tüm vatandaşları sağlık şemsiyesi altına alan genel sağlık sigortasını hayata geçirdiklerini söyledi. Küresel kriz dönemlerinde istihdam şartlarını iyileştirdiklerini ve artırdıklarını anlatan Davutoğlu, 10 yıl içerisinde işverenlere 41 milyar prim desteği sağladıklarını, son 5 yılda istihdamda sağlanan artışın 5 milyon 795 bin kişi olduğunu ve 985 bin kişiye mesleki eğitim verdiklerini ifade etti. Davutoğlu,1 Mayıs’ı tekrar tatil ilan ettiklerini, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nu yürürlüğe koyduklarını, kayıt dışı istihdam oranını yüzde 52’den yüzde 36’ya düşürdüklerini söyledi. AB normlarına uygun müstakil iş sağlığı ve güvenliği kanunu yürürlüğe soktuklarını hatırlatan Davutoğlu, “Böylece 91 yıllık cumhuriyetimiz döneminde ilk kez AB normlarına uygun müstakil iş sağlığı ve güvenliği yasasına kavuşmuş oldu ülkemiz” dedi. Yasaya istinaden 36 yönetmeliğin yürürlüğe girdiğini ve mevzuatla birlikte 83 bin iş güvenlik uzmanı ile 23 bin işyeri hekiminin sertifikalandırıldığını hatırlatan Davutoğlu, “Bu daha önceki dönemlerde olmayan bir alandı ve bizim iş güvenliği yasasından sonra takriben iki yılda hem iş güvenliği uzmanlarının sayısını artırdık, eğittik, sertifikalandırdık ve sisteme soktuk. Uluslararası standartlarda evrensel standartlardaki çalışma hayatı kurallarını uygulayabilmek için ILO’nun 167 ve 176 sayılı maden ve inşaatlarda iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili sözleşmeleriyle ilgili yasal süreci hızlandırdık. Ümit ederiz ki bu hafta içinde, en geç gelecek hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’ndan bu yasal düzenleme geçecek ve ILO’nun 167 ve 176 sayılı sözleşmeleri Türkiye’de uygulanır hale gelecek” diye konuştuk. Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Yasal düzenlemeyi mükemmel yapmış olabilirsiniz. Bu yasal düzenlemeye dayalı olarak, son derece detaya inen teftiş yaparsınız, inşaatı durdurursunuz, ama nihayetinde çalışma şartlarının düzeltilmesi her şeyden önce bir zihniyet dönüşümünü gerekli kılıyor. Hükümetimiz çalışma şartlarını iyileştirmek için her türlü yasal tedbiri almaya ve bu yasal tedbirleri hayata geçirmeye kararlıdır" dedi "Her şeyden önce bir zihniyet dönüşümünü gerekli kılıyor" Denetim faaliyetlerine de ağırlık verdiklerini ve 2014 yılında 845 maden işyerinin teftiş edildiğini ve bunlardan 134’ünün durdurulduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi: “Maden İşleri Genel Müdürlüğümüz de 94 işletmeyi durdurdu. Çok çarpıcı ‘acaba denetim konusunda eksiklik var mı, aksama var mı’ diye haklı olarak kamuoyumuzda yöneltilen sorulara bir cevap teşkil etmesi bakımından, ekim ayında asansör kazasından sonra 2 bin 79 inşaat denetlendi ve bin 610 inşaat durduruldu. Bunun çarpıcı iki yönü birisi bu kadar yüksek bir denetim yapılmış olması ama maalesef çalışma şartlarının ne kadar namüsait olduğunu gösteren bir istatistik olarak da 2 bin 79 denetimden bin 610 inşaatın durdurulmuş olması. Bu da şunu gösteriyor; yasal düzenlemeyi mükemmel yapmış olabilirsiniz, bu yasal düzenlemeye dayalı olarak son derece detaya inen teftiş yaparsınız, inşaatı durdurursunuz ama nihayetinde çalışma şartlarının düzeltilmesi her şeyden önce bir zihniyet dönüşümünü gerekli kılıyor.” “Şu hususu özellikle kamuoyumuzla paylaşmak istiyorum” ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti: “Hükümetimiz çalışma şartlarını iyileştirmek için her türlü yasal tedbiri almaya ve bu yasal tedbiri hayata geçirmeye kararlıdır bu konuda hiçbir tereddüdümüz yok. Ama bütün bu istişareler esnasında benim fark ettiğim bir husus var ki yasal düzenlemeler süreci yönetmek bakımından yeterli olamayabiliyor. Süreci yönettiğinizde de eğer çalışma kültürüyle ilgili bir zihniyet dönüşümü yaşanmamışsa yine eksik kalıyor. Her şeyden önce işçilerimizin, işverenlerimizin bir zihniyet dönüşümü sürecine girmesi lazım. Bu nedir? Mesele sadece sonunda bir üretim elde etmek değil, o süreç esnasında insanların can güvenliğini temin etmek.” Eminyet kemeri kullanımıyla ilgili zorunluluk olduğunu ve bu kuralın getirilmesiyle siyasi iradenin veya karar alıcıların gereğini yapmış olduklarını söyleyen Davutoğlu, “Ama ‘emniyet kemeri benim belimi sıkıyor’ diye arkadan bağladıktan sonra öne doğru gelen bir sürücü ne kuralı alırsanız alın artık kendi güvenliğini tehlikeye atmış olması bakımından o kuralı geçersiz kılar” dedi. Davutoğlu, özellikle işçilerin ve vatandaşların kendi hakları konusunda bilinçlendirilmelerinin çok önemli olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Bütünüyle 77 milyon kişinin günlük hayatını tek tek kontrol etmek mümkün mü? Önemli olan vatandaşlarımızın işçilerimizin bizzat kendilerinin kendi can güvenlikleri konusunda bilinçlendirilmeleri" diye konuştu. "Protesto etmek çok kolay" İşçi sendikalarıyla yaptığı toplantıda, 2012’de çıkarılan İş Güvenliği Yasasıyla ilgili ne kadar eğitim faaliyeti yapıldığını sorduğunu dile getiren Davutoğlu, "Ne kadar işçilerimize yeni hakları bildirildi, ‘Eğer yoksa şu asansörde güvenlik şartları ben binmeyeceğim’ deme hakkına sahipken işçimiz acaba böyle bir hakka sahip olduğu bilgisi onlara verildi mi? Protesto etmek çok kolay. Sonunda hepimizin üzüntü ifade etmesi zaten insani bir görev. Muhalefet etmek de kolay ama nihayette hepimizin üzerine düşeni yapmamız gerekir" dedi. Davutoğlu, yaklaşık iki aydır tüm Bakanlar Kurulu toplantılarında İş Güvenliği Yasası’nı görüştüklerini, bazı işveren sendikalarıyla 4 kez, bazılarıyla da topluca bir araya geldiğini hatırlatarak, “Önce kendim olayın mahiyetini anlamaya çalıştım sonra da acaba ne tedbir alınır onun üzerinden sonuca ulaşmaya çalıştık" ifadesini kullandı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, redevans usulüyle ihale edilen işlerde üretim zorlamalarının engellenmesi için uygun planlama yapılacağını bildirerek, "Kimse üretim zorlamasında bulunamayacak, bulunursa işi durdurulacak ve sözleşmeyi feshedeceğiz. Redevans süresi 15 yıldan az olmayacak. Kamuda redevans olacak ancak bütünüyle bir başka işverene devredilemeyecek. Eğer hizmet alımı söz konusu olacaksa ilgili bakanlıkla görüşerek yapacak. Özel sektörde ise redevans olmayacak" dedi. Davutoğlu, Başbakanlık Yeni Bina'daki basın toplantısıyla iş güvenliği alanında yapılacak yeni düzenlemeleri açıkladı. İş güvenliğiyle ilgili üç aşamalı bir sorunla karşı karşıya bulunulduğunu belirten Davutoğlu, bunlardan ilkinin "zihniyet ve eğitimle ilgili bilinçlenme, sosyal farkındalık" olduğunu dile getirdi. Madende üretim başladığı andan madenin kapanması, kapanmasından sonra rehabilite edilmesine kadar giden dönemi kapsayan "süreç yönetimi"nin ikinci unsur olduğunu belirten Davutoğlu, bu süreçte denetim, yeni projelendirme, sertifikasyon, krize müdahale etme kabiliyeti gibi başlıklar bulunduğuna işaret etti. Üçüncü aşamanın da "yasal süreç" olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Eğitim-denetim-yaptırım dengesini sağlıklı bir şekilde yeniden inşa etmeye ihtiyaç var. Esas itibarıyla bugün açıklayacağım hususlar, bütün bu sürece, ana parametrelere hitap etme hedefini güden bir reform paketi. Sadece şu yasal düzenlemeleri yapalım demekle işi bitirmiş olmuyoruz" dedi. "Yasal eksiklik var" demenin çok kolay olduğuna vurgu yapan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "İlgili herkesin, işçi ve işveren kuruluşlarının, STK'ların, bu konuyla ilgili duyarlılık hisseden her kesimin eldeki mevzuatı incelemesi ve bize spesifik, somut önerilerle gelmesi lazım. Çok kolay gibi gelen önerilerin sonuçlarını, maliyet ve etki analizlerini iyi yapabilmek lazım. Meselemiz hem çalışma hayatını düzenlemek ama bir taraftan da Türkiye'de sanayi üretiminin durmamasını, aksine artmasını temin etmek. Demokratik standartlarda bir ülke olarak emeğin sömürüsünün önüne geçmemiz lazım. Alınteriyle, zor şartlarda hayatını kazanan kardeşlerimizin alınterlerinin karşılığı yoktur, o emeğin, helal rısk temin etmek için o şartlarda çalışan kardeşlerimizin hukuku her şeyin üstündedir. Ama o hukukun devam edebilmesi için o işletmelerin çalışmaları da lazım. Onun için madenlerle ilgili ayrı bir çalışma size aktaracağım." "Çok tehlikeli işlerde çalışanlar için yeterlilik belgesi zorunlu olacak" Başbakan Davutoğlu, çalışma hayatı ve iş güvenliğiyle ilgili alınması kararlaştırılan tedbirleri şöyle sıraladı: "Çok tehlikeli işlerde çalışan 2 milyon 700 bin çalışanımıza mesleki yeterlilik belgesi alma zorunluluğu getireceğiz. Bundan sonra 'inşaat işçisi, amele veya şuradan gelen işçiler' değil işçilerimizin profesyonel olarak yaptığı işle ilgili mesleki formasyonu, serftifikası olacak. Hepsi tanımlanacak. Bu çerçevede meslek liseleri ve üniversitelerin ilgili fakültelerine zorunlu iş sağlığı ve güvenliği dersi koyacağız. Daha eğitimin ilk aşamalarında öğrencilerimiz, iş sağlığı ve güvenliği alanlarında bilinçlendirilecek, eğitilecek. Yapı denetim firmalarına iş sağlığı ve güvenliği konusunda sorumluluk getireceğiz. Yapı denetim firmaları sadece işin mekanik denetimiyle ilgilenmeyecek, iş sağlığı ve güvenliği konusunda sorumluluk üstlenecekler. İnşaatlarda şantiye şefine, madenlerde daimi ve teknik nezaretçilere, 'iş güvenliği uzmanı' olma şartı getireceğiz. Belli vasıfları taşıyarak zaten şantiye şefi olmuştur ama ona bir de 'Şantiye şefi olacaksanız iş güvenliği uzmanı olacaksınız, sertifikanız olacak'. İş güvenliği pratiğini bizzat o yapacak demek değil, yine iş güvenliği uzmanları olacak onun emrinde çalışan ama şantiye şefi bir iş yerine girdiğinde nerelerde iş güvenliği aksamaları var görebilecek bir altyapıya sahip olacak. Entellektüel bilgi birikimine, 'Şurada şu eksiklik var, işçilerimizin hayatı riske girebilir' diye görebilecek durumda olacak. Şantiye şefi sadece işin bir an önce bitirilmesine odaklanmayacak, iş güvenliğine de odaklanacak. Bu sertifikaya sahip olmayanlar şantiye şefi olamayacak." "İdari para cezalarında ciddi artış olacak" Yaptırımlara ödül-ceza dengesi getirileceğine, iş kazası olmayan iş yerlerinin ödüllendirileceğine, iş kazası olan iş yerlerine de ekstra mali cezalar verileceğine vurgu yapan Davutoğlu, "Üç yıl içinde iş kazası olmayan çok tehlikeli iş yerlerinde işsizlik sigortası priminin işveren payını yüzde 2 yerine yüzde 1 olarak tahsil edeceğiz. 'Çok tehlikeli iş yeri' kategorisinde üç yıl hiçbir iş kazası gözükmüyor, her şey kuralına uygun yapılmış, işverende hem sorumluluğunu yerine getirmiş hem de işçilerin canı konusunda duyarlılık göstermiş, işsizlik sigortası primini yüzde 2 yerine yüzde 1 olarak tahsil edeceğiz. Bu işverenlerimize ciddi bir teşviktir. Ancak takip eden yılda, ölümlü iş kazası meydana gelirse aynı primi yüzde 3 olarak tahsil edeceğiz. Ölümlü iş kazasında prim yükselecek" bilgisini verdi. (AA) Günal: Madencileri AKP mitinglerine götürenler patronların madenini kapatamaz MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, "Maden işçilerini AKP mitinglerine götürenler, patronların madenlerini kapatamaz. BİMER'e işçiler şikayette bulunsa da kapatamaz. Maden ölümlerinde tek suçlu şikayetleri değerlendirmeyen siyasi iktidardır." diye konuştu. Günal, yaptığı açıklamada, başta Soma olmak üzere maden ocaklarında maden işçisi ölümlerinin tek suçlusunun AK Parti iktidarı olduğunu savundu. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun maden facialarıla ilgili 'Ya, teftiş kuruluna bir dilekçe yazıp, BİMER’e şikâyet etseydiniz, biz de baksaydık.' sözüyle maden ocaklarının halihazırdaki durumunu özetlediğini belirten Günal, "Biz BİMER’in ne işe yaradığını biliyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan iken bir işadamıyla arasında geçtiği iddia edilen diyalogda “Başbakanlık Teftiş Kurulu’na dilekçe yaz, BİMER’e de şikayet et. Biz gereğini yaparız” dediğini ve söz konusu ihalenin sonra iptal edildiğini hepimiz çok iyi biliyoruruz. İş adamının şikayetinin gereği hemen yapılıyor ve o ihale iptal ediliyor, o hemen oluyor ama vatandaşın ki sıraya giriyor, bakan olursa oradan oraya, oradan oraya havale ediliyor. Yani, burada denetim kararları herhangi bir gerekçeyle, Bakanın söyledikleriyle veya başka gerekçelerle veya ekonomik veya siyasi veya işte 17 ve 25 Aralık'ta olduğu gibi birilerinden bir şey alıp üstünü kapatma da olabiliyor.Yani her nedense uygulanmıyor. " dedi. İster siyasi rant ister ticari rant isterse bir kayırma olsun, uygulanmadığı zaman bu tür kazalarla hep karşılaşılacabileceğinin altınını çizen Günal, madenlerle ilgili 150'ye yakın şikayet olmasına karşı hiç işlemin yapılmadığını kazalarla tüm Türkiye'nin gördüğünü kaydetti. Günal, "Kazadan iki ay önce işçiler noter kanalıyla o madende sızıntı olduğunu bildirmiş. Yani demek ki bir sorun var ve insanlar bunu daha önce bildirmiş. Şimdi, "Ya, BİMER’e bildirseydiniz bunu engellerdik." demenin bir alemi yok. Maden işçilerini AKP mitinglerine götürenler, patronların madenlerini kapatamaz. BİMER'e işçiler şikayette bulunsa da kapatamaz. Maden ölümlerinde tek suçlu şikayetleri değerlendirmeyen siyasi iktidardır." ifadesini kullandı. Herkesin Zonguldak’ta, Soma’da, Ermenek’te ve daha önce kim bilir kaç maden kazasından sonra hep “Neden oldu, suçlu kim?” sorusunu sorduğunu ve suçlu aradığını vurgulayan Günal, ortada giden canlar var, henüz ulaşılamayan canlar var, her seferinde aynı şey olduktan sonra tartışmak yerine, olmadan, bir önceki olaydan ders çıkarıp bundan sonra olmasını engellemek olması gerektiğinin altını çizdi. Günal, test yapar gibi suçlu MİGEM mi, bakan Faruk Çelik mi, bakan Taner Yıldız mı veya müfettişler mi?” diye sormanın yanı tüm madenlere ruhsat verme yetkisini kendisinde toplayanın sorgulanması gerektiğinin kaydetti. Günal, sözlerini şu sözlerle tamamladı: "Ben söylüyorum hiçbiri değil, asıl suçlu bütün ruhsatları verme yetkisini kendisine toplayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Başbakan maden ruhsatı verir mi? Çalışma Bakanlığının müfettişi gitmiş, ne yapmış? Müfettiş, denetçi raporunu getirir müsteşara, bakana, Teftiş Kurulu Başkanı'na verir. Çünkü inceleme raporunun gereğini yapıp savcılığa gönderme yetkisi denetçide veya müfettişte değildir." (CİHAN) SAYFA 8 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe Perşembe SONDAKiKA GAZETESİ >> MENEMEN ÇÖMLEĞİNE ULUSLARARASI DOKUNUŞ İNCE ZIMBALAR Sabit İNCE Menemen’in çömleği, İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) ve Varşova Güzel Sanatlar Akademisi ile Menemen Çömlekçiler Derneği işbirliğinde dünyaya açılacak. Menemen’e özgü çömlek yapımının dünya genelinde tanınması, çömleğe tasarım ve kimlik kazandırılması amacıyla Uluslararası Çömlek Atölyesi (KULP) Polonya ve Türk öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirildi. Menemen’deki atölyelerde incelemelerde bulunan öğrenciler, İEÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nde, kilden çeşitli tasarımlar yaptı. Atölye hakkında bilgi veren İEÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Can Özcan, Menemen çömlekçiliğinin kuşaklardır devam eden bir meslek dalı olduğunu, geleneksel olarak sürdürülen bu mesleğin geleceği hakkında hiçbir planlama yapılmadığını söyledi. Türkiye ve Polonya’nın diplomatik [email protected] ALEVİ AÇILIMI Hükümet Alevi açılımı işine başlarken Aleviliği tanımlamaya kalkışmasın. Bu, şimdilerin en başat liberal söylemi ya da bir kısım Alevi tarafından seslendirilen itiraz. ilk bakışta doğru bir söylem gibi görülebilir ama mesele bununla bitmiyor. tanımlamaya kalkışmasın Hükümet. Kim nasıl Alevi olacaksa öyle olsun.diyenler var. Ama asıl mesele o değil. - Alevi açılımının içeriğini belirlemek için birileriyle görüşmek gerekiyorsa, ki gerekiyor, peki o zaman kiminle görüşsün Hükümet? Alevilerin kendi aralarında seçtikleri ve bütün Alevileri kapsayan bir temsili heyet var mı? Talepler listesini ortaya koymak için bizzat Alevilerin bir Alevi tanımı yapması gerekmiyor mu? Evet gerekiyor ama hükümetin muhatabı kim olacak? Diyelim ki bir mutabakat sağlandı, bunu bütün alevi dernek, vakıf ve kuruluşları kabul edecek mi? Kesinlikle bu sorunun cevabı hayır. Başbakan Davutoğlu’nun Akil İnsanlar Heyetleri ile yaptığı görüşmede, Cem Vakfı Başkanı, kendisi de bir “Dede” olan Prof. Dr. İzzettin Doğan söz almış, Konuşmasının bir yerinde şöyle demiş: - "Sayın Başbakan tıpkı Kürt sorununun uluslararasılaştırılması gibi Alevi sorununun da uluslararasılaştırılmasını isteyen ve Türkiye’yi buradan vurmak isteyen bir gelişme var. Çözün bu Alevi sorununu." Belli ki İzzettin Doğan, mesela Almanya’da geliştirilmek istenen bir oyundan rahatsız. Almanya’daki bu oyunun aktörlerinin de Alevilik adına hareket ettiklerini söylemeye gerek var mı? “Çözüm süreci”nde Kürtler adına sadece terör örgütü ve uzantılarının muhatap alınması, geniş Kürt toplumu tarafından tepki ile karşılandı. Ve işin bu hale gelmesinin örgütü güçlendirdiği, diğer Kürtler üzerinde baskısının artmasına yol açtığı değerlendirmesi her gün biraz daha doğrulanıyor. Hükümet de şimdi o çizgiyi restore etmeye uğraşıyor, Kürt temsilinin daha çok olmasını ve hepsiyle görüşülmesi yönünde bir çizgiye doğru gidiyor. Diyelim bünyesinde çoğunlukla Alevi gençlerin bulunduğu DHKP-C terör örgütü Alevi temsilini ele geçirdi, bu kabul edilebilir mi? Diyelim, Pir Sultan Abdal Derneği Alevi temsilini aldı, bu Alevi toplumunun kaçta kaçı tarafından benimsenir? Diyelim İzzettin Doğan’ın Cem Vakfı, Hükümet’le bir uzlaşma zemininde buluştu, tüm Alevi Camiasının onayını sağlar mı? Alevi camiada öyle yapılar var ki, orada Alevilik, dini-mezhebi bir müessese olmaktan tamamen uzaklaşmış, nerede ise etnik bir aidiyet niteliğine bürünmüş. O da, hangi politikalar için kullanılabileceği zamana ve zemine göre tayin edilecek siyasi malzemeye dönüşmüş. Alevi camiada, Aleviliğin İslam’la ilişkisi noktasında da birbiriyle Doğu ile Batı kadar uzak yaklaşımlar var. Şimdilerde, coğrafyamıza yönelik uluslararası stratejilerde nasıl Kürtler bir oyun aracı halinde görülüyorlarsa ve kimi Kürt yapılaşmaları (PKKPYD buna dahil) bu uluslararası projelere malzemi etmek istiyorsa, aynı durum Aleviler için de projelendirilmek isteniyor. Amerikan’nın-İngiltere’nin gözünün içine bakan bir Kürt çizgisi gibi, mesela Almanya’nın gözünün içine bakan ve “bizimle oynayın” diyen bir Alevi çizgisi var mı var ... Bunlar Kürtler adına oyun oynarsa ne olur, Aleviler adına oyun oynarsa ne olur? Aslında sorun ne kürt sorunu ne de alevi sorunu. Evet alevilerin yüzyıllardır süren bir inanç mağduriyetleri var, cem evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi gibi talepleri var. Ama bizce hiçbir güç, özellikle hükümet veya iktidarlar din işlerine, insanların inançlarına yön vermek ve düzenlemekten vazgeçmeli, bu işler sivil toplum kuruluşları tarafından oluşturulacak bir bağımsız kuruluş ile yürütülüp idare edilmelidir. ilişkilerde 600’üncü yılı etkinlikleri kapsamında 2 yıldır Varşova Güzel Sanatlar Akademisi ile ortak proje geliştirdiklerini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Özcan, proje kapsamında 20 Polonyalı ve 10 Türk öğrencinin Menemen çömlek ustalarından 1 haftalık eğitim aldığını ve dönem boyunca kilden yaptıkları tasarımları geliştireceklerini aktardı. Yrd. Doç. Dr. Özcan, “Öğrencilerimiz ilk aşamada çömlekçilik mesleğini tanıdı. Öğrencilerimizin tasarım güçleriyle bilenenlerin ötesine geçmelerini, Menemen çömleğine artı bir değer katmalarını amaçlıyoruz” dedi. Öğrencilerin kendi ülkelerinde çömleğin tasarımı üzerine çalışacağını, tasarladıkları ürünlerin üretilebilirliği üzerine Menemen’deki çömlek ustalarından fikirler alınacağını anlatan Yrd. Doç. Dr. Özcan, amaçlarının Menemen çömleğine ait marka ve kimlik oluşturmak olduğunu vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Özcan, tasarımların daha sonra Türkiye ve Polonya’da sergileneceğini de ifade etti. Varşova Güzel Sanatlar Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Michal Stefanowski ise, öğrencilerin ilk kez Menemen çömleğini tanıdıklarını, bundan çok etkilendiklerini söyledi. Prof. Stefanowski, Menemen çömleğine yönelik Polonya’da çalışmalar sürdüreceklerini, sonucunda çıkan ürünleri sergileyeceklerini ve satılabilir ürünler oluşturmayı hedeflediklerini belirtti. Menemen Çömlekçiler Derneği Ertan Surahan da, Menemen çömleğine marka değer katabilmek amacıyla üniversite, sanayi işbirliği yaptıklarını bildirdi. Saruhan, “Çömlekçilik ataerkil bir meslektir. Geleneksel olarak sürdürdüğümüz bu mesleğimizi geleceğe taşımak istiyoruz. Bu kapsamda da işbirlikleri yapıyoruz” diye konuştu. (HABER MERKEZİ) SiYAH MAVi KIRMIZI SARI Şubat2014 2013Perşembe Perşembe 9 GÜNCEL 1317Kasım ALİAĞALI BALIKÇILAR “ORMAN KANUNU” İSTİYOR İzmir’in Aliağa İlçesinde faaliyet gösteren S.S. Aliağa Su Ürünleri Kooperatifine üye balıkçılar, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile iş birliliği yaparak yasadışı avcılıkla mücadele ediyor. Yaptığı açıklamada; Aliağalı Balıkçılar adına konuşan S.S. Aliağa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Kemal Yılmaz, Yasa dışı avcılığın sadece Aliağa bölgesinin sorunu olmadığını söyledi. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin birçok yöresinde yasadışı avcılığın boy gösterdiğine vurgu yapan Başkan Yılmaz, “Yasa dışı balık avcılığı Türk balıkçılık sektörünün yıllardır kanayan yarasıdır” dedi. 1971 yılına kadar Osmanlı mevzuatları ile yönetilen Türk Balıkçılık sektörünün 1971’den bugüne de 1380 sayılı su ürünleri kanunu ile yönetildiğini, ancak mevcut yasanın artık ihtiyaca cevap vermediğini anlatan Başkan Yılmaz, şöyle konuştu: “Bizler Aliağalı balıkçılar olarak gelecek nesillere miras bırakacağımız denizlerimizi korumak, kollamak adına yasadışı avcılıkla mücadele ediyoruz. Bu haklı mücadelemizde Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Aliağa Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğümüz ile iş birliği yapıyoruz. Liman Başkanlığımız ile Aliağa Belediyemiz de bize bu çalışmalarımızda bize destek oluyor. Büyük ölçüde başarılı olduğumuzu da gurur duyarak söyleyebiliriz. Ancak şunu da itiraf et- meliyiz ki; yasadışı avcılığı tamamen önleme nok- tasında maalesef başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz” “Yasadışı avcılığı tamamen önlemek adına neler yapılması gerekir?” sorusuna yanıt veren Başkan Yılmaz, “Yasa dışı avcılığı tamamen ortadan kaldırmanın tek yolu 1380 sayılı su ürünleri kanunu revize edilmesidir. Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğümüzün bu yönde çalışmaları var. Ancak bu çalışmalar uzun yıllardır nihayete erdirilemedi. Zira bu çalışmalar nezdinde sektör paydaşlarının sesini yeterince kulak verilmediğini, alınan görüşlerinde çok fazla dikkate alınmadığını Vergisini düzenli ödeyen patronlar ödüllendirilmeli düşünüyorum. Bu anlamda bizim önerimiz açık ve net’tir; Su Ürünleri yasasında orman kanunları uygulanmalıdır. Yasadışı avcılık yapan bir tekne yakalandığında devlet tarafından müzayede ile satılmalıdır. Bu yönde çok katı kurallar uygulayan dünya ülkelerinden örnekler var önümüzde. Dünyanın bazı ülkelerinde yasadışı avcılık yaparken yakalanan tekneler ceza olarak batırılıyor” diyerek, cezaların caydırıcı nitelikte olması gerektiğini savundu. Kemal Yılmaz, Çandarlı Körfezinde yasadışı avcılara göz açtırmayan Sahil Güvenlik Komutanlığına, Balık satış noktalarını kontrol altında tutan Aliağa Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’ne ve S.S. Aliağa Su Ürünleri Kooperatifi’nin faaliyetlerine destek veren Aliağa Liman Başkanlığı ile Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar’a teşekkür etti. (HABER MERKEZİ) EGE-KOOP DANIŞMA KURULU BAŞKANLIĞI’NA EKONOMİ PROFESÖRÜ HÜSNÜ ERKAN SEÇİLDİ Ege-Koop Danışma Kurulu artık FİKİR KULÜBÜ olacak Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen “6552 Sayılı Torba Kanun Bilgilendirme Toplantısı”nda konuşan Başkan Ünlütürk, "Ödül koyalım daha fazla kişi vergisini vaktinde ödesin" dedi Menderes’te kurslar başladı kitaplar dağıtıldı M enderes Belediyesi tarafından lise ve üniversiteye hazırlık yapan öğrenciler için başlatılan ücretsiz kurslara ilgi yoğun oldu. Kursların başlamasıyla birlikte öğrencilere eğitim kitapları da belediye tarafından ücretsiz dağıtıldı. Sosyal sorumluluk projeleriyle dikkat çeken Menderes Belediyesi, lise ve üniversiteye geçiş sınavlarına hazırlanan öğrenciler için ücretsiz eğitim kurslarını hayata geçirdi. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile yapılan protokol ile 8. ve 12. sınıf öğrencilerine yönelik gerçekleşen eğitimlere öğrencilerin ilgisi de yoğun oldu. İlçede ilk kez gerçekleştirilen uygulamaya ilk etapta 700’den fazla öğrenci katılım gösterdi. Uygulama kapsamında öğrencilere belediye tarafından ücretsiz eğitim kitapları da dağıtıldı. Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Akif Savaş’ın birlikte dağıttığı kitaplar ile öğrenciler geleceğe daha emin adımlarla hazırlanacak. AB hedefi için ekonomik refahta ilerleme sağlanmalı Credit Suisse tarafından yayınlanan 2014 Küresel Servet Raporuna göre Türkiye’nin servet dağılımında en yüksek eşitsizliğe sahip ülkeler arasında yer aldığına dikkat çeken İzmir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İşletme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Emin Akçaoğlu, AB üyeliği için ekonomik refahta ilerleme sağlayacak tedbirler alınması gerektiğini söyledi. İzmir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İşletme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Emin Akçaoğlu, Credit Suisse tarafından yayınlanan 2014 Küresel Servet Raporunu değerlendirdi. Türkiye’nin servet dağılımında Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan ve Rusya gibi ülkelerle birlikte ‘en yüksek eşitsizliğe sahip ülkeler’ kategorisinde yer aldığını belirten Akçaoğlu, “Eğer Türkiye Avrupa 8 GÜNCEL SAYFA 9 MAVi KIRMIZI SARI tipi bir demokrasi istiyorsa, AB’ye tam üyelik sürecinde mesafe almak istiyorsa, siyasi bağlamda bu ülkelere benzemek istiyorsa, gelir ve servet dağılımı anlamında da bu ülkelere benzemeli. Devlet nitelikli istihdamı esas alan, üretken yatırımları teşvik eden bir sisteme öncülük etmelidir” dedi. Rapora göre Türkiye’de servetin yüzde 77,7’sinin en zengin yüzde 10’luk kesimin elinde olduğunu belirten Akçaoğlu, alınması gereken tedbirler hakkında önerilerde bulundu. Toplumsal istikrarsızlık beklentisi yabancı yatırımcıyı kaçırıyor Toplumsal istikrarın uzun vadeli doğrudan yatırımlar gündeme geldiğinde de yabancı yatırımcıyı teşvik için önemli bir dayanak noktası olduğunu vurgulayan Akçaoğlu, “Yabancı yatırımcı doğrudan yatırım kararı verirken, yatırım yeri olarak düşünülen ülkedeki siyasi ve toplumsal is- Bakanlık onaylı Öğrencilere dağıtılan eğitim kitaplarının müfredata uygun olduğunu kaydeden Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu, “ Hem 8. sınıf hem 12. sınıf öğrencilerimize soru bankası ve konu anlatımlı kitaplar belediyemiz tarafından ücretsiz olarak verildi. Kitaplar Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onay almış, çocuklarımızın eğitimine katkı koyacak şekilde hazırlanmıştır. Onların zorlu eğitim süreçlerinde girecekleri sınav maratonunda bir adım önde olmaları için elimizden gelen her türlü desteği gösteriyoruz “ dedi. Ayrım yok Kurslardan ilçedeki 8. ve 12. sınıflarda okuyan her öğrencinin faydalanabileceğini kaydeden başkan Soylu, “ Projeyi hayata geçirirken sadece bir kesim öğrencilerimizi düşünerek hareket etmedik. Sınava hazırlanan bütün öğrenci kardeşlerimin faydalanabileceği bir uygulamayı hayata geçirdik. Artık Menderes’te hiçbir öğrenci kardeşim eğitim konusunda sıkıntı yaşamayacak. Öğrencilerimizin kurslara gösterdiği ilgi doğru bir iş yaptığımızı ortaya koydu. Uygulamayla ilk etapta 700’den fazla öğrenci kardeşim eğitim görmeye başladı. Bu sayı gün geçtikçe artış gösteriyor. Tabii bu durum bizi de mutlu ediyor” diye konuştu. MEGEM hazırlanıyor Gençler için yaptırılan eğitim merkeziyle alakalı bilgide veren Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu, “ Gençler bizim her şeyimiz. Onların iyi bireyler olması aileleri kadar bizim de en büyük arzumuz. Onlar için her zaman görevimizin başındayız. Bu kapsamda gerçekleştireceğimiz ücretsiz kurslar için Menderes Gençlik ve Eğitim Merkezi’ni hayata geçiriyoruz. İnşaatı süren merkezin yeni yılda tamamlanmasını planlıyoruz. İnşallah tamamlandığında İzmir’in en modern eğitim tesisini Menderes’e kazandırmış olacağız “ dedi. (HABER MERKEZİ) İ zmir Vergi Dairesi Başkanlığı ve SGK İzmir İl Müdürlüğü 6552 Sayılı Torba Kanun kapsamında vergi ve SGK borçlarının yeniden yapılandırılmasının avantajlarını Egeli ihracatçılara anlattı. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, devlete yükümlülüklerini zamanında yerine getiren mükelleflere ise ödül mekanizması getirilmesini istedi. Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen “6552 Sayılı Torba Kanun Bilgilendirme Toplantısı”nda konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, yapılandırma yasalarının önemli olduğunu, değişik gerekçelerle yükümlülüğünü yerine getirememiş firmalarımızın ihtiyacını gidermek tekrar bir can suyu verip yollarına devam etmelerini sağlamak için önemli bir fırsat olduğunu kaydetti. Devlete karşı yükümlülüklerini düzenli yerine getiren firmalara yapılandırma yasalarıyla uyumlu bir ödül mekanizması getirilmesi gerektiğini ifade eden Ünlütürk, “Her şeyini düzgün yapan firmalara da mutlaka bu sistemlerle birlikte bir ödül mekanizmasının getirilmesi gerektiğini bir kere daha dile getirmek istiyorum ben bunu Ankara’da da her platformda, her fırsatta dile getirdim. Gerçekten yıllardan beri bütün yükümlülüklerini yerine getiren firmalara bir ödül mekanizması olması gerektiğine inanıyorum açıkçası” diye konuştu. “BÜYÜK FIRSAT SUNULUYOR” 6252 sayılı Torba Kanun’un sosyal güvenlik açısından geniş kapsamlarının yanı sıra borçları yapılandırma anlamında da büyük avantaj getirdiğini belirten SGK İl Müdürü Engin Bilgili, kanunda; Maden ocaklarında çalışan işçilerden, kadın sigortalılara, yurtdışı borçlanmasından, ev işinde çalışan sigortalılara kadar değişik düzenlemelere yer verildiğini kaydetti. Özellikle yapılandırma ile ilgili düzenlemelerin yasada mevcut olduğunu anlatan Bilgili, “Özellikle genel sağlık sigortası borçları itibariyle 30 Nisan 2015 tarihine kadar ve diğer borçlar içinde 31 Aralık 2014 tarihine kadar müracaatları devam edecektir. Bu bağlamda biz sektörel anlamda istifade edecek olan gerek işverenlerimizin gerek sigortalılarımızın istifade etmesini bu fırsatlardan yararlanmasını istiyoruz. Bu fırsatlar önemli. 30 Nisan 2014 tarihi itibariyle tahakkuk etmiş borçların gecikme faizi ve cezalarının tamamından vazgeçilerek yurtiçi fiyat endeksi üzerinden uygulanacak daha düşük oranda faiziyle 3 yıla kadar süren bir yapılandırma söz konusu bunun yanı sıra kurumumuzun 5510 sayılı kanunla getirilen ağır para cezalarının da yüzde 50’sinin ödenmesi durumunda yüzde 50’sinden vazgeçilecektir bu da önemli bir düzenlemedir” şeklinde konuştu. Gerek Bağ-Kur, gerekse genel sağlık sigortası borçları yönüyle de yapılandırma yapılması halinde genel sağlık sigortasından istifade edecekler yönünde de düzenleme olduğunu vurgulayan Bilgili şöyle konuştu: “Bu da önemli bir kazanımdır. Yapı- Yırcalı fidanları ölüme mahkum Zeytindostu Derneği Yönetim Kurulu 6 bin zeytin ağacının kesildiği Soma’nın Yırca Köyü’nde incelemelerde bulundu. Bölgede çevreciler ve köylülerle görüşen Dernek Başkanı Abidin Tatlı, “Zeytin ağacı kayıtikrar plarının artmasından hayati endişeliyiz. Sektörümüz öneme bu tür uygulamaları tosahiptir. Gelir ve servet dağılımınlare edebilecek bir sektör daki kötüleşmeye bağlı olarak değil” diye konuştu. toplumsal istikrarı bozabilecek bazı Zeytindostu Derneği unsurların açığa çıkması yabancı Başkanı Abidin Tatlı, yatırımcıları caydıran bir unsurdur” Manisa'nın Soma ilçesi dedi. Aynı bakış açısının yerli Yırca Mahallesi'nde kesilen yatırımcı için de geçerli olduğunu zeytin ağaçlarının ortalama ve bu sorunun zaman içinde bir 30 ile 50 yaş aralığında çeşit kısır döngü yaratabileceğini olduğunu, dikilen fidanların ifade eden Doç. Dr. Akçaoğlu, aynı seviyeye gelebilmesi için “Yatırım eksikliğinin gelir ve 10 yıldan fazla sürenin geçmesi servet dağılımında yaratabilegerektiğini bildirdi. Dernekten ceği bozulmalar, sonraki aşayapılan açıklamada, Zeytindostu mada tekrar yatırım Derneği Yönetim Kurulu üyeleri, eksikliğinin devamına Yırca Mahallesi'nde incelemelerde busebep olabilir” dedi. lundu, muhtar Mustafa Akın, köylüler ve (HABER çevrecilerle görüştü. Zeytincilik sektörüne MERKEZİ) yönelik endişe verici girişimlerin son dönemde arttığını savunan Tatlı, sektörün bu tür girişimleri kaldıramayacağını belirtti. Zeytin ve zeytinyağı sektörü olarak, sektörün ana unsuru olan ağaçları korumak adına burada olduklarını ifade eden Tatlı, ağaçların katledilmesini hiçbir şekilde kabul etmediklerini kaydetti. Tatlı, şunları ifade etti: "Zeytin ağacı, şansız bir şekilde turizme, imara, termik santrale boyun eğmektedir. Santrali yapmak isteyenler enerjide dar boğaza girilmemesi için santral yaptıklarını iddia etmektedirler. Ülkemizi enerji dar boğazına sokmamak adına zeytin ağaçları kesileceğine, insanlar Soma'da, Ermenek'te, Zonguldak'ta madenlerde öleceklerine enerji tasarrufu kampanyaları yapılmalıdır. Bugün yeni ölümler olmasın diye madenlere gidenler, bugün yeni ağaçlar kesilmesin diye Soma'ya gelenler bu tasarruf hareketlerine gönülden destek vereceklerdir. İnsanların enerjilerini doğru kanalize etmeliyiz." Zeytin ağacının büyüyüp gelişmesinin 6 ila 10 yılı bulduğunu, bu ağacın diğer meyvelerde olduğu gibi 5-10 yıl ürün vermediğini bildiren Tatlı, "Burada 30 ila 50 yaş aralığında ağaçlar mevcut. Buraya fidan dikildi, fakat bunların ikame olması için 10 yıldan fazla süre geçmesi gerekiyor. Burası kamulaşmış bir alan. O ağaçların da orada çok fazla yaşayabileceğini sanmıyorum. Bölge halkı olarak bizler de elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Tabi bunlar büyük kayıplar. Bu kayıpların artmasından endişe ediyoruz" ifadelerini kullandı. (HABER MERKEZİ) landırma yapılması halinde yüzde 5 prim indiriminden işverenlerimiz istifade edeceklerdir. Yüzde 5’lik indirim ve borcu yoktur kağıdı verilecek. Bu avantajlardan istifade edilmesini öneriyoruz.” “AF KANUNU DEĞİL YAPILANDIRMA KANUNU” Günümüz koşullarında yurtdışındaki karışık ortama ve ekonomik daralmaya rağmen ihracat yapmanın ve ihracat seviyesini yükseltmenin onur verici bir durum olduğunu kaydeden İzmir Vergi Dairesi Başkanı Rıfat Engin, sıkıntılı ortamda varlıklarınızı ve güvenliğini riske ederek ihracat yapan işadamlarının hem ülkemiz için hem vergi gelirleri gurur kaynağı olduğunu ifade etti. 6552 sayılı torba kanunun kamuoyunda sürekli af kanunu gibi dillendirilmesinin doğru olmadığını savunan Engin, “Bu kanun bir af kanunu değil, kamuoyunda sürekli dillendiriliyor vergisini zamanında ödeyenler cezalandırılıyor, ödemeyenler çıkan af kanunlarıyla hiçbir sıkıntı yaşamadan borçlarından kurtuluyor ama bu kanun af kanunu değil yapılandırma kanunu. Ne vergiden, ne de cezalardan indirime gidilmemiş normal bankaların kredi konsolidasyonu gibi gecikme faizi ve gecikme zammı hesaplanmış eski borçlara onları yurtiçi üretici endeksi ile yeniden yapılandırarak bir nevi borçları günün koşullarına uyarlamış oluyoruz. O anlamda vergi borcunu geç ödeyenlere bir ödül gibi algılanmaması gerekiyor” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından İzmir Vergi Dairesi başkanlığı Tahsilat Müdürü Mustafa Taşar katılımcılara “6552 Sayılı İşkanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yapılandırılmasına Dair Kanun”un vergi uygulamaları bakımından getirdikleri hakkında bilgi verdi. Çiğli Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürü Berna Gökçen Ayan’da kanunun sosyal güvenlik açısından getirdiği avantajları paylaştı. (HABER MERKEZİ) Bu bir af değil 6552 sayılı torba kanunun kamuoyunda sürekli af kanunu gibi dillendirilmesinin doğru olmadığını savunan Engin, “Bu kanun bir af kanunu değil. Ne vergiden, ne de cezalardan indirime gidilmemiş normal bankaların kredi konsolidasyonu gibi gecikme faizi ve gecikme zammı hesaplanmış eski borçlara onları yurtiçi üretici endeksi ile yeniden yapılandırarak bir nevi borçları günün koşullarına uyarlamış oluyoruz. O anlamda vergi borcunu geç ödeyenlere bir ödül gibi algılanmaması gerekiyor” şeklinde konuştu. Yedi yıldan bu yana İzmir ve Türkiye'nin sorunlarını masaya yatıran, akademisyenlerden sanatçılara, gazetecilerden stk temsilcilerine birçok isimden oluşan Ege-Koop Danışma Kurulu, 2014-15 çalışma döneminin ilk toplantısında hem yeni başkanını hem de yol haritasını belirledi. Kurul üyeleri, başkanlığa Ekonomist, Sosyal Bilimci, Ulusal Birlik ve Strateji Vakfı Başkanı Prof. Dr. Hüsnü Erkan'ı, yardımcılığına Turizmci Bircan Tağıl’ı, Yazmanlığa ise Reklam Ajansı Yöneticisi Berna Şahin’i oy birliği ile seçti. Toplantıda konuşan Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, kurulun bundan böyle 'fikir kulübü' olarak ön plana çıkacağını söyledi. Aslan, " İzmir'de bu anlamda ciddi bir eksiklik var. Kent için çözüm öneren, etkin, uzman isimlerle İzmir'in geleceğine dair söz söyleyen platform ne yazık ki yok. Ege-Koop Danışma Kurulu yeni dönemde bu eksikliği giderecek, İzmir'in konuşulmayan sorunlarını Türkiye’nin önde gelen isimleriyle masaya yatırarak, çözümlerini kamuoyuyla paylaşacak" dedi. ASLAN: İZMİR’DE GÜNDEM YARATMAK İSTİYORUZ Aslan, özetle şu görüşleri dile getirdi: " Yedi yıldır İzmir'in parlamentosu gibi çalışan kurulumuz Onursal Genel Başkanımız Öcal Uluç'tan sonra yeni dönemini yine uzman ve ortak aklı ilke edinmiş bir hocamızla sürdürecek. Prof. Dr. Sayın Hüsnü Erkan'ın önderliğinde ayda bir yapacağımız toplantılarla kentte çok önemli bir eksik olan ortak akıl platformunu inşa edeceğiz. Bu platformda Türkiye'nin önde gelen isimlerini İzmir'de ağırlayacak, İzmir'in geleceğine dair fikir ve öneriler oluşturacak, bunları kamuoyuyla paylaşacak, takipçisi olacağız. Bu sayede hem Ege-Koop olarak konut sorununa çözümler getirecek hem de danışma kurulumuz aracılığı ile ulaşımdan çevreye ve kentleşmeye İzmir'in önünü açacak fikirler geliştireceğiz" dedi. ERKAN: İZMİR’İ KUCAKLAYACAK ORTAK FİKİRLER HEDEFLİYORUZ Ege-Koop Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hüsnü Erkan da, Ege-Koop'a duyulan güvene vurgu yaparak, bu güvenin kurulun çalışmalarını çok daha dikkate değer kıldığını söyledi. Bugüne kadar çalışmaların bir üst noktasını hedeflediklerini kaydeden Erkan da şunları söyledi: " Daha çok fikirler yarışsın istiyoruz. İzmir'in gündemini belirleyici fikirler oluşsun istiyoruz. Özellikle ortak fikri yaratmak, ortak akıl oluşturmak istiyoruz. Bilgi çağının gerektirdiği işbirliğini ve sinerjiyi yaratabilecek önerilere destek vermek istiyoruz, Kurum ve kuruluşları işbirliğine davet etmek, onları buluşturmak istiyoruz. İzmir'i kucaklayan, İzmir'e sahip çıkan herkesi ortak platformda buluşturmayı amaçlıyoruz. Çağ uzlaşma çağıdır, işbirliği çağıdır, katılım çağıdır." (HABER MERKEZİ) Anadolu Birliği Derneği Yönetim Kurulu İZTO Başkanı Demirtaş’la bir araya geldi Demirtaş, “Barış sürecinin devam ettiğini görmek istiyoruz” Mazlum Vesek İzmir Ticaret Odası (İZTO) Başkanı Ekrem Demirtaş, “Barış sürecinin devam ettiğini görmek istiyoruz” dedi. Anadolu Birliği Derneği Yönetim Kurulu İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş’ı ziyaret etti. Ziyarette, Türkiye’de son dönemde yaşanan gergin ortama dikkat çekildi. İZTO Başkanı Demirtaş, barış sürecinin Türkiye’nin ekonomisi başta olmak üzere her alanına yansıdığını ifade ederek, “Barışın ülkemize yaptığı katkıları gördük. Buradan bir geriye dönüş olmamalı. Barış sürecinin devam ettiğini görmek istiyoruz. Siyasiler iş dünyası başta olmak üzere tüm kesimlerin barış talebini görüyor. Artık bu süreci ilerletmeleri ve gerginliği bitirmeleri gerek” diye konuştu. DÜNYA ÇÖZÜYORU BİZ DE ÇÖZERİZ Demirtaş, dünyanın farklı yer lerinde yaşanan iç sorunların çözülebildiğine dikkat çekerek, “Örneğin İngiltere’nin Galler bölgesini gidip gördük. Toplumlar konuşarak, neye ihtiyaç duyulduğunu tespit ederek sorunlarını çözmüşler. Bizde de yapılması gereken bu. Bu sorunun konuşulup çözülmesi gerekiyor” sözlerine yer verdi. Demirtaş, Anadolu Birliği Derneği’nin de barış sürecine katkılarını gördüklerini ifade ederek, “Biz de, silahların susmadığı dönemde Diyarbakır’a gitmiştik. Sizin de çabalarınızı görüyoruz. Dileriz en yakın zamanda bunları artık konuşmuyor oluruz” ifadesini kullandı. GEREKİRSE 24 SAAT UYUMAYIZ Anadolu Birliği Derneği Genel Başkanı Ferhan Ademhan da, tek gündemlerinin barış süreci olduğunu ifade ederek, “Ağustos ayında İZTO’nun konferans salonunda Prof Dr Kerem Alkin’in katılımıyla ekonomiyi konuştuğumuz bir panel düzenlemiştik. Maalesef geldiğimiz nokta ekonomiyi konuşmamızı engelliyor. Tek gündemimiz barış süreci ve gerekirse barış için 24 saat uyumayacağımızı söylemek isterim” açıklamasını yaptı. SEÇİM İÇİN DEĞİL HALK İÇİN Ademhan, barış sürecinin yaklaşan seçimler nedeniyle ilerlemesinden endişe duyduklarını kaydederek, “Ülkemizin bir canının daha kaybedilmesini istemiyoruz. Siyaset kurumunun seçim takvimine göre değil halkımızın isteklerine göre hareket etmesi teennimizdir” görüşünü aktardı. (HABER MERKEZİ) SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 GÜNCEL HABERLER SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 13 Kasım 2013 2014 Perşembe Perşembe 971Şubat MESCİD-İ AKSA VE KUDÜS...!!! GÖZLEM Sedat KAYA Sadece gösteriş olsun diye yürüyüş yapan eylemlere katılan [email protected] ve sonrasında da, koltuklarına oturduktan sonra yine aynı Hüzünlüyüz ve üzgünüz ifadelerinden hareketlerde bulunan Müslümanız bizler... sıkıldım artık... Müslümanların en önemli ve değerli yerleridir, Mescid-i Aksa ve Kudüs... Kendi kendimizi aldatmaktan başka hiçbir şey yapmıyoruz veya yapamıyoruz... Müslüman uyuyor ve halen de uyumaya devam ediyoruz... Dikkat edin, Müslümanların en önemli ibadethanelerinin içine korkusuzca girme cüretinde bulunan yahudi topluluğunu bizler büyütmüyor muyuz... ? Boş boş ifadelerle, havada kalan söylemlerle ve bitmez tükenmez bir kibir ve gururla devam ediyor Müslüman... Biz Müslümanların işi gücü siyaset olmuş... Mescid-i Aksa'da ibadet etmeye giden, Mümin kardeşlerimizin üzerine çullanan siyonist israil askerleri karşısında sessiz ve sedasız kalmamızı neye borçluyuz acaba... Biz Müslümanların işi gücü dedikodu olmuş... Biz Müslümanların işi gücü gösteriş olmuş... Kudüs elden gidiyor beyefendiler uyanın artık uyanın... Mescid-i Aksa zulüm altında uyanın beyefendiler... Ama ne hacet uyanmaya...!!! Yüzyıllardır Müslümanlar zulüm altında, Ortadoğu Siyonistlerin elinde ve her geçen gün daha üzücü bir hal alıyor ve o uzak dediğimiz bölgeler bizlere manevi yönden çok yakın olmasına rağmen kan ağlıyor... Biz Müslümanlar artık kendimize gelme zamanı geldi de geçiyor. Kendimize en ağır öz eleştiriler yapalım ki!, doğruyu bulalım... Eleştiriye gelemiyoruz, uyarıya gelemiyoruz. Allah aşkına biz neye geliyoruz ve neredeyiz... Mescid-i Aksa'da yaşananlar karşısında susan dilsiz şeytandır... Kudüs'te yaşananlar karşısında susanlar dilsiz şeytandır... İnanın o kadar içimiz şeytanlaşmış ki!, dilsiz şeytan bile demek az kalıyor... Türkiye'deki Müslümanlara baktığımızda, kendim dahil olmak üzere dünya telaşı içine düşmüşüz ve maneviyatımızı her geçen gün geçtikçe azaltmışız ve azalıyor da...!!! Türkiye'deki kendini dindar gösteren bazı avukatların halen birleşip İsrail hakkında Birleşmiş Milletlere uluslararası hukuku çiğnediğini anlatamayacak düzeyde olduklarını gördük ve görmeye de devam ediyoruz... Tüm Baro Başkanları ise, başka başka şeyler olmuş olsa hemen eylem yapılır ve birlikte çağrılar yapılır... Hadi aynısını Mesci-i Aksa içinde bekliyoruz, Kudüs için de bekliyoruz... Ama nerede... Ah Mescid-i Aksa'm ahh... Ah Kudüs'üm ahh... Allah sizlerin yar ve yardımcısı olsun... BUNUN ADI MUCİZE Manisa Demirci’de yıllarca koltuk değneğine mahkum olan 60 yaşındaki Fatma Kırlıoğlu Manisa Salihli devlet hastanesinde şifa buldu Her şey hastalar için ÖZEL ÖZEL HABER HABER Emin YAPAR F atma kırlıoğlu önce belinden başlayan ağrılarla İzmir’de doktor doktor dolaşmaya başladı daha sonra çekilen (E.M.R) neticesinde bel fıtığı olduğu tesbit edildi ve sonunda bel fıtığından ameliyat oldu bu ameliyatın akabindede netice alamayan Fatma kırlı oğlu bir yakınının tavsiyesi ile Manisa Salihli devlet hastanesi fizik tedavi bölümü ünitesindeki fizik tedavi uzmanı uzman Dr.Onur Kıvılcım ile tedaviye başladı ve hastada kas kaybı hastalığı olduğunu tesbit etti. Fatma kırlıoğlunun oğlu Yunus kırlı oğluna hastalığı şöyle anlattı, Kas hastaları genellikle yokuş ve merdiven çıkma, oturduğu yerden kalkma, yürüme, kollarını kaldırıp yükseğe uzanma, başını yıkamada güçlük gibi, kök kaslarında güçsüzlük nedeni ile ortaya çıkan yakınmalarla doktora başvururlar. Bazen bunlara gözkapaklarını açma veya kapama, değişik yönlere bakma, yüzün mimik hareketlerini yapma, çiğneme, yutma, başını yastıktan kaldırma gibi hareketleri sağlayan kasların güçsüzlüğü de eşlik eder. Birçok kas hastalığının ilerlemiş dönemlerinde tabloya ayak ve el kasları gibi distal kasların güçsüzlüğü de eklenir. Ancak bazı kas hastalıklarında bu distal kasların tutulumu hastalığın en erken ve en belirgin bulgusu olabilir (distal miyopatiler). Bazı kas hastalıklarının ise kendine özgü güçsüzlük dağılımı vardır; bu dağılımlara rastlandığında öncelikle o hastalıkların varlığı düşünülmelidir. Örneğin yüzün mimik kasları, skapulayı yerinde tutan kaslar ve humerus çevresi kaslar, özellikle de asimetrik biçimde tutulmuşsa fasyoskapulohumeral distrofiyi, frontal, yüz kasları ile birlikte sternokleidomastoid kas ve distal (özellikle tibialis anterior) kasların tutulması öncelikle miyotonik distrofiyi düşündürür. Birçoğu kalıtımsal olan kas hastalıklarında güçsüzlük yıllar, hatta on-yıllar içinde gelişir, hastalık kronik gidişlidir. Edinsel kas hastalıklarından inflamatuvar miyopatilerde ise zaafın gelişimi subakuttur; hasta birkaç hafta veya ay içinde ciddi fonksiyon kaybına ve sakatlık durumuna ulaşır. Rabdomiyoliz, malin hipertermi gibi durumlarda ise güçsüzlük saatler içinde ilerler ve en çok birkaç gün içinde en üst düzeyine ulaşır. Bazı durumlarda güçsüzlük hastada akut ve epizodik olarak yerleşir ve tekrarlar. Periyodik paraliziler bu son duruma örnektir. Myasthenia gravis’te olduğu gibi bazen güçsüzlük gün içinde değişkenlik gösterir (fluktuasyon). Birçok miyopatide kalp kası ve solunum kaslarının, değişik derecelerde tutulması söz konusudur. Belirli bir hareketi yapmakla, o hareketi yapan kasta gelişen ve normalde olmaması gerektiği ölçüde olan yorgunluğa egzersiz intoleransı denir. Bazen bu yorgunluğa ağrı da eşlik edebilir. Genellikle metabolik hastalıkların seyri sırasında görülür. Yorgunluğu doğuran hareket, hareket sırasında enerji elde etmek için kullanılan metabolik yollardan hangisinin tutulduğuna bağlıdır. Örneğin bir hastada yürürken egzersiz intoleransı gelişiyor ancak bu hasta hızlı koşarken rahatsız olmuyorsa bu durum öncelikle, tip-1 kas lifleri ile yavaş hareketleri yapmamızı sağlayan lipid metabolizması yolunun bozukluğunu düşündürmelidir. Buna karşılık hastada aynı yakınma örneğin seri ve hızlı yapılan yer silme gibi bir kol hareketinde, kol kaslarında ortaya çıkıyorsa bu kez başlıca tip-2 kas liflerinin kullandığı glikojen metabolizmasının bozuk olduğu düşünülmelidir. Bu yolların veya son ortak enerji yolu olan oksidasyon-fosforilasyon sisteminin bozukluğunda, egzersiz intoleransına serum laktat, piruvat, amonyak, miyoglobin düzeylerinde, her bir metabolik bozukluğa özgü olan değişiklikler de eşlik edebilir. Kas hastalıklarında atrofi, periferik sinir hastalıklarındakine oranla çok daha geç gelişir. Bunun nedeni kas liflerinin tek tek hastalanması ve ancak zaman içinde, yeterince kas lifi tutulduktan sonra, kasın tüm kitlesini etkileyecek ölçüde küçülmesine, yani atrofiye neden olmasıdır. Gerçek hipertrofi, miyotoni gibi kasılmanın belirgin, gevşemenin ise zor olduğu durumlarda görülür. Miyotoniye kas zaafının eşlik etmediği durumda (myotonia congenita), hipertrofi nedeni ile hasta “Herkül” görünümündedir. Adından anlaşılacağı gibi, yalancı hipertrofidir. Hastalık nedeni ile henüz kaybedilmemiş kas liflerindeki hipertrofiye bağ ve yağ dokusundaki artış da eşlik eder ve kas kitlesi bu nedenle artar. En sık baldırlarda gastroknemius-soleus kas grubunda, bazen kuadriseps kasında, bazen de başka kaslarda görülür. Aynı miyopati nedeni ile çevredeki kasların atrofik durumda olması bu genişlemiş görüntüyü abartılı hale getirir. Klinik olarak miyotoni güçsüzlüğün tersine, kasılmanın normal veya oldukça iyi, kasıldıktan sonra gevşemenin güç olduğu bir durumdur. Bu gevşeme güçlüğü o kasın, istirahatten sonraki ilk hareketlerinde çok belirgindir, aynı hareket tekrarladıkça harekette rahatlama görülür, çünkü gevşeme güçlüğü azalır. Örneğin hasta sabah yataktan ilk kalktığında, durakta otobüs beklerken otobüsün geldiğini görünce aniden koşup yakalamaya çalıştığında, başını aniden bir yöne çevirdiğinde, suskunken birden konuşmaya başladığında, eli ile bir şey tuttuğunda veya sıktığında, yemek yemeye başladığında ilgili harekette tutukluk hisseder. Bu tutukluk bazen romatizmal hastalıklar, özellikle sabah tutukluğu ile karıştırılabilir. Miyotoni, myotonia congenita’da olduğu gibi, bazı hastalıklarda tek belirtidir; bazen de kalıcı kas güçsüzlüğü ile beraberdir: miyotonik distrofi buna örnektir. Aynı eklemin etrafındaki kasların kuvveti birbirinden farklı olduğunda o eklem, belli bir pozisyonda durma eğilimi gösterir, ilgili kasta kısalma olur ve zaman içinde eklemin bu pozisyonu sabitleşir (kontraktür oluşur). Kas hastalıklarında bu kontraktürün gelişmesi genellikle yıllar alır. Kontraktür oluşuncaya kadar tendonda gelişen ve giderek artan sertlik, egzersizle veya ekle- mi ters pozisyonda tutan atellerle önlenebilir veya azaltılabilir. Ancak sabit kontraktür geliştikten sonra o eklem, ancak cerrahi girişimle düzeltilebilir. Bazı miyopatiler kontraktür oluşturmaya özellikle eğilimlidir. Bu durumlarda kontraktür, kasların tutulumundan bağımsız olarak, oldukça erken gelişir. Bu hastalıklarda kontraktürlerin dağılımı da özellik gösterir. Bu hastalıklara örnek olarak Emery- Dreifuss kas distrofisi ve “rigid spine” hastalığı gösterilebilir. Jeneralize kas ağrıları başlıca kaslardaki inflamatuvar, nekrotizan, toksik veya metabolik süreçleri akla getirir. Metabolik hastalıklardaki ağrı genellikle veya yalnızca egzersizle ilişkilidir. Seyrek olarak distrofinopati, kaveolinopati gibi kas distrofilerinde de egzersizle kas ağrıları, özellikle baldır ağrıları görülebilir. Buna karşılık polimiyozit ve dermatomiyozite bazen, rabdomiyolize ise hemen her zaman eşlik eden miyaljiler sürekli ağrılardır. Bu ağrılar, ancak patolojik sürecin gerilemesi ile ortadan kalkarlar. Lokal kas ağrıları ise infeksiyon, lokal inflamasyon, infarkt, travma, hematom veya tümörlerde görülür. Kas ağrılarını eklem ve kemik ağrılarından ayırmak önemlidir. Eklem ağrıları lokal ve ekleme sınırlıdır, o eklemin hareketi ile artar. Kemik ağrıları ise daha derin, şiddetli, şiddeti sürekli aynı kalan, birçok zaman geceleri artan ağrılardır. Kramp kas hastalığından çok bir periferik sinir hastalığını düşündürür. Buna rağmen, özellikle egzersizle ortaya çıkan kramplarda ayırıcı tanıda metabolik miyopatileri, distrofinopati, kaveolinopati ve disferlinopati gibi kas distrofilerini de düşünmek gerekir. Kas miyofosforilaz eksikliğinde (McArdle hastalığı) ortaya çıkan kramp, egzersizi yapan kastadır ve elektrofizyolojik olarak sessizdir.Kas hastalığı olduğu düşünülen bir hasta, özellikle geceleri nefes darlığı veya nefesinin yetmediğinden söz ediyorsa myasthenia gravis, asit maltaz eksikliği, polimiyozit mutlaka tanı olasılıkları arasında olmalıdır. Yutma güçlüğü ve ses kısıklığı da benzer durumları akla getirmelidir. Belirgin çift görme, oftalmoparezi de gösteren mitokondriyal miyopatiler veya okülofaringeal distrofiden çok myasthenia gravis’i düşündürmelidir. Yine boyun ekstansor kaslarının zaafına bağlı gelişebilecek başın öne düşmesi myasthenia gravis, polimiyozit gibi hastalıkları akla getirmelidir. Birçok miyopatide ise boyun fleksiyon zaafı görülür. Anamnez alınırken bazı sorular hastaya özellikle sorulması çok yardımcı olabilir. Örneğin rabdomiyoliz olduğu düşünülen bir hastada o sırada veya daha önceleri idrar renginde koyulaşma olduğunun anlaşılması tanıya çok yardımcı olur. Bazı ilaçların (anti-hiperlipidemik veya an- ti-hiperkolesterolemik ilaçlar, siklosporinA, ipeka, amiodaron, kolşisin, klorokin, dpenisilamin,v.s.) kullanımı ve bazı toksinlere maruz kalmanın da miyopati yaratacağı bilinmeli ve hasta bu açıdan da sorgulanmalıdır. Bazı sistemik hastalıkların da miyopati yapacağı bilinmeli ve hasta bu sistemik hastalıklar açısından da sorgulanmalıdır. Bu hastalıklar arasında en sık düşünülmesi gereken hipotiroididir. Sinir sisteminin başka bölümlerinin tutulması da tanı olasılıkları yelpazesini daraltır. Örneğin, miyopatisi olan bir hasta epileptik nöbetler geçirdiğinden söz ediyor veya mental retardasyon gösteriyorsa mitokondriyal hastalıklar akla gelebilir. Hastalığın başlangıç yaşının öğrenilmesi hastalığın gidiş hızını ve doğasını anlamak için gereklidir. Çok yavaş ve sinsi ilerleyen hastalıklarda hastanın ve ailesinin hastalığın başlangıç yaşını hatırlaması sıklıkla zor olur. Bu nedenle çoğu zaman hastaya ve ailesine geçmiş yıllara ait hatırlatmalar yapmak gerekebilir. Hastalık belirtilerinin başlangıcı yenidoğan dönemi, çocukluk veya ergenlik döneminde ise öncelikle herediter miyopatiler, genç ve orta erişkinlik döneminde ise öncelikle edinsel miyopatiler, geç erişkinlik ve yaşlılık döneminde ise öncelikle toksik-iyatrojenik miyopatiler akla gelmelidir. Birçoğu genetik olarak kalıtılan kas hastalıklarında aile öyküsü, anamnezin vazgeçilmez bir parçasıdır. Soyağacı, annebaba akrabalığı (akraba değillerse ailelerin aynı köy, kasaba veya şehirden olup olmadıkları), ailedeki ölüm nedenleri, ailedeki aynı hastalığı taşıyan bireyler ve yaşları/cinsiyetleri, ailedeki hasta olmayan bireyler ve yaşları/cinsiyetleri mutlaka kaydedilmelidir. Otozomal dominant geçiş belli hastalıkları, otozomal resesif geçiş başkalarını, X’e bağlı resesif geçiş ise diğer bazı kas hastalıklarını düşündürür. Ayrıca hastalığın başlangıç yaşı, ailede hasta olan bireylerde klinik tablonun homojen olup olmamasına ait bilgiler de tanıya yaklaşım açısından yararlıdır diyerek Yunus kırlıoğlu’na tedaviyi anlattı ,Yunus kırlıoğlu Fizik tedavi uzmanı uzman Dr.Onur kıvılcım korkmaz annemi güzelce muayene etti ve kasgücü kaybı olduğunu söyledi bende hastanın koltuk değneği ile gezdiğini anlattım doktor bey hastanın belinden bir iğne yaptı ve ayrıyeten’de ilaç tedavisine başlattı aradan on gün geçtikten sonra annem yavaş yavaş bastonları atarak kendi kendine yürümeye başladı şu an artık bastonsuz yürüyebiliyor ,Salihli devlet hastanesinde’ki doktorumuz ve yönetimine gösterdikleri ilgi alakadan ve verdikleri kaliteli hizmetten dolayı teşekkür ediyorum dedi. Denizli Kamu Hastaneler Birliğine bağlı tüm sağlık tesislerinin hasta odalarına kıble göstericiler yerleştirildi, mescitleri tekrar düzenlenerek ‘ibadethane’ye dönüştürüldü. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığından istenilen Kur'an'ı Kerim, İslam ilmihali ve çocuklar için eğitici öğretici kitaplar Birliğin sağlık tesislerine dağıtıldı. Denizli Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği yürüttüğü projelerle sağlık tesislerinde sağlık otelciliği hizmetlerine yönelik yeni uygulamalarına devam ediyor. Daha önce Denizli Devlet Hastanesi ve Servergazi Devlet Hastanesi’nde anne otelleri oluşturularak hastaneye şehir dışından gelen ya da çocuğu yeni doğan yoğun bakım ünitesinde bulunan annelerin hastanede rahat bir şekilde ihtiyaçlarını karşılaması sağlanmış, bu hastanelere gelen çocukların eğlenebilmeleri için duvar süslemeleriyle haftalık etkinlikler düzenlenmişti. Yine Birliğe bağlı sağlık tesislerinin bir kısmında doğum yapan annelere ‘lahusa şerbeti ikramı’ ve yeni doğan bebeklerle annenin ömür boyu saklayabileceği ‘doğum hatırası fotoğrafı’ ve yatan hastaların kitap okuyarak vakitlerini değerlendirebildikleri ‘kitap okuma saati’, kimsesiz bakıma muhtaç hastalar için 21 “hasta bakım personeli” görevlendirilmesi gibi uygulamalar hayata geçirildi. Son olarak da Birliğe bağlı tüm sağlık tesislerinin hasta odalarına kıble göstericiler yerleştirildi, mescitlerin ismi ‘ibadethane’ye dönüştürüldü ve Birliğin iki büyük hastanesi Denizli Devlet ve Servergazi Devlet Hastanesinin ibadethaneleri havalandırmasından iç dekorasyonu ve kapılarına kadar düzenlenerek yenileniyor. Ayrıca Genel Sekreterliğin talebiyle Diyanet İşleri Başkanlığından gönderilen Kur'an'ı Kerim, İslam ilmihali ve çocuklar için eğitici öğretici kitaplar Birliğin sağlık tesislerine dağıtıldı. “Hastalarımızın rahat etmeleri bizim için önemli” Denizli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Op. Dr. Osman Acar, hastaların sağlık tesislerinde tedavi olurken olabildiğince rahat etmeleri ve sıkıntı yaşamamaları adına yeni uygulamalar yapmaya devam ettiklerini ifade etti. Acar: “Hastalarımızın sağlık tesislerimizde tedavi olurken rahat etmeleri ve buralardan memnun ayrılmaları bizler için çok önemli. Birlik olarak hastalarımızı daha rahat ettirebilmek adına sağlık tesislerimizde otelcilik hizmetlerine çok büyük önem veriyoruz. Daha önce sağlık tesislerimizde otelcilik hizmetleri anlamında birçok uygulama hayata geçirdik. Son dönemde de hastalarımızın ibadetlerini yerine getirirken zorluk yaşamaması amacıyla yataklı sağlık tesislerimizin hepsinin hasta odalarının tavanına; üzerinde ‘kıble’ yazan ve Kabe’nin resmi olan, kıble yönünü gösteren ok işaretleri yerleştirdik. Yine 11 sağlık tesisimizin mescitlerini düzenleyerek her dinden hastalarımızın ibadetlerini yapabilmeleri için adlarını ‘İbadethane’ olarak değiştirdik. İki büyük hastanemiz Denizli Devlet ve Servergazi Devlet Hastanemizin ibadethanelerini yeniden düzenliyoruz. Havalandırması, kapıları ve iç dekorasyonunu tamamen yeniliyoruz. Çok yakında yeni halleriyle hastalarımızın hizmetine açacağız. Ve Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan Genel Sekreterlik olarak talebimiz doğrultusunda gönderilen Kur'an'ı Kerim, İslam ilmihali ve çocuklara yönelik eğitici öğretici kitaplar sağlık tesislerimizde faaliyette olan ‘gezici kütüphane’lerimize dağıttık” diye konuştu. (HABER MERKEZİ) ZAYİ A/ 6500-6550-6600-6650-6700-6750 faturalarımı kaybettim hükümsüzdür Necla TÜRKEN adına... SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ 13 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe "Zeytin ağaçları katliamı"na endeksli siyaset modeli Mehmet BARLAS SABAH GAZETESİ Tek Parti döneminde Türkiye'nin doğasını tehdit eden iki unsur "Keçiler" ve "Orman köylüleri"ydi... Her ne kadar "Köylü efendimizdir" gibi bir slogan sürekli seslendirilse de, orman köylülerinin ve keçilerin ağaçlara dönük oluşturdukları tehdit akla gelince, kentlilerin tüyleri diken diken olurdu. Keçiler ve orman köylüleri hiç sevilmezdi. 1946'da çok partili demokrasiye geçildikten sonra TBMM'ye girmeyi başaran Demokrat Parti, bu konuda da resmi gündemin dışındaki söylemleri gündeme getirmeyi başlatmıştı. O yıllardaki bir oturumda Bolu'dan seçilen bir CHP'li milletvekili gündem dışı söz alıp kürsüye gelmiş ve orman köylülerinin ağaçlara yönelik oluşturdukları tehdit üzerine konuşmaya başlamıştı. Bu CHP'li milletvekilinden sonra bir Demokrat Parti milletvekili kürsüye geldi ve kendisinden önceki konuşmacıya tek bir soru sordu. - Siz ağaçların mı yoksa insanların mı vekilisiniz, dedi. "Zeytin Gözlüm" şarkısı mı? Aradan yarım yüzyıldan fazla zaman geçti. Dün partilerin grup toplantılarındaki konuşmaları dinlerken baktım, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Yırca'daki "Zeytin ağaçları katliamı" üzerinde çeşitlemeler yapmaktaydı... 1946'dan bu yana yapılan genel seçimlerde CHP sadece 1973'te "Zafer" denilebilecek bir sonuç elde etti. Bu zaferin arkasında da Bülent Ecevit'in 12 Mart 1971 askeri müdahalesine karşı çıkması ve devletin (veya ağaçların" değil de halkın yanında yer alması vardı. Ama CHP ne yazık ki bu çizgiyi koruyamadı ve 28 Şubat 1997'deki post-modern darbede CHP'nin o dönemdeki genel başkanı "Silahlı Kuvvetler de bir sivil toplum örgütüdür" çizgisinde konuşmalar yaptı. Son dönem seçimlerindeki sonuçları ise, hepimiz hatırlıyoruz. SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI İktidarsız muhalefet sorunsalı Bugün Türk demokrasisinin önemli bir sorunsalının çözümü "Neden iktidara alternatif olacak güce sahip bir muhalefet partisi yok" içerikli sorunun cevabında aranmıyor mu? CHP'nin kronik "Ana muhalefet partisi" olmaktan çıkıp "İktidarın alternatifi muhalefet partisi" olabilmesi için, sade bu partililerin değil çoğulcu demokrasinin erdemlerine inanmış herkesin çaba harcaması gerekiyor. "Bu yönetimin benimsediği siyaset tarzı ile CHP'nin iktidar olması mümkün değildir" gözleminin toplumun her kesiminde paylaşıldığının da bu arada bilinmesi gerekiyor. Gezi Parkı'ndaki akasya ağaçlarından sonra Yırca'daki zeytin ağaçlarına sarılan Kılıçdaroğlu Türkiye'nin de dünyanın da gerçek gündemine giremediği sürece veya iki kelime ile de olsa zeytinyağı üretimi ve pazarlaması gibi konulara girmeden ağaçlara takıldığı sürece "İktidarsız muhalefet" sorunsalı büyüyerek devam eder. 12.11.2014 Abdurrahman DLPAK YENİ AKİT GAZETESİ Gülenizm Yeni bir siyasi oluşum için 2 yıl önce çalışmalara başladığını söylüyor Bal.. Ama Gülen’in avukatı “hocaefendinin bütün siyasi partilere eşit uzaklıkta olduğunu” söylüyor. İmralı’yla ilişkileri koordine etmek için bir sekreterya kurulması sözkonusu imiş. En iyisi İmralı gibi Pensilvanya ile de bir temas merkezi oluşturulsun.. Şimdi Bal mı doğru söylüyor, Pensilvanya’nın avukatı mı? Ben olaylar patlamadan aylar önce yeni bir siyasi oluşum için çalışmalar sürdürülüyor, CHP ve MHP ile temas kurdular demiştim. Kadir Mısıroğlu da yazmıştı bunları. O zaman Gazeteciler Yazarlar Vakfı’ndan yalanlama gönderdiler.. “Biz işin içindeyiz, sen nereden biliyorsun, kim söylüyorsa yalan söylüyor” filan demişlerdi.. 1991’de, 1993’de yazdığımda ise abarttığım söylenmişti.. Dr. Akif Feyzioğlu’nun evinde, bir takım AK Partili işadamları ile konuşurken, bu işlerden söz edince adamlar beni komploculukla suçlamıştı.. İktidar çevresinden de aynı tepkiler gelmişti. “MİT bilmiyor, Emniyet bilmiyor, sen nereden biliyorsun” Aslında herkes biliyordu ama, bu gerçekler herkesin bildiği bir sır olarak kalıyordu.. Dışarıdan bakınca AK Parti ve Cemaat iç içe geçmişti sanki. Herkes hocaefendinin elini öpmek için sıraya girmişti.. Bürokrasi, yerel yönetim onlara çalışıyordu.. “Hoca efendi” siyasetle, parayla ilgilenmiyor ama, “Hakan gitsin, Ramazan gelsin” diye MİT’e başkan da tayin ediyor, Asya Finans’ın borç-alacak dengesini de o hesaplıyor.. Zaman resmi bülten zaten. Bugün de öyle.. Koç’un yatırımları da onun gündeminde. Ananas hikâyelerini hatırlayın.. Bal, “efendi hazretlerinden” habersiz böyle bir açıklama yapamaz. Peki öyle ise, Efendi hazretleri sadık müridi Bal’ı niçin küçük düşürüyor, yalanlıyor.. Bal “erken öten horoz” durumuna mı düştü yoksa.. Bu gün kim ne derse yarın gerçekler ortaya çıktığında söyledikleri masaya konacak. O zaman da söyleyecek söz bulamayacaklar.. Kafalar karışık, evdeki hesap çarşıya uymuyor, “öbür taraf” ile de hatlar kesik anlaşılan.. Yeni mesaj gelmiyor. Gelen mesajların hiç biri tutmayınca o hattı daha fazla yıpratmamak gerekiyor. Sonra bu işlerin kerametle değil, gerçekleşmeyen bir takım kehanetlerle ilgili olduğu ortaya çıkacak. Bu da büyük bir risk.. Cemaatin gırtlağına kadar siyasete battığı görülüyor. Bu konuda artık içeriden de sesler yükselmeye başladı. Düne kadar her şart altında iktidarın yanında olanlar, şimdi iktidar ne yaparsa karşısında yer alıyor, Kılıçdaroğlu ile neredeyse aynı şeyleri söylüyorlar.. Cemaatin polisleri sadece yazıp konuşmuyor, operasyonlarda iktidarın karşısında bir takım örgütlerle ve istihbarat kuruluşları ile Türkiye’ye karşı işbirliği yapıyorlar.. Bir numaralı, öncelikli tehdit AK Parti, cemaatin gözünde.. Daha doğrusu Erdoğan, Davudoğlu ve Hakan Fidan.. Cemaatin yumurta kafalı Twitter cinlerinin ne kadar ahlaklı, edepli, diyaloğa açık ve hoşgörü sahibi “iyi çocuklar” oldukları da bu vesile ile görüldü.. Kafalarını kiraya vermiş, medyumlar sürüsü.. Beddua ile yetinmiyorlar 2. kişilikleri ile hakaretler yağdırıyor, iftira ediyorlar.. Tabi hepsi kutsal bir amaç için! Türkiye’yi, İslam dünyasını, hatta dünyayı kurtaracaklar.. Onun için Şeytanla bile işbirliği yapabilirler, bakarsınız Şeytan da iman eder ve insanlığın kadim trajedisi sona erer.. Cebrail bile şaşırır bu işe ama, Gülenistler için, Gülen istedikten sonra her şey olur.. Hz. Süleyman’ın mabedi inşasında bukağılı şeytanlar ona hizmet etmedi mi! İfritler bu kez Efendi hazretlerinin emrine verilebilir.. Onun için Gülenistler kolay kolay çözülmüyor, dağılmıyorlar. Çünkü akıl ötesi bağlarla bağlılar. Erdoğan da onun için Haşhaşi benzetmesi yapıyor sanıyorum. Sonuçta öfke ve aşk gözü kör ediyor. Hele bir de hipnotik etki ile medyumlaştırılmışsanız, bir zombiye dönüşmeniz çok da zor değil.. Acil edep kararı Nuriye Akman ZAMAN GAZETESİ Kamulaştırma kararları pek acele alınıyor ama yürütmeyi durdurmalarda aheste davranılıyor ve atı alan Üsküdar’ı geçsin diye UYAP’a yüklenmesi bile geciktiriliyor. Adeta “acele kesin binlerce ağacı, emrivakiye getirin katliamınızı, böylece ne şiş yansın ne kebap” deniyor muktedirlere. Kamulaştırmanın ne parasında pulunda uzlaşılmış ve ne de gönüller alınmış, sırtlar sıvazlanmış. “Zeytinden başka bir iş bilmeyiz biz” diye ağlaşan köylü dövülüyor, kelepçeleniyor, yerlerde sürükleniyor, biber gazıyla yaralanıp hapsediliyor. Termik santral yapmaya ahd etmiş bir kere şirketmeap! Yok önünde bir edep engeli. Geleceği kazanma güdüsüyle bugünü katletme hakkına erişmiş “Biz sizi hukukla itiyoruz bu kör kuyulara, boşluğunuzda debelenin durun” diyor lisan-ı en bed hallerle... Sadece savaşta alınabilecek acele kamulaştırma kararıyla kendi vatandaşına harp ilan ediyor hükümet. Daha önce dikilen santralin getirdiği sağlık problemleri hatırlanmıyor bile. “Biz yaptık oldu” mantığıyla “Bir daha yaparız, yine olur” diye efeleniliyor. Belli ki bazılarının mutluluğu için bazılarının mutsuzluğu elzemdir felsefesi kurutmuş içlerini. Allah’ın üzerine yemin edip “nurun alâ nur” diye tanımladığı, hem ilaç, hem ışık, hem besin ve kim bilir başka ne sırları çekirdeğinde saklayan zeytinin kutsal intikamından korkulmuyor. önceden haberler uçurulmuş ya size, o bakımdan. Merak ediyoruz, “İşin en zor kısmını hallettik, gerisi de hükümetin kavliyle gelir” mi diyorsunuz şimdi? Umutsuzca sesleniyoruz onlara: Madem altı bin zeytinin boynunu vuracaktınız, bir otuz yıl uğraşıp altı bin zeytin yetiştirip ondan sonra soksaydınız o dozerlerinizi. O zamana kadar ağaçlarından elde edecekleri kazancı birebir ödeseydiniz köylüye de hiç değilse yaslarını tutarken birazcık ferahlasaydılar. Ucuza kapatılan malların ahından korkmayı ananız babanız öğretmedi mi size? Siz ne vakit, nasıl böyle hoyratlaştınız? Üçüncü köprü için kestiğiniz 1,6 milyon ağaçtan önce mi, sonra mı? Olayın en acıklı yanı da ağaçlara Hazine adına el konulması. Milletin olması gereken Hazine, milletin elinden zorla alınıyor. Cinayeti işleyenlerle azmettirenlere yasal işlem yapılmayacak. Şirketin resmi sitesindeki “Çevreyi ve ekolojik dengeyi koruyacak tedbirler almak. Sosyal çevreye verilebilecek olumsuz etkileri minimize etmek” şeklinde özetlenen temel değerler bildirimi alay eder gibi kalmaya devam edecek. Denizi geçip çayda boğulacak değiller ya! 25 Aralık soruşturmasından kurtulmayı başarmışken, Yırca bataklığından haydi haydi çıkarlar. Beraber yürümeye mecburlar yani hükümetle. Beraber ıslanmaya... Gördük işte. Siz köylüye kan kustururken devletlular seyretti vahşetinizi, böylece cüretiniz arttı. Sulh aramadınız. Nasılsa kapı gibi hükümet vardı arkanızda. Bundan önceki işlerinizde, hani köprüler, otoyollar, santraller yaparken nasıl size kol kanat gerdiyse yine koruyucunuz, kollayıcınız olacaklardı. Havuz medyasına verdiğiniz milyon dolarları düşünürsek henüz tamamlanmamış idari yargı sürecini beklemenize de gerek yoktu elbette! Üzerinde meyveleriyle kestiğiniz her zeytin ağacına karşılık 90 lira ceza ödeyeceksiniz güya. Şirketinizin sermayesi yanında ne kadar ucuz! Bundan böyle zeytin yemeye kalkmayın; mideleriniz sindirmez. İlaç yerine zehir saçar içinize, ışık yerine gölge… Köylüler “Onlar bizim evlatlarımızdı” dediler; duymadınız. Zeytinin insan eti olduğunu bilin de öyle koyun artık kahvaltı sofralarınıza. Yırcalıların elinden on iki saat farkla aldığınız evlatları için seviniyorsunuzdur siz. Hani Kanıtlaması çok kolay. Açsınlar bakalım köylüler tazminat davalarını. Sadece şirkete değil, zulmü seyreden valiye, kaymakama, jandarmaya da... Bakalım yüce mahkeme ne karar verir? Şöyle bir şey der mi mesela: “Enerji ihtiyacını birkaç bin zeytinden üstün görmek anlayışı, ancak ve ancak insanları mağdur etmezseniz kabul edilebilir. Can yakarsanız, enerjinin şahı gelse ısınamazsınız.” Bu saatten sonra yapılabilecek en mantıklı iş, köylünün tüm zararını karşılamak olurdu da, yürütmeyi durdurma kararının sonrası meçhul henüz. Hükümet 25 dekardan küçük tüm zeytinlikleri feda etmeye niyetliyse problemin adının ekonomik değil ahlaki olduğunu söyleseniz kaç yazar? Heey! “Bakanlar Kurulu’ndan acele edep kararı çıkmalı” diyecek akil insanlar var mı orada? 11.11.2014 Gülen neyin farkında bilmiyorum. Kendi tabanındaki insanların çok sessiz, sakin, mazlumiyet içinde “iyi çocuklar” olduğunu söylüyor ama “Yumurta kafalılar”ın Twitter’daki hedef gösterilen kişilere karşı mesajına bakmıyor mu? O masum çocukların “öteki yüz”leri konusunda ne düşünüyor acaba.. Sorunların cevapları çalınırken, başkalarının haklarını gasbettikleri, önlerindeki kişinin yerine geçmek için onlara karşı yaptıkları hileleri hiç mi görmüyorlar.. O “iyi çocuklar”ı biliriz.. Bunlar da Gülen’in “İyi çocuklar”ı.. Hepsi himmetle ayakta duran mazlum, mahviyet içinde sürekli zikir halindeki insanlar değil mi? Güldürmeyin adamı.. Her yerde her zaman iyi insanlar da olur, kötü insanlar da.. Bazen kötüler iyi, iyiler kötü olur.. Bazen kötü bilinen iyiler, iyi bilinen kötüler olur. Bazen iyi tanıtılan kötüler, kötü tanıtılan iyiler olur.. Şüphesiz ki, kalplerden geçeni yalnız Allah bilir.. Biz zahire bakarız, ama ferasetle, hikmetle, istişare ve şura ile. Kâfirler bize bir haber getirdiklerinde ihtiyad ederiz.. Doğru da olsa bir insan. Olur ya yanlış bir şey söylüyor ya da yanlış yapıyorsa karşı çıkalım. Olur ya kötü bir insan doğru bir şey söylüyor veya doğru bir şey yapalım. Onun bu doğrusuna da hak namına sahip çıkalım.. Kimse kendi nefsinden, liderinin, örgütünün, şeyhinin nefsinden de çok emin olmasın.. Unutmayın, gaybı yalnız Allah bilir. Kalplerden geçeni de.. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz Allah bilir.. Benden söylemesi. Selam ve dua ile.. 12.11.2014 SAYFA 12 SONDAKiKA GAZETESİ >> 12 GÜNCEL SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 13 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe POLİKLİNİK TELEFONLARI ACİL TELEFONLAR Dünya Bankas ’ndan Kocao lu’na te ekkür İtfaye AKS110 Acil Yardım Polis İmdat Elektrik Arıza Jandarma İmdat İZSU Su Arıza Doğalgaz Acil Müdahale Cenaze Hizmetleri Sahil Güvenlik Orman Yangınları 110 110 112 155 186 156 185 187 188 158 177 Dünya Bankas Çok Tarafl Yat r mTELEFONLARI Garanti Ajans YANGIN MIGA’n n cra Kurulu Ba kan İzmir 110 (CEO) Keiko Honda, zmir Karşıyaka 372 58 74 Büyük ehir Belediye Ba225kan Kadifekale 49 99 Kocao Honda, Bornovalu’nu ziyaret etti.388 10 03 “Sizinle birlikte çal t 386 k ve Bostanlı 17 86 Buca 61 gelecekte de çal aca 487z.13Bize 13 07 i Karabağlar birli i f rsat verdi237iniz için Çamdibi 433 65 59 te ekkür ederiz.” dedi. Ziyarette Çiğli Risk Yönetimi Üst 376 73 23 MIGA Düzey Balçova 278 76 02 Yetkilisi Franciscus Linden, K demli Evka 4 351 09 04 Sigorta Uzman Christopher Evka 1 452 24 77 Millword, Gaziemir Dünya Bankas 251 00 44 Uluslararas Finans Kurulu (IFC) Hatay 250 86u 40 Avrupa, Ortado u ve Kuzey Narlıdere 238 Afrika 35 97 Güzelbahçe 234 25 Çevik 34 Yat r mlar Sorumlusu Elif ile Büyük ehir Belediyesi HASTANE TELEFONLARI bürokratlar da haz r bulundu. -Devlet HastaneleriBüyük ehir Belediyesi’nin çe itli Aliağa 616 87 87 projeleri için IFC’den kredi N.S. İşgören Alsancak 463 64 65 ald n hat rlatan Honda, Alsancak Acil Servis veririz, “Size nas l daha iyi hizmet Ağız ve Diş Sağlığı 422 00 76 onun için buraday Alsancak Diş Hast. z.” diye 464 konu 78 62 tu. Dünya Bankas Atatürk Devlet ’n n misyonu 244 44 44 hakk nda bilgi veren Honda, Behçet Uz 489 56 56 58 58 imiz “ Bornava zmir’e Dev. dahaHast. önce kredi375 verdi Bozyaka Eği. Hast. 250 50 gibi 50 gemi, tramvay ve trafik sistemi Buca S.D. projeler var.Hastanesi Gelecekte de452 52 52 A. Çizgenakat 07 77i çalÇeşmeaca z. Bize i 712 birli Foça 812 29 f rsat verdi iniz için te 14ekkür Göğüs dedi. Hastanesi 433 33üç 33 ederiz.” Dünyada sadece Konak Diş Hastanesi 441 81 81 belediyeyle çal t klar n Karşıyaka 366 88 88 belirten CEO Honda, bunlar n Sao Çiğli Dev. Hastanesi 376 23 33 Paulo, stanbul Büyük 832 ehir58ve59 Menemen Dev. Hast. zmir Büyük ehir oldu unu Nejat Hepkon açSeferihisar klad . Hastanesi 743 20 10 Saatte 120 kilometre hız yapan güneş enerjili araç yaptılar ama test için parkur bulunmuyor En büyük sıkıntılarının, sponsor ve çalışabilecekleri parkur bulmak olduğunu ifade eden Furkan Rıza Ateş, "Uluslararası yarışmalarda hep madalya alıyoruz. Ancak bu bizim için kolay olmuyor. Çünkü her seferinde yarışma öncesinde arabayı test edebilmek için pist arıyoruz" dedi B ursa Uludağ Üniversitesi (UÜ) Makine Topluluğu (UMAKİT) tarafından geliştirilen ‘Timsah Nova’ isimli güneş enerjili yarış aracı, Avustralya’da yapılacak dünya güneş enerjili yarışmasına (World Solar Challenge) hazırlanıyor. Aracı tasarlayan ekibin tek hedefi Ekim 2015’de Avustralya’da yapılacak ve iki yılda bir gerçekleşSelçuk Dev. Hast. 892 70 36 tirilen dünyanın en prestijli yarışmasından Dev.Kocao Hastanesi 10 04 BaUrlakan lu ise, 752 “Finans Türkiye ve üniversite adına iyi bir dereTepecik Hast. bir noktaya 469 69 69 yap s nDev. belirli ceyle ayrılmak. Daha önce de 6 güneş arabası yapıp madalyaları toplayan getirmeden, kendi UMAKİT grubu, imkansızlıklardan dola-Belediye Hastaneleriözkaynaklar n zla yat r m yı eski araçların parçalarıyla son arabayı Eşrefpaşazaten Bel. Hast. 80 00 yapmadan dünya293 kredi sahnesine üretti. Uludağ Üniversitesi'nde düzenleç kma ans n z yok. Bizim de bir nen 4. Bilgilendirme ve Ar-Ge Günleri'nde sergilenen güneş arabası etkinliğin -Özel Hastanelerhaz rl k evremiz oldu, bugünlere ilgi odağı oldu. Elektrik Elektronik MüAnadolu Tıp Merkezi 272 00 11 kolay gelmedik. Finans ve borç hendisliği ve Makine Mühendisliği öğAgora Tıp Merkezi 425 73 73 rencilerinin ortak çalışması ile yapılan yap m Kalp za özen gösterdik.483 Kararl Atakalp Hastanesi 14 14 araç, güneş enerjisinden aldığı enerjiyi veAtakent istikrarlTıp Merkezi çal malar 336 m11 z95 pillerinde depolayarak elektrik motoru ile çalışıyor. 7’si Elektrik Elektronik Mühensonras k Hazine’ye Atagöz nda Göz art Hastalıkları 435 vadesi 35 35 disliği, 12 de Makine Mühendisliği BölüAtafizik,borcumuz Fizik Ted. Mer. 25 15 geçmi kalmad 231 . Bugün mü olmak üzere toplam 19 kişilik ekiple Batıgöz Hastanesi 489 03 03 yapılan araç, yaklaşık 11 ayda tamamlançok farkl bir noktaday z.” diye dı. Aracı yaklaşık bir buçuk senedir gelişBornova Merkezi 388için 20 40 konu tu. Tıp Kocao lu, tüketim tirmeye çalıştıklarını anlatan Elektrik Bornova Özel Tıp Mer. 343 23 50 kredi almad klar n , sadece Elektronik Mühendisliği son sınıf öğrenBornova Özel cisi ve araç pilotu Furkan Rıza Ateş, “Hefinansal geri dönü ü olan büyük defimiz, 2015 Ekim ayında Avustralya’da Sağlık Tıp Merkezi 339 77 83 projeler i in uzun vadeli kredi yapılacak olan dünya güneş araçları yarışı Buca Tıp Merkezi 438 14 14 olan World Solar Challenge yarışları.” dekulland klar n ve daha dü ük Buca Sağlık Merkezi 438 06 20 di. faiz oranlar nda kredi almaya Central Hospital 341 67 67 Avustralya’da yapılacak, alanında çalCan Tıp t Merkezi klar n kaydetti. dünyanın en prestijli yarışının verime da232 13 48 yalı olup 6 gün sürdüğünü anlatan Ateş, Kocao lu, Dünya heyetine Caner Göz MerkeziBankas 278 81 11 kıtayı baştan başa geçmeyi gerektiren 3 Çağdaşehir Tıp Merkezi 95 95 Büyük Belediyesi’nin285 önemli bin kilometrelik yolun en kısa zamanda Çankayahakk Tıp Merkezi 31 31 aşılması ile yarışın kazanılacağını anlattı. projeleri nda bilgi de425 sundu. Bu yarıştan güzel bir derece ile dönmek Çesav Tıp Merkezi 362 67 67 istediklerini aktaran Ateş, “Bundan sonra Çeşme Sissus Has. 723 05 55 Dünyaca ünlü uluslararas kredi da elektrikli ve daha çok alternatif enerjili Çınarlı Hastanesi 462 27 27 araçları tasarlamak istiyoruz. Topluluğuderecelendirme kurulu u Moody’s, muz ,vizyonu olan bu tür araçları yayÇiğli Özel Sağ. 386 26 16 temmuz ay sonunda mak, daha çok günlük yaşama uygun praDiyabet Hastanesi 449 13 19 tik araçları geliştirmeyi hedefliyoruz.” yay mlad son raporunda şeklinde konuştu. "EN BÜYÜK SIKINTIMIZ SPONSOR VE PARKUR" En büyük sıkıntılarının, sponsor ve çalışabilecekleri parkur bulmak olduğunu ifade eden Furkan Rıza Ateş, şöyle devam etti: “Bu anlamda en çok destek bulmakta sorun yaşıyoruz. Ülkemizde Ar-Ge kültürü yeni yeni oturmaya başladı. Büyük firmalar dışında diğer firmalar destek vermiyor. Bu nedenle de yaşadığımız en büyük sıkıntı sponsor bulmak.” dedi. Grup üyesi Furkan Rıza Ateş de 120 kilometre hız yapan aracı denemek için parkur bulamadıklarından yakındı. Ateş, şunları söyledi: “Bunun son hızı 120 kilometre, ancak bunu henüz deneme şansımız olmadı, güvenli bir parkurumuz olmadığı için. Çünkü trafiğe çıkma şansımız yok. Yarışa özel tasarlandığı için trafik şartlarını sağlayan bir araç değil. Bu sebeple özel bir ortamda denememiz gerekiyor hız tes- tini.” Parkur sıkıntısından dolayı tam deneme yapamadıklarını anlatan araç pilotu Ateş, Türkiye’deki yolların büyük kısmının yama ve kasisli olduğu için bunu yapamadıklarını kaydetti. Şu anda deneme yarışlarını, okulun içindeki yollarda yaptıklarını ifade eden Ateş, uzun vadede ise izin verilmesi halinde kullanılmayan Yunuseli Havaalanı'nda yarışmaya hazırlanmak istediklerini ifade etti. Aracın, güneşle şarj olduğunu bildiren Furkan Rıza Ateş, şunları söyledi: “Aracımız güneşte şarj oluyor ama güneş olmadığı zaman da mevcut bataryaları ile gidebiliyor. Araç üzerindeki batarya ile yaklaşık 350 kilometre gidebiliyor şarjsız. Şarj olduğu zaman da 78 kilometre hızla tam öğle vakti bataryadan harcamadan bulutsuz bir ortamda gidebiliyor.” Aracı 450 bin TL’ye mal ettiklerini bildiren Furkan Rıza Ateş, seri üretimle birlikte bu maliyetin de düşeceğini sözlerine ekledi. (CİHAN) 350 kilometre GİDEBİLİYOR Aracın, güneşle şarj olduğunu bildiren Furkan Rıza Ateş, şunları söyledi: “Aracımız güneşte şarj oluyor ama güneş olmadığı zaman da mevcut bataryaları ile gidebiliyor. Araç üzerindeki batarya ile yaklaşık 350 kilometre gidebiliyor şarjsız. Şarj olduğu zaman da 78 kilometre hızla tam öğle vakti bataryadan harcamadan bulutsuz bir ortamda gidebiliyor.” Aracı 450 bin TL’ye mal ettiklerini bildiren Furkan Rıza Ateş, seri üretimle birlikte bu maliyetin de düşeceğini sözlerine ekledi. Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik. Çizgi Polik. Deniz Sağlık Polik. Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ. Eşrefpaşa Zinde Polik. Gaziemir Dr. Polik. Gazi Kent Polik. Halk Polik. Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik. Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik. Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik. Özel 9 Eylüllüler Polik. Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik. Özel Eylül Polik. Özel Gülhan Polik. Özel İrem Sağlık Polik. Özel İzmir Polik. Özel Pınarbaşı Polik. Özel Sarnıç Polik. Özel Seferihisar Polik. Özel Serin Polik. Özel Yedigöller Polik. Özel Yenişehir Polik. Park Sağlık Polik. Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik. Teos Polik. Vefa Polik. Yeşiltepe Polik. Yıkık Cami Halk. 255 04 44 388 03 31 261 39 13 256 09 86 438 76 26 237 73 83 435 00 77 226 34 34 369 90 91 487 57 64 464 24 24 227 35 26 262 64 71 252 36 92 274 13 74 285 46 34 250 51 52 254 13 13 367 22 22 343 32 43 461 19 99 256 76 76 364 08 10 458 77 45 453 81 11 458 05 89 347 38 92 386 05 95 373 85 74 347 99 91 251 84 24 343 23 50 479 80 25 281 64 03 743 58 48 261 29 99 442 29 92 433 09 24 367 22 22 438 37 38 227 99 35 743 57 77 341 84 24 351 38 72 271 27 27 -Askeri HastanelerHava Hastanesi 285 96 50 Kara Hastanesi 262 55 55 ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi 330 52 30 Dokuz Eylül Ünv. 412 22 22 Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik. 369 30 40 Ege Üniversitesi 444 13 43 İlaç ve Zehir Dan. 277 73 33 Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi 330 52 30 -Doğum EvleriEge Üni. Tıp Fak. 388 19 63 Konak Doğum Evi 489 09 09 Tepecik Doğum Hast. 449 49 49 -Kan MerkezleriKızılay 463 63 53 Çocuk Hastanesi 433 06 08 Ege Üni. 388 28 61 Tepecik Kan Merkezi 433 38 74 ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj 464 88 89 444 08 49 484 86 38 464 77 95 472 10 10 -Körfez Ulaşım İskelelerKonak 484 98 56 Karşıyaka 368 00 42 Alsancak 464 78 31 Bostanlı 330 89 22 Diamed Dah. Dal Mer. 465 27 37 Bayraklı İskele 345 77 53 zmir Tıp Büyük Doğa Mer. ehir Belediyesi’nin 244 16 16 Pasaport İskele 484 22 56 ulusal ölçek kredi notunu “Aa3”, ölçekte kredi notunu “Baa3” olarak aç klam t . zmir, Moody’s taraf ndan verilen söz konusu notlar Göztepe iki y ldİskele r korumay 224 20 22 Dr. Sıhhat Tıp Merkezi 367 67küresel 47 -Türk TelekomAvşar Palmiye 277 48 00 Sema Sineması 483 91 00 baEfes arK.B.B. yor. Merkezi Raporda zmir n n ba ar l yönetim stratejisiyle birlikte kendi kendini finanseİskele etme kapasitesi 446Büyük 15 16 ehir’in güçlü faaliyet marjlar , dengeli nakit ak Üçkuyular 259 40 13 Arıza 121 Cinemaximum 278 87 87 Konak Sineması 483 21 91 Sağlık Hastanesi 463 77 00 be y l içinde toplam gelirlerinin yakla saEgelad ve bu durumun, geçen k yüzde 4’üne denk gelen finansman fazlal ndan da anla ld ifade edilmi ti. Moody’s, Bilinmeyen Numara 11811 Cinemaximum 446 90 40 Desem Sineması 422 53 10 Ege Tüp Bebek Merkezi 445 31 45 -Elektrik Arıza-bir nakit belediyenin bugüne kadar bütün borçlar nDanışma n anapara ve faiz geri444 ödemelerini fazlas yla kar yeterli rezervi bulundurdu istikrarl 14 44 Cinemaximum (Ykm) lamaya 425 01 25 miktarda Karşıyakanakit Sineması 381 50 98 unu, bunun da Egeria Çocuk Sağlık Genel Kesinti Seb. 435 11 84 yönetimi stratejisi izlemesinden kaynaklandUyandırma n vurgulam t 135 . Cinecity Kipa Çiğli 386 58 88 İzmir Sİneması 421 42 61 Hastanesi Dal Merkezi 489 35 35 Buca 426 69 37 Posta Kodu 119 Çeşme Hollywood 712 07 13 Ekol K.B.B. Dal Mer. ) 386 55 05 (HABER MERKEZ Çiğli 376 90 91 Fono Tel 141 Çamlıca 343 83 15 -TiyatroEkol K.B.B. Şube 369 89 65 Karşıyaka 369 79 80 Borç Ögrenme 163 Deniz Karşıyaka 381 64 61 Konak Sahnesi 483 50 35 El ve Mikro Cerrahi 441 02 21 Bornova 388 83 78 Çağrı 133 Batı Sineması 347 58 25 Ragıp Haykır Sahn. 369 14 87 Gazi Kent Tıp Merkezi 252 45 00 Narlıdere 238 32 90 -SinemalarÇınar Sineması 489 88 85 İzmir Devlet Tiyat. 445 89 41 Gaziemir Tıp Merkezi 251 47 67 261 48 04 Eşrefpasa Agora Balçova 277 25 25 Uğur Mumcu Sahnesi 343 04 33 Karaca Sineması 445 87 76 Hayat Hastanesi 441 41 96 Gaziemir 251 92 05 Afm Park Bornova 373 73 20 İzmir Tiyatro Kipa Hollywood 252 56 66 İzmir Hastanesi 483 31 31 Güzelbahçe 234 05 34 Afm Forum Bornova 373 03 50 Bab-ı Sanat Merkezi 446 77 95 Menemen Kültür 832 14 11 İrenbe Tüp Bebek Mer. 464 58 88 Konak 425 60 60 İsmet İnönü Afm Ege Park 324 42 64 Şan Konak 483 75 11 441 41 70 Karataş Çeşme 712 63 46 Sanat Merkezi 441 09 02 Afm Passtel 489 22 00 Çınar Center 277 11 00 Karşıyaka Tıp Merkezi 369 00 91 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 13 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe Perşembe Sağlıklı hamilelik için bu önlemlere dikkat Yüzde çekilme, felcin işareti olabilir Bedenin bir yarısında uyuşma, güçsüzlük, karıncalanma, konuşma güçlüğü, çift görme, baş dönmesi gibi belirtilerle ortaya çıkabilen inme (felç), doğru müdahale edilmediğinde kalıcı sakatlıklara ve hayati tehlikeye neden oluyor. Uzmanlar, inme geçiren kişinin yakınındaki bireyin çok dikkatli olması ve ilk müdahalenin tam donanımlı bir merkezde yapılması riski azaltarak yaşam kalitesini artırdığını söylüyor. Memorial Hizmet Hastanesi İnme Akut Tedavi Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Reha Tolun, “29 Ekim Dünya İnme Günü” öncesinde inme ve tedavisi ile ilgili önemli bilgiler verdi. İnme tedavisi için uygun olmayan sağlık kurumlara başvurmak tedavi şansını azaltığını söyleyen Prof. Dr. Reha Tolun, “İnmeyi tanıyamamak, belirtiler karşısında tepkisiz kalmak, hızlı hareket etmemek, hastane öncesi süreçte yanlış tedavilere başvurmak ve en önemlisi tedavi amacıyla uygun olmayan sağlık kurumlarına başvurmak inme geçiren hastada tedavi şansının ortadan kalkmasına yol açan en önemli nedenler arasında yer almaktadır.” dedi. İnme esnasında hasta yakınının, hastanın kendisini anladığından emin olması önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Reha Tolun, “Bu nedenle hastadan örneğin dişlerini göstermesi veya gülümsemesi istenebilir. Eğer kişi bunları yaparken yüzü bir tarafa çekiliyor, kolu, bacağı güçsüz duruma düşüyor ise hemen önlem alınması gerekmektedir.” ifadelerini kullandı. BELİRTİLERİ TANIYIN VE TEDAVİ İÇİN VAKİT KAYBETMEYİN Belirtilerin görüldüğü anda hemen doktora başvurulmalı ifadelerini kullanan Reha Tolun, ”Belirtiler bir kez görüldüğünde hiç vakit kaybetmeden doktora başvurulması hayati önem taşır. İnme belirtileri olan kişiye ilaç kullanımında dikkatli davranılması önemlidir. Aspirin veya tansiyon düşürücü ilaçların verilmemesi gerekir.” diye konuştu. İnme geçiren bir kişide ilk olarak tansiyonuna bakılması gerektiğini aktaran Tolun, “Muayeneden sonra gerekirse anjiyo yapılmalıdır. Bu nedenle tam donanımlı bir merkezde ilk müdahale gerçekleştirilmelidir. Doktor muayenehanesi, hastane veya sağlık merkezi poliklinikleri, aile sağlık merkezleri ani ortaya çıkan inmenin tedavisi için uygun kurumlar değildir. Uygun olmayan bir kuruma gitmek tedavi şansını büyük oranda ortadan kaldırmaktadır. Pıhtı eritici ilaç ve anjiyografik tedavi yöntemlerinin uygulanabildiği, içinde inme ünitesinin bulunduğu bir hastaneye gidilmesi gerekmektedir. Tıkayıcı olarak ifade edilen inme, tüm vakaların neredeyse %8085’ini oluşturmaktadır. Bu tür bir rahatsızlıkta beyin damarı bir pıhtı ile tıkanmakta ve kalpte olduğu gibi beyinde de enfarktüs ortaya çıkmaktadır.” şeklinde konuştu. İLK 4,5 SAAT ALTIN DEĞERİNDE İlk 4,5 saatin çok önemli olduğunu belirten Tolun, “Beyin damar tıkanıklıklarına bağlı gelişen inmelerde inme geliştikten sonraki ilk 4,5 saatte toplardamar yoluyla verilebilen bir pıhtı eritici ilaç (trombolitik ilaç) yararlı olabilmektedir. Bu ilaç genellikle ana beyin damar tıkanıklığı değil, beynin küçük damarlarında tıkanıklık gelişmiş durumlarda faydalı olmaktadır. Ana beyin damarında bir tıkanıklık görülmüş ise tedavinin anjiyografik yolla yapılması gerekmektedir. Kanamaların ve tıkanmaların %85 – 90 oranında nedeni, aşırı kilo, stres veya genetik faktörler olarak sıralanmaktadır.” ifadelerini kullandı. (CİHAN) Kadın Hastalıkları Doktoru Meltem Eğilmez Kalkavan, hamile kalmayı düşünen kadınların sağlıklı bir hamilelik dönemi ve doğum süreci için aylar öncesinden vücudunu düzene sokması gerektiğini söyledi. Kalkavan, “Aylar öncesinden sigarayı bırakmak, kapsamlı bir sağlık kontrolünden geçmek, ve folik asit desteği almak çok önemlidir.” dedi. Memorial Hizmet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Meltem Eğilmez Kalkavan, gebelik planlaması öncesinde anne adaylarına önemli tavsiyelerde bulundu. Kalkavan, “Psikolojik durum çok önemli. Anne ve baba adaylarının psikolojik açıdan tam anlamı ile çocuk sahibi olmaya hazır olmaları, herhangi bir psikolojik rahatsızlık nedeni ile tedavi görüyor olmamaları gerekmektedir. Kapsamlı bir sağlık kontrolünden geçin. Toplumumuzda sıklıkla gebeliği komplike ede- bilecek hastalıklar arasında kansızlık, şeker hastalığı, guatr, kalp romatizması ve doğuştan kalp kapak sorunları gelmektedir. Ayrıca kızamıkçık, suçiçeği, kabakulak, herpes, toksoplazma ve brusella gibienfeksiyon hastalıklarının bazıları da oluşacak gebelik için çok ciddi riskler oluşturur. Bu enfeksiyonlar erken gebelik döneminde geçirildiğinde bebeğin sakat kalmasına yada gebeliğin düşükle sonlanmasına neden olabilecek enfeksiyonlardır. Gebeliğin ilerleyen aylarında diş ve dişeti üzerindeki olumsuz etkileri de iyi bilinmektedir. Bu nedenle gebelik planlayan bir kadın diş kontrolünü ihmal etmemeli, var olan diş sorunları gebelik öncesinde giderilmelidir.” ifadelerini kullandı. “Sigarayı bırakın” diyen Kalkavan, “Gebelik öncesi düzenli çalışma ve dinlenme saatleri, uyku saatlerinin yeterli ve uygun koşullarda olması, sigara ve alkol tüketiminin olmaması ve yoğun sigara dumanı olan yerlerde zaman geçirilmemesi önemlidir. Sigara, bilindiği gibi tüm olumsuz etkilerini damar sistemi üzerinden göstermektedir. Bebeği anne ile ilişkilendiren, onun beslenmesini, Bilgisayar başında çalışırken 20 dakikada bir pozisyon değiştirin Masa başında bilgisayar karşısında oturanlar dikkat. Uzmanlar, bilgisayar başında eğilerek çalışma sonucu ortaya çıkan boyun ağrılarının fıtık oluşumunu tetiklediğini, sinirleri baskı altına aldığını kaydetti. Bu kişilerin, hareketsiz kaldıkları için şekil bozuklukları yaşadığını, bel ağrıları, omurgada eğrilik gibi rahatsızlıklar oluştuğunu vurgulayan uzmanlar, bu durum dikkate alınmadığı takdirde, bacaklarda güçsüzlük ve hatta idrar kaçırmaya varan sağlık problemlerine yol açtığını dile getiriyor. Uzmanlar, “Masa başında, bilgisayar karşısında çalışanlar, bir pozisyonda en fazla 20 dakika durduktan sonra iki dakika kadar işe ara vermek ya da başka bir işle ilgilenmeleri daha doğru olacaktır.” tavsiyesinde bulundu. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Hasan Doğan, hareketsiz yaşamın, masa başında eğilerek çalışanların, boyun ağrıları yaşadığına dikkat çekti. Bu ağrıların hafife alınmaması gerektiğini söyleyen Opr. Dr. Doğan, boyun ağrılarının geçirilmesi için bilinçsizce oksijenlenmesini sağlayan ve atıklarını boşaltan sistem olan plasentanın tamamen bir damar sistemi olduğu düşünüldüğünde sigaranın gebelik üzerindeki zararları açıkça görülmektedir. Doğurganlık çağında bir kadının hiç sigara içmemesi ideal olmakla birlikte en azından gebeliğin fark edilmesi ile birlikte hemen sigara kullanımı bırakılmalıdır.” şeklinde konuştu. İdeal kiloda hamile kalınması tavsiyesinde bulunan Kalkavan, şunları söyledi: “Kadınlarda ortalama ideal vücut kitle indeksi 20-25 arasındadır. Gebelik öncesi bu sınırlar içerisinde olan yada en azından buna yakın değerlerde olan kadınların gebelikte kilo kontrolü ve kilo sorunlarına bağlı komplikasyon oranları daha az olmaktadır.” (CİHAN) yapılan hareketlerin boyun fıtığına sebep olduğunu, bu fıtığın sinirleri baskı altına alarak, kol ve bacaklarda güçsüzlük, ellerde uyuşma karıncalanma, hareket kısıtlılığı hatta idrar kaçırmaya varan sorunlar oluşturduğunu vurguladı. Dr. Doğan, şöyle dedi: “Microcerrahi ve ameliyatlarla giderilmeye çalışılan, iş rutininde tekrarlanma olasılığı yüksek olan ofis hastalıklarından kurtulmak için ilaç ve cerrahi yöntemlerin dışında, ağrıya neden olan hasar görmüş dokuların, bedenin kendi kendini iyileştirme mekanizmasını harekete geçiren doğal ve kalıcı tedavi yöntemi olan Proloterapi ile iyileştirmek mümkündür.” Dr. Doğan, her üç kişiden birinin boyun ağrısı yaşadığı günümüzde, yanlış duruş şekli ve hareketsiz yaşamın tetiklediği fıtık hastalığından, vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizmasını harekete geçirerek kalıcı olarak tedavi sağlayan proloterapi ile kurtulmanın mümkün olduğunu anlattı. “Bir pozisyonda en fazla 20 dakika durduktan sonra iki dakika kadar işe ara vermek ya da başka bir işle ilgilenmek daha doğru olacaktır.” diyen Doğan, “Bu sürede sıkışmaya maruz kalan sinirler ve damarlara rahatlama şansı vermiş oluruz.” dedi. Doğan, özellikle masa başında bilgisayar karşısında oturarak çalışan kişilerin, hareketsiz kaldıkları için şekil bozuklukları yaşadığını, bel ağrıları, omurgada eğrilik gibi rahatsızlıklar oluştuğunu belirtti. Bel ve sırt ağrılarının, yanlış tedavi ve ilaçlar sonucu sıklıkla tekrarlanabildiğini vurgularken, rahatsızlıkların nüksetmemesi için önleyici ve kalıcı tedavi olan Proloterapi yöntemini tavsiye eden Doğan, proloterapi yöntemi ile ağrıya neden olan; zayıflamış, yıpranmış bağ ve dokuların güçlendirildiğini, tekrar eski haline getirildiğini, vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizmasının harekete geçirildiğini aktardı. (CİHAN) Rotavirüs özellikle ÇOCUKLARI etkiliyor Rotavirüs, en çok kış aylarında görülen, dünyada her yıl milyonlarca çocuğu etkileyen bir virüs. Uzmanlar, ani su kaybı sonucu ölümlere kadar sebep olan bu hastalığa karşı dikkatli olunması uyarısı yaptı Acıbadem Bursa Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Mesut Özel, hastalık hakkında, "Ağır geçirilen hastalık, yüksek ateş yapıyor. Aşırı kusma, şiddetli ishal gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Vücutta çok hızlı şekilde su kaybına yol açtığı için, kaybedilen sıvı takviye edilemezse ölüme yol açabiliyor. Annelerin korkulu rüyası olan rotavirüs, yılda bir milyondan fazla çocuğun ölümünden sorumlu olarak biliniyor. O kadar bulaşıcı ki genel hijyen koşulları ne kadar iyi olursa olsun, hemen her çocuk 5 yaşını doldurmadan rotavirüs geçiriyor." bilgisini verdi. ANİ ATEŞ, ŞİDDETLİ İSHAL VE KUSMA Rotavirüse bağlı ağır ishallerin sıklıkla 3 ay-2 yaş arasındaki çocukları etkilediğine dikkat çeken Özel, şunları dile getirdi: "Rotavirüse bağlı ağır ishaller sıklıkla 3 ay-2 yaş arasındaki çocukları etkiliyor. Yaklaşık 2-4 günlük kuluçka dönemi sonrasında ani yüksek ateşe yol açıyor, aşırı kusma ve şiddetli ishal gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Rotavirüs ishallerinde diğer etkenlere ait ishallerden daha fazla sulu ishal, bulantı, kusma, iştah kaybı, karın ağrısı görülmektedir. Rotavirüs enfeksiyonu sebebiyle hastaneye yatırılan çocukların çoğunluğunda ateş, kusma ve ishal bileşiminden oluşan bir klinik görülür. Ancak rotavirüs ishalinin tanısı konulsa bile hastalığa yönelik özel bir tedavisi bulunmuyor. Rotavirüs tanısını doğrulamak için birkaç laboratuar yöntemi kullanılabilir. Rotavirüs ishalinin özel tanısının konulması, tedavi yaklaşımını değiştirmez. Özel bir antiviral tedavi yoktur." ANTİBİYOTİĞE YER YOK Viral ishallerde antibiyotiğin fayda etmediğini belirten Özel, "Bir başka deyişle rotavirüs tedavisinde antibiyotiğe yer yok. Aksine antibiyotik kullanımı bağırsak florasını bozarak, ishalin uzamasına ve ağırlaşmasına yol açabiliyor. Rotavirüs ishaline karşı tek korunma yöntemi olarak aşı göster- iliyor. Rotavirüs aşısı Türkiye’de rutin aşı takvimine alınmış değil. Aileler kendi isteği doğrultusunda ilgili hekime yaptırabiliyor. Halen piyasada olan aşı 2006 yılından beri ABD ve birçok Avrupa ülkesinde güvenli bir şekilde uygulanıyor. Aşının uygulanmaya başlamasıyla birlikte aşı yapılan grupta hastaneye yatış oranında yüzde 85 oranında azalma kaydedildi. Rotavirüs aşısının etkinliğinin yüzde 74 ile yüzde 98 arasında olduğu bilimsel yayınlarlarla ispatlanmış durumda. Rotavirusgastroenteriti çok sayıda ayaktan poliklinik ve hastane yatış oranları nedeniyle ülke ekonomisine ve ailelere büyük yük getiriyor." hatırlatmasında bulundu. ROTAVİRÜSTEN KORUNMANIN YOLLARI Rotavirüs ishaline karşı korunmada öncelikli yöntemin aşı olduğuna dikkat çeken özel, alınacak önlemler şöyle sıraladı: "Temiz olduğuna inanılan sular içilmeli, bebek temizlendiğinde kullanılan suların temiz olmasına dikkat edilmeli, çocuklarda yalnızca pastörize süt ve şişelenmiş meyve suyu verilmeli, taze meyve ve sebzeler yenilmeden önce mutlaka bol su ile yıkanmalı, et, balık ve deniz ürünleri mutlaka iyi pişirilmeli, yemekten önce ve sonra, tuvalete çıktıktan sonra ve bebeğin altı değiştirildikten sonra eller mutlaka iyice yıkanmalı." (CİHAN) SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Kasım 2014 Perşembe 1ubat 2013 Perşembe 14 GÜNCEL713 SAKIZ AGACI için İzmir'de 20 bin hektar alan belirlendi Ülke bazlı krizlerin olabileceği endişesi var Hükümeti uyaran Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Yorgancılar, "Genel olarak bakıldığında dünyada çok büyük bir kriz beklenmiyor. Global krizden ziyade ülke bazı krizlerin olabileceği endişeleri var" dedi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, global krizden ziyade ülke bazı krizlerin olabileceği endişelerinin bulunduğunu söyledi. Yorgancılar, düzenlediği basın toplantısında "Dünya ve Türkiye Ekonomisine Makro Bakış" konularını değerlendirdi. Küresel ekonomide gelişen piyasaların FED'in alacağı kararlara bağlı gelişim göstereceğini belirten Yorgancılar, FED'in faiz artış kararını 2015 yılı ortasına kadar ertelemesinin piyasaları rahatlattığını ifade etti. Yorgancılar, "Genel olarak bakıldığında dünyada çok büyük bir kriz beklenmiyor. Global krizden ziyade ülke bazı krizlerin olabileceği endişeleri var. Bu da ülkelerin yönetimsel hatalarından ortaya çıkabilecek bir durum. Bugünkü senaryoya göre konuşuyorum. Yarın farklı bir şeyler ortaya çıkabilir, ama ülke bazlı bazı sıkıntılar ortaya çıkabilir" dedi. Yorgancılar, üretim yapmayan ülkelerin krize girme ihtimallerinin çok yüksek olduğunu, gelişmekte olan ülkelerin birinde çıkabilecek bir olumsuz durumun diğer gelişmekte olan ülkeleri de etkileyeceğine işaret etti. - Türkiye'nin büyüme grafiği "kalp grafiği"ne benziyor Yorgancılar, 2015 yılında Türkiye'nin önünde güvenlik, ekonomi ve siyesi istikrar ile yabancı yatırımcı risklerinin bulunduğunu söyledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı "Orta Vadeli Program"daki stratejilerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğine işaret eden Ender Yorgancılar, ekonomik büyümedeki dalgalanmaya dikkati çekerek, "Türkiye'nin ekonomik büyüme grafiği kalp grafiği gibi bir yukarı bir aşagı iniyor. Büyümedeki grafiğin kalp grafiği gibi olması gelecek açısından riskler taşıyor. İşsizliği ortadan kaldırabilmek için ekonominin her yıl mutlaka ortalama yüzde 4,5 büyümesi önem taşıyor" diye konuştu. İmalat sanayi verilerine bakıldığında Türkiye'nin yap-satçılıktan alsatcılığa döndüğünün görüldüğünü söyleyen Yorgancılar, üretimin teşvik edilmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye'nin küresel dış ticaret içinde ihracat payı azalırken, ithalat payının arttığını belirten Yorgancılar, dünya ticaretinden Türkiye'nin aldığı payın yüzde 2,2 olduğunu ifade etti. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ın 3 bölgede fabrika binalarını TOKİ'nin yapacağını açıklaması önerisini 4 yıl önce kendisinin dile getirdiğini belirten Yorgancılar, düzenlemeyle sanayicinin fabrika binası ve arsasına harcayacağı parayı işletme sermayesi olarak kullanacak olmasının önem taşıdığını kaydetti. (AA) “Sakız Eylem Planı” kapsamındaki değerlendirme toplantısında konuşan İzmir Orman Bölge Müdürü Aydın, "Eylem planı kapsamında toplam 96.000 adet sakız fidanı yetiştireceğiz" dedi O rman Genel Müdürlüğü’nün sakız ağacı yetiştiriciliğini güçlendirmek ve dünyada söz sahibi yapmak için 2014 yılında başlattığı, beş yıl sürecek olan “Sakız Eylem Planı” kapsamındaki değerlendirme toplantıları devam ediyor. Son olarak İzmir'in Çeşme ve Urla gibi sakız ağacına ev ahipliği yapacak ilçelerindeki yetiştiriciler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, orman fakülteleri ve yörenin mülki amirlerinin katıldığı toplantılardan biri, Urla Ege Ormancılık Araştırma Enstitüsü'nde yapıldı. Toplantıda konuşan İzmir Orman Bölge Müdürü İbrahim Aydın, sakız ağacı yetiştirilmesi için eylem planı kapsamında toplam 20 bin hektar sahanın envanterini çıkarmaya başladıklarını, bunun büyük oranda bitirildiğini ve 2015 yılı başlarında tamamlanacağını söyledi. Aydın, konuşmasında şunları söyledi: “İzmir Orman Bölge Müdürlüğü olarak eylem planı kapsamında toplam 96.000 adet sakız fidanı yetiştireceğiz. Kaliteli sakız üretimi sadece erkek ağaçlardan yapılabildiğinden tohumdan üretim tercih edilmemektedir. Bu amaçla Torbalı Fidanlığımız'da 30 bin adet 2015 yılında, 55 bin adet 2016 ve 2017 yıllarında, 11 bin adet 2018 ve 2019 yıllarında şeklinde fidan üretimi planlanmıştır. Bölge müdürlüğümüzde eylem planı kapsamında toplam 45 hektar aşılı fidan dikimiyle sakız ormanı kurulacak ve 15 hektar yabani sakızlıkların ıslahı yapılacaktır. Ayrıca Orman Genel Müdürlüğümüz, Özel Ağaçlandırma Yönetmeliği'nde sakız özel ağaçlandırmasıyla ilgili düzenlemeler üzerinde çalışmaktadır. Çok yakında çalışmalar tamamlandığında bu konuda da açıklamalarda bu- ı s ı y a s ı c a ğ a Zeytin ı t t r a 6 5 e d z ü y a 10 yıld T ürkiye'de zeytin ağacı sayısı 2004-2013 yılları arasında yüzde 56 artışla 167 milyon 30 bine ulaştı. TÜİK verilerine göre, 1988 yılında 85 milyon 646 bin olan zeytin ağacı sayısı, aradan geçen süre zarfında ciddi oranda arttı. Özellikle 2004 yılı sonrası katlanarak artan zeytin ağacı sayısı 2005 yılında 113 milyon 180 bine, 2006 yılında da 129 milyon 265 bine yükseldi. 2007 yılında 144 milyon 329 bin olan ağaç sayısı, 2008 yılında 151 milyon 630 bine, 2009'da 153 milyon 723 bine, 2010'da 157 milyon 156 bine, 2011 yılında 155 milyon 427 bine, 2012 yılında 157 milyon 904 bine ulaştı. Son 10 yılda zeytin ağacı sayısı yüzde 56 artışla 2013'te 167 milyon 30 bine yükseldi. Meyve veren ve vermeyen türleri bulunan zeytinde 2013 yılında ağaçların 129 milyon 161 bini meyve veren, 37 milyon 869 bini meyve vermeyenlerden oluştu. Zeytin ağaçlarında verim bir yıl çok bir yıl az olduğu için üretim yıllara göre dalgalı seyir izliyor. Geçen yıl 1 milyon 676 bin ton olan zeytin üretiminin, TÜİK 2014 yılı ikinci bitkisel üretim tahminlerine göre bu yıl yüzde 5,5 artışla 1 milyon 768 bin tona yükselmesi öngörülüyor. (AA) lunulacaktır." dedi. Toplantıda bir sunum yapan TEMA Vakfı Temsilcisi Hikmet Öztürk ise Türkiye'de sakız üretiminin gelişimi konusunda kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının el ele olmasının umut verdiğini söyledi. Sakız ağacının çoğaltılmasına ilişkin problemlere değinen Öztürk, şunları kaydetti: “Yaşlı ağaçlardan yeterince aşı materyali elde edilememektedir. Materyal alınan ağaçlar yaşlandıkça aşıda başarı düşmektedir. Yabani sakız ağaçlarındaki yaşlı sürgünlere aşı tutmamaktadır. Bu yüzden TEMA Vakfı olarak, verimli sakız ağaçlarının sahip olduğu gen havuzunu korumak, kitlesel sakız ağacı fidanı üretmek için soy kayıtları belli materyal altyapısı oluşturmak, klon parkında yer alan materyalin periyodik olarak canlandırma kesimleriyle yeniden gençleşmelerini sağlamak, böylelikle vejetatif üretime engel olan yaşlılık sorununu kontrol altına almak şeklinde çalışmalar yapıyoruz.” dedi. Konuşmalar ve sunumların ardından toplantıya katılanlar, Urla bölgesindeki sakız sahalarını birlikte gezerek incelemelerde bulundu. (HABER MERKEZİ) bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca Soldan sağa: 1. Acı portakal kabuğundan yapılan içki. – İlgi çekici, değişik kimse. 2. Bir şeyin ilk kez yetiştiği, ilk kez göründüğü yer, ana yurt. 3. İkiyüzlü. – Bir nota. 4. Binek hayvanı. – Asaf Halet Çelebi’nin bir eseri. 5. Tatlı bir çörek. – Güzel, hoş. 6. İsyan eden, başkaldıran. – Gösteriş, çalım, caka. 7. Kayalık kıyılarda ve sığ sularda yaşayan bir tür balık. – Yüksek, yüce. 8. Namzet. – şaka etmekten hoşlanan. 9. Eşek. 10. Bir tür gelincik balığı. – Eski dilde bir anda. 11. Kuzu sesi. – Dişi sığır. – İlgi eki. 12. İnanç, iman. 13. Balık yumurtasından yapılan bir tür meze. 14. Gereken yiyecek ve içecek, azık. – Seslenme sözü. 15. Kuru tütün yaprağını andıran kızılımsı kahverengi. – Tropikal Afrika’da yetişen bir ağaç. 16. Eski bir devlet. – İyilik, ihsan, lütuf. 17. Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek. – Antalya ilinin bir ilçesi. 18. Bir renk. – İnsan vücudunun dış yüzü. 19. Güney Afrika’nın plaka işareti. – Bölge. 20. İçi koloit veya yağ gibi sıvı veya yarı sıvı bir madde ile dolu patolojik torba. – Elma, armut gibi meyvelerin kurutulmuşu. Yukarıdan aşağıya: Dünkü bulmacanın cevapları 1. Kedigillerden, çakala benzer vahşi bir hayvan. – Güzel kokulu bir madde. – Başa kakma, serzeniş. 2. Birim. – Hak ve hukuka uygunluk. – Dişi deve. 3. Demiryolu. – Pey akçesi. – Japon çiçek düzenleme sanatı. 4. Saflığı sersemlik derecesine varan kimse. – Bacaktaki iki sinir ve bu sinirlerin ağrılı hastalığı. – Voltamperin simgesi. – Bilimsel. 5. Şeker yerine kullanılan yapay tatlandırıcı. – Ağzı geniş tek kulplu su kabı. – Meslek. – Sahip, iye, malik. 6. İlaç vererek hastalığı iyi etmeye çalışma, tedavi etme. – Fakat, lakin. – Ağırlık ve uzunluk ölçüleri için kabul edilmiş kanuni ölçü modeli. – Patlayıcı bir madde. 7. Boğa güreşi alanı. – Tayyare. – kekemelik. 8. Tunus’un plaka işareti. – Geveze. – Baryumun simgesi. – Açık göz, kurnaz. 9. Lityumun simgesi. – Araz. – Sığırın ağzından akan salya. – Kiloamperin simgesi. 10. Bir iskambil oyunu. – Kalın sicim. – Son. – Şenlik kemeri. SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >> 15 SPOR SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 13 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe Perşembe Vahid Halilhodzic, Trabzon'dan ayrıldı Trabzonspor ile yollarını ayıran teknik direktör Vahid Halilhodzic, Trabzon'dan ayrıldı. Dün sabah saat 09.05'de uçakla şehirden ayrılan Boşnak hocayı uğurlamak için havalimanına hiçbir kulüp yetkilisi gelmedi T ecrübeli teknik adam, sabah saatlerinde kondisyoner Cyril Michel Pierre ve tercüman Murat Konay ile kulübe ait minibüsle havalimanına geldi. Yine kulübe ait kamyonetteki valizlerini Pierre ve Konay ile indiren Halilhodzic, uçuş işlemlerini yaptırdı. Bu sırada bazı taraftarlar Boşnak teknik adam ile fotoğraf çektirdi. Kendisiyle birlikte görevlerine son verilen idari menajer Serkan Ünver ve kondisyoner Turgay Karslı dışında Halilhodzic'i uğurlamak için bordo mavili kulüpten hiçbir yetkili havalimanına gelmedi. Sezon başında göreve getirilen ve ligdeki başarısız sonuçların ardından geçtiğimiz hafta sonu görevine son verilen Boşnak teknik adam, Ünver ve Karslı ile vedalaştıktan sonra uçağa gitti. (CİHAN) “Avrupalı Büyükşehir” YENİDEN SAHNEYE İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Bayan Hentbol Takımı, bir sezonluk aradan sonra Challange Cup'ta ülkemizi ve İzmir'i yeniden temsil edecek. 2013-2014 Türkiye Bayanlar Hentbol Süper Ligi’nde yarı final oynayarak Avrupa biletini cebine koyan İzmir Büyükşehir Belediyesporlu bayanlar, Belarus temsilcisi Gorodnichanka ile oynayacağı turdan umutlu. 2012-2013 sezonunda EHF Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nda üçüncü turda TSV Bayer 04 Leverkusen’e elenen Büyükşehir, bu sezon Belarus temsilcisi Gorodnichanka ile 15 Ka- sım’da Belarus, 23 Kasım’da ise İzmir’de oynayacağı Challange Cup’taki ilk hedefini son 16 olarak belirledi. Bir yıl aradan sonra tekrar Avrupa Kupaları’nda yer alacakları için mutlu olduklarını belirten Antrenör Celal Gençoğlu, “Genç ve tecrübeli isimleri bir araya getiren dengeli bir ekibiz. Amacımız, bu turda Belarus’tan avantajlı bir skorla dönüp İzmir’de turu geçen taraf olmak. Ligde ve Türkiye Kupası’nda da hedeflerimiz var. Bu hedefler doğrultsunda çok çalışarak en iyi yerlere gelmek amacındayız” dedi. (HABER MERKEZİ) Altınordu Futbol Sosyal Girişim Heyeti'nden 2. Bilbao zirvesi Altınordu Futbol Sosyal Girişimi Başkanı Seyit Mehmet Özkan, sportif iş birliği konusunda prensip anlaşmasına varılan dünyaca ünlü İspanyol Kulübü Athletic Bilbao’nun Başkanı Josu Urrutia ile İspanya’da bir araya geldi ve kapıda hiçbir polis aramasına takılmadan içeriye girdiklerini söyledi. Bilet üzerinde yazan koltuklarına oturduklarını ve tel örgüsüz San Mames Stadı’ndaki 45 bin kişi ile birlikte, küfürsüz, olaysız, kavgasız, bir o kadar da keyifli bir Şampiyonlar Ligi maç izlediklerini belirtti. Başkan Özkan'ın hayran kaldığı bir diğer olayın ise Athletic Bilbao, evindeki maçı 2-0 kaybetmesine rağmen, binlerce taraftarınca ayakta alkışlanmasının olduğu, futbolcuların da buna aynı şekilde karşılık vermesinin olduğunu anlattı. Maç bitiminde ise herkes yine yağmur altında yürüyerek evlerine döndü. (CİHAN) La Liga'nın iddialı kulübü Athletico Bilbao ile sportif iş birliği konusunda prensip anlaşmasına varan Altınordu’da, Başkan Seyit Mehmet Özkan ve yönetim kurulu üyeleri, Bilbao’ya ikinci ziyareti, bu kez onur konuğu olarak gerçekleştirdiler. Atlhletic Bilbao Başkanı Josu Urrutia ve 2. Başkan Jokin Garatea tarafından özel olarak karşılanan Altınordu heyetinde Başkan Özkan ve Londra’da eğitim gören yeğeni Kenan Özkan’ın yanı sıra Yönetim Kurulu Üyeleri Zafer Bilgetay, Murat Dizdar, Barış Orhunbilge ile Marka Geliştirme Yöneticisi Özgür Özgürengin de yer aldılar. Altınordu Başkanı Özkan, Urrutia’ya Anadolu motifleriyle işlenmiş ipek halı ve İznik Çinisi’den bir tabak hediye etti. İki başkan, Bilbao ile Altınordu arasında yapılacak sportif iş birliği konularını baş başa görüşürlerken, üst düzeydeki ziyaretlerin devam etmesi yönünde fikir birliğine vardılar. Altınordu’nun Bilbao modelini örnek almasının gurur verici olduğunu belirten Başkan Urrutia, "Altınordu, gerçekten çok zorlu bir yola çıktı. Bizler, yapacağımız iş birlikleri ve tecrübemizle Altınordu’nun yolunu aydınlatabiliriz." dedi. Urrutia, her kulübün bir kimliğinin olması gerektiğinin altını önemle çizerek, "Ligde veya Şampiyonlar Ligi’nde şampiyon olabilirsiniz. Bu, sizin başarı hedefinizi nasıl belirlediğinize bağladır. Ancak biz, yaşadığımız topraklardaki insanlarla omuz omuza vererek gurur duyacakları bir takım olma ve takımımızı da bu insanlardan kurma hedefini belirledik. Sonuçta da her Bilbaolu’nun gurur duyacağı bir ekip yarattık." dedi. ÖZKAN: ALTINORDU İLE BİLBAO'NUN MİSYONLARI BİREBİR ÖRTÜŞÜYOR Başkan Özkan da Altınordu ve Bilbao’nun misyonlarının birebir Alp, FIFA listesini açıkladı ramların uyması durumunda Altınordu ile Bilbao arasında sezon açılış maçı oynanması konusu da görüşüldü. İki kulüp arasındaki üst düzey görüşmeler devam edecek ve prensip anlaşmasına varılan tüm sportif iş birliği konuları, kardeş kulüp kapsamında centilmenlik protokolüne bağlanacak. örtüştüğüne dikkat çekerek, "Bizler de yaşadığımız toprakların çocuklarından gerçek profesyonel futbolcular yetiştirme hedefiyle yola çıktık. Sayın Urrutia’nın dediği gibi yolumuzun zor olduğunu, tecrübelerimizle öğrendik. Tecrübemiz, bize kararlı olmayı da öğretti. Bilbao, her açıdan örnek aldığımız bir ya- pı. Kuracağımız sportif iş birliğinin, mesafeleri daha hızlı kat etmemizi sağlayacağına inanıyorum." diye konuştu. Tarihi kulüp binasını gezen ve bir gün önceki Ahtletic BilbaoPorto U19 maçını da izleyen Altınordu heyeti, ziyaretini 3 günde tamamladı. Özkan, Başkan Urrutia’yı İzmir’e davet ederken, prog- BİR ŞAMPİYONLAR LİGİ DENEYİMİ Altınordu heyeti, İspanya’da Athletic Bilbao - Porto arasında oynanan Şampiyonlar Ligi maçını efsane stat San Mames’te izlediler. Başkan Seyit Mehmet Özkan ve beraberindekiler, şehrin tam merkezindeki stada yağmur altında yürüyerek gittiler. Başkan Özkan, bu esnada çok güzel olaylara şahit olduğunu da belirtirken, gişelerden biletlerini alıp, stat alanında hiçbir bariyere Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu (MHK), 2015 yılında FIFA listesinde yer alacak hakemleri açıkladı. Türkiye Futbol Federasyonu'nun İstinye'de yer alan merkezinde yapılan toplantıda MHK Başkanı Zekeriya Alp, UEFA Hakem Kurulu üyesi Jaap Uilenberg ve TFF Hakem İşleri Müdürü Burçin Keskin hazır bulundu. Türkiye Futbol Federasyonu, 2015 yılında FIFA kokartı takacak hakemler listesini belirledi. FIFA'nın üst düzey elit hakemlerden istediği yoyo testini geçemeyen ve 2014 FIFA listesinde bulunan Fırat Aydınus ve Bülent Yıldırım 2015 FIFA listesinden çıkarıldı. Başkan Alp, FIFA'nın uyguladığı yoyo testinin Türkiye'de ve Avrupa'nın bazı ülkelerinde uygulanmadığını söyledi. 2015 yılında FIFA Kokartı takacak hakemler şöyle: Cüneyt Çakır, Hüseyin Göçek, Mete Kalkavan, Halis Özkahya, Barış Şimşek, Ali Palabıyık, Tolga Özkalfa. (CİHAN) SAYFA 16 ''Yavru çürüklüğü''ne TOHUMLAMA ÖNLEMİ Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği, Namık Kemal Üniversitesi ve ODTÜ tarafından yürütülen "Muğla Bal Arısının Amerikan Yavru Çürüklüğü Hastalığına Karşı Direnç Geliştirmesi" projesi kapsamında yapay tohumlama tekniği kullanılarak damızlık ana arı üretiliyor Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği (MAYBİR), Namık Kemal Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) tarafından yürütülen "Muğla Bal Arısının Amerikan Yavru Çürüklüğü Hastalığına Karşı Direnç Geliştirmesi" projesi kapsamında yapay tohumlama tekniği kul- lanılarak üretilecek damızlık ana arılardan organik bal elde edilecek. MAYBİR Başkanı Ziya Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hastalıklara karşı direnci yüksek ana arı yetiştirilmesinin Muğla balının kalitesini artıracağını söyledi. Projenin öncelikle "Amerikan Yavru Çürüklüğü Hastalığı"nı ortadan kaldıracağını, ayrıca balın kalitesi ile veriminin artmasına da katkı sağlayacağını dile getiren Şahin, projeyi 3 yıldır yürüttüklerini bildirdi. Üniversitelerden bilim adamları ile Muğla arısının tanımlanması, ıslahı, Amerikan yavru çürüklüğüne karşı dayanıklı hatların elde edilmesi için çalışma yaptıklarını anlatan Şahin, "Projemiz Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı TAGEM Genel Müdürlüğü tarafından da desteklendi. Projenin 104 bin liralık kısmını Bakanlık, 400 bin liralık kısmını da biz karşılıyoruz" dedi. Proje kapsamında öncelikle ODTÜ tarafından Muğla arısının tanımlanmasının yapıldığını, daha sonra Amerikan yavru çürüklüğüne karşı dayanıklı hatlar üzerinde durulduğunu ifade eden Şahin, şöyle konuştu: "Yürütülen çalışmalarda 3 yıl içerisinde yüzde 91'lik başarı elde edildi. Şu anda 350 arılık bir sürümüz var. İnşallah 2015 yılında Muğla arıcısına, üreticilerimize, laboratuvar şartlarında tohumlanmış ana arıları vermeye başlayacağız. Bu yıla hazırlık maksadıyla geçen yıldan itibaren 4 ana arı işletmemizi oluşturduk. Bu işletmelerin damızlıklarını verdik. Üreticilerimiz ana arıları bu işletmelerden de karşılayabilecek. Yani kendileri üretmek isteyen üreticilerimize laboratuvarda tohumlanmış damızlık ana arıları vereceğiz ancak üreticilerimiz, 'ben damızlık istemiyorum, üretilmiş ana arı istiyorum' derse diğer üreticilerimizden aldığımız ana arılarla yine üreticilerimizi buluşturacağız." Proje ile daha sağlıklı arı kolonileri ve daha sağlıklı bal elde edileceğini vurgulayan Şahin, bunun da hem üreticinin hem de tüketicinin yararına olacağına işaret etti. Şahin, "Amerikan yavru çürüklüğü, arıcılığımızı tehdit eden büyük bir hastalık. Bundan korunmak için çok yoğun antibiyotik kullanılıyor. İnsan sağlığına daha uygun bal üretebilmek amacıyla antibiyotikleri ötelemek için bu projeyi geliştirdik" diye konuştu. (AA) SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Ciliv: 4G 2015’te Türkiye’de Türkiye’nin en kapsamlı teknoloji etkinliklerinden Turkcell Teknoloji Zirvesi bugün başladı. 112 oturumda 200’ü aşkın fikir önderini 12 binin üzerinde davetliyle bir araya getirecek teknoloji zirvesi, ilk gününde 6000’den fazla kişiyi ağırladı. Zirve’nin ana konuşmacısı Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, Salı akşamı Turkcell 20. yıl resepsiyonunda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’dan aldığı müjdeyi Teknoloji Zirvesi katılımcılarıyla paylaştı. Ciliv, 4G’nin 2015’te Türkiye’ye geleceği konusunda Bakan’dan müjde aldığını ifade etti. Türkiye’nin lider teknoloji ve iletişim şirketi Turkcell’in, kurumsal müşterilerini ve iş ortaklarını en önemli fikir önderleriyle buluşturmak, deneyimlerin paylaşıldığı bir zihin jimnastiği platformu yaratmak ve iş dünyasını tüm dünyada yaşanan teknolojik dönüşüme davet etmek üzere düzenlediği Turkcell Teknoloji Zirvesi, görsel açıdan etkileyici bir ses ve ışık şovuyla bugün başladı. İki gün boyunca Haliç Kongre Merkezi’nde devam edecek zirveyi ilk gün 6000’in üzerinde katılımcı izledi. (HABER MERKEZİ) Kalemler elime uymuyor Ender rastlanan "Epidermolyssis Bullosa" adlı deri hastalığıyla dünyaya gelen 7 yaşındaki Elfida Gündüz, yapışan parmaklarının ayrılması ve kalem tutabilmesi için gerekli ameliyatı henüz olamadı ancak evde eğitim veren öğretmenine kavuştu. Derinin kemikler kadar hızlı büyümemesi sonucu parmakları yapışan, açılan yaraları sürekli kanayan, iç organlarından da rahatsızlanan Elfida, harfleri öğrenirken elleri acısa da artık eğitim almaya başladı. 13 Kasım 2014 Perşembe www.sondakikagazetesi.com Artık bir öğretmeni var derlerse 5 yıl, 8 yıl derlerse 8 yıl gEnder rastlanan "Epidermolyssis eleceğim. Başarılı bir ameliyat Bullosa" adlı deri hastalığıyla geçireceğini düşünüyorum. Şu andünyaya gelen 7 yaşındaki Elfida da tek sıkıntımız tahtada yazamıyGündüz, yapışan parmaklarının oruz kalemi tutamadığı için ama ayrılması ve kalem tutabilmesi için gerekli ameliyatı henüz olamadı an- ameliyattan sonra parmaklarının cak evde eğitim veren öğretmenine açılacağını, artık sorun yaşamayacağını düşünüyorum." Öğretmen kavuştu. Derinin kemikler kadar hıAçıkgöz, hayal zlı büyümemesi sonucu parmakları gücü çok yapışan, açılan yaraları sürekli yüksek kanayan, iç organlarından Nadir olan da rahatsızlanan Elfida, Elfida harfleri öğrenirken elleri rastlanan "Epiacısa da artık eğitim dermolyssis Bullosa" almaya başladı. Çiğli'deki evinde adlı deri hastalığıyla Elfida'ya okuma dünyaya gelen 7 yaşındaki yazma öğreten İnci Açıkgöz, HarmanElfida, yapışan parmaklarının dalı İlkokulu'na sınıf öğretmeni oayrılması ve kalem tutabilmesi larak atandığını, için gerekli ameliyatı henüz eğitim verecek bir sınıfı olmadığını, bu olamadı ama evde eğitim nedenle özel bir öğrenciye evde eğitim veren öğretmenine vermek için başvuruda kavuştu bulunduğunu kaydetti. Çiğli Kaymakamlığının onayıyla Elfida'ya eğitim vermek üzere görevlendirildiğini söyleyen Açıkgöz, şunları anlattı: "Ben daha ağır bir öğrenciyle karşılaşacağımı düşünüyordum. Elfida beni kapıda karşıladı, hiç rahatsız olmadan içeri girdim... Elfida'nın zihin problemi yok. Yaşıtlarından iki yaş ötede bir algısı var. Yaptığım çalışmalar sonucu 5 günde 5 ses verdim. Hem yazıyor hem de sesleri çıkarıyor. Böyle bir çocuk normal bir sınıfta olsa en az 3 öğrenciye rehberlik etmesini isterdim. Artık ilk hayali gerçekleşti bir öğretmeni var. 5 yıl Gündüz'ün bir tasarımcı olabileceğini belirtti. Öğretmeninden okuma yazmayı öğrenmeye başlayan Elfida ise hayatında bir mucizenin gerçekleştiğini ifade etti. İnci öğretmenle tanıştığı için çok mutlu olduğunu anlatan Elfida, "Bir gün kapı çalındı mucizeyle karşılaştım. Çok iyi, çok güzel bir öğretmenim oldu. Harfleri, sayıları öğreniyorum" dedi. Tek isteğinin kalemi düzgün tutabilmek olduğunu dile getiren Elfida, "Ameliyat olursam parmaklarım açılır. Bir tek ellerimin açılmasını istiyorum Allah'tan, o zaman kalemi düzgün tutabilirim, canım acımaz. Şimdi yazabiliyorum ama tutarken böyle elim ağrıyor. Kalemler buna uygun gelmiyor" diye konuştu. Sırada ameliyat var Elfida'nın annesi Zülfiye Gündüz ise kızının hem döküntülü hem de yapışan tarzda bir hastalık olan "Epidermolyssis Bullosa" ile dünyaya geldiğini, hastalığın deride olduğu gibi mide ve yemek borusunda da sorunlara yol açtığını bildirdi. Kesin tedavisi olmayan hastalıkla yaşamayı öğrendiklerini ancak kızının her gün yaşıtları gibi okula gitmeyi hayat ettiğine işaret eden Gündüz, bu nedenle parmaklarının açılmasını sağlayacak ameliyat girişimlerinde bulunduklarını anlattı. Başvurdukları bir hastaneden "suni deri bulunmadığı", bir başka hastaneden ise "çocuk yoğun bakım ünitesi" olmadığı yönünde cevap aldıklarını aktaran Zülfiye Gündüz, İl Sağlık Müdürü Bediha Türkyılmaz'ın girişimiyle Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki uzman ekibin Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ameliyat yapma kararı aldığını hatırlattı. Kızını diğer çocuklar gibi okurken yazarken görmek istediğini belirten Zülfiye Gündüz, "Kalemi, bardağı neden tutamadığını soruyor. Doktorlar Elfida'yı ameliyat etmek istiyor ama bir türlü kısmet olmadı. Parmaklarının açılmasını ve mutlu olmasını istiyorum" şeklinde konuştu. Hayat kalitesini yükselten tedaviler Parmakları yapışan, açılan yaraları sürekli kanayan Elfida Gündüz'ün acılarını hafifletmek isteyen "Mutlu Olalım" projesi kapsamında çeşitli etkinlikler düzenlemiş, etkinliklere katıldı. (AA) AK PARTİ’DEN ‘Etekler Kitap Çalıyor’ kampanyası Dünya Çocuk Kitapları Haftası kapsamında AK Parti İzmir İl Sosyal İşler Başkanlığı başlattıkları “Eteklerim Kitap Çalıyor” kampanyasıyla öğrencilere kitap hediye etti. AK Parti İzmir İl Sosyal İşler Başkanlığı komisyon üyeleri “Eteklerim kitap çalıyor” ismini verdikleri kampanyayla ilk ve orta öğretim düzeyindeki çocuklara kitap hediye etmeye başladı. Karabağlar Şehitler Mahallesi’nde bulunan Kâtip Çelebi Ortaokulu’nda gerçekleşen ilk etkinliğe AK Parti İzmir İl Sosyal İşler Başkan Yardımcısı Fahretdin Yörek, Sosyal İşler Komisyonu Üyesi Ferahi Yurtsever ile AK Parti İzmir İl Kadın Kolları’nın temsilcileri de katıldı. Öğrencilere Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayladığı Dünya Klasikleri kitapları hediye edildi. “ÇOCUKLARA ÖNCE SEVGİ, SONRA EĞİTİM” Çocuklara kitap okumayı sevdirmek için böyle bir proje hazırladıklarını belirten AKP İzmir İl Sosyal İşler Başkan Yardımcısı Yörek, “Etekler zil çalıyor deyiminden yola çıkarak böyle bir proje gerçekleştirdik. Etekleri zil çalmak, deyimi halk arasında çok sevinmek anlamına geliyor. Bizde bu kampanyayla çocukları sevindirip, okuyarak gelişimlerini sağlamak adına böyle bir isim bulduk. Çocuklarımız Türkiye’nin geleceği. Onlara verilecek en güzel hediye sevgiden sonra kitap. Eğitimli toplum her zaman gelişme için bir adım öndedir. AK Parti iktidara geldiğinden bu yana eğitim için geliştirdiği projelerle Türkiye’nin adını dünyaya duyurmaya başladı. (HABER MERKEZİ) Zeytinyağı ihracatında "yok yılı" Türkiye'de geçen sezona göre ihraç edilen zeytinyağı miktarında yüzde 71, ihracattan elde edilen gelirde ise yüzde 66 düşüş yaşandı. ABD, Suudi Arabistan ve Japonya'ya gönderilen zeytinyağı miktarı, toplam zeytinyağı ihracatı miktarının yarısını oluşturdu Geçen sezon rekorların kırıldığı zeytinyağı ihracatında bu yıl yüzde 71, ihracatından elde edilen gelirde ise yüzde 66 düşüş yaşandı. AA muhabirinin Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'nden aldığı bilgiye göre, geçen yıl miktar ve parasal getiride rekorların kırılarak, 292 milyon 642 bin dolar değerinde zeytinyağının ihraç edildiği Türkiye'de, bu sezon zeytinyağı ihracatından 99 milyon 304 bin dolar gelir elde edildi. Buna göre parasal getirideki düşüş geçen sezona göre yüzde 66 oldu. Bu yılki miktar bazındaki ihracat 26 bin 343 ton olarak gerçekleşirken bu rakam geçen yılki 92 bin 90 tona göre yüzde 71 oranında düştü. İhracatta ABD birinci sırada ABD, Suudi Arabistan ve Japonya'ya yapılan zeytinyağı ihracatı miktarı toplam zeytinyağı ihracatının yarısını oluşturdu. Bu üç ülkeye ihraç edilen zeytinyağı miktarı 12 bin 147 ton olurken, bu rakam toplam 26 bin 343 tonluk zeytinyağı ihracatının yüzde 46'sına denk geldi. Bu üç ülkeye dış satımdan elde edilen gelir de 44 milyon 586 bin dolar olarak gerçekleşirken, bu rakam, 99 milyon 763 bin tonluk toplam dış satımın yaklaşık yüzde 44'ünü oluşturdu. Zeytinyağında en fazla ihracat, 4 bin 272 tonla ABD'ye yapıldı. Toplam dış satımın yaklaşık yüzde 17'sine denk gelen bu ihracattan gelir ise yaklaşık 15,7 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Bu sezon ABD'ye ihracatta düşüş ise yüzde 82 oldu. Bu ülkeyi, 4 bin 410 tonla Suudi Arabistan ve 3 bin 465 tonla Japonya izledi. Suudi Arabistan'a zeytinyağı ihracatından 15,1 milyon dolar gelir elde edilirken, Japonya'ya dış satımdan 13,7 milyon dolar döviz girdisi sağlandı. "Zeytinde 'yok yılı' toplama tekniklerinden kaynaklanıyor Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) ZeytinZeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Renklidağ, zeytinde bir sene rekoltenin düşük bir sene yüksek olduğuna işaret ederek, "2014, zeytinde 'yok yılıydı' bu yıl zeytin rekoltesinde yaşanan düşüş nedeniyle zeytinyağı ihracatı düştü" dedi. Renklidağ, rekoltenin düşmesini zeytin toplama tekniklerinde yapılan "yanlışlardan" kaynaklandığını savunarak, "Zeytin ağacı hasat zamanı kendini yeni ürüne hazırlar. Ancak biz zeytini dallarını çırparak topladığımız için ağacın bir sonraki seneye meyve vereceği gözeneklere zarar veriyoruz. Bu yüzden zeytinde bir sene 'var yılı' bir sene 'yok yılı' oluyor" diye konuştu. Renklidağ, zeytinyağı ihracatındaki düşüşe karşın kutulu ve ambalajlı ihracatın artmasını kendilerini sevindirdiğini belirterek, şöyle devam etti: "Bu yıl, kutulu ve ambalajlı ihracat oranı yüzde 80'e çıktı. Önümüzdeki sezondan umutluyuz. Küçük, ambalajlı, Türk markalı zeytinyağlarının ihracatını daha da arttırmak ve bu pazardan daha fazla pay almak istiyoruz. 2013'de 92 bin tonluk ihracatın yalnızca 28 bin tonu kutulu yapılırken, bu yıl 29 bin ton ihracatın neredeyse tamamı yani 23 bin tonu kutulu gerçekleşti." (AA)
© Copyright 2024 Paperzz