Bal hasadı düştü HABERİ 6. SAYFADA 3 Ekim 2014 Cuma Fiyatı 25 Kr www.yedigungazetesi.com TEZKEREYE MHP desteği Hükümetin Irak ve Suriye'ye asker göndermek için Meclis'ten yetki almasını içeren tezkere dün TBMM Genel Kurulunda görüşülerek karara bağlandı. MHP, Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, "Partimiz tercihini Türk Milleti'nden yana kullanacaktır" açıklaması ve bazı hususları mahsurlu bulansa da tezkereye evet oyu verme kararının gereğini yerine getirdi. CHP ve HDP ise daha önce açıkladığı ‘hayır’ oyu verme kararının arkasında durdu. Yapılan konuşmalarda, tezkeredeki bazı hususlar, özellikle de topraklarımızda yabancı asker bulundurma konusu eleştirildi. Bugün arife, yarın bayram… Her evde hazırlıklar tamam… Her yıl olduğu gibi bu yıl da ‘acemi kasap’ alarmı verildi… Kendinizi değil kurbanı kesin! Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, karkas haldeki küçükbaş hayvanı kolay kesme ve parçalamanın püf noktalarını anlattı. IŞİD'e karşı koalisyon çabaları… ABD’den üst düzey konuklar ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Psaki, "General Allen ve Büyükelçi McGurk, IŞİD'e karşı koalisyon çabaları kapsamında Türkiye'ye de gidecek" dedi. HABERİ 12. SAYFADA KURBAN BAYRAMI KLASİĞİ Geçen yıl ve önceki senelerde hastanelerin acil servisleri kurban yerine elini, ayağını kesen acemi kasaplarla dolup taşmıştı. Bu yıl da aynı manzaraların yaşanmaması için uzman öğütlerine uymak gerekiyor. Bayramı'nda üretiyoruz. Kesim ve parçalama hataları nedeniyle en az yüzde 5 kayıp oluşuyor. Bu kayıp Ankara, İstanbul ve İzmir gibi illerin bir haftalık et ihtiyacını karşılayabilir" dedi. Fazlı Yalçındağ, "Kurbanlık olarak küçükbaş seçilmesini öneriyorum. Küçükbaş kesmek ve parçalamak daha kolay. Büyükbaş için uygun bir yer ve uzman kişiler olmalı" dedi ve ekledi: "Ameliyata hazırlanan hasta gibi hayvana bir gece öncesinde yemek verilmemeli. Dolu mideyle kesilmesi hayvana eziyettir." Yalçındağ, "Kırmızı et yıkanmaz, kirli kısımlar bıçakla kesilerek atılmalı. Karkası sıcakken parçalara ayırmak hem zordur, hem de sıcak sıcak parçalara ayrıldığı zaman üst üste koyduğumuzda etin bozulma olasılığı çok yüksektir. Soğuduktan sonra parçalanmalı" diye konuştu. HABERİ 12. SAYFADA Yerinde bir soru! Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye'de Esed rejiminin zulmünün devam ettiğini belirterek, "200 bin insanı öldürmüş bir rejim,IŞİD'den daha mı az tehlikeli?" diye sordu. Çavuşoğlu, Suriye konusunda BM'yi eleştirerek, "BM ne için var? Güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge her açıdan şart" ifadelerini kullanırken, Türkiye'nin kendi güvenliğini sağlamak için her türlü tedbiri alacağını vurguladı. Suriye'de Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) varlığını hala devam ettirdiğini anımsatan Çavuşoğlu, "ÖSO, bir taraftan rejim, bir taraftan IŞİD, bir taraftan Hizbullah ve yabancı savaşçılarla mücadele ediyor. Bu kadar çok güçle hala mücadele edebiliyorsa 'ÖSO var' demektir. ÖSO'nun desteklenmesi gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu. HABERİ 12. SAYFADA PAPA Bahçeli eleştirdi MHP Genel Başkanı Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanı Çiçek ve Başbakan Davutoğlu'nun Başkanlık Divanı'ndaki odada görüşmesini eleştirdi. Bahçeli, "Sezar gibi odaya çekilmeleri yakışıksız davranış. Milletin asli unsuru olmasam burayı terk ederdim" dedi. 12’DE zirvesi IŞİD, Danimarka’yı İÇERDEN VURDU! KAÇABİLEN KURTULUYOR Fehmi Koru Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinlerken düşündüklerim 12. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız Bencileyin Sözler 8. Sayfada İsa Kayacan Sırası Geldikçe IŞİD’in girdiği yerde barınmak mümkün değil. Son saldırılarını Kürt bölgesinde yoğunlaştıran IŞİD, yeni katliamlara imza atarken, milyonlarca insan yerinden yurdundan oldu. 8. Sayfada Nurullah Aydın Ara - Sıra 14. Sayfada www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ’ü ’dan takip edebilirsiniz Gazetemizi https://www. .com/YediGün-Gazetesi Danimarka Parlamentosu'nda, IŞİD'i yok etmek için ABD öncülüğünde kurulan koalisyona destek vermek amacıyla 7 F16 savaş uçağı gönderilmesi önerisi, yaşanan tartışmalar nedeniyle oylanamadı. IŞİD için savaşan Danimarka vatandaşlarının sadece terör suçundan değil aynı zamanda vatan hainliğinden yargılanmaları konusunda düzenleme yapılıp yapılmayacağını soran aşırı sağ DF'e, hükümetin cevap verememesi üzerine tartışmalar sürdü ve oylama yapılamadı. Bu durumda uçakların gönderilmesinin ertelendiği belirtildi. Gazetemizi https://www. /yedigun.gazetesi Demirtaş’tan ‘ilginç’ öneri HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "PYD'ye silah yardımını neden Türkiye yapmasın?" dedi. Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, hükümetin IŞİD'e destek olmadığını, hem Kobani'den hem Irak'ın diğer bölgelerinden IŞİD'in sökülüp atılması gerektiği yönündeki görüşünü ilettiğini belirtti. HABERİ 12. SAYFADA Vatikan Basın Ofisi'nin paylaştığı bilgilere göre, Katolik aleminin ruhani lideri Papa Franciscus, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Suriye, Lübnan, Irak-Ürdün, İsrail-Kudüs-Filistin, Mısır ve İran'daki Papalık elçileri, Birleşmiş Milletler'in New York ve Cenevre'deki Papalık temsilcisi ve Avrupa Birliği nezdindeki temsilcisiyle 2-4 Ekim'de zirve gerçekleştirecek. HARPER: Irak'ta 26 Kanada askeri var Kanada Başbakanı Stephen Joseph Harper, Irak'ta halen 26 Kanada askerinin bulunduğunu açıkladı. Federal parlamentoda, ana muhalefetteki Yeni Demokrat Parti Lideri Thomas Mulcair'in sorusunu cevaplayan Harper, iki hafta önce 69 olarak açıklanan Irak'a gönderilecek asker sayısının, gün itibariyle 26 olduğunu ifade etti. Bu askerlerin, Erbil'de IŞİD'e karşı mücadele eden Kürt kuvvetlerine danışmanlık yaptığını kaydeden Başbakan Harper, asker sayısında operasyonel duruma göre dalgalanma olacağını duyurdu. Yüksek milli katkılı ‘denizaltı’ inşasında geri sayım başladı Savunma Sanayii Müsteşarlığının (SSM) 2,7 milyar dolar bütçeli Yeni Tip Denizaltı Projesi kapsamında Gölcük Tersane Komutanlığınca test bloku imal edildi. HABERİ 7’DE 2 TV / MAGAZIN SINEMA 3 Ekim 2014 Cuma "Pek Yakında" nın galası yapıldı Senaristliğini ve yönetmenliğini Cem Yılmaz'ın üstlendiği "Pek Yakında" filminin galası Kanyon'da yapıldı. İSTANBUL - Oyuncu kadrosuyla geldiği salonun önünde basının yoğun ilgisiyle karşılaşan Yılmaz, "Oyuncu arkadaşlarımız, abilerimiz, herkes burada. Yarın filmimiz vizyona giriyor. Biz de bugün galada, ekibimizden izlemeyen arkadaşlarımızla beraberce izleyeceğiz" dedi. Yılmaz, filmde eski Türk filmlerinin tadı olduğunun söylenmesi üzerine, "Bugün gündüz sinema yazarlarına gösterim yaptık. Onların da hemfikir olduğu şey, o lezzette olduğuna dair..." yorumunu yaptı. Cem Yılmaz, filmin çekim sürecinin 8 hafta olduğunu, ön hazırlıkla beraber 6 aylık bir çalışmanın sonunda filmin tamamlandığını sözlerine ekledi. Galaya katılan ve filmde sarhoş bir oyuncuyu canlandıran Zerrin Tekindor da rolünün eğlenceli olduğunu ifade etti. Ünlü oyuncu Haluk Bilginer de galanın ardından filmi nasıl bulduğunun sorulması üzerine, "Çok güzel ve çok eğlenceli bir filmdi. Siz ne derseniz deyin, ben her zaman çok güzel olduğunu söyleyeceğim" diye konuştu. Oyuncu Demet Akbağ, "Uzun süredir ilk defa, kendi galam dışında bir yere misafir olarak gelip, bu gecenin keyfini çıkarmak niyetindeyim. Gayet neşeli ve heyecanlıyım. Oğlumla, kardeşimle, eş dost, bütün tanıdıklar, uzun süredir görmediğim tüm arkadaşlarım. O yüzden güzel bir gece olacaktır. Filmle de güzel vakit geçireceğiz diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Altın Portakal’a dışardan yoğun katılım olacak 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Direktörü Elif Dağdeviren (Sağda), aynı dönemde yapılacak Londra Film Festivali'ne katılacak ünlü yıldızları Altın Portakal'a taşımak istediklerini söyledi. Vizyona yeni girecek filmler ANTALYA - Dağdeviren, "Gelenekten geleceğe" vurgusunun işleneceği, 10-18 Ekim tarihlerinde düzenlenecek 51 yaşındaki festivalin detaylarını AA muhabiriyle paylaştı. Dağdeviren, dünya çapında tanınırlığını artırmak amacıyla oluşturdukları festival komitesinin yaklaşık 2,5 aylık süreçte hızlı bir şekilde çalıştığını belirtti. Festivalde yarışacak birbirinden iddialı 12 filmin belirlendiğini, filmlerin dünyanın çeşitli festivallerinden ödüllerle döndüğünü dile getiren Dağdeviren, yarışacak belgesellerin de yakında açıklanacağını bildirdi. Sinema odaklı çıktıkları yolda festivale marka kazandıracak değer- ADALET McCall gizemli geçmişini geride bırakıp, sakin ve sessiz bir yaşama doğru yelken açar. Fakat acımasız Rus mafyasının kontrolü altındaki Teri isimli genç kızla tanıştığında onun içinde bulunduğu duruma kayıtsız kalamaz. Kendi kendisini emekli etmiş olan McCall, içindeki adalet duygusunun peşinden giderek Teri'ye yardım edecektir. 05:53 İstiklal Marşı ve Günün 05:55 Sarayın İncisi 07:00 Sabah Haber 08:15 Böyle Bitmesin 10:20 1'de Bugün 10:35 Beni Böyle Sev 13:00 Haber 13:15 Spor 13:18 Hava Durumu 13:25 1Çorba 13:30 Küçük Hanımefendi 15:00 1'de Bugün 15:15 Joker 16:45 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Yabancı Sinema "Neşeli Ayaklar" 21:50 Beni Böyle Sev 00:05 Joker 01:45 Yedi Güzel Adam 03:25 Yoldaki Haber 07:00 Selena 10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00 Çocuklar Duymasın 14:50 Alemin Kıralı 16:30 Zahide ile Yetiş Hayata 18:55 Atv Ana Haber 20:00 Diğer Yarım 23:15 HAWAII FIVE 12 00:15 Kaçak 02:45 Sınırların Ötesinde 20:45 SON TANIK Yapımı : 2012 - ABD , Kanada , Belçika , İngiltere Tür : Aksiyon Süre: 100 Dak. Yönetmen : Philipp Stölzl Oyuncular : Aaron Eckhart , Olga Kurylenko , Liana Liberato , Eric Godon , Garrick Hagon Senaryo : Arash Amel Yapımcı : Claude Leger , Karl Richards Eski bir CIA ajanı kendisini birden ölüm hedefi olarak bulur, kendisine canlı ihtiyacı olan tek bir kişi ile birlikte hayatı için bütünüyle ve çılgın bir kaçışa başlar: çok az tanıdığı 15 yaşındaki kızı. ler üzerinde çalıştıklarını anlatan Dağdeviren, Akdeniz Üniversitesi öğrencileriyle işbirliği yapacaklarını, üniversitede sinema alanında etkinlik düzenleyeceklerini ifade etti. Dağdeviren, festivale yurt dışından kimlerin geleceğinin henüz netleşmediğini belirterek, "Aynı dönemde yurt dışında da film festivalleri yapılıyor. Mesela Londra Film Festivali var. 'Londra'dan, Amerika'dan uçmuşken buraya gelin, zaten Paris'tesiniz, sizi davet edelim' şeklinde yazışıyoruz. Katılımın yoğun olacağını söyleyebiliriz, Londra'dan kimi çalarsak getireceğiz" dedi. (AA) AŞKA DAİR Sam genç bir yazardır, her zaman gittiği bir kafede çalışan Birdie’ye aşık olur. Oldukça utangaç olan Sam arkadaşının tavsiyesiyle kızı etkileyebilmek için internette sahte bir profil hesabı oluşturur. Onun ilgi alanlarına yönelerek Birdie'nin hayalindeki erkeğe dönüşmeye çabalar. Bu hem kolay değildir hem de yapması gereken çok şey vardır. İş, görüşme safhasına geldiğinde karışıklık başlar. 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:30 HAFTANIN ANNESİ 11:45 DÜNYAYI GEZİYORUM 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE ÖĞLE HABERLERİ 12:50 FATMAGÜL'ÜN SUÇU NE? 15:00 SONGÜL KARLI İLE YENİDEN 16:45 HAFTANIN ANNESİ 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA 19:30 SPOR BÜLTENİ 19:45 YABANCI SİNEMA EFSANE DÖRTLÜ 21:50 YABANCI SİNEMA 00:00 THE WALKING DEAD 00:50 YABANCI SİNEMA MAYMUNLAR CEHENNEMİ:BAŞLANGIÇ02:40 YABANCI SİNEMA DARBE-TEKRAR 04:30 DÜNYAYI GEZİYORUM 05:30 FATMAGÜL'ÜN SUÇU NE 05:40 Dila Hanım 07:00 Aşkın Bedeli 07:45 Deniz Yıldızı 09:00 Beni Affet 10:00 Melek 12:00 En Güzel Bölüm 12:30 Aşkın Bedeli 14:30 Benim Kuaförüm 16:00 En Güzel Bölüm 16:30 Beni Affet 18:30 Star Haber 20:30 medcezir 23:30 Yerli Dizi 01:20 Kim O! 22:15 ÇERNOBİLİN SIRLARI Orjinal İsmi:Chernobyl Diaries Yönetmen:Bardley Parker Oyuncular:Jesse Mc Cartney, Jonathan Sadowski Yapım Yılı:2012 Tür:Bilim Kurgu/Gerilim Avrupa'da tatile çıkan altı kişilik bir arkadaş grubu, gezilerinde rehberlik etmesi için farklı bir turist rehberi tutarlar. Adam onları, Çernobil nükleer faciasından önce işçilerin ikamet ettiği ama artık terk edilmiş olan Pripyat şehrine götürür. Yıkıntıların arasında gezerken turist kafilesi aslında yalnız olmadıklarını fark edeceklerdir... “Türkvizyon”, 19-21 Kasım'da Kazan'da gerçekleştirilecek İSTANBUL - Türk Dünyası Şarkı Yarışması "Türkvizyon", 19-21 Kasım'da Tataristan'ın başkenti Kazan'da gerçekleştirilecek. İlki geçen yıl Eskişehir'de düzenlenen ve Türk Müzik Birliği (TMB) TV projesi olan yarışmanın tanıtım gecesi Çırağan Sarayı'nda yapıldı. Geceye, Türkiye ve Türk dünyasından birçok sanatçının yanı sıra Tataristan Kültür Bakanı Yardımcısı İrade Eyyupova, TÜRKSOY Genel Sekreteri Duisen Kasseinov ve TMB TV Yönetim Kurulu Başkanı Samir Gurbanov katıldı. TMB TV, TAT Medya ve TÜRKSOY'un ortaklığıyla düzenlenen organizasyonun, Türk dili konuşan ülkelerin ses sanatçılarını bir araya getirmek, dostane ilişkilerin korunması, pekiştirilmesi ve söz konusu ülkelerin ortak müzik kültürünü, dilini, sanatını, gelenek ve göreneklerini dünya kamuoyuyla paylaşmasına vesile olmayı amaçladığı duyuruldu. Bu yıl 24 ülkenin katılımıyla 2014 Türk Dünyası Kültür Başkenti Kazan'da gerçekleştirilecek "Türkvizyon"da jüri koltuğunda Türkiye'yi temsilen Sinan Akçıl oturacak. 19 Kasım'daki yarı final ve 21 Kasım'daki final, TRT Avaz'dan canlı ekranlara gelecek. (AA) AŞK TARİFİ Bombay'da yaşayan Hassan Haji, dedesinin işlettiği restoran sayesinde mutfakla çocuk yaşta tanışmış, bu ilgisini yeteneğiyle pekiştirmiştir. Şimdilerde genç bir adam olan Hassan, dedesinden kalan müesseseyi başarıyla işletirken beklenmedik bir trajedi nedeniyle Bombay'dan taşınmak durumunda kalır. Ailesiyle birlikte Fransa'nın bir kasabasına yerleşir ve işini burada devam ettirmek için hazırlıklara başlar, restoranını açar. 00:00 Oynat Bakalım 01:00 Batman Dönüyor (Tekrar) 03:00 Aramızda Kalsın 04:45 Oynat Bakalım 05:45 Söyle Söyleyebilirsen 07:30 Batman (Tekrar) 08:10 Batman 09:05 Duck Dodgers (Tekrar) 09:30 Duck Dodgers 10:00 Aramızda Kalsın 13:00 Çok Güzel Hareketler Bunlar 14:30 Batman Daima 17:15 Ben Bruce Lee'yim 20:45 Karayip Korsanları 06:00 Geniş Aile 06:45 Günaydın 09:30 Alın Yazım 11:00 Özledim Seni 13:00 Gün Arası 13:30 Çok Güzel Hareketler Bunlar 15:00 Evim Şahane 17:00 Arka Sokaklar 18:50 Koca Kafalar 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Arka Sokaklar 20:30 MEDCEZİR 42. BÖLÜM Sinan’ın ölümünün ardındaki gizem çözülecek mi? Sinan’ın cinayete kurban gitmesi önce Selim’i daha sonra da Asım Şekip Kaya ve Sude’yi içine alan zincirleme olayların başlangıcı olur. Mert, Selim’e kavuşmanın mutluluğunu yaşarken bu sefer Mira annesinin ardından göz yaşı dökmektedir. Aralarında yaşananlara rağmen Mira’ya destek olmaya çalışan Yaman duymaması gereken bir konuşmaya şahit olur. Mert, her şeyden habersiz, anne babasının evlilik yıldönümü kutlaması için babasına güzel bir sürpriz hazırlamak için organizasyona girişirken Sinan’ın ölümün ardındaki gizemi çözmeye çalışan Selim’in yolu Deniz’le tekrar kesişir. ANKARA 3 Ekim 2014 Cuma Su kavgasında bu kez Nazlıaka atağa geçti CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'nun "şebeke suyunun insani tüketim için uygun olmadığı" konusunda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e uyarıda bulunduğunu söyledi. TBMM - Nazlıaka, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Seçil Özkan imzasıyla 19 Eylül'de Ankara Valiliği'ne gönderilen yazıda, Temel Sağlık İstatistikleri Modülü'nden alınan verilere göre, su¬dan kaynaklanan ishal ve karın ağrısı vakalarında ortalamanın çok üzerinde artış olduğunun belirtildiğini aktardı. Bu yazının bir örneğini gazetecilere de dağıtan Nazlıaka, şunları söyledi: "Uyarıda '2014 yılında alınan numunelerde içme-kullanma sularında demir, nitrat, alüminyum, arsenik, c. perfringens, enterokok, eschcrichia coli ve koliform bakteri parametre¬leri yönünden insani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik'te belirtilen sınır değerlere göre uygunsuzluk bulunduğu, klor düzeylerinin ise yetersiz olduğu tespit edilmiştir' denilmektedir. Yazıda ayrıca Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin defalarca uyarılmasın rağmen herhangi bir iyileştirmenin yapılmadığı belirtilerek 'Gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda başkanlığımızca ilgililer hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyuru¬sunda bulunulacak ve tespit edilen uygunsuzlukları kamuoyu ile paylaşılabilecektir. Bahse ko¬nu uygunsuzluk ve yetersizliklerin acilen giderilmesini rica ederim' denilmiştir." Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in kendisini ideolojik olmakla suçladığını belirten Nazlıaka, "Sağlık Bakanlığı da mı ideolojik? Bugün Ankaralılara 'kim yalan konuşuyor?' diye sorsanız; koro halinde 'Gökçek' diye yanıt verirler" dedi. Bir Roma atasözünün "Kurt kulaklarından yakalanır" denildiğini ifade eden Nazlıaka, "Melih Gökçek kulaklarından yakalanmıştır" ifadesini kullandı. Gökçek'in Ankaralıların sağlığını korumak yerine bu belgenin peşine düştüğünü öne süren Nazlıaka, belgenin gerçek olduğunu, teyit ettiklerini kaydetti. İzmir'de bulantı, kusma, ishal olaylarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 arttığını ancak bu artışın Ankara'da yüzde 250 olduğunu söyleyen Nazlıaka, "Kendi çamurunu başkalarının üzerine sıçratmaya çalıştı. Hedefine beni ve İzmir belediyesini koymuştur. İzmir'i bıraksın, dönsün kendi çöplüğünü temizlesin" dedi. Nazlıka, Gökçek'in kendisine bir televizyon programında bir araya gelme teklifinde bulunduğunun anımsatılması üzerine, "Gökçek'in bir üslup sorunu var. Televizyon programlarına çıkıyor ve 'Aylincim' diyor. Ben onu tanımam, akranım, arkadaşım değil, benim dostum olabilecek birisi asla değil. Önce üslup sorununu çözsün, bana 'sayın milletvekilim' demesini öğresin, sonra programa çıkarım. Ancak bundan sonra televizyona çıkmaya yüzü olacak mı ona bakacağız" diye konuştu. Gökçek'in "Bana dokunan yanar" anlayışıyla "iftira ederek hareket ettiğini" öne süren Nazlıaka, "Ama yemezler. Bu mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğim" dedi. Nazlıaka, İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala'yı "Ankaralılara arsenikli su içiren, insana saygısı olmayan, hukuk tanımaz Melih Gökçek hakkında soruşturma açmaya" davet etti. (AA) 3 Yaşar’a sanata destek plaketi HABER MERKEZİ- Çorum Hitit Vakfı tarafından ikincisi düzenlenen Gönül Mısraları adlı şiir gecesine Yenimahalle Belediyesi Başkanı Fethi Yaşar da katıldı. Şiirlerin, şarkılarla ve türkülerle harmanlandığı gecede Yaşar’a, sanata ve sanatçıya verdiği destek için plaket verildi. Programda konuklara Barbaros Çelikoğlu’nun “Hayat devam ediyor işte” adlı şiirini okuyan Yaşar, büyük alkış topladı. Yenimahalle Belediyesi Dört Mevsim Tiyatro Salonu’nda gerçekleşen etkinliğe Fethi Yaşar’ın yanı sıra Başkan Vekili Mehmet Kartal, CHP Çorum Milletvekili Tufan Köse, Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ramazan Kaya, Çorum Hitit Vakfı Ankara Şubesi Başkanı Alper Bilan katıldı. Gecenin onur konukları olan Şair Barbaros Çelikoğlu, Şair Ömer Köroğlu, Solist Nilgün Kızılcı, Tuncay Yalın, Nedim Saatcioğlu, Arzu Subakan Kabukçu, Sait Artar ve Burak Sönmez katılımcılara güzel bir dinleti yaşattı. Konuşmasını yapmak için kürsüye çıkan Yaşar, ülkelerin sadece ekonomik değerlerle değil kültürel faaliyetlerle de önem kazanacağını belirterek, “Toplum ne kadar kültürlüyse, ne kadar sanata ve sanatçıya değer veriyorsa o ülkede olayların, yanlışlıkların oranı daha az, demokrasi ve hukukunda gelişme oranı bir o kadar fazla olur“ diye belirtti. Gezi Olayları’nın İZLERİ SİLİNİYOR Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kent Estetiği Dairesi Başkanlığı’na bağlı ekipler, “Gezi Olayları”nın son izlerini de siliyor. Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Kuğulu-1 ve Kuğulu-2 alt geçitlerinde Gezi Olayları’nda kırılan, tahrip edilen ve yerinden sökülen fayansları yenilemeye başladı. Down Sendromu Dostluk Yürüyüşü 5. Down Sendromu Dostluk Yürüyüşü Çankaya Belediyesi’nin de desteğiyle gerçekleştirildi. HABER MERKEZİÇankaya Belediyesi’nin desteklediği 5. Down Sendromu Dostluk Yürüyüşü yağmura rağmen coşkuyla gerçekleştirildi. Çankaya Belediye Başkanlığı önünde bir araya gelen down sendromlu çocuklar aileleri ve üniversiteli gönüllülerle birlikte dans edip eğlendiler. Ankara’nın köklü üniver- sitelerinde okuyan, down sendromlulara ve ailelerine destek olan gençler, etkinliğe gösterdikleri katılımla şenlendirdiler. Tüm katılımcıların yüzlerini “+1” yazıp çiçeklerle renklendiren üniversiteliler danslarına ara vermeden yağmura meydan okudular. Down sendromluların kromozom sayısından yola çıkarak “Hayata + 1 Değer Katıyoruz” sloganı ile Çankaya Belediye Başkanlığı’ndan Yüksel Caddesi’ne gerçekleştirilen yürüyüş sırasında “Gerçek Dostlar Kromozom Saymaz,” “Arkadaşım Olur musun?” “Ben de Okula Gitmek İstiyorum”, “Haydi Gel, Birlikte Çalışalım”, “Haydi Gel, Birlikte Oynayalım” pankartları taşındı. Görme engellisinden bedensel engelliye, ilkokul öğren- cisinden üniversiteli gönüllülere çok sayıda destekçinin yer aldığı etkinliğe, Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Nafiz Kaya da katıldı. Kaya, Çankaya Belediyesi’nin engellilerin sesi olmak için her alanda çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek, yağmura rağmen coşkuyla taleplerini dile getiren katılımcıları kutladı. Altındağ’da “modern” kurban hazırlığı... HABER MERKEZİAltındağ Belediyesi’nin, en büyük ve en modern kurban satış ve kesim merkezinde denetimler sıklaştı. Kurban Bayramı’na sayılı günler kala denetimlerini sıklaştıran Altındağ Belediyesi, kurbanlıkları sağlık taramasından geçirdi ve deneme kesimi gerçekleştirdi. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi tarafından gerçekleştirilen sağlık taramalarında kurbanlıkların gebe veya hasta olup olmadıklarını kontrol eden veteriner hekimler sakıncalı bir duruma rastlamadı. 1,5 dakikada 3 kurbanın kesilerek sahiplerine teslim edildiği kurban kesim alanında ise hiçbir soruna rastlanmadı. Sistemin işleyişini denetlemek için gerçekleştirilen deneme kesimi başarıyla tamamlandı. Hijyenik bir ortamda gerçekleşen deneme kesimlerinde hiçbir detay gözden kaçmadı. Deneme kesimlerinde İslami anlayışa uygun olarak 1 buçuk dakikada 3 kurbanlık kesildi. Kurban Bayramı’na kadar muayene ve kontrollerin süreceğini belirten Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, “Kurban Bayramı’nda da, sonrasında da insan sağlığını korumak öncelikli görevimiz… Bunun için çalışmalarımızı titizlikle sürdüreceğiz.” diye konuştu. 200 dönümlük bir arazi üzerinde kurulan kurban satış ve kesim merkezi, bu kurban Bayramı’nda da Ankara’nın önemli bir ihtiyacını karşılayacak. Karapürçek Kurban Satış ve Kesim Merkezi, modern hayvan barınakları, son teknolojik yöntemlerle donatılan kesimhanesi, sosyal tesisleri ve otoparkıyla, vatandaşların yüzünü güldürecek. Vatandaşlar, kurbanlıklarını bu pazardan aldıktan sonra en sağlıklı ortamlarda kurban ibadetlerini yerine getirebilecek. HABER MERKEZİAnkara Büyükşehir Belediyesi, Kent Estetiği Dairesi Başkanlığı’na bağlı ekipler, “Gezi Olayları”nın son izlerini de siliyor. Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Kuğulu-1 ve Kuğulu-2 alt geçitlerinde Gezi Olayları’nda kırılan, tahrip edilen ve yerinden sökülen fayansları yenilemeye başladı. Büyükşehir Belediyesi Kent Bakım ekipleri, gece araç trafiğinin azaldığı ve trafik ekiplerinin izin verdiği kısıtlı saatlerde her iki alt geçitte başladıkları çalışmalarını her gece sürdürüyorlar. Fayansları tek tek özenle yenileyen ekipler, Kuğulu alt geçitlerini yine eski görünümüne kavuşturmak için yoğun bir çaba harcıyor. İstanbul’da geçen yıl yaşanan Gezi Parkı olayları nedeniyle bazı marjinal gruplar, Ankara’da Kavaklıdere ve Bakanlıklar istikametlerinde yolları keserek, belediye otobüsleri, engellilerin ekmek teknesi simit tezgahları, engelli asansörleri, otobüs durakları, reklam panoları, cadde ve sokak işaretleri, kaldırımlar, trafik lambaları, emniyet araçları, banklar, çöp kutuları, üst ve alt geçitler, işyerleri ve bankaların bankamatiklerine saldırarak yakmış, taşlarla parçalamış ve kullanılmaz duruma getirmişlerdi. Olaylarda Kuğulu alt geçitlerin duvarlarındaki özel seramik kaplamalar da marjinal gruplar tarafından taşlanarak kırılmıştı. Büyükşehir Belediyesi, Gezi Parkı olaylarının ardından adeta savaş alanına dönen Ankara’nın birçok yerinde göstericiler tarafından tahrip edilen kent ekipmanlarını yenilemişti. Başkent’in protokol yolu olarak anılan Atatürk Bulvarı üzerinde yer alan Kuğulu-1 ve Kuğulu-2 alt geçitlerinde göstericilerin neden olduğu tahribat ise Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “ibretlik olsun” talimatıyla uzun süredir giderilmemişti. Başkan Gökçek’in talimatıyla Gezi olaylarında yapılanların halka en iyi şekilde duyurulması için “Olmamalıydı” başlığıyla Ankaralılara 1.5 milyon broşür dağıtılmış ve olaylar sırasında yakılan belediye otobüsleri, kent mobilyaları, reklam panoları, engellilerin simit tezgahları bu broşürde fotoğraf olarak yer almıştı. Ağaçların, kent mobilyalarının ve 24 adet otobüsün yakılarak büyük zarar gördüğü Gezi Parkı protestolarında son olarak Kuğulu-1 ve Kuğulu-2 alt geçitlerindeki çirkin görüntüler de yine Başkan Gökçek’in talimatıyla 16 ay sonra ortadan kaldırılmaya başlandı. 4 ANKARA 3 Ekim 2014 Cuma Başkan Tuna radyoya konuk oldu Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna’da projenin geldiği durumu ve ayrıntılarını katıldığı radyo programında Sincanlılarla paylaştı. Mezarlıklarda bayram önlemleri Ankara Büyükşehir Belediyesi ANFA Güvenlik Şirketi Genel Müdürü Muhammet Ali Liman, Kurban Bayramı öncesi ve Bayram süresince vatandaşların huzur ve güven içinde kabir ziyaretleri yapmaları için Karşıyaka, Cebeci Asri, Ortaköy ve Cimşit mezarlıklarında ek güvenlik önlemleri aldıklarını bildirdi. HABER MERKEZİ - Kurban Bayramı öncesi mezarlıklarda güvenlik önlemleri artırıldı. Ankara Büyükşehir Belediyesi ANFA Güvenlik Şirketi Genel Müdürü Muhammet Ali Liman, Kurban Bayramı öncesi ve Bayram süresince vatandaşların huzur ve güven içinde kabir ziyaretleri yapmaları için Karşıyaka, Cebeci Asri, Ortaköy ve Cimşit mezarlıklarında ek güvenlik önlemleri aldıklarını bildirdi. Genel Müdür Liman, her bayramda olduğu gibi Kurban Bayramı’nda da mezarlıklardaki özel güvenlik tedbirlerini artırdıklarını kaydederek, “Başkentlilerin, güvenli ve huzurlu bir şekilde kabir ziyaretlerini yapmaları için mezarlıklarda görev yapan ANFA Güvenlik personeli ile araç sayısını iki katına çıkardık” dedi. Kurban Bayramı’nda mezarlık içerisinde ve çevresinde görevlendirilecek olan ANFA Özel Güvenlik ekiplerinin, Arife günü başlayacak olan yoğun ziyaretçi trafiğine karşı da sürücüleri yönlendirerek trafiğin akıcılığını sağlayacaklarını belirten Genel Müdür Liman, şunları söyledi: “Mezarlıklarda görevli personelimiz, gelen ziyaretçilere otoparklara bıraktıkları araçlarının camlarını ve kapılarını kapatmaları, değerli eşyalarını araç içerisinde bırakmamaları gibi konularda uyarılarda bulunacak. Personelimiz bir taraftan da vatandaşlara yoladres bilgilerinde yardımcı olacak. Bu şekilde güvenlik görevlileri tarafından yönlendirilen vatandaşlar, ziyaret edecekleri kabirlere en kısa zamanda ve güvenli bir şekilde ulaşabilecekler.” Bayramlarda yapılan mezarlık ziyaretlerinde vatandaşlar için en büyük sıkıntının gidilecek olan kabir yerlerinin bulunamaması ve mezarlıklara giren dilenciler olduğunu dile getiren ANFA Güvenlik Şirketi Genel Müdürü Muhammet Ali Liman, “ANFA Güvenlik Şirketi olarak takviye ettiğimiz özel güvenlik personeli ve sayısını iki katına çıkarttığımız devriye araçları sayesinde çok sayıda vatandaşa daha hızlı ulaşma imkanına sahip olunacak. Böylece vatandaşların güvenliğinin sağlanmasında ve bilgilendirilmesinde daha fazla hizmetin gerçekleşmesi sağlanmış olacak” dedi. Dilenci, seyyar satıcı, sahte hoca gibi ziyaretçilerin huzurunu kaçıracak kişilerin mezarlıklara girmemesi için ANFA Özel güvenlik personelinin dikkatli olacağına kaydeden Liman, Bayram öncesi ve bayram süresince artırılacak personelin 4 vardiya halinde çalışacağının altını çizdi. HABER MERKEZİSincan’da Kentsel Dönüşüm başlıyor. Yıllardır kanayan yara haline gelen Saraycık ve Ulubatlı Hasan Mahallelerine sonunda neşter vuruluyor. 3 yıldır devam eden çalışmalar sonunda proje tamamlandı ve Sincan Belediyesi ile Toplu Konut İdaresi arasında kesin protokol imzalandı. 2 katrilyonluk dev projenin en önemli aktörlerinden olan Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna da projenin detaylarını Ostim Radyo ve Aşk FM canlı yayınında Sincanlılarla paylaştı. Bayramdan sonra görüşmelere başlanacağını belirten Başkan Tuna, hiçbir rant beklentilerinin olmadığının altını çizdi. Saraycık ve Ulubatlı Hasan Mahallelerindeki hak sahiplerinin proje maliyet fiyatına konut sahibi olacaklarına değinen Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna, Toplu Konut İdaresinin ve Sincan Belediyesi’nin bir rant beklentisi olmadığının altını çizdi. Kazan Zabıtası bayram denetiminde Kazan Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri Kurban Bayramı öncesi esnaf denetimlerini artırdı. OSİAD’dan Taşdelen’e ziyaret HABER MERKEZİ. İlçede faaliyet gösteren kurbanlık satış yerleri, marketler, tatlı imalathaneleri ve pastaneleri denetlendi. Kazan Belediyesi Zabıta Müdürlüğü Ekibi, Kurban Bayramı öncesi vatandaşların huzur ve güven içinde alışveriş yapabilmeleri için denetimlerini arttırdı. Ekip, kurbanlık hayvan satan yerler ile tatlı, pasta ve baklava imalathaneleri, market ve pastaneleri denetledi. Denetimlerde, gıda imalathaneleri ve satış yerleri; genel temizlik, hijyen koşulları, çalışma şartları, hijyen sertifikası, gıda ürünlerinin taze olup olmadığı yönünden detaylı şekilde incelendi. Kurbanlık hayvanların ve satış yerlerinin kurallara uygunluğu denetlendi. Ekip, ölçü ve tartı aletlerinin kontrollerini de gerçekleştirdi. Yapılan denetimlerde herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı. Vatandaşların Kurban Bayramı öncesinde ve her zaman kaliteli ve sağlıklı gıda tüketebilmesi için denetimleri sıklaştırdıklarını belirten Belediye Başkan Yardımcısı Kaliteli hizmet semineri HABER MERKEZİİç İşleri Bakanlığı Baş Müfettişi Rıza Yılmaz, Yenimahalle Belediyesi müfettişlerine “Denetim ve Raporlama Teknikleri ile Belediyelerde Harcama Süreci ve Yetkilileri” konulu seminer verdi. Seminerin ardından müfettişlere sertifikalarını Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar verdi. İç Anadolu Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen eğitimlere katılan belediye müfettişleri, Birliği başkanlığını yürüten Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’ı ziyaret ederek seminer için teşekkür etti Müfettişlerle eğitim süreci üzerine konuşan Yaşar, tüm birimlerin denetimlerinin düzenli olarak yapıldığını, çalışmalarıyla her zaman örnek bir belediye olduklarını belirterek “Bu eğitim sürecinde başarılı olan arkadaşlarımızı tebrik ediyorum. Bu yolda elimizden gelen desteği vermeye her zaman hazırız çünkü amacımız Kaliteli Belediyeciliktir” dedi. 2 gün süren eğitimde başarılı olan müfettişlere sertifikalarını veren Yaşar, bu eğitim hizmetlerinin devam edeceğini, daha sağlam daha kaliteli çalışmalara hep beraber imza atacaklarını sözlerine ekledi Orhan Yazıcı, halk sağlığı konusunda taviz vermelerinin söz konusu olamayacağını belirtti. KAYIP Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Saniye YILDIRIM HABER MERKEZİOSTİM Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) Başkanı Adnan Keskin ve yönetim kurulu üyeleri Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’i makamında ziyaret etti. Keskin, belediyeciliğin çok zorlu bir iş olduğunu, Çankaya gibi önemli bir merkezin belediye başkanlığı görevinin de özveri istediğini belirterek Taşdelen’e başarılar diledi. Önemli görevlerde bulunmuş, güçlü bir kadro kurduklarını belirten Taşdelen, vatandaşın zihnine kazınan Çankaya Belediyesi algısını hizmet üreterek değiştirmek için yola çıktıklarını aktardı. Hizmet kalitesinin kentin üniversiteleri ve üreticileri ile işbirliğiyle mümkün olacağını ifade eden Taşdelen, Başkent sanayisinin önemli bir ayağı olan OSTİM’le ilişkilerini güven çerçevesinde güçlendireceklerini söyledi. Mahallesi sakinlerinden Başkan Tuna’ya ziyaret HABER MERKEZİSincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna, “ Birlikte Yönetim” anlayışı ile vatandaşlarla bir araya gelmeyi sürdürüyor. Her fırsatta vatandaşla bir araya gelerek sohbet eden Başkan Tuna, Ahi Evran Mahallesi Muhtarı Yaşar Kürkaya ve mahalle sakinleri ile bir araya geldi. Sincan Belediyesi’nin çalışmalarından duydukları memnuniyeti dile getiren vatandaşlar, Başkan Tuna’ya teşekkürlerini iletti. Ankara Çayının ıslahı için özellikle teşekkür eden mahalle sakinleri, huzurla evlerinde oturabildiklerini dile getirdi. Sincan’ın geleceğine yapılan yatırımları duyduklarını ve çok memnun olduklarını ifade eden mahalle sakinleri, istek ve taleplerini de Başkan Tuna’ya iletti. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade eden Başkan Tuna, talepleri de not alarak birimlere yönlendirdi. Belediyenin tüm vatandaşlara açık olduğunu belirten Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna, “ 500 bin vatandaşımıza daha iyi hizmet vermek için çalışmaya devam ediyoruz. “Eşit, adil ve şeffaf” yönetim anlayışımızdan ödün vermeden her mahallemize aynı oranda önem vererek hizmet sunuyoruz. Ahi Evran Mahallesi Sakinlerimize ilgilerinden ve ziyaretlerinden dolayı çok teşekkür ederim.” dedi ANKARA 3 Ekim 2014 Cuma Yenimahalle’deki eski yurtta yangın paniği Madde bağımlılarının meskeni haline gelen eski 50’nci Yıl Yetiştirme Yurdu’nda yangın çıktı. HABER MERKEZİYenimahalle Belediyesi’nin hemen arkasında yıllardır metruk halde olan ve çevreye korku saçan binadaki yangın üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye eri ve polis ekipleri sevk edildi. Yenimahalle Belediyesi zabıta ekipleri de çevrede güvenlik önlemi aldı. Binanın çatı katında çıkan yangına 4 itfaiye aracı ile müdahale edildi. Büyümeden kontrol altına alınan yangın, çevre sakinlerinde büyük paniğe neden oldu. Olayla ilgili yangını çıkardığı düşünülen 2 madde bağımlısı emniyet güçleri tarafından gözaltına alındı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Yenimahalle’nin merkezinde atıl vaziyette bulunan binanın yıkılması için defalarca ilgili bakanlığa yazı yazıldığını söyledi. Yaşar,” Başta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımıza bina ile ilgili endişelerimizi dile getirdik. Bu binanın uyuşturucu bağımlılarının meskeni haline geldiğini, vatandaşların 5 Çubuk’taki kurban kesim yerleri denetlendi huzursuz olduğunu hemen yanı başında büyük bir benzin istasyonu olduğuna vurgu yaptık. Biran önce bu alanın yıkılması gerektiğini gerekirse belediye olarak bizim yıkabileceğimizi dile getirdik. Ancak bugüne kadar olumlu bir yanıt alamadık” dedi. Bu yıl içinde 5’inci defa binada yangın çıktığını söyleyen Yaşar, yıllardır boş durumda kaderine terk edilen binanın Yenimahalle’nin kanayan yarası haline geldiğini söyledi. Binayı madde bağımlılarının mesken tutuğunu hatırlatan Yaşar, “Vatandaşlarımızdan bu metruk binayla ilgili çok sayıda şikayet alıyoruz. Ancak mülkiyet hakkı belediyemizde olmadığı için bir müdahalede bulunamıyoruz. İlgili makamlara konuyla ilgili defalarca şikayet yazısı gönderdik ama bir şey yapılmadı. Vatandaşlarımız bu binanın önünden geçerken tedirginlik yaşıyor. Asıl vahim olan tablo ise bu binanın hemen karşısında bir okulun ve benzin istasyonunun bulunmasıdır” dedi. Bu binanın yıkılarak Yenimahalle’ye yakışır bir hükümet Konağı yapılabileceğini söyleyen Yaşar, “Küçük ilçelerde bile şık hükümet konakları varken gündüz 1.5 milyon nüfuslu Yenimahalle’deki hükümet konağı yetersiz kalıyor. Bu metruk bina yıkılarak ilçenin farklı bölgelerine yayılmış olan emniyet, milli eğitim, nüfus müdürlükleri bir araya toplanır, Yenimahalle Belediyesi ve Hükümet Konağı yan yana olabilir. Bu talebimizi dile getirdik ancak olumlu bir cevap alamadık. Umarım daha büyük bir tehlike yaşanmadan ya da can kaybı olmadan şehrin ortasındaki bu bomba en kısa zamanda temizlenir” diye konuştu. Spor İl Müdürü’nden Başkan Şahin’e ziyaret HABER MERKEZİ- Çubuk’ta kurban satışı ve kesimi yapılacak yerler denetlendi; uyulması gereken kurallar tebliğ edildi. Çubuk Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, kaymakamlık bünyesinde oluşturulan Kurban Denetim Komisyonu, ilçedeki kurban satış ve kesim noktalarını denetledi. Çubuk Belediyesi Zabıta ve Sağlık İşleri Müdürlükleri yetkililerinden oluşan komisyon tarafından kurban kesim ve satış noktaları gözden geçirildi. Kesim yerlerinin hijyen başta olmak üzere genel kurallara uygunlukları denetlendi. Ayrıca kurbanlık için satılan hayvanların sevk ve sağlık kontrolü belgeleri incelendi. Denetimlerde görülen eksiklerin giderilmesi için ilgililere gerekli uyarılar yapıldı. Çubuk Belediyesi Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Karakuş, yaklaşan Kurban Bayramı öncesi tüm tedbirleri aldıklarını bildirdi. Buna göre ilçedeki Canlı Hayvan Pazarı başta olmak üzere 40 ayrı besi çiftliğinde kurban satışı, 41 ayrı yerde de kurban kesimi yapılmasının kararının alındığını ifade eden Karakuş, şunları kaydetti: ’’Belediyemiz tarafından alınan kararla Cumhuriyet Mahallesindeki Belediye'ye ait hayvan pazarı, Girişim Et Entegre tesisleri ve ilçede bulunan büyükbaş ve küçükbaş hayvan çiftliklerinde kurban satışı yapılacak. Ayrıca Kurban Bayramı günü Belediye'ye ait hayvan pazarı, Girişim Et Entegre tesisleri ve toplu kurban kesimi için monoray sistemli kurban kesim tesisi ve kurban etlerinin parçalanması için alanları oluşturan 40 çiftlikte kesim yapılabilecek. Kurban kesim yerlerinde vatandaşların kurban ibadetini usulüne uygun şekilde yerine getirebilmesi için her türlü tedbirin alınması amacıyla ekiplerimiz denetimlerini sürdürmektedir. Buralarda kurbanlıklara eziyet etmeden modern bir şekilde hayvanlar önce hücreye alınıyor. Sistem sayesinde tek ayağından havaya kaldırılıyor ve kesimi sağlanıyor. Daha sonra derisi yüzülüyor ve 4 parçaya ayrılıyor. Vatandaş isterse bunları daha küçük parçalara da ayırabiliyorlar. Biz kurbanlık kesimi için belirlediğimiz bu alanları tavsiye ediyoruz. Meydan, park, cadde, sokak gibi kamuya açık alanlarda kurban kesimi ve satışına izin verilmeyecek olup, etrafının kapalı olması ve kesim usullerine uygun bir alanı olması koşuluyla vatandaşların kendilerine ait bahçelerinde çevreye zarar vermeden kesim yapılmasına müsaade edilecek. Kurban kesim yerlerinde oluşan hayvansal atıkların işletmeler tarafından çevreye zarar vermeden belediyemiz çöp döküm sahasına nakli işletmeler tarafından yapılacaktır. Atıklarını çevreye saçanlara belediyemiz zabıta ekipleri tarafından cezai muide uygulanacaktır.’’ Kaçan kurbanlıkların yakalanması için yakalama timi kurulduğunu hatırlatan Karakuş, kesim sonrası şüpheli et veya kurbanlıklardaki hastalıktan dolayı vatandaşların kafasındaki soru işaretleri için belediye olarak veteriner hizmetler vereceğini de vurguladı. Kurban Bayramı süresince de belediye ekipleri tarafından alanın ve genel çevresinin temizliğinin sağlanarak günlük temizlik ve dezenfekte işlemlerinin gerçekleştirileceğini aktaran Karakuş, kurban bayramı süresince istek ve şikayet için 838 25 52 numaralı telefondan zabıta ekiplerine ulaşıla bileceğini sözlerine ekledi. Elmadağ Belediye Başkanı Gazi Şahin, Ankara Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Dr. Burhan Başoğlu’nu konuk etti. HABER MERKEZİ - Başkan Şahin; İlçede yapılan üst yapı ve altyapı çalışmalarını anlattıktan sonra, spor adına yapılan ve yapılacak olan çalışmalar hakkında bilgiler verdi.Başkan Şahin; “Amaç daha iyi yaşamak olduğuna göre, sağlıklı bir yaşam için gerekli olan çalışmaları yapmalı halkımıza bu konuda gerekli hizmetleri sunmalıyız diye düşünerek; İlçemiz için, Yaz spor okulları (İngilizce, resim, yüzme, kick boks, gitar, okçuluk, badminton, voleybol, futbol, basketbol, tenis olmak üzere On bir dalda kurs), futbol turnu- vaları(okullar arası, kurumlar arası), badminton, step aerobik, güreş ve halter kursları, spor kulübü çalışmaları, yürüyüş yolları, kapalı spor salonu, halı saha gibi birçok spora yönelik faaliyetlerimiz ile halkımızı gençlerimizi spora teşvik etmek amacıyla çalışmalar yapmaktayız. Sizlerin destekleri ile de daha güzel hizmetlere imza atmayı diliyoruz.” diye konuştu. Başkan Gazi Şahin; İl Spor Müdürü Burhan Başoğlu’ nun nazik ziyaretlerinden dolayı teşekkür ederek memnuniyetlerini belirtti. Belediye Meclis üyeleri ziyaretlerini sürdürüyor HAKKI MURAT SÖBÜTAYKızılcahamam Belediye Meclis üyeleri makam ziyaretlerini aralıksız sürdürüyor. Kızılcahamam Belediye Başkan Yardımcısı Fahrettin İlhan ve Belediye Meclis Üyelerinden Murtaza Güngör, Durali Uygun, Yusuf Şengül, Kemal Çankaya’da kokoreç tezgahlarına denetim Öztürk ve Fatih Oral, Kaymakam Mehmet Yıldız’ı makamında ziyaret ederek “hayırlı olsun” dileklerinde bulundular. İlçe Kaymakamı ziyaretinden sonra İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne geçen heyet, İlçe Milli Eğitim Müdürü Burhan Aycan’a 2014 – 2015 Eğitim Öğretim döneminin hayırlı olmasını dilediler. Ardından Heyet halinde Adliye Sarayı’na geçen Meclis Üyeleri ve Başkan Yardımcısı Fahrettin İlhan, Cumhuriyet Baş Savcısı Fatih Müşmal’ı makamında ziyaret ederek “hayırlı olsun” dileklerinde bulundular. HABER MERKEZİ - Çankaya ve Büyükşehir Zabıtası ile Emniyet güçleri seyyar kokoreç tezgahlarına operasyon düzenledi. Geceyarısına doğru başlayıp sabahın ilk saatlerine dek süren operasyonda çok sayıda seyyar kokoreç tezgahı ve eski minibüse el konuldu. Operasyonu Büyükşehir Zabıtası ve Çankaya Emniyet Müdürlüğü’nün desteğiyle gerçekleştirdiklerini belirten Çankaya Zabıtası yetkilileri, halk sağlığını tehdit eden unsurlara geniş çaplı operasyonlara devam edeceklerini belirtti. Operasyon hakkında bilgi veren yetkililer, Çankaya’da Cebeci’den Bahçelievler’e, Kızılay çevresinden Yıldız’a ve hatta Ümitköy çevresine dek uzanan çalışmanın başarıyla sonlandırıldığını ve çok sayıda araç ve tezgaha el konulduğunu aktardı. 6 EKONOMİ 3 Ekim 2014 Cuma Lojistik, KOBİ'leri yeni yerlere taşıyor Muğla ve ilçelerinde çam ormanlarında Basra böceği vasıtasıyla gerçekleştirilen çam balı üretiminde hasat dönemi başladı. Muğla'da çam balı hasadında düşüş MUĞLA - DURMUŞ GENÇ Türkiye'nin çam balı üretiminin yüzde 80'ini karşılayan Muğla'da bu yılki ilk hasat döneminde alınan çam balı üreticileri mutlu etmese de önümüzdeki aylarda yapılacak hasatla rekoltenin artması bekleniyor. Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği İkinci Başkanı ve Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ziya Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin dünya çam balı üretiminin yüzde 90'ını karşıladığını, Türkiye çam balı üretiminin de yaklaşık yüzde 80'inin Muğla'da yapıldığını söyledi. İl genelinde 5 bin 800 ailenin geçimini arıcılıkla sağladığını, bunların dışında 3 bin ailenin de Muğla'da konakladığını anlatan Şahin, Türkiye kovan sayısının yüzde 19'unun da Muğla'da bulunduğunu kaydetti. Bu yılki bal üretiminin iyi başlamadığına işaret eden Şahin, "Arı ve kovanların yoğun olduğu bölgelerde maalesef bal üretimi düşük. Ülkemizde bu yıl kuraklık kendini gösterse de geçen yılki seviyeyi yakalayacağımızı ümit ediyorum" dedi. Yoğun arı kolonisi nedeniyle üreticilerin yeterli bal alamadıklarına dikkati çeken Şahin, şöyle devam etti: "Ama bugünlerde bölgeye dışarıdan gelen arıcılarımızın önümüzdeki aylarda daha iyi bal hasadı yapacak- larını söyleyebilirim. Çam balı üretiminde geçen yıla göre çok fazla bir düşüş yaşanmayacak. Çiçek balında bir düşüş var ama çam balında bu düşüş olmayacak. Geçen yıl yaklaşık 20 bin ton çam balı üretimi yapılmıştı. Bu yıl da hava şartlarının istediğimiz seviyede gitmesiyle geçen yılki rakamları yakalayacağımızı düşünüyorum. Üreticilerimiz kasım sonuna kadar hasada devam edecek." Şahin, arıcıların en büyük kanayan yarasının ürettikleri organik baldan hak ettikleri değeri alamamaları olduğunu ifade ederek, "Muğla, yüzde 68'i ormanlarla kaplı bir bölge. Burada organik arıcılığın temeli atılıyor ancak üreticilerimiz hak ettiklerini alamıyor. Geçen yıla göre boş tenekede yüzde 15, şekerde yüzde 21, mazotta yüzde 10,8'lik artış var. Bal ise bu yıl da geçen yıl olduğu gibi tenekesi 180-190 liradan satılacak" diye konuştu. Böyle bir arıcılık modelinde üreticilerin ayakta durmasının mümkün olmadığını vurgulayan Şahin, çam balının tenekesinin 220 lira satılması gerektiğini düşündüğünü, bundan aşağıya bir fiyata pazara girilmesinin zarar anlamına geldiğini söyledi. - Bal üretim alanları aynı ama arı kolonileri arttı Şahin, planlama yanlışlığının arıcılara az üretim olarak döndüğünü vurgulayarak, şöyle konuştu: "Çam balı üretim alanları her ne kadar bölgesel olsa da üretim ülkeseldir. Son 20 yılda alanlarda bir genişleme olmamasına rağmen arı sayısında yaşanan artış üreticileri sıkıntıya soktu. 20 yıl önce Muğla, 500 bin arı kolonisiyle bal üretimine katılırken, bugün daha dar alanlarda 2,5 milyon kovan ile bal üretimi yapılıyor. Bu nedenle 'Muğla Çam Balı Üretim Alanları' raporu hazırladık. Bu konuda yetkililerden destek bekliyoruz." Menteşe ilçesinde 500 kovan ile çam balı üretimi yapan Seyfi Tuncel, bölgede hasat döneminin iyi başlamadığını belirtti. Önceki yıllara göre hasadın düşük başladığını ifade eden Tuncel, "İnşallah önümüzdeki aylarda daha iyi olur. Bu yıl çok fazla yağış olmadı. Rüzgar fazla, nem oranı düşük oldu. Geçen yıl kovan başına bir teneke bal alıyorduk şimdi 3 kovandan bir teneke balı ancak çıkarıyoruz" diye konuştu. Aydın'dan gezginci arıcı olarak Muğla'ya gelen Mukadder Özdemir ise arı üreticilerinin en fazla gezgincilikten dolayı zorlandığını söyledi. Bu yıl çam balı üretiminin bölgelere göre değişiklik gösterdiğini dile getiren Özdemir, şunları kaydetti: "Bal çok olursa fiyat düşük oluyor. Az olduğunda da fiyat yüksek olsa da bal yok. Üreticiden ziyade parayı aracı kurumlar kazanıyor. Tüccar 8 liradan alıyor, 20 liradan satıyor. Burada çok büyük haksızlıklar yaşanıyor. 8 liraya alsın ama 10 liraya satsın, herkes bal yesin. Bunu istiyoruz." (AA) KONYA - Alternatif pazarlar arayan KOBİ'lere lojistik desteği sağlayan UPS Türkiye, nakliyeden gümrük işlemlerine kadar birçok kalemde çözüm önerileri sunuyor. UPS Türkiye Pazarlama Direktörü Teoman Ünal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dosyadan uçak motoruna kadar her türlü gönderiyi en hızlı şekilde ulaştıran UPS'nin dünya lideri bir lojistik firması olduğunu ve teknolojiye her yıl 1 milyar dolardan fazla yatırım yaptığını söyledi. En hafiften ağıra kadar gönderiyi kara, hava, deniz yolu ile 220'den fazla ülkeye ulaştırdıklarını ifade eden Ünal, Anadolu'nun önemli KOBİ merkezleri illerde hizmet verdiklerini, bu nedenle de 30 binden fazla KOBİ bulunan Konya'yı önemsediklerini dile getirdi. Dünyada 400, Türkiye'de ise 3 binden fazla çalışanla hizmet sunduklarını belirten Ünal, teknolojiye yapılan yatırımla gönderinin her aşamasında müşterinin bilgilendirildiğini, bununla da şirketlerin tedarik zincirini daha iyi bir şekilde yönetmelerini sağladığını dile getirdi. Firmaların UPS ile iş birliği yaparak yeni pazarlara kolayca girebildiğini vurgulayan Ünal, şöyle konuştu: "Üreticiler, UPS gibi şirketlerle aslında 220 ülkede dağıtım ağına sahip oluyor. Farklı pazarlara erişimi sağlıyor. Lojistik konusundaki uzmanlarımız, satış temsilcilerimiz, müşteri temsilcilerimiz destek oluyorlar. Gümrükle ve o ülkenin mevzuatıyla ilgili her tür konuda uzman deneyiminden faydalanmış oluyorlar. UPS ile çalıştığınız zaman tüm isteğiniz ülkelere erişiminizi sağlamış oluyorsunuz. Bu büyük bir avantaj. UPS, aslında global bir şirket olarak Türk ihracatçılarına dünya çapında bir erişim sunuyor. 'Hangi pazara nasıl ulaşırım ve nasıl gönderirim?' diye bir dert yok. En basit numune gönderilerinden konteyner, gemi, hava kargoya kadar her şekilde hizmetler sunuyor. UPS ile çalışıp tek bir ortakla tüm ihtiyaç duydukları lojistikihtiyaçları giderebiliyorlar. Uluslararası firmalar arasında Türkiye pazarında olan tek firmayız. Yurt içi hizmetlerimiz de var, tüm illerimizde 3 binden fazla çalışanımızla hizmet veriyoruz. Türkiye'nin çok güzide markalarının yine yurt içinde dağıtımlarını da yapıyoruz. Tek bir ortakla Türkiye ve dünyaya erişim, her tür gönderi çözümlerini elde edebilir durumdalar." Türkiye'nin 2023'te 500 milyar dolar ihracat hedefine lojistik firması olarak katkı sunmayı hedeflediklerini anlatan Ünal, bu anlamda özellikle KOBİ'lere çözüm önerileri sunmaya gayret ettiklerine işaret ederek, "UPS, dünyanın en büyük gümrük müşavirliğinden bir tanesi. Bizim çalıştığımız tüm ülkelerde gümrük işlemlerini yapan yapılarımız var. Buradan Güney Amerika'daki bir ülkeye gönderi yapacaksınız. Oradaki vergi limiti, ürün değerinin ne kadar olduğu, ne tür vergiler istendiği gibi konuları bilemeyebilirsiniz. Bunlarla hiç uğraşmanıza gerek yok. UPS'nin gümrük işlemlerini ve teslimatı orada yapmasını, ücretlerin yansıtılmasını istediğiniz zaman hiç onları dert etmeden bu sorunu çözmüş oluyorsunuz" değerlendirmesini yaptı. Ünal, lojistiği birçok firmanın zorluk ve maliyet unsuru olarak gördüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Aslında, bir fırsat olarak görmek lazım lojistiği. Türkiye İpekyolu üzerinde bir ülke. Farklı pazarlara ulaşıldığında ürünlerinizi çok daha yüksek karlarla satıp fazla kazanç elde edebiliyorsunuz. Bunun için zorluk gibi görünen lojistik aslında çok önemli bir araç. Biz nasıl lojistiği bir araç olarak kullanıp yepyeni pazarlara gireriz, UPS gibi dünya devlerinin sunduğu fırsatlardan faydalanarak, 'ihracatımızı, gelirlerimizi, karlarımızı artırırız' diye bakmak, yeni yeni pazarlara girmek gerekir. Bir yandan da sunmuş olduğumuz teknolojik çözümleri kullanarak, 'bunu bir müşteri memnuniyeti için kendi iç iş süreçlerini daha iyi yönetmek için bir araç olarak nasıl kullanabilirim' diye planlamaları lazım?" (AA) Türkiye’nin faiz sıralaması Türk su ürünleri rotayı İspanya’ya çevirdi İZMİR - İspanya'daki pazar payını arttırmak isteyen Su Ürünleri Tanıtım Grubu, İspanya'da düzenlenen fuarda, Türk su ürünlerinin ihracatının bu ülkeye artması için tanıtım yaptı. Ege İhracatçı Birlikleri'nden (EİB) yapılan açıklamaya göre, Su Ürünleri Tanıtım Grubu, Barcelona'da 22-24 Eylül tarihlerinde düzenlenen fuarda İspanyollar milli yemeği Paella'yı Türk su ürünleriyle pişirip misafirlerine tattırdı. Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, İspanya'nın dünyanın üçüncü büyük su ürünleri ithalatçısı ülke konumunda olduğunu belirterek, bu ülkeye yapılan ihracatı orta vadede 100 milyon dolara çıkarmak istediklerini dile getirdi. Su ürünleri tüketiminde Japonya'dan sonra dünya ikincisi olan İsapanya'ya Türk su ürünlerini daha fazla satmak için Barcelona Su Ürünleri Fuarı'nı çok önemsediklerini bildiren Kızıltan, İspanya'da kişi başı yıllık su ürünleri tüketimi miktarının 37,5 kilogram olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "İspanya, kendi üretimi ihtiyacını karşılayamadığı için ithalata ihtiyaç duyuyor. İspanya'ya geçen yılın ilk 8 ayında 15 milyon 213 bin dolar seviyesindeki su ürünleri ihracatımız, 2014 yılının aynı döneminde yüzde 57 artışla 23 milyon 855 bin dolara yükseldi. İspanya pazarında orta vadedeki hedefimiz yıllık 100 milyon dolar ihracat rakamına ulaşmak." Kızıltan, Türkiye'den İspanya'ya en fazla deniz levreği, çipura ve karides ihracatı yapıldığını kaydetti. (AA) ANKARA- İBRAHİM YILMAZ / AYŞENUR SAĞLAM - Türkiye, yüzde 8,25 ile gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek politika faiz oranına sahip ikinci ülke konumunda bulunuyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı'nın faizlerdeki sert indirimin vatandaşları dövize yönlendireceğini açıklamasının ardından piyasa uzmanlarının da öngördüğü gibi politika faizinde herhangi bir değişikliğe gidilmedi. Merkez Bankasının faiz kararında, ABD Merkez Bankası Fed'in varlık alım programını ekim ayında bitirecek olması ve faiz artırımını beklenenden sert yapma olasılığı etkili olurken, küresel dalgalanmaların odağındaki gelişmekte olan ülkeler açısından zor ve kırılgan bir ortam oluştu. - Brezilya yüksek faizle mücadele ediyor AA muhabirinin ülkelerin Merkez Bankaları verilerinden derlediği bilgilere göre, realdeki değer kaybını gidermek ve enflasyonun hedef aralığının üzerine çıkmasını önlemek amacıyla politika faizini periyodik aralıklarla artıran Brezilya Merkez Bankası, 3 Eylül'de yaptığı toplantıda gösterge faizini yüzde 11'de sabit bırakma kararı aldı. Ekonominin resesyondan çıkması için vergi ve sosyal harcamaların azaltılması, kredilerin ise genişletilmesi politikalarının uygulandığı ülkede, yıllık enflasyon son 48 ayda resmi hedef olan yüzde 4,5'in üzerine çıktı. Brezilya, uyguladığı politika faizi oranıyla gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek faiz oranına sahip ülke konumunda bulunuyor. - Hindistan, faiz liginde 3'üncü sırada Son dönemde enflasyonla mücadelede zorlu bir sınav veren Hindistan Merkez Bankası (RPI), zayıflayan finansal tasarrufları korumak ve büyümenin temellerini sağlamlaştırmak amacıyla Ekim 2013'te gösterge faiz oranını yüzde 7,5'ten yüzde 7,75'e yükseltti. Asya'nın en yüksek enflasyonuna sahip ülkede, karar sonrasında Hindistan Rupisi, dolar karşısında bir miktar yükselme gösterse de RPI, Ocak ayındaki toplantısında politika faizi oranını yüzde 8'e yükseltmek zorunda kaldı. Gelişmekte olan bir diğer ülke Endonezya'da ise Merkez Bankası zayıflayan para birimini desteklemek ve hükümetin akaryakıt fiyatlarına zam yapmasının ardından artan enflasyon baskılarını hafifletmek için 11 Temmuz 2013'te politika faizini 50 baz puan artırarak yüzde 6,50'ye çıkarmıştı. Banka, daha sonra 50 baz puanlık artış yaptı ancak yüzde 7'leri gören faiz oranları da enflasyon baskısı karşısında yeterli olmadı. Merkez Bankası daha sonra iki kez daha faizleri artırmak zorunda kaldı. Para birimi rupiahdaki düşüşle mücadele etmeye çalışan Endonezya Merkez Bankası faizleri önce yüzde 7,25'e, daha sonra ise yüzde 7,50'ye çıkardı. - Güney Afrika da faizleri yükseltti Güney Afrika Merkez Bankası da gösterge faiz oranını beklenmedik şekilde yükselten ülkeler arasında yer alıyor. Para birimini güçlendirmek isteyen Güney Afrika Merkez Bankası, Ocak ayındaki PPK toplantısında politika faizini yüzde 5'ten yüzde 5,5'e yükselttiğini açıklayarak Haziran 2008'den bu yana ilk defa faiz artırımına gitmişti. Ekonomideki zayıf büyüme ve enflasyondaki yükselişe dair endişeleri dengelemeye çalışan Banka, Temmuz ayındaki toplantısında politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 5,75'e çıkardığını açıkladı. AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ekonomi Direktörü Erdal Tanas Karagöl, yakın dönemde gelişmekte olan ülkeler için en büyük tehdidin enflasyon ve büyümede olası trade-off yani değiş-tokuş ilişkisi olduğunu söyledi. Merkez bankalarının enflasyondaki yükselişe müdahale etmek için yüksek faiz silahını kullandıklarını belirten Karagöl, bu tutumun büyümenin gerileme olasılığını arttırdığını söyledi. Karagöl, Türkiye başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin küresel dalgalanmaların etkisini ve dış finansman ihtiyacını azaltmak için mevcut yapısal problemlere odaklanması gerektiğine işaret etti. (AA) EKONOMİ 3 Ekim 2014 Cuma GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Sadrettin Karahocagil, bölgeye özellikle nitelikli yabancı sermaye yatırımlarının çekilmesi için bir tanıtım ajansı kuracaklarını, ajansın bölge imajına önemli bir katkı sağlayacağını söyledi. GAP’ta imaja yatırım zamanı ŞANLIURFA - Gazetecilerle biraraya gelen Karahocagil, GAP İdaresi'nin yeni dönemdeki yatırım projeleri hakkında bilgiler verdi. Bugüne kadar 54,5 milyar lira harcanan proje kapsamında enerji hedeflerinin yakalanmak üzere olduğunu, sulamada ise henüz yüzde 23'de olduklarını belirten Karahocagil, 2008-2012 döneminde öngördükleri sulama yatırımlarını tamamladıklarını, 2014-2018 döneminde yapılacak yatırımlarla 1 milyon hektar alanın daha sulanmasının hedeflendiğini dile getirdi. Sulamanın artmasıyla birlikte verimin de artacağını, 2 yılda 5 ürün üretme imkanı yakalanabileceğini anlatan Karahocagil, "Buradaki 7 kat artış üretimde bir patlama olmasına yol açacak. Bölge gıda ve enerji üssü olacak" dedi. Bölgenin içinde bir terör problemi ve yanı başında savaşlar olmasına rağmen gelişmesini sürdürdüğünü, işsizlikte Türkiye ortalamasına yaklaştıklarını, göçün gerilediğini ifade eden Karahocagil, teşvikler sonrası bölgedeki OSB'lerin dolduğunu, sadece Şanlıurfa'da 1,8 milyar liralık teşvik belgesi üretildiğini, yeni OSB'lerin yapılmasının planlandığını ifade etti. GAP'ın bölgede istikrarın sağlanmasında ciddi bir katkısının bulunduğuna işaret eden Karahocagil, son dönemde Suriye'den gelen göçün Şanlıurfa'da sıkıntılara neden olmamasında GAP'ın rolünün olduğunu iddia etti. Karahocagil, "Şanlıurfa yatırımlarda en çok ilgi duyulan yerlerden biri oldu. Belki de tüm bu sıkıntılardan etkilenmememizin sebebi bu. Binlerce Suriyeli geldi, işsizliğin patlamasını bekliyorduk. Meğer, özellikle tarımda işçiye ihtiyacımız varmış. Bölgede Urfa, Mardin ve Şırnak'ta önemli bir olay yaşanmadı. Ama sıkıntılar var tabii ki. Halk en çok kiraların yükselişinden şikayet ediyor" dedi. - Yatırım ve markalaşma için ajans kurulacak 2014-2018 dönemi için 26 milyar liralık harcama öngördüklerini anlatan Karahocagil, bölgenin imaj sorununu çözme konusunda da harekete geçeceklerini dile getirdi. Özellikle yabancı firmaların bir güven sıkıntısı içinde olduğunu söyleyen Karahocagil, yabancı yatırımcıyı bölgeye çekebilmek amacıyla tanıtım ve markalaşma konusunda firmalara destek olmak üzere bir ajans kuracaklarını söyledi. Karahocagil, "GAP İdaresi Başkanlığı'nın önderliğinde farklı ortaklıklarla kuracağımız ajansla firmaların yaptığı markalaşma çalışmalarına destek vereceğiz. Ajans aynı zamanda nitelikli yatırım getirmek için tanıtım faaliyetlerinde bulunacak. 2015 başında faaliyete başlayacak, 6 milyon lira bütçesi var. Bu konuda ayrıntılar önümüzdeki dönemde netleşecek" diye konuştu. Karahocagil, bölgedeki tuzlanma sorununun drenaj projeleriyle çözüldüğünü ancak kuraklık konusunun gelecekte önemli bir problem olacağına inandıklarını ifade etti. Bu yıl yurdun batısına oranla daha yağmurlu bir sezon geçirdiklerini, önemli bir kuraklık sorunu yaşanmadığını belirten Karahocagil, Atatürk Barajı'nda çekilmeler olmasına rağmen bunun bir tehdit oluşturmadığını dile getirdi. Karahocagil, şöyle konuştu: "Kuraklık konusunu ciddi şekilde takip etmeliyiz. Şu an çok ciddi bir sıkıntı yok. Atatürk barajında 5-6 metre çekilmeler var. Ama Yalova, İstanbul gibi değil. İçme suyu ve tarımsal sulama açısından şu an için sıkıntı gözükmüyor. Bu seneyi kuraklık olmadan atlattık. Ancak bundan sonra artık sulamanın maliyetini karşılayacak bir üretim deseni geliştirmemiz lazım. Damlama ve yağmurlama sulamanın oranı henüz çok düşük. Bunun artırılması, en az yüzde 50'lere çıkarılması gerekiyor. Vahşi sulamayla devam edersek yakın gelecekte bu su bize yetmeyecek." (AA) Yüksek milli katkılı ‘denizaltı’ inşasında geri sayım başladı Kurbanlık sıkıntısı yaşanmayacak ANKARA - MERVE ÖZLEM ÇAKIR - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürü Mustafa Kayhan, yaptıkları ölçümlerde Türkiye'de kurbanlık şartlarına uygun 3,5 milyon küçükbaş, 1 milyon 200 bin büyükbaş potansiyeli olduğunu tespit ettiklerini, vatandaşların kurbanlık hayvan bulmada sıkıntı çekmeyeceğini bildirdi. Kayhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de büyükbaş hayvan varlığının 14 milyon 700 bini, küçükbaş hayvan sayısının da 42 milyonu geçtiğini belirtti. Kayhan, bu rakam ile Türkiye'de son 5 yıldır hayvan sayılarında yükseliş yaşandığına dikkati çekerek, ilk hayvan sayımının yapıldığı 1984'ten bu yana hayvan sayılarının sürekli düşüş trendinde olduğunu, 2002'den sonra büyükbaş ve küçükbaş yetiştiriciliğine hayvancılık desteklerinin artmasıyla beraber yükselişe geçtiğini savundu. Şu anda da rekor bir sayıya ulaşıldığını vurgulayan Kayhan, Kurban Bayramı'ndan 3 ay önce kurban arzının yeterliliği açısından Türkiye'deki mevcut potansiyeli ölçtüklerini, bu ölçümlerde kurbanlık şartlarına uygun 3,5 milyon küçükbaş, 1 milyon 200 bin büyükbaş potansiyeli olduğunu tespit ettiklerini kaydetti. Kayhan, kurbanlık ihtiyacının da büyükbaşta ortalama 850-900 bin, küçükbaşta da ortalama 2 milyon-2 milyon 500 bin arasında olduğunu ifade ederek, kurbanlık talebinin çok çok üzerinde bir potansiyelin olduğunu bildiklerini, vatandaşların kurbanlık hayvan bulma konusunda sıkıntı çekmeyeceğini söyledi. Kurbanlık hayvan satış yerlerini gezdiklerini dile getiren Kayhan şöyle konuştu: "Çadırları gezdik. kurbanlık hayvanlar büyük ölçekte satıldı. Bir kısmı tekrar getirmeyi planlıyor. Bir kısmının hala hayvan mevcudu var. Fiyatlardan da hem üretici, hem yetiştirici hem de alıcı memnun görünüyor. Son iki yıldır Türkiye'deki kurbanlık hayvanlar Türkiye'de yetiştirildi, hiç bir ithal orijinli hayvan bulunmuyor. Fiyatlar canlı ağırlığına göre, ırk özelliğine ve besi şekline göre değişkendir ancak gerçek şu ki, herkes fiyatlardan memnun. Canlı ağırlığın kilogramı 12 liradan başlıyor. Bu fiyat üreticinin maliyetlerine göre ideal bir fiyattır." Kayhan, Kurban Bayramı'nda Türkiye'de 3,5 milyon hayvanın yer değiştirdiğini, bu rotasyon iyi yönetilmezse ciddi riskler oluşabileceğini, hayvan hastalıkları açısından kontrol edilemez sonuçlar doğurabileceğini, bunun için bakanlık olarak stratejik bir şekilde durumu iyi yönettiklerini anlattı. Hayvanların doğar doğmaz tanımlanarak küpelendiğine dikkati çeken Kayhan, bu küpe numarasında ülkenin kodu, ilin plaka numarası, işletme ile ilgili bilgilerin yüklü olduğunu, sistemin bir hastalık olduğu zaman bunun orijinini bulmada kolaylık sağladığını bildirdi. (AA) KOCAELİ - Savunma Sanayii Müsteşarlığının (SSM) 2,7 milyar dolar bütçeli Yeni Tip Denizaltı Projesi kapsamında Gölcük Tersane Komutanlığınca test bloku imal edildi. Gölcük Tersanesi Komutanlığı Tekne Montaj Şube Müdürü Mühendis Binbaşı Mustafa İşçi, gazetecilere yaptığı açıklamada, projenin havadan bağımsız tahrik sistemine sahip, yüksek yerli katkılı 214 sınıfı 6 modern denizaltılnın Türk donanmasına kazandırılmasını hedeflediğini söyledi. Test bloku üretimini mayısta tamamladıklarını, kalite kontrol sürecinin de büyük kısmını bitirdiklerini vurgulayan İşçi, kalan testlerin sonlandırılması ve idari onayın ardından inşa çalışmalarına başlayacaklarını anlattı. İşçi, tersanede üretecekleri 66 metre boyundaki ve 13 metre yükseklikteki denizaltıların su üstü deplasmanının bin 845, su altı deplasmanının ise 2 bin 13 ton olacağını kaydederek, "Denizaltılar bir yıl faz farkıyla Gölcük Tersanesi'ndeki fabrikada inşa edilecek. 3 sene sonra aynı anda değişik seviyede 3 farklı denizaltı inşası devam ediyor olacak. Yapım sürecinin başlamasından yaklaşık 60 ay sonra denizaltının ilkinin deniz tecrübeleri tamamlanarak donanmamıza teslim edilmesi planlanmaktadır" diye konuştu. Yeni tip denizaltıların inşa aşamasının 5 blokun birleştirilmesinden oluştuğuna dikkati çeken İşçi, blokların ekipmanlarla donatılacağını ve tüp halinde birleştirilip diğer donatımlarının yapılabilmesi için havuza kaydırılacağını aktardı. İşçi, "tekne" denilen çelik aksamın fabrikadan çıkmasının yaklaşık 14 ayı bulacağını, esas vakit alan kısmın "tecrübeler bölümü" olduğuna işaret ederek, bu sürenin dışarıda yapılacak direk montajı ve diğer işlerle 60 ayı bulacağını dile getirdi. Projede büyük bir yerli sanayi katılım oranı olduğunu belirten İşçi, çeşitli elektronik aksamların üretimi ve dizaynı noktasında yerli firmaların önemli katkısı bulunduğunu ifade etti. İşçi, projenin daha çok otomasyon ve daha hızlı üretime yönelik altyapıya sahip olduğunu bildirerek, "Yarı otomatik kaynak sistemleri ve 'yeni istasyon' diye tabir ettiğimiz cihazlar kuruldu. Bu altyapı sayesinde dikine inşa yöntemiyle denizaltı inşa etme kabiliyeti kazanmış olacağız" şeklinde konuştu. Yeni tip denizaltıların Gölcük Tersanesi'nde daha önce ürettikleri 11 denizaltıdan önemli farkı bulunduğuna dikkati çeken İşçi, sözlerini şöyle tamamladı: "Yeni tip denizaltıların daha önce Gölcük Tersanesi'nde inşa edilen denizaltılardan en büyük farklarından birisi, havadan bağımsız tahrik sistemine sahip olması. Denizaltı bünyesinde bulunan hidrojen ve oksijen tanklarının tepkimesi sonucunda yakıt hücresi sistemiyle elektrik enerjisi üretilecek ve bu sistem atmosferik havaya ihtiyaç duymadan denizaltının çok daha uzun süre su altında kalmasını sağlayacak. Bu, daha önceki denizaltılara göre en büyük farkı." Ana yüklenicisi Alman HDW-MFI Ortak Girişimi olan proje kapsamında, HAVELSAN, ASELSAN, TÜBİTAK, STM AŞ, AYESAŞ, Milsoft, Meteksan Savunma ve KOÇ Bilgi Savunma şirketleri, denizaltıların çeşitli sistem ve donanımlarını üretecek. Ayrıca yerli bir çok firmadan elektrik kabloları, bağlantı elemanları gibi malzemelerle çelik sac ve profil tedarik edilecek. Projenin tamamlanmasının ardından Gölcük Tersanesi Komutanlığı, havadan bağımsız tahrik sistemli denizaltılara ilişkin teknolojiyle torpido bölümü dahil inşa kabiliyetlerine sahip olacak ve yatırımlar sonucunda denizaltı bloklarının 'dikey inşası' altyapısını kazanacak. Ayrıca proje kapsamında elde edilecek bilgi birikimi ve teknolojik kabiliyetin, tamamen "milli" denizaltı programımın başlangıcına öncülük etmesi bekleniyor. (AA) 7 Girişimcilik eğitimi liseden başlayacak İSTANBUL - İstanbul Kalkınma Ajansı'nın (İSTKA) "Çocuklar ve Gençler Mali Destek Programı" kapsamında hayata geçirdiği Genç Başarı Eğitim Vakfı'nın "3X Programı"yla öğrencilerin lise sıralarındayken iş dünyasına hazırlanmaları, meslekleri tanımaları ve girişimcilik duygusunu geliştirmeleri hedefleniyor. İSTKA ve Genç Başarı Eğitim Vakfı'nın ortak yazılı açıklamasına göre, ABD'deki Junior Achievement (JA) /Genç Başarı organizasyonuna bağlı olarak Genç Başarı Eğitim Vakfı, bu yıl hayata geçecek "3X Programı" kapsamında, rehber öğretmenler ve iş dünyası gönüllülerinin desteğiyle okullarda öğrencilerin mikro şirketler kurmalarına önayak oluyor ve onları geleceğe hazırlıyor. 3X Programı süresince, iş dünyası gönüllüleri profesyoneller ve girişimciler okullarda kuracakları şirketlerde öğrencilere mentörlük yapacak. Projeyle bilgi ve deneyimlerin paylaşılması, öğrencilerin iş hayatına yönelik profesyonel çözüm, kişisel gelişim, kritik-yaratıcı düşünme, organizasyonel yaklaşım ve en önemlisi öz güvenlerinin artmasının yanı sıra yenilikçi bakış açılarının gelişimi amaçlanıyor. Vakıf, İstanbul genelinde geçen 2 yıl, 150 liseden 220 öğretmene sunulan şirket eğitimleriyle bin 200 öğrenciye ulaştı. Yeni geliştirilen "3X Programı: Gençlerin İş Gücüne Etkin Katılımı, Finansal Okur Yazarlık ve Girişimcilik Yeteneklerinin Arttırılması Projesi" ile bu yıl 300 liseden 400 öğretmene eğitim verilmesi ve eğitim alan öğretmenler ile 200 iş dünyası gönüllüsünün rehberliğinde 4 bin öğrenciye ulaşılması planlanıyor. Öğrencilerin iş dünyası gönüllüleri mentörlerin rehberliğinde, kendi küçük ölçekli şirketlerini kurdukları, gerçek ürün/hizmet üreterek satış yaptıkları, yönettikleri ve program sonunda tasfiye ettikleri, "yaparak öğrenmeye dayalı" bir "iş dünyasına hazırlık ve meslekleri tanıma" programı olan şirket programı, yaklaşık 50 yıldır 122 ülkede uygulanıyor. Avrupa Birliği Hayat Boyu Öğrenme Programı ve AB İşletmeler Genel Müdürlüğünce resmen tanınan program, Türkiye'de Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile proje iştirakçısı Girişimcilik Derneğinin desteğiyle imzalanan protokol kapsamında, İstanbul genelinde 4 yıldır yaygın olarak uygulanıyor. (AA) Ücretli çalışanların SAYISI ARTIYOR ANKARA - İBRAHİM YILMAZ - Geçen yıl hanehalkı gelirleri arasında maaş-ücret gelirleri yüzde 48,3'lük oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip oldu. Türkiye'de mevcut 26 milyon 586 bin çalışanın, 17 milyon 384 bini ücretli veya yevmiyeli olarak çalışıyor. AA muhabirinin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlediği bilgilere göre, 2013'te hanehalkı gelirleri arasında maaş-ücret gelirleri yüzde 48,3'lük oranla toplam gelir içerisinde büyük paya sahip. Söz konusu rakam 2012 yılında ise yüzde 46,5 seviyesinde bulunuyordu. Türkiye'deki mevcut 26 milyon 586 bin çalışanın, 17 milyon 384 binini ücretli ve yevmiyeliler oluştururken, işveren sayısı1 milyon 168 bin seviyesinde bulunuyor. Toplam çalışan içerisinde kendi hesabına çalışanların sayısı 4 milyon 573 bin olarak gerçekleşiyor. Türkiye'de geçen yıl hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 29 bin 479 lira iken, ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelir 13 bin 250 lira oldu. İstanbul Bölgesi 18 bin 248 lira ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek bölge olurken, en düşük ortalamaya sahip bölge ise 6 bin 920 lira ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu. Geçen yıl kendine ait konutta oturanların oranı yüzde 60,7 oldu. Sürekli yoksulluk riski altında bulunanların oranı yüzde 13 olarak gerçekleşti. Bu oran 2012 yılında yüzde 16 olarak hesaplanmıştı. TÜİK verilerine göre ayrıca, nüfusun yüzde 15'i yoksulluk riski altında bulunuyor. Kentsel yerlerde bu oran yüzde 13,6, kırsal yerlerde ise yüzde 14,3 olarak kayıtlara geçiyor. Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranını tanımlayan "maddi yoksunluk" kategorisinde de bir önceki yıla oranla ciddi bir iyileşme yaşandı. Sözkonusu oran 2012 yılında yüzde 59,2 iken 2013 yılında yüzde 49,7'ye geriledi. (AA) 8 KÜLTÜR-SANAT 3 Ekim 2014 Cuma TÜRKÇE’ye emek verenler ödüllendirildi SIRASI GELDİKÇE Prof. Dr. İSA KAYACAN [email protected] Güzide Gülpanır Taranoğlu’nun yazdıklarından Şairlerimizin, şairelerimizin yazdıklarından, yayınladıklarından okudukça, onların satır ve mısraları arasında gezdikçe duygularımız daha bir değişiyor, onlarla ilgili bilgilerimiz genişliyor, artıyor. 30 Aralık 2013 tarihinde vefat eden Güzide Gülpınar Taranoğlu’nun şiirlerinin mısraları arasında gezintilerimiz arttıkça, duygularımızdaki zenginlik oranı artıyor. Rahmetli eşi, Dr. Bilal Taranoğlu’na yazdığı şiirlerden ikisi, Canım Benim ve Merhamet yok yıllarda adlı şiirler var masamda. Bu şiirlerden ilki, Canım Benim adlı olanı 4 ayrı dörtlükten oluşuyor. Gül ve goncadan daha ince olduğunu anlatarak yola çıkan Güzide Taranoğlu, aşkının kalbinde renklendiğini, nakış nakış, desen desen işlendiğini ifade ediyor ve bir dörtlüğünde de şöyle sesleniyor: Sonsuz aşkım, canım benim, İlhamısın her güftemin, Nağme nağme dinlenirsin, Notasında her bestenin.. Ve Merhamet yok yıllarda başlıklı üç dörtlükten meydana gelen şiir.. Bu şiir de Dr. Bilal Taranoğlu’na hitaben yazılmış. “Dalda gördüğün gonca açacak gül olacak” mısrasıyla başlanıyor. O güllerin bir gün gelip solacağı dökülen yapraklara hasretle bakılacağı, ortada kurudalar ve dikenlerin kalacağı gerçeğinden yola çıkılıyor. Güzide Gülpınar Taranoğlu’nun özlü sözleri var birbirinden anlamlı. Bunlardan üçü: 1-Her bahar bir düğün telaşındadır doğa/Çünkü çok iş düşüyor toprağa. 2-Ebedi yaşamaktır ölümün diğer adı/Beyhudedir bu yüzden insanların feryadı, 3-Müziğin üç rüknünü kabul etmek gerektir/Bestekarlar, söyleyenler-illede güfte yektir. İzmir'de Konak Belediyesi'nce düzenlenen 13. İzmir Türkçe Günleri kapsamındaki 9. Türkçeye Emek Ödülleri sahiplerini buldu. Dr. Selahattin Akçiçek Eşrefpaşa Kültür ve Sanat Merkezi Avni Anıl Salonu’nda düzenlenen ödül töreninde, Türk dilinin gelişmesine ve doğru kullanılmasına katkı yapan kişi ve kurumlar ödüllendirildi. Törene Konak Belediye Başkan Yardımcısı Eser Atak, Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel ile çok sayıda misafir katıldı. İZMİR - Yazar, dilbilimci ve eğitimcilerden oluşan jürinin oylarıyla dil dalında emek ödülüne, Prof. Dr. Bediha Akarsu ve Sami Karaören layık görüldü. Akarsu’nun ödülünü Prof. Dr. Mehmet Yalçın alırken Karaören’in yerine de Berrin Taşan, ödülü alan isim oldu. Yazın dalında emek ödülü ise yazar Gülten Akın’a verildi. Akın’ın ödülünü, yazar dostu Mavi Sel Yener aldı. Konuşma dalında ödüle, TRT eski spikerlerinden Rüştü Erata layık görüldü. Ödülünü Başkan Yardımcısı Atak’ın elinden alan Erata, “Türkçe kadar saldırıya uğrayan başka bir dil yok. Genç nesil, bu saldırılara karşı Türkçeyi korumalı.” dedi. 9. Türkçeye Emek Ödülleri'nde ise bu yıl "kurum ve kuruluş" dalı ödülü İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ne verildi. Ödülü Cemiyet Başkanı Sertel aldı. "Genç emek" özel ödülü Özel Çakabey Okulları’na verilirken İzmir özel ödülünü de Dr. Efdal Sevinçli aldı. Söyleşi, sergi, konserler ve okullarda düzenlenen atölye çalışmalarıyla devam eden İzmir Türkçe Günleri kapsamında ayrıca 22 karikatüristin Gezi Parkı olayları ve Soma faciası anısına hazırladığı 50 karikatür de beğeniye sunuldu. (CHA) Uluslararası Liselerarası Tiyatro Festivali için başvurular başladı Mayıs ayı içinde düzenlenecek olan festivale hazırlanacak okulların tiyatro kulüplerine; Büyükşehir Belediyesi, salon, oyun seçimi, teknik donanım (ışık, ses), tanıtım (afiş, broşür) gibi konularda destek verecek. Okullar ayrıca genel provalarını ve gösterilerini Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nda yapabilecekler. KAYSERİ - Uluslararası niteliği ile Türkiye'nin ilk ve tek liselerarası tiyatro festivali olma özelliğine sahip Kayseri Büyükşehir Belediyesi Uluslararası Liselerarası Tiyatro Festivali için start verildi. Bugüne kadar 250 okulun sahneye çıktığı festivale Türkiye'nin ünlü tiyatrocuları da katılarak gençlerle bir araya geldi. Büyükşehir Belediyesi'nin 10 yıldır kesintisiz sürdürdüğü Uluslararası Liselerarası Tiyatro Festivaline katılmak isteyen okullar için müracaatlar başladı. Festivalin 10'uncusuna katılmak isteyen okullar, 26 Aralık Cuma gününe kadar Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı ile Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı'na başvuru yapabilecekler. 5 BİN OYUNCU, 150 BİN İZLEYİCİ Büyükşehir Belediyesi'nin Uluslararası Liselerarası Tiyatro Festivaline Kayseri'den, Türkiye'nin farklı illerinden ve farklı ülkelerden 9 yılda yaklaşık 250 okul katıldı. Bugüne kadar 5 bin gencin sahneye çıktığını tiyatro festivalinde, sahnelenen oyunları 150 binden fazla izleyici takip etti. (CHA) Gezi belgeseli Koreli bestekar, Meghan Trainor’a Antalya'ya geliyor intihal davası açacak SEUL - Güney Kore’nin önde gelen bestekarlarından Joo Young-hoon, ABD’nin pop yıldızlarından Meghan Trainor’a intihal davası açacak. Güney Kore’nin ünlü bestekarlarından Joo Younghoon’ın çalıştığı prodüksiyon şirketi, Joo’nun ABD’de inthal davası açması için avukat aradığını açıkladı.Yapılan açıklamada, ABD’nin pop yıldızlarından Meghan Trainor’ın son hiti olan ‘All About That Bass’da Joo’nun 2006’daki bir bestesinden intihal yapıldığı iddia edil- di. ABD’li yıldız Trainor ile kontağa geçildiği ve kendisinden cevap beklendiğini aktaran şirket, diğer yandan da intihal davası açmak için hazırlık yaptıklarını ifade etti. Trainor’ın çalıştığı prodüksiyon şirketinin ana sayfasında yer alan açıklamada, ‘All About That Bass’ adlı şarkının melodsinin Meghan Trainor ile Kevin Kadish’in ortak yapımı olduğu yer aldı. Öte yandan Trainor’un son ‘All About That Bass’ın klibi Youtube’da 99 milyon tıklanma sayısını aşmış durumda. (CHA) MEHMET NURİ PARMAKSIZ BENCİLEYİN SÖZLER AŞKA ÖLMEK; ÖLÜME ÖLMEKTİR… Yine sabah oldu öle öle… Yine gün doğdu hayallerimin üstüne; hasretle geçen düne… İnsan ölmeyi özler mi ölesiye? Yaşamak varken; bazen düşünmüyor değilim ölüm neyime? Nasıl olsa; istesek de istemesek de bizi bulmayacak mı ölüm? Hayatı anlamlı kılan aslında ölüm… Mutsuzluklarıma çekilecek perde; vuslata erilecek ve devâ olacak derde… Muradını almak insanı mutlu ediyor hayatta. Râm olmak mahşere ve sonsuz şekilde özlemek sonsuzluğu; mütemadiyen artan bir iştiyakla aşkı, varlığı ve yokluğu düşünmek bazen duçar kılsa da insanı; geçici bir bahtiyarlığa kanıp yeniden hayata sarılmaya çalışmıyor muyuz biz? Geçmeyen bir ayrılık acısı; tatlı bir sızı benim yaşadığım… Vuslatta hicranı koklamak yıkıyor insanı. Beklemek ve özlemek; sahibini bulup da dünya denen o ağa takılı yaşamak biçare kılıyor belki de beni, bizi… Aşka ölmek; ölüme ölmektir gerçekte… Eğer arzumuz gerçekleşmişse; duaya ve şükre kanat açar duygular. Ama beklemek zor işte… Dünyayı bazen bir cehennem; bazen de cennet olarak görmemiz vuslatta hasretin gizli oluşuyla mı ilgili acaba? Yaradan bizi “amelimiz, ANTALYA - 51. Altın Portakal Film Festivali’nde 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek' adlı Gezi belgeselinin yarışmadan çıkarılmasına İşçi Filmleri Festivali (İFF) Antalya Hazırlık Komitesi'nden tepki geldi. Altın Portakal yarışmadan çıkarsa da 9. Uluslararası İFF Kasım ayında belgeseli Antalyalılara izleme imkanı sunacak. Komite, Reyan Tuvi'nin yönettiği belgeselin daha önce İFF, İstanbul ve Adana Altın Koza film festivallerinde gösterildiğini hatırlatarak Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’i sanata ve özgür düşünceye düşman olmakla suçladı. Komite Türel'in partisinin diğer siyasetçilerini ve belediye başkanlarını aratmadığı iddia edilirken "Belediyenin ANSAN’ın boşaltılma sabrımız ve şükrümüzle” değerlendirecekmiş… Amel ve şükür tamam da; belki de en çok bu sabır imtihanı zorluyor bizi… Aşka sabretmek; dünyaya sabretmektir… Aşka ölmek; nefsi dünyada, ruhunda ve kalbinde öldürmektir. Şükürler olsun Yaradan’a ki dünyayı sonlu kılmış; sonsuzluğun adına mahşer demiş. Kıyamet olmasaydı acaba, insan hayata nasıl mukavemet gösterecekti? Nasıl, nasıl dayanacaktı mutlak olan gerçek sevgiliden uzak kalmaya? Bazen dualar yetersiz; şükürler kifayetsiz gelmiyor mu size de? Dünya hakikaten bir sürgün… Her gün hasret ateşiyle yeni yeni sürgünler yüklüyor yüreğime. İsyana çabalarında ve sokak sanatçılarının zabıtalarca dövülmelerinde bu durumu görmüştük." denildi. Komite yaptığı açıklamada, "Filmin TCK'nın 125. ve 299. maddelerine aykırı ifade ve içerik ihtiva ettiği" gerekçesiyle alındığı belirtilen bu skandal karar Berke Baş, Ayşe Çetinbaş ve Seray Genç'ten oluşan 51. Altın Portakal'ın ulusal belgesel yarışması ön jürisinin basın açıklamasıyla ortaya çıktı." dedi. 'Her yer festival, her yer direniş' temasıyla Mayıs ayı başında başlayan ve ülkeyi gezmekte olan 9. Uluslararası İFF Kasım ayında Antalya’da da başlayacak. Gösterim programında yer alan “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” adlı Gezi Direnişi belgeseli, festival kapsamında Antalyalılar ile buluşacak. (CHA) düşmekten korkuyorum özellikle de geceleri; hücuma uğradığım düşüncelerin kıskacında… Secde; şükür ve tevekkül olmasa katlanılacak gibi değil ki bu hasret… Susmayı istesem de; lâl olmayan gönlümün dili. Müşteki gibi görünsem de; hâlim şikâyetçi dünyadan; ruhum değil ki… Ruhum hep şükürde çok şükür; ama bazen de fıtrat insanı ele veriyor. Elimizde olmadan nasıl koşuyorsak hayallere; yaratılışımız gereği hüzün de bazen yakalayıp sarsıyor bizi… Ama ölüm kapımızda kişnedikçe; kendini unutturmadıkça bize ve şükürden ayrılmadığımız müddetçe dayanacağız elbette bu hasret mekânı dünyaya. Hülasa; ölüme koşuyor ömrümüz ve bizler mutlak mutluluğa ulaşmak için son bir gayretle katlanmaya çalışıyoruz her güne… ve günler ölümü soluyarak geçerken; hayatımız ölmekle, aşkla geçiyor işte… GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Ne senden vazgeçerim ne çölden ne hurmadan, Hasret özümü yakar geceleri durmadan. Şükrü sancak edene Rabbim eziyet etmez, Vuslata erilir mi nefsine hiç vurmadan? KÜLTÜR-SANAT BULMACA 3 Ekim 2014 Cuma Bergama Sunağı 5 yıl boyunca ziyarete kapalı BERLİN - Almanya’nın başkenti Berlin’deki ünlü Bergama Müzesi’nde yer alan Zeus Sunağı, bu haftadan itibaren kapılarını ziyaretçilere kapattı. Geçtiğimiz yıl 1,5 milyon kişinin gezdiği müze, Berlin’deki en popüler mekan unvanını büyük ölçüde dev sunak sayesinde kazanmıştı. Müzede en çok ilgi gören Zeus Sunağı, M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilen sunak, 1870'li yıllarda Alman arkeologlar tarafından parçalara ayrılarak Türkiye’den Prusya'ya götürülmüştü. Prusya Kültür Varlığı Vakfı tarafından yapılan açıklamada “Bergama Müzesi'nin bütününün ve sunağın bulunduğu salonun yapısal olarak çok kötü durumda” olduğu kaydedildi. Açıklamada çelik çatı konstrüksiyonu, ön cephe ve tavan aydınlatmasında büyük hasarlar görüldüğü, binanın teknik donanımının da eskimiş olduğu ifade edildi. Restorasyon çalışmaları sırasında müze açık kalmaya devam edecek ancak Bergama Zeus Sunağı'nın bulunduğu salon en erken 2019 yılında tekrar ziyarete açılabilecek. Müzedeki onarım ve yenileme çalışmalarının 2025 yılına kadar devam etmesi bekleniyor. Milattan önce ikinci yüzyıldan günümüze kalan Bergama Zeus Sunağı, Helen kültürünün başyapıtlarından biri sayılıyor. (CHA) DOB Genel Müdürlüğü: ‘Balerine tayt yasağı' haberleri gerçek dışı ANKARA - Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürlüğü, ‘Balerine tayt yasağı' başlığıyla yer alan haberlerin gerçek dışı olduğunu açıkladı. Bazı internet gazetelerinde, haber portallarında ve sosyal paylaşım sitelerinde yer alan haberler üzerine açıklama yapan DOB Genel Müdürlüğü "Genel Müdürlüğümüzce; Genel Müdürlük ve bağlı İl Müdürlüklerimizde görev yapan memur, sözleşmeli personel, geçici görevli personel, işçi ve temizlik personelinin kılık ve kıyafeti ile ilgili uyulması gereken hususların yeniden hatırlatılması amacıyla hazırlanarak Genel Müdürlük merkez birimleri ile İl Müdürlüklerimize gönderilen 22.09.2014 tarih ve 2014/3 sayılı genelgede belirtilen hususlar; Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 4 ve 5 inci maddelerinde yer alan düzenlemelerin tekrarı niteliğinde olup, Genelge ile yeni bir sınırlama getirilmemiştir.” bilgisini verdi. Genelgede yer alan “sözleşmeli personel” ifadesi ile genel müdürlük ve bağlı il lüdürlüklerinde 1309 sayılı kanunun 4.maddesi kapsamında görev yapan 'sanatkar memurlar, uygulatıcı uzman memurlar ve uzman memur'ların kastedilmediğine dikkat çekilen açıklamada, personelin uyması gerektiği belirtilen 'kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin kılık ve kıyafetine dair yönet- melik'in “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde tanımı yapılan sözleşmeli personelin kastedildiğinin genelgenin 3. maddesinde de belirtildiği vurgulandı. İlgili Yönetmeliğin 3.maddesinin “c” bendinde “sözleşmeli personel" deyiminin, 657 sayılı kanunun 4. maddesinin (b) fıkrası, 5434 sayılı kanuna 1101 sayılı kanunla eklenen ek 5. maddenin son fıkrası ve özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak 2. madde kapsamına giren kurum ve kuruluşlarda çalışanlarla 6.11.1980 gün ve 2333 sayılı kanuna göre çalışanları ifade eder.” tanımı ile bu hususun açıklandığını belirtildi. Ayrıca aynı yönetmeliğin 7. maddesi ile “sağlık, şantiye, arazi, atölye, maden ve benzeri yerlerde çalışanların işin ve yerin özelliğine göre giyim eşyasının tipi, modeli ve rengi ilgili kurumca tespit edilir. Ancak, bu yönetmelikte belirtilen diğer esaslara uyulması zorunludur.” düzenlemesine yer verilerek, çalışanların işin ve yerin özelliğine göre farklı giyim eşyaları kullanmalarının da mümkün olduğu hüküm altına alındığından, söz konusu genelge ile; genel müdürlük ve bağlı il müdürlüklerinde görev yapan sanatçıların çalışma, prova ve temsillerde görevlerinin gerektirdiği kılık ve kıyafetleri kullanmaları konusunda yeni bir düzenlemenin yapılmadığı ve herhangi bir sınırlama getirilmediğine işaret edildi. (CHA) BULMACA 1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Soldan sağa: 1. Çam ağacının reçineli kabuğu, soymuk. – Kiloamperin simgesi. 2. Tavır, davranış. – Rus Kazaklarda başkan. 3. Güç, derman, hal. – Anlam, meal. 4. Müzisyenlerin topladıkları para. 5. Sodyumun simgesi. – Ödünç alınan ya da verilen şey. – İstikbal, gelecek. 6. Bir göz rengi. – Temsil ettiği kişiye ilişkin yasal ve türesel işlemlerde, onlar adına yapılabilecek her türlü davranışı üzerine alan kişi. 7. Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler. – Baston. 8. Süsüne düşkün kadın. – Gümüş. 9. Uçaktan veya yüksek bir yerden atlayan bir insanın kontrollü bir biçimde yere inmesini sağlayan araç. – Nikelin simgesi. 10. Kaz Dağlarına mitolojik devirlerde verilen ad. – Vasıta. 11. Takılmış ad. – Genellikle tahıl ölçmede kullanılan ölçek. 12. Ezgi, makam, nağme. 13. Olumsuzluk anlatan önek. – Sinirli. 14. Piyasada etki ya da tepki. – Giyeceklerde takım. 15. Hoş olmayan, hoşa gitmeyen. – Posta paketi. 16. Bir yağış türü. – Başın derisinde oluşan küçük beyaz pulcuklar. 17. Bir tür mürekkep balığı. – Panama’nın plaka işareti. 18. İdrarda biriken azotlu madde. – Dualardan sonra söylenir. 19. Baryumun simgesi. – Belirti, iz, nişan. 20. Bir tür bilgisayar oyunu. – Lokmanruhu. Yukarıdan aşağıya: 1. Kabiliyet. – Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araç, batarya. – Asya’da bir ülke. – Orta Amerika’da bir ülke. 2. Etrafı suyla çevrili kara parçası. – İlgili. – Şarkıda her kıtadan sonra tekrarlanan ve bestesi değişmeyen bölüm. 3. Bir tür zamklı cila. – Yağmur geçirmeyen bir tür üstlük. – Sofrada kullanılan sahan altlığı. 4. Karışık renkli. – Eski bir devlet. – Afrika’da sıradağlar. – Güzel sanat. 5. Askerin su kabı. – Dans adımı. – Pişirilerek hazırlanmış yemek. – Afrika’da bir ülke. 6. Bir çalgı. – Eski dilde yaygın söylenti. – Habeş soylusu. – Oyunda kazanılan her parti. 7. Amme. – Akıl. – Mal alıp karşılığında mal vererek ödeşme. – Kız evlat. 8. Kurutulmuş kabağın içine çakıl taşı konularak yapılan ritim sazı. – Lüfer balığının küçüğü. – Kesintilerden sonra geri kalan miktar, safi. 9. Ağzı geniş, tek ÇÖZÜMÜ kulplu su kabı. – Yabani hayvan BUGÜN barınağı. – Ağzına kadar dolu 11. SAYFADA olan, silme. – Bir cetvel türü. 10. Çocuk sahibi olmuş kadın. – Bazı vakıf kuruluşlarında fakirlerin doyurulması için ayrılmış tahsisat. – Kutsal inanç, iman. Hazırlayan: Ercan BOSTANCIOĞLU 9 TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin [email protected] TÜRK DOĞULUR DA, OLUNUR DA - 2 dım. Hala Kumanova’ya giderim. Osmanlı Devleti’nin parçalanıp Orada az sayıda kalan Müslümanlar dağılma sürecinde, Abdulhakim-i ‘Madem Osmanlı toprağıydı, bizi Arvasî müritleriyle birlikte Suriye niçin burada bırakıp gittiniz?’ diye üzerinden Arabistan'a gider. isyan ediyor. Ama 11 Haziran’da Arabistanlılar, kendisi için medrese yapacaklarını ve her türlü kolaylık ve buraya gelişimin 47’inci yılı doldu ve ‘İyi ki gelmişiz’ diyorum.” imkânı sağlayacaklarını taahhüt Bir başka örnek de şu: ederek Arabistan'da kalmasını isterler 31 Mayıs 2013 İstanbul Gezi Parkı ve şöyle derler: "Osmanlı zâten öldü, Türk diye bir şey kalmamıştır." Bunu olaylarında Lobna Allami adlı bir kız yaralanır. Ayşe Arman, Hürriyet duyan Abdulhakim-i Arvasî gazetesinde bu kızın kardeşi Fatin Hazretleri çok sinirlenir ve şu veciz Allami ile bir mülakat yapar. cümlelerle karşılık verir: Mülakat şöyle devam eder: "Ben bir Seyyid'im. Yani bu “Filistin asıllı mısınız? demektir ki (etnik olarak) Türk değil- Alakası yok, biz Türk’üz. im. Ama yeryüzünde bütün Türkler Babamız Ürdünlü, annemiz Türk. silinse üç Türk kalsa biri ben olurHikâye şöyle aslında: Anneannem, dum. İki Türk kalsa gene biri ben olurdum. Son Türk kalsa da gene ben Eminönülü Fatma Gülfidanağa. 14 yaşında babasıyla Filistin’e gidiyor. olurdum. Çünkü Türkler olmasa bugünkü manada İslamiyet olmazdı." Babası Osmanlı valisi. O yıllarda Filistin de Osmanlı toprağı. Babası hastaİşte Türklük böyle bir şeydir.Türkiye’de Rumeli türkülerini lanıp, ölüyor. Anneannem de orada kalıyor. Çerkez dedemle evleniyor, okuyan sanatçı Arif Şentürk, Selim çocukları oluyor. 1948’de mültecilerEfe Erdem’e verdiği, bir mülakatta le Ürdün’e göç ediyorlar. Seneler babasının Arnavut, anasının Boşnak; ama kendisinin Türk olduğunu söyler sonra anneannem, tekrar yurda döndü ve burada öldü, mezarı bile bu ki, Türklük ve milliyet bilinci budur. Yani Türk doğulur da olunur da. Arif topraklarda. Basbayağı Türk’üz! Annen peki? Şentürk’ün kendisine sorulan soru ve -Ürdün’de babamla evleniyor. verdiği cevap şöyle: Boşandıktan sonra da, ablamla beni “-Baba Arnavut İsa Bey, anneniz yanına alıp, Türkiye’ye dönüyor. Boşnak Fikriye Hanım ve siz 1941 Fatin Allami yılında Makedonya’da doğmuşken Ne zaman geldiniz? nasıl Türkiye’nin Arif Şentürk’ü - Ben 12’ydim Lobna 14. oldunuz? Hiç yabancılık çektiniz mi? -Arif Şentürk: Asırlar önce Kuman - Ne alakası var. Biz ‘yabancı’ Türkleri’nce kurulan Kumanova’da değiliz. Arapça biliyoruz ama doğdum. Burada çok Bektaşi köyü rüyalarımızı Türkçe görüyoruz. vardır ve Türkçe dışında bir dil Kendi aramızda Türkçe konuşuykonuşulmaz. Babam Arnavut İsa da oruz. Sevgililerimiz Türk. Bektaşi tekkesine bağlı bir Zeytinyağlı severiz. Sabahları Ezine Müslüman. Arnavut olduğu halde peynir yeriz. Kekikli zeytinyağına Şentürk soyadını almış çünkü ekmek banarız. Lobna’ya “Turist” Osmanlı dünyası onun içine işlemiş. dediler. “Yabancı” dediler. Neden 600 yıl boyunca burada Osmanlı öyle yaptılar bilmiyorum, o zaman egemenliği yaşanmış. Okul çağım kafasına yediği kapsülün haklı bir gelince Makedon okulu yerine Türk gerekçesi mi olacaktı yani…” okuluna kaydoldum. Haçlı-Siyon emperyalizminin sunî Bunun üzerine babama ‘Sen ne biçimde önümüze başlıca sorun zaman Türk oldun?’ diye soruyorlar. Babam ‘Ben doğuştan Türküm! Türk olarak koyduğu meselenin çözümü, öncelikle Türkiye’de herkesin “hepoğlu Türküm!’ diyor. Şentürk soyimiz Türk’üz” diye haykırmasında adımız da oradan geliyor. Bölge yatıyor. Yani çözüm, bütün farklı Balkan Savaşı ile 1912’de Osmanlı etnik köken sahiplerinin tam bir Türk idaresinden çıktığı halde millet birliği şuurunu Kumanovalılara, Nebi amcama içselleştirmesinden geçiyor. Yani ya İstanbul’dan askerlik celbi geliyor. milliyetçilik yapıp “hepimiz Önce Romanya’da Ruslara karşı, Türk’üz” diyeceğiz ve Haçlı-Siyon Ürdün’de de İngilizlere karşı emperyalizmine bu coğrafyada savaşıyor, Mısır’da esir düşüyorlar. ekmek yedirmeyeceğiz; ya da 50’li yıllara kadar Balkanlar’da kavmiyetçilik yapıp “Kürd’üm”, bayağı borumuz öterdi, arkada paça “Arnavud’um”, “Çerkez’im”, bırakmazdık. “şuyum buyum” diye diye emperyal‘Türklerle şaka olmaz’ denirdi. II. izme kolayca yem olacağız. Dünya Savaşı sonrasında komünist İngiliz ajanı Lawrence’in şu bir idare gelince Türk ve Müslümanlara karşı baskılar başladı. sözünü de bugünler için dikkate alalım: "Türkiye'yi bölüp parçalamak Oruç tutmak ve ibadet etmek yasaklandı. Askerde bile Müslüman asker- için taşla, tüfekle savaş yapan ordusuna DİN DÜŞMANI; ülkesini lere domuz eti verilirdi. Babam da sevenlere ise TÜRKÇÜ, IRKÇI, ‘Ben çocuklarıma domuz eti KAFATASÇI diyeceksiniz. Aksi yedirmem’ diyerek 1956 yılında takdirde Türkleri yenemezsiniz.." Türkiye’ye göç etti. İstanbul’da denizi ilk gördüğümde, 15 yaşımday- (Bitti) Tanpınar'ın "5 Şehir" kitabı beyazperdeye aktarılacak İSTANBUL- Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "5 Şehir" kitabı, "5 Şehir 5 Film" projesi kapsamında filme uyarlanacak. Anadolu Öğrenci Birliği tarafından yapılan açıklamaya göre, Gençlik Projeleri Destek Programı kapsamında, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından desteklenen projeye göre, Tanpınar'ın "5 Şehir" kitabı filme aktarılacak. İstanbul'daki liselerde okuyan öğrencileri kapsayan projeye, 11 Ekim'e kadar başvurulabilecek. Projede, 10'u kız, 10'u erkek olmak üzere 20 lise öğrencisi yer alacak. Proje, "5 Şehir" kitabının öğrencilere dağıtılıp, okunmasıyla başlayacak. Birliğin İstanbul şubesince yürütülen ve koordinatörlüğünü Mehmet Gültekin'in yapacağı projede öğrenciler, akademisyen, yazar ve araştırmacıların katılacağı edebiyat ve şehir söyleşilerine katılacak, senaryo, kamera, ses ve ışık üzerine eğitim alacak. Eğitimin ardından İstanbul, Ankara, Konya, Bursa ve Erzurum illeri için senaryolar yazılacak, her şehirde 4 öğrenci olmak üzere, çekimleri ve kurguları öğrenciler tarafından gerçekleştirilecek kısa filmler yapılacak. Açıklamada görüşlerine yer verilen Anadolu Öğrenci Birliği Genel Sekreteri Ömer Büker, bu projenin Türkiye'de ilk olduğunu ve istenilen şekilde tamamlanması halinde diğer şubelerinde de benzeri projelerin hayata geçirileceğini, ayrıca lise öğrencilerinin yeteneklerini keşfetmesine de katkı sağlayacağını aktardı. Proje, Haziran 2015'te filmlerin gösterileceği toplantıyla sona erecek. (AA) 10 SAĞLIK 3 Ekim 2014 Cuma Ölüm nedenlerinin başında kalp ve damar hastalıkları geliyor ANKARA- Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. Seçil Özkan, "Ölüm nedenlerine baktığımızda Türkiye'de birinci sırada kardiyovasküler hastalıkları görüyoruz" dedi. Bera Otelde, Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesi işbirliği çerçevesinde hazırlanan ve ülke raporunun açıklanacağı "Bulaşıcı olmayan hastalıklara yönelik daha iyi sonuçlar için sağlık sistemi zorlukları ve fırsatları" konulu toplantı gerçekleştirildi. Seçil Özkan, toplantıda yaptığı konuşmasında açıklanacak söz konusu raporun, Türkiye adına gurur verici olduğunu söyledi. Türkiye'nin sağlıkta oldukça iyi bir yol aldığını belirten Özkan, ülke olarak yaşam süresinin 76 yaşa yükseldiğini ve giderek yaşlı nüfus olma yoluna gidildiğini ifade etti. Özkan, bekledikleri sonucun kronik ve bulaşıcı olmayan hastalıklarda artış beklediklerini kaydederek, şunları söyledi: "Bu süreçte hem yaşlanıyoruz hem de yaşam süremiz uzuyor ama yaşam tarzımız- da da değişiklikler oluyor. Yaşamımızdaki risk faktörlerini artırmaya başladık. Fiziksel aktivite, yeterli ve dengeli beslenmeme gibi nedenler de bizim için önemli risk faktörleridir. Veriler, ölüm nedenlerine baktığımızda da bizi destekliyor. Türkiye'de birinci sırada kardiyovasküler (kalp ve damar) hastalıkları görüyoruz. İlk 3 neden de bulaşıcı olmayan hastalıklar var. Dolayısıyla doğru yoldayız, ülke raporundaki öneriler de bizim için önemli bir yol çizecek." Hastalıklar çıkmadan önce önlemlerin alınması gerektiğini vurgulayan Özkan, hastalık çıktıktan sonraki yükün her anlamda daha fazla olduğunu dile getirdi. Özkan, erken tanının da çok önemli olduğunu belirterek, etkili tedaviyle komplikasyonları azaltmayı amaçladıklarını aktardı. Bu süreçte unutulmaması gereken bir basamak olduğunu bildiren Özkan, "Bu anlamda da çok güzel adımlar attık. Sayın Başbakanımızın desteğiyle 'Çok sektörlü sağlık sorumluluğu projesini' artık üst düzeyde yapılanmasıyla hayata geçireceğiz.” (AA) Kurbanlığa eziyet etin kalitesini bozuyor Kurbanlık hayvanın kesime kadar olan süreçte strese maruz bırakılması ve kesimde şiddet kullanılmasının, etin kalitesini olumsuz etkilediği bildirildi. Fedakar baba, oğluna böbreğini verdi Diyaliz hastası 25 yaşındaki Gökhan Maraklı'ya babasının böbreği nakledildi. GAZİANTEP - Sani Konukoğlu Hastanesinden yapılan açıklamaya göre, Kahramanmaraş'ta yaşayan Maraklı, yaklaşık beş ay önce ayaklarında ve ellerinde kramp, vücudunda gerilme şikayetleriyle doktora gitti. Yapılan tetkiklerde böbreklerinde kist olduğu belirlenen Maraklı, tedavi görmeye başladı. Yaklaşık 3 ay diyalize giren Maraklı, Gaziantep'te babasından nakledilen böbrekle yeniden hayata tutundu. Açıklamada görüşlerine yer verilen Maraklı, babasının çektiği sıkıntılara daha fazla dayanamadığını ve böbreğini bağışlamak istediğini belirtti. Nakil için İstanbul'un önerildiğini anlatan Maraklı, bu işlemin Gaziantep'te de yapıldığını öğrenince hastaneye geldiğini ifade etti. Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra dokuların tuttuğunu duyunca ayrı bir mutluluk yaşadığını vurgulayan Maraklı, şöyle devam etti: "Babam böbreğini vermeye karar verdiğinde mutlu oldum, dokuların tuttuğunu duyunca ayrı mutluluk yaşadım. Bu, tarifi olmayan çok güzel bir duygu. Çünkü nakil için yıllarca bekleyenler var. Ben çok şanslıyım. Organ nakli konusunda herkes çok daha duyarlı olmalı, bunu yaşayan bilir. Organ naklinin üzerinde daha fazla durulmasını istiyorum." Baba Turan Maraklı da bir baba olarak oğlunun organ nakline ihtiyaç duyduğunu ilk öğrendiklerinde büyük şok yaşadıklarını belirterek, "Baba olarak bana düşen görev oğluma böbreğimi vermekti. Hiç düşünmeden, büyük bir memnuniyetle böbreğimi verdim. Canımdan can kattım" ifadesini kullandı. Hastanenin Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu ise organ naklinde uygulanan kapalı yöntem sayesinde organ bağışında bulunan kişilerin mağdur olmadığına dikkati çekti. Bu naklin de kapalı yöntemle gerçekleştirildiğini bildiren Yüzbaşıoğlu, bu yöntemle kişilerin ameliyattan çok kısa bir süre sonra yeniden sağlığına kavuşabildiğini, bunun da organ bağışının önündeki en büyük engellerden ameliyat korkusunun daha kolay aşılmasını sağladığını kaydetti. (AA) ÇANAKKALE - BURAK AKAY Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Feyzi Uğur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kurban Bayramı'nın temelde dini, sosyal ve ekonomik yönleri olan bir olgu olduğunu söyledi. Bayramın öznesi niteliğindeki kurbanlıkların çok dikkat edilmesi gereken ayrı bir konu olduğunu belirten Uğur, "kurbanlığa eziyetin eti bozduğunu" kaydetti. Kesime kadar olan süreçte hayvanın strese maruz bırakılmaması, hayvan refahıyla ilgili gerekli bütün bilimsel kurallara uyulması ve kesimde şiddetin kesinlikle kullanılmaması gerektiğini vurgulayan Uğur, şöyle konuştu:"Bu durumdaki hayvanlar kesildikten sonra etlerinde olması gereken biyokimyasal süreçler yeterince olmadığı için koyu renkli karkas et üretme riski ortaya çıkar. Bu etler tüketilmeyecek etler, halkımız tarafından tercih edilmeyecek etler olacaktır. Bu etler çok hızlı mikrobiyal aktivite içerisinde bulunurlar, kolay bozulurlar. Bu etleri saklamak daha zordur, daha güçtür. Bu etlerden üretilecek ürünler daha fazla sorun oluşturacaktır. Bu nedenle, hayvanların taşınması, araçlardaki konfor özelliklerinin sağlanması, bekleme yerlerinde hayvanlara gerekli ihtimamın gösterilmesi, hayvanların bekleme yerlerindeki yem ve su ihtiyaçlarının karşılanması, çok sıcak veya çok soğuk ortamlarda nakliye işlemlerinin yapılmaması ve kesim günü hayvana eziyet edilmemesi gibi bütün çevresel koşullara dikkat edilmesi gerekir. Bu hem refah açısından önemli bir husustur ve bu bizim görevimizdir, ürün açısından da koyu renkli karkas et üretmemek açısından da bu konuya özellikle dikkat edilmelidir." Yorgun hayvanların kesilmemesi gerektiğini de bildiren Prof. Dr. Uğur, şu bilgileri verdi: "Bunun da et kalitesine etkisi var. Çünkü yorgun hayvanı kestiğimizde kasın ete dönüşmesinde problemler olur, kan yeterince akmaz, et mikrobiyal aktiviteye daha fazla maruz kalır ve dolayısıyla et genel olarak tüketicilerimizin beklediği beklentiyi karşılamaz. Hayvana sabır göstermek gerekiyor. Kesim anında, kesimden önceki koşullarda ısrarcı olmamak lazım. Hayvan huysuzlanabilir, stres altında olabilir. Çünkü hayvanların davranışları da hayvandan hayvana değişebiliyor. Onların da mizaçları farklı olabiliyor. Bu ırktan ırka, cinsten cinse, cinsiyetten cinsiyete değişebiliyor. Hatta hayvanın o güne kadar ki yetiştirme koşulları da bunu etkileyebilir. O an hayvana sabır ve şefkat göstermek gerekiyor. Kısa mesafelerden gelen hayvanları birkaç saat, uzun mesafelerden gelen hayvanları ise sabah kesim yerlerinde olacak şekilde ayarlamamız gerekir. Sabah saatlerinde de uygun anlar- Sağlıkta devletin kasasına halktan 3 milyar katkı ANKARA- ZEYNEP AKYIL - Türk Sağlık-Sen'in araştırmasına göre, 2013'te vatandaşın cebinden 3 milyar 211 milyon lira, "katkı payı ve reçete parası" olarak Hazinenin kasasına girdi Sendika, ilaçta 1 Ekim'de başlayacak taban fiyat uygulaması öncesinde, vatandaşın sağlıkta ödediği katkı payları ile ilgili araştırma gerçekleştirdi. Araştırmaya göre, 2013'te muayene başına 5 lira katılım payının alındığı devlet ve üniversite hastanelerinde, geçen yıl 330 milyon 2 bin muayene yapıldı. Muayene başına 12 lira katılım payının alındığı özel hastanelerde ise 2013'te 91 milyon 386 bin muayene gerçekleşti. Bu şekilde toplam 421 milyon 388 bin muayene yapıldı. Araştırmada, "Tüm muayenelerin yaklaşık yüzde 20'sinin katılım payı alınmaması gereken durumlar" olduğu, yaklaşık 2 mil- yar 197 milyon liranın vatandaşın cebinden Hazineye katılım payı olarak gittiği vurgulandı. Vatandaşın sağlıkta ödediği bir diğer ücretin de 3 liralık reçete parası olduğu, geçen yıl 338 milyon 21 bin reçete yazıldığı belirtildi. Böylelikle reçete parası olarak vatandaşın devlete bir yılda 1 milyar 14 milyon lira ödediği kaydedildi. Araştırmada 2013 yılında toplamda vatandaşın cebinden 3 milyar 211 milyon liranın katkı payı ve reçete parası olarak Hazinenin kasasına girdiği bildirildi. -''Cepten çıkan para sürekli artıyor'' Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlıkta vatandaşın ödediği katkı paylarının sistematik biçimde arttığını söyledi. Kahveci, şu değerlendirmede bulundu: ''Sağlıkta muayene katkı payı, reçete T.C. ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN (Taşınmaz Mal Satış İhale İlanı) Mülkiyeti Belediyemize ait aşağıda ilçesi, Mahallesi, ada/parsel numarası, muhammen bedeli, geçici teminatı yazılı taşınmaz 2886 sayılı kanunun 36. maddesi gereğince, Kapalı Zarf usulü ile peşin bedelle mülkiyet satışı yapılacaktır. 1- İhale 16.10.2014 Hipodrom Caddesi No: 5’deki Belediye Hizmet binasının 18. katında bulunan ENCÜMEN salonunda toplanacak Belediye ENCÜMENİ' nce yapılacak olan ihalede listedeki sıra takip edilecektir. 2- İhale suretiyle satışı yapılacak taşınmazın satış şartnamesi her gün çalışma saatleri içerisinde, Hipodrom Caddesi No: 5 Belediyemiz hizmet binası 14.katında bulunan EMLAK ve İSTİMLAK DAİRESİ BAŞKANLIĞI Taşınmazlar Şube Müdürlüğünde görülebilir. 3- İhaleye iştirak edecek olanlar 500 TL karşılığında şartname almak zorundadırlar. 4- İhale için verilen teklif mektupları verildikten sonra geri alınamaz. 5- İhale için verilecek teklif mektubunda belirtilecek meblağ rakam ve yazı ile okunaklı bir şekilde (Silinti, kazıntı olmayacak) yazılacaktır. 6- Teklif mektuplarının en geç ihale günü saat 12.oo' ye kadar ihalenin yapılacağı adreste bulunan ENCÜMEN Başkanlığına (7. katta bulunan Yazı işleri ve Kararlar Dairesi Başkanlığına) verilmesi şarttır. Bu saatten sonra verilecek teklif mektupları veya her hangi bir nedenle oluşacak gecikmeler dikkate alınmaz. 7- Satış şartnamesinde belirtilen hususlarla taşınmaza ait dosyasındaki bilgileri ve tapudaki takyidatları alıcı aynen kabul etmiş sayılır. İhalenin kesinleşmesinden sonra ihale uhdesinde kalanlar, Satış Şartnamesine aykırı bir talepte bulunamazlar. 8- Satıştan mütevellit bütün vergi, resmi harç, ilan giderleri, tapu harçları, alım satım giderleri, gibi ödenmesi gereken her türlü giderler alıcıya ait olup, alıcı tarafından kanuni süresinde ödenecektir 9- İhale Komisyonu (ENCÜMEN) gerekçesini karar içeriğinde belirtmek koşulu ile ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. ENCÜMEN’ce uygun görülerek karara bağlanan ihale kararı ise; İta Amiri’nin ONAY’ını takiben geçerlilik kazanacağı gibi, İta Amiri’nin ihaleyi fesh etmesi halinde, iştirakçi idareye karşı herhangi bir hak iddiasında bulunamaz. 10- İş bu ihale ilanı genel bilgi mahiyetinde olup, satışta ihale şartnamesi hükümleri uygulanacaktır. Sıra No 1 İlçesi Çankaya Mahalle Çayyolu Ada/ Plan Parsel Amacı Alanı (m2) 44058/1 KÇA 11,312.00 Hisse (m2) 3471 da hayvanların kesimlerini yapmamız gerekir." "Sağlıklı hayvan, sağlıklı ürün demektir" diyen Uğur, vatandaşların ibadetlerini yerine getirirken sağlıklı hayvanlar tercih etmelerinin de çok önemli bir unsur olduğunu bildirdi. Bunun için de özel organize edilmiş, altyapı imkanları sağlanmış, hayvanların bakım ve sağlıklarıyla ilgili tedbirlerin alındığı satış yerlerinden kurbanların alınmasını tavsiye eden Prof. Dr. Feyzi Uğur, "Damızlık dişi hayvanlar mümkünse kurbanlık olarak tercih edilmemeli. Çünkü hayvancılığın temel fonksiyonu insanlarımızın sağlıklı ve kaliteli gıda üretimini sağlamaktır. Dolayısıyla hayvancılığı da korumak gerekiyor, hayvancılığı sürdürülebilir kılmak gerekiyor.” (AA) Emsal E:1.50 Muhammen Bedel (TL) 7,809,750.00 Geçici Teminat Bedeli (TL) 234,292.50 İhale Saati 14:04 Ankara Büyükşehir Belediyesi İnternet Adresi www.ankara.bel.tr Basın - 12675 (www.bik.gov.tr) Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de parası olarak başlayan ekstra ücretler sistematik şekilde artmaya devam ediyor. Önce bazı tedaviler kapsam dışı bırakıldı. Ekstra ücretler geldi. Daha sonra özel hastanelerin vatandaştan alacağı fark yüzde 30'lardan 200'e çıktı. Sonra üniversitelerde de bu oran arttırıldı. Şimdi de SGK, taban fiyat uygulamasına başlayarak vatandaşın ilaca daha fazla para ödemesini getiriyor. Yani sağlıkta sistematik bir şekilde vatandaşın cebinden çıkan para günden güne artıyor.'' Sosyal devletin gereği olan ve vatandaşların yararlanmak için prim ödedikleri bir sağlık sisteminde, sürekli olarak vatandaştan ekstra ücretler alınmasının yanlış olduğunu vurgulayan Kahveci, bu türden bir sağlık finansmanının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini kaydetti. Kahveci, ''Vatandaş bu ekstra ücretlerden kurtarılmalıdır'' dedi. (AA) Kurban eti, bekleyince lezzet kazanıyor KAYSERİ - MUSA ÖZYÜREK Nuh Naci Yazgan Üniversitesi (NNYÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, kurban etinin lezzet kalitesinin artırılması için bir süre bekletilmesi gerektiğini bildirdi. İnanç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, birçok kişinin yanlış beslenme nedeniyle Kurban Bayramı'nı hastanelerde geçirmek zorunda kaldığını ifade etti. Kurban etinin sağlığı olumsuz yönde etkilememesi için etin pişirilme ve saklanma yöntemlerine dikkat edilmesi gerektiğini belirten İnanç, özellikle Anadolu'da kesilen hayvanın etinden bir parça alınarak hemen pişirilip tüketilmeye başlandığını vurguladı. Hayvanın kesiminde kasların kasılı olmasından kaynaklanan 'rigor mortis' adı verilen ölüm sertliği oluştuğunu, bu sertliğin geçmesi için etin buz- dolabına konmadan, parçalar halinde güneş görmeyen serin yerlerde 5-6 saat bekletilmesi, ardından da 24 saat buzdolabında soğuk ortamda kalması gerektiğini dile getiren İnanç, aksi takdirde etin hem pişirilmesi hem de sindirilmesi konusunda ciddi sorunlar yaşanabileceğini söyledi. İnanç, etin bekledikçe lezzet kazandığını vurgulayarak, "Et ne kadar soğuk ortamda bekletilirse yumuşama işlemi o kadar hızlı gerçekleşir ve içerisindeki aromatik lezzetler ortaya çıkar. Bekletilmeden tüketilen etin lezzeti olmaz. Ayrıca etin bekletilerek dinlendirilmesiyle sindirim sistemi rahatsızlıklarının da önüne geçilmiş olur" diye konuştu. İnanç, etlerin mümkün olduğunca küçük parçalar halinde, bir kullanımlık olacak şekilde kuvvetli ve zayıf aside, alkali ve yağlara dirençli streç film (PVC) içerisinde saklanması gerektiğine işaret etti. (AA) dış dünya 3 Ekim 2014 Cuma Rasmussen danışmanlık firması kuruyor KOPENHAG - NATO Genel Sekreterliği görevi dün itibarıyla sona eren Anders Fogh Rasmussen, Danimarka'da danışmanlık firması kuracağını açıkladı. Eski genel sekreter, 'Rasmussen Global' adlı ajansın; hükümetler, şirketler ve diğer kurumlara stratejik tavsiyelerde bulunacağını ifade etti. Rasmussen, NATO'daki 5 yoğun yılın ardından, güç dengesinin sürekli değiştiği dünyada müşterilerin yollarını bulmasına yardım etmek istediğini belirtti. AB'nin genişlemeden sorumlu yeni Komiseri Hahn: "Türkiye en önemli ortağımız" BRÜKSEL - Jean-Claude Juncker başkanlığındaki yeni AB Komisyonu'nda genişleme müzakerelerinden ve komşuluk politikasından sorumlu üye olarak görev almaya hazırlanan Johannes Hahn, AB'nin, "en önemli ortağı" Türkiye ile katılım müzakerelerini sürdürmek zorunda olduğunu söyledi. Yeni göreviyle ilgili Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu'nda mülakata alınan Hahn, Türkiye karşıtı parlamenterlerin katılım müzakerelerinin durdurulmasına yönelik taleplerini reddetti. Hahn, "Dinleyin, ben pragmatik biriyim. Türkiye açık arayla en önemli ortak. AB ve Türkiye arasındaki ticaret hacmi 100 milyar avro. Türkiye'de doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının dörtte üçü Avrupa'dan gidiyor" dedi. AB'yle geleceğe odaklı, makul ve istikrarlı ilişkiler içinde bulunmasının Türkiye'nin menfaatine olduğunu belirten Hahn, yeni görevinde katılım müzakerelerinin ucunun açıklığı prensibine saygı gösterdiğini ancak Türkiye'nin üyelik müzakerelerini sürdürmek zorunda olduğunu vurguladı. Hahn, yakın geçmişte görüştüğü AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır'ın katılım müzakerelerini canlandırmak için kendisine yeni bir strateji sunduğunu ve bunu değerlendireceğini söyledi. AB sürecinin Türkiye'de reformların çıpası ve sürükleyicisi olarak kalması gerektiğini belirten Hahn, Türkiye'nin üyelik yolunda ilerleyebilmesi için reformları sürdürmesi ve evrensel haklara bağlılığını muhafaza etmesinin önem taşıdığını dile getirdi. Johannes Hahn, Türkiye ile AB arasın- daki Gümrük Birliği'nin "hizmetler, kamu alımları ve tarım ürünlerini kapsayacak şekilde genişletilerek modernizasyonundan" yana olduğunu ifade etti. Bazı parlamenterlerin Türkiye'nin tutuklu gazeteci sayısı en yüksek ülkeler arasında bulunduğu seklindeki eleştirilerini cevaplandıran Hahn, kimsenin düşünce suçu kapsamında hapiste tutulmasının kabul edilemeyeceğini, bu tür ihlaller olduğunda meseleleri muhataplarıyla görüşeceklerini ve sonuç alamazlarsa buna nasıl tepki vereceklerini değerlendireceklerini söyledi. Avusturyalı Komiser Hahn, katılım müzakerelerinde "tamam ya da devam" anlamına gelen üç faktörü hukukun üstünlüğü ve temel haklar, düzgün işleyen demokrasi ve ekonomi olarak sıraladı. (AA) Fransa’da merkez sağda liderlik yarışı kızışıyor PARİS - Fransa'da merkez sağdaki Halk Hareketi Birliği (UMP) içindeki liderlik yarışı, Nicolas Sarkozy'nin adaylığını açıklamasının ardından giderek kızışıyor. UMP'den aday olması beklenen eski başbakanlardan Alain Juppe, eski cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın liderlik yarışında Sarkozy'yi değil, kendisini desteklediğini savundu. Basına konuşan Juppe, geçen hafta Chirac'ı evinde ziyaret ederek 45 dakikalık bir görüşme gerçekleştirdiğini belirtirken, görüşmede Chirac'ın, gelecek seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olmasını desteklediğini ve bu konuda teşvik ettiğini söyledi. Jacques Chirac'ın eşi Bernadette Chirac ise daha önce yaptığı açıkla- mada, ''Juppe'yi soğuk ve itici bulduğunu'' belirterek Sarkozy'nin adaylığını desteklediğini söylemişti. Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimleri 2017 yılında düzenlenecek. UMP'deki cumhurbaşkanlığı aday adayı yarışının, Sarkozy ve Juppe arasında geçmesine kesin gözüyle bakılırken, anketler iki siyasetçiye de aynı oranda şans tanıyor. (AA) Putin: İnternete herhangi bir sınırlama gündemimizde yok MOSKOVA - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, internette hukuki olmayan herhangi bir kısıtlama yapılmayacağını, bunun hiçbir zaman gündemlerinde olmadığını söyledi. Rusya Güvenlik Konseyi’nde internet üzerinde değerlendirmede bulunan Putin, “Basın özgürlüğü, bilgi edinme ve onu yayma hakkı demokratik devlet ve toplumun temel prensiplerinden. Buna sıkı bir şekilde uyulması gerekiyor.” dedi. Dünya internet ağının kendi bölgelerinde kontrol edilmesi gibi bir planları olmadığını belirten Putin, “İnternetin Rusya bölümünün istikrar ve güvenliğinin garanti edilmesi önemli. Ben bir kez daha interneti sınırlandırmak ya da kontrol altına almak gibi bir niyetimiz olmadığını vurgulamak istiyorum. İnternetin kamulaştırılması gibi çalışmalar da gündemimizde yok.” garantisi verdi. Terör, aşırıcılık, dini nefret söylemleri, yabancı düşmanlığı ve çocuk pornosu gibi alanlarda propaganda yapılmasına gözlerini kapamayacaklarını, yasal çerçevede gerekli işlemlerin yapılacağını ifade eden Putin, “Biz insanlarımızı ve gençlerimizi korumak zorundayız. Terör, aşırıcılık, yabancı düşmanlığı ve dini nefret söylemlerinin propagandasının yapılmasına izin veremeyiz. Bazen dünya internet sistemi çocuk pornografisi içerebiliyor.” eleştirisi getirdi. Narkotik ve intihar propagandalarının da internette yapılması- na izin verilmemesinin önemine işaret eden Rus lider, “Bir kez daha tekrarlıyorum: Bu tür materyallere karşı küresel anlamda bir mücadele var. Bu tür verilerin sağlayıcıları yargılanabilir ve ceza alabilir. Bizim de bu şekilde hareket etmemiz gerekiyor. Kimsenin bundan şüphesi olmamalı.” hatırlatmasında bulundu. Bir kısım ülkelerin küresel bilgi ağındaki etkinliği kendi çıkarları doğrultusunda kullandığını da vurgulayan Putin, “Bazı ülkelerin bu gücü sadece ekonomik çıkarlar için değil, askeri hedefler için de ‘yumuşak-güç’ aracı olarak kullandığını görüyoruz.” dedi. Putin, Rus bilgi kaynaklarına yönelik son dönemde hacker saldırılarının arttığına da dikkat çekti, yerel teknoloji ve donanımlarla gerekli tedbirlerin alınmasını da istedi. (CHA) 11 Kabe'deki genişletme çalışmaları 1 yılda tamamlanacak MEKKE - Kabe'nin çevresinde iki yıl önce başlatılan tavaf alanlarını genişletme çalışmaları devam ediyor. Suudi Arabistan yönetiminin hac kontenjanlarını yüzde 20 düşürmesine neden olan çalışmalar dolayısıyla geçen yıl daha çok yaşlı ve engellilerin kullanımına açılan tavaf alanından, bu yıl tüm hacı adayları istifade edebiliyor. Ancak yoğunluğun başladığı saatlerde bu alanlar sadece tekerlekli sandalyeli engelliler ile yaşlılara tahsis ediliyor. Kapılarda bekleyen görevliler, başkalarının geçişine izin vermiyor. Kabe'nin çevresinde yükselen inşaat iskelelerinde günün neredeyse her saatinde hareketlilik göze çarpıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan alınan bilgiye göre, onlarca vincin çevrelediği Kabe-i Muazzama'daki inşaat 1 yıl içerisinde tamamlanacak, ardından da yeni yapılan binalarla metaf (tavaf alanı) arasına birkaç yıl önce sökülen Osmanlı revaklarının bir kısmı yeniden yerleştirilecek. - Yoğunluk arttı Öte yandan Kurban Bayramına 3 gün kala, Mekke-i Mükerreme çevresinde yoğunluk arttı. Özellikle vakit namazlarını Kabe'de eda edebilmek için büyük çaba harcayan onbinlerce hacı adayı, saatler öncesinden Mescid-i Haram'a geliyor. Bazı hacı adayları Kabe'nin çevresindeki caddelerde namazlarını eda ediyor. İnsan yoğunluğu nedeniyle araç trafiğinin aksadığı Mekke'de hacı adaylarının bir kısmı yürüyerek ya da motosikletlerle Kabe'ye ulaşmaya çalışıyor. Normal koşullarda 10-20 riyal (yaklaşık 6-12 TL) ücret isteyen taksi ve motosiklet sürücüleri, müşterilerinden bayram öncesi 50-70 (yaklaşık 30-42 TL) riyal talep ediyor. (AA) İran Cameron’dan özür bekliyor TAHRAN- İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu, İngiltere Başbakanı David Cameron'un Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda İran hakkında "kabul edilemez" ifadeler kullandığı gerekçesiyle, Cameron İran'dan resmi özür dilemeden, hükümetin İngiltere ile ilişkileri geliştirmemesi tavsiyesinde bulundu. İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu tarafından yayımlanan bildiride, "Cameron, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığı "İran karşıtı" konuşmasından dolayı özür dileyene kadar İngiltere ile ilişkilerin geliştirilmesi uygun değildir" ifadesi kullanıldı. Bildiride, İngiltere'nin Ortadoğu'daki sorunların kaynağı olduğunun altı çizilerek, "İngiltere, bölgede IŞİD gibi terör örgütlerini destekleyerek Müslüman halklar arasında mezhebi anlaşmazlıklar çıkarıyor" vurgusu yapıldı. Cameron, BM Genel Kurul toplantısındaki konuşmasında, "İran'ın terör örgütlerine destek verdiği suçlamasında bulunmuş, nükleer program ve kendi vatandaşlarına yönelik politikalarının da yanlış olduğunu ve değişmesi gerektiğini" söylemişti. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Cameron, BM Genel Kurul toplantıları sırasında New York'ta sürpriz bir görüşme gerçekleştirmişti. Görüşme, iki ülke arasında 1979 yılından bu yana yapılan en üst düzey görüşme olarak kayıtlara geçmişti. İran ve İngiltere'nin, 2011 yılından bu yana kapalı olan büyükelçiliklerini karşılıklı olarak yeniden açmak için görüşmeler yaptıkları sırada alınan kararın, iki ülke arasındaki yeni sürece zarar vermesi bekleniyor. (AA) BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 2 3 4 5 6 7 8 9 10 haber 3 Ekim 2014 Cuma MHP Genel Başkanı Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanı Çiçek ve Başbakan Davutoğlu'nun Başkanlık Divanı'ndaki odada görüşmesini eleştirdi. Bahçeli, "Sezar gibi odaya çekilmeleri yakışıksız davranış. Milletin asli unsuru olmasam burayı terk ederdim" dedi. Fehmi KORU [email protected] [email protected] 12 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinlerken düşündüklerim Bahçeli’den eleştiri TBMM - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Başbakan AhmetDavutoğlu'nun yeni yasama yılı resepsiyonunda TBMM Genel Kurulu Başkanlık Divanı odasında görüşmesine tepki göstererek, "Sezar gibi odaya çekilmeleri yakışıksız davranış. Milletin asli unsuru olmasam burayı terk ederdim" dedi. Bahçeli, 24. Dönem 5. Yasama Yılı dolayısıyla TBMM'de verilen resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çözüm sürecine ilişkin yeni adımlar atılabileceğine ilişkin açıklamaların hatırlatılması üzerine Bahçeli, "Çözüm sürecini kabullenmediğimiz için yeni adımlarını hiç düşünmüyoruz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çözüm sürecini ileriye taşıyacaklarına dair sözlerine ilişkin değerlendirmesi sorulan Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan olduğu dönemden itibaren çözüm süreciyle ilgili her değerlendirmesini, her konuşmasını, aldığı her kararı gözden geçirmesinde yarar var. Bunun başlangıç tarihi 1 Ağustos 2009'dur. O günden bu yana ne yapılmışsa gözden geçirmesinde ülkemiz açısından yarar vardır, kendisi açısından da çelişkilerden kurtulma olur" ifadesini kullandı. Bahçeli, çözüm sürecinin içeriği hakkında bilgileri olmadığı için sürecin neresinde olunduğunu da bilmediklerini söyledi. (AA) HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş: PYD'ye silahı neden Türkiye vermesin? HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, hükümetin IŞİD'e destek olmadığını, hem Kobani'den hem Irak'ın diğer bölgelerinden IŞİD'in sökülüp atılması gerektiği yönündeki görüşünü ilettiğini belirtti. Uzmanından kurban kesmenin incelikleri ANKARA - MERVE ÖZLEM ÇAKIR/SEVAL ADIYAMAN - Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, Türkiye'de tüketilen etin yaklaşık beşte birine denk gelen 200 bin ton etin Kurban Bayramı'nda üretildiğini ancak kesim ve parçalama hataları nedeniyle en az yüzde 5 kayıp oluştuğunu belirterek, "Bu kayıp Ankara, İstanbul ve İzmir gibi illerin bir haftalık et ihtiyacını karşılayabilir" dedi. Yalçındağ, karkas haldeki küçükbaş hayvanı kolay kesme ve parçalamanın püf noktalarını Anadolu Ajansı ekibine anlattı. Yaklaşık 18 kilogramlık bir karkası 10 dakikada anlatım eşliğinde parçalarına ayıran Yalçındağ, doğru olanın kurbanı işin inceliklerini bilen bir uzmana kestirmek olduğunu söyledi. Kurbanını kendisi kesmek isteyen vatandaşlara dikkat edilecek unsurlar konusunda bilgi veren Yalçındağ, kesimden önceki geceden itibaren kurban edilecek hayvana yiyecek verilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Ameliyata hazırlanan hasta gibi hayvana bir gece öncesinde yemek verilmeyecek. Dolu mideyle hayvanın kesilmesi bir eziyettir. En son akşam besleyeceğiz. Hem hayvana eziyet vermemiş oluruz hem de kesim işlemi daha kolay yapılabilir. Kesmek için öncelikle keskin bir bıçağa ve ip parçasına ihtiyacımız var. Hayvanı yatırdığımız zaman bir ayağı serbest kalacak şekilde üç ayağını bağlayacağız. Daha sonra kıbleye çevrilerek alt kulak hizasından üst kulak hizasına kadar bir defada keskin bir bıçakla kesim işlemini gerçekleştireceğiz. Burada amaç boynunun her iki taraftaki ana damarların kesilmesi, hayvanın vücudundaki kanın bir an önce boşaltılması ve ölüm olayının gerçekleşmesi." Yalçındağ, kesim işlemi sonrası göğüs kısmına dolması muhtemel olan kanın temizlenebilmesi için gerdana yukarıya doğru bıçak batırılarak kanın akıtılması gerektiğini bildirdi. Kesim bittikten sonra derinin hayvanın gövdesinden kolay çıkarılması için bacak kısmından küçük bir kesi açılarak buraya hortum takılması gerektiğini anlatan Yalçındağ, buradan hava verilerek derinin etten kolayca ayrılabileceğini söyledi. Bundan sonraki aşamada kurbanın iç organlarının boşaltılması gerektiğini belirten Yalçındağ, bunun için karın boşluğundan göğüs kısmının başlangıç noktasına kadar bir kesi atıldığını kaydetti. Kesi atarken bıçağın dikey değil yatay kullanılması gerektiğini vurgulayan Yalçındağ, böylece iç organların zarar görmeyeceğine işaret etti. Yalçındağ, kalan kısma karkas adı verildiğini belirterek, şöyle devam etti: "Bundan sonra yapacağımız şey gövdenin soğumasını beklemek. Karkası sıcakken parçalara ayırmak hem zordur, hem de sıcak sıcak parçalara ayrıldığı zaman üst üste koyduğumuzda etin bozulma olasılığı çok yüksektir. Etin soğuyup soğumadığını elimizle kontrol edeceğiz, Elimizle karkasın soğuduğuna kanaat getirdiğimizde parçalamaya başlayabiliriz. Aslında eti parçalama işlemini bir uzmana yaptırmak en doğrusu. Parçalama sırasında bir kancaya astığınız karkasa bıçak yardımıyla döşünden kaburga kemiklerine ulaşana kadar bir kesi atıyoruz. Satırla bu bölüm 2-3 hamlede kesilebilir. Satırın olmadığı durumlarda göğüs kafesinin göğüs kemiği ile birleştiği yerden bıçakla kesmemiz de mümkün olur." Parçaların birbirinin üzerine gelmeyecek şekilde temiz bir tepsiye dizilerek soğuma işlemine devam edilmesi gerektiğini vurgulayan Yalçındağ, "Karkasın döş kısmından etli kuru fasulye, taze fasulye, güveç gibi yemekleri yapabilirsiniz. Ya da kemiğinden ayırmak suretiyle kıyma çektirerek dolma veya etli pide yapabilirsiniz. Daha sonraki işlem kürek dediğimiz kısmın gövdeden ayrılması. Burada da 2 önemli nokta var. Kürek kısmı gövdeden ayırırken pirzolanın bulunduğu yere zarar verilmemesi gerekiyor. İkincisi ise kürekte bulunan lenf bezelerinin etten ayrılarak atılması gerekiyor. Bu kısım tüketilmiyor. Kol kısmından kuşbaşı kesilebilir, incik kısmını parçalatarak haşlama yapılabilir. İşlenen etler iyice soğuduktan sonra buzdolabı poşetleri ile derin dondurucuda saklanabilir" değerlendirmesinde bulundu. (AA) TBMM - IŞİD'in Kobani'de katliam yapmasına göz yumulmaması gerektiğinin altını çizen Demirtaş, şöyle konuştu: "Birlikte yaşamanın temellerini yeniden güçlendirmek istiyoruz ve çözüm süreci buna hizmet etsin diye uğraşıyoruz. Silah yardımı yapılacaksa neden Türkiye yapmasın? PYD'nin silah yardımını Türkiye'den alması daha mantıklı değil mi? Bu, Türkiye-Kürt ilişkisi açısından daha sağlıklı sonuçlar doğurmaz mı? Türkiye silah eğitimi de versin, silah da versin. Aksi takdirde katliam ortaya çıkarsa ya da IŞİD sınıra bayrağını dikerse bu Türkiye için daha mı iyi olur? Meclis'te gazetecilerle sohbet eden Demirtaş, Başbakan Davutoğlu ile yaptıkları görüşmeye ilişkin soruları yanıtladı. Davutoğlu'dan IŞİD'e destek verilmeyeceğini duymanın önemli olduğunu dile getiren Demirtaş, Kobani'ye koridor açılması konusunu görüşmediklerini söyledi. Davutoğlu'nun Kobani'ye insani yardım ulaşmasına hiçbir şeyin engel olmayacağını ilettiğini anlatan Demirtaş, "Kobani'nin IŞİD'in eline geçmesini arzulamadıklarını söyledi" dedi. Türkiye'nin IŞİD'i desteklediği algısını hükümetin değiştirmesi gerektiğine ilişkin görüşlerini paylaştıklarını dile getiren Demirtaş, Davutoğlu'nun da hükümetin, Kobani'nin IŞİD'in eline geçmesini istediği tartışmasını hayretle izlediğini söylediğini kaydetti. Demirtaş, Davutoğlu'nun, "Tam tersine IŞİD'in oradan temizlenmesi lazım. Uluslararası koalisyonun, tezkerenin amaçlarından biri budur. Hem Kobani etrafından hem Irak'ın diğer bölgelerinden IŞİD'in sökülüp atılması gerektiğini düşünüyoruz" dediğini belirtti. Selahattin Demirtaş, Başbakan Davutoğlu'nun, Suriye'nin kuzeyinde uçuşa yasak bölge ilan edilmesi gerektiği yönündeki tutumun gerekçesini, Şam yönetiminin savaş uçaklarının belli bölgeye girmesinin engellenmesi olarak açıkladığını söyledi. (AA) Çavuşoğlu: 200 bin insanı öldürmüş rejim, IŞİD'den daha mı az tehlikeli? herkesin hemfikir olduğunu söyledi. Suriye'de IŞİD'in boşalttığı köylerin rejim tarafından doldurulduğunu ve rejimin de bu bölgelerde insan öldürmeye devam ettiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, "200 bin insani öldürmüş bir rejim IŞİD'den daha mı az tehlikeli? İnsanları öldürme bakımından birbirlerinden farkları yok" dedi. Çavuşoğlu, Suriye konusunda BM'yi eleştirerek, "BM ne için var? Güvenli bölge ve uçuşa ANKARA - Dışişleri Bakanı Mevlüt yasak bölge her açıdan şart" ifadelerini Çavuşoğlu, Suriye'de Esed rejiminin zul- kullanırken, Türkiye'nin kendi güvenliğimünün devam ettiğini belirterek, "200 ni sağlamak için her türlü tedbiri alabin insanı öldürmüş bir rejim,IŞİD'den cağını vurguladı. daha mı az tehlikeli?" değerSuriye'de Özgür Suriye Ordusu'nun lendirmesinde bulundu. (ÖSO) varlığını hala devam ettirdiğini Çavuşoğu, TRT Haber'de "3 Gün" adlı anımsatan Çavuşoğlu, "ÖSO, bir taraftan programa katılarak gündeme ilişkin soru- rejim, bir taraftan IŞİD, bir taraftan ları yanıtladı. Türkiye'nin Irak ve Suriye Hizbullah ve yabancı savaşçılarla konusundaki tavsiyelerinin geçmişte mücadele ediyor. Bu kadar çok güçle hala dikkate alınmadığını belirten Çavuşoğlu, mücadele edebiliyorsa 'ÖSO var' demek"Başta ABD olmak üzere o zaman bunu tir. ÖSO'nun desteklenmesi gerekiyor" anlamayanlar, şimdi 'üzgünüz' diyorlar" değerlendirmesinde bulundu. dedi. Türkiye'nin tehditlere karşı kendini Suriye'de Esed rejimi devam ettikçe koruması ve gerekli tedbirleri alması kaos, zulüm, kan ve gözyaşının devam gerektiğini belirten Çavuşoğlu, "Ülkemiz edeceğini kaydeden Çavuşoğlu, bir an ve milletimiz için bu tezkereyi evvel IŞİD'in durdurulması konusunda getiriyoruz" dedi.(AA) NE yalan söyleyeyim, TBMM’nin yeni yasama yılının açılışında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmayı dinleyene kadar “yeni Türkiye” ile “başkan gibi cumhurbaşkanı” konularında bir o yana bir bu yana giden görüşlerim, konuşma sonrasında değişti. Kanaatim şu: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “başkan gibi cumhurbaşkanı” konusunu ciddiye alıyor ve herkesin de ciddiye almasını bekliyor... Meclis açılışlarında cumhurbaşkanlarının yeni yasama yılı vesilesiyle milletvekilleri önüne çıkıp görüş açıklaması bir gelenek... Yeni seçilen cumhurbaşkanları, o geleneği, kendi dönemlerinin nasıl olacağı konusunda ipuçları vermenin bir platformu olarak kullanmışlardır. Turgut Özal sözgelimi; bayağı kargaşalı bir seçim ortamı sonrasında seçildiği Çankaya’da kavgalardan uzak bir dönem geçirme arzusunu belli eden bir konuşmayla çıkmıştı milletvekilleri karşısına. Dahası, partiler arasında “hakem” konumunda olacağını açıkça ifade ettiğini de hatırlıyorum... Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanı olarak ilk konuşmaları da iyi niyet beyanı olarak okunabiliyor bugün; ardından meydana gelen gelişmeler o niyetlerle bağdaşmayan birer profil çizdirmiş olsa bile... Abdullah Gül’ün milletvekilleri karşısına ilk kez cumhurbaşkanı sıfatıyla çıkışı hafızalarda herhalde tazedir; yedi yıl önce yaşanmıştı olay çünkü... Çankaya’da bulunduğu süreyi sadece anayasal görevi olan devletin kurumları arasındaki ahengi korumakla değil, aynı zamanda siyasetteki anormallikleri gidermeye çalışmakla da değerlendireceğini çok açık bir dille aktarmıştı Cumhurbaşkanı Gül... Sözleri yanında hal ve tavrıyla da... Dün, TBMM kürsüsünde, Tayyip Erdoğan kendisinin “halkın oyuyla seçilmiş” ilk cumhurbaşkanı olduğunu birkaç kez vurguladı. Ancak o vurguyu yapmasaydı da, konuşmasını dinleyenler, onunla yeni bir dönemin başladığını anlamakta zorlanmazlardı. Yeni Cumhurbaşkanı “başkan gibi” davranacağını o kadar belli etti ki.. Önemli olan şu: Muhalefet partilerine mensup milletvekilleri kendisini ayakta selamladılar, konuşmasını sessizce dinlediler; herhangi bir taşkınlık yaşanmadı. İçinden geçtiğimiz sürecin nezaketine uygun bir açılış oldu dünkü toplantı... Nezaket önemli. Türkiye kendisinin dahli olmayan ciddi bir tehditle karşı karşıya. Hem Irak sınırının hem de Suriye sınırının ötesinde bütün dünyanın dikkatle izlediği önemli gelişmeler yaşanıyor. Irak ve Suriye topraklarında stratejik mevkileri eline geçirmiş nevzuhur bir örgüt, IŞİD, Suruç’un hemen karşısındaki Kobani’ye saldırıyor ve toplu kıyım yapabileceği beklentisini yayıyor. Kobani ile Suruç yalnızca birinden seslenilse diğerinde duyulacak yakınlıkta iki yerleşim merkezi değil, iki tarafta yaşayanlar birbiriyle akraba da... Daha da önemlisi, ülkedeki iç savaşın sonucu olarak kendi özyönetimlerini kurmuş olan Suriyeli Kürtlerin IŞİD saldırısına uğraması Türkiye’de belli bir seviyeye ulaşmış “barış süreci”ni de olumsuz etkileme istidadı taşıyor. ABD ve koalisyon ortakları, IŞİD’e karşı oluşturdukları cephede, Türkiye’nin de yer almasını arzuluyor ve bunu sağlamak için her yolu deniyor. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinleyen ve onun bu yoldaki telkinlerini alan Meclis, bugün de, gerekirse Suriye ve Irak’a askeri müdahaleyi veya müdahale için gelebilecek yabancı askerleri Türkiye topraklarında konuşlandırmayı sağlayacak bir tezkereyi oylayacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle bir gündem heyecanına sahip bir ortamda konuşmuş oldu. Konuşmayı Meclis’te dinlememiş olsaydım, “başkan gibi cumhurbaşkanı” konusunun ne kadar ciddi olduğunu algılamakta zorlanmaya devam edebilirdim. IŞİD'e karşı koalisyon çabaları… WASHINGTON - ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, ABD Başkanı Barack Obama'nın IŞİD'e karşı küresel koalisyon için özel temsilcisi emekli General John Allen ile Allen'ın yardımcılığını yapan ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Brett McGurk'ün IŞİD'e karşı koalisyon çabaları kapsamında Türkiye'ye ziyarette bulunacağını söyledi. Psaki, günlük basın toplantısında Allen ve McGurk'ün, IŞİD'e karşı koalisyon çabaları kapsamında, çeşitli bölgelere ilk kez kapsamlı ziyarette bulunacağı ve seyahatte ülkelerin koalisyona katılımı ve askeri rollerin ötesinde ülkelerin koalisyon için ne tür çabalarda bulunabileceğine odaklanacaklarını kaydetti. Seyahatin durak noktalarının birinin de Musul Başkonsolosluğu personelinin kurtarılması dolayısıyla "çok önemli bir dönemden geçen" Türkiye olacağını ifade eden Psaki, "Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan, bu hafta başında kamuoyu önünde koalisyona daha fazla katılmaya yönelik isteklerini dile getirdi ve şu anda parlamentoda tezkerenin oylaması olacak" dedi. Psaki, Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki krizlerin yarattığı dalgalanma etkisini hisseden birkaç ülkeden biri olduğuna işaret ederek, "Dolayısıyla esaslı ortaklık ve bu tartışmaların parçası bağlamında Türkiye, (Allen ve McGurk'ün) bu ilk büyük seyahatinde ziyaret edeceği önemli bir ülke" ifadesini kullandı. Bir soru üzerine Allen ve McGurk'ün Türkiye'deki temaslarında ele alacağı konulardan birinin IŞİD'e yabancı savaşçı akışı olacağını dile getiren Psaki, "Türkiye, ayrıca insani krizle alakalı da rol üstlenebillir. Biliyorsunuz Suriyeli sığınmacıları kabul ettiler. IŞİD'in meşruiyetinin ortadan kaldırılmasında görev üstlenebilirler. Türkiye birçok alanda rol oynayabilir. Şüphesiz, yabancı savaşçıların akışı konusu, bunun yanında teröristlerin finansmanı ve aşırılık ideolojisiyle mücadelenin yanı sıra (Türkiye'nin) askeri dahiliyetinin ne olacağı görüşülecektir" diye konuştu. "Askeri dahiliyet noktasında İncirlik Üssü'nün Suriye ve Irak topraklarına ölümcül saldırılar yapılması için kullanılmasını mı istiyorsunuz?" sorusu üzerine Psaki, "Parlamentoya gönderilen tezkere geniş bir dizi seçenekleri içeriyor. Türkiye'nin spesifik olarak hangi roller üstlenebileceği konusunun görüşülmesini askeri ekibimize ve General Allen ile Büyükelçi McGurk'e bırakıyorum" dedi. Psaki, görüşmelerde Türkiye'nin Suriye içinde uçuşa yasak bölge oluşturulmasına yönelik teklifinin de ele alınıp alınmayacağına yönelik soruyu da "Bu, Türkiye'nin zaman zaman kamuoyunda belirttiği bir husus. Aktif olarak değerlendirdiğimiz bir şey olduğunu söylersek doğru olmaz ama onların ihtiyaçları ve istekleri noktasında görüşme şüphesiz olacaktır" yanıtını verdi. (AA) TURİZM 3 Ekim 2014 Cuma 13 Bodrum, bayram tatilcilerini bekliyor Ege ve Akdeniz mutfağı kültürünün harmanlandığı, masmavi denizi, bakir koylarıyla turistlerin gözde merkezlerinden Bodrum, Kurban Bayramı'nda gelecek tatilcileri bekliyor. MUĞLA - MUSTAFA ÇİFTÇİ - ALİ BALLI Kumbahçe, Paşatarlası, Gümbet, Göltürkbükü, Yalıkavak, Gümüşlük plajlarında güneş banyosu imkanı sunan Bodrum'da oteller, yerli turistler için hazırlanıyor. Bayram tatilini değerlendirmek isteyenleri Bodrum'a davet eden turizmciler, tatilcilere gündüzleri su jetiyle deniz turu, yürüyüş parkurlarında trekking yapma ve güneşlenme imkanı sunuyor. Mavi pencereli, beyaz boyalı otelleriyle gönüllerde taht kuran ilçeye tatil için gelecek turistler için geceleri de konser ve dans gösterileri düzenlenecek. Bodrum Otelciler Derneği (BODER) Genel Sekreteri Orhan Kavala, AA muhabirine yaptığı açıklamada, önce Halikarnassos, sonrasında Bodrum adını alan ilçenin dar sokaklarında bulunan, duvarlara asılı ahşap oymaları, süs kabakları, rüzgar gülleri, antika eşyaları ve mumluklarıyla dikkati çeken otellerin Kurban Bayramı tatilinde yerli turistlere ev sahipliği yapacağını söyledi. 100 BİN YATAK KAPASİTESİ BULUNUYOR Bayram tatilini geçirmek için ilçeye geleceklere unutulmaz bir tatil yaşatmak için turizmcilerin seferber olduğunu belirten Kavala, "Yaklaşık 100 bin yatak kapasitesine sahip ilçemiz yerli ve yabancı çok sayıda turistin uğrak noktası. Turizm sezonu, Kurban Bayramı tatiliyle biraz daha uzadı. Birçok otel sahibi, Kurban Bayramı tatili dolayısıyla otelini kapatmadı. Yeni düzen lemeler yaparak yerli turisti beklemeye başladı" dedi. (AA) Amasra’da bayram yoğunluğu BARTIN - Tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle ünlü Bartın'ın Amasra ilçesinde Kurban Bayramı öncesi otel ve pansiyonların tamamı doldu. Amasra Belediye Başkanı Emin Timur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Helenistik döneminden Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine kadar çok sayıda tarihi eserin bulunduğu ilçenin 3 bin yıllık tarihi geçmişiyle turistlerin ilgisini çektiğini belirtti. Resmi ve dini bayram tatillerinde özellikle Ankara ve çevre illerden çok sayıda ziyaretçi ağırladıklarını anlatan Timur, Ankara'nın en yakın sahili, İstanbul'a yakınlığı ile büyükşehirlerdeki insanların tercihi olan Amasra'nın her bayram ciddi yoğunluk yaşadığını kaydetti. Kurban Bayramı için 3 bin yatak kapasiteli otel ve pansiyonların tamamının rezervasyonunun dolduğunu bildiren Timur, "Her geçen yıl artan turist potan- siyeli ile konaklama talebini karşılamak için vatandaşların konutlarını kullanıyoruz. Halkımızın çoğu evlerini turistlere açtı. Hatta bayram süresince ilçe halkının yüzde 90'ının konutu pansiyon olarak hizmet veriyor" dedi. Timur, belediye olarak bayram tatili için gerekli tedbirleri aldıklarını, bayram süresince en az 50 bin turisti ağırlamayı beklediklerini dile getirdi. İlçede her mevsim günübirlik tatilci ağırladıklarını, bunda balık ve salata ağırlıklı mutfak kültürünün etkili olduğuna dikkati çeken Timur, şöyle konuştu: "Kurban Bayramı ve tatil, balık ziyareti için de bulunmaz bir fırsat. Balıkçı lokantalarında misafirlerimiz en taze çeşitlerle balık ziyafetini yapmış olacak. Yöremizin bağ ve bahçesinde yetişen organik yeşilliklerle yapılan salatayı bu ziyafete eklediğimizde Amasra, göz ve gönüllerin yanında damak tadına da hitap edecektir."(AA) Hamidiye Tabyası’ndaki onarım çalışmaları sürüyor ÇANAKKALE Çanakkale'de, Barbaros Mahallesi'nde bulunan tarihi Hamidiye Tabyası'ndaki restorasyon çalışmaları devam ediyor. AK Parti Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir, tabyadaki incelemeleri sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, son dönemde buralarının terk edildiğini, metruk halde bırakıldığını söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın çalışmalarıyla, Çanakkale kamuoyunun desteği ve beklentisiyle tabyalarda restorasyon çalışması yapıldığını ifade eden Kaşdemir, "Hamidiye Tabyaları, belki de Çanakkale'nin cazibe merkezi olacak. Prestij projelerinden bir tanesi. Bugüne kadar çok önemli çalışmalar yapılmış. 10 bonetteki hemen hemen çalışmalar tamamlanmış durumda. Altyapı ve meydan düzenlemeleri yapılıyor. Bu projenin kentin ediyoruz. Bu Ankara ve Çanakkale'nin beraber ve ne kadar güçlü projeler ortaya koyabileceğinin göstergesidir. İnşallah bittiği zaman da ki; 18 Mart 2015 tarihinde tam olarak olmasa da yüzde 90 bitmiş durumunda olacak; 2015 yılında Çanakkale'nin hizmetine sunmayı düşünüyoruz. 25 trilyonluk bu proje, Çanakkale'nin geleceğine çok büyük katkı verecektir." AK Parti olarak memleketin geleceğine imza atmaya devam edeceklerini aktaran Kaşdemir, turizmine çok büyük katkısı ola- misafirlerimizi çok rahat şekilde "Yapmış olduğumuz tamamen cak" dedi. gurur ve rahatla gezdireceğiz. eser, hizmet siyasetidir. Kaşdemir, bir taraftan Troia Hamidiye Tabyaları, Müzesi yükselirken diğer Çanakkale'nin yüz akı olacaktır. Eserlerimizle ve hizmetlerimizle taraftan Hamidiye Bu konuda emeği geçenlere çok kalıcı olmak istiyoruz. 2015, Çanakkale için çok önemli bir Tabyaları'ndaki çalışmaların son teşekkür ediyoruz. Özellikle yıldır. 2015 yılına hazırlıklarımız halini almaya başladığını vurgu- Çanakkale söz konusu olduğu son hızla devam etmekte. layarak, şöyle konuştu: zaman her zaman desteğini İnşallah bunun gibi hizmetlerle "Burada hep beraber resim arkamızda hissettiren 2015 sonrası da Çanakkale'yi sergisini gezebileceğiz, bir Cumhurbaşkanımıza, AK Parti yazarın kitabını imzaladığı göre- hükümetlerine, Kültür ve Turizm güzel yarınlara taşımak istiyoruz" diye konuştu. (AA) bileceğiz veya buralarda oturup Bakanlığı'na çok teşekkür 14 YAŞAM-ÇEVRE 3 Ekim 2014 Cuma ARA-SIRA Türkiye'de doğuşta beklenen yaşam süresi, 76,3 yıl olarak hesaplandı. Doğuşta beklenen yaşam süresi, erkeklerde 73,7 ve kadınlarda 79,4 yıla karşılık geliyor. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşarken, doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,7 yılı buluyor. Türkiye’de ortalama yaşam süresi 76,3 olarak hesaplandı ANKARA- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "Hayat Tabloları, 2013" istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Türkiye'de doğuşta beklenen yaşam süresi 76,3 yıl olarak hesaplandı. Doğuşta beklenen yaşam süresi, erkeklerde 73,7 ve kadınlarda 79,4 yıla karşılık geliyor. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşarken, doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,7 yılı buluyor. Hayat tabloları, her yaştaki nüfusun ölümlülük olasılıklarını ve hayatta kalma sürelerini ayrıntılı olarak açıklıyor. Demografik analizin en eski araçlarından birisi olan hayat tabloları, ölümlülük (mortalite) tabloları olarak da biliniyor. Doğuşta beklenen yaşam süresi, ülkelerdeki sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyelerini, yaşam kalitesini ve ölümlülük seviyelerini ölçmekte kul- lanılan çok önemli bir gösterge niteliği taşıyor. Bu gösterge hayat tabloları yoluyla elde edilebiliyor.Özel hayat tabloları ilk kez Türkiye ve iller düzeyinde idari kayıtlara dayalı ve resmi olarak üretildi.Doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu il 78,9 yıl ile Giresun, en düşük olduğu il ise 72,1 yıl ile Erzurum olarak belirlendi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hayat Tabloları 2013 istatistiklerini açıkladı. Buna göre, çalışma çağının başlangıcı olan 15 yaşındaki kişilerin ortalama kalan yaşam süresi 62,8 yıl olarak hesaplandı. Bu süre erkekler için 60,1, kadınlar için ise 65,8 yıla karşılık geliyor. Türkiye genelinde, 50 yaşında olan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 29,2 yıl olarak belirlendi. Erkekler için bu süre 27 yıl iken, kadınlarda 31,8 yıla çıkıyor. 65 yaşında olan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 16,7 yıl olarak hesaplanıyor. Erkekler için bu süre 14,9 yıl iken, kadınlarda 18,5 yılı buluyor. Diğer bir ifade ile 65 yaşındaki kadınların erkeklerden ortalama 3,6 yıl daha fazla yaşaması bekleniyor. Doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu il 78,9 yıl ile Giresun oldu. Rize ve Yalova 78,7 yıl ile ikinci sırada yer alırken, 78,6 yıl ile Batman bu illeri takip etti. Yaşam süresinin en düşük olduğu il ise 72,1 yıl ile Erzurum oldu. Erzurum'u sırasıyla 73,2 yıl ile Mardin ve 73,3 yıl ile Van izledi. Erkeklerde doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu il 76,3 yıl ile Karaman olarak hesaplandı. Karaman'ı 76,2 yıl ile Yalova ve 76,1 yıl ile Batman takip etti. Kadınlarda ise doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu il 82,2 yıl ile Giresun olarak belirlendi. Giresun'u 81,9 yıl ile Rize ve 81,5 yıl ile Tunceli izledi. (AA) Son yağışlar, Yalova’ya 1 aylık su sağladı ISSN 1308-7622 YALOVA- Yeşil Körfez Su Birliği Başkanı Ömer Nergiz, Yalova'da hafta sonu etkili olan yağışla kentin bir aylık su ihtiyacının karşılandığını belirterek, "Ama bu da tabii ki tedbir ve tasarruf amaçlı su kesintilerinin devam etmeyeceği anlamına gelmez" dedi. Nergiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hafta sonundaki yağmurun Gökçe Barajı'na biraz da olsa su sağladığını ancak bunun yeterli olmadığını söyledi. Kente yeteri derecede su verdiklerini dile getiren Nergiz, şöyle konuştu: "Yağmurdan ve derelerin de su biriktirmesiyle bir aylık su ihtiyacımızı karşıladık diyebiliriz. Ama bu da tabii ki tedbir ve tasarruf amaçlı su kesintilerinin devam etmeyeceği anlamına gelmez. Biz belediyelere yeteri derecede su veriyoruz. Onlar da tedbir amaçlı kesintileri yapıyorlar, yapmaları da lazım. Barajda 46 kotundan su alıyorduk. Şimdi bir aylık suyumuz gelince 50 kotuna yaklaştık. Yaklaşık olarak 10-15 gün sonra Ortaburun göletinin baraja bağlanması ile ilgili çalışmalar tamamlanacak. Yağmurlardan dolayı orada 3 günlük bir ara verdik. Bayram üzeri veya bayramdan sonra Ortaburun'dan su almaya başlayacağız. Kurtköy isale hattı da yağmurlar maya su vermektedir. Yağmur yağdı bir aylık su geldi diye düşünürsek, vatandaşlarımız da tasarruf ve tedbirlere devam etmezse yaklaşık 15 günde bu su biter. Yine bir yağmur yağsın diye bekleriz. Bunu yapmamak için şu andan itibaren vatandaşlarımızın tasarruflara devam etmesini rica ediyorum" ifadesini kullandı. Baraja bağlanan Kurtköy isale hattının direkt arıtmaya bağlanılması için çalışmaların yapıldığını anlatan Nergiz, şöyle dedi: "Kurtköy isale hattından gelen suyu baraja düşmeden direkt arıtmaya düşmesini sağlayacağız. Geçen sene yaşadığımız kuraklığın aynısını yaşarsak hükümetin almış olduğu tedbirler olan, Kurtköy isale hattının baraja bağlanması ve kuyudolayısıyla debisi yükseldi. Bu derenin baraja lar sayesinde barajımız yüzde 100'lük dolulukta bağlanması hükümetimizin projesiydi ve isabetli de olacak. Geçen sene yüzde 50 doluluktaydı. Yani oldu. Buradaki su kış aylarında daha çok artıyor. aynı kuraklık devam etsin, alınan tedbir ve yapılan Geçen seneyle kıyasladığımızda Yalova'nın su çalışmalar sayesinde kuraklık çekmeyiz. Tabii ki ihtiyacının bir çoğunun Kurtköy deresinden burada belediyelere çok büyük iş düşüyor. sağlanacağını tahmin ediyoruz." Belediyeler şebekelerini ve altyapılarını komple Nergiz, su kuyularının bağlantılarının bittiğini, yenilemeliler. Bunlar yenilenmediği takdirde ileride şu anda bütün kuyularından yararlandıklarını ifade yine aynı sorunlarla karşılaşacağız." ederek, "Kadıköy beldesindeki su kuyuları da arıt(AA) Yıl: 44 Sayı: 14992 3 Ekim 2014 Cuma GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş. Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ Yazı İşleri Müdürü Ayşegül BALDEMİR İstihbarat Şefleri Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN Görsel Yönetmen Şebnem ÜNAL Sayfa Editörleri Yasemin AYDOĞDU - Emine ÖZCAN İnternet Editörü Alparslan OĞUZ Haber Merkezi İsmail Yıldız, Hakkı Murat SÖBÜTAY, Tülay CANPOLAT, Gazi BOZKURT, Burcu KERİM, Betül SÜSLEN İdari Merkez Macun Mah. 195. Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA Yazı İşleri Tel: 397 91 40 (PBX) Fax: 397 41 54 [email protected] Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT İstanbul Temsilciliği Ankara Temsilciliği Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad. Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14 No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBUL Ulus/ANKARA Tel: (0212) 540 40 45 Tel: (0312) 310 35 53 Dağıtım: TURKUVAZ DAĞITIM SAN. VE TİC. A.Ş. Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç) Basıldığı Yer: Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu 6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: 397 11 97 Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. www.yedigungazetesi.com.tr Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir Kızılırmak Deltası’nda yeni kuş türü tespit edildi SAMSUN - Bafra, 19 Mayıs ve Alaçam ilçesi sınırları içinde yer alan Kızılırmak Deltası'nda 2002 yılından beri Ulusal Kuş Halkalama Programı kapsamında yürütülen halkalama çalışmaları sırasında ilk kez kaydedilen "küçük yeşil ağaçkakan" (picus canus) ile alandaki kuş türü 346'ya yükseldi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Edebiyat Fakültesinden ornitolog (kuş bilimci) Dr. Arzu Gürsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada Ulusal Kuş Halkalama Programı kapsamında Kızılırmak Deltası'nda ilk kez "küçük yeşil ağaçkakan" kuşuna rastlandığını söyledi. Küçük yeşil ağaçkakan türünün Kızılırmak Deltası ve Orta Karadeniz Bölgesi'nde ilk kayıt olduğunu belirten Gürsoy, şöyle konuştu: "Bu tür Kutuplar, Avustralya, Madagaskar ve okyanustaki birkaç ada hariç dünyanın her yerinde yaşıyor. Ülkemizde kuzey illerimizde ve batı Anadolu'nun yüksek ormanlarında yaşıyor. Kırklareli, İstanbul, Kocaeli, Bartın, Bolu Yedigöller Gerede, Kastamonu Küre Dağları, Karabük Yenice Ormanları, Sinop Sarıkum, Rize Çamlıhemşin, Artvin Yusufeli'nden daha önce görülmüş ve kayıtları var ancak Kızılırmak Deltası'nda bugüne kadar gözlemlenmeyen bir tür olan küçük yeşil ağaçkakan ile tespit ettiğimiz tür sayısı 346'ya çıktı." Gürsoy, Kızılırmak Deltası'nın flora ve faunasıyla her geçen gün yeni bir türü barındırdığını, bölgenin Türkiye'de kuş türü bakımından en zengin alan konumunda bulunduğunu vurguladı. (AA) Nurullah AYDIN [email protected] DÜŞÜNCE-YAŞAM VE GÖREVLİLER Her insan kendini, diğer insanları, toplumu ve dünyayı değişik algılar. Bazıları ise yetiştirildikleri karanlık düşünce atmosferlerinde insanımsı robot olmanın gereğine göre konuşur, hareket ederler. Farklı giyimli, farklı görüntülü, farklı dilde ve üslupta konuşan, farklı düşünce ve yaşam biçimine davet edenleri izlerken, insan, dünya da yeni bir canlı türü mü şekillendi, şekilleniyor sorusunu sormadan edemiyor. Silahla işgal edilemeyecek, edilse bile sonuç alınamayacak toplumlara yönelik, biraz uzun bir süreçte farklı yöntemler uygulanıyor. Çocukluktan başlayan ve ustalıkla yerleştirilen simge, sembol ve imajla oluşturulan zihinsel işgal, toplumları milli ve manevi değerlerinden birikimlerinden vazgeçiriyor. Kabul ettirilen yaşam tarzı, birçok sosyal hastalık üretiyor. İnsan karanlık bir düşünce içinde, insani değerler dışı savaşla karşı karşıya. Niçin karanlık? Çünkü bu savaş gözleri kör ediyor, gerçekleri göstermiyor. Gösterilen boş hayallerle insan, zaman tüketiyor. Düşmanın kim olduğunu, nerede olduğunu göremiyor. Hangi silahla, nasıl ve nereden saldırıldığını da bilemiyor. Doğrudan beynine saldırıyorlar. Beş duyusunu ve zihnini gizlice ele geçiriyorlar. Algıyı oluşturan iletişim kaynakları elden gidiyor, öylece bakıyorlar. Sonuçta algı giderek değişiyor. İnsanı insan yapan değerler elden giderken, beyne ve algıya bunun özgürlük, demokrasi, zenginlik olduğu yazılıyor. Özgürlük maskesiyle bütün yaşam kaynakları ve özgürlük alanları bir bir elden giderken, beyni uyuşturulmuş seyrediyor. Akıl tutulması işte bu! Her çeşit göz boyama ve aldatma sonucu dostu düşman, düşmanı da dost görmeye başlıyor. Bu karanlık savaş, insanı kendisinden bile şüpheye düşürüyor. Toplumsal paranoya ve şizofreni olmaya zorlanıyor. Bundan daha karanlık savaş olur mu? Bu karanlık savaşın hedefi; derin aklı ve beyni önce dağıtmak, sonra kendi gayesine uygun olarak yeniden oluşturmak. Bunun için de öncelikle aydın, sanatçı, toplum önderleri ve bilimadamlarının beynine küresel şifreler koyarak yeni beyinler devşiriyor. Bu yüzyılda bu sistem fabrika gibi çalışıyor ve geleceğin karar vericilerini yetiştiriyor. Stratejik yerlerin bu beyinlerle sessiz ve derinden ele geçirilmesi, her çeşit işgalden daha kolay ve etkili bir yöntem. Bu karanlık akıl oyunuyla belirlenen ise yaşam tarzı oluyor. Bilinçaltına gönderilen sinyallerle; beyinler yıkanıyor, geleceğin küresel robotları hazırlanıyor. İnsan ve toplumun yaşam tarzını kurgulamanın en kestirme yolu budur. Medya’da zihinsel işgalin her çeşidi kolayca görülebilir. Bu yöntemin en etkili olduğu dönem ise çocukluk ve gençlik dönemidir. Siyasi partiler, dernekler, vakıflar ise yeni mabedlerdir. Bu dönemde algılanması istenen nesneler, sevgi ve güven sözcükleri içine gizlenerek reklamlar, çizgi filmler ve değişik programlarla sunulur. Çünkü ilk algılanan nesneler anne baba gibi vazgeçilmez olacaktır. Bu şekilde insanın zihinsel bariyerleri kolayca geçilerek sigaradan cep telefonuna, janjanlı şeylerden kolalı içkilere kadar yaşam tarzına girmesi istenen her şey, zihinlere kök hücre nakli gibi ekilir. Beyinlere binlerce kere aşılanan hayata bağlar-bağlan hayata gibi şifre sözcüklerle ilişkilendirilen görüntü ve kurgular, insanı hayata bağlayan vazgeçilmez nesneler olur. Onlarsız hayat artık mümkün değildir. Tek yönlü eğitilmiş insanlar, bu nesnelerin sağlığa veya insan hayatına zararlı olabileceğini idrak edemez. Bu nesnelerin zararlı olduğu idrak edilse bile iş işten geçer ve bu alışkanlıklar hayatın parçası olur. Artık insanı yaşadığı dünyaya bağlayan bu nesnelerdir ve bunlar olmadan yaşamak anlamsızdır. Bunların yan etki ve zararları bile unutulur, bağımlılık benliği esir alır. Özgürlükler, sadece silahla yok edilmiyor. Beyinlerin bu şekilde programlanması, özgürlükler açısından endişe vericidir. Beyinlere sürekli aşılanan bu tehlikeden, Selocanlarımızı yani, küresel robotlara dönüştürülmeye çalışılan canları, nasıl koruyabiliriz, ne şekilde uyandırabiliriz. TV ekranlarında sırıtan tipleri dikkatlice gözlemlendiğinde, robotomsu insan tiplerinin numunelerini görmek mümkündür. Pişkinlikle yalan söyleyen, ama inananı olup söz söyletilmeyen peşinden gidilen robotumsu insanlar. Türkiye’de ve İslam ülkelerinde yaşananları bir de bu açıdan değerlendirsek, ne yapılması gerektiği, daha iyi anlaşılmaz mı? Günün Sözü: Yaşam tarzını sinsice belirleyen akıl oyununu idrak edemeyen milletlerin yaşaması çok zordur. Orduspor'da Erkan Sözeri dönemi 3 Ekim 2014 Cuma ORDU - PTT 1. Lig'de mücadele eden Orduspor, teknik direktör Fikret Yılmaz'dan boşalan teknik direktörlük görevine Erkan Sözeri'yi getirdi. Mor beyazlı kulübün internet sitesinde yer alan açıklamada, takımın teknik direktörlük görevi için Erkan Sözeri ile yeniden anlaşmaya vardığını belirtildi. Bugün Ordu'ya gelmesi planlanan Sözeri'nin takımıyla birlikte ilk antrenmanına çıkacağı kaydedilen açıklamada, "Erkan Sözeri'ye tekrar 'hoş geldin' diyor, görevinde başarılar diliyoruz" ifadesine yer verildi. Erkan Sözeri, geçen sezon Orduspor'da görev almıştı. (AA) Türkiye, Sırbistan'a geçit vermiyor İSTANBUL - A Milli Kadın Basketbol Takımı, Türkiye'nin evsahipliği yaptığı Dünya Şampiyonası'nda çeyrek finalde eşleştiği Sırbistan'a karşı üstünlüğüyle dikkati çekiyor. Sırbistan ile 2003 yılından bu yana, tamamı Avrupa Şampiyonalarında olmak üzere 3 resmi maça çıkan "Potanın Perileri", hepsini kazanmasını bildi. 2013'te Fransa'da düzenlenen 34. Avrupa Şampiyonası'nda rakibini 92-71 yenerek gümüş madalyaya uzanan ay-yıldızlı ekip, 2005 ve 2009 Avrupa Şampiyonalarında da rakibine üstünlük kurdu. 2005 yılında Türkiye'nin evsahipliğinde gerçekleştirilen şampiyonada grubunda yer alan o zamanki adıyla Sırbistan-Karadağ'ı 81-69 yenen kadın milliler, 2009'da Letonya'daki şampiyonada da yine aynı grupta yer aldığı Sırpları 65-55 ile geçti. (AA) UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Atletico Madrid'in Juventus'u 1-0 yendiği maçta attığı golle maçın adamı olan milli futbolcu Arda Turan, “UEFA Şampiyonlar Ligi'nde sonuna kadar gidebileceğimize inanıyorum” dedi. İSTANBUL - Arda Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Atletico Madrid'in bu sezonki hedeflerini anlattı. La Liga'da şampiyon olmanın gerçekten de çok zor olduğunu vurgulayan milli futbolcu, "İmkan olursa, hem ligde hem Kral Kupası'nda şampiyonluğu yine de kovalayacağız. Ligde öncelikli olarak Valencia ve Sevilla gibi rakipleri geçerek gelecek yıl Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılmalıyız" diye konuştu. Şampiyonlar Ligi'nde A Grubu'nda averajla lider durumda bulunan takımının geçen sezonki gibi finali hedeflediğinin altını çizen Turan, "UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de sonuna kadar gidebileceğimize inanıyorum. Büyük hayalleri çok telaffuz etmeyen bir takımız çünkü bunu pek sevmiyoruz. Maç maç ilerlemek bizim mantalitemiz" ifadelerini kullandı. Arda Turan, dördüncü sezonunu geçirdiği Atletico Madrid'de kalmak için geçerli sebepleri olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Oturup düşündüğümde, bu takımdan gitmek için kendime geçerli bir sebep aradım ama yok. Avrupa'nın en iyi takımlarından birisi olduk. Kimle oynarsak oynayalım, 'Atletico Madrid bu maçın favorisi değil veya bu maçı kazanamaz' diyemez. Bu hale geldik. Atletico, dünyanın her yerinde her maçı kazanabilecek en özel takımlar arasına girdi." Atletico Madrid'in oyun sisteminin eleştirilmesine ilişkin de açıklamalarda bulunan 27 yaşındaki futbolcu, "Belki topa çok fazla sahip olmuyoruz ya da göze çok hoş gelen hareketler yapmıyoruz ama kendimize ait bir sistemimiz, bir kültürümüz var ve bunu devam ettiriyoruz. Ben de bu takımın önemli bir parçasıyım. Madrid'de, Atletico Madrid ailesinde mutluyum. Buradan ayrılmam için bir sebep yok" diye konuştu. Milli futbolcu, Atletico Madrid'i "her top, her saniye için hep beraber savaşan, egolarını yenmiş, kötü niyeti olmayan insanlardan kurulu bir takım" olarak tanımlayarak, "Her şeyin özünde yetenekli oyuncular var ve bunun üzerine fizik gücü, beraberlik ve arkadaşlık da eklenince başarı geliyor" dedi. Son şampiyon yine "kupa" peşinde Sneijder'den "Kırmızı Şeytanlar"a ret Galatasaray'ın Hollandalı yıldızı Wesley Sneijder, Manchester United'tan teklif almasına rağmen sarı-kırmızılı kulüple bu sezon UEFA Şampiyonlar Ligi'nde yer almak amacıyla bunu reddettiğini söyledi. İZMİR - Basketbolda geçen sezon Türkiye Kupası'nı ilk kez müzesine götüren Pınar Karşıyaka'nın başantrenörü Ufuk Sarıca, "Bu seneki hedeflerimizin arasında kupada yine final oynamak var" dedi. Sarıca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sezona Samsun'da oynayacakları Türkiye Kupası maçlarıyla başlayacaklarını belirterek, gruptaki 4 takımdan 2'sinin kupada yoluna devam edeceğini hatırlattı. Geçen sene yakaladıkları başarıyla bu yıl daha büyük bir sorumluluk üstlendiklerini bildiren Sarıca, şöyle konuştu: "Bu seneki hedeflerimizin arasında kupada yine final oynamak var. Eleme maçlarını kayıpsız geçmek istiyoruz. Geçen seneki gruba benzer bir eşleşme var. Banvit ve Trabzonspor Medical Park iyi kadrolar kurdular.” (AA) Türk basketbolseverler ÇOK ŞANSLI İSTANBUL - İngiliz basınına konuşan Hollandalı yıldız, Manchester United Teknik Direktörü Louis van Gaal'in çok akıllı ve deneyimli bir teknik adam olduğunu ve Manchester United'ın yaz transfer döneminde kendisiyle ilgilendiği ifade etti. Manchester United'tan teklif gelmesinin kendisi için gurur verici bir durum olduğunu, kulübü reddettiğini kaydeden Sneijder, "Yine de Türkiye'de son derece mutluyum ve Şampiyonlar Ligi'nde oynamama düşüncesi çok zordu" ifadelerini kullandı. Haberde, Manchester United'ın Sneijder için 16 milyon sterlinlik bir bütçe hazırlamasına rağmen Hollandalı yıldızın İngiltere'de oynamaya istekli olmaması nedeniyle bu transferin gerçekleşmediği de vurgulandı. İSTANBUL - Rusya'nın ünlü basketbol takımı CSKA Moskova'nın başantrenörü Dimitris Itoudis, Türkiye Basketbol Ligi'ni Avrupa'nın en iyi ligi olduğunu söyledi. Geçen hafta düzenlenen Uluslararası Gloria Cup Basketbol Turnuvası için İstanbul'da bulunan Itoudis, AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Geride bıraktığımız sezon Türkiye'de Banvit'i çalıştıran Yunan antrenör, bu sezon Zeljko Obradovic yönetimindeki Fenerbahçe Ülker ile Dusan Ivkovic'in başantrenörlüğüne geldiği Anadolu Efes arasında ilginç bir rekabet yaşanacağını ifade etti. (AA) 3 Ekim 2014 Cuma Mekke’deki gökdelenlere tepki yağdı ANKARA - DUYGU CAN Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nusret Çam, Mekke'deki gökdelen tartışmalarına ilişkin, "İnsanların çok fazla lüzumsuz yere gösteriş için yüksek binalar yapması Kur'an-ı Kerim'deki ayetlere aykırıdır. Buna rağmen böyle bir şey yapmak dine de İslami nezakete de irfana ve kültüre de sığmaz" dedi. Çam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mekke'de her yıl sayı ve yükseklik bakımından artış gösteren gökdelenleri eleştirdi. Bu gökdelenlerin gökleri değil, insanın kalbini deldiğini dile getiren Çam, "Orası kutsal bir mekandır. Bu gökdelenler sanki kutsala karşı bir başkaldırı ve meydan okumadır. Kur'an-ı Kerim'de de ayet vardır. Kabe'nin uzak mesafeden gözükmesi gerekir. Kapatılmaması gerekir" ifadesini kullandı. Çam, buna rağmen kapatılmasının en azından İslam nezaketine uymayacağını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Gelişmiş bütün ülkelerde hangi dine ait olursa olsun bütün tarihi eserler birinci derecede önceliklidir ve onları maddi ve manevi olarak gölgeleyecek bina yapılmaz. Dolayısıyla böyle bir şey nezaketsizliktir, medeniyetten uzak olmak demektir. Tarihe saygısızlıktır. Kutsal değeri olmasa bile tarihe saygı bakımından Kabe'nin konumunun saygıyla korunması gerekiyor." -"Kur'an-ı Kerim'de de hoş görülmüyor" "Bu insan egosunun, kutsalı ve kutsal değerleri yerle yeksan etmesi demektir" diyen Çam, şunları kaydetti: "Kur'an-ı Kerim'de de zaten hoş görülmüyor. İnsanların çok fazla lüzumsuz yere gösteriş için yüksek binalar yapması Kur'an-ı Kerim'deki ayetlere aykırıdır. Buna rağmen böyle bir şey yapmak dine de İslami nezakete de irfana ve kültüre de sığmaz." -"İhtiyaç varsa yakın bir yere yeni bir şehir oluşturulur" Çam, konaklama ihtiyacını karşılamak amacıyla farklı alternatiflerin bulunabileceğine de dikkati çekti. Mekke'nin diğer tarafında bulunan dağın arkasında yeni bir şehir oluşturabileceğini kaydeden Çam, ihtiyaçlar doğrultusunda burada yeni faaliyetlerin yürütülebileceğini anlattı. -Firavun kazığı benzetmesi Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdemir de Mekke'de Tom ve Jerry, “IRKÇI” unsurlar içeriyormuş!.. ANKARA - Çizgi film serisi Tom ve Jerry'nin, "ırkçı önyargı" ibaresi ile yayınlandığı bildirildi. BBC'nin haberine göre, Amazon internet sitesinin video yayını yapan "Amazon Prime Instant Video" sitesi, bazıları 70 yıl önce yapılmış Tom ve Jerry çizgi filmlerini, "ırkçı" unsurlar içerdiği konusunda yasal bir uyarıyla yayınlıyor. Çizgi filmi seyretmek isteyen birisi siteye girdiğinde, "Tom ve Jerry filmi, bir zamanlar Amerikan toplumunda sıkça karşılaşılan etnik ve ırkçı önyargılar içerebilir. Bu önyargılar o zaman yanlıştı, şimdi de yanlış" ibaresiyle karşılaşıyor. Çizgi filmin eski bölümlerinde siyahi bir hizmetçinin yer almasının, verilen uyarı için bir örnek teşkil ettiği belirtiliyor. (AA) Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nusret Çam, Mekke'de her yıl sayı ve yükseklik bakımından artış gösteren gökdelenleri eleştirdi. yükselen gökdelenleri fecaat olarak nitelendirdi. Hazreti Muhammed'in hayatının önemli bir kısmını geçirdiği şehrin tanınamaz hale getirildiğini savunan Özdemir, "Peygamber Efendimizin yürüdüğü, çıktığı dağlar, vadiler, yollar bugün bunların hiçbirisi yok. Dozerlerle, greyderlerle vadiler, dağlar tamamen altüst edilmiş vaziyette. Kur'an-ı Kerim'de firavun kazığı geçer. Göğe doğru yükseltilen binalar için kullanılan bir sembolik ifadedir. Bugün tam da yapılan bu. İslam'ın bu en kutsal mekanı üzerinde maalesef bugün gökdelen yükselmekte ve Mekke tarihsizleştirilmektedir" görüşünü dile getirdi. -"Bütün Müslümanlar müşterek tavır geliştirmeli" "Bu bir medeniyetin modern kazıklarla çökertilmesidir veya mezar taşı dikilmesidir" değerlendirmesinde bulunan Özdemir, bütün Müslümanların konuyu dikkatle değerlendirip, müşterek tavır geliştirmeleri gerektiğini aktardı. Özdemir, Mekke ve Medine'nin İslam'ın iki kutsal mekanı ve Müslümanların göz bebeği olduğuna işaret ederek, sadece Mekke'de değil, Medine'de de aynı manzaranın söz konusu olduğunu kaydetti. (AA) BU DİNAZOR 150 milyon yaşında KOPENHAG- Kopenhag Doğa Tarihi Müzesi, yaklaşık 150 milyon yıllık dinozor kalıntılarını, sergilemeye başladı. ABD'de 2010 yılında babalarıyla kazı yapan iki Alman çocuk tarafından bulunduğu belirtilen Diplodocus Longus türü dinozora ait kalıntılar, Danimarkalılar tarafından 2013'te Londra'da yapılan açık artırmada satın alındı. Bir aile fonunun 4,3 milyon Danimarka Kronu bağışlayarak aldırdığı iskelet, 15 Eylül'de başkent Kopenhag'daki Doğa Tarihi Müzesi'ne getirildi. Uzmanlar tarafından iskeleti ayağa kaldırılarak orijinal duruşunda sabitlenen ve "Misty" adı verilen 17 metre boyundaki dinozor, ziyaretlere açıldı. Ziyaretçi akınına uğrayan dinozor iskeleti, özellikle çocukların ilgi odağı oldu. Yetkililer, dinozorun bundan sonra aynı yerde uzun süre sergileneceğini bildirdi. Doğa Tarihi Müzesi, dünyada türünün tek örneği ve daha önce sergilenmemiş olan Danimarka örümceği, nesli tükenmiş ve dünyadaki iki örnekten biri olan dodo kuşu kafatasının da aralarında bulunduğu çok sayıda nadide parçayı bünyesinde barındırıyor. (AA) Festivale “KUŞDİLİ” ile davet GİRESUN (AA) - Giresun'un Çanakçı ilçesine bağlı Kuşköy sakinleri, Kuşdili Festivali için ıslıkla haberleşme yöntemiyle çağrı yaptı. Kuşköy sakinleri, 5 Ekim'de yapılacak geleneksel Kuşdili Festivali için ilçedeki Atatürk Meydanı'nda toplanarak, vatandaşları festivale davet etti. Kuşdilini Tanıtma Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Şeref Köçek, yaptığı açıklamada, 3 Ağustos'ta yapmayı planladıkları festivali İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları nedeniyle iptal ettiklerini hatırlattı. Ateşkesin sağlanması üzerine festivali gerçekleştirme kararı aldıklarını dile getiren Köçek, şunları kaydetti: "Kuşdili Festivali Türkiye'de ve dünyada başka bir yerde yapılmaz. Festival Kuşköy'de 1997 yılından beri yapılmaktadır. Bu yıl festivali 5 Ekim pazar günü yani bayramın ikinci günü yapacağız. Tüm halkımızı festivale davet ettik. Türkiye'yi festivale bekliyoruz. Bunun yanında Japonya'dan, Yunanistan'dan, Güney Kore'den gelecek misafirlerimiz de var. Ayrıca Gümrük ve Ticaret Bakanımız Nurettin Canikli'yi de davet ettik." - "Kuşdili teknolojiye yenilmedi" Köçek, kuşdilinin ortaya çıkmasının amacının haberleşme olduğunu ifade ederek, "Eskiden 3 kilometre ötedeki insanlara 'yarın bana fındık toplamaya gel, çay kesmeye gel' gibi haberleşme arayışı içerisine girmişler ve kuşdilini bulmuşlardır. Yöremizdeki insanlar daha uzaktaki tanıdıklarıyla anlaşabilmek için kuşdilini ortaya çıkarmışlardır" dedi. Kuşdilinin doğallığını kaybetmediğine dikkati çeken Köçek, "Kuşdilinin alternatifi yoktur. Kuşdili teknolojiye yenilmedi. Bugün Kuşköy'de kuşdili halen kullanılmaktadır" diye konuştu.
© Copyright 2024 Paperzz