AMATÖR RUHLA EDEBİYAT! AMATÖR RUHLA EDEBİYAT!

SAYFA 1
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
Yazarevi Topluluğu'ndan
AMATÖR RUHLA EDEBİYAT!
Mazlum Vesek- Utkucan Akkaş ve Batuhan Ersek'in röportajı
“Hayat öğrenmekle geçecek bir süreçtir” sözünü
kendilerine şiar edinmiş, yeniden dernekleşen Yazarevi
Topluluğu hakkında derneğin gönüllüleri İbrahim
Yurtsever, Ali Fuat Karaöz, Ertuğrul Özarslan ve Yeşim
Deniş ile derneklerinde bir sohbet gerçekleştirdik
Türevlerinden farklarını daha
içeriye adım atar atmaz anlayabiliyorsunuz, burası bir işletme değil
içerisinde aile havası olan sıcak bir
yer. Toplumcu gerçekçi akımın
ışığında yaptıkları çalışmalarla
halkın sorunlarına eğilmeyi amaç
edinmiş derneğin üyeleri. Onlarla
ilgili sohbet sırasında ilk göze
çarpan, dernek misyonlarının başına
yerleştirdikleri “kolektif hareket” sloganını özümsemiş olmalarıydı,
öyle ki birinin başladığı bir cümleyi
diğeri, hiç hazırlık yapmaksızın devam ettirebiliyor.
devamı 2.sayfada
Metroya binmek
Çin işkencesi oldu
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı son değişikliklerle uygulamaya koyduğu
yeni toplu taşıma sistemi ile
beraber toplu taşıma
araçlarının yeterli sayıda olmaması yolculara büyük
mağduriyet yaşatıyor. Yeni
sistem hakkında tepkilerini
dile getiden A.Kalkan,"Ulaşım
ile ilgili yapılan değişiklik hiç
iyi olmadı. Otobüsleri
kaldırarak bize
işkence
yaşatan yetkililer acaba bir
kez olsun bu
yaşananları
yaşadılar
mı?” dedi.
Ekrem
YELMAZ’ın
haberi 14’te
HASTA ÇOK
hemşire yok
www.sondakikagazetesi.com
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Lütfi Telci, Türkiye'de doktor eksiğinin yüzde 50, hemşire eksikliğinin ise
yüzde 400'ün üzerinde olduğunu bildirdi.
devamı 16’da
20 Kasım 2014 Perşembe
Hastaneye gitti
Büyükşehir'e
DEV bütçe
kayıplara karıştı!
Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin DESKİ ile birlikte 2015 yılı tahmini bütçesi
687 milyon lira olarak belirlendi. 10’da
Şifa'dan gıda uyarısı
Şifa Üniversitesi Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı
Doç. Dr. Coşkun Çeltik, gıda alerjilerinde özellikle
inek sütü alerjisinin giderek arttığını söyledi
Psikotik majör depresyon tedavisi için Karşıyaka Devlet
Hastanesi'ne kaldırılan Anşe Bilir'in kaybolduğunu söyleyen
eşi Remzi Bilir, savcılığa suç duyurusunda bulundu
ANNELER ÇOK DİKKAT ETMELİ
Henüz ek gıda almayan ve sadece anne sütüyle beslenen bebeklerin de gıda alerjisi olabileceğini kaydeden Doç. Dr. Çeltik,
“Alerji her zaman çocuğun aldığı gıdaya bağlı olmayabiliyor.
Özellikle ilk 3-4 ayda annenin yediği içtiği şeylere bağlı olarak
sütünün içindeki bazı maddelere karşı da alerji gelişebiliyor.
Örneğin anne fazla miktarda inek sütü ve ürünlerini tüketiyorsa oradaki bir maddeye karşı da bebekte alerji gelişebilir.
Annenin tükettiği yumurta, soya, yer fıstığı
veya mısır da bu
alerjinin nedeni olabilir. Bu durumda anne
sütünü yine
kesmiyoruz
fakat ilk aşamada annenin
yediği şüpheli
gıdaları, diyetten yaklaşık bir
ay süreyle çıkarıyoruz. Bu arada eğer bebek düzeliyorsa bizim
için bu hem tanı hem de
tedavi olmuş oluyor.”
dedi. 13’te
5 GÜNDÜR BULAMIYORUZ
Ne olur beni
eve yollamayın
Ambulansın arkasından hastaneye gittiklerini
söyleyen Remzi Bilir, "Eşimi 5 gündür bulamıyoruz. Eşim sürekli ilaç kullanan psikolojik rahatsızlığı bulunan birisidir. Böyle bir hastayı
kendi haline bırakan sağlık personeli de
eşimin kaybolmasından birinci derecede
sorumludur. Siz nasıl olur da refakatçileri gelmeden ağır psikotik majör depresyon hastasını kendi haline bırakabilirsiniz? Biz yaklaşık 5 dakika sonra
ambulansın arkasından hastaneye
geldik ama şimdi sadece bildiğimiz
daha önce de benzer bir krizde belinde
kırık oluşan eşimin hastanenin yakınına
belindeki korseyi attığı." dedi. 8-9’da
İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alınan 300 kiloluk 19
yaşındaki Emel Ayaf, 9 kilo verdi. Hastaneden çıkarılma korkusu yaşayan genç kız,
zayıflamadan dönmek istemiyor. 9’da
Kordon'a modern tuvalet
İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Baransel, esnafın bayram ettiğini açıkladı
Almayan yandı
güçlendirilmesi için
için Mavişehir’den
Mavişehir’den İnciraltı’na
İnciraltı’na
İzmirlilerin denizle
denizle bağının
bağının güçlendirilmesi
İzmirlilerin
uzanan
uzanan 40
40 kilometrelik
kilometrelik kıyı
kıyı şeridinin
şeridinin yeniden
yeniden tasarlanmasını
tasarlanmasını hedefleyen
hedefleyen
İzmir
İzmir Büyükşehir
Büyükşehir Belediyesi,
Belediyesi, modern
modern tuvaletler
tuvaletler için
için de
bastı
de düğmeye
düğmeye bastı
Altın fiyatının düştüğünü ve
kredi kartıyla taksitli satış
imkanı tanındığını belirten
İzmir Kuyumcular Odası
Başkanı Baransel, "Satışlar,
yüzde 20-25 arttı. Vatandaş
bu fırsatı değerlendirmeli
çünkü altın her zaman iyi
bir yatırım aracı" dedi
İki çocuğunu pencereden
atarak yangından kurtardı
Adana'da bir evde çıkan yangında ev sahibi kadın,
2 çocuğunu ikinci kattan komşularının açtığı
battaniyeye atarak kurtardı. devamı 3’te
Sabit İNCE yazdı
Hijyenik, kullanışlı ve güvenli Engelli kullanımına uygun
İzmir’in uygar kimliğine yakışır tuvaletlerin en önemli
özellikleri hijyenik, estetik ve güvenli olması. İlk uygulaması
Alsancak kıyıda görülen yeni tuvalet, otomatik temizleme
sistemi sayesinde oldukça hijyenik. Klozet kendine özel kapalı bir bölmede otomatik olarak tümüyle yıkanıyor. Kauçuk
kanallı zemin, her kullanımdan sonra basınç sensörü
sayesinde suyla temizleniyor.
Engelli kullanımına uygun, tuvaletlerde sabun, su sensörleri ile el kurutma butonu rahatlık açısından kol mesafesinde
yerleştirildi. Kullanım kolaylığı için adet kontrollü tuvalet
kağıdı mekanizması da bulunuyor. Kapılar yarı otomatik
özellikte.İçeri girildiğinde kapı kendiliğinden kapanıyor.
Tuvaletlerde dijital bilgi ekranı, ışıklı uyarı sistemi ve bozuk
para ödeme sistemi bulunuyor. 16’da
SOMA GERÇEĞİ VE
MADENCİNİN... 8’de
>>
Sevim VARLIKLAR yazdı
“AKSARAY’IM”
ÇOK YAŞA 9’da
>>
PARA GİDER ALTIN KALIR
Altında son 3 yılın en düşük fiyat seviyesinin yaşandığını belirten İzmir
Kuyumcular Odası Başkanı Turgay
Baransel, "Fiyatlardaki düşüşle altın
satışı biraz hareketlendi. Atada,
çeyrekte, bilezikte satış arttı. Bunda
kredi kartına da 4 taksit imkanı getirilmesi de etkili oldu. Bu durum, hem
esnaf hem yatırımcı için güzel. Ayrıca
küçük yatırımcı için altın her zaman
cazip, çünkü cebinde bulundurduğu
bir ata lira parasını her zaman harcamaya mahkum. 580 lirayı cebinde
tuttuğu zaman harcayacak ama ata lirayı tuttuğu zaman hemen bozdurmayacaktır. Altın dünyanın her
yerinde geçerli bir akçedir" dedi.
devamı 16’da
Abdullah LELİK yazdı
HANGİ
SÜREÇ? 10’da
>>
Figen BİCAN BULAM yazdı
ASIL
MESELE! 7’de
>>
SAYFA 2
SIYAH MAVI
KIRMIZI SARI
20 Kasım 2014 Perşembe
Etrafta birçok yazarlık ve edebiyat atölyesi var, bunların birçoğu
ücretli kurslar oluyor. Bizse edebiyata gerçekten gönül vermiş, çok
okuyan, okuduğunun yanı sıra yazmakta isteyen insanlarla ticari
kaygı duymadan, usta çırak ilişkisine girmeden, aramıza katılan
arkadaşlardan sadece sembolik bir dernek aidatı alarak, amatör
ruhla bu işi dört yıldır yapmaya devam ediyoruz.
Biz, çok okuyan, birikimlerini yazıya da dökmek isteyen insanları bir
araya getirip, ülkemizde ki bir takım sorunlara yazarak müdahil olabilir
miyiz düşüncesiyle oluşmuş bir grubuz. 4. senemizdeyiz zaman içerisin
de derneğimize yeni arkadaşların katılmasıyla nitelikli bir çoğalma yaşadık. Kararlı, iyi niyetli yaklaşık yirmi arkadaş tutarlılıkla bu misyonumuzu sürdürüyoruz. Öncelikle öykü üzerine çalışıyoruz. Öykü atölyesiyiz
Amatör Ruhla Edebiyat
MAZLUM VESEK-UTKUCAN AKKAŞ-BATUHAN ERSEK
“Hayat öğrenmekle geçecek bir süreçtir”
sözünü kendilerine şiar edinmiş, yeniden
dernekleşen Yazarevi Topluluğu hakkında
derneğin gönüllüleri İbrahim Yurtsever, Ali
Fuat Karaöz, Ertuğrul Özarslanve Yeşim
Deniş ile derneklerinde bir sohbet gerçekleştirdik. Türevlerinden farklarını daha içeriye adım atar atmaz anlayabiliyorsunuz,
burası bir işletme değil içerisinde aile havası olan sıcak bir yer. Toplumcu gerçekçi
akımın ışığında yaptıkları çalışmalarla halkın sorunlarına eğilmeyi amaç edinmiş derneğin üyeleri. Onlarla ilgili sohbet sırasında
ilk göze çarpan, dernek misyonlarının başına yerleştirdikleri “kolektif hareket” sloganını özümsemiş olmalarıydı, öyle ki birinin çok yazarlık ve edebiyat atölyesi var, bunlabaşladığı bir cümleyi diğeri, hiç hazırlık
rın birçoğu ücretli kurslar oluyor. Bizse
yapmaksızın devam ettirebiliyor.
edebiyata gerçekten gönül vermiş, çok okuyan, okuduğunun yanı sıra yazmakta isteYazar evi topluluğunun üstlendiği
yen insanlarla ticari kaygı duymadan, usta
misyon nedir? Yaptığınız etkinliklerle
çırak ilişkisine girmeden, aramıza katılan
neyi amaçlıyorsunuz?
arkadaşlardan sadece sembolik bir dernek
Biz, çok okuyan, birikimlerini yazıya da aidatı alarak, amatör ruhla bu işi dört yıldır
dökmek isteyen insanları bir araya getirip,
yapmaya devam ediyoruz. Gerçekten de iyi
ülkemizde ki bir takım sorunlara yazarak
yol aldığımızı da düşünüyoruz. Bizim bu
müdahil olabilir miyiz düşüncesiyle oluşözgün, naif halimizi gören birçok arkadaşta
muş bir grubuz. 4. senemizdeyiz zaman içe- önce şaşırıyor daha sonra sevinerek aramıza
risin de derneğimize yeni arkadaşların katıl- katılıyorlar. Biraz daha toplumcu bir anlamasıyla nitelikli bir çoğalma yaşadık. Kayışla hareket ediyoruz. İnsanlara, onların
rarlı, iyi niyetli yaklaşık yirmi arkadaş tutar- acılarının olduğu, toplılıkla bu misyonumuzu sürdürüyoruz.
Öncelikle öykü üzerine çalışıyoruz. Öykü
atölyesiyiz. Kısa bir süre önce roman üzerine bir takım çalışmalar gerçekleştirdik ve
nitekim aramızda romana yatkın olan, roman yazmak isteyen arkadaşlarımızda var.
Tabi öykü ve romanın birbirini tamamladığını düşünsek de bizim ana çalışma sahamız öykü. Yaratıcı yazarlık üzerine burada
çalışmalar ve dersler yapıyoruz. Etrafta bir-
lumun ezildiği yerden seslenmeye çalışıyoruz. Ünlü olalım
herkes bizi tanısın derdimiz pek yok. Burada kolektif çalışmayla iki kitap çıkardık
Atölyeden Öyküler adlı. Bizim üç temel ilkemiz var, ticari kaygı duymayacağız, yani
parayla ders vermeyeceğiz, sadece dernekleşme, kurumsallaşma üzerinden bu işi yapacağız. Atölyemiz de usta olmayacak, yani
bu herhangi birinin eğitim verdiği bir atölye
olmayacak, biz
öncelik taşıyor. İşçi emekçi sınıfının yaşadığı sıkıntıları, geçmiş dönemde devrimcilerin yaşadığı sıkıntıları inceliyor, bu gibi sorunları konu alıyoruz. 2. Kitabımız olan 7585, o yıllar içinde Türkiye’nin yaşadığı
buhranları konu alıyor. Dedik ki biz hepimiz o dönemi farklı yerlerde, farklı bakış
açılarıyla, farklı görüntülerle yaşadık bunları aktaralım. Artvin’de, Sivas’ta, İstanbul’da, Rize’de ve daha birçok yerden 12
Eylül’e dair yaşananları ortaya koymaya
çalıştık.
kendimiz hazırlanacağız, kendimiz tartışacağız, tabi ki ustalardan da yararlanacağız,
geçtiğimiz günlerde öykü eleştirmeni Hülya
Soyşekerci aramızdaydı. Bu şekilde düşünmemizin nedeni atölye içinde hiyerarşi
olursa, yani sadece belli bir insan sürekli
konuşursa bir süre sonra o kendi tarzını doğal olarak diğer arkadaşlara dayatmaya başlıyor. Dinleyici onun dümen suyuna girmeye başlıyor biz bunu istemediğimizden dolayı aramızda usta çırak ilişkisi olmasın, hiyerarşi olmasın dedik. Birlikte öğrenen ve
birlikte öğreten bir topluluğuz.
Kentte ki aydın ve sanatçılar ve aydınlar
toplumu yönlendirebiliyorlar mı?
İzmir’de ki birçok kişinin bağımsız bir duruş sergilediğini düşünmüyoruz. Daha çok
kendilerini ekonomik olarak var edebilecek şekilde örgütlenmiş durumdalar. Bizim gibi parasal amaç gütmeyen, toplumsal kaygılarla oluşmuş grup pek yok. Ben
biraz bir şeyler karalayabiliyorum, içine
gireceğim edebiyat topluluğundan da bir
şeyler öğrenebilirsem hemen kitabımı yazar belki amacımı gerçekleştirebilirim
düşüncesiyle hareket ediyorlar. İzmir’de
sanatın örgütlü, daha demokratik bir ortam için topluma seslenebilecek seviyede olduğunu düşünmüyoruz.
Peki İzmir’de entelektüel
birikim ne düzeyde?
Bakın Konak Belediyesi bünyesinde öykü günleri düzenleniyor. Bu etkinliğin bünyesinde İzmir’den öykü kitabı çıkmış insanlar bile yok. Biz dört
yıldır faaliyet yürütüyoruz bize dahi
çağrı gelmiyor. Kentte ki etkinliklerde
bu işin tekeli biziz diyen belli insanlar
var. Tepeden bakma durumu var. Son öykü
günlerinde Gezi Parkı’yla ilgili bir söyleşi
yapıldı, bir tane İzmir’den katılımcı yoktu.
Düşünün Gezi Parkı eylemleri İzmir’de nasıl sahiplenildi, nasıl yürütüldü diye fikir
alınacak İzmir’den hiç kimse yoktu. Kimseyi suçlamak istemiyoruz ama birileri sanki üstte hakimiyet kurmuş, edebiyat ve sanat bizden sorulur diyor gibi bir hava var
kentte. Oysa biz bu insanlarla edebiyatçılar
olarak bizim de bir sözümüz olsun diyerek
Gezi’den hemen sonra toplantılar yaptık,
biride bizim atölye binamızdaydı. Ama söylenmesi gerekeni, yapılması gerekeni direk
söyleyince bir daha çağırılmadık. Biz bir
şekilde buradan madden ya da manen bir
çıkar sağlamayı hedeflemediğimiz için olması gerekeni rahat rahat söyleyebiliyoruz.
Ancak diğer sanatçı, aydın dediğimiz çevre
daha çok belediyenin kültür faaliyetleri etrafında kümelenen buranın olanaklarını
kullanan insanlar. Programları kültür müdürleri belirliyor onun dışında kimse kimseyle muhatap olmuyorlar. Kentte ki bu ortamlarda ayrışma ideolojik bağlamda olsa
da edebi olarak yetersiz gibi bir takım kılıflar uydurularak istenmeyen kesimler aradan
çıkarılıyor.
Yerel yönetimlerle iletişimiz nasıl?
Biz daha yeni dernekleştik ondan önce
Yazar Evi Topluluğuyduk. Bir resmi kimliğimiz yoktu. Kültür-Sen’de faaliyet yürüttük bir süre. Resmi bir kimliğimiz olmadığı
için pek bir iletişimimiz de olmadı yerel yönetimlerle. Belki bundan sonra bir takım
ilişkiler içinde olacağız. Bu iletişim sesimizi duyurmak için önemli olur fakat kendi
duruşumuz dışında bize bir şeyler dayatıldığında ne kadar devam edilir bilemiyoruz.
Örneğin az önce bahsettiğimiz Gezi’den
sonra ki toplantıda ortak bir bildiri yayınlayalım dendi. Kimler çağrılacak konusunda
fikir alışverişi olurken biz İzmir Müzisyenler Derneği’ni de çağıralım dedik. Olmaz
onlar bize göre fazla marjinal diyenler oldu.
Oysa Gezi boyunca o dernek çok aktif bir
şekilde sokakta, halkın yanındaydı. Yani
Kendi ilkelerimizden taviz verebileceğimiz
bir durum oluşursa bunu da sırf yerel yönetimlerle ilişiğimiz devam etsin diye kabul
etmeyi çok doğru bulmayız.
Yazar evi Topluluğu Derneği toplumsal
sorunlara ne şekilde eğiliyor?
Program oluştururken seçimlerimizi daha toplumcu gerçekçi yazarlar üzerinden
belirlemeye çalışıyoruz. Burada ki insanlar
politik geçmişi olan, deneyim sahibi insanlar bu yüzden yazdıklarımızda ve konuştuklarımızda toplum sorunları her zaman bir
Yazar Evi Topluluğu’nun sizin de söylediğiniz gibi bir kabuğu var. Bunu yırtıp
artık dışa açılmayı düşünüyor musunuz?
Tabi ki düşünüyoruz. Bu bir piyasa sonuçta, çoğunluk bu işi bir takım ekonomik
getiri beklentileriyle yapıyor bizse bu duruma yabancı olduğumuzdan dışa biraz daha
kapalıydık. Ayrıca 2011’de ilk başladığımızda üyelerimizin çoğu birbirini tanımıyordu. Manifestomuz tam oturmamıştı.
Topluluğumuzda henüz oturmuş bir homojenlikte yoktu. Ancak zamanla bu homojen
yapı oluşmaya ve çekirdek bir kadro oturmaya başladı. O süreçle bir dernekleşme
çalışması yaptık Yazar Evi adında ama ekonomik sıkıntıların etkisiyle derneği kapattık. Tabi kurumsal kimlik olmadan da olmuyor. O yüzden şimdi tekrar Yazar Evi
Topluluğu adında dernekleştik. Şuan nitelikli, ilkelerimizi benimsemiş bir kadromuz
oluşmuş durumda yavaş yavaş belediyeler
ve kültür sanat etkinlikleri üzerinden dışarıya kendi toplumsal bakışımız ile haddimizi
bilerek açılacağız. İlkelerimizi yaşatarak,
edebiyatı nasıl topluma yararlı hale getirebileceğimizi düşünmeye devam ederek kabuğumuzu yırtacağız.
Burada çalışma gerçekleştirirken ne gibi
sıkıntılar yaşıyorsunuz ve bunları nasıl
aşıyorsunuz?
Burası bir okul gibi, buraya herkes gelir.
Kimi okumaya, kimi yazmaya. Bizim derdimiz sonuçta düşünen ve yazan insanların
türemesi. İşçinin, emekçinin edebiyata daha
çok girmesi istediğimiz şey. Elinde yazdıkları olan ancak bastırmaya güçleri yetmeyen arkadaşlarımız oluyor onlarla ortak çalışıyoruz. Tabi ki bu süreçte birçok sıkıntıyla uğraşıyoruz. Bir kitap yazmanın dışında
bu yazılanların basılması ve muhataplarına
ulaşması gibi bir takım sıkıntılar oluyor. Kitabın basılması başlı başına bir problem bunu burada kolektif bir ödentiyle aşmaya çalışıyoruz. Buna rağmen kitabın bir dağıtım
sorunu oluyor. Büyük yayın evlerine ulaşmak başka bir problem bu anlamda da daha
kısır kalıyorsunuz. Sadece Kitap Fuar’ında
tanıtım yapmak zorunda kalıyor, kısıtlı imkanlarla kitapları muhataplarıyla buluşturmaya çalışıyoruz. Mesela benim elimde bitmiş 7 tane kitap var, bastırmaya cesaret
edemediğim. Buranın verdiği cesaret ve ortak çalışmanın getirdiği moralle bu kitaplardan birini bastırdım. Ayrıca kolektif çalışma
ürünümüz olan iki kitabımız var, üçüncüsünü de düşünüyoruz. Hayat öğrenmekle geçen bir süreçtir diyerek, konuşarak, tartışarak, kolektif çalışma ve yapıcı eleştirilerle
bir şeyleri aşmaya çalışıyoruz.
Yıl: 4. Sayı: 1106. 20 Kasım 2014 Perşembe
Sahibi
Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına
Eflatun SAYGILI
Yazı İşleri MüdürüYayın Sahibi Temsilcisi
Azime MOLLA
Haber Müdürü
Gülseren KUMRU
Sayfa Editörü
Nur Gülmez BEL
Turgut KOÇ
Denizli Temsilciliği
05326601776
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Fikret DAĞTEKİN
İdari Merkez
Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat
İş Merkezi 45/803
Gümrük - Konak / İZMİR
Tel: 0232 425 26 10 (Pbx)
0232 425 26 10
Mail:
[email protected]
Dağıtım: Hakkı SARIÖZ
Yayın türü:
Yerel
Basıldığı Yer
Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı
Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR
Tel: 0232 251 76 32
SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir
SAYFA 3
SONDAKiKA GAZETESİ >>
3 ASAYiŞ
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
20
17Kasım
Şubat 2014
2013 Perşembe
Soma'da 28 madencinin işine son verildi
Soma Kömür İşletmeleri AŞ'ye ait Işıklar maden ocağında çalışan 28 işçinin bugün itibariyle işine son
verildiği bildirildi. Türkiye Maden İşçileri Sendikası
Ege Bölgesi 3 No'lu Şube Müteşebbis Heyeti Başkanı
Cafer Bülbül, yaptığı açıklamada, gündüz vardiyasına
giden işçilerin firmanın avukatları tarafından oto-
büsten indirilerek evlerine geri gönderildiğini belirtti.
Bülbül, "Bugün gündüz vardiyasına giden işçi
arkadaşlarımız Soma Kömür İşletmeleri’ne bağlı olan
Işıklar Ocağı'na 8 kilometre kala otobüsten indirilip
şirketin avukatları tarafından bu arkadaşlar evlerine
gönderilmiş. Yaptıkları açıklamada ise 10 gün
içerisinde kendilerine tebligat ulaşacağını söylenmiş.
Aldığımız bilgiye göre bugün itibari ile 28 işçi
arkadaşımız işten çıkarılmış ve işçi çıkışlarının 3 gün
daha devam edeceği söyleniyor" dedi. Sabah maden
ocağına gitmek için bindikleri otobüsten indirilen
maden işçilerinden Murat Kopar ise "Bize yapılan
açıklamada şirketin avukatlar birliği tarafından
yapılan tahkikata, 'sizin iş hakkınız fes edildi' dediler.
Fakat bize hiçbir gerekçe gösterilmedi. Bize herhangi
bir resmi evrak üzerinde bir işlem yapılmadı ve yaptırılmadı. Biz hakkımızı arıyoruz, hakkımızı istiyoruz"
dedi. (AA)
Suriyeli cinayetine
müebbet hapis talebi
Konak ilçesinde, Suriye uyruklu bir kişiyi
öldürdükleri, bir kişiyi de yaralayan üç sanıktan birinin yargılanmasına başlandı. İzmir 8.
Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya,
“nitelikli adam öldürme” ve “nitelikli adam
öldürmeye teşebbüs” ve "gasp" suçlarından
iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl hapis
cezası istemiyle tutuklu yargılanan Mehmet
Yakut ve avukatı Ufuk Mansuroğlu katıldı.
Sanık Mehmet Yakut, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, Hollanda vatandaşı
olduğunu ve orada yaşadığını, diğer zanlılardan komşusu Ali Sleiman'ın Türkiye'de işi
olduğunu söylemesi üzerine Türkiye'ye
geldiklerini, Sleiman'ın daha sonra bir
arkadaşının akrabalarının Hollanda'ya gitmeleri gerektiğini, kendilerine Türkçe
konusunda yardımda bulunmasını istediğini
anlattı. Olay günü maktulün evine hiç
gitmediğini, maktule dair evrakları doldurduğu için üzerlerinde parmak izinin bulunduğunu ileri süren sanık, diğer iki zanlının olayın ertesi günü kaldıkları otele gelerek
acilen Hollanda'ya gideceklerini, 4 gün sonra
döneceklerini söylediklerini, eğer cinayete
ortak olsaydı onlarla birlikte kaçmış olacağını, oysa olaydan 1 gün sonra Hollanda'ya gitmek üzereyken havaalanında yakalandığını söyledi. Sanık, diğer iki zanlının
Hollanda'da yakalandıktan sonra suçlarını itiraf ettiklerini fakat Türkiye'de yargılanmak
istemediklerini söylediklerini belirtti. “Olayla
benim alakam yoktur. Ekonomik durumum
iyidir. Para için birini öldürecek kadar vicdansız biri değilim” diyen sanık, beraatini ve
tahliyesini talep etti. Mahkeme heyeti,
sanığın tutukluluk halinin devamına karar
vererek duruşmayı erteledi.
Olay
Alsancak 1442 Sokağı'ndaki bir apartmanda 22 Mayıs'ta meydana gelen olayda, Elyas
Mbayed ile eşi Jozafin
Haffar evlerine giren kişilerce bağlandıktan
sonra darp ve gasp
edilmiş ve bıçaklanmıştı. Mbayed hayatını kaybederken
"ölü taklidi" yaptığını söyleyen Haffar ise yaralı halde
kurtulmuştu. Haffar'ın verdiği bilgiler
üzerine zanlıların
yakalanmasına yönelik
çalışma başlatılmıştı. Yak-
laşık 50 güvenlik kamerasının incelenmesi,
verilen eşgallerin değerlendirmesi sonucunda olayı gerçekleştiren zanlıların Türk uyruklu Hollanda
vatandaşı Mehmet Yakut (30),
Ali Sleiman (31) ve Lübnan
uyruklu Nader Hajj Ali (34)
olduğu tespit edilmiş,
şüphelilerden Sleiman ile
Ali'nin olay günü Adnan
Menderes Havalimanı'ndan Belçika'ya gittikleri
belirlenmişti. Interpol
tarafından Hollanda'da
yakalanan ve iade işlemleri
süren Lübnan uyruklu Ali
Sleiman ve Nader Hajj Ali'nin
Türkiye'ye iade işlemlerinin
sürdüğü belirtildi. (AA)
Konak ilçesinde,
Suriye uyruklu bir kişiyi öldürdükleri, bir kişiyi
de yaralayan üç sanıktan
birinin iki kez ağırlaştırılmış
müebbet ve 15 yıl hapis
cezası istemiyle
yargılanmasına
başlandı
Ermenek’te 8 madenci için
toplu cenaze töreni düzenlendi
Kule vinçten
düşerek ölen
işçi toprağa
verildi
Karaman'ın Ermenek
ilçesinde Has Şekerler Maden
Ocağı’nda 28 Ekim’de yaşanan
su baskını sonucu mahsur kalan
ve cansız olarak çıkartılan 8 işçi
için cenaze töreni düzenlendi.
Maden ocağında 18 işçi yer altında
mahsur kalmıştı. Olayın 10. gününde y-
SİGORTASIZ ÇALIŞTIRMA İDDİASI
Ağabeyleri Hamza Gültepe ve Turan Gültepe, önemli iddialarda bulundu. Kardeşlerinin yaklaşık bir haftadır kazanın yaşandığı
inşaat alanında çalıştığını, sigortasının bile
yapılmadığını ileri sürdü. Vinç kurma işinin
kısa sürede bitirilmesi için mesai saatlerinin
de uzatıldığını söyleyen ağabeyleri, vinçte
güvenlik amacıyla emniyet kemeri sistemi
bulunmadığını iddia etti.
(CİHAN)
da katıldı. Maden kazasından üzerinden
21 gün geçtikten sonra önceki gece 8
işçinin daha cansız bedenine ulaşıldı.
Cenazelerden alınan numuneler üzerinde Ankara’da yapılan DNA testlerinin ardından işçilerin kimlikleri
tespit edildi ve cenazelerin Bahri Üzer
(43), Hüsnü Çolak (34), Osman Çoksöyler (29), Hüseyin Çolak (42), İsmail
Gürses (25), Uğur İlhan (25), Mehmet
Tokat (37), Tezcan Gökçe'e (39) ait
olduğu anlaşıldı.
CENAZELER, DEFİN İÇİN KÖYLERİNE GÖNDERİLDİ
Maden ocağından çıkarılan 8 işçinin
cenaze namazları toplu törenle bugün
Ermenek’teki Ahmet Keleşoğlu
Camii’nde kılındı. Cenaze namazlarını
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez
kıldırdı. Cenaze namazının kılınmasının
ardından işçilerin cenazeleri
defnedilmek üzere ailelerine teslim
edildi. Bahri Üzer (43), Hüsnü Çolak
(34), Osman Çoksöyler (29)
Aşağıçağlar köyünde, Hüseyin Çolak
(42) Güneyyurt beldesinde, İsmail
Gürses (25) Gökçekent köyünde, Uğur
İlhan (25) Görmeli köyünde, Mehmet
Tokat (37) ve Tezcan Gökçe(39) ise
Kazancı kasabasında toprağa verilmek
üzere ailelerine teslim edildi.
İzmir’in Bornova ilçesinde, Büyükşehir
Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdürlüğü'ne ait içme suyu arıtma tesisi inşaatında alt işveren adına kule vinç kurarken yaklaşık 25 metreden düşerek
hayatını kaybeden 32 yaşındaki Serkan Gültepe toprağa verildi. Gültepe’nin ağabeyleri
Hamza ve Turan, kardeşlerinin bir haftadır vinç kurma işinde çalıştığını ancak şirket
tarafından sigortalarının bile yapılmadığını
iddia etti.
Son dönemde sık sık meydana gelen iş
kazalarından biri de dün, Kavaklıdere Mahallesi'nde devam eden ve Gördes Barajı'ndan
gelen suyun arıtılması için kurulan tesisin inşaatında meydana gelmişti. Beton blokların
taşınması amacıyla yaklaşık bir haftadır inşaat alanında vinç kuran Gültepe ve 37 yaşındaki Ali Ekber Alaca, yaklaşık 25 metre yükseklikten düşmüştü. Olayda henüz bir yıllık
evli olan Gültepe hayatını kaybetmiş, Alaca
ise yaralanarak tedavi altına alınmıştı. Gültepe’nin cenazesi, otopsi işlemlerinin ardından
ailesine teslim edildi. Önce evinin önüne
götürüldü. Eşi ve yakınları, gözyaşlarını
hakim olamadı. Daha sonra Çiğli İstasyonaltı
Camisi’nde öğle namazını müteakip kılınan
cenaze namazının ardından Doğançay
Mezarlığı’nda toprağa verildi.
eraltından cansız çıkarılan iki işçiden
sonra önceki gün 8 işçinin daha cansız
bedenine ulaşıldı. DNA testi sonucu
kimlikleri tespit edilen 8 işçinin cenaze
namazı, Ermenek Ahmet Keleşoğlu
Camii’nde öğle namazına müteakip
kılındı. İşçilerin cenaze namazını
Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Görmez
kıldırırken cenazeye Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan
AYŞE ANA’YA ACI
HABER ULAŞTI
Maden kazasında ocakta mahsur
İki çocuğunu
pencereden
atarak yangından
KURTARDI
Adana'da bir evde çıkan yangında ev
sahibi kadın, 2 çocuğunu ikinci kattan
komşularının açtığı battaniyeye atarak kurtardı. Yangın, dün sabah erken saatlerde
merkez Seyhan ilçesi Mithatpaşa Mahallesi’nde yaşandı. 4 çocuk annesi Esma
Akgöz, eşi 38 yaşındaki Alkan Akgöz'ü işe,
2 çocuğunu ise okula gönderdi. Akgöz,
oğlu Anıl'ı lavaboya götürmek için yatağından kalkınca alevler içinde kaldığını gördü.
Kızı Elen'in uyuduğu odaya sığındı.
Pencereyi açıp çığlık atan kadının yardım
çağrılarına komşuları koştu. İtfaiye haber veren vatandaşlar 3 katlı binanın önüne battaniye açtı. Akgöz, alevlerin üzerlerine
doğru yaklaştığını görünce önce Anıl'ı,
ardından da Elen'i açılan battaniyenin üzerine attı. (CİHAN)
kalan işçilerden Tezcan Gökçe'nin (39)
annesi Ayşe Gökçe'nin (75) “Oğlum
yüzme de bilmezdi, şimdi ne yapar” sözleri Türkiye’yi göz yaşlarına boğmuştu. Acılı anne Gökçe, Kazancı
kasabasındaki evinin penceresinde günlerce hayırlı bir haber beklemişti.
Maden ocağından çıkarılan işçilerin bu
sabah kimliklerinin belli olmasıyla anne
Ayşe Gökçe’ye de acı haber ulaştırıldı.
FACEBOOK’TA
EŞİNİN YASINI
TUTMUŞTU
Madende mahsur kalan işçilerden iki
çocuk babası 25 yaşındaki İsmail Gürses’in eşi Fatma Gürses, sosyal paylaşım
sitesi facebook’ta “Yaşarken ölmek çok
zormuş İsmail’im” paylaşımıyla duygularını dile dökmüştü.
İKİ İŞÇİ DAHA ÖNCE
TOPRAĞA VERİLMİŞTİ
Karaman’ın Ermenek ilçesi
Pamuklu köyü yakınlarında Has Şekerler Kömür İşletmesi’ne eski maden ocaklarında birken suların bir anda dolması sonucu 18 işçi yer altında mahsur
kaldı. Arama – kurtarma çalışmalarının
başlamasının 10. gününde işçilerden Kerim Haznedar ve İsa Gözbaşı’nın cansız cenazelerine ulaşılmıştı. DNA testlerinin yapılmasıyla kimlerinin tespit
edilmesinden sonra Aşağıçağlar
köyünde toprağa verilmişti.
(CİHAN)
Halı YIKAMACIDA çıkan
gürültü cinayetle sonuçlandı
Gaziantep'te halı yıkamacıda
gürültü nedeniyle iki komşu
arasında çıkan tartışmada, 76 yaşındaki Hüseyin Akdemir pompalı
tüfekle vurularak öldürüldü.
Cinayet şüphelisi şahıs yakalanarak
gözaltına alındı.
Onat Kurtlar Mahallesi 103 nolu
sokak üzerinde meydana gelen olayda, akraba oldukları öğrenilen iki
komşu arasında dün gece yaşanan
tartışma sabah saatlerinde de devam
etti. Hüseyin Akdemir'e(76) ait
olduğu öğrenilen halı yıkama
dükkanının gürültü yaptığı gerekçesiyle komşusu Mehmet Akyol(52)
pompalı tüfeğiyle aşağıya inerek 6
el ateş etti. Vücudunun çeşitli yerlerine kurşun isabet eden Akdemir
olay yerinde hayatını kaybetti.
Silahıyla olay yerinde tehditler
savuran cinayet şüphelisi polis
tarafından gözaltına alındı. Ölen
şahsın yakınları olay yerinde sinir
krizi geçirdi. Cinayeti işleyen şahsın
evine saldırmak isteyen kişilerle
polisler arasında arbede yaşandı. Olay yerine çok sayıda çevik kuvvete
ekipleri sevk edildi. Öfkeli kalabalığın çoğalması üzerine güvenlik
güçleri, cinayeti işleyen şahsın oturduğu evi tahliye etti. Akdemir'in
cesedi otopsi için Gaziantep Adli
Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Akraba
oldukları öğrenilen şahısların bir
gün önce yine halı yıkamacıda
çıkan gürültü sebebiyle tartıştıkları
öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma
devam ediyor.
(CİHAN)
20 Kasım 2014 Perşembe
Dünyada petrolün varil fiyatı son bir yılda 34 dolar gerilerken, söz konusu düşüş, Türkiye'deki cari açıktan rekabet gücüne, girdi maliyetlerinden enflasyona kadar birçok konuda olumlu
sinyaller veriyor.Geçen yıl kasım ayında 112 dolar seviyesinde bulunan brent petrol fiyatları,
bu yılın aynı döneminde 78,8 dolara kadar gerilerken, petrolün varil fiyatındaki her 10 dolarlık
düşüş Türkiye'nin cari açığının GSYH'ye oranını yüzde 0,6 düşürüyor
4IUNWRWY:VOSLTIUY=WSXTY<XNWOQYKLUYGXSYNQTRWY*.YRLTWS
DVSXTVSPVUEYKBAYPLUJKJYRIHIHEY;ISPXNV7RVPXYFWSXYW@QPOWU
SVPWGVOYDIFIUVEYDXSRXYMWTXNVOTVSXURVUYVU<TWKNLUWYPWRWS
GXS@LPYPLUJRWYLTJMTJYKXUNWTTVSY=VSXNLS>;ISPXNV
VPLULMXKXUXUYVUYNJMJHWPYPWSQUTWSQURWUYGXSXYLTWSWP
DBKOVSXTVUYFWSXYW@QPEY:VOSLTY<XNWOTWSQURWUYDVTVUYXNXY9WGVS8
TVSTVYDXRVSVPYRWSWTQNLS>VL:LTXOXPYDVSDXUTXPTVSY=VY6=SJ8
:W7RWPXYOL:WSTWUMWUQUYDVFXPMVKXUXUYFWSXYW@QCQYLTJMKJA
VOPXTVRXCXYGJYRBUVMRVEY:VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYRIHIHYWNSQ
GXSYBUVMYOWHQSPVUEYJAMWUTWSY;ISPXNV7UXUYGJYNQTPXYFWSX
W@QCQUQUYDV@MXHYNQTTWSWYLSWUTWYGINIPYDVSXTVMV
DBKOVSVFVCXUVYXHWSVOYVRXNLS>V@VUYNQTYPWKQMYWNQURWY55/
RLTWSYKV=XNVKXURVYGJTJUWUYGSVUOY:VOSLT
<XNWOTWSQEYGJYNQTQUYWNUQYRBUVMXURV
E YRLTWSWYPWRWSYDVSXTVSPVUE
:VOSLTIUY=WSXTY<XNWOQURWPXY9VSY51
RLTWSTQPYRIHIHY;ISPXNV7UXU
FWSXYW@QCQUQUY-"07NV
LSWUQUQYNIARVY1E#
RIHISINLS>Y?JYNQTYFWSX
W@QCQUY-"07NVYLSWUQU
NIARVY,EYLTMWKQ
BUDBSITINLSY>;ISPXNV7UXU
/15*YNQTQYFWSXYXHTVMTVS
W@QCQEYGXSYBUFVPXYNQTW
DBSVY5#YMXTNWSY,1YMXTN8
LUYRLTWSYWSOWSWPY#,YMXTNWS
.YMXTNLUYRLTWSW
NIPKVTMXHOX>Y?JYNQTQUYLFWP8
WCJKOLKYRBUVMXURVPXYFWSX
XHTVMTVSYW@QCQYRWYDV@VUYNQTQU
RBUVMXUVYDBSVY5#YMXTNWSY5$$YMX8
TNLUYRLTWSYWAWTWSWPY/$YMXTNWSY, #YMX8
TNLUYRLTWSWYDVSXTVMXHOX>0WMY:VOSLT
XO9WTWOQUQUYWAWTMWKQY=VY:VOSLTY<XNWOTWSQUQUYDVSXTVMV8
KXNTVY;ISPXNV7UXUYGJYWTWURWPXYX9OXNWFQUQYPWSHQTWMWPYX@XU
NW:OQCQYBRVMVEYNQTQUY$YWNQURWYDV@VUYNQTQUYWNUQYRBUVM8
XUVYDBSVY5E,YMXTNWSYRLTWSYRIHOI>;ISPXNVYDV@VUYNQTQUY$
WNQURWY5.YMXTNLUY/*YGXUYOLUY9WMY:VOSLTYXO9WTYVOOX>Y?J
NQTQUYWNUQYRBUVMXURVYXO9WTYVRXTVUY9WMY:VOSLTY5/YMXTNLU
.#1YGXUYOLUWYDVSXTVRX>Y?JYNQTQUYLFWP8VNTITYRBUVMXURVPX
9WMY:VOSLTYXO9WTWOQYDV@VUYNQTQUYWNUQYRBUVMXUVYDBSVY5
MXTNLUY,#*YGXUYOLUYDVSXTVRX>Y-BAYPLUJKJYRBUVMRVY9WM
:VOSLTYXO9WTWOQURWYNIARVY55E57TXPYDVSXTVMV
PWNRVRXTRX>0WMY:VOSLTYXO9WTWOQYX@XUYGJYNQTQUY$YWNQURW
NW:QTWUYBRVMVYOJOWSQEYKLUY.YNQTQUYWNUQYRBUVMXUVYDBSV
VUYRIHIPYRIAVNRVYPWTRQ>;ISPXNVEY/1557XUY$YWNQURWY9WM
:VOSLTYXO9WTXUVYPWSHQTQPY55YMXTNWSY..,YMXTNLUEY/15/7UXU
WNUQYRBUVMXURVY5/YMXTNWSY*YMXTNLUEY/15*7IUYWNUQ
RBUVMXURVY55YMXTNWSY*5.YMXTNLUYRLTWSYBRVSPVUEYGJ
NQTQUYWNUQYRBUVMXURVY9WMY:VOSLTYXO9WTWOQUQUY<WOJSWKQY$
MXTNWSY 5.YMXTNLUYRLTWSWYRIHOI>-XNWKVOEY'PLULMXY=V
;L:TJMY6SWHOQSMWTWSQYWP<QY-';6Y'PLULMXY4XSVP8
OBSIY'SRWTY;WUWKY)WSWDBTEY66YMJ9WGXSXUVYNW:OQCQ
RVCVSTVURXSMVRVEY:VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYRIHIHIUE
;ISPXNV7UXUYMWPSLVPLULMXPYGXS@LPYDBKOVSDVKXUVYLTJM8
TJYPWOPQYNW:WFWCQUQYKBNTVRX>Y'UVS(XYPWTVMTVSXUXUY9VS9WU8
DXYGXSXURVYNWHWUWUY<XNWOYRIHIHIUIUEY;ISPXNV
VPLULMXKXURVYBUVMTXYRVCXHXMTVSVYUVRVUYLTRJCJUW
XHWSVOYVRVUY)WSWDBTEY3IUPIYGINIPYBT@IRVYVU8
VS(XNXYXO9WTYVRVUYGXSYITPVNXAY=VYKBA
PLUJKJYPWTVMVYBUVMTXYGXSY9WSFWMW
NW:QNLSJA>Y?JSWRWYNWHWUWUYVUYJ<WP
GXSY<XNWOYRVCXHXMXUXUYVOPXKXYRVYGJ
UVRVUTVYGINIPYLTJNLS3YRVRX>
)WSWDBTEY:VOSLTY<XNWOTWSQURW
NWHWUWUYRIHIHIUYRQHYOXFWSVO
W@QCQURWUYFWSXYW@QCWEYGIO@V8
RVUYISVOXMYMWTXNVOTVSXUVY=V
VU<TWKNLUWYPWRWSYBUVMTX
VOPXTVSXYLTWFWCQUQYX<WRVYVOOX>
-BAYPLUJKJY<XNWO
RVCXHXMXUXUYRQHYOXFWSVOY=V
FWSXYW@QPOWPXYVOPXKXUXUY9VMVUE
VU<TWKNLUY=VYISVOXMYMWTXNVO8
TVSXUVYVOPXKXUXUYXKVYNWPQUYAW8
MWURWYDBSITVFVCXUXYWUTWOWU
)WSWDBTEYHJUTWSQYPWNRVOOXY3&VOSLTE
ISVOXMRVYPJTTWUQTWUYBUVMTXYGXSYDXSRX
LTRJCJYX@XUY<XNWOTWSRWPXYGJYRIHIHEYBAVT8
TXPTVYKWUWNXFXTVSXMXAXUYDXSRXYMWTXNVOTVSXUXYFXR8
RXYLSWURWYWHWCQY@VPVFVPOXS>Y?JYRWYISVOXFXTVSXMXAXUYSVPW8
GVOYDIFIUVY=VYKWOQHTWSQUWYLTJMTJYWUTWMRWYNWUKQNWFWP>
!SVOXMRVYDBSITVUYGJYDVTXHMVEYOWGXXYPXYITPVUXUYGINIMV
SWPWMTWSQUQYRWY:LAXOX<YNBURVYVOPXTVNVFVP>YOVYNWURWUE
KBAYPLUJKJY<XNWOYRIHIHIEYVU<TWKNLUTWYMIFWRVTVNVYRV
BUVMTXYPWOPQYKJUWFWP>-LUYLTWSWPEYOIMYGJY:LAXOX<
NWUKQMWTWSQUYITPVYVPLULMXKXURVYLTJHOJSWFWCQYLTJMTJ
9W=WNWYRWYRVCXUMVPYDVSVPXS>YWPSLVPLULMXPYGXS@LP
=VSXNXYVOPXTVNVFVPYGJYDVTXHMVUXUEYGVPTVUOXTVSXYRVYLTJM8
TJYNBURVYVOPXTVNVFVCXUXYRIHIUINLSJM>Y6NSQFWEYGBTDVM8
XARVPXY(VL:LTXOXPYSXKPTVSVYSWCMVUY:VOSLTY<XNWOTWSQUQU
RIHMVKXEYVUYWAQURWUYGJYWTWURWPXYSXKPTVSXYWAWTOMW
ULPOWKQURWYRWYPWOPQYNW:MQHYLTWFWP>3Y4IUNWY'PLULMXP
=VY-OSWOV(XPY6SWHOQSMWTWSYWP<QY4'-6Y?WHPWUQY=V
;ISPY0W=WY)JSJMJY!UX=VSKXOVKXY;0)Y%VPOBSIY&SL<>
4S>Y!UKWTY?WUYRWY;ISPXNV7UXUY,,8#1YMXTNWSYRLTWSTQPYVU8
VS(XYXO9WTWOQYNW:OQCQUQYWUQMKWOWSWPEY:VOSLTY<XNWOTWSQURWPX
RIHIHIUYRQHYOXFWSVOYRVUDVKXYXTVYFWSXYXHTVMTVSYRVUDVKXUV
LTJMTJYNWUKQNWFWCQUQYGVTXSOOX>&VOSLTY<XNWOQURWYMV=FJO
KV=XNVTVSXUYPLSJUMWKQY9WTXURVYNQTYKLUJURWY;ISPXNV7UXU
*E,8.YMXTNWSYRLTWSYWSWKQURWYGXSYPWAWU@YVTRVYVRVFVCXUV
RXPPWOXY@VPVUY?WUEY3&VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYRIHIHYISV8
OXMRVYDXSRXY<XNWOTWSQURWUYGXSXYLTWUYVUVS(XYMWTXNVOTVSXUXU
RIHMVKXUXYKWCTWNWFWCQURWUYDVUVTYMWTXNVOTVSYIAVSXURV
WHWCQYNBUTIYVOPXYMVNRWUWYDVOXSVFVPOXS>Y?JYRJSJMYRWE
ISVOXMYMWTXNVOTVSXUXUYRIHMVKXYXTVY9VMYPWSTQTQCQUY9VM
RVYPISVKVTY:WAWSRWPXYSVPWGVOYDIFIUIUYWSOMWKQUWYNLT
W@WFWPOQS3YX<WRVTVSXUXYPJTTWURQ>?WUEYGJYRJSJMJU
;ISPXNVYVPLULMXKXYW@QKQURWYLTJMTJYNWUKQMWTWS
LTJHOJSWFWCQUQY=JSDJTWNWSWPEY3)WSTQTQPYKV=XNVTVSXUXU
WSOMWKQYNVUXYNWOQSQMTWSQUYBUIUIUYW@QTMWKQUQEYWNUQ
HVPXTRVYSVPWGVOYDIFIUIUYWSOMWKQYX9SWFWOQUYNIPKVTMVKXUX
KWCTWNWFWPOQS3YRXNVYPLUJHOJ>&VOSLTYX9SW@YVRVUYITPVTVS
W@QKQURWUYLSOWTWMWYX9SW@Y<XNWOQUQUY ,YRLTWSYKV8
=XNVTVSXURVYLTRJCJUJYPWNRVRVUY?WUEY:VOSLTY<XNWOQURW
RXTVYDVOXSXTVUY1YRLTWSYKV=XNVTVSXUXUYMIMPIU
LTMWRQCQUQYX<WRVYVOOX>Y&VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYRIHIHOVUYVU
@LPY%JKNW7UQUYVOPXTVUVFVCXUXYGVTXSOVUY?WUEY3/YOSXTNLU
RLTWSQUYIAVSXURVYGXSYVPLULMXNVYKW9X:YLTWUY%JKNW7UQU
[email protected]:VOSLTRVUYDVTXNLS>Y?JYPW:8
KWMRWEY:VOSLTY=WSXTY<XNWOTWSQURWPXY51YRLTWSYDVSXTVMVUXUE
%JKNWYGIO@VKXURVY/1YMXTNWSYRLTWSTQPYPWNGWYUVRVU
LTWFWCQYPWSHQMQAWY@QPQNLS3YRVCVSTVURXSMVKXURVYGJTJU8
RJ>?WUEY:VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYKV=XNVUXUYPLSJUMWKQYRJ8
SJMJURWY%JKNWYSVAVS=TVSXUXUYVUY<WATWYXPXYNQTRW
VSXNVFVCXUVYRXPPWOXY@VPVSVPEYGJYRJSJMRWY%JKNW7UQU
PSWNUWY=VY-JSXNVYPLUJKJURWPXYMV=FJOYOW=SQUQYPLSJ8
MWPOWYALSTJPY@VPVGXTVFVCXUXYKBNTVRX>YY'UVS(XY=VY;WGXX
)WNUWPTWSY?WPWUQY;WUVSY"QTRQAYRWYDV@OXCXMXAYDIUTVSRV
MV=FJOY9WMY:VOSLTY=WSXTY<XNWOTWSQUQUEY;ISPXNVYW@QKQURWU
KLUYRVSVFVYKV=XURXSXFXYGXSYRJSJMYLTRJCJUJYKBNTVMXHEYGJ
RJSJMJUYGXSYNQTYKISMVKXY9WTXURVY;ISPXNV7UXUYPWAWUFQUQU
*E/YXTWY*E.YMXTNWSYRLTWSYFX=WSQURWYLTWFWCQUQ
KBNTVMXHOX>WTXNVY?WPWUQYV9MVOYXMHVPYRVYVUVS(X
<XNWOTWSQUQUYBUDBSRIPTVSXUXUYWTOQURWYDVS@VPTVHOXCXUV
XHWSVOYVRVSVPEY51YRLTWSTQPY:VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYRIHIHIUE
FWSXYW@QCQYUVOYGWARWY,YMXTNWSYRLTWSYWAWTOOQCQUQ
GXTRXSMXHOX>XMHVPEYDVTVFVPY51YNQTRWYVMOXWY<XNWOTWSQUQU
RWYDV@MXHY51YNQTWYLSWUTWYRW9WYRIHIPYDVS@VPTVHVFVCXUV
RXPPWOXY@VPMXHOX>$$
!"! !! "!
"""!"""!" !
))3)/"./0-32+/'#-.,-* ,%
$)3/'&-.33203.2,*1&'13&
1(13(1 2,3+&/0%,!%0
1'.120(13*,/#/.)%3*2+3$)
2#/'1&3(/+-!0-03)'.+1,!(1.2
*2+20(103+*0'/3/&- -32.20#2
*2+"1.,20(13.*0%"&%
6?4Y;XFWSVOY2RWKQ7UQUY?SIPKVT7XUYWSRQURWUYNJSOYRQHQURWPX
XPXUFXYGBTDVKVTYL<XKXEY)WTPQUMWY?WPWUQYV=RVOY"QTMWA7QU
PWOQTQMQNTWY+KOWUGJT7RWYW@QTRQ>;ISPXNVY2RWTWSY=VY?LSKWTWS
?XSTXCXY;2??Y=VY6?4Y;XFWSVOY2RWKQYXHYGXSTXCX
PW:KWMQURWY6?4Y;XFWSVOY2RWKQY?BTDVKVTY2<XKX7UXUYW@QTQHQE
;2??86?4Y;XFWSVOY2RWKQYXHYGXSTXCXY&SLOLPLTIYXMAW
OBSVUXNTVYDVS@VPTVHOXSXTRX>Y;BSVURVYPLUJHWUY;2??
?WHPWUQY%X<WOY0XKWSFQPTQLCTJEY;ISPXNVY=VY6?4YTXRVS8
TVSXUXUYOWUQMTWRQCQYMLRVTYLSOWPTQCQUYXPOXKWRXYGLNJOJUJ
PJ==VOTVURXSMVPYXKOVRXPTVSXUXYKBNTVRX>0XKWSFQPTQLCTJE
;ISP86MVSXPWUYXTXHPXTVSXUXUYXPOXKWRXYGLNJOJUJUY9VSYAW8
MWUYBUFVTXPTVSXYLTRJCJUJEYGJYNBURVPXYX9OXNWFQY/115
NQTQURWUYGVSXYKISVPTXYLTWSWPY=JSDJTWRQPTWSQUQYGVTXSOVSVPE
3+PXTXYOXFWSVOY=VYNWOQSQMYXTXHPXTVSXUXUYPW:KWMQUQ
DVUXHTVOMVPY=VYXHY9WFMXUXYGINIOMVPYXKOXNLSJA>Y+TXHPXTVSX
XUL=WOX<YWRQMTWSTWYRVSXUTVHOXSMVPYXKOXNLSJA>Y6NUQYAWMWU8
RWEYGWHOWYGBTDVMXAYLTMWPYIAVSVEYI@IUFIYITPVTVSRV
NVOVUVPTVSXMXAXYGXSTVHOXSMVPYXKOXNLSJAYRXNVYPLUJHOJ>?J
RLCSJTOJRWEY;2??Y=VY6?4Y;XFWSVOY2RWKQ7UQUEYXPXTX
XTXHPXTVSXYDVTXHOXSMVY=XANLUJYBSOIHIUFVEYKLUYXPXYNQTRWYGXS8
TXPOVYKLMJOYWRQMTWSYWOMWNWYGWHTWRQPTWSQUWYXHWSVOYVRVU
0XKWSFQPTQLCTJEY/15/YNQTQYWSWTQPYWNQURWYXMAWTWRQPTWSQYMJ8
OWGWPWOYAW:OQYPW:KWMQUQYWHWUY@LPYKWNQRWYLSOWPY<WWTXNVO
DVS@VPTVHOXSRXPTVSXUXUYWTOQUQY@XARX>0XKWSFQPTQLCTJEYGJDIUPI
W@QTQHY=VYXMAWYOBSVUXUXEYKLUYXPXYNQTRWPXYGWHWSQTWSQYIAVSXUV
XUHWYVOOXPTVSXUXYGVTXSOVSVPEYHBNTVYRV=WMYVOOX3;ISP8
6MVSXPWUYXTXHPXTVSXURVY@LPYKWNQRWYSVKMXY:TWO<LSMY=WS>Y)W8
MJYPJSJMTWSQMQAYMJ9OVTX<Y=VKXTVTVSTVYGXSYWSWNWYDVTXNLS>
+POXKWRXYPLUJTWSYRW9XTEY9VSYOISTIYPLUJYDIURVMVYDVOXSXTXNLS>
6UFWPEY;2??Y=VY6?4Y;XFWSVOY2RWKQ7UQUYOVKXKYVOMXH
LTRJCJYGJYXHYGXSTXCXY@VS@V=VKXEYOIMINTVYBAVTYKVPOBS
PJSJTJHTWSQUQUYDXSXHXMXRXS>Y)VURXYITPVTVSXURVYVUYDI@TIYXPX
MJWRXTYXHYRIUNWKQYPJSJTJHJUJUYLSOWPY@WGWKQRQS>
WTQHMWTWSQMQAEYXHYRIUNWKQUWYRBUIPY=VYXHYLRWPTQRQS>Y6?4
;XFWSVOY2RWKQ7UQUY+KOWUGJT7RWYL<XKYW@MWY<XPSXYRVYGJYXH
GXSTXCXMXAYPW:KWMQURWYDVTXHOX>Y+HYGXSTXCXMXAYHXMRXYL<XKYW@8
MWYULPOWKQUWYDVTRX>3;ISPXNV7RVPXYXPOXKWRXY=VYKXNWKXYXKOXPSWS
LSOWMQURWUYRW9WY@LPY6?4Y<XSMWKQUQUYXKOX<WRVYVOMVKXUX
GVPTVRXPTVSXUXYPWNRVRVUY0XKWSFQPTQLCTJEY3!TPVMXAXUY6?4
:WAWSQURWUYWTRQCQY:WNYMWWTVKV<YGXURVY*7OISY=VY6?47UXU
XO9WTWOQURWY.5>YKQSWRWNQA>Y?JYOWGTLYGJDIUVYMW9KJK
RVCXTRXSEYNQTTWSRQSYGBNTVYKISVDVTMXHOXS>Y;ISPYOIFFWSQY=V
KWUWNXFXKXYLTWSWPYGXSYOISTIY6?4Y:WAWSQUWYVSXHVMXNLSJA3
GXTDXKXUXY=VSRX>36?4YWSOQPY51YGXUYPXTLMVOSVYBOVRVYRVCXTE
+KOWUGJT7JUYMVSPVAXURVYLTWFWP3YRXNVUY0XKWSFQPTQLCTJEY6?8
47RVUYDVTVUYRLCSJRWUYNWOQSQMTWSQUYRWYKLUYRVSVFVYRIHIP
PWTRQCQUQY=JSDJTWRQ>0XKWSFQPTQLCTJEYW@QTWUYL<XKXUE
;ISPXNVUXUY6?47TXYPISVKVTYHXSPVOTVSXUYNWOQSQMYSWRWSQUW
DXSMVKXURVYRVYBUVMTXYGXSYXHTV=YIKOTVUVFVCXUXYPWNRVRVSVPE
36?4Y;XFWSVOY2RWKQYL<XKXEYKWRVFVY;ISPXNVYX@XUYRVCXTYGBT8
DVMXARVPXYRXCVSYITPVTVSXYRVY9XAMVOYWTWUQUWYRW9XTYVRVFVP>
XSWY;ISP86MVSXPWUYXPOXKWRXYXTXHPXTVSXYKBAYPLUJKJ
LTRJCJURWEYKWRVFVYXPXTXYXTXHPXTVSYNVOMXNLS>Y!@IUFIYITPVT8
VSRVPXYXHYGXSTXCXUXYRVYRIHIUMVPY=VYLUWYDBSV
9WAQSTWUMWMQAYDVSVPXNLSYHVPTXURVYPLUJHOJ>+KOWUGJT7JUE
GJYGBTDVRVYPISVKVTYHXSPVOTVSYX@XUYWUWYMVSPVAY9WTXUV
DVTMVKXUXY9VRV<TVRXPTVSXUXY=JSDJTWNWUY0XKWSFQPTQLCTJE
L<XKXUEY+KOWUGJT7JUYGJYSLTIUIYRVY:VS@XUTVNVFVCXUXYX<WRVYVO8
OX>0XKWSFQPTQLCTJEY6?4Y;XFWSVOY2RWKQY?BTDVKVTY2<XKX7UXUE
2RW7UQUY?SIPKVT7RVUYKLUSWYNJSOYRQHQURWYW@OQCQYXPXUFXYL<XK
LTRJCJUWYRXPPWOXY@VPVSVPEY3-WRVFVYGJYGXTVYBUIMIARVPX
RBUVMRVY6?48;ISPXNVYVPLULMXPYXTXHPXTVSXUXUEY6?4TX
PISVKVTYHXSPVOTVSYUVARXURVYUVYPWRWSYBUVMTXYLTRJCJUJU
XHWSVOXRXS3YRVCVSTVURXSMVKXURVYGJTJURJ>Y0XKWSFQPTQLCTJE
6?YXTVY6?4YWSWKQURWPXY;;&YMIAWPVSVTVSXURV
;ISPXNV7UXUYRVYNVSYWTMWKQUWYNBUVTXPYLTWSWPY6?4
UVARXURVYNW:WFWPTWSQYTLGXY@WTQHMWTWSQURWYRWYGJYL<XKXUYP8
VURXTVSXUVYGINIPY<WNRWYKWCTWNWFWCQUQYRWYKBATVSXUVYVPTV8
RX>6?4Y;XFWSVOY2RWKQ7UQUYTJKTWSWSWKQY+TXHPXTVSRVUY-L8
SJMTJY?WHPWUY"WSRQMFQKQYNSLUY?SXTTXWUOYRWEY;ISPXNV7UXU
PVURXTVSXYX@XUY9VSYAWMWUY@LPYBUVMTXYLTRJCJUJYGVTXSOVSVPE
3;ISPXNVYGJDIUYPVURXKXNTVYPJSMWPYXKOVRXCXMXAYGBTDVKVT
GWATQYLSOWPTQCQUYOVMVTTVSXUXYWOQNLS3YRVRX>Y?SXTTXWUOEY;2??
?WHPWUQY0XKWSFQPTQLCTJ7UJUYKLUY/YNQTRQSY;ISPXNV7RVPX
MV=FJRXNVOTVSXUXYWSOQSMWTWSQUQYDVSVPOXCXUXYKBNTVRXCXUXYWP8
OWSWSWPEY3?JURWUYKLUSWYGJSWRWNQAY=VYGJSWRWYPWTMWNWYRV8
=WMYVRVFVCXA3YX<WRVTVSXUXYPJTTWURQ>Y6?4Y;XFWSVOY2RWKQYL8
TWSWPYNW:OQPTWSQY@WTQHMWTWSQUYRIUNWY@W:QURWY@LPYBUVMTX
ULPOWRWYLTRJCJUWYXHWSVOYVRVUY?SXTTXWUOEY;2??YXTVY6?4
;XFWSVOY2RWKQYWSWKQURWPXYMJOWGWPWOYAW:OQUQUY9VSYXPXYITP8
VNVYRVY@LPYGINIPYW=WUOW(TWSYKWCTWNWFWCQUQYKBNTVRX>Y4IUNW
@W:QURWYXPXUFXYGBTDVKVTYL<XKTVSXUXY+KOWUGJT7RWYW@OQPTWSQUQ
=JSDJTWNWUY?SXTTXWUOEY3XUEY0XURXKOWUEY?SVAXTNWY=VY%JKNW
DXGXYGXS@LPYNVSRVYXHYNW:WSPVUYXPXUFXYL<XKXYW@MWPYX@XU
;ISPXNV7NXYKV@OXP>Y?JYKV@XMEYGXAXMYX@XUYGINIPYBUVMYWSA
VRXNLS3YRXNVYPLUJHOJ>?SXTTXWUOEY-BAYPLUJKJYMJOWGWPWO
AW:OQNTWYGXSTXPOVY;2??7TWYLTWUYXHYGXSTXCXUXYRV
RVSXUTVHOXSMVNVYRV=WMYVRVFVPTVSXUXYGVTXSOVSVPEY3;ISPXNV
GXSYGBTDVRVUY@LPYRW9WY<WATWKQUQYOVMKXTYVRXNLS>Y;ISPXNV
GXS@LPYGBTDVUXUYIKKI>Y6SOQPY;ISP86?4YXTXHPXTVSXURVYNVUX
GXSYRBUVMYGWHTQNLS3YX<WRVTVSXUXYPJTTWURQ>6?47UXUY+KOWUGJT
?WHPLUKLTLKJY9WSTVKY0JUOVSYXKVEYGJYL<XKXUYW@QTMWKQUQ
@LPYBUVMTXYGXSYWRQMYLTWSWPYUXOVTVURXSVSVPEYL<XKXUYGBTDVKVT
GWSQHY=VYSV<W9QUYOW9KXKYVRXTMVKXUVYPWOPQYKWCTWNWFWCQUQU
WTOQUQY@XARX>YAVTYKVPOBSY=VYXHYRIUNWKQYLSOWPTQPTWSQUQU
RVKOVPTVUMVKXYDVSVPOXCXUVYXHWSVOYVRVUY0JUOVSEYXPXYITPV
WSWKQURWPXYOXFWSVOY9WFMXUXUY@LPYRW9WYGINIMVKXUXYXKOVRXP8
TVSXUXYGVTXSOOX>6@QTQHYOBSVUXUXUYWSRQURWUEY;ISPXNVYXTVY6?4
WSWKQURWPXYOXFWSXY=VYVPLULMXPYXTXHPXTVSXUYDVTXHMVKXUVYPWOPQ
KWCTWMWPYWMWFQNTWY;2??Y=VY6?4Y;XFWSVOY2RWKQ
WSWKQURWY/15/7RVYXMAWTWUWUYMJOWGWPWOYPW:KWMQ
DVUXHTVOXTVSVPYNVUXRVUYXMAWTWURQ3$$
" !
"""!"!
Yanık,"Şu anda ciddi anlamda
sıfır arabaların birbiri ardına
devreye giren yıl sonu
kampanyalarına rağmen ikinci
el satışlarında artış var.Belki
kampanyaların yoğunlaştığı
yılın son 1-1,5 ayında ikinci el
piyasasında ağırlaşma olabilir
ama bu da fazla etkilemeyecek
gibi gözüküyor"dedi
Otomobil ve hafif ticari arac
toplam pazarı yılın 10 ayında yüzde
16,18 daralan firmaların yıl sonu
kampanyaları bile "ikinci el"lerin
tahtını sarsamıyor.Otomotiv
firmalarının birbiri ardına devreye
giren kampanyalarına rağmen
kullanılmış otomobil satışlarının
arttığını belirten ikinci el oto galericilerine göre, bu durum, Özel Tüketim
Vergisi (ÖTV) ve döviz kurlarındaki
artışlar sonrası zamlanan sıfır otomobiller ile ikinci el araçlar arasında
fiyat marjının çok açılmasından
kaynaklanıyor.Bursa Oto Galericiler
Odası Başkanı Hakan Yanık, AA
muhabirine yaptığı açıklamada,
ÖTV ve döviz kurlarındaki artışın
etkisiyle yılbaşından itibaren 2014
model araçların ciddi oranlarda
zamlandığını, bu nedenle talebin
önemli ölçüde sıfır araçlardan "ikinci el"e kaydığını hatırlatarak, bu
eğilimin sürdüğünü söyledi.Yanık,
otomotiv firmalarının birbiri ardına
devreye soktuğu, yazılı ve görsel
medyada sürekli reklamları yapılan
kampanyalara rağmen ikinci el
piyasasındaki hareketin sürdüğüne
işaret ederek, özellikle firmaların yıl
sonu hedeflerini tutturmak için son
kozlarını oynadıkları dönemde
böyle bir durumun yaşanmasının
dikkat çekici olduğunu anlattı. Otomobil ve hafif ticari arac toplam
pazarının, Otomotiv Distribütörleri
Derneğinin (ODD) verilerine göre, ocak-ekim döneminde yüzde 16,18
azaldığını dile getiren Yanık, bunun
ciddi bir gerileme olduğunu belirtti.Yanık, bu noktadan hareketle
özellikle yılın son çeyreğinde
hızlanan kampanyaların, aralık
ayında daha da ivme kazanmasını
beklediklerini ifade ederek, şöyle
konuştu:"Sıfırlarda otomobillerin
satışında ciddi anlamda bir gerileme var. Bekledikleri hedefe bir
türlü ulaşamıyorlar. Bunu kapatmak
için ciddi anlamda kampanya
yapmalarını bekliyorduk fakat şu
anda ciddi anlamda sıfır arabaların
birbiri ardına devreye giren yıl sonu
kampanyalarına rağmen ikinci el
satışlarında artış var. Belki
kampanyaların yoğunlaştığı yılın
son 1-1,5 ayında ikinci el
piyasasında ağırlaşma olabilir ama
bu da fazla etkilemeyecek gibi
gözüküyor. Kampanyalarla fiyatları
ne kadar indirseler de cazip olmayacak çünkü sıfır arabaların ikinci el
arabalarla arasındaki fiyat marjı çok
açıldı."Küçük sınıfta (B segmenti)
sıfır bir otomobilin ortalama
fiyatının dahi 40-45 bin liradan
başladığını bildiren Yanık, sıfır
araçların fiyatlarının artık bütçeleri
ciddi şekilde aşan seviyelere
geldiğini anlattı.Firmaların da ÖTV
ve döviz kurlarından kaynaklanan
zamlı fiyatları, kendi bünyesinde
sıfır faizle uzun vadeler ya da çeşitli
fiyat indirimleriyle ulaşılabilir hale
getirmeye çalıştığına değinen
Yanık, "Ortaya bir sorun daha
çıkıyor; ne kadar cazip hale getirirseniz getirin bugün almaya
kalktığınız en düşük donanımlı sıfır
araba bile ortalama 40-45 bin liradan başlıyor. Oysa 40-45 bin liraya 2-3 yıllık daha donanımlı araba
alabiliyorsunuz. (AA)
Kasım2013
2014Perşembe
Perşembe
201Şubat
Teşviklerin gelişen teknolojiye göre verilmesi gerektiğini söyleyen Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. Pazarlama Müdürü Ziya Burnaz, “Şu an için elektrikli otomobillere verilen
ÖTV indirimi hybrid modellerine de verilirse satışlarda müthiş bir artış olur.” diye konuştu
#$,/<NYT[R\^5]K]YX]S]^J\^3]VWL^=G+G^5]K]YX]?
S]^,NUNYN^#[R]^AOYZ]KB^\X\TVY[TX[^QVQSQM[X\^J\Y[X\Z
V\LJ[T[Z^ERMY[U^V\TZQXQ;[P[Z\^J\Y[XS\P[Z[^[PV\R\Y\TB
:NTNS\V[Z^\X\TV[Y[TX[^QVQSQM[XX\Y\^ORIOX]UWHW
V\LJ[T[^ERMY[U^SQU\XX\Y\^U\^ORIOX]R]C]HW^@ZI@YNPN
[X\^R]VWYWSX]YW^I\Z[LX\VV[TG^AOINZ\^T]U]Y^F]E]XW^J\^QY?
V]^PWZW>WZ^OX]LS]PW^KQY^QX]Z^ERMY[U^SQVQY^V\TZQXQ;[P[Z[
TNDNT^P\IS\ZVX[^M[Y^SQU\XU\^/(^M[Z^X[Y]U]Z^P]VWL]
POZUOTG^+O]Z^[D[Z^\X\TVY[TX[^QVQSQM[XX\Y\^J\Y[X\Z
%<^[ZU[Y[S[^ERMY[U^SQU\XX\Y[Z\^U\^J\Y[X[YP\
P]VWLX]YU]^SNVE[L^M[Y^]YVWL^QXOYG.^U\U[G
:[MY[V^V\TZQXQ;[P[Z\^X[U\YX[T^R]F]Z^<QRQV]B^A^P\I?
S\ZV[Z[Z^[XT^E[MY[V^SQU\X[^1]Y[P^:RMY[U9[^R\Z[
V]P]YWSWRX]^[XT^T\K^3]SPOZ^2VQ^3EQ^O]YW9ZU]
I@YNCNR\^DWT]YVVWG^1]Y[P^:RMY[U^SQU\X[Z[Z^LO]Z^[D[Z
<NYT[R\^I\Z\X[ZU\^VNS^M]R[X\Y\^U]HWVWSWZWZ
I\YD\TX\LV[H[Z[^T]RU\U\Z^<QRQV]^<NYT[R\^5]K]YX]S]
J\^3]VWL^=G+G^5]K]YX]S]^,NUNYN^#[R]^AOYZ]KB
[PV\R\Z^J]V]ZU]LX]YWZ^/(^M[Z^/88^X[Y]U]Z^M]LX]R]Z^>[R?
]VX]YX]^P]VWX]Z^QVQSQM[X[^S\Y]T^\U\ZX\Y[Z^V\PV^PNYNLN
R]F]M[X\C\TX\Y[Z[^P@RX\U[G^<QR]V]^<NYT[R\^QX]Y]T
ENTNS\V[Z^\X\TV[Y[TX[^QVQSQM[XX\Y\^ORIOX]UWHW
V\LJ[TX\Y[^:RMY[U^SQU\XX\Y\^U\^ORIOX]R]C]HW
@ZI@YNPN^[X\^R]VWYWSX]YWZW^I\Z[LX\VV[TX\Y[Z[^M\X[YV\Z
AOYZ]KB^*:NTNS\V[Z^\X\TVY[TX[^QVQSQM[XX\YU\^QXUOHO
I[M[^ERMY[U^SQU\XX\Y[Z\^U\^V\LJ[T^J\YS\P[^I\Y\T[RQYG
AO^SQVQY^E\S^D\JY\R[^]K^T[YX\V[RQY^E\S^U\^R]TWV
VNT\V[S[Z[^UNLNYNRQYG^7QX]RWPWRX]^[VE]X]VV]T[
S]X[R\V[S[K[^UNLNYNRQYG^7\JX\V[Z^UWL^]DWHWZW
T]F]VS]PWZ]^U]^>]RU]PW^J]YG^A[K^[X\YX\R\Z^U@Z\SU\
MO^V\LJ[T[Z^J\Y[X\C\H[Z[^@Z^I@Y\Y\T^R]VWYWSX]YWSWKW
R]FWRQYOKG.^U\U[G^
&.+./(.*'*'/*.('/--)
'X\TVY[TX[^QVQSQM[XX\Y[Z^TOXX]ZWSWZWZ^U]E]^P]HXWTXW
QXS]PW^[D[Z^M[Y]K^U]E]^K]S]Z^I\DS\P[^J\^I\Y\TX[^]XV
R]FWZWZ^R]FWXS]PW^I\Y\TV[H[Z[^T]RU\U\Z^#[R]^AOYZ]KB
*+O]Z^[D[Z^\X\TVY[TX[^QVQSQM[X^]X]ZX]YB^M[Y^[XU\Z
U[H\Y[Z\^I[VS\U\^PWTWZVW^R]LWRQYG^=TN^R]Z[^F[XB^]Y]DX]
M[YX[TV\^P]VWXSWRQYB^T[Y]X]ZWRQYG^=S]^ERMY[U^M[Y^QVQ?
SQM[X^[X\^E\S^\TQZQS[T^E\SU\^D\JY\R\^K]Y]Y^J\YS\?
U\Z^PV]ZMOX9U]Z^=ZT]Y]9R]^E[DM[Y^PQYOZ^R]L]S]U]Z
I[U\M[X[YP[Z[KG^7QX]RWPWRX]^:RMY[U^SQVQY^QYV]^J\^OKOZ
J]U\U\^@Z\SX[^M[Y^V\TZQXQ;[G^<QRQV]^[XT^MO^[L\^-!!
RWXWZU]^M]LX]UW^J\^5Y[OP9^[X\^P\Y[^NY\V[S\^I\DV[G^2^V]Y[?
EV\Z^INZNSNK\^DQT^MNRNT^R]VWYWS^R]FWXUW^J\^LO]Z
M[YDQT^SQU\XU\^MO^V\TZQXQ;[^TOXX]ZWXWRQYG^2^INZX\YU\
:RMY[U^QVQSQM[X[Z^J\Y[SX[^QXS]R]C]HWZW^P@RX\R\Z
S]YT]X]YWZ^DQHO^MOINZ^:RMY[U^QVQSQM[XX\Y[Z[
V]ZWVS]R]^M]LX]UWG.^U[R\^TQZOLVOG^
AOINZ\^T]U]Y^F]E]XW^J\^QYV]^PWZW>WZ^OX]LS]PW^KQY
QX]Z^ERMY[U^SQVQY^V\TZQXQ;[P[Z[^TNDNT^P\IS\ZVX[^M[Y
SQU\XU\^P]VWL]^POZOXS]PWZWZ^R\Z[^J\^@Z\SX[^M[Y
M]LX]ZIWD^QXUOHOZO^E]VWYX]V]Z^AOYZ]KB^*AOINZ^M[K[S
V]ZWVWSWZW^R]FVWHWSWK^1]Y[P^:RMY[U^SQU\X[^[X\^\Z
MNRNT^]J]ZV];X]YWSWKU]Z^M[Y[P[^OX]LWX]M[X[Y^QXS]PWG
1]Z[^A^TNDNT^P\IS\ZV[ZU\^1]Y[P^[X\^[XT^T\K^ERMY[U
V\TZQXQ;[P[^TOXX]ZWCWR]^POZOXORQYG^AOINZ\^T]U]Y^XNTP
SQU\XX\YU\^MO^V\TZQXQ;[^ORIOX]ZWRQYUO^UQX]RWPWRX]
>[R]VW^RNTP\T^QXORQYUOG^+O]Z^1]Y[P9[Z^:RMY[U^SQU\X[
/(^M[Z^X[Y]U]Z^M]LX]R]Z^>[R]VX]^POZOXORQYG^=RZW^P\I?
S\ZVV\T[^U[H\Y^QVQSQM[X^S]YT]X]YWZWZ^U[\P\X^SQU\X?
X\Y[^[X\^T]YLWX]LVWY]C]T^QXOYP]T^M[K[S^@Z^I@YUNHNSNK
>[R]V^QZX]YWZ^]XVWZU]^M[X\^T]XWRQYG^0NZNSNKU\^\X\T?
VY[TX[^QVQSQM[X\^J\Y[X\Z^V\LJ[T[^U\JX\V^:RMY[U
V\TZQXQ;[P[Z\^U\^J\Y[YP\^E\S^D\JY\^E\SU\^R]TWV
J\Y[SX[X[H[^]DWPWZU]Z^DQT^MNRNT^]J]ZV];^P]HX]YWKG^
,\P\X]^LO]Z^[D[Z^\X\TVY[TX[^QVQSQM[XX\Y\^J\Y[X\Z
%<^[ZU[Y[S[^:RMY[U^SQU\XX\Y[Z\^U\^J\Y[XP\
P]VWLX]YU]^SNVE[L^M[Y^]YVWL^QXOYG^AOINZ^[V[M]Y[RX\^1]Y[P
:RMY[U^]Y]DX]Y^M]R[X\Y\^I@ZU\Y[XU[^J\^P]VWLX]YWZ]
M]LX]ZUWG^AO^]Y]D^[XT^T\K^3]SPOZ^2VQ^3EQ
O]YW9ZU]^P\YI[X\Z[RQYG^PV\R\ZX\Y^M]R[X\Y[S[K\^I[U[F
V\PV^PNYNLN^R]F]M[X[YG.^U\U[G^"%-+.)!
Oda Başkanı Kocabaş,“Tarımda üretim planlamasının yapılmaması nedeniyle arz fazlası
ürünlerin üretimi artarken tekstil ve konfeksiyon sektörlerinin hammaddesi olan pamukta,
üretimi arttırıcı desteklemelerin yetersizliği nedeniyle üretimden kaçış sürmektedir” dedi
#$,
, I\YD\TX\LV[Y[X\Z^XOPX]Y]Y]PW^5\VYQX
J\^7QH]XI]K^4QZ>\Y]ZPW6Z]^20<?)8-^T]VWX]Z^=K\YM]R?
C]Z^U\JX\V^F\VYQX^L[YT\V[^32$=&^A]LT]ZW^&@JZ]I^=MUOX?
X]R\JB^<NYTS\Z[PV]Z6]^F\VYQX^J\^I]K^V]LWS]^]XVR]FWPW^POZ?
S]R]^E]KWY^QXUOTX]YWZW^P@RX\U[G^
<NYTS\Z[PV]Z6WZ^\Z^@Z\SX[^\VT[ZX[TX\Y[Z[Z^M[Y[P[^QX]Z
5\VYQX^J\^7QH]XI]K^4QZ>\Y]ZPW6Z]^T]VWX]Z^32$=&
A]LT]ZW^=MUOXX]R\J^R]FVWHW^TQZOLS]PWZU]B^A[KB^M@XI\
NXT\X\Y[Z[Z^@K\XX[TX\^<NYTS\Z[PV]Z6WZ^\Z\Y;[^T]RZ]TX]YWZW
UNZR]^F]K]YX]YWZ]^OX]LVWYS]R]^E]KWYWKG^:]K]Y^:]JK]PW6ZU]
\Z\Y;[^[EY]D^RQXX]YWZWZ^D\L[VX\ZU[Y[XS\P[^P]U\C\^VNT\V[C[X\Y
[D[Z^U\H[XB^]RZW^K]S]ZU]^M@XI\^NXT\X\Y[^[D[Z^\Z\Y;[
INJ\ZX[H[Z[Z^INDX\ZU[Y[XS\P[ZU\^@Z\SX[^>]TV@Y
QXOLVOY]C]TG^X]LWS^I[U\YX\Y[Z[Z^]K]XS]PWZW^P]HX]R]C]TG
'Z\Y;[^T]RZ]TX]YWZWZ^V[C]Y[^P\JT[R]VWZW^U]E]^TYXW^UOYOS]
I\V[Y\C\T^U\U[G=K\YM]RC]Z9WZ^T]YLWXWTXW^DWT]Y]^U]R]XW
[LM[YX[H[Z\^]DWT^M[Y^NXT\^QXUOHOZO^P@RX\R\Z^=MUOXX]R\JB^)8
'RXNX9U\^0NZ\R^0]K^4QY[UQYO9ZOZ^V\S\X[Z[^]VVWTX]YWZW^J\
MO^FYQ;\Z[Z^=K\YM]RC]Z^I]KWZW^<NYT[R\^J\^=JYOF]9R]
OX]LS]PWZW^P]HX]R]C]HWZW^M\X[YVV[G^
32$=&^A]LT]ZWB^0NZ\R^0]K^4QY[UQYO6ZOZ^M[Y^F]YD]PW
QX]Z^<==5^FYQ;\P[Z[Z^UQH]XI]K^V]LWS]^T]F]P[V\P[Z[Z^[XT
]L]S]U]^-^S[XR]Y^S\VY\TNF^UQH]XI]K^QX]C]HWZW^J\^U]E]
PQZY]^MO^Y]T]SWZ^-^S[XR]Y^S\VY\TNF\^T]U]Y
DWT]YWX]M[X\C\H[Z[^[>]U\^\VV[G^<NYTS\Z[PV]Z6U]T[^OXOPX]Y]Y]PW
TQZ>\Y]ZP]B^/8^NXT\U\Z^886NZ^NK\Y[ZU\^OKS]ZB
OXOPX]Y]Y]PW^@YINV^J\^L[YT\V^V\SP[XC[X\Y[^T]VWXWRQYG^4QZ>\Y?
]ZP]B^)8^4]PWS6U]^PQZ]^\Y\C\TG "%-+.)!
(/,,$/2U]PW^A]LT]ZW^,OPV]>]^4\S]X
4QC]M]LB^ENTNS\V[Z^F]SOTV]^ORIOX]ZUWHW
FQX[V[T]X]YW^\X\LV[YU[G^<]YWSU]B^@K\XX[TX\^F]SOTV]
NY\V[S[^]YVVWYWCW^U\PV\TX\Y[Z^R\V\YP[KX[H[^RNKNZU\Z
NY\V[SU\Z^T]DWL^R]L]ZUWHWZW^[>]U\^\U\Z^4QC]M]LB
F]SOT^NY\V[S[ZU\Z^T]DWLWZ^U[H\Y^M[Y^P\M\M[Z^U\
U\JX\V[Z^[VE]X]VW^U\PV\TX\R[C[^FQX[V[T]X]YW
QXUOHOZO^P@RX\U[G^
2U]^A]LT]ZW^4QC]M]LB^R]FVWHW^R]KWXW
]DWTX]S]U]^LOZX]YW^T]RU\VV[^*<]YWSU]^NY\V[S
FX]ZX]S]PWZWZ^R]FWXS]S]PW^Z\?
U\Z[RX\^]YK^>]KX]PW^NYNZX\Y[Z^NY\V[S[
]YV]YT\Z^]YK^]DWHW^MOXOZ]ZB^\TQZQ?
S[Z[Z^XQTQSQV[>[^V\TPV[X^J\^TQZ>\T?
P[RQZ^P\TV@YX\Y[Z[Z^E]SS]UU\P[^QX]Z
F]SOTV]B^NY\V[S[^]YVVWYWCW^U\PV\T?
X\S\X\Y[Z^R\V\YP[KX[H[^Z\U\Z[RX\^NY\?
V[SU\Z^T]DWL^PNYS\TV\U[YG^Y\V[SU\
T]DWLWZ^M]LT]^M[Y^Z\U\Z[^U\^F]SOTV]
[VE]X]VW^U\PV\TX\R[C[^FQX[V[T]X]YUWYG
<NYT[R\B^F]SOT^[VE]X]VWZWZ^R]TX]LWT
RNKU\^ 89[Z[^=A7^J\^1OZ]Z[PV]Z9?
U]Z^R]FWRQYG^
INZ^[X\^^RWX^]Y]PWZU]^U\H[L\Z^J]U\X\YU\^TY\U[
TOXX]ZUWYWRQYG^5]SOHOZ^Z]TU\
U@ZNLVNYNXS\P[ZU\T[^TQX]RXWTB^FY]V[T^[LX\R[L
I@K@ZNZ\^]XWZUWHWZU]^MO^TY\U[X\YB^=A7^F]SOHO
]X]Z^<NYT^[VE]X]VDWPWZ]^MNRNT^TQX]RXWTX]Y
P]HXWRQYG^AO^UOYOSB^=A79U\^F]SOT^>[R]VX]YWZWZ
UNLNT^P\RY\VV[H[^K]S]ZX]YU]^NY\V[C[P[Z\^U\PV\T
QXUOHOZU]Z^NY\V[S^]X]ZX]YWZU]^UNLNL
QXS]S]PWZW^P]HXWRQYG^=A79Z[Z^T\ZU[^NY\V[C[P[Z\B
F]SOT^[EY]C]VDWPWZ]^P]HX]UWHW^MO^]J]ZV];X]Y^Z\?
SOT^\T[S[ZU\Z^T]DWLWZW^EWKX]ZUWYWRQYG.
AOINZ^<NYT[R\6Z[Z^-^S[XRQZ^88^M[Z^VQZ
C[J]YWZU]^QX]Z^X[>^F]SOT^[EV[R]CWZWZ^R]YWPWZWZ
M[X\^T]YLWX]Z]S]UWHWZW^U]^M\X[YV\Z^4QC]M]LB^*5]?
SOT^NY\V[S[ZU\^[EV[R]CWSWKWZ^R]YWPWZW^M[X\
T]YLWX]R]S]KT\Z^[VE]X]VV]^Y\TQYX]Y^TWYWXS]PWZU]Z
PQYOSXO^QX]ZX]YWZB^61\V\YX[^NY\V[S^RQTB^QZOZ^[D[Z
[VE]X^\U[RQYOKG6^U\S\X\Y[Z[^E]RY\VX\^T]YLWXWRQYOKG
A[K\^R\V\YX[^U\PV\T^J\Y[XU[^U\^M[K^S[^NY\VS\U[T"
AOINZ^I[YU[^>[R]VX]YWZWZB^NY\V[C[Z[Z^Y\T]M\V
U\Z[RX\^]RZW^>[R]V^P\J[R\P[ZU\^QXP]^M[X\^]XWCWB^M[K?
[S^NY\VV[H[S[K^F]SOT^R\Y[Z\^=A7^F]SOHOZO
V\YC[E^\U[RQYG^AO^UOYOSB^@K\XX[TX\^F]SOT
>[R]VX]YWZWZ^TNY\P\X^M]KU]^UNLNT^P\RY\VV[H[
U@Z\SX\YU\B^K]V\Z^I[YU[^>[R]VX]YW^Z\U\Z[RX\
NY\VS\^PWTWZVWPW^R]L]ZWYT\Z^NY\V[C[X\Y[S[K[Z^F]?
INCNZN^\VT[X\R\Z^V\S\X^>]TV@YX\YU\Z^M[Y[^QXUOHO
Z\U\Z^I@YNX\S[RQY"^'H\Y^I@YNXNRQYP]
T]RWFX]YWSWKWZ^M[Y^TWPSWZW^V\X]>[^\U\C\T^QX]Z^ /
TOYOL^F]SOT^FY[S[^V]X\M[S[K[Z^M[Y^]Z^@ZC\
T]YLWX]ZS]PW^I\Y\TS\K^S["^A[K^MO^TQZOU]^M\T?
X\S\R[^OSOVX]^PNYUNYNRQYOKG.^U\U[G"%-+.)!
.&/& (# *-
5]SOT^[VE]X]VWZWZ^I\Y[^T]X]Z^TWPSW
U]^<NYTS\Z[PV]ZB^AY\K[XR]B^:[ZU[P?
V]Z^J\^=JOPVY]XR]9U]Z^P]HX]ZWRQYG^AO
P]RUWHWSWK^NXT\X\Y[Z^ENTNS\VX\Y[B
F]SOT^NY\V[C[X\Y[Z\^PNMJ]ZP[RQZX]YX]
MNRNT^U\PV\TX\Y^J\Y[RQYX]YG^=A7B
)88(^RWXWZU]^T\ZU[^F]SOT^NY\V[C[?
P[Z\^E]TPWK^U\PV\T^J\YU[H[^[D[Z
7NZR]^<[C]Y\V^%YINVN^V]Y]>WZU]Z
PODXO^[X]Z^\U[XS[LV[YG^AO^PODX]S]B^F]?
SOT^NY\V\Z^U[H\Y^NXT\X\Y[Z^D[>VD[?
X\Y[Z[Z^E]TPWK^Y\T]M\V\^OHY]UWTX]YW^V\K[Z\
U]R]ZUWYWXSWLVWYG^=A7B^T\ZU[^NY\V[C[P[Z\^E\Y^VNYXN
U\PV\H[^J\Y[YT\Z^T\ZU[P[ZU\Z^F]SOT^]X]Z^<NYT
[VE]X]VDWPWZW^U]^03,^TY\U[X\Y[RX\^U\PV\TX[RQYG
=A7B^F]SOT^J\^F]SOT^NYNZX\Y[Z[^U\^T]FP]R]Z
V]YWSP]X^NYNZX\Y[Z^[EY]C]VWZU]^[VE]X]VDWX]Y]B^!8
SAYFA 6
SONDAKiKA GAZETESİ >>
6 SİYASET
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
20
17Kasım
Şubat 2014
2013 Perşembe
Perşembe
Kılıçdaroğlu’ndan AKP’li
seçmene: Dilsiz şeytan
rolüne neden talipsin?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP seçmenine seslendi. CHP lideri, "Bu yolsuzluklardan rahatsız olan İslami kesim neden sesini
çıkarmıyor? Hani haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandı? Müslüman olduğunu iddia ediyorsun, AK Parti’ye oy veriyorsun, bunun (yolsuzlukların) da farkındasın. Neden sesin çıkmıyor? Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa bu role neden talip oluyorsun?" diye sordu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’te partisinin grup toplantısında konuştu. Grup
toplantısının başında kendisine takdim
edilen Türkmen bayrağını kabul eden Kılıçdaroğlu, CHP olarak Türkmen vatandaşların
sorunları ile yakından ilgilenmeye devam
edeceklerini kaydetti. Başbakan Davutoğlu’nun baş danışmanlığına getirilen Etyen
Mahçupyan’ın 'İslami kesimin en az yarısı yolsuzluk olduğunu düşünüyor. Bundan rahatsız' ifadelerini hatırlatan CHP Genel
Başkanı Kılıçdaroğlu, "Soru şu: Bu yolsuzluklardan rahatsız olan İslami kesim neden
sesini çıkarmıyor. Hani, haksızlık karşısında
susan dilsiz şeytandı? Sevgili kardeşim,
Müslüman olduğunu iddia ediyorsun, AK
Parti’ye oy veriyorsun, bunun (yolsuzlukların)
da farkındasın. Neden sesin çıkmıyor? Benim
bu soruyu o vatandaşlarıma sorma hakkım
var. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa bu role neden talip oluyorsun?" dedi.
‘HERKESE SAYGILIYIZ AMA BU ÜLKEDE YOLSUZLUK YAPANLARA SAYGI DUYMAYIZ’
Toplumu uyarmak ve uyandırmak zorunda
olduklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Herkesin
inancına saygılıyız, herkesin kimliğine
saygılıyız, her kesimin yaşam tarzına
saygılıyız ama bu ülkede yolsuzluk yapanlara
saygı duymayız. Bizlerden onlara saygı asla
beklemeyin. Yolsuzluk yapanlara saygı duymayız ama onun karşısında susanlara da
saygı duymayız. Susmayacaksın." diye
konuştu
Davutoğlu’na verildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’na seslenerek başbakanlık koltuğunun hakkını vermesini ve yolsuzlukların üzerine gitmesi çağrısında bulundu. Kılıçdaroğlu, "Artık tapelerin, ses kayıtların yüzde 100 doğru olduğuna dair raporlar
var. Dolayısıyla senin kıvırabileceğin hiçbir
alan kalmadı. Yapacağın tek bir şey var;
dosyaların üstüne gitmek." dedi.
‘YOLSUZLUKLA KAPSAMLI STRATEJİ ORTAYA KOYACAKSAN, YUKARDA OTURAN
AĞABEYİNE BAKACAKSIN’
Salonda bulunan gençlerin 'Gün gelecek devran dönecek, AKP hesap verecek' tezahüratına aynı şekilde cevap veren Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu’na seslenerek
yolsuzluklara sahip çıkmaması çağrısında
bulundu. Yolsuzluğun bir habis ur gibi
olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, uygar
toplumların yolsuzluklar konusunda duyarlı
olduğunu vurguladı. G-20 zirvesinin 2015
yılında Türkiye’nin dönem başkanlığında
toplanacağını hatırlatan Kılıçdaroğlu, yolsuzlukla mücadelede konusunda şu sözlere yer verdi: "Eğer yolsuzluk konusunda kap-
samlı bir strateji ortaya koyacaksan, yolsuzluk olaylarının üstüne gideceksin. Evinin
içine bakacaksın, AKP’nin genel merkezine
bakacaksın. Kimler köşeyi döndü ona bakacaksın. Ve yukarda oturan ağabeyine bakacaksın. Bunları temizleyeceksin."
KILIÇDAROĞLU’NDAN BAŞBAKAN'A: YÜRÜ
VE KORKMA
Gelecek sene G-20 Zirvesi’nin Türkiye’de
toplanması halinde yolsuzluğun nasıl kapatılacağının yollarının diğer üye ülkelere
önerilebileceğini ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, Ekim 2014 yılında OECD’nin
‘Türkiye’de rüşvet, yolsuzluk ve kara para aklama’ raporunun yayımlandığını hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili Başbakan Davutoğlu'na şöyle seslendi: "Bu benim vicdanımı rahatsız ediyor. Bu ülkede yaşayan
herkesin vicdanını rahatsız etmesi lazım.
Sayın Davutoğlu, eğer o koltukta başbakan
olarak görev yapmak istiyorsan bu yolsuzlukların üzerine git. Emin ol, saygınlık
kazanacaksın. Başta ana muhalefet partisi
olmak üzere herkesin desteğini alacaksın.
Yürü ve korkma."
'YOLSUZLUK DOSYALARINI TÜM GERÇEKLERE RAĞMEN KAPATMAK İSTEDİLER’
17 Aralık yolsuzluk dosyaları ile ilgili ses
kayıtlarının yüzde 100 doğru olduğuna dair
Adli Tıp Kurumu’nun raporu ile tescillendiğini kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz bunların doğru olduğunu zaten biliyorduk.
Adımız gibi biliyorduk. Çünkü biz uluslar
arası kurumlardan da yardım istedik bu
konuda. Saygın kuruluşlar da bunların doğru
olduğunu söyledi. Şimdi Adli Tıp Kurumu
bunları doğruladı. Montaj da yok, ilaveler de
yok, başka şeyler de yok. Bu dosyayı bütün
bu gerçeklere rağmen kapatmak istediler."
diye konuştu. Kapatma görevinin Başbakan
KILIÇDAROĞLU, ZARRAB’IN
KAYIP 202 KG. ALTININ
AKİBETİNİ SORDU
Davutoğlu’nun başbakan olarak adam gibi
görevini yapması gerektiğini söyleyen CHP
lideri Kılıçdaroğlu, Reza Zarrab’ın
kuryesinin Meclis Soruşturma Komisyonu’na verdiği ifadenin detaylarını grup toplantısı kürsüsünden okudu. Zarrab’a ait olduğu
söylenen ve yakalanan 1,5 tonluk altının
Türkiye’den çıkarken 292 kg. altının kaybolduğunu ve herhangi bir soruşturmaya
konu olmadığını anlattı. Bunun rüşvet
olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu,
Başbakan Davutoğlu’na bu rüşvetin ortaya
çıkartılması gerektiğini aksi takdirde kendisinin de bu yolsuzlukların ortağı olacağını
söyledi.
‘BENİM KUL HAKKI YEMEK
GİBİ BİR ALIŞKANLIĞIM YOK’
CHP olarak 12 yıl istemediklerini sadece 4
yıllık bir iktidar verilmesi halinde işsizliğin
nasıl azaltıldığını, maden işçi ölümlerin
nasıl yok edildiğini, atama bekleyen öğretmenlerin atamalarını nasıl yapacaklarını,
devletin nasıl yönetildiğini halka göstereceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Benim
saraylarda oturma gibi bir alışkanlığım yok.
Benim kul hakkı yemek gibi bir alışkanlığım
yok." diye konuştu.Yurttaşlara seslendiğini
ifade eden Kılıçdaroğlu, "Sizden sadece 4
dört yıl için izin istiyorum. Yeni bir Türkiye
inşa edeceğiz. Güzel bir Türkiye inşa edeceğiz. Huzurlu bir Türkiye inşa edeceğiz.
Kimseyi etnik kimliğinden ötürü, inancından ötürü, yaşam tarzından ötürü dışlamayacağız." dedi.
CHP’DEN MADEN İŞÇİLERİ VE MEVSİMLİK
İŞÇİLER İÇİN YASA TEKLİFİ
Yer altında çalışan işçiler için CHP’nin
öncülüğünde hazırlanan teklifin yasalaşması için Başbakan Davutoğlu’na seslenen
Kılıçdaroğlu, mevsimlik işçiler sorunundan
da söz ederek CHP olarak bu konuda da bir
kanun teklifi hazırladıklarını ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Ben bu çağrıları yapıyorum ama
Davutoğlu buna uyar mı uymaz mı bilmiyorum." ifadesini kullandı.
(CİHAN)
Madenlerde 10 yılda 16 bin 218
işletme ruhsatı düzenlenmiş
Bütçe görüşmesinde
Urla villaları tartışması
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Urla'da
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için inşa ettirildiği iddia edilen villalarla ilgili İnternet'e düşen ses
kaydını yalanlamadı; ancak kaydın Urla ile ilgili değil
Kemalpaşa ile ilgili olduğunu söyledi. Çelik, telefon
görüşmesinin de "kendisinden talep edileni yapmadığını gösterdiğini" savundu.
TBMM'de bütçe görüşmelerinde Kültür Bakanı
Ömer Çelik bakanlığı adına bir sunum yaptı.
Sunumun ardından CHP Ankara milletvekili İzzet
Çetin söz alarak birkaç soru yöneltti. Çetin son olarak
17 Aralık sonrasında İnternet'e düşen ve Erdoğan'ın
Urla'da inşa ettirdiği iddia edilen villalarla ilgili ses
kayıtlarını okudu. Burada beşinci telefon
görüşmesinin Kültür Bakanı Ömer Çelik'le
yapıldığını belirten Çetin, "Tutanaklara geçsin gelecekte ülkenin nasıl yönetildiği." diye ses kaydını
okuduğunu söyledi. Bu arada AK Parti Bursa milletvekili Önder Matlı, "Hangi gazete o, Sözcü mü
Taraf mı" diye sordu. Ardından söz alan Ömer Çelik,
ses kaydını yalanlamadı; ancak içeriğinin farklı
olduğunu savundu: "Topluca cevap vereceğim. Ama
komisyonda asla tahammül edemeyeceğimiz şey
maddi bilgi hatasıdır.’’ (CİHAN)
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, 10 yılda madenlerde 16 bin 218 işletme ruhsatı
düzenlendi. 2014 yılında 627 işletme
ruhsatı düzenlenirken; iptal edilen
işletme ruhsat sayısı ise 429 oldu.
Yıllar itibariyle iptal edilen işletme
ruhsat sayısı en fazla 1304 ile 2012
yılında oldu. Enerji ve Tabi Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız, CHP Genel Başkan
Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun maden şirketleri ve
ruhsatlarına ilişkin soru önergesine cevap verdi. Türkiye'de madencilik
faaliyetleri 3213 sayılı Maden Kanunu
ve ilgili Yönetmelik hükümleri doğrultusunda gerçekleştirildiğini belirten
Yıldız, bakanlık Maden İşleri Genel
Müdürlüğü tarafından ruhsatların ne
şekilde kimlere verileceğine yönelik
işlemlerin Maden Kanununun ilgili
maddeleri ile hüküm altına alındığını ifade etti. Gerek maden arama ruhsatı
verilmesi aşamasında gerekse işletme
ruhsatı verilmesi aşamasında kanunda
belirlenmiş açık hükümler uygulandığını
vurgulayan Yıldız, 3213 sayılı Maden
Kanunu çerçevesinde madencilik
faaliyetlerinin Maden İşleri Genel
Müdürlüğü tarafından rutin olarak
denetlendiğini; ayrıca bu denetimler
dışında gerek vatandaşlardan gerekse
diğer kurumlardan gelen şikâyet/ihbar
gibi durumlarda ruhsat sahalarında
denetimler yapıldığını ifade etti. Yapılacak/yapılan bu denetimler sonucunda
Maden Kanunu'nun 7'nci maddesine
aykırı olarak izinsiz faaliyet gösterildiği
veya çevre ve insan sağlığına zarar veren faaliyette bulunulduğunun tespiti
halinde ruhsatlar için işlem yapılarak
faaliyetleri durdurulduğunu anlatan
Bakan Yıldız, "Madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirildiği alanda, yapılan
faaliyetlerle ilgili olarak kendi mevzuatlarına göre izin veren diğer kurumlar ve
mülki idare birimlerince de denetimler
yapılmakta olup sonuçları Maden İşleri
Genel Müdürlüğü'ne bildirilmektedir.
Yapılan denetimlerde mevzuata aykırı
ve usulsüz çalışma yapıldığı belirlenen
ruhsat sahalarındaki faaliyetler gerekli
tüm önlemler alınıncaya kadar durdurulmakta, kanun, yönetmelik ve projelerine
uygun faaliyette bulunmadığı tespit
edilen bu ruhsat sahiplerine 7 nci Madde
kapsamında teminat iradı olmak üzere idari para cezası uygulanmaktadır.
Dolayısıyla, maden ruhsatlarının verilmesi ve denetim aşamalarında mevzuat
çerçevesinde işlem yapılmakta olup söz
konusu iddialar gerçeği yansıtmamak-
tadır. 16 Haziran 2012 tarih ve 28325
sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesinde; Kamu Kurum ve Kuruluşları
(Belediyeler ve İl Özel İdareleri hariç)
ile sermayesinin yüzde 50'sinden fazlası
kamu kurum ve kuruluşlarına ait şirketlerin kendi mülkiyetlerinde veya tasarruflarında bulunan taşınmazlarıyla ilgili olarak; kamu kurum ve kuruluşları, vakıf,
dernek veya bunların şirketlerine, gerçek
veya tüzel kişilere, satış, kira, irtifak,
takas, tahsis, devir vb. her türlü tasarrufa
yönelik işlemleri için Başbakanlıktan
izin alınması gerektiği bildirilmiştir." dedi. Başbakanlıktan izin alma işlemleri,
16 Haziran 2012 tarih ve 28325 sayılı
Resmi Gazete'de yayımlanan genelge
kapsamında yapıldığını dile getiren
Yıldız, Başbakanlık Genelgesi'nin
yayımlanmasından bu yana 1750 adet
işlemin Başbakanlığa iletildiğini ve
1451 adedinin sonuçlandırıldığını kaydetti. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız, "Arama ruhsatları, süreleri
sonunda işletme ruhsatı talebinde bulunulmaması veya mevzuatta düzenlenen yeterli arama faaliyetinin gerçekleştirilmemesi nedenleriyle iptal
edilmektedir. İşletme ruhsatları ise
mevzuatta ruhsat iptali gerektiren
yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, 5
yıl içerisinde 3 yıl üretim yapılmaması
veya sahada rezervin tükendiğinin beyan
edilmesi gibi durumlarda iptal edilmektedir." diye konuştu.
Yıllar itibariyle düzenlenen işletme
ruhsat sayıları şöyle:
2005 yılında 1470
2006 yılında 1651
2007 yılında 1565
2008 yılında 2004
2009 yılında 1932
2010 yılında 2054
2011 yılında 2049
2012 yılında 1660
2013 yılında 1206
2014 yılında 627
Yıllar itibariyle iptal edilen işletme
ruhsat sayısı ise şöyle:
2005 yılında 185
2006 yılında 169
2007 yılında 138
2008 yılında 304
2009 yılında 537
2010 yılında 638
2011 yılında 769
2012 yılında 1304
2013 yılında 952
2014 yılında 429
(CİHAN)
SAYFA 7
SONDAKiKA GAZETESİ >>
Figen Bican
BULAM
[email protected]
Asıl mesele!
Ermenek’teki maden faciasının ardından haftalar
geçti ve cenazelerine bile ulaşılamayan evlatlarının, kocalarının, babalarının acısını yaşayan o aileler için
acının tarifi yok… Madenin başında tutulan nöbetler
devam ediyor, Şili’de 69 gün sonra sağ kurtulan madenciler o aileler için hala bir umut, hepsi bu…
Umudun daha yüksek olduğu ilk günlerde iki
evladının madenden çıkmasını bekleyen annenin çok
önemli bir saptaması vardı, asıl mesele bu dedirten. O
anne kendisine uzatılan mikrofona acısını şöyle tarif
ediyordu: ‘Ekmek davası. Eskiden böyle değildi, çiftçilik yapar geçinir giderdik. Şimdi buralarda tek geçim
kaynağı madenler…’
******
Çiftçinin ürettiği malı üretemez hale gelmesi; sahibi
olduğu, atalarından kalan o toprakları ailesini geçindiremediği için ekip dikememesi ne kadar acıdır değil
mi? Bütün acılar işte değişen bu düzen yüzünden çekiliyor. Köylü artık ürünü para etmediği için toprağını
ekip biçmiyor. Çiftçilik ‘büyük’ şirketlerin elinde her
türlü hilenin kucağında yapılıyor. Elbette tarımda verim,
büyüme çok önemli ancak bunun bu işle geçimini
sağlayan köylüye destek verilerek yapılması gerekmez
miydi? Kalkınma politikalarının o işi yapan halkın
desteklenmesi ile yapıldığı gerçeği artık neden önemsenmiyor?
******
Bu kadar soru yeter çözüm ise maalesef yok. Çünkü
bir politikacı çıkıp 6 bin ağacın kesilmesinden sonra
Yırca köylülerinin isyanına ‘termik santral temeli
atılırken köylüler bayram etmişti’ sözüyle karşılık verebiliyorsa, hala politikacılar köylünün ‘ekmek davası’nı
anlayamamışsa geçici olabilir ama gerçek çözüm yok!
Bu ülkenin dinamiklerini ayakta tutarak olabilirdi
gerçek çözüm. Köylüyü köyünde tutabilmekle, şehirliye
daha iyi bir çevre bırakarak yaşamayı öğretmekle,
işçiye hakkını sokaklarda aratmamakla, taşeronlaşmayı
bitirmekle, esnafı korumakla, kısacası hak ve emek
sözcüklerinin hakkını vermekle çözüm sağlanabilirdi.
Ama artık düzen çoktan değişti ve bu ülkenin gerçek
üreticileri rant uğruna yerlerinden edildi, yok edildi.
*****
Şimdi Türkiye’nin bu maden facialarında yiten yüzlerce can, termik santral uğrana kesilen binlerce zeytin
ağacı için ağlarken ‘asıl mesele’nin çözümü için ne yapabilirizi düşünmesi gerekir. Güçlü topraklarımızı
üçüncü dünya ülkesi olmaktan kurtaramayan zihniyetin
‘zeytin kadar enerji de lazım’ sözleriyle termik
santrallere, siyanürlü madenlere, ölüm çukuru zihniyetiyle çalışan madenlere açmasına dur diyebilmek
gerekir. Asıl meseleler çözülürse ekmek için davaya da
gerek kalmaz.
CHP’li Özel, Manisa
Valisi hakkında
soruşturma açılıp
açılmayacağını sordu
CHP Milletvekili Özgür Özel, Manisa’nın Soma
ilçesi Yırca köyündeki ağaç katliamıyla ilgili olarak
İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya, "Yasal izin olmaksızın
ağaç kesimine ve tarım toprağına zarar verilmesine göz
yuman Manisa Valisi Erdoğan Bektaş hakkında soruşturma açılacak mıdır?" diye sordu. Özel, Bakan Ala
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması talebiyle TBMM Başkanlığı'na bir soru önergesi verdi. 5403 Sayılı
Toprak Koruma Kanunu gereği tarım alanlarını koruma yükümlüğünün valilere verildiğini belirten Özel,
“Kanunun 20. maddesinde, tarım arazilerinin yanlış
kullanımlarında uygulanacak cezalar düzenlenmiş ve,
'Tarımsal amaçlı arazi kullanım plan ve projelerine
aykırı hareket edilerek arazi tahrip edilmiş veya diğer
koruma ve üretim yapılarına zarar verilmiş ise valilikçe
tespit yaptırılarak sorumlular bir kez uyarılır ve projeye
uygunluk sağlanması için azami üç ay süre verilir. Bu
sürenin sonunda aykırı kullanımların devam etmesi durumunda faaliyet durdurulur.' denilmiştir” hatırlatmasında bulundu.
Manisa Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü'nün de bu sahada termik enerji santrali kurulmasına olumsuz görüş bildirdiğini ve tarımdışı amaçla kullanılmasına izin vermediğini belirten Milletvekili Özel,
Bakan Ala'ya şu soruları yöneltti: "Hukuksuz ağaç kesimi yapan ve tarım alanına zarar veren Kolin Şirketler
Grubu veya Hidro-GEN Enerji İthalat, İhracat ve
Dağıtım A.Ş., 5403 sayılı kanunun 20. maddesi uyarınca Manisa Valisi tarafından ihtar edilmiş midir?
(CİHAN)
7 SİYASET
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
20
2014 Perşembe
Perşembe
17 Kasım
Şubat 2013
Erdoğan: Hükümetimiz
MGK'nın tavsiye kararları
üzerinde ÇALIŞIYOR
Erdoğan, Cezayir ziyareti öncesinde
Ankara Esenboğa Havaalanı’nda basın
toplantısı düzenledi. Erdoğan toplantının
ardından basın mensuplarının sorularını
cevapladı. 'Hafta ılımlı bir fotoğraf ile
başladık. Heyetin genişlemesi de söz
konusu, gelinen süreçte silahsızlanmaya
doğru bir mecrada mı? Gelinen noktayı
nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusuna Erdoğan şu cevabı verdi: "Bu tür şeyleri
sözünü yapmak çok güzel, uygulama asıl
olandır. Şu anda özellikle de 6-7 Ekim olaylarında sonra mevcut gelişmeler sözde
değil özde olmalı. Temennim odur ki burada silahsızlanma konusunda atılacak
adımlar ülkemizin huzuru için,
ülkemizde vatandaşlarımızın
çözüm sürecinden beklentilerine
cevap konusunda önemli bir adım
olacaktır. Bunu beklemek
halkımızın hakkı olduğu kadar
bizim de idealimizdir. Şu anda bu konuda atılacak adımları hassasiyetle takip
ediyoruz. Hükümetimizin girişimlerini şu
anda yine aynı şekilde
izliyoruz. Beklentimiz inşallah çözüm
süreci bu istikamette
devam etsin."
BEDELLİ ASKERLİK
'Bedelli askerlik konusunda alevlenen bir
tartışma var. Hükümet bu konuda bir adım
atarsa sizin tavrınız ne olur?' sorusuna ise
Erdoğan, şu açıklamayı yaptı: "Bedelli
askerlikle ilgili başbakanlığım döneminde
bu konu ile ilgili hükümetin düşüncelerini
söylemiştik. Şu anda bunun tabiı artıları var
eksileri var. Böyle bir dönemin içerisindeyiz. Nedense birileri zaman zaman çıkıp bu
işi kaşıyorlar ve bunlar doğru
yaklaşım tarzı değil. Burada TSK’nın kanaatini
bir kenara koymak da
mümkün
değil. Bu
kanaat TSK’nın da ihtiyacını göz
ardı ederek değil,
onun değer-
lendirmeyi alarak böyle bir karar verilir. Ondan sonra da hükümet kararını uygulamaya
koyar. Bu bakımdan şu anda böyle bir
kararı ne hükümet verdi, ne TSK’nın bu
konuda kesin bir kanaati açıklanmıştır, ne
de bana kesin olarak yansıyan bir şey söz
konusu değildir. Cumhurbaşkanı olarak ben
de bu olaya artı ve eksilerini, bu ilgili mercilerle değerlendirmek sureti ile vermek durumdayım. Çünkü sırtımızda bizim gerçekten ağır bir küfe var."
BÖCEK İDDİANAMESİ
'Böcek iddianamesi tamamlandı.
Bunların bir kısmı da koruma
dairesinde çalışan isimler. Böcekleri
yerleştirdiği dönemde bir emniyet
amirinin Pensilvanya ile irtibat
halinde olduğu iddia ediliyor. Hem
iddianameyi hem bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusuna ise şu
şekilde cevap verdi: "Güzel söylediniz, iddianame dediniz. İddianamenin
artık yargı sürecinde altından neler çıkacak bunu hep
birlikte göreceğiz. Sizlerin
de ifade ettiği
gibi şu anda
ortada olan
vaka ne
Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan,
hükümetin Milli Güvenlik Kurulu (MGK)
tarafından açıklanan
tavsiye kararları üzerinde çalıştığını ve
hükümetin kısa bir süre
içerisinde nihai kararını
açıklayacağını söyledi
ise paralel devlet yapılanması olarak ulusal güvenliğimizi tehdit eden bu yapının
nerelere sızdığını, nerelerde ne tür
faaliyetler gösterdiğini ki bunun Pensilvanya ayağının olmaması diye bir şey söz
konusu değildir. Kesinlikle Pensilvanya
ile bağlantısı vardır ve bundan dolayı da
bizler en son MGK sonuç bildirisinde
bunu açıkladık. Şu anda hükümetimiz de
bu tavsiye kararı üzerinde çalışmasını
yürütüyor. Öyle zannediyorum ki onlarda
kısa bir süre içerisinde nihai kararlarını
açıklayacaktır." Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan, Cezayir Demokratik
Halk Cumhuriyeti ile II. Türkiye-Afrika
Ortaklık Zirvesi vesilesiyle Ekvator Ginesi’ni ziyaret edecek. 19-20 Kasım 2014
tarihlerinde Cezayir’e çalışma ziyareti, 2021 Kasım 2014 tarihlerinde II. TürkiyeAfrika Ortaklık Zirvesi vesilesiyle Ekvator
Ginesi’ne gidecek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makamına dönüşüne kadar yerine
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Cemil Çiçek vekâlet edecek.
(CİHAN)
CHP'den Topçu Kışlası eleştirisi:
Bunun adı diktatörlüktür
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)
Meclis Üyesi Yasemin Öney
Cankurtaran, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Topçu Kışlası
projesini tekrar gündeme getirmesini eleştirdi
Cankurtaran, “Bunun adı otorite, bunun adı diktatörlüktür.
Kaçak saraylar yaptılar. Halkın
hiçbir talebine, isteğine uymadılar. Buradan İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’ni esefle
kınıyorum.” dedi. Büyükşehir
Belediyesi, Gezi eylemlerinden
sonra gündemden düşen Topçu
Kışlası projesini yeniden gündeme aldı. Proje Belediye'nin
Ekim ayında hazırladığı 20152019 yıllarını kapsayan stratejik
planda, ‘Taksim Meydanı Kentsel
Tasarım ve Taksim Kışlası
Restitüsyon Projesi’ olarak
yeniden yer buldu. Bütçe oylamasının yapıldığı oturumda bu
duruma CHP’li Meclis üyeleri tepki gösterdi. Konuya ilişkin
gazetecilere açıklamalarda bulunan CHP Parti Meclis Üyesi
Yasemin Öney Cankurtaran, Gezi
Parkı olaylarında çok kan
döküldüğünü aktardı. Cankur-
taran, “Dün çıkan bir haberde İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Topçu Kışlası ile ilgili olarak,
2015-2019 tarihleri arasındaki
planları arasında tekrar bu projeyi devreye sokacaklarını açıkladı. Oysa biz çok büyük bir olayla bütün dünyanın bildiği, Gezi olayları ile protesto etmiştik.
Bütün Türkiye olarak ayaklanmıştık. Bunu istemediğimizi,
bunu yanlış bir proje olduğu iradesini toplum olarak hepimiz
ortaya koymuştuk. Bu konuda
çok kan döküldü. Hükümet bu
konuda geri adım attığını,
referandum yapacağını ve Gezi
Parkı’nın yerinde kalacağını açıklamışlardı.” diye konuştu
‘PROJEYİ TEKRAR
GÜNDEME GETİRMEK
'SİZİ DİNLEMİYORUZ'
DEMEKTİR’
Devletlerin huzurun, refahın ve
kuralların işlemesi için, halkın
tepkisine bağlı olarak bir takım
yaşam alanlarını kendi projeleri
dışına çıkarması ve halkın isteklerini uygulaması gerektiğini vurgulayan Cankurtaran, “Burada
görülüyor ki burada bu kadar
kan dökülmüş. Ali İsmail’ler
ölmüş, 8 can verilmiş. Halen o
dönemde biber gazı yediği halde
şu anda hastaneye yatırılan
çocuklarımız var. Halen kanayan
bir yaramız var. Bunun üzerine
hiç bir şey olmamış gibi, hatta
söz verildiği halde Topçu Kışlası
projesini tekrar gündeme getirmek şunu ifade ediyor; 'Ey
vatandaş, istediğiniz kadar itiraz
edin biz sizi dinlemiyoruz. İstediğiniz kadar sokağa çıkın biz
istediğimizi yaparız.' ” ifadesini
kullandı.Cankurtaran, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Demokrasi
çoğunluğun karar verdiği, kabul
etmeyen halkın bütün itirazına ve
reddine rağmen hiçbir şekilde
dinlenmemesi midir? Hukuk bu
mudur? Üstelik bize söz verilmiş,
‘gerekirse referanduma gideriz’
denmiş. Aradan bir yıl geçtikten
sonra bu projeyi tekrar karşımıza
getiriyorlar.” CHP’li Meclis
üyelerinin karara itiraz ettiklerini
aktaran Cankurtaran, şunları dedi: “Cumhuriyet Halk Partisi
Meclis Üyesi arkadaşlarımız çok
itiraz ettiler. Fakat hükümetin
demokrasiden anladığı çoğunluksa elbette muhalefetin hiçbir
zaman sesi çıkmaz. Elbette
çoğunluğun hakkıyla her karar
alınır. Bunun adı demokrasi
değildir. Bunun adı otorite,
bunun adı diktatörlüktür. Kaçak
saraylar yaptılar. Halkın hiçbir
talebine, isteğine uymadılar.
Burada çocuk haklarını
tartışıyoruz. Suçlu çocukları,
eğitim göremeyen çocukları yoksulluk oranını tartışıyoruz. Soruyorum size kaçak saraylara
ayrılan bütçe ile kaç çocuğumuz
okutulurdu? Yine soruyorum
Topçu Kışlası bu topluma ne
kadar gerekli? Halkla ile inatlaşılmaz. Devletlerin görevi vatandaşlarla inatlaşmak değildir.
Vatandaşın istediği yaşam standardını yükseltmektir. Bu tamamen kişisel bir inatlaşmadır. Buradan İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’ni esefle kınıyorum.
Halkın isteğine ve iradesine rağmen çıkarılacak bu kararın uygulanmaması için önce ricada bulunuyoruz. Daha sonra hem CHP
olarak hem de vatandaş olarak
gerekli iradeyi koyacağımızı ifade
ediyorum.” şeklinde konuştu.
(CİHAN)
Başkan Destici: Saray yeniden
Başbakanlığa dönüştürülmelidir
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel
Başkanı Mustafa Destici, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Destici, "Cumhurbaşkanlığı Sarayı
olmaktan çıkartılıp Başbakanlığa
dönüştürülmesini teklif ediyoruz. Buradaki
teklifimizin amacı ve gayesi şudur: Bir sürü
bakanlık şu anda kirada oturuyor. Sadece
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın
aylık ödediği kira 700 bin liranın üzerinde.
Milyonlarca, trilyonlarca lira her yıl devlet
bakanlıklarıyla kurumları tarafından kira olarak ödeniyor. Bütün bu kurumlar bu binada toplansın." dedi.
Partisinin Genel Merkezi’nde gündeme
ilişkin değerlendirmelerde bulunan Destici,
Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Destici, sarayın
Türk milletinin kahir ekseriyetinin vicdanını yaralayan büyük bir israf olarak
görüldüğünü ifade etti. Sarayın iktidar partisinin debdebeli, şatafatlı lüks bir hayat özlemi içirişinde olduğunu gözler önüne
serdiğini kaydeden Destici, "Bu lüks
sarayın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı olmaktan çıkartılıp Başbakanlığa dönüştürülmesini teklif ediyoruz. Buradaki teklifimizin amacı ve gayesi şudur: Bir sürü bakanlık şu
anda kirada oturuyor. Sadece Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın aylık
ödediği kira 700 bin liranın üzerinde. Milyonlarca, trilyonlarca lira her yıl devlet
bakanlıklarıyla kurumları tarafından kira olarak ödeniyor. Başbakanlığın bir sürü ek
binası var. Eski Başbakanlık binası, yeni
Başbakanlık binası, Başbakanlığa bağlı
Çocuk Esirgeme Kurumu, Başbakanlığa
başka kurumlar, diğer bakanlıklar var.
Bütün bu kurumlar bu binada toplansın.
Böylece hükümet eliyle yapılmış olunan israf uzun vadede en azından telafi edilebilir."
şeklinde konuştu. Çözüm süreci hakkında
konuşan Destici, şunları dile getirdi:
"Hükümetin sözcülerinin ve iktidar partisi
yetkililerinin aleyhte ya da düzeltici açıklamalarına rağmen işin geldiği noktada PKK’nın siyasi sözcülerinin bölücülerin ifadelerinin doğru olduğu yani net bir şekilde bu süreci onların yönettiğini gözler
önüne koyuyor. Başbakan Yardımcısı
‘sekreterya diye bir şey gündemimizde
yok’ demişti. Ama bugün olduğu ortaya
çıkıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘süreci
biz yönetiyoruz’ demişti. Neticede ona ce-
vap olarak da, ‘süreci Apo başlattı ve o
yönetiyor’ diyen PKK sözcüsünün doğru
söylediği ortaya çıkıyor. Yine ‘İmralı’ya
gidecek heyetleri Apo belirleyecek’ dediler,
neticede o heyete 2 kişinin eklenmesinin
Apo’nun talebiyle kabul edildiği basına
yansıyor. Demek ki neymiş, aslında süreci
başlatan da yöneten de sürecin hakim tarafı,
kazanan tarafı da PKK ve onun siyasi
uzantıları olduğu net bir şekilde ortada."Her
seçim öncesinde iktidar partisinin sandıktan
kendisinin çıkması için PKK’ya her türlü
tavizi verebileceğini söyleyen Destici, "PKK, bu seçimi de çok iyi kullanarak
hükümetten büyük tavizler koparacağını
bilmektedir. Buna yönelik de kendi adımlarını atmaktadır." diye devam etti.
(CİHAN)
SAYFA 8
SONDAKiKA GAZETESİ >>
İNCE ZIMBALAR
Sabit
İNCE
[email protected]
SOMA
GERÇEĞİ VE
MADENCİNİN
SÖZLERİ
Soma da 301 işçinin katledilmesi konusunda
zaman zaman yazılar yazdım. İlgilileri
uyararak Avrupa standartlarına ulaşıncaya
kadar türkiyedeki tüm maden ocaklarının kapatılmasını ve gerekirse işçilerin maaşlarının
devlet tarafından karşılanmasını birkaç kez
yazdım.
Çünkü Somadaki durum diğer maden ocaklarında da farklı değildi. Her yerde para
kazanma hırsı ile gerekli tedbirlerin alınmadığı biliniyordu. Bu denetlemelerde
görünse de görülmese de gerçek bu idi. Ama
ilgililer bu uyarıları gözardı ettiler ve arkasından Ermenek de 18 işçinin de canına göz göre
göre kıyıldı.
Şimdi sizlere ismi bende saklı olan bir Soma'lı madencinin yazdıklarını buraya aynen
aktararak bir kez daha maden konusunda alınan tedbirlere, çıkarılan yasalara rağmen bu
işin Türkiye de ne kadar ciddi olduğunun anlaşılması için sizlerle paylaşmak istedim.
8 GÜNCEL
20
17Kasım
Şubat 2014
2013 Perşembe
Perşembe
işle sadece bu madenle kalmıyor. Devletin
yetkılıleri soma kömürlerine ait daha 3 tane
maden ocağınıda tam anlamıyla
denetlemiyor. Daha öncelere bakarsak darkale- uyar madençılıkde devletin almıs olduğu
topukları almaya çalışıyor. Buralarda da baraj
yok kömür şüreklı sıcak geliyor zaten. Bu devlet çete olmuş oluk oluk para gelıyor ama ortada para mara yok madencıler hala aç. Soma
kômürlerinin patronu istanbul Tarabyaya 20
katı projeli bir bina yapıyor. Ama 47 katlı
oluyor. Büro veya ev her neyse en kücük
dairenın fıyatı 1.350.000$ bu derenın suyu
nerden gelıyor. Kadir topbaş bu projeyi hiç mı
görmemiş"
SONDAKiKA GAZETESİ >>
İç mimarlık öğrencileri
400 yıllık köye dokundu
İ
zmir'in Foça ilçesinin zengin bir tarihe sahip köyü Kozbeyli,
Türkiye’nin dört bir yanından iç mimarlık öğrencilerini misafir etti.
Gediz Üniversitesi, 1600’lü yıllara
dayanan geçmişin yaşatılıp gelecek nesillere aktarılması amacıyla bir süredir
çalışma yürüttüğü 400 yıllık bu Osmanlı
köyünde, 8. Ulusal İç Mimarlık Öğrencileri Buluşması’na evsahipliği yaptı. Akdeniz, Anadolu, Başkent, Çukurova,
Gedik, Gediz, Gelişim, İstanbul Ticaret,
İzmir Ekonomi, Kadir Has, Kocaeli,
Kültür, Mimar Sinan, TOBB, Yaşar ve
Yeni Yüzyıl üniversitelerinden 120
öğrenci katıldı, onlara 16 akademisyen
eşlik etti.
Ege Denizi’ne bakan yamaçta, çam
ağaçlarının arasındaki Kozbeyli’de yedi
çeşit atölye çalışması yapıldı. Tipik Türk
mimarisinin özel örneklerini sergileyen
taş binalar ve buradaki sosyal yaşam incelendi, köylülerle görüşüldü. Üç gün
boyunca birbirinden ilginç tasarımlar
yapıldı. Bütün bunlar en sonunda mimarlık camiasına aktarıldı.
Gediz Üniversitesi İç Mimarlık
Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Bilgen
Dündar, her yıl başka bir üniversitenin
düzenlediği organizasyona, tarih zengini
bir bölgede atölye çalışmaları ekleyip üç
güne yayarak bir ilke imza attıklarını
söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Dündar, hem katılımcılar hem de Kozbeyli açısından oldukça
faydalı geçtiğini belirterek, “Gençlerimiz, ilk defa geldikleri Kozbeyli’yi tüm
detaylarıyla tanıma fırsatı buldu.” dedi.
(HABER MERKEZİ)
Geçen mayıs ayından bu yana görevini
yürüten Ege Sanayici ve İşadamları
Derneği (ESİAD) Başkanı Mustafa
Güçlü, İzmir’in gergin bir ortamı
haketmediğini söyleyerek, “Stat, çöp
tesisi vb. kentle ilgili tüm tartışmalar bilimsel çerçevede yürütülürse uzlaşı
sağlanır.” dedi. Güçlü, Ekonomi
Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir
Şubesi üyeleriyle biraraya geldi.
Cumhurbaşkanı seçiminden sonra
İzmir’e özel bazı gerilimlerin ortaya çıktığını belirten Güçlü, “İzmir artık gergin
bir ortamı haketmiyor. Tüm kurumlar da
buna göre kendini konumlandırmalı.
Barış ve uyum içinde çalışırsak, kent
ekonomisi de olumlu etkilenir.” diye
konuştu. Siyasi istikrarın ekonomik istikrarı da belirlediğine dikkat çeken
Güçlü, istikrar olmadığı sürece yatırımların da riske girip sorgulanabilir hale
geleceğini savundu.
İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim
Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ile
SOCAR CEO’su Kenan Yavuz arasında
yaşanan liman tartışmasına da değinen
ESİAD Başkanı Güçlü, bilimsel verilere
göre hareket edilmesi gerektiğinin altını
çizdi. Duygusal kanaatler yerine, ortaya
koyulacak bilimsel sonuçlar ışığında limanın konuşulması gerektiğini aktaran
Güçlü, “Diğer yandan İzmir’in bir limanlar kenti olduğu yönündeki tarihsel
gerçeklik unutulmamalı. Kentin bu özelliğinden vazgeçmesi, tarihsel gerçekliğe
aykırı olur. Eğer mesele yolcu rıhtımının
geliştirilmesi ise ona çare aranır; sıkışıklık, ihtiyaçlar, altyapı gibi konularda
teknik çalışmalar yapılabilir ama İzmir
Limanı geleneksel fonksiyonlarını kaybetmemeli.” ifadelerini kullandı.
edilmeli. Böylece Bayraklı kruvaziyerlere, Alsancak da yük gemilerine hizmet
verebilir.”
Bölgede zaman zaman suni gündemlerin oluşturulduğunu belirten Güçlü,
“İzmir artık kendi potansiyelini görmeli.
Kenti hep hırpalama, yerin dibine
batırma durumundan vazgeçilmeli.
Başta tarım olmak üzere varlıklarımızın
bilincinde olmalıyız. Biz kentin gerilediği yönündeki söylemleri de doğru
bulmuyoruz ama daha da iyisi için enseyi karartmadan çalışacağız.” şeklinde
konuştu.
‘ALSANCAK LİMANI
MODERNİZE EDİLMELİ’
Bayraklı için fikirlerin mutlaka bilimsel zemine oturtulması gerektiğini belirten Mustafa Güçlü, şöyle devam etti:
“Yapılacak çalışmalar sonucunda
Bayraklı’ya kruvaziyer limanı için
uygun sonuç çıkarsa orası çok güzel bir
liman haline gelir. Ayrıca bu durum,
oraya da artı değer katar. Ulaşım noktalarına yakın olması da avantaj. Diğer
yandan Alsancak Limanı da modernize
serbest bölgelerin kurulması
konusunda da açıklamalarda bulunan
Güçlü, “Özellikle sağlık, tasarım ve
teknoloji geliştirme serbest bölgeleri kurulmalı. Bu durum bölgemiz için büyük
bir avantaj da sağlar, çünkü yabancı
yatırımcıyı çekersiniz. İstihdama da
katkısı olur. İhtisaslaşmış alanlara yönelik olarak hizmet verecek bu bölgeler,
önceliği yabancılara verip bölgenin
kalkınmasına katkı koyar.” dedi.
(HABER MERKEZİ)
İ
Türkiye turizmi büyüyor
İzmir'in payı küçülüyor!
E
ge Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK)
Başkanı ve Türkiye Otelciler
Federasyonu (TÜROFED) Başkan
Yardımcısı Mehmet İşler, bir televizyon
kanalında katıldığı programda, turizm
sektöründe yaşanan sıkıntıları ve beklentileri dile getirdi. İzmir’in turizmde
hakettiği yerde olmadığını söyleyen
İşler, “Türkiye'de turizm hep ileri doğru
gidiyor. Bu mecradan herkes testisini
dolduruyor, bir tek dolduramayan
İzmir.” dedi.
Türkiye’de büyüyerek ilerleyen tek
sektörün turizm olduğunu savunan
İşler, “Sektörümüz, her sene yüzdesel
bir artış gösteriyor. Bir sektör düşünün,
son 10 yılda kendini üçe katlamış.
Böyle bir sektör yok Türkiye’de.
Dolayısıyla 2013 yılını 2014 ile
kıyasladığımızda geçen ay bugüne göre
yüzde 7-8 bir artış göstermiş Türkiye
genelinde. Bunu biz söylemiyoruz,
rakamlar konuşuyor. Geçen yıl bizim
için parlak bir yıldı. Bu sene onu
geçtiğimize göre bu yıl, geçen seneden
daha iyi. Türkiye'de turizm hep ileri
doğru gidiyor. Bu mecradan herkes
testisini dolduruyor, bir tek dolduramayan İzmir. Ege demiyorum, bundan
Muğla, Fethiye, Bodrum, Marmaris
alıyor. Buradan bir tek testiye su dolduramayan bir şehir var, o da İzmir.” diye
konuştu. Turizm bölgeleri yüzde 7-8
büyürken İzmir’in bu sene yüzde 7
küçüldüğünü kaydeden İşler, şöyle
devam etti: “Bunun en büyük nedenlerinden biri, kruvaziyer turizmdeki
hızlı düşüştür. İzmir turizmini incelediğimizde, konaklama sektörü ya
da havayoluyla gelen ve asıl esnafa
para kazandıran, otelcilerin 15 günlük
konaklama stiliyle et ve sütün, yiyecek
ve içeceğin tüketildiği, kısacası ihracat
yaptı dediğimiz tüketimin olduğu yer
havayoludur ve biz orada artı 4, artık
geçen yıla göre İzmir havayolu ile
gelen turiste, otellere gelen konaklamada artı 4 arttı. İzmir bugün kru-
vaziyer turizminde müthiş bir düşüşe
geçmiştir. Buradaki ciddi rakamlarda
maalesef kruvaziyer turizminde geçen
yıla göre eksi 31 düşüş göstermiş.
Dolayısıyla bu İzmir'in genel anlamda
rakamları aşağı çekiyor. İzmir, turizmde ilerleme göstermiyor. Konaklama sektöründe artı 4 ile başarılı
olduğunu söyleyebiliriz ama genel
rakam aşağıya düşüyor. İzmir gibi
bereketli topraklarda turizm yapılabileceği, o kadar zengin turizm çeşitliliğinin olduğu bir yerde bizim artı
3–4'leri konuşmamız lazım. İzmir'e
gelen bugün turist sayısı 1 milyon 350
bin, bu oradan sadece Bodrum’a
geliyor, Girit ve Rodos adasına geliyor.
Bu rakamları İzmir'in ayıbı olarak
görüyorum.”
‘AZİZ KOCAOĞLU'NU TURİZM
FUARLARINDA GÖRMEK
İSTİYORUZ’
İzmir’in yeterince tanıtılmadığını
da söyleyen ETİK Başkanı İşler,
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na çağrıda bulundu. Sektör
adına Kocaoğlu’ndan tanıtım noktasında destek isteyen İşler, “Tek bir
şey istiyoruz sektör olarak, diyoruz ki
bize lütfen tanıtım platformunda destek
versin. Biz de İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı'nı fuarlarda görelim.
O insanların ne dediklerini size iletelim. Sahada bir bir olsa bizimle
aracılarla anlatmak yerine bizzat
gösterebilmek şansına sahip olacağız.
Dolayısıyla İzmir'i topyekun bir şekilde
Aziz Kocaoğlu mantığıyla birleştirerek,
uluslararası platformlarda daha çok sesimizi duyuracağız. Çok güzel şeyleri
takdir etme yönümüz olduğu kadar eksikleri söyleyebilmeliyiz, çünkü biz
reel sektörüz ve yaşamak zorundayız.
Biz çalışacağız, bu devlete vergi vereceğiz, istihdam yaratacağız, işçilerimize maaş ödeyeceğiz, tesislerimize
yatırım yapacağız.” şeklinde konuştu.
(CİHAN)
- "Davacı olduk"
Anşe Bilir'in kocası Remzi Bilir (67) eşinin
tedavi gören psikotik majör depresyon hastası
olduğunu belirterek, sinir krizi geçiren eşi için
ambulans çağırdıklarını, ambulansa refakatçi
olarak alınmamaları nedeniyle kendi imkanlarıyla hastaneye hareket ettiklerini ifade etti.
Hastaneye geldiklerinde eşini bulamadıklarını
dile getiren Bilir, güvenlik kamerası kayıtlarına baktıklarında eşinin hastaneden
ayrıldığını öğrendiklerini belirtti.
Eşinin 5 gündür bulunamadığını kaydeden
Bilir, şöyle konuştu: "Eşim sürekli ilaç kullanan psikolojik rahatsızlığı bulunan birisidir.
Böyle bir hastayı kendi haline bırakan sağlık
personeli de eşimin kaybolmasından birinci
derecede sorumludur. Siz nasıl olur da refakatçileri gelmeden ağır psikotik majör depresyon hastasını kendi haline bırakabilirsiniz?
Biz yaklaşık 5 dakika sonra ambulansın
arkasından hastaneye geldik ama şimdi sadece
bildiğimiz daha önce de benzer bir krizde belinde kırık oluşan eşimin hastanenin yakınına
belindeki korseyi attığı."
Bilir, bugün Karşıyaka Cumhuriyet
Savcılığına sorumluluğu bulunduğunu ileri
sürdüğü hastane personelinden şikayetçi
olduğunu da sözlerine ekledi. Öte yandan Anşe
Bilir'in Karşıyaka Devlet Hastanesine ambulansla getirildiği an ve hemen ardından hastaneden ayrılışı da hastanenin güvenlik
kameralarınca kaydedildi. Polis ekiplerinin
kayıp kişiyi bulmak için çalışma başlattığı
bildirildi.
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü olaya el attı
İzmir'de bir hastanın Karşıyaka Devlet
Hastanesi'nden kaybolmasıyla ilgili olarak
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü yazılı bir açıklama
yaptı. Yapılan açıklamada, Anşe Bilir isimli
hasta için İzmir 112 Komuta Kontrol Merkezi'ne 14 Kasım saat 12.54’te gelen çağrı nedeniyle Merkez 54 No’lu Reşadiye Acil Sağlık
Hizmetleri İstasyonu'nun görevlendirildiği ambulansın saat 13.01’de hastaya ulaştığı belirtildi. Olay yerinde uygulanan tıbbi
müdahalenin ardından Karşıyaka Devlet Hastanesine nakli sağlanan hastanın saat 13.54’te
Karşıyaka Devlet Hastanesi’ne teslim edildiği
bildirildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Ambulans sürüş güvenliğini tehlikeye atacak derecede saldırgan kişiler hariç olmak üzere, bir
hasta yakını veya refakatçinin ambulansa alınması hususunda 1 Nisan 2014 ve 12 Kasım
2014 tarihlerinde, İl Ambulans Servisi
Başhekimliğince tüm istasyonlara gönderilen
yazılarda 'Ambulansta hasta yakını veya re-
fakatçi, ekip sorumlusunun izni ve hasta
yakının talebi ile ön kabine alınabilir. Bunun
dışında yine ekip sorumlusunun izni ile bebek,
çocuk ve engelli hastaların nakli sırasında bir
hasta yakını arka kabine alınabilir' talimatı bulunmaktadır."
Söz konusu hastayla ilgili olarak ekiple
yapılan görüşmede hasta yakınının ambulansa
alınması yönünde bir ısrarının olmadığının belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Olası bir ambulans kazasında hasta yakını
veya refakatçilerde meydana gelecek herhangi
bir sakatlık veya vefat halinde oluşacak hukuki
sorumluluklar nedeniyle ambulans ekipleri,
gereklilik olmadıkça ambulansa refakatçi veya
hasta yakını almak istememelerine rağmen,
vatandaşlarımızın mağduriyet yaşamaması için
ambulansa refakatçi veya hasta yakını alınması
hususunda tüm istasyonlarımız 18 Kasım 2014
tarihinde tekrar bilgilendirilmiş, habere konu
olan vaka ile ilgili olarak istasyon ekibi daha
hassas ve özenli olmaları konusunda
uyarılmıştır."
Anşe Bilir'in kocası Remzi Bilir, yaptığı açıklamada, eşinin psikotik majör depresyon hastası olduğunu ve sinir krizi geçirdiği için
ambulans çağırdıklarını, ambulansa refakatçi
olarak alınmamaları nedeniyle kendi imkanlarıyla hastaneye gittiklerinde Anşe Bilir'i bulamadıklarını, güvenlik kamerası kayıtlarından
hastaneden ayrıldığını öğrendiklerini açıklamıştı.
Kameralara yansıdı
İzmir'de Karşıyaka Devlet Hastanesi'nin
acil servisinden habersizce çıkarak kaybolan
yaşlı kadının görüntüleri güvenlik kameralarına yansıdı. Geçen cuma saat 13.30
sıralarında, Zübeyde Hanım Caddesi'ndeki
evinde kriz geçiren 70 yaşındaki Ayşe Bilir,
112 Acil Sağlık ekibi tarafından hastaneye
götürüldü. Yakınları da çok kısa bir süre sonra
kendi imkanlarıyla hastaneye gitti. Bu arada
nabız, tansiyon ve ateşi ölçülen Bilir, kimseye
farkettirmeden yalınayak acil servisten çıkıp
kayıplara karıştı. Ayşe Bilir'in bir süredir
psikolojik tedavi gördüğünü belirten eşi Remzi
Bilir, sağlık görevlileri hakkında savcılığa suç
duyurusunda bulundu. Bilir’in hastaneye ambulansla gelmesi ve daha sonra koşarak çıkıp
kaçması kameralar tarafından kaydedildi.
Görüntülerde Ayşe Bilir’in eşi Remzi Bilir’in
koşuşturması da görülüyor.
(AA-CİHAN)
Torunu sayesinde 70 yaşından
sonra okuma-yazma kursuna yazıldı
K
üçük yaşta okuyup yazmayı
öğrenme fırsatı bulamayan 70
yaşındaki Ayşe Doğan, ders çalışmasından etkilendiği torununun
okulundaki kursa katılarak eksiğini gidermeye
çalışıyor.
İncirliova'da ikamet eden 3 çocuk ve 6
torun sahibi olan Doğan, çocukluk ve gençlik
yıllarında babasının işlerine yardımcı olması
nedeniyle okula gidemediğini söyledi.
İlerleyen dönemde de okuma yazma fırsatı
bulamadığını anlatan Doğan, 4. sınıfa giden
10 yaşındaki torunu Ali Doğan'ın yanında ders
çalışmasından etkilenerek geç de olsa bu eksiğini gidermeye karar verdiğini belirtti.
Torununu eğitimini sürdürdüğü Yazıdere
İlkokulu'nda, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nce açılan okuma yazma kursuna
katıldığını ifade eden Ayşe Doğan, şunları
söyledi:
"Torunum yanımda ders çalışırken çok
etkilendim ve içimde okuma isteği oluştu.
Okulda okuma yazma kursu açıldığını
öğrendim ve hemen katılmaya karar verdim.
İçimde hep okuma yazmayı öğrenme isteği vardı.
Belimdeki ağrılara rağmen sonuna kadar
bu kursa devam edip okuma yazma öğrenmekte kararlıyım. Bu imkanı bizlere sunan
yetkililere de teşekkür ediyorum." (AA)
KÜRESEL-MÜRESEL
Sevim
Varlıklar
Facebook: sevimvarliklar1
Twitter: @sevimvarliklar
“AKSARAY’IM
ÇOK YAŞA”
Türkiye’de işsizlik oranının iki haneyi bulduğu
bu günlerin hemen evvelinde 1,3 milyar TLlik
bir “yatırımın” Ankara’nın çorak topraklarına
bir yıldız gibi doğduğunu gördük. İşte G20’ye
katılmadan önce sadece Türkiye’nin değil
dünyanın günlerce konuştuğu Cumhurbaşkanımızla ne kadar gurur duysak azdır.
Sembolikliğinin ötesinde, hiçbir mantık zeminine oturtamadığım bu “yatırımı” kendimce
mantık zeminine oturtma çabalarımı paylaşmak
istiyorum sizinle.
Türkiye halkı olarak iyi-kötü Cumhurbaşkanımızın, Başbakanken de iniş-çıkışlarına
alışmıştık. “Alışmak” gibi bilinçli olarak
seçilmiş bir kelimeyle başlıyorum çünkü ben de
hepimizin içinde eridiği algı yönetimi
endüstrisinin bir parçasıyım. Ama en alıştığım
keyfiliğe bile taş çıkartan bu harekete ne zaman,
hangi koşullarda, nasıl alışılabilir ve kabullenilebilir bunu düşünmekteyim.
1000 odalı bir “şaheser”. Uluslararası medya
deyimi yerindeyse kabına
sığamıyor...(“Çekemiyorlardır” diyen kişiler de
var elbet) “Versay Sarayı’nın dört katı” “Sultan
döndü” başlıklarını geçtim de Saray’da sadece
“’Oda’ filminin oynatıldığı boş bir Oda”dan
bahsedilen videolarla bu keyfilikle resmen dalga
geçilmesi Oscar Wilde’ı getirdi yine aklıma:
“Günümüzde önemli olan hakkınızda konuşulmasıdır; iyi veya kötü olduğunun hiçbir önemi
yok”...Viktorya döneminin irrasyonel harcamaları ve ahlaki dejenerasyonun tavan yaptığı
döneme ait yazar işte bu iktidarı eleştirir 19.
Yüzyıl İngiltere’sinde. Halk pislik, sefalet
içindeyken aristokrasi saraylarda yaşar, balolarda yer içer...Peki sonra o iktidarlara ne olur?
Avrupa yok olur, ama gelgelelim Ortadoğu,
Afrika gibi ülkelerde aynı iktidarlar halka
hizmet söylemleriyle halkı sömürür...
İzmir'de psikotik majör depresyon tedavisi gören Anşe Bilir'in ambulansla hastaneye kaldırıldıktan sonra kaybolduğunu öne süren hasta eşi Remzi Bilir, "Ambulansın ardından 5 dakikalık farkla hastaneye geldik ancak hastaneden
ayrıldığı söylenen eşimi 5 gündür bulamıyoruz. Hastaneye dava açacağım"dedi
zmir'de 4 yıldır psikotik majör depresyon
tedavisi gören bir hastanın, ambulansla hastaneye kaldırıldıktan sonra kaybolduğu
iddia edildi. Karşıyaka ilçesi Bahçelievler Mahallesi Zübeyde Hanım Caddesi'nde eşi ve 2
çocuğuyla yaşayan psikotik majör depresyon
hastası 65 yaşındaki Anşe Bilir, sinir krizi
geçirdi. Sakinleşmemesi üzerine yakınları hastayı ambulansla Karşıyaka Devlet Hastanesine
kaldırıldı. Ambulansta sakinleştirici iğne vurulan Bilir, hastane acil servisinde ateşi ölçülüp,
tansiyon kontrolü yapılmasının ardından kendi
imkanlarıyla hastaneden ayrıldı. Ambulansın
ardından 5 dakika sonra hastaneye yetişen
yakınları ise bir türlü bulamadıkları Anşe
Bilir'in hastaneden ayrıldığını güvenlik kamerası görüntülerinden tespit etti. Bunu üzerine
Bilir'i aramaya başlayan eşi ve 2 çocuğu 5. gün
sonunda da bir haber alamadı.
SiYAH MAVi KIRMIZI SARI
Şubat2014
2013Perşembe
Perşembe
9 GÜNCEL 2017Kasım
ESİAD Başkanı Güçlü:
İzmir bilimsel tartışmalı
Ambulansla kaldırılan
hasta kayıplara karıştı!
İşte o Somalı maden işçisinin yazdığı
gerçekler ve ibret dolu açıklamaları:
"Yıl 2007 devlet kalorişi düşük çıkıyor bahanesiyle şimdikı adıyla soma kömürleri
a.ş.yi bir ihale sonucu parkteknik'e devir
ediyor. Parkteknik 3 yıl gibi kisa bir sürede
şomayı terk ediyor. Neden mi? Zamanında
devlet ocağı olan bu eynez bölgesindeki, devletten kalma yangını söndüremiyor. Ve sonra
yenı bir ıhaleyle eynez mevkındeki maden
ocağinı soma kömürlerı a.ş. Devir alıyor.
Ama yangın hala devam ediyor.Devletteyken
150$'a çıkan kômür soma kömürleri falıyate
geçınce 26$'a çıkartılmaya başlanıyor. Ilk zamanlar herşey yolunda gibı görünüyor ama
içten içe devletin bırakmıs olduğu, baraj bile
yapmaya gerek duymadıkları bır üst katlar
yanmaya devam ediyor. Baraj( çamurlu su ile
kapatılan eski çalışma ortami). Takı
13.05.2014'e kadar güzel gidiyor. Saat 14:45
sıraları ocakta bır patlama oluyor, ilk hamlede
trofo patlaması denilıyor. Ama bu bir trofo
patlaması değıl aslında ana yol genisletmesı
sırasında dinamıt patlatılıyor. Bu patlamanın
etkısıyle üste devletten kalan yanan tabaka
ana yola inıyor. Ana yolda bulunan naklıye
yolu yanı ham petrolden yapılmıs olan bant
tutuşuyor. Yangını söndürmeye çalısan 15-20
kişi patlamanın olduğu yerde can veriyor.
Diyer sehıt olan madençilerde bandın yanmasıyla olusan metandan zehirlenerek ölüyor.
301 şehit diye bildiğimız ölü sayısinı ıse taner
yıldız daha iyisını bilıyor. Boş yere 5 gün somada kalmadi. Ölü sayısında çelırkı yaşamamak icın manısa b.ş.b.başkanı Cengiz ergün'ü
somadan gönderdiler. Çünkü cengiz ergün
doğruları soylüyordu. gecenin 00:02'sınde
onlar ceset sayısını 17 derken cengiz ergun
157 diyordu. Tüm ocaktan çıkarılan cesetlerı
canlı görtermek icin herbirıne oksıjen maskesı
takılıyordu.
SAYFA 9
MAVi KIRMIZI SARI
Bornova Belediyesi 5 yeni müdürlük kurdu
İzmir'in Bornova Belediyesi, Kentsel
Tasarım Müdürlüğü’nün ardından
Tesisler, Strateji Geliştirme, Tarımsal
Hizmetler, Kadın ve Aile Hizmetleri ile
Spor İşleri olmak üzere beş yeni müdürlük daha kurdu.
Belediye Başkanı Olgun Atila,
amaçlarının hizmet kalitesini yükseltmek olduğunu belirterek, “Yeni müdürlüklerimizi ilçemizin demografik,
coğrafi ve ekonomik yapısını gözönüne
alarak, ihtiyaç ve önceliklere göre geleceği düşünerek belirledik.” dedi.
Yeni kurdukları müdürlükler
sayesinde hizmet ve yatırım çıtasının
daha da yükseleceğini söyleyen Başkan
Atila, 12 köyün yeni kanunla mahalle
statüsü alarak Bornova Belediyesi’ne
bağlandığını hatırlattı. Atila, “Buralarda
tarımsal kalkınmayı gerçekleştirmemiz
gerekiyor. Bunun için Tarımsal
Hizmetler Müdürlüğü’nü kurduk.
Tarım, Bornova için her zaman önemli
olmuştur.
Tarım İl Müdürlüğü, Zeytincilik Araştırma Enstütüsü ve Ziraat Fakültesi’nin Bornova’da olması, bunun en
önemli göstergesidir.” diye konuştu.
Genç bir nüfusa sahip Bornova’nın,
aynı zamanda İzmir’in en çok amatör
spor kulübü bulunan ilçesi olduğunu belirten Atila, Spor İşleri Müdürlüğü’nün
Ege Üniversitesi
kordon kanı ve
hücre dokularını
araştıracak
Ege Üniversitesi (EÜ) Kordon Kanı,
Hücre-Doku Uygulama ve Araştırma
Merkezi Yönetmeliği, Resmî
Gazete’nin 29176. sayısında yayımlandı. Yönetmelikle kordon kanı,
hücre ve dokunun kullanıldığı sağlık
alanında gereksinim duyulan temel
ve klinik araştırmaları yaparak,
konuya ilişkin ulusal ve uluslararası
mevzuat çerçevesinde gerek
görülen her türlü hizmet yürütülecek. Bununla birlikte kordon kanı,
hücre ve dokuyla ilgili temel ve
uygulamalı bilimler alanında
araştırma geliştirme faaliyetlerini
düzenleyerek, birbirinden bağımsız
yapılan aynı konudaki çalışmaları
birleştirip üretime dönük sonuçlar
elde edecek.
EÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve
Uygulama Hastanesi bünyesindeki
ana bilim dalları, diğer kamu kurumları ve özel kuruluşların
gereksinimlerini karşılayacak.
Yürütülen bilimsel araştırma ve
uygulamaları teşvik ederek
destekleyecek. Güncel bilgilerin ışığı
altında kordon kanı, hücre-doku ve
hücre-doku ürünlerinin elde
edilmesi, kullanıma hazırlanması ve
uygulamaları hakkında klavuzlar
hazırlayarak, bunları belirli aralıklarla ulusal ve uluslararası
gerekliliklere göre güncelleyecek.
(CİHAN)
böyle bir ilçe için gereklilik olduğunu
söyledi. Türkiye’de futbolun ilk oynandığı yerin Bornova olduğunu belirten Atila, “İlçemizdeki spor ve sporcu
potansiyeli, bundan sonra daha iyi
değerlendirilecek.
Bornova, spor alanındaki çalışmalarıyla örnek bir kent olacak.” dedi.
Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü ile
kadınlara hizmet vereceklerini belirten
Olgun Atila, "Tesisler Müdürlüğü
sayesinde tesislerimiz daha etkin ve
sağlıklı bir şekilde kullanılacak. Strateji
Geliştirme Müdürlüğümüz ise diğer tüm
müdürlüklere rehber olacak.” diye
konuştu. (HABER MERKEZİ)
300 kiloluk kız 9 kilo verdi
ama eve dönmek istemiyor
İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma
Hastanesi'nde tedavi altına alınan 300
kiloluk 19 yaşındaki Emel Ayaf, 9
kilo verdi. Hastaneden çıkarılma korkusu yaşayan genç kız, zayıflamadan dönmek istemiyor. Atatürk
Mahallesi, Bekir Sakarya Caddesi'nde ikamet eden, kiloları yüzünden
dört yıldır odasından çıkamayan
Ayaf, hem okula gitmek hem de
sağlığına kavuşmak için yetkililerden
yardım bekliyordu. Haberlerin ardından Tepecik Eğitim ve Araştırma
Hastanesi tedavisini üstlendi. Hastaneden gönderilen ekip, Ayaf'ı özel
obezite aracıyla aldı. Psikolojisi ve
taşınmasında yardımcı olmak için
sağlık personeli hazır bulundu. Kilo-
ları sebebiyle yatağa mahkum olan
kızının tedavisine çok sevinen Emine
Ayaf da emeği geçen herkese
teşekkür etti.
Hayalinin doktor olmak olduğunu
söyleyen Emel Ayaf, “Ben kilo vermeden çıkmak istemiyorum. Doktorlarım bana, 'Seni pazartesi günü
taburcu edeceğiz.' dedi. Bana burada
çok iyi bakıyorlar. Burada 9 kilo
verdim. Ben hastaneden çıkmak istemiyorum, eve gitmek istemiyorum.
Hayalim, zayıflayarak geri dönmekti.
Ayağa kalkabiliyorum ama hala tam
olarak güzel yürüyemiyorum. Ben
zayıflayıp dönmek istiyorum.” şeklinde konuştu.
(CİHAN)
Adanalılar dostluk
konseri düzenleyecek
İzmir Adanalılar Güçbirliği Derneği,
22 Kasım 2014 Cumartesi günü
İzmirlileri ve Adanalıları buluşturacak bir Haluk Levent konseri
düzenleyecek. Saat 20.00’de İnciraltı Demokrasi Meydanı’nda
başlayacak konser, halka açık olacak. Dernek Başkanı Arif Kayakşu,
konserle ilgili şunları belirtti: “Konseri Adana Valiliği, Adana Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Büyükşehir
Belediyesi’yle ortaklaşa düzenliyoruz. Adana-İzmir Dostluk Konseri’ne tüm İzmir halkını davet
ediyoruz. Düzenleyeceğimiz konser,
bir halk konseridir, dolayısıyla
ücretsizdir. Konserdeki amaç,
samimi iklimi ve sıcakkanlı insanlarıyla tanıdığımız İzmirliler ile
Adanalıları biraraya getirerek, farklı
kültüre sahip olan insanlarımızı kaynaştırmaktır. Bu anlamda, bir dernek
ilk defa böyle bir adım atıyor. Bu
gerçekten büyük bir organizasyon
olacak ve hemşehrimiz Haluk Levent ile güzel bir etkinlik gerçekleştireceğiz. Bu kültürel
kaynaşmadan sonra inanıyorum ki
ekonomik anlamda da kaynaşmalar
gerçekleşecektir” dedi. (CİHAN)
Bu sarayın yapılması Cumhurbaşkanının yıllardır eleştirdiği Anglo-Sakson veya GrekoRoman kültüründen etkilenen veya Sovyet
sonrası petrol zengini ülkeler, hatta diktatör
Müslüman iktidarlar davranış silsilesinin esiri
olmasının yegane kanıtıysa, bu çok ironik değil
midir?
1000 odayla muhafazar Müslüman bir lider ne
yapar?
a)
Harem kuramaz.
b) Parti/Balo veremez. Her odada ayrı hikaye
dönemez.
c)
Toplu Cuma namazı kılınabilir.
d) Binlerce kişiye hizmet sektöründe istihdam
sağlanarak işsizlik oranlarında bir sonraki
dönem düşüş olur.
e) Müteahhitlikle büyüyen ekonomimize
katkı olur da 2015te dünyanın ilk 10 ekonomisine bir anda giriveririz.
f) Kendini Beyaz Saray’da sanma sendromuna girilmiş olabilir. Bu sendrom kendini önce
bölgesel güç zannetmekle başlar, Amerika
keşfine kadar gider.
g) Suriyeli mültecileri misafir etme, herşey
dahil sistemle ağırlama ve sonucunda Türk misafirperverliğini kanıtlama olabilir.
Bu arada ben YDS, KPSS, ALES ve YÖK’e
2014 Ocak ayından beri tam 2000 TL harcamışım.
Yıllardır her ay 1.35 TL iletişim vergisi ödüyorum. Hala neden ödediğimi bilmiyorum.
Yeşil Kartlıyım ama ilaç ve muayene ücretimi
ödemek zorundayım.
Bu arada yabancı arkadaşlarım Türkiye’de yüksek lisans ve doktora için aylık 1000-2000 TL
arası 5 yıllık finansman edinebiliyor. Ben ise
doktora eğitimimi tamamlayabilmek için hala
burs çıkmasını bekliyorum. 10 m2 yurt odamda,
“nerde çalışıp bu yoğunlukta bir 4 yılı geçiririm”
diye düşünüyorum.
Sınava, KDV’ye, suya, doğalgaza, internete,
iletişime, benzine...Süte, yoğurda, ekmeğe...
“İhtiyaç” diyen var, “zorunluluk” diyen var.
Yani bunlara her ay havaya harcanan birton para
“normal”miş gibi.
***
Ha bu arada biryerlerde hala insanlar ölüyor.
***
Ve kafamı kaldırıp bir bakıyorum...AKSARAY.
Işıl ışıl...O an tüm gecelerime gün doğuyor, tüm
karanlıklarım sona eriyor...Ellerimi açıp o yöne
doğru:
“Elhamdülillah” diyorum,
“Bu ülkede hala güzel şeyler oluyor.”
SAYFA 10
SONDAKiKA GAZETESİ >>
SIZINTI
Abdullah
LELİK
[email protected]
HANGİ
SÜREÇ?
Süreç başladı, süreç sürdü, süreç durdu.
Süreçte süreç, almış başını gidiyor. Nerde nereye doğru gidiyor.
Ortada somut bir gelişme ve belirlenmiş bir
karar görülmüyor. Hükumet kanadından
yapılan açıklamalar Zaman zaman farklılıklar
gösteriyor. Böyle olunca da kafalar iyice
karışıyor. HDP lilerin açıklamaları ile Doğu ve
Güney Doğudaki bazı il ve ilçelerdeki sokaklarda meydana gelen gelişmelere bakılınca durumun vahameti gözler önüne seriliyor.
Çözümü istemeyen yok gibi görülse de, açıkça
görülen o ki, birileri bu işi kurcalıyor,
karıştırıyor, sabote ediyor. Olayın kahramanlarının da birbirlerine karşı samimi davranmadıkları anlaşılıyor. Şimdi görüruz
ki konuyu saptırıyorlar ve başka yönlere
çekiyorlar.
Bölgede yollar kesiliyor, mahkemeler kuruluyor, vergi adı altında milletten haraçlar alınıyor.
Bu geliş meLere, asker, polis karışamıyorlar.
Devletin sesi çıkmıyor. Örgüt orada kendi egemenliğini ilan ediyor. Buna ses çıkaran yok.
Şimdi meseleyi anlaşılmaz kılmak için veya
farklı yönlere çekmek için işin içine Cema at'i
sokmaya çalışıyorlar. Birilerinin istemedikleri
kişi veya kuruluşu hemen ''Parelelci'' gösterme
ye çalışmaları gibi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan,
meseleye yaklaşırken konuyu özetliyor. Altan,
6-7 Ekim olaylarının arkasında PKK ile Cemaat'in ortaklaşa hareket ettiği iddiası karşısında devletin önce bölgede üç kişinin linç
edilmesi olayını aydınlatması gerektiğini vurguluyor. Tan, "Yok efendim 'paralel yapı' ile
bilmem kim beraber çalıştı. Yav kim neyle
çalıştıysa çalıştı. Sen benim önüme netice koy.
Sen çalış biraz. Sen ne söylüyorsun, ne buldun? Yok. Dedikodu, hamam dedikodusu." ifadesini kullanıyor.
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan,
Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 6-7
Ekim olaylarından sonra Yüksekova'da 3
asker ile Diyarbakır'da bir astsubayın maskeli
meçhul kişiler tarafından öldürüldüğünü, dün
de yine Yüksekova'da 60 yaşlarında Hacı İrfan
Atsız isminde İslami kimliği ile bilinen ve
hiçbir örgüt ve parti ile organik bağı olmayan
birinin maskeli kişiler tarafından
öldürüldüğünü anımsattı. Tan, "Bu tip olayları
geçmişte defalarca gördük, yaşadık. Bunları
engelleyemezsek, bizler de yani siyasetçiler,
aydınlar, devlet olarak bu katiller kadar suçlu
oluruz. Artık Kürdistan'da PKK ile Müslüman
İslami çevreleri birbirine vuruşturmak isteyen
bir siyasi akıl var. Bu aklın, karanlık ellerin
kim olduğunu bulup çıkarmak birinci derecede
hükümetin görevi. Bu konuda da PKK'nın da
çok açık ve net bir tavırla bu olaylara bakışını,
tavrını ortaya koyması lazım. Aynı şekilde
hiçbirimiz defalarca gördüğümüz bu senaryolara alet olmamamız lazım." diye konuştu.
6-7 Ekim olaylarında PKK ile Cemaat'in ortaklaşa hareket etme iddialarının hatırlatılması
üzerine Altan Tan, hükümetin üstüne düşen
görevi yerine getirmediğinin altını çizdi. Kırk
gündür aynı şeyleri konuşmaktan boğazının
yırtıldığını ifade eden Tan, 6-7 Ekim olaylarında emniyete göre 200 kişinin gözaltına
alındığını, savcılığın beyanına göre ise 40 kişinin tutuklandığını anlattı. Ancak 3 kişinin
linç olayında 60'a yakın kişinin eşkâlinin belli
olmasına karşın hiç kimsenin gözaltına alınmadığını vurguladı. Tan sözlerini şu şekilde
sürdürdü: "Pekiyi, bir devlet 60 bin nüfuslu
Yüksekova'nın içinde santimetrekareye kaç
tane mobese düşüyor bilmiyorum. Ne kadar
istihbarat elemanı var, onu da bilmiyorum.
Buna rağmen sokakta güpegündüz işlenen
cinayetlerin faillerini ortaya çıkaramıyorsa,
açık seçik kameralarda bütün eşkâllerin kim
olduğunu kamuoyunun önüne koyamıyorsa,
eee burada bir şey var demek ki" diyor.
10 DENİZLİ HABERLERİ
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
20 Kasım 2013
2014 Perşembe
Perşembe
971Şubat
Büyükşehir'e dev bütçe
Denizli Büyükşehir Belediyesi Kasım ayı meclis toplantısında, Denizli Büyükşehir Belediyesi
2015 Mali Yılı Performans Programı, Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ 2015-2019 Stratejik Planı ve 2015 Mali Yılı Performans Programını oy birliği ile kabul edildi. Denizli Büyükşehir
Belediyesi'nin DESKİ ile birlikte 2015 yılı tahmini bütçesi 687 milyon lira olarak belirlendi
D
enizli Büyükşehir Belediyesi'nin DESKİ ile
birlikte 2015 yılı tahmini bütçesi 687 milyon lira olarak belirlendi. Denizli Büyükşehir Belediyesi Meclisi Kasım ayı toplantısının ikinci birleşimi Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, başkanlığında yapıldı. Toplantıda, Denizli Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İşleri (DESKİ) 2015- 2019
Stratejik Planı, 2015 Yılı Mali Yılı Performansı ile Denizli Büyükşehir Belediyesi 2015 Yılı Performans Programı konulu gündem maddeleri görüşüldü.
Denizli Büyükşehir Belediye
Başkanı Osman Zolan, DESKİ
stratejik planının Denizli için 5
yıllık bir nefes olduğunu belirterek, "İnşallah Denizlimiz hem
çevre anlamında hem temiz su
ihtiyacı anlamında hem de hizmetler ve yatırımlar anlamında
iyi bir noktaya gelecek. Tabii ki
ilk kuruluş zordur. Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ yeni
kuruldu. Hizmet ve yatırım istekleri var.
Acil ve öncelik sırasına göre
taleplere cevap vermeye başladık, hızla hizmetlerimize devam
ediyoruz" dedi.
Denizli Büyükşehir Belediyesi
DESKİ ve Denizli Büyükşehir Belediyesi olarak büyük hedefleri
olduklarını vurgulayan Başkan
Zolan, "Her alanda her yerde
milletimizin derdine çare olma
konusunda bir çok yatırımlarımız ve çalışmalarımız var. İnşal-
lah performans raporlarımız ile
milletimizin sıkıntılarını ortadan
kaldıracağız" diye konuştu.
2015 yılı tahmini bütçesi
687 milyon lira
Başkan Zolan, konuşmasını
şöyle sürdürdü: "Bu işler emek,
arzu,heyecan ile sevda ile olan
işler. Ben bu performansa bir yıl
sonra ulaşmamızı temenni ediyorum ve bu raporda emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum." İktidar ve muhalefet
meclis üyelerinin gündem mad-
deleri ile ilgili konuşmalarının
ardından Denizli Büyükşehir
Belediyesi 2015 Mali Yılı Performans Programı, Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ
2015-2019 Stratejik Planı ve
2015 Mali Yılı Performans
Programı oylandı. Oyalamada
gündem maddeleri oy birliği ile
kabul edildi. Kabul edilen plana
göre DESKİ , 4 stratejik alan, 6
stratejik amaç ve 18 stratejik
hedef çerçevesinde hizmetlerine devam ederken, Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin DESKİ
ile birlikte 2015 yılı tahmini bütçesi ise 687 milyon lira olarak
belirlendi. (HABER MERKZİ)
Büyükşehir'den Çameli’de alt yapı devrimi
Denizli Büyükşehir Belediyesi Kanalizasyon ve Su İşleri (DESKİ) Genel Müdürlüğü, Çameli'de 9 bin 650 metresi içme suyu hattı olmak üzere toplam 10 bin
550 metre şebeke döşeyerek, adeta bir alt yapı devrimi başlattı. Çameli'nin bazı mahallelerinde hiç içme suyu şebekesi olmayan evler suya kavuşturuldu.
B
üyükşehir 'in ardından Denizli
geneline hizmet vermeye başlayan Denizli Büyükşehir
Belediyesi DESKİ Genel
Müdürlüğü, her ilçenin alt yapı
ihtiyacını gidermek için canla
başla çalışırken, Çameli'de
hayata geçirdiği alt yapı projeleriyle göz doldurdu. Çameli Merkez ile birlikte
Kolak, Belevi, Gökçeyaka,
Kalınkoz ve Çiğdemli Mahalleleri'nde yaptığı çalışmalarla binlerce vatandaşın
başta içme suyu ihtiyacı olmak üzere bir çok alt yapı sorununu çözen Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ, yeni
sondaj kuyuları ile kuraklık olan
bölgelerdeki su debisini de artırdı. Bu
kapsamda Kolak Mahallesi'nde bulunan
içme suyu hatlarında kireçlenme tespit
eden DESKİ, bu nedenle bölgede sık sık
arızaların meydana geldiğini belirleyerek,
Otlupınar, Güney, Cesirler, Güven ve Zavay Mevkilerini besleyen 63'lük içme suyu hatlarını 90'lık PVC borularla değiştirerek toplam bin 500 metre yeni hat döşedi. Ayrıca Otlupınar Mevkiine 2 bin 500
metre 75'lik içme suyu hattı döşendi. Güney Mevkiine ise 750 metre içme suyu
hattı döşenerek, şebekesi olmayan 80 haneye su ulaştırıldı. Toplamda Kolak Mahallesi'ne 4 bin 750 metre yeni içme suyu
hattı döşendi.
koz Mahallesi merkezi, Bedey ve Elekciler mevki ile ilköğretim okulu için bin
metre yeni içme suyu hattı döşendi.
Cumaalanı Mahallesi'ne de 500
metre yeni içme suyu hattı yapıldı. Çiğdemli Mahallesi'nde bulunan su kaynaklarında mevsimsel kuraklıktan dolayı yeni içme suyu kaynağı bulunarak, su debisi 1,5 litre/saniye'ye yükseltildi. Bölgeye
ayrıca 200 metre içme suyu
hattı döşendi. Çameli Merkez'de ise bin metre kanalizasyon şebekesi ve 500 metre
yeni içme suyu hattı işi yapıldı.
Denizli Büyükşehir Belediyesi
DESKİ, Çameli'de 9 bin 650 metresi içme suyu hattı olmak üzere toplam 10 bin 550 metre şebeke döşedi.
Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı
Osman Zolan, Büyükşehir bünyesinde
faaliyete başlayan DESKİ'nin gece gündüz çalıştığını belirterek, "Denizli merkezde ne varsa kentimizin en ücra köşesinde de aynısı olacak' anlayışıyla çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi. Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ Genel
Müdürlüğü'nün yaptığı alt yapı yatırımlarının, ihtiyaç olan her yere ulaşacağına
dikkati çeken Başkan Zolan, şöyle konuştu: "Birçok ilçe ve mahallemizde alt yapı
yatırımlarımız sürüyor. Yatırımlar en ücra
mahallemizde, bile en küçük alt yapı sorunu kalmayıncaya kadar devam edecek.
Nasıl Denizli'nin merkezini dünya standartlarında bir alt yapıya kavuşturduysak
tüm ilçelerimizde de aynı standardı yakalamak istiyoruz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın." (HABER MERKEZİ)
İlkokul için yeni içme
suyu şebekesi döşendi
Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ, kireçlenmeden dolayı içme suyu hattında tıkanmalar yaşanan Belevi Mahallesi'ne bin metre, şebekesi olmayan yeni
yerleşim alanına 500 metre olmak üzere
toplamda bin 500 metre yeni içme suyu
hattı döşedi. Gökçeyaka Mahallesi'nde içme suyu hattı olmayan 40 hane için 800
metre içme suyu hattı döşenirken, Kalın-
HAYDİ PAMUKKALE,
EKMEK İSRAFINI ÖNLEMEYE
Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin
Gürlesin, rakamlarla ülkemizdeki ekmek israfının ne boyutlara ulaştığını
dikkat çekerek, ‘Ülkemizde her yıl ortalama 1,5 milyar lira tutarında 2,1
milyar ekmek çöpe atılıyor. Bu parayla
500 km yol, 500 okul, onlarca boğaz
köprüsü yapılabilir. 80 tane hastane
yapılıp yüz binlerce hasta tedavi edilebilir’ dedi. Pamukkale Kaymakamı
Veysel Beyru, Pamukkale Belediye
Başkanı Hüseyin Gürlesin, İlçe Milli
Eğitim Müdürü Reşat Erdoğan, Denizli Basma Sanayi Ortaokulu’nda ekmek
israfının önlenmesine yönelik düzenle-
nen programa katıldı. Okulda, Türkiye
genelinde ekmek israfını önleme konusunda düzenlenen resim, şiir ve
kompozisyon yarışmasında dereceye
giren öğrencilere ödülleri verildi. Başkan Gürlesin, söz konusu ödüller dışında yarışmaya katılan tüm öğrencilere çeşitli hediyeler de verdi. Kaymakam Beyru, ihtiyaçtan fazla ekmek almamanın israfın önlenmesinde çok
önemli olduğuna dikkat çekerek, ‘Bir
tarafta milyarlarca ekmek çöpe atılırken diğer taraftan dünyanın farklı ülkelerinde milyonlarca insan açlıkla savaş veriyor. Bu gerçeği göz önünde
bulundurarak herkesin kampanya için
yapabileceği bir şeyler olduğunu bilmesini isterim. Aydınlık yarınlarımız
için, çocuklarımızın geleceği için lütfen ekmek israfının önüne geçelim. İhtiyacımızdan fazla ekmek almayalım,
ekmeği dilimleyerek tüketelim’ dedi.
Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin
Gürlesin de, Pamukkale Belediyesi’nin ekmek israfının önlenmesine
yürekten destek verdiğini kaydederek,
‘Ekmek tüm dünyada insanların en temel besin kaynağı, Türk toplumunun
kutsal değerlerinden biridir. Zengin fakir ayırımı olmaksızın sofralarımızın
baş tacıdır. Gerek dünyada gerekse ülkemizde maalesef en fazla israf edilen
gıda ürünü ekmektir. Pamukkale Belediyesi olarak ekmek israfının önlenmesi ile ilgili çalışmalarınızı yürekten
destekliyoruz. Ülkemizde her yıl ortalama 1,5 milyar lira tutarında 2,1 milyar ekmek çöpe atılıyor. Bu parayla
500 km yol, 500 okul, onlarca boğaz
köprüsü yapılabilir. 80 tane hastane
yapılıp yüz binlerce hasta tedavi edilebilir. Buradan tüm vatandaşlarımıza
sesleniyorum. Ekmek israfının önlenmesine hepimiz katkı verelim” dedi.
(HABER MERKEZİ)
SAYFA 11
SONDAKiKA GAZETESİ >>
11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ
Eski Ankara’dan
bazı HOŞ ANILAR
Mehmet
BARLAS
SABAH GAZETESİ
Eski Ankara'yı hatırlayan kaç kişi kaldık acaba?
Çok da eskiye değil, 1970'li yıllara dönüyorum... Ecevit- Erbakan ortaklığı "Kıbrıs'ı kim
fethetti" konulu anlaşmazlık yüzünden sona erince, 1974'ün Kasım'ında Sadi Irmak'ın
Başbakanlığında tarafsız bir hükümet kurulmuştu. Bu hükümetin Dışişleri Bakanı da
Melih Esenbel'di.
Melih Esenbel (1915-95) çok deneyimli bir
diplomat ve derinliği olan bir insandı. Dedesi
şair- besteci- idareci Mahmut Celalettin Paşa'dan tevarüs ettiği olaylara yukarıdan bakabilme yeteneği, onu tanıyan herkesi etkilerdi...
Sekiz yıla yakın Washington'da Büyükelçi olarak görev yaptıktan sonra bir anda Türk
siyasetinin çalkantılı ortamına Bakan olarak
girmesi, onu zaman zaman şaşırtıyordu.
Hemen gelir misiniz?
Ben o sırada TRT Haber Dairesi'ni yönettiğim için, Dışişleri Bakanı Esenbel'le sık sık
görüşmekteydim. Mesleklerimizden kaynaklanan diyalogumuz, bir dostluğa
dönüşmüştü. Beni sık sık arar ve çeşitli konularda görüşümü sorardı... Bir gün telefon etti
ve "Mehmet Bey, mümkünse Dışişleri Bakanlığı'na hemen gelebilir misiniz? Danışmak istediğim bir mesele var" dedi. Hemen Bakanlığa
gittim ve Esenbel'in özel kalemine girdim.
Özel Kalem odasındaki koltuklardan birinde
yaşlı bir adam oturmaktaydı. Bu kişinin
yüzünde ağlamaklı bir ifade vardı. Daha sonra
Esenbel'in makam odasına girdim ve "Melih
Bey, özel kalemdeki yaşlı adam neden öyle
üzgün" diye sordum. Gülümsedi, "Ben de bu
konuyu görüşmek için sizin gelmenizi rica etmiştim" dedi. Sonra anlattı...
Kalıbın maliyeti
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
20
17Kasım
Şubat 2014
2013 Perşembe
- Özel kalemde gördüğünüz kişi bir
heykeltıraş... Büyükelçiliklerde kullanmamız
için Atatürk büstü yapmış. Bu büstlerden satın
almamız için benden randevu alıp, Bakanlığa
geldi... Kendisine Atatürk büstlerinden iki tane
satın alacağımızı söyleyince ağlamaklı oldu.
"On taneden az sayıda büst satın alırsanız,
kalıbının maliyetini kurtarmıyor" dedi. Ben
şimdi ne yapayım? Bunu size sormak istiyorum...
Ayrıntılı rakamları hatırlamıyorum ama sonunda Atatürk'ün büstünün kalıp maliyeti üzerindeki pazarlıkla, bu heykeltıraşın kederi
giderilmişti.
Neden "Göbek" denilmiş?
Daha eski Ankara'dan, 1950'lerden bir anıyı
da, isminin önünde "Göbek" lakabı bulunan bir
emekli belediye çalışanından dinlemiştim. Bu
kişi "Göbek" lakabını taşımasına karşın, hiç
göbeği olmayan zayıf bir bedene sahipti.
"Size neden göbek deniliyor" diye sorduğumda bu lakabın gerekçesini şöyle anlatmıştı...
- Ben Ankara'da belediyede çalışırken,
Belediye Başkanının talimatını beklerdim.
Başbakan Menderes'in makamından çıkış yapacağı öğrenilince, Başkan bana Başbakan'ın
nereye gideceğini bildirirdi. Ben de yanıma
bahçıvanları alırdım ve Başbakan'ın geçeceği
yollarda çiçekli göbekler yapardım. O yüzden
bana "Göbek" lakabını takmışlardı.
19.11.2014
Abdurrahman
DLPAK
YENİ AKİT GAZETESİ
AY Par da tamam, sıradaki!
Dernek yerine parti kur!
Yasal değişiklik yapılmalı. Siyasi maksatla dernek kurulabilmeli..
Zaten şimdi birçok dernek, siyasi partilerin arka bahçesi
gibi.. Bilelim kim sivil, kim siyasal.
Vatandaş, sivilin siyasal olmamak olduğunu da bilmiyor..
Belki birileri siyasi dernek gibi parti kurma fikrinden
vazgeçer. Önce dernek kurar, sonra olacaksa parti olur..
Dernek olarak istediği partiyi destekler.. Pazarlık yapacaksa
yapar. Siyasi açıklamalarda bulunur..
Kütahya milletvekili İdris Bal DGP’yi kurdu, hani şu
Demokratik Gelişim Partisi, ne oldu!
Özal’a karşı Jaguar Partisi de kurulmuştu hatırlarsanız.
Artık biri de çıkıp,AK Saray Partisi kurar..
İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin de AY Par’ı kuruyormuş. Bir grub milliyetçi ve muhafazakar isimle bir araya
gelmiş. Ambleminin Ay veGüneş olmasını düşündükleri
Anayurt Partisi’ni kuracaklarmış.. Hedef merkez sağ..
CHP’den ayrılanların bir parti kurması gündemde. Bir
TÜSİAD partisinden söz ediliyor..
Prof. Dr. Abdurrahim Karslı’nın kurduğu bir Merkez Parti var..
Bu gidişle birkaç ay içinde parti sayısı 90’ı aşabilir.. Bunların bazıları, tek başlarına kale alınmayacaklarını düşündüklerinden bir parti çatısı altında toplanıp, bizim şu kadar teşkilatımız, şu kadar üyemiz, şu kadar destekçimiz var diye akıllarınca pazarlık yapacaklar.
Bu durumda, mesela seçime yakın, arkası arkasına kongreler düzenleyip, bir düzine partinin kendilerine katılımı ile
ilgili, akıllarınca PR törenleridüzenleyebilirler..
Ekmel bey projesinde, çatı operasyonunu gördük o siyasi
ayinler sonucu ne kadar oy getirdiğini.. Bir şey olacağı yok..
Elleri ayakları boş değil, tuttukları iş değil, havanda su
dövüyorlar.. İşte, dostlar alışverişte görsün. Kahırları,
öfkelerinden ne yapacaklarını bilmiyorlar.. Şaşkın ördek gibi
sağa-sola seğirtiyorlar.. Kadro yok, fikir yok, proje yok.. Ama parti var!
Birileri parti kurmayı kiralanacak bir mekan, bir tabela ve
kopyala yapıştır bir tüzük ve bir reklam ajansına sipariş
edilecek bir amblem ve halkın hoşuna gidecek bir isimden
ibaret sanıyorlar galiba..
Kendilerine bir tüyo vereyim, önce iyi bir konfeksiyon
mağazasına gidip façayı düzeltsinler. Bir diyetisyen bedenlerine bir çekidüzen versin.. İyi bir berber bulsunlar kendilerine.. Bir diksiyon hocası ve bir de reklam ajansı.. biraz da
bir insan kaynakları şirketinden profilini bir tv programcısının belirleyeceği 40-50 kişilik tezahürat yapacak, sorulduğunda ezberletilen cümleleri teklemeden söyleyecek kalabalık ayarlarsınız, bir-iki kameraman, yakışıklı bir spiker,
oldu da bitti maşallah..
MASKLARIN KOMEDYASI
Nuriye
Akman
ZAMAN GAZETESİ
Sanatçı, Venedik karnavalında takacağı maskeyi
boyuyor. Mekan İtalya olunca mı bilmiyorum, nedense uzun zaman evvel okuduğum Dante’nin İlahi
Komedya’sını hatırlayarak gidip kitaplıktan çıkardım.
Acaba hangi dizelerin altını çizmişim diye merak
ediyordum. Sanki bu fotoğrafa yazacaklarımı o dizeler belirleyecekti. Ve ben bu vesileyle Dante’yi zihnimde konuk edecektim. Bütün zamanların en usta
kalemlerinden biri olan Dante, kitabın Cehennem
bölümünün birinci kantosunda acıdan kıvranarak ikinci ölümlerine bağıran insanlardan bahsediyordu. Bu
ikinci ölüm ibaresine soru işareti koymuşum. Kendi
irfani kültürümüzdeki karşılığını düşünmüş olmalıyım. Henüz sağken, yani ölmeden evvel ölenler
için ikinci bir doğum vaat edilir ve ondan sonra can
bedenden çıksa bile insan daima Hayy olur. Bu şerefe
erişmeyenlerin ilk ölümlerinden sonraki doğuşlarında
ise eğer mekanları cehennem ise ikinci kez ölmeyi
dileseler bile ölemeyecekleri söylenir. İkinci kantoda
altını çizdiğim dizede üstad, belleğinin yanılmadan
aktaracağı yolculuğu, tanık olacağı acıları karşılamaya
hazırlanıyordu. Yukarıdaki fotoğrafla şöyle bağladım
meseleyi: Birden fazla el bizi boyayıp şekillendiriyor
ama karşılaşacağımız acılara bir hazırlık bilinci ver-
ilmiyor. Edindiğimiz bilgiler, tıpkı maskenin renkleri
gibi donuk kalıyor benliğimizde, bizi koruyamıyor.
Beşinci kantoda altını çizdiğim dize şöyleydi: “Mutlu
günleri anmak, acılı günlerde inan ki acıların en
büyüğü.” Kitabın bağlamından tamamen kopartarak
düşündüm, acaba öyle midir gerçekten? Mutlu günlerden teselli bulamayacak kadar büyük bir acı yaşıyorsak, o acıya bağımlı hale gelmişiz demektir. Tanık
olduğum gerçek hayat kareleri gözümün önünden
geçti ve Dante’ye hak verdim. Evet, insanlar acıdan
nefret eder görünüyor ama acılarını aynı zamanda seviyorlar da. Cehennem tasvirlerinin sekizincisinde, bir
adamın kendi dişleriyle kendini dişlediği anlatılıyordu. Yanına kocaman çarpı işareti koymuşum. Bu
aslında hepimizin dünya hali. Başkasını her ısırışta kendimizden bir parça koparıyoruz deyip sayfaları çevirdim.On ikinci kantoda “Ey kısacık ömrümüzde
bizi mahmuzlayan, öbür dünyada acılara bulayan,
gözü dönmüş açgözlülük ve çılgın öfke” şeklinde bir
dize vardı. Bunu ve on dokuzuncu kantodaki “Tanrı’nın iyilikle gerdeğe girmesi gereken nesnelerini, altınla ve gümüş uğruna lekeleyen aç gözlü sefiller”
cümlesini Türkiye gündemine ithaf ettim. Yirminci
kantoda önlerini göremedikleri için, sırtları göğse
dönüşmüş geri geri yürüyen insanlardan söze diyor ve
“Tanrı’nın verdiği cezaya acımaktan daha büyük suç
mu olur?” diye soruyordu. Cehennem’den çıkarak kendime yeni mask seçme zamanım gelmişti. Hakiki
yüzlerinin güzelliğini dünyevi çirkinliklerle değişen
bir çiftin maskları eşliğinde Araf’a geçtim.
ENGELLER KALKARSA
Cennet’in birinci kantosunda “Artık şaşırma yukarıya
doğru çıkışına, dağdan vadiye inen bir ırmağa şaşırmadığın gibi. Asıl şaşılacak şey, engeller kalktıktan
sonra yeryüzünde kalman olurdu” deniyordu yolcuya.
Ölümsüz bir inci içine alıyordu onu, tıpkı bir ışın
parçasını yarılmadan kendine çeken su gibi. Yedinci
kantoda, Tanrı’nın aracısız yarattığı her nesnenin sonsuz olduğu, çünkü mührünü bir kez basınca bıraktığı
izin silinmediği anlatılıyordu. On dördüncü kantoda
“Olanca içtenliğimle ve herkese ortak dille, kurban yerine kendimi sundum Tanrı’ya” diyordu Dante.
Cennet bölümünden bu yazıya alacağım son dizeler
yirmi dört ve yirmi dokuzuncu kantolardan oldu. Onları dua niyetine mırıldandım: “Kendisi dönmeden
göğün tümünü sevgi ile döndüren öncesiz ve sonrasız
tek bir Tanrı’ya inanıyorum... Yarattığı bunca ayna
kırıldıktan sonra, eskisi gibi tek ve kendisi kalan sonsuz değerin gücünü, yüceliğini sanırım anlamışsındır
şimdi.”
ÖZÜ SAKLAYAN KABUK
Araf’ın ikinci kantosunda “Hemen dağa çıkın, Tanrı’nın size görünmesine engel olan kabuğunuzu
bırakın” dizesi, bana Musa’ya seslenen Allah’ın
“Nalınlarını bırak da gel” deyişini hatırlattı. Yedinci
kantoda “Çok geç tanıdığım Güneş’i, yaptıklarım için
değil yapmadıklarım için yitirdim” cümlesiyle
karşılaşınca, işte kamil sorumluluk anlayışı dedim. On
beşinci kanto, tam da seçtiğim fotoğrafla ilgiliydi.
“Yüz maske bile taksan yüzüne, aklından geçen en
küçük düşünce dahi bilgim dışında kalmaz” deniyordu. Bu sözleri eden kitabın kahramanının rehberi olsa
da, bana yaratıcının sesi gibi geldi. Artık Cennet’e
bakma zamanı gelmişti. Bana şimdi ifadesi güzel bir
mask lazımdı.
15.11.2014
Bu memlekette çeyrek ekmek arası döner, bir kutu ayran,
reklam ajansına hazırlatılan, halkın en çok istediği ve en çok
karşı çıktığı şeyleri onar cümlerle özetleyen yarım sayfalık
bir konuşma ve bir konser %7 oy yapıyor.. Yeter ki bastır
parayı! Çektiğiniz videoları yayınlayacak bir de kanal bulmanız lazım. Tabii sosyal mediayı da ihmal etmeyin.. Ya hu
sandığa gitmeyen kitleleri sandığa çekmeyi başarın 2. Parti
olursunuz! Ana muhalefet garanti..
Muhtarlar, siz ne duruyorsunuz, siz de Muhtarlar Partisini
kurun, ihtiyar heyeti üyeleri oy verse, mevcut 80 partinin
yarısından daha fazla oy alırsınız.. Pazarcılar da kursunlar bir
parti, pazar yerinde her torbaya bir broşür, yakasına rozet
taktığınız müşteriye indirim deyin; Cem Uzan kadar oy
alırsınız.. Bu arada birileri de ABD’nin yolunu tutacaktır..
Birileri “ABD’den icazet almadan bu işlerin olmayacağı”
fikrindedir zira..
Bugünlerde ABD’ye gidenlere dikkat. Ve tabii Amerika’dan gelenlere de..
Hocaefendi postu iyi yere serdi aslında.. En son Şişli
Belediye Başkanı İnönü gitti Amerika’ya.. Ankara’dan umduğunu bulamayınca Sarıgül’ü şikayete gitmiş olabilir mi?
İnönü’nün Londra’ya gidecek hali yoktu herhalde..
Amerika sanki ithalat kotası satar gibi, siyaset sertifikası
satıyor sanki.. Başı sıkışan Amerika’ya koşuyor..
Amerikalılar burnundan soluyor.. Ekonomi felaket,
Demokratlar seçimleri kaybetmiş vaziyette, kendisi himmete
muhtaç bir dede, nerdeki gayrıya himmet ede!
Obama ne yapsın şimdi.. Erdoğan’a mı laf anlatsın, Avrupa’ya mı, Rusya’ya mı, Çin’e mi, İsrail’e mi? Türklere mi
laf anlatsın, Kürtlere mi.. Selefiler’e mi laf anlatsın, Suudi’lere mi, Sisi’ye mi.. Obama da isyan edecek.. Adam zaten kendi can derdine düşmüş..
Hani ABD, batı, bizimkileri kendi başına bıraksa da olmuyor, yarın öyle bir şey yaparlar ki, kabak ABD’nin başına
patlar. Öyle bir şey yaparlar ki, bu defa onların yaptığını
düzeltmek kendileri için daha zor bir iş haline gelir.. Onun
için ilgisiz de kalamıyorlar..
80-100 partiden söz ediyoruz. Hangisini dinleyecek,
hangisine laf anlatacaksın.. Bu da yetmiyor, hâlâ yenileri
geliyor.. Sahi ne olacak bu ABD’nin hali.. Ne olacak
Türkiye’deki bu kadar kendini kurtarıcı zanneden adamın
hali.. Hani bunları toplamak zor değil de, cin toplar gibi,
toplarsın toplamasına da dağıtması o kadar kolay değil.
Ha! Bu arada ayrılıkçı bir Kürt partisi kurulmuş..
Ayrılıkçı Kürt partisinin adı “PAK Kürdistan Özgürlük Partisi”. BDP çizgisini biliyoruz. HAK-PAR, HÜDA-PAR
derken Sait Elçi ve arkadaşları tarafından 1965 yılında kurulan, kuruluşu sonrası Faik Bucak’ın genel başkanlığını yaptığıKürdistan Demokrat Partisi 48 yıl sonra yasal alana
çıkıyor.. 80 yetmez, 100 parti lazım. Kürt Partisi yetmez,
Arap, Çerkez, Gürcü, Boşnak partisi, Arnavut partisi nerede!
Sağcısı, solcusu, milliyetçisi, dindarı, liberali, 40çeşit halk,
5’le çarp, en az 200 parti lazım! O da en az. Nurcumuz 10
çeşitbizim, tarikat desen 3 düzine var..
Selâm ve dua ile..
19.11.2014
SAYFA 12
SONDAKiKA GAZETESİ >>
ACİL TELEFONLAR
Dünya
Bankas ’ndan
Kocao lu’na
te ekkür
İtfaye
AKS110
Acil Yardım
Polis İmdat
Elektrik Arıza
Jandarma İmdat
İZSU Su Arıza
Doğalgaz Acil Müdahale
Cenaze Hizmetleri
Sahil Güvenlik
Orman Yangınları
110
110
112
155
186
156
185
187
188
158
177
Dünya Bankas Çok Tarafl
Yat
r mTELEFONLARI
Garanti Ajans
YANGIN
MIGA’n n cra Kurulu Ba kan
İzmir
110
(CEO)
Keiko Honda, zmir
Karşıyaka
372 58 74
Büyük
ehir Belediye Ba225kan
Kadifekale
49 99
Kocao
Honda,
Bornovalu’nu ziyaret etti.388
10 03
“Sizinle
birlikte çal
t 386
k ve
Bostanlı
17 86
Buca
61
gelecekte
de çal
aca 487z.13Bize
13 07
i Karabağlar
birli i f rsat verdi237iniz
için
Çamdibi
433
65
59
te ekkür ederiz.” dedi. Ziyarette
Çiğli Risk Yönetimi Üst 376
73 23
MIGA
Düzey
Balçova
278 76 02
Yetkilisi Franciscus Linden, K demli
Evka 4
351 09 04
Sigorta
Uzman Christopher
Evka 1
452 24 77
Millword,
Gaziemir Dünya Bankas 251 00 44
Uluslararas
Finans Kurulu
(IFC)
Hatay
250 86u 40
Avrupa,
Ortado u ve Kuzey
Narlıdere
238 Afrika
35 97
Güzelbahçe
234
25 Çevik
34
Yat
r mlar Sorumlusu
Elif
ile Büyük ehir Belediyesi
HASTANE TELEFONLARI
bürokratlar
da haz r bulundu.
-Devlet HastaneleriBüyük ehir
Belediyesi’nin çe itli
Aliağa
616 87 87
projeleri için IFC’den kredi
N.S. İşgören Alsancak
463 64 65
ald
n hat rlatan Honda,
Alsancak Acil Servis
veririz,
“Size
nas l daha iyi hizmet
Ağız ve Diş Sağlığı
422 00 76
onun
için buraday
Alsancak
Diş Hast. z.” diye
464 konu
78 62 tu.
Dünya
Bankas
Atatürk
Devlet ’n n misyonu
244 44 44
hakk
nda
bilgi
veren
Honda,
Behçet Uz
489 56 56
58 58 imiz
“ Bornava
zmir’e Dev.
dahaHast.
önce kredi375
verdi
Bozyaka
Eği. Hast.
250 50 gibi
50
gemi,
tramvay
ve trafik sistemi
Buca S.D.
projeler
var.Hastanesi
Gelecekte de452 52 52
A. Çizgenakat
07 77i
çalÇeşmeaca
z. Bize i 712
birli
Foça
812
29
f rsat verdi iniz için te 14ekkür
Göğüs dedi.
Hastanesi
433 33üç
33
ederiz.”
Dünyada sadece
Konak Diş Hastanesi
441 81 81
belediyeyle çal
t klar n
Karşıyaka
366 88 88
belirten
CEO Honda, bunlar
n Sao
Çiğli Dev. Hastanesi
376 23 33
Paulo,
stanbul
Büyük 832
ehir58ve59
Menemen
Dev. Hast.
zmir
Büyük
ehir
oldu
unu
Nejat Hepkon
açSeferihisar
klad . Hastanesi 743 20 10
Selçuk Dev. Hast.
892 70 36
Dev.Kocao
Hastanesi
10 04
BaUrlakan
lu ise, 752
“Finans
Tepecik
Dev.
Hast.
469
69 69
yap s n belirli bir noktaya
getirmeden, kendi
-Belediye
Hastaneleriözkaynaklar
n zla
yat r m
Eşrefpaşa
Bel.
Hast.
293
80 00
yapmadan zaten dünya kredi
sahnesine
ç kma ans n z yok. Bizim de bir
-Özel Hastanelerhaz rl k evremiz oldu, bugünlere
Anadolu Tıp Merkezi
272 00 11
kolay gelmedik. Finans ve borç
Agora Tıp Merkezi
425 73 73
yap
m Kalp
za özen
gösterdik.483
Kararl
Atakalp
Hastanesi
14 14
veAtakent
istikrarlTıp Merkezi
çal
malar 336
m11 z95
sonras
k Hazine’ye
Atagöz nda
Göz art
Hastalıkları
435 vadesi
35 35
Atafizik,borcumuz
Fizik Ted. Mer.
25 15
geçmi
kalmad 231
. Bugün
Batıgöz
Hastanesi
489
03 03
çok farkl bir noktaday z.” diye
Bornova
Merkezi
388için
20 40
konu
tu. Tıp
Kocao
lu, tüketim
Bornova Özel Tıp Mer.
343 23 50
kredi almad klar n , sadece
Bornova Özel
finansal geri dönü ü olan büyük
Sağlık Tıp Merkezi
339 77 83
projeler
i
in
uzun
vadeli
kredi
Buca Tıp Merkezi
438 14 14
kulland
klar n ve daha438
dü 06ük
Buca Sağlık Merkezi
20
faiz
oranlar
nda
kredi
almaya
Central Hospital
341 67 67
çalCan Tıp
t Merkezi
klar n kaydetti.
232 13 48
Kocao
lu, Dünya
heyetine
Caner Göz
MerkeziBankas 278
81 11
Çağdaşehir
Tıp Merkezi
95 95
Büyük
Belediyesi’nin285
önemli
Çankayahakk
Tıp Merkezi
31 31
projeleri
nda bilgi de425
sundu.
12 GÜNCEL
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
20
17Kasım
Şubat 2014
2013 Perşembe
İsrail heyeti İzmir’deki ihracat potansiyeline
HAYRAN KALDI
İsrail İzmir Fahri Konsolosu Jak Eskinazi, İsrail İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen, Konsolos Anat Evyatar ve Ticari Ateşe Joseph Avraham Ege İhracatçı Birlikleri’ni ziyaret etti
E
ge İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Emre
Kızılgüneşler, Ege Hububat,
Bakliyat ve Yağlı Tohumlar
İhracatçıları Birliği Yönetim
Kurulu Başkanı Moiz Hemsi, Ege Maden
İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şener Bayyurt’un ağırladığı İsrail İzmir Fahri Konsolosu Jak Eskinazi, İsrail İstanbul Başkonsolosu Shai
Cohen, Konsolos Anat Evyatar ve Ticari
Ateşe Joseph Avraham isimlerinden oluşan heyet
İzmir’deki
ihracat potansiyeline
hayran
kaldı. Ege
İhracatçı
Birlikleri’nin misyonu ile İzmir’deki
üretim ve
ihracat potansiyeli
hakkında
heyete bilgi veren Ege İhracatçı Birlikleri
Koordinatör Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler; “Ege İhracatçı Birlikleri olarak ihracatımızı artırmak temel amacımız.
Bu amaç doğrultusunda çeşitli heyetler
yapıyoruz sizlerle de ikili görüşmeler ve
iş birlikleri yapmayı isteriz. Özellikle gıda
(ağaç ve orman ürünleri, kuru meyve, yaş
meyve, hububat, tütün, zeytin zeytinyağı,
su ürünleri ve hayvansal mamuller), hazırgiyim ve tekstil, demir demirdışı metaller ve maden, doğaltaş sektörlerinde
Ege Bölgesi olarak potansiyelimiz yüksek” dedi.
ABD İHRACATI 10 MİLYON DOLAR
İsrail ile ABD pazarına yönelik olarak
hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe
gerçekleştirilebilecek işbirliklerinden
bahseden Emre Kızılgüneşler, “İsrail ile
yapılacak bir anlaşma ile İsrail'de QIZQualified Industrial Zone (Nitelikli Üretim Bölgeleri) gibi bir üretim bölgesinin
kurulması karşılığında ABD’ye gümrüksüz ihracat imkanının doğması mümkün
hale gelecektir.
Bu tarz üretim bölgelerinin örnekleri
Ürdün ve Mısır'da mevcut. Bu bağlamda
Türkiye’nin tamamının üretim bölgesi olduğunu unutmamak gerek.
Sistemde Türkiye nihai ürün üretimine yönelik %10.5 luk bir girdiyi İsrail'den
almak durumda.
Bu işbirliği sayesinde ABD'ye olan
hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının kısa vadede 5 uzun vadede ise 10 milyar
dolara çıkması mümkün olacaktır. İki ül-
ke arasında bahse konu bölgenin kuruluşuna yönelik çalışmaların canlandırılması
gerektiğine inanıyorum” dedi. Gıda ihracatına ve Türkiye’yle geliştirilecek ticari
ilişkilere sıcak baktıklarını belirten İsrail
İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen, 28-30
Nisan 2015’te İsrail’in Tel-Aviv kentinde
hasat sonrası teknik,işlemler ve gıda güvenliği temasıyla gerçekleşecek Agritech
Israel 2015 isimli fuara tüm Egeli ihracatçıları beklediklerini, burada bir ticaret heyeti gerçekleştirebileceklerini ve gelen
firmalara göre uygun eşleşmelerle ihracata yönelik ikili görüşmelerin yapılabileceğini vurguladı.
Agritech 2015 fuarının 8 binden fazla
yabancı ziyaretçinin katılımıyla dünyanın
önde gelen tarım fuarı olduğunu belirten
İsrail İzmir Fahri Konsolosu Jak Eskinazi
de Egeli gıda ihracatçılarının bu fuara katılmalarını beklediklerini kaydetti.
(HABER MERKEZİ)
i
ğ
i
l
r
i
B
u
l
o
d
a
An
muhtarlarla buluşacak
Mazlum Vesek
nadolu Birliği Derneği, 23 Kasım
Pazar günü İzmir’deki muhtarları
bir araya getirmeye hazırlanıyor.
İzmir’de görev yapana yaklaşık bin 300
muhtarı ‘Birlik ve Kardeşlik’ kahvaltısında buluşturacak olan dernek, İzmir’den
muhtarlarla birlikte barış çağrısı yapacak.
İzmir’in en aktif sivil toplum kuruluşlarından Anadolu Birliği Derneği, İzmir’deki
tüm muhtarları bir araya getirmek için
kolları sıvadı. Anadolu Birliği Derneği
Genel Başkanı Ferhan Ademhan, Pazar
günü İzmir Enternasyonal Fuarı’nda verecekleri kahvaltılı buluşma ile ilgili bilgi
verdi. Ademhan, barış süreci eksenli yaptıkları toplumsal birliktelik çağrısına bir
yenisini eklemeyi hedeflediklerini kaydederek, “İzmir’deki muhtarlarımızı buluşturmak, kentimiz ve ülkemizle ilgili toplumsal barışı öne çıkaracak bir mesaj vermek istiyoruz” dedi.
A
BARIŞ ADINA SESİMİZİ
YÜKSELTECEĞİZ
Ademhan, muhtarların sadece evraklara mühür basan bir görevde olmadıklarına
dikkat çekerek, “Muhtarlarımız, mahallelerinin en hatırlı ve sayılan insanlarıdırlar.
Mahallelerdeki sorunlar ilk önce onlara
yansıyor. Dolayısıyla, toplumsal gerginliğin yükseldiği dönemlerde onlara büyük
görevler düşüyor. Biz de, muhtarlarımızla
barış ve toplumsal birlikteliği pekiştirmek
adına sesimizi yükselteceğiz” diye konuş-
POLİKLİNİK TELEFONLARI
Borcanevi
Bornova Yeni Yaşam
Bozyaka Halk
Bozyaka Dispanseri
Buca Çözüm
Cansu Karabağlar
Çamdibi Derman Polik.
Çizgi Polik.
Deniz Sağlık Polik.
Ege Sağlık
Egeform Fizik
Eşrefpaşa Ö.Sağ.
Eşrefpaşa Zinde Polik.
Gaziemir Dr. Polik.
Gazi Kent Polik.
Halk Polik.
Hatay Özel Sağlık
İhtisas Polik.
Karşıyaka Park Sağlık
Mevlana Polik.
Mersinli Özel Sağlık
Neron Psikiyatri
Nergiz Özel Sağlık
Onur Polik.
Özel 9 Eylüllüler Polik.
Özel Altındağ
Özel Brn Dr. Dispanseri
Özel Çiğli Polik.
Özel Eylül Polik.
Özel Gülhan Polik.
Özel İrem Sağlık Polik.
Özel İzmir Polik.
Özel Pınarbaşı Polik.
Özel Sarnıç Polik.
Özel Seferihisar Polik.
Özel Serin Polik.
Özel Yedigöller Polik.
Özel Yenişehir Polik.
Park Sağlık Polik.
Sevgi Özel Sağlık
Şöferler Odası
Sağlık Polik.
Teos Polik.
Vefa Polik.
Yeşiltepe Polik.
Yıkık Cami Halk.
255 04 44
388 03 31
261 39 13
256 09 86
438 76 26
237 73 83
435 00 77
226 34 34
369 90 91
487 57 64
464 24 24
227 35 26
262 64 71
252 36 92
274 13 74
285 46 34
250 51 52
254 13 13
367 22 22
343 32 43
461 19 99
256 76 76
364 08 10
458 77 45
453 81 11
458 05 89
347 38 92
386 05 95
373 85 74
347 99 91
251 84 24
343 23 50
479 80 25
281 64 03
743 58 48
261 29 99
442 29 92
433 09 24
367 22 22
438 37 38
227 99 35
743 57 77
341 84 24
351 38 72
271 27 27
-Askeri HastanelerHava Hastanesi
285 96 50
Kara Hastanesi
262 55 55
ÜNİVERSİTE TELEFONLARI
Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg.
Merkezi
330 52 30
Dokuz Eylül Ünv.
412 22 22
Dokuz Eylül Üni.
Karşıyaka Polik.
369 30 40
Ege Üniversitesi
444 13 43
İlaç ve Zehir Dan.
277 73 33
Ege Üni.Uyg.ve
Araş.Merkezi
330 52 30
-Doğum EvleriEge Üni. Tıp Fak.
388 19 63
Konak Doğum Evi
489 09 09
Tepecik Doğum Hast.
449 49 49
-Kan MerkezleriKızılay
463 63 53
Çocuk Hastanesi
433 06 08
Ege Üni.
388 28 61
Tepecik Kan Merkezi
433 38 74
tu. Ademhan, bugüne kadar bin 300 muhtardan bin 70 tanesinin toplantıya katılacağını duyurduğunu ifade ederek, “Çok yüksek bir katılım bekliyoruz. İzmir Valimiz
Sayın Mustafa Toprak, İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanımız Sayın Aziz Kocaoğlu, tüm kaymakamlarımız, tüm ilçe belediye başkanlarımız toplantıya davet edildi.
Kentimizdeki seçilmişleri ve atanmışları
da en üst düzeyde muhtarlarımızla buluşturmaya çalışıyoruz” sözlerine yer verdi.
ğunu kaydeden Ademhan, “Sayın Bakanımızla etkinliğin içeriği ile ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Etkinliğimize katılma
isteğini bize bildirdi. Kendilerine programı ulaştırdık. Büyük ihtimalle toplantımıza katılacak” açıklamasını yaptı.
Ademhan, etkinliğe sadece muhtarların davetli olduğunun altını çizerek, “Pazar günü sadece muhtarlarımızla istişare
edeceğiz. Tabii, kent protokolünün de görüşlerini aktardığı konuşmalar olacak” dedi.
Etkinlik 23 Kasım Pazar günü saat
10:00’da İzmir Enternasyonal Fuarı’nda
gerçekleştirilecek.
ULAŞIM TELEFONLARI
Denizyolları
THY Rezervasyon
Basm. Rezervasyon
Alsancak Gar
Santral Garaj
464 88 89
444 08 49
484 86 38
464 77 95
472 10 10
Çesav Tıp Merkezi
362 67 67
-Körfez Ulaşım İskelelerÇeşme
Sissus
Has.
723
05
55
Konak
484 98 56
Dünyaca ünlü uluslararas kredi
Çınarlı Hastanesi
462 27 27
Karşıyaka
368 00 42
derecelendirme kurulu u Moody’s,
BAKAN ZEYBEKÇİ DE DAVETLİ
Çiğli Özel Sağ.
386 26 16
Alsancak
464
78 31
temmuz ay sonunda
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile
Diyabet Hastanesi
449 13 19
Bostanlı
330 89 22
de etkinlik ile ilgili görüşmelerinin olduyay
mlad
son raporunda
Diamed Dah. Dal Mer.
465 27 37
Bayraklı İskele
345 77 53
zmir Tıp
Büyük
Doğa
Mer. ehir Belediyesi’nin
244 16 16
Pasaport İskele
484 22 56
ulusal
ölçek
kredi
notunu
“Aa3”,
ölçekte kredi notunu “Baa3” olarak aç klam
t . zmir, Moody’s taraf ndan verilen söz konusu notlar Göztepe
iki y ldİskele
r korumay 224 20 22
Dr. Sıhhat Tıp Merkezi
367 67küresel
47
-Türk TelekomAvşar Palmiye
277 48 00
Sema Sineması
483 91 00
baEfes
arK.B.B.
yor. Merkezi
Raporda zmir
n n ba ar l yönetim stratejisiyle birlikte kendi kendini
finanseİskele
etme kapasitesi
446Büyük
15 16 ehir’in güçlü faaliyet marjlar , dengeli nakit ak
Üçkuyular
259 40 13
Arıza
121
Cinemaximum
278 87 87
Konak Sineması
483 21 91
Sağlık Hastanesi
463 77
00 be y l içinde toplam gelirlerinin yakla
saEgelad
ve bu durumun,
geçen
k
yüzde
4’üne
denk
gelen
finansman
fazlal
ndan
da
anla
ld
ifade
edilmi
ti. Moody’s,
Bilinmeyen Numara
11811
Cinemaximum
446 90 40
Desem Sineması
422 53 10
Ege
Tüp
Bebek
Merkezi
445
31
45
-Elektrik
Arıza-bir nakit
belediyenin bugüne kadar bütün borçlar nDanışma
n anapara ve faiz geri444
ödemelerini
fazlas yla kar
yeterli
rezervi bulundurdu
istikrarl
14 44
Cinemaximum
(Ykm) lamaya
425 01
25 miktarda
Karşıyakanakit
Sineması
381 50 98 unu, bunun da
Egeria
Çocuk
Sağlık
Genel
Kesinti
Seb.
435 11 84
yönetimi stratejisi izlemesinden kaynaklandUyandırma
n vurgulam
t 135
.
Cinecity Kipa Çiğli
386 58 88
İzmir Sİneması
421 42 61
Hastanesi Dal Merkezi
489 35 35
Buca
426 69 37
Posta Kodu
119
Çeşme Hollywood
712 07 13
Ekol K.B.B.
Dal Mer. )
386 55 05
(HABER
MERKEZ
Çiğli
376 90 91
Fono Tel
141
Çamlıca
343 83 15
-TiyatroEkol K.B.B. Şube
369 89 65
Karşıyaka
369 79 80
Borç Ögrenme
163
Deniz Karşıyaka
381 64 61
Konak Sahnesi
483 50 35
El ve Mikro Cerrahi
441 02 21
Bornova
388 83 78
Çağrı
133
Batı Sineması
347 58 25
Ragıp Haykır Sahn.
369 14 87
Gazi Kent Tıp Merkezi
252 45 00
Narlıdere
238 32 90
-SinemalarÇınar Sineması
489 88 85
İzmir Devlet Tiyat.
445 89 41
Gaziemir Tıp Merkezi
251 47 67
261
48 04
Eşrefpasa
Agora Balçova
277 25 25
Uğur Mumcu Sahnesi
343 04 33
Karaca Sineması
445 87 76
Hayat Hastanesi
441 41 96
Gaziemir
251 92 05
Afm Park Bornova
373 73 20
İzmir Tiyatro
Kipa Hollywood
252 56 66
İzmir Hastanesi
483 31 31
Güzelbahçe
234 05 34
Afm Forum Bornova
373 03 50
Bab-ı Sanat Merkezi
446 77 95
Menemen Kültür
832 14 11
İrenbe Tüp Bebek Mer.
464 58 88
Konak
425 60 60
İsmet İnönü
Afm Ege Park
324 42 64
Şan Konak
483 75 11
441 41 70
Karataş
Çeşme
712
63 46
Sanat Merkezi
441 09 02
Afm Passtel
489 22 00
Çınar Center
277 11 00
Karşıyaka Tıp Merkezi
369 00 91
SAYFA 13
SONDAKiKA GAZETESİ >>
13 SAĞLIK
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
20
17Kasım
Şubat 2014
2013 Perşembe
Perşembe
Ağrılara ozon terapisiyle çözüm
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp
Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Ana
Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Caner Mimaroğlu, ozonun hücresel yenileme
sağlayıp ağrıyı azalttığını belirterek, ülser,
diz ve bel ağrısı, diyabet gibi rahatsızlığı
olanların ozon tedavisini tercih edebileceğini söyledi.
CÜ Tıp Fakültesi Algoloji (Agrı) Bilim
Dalı Başkanlığı görevini de yürüten Mimaroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ozonun yerkürede mevcut olan ve ozon
jeneratöründe yapay olarak üretilebilen bir
gaz olduğunu belirtti. CÜ'de Ozon Araştırma Merkezi bulunduğunu ifade eden Mimaroğlu, ozonu 5 yıldır bilimsel olarak
araştırdıklarını ve hastalara ozon tedavisi
uyguladıklarını söyledi. Ozon terapisinin
tamamlayıcı tedavi yöntemi olduğunu belirten Mimaroğlu, hastanın ağrıyan yerini
belirledikten sonra ozonu şırıngayla vücuda
enjekte ettiklerini dile getirerek, "Bel fıtığı
tedavisinde de hastadan alınan kana ekleyerek veriyoruz. Ozon, ağrıyan yeri tekrar
oluşturuyor, hücresel yenileme sağlayıp
ağrıyı azaltıyor" diye konuştu.
"Hastalarımıza, tek başına bir ozon
tedavisi önermiyoruz"
Hastalık türüne göre de tedavide birkaç
yöntem kullandıklarını ifade eden Mimaroğlu, şunları söyledi:
"Bunlardan biri, hastadan kan alınıp ozonlayarak geri vermek. Bu yöntemi bel
fıtığı rahatsızlığı bulunan hastalara uyguluyoruz. Hastaya belli miktarda ozon veriyoruz
ve böylelikle fıtıkta küçülme sağlıyoruz.
Diz içi ozon uyguluyoruz, hastanın dizinde
ağrıyan bölgesine ozon enjekte ediyoruz.
Seanslar, hastalığın tedavisine göre değişiyor, dizde 3 seans, bel için de bir seans uyguluyoruz. Tedavide en yüksek başarıyı da diz
ağrısı bulunanlarda sağlıyoruz. Ayrıca hastanın bağışıklık sistemini güçlendirmede,
Ayda dörtten fazla ve
üç ay devam eden
AĞRI varsa kronik
migrenden şüphelenin
Acıbadem Üniversitesi Öğretim
Üyesi, Acıbadem Bursa Hastanesi
Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatma
Çiğdem Doğulu, migrenin nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemlerini anlatırken özellikle ağrı kesici
kullanımına dikkat çekti. Migreni,
‘tekrarlayıcı, saatler ya da günler
süren, arada ağrısız dönemlerin
de olduğu baş ağrısı’ şeklinde
tanımlayan Doç. Dr. Doğulu,
hastalığın nedenleri arasında
‘aşırı kafeinli içecekler, alkol, eskimiş peynirler, açlık, stres, zorlu
egzersizleri’ saydı.
5 BELİRTİ
Migrenin kendine has belirtilerini
‘tekrarlayıcı, zonklayıcı, yarım baş
ağrısı, bulantı ve kusma, aura’
şeklinde beş başlık altında
toplayan Dr. Doğulu, şu bilgileri
verdi: “Tekrarlayıcı migren baş
ağrıları, arada ağrısız dönemler olsa bile belli bir periyotta ortaya
çıkıyor. Sıklık ise hastaya göre
değişiyor. Yılda üç kez ağrı çeken
olduğu gibi, ayda dört kez atak
geçiren hastalar da görülebiliyor.
Burada dikkat edilmesi gereken
nokta, ağrının tekrarlayıcı olması.
Tanının konulmasında bu nokta
etkili oluyor. Eğer ayda dörtten fazla ve en az üç ay devam eden
ağrılar varsa, şikayetler kronik migren adını alıyor. Zonklayıcı migrene damarsal bir mekanizmanın
yol açtığı düşünülüyor. Baş
Dünya Sağlık
Örgütü’nün verilerine
göre dünya nüfusunun
yüzde 2’si kronik migren
hastası ve bu rahatsızlık
özellikle gelişmiş ülkelerde “işe gidememe”
nedenlerinin başında yer alıyor. Toplumda her
şiddetli baş ağrısı migren olarak kabul edilse
de, bu hastalığın kendine has bazı özellikleri var
ağrısının zonklayıcı türde olması
da bunu güçlendiriyor. Ağırlık ya
da başı taşıyamama hissi veren
ağrılardan farklı olarak, migrende
hasta enseden başlayan zonklayıcı bir rahatsızlık yaşıyor.
Yarım baş ağrısı, başın sağ ya da
sol tarafına vuran bir ağrı ile
karakterize oluyor. Baş ağrısının
yanı sıra nedeni bilinmeyen bulantı ve kusma gibi belirtilere de rastlanıyor. Yine bu şikayetlere ek olarak, ışıktan ve sesten rahatsız olmak da sıklıkla karşılaşılan belirtiler arasında görülüyor. Bazı hastalarda kollarda ve bacaklarda uyuşma da görülebiliyor. Kişinin
yaşamını güçleştiren migren
atağının ardından yorgunluk ve
bitkinlik hissi ortaya çıkıyor. Migren atağına eşlik eden ya da
öncesinde görülen görsel belirtiler, aura olarak adlandırılıyor. Işık
çakmaları, kör noktada büyüme,
görme bozuklukları gibi belirtiler
olabileceği gibi, nesneleri büyük
ya da küçük görmek gibi durumlar da yaşanabiliyor. Genellikle migrenden önce ortaya çıkan bu durum, bazen bir saat sürebiliyor.
Ardından da baş ağrısı geliyor.”
TEDAVİ YOLLARI
Dr. Doğulu, tedavi yolları
için şunları dile getirdi:
“Migren, kesin tedavisi olmayan ancak kontrol altına
alınabilen bir
hastalık. Bunun
için sıklığı ayda
dört ya da daha
fazla olan ve atakları günlerce süren
ağrılarda profilaksi
yöntemi uygulanıyor. Hastalıkların oluşumunu
ya da ilerlemesini
önlemek amacıyla
yapılan girişimlere verilen isim olan
profilaksi, mi-
DİKKAT,
bebeğiniz gıda
alerjisi olabilir
grende en az altı ay, genellikle bir
yıl düzenli ilaç kullanımı anlamına
geliyor. Böylece ağrı sıklığını ve
şiddetini azaltmak amaçlanıyor.
Burada hastaya göre ilaç seçilmesi önem taşıyor. Diğer yöntem ise
serotonin (mutlululuk, canlılık ve
zindelik hissi veren hormon)
mekanizması üzerinde etkili olan
ilaçların kullanılmasına dayanıyor.
Ağrı kesicilerin sık kullanımı mide,
böbrek ve karaciğer üzerinde
zararlı etkilere yol açabiliyor. Üstelik sık kullanımları ‘rebound’ baş
ağrısı denilen başka baş ağrısı
ataklarını da geliştirebiliyor. Hasta
her gün ağrı kesici almaya başlıyor. Bir ağrı hafiflerken diğeri
tetikleniyor. Bu arada tedavi
edilemeyen migrenin de
şiddeti ve sıklığı artıyor.”
ÇOCUKLARDA DA
GÖRÜLÜYOR
Çocukların baş
ağrısına yönelik
şikayetlerin ciddiye
alınmadığını belirten
Doğulu, 6 yaşındaki
çocukta bile migren görülebileceğini, anne
babaların bu
konuda duyarlı
olması gerektiğini vurguladı.
(CİHAN)
"Dişinizi FIRÇALARKEN,
sevdiğiniz müziği dinleyin"
Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alparslan Dilsiz, diş ve diş eti hastalıklarının birçok
genel kronik hastalığa neden olduğunu
belirterek, "Diş fırçalama süresi önemli. En az 3 dakika olmalı. Bu süreyi
uzatabilmek için diş fırçalarken
sevdiğiniz müzikleri dinleyin" dedi.
Dilsiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ağız ve diş sağlığının önem arz
ettiğini belirtti.
Ağız sağlığına önem verilmezse var
olan diş ve diş eti hastalıklarının çeşitli
kronik rahatsızlıklara zemin hazırlaya-
bileceğini anlatan Dilsiz, Sağlık
Bakanlığı'nın ağız ve diş sağlığı
bakımından, sağlıklı bir toplumun
gelişebilmesi için, önemli atılımlar
yaptığını vurguladı.
Dilsiz, genel sağlık durumunda
olduğu gibi ağız ve diş sağlığıyla ilgili
problemler yaşanmaması için tedaviden çok koruyucu önlemlere dikkat
edilmesini önererek, bireylere doğru ve
düzenli diş fırçalama alışkanlığının
kazandırılması ve yılda en az iki defa
düzenli olarak diş hekimine gidilmesi
gerektiğini söyledi.
"Diş macununda
farklı markalar
kullanılmalı"
Diş fırçası seçimi ve doğru kullanımının da önemli olduğunun altını
çizen Dilsiz, şunları kaydetti: "Diş
fırçaları, ağzımıza uygun olacak şekilde seçilmeli. Uzunluğu yaklaşık üç
dişimizi kaplamalı. Çok sert kıllı
fırçalar tercih edilmemeli ve fırça kılları bozulan fırçalar 3-4 ayda bir yenileriyle değiştirilmeli. Diş macunu olarak kişinin hoşuna giden ve kaliteli,
bilinen ürünler tercih edilmeli. Bir
marka diş macunu bittiğinde, farklı bir
enfeksiyonda, tümör vakalarında, diyabette,
bölgesel zayıflamada alternatif olarak kullanıyoruz ama bunları ilave tedaviler olarak
yapıyoruz. Hastalarımıza, tek başına bir ozon tedavisi önermiyoruz. Hastalarımızın
yüzde 80'i bu terapiden memnun kalıyor ve
fayda görüyor. Hastalar için bu tedavinin
yan etkisi yok ve biz, faydasının yüksek
olduğu kanaatindeyiz." Prof. Dr. Caner Mimaroğlu, "Halsizlik hisseden, özellikle enfeksiyon problemi olan ve bağırsak enfeksiyonları bulunanlar, tümörü olanlar, ülser,
ülseratif kolit, diz ağrısı ve bel ağrısı bulunanlar, diyabetik hastalar, bölgesel zayıflama isteyen hastalar, ozon tedavisini rahatlıkla tercih edebilir" dedi. Ozon tedavisinin erişkin tüm hastalara uygulanabileceğini ifade
eden Mimaroğlu, Sağlık Bakanlığınca
hazırlanan "Geleneksel, Tamamlayıcı, Alternatif Tıp Uygulamaları" yönetmelik
taslağında bu tedavinin yer almasının mutluluk verici olduğunu söyledi. (AA)
marka diş macunuyla devam edilmelidir. Diş macunu, diş fırçası kılları üzerine bir nohut büyüklüğünde konulmalıdır. Günlük ağız ve diş sağlığı için
fırça, macun ve diş ipi haricinde farklı
bir ürün tavsiye etmemekteyiz. Farklı
ürün kullanmak isteyenler, bu ürünleri
kullanıp kullanmaması gerektiğini diş
hekimiyle paylaşmalıdır." Doç. Dr.
Dilsiz, diş fırçalama süresinin çok
önemli olduğuna değinerek, "En az 3
dakika olmalı.
Bu süreyi uzatabilmek için diş
fırçalarken sevdiğiniz müzikleri dinleyin. Bireyler bir şarkı dinleme süresi
Şifa Üniversitesi Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Coşkun Çeltik,
gıda alerjilerinde özellikle inek sütü
alerjisinin giderek arttığını söyledi.
Gıda alerjilerinin 5 yaş altı çocuklarda
yüzde 2-8 oranında ortaya çıktığını aktaran
Çeltik, birçok anne babanın, bebekleri 5
yaşına gelene kadar gıda alerjileri ile mücadele etmek zorunda kalındığını anlattı.
Henüz anne sütü dışında ek gıda almayan
bebeklerin gıda alerjisi olmayacağının
düşünüldüğünü ancak bu kanının yanlış
olduğunu belirten Çeltik, çünkü bebeklerin
anne sütüyle geçen bazı gıdalara karşı da
alerjik reaksiyon gösterebildiklerini kaydetti.
Bebeklerde ishal, kusma, kabızlık, vücutta
döküntü, kaşıntı, tekrarlayan karın ağrıları ve
kanlı dışkılama başta olmak üzere birçok belirtinin gıda alerjileriyle ilişkili olabileceğini
ifade eden Çeltik, çoğunlukla 5 yaşına kadar
bu şikayetlerin ortadan kalktığını ancak zamanında tedavi edilmediği durumlarda
çocuk üzerinde kalıcı hasarlar bıraktığını
söyledi. Gıda alerjisi sebebi olarak 8 besinin
ön plana çıktığını belirten Çeltik, bunların
süt, yumurta, soya, fıstık, fındık, ceviz, balık,
kabuklu deniz hayvanları ve buğday
olduğunu söyledi. Henüz ek gıda almayan
ve sadece anne sütüyle beslenen bebeklerin
de gıda alerjisi olabileceğini kaydeden Doç.
Dr. Çeltik, “Alerji her zaman çocuğun aldığı
gıdaya bağlı olmayabiliyor. Özellikle ilk 3-4
ayda annenin yediği içtiği şeylere bağlı olarak sütünün içindeki bazı maddelere karşı
da alerji gelişebiliyor. Örneğin anne fazla
miktarda inek sütü ve ürünlerini tüketiyorsa
oradaki bir maddeye karşı da bebekte alerji
gelişebilir. Annenin tükettiği yumurta, soya,
yer fıstığı veya mısır da bu alerjinin nedeni
olabilir. Bu durumda anne sütünü yine
kesmiyoruz fakat ilk aşamada annenin
yediği şüpheli gıdaları, diyetten yaklaşık bir
ay süreyle çıkarıyoruz. Bu arada eğer bebek
düzeliyorsa bizim için bu hem tanı hem de
tedavi olmuş oluyor.” dedi.
SON ÇARE DUYARSIZLAŞTIRMA
3 yaşını geçmesine rağmen çocukta hala
alerjik reaksiyonların görülmesi halinde farklı bir tedavi yöntemi uyguladıklarını kaydeden Çeltik, “Çocuk düzelmediği takdirde
özellikle inek sütü ve yumurta gibi temel
besinlere karşı hastayı alıştırma yöntemleri
var. Yalnız bu biraz riskli; diyetten
çıkardığımız gıdayla tekrar tanıştığı zaman
çocukta ani bir anaflaktik şok gelişebilir.
(CİHAN)
boyunca dişlerini fırçalamaları
gerekiyor. Diş fırçalarken sevdikleri
müzik parçalarından herhangi birini
başlangıcından sonlanıncaya kadar
dinlenmelidir" diye konuştu.
Akşam yatmadan önce ve sabah dişlerin fırçalanması gerektiğini belirten
Dilsiz, bireylerin günde en az iki kez
diş fırçalamasını önerdi. Ağız ve diş
sağlığının sürdürülebilirliği için bilgi
kaynaklarının ulaşılabilirliğine ve fazlalığına dikkati çeken Dilsiz, "Ağız ve
diş sağlığı konusunda bilgi kirliliği var.
Yılda en az iki kere diş hekimine genel
bir kontrol muayenesi olunmalı.
Böylece hem sorulara bilimsel cevap
bulunacaktır hem de olası diş problemlerinin önüne geçilebilecektir" ifadelerini kullandı.
Dilsiz, 22 Kasım'ın Dişhekimliği
Günü, bu yıl 17-23 Kasım'ın da
"Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası"
olarak kutlandığını sözlerine ekledi.
(AA)
SAYFA 14
SONDAKiKA GAZETESİ >>
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
Kasım
2014
Perşembe
1ubat
2013
Perşembe
14 GÜNCEL720
Madencinin ismi yeni
doğan oğluna verildi!
Soma'daki maden faciasında hayatını kaybeden 23 yaşındaki Ahmet Şen'in ismi, kazadan
5 ay sonra dünyaya gelen oğluna verildi. Anne Selda Şen, "Oğlumu kesinlikle madene
göndermeyeceğim. Babası okumasını isterdi. Oğlumu da kızımı da okutacağım" dedi
S
Büyükşehir’den
Yeni Foça’ya
20.1 milyon liralık
kanal yatırımı
İ
zmir’in turistik bölgelerinden
Yeni Foça’nın en büyük çevre
sorunu çözülüyor. Bölgede
evsel atıkların arıtılacağı 50 bin kişi
kapasiteli arıtmadan önce 88 kilometrelik kanal şebekesi döşenecek.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Aziz Kocaoğlu, yaklaşık 21 milyon
liraya mal olacak kanal yatırımını
Cumartesi günü düzenlenecek
törenle başlatacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarıyla
içme suyu şebekesi baştan sona yenilenen, dereleri ıslah edilen Yeni
Foça, şimdi de foseptikten kurtuluyor. İleri biyolojik atık su arıtma
tesisinin kurulacağı mahallede İZSU, önce kanal şebekesi döşeme
çalışmalarına başlıyor. Kanal şebekesi için ilk kazma, İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz
Kocaoğlu’nun 22 Kasım Cumartesi
günü katılacağı törenle vurulacak.
Arıtma gün sayıyor
Çevre yerleşimlerde gerçekleştirdiği artıma hamlesi Gediz,
Küçük Menderes, Nif ve Yarımada
havzalarını kirlilikten kurtaran
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Yeni
Foça arıtması için ihale hazırlıklarını sürdürüyor. Arıtma yapılacak
bölgelerde arıtma tesisi ile kanal
sistemini bir bütün olarak hayata
geçiren ve modern bir alt yapı sistemi kuran İZSU Genel Müdürlüğü,
kanal şebekesinin arıtma tesisine oranla daha uzun sürmesi nedeniyle
öncelikli olarak kanal çalışmalarını
başlatıyor. 88 kilometre uzunluğundaki kanal şebekesi ve evsel atıkları
arıtmaya pompalar vasıtasıyla iletecek 5 adet terfi merkezi, 20 milyon
830 bin liraya mal olacak ve 30 ayda tamamlanacak. Kanal imalatları
sürerken arıtma tesisinin de
yapımına başlanacak. Yaklaşık 2.5
yıllık bir sürenin ardından Yeni
Foça, foseptikten kurtulacak ve
evsel atıklar arıtmadan geçirilecek.
50 bin kişi kapasiteli
Cumhuriyet Mahallesi Korucak
Mevkii’nde 26 bin metrekarelik alanda inşa edilecek ileri biyolojik
atık su arıtma tesisi, günde 10 bin
metreküp evsel atık su arıtacak.
Avrupa standartlarında inşa edilecek tesis azot ve fosfor giderimini
sağlayacak.
Koku giderim sistemi de yer
alacağı tesiste, arıtılmış sular UV
ile dezenfekte edilecek.
(HABER MERKEZİ)
oma'daki maden faciasında hayatını kaybeden 23
yaşındaki Ahmet Şen'in
ismi, kazadan 5 ay sonra
dünyaya gelen oğluna
verildi. Manisa'nın Soma ilçesinde
13 Mayıs'ta meydana gelen maden
faciasına 14 "kurban veren"
İzmir'in Kınık ilçesine bağlı Köseler Köyü'nde ailesiyle yaşayan şehit
madenci Ahmet Şen'in eşinin evinde hüzün ve mutluluk bir arada
yaşanıyor. Eşiyle 5 yıl önce "dünya
evi"ne giren Selda Şen'in evinin duvarlarını kocasıyla en mutlu günlerinde çektirdikleri resimler
süslerken evin içi ise minik Ahmet'in sesleriyle neşe buluyor.
Anne Selda Şen, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, 3,5 yaşındaki
kızı Rukiye'nin ardından oğluna
hamile kaldığını, 12 Mayıs'ta eşinin
işten yorgun geldikten sonra aynanın karşısına geçtiğini, sanki bir
gün sonra yaşanacakları hissetmiş
gibi çocuğuna kendi ismi olan "Ahmet" adını koyacağını söylediğini
anlattı. "Eşim, oğluma başka isim
düşünüyordu. Olaydan bir gün
önce 'Oğluma kendi adımı koyacağım' dedi. Ancak ismi kendisinin
koyması kısmet olmadı" diyen Şen,
1 ay önce 3 kilo 200 gram doğan ve
şu anda 4 kilo 500 grama ulaşan
oğluna eşinin ismini verdiklerini ifade etti.
-"Oğlumu madene
göndermeyeceğim"
Kızı Rukiye'nin kardeşini biraz
kıskandığını ama çok sevdiğini,
onu salladığını dile getiren Şen,
"Oğlum, eşimin yerini tuttu. Bir
yandan çok mutluyum diğer yanım
çok üzüntülü. Babası yaşıyor olsaydı kendi adını koyacaktı. Oğlumu
kesinlikle madene göndermeyeceğim. Babası okumasını isterdi.
Oğlumu da kızımı da okutacağım"
diye konuştu. Minik Ahmet'in anneannesi Cemile Çakır da
gözyaşlarına engel olamayarak
mutlulukla hüznü yaşadıklarını
söyledi.
-Bir Ahmet gitti, bir Ahmet geldi
Şehit madencinin eşi Selda
Şen'i ziyaret ederek minik Ahmet'i
kucağına alıp seven, beşiğinde sallayan İzmir Sağlık Müdürü Bediha
Türkyılmaz ise Soma'daki maden
faciasının tüm Türkiye'yi derinden
üzdüğünü, Köseler Köyü'nü ziyarete geldiğinde 4 aylık hamile
olan Selda'yı ve oğlunu ziyaret etmek istediğini anlattı. Annenin,
oğlunun ve kızının sağlıklı olmasının kendisini mutlu ettiğini ifade eden Türkyılmaz, şöyle konuştu: "Bir Ahmet vefat etti ama bir
Ahmet dünyaya geldi. İnanıyorum
ki Ahmet bu evin sevinci, mutluluğu, temeli, direği olacak. Annesine, ablasına güç verecek ve güzel-
likler getirecek. Huzurlu ve sağlıklı
bir bebek. Aşılarını aile hekimimiz
aracılığıyla takip edeceğiz. Devletimiz olayın ardından büyük
destekler verdi.
Sağlık Bakanımızın bize ne
gerekiyorsa yapılması talimatını
verdi ve bizler de bunu yapmaya
çalışıyoruz. Zaman zaman bizler
yine buralarda olacağız.
Başbakanımızın, bakanımızın varlığını hissettireceğiz. Ne zaman bizlere ihtiyaç olursa onların yanında
olacağız. Babasının adıyla yaşayacak, inşallah büyüyecek. Allah ona
sağlıklı ömürler versin." (AA)
İzmirlilerin trafikteki çilesi bitmek bilmiyor!
Ekrem Yelmaz
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı son değişikliklerle
uygulamaya koyduğu yeni
toplu taşıma sistemi ile beraber
toplu taşıma araçlarının yeterli
sayıda olmaması yolculara
büyük mağduriyet yaşatıyor.
Toplu taşıma araçları hatlarında
yapılan değişikliklerden sonra
araçlardaki sıkışma yolcuları
adeta çileden çıkardı.
İzmir’lilerin yeni toplu taşıma
sistemiyle başı dertte. 29 Haziran’dan itibaren uygulanmaya
başlanan yeni düzenleme ile şe-
hir merkezi ve ana arterlerdeki
otobüs sayısı azalmıştı. Sabah
saatlerinde bozulan metro uzun
süre geç kalınca işe gitmek
üzere durakta bekleyen yolcular
İzban’a binebilmek için adeta
birbirini ezdi. Çocukların
ezilme tehlikesi yaşadığı trafikte bazı vatandaşlar da kapanan
kapılara sıkıştı. Günün devamında yetkililerin belirttiğine
göre İzban hattında kesilen
elektrik de yolcuları iyice çileden çıkardı. Son değişiklikle
birkaç kez aktarma yapmak
zorunda kalan vatandaşlar
üstüne bir de gecikmeler
yaşanınca yolculuk adeta zehir
zemberek oldu.
Ulaşım Sistemi İşkence Oldu!
Yeni sistem hakkında tepkilerini dile getiden A.Kalkan,"Ulaşım ile ilgili yapılan değişiklik
hiç iyi olmadı. Otobüsleri
kaldırarak bize işkence yaşatan
yetkililer acaba bir kez olsun bu
yaşananları yaşadılar mı? Biran
önce hiç olmazsa hatlarda otobüs sayıları artırılarak toplu
taşıma araçlarındaki sıkışma biraz da olsa azaltılmalı" dedi.
bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca
Soldan sağa:
1. Döl, soy, sop. 2. Güzel sanat. – Sarma tekniğiyle yapılan bir
tür işleme. 3. Lens. – Uçurum. 4. Simyacıların kurşuna verdikleri
ad. – Bizmutun simgesi. 5. Güney Amerika’daki sıradağlar. – İmkân. 6. Osmanlı donanmasında tümgenerale eş bir rütbe. – Eski
bir devlet. 7. Kerestesi değerli bir Afrika ağacı. – Çare. 8. Kekliğin boynundaki siyah halka. – Pirinç ve şeker kamışından elde
edilen bir tür rakı. 9. Balgam taşı. – Radyumun simgesi. 10. Taş
veya tuğladan yapılmış olan. – Mercanada. 11. Kemiklerin toparlak ucu. – Uzunluğu yer yer değişen bir uzaklık ölçü birimi. –
Baş çoban. 12. Politika. – Bir sayı. 13. Seçkin. – Bayağı, sıradan.
14. Yaratıcısının adı bilinmeyen eser. 15. Bir türde veya bireyde
bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde veya bireyde rastlanılmayan, has. – İstanbul ilinde bir baraj. 16. Eski dilde dudak. –
Arjantin’in plaka işareti. 17. Etenesi bulunan memeliler alt sınıfı.
18. Rutubet. – İnsan vücudunun dış yüzü. – Uzaklık anlatır. 19.
Gaye, amaç, maksat. – Bir ülkede kontenjan sisteminden ithal
edilecek malların çeşitlerini veya miktarlarını gösteren liste. 20.
Kokulu bir bitki. – Gidilen yol üzerinde olmayan, sapılarak varılan.
Yukarıdan aşağıya:
Dünkü bulmacanın cevapları
1. Kadın peşinde koşan erkek. – Çeşitli renklerde kareli olan
kumaş. – Tahsisat. 2. İdrarda bulunan azotlu madde. – Ege ve
Akdeniz’de yaşayan iri bir karides türü. – Nişastayı parçalayarak
şekere çeviren bir enzim. – Turpgillerden, yaprakları salata olarak
yenen baharlı bir bitki. 3. Röntgen uzmanı. – Tekrar etmek, tekrarlamak. 4. Mihrace. – Bir parçanın canlı çalınacağını belirten
müzik terimi. – Genişlik. – İlgi eki. 5. Kastamonu ilinin bir ilçesi.
– Gözün renkli bölümü. – Sıra, keşik. 6. Ele geçirmek. – Erime
noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay
ve kurşun alaşımlarının genel adı. – Arnavutluk’un para birimi. 7.
Konut, hane. – Arapçada su. – Üzerine bina yapılmak için ayrılmış toprak parçası. – Uzun, çok ince, beyaz ve bol tüylü yapağısından dokumacılıkta yararlanılan bir koyun cinsi. 8. At yavrusu.
– Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. – Bir cetvel türü. – Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses. – Tantalın simgesi. 9. Sofra gereçlerinden biri. – İşlenmiş timsah derisi. – Bir
yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri. 10. Bir
yolu, bir geçidi kapatmak için türlü gereçlerle yapılan engel. –
Açık, ortada, herkesin içinde yapılan. – Aklama, temize çıkarma.
SAYFA 15
SONDAKiKA GAZETESİ >>
15 SPOR
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
20
17Kasım
Şubat 2014
2013 Perşembe
Perşembe
Orkide Gediz
büyük oynuyor
O
rkide Gediz Üniversitesi, bu
yıl adım attığı Türkiye Basketbol 2. Ligi’nde emin
adımlarla yoluna devam
ediyor. Çıktığı 7 maçın 5’ini kazanan
İzmir temsilcisi, lider Sakarya BŞB ile
arasındaki puan farkını 1’e indirdi. Üst
üste 3 galibiyetle başarılı bir seri yakalayan Kırmızı-Beyazlılar, bu hafta İstanbul deplasmanına gidecek.
Ligde 12. sırada bulunan Pertevniyal’le cumartesi günü karşılaşacak
olan Orkide Gediz’de bütün oyuncular
ve teknik ekip galibiyete kilitlendi.
Derbi
Derbihazırlıkları
hazırlıkları
Çalımbay: Akhisar
Belediyespor maçı
bizim için çok kritik
Mersin İdmanyurdu Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, cumartesi
günü karşılaşacakları Akhisar Belediyespor maçının kendileri için
çok kritik olduğunu söyledi.
Spor Toto Süper Lig'de hafta
sonun Akhisar Belediyespor ile
deplasmanda karşılaşacak olan
Mersin İdmanyurdu çalışmalarını
sürdürdü. Teknik Direktör Rıza
Çalımbay nezaretinde Tevfik Sırrı
Gür Stadındaki çalışmalarda futbolcular düz koşu ve ısınma hareketlerinin ardından pas çalışması
yaptı.
Teknik Direktör Rıza Çalımbay
antrenman öncesi düzenlediği basın toplantısında Akhisar Belediyespor maçının kendileri için çok
kritik olduğunu kaydetti.
Rakiplerinin kendi sahasında
çok disiplinli oynayan bir takım
olduğunu ifade eden tecrübeli hoca, "Geçen seneden beri kadroları
1-2 oyuncu hariç aynı olan bir takım o yüzden de zor bir maç oynayacağız bununda farkındayız."
dedi.
Bu maçın kendileri için önemli
olduğunu ilk yarı iyi puanlar almaları gerektiğine işaret eden Çalımbay, "İlk yarı sonuna kadar şu
anda aldığımız puanların üzerine
koymamız gerekiyor. Bizim için
şu an zor bir dönemeç başlıyor.
Akhisar Belediyespor ile oynayacağız arkasından Sivasspor ile oynaycağız. Ardından Konyaspor ile
deplasmanda maçımız var. Yine
Galatasaray ve Fenerbahçe ile İstanbul'da karşılaşacağız.Yedi maçın dördü deplasmanda olacak.
Zok zor maçlar başlıyor bu nedenle herkesin hazır olması gerekiyor." şeklinde konuştu.
Bu arada Ziraat Türkiye Kupası
Başantrenör Deniz Atak, daha önceki Ankara ve Mersin deplasmanlarında sevinen taraf olduklarını hatırlatarak, “Dış sahalarda da iyi mücadele
sergiliyoruz. Bu performansımızı İstanbul’da da sürdürmek istiyoruz.” dedi. (CİHAN)
maçlarınında olduğunu hatırlatan
Rıza Çalımbay, kupa maçının hemen başında elenip gitmek istemediklerini guruptan çıkmak için
ellerinden geleni yapacakalarını
vurguladı.
İkinci yarıda sıkıntı yaşamamak
için ilk yarıyı iyi bir puanla kapatmalarının şart olduğunu kaydeden
Çalımbay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben arkadaşlarıma sonuna kadar güveniyorum. Özellikle Akhisar maçında daha da güveniyorum. Çünkü bizi orada çok zor bir
mücadele bekliyor ama takım olarak biz bu maça hazırız."
KALECİ NİHAT'IN
DURUMU BELLİ DEĞİL
Takımdaki sakat oyunculara da
değinen Çalımbay, "Nihat'ın durumu belli değil. Sadiku büyük bir
ihtimalle oynamayacak. Velliton'un durumu tam net değil kendisi ile görüştükten sonra karar
göreceğiz. Bunun dışında Cem'in
Adanaspor maçında bağlarının
kopması nedeniyle ameliyat olacak ve uzun süre sahalardan uzak
kalacak." şeklinde konuştu.
Çalımbay, Akhisar takımındaki
Gekas'a karşı özel bir önlem alıp
almayacakları yönündeki soruya
şöyle cevap verdi:
"Tabi ki herşeyden önce onlarda dikkat edeceğimiz oyuncu çok.
Gekas olsun Bilal olsun iyi oyuncular var. Bunlar rakip takımımızda etkili. Ama esas bunlar takım
oyunu oynuyorlar ve iyi mücadele
ediyorlar, bunların hepsini farkındayız. Ama bizim arkadaşlarımız
orada bireysel hata yapmaz ve
kapasitelerinin üzerine çıkarlarsa
istediğimiz sonuçla döneceğimize
inanıyorum." (CİHAN)
DEVAM
DEVAM EDİYOR
EDİYOR
Galatasaray, Süper Lig Süleyman Seba Sezonu'nun 10. haftasında sahasında,
Trabzonspor ile oynayacağı karşılaşmanın hazırlıklarına devam ediyor
T
eknik direktör Cesare Prandelli yönetiminde Florya Metin Oktay Tesisleri'nde yapılan çalışmada oyuncular üç
grup halinde antrenman yaptı. Bir grup
alt sahada, bir grup fitnes salonunda
çalışırken bir grupta ana sahada antrenman yaptı.
Oyuncular, sonrasında dönüşümlü olarak antrenmanlara devam etti. Sarı kırmızılı ekibin çalışmasına ülkesinin milli takımından sakat dönen Dzemaili ile ülkesinin milli takımından dönmeyen
Muslera katılmadı. Sakat olarak dönen Dzemaili'nin sağ arka adelesinde yırtık olduğu ve Trabzonspor maçında oynayamayacağı belirtildi. Muslera'nın ise yarın İstanbul'da olacağı ve antrenmanlara başlayacağı ifade edildi.
EBOUE, SABRİ İLE ŞAKALAŞTI
Bu arada sezon başından beri A takımla çalışmalarda yer almayan ve A2 takımı ile çalışan Eboue, çalışmasını tamamladıktan sonra tesislere giderken A takımın çalışmasının yapıldığı sahanın
yanından geçti. Yıldız oyuncunun bu sırada Sabri
ile şakalaşması ise dikkatlerden kaçmadı.
ALBAYRAK, ÇALIŞMAYI TAKİP EDİYOR
Galatasaray'da Başkan Yardımcısı Abdurrahim
Albayrak, çalışma öncesinde tesislere gelerek çalışmanın bir kısmını takip etti. Albayrak'ın, çalışmak için sahaya çıkan oyuncuları ile yakından ilgilenmesi ise dikkat çekti. (CİHAN)
Eskişehirspor'dan taraftara
ücretsiz passolig kampanyası
E
skişehirspor yönetimi, pazar günü
oynanacak kritik Kayseri Erciyesspor
maçında taraftarı tribüne davet etti.
Passolig kart nedeniyle seyirci sıkıntısı çeken Eskişehirspor yönetimi
Kayseri Erciyes maçının önemine dikkat çekti,
bu maç için özel kampanya başlattı.
Geçtiğimiz sezonun son bölümlerinde uygulanmaya başlayan ve bu sezon başında ise zorunlu hale getirilen passolig uygulamasının takımları ve taraftarı olumsuz etkilediği iddialıyla ilgili
tartışmalar sürüyor.
Passoligden olumsuz etkilenen takımlardan
biri olduğunu iddia eden Eskişehirspor yönetimi
taraftara takımlarına sahip çıkma çağrısında bulundu. Geçtiğimiz yıllarda kendi sahasında her
maçta 10 ila 15 bin arasında seyirciyi statta ağırlayan Eskişehirspor, passoligin devreye girmesinden sonra yapılan istatistiklerde büyük bir taraftar kaybına uğradığı belirtildi.
Passolig ile birlikte Eskişehirspor’un kendi
evindeki maçları 4-5 bin civarında taraftar stattan izlemeye gelmeye başladı. Bu durumdan
olumsuz etkilenen Eskişehirspor, özellikle önümüzdeki pazar günü kendi sahasında oynayacağı
kritik Kayseri Erciyes maçı için taraftarı tribünlere davet etti.
Bu maçın önemine dikkat çeken Eskişehirs-
por yönetimi, taraftarlar için özel kampanya başlattı.
Passolig kartı olmayan taraftar için maçın biletini 15 lira olarak açıklayan yönetim, maç biletinin yanında passolig kartını da ücretsiz verecek. Passolig kartı olan taraftarı da unutmayan
Eskişehirspor yönetimi, kart sahibi olan taraftar
için de maçın biletini 5 lira olarak açıkladı.
23 Kasım Pazar günü saat 16.00'da Eskişehir
Atatürk Stadı'nda oynanacak Kayseri Erciyes
maçı için düzenlenen bu kampanya bugün saat
12.00’de başlayacak. Kampanya 22 Kasım Cumartesi günü saat 18.00’de sona erecek.
(CİHAN)
Tokatlı: Futbolcular, sakal bırakarak
gençliklerini örttüğünün farkına varacak
Futbol Federasyonu eski başkanı ve Türkiye Futbol Adamları Derneği (TÜRFAD)
Başkanı Yılmaz Tokatlı, futbolcuların sakal bırakarak daha yaşlı görünümleri ile
gençliklerini örttüklerini ifade etti. Ayrıca
Tokatlı, milli kaleci Volkan Demirel'in
stadyumu terk etmesine de tepki gösterdi
ve bir daha milli kadroya alınmaması gerektiğini söyledi.
TÜRFAD Başkanı Yılmaz Tokatlı,
yaptığı yazılı açıklamada, şunları ifade etti: "Ligin yarısı dahi olmadan yöneticiler
arasındaki hırçın ve itham edici beyanları,
medyanın bu tür söylemlere kucak açmasında yarışır halde olması, taraftarların
saygı dışı davranışları ve futbolcularla karşılıklı söz ve eylemlerini görüyor ve yaşıyoruz.
Gerek kulübünde gerekse görev aldığı
milli takımımızdaki bir futbolcuya karşı
gösterilen olumsuz, aile terbiyesi ve görgüsü olmayan sözüm ona taraftar kişiler,
kendilerini o futbolcunun yerine koymalarını hatırlamalıdırlar. Bu noktada milli kaleci Volkan Demirel'e olumsuz davranışları yapanlara karşı kendini haklı görebiliriz.
Bu olay istenmese de Volkan Demirel,
milli takımdaki görevini keyfi olarak terk
edemez. Ancak futbolcularımıza yapılan
buna benzer hakaret ve küfürlerin devam
etmeyeceği garantisini kim ve nasıl verecek acaba? Türkiye Futbol Federasyonu
mu yoksa kendi kulüpleri mi? Bahaneler
uydurarak milli görevinden keyfince ayrılabilme saygısızlığını yapamazlar.
Bu tip futbolcuların bundan böyle milli
takımda yerleri olamaz, olmamalıdır.
Mevzuatlar en seri şekilde ve tavizsiz uygulanmalıdır."
"FUTBOLCULAR, SAKAL BIRAKARAK
GENÇLİKLERİNİ ÖRTTÜKLERİNİN
FARKINA VARACAKLARDIR"
Tokatlı, futbolcuların sakal bırakmasını da eleştirerek şöyle konuştu:
"Ayrıca sırası gelmişken, futbolculardaki sakal merakı da günün konusudur.
Halen birisinin daha hac görevini yerine
getirdiğini zannetmiyorum.
İnşallah o görevi de zamanı gelince
yapacaklardır.
Milli takımdaki 9 futbolcumuz sakallı.
Milli takımın formasında ay yıldız olmasa
sanki farklı bir ülke takımı gibi. Bu tarz
futbolcular, giyimleri, davranışları, duruşları ve sosyal yaşamları ile örnek olacak
kişilerdir.
Değerli yazar Selahattin Duman'ın sakal konusunda ki yorum ve hassasiyetine
önceki bir federasyon başkanı olarak aynen katılıyorum ve altına imzamı atıyorum. Bu konuda belki zorlama olamaz ise
de daha yaşlı görünümleri ile gençliklerini
örttüklerinin farkına varacaklardır."
(CİHAN)
SAYFA 16
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
Temiz enerjide garanti müjdesi
Güneş enerjisi konferansı'nda konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Yenilenebilir
Enerji Genel Müdür
Yardımcısı Usta, "Yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretim
tesislerine verilen enerji alım garanti süseri
2020 yılı sonuna kadar
uzatıldı" dedi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdür Yardımcısı
Ramazan Usta, Türkiye'nin 2023 yılına kadar
en az 5 bin megawatlık güneş enerjisi kurulu
gücüne kavuşmayı hedeflediğini söyledi.
Güneş enerjisi kullanımında yenilikçi
teknoloji ve uygulamaları konu alan "SOLARTR 2014" konferansı Swissotel Büyük
Efes İzmir'de başladı. Üç gün sürecek konferansın açılışında konuşan Usta, Türkiye'nin
yenilenebilir enerji kaynaklarında büyük
potansiyele sahip olduğunu belirtti. Enerji
sektöründe sürekli fiyat dalgalanmalarının
yaşandığını, enerji talebinin gelişmekte olan
ülkelerde hızla arttığını kaydeden Usta, enerjinin ülkeler arasında soğuk savaşın yaşandığı
alanlardan biri olduğunu dile getirdi. Fosil yatakların gelecekte tükeneceği yönündeki
beklentinin bütün ülkeleri yenilenebilir enerji
kaynaklarına yönelttiğine dikkati çeken Ramazan Usta, Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, 2013 yılında dünyada elektrik
tüketiminin yaklaşık yüzde 22'sinin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandığını
belirtti. AB ülkelerinin 2013 yılı sonu
itibariyle yenilenebilir enerji kaynaklarından
faydalanma oranının yüzde 27 civarında
olduğunu kaydeden Usta, Türkiye'nin 2013
yılı elektrik tüketimi içindeki yenilenebilir
enerjinin payı hidroelektrik dahil olmak üzere
yaklaşık yüzde 29 civarında olduğunu dile
getirdi. Güneş enerjisinin dünyadaki toplam
kurulu gücünün 2011 yılında yaklaşık 67 gigawat civarında iken, 2013 yılında 138
cigawata ulaştığının görüldüğünü anlatan Usta, Avrupa kurulu gücü ise 2013 sonu
itibariyle yaklaşık 80 gigabayt civarında
olduğu söyledi. Usta, "Türkiye'ye baktığımızda ise yıllık ortalama güneş ışınımı metrekare
yıl yaklaşık bin 500 kilowat/saat olarak
öngörülüyor. Ülkemizde ortalama yıllık
güneşleme süresi yaklaşık 2 bin 750 saat
civarında olduğu belirtiliyor. Bu verilere baktığımız zaman hakikaten güneş enerjisi
ülkemiz için değerlendirilmesi gereken bir
enerji alanı olarak görülüyor. 2023 yılı sonuna kadar en az 5 bin megawat güneş enerjisi kurulu gücüne ulaşılması, hatta aşılması
yönündeki hedeflerimiz var" dedi.
Alım garantisi
yeniden düzenlendi
Usta, Türkiye'de yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı
kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir ve kaliteli biçimde
ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonunun
azaltılması, atıkların değerlendirilmesi,
çevrenin korunması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat sektörünün geliştirilmesi amacıyla 5346 sayılı
kanunda değişiklik yapıldığını söyledi. Yeni
düzenlemeyle yenilenebilir enerji kaynaklı
elektrik üretim tesislerine verilen enerji alım
garantisi miktarı yeniden düzenlendiğini
kaydeden Usta şöyle devam etti:
"2015 yılı sonuna kadar alım garantisi ön
görülen süre, 2020 yılı sonuna kadar uzatıldı.
Aynı zamanda yenilenebilir enerji destekleme mekanizması çerçevesinde lisans sahibi
tüzel kişilerin üretim tesislerinde kullanılan
mekanik ve elektromekanik aksamının yurt
içinde imal edilmesi şartıyla bu kanunda belirtilen miktarda parça bazında fiyatlarda
destekleme sağlanmaktadır. Güneş enerjisi
bu fiyatlara baktığımız zaman 13.3 dolar kilowatsaat olarak belirlenen miktar, yerli imalat süreçlerinde dahil olmasıyla 19.5 dolar
kilowatsaate kadar yoğunlaştırılması da
düşünürsek yaklaşık 22 dolara kadar çıktığını
görüyoruz. Bu teşviklerle birlikte güneş enerjisi ekipmanlarının üretimine yönelik yatırımların hız kazanmasını bekliyoruz."
Usta, yerli ve yabancı firmaların
Türkiye'de kuracağı üretim tesislerinin istihdamın artırılmasının yanı sıra bilgi ve
teknoloji transferinin gerçekleşmesi ile cari
açığın artmasının önlenmesine önemli katkı
sağlayacağını kaydetti. Güneş enerjisi
lisanslarına yönelik alınan 600 megawatlık
üretim başvurusunun değerlendirilmesinin
ardından yeni başvuruların alınmasına
başlanacağını belirten Usta, Ekim 2014
itibariyle lisanssız kapsamda kurulan 77
güneş enerjisi santralinin kurulu gücü yaklaşık 30 megawat civarında olduğunu ifade
etti. Yatırım maliyetlerinin düştüğüne dikkati
çeken Usta, "2009 yılı başında 1.5 ile 2.5 Euro düzeyinde olan modül fiyatları kullanılan
malzeme kalitesi, markası ve sistemin büyük-
lüğüne göre 2014 yılı itibariyle 1- 1.5 Avro'ya
düştü. Maliyetlerdeki bu düşüşle birlikte
Türkiye'nin bu yatırımların hızlanacağını
düşünüyoruz. Güneş enerjileri, su ısıtma sistemleri ülkemizde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı ve daha da artacağına inanıyoruz. 0-25 metrekare olan kişi başına düşen
güneş kollektörü kullanımının iki katına
çıkarılması gerektiğine inanıyor ve bu yönde
çalışmaları hem destekliyor hem de yanında
olmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
"Güneşin yol
haritasında yapılanlar"
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu
(EPDK) Üyesi Abdullah Tancan ise
"Güneşin yol haritasında yapılanlar" başlıklı
bir sunum yaptı. Tancan, sunumunda güneş
enerjisi yatırımlarında yapılan düzenlemeleri
anlattı. Tancan, güneş enerjisi yatırımlarında
600 megawatlık lisans başvurusu yapıldığını,
27 bölgeden gelen yatırımlardan 93'ünün
çeşitli nedenlerden ötürü reddettiklerini
söyledi. Tancan, Bingöl, Tunceli
ve Erzincan'dan güneş enerjisine yönelik hiç yatırım
talebini almadıklarını ifade etti.
SO-
LARTR Bilim Kurulu Başkanı Bülent Yeşilata, 45 ülkeden oluşan bilim kurulunun uzun
hazırlık sonucunda düzenlenen konferans
için 190 bildiri özetinin aktarıldığını söyledi.
Yeşilata, binalarda güneş enerjisini kullanma
uygulamaları ve güneş enerjisinin kalkınma
ve istihdam amaçlı kullanımına yönelik olan
iki girişimin geleceği belirleyeceğini vurguladı. Bilim güneş enerjisi sektörünü başlattığını belirten Yeşilata, bilimi destekleyecek
sanayi uygulamalarının olması gerektiğini
sözlerine ekledi. Yeşilata, bu ülkenin güneş
enerjisi sektörünü ilerletmede gençlerin ve
kadın mühendislerin destek olması gerektiğine işaret etti. İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) Başkanı Zeki Poyraz
da, ısıtma soğutma sektörünün
Türkiye'de son derece
geliştiğini belirtti.
(AA)
"Türkiye'de yoğun bakım hemşiresi eksiği var"
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Lütfi Telci, Türkiye'de doktor eksiğinin yüzde 50, hemşire eksikliğinin ise yüzde
400'ün üzerinde olduğunu bildirdi. Telci, Bodrum'da katıldığı bir toplantıda, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, organ nakli sürecini başlatan beyin ölümünün
sadece yoğun bakım ünitelerinde saptanabildiğini söyledi. Türkiye'deki yoğun bakım
ünitelerinin desteklenmesi gerektiğini belirten Telci, şöyle konuştu: "Yoğun bakım yataklarında eksikliğimiz var. Ülkemizde hekim açığı yüzde 50 oranındayken bu oran
hemşirede yüzde 400'ün üstündedir.’’ (AA)
DÜŞEN FİYAT VE
taksit imkanıyla
tüketici altına koştu
Dünya altın piyasasında
yaşanan fiyat düşüşü ve kredi
kartıyla alışverişte yeniden taksit
imkanı getirilmesinin, yatırım amaçlı ve ziynet eşyası olarak altın
alımını canlandırdığı bildirildi.
İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Turgay
Baransel, altın piyasasında yaşanan
gelişmelerin, perakende pazara yansımalarına ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, altında son 3 yılın en düşük fiyat
seviyesinin yaşandığını belirterek, bunun yatırımcı için son derece cazip olduğunu dile
getirdi. Piyasadaki fiyat düşüşünün yanı sıra
altın alışverişinde 4 ay vadeyle sınırlı da olsa
yeniden taksit imkanı tanınmasıyla perakende altın pazarına hareketlilik getirdiğini ve
satışların yüzde 20-25 seviyesinde artığını ifade eden Baransel, şunları kaydetti:
"Fiyatlardaki düşüşle altın satışı biraz
hareketlendi. Atada, çeyrekte, bilezikte satış
arttı. Bunda kredi kartına da 4 taksit imkanı
getirilmesi de etkili oldu. Bu durum, hem
esnaf hem yatırımcı için güzel. Ayrıca
küçük yatırımcı için altın her zaman cazip,
çünkü cebinde bulundurduğu bir ata lira
parasını her zaman harcamaya mahkum.
580 lirayı cebinde tuttuğu zaman harcayacak ama ata lirayı tuttuğu zaman hemen
bozdurmayacaktır. Büyük yatırımcılar için
de altın yine her zaman değerli bir maden.
Dünyanın her yerinde geçerli. Bir gecede
ülke batar, parası beş para etmez ama altın
öyle değil, altın dünyanın her yerinde
geçerli bir akçedir. Ezseniz de çiğneseniz de
ayarıyla geçerli bir madendir."
"Alımın daha da
artması piyasaya bağlı"
Baransel, altında alımın daha da artmasının piyasadaki gelişmelere bağlı
olduğunu ifade ederek, şu değerlendirmede
bulundu: "Şu anda vatandaş piyasayı
seyrediyor. Otoriteler fiyatların biraz daha
düşeceğini söylüyor ama bu konu da tam
net değil. İsviçre'nin referanduma gidip
merkez bankası rezervinin büyük
bölümünü altına çevirmesi söz konusu, eğer
böyle bir şey olursa altın gramı 150 liralara
kadar çıkar, çünkü bin 600 tondan
bahsediliyor. (AA)
Tepecik Eğitim ve
Araştırma Hastanesi'ne
yeterlilik sertifikası
Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Kulak Burun Boğaz (KBB) Kliniği'nin,
"KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanlık
Eğitimi Yeterlik Belgesi"ni alan ülke
genelindeki üçüncü hastane olduğu bildirildi. Kliniğin sorumlusu Doç. Dr. İbrahim
Çukurova, asistan eğitimi ile hastalara
verdikleri hizmet, ameliyat sayısı, niteliği ve
kalitesi, hastaların memnuniyet derecesi ve
çalışan personelin haklarının korunması
konusunda belirli standartları yerine getirdikleri için bu belgeyi almaya hak
kazandıklarını belirtti.
Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun
Cerrahisi Derneği tarafından verilen bel-
genin 5 yıl süreyle geçerli olduğunu, denetimin ardından uygun bulunması durumunda akreditasyonun devam edeceğini aktaran
Çukurova, "Şu anki kriterlerimizi temel
alarak, eğitim ve hizmet anlamında modern
tıp standartlarında çalışmalarımızı daha ileriye taşımayı hedefliyoruz" ifadesini kullandı.
Hastane yöneticisi Prof. Dr. Gökhan
Köylüoğlu ise ortopedi ile akredite klinik
sayısının ikiye yükseldiğine değinerek,
"Önümüzdeki dönemde Tepecik Eğitim ve
Araştırma Hastanesinde asistan eğitimine,
tüm hastaneyi kapsayacak standart getirmek
için çalışma başlattık" dedi. (AA)
www.sondakikagazetesi.com
20 Kasım 2014 Perşembe
Kıyılara modern
tuvaletler geliyor
Kıyının kalan bölümleri için yapım
leri doğrultusunda daha da
öncesi hazırlıklarını sürdüren
geliştirilebilecek tuvaletlerden uyBüyükşehir Belediyesi, bir yandan gun alanlara 4 tane daha yerleştirda bu alanlarda özel servis birileceği bildirildi.
imlerini oluşturuyor. Sahil
İzmirlilerin
şeridini daha rahat ve
Kiosk üzerinden anestetik hale getireket
denizle bağının
cek düzenlemeler
İzmir Büyükşegüçlendirilmesi için
kapsamında
hir Belediyesi
Mavişehir’den İnciraltı’na yeni tuvaletin
projelendirilen
tuvaletlerin ilki
uzanan 40 kilometrelik kıyı hemen yanıAlsancak
şeridinin yeniden tasarlan- na,
İskelesi
İzmirlilerin
masını hedefleyen İzmir
önüne yergörüşlerinin
leştirildi. Bu Büyükşehir Belediyesi, “İzmird- alınması
bölgelerde
için kiosk yeniz Kıyı Tasarım Projesi”
oluşan ihtiyerleştirildi.
acı karşılamak çerçevesinde Pasaport, Konak Dileyen
için harekete
Pier-Karataş ve Üçkuyular- İzmirliler,
kiosktaki angeçen ve bu
Göztepe İskele arasın- keti doldurarak
konuda en moddaki sahil şeridini
yeni tuvalet tipi ile
ern çözümü arayan
ilgili
görüş ve öneriBüyükşehir Belediyedüzenledi
lerini belediyeye iletesi, daha önce yine Korbiliyor. Büyükşehir Belediyesi
don’a yerleştirdiği ahşap
ise İzmirlilerin önerilerini değergörünümlü tuvaleti kullanan
lendirerek geliştireceği projeyi
İzmirlilerin önerileri doğrultusunkıyının yoğun kullanılan diğer bölda, ileri teknoloji ürünü olan yeni
gelerinde de uygulayacak.
bir tip proje oluşturdu. Yine
Hijyenik, kullanışlı ve güvenli
İzmirlilerin görüş-
İzmir’in uygar kimliğine yakışır tuvaletlerin en önemli özellikleri hijyenik, estetik ve güvenli olması.
İlk uygulaması Alsancak kıyıda
görülen yeni tuvalet, otomatik temizleme sistemi sayesinde oldukça
hijyenik. Klozet kendine özel kapalı
bir bölmede otomatik olarak
tümüyle yıkanıyor. Kauçuk kanallı
zemin, her kullanımdan sonra
basınç sensörü sayesinde suyla
temizleniyor.
Engelli kullanımına uygun
Engelli kullanımına uygun, ergonomik yapıya sahip tuvaletlerde
sabun, su sensörleri ile el kurutma
butonu rahatlık açısından kol
mesafesinde yerleştirildi. Kullanım
kolaylığı için adet kontrollü (maksimum 10 adet) tuvalet kağıdı
mekanizması da bulunuyor.
Kapılar yarı otomatik özellikte. Açma kapama işlemi basit bir şekilde
gerçekleştirilirken, içeri girildiğinde kapı kendiliğinden kapanıyor. Tuvaletlerde dijital bilgi
ekranı, ışıklı uyarı sistemi ve
bozuk para ödeme sistemi bulunuyor.
(HABER MERKEZİ)