SAYFA 1 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Yazarevi Topluluğu'ndan AMATÖR RUHLA EDEBİYAT! Mazlum Vesek- Utkucan Akkaş ve Batuhan Ersek'in röportajı “Hayat öğrenmekle geçecek bir süreçtir” sözünü kendilerine şiar edinmiş, yeniden dernekleşen Yazarevi Topluluğu hakkında derneğin gönüllüleri İbrahim Yurtsever, Ali Fuat Karaöz, Ertuğrul Özarslan ve Yeşim Deniş ile derneklerinde bir sohbet gerçekleştirdik Türevlerinden farklarını daha içeriye adım atar atmaz anlayabiliyorsunuz, burası bir işletme değil içerisinde aile havası olan sıcak bir yer. Toplumcu gerçekçi akımın ışığında yaptıkları çalışmalarla halkın sorunlarına eğilmeyi amaç edinmiş derneğin üyeleri. Onlarla ilgili sohbet sırasında ilk göze çarpan, dernek misyonlarının başına yerleştirdikleri “kolektif hareket” sloganını özümsemiş olmalarıydı, öyle ki birinin başladığı bir cümleyi diğeri, hiç hazırlık yapmaksızın devam ettirebiliyor. devamı 2.sayfada Metroya binmek Çin işkencesi oldu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı son değişikliklerle uygulamaya koyduğu yeni toplu taşıma sistemi ile beraber toplu taşıma araçlarının yeterli sayıda olmaması yolculara büyük mağduriyet yaşatıyor. Yeni sistem hakkında tepkilerini dile getiden A.Kalkan,"Ulaşım ile ilgili yapılan değişiklik hiç iyi olmadı. Otobüsleri kaldırarak bize işkence yaşatan yetkililer acaba bir kez olsun bu yaşananları yaşadılar mı?” dedi. Ekrem YELMAZ’ın haberi 14’te HASTA ÇOK hemşire yok www.sondakikagazetesi.com İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Lütfi Telci, Türkiye'de doktor eksiğinin yüzde 50, hemşire eksikliğinin ise yüzde 400'ün üzerinde olduğunu bildirdi. devamı 16’da 20 Kasım 2014 Perşembe Hastaneye gitti Büyükşehir'e DEV bütçe kayıplara karıştı! Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin DESKİ ile birlikte 2015 yılı tahmini bütçesi 687 milyon lira olarak belirlendi. 10’da Şifa'dan gıda uyarısı Şifa Üniversitesi Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Coşkun Çeltik, gıda alerjilerinde özellikle inek sütü alerjisinin giderek arttığını söyledi Psikotik majör depresyon tedavisi için Karşıyaka Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Anşe Bilir'in kaybolduğunu söyleyen eşi Remzi Bilir, savcılığa suç duyurusunda bulundu ANNELER ÇOK DİKKAT ETMELİ Henüz ek gıda almayan ve sadece anne sütüyle beslenen bebeklerin de gıda alerjisi olabileceğini kaydeden Doç. Dr. Çeltik, “Alerji her zaman çocuğun aldığı gıdaya bağlı olmayabiliyor. Özellikle ilk 3-4 ayda annenin yediği içtiği şeylere bağlı olarak sütünün içindeki bazı maddelere karşı da alerji gelişebiliyor. Örneğin anne fazla miktarda inek sütü ve ürünlerini tüketiyorsa oradaki bir maddeye karşı da bebekte alerji gelişebilir. Annenin tükettiği yumurta, soya, yer fıstığı veya mısır da bu alerjinin nedeni olabilir. Bu durumda anne sütünü yine kesmiyoruz fakat ilk aşamada annenin yediği şüpheli gıdaları, diyetten yaklaşık bir ay süreyle çıkarıyoruz. Bu arada eğer bebek düzeliyorsa bizim için bu hem tanı hem de tedavi olmuş oluyor.” dedi. 13’te 5 GÜNDÜR BULAMIYORUZ Ne olur beni eve yollamayın Ambulansın arkasından hastaneye gittiklerini söyleyen Remzi Bilir, "Eşimi 5 gündür bulamıyoruz. Eşim sürekli ilaç kullanan psikolojik rahatsızlığı bulunan birisidir. Böyle bir hastayı kendi haline bırakan sağlık personeli de eşimin kaybolmasından birinci derecede sorumludur. Siz nasıl olur da refakatçileri gelmeden ağır psikotik majör depresyon hastasını kendi haline bırakabilirsiniz? Biz yaklaşık 5 dakika sonra ambulansın arkasından hastaneye geldik ama şimdi sadece bildiğimiz daha önce de benzer bir krizde belinde kırık oluşan eşimin hastanenin yakınına belindeki korseyi attığı." dedi. 8-9’da İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alınan 300 kiloluk 19 yaşındaki Emel Ayaf, 9 kilo verdi. Hastaneden çıkarılma korkusu yaşayan genç kız, zayıflamadan dönmek istemiyor. 9’da Kordon'a modern tuvalet İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Baransel, esnafın bayram ettiğini açıkladı Almayan yandı güçlendirilmesi için için Mavişehir’den Mavişehir’den İnciraltı’na İnciraltı’na İzmirlilerin denizle denizle bağının bağının güçlendirilmesi İzmirlilerin uzanan uzanan 40 40 kilometrelik kilometrelik kıyı kıyı şeridinin şeridinin yeniden yeniden tasarlanmasını tasarlanmasını hedefleyen hedefleyen İzmir İzmir Büyükşehir Büyükşehir Belediyesi, Belediyesi, modern modern tuvaletler tuvaletler için için de bastı de düğmeye düğmeye bastı Altın fiyatının düştüğünü ve kredi kartıyla taksitli satış imkanı tanındığını belirten İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Baransel, "Satışlar, yüzde 20-25 arttı. Vatandaş bu fırsatı değerlendirmeli çünkü altın her zaman iyi bir yatırım aracı" dedi İki çocuğunu pencereden atarak yangından kurtardı Adana'da bir evde çıkan yangında ev sahibi kadın, 2 çocuğunu ikinci kattan komşularının açtığı battaniyeye atarak kurtardı. devamı 3’te Sabit İNCE yazdı Hijyenik, kullanışlı ve güvenli Engelli kullanımına uygun İzmir’in uygar kimliğine yakışır tuvaletlerin en önemli özellikleri hijyenik, estetik ve güvenli olması. İlk uygulaması Alsancak kıyıda görülen yeni tuvalet, otomatik temizleme sistemi sayesinde oldukça hijyenik. Klozet kendine özel kapalı bir bölmede otomatik olarak tümüyle yıkanıyor. Kauçuk kanallı zemin, her kullanımdan sonra basınç sensörü sayesinde suyla temizleniyor. Engelli kullanımına uygun, tuvaletlerde sabun, su sensörleri ile el kurutma butonu rahatlık açısından kol mesafesinde yerleştirildi. Kullanım kolaylığı için adet kontrollü tuvalet kağıdı mekanizması da bulunuyor. Kapılar yarı otomatik özellikte.İçeri girildiğinde kapı kendiliğinden kapanıyor. Tuvaletlerde dijital bilgi ekranı, ışıklı uyarı sistemi ve bozuk para ödeme sistemi bulunuyor. 16’da SOMA GERÇEĞİ VE MADENCİNİN... 8’de >> Sevim VARLIKLAR yazdı “AKSARAY’IM” ÇOK YAŞA 9’da >> PARA GİDER ALTIN KALIR Altında son 3 yılın en düşük fiyat seviyesinin yaşandığını belirten İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Turgay Baransel, "Fiyatlardaki düşüşle altın satışı biraz hareketlendi. Atada, çeyrekte, bilezikte satış arttı. Bunda kredi kartına da 4 taksit imkanı getirilmesi de etkili oldu. Bu durum, hem esnaf hem yatırımcı için güzel. Ayrıca küçük yatırımcı için altın her zaman cazip, çünkü cebinde bulundurduğu bir ata lira parasını her zaman harcamaya mahkum. 580 lirayı cebinde tuttuğu zaman harcayacak ama ata lirayı tuttuğu zaman hemen bozdurmayacaktır. Altın dünyanın her yerinde geçerli bir akçedir" dedi. devamı 16’da Abdullah LELİK yazdı HANGİ SÜREÇ? 10’da >> Figen BİCAN BULAM yazdı ASIL MESELE! 7’de >> SAYFA 2 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 20 Kasım 2014 Perşembe Etrafta birçok yazarlık ve edebiyat atölyesi var, bunların birçoğu ücretli kurslar oluyor. Bizse edebiyata gerçekten gönül vermiş, çok okuyan, okuduğunun yanı sıra yazmakta isteyen insanlarla ticari kaygı duymadan, usta çırak ilişkisine girmeden, aramıza katılan arkadaşlardan sadece sembolik bir dernek aidatı alarak, amatör ruhla bu işi dört yıldır yapmaya devam ediyoruz. Biz, çok okuyan, birikimlerini yazıya da dökmek isteyen insanları bir araya getirip, ülkemizde ki bir takım sorunlara yazarak müdahil olabilir miyiz düşüncesiyle oluşmuş bir grubuz. 4. senemizdeyiz zaman içerisin de derneğimize yeni arkadaşların katılmasıyla nitelikli bir çoğalma yaşadık. Kararlı, iyi niyetli yaklaşık yirmi arkadaş tutarlılıkla bu misyonumuzu sürdürüyoruz. Öncelikle öykü üzerine çalışıyoruz. Öykü atölyesiyiz Amatör Ruhla Edebiyat MAZLUM VESEK-UTKUCAN AKKAŞ-BATUHAN ERSEK “Hayat öğrenmekle geçecek bir süreçtir” sözünü kendilerine şiar edinmiş, yeniden dernekleşen Yazarevi Topluluğu hakkında derneğin gönüllüleri İbrahim Yurtsever, Ali Fuat Karaöz, Ertuğrul Özarslanve Yeşim Deniş ile derneklerinde bir sohbet gerçekleştirdik. Türevlerinden farklarını daha içeriye adım atar atmaz anlayabiliyorsunuz, burası bir işletme değil içerisinde aile havası olan sıcak bir yer. Toplumcu gerçekçi akımın ışığında yaptıkları çalışmalarla halkın sorunlarına eğilmeyi amaç edinmiş derneğin üyeleri. Onlarla ilgili sohbet sırasında ilk göze çarpan, dernek misyonlarının başına yerleştirdikleri “kolektif hareket” sloganını özümsemiş olmalarıydı, öyle ki birinin çok yazarlık ve edebiyat atölyesi var, bunlabaşladığı bir cümleyi diğeri, hiç hazırlık rın birçoğu ücretli kurslar oluyor. Bizse yapmaksızın devam ettirebiliyor. edebiyata gerçekten gönül vermiş, çok okuyan, okuduğunun yanı sıra yazmakta isteYazar evi topluluğunun üstlendiği yen insanlarla ticari kaygı duymadan, usta misyon nedir? Yaptığınız etkinliklerle çırak ilişkisine girmeden, aramıza katılan neyi amaçlıyorsunuz? arkadaşlardan sadece sembolik bir dernek Biz, çok okuyan, birikimlerini yazıya da aidatı alarak, amatör ruhla bu işi dört yıldır dökmek isteyen insanları bir araya getirip, yapmaya devam ediyoruz. Gerçekten de iyi ülkemizde ki bir takım sorunlara yazarak yol aldığımızı da düşünüyoruz. Bizim bu müdahil olabilir miyiz düşüncesiyle oluşözgün, naif halimizi gören birçok arkadaşta muş bir grubuz. 4. senemizdeyiz zaman içe- önce şaşırıyor daha sonra sevinerek aramıza risin de derneğimize yeni arkadaşların katıl- katılıyorlar. Biraz daha toplumcu bir anlamasıyla nitelikli bir çoğalma yaşadık. Kayışla hareket ediyoruz. İnsanlara, onların rarlı, iyi niyetli yaklaşık yirmi arkadaş tutar- acılarının olduğu, toplılıkla bu misyonumuzu sürdürüyoruz. Öncelikle öykü üzerine çalışıyoruz. Öykü atölyesiyiz. Kısa bir süre önce roman üzerine bir takım çalışmalar gerçekleştirdik ve nitekim aramızda romana yatkın olan, roman yazmak isteyen arkadaşlarımızda var. Tabi öykü ve romanın birbirini tamamladığını düşünsek de bizim ana çalışma sahamız öykü. Yaratıcı yazarlık üzerine burada çalışmalar ve dersler yapıyoruz. Etrafta bir- lumun ezildiği yerden seslenmeye çalışıyoruz. Ünlü olalım herkes bizi tanısın derdimiz pek yok. Burada kolektif çalışmayla iki kitap çıkardık Atölyeden Öyküler adlı. Bizim üç temel ilkemiz var, ticari kaygı duymayacağız, yani parayla ders vermeyeceğiz, sadece dernekleşme, kurumsallaşma üzerinden bu işi yapacağız. Atölyemiz de usta olmayacak, yani bu herhangi birinin eğitim verdiği bir atölye olmayacak, biz öncelik taşıyor. İşçi emekçi sınıfının yaşadığı sıkıntıları, geçmiş dönemde devrimcilerin yaşadığı sıkıntıları inceliyor, bu gibi sorunları konu alıyoruz. 2. Kitabımız olan 7585, o yıllar içinde Türkiye’nin yaşadığı buhranları konu alıyor. Dedik ki biz hepimiz o dönemi farklı yerlerde, farklı bakış açılarıyla, farklı görüntülerle yaşadık bunları aktaralım. Artvin’de, Sivas’ta, İstanbul’da, Rize’de ve daha birçok yerden 12 Eylül’e dair yaşananları ortaya koymaya çalıştık. kendimiz hazırlanacağız, kendimiz tartışacağız, tabi ki ustalardan da yararlanacağız, geçtiğimiz günlerde öykü eleştirmeni Hülya Soyşekerci aramızdaydı. Bu şekilde düşünmemizin nedeni atölye içinde hiyerarşi olursa, yani sadece belli bir insan sürekli konuşursa bir süre sonra o kendi tarzını doğal olarak diğer arkadaşlara dayatmaya başlıyor. Dinleyici onun dümen suyuna girmeye başlıyor biz bunu istemediğimizden dolayı aramızda usta çırak ilişkisi olmasın, hiyerarşi olmasın dedik. Birlikte öğrenen ve birlikte öğreten bir topluluğuz. Kentte ki aydın ve sanatçılar ve aydınlar toplumu yönlendirebiliyorlar mı? İzmir’de ki birçok kişinin bağımsız bir duruş sergilediğini düşünmüyoruz. Daha çok kendilerini ekonomik olarak var edebilecek şekilde örgütlenmiş durumdalar. Bizim gibi parasal amaç gütmeyen, toplumsal kaygılarla oluşmuş grup pek yok. Ben biraz bir şeyler karalayabiliyorum, içine gireceğim edebiyat topluluğundan da bir şeyler öğrenebilirsem hemen kitabımı yazar belki amacımı gerçekleştirebilirim düşüncesiyle hareket ediyorlar. İzmir’de sanatın örgütlü, daha demokratik bir ortam için topluma seslenebilecek seviyede olduğunu düşünmüyoruz. Peki İzmir’de entelektüel birikim ne düzeyde? Bakın Konak Belediyesi bünyesinde öykü günleri düzenleniyor. Bu etkinliğin bünyesinde İzmir’den öykü kitabı çıkmış insanlar bile yok. Biz dört yıldır faaliyet yürütüyoruz bize dahi çağrı gelmiyor. Kentte ki etkinliklerde bu işin tekeli biziz diyen belli insanlar var. Tepeden bakma durumu var. Son öykü günlerinde Gezi Parkı’yla ilgili bir söyleşi yapıldı, bir tane İzmir’den katılımcı yoktu. Düşünün Gezi Parkı eylemleri İzmir’de nasıl sahiplenildi, nasıl yürütüldü diye fikir alınacak İzmir’den hiç kimse yoktu. Kimseyi suçlamak istemiyoruz ama birileri sanki üstte hakimiyet kurmuş, edebiyat ve sanat bizden sorulur diyor gibi bir hava var kentte. Oysa biz bu insanlarla edebiyatçılar olarak bizim de bir sözümüz olsun diyerek Gezi’den hemen sonra toplantılar yaptık, biride bizim atölye binamızdaydı. Ama söylenmesi gerekeni, yapılması gerekeni direk söyleyince bir daha çağırılmadık. Biz bir şekilde buradan madden ya da manen bir çıkar sağlamayı hedeflemediğimiz için olması gerekeni rahat rahat söyleyebiliyoruz. Ancak diğer sanatçı, aydın dediğimiz çevre daha çok belediyenin kültür faaliyetleri etrafında kümelenen buranın olanaklarını kullanan insanlar. Programları kültür müdürleri belirliyor onun dışında kimse kimseyle muhatap olmuyorlar. Kentte ki bu ortamlarda ayrışma ideolojik bağlamda olsa da edebi olarak yetersiz gibi bir takım kılıflar uydurularak istenmeyen kesimler aradan çıkarılıyor. Yerel yönetimlerle iletişimiz nasıl? Biz daha yeni dernekleştik ondan önce Yazar Evi Topluluğuyduk. Bir resmi kimliğimiz yoktu. Kültür-Sen’de faaliyet yürüttük bir süre. Resmi bir kimliğimiz olmadığı için pek bir iletişimimiz de olmadı yerel yönetimlerle. Belki bundan sonra bir takım ilişkiler içinde olacağız. Bu iletişim sesimizi duyurmak için önemli olur fakat kendi duruşumuz dışında bize bir şeyler dayatıldığında ne kadar devam edilir bilemiyoruz. Örneğin az önce bahsettiğimiz Gezi’den sonra ki toplantıda ortak bir bildiri yayınlayalım dendi. Kimler çağrılacak konusunda fikir alışverişi olurken biz İzmir Müzisyenler Derneği’ni de çağıralım dedik. Olmaz onlar bize göre fazla marjinal diyenler oldu. Oysa Gezi boyunca o dernek çok aktif bir şekilde sokakta, halkın yanındaydı. Yani Kendi ilkelerimizden taviz verebileceğimiz bir durum oluşursa bunu da sırf yerel yönetimlerle ilişiğimiz devam etsin diye kabul etmeyi çok doğru bulmayız. Yazar evi Topluluğu Derneği toplumsal sorunlara ne şekilde eğiliyor? Program oluştururken seçimlerimizi daha toplumcu gerçekçi yazarlar üzerinden belirlemeye çalışıyoruz. Burada ki insanlar politik geçmişi olan, deneyim sahibi insanlar bu yüzden yazdıklarımızda ve konuştuklarımızda toplum sorunları her zaman bir Yazar Evi Topluluğu’nun sizin de söylediğiniz gibi bir kabuğu var. Bunu yırtıp artık dışa açılmayı düşünüyor musunuz? Tabi ki düşünüyoruz. Bu bir piyasa sonuçta, çoğunluk bu işi bir takım ekonomik getiri beklentileriyle yapıyor bizse bu duruma yabancı olduğumuzdan dışa biraz daha kapalıydık. Ayrıca 2011’de ilk başladığımızda üyelerimizin çoğu birbirini tanımıyordu. Manifestomuz tam oturmamıştı. Topluluğumuzda henüz oturmuş bir homojenlikte yoktu. Ancak zamanla bu homojen yapı oluşmaya ve çekirdek bir kadro oturmaya başladı. O süreçle bir dernekleşme çalışması yaptık Yazar Evi adında ama ekonomik sıkıntıların etkisiyle derneği kapattık. Tabi kurumsal kimlik olmadan da olmuyor. O yüzden şimdi tekrar Yazar Evi Topluluğu adında dernekleştik. Şuan nitelikli, ilkelerimizi benimsemiş bir kadromuz oluşmuş durumda yavaş yavaş belediyeler ve kültür sanat etkinlikleri üzerinden dışarıya kendi toplumsal bakışımız ile haddimizi bilerek açılacağız. İlkelerimizi yaşatarak, edebiyatı nasıl topluma yararlı hale getirebileceğimizi düşünmeye devam ederek kabuğumuzu yırtacağız. Burada çalışma gerçekleştirirken ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz ve bunları nasıl aşıyorsunuz? Burası bir okul gibi, buraya herkes gelir. Kimi okumaya, kimi yazmaya. Bizim derdimiz sonuçta düşünen ve yazan insanların türemesi. İşçinin, emekçinin edebiyata daha çok girmesi istediğimiz şey. Elinde yazdıkları olan ancak bastırmaya güçleri yetmeyen arkadaşlarımız oluyor onlarla ortak çalışıyoruz. Tabi ki bu süreçte birçok sıkıntıyla uğraşıyoruz. Bir kitap yazmanın dışında bu yazılanların basılması ve muhataplarına ulaşması gibi bir takım sıkıntılar oluyor. Kitabın basılması başlı başına bir problem bunu burada kolektif bir ödentiyle aşmaya çalışıyoruz. Buna rağmen kitabın bir dağıtım sorunu oluyor. Büyük yayın evlerine ulaşmak başka bir problem bu anlamda da daha kısır kalıyorsunuz. Sadece Kitap Fuar’ında tanıtım yapmak zorunda kalıyor, kısıtlı imkanlarla kitapları muhataplarıyla buluşturmaya çalışıyoruz. Mesela benim elimde bitmiş 7 tane kitap var, bastırmaya cesaret edemediğim. Buranın verdiği cesaret ve ortak çalışmanın getirdiği moralle bu kitaplardan birini bastırdım. Ayrıca kolektif çalışma ürünümüz olan iki kitabımız var, üçüncüsünü de düşünüyoruz. Hayat öğrenmekle geçen bir süreçtir diyerek, konuşarak, tartışarak, kolektif çalışma ve yapıcı eleştirilerle bir şeyleri aşmaya çalışıyoruz. Yıl: 4. Sayı: 1106. 20 Kasım 2014 Perşembe Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri MüdürüYayın Sahibi Temsilcisi Azime MOLLA Haber Müdürü Gülseren KUMRU Sayfa Editörü Nur Gülmez BEL Turgut KOÇ Denizli Temsilciliği 05326601776 Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: 0232 425 26 10 (Pbx) 0232 425 26 10 Mail: [email protected] Dağıtım: Hakkı SARIÖZ Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: 0232 251 76 32 SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >> 3 ASAYiŞ SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 20 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe Soma'da 28 madencinin işine son verildi Soma Kömür İşletmeleri AŞ'ye ait Işıklar maden ocağında çalışan 28 işçinin bugün itibariyle işine son verildiği bildirildi. Türkiye Maden İşçileri Sendikası Ege Bölgesi 3 No'lu Şube Müteşebbis Heyeti Başkanı Cafer Bülbül, yaptığı açıklamada, gündüz vardiyasına giden işçilerin firmanın avukatları tarafından oto- büsten indirilerek evlerine geri gönderildiğini belirtti. Bülbül, "Bugün gündüz vardiyasına giden işçi arkadaşlarımız Soma Kömür İşletmeleri’ne bağlı olan Işıklar Ocağı'na 8 kilometre kala otobüsten indirilip şirketin avukatları tarafından bu arkadaşlar evlerine gönderilmiş. Yaptıkları açıklamada ise 10 gün içerisinde kendilerine tebligat ulaşacağını söylenmiş. Aldığımız bilgiye göre bugün itibari ile 28 işçi arkadaşımız işten çıkarılmış ve işçi çıkışlarının 3 gün daha devam edeceği söyleniyor" dedi. Sabah maden ocağına gitmek için bindikleri otobüsten indirilen maden işçilerinden Murat Kopar ise "Bize yapılan açıklamada şirketin avukatlar birliği tarafından yapılan tahkikata, 'sizin iş hakkınız fes edildi' dediler. Fakat bize hiçbir gerekçe gösterilmedi. Bize herhangi bir resmi evrak üzerinde bir işlem yapılmadı ve yaptırılmadı. Biz hakkımızı arıyoruz, hakkımızı istiyoruz" dedi. (AA) Suriyeli cinayetine müebbet hapis talebi Konak ilçesinde, Suriye uyruklu bir kişiyi öldürdükleri, bir kişiyi de yaralayan üç sanıktan birinin yargılanmasına başlandı. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, “nitelikli adam öldürme” ve “nitelikli adam öldürmeye teşebbüs” ve "gasp" suçlarından iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan Mehmet Yakut ve avukatı Ufuk Mansuroğlu katıldı. Sanık Mehmet Yakut, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, Hollanda vatandaşı olduğunu ve orada yaşadığını, diğer zanlılardan komşusu Ali Sleiman'ın Türkiye'de işi olduğunu söylemesi üzerine Türkiye'ye geldiklerini, Sleiman'ın daha sonra bir arkadaşının akrabalarının Hollanda'ya gitmeleri gerektiğini, kendilerine Türkçe konusunda yardımda bulunmasını istediğini anlattı. Olay günü maktulün evine hiç gitmediğini, maktule dair evrakları doldurduğu için üzerlerinde parmak izinin bulunduğunu ileri süren sanık, diğer iki zanlının olayın ertesi günü kaldıkları otele gelerek acilen Hollanda'ya gideceklerini, 4 gün sonra döneceklerini söylediklerini, eğer cinayete ortak olsaydı onlarla birlikte kaçmış olacağını, oysa olaydan 1 gün sonra Hollanda'ya gitmek üzereyken havaalanında yakalandığını söyledi. Sanık, diğer iki zanlının Hollanda'da yakalandıktan sonra suçlarını itiraf ettiklerini fakat Türkiye'de yargılanmak istemediklerini söylediklerini belirtti. “Olayla benim alakam yoktur. Ekonomik durumum iyidir. Para için birini öldürecek kadar vicdansız biri değilim” diyen sanık, beraatini ve tahliyesini talep etti. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi. Olay Alsancak 1442 Sokağı'ndaki bir apartmanda 22 Mayıs'ta meydana gelen olayda, Elyas Mbayed ile eşi Jozafin Haffar evlerine giren kişilerce bağlandıktan sonra darp ve gasp edilmiş ve bıçaklanmıştı. Mbayed hayatını kaybederken "ölü taklidi" yaptığını söyleyen Haffar ise yaralı halde kurtulmuştu. Haffar'ın verdiği bilgiler üzerine zanlıların yakalanmasına yönelik çalışma başlatılmıştı. Yak- laşık 50 güvenlik kamerasının incelenmesi, verilen eşgallerin değerlendirmesi sonucunda olayı gerçekleştiren zanlıların Türk uyruklu Hollanda vatandaşı Mehmet Yakut (30), Ali Sleiman (31) ve Lübnan uyruklu Nader Hajj Ali (34) olduğu tespit edilmiş, şüphelilerden Sleiman ile Ali'nin olay günü Adnan Menderes Havalimanı'ndan Belçika'ya gittikleri belirlenmişti. Interpol tarafından Hollanda'da yakalanan ve iade işlemleri süren Lübnan uyruklu Ali Sleiman ve Nader Hajj Ali'nin Türkiye'ye iade işlemlerinin sürdüğü belirtildi. (AA) Konak ilçesinde, Suriye uyruklu bir kişiyi öldürdükleri, bir kişiyi de yaralayan üç sanıktan birinin iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı Ermenek’te 8 madenci için toplu cenaze töreni düzenlendi Kule vinçten düşerek ölen işçi toprağa verildi Karaman'ın Ermenek ilçesinde Has Şekerler Maden Ocağı’nda 28 Ekim’de yaşanan su baskını sonucu mahsur kalan ve cansız olarak çıkartılan 8 işçi için cenaze töreni düzenlendi. Maden ocağında 18 işçi yer altında mahsur kalmıştı. Olayın 10. gününde y- SİGORTASIZ ÇALIŞTIRMA İDDİASI Ağabeyleri Hamza Gültepe ve Turan Gültepe, önemli iddialarda bulundu. Kardeşlerinin yaklaşık bir haftadır kazanın yaşandığı inşaat alanında çalıştığını, sigortasının bile yapılmadığını ileri sürdü. Vinç kurma işinin kısa sürede bitirilmesi için mesai saatlerinin de uzatıldığını söyleyen ağabeyleri, vinçte güvenlik amacıyla emniyet kemeri sistemi bulunmadığını iddia etti. (CİHAN) da katıldı. Maden kazasından üzerinden 21 gün geçtikten sonra önceki gece 8 işçinin daha cansız bedenine ulaşıldı. Cenazelerden alınan numuneler üzerinde Ankara’da yapılan DNA testlerinin ardından işçilerin kimlikleri tespit edildi ve cenazelerin Bahri Üzer (43), Hüsnü Çolak (34), Osman Çoksöyler (29), Hüseyin Çolak (42), İsmail Gürses (25), Uğur İlhan (25), Mehmet Tokat (37), Tezcan Gökçe'e (39) ait olduğu anlaşıldı. CENAZELER, DEFİN İÇİN KÖYLERİNE GÖNDERİLDİ Maden ocağından çıkarılan 8 işçinin cenaze namazları toplu törenle bugün Ermenek’teki Ahmet Keleşoğlu Camii’nde kılındı. Cenaze namazlarını Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez kıldırdı. Cenaze namazının kılınmasının ardından işçilerin cenazeleri defnedilmek üzere ailelerine teslim edildi. Bahri Üzer (43), Hüsnü Çolak (34), Osman Çoksöyler (29) Aşağıçağlar köyünde, Hüseyin Çolak (42) Güneyyurt beldesinde, İsmail Gürses (25) Gökçekent köyünde, Uğur İlhan (25) Görmeli köyünde, Mehmet Tokat (37) ve Tezcan Gökçe(39) ise Kazancı kasabasında toprağa verilmek üzere ailelerine teslim edildi. İzmir’in Bornova ilçesinde, Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdürlüğü'ne ait içme suyu arıtma tesisi inşaatında alt işveren adına kule vinç kurarken yaklaşık 25 metreden düşerek hayatını kaybeden 32 yaşındaki Serkan Gültepe toprağa verildi. Gültepe’nin ağabeyleri Hamza ve Turan, kardeşlerinin bir haftadır vinç kurma işinde çalıştığını ancak şirket tarafından sigortalarının bile yapılmadığını iddia etti. Son dönemde sık sık meydana gelen iş kazalarından biri de dün, Kavaklıdere Mahallesi'nde devam eden ve Gördes Barajı'ndan gelen suyun arıtılması için kurulan tesisin inşaatında meydana gelmişti. Beton blokların taşınması amacıyla yaklaşık bir haftadır inşaat alanında vinç kuran Gültepe ve 37 yaşındaki Ali Ekber Alaca, yaklaşık 25 metre yükseklikten düşmüştü. Olayda henüz bir yıllık evli olan Gültepe hayatını kaybetmiş, Alaca ise yaralanarak tedavi altına alınmıştı. Gültepe’nin cenazesi, otopsi işlemlerinin ardından ailesine teslim edildi. Önce evinin önüne götürüldü. Eşi ve yakınları, gözyaşlarını hakim olamadı. Daha sonra Çiğli İstasyonaltı Camisi’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Doğançay Mezarlığı’nda toprağa verildi. eraltından cansız çıkarılan iki işçiden sonra önceki gün 8 işçinin daha cansız bedenine ulaşıldı. DNA testi sonucu kimlikleri tespit edilen 8 işçinin cenaze namazı, Ermenek Ahmet Keleşoğlu Camii’nde öğle namazına müteakip kılındı. İşçilerin cenaze namazını Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Görmez kıldırırken cenazeye Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan AYŞE ANA’YA ACI HABER ULAŞTI Maden kazasında ocakta mahsur İki çocuğunu pencereden atarak yangından KURTARDI Adana'da bir evde çıkan yangında ev sahibi kadın, 2 çocuğunu ikinci kattan komşularının açtığı battaniyeye atarak kurtardı. Yangın, dün sabah erken saatlerde merkez Seyhan ilçesi Mithatpaşa Mahallesi’nde yaşandı. 4 çocuk annesi Esma Akgöz, eşi 38 yaşındaki Alkan Akgöz'ü işe, 2 çocuğunu ise okula gönderdi. Akgöz, oğlu Anıl'ı lavaboya götürmek için yatağından kalkınca alevler içinde kaldığını gördü. Kızı Elen'in uyuduğu odaya sığındı. Pencereyi açıp çığlık atan kadının yardım çağrılarına komşuları koştu. İtfaiye haber veren vatandaşlar 3 katlı binanın önüne battaniye açtı. Akgöz, alevlerin üzerlerine doğru yaklaştığını görünce önce Anıl'ı, ardından da Elen'i açılan battaniyenin üzerine attı. (CİHAN) kalan işçilerden Tezcan Gökçe'nin (39) annesi Ayşe Gökçe'nin (75) “Oğlum yüzme de bilmezdi, şimdi ne yapar” sözleri Türkiye’yi göz yaşlarına boğmuştu. Acılı anne Gökçe, Kazancı kasabasındaki evinin penceresinde günlerce hayırlı bir haber beklemişti. Maden ocağından çıkarılan işçilerin bu sabah kimliklerinin belli olmasıyla anne Ayşe Gökçe’ye de acı haber ulaştırıldı. FACEBOOK’TA EŞİNİN YASINI TUTMUŞTU Madende mahsur kalan işçilerden iki çocuk babası 25 yaşındaki İsmail Gürses’in eşi Fatma Gürses, sosyal paylaşım sitesi facebook’ta “Yaşarken ölmek çok zormuş İsmail’im” paylaşımıyla duygularını dile dökmüştü. İKİ İŞÇİ DAHA ÖNCE TOPRAĞA VERİLMİŞTİ Karaman’ın Ermenek ilçesi Pamuklu köyü yakınlarında Has Şekerler Kömür İşletmesi’ne eski maden ocaklarında birken suların bir anda dolması sonucu 18 işçi yer altında mahsur kaldı. Arama – kurtarma çalışmalarının başlamasının 10. gününde işçilerden Kerim Haznedar ve İsa Gözbaşı’nın cansız cenazelerine ulaşılmıştı. DNA testlerinin yapılmasıyla kimlerinin tespit edilmesinden sonra Aşağıçağlar köyünde toprağa verilmişti. (CİHAN) Halı YIKAMACIDA çıkan gürültü cinayetle sonuçlandı Gaziantep'te halı yıkamacıda gürültü nedeniyle iki komşu arasında çıkan tartışmada, 76 yaşındaki Hüseyin Akdemir pompalı tüfekle vurularak öldürüldü. Cinayet şüphelisi şahıs yakalanarak gözaltına alındı. Onat Kurtlar Mahallesi 103 nolu sokak üzerinde meydana gelen olayda, akraba oldukları öğrenilen iki komşu arasında dün gece yaşanan tartışma sabah saatlerinde de devam etti. Hüseyin Akdemir'e(76) ait olduğu öğrenilen halı yıkama dükkanının gürültü yaptığı gerekçesiyle komşusu Mehmet Akyol(52) pompalı tüfeğiyle aşağıya inerek 6 el ateş etti. Vücudunun çeşitli yerlerine kurşun isabet eden Akdemir olay yerinde hayatını kaybetti. Silahıyla olay yerinde tehditler savuran cinayet şüphelisi polis tarafından gözaltına alındı. Ölen şahsın yakınları olay yerinde sinir krizi geçirdi. Cinayeti işleyen şahsın evine saldırmak isteyen kişilerle polisler arasında arbede yaşandı. Olay yerine çok sayıda çevik kuvvete ekipleri sevk edildi. Öfkeli kalabalığın çoğalması üzerine güvenlik güçleri, cinayeti işleyen şahsın oturduğu evi tahliye etti. Akdemir'in cesedi otopsi için Gaziantep Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Akraba oldukları öğrenilen şahısların bir gün önce yine halı yıkamacıda çıkan gürültü sebebiyle tartıştıkları öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor. (CİHAN) 20 Kasım 2014 Perşembe Dünyada petrolün varil fiyatı son bir yılda 34 dolar gerilerken, söz konusu düşüş, Türkiye'deki cari açıktan rekabet gücüne, girdi maliyetlerinden enflasyona kadar birçok konuda olumlu sinyaller veriyor.Geçen yıl kasım ayında 112 dolar seviyesinde bulunan brent petrol fiyatları, bu yılın aynı döneminde 78,8 dolara kadar gerilerken, petrolün varil fiyatındaki her 10 dolarlık düşüş Türkiye'nin cari açığının GSYH'ye oranını yüzde 0,6 düşürüyor 4IUNWRWY:VOSLTIUY=WSXTY<XNWOQYKLUYGXSYNQTRWY*.YRLTWS DVSXTVSPVUEYKBAYPLUJKJYRIHIHEY;ISPXNV7RVPXYFWSXYW@QPOWU SVPWGVOYDIFIUVEYDXSRXYMWTXNVOTVSXURVUYVU<TWKNLUWYPWRWS GXS@LPYPLUJRWYLTJMTJYKXUNWTTVSY=VSXNLS>;ISPXNV VPLULMXKXUXUYVUYNJMJHWPYPWSQUTWSQURWUYGXSXYLTWSWP DBKOVSXTVUYFWSXYW@QPEY:VOSLTY<XNWOTWSQURWUYDVTVUYXNXY9WGVS8 TVSTVYDXRVSVPYRWSWTQNLS>VL:LTXOXPYDVSDXUTXPTVSY=VY6=SJ8 :W7RWPXYOL:WSTWUMWUQUYDVFXPMVKXUXUYFWSXYW@QCQYLTJMKJA VOPXTVRXCXYGJYRBUVMRVEY:VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYRIHIHYWNSQ GXSYBUVMYOWHQSPVUEYJAMWUTWSY;ISPXNV7UXUYGJYNQTPXYFWSX W@QCQUQUYDV@MXHYNQTTWSWYLSWUTWYGINIPYDVSXTVMV DBKOVSVFVCXUVYXHWSVOYVRXNLS>V@VUYNQTYPWKQMYWNQURWY55/ RLTWSYKV=XNVKXURVYGJTJUWUYGSVUOY:VOSLT <XNWOTWSQEYGJYNQTQUYWNUQYRBUVMXURV E YRLTWSWYPWRWSYDVSXTVSPVUE :VOSLTIUY=WSXTY<XNWOQURWPXY9VSY51 RLTWSTQPYRIHIHY;ISPXNV7UXU FWSXYW@QCQUQUY-"07NV LSWUQUQYNIARVY1E# RIHISINLS>Y?JYNQTYFWSX W@QCQUY-"07NVYLSWUQU NIARVY,EYLTMWKQ BUDBSITINLSY>;ISPXNV7UXU /15*YNQTQYFWSXYXHTVMTVS W@QCQEYGXSYBUFVPXYNQTW DBSVY5#YMXTNWSY,1YMXTN8 LUYRLTWSYWSOWSWPY#,YMXTNWS .YMXTNLUYRLTWSW NIPKVTMXHOX>Y?JYNQTQUYLFWP8 WCJKOLKYRBUVMXURVPXYFWSX XHTVMTVSYW@QCQYRWYDV@VUYNQTQU RBUVMXUVYDBSVY5#YMXTNWSY5$$YMX8 TNLUYRLTWSYWAWTWSWPY/$YMXTNWSY, #YMX8 TNLUYRLTWSWYDVSXTVMXHOX>0WMY:VOSLT XO9WTWOQUQUYWAWTMWKQY=VY:VOSLTY<XNWOTWSQUQUYDVSXTVMV8 KXNTVY;ISPXNV7UXUYGJYWTWURWPXYX9OXNWFQUQYPWSHQTWMWPYX@XU NW:OQCQYBRVMVEYNQTQUY$YWNQURWYDV@VUYNQTQUYWNUQYRBUVM8 XUVYDBSVY5E,YMXTNWSYRLTWSYRIHOI>;ISPXNVYDV@VUYNQTQUY$ WNQURWY5.YMXTNLUY/*YGXUYOLUY9WMY:VOSLTYXO9WTYVOOX>Y?J NQTQUYWNUQYRBUVMXURVYXO9WTYVRXTVUY9WMY:VOSLTY5/YMXTNLU .#1YGXUYOLUWYDVSXTVRX>Y?JYNQTQUYLFWP8VNTITYRBUVMXURVPX 9WMY:VOSLTYXO9WTWOQYDV@VUYNQTQUYWNUQYRBUVMXUVYDBSVY5 MXTNLUY,#*YGXUYOLUYDVSXTVRX>Y-BAYPLUJKJYRBUVMRVY9WM :VOSLTYXO9WTWOQURWYNIARVY55E57TXPYDVSXTVMV PWNRVRXTRX>0WMY:VOSLTYXO9WTWOQYX@XUYGJYNQTQUY$YWNQURW NW:QTWUYBRVMVYOJOWSQEYKLUY.YNQTQUYWNUQYRBUVMXUVYDBSV VUYRIHIPYRIAVNRVYPWTRQ>;ISPXNVEY/1557XUY$YWNQURWY9WM :VOSLTYXO9WTXUVYPWSHQTQPY55YMXTNWSY..,YMXTNLUEY/15/7UXU WNUQYRBUVMXURVY5/YMXTNWSY*YMXTNLUEY/15*7IUYWNUQ RBUVMXURVY55YMXTNWSY*5.YMXTNLUYRLTWSYBRVSPVUEYGJ NQTQUYWNUQYRBUVMXURVY9WMY:VOSLTYXO9WTWOQUQUY<WOJSWKQY$ MXTNWSY 5.YMXTNLUYRLTWSWYRIHOI>-XNWKVOEY'PLULMXY=V ;L:TJMY6SWHOQSMWTWSQYWP<QY-';6Y'PLULMXY4XSVP8 OBSIY'SRWTY;WUWKY)WSWDBTEY66YMJ9WGXSXUVYNW:OQCQ RVCVSTVURXSMVRVEY:VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYRIHIHIUE ;ISPXNV7UXUYMWPSLVPLULMXPYGXS@LPYDBKOVSDVKXUVYLTJM8 TJYPWOPQYNW:WFWCQUQYKBNTVRX>Y'UVS(XYPWTVMTVSXUXUY9VS9WU8 DXYGXSXURVYNWHWUWUY<XNWOYRIHIHIUIUEY;ISPXNV VPLULMXKXURVYBUVMTXYRVCXHXMTVSVYUVRVUYLTRJCJUW XHWSVOYVRVUY)WSWDBTEY3IUPIYGINIPYBT@IRVYVU8 VS(XNXYXO9WTYVRVUYGXSYITPVNXAY=VYKBA PLUJKJYPWTVMVYBUVMTXYGXSY9WSFWMW NW:QNLSJA>Y?JSWRWYNWHWUWUYVUYJ<WP GXSY<XNWOYRVCXHXMXUXUYVOPXKXYRVYGJ UVRVUTVYGINIPYLTJNLS3YRVRX> )WSWDBTEY:VOSLTY<XNWOTWSQURW NWHWUWUYRIHIHIUYRQHYOXFWSVO W@QCQURWUYFWSXYW@QCWEYGIO@V8 RVUYISVOXMYMWTXNVOTVSXUVY=V VU<TWKNLUWYPWRWSYBUVMTX VOPXTVSXYLTWFWCQUQYX<WRVYVOOX> -BAYPLUJKJY<XNWO RVCXHXMXUXUYRQHYOXFWSVOY=V FWSXYW@QPOWPXYVOPXKXUXUY9VMVUE VU<TWKNLUY=VYISVOXMYMWTXNVO8 TVSXUVYVOPXKXUXUYXKVYNWPQUYAW8 MWURWYDBSITVFVCXUXYWUTWOWU )WSWDBTEYHJUTWSQYPWNRVOOXY3&VOSLTE ISVOXMRVYPJTTWUQTWUYBUVMTXYGXSYDXSRX LTRJCJYX@XUY<XNWOTWSRWPXYGJYRIHIHEYBAVT8 TXPTVYKWUWNXFXTVSXMXAXUYDXSRXYMWTXNVOTVSXUXYFXR8 RXYLSWURWYWHWCQY@VPVFVPOXS>Y?JYRWYISVOXFXTVSXMXAXUYSVPW8 GVOYDIFIUVY=VYKWOQHTWSQUWYLTJMTJYWUTWMRWYNWUKQNWFWP> !SVOXMRVYDBSITVUYGJYDVTXHMVEYOWGXXYPXYITPVUXUYGINIMV SWPWMTWSQUQYRWY:LAXOX<YNBURVYVOPXTVNVFVP>YOVYNWURWUE KBAYPLUJKJY<XNWOYRIHIHIEYVU<TWKNLUTWYMIFWRVTVNVYRV BUVMTXYPWOPQYKJUWFWP>-LUYLTWSWPEYOIMYGJY:LAXOX< NWUKQMWTWSQUYITPVYVPLULMXKXURVYLTJHOJSWFWCQYLTJMTJ 9W=WNWYRWYRVCXUMVPYDVSVPXS>YWPSLVPLULMXPYGXS@LP =VSXNXYVOPXTVNVFVPYGJYDVTXHMVUXUEYGVPTVUOXTVSXYRVYLTJM8 TJYNBURVYVOPXTVNVFVCXUXYRIHIUINLSJM>Y6NSQFWEYGBTDVM8 XARVPXY(VL:LTXOXPYSXKPTVSVYSWCMVUY:VOSLTY<XNWOTWSQUQU RIHMVKXEYVUYWAQURWUYGJYWTWURWPXYSXKPTVSXYWAWTOMW ULPOWKQURWYRWYPWOPQYNW:MQHYLTWFWP>3Y4IUNWY'PLULMXP =VY-OSWOV(XPY6SWHOQSMWTWSYWP<QY4'-6Y?WHPWUQY=V ;ISPY0W=WY)JSJMJY!UX=VSKXOVKXY;0)Y%VPOBSIY&SL<> 4S>Y!UKWTY?WUYRWY;ISPXNV7UXUY,,8#1YMXTNWSYRLTWSTQPYVU8 VS(XYXO9WTWOQYNW:OQCQUQYWUQMKWOWSWPEY:VOSLTY<XNWOTWSQURWPX RIHIHIUYRQHYOXFWSVOYRVUDVKXYXTVYFWSXYXHTVMTVSYRVUDVKXUV LTJMTJYNWUKQNWFWCQUQYGVTXSOOX>&VOSLTY<XNWOQURWYMV=FJO KV=XNVTVSXUYPLSJUMWKQY9WTXURVYNQTYKLUJURWY;ISPXNV7UXU *E,8.YMXTNWSYRLTWSYWSWKQURWYGXSYPWAWU@YVTRVYVRVFVCXUV RXPPWOXY@VPVUY?WUEY3&VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYRIHIHYISV8 OXMRVYDXSRXY<XNWOTWSQURWUYGXSXYLTWUYVUVS(XYMWTXNVOTVSXUXU RIHMVKXUXYKWCTWNWFWCQURWUYDVUVTYMWTXNVOTVSYIAVSXURV WHWCQYNBUTIYVOPXYMVNRWUWYDVOXSVFVPOXS>Y?JYRJSJMYRWE ISVOXMYMWTXNVOTVSXUXUYRIHMVKXYXTVY9VMYPWSTQTQCQUY9VM RVYPISVKVTY:WAWSRWPXYSVPWGVOYDIFIUIUYWSOMWKQUWYNLT W@WFWPOQS3YX<WRVTVSXUXYPJTTWURQ>?WUEYGJYRJSJMJU ;ISPXNVYVPLULMXKXYW@QKQURWYLTJMTJYNWUKQMWTWS LTJHOJSWFWCQUQY=JSDJTWNWSWPEY3)WSTQTQPYKV=XNVTVSXUXU WSOMWKQYNVUXYNWOQSQMTWSQUYBUIUIUYW@QTMWKQUQEYWNUQ HVPXTRVYSVPWGVOYDIFIUIUYWSOMWKQYX9SWFWOQUYNIPKVTMVKXUX KWCTWNWFWPOQS3YRXNVYPLUJHOJ>&VOSLTYX9SW@YVRVUYITPVTVS W@QKQURWUYLSOWTWMWYX9SW@Y<XNWOQUQUY ,YRLTWSYKV8 =XNVTVSXURVYLTRJCJUJYPWNRVRVUY?WUEY:VOSLTY<XNWOQURW RXTVYDVOXSXTVUY1YRLTWSYKV=XNVTVSXUXUYMIMPIU LTMWRQCQUQYX<WRVYVOOX>Y&VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYRIHIHOVUYVU @LPY%JKNW7UQUYVOPXTVUVFVCXUXYGVTXSOVUY?WUEY3/YOSXTNLU RLTWSQUYIAVSXURVYGXSYVPLULMXNVYKW9X:YLTWUY%JKNW7UQU [email protected]:VOSLTRVUYDVTXNLS>Y?JYPW:8 KWMRWEY:VOSLTY=WSXTY<XNWOTWSQURWPXY51YRLTWSYDVSXTVMVUXUE %JKNWYGIO@VKXURVY/1YMXTNWSYRLTWSTQPYPWNGWYUVRVU LTWFWCQYPWSHQMQAWY@QPQNLS3YRVCVSTVURXSMVKXURVYGJTJU8 RJ>?WUEY:VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYKV=XNVUXUYPLSJUMWKQYRJ8 SJMJURWY%JKNWYSVAVS=TVSXUXUYVUY<WATWYXPXYNQTRW VSXNVFVCXUVYRXPPWOXY@VPVSVPEYGJYRJSJMRWY%JKNW7UQU PSWNUWY=VY-JSXNVYPLUJKJURWPXYMV=FJOYOW=SQUQYPLSJ8 MWPOWYALSTJPY@VPVGXTVFVCXUXYKBNTVRX>YY'UVS(XY=VY;WGXX )WNUWPTWSY?WPWUQY;WUVSY"QTRQAYRWYDV@OXCXMXAYDIUTVSRV MV=FJOY9WMY:VOSLTY=WSXTY<XNWOTWSQUQUEY;ISPXNVYW@QKQURWU KLUYRVSVFVYKV=XURXSXFXYGXSYRJSJMYLTRJCJUJYKBNTVMXHEYGJ RJSJMJUYGXSYNQTYKISMVKXY9WTXURVY;ISPXNV7UXUYPWAWUFQUQU *E/YXTWY*E.YMXTNWSYRLTWSYFX=WSQURWYLTWFWCQUQ KBNTVMXHOX>WTXNVY?WPWUQYV9MVOYXMHVPYRVYVUVS(X <XNWOTWSQUQUYBUDBSRIPTVSXUXUYWTOQURWYDVS@VPTVHOXCXUV XHWSVOYVRVSVPEY51YRLTWSTQPY:VOSLTY<XNWOTWSQURWPXYRIHIHIUE FWSXYW@QCQYUVOYGWARWY,YMXTNWSYRLTWSYWAWTOOQCQUQ GXTRXSMXHOX>XMHVPEYDVTVFVPY51YNQTRWYVMOXWY<XNWOTWSQUQU RWYDV@MXHY51YNQTWYLSWUTWYRW9WYRIHIPYDVS@VPTVHVFVCXUV RXPPWOXY@VPMXHOX>$$ !"! !! "! """!"""!" ! ))3)/"./0-32+/'#-.,-* ,% $)3/'&-.33203.2,*1&'13& 1(13(1 2,3+&/0%,!%0 1'.120(13*,/#/.)%3*2+3$) 2#/'1&3(/+-!0-03)'.+1,!(1.2 *2+20(103+*0'/3/&- -32.20#2 *2+"1.,20(13.*0%"&% 6?4Y;XFWSVOY2RWKQ7UQUY?SIPKVT7XUYWSRQURWUYNJSOYRQHQURWPX XPXUFXYGBTDVKVTYL<XKXEY)WTPQUMWY?WPWUQYV=RVOY"QTMWA7QU PWOQTQMQNTWY+KOWUGJT7RWYW@QTRQ>;ISPXNVY2RWTWSY=VY?LSKWTWS ?XSTXCXY;2??Y=VY6?4Y;XFWSVOY2RWKQYXHYGXSTXCX PW:KWMQURWY6?4Y;XFWSVOY2RWKQY?BTDVKVTY2<XKX7UXUYW@QTQHQE ;2??86?4Y;XFWSVOY2RWKQYXHYGXSTXCXY&SLOLPLTIYXMAW OBSVUXNTVYDVS@VPTVHOXSXTRX>Y;BSVURVYPLUJHWUY;2?? ?WHPWUQY%X<WOY0XKWSFQPTQLCTJEY;ISPXNVY=VY6?4YTXRVS8 TVSXUXUYOWUQMTWRQCQYMLRVTYLSOWPTQCQUYXPOXKWRXYGLNJOJUJ PJ==VOTVURXSMVPYXKOVRXPTVSXUXYKBNTVRX>0XKWSFQPTQLCTJE ;ISP86MVSXPWUYXTXHPXTVSXUXUYXPOXKWRXYGLNJOJUJUY9VSYAW8 MWUYBUFVTXPTVSXYLTRJCJUJEYGJYNBURVPXYX9OXNWFQY/115 NQTQURWUYGVSXYKISVPTXYLTWSWPY=JSDJTWRQPTWSQUQYGVTXSOVSVPE 3+PXTXYOXFWSVOY=VYNWOQSQMYXTXHPXTVSXUXUYPW:KWMQUQ DVUXHTVOMVPY=VYXHY9WFMXUXYGINIOMVPYXKOXNLSJA>Y+TXHPXTVSX XUL=WOX<YWRQMTWSTWYRVSXUTVHOXSMVPYXKOXNLSJA>Y6NUQYAWMWU8 RWEYGWHOWYGBTDVMXAYLTMWPYIAVSVEYI@IUFIYITPVTVSRV NVOVUVPTVSXMXAXYGXSTVHOXSMVPYXKOXNLSJAYRXNVYPLUJHOJ>?J RLCSJTOJRWEY;2??Y=VY6?4Y;XFWSVOY2RWKQ7UQUEYXPXTX XTXHPXTVSXYDVTXHOXSMVY=XANLUJYBSOIHIUFVEYKLUYXPXYNQTRWYGXS8 TXPOVYKLMJOYWRQMTWSYWOMWNWYGWHTWRQPTWSQUWYXHWSVOYVRVU 0XKWSFQPTQLCTJEY/15/YNQTQYWSWTQPYWNQURWYXMAWTWRQPTWSQYMJ8 OWGWPWOYAW:OQYPW:KWMQUQYWHWUY@LPYKWNQRWYLSOWPY<WWTXNVO DVS@VPTVHOXSRXPTVSXUXUYWTOQUQY@XARX>0XKWSFQPTQLCTJEYGJDIUPI W@QTQHY=VYXMAWYOBSVUXUXEYKLUYXPXYNQTRWPXYGWHWSQTWSQYIAVSXUV XUHWYVOOXPTVSXUXYGVTXSOVSVPEYHBNTVYRV=WMYVOOX3;ISP8 6MVSXPWUYXTXHPXTVSXURVY@LPYKWNQRWYSVKMXY:TWO<LSMY=WS>Y)W8 MJYPJSJMTWSQMQAYMJ9OVTX<Y=VKXTVTVSTVYGXSYWSWNWYDVTXNLS> +POXKWRXYPLUJTWSYRW9XTEY9VSYOISTIYPLUJYDIURVMVYDVOXSXTXNLS> 6UFWPEY;2??Y=VY6?4Y;XFWSVOY2RWKQ7UQUYOVKXKYVOMXH LTRJCJYGJYXHYGXSTXCXY@VS@V=VKXEYOIMINTVYBAVTYKVPOBS PJSJTJHTWSQUQUYDXSXHXMXRXS>Y)VURXYITPVTVSXURVYVUYDI@TIYXPX MJWRXTYXHYRIUNWKQYPJSJTJHJUJUYLSOWPY@WGWKQRQS> WTQHMWTWSQMQAEYXHYRIUNWKQUWYRBUIPY=VYXHYLRWPTQRQS>Y6?4 ;XFWSVOY2RWKQ7UQUY+KOWUGJT7RWYL<XKYW@MWY<XPSXYRVYGJYXH GXSTXCXMXAYPW:KWMQURWYDVTXHOX>Y+HYGXSTXCXMXAYHXMRXYL<XKYW@8 MWYULPOWKQUWYDVTRX>3;ISPXNV7RVPXYXPOXKWRXY=VYKXNWKXYXKOXPSWS LSOWMQURWUYRW9WY@LPY6?4Y<XSMWKQUQUYXKOX<WRVYVOMVKXUX GVPTVRXPTVSXUXYPWNRVRVUY0XKWSFQPTQLCTJEY3!TPVMXAXUY6?4 :WAWSQURWUYWTRQCQY:WNYMWWTVKV<YGXURVY*7OISY=VY6?47UXU XO9WTWOQURWY.5>YKQSWRWNQA>Y?JYOWGTLYGJDIUVYMW9KJK RVCXTRXSEYNQTTWSRQSYGBNTVYKISVDVTMXHOXS>Y;ISPYOIFFWSQY=V KWUWNXFXKXYLTWSWPYGXSYOISTIY6?4Y:WAWSQUWYVSXHVMXNLSJA3 GXTDXKXUXY=VSRX>36?4YWSOQPY51YGXUYPXTLMVOSVYBOVRVYRVCXTE +KOWUGJT7JUYMVSPVAXURVYLTWFWP3YRXNVUY0XKWSFQPTQLCTJEY6?8 47RVUYDVTVUYRLCSJRWUYNWOQSQMTWSQUYRWYKLUYRVSVFVYRIHIP PWTRQCQUQY=JSDJTWRQ>0XKWSFQPTQLCTJEYW@QTWUYL<XKXUE ;ISPXNVUXUY6?47TXYPISVKVTYHXSPVOTVSXUYNWOQSQMYSWRWSQUW DXSMVKXURVYRVYBUVMTXYGXSYXHTV=YIKOTVUVFVCXUXYPWNRVRVSVPE 36?4Y;XFWSVOY2RWKQYL<XKXEYKWRVFVY;ISPXNVYX@XUYRVCXTYGBT8 DVMXARVPXYRXCVSYITPVTVSXYRVY9XAMVOYWTWUQUWYRW9XTYVRVFVP> XSWY;ISP86MVSXPWUYXPOXKWRXYXTXHPXTVSXYKBAYPLUJKJ LTRJCJURWEYKWRVFVYXPXTXYXTXHPXTVSYNVOMXNLS>Y!@IUFIYITPVT8 VSRVPXYXHYGXSTXCXUXYRVYRIHIUMVPY=VYLUWYDBSV 9WAQSTWUMWMQAYDVSVPXNLSYHVPTXURVYPLUJHOJ>+KOWUGJT7JUE GJYGBTDVRVYPISVKVTYHXSPVOTVSYX@XUYWUWYMVSPVAY9WTXUV DVTMVKXUXY9VRV<TVRXPTVSXUXY=JSDJTWNWUY0XKWSFQPTQLCTJE L<XKXUEY+KOWUGJT7JUYGJYSLTIUIYRVY:VS@XUTVNVFVCXUXYX<WRVYVO8 OX>0XKWSFQPTQLCTJEY6?4Y;XFWSVOY2RWKQY?BTDVKVTY2<XKX7UXUE 2RW7UQUY?SIPKVT7RVUYKLUSWYNJSOYRQHQURWYW@OQCQYXPXUFXYL<XK LTRJCJUWYRXPPWOXY@VPVSVPEY3-WRVFVYGJYGXTVYBUIMIARVPX RBUVMRVY6?48;ISPXNVYVPLULMXPYXTXHPXTVSXUXUEY6?4TX PISVKVTYHXSPVOTVSYUVARXURVYUVYPWRWSYBUVMTXYLTRJCJUJU XHWSVOXRXS3YRVCVSTVURXSMVKXURVYGJTJURJ>Y0XKWSFQPTQLCTJE 6?YXTVY6?4YWSWKQURWPXY;;&YMIAWPVSVTVSXURV ;ISPXNV7UXUYRVYNVSYWTMWKQUWYNBUVTXPYLTWSWPY6?4 UVARXURVYNW:WFWPTWSQYTLGXY@WTQHMWTWSQURWYRWYGJYL<XKXUYP8 VURXTVSXUVYGINIPY<WNRWYKWCTWNWFWCQUQYRWYKBATVSXUVYVPTV8 RX>6?4Y;XFWSVOY2RWKQ7UQUYTJKTWSWSWKQY+TXHPXTVSRVUY-L8 SJMTJY?WHPWUY"WSRQMFQKQYNSLUY?SXTTXWUOYRWEY;ISPXNV7UXU PVURXTVSXYX@XUY9VSYAWMWUY@LPYBUVMTXYLTRJCJUJYGVTXSOVSVPE 3;ISPXNVYGJDIUYPVURXKXNTVYPJSMWPYXKOVRXCXMXAYGBTDVKVT GWATQYLSOWPTQCQUYOVMVTTVSXUXYWOQNLS3YRVRX>Y?SXTTXWUOEY;2?? ?WHPWUQY0XKWSFQPTQLCTJ7UJUYKLUY/YNQTRQSY;ISPXNV7RVPX MV=FJRXNVOTVSXUXYWSOQSMWTWSQUQYDVSVPOXCXUXYKBNTVRXCXUXYWP8 OWSWSWPEY3?JURWUYKLUSWYGJSWRWNQAY=VYGJSWRWYPWTMWNWYRV8 =WMYVRVFVCXA3YX<WRVTVSXUXYPJTTWURQ>Y6?4Y;XFWSVOY2RWKQYL8 TWSWPYNW:OQPTWSQY@WTQHMWTWSQUYRIUNWY@W:QURWY@LPYBUVMTX ULPOWRWYLTRJCJUWYXHWSVOYVRVUY?SXTTXWUOEY;2??YXTVY6?4 ;XFWSVOY2RWKQYWSWKQURWPXYMJOWGWPWOYAW:OQUQUY9VSYXPXYITP8 VNVYRVY@LPYGINIPYW=WUOW(TWSYKWCTWNWFWCQUQYKBNTVRX>Y4IUNW @W:QURWYXPXUFXYGBTDVKVTYL<XKTVSXUXY+KOWUGJT7RWYW@OQPTWSQUQ =JSDJTWNWUY?SXTTXWUOEY3XUEY0XURXKOWUEY?SVAXTNWY=VY%JKNW DXGXYGXS@LPYNVSRVYXHYNW:WSPVUYXPXUFXYL<XKXYW@MWPYX@XU ;ISPXNV7NXYKV@OXP>Y?JYKV@XMEYGXAXMYX@XUYGINIPYBUVMYWSA VRXNLS3YRXNVYPLUJHOJ>?SXTTXWUOEY-BAYPLUJKJYMJOWGWPWO AW:OQNTWYGXSTXPOVY;2??7TWYLTWUYXHYGXSTXCXUXYRV RVSXUTVHOXSMVNVYRV=WMYVRVFVPTVSXUXYGVTXSOVSVPEY3;ISPXNV GXSYGBTDVRVUY@LPYRW9WY<WATWKQUQYOVMKXTYVRXNLS>Y;ISPXNV GXS@LPYGBTDVUXUYIKKI>Y6SOQPY;ISP86?4YXTXHPXTVSXURVYNVUX GXSYRBUVMYGWHTQNLS3YX<WRVTVSXUXYPJTTWURQ>6?47UXUY+KOWUGJT ?WHPLUKLTLKJY9WSTVKY0JUOVSYXKVEYGJYL<XKXUYW@QTMWKQUQ @LPYBUVMTXYGXSYWRQMYLTWSWPYUXOVTVURXSVSVPEYL<XKXUYGBTDVKVT GWSQHY=VYSV<W9QUYOW9KXKYVRXTMVKXUVYPWOPQYKWCTWNWFWCQUQU WTOQUQY@XARX>YAVTYKVPOBSY=VYXHYRIUNWKQYLSOWPTQPTWSQUQU RVKOVPTVUMVKXYDVSVPOXCXUVYXHWSVOYVRVUY0JUOVSEYXPXYITPV WSWKQURWPXYOXFWSVOY9WFMXUXUY@LPYRW9WYGINIMVKXUXYXKOVRXP8 TVSXUXYGVTXSOOX>6@QTQHYOBSVUXUXUYWSRQURWUEY;ISPXNVYXTVY6?4 WSWKQURWPXYOXFWSXY=VYVPLULMXPYXTXHPXTVSXUYDVTXHMVKXUVYPWOPQ KWCTWMWPYWMWFQNTWY;2??Y=VY6?4Y;XFWSVOY2RWKQ WSWKQURWY/15/7RVYXMAWTWUWUYMJOWGWPWOYPW:KWMQ DVUXHTVOXTVSVPYNVUXRVUYXMAWTWURQ3$$ " ! """!"! Yanık,"Şu anda ciddi anlamda sıfır arabaların birbiri ardına devreye giren yıl sonu kampanyalarına rağmen ikinci el satışlarında artış var.Belki kampanyaların yoğunlaştığı yılın son 1-1,5 ayında ikinci el piyasasında ağırlaşma olabilir ama bu da fazla etkilemeyecek gibi gözüküyor"dedi Otomobil ve hafif ticari arac toplam pazarı yılın 10 ayında yüzde 16,18 daralan firmaların yıl sonu kampanyaları bile "ikinci el"lerin tahtını sarsamıyor.Otomotiv firmalarının birbiri ardına devreye giren kampanyalarına rağmen kullanılmış otomobil satışlarının arttığını belirten ikinci el oto galericilerine göre, bu durum, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve döviz kurlarındaki artışlar sonrası zamlanan sıfır otomobiller ile ikinci el araçlar arasında fiyat marjının çok açılmasından kaynaklanıyor.Bursa Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ÖTV ve döviz kurlarındaki artışın etkisiyle yılbaşından itibaren 2014 model araçların ciddi oranlarda zamlandığını, bu nedenle talebin önemli ölçüde sıfır araçlardan "ikinci el"e kaydığını hatırlatarak, bu eğilimin sürdüğünü söyledi.Yanık, otomotiv firmalarının birbiri ardına devreye soktuğu, yazılı ve görsel medyada sürekli reklamları yapılan kampanyalara rağmen ikinci el piyasasındaki hareketin sürdüğüne işaret ederek, özellikle firmaların yıl sonu hedeflerini tutturmak için son kozlarını oynadıkları dönemde böyle bir durumun yaşanmasının dikkat çekici olduğunu anlattı. Otomobil ve hafif ticari arac toplam pazarının, Otomotiv Distribütörleri Derneğinin (ODD) verilerine göre, ocak-ekim döneminde yüzde 16,18 azaldığını dile getiren Yanık, bunun ciddi bir gerileme olduğunu belirtti.Yanık, bu noktadan hareketle özellikle yılın son çeyreğinde hızlanan kampanyaların, aralık ayında daha da ivme kazanmasını beklediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:"Sıfırlarda otomobillerin satışında ciddi anlamda bir gerileme var. Bekledikleri hedefe bir türlü ulaşamıyorlar. Bunu kapatmak için ciddi anlamda kampanya yapmalarını bekliyorduk fakat şu anda ciddi anlamda sıfır arabaların birbiri ardına devreye giren yıl sonu kampanyalarına rağmen ikinci el satışlarında artış var. Belki kampanyaların yoğunlaştığı yılın son 1-1,5 ayında ikinci el piyasasında ağırlaşma olabilir ama bu da fazla etkilemeyecek gibi gözüküyor. Kampanyalarla fiyatları ne kadar indirseler de cazip olmayacak çünkü sıfır arabaların ikinci el arabalarla arasındaki fiyat marjı çok açıldı."Küçük sınıfta (B segmenti) sıfır bir otomobilin ortalama fiyatının dahi 40-45 bin liradan başladığını bildiren Yanık, sıfır araçların fiyatlarının artık bütçeleri ciddi şekilde aşan seviyelere geldiğini anlattı.Firmaların da ÖTV ve döviz kurlarından kaynaklanan zamlı fiyatları, kendi bünyesinde sıfır faizle uzun vadeler ya da çeşitli fiyat indirimleriyle ulaşılabilir hale getirmeye çalıştığına değinen Yanık, "Ortaya bir sorun daha çıkıyor; ne kadar cazip hale getirirseniz getirin bugün almaya kalktığınız en düşük donanımlı sıfır araba bile ortalama 40-45 bin liradan başlıyor. Oysa 40-45 bin liraya 2-3 yıllık daha donanımlı araba alabiliyorsunuz. (AA) Kasım2013 2014Perşembe Perşembe 201Şubat Teşviklerin gelişen teknolojiye göre verilmesi gerektiğini söyleyen Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. Pazarlama Müdürü Ziya Burnaz, “Şu an için elektrikli otomobillere verilen ÖTV indirimi hybrid modellerine de verilirse satışlarda müthiş bir artış olur.” diye konuştu #$,/<NYT[R\^5]K]YX]S]^J\^3]VWL^=G+G^5]K]YX]? S]^,NUNYN^#[R]^AOYZ]KB^\X\TVY[TX[^QVQSQM[X\^J\Y[X\Z V\LJ[T[Z^ERMY[U^V\TZQXQ;[P[Z\^J\Y[XS\P[Z[^[PV\R\Y\TB :NTNS\V[Z^\X\TV[Y[TX[^QVQSQM[XX\Y\^ORIOX]UWHW V\LJ[T[^ERMY[U^SQU\XX\Y\^U\^ORIOX]R]C]HW^@ZI@YNPN [X\^R]VWYWSX]YW^I\Z[LX\VV[TG^AOINZ\^T]U]Y^F]E]XW^J\^QY? V]^PWZW>WZ^OX]LS]PW^KQY^QX]Z^ERMY[U^SQVQY^V\TZQXQ;[P[Z[ TNDNT^P\IS\ZVX[^M[Y^SQU\XU\^/(^M[Z^X[Y]U]Z^P]VWL] POZUOTG^+O]Z^[D[Z^\X\TVY[TX[^QVQSQM[XX\Y\^J\Y[X\Z %<^[ZU[Y[S[^ERMY[U^SQU\XX\Y[Z\^U\^J\Y[X[YP\ P]VWLX]YU]^SNVE[L^M[Y^]YVWL^QXOYG.^U\U[G :[MY[V^V\TZQXQ;[P[Z\^X[U\YX[T^R]F]Z^<QRQV]B^A^P\I? S\ZV[Z[Z^[XT^E[MY[V^SQU\X[^1]Y[P^:RMY[U9[^R\Z[ V]P]YWSWRX]^[XT^T\K^3]SPOZ^2VQ^3EQ^O]YW9ZU] I@YNCNR\^DWT]YVVWG^1]Y[P^:RMY[U^SQU\X[Z[Z^LO]Z^[D[Z <NYT[R\^I\Z\X[ZU\^VNS^M]R[X\Y\^U]HWVWSWZWZ I\YD\TX\LV[H[Z[^T]RU\U\Z^<QRQV]^<NYT[R\^5]K]YX]S] J\^3]VWL^=G+G^5]K]YX]S]^,NUNYN^#[R]^AOYZ]KB [PV\R\Z^J]V]ZU]LX]YWZ^/(^M[Z^/88^X[Y]U]Z^M]LX]R]Z^>[R? ]VX]YX]^P]VWX]Z^QVQSQM[X[^S\Y]T^\U\ZX\Y[Z^V\PV^PNYNLN R]F]M[X\C\TX\Y[Z[^P@RX\U[G^<QR]V]^<NYT[R\^QX]Y]T ENTNS\V[Z^\X\TV[Y[TX[^QVQSQM[XX\Y\^ORIOX]UWHW V\LJ[TX\Y[^:RMY[U^SQU\XX\Y\^U\^ORIOX]R]C]HW @ZI@YNPN^[X\^R]VWYWSX]YWZW^I\Z[LX\VV[TX\Y[Z[^M\X[YV\Z AOYZ]KB^*:NTNS\V[Z^\X\TVY[TX[^QVQSQM[XX\YU\^QXUOHO I[M[^ERMY[U^SQU\XX\Y[Z\^U\^V\LJ[T^J\YS\P[^I\Y\T[RQYG AO^SQVQY^E\S^D\JY\R[^]K^T[YX\V[RQY^E\S^U\^R]TWV VNT\V[S[Z[^UNLNYNRQYG^7QX]RWPWRX]^[VE]X]VV]T[ S]X[R\V[S[K[^UNLNYNRQYG^7\JX\V[Z^UWL^]DWHWZW T]F]VS]PWZ]^U]^>]RU]PW^J]YG^A[K^[X\YX\R\Z^U@Z\SU\ MO^V\LJ[T[Z^J\Y[X\C\H[Z[^@Z^I@Y\Y\T^R]VWYWSX]YWSWKW R]FWRQYOKG.^U\U[G^ &.+./(.*'*'/*.('/--) 'X\TVY[TX[^QVQSQM[XX\Y[Z^TOXX]ZWSWZWZ^U]E]^P]HXWTXW QXS]PW^[D[Z^M[Y]K^U]E]^K]S]Z^I\DS\P[^J\^I\Y\TX[^]XV R]FWZWZ^R]FWXS]PW^I\Y\TV[H[Z[^T]RU\U\Z^#[R]^AOYZ]KB *+O]Z^[D[Z^\X\TVY[TX[^QVQSQM[X^]X]ZX]YB^M[Y^[XU\Z U[H\Y[Z\^I[VS\U\^PWTWZVW^R]LWRQYG^=TN^R]Z[^F[XB^]Y]DX] M[YX[TV\^P]VWXSWRQYB^T[Y]X]ZWRQYG^=S]^ERMY[U^M[Y^QVQ? SQM[X^[X\^E\S^\TQZQS[T^E\SU\^D\JY\R\^K]Y]Y^J\YS\? U\Z^PV]ZMOX9U]Z^=ZT]Y]9R]^E[DM[Y^PQYOZ^R]L]S]U]Z I[U\M[X[YP[Z[KG^7QX]RWPWRX]^:RMY[U^SQVQY^QYV]^J\^OKOZ J]U\U\^@Z\SX[^M[Y^V\TZQXQ;[G^<QRQV]^[XT^MO^[L\^-!! RWXWZU]^M]LX]UW^J\^5Y[OP9^[X\^P\Y[^NY\V[S\^I\DV[G^2^V]Y[? EV\Z^INZNSNK\^DQT^MNRNT^R]VWYWS^R]FWXUW^J\^LO]Z M[YDQT^SQU\XU\^MO^V\TZQXQ;[^TOXX]ZWXWRQYG^2^INZX\YU\ :RMY[U^QVQSQM[X[Z^J\Y[SX[^QXS]R]C]HWZW^P@RX\R\Z S]YT]X]YWZ^DQHO^MOINZ^:RMY[U^QVQSQM[XX\Y[Z[ V]ZWVS]R]^M]LX]UWG.^U[R\^TQZOLVOG^ AOINZ\^T]U]Y^F]E]XW^J\^QYV]^PWZW>WZ^OX]LS]PW^KQY QX]Z^ERMY[U^SQVQY^V\TZQXQ;[P[Z[^TNDNT^P\IS\ZVX[^M[Y SQU\XU\^P]VWL]^POZOXS]PWZWZ^R\Z[^J\^@Z\SX[^M[Y M]LX]ZIWD^QXUOHOZO^E]VWYX]V]Z^AOYZ]KB^*AOINZ^M[K[S V]ZWVWSWZW^R]FVWHWSWK^1]Y[P^:RMY[U^SQU\X[^[X\^\Z MNRNT^]J]ZV];X]YWSWKU]Z^M[Y[P[^OX]LWX]M[X[Y^QXS]PWG 1]Z[^A^TNDNT^P\IS\ZV[ZU\^1]Y[P^[X\^[XT^T\K^ERMY[U V\TZQXQ;[P[^TOXX]ZWCWR]^POZOXORQYG^AOINZ\^T]U]Y^XNTP SQU\XX\YU\^MO^V\TZQXQ;[^ORIOX]ZWRQYUO^UQX]RWPWRX] >[R]VW^RNTP\T^QXORQYUOG^+O]Z^1]Y[P9[Z^:RMY[U^SQU\X[ /(^M[Z^X[Y]U]Z^M]LX]R]Z^>[R]VX]^POZOXORQYG^=RZW^P\I? S\ZVV\T[^U[H\Y^QVQSQM[X^S]YT]X]YWZWZ^U[\P\X^SQU\X? X\Y[^[X\^T]YLWX]LVWY]C]T^QXOYP]T^M[K[S^@Z^I@YUNHNSNK >[R]V^QZX]YWZ^]XVWZU]^M[X\^T]XWRQYG^0NZNSNKU\^\X\T? VY[TX[^QVQSQM[X\^J\Y[X\Z^V\LJ[T[^U\JX\V^:RMY[U V\TZQXQ;[P[Z\^U\^J\Y[YP\^E\S^D\JY\^E\SU\^R]TWV J\Y[SX[X[H[^]DWPWZU]Z^DQT^MNRNT^]J]ZV];^P]HX]YWKG^ ,\P\X]^LO]Z^[D[Z^\X\TVY[TX[^QVQSQM[XX\Y\^J\Y[X\Z %<^[ZU[Y[S[^:RMY[U^SQU\XX\Y[Z\^U\^J\Y[XP\ P]VWLX]YU]^SNVE[L^M[Y^]YVWL^QXOYG^AOINZ^[V[M]Y[RX\^1]Y[P :RMY[U^]Y]DX]Y^M]R[X\Y\^I@ZU\Y[XU[^J\^P]VWLX]YWZ] M]LX]ZUWG^AO^]Y]D^[XT^T\K^3]SPOZ^2VQ^3EQ O]YW9ZU]^P\YI[X\Z[RQYG^PV\R\ZX\Y^M]R[X\Y[S[K\^I[U[F V\PV^PNYNLN^R]F]M[X[YG.^U\U[G^"%-+.)! Oda Başkanı Kocabaş,“Tarımda üretim planlamasının yapılmaması nedeniyle arz fazlası ürünlerin üretimi artarken tekstil ve konfeksiyon sektörlerinin hammaddesi olan pamukta, üretimi arttırıcı desteklemelerin yetersizliği nedeniyle üretimden kaçış sürmektedir” dedi #$, , I\YD\TX\LV[Y[X\Z^XOPX]Y]Y]PW^5\VYQX J\^7QH]XI]K^4QZ>\Y]ZPW6Z]^20<?)8-^T]VWX]Z^=K\YM]R? C]Z^U\JX\V^F\VYQX^L[YT\V[^32$=&^A]LT]ZW^&@JZ]I^=MUOX? X]R\JB^<NYTS\Z[PV]Z6]^F\VYQX^J\^I]K^V]LWS]^]XVR]FWPW^POZ? S]R]^E]KWY^QXUOTX]YWZW^P@RX\U[G^ <NYTS\Z[PV]Z6WZ^\Z^@Z\SX[^\VT[ZX[TX\Y[Z[Z^M[Y[P[^QX]Z 5\VYQX^J\^7QH]XI]K^4QZ>\Y]ZPW6Z]^T]VWX]Z^32$=& A]LT]ZW^=MUOXX]R\J^R]FVWHW^TQZOLS]PWZU]B^A[KB^M@XI\ NXT\X\Y[Z[Z^@K\XX[TX\^<NYTS\Z[PV]Z6WZ^\Z\Y;[^T]RZ]TX]YWZW UNZR]^F]K]YX]YWZ]^OX]LVWYS]R]^E]KWYWKG^:]K]Y^:]JK]PW6ZU] \Z\Y;[^[EY]D^RQXX]YWZWZ^D\L[VX\ZU[Y[XS\P[^P]U\C\^VNT\V[C[X\Y [D[Z^U\H[XB^]RZW^K]S]ZU]^M@XI\^NXT\X\Y[^[D[Z^\Z\Y;[ INJ\ZX[H[Z[Z^INDX\ZU[Y[XS\P[ZU\^@Z\SX[^>]TV@Y QXOLVOY]C]TG^X]LWS^I[U\YX\Y[Z[Z^]K]XS]PWZW^P]HX]R]C]TG 'Z\Y;[^T]RZ]TX]YWZWZ^V[C]Y[^P\JT[R]VWZW^U]E]^TYXW^UOYOS] I\V[Y\C\T^U\U[G=K\YM]RC]Z9WZ^T]YLWXWTXW^DWT]Y]^U]R]XW [LM[YX[H[Z\^]DWT^M[Y^NXT\^QXUOHOZO^P@RX\R\Z^=MUOXX]R\JB^)8 'RXNX9U\^0NZ\R^0]K^4QY[UQYO9ZOZ^V\S\X[Z[^]VVWTX]YWZW^J\ MO^FYQ;\Z[Z^=K\YM]RC]Z^I]KWZW^<NYT[R\^J\^=JYOF]9R] OX]LS]PWZW^P]HX]R]C]HWZW^M\X[YVV[G^ 32$=&^A]LT]ZWB^0NZ\R^0]K^4QY[UQYO6ZOZ^M[Y^F]YD]PW QX]Z^<==5^FYQ;\P[Z[Z^UQH]XI]K^V]LWS]^T]F]P[V\P[Z[Z^[XT ]L]S]U]^-^S[XR]Y^S\VY\TNF^UQH]XI]K^QX]C]HWZW^J\^U]E] PQZY]^MO^Y]T]SWZ^-^S[XR]Y^S\VY\TNF\^T]U]Y DWT]YWX]M[X\C\H[Z[^[>]U\^\VV[G^<NYTS\Z[PV]Z6U]T[^OXOPX]Y]Y]PW TQZ>\Y]ZP]B^/8^NXT\U\Z^886NZ^NK\Y[ZU\^OKS]ZB OXOPX]Y]Y]PW^@YINV^J\^L[YT\V^V\SP[XC[X\Y[^T]VWXWRQYG^4QZ>\Y? ]ZP]B^)8^4]PWS6U]^PQZ]^\Y\C\TG "%-+.)! (/,,$/2U]PW^A]LT]ZW^,OPV]>]^4\S]X 4QC]M]LB^ENTNS\V[Z^F]SOTV]^ORIOX]ZUWHW FQX[V[T]X]YW^\X\LV[YU[G^<]YWSU]B^@K\XX[TX\^F]SOTV] NY\V[S[^]YVVWYWCW^U\PV\TX\Y[Z^R\V\YP[KX[H[^RNKNZU\Z NY\V[SU\Z^T]DWL^R]L]ZUWHWZW^[>]U\^\U\Z^4QC]M]LB F]SOT^NY\V[S[ZU\Z^T]DWLWZ^U[H\Y^M[Y^P\M\M[Z^U\ U\JX\V[Z^[VE]X]VW^U\PV\TX\R[C[^FQX[V[T]X]YW QXUOHOZO^P@RX\U[G^ 2U]^A]LT]ZW^4QC]M]LB^R]FVWHW^R]KWXW ]DWTX]S]U]^LOZX]YW^T]RU\VV[^*<]YWSU]^NY\V[S FX]ZX]S]PWZWZ^R]FWXS]S]PW^Z\? U\Z[RX\^]YK^>]KX]PW^NYNZX\Y[Z^NY\V[S[ ]YV]YT\Z^]YK^]DWHW^MOXOZ]ZB^\TQZQ? S[Z[Z^XQTQSQV[>[^V\TPV[X^J\^TQZ>\T? P[RQZ^P\TV@YX\Y[Z[Z^E]SS]UU\P[^QX]Z F]SOTV]B^NY\V[S[^]YVVWYWCW^U\PV\T? X\S\X\Y[Z^R\V\YP[KX[H[^Z\U\Z[RX\^NY\? V[SU\Z^T]DWL^PNYS\TV\U[YG^Y\V[SU\ T]DWLWZ^M]LT]^M[Y^Z\U\Z[^U\^F]SOTV] [VE]X]VW^U\PV\TX\R[C[^FQX[V[T]X]YUWYG <NYT[R\B^F]SOT^[VE]X]VWZWZ^R]TX]LWT RNKU\^ 89[Z[^=A7^J\^1OZ]Z[PV]Z9? U]Z^R]FWRQYG^ INZ^[X\^^RWX^]Y]PWZU]^U\H[L\Z^J]U\X\YU\^TY\U[ TOXX]ZUWYWRQYG^5]SOHOZ^Z]TU\ U@ZNLVNYNXS\P[ZU\T[^TQX]RXWTB^FY]V[T^[LX\R[L I@K@ZNZ\^]XWZUWHWZU]^MO^TY\U[X\YB^=A7^F]SOHO ]X]Z^<NYT^[VE]X]VDWPWZ]^MNRNT^TQX]RXWTX]Y P]HXWRQYG^AO^UOYOSB^=A79U\^F]SOT^>[R]VX]YWZWZ UNLNT^P\RY\VV[H[^K]S]ZX]YU]^NY\V[C[P[Z\^U\PV\T QXUOHOZU]Z^NY\V[S^]X]ZX]YWZU]^UNLNL QXS]S]PWZW^P]HXWRQYG^=A79Z[Z^T\ZU[^NY\V[C[P[Z\B F]SOT^[EY]C]VDWPWZ]^P]HX]UWHW^MO^]J]ZV];X]Y^Z\? SOT^\T[S[ZU\Z^T]DWLWZW^EWKX]ZUWYWRQYG. AOINZ^<NYT[R\6Z[Z^-^S[XRQZ^88^M[Z^VQZ C[J]YWZU]^QX]Z^X[>^F]SOT^[EV[R]CWZWZ^R]YWPWZWZ M[X\^T]YLWX]Z]S]UWHWZW^U]^M\X[YV\Z^4QC]M]LB^*5]? SOT^NY\V[S[ZU\^[EV[R]CWSWKWZ^R]YWPWZW^M[X\ T]YLWX]R]S]KT\Z^[VE]X]VV]^Y\TQYX]Y^TWYWXS]PWZU]Z PQYOSXO^QX]ZX]YWZB^61\V\YX[^NY\V[S^RQTB^QZOZ^[D[Z [VE]X^\U[RQYOKG6^U\S\X\Y[Z[^E]RY\VX\^T]YLWXWRQYOKG A[K\^R\V\YX[^U\PV\T^J\Y[XU[^U\^M[K^S[^NY\VS\U[T" AOINZ^I[YU[^>[R]VX]YWZWZB^NY\V[C[Z[Z^Y\T]M\V U\Z[RX\^]RZW^>[R]V^P\J[R\P[ZU\^QXP]^M[X\^]XWCWB^M[K? [S^NY\VV[H[S[K^F]SOT^R\Y[Z\^=A7^F]SOHOZO V\YC[E^\U[RQYG^AO^UOYOSB^@K\XX[TX\^F]SOT >[R]VX]YWZWZ^TNY\P\X^M]KU]^UNLNT^P\RY\VV[H[ U@Z\SX\YU\B^K]V\Z^I[YU[^>[R]VX]YW^Z\U\Z[RX\ NY\VS\^PWTWZVWPW^R]L]ZWYT\Z^NY\V[C[X\Y[S[K[Z^F]? INCNZN^\VT[X\R\Z^V\S\X^>]TV@YX\YU\Z^M[Y[^QXUOHO Z\U\Z^I@YNX\S[RQY"^'H\Y^I@YNXNRQYP] T]RWFX]YWSWKWZ^M[Y^TWPSWZW^V\X]>[^\U\C\T^QX]Z^ / TOYOL^F]SOT^FY[S[^V]X\M[S[K[Z^M[Y^]Z^@ZC\ T]YLWX]ZS]PW^I\Y\TS\K^S["^A[K^MO^TQZOU]^M\T? X\S\R[^OSOVX]^PNYUNYNRQYOKG.^U\U[G"%-+.)! .&/& (# *- 5]SOT^[VE]X]VWZWZ^I\Y[^T]X]Z^TWPSW U]^<NYTS\Z[PV]ZB^AY\K[XR]B^:[ZU[P? V]Z^J\^=JOPVY]XR]9U]Z^P]HX]ZWRQYG^AO P]RUWHWSWK^NXT\X\Y[Z^ENTNS\VX\Y[B F]SOT^NY\V[C[X\Y[Z\^PNMJ]ZP[RQZX]YX] MNRNT^U\PV\TX\Y^J\Y[RQYX]YG^=A7B )88(^RWXWZU]^T\ZU[^F]SOT^NY\V[C[? P[Z\^E]TPWK^U\PV\T^J\YU[H[^[D[Z 7NZR]^<[C]Y\V^%YINVN^V]Y]>WZU]Z PODXO^[X]Z^\U[XS[LV[YG^AO^PODX]S]B^F]? SOT^NY\V\Z^U[H\Y^NXT\X\Y[Z^D[>VD[? X\Y[Z[Z^E]TPWK^Y\T]M\V\^OHY]UWTX]YW^V\K[Z\ U]R]ZUWYWXSWLVWYG^=A7B^T\ZU[^NY\V[C[P[Z\^E\Y^VNYXN U\PV\H[^J\Y[YT\Z^T\ZU[P[ZU\Z^F]SOT^]X]Z^<NYT [VE]X]VDWPWZW^U]^03,^TY\U[X\Y[RX\^U\PV\TX[RQYG =A7B^F]SOT^J\^F]SOT^NYNZX\Y[Z[^U\^T]FP]R]Z V]YWSP]X^NYNZX\Y[Z^[EY]C]VWZU]^[VE]X]VDWX]Y]B^!8 SAYFA 6 SONDAKiKA GAZETESİ >> 6 SİYASET SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 20 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe Perşembe Kılıçdaroğlu’ndan AKP’li seçmene: Dilsiz şeytan rolüne neden talipsin? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP seçmenine seslendi. CHP lideri, "Bu yolsuzluklardan rahatsız olan İslami kesim neden sesini çıkarmıyor? Hani haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandı? Müslüman olduğunu iddia ediyorsun, AK Parti’ye oy veriyorsun, bunun (yolsuzlukların) da farkındasın. Neden sesin çıkmıyor? Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa bu role neden talip oluyorsun?" diye sordu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’te partisinin grup toplantısında konuştu. Grup toplantısının başında kendisine takdim edilen Türkmen bayrağını kabul eden Kılıçdaroğlu, CHP olarak Türkmen vatandaşların sorunları ile yakından ilgilenmeye devam edeceklerini kaydetti. Başbakan Davutoğlu’nun baş danışmanlığına getirilen Etyen Mahçupyan’ın 'İslami kesimin en az yarısı yolsuzluk olduğunu düşünüyor. Bundan rahatsız' ifadelerini hatırlatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Soru şu: Bu yolsuzluklardan rahatsız olan İslami kesim neden sesini çıkarmıyor. Hani, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandı? Sevgili kardeşim, Müslüman olduğunu iddia ediyorsun, AK Parti’ye oy veriyorsun, bunun (yolsuzlukların) da farkındasın. Neden sesin çıkmıyor? Benim bu soruyu o vatandaşlarıma sorma hakkım var. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa bu role neden talip oluyorsun?" dedi. ‘HERKESE SAYGILIYIZ AMA BU ÜLKEDE YOLSUZLUK YAPANLARA SAYGI DUYMAYIZ’ Toplumu uyarmak ve uyandırmak zorunda olduklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Herkesin inancına saygılıyız, herkesin kimliğine saygılıyız, her kesimin yaşam tarzına saygılıyız ama bu ülkede yolsuzluk yapanlara saygı duymayız. Bizlerden onlara saygı asla beklemeyin. Yolsuzluk yapanlara saygı duymayız ama onun karşısında susanlara da saygı duymayız. Susmayacaksın." diye konuştu Davutoğlu’na verildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’na seslenerek başbakanlık koltuğunun hakkını vermesini ve yolsuzlukların üzerine gitmesi çağrısında bulundu. Kılıçdaroğlu, "Artık tapelerin, ses kayıtların yüzde 100 doğru olduğuna dair raporlar var. Dolayısıyla senin kıvırabileceğin hiçbir alan kalmadı. Yapacağın tek bir şey var; dosyaların üstüne gitmek." dedi. ‘YOLSUZLUKLA KAPSAMLI STRATEJİ ORTAYA KOYACAKSAN, YUKARDA OTURAN AĞABEYİNE BAKACAKSIN’ Salonda bulunan gençlerin 'Gün gelecek devran dönecek, AKP hesap verecek' tezahüratına aynı şekilde cevap veren Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu’na seslenerek yolsuzluklara sahip çıkmaması çağrısında bulundu. Yolsuzluğun bir habis ur gibi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, uygar toplumların yolsuzluklar konusunda duyarlı olduğunu vurguladı. G-20 zirvesinin 2015 yılında Türkiye’nin dönem başkanlığında toplanacağını hatırlatan Kılıçdaroğlu, yolsuzlukla mücadelede konusunda şu sözlere yer verdi: "Eğer yolsuzluk konusunda kap- samlı bir strateji ortaya koyacaksan, yolsuzluk olaylarının üstüne gideceksin. Evinin içine bakacaksın, AKP’nin genel merkezine bakacaksın. Kimler köşeyi döndü ona bakacaksın. Ve yukarda oturan ağabeyine bakacaksın. Bunları temizleyeceksin." KILIÇDAROĞLU’NDAN BAŞBAKAN'A: YÜRÜ VE KORKMA Gelecek sene G-20 Zirvesi’nin Türkiye’de toplanması halinde yolsuzluğun nasıl kapatılacağının yollarının diğer üye ülkelere önerilebileceğini ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, Ekim 2014 yılında OECD’nin ‘Türkiye’de rüşvet, yolsuzluk ve kara para aklama’ raporunun yayımlandığını hatırlattı. Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili Başbakan Davutoğlu'na şöyle seslendi: "Bu benim vicdanımı rahatsız ediyor. Bu ülkede yaşayan herkesin vicdanını rahatsız etmesi lazım. Sayın Davutoğlu, eğer o koltukta başbakan olarak görev yapmak istiyorsan bu yolsuzlukların üzerine git. Emin ol, saygınlık kazanacaksın. Başta ana muhalefet partisi olmak üzere herkesin desteğini alacaksın. Yürü ve korkma." 'YOLSUZLUK DOSYALARINI TÜM GERÇEKLERE RAĞMEN KAPATMAK İSTEDİLER’ 17 Aralık yolsuzluk dosyaları ile ilgili ses kayıtlarının yüzde 100 doğru olduğuna dair Adli Tıp Kurumu’nun raporu ile tescillendiğini kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz bunların doğru olduğunu zaten biliyorduk. Adımız gibi biliyorduk. Çünkü biz uluslar arası kurumlardan da yardım istedik bu konuda. Saygın kuruluşlar da bunların doğru olduğunu söyledi. Şimdi Adli Tıp Kurumu bunları doğruladı. Montaj da yok, ilaveler de yok, başka şeyler de yok. Bu dosyayı bütün bu gerçeklere rağmen kapatmak istediler." diye konuştu. Kapatma görevinin Başbakan KILIÇDAROĞLU, ZARRAB’IN KAYIP 202 KG. ALTININ AKİBETİNİ SORDU Davutoğlu’nun başbakan olarak adam gibi görevini yapması gerektiğini söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, Reza Zarrab’ın kuryesinin Meclis Soruşturma Komisyonu’na verdiği ifadenin detaylarını grup toplantısı kürsüsünden okudu. Zarrab’a ait olduğu söylenen ve yakalanan 1,5 tonluk altının Türkiye’den çıkarken 292 kg. altının kaybolduğunu ve herhangi bir soruşturmaya konu olmadığını anlattı. Bunun rüşvet olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu’na bu rüşvetin ortaya çıkartılması gerektiğini aksi takdirde kendisinin de bu yolsuzlukların ortağı olacağını söyledi. ‘BENİM KUL HAKKI YEMEK GİBİ BİR ALIŞKANLIĞIM YOK’ CHP olarak 12 yıl istemediklerini sadece 4 yıllık bir iktidar verilmesi halinde işsizliğin nasıl azaltıldığını, maden işçi ölümlerin nasıl yok edildiğini, atama bekleyen öğretmenlerin atamalarını nasıl yapacaklarını, devletin nasıl yönetildiğini halka göstereceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Benim saraylarda oturma gibi bir alışkanlığım yok. Benim kul hakkı yemek gibi bir alışkanlığım yok." diye konuştu.Yurttaşlara seslendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Sizden sadece 4 dört yıl için izin istiyorum. Yeni bir Türkiye inşa edeceğiz. Güzel bir Türkiye inşa edeceğiz. Huzurlu bir Türkiye inşa edeceğiz. Kimseyi etnik kimliğinden ötürü, inancından ötürü, yaşam tarzından ötürü dışlamayacağız." dedi. CHP’DEN MADEN İŞÇİLERİ VE MEVSİMLİK İŞÇİLER İÇİN YASA TEKLİFİ Yer altında çalışan işçiler için CHP’nin öncülüğünde hazırlanan teklifin yasalaşması için Başbakan Davutoğlu’na seslenen Kılıçdaroğlu, mevsimlik işçiler sorunundan da söz ederek CHP olarak bu konuda da bir kanun teklifi hazırladıklarını ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Ben bu çağrıları yapıyorum ama Davutoğlu buna uyar mı uymaz mı bilmiyorum." ifadesini kullandı. (CİHAN) Madenlerde 10 yılda 16 bin 218 işletme ruhsatı düzenlenmiş Bütçe görüşmesinde Urla villaları tartışması Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Urla'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için inşa ettirildiği iddia edilen villalarla ilgili İnternet'e düşen ses kaydını yalanlamadı; ancak kaydın Urla ile ilgili değil Kemalpaşa ile ilgili olduğunu söyledi. Çelik, telefon görüşmesinin de "kendisinden talep edileni yapmadığını gösterdiğini" savundu. TBMM'de bütçe görüşmelerinde Kültür Bakanı Ömer Çelik bakanlığı adına bir sunum yaptı. Sunumun ardından CHP Ankara milletvekili İzzet Çetin söz alarak birkaç soru yöneltti. Çetin son olarak 17 Aralık sonrasında İnternet'e düşen ve Erdoğan'ın Urla'da inşa ettirdiği iddia edilen villalarla ilgili ses kayıtlarını okudu. Burada beşinci telefon görüşmesinin Kültür Bakanı Ömer Çelik'le yapıldığını belirten Çetin, "Tutanaklara geçsin gelecekte ülkenin nasıl yönetildiği." diye ses kaydını okuduğunu söyledi. Bu arada AK Parti Bursa milletvekili Önder Matlı, "Hangi gazete o, Sözcü mü Taraf mı" diye sordu. Ardından söz alan Ömer Çelik, ses kaydını yalanlamadı; ancak içeriğinin farklı olduğunu savundu: "Topluca cevap vereceğim. Ama komisyonda asla tahammül edemeyeceğimiz şey maddi bilgi hatasıdır.’’ (CİHAN) Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, 10 yılda madenlerde 16 bin 218 işletme ruhsatı düzenlendi. 2014 yılında 627 işletme ruhsatı düzenlenirken; iptal edilen işletme ruhsat sayısı ise 429 oldu. Yıllar itibariyle iptal edilen işletme ruhsat sayısı en fazla 1304 ile 2012 yılında oldu. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun maden şirketleri ve ruhsatlarına ilişkin soru önergesine cevap verdi. Türkiye'de madencilik faaliyetleri 3213 sayılı Maden Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümleri doğrultusunda gerçekleştirildiğini belirten Yıldız, bakanlık Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından ruhsatların ne şekilde kimlere verileceğine yönelik işlemlerin Maden Kanununun ilgili maddeleri ile hüküm altına alındığını ifade etti. Gerek maden arama ruhsatı verilmesi aşamasında gerekse işletme ruhsatı verilmesi aşamasında kanunda belirlenmiş açık hükümler uygulandığını vurgulayan Yıldız, 3213 sayılı Maden Kanunu çerçevesinde madencilik faaliyetlerinin Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından rutin olarak denetlendiğini; ayrıca bu denetimler dışında gerek vatandaşlardan gerekse diğer kurumlardan gelen şikâyet/ihbar gibi durumlarda ruhsat sahalarında denetimler yapıldığını ifade etti. Yapılacak/yapılan bu denetimler sonucunda Maden Kanunu'nun 7'nci maddesine aykırı olarak izinsiz faaliyet gösterildiği veya çevre ve insan sağlığına zarar veren faaliyette bulunulduğunun tespiti halinde ruhsatlar için işlem yapılarak faaliyetleri durdurulduğunu anlatan Bakan Yıldız, "Madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirildiği alanda, yapılan faaliyetlerle ilgili olarak kendi mevzuatlarına göre izin veren diğer kurumlar ve mülki idare birimlerince de denetimler yapılmakta olup sonuçları Maden İşleri Genel Müdürlüğü'ne bildirilmektedir. Yapılan denetimlerde mevzuata aykırı ve usulsüz çalışma yapıldığı belirlenen ruhsat sahalarındaki faaliyetler gerekli tüm önlemler alınıncaya kadar durdurulmakta, kanun, yönetmelik ve projelerine uygun faaliyette bulunmadığı tespit edilen bu ruhsat sahiplerine 7 nci Madde kapsamında teminat iradı olmak üzere idari para cezası uygulanmaktadır. Dolayısıyla, maden ruhsatlarının verilmesi ve denetim aşamalarında mevzuat çerçevesinde işlem yapılmakta olup söz konusu iddialar gerçeği yansıtmamak- tadır. 16 Haziran 2012 tarih ve 28325 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesinde; Kamu Kurum ve Kuruluşları (Belediyeler ve İl Özel İdareleri hariç) ile sermayesinin yüzde 50'sinden fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait şirketlerin kendi mülkiyetlerinde veya tasarruflarında bulunan taşınmazlarıyla ilgili olarak; kamu kurum ve kuruluşları, vakıf, dernek veya bunların şirketlerine, gerçek veya tüzel kişilere, satış, kira, irtifak, takas, tahsis, devir vb. her türlü tasarrufa yönelik işlemleri için Başbakanlıktan izin alınması gerektiği bildirilmiştir." dedi. Başbakanlıktan izin alma işlemleri, 16 Haziran 2012 tarih ve 28325 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan genelge kapsamında yapıldığını dile getiren Yıldız, Başbakanlık Genelgesi'nin yayımlanmasından bu yana 1750 adet işlemin Başbakanlığa iletildiğini ve 1451 adedinin sonuçlandırıldığını kaydetti. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, "Arama ruhsatları, süreleri sonunda işletme ruhsatı talebinde bulunulmaması veya mevzuatta düzenlenen yeterli arama faaliyetinin gerçekleştirilmemesi nedenleriyle iptal edilmektedir. İşletme ruhsatları ise mevzuatta ruhsat iptali gerektiren yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, 5 yıl içerisinde 3 yıl üretim yapılmaması veya sahada rezervin tükendiğinin beyan edilmesi gibi durumlarda iptal edilmektedir." diye konuştu. Yıllar itibariyle düzenlenen işletme ruhsat sayıları şöyle: 2005 yılında 1470 2006 yılında 1651 2007 yılında 1565 2008 yılında 2004 2009 yılında 1932 2010 yılında 2054 2011 yılında 2049 2012 yılında 1660 2013 yılında 1206 2014 yılında 627 Yıllar itibariyle iptal edilen işletme ruhsat sayısı ise şöyle: 2005 yılında 185 2006 yılında 169 2007 yılında 138 2008 yılında 304 2009 yılında 537 2010 yılında 638 2011 yılında 769 2012 yılında 1304 2013 yılında 952 2014 yılında 429 (CİHAN) SAYFA 7 SONDAKiKA GAZETESİ >> Figen Bican BULAM [email protected] Asıl mesele! Ermenek’teki maden faciasının ardından haftalar geçti ve cenazelerine bile ulaşılamayan evlatlarının, kocalarının, babalarının acısını yaşayan o aileler için acının tarifi yok… Madenin başında tutulan nöbetler devam ediyor, Şili’de 69 gün sonra sağ kurtulan madenciler o aileler için hala bir umut, hepsi bu… Umudun daha yüksek olduğu ilk günlerde iki evladının madenden çıkmasını bekleyen annenin çok önemli bir saptaması vardı, asıl mesele bu dedirten. O anne kendisine uzatılan mikrofona acısını şöyle tarif ediyordu: ‘Ekmek davası. Eskiden böyle değildi, çiftçilik yapar geçinir giderdik. Şimdi buralarda tek geçim kaynağı madenler…’ ****** Çiftçinin ürettiği malı üretemez hale gelmesi; sahibi olduğu, atalarından kalan o toprakları ailesini geçindiremediği için ekip dikememesi ne kadar acıdır değil mi? Bütün acılar işte değişen bu düzen yüzünden çekiliyor. Köylü artık ürünü para etmediği için toprağını ekip biçmiyor. Çiftçilik ‘büyük’ şirketlerin elinde her türlü hilenin kucağında yapılıyor. Elbette tarımda verim, büyüme çok önemli ancak bunun bu işle geçimini sağlayan köylüye destek verilerek yapılması gerekmez miydi? Kalkınma politikalarının o işi yapan halkın desteklenmesi ile yapıldığı gerçeği artık neden önemsenmiyor? ****** Bu kadar soru yeter çözüm ise maalesef yok. Çünkü bir politikacı çıkıp 6 bin ağacın kesilmesinden sonra Yırca köylülerinin isyanına ‘termik santral temeli atılırken köylüler bayram etmişti’ sözüyle karşılık verebiliyorsa, hala politikacılar köylünün ‘ekmek davası’nı anlayamamışsa geçici olabilir ama gerçek çözüm yok! Bu ülkenin dinamiklerini ayakta tutarak olabilirdi gerçek çözüm. Köylüyü köyünde tutabilmekle, şehirliye daha iyi bir çevre bırakarak yaşamayı öğretmekle, işçiye hakkını sokaklarda aratmamakla, taşeronlaşmayı bitirmekle, esnafı korumakla, kısacası hak ve emek sözcüklerinin hakkını vermekle çözüm sağlanabilirdi. Ama artık düzen çoktan değişti ve bu ülkenin gerçek üreticileri rant uğruna yerlerinden edildi, yok edildi. ***** Şimdi Türkiye’nin bu maden facialarında yiten yüzlerce can, termik santral uğrana kesilen binlerce zeytin ağacı için ağlarken ‘asıl mesele’nin çözümü için ne yapabilirizi düşünmesi gerekir. Güçlü topraklarımızı üçüncü dünya ülkesi olmaktan kurtaramayan zihniyetin ‘zeytin kadar enerji de lazım’ sözleriyle termik santrallere, siyanürlü madenlere, ölüm çukuru zihniyetiyle çalışan madenlere açmasına dur diyebilmek gerekir. Asıl meseleler çözülürse ekmek için davaya da gerek kalmaz. CHP’li Özel, Manisa Valisi hakkında soruşturma açılıp açılmayacağını sordu CHP Milletvekili Özgür Özel, Manisa’nın Soma ilçesi Yırca köyündeki ağaç katliamıyla ilgili olarak İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya, "Yasal izin olmaksızın ağaç kesimine ve tarım toprağına zarar verilmesine göz yuman Manisa Valisi Erdoğan Bektaş hakkında soruşturma açılacak mıdır?" diye sordu. Özel, Bakan Ala tarafından yazılı olarak cevaplandırılması talebiyle TBMM Başkanlığı'na bir soru önergesi verdi. 5403 Sayılı Toprak Koruma Kanunu gereği tarım alanlarını koruma yükümlüğünün valilere verildiğini belirten Özel, “Kanunun 20. maddesinde, tarım arazilerinin yanlış kullanımlarında uygulanacak cezalar düzenlenmiş ve, 'Tarımsal amaçlı arazi kullanım plan ve projelerine aykırı hareket edilerek arazi tahrip edilmiş veya diğer koruma ve üretim yapılarına zarar verilmiş ise valilikçe tespit yaptırılarak sorumlular bir kez uyarılır ve projeye uygunluk sağlanması için azami üç ay süre verilir. Bu sürenin sonunda aykırı kullanımların devam etmesi durumunda faaliyet durdurulur.' denilmiştir” hatırlatmasında bulundu. Manisa Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü'nün de bu sahada termik enerji santrali kurulmasına olumsuz görüş bildirdiğini ve tarımdışı amaçla kullanılmasına izin vermediğini belirten Milletvekili Özel, Bakan Ala'ya şu soruları yöneltti: "Hukuksuz ağaç kesimi yapan ve tarım alanına zarar veren Kolin Şirketler Grubu veya Hidro-GEN Enerji İthalat, İhracat ve Dağıtım A.Ş., 5403 sayılı kanunun 20. maddesi uyarınca Manisa Valisi tarafından ihtar edilmiş midir? (CİHAN) 7 SİYASET SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 20 2014 Perşembe Perşembe 17 Kasım Şubat 2013 Erdoğan: Hükümetimiz MGK'nın tavsiye kararları üzerinde ÇALIŞIYOR Erdoğan, Cezayir ziyareti öncesinde Ankara Esenboğa Havaalanı’nda basın toplantısı düzenledi. Erdoğan toplantının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. 'Hafta ılımlı bir fotoğraf ile başladık. Heyetin genişlemesi de söz konusu, gelinen süreçte silahsızlanmaya doğru bir mecrada mı? Gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusuna Erdoğan şu cevabı verdi: "Bu tür şeyleri sözünü yapmak çok güzel, uygulama asıl olandır. Şu anda özellikle de 6-7 Ekim olaylarında sonra mevcut gelişmeler sözde değil özde olmalı. Temennim odur ki burada silahsızlanma konusunda atılacak adımlar ülkemizin huzuru için, ülkemizde vatandaşlarımızın çözüm sürecinden beklentilerine cevap konusunda önemli bir adım olacaktır. Bunu beklemek halkımızın hakkı olduğu kadar bizim de idealimizdir. Şu anda bu konuda atılacak adımları hassasiyetle takip ediyoruz. Hükümetimizin girişimlerini şu anda yine aynı şekilde izliyoruz. Beklentimiz inşallah çözüm süreci bu istikamette devam etsin." BEDELLİ ASKERLİK 'Bedelli askerlik konusunda alevlenen bir tartışma var. Hükümet bu konuda bir adım atarsa sizin tavrınız ne olur?' sorusuna ise Erdoğan, şu açıklamayı yaptı: "Bedelli askerlikle ilgili başbakanlığım döneminde bu konu ile ilgili hükümetin düşüncelerini söylemiştik. Şu anda bunun tabiı artıları var eksileri var. Böyle bir dönemin içerisindeyiz. Nedense birileri zaman zaman çıkıp bu işi kaşıyorlar ve bunlar doğru yaklaşım tarzı değil. Burada TSK’nın kanaatini bir kenara koymak da mümkün değil. Bu kanaat TSK’nın da ihtiyacını göz ardı ederek değil, onun değer- lendirmeyi alarak böyle bir karar verilir. Ondan sonra da hükümet kararını uygulamaya koyar. Bu bakımdan şu anda böyle bir kararı ne hükümet verdi, ne TSK’nın bu konuda kesin bir kanaati açıklanmıştır, ne de bana kesin olarak yansıyan bir şey söz konusu değildir. Cumhurbaşkanı olarak ben de bu olaya artı ve eksilerini, bu ilgili mercilerle değerlendirmek sureti ile vermek durumdayım. Çünkü sırtımızda bizim gerçekten ağır bir küfe var." BÖCEK İDDİANAMESİ 'Böcek iddianamesi tamamlandı. Bunların bir kısmı da koruma dairesinde çalışan isimler. Böcekleri yerleştirdiği dönemde bir emniyet amirinin Pensilvanya ile irtibat halinde olduğu iddia ediliyor. Hem iddianameyi hem bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusuna ise şu şekilde cevap verdi: "Güzel söylediniz, iddianame dediniz. İddianamenin artık yargı sürecinde altından neler çıkacak bunu hep birlikte göreceğiz. Sizlerin de ifade ettiği gibi şu anda ortada olan vaka ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hükümetin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından açıklanan tavsiye kararları üzerinde çalıştığını ve hükümetin kısa bir süre içerisinde nihai kararını açıklayacağını söyledi ise paralel devlet yapılanması olarak ulusal güvenliğimizi tehdit eden bu yapının nerelere sızdığını, nerelerde ne tür faaliyetler gösterdiğini ki bunun Pensilvanya ayağının olmaması diye bir şey söz konusu değildir. Kesinlikle Pensilvanya ile bağlantısı vardır ve bundan dolayı da bizler en son MGK sonuç bildirisinde bunu açıkladık. Şu anda hükümetimiz de bu tavsiye kararı üzerinde çalışmasını yürütüyor. Öyle zannediyorum ki onlarda kısa bir süre içerisinde nihai kararlarını açıklayacaktır." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti ile II. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi vesilesiyle Ekvator Ginesi’ni ziyaret edecek. 19-20 Kasım 2014 tarihlerinde Cezayir’e çalışma ziyareti, 2021 Kasım 2014 tarihlerinde II. TürkiyeAfrika Ortaklık Zirvesi vesilesiyle Ekvator Ginesi’ne gidecek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makamına dönüşüne kadar yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek vekâlet edecek. (CİHAN) CHP'den Topçu Kışlası eleştirisi: Bunun adı diktatörlüktür Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Meclis Üyesi Yasemin Öney Cankurtaran, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Topçu Kışlası projesini tekrar gündeme getirmesini eleştirdi Cankurtaran, “Bunun adı otorite, bunun adı diktatörlüktür. Kaçak saraylar yaptılar. Halkın hiçbir talebine, isteğine uymadılar. Buradan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni esefle kınıyorum.” dedi. Büyükşehir Belediyesi, Gezi eylemlerinden sonra gündemden düşen Topçu Kışlası projesini yeniden gündeme aldı. Proje Belediye'nin Ekim ayında hazırladığı 20152019 yıllarını kapsayan stratejik planda, ‘Taksim Meydanı Kentsel Tasarım ve Taksim Kışlası Restitüsyon Projesi’ olarak yeniden yer buldu. Bütçe oylamasının yapıldığı oturumda bu duruma CHP’li Meclis üyeleri tepki gösterdi. Konuya ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulunan CHP Parti Meclis Üyesi Yasemin Öney Cankurtaran, Gezi Parkı olaylarında çok kan döküldüğünü aktardı. Cankur- taran, “Dün çıkan bir haberde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Topçu Kışlası ile ilgili olarak, 2015-2019 tarihleri arasındaki planları arasında tekrar bu projeyi devreye sokacaklarını açıkladı. Oysa biz çok büyük bir olayla bütün dünyanın bildiği, Gezi olayları ile protesto etmiştik. Bütün Türkiye olarak ayaklanmıştık. Bunu istemediğimizi, bunu yanlış bir proje olduğu iradesini toplum olarak hepimiz ortaya koymuştuk. Bu konuda çok kan döküldü. Hükümet bu konuda geri adım attığını, referandum yapacağını ve Gezi Parkı’nın yerinde kalacağını açıklamışlardı.” diye konuştu ‘PROJEYİ TEKRAR GÜNDEME GETİRMEK 'SİZİ DİNLEMİYORUZ' DEMEKTİR’ Devletlerin huzurun, refahın ve kuralların işlemesi için, halkın tepkisine bağlı olarak bir takım yaşam alanlarını kendi projeleri dışına çıkarması ve halkın isteklerini uygulaması gerektiğini vurgulayan Cankurtaran, “Burada görülüyor ki burada bu kadar kan dökülmüş. Ali İsmail’ler ölmüş, 8 can verilmiş. Halen o dönemde biber gazı yediği halde şu anda hastaneye yatırılan çocuklarımız var. Halen kanayan bir yaramız var. Bunun üzerine hiç bir şey olmamış gibi, hatta söz verildiği halde Topçu Kışlası projesini tekrar gündeme getirmek şunu ifade ediyor; 'Ey vatandaş, istediğiniz kadar itiraz edin biz sizi dinlemiyoruz. İstediğiniz kadar sokağa çıkın biz istediğimizi yaparız.' ” ifadesini kullandı.Cankurtaran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Demokrasi çoğunluğun karar verdiği, kabul etmeyen halkın bütün itirazına ve reddine rağmen hiçbir şekilde dinlenmemesi midir? Hukuk bu mudur? Üstelik bize söz verilmiş, ‘gerekirse referanduma gideriz’ denmiş. Aradan bir yıl geçtikten sonra bu projeyi tekrar karşımıza getiriyorlar.” CHP’li Meclis üyelerinin karara itiraz ettiklerini aktaran Cankurtaran, şunları dedi: “Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Üyesi arkadaşlarımız çok itiraz ettiler. Fakat hükümetin demokrasiden anladığı çoğunluksa elbette muhalefetin hiçbir zaman sesi çıkmaz. Elbette çoğunluğun hakkıyla her karar alınır. Bunun adı demokrasi değildir. Bunun adı otorite, bunun adı diktatörlüktür. Kaçak saraylar yaptılar. Halkın hiçbir talebine, isteğine uymadılar. Burada çocuk haklarını tartışıyoruz. Suçlu çocukları, eğitim göremeyen çocukları yoksulluk oranını tartışıyoruz. Soruyorum size kaçak saraylara ayrılan bütçe ile kaç çocuğumuz okutulurdu? Yine soruyorum Topçu Kışlası bu topluma ne kadar gerekli? Halkla ile inatlaşılmaz. Devletlerin görevi vatandaşlarla inatlaşmak değildir. Vatandaşın istediği yaşam standardını yükseltmektir. Bu tamamen kişisel bir inatlaşmadır. Buradan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni esefle kınıyorum. Halkın isteğine ve iradesine rağmen çıkarılacak bu kararın uygulanmaması için önce ricada bulunuyoruz. Daha sonra hem CHP olarak hem de vatandaş olarak gerekli iradeyi koyacağımızı ifade ediyorum.” şeklinde konuştu. (CİHAN) Başkan Destici: Saray yeniden Başbakanlığa dönüştürülmelidir Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Destici, "Cumhurbaşkanlığı Sarayı olmaktan çıkartılıp Başbakanlığa dönüştürülmesini teklif ediyoruz. Buradaki teklifimizin amacı ve gayesi şudur: Bir sürü bakanlık şu anda kirada oturuyor. Sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın aylık ödediği kira 700 bin liranın üzerinde. Milyonlarca, trilyonlarca lira her yıl devlet bakanlıklarıyla kurumları tarafından kira olarak ödeniyor. Bütün bu kurumlar bu binada toplansın." dedi. Partisinin Genel Merkezi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Destici, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Destici, sarayın Türk milletinin kahir ekseriyetinin vicdanını yaralayan büyük bir israf olarak görüldüğünü ifade etti. Sarayın iktidar partisinin debdebeli, şatafatlı lüks bir hayat özlemi içirişinde olduğunu gözler önüne serdiğini kaydeden Destici, "Bu lüks sarayın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı olmaktan çıkartılıp Başbakanlığa dönüştürülmesini teklif ediyoruz. Buradaki teklifimizin amacı ve gayesi şudur: Bir sürü bakanlık şu anda kirada oturuyor. Sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın aylık ödediği kira 700 bin liranın üzerinde. Milyonlarca, trilyonlarca lira her yıl devlet bakanlıklarıyla kurumları tarafından kira olarak ödeniyor. Başbakanlığın bir sürü ek binası var. Eski Başbakanlık binası, yeni Başbakanlık binası, Başbakanlığa bağlı Çocuk Esirgeme Kurumu, Başbakanlığa başka kurumlar, diğer bakanlıklar var. Bütün bu kurumlar bu binada toplansın. Böylece hükümet eliyle yapılmış olunan israf uzun vadede en azından telafi edilebilir." şeklinde konuştu. Çözüm süreci hakkında konuşan Destici, şunları dile getirdi: "Hükümetin sözcülerinin ve iktidar partisi yetkililerinin aleyhte ya da düzeltici açıklamalarına rağmen işin geldiği noktada PKK’nın siyasi sözcülerinin bölücülerin ifadelerinin doğru olduğu yani net bir şekilde bu süreci onların yönettiğini gözler önüne koyuyor. Başbakan Yardımcısı ‘sekreterya diye bir şey gündemimizde yok’ demişti. Ama bugün olduğu ortaya çıkıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘süreci biz yönetiyoruz’ demişti. Neticede ona ce- vap olarak da, ‘süreci Apo başlattı ve o yönetiyor’ diyen PKK sözcüsünün doğru söylediği ortaya çıkıyor. Yine ‘İmralı’ya gidecek heyetleri Apo belirleyecek’ dediler, neticede o heyete 2 kişinin eklenmesinin Apo’nun talebiyle kabul edildiği basına yansıyor. Demek ki neymiş, aslında süreci başlatan da yöneten de sürecin hakim tarafı, kazanan tarafı da PKK ve onun siyasi uzantıları olduğu net bir şekilde ortada."Her seçim öncesinde iktidar partisinin sandıktan kendisinin çıkması için PKK’ya her türlü tavizi verebileceğini söyleyen Destici, "PKK, bu seçimi de çok iyi kullanarak hükümetten büyük tavizler koparacağını bilmektedir. Buna yönelik de kendi adımlarını atmaktadır." diye devam etti. (CİHAN) SAYFA 8 SONDAKiKA GAZETESİ >> İNCE ZIMBALAR Sabit İNCE [email protected] SOMA GERÇEĞİ VE MADENCİNİN SÖZLERİ Soma da 301 işçinin katledilmesi konusunda zaman zaman yazılar yazdım. İlgilileri uyararak Avrupa standartlarına ulaşıncaya kadar türkiyedeki tüm maden ocaklarının kapatılmasını ve gerekirse işçilerin maaşlarının devlet tarafından karşılanmasını birkaç kez yazdım. Çünkü Somadaki durum diğer maden ocaklarında da farklı değildi. Her yerde para kazanma hırsı ile gerekli tedbirlerin alınmadığı biliniyordu. Bu denetlemelerde görünse de görülmese de gerçek bu idi. Ama ilgililer bu uyarıları gözardı ettiler ve arkasından Ermenek de 18 işçinin de canına göz göre göre kıyıldı. Şimdi sizlere ismi bende saklı olan bir Soma'lı madencinin yazdıklarını buraya aynen aktararak bir kez daha maden konusunda alınan tedbirlere, çıkarılan yasalara rağmen bu işin Türkiye de ne kadar ciddi olduğunun anlaşılması için sizlerle paylaşmak istedim. 8 GÜNCEL 20 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe Perşembe işle sadece bu madenle kalmıyor. Devletin yetkılıleri soma kömürlerine ait daha 3 tane maden ocağınıda tam anlamıyla denetlemiyor. Daha öncelere bakarsak darkale- uyar madençılıkde devletin almıs olduğu topukları almaya çalışıyor. Buralarda da baraj yok kömür şüreklı sıcak geliyor zaten. Bu devlet çete olmuş oluk oluk para gelıyor ama ortada para mara yok madencıler hala aç. Soma kômürlerinin patronu istanbul Tarabyaya 20 katı projeli bir bina yapıyor. Ama 47 katlı oluyor. Büro veya ev her neyse en kücük dairenın fıyatı 1.350.000$ bu derenın suyu nerden gelıyor. Kadir topbaş bu projeyi hiç mı görmemiş" SONDAKiKA GAZETESİ >> İç mimarlık öğrencileri 400 yıllık köye dokundu İ zmir'in Foça ilçesinin zengin bir tarihe sahip köyü Kozbeyli, Türkiye’nin dört bir yanından iç mimarlık öğrencilerini misafir etti. Gediz Üniversitesi, 1600’lü yıllara dayanan geçmişin yaşatılıp gelecek nesillere aktarılması amacıyla bir süredir çalışma yürüttüğü 400 yıllık bu Osmanlı köyünde, 8. Ulusal İç Mimarlık Öğrencileri Buluşması’na evsahipliği yaptı. Akdeniz, Anadolu, Başkent, Çukurova, Gedik, Gediz, Gelişim, İstanbul Ticaret, İzmir Ekonomi, Kadir Has, Kocaeli, Kültür, Mimar Sinan, TOBB, Yaşar ve Yeni Yüzyıl üniversitelerinden 120 öğrenci katıldı, onlara 16 akademisyen eşlik etti. Ege Denizi’ne bakan yamaçta, çam ağaçlarının arasındaki Kozbeyli’de yedi çeşit atölye çalışması yapıldı. Tipik Türk mimarisinin özel örneklerini sergileyen taş binalar ve buradaki sosyal yaşam incelendi, köylülerle görüşüldü. Üç gün boyunca birbirinden ilginç tasarımlar yapıldı. Bütün bunlar en sonunda mimarlık camiasına aktarıldı. Gediz Üniversitesi İç Mimarlık Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Bilgen Dündar, her yıl başka bir üniversitenin düzenlediği organizasyona, tarih zengini bir bölgede atölye çalışmaları ekleyip üç güne yayarak bir ilke imza attıklarını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Dündar, hem katılımcılar hem de Kozbeyli açısından oldukça faydalı geçtiğini belirterek, “Gençlerimiz, ilk defa geldikleri Kozbeyli’yi tüm detaylarıyla tanıma fırsatı buldu.” dedi. (HABER MERKEZİ) Geçen mayıs ayından bu yana görevini yürüten Ege Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) Başkanı Mustafa Güçlü, İzmir’in gergin bir ortamı haketmediğini söyleyerek, “Stat, çöp tesisi vb. kentle ilgili tüm tartışmalar bilimsel çerçevede yürütülürse uzlaşı sağlanır.” dedi. Güçlü, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi üyeleriyle biraraya geldi. Cumhurbaşkanı seçiminden sonra İzmir’e özel bazı gerilimlerin ortaya çıktığını belirten Güçlü, “İzmir artık gergin bir ortamı haketmiyor. Tüm kurumlar da buna göre kendini konumlandırmalı. Barış ve uyum içinde çalışırsak, kent ekonomisi de olumlu etkilenir.” diye konuştu. Siyasi istikrarın ekonomik istikrarı da belirlediğine dikkat çeken Güçlü, istikrar olmadığı sürece yatırımların da riske girip sorgulanabilir hale geleceğini savundu. İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ile SOCAR CEO’su Kenan Yavuz arasında yaşanan liman tartışmasına da değinen ESİAD Başkanı Güçlü, bilimsel verilere göre hareket edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Duygusal kanaatler yerine, ortaya koyulacak bilimsel sonuçlar ışığında limanın konuşulması gerektiğini aktaran Güçlü, “Diğer yandan İzmir’in bir limanlar kenti olduğu yönündeki tarihsel gerçeklik unutulmamalı. Kentin bu özelliğinden vazgeçmesi, tarihsel gerçekliğe aykırı olur. Eğer mesele yolcu rıhtımının geliştirilmesi ise ona çare aranır; sıkışıklık, ihtiyaçlar, altyapı gibi konularda teknik çalışmalar yapılabilir ama İzmir Limanı geleneksel fonksiyonlarını kaybetmemeli.” ifadelerini kullandı. edilmeli. Böylece Bayraklı kruvaziyerlere, Alsancak da yük gemilerine hizmet verebilir.” Bölgede zaman zaman suni gündemlerin oluşturulduğunu belirten Güçlü, “İzmir artık kendi potansiyelini görmeli. Kenti hep hırpalama, yerin dibine batırma durumundan vazgeçilmeli. Başta tarım olmak üzere varlıklarımızın bilincinde olmalıyız. Biz kentin gerilediği yönündeki söylemleri de doğru bulmuyoruz ama daha da iyisi için enseyi karartmadan çalışacağız.” şeklinde konuştu. ‘ALSANCAK LİMANI MODERNİZE EDİLMELİ’ Bayraklı için fikirlerin mutlaka bilimsel zemine oturtulması gerektiğini belirten Mustafa Güçlü, şöyle devam etti: “Yapılacak çalışmalar sonucunda Bayraklı’ya kruvaziyer limanı için uygun sonuç çıkarsa orası çok güzel bir liman haline gelir. Ayrıca bu durum, oraya da artı değer katar. Ulaşım noktalarına yakın olması da avantaj. Diğer yandan Alsancak Limanı da modernize serbest bölgelerin kurulması konusunda da açıklamalarda bulunan Güçlü, “Özellikle sağlık, tasarım ve teknoloji geliştirme serbest bölgeleri kurulmalı. Bu durum bölgemiz için büyük bir avantaj da sağlar, çünkü yabancı yatırımcıyı çekersiniz. İstihdama da katkısı olur. İhtisaslaşmış alanlara yönelik olarak hizmet verecek bu bölgeler, önceliği yabancılara verip bölgenin kalkınmasına katkı koyar.” dedi. (HABER MERKEZİ) İ Türkiye turizmi büyüyor İzmir'in payı küçülüyor! E ge Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı ve Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, bir televizyon kanalında katıldığı programda, turizm sektöründe yaşanan sıkıntıları ve beklentileri dile getirdi. İzmir’in turizmde hakettiği yerde olmadığını söyleyen İşler, “Türkiye'de turizm hep ileri doğru gidiyor. Bu mecradan herkes testisini dolduruyor, bir tek dolduramayan İzmir.” dedi. Türkiye’de büyüyerek ilerleyen tek sektörün turizm olduğunu savunan İşler, “Sektörümüz, her sene yüzdesel bir artış gösteriyor. Bir sektör düşünün, son 10 yılda kendini üçe katlamış. Böyle bir sektör yok Türkiye’de. Dolayısıyla 2013 yılını 2014 ile kıyasladığımızda geçen ay bugüne göre yüzde 7-8 bir artış göstermiş Türkiye genelinde. Bunu biz söylemiyoruz, rakamlar konuşuyor. Geçen yıl bizim için parlak bir yıldı. Bu sene onu geçtiğimize göre bu yıl, geçen seneden daha iyi. Türkiye'de turizm hep ileri doğru gidiyor. Bu mecradan herkes testisini dolduruyor, bir tek dolduramayan İzmir. Ege demiyorum, bundan Muğla, Fethiye, Bodrum, Marmaris alıyor. Buradan bir tek testiye su dolduramayan bir şehir var, o da İzmir.” diye konuştu. Turizm bölgeleri yüzde 7-8 büyürken İzmir’in bu sene yüzde 7 küçüldüğünü kaydeden İşler, şöyle devam etti: “Bunun en büyük nedenlerinden biri, kruvaziyer turizmdeki hızlı düşüştür. İzmir turizmini incelediğimizde, konaklama sektörü ya da havayoluyla gelen ve asıl esnafa para kazandıran, otelcilerin 15 günlük konaklama stiliyle et ve sütün, yiyecek ve içeceğin tüketildiği, kısacası ihracat yaptı dediğimiz tüketimin olduğu yer havayoludur ve biz orada artı 4, artık geçen yıla göre İzmir havayolu ile gelen turiste, otellere gelen konaklamada artı 4 arttı. İzmir bugün kru- vaziyer turizminde müthiş bir düşüşe geçmiştir. Buradaki ciddi rakamlarda maalesef kruvaziyer turizminde geçen yıla göre eksi 31 düşüş göstermiş. Dolayısıyla bu İzmir'in genel anlamda rakamları aşağı çekiyor. İzmir, turizmde ilerleme göstermiyor. Konaklama sektöründe artı 4 ile başarılı olduğunu söyleyebiliriz ama genel rakam aşağıya düşüyor. İzmir gibi bereketli topraklarda turizm yapılabileceği, o kadar zengin turizm çeşitliliğinin olduğu bir yerde bizim artı 3–4'leri konuşmamız lazım. İzmir'e gelen bugün turist sayısı 1 milyon 350 bin, bu oradan sadece Bodrum’a geliyor, Girit ve Rodos adasına geliyor. Bu rakamları İzmir'in ayıbı olarak görüyorum.” ‘AZİZ KOCAOĞLU'NU TURİZM FUARLARINDA GÖRMEK İSTİYORUZ’ İzmir’in yeterince tanıtılmadığını da söyleyen ETİK Başkanı İşler, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na çağrıda bulundu. Sektör adına Kocaoğlu’ndan tanıtım noktasında destek isteyen İşler, “Tek bir şey istiyoruz sektör olarak, diyoruz ki bize lütfen tanıtım platformunda destek versin. Biz de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'nı fuarlarda görelim. O insanların ne dediklerini size iletelim. Sahada bir bir olsa bizimle aracılarla anlatmak yerine bizzat gösterebilmek şansına sahip olacağız. Dolayısıyla İzmir'i topyekun bir şekilde Aziz Kocaoğlu mantığıyla birleştirerek, uluslararası platformlarda daha çok sesimizi duyuracağız. Çok güzel şeyleri takdir etme yönümüz olduğu kadar eksikleri söyleyebilmeliyiz, çünkü biz reel sektörüz ve yaşamak zorundayız. Biz çalışacağız, bu devlete vergi vereceğiz, istihdam yaratacağız, işçilerimize maaş ödeyeceğiz, tesislerimize yatırım yapacağız.” şeklinde konuştu. (CİHAN) - "Davacı olduk" Anşe Bilir'in kocası Remzi Bilir (67) eşinin tedavi gören psikotik majör depresyon hastası olduğunu belirterek, sinir krizi geçiren eşi için ambulans çağırdıklarını, ambulansa refakatçi olarak alınmamaları nedeniyle kendi imkanlarıyla hastaneye hareket ettiklerini ifade etti. Hastaneye geldiklerinde eşini bulamadıklarını dile getiren Bilir, güvenlik kamerası kayıtlarına baktıklarında eşinin hastaneden ayrıldığını öğrendiklerini belirtti. Eşinin 5 gündür bulunamadığını kaydeden Bilir, şöyle konuştu: "Eşim sürekli ilaç kullanan psikolojik rahatsızlığı bulunan birisidir. Böyle bir hastayı kendi haline bırakan sağlık personeli de eşimin kaybolmasından birinci derecede sorumludur. Siz nasıl olur da refakatçileri gelmeden ağır psikotik majör depresyon hastasını kendi haline bırakabilirsiniz? Biz yaklaşık 5 dakika sonra ambulansın arkasından hastaneye geldik ama şimdi sadece bildiğimiz daha önce de benzer bir krizde belinde kırık oluşan eşimin hastanenin yakınına belindeki korseyi attığı." Bilir, bugün Karşıyaka Cumhuriyet Savcılığına sorumluluğu bulunduğunu ileri sürdüğü hastane personelinden şikayetçi olduğunu da sözlerine ekledi. Öte yandan Anşe Bilir'in Karşıyaka Devlet Hastanesine ambulansla getirildiği an ve hemen ardından hastaneden ayrılışı da hastanenin güvenlik kameralarınca kaydedildi. Polis ekiplerinin kayıp kişiyi bulmak için çalışma başlattığı bildirildi. İzmir İl Sağlık Müdürlüğü olaya el attı İzmir'de bir hastanın Karşıyaka Devlet Hastanesi'nden kaybolmasıyla ilgili olarak İzmir İl Sağlık Müdürlüğü yazılı bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, Anşe Bilir isimli hasta için İzmir 112 Komuta Kontrol Merkezi'ne 14 Kasım saat 12.54’te gelen çağrı nedeniyle Merkez 54 No’lu Reşadiye Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu'nun görevlendirildiği ambulansın saat 13.01’de hastaya ulaştığı belirtildi. Olay yerinde uygulanan tıbbi müdahalenin ardından Karşıyaka Devlet Hastanesine nakli sağlanan hastanın saat 13.54’te Karşıyaka Devlet Hastanesi’ne teslim edildiği bildirildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Ambulans sürüş güvenliğini tehlikeye atacak derecede saldırgan kişiler hariç olmak üzere, bir hasta yakını veya refakatçinin ambulansa alınması hususunda 1 Nisan 2014 ve 12 Kasım 2014 tarihlerinde, İl Ambulans Servisi Başhekimliğince tüm istasyonlara gönderilen yazılarda 'Ambulansta hasta yakını veya re- fakatçi, ekip sorumlusunun izni ve hasta yakının talebi ile ön kabine alınabilir. Bunun dışında yine ekip sorumlusunun izni ile bebek, çocuk ve engelli hastaların nakli sırasında bir hasta yakını arka kabine alınabilir' talimatı bulunmaktadır." Söz konusu hastayla ilgili olarak ekiple yapılan görüşmede hasta yakınının ambulansa alınması yönünde bir ısrarının olmadığının belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Olası bir ambulans kazasında hasta yakını veya refakatçilerde meydana gelecek herhangi bir sakatlık veya vefat halinde oluşacak hukuki sorumluluklar nedeniyle ambulans ekipleri, gereklilik olmadıkça ambulansa refakatçi veya hasta yakını almak istememelerine rağmen, vatandaşlarımızın mağduriyet yaşamaması için ambulansa refakatçi veya hasta yakını alınması hususunda tüm istasyonlarımız 18 Kasım 2014 tarihinde tekrar bilgilendirilmiş, habere konu olan vaka ile ilgili olarak istasyon ekibi daha hassas ve özenli olmaları konusunda uyarılmıştır." Anşe Bilir'in kocası Remzi Bilir, yaptığı açıklamada, eşinin psikotik majör depresyon hastası olduğunu ve sinir krizi geçirdiği için ambulans çağırdıklarını, ambulansa refakatçi olarak alınmamaları nedeniyle kendi imkanlarıyla hastaneye gittiklerinde Anşe Bilir'i bulamadıklarını, güvenlik kamerası kayıtlarından hastaneden ayrıldığını öğrendiklerini açıklamıştı. Kameralara yansıdı İzmir'de Karşıyaka Devlet Hastanesi'nin acil servisinden habersizce çıkarak kaybolan yaşlı kadının görüntüleri güvenlik kameralarına yansıdı. Geçen cuma saat 13.30 sıralarında, Zübeyde Hanım Caddesi'ndeki evinde kriz geçiren 70 yaşındaki Ayşe Bilir, 112 Acil Sağlık ekibi tarafından hastaneye götürüldü. Yakınları da çok kısa bir süre sonra kendi imkanlarıyla hastaneye gitti. Bu arada nabız, tansiyon ve ateşi ölçülen Bilir, kimseye farkettirmeden yalınayak acil servisten çıkıp kayıplara karıştı. Ayşe Bilir'in bir süredir psikolojik tedavi gördüğünü belirten eşi Remzi Bilir, sağlık görevlileri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Bilir’in hastaneye ambulansla gelmesi ve daha sonra koşarak çıkıp kaçması kameralar tarafından kaydedildi. Görüntülerde Ayşe Bilir’in eşi Remzi Bilir’in koşuşturması da görülüyor. (AA-CİHAN) Torunu sayesinde 70 yaşından sonra okuma-yazma kursuna yazıldı K üçük yaşta okuyup yazmayı öğrenme fırsatı bulamayan 70 yaşındaki Ayşe Doğan, ders çalışmasından etkilendiği torununun okulundaki kursa katılarak eksiğini gidermeye çalışıyor. İncirliova'da ikamet eden 3 çocuk ve 6 torun sahibi olan Doğan, çocukluk ve gençlik yıllarında babasının işlerine yardımcı olması nedeniyle okula gidemediğini söyledi. İlerleyen dönemde de okuma yazma fırsatı bulamadığını anlatan Doğan, 4. sınıfa giden 10 yaşındaki torunu Ali Doğan'ın yanında ders çalışmasından etkilenerek geç de olsa bu eksiğini gidermeye karar verdiğini belirtti. Torununu eğitimini sürdürdüğü Yazıdere İlkokulu'nda, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nce açılan okuma yazma kursuna katıldığını ifade eden Ayşe Doğan, şunları söyledi: "Torunum yanımda ders çalışırken çok etkilendim ve içimde okuma isteği oluştu. Okulda okuma yazma kursu açıldığını öğrendim ve hemen katılmaya karar verdim. İçimde hep okuma yazmayı öğrenme isteği vardı. Belimdeki ağrılara rağmen sonuna kadar bu kursa devam edip okuma yazma öğrenmekte kararlıyım. Bu imkanı bizlere sunan yetkililere de teşekkür ediyorum." (AA) KÜRESEL-MÜRESEL Sevim Varlıklar Facebook: sevimvarliklar1 Twitter: @sevimvarliklar “AKSARAY’IM ÇOK YAŞA” Türkiye’de işsizlik oranının iki haneyi bulduğu bu günlerin hemen evvelinde 1,3 milyar TLlik bir “yatırımın” Ankara’nın çorak topraklarına bir yıldız gibi doğduğunu gördük. İşte G20’ye katılmadan önce sadece Türkiye’nin değil dünyanın günlerce konuştuğu Cumhurbaşkanımızla ne kadar gurur duysak azdır. Sembolikliğinin ötesinde, hiçbir mantık zeminine oturtamadığım bu “yatırımı” kendimce mantık zeminine oturtma çabalarımı paylaşmak istiyorum sizinle. Türkiye halkı olarak iyi-kötü Cumhurbaşkanımızın, Başbakanken de iniş-çıkışlarına alışmıştık. “Alışmak” gibi bilinçli olarak seçilmiş bir kelimeyle başlıyorum çünkü ben de hepimizin içinde eridiği algı yönetimi endüstrisinin bir parçasıyım. Ama en alıştığım keyfiliğe bile taş çıkartan bu harekete ne zaman, hangi koşullarda, nasıl alışılabilir ve kabullenilebilir bunu düşünmekteyim. 1000 odalı bir “şaheser”. Uluslararası medya deyimi yerindeyse kabına sığamıyor...(“Çekemiyorlardır” diyen kişiler de var elbet) “Versay Sarayı’nın dört katı” “Sultan döndü” başlıklarını geçtim de Saray’da sadece “’Oda’ filminin oynatıldığı boş bir Oda”dan bahsedilen videolarla bu keyfilikle resmen dalga geçilmesi Oscar Wilde’ı getirdi yine aklıma: “Günümüzde önemli olan hakkınızda konuşulmasıdır; iyi veya kötü olduğunun hiçbir önemi yok”...Viktorya döneminin irrasyonel harcamaları ve ahlaki dejenerasyonun tavan yaptığı döneme ait yazar işte bu iktidarı eleştirir 19. Yüzyıl İngiltere’sinde. Halk pislik, sefalet içindeyken aristokrasi saraylarda yaşar, balolarda yer içer...Peki sonra o iktidarlara ne olur? Avrupa yok olur, ama gelgelelim Ortadoğu, Afrika gibi ülkelerde aynı iktidarlar halka hizmet söylemleriyle halkı sömürür... İzmir'de psikotik majör depresyon tedavisi gören Anşe Bilir'in ambulansla hastaneye kaldırıldıktan sonra kaybolduğunu öne süren hasta eşi Remzi Bilir, "Ambulansın ardından 5 dakikalık farkla hastaneye geldik ancak hastaneden ayrıldığı söylenen eşimi 5 gündür bulamıyoruz. Hastaneye dava açacağım"dedi zmir'de 4 yıldır psikotik majör depresyon tedavisi gören bir hastanın, ambulansla hastaneye kaldırıldıktan sonra kaybolduğu iddia edildi. Karşıyaka ilçesi Bahçelievler Mahallesi Zübeyde Hanım Caddesi'nde eşi ve 2 çocuğuyla yaşayan psikotik majör depresyon hastası 65 yaşındaki Anşe Bilir, sinir krizi geçirdi. Sakinleşmemesi üzerine yakınları hastayı ambulansla Karşıyaka Devlet Hastanesine kaldırıldı. Ambulansta sakinleştirici iğne vurulan Bilir, hastane acil servisinde ateşi ölçülüp, tansiyon kontrolü yapılmasının ardından kendi imkanlarıyla hastaneden ayrıldı. Ambulansın ardından 5 dakika sonra hastaneye yetişen yakınları ise bir türlü bulamadıkları Anşe Bilir'in hastaneden ayrıldığını güvenlik kamerası görüntülerinden tespit etti. Bunu üzerine Bilir'i aramaya başlayan eşi ve 2 çocuğu 5. gün sonunda da bir haber alamadı. SiYAH MAVi KIRMIZI SARI Şubat2014 2013Perşembe Perşembe 9 GÜNCEL 2017Kasım ESİAD Başkanı Güçlü: İzmir bilimsel tartışmalı Ambulansla kaldırılan hasta kayıplara karıştı! İşte o Somalı maden işçisinin yazdığı gerçekler ve ibret dolu açıklamaları: "Yıl 2007 devlet kalorişi düşük çıkıyor bahanesiyle şimdikı adıyla soma kömürleri a.ş.yi bir ihale sonucu parkteknik'e devir ediyor. Parkteknik 3 yıl gibi kisa bir sürede şomayı terk ediyor. Neden mi? Zamanında devlet ocağı olan bu eynez bölgesindeki, devletten kalma yangını söndüremiyor. Ve sonra yenı bir ıhaleyle eynez mevkındeki maden ocağinı soma kömürlerı a.ş. Devir alıyor. Ama yangın hala devam ediyor.Devletteyken 150$'a çıkan kômür soma kömürleri falıyate geçınce 26$'a çıkartılmaya başlanıyor. Ilk zamanlar herşey yolunda gibı görünüyor ama içten içe devletin bırakmıs olduğu, baraj bile yapmaya gerek duymadıkları bır üst katlar yanmaya devam ediyor. Baraj( çamurlu su ile kapatılan eski çalışma ortami). Takı 13.05.2014'e kadar güzel gidiyor. Saat 14:45 sıraları ocakta bır patlama oluyor, ilk hamlede trofo patlaması denilıyor. Ama bu bir trofo patlaması değıl aslında ana yol genisletmesı sırasında dinamıt patlatılıyor. Bu patlamanın etkısıyle üste devletten kalan yanan tabaka ana yola inıyor. Ana yolda bulunan naklıye yolu yanı ham petrolden yapılmıs olan bant tutuşuyor. Yangını söndürmeye çalısan 15-20 kişi patlamanın olduğu yerde can veriyor. Diyer sehıt olan madençilerde bandın yanmasıyla olusan metandan zehirlenerek ölüyor. 301 şehit diye bildiğimız ölü sayısinı ıse taner yıldız daha iyisını bilıyor. Boş yere 5 gün somada kalmadi. Ölü sayısında çelırkı yaşamamak icın manısa b.ş.b.başkanı Cengiz ergün'ü somadan gönderdiler. Çünkü cengiz ergün doğruları soylüyordu. gecenin 00:02'sınde onlar ceset sayısını 17 derken cengiz ergun 157 diyordu. Tüm ocaktan çıkarılan cesetlerı canlı görtermek icin herbirıne oksıjen maskesı takılıyordu. SAYFA 9 MAVi KIRMIZI SARI Bornova Belediyesi 5 yeni müdürlük kurdu İzmir'in Bornova Belediyesi, Kentsel Tasarım Müdürlüğü’nün ardından Tesisler, Strateji Geliştirme, Tarımsal Hizmetler, Kadın ve Aile Hizmetleri ile Spor İşleri olmak üzere beş yeni müdürlük daha kurdu. Belediye Başkanı Olgun Atila, amaçlarının hizmet kalitesini yükseltmek olduğunu belirterek, “Yeni müdürlüklerimizi ilçemizin demografik, coğrafi ve ekonomik yapısını gözönüne alarak, ihtiyaç ve önceliklere göre geleceği düşünerek belirledik.” dedi. Yeni kurdukları müdürlükler sayesinde hizmet ve yatırım çıtasının daha da yükseleceğini söyleyen Başkan Atila, 12 köyün yeni kanunla mahalle statüsü alarak Bornova Belediyesi’ne bağlandığını hatırlattı. Atila, “Buralarda tarımsal kalkınmayı gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bunun için Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü’nü kurduk. Tarım, Bornova için her zaman önemli olmuştur. Tarım İl Müdürlüğü, Zeytincilik Araştırma Enstütüsü ve Ziraat Fakültesi’nin Bornova’da olması, bunun en önemli göstergesidir.” diye konuştu. Genç bir nüfusa sahip Bornova’nın, aynı zamanda İzmir’in en çok amatör spor kulübü bulunan ilçesi olduğunu belirten Atila, Spor İşleri Müdürlüğü’nün Ege Üniversitesi kordon kanı ve hücre dokularını araştıracak Ege Üniversitesi (EÜ) Kordon Kanı, Hücre-Doku Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetmeliği, Resmî Gazete’nin 29176. sayısında yayımlandı. Yönetmelikle kordon kanı, hücre ve dokunun kullanıldığı sağlık alanında gereksinim duyulan temel ve klinik araştırmaları yaparak, konuya ilişkin ulusal ve uluslararası mevzuat çerçevesinde gerek görülen her türlü hizmet yürütülecek. Bununla birlikte kordon kanı, hücre ve dokuyla ilgili temel ve uygulamalı bilimler alanında araştırma geliştirme faaliyetlerini düzenleyerek, birbirinden bağımsız yapılan aynı konudaki çalışmaları birleştirip üretime dönük sonuçlar elde edecek. EÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi bünyesindeki ana bilim dalları, diğer kamu kurumları ve özel kuruluşların gereksinimlerini karşılayacak. Yürütülen bilimsel araştırma ve uygulamaları teşvik ederek destekleyecek. Güncel bilgilerin ışığı altında kordon kanı, hücre-doku ve hücre-doku ürünlerinin elde edilmesi, kullanıma hazırlanması ve uygulamaları hakkında klavuzlar hazırlayarak, bunları belirli aralıklarla ulusal ve uluslararası gerekliliklere göre güncelleyecek. (CİHAN) böyle bir ilçe için gereklilik olduğunu söyledi. Türkiye’de futbolun ilk oynandığı yerin Bornova olduğunu belirten Atila, “İlçemizdeki spor ve sporcu potansiyeli, bundan sonra daha iyi değerlendirilecek. Bornova, spor alanındaki çalışmalarıyla örnek bir kent olacak.” dedi. Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü ile kadınlara hizmet vereceklerini belirten Olgun Atila, "Tesisler Müdürlüğü sayesinde tesislerimiz daha etkin ve sağlıklı bir şekilde kullanılacak. Strateji Geliştirme Müdürlüğümüz ise diğer tüm müdürlüklere rehber olacak.” diye konuştu. (HABER MERKEZİ) 300 kiloluk kız 9 kilo verdi ama eve dönmek istemiyor İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alınan 300 kiloluk 19 yaşındaki Emel Ayaf, 9 kilo verdi. Hastaneden çıkarılma korkusu yaşayan genç kız, zayıflamadan dönmek istemiyor. Atatürk Mahallesi, Bekir Sakarya Caddesi'nde ikamet eden, kiloları yüzünden dört yıldır odasından çıkamayan Ayaf, hem okula gitmek hem de sağlığına kavuşmak için yetkililerden yardım bekliyordu. Haberlerin ardından Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi tedavisini üstlendi. Hastaneden gönderilen ekip, Ayaf'ı özel obezite aracıyla aldı. Psikolojisi ve taşınmasında yardımcı olmak için sağlık personeli hazır bulundu. Kilo- ları sebebiyle yatağa mahkum olan kızının tedavisine çok sevinen Emine Ayaf da emeği geçen herkese teşekkür etti. Hayalinin doktor olmak olduğunu söyleyen Emel Ayaf, “Ben kilo vermeden çıkmak istemiyorum. Doktorlarım bana, 'Seni pazartesi günü taburcu edeceğiz.' dedi. Bana burada çok iyi bakıyorlar. Burada 9 kilo verdim. Ben hastaneden çıkmak istemiyorum, eve gitmek istemiyorum. Hayalim, zayıflayarak geri dönmekti. Ayağa kalkabiliyorum ama hala tam olarak güzel yürüyemiyorum. Ben zayıflayıp dönmek istiyorum.” şeklinde konuştu. (CİHAN) Adanalılar dostluk konseri düzenleyecek İzmir Adanalılar Güçbirliği Derneği, 22 Kasım 2014 Cumartesi günü İzmirlileri ve Adanalıları buluşturacak bir Haluk Levent konseri düzenleyecek. Saat 20.00’de İnciraltı Demokrasi Meydanı’nda başlayacak konser, halka açık olacak. Dernek Başkanı Arif Kayakşu, konserle ilgili şunları belirtti: “Konseri Adana Valiliği, Adana Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle ortaklaşa düzenliyoruz. Adana-İzmir Dostluk Konseri’ne tüm İzmir halkını davet ediyoruz. Düzenleyeceğimiz konser, bir halk konseridir, dolayısıyla ücretsizdir. Konserdeki amaç, samimi iklimi ve sıcakkanlı insanlarıyla tanıdığımız İzmirliler ile Adanalıları biraraya getirerek, farklı kültüre sahip olan insanlarımızı kaynaştırmaktır. Bu anlamda, bir dernek ilk defa böyle bir adım atıyor. Bu gerçekten büyük bir organizasyon olacak ve hemşehrimiz Haluk Levent ile güzel bir etkinlik gerçekleştireceğiz. Bu kültürel kaynaşmadan sonra inanıyorum ki ekonomik anlamda da kaynaşmalar gerçekleşecektir” dedi. (CİHAN) Bu sarayın yapılması Cumhurbaşkanının yıllardır eleştirdiği Anglo-Sakson veya GrekoRoman kültüründen etkilenen veya Sovyet sonrası petrol zengini ülkeler, hatta diktatör Müslüman iktidarlar davranış silsilesinin esiri olmasının yegane kanıtıysa, bu çok ironik değil midir? 1000 odayla muhafazar Müslüman bir lider ne yapar? a) Harem kuramaz. b) Parti/Balo veremez. Her odada ayrı hikaye dönemez. c) Toplu Cuma namazı kılınabilir. d) Binlerce kişiye hizmet sektöründe istihdam sağlanarak işsizlik oranlarında bir sonraki dönem düşüş olur. e) Müteahhitlikle büyüyen ekonomimize katkı olur da 2015te dünyanın ilk 10 ekonomisine bir anda giriveririz. f) Kendini Beyaz Saray’da sanma sendromuna girilmiş olabilir. Bu sendrom kendini önce bölgesel güç zannetmekle başlar, Amerika keşfine kadar gider. g) Suriyeli mültecileri misafir etme, herşey dahil sistemle ağırlama ve sonucunda Türk misafirperverliğini kanıtlama olabilir. Bu arada ben YDS, KPSS, ALES ve YÖK’e 2014 Ocak ayından beri tam 2000 TL harcamışım. Yıllardır her ay 1.35 TL iletişim vergisi ödüyorum. Hala neden ödediğimi bilmiyorum. Yeşil Kartlıyım ama ilaç ve muayene ücretimi ödemek zorundayım. Bu arada yabancı arkadaşlarım Türkiye’de yüksek lisans ve doktora için aylık 1000-2000 TL arası 5 yıllık finansman edinebiliyor. Ben ise doktora eğitimimi tamamlayabilmek için hala burs çıkmasını bekliyorum. 10 m2 yurt odamda, “nerde çalışıp bu yoğunlukta bir 4 yılı geçiririm” diye düşünüyorum. Sınava, KDV’ye, suya, doğalgaza, internete, iletişime, benzine...Süte, yoğurda, ekmeğe... “İhtiyaç” diyen var, “zorunluluk” diyen var. Yani bunlara her ay havaya harcanan birton para “normal”miş gibi. *** Ha bu arada biryerlerde hala insanlar ölüyor. *** Ve kafamı kaldırıp bir bakıyorum...AKSARAY. Işıl ışıl...O an tüm gecelerime gün doğuyor, tüm karanlıklarım sona eriyor...Ellerimi açıp o yöne doğru: “Elhamdülillah” diyorum, “Bu ülkede hala güzel şeyler oluyor.” SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >> SIZINTI Abdullah LELİK [email protected] HANGİ SÜREÇ? Süreç başladı, süreç sürdü, süreç durdu. Süreçte süreç, almış başını gidiyor. Nerde nereye doğru gidiyor. Ortada somut bir gelişme ve belirlenmiş bir karar görülmüyor. Hükumet kanadından yapılan açıklamalar Zaman zaman farklılıklar gösteriyor. Böyle olunca da kafalar iyice karışıyor. HDP lilerin açıklamaları ile Doğu ve Güney Doğudaki bazı il ve ilçelerdeki sokaklarda meydana gelen gelişmelere bakılınca durumun vahameti gözler önüne seriliyor. Çözümü istemeyen yok gibi görülse de, açıkça görülen o ki, birileri bu işi kurcalıyor, karıştırıyor, sabote ediyor. Olayın kahramanlarının da birbirlerine karşı samimi davranmadıkları anlaşılıyor. Şimdi görüruz ki konuyu saptırıyorlar ve başka yönlere çekiyorlar. Bölgede yollar kesiliyor, mahkemeler kuruluyor, vergi adı altında milletten haraçlar alınıyor. Bu geliş meLere, asker, polis karışamıyorlar. Devletin sesi çıkmıyor. Örgüt orada kendi egemenliğini ilan ediyor. Buna ses çıkaran yok. Şimdi meseleyi anlaşılmaz kılmak için veya farklı yönlere çekmek için işin içine Cema at'i sokmaya çalışıyorlar. Birilerinin istemedikleri kişi veya kuruluşu hemen ''Parelelci'' gösterme ye çalışmaları gibi. HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, meseleye yaklaşırken konuyu özetliyor. Altan, 6-7 Ekim olaylarının arkasında PKK ile Cemaat'in ortaklaşa hareket ettiği iddiası karşısında devletin önce bölgede üç kişinin linç edilmesi olayını aydınlatması gerektiğini vurguluyor. Tan, "Yok efendim 'paralel yapı' ile bilmem kim beraber çalıştı. Yav kim neyle çalıştıysa çalıştı. Sen benim önüme netice koy. Sen çalış biraz. Sen ne söylüyorsun, ne buldun? Yok. Dedikodu, hamam dedikodusu." ifadesini kullanıyor. HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 6-7 Ekim olaylarından sonra Yüksekova'da 3 asker ile Diyarbakır'da bir astsubayın maskeli meçhul kişiler tarafından öldürüldüğünü, dün de yine Yüksekova'da 60 yaşlarında Hacı İrfan Atsız isminde İslami kimliği ile bilinen ve hiçbir örgüt ve parti ile organik bağı olmayan birinin maskeli kişiler tarafından öldürüldüğünü anımsattı. Tan, "Bu tip olayları geçmişte defalarca gördük, yaşadık. Bunları engelleyemezsek, bizler de yani siyasetçiler, aydınlar, devlet olarak bu katiller kadar suçlu oluruz. Artık Kürdistan'da PKK ile Müslüman İslami çevreleri birbirine vuruşturmak isteyen bir siyasi akıl var. Bu aklın, karanlık ellerin kim olduğunu bulup çıkarmak birinci derecede hükümetin görevi. Bu konuda da PKK'nın da çok açık ve net bir tavırla bu olaylara bakışını, tavrını ortaya koyması lazım. Aynı şekilde hiçbirimiz defalarca gördüğümüz bu senaryolara alet olmamamız lazım." diye konuştu. 6-7 Ekim olaylarında PKK ile Cemaat'in ortaklaşa hareket etme iddialarının hatırlatılması üzerine Altan Tan, hükümetin üstüne düşen görevi yerine getirmediğinin altını çizdi. Kırk gündür aynı şeyleri konuşmaktan boğazının yırtıldığını ifade eden Tan, 6-7 Ekim olaylarında emniyete göre 200 kişinin gözaltına alındığını, savcılığın beyanına göre ise 40 kişinin tutuklandığını anlattı. Ancak 3 kişinin linç olayında 60'a yakın kişinin eşkâlinin belli olmasına karşın hiç kimsenin gözaltına alınmadığını vurguladı. Tan sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Pekiyi, bir devlet 60 bin nüfuslu Yüksekova'nın içinde santimetrekareye kaç tane mobese düşüyor bilmiyorum. Ne kadar istihbarat elemanı var, onu da bilmiyorum. Buna rağmen sokakta güpegündüz işlenen cinayetlerin faillerini ortaya çıkaramıyorsa, açık seçik kameralarda bütün eşkâllerin kim olduğunu kamuoyunun önüne koyamıyorsa, eee burada bir şey var demek ki" diyor. 10 DENİZLİ HABERLERİ SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 20 Kasım 2013 2014 Perşembe Perşembe 971Şubat Büyükşehir'e dev bütçe Denizli Büyükşehir Belediyesi Kasım ayı meclis toplantısında, Denizli Büyükşehir Belediyesi 2015 Mali Yılı Performans Programı, Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ 2015-2019 Stratejik Planı ve 2015 Mali Yılı Performans Programını oy birliği ile kabul edildi. Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin DESKİ ile birlikte 2015 yılı tahmini bütçesi 687 milyon lira olarak belirlendi D enizli Büyükşehir Belediyesi'nin DESKİ ile birlikte 2015 yılı tahmini bütçesi 687 milyon lira olarak belirlendi. Denizli Büyükşehir Belediyesi Meclisi Kasım ayı toplantısının ikinci birleşimi Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, başkanlığında yapıldı. Toplantıda, Denizli Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İşleri (DESKİ) 2015- 2019 Stratejik Planı, 2015 Yılı Mali Yılı Performansı ile Denizli Büyükşehir Belediyesi 2015 Yılı Performans Programı konulu gündem maddeleri görüşüldü. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, DESKİ stratejik planının Denizli için 5 yıllık bir nefes olduğunu belirterek, "İnşallah Denizlimiz hem çevre anlamında hem temiz su ihtiyacı anlamında hem de hizmetler ve yatırımlar anlamında iyi bir noktaya gelecek. Tabii ki ilk kuruluş zordur. Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ yeni kuruldu. Hizmet ve yatırım istekleri var. Acil ve öncelik sırasına göre taleplere cevap vermeye başladık, hızla hizmetlerimize devam ediyoruz" dedi. Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ ve Denizli Büyükşehir Belediyesi olarak büyük hedefleri olduklarını vurgulayan Başkan Zolan, "Her alanda her yerde milletimizin derdine çare olma konusunda bir çok yatırımlarımız ve çalışmalarımız var. İnşal- lah performans raporlarımız ile milletimizin sıkıntılarını ortadan kaldıracağız" diye konuştu. 2015 yılı tahmini bütçesi 687 milyon lira Başkan Zolan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu işler emek, arzu,heyecan ile sevda ile olan işler. Ben bu performansa bir yıl sonra ulaşmamızı temenni ediyorum ve bu raporda emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum." İktidar ve muhalefet meclis üyelerinin gündem mad- deleri ile ilgili konuşmalarının ardından Denizli Büyükşehir Belediyesi 2015 Mali Yılı Performans Programı, Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ 2015-2019 Stratejik Planı ve 2015 Mali Yılı Performans Programı oylandı. Oyalamada gündem maddeleri oy birliği ile kabul edildi. Kabul edilen plana göre DESKİ , 4 stratejik alan, 6 stratejik amaç ve 18 stratejik hedef çerçevesinde hizmetlerine devam ederken, Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin DESKİ ile birlikte 2015 yılı tahmini bütçesi ise 687 milyon lira olarak belirlendi. (HABER MERKZİ) Büyükşehir'den Çameli’de alt yapı devrimi Denizli Büyükşehir Belediyesi Kanalizasyon ve Su İşleri (DESKİ) Genel Müdürlüğü, Çameli'de 9 bin 650 metresi içme suyu hattı olmak üzere toplam 10 bin 550 metre şebeke döşeyerek, adeta bir alt yapı devrimi başlattı. Çameli'nin bazı mahallelerinde hiç içme suyu şebekesi olmayan evler suya kavuşturuldu. B üyükşehir 'in ardından Denizli geneline hizmet vermeye başlayan Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ Genel Müdürlüğü, her ilçenin alt yapı ihtiyacını gidermek için canla başla çalışırken, Çameli'de hayata geçirdiği alt yapı projeleriyle göz doldurdu. Çameli Merkez ile birlikte Kolak, Belevi, Gökçeyaka, Kalınkoz ve Çiğdemli Mahalleleri'nde yaptığı çalışmalarla binlerce vatandaşın başta içme suyu ihtiyacı olmak üzere bir çok alt yapı sorununu çözen Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ, yeni sondaj kuyuları ile kuraklık olan bölgelerdeki su debisini de artırdı. Bu kapsamda Kolak Mahallesi'nde bulunan içme suyu hatlarında kireçlenme tespit eden DESKİ, bu nedenle bölgede sık sık arızaların meydana geldiğini belirleyerek, Otlupınar, Güney, Cesirler, Güven ve Zavay Mevkilerini besleyen 63'lük içme suyu hatlarını 90'lık PVC borularla değiştirerek toplam bin 500 metre yeni hat döşedi. Ayrıca Otlupınar Mevkiine 2 bin 500 metre 75'lik içme suyu hattı döşendi. Güney Mevkiine ise 750 metre içme suyu hattı döşenerek, şebekesi olmayan 80 haneye su ulaştırıldı. Toplamda Kolak Mahallesi'ne 4 bin 750 metre yeni içme suyu hattı döşendi. koz Mahallesi merkezi, Bedey ve Elekciler mevki ile ilköğretim okulu için bin metre yeni içme suyu hattı döşendi. Cumaalanı Mahallesi'ne de 500 metre yeni içme suyu hattı yapıldı. Çiğdemli Mahallesi'nde bulunan su kaynaklarında mevsimsel kuraklıktan dolayı yeni içme suyu kaynağı bulunarak, su debisi 1,5 litre/saniye'ye yükseltildi. Bölgeye ayrıca 200 metre içme suyu hattı döşendi. Çameli Merkez'de ise bin metre kanalizasyon şebekesi ve 500 metre yeni içme suyu hattı işi yapıldı. Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ, Çameli'de 9 bin 650 metresi içme suyu hattı olmak üzere toplam 10 bin 550 metre şebeke döşedi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Büyükşehir bünyesinde faaliyete başlayan DESKİ'nin gece gündüz çalıştığını belirterek, "Denizli merkezde ne varsa kentimizin en ücra köşesinde de aynısı olacak' anlayışıyla çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi. Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ Genel Müdürlüğü'nün yaptığı alt yapı yatırımlarının, ihtiyaç olan her yere ulaşacağına dikkati çeken Başkan Zolan, şöyle konuştu: "Birçok ilçe ve mahallemizde alt yapı yatırımlarımız sürüyor. Yatırımlar en ücra mahallemizde, bile en küçük alt yapı sorunu kalmayıncaya kadar devam edecek. Nasıl Denizli'nin merkezini dünya standartlarında bir alt yapıya kavuşturduysak tüm ilçelerimizde de aynı standardı yakalamak istiyoruz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın." (HABER MERKEZİ) İlkokul için yeni içme suyu şebekesi döşendi Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ, kireçlenmeden dolayı içme suyu hattında tıkanmalar yaşanan Belevi Mahallesi'ne bin metre, şebekesi olmayan yeni yerleşim alanına 500 metre olmak üzere toplamda bin 500 metre yeni içme suyu hattı döşedi. Gökçeyaka Mahallesi'nde içme suyu hattı olmayan 40 hane için 800 metre içme suyu hattı döşenirken, Kalın- HAYDİ PAMUKKALE, EKMEK İSRAFINI ÖNLEMEYE Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, rakamlarla ülkemizdeki ekmek israfının ne boyutlara ulaştığını dikkat çekerek, ‘Ülkemizde her yıl ortalama 1,5 milyar lira tutarında 2,1 milyar ekmek çöpe atılıyor. Bu parayla 500 km yol, 500 okul, onlarca boğaz köprüsü yapılabilir. 80 tane hastane yapılıp yüz binlerce hasta tedavi edilebilir’ dedi. Pamukkale Kaymakamı Veysel Beyru, Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, İlçe Milli Eğitim Müdürü Reşat Erdoğan, Denizli Basma Sanayi Ortaokulu’nda ekmek israfının önlenmesine yönelik düzenle- nen programa katıldı. Okulda, Türkiye genelinde ekmek israfını önleme konusunda düzenlenen resim, şiir ve kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi. Başkan Gürlesin, söz konusu ödüller dışında yarışmaya katılan tüm öğrencilere çeşitli hediyeler de verdi. Kaymakam Beyru, ihtiyaçtan fazla ekmek almamanın israfın önlenmesinde çok önemli olduğuna dikkat çekerek, ‘Bir tarafta milyarlarca ekmek çöpe atılırken diğer taraftan dünyanın farklı ülkelerinde milyonlarca insan açlıkla savaş veriyor. Bu gerçeği göz önünde bulundurarak herkesin kampanya için yapabileceği bir şeyler olduğunu bilmesini isterim. Aydınlık yarınlarımız için, çocuklarımızın geleceği için lütfen ekmek israfının önüne geçelim. İhtiyacımızdan fazla ekmek almayalım, ekmeği dilimleyerek tüketelim’ dedi. Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin de, Pamukkale Belediyesi’nin ekmek israfının önlenmesine yürekten destek verdiğini kaydederek, ‘Ekmek tüm dünyada insanların en temel besin kaynağı, Türk toplumunun kutsal değerlerinden biridir. Zengin fakir ayırımı olmaksızın sofralarımızın baş tacıdır. Gerek dünyada gerekse ülkemizde maalesef en fazla israf edilen gıda ürünü ekmektir. Pamukkale Belediyesi olarak ekmek israfının önlenmesi ile ilgili çalışmalarınızı yürekten destekliyoruz. Ülkemizde her yıl ortalama 1,5 milyar lira tutarında 2,1 milyar ekmek çöpe atılıyor. Bu parayla 500 km yol, 500 okul, onlarca boğaz köprüsü yapılabilir. 80 tane hastane yapılıp yüz binlerce hasta tedavi edilebilir. Buradan tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum. Ekmek israfının önlenmesine hepimiz katkı verelim” dedi. (HABER MERKEZİ) SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ Eski Ankara’dan bazı HOŞ ANILAR Mehmet BARLAS SABAH GAZETESİ Eski Ankara'yı hatırlayan kaç kişi kaldık acaba? Çok da eskiye değil, 1970'li yıllara dönüyorum... Ecevit- Erbakan ortaklığı "Kıbrıs'ı kim fethetti" konulu anlaşmazlık yüzünden sona erince, 1974'ün Kasım'ında Sadi Irmak'ın Başbakanlığında tarafsız bir hükümet kurulmuştu. Bu hükümetin Dışişleri Bakanı da Melih Esenbel'di. Melih Esenbel (1915-95) çok deneyimli bir diplomat ve derinliği olan bir insandı. Dedesi şair- besteci- idareci Mahmut Celalettin Paşa'dan tevarüs ettiği olaylara yukarıdan bakabilme yeteneği, onu tanıyan herkesi etkilerdi... Sekiz yıla yakın Washington'da Büyükelçi olarak görev yaptıktan sonra bir anda Türk siyasetinin çalkantılı ortamına Bakan olarak girmesi, onu zaman zaman şaşırtıyordu. Hemen gelir misiniz? Ben o sırada TRT Haber Dairesi'ni yönettiğim için, Dışişleri Bakanı Esenbel'le sık sık görüşmekteydim. Mesleklerimizden kaynaklanan diyalogumuz, bir dostluğa dönüşmüştü. Beni sık sık arar ve çeşitli konularda görüşümü sorardı... Bir gün telefon etti ve "Mehmet Bey, mümkünse Dışişleri Bakanlığı'na hemen gelebilir misiniz? Danışmak istediğim bir mesele var" dedi. Hemen Bakanlığa gittim ve Esenbel'in özel kalemine girdim. Özel Kalem odasındaki koltuklardan birinde yaşlı bir adam oturmaktaydı. Bu kişinin yüzünde ağlamaklı bir ifade vardı. Daha sonra Esenbel'in makam odasına girdim ve "Melih Bey, özel kalemdeki yaşlı adam neden öyle üzgün" diye sordum. Gülümsedi, "Ben de bu konuyu görüşmek için sizin gelmenizi rica etmiştim" dedi. Sonra anlattı... Kalıbın maliyeti SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 20 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe - Özel kalemde gördüğünüz kişi bir heykeltıraş... Büyükelçiliklerde kullanmamız için Atatürk büstü yapmış. Bu büstlerden satın almamız için benden randevu alıp, Bakanlığa geldi... Kendisine Atatürk büstlerinden iki tane satın alacağımızı söyleyince ağlamaklı oldu. "On taneden az sayıda büst satın alırsanız, kalıbının maliyetini kurtarmıyor" dedi. Ben şimdi ne yapayım? Bunu size sormak istiyorum... Ayrıntılı rakamları hatırlamıyorum ama sonunda Atatürk'ün büstünün kalıp maliyeti üzerindeki pazarlıkla, bu heykeltıraşın kederi giderilmişti. Neden "Göbek" denilmiş? Daha eski Ankara'dan, 1950'lerden bir anıyı da, isminin önünde "Göbek" lakabı bulunan bir emekli belediye çalışanından dinlemiştim. Bu kişi "Göbek" lakabını taşımasına karşın, hiç göbeği olmayan zayıf bir bedene sahipti. "Size neden göbek deniliyor" diye sorduğumda bu lakabın gerekçesini şöyle anlatmıştı... - Ben Ankara'da belediyede çalışırken, Belediye Başkanının talimatını beklerdim. Başbakan Menderes'in makamından çıkış yapacağı öğrenilince, Başkan bana Başbakan'ın nereye gideceğini bildirirdi. Ben de yanıma bahçıvanları alırdım ve Başbakan'ın geçeceği yollarda çiçekli göbekler yapardım. O yüzden bana "Göbek" lakabını takmışlardı. 19.11.2014 Abdurrahman DLPAK YENİ AKİT GAZETESİ AY Par da tamam, sıradaki! Dernek yerine parti kur! Yasal değişiklik yapılmalı. Siyasi maksatla dernek kurulabilmeli.. Zaten şimdi birçok dernek, siyasi partilerin arka bahçesi gibi.. Bilelim kim sivil, kim siyasal. Vatandaş, sivilin siyasal olmamak olduğunu da bilmiyor.. Belki birileri siyasi dernek gibi parti kurma fikrinden vazgeçer. Önce dernek kurar, sonra olacaksa parti olur.. Dernek olarak istediği partiyi destekler.. Pazarlık yapacaksa yapar. Siyasi açıklamalarda bulunur.. Kütahya milletvekili İdris Bal DGP’yi kurdu, hani şu Demokratik Gelişim Partisi, ne oldu! Özal’a karşı Jaguar Partisi de kurulmuştu hatırlarsanız. Artık biri de çıkıp,AK Saray Partisi kurar.. İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin de AY Par’ı kuruyormuş. Bir grub milliyetçi ve muhafazakar isimle bir araya gelmiş. Ambleminin Ay veGüneş olmasını düşündükleri Anayurt Partisi’ni kuracaklarmış.. Hedef merkez sağ.. CHP’den ayrılanların bir parti kurması gündemde. Bir TÜSİAD partisinden söz ediliyor.. Prof. Dr. Abdurrahim Karslı’nın kurduğu bir Merkez Parti var.. Bu gidişle birkaç ay içinde parti sayısı 90’ı aşabilir.. Bunların bazıları, tek başlarına kale alınmayacaklarını düşündüklerinden bir parti çatısı altında toplanıp, bizim şu kadar teşkilatımız, şu kadar üyemiz, şu kadar destekçimiz var diye akıllarınca pazarlık yapacaklar. Bu durumda, mesela seçime yakın, arkası arkasına kongreler düzenleyip, bir düzine partinin kendilerine katılımı ile ilgili, akıllarınca PR törenleridüzenleyebilirler.. Ekmel bey projesinde, çatı operasyonunu gördük o siyasi ayinler sonucu ne kadar oy getirdiğini.. Bir şey olacağı yok.. Elleri ayakları boş değil, tuttukları iş değil, havanda su dövüyorlar.. İşte, dostlar alışverişte görsün. Kahırları, öfkelerinden ne yapacaklarını bilmiyorlar.. Şaşkın ördek gibi sağa-sola seğirtiyorlar.. Kadro yok, fikir yok, proje yok.. Ama parti var! Birileri parti kurmayı kiralanacak bir mekan, bir tabela ve kopyala yapıştır bir tüzük ve bir reklam ajansına sipariş edilecek bir amblem ve halkın hoşuna gidecek bir isimden ibaret sanıyorlar galiba.. Kendilerine bir tüyo vereyim, önce iyi bir konfeksiyon mağazasına gidip façayı düzeltsinler. Bir diyetisyen bedenlerine bir çekidüzen versin.. İyi bir berber bulsunlar kendilerine.. Bir diksiyon hocası ve bir de reklam ajansı.. biraz da bir insan kaynakları şirketinden profilini bir tv programcısının belirleyeceği 40-50 kişilik tezahürat yapacak, sorulduğunda ezberletilen cümleleri teklemeden söyleyecek kalabalık ayarlarsınız, bir-iki kameraman, yakışıklı bir spiker, oldu da bitti maşallah.. MASKLARIN KOMEDYASI Nuriye Akman ZAMAN GAZETESİ Sanatçı, Venedik karnavalında takacağı maskeyi boyuyor. Mekan İtalya olunca mı bilmiyorum, nedense uzun zaman evvel okuduğum Dante’nin İlahi Komedya’sını hatırlayarak gidip kitaplıktan çıkardım. Acaba hangi dizelerin altını çizmişim diye merak ediyordum. Sanki bu fotoğrafa yazacaklarımı o dizeler belirleyecekti. Ve ben bu vesileyle Dante’yi zihnimde konuk edecektim. Bütün zamanların en usta kalemlerinden biri olan Dante, kitabın Cehennem bölümünün birinci kantosunda acıdan kıvranarak ikinci ölümlerine bağıran insanlardan bahsediyordu. Bu ikinci ölüm ibaresine soru işareti koymuşum. Kendi irfani kültürümüzdeki karşılığını düşünmüş olmalıyım. Henüz sağken, yani ölmeden evvel ölenler için ikinci bir doğum vaat edilir ve ondan sonra can bedenden çıksa bile insan daima Hayy olur. Bu şerefe erişmeyenlerin ilk ölümlerinden sonraki doğuşlarında ise eğer mekanları cehennem ise ikinci kez ölmeyi dileseler bile ölemeyecekleri söylenir. İkinci kantoda altını çizdiğim dizede üstad, belleğinin yanılmadan aktaracağı yolculuğu, tanık olacağı acıları karşılamaya hazırlanıyordu. Yukarıdaki fotoğrafla şöyle bağladım meseleyi: Birden fazla el bizi boyayıp şekillendiriyor ama karşılaşacağımız acılara bir hazırlık bilinci ver- ilmiyor. Edindiğimiz bilgiler, tıpkı maskenin renkleri gibi donuk kalıyor benliğimizde, bizi koruyamıyor. Beşinci kantoda altını çizdiğim dize şöyleydi: “Mutlu günleri anmak, acılı günlerde inan ki acıların en büyüğü.” Kitabın bağlamından tamamen kopartarak düşündüm, acaba öyle midir gerçekten? Mutlu günlerden teselli bulamayacak kadar büyük bir acı yaşıyorsak, o acıya bağımlı hale gelmişiz demektir. Tanık olduğum gerçek hayat kareleri gözümün önünden geçti ve Dante’ye hak verdim. Evet, insanlar acıdan nefret eder görünüyor ama acılarını aynı zamanda seviyorlar da. Cehennem tasvirlerinin sekizincisinde, bir adamın kendi dişleriyle kendini dişlediği anlatılıyordu. Yanına kocaman çarpı işareti koymuşum. Bu aslında hepimizin dünya hali. Başkasını her ısırışta kendimizden bir parça koparıyoruz deyip sayfaları çevirdim.On ikinci kantoda “Ey kısacık ömrümüzde bizi mahmuzlayan, öbür dünyada acılara bulayan, gözü dönmüş açgözlülük ve çılgın öfke” şeklinde bir dize vardı. Bunu ve on dokuzuncu kantodaki “Tanrı’nın iyilikle gerdeğe girmesi gereken nesnelerini, altınla ve gümüş uğruna lekeleyen aç gözlü sefiller” cümlesini Türkiye gündemine ithaf ettim. Yirminci kantoda önlerini göremedikleri için, sırtları göğse dönüşmüş geri geri yürüyen insanlardan söze diyor ve “Tanrı’nın verdiği cezaya acımaktan daha büyük suç mu olur?” diye soruyordu. Cehennem’den çıkarak kendime yeni mask seçme zamanım gelmişti. Hakiki yüzlerinin güzelliğini dünyevi çirkinliklerle değişen bir çiftin maskları eşliğinde Araf’a geçtim. ENGELLER KALKARSA Cennet’in birinci kantosunda “Artık şaşırma yukarıya doğru çıkışına, dağdan vadiye inen bir ırmağa şaşırmadığın gibi. Asıl şaşılacak şey, engeller kalktıktan sonra yeryüzünde kalman olurdu” deniyordu yolcuya. Ölümsüz bir inci içine alıyordu onu, tıpkı bir ışın parçasını yarılmadan kendine çeken su gibi. Yedinci kantoda, Tanrı’nın aracısız yarattığı her nesnenin sonsuz olduğu, çünkü mührünü bir kez basınca bıraktığı izin silinmediği anlatılıyordu. On dördüncü kantoda “Olanca içtenliğimle ve herkese ortak dille, kurban yerine kendimi sundum Tanrı’ya” diyordu Dante. Cennet bölümünden bu yazıya alacağım son dizeler yirmi dört ve yirmi dokuzuncu kantolardan oldu. Onları dua niyetine mırıldandım: “Kendisi dönmeden göğün tümünü sevgi ile döndüren öncesiz ve sonrasız tek bir Tanrı’ya inanıyorum... Yarattığı bunca ayna kırıldıktan sonra, eskisi gibi tek ve kendisi kalan sonsuz değerin gücünü, yüceliğini sanırım anlamışsındır şimdi.” ÖZÜ SAKLAYAN KABUK Araf’ın ikinci kantosunda “Hemen dağa çıkın, Tanrı’nın size görünmesine engel olan kabuğunuzu bırakın” dizesi, bana Musa’ya seslenen Allah’ın “Nalınlarını bırak da gel” deyişini hatırlattı. Yedinci kantoda “Çok geç tanıdığım Güneş’i, yaptıklarım için değil yapmadıklarım için yitirdim” cümlesiyle karşılaşınca, işte kamil sorumluluk anlayışı dedim. On beşinci kanto, tam da seçtiğim fotoğrafla ilgiliydi. “Yüz maske bile taksan yüzüne, aklından geçen en küçük düşünce dahi bilgim dışında kalmaz” deniyordu. Bu sözleri eden kitabın kahramanının rehberi olsa da, bana yaratıcının sesi gibi geldi. Artık Cennet’e bakma zamanı gelmişti. Bana şimdi ifadesi güzel bir mask lazımdı. 15.11.2014 Bu memlekette çeyrek ekmek arası döner, bir kutu ayran, reklam ajansına hazırlatılan, halkın en çok istediği ve en çok karşı çıktığı şeyleri onar cümlerle özetleyen yarım sayfalık bir konuşma ve bir konser %7 oy yapıyor.. Yeter ki bastır parayı! Çektiğiniz videoları yayınlayacak bir de kanal bulmanız lazım. Tabii sosyal mediayı da ihmal etmeyin.. Ya hu sandığa gitmeyen kitleleri sandığa çekmeyi başarın 2. Parti olursunuz! Ana muhalefet garanti.. Muhtarlar, siz ne duruyorsunuz, siz de Muhtarlar Partisini kurun, ihtiyar heyeti üyeleri oy verse, mevcut 80 partinin yarısından daha fazla oy alırsınız.. Pazarcılar da kursunlar bir parti, pazar yerinde her torbaya bir broşür, yakasına rozet taktığınız müşteriye indirim deyin; Cem Uzan kadar oy alırsınız.. Bu arada birileri de ABD’nin yolunu tutacaktır.. Birileri “ABD’den icazet almadan bu işlerin olmayacağı” fikrindedir zira.. Bugünlerde ABD’ye gidenlere dikkat. Ve tabii Amerika’dan gelenlere de.. Hocaefendi postu iyi yere serdi aslında.. En son Şişli Belediye Başkanı İnönü gitti Amerika’ya.. Ankara’dan umduğunu bulamayınca Sarıgül’ü şikayete gitmiş olabilir mi? İnönü’nün Londra’ya gidecek hali yoktu herhalde.. Amerika sanki ithalat kotası satar gibi, siyaset sertifikası satıyor sanki.. Başı sıkışan Amerika’ya koşuyor.. Amerikalılar burnundan soluyor.. Ekonomi felaket, Demokratlar seçimleri kaybetmiş vaziyette, kendisi himmete muhtaç bir dede, nerdeki gayrıya himmet ede! Obama ne yapsın şimdi.. Erdoğan’a mı laf anlatsın, Avrupa’ya mı, Rusya’ya mı, Çin’e mi, İsrail’e mi? Türklere mi laf anlatsın, Kürtlere mi.. Selefiler’e mi laf anlatsın, Suudi’lere mi, Sisi’ye mi.. Obama da isyan edecek.. Adam zaten kendi can derdine düşmüş.. Hani ABD, batı, bizimkileri kendi başına bıraksa da olmuyor, yarın öyle bir şey yaparlar ki, kabak ABD’nin başına patlar. Öyle bir şey yaparlar ki, bu defa onların yaptığını düzeltmek kendileri için daha zor bir iş haline gelir.. Onun için ilgisiz de kalamıyorlar.. 80-100 partiden söz ediyoruz. Hangisini dinleyecek, hangisine laf anlatacaksın.. Bu da yetmiyor, hâlâ yenileri geliyor.. Sahi ne olacak bu ABD’nin hali.. Ne olacak Türkiye’deki bu kadar kendini kurtarıcı zanneden adamın hali.. Hani bunları toplamak zor değil de, cin toplar gibi, toplarsın toplamasına da dağıtması o kadar kolay değil. Ha! Bu arada ayrılıkçı bir Kürt partisi kurulmuş.. Ayrılıkçı Kürt partisinin adı “PAK Kürdistan Özgürlük Partisi”. BDP çizgisini biliyoruz. HAK-PAR, HÜDA-PAR derken Sait Elçi ve arkadaşları tarafından 1965 yılında kurulan, kuruluşu sonrası Faik Bucak’ın genel başkanlığını yaptığıKürdistan Demokrat Partisi 48 yıl sonra yasal alana çıkıyor.. 80 yetmez, 100 parti lazım. Kürt Partisi yetmez, Arap, Çerkez, Gürcü, Boşnak partisi, Arnavut partisi nerede! Sağcısı, solcusu, milliyetçisi, dindarı, liberali, 40çeşit halk, 5’le çarp, en az 200 parti lazım! O da en az. Nurcumuz 10 çeşitbizim, tarikat desen 3 düzine var.. Selâm ve dua ile.. 19.11.2014 SAYFA 12 SONDAKiKA GAZETESİ >> ACİL TELEFONLAR Dünya Bankas ’ndan Kocao lu’na te ekkür İtfaye AKS110 Acil Yardım Polis İmdat Elektrik Arıza Jandarma İmdat İZSU Su Arıza Doğalgaz Acil Müdahale Cenaze Hizmetleri Sahil Güvenlik Orman Yangınları 110 110 112 155 186 156 185 187 188 158 177 Dünya Bankas Çok Tarafl Yat r mTELEFONLARI Garanti Ajans YANGIN MIGA’n n cra Kurulu Ba kan İzmir 110 (CEO) Keiko Honda, zmir Karşıyaka 372 58 74 Büyük ehir Belediye Ba225kan Kadifekale 49 99 Kocao Honda, Bornovalu’nu ziyaret etti.388 10 03 “Sizinle birlikte çal t 386 k ve Bostanlı 17 86 Buca 61 gelecekte de çal aca 487z.13Bize 13 07 i Karabağlar birli i f rsat verdi237iniz için Çamdibi 433 65 59 te ekkür ederiz.” dedi. Ziyarette Çiğli Risk Yönetimi Üst 376 73 23 MIGA Düzey Balçova 278 76 02 Yetkilisi Franciscus Linden, K demli Evka 4 351 09 04 Sigorta Uzman Christopher Evka 1 452 24 77 Millword, Gaziemir Dünya Bankas 251 00 44 Uluslararas Finans Kurulu (IFC) Hatay 250 86u 40 Avrupa, Ortado u ve Kuzey Narlıdere 238 Afrika 35 97 Güzelbahçe 234 25 Çevik 34 Yat r mlar Sorumlusu Elif ile Büyük ehir Belediyesi HASTANE TELEFONLARI bürokratlar da haz r bulundu. -Devlet HastaneleriBüyük ehir Belediyesi’nin çe itli Aliağa 616 87 87 projeleri için IFC’den kredi N.S. İşgören Alsancak 463 64 65 ald n hat rlatan Honda, Alsancak Acil Servis veririz, “Size nas l daha iyi hizmet Ağız ve Diş Sağlığı 422 00 76 onun için buraday Alsancak Diş Hast. z.” diye 464 konu 78 62 tu. Dünya Bankas Atatürk Devlet ’n n misyonu 244 44 44 hakk nda bilgi veren Honda, Behçet Uz 489 56 56 58 58 imiz “ Bornava zmir’e Dev. dahaHast. önce kredi375 verdi Bozyaka Eği. Hast. 250 50 gibi 50 gemi, tramvay ve trafik sistemi Buca S.D. projeler var.Hastanesi Gelecekte de452 52 52 A. Çizgenakat 07 77i çalÇeşmeaca z. Bize i 712 birli Foça 812 29 f rsat verdi iniz için te 14ekkür Göğüs dedi. Hastanesi 433 33üç 33 ederiz.” Dünyada sadece Konak Diş Hastanesi 441 81 81 belediyeyle çal t klar n Karşıyaka 366 88 88 belirten CEO Honda, bunlar n Sao Çiğli Dev. Hastanesi 376 23 33 Paulo, stanbul Büyük 832 ehir58ve59 Menemen Dev. Hast. zmir Büyük ehir oldu unu Nejat Hepkon açSeferihisar klad . Hastanesi 743 20 10 Selçuk Dev. Hast. 892 70 36 Dev.Kocao Hastanesi 10 04 BaUrlakan lu ise, 752 “Finans Tepecik Dev. Hast. 469 69 69 yap s n belirli bir noktaya getirmeden, kendi -Belediye Hastaneleriözkaynaklar n zla yat r m Eşrefpaşa Bel. Hast. 293 80 00 yapmadan zaten dünya kredi sahnesine ç kma ans n z yok. Bizim de bir -Özel Hastanelerhaz rl k evremiz oldu, bugünlere Anadolu Tıp Merkezi 272 00 11 kolay gelmedik. Finans ve borç Agora Tıp Merkezi 425 73 73 yap m Kalp za özen gösterdik.483 Kararl Atakalp Hastanesi 14 14 veAtakent istikrarlTıp Merkezi çal malar 336 m11 z95 sonras k Hazine’ye Atagöz nda Göz art Hastalıkları 435 vadesi 35 35 Atafizik,borcumuz Fizik Ted. Mer. 25 15 geçmi kalmad 231 . Bugün Batıgöz Hastanesi 489 03 03 çok farkl bir noktaday z.” diye Bornova Merkezi 388için 20 40 konu tu. Tıp Kocao lu, tüketim Bornova Özel Tıp Mer. 343 23 50 kredi almad klar n , sadece Bornova Özel finansal geri dönü ü olan büyük Sağlık Tıp Merkezi 339 77 83 projeler i in uzun vadeli kredi Buca Tıp Merkezi 438 14 14 kulland klar n ve daha438 dü 06ük Buca Sağlık Merkezi 20 faiz oranlar nda kredi almaya Central Hospital 341 67 67 çalCan Tıp t Merkezi klar n kaydetti. 232 13 48 Kocao lu, Dünya heyetine Caner Göz MerkeziBankas 278 81 11 Çağdaşehir Tıp Merkezi 95 95 Büyük Belediyesi’nin285 önemli Çankayahakk Tıp Merkezi 31 31 projeleri nda bilgi de425 sundu. 12 GÜNCEL SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 20 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe İsrail heyeti İzmir’deki ihracat potansiyeline HAYRAN KALDI İsrail İzmir Fahri Konsolosu Jak Eskinazi, İsrail İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen, Konsolos Anat Evyatar ve Ticari Ateşe Joseph Avraham Ege İhracatçı Birlikleri’ni ziyaret etti E ge İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler, Ege Hububat, Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Moiz Hemsi, Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şener Bayyurt’un ağırladığı İsrail İzmir Fahri Konsolosu Jak Eskinazi, İsrail İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen, Konsolos Anat Evyatar ve Ticari Ateşe Joseph Avraham isimlerinden oluşan heyet İzmir’deki ihracat potansiyeline hayran kaldı. Ege İhracatçı Birlikleri’nin misyonu ile İzmir’deki üretim ve ihracat potansiyeli hakkında heyete bilgi veren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler; “Ege İhracatçı Birlikleri olarak ihracatımızı artırmak temel amacımız. Bu amaç doğrultusunda çeşitli heyetler yapıyoruz sizlerle de ikili görüşmeler ve iş birlikleri yapmayı isteriz. Özellikle gıda (ağaç ve orman ürünleri, kuru meyve, yaş meyve, hububat, tütün, zeytin zeytinyağı, su ürünleri ve hayvansal mamuller), hazırgiyim ve tekstil, demir demirdışı metaller ve maden, doğaltaş sektörlerinde Ege Bölgesi olarak potansiyelimiz yüksek” dedi. ABD İHRACATI 10 MİLYON DOLAR İsrail ile ABD pazarına yönelik olarak hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe gerçekleştirilebilecek işbirliklerinden bahseden Emre Kızılgüneşler, “İsrail ile yapılacak bir anlaşma ile İsrail'de QIZQualified Industrial Zone (Nitelikli Üretim Bölgeleri) gibi bir üretim bölgesinin kurulması karşılığında ABD’ye gümrüksüz ihracat imkanının doğması mümkün hale gelecektir. Bu tarz üretim bölgelerinin örnekleri Ürdün ve Mısır'da mevcut. Bu bağlamda Türkiye’nin tamamının üretim bölgesi olduğunu unutmamak gerek. Sistemde Türkiye nihai ürün üretimine yönelik %10.5 luk bir girdiyi İsrail'den almak durumda. Bu işbirliği sayesinde ABD'ye olan hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının kısa vadede 5 uzun vadede ise 10 milyar dolara çıkması mümkün olacaktır. İki ül- ke arasında bahse konu bölgenin kuruluşuna yönelik çalışmaların canlandırılması gerektiğine inanıyorum” dedi. Gıda ihracatına ve Türkiye’yle geliştirilecek ticari ilişkilere sıcak baktıklarını belirten İsrail İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen, 28-30 Nisan 2015’te İsrail’in Tel-Aviv kentinde hasat sonrası teknik,işlemler ve gıda güvenliği temasıyla gerçekleşecek Agritech Israel 2015 isimli fuara tüm Egeli ihracatçıları beklediklerini, burada bir ticaret heyeti gerçekleştirebileceklerini ve gelen firmalara göre uygun eşleşmelerle ihracata yönelik ikili görüşmelerin yapılabileceğini vurguladı. Agritech 2015 fuarının 8 binden fazla yabancı ziyaretçinin katılımıyla dünyanın önde gelen tarım fuarı olduğunu belirten İsrail İzmir Fahri Konsolosu Jak Eskinazi de Egeli gıda ihracatçılarının bu fuara katılmalarını beklediklerini kaydetti. (HABER MERKEZİ) i ğ i l r i B u l o d a An muhtarlarla buluşacak Mazlum Vesek nadolu Birliği Derneği, 23 Kasım Pazar günü İzmir’deki muhtarları bir araya getirmeye hazırlanıyor. İzmir’de görev yapana yaklaşık bin 300 muhtarı ‘Birlik ve Kardeşlik’ kahvaltısında buluşturacak olan dernek, İzmir’den muhtarlarla birlikte barış çağrısı yapacak. İzmir’in en aktif sivil toplum kuruluşlarından Anadolu Birliği Derneği, İzmir’deki tüm muhtarları bir araya getirmek için kolları sıvadı. Anadolu Birliği Derneği Genel Başkanı Ferhan Ademhan, Pazar günü İzmir Enternasyonal Fuarı’nda verecekleri kahvaltılı buluşma ile ilgili bilgi verdi. Ademhan, barış süreci eksenli yaptıkları toplumsal birliktelik çağrısına bir yenisini eklemeyi hedeflediklerini kaydederek, “İzmir’deki muhtarlarımızı buluşturmak, kentimiz ve ülkemizle ilgili toplumsal barışı öne çıkaracak bir mesaj vermek istiyoruz” dedi. A BARIŞ ADINA SESİMİZİ YÜKSELTECEĞİZ Ademhan, muhtarların sadece evraklara mühür basan bir görevde olmadıklarına dikkat çekerek, “Muhtarlarımız, mahallelerinin en hatırlı ve sayılan insanlarıdırlar. Mahallelerdeki sorunlar ilk önce onlara yansıyor. Dolayısıyla, toplumsal gerginliğin yükseldiği dönemlerde onlara büyük görevler düşüyor. Biz de, muhtarlarımızla barış ve toplumsal birlikteliği pekiştirmek adına sesimizi yükselteceğiz” diye konuş- POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik. Çizgi Polik. Deniz Sağlık Polik. Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ. Eşrefpaşa Zinde Polik. Gaziemir Dr. Polik. Gazi Kent Polik. Halk Polik. Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik. Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik. Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik. Özel 9 Eylüllüler Polik. Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik. Özel Eylül Polik. Özel Gülhan Polik. Özel İrem Sağlık Polik. Özel İzmir Polik. Özel Pınarbaşı Polik. Özel Sarnıç Polik. Özel Seferihisar Polik. Özel Serin Polik. Özel Yedigöller Polik. Özel Yenişehir Polik. Park Sağlık Polik. Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik. Teos Polik. Vefa Polik. Yeşiltepe Polik. Yıkık Cami Halk. 255 04 44 388 03 31 261 39 13 256 09 86 438 76 26 237 73 83 435 00 77 226 34 34 369 90 91 487 57 64 464 24 24 227 35 26 262 64 71 252 36 92 274 13 74 285 46 34 250 51 52 254 13 13 367 22 22 343 32 43 461 19 99 256 76 76 364 08 10 458 77 45 453 81 11 458 05 89 347 38 92 386 05 95 373 85 74 347 99 91 251 84 24 343 23 50 479 80 25 281 64 03 743 58 48 261 29 99 442 29 92 433 09 24 367 22 22 438 37 38 227 99 35 743 57 77 341 84 24 351 38 72 271 27 27 -Askeri HastanelerHava Hastanesi 285 96 50 Kara Hastanesi 262 55 55 ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi 330 52 30 Dokuz Eylül Ünv. 412 22 22 Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik. 369 30 40 Ege Üniversitesi 444 13 43 İlaç ve Zehir Dan. 277 73 33 Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi 330 52 30 -Doğum EvleriEge Üni. Tıp Fak. 388 19 63 Konak Doğum Evi 489 09 09 Tepecik Doğum Hast. 449 49 49 -Kan MerkezleriKızılay 463 63 53 Çocuk Hastanesi 433 06 08 Ege Üni. 388 28 61 Tepecik Kan Merkezi 433 38 74 tu. Ademhan, bugüne kadar bin 300 muhtardan bin 70 tanesinin toplantıya katılacağını duyurduğunu ifade ederek, “Çok yüksek bir katılım bekliyoruz. İzmir Valimiz Sayın Mustafa Toprak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Aziz Kocaoğlu, tüm kaymakamlarımız, tüm ilçe belediye başkanlarımız toplantıya davet edildi. Kentimizdeki seçilmişleri ve atanmışları da en üst düzeyde muhtarlarımızla buluşturmaya çalışıyoruz” sözlerine yer verdi. ğunu kaydeden Ademhan, “Sayın Bakanımızla etkinliğin içeriği ile ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Etkinliğimize katılma isteğini bize bildirdi. Kendilerine programı ulaştırdık. Büyük ihtimalle toplantımıza katılacak” açıklamasını yaptı. Ademhan, etkinliğe sadece muhtarların davetli olduğunun altını çizerek, “Pazar günü sadece muhtarlarımızla istişare edeceğiz. Tabii, kent protokolünün de görüşlerini aktardığı konuşmalar olacak” dedi. Etkinlik 23 Kasım Pazar günü saat 10:00’da İzmir Enternasyonal Fuarı’nda gerçekleştirilecek. ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj 464 88 89 444 08 49 484 86 38 464 77 95 472 10 10 Çesav Tıp Merkezi 362 67 67 -Körfez Ulaşım İskelelerÇeşme Sissus Has. 723 05 55 Konak 484 98 56 Dünyaca ünlü uluslararas kredi Çınarlı Hastanesi 462 27 27 Karşıyaka 368 00 42 derecelendirme kurulu u Moody’s, BAKAN ZEYBEKÇİ DE DAVETLİ Çiğli Özel Sağ. 386 26 16 Alsancak 464 78 31 temmuz ay sonunda Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile Diyabet Hastanesi 449 13 19 Bostanlı 330 89 22 de etkinlik ile ilgili görüşmelerinin olduyay mlad son raporunda Diamed Dah. Dal Mer. 465 27 37 Bayraklı İskele 345 77 53 zmir Tıp Büyük Doğa Mer. ehir Belediyesi’nin 244 16 16 Pasaport İskele 484 22 56 ulusal ölçek kredi notunu “Aa3”, ölçekte kredi notunu “Baa3” olarak aç klam t . zmir, Moody’s taraf ndan verilen söz konusu notlar Göztepe iki y ldİskele r korumay 224 20 22 Dr. Sıhhat Tıp Merkezi 367 67küresel 47 -Türk TelekomAvşar Palmiye 277 48 00 Sema Sineması 483 91 00 baEfes arK.B.B. yor. Merkezi Raporda zmir n n ba ar l yönetim stratejisiyle birlikte kendi kendini finanseİskele etme kapasitesi 446Büyük 15 16 ehir’in güçlü faaliyet marjlar , dengeli nakit ak Üçkuyular 259 40 13 Arıza 121 Cinemaximum 278 87 87 Konak Sineması 483 21 91 Sağlık Hastanesi 463 77 00 be y l içinde toplam gelirlerinin yakla saEgelad ve bu durumun, geçen k yüzde 4’üne denk gelen finansman fazlal ndan da anla ld ifade edilmi ti. Moody’s, Bilinmeyen Numara 11811 Cinemaximum 446 90 40 Desem Sineması 422 53 10 Ege Tüp Bebek Merkezi 445 31 45 -Elektrik Arıza-bir nakit belediyenin bugüne kadar bütün borçlar nDanışma n anapara ve faiz geri444 ödemelerini fazlas yla kar yeterli rezervi bulundurdu istikrarl 14 44 Cinemaximum (Ykm) lamaya 425 01 25 miktarda Karşıyakanakit Sineması 381 50 98 unu, bunun da Egeria Çocuk Sağlık Genel Kesinti Seb. 435 11 84 yönetimi stratejisi izlemesinden kaynaklandUyandırma n vurgulam t 135 . Cinecity Kipa Çiğli 386 58 88 İzmir Sİneması 421 42 61 Hastanesi Dal Merkezi 489 35 35 Buca 426 69 37 Posta Kodu 119 Çeşme Hollywood 712 07 13 Ekol K.B.B. Dal Mer. ) 386 55 05 (HABER MERKEZ Çiğli 376 90 91 Fono Tel 141 Çamlıca 343 83 15 -TiyatroEkol K.B.B. Şube 369 89 65 Karşıyaka 369 79 80 Borç Ögrenme 163 Deniz Karşıyaka 381 64 61 Konak Sahnesi 483 50 35 El ve Mikro Cerrahi 441 02 21 Bornova 388 83 78 Çağrı 133 Batı Sineması 347 58 25 Ragıp Haykır Sahn. 369 14 87 Gazi Kent Tıp Merkezi 252 45 00 Narlıdere 238 32 90 -SinemalarÇınar Sineması 489 88 85 İzmir Devlet Tiyat. 445 89 41 Gaziemir Tıp Merkezi 251 47 67 261 48 04 Eşrefpasa Agora Balçova 277 25 25 Uğur Mumcu Sahnesi 343 04 33 Karaca Sineması 445 87 76 Hayat Hastanesi 441 41 96 Gaziemir 251 92 05 Afm Park Bornova 373 73 20 İzmir Tiyatro Kipa Hollywood 252 56 66 İzmir Hastanesi 483 31 31 Güzelbahçe 234 05 34 Afm Forum Bornova 373 03 50 Bab-ı Sanat Merkezi 446 77 95 Menemen Kültür 832 14 11 İrenbe Tüp Bebek Mer. 464 58 88 Konak 425 60 60 İsmet İnönü Afm Ege Park 324 42 64 Şan Konak 483 75 11 441 41 70 Karataş Çeşme 712 63 46 Sanat Merkezi 441 09 02 Afm Passtel 489 22 00 Çınar Center 277 11 00 Karşıyaka Tıp Merkezi 369 00 91 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 20 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe Perşembe Ağrılara ozon terapisiyle çözüm Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Caner Mimaroğlu, ozonun hücresel yenileme sağlayıp ağrıyı azalttığını belirterek, ülser, diz ve bel ağrısı, diyabet gibi rahatsızlığı olanların ozon tedavisini tercih edebileceğini söyledi. CÜ Tıp Fakültesi Algoloji (Agrı) Bilim Dalı Başkanlığı görevini de yürüten Mimaroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ozonun yerkürede mevcut olan ve ozon jeneratöründe yapay olarak üretilebilen bir gaz olduğunu belirtti. CÜ'de Ozon Araştırma Merkezi bulunduğunu ifade eden Mimaroğlu, ozonu 5 yıldır bilimsel olarak araştırdıklarını ve hastalara ozon tedavisi uyguladıklarını söyledi. Ozon terapisinin tamamlayıcı tedavi yöntemi olduğunu belirten Mimaroğlu, hastanın ağrıyan yerini belirledikten sonra ozonu şırıngayla vücuda enjekte ettiklerini dile getirerek, "Bel fıtığı tedavisinde de hastadan alınan kana ekleyerek veriyoruz. Ozon, ağrıyan yeri tekrar oluşturuyor, hücresel yenileme sağlayıp ağrıyı azaltıyor" diye konuştu. "Hastalarımıza, tek başına bir ozon tedavisi önermiyoruz" Hastalık türüne göre de tedavide birkaç yöntem kullandıklarını ifade eden Mimaroğlu, şunları söyledi: "Bunlardan biri, hastadan kan alınıp ozonlayarak geri vermek. Bu yöntemi bel fıtığı rahatsızlığı bulunan hastalara uyguluyoruz. Hastaya belli miktarda ozon veriyoruz ve böylelikle fıtıkta küçülme sağlıyoruz. Diz içi ozon uyguluyoruz, hastanın dizinde ağrıyan bölgesine ozon enjekte ediyoruz. Seanslar, hastalığın tedavisine göre değişiyor, dizde 3 seans, bel için de bir seans uyguluyoruz. Tedavide en yüksek başarıyı da diz ağrısı bulunanlarda sağlıyoruz. Ayrıca hastanın bağışıklık sistemini güçlendirmede, Ayda dörtten fazla ve üç ay devam eden AĞRI varsa kronik migrenden şüphelenin Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi, Acıbadem Bursa Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatma Çiğdem Doğulu, migrenin nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemlerini anlatırken özellikle ağrı kesici kullanımına dikkat çekti. Migreni, ‘tekrarlayıcı, saatler ya da günler süren, arada ağrısız dönemlerin de olduğu baş ağrısı’ şeklinde tanımlayan Doç. Dr. Doğulu, hastalığın nedenleri arasında ‘aşırı kafeinli içecekler, alkol, eskimiş peynirler, açlık, stres, zorlu egzersizleri’ saydı. 5 BELİRTİ Migrenin kendine has belirtilerini ‘tekrarlayıcı, zonklayıcı, yarım baş ağrısı, bulantı ve kusma, aura’ şeklinde beş başlık altında toplayan Dr. Doğulu, şu bilgileri verdi: “Tekrarlayıcı migren baş ağrıları, arada ağrısız dönemler olsa bile belli bir periyotta ortaya çıkıyor. Sıklık ise hastaya göre değişiyor. Yılda üç kez ağrı çeken olduğu gibi, ayda dört kez atak geçiren hastalar da görülebiliyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, ağrının tekrarlayıcı olması. Tanının konulmasında bu nokta etkili oluyor. Eğer ayda dörtten fazla ve en az üç ay devam eden ağrılar varsa, şikayetler kronik migren adını alıyor. Zonklayıcı migrene damarsal bir mekanizmanın yol açtığı düşünülüyor. Baş Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 2’si kronik migren hastası ve bu rahatsızlık özellikle gelişmiş ülkelerde “işe gidememe” nedenlerinin başında yer alıyor. Toplumda her şiddetli baş ağrısı migren olarak kabul edilse de, bu hastalığın kendine has bazı özellikleri var ağrısının zonklayıcı türde olması da bunu güçlendiriyor. Ağırlık ya da başı taşıyamama hissi veren ağrılardan farklı olarak, migrende hasta enseden başlayan zonklayıcı bir rahatsızlık yaşıyor. Yarım baş ağrısı, başın sağ ya da sol tarafına vuran bir ağrı ile karakterize oluyor. Baş ağrısının yanı sıra nedeni bilinmeyen bulantı ve kusma gibi belirtilere de rastlanıyor. Yine bu şikayetlere ek olarak, ışıktan ve sesten rahatsız olmak da sıklıkla karşılaşılan belirtiler arasında görülüyor. Bazı hastalarda kollarda ve bacaklarda uyuşma da görülebiliyor. Kişinin yaşamını güçleştiren migren atağının ardından yorgunluk ve bitkinlik hissi ortaya çıkıyor. Migren atağına eşlik eden ya da öncesinde görülen görsel belirtiler, aura olarak adlandırılıyor. Işık çakmaları, kör noktada büyüme, görme bozuklukları gibi belirtiler olabileceği gibi, nesneleri büyük ya da küçük görmek gibi durumlar da yaşanabiliyor. Genellikle migrenden önce ortaya çıkan bu durum, bazen bir saat sürebiliyor. Ardından da baş ağrısı geliyor.” TEDAVİ YOLLARI Dr. Doğulu, tedavi yolları için şunları dile getirdi: “Migren, kesin tedavisi olmayan ancak kontrol altına alınabilen bir hastalık. Bunun için sıklığı ayda dört ya da daha fazla olan ve atakları günlerce süren ağrılarda profilaksi yöntemi uygulanıyor. Hastalıkların oluşumunu ya da ilerlemesini önlemek amacıyla yapılan girişimlere verilen isim olan profilaksi, mi- DİKKAT, bebeğiniz gıda alerjisi olabilir grende en az altı ay, genellikle bir yıl düzenli ilaç kullanımı anlamına geliyor. Böylece ağrı sıklığını ve şiddetini azaltmak amaçlanıyor. Burada hastaya göre ilaç seçilmesi önem taşıyor. Diğer yöntem ise serotonin (mutlululuk, canlılık ve zindelik hissi veren hormon) mekanizması üzerinde etkili olan ilaçların kullanılmasına dayanıyor. Ağrı kesicilerin sık kullanımı mide, böbrek ve karaciğer üzerinde zararlı etkilere yol açabiliyor. Üstelik sık kullanımları ‘rebound’ baş ağrısı denilen başka baş ağrısı ataklarını da geliştirebiliyor. Hasta her gün ağrı kesici almaya başlıyor. Bir ağrı hafiflerken diğeri tetikleniyor. Bu arada tedavi edilemeyen migrenin de şiddeti ve sıklığı artıyor.” ÇOCUKLARDA DA GÖRÜLÜYOR Çocukların baş ağrısına yönelik şikayetlerin ciddiye alınmadığını belirten Doğulu, 6 yaşındaki çocukta bile migren görülebileceğini, anne babaların bu konuda duyarlı olması gerektiğini vurguladı. (CİHAN) "Dişinizi FIRÇALARKEN, sevdiğiniz müziği dinleyin" Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alparslan Dilsiz, diş ve diş eti hastalıklarının birçok genel kronik hastalığa neden olduğunu belirterek, "Diş fırçalama süresi önemli. En az 3 dakika olmalı. Bu süreyi uzatabilmek için diş fırçalarken sevdiğiniz müzikleri dinleyin" dedi. Dilsiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ağız ve diş sağlığının önem arz ettiğini belirtti. Ağız sağlığına önem verilmezse var olan diş ve diş eti hastalıklarının çeşitli kronik rahatsızlıklara zemin hazırlaya- bileceğini anlatan Dilsiz, Sağlık Bakanlığı'nın ağız ve diş sağlığı bakımından, sağlıklı bir toplumun gelişebilmesi için, önemli atılımlar yaptığını vurguladı. Dilsiz, genel sağlık durumunda olduğu gibi ağız ve diş sağlığıyla ilgili problemler yaşanmaması için tedaviden çok koruyucu önlemlere dikkat edilmesini önererek, bireylere doğru ve düzenli diş fırçalama alışkanlığının kazandırılması ve yılda en az iki defa düzenli olarak diş hekimine gidilmesi gerektiğini söyledi. "Diş macununda farklı markalar kullanılmalı" Diş fırçası seçimi ve doğru kullanımının da önemli olduğunun altını çizen Dilsiz, şunları kaydetti: "Diş fırçaları, ağzımıza uygun olacak şekilde seçilmeli. Uzunluğu yaklaşık üç dişimizi kaplamalı. Çok sert kıllı fırçalar tercih edilmemeli ve fırça kılları bozulan fırçalar 3-4 ayda bir yenileriyle değiştirilmeli. Diş macunu olarak kişinin hoşuna giden ve kaliteli, bilinen ürünler tercih edilmeli. Bir marka diş macunu bittiğinde, farklı bir enfeksiyonda, tümör vakalarında, diyabette, bölgesel zayıflamada alternatif olarak kullanıyoruz ama bunları ilave tedaviler olarak yapıyoruz. Hastalarımıza, tek başına bir ozon tedavisi önermiyoruz. Hastalarımızın yüzde 80'i bu terapiden memnun kalıyor ve fayda görüyor. Hastalar için bu tedavinin yan etkisi yok ve biz, faydasının yüksek olduğu kanaatindeyiz." Prof. Dr. Caner Mimaroğlu, "Halsizlik hisseden, özellikle enfeksiyon problemi olan ve bağırsak enfeksiyonları bulunanlar, tümörü olanlar, ülser, ülseratif kolit, diz ağrısı ve bel ağrısı bulunanlar, diyabetik hastalar, bölgesel zayıflama isteyen hastalar, ozon tedavisini rahatlıkla tercih edebilir" dedi. Ozon tedavisinin erişkin tüm hastalara uygulanabileceğini ifade eden Mimaroğlu, Sağlık Bakanlığınca hazırlanan "Geleneksel, Tamamlayıcı, Alternatif Tıp Uygulamaları" yönetmelik taslağında bu tedavinin yer almasının mutluluk verici olduğunu söyledi. (AA) marka diş macunuyla devam edilmelidir. Diş macunu, diş fırçası kılları üzerine bir nohut büyüklüğünde konulmalıdır. Günlük ağız ve diş sağlığı için fırça, macun ve diş ipi haricinde farklı bir ürün tavsiye etmemekteyiz. Farklı ürün kullanmak isteyenler, bu ürünleri kullanıp kullanmaması gerektiğini diş hekimiyle paylaşmalıdır." Doç. Dr. Dilsiz, diş fırçalama süresinin çok önemli olduğuna değinerek, "En az 3 dakika olmalı. Bu süreyi uzatabilmek için diş fırçalarken sevdiğiniz müzikleri dinleyin. Bireyler bir şarkı dinleme süresi Şifa Üniversitesi Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Coşkun Çeltik, gıda alerjilerinde özellikle inek sütü alerjisinin giderek arttığını söyledi. Gıda alerjilerinin 5 yaş altı çocuklarda yüzde 2-8 oranında ortaya çıktığını aktaran Çeltik, birçok anne babanın, bebekleri 5 yaşına gelene kadar gıda alerjileri ile mücadele etmek zorunda kalındığını anlattı. Henüz anne sütü dışında ek gıda almayan bebeklerin gıda alerjisi olmayacağının düşünüldüğünü ancak bu kanının yanlış olduğunu belirten Çeltik, çünkü bebeklerin anne sütüyle geçen bazı gıdalara karşı da alerjik reaksiyon gösterebildiklerini kaydetti. Bebeklerde ishal, kusma, kabızlık, vücutta döküntü, kaşıntı, tekrarlayan karın ağrıları ve kanlı dışkılama başta olmak üzere birçok belirtinin gıda alerjileriyle ilişkili olabileceğini ifade eden Çeltik, çoğunlukla 5 yaşına kadar bu şikayetlerin ortadan kalktığını ancak zamanında tedavi edilmediği durumlarda çocuk üzerinde kalıcı hasarlar bıraktığını söyledi. Gıda alerjisi sebebi olarak 8 besinin ön plana çıktığını belirten Çeltik, bunların süt, yumurta, soya, fıstık, fındık, ceviz, balık, kabuklu deniz hayvanları ve buğday olduğunu söyledi. Henüz ek gıda almayan ve sadece anne sütüyle beslenen bebeklerin de gıda alerjisi olabileceğini kaydeden Doç. Dr. Çeltik, “Alerji her zaman çocuğun aldığı gıdaya bağlı olmayabiliyor. Özellikle ilk 3-4 ayda annenin yediği içtiği şeylere bağlı olarak sütünün içindeki bazı maddelere karşı da alerji gelişebiliyor. Örneğin anne fazla miktarda inek sütü ve ürünlerini tüketiyorsa oradaki bir maddeye karşı da bebekte alerji gelişebilir. Annenin tükettiği yumurta, soya, yer fıstığı veya mısır da bu alerjinin nedeni olabilir. Bu durumda anne sütünü yine kesmiyoruz fakat ilk aşamada annenin yediği şüpheli gıdaları, diyetten yaklaşık bir ay süreyle çıkarıyoruz. Bu arada eğer bebek düzeliyorsa bizim için bu hem tanı hem de tedavi olmuş oluyor.” dedi. SON ÇARE DUYARSIZLAŞTIRMA 3 yaşını geçmesine rağmen çocukta hala alerjik reaksiyonların görülmesi halinde farklı bir tedavi yöntemi uyguladıklarını kaydeden Çeltik, “Çocuk düzelmediği takdirde özellikle inek sütü ve yumurta gibi temel besinlere karşı hastayı alıştırma yöntemleri var. Yalnız bu biraz riskli; diyetten çıkardığımız gıdayla tekrar tanıştığı zaman çocukta ani bir anaflaktik şok gelişebilir. (CİHAN) boyunca dişlerini fırçalamaları gerekiyor. Diş fırçalarken sevdikleri müzik parçalarından herhangi birini başlangıcından sonlanıncaya kadar dinlenmelidir" diye konuştu. Akşam yatmadan önce ve sabah dişlerin fırçalanması gerektiğini belirten Dilsiz, bireylerin günde en az iki kez diş fırçalamasını önerdi. Ağız ve diş sağlığının sürdürülebilirliği için bilgi kaynaklarının ulaşılabilirliğine ve fazlalığına dikkati çeken Dilsiz, "Ağız ve diş sağlığı konusunda bilgi kirliliği var. Yılda en az iki kere diş hekimine genel bir kontrol muayenesi olunmalı. Böylece hem sorulara bilimsel cevap bulunacaktır hem de olası diş problemlerinin önüne geçilebilecektir" ifadelerini kullandı. Dilsiz, 22 Kasım'ın Dişhekimliği Günü, bu yıl 17-23 Kasım'ın da "Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası" olarak kutlandığını sözlerine ekledi. (AA) SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Kasım 2014 Perşembe 1ubat 2013 Perşembe 14 GÜNCEL720 Madencinin ismi yeni doğan oğluna verildi! Soma'daki maden faciasında hayatını kaybeden 23 yaşındaki Ahmet Şen'in ismi, kazadan 5 ay sonra dünyaya gelen oğluna verildi. Anne Selda Şen, "Oğlumu kesinlikle madene göndermeyeceğim. Babası okumasını isterdi. Oğlumu da kızımı da okutacağım" dedi S Büyükşehir’den Yeni Foça’ya 20.1 milyon liralık kanal yatırımı İ zmir’in turistik bölgelerinden Yeni Foça’nın en büyük çevre sorunu çözülüyor. Bölgede evsel atıkların arıtılacağı 50 bin kişi kapasiteli arıtmadan önce 88 kilometrelik kanal şebekesi döşenecek. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yaklaşık 21 milyon liraya mal olacak kanal yatırımını Cumartesi günü düzenlenecek törenle başlatacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarıyla içme suyu şebekesi baştan sona yenilenen, dereleri ıslah edilen Yeni Foça, şimdi de foseptikten kurtuluyor. İleri biyolojik atık su arıtma tesisinin kurulacağı mahallede İZSU, önce kanal şebekesi döşeme çalışmalarına başlıyor. Kanal şebekesi için ilk kazma, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun 22 Kasım Cumartesi günü katılacağı törenle vurulacak. Arıtma gün sayıyor Çevre yerleşimlerde gerçekleştirdiği artıma hamlesi Gediz, Küçük Menderes, Nif ve Yarımada havzalarını kirlilikten kurtaran İzmir Büyükşehir Belediyesi, Yeni Foça arıtması için ihale hazırlıklarını sürdürüyor. Arıtma yapılacak bölgelerde arıtma tesisi ile kanal sistemini bir bütün olarak hayata geçiren ve modern bir alt yapı sistemi kuran İZSU Genel Müdürlüğü, kanal şebekesinin arıtma tesisine oranla daha uzun sürmesi nedeniyle öncelikli olarak kanal çalışmalarını başlatıyor. 88 kilometre uzunluğundaki kanal şebekesi ve evsel atıkları arıtmaya pompalar vasıtasıyla iletecek 5 adet terfi merkezi, 20 milyon 830 bin liraya mal olacak ve 30 ayda tamamlanacak. Kanal imalatları sürerken arıtma tesisinin de yapımına başlanacak. Yaklaşık 2.5 yıllık bir sürenin ardından Yeni Foça, foseptikten kurtulacak ve evsel atıklar arıtmadan geçirilecek. 50 bin kişi kapasiteli Cumhuriyet Mahallesi Korucak Mevkii’nde 26 bin metrekarelik alanda inşa edilecek ileri biyolojik atık su arıtma tesisi, günde 10 bin metreküp evsel atık su arıtacak. Avrupa standartlarında inşa edilecek tesis azot ve fosfor giderimini sağlayacak. Koku giderim sistemi de yer alacağı tesiste, arıtılmış sular UV ile dezenfekte edilecek. (HABER MERKEZİ) oma'daki maden faciasında hayatını kaybeden 23 yaşındaki Ahmet Şen'in ismi, kazadan 5 ay sonra dünyaya gelen oğluna verildi. Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs'ta meydana gelen maden faciasına 14 "kurban veren" İzmir'in Kınık ilçesine bağlı Köseler Köyü'nde ailesiyle yaşayan şehit madenci Ahmet Şen'in eşinin evinde hüzün ve mutluluk bir arada yaşanıyor. Eşiyle 5 yıl önce "dünya evi"ne giren Selda Şen'in evinin duvarlarını kocasıyla en mutlu günlerinde çektirdikleri resimler süslerken evin içi ise minik Ahmet'in sesleriyle neşe buluyor. Anne Selda Şen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 3,5 yaşındaki kızı Rukiye'nin ardından oğluna hamile kaldığını, 12 Mayıs'ta eşinin işten yorgun geldikten sonra aynanın karşısına geçtiğini, sanki bir gün sonra yaşanacakları hissetmiş gibi çocuğuna kendi ismi olan "Ahmet" adını koyacağını söylediğini anlattı. "Eşim, oğluma başka isim düşünüyordu. Olaydan bir gün önce 'Oğluma kendi adımı koyacağım' dedi. Ancak ismi kendisinin koyması kısmet olmadı" diyen Şen, 1 ay önce 3 kilo 200 gram doğan ve şu anda 4 kilo 500 grama ulaşan oğluna eşinin ismini verdiklerini ifade etti. -"Oğlumu madene göndermeyeceğim" Kızı Rukiye'nin kardeşini biraz kıskandığını ama çok sevdiğini, onu salladığını dile getiren Şen, "Oğlum, eşimin yerini tuttu. Bir yandan çok mutluyum diğer yanım çok üzüntülü. Babası yaşıyor olsaydı kendi adını koyacaktı. Oğlumu kesinlikle madene göndermeyeceğim. Babası okumasını isterdi. Oğlumu da kızımı da okutacağım" diye konuştu. Minik Ahmet'in anneannesi Cemile Çakır da gözyaşlarına engel olamayarak mutlulukla hüznü yaşadıklarını söyledi. -Bir Ahmet gitti, bir Ahmet geldi Şehit madencinin eşi Selda Şen'i ziyaret ederek minik Ahmet'i kucağına alıp seven, beşiğinde sallayan İzmir Sağlık Müdürü Bediha Türkyılmaz ise Soma'daki maden faciasının tüm Türkiye'yi derinden üzdüğünü, Köseler Köyü'nü ziyarete geldiğinde 4 aylık hamile olan Selda'yı ve oğlunu ziyaret etmek istediğini anlattı. Annenin, oğlunun ve kızının sağlıklı olmasının kendisini mutlu ettiğini ifade eden Türkyılmaz, şöyle konuştu: "Bir Ahmet vefat etti ama bir Ahmet dünyaya geldi. İnanıyorum ki Ahmet bu evin sevinci, mutluluğu, temeli, direği olacak. Annesine, ablasına güç verecek ve güzel- likler getirecek. Huzurlu ve sağlıklı bir bebek. Aşılarını aile hekimimiz aracılığıyla takip edeceğiz. Devletimiz olayın ardından büyük destekler verdi. Sağlık Bakanımızın bize ne gerekiyorsa yapılması talimatını verdi ve bizler de bunu yapmaya çalışıyoruz. Zaman zaman bizler yine buralarda olacağız. Başbakanımızın, bakanımızın varlığını hissettireceğiz. Ne zaman bizlere ihtiyaç olursa onların yanında olacağız. Babasının adıyla yaşayacak, inşallah büyüyecek. Allah ona sağlıklı ömürler versin." (AA) İzmirlilerin trafikteki çilesi bitmek bilmiyor! Ekrem Yelmaz İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı son değişikliklerle uygulamaya koyduğu yeni toplu taşıma sistemi ile beraber toplu taşıma araçlarının yeterli sayıda olmaması yolculara büyük mağduriyet yaşatıyor. Toplu taşıma araçları hatlarında yapılan değişikliklerden sonra araçlardaki sıkışma yolcuları adeta çileden çıkardı. İzmir’lilerin yeni toplu taşıma sistemiyle başı dertte. 29 Haziran’dan itibaren uygulanmaya başlanan yeni düzenleme ile şe- hir merkezi ve ana arterlerdeki otobüs sayısı azalmıştı. Sabah saatlerinde bozulan metro uzun süre geç kalınca işe gitmek üzere durakta bekleyen yolcular İzban’a binebilmek için adeta birbirini ezdi. Çocukların ezilme tehlikesi yaşadığı trafikte bazı vatandaşlar da kapanan kapılara sıkıştı. Günün devamında yetkililerin belirttiğine göre İzban hattında kesilen elektrik de yolcuları iyice çileden çıkardı. Son değişiklikle birkaç kez aktarma yapmak zorunda kalan vatandaşlar üstüne bir de gecikmeler yaşanınca yolculuk adeta zehir zemberek oldu. Ulaşım Sistemi İşkence Oldu! Yeni sistem hakkında tepkilerini dile getiden A.Kalkan,"Ulaşım ile ilgili yapılan değişiklik hiç iyi olmadı. Otobüsleri kaldırarak bize işkence yaşatan yetkililer acaba bir kez olsun bu yaşananları yaşadılar mı? Biran önce hiç olmazsa hatlarda otobüs sayıları artırılarak toplu taşıma araçlarındaki sıkışma biraz da olsa azaltılmalı" dedi. bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca Soldan sağa: 1. Döl, soy, sop. 2. Güzel sanat. – Sarma tekniğiyle yapılan bir tür işleme. 3. Lens. – Uçurum. 4. Simyacıların kurşuna verdikleri ad. – Bizmutun simgesi. 5. Güney Amerika’daki sıradağlar. – İmkân. 6. Osmanlı donanmasında tümgenerale eş bir rütbe. – Eski bir devlet. 7. Kerestesi değerli bir Afrika ağacı. – Çare. 8. Kekliğin boynundaki siyah halka. – Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir tür rakı. 9. Balgam taşı. – Radyumun simgesi. 10. Taş veya tuğladan yapılmış olan. – Mercanada. 11. Kemiklerin toparlak ucu. – Uzunluğu yer yer değişen bir uzaklık ölçü birimi. – Baş çoban. 12. Politika. – Bir sayı. 13. Seçkin. – Bayağı, sıradan. 14. Yaratıcısının adı bilinmeyen eser. 15. Bir türde veya bireyde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde veya bireyde rastlanılmayan, has. – İstanbul ilinde bir baraj. 16. Eski dilde dudak. – Arjantin’in plaka işareti. 17. Etenesi bulunan memeliler alt sınıfı. 18. Rutubet. – İnsan vücudunun dış yüzü. – Uzaklık anlatır. 19. Gaye, amaç, maksat. – Bir ülkede kontenjan sisteminden ithal edilecek malların çeşitlerini veya miktarlarını gösteren liste. 20. Kokulu bir bitki. – Gidilen yol üzerinde olmayan, sapılarak varılan. Yukarıdan aşağıya: Dünkü bulmacanın cevapları 1. Kadın peşinde koşan erkek. – Çeşitli renklerde kareli olan kumaş. – Tahsisat. 2. İdrarda bulunan azotlu madde. – Ege ve Akdeniz’de yaşayan iri bir karides türü. – Nişastayı parçalayarak şekere çeviren bir enzim. – Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki. 3. Röntgen uzmanı. – Tekrar etmek, tekrarlamak. 4. Mihrace. – Bir parçanın canlı çalınacağını belirten müzik terimi. – Genişlik. – İlgi eki. 5. Kastamonu ilinin bir ilçesi. – Gözün renkli bölümü. – Sıra, keşik. 6. Ele geçirmek. – Erime noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı. – Arnavutluk’un para birimi. 7. Konut, hane. – Arapçada su. – Üzerine bina yapılmak için ayrılmış toprak parçası. – Uzun, çok ince, beyaz ve bol tüylü yapağısından dokumacılıkta yararlanılan bir koyun cinsi. 8. At yavrusu. – Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. – Bir cetvel türü. – Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses. – Tantalın simgesi. 9. Sofra gereçlerinden biri. – İşlenmiş timsah derisi. – Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri. 10. Bir yolu, bir geçidi kapatmak için türlü gereçlerle yapılan engel. – Açık, ortada, herkesin içinde yapılan. – Aklama, temize çıkarma. SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >> 15 SPOR SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 20 17Kasım Şubat 2014 2013 Perşembe Perşembe Orkide Gediz büyük oynuyor O rkide Gediz Üniversitesi, bu yıl adım attığı Türkiye Basketbol 2. Ligi’nde emin adımlarla yoluna devam ediyor. Çıktığı 7 maçın 5’ini kazanan İzmir temsilcisi, lider Sakarya BŞB ile arasındaki puan farkını 1’e indirdi. Üst üste 3 galibiyetle başarılı bir seri yakalayan Kırmızı-Beyazlılar, bu hafta İstanbul deplasmanına gidecek. Ligde 12. sırada bulunan Pertevniyal’le cumartesi günü karşılaşacak olan Orkide Gediz’de bütün oyuncular ve teknik ekip galibiyete kilitlendi. Derbi Derbihazırlıkları hazırlıkları Çalımbay: Akhisar Belediyespor maçı bizim için çok kritik Mersin İdmanyurdu Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, cumartesi günü karşılaşacakları Akhisar Belediyespor maçının kendileri için çok kritik olduğunu söyledi. Spor Toto Süper Lig'de hafta sonun Akhisar Belediyespor ile deplasmanda karşılaşacak olan Mersin İdmanyurdu çalışmalarını sürdürdü. Teknik Direktör Rıza Çalımbay nezaretinde Tevfik Sırrı Gür Stadındaki çalışmalarda futbolcular düz koşu ve ısınma hareketlerinin ardından pas çalışması yaptı. Teknik Direktör Rıza Çalımbay antrenman öncesi düzenlediği basın toplantısında Akhisar Belediyespor maçının kendileri için çok kritik olduğunu kaydetti. Rakiplerinin kendi sahasında çok disiplinli oynayan bir takım olduğunu ifade eden tecrübeli hoca, "Geçen seneden beri kadroları 1-2 oyuncu hariç aynı olan bir takım o yüzden de zor bir maç oynayacağız bununda farkındayız." dedi. Bu maçın kendileri için önemli olduğunu ilk yarı iyi puanlar almaları gerektiğine işaret eden Çalımbay, "İlk yarı sonuna kadar şu anda aldığımız puanların üzerine koymamız gerekiyor. Bizim için şu an zor bir dönemeç başlıyor. Akhisar Belediyespor ile oynayacağız arkasından Sivasspor ile oynaycağız. Ardından Konyaspor ile deplasmanda maçımız var. Yine Galatasaray ve Fenerbahçe ile İstanbul'da karşılaşacağız.Yedi maçın dördü deplasmanda olacak. Zok zor maçlar başlıyor bu nedenle herkesin hazır olması gerekiyor." şeklinde konuştu. Bu arada Ziraat Türkiye Kupası Başantrenör Deniz Atak, daha önceki Ankara ve Mersin deplasmanlarında sevinen taraf olduklarını hatırlatarak, “Dış sahalarda da iyi mücadele sergiliyoruz. Bu performansımızı İstanbul’da da sürdürmek istiyoruz.” dedi. (CİHAN) maçlarınında olduğunu hatırlatan Rıza Çalımbay, kupa maçının hemen başında elenip gitmek istemediklerini guruptan çıkmak için ellerinden geleni yapacakalarını vurguladı. İkinci yarıda sıkıntı yaşamamak için ilk yarıyı iyi bir puanla kapatmalarının şart olduğunu kaydeden Çalımbay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben arkadaşlarıma sonuna kadar güveniyorum. Özellikle Akhisar maçında daha da güveniyorum. Çünkü bizi orada çok zor bir mücadele bekliyor ama takım olarak biz bu maça hazırız." KALECİ NİHAT'IN DURUMU BELLİ DEĞİL Takımdaki sakat oyunculara da değinen Çalımbay, "Nihat'ın durumu belli değil. Sadiku büyük bir ihtimalle oynamayacak. Velliton'un durumu tam net değil kendisi ile görüştükten sonra karar göreceğiz. Bunun dışında Cem'in Adanaspor maçında bağlarının kopması nedeniyle ameliyat olacak ve uzun süre sahalardan uzak kalacak." şeklinde konuştu. Çalımbay, Akhisar takımındaki Gekas'a karşı özel bir önlem alıp almayacakları yönündeki soruya şöyle cevap verdi: "Tabi ki herşeyden önce onlarda dikkat edeceğimiz oyuncu çok. Gekas olsun Bilal olsun iyi oyuncular var. Bunlar rakip takımımızda etkili. Ama esas bunlar takım oyunu oynuyorlar ve iyi mücadele ediyorlar, bunların hepsini farkındayız. Ama bizim arkadaşlarımız orada bireysel hata yapmaz ve kapasitelerinin üzerine çıkarlarsa istediğimiz sonuçla döneceğimize inanıyorum." (CİHAN) DEVAM DEVAM EDİYOR EDİYOR Galatasaray, Süper Lig Süleyman Seba Sezonu'nun 10. haftasında sahasında, Trabzonspor ile oynayacağı karşılaşmanın hazırlıklarına devam ediyor T eknik direktör Cesare Prandelli yönetiminde Florya Metin Oktay Tesisleri'nde yapılan çalışmada oyuncular üç grup halinde antrenman yaptı. Bir grup alt sahada, bir grup fitnes salonunda çalışırken bir grupta ana sahada antrenman yaptı. Oyuncular, sonrasında dönüşümlü olarak antrenmanlara devam etti. Sarı kırmızılı ekibin çalışmasına ülkesinin milli takımından sakat dönen Dzemaili ile ülkesinin milli takımından dönmeyen Muslera katılmadı. Sakat olarak dönen Dzemaili'nin sağ arka adelesinde yırtık olduğu ve Trabzonspor maçında oynayamayacağı belirtildi. Muslera'nın ise yarın İstanbul'da olacağı ve antrenmanlara başlayacağı ifade edildi. EBOUE, SABRİ İLE ŞAKALAŞTI Bu arada sezon başından beri A takımla çalışmalarda yer almayan ve A2 takımı ile çalışan Eboue, çalışmasını tamamladıktan sonra tesislere giderken A takımın çalışmasının yapıldığı sahanın yanından geçti. Yıldız oyuncunun bu sırada Sabri ile şakalaşması ise dikkatlerden kaçmadı. ALBAYRAK, ÇALIŞMAYI TAKİP EDİYOR Galatasaray'da Başkan Yardımcısı Abdurrahim Albayrak, çalışma öncesinde tesislere gelerek çalışmanın bir kısmını takip etti. Albayrak'ın, çalışmak için sahaya çıkan oyuncuları ile yakından ilgilenmesi ise dikkat çekti. (CİHAN) Eskişehirspor'dan taraftara ücretsiz passolig kampanyası E skişehirspor yönetimi, pazar günü oynanacak kritik Kayseri Erciyesspor maçında taraftarı tribüne davet etti. Passolig kart nedeniyle seyirci sıkıntısı çeken Eskişehirspor yönetimi Kayseri Erciyes maçının önemine dikkat çekti, bu maç için özel kampanya başlattı. Geçtiğimiz sezonun son bölümlerinde uygulanmaya başlayan ve bu sezon başında ise zorunlu hale getirilen passolig uygulamasının takımları ve taraftarı olumsuz etkilediği iddialıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Passoligden olumsuz etkilenen takımlardan biri olduğunu iddia eden Eskişehirspor yönetimi taraftara takımlarına sahip çıkma çağrısında bulundu. Geçtiğimiz yıllarda kendi sahasında her maçta 10 ila 15 bin arasında seyirciyi statta ağırlayan Eskişehirspor, passoligin devreye girmesinden sonra yapılan istatistiklerde büyük bir taraftar kaybına uğradığı belirtildi. Passolig ile birlikte Eskişehirspor’un kendi evindeki maçları 4-5 bin civarında taraftar stattan izlemeye gelmeye başladı. Bu durumdan olumsuz etkilenen Eskişehirspor, özellikle önümüzdeki pazar günü kendi sahasında oynayacağı kritik Kayseri Erciyes maçı için taraftarı tribünlere davet etti. Bu maçın önemine dikkat çeken Eskişehirs- por yönetimi, taraftarlar için özel kampanya başlattı. Passolig kartı olmayan taraftar için maçın biletini 15 lira olarak açıklayan yönetim, maç biletinin yanında passolig kartını da ücretsiz verecek. Passolig kartı olan taraftarı da unutmayan Eskişehirspor yönetimi, kart sahibi olan taraftar için de maçın biletini 5 lira olarak açıkladı. 23 Kasım Pazar günü saat 16.00'da Eskişehir Atatürk Stadı'nda oynanacak Kayseri Erciyes maçı için düzenlenen bu kampanya bugün saat 12.00’de başlayacak. Kampanya 22 Kasım Cumartesi günü saat 18.00’de sona erecek. (CİHAN) Tokatlı: Futbolcular, sakal bırakarak gençliklerini örttüğünün farkına varacak Futbol Federasyonu eski başkanı ve Türkiye Futbol Adamları Derneği (TÜRFAD) Başkanı Yılmaz Tokatlı, futbolcuların sakal bırakarak daha yaşlı görünümleri ile gençliklerini örttüklerini ifade etti. Ayrıca Tokatlı, milli kaleci Volkan Demirel'in stadyumu terk etmesine de tepki gösterdi ve bir daha milli kadroya alınmaması gerektiğini söyledi. TÜRFAD Başkanı Yılmaz Tokatlı, yaptığı yazılı açıklamada, şunları ifade etti: "Ligin yarısı dahi olmadan yöneticiler arasındaki hırçın ve itham edici beyanları, medyanın bu tür söylemlere kucak açmasında yarışır halde olması, taraftarların saygı dışı davranışları ve futbolcularla karşılıklı söz ve eylemlerini görüyor ve yaşıyoruz. Gerek kulübünde gerekse görev aldığı milli takımımızdaki bir futbolcuya karşı gösterilen olumsuz, aile terbiyesi ve görgüsü olmayan sözüm ona taraftar kişiler, kendilerini o futbolcunun yerine koymalarını hatırlamalıdırlar. Bu noktada milli kaleci Volkan Demirel'e olumsuz davranışları yapanlara karşı kendini haklı görebiliriz. Bu olay istenmese de Volkan Demirel, milli takımdaki görevini keyfi olarak terk edemez. Ancak futbolcularımıza yapılan buna benzer hakaret ve küfürlerin devam etmeyeceği garantisini kim ve nasıl verecek acaba? Türkiye Futbol Federasyonu mu yoksa kendi kulüpleri mi? Bahaneler uydurarak milli görevinden keyfince ayrılabilme saygısızlığını yapamazlar. Bu tip futbolcuların bundan böyle milli takımda yerleri olamaz, olmamalıdır. Mevzuatlar en seri şekilde ve tavizsiz uygulanmalıdır." "FUTBOLCULAR, SAKAL BIRAKARAK GENÇLİKLERİNİ ÖRTTÜKLERİNİN FARKINA VARACAKLARDIR" Tokatlı, futbolcuların sakal bırakmasını da eleştirerek şöyle konuştu: "Ayrıca sırası gelmişken, futbolculardaki sakal merakı da günün konusudur. Halen birisinin daha hac görevini yerine getirdiğini zannetmiyorum. İnşallah o görevi de zamanı gelince yapacaklardır. Milli takımdaki 9 futbolcumuz sakallı. Milli takımın formasında ay yıldız olmasa sanki farklı bir ülke takımı gibi. Bu tarz futbolcular, giyimleri, davranışları, duruşları ve sosyal yaşamları ile örnek olacak kişilerdir. Değerli yazar Selahattin Duman'ın sakal konusunda ki yorum ve hassasiyetine önceki bir federasyon başkanı olarak aynen katılıyorum ve altına imzamı atıyorum. Bu konuda belki zorlama olamaz ise de daha yaşlı görünümleri ile gençliklerini örttüklerinin farkına varacaklardır." (CİHAN) SAYFA 16 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Temiz enerjide garanti müjdesi Güneş enerjisi konferansı'nda konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdür Yardımcısı Usta, "Yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretim tesislerine verilen enerji alım garanti süseri 2020 yılı sonuna kadar uzatıldı" dedi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdür Yardımcısı Ramazan Usta, Türkiye'nin 2023 yılına kadar en az 5 bin megawatlık güneş enerjisi kurulu gücüne kavuşmayı hedeflediğini söyledi. Güneş enerjisi kullanımında yenilikçi teknoloji ve uygulamaları konu alan "SOLARTR 2014" konferansı Swissotel Büyük Efes İzmir'de başladı. Üç gün sürecek konferansın açılışında konuşan Usta, Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarında büyük potansiyele sahip olduğunu belirtti. Enerji sektöründe sürekli fiyat dalgalanmalarının yaşandığını, enerji talebinin gelişmekte olan ülkelerde hızla arttığını kaydeden Usta, enerjinin ülkeler arasında soğuk savaşın yaşandığı alanlardan biri olduğunu dile getirdi. Fosil yatakların gelecekte tükeneceği yönündeki beklentinin bütün ülkeleri yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelttiğine dikkati çeken Ramazan Usta, Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, 2013 yılında dünyada elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 22'sinin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandığını belirtti. AB ülkelerinin 2013 yılı sonu itibariyle yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanma oranının yüzde 27 civarında olduğunu kaydeden Usta, Türkiye'nin 2013 yılı elektrik tüketimi içindeki yenilenebilir enerjinin payı hidroelektrik dahil olmak üzere yaklaşık yüzde 29 civarında olduğunu dile getirdi. Güneş enerjisinin dünyadaki toplam kurulu gücünün 2011 yılında yaklaşık 67 gigawat civarında iken, 2013 yılında 138 cigawata ulaştığının görüldüğünü anlatan Usta, Avrupa kurulu gücü ise 2013 sonu itibariyle yaklaşık 80 gigabayt civarında olduğu söyledi. Usta, "Türkiye'ye baktığımızda ise yıllık ortalama güneş ışınımı metrekare yıl yaklaşık bin 500 kilowat/saat olarak öngörülüyor. Ülkemizde ortalama yıllık güneşleme süresi yaklaşık 2 bin 750 saat civarında olduğu belirtiliyor. Bu verilere baktığımız zaman hakikaten güneş enerjisi ülkemiz için değerlendirilmesi gereken bir enerji alanı olarak görülüyor. 2023 yılı sonuna kadar en az 5 bin megawat güneş enerjisi kurulu gücüne ulaşılması, hatta aşılması yönündeki hedeflerimiz var" dedi. Alım garantisi yeniden düzenlendi Usta, Türkiye'de yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir ve kaliteli biçimde ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonunun azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin korunması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat sektörünün geliştirilmesi amacıyla 5346 sayılı kanunda değişiklik yapıldığını söyledi. Yeni düzenlemeyle yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretim tesislerine verilen enerji alım garantisi miktarı yeniden düzenlendiğini kaydeden Usta şöyle devam etti: "2015 yılı sonuna kadar alım garantisi ön görülen süre, 2020 yılı sonuna kadar uzatıldı. Aynı zamanda yenilenebilir enerji destekleme mekanizması çerçevesinde lisans sahibi tüzel kişilerin üretim tesislerinde kullanılan mekanik ve elektromekanik aksamının yurt içinde imal edilmesi şartıyla bu kanunda belirtilen miktarda parça bazında fiyatlarda destekleme sağlanmaktadır. Güneş enerjisi bu fiyatlara baktığımız zaman 13.3 dolar kilowatsaat olarak belirlenen miktar, yerli imalat süreçlerinde dahil olmasıyla 19.5 dolar kilowatsaate kadar yoğunlaştırılması da düşünürsek yaklaşık 22 dolara kadar çıktığını görüyoruz. Bu teşviklerle birlikte güneş enerjisi ekipmanlarının üretimine yönelik yatırımların hız kazanmasını bekliyoruz." Usta, yerli ve yabancı firmaların Türkiye'de kuracağı üretim tesislerinin istihdamın artırılmasının yanı sıra bilgi ve teknoloji transferinin gerçekleşmesi ile cari açığın artmasının önlenmesine önemli katkı sağlayacağını kaydetti. Güneş enerjisi lisanslarına yönelik alınan 600 megawatlık üretim başvurusunun değerlendirilmesinin ardından yeni başvuruların alınmasına başlanacağını belirten Usta, Ekim 2014 itibariyle lisanssız kapsamda kurulan 77 güneş enerjisi santralinin kurulu gücü yaklaşık 30 megawat civarında olduğunu ifade etti. Yatırım maliyetlerinin düştüğüne dikkati çeken Usta, "2009 yılı başında 1.5 ile 2.5 Euro düzeyinde olan modül fiyatları kullanılan malzeme kalitesi, markası ve sistemin büyük- lüğüne göre 2014 yılı itibariyle 1- 1.5 Avro'ya düştü. Maliyetlerdeki bu düşüşle birlikte Türkiye'nin bu yatırımların hızlanacağını düşünüyoruz. Güneş enerjileri, su ısıtma sistemleri ülkemizde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı ve daha da artacağına inanıyoruz. 0-25 metrekare olan kişi başına düşen güneş kollektörü kullanımının iki katına çıkarılması gerektiğine inanıyor ve bu yönde çalışmaları hem destekliyor hem de yanında olmaya çalışıyoruz" diye konuştu. "Güneşin yol haritasında yapılanlar" Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Üyesi Abdullah Tancan ise "Güneşin yol haritasında yapılanlar" başlıklı bir sunum yaptı. Tancan, sunumunda güneş enerjisi yatırımlarında yapılan düzenlemeleri anlattı. Tancan, güneş enerjisi yatırımlarında 600 megawatlık lisans başvurusu yapıldığını, 27 bölgeden gelen yatırımlardan 93'ünün çeşitli nedenlerden ötürü reddettiklerini söyledi. Tancan, Bingöl, Tunceli ve Erzincan'dan güneş enerjisine yönelik hiç yatırım talebini almadıklarını ifade etti. SO- LARTR Bilim Kurulu Başkanı Bülent Yeşilata, 45 ülkeden oluşan bilim kurulunun uzun hazırlık sonucunda düzenlenen konferans için 190 bildiri özetinin aktarıldığını söyledi. Yeşilata, binalarda güneş enerjisini kullanma uygulamaları ve güneş enerjisinin kalkınma ve istihdam amaçlı kullanımına yönelik olan iki girişimin geleceği belirleyeceğini vurguladı. Bilim güneş enerjisi sektörünü başlattığını belirten Yeşilata, bilimi destekleyecek sanayi uygulamalarının olması gerektiğini sözlerine ekledi. Yeşilata, bu ülkenin güneş enerjisi sektörünü ilerletmede gençlerin ve kadın mühendislerin destek olması gerektiğine işaret etti. İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) Başkanı Zeki Poyraz da, ısıtma soğutma sektörünün Türkiye'de son derece geliştiğini belirtti. (AA) "Türkiye'de yoğun bakım hemşiresi eksiği var" İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Lütfi Telci, Türkiye'de doktor eksiğinin yüzde 50, hemşire eksikliğinin ise yüzde 400'ün üzerinde olduğunu bildirdi. Telci, Bodrum'da katıldığı bir toplantıda, AA muhabirine yaptığı açıklamada, organ nakli sürecini başlatan beyin ölümünün sadece yoğun bakım ünitelerinde saptanabildiğini söyledi. Türkiye'deki yoğun bakım ünitelerinin desteklenmesi gerektiğini belirten Telci, şöyle konuştu: "Yoğun bakım yataklarında eksikliğimiz var. Ülkemizde hekim açığı yüzde 50 oranındayken bu oran hemşirede yüzde 400'ün üstündedir.’’ (AA) DÜŞEN FİYAT VE taksit imkanıyla tüketici altına koştu Dünya altın piyasasında yaşanan fiyat düşüşü ve kredi kartıyla alışverişte yeniden taksit imkanı getirilmesinin, yatırım amaçlı ve ziynet eşyası olarak altın alımını canlandırdığı bildirildi. İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Turgay Baransel, altın piyasasında yaşanan gelişmelerin, perakende pazara yansımalarına ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, altında son 3 yılın en düşük fiyat seviyesinin yaşandığını belirterek, bunun yatırımcı için son derece cazip olduğunu dile getirdi. Piyasadaki fiyat düşüşünün yanı sıra altın alışverişinde 4 ay vadeyle sınırlı da olsa yeniden taksit imkanı tanınmasıyla perakende altın pazarına hareketlilik getirdiğini ve satışların yüzde 20-25 seviyesinde artığını ifade eden Baransel, şunları kaydetti: "Fiyatlardaki düşüşle altın satışı biraz hareketlendi. Atada, çeyrekte, bilezikte satış arttı. Bunda kredi kartına da 4 taksit imkanı getirilmesi de etkili oldu. Bu durum, hem esnaf hem yatırımcı için güzel. Ayrıca küçük yatırımcı için altın her zaman cazip, çünkü cebinde bulundurduğu bir ata lira parasını her zaman harcamaya mahkum. 580 lirayı cebinde tuttuğu zaman harcayacak ama ata lirayı tuttuğu zaman hemen bozdurmayacaktır. Büyük yatırımcılar için de altın yine her zaman değerli bir maden. Dünyanın her yerinde geçerli. Bir gecede ülke batar, parası beş para etmez ama altın öyle değil, altın dünyanın her yerinde geçerli bir akçedir. Ezseniz de çiğneseniz de ayarıyla geçerli bir madendir." "Alımın daha da artması piyasaya bağlı" Baransel, altında alımın daha da artmasının piyasadaki gelişmelere bağlı olduğunu ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu: "Şu anda vatandaş piyasayı seyrediyor. Otoriteler fiyatların biraz daha düşeceğini söylüyor ama bu konu da tam net değil. İsviçre'nin referanduma gidip merkez bankası rezervinin büyük bölümünü altına çevirmesi söz konusu, eğer böyle bir şey olursa altın gramı 150 liralara kadar çıkar, çünkü bin 600 tondan bahsediliyor. (AA) Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne yeterlilik sertifikası Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Kliniği'nin, "KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanlık Eğitimi Yeterlik Belgesi"ni alan ülke genelindeki üçüncü hastane olduğu bildirildi. Kliniğin sorumlusu Doç. Dr. İbrahim Çukurova, asistan eğitimi ile hastalara verdikleri hizmet, ameliyat sayısı, niteliği ve kalitesi, hastaların memnuniyet derecesi ve çalışan personelin haklarının korunması konusunda belirli standartları yerine getirdikleri için bu belgeyi almaya hak kazandıklarını belirtti. Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği tarafından verilen bel- genin 5 yıl süreyle geçerli olduğunu, denetimin ardından uygun bulunması durumunda akreditasyonun devam edeceğini aktaran Çukurova, "Şu anki kriterlerimizi temel alarak, eğitim ve hizmet anlamında modern tıp standartlarında çalışmalarımızı daha ileriye taşımayı hedefliyoruz" ifadesini kullandı. Hastane yöneticisi Prof. Dr. Gökhan Köylüoğlu ise ortopedi ile akredite klinik sayısının ikiye yükseldiğine değinerek, "Önümüzdeki dönemde Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde asistan eğitimine, tüm hastaneyi kapsayacak standart getirmek için çalışma başlattık" dedi. (AA) www.sondakikagazetesi.com 20 Kasım 2014 Perşembe Kıyılara modern tuvaletler geliyor Kıyının kalan bölümleri için yapım leri doğrultusunda daha da öncesi hazırlıklarını sürdüren geliştirilebilecek tuvaletlerden uyBüyükşehir Belediyesi, bir yandan gun alanlara 4 tane daha yerleştirda bu alanlarda özel servis birileceği bildirildi. imlerini oluşturuyor. Sahil İzmirlilerin şeridini daha rahat ve Kiosk üzerinden anestetik hale getireket denizle bağının cek düzenlemeler İzmir Büyükşegüçlendirilmesi için kapsamında hir Belediyesi Mavişehir’den İnciraltı’na yeni tuvaletin projelendirilen tuvaletlerin ilki uzanan 40 kilometrelik kıyı hemen yanıAlsancak şeridinin yeniden tasarlan- na, İskelesi İzmirlilerin masını hedefleyen İzmir önüne yergörüşlerinin leştirildi. Bu Büyükşehir Belediyesi, “İzmird- alınması bölgelerde için kiosk yeniz Kıyı Tasarım Projesi” oluşan ihtiyerleştirildi. acı karşılamak çerçevesinde Pasaport, Konak Dileyen için harekete Pier-Karataş ve Üçkuyular- İzmirliler, kiosktaki angeçen ve bu Göztepe İskele arasın- keti doldurarak konuda en moddaki sahil şeridini yeni tuvalet tipi ile ern çözümü arayan ilgili görüş ve öneriBüyükşehir Belediyedüzenledi lerini belediyeye iletesi, daha önce yine Korbiliyor. Büyükşehir Belediyesi don’a yerleştirdiği ahşap ise İzmirlilerin önerilerini değergörünümlü tuvaleti kullanan lendirerek geliştireceği projeyi İzmirlilerin önerileri doğrultusunkıyının yoğun kullanılan diğer bölda, ileri teknoloji ürünü olan yeni gelerinde de uygulayacak. bir tip proje oluşturdu. Yine Hijyenik, kullanışlı ve güvenli İzmirlilerin görüş- İzmir’in uygar kimliğine yakışır tuvaletlerin en önemli özellikleri hijyenik, estetik ve güvenli olması. İlk uygulaması Alsancak kıyıda görülen yeni tuvalet, otomatik temizleme sistemi sayesinde oldukça hijyenik. Klozet kendine özel kapalı bir bölmede otomatik olarak tümüyle yıkanıyor. Kauçuk kanallı zemin, her kullanımdan sonra basınç sensörü sayesinde suyla temizleniyor. Engelli kullanımına uygun Engelli kullanımına uygun, ergonomik yapıya sahip tuvaletlerde sabun, su sensörleri ile el kurutma butonu rahatlık açısından kol mesafesinde yerleştirildi. Kullanım kolaylığı için adet kontrollü (maksimum 10 adet) tuvalet kağıdı mekanizması da bulunuyor. Kapılar yarı otomatik özellikte. Açma kapama işlemi basit bir şekilde gerçekleştirilirken, içeri girildiğinde kapı kendiliğinden kapanıyor. Tuvaletlerde dijital bilgi ekranı, ışıklı uyarı sistemi ve bozuk para ödeme sistemi bulunuyor. (HABER MERKEZİ)
© Copyright 2024 Paperzz