ASCK1EDVA OCAK / Ş UBAT 2014 A NKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI Nurettin ÖZDEBİR: "Yatırım teşviklerinde şehirler arasında haksız rekabete yol açılmamalıdır" Cevdet YILMAZ: "Türkiye orta gelir tuzağına düşmeden, katma değeri yüksek bir üretim ve ihracat yapısına yönelmek zorundadır" Ankara Sanayi Odası Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı Afyon’da gerçekleştirildi. DOSYA : Avrupa Birliği Üye Devletlerinde Hizmet Almak İsteyen Türk Vatandaşlarının Serbest Dolaşımı Avrupa Birliği Adalet Divanı “ Ecem Demirkan” Kararı r* \/ \ SİGORTA Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. [email protected] www.vipgrup.com y ıllık birikim yıLdrr üretim ASOMEDYA OCAK / ŞUBAT tadınız bozulmasın diye çalışıyoruz. 2014 75 yıldır, GIDA ÜRETİM VE AMBALAJ SANAYİ A.Ş. 1. Organize Sanayi Bölgesi. Osmanlı Cad. No:3, 06935 Sincan / Ankara Tel: 0312 267 55 10 Faks: 0312 267 55 12 [email protected] / / www.segmen.com.tr a great place to grow büyümek için harika biryer ROTA BAHÇE ACILIYOR. S— * - ^ ROTA ÇOCUKLAR ÇUKURAMBAR DİKMEN ORAN w w w.rotacocuklar.com UMITKOY U l ASOMEDYA AN K AR A SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI sunuş OCAK / ŞUBAT 2014 ASO Adına İmtiyaz Sahibi Yönetim Kurulu Başkanı NURETTİN ÖZDEBİR ASO'nun Kasım ayı Meclis toplantısının konuğu Kalkınma Bakanı Yazı İşleri Müdürü Cevdet Yılmaz'dı. Bakanlığının çalışmaları konusunda bilgi veren OKAN SAYKUN Sayın Yılmaz'ın konuşmasını, kısaltmadan yayınlıyoruz. Yayın Yönetmeni NACİ CANPOLAT ASOMEDYA Yönetim Yeri Atatürk Bulvarı No:193 Kavaklıdere / AN K AR A AB ülkelerinde vize sorunu özellikle iş adamlarının AB'de serbest dolaşımının önünde ticarete teknik bir engel oluşturmaktadır. Ancak AB ülkelerinin vize uygulaması, sadece iş adamlarını Tel: 0312 417 12 00 Faks: 0312 417 52 05 Email: [email protected] w ww.aso.org.tr Yapım CAST GRAPHIC değil, turizm, tıbbi tedavi, eğitim amacıyla AB'ye gitmek isteyen Türk vatandaşlarının serbest dolaşımını da engellemektedir. Bu uygulamaların haksızlığını kanıtlamak için AB Adalet Divanı'na başvuran Ecem Demirkan'ın başvurusu reddedilmiştir. Tokdemir Ajans Prodüksiyon - Organizasyon - Yayıncılık Ltd. Şti. Turan Güneş Bulvarı 4. Cad. 712. Sk. 1/3 Bu sayımızın Dosya bölümünde sunduğumuz Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Ana Bilim Yıldız - Çankaya/ANKARA Tel: 0312 440 87 07 (Pbx) Faks: 0312 440 12 92 Dalı Başkanı Doç. Dr. Hacı Can'ın "Avrupa Birliği üye devletlerinde www.tokdemirajans.com hizmet almak isteyen Türk vatandaşlarının serbest dolaşımı- Baskı ve Cilt Avrupa Birliği Adalet Divanı 'Ecem Demirkan' kararı" başlıklı Dumat Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Bahçekapı Mah. 2477. Sk. No: 6 Şaşmaz / Ankara Tel: 0312 278 82 00 Faks: 0312 278 82 30 yazısı, konuyu geniş kapsamlı bir biçimde ele almakta ve kararı değerlendirmektedir. www.dum at.com .tr - [email protected] Reklam Rezervasyon Bu sayımızın Büyüteç bölümünde ise İstanbul Üniversitesi İktisat 0312 440 87 07 Fakültesi Maliye Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Binhan Elif Yılmaz'ın Yayın Türü "Küresel krizin PIIGS ülkeleri ve Türkiye'nin bütçe açıkları ve kamu Yerel Süreli borç stoklarına yansımaları" başlıklı yazısı yer alıyor. Yılmaz, küresel AN K AR A SANAYİ ODASI ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR. Reklamların sorumluluğu reklam veren firmaya ait olup, Cast@Graphic Ajans hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Dergide yayınlanan yazılar, yazarların düşüncelerini kapsamaktadır. Basım Tarihi 10 Mart 2014 krizin PIIGS ülkelerinin mali dengelerinde ve borç stoklarında ciddi bir bozulmaya yol açarken, Türkiye üzerindeki etkisinin esas olarak özel sektörün dış borç stokunun artması olduğunu anlatmaktadır. Bu sayımızın söyleşi bölümünde, eserleri yurt içi ve yurt dışında birçok galeri, müze ve koleksiyonlarda yer alan ressam İsmail Acar yer alıyor. Acar, "Dışınızda olanı görmek, bir anlamda aynadaki kendi görüntünüzü doğru algılamanıza yardımcı olur. Bir şeyi var Okuyucu Dağılımı eden unsur diğeri veya karşıtıdır. Bizim de kendi kültürümüzün farkına varmamız diğer ve diğerleriyle de ilgilidir." diyor. ASO Üyeleri ■ Valilikler % 50 ■ Üniversiteler % 5 ■ Basın % 6 % 2 ■ Dernekler % 2 ■ Bankalar % 1 ■ Büyükelçilikler ■ Belediyeler % 1 % 2 ■ Devlet Protokolü % 11 ■ Bakanlıklar % 7 Oda ve Borsalar % 12 ■ Siyasi Partiler %1 [email protected] içindekiler x ^ ___________________ Kasım Meclis "Kasım Meclis Toplantısı Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz'ın Katılımıyla Gerçekleşti" Aralık Meclis "Türkiye ekonomisinin 2014 yılındaki performansını dünya ekonomisindeki gelişmeler de etkileyecektir" Dosya Avrupa Birliği Üye Devletlerinde Hizmet Almak İsteyen Türk Vatandaşlarının Serbest Dolaşımı - Avrupa Birliği Adalet Divanı "Ecem Demirkan" Kararı Doç. Dr. Hacı CAN Büyüteç Küresel Krizin PIIGS Ülkeleri ve Türkiye'nin Bütçe Açıkları ve Kamu Borç Stoklarına Yansımaları Doç. Dr. Binhan Elif YILMAZ Ankara Sanayi Odası Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı Söyleşi İsmail ACAR Ressam ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 ......................................................... i V ___ -'© ''es fffl in nju I/# Nurettin ÓZDEBÍR THE CHAIRMANOF THE BOARD OF DIRECTORS OFAC! ed itorial While trying to save the day, we lose the era The Ministry of Science, Industry and Technology had announced the strategic plan for 2013-2017 in 2012. The strategic objective of the Ministry had been announced in this announced document as follows: "To ensure the planned development of the industry together with the policies and strategies developed within the cooperation with the relevant parties and the supports provided in accordance with these policies and strategies and to lead the formation of a high value-added industry structure based on high technology, minimizing the external dependence". In accordance with this objective, the Ministry organizes meetings and workshops, forms performance criteria, and allocates significant financial resources from the budget appropriations. Despite all these efforts of the Ministry, the competition in the domestic and foreign markets becoming intense gradually in recent years, low profit rate and productivity have complicated gradually to do industrialism. The industrialists sell their factories and turn towards shopping malls which get high unearned income and residential constructions or import. Because the returns from the activities in this field are so high that even an industrialist would not dream of them. Telling an industrialist to increase his productivity, turn to R&D and innovation, increase profit rates by producing high-tech and high value-added goods is not particularly effective in an environment where the reforms, which will improve the investment environment are slowing down and where the formation of the legal infrastructure which will attract direct foreign investments to our country is being delayed. The high tech goods constitute 3,5 percent of the goods produced and 3,7 percent of the goods exported. The high-tech goods tend to decrease, not increase. While struggling with the macro problems, the industrialist couldn't concentrate upon the problems of his/her business, and focuses on saving the day by delaying to take the steps which will make his/her business more effective, productive, innovative and profitable. However this cannot be an excuse. While struggling with the macro problems, the industrialist should not forget the measures which will develop his/her business. Due to the fact that while trying to save the day, we lose the era. This situation has to be changed. The global crisis demonstrated the importance of the industrial production. It is not possible to circle the economy and enter in a sustainable economic growth trend by serving only. We have to place again the industry in the center of the economic growth and welfare. But for this, first of all, the current environment should be changed and the unearned income economy in our country should be prevented. Only then, we can turn our resources to the fields creating continuous added value instead of sinking them into the soil and concrete, and also catch the era by turning our industry to the high-tech and high value-added goods. Nurettin OZDEBIR ASO YÖNETİMKURULU BAŞKANI Günü kurtaralım derken çağı kaçırıyoruz Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 - 2017 Stratejik Planı'nı 2012'de açıklamıştı. Açıklanan bu belgede Bakanlığın stratejik amacı; "İlgili taraflarla iş birliği içinde, geliştirilen politikalar, stratejiler ve bu politika ve stratejiler doğrultusunda verilen desteklerle sanayinin planlı gelişimini sağlamak ve yüksek teknolojiye dayalı, dışa bağımlılığı azaltan ve yüksek katma değerli bir sanayi yapısının oluşumuna öncü olmak" olarak açıklanmıştı. Bu amaç doğrultusunda Bakanlık; toplantılar ve çalıştaylar düzenlemekte, performans kriterleri oluşturmakta, bütçe ödeneklerinden önemli mali kaynaklar ayırmaktadır. Bakanlığın tüm bu çabalarına rağmen son yıllarda iç ve dış pazarlarda giderek yoğunla şan rekabet, düşük kâr oranları ve verimlilik, sanayicilik yapmayı giderek zorlaştırmak tadır. Sanayiciler, fabrikalarını satıp, yüksek rant getiren AVM ve konut inşaatlarına ya da ithalata yöneliyorlar. Çünkü bu alanlardaki faaliyetlerin getirisi, bir sanayicinin rüyasında bile göremeyeceği kadar yüksek. Yatırım ortamını iyileştirecek reformların hız kestiği ve yabancı doğrudan yatırımları ülkemize çekecek hukuki altyapının oluşturulmasında gecikildiği bir ortamda sanayiciye; "Verimliliğini artır, Ar-Ge ve inovasyona yönel, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli malları üreterek kâr oranlarını yükselt" demek fazla etkili olmuyor. Yüksek teknoloji ürünler, üretilen malların yüzde 3,5, ihraç edilen malların yüzde 3,7'sini oluşturuyor. Üretim ve ihracatta yüksek teknoloji ürünlerinin payı artış değil, azalış eğiliminde. Sanayici; makro sorunlarla mücadele ederken işletmesinin sorunlarına yoğunlaşamıyor, işletmesini daha etkin, daha verimli, daha yenilikçi ve daha kârlı yapacak adımları atmakta gecikerek günü kurtarmaya odaklanıyor. Ama bu bir mazeret olamaz. Sanayici makro sorunlarla uğraşırken işletmesini geliştirecek tedbirleri ihmal etmemelidir. Çünkü günü kurtaralım derken çağı kaçırıyoruz. Bu durumun değişmesi gerekiyor. Küresel kriz, sanayi üretiminin önemini gösterdi. Sadece hizmet üreterek ekonominin çarklarını çevirmek, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme trendine girmek mümkün değil. Sanayiyi yeniden ekonomik büyümenin ve ekonomik refahın merkezine yerleştirmeliyiz. Ama bunun için öncelikle içinde bulunduğumuz ortamın değişmesi ve ülkemizdeki rant ekonomisinin önüne geçilmesi gerekiyor. Ancak o zaman kaynaklarımızı toprağa ve betona gömmek yerine verimli, sürekli katma değer yaratan alanlara kaydırabilir, sanayimizi yüksek katma değerli yüksek teknoloji ürünlerine yönelterek çağı yakalayabiliriz. başyazı M ASOMECLIS : F! "M I :irsd ımo m M T' m İftıv fe | MI Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı 27 Kasım 2013 ASOMECLİS "Yatırım teşviklerinde şehirler arasında haksız rekabete yol açılmamalıdır" M W NURETTİN OZDEBİR ASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Meclis üye leri, basınımızın değerli temsilcileri; Odamızın Ka sım Ayı Olağan Meclis toplantısına hoş geldiniz diyor, hepinizi şahsım ve Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Sayın Bakanım, bu yoğun programınız içerisinde -bugün özellikle Sayın Başbakanımız da çağırmış lar- davetimizi kabul edip Meclis toplantımıza ka tıldığınız için çok teşekkür ediyoruz. Değerli Meclis üyeleri, Eylül ayına ilişkin verile rin açıklanmasıyla birlikte yılın üçüncü çeyreğini, ekonomide sınırlı da olsa bir yavaşlamayla kapat tığımız anlaşılmaktadır. Yılın son çeyreğinde ise ekonomide hafif bir canlanma görülmektedir. Bu yaşanan canlanma Aralık ayında da devam eder se, ki benim kanaatim o doğrultudadır, yılı yüzde 4'e yakın bir büyümeyle kapatma olasılığı artmak tadır. Değerli Meclis üyeleri; Para Politikası Kurulu son toplantısında faiz oranlarını sabit tutma kararı almış ve aylık repo ihalelerine son vermiştir. Bu kararların fiili sonucu, piyasaların fonlama mali ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 yetinin faiz koridorunun üst sınırına çekilmesi ol muştur. Piyasaya verilen likiditenin azaltılması ve BDDK'nın kredi kartıyla taksitli satışlara sınırlama getirecek olmasıyla birlikte önümüzdeki dönemde kredilerin artış hızı yavaşlayacaktır. Bu kararlar, küresel riskler karşısında ekonomi yönetiminde ihtiyatlı tutumun sürdürüleceğini göstermekte dir. Küresel ekonomiden kaynaklanabilecek şoklar karşısında bizlerin de ihtiyatlı davranmamız, özel likle kur riski karşısında dikkatli olmamız gerek mektedir. Sayın Bakanım, Türkiye 2012 yılında insani geliş mişlik endeksinde 186 ülke arasında 90'ıncı sıra da yer almıştır. Ancak insani gelişmişlik, bölgeler arası farklılıklar dikkate alınarak değerlendirildi ğinde durum değişmektedir. Türkiye'nin 2012 yı lındaki insani gelişmişlik endeks değeri 0,722'dir. Ancak eşitsizlikler dikkate alındığında endeks değeri 0,56'ya gerilemektedir. Çünkü ülkemizde ekonomik ve sosyal gelişmişlik, bölgeler arasında büyük farklılıklar göstermektedir. Eğitim, sağlık ve yaşam kalitesi farklılıkları bölgeler arası gelişmişlik farklarında önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle 7 27 Kasım 2013 düşük gelirli bölgelerde öncelikle eğitim, sağlık gibi hizmet sektörüne yönelik yatırımlar teşvik edilmeli, yatırım teşviklerinde şehirler arasında aynı işi yapan üreticiler arasında haksız rekabete yol açılmamalıdır. Bugün büyük şehirlerin dışında çalışacak üst dü zey yönetici bulmakta, bu şehirlerin altyapılarının, kültürel olanaklarının müsait olmaması nedeniyle zorluklar yaşanmaktadır. Düşük gelirli bölgeleri mizde sosyal hayatı canlandıracak yatırımlar, bu bölgelere nitelikli yönetici çekmeye de katkı sağ layacaktır. Sayın Bakanım, işsizlik yüzde 9'ların üzerindedir. Küresel büyümedeki yavaşlama ve ülkemizde iş gücüne katılım oranındaki artış eğilimine bağlı olarak işsizliğin bir süre daha yüksek seyredeceği anlaşılmaktadır. Diğer yandan iş gücüne katılım oranı artarken, biz ise sanayide çalışacak insan bulmakta çok zorlanıyoruz. Sanayide istihdamı çekici kılma konusunda Kalkınma Bakanlığımızın da mutlaka birtakım çalışmalar yapması gerektiği kanısındayız. Sayın Bakanım, Doing Business 2014 raporunda ülkemiz iş yapma kolaylığında 189 ülke arasında 69. sırada yer almaktadır. İş yeri açma kolaylığında 93, inşaat izni alma kolaylığında 148, krediye eri şimde 86, vergilerin ödenme kolaylığında 71, dış ticaret yapma kolaylığında 86, iflasların tamam lanmasında 130'uncu sırada yer alıyoruz. 2013 raporundan bu yana elektrik bağlatma, inşaat izni alma ve yatırımcıları koruma alanlarında yapı lan düzenlemelerle ilerleme kaydedilirken, iş yeri açarken gereken minimum sermaye miktarının arttırılması ve tapu devirlerinde işlem maliyetle rini arttırarak gerileme kaydedilmiştir. Ülkemizde iş yapma kolaylığını arttırarak rekabet gücümüzü geliştirecek reformlara hız vermemiz gerekmek tedir. Ülkemizde iş yapma kolaylığını olumsuz et kileyen diğer bir konu da istihdam maliyetlerinin yüksekliğidir. Bu maliyetler işsizlikle mücadeleyi de olumsuz etkilemektedir. İşsizliği düşürmek için iş gücü piyasasına esneklik getirecek köklü tedbir ler almak gerekmektedir. Bugün kriz içerisindeki euro bölgesinde İtalya ve Fransa'nın bu duruma neden düştükleri yakından incelenmelidir. Bu ül kelerin kredi notu iş gücü piyasasına esneklik ge tirecek reformları gerçekleştirmekte geciktikleri için kırılmaktadır. Sayın Bakanım, biliyorsunuz Doğu ve Batı Alman ya birleştikleri zaman işveren, işçi kesimi ve sen dikalar bir araya geldiler ve birtakım düzenleme ler yaptılar. Ücretlerin en az 3 yıl arttırılmaması yönünde bir karar aldılar. Bugün bunun doğal bir sonucu olarak Avrupa'da bu kadar kriz yaşanırken, Alman makinesi hâlâ düzenli olarak çalışmaya de vam ediyor. Bizim rekabet gücümüzü geliştirmek için vakit kaybetmememiz ve bu nedenle de verimliliği arttırarak istihdam maliyetlerini düşürmemiz ge rekmektedir. Bu maliyetler içinde kıdem tazminatı önemli bir yer tutmaktadır. Mevcut kıdem tazmi natı uygulaması yerine her işçinin kendi adına ayrı bir hesap açılması ve işçi adına ayrılan kıdem taz minatlarının bu hesapta birikmesi esasına daya nan bir kıdem tazminatı fonu kurulmasını ilk kez biz önermiştik. İşçinin kişisel hesabına kendisin den başka kimse dokunamayacağı için geçmişte bazı fonlarda yaşanan sıkıntılar bu modelde ya şanmayacaktır. Ayrıca, çalıştığı işletme batsa bile birikmiş kıdem tazminatları hesabında kalacağı için işçi bu durumdan olumsuz etkilenmeyecektir. Üstelik, sık sık iş değiştiren ve kıdem tazminatını parça parça alan işçiler de emeklilikleri geldiğinde "İnsani gelişmişlik endeksinde bölgeler arası farklılıkları en aza indirmek için düşük gelirli bölgelerde öncelikle eğitim, sağlık gibi hizmet sektörüne yönelik yatırımlar teşvik edilmeli, yatırım teşviklerinde şehirler arasında haksız rekabete yol açılmamalıdır." 8 ASOMECLİS "Küresel büyümedeki yavaşlama ve ülkemizde iş gücüne katılım oranındaki artış eğilimine bağlı olarak işsizliğin bir süre daha yüksek seyredeceği anlaşılmaktadır. Diğer yandan iş gücüne katılım oranı artarken, biz ise sanayide çalışacak insan bulmakta çok zorlanıyoruz. Sanayide istihdamı çekici kılma konusunda Kalkınma Bakanlığımızın da mutlaka birtakım çalışmalar yapması gerektiği kanısındayız.” ellerinde, rahat bir emeklilik geçirmek için yeterli bir birikimi sağlayamamaktadır. Bu açılardan kı dem tazminatı fonunun kurulması, işçilerin lehine olacaktır. Mevcut haliyle kıdem tazminatı uygu laması, işten çıkarma maliyetlerini yükselterek işçi ve işveren arasında çalışma barışını olumsuz etkilemekte ve verimliliği düşürmektedir. Fonun kurulması, iş yerlerindeki huzur ve istikrara da katkı sağlayacaktır. Hükümet, işçi ve işveren tem silcileri arasında sürdürülen görüşmeler henüz bir sonuca ulaşmamıştır. Bunun temel nedeni; ilgili taraflar aralarında anlaştıktan sonra düzenleme için hükümete başvurması gerektiği yönündeki yaklaşım bulunmaktadır. Bu yaklaşımda taraflar yanlış belirlenmiştir. Görüşmelerde işveren kesimi ni TİSK, işçi kesimini de sendikalar temsil ediyor. Türkiye'deki işverenlerin yüzde kaçı TİSK'in üye sidir? Herhalde yüzde 1 bile değildir. Aynı durum işçi kesimi için de geçerlidir. İşçi sendikaları, en iyimser tahminle çalışanların yüzde 2'sini, 3'ünü temsil etmektedir. Bu işçiler de zaten kamuda ve kurumsallaşmış yerlerde çalıştıkları için kıdem tazminatlarını alabilmektedirler. Özet olarak gö rüşmelerin tıkanmasının temelinde işçi ve işveren ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 kesimlerinin temsil sorunu yatmaktadır. Bu temsil sorunu çözülmeden görüşmelerden adil bir sonu cun elde edilmesi mümkün değildir. Değerli Meclis üyeleri; Odamızın 50. kuruluş yıl dönümü kutlama faaliyetleri kapsamında yayınla dığımız "Bozkırdan Sanayinin Başkentine, Ankara Sanayi Tarihi" adlı kitabımızı sizlere sunmuştuk. Bugün de Afrika'nın ekonomik gelişme serüvenini anlatan "En Hızlı Milyar" adlı kitabı sizlere dağıta cağız. Kitabın Afrika'yla iş yapan ya da yapmayı düşünen üyelerimize yararlı olacağını umuyoruz. Yeri gelmişken kitaba dikkatimizi çeken, çeviri ve basımını üstlenen Yönetim Kurulu Başkan Yar dımcımız Sayın Celal Koloğlu'na huzurunuzda bir kez daha teşekkür ediyorum. Sayın Bakanım, konuşmanızda bugüne kadar gerçekleştirilmiş en geniş katılımlı İzmir İktisat Kongresi hakkında da bizi bilgilendirirseniz mut lu oluruz. Çünkü tam o gün yine Odamızın Meclis toplantısı vardı, biz katılamadık. Konuşmama son verirken Sayın Bakanıma bir kez daha teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyo rum. 9 27 Kasım 2013 "Türkiye orta gelir tuzağına düşmeden, katma değeri yüksek bir üretim ve ihracat yapısına yönelmek zorundadır" Ankara Sanayi Odamızın çok değerli Meclis Başka yaptığımız rutin işler var. Fakat bu sene biraz ola nı, Yönetim Kurulu üyeleri, değerli Başkan, değerli ğanüstü bir yoğunluk da yaşıyoruz. Bir taraftan sanayiciler; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 10. Kalkınma Planımız ki biliyorsunuz Temmuz Maalesef elimde olmayan sebeplerle biraz kısıtlı bir zamana denk geldi. Bu süre içerisinde sizler- ayı içinde Meclis'ten geçerek, kabul edildi. Bu yıl onunla ilgili çok yoğun çalışmalar yaptık. le bazı konulardaki fikirlerimi paylaşmaya gayret Diğer taraftan, az önce Başkanımızın da bahset edeceğim. İnşallah zaman kalırsa 1-2 soru da ce tiği 5. İzmir İktisat Kongresi'ni organize ettik ve vaplayabiliriz. Ekim sonu, Kasım başı İzmir'de gerçekleştirdik. Öncelikle 2013 yılının Kalkınma Bakanlığı olarak Bunlara ilave olarak şu anda ulusal düzeyde bir çok yoğun geçtiğini ifade etmek isterim. Bakan bölgesel kalkınma stratejisi hazırlığının son aşa lık olarak yıllık programı revize etmek, orta vadeli masına gelmiş durumdayız. Bölgesel politikamızın programımızı güncellemek, yatırım programımızı ilkeleri ve temel bakış açısı konularında çok önem genel anlamda koordine etmek, birtakım diğer li bir doküman hazırlıyoruz. Önümüzdeki süreçte sektörel, bölgesel çalışmalar yürütmek gibi her yıl inşallah sizlerle paylaşacağız. Buna bağlı olarak "10. Kalkınma PlanıTemmuz ayı içinde Meclis'ten geçerek, kabul edildi. 2 yıllık bir süreçte çok yoğun bir gayretle hazırlanan Plan'da özellikle Ankara Sanayi Odamızın doğrudan ciddi destekleri oldu tekrar şükranlarımı sunuyorum." , 10 ASOMECLİS "10. Beş Yıllık Kalkınma Planımız, 2023 vizyonumuzun ilk 5 yıllık dilimini detaylı şekillendiren bir doküman oldu. Planı 4 eksen üzerinde inşa ettik. Planımızın ilk ekseni nitelikli insan, güçlü toplum, ikinci ekseni yenilikçi üretim ve istikrarlı yüksek büyüme, üçüncü ekseni yaşanabilir mekânlar ve çevre, dördüncü ekseni ise uluslararası iş birliğinden oluşuyor." bir taraftan kalkınma ajanslarımız için genel bir 5 yıllık dilimini detaylı hale getiren bir doküman strateji çıkarıyoruz, bir taraftan da dört tane özel oldu. Özellikle istirham ediyorum, bir boş vaktiniz önem verdiğimiz GAP (Güneydoğu Anadolu Böl olduğunda planı inceleyebilirseniz çok faydalı ola gesi), DAP (Doğu Anadolu Bölgesi), KOP (Konya cağını düşünüyorum. Ovası Projesi Bölgesi) ve DOKAP (Doğu Karadeniz Bölgesi, Doğu, Güneydoğu, Doğu Karadeniz ve Orta Anadolu'nun belli kesimleri) bölgelerimize Planı 4 eksen üzerinde inşa ettik. Birincisi ki bunu ilk defa yaptık, bir plana ekonomiyle değil, sos dönük, özel birtakım eylem planları geliştiriyoruz, yal konularla başladık. Türkiye çok şükür artık o bunlarda da belli bir aşamaya gelmiş durumdayız. aşamaya geldi. Planımızın ilk eksenini -birinci bö Yeni kurduğumuz o idarelerimizin de desteğiyle, lümü- nitelikli insan, güçlü toplum oluşturuyor. Bu sahadaki çalışmalarıyla bunları yürütüyoruz. Diğer başlık altında eğitimi, sağlığı, sosyal güvenliği ele yandan bilgi toplumu stratejisini yeniliyoruz, bu aldık, temel hak ve özgürlüklerin daha da gelişme nunla ilgili de uzun süredir çalışıyoruz. Yakın bir si gerektiğini vurguladık, ekonomik ve kalkınma gelecekte yeni bilgi toplumu stratejimizi de inşal açısından önemli birtakım sosyal politika önce lah kamuoyuyla paylaşma aşamasına gelmiş ola liklerimizi ortaya koyduk. Niye bundan başladık? cağız. Yani, Kalkınma Bakanlığı olarak çok yoğun Çünkü Türkiye öyle bir aşamaya geldi ki, bundan bir gündem yaşadığımızı, birbirinden önemli çalış sonra artık daha fazla niteliği tartışmak durumun malar yaptığımızı belirtmek isterim. dayız ve kalkınma stratejimizin odağında da insan Öncelikle 10. Kalkınma Planı ile ilgili birkaç şey ifa de etmek istiyorum. Bu planı 2 yıllık bir süreçte çok yoğun bir gayretle sizlerle birlikte hazırladık. var, nitelikli insan var. Türkiye daha fazla nitelikli insan yetiştirmeli, kendi nitelikli insanını kaçırma mak zorunda olduğu gibi yurt dışından nitelikli Bazı özel ihtisas komisyonlarına özellikle Ankara insanları da cezbetmek durumunda. Kalkınma Sanayi Odamızın doğrudan ciddi destekleri oldu, Bakanı olarak da çeşitli ortamlarda kalkınma nasıl tekrar şükranlarımı sunuyorum. Sanayicilerimiz, sağlanır diye bana sorulduğunda en basitinden sendikalarımız, akademik dünya, özel sektör, yerel şunu söylüyorum: İki unsurun cazibe merkezi, ni yönetimler, birçok kesimden fikir, 10 binin üze telikli insan, nitelikli sermaye ile sağlanır. Bu ikisini rinde insanımızdan katkı alarak bu planımızı ha cezbedenler hızlı bir şekilde kalkınırlar, bunu cez- zırlamış olduk. İyi bir plan yaptığımıza inanıyoruz. bedemeyen, buna uygun ortam oluşturamayanlar 10. Beş Yıllık Planımız, 2023 vizyonumuzun ilk kalkınma yarışında geri kalırlar. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 11 27 Kasım 2013 "Küresel kriz bize sanayisi güçlü olan ülkelerin bu tür fırtınalı zamanlarda çok daha sağlam durabildiğini gösterdi. Bunu dünyadan çeşitli örneklerden de görüyoruz. 10. Plan'da da sanayiye, imalat sanayisine de özel bir vurgu yaptık. Sanayinin katma değerini arttırmak istiyorsak, karşılığı daha yüksek ürünler üretmek durumundayız," Dolayısıyla, plandaki ilk eksenimiz nitelikli insan. değeri yüksek bir üretim ve ihracat yapısına yö Türkiye doğal kaynaklarla gelişebilecek bir ülke nelmek zorundayız. Burada da araştırma-geliştir- değil. Tarihiyle, coğrafyasıyla, konumuyla ve her me, üniversite-sanayi iş birliği, sanayi politikalarını şeyden önemlisi insanıyla, müteşebbisiyle, çalı yeniden tartışıyor ve sanayiye özel bir vurgu ya şanıyla, yöneticileriyle, sivil toplumuyla geniş bir pıyoruz. Bunun da özellikle altını çizmek isterim. yelpazeden bahsediyorum, kalkınabilecek bir ülke, Küresel kriz bize sanayinin çok önemi olduğunu bunu vurguluyoruz. gösterdi. Sanayisi, sanayi kültürü güçlü olan ül İkinci eksenimiz, yenilikçi üretim ve istikrarlı yük keler bu tür fırtınalı zamanlarda çok daha sağlam sek büyüme. İşte bu, ekonomi politikalarını tartış durabiliyorlar. Bunu dünyadan, çeşitli örneklerden tığımız bölüm. Makro politikalarımızdan temel bazı de görüyoruz. 10. Plan'da da sanayiye, imalat sa altyapı programlarına kadar rekabetçiliği arttırma nayisine de özel bir vurgu yaptık. Ama bu, yeni ya dönük, katma değer zincirinde Türkiye'yi nasıl birtakım anlayışlarla, teknolojiyle, bilgi temelli üst liglere taşıyacağımızın tartışmasını yapıyoruz. ekonomiyle yürümesi, katma değeri yükselterek Burada da yine Türkiye kritik bir eşiğe gelmiş gitmesi gereken bir süreç. Reel fiyatlar açısından durumda. Orta gelir tuzağına düşmeden, katma bakarsak sanayinin milli gelirimizdeki payı artıyor. 12 ASOMECLİS Geçtiğimiz 10 yılda milli gelirimiz ortalama yüzde Katma değer yaratılması için toplam Ar-Ge har 5 civarında büyüdü. Sanayi ise ortalama yüzde 5,6 camasının en az üçte ikisinin özel sektör tarafın büyüdü. Yani, fiziki büyümede bir problem yok. dan yapılması gerekiyor. Dolayısıyla, özel sektör Fiyatlardan arındırarak bakıldığında sanayinin, payını yüzde 65'lere kadar yükseltmemiz lazım. ekonomiden daha hızlı büyüdüğünü görürüz. Do Araştırma ve geliştirmede kritik başarı faktörü layısıyla milli gelir içinde payının artması gerekir, budur. Yoksa devlet olarak biz milli gelirin yüzde fakat aksine düşüyor. Niye düşüyor? Fiyatlardan 5'i kadar da araştırma yapsak, bu tam anlamıyla düşüyor. Sanayi ürünlerinin fiyatları, tarım ürünle ekonomik bir katma değere dönüşmez. Burada da rine ve hizmet sektörüne göre daha düşük oranda olumlu gelişmeler var ama daha da ileriye gitmek artıyor. Bu; otomobil fiyatları, dayanıklı tüketim durumundayız. malları, tüketici açısından güzel ama bir taraftan da sanayinin katma değerini arttırmak istiyorsak, daha yüksek katma değerli ve karşılığı daha yük Üçüncü eksenimiz; yaşanabilir mekânlar ve çevre. Mekânsal boyut bugünkü dünyada giderek daha fazla ön plana çıkıyor. Aslında işin özünü şehirleş sek ürünler üretmek durumundayız. Dolayısıyla me hadisesi oluşturuyor. Bugün dünya nüfusunun ikinci sütunumuz yenilikçi üretim, istikrarlı yüksek aşağı yukarı yarısı, Türkiye'de ise dörtte üçünden büyüme. Burada da dediğim gibi Ar-Ge'ye, yeni fazlası şehirlerde yaşıyor. Önümüzdeki 20-30 yıla liğe, sanayiye özel bir vurgu yapıyoruz. AR-Ge baktığımızda dünyada giderek daha fazla insanın konusunda da son 10 yılda Türkiye gerçekten şehirlerde yaşayacağını görüyoruz. Dolayısıyla, önemli bir yere geldi. Son açıklanan TÜİK rakam şehirleşmeye kalkınma perspektifi içinde yeniden larına göre 10 yıl önce Ar-Ge harcamaları, milli ge bakmak durumundayız. Az önce sözünü ettiğimiz lirimizin -ki bugünküne göre çok daha düşük bir nitelikli insan, araştırma-geliştirme, üniversite- milli gelirin- yüzde 0,53'üydü. Son hesaplamada sanayi iş birliği konularının her biri bir mekânda bu oran, yüzde 0,92'ye kadar yükselmiş oldu. Bu cereyan ediyor. İşte o mekânı estetiğiyle, tra çok olumlu bir gelişme ama yeterli değil elbette. fiğiyle, kültürel-sanatsal faaliyetleriyle, bütün Yine 10. Planımızda bunu 2016'da 1,8'e, 2023 unsurlarıyla kalkınma perspektifi içinde yeniden perspektifinde yüzde 3'lere çıkarmayı ve bunun ele almamız, tartışmamız gerekiyor. Biliyorsunuz içinde de özel sektörün Ar-Ge harcamalarını art sürdürülebilir kalkınma dediğimiz bir kavram var. tırmayı hedefliyoruz. Özel sektörün toplam har Büyümeyi ayrı, sürdürülebilir kalkınmayı ayrı dü caması içindeki payı da 10 yıl önce yüzde 20'ler şünmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir kalkınmanın civarındayken, son hesaplamada yüzde 45'lere da dünyada üç sacayağı var. Biri; büyüme, ekono kadar gelmiş durumda. Ancak bu da yeterli değil. mik refah artışı. İkincisi; sosyal boyut, kesimler ve "Planda ayrıca su kullanımından enerjiye, kamu alımlarını, sanayiyi, araştırmayı destekler bir konuma getirmekten şehirleşme hadisesine kadar değişik, kritik gördüğümüz konularda 25 tane başlık belirledik ve o başlıkları da önümüzdeki süreçte daha detaylı bir hale getirmeyi öngörüyoruz." ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 13 27 Kasım 2013 "Türkiye bugün dünyanın içinde bulunduğu zor şartlara, bölgesinde yaşanan birçok siyasi istikrarsızlığa rağmen, büyümeye, gelişmeye devam ediyor. Geldiğimiz nokta gerçekten iyi bir zemin ama reformlardan, değişimlerden yorulmadan bu süreci devam ettirmemiz, daha ileriye taşımamız gerekiyor." bölgeler arası gelirin adil dağıtılması ve kapsayıcı- imkânları, fırsatları oluşturmak durumunda. Dola lık, herkesi sürece dahil etme. Üçüncüsü de; çevre, yısıyla planımızın dördüncü eksenini de bu boyut yani nesiller arası denge. Bugünkü nesile her şeyi oluşturuyor. verirseniz, bugünkü nesli iyi yaşatırsınız ama ge lecek nesiller kaybetmiş olur. Nesiller arası adaleti ve dengeyi sağlamak durumundayız. Sanayi poli tikamız da bence bu konularla artık çok yakından ilgili. Çünkü Türkiye önümüzdeki süreçte inşallah kamusuyla-özeliyle, politikalarımızla nitelikli bir sanayi yapısına doğru daha hızlı bir şekilde yürü yecek. Ve bunun içinde şehirleşme, dediğim gibi kritik faktörlerden bir tanesi. Dolayısıyla üçüncü eksen olarak mekânsal boyut. Burada bölgesel gelişme politikalarımız da bu eksen altında. Çevre, şehirleşme gerçekten önemli. Afete dayanıklı ya pılardan daha yeşil sanayilerin geliştirildiği, enerji yi daha az kullanan mekânlar oluşturmak, yapılar kurmak önümüzdeki sürecin önemli başlıkları ara sında yer alıyor. Planda ayrıca 25 tane uygulama programı tarif et tik. Açıkçası tüm bunların Türkiye'nin önümüzdeki süreçle ilgili kalkınma ve reform gündemi olduğu nu düşünüyorum. Türkiye'nin önümüzdeki beş yıl lık süreçte hangi reform alanlarına yoğunlaşması gerektiğini ortaya koymaya çalıştık. Doğrusu bu da 10. Plan'da bir ilk. Su kullanımından enerjiye, kamu alımlarını, sanayiyi, araştırmayı destekler bir konuma getirmekten şehirleşme hadisesine ka dar değişik, kritik gördüğümüz konularda 25 tane başlık belirledik ve o başlıkları da önümüzdeki sü reçte daha detaylı bir hale getirmeyi öngörüyoruz. Tabii bütün bunlar az önce söylediğim gibi, geniş anlamda 2023 vizyonumuzun bir parçası olarak ele aldığımız konular. Ben hep şunu söylüyorum: Planlamayla uğraşan bir bakan olarak işi basitleş Plandaki dördüncü eksenimiz uluslararası iş birliği. tirirsek, Türkiye son 10 -11 yılda çok mesafe kat Her şeyi yaparsınız ama komşularınız başta olmak etti. Rakamları da hepimiz biliyoruz. Milli gelirini üzere kalkınma anlamında çevreyle iyi ilişkiler, iyi üç katından fazla arttırdı, ihracatını dört mislinden iş birlikleri geliştiremezseniz yine arzu ettiğiniz fazla arttırdı, araştırma-geliştirmesini beş mislin neticeleri alamazsınız. Dolayısıyla, 10. Kalkınma den fazla arttırdı. Dünyanın içinde bulunduğu zor Planı'nın dördüncü ekseni uluslararası kalkınma iş şartlara rağmen, bölgemizde birçok siyasi istikrar birliği. Bu konuda da Türkiye gerek ticaret kana sızlık yaşanırken, Avrupa'da ciddi ekonomik istik lıyla gerek sermaye hareketleriyle, turizmle, tek rarsızlıklar varken, büyümemize, gelişmemize de nik yardım faaliyetleriyle, birçok unsuruyla birlikte vam ediyoruz, Türkiye bunları başardı. Geldiğimiz çevresinde bir ekonomik havza oluşturmak ve nokta gerçekten iyi bir yer, iyi bir zemin. Ama bu tecrübesini bu ülkelerle paylaşmak durumunda. zeminle yetinirsek yanlış yapmış oluruz. Bunu çok Bir taraftan da onlarla birlikte yeni birtakım refah daha ileriye taşımamız gerekiyor. Reformlardan, 14 ASOMECLİS değişimlerden yorulmadan bu süreci devam ettir yetle nasıl gideceğiz? Sanayide nasıl gideceğiz, memiz lazım. Krizler çok kötü ama reform yapmak şehirleşmede nasıl gideceğiz? Bu soruları sürekli için uygun ortam oluşturuyorlar. Asıl maharet, kriz bir şekilde tartışıp, cevaplarını aramak durumun yaşamadan ve başkalarının krizinden dersler çıka dayız. Bu anlamda dünyada sanayinin geldiği yeri rarak reform yapabilmektir. Türkiye çok şükür son gerçekten iyi analiz etmemiz gerekiyor. Bugün ar 10 yılda böyle bir ülke olduğunu gösterdi. Kriz ya tık küresel değer zinciri dediğimiz bir zincir var ve da sıkıntı yaşamadan değişim iradesi ortaya ko orada da gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkele yabildi. Bunu önümüzdeki döneme de taşımamız rin farklı pozisyonlar aldığını biliyoruz. Gelişmekte çok önemli. Normal süreçler içinde reform yapabi olan ülkelere bu değer zincirinin alt basamakların len, değişim yapabilen bir ülke olabilmek çok çok da daha çok rol verildiğini ama gelişmiş ülkelerin önemli ve bunu da inşallah hep birlikte başaraca üst basamaklarda uzmanlaştığını görüyoruz. Dün ğız. Burada da bence basit üç tane soru var. yayı iyi tanımak durumundayız. Gelişmiş ülkeler Birincisi; neredeyiz, nasıl bir dünyadayız, nasıl bir Türkiye'deyiz? Bunu hep sormamız gerekiyor, ce vabını hep vermemiz gerekiyor. Mevcut durumu nu bilmeyen nereye gideceğini de tayin edemez. bir taraftan mevcut sektörlerini korumaya, diğer taraftan da sanayide pozisyonlarını geliştirmek için yeni birtakım sektörler geliştirmeye çalışıyor lar. Yeşil üretim, yenilenebilir enerji, biyoteknoloji, nanoteknoloji, bilgi ve iletişim teknolojileri geliş İkincisi; nereye gitmek istediğimizi söylemek du miş ülkelerin üzerinde hassasiyetle durduğu bazı rumundayız. Türkiye bunun cevabını vermiş du sektörler. Gelişmekte olan ülkeler de bu yarışa rumda. 2023 vizyonu aslında nereye gitmemiz dahil olma gayreti içindeler ve katma değerlerini gerektiğini ortaya koyuyor. Ve bu artık toplumsal yükseltmeye çaba gösteriyorlar. sahiplenmeyle de hepimizin benimsediği bir viz yon. Sanayisiyle, hizmetleriyle, bölgeleriyle, her tarafta 2023 vizyonunun sahiplenildiğini görü yoruz. Bu, aslında bizim için büyük bir sermaye. Dolayısıyla, nerede olduğumuzu biliyoruz, nereye gitmek istediğimizi biliyoruz. Diğer taraftan değişik politika alanlarının aslında giderek birbiriyle daha fazla etkileşim içinde oldu ğunu görüyoruz. Hizmet sektöründeki gelişimle sanayinin, sanayiyle tarımın, değişik alanlardaki politikaların giderek daha fazla birbirini etkile diğini, değer zincirinde üst basamaklara çıkmak Ama kritik bir üçüncü soru var, işte bunu hep tar istiyorsak bu etkileşimleri iyi görmemiz gerekti tışmamız lazım. Bulunduğumuz noktadan, varmak ğini de dünyadan biliyoruz. Az önce söylediğim istediğimiz noktaya nasıl gideriz? Strateji de işte gibi finansal kriz sonrası dünyada sanayinin rolü bu "nasıl gideriz?" sorusudur. Yolu, yöntemi nedir? yeniden daha güçlü bir şekilde yerini aldı. Burada En kısa sürede, en etkili bir şekilde, en az mali sistemleri, networkleri, kurumları, becerileri geliş "Dünyayı iyi tanımak durumundayız. Gelişmiş ülkeler bir taraftan mevcut sektörlerini korumaya, diğer taraftan da sanayide pozisyonlarını geliştirmek için yeni birtakım sektörler geliştirmeye çalışıyorlar." ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 15 27 Kasım 2013 tirerek sağlam bir sanayi kültürü ve altyapı oluş Çin'de. Hindistan'da da yine ciddi artışlar olduğu turma konusu yeniden gündeme geldi. Bölgesel nu görüyoruz. Yani gelişmekte olan ülkeler artık odaklı politikalar da yine gündeme gelen konular bu işlere daha fazla yoğunlaşmış durumda. Bakın arasında. Çünkü yenilik dediğimiz şey mekânda sadece Çin'den bir rakam söyleyeyim; Çin'de 2001 gerçekleşiyor. Yenilik merkezde olmaz, yerelde yılında 63.450 patent başvurusu olmuş, 2010 yı olur, bölgede, mekânda olur. Üniversite-sanayi iş lında ise bu sayı 391.177'ye ulaşmış; müthiş bir birliği, kümelenme tüm bunlar mekânda gerçekle sıçrama var. Hindistan'da da sayılar küçük ama şir. Yenilik dediğimiz yerelde ortaya çıkar. Dolayı sıyla, bu mekân boyutu da sanayi politikalarında daha fazla tartışılır hale geldi. Tabii az önce bah settiğim gibi dünyada küresel ısınmanın da etki siyle enerji fiyatlarının artması, birtakım hammad delerin azalması giderek daha tasarruflu, daha az girdiyle çalışan, daha az enerji tüketen bir sanayi konusunu da gündeme getiriyor. Yeşil büyüme, düşük karbonlu ekonomi kavramları da tartışılıyor. Özellikle enerji boyutunun altını çizmek istiyorum. Türkiye, enerji konusunda ne yapsa azdır. Enerjide atacağımız her adımın rekabet gücümüze, çevre daha hızlı bir büyüme görüyoruz. 2000 yılında 8538 iken, 2009'da 34.287'ye ulaşmış. Yani ge lişmiş ülkelerin yanında gelişmekte olan ülkelerin de bilgi ekonomisi konusunda ciddi pozisyon aldı ğına tanık oluyoruz. Burada Brezilya, Kanada, Hin distan, Meksika ve Rusya'nın yine yükselen bazı patent ofisleri olduğunu görüyoruz. İnovasyon çok önemli, bireyselleşmiş, farklılaştırıl mış ürünler dünyada önemli hale geldi. Mobilya, giyim, gıda gibi geleneksel sektörlerde dahi kişi ye özel üretim anlayışının giderek yaygınlaştığını, ye ve makroekonomik istikrarımıza olumlu etkisi hizmetlerin, özellikle bilgi iletişim teknolojilerinin var. Daha az enerji tüketen, enerjiyi daha verimli imalat sanayiyle giderek bütünleşik hale geldiğini kullanan bir sanayi yapısı oluşturduğumuzda girdi görüyoruz. Bütün bunlar dünyadaki eğilimler. maliyetleri düşecek, daha rekabetçi bir yapı kura cağız. Diğer taraftan çevreyi daha az kirleteceğiz. Türkiye geçen yıl enerjiye 60 milyar dolar fatu Ülkemizde de daha fazla katma değer üreten bir sanayi yapısı oluşturmak durumundayız. 2012 ra ödedi. Dolayısıyla dış dünyaya daha az fatura yılında sanayi üretimimizin 2,3 oranında arttığını öder hale geleceğiz, makroekonomik istikrarımıza görüyoruz. 2013 Ocak-Eylül döneminde 3,9 oranı da katkıda bulunmuş olacağız. Bunun için enerji aslında genel büyümemizin yine üzerinde. Bildi de yerli kaynaklar, yenilenebilir kaynaklar, enerji ğiniz gibi ilk altı aylık milli gelir büyümemiz 3,7. verimliliği, nükleer enerji gibi konuları da sanayi Bu orana göre sanayimizin ortalamanın üstünde politikaları çerçevesinde tartışmamızın büyük fay bir büyüme sergilediğini söyleyebiliriz ama katma da sağlayacağını düşünüyorum. değerini nasıl yükselteceğimizi hep tartışmak du Tabii bilgi ekonomisine dönüşüm konusunda Çin rumundayız. Burada da orta teknolojili sektörler ve Hindistan ciddi mesafeler almaya başladı. Son den daha yüksek teknolojili sektörlere doğru bir 10 yılda en hızlı büyüyen patent ofislerinden biri dönüşüm geçirmemiz gerekiyor. Türkiye gerçek "En temel konumuz iş ve yatırım ortamı. Artık dünyada da giderek sermayenin daha nazlı hale geldiği bir döneme giriyoruz. Dolayısıyla iş ve yatırım ortamını iyileştirmek, sermaye için cazip bir ortam oluşturmak, eskisinden daha önemli." 16 ASOMECLİS "İzmir İktisat Kongresi'ni tarihi ağırlığına yakışır bir şekilde organize ettik. Uluslararası boyutunu güçlendirerek, Dünya Bankası Başkanı dahil diğer birçok uluslararası kurum misafirlerimizi ağırladık. 4400’ün üzerinde rekor bir katılımcının olması bize ekonomi politikalarını daha fazla tartışmamıza ihtiyacımız olduğunu göstermiştir." ten son 10 yılda düşük teknolojiden orta tekno yor. Ortalaması 2-3 kat iken, bizde 5 katın üzerin lojiye iyi bir dönüşüm sağladı. Ama önümüzdeki de bir verimlilik farkı var. İşte bunu önümüzdeki 10 yılda otomotiv, elektrikli makineler gibi diğer dönemde azaltmamız gerekiyor. birçok sektörde bunu daha üst noktalara taşımak durumundayız. Bölgesel dengesizlikleri ise biraz daha ülke çapına yaymak durumundayız. Sanayi işletmelerimizin Diğer taraftan, ihracatımızı çeşitlendirdiğimizi Marmara Bölgesi'ne çok fazla yoğunlaştığını görü görüyoruz, bu çok olumlu bir hadise. Biliyorsu yoruz, yüzde 50'den fazlası Marmara Bölgesi'nde. nuz ihracatımızın yüzde 95'i sanayi sektöründen Bu da yine önümüzdeki süreçte tartışmamız ge oluşuyor. Dolayısıyla sanayi talebimizin pazarları reken hadiselerden. çeşitlendirdiğini görüyoruz. AB ihracatının payı 2002'de yüzde 56,8 iken, 2012'de yüzde 39,7'ye kadar gerilemiş durumda. Buna karşılık Afrika ül kelerinin payı 4,8'den 9,2'ye, Ortadoğu'nun payı 8,6'dan 26,1'e yükselmiş. Bağımsız Devletler Birçok konu var ama bazı hususlara da hızlıca de ğinmek istiyorum. Genel bir sanayi stratejisinin ötesinde her bir sektöre dönük, o sektörün dün yadaki, ülkedeki konumuna dönük ayrıca strateji ler geliştirmek gerekiyor. Topluluğu 6,1'den 10,4'e, Asya 5,2'den 7,8'e yükselmiş. Tüm bu gelişmeler aslında krizi hafif 10. Plan'da 25 tane başlık olduğunu söyledim. atlatmamızda da çok olumlu bir tesir yaptı. Buna Bunlardan bir kısmı sanayiyle çok yakından ilgili, önümüzdeki dönemde de devam etmemizde bü sadece başlıklarını saymak istiyorum. Üretimde yük fayda var. verimliliğin arttırılması programı. İthalata bağım lılığın azaltılması programı. İş ve yatırım ortamının Tabii ithalatımızın yüzde 75'ini ara mallar oluştu ruyor. Burada girdi tedarik stratejimizle, yeni teş vik politikalarımızla yurt içinde daha fazla ara malı geliştirilmesi programı ki az önce Başkanımızın bahsettiği Doing Business gibi ölçümlenmelere konu olan hadise aslında. üretimini sağlamak durumundayız. Yalnız şu vur guyu yapmamız lazım. Büyük işletmelerle KOBİ'ler Öncelikli teknoloji alanlarında ticarileştirme prog arasındaki verimlilik farkını ne yapıp edip azaltma ramı. Yani sadece araştırmak değil, bunu ticarileş mız gerekiyor. Maalesef Avrupa Birliği'yle muka tirme programı; kamu alımları yoluyla teknoloji yese ettiğimizde bizde verimlilik farkı çok fazla. geliştirme ve yerli üretim programı, yerli kaynak Bir ölçüme göre Türkiye'de büyük işletmelerle lara dayalı enerji üretim programı, enerji verimlili küçük işletmeler arasında işçi başına aşağı yukarı ğinin geliştirilmesi programı, sağlık endüstrilerin beş kat verimlilik farkı var. Avrupa Birliği'nde bu, de yapısal değişim programı gibi birçok program iki, üç kat, diğer ülkelerde farklı şekillerde değişi sanayimizle yakından ilgili. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 17 27 Kasım 2013 Tabii burada Ankara sanayisiyle ilgili de birkaç kerim; ekonomik ajanslar değil, kalkınma ajansıdır. şey söylemek isterim. Ankara'nın hep bir bürok Az önce bahsettiğim gibi daha bütüncül kalkınma rasi şehri, memur şehri gibi bir imajı vardır ama perspektifinin bir enstrümanı ve yerel düzeyde Ankara aynı zamanda ekonomimizin de sanayimi de iş dünyasını, kamuyu, özel sektörü bir araya zin de çok önemli bir merkezi. Geçtiğimiz yıllarda getiren platformlar olarak, teknik altyapısı olan özellikle organize sanayi bölgelerini, bazı tesisleri bölgeyle ilgili stratejiler geliştirecek bir altyapı yerinde gidip gezdiğimde bunu daha iyi fark et kurmuş durumdayız. Burada da Ankara Kalkınma tim. Ankara'da çok ciddi bir üretim kültürü var ve Ajansımızın gayet güzel çalışmalar yaptığını biliyo giderek bilgi temelli bir ekonomi olma konusunda rum. Yine Başkanımıza, Yönetim Kurulu üyelerine çok ciddi bir potansiyeli, altyapısı mevcut. Tekno- çok teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum. parkların önemli bir kısmı -49 teknoparkın 6'sı, 34 faal teknoparkın 5'i- Ankara'da bulunuyor. Üniver siteleriyle, akademik altyapısıyla, sanayi altyapı sıyla çok ciddi bir potansiyel arz ediyor. Savunma sanayisinden iş ve inşaat makinelerine, medikal cihazlara kadar mevcut 7 tane organize sanayi bölgesiyle birlikte Ankara gerçekten çok önemli bir sanayi üretim merkezi. Bunu da önümüzdeki dönemde pekiştirmemiz lazım. Türkiye'nin en bü yük 25 savunma sanayisi kuruluşundan 16'sı, ilk 10 firmada yer alanların ise 8'i, dünyanın 100 sa Organize sanayi bölgelerinden detaylı bahsetmek istemiyorum ama gezdiklerimden gerçekten etki lendiğimi söyleyebilirim. Özellikle mesleki eğitim konusunda yapılan çalışmaları da ayrıca takdir et tiğimi belirtmek isterim. Bu konuda Ankara Sanayi Odası'nın ve Başkanımızın ne kadar gayret ettiği ni, örnek çalışmalar yaptığını, organize sanayi böl geleri içinde meslek liseleri oluşumuna ne kadar önem atfettiklerini biliyorum. Bu çalışmalarımız bundan sonra da inşallah devam eder. vunma firmasından Aselsan ve TUSAŞ Ankara'da Başkanımızın vurguladığı mesleki eğitim konu yer alıyor. suna değinmek istiyorum. Bu konuda ülke olarak Diğer taraftan baktığınızda, ihracatıyla, istih damıyla, organize sanayi bölgeleriyle gerçek ten önemli bir üs konumunda. Yeni bir bölgesel, mekânsal politika anlayışı benimseyen Ankara Kalkınma Ajansımız var. Bu, sadece geri kalmış önemli mesafeler aldık. Organize sanayi bölgele ri içinde okul kurmakta, özel sektör için öğrenci başına belli bir ödeme yapmaya kadar birtakım sistemler geliştirmiş durumdayız. Bu uygulamalar önümüzdeki süreçte inşallah daha da gelişir. bölgelerle ilgili bir politika değil, geçmişte öyleydi. İş ve yatırım ortamı, bence de en temel konumuz. Tabii ki bölgeler arası gelişmişlik farklarını azalt Artık dünyada da giderek sermayenin daha nazlı ma politikası devam ediyor ama bir taraftan da hale geldiği bir döneme giriyoruz. FED'in kararla bölgelerimizin rekabet gücünü nasıl arttırabilece rı, diğer birtakım düzenlemeler... Dolayısıyla, iş ve ğimizi düşünüyoruz, bu da bir bölgesel politika. yatırım ortamını iyileştirmek, sermaye için cazip Biliyorsunuz bunun altyapısını sağlamak üzere bir ortam oluşturmak, eskisinden de daha önemli bütün illerimizde yatırım destek ofisleri ve 26 hale gelmiş durumda. Bu konuda da Türkiye yine ekonomik havzada -İstanbul, Ankara, İzmir dahil- önemli işler yaptı. Ama az önce ölçütlerden de bölgesel kalkınma ajansları kurduk. Dikkatinizi çe gördük ki belli alanlarda daha fazla iyileştirme ya 18 ASOMECLİS pılması gerekiyor. Bunlar zaten bizim de üzerinde birçok uluslararası kuruma kadar misafirlerimizi hassasiyetle çalıştığımız konular. ağırladık. Bir taraftan da İzmir'in EXPO sürecine İş gücü piyasalarıyla ilgili Başkanımızın söylediği hususlar var, esnekliği arttırma, daha rekabetçi bir yapı oluşturma, istihdamın artması açısından bu gerçekten önemli. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız güvenceli esneklik dediğimiz, bütün tarafların haklarını, hukukunu koruyan bir anla yışla bir çalışma ve birtakım müzakereler yürü katkı olması açısından zamanlamayı 90. yılına denk getirdik ve çok geniş tartışmalar yaşadık. Şimdi bu tartışmaları özetlemeye, buradan politi kalarımız açısından belli sonuçlar çıkarmaya gay ret ediyoruz. Belki bu sonuçları değerlendirmeye dönük daha dar kapsamlı bazı faaliyetleri de önü müzdeki süreçte gerçekleştirebiliriz. Ben özellikle tüyor. İnşallah bu müzakerelerden daha geniş bir iş dünyamızdan İzmir İktisat Kongremize katılan- uzlaşma sağlanmasını ümit ediyoruz. Ama bunlar lara da şükranlarımı sunuyorum. 4400'ün üzerinde Türkiye'nin gündeminde kalmaya devam edecek rekor bir katılımcı ile en fazla katılımlı kongre oldu. konular. Üzerinde sürekli tartışmamız, konuşma İzmir'in çok güzel havasının muhalefetine rağmen mız gereken meseleler. akşam saatlerinde salonların hıncahınç dolduğu nu, çok büyük ilgi olduğunu gördüm. Bunun da Son olarak İzmir İktisat Kongresi'yle ilgili bir şey ler söyleyeyim. Gerçekten önemli, tarihi bir kongre ekonomi politikalarını daha fazla tartışmaya ihti yaç duyduğumuzu gösterdiğini düşünüyorum. oldu. Tarihi ağırlığına yakışır bir şekilde de hazırlık yapmaya gayret ettik ve genelde de bir memnu Çok az bir sürem kaldığı için birkaç kısa soru olur niyet olduğunu gördük. Uluslararası boyutunu sa cevaplandırmaya gayret edeyim. Çok teşekkür güçlendirdik. Dünya Bankası Başkanı'ndan diğer ediyorum, saygılar sunuyorum. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 19 iso W \2221 Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı * 25 Aralık 2013 ASOMECLİS 'Türkiye ekonomisinin 2014 yılındaki performansını dünya ekonomisindeki gelişmeler de etkileyecektir" r NURETTİN OZDEBİR ASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri, değerli şeref Değerli Meclis üyeleri; 3 Aralık günü Odamızın ilk konuklarımız, şeref başkanlarımız; Odamızın Aralık Meclis ve eski Yönetim Kurulu üyelerinden Ayhan Ayı Olağan Meclis toplantısına hoş geldiniz diyor, Bozkurt'un babası Ahmet Bozkurt'u kaybettik. hepinizi şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına say Ankara Sanayi Odası olarak merhuma Allah'tan gıyla selamlıyorum. rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve ASO camia sına başsağlığı dileyerek konuşmama başlıyorum. Bugün gündemimiz oldukça yoğun, ben de müm kün olduğu kadar kısa, 2013 - 2014 değerlendir Değerli Meclis üyeleri, ekonomi, yılın üçüncü çey mesi yaparak konuşmamı sonlandırmak istiyorum. reğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde "Yılın ilk çeyreğinde milli gelir artışının tamamı, ikinci çeyreğinde ise yarısı kamu yatırımlarından, kamu harcamalarından kaynaklanıyordu ve o dönemde bunun sürdürülebilir olmadığını söylemiştik. Ancak üçüncü çeyrekte kamunun katkısının binde 6 seviyesinde kaldığı, aslında büyümeyi özel sektörün desteklediği ortaya çıktı. Bu durumun devam edeceğini, kamu harcamalarının büyümeye katkısının 2014'te de sınırlı kalacağını söyleyebiliriz. Bu nedenle 2014 yılında ekonomik büyüme esas olarak ihracata ve özel tüketim harcamalarındaki canlanmaya dayanacaktır." ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK/ ŞUBAT 2014 21 25 Aralık 2013 "İmalat sanayisi ekonomik büyüme hızının üzerinde bir hızla yüzde 4,9 büyümüştür. Bu canlanma, sanayinin büyümesinin yeniden itici güç haline geldiğini göstermektedir. Makine ve tesisat yatırımlarında yılın üçüncü çeyreğinde yaşanılan artış, bu beklentiyi güçlendirmektedir." 4,4, yılın ilk 9 ayında ise bir önceki yılın aynı dö hatayı tekrarlamamak için kredi kartları ve tüketi nemine göre yüzde 4 büyüdü. Takvim etkisinden ci kredilerinde daralma yaparak piyasayı birden sı- arındırılmış büyüme, üçüncü çeyrekte bir önceki kılaştırdık, bunun sonucunda Türkiye yeteri kadar yılın aynı çeyreğine göre yüzde 4,3 olurken, mev büyüme gösteremedi. Bu sefer tüketim bacağını sim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere biraz kısarak yatırımlara daha fazla kaynağın kal göre ekonomi bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,9 ması için böyle bir yol izledik." demişti. büyüdü. Bu verilere göre 2012 yılında yüzde 2,2 büyüyen ekonominin bu yıl yüzde 4 dolaylarında Küresel ekonomik şartlar ve en büyük ticaret or büyüyebileceğini söyleyebiliriz. Bu büyüme hızı taklarımızdaki düşük büyüme hızları da ihracat ar düşük olmakla birlikte, ekonomi yönetiminin he tışı konusunda iyimser olmamızı zorlaştırmaktadır. defleriyle uyumludur. Bu nedenle 2014 yılında ekonominin orta vadeli program hedefleri doğrultusunda yüzde 5'lere Değerli Meclis üyeleri; yılın ilk çeyreğinde milli gelir yakın bir büyüme sağlamasını ümit ediyoruz. artışının tamamı, ikinci çeyreğinde ise yarısı kamu yatırımlarından, kamu harcamalarından kaynakla Değerli Meclis üyeleri, imalat sanayisi yılın ilk çey nıyordu. Ve hatırlarsanız o dönemde bunun sür reğinde yüzde 1,9, ikinci çeyreğinde ise yüzde 3,7 dürülebilir olmadığını söylemiştik. Ancak üçüncü büyümüştü. 2012'nin ikinci yarısından bu yana çeyrekte kamunun katkısının binde 6 seviyesinde ikinci çeyreğine kadar geçen dönemde imalat sa kaldığı, aslında büyümeyi özel sektörün destek nayisindeki büyüme, ekonomik büyüme hızının lediği ortaya çıktı. Bu durumun devam edece gerisinde kalmıştı. Yani, Türkiye'nin büyümesinde ğini, kamu harcamalarının büyümeye katkısının imalat sanayisinin payı düşüktü. Hâlbuki geçmiş 2014'te de sınırlı kalacağını söyleyebiliriz. Bu ne yıllarda da hep imalat sanayisindeki büyüme milli denle 2014 yılında ekonomik büyüme esas olarak gelir artışından fazlaydı. Ama 2012 yılında böyle ihracata ve özel tüketim harcamalarındaki can bir süreç yaşadık. Üçüncü çeyrekte bunun tek lanmaya dayanacaktır. Ancak özel tüketim harca rar tersine döndüğünü görüyoruz. Yılın üçüncü malarındaki canlanma, ekonomi yönetiminin iç ta çeyreğinde bu görünüm değişmiş, imalat sana sarruflarını arttırma çabalarıyla da çelişmektedir. yisi ekonomik büyüme hızının üzerinde bir hızla Burada bakanlarla yapmış olduğumuz görüşmede yüzde 4,9 büyümüştür. Bu canlanma, sanayinin ki Kalkınma Bakanı geçen ayki Meclis toplantısın büyümesinin yeniden itici güç haline geldiğini daki konuşmasında "2012'de yapmış olduğumuz göstermektedir. Makine ve tesisat yatırımlarında 22 ASOMECLİS yılın üçüncü çeyreğinde yaşanan artış, bu beklen büyümesi beklenmektedir. Euro bölgesinde büyü tiyi güçlendirmektedir. Diğer yandan Ekim ayında me, bunun da altında kalacak gibi görünmektedir. mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi Yine de AB'deki ekonomik büyümenin, AB'ye ihra üretimi bir önceki aya göre yüzde 3,1 azalmıştır. catın üzerinde olumlu etki yapmasını bekliyoruz. Bunu hem Eylül ayındaki beklentilerin üzerindeki artışa hem de Ekim ayındaki uzun tatillere bağlı yor, Kasım ve Aralık aylarında sanayi üretiminin yeniden canlanma içinde olduğunu düşünüyoruz. Değerli Meclis üyeleri, yılın ilk 11 ayında ortala ma enflasyon yüzde 7,5 oldu. Yılı bu seviyede bir enflasyonla kapatacağımız anlaşılmaktadır. 2014'te enflasyon üzerindeki riskler yukarı yön lüdür. FED'in parasal genişlemeyi frenlemesinin, Değerli Meclis üyeleri; bildiğiniz gibi Ankara sa nayisinin içinde bulunduğu durumu üç ayda bir düzenlediğimiz anketlerle izliyoruz. Bu yılın son anketini de birkaç gün içinde sizlere ileteceğiz. Bu yıl düzenlediğimiz 3 anketin sonuçları, Ankara sa nayisinin Türkiye'deki genel eğilime paralel, hatta biraz daha iyi bir görünüm içinde olduğunu söyle yebiliriz. Ancak Ankara sanayisinin 2013 yılındaki ihracat performansı, sanayimizin genelinden çok daha başarılı olmuş, İstanbul'un ihracatının düş kurlar ve enflasyon üzerinde etkisi olumsuz ola tüğü bir yılda Ankara'nın ihracatı yüzde 30 do caktır. Enflasyon için orta vadeli program hedefi laylarında bir artış göstererek 7 milyar dolara da olan yüzde 5'in tutturulabilmesi, veriler ışığında yanmıştır. Ankara sanayisinin bu başarıyı 2014'te iyimser görünmektedir. Türkiye ekonomisinin de sürdürmesini temenni ediyoruz. Burada tabii 2014 yılındaki performansını dünya ekonomisin Avrupa pazarlarındaki hareketlenmenin ve oraya deki gelişmeler de etkileyecektir. yaptığımız ihracatın orta üstü ve yüksek tekno loji ürünlerden kaynaklandığını, bu canlanmanın Küresel ekonomide yaşanabilecek olumsuzluk lar, 2014'teki ekonomik büyümeyi bu hedeften Ankara ihracatını da pozitif yönde etkileyeceğini düşünüyoruz. saptırabilecektir. Amerika Birleşik Devletleri'nde parasal genişlemenin hızı Aralık ayında alınan ka Tabii komşularımızla sorunlarımız da yavaş yavaş rarla yavaşlatılmıştır. Bu süreç 2014'te de devam düzelmektedir. Dün Irak İş Konseyi Başkanımızla edecektir. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bu po görüştüm, rüzgâr iyi yönlü esiyor, önümüzdeki litikanın bizim gibi gelişen ülkelere akan fonların günlerde Irak Merkezi Hükümetiyle olan ilişkileri azalmasına yol açması beklenmektedir. En büyük mizin düzelmesiyle birlikte hem petrol ve doğal ticaret ortağımız Avrupa Birliği'nin 2013'te hiç gaz alımımızın hem de oralarda iş yapabilme ve büyümemesi, 2014 yılında ise yüzde 1,3 oranında mal ihraç etme imkânlarımızın artacağını ümit "Ankara sanayisinin 2013 yılındaki ihracat performansı, sanayimizin genelinden çok daha başarılı olmuş, İstanbul'un ihracatının düştüğü bir yılda Ankara'nın ihracatı yüzde 30 dolaylarında bir artış göstererek 7 milyar dolara dayanmıştır. Ankara sanayisinin bu başarıyı 2014'te de sürdüreceğini tahmin ediyoruz." ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 23 25 Aralık 2013 "Son günlerde yaşanan çalkantının önümüzdeki dönemlerde sakinleşeceğini, Türkiye'nin tekrar fabrika ayarlarına döneceğini ümit ediyorum. Çünkü siyasi bir istikrarsızlığın bedelini önce biz sanayiciler, sonra millet olarak hep beraber ödüyoruz." ediyorum. Hakeza İran üzerindeki ambargonun ması halinde bunu şu partinin veya bu partinin gevşetilmiş olmasıyla İran pazarının bizim için çok gelmesi şeklinde değil, bu kargaşanın devam önemli bir hale gelmesini arzu ediyorum. Geçen etmesi durumunda bu beklentilerin, ümit ettik lerde de İran Ticaret Ataşesi bizzat gelerek ilişki lerimizin daha fazla geliştirilmesini ve önümüzde lerimizin gerçekleşme ihtimalinin de zor olacağını düşünüyorum. ki günlerde de İranlı büyük iş adamlarından oluşan bir grubu Ankara'ya yatırım yapmak amacıyla ge Diğer yandan konu yargıya intikal etmiştir, hepi tireceklerini teyit etti. niz basından ne kadar takip ediyorsanız ben de Değerli Meclis üyeleri; sözlerime son günlerde öyle takip ediyorum. Bugün iki bakanımız da istifa yaşanan gelişmeler hakkındaki görüşlerimi siz- ettiler. İnşallah bu dönemde bir istikrarsızlık ya lerle paylaşarak bitirmek istiyorum. Tabii buraya şanmaz. Yaşananların bedelini önce biz sanayici kadarki yorumlarımı, şu anda yaşadığımız çalkan ler, sonra millet olarak hep beraber ödüyoruz. tının önümüzdeki dönemlerde sakinleşeceğini, Türkiye'nin tekrar fabrika ayarlarına döneceğini Yeni yılın hepinize, ailelerinize sağlık, mutluluk ve ümit ederek yaptım. Önümüzde üç seçim var, bu bol kazançlı günler getirmesini temenni ediyor, seçimlerin sonucunda siyasi bir istikrarsızlığın ol hepinizi saygıyla selamlıyorum. 24 AKBANK FARKIYLA DÜNYAYA AÇILIN Akbank'ın uluslararası piyasalardaki gücünü, tecrübe ve bilgi birikimini müşterilerimizin deneyimine sunuyoruz. Global rekabette güçlü bir ortağınızın olmasını istiyorsanız, siz de Akbank farkıyla tanışın. www.akbank.com AKBANK sizin için AVRUPA BİRLİĞİ ÜYE DEVLETLERİNDE HİZMET ALMAK İSTEYEN TÜRK VATANDAŞLARININ SEr BESt DOLAŞIMI AVRUPA BİRLİĞİ ADALET DİVANI "ECEM DEMİRKAN" KARARI DOÇ DR. HACI CAN Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Başkanı DOSYA I. Genel Olarak kapsamında değerlendirilmeli ve vizesiz seyahat imkânından yararlanabilmelidir. Karar üzerinde hu Aşağıda Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın AB üye devletlerinde hizmet almak isteyen Türk vatandaş larının serbest dolaşımına ilişkin olarak verdiği "Ecem Demirkan" kararı ile dava savcısının mütalaasının Türkçe çevirisine yer verilmiştir1. kuki mülahazalardan çok siyasi mülahazaların etkili olduğu anlaşılmaktadır. Aynı Adalet Divanı, Katma Protokol'ün 41. maddesinin açık, kesin ve net ol duğunu, uygulamasının bir başka mercinin kararına bağlı olmadığını ve vizenin açıkça bir yeni kısıtlama Adalet Divanı'nın "Ecem Demirkan" kararı, ülkemiz olması nedeniyle anlaşmaya ters düştüğünü hükme de genel olarak olumsuz şekilde karşılanmış ve çifte bağlamıştı. standart uygulandığı gerekçesiyle eleştirilmiştir. Ka Elbette Adalet Divanı'nın kararı eleştirilebilir. Ancak rara yapılan eleştiriler genel olarak şöyledir2: Adalet kararın gerekçelerini incelemeden genel bir kanıya Divanı, üye devletlerin siyasi baskısına boyun eğ varmak çok doğru görünmemektedir. Karar ve mü miştir. Şimdiye kadar müstakar içtihatlarında "Tür talaanın hukuki değerlendirilmesi esasen ayrı bir ça kiye ile akdedilen Ortaklık Anlaşması'nın nihai hedefi lışmaya bırakılmakla birlikte, burada bazı hususların tam üyelik olan bir anlaşma olduğu", "Türkiye'yi tam açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır. üyeliğe hazırlamayı ve aşama aşama bütünleşmeyi öngördüğünü" vurgulayan Adalet Divanı, şimdi Or Görünüşe göre Adalet Divanı, AB ve üye devletleri taklık Anlaşması'nın basit bir ekonomik anlaşma ol nin çıkarları doğrultusunda bir karar vermiştir. Zaten duğu görüşünü kabul ederek, önceki içtihatlarından dönmüştür. Hâlbuki Roma Antlaşması paralelinde hazırlanan ve nihai hedefi tam üyelik olan Ankara Anlaşması'nın hükümleri açıktır. Hiç kuşkusuz, hedefi tam üyelik olan bir anlaşmada, kişilerin serbest do laşımının tam olarak gerçekleştirilmesi, bu hedefin ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye-AB ortaklık hukukun da yer alan hizmet sunma serbestisi kavramını Birlik hukukunda yer alan aynı kavramdan farklı yorum Avrupa'da Türk vatandaşlarının vizesiz dolaşımının istenmediği bilinmektedir. Nitekim üye devletler ve AB organları, davanın olası sonuçları nedeniyle da vayla yakından ilgilenmişlerdir3. ABAD'ın mevcut iç tihat çizgisinden farklı bir yönde karar vermiş olması da siyasi mülahazaların önemli bir rol oynamış ola bileceği izlemini uyandırmaktadır. Davanın ABAD'ın Büyük Dairesi tarafından karara bağlanması da me selenin önemini ortaya koymaya yetmektedir. lamak mümkün değildir. Dolayısıyla, başta turistler "Ecem Demirkan" kararı, Katma Protokol'ün 41. mad olmak üzere tıbbi tedavi görmek, eğitim almak veya desi uyarınca Türk vatandaşlarının eğitim, akraba iş seyahati için üye ülkelere gitmek isteyen Türk ziyareti, iş, sağlık ve özellikle de turistik amaçlarla vatandaşları hizmet alıcıları olarak hizmet sunma vizesiz olarak Avrupa'ya gitme hakkının olmadığını 1 - Almanca m etinleri üzerinden bilimsel amaçlı yapılan işbu çeviriler, gayri resmi nitelikte olup, hiçbir kişi, kurum ve kuruluşu bağ lamaz ve sorumluluk oluşturmaz. 2 - Bkz. Dışişleri Bakanlığı, açıklamaya ilişkin erişim adresi: http://www.hurriyet.com.tr/planet/24786881.asp; İK V ,"ABAD, Demirkıran davasında siyasi bir karar verdi", erişim adresi: D:\Avrupa Birliğinde Türk Vatandaşlarının Hizmet Sunma Serbestisi\İKV ABAD, Demirkıran davasında siyasi bir karar verdi. 3 - Dokuz üye devlet davaya müdahil olmuştur. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 27 hükme bağlamaktadır4. Adalet Divanı, hizmet alan dolaşımı konusunda da genişletici yoruma girişmiş ları serbest dolaşım kapsamına sokmuş olsaydı o ve hizmet alanları da söz konusu serbest dolaşımın zaman tüm Türk vatandaşları için Avrupa kapıları kapsamına sokmuştur. Fakat Adalet Divanı'nın bu tamamen açılmış olacaktı. Çünkü herkes potansiyel yaklaşımı Avrupa öğretisinde tam destek bulmuş olarak tüketicidir ve bu vasıflarıyla da hizmet alan değildir. O zaman şu sorunun ortaya atılması gere konumundadır. Adalet Divanı, bu sorumluluğu üze kir: Hizmet sunumlarının serbest dolaşımının hizmet rine almamak için mevcut içtihat çizgisinden ayrılma sunanların yanında hizmet alanlara da haklar tanıdı gereği duymuş olabilir. ğı tezi acaba başka mahkemelerden de kabul göre bilir mi? En azından Türk mahkemeleri bu yaklaşımı Hal böyle olsa bile, Adalet Divanı kararının hukuka benimseyebilirler mi? Eğer Türk mahkemeleri, Katma aykırı olduğunu iddia etmek çok kolay değildir. Her şeyden önce 41. maddenin içeriği çok açık değildir. Protokol'ün 41. maddesinde düzenlenen hizmet su numunun serbest dolaşımının hizmet alanlar için de Burada ortaya çıkan sorun, hizmetlerin serbest do haklar tanıdığını kabul ederse, o zaman ABAD kararı laşımı alanında mevcut durumun kötüleştirilmemesi nın eleştirilmesi daha rasyonel olabilir. koşulundan kimlerin yararlandığı, daha doğrusu ko şulun kapsamına kimlerin girdiği konusundadır. Ada let Divanı, AB hukuku bakımından sadece hizmet sunanları değil, aynı zamanda hizmet alanları da söz konusu serbest dolaşımının kapsamına sokmaktadır. Adalet Divanı, Katma Protokol'ün 41. maddesinde düzenlenen hizmet sunumunun serbest dolaşımı ko nusunda ise bu yorumdan ayrılmıştır. Gerekçe olarak Avrupa Birliği Antlaşmaları'nın amaçları ile Türkiye/ AB Anlaşmalarının amaçları arasında önemli farklılık ların bulunduğunu, dolayısıyla her zaman aynı yo rumun söz konusu olamayacağını ifade etmektedir. Neticede Adalet Divanı, Katma Protokol'ün 41. mad desinin 2. fıkrasında yer alan "mevcut hukuki duru mun kötüleştirilmemesi" koşulunu AB hukuku açı sından yorumlamaktadır. Bilindiği gibi Adalet Divanı, bütünleşmeyi teşvik edici yorum yöntemlerini tercih Tüm bunlara rağmen Adalet Divanı'nın kararında siyasi mülahazalardan hareket ettiği esas alınsa bile5, acaba burada her halükârda bir hukuka aykırılık söz konusu olacak mıdır? İlk bakışta yargı kararları nın siyasi saiklere göre verilmemesi gerektiği söy lenebilir. Ancak bu konuda daha derin bir inceleme yapıldığında, bir ayrıştırmanın yapılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Öyle ki kamu yararına yönelen siyasi mülahazaları diğerlerinden ayırmak gerekir. Hukukun genel teorisinde birey-toplum menfaat ilişkisini dengeleyen bazı ölçütler söz konusudur. Bu ölçütlere göre bireylerin sınırsız bir hakkı olamaz. Bi lakis, her hakkın dış sınırları, yani dışarıdan yapılan kısıtlamaları olduğu gibi, kendi içinde mündemiç olan doğal/iç sınırları da vardır. İşte bu iç sınırlardan birini kamu yararı oluşturmaktadır. etmekte ve bu yüzden de sık sık eleştirilere maruz Kamu yararı mülahazalarının bazı ulusal anayasa kalmaktadır. Kanımızca, işte Adalet Divanı, bu içtihat mahkeme kararlarında dayanak noktası olarak esas çizgisi uyarınca AB iç pazarında hizmetlerin serbest alındığı bilinmektedir. Adalet Divanı da daha önce 4 - Adalet Divanı, AB üye devletlerinde Türk vatandaşlarının serbest dolaşımına ilişkin olarak bugüne değin 70'in üzerinde karar vermiştir. Bunların neredeyse hepsinin en azından netice itibarıyla olumlu olduğu söylenebilir. Ancak Adalet Divanı, öyle iki karar da verm iştir ki, Türk vatandaşlarının vizesiz Avrupa yo lu tüm üyle kapanmıştır. Birinci karar, meşhur "Demirel" kararıdır. 1987'de verilen bu karar, Türk vatandaşlarının vize almadan çalışmak amacıyla A vrupa'ya gidemeyeceklerini te y it etmiştir. Diğer karar ise, burada ele alınan "Ecem Demirkan" kararıdır. Görüldüğü üzere her iki karar da Türk vatandaşlarının serbest dolaşımı konusunda son derece olumsuz etkiler göstermektedir. 5 - Burada, Adalet Divanı'nın kararında siyasi mülahazalardan hareket e ttiğ i iddiasını doğrulamak durumunda değiliz ve kanımızca buna gerek de yoktur. 28 DOSYA "Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın; "Ecem Demirkarı" kararı, ülkemizde genel olarak olumsuz şekilde karşılanmış ve çifte standart uygulandığı gerekçesiyle eleştirilmiştir. Karar üzerinde hukuki mülahazalardan çok siyasi mülahazaların etkili olduğu anlaşılmaktadır." kamu yararı mülahazalarını dikkate alan kararlar ver best dolaşımının durdurulmasının üzerinden nere miştir. Nitekim Adalet Divanı, AB iç pazarına ilişkin kimi kararlarında, üye devletlerin kamu yararı müla deyse 25 yıl geçmiştir. Kaldı ki, o dönemde ileri sü hazaları temelinde girişmiş olduğu kısıtlamaları hu rülen sınırlandırma nedenlerinin geçerliliklerini hâlâ sürdürüp sürdürmediği belli değildir. Dolayısıyla Tür kuka aykırı bulmamıştır. Adalet Divanı, her ne kadar kiye, bu meseleyi Avrupa Konseyi organları önünde açıkça belirtmemiş olsa da aynı yaklaşımını "Ecem tartışmaya açtırabilir. Demirkan" kararında da sürdürmüştür. Yalnız bura daki tek fark, kamu yararı mülahazalarının üye dev letlerin veya diğer Birlik organlarının tasarruflarına değil, bizatihi kendi kararına dayanak/temel teşkil etmiş olmasıdır. Karar, bu yönüyle de ilginçtir. Türk vatandaşlarının serbest dolaşım haklarının sa vunulmasının asıl mecralarda yapılması gerekirken, Ortaklık Konseyi'nde serbest dolaşımın kurulmasına ilişkin kararların kabul edilmemiş olması da AB tara fının tutumundan kaynaklanmaktadır. İlla ortada bir hukuka aykırılık aranmak isteniyorsa, yargı kararın dan ziyade bu tutuma bakılmalıdır. II. Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın "Ecem Demirkan" Kararı özellikle Avrupa Konseyi nezdinde girişimler yapmak varken ve Ortaklık Konseyi'nde serbest dolaşımla il ADALET DİVANI (Büyük Daire) KARARI gili kararların çıkarılması gerekirken, tümüyle karşı tarafın mahkemesine bel bağlamak doğru değildir. 24 Eylül 2013 (*) Böyle bir durum, maalesef bir acziyet belirtisi olarak da algılanabilir. "AET-Türkiye Ortaklık Anlaşması - Katma Protokol 41. Maddenin 1. Fıkrası - Mevcut Hukuki Durumun Tam tersine, hakları savunmak için aktif girişimlerde Kötüleştirilmemesi Koşulu - Bir Üye Devletin Ülkesi ne Girişe İlişkin Vize Yükümlülüğü - Hizmet Sunumu bulunulması gerekir. Ülkemiz, 1961'den beri Avrupa nun Serbest Dolaşımı - Aile Bireyini Ziyaret Etmek Konseyi Üye Devletleri Arasında Kişilerin Dolaşımı nın Düzenlenmesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi'nin ve Potansiyel Olarak Hizmet Sunumlarından Yarar lanmak İçin Bir Üye Devlete Giriş Yapan Bir Türk Va akit tarafıdır. Sözleşme'ye göre, akit taraflarının uy tandaşının Hakkı" rukluları hangi ülkede daimi ikamete sahip oldukları dikkate alınmaksızın Sözleşme'nin ekinde gösterilen ADALET DİVANI (Büyük Daire) bir belge ile en fazla üç aylık bir ikamet için tüm sı ABİA 267. maddesi gereğince Berlin-Branden nırlardan diğer tarafların ülkesine girebilirler ve ora burg (Almanya) Yüsek İdare Mahkemesi'nin Ada dan ayrılabilirler (1. maddenin 1 ve 2. fıkraları). Vize, let Divanı'na 11 Mayıs 2011'de ulaşan 13 Nisan 2011 tarihli Kararı ile sunduğu ön karar istemine Sözleşme'nin ekinde belirtilmemektedir. Gerçi Al manya, Sözleşme'nin 7. maddesine dayanarak 5 Ekim 1980'den itibaren Türk vatandaşları için genel ilişkin olarak Leyla Ecem Demirkan, Almanya Fede bir vize zorunluluğu getirdiğini duyurmuştur. Ancak ral Cumhuriyeti'ne karşı davasında Adalet Divanı, Başkan V. Skouris, Başkan Yardımcısı K. Lenaerts, bu sınırlandırma, istisnai bir durum olması hasebiyle Daire Başkanları A. Tizzano, L. Bay Larsen, T. Von geçici olmalıdır. Hâlbuki, Türk vatandaşlarının ser Danwitz, A. Rosas (Raportör), M. Berger, Yargıçlar E. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 29 Levits, A. Ö Caoimh, J.-C. Bonichot, A. Arabadjiev, C. Toader veJ.-J. Kasel, M. Safjan ve D. Vaby'ın katılımın da, Savcı: P. Cruz Villalon, Katip M. Aleksejev, Genel Sekreterlik, yazılı yargılama ve 6 Kasım 2012 tarihli duruşmaya dayanarak, - Avukat R. Gutmann tarafından temsil edilen Bayan Demirkan, - yetkili olarak T. Henze, J. Möller ve K. Hailbronner tarafından temsil edilen Alman Hükümeti, - yetkili olarak M. Smolek tarafından temsil edi len Çek Cumhuriyeti, - yetkili olarak C. Vang ve V. Pasternak Jorgensen tarafından temsil edilen Danimarka Hükümeti, - yetkili olarak M. Linntam tarafından temsil edi len Estonya Hükümeti, - yetkili olarak G. Karipsiades ve T. Papadopoulou tarafından temsil edilen Yunan Hükümeti, - yetkili olarak G. De Bergues, D. Colas ve B. Beaupere-Manokha tarafından temsil edilen Fransız Hükümeti, - yetkili olarak B. Koopman, M. Bulterman ve C. Wissels tarafından temsil edilen Hollanda Hü kümeti, - yetkili olarak B. Ricziova tarafından temsil edi len Slovakya Hükümeti, - R. Palmer, Barrister, nezaretinde yetkili olarak S. Ossowski ve L. Christie tarafından temsil edi len Birleşik Krallık Hükümeti, - Monteiro, E. Finnegan ve Z. Kup Ova tarafından temsil edilen Avrupa Birliği Konseyi ve - yetkili olarak G. Braun ve G. Wils tarafından temsil edilen Avrupa Komisyonu'nun açıkla maları dikkate alınarak 11 Nisan 2013 tarihli oturumda Savcı mütalaasının dinlenilmesinden sonra aşağıdaki kararı vermiştir. 1. Ön karar istemi, 23 Kasım 1970'te Brüksel'de imzalanan ve Konsey'in 19 Aralık 1972 tarih ve 2760/72 sayılı (AET) Tüzüğü ile Topluluk adı na akdedilen, onaylanan ve teyit edilen Katma Protokol'ün (Bundan sonra: Katma Protokol) 41. maddesinin 1. fıkrasının ve özellikle de bu hükümde yer alan "hizmet sunumunun serbest dolaşımı" kav ramının yorumunu ilgilendirmektedir. 30 2. Bu istem, Türk vatandaşı Bayan Demirkan ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında Bayan Demirkan'ın Almanya'da yaşayan üvey babasını zi yaret etmek için yapmış olduğu vize başvurusunun reddedilmesinden kaynaklanan bir hukuki ihtilaf çer çevesinde ortaya çıkmaktadır. Hukuki çerçeve Birlik Hukuku Ortaklık Anlaşması 3. Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Türkiye Arasında Bir Ortaklığın Kurulmasına İlişkin Anlaşma, bir yanda Türkiye Cumhuriyeti, diğer yanda AET üye devlet leri ve Topluluk tarafından 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara'da imzalanmış ve Konsey'in 23 Aralık 1963 tarih ve 64/732/AET sayılı Kararı ile Topluluk adı na akdedilmiş, onaylanmış ve teyit edilmiştir (ABl. 1964, Nr. 217, S. 3685, bundan sonra Ortaklık An laşması). 4. 2. maddesinin 1. fıkrasına göre Ortaklık Anlaşma sı, Türk halkının yaşama seviyesini iyileştirmek ve DOSYA ileride Türkiye Cumhuriyeti'nin Topluluğa katılması nı kolaylaştırmak için (Anlaşmanın dördüncü önsöz hükmü ve 28. maddesi), işçilerin serbest dolaşımının tedricen kurulması (Ortaklık Anlaşması'nın 12. md.), yerleşim serbestisi (Anlaşma'nın 13. md.) ve hizmet sunumu (Anlaşma'nın 14. md.) kısıtlamalarının kaldı rılması suretiyle taraflar arasındaki ticari ve ekono mik ilişkileri, iş gücü alanında da aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi teşvik etmektir. 5. Bu amaçların gerçekleştirilmesi için bir gümrük birliğinin kademeli olarak üç aşamada kurulması ön görülmüştür. Anlaşma ile kurulan Ortaklık (bundan sonra: AET-Türkiye Ortaklığı), Topluluğun yardımı ile ekonomisini güçlendirmek için bir hazırlık dönemi (Anlaşma'nın 3. md.), bir gümrük birliğinin kademeli olarak kurulması ve ekonomi politikalarının yakınlaş masının sağlandığı bir geçiş dönemi (Anlaşma'nın 4. md.) ve gümrük birliğine dayanan ve akit tarafların ekonomi politikalarının güçlendirilmiş koordinasyo nunu gerektiren bir son dönem (Anlaşma'nın 5. md.) öngörmektedir. 6. Ortaklık Anlaşması'nın 6. maddesi şöyle ifade et mektedir: "Ortaklık rejiminin uygulanmasını ve gittikçe geliş mesini sağlamak için Akit Taraflar, Anlaşma ile veri len görevlerin sınırları içinde eylemde bulunan bir Or taklık Konseyi'nde toplanırlar; bu, Anlaşma'da kendi sine verilen yetkiler çerçevesinde harekete geçer." 7. Ortaklık Anlaşması'nın II. kısmında ("Geçiş Dönemi nin Uygulanması") yer alan 8. madde şöyle öngör mektedir: "4. maddede anılan amaçların gerçekleşmesi için Ortaklık Konseyi, geçiş döneminin başlamasından önce ve Geçici Protokol'ün 1. maddesinde öngörülen usule göre, Topluluğu Kuran Antlaşma'nın kavradığı ve göz önünde bulundurulması gereken alanlarla, özellikle bu kısımda gözetilenlere mahsus hükümle rin uygulama şartlarını, usullerini, sıra ve sürelerini yararlı görülecek her türlü korunma kurallarını tespit eder." 8. Ortaklık Anlaşması'nın yine II. kısmına dahil olan 14. maddesi şöyle ifade etmektedir: "Akit Taraflar, hizmet edimi serbestliği kısıtlamaları nı aralarında kaldırmak için 45 (AT), 46 (AT) ve 48 (AT) ilâ 54 (AT) maddelerinden esinlenmekte uyuş muşlardır." 9. Ortaklık Anlaşması'nın 22. maddesinin 1. fıkrasın da şöyle ifade edilmektedir: "Anlaşma ile belirtilen amaçların gerçekleştirilme si için Anlaşma'nın öngördüğü hallerde Ortaklık Konseyi'nin karar yetkisi vardır. İki taraftan her biri, verilmiş kararların yerine getirilmesinin gerektirdiği tedbirleri almakla yükümlüdür. Ortaklık Konseyi ya rarlı tavsiyelerde de bulunabilir." Katma Protokol 10. 62. maddesi gereğince Ortaklık Anlaşması'nın parçası olan Katma Protokol'ün 1. maddesine göre, bu Protokol ile Anlaşma'nın 4. maddesinde belirtilen Geçiş Dönemi'nin gerçekleşme şartları, usulleri, sıra ve süreleri tespit edilmektedir. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 31 da şimdiye kadar herhangi bir maddi serbestleştirme yapmamıştır. 14. Katma Protokol'ün IV. kısmında ("Genel ve Nihai Hükümler") yer alan 59. maddesi şöyle ifade etmek tedir: "Bu Protokol'ün kapsamına giren alanlarda, Türkiye üye devletlerin, Topluluğu kuran Antlaşma uyarınca birbirlerine tanıdıklarından daha elverişli bir işlemden yararlanamaz." 539/2001 sayılı (AT) Tüzüğü 11. Katma Protokol'ün II. kısmında ("Serbest Dolaşım ve Hizmet Sunumu Dolaşımı"), I. Bölüm "iş gücü"ne ve II. Bölüm "Yerleşim Hakkı, Hizmet Sunumları ve Ulaştırma"ya ilişkindir. 12. Katma Protokol'ün II. kısmının II. bölümünde yer alan 41. maddesi şöyle ifade etmektedir: "1. Akit taraflar, aralarında, yerleşme hakkı ve hiz metlerin serbest edimine yeni kısıtlamalar koymak tan sakınırlar. 2. Ortaklık Konseyi, Ortaklık Anlaşması'nın 13. ve 14. maddelerinde yer alan ilkelere uygun olarak, akit tarafların yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest edimindeki kısıtlamaları aralarında gitgide kaldırma larında uygulanacak sıra, süre ve usulleri tespit eder. Ortaklık Konseyi, söz konusu sıra, süre ve usulleri, çeşitli faaliyet dalları için bu alanlarda Topluluğun daha önce koyduğu hükümleri ve Türkiye'nin ekono mik ve sosyal alanlardaki özel durumunu göz önüne alarak, tespit eder. Üretim ve alışverişlerin gelişme sine özellikle katkıda bulunan faaliyetlere öncelik verilir." 13. Ortaklık Konseyi, Katma Protokol'ün 41. madde sinin 2. fıkrasına dayanarak, Topluluk ile Türkiye ara sında hizmet sunumu sektörünün serbestleştirilmesi ve kamu ihale pazarlarının karşılıklı olarak açılmasına ilişkin müzakerelerin başlanmasına dair 11 Nisan 2000 tarih ve 2/2000 sayılı Kararı (ABl. L 138, S. 27) kabul etmiştir. Fakat Ortaklık Konseyi, bu alan 32 15. Konsey'in, vatandaşlarının dış sınırların geçişin de bir vizeye sahip olmak zorunda olduğu üçüncü ülkeler listesi ve vatandaşlarının bu vize zorunlulu ğundan muaf olan üçüncü ülkeler listesinin oluştu rulmasına ilişkin 15 Mart 2001 tarih ve 539/2001 sayılı (AT) Tüzüğü'nün (ABl. L 81, S. 1) 1. maddesinin 1. fıkrası şöyle hükme bağlamaktadır: "1 No'lu ekte yer alan listede sayılan üçüncü ülkele rin vatandaşları, üye devletlerin dış sınırlarının geçi şinde bir vizeye sahip olmak zorundadır." 16. Türkiye Cumhuriyeti, 1 No'lu ekte yer alan lis tede gösterilmiştir. 539/2001 sayılı Tüzüğün ön sözündeki ilk hükme göre, vatandaşlarının üye dev letlerin dış sınırlarının geçişinde bir vizeye sahip olmak zorunda olduğu üçüncü ülkeler listesinin ve vatandaşlarının bu vize zorunluluğundan muaf olan üçüncü ülkeler listesinin oluşturulması, AT'nin 61. maddesi uyarınca özgürlük, güvenlik ve adalet ala nında kişilerin serbest dolaşımı ile doğrudan bağlantı içinde bulunan eşlik edici önlemlere dahildir. Alman Hukuku Alman Hukuku'nun 1 Ocak 1973'teki Durumu 17. Gönderme kararından, Almanya Federal Cumhuriyeti'nin Katma Protokol'ün yürürlüğe girdi ği 1 Ocak 1973'te geçerli olan iç hukukunun Türk vatandaşlarını ziyaret amacıyla Federal Bölge'ye girişleri için vize zorunluluğuna tabi tutmadığı an laşılmaktadır. DOSYA 18. Yabancılar Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin 13 Eylül 1971 tarihli metnindeki (BGBl. I S. 1743) 10 Eylül 1965 tarihli Tüzüğün (BGBl. I S. 1341) 5 (1.1.) paragrafına göre, bu Tüzüğe ilişkin ek ile bağlantılı olarak Türk vatandaşları, ancak Almanya'da kazanç getirici bir faaliyette bulunmak istediklerinde Fede ral Bölge'ye girmeden önce vize kaydı şeklinde bir ikamet iznini almaya yükümlü kılınmışlardır. 19. Türk vatandaşları için ilk defa Yabancılar Kanunu'nun Uygulama Tüzüğü'nün değiştirilmesi ne ilişkin 1 Temmuz 1980 tarihli Onbirinci Tüzüğün (BGBl. I S. 782) yürürlüğe girmesinden itibaren genel bir vize zorunluluğu uygulanmaktadır. Alman hukukunun hukuki uyuşmazlık için önem taşıyan zamana ilişkin hükümleri 20. Gönderme kararından, Yabancıların Federal Bölge'de İkameti, Kazanç Faaliyeti ve Entegrasyo nu Hakkındaki Kanun'un (İkamet Kanunu İkametK, BGBl. 2004 I S. 1950) 4 (1.1.). paragrafına göre temel davanın davacısı gibi Türk vatandaşlarının Almanya'ya giriş için vize almak zorunda oldukları çıkmaktadır. 21. İkamet Kanunu'nun 4. paragrafı ("İkamet Tezke resi Gerekliliği"), 1. fıkrasında şöyle ifade etmektedir: "Yabancılar, Federal Bölge'de Avrupa Birliği hukuku veya hukuk tüzüğü ile başka bir şey belirlenmedikçe veya Ortaklık Anlaşması nedeniyle bir ikamet hakkı mevcut olmadıkça giriş ve ikamet için bir ikamet tez keresine gerek duyarlar." Temel Dava ve Önkarar Soruları 22. 1993 doğumlu bir Türk vatandaşı olan Bayan Demirkan, Ekim 2007'de, Almanya'da yaşayan Al man vatandaşı üvey babasını ziyaret edebilmek için Ankara'daki (Türkiye) Alman Elçiliği'nde vize baş vurusu yapmıştır. Bu başvurunun reddedilmesinin ardından Berlin İdare Mahkemesi'nde dava açmıştır. 23. Bayan Demirkan, Federal Bölge'ye vizesiz gi riş yapabilme hakkının olduğunun tespitini İdare Mahkemesi'nde talep etmiştir. İlaveten vize başvu ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 rusunun reddedilmesinin iptalini ve Almanya Fede ral Cumhuriyeti'nin ziyaret vizesini vermeye yüküm lü kılınmasını talep etmiştir. 24. Bayan Demirkan'ın görüşüne göre, Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinde yer alan mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulundan Almanya'daki üvey babasını arzuladığı ziyaret için vizeye gerek duymadığı çıkmaktadır. Böyle bir aile ziyareti, daima hizmet sunumu alma bakış açısını da kapsadığından, kendisinin hizmet sunumu alıcısı olarak başvurulan turistik vizenin verilmesine ilişkin bir talep hakkının olduğu belirtilmiştir. Türk vatan daşları, Katma Protokol'ün Almanya Federal Cumhu riyeti için yürürlüğe girdiği sırada bu üye devletin iç hukukuna göre eğer orada üç aydan daha uzun bir süre bulunmazlar ve kazanç getirici bir faaliyet icra etmek istemezlerse Federal Bölge'ye girişte bir ika met tezkeresine sahip olma zorunluluğundan muaf tutulmuşlardı. 25. 22 Ekim 2009 tarihli kararıyla Berlin İdare Mahkemesi, bu davayı, Bayan Demirkan'ın Federal Bölge'ye vizesiz girme hakkının bulunmadığı ge rekçesiyle reddetmiştir. Özellikle Bayan Demirkan'ın Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinin içerdiği mev cut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşuluna dayanamayacağı belirtilmiştir. Çünkü bu ilke, bir aile ziyareti ikameti için istenen izne uygulanamaz. Öyle ki mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi ko şulu, Türk vatandaşlarının her türlü ekonomik faali yetten bağımsız, genel bir serbest dolaşımını hükme bağlamaz. 26. Bayan Demirkan, bu karara karşı Berlin-Branden burg Yüksek İdare Mahkemesi'ne istinaf başvurusu yapmıştır. 27. Bu Mahkeme, ilk olarak, Bayan Demirkan'ın Fe deral Bölge'ye giriş için gerek ulusal hukuka (§ 4 Abs. 1 Satz 1 AufenthG) gerekse de Birlik hukukuna (539/2001 sayılı Tüzüğün I No'lu ekin 4 (1). parag rafının 1. cümlesi) göre bir vizeye ihtiyaç duyduğu nu belirtmiştir. Buna göre Bayan Demirkan'ın vizesiz giriş hakkı, ancak Katma Protokol'ün 41 (1). madde sinden çıkabilir. 33 28. İkinci olarak, Katma Protokol'ün Almanya Fede ral Cumhuriyeti için yürürlüğe girdiği an olan 1 Ocak 1973'te Bayan Demirkan'ın talep etmiş olduğu gibi aile ziyareti amaçlı bir ikamet Alman hukuku na göre vize zorunluluğuna tabi değildi. Fakat Ada let Divanı'nın yargısından, özellikle 19 Şubat 2009 tarihli Soysal ve Savatlı kararından (C-228/06, Slg. 2009, I-1031), Katma Protokol'ün 41 (1). maddesin de hükme bağlanan hizmet sunumunun yeni kısıtla maları yasağının söz konusu pasif hizmet sunumu serbestisini de bir başka ifadeyle, bir devletin hizmet sunumu alan kişinin hizmet sunumundan yararlan mak için diğer bir devlete gitme serbestisini de kap sayıp kapsamadığı çıkarılamamaktadır. Almanya'da bu soru yargıda ve öğretide farklı cevaplandırılmıştır. Almanya'da genel görüşe göre mevcut durumu kö tüleştirmeme ilkesi hem aktif hem de pasif hizmet sunumu serbestisini kapsamaktadır. 29. Eğer birinci soru Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi anlamında hizmet sunumu serbestisi kavramının pasif hizmet sunumunu da kapsadığı şeklinde cevaplandırı lacak olursa, azami üç aylık bir ikamet çerçevesinde ak rabalarını ziyaret etmek amacıyla Almanya'ya seyahat yapmak isteyen ve orada sadece hizmet sunumlarını alma imkânına dayanan Türk vatandaşlarının mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulundan yarar lanıp yararlanmayacaklarının incelenmesi gerekir. 30. Alman öğretisinin bir kısmı, pasif hizmet sunumu serbestisinin daha ilerisine geçen anlayışlarını Adalet Divanı'nın 24 Kasım 1998 tarihli Bickel ve Franz (C274/96, Slg. 1998, I-637) kararının 15. paragrafına dayandırmıştır. Bu paragrafta, Birlik hukukunda gü vence altına alınan başka bir serbest dolaşım hakkını kullanmaksızın diğer bir üye devlete giden ve orada hizmet sunumlarını kabul etmek isteyen veya kabul etme imkânına sahip olan tüm üye devlet vatandaş larının pasif hizmet sunumu serbestisinin kapsamına girdiği ifade edilmiştir. 31. Bu koşullar altında Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesi, yargılamayı durdurup aşağıdaki soruları önkarar için Adalet Divanı'na sunmaya karar vermiştir. 34 1. Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi anlamında hiz met sunumunun serbest dolaşımı kavramına pasif hizmet sunumu serbestisi de girer mi? 2. 1. soruya olumlu cevap verilmesi durumu için: Katma Protokol'ün 41 (1). maddesine göre pasif hiz met sunumunun ortaklık hukuku koruması, somut bir hizmet sunumundan yararlanmak için olmayıp da akraba ziyareti amacıyla üç aylık bir ikamet için Al manya Federal Cumhuriyeti'ne giriş yapmak isteyen ve Federal Bölge'de hizmet sunumları alınmasının alelade imkânına dayanan -davacı gibi- Türk vatan daşları da kapsar mı? İlk soruya ilişkin olarak 32. Başvuru yapan Mahkeme, ilk sorusuyla Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinde yer alan hizmet sunumunun serbest dolaşımı kavramının Türk va tandaşlarının hizmet sunumundan yararlanmak için hizmet sunumu alan kişi olarak bir üye devlete giriş yapmak serbestini de kapsadığı şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağını bilmek istemektedir. 33. Bu bakımdan önce, ABİA 56. maddesinin, Bir lik dahilinde hizmet sunumunun serbest dolaşımı kısıtlamaları hizmet alan birisi olarak diğer bir üye devlette yerleşik olan üye devlet vatandaşları için yasakladığının bildirilmesi gerekir. 34. Adalet Divanı, 31 Ocak 1984 tarihli Luisi ve Car bone kararının (286/82 ve 26/83, Slg. 1984, 377) 10. paragrafında, AET-Antlaşması'nın 59. maddesi (daha sonra AT-Antlaşması'nın 59. maddesi, değişik liklerden sonra AT 49. maddesi ve bundan böyle de ABİA 56. maddesi) anlamında hizmet sunumun ser best dolaşımı kavramını yorumlamıştır. Hizmet sunu mun yerine getirilmesi için ya sunan kişi hizmeti alan kişinin yerleşik olduğu üye devlete gidebileceğini ya da hizmeti alan kişinin hizmeti sunan kişinin yerleşik olduğu üye devlete gidebileceğini hükme bağlamış tır. Birinci durum AET-Antlaşması'nın 60. maddesi nin 3. fıkrasında (daha sonra AT-Antlaşması'nın 60. maddesinin 3. fıkrası, onun ardından AT 50. madde sinin 3. fıkrası ve şimdi de ABİA 57. maddesinin 3. fıkrası) açık bir şekilde değinilmekte iken ki ona göre sunan kişi geçici olarak sunumların gerçekleştirildiği devlette ve o devletin kendi vatandaşları için belir- DOSYA lenen aynı koşullar altında sunumlarını ifa edebilir; ikinci durum, malların, sermayenin ve kişinin serbest dolaşımına girmeyen bedel karşılığında sunulan her türlü faaliyetin serbestleştirilmesi amacına yönelik gerekli bir tamamlama teşkil etmektedir. 35. Bu nedenle, Adalet Divanı'nın içtihatlarına göre ABİA 56. maddesinde üye devlet vatandaşlarına ve böylece de Birlik vatandaşlarına tanınan hizmet su numu serbestisi, "pasif" hizmet sunumu serbestisini, yani hizmet sunumu alanın kısıtlamalarla engellen meden bir hizmetten yararlanmak için diğer bir üye devlete gitme serbestisini kapsama almaktadır (2 Şubat 1989 tarihli Luisi ve Carbone kararı, paragraf nr. 16, 2 Şubat 1989 tarihli Cowan kararı, 186/87, Slg. 1989, 195, paragraf nr. 15, 19 Ocak 1999 ta rihli Bickel und Franz kararı, paragraf nr. 15, 17 Şu bat 2005 tarihli Calfa kararı, C-348/96, Slg. 1999, I-11, paragraf nr. 16, Oulane kararı, C-215/03, Slg. 2005, I-1215, paragraf nr. 37). 36. O halde, ABİ Antlaşması ile güvence altına alınan diğer bir serbest dolaşım hakkını kullanmaksızın hiz met sunumları almak veya buna imkân bulmak için başka bir üye devlete giden tüm Birlik vatandaşları ABİA 56. maddesinin kapsamına girer (bu anlamda krş. Bickel ve Franz kararı, paragraf nr. 15). Bu iç tihada göre turistler, tıbbi muayeneden yararlanan kişiler ve öğrenim veya iş amaçlı seyahat edenler hizmet sunumu alan kişi olarak görülebilir (Luisi ve Carbone kararı, paragraf nr. 16). 37. Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi, lafzından sadır olduğu gibi, Türk vatandaşlarının Ortaklık Anlaşması çerçevesindeki statüsü bakımından akit taraflara Katma Protokol'ün yürürlüğe girmesinden sonra yerleşim serbestisi ve hizmet sunumunun serbest dolaşımı konusunda yeni kısıtlamaları ge tirmeyi yasaklayan, açık, belirgin, tam ve koşullara bağlanmayan bir mevcut hukuki durumun kötüleşti rilmemesi koşulunu içermektedir (yerleşim serbestisi kısıtlamaları için krş. 11 Mayıs 2000 tarihli Savaş kararı, C-37/98, Slg. 2000, I-2927, paragraf nr. 46). 38. Adalet Divanı'nın yerleşik içtihatlarına göre Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi doğrudan et kiye sahiptir. Bu nedenle, bu hükmün uygulanabilir ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 olduğu Türk vatandaşları, üye devletlerin mahke meleri önünde ona dayanabilirler (bu anlamda krş. Savaş kararı, paragraf nr. 54, 21 Ekim 2003 tarihli Abatay ve diğerleri kararı, C-317/01 ve C-369/01, Slg. 2003, I-12301, paragraf nr. 58 ve 59, 20 Eylül 2007 tarihli Tüm ve Darı kararı, C-16/05, Slg. 2007, I-7415, paragraf nr. 46 ve Soysal ve Savatlı kararı, paragraf nr. 45). 39. Mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulu, genel olarak, Türk vatandaşları tarafından bu iktisadi serbestilerin bir üye devletin ülkesinde kullanılmasını Katma Protokol'ün o üye devlette yürürlüğe girdiğinde geçerli olanlardan daha katı koşullara tabi tutulması amacı veya etkisi olan yeni önlemlerin getirilmesini yasaklamaktadır (bu anlam da krş. Savaş kararı, paragraf nr. 69 ve 71 dördüncü bent, Abatay ve diğerleri kararı, paragraf nr. 66 ve 117 ikinci bent ve Tüm ve Darı kararı, paragraf nr. 49 ve 53). 40. Bu bakımdan Adalet Divanı, daha önce, hukuka uygun şekilde bir üye devlette hizmet sunumlarını getiren Türkiye merkezli bir teşebbüsün ve böyle bir teşebbüste uluslararası sürücü olarak istihdam edilen Türk vatandaşları Katma Protokol'ün 41 (1). maddesine dayanabileceğini hükme bağlamıştır (Abatay ve diğerleri kararı, paragraf nr. 105 ve 106). 41. Soysal ve Savatlı kararından, Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinin mevcut hukuki durumun kötü leştirilmemesi koşulunun bir üye devlet ülkesinde Türkiye merkezli bir teşebbüs için hizmet sunumları getirmek isteyen Türk vatandaşları için vize talep edilmesini, böyle bir vizenin daha önceden talep edilmemesi kaydıyla, bu Protokol'ün yürürlüğe girdi ği andan itibaren yasakladığı çıkmaktadır. 42. Mevcut davada, Katma Protokol'ün 41 (1). mad desinin mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulunun - Soysal ve Savatlı kararına temel teş kil eden olaydan farklı olarak - sınır aşan hizmet sunumlarını getirmeyen, bilakis bir üye devlette hizmet sunumlarından yararlanmak amacıyla oraya gitmek isteyen Türk vatandaşları için de geçerli olup olmadığının incelenmesi gerekir. 35 43. Bu bağlamda, gerçi yerleşik içtihada göre akit taraflar arasında hizmet sunumunun serbest dola şımı kısıtlamalarını gidermek için hizmet sunumun serbest dolaşımına ilişkin Antlaşma hükümleri çer çevesinde uygulanan ilkelerin mümkün olduğunca Türk vatandaşlarına aktarılması gerektiği saptanabi lir (bu anlamda krş. Abatay ve diğerleri kararı, parag raf nr. 112 ve orada belirtilen içtihatlar). 46. Ortaklık Konseyi, mevcut kararın 13. paragrafın da belirtildiği gibi, hizmet sunumunun serbest dola şımının gerçekleştirilmesini maddi olarak ileri götü rebilecek önlemler almamıştır. Şimdiye kadar 2/200 sayılı Karar'ın alınması ile sınırlı kalmıştır. 47. Bundan başka, Adalet Divanı'nın tekrar tekrar hükme bağlamış olduğu üzere, bir Antlaşma hükmü nün yorumunun Birlik ile üçüncü devlet arasındaki 44. Fakat, Antlaşma hükümleri de dahil olmak üze re iç pazara ilişkin Birlik hukuku kuralları için yapı lan yorum, Birlik tarafından üçüncü bir devletle akdedilen bir anlaşmada açıkça öngörülmedikçe o anlaşmanın yorumuna aktarılamaz (bu anlamda krş. 9 Şubat 1982 tarihli Polydor ve RSO Records kararı, 270/80, Slg. 1982, 329, paragraf nr. 14 ila 16, 12 Kasım 2009 tarihli Grimme kararı, C-351/08, Slg. 2009, I-10777, paragraf nr. 29 ve 15 Temmuz 2010 tarihli Hengartner ve Gasser kararı, C-70/09, Slg. 2010, I-7233, paragraf nr. 42). bir anlaşmanın karşılaştırılabilir, benzer ve hatta bir birinin aynısı olarak belirlenen bir hükmüne aktarıl ması, özellikle bu hükümlerin her birinin kendi çerçe vesinde hangi amacı izlediğine bağlıdır. Bu bakımdan bir yandan anlaşmanın diğer yandan Antlaşma'nın amaçlarının ve bağlantısının karşılaştırılmasına esaslı bir önem gelir (krş. 1 Temmuz 1993 tarihli Metalsa kararı, C-312/91, Slg. 1993, I-3751, paragraf nr. 11, 27 Eylül 2001 tarihli Gloszczuk kararı, C-63/99, Slg. 2001, I-6369, paragraf nr. 49 ve 29 Ocak 2002 tarihli Pokrzeptowicz-Meyer kararı, C-162/00, Slg. 45. Bu noktada "esinlenebilirler" yükleminin kulla nılması, akit taraflara hizmet sunumunun serbest dolaşımına ilişkin Antlaşma hükümlerinin veya on ların uygulanması için çıkarılan hükümlerin bu şe kilde uygulanmasına değil, bilakis bunların sadece, bu Anlaşma'da hükme bağlanan amaçlara ulaşmak amacıyla kabul edilmesi gereken önlemler için ilham/ esinti kaynağı olarak değerlendirilmesine yükümlü kılmaktadır. 36 2002, I-1049, paragraf nr. 33). 48. AET-Türkiye Ortaklığı açısından özel olarak 8 Aralık 2001 tarihli Ziebell kararının (C-371/08, res mi külliyatta henüz yayınlanmamıştır) 62. paragra fından, bu Ortaklık çerçevesinde bir Birlik hukuku kuralının uygun şekilde uygulanmaya elverişli olup olmadığının tespiti için Ortaklık Anlaşması'nın amacı nın ve bağlantısının ilgili Birlik hukuku düzenlemesi- DOSYA "Türkiye-AB ortaklık hukukunda yer alan hizmet sunma serbestisi kavramını Birlik hukukunda yer alan aynı kavramdan farklı yorumlamak mümkün değildir. Dolayısıyla, başta turistler olmak üzere tıbbi tedavi görmek, eğitim almak veya iş seyahati için üye ülkelere gitmek isteyen Türk vatandaşları hizmet alıcıları olarak hizmet sunma kapsamında değerlendirilmeli ve vizesiz seyahat imkânından yararlanabilmelidir." nin amacı ve bağlantısı ile karşılaştırılmasının gerekli olduğu çıkmaktadır. 49. Bunun için özellikle, Birlik dahilindeki hizmet sunumunun serbest dolaşımı ve kişilerin serbest dolaşımı arasındaki bağlantı nedeniyle Ortaklık An laşması ve Katma Protokolü ile Antlaşma arasında farkların bulunduğu tespit edilmelidir. Münferit ola rak, Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinin amacı ve bağlantısı, özellikle bu hükümlerin hizmet sunumu alan kişiye uygulanabilirliği açısından esaslı bir şe kilde ABİA 56. maddesinin amaç ve bağlantısından farklılaşmaktadır. 50. İlk olarak Adalet Divanı, amaçlara ilişkin olarak AET-Türkiye ortaklığının münhasır şekilde ekono mik bir amaç izlediğini daha önceden hükme bağla mıştır (Ziebell kararı, paragraf nr. 64). Zira Ortaklık Anlaşması'nın ve Katma Protokolü'nün esas itibarıy la Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını teşvik etmesi gerekmektedir (Savaş kararı, paragraf nr. 53). 51. Ortaklık Anlaşması'nın amacının salt ekonomik boyutlara yönelik olarak böyle bir sınırlandırılması ilk başta lafzından çıkarılabilir. Bu sınırlandırma, Geçiş Döneminin Uygulanmasına İlişkin II. kısmın 1. bö lümünün ("Gümrük Birliği"), 2. bölümünün ("Tarım") ve 3. bölümünün ("Ekonomik Nitelikli Diğer Hüküm ler") başlıklarında gözükmektedir. Üstelik, Ortaklık Anlaşması'nın akit tarafların kendi aralarında hizmet sunumunun serbest dolaşımı kısıtlamalarını ortadan kaldırmak için AT'nin 45, 46 ve 48 ila 54. madde lerinden esinlenebileceklerini kararlaştırdıkları 14. maddesi, Anlaşma'nın II. kısmının 3. bölümüne dahil dir. Bu bölümün başlığı bu bakımdan yanlış anlaşıl maya mahal bırakmamaktadır. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 52. Bundan başka, 2. maddesinin 1. fıkrasına göre Ortaklık Anlaşması, Türkiye ekonomisinin hızlandırıl mış kalkınmasını ve Türk halkının çalıştırılma seviye sinin ve yaşama şartlarının yükseltilmesini sağlama gereğini tümü ile göz önünde bulundurarak, taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin aralıksız ve dengeli olarak güçlendirilmesinin teşvik edilmesini amaç edinmektedir. Dahası, Katma Protokol'ün 41 (2). maddesinin 2. bendine göre Ortaklık Konseyi, çe şitli faaliyet dalları için yerleşim serbestisi ve hizmet sunumunun serbest dolaşımı kısıtlamalarının tedri cen giderilmesinin zaman planını ve ayrıntılarını be lirlerken bu alanlarda Birlik tarafından daha önceden koyduğu ilgili hükümleri ve Türkiye'nin ekonomik ve sosyal alanlardaki özel durumunu dikkate alır. 53. İktisadi dolaşım serbestilerinin ABİA 21. mad desi uyarınca Birlik vatandaşlarına uygulanan do laşımla karşılaştırılabilir bir genel serbest dolaşı mının mümkün kılınmasına doğru gelişimi, Ortaklık Anlaşması'nın konusu değildir. Zira Türkiye ile Birlik arasında genel bir serbest dolaşım ilkesi ne Anlaşma ve onun Katma Protokolü'nde ne de yalnızca işçile rin serbest dolaşımını ilgilendiren Ortalığın Geliştiril mesine İlişkin 19 Eylül 1980 tarihli Ortaklık Konseyi Kararı'nda öngörülmektedir. Dahası, Ortaklık Anlaş ması belirli hakların kullanılmasını sadece ev sahibi üye devletin toprağında güvence altına almaktadır (bu anlamda krş. 18 Temmuz 2007 tarihli Derin ka rarı, C-325/05, Slg. 2007, I-6495, paragraf nr. 66). 54. Adalet Divanı, Katma Protokol'ün 41 (1). mad desinde yer alan mevcut hukuki durumun kötüleş tirilmemesi koşulunun kendiliğinden Birlik hukuku temelinde Türk vatandaşlarına yerleşim hakkını ve bununla bürünen ikamet hakkını tek başına ver meye elverişli olmadığını ve hizmet sunumunun serbest dolaşımı hakkını veya bir üye devletin ege- 37 menlik alanına girme hakkını onlar için kuramadığını tekrar tekrar hükme bağlamıştır (bu anlamda krş. Savaş kararı, paragraf nr. 64 ve 71'in üçüncü bendi, Abatay ve diğerleri kararları, paragraf nr. 62, Tüm ve Darı kararı, paragraf nr. 52 ve Soysal ve Savatlı kararı, paragraf nr. 47). 55. Bunun sonucu olarak mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulu, ister yerleşim serbestisi olsun, ister hizmet sunumunun serbest dolaşımı olsun, yalnızca ekonomik bir faaliyetin icra edilmesi bağlamında Türk vatandaşlarının üye devletlerinin egemenlik alanına girmesini ve orada ikamet etme sini ilgilendirmektedir. 56. Buna karşılık, Birlik hukuku çerçevesinde pasif hizmet sunumu özgürlüğünün korunması, iç sınırları olmayan alan olarak tasarlanan bir iç pazarın oluştu rulmasına dayanmaktadır. Bu amaç, böyle bir pazarın oluşturulmasına karşı duran engellerin azaltılması suretiyle gerçekleşecektir. İşte bu amaç, Antlaşma'yı mevcut kararın 50. paragrafındaki tespitlere göre esas itibarıyla ekonomik amaçları izleyen Ortaklık Anlaşması'ndan ayırmaktadır. 57. İkinci olarak, hizmet sunumunun serbest dola şımı kavramının bir yandan Ortaklık Anlaşması ve Katma Protokol hükümleri, diğer yandan da Ant laşma hükümleri anlamında yorumu, bu hükümlerin zamansal bağlantısıyla da bağlıdır. 58. Bu bakımdan, Katma Protokol'ün 41. maddesi nin 1. fıkrasında öngörüldüğü gibi bir mevcut huku ki durumun kötüleştirilmemesi koşulu, tek başına kendiliğinden haklar kurmaz. Bu nedenle, belirli bir zamandan itibaren kısıtlayıcı her yeni önlemin geti rilmesini yasaklayan bir hüküm söz konusudur. 59. Hizmet sunumunun serbest dolaşımı, Adalet Divanı önünde açıklamalarda bulunan hükümetler, Avrupa Birliği Konseyi ve Avrupa Komisyonu ta rafından da izah edilmiş olduğu üzere, başlangıçta hizmet sunumlarına girişme özgürlüğü olarak ta sarlanmıştı. Adalet Divanı, ilk defa 1984'te Luisi ve Carbone kararında, Antlaşma anlamında hizmet su numunun serbest dolaşımının pasif hizmet sunumu serbestisini de kapsadığını açıklığa kavuşturmuştur. 38 60. Bu nedenle, Ortaklık Anlaşması'nın ve Katma Protokol'ün akit taraflarının onları imzalarken hizmet sunumunun serbest dolaşımının pasif hizmet sunu mu serbestisini de kapsadığını esas aldıklarına ilişkin herhangi bir dayanak noktası bulunmamaktadır. 61. Üstelik, Savcı'nın mütalaasının 71 no'lu parag rafında izah etmiş olduğu üzere, Ortaklık Anlaşması akit taraflarının uygulaması tam tersine bir dayanak noktası sunmaktadır. Zira çok sayıdaki üye devlet, Katma Protokol'ün yürürlüğe girişinden sonra Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi suretiyle engellenmiş olduklarını görmeksizin Türk vatandaşlarına turistik ikamet için vize zorunluluğu getirmişlerdir. Alman Hükümeti'nin itirazla karşılaşmayan iddiasına göre, Türkiye Cumhuriyeti'nin kendisi de Belçika Krallığı ve Hollanda Krallığı karşısında aynı şekilde davranmış ve işçi olmayan Belçika ve Hollanda vatandaşları için 1973'te yürürlüğe giren vize (zorunluluğu) muafi yetini Ekim 1980'de kaldırmıştır. 62. Tüm bunlara göre, AET-Antlaşması'nın 59. mad desinin Adalet Divanı tarafından Luisi ve Carbone kararında girişmiş olunan yorum, bir yandan Antlaş malar, diğer yandan Ortaklık Anlaşması ve Katma Protokol'ü arasında amaçları ve bağlantıları bakımın dan mevcut farklar nedeniyle Katma Protokol'ün 41 DOSYA (1). maddesinde yer alan mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşuluna aktarılmasına imkân vermemektedir. III. Avrupa Birliği Adalet Divanı Savcısı Tarafından Verilen Mütalaanın Gayri Resmi Türkçe çevirisi 63. Bu koşullar altında ilk soruya şu şekilde cevap verilmelidir: Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinde yer alan "hizmet sunumunun serbest dolaşımı" kav ramı, Türk vatandaşlarının hizmet sunumu alanı ola rak bir üye devlette bir hizmet sunumundan yarar lanmak için oraya gitme özgürlüğünü kapsamadığı şeklinde yorumlanmalıdır. SAVCI PEDRO CRUZ VILLALÖN'UN İkinci soruya ilişkin olarak 64. Başvuru yapan Mahkeme, birinci soruya ilişkin olumlu cevap verilmesi durumuna ilişkin olarak ikinci sorusuyla, pasif hizmet sunumu serbestisinin aile bireylerinin ziyaret edilmesini ve alelade şekilde hiz met sunumlarından yararlanma imkânını da kapsa yıp kapsamadığını bilmek istemektedir. 65. Birinci soruya verilen cevap karşısında ikinci soru nun cevaplandırılmasına gerek kalmamaktadır. Masraflar 66. Dava, temel davanın tarafları için başvuru yapan Mahkeme'de görülen hukuki uyuşmazlıkta ara bir ih tilaftır. Bu nedenle, masrafların hükme bağlanması bu Mahkeme'nin görevidir. Diğer katılanların Adalet Di vanı önündeki açıklamaları için yaptıkları masrafların karşılanması mümkün değildir. Bu nedenlerle Adalet Divanı (Büyük Daire), şu hük mü vermiştir: 23 Kasım 1970'te Brüksel'de imzalanan ve 19 Ara lık 1972 tarih ve 2760/72 sayılı Konsey (AET) Tü züğü ile Topluluk adına akdedilen, onaylanan ve te yit edilen Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinde yer alan "hizmet sunumunun serbest dolaşımı" kavramı, Türk vatandaşlarının hizmet sunumu alan kişi olarak bir üye devlette sunulan bir hizmetten yararlanmak için oraya gitme özgürlüğünü kapsamadığı şeklinde yorumlanmalıdır. İmzalar 11 NİSAN 2013 TARİHLİ MÜTALAASI (1) Berlin-Brandenburg (Almanya) Yüksek İdare Mahkemesi'nin Önkarar İstemi "AET-Türkiye Ortaklık Anlaşması - Katma Protokol'ün 41. maddesinin 1. fıkrası - Mevcut Hukuki Durumun Kötüleştirilmemesi Koşulu (Standstil Prensibi) - Hiz met Sunumunun Serbest Dolaşımı - Pasif Hizmet Sunumu Serbestisi - Türk Vatandaşlarının Ülkeye Vizesiz Girişi - Pasif Hizmet Sunumu Serbestisinin Kapsamının Akraba Ziyaretine Genişletilmesi" 1. Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Türkiye arasın daki 1963 tarihli Ortaklık Anlaşması'na İlişkin 1970 tarihli Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi, hizmet sunumu alıcısını da korur mu? Kanımca bu soru, söz konusu önkarar isteminin merkezi sorusunu teşkil etmektedir. 2. Sorun, Adalet Divanı'nın iki içtihat akımının kesiş mesinden kaynaklanmaktadır. İlk içtihat akımı, Kat ma Protokol'ün 41. maddesinin 1. fıkrasını ("stand stil prensibini") ilgilendirmektedir. Bu hüküm, akit ta raflara yerleşme serbestisine ve hizmet sunumunun serbest dolaşımına yeni kısıtlamaların getirilmesini yasaklamaktadır. Adalet Divanı, Soysal ve Savatlı kararında, somut şekilde belirtilen koşullar altında üye devletler tarafından Türk hizmet sunucularının ülkeye girişine ilişkin vize zorunluluğunun getirilme sinin mevcut durumun kötüleştirilmemesi koşuluna (standstil prensibine) aykırı olabileceğini açıklığa ka vuşturmuştur (2). Adalet Divanı'nın şimdiye kadar mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulu çerçevesinde kontrol etmek zorunda olduğu hizmet sunumu kısıtlamaları daima hizmet sunanların faali yetiyle ilgiliydi. 3. İçtihadın ikinci akımı, ABİA 56. maddesiyle koru nan hizmet sunumu serbestisini ilgilendirmektedir. * Yargılama dili: Almanca ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI Leyla Ecem Demirkan Almanya Federal Cumhuriyeti'ne karşı C-221/11 Sayılı Davaya İlişkin | OCAK / ŞUBAT 2014 39 Adalet Divanı'nın Luisi ve Carbone davasından (3) beri yerleşik içtihadına göre, bu madde, hizmet su numları alıcısını da haklar vermektedir (bu, "pasif hiz met sunumu serbestisi" olarak tarif edilmektedir). 4. Mevcut yargılama, Adalet Divanı'na, ABİA 56. maddesinin kapsamına dahil edilen pasif hizmet su numu serbestisinin Katma Protokol'ün 41 (1). mad desi tarafından da korunup korunmadığını açıklığa kavuşturma imkânını sunmaktadır. 5. Önkarar istemi, Türk vatandaşı Bayan Demirkan ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasındaki bir hu kuki ihtilaf çerçevesinde ortaya çıkmıştır. İhtilafta Bayan Demirkan, Alman üvey babasını ziyaret et mek amacıyla Federal Cumhuriyet'e vizesiz olarak girebileceğinin tespit edilmesine, ilaveten de ziyaret amaçlı bir vizenin verilmesine çabalamaktadır. I - Hukuki çerçeve A - Uluslararası Hukuk 6. Almanya Federal Cumhuriyeti ile Türkiye, 1958, daha doğrusu 1961'den beri Avrupa Konseyi Üye Devletleri Arasında Kişilerin Dolaşımının Düzenlen mesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi'nin akit taraflarıdır. Sözleşme'ye göre, akit taraflarının vatandaşları han gi ülkede daimi ikamete sahip oldukları dikkate alın maksızın Sözleşme'nin ekinde gösterilen bir belge ile en fazla üç aylık bir ikamet için tüm sınırlardan diğer tarafların ülkesine girebilirler ve oradan ayrılabilirler (1. maddenin 1 ve 2. fıkraları). Vize, Sözleşme'nin ekinde belirtilmemektedir. 7. Sözleşme'nin 7. maddesi, akit taraflara, diğer yet kilerin yanı sıra kamu düzeni, kamu güvenliği veya halk sağlığı nedenleriyle Sözleşme'nin uygulanması nı bazı taraflar karşısında bir süreliğine durdurmaya izin vermektedir. 1980'de Almanya Federal Cumhu riyeti, Sözleşme'nin 7. maddesine dayanarak 5 Ekim 1980'den itibaren Türk vatandaşları için genel bir vize zorunluluğu getirdiğini duyurmuştur. B - Birlik Hukuku 1. AET-Türkiye Ortaklık Anlaşması (4) 8. Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Ekonomik Toplu luğu ve Üye Devletleri, 12 Eylül 1963'te Ankara'da 40 Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Türkiye Arasında Bir Ortaklığı Kuran Anlaşma'yı (Bundan sonra: Anlaşma) imzalamışlardır. Avrupa Ekonomik Topluluğu tarafı açısından Anlaşma, ZB Aralık İ96B tarih ve 64/7BZ/ AET sayılı Konsey Kararı'yla akdedilmiş, onaylanmış ve teyit edilmiştir (S). 9. Z. maddesine göre Anlaşma, Türkiye ekonomi sinin hızlandırılmış kalkınmasını ve Türk halkının çalıştırılma seviyesinin ve yaşama şartlarının yük seltilmesini sağlama gereğini tümü ile göz önünde bulundurarak, taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin aralıksız ve dengeli olarak güçlendirilme sine hizmet etmektedir. Anlaşmanın başlangıç hü kümleri bu amacı ve Türkiye ve Avrupa Ekonomik Topluluğu'ndaki yaşama şartlarının sürekli olarak iyileştirilmesi ve Türkiye ekonomisi ile Topluluk üye si devletlerin ekonomileri arasındaki aranın azaltıl ması adına da güçlendirmektedir. Bu bakımdan Türk halkının yaşama seviyesini iyileştirme çabasına, Av rupa Ekonomik Topluluğu'nun getireceği desteğin, ileride Türkiye'nin Topluluğa katılmasını kolaylaştı racağı gerekliliği görülmektedir. Buna ilişkin olarak Anlaşma'nın ZB. maddesi, Anlaşma'nın işleyişinin Topluluğu kuran Antlaşma'dan doğan yükümlerin tümünün Türkiye tarafından üstlenebileceğini gös terir göstermez akit tarafların Türkiye'nin katılması olanağını inceleyeceğini öngörmektedir. İO. Anlaşma amaçlarını gerçekleştirmek için üç dö nem içinde bir gümrük birliği kurulmaktadır. Hazırlık aşamasında Türkiye, ekonomisini Topluluğun yardı mıyla sağlamlaştıracaktır (Anlaşma'nın B. maddesi). Geçiş dönemi boyunca kademeli olarak bir gümrük birliği kurulacak ve ekonomi politikaları yakınlaştırılacaktır (Anlaşma'nın 4. maddesi). Nihayet son dö nem, gümrük birliğine dayanacak ve akit tarafların ekonomi politikalarının güçlendirilmiş bir koordinas yonunu kapsayacaktır (Anlaşma'nın S. maddesi). İ İ . Anlaşma'nın 6. maddesi uyarınca Ortaklık dü zenlemesinin uygulanması ve tedricen geliştiril mesi, akit tarafların bir araya geldikleri bir Ortaklık Konseyi ile sağlanır. Ortaklık Konseyi, Anlaşma'nın ZZ. maddesinin İ. fıkrası uyarınca Anlaşma amaçla rının gerçekleştirilmesi için ve Anlaşma'da öngörü- DOSYA len durumlarda kararlar almaya yetkilidir. Kararların uygulanması için taraflar gerekli önlemleri alırlar. Özellikle, Anlaşma'nın 8. maddesi uyarınca geçiş döneminin başlamasından önce, başta (diğerleri arasında) Anlaşma'nın II. kısmında yer alan düzenle me alanlarına ilişkin olmak üzere, Topluluğu Kuran Antlaşma'nın dikkate alınacak düzenleme alanlarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına ilişkin koşulları, ayrıntıları ve zaman planını belirler. 12. Anlaşma'nın II. Kısmı ("Geçiş Döneminin Uygulan ması"), daha önce değinilen 8. madde, gümrük birliği ve tarıma ilişkin hükümlerin yanında ekonomik nite likli diğer hükümleri de içermektedir. Anlaşma'nın 12 ila 14. maddeleri, işçilerin serbest dolaşımın tedricen kurulması ile yerleşim serbestisi ve hizmet sunumu nun serbest dolaşımı kısıtlamalarının ortadan kaldı rılması konusunda akit tarafların Topluluğu Kuran Antlaşma'nın ilgili hükümlerinden esinlenebileceğini öngörmektedir. 13. Anlaşma'nın 14. maddesi şöyle ifade etmektedir: "Akit Taraflar, hizmet edimi serbestliği kısıtlama larını aralarında kaldırmak için, Topluluğu Kuran Antlaşma'nın 55, 56 ve 58 ila 65. (dahil) maddele rinden esinlenmekte uyuşmuşlardır." 2. Katma Protokol 14. Anlaşmanın Akit tarafları, geçiş döneminin gerçekleştirilmesine ilişkin koşulları, ayrıntıları ve zaman planını belirlemek için 23 Kasım 1970'te Katma Protokol'ü imzalamışlardır. Topluluk, Katma Protokol'ü 19 Aralık 1972 tarih ve 2760/72/AET sayılı Konsey Tüzüğü (6) ile akdetmiş, onaylamış ve teyit etmiştir. 62. maddesi uyarınca Katma Proto kol, Anlaşma'nın parçasıdır. 63. maddesinin 2. fıkrası uyarınca Katma Protokol, 1 Ocak 1973'te yürürlüğe girmiştir ve bu tarihten itibaren Almanya Federal "1. Akit taraflar, aralarında, yerleşme hakkına ve hiz metlerin serbest sunulmasına yeni kısıtlamalar koy maktan sakınırlar. 2. Ortaklık Konseyi, Ortaklık Anlaşması'nın 13. ve 14. maddelerinde yer alan ilkelere uygun olarak, Akit Tarafların yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest su numundaki kısıtlamaları, aralarında gitgide kaldırma larında uygulanacak sıra, süre ve usulleri tespit eder. Ortaklık Konseyi, söz konusu sıra, süre ve usulleri, çeşitli faaliyet dalları için bu alanlarda Topluluğun daha önce koyduğu hükümleri ve Türkiye'nin ekono mik ve sosyal alanlardaki özel durumunu göz önüne alarak tespit eder. Üretim ve alışverişlerin gelişme sine özellikle katkıda bulunan faaliyetlere öncelik verilir." 16. Gerçi AT-Türkiye Ortaklık Konseyi, Katma Protokol'ün 41. maddesinin 2. fıkrasına dayanarak, Nisan 2000'de Topluluk ile Türkiye arasında hizmet ler sektörünün serbestleştirilmesine ilişkin müzake relerin başlatılmasının kabul edildiği 2/2000 sayılı Karar'ı (7) almıştır. Ne var ki şimdiye kadar Ortaklık Konseyi tarafından hizmetler sektörünün istenen maddi serbestleştirilmesi gerçekleştirilmemiştir. 3. 562/2006 539/2001 ve 562/2006 Sayılı (AT) Tüzükleri 17. 562/2006 sayılı (AT) Tüzüğü'nün (8) 5. madde sinin 1 (b). fıkrası uyarınca bir üçüncü ülke uyruklu su, dış sınırların geçişlerinde vatandaşlarının vizeye sahip olmak zorunda olduğu üçüncü ülkeler listesi ile vatandaşlarının bu vize yükümlülüğünden muaf tutulduğu üçüncü ülkeler listesinin hazırlanmasına ilişkin 15 Mart 2001 tarih ve 539/2001 sayılı (AT) Tüzüğü'nde hükme bağlanması kaydıyla, geçerli bir ikamet izni sahibi olmadıkça her altı aylık bir zaman diliminde üç aya kadar sürebilecek bir ikamet için giriş koşulu olarak geçerli bir vizeye sahip olmak zo rundadır (9). Cumhuriyeti'ni de bağlamaktadır. 15. Katma Protokol'ün II. kısmının II. bölümü yerle şim hakkını, hizmet sunumlarını ve ulaştırmayı ele almaktadır. Katma Protokol'ün II. bölümünde yer alan 41. maddesi şöyle ifade etmektedir: ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 18. 539/2001 sayılı (AT) Tüzüğü (10), 1. maddesinin 1. fıkrasında, Tüzüğün 1 No'lu Eki'nde belirtilen üçün cü ülkelerin vatandaşlarının üye devletlerin dış sınırla rının geçişinde vizeye sahip olmak zorunda olduklarını belirlemektedir. Türkiye, 1 No'lu ekte belirtilmiştir. 41 "Ecem Demirkan" kararı, Katma Protokol'ün 4 İ. maddesi uyarınca Türk vatandaşlarının eğitim, akraba ziyareti, iş, sağlık ve özellikle de turistik amaçlarla vizesiz olarak Avrupa'ya gitme hakkının olmadığını hükme bağlamaktadır, Adalet Divanı, hizmet alanları serbest dolaşım kapsamına sokmuş olsaydı o zaman tüm Türk vatandaşları için Avrupa kapıları tamamen açılmış olacaktı. Çünkü herkes potansiyel olarak tüketicidir ve bu vasıflarıyla da hizmet alan konumundadır. Belki Adalet Divanı, bu sorumluluğu üzerine almamak için mevcut içtihat çizgisinden ayrılma gereği duymuş olabilir." C - Ulusal Hukuk 19. Önkarar isteminden, bunun için çıkarılan ek ile bağlantılı olarak (söz konusu pozitif liste) 10 Eylül 1965 tarihli Yabancılar Kanunu'nun (11) 13 Eylül 1972 tarihli metni içindeki Uygulama Tüzüğü'nün (12) 5. paragrafının 1 (1). fıkrası uyarınca Türk va tandaşları, Katma Protokol'ün 1 Ocak 1973 tarihinde Almanya Federal Cumhuriyeti için yürürlüğü girdiği sırada yalnızca, Almanya Federal Cumhuriyeti'nde kazanç getirici bir faaliyeti yerine getirmek istedik lerinde pasaport vizesi şeklindeki bir ikamet iznini ülkeye girmeden önce almaya yükümlü kılınmışlardı. Temel yargılamanın davacısı tarafından arzulanan ziyaret ikametleri vize yükümlülüğünden muaf tu tulmuştu. 20. Yabancılar Kanunu'nun Uygulama Tüzüğü'nün Değişikliğine ilişkin 1 Temmuz 1980 tarihli Onbirinci Tüzük (13), Türk vatandaşları için genel olarak vize yükümlülüğü getirmiştir. 21. Başvuru yapan Mahkeme'nin belirttiğine göre hukuki ihtilaf sırasında davacı için vize yükümlülüğü devam etmektedir. Türk vatandaşları için vize ge rekliliği, ilke olarak 539/2001 sayılı Tüzüğün 1 (1). maddesi ve 1 No'lu Eki ile bağlantılı olarak Federal Bölge'de Yabancıların İkameti, Kazanç Getirici Faali yeti ve Entegrasyonu Hakkında Kanun'un 4. parag rafının 1 (1). fıkrasından çıkmaktadır. II - Maddi Olay ve Temel Dava 22. Temel davanın davacısı Bayan Demirkan, 1993'te doğan bir Türk vatandaşıdır. 2007'de, Alman üvey babasını ziyaret etmek için annesi ile 4Z birlikte Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği'nde Schen gen vizesi başvurusu yapmıştır. Büyükelçilik, her iki başvuruyu da reddetmiştir. 23. Bunun üzerine davacı ile annesi, vizesiz olarak ülkeye giriş haklarının olduğunu ve ilaveten de da valının ziyaret vizesini vermekle yükümlü olduğunu tespit ettirmek için Almanya Federal Cumhuriyeti'ne karşı Berlin İdare Mahkemesi'nde dava açmıştır. Ül keye vizesiz giriş hakkı, Katma Protokol'ün 41. mad desinin 1. fıkrasının mevcut hukuki durumun kötü leştirilmemesi koşulundan (standstil prensibinden) kaynaklanmaktadır. Türk uyruklu hizmet sunumu alıcıları, kural olarak Katma Protokol'ün yürürlüğe girdiği anda geçerli olan hakka dayanabilirler. Bu hakka göre, Almanya'da üç ayı geçmeyen ve bir ka zanç getirici faaliyette bulunmaksızın ikamet etmek isteyen Türk vatandaşları vize yükümlülüğünden muaf tutulmuşlardı. Davacı, ilk derece merci yargı lamasında Alman eşiyle aile birleşimi için annesine vize verilmesi üzerine katılanlar tarafından mutabık şekilde hukuki ihtilafın bu konuda halledilmiş olduğu kabul edildikten sonra, istemini tek başına devam ettirmiştir. 24. İdare Mahkemesi, 22 Ekim 2009 tarihli kararıy la davayı reddetmiştir. Mahkeme'nin görüşüne göre davacı, mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşuluna (standstil prensibine) dayanamaz. Çünkü koşul, kendisi tarafından arzulanan ziyaret amaçlı ikamete uygulanmaz. Bu bakımdan mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulunun pasif hizmet sunumu serbestisi kısıtlamalarını da kapsayıp kap samadığı belirsizdir. Eğer bu durum söz konusuysa, ülkeye girişin her halükârda hizmetten yararlanma DOSYA amacıyla meydana gelmesi gerekir. Ziyaret amaçlı ikamet vesilesiyle hizmetlerden yararlanma bunun için yeterli değildir. Vize verilmesine ilişkin bir talep hakkı da mevcut değildir. 25. Davacı, başvuru yapan Berlin-Brandenburg Yük sek İdare Mahkemesi'nde karara itiraz ederek, talep lerini sürdürmeye devam etmiştir. III - Önkarar İstemi ve Adalet Divanı Önündeki Yargılama 26. Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesi, 13 Nisan 2011 tarihli kararıyla, yargılamayı durdu rup, ABİA 267. maddesi uyarınca şu soruları ön karar için Adalet Divanı'na sunmuştur: 1. Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Türkiye Arasın da Bir Ortaklığı Kuran Anlaşma'ya İlişkin 23 Kasım 1970 tarihli Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi anlamında hizmetlerin serbest dolaşımı kavramının kapsamına pasif hizmet sunumu (hizmet alma) serbestisi de girer mi? 2. Birinci soruya olumlu cevap verilmesi durumu için: Katma Protokol'ün 41 (1). maddesine göre pasif hiz met sunumu serbestisinin ortaklık hukuku uyarınca korunması, somut bir hizmet sunumundan yararlan mak için değil de akrabaların ziyaretine ilişkin olarak üç aya kadar sürebilecek bir ikamet için Almanya Fe deral Cumhuriyeti'ne giriş yapmak isteyen ve Fede ral Bölge'de alelade bir şekilde hizmet sunumu alma imkânına dayanan Davacı gibi Türk uyrukluklarını da kapsama alır mı? 27. Bayan Demirkan ile Alman Hükümeti'nin yanı sıra Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Fransa, Hollanda, Slovakya ve Birleşik Krallık Hükümetleri ile Konsey ve Komisyon yazılı açıklamalarda bulunmuş lardır. 28. Bayan Demirkan, Almanya Federal Cumhuriyeti, Danimarka Krallığı, Yunanistan Cumhuriyeti, Fransa Cumhuriyeti, Hollanda Krallığı, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallık Hükümetleri, Konsey ve Komisyon, 6 Kasım 2012 tarihli duruşmada açık lama yapmışlardır. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 IV - Hukuki Değerlendirme 29. Başvuru yapan Mahkeme, ilk sorusuyla, Katma Protokol'ün mevcut hukuki durumun kötüleştiril memesi koşulunun (standstil prensibinin) pasif hiz met sunumu dolaşımını da kapsayıp kapsamadığını öğrenmek istemektedir. Eğer bu durum söz konu suysa, bir Türk vatandaşı hizmet almak için Alman ya Federal Cumhuriyeti'ne giriş bakımından Katma Protokol'ün yürürlüğe girdiği anda kendisi için daha lehte olan hukuki duruma, yani o anda mevcut olan vize muafiyetine dayanabilecektir. Eğer Adalet Di vanı, bu soruya olumlu cevap verirse, ikinci soru çer çevesinde pasif hizmet sunumu dolaşımının kapsa mını ele alacaktır. 30. Görüşüme göre, ilk soru, Katma Protokol'ün mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşu lunun pasif hizmet sunumu dolaşımını kapsamadığı şeklinde cevaplandırılmalıdır. Böylece ikinci önkarar sorusunun cevaplandırılmasına gerek kalmamakta dır. Fakat Adalet Divanı'nın başka bir sonuca varması ihtimali nedeniyle ikinci soruyu da ele alacağım. A - İlk Önkarar Sorusu 31. Başvuru yapan Mahkeme ilk sorusuyla, Katma Protokol'ün mevcut hukuki durumun kötüleştirilme mesi koşulunun (standtstil prensibinin) pasif hizmet sunumu dolaşımını da kapsayıp kapsamadığını öğ renmek istemektedir. 32. Davacı, böyle bir geniş yorumun taraftarıdır. Buna karşılık, yargılamaya katılan üye devletler, Ko misyon ve Konsey bu yorumu reddetmektedirler. 33. Soruyu cevaplandırmak için bazı devletlerin son kertede bu içtihatların bazı yönlerinin yeniden düşü nülmesine sevk eden argümanlar sürmesi hasebiyle önce Adalet Divanı'nın mevcut hukuki durumun kö tüleştirilmemesi koşuluna ilişkin mevcut içtihatları hakkında genel bir bakış verilecektir. Daha sonra, pasif hizmet sunumunun dolaşımı kavramı somut şekilde açıklanacaktır. Son olarak da mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulu yorumlanacak tır. 43 1. Adalet Divanı'nın Mevcut Hukuki Durumun Kötüleştirilmemesi Koşuluna (Standstil Prensibine) İlişkin İçtihatları 34. Adalet Divanı'nın yerleşik içtihatlarına göre Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi doğrudan uy gulanabilir. Böylece, kuralın kapsamına giren Türk vatandaşları, ulusal iç hukukun çatışan normların uygulanmasını önlemek için ulusal mahkeme önle rinde bu kurala dayanabileceklerdir. Burada doğru dan uygulanabilirlik, kuralın hukuki olarak sözleşme taraflarının hareketsiz kalma yükümlülüğünü kuran, açık, belirgin ve koşullara bağlanmayan bir standstil prensibi içermesiyle oluşmaktadır (14). 35. Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi, hak sahibi olanlara, ülkeye giriş, ülkede oturma veya serbest hizmet sunumu dolaşımı konusunda maddi bir hak vermemektedir (15). Daha ziyade kural, sözleşme taraflarına kuralda belirtilen serbestilerin, yani yer leşim serbestisinin ve serbest hizmet sunumunun kullanılmasında yeni engellerin getirilmesini yasak lamaktadır. Bu yasak, Türk vatandaşlarının bahsi geçen serbestileri ilgili üye devlet ülkesinde kullan mak amacıyla ülkeye ilk kabulüne ilişkin maddi ve usulü koşulları düzenleyen kurallar için de geçerlidir. Böylece mevcut hukuki durumun kötüleştirilmeme si koşulu, pratik olarak, Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinde belirtilen özgürlüklerden yararlanmak isteyen bir Türk vatandaşının durumunun zamansal olarak bir üye devletin hangi kurallarına göre değer lendirilmesi gerektiğini hükme bağlamaktadır (16). 36. Adalet Divanı, Sosyal ve Savatlı davasında, yu karıda bahsedilen ilkeleri 1980 yılında Almanya'da getirilen vize zorunluluğunu uygulamak zorunda kalmıştır. Bu vize zorunluluğu, bir Türk vatandaşının uluslararası yük taşımacılığı yapan bir Türk şirketi adına hizmet sunmak için ülkeye girişini de ilgilendir mekteydi. Adalet Divanı, hizmetlerin serbestçe su nulması olayında böyle bir vize zorunluluğunun ge tirilmesinin hizmet sunumlarının serbest dolaşımının Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinde yasaklanan yeni bir kısıtlaması teşkil ettiğine karar vermiştir. Adalet Divanı'na göre, hizmet sunanlar için vize zo runluluğu, özellikle geçerliliği zamansal olarak sınırlı olan böyle bir iznin elde edilmesinin beraberinde ge 44 tireceği ek idari ve mali külfet nedeniyle hizmetlerin serbest dolaşımını zedelemeye elverişlidir. Dahası, böyle bir düzenleme vize başvurusu reddedildiğinde bu, özgürlüğün kullanılmasını engeller (17). 37. Adalet Divanı, Almanya'da yürürlükte bulunan düzenlemenin Topluluk ikincil hukukunun kaynağı olan bir kuralın gereklerini yerine getirmesi suretiyle de sonucun değişmeyeceğini görmüştür. Adalet Di vanı gerekçe olarak, "Topluluk tarafından akdedilen uluslararası anlaşmaların Topluluk ikincil hukukunun kaynakları karşısında önceliğe sahip olmasının Top luluk ikincil hukukunun kaynaklarının mümkün oldu ğunca bu anlaşmalarla uyumlu olarak yorumlanma sını gerektirdiğini" bildirmiştir (18). 38. Mevcut yargılamaya katılan birçok devlet ile Konsey, son kertede Adalet Divanı'nın Soysal ve Savatlı kararındaki gerekçesini tartışmaya açan ar gümanlar ileri sürmüşlerdir. 39. Almanya, Yunanistan, Birleşik Krallık ve Konsey, vize zorunluluğunda hizmet sunumlarının serbest dolaşımının zedelenmesini görememektedirler. Vize verilmesinde sadece sınır kontrollerinin güvenliği ne ilişkin bir idari usulün söz konusu olduğu, vize zorunluluğunun ülkeye girişi mutlak surette zor laştırmadığı, aksine ülkeye giriş yapan kişiye ülkeye girişten önce ülkeye girişin maddi hukuk koşullarını yerine getirip getirmediği konusunda bir güvenlik sağladığı gerekçesini ileri sürmektedirler. Adalet Di vanı tarafından vurgulanan masraflar, vizenin birden çok ülkeye giriş için düzenlenmesi ve vize ücretlerin düşürülmesi imkânı karşısında da en azından mevcut olaydaki gibi kişiler için önemli değildir. 40. Bu gerekçenin benimsenmesi mümkün değildir. Vize başvurusu yapanlar, ülkeye giriş yapan bir kişi nin vize zorunluluğunun olmaması halinde hiçbir şe kilde karşılaşmayacağı masraf ve idari prosedürlere maruz kalmaktadırlar. Ayrıca vize, hukuki güvenlik de sağlamamaktadır. Çünkü alelade bir şekilde vi zeye sahip olmak otomatik olarak ülkeye girişe hak vermez (19). Elbette burada diğer bir vize politikası düşünülebilir. Fakat somut olayda ülkeye girişin vize zorunluluğu getirilmek suretiyle engellenmediği izah edilmemiştir. DOSYA 41. Özellikle Hollanda ile Konsey, mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşuluna dayanarak Türk vatandaşlarının bir üye devlete ve böylece 539/2001 sayılı Tüzüğe rağmen Schengen alanına vizesiz giriş izninde AB'nin sadece ikincil hukuku de ğil, aynı zamanda birincil hukuku ile de bir çatışma potansiyelini görmektedirler. Uluslararası antlaşma ların önceliği AB birincil hukuku karşısında geçerli değildir. Mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulunun oldukça geniş bir şekilde yorumlanma sı, ABİA 77. maddesinin 2 (a) fıkrası gereğince en azından kullanılması bakımından Birliğe münhasır bir yetkinin geldiği ortak vize politikasını tehlikeye atar. 42. Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinin hizmet alanlara uygulanması, Konsey'in açıklamasına göre ortak vize politikasının delinmesini teşkil eder. Açık lamasına göre, Türk hizmet sunumu alıcısı böyle bir durumda Katma Protokol'ün yürürlüğe girdiği anda ki ulusal hukuki duruma dayanarak, yalnızca Alman ya, Danimarka, İrlanda, Birleşik Krallık ve Soysal ve Savatlı davasında verilen karardan etkilenen tüm devletlere değil, aynı zamanda Belçika, Lüksemburg, Hollanda, Fransa, İtalya, İspanya ve Portekiz'e de vizesiz girebileceklerdir. Böylece dokuz Schengen devletinde Türk hizmet sunumu alıcısı için vize mu afiyeti, buna karşılık 14 üye devlet ile diğer dört Schengen devletinde vize zorunluluğu söz konusu olacaktır. Bu açıdan Schengen alanının bütünlüğü kitlesel olarak tehlikeye düşecektir. 43. Bu itiraza karşın burada da Adalet Divanı içti hatlarının değiştirilmesini önermek için bir vesile görmemekteyim. Gerçi ABİA 2. maddesinin 2. fıkra sı gereğince üye devletlere, vatandaşları Schengen alanı için vizeye gerek duyan üçüncü devletlerin be lirlenmesi yasaktır. Bu bakımdan ABİA 4. maddesinin 2 (j) fıkrası gereğince Birlik, ABİA 77. maddesinin 2 (a). fıkrasındaki paylaşılan yetkisini 539/2001 sayılı Tüzüğü çıkararak kullanmıştır. Ne var ki bir üye dev letin mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulu çerçevesinde vizesiz ülkeye girişi mümkün kılma yükümlülüğü, bu yetki paylaşımına aykırı de ğildir. Bu yükümlülük sadece 539/2001 sayılı Tüzük ile çatışma halindedir. Hollanda ve Konsey'in pozis ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI I OCAK I ŞUBAT 2014 yonu, Tüzüğü neticede fiilen birincil hukuk düzeyine yükseltmektedir, 44, Komisyon, hizmet sunanlar bakımından ikin cil hukukta Soysal ve Savatlı kararı ile gerekli olan değişikliklere girişmek için artık harekete geçmiştir. Kararla açıkça bağlantı kurarak SS9/Z00İ sayılı Tü züğün 4, maddesine yeni bir dördüncü fıkra eklen mesini önermiştir, Şöyle ki: "Bir üye devlet, TürkiyeAT Ortaklık Anlaşması'na İlişkin Katma Protokol'ün 4 İ (İ). maddesinin uygulanmasında gerekli olduğu ölçüde, ikameti sırasında hizmetler sunan Türk va tandaşları bakımından Tüzüğün İ. maddesinin İ. fıkrası gereğince vize yükümlülüğünden istisna ön görebilir," (ZO) 45, Almanya Federal Cumhuriyeti de itirazlarından sonra ilgili yasa ve idari kurallarını uyumlu hale ge tirmeye başlamış ve bazı hizmetler sunmak amacıyla Almanya Federal Cumhuriyeti ülkesine giriş yapmak isteyen Türk vatandaşlarına Katma Protokol'ün yü rürlüğe girdiği anda kendisi için söz konusu olduğu kapsamda vize yükümlülüğünden kurtarmıştır, 46, Ne var ki, mevcut yargılamada gösterdiği gibi, Soysal ve Savatlı kararı mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşuluna ilişkin olarak ortaya çık ması muhtemel tüm soruları çözmemiştir, Daha ziya- 45 de, başvuru yapan Mahkeme'nin sunumuna göre o tarihten itibaren yerleşik içtihat ve literatürde pasif hizmet sunumu da Katma Protokol'ün 41 (1). mad desi tarafından kapsanıp kapsanmadığı tartışmalıdır, Soysal ve Savatlı kararı bununla ilgili herhangi bir açıklama içermemektedir. 2. Pasif Hizmet Sunma Serbestisi 47. Hizmet sunumu alma serbestisi kavramı, hiz metlerin sınır aşan bir şekilde sunulmasının bugün mutat olarak üç temel türe sınıflandırılmasından kaynaklanmaktadır. İlk olarak, hizmetin kendisi, hiz met sunan ve alanın yer değiştirmeden sınırı aşabilir (gönderilen hizmet sunumu). İkinci olarak hizmet su nanın hizmet sunmak için sınırı aşabilir (aktif hizmet sunumu). Üçüncü olarak, hizmet alıcısı, hizmetten yararlanmak için hizmet sunanın ülkesine gidebilir (hizmet alımı) (21). Hizmetlerin serbest dolaşımının ilk iki bileşeninin kısıtlamaları, hizmet (sunumu) alma serbestisinin kısıtlamalarının da ortadan kaldırılma sına gerek kalmadan ekonomik olarak amaca uygun şekilde bertaraf edilebilir (22). 48. Eğer hizmet (sunumu) alımı serbestisi ilk bakış ta hizmet sunumu serbestisi şekli olarak görünürse (23), o zaman sınır aşan hizmet sunumunun her iki şeklinin korunmasında nicelik ve nitelik farkı orta ya çıkar. Kapsamlarının asla birbiriyle örtüşmediği iki görünüş şekli söz konusudur. O halde, bir şeklin korunmasının kabul edilmesi, diğer şeklin korunması açısından otomatik bir cevap vermez. 49. Hizmet sunumu serbestisi, niceliksel olarak hizmet sunanın, yani orantılı olarak açık bir şekilde belirlenen bir grubun sınır geçişlerinin kısıtlamala rını engeller. Buna karşılık, hizmet alımı serbestisi, hizmet alanların sınır geçişine ilişkin engellerin karşısındadır. Böylece, hizmet sunumlarının potansiyel olarak herkesin sayıldığı tüketiciler grubunu hizmet sunumu serbestisinin korumasına dahil eder. 50. İşte hizmet sunma serbestisinin tüketicilere genişletilmesi, hizmet sunma serbestisinin her iki boyutunun niteliksel farklılığına yol açar. Hizmet sunan, güvence altına alınan hizmet sunumuyla sıkı şekilde bağlanır. Hizmet sunumu için bir ücret elde eder. Yetenekleri, sunabileceği hizmetleri sınırlar. 46 Buna karşılık herkes, hizmet sunumlarından birinin iktisadi pazar aktörü olarak tüketici için tipik olma dan hemen hemen her gün envai çeşit hizmetlerden yararlanır. Üstelik, hizmetin tüketici için ekonomik faaliyet teşkil etmesi zaruri değildir (24). Nitekim Adalet Divanı'nın içtihatlarına göre hizmet bedelinin mutlak surette hizmet alıcısı tarafından ödenmesi zorunlu değildir. Hizmet (sunumu) alımı serbestisi, tüketicilerin sınır geçişlerinin bu geniş korumasıyla fiilen neredeyse serbest dolaşımdan ayrılamayan bir koruma bileşeni içerir (25). 51. Gerçi yerleşik içtihada göre ABİA 56. maddesin de yer alan "hizmet sunumlarının serbest dolaşımı" kavramı, hizmet sunumu alma serbestisini de kap sar. Bu, Luisi ve Carbone kararında esaslı bir şekil de hükme bağlanmıştır (26). Adalet Divanı, orada hizmet sunumu alma serbestisinin bir ücret muka bilinde sunulan ve malların, sermayenin ve kişilerin serbest dolaşımının kapsamına girmeyen her faali yeti serbestleştirme amacını güden hizmet sunma serbestisinin zorunlu bir tamamlayıcısını oluşturdu ğunu hükme bağlamıştır (27). Ancak bu saptama, Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinin de otomatik olarak hizmet alımı özgürlüğünü kapsadığı anlamına gelmez. 3. Mevcut Hukuki Durumun Kötüleştirilmemesi Koşulunda "Hizmet Sunumunun Serbest Dolaşımı" Kavramı 52. Hizmet sunumu alma serbestisinin Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinde yer alan "hizmetle rin serbest dolaşımı" kavramı tarafından da kapsanıp kapsanmadığının bu prensibin yorumuyla bulunması gerekir. Ne ABİA 56. maddesine ilişkin içtihat ne de Katma Protokül'ün 41 (1). maddesine ilişkin içtihat bunun için izahatlar sunmuştur. 53. Katma Protokol bir uluslararası sözleşme mahi yetinde olduğundan, yorumda Antlaşmalar Hukuku na İlişkin Viyana Sözleşmesi'nin (28) yorum metot larının esas alınması gerekir. Bu Sözleşme'nin ant laşma yorumuna ilişkin kuralları uluslararası örf ve âdet hukuku olarak geçerlidir (29). Sözleşme'nin 31. maddesinin 1. fıkrasına göre, bir antlaşma, hükümle rine antlaşmanın bütünü içinde ve konu ve amacının ışığında verilecek alelade manaya uygun şekilde iyi DOSYA niyetle yorumlanır. Haklı olarak Adalet Divanı, bu il keyi antlaşmalara uygulamıştır (30). a) Kavramın Kendisi 54. Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinin lafzı "hiz met sunumunun serbest dolaşımı" kavramının yoru mu için çok az dayanak noktası sunmaktadır. Daha ziyade kavram, eğilimsel olarak hizmet alıcısından zi yade sunana ("sunma") ilişkin olarak formüle edilmiş gözükmektedir. Bu, Almanca haricindeki dillerdeki metinlerde daha açıktır (31). Fakat burada AETA SG. maddesindeki hizmet sunumunun serbest do laşımına ilişkin mutat terminolojinin kullanılması söz konusudur. 55. Yargılamaya katılanlardan bazıları tarafından dile getirilenden farklı olarak, sözleşme taraflarının Katma Protokol'ün akdedildiği anda "hizmet sunu munun serbest dolaşımı" kavramının nasıl anladık larını nihai güvenlikle belirleme imkânı yoktur. Gerçi onların AET Antlaşması'nın hizmetlerin serbest dola şımı terminolojsi ile ilişki kurdukları açık görünmek tedir. Ne var ki içeriği, söz konusu zamana ilişkin olarak muğlaktır. Topluluk hukukunun hizmetlerin serbest dolaşımının hizmet alma özgürlüğüne ge nişletilmesi, gösterildiği gibi ilk defa 1G84'te Luisi ve Carbone kararıyla açıklığa kavuşturulmuştur (32). Bu karardan önce hizmet sunumu alma serbestisinin dahil edilmesine ilişkin hem lehte hem de aleyhte işaretler vardır. 56. Bir yandan, hizmet sunumunun serbest dolaşımı kısıtlamalarının kaldırılmasına ilişkin 1G61'de hazır lanan genel program, hizmet sunumu alma serbestisinin de serbest hizmet sunumunun parçası olarak serbestleştirilmesi bakımından zayıf bir işaret içer mekteydi (33). Yerleşim ve hizmet sunumu dolaşımı alanında Topluluk dahilinde üye devlet vatandaşları nın seyahat ve ikamet kısıtlamalarının kaldırılmasına ilişkin 2S Şubat 1G64 tarih ve 64/220/AET sayılı Konsey Yönergesi'nde hizmet sunumu alma serbestisiyle bağlantı kurulması daha açıktır (34). Seyahat ve ikamet kısıtlamalarının Yönerge ile ortadan kaldı rılması, 1. maddesinin 1 (b) fıkrası gereğince açıkça "hizmet sunumu alıcısı olarak diğer bir üye devlete geçmek isteyen üye devlet uyruklularını" kapsar. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 57. Diğer yandan, hizmet sunumu serbestisinin pa sif hizmet sunumu (hizmet sunumu alma) serbes tisine genişletilmesi, tartışmasız olandan tamamen farklı bir şeydi. Savcı Trabucchi, henüz 1976'da Watson ve Belman davasına ilişkin mütalaasında böyle bir geniş yorumu açıkça reddetmiştir. Savcı Trabucchi, böyle bir yorumun AET Antlaşması'nın 59. maddesinin lafzı ve Antlaşma'nın pazar katılım cıların belirli gruplarının serbest dolaşımını ayrıştıran sistemiyle çeliştiğini görmüştür (35). Hukuk bilimi, soruyu değişik yönlerden tartışmıştır (36). Bu tür belirsizliklerden sakınmak için Avrupa Topluluğu ve üye devletleri ile İsviçre Konfederasyonu arasında 1 Temmuz 2001'de yürürlüğe giren Serbest Dolaşım Anlaşması'nda hizmet alanlara açıkça ülkeye giriş ve ikamet hakları tanınmıştır (37). b) Düzenleme Bağlantısı 58. Katma Protokol'ün 41 (1). maddesinin düzenle me bağlantısından normun yorumu için birkaç bilgi çıkarılabilir. Burada önce bildirilmelidir ki, Katma Protokol'ün doğrudan mevcut hukuki durumun kö tüleştirilmemesi koşulunu takip eden 41 (2). mad desi, Ortaklık Konseyi'nin sözleşme taraflarının hiz metlerin serbest dolaşımı kısıtlamalarını onlara göre giderecekleri süre akışını ve ayrıntıları düzenleyece ğini öngörmektedir. O halde, Katma Protokol'ün 41. maddesi, iki kısımlı bir normatif program öngörmek tedir. Mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulu, Katma Protokol'ün yürürlüğe girdiği anda hizmetlerin serbest dolaşımına ilişkin geçerli hukuki durumun artık kötüleştirilmeyeceğini güvence altı na almaktadır. Bu hukuki duruma göre, hizmetlerin dolaşımının mevcut kısıtlamaları Ortaklık Konseyi'nin faaliyetleri çerçevesinde azaltılacaktır. Fakat Ortak lık Konseyi, bu konuda şimdiye kadar harekete geç memiştir. Buna göre, mevcut hukuki durumun kötü leştirilmemesi koşulunun kendisi mevcut kısıtlama ların giderilmesine ulaşmamaktadır, aksine sadece hukuki durumun kötüleştirilmesini engellemektedir. 59. Mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi ko şulunun sınırlı kapsamı diğer iki özellik dolayısıyla aşikârdır. Evvela, Katma Protokol'ün 59. maddesi, düzenlenen alanlarda Türkiye'nin üye devletlerin Avrupa Topluluğu'nu Kuran Antlaşma nedeniyle bir- 47 birlerine tanıdıklarından daha uygun işlemden yarar lanamayacağını açık kılmaktadır. İkinci olarak Katma Protokol, mevcut hukuki durumun kötüleştirilme mesi koşulu için hizmet sunumun serbest dolaşımı kısıtlamalarının haklılığına ilişkin olarak ABİA 51 ve 52. maddelerine benzer hükümler içermemektedir. Bu durum, sözleşme taraflarının mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulunun haddinden daha kapsamlı (özellikle esnek bir ulusal düzenleme yi hassas düzenleme alanlarından mahrum bırakabi lecek) bir maddi geçerlilik alanından hareket etmek istemediklerini açık yapmaktadır. 60. Dahası, 62. maddesi gereğince Katma Protokol'ün parçasını oluşturduğu (Ortaklık) Anlaşması'nın 14. maddesi, sözleşme taraflarının kendi aralarında hizmetlerin serbest dolaşımı kısıtlamalarını ortadan kaldırmak için hizmetlerin serbest dolaşımının birin cil hukuk hükümlerinden esinlenebileceğini belirt mektedir. "Esinlenebilme" ibaresi, birincil hukukun hizmetlerin serbest dolaşımı için örnek olma karak terini taşıdığını göstermektedir. Ancak, hizmetlerin serbest dolaşımının tümüyle ortaklık ilişkisine aktarılamayacağını da açık yapmaktadır (38). İşte "esinlenebilme" ifadesi, ayniyeti içermemekte, daha ziyade ilkesel olarak farklı yorumlara izin vermektedir. 61. Böylece, ABİA 56. maddesinde yer alan hiz metlerin serbest dolaşımı kavramının Luisi ve Carbone'den beri mutat olan yorumunda, mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşuluna da uygulanıp uygulanmayacağı sorusu ortaya çıkmak tadır. Adalet Divanı, Abatay ve diğerleri olayında, ABİA 56. maddesinin yorumunun mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşuluna aktarılması bakımından pozisyonunu şu şekilde belirtmiştir: ATAntlaşması'nın hizmetlerin serbest dolaşımına ilişkin hükümleri çerçevesinde geçerli olan ilkeleri mümkün olduğu kadar Türk vatandaşlarına aktarılması gere kir (39). Adalet Divanı, Birlik Antlaşmaları ilkelerinin üçüncü bir devletle akdedilen bir anlaşmaya aktarıl masının mümkün olup olmadığını hükme bağlayan kriterleri bir dizi kararında geliştirmiştir. 62. Bu içtihatlara göre, üçüncü devletle akdedilen bir anlaşmanın içerdiği hükümlerin lafzının benzer veya hatta aynı olması, Birlik Antlaşmaları'nın hü 4B kümlerine ilişkin içtihatların üçüncü devletle akde dilen anlaşmaya aktarılması için tek başına yeterli değildir. Daha ziyade, aktarılabilirlilik, tamamen Vi yana Konvansiyonu'nun Bİ. maddesi anlamında ilgili antlaşma manzumesinin amaçlarına bağlıdır (40). 6B. Üçüncü devletle akdedilen bir anlaşmanın üçün cü devletin daha sonra Birliğe katılması amacına ilişkin kademeli bir entegrasyona yönetildiği gerçe ğinin/durumunun Anlaşma amaçlarından biri olarak dikkate alınması gerekir (4İ). Fakat bu amacın var lığı, Adalet Divanı'nın Polonya Cumhuriyeti ile akde dilen Avrupa Anlaşması'na (4Z) ilişkin içtihadından çıktığı gibi, Birlik Antlaşmaları hükümlerine ilişkin içtihatların otomatik olarak asla üçüncü devletle akdedilen anlaşmaya aktarılmasına yol açmaz (4B). Davacı tarafından belirtilen Pabst ve Richarz kara rından da farklı bir şey çıkmamaktadır. Gerçi Adalet Divanı, olayda, AET-Antlaşması'na ilişkin içtihat ların Topluluğun Yunanistan ile akdettiği Ortaklık Anlaşması'na alınmasına cevaz vermiştir. Fakat bu sonuca Anlaşma'nın amacının analizinden varmıştır (44). c) Antlaşmaların Amacı 64. Bu nedenle Adalet Divanı'nın ABİA S6. madde sine ilişkin içtihatlarının Katma Protokol'ün mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulu çerçe vesinde, uygulanmaya elverişli olup olmadığını tes pit edebilmek için Birlik Antlaşmaları'nın amacının 6Z. maddesi uyarınca Katma Protokol'ün parçasını oluşturduğu Anlaşma'nın amacıyla karşılaştırılabilir olması gerekir. 65. Önce Anlaşma'nın amaçlarını dikkate alalım. O Anlaşma'da, bir katılım ortaklığı, Birliğe katılım pers pektifi sunan bir ortaklık anlaşması söz konusudur (45). Savcı Bot, Ziebell davasında, Anlaşma'nın Tür kiye ile Birlik arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri teşvik ettiğini ve münhasır olarak ekonomik amaç hedeflerini izlediğini tespit etmiştir (46). Adalet Di vanı, bu yaklaşımı benimsemiştir (47). 66. Yine, Anlaşmanın çoğu alanında, gümrük birliği ve temel serbest dolaşım ilkelerine ilişkin hükümle rinin gösterdiği gibi, entegrasyon amaçlı politik bir programın, tamamlanmamış, hemen uygulanabilir DOSYA ve kapsamlı olmayan bir anlaşma manzumesini vü cuda getirmesi belirleyici mahiyettedir (48). Bu ba kımdan Ortaklık Konseyi'ne özel bir konum gelmek tedir. Ortaklık Konseyi, hizmetlerin serbest dolaşımı kısıtlamalarının giderilmesi bakımından da Ortaklık düzenlemesinin yalnızca uygulanmasını değil, ayrı ca tedrici geliştirilmesini de (49) temin etmektedir (50). Uygulamada Ortaklık Konseyi'nin faaliyeti bü yük bir dengesizlik göstermektedir. Nitekim Ortaklık düzenlemesinin geliştirilmesi, örneğin gümrük bir liğinin son aşamasının uygulanmasına ilişkin kural ları belirleyen 1/95 sayılı Karar ile malların serbest dolaşımı alanında çok ileri gitmiştir (51). Hizmetlerin serbest dolaşımı alanında ise maddi ilerlemeler sağ lanmamıştır. 67. Ortaklık Anlaşması'nın amacı ve yapısı, Toplu lukların, daha doğrusu AB'nin Antlaşma metinle rinin amacına ve yapısına tezattır. İçtihatta tekrar tekrar saptanmış olduğu üzere, onların amacı diğer lerin yanı sıra bir iç pazarın yaratılması, yani ulusal pazarların üye devletler arasında malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin dolaşımına ilişkin tüm engellerin giderilmesi suretiyle yeknesak bir paza ra doğru birleşmesidir (52). Bununla birlikte, gerçek bir iç pazar, ancak vatandaşlar ekonomik faaliyetin ötesinde de dikkate alınıp korunduğunda ortaya çı kabilir. Bu çerçevede Birlik vatandaşlığının ve onunla bağlanan serbest dolaşımın geliştirilmesine büyük önem gelmektedir (53). AB, Birlik vatandaşlarının Birlik hukukunun merkezinde konumlandırılmasını ekonomik bakışların oldukça ötesine geçen - amaç larıyla bağlantı kurmaktadır. 68. Artık, ABİA 56. maddesinin hizmet sunumunun serbest dolaşımının hizmet sunumu alma serbestisi ne genişletilmesinin AB-Antlaşmaları'nın Anlaşma ile paylaştığı amaçların bir sonucu olup olmadığı veya bunun AB-Antlaşmaları'nın çok ileri giden amaçlarına dayanıp dayanmadığı belirleyicidir. Hizmet sunumu alma serbestisine ilişkin yukarıdaki açıklamalarından, burada sonuncu durumun söz konusu olduğu orta ya çıkmaktadır. 69. ABİA 56. maddesinin hizmet alımı özgürlüğü ne genişletilmesi, Antlaşmalar tarafından verilen serbestliklerin tüm koruma boşluklarını ortadan ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 kaldırma amacından kaynaklanmaktadır (54). Bu, Birlik vatandaşlarının serbest dolaşımının kurulması na yönelik ilk adımı teşkil etmektedir. Bu bakımdan hizmet alımı özgürlüğünün korunması, tüm engeller kaldırılarak gerçek bir iç pazarın yaratılması amacı na, yani Birlik Antlaşmaları'nın Anlaşma'dan ayrışan amaçlarına dayanmaktadır. Anlaşma'nın yapısı ve yukarıda açıklanan düzenleme bağlantısı, serbest dolaşım gibi böyle bir hassas alanının açık hüküm olmadan mevcut hukuki durumun kötüleştirilmeme si koşuluyla, tıpkı bunun mevcut hukuki durumun kötüleştirilmemesi koşulunun hizmet sunumu alma serbestisine genişletilmesinde söz konusu olduğu gibi, çok ileri bir şekilde düzenlemesinin karşısında bulunmaktadır. 70. Dolayısıyla, Adalet Divanı'nın ABİA 56. maddesi çerçevesindeki hizmet sunumu alma serbestisine ilişkin içtihatları Antlaşmalar'ın amacına göre Katma Protokol'ün 41 (1). maddesine uygulanmasını müm kün kılmamaktadır. 71. Antlaşma taraflarının uygulaması da (55) bu sonuca işaret etmektedir. Konsey'in iddiasına göre, çok sayıdaki üye devlet, Katma Protokol'ün yürür lüğe girmesinden sonra, Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi suretiyle engellenmiş olduğunu gör meksizin Türk vatandaşlarının turistik ikametleri için vize zorunluluğu getirmiştir. Federal Almanya Cumhuriyeti'nin herhangi bir itirazla karşılaşmayan sunumuna göre, Türkiye'nin kendisi de Belçika ve Hollanda açısından çıkmaza sapmıştır. 49 72. Buna göre birinci önkarar sorusu, hizmet sunu mu alma serbestisinin Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi anlamındaki hizmet sunumunun serbest dolaşımı kavramının kapsamına girmediği şeklinde cevaplandırılmalıdır. B - İkinci Önkarar Sorusu 73. Adalet Divanı'nın birinci soruya ilişkin önerimi benimsemesi durumunda, ikinci sorunun cevaplandı rılmasına gerek yoktur. Bundan dolayı, ikinci önkarar sorusuna ilişkin açıklamalarım Adalet Divanı'nın baş ka bir sonuca ulaşması durumu için yapılmaktadır. 74. Başvuru yapan Mahkeme, ikinci önkarar so rusuyla, bir akrabasını ziyaret etmek isteyen ve bu sırada hizmetlerden yararlanma imkânı olan bir Türk vatandaşının Katma Protokol'ün 41 (1). mad desi çerçevesinde hizmet sunumu alma serbestisi ne dayanıp dayanamayacağını bilmek istemektedir. Alman İdare Mahkemesi, - ilk önkarar sorusunun sorununu ele almadan - bu soruya direkt olarak olumsuz cevap vermiş ve davacının davasını reddet miştir. Diğer tüm katılanlar, soruya görüş bildirmeleri durumunda, böyle bir kişiye hizmet sunumu alma serbestisine dayanılmasının reddedilmesini öner mişlerdir. - Komisyon'un iddiasına göre seyahatin asıl amacı olan - belirtilen seyahat amacının ülkeye girişte muhakkak gerçekleşecek bir somut hizmetin kabul edilmesi gerekir. Hizmetlerden alelade şekil de yararlanma imkânı yeterli değildir. Kısmen bunun ötesinde hizmetin belirli bir ekonomik önemi talep edilmekte veya hizmet alma serbestisinin ancak malların ve sermaye dolaşımı ile kişilerin serbest dolaşımına ilişkin kurallar ilgili olmadığı ölçüde söz konusu olabileceğine işaret edilmektedir. 75. Hizmet sunumu alma serbestisi, hizmet suna nın ülkesine giren bir hizmet alıcısını korur (56). Hiz met sunma kavramı, aktif ve pasif hizmet sunumu için uygun düşmekte (57) ve ABİA 57. maddesine göre belirlenmektedir (58). Buna göre, kural olarak bir ücret karşılığı yapılan ve malların, sermayenin ve kişilerin serbest dolaşımına ilişkin hükümlerin kapsa mına girmeyen faaliyetler, Antlaşmalar çerçevesinde hizmet olarak kabul edilir. Yargı, geniş hizmet sunma kavramına uygun olarak hizmet alma serbestisini 50 turizm (59), sağlık hizmetleri (60), özel kaynaklarla finanse edilen eğitim (61) ve leasing (62) gibi çok değişik sektörlerde uygulamıştır. Hizmet sunumu nun serbest dolaşımının koruma alanında hizmet lerde çok küçük kapsamı olmadıkça ve tamamen önemsiz ve ikincil surette teşkil etmedikçe önemli ve önemsiz hizmetler arasında ayrım yapılmaz (63). 76. Bu hizmet sunumu kavramı ikinci önkarar soru sunun maddi olayına uygulanırsa, Bayan Demirkan'ın hizmetlere dayanmadığı, aksine akrabaların ziyare tinde hizmetlerden yararlanma imkânının olmasıyla yetindiğini ifade ettiği sonucunun çıkarılması gere kir. 77. Gerçi kullanılan hizmetler, çok küçük kapsamda olmaz, tamamen ikincil ve önemsiz teşkil etmez ise hizmet sunumu alma serbestisinin koruması altında bulunmaktadır (64). Bu, bir aile ziyareti vesilesiy le o hizmetten yararlanıp yararlanılmadığından da bağımsızdır. Bununla birlikte, hizmetler asla mevzu bahis değilse veya bu tümüyle ikincil bir öneme sa hipse hizmet alma özgürlüğü ile ilgili olmaz. 78. Böylece seyahatin amacı zorunlu olarak, hizmet sunumu alma serbestisinin koruması tarafından kapsanan ile kapsanmayan sınır geçişleri arasında bir ayrıştırma ölçütüdür. Eğer bu, en azından hizmetle rin kullanılmasından da şekillenirse, hizmet sunumu alma serbestisinin koruması devreye girer (65). Bu bakımdan seyahatte bir aile ziyareti de gerçekleş mesi önemli değildir. Ancak eğer hizmet yalnızca aile ziyareti önemli amaç olarak göründüğü için önem sizse, hizmet sunumu alma serbestisinin koruması devreye girmez. Gerektiğinde bunu kontrol etmek ulusal mahkemelerin uhdesindedir. 79. Son ölçütten, tam somutlaştırılamayan hizmet lerden varsayımsal bir yararlanmanın alelade şekilde ileri sürülmesinin hizmet sunumu alma serbestisinin korumasından yararlanmak için yeterli olmadığı or taya çıkmaktadır. V - Sonuç 80. Tüm bunlara göre, Adalet Divanı'na Berlin-Bran denburg Yüksek İdare Mahkemesi tarafından sunu lan sorulara şu şekilde cevap verilmesini öneriyorum: DOSYA "Hizmet sunumlarının serbest dolaşımının hizmet sunanların yanında hizmet alanlara da haklar tanıdığı tezi acaba başka mahkemelerden de kabul görebilir mi? En azından Türk mahkemeleri bu yaklaşımı benimseyebilirler mi? Eğer Türk mahkemeleri, Katma Protokolün 41. maddesinde düzenlenen hizmet sunumunun serbest dolaşımının hizmet alanlar için de haklar tanıdığını kabul ederse, o zaman ABAD kararının eleştirilmesi daha rasyonel olabilir." Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Türkiye arasında bir maddesi anlamındaki hizmet sunumunun serbest dolaşımı kavramının hizmet sunumu alma serbestisini içerdiği görüşünü taşıması durumu için ilaveten, Katma Protokol'ün 41 (1). maddesine göre hizmet sunumu alma serbestisinin ortaklık hukuku koruma sı, bir aydan üç aya kadar bir ikamet için akrabaları zi yaret amacıyla bir üye devlete giriş yapmak isteyen ve bu devlette hizmetlerden yararlanmanın alelade imkânına dayanan Türk vatandaşlarını kapsamaz. 1 - Orijinal Dil: Almanca 6 - ABl. L 293, S. 1. 2 - U rteil vom 19. Februar 2 0 0 9 (C-2 2 8 /0 6 , Slg. 2 009, I-1031). 7 - Beschluss Nr. 2 / 2 0 0 0 des A ssoziationsrates EG -Türkei vom 11. April 2 0 0 0 über die Aufnahme ortaklığı kuran Anlaşma'ya ilişkin 23 Kasım 1970 tarihli Katma Protokol'ün 41 (1). maddesi anlamında hizmet sunumunun serbest dolaşımı kavramı, hiz met sunumu alma serbestisini içermemektedir. 81. Adalet Divanı'nın Katma Protokol'ün 41 (1). 3 - U rteil vom 31. Januar 1984 (2 8 6 /8 2 und 2 6 /8 3 , Slg. 1 9 8 4 ,3 7 7 , Randnrn. 10, 16); in dessen Folge ergingen u. a. die U rteile vom 2. Februar 1989, Cowan (18 6/8 7, Slg. 1989, 195, Randnr. 15), vom 24. November 1998, Bickel und Franz (C -2 7 4 /9 6 , Slg. 1998, I-7637, Randnr. 15), vom 19. Januar 1999, Calfa (C-3 4 8 /9 6 , Slg. 1999, I-11, Randnr. 16), vom 26. Oktober 1999, Eurowings Lu ftverkehr (C -2 9 4 /9 7 , Slg. 1999, I-744 7, Randnr. 34), vom 6. November 2 0 0 3 , Gambelli u. a. (C-2 4 3 /0 1 , Slg. 2 0 0 3 , I-1 3 0 3 1 , Randnr. 55), vom 17. November 2 009, Presidente del Consiglio dei M inistri (C -1 6 9 /0 8 , Slg. 2 0 0 9 , I- 10821, Randnr. 25), vom 20. Mai 2 0 1 0 , Zanotti (C -56/09 , Slg. 2 0 1 0 , I-4517, Randnr. 26), und vom 27. Januar 2 0 1 1 , Kom mission/Luxem burg (C-4 9 0 /0 9 , Slg. 2 0 1 1 , I-247, Randnr. 35). 4 - Die Nennung unter der Ü berschrift „U nionsrecht“ fo lg t der üblichen Praxis. Assoziierungsabkommen sind zw ar völkerrechtliche Verträge, stellen jedoch nach ständiger Rechtsprechung des Gerichtshofs einen integrierenden Bestandteil des Gem einschaftsrechts dar. U rteile vom 30. April 1974, Haegeman (1 8 1 /7 3 , Slg. 1 9 7 4 ,4 4 9 ) (bezüglich des Assozierungsabkomm ens mit Griechenland), und vom 30. Septem ber 1987, Demirel (12/86, Slg. 1 9 8 7 ,3 7 1 9 , Randnr. 7) (bezüglich des Assoziierungsabkom m ens mit der Türkei). 5 - ABl. 1964, Nr. 217, S. 3685. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI von Verhandlungen zw ischen der Gemeinschaft und der Türkei über die Liberalisierung des D ienstleistu ngssekto rs und die gegenseitige Ö ffnung der ö ffentlichen Beschaffungsm ärkte, ABl. L 138, S. 27. 8 - Verordnung (EG) Nr. 5 6 2 /2 0 0 6 des Europäischen Parlaments und des Rates vom 15. März 2 0 0 6 über einen Gem einschaftskodex fü r das Überschreiten der Grenzen durch Personen (Schengener Grenzkodex), ABl. L 105, S. 1. 9 - Fußnoten gelöscht 10 - Verordnung (EG) Nr. 5 3 9 /2 0 0 1 des Rates vom 15. März 2 001 zur A ufstellu ng der Liste der Drittländer, deren Staatsangehörige beim Überschreiten der Außengrenzen im B esitz eines Visum s sein müssen, sow ie der Liste der Drittländer, deren Staatsangehörige von dieser Visum pflicht befreit sind, ABl. L 81, S. 1. Die Verordnung wurde w iederholt geändert. 11 - BGBl. I, S. 1341. 12 - BGBl. I, S. 1743. 13 - BGBl. I, S. 782. 14 - Urteile vom 11. Mai 2 0 0 0 , Savas (C -3 7/9 8 , Slg. 2 0 0 0 , I-292 7, Randnrn. 4 6 bis 54), vom 21. Oktober 2 0 0 3 , Abatay u. a. (C -317/0 1 und C -369/01, Slg. 2 003, I-12 3 0 1, Randnrn. 5 8 und 59), vom 20. Septem ber 2 007, Tum und Dari (C -16/05 , Slg. 2 0 0 7 , I-7415, Randnr. 46), | OCAK / ŞUBAT 2014 51 Soysal und Sa vatli (zitie rt in Fn. 2, Randnr. 45), vom 21. Ju li 2 0 1 1 , Oguz (C -1 8 6 /1 0 , noch nicht in der amtlichen Dienstleistungsem pfänger in andere M itgliedstaaten begeben und dort fr e i bewegen können, und direkt Sammlung veröffentlicht, Randnr. 23), und vom 15. November 2 0 1 1 , Dereci u. a. (C-2 5 6 /1 1 , noch nicht in im A nschluss „[i]m Übrigen " auf die Freizügigkeit der der amtlichen Sammlung veröffentlicht, Randnr. 87). B ickel und Franz (C -2 7 4 /9 6 , Slg. 1998, I-7637, Randnr. 15). 15 - A us dem Europäischen Übereinkommen über die Regelung des Personenverkehrs zw ischen den M itgliedstaaten des Europarats lässt sich schon angesichts der deutschen Erklärung gemäß Art. 7 des Übereinkommens ebenfalls kein solches Recht herleiten. 16 - U rteile Savas (zitie rt in Fn. 14, Randnr. 71), Abatay u. a. (zitie rt in Fn. 14, Randnrn. 6 2 bis 67), Tum und Dari (zitie rt in Fn. 14, Randnrn. 4 7 bis 55), Soysal und Savatli (zitie rt in Fn. 2, Randnrn. 4 7 bis 49), vom 17. September 2 0 0 9 , Sahin (C -2 4 2 /0 6 , Slg. 2 0 0 9 ,1-8465, Randnr. 64), vom 29. April 2 0 1 0 , Kom m ission/Niederlande (C-92/07 , Slg. 2 0 1 0 ,1-3683, Randnr. 47), sow ie Dereci u. a. (zitiert in Fn. 14, Randnrn. 8 9 bis 94). 17 - U rteil Soysa l und Sa vatli (zitie rt in Fn. 2, Randnrn. 55, 5 7 und 63). 18 - Ebd. (Randnr. 59). 19 - So heute Art. 3 0 der Verordnung (EG) Nr. 8 1 0 /2 0 0 9 des Europäischen Parlaments und des R ates vom 13. Ju li 2 0 0 9 über einen Visakodex der Gem einschaft (Visakodex), ABl. L 2 4 3 , S. 1. 2 0 - K 0 M (2 0 1 1 ) 2 9 0 endgültig, S. 9 und 19. 21 - Der B e g riff der „passiven "D ienstleistungsfreiheit wird zum indest se it 1972 verwendet. Siehe nur Völker, S., P assive D ienstleistu ngsfreih eit im Europäischen Gem einschaftsrecht, Duncker & Humblot, Berlin, 1990, S. 5 4 f f . Im Rahmen des Rechts der W elthandelsorganisation werden laut Art. I Abs. 2 des GATS-Abkommens vier Arten der grenzüberschreitenden Erbringung von Dienstleistungen unterschieden. Dabei handelt es sich um die drei hier genannten Typen sow ie um die Erbringung „m ittels komm erzieller Präsenz", die im europäischen Rahmen von der N iederlassungsfreiheit um fasst ist. 2 2 - Dies zeigt auch das GATS-Abkommen, in dessen Rahmen Länder wählen können, welche Modi der Erbringung von Dienstleistungen sie liberalisieren. 2 3 - Calliess, C., und Korte, S., D ienstleistungsrecht in der EU, C. H. Beck, München, 2 0 1 1 , S. 5 5 und 56. 2 4 - U rteil vom 26. April 1988, Bond van Adverteerders u. a. (3 5 2 /8 5 , Slg. 1 9 8 8 ,2 0 8 5 , Randnr. 16). 2 5 - Argum entativ erkennt dies der Gerichtshof an, wenn er im Fall B ickel und Franz fe stste llt, dass sich Angehörige der M itgliedstaaten als 52 Unionsbürger hinweist. U rteil vom 24. November 1998, 2 6 - U rteil Luisi und Carbone (zitie rt in Fn. 3). Der G erichtshof hat diese grundlegende Entscheidung w iederholt bestätigt. Vgl. Fn. 3. 2 7 - U rteil Luisi und Carbone (zitie rt in Fn. 3, Randnr. 10). 2 8 - 1155 U N T S 331. 2 9 - Bezüglich Art. 31 siehe z. B. das Urteil des Internationalen Gerichtshofs vom 3. Februar 1994 im Fall D ifféren d teritorial (Jamahiriya arabe libyenne/ Tchad), C.I.J. Recueil 1994, S. 6, Randnr. 41. 3 0 - U rteil vom 2. März 1999, Eddline El-Yassini (C -4 1 6 /9 6 , Slg. 1999, I-1209, Randnr. 47); Schlussanträge von Generalanwalt Bot in der Rechtssache Ziebell (vorm als Örnek), U rteil vom 8. Dezember 2011 (C-3 7 1 /0 8 , noch nicht in der amtlichen Sammlung veröffentlicht, Nr. 43). 31 - Französisch: „libre prestation des services", Italienisch: „libera prestazione dei servizi", Niederländisch: „het vrij verrichten van diensten". 3 2 - U rteil Luisi und Carbone (zitie rt in Fn. 3, Randnrn. 10 und 16). 3 3 - ABl. 1962, Nr. 2. S. 32. Abschnitt III spricht von einer Aufhebung von Beschränkungen unabhängig davon, „ob der Leistungserbringer unmittelbar oder m ittelbar auf dem Weg über den Leistungsem pfänger oder über die Leistung" betro ffen wird. 3 4 - ABl. 1964, Nr. 56, S. 8 45. E rse tzt durch die R ichtlin ie 73 /14 8 /EW G des Rates vom 21. Mai 1973 zur A ufhebung der Reise- und Aufenthaltsbeschränkungen fü r Staatsangehörige der M itgliedstaaten innerhalb der Gem einschaft auf dem Gebiet der Niederlassung und des Dienstleistungsverkehrs, ABl. L 172, S. 14. 3 5 - Schlussanträge von Generalanwalt Trabucchi, Urteil vom 7. Ju li 1976, Watson und Belmann (1 1 8 /7 5 , Slg. 1 9 7 6 ,1 1 8 5 ); in dessen Folge ebenso Schlussanträge von Generalanwalt Capotorti, U rteil vom 1. Dezember 1977, Kuyken (6 6/77, Slg. 1 9 7 7 ,2 3 1 1 ). 3 6 -Völker, S., a. a. O. (Fn. 21), S. 6 4 ff. 3 7 - Art. 5 Abs. 3 des Abkommens, das am 21. Juni 1999 unterzeichnet wurde und mit dem Beschluss 2 0 0 2 /3 0 9 /E G , Euratom des Rates und - bezüglich des Abkommens über die w issenschaftliche und technische Zusammenarbeit - der Kommission vom 4. April 2 0 0 2 DOSYA über den A bschluss von sieben Abkommen mit der Schw eizerischen Eidgenossenschaft im Namen der Europäischen Gem einschaft gebilligt wurde, ABl. L 114, S. 1. 3 8 - Grundlegend zum Programmcharakter der Norm (zum insow eit vergleichbaren Art. 12 des Abkommens) Urteil Demirel (zitie rt in Fn. 4). 3 9 - Urteil Abatay u. a. (zitie rt in Fn. 14, Randnr. 112) (Hervorhebung nur hier). Vgl. U rteil vom 6. Juni 1995, Bozkurt (C -4 3 4 /9 3 , Slg. 1995, I-1475, Randnr. 20). 4 0 - Ständige Rechtsprechung, Urteile vom 9. Februar 1982, Polydor und RSO Records (2 7 0 /8 0 , Slg. 1982, 32 9 , Randnrn. 14 bis 19), vom 26. Oktober 1982, Kupferberg (1 0 4 /8 1 , Slg. 1 9 8 2 ,3 6 4 1 , Randnr. 30), vom 1. Ju li 1993, Metalsa (C -3 1 2 /9 1 , Slg. 1993, I-3751, Randnrn. 10 bis 12), vom 29. Januar 2 002, Pokrzeptow icz-M eyer (C -1 6 2 /0 0 , Slg. 2 0 0 2 , I-1049, Randnrn. 3 2 und 33), vom 12. November 2 0 0 9 , Grimme (C-3 5 1 /0 8 , Slg. 2 0 0 9 , I-1 07 77, Randnrn. 2 7 und 29), vom 11. Februar 2 0 1 0 , Fokus Invest (C -5 4 1 /0 8 , Slg. 2 0 1 0 , I-1025, Randnrn. 2 8 und 29), sow ie vom 15. Juli 2 0 1 0 , Hengartner und Gasser (C -70 /09 , Slg. 2 01 0, einzelnen Bereiche gibt auch Lenski, E., „ Turkey and the EU: On the Road to Nowhere?", in: ZaöR V 6 3 (2003), S. 7 7 bis 102. 4 9 - Art. 6 des Abkommens. 5 0 - Art. 41 Abs. 2 des Zusatzprotokolls. 51 - B eschluss Nr. 1/95 des A ssoziationsrates EG-Türkei vom 22. Dezember 1995 über die Durchführung der Endphase der Zollunion, ABl. 1996, L 35, S. 1. 5 2 - U rteile vom 5. Mai 1982, Gaston Schul (1 5/81, Slg. 1982, 1409, Randnr. 33), vom 25. Februar 1988, Drexl (2 9 9 /8 6 , Slg. 1 9 8 8 ,1 2 1 3 , Randnr. 24), Metalsa (zitiert in Fn. 40, Randnr. 15), und Gloszczuk (zitie rt in Fn. 41, Randnr. 50). 5 3 - Art. 2 0 ,2 1 AEUV. 5 4 - Dies illu striert auch der atypische Charakter der führenden Fälle zur passiven D ienstleistungsfreiheit. So ging es im Fall Luisi und Carbone um Geldbußen wegen des K a u fs ausländischer Devisen, Herr Cowan berief sich als Tourist auf das Diskrim inierungsverbot des Art. 7 EW G-Vertrag. U rteile Luisi und Carbone (zitie rt in Fn. 3) und Cowan (zitie rt in Fn. 3). I-7233, Randnrn. 41 und 42). 5 5 - Art. 31 Abs. 3 Buchst. b der Wiener Vertragsrechtskonvention. 41 - Urteile vom 29. A pril 1982, Pabst & Richarz (17/81, Slg. 1982, 1331, Randnrn. 2 6 und 27), und vom 5 6 - Lenaerts, K., und Van N uffel, P., European Union Law, Sw eet & Maxwell, London, 3. Aufl. 2 0 1 1 , S. 273. 27. Septem ber 2 0 0 1 , Gloszczuk (C -63/9 9 , Slg. 2001, 4 2 - Europa-Abkommen zur Gründung einer Assoziation 5 7 - Calliess, C., und Korte, S., a. a. 0. (Fn. 23), S. 5 5 und 56, sprechen vom „Spiegelbild" der aktiven D ienstleistungsfreiheit. zw ischen den Europäischen Gem einschaften und ihren M itgliedstaaten einerseits und der Republik Polen 5 8 - U rteil Eurow ings Lu ftverkehr (zitie rt in Fn. 3, Randnrn. 3 3 und 34). I-6369, Randnrn. 4 9 bis 52). andererseits, ABl. 1993, L 348, S. 2. 4 3 - Urteil Gloszczuk (zitie rt in Fn. 41, Randnrn. 49 bis 52); fü r das Abkommen mit der Türkei implizit: Urteil vom 8. Dezember 2 0 1 1 , Ziebell (vorm als Örnek) (C-3 7 1 /0 8 , noch nicht in der amtlichen Sammlung veröffentlicht, Randnrn. 5 8 bis 74). 4 4 - Urteil Pabst & Richarz (zitie rt in Fn. 41, Randnrn. 2 6 und 27). Ähnlich: Urteil vom 16. Ju li 1992, Legros (C-1 6 3 /9 0 , Slg. 1992, I-462 5, Randnrn. 2 3 bis 27). 4 5 - Schmalenbach, K., „Art. 217", in: Calliess, C., und R uffert, M. (Hrsg.), EUV/AEUV, C. H. Beck, München, 4. Aufl. 2 0 1 1 , Randnrn. 3 5 und 36. 6 0 - U rteile Luisi und Carbone (zitie rt in Fn. 3, Randnr. 16) sow ie Kom mission/Luxem burg (zitie rt in Fn. 3, Randnrn. 3 4 und 35). 61 - U rteile Luisi und Carbone (zitie rt in Fn. 3, Randnr. 16) und Zanotti (zitie rt in Fn. 3, Randnrn. 2 6 bis 35). 6 2 - U rteil Eurow ings Lu ftverkehr (zitie rt in Fn. 3, Randnr. 34). 6 3 - U rteil vom 5. Oktober 1988, Steym ann (19 6/8 7, Slg. 1 9 8 8 ,6 1 5 9 , Randnr. 13). 6 4 - Vgl. Nr. 75 dieser Schlussanträge 4 6 - Schlussanträge von Generalanwalt Bot in der Rechtssache Ziebell (zitie rt in Fn. 43, Nrn. 4 4 bis 46). 4 7 - Urteil Ziebell (zitie rt in Fn. 43, Randnrn. 6 4 bis 72). 4 8 - Can, H., Das A ssoziationsverhältnis zw ischen der Europäischen Gem einschaft und der Türkei, Peter Lang, Fra nkfu rt am Main, 2 0 0 2 , S. 5 4 ; einen Überblick über die ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI 5 9 - Urteile Luisi und Carbone (zitiert in Fn. 3, Randnr. 16) und Cowan (zitiert in Fn. 3, Randnr. 15). | OCAK / ŞUBAT 2014 6 5 - Zum Elem ent der Fin alität bei der aufenthaltsrechtlichen Komponente der passiven D ienstleistungsfreiheit vgl. Völker, S., a. a. 0. (Fn. 21), S. 168 f f . Zu den erheblichen praktischen Schw ierigkeiten bei der Umsetzung eines solchen Kriterium s schon Tomuschat, C., „Le principe de proportionnalité: Quis iudicabit?", in: CDE 1 9 7 7 ,9 7 , 102. 53 s KÜRESEL KRİZİN PIIGS ÜLKELERİ VE TÜRKİYE'NİN BÜTÇE AÇIKLARI VE KAMU BORÇ STOKLARINA YANSIMALARI1 w w 1- Bu makale, yazarın Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi'nin Yıl: 2013, Cilt: 24 künyeli sayısında yer alan “Reflection of Global Economic Crisis on the Countries of PIIGS and Turkey's Macroeconomic Variables" başlıklı makalesine dayanılarak hazırlanmıştır. DOC. DR. BINHAN ELİF YILMAZ İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi BÜYÜTEÇ 1. GİRİŞ Küreselleşme ile beraber ülkeler arası artan entegrasyon, 2007 yılında ABD'de konut sektöründe başlayan krizin dünya piyasalarına hızla yayılmasına yol açmış ve dünya ekonomilerinde önemli maliyetler meydana getirmiştir. Avrupa Birliği ise nihai hedefi olan siyasi birliğe doğru yoluna devam ederken, kendini, krizin yayılma alanının içerisinde bulmuştur. Kriz küreselleşip Avrupa'ya sıçradığında krizin ilk göstergelerinden biri, büyüme oranlarındaki düşüş tür. 2009 yılında Avrupa Birliği yüzde 4,5, euro alanı da yüzde 4,4 oranında küçülmüştür. 2010 yılında finansal piyasalardaki koşulların iyileşmesi ile beraber finansman olanaklarındaki gelişme sonucu, Avrupa Birliği genelinde büyüme oranları yeniden pozitife dönmüştür. Ancak bu kısa süreli ılımlılık, yerini 2012 ve 2013 yıllarında küçülme rakamlarına bırakmıştır. Birlikiçerisindeküçülmeyaşayarakvemakroekonomik göstergeleri bozularak dikkat çeken ülkeler, euro alanında yoğunlaşmıştır. Euroya geçtikten sonra borçlanma maliyetlerindeki düşüş nedeniyle olağan bir kamu geliri türü olarak borçlanmayı benimseyen özellikle PIIGS ülkeleri, bugün Avrupa borç krizinin baş aktörleridir. Söz konusu aktörler, Birliğin ve euronun iki güçlü temsilcisi olan Almanya ve Fransa ile birlikte, euro şemsiyesi altında ve uluslararası yatırımcıların güvenini elde ederek düşük maliyetle borç bulmuşlardır. Ancak patlak veren kriz, gerek bütçe açıklarını gerekse borçlarının risk primini arttırıcı yönde etki yapmıştır. Bu çalışmada küresel krizin, PIIGS ülkelerine ve Türkiye'nin mali görünümüne etkileri, bütçe açığı ve kamu borç stoklarının milli gelir içindeki payı gelişimi üzerinden incelenecektir. 2. KÜRESEL KRİZİN BÜTÇE AÇIKLARINA ETKİSİ Küresel krize karşı finansal sistemdeki yangını söndürebilmek amacıyla 2007 yılının yarısından itibaren hızlanan bir süreçle FED, Kanada Merkez Bankası, Japonya Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası, piyasaya likidite enjekte etmişlerdir. Ardından FED 17 Temmuz 2007'den itibaren faiz indirimlerinin yanında, önceden ilan edilen tarihlerin dışında yapılan toplantılarla da faiz değişikliği kararları almıştır. Ancak tüm bu para politikası önlemleri sadece likidite sıkışıklığını gidermeye yararken, krizin kökeninde yatan konut piyasasındaki sorunlara çözüm getirmemiş ve finansal kurumların süreç içinde eriyen sermayelerini de yerine koymamıştır. En önemlisi de güven bunalımından kaynaklanan sorunların aşılmasına yaramamıştır.2 Sadece ABD'de değil, krizden etkilenen her ülkedeki tüm iç talebi uyarıcı çok sayıda önlem, ülkelerin kamu bütçelerini bozmuştur. Açıkları finanse etmek için kamu borçlanmasına gidilmiştir. Yükselen kamu borçları, özellikle yüksek düzeylerde borçlu Avrupa Birliği ülkelerinde sürdürülebilirlik kaygılarını arttırarak, ekonomiye duyulan güveni sarsmaya başlamıştır. PIIGS ülkeleri de önemli bütçe açıkları ile yüz yüzedir. Bu sorunlara çözüm olarak ülkelerin öncelikle atması gereken adımlardan biri, kur ayarlamasına gitmektir. Ancak Avrupa Ekonomik ve Parasal Birliği üyeleri, "PIIGS ülkeleri, bugün Avrupa borç krizinin baş aktörleridir. Söz konusu aktörler, Birliğin ve euronun iki güçlü temsilcisi olan Almanya ve Fransa ile birlikte, euro şemsiyesi altında ve uluslararası yatırımcıların güvenini elde ederek düşük maliyetle borç bulmuşlardır. Ancak patlak veren kriz, gerek bütçe açıklarını gerekse borçlarının risk primini arttırıcı yönde etki yapmıştır.” 2- Özatay, op. cit., ss. 131-133. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 55 "Sadece ABD'de değil, krizden etkilenen her ülkedeki tüm iç talebi uyarıcı çok sayıda önlem, ülkelerin kamu bütçelerini bozmuştur. Açıkları finanse etmek için kamu borçlanmasına gidilmiştir. Yükselen kamu borçları, özellikle yüksek düzeylerde borçlu Avrupa Birliği ülkelerinde sürdürülebilirlik kaygılarını arttırarak, ekonomiye duyulan güveni sarsmaya başlamıştır." ulusal paranın yerine euroya geçtiği için borç krizine karşı para politikası aracılığı ile çözüm arama olanağını yitirmiştir (Dağdelen, 2011: 11). Maastricht Yakınlaşma Kriterleri'ne göre Avrupa Birliği ve aday ülkelerin genel bütçe açığı GSYİH'nin yüzde 3'ünden az olmalıdır. Euroya geçildiği yıllarda Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere, yüzde 3'lük Maastricht Kriterleri'ni ihlal etmişlerdir. Yunanistan'ın, bu göstergeye göre, en fazla bütçe açığı veren ülke olduğu, Portekiz'in ise sınırda dolaştığı görülmektedir. Bugün borç krizi ile mücadele eden ülkelerden İrlanda 2003 yılından, İspanya ise 2005 yılından itibaren bütçe fazlası vermeye başlamışlardır. 2007 yılına gelindiğinde Yunanistan hariç, neredeyse ülkelerin büyük çoğunluğu bütçe açığı kriterini sağlamıştır (Grafik 1). Ancak küresel kriz ile beraber bütçe açığını sağlayan ülke sayısı azalmıştır. 2.1. Portekiz Portekiz, kriz süresince yüzde 3 olan bütçe açığına ilişkin Maastricht kriterini sağlayamamıştır. 2007 yılında yüzde 3,1 olan oran, 2009 yılında yüzde 10,2'ye, izleyen yılda 0,5 puan düşerek yüzde 9,8'e ulaşmıştır. 2012 yılında krize karşı alınan sosyal gü venlikle ilgili harcama azaltıcı önlemler ve gelir arttı rıcı önlemler bütçe açığını daraltmaya yönelik olumlu sonuçlar oluşturmuş ancak büyümeyi frenlemiştir (Grafik 1). 2.2. İrlanda Küresel kriz başlamadan önce bütçe fazlası veren bir ülke olan İrlanda, bütçe açığının milli gelire oranı açısından PIIGS ülkeleri arasında rekor rakamlara 56 ulaşmıştır. İrlanda'da 2008 yılında milli gelirin yüzde 7,4'ü kadar gerçekleşen bütçe açığı/GSYH oranı 2010 yılında yüzde 30'lara varmış, Maastricht kriterlerine uyumsuzluk kendini en ağır biçimde göstermiştir. 2012 yılında bütçe açığının GSYH'ye oranının yüzde 8 civarında olması beklenmektedir (Grafik 1). 2.3. İtalya İtalya, krizin ilk etkilerinin hissedildiği 2008 yılında milli gelirin yüzde 2,7'si kadar bütçe açığı verirken, 2009 yılında Maastricht kriterlerini milli gelirinin yüzde 3,4'ü oranında açık veren bütçesi ile ihlal etmeye başlamıştır. 2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla milli gelirin yüzde 4,5 ve 3,9 oranlarında bütçe açığı ortaya çıkmıştır (Grafik 1). 2010 - 2011 yıllarında uygulanan sıkı maliye politikası önlemlerinin 2013 yılında da etkisini sürdüreceği ve faiz dışı fazla/GSYH oranını yüzde 4,5'e çıkaracağı tahmin edilmektedir. 2013 yılı için öngörülen genel bütçe açığı/GSYH oranı ise yüzde 1,1'dir. Faiz harcamalarının hız kesmekle beraber artmaya devam edeceği öngörülmektedir. Sonuç olarak, 2013 yılında bütçenin yapısal dengeye ulaşması beklenmektedir (AB Bakanlığı, 2012). 2.4. Yunanistan Sadece PIIGS ülkeleri arasında değil, Avrupa Birliği ülkeleri içinde krizden en çok etkilenen ülke, Yunanistan olmuştur. Krize karşı tüm etki kanalları açık olan Yunanistan'ın kamu maliyesi göstergelerindeki bozulmanın boyutunu görebilmek için bütçe açığına baktığımızda; 2007 yılından itibaren Yunanistan bütçe açığı/GSYH oranı ile de BÜYÜTEÇ Maastricht kriterlerini tutturamamaktadır. 2009 yılında yüzde 15,6 olan söz konusu oran 2010 yılında yüzde 10,7 oranında gerçekleşmiş, 2011 yılında yüzde 9,4'e gerilemiştir (Grafik 1). Ülke borç krizini aşamadığı sürece, bütçe disiplinini de sağlayamayacaktır, 2.5. Ispanya Küresel kriz başlamadan önce bütçesi fazla veren İspanya, bütçe açısından en önemli darbeyi yiyen PIIGS ülkelerindendir. 2008 yılında büyümenin yerini daralmanın aldığı İspanyol ekonomisinde kamu maliyesinin sürdürülebilir seviyelerden uzaklaştığı görülmektedir. Bütçe açığının milli gelire oranı 2009 yılında yüzde 11,2'ye kadar çıkmış, 2010 ve 2011 yıllarında yüzde 9 - 10 aralığında seyretmiştir (Grafik 1). 2009 yılında büyümedeki daralmaya paralel ve reel sektörü destekleme amaçlı yapılan indirimlerin de bir sonucu olarak, vergi gelirlerinde düşüş ortaya çıkmıştır. Ayrıca bütçe harcamaları ekonomik daralmadan bağımsız olarak bütçede öngörülen düzeylerde gerçekleşmiştir. Ekonominin küçülmesi, vergi tabanının küçülmesine ve bütçe açığının yeniden artmasına neden olmuştur. Ayrıca, kriz önlem paketleriyle bu denge daha da kötüleşmiştir. Grafik 1. PIIGS Ülkeleri ve Türkiye'de Bütçe Açıkları (Yıllık - GDP%) y V_ Kaynak : Eurostat 2.6. Türkiye Türkiye, 2004 yılından bu yana bütçe açığına ilişkin Maastricht Yakınlaşma Kriteri'ni istikrarlı bir şekilde sağlamaktadır. Küresel krizin etkisiyle ekonomide meydana gelen daralma döneminde kamu gelirleri hızla düşmüş, ayrıca bu süreçte alınan mali canlandırma önlemlerinin de etkisiyle, 2009 yılında bütçe açığı/GSYH oranı yüzde 7'ye kadar yükselmiştir. 2010 yılında yüzde 2,6'ya, 2011 yılında yüzde 2'ye gerilemiştir (Grafik 1). ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 57 3. KÜRESEL KRİZİN KAMU BORÇ STOKUNA ETKİLERİ Küresel krizin ortadan kaldırılması için 2008 yılın dan itibaren izlenen genişletici politikalar yeni kriz dinamikleri doğurmuştur. Maliye politikası ekono mide çarkların yeniden dönmesini sağlamak üzere gevşetilmiştir. Vergiler azaltılmış, harcamalar arttı rılmış, oluşan bütçe açığı borçlanmayla kapatılmıştır. Uygulanan programın büyüklüğü nedeniyle ciddi bir borçlanma söz konusu olmuştur. Borçlanma oranları son derece yüksek olan gelişmiş ülkelerin ekonomi leri tekrar yavaşlamaya başladığında borçların çev rilebilirliğiyle ilgili beklentiler bozulmuş, borçlanma maliyetleri yükselmiştir. Özellikle euro bölgesi ülke lerine ilişkin endişeler artmıştır. Aynı dönemde ABD ise borç tavanının arttırılması için siyasi çekişmele re sahne olmuş ve bu esnada tarihte ilk defa kredi notu kırılmıştır (Sezgin, 2012:141-2). PIIGS ülkelerinde zaten düzey olarak çok yüksek olan kamu borçları, bu ülkelerin çoğunda borçların yapısı (vade yapısı, para birimi yapısı, alacaklıların yerli-yabancı oluşu ve sözleşmelerin faiz yapısı) açısından da genelde olumsuzluklar taşıdığı için söz konusu ülkelerdeki finansal kırılganlık 2008 yılından günümüze hızla artmıştır. PIIGS ülkelerinin borçlarını çevirmekte zorlanmaları, bu ülkelere ait tahvilleri tutan finansal kurumları da zor durumda bırakmıştır. Avrupa bankacılık sistemi bu nedenle büyük bir risk altına girmiştir. kamu borcunun milli gelire oranı, 2008 yılının sonlarında yüzde 72 seviyesine çıkmıştır. Küresel krizin borç krizine dönüşümünün simgelerinden olan Portekiz'de kamu borcu/GSYH oranı 2009 yılı sonunda yüzde 83 iken 2011 yılı başlarında ise yüzde 100'ü aşmaya başlamıştır. Söz konusu oran 2012 yılı üçüncü çeyrekte yüzde 120'ye tırmanmıştır (Grafik 2). 3.1. Portekiz 3.2. İrlanda Küresel kriz öncesinde de kamu borcuna ilişkin Maastricht Yakınlaşma Kriteri'ni sağlayamayan Portekiz'de 2007 yılı ilk çeyrekte yüzde 68 olan Kriz patlak verdiğinde kamu borcu/GSYH açısından Maastricht kriterlerini ihlal etmeyen bir ülke olan İrlanda'da 2007 yılı ilk çeyrekte kamu borcu/GSYH "Küresel krize karşı finansal sistemdeki yangını söndürebilmek amacıyla alınan tüm para politikası önlemleri sadece likidite sıkışıklığını gidermeye yararken, krizin kökeninde yatan konut piyasasındaki sorunlara çözüm getirmemiş ve inansal kurumlarn süreç içinde eriyen sermayelerini de yerine koymamıştır. En önemlisi de güven bunalımından kaynaklanan sorunların aşılmasına yaramamıştır." 58 BÜYÜTEÇ tahmin edilmektedir (AB Bakanlığı, 2012). 2011 yılının son aylarında devlet tahvili faizlerinin hızlı bir şekilde yükselmesi, İtalyan bankalarının borçlanma maliyetlerinin artmasına sebep olmuştur. 3.4. Yunanistan Yunanistan'ın borç krizinin temel nedeni, ülkenin bütçe politikaları ve mali disiplin konusunda yaşadığı sorunlardır. Yunanistan uzun yıllar boyunca kamu borç yükünü hafifletmek yerine, Avro alanının sağladığı düşük faizli finansman olanakları ile borç döngüsünü sürdürmeye çalışmıştır (Dağdelen, 2011: 4). Ancak ekonomik büyümenin temel olarak dış borç kaynaklı olması, orta ve uzun vadede bu ülkenin kamu borçlarında çok ciddi artışlar yaratmıştır. PIIGS ülkeleri arasında kamu borcunun milli gelire oranı en yüksek olan Yunanistan'da 2007 yılı ilk çeyrekte yüzde 109 iken, 2009 yılı ilk çeyrekte söz konusu oran yüzde 121, 2010 yılı ilk çeyrekte ise yüzde 133 olmuştur ve tırmanış günümüzde hâlâ devam etmektedir (Grafik 2). oranı yüzde 25'tir. 2008 yılı ile birlikte söz konusu oran ilk çeyrekte yüzde 33 iken, yılın son çeyreğinde yüzde 45'e yükselmiştir. 2009 yılı tamamlandığında kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 65 olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılı ilk çeyrekte yüzde 78 olan kamu borcu/GSYH oranı yıl sonunda yüzde 100'lere ulaşmaya başlamıştır. 2012 yılında kamu borcu ülke milli geliri içinde yüzde 120'lere ulaşmıştır (Grafik 2). 3.3. İtalya İtalyan ekonomisi euro bölgesindeki borç krizinden ciddi şekilde etkilenmiştir. 2007 ve 2008 yıllarında kamu borç stoku/GSYH oranının ortalama yüzde 105 civarında olduğu İtalya'da söz konusu oran tırmanışa geçmiş, 2009 yılında yüzde 115, 2010'da yüzde 118 olarak gerçeklemiştir. 2012 yılında yüzde 127 civarına ulaşarak zirve yapması beklenmektedir (Grafik 2). Bu artışta İtalya'nın euro bölgesi kurtarma fonu olarak oluşturulan güvenlik duvarına yapacağı katkılar rol oynayacaktır. Bununla birlikte artan faiz dışı fazlanın 2013 yılında kamu borç stoku/GSYH oranının düşüş eğilimi kazanmasına sebep olacağı ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 Yunanistan'daki borç krizinin ardından Portekiz, İrlanda, İtalya ve İspanya gibi Avrupa Birliği ülkelerinin de krize girme ihtimali, bazı ülkelerde tahvil fiyatlarının düşmesine, faiz oranlarının ve dolayısıyla borçlanma maliyetlerinin yükselmesine ve kamu borcunun GSYH içindeki payının artmasına yol açmıştır (AB Bakanlığı, 2011: 3-5). 3.5. İspanya PIIGS ülkeleri arasında borç sorunu en hafif ülke olan İspanya'da kamu borç stokunun milli gelire oranı 2007 ve 2008 yıllarında yüzde 40'ı aşmamıştır. An cak 2010 yılının son çeyreğinde kamu borcuna iliş kin Maastricht kriterinden uzaklaşmış, söz konusu oran 2012 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 77'ye ulaşmıştır (Grafik 2). Euro bölgesinde borç krizinin şiddetlenmesi, İspanya'nın risk primini yükseltmektedir. Ayrıca banka bilançolarındaki bozulmanın, reel ekonomi ve kamu maliyesi finansmanını zorlaştıracağı öngörül mektedir. Ülkenin yoğun enerji ithalatı yaptığı göz 59 önüne alındığında, petrol fiyatlarının beklenenden çok artmasının İspanyol ekonomisi üzerinde yaratacağı olum suz etkiler ihmal edilmemelidir. Grafik 2. PIIGS Ülkeleri - Kamu Brüt Borç Stoku (%GSYH) r - 0. r0- .0r 0' ' 0r ' 0' O0O0O0O0O0O*OHO *C -T H t O*ï -OHï O*ï HO * OH O O*<_- H H **-_HH* -*HH* *H H < N*rHM *P H M0 o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o r\ır\ır\ır\ır\ır\ır\ır\ır\ırsirsir\ır\ır\ır\ırsir\ır\ırsirsir\ır\ır\ı İrlanda Yunanistan İspanya İtalya Portekiz Kaynak: Eurostat 3.6. Türkiye Türkiye'de küresel kriz sürecinde bütçe açığındaki artışa paralel olarak, borçluluk oranlarında da bozul ma başlamıştır. Kamu borç rasyolarındaki bozulma ve artan risk primi, ekonomiye güvenin azalması, yatırımların ertelenmesi, ekonomik istikrarın kaybe dilmesi gibi riskleri içermektedir. Türkiye, 2004 yılından bu yana kamu borcuna ilişkin Maastricht Kriteri'ni istikrarlı bir şekilde sağlamaktadır. Milli gelire oran olarak kamu borcu 2004 yılında yüzde 59,6 iken, kriz öncesinde yüzde 39,8 seviyesine inmiştir. Borçlanmanın uzayan vade yapısı, TL cinsi borçlanmalardaki artış ve milli gelire oran olarak kamu borç stokundaki azalma, son yıllarda kamu borç göstergelerinde kaydedilen olumlu seyrin açık bir göstergesidir. Hazinenin stratejik ölçüt uygulaması çerçevesinde borç stoku içerisinde piyasa faizlerindeki değişime 60 duyarlı olan değişken faizli senetlerin payının azaltılması hedefine bağlı kalınmaya çalışılmış, yine bu ölçütler çerçevesinde uzun vadeli ve TL cinsinden oluşması hedeflenen kamu borcunun, kur artışının kamu borcu üzerindeki bozucu etkisinden arındırılması hedeflenmiştir. Euro bölgesi ülkelerinde görülen yüksek bütçe açıkları ve borçluluk oranlarının Türkiye'de tecrübe edilmiyor olması, Türkiye'yi bu ekonomilerden pozitif yönde ayrıştırmaya devam etse de küresel krizin yangınını söndürmeye yönelik müdahaleler ile kamu tasarruflarında kısmi bir azalma yaşanmıştır. Yüksek seyreden faiz dışı açık ve bankacılık sektörüne yönelik ek tedbirler ile artan borç servis maliyetleri kamu borcunu arttırıcı etki yapmıştır. Küresel kriz öncesi toplam dış borç stokunun milli gelire oranı yüzde 38'e kadar inmişken, 2009 yılında aynı değere bakıldığında yüzde 43'e çıktığı BÜYÜTEÇ "PIIGS ülkeleri de önemli bütçe açıkları ile yüz yüzedir Bu sorunlara çözüm olarak ülkelerin öncelikle atması gereken adımlardan biri, kur ayarlamasına gitm ektir Ancak Avrupa Ekonomik ve Parasal Birliği üyeleri, ulusal param yerine euroya geçtiği için borç krizine karşı para politikası aracılığı ile çözüm arama olanağını yitirmiştir. görülmektedir. 2011 yılında ise yüzde 39 civarına sonucu bütçe açığı, borç yükü ve Hazinenin iç borç inmiştir. Dış borçların geri ödenmesinde önemli bir çevirme oranı öngörülen düzeyin üstünde artış gös kriter olan toplam dış borcun ihracata oranı, 2009 termiştir. Küresel piyasalardaki gelişmeler nedeniyle yılında ihracatın da gerilemesinin etkisiyle, kritik değere ulaşmıştır. Öte yandan borcun risk primini oluşturan faiz oranlarındaki yükselme de toplam dış borç faiz servisinin ihracata oranı üzerinde olumsuz özel sektörde kredi maliyetlerinin artmasının yanı sıra beklentilerin kötüleşmesi, gelecek yatırımların askıya alınmasına neden olmuştur. Hem arz hem de talep cephelerindeki daralmalardan dolayı daha da etki yapmıştır. Ancak küresel krizin etkilerini azaltmak amacıyla bazı harcama kalemlerinde 2008 yılı ile beraber ilave fazla borçlanmak yerine, özel sektör eski borçlarını kapatmaya başlamıştır. artışlar yapılmıştır. Ekonomik aktivitedeki daralma Türkiye'de dış kaynaklar kamu finansman ihtiyacını sonucu sosyal güvenlik sisteminin prim tahsilatı he karşılarken, 2004 yılından bu yana özel kesim yatı deflerin altında kalmış ve sosyal güvenlik sisteminin açığında belirgin bir artış yaşanmıştır. Bu gelişmeler rımlarını finanse etmektedir. Tasarruf açığı verme yen kamunun dış borç stoku toplam içinde azalırken, mutlak olarak da aynı kalmakta, özel sektör borçları ise hem toplam içindeki payı hem de mutlak olarak hızla genişlemektedir. Kamu sektörü tasarruf açığını harcamalarını azaltarak değil, özel kesimden çektiği kaynaklarla kapatıyor olabilir. Bu sektörün borçlulu ğu, ekonomimizi dış kaynaklara bağımlı hale getir mektedir. Ayrıca özel sektör bu dış kaynakları daha düşük faizle elde ettiğinde ve yatırıma yönlendir mediğinde, spekülatif kazanç elde etme şansına da sahip olabilmektedir (Yılmaz, 2008: 241-2). Sonuçta, özel sektör 2009 yılı ortaları itibarıyla yeniden tasarrufa geçerken, kamu sektörü açığı hızlı bir şekilde artmıştır. Böylece, yeniden 2005 yılı öncesi duruma dönülmüş olup, özel sektör kamu açığını ve cari açığı finanse etmektedir. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 61 Ankara Sanayi Odası Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı Ankara Sanayi Odası Meslek Komiteleri Ortak toplantısı, ASO Meclis üyeleri ve 32 Meslek Komitesi üyelerinin geniş katılımıyla 30 Kasım 2013 tarihinde Afyonkarahisar'da gerçekleştirildi. Afyon Güral Otel'de 3 ayrı oturum halinde gerçekleşen toplantının birinci oturumunda, İspanya Denizcilik Ticaret ve Sanayi Odalar Birliği, Guipuzkoa Ticaret Sanayi ve Denizcilik Odası, Xanthi Ticaret ve Sanayi Odasıyla birlikte gerçekleştirilen INNOSMES ''İnovasyon Yenilikçiliğe Yolculuk Projesi"nin Türk KOBİ'leri arasında inovasyon ve bilgi paylaşımı destekleme programının kapanışı, ikinci oturumda ise yeni gelir vergisi kanunu tasarısı hakkında bilgiler verildi. Kapanış oturumunda ise sektör sorunlarının tespitine ilişkin değerlendirme ve istişare gerçekleştirildi. 32 Meslek Komitesi 1. MADENCİLİK SANAYİ 2. MEDİKAL SANAYİ 3. MUHTELİF GIDA SANAYİ 4. UN VE UNLU MAMULLER SANAYİ 5. İPLİK, ÖRME VE DOKUMA SANAYİ 6. KONFEKSİYON VE DERİ SANAYİ 7. ORMAN ÜRÜNLERİ SANAYİ 8. KÂĞIT ÜRÜNLERİ VE BASKI İŞLERİ SANAYİ 9. PETROL VE KİMYA SANAYİ 10. KAUÇUK VE KAUÇUK ÜRÜNLERİ SANAYİ 11. PLASTİK VE PLASTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ 12. CAM VE CAM ÜRÜNLERİ SANAYİ 13. YAPI ELEMANLARI İMALAT SANAYİ 14. HADDE VE BORU SANAYİ 15. DÖKÜM SANAYİ 16. DEMİR VE METAL İŞLERİ SANAYİ 17. ALÜMİNYUM DOĞRAMA İMALAT SANAYİ 18. FABRİKASYON METAL ÜRÜNLERİ SANAYİ 19. MADENİ EŞYA SANAYİ 20. ELEKTRONİK SANAYİ 21. ELEKTRİK SANAYİ 22. EV VE OFİS ALETLERİ İLE DAYANIKLI TÜKETİM MALLARI SANAYİ 23. ISITMA VE İKLİMLENDİRME CİHAZLARI SANAYİ 24. GENEL AMAÇLI MAKİNA VE YEDEK PARÇA SANAYİ 25. MOTORLU KARA TAŞITLARI, TARIM ALETLERİ VE YEDEK PARÇA SANAYİ 26. SANAYİ VE İNŞAAT MAKİNALARI İMALAT SANAYİ 27. ASANSÖR SANAYİ 28. MOBİLYA SANAYİ 29. DİĞER İMALATLAR VE BİLGİSAYAR YAZILIMLARI SANAYİ 30. İNŞAAT VE TESİSAT MÜTEAHHİTLERİ 31. ALTYAPI MÜTEAHHİTLERİ 32. TAŞOCAKÇILIĞI SANAYİ Toplantının açılış konuşmasını yapan ASO Yönetim Kuru dikkat çekti. Konuşmasına dünyadaki patent sayılarıyla lu Başkanı Nurettin Özdebir, ekonomik gelişmenin pozi Türkiye'deki patent sayılarını karşılaştırarak devam eden t if bir durum olduğunu belirterek, sorgulanması gereke Nurettin Özdebir, 173 ülke arasında 27. sırada yer alan nin, yüksek katma değer içeren, bilgi ve teknoloji yoğun patent başvurusu sayısıyla yetinilmemesi gerektiğini üretimde kat edilen mesafe olduğunu ifade etti. Dün vurguladı. yadaki değişimin sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçmek şeklinde ilerlediğini söyleyen Özdebir, sözlerine şöyle devam etti: “Bizim de bu süreçte geri kalmamamız gerekiyor. Bu nedenle bilgi ve yüksek teknoloji içeren mal ve hizmetlere yönelmeli, inovatif bir ekonomi oluş turmalıyız. Bu konuda ne yazık ki pek başarılı olduğumuz söylenemez." İnovasyonun dünyayla rekabet açısından çok önem li olduğuna dikkat çeken Özdebir, bu konuda neden İspanya'yla iş birliği yapıldığını anlattı ve İspanya'nın inovasyon konusundaki gelişmişliğine vurgu yaparak sözlerini şöyle tamamladı: “Bu projede Ankara'da faali yet gösteren firmaların inovasyon gücünü araştırmak ve uluslararası rekabetçiliği geliştirmek amaçlanmaktadır. Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payının artışta Proje çerçevesinde yürütülmekte olan değerlendirme olduğunu belirten Özdebir, finansman sıkıntısının olma çalışmalarında şirketlere yenilik transferi uygulaması, dığına, fakat bu kaynağı kullanacak yetişmiş insan gücü şirketlerin analiz edilmesi ve daha sonra gerçekleştirile nün yetersizliğine vurgu yaptı. Nurettin Özdebir konuş cek yenilik transferlerinin uygulanmasına başlanacaktır. masında, cari açık probleminin temelinde de inovasyon Proje kapsamında 60 üye firmamızın analizi yapılmış, ih yetersizliğinin yattığını belirterek, Ankara'nın ileri tekno tiyaçları belirlenmiştir. Bu projenin devamı olarak uygu loji açısından diğer illerden açık ara önde olduğunu ifa lamaya koyacağımız yeni projelerde bu üyelerimizin ino- de etti. Ankara ihracatının yapısındaki değişimin olum vasyon planları oluşturulacak, ihtiyaç duyulacak teknik lu olmakla birlikte yeterli olmadığını belirten Özdebir, destek ve finansman temini konusunda çalışmalarımız özellikle yüksek teknoloji ürünlerin ithalatındaki artışa sürdürülecektir." CARMEN AYLLON MARTINEZ INNOSMES PROJESİ SORUM LUSU Toplantının birinci oturumunda, İspanya Denizcilik Ticaret ğini ifade ederek, amacın KOBİ'lerin rekabetçiliğini arttır ve Sanayi Odalar Birliği ile ortaklaşa yürütülen INNOSMES mak olduğuna değindi. Martinez konuşmasına şöyle devam projesi sorumlusu Carmen Ayllon Martinez, proje hakkında etti: "Bu programın finansmanını sağlayan kurumları şöyle bilgiler aktardı. sıralayabiliriz: Avrupa Birliği Bölgesel Kalkınma Fonu, İs İnovasyon deyince akla sadece Ar-Ge'nin gelmesinin yan lış olduğuna değinen Martinez, ürünlerin daha rekabetçi olması ve daha iyi satılabilmesinin de bu konunun kapsa mına girdiğini belirtti. Carmen Ayllon Martinez sözlerine şöyle devam etti; "İspanya olarak Avrupa Birliği'yle beraber birçok projeye imza attık ve bu projeler sayesinde inovasyon ve uluslararası olabilme yeteneğini geliştirdik. Sizlere bunlardan örnekler vereceğim. Bu projenin ilk hedefi, bilgi paylaşımı, ayrıca en iyi uygulama paylaşımını yapmaktır. INNOSMES Projesi'nin ikinci amacı, inovasyon faaliyetle panya Bölgesel Yönetimi, odalar ve bu programa dahil olan KOBİ'ler. 2008 yılından bu yana, 4600'ün üzerinde KOBİ, inovasyon tanımlamasına katıldı ve bunlardan 2000 ta nesi de kendi inovasyon planını geliştirdi. Bugüne kadar, son olarak bugün burada yaptığımızın benzeri forumlara 6 binin üzerinde kişi katıldı. Bu program çok başarılı olduğu için şu anda bir bekleme listesi oluşmuş durumda. Birçok firma daha fazla finansman bekliyor, bu nedenle de Avrupa Birliği'nde yeni bir finansman çerçevesi kapsamında, 2020 yılına kadar daha fazla finansman sağlanacak." rinde yer alan Türk KOBİ'lerinin sayısını arttırmak. Üçüncü Programın İspanya'da nasıl gerçekleştiğine değinen Marti amacı ise; ticari topluluklar arasında karşılıklı bilgi alışverişi nez, bir tanımlama yapıldığından bahsederek; bu tanımla ni sağlamlaştırmaktır." manın, bilgi ve tecrübe sahibi oldukları için oda personelleri Projenin; Ankara Sanayi Odası, Guipuzkoa Ticaret Sana yi ve Gemicilik Odası, İspanya Odalar Yüksek Konseyi ve Yunanistan Ticaret ve Sanayi Odası'ndan oluşan dört or tağının bulunduğunu belirten Carmen Ayllon Martinez, İs panya Odalar Yüksek Konseyi'nin 88 ticaret odasını temsil ettiğine ve koordinasyon, iş birliği gibi görevleri olduğuna değindi. tarafından yapıldığını ifade etti. Martinez, programa katılan firmaların birçoğunun; ürün geliştirmekten enerji tüketi mindeki verimliliği arttırmaya, yeni ortaklıklar kurmaktan ticari alternatifler üretmeye kadar birçok alanda kendilerini geliştirdiğini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: "Yine bu firmalardan yüzde 23'ü yeni bir ticaret modeli geliştirdi, yüzde 32'si kurumsal bir inovasyon sağladı. Bu kurumsal inovasyon, sadece kalite anlamında değil, ayrıca pazarlama Carmen Ayllon Martinez, INNOCAMARAS programının İs- ve benzeri konularda da gerçekleşmiş oldu. Diğer yüzde panya'daki ticaret ve sanayi odaları tarafından geliştirildi 25'i ise yeni bir ürün yaratmayı başardılar." INNOCAMARAS'ın düzenlemiş olduğu forumlara katılan kü İnovasyonda yapılması gereken şeylerin çok zor olması ve çük ve orta ölçekli işletmelerin ortak noktaları olan; istek çok para harcanması gibi bir gerekliliğin olmadığına deği ve devamlılık, yaratıcılık ve meraklılık, kendini işe adama, nen Martinez, fikirleri kombine etmenin önemine dikkat öğrenme kapasitesi ve oluşacak yeni şartlara uyum sağ çekti. Konuşmasına örneklerle devam eden Martinez'in ver layabilme becerisi özelliklerine değinen Martinez'in verdiği diği bir diğer ilginç detay ise şöyle: "Bir sonraki örneğimiz ilgi çekici gelişim örneklerinden birkaçı şöyle: ise, farklı iki sektörde yer alan iki firmanın inovasyon ve iş "Ingelaps. İspanya'nın Endülüs Bölgesi'nde yer alan bu birliği çalışması üzerine. Bu firmalardan biri otomat makine firma, elektronik ve yazılım alanında faaliyet gösteriyor. leri diğeri ise kırtasiye alanında çalışıyor. Bu iki firma bir iş Binalardaki tüm süreçlerin, tüm işlemlerin otomasyonu birliği anlaşması imzaladıktan sonra yeni bir otomat maki nu sağlıyorlar. Tablet veya akıllı telefonlara yükledikleri nesi geliştirdiler. Bu makinenin şekli ve boyutu diğerlerine bir yazılımla; binadaki ısıtma, soğutma, aydınlatma, alarm göre çok farklıydı ve bu makinede üniversite kampüslerin- gibi konularda kontrol sağlıyorlar. Bu firma, mevcut olarak de kitap satmaya başladılar. Bu sayede satışlar çok yüksel cirosunun yüzde 50'den fazlasını ihracattan elde ediyor. di. Üniversitedeki kitap satış rakamları ikiye katlanmış oldu. İnovasyon sürecinde Ingelaps, kendisinden daha büyük bir Online satış da yapan bu firmalar, üniversitelere kurmuş firmayla bir anlaşma sağlamaya çalıştı, bunun için uğraştı. Anlaşmayı imzalamaya çalışırken, uluslararası standartlara erişti ve bu uluslararası standartlar sayesinde kendi başına ithalat yapabilecek konuma geldi." "Orandi. Bu firmanın yalnızca iki tane çalışanı vardı. Fir oldukları otomatlar sayesinde kendi reklamlarını da yapa rak yeni müşterilere ulaşmış oldular." Konuşmasının sonunda, inovasyon fikrinin sadece yeni bir ürün yapmak ve çok büyük paralar harcayarak üretmek ol manın faaliyet alanı, inşaat sektöründe kullanılan doğal madığına değinen Martinez, mevcut ürünlerin geliştirilerek taşlardı. Firmanın konumu ise, İspanya'nın kuzeyinde bu de inovasyon yapılabileceğine değindi. INNOSMES projesi lunan Asturias Bölgesi. Sizin de bildiğiniz gibi, bu doğal sorumlusu Carmen Ayllon Martinez; Peter Drucker'ın, "Ge taşlar blok halinde kesiliyor ve taşınırken aralarına tahta leceği görebilmenin en iyi yolu, onu yaratmaktır." sözüyle konuluyor. Ancak bu tahta, taşları her zaman korumuyor konuşmasını sonlandırdı. ve bazen çatlak veya kırıklar oluşabiliyor. Firma çelikten yapılma bir cihaz geliştirdi ve bu sayede taşları daha sabit, daha güvenli bir şekilde taşıyabiliyor. Şimdi bu cihazın pa tentini de almış durumdalar. Ardından inovasyon programı sayesinde bir tekno loji merkeziyle iş birli ği yaptı ve oradan bir finansman sağladı; bu sayede üretime geçti." n o S M E S PR^ blJRNEY TO IN N C "İK Ç İL İĞ E Y O L DOÇ. DR. YAVUZ CABBAR ASO GENEL SEKRETERİ K j HO TE LS* RESORTS INNOSMES projesinin bugüne kadar gelmiş olduğu süreci ve bundan sonraki ayağını aktaran ASO Genel Sekreteri Doç. Dr, Yavuz Cabbar konuşmasına, inovasyonun OECD tarafından yapılan ve hemen hemen herkes tarafından kabul gören tanı mını yaparak başladı. İnovasyonun; ürün, mal, hizmet ya da iş yeri organizasyonunda yeni bir organizasyonel yöntemin uy gulanması olduğunu ifade eden Cabbar, üründe, süreçte ya da pazarlamada inovasyon yapılabileceğini belirtti, İnovasyonda iş birliğinin önemini, dünyanın en önemli inovatif bölgesi olarak tanımladığı ABD'nin Silikon Vadisi'ndeki iş birlikleriyle örneklendiren Cabbar, konuşmasına şöyle devam etti: "Ne yazık ki iş birliği kültürü bizim ülkemizde neredeyse hiç yok. İşte şimdi kümelenme modelleriyle bu iş birliklerini, firmalar arası iş birliklerini çalışıyoruz." İspanya'da uzun yıllardır tecrübe edilen inovasyon metodoloji sini Türkiye'ye uyarlamaya çalıştıklarını belirten Yavuz Cabbar, 12 personelle analizler yaptıklarını ifade etti. Metodolojinin çok zor olmadığını söyleyen Cabbar, bu metotta swot analizi nin, şirketin tüm birimlerine yapıldığını belirtti. Doç. Dr. Yavuz Cabbar, proje kapsamında 60 firmada test yap mayı amaçladıklarını fakat bu 60 firmaya ulaşmakta büyük güçlük çektiklerini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti: "Firmalarımızı davet ettik, bilgiler, brifingler verdik. Sonunda eğitim verdiğimiz 12 arkadaşımız firmalarımızı yerinde ziya rete gitti ama hâlâ burada büyük sıkıntı çekiyoruz." Avrupa'da firmaların analiz yaptırmak için çaba sarf ettiğini, kriz yüzün den fon sağlanmasında sıkıntı çekildiğini ve bekleme listeleri oluşturulduğunu ifade eden Cabbar, Türkiye'de ise durumun tam tersi işlediğini belirtti. Güral Afyon İspanya'daki örnekleri bir kitapta toplayarak üyelere dağıttık larını belirten Cabbar, firmaların analizlerinin düzgün yapılması halinde sonuca ulaşmanın daha kolay olacağını söyledi. Fon lara ulaşılmasını sağlayacak mekanizmalar kurulmasının öne mine değinen Yavuz Cabbar, proje yazmanın zorluğunu ve bu problemi aşma yöntemlerini anlattı. Projelerin niteliğine göre fon kaynaklarının değişebileceğini söyleyen Cabbar, sözlerine şöyle devam etti: "Projenin niteliğine göre, eğer hakikaten çok fazla Ar-Ge ihtiyacı varsa, belki TÜBİTAK projesi haline getire lim isteriz, daha küçükse KOSGEB projesi, belki Kalkınma Ajansı projesi haline getirebiliriz." Ankara'da, inovasyon merkezi isminde olmamakla birlikte, üniversitelerin altında çok iyi merkezler olduğunu hatırlatan Yavuz Cabbar, Atılım Üniversitesi Metal Şekillendirme Mükem meliyet Merkezi'nin Bask Bölgesi'ndeki Teknolya İnovasyon Merkezi gibi bir merkeze dönüştürülebileceğini belirtti. Anka ra'daki birçok üniversitedeki merkezlerin finansman sıkıntısı çektiğini ve araştırma yapamaz durumda olduğunu söyleyen Cabbar, iş dünyasıyla üniversitelerdeki merkezlerin birleştiril mesi gerektiğini ifade etti. Doç. Dr. Yavuz Cabbar, Avrupa Birliği'yle IPA programının baş ladığından ve buradan belli bir kaynak sağlanacağından bah sederek, fonların düzgün kullanılamadığından yakındı. Firma analizlerinde gizliliğin çok önemli olduğunu söyleyen Cabbar, firmaların isimlerinin, yönetim dahil kimse tarafından bilinmediğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Mahre miyet, gizlilik bu işin olmazsa olmaz kuralı. Personelimiz ne bana ne başka bir firmaya ne yönetime ne de Başkana firma nın mahrem bilgilerini veriyor. Bilgileri mahfuz tutacağına dair taahhüt veriyor. Bu taahhüt çok önemli. Normal bilgiler var; firmanın adı, şehri, posta kodu, faaliyeti, faaliyetin coğrafi kap samı, ortaklık yapısı, cirosu. Firmanın trendini görmek için son 3 yılın bilgileri toplanıyor. Cirosu artarak mı gidiyor-düşerek mi gidiyor, çalışan sayısı artarak mı gidiyor-düşerek mi gidi yor? Kârlılığı artıyor mu, düşüyor mu; bunlar önemli detaylar. Bunun dışında, anketin uygulanmasında kritik bir nokta daha var. Anketi biz gönderelim, firma doldursun, bize iade etsin; buradan bir sonuç almak mümkün değil. Firma sahibinin anke ti uygulayacak uzmanlarımızla diyaloğu çok önemli. Zaten bu diyalog esnasında firma sahibi kendi eksikliğini de bir anlamda ortaya çıkarmış oluyor." Yapılan analizleri örneklerle açıklayan Doç. Dr. Yavuz Cabbar, ankete katılan firmaların çoğunun inovasyona yabancı olma yan ve ihracat yapan firmalar olduğunu ifade etti. Çalışmanın yapıldığı firmaların, farkındalık konusunda bir gelişim kaydedemediğini ifade eden Cabbar, bu durumun inovasyon kavra mını içselleştirerek aşılacağını belirtti. Ankara Kalkınma Ajansı'yla da konu hakkında yeni girişimle rinin bulunduğunu ifade eden ASO Genel Sekreteri Doç. Dr. Yavuz Cabbar, konuşmasını "Üyelerimizden İspanya'da olduğu gibi bu analiz çalışmasında sıraya girmelerini arzu ediyorum. Çıkış inovasyonda diyorum." sözleriyle tamamladı. Toplantıda söz alan Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. üniversite olarak sanayiyle iş birliği yapmaya her zaman Abdurrahim Özgenoğlu ise üniversitelerinin sanayiyle iş açık olduklarını ifade etti. Metal Şekillendirme Mükemme birliğine önem verdiğine değinerek, 2005 yılında Ankara liyet Merkezi'nin giderlerini üniversite bütçesinden karşıla Ostim'de kısa adı ENİLOB olan, 3 kişinin görevli olduğu, mak zorunda olduklarını söyleyen Rektör Özgenoğlu, yeni Endüstriyel İlişkiler Ofisi'ni kurduklarını belirtti. İş Geliştir yasayla bu giderlerin Kalkınma Bakanlığı marifetiyle karşı me Merkezi'nde bir ofis açtıklarını söyleyen Özgenoğlu, lanması için bir model geliştirildiğine değindi. üniversite - sanayi iş birliğini geliştirmek için büyüklü kü çüklü birçok firmayla görüştüklerini, anketler yaptıklarını, Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim Özge- konferanslar düzenlediklerini ifade etti. Prof. Dr. Abdurra noğlu, üniversite olarak görevlerini yapmaya çalıştıklarını him Özgenoğlu, 2 sene boyunca çaba gösterdiklerini, fakat belirterek, sanayicilerin de üniversitelere yakın olmaları ge istedikleri verimi elde edemediklerini söyledi. rektiğini ifade etti. Tüm şirketleri; Kalkınma Bakanlığı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK'ın desteklerini TÜBİTAK'ın, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'yla birlikte değerlendirmeye çağıran Özgenoğlu, üniversite olarak her kurduğu; girişimci, yenilikçi üniversite sınıflamalarında üni zaman ellerinden gelen desteği vermeye hazır olduklarını versite olarak ilk sıralarda yer aldığına değinen Özgenoğlu, belirtti. ASO Meslek Komiteleri Ortak toplantısının 2. oturumunda ise Kanunda yazılacak metinleri sadeleştirmeye çalışmanın ciddi Galatasaray Üniversitesi Vergi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim sıkıntılara yol açacağını ifade eden Üzeltürk, yeni tasarıdaki Üyesi Prof. Dr. Hakan Üzeltürk tarafından "Yeni Gelir Vergisi 91 olan madde sayısının azlığının, hacmen daralma değil, aksi Kanun Tasarısı" hakkında sanayicilere bilgi verildi. ne genişleme yarattığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Konuyla ilgili, en büyük hatalardan bir tanesi; gelir, kazanç ve Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. irat kavramları üzerine. Bu husus idare tarafından da hazır Dr. Hakan Üzeltürk konuşmasının başında yeni Gelir Vergisi lansa, metinler hâlâ tam olarak ortaya koyulamamış durum Kanunu'nun uzun süredir sürüncemede olduğundan bahsede da. Klasik olarak gelir, kazanç ve iratlardan oluşur. Kazanç ve rek, Gelir ve Kurumlar Vergisi'nin tek kanun altında ve modern iratlar birlikte gelir kavramını oluşturur. Bununla birlikte, sanki bir şekilde nasıl olabileceği konusunda uzun yıllar çalıştıkları Kurumlar Vergisi'nde elde edilen gelirler kazanç, diğerleri irat nı dile getirdi. Bahsi geçen çalışmalar neticesinde, önceliğin mış gibi bir algılama var; bu madde metinlerinde karşımıza çı Kurumlar Vergisi'ne verilmesi gerektiği sonucunun çıktığı kıyor. Kurumlar Vergisi'nin metinleri de tabii Gelir Vergisi işine nı belirten Üzeltürk, önceki yıllarda mevzuatta bulunmayan aktarıldığı için bu tezatları da ayıklamak gerekli, o tezatların çok yeni hükümler olduğunu, CFC kuralları veya uluslararası ayıklanmasında önemli sorunlar var." düzenlemelerin hayata geçtiğini, fakat Gelir Vergisi ayağının geciktiğini söyledi. Prof. Dr. Hakan Üzeltürk konuşmasına şöyle devam etti: "Gelir Vergisi gibi çok önemli bir alanda reform ya da revizyon çalış malarında, mutlak surette çağdaş ülke uygulamalarını örnek almak lazım. Örneğin, Birleşik Krallık'ta bu konuda çok ciddi ça Kazanç, irat ve gelir üçlemesinde, gelir tercihini öne çıkarmak gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Hakan Üzeltürk, kanunda be lirtilen çocuk kavramı, kurum ve kuruluş tanımları, esnaf mu aflığı kavramı, kanunun yürürlüğe girmesi, Türkçeleştirme ve buna benzer birçok konudaki karışıklıkların giderilmesi gerek tiğini belirtti. lışmalar yapıldı. Sürekli komiteler var. Bu sürekli komiteler ger Sistematik hataları da örneklendiren Üzeltürk, sözlerine şöyle çekten konunun uzmanları, saygın isimler. Bu isimler idare dı devam etti: "Sistematik bakımdan, yine ticari kazancın basit şındaki kişilerden oluşuyorlar ve sadece hukukçu ya da vergici usulde tespiti meselesinde olduğu gibi, basit usulden fayda değil; konuyla ilgisi olmayan, sadece mantığını düzeltmeye ça lanamayacak olanların 18. maddede olması gerekiyor. Bunun lışacak; matematikçi, istatistikçi, toplum bilimci gibi kişilerin de dışında yine diğer 70. madde, 92. maddede tekrarlar var, bu olduğu alanlar. Yani reform komitelerini bu şekilde oluşturmak tekrarların burada yer almaması gerekiyor. Ayrıca, hızlı bir şe ve sürekli olarak çalışmasını sağlamak zorundayız." kilde numaralandırma hataları var. Vergi Konseyi sırasında, ileride bu iki kanun birleşirse buna uygun bir sistematik olsun gerektiğini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti: "Holding diye düşünmüştük ama burada mantık hatası var. Örneğin, şirketlerle ilgili aynı haklar tanınmıyor bu konuda. İdare, bu ka eğer birinci fıkra ve ikinci fıkra yoksa oraya fıkra koymanın zancın fiktif olduğunu ve istisna kapsamında yer almadığını anlamı yok." söylüyor. Zaten o düşüncedeydi ama gerekçe de yazıyor ay Esasla ilgili hususlara değinen Üzeltürk, asgari geçim indirimi nin bir ihtiyaç olduğunu ifade ederek, çocuk sayısına bağlama nın yanlış olduğunu belirtti. Vergi sürelerinin sürekli değişti ğinden yakınan Üzeltürk, ticari organizasyon kavramına belirli kıstaslar getirilmesini olumlu olarak değerlendirdi. Diğer kanunlarda yer alan; muafiyet, istisna ve indirim hüküm lerinin Gelir Vergisi bakımından geçersiz olmasının hukuken mümkün olmadığını belirten Üzeltürk, şeklî kanunlarla Maliye Bakanlığı'na yetki verilmesinin de problemli olduğuna değindi. Prof. Dr. Hakan Üzeltürk, doğal afetlerle ilgili yapılacak yardım indiriminin, Başbakanlığın belirleyeceği kurum kuruluşlar ara cılığıyla, makbuz karşılığında yapılması şartına bağlanmasının acil durumlarda mağduriyet yarattığını söyleyerek, eğitim ve sağlık harcamaları bakımından sınırlar getirilmesinin ve gelir belgesi mükellefi olandan belge alma şartı aranmasının insani açıdan uygun olmadığını belirtti. rıca. Gerekçeler bir kere çok kişinin sandığının aksine hukuken bağlayıcılığı olmayan metinlerdir. Gerekçede yazabilirsiniz. So run, idarenin zaman zaman bu gerekçeleri daha sonraki incele melerde esas olarak kullanması. Gerekçede yazması sebebiyle karar veren hâkimler var maalesef. Danıştay, hiç bakmadan bu kararları onaylıyor ve karar kesinleşiyor." Kat karşılığı arsa payının devrinin ticari kazanç kapsamında değerlendirilmesinin yanlış olduğunu ifade eden Üzeltürk, Gelir Vergisi Kanunu'nun bu haliyle çıkması durumunda ciddi ihtilaflar oluşabileceğini dile getirdi. Sermayenin tabana yayılmasının kolaylaştırılmasının önemli bir gelişme olduğunu dile getiren Üzeltürk, stopajla ilgili yeni yükümlülüklerle ilgili sıkıntılara değinerek; tasfiye, birleşme, bölünme ve devirlerle ilgili sistemde çok ciddi sıkıntılar oldu ğunu ifade etti. Profesör Doktor Hakan Üzeltürk'ün önemli olarak gördüğü Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi'nde uygulanan indirimlerde diğer başlıklar ise; elektronik ortam veya alan adlarının kira Bakanlar Kurulu'na yüksek düzenleme yetkisinin verilmesinin lanmasından elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradı ola doğru olmadığını belirten Üzeltürk, yüzde 90'a varan vergi in rak değerlendirilmesi, Türkiye'de kalma süresi 3 tam yılı aşan dirimlerinin oluşabildiğini, bu konunun kanunla düzenlenmesi iş adamları, uzman, memur ve basın yayın çalışanlarının tüm gerektiğini ifade etti. kazançları üzerinden vergilendirilecek olmaları, yıllara yaygın inşaat onarma işleri meselesi oldu. Üzeltürk, yurt dışından elde edilen kira gelirleri konusunda, idare uygulamaları ile Danıştay uygulamaları arasında çok Konuşmasına serbest meslek erbabının çok ciddi sıkıntıları ol ciddi farklılıklar olduğunu dile getirerek, bu problemin çözü duğunu vurgulayarak devam eden Üzeltürk, henüz elde edil münün Maliye Bakanlığı'nın talebiyle Danıştay'la görüşülerek meyen gelirin KDV'sinin ödenebildiğini belirterek, bu durumun gerçekleşmesi gerektiğini belirtti. Geçici Vergi'yle ilgili iade ta iyileştirilmesi gerektiğine değindi. Serbest meslek kazançların lepleri bakımından problemin çözülmüş olduğunu dile getiren da beyin faaliyetlerinin ön plana çıktığını dile getiren Üzeltürk, Üzeltürk; deniz, hava ulaştırma araçlarının kiralanması ve kira telif kazançlarıyla ilgili KDV istisnası getirilip, getirilmemesi gelirlerindeki götürü gider meselesinin mükelleflerin cebinden konusunun tartışıldığını belirtti. daha çok para çıkmasına neden olduğunu ifade etti. Son olarak Türk vergi sistemiyle ilgili sorunlara değinen Gala Prof. Dr. Hakan Üzeltürk'ün önemli hususlardan bir tanesi tasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Profesör olarak değerlendirdiği; kurumların en az iki yıl süreyle sahip Doktor Hakan Üzeltürk'ün önemle vurguladığı diğer hususlar olduğu taşınmazların ve iştirak hisselerinin satışından elde ise ülkemizin bir vergi politikasının oluşturulamamış olması ve edilen kazançlarla ilgili sıkıntıların kanun metninde belirtilmesi mükellef hakları konusundaki eksikliklerdi. Daha sonra Uyumsoft yetkilisi İbrahim Şengül "E-Fatura"' ların özel entegratörü mali mühürle de onaylamasını talep hakkında bir sunum gerçekleştirdi. edebileceklerini söyleyen Şengül, sözlerine şöyle devam E-fatura uygulamalarında entegratör firma olan Uyumsoft'ta proje yöneticisi görevini üstlenen İbrahim etti "Birden fazla fatura üreten ya da fatura yoğunluğu çok fazla sayıda olan firmalar, aynı anda tek mali mühürle Şengül, elektronik faturayla ilgili süreçlerin Ankara'daki ta faturalarını mühürleyemeyeceği için özel entegratörün de kibini yürüttüğünü belirterek konuşmasına başladı. mühürlerini kullanabilecekleri bu tebliğde yayınlandı." Uyumsoft'un 1996 yılından bu yana faaliyet gösteren Elektronik faturanın kapsamı konusunda bilgilendirmeler yerli bir firma olduğunu belirten Şengül, 500'e yakın fir de bulunan Şengül, kâğıt faturalara oranla maliyetlerin de maya hizmet sağladıklarını ifade etti. 5-6 senedir kamu büyük oranda azaldığını belirtti. Elektronik faturada düzelt sektöründe MERSİS Projesi ve Gümrük Ticaret Bakanlığı'nın Hal Takip Projesi'nin ana yüklenicisi olduklarını ifade eden Şengül, e-faturayla faturaların sadece ortamının değiştiğini belirtti. melerin anlık olarak yapılabileceğini söyleyen İbrahim Şengül, 2014 itibarıyla devreye alınacak bu sistemin aslında dünyada eski bir yöntem olduğuna vurgu yaptı. Elektronik faturada yasal sürecin 397 sıra No'lu tebliğiyle Uyumsoft proje yöneticisi İbrahim Şengül, e-fatura gönde başlayarak, 5 Mart 2010 tarihinde ilk olarak anonim ve li rimi için, e-portal, doğrudan entegrasyon ve özel enteg- mitet şirketlerin kullanımına tercihli olarak açıldığını ifade ratör olmak üzere 3 yöntem olduğunu söyleyerek, Gelir eden. İbrahim Şengül, yayınlanan diğer bir tebliğle gerçek İdaresi'nin BİS raporunda sistemin 7/24 ulaşılabilirliğini kişi mükelleflerin uygulamaya katıldığını söyleyerek, 421 istediğini belirtti. Özel entegratörlüğün diğer sistemlere sıra no'lu tebliğle kayıtlı kullanıcılar arasında elektronik fa turanın zorunlu hale getirildiğini belirtti. göre avantajlarını dile getiren Şengül, Eylül 2014'te elekt ronik defter, akabinde elektronik irsaliye, e-ödeme, e-bilet, 424 sıra no'lu tebliğle gerçek kişilerin faturalarını mali mü e-kayıtlı elektronik posta dönüşümlü olarak tekrar karşımı hürle onaylayabileceklerini ve isteyen kullanıcıların, fatura za çıkacağını söyleyerek sözlerine son verdi. ŞINASI CANDAN GELİR İDARESİ BAŞKAN VEKİLİ İkinci oturumun son konuşmacısı ise Gelir İdaresi Başkan Vekili Şinasi Candan oldu. diğer veriler ve ekonomi içindeki aktörlerden topladığımız verileri yorumlayarak, güçlü bir bilgi sistemi kuracak Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü'nün oluşturacağı politikalarda Şinasi Candan, Ankara Vergi Dairesi Başkanı olarak görev yaptığı 7 yıllık süre içinde Ankara Sanayi Odası Başkanı'yla iş birliği içinde sıkıntı yaşayan mükelleflerin sorunlarına çö züm sağlamaya çalıştıklarını belirtti. Şinasi Candan, Gelir Vergisi Kanunu'nun Mecliste bir tasa rı şeklinde alt komisyonda görüşülmesiyle gerek meslek örgütlerinde gerek üniversitelerin yapacağı katkılarla ça lışmaların daha verimli hale geleceğini ifade etti. Candan, tasarının izleyeceği süreçle ilgili "Maliye Bakanlığı, Bakanlı ğın Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü kanunları hazırlar ve kanun tasarılarını hükümetin politikaları çerçevesinde yüce meclise sunar. Gelir İdaresi Başkanlığı ise sadece elindeki katkıyı paylaşır." dedi. Candan, Gelir İdaresi Başkanı Vekili olarak mükelleflere daha iyi hizmet vermek için e-fatura, e-defter gibi uygu lamaların teknolojiyi en iyi şekilde kullanarak ekonomideki verileri de almayı amaçladıklarını ve bu sistemler üzerine kurdukları değişik projeleri aktardı. Sözlerine örneklerle de vam eden Şinasi Candan: "Türkiye'de sektörlerle ilgili bilgi sağlama veri kaynağına çok rahatlıkla ulaşamıyoruz. Çün kü verileri her bakanlık, her kuruluş kendi bir şekilde elde ediyor. Fakat bu bilgilerin çok sağlam bir veri tabanına da yanılarak elde edildiğini de söyleyemem. Bu verilerle daha sonra kendi analizlerini yaparak politikalar üretmeye çalışı yor. Biz de bu amaçla Gelir İdaresi Başkanlığı olarak çok de ğişik mükelleflerimizden veriler topluyoruz. BA, BS formları, Başkanlığımızın daha isabetli kararlar almasını sağlayaca ğız." dedi. E-faturayla ilgili konuya dönerek sisteme yoğun girişi en gellemek amacıyla 10 milyon ya da 25 milyon kullanıcı gibi bir kriter koyduklarını çünkü sistemin gerekli altyapıyı kazanması için bir geçiş aşamasını öngörmek gerektiğini açıklayan Candan, zaman içinde bütün sistemin e-fatura kullandığı bir yapıya dönüşeceğini, o zamana kadar bel ge sayısı 3 binin altında olan mükellefler için Gelir İdaresi Başkanlığı'nın portalını da çok rahatlıkla kullanılabileceğini belirtti. Candan, işlem hacmi çok yüksek olup, bunu şimdi de yapan firmaların olduğunu, kendi entegrasyonunu ya pan veya özel entegrasyon kullanan firmaların da bu hiz meti alabileceğini ama ilerleyen süreçte e-faturanın bütün aktiviteyi, bütün faaliyetleri kapsayan bir yapıya dönüşe ceğini, arkasından e-defter ve e-arşivin de gelebileceğini sözlerine ekledi. Şinasi Candan, teknolojinin ve ekonominin çok hızlı ilerleyip değişmesine değinerek şunları söyledi: "Bazen bırakın bir yıl beklemeyi, hafta içinde çok kısa sürede gerekli düzenleme leri yapmanız, ekonomideki gidişatı yönlendirmek açısından gerekebiliyor. Bu nedenle çok hızlı bir süreçteyiz ve ayak uydurmaya çalışıyoruz. O aşamada da mükelleflerimizin bizlerle daha yakın ilişki içinde olması, onları anlamamız açı sından önemli." Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir'in moderatörlüğünde gerçekleşen 3. otu rumda ise 32 meslek komite sinden gelen soru ve öneriler ele alındı. ASO Genel Sekreteri Doç. Dr. Yavuz Cabbar, çözülen sorunlar ve girişimler konusun da bilgi verdi. Katılımcıların kat kılarıyla, çözümü için uğraşılan konular yeniden ele alındı. TÜRKİYE ULUSAL AJANSI TURKISH NATIONAL AGENCY Eğitimde İş Dünyası İçin Güçlendiriimiş Yeni bir Roi ve Yeni Fırsatlar: , Erasmus+ Programı (İTO) 2007-2013 döneminde ülkemizde Avrupa Birliği Bakanlığı Türkiye Ulusal Ajansı koordinasyonunda yürütülen AB eğitim ve gençlik programları, önü müzdeki yedi yıllık dönem için yeniden yapılandırı lıyor. Bu çerçevede, Avrupa Komisyonu'nun eğitim, öğretim, gençlik ve spor için önerdiği yeni program Erasmus+ olarak adlandırılacak. Erasmus+, eğitim ve öğretime yapılan yatırımın, yaş ve geçmiş bilgilerine bakılmaksızın kişilerin potansi yelini açığa çıkarmada anahtar rol oynadığı gerçe ğine dayanmaktadır. Bu çerçevede yeni program, bireylerin kişisel gelişimlerini güçlendirmeye, yeni beceriler kazanmasına ve istihdam olanaklarını art tırmalarına yardım edecektir. Yeni program kapsamında önümüzdeki dönemde; Mevcut programın ana faaliyetleri olan öğrenme hareketliliği, iş birliği (ortaklık) projeleri ve politika reformu için destek devam edecektir. Bununla birlik te, eğitim sistemi üzerinde etkisi fazla ve AB katma değeri yüksek olan faaliyetler güçlendirilecektir. Bil hassa eğitim-öğretim kurumları veya gençlik organi zasyonlarının iyi uygulamaları paylaşmaları, iş dün yasının yenilik ve istihdam edilebilirliği teşvik etmesi için daha fazla imkân olacaktır. Eğitim-öğretimde iş dünyasına atfedilen güçlendiril miş role paralel olarak iş dünyası ile yükseköğretim sektörünün iş birliğini öngören Bilgi Ortaklıkları ile iş dünyası ile mesleki eğitim sektörünün iş birliği ni öngören Sektörel Beceri Ortaklıkları, Erasmus+ Programı'nı eski programdan ayıran yeni unsurlardır. Erasmus+ Programı İş Dünyasına Neler Sunuyor? ❖ Avrupa genelinde 2 milyon yükseköğrenim öğrencisinin, ❖ 650 bin mesleki eğitim öğrencisinin, Erasmus+ Programı, bireylere ve kurumlara yönelik olmak üzere iki temel destek alanını içermektedir. ❖ 200 bin yüksek lisans öğrencisinin, Bireyler İçin Öğrenme Fırsatları ❖ 500 bin gencin, ❖ 800 bin genç çalışanın, öğretim üyesinin, öğretmenin ve eğitimcinin, Programın en yüksek bütçesinin ayrıldığı "Bireyler için Öğrenme Hareketliliği"; eğitim, öğrenim, staj, öğretme, profesyonel gelişim ve yaygın öğrenim kapsamındaki gençlik aktiviteleri (gönüllülük) ama cıyla Avrupa ülkelerine yapılan hareketlilikleri des tekleyecektir. Bununla birlikte başvurular bireysel değil, kurumsaldır. Bu çerçevede, bilhassa iş dün yasının çatı kurumları, bünyelerindeki kuruluşlarda çalışan mesleki eğitimden sorumlu kişiler ile mesleki eğitime devam eden veya yeni mezun olmuş öğren ciler için hareketlilik projesi hazırlayabilirler. Öğren me Hareketliliği projeleri için son başvuru tarihi 17 Mart 2014 olup, başvurular Türkiye Ulusal Ajansı'na yapılacaktır. Bahse konu başvurular her yıl tekrarla nacak olup, ayrıntılı bilgi Türk Ulusal Ajansı internet sitesinde en güncel hali ile yer almaktadır. yurt dışında eğitim almasını hedeflemektedir. Erasmus+ Programı'nın Mevcut Programdan Farkı Ne Olacak? Erasmus+ Programı, etkiyi arttıracak şekilde bütünle şik bir yapıya sahip olacaktır. Bununla birlikte, temel amaç -yani kişilerin becerilerinin ve nihai olarak istih dam edilebilirliklerinin geliştirilmesi, aynı zamanda eğitim-öğretim sistemlerinin modernizasyonunun desteklenmesi- aynı kalmaktadır. Erasmus+ Prog ramı, mevcut 7 programı tek bir program ile ikame edecek: Mevcut Hayatboyu Öğrenme Programı'nı (Erasmus, Leonardo da Vinci, Comenius and Grundtvig), Youth in Action Programı'nı ve 5 uluslararası iş birliği programını (Erasmus Mundus, Tempus, Alfa, Edulink ve sanayileşmiş ülkeler ile iş birliği progra mı) bir araya getirmektedir. Tek program, daha basit başvuru kuralları ve prosedürlerini getirecek ve aynı zamanda parçalı yapının ve mükerrer faaliyetlerin önlenmesini sağlayacaktır. 74 Erasmus+ Programı; 5 milyondan fazla kişi için Av rupa Birliği sınırları içinde ve/veya dışında bireysel öğrenme fırsatları sağlayacaktır. 2014-2020 dö neminde gerçekleştirilecek projelere ait bütçenin % 63'ü bu faaliyet için ayrılmıştır. Gerçekleştirilecek projeler aracılığı ile bireyler için öğrenme fırsatları şu şekillerde gerçekleşebilir: ü ü ü Eğitim, Öğretim Öğrenim Staj ü ü ü Profesyonel gelişim Yaygın öğrenme temelli gençlik aktiviteleri Gönüllü çalışmalar Tr "Pasif Ev Projesi" Yapı Sektöründe Enerji Verimliliği Uygulamaları Küçük ve Orta Boy İşletmelerin Rekabetçi Bilgi Yeteneklerinin Artırılması Projesi Proje ile "pasif ev" olarak adlandırılarn %85 verimli bir bina yapılabilmesi için gereken kalifiye elmanın yetiştirilmesi hedeflendi. Bu Proje ile küçük ve orta boy işletmelerde çalışanların "rekabetçi bilgi" alanındaki farkındalıklarının artırılmasıdır. Proje kapsamında Bolu Abant izzet Baysal Üniversitesi ile işbirliği yapılarak kampüs içerisinde bir pasif ev inşaa edilmesi ve bu mekanın "Enerji Verimliliği Merkezi" olarak kullanılması palanlanmııştır. Bu kapsamda bir e-learning faaliyetinin gerçekleştirilmesi ve uygulanması hedeflerden bir tanesidir. Projeyi Yapan Kurum: Baran izolasyon Ltd Projeyi Yapan Kurum: İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller ihracatçı Birlikleri Hareketlilikler ve Katılımcı Sayısı: Almanya, Belçika, Macaristan, Çek Cum. 65 Katılımcı. Bütçe: 111.742EUR Bu kapsamda Üniversiteler ve eğitim kurumlan bir araya getirilecektir. Hareketlikler: Litvanya, ispanya, Bulgarisyan, Hırvatistan, Yunanistan Toplam Bütçe: 280.00ÛEUR Yenilik ve İyi Uygulamaların Değişimi için İş Birliği Bu faaliyet ile eğitim kurumlan, gençlik örgütleri, iş dünyası, yerel / bölgesel otoriteler ve sivil toplum kuruluşları arasında eğitim, öğretim ve gençlik akti viteleri bağlamında kurumsal iş birlikleri (ortaklıklar) oluşturulması teşvik edilerek, bu ortaklıklar yoluyla iyi ve yenilikçi uygulamaların değişimi ve geliştiril mesi ile yaratıcılık, girişimcilik ve istihdam edilebi lirliğin arttırılması hedeflenmektedir. İyi ve Yenilikçi Uygulamalar İçin İş Birliği fırsatları altında iş dünya sının yararlanabileceği 3 faaliyet türü bulunmakta dır: Stratejik Ortaklıklar, Sektörel Beceri Ortaklıkları ve Bilgi Ortaklıkları. 2014-2020 döneminde İyi ve Yenilikçi Uygulamalar İçin İşbirliği altında iş dünyasına yönelik iki önemli yeni destek türü olarak geliştirilen "Sektörel Beceri Ortaklıkları (Sector Skills Alliances)" ve "Bilgi Ortak lıkları (Knowledge Alliances)" ile iş ve eğitim dünyası arasında iş birliği yapılarak, müfredatın ve yeterlilik ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 lerin geliştirilmesi yoluyla ilgili sektörde ihtiyaç du yulan becerilerin geliştirilmesi ve girişimciliğin arttı rılması hedeflenmektedir. Stratejik Ortaklıklar Stratejik Ortaklıklar; eğitim-öğretim kurumları, kamu idareleri, gençlik örgütleri, iş dünyası, sosyal taraflar ve sivil toplum örgütlerini; eğitim, öğretim ve genç lik alanlarında oluşturacakları iş birlikleri vasıtası ile iyi ve yenilikçi uygulamaların (yüksek kaliteli eğitim, kurumsal modernizasyon ve sosyal yenilikçilik) ku rumlar arasındaki aktarımı olarak tanımlanabilir. Bu surette kurumlar, kendi aralarında bilgi ve birikim lerini, iyi ve yenilikçi uygulamalar çerçevesinde pay laşarak stratejik ortaklıklar oluşturabilirler. Stratejik Ortaklık projeleri için son başvuru tarihi 30 Nisan 2014 olup, başvurular Türkiye Ulusal Ajansı'na ya pılacaktır. Bu program da yine diğer programlar gibi sürekli tekrarlanacak olup, gerekli bütün bilgiler ve örnek projelere ait bilgi gerek Türk Ulusal Ajansı in ternet sitesinden gerekse AB Komisyonu'na ait kay naklardan rahatlıkla elde edilebilir konumdadır. 75 Sektörel Beceri Ortaklıkları Avrupa Komisyonu tarafından iş dünyasının eğitim projelerinde yer almasının önemi her platformda vurgulanmış ve bu sebeple "Sektörel Beceri Ortak lıkları" faaliyetine özel önem verilmiştir. Bu alanda sunulacak projeler temel ve ileri mesleki eğitim sis temlerinin; belli bir ekonomik sektörde iş gücü piya sasının duyduğu sektörel beceri ihtiyaçlarına cevap verebilirliğini arttırmayı hedefleyen uluslararası pro jeler olacaktır. Bu çerçevede bu faaliyetin amaçları; • Farklı ekonomik sektörler tarafından ihtiyaç du yulan mesleki becerilere sahip kalifiye eleman ların eksikliğini gidermek için iş dünyası, eğitim dünyası, sosyal taraflar ile kamu ve özel kurum ve kuruluşların ülkeler arası iş birliğini teşvik etmek ve bu alana yönelik eğitim mekanizma larını geliştirmek, • İş piyasasındaki beceri ihtiyaçları ve buna iliş kin eğilimlerden hareketle, - iş gücü piyasasının gerektirdiği becerilere ve donanımlara sahip iş gücünü yetiştirmek için ortak müfredat ve yön temler tasarlamak ve uygulamak, • Belirlenen sektörlerin rekabet güçlerini arttır mak için eğitimde sistem düzeyinde etki sağla mak ve bu alandaki dönüşüme katkı vermektir. Bu faaliyet kapsamında uygun kabul edilen sektör ler; Avrupa Sektörel Beceriler Konseylerini oluşturan sektörler (tekstil, giyim, deri, ticaret vb.), ileri imalat, bilgi ve iletişim teknolojileri, Eko-İnovasyon (çevre teknolojileri) gibi beceri uyuşmazlıkları bulunan ve Avrupa Komisyonu'nun mevcut politikalarıyla mü dahale ettiği sektörler ve de kültürel ve yaratıcı en düstriler olarak belirtilmiştir. Bilgi Ortaklıkları Bilgi Ortaklıkları, yükseköğretim ve iş dünyası ara sında bir köprü kurmayı hedefleyen uluslararası, yapılandırılmış ve sonuç odaklı projelerdir. Bilgi bir liktelikleri; yaratıcılık, yenilik ve girişimciliği teşvik etmek üzere yükseköğretim kurumları ve iş dünyası arasında iş birliği yapılmasını hedeflemektedir. Bu çerçevede bu faaliyetin amaçları; • Öğretme, öğrenme ve yönetme hakkında yeni likçi yollar geliştirmek, 76 • Öğrencilerin, akademisyenlerin ve firma çalışan larının girişimci yeterliklerini ve toplamda giri şimciliği teşvik etmek, • Bilgi ve birikimin değişimini ve akışını güçlen dirmek, • Bilginin yeniden oluşturulmasını teşvik etmek, • Yükseköğretim kurumları ve şirketler arasında ki iş birliğini teşvik etmektir. Sektörel Beceri Ortaklıkları ve Bilgi Ortaklıkları için son başvuru tarihi 3 Nisan 2014 olarak belirlen miştir. Bu projeler, komisyon merkezli olduğundan, doğrudan Brüksel'deki Education, Audio-visual and Culture Executive Agency (Eğitim, İşitsel ve Görsel Kültür Yönetim Ajansı http://eacea.ec.europa.eu) ta rafından uygulanan ve başvuruları alınan projelerdir. Erasmus+ ve İş Dünyasının Rolü Sonuç olarak, Erasmus+ Programı; sanayi ve tica ret odalarına, meslek örgütlerine, firmalara ve iş âleminin diğer unsurlarına, yükseköğretim ve mes leki eğitim kurumları ile birlikte Avrupa seviyesinde ortaklıklar oluşturarak iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikte eleman yetiştirilmesi, bilgi, yenilik ve girişimcilik kapasitesinin geliştirilmesi ve nihaye tinde ekonomik rekabet edilebilirliğin sağlanması için önemli bir rol atfetmektedir. Bu öneme binaen Erasmus+ Programı; eğitim, öğ retim ve gençlik alanında iş dünyası ve sosyal pay daşlar ile iletişim kanallarının geliştirilerek iş birlikleri oluşturulmasına öncelik vermekte ve bu konuda çok önemli fırsatlar sunmaktadır. Başta ülke çapına yayılmış ticaret ve sanayi odala rımız olmak üzere iş dünyamızın bu fırsatları etkin bir şekilde değerlendirmesi, önümüzdeki dönemde dünya ile rekabet edebilir bir iş gücü oluşturulması açısından büyük önem arz edecektir. Türkiye Ulusal Ajansı olarak, eğitim sistemimizin ka litesini arttırarak, çağın gerektirdiği donanımlara sa hip, yenilik ve girişimcilik kapasitesi yüksek bireyler yetiştirmek üzere iş dünyamızı bu projelere aktif bir şekilde katılmaya davet ediyoruz. Daha fazla bilgi için: www.ua.gov.tr 'DAN Macaristan'dan ASO Üyelerine Vize Kolaylığı 19 Aralık 2013 Ankara Sanayi Odası ile Macaristan Büyükelçiliği Tayyip Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Viktor arasında yapılan vize anlaşması ile ASO üyeleri ar Orban'ın huzurunda yapıldı. tık Macaristan vizesini daha kolay alacak. Ankara Sanayi Odası ile Macaristan arasındaki iş ASO ile Macaristan arasındaki vize iş birliği anlaş birliği anlaşması, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nu ması, 19 Aralık 2013 tarihinde Başbakan Recep rettin Özdebir ile Macaristan'ın Ankara Büyükelçisi Janos Hovari tarafından Viktor Orban'ın resmi zi yareti nedeniyle Başbakanlık'ta imzalandı. İmzalanan anlaşma ile iki ülke arasında ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir engel olan vize konusunda ASO üyelerinin iş seyahatlerinde gerçekleştirecekleri vize başvurularında kolaylık lar sağlanacak. Ankara Sanayi Odası'nın ilgili üyesi için Macaristan Büyükelçiliği'ne yazacağı yazı ile çok az sayıda belge ile uzun süreli ve çok girişli Schengen vizesi alınabilecek. Sahra Altı Afrika Bölgesi Ticaret Müşavirleri Firma Buluşmaları Etkinliği 16 Kasım 2013 SAHRA ALTI AFRİKA BÖLGESİ ¡ET MÜŞAVİRLERİ FİRMA BULUŞMALARI ETKİNLİĞİ 16 KASIM 2013 ASO Başkanı Nurettin Özdebir Ekonomi Bakanlığı ta rafından 16 Kasım tarihinde düzenlenen Sahra Altı Afrika Bölgesi Ticaret Müşavirleri Firma Buluşmaları Etkinliği toplantısına katıldı. ASO Başkanı Özdebir toplantıda yaptığı konuşma da, Afrika'da 1980 - 2000 yılları arasında yüzde 10 düşen kişi başına gelirin, geçen on yıl boyunca yüz de 30'un üzerinde bir artış gösterdiğini belirterek, Afrika'nın hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşadığını ifade etti. Önümüzdeki on yılın Afrika için daha da iyi olacağını ve yıllık büyüme beklentisinin yüzde 6 olarak gerçekleşeceğini kaydeden Özdebir, "Aldığı doğrudan yabancı yatırım miktarı da şu an dünyanın en hızlı büyüyen kıtası olan Afrika'nın bu konumunu koruyacağını gösteriyor. 2002'de 15 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım alan Afrika, 2006'da 37 milyar dolar, 2012'de 46 milyar dolar yabancı yatırım aldı. Bu gelişmelerde en büyük katkı Sahraaltı Afrika ülkelerinden geliyor." dedi. Sahraaltındaki tüm ülkelerin eşit bir gelişme göste remediğini ancak her geçen gün daha fazla sayıda ülkenin büyüme kervanına katıldığını aktaran Özdebir, artan gelirin doğal olarak mal ve hizmet talebini de arttırdığını, diğer bir deyişle Afrika'nın dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarından biri olduğunu söyledi. Özdebir, zengin doğal kaynakları ve büyüyen pazarı ile Afrika'nın özellikle gelişmiş ülkeler arasında önemli bir rekabet alanı haline geldiğini belirterek, "Devleti miz, tüm bu gelişmeleri doğru okuyarak son yıllarda kapsamlı bir Afrika açılımı gerçekleştirdi. Daha önce diplomatik ilişkilerimizin olmadığı birçok Afrika ülkesi ile diplomatik ilişkiler kuruldu." diye konuştu. 78 Ekonomi Bakanlığı'nın büyük gayretleriyle ihracatçı larımızın, daha önce hiç ihracat yapmadığı birçok ül keye ihracat yapar hale geldiğini ifade eden Özdebir, "Müteahhitlerimiz, birçok Afrika ülkesinde projeler yürütüyorlar. Bugün hangi Afrika başkentine gidi lirse gidilsin muhakkak çok sayıda Türk iş adamıyla karşılaşılacaktır. Üniversitelerimizde okuyan Afrikalı öğrencilerin sayısı da hızla artmaktadır. Afrika'da bir sömürgecilik geçmişi olmayan Türkiye'ye ve Türk iş adamlarına duyulan güven, ülkemizin bu kıtaya açılı mını büyük bir biçimde desteklemektedir." dedi. Ülkemizin Afrika çıkartmasına ASO'nun da katkıda bulunduğunu söyleyen Özdebir şöyle konuştu: "Su dan, Nijerya, Somali, Kenya, Ekvator Ginesi ve Gana'ya yapılan resmi ziyaretlere katılarak temaslarda bulun duk. Ülkemizi ziyaret eden Nijerya, Gana ve Benin devlet başkanları, ASO I. Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaret etmiş ve çok etkilenerek bizden kendi ülkele rinde de OSB'ler kurmak için destek talep etmişlerdir. ASO olarak bu taleplere büyük bir gayretle cevap ver meye çalışmaktayız. Halen Gana'da üç OSB kurmak için çalışmalarımız devam etmektedir. Yapılacak bu OSB'ler, bu ülkelerin doğal kaynaklarından istifade etmemizi sağlayacak ve özellikle müteahhitlerimize yeni iş kapıları açacaktır. Ancak, ASO olarak gösterdi ğimiz bu gayretlerin devletimizce de desteklenmesini bekliyoruz. Çünkü bu çabalarımızın doğuracağı olumlu sonuçlar çok önemli ekonomik kazançlara yol aça caktır. Afrika'da kurulacak OSB'lere yatırım yapacak firmalarımız, o pazarlardaki konumuzu güçlendirecek, ekonomik ilişkilerimizi derinleştirecek, ihracatımızın artmasına katkı sağlayacaktır." ASO olarak Afrika'yı üyelerine daha yakından tanıt mak için "En Hızlı Milyar" adında bir kitap yayınlanaca ğını belirten Özdebir, Afrika uzmanı bir grup iktisatçı tarafından titiz araştırmalara dayanılarak yazılan ve Afrika'nın hızlı büyüme serüvenini akıcı bir dille anla tan kitabın, Afrika hakkında oluşmuş birçok önyargıyı da yok ettiğini kaydetti. Özdebir, Afrika'nın önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin daha fazla ticaret ve yatırım yapacağı yer olacağını ve bunda da ticaret müşavirlerimizin büyük katkıları nın olacağını sözlerine ekledi. ASO'DAN ASO Başkanı Nurettin Özdebir ARUS sempozyumuna katıldı M Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi'nin (ARUS) ev sahipliğinde Swiss Otel'de 5 Kasım tarihinde düzenlenen "Demiryolu Teknolojileri" konulu sempozyumda, demir yolu teknolojisinde iş birliğini geliştirmek ve ortak yatırımlar yapmak üzere Alman demir yolu sanayicileri yerli üretici lerle bir araya geldi. Sempozyuma Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Çankaya Üniver sitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, Ostim Başkanı Orhan Aydın, Almanya Demiryolu Sanayicileri Birliği Başkan Yardımcısı Andreas Bec ker ve çok sayıda küme üyesi sanayiciler katıldı. 5 Kasım 2013 Özdebir, Türkiye'nin son 10 yılda her alanda ciddi bir büyüme kaydettiğini belirterek, bu büyüme nin temelinde siyasi istikrar ve altyapı çalışmaları olduğunu vurguladı. Ankara-İstanbul Hızlı Tren Hattı'nın önümüzdeki aylarda faaliyete başlaya cağını hatırlatan Özdebir, "Bu çalışmalar sadece yük ve yolcu taşımacılığının gelişmesi değil. Ne redeyse 80 yıldır ihmal ettiğimiz demir yolu taşı macılığının tekrar gündeme gelmesi ve öneminin idrak edilmesidir." değerlendirmesinde bulundu. Özdebir, Ankara'nın demir yolu ulaşımının merkezi haline geldiğini ifade ederek, bununla beraber An Sempozyumda konuşan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, sempozyumun zamanlamasına dikkati çekerek, "2 kıtayı deniz altından bağlayan ve 29 Ekim'de açılan Marmaray'ın hemen ardından bu sempozyumun gerçekleşmesi çok önemli. Çin ile Almanya'yı birbirine bağlayacak demir yolu, boğa zın altından geçmeye başladı. Bu sempozyumda yeni iş birliklerinin önünün açılacağına inanıyo kara sanayisinin de bugüne kadar yoğunlaşmadığı demir yoluna önem vermeye başladığını söyledi. Ankara sanayisinin demir yolu araçlarıyla yeni yeni rum." diye konuştu. ruz." ifadesini kullandı. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 tanışmasına rağmen bu alanda önemli merkezler olan Adapazarı ve Eskişehir'den liderliği devraldı ğına işaret eden Özdebir, "Demir yolu pazarında artık bizler de varız. Bu araçların Türkiye'de üre tilmesini ve üretilen malların kullanılmasını istiyo 79 ASO Başkanı Özdebir, ARUS 1. Olağan Genel Kurulu'na katıldı 7 Aralık 2013 Raylı sistemlerde Türkiye'nin önemli bir pazar olduğunu belirten Özdebir, bu pazardaki araçları yüzde 100 üretmeye talip olduklarını söyledi. Tasa rım mülkiyeti kavramının öne mine de işaret eden Başkan Özdebir; "Bugün Türkiye'de üretilen arabaların bir kısım tasarımları burada yapılıyor. Belki yüzde 100'ünü burada Anadolu Raylı Ulaşım Sistemler Kümelenmesi (ARUS) 1. Olağan Genel Kurulu 7 Aralık tarihinde Crowne Plaza'da gerçekleştirildi. yaptığımız tasarımlar da var. Ama bu tasarım Türkiye Cumhuriyeti milletinin malı değil. O firmanın, o markanın mülkiyetinde. Genel Kurul Toplantısı'na Ankara Sanayi Odası Dolayısıyla sizin mühendisleriniz orada çalışsa da Başkanı Nurettin Özdebir'in yanı sıra, Ulaştırma, sahibi siz değilsiniz ve tasarruf yetkiniz yok. Onun Denizcilik ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Yahya dediği yerden, onun istediği parçayı, verdiği fiyat Baş, Çankaya Üniversitesi Rektörü ve ARUS Yö la almak mecburiyetindesiniz." yorumunu yaptı. netim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Yüzde 51 şartıyla olumlu gelişmeler yaşadıklarını Aydın, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakan belirterek, küme olgusuna dikkat çeken Özdebir lığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürü Metin Tahan, şunları aktardı: "Şartnamede 'yüzde 51 yerli katkı kamu temsilcileri ve küme üyesi sanayiciler katıldı. olacak' denmesiyle daha önce randevu alıp görü ASO Başkanı Nurettin Özdebir Genel Kurul'da yaptığı konuşmada, "Ülkemizde çok uzun zaman dır ulaşım ağları açısından fazla bir mesafe alama şemediğimiz, kapısının önünden geçemediğimiz, bizi son dakikada taca atanlar şimdi kümeler halin de Türkiye'ye geliyorlar. Bu kadar önemli bir şey. mıştık. Bu süre içerisinde eksikliği kapatmak için Çok büyük bir istikbal getiren önemli bir adımdı. öncelikle bu ulaşım araçlarının hareket edebile Onun kadar önemli olan bir adım da bu kümelen cekleri, gelip yanaşacakları platformların yapılması me çalışmaları aslında. Bugün global markaların gerekiyordu." dedi. arkasında hep kümeler var." 80 ASO'DAN Özdebir AB Bölgeler Komitesi Türkiye çalışmalar Grubu'nun 14. toplantısına katıldı 21 Kasım 2013 mıza daha iyi eğitim verebilmek için kazanıyoruz. Bir ilde, bir bölgede bu ihtiyacımız karşılanamıyorsa orada para kazanan insanların durmasını gerektiren bir sebep de kalmıyor. Ankara, zenginlerini, sanatçılarını, kültür adamlarını İstanbul'a kaptıran bir ilimiz. Şehirlerimizi planlarken bütün bu faktörlere dikkat etmemiz lazım. Aksi takdirde şehirleşmede, sanayileşmede de başarılı olamayız." değerlendirmesinde bulundu. Yenimahalle Belediyesi'nin ev sahipliğinde, Avrupa Birli ği (AB) Bölgeler Komitesi Türkiye Çalışmalar Grubu'nun 14. toplantısı 21 Kasım tarihinde Nazım Hikmet Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Toplantıya, An kara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Yenima halle Belediyesi Başkanı Fethi Yaşar, Türkiye çapında 40 belediye başkanı ve Bölgeler Komitesi üyeleri ile Çalışmalar Grubu Başkanı Heinz Lehmann da katıldı. Toplantıda konuşma yapan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, bir sanayi odası başkanı olarak Türkiye'nin şehir leşme konusunda çok başarılı olamadığını belirterek, "Özellikle büyük illerimiz çok uzun süredir ülkemizde yaşanan terör sorunu nedeniyle çok ciddi göç aldılar. Ankara yılda yaklaşık 100 bin civarında göç alan bir şe hir. Doğu, güneydoğu illerimizdeki bu terörün sonlandırılmasıyla inşallah oralarda da insanlar iş ve aş bulurlar sa bu göçün azalacağını tahmin ediyorum. Bu ağır göç baskısı altında şehirlerimiz sadece barınma ihtiyacımızı karşılayan ve bunun içerisinde ulaşım ağlarımızı barın dıran bir yapıya dönüştü." dedi. Bir şehrin sanayisinin ve ticaretinin gelişebilmesi için belediyeye çok büyük görevler düştüğünü kaydeden Özdebir, "Şehri öncelikle sadece bir barınma alanı de ğil, bir kültür, bir sosyalleşme alanı olarak görmemiz gerekiyor. Çünkü bu kültürel altyapı olmadığı takdir de para kazanmanın bir anlamı kalmıyor. Parayı daha iyi yaşamak, daha iyi sağlık hizmeti almak, çocukları- ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 21'inci yüzyılın, sivil toplum örgütlerinin ve illerin reka betinin öne çıktığı bir yüzyıl olarak devam ettiğini ve geliştiğini kaydeden Özdebir, "İllerin rekabeti, ülkelerin rekabetini şekillendirecek. Bunun yansımalarını da çe şitli yerlerde görüyoruz. Bu anlamda bakıldığında Anka ra, oldukça iyi bir konumda. Öncelikle Yenimahalle üze rinden bakarsak bugün misafiri olduğumuz Sayın Fethi Başkan çok başarılı bir planlama gerçekleştirmiş." dedi. Gelişmeler karşısında Ankara'nın bulunduğu konuma da değinen Özdebir, "2005 yılında satın alma gücüne göre 42 milyar dolarla dünyanın 64'üncü büyük kenti olan Ankara'nın her yıl yüzde 5 büyüyerek, 2020 yı lında 87 milyar dolarla dünya sıralamasında 87. sıraya çıkacağı tahmin ediliyor." dedi. Yapılan araştırmalara göre, Ankara'nın dünyanın en di namik 75 şehri arasında yer aldığını söyleyen Özdebir, "2010-2025 yılları arasında yüzde 62 oranında bü yüyecek. Benim şahsi görüşüm; Ankara'nın kent içeri sindeki sağlamış olduğu uyumla bu oranında üzerinde büyüyeceği. 21. yüzyıl, şehirlerin rekabetinin şekillen direceği bir yüzyıl olacak. Ancak Ankara'da birtakım rollerimizi kaybediyoruz. Ankara'dan İstanbul'a gidiyor maalesef. Bunları durduramadığımız için yerine başka şeyleri koymamız lazım." ifadelerini kullandı. Özdebir, Ankara'nın ekonomisine de değinerek, sanayi açısından en iyi ve aynı zamanda en çok istihdamın ya ratıldığı il olduğunu vurguladı. 81 ASO Başkanı Özdebir "Yenilikçi Ankara Proje Pazarı" etkinliğine katıldı 24 Aralık 2013 Ankara Kalkınma Ajansı tarafından bu yıl üçüncü- ve Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif sü düzenlenen ve büyük ilgi gören "Yenilikçi An kara Proje Pazarı" etkinliğinin açılışı gerçekleşti. Şayık katıldı. Congresium Kongre Merkezi'nde 24 Aralık tari hinde düzenlenen etkinliğe ASO Başkanı Nuret tin Özdebir, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, ATO Başkanı Salih Bezci, OSTİM Başkanı Orhan Aydın 82 Açılış töreninden sonra Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile ASO Başkanı Nurettin Özdebir, proje pazarında stantları gezerek, sergilenen projeler hakkında bilgiler aldı. ASO'DAN Özdebir, Kauçuk Teknolojileri Kümelenmesi 1. Olağan Genel Kurulu'na katıldı 22 Aralık 2013 uçuk Teknolojileri Kümelenmesi Başkanı Mustafa Korkmaz ve bölgede yer alan sanayiciler katıldı. Genel kurulda bir konuşma yapan Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, birlikte hareket etmenin başarıya etkisine dikkat çekti. Özdebir; "Raylı taşıtlarda yakalamış olduğumuz sinerji nin temelinde Ankara firmalarını ve Türkiye'deki firmaları buraya davet etmemizin çok büyük bir önemi var. İstanbul'daki ve diğer illerdeki firmaları Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, 22 Aralık tarihinde düzenlenen Kauçuk Teknolojileri Kümelenmesi 1. Olağan Genel Kurulu'na katıldı. da bu kümeye entegre edebilirsek çok daha ha yırlı işler yapmış oluruz. Çünkü birbirimizden öğre neceğimiz işler ve tecrübeler var. Birlikte olmanın vermiş olduğu kuvvet var ve bu birliktelikte de Genel kurula Özdebir'in yanı sıra Çankaya Üniver güzel işler yapacağız. Yatayda ve dikeyde haber sitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, leşme yoluyla, üniversitemizin katkısıyla bilgi da OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Ka ğarcığımızı artıracağız." diye konuştu. TÜBİTAK Başkanı'ndan Nurettin Özdebir'e ziyaret M 12 Aralık 2013 TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir'i 12 Aralık 2013 tarihinde makamında ziyaret etti. Ziyaretin sonunda Özdebir, Yücel Altunbaşak'a ASO 50. yıl kitabı olan "Bozkırdan Sanayinin Baş kentine" eserini hediye etti. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 83 çeçenistan Cumhuriyeti Hükümet Başkanı, Özdebir'i ziyaret etti 26 Kasım 2013 yüksek seviyeye getirilmesi amacıyla Ankara Sana yi Odası'nı ziyaret ettiklerini dile getirdi. Edelgeriev, Türkiye'de gittikleri her kurumda çok sıcak karşılan dıklarını söylerken, özellikle kültürel, ekonomik ve turizm ilişkilerinin gelişmesine öncelik verdiklerini dile getirdi. Çeçenistan ile Türkiye arasında özellikle helal gıda, tekstil, hafif sanayi ve inşaat sektörleri gibi ortak yatırım yapılabilecek birçok alan olduğuna dikkat çeken Ruslan Edelgeriev, ASO üyesi sanayici leri Çeçenistan'a yatırım yapmaya davet etti. Çeçenistan Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Ruslan Edelgeriev ve beraberindeki heyet, 26 Kasım tari hinde Ankara Sanayi Odası'nı ziyaret etti. Çeçenistan Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Ruslan Edelgeriev, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir de ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Çeçenistan ile iş birliği imkânlarını geliştirmek iste diklerini belirtti. Özdebir daha sonra Hükümet Baş kanı Edelgeriev'e Ankara sanayisini tanıtan kısa bir sunum gerçekleştirdi. ASO Başkanı Özdebir Dünya Sivil Toplum Kuruluşları Günü'ne katıldı 5 Aralık 2013 Eski Ticaret Bakanı ve Türkiye Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı Agâh Oktay Güner, Eski Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, TÜGİAD Genel Başkanı Ali Yücelen, TÜGİAD Ankara Şube Başkanı Barış Aydın ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu üye si katıldı. Ankara Sivil Toplum Kuruluşları Platformu, Yenima halle'deki Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Merkezi'nde 5 Aralık Dünya Sivil Toplum Kuruluşları gününü kut ladı. Etkinliğe, ASO Başkanı Nurettin Özdebir'in yanı sıra Ankara Valisi Alâaddin Yüksel, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, TÜSİAV Başkanı Veli Sarıtoprak, 84 Etkinlikte bir konuşma yapan Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, günlük hayatta sivil top lum örgütlerinin daha etkin olduklarına ve toplum yararına faaliyet gösterdiklerine değinerek, "Sivil toplum örgütlerimizden Ankara'ya daha çok sahip çıkmalarını istiyorum. Çok güzel bir şehirde yaşı yoruz. Ülkemizin en güzel, en kaliteli üniversiteleri Ankara'da ve burada Türkiye'ye liderlik edecek bir sanayimiz var. En kıymetlisi de burada yetişen genç lerimiz. Gençler, bu ülkenin refahı ve bu şehrin geliş mesi için çok şeyler yapabilecek kabiliyette." değer lendirmesinde bulundu. SODAN Hidromek'ten önemli bir atılım 18 Kasım 2013 İş makineleri üreten Hidromek firmasının Mitsubishi Heavy Industries'in motor greyder iş kolunu satın almasına ilişkin protokol imza töreni 18 Kasım ta rihinde ASO 1. Organize Sanayi Bölgesi'nde düzen lendi. Törene, dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Hidromek Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Bozkurt, Mitsubishi yetkilisi Mr. Takao Oda ve çok sayıda sa nayici katıldı. ASO Başkanı Nurettin Özdebir törende yaptığı ko nuşmada, Hidromek'in 35 yıl önce Siteler'de başla yan serüvenine bugün Türkiye'nin 123'üncü büyük firması olarak devam etmesinin gurur verici oldu ğunu söyledi. Firmanın Ar-Ge, inovasyon ve yeni likçiliğe verdiği önemle dünya markası olduğunu vurgulayan Özdebir, "Hidromek, Ankara'dan çıkan bir firma olarak dünya devi Mitsubishi'nin bir bölümünü teknolojisiyle, dağıtım haklarıyla, binasıyla, müşteri zinciriyle ülkemize kazandırdı. Bu çok önemli bir ge lişme." değerlendirmesinde bulundu. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise törende yaptığı konuşmada, dünyanın neresine giderse gitsin ürün lerine rastlamaktan onur duyduğu Hidromek firma ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 sının yapılan anlaşma ile tam bir makas değişikliğine gittiğini dile getirdi. 11 yıl öncesine kadar Türkiye'nin yurt dışına yatırım yapmasının ayıplandığını ve bu durumun ülkeden sermaye kaçışı olarak değerlendirildiğini kaydeden Çağlayan, yeni Türkiye'de artık firmaların kabına sığmadığına, bu anlamda Ankara'nın önemli bir kent olduğuna işaret etti. Firmaların uluslararası anlamda etkin olmasının ve küresel marka yaratmanın önemine de değinen Çağlayan, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'sı Türkiye'den daha geri olan Hollanda'nın buna rağmen dünyadaki ekonomik etkinliğinin Türkiye'den fazla olduğunu belirtti. Türkiye'nin son 10 yılda önemli başarılar elde ettiği ni ve gelecek 10 yılda da aynı başarıyı göstereceğini ifade eden Çağlayan, söz konusu başarıda özel sek törün payının büyük olduğunu kaydetti. Ülkenin yüksek katma değerli ve yüksek teknoloji içeren ürünler üreten, Ar-Ge ve inovasyonu önemse yen firmalara ihtiyaç duyduğunu anlatan Çağlayan, yeni Teşvik Sistemi'nin özünün bu kavramlara odaklı olduğunu söyledi. 85 Çırak Eğitim ve Öğretim Vakfı 26. Giysi Dağıtım Töreni 26 Kasım 2013 mahalle Kaymakamı Mustafa Dündar, Ankara İl Milli Eğitim Şube Müdürü Fethi Dağ, Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Yıldırım, Hayat Boyu Öğren me Genel Müdürü M. Kemal Biçerli, Ostim OSB Baş kanı Orhan Aydın, OSİAD Başkanı Adnan Keskin, ORSİAD Başkanı Özcan Ülgener ve çok sayıda sanayici, iş adamları, öğretmenler ve çırak öğrenciler katıldı. Törende bir konuşma yapan Ankara Sanayi Odası Çırak Eğitim ve Öğretim Vakfı'nın her yıl olduğu gibi 2013 - 2014 öğretim yılında da mesleki eğitim mer kezlerinde eğitim gören 2000 (iki bin) çırak öğrenci Başkanı Nurettin Özdebir, Çırak Eğitim ve Öğretim Vakfı'nın, ülkemizi emanet edeceğimiz gençlerimizi ye kaban, ceket, kazak, pantolon, gömlek, iç çamaşırı eğittiği ve onlara yardım elini uzattığı için son de ve ayakkabının hediye edildiği, kırtasiye malzeme rece hayırlı bir iş yaptığını söyledi. Bu ülkenin en de sinin verildiği 26. Giysi Dağıtım Töreni, 26 Kasım tarihinde Çırak Eğitim ve Öğretim Vakfı'nın Eğitim Merkez Binası'nda gerçekleşti, Törene Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Öz debir, Ankara Vali Yardımcısı Turan Atlamaz, Yeni 86 ğerli varlığının gençler olduğunu ifade eden Özdebir, Türkiye'nin yarınları için her zaman bu gençlerin ya nında olan Çırak Eğitim ve Öğretim Vakfı'na hizmet lerinden ötürü teşekkür ederek sözlerini tamamladı. 'DAN Asım Yücesoy Resim Sergisi ASO'da açıldı 3 Aralık 2013 Amasyalı Ressam Asım Yücesoy'un sulu ve yağlı de de yurt dışında yaşamasından kaynaklanan bu boya eserlerinden oluşan sergisi, 3 Aralık tarihin topraklara olan özlem ve sevgi yansıtılmış. Asım de başkentli sanatseverlerle buluştu. Hoca gibi özgün eserler üretmemiz gerekir." diye Ankara Sanayi Odası Kültür Merkezi'nde düzen konuştu. lenen serginin açılışına katılan ASO Başkanı Nu Özdebir, Türkiye'nin son 10 yılda ekonomik açı rettin Özdebir, "Değerli Asım Hocamın eserlerini dan belli bir noktaya gelmesine karşın özellikle görmekten son derece mutluyum. Burada yılların Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde ortaya birikimini görüyorum. Bugüne kadar yaptıkları konulan eserlerle bugünkü yapıtlar karşılaştırıldı mıza bakacak olursak bundan sonrası çok daha ğında gelinen noktaya üzüldüğünü söyledi. güzel görünüyor. Yapacak tek şeyimiz var o da atalarımızın yaptıklarına bakarak onların izinden gitmek. Şu dönemde bir karışıklık söz konusu. Mo dern binalar yapmışız ama ne estetik ne de ruh var. Kültür ve sanata çok önem vermeliyiz. Biz bu Türkiye'nin 2023, 2071 yıllarına ilişkin hedefleri olduğunu anımsatan Özdebir, Türkiye'nin bundan sonra alacağı yolda kültür noktasında kat edeceği mesafenin önemine işaret etti. alanda açıklarımızı kapatmazsak dünya standart 46 eserin yer aldığı sergi, 31 Aralık tarihine kadar larında yer almamız zor. Asım Hocamın eserlerin açık kaldı. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 87 ASO,"3. Fütürist Shuffle"a ev sahipliği yaptı 21 Aralık 2013 Tüm Fütüristler Derneği Ankara Şubesinin 21 Aralık tarihinde düzenlediği 3. Fütürist Shuffle, Ankara Sanayi Odası'nın ev sahipliğinde gerçek leştirildi. teknoloji üretmek üzerine değindi, teknolojinin gelişmesinde ve yönlenmesinde sosyal hayatının önemine, insan gereksinimlerinin teknoloji üzerin deki etkisine dikkat çekti. Ankara Sanayi Odası ve Tüm Fütüristler Derneği Ankara Şubesi iş birliği ile gerçekleştirilen ve de ğişik konularda uzman birden fazla konuşmacının bir araya gelerek sunumlarda bulunması anlamına İsmail Hakkı Polat ise, "siber kaos" çağında yeni medya ve yeni iletişim kanalları üzerinde durdu gelen shuffle'da, bireylerin ve kurumların yaşamın her alanında geleceklerini planlamalarına yönelik değerlendirmeler yapıldı. Toplantıya ASO Başkanı Nurettin Özdebir, ASO Yönetim Kurulu üyeleri Yılmaz Kayaaslan ile Seyit Koca, Tüm Fütüristler Derneği Ankara Şubesi Baş kanı Ufuk Tarhan ve çok sayıda ASO üyesi katıldı. Toplantıda Zeynep Sarılar, İsmail Hakkı Polat ve Yeşim Kunter tarafından birer sunum gerçekleş tirildi. Zeynep Sarılar, konuşmasında sosyal akılla 88 ve kuşak farklılıklarının iletişim üzerindeki değişi mini örneklerle irdeledi. Yeşim Kunter ise konuşmasında, "Future of Play Oyunun Geleceği" üzerinde durdu. Dünyanın, bilgi çağından yaratma çağına doğru hareket ettiğini ve oyunlar üzerinde teknolojinin etkilerini katılım cılara göstermeye çalıştı. Etkinliklerine 2014 yılında da devam edecek olan Fütüristler Derneği Ankara Şubesi, Ankara Sana yi Odası ev sahipliğinde Shuffle, Fütürizm Okulu ile çeşitli workshoplar ve seminerler düzenlemeyi planlıyor. ASO'DAN Engelli öğrenciler Özdebir'i ziyaret etti 3 Aralık 2013 Beyaz Koza Özel Eğitim Okulu öğrencileri, öğret menleri ile birlikte Dünya Engelliler Günü münasebe tiyle, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir'i 3 Aralık tarihinde ziyaret etti. Ziyaretten büyük memnuniyet duyduğunu belirten Özdebir; "Engellilere toplum olarak sahip çıkmalıyız, onları engellerinden dolayı dışlamadan, kendilerine en iyi imkânları sunarak topluma yararlı, üreten fert ler haline gelmelerini sağlamalıyız." diye konuştu. Ziyarette, öğrencilerin ASO ile ilgili sorularını da yanıtlayan Özdebir, öğrencilere çeşitli hediyeler de verdi. Girişimci adayları sertifikalarını aldı 1 Kasım 2013 nı Ankara Sanayi Odası Genel Sekreteri Doç. Dr. Yavuz Cabbar verdi. Eğitim programı kapsamında girişimci adaylarına iş planına dayalı olarak kuracağı işletmelerin başa rı düzeylerini arttırmak amacıyla genel girişimcilik becerilerinin geliştirilmesinin yanı sıra uygulamalı atölye çalışmaları, işletme yönetimi, üretim, pa zarlama, finans gibi eğitimler verildi. İki haftalık Ankara Sanayi Odası ile Küçük ve Orta Ölçekli İş letmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Baş periyotlarda sürdürülen eğitimler, 25'şer kişilik gruplarla toplamda 70 saat olarak uygulandı. kanlığı (KOSGEB) arasında imzalanan protokol Eğitim programı sonunda sertifikalarını alan giri çerçevesinde "Uygulamalı Girişimcilik Okulu" pro şimci adaylarına, iş planının kabul edilmesi koşu jesinde eğitim alan 23 girişimci adayı sertifika luyla KOSGEB'in vereceği 30 bini hibe, 70 bini de larını Ankara Sanayi Odası'nda 1 Kasım tarihinde geri ödemeli olmak üzere toplamda 100 bin lira düzenlenen törenle aldı. Girişimcilere sertifikaları tutarında destek verilecek. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 89 İSMAİL ACAR "Sanat her dönemde kendi döneminin endişelerini yansıtmıştır, tüm yenilikler ve farklılıklardan da nasibini ilk alan bir olgu olmuştur. Bazen de tüm yenilik ve değişiklikler sanat kavramı içinde kendini ifade etmiş, tanımlamıştır." 1971'de Sivas'ta doğdunuz. 1991 yılında psikoloji okumak için geldiniz İstanbul'a. Ancak bir yıl sonra kendinizi Marma ra Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde buldunuz. Başarıyla tamamla dığınız üniversite eğitiminizi yüksek lisans derecesiyle de resme dönüş neden ve nasıl gerçekleşti? Resme ilgim kendimi bildim bile li vardı. İstanbul'a gelişim resmin bir eğitiminin de olabileceğini ve resmi bir meslek olarak da seçe bileceğim gerçeğini bana göster di. taçlandırdınız. Resim yetene O günkü psikoloji seçimim tama ğinizi ve resme ilginizi fark mıyla bir meslek sahibi olmaya etmeniz İstanbul'a gelmenizle dönük sınav sonuçlarından aldı mi başladı? Sivas'ta yaşadığı ğım bir neticeydi. Ancak resim nız dönemde de resim var mıy benim için yaşamın tamamında dı hayatınızda? Psikolojiden olmazsa olmaz bir unsurdu. "Bizim de kendi kültürümüzün farkına varmamız diğeri ve diğerleriyle de ilgilidir." Yüksek lisans tezinizi teknoloji ve sanat üzerine yazdınız. Günümüzde teknolojik gelişmeler ne redeyse takip edilemeyecek hızda gerçekleşiyor. 1900'lü yılların başında fotoğraf makinesinin insanların kullanımına sunulmasıyla bile resim sanatının öldüğünü düşünenler olmuştu. Oysa 2000'li yıllarda, teknolojik gelişmelerin zirveye ulaştığı bir dönemde resim sanatının önemini yi ülkelerin gözünden kendimizi görmeye ve anla tirdiği söylenemez. Siz bu çalışmanızda sanat ve maya alışığız. Bu bağlamda kendi gözümüzden kendimize bakma, kendimizi tanıma açısından bu teknoloji arasında nasıl bir bağ kurdunuz? Tekno loji sanatı nasıl etkiliyor, dönüştürüyor? Siz kendi çalışmalarınızda teknolojiden nasıl yararlanıyor serginin nasıl bir etkisi oldu? Bu tema nasıl bir sü reçte ve koşullarda kafanızda oluştu? sunuz? Teknoloji bir bakıma günceli, günlük yaşantıyı et kileyen yönlendiren ve değiştiren bir fenomendir, olgudur. Sanat her dönemde kendi döneminin endi şelerini yansıtmıştır, tüm yenilikler ve farklılıklardan da nasibini ilk alan bir olgu olmuştur. Bazen de tüm yenilik ve değişiklikler sanat kavramı içinde kendini ifade etmiş, tanımlamıştır. Teknolojiyse günümüzde güncelde değişmeyen tek olgu olduğu gibi 200 yılı aşkındır güncel yaşamı dü şünce biçimlerini ve sanatı etkilemeye devam etmek tedir. Benim tezim bu bağlamda değerlendirilebilir. Resimlerinizde coğrafya, folklor ve kültürün izle ri takip ediliyor. Çin, Hindistan, Japonya, Avrupa ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri... Neredeyse dünyanın tamamını dolaşmış bir sanatçı olarak git tiğiniz yerlerden Türkiye'ye neler getiriyorsunuz? Her biri birbirinden farklı kültürle tanışmak sa natınıza neler katıyor? Türkiyeli bir ressam olarak tüm dünyada tanınıp, sevilmeniz kültürlerarası ortak bir dili de yakaladığınızın da kanıtı gibi san ki? Dışınızda olanı görmek bir anlamda aynadaki kendi görüntünüzü doğru algılamanıza yardımcı olur. Bir şeyi var eden unsur diğeri veya karşıtıdır. Bizim de kendi kültürümüzün farkına varmamız diğeri ve di ğerleriyle de ilgilidir. 2013 yılının başlarında "Love of İslam" temalı bir sergisi açtınız ve büyük ilgi gördü. Yaygın olarak İslamiyetin benimsendiği ve yaşandığı toprak larda böyle bir temanın işlenmesi büyük önem taşıyor. Zira Müslüman toplumlara ve İslamiyete hep oryantalist bir bakış açısıyla bakmaya, Batılı Bu bir ifade etme şeklidir. Kendi duygu ve düşünce nizi "aşk bir olgudur" şeklinde ifade ettiğinizde an cak anlam kazanır ya da taşır. Endişe duyacağınız bir yüke, ağırlığa dönüşür ve aşk her şeyin içinde olan bir şeydir. Ayrıca da tasavvufta aşkın zirvesi Allah aşkıdır. İslamsa bu aşka uzanan yolda bir kılavuz, bir kitap tır. Aşkı tanımlama yolunda ilahi aşk bu sergide tema olarak ele alınmıştır. Bir söyleşide film yapma düşüncenizden bahsedi yorsunuz ve "Hayatın içinden, geçmiş ve geleceğe çok gidip gelen bir film. Yaşamında insani olarak yaşadığın dönemi enine boyuna geçmişini ve ge leceğini anlatan bir şey bu." ifadelerini kullanıyor sunuz. Aynı zamanda yönetmeyi düşündüğünüz bu filmi, resimle anlatamadıklarınızı ifade etme nin bir yolu olarak görmek mümkün mü? Bazı şeylerin bazı sanat alanlarında daha etkili anlatı labileceğini mi düşünüyorsunuz? Film yapma dü şüncesinin sizde nasıl geliştiğini okuyucularımız la paylaşır mısınız? Sinema fikirlerinizi ifade etmek ve geniş kitlelere ulaştırmak adına önemli bir sanat dalı. Bazen resim sanatı anlatmak istediklerinizi ifadede yetersiz kalabiliyor. Bu anlamda sinema benim için önemli bir deneyim olacaktır. Dünyanın pek çok ülkesinde çok sayıda sergi açtı nız. Uzun ya da kısa vadede bir sergi, koleksiyon ya da kitap projeniz var mı? Bugün için devam eden ve bu yıl içinde yapılacak olan yurt içinde ve yurt dışında birçok sergi projesi mevcut. Bu söyleşiniz için teşekkür ediyorum. ASOBÜLTEN RESMİ GAZETE ÖZETLERİ ( 26 ARAL I K 2013 - 26.12.2013 tarih ve 28863 sayılı Resmi Gazete • Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 432) • Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) - İkmal İstasyonu - Karayolu Taşıtları İçin - Emniyet Kuralları ile İlgili Tebliğ (TS 11939) (No: MSG-MS-2013/44) • Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 433) • Çok Tehlikeli İşlerde Görevlendirilebilecek (C) Sınıfı İş Güvenliği Uzmanları Hakkında Tebliğin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tebliğ • 4646 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nda Değişiklik Yapılması ve Doğal Gaz Piyasası Hakkında Kanun'un 9'uncu Maddesi Uya rınca 2014 Yılında Uygulanacak Para Cezaları Hakkında Tebliğ 28.12.2013 tarih ve 28865 sayılı Resmi Gazete • Etil Alkol ve Metanolün Üretimi ile İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik • 2014 Yılı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi • 2872 Sayılı Çevre Kanunu'nun 20'nci Maddesinin (k) Bendi Uyarınca Verilecek İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ (2014/1) 29.12.2013 tarih ve 28866 sayılı Resmi Gazete • Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 431) 30.12.2013 tarih ve 28867 sayılı Resmi Gazete • Finansal Tabloların Bağımsız Denetiminin Planlanması (BDS 300) Hakkında Tebliğ Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 10 • İşletme ve Çevresini Tanımak Suretiyle "Önemli Yanlışlık" Risk lerinin Belirlenmesi ve Değerlendirilmesi (BDS 315) Hakkında Tebliğ Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 11 • Hizmet Kuruluşu Kullanan Bir İşletmenin Bağımsız Denetimin de Dikkate Alınacak Hususlar (BDS 402) Hakkında Tebliğ Türki ye Denetim Standartları Tebliği No: 14 • Bağımsız Denetim Kanıtları (BDS 500) Hakkında Tebliğ Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 16 30.12.2013 tarih ve 28867 sayılı Resmi Gazete (Mükerrer) • Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılma sı Hakkında Yönetmelik • Beşeri Tıbbi Ürünler Ambalaj ve Etiketleme Yönetmeliğinde De ğişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik • Değerli Kâğıtlar Kanunu Genel Tebliği (Sayı: 2013/1) • Özel İletişim Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 10) • Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliği Seri No: 43 • Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu Genel Tebliği (Seri No: 45) • Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği (Seri No: 57) • Harçlar Kanunu Genel Tebliği (Seri No: 71) için tıklayınız. • Harçlar Kanunu Genel Tebliği (Seri No: 72) • Katma Değer Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 123) • Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 285) 92 • 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 16'ncı Maddesi Uya rınca 2014 Yılında Uygulanacak Para Cezaları Hakkında Tebliğ • 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 19'uncu Maddesi Uya rınca 2014 Yılında Uygulanacak Para Cezaları Hakkında Tebliğ • 5307 Sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanu nu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 16'ncı Maddesi Uyarınca 2014 Yılında Uygulanacak Para Cezaları Hakkında Tebliğ 31.12.2013 tarih ve 28868 sayılı Resmi Gazete • Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelikte Değişik lik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik • Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Ya pılmasına Dair Yönetmelik • Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılma sına Dair Yönetmelik • Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 29) 31.12.2013 tarih ve 28868 sayılı Resmi Gazete (Mükerrer) • İthalatta Standartlara Uygunluk Denetimi Tebliği (Ürün Güven liği ve Denetimi: 2014/1) • Japonya'dan İthal Edilecek Gıda ve Tarım Ürünlerinin Radyasyon Kontrolü Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/2) • Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Atık ların İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/3) • Sağlık Bakanlığı'nın Özel İznine Tabi Maddelerin İthalat Deneti mi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/4) • Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın Kontrolüne Tabi Ürün lerin İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/5) • Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Kimya salların İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/6) • Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Katı Yakıtların İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/7) • Telsiz ve Telekomünikasyon Terminal Ekipmanlarının İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/8) • "CE" İşareti Taşıması Gereken Bazı Ürünlerin İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/9) • Oyuncakların İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Dene timi: 2014/10) • Haritalar ve Harita Bilgisi İçeren Eşyanın İthaline İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/5) • Kişisel Koruyucu Donanımların İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/11) • İthalinde Garanti Belgesi Aranacak Maddelere İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/6) • Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nca Denetlenen Bazı Tüketici Ürünlerinin İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Deneti mi: 2014/12) • Karayolu Taşıt Araçlarının İthaline İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/7) • 4703 Sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunla Düzenlenmiş Olan İdari Para Ce zalarının Yeni Değerlerinin Duyurulmasına İlişkin Tebliğ (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/13) • Yapı Malzemelerinin İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/14) • Pil ve Akümülatörlerin İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/15) • Tıbbi Cihazların İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve De netimi: 2014/16) • Orman Yetiştirme Materyallerinin İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/17) 31.12.2013 tarih ve 28868 sayılı Resmi Gazete (2.Mükerrer) • Sivil Hava Taşıtlarının İthaline İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/8) • Kullanılmış veya Yenileştirilmiş Olarak İthal Edilebilecek Bazı Maddelere İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/9) • Banknot ve Benzeri Kıymetli Evraka Mahsus Kâğıtların İthaline İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/10) • Bazı Patlayıcı Maddeler, Ateşli Silahlar, Bıçaklar ve Benzeri Alet lerin İthaline İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/11) • Çift Kullanımlı Malzeme ve Teknolojilere Dair Nihai Kullanım Ser tifikalarının Kayda Alınmasına İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/12) • İş Sağlığı ve Güvenliğini Etkileyen Bazı Maddelerin İthaline İliş kin Tebliğ (İthalat: 2014/13) • Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin İthaline İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/14) • Bazı Tekstil ve Konfeksiyon Ürünlerinin Denetimine İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/15) • Gübre İthaline İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/16) • Bazı Tüketici Ürünlerinin İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güven liği ve Denetimi: 2014/18) • Kimyasal Silahlar Sözleşmesi Ekinde Yer Alan Kimyasal Madde lerin İthaline İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/17) • Tütün, Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin İthalat Deneti mi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/19) • Askıya Alma Sistemine İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/18) • Sağlık Bakanlığı'nca Denetlenen Bazı Ürünlerin İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/20) • Bazı Tarım Ürünlerinin İhracatında ve İthalatında Ticari Kalite Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/21) • İhracatta Ticari Kalite Denetimlerinin Risk Esaslı Yapılması Ama cıyla Firmaların Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ (Ürün Güvenliği ve Denetimi: 2014/22) • Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Metal Hurdaların İthalat Denetimi Tebliği (Ürün Güvenliği ve Deneti mi: 2014/23) 31.12.2013 tarih ve 28868 sayılı Resmi Gazete (2. Mükerrer) • Genelleştirilmiş Tercihler Sistemine İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/19) 31.12.2013 tarih ve 28868 sayılı Resmi Gazete (3. Mükerrer) • İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetveli • Türk Patent Enstitüsü'nce 2014 Yılında Uygulanacak Ücret Tarifesine İlişkin Tebliğ (BİK/TPE: 2014/1) • Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararı • Elektrik Piyasasında Fiyat Eşitleme Mekanizması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ 02.01.2014 tarih ve 28870 sayılı Resmi Gazete • Elektrik Piyasası Dağıtım Yönetmeliği • Ticari İthalat Maksadı Dışında Yurt Dışından Getirilecek Tele vizyon, Radyo, Video, Uydu Alıcı Cihazları, Birleşik Cihazlar ile Bunların Dışında Kalan Radyo Televizyon Yayını Almaya Yara yan Her Türlü Cihazlar İçin Bir Defaya Mahsus ve 2014 Yılı İçin Geçerli Olmak Üzere Alınacak Ücretlerin Tespiti Hakkında Karar 03.01.2014 tarih ve 28871 sayılı Resmi Gazete • Akrilonitril İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında Karar 04.01.2014 tarih ve 28872 sayılı Resmi Gazete • Butil Akrilat İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkın da Karar • Etilen Glikol (Etandiol) İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulan ması Hakkında Karar • İthalat Rejimi Kararına Ek Karar • Yurt İçinde Düzenlenen Uluslararası Fuarlara İlişkin Tebliğ (İtha lat: 2014/1) • Harp Silahları, Bunların Aksam ve Parçalarının İthaline İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/2) • Radyoaktif Maddeler ile Bunların Kullanıldığı Cihazların İthaline İlişkin Tebliğ (İthalat: 2014/3) • Yüksek Yoğunluklu Tatlandırıcıların İthaline İlişkin Tebliğ (İtha lat: 2014/4) ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 • Kurumsal Yönetim Tebliği (II-17.1) • Geri Alınan Paylar Tebliği (II-22.1) • Gayrimenkul Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği (III-52.3) • Gümrük Genel Tebliği (Sektörel Destekleme) (Seri No:1) 07.01.2014 tarih ve 28875 sayılı Resmi Gazete • Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Ya pılması Hakkında Yönetmelik • Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik • 2/1/2014 tarihli ve 28870 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan, Elektrik Piyasası Dağıtım Yönetmeliği ile İlgili düzeltme 09.01.2014 tarih ve 28877 sayılı Resmi Gazete • Engelli ve Eski Hükümlü Çalıştırmayan İşverenlerden Tahsil Edilen İdari Para Cezalarını Kullanmaya Yetkili Komisyona Dair Yönetmelik 93 • Hayvansal Gıdaların Resmi Kontrollerine İlişkin Özel Kuralları Belir leyen Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik İmalatçının Zorunlu Levhaları ile İlgili Tip Onayı Yönetmeliği (AB/19/2011)'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik • Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Eğitim ve Sorumlu Mü dür Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik • Motorlu Araçların ve Römorklarının Arka Tescil Plakasının Ta kıldığı ve Sabitlendiği Alan ile İlgili Tip Onayı Yönetmeliği (AB/1003/2010)'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik • Akrilonitril İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğ • Butil Akrilat İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğ • Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliğin de Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik • Gümrük Genel Tebliği (Tahsilat İşlemleri) (Seri No: 2) • Etilen Glikol İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğ • Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği (VI-104.1) • Varlığa veya İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler Tebliği (III-58.1) • Teminatlı Menkul Kıymetler Tebliği (III-59.1) • Analitik Prosedürler (BDS 520) Hakkında Tebliğ Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 20 • Çek Defterlerinin Baskı Şekline, Bankaların Hamile Ödemekle Yü kümlü Olduğu Miktar ile Çek Düzenleme ve Çek Hesabı Açma Yasa ğı Kararlarının Bildirilmesine ve Duyurulmasına İlişkin Tebliğ (Sayı: 2010/2)'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sayı: 2014/1) 10.01.2014 tarih ve 28878 sayılı Resmi Gazete • Doğal Afet Sigortaları Kurumu Tarafından Üstlenilen Zorunlu Dep rem Sigortası Riskleri İçin Devlet Tarafından Hasar Fazlası Reasü rans Desteği Sağlanmasına İlişkin Karar 21.01.2014 tarih ve 28889 sayılı Resmi Gazete • Türk Petrol Kanunu'nu Uygulama Yönetmeliği • Fiili Hizmet Süresi Zammı Uygulamasının Usul ve Esasları Hakkın da Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik • İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2014/5) • Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Anonim Şirketinin 4 734 Sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 3'üncü Maddesinin (a) ve (g) Bentleri Kapsamında Yapacağı Mal ve Hizmet Alımları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik • Arka Işık Ünitelerinin İmalinde Kullanılan LED Diyotlu Baskılı Dev re Kartlarının İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğ • Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Anonim Şirke ti Satım ve Kiraya Verme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik • Ağır Hizmet Araçlarından Çıkan Emisyonlar (EURO VI) Bakımından ve Araç Tamir ve Bakım Bilgilerine Erişim Konusunda Motorlu Araçların Tip Onayı ile İlgili Uygulama Usul ve Esaslarına İlişkin Tebliğ (No: SGM-2013/5) • İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2014/1) • İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2014/3) • Güneydoğu ve Doğu Anadolu Projesi Kapsamındaki İllerde Kurula cak Damızlık Sığır İşletmesi Yatırımlarının Desteklenmesine İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2013/7)'nde Değişiklik Ya pılmasına Dair Tebliğ (No: 2013/66) • Klimaların Üretiminde Kullanılan Kompresörlerin İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğ 22.01.2014 tarih ve 28890 sayılı Resmi Gazete • Türk Petrol Kanunu'nu Uygulama Yönetmeliği • İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2014/5) • Arka Işık Ünitelerinin İmalinde Kullanılan LED Diyotlu Baskılı Dev re Kartlarının İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğ • Klimaların Üretiminde Kullanılan Kompresörlerin İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğ 23.01.2014 tarih ve 28891 sayılı Resmi Gazete • İşletmenin Sürekliliği (BDS 570) Hakkında Tebliğ Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 25 • Tıbbi Sülük (Hirudo Verbana) 2014 Yılı İhraç Kotasının Tahsisi Hak kında Tebliğ (No: 2014/65) • Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği (Seri:VI, No: 24)'nin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tebliğ (III.48.4) • Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No: 360) • Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliğinde Deği şiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (III-48.1a) 12.01.2014 tarih ve 28880 sayılı Resmi Gazete • Avrupa Birliği Mali İşbirliği Kapsamında Yürütülen Program ve Projelerin Finansman İhtiyaçlarının Karşılanması ile Ulusal Fonun Alacaklarının Takip ve Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik • Bankalarca Kredilerin ve Diğer Alacakların Niteliklerinin Belirlen mesi ve Bunlar İçin Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 17.01.2014 tarih ve 28885 sayılı Resmi Gazete • Elektronik Haberleşme Sektöründe Acil Yardım Çağrı Hizmetlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik • Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliğinde Deği şiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 21.01.2014 tarih ve 28889 sayılı Resmi Gazete • 2014/5809 İthalat Rejimi Kararına Ek Karar • Motorlu Araçların ve Römorklarının Araç Tanıtım Numarası ve 94 • Pay Alım Teklifi Tebliği (II-26.1) • Kâr Payı Tebliği (II-19.1) • Özel Durumlar Tebliği (II-15.1) • Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 434) • İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2014/4) 24.01.2014 tarih ve 28892 sayılı Resmi Gazete • Yapı Malzemeleri Yönetmeliği (305/201 1/AB) Kapsamında Uygu lanacak Teknik Şartnamelerin Yayımlanması Hakkında Tebliğ (No: MHG/2014-01) • Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği-Kalite ve Çevre Kurulu İkti sadi İşletmesinin Onaylanmış Kuruluş Olarak Görevlendirilmesine Dair Tebliğ (MHG/2014-02) ' • Türkiye Hazır Beton Birliği-Kalite Güvence Sistemi İktisadi İşlet mesi Onaylanmış Kuruluş Olarak Görevlendirilmesine Dair Tebliğ (MHG/2014-03) • Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin İhracına İlişkin Tebliğ (İhracat: 2014/1) 25.01.2014 tarih ve 28893 sayılı Resmi Gazete • Hafif Yolcu ve Ticari Araçlardan Çıkan Emisyonlar (EURO 5 ve EURO 6) Bakımından ve Araç Tamir ve Bakım Bilgilerine Erişim Konusunda Motorlu Araçların Tip Onayı ile İlgili Uygulama Usul ve Esaslarına İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: SGM-2009/22)'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: SGM-2014/4) • Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğde Değişiklik Ya pılmasına Dair Tebliğ • Parasal Sınırlar ve Oranlar Hakkında Genel Tebliğ (Sayı: 2014/1) • 5201 Sayılı Kanun Gereğince Kontrole Tâbi Harp Araç ve Gereçleri ile Silah, Mühimmat ve Bunlara Ait Yedek Parçalar, Patlayıcı Mad deler ve Bunlara Ait Teknolojilere İlişkin Liste (2014 Yılı Kontrole Tabi Malzeme Listesi) • Mal ve Hizmet Tedarikinde Alacaklıya Yapılan Geç Ödemelere İliş kin Temerrüt Faiz Oranının Belirlenmesi Hakkında Tebliğ 28.01.2014 tarih ve 28896 sayılı Resmi Gazete • Genel Aydınlatma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik • Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliği • Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İliş kin Yönetmelik • Yetki Belgesi ve Sertifika Bedelleri ile Sertifika Bedellerinin Yetki lendirilmiş Kurumlara Ödenecek Bölümü Hakkında Tebliğ (Sıra Numarası: 2014/1) • 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu'nun 10'uncu Maddesine Göre 2014 Yılında Uygulanacak Olan İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ (Sıra Numarası: 2014/2) • Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamın da Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımların Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Tebliğ No: 2013/59)'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2014/1) • Elektrik Piyasasında İletim ve Dağıtım Sistemlerine Bağlantı ve Sistem Kullanımı Hakkında Tebliğin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tebliğ • Madeni Yağların Ambalajlanması ve Piyasaya Sunumu Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ 29.01.2014 tarih ve 28897 sayılı Resmi Gazete • 2014/5764 İşsizlik Sigortası Fonu Kaynaklarının Değerlendirilme sine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapıl masına Dair Yönetmelik • 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Gereğin ce; İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2014 Ocak Ayı İstatistikleri Hakkında Tebliğ • 2872 Sayılı Çevre Kanunu Uyarınca Verilecek İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ (No: 2014/1) • Yazılı Açıklamalar (BDS 580) Hakkında Tebliğ Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 26 30.01.2014 tarih ve 28898 sayılı Resmi Gazete • Atıkların Karayolunda Taşınmasına İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapıl masına Dair Tebliğ • Kamu İhale Tebliği (No: 2014/1) 05.02.2014 tarih ve 28904 sayılı Resmi Gazete • Türk Akreditasyon Kurumunca Uygulanacak Akreditasyon Kulla nım Ücreti/Payına İlişkin Tebliğ (TÜRKAK: 2014/1) • Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No: 361) • 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Uygulama Tebliği (Sıra No: 5) ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | OCAK / ŞUBAT 2014 DUYURULAR Rusya Federasyonu'na İhracatımız - Yolsuzlukla Mücadele Moskova Büyükelçiliği'nden alınan bir yazıda, Yolsuzlukla Mücadele Konseyi'nin Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir PUTIN baş kanlığında B0 Ekim Z01B tarihinde toplandığı belirtilmekte ve PUTIN'in anılan toplantıda yaptığı konuşmasının özetlendiği ifade edilmektedir. Yazıda devamla, anılan yazının incelenmesinden yolsuzlukla mücadele kapsamında son dönemde Rus tarafınca önemli adımlar atıldığının anla şıldığı belirtilmektedir. Söz konusu yazıya TOBB web sitesi (www.tobb.org.tr) sağ panelinde "Hizmetler" başlığı altındaki "Uluslararası İş İmkânları/Ülke Duyuruları/ Rusya Federasyonu" bölümünden ulaşılabilmektedir. Kooperatiflerin Emlak Vergisi Muaflığı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nden alınan bir yazıda, 116B sayılı Ko operatifler Kanunu'nun "Muaflıklar" başlıklı 9B'üncü maddesine rağmen, bazı belediyeler tarafından kooperatiflerden emlak vergisi bedeli ta hakkuk ve tahsil edildiği belirtilmiş olup, bu hususta Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü'nün görüşüne başvurulduğu bildirilmektedir. Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü'nün konu hakkında İçişleri Bakanlığı'ndan görüş talebinde bulunmuş olduğu iletilmektedir. İçişleri Bakanlığı'nın ce vabi yazısında, bu husus hakkında 17.09.Z007 tarihli ve Z007/87 sayılı bir genelgenin 81 ilin valiliklerine gönderildiği ve genelgenin belediye lere hatırlatılarak muafiyetlerin söz konusu genelge ve ilgili mevzuat doğrultusunda uygulanmasının sağlanması gerektiği belirtilmektedir. Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş Başkent Dogalgaz Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü'nden alınan bir yazıda, Ankara mücavir alan sınırları içerisinde doğalgaz dağıtım hizmetini veren Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş. 01.06.Z01B tarihi itibarıyla özelleşerek, Torunlar Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. bünyesine katıldığı bildirilmektedir. Bu kapsamda, Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş. tarafından ısınma sezo nu öncesi yaşanabilecek olumsuzlukları en aza indirmek ve mevzuatça müşterinin inisiyatifine bırakılan kontrollerin zamanında ve yetkili kişi lerce yapılması gerekliliğini bir görev bildiği belirtilmektedir. Doğalgaz kullanıcılarının tamamını ilgilendiren bahse konu hükümler dikkate alı narak, doğalgaz tesisatınıza yetkililer harici müdahale ettirmemeniz, tadilat ve değişiklikleri sertifikalı firmaların aracılığıyla sunulan doğalgaz projesi onayından sonra yaptırmanız, mevzuat gereği istenilen cihaz ba kımlarını ve baca temizliğini yine mevzuatta belirlenen sürelerde yetkili kişilere yaptırmanız ve kayıtlarını tutmanız gerektiği iletilmektedir. Afrika Kalkınma Bankası'na Üyeliğimiz Hakkında Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'ndan alınan bir yazıda, ülkemizin Afrika Kalkınma Bankası üyeliğine ilişkin sürecin tamamlanmış olduğu, ülkemi zin Banka'nın 78. üyesi olduğu bildirilmektedir. Merkezi Tunus'ta olan Afrika Kalkınma Bankası'nın yıllık iş hacminin 4 milyar SDR (özel Çekme Hakkı)'nin üzerinde olduğu, ülkemizin Banka'nın Afrika'daki faaliyetlerini destekleyen donör ülkelerden biri olacağı iletil mektedir. Afrika Kalkınma Bankası'na üyelikle birlikte ülkemiz firmalarının Banka'nın finanse ettiği projelerden yararlanabileceği, Banka ile ilgili ayrıntılı bilgiye http://www.afdb.org/en/ internet adresinden ulaşılabi leceği belirtilmektedir. KOBİ Bilgi Sistemi Memnuniyet Anketi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nden alınan bir yazıda, KOBİ'lerin kuru luş ve işletme faaliyetlerine ilişkin olarak ihtiyaç duyduğu tüm bilgilere hızlı ve etkin bir şekilde ulaşabilmesi amacıyla, internet ortamında tek elden organize edilecek bir site kurulması gerekli görüldüğü bildirilmiş tir. KOBİ Bilgi Sitesi'nde sunulan hizmetlerin (bilgi, haber, duyuru, haber bülteni vb.) memnuniyet seviyesinin ölçülmesi, bu kapsamda KOBİ Bil gi Sitesi'nde sunulan hizmetlerin iyileştirilmesi ve hizmet yelpazesinin çeşitlendirilmesi amacıyla "KOBİ Bilgi Sitesi Memnuniyet Anketi" hazır landığı iletilmektedir. Bu doğrultuda, http://kobi.tobb.org.tr/index.php/ haberler/kob-haberler/5Z5 adresinde yer alan memnuniyet anketinin doldurulması talep edilmektedir. Çin Halk Cumhuriyeti İthalat Uyarısı Şanghay Ticaret Ataşeliği'nden alınan bir yazıda, Şanghay Başkonsolosluğu'nun görev bölgesinden (Şanghay, Zhejiang, Jingsu. Anhui) ül 95 kemize gerçekleştirilen ihracatta (bilhassa kimyasal ürünler ticaretinde), sipariş bedelinden farklı ve/veya atık niteliği taşıyan malzeme gönde rilmesi suretiyle karşılaşılan dolandırıcılık olaylarının bir süredir devam ettiği belirtilmektedir. Yazıda devamla, firmalarımızın Çin'den yapacakları alımlarda yükleme esnasında bir elemanlarını hazır bulundurmaları ya da bu hizmeti Çin'de faaliyet gösteren güvenilir denetim şirketlerinden almaları konusunda uyarılmasında yarar görüldüğü ifade edilmektedir. Çin Halk Cumhuriyeti A4 Kâğıt İthalatı Pekin Ticaret Müşavirliği'nden alınan bir yazıda, ülkemiz firmaları tarafın dan Çin Halk Cumhuriyeti'nden (ÇHC) yapılan A4 kâğıt ithalatında yaşa nan sıkıntılara ilişkin artan sayıda şikâyet başvurusu ulaştığı, şikâyetlerin ağırlıklı olarak ÇHC'nin Shandong, Hebei ve Hubei eyaletlerinde yerleşik Çinli firmalar tarafından ülkemize ihracatı gerçekleştirilen ürünlerin kali te ve miktarına ilişkin sıkıntıları içerdiği, ÇHC'den kağıt ithalatında yaşa nan mezkur ticari sorunların firmalar arasında dostane biçimde çözüme kavuşturulamadığı ve işlem hacminin çoğu zaman küçüklüğü nedeniyle sorunların çözümüne yönelik olarak firmalarımızca hukuki sürece de başvurulamamasından dolayı bahse konu ticari sorunların telafi edilemediği ifade edilmektedir. Halkbank Ortak Tedarik Sistemi (Ots) Platformu Türkiye Halk Bankası A.Ş. Esnaf Bankacılığı Daire Başkanlığı'ndan alınan bir yazıda, Ortak Tedarik Sistemi (OTS) platformu ile ilgili bilgiler iletil mektedir. Söz konusu platformun yeni bir satış kanalı olarak, hızlı ve yer sınırı olmayan bir ortamda, malı satmak istediğiniz müşterilere ulaş mada 7 gün 24 saat pazarlama ve doğrudan satış olanakları sunduğu ayrıca reklam, nakliye, personel ve operasyon gideri gibi maliyetleri de düşürerek yurt içi ve yurt dışı piyasalarda rekabet gücünü arttırmayı sağlamakta olduğu belirtilmektedir.Ortak Tedarik Sistemi ile ayrıntı lı bilgiye www.halkbankkobi.com.tr sayfası "Bize Ulaşın" menüsünden ulaşabilmektedir. OECD Ticari İşlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesi'nin Ülkemizdeki Uygulaması Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nden alınan bir yazıda, ülkemizin, üyesi bulunduğu İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) çerçevesinde taraf olduğu "Uluslararası Ticari İşlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Rüş vetin Önlenmesi Sözleşmesi" kapsamında, yabancı kamu görevlilerine rüşvet verilmesi fiillerinin önlenmesi, tespiti, yargılanması ve cezalandı rılmasına yönelik yasal mevzuatın oluşturulması, etkin biçimde uygulan ması ve farkındalık oluşturulması konularında uluslararası düzeyde ta raf konumunda olduğu iletilmektedir. OECD Ticari İşlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesi, OECD Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu'nun faaliyetleri, ülkemizin geçirdiği inceleme süreçleri ve raporları ile anılan sözleşmenin ülkemizdeki uygulamasına dair hazırla nan kitapçık ve broşürlere, TOBB ana web sayfası (www.tobb.org.tr) sağ alt köşesinde, hareketli görseller içerisinde ilk sırada "Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi OECD Sözleşmesi ve Türkiye Uygulaması" başlığı altında yer alan bannerdan ulaşılabilmektedir. Kazakistan Ulusal Tarım Şirketi Kazagro'nun Talebi TC Dışişleri Bakanlığı'ndan alınan bir yazıda, Kazakistan ulusal tarım şirketi olan KazAgro'nun, Kazak tarım sektörüne yabancı yatırımcıların çekilebilmesini teminen çalışmalar yürütmekte olduğu bildirilmektedir. Zirai üretim sektöründe KazAgro tarafından öncelik verilen alanlar, Ka zak Hükümeti tarafından daha önce açıklanan "2020-Tarım Geliştirme Programı" ve ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde yatırımcılara sağla nan teşvikler ve KazAgro'nun iletişim bilgilerine ilişkin bilgi notu, TOBB web sitesinin (www.tobb.org.tr) "Hizmetler/Uluslararası İş İmkânlarıÜlke Duyuruları- Kazakistan" bölümünde yer almaktadır, FUARLAR AYSAF - ULUSLARARASI AYAKKABI YAN SANAYİ FUARI 26 Şubat-1 Mart 2014, İstanbul, TÜRKİYE Konu: Ayakkabı Yan Sanayi İletişim: Özge Can ÖZEN Tel: +90 (0212) 465 74 74 / 2433 Faks: +90 (0212) 465 74 76 - 77 E-posta: [email protected] 96 3T'2014 FUARI 6-9 Mart 2014, İzmir, TÜRKİYE Konu: Metal İşleme, Kalıp ve Otomasyon Teknolojileri İletişim: Tel:+90 212 272 45 60 Faks: +90 212 272 45 59 E-posta: [email protected] Web: www.3tfuari.com Adres: Mecidiye Cad. Cüre İş Hanı No:16/2 Mecidiyeköy İSTANBUL REBUILD LIBYA BENGHAZI FUARI 16-19 Mart 2014, Bingazi, LİBYA Konu: Yapı İnşaat İletişim: Utku Bengisu Tel :+90 0216 342 42 24 E-posta: [email protected] Web: www.bosphorusexpo.com HANNOVER ENDÜSTRİ FUARI 7-11 Nisan 2014, Hannover, ALMANYA Konu: Endüstri İletişim: Highest International Standards Travel Agency Tel :+90 212 580 49 96 Faks:+90 212 355 83 60 E-posta: [email protected] AUTOMECHANIKA 2014 FUARI 10 -13 Nisan 2014, İstanbul TÜRKİYE Konu: Otomotiv İletişim: Tel: '+90 212 296 26 26 Faks: +90 212 296 83 11 E-posta: [email protected] Web: www.messefrankfurt.com.tr Adres: Cumhuriyet Cad. No 38 Erk Apt. D.3 Harbiye İstanbul WETEX 2014 FUARI 14-16 Nisan, Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri Konu: Su, Enerji ve Çevre Teknolojisi İletişim: Emrah ÖZTÜRK Tel:+90 (0212) 454 00 00 Faks: +90 (0212) 45 4 00 93 E-posta: [email protected] Web: www.wetex.ae USETEC 2014 FUARI 5-7 Mayıs 2014, Köln, ALMANYA Konu: İkinci El Makine İletişim: Tel +49 7244 7075-0 Faks: +49 7244 7075-50 E-posta: [email protected] Web: www.usetec.com Adres: Hess GmbH Königsberger Str.2 76356 Weingarten Almanya ITMA ASIA + CIMTE 2014 FUARI 16-20 Haziran 2014, Shanghai ÇİN Konu: Tekstil Makinaları İletişim: Tel: '+90 212 219 16 67 - 68 Faks: +90 212 219 16 70 E-posta: [email protected] Web: www.veniatravel.com Adres: Valikonağı Caddesi No:60 Kat:3 34365 Nişantaşı/ İstanbul SIAL 2014 FUARI 19-23 Ekim, Paris, FRANSA Konu: Gıda İletişim: Tel: '+90 (0212) 455 61 07 ; 455 61 08 Faks: +90 (0212) 520 15 26 E-posta: [email protected] ; [email protected] Web: http://www.sialparis.com/
© Copyright 2024 Paperzz