KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ 26 – 27 Nisan 2014 TG – 5 ÖABT – EDEBİYAT Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının “İhtiyaç Yayıncılık”ın yazılı izni olmadan kopya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, yayımlanması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar, gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali külfeti peşinen kabullenmiş sayılır. AÇIKLAMA DİKKAT! ÇÖZÜMLERLE İLGİLİ AŞAĞIDA VERİLEN UYARILARI MUTLAKA OKUYUNUZ. 1. Sınavınız bittiğinde her sorunun çözümünü tek tek okuyunuz. 2. Kendi cevaplarınız ile doğru cevapları karşılaştırınız. 3. Yanlış cevapladığınız soruların çözümlerini dikkatle okuyunuz. TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ 2014 – ÖABT / TDE 1. Eklemeli dillerde tek veya çok heceli sözcük kökleri (A) vardır, yeni sözcük türetilirken sözcük köklerine ekler getirilir (B), ekler yapım ve çekim eki diye ayrılır (C), ekler sözcük başına veya sonuna getirilebilir (E). Eklemeli dillerde ekler kökteki ünlüyü ise değiştirmez, bu özellik çekimli dillere aittir. 5. B’deki “kelibmän” sözcüğü Özbekçede “gel-” eyleminin öğrenilen geçmiş zamanda 1. tekil kişisidir. A’daki “kelbdi” “gelmiş”, C’deki “keliblar” “gelmişler” D’deki “kelibsän”, “gelmişsin”, E’deki “kelibsiz” “gelmişsiniz” anlamındadır. TG – 5 9. A B C D E A B C D E A’daki “işleptu” sözcüğü “çalış-” eyleminin III. tekil kişisi, B’deki “gaytipsen” sözcüğü “dön-” eyleminin 2. tekil kişisi, D’deki “işlepsiler” sözcüğü “çalış-” eyleminin II. çoğul kişisi, E’deki “gaytiptur” sözcüğü “dön-” eyleminin III. tekil kişisidir. C’deki “işlepsen” sözcüğü ise “çalış-” eyleminin ikinci tekil kişisidir. A B C D E 2. I’deki “minӓ, küzl {ik , hatıp” sözcükleri Başkurtçaya (E); II’deki “awılğa, kaytkım” sözcükleri Nogay Türkçesine (A), III’teki “arbasın, derwazanın, göş” sözcükleri Karakalpak Türkçesine (B), IV’teki “şavna manĭn pit {i , kuras, kilet” sözcükleri de 6. Dokuz ünlü ve yirmi üç ünsüz harften oluşan, dönüşlülük zamirinin “öz” olduğu, “men, min, moynuz” gibi sözcüklerin kullanıldığı Türkçe Azericedir. 10. A B C D E Çuvaşçaya özgüdür. Numaralanmış sözcüklerde Gagavuz Türkçesi (D) kullanılmamıştır. Dizelerdeki “algır, öye, çapmaz, orun, tapmaz, bolmasa” gibi sözcükler Türkmenceye özgüdür. Dizeler Türkmence ile yazılmıştır. A B C D E A B C D E 11. 3. II’deki “min-é” sözcüğü “ben-i” anlamında ve addır, III’teki “perde-sé” sözcüğü “perde-si” anlamında ve addır. IV’teki “şigré-m-de-gé” sözcüğü şiir-im-de-ki” anlamında ve addır. V’teki “megne-sé” sözcüğü “mana-sı” anlamında ve addır. I’deki “Aldıy almas” sözü ise aldatamaz” anlamındadır ve fiildir. 7. Dizelerde dünya nimetlerinin geçiciliği üzerinde duruluyor. Dörtlük Edip Ahmet Yükneki’nin kaleme aldığı, Atabet’ül Hakayık adlı eserden alınmış bir dörtlüktür. A B C D E Âşık edebiyatında koşmanın farklı şekilleri bulunmaktadır. Sorulu-cevaplı düzenlenen koşmalar da bunlardan biridir. Şiirde “dedim-dedi” şeklinde ifadeler varsa bu tür koşmalara “müraca” koşma adı verilmektedir. Tecnis koşmada mısralarda cinaslı sözler bulunur, zincirli koşmada mısranın son kelimeler diğer mısranın başında geçer. Musammat koşmalarda dize ortalarında kafiyeler bulunur. Müstezad kosma ayaklı kosmalardır. A B C D E A B C D E 12. 4. Kazak Türkçesinde gereklilik kipi iki şekilde yapılır. Birincisi “-un, -üv, -v” eki ve “kerek” sözcüğüyle, ikincisi de “-uv, -üv, -v” eki ve teyis(ti) sözcüğüyledir. (jazuvım kerek → yazmalıyım, körüvim teyis → görmeliyim). D”deki ifade ise Kazakçada değil Tatarcadaki gereklilik kipinin açıklamasıdır. A B C D E 8. B’deki “gaç-an” sözcüğü “koş-an” anlamında ve sıfat-fiil, C’deki “çalış-mag” sözcüğü “çalış-mak” anlamında ve isim-fiil, D’deki “ged-iş” sözcüğü “gid-iş” anlamında ve isim-fiil, E’deki “deyil-esi söz” “denil-ecek söz” anlamında ve sıfat-fiil eki almıştır. A’daki “gel-ende” sözcüğü ile “gel-diğinde” anlamında ve “-ende” zarf-fiil ekini almıştır. A B C D E 3 Şiirin üçer mısralık bölümleri bant, arkasından tekrar edilen iki dizeler kavuşmaktır. Bu bentler ve kavuştaklar kendi arasında uyaklıdır. 1. bentteki “yık, dök, bük” sözcük köklerindeki “k” sesi yarım uyağı örneklendirmektedir. Şiirin tümüne bakıldığında ağıt şeklinde söylenmiş bir türkü olduğu anlaşılır. Şiirin biçim ve ölçü açısından semaiye benzediği yargısı söylenilemez. Semailer 8’li hece vezniyle söylenirler, şeki bakımından da koşmayı andırırlar. A B C D E Diğer sayfaya geçiniz. 2014 – ÖABT / TDE 13. TG – 5 “Gerçeklerin Eşiği” anlamına gelen 12. yüzyılda yazılıp Sipehsalar Mehmet Bey’e sunulan geçiş dönemi eseri “Atabetü’l Hakayık”tır. Eserde nefs, cömertlik, fazilet gibi konulara dair dinî ve ahlakî örgütler bulunmaktadır. Ayrıca Allah’ın, peygamberin ve dört halifenin övüldüğü bölümlerde bulunmaktadır. Bu bölümlerde beyit ve dörtlük düzeniyle yazılmış öğütler vardır. Divan-ı Hikmet Ahmet Yasevi’nin, Kutadgu Bilig Yusuf Has Hacip’in yazdığı eserdir. Codex Comanicus 14. yüzyılda Fransiskan rahipleri tarafından yazılan Kıpçak Türklerinin hayatını anlatan bir eserdir. Câmiü’t Tevârih, Reşideddin tarihini anlatan eserdir. 16. Atasözleri ve deyimler kalıplaşmış söz öbeklerindendir. Uzun bir gözlem ve deneyim sonucu oluşan atasözleri az sözle çok şey anlatırlar. Deyimler de belirli bir durumu anlatmak için söylenen genel kural niteliği taşımayan, ifadelerdir. “İlenç veya Kargış” gazap ve bela içeren beddua olarak da bilinen kalıplaşmış dil ögeleridir. İnsanların yakınları ve sevdikleri için söyledikleri iyilik, sağlık ve mutluluk dileyen dua niteliğindeki, özlere “Alkış” adı verilir. “Allah namerde muhtaç etmesin, “Yerin durağın cennet olsun, başın pınar ayakların göl olsun, acı yüzü görmeyesin.” sıkça kullanılan alkış (dua) örneklerindendir. 20. A B C D E A B C D E A B C D E 21. 17. 14. Levnî, 18. yüzyılda yaşamış ünlü resim ve minyatür ustasıdır. Aruzla ve heceyle şiirler yazan sanatçının “Atasözü Destanı” önemlidir. Dertli, 19. yüzyılda Bolu civarında yaşamış bir halk âşığıdır. Seyranî 19. yüzyılda Kayseri’nin Everek ilçesinde doğmuş, taşlama türünün büyük ustasıdır. Sümmanide 19. yüzyılda yaşamış “Gülperi” hikâyesine konu olan bir âşıktır. Âşık Ruhsati Sivas’ın yetiştirmiş olduğu büyük ozanlardan biridir. Şiirlerinde Orta Anadolu insanını ve köy yaşamını, toplumsal ve ferdî konuları dile getirmiştir. Dönemin badeli âşıklarından biridir. Hızır-nâmeler, Hz. Hızır ve Hz. İlyas ile ilgili yazılmış, menkabe ve efsane gibi türlerden oluşan sözlü ve yazılı ürünlerdir. Cenk-nâmeler, başta Hz. Ali olmak üzere kahramanlıkları halk arasında dilden dile dolaşan kahramanların hikâyeleridir. Hamza-nâmeler, Anadolu’nun Müslümanlaşması için mücadele veren Seyit Battal Gazi’nin gaza ve cihat içerikli hikâyeleridir. ‘Saltuk-nâme”ler ise Bektaşı dervişlerinin Rumeli’nin fethinde oynamış oldukları rol hakkında bize bilgiler veren menkabeyi hikâyelerdir. Özellikle Bektaşi dervişlerinin Hristiyan memleketlerini İslamlaştırma gayretleri Saltuk-nâmelerde sıkça anlatılan konulardandır. A B C D E Mit, çok eski zamanlarda oluşmuş, genellikle yaratılışı konu alan kutsal hikâyelerdir. Konuları bakımından insanın nereden geldiğini anlatanlar antropogoni, tufanı ve kıyameti konu alanlar eskatoloji’dir. Tanrıların nereden geldiğini anlatanlar teogoni, evrenin nasıl oluştuğunu anlatanlar kozmogoni’dir. A B C D E 18. A B C D E 15. Eşrefoğlu Rumî, 18. yüzyıl tasavvuf şairlerinden, Niyazi Mısrî, Gaybi Surullah, Teslim Abdal 17. yüzyıl sanatçılarındandır. Erzurumlu İbrahim Hakkı ise 18. yüzyılda yaşamış, bir âlim ve tekke şairidir. İsmail Fakirullah, Molla Muhammed Sıhrani’den dersler alan sanatçı tasavvufun dışında astronomi ve matematiğe de ilgi duymuştur. Tasavvuf konularını işlediği “İlahi-nâme” ve çeşitli ilimlerin yer aldığı Marifet-nâme” adlı eseri önemlidir. Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Vefik Paşa, Fuat Köprülü Türk folkloru içinde değerlendirilecek çeşitli çalışmalar yapmışlardır. Ziya Gökalp ise folkloru “halkiyat” olarak Türkçeleştirmiştir. Halka Doğru dergisinde yazdığı “Halk Medeniyeti - I Başlangıç” ve “Resmi Teşkilat, Halk Teşkilatı” başlıklı yazıları Türk folklar tarihinde çığır açmıştır. Sanatçının Türk kültürü üzerine yazdığı makaleler destan ve efsane çalışmaları önemlidir. A B C D E 19. Müslüman Kırgız Türkleriyle putperest Kalmukların mücadelelerinin anlatıldığı destan “Manas Destanı”dır. Destan kahramanı “Er-Manas” İslamiyet’i yaymak için mücadele eder. Saltuk Buğra Han, Karahanlılar dönemindeki destanın kahramanı, Cengiz Han Moğolların hükümdarı, Battal Gazi, Müslüman Türklerin Bizanslarla yaptıkları mücadelenin kahramanı, Danişment Gazi, Türklerin Anadolu’ya gelişlerindeki fetih sürecinin kahramanıdır. A B C D E 4 Kasidelerin kafiye düzeni aa ba ca ... şeklindedir. İlk dizeye matla son dizeye makta denir. Şairin mahlası makta beyinde geçer. Bu dizelerin kafiye düzenine ve mahlas olmadığına bakılırsa “matla ve makta” bölümleri arasında kalan bir beyit olduğu yargısına ulaşılabilir. Musammat kasideler dize sonundaki kafiyenin dize içinde de kullanılmasıyla yapılır. Bu dizelerdeki “hum-hâneler, peymâneler, mestâneler” musammat kasideyi örneklendirir. “Peymâne, humhâne, mestâne” “raks, mutrip, negam” birbiriyle ilgili olduğu için tenasüb sanatıdır. “Peymâne” kadeh, “mutrib” çalgıcı anlamındadır. Kasidenin taç beyiti şairin mahlasının geçtiği bölümdür. Dizelere bakılarak bu yargıya ulaşılamaz. A B C D E 22. A seçeneğinde “açtırma kutunun kapağını” derken hem afyon kutusunun kapağını gerçekten açmayı hem de açtırma kutuyu söyletme kötüyü deyimini düşündürmektedir. Kinayelerde kastedilen mecaz anlam olduğu için ilk dizede kinaye sanatı kullanılmıştır. İştikak aynı kökten türemiş kelimeleri bir arada kullanmaktır. B seçeneğinde “aşk, âşık, maşûk” iştikak sanatını örneklendirmektedir. C seçeneğinde sevgilinin yanaklarının pembeleşmesi ve güzelleşmesi şairin döktüğü gözyaşlarına bağlanması suretiyle hûsnûtalil sanatı yapılmıştır. D seçeneğinde şair, aşık olduğu kadının din düşmanı olmadığını bildiği hâlde bunu bilmezden gelerek tecahûliârif sanatı yapmıştır. Rücu, söylenen sözden bir nükteye dayalı olarak geri dönmektedir. E seçeneğinde verilen dizelerde böyle bir kullanım yoktur. Burada vuslat ve hicran sözcükleri anlamsal bir tezatlık kurmuştur. A B C D E Diğer sayfaya geçiniz. 2014 – ÖABT / TDE 23. TG – 5 Nef’i 17. yüzyılda yaşamış hicivleriyle tanınan büyük kaside ustasıdır. Bu dizelerde de olduğu gibi şiirlerinde devrin ileri gelenlerini hiç çekinmeden eleştirmiştir. En son Vezir Bayram Paşa’yı hicvetmesi yüzünden öldürülmüştür. Coşkulu ve taşkın bir üsluba sahip olan Nef’i hicivlerini Siham-ı Kaza (Kaza Okları) adı verilen kitapta toplamıştır. 28. A B C D E 24. Divan nesrinin önemli yazarlarından biri olan Katib Çelebi’nin Fezleke adlı eseri tarih konusunda, Cihannüma coğrafya konusunda bilgiler verir. Mizanü’l-Hak din, ahlak, hukuk gibi toplumsal konularda yazılmış bir kitaptır. Tuhfetü’l Kibâr fi Esfâri’l Bihâr adlı yapıtı büyük deriz seferlerini ve Türk denizciliğini tanıtan bir yapıttır. Onun yaklaşık 15000 yakın kitap ve risalenin tanıtımını yaptığı büyük bibliyografik eseri “Keşfü’z Zünun”dur. Süleyman Çelebi’nin “Mevlid” adıyla da bilinen bu şiiri mesnevi nazım biçimiyle yazılmıştır. Mesneviler aa bb cc diye kendi içinde kafiyelenirler. Şiirde aruzun “fâilâtün/ fâilâtün/fâilün kalıbı kullanılmıştır. Her beyiti kendi içinde kafiyelenen bu şiirde “Ey” sözcüyle nida (seslenme), “dert, derman” sözüyle tezat sanatı örneklendirilmiştir. İkinci dizede kullanılan “nübüvvet” sözcüğünün anlamı “peygamberlik, nebîliktir. Birlik sözcüğü “tevhid” demektir. 29. 27. “Parça, bölük” anlamına gelen kıt’a matla beyiti olmayan gazel gibidir. Fakat gazelde farklı olarak felsefi ve sosyal düşünceler, eleştiriler gibi konulardan söz eder. Beyit sayıları genellikle 2-12 arasındandır. Muhammer ve tahmis beşer dizelik bentlerden oluşan nazım biçimleridir. Mesnevilerde her beyit kendi içinde uyaklıdır. Müstezad ise gazellerin uzun dizelerinin altına kısa dizeler eklenmesiyle oluşur. Divan edebiyatında nesir yazılarının topladığı yapıtlara “münşeat” adı verilir. Devlet yönetimine dair bilgilerin verildiği siyasetnâmenin ilk örneği Kutadgu Bilig’dir. Türk edebiyatında şairlerin hayatımın anlatıldığı pek çok “şuara tezkireleri” yazılmıştır. Edebiyatımızda ilk yazılan tekire Ali Şir Nevai’nin “Mecalüsü-n Nefais” adlı eserdir.Anadolu’da yazılan ilk tezkire ise sehi Bey’in “Heşt Behişt” adlı eseridir. 34. A B C D E 30. 13-14. yüzyıllarda pek çok mesnevi yazılmıştır. “Felek-nâme” Gülşehri’nin, “Garip-nâme” Âşık Paşa’nın, “İskender nâme” Ahmedi’nin, “İbtida-nâme” Sultan Veled’in yazmış oldukları mesnevilerdir. Ahmet Fakih ve Sultan Veled 13. yüzyıl divan şairlerindendir. Har-nâme’nin yazarı Şeyhi ise 15. yüzyıl şairlerindendir. Türk edebiyatın fabl türünde yazılmış ilk örneklerinden biri olan Har-nâme alogarik yapıda bir mesnevidir. D’deki yargı I. Dönem Tanzimat romanı için doğru değildir. I. Dönem Tanzimat romanında “sanat için sanat” değil, “toplum için sanat” anlayışı vardır. Bununla birlikte sanatçılar eserlerine kişiliklerini yansıtmış, okura bilgi ve öğüt vermişlerdir. A B C D E Pend-nâmeler dinî ve ahlakî öğütler veren kitaplardır. Hayriye ve Kabus-nâme bu türden yapıtlardır. Dini kitaplardan biri olan hîlyede Hz. Muhammed’in fiziki ve ruhî güzellikleri anlatılır. Divan edebiyatında beyitlerin dışında çok bentli musammatlar da bulunmaktadır. Dize sayısı beş olanlara muhammes, altı olanlara müseddes, yedi olanlara müsebba, sekiz olanlara müsemmen, dokuz olanlara mütessa adı verilir. A B C D E Parçada Osmanlının son dönemlerinden söz ediliyor. Askeri yenilgilerin peş peşe gelmesi ve askerî, hukuk, ekonomi, eğitim, sanayi” gibi alanlarda yeniliklerden söz ediliyor. Bu da Yenileşme Dönemi’nde görülen gelişmelerdir. A B C D E 33. A B C D E 26. 32. A B C D E A B C D E 25. Fuzûli’nin Saki-nâme adıyla da bilinen ünlü eseri “Heft Câm” tasavvufi anlamda bir rintlikten söz eder. Eserde şarap, sarhoş ediciliği yönüyle aşka benzetilmiş, fakat bu aşk ve sarhoşluk tasavvufi anlamda Allah’a ulaşmak anlamında kullanılmıştır. Felek-nâme hayat ve ölüm konularını anlatan Gülşehri’nin yazdığı bir eserdir. Miratü’l Memalik Seydi Ali Reis’in Hint-deniz seferini anlattığı kitaptır. Siham-ı Kaza Nef’i’nin hicivleri bulunur. Mecalis-i Seba’da Mevlana’nın yedi vaazını bir araya getirdiği eserdir. Parçada sözü edilen sanatçı Muallim Naci’dir. Muallim Naci Tanzimat’ın II. Dönemi’nde Recaizade Mahmut Ekrem’le girdiği eski-yeni tartışması ile ön plana çıkar. Asıl adı Ömer olan sanatçının Demdeme (3 cilt), Lügati Naci, Şerare, Ateşpare, Firuzan, Köylü Kızların Şarkısı, Sünbüle, Islahat-ı Edebiye gibi yapıtları vardır. A B C D E 35. A B C D E Halit Ziya Uşaklıgil’in son romanı olan ve “Süleyman Nüzhet, Azra, Suat Hanım, Server, İrfan” gibi karakterlerin olduğu yapıt Nesl-i Ahir (A)’dir. A B C D E 31. Realizmin şiire aktarılmış biçimine Parnasizm adı verilir. Şiirde gerçeklik olarak bilinen bu akımda biçim güzelliği ve estetik öne çıkarılmıştır. Vezin ve kafiye şiirde birer ahenk unsuru olarak kullanılmıştır. Şairler bu akım içinde gözleme büyük önem vermişler. Eski Yunan kültüründen seçilen konulara, egzotik doğa görünümlerine şiirlerinde yer vermişlerdir. Gautier, Heredia, Bonville dünya edebiyatında Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Yahya Kemal Beyatlı Türk edebiyatında bu akımın temsilcileri arasında yer almıştır. A B C D E A B C D E 5 36. “Dağ” adlı ilk yazısı Resimli Gazete’de yayımlanan, bir dönem Tevfik Fikret’le ters düşüp Malumat adlı dergiye geçen “Vasiyet, Ruh-ı Kemal, Ordunun Defteri...” gibi yapıtların yazarı ve Namık Kemal’in oğlu olan sanatçı, Ali Ekrem Bolayır’dır. A B C D E Diğer sayfaya geçiniz. 2014 – ÖABT / TDE 37. TG – 5 Söylevleriyle tanınan ve Fecriati’ye 1909’da katılan ardından 1911’de Millî Edebiyat saflarına katılan Türk Ocağı derneğinin bir dönem başkanlığını yapan sanatçı Hamdullah Suphi Tanrıöver’dir. 42. B, C, D, E seçeneklerindeki beceriler eleştirel düşünme becerisiyken A seçeneğindeki “Metni tutarlı kılan ögeleri düşünür.” becerisi yaratıcı düşünme becerisidir. 48. A B C D E A B C D E A B C D E 43. 38. Örnek olay yöntemi gerçek hayatta yaşanan ya da yaşanma ihtimali olan bir problemin sınıf ortamında çözümlenerek öğrenmenin gerçekleşmesine dayanan bir yöntemdir. Şiirin biçim ve içerik özellikleri dikkate alınırsa II. Yeni’ye özgü bir anlatım olduğu görülür. Seçeneklere baktığımızda II. Yeni şiir anlayışıyla eser veren tek şairin Cemal Süreya olduğunu söyleyebiliriz. Şiir Cemal Süreya tarafından yazılmış olabilir. A ve E seçenekleri gezi türünün birer ürünleriyken B ve D seçenekleri de otobiyografi türünün ürünüdür. Fakat C seçeneğindeki “Tek Adam” adlı eser Şevket Süreyya Aydemir’in biyografi türünde bir eseridir. 49. A B C D E A B C D E Münazara iki grubun zıt görüşleri bir jüri karşısında savunduğu tekniktir. Amaç, grupların kendi tarafının görüşlerini doğru, diğer tarafın görüşlerini yanlış göstermektir. Önemli olan öğrencinin tezini savunabilmesidir. Öğrenci, münazara yoluyla tartışma ve iletişim becerisini geliştirme imkânı bulur. A B C D E 44. 39. Varlık, Dost, Papirüs gibi dergilerde yazmaya başlayan Türk öykücülüğünün önde gelen isimlerinden olan ve “İpek ve Bakır, Otuzların Kadını, Düş Kışları, Papatyalar, Dizboyu” gibi yapıtların yazarı Tomris Uyar’dır. B, C, D ve E seçeneğindeki hikâyeciler durum hikâyecileridir. A seçeneğinde verilen Refik Halit Karay ise olay hikâyecisidir. A B C D E 50. Bağımlı değişken, araştırmanın nedenidir. Yani araştırma sonucunda bir şeylere bağlı olarak değişir. Bu araştırma probleminde de öz yeterlilik algısı bağımlı, öğrenme stratejileri bağımsız değişkendir. A B C D E A B C D E 45. Parçada içeriği hakkında bilgi verilen roman Fakir Baykurt’un “Yılanların Öcü” romanıdır. A B C D E 40. Devrik ve eksiltili cümlenin ustası olarak bilinen, döneminde eleştirileriyle ön plana çıkan, Türkçesinin sadeleşmesi konusunda çalışmaları olan “Okuruma Mektuplar, Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Günce” gibi yapıtları bulunan yazar Nurullah Ataç’tır. 46. A B C D E Verilen kazanımlara yönelik en uygun değerlendirme türü yazılı sınav olacaktır. Yazılı sınavlar üst düzey bilişsel becerilerin ölçülmesinde oldukça etkili bir ölçme türüdür. Bu özelliği ile öğrencileri ezberden uzaklaştırıp beyinlerinde konuları analiz etmelerine yardımcı olur. A B C D E 41. D’deki ifade, milli edebiyatta ilk örnekleri verilen absürt (uyumsuz) tiyatro ve epik tiyatro daha da geliştirilir, yargısı yanlıştır çünkü absürt (uyumsuz) tiyatronun ilk örneği edebiyatımızda Cumhuriyet Dönemi’nde Güngör Dilmen’in yazdığı Canlı Maymun Lokantası’dır. Epik tiyatro örneği de yine Cumhuriyet Dönemi’nde Haldun Taner’in yazdığı Keşanlı Ali Destanı adlı oyundur. A, B, C ve E’deki yargılar Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosu için söylenebilir. 47. Öğretmenin konuyla ilgili genel açıklama yapıp sonra konunun alt başlıklarını vermesi tümdengelim ilkesini, daha sonra öğretmenin türleri herkesin bildiği türlerden başlayarak açıklaması ise bilinenden bilinmeyene ilkesini karşılar. A B C D E A B C D E 6 Diğer sayfaya geçiniz.
© Copyright 2024 Paperzz