Türkiyede Yoksulluğun Ölçülmesi Tez

Yayın No: 2880
TÜRKİYE’DE
YOKSULLUĞUN
ÖLÇÜLMESİ
Uzmanlık Tezi
Eda DOĞAN
BÖLGESEL GELİŞME VE YAPISAL UYUM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Nisan 2014
TEŞEKKÜR
Tezin hazırlanması aşamasındaki yoğun iş temposuna rağmen bana rehberlik
yapmayı kabul eden Planlama Uzmanı Sayın Nuri Barış TARTICI’ya,
Tez çalışması boyunca yol gösterici ve yapıcı bir yaklaşım ile destek veren
Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürü Sayın Nahit BİNGÖL ve İzleme,
Değerlendirme ve Analiz Dairesi Başkanı Sayın Kamil TAŞCI’ya,
Çalışmaya ilişkin yorum ve değerlendirmeleri için Planlama Uzmanı Sayın
Hande HACIMAHMUTOĞLU’na,
Teze ilişkin görüşlerini paylaşmanın yanı sıra sağladığı manevi destekten
ötürü Planlama Uzmanı Sayın Aycan YÜKSEL’e,
Tez hazırlama süreci boyunca destekleriyle yardımcı olan değerli
arkadaşlarım Selen ARLI YILMAZ, Ümran ERGENÇ PAŞALIOĞLU ve Tülay
YILDIRIM KÜÇÜKÖNDER’e,
Her zaman olduğu gibi bu süreçte de anlayış ve destekleriyle bana güç veren
sevgili ailem ve eşime en içten teşekkürlerimi sunarım.
i
ÖZET
Planlama Uzmanlığı Tezi
TÜRKİYE’DE YOKSULLUĞUN ÖLÇÜLMESİ
Eda DOĞAN
Yoksulların mekânsal dağılımının özelliklerinin belirlenmesi yoksullukla
mücadele programlarının isabetli bir şekilde tasarlanması ve kaynakların etkin
yönlendirilmesi açısından önemli bir önkoşuldur. Bu kapsamda, bu çalışmada,
Türkiye’nin yoksulluk düzeyi ve profili mekânsal olarak incelenerek hangi bölgede
hangi tür yoksulluğun ön planda olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada gelir
yoksulluğu ve insani yoksulluk ayrı ayrı ele alınmıştır. İlk olarak, gelir
yoksulluğunun seçilmiş göstergeler itibarıyla bölgelerde değişimi incelenmiş ve gelir
yoksulluğu profili çıkarılmıştır. İkinci olarak, insani yoksullukla ilişkili göstergeler
kullanılarak il bazında oluşturulan bir insani yoksulluk endeksi hesaplaması yoluyla
insani yoksulluk ölçümü yapılmıştır. Söz konusu endeks değerlerine göre iller yedi
kademeye ayrılmış ve kademeler bazında değerlendirmeler sunulmuştur.
Gelir yoksulluğu başlığı altında yapılan değerlendirmelerde cinsiyet dışındaki
tüm göstergelere göre yoksul ve yoksul olmayan kesimlerin özellikleri bölgelerde
farklılaşmaktadır. Bölge düzeyinde gerçekleştirilen analizlerde Kuzeydoğu Anadolu
Bölgesi’nde, yoksulluk oranının daha düşük olmasının beklendiği gruplar (eğitimli
nüfus, ücretli ve maaşlı çalışanlar vb.) içinde de yoksulluk oranının yüksek olduğu
görülmüştür. Bu durum bölgede söz konusu grupların da hedef gruplar içinde yer
alması gerektiğini göstermektedir. İnsani yoksulluk endeksine göre oluşturulan
gruplara bakıldığında ise birinci grup illeri oluşturan Şanlıurfa, Ağrı, Muş ve
Şırnak’ın neredeyse tüm göstergeler itibarıyla yoksul durumda olduğu görülmektedir.
Söz konusu illerin yoksullukla mücadelede öncelikli iller olarak belirlenmesi, yoğun
ve çok boyutlu programların tasarlanarak bu illerde hayata geçirilmesi
gerekmektedir. Bunun yanında, kimi illerin bulundukları gruptan daha yoksul
gruplardaki illerin gerisinde kaldığı göstergeler de mevcuttur. Burada yer verilen
değerlendirmeler, hangi ilin hangi göstergeler itibarıyla yoksul durumda olduğunu
ortaya koymakta ve geliştirilecek politika ve programlarda hedef kitlenin
belirlenmesi ve kamu yatırımlarının yönlendirilmesi açısından önem arz etmektedir.
Anahtar kelimeler: yoksulluk, yoksulluğun ölçülmesi, gelir yoksulluğu, insani
yoksulluk, temel bileşenler analizi, yoksulluk endeksi.
ii
ABSTRACT
Thesis for Planning Expertise
MEASUREMENT OF POVERTY IN TURKEY
Eda DOĞAN
Determining the features of the territorial distribution of the poor is an
important prerequisite to design programs to fight against poverty in an effective way
and to allocate the resources efficiently. In this context, by studying the level and
profile of poverty, this study tries to determine the types of poverty standing out in
different regions of Turkey. The study investigates income poverty and human
poverty separately. Firstly, the regional differences with respect to income poverty
and selected indicators are studied and income poverty profile is developed.
Secondly, human poverty is measured by calculating a provincial human poverty
index using the indicators deemed relevant to human poverty. Turkish provinces are
divided into seven categories according to their index values and some assessments
are made based on the categories.
In the assessments under the income poverty, the poor and the non-poor have
different features in different regions according to all indicators except the gender.
In the regional analyses, it has been seen that in Northeastern Anatolia the poverty
rate is high among the groups which are expected to have lower poverty rates (such
as educated people, fee-earners and salaried employees). This result proves that these
groups should also be considered in target groups. When the groups that are formed
according to human poverty index are investigated, it can be seen that Şanlıurfa,
Ağrı, Muş and Şırnak, which are in the first group, are poor with respect to almost all
indicators. These provinces should be identified as the priority provinces in fighting
against poverty; intensive and multi-dimensional programs should be designed and
implemented in these provinces. Additionally, there are some provinces that lag
behind the provinces that are in a higher poverty group with respect to some
indicators. These assessments reveal which provinces are poor with regard to which
indicators and are important in terms of determining the target groups under the
policies and programs to be developed and directing public investments.
Key words: poverty, measurement of poverty, income poverty, human poverty,
principal components analysis, poverty index.
iii
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
TEŞEKKÜR .................................................................................................................. i
ÖZET............................................................................................................................ ii
ABSTRACT ................................................................................................................ iii
TABLOLAR ............................................................................................................... vi
GRAFİKLER ............................................................................................................ viii
HARİTALAR ............................................................................................................ viii
KISALTMALAR ........................................................................................................ ix
GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ..................................................................................... 6
1.1. Yoksulluk Kavramı ........................................................................................... 6
1.1.1. Yoksulluğun tanımı ................................................................................ 6
1.1.2. Temel kavramlar .................................................................................... 9
1.1.3. Yoksulluğu belirleyen faktörler ........................................................... 11
1.2. Yoksulluğun Ölçülmesi ................................................................................... 13
1.2.1. Gelir yoksulluğunun ölçülmesi ............................................................ 13
1.2.2. İnsani yoksulluğun ölçülmesi ............................................................... 18
1.3. Yoksullukla Mücadele Politikaları .................................................................. 24
2. TÜRKİYE’DE YOKSULLUĞUN GENEL GÖRÜNÜMÜ .................................. 30
2.1. Yoksulluğun Ölçülmesi ................................................................................... 30
2.1.1. Mutlak yoksulluk.................................................................................. 32
2.1.2. Göreli yoksulluk ................................................................................... 35
2.1.3. İnsani yoksulluk ................................................................................... 40
2.2. Yoksullukla Mücadele Politikaları .................................................................. 42
2.3. Türkiye’de Yoksulluk Üzerine Yapılmış Bazı Çalışmalar ............................. 49
3. GELİR YOKSULLUĞU ........................................................................................ 53
3.1. Veri ve Yöntem ............................................................................................... 53
3.2. Düzey 1 Bölgeler İtibarıyla Türkiye’nin Yoksulluk Profili ............................ 55
3.2.1. Yerleşim yeri ........................................................................................ 55
3.2.2. Cinsiyet................................................................................................. 58
3.2.3. Yaş grubu ............................................................................................. 60
3.2.4. Eğitim ................................................................................................... 63
3.2.5. Sağlık .................................................................................................... 65
3.2.6. İşteki durum.......................................................................................... 67
3.2.7. Hanehalkının oturduğu konutun özellikleri.......................................... 69
3.2.8. Diğer göstergeler .................................................................................. 72
3.3. Bölüm Değerlendirmesi .................................................................................. 79
4. İNSANİ YOKSULLUK ......................................................................................... 84
4.1. Veri ve Yöntem ............................................................................................... 84
4.2. Analiz Sonuçları .............................................................................................. 89
4.3. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İl Grupları ................................................. 98
4.4. İnsani Yoksulluk Endeksi ile Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksinin
Karşılaştırması ............................................................................................... 123
4.5. İnsani Yoksulluk ile Gelir Yoksulluğunun Birlikte Değerlendirilmesi ........ 126
GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ ......................................................... 130
iv
EKLER ..................................................................................................................... 135
KAYNAKLAR ........................................................................................................ 153
DİZİN ....................................................................................................................... 159
v
TABLOLAR
Sayfa No
Tablo 1.1. Yoksulluğu Belirleyen Temel Faktörler ................................................... 12
Tablo 1.2. Örnek A ve B Ülkelerinde Yoksulluk Açığı Oranı .................................. 15
Tablo 1.3. Birleşik Gösterge Oluşturulmasında Kullanılan Bazı Yöntemlerin Avantaj
ve Dezavantajları ............................................................................................. 23
Tablo 1.4. Binyıl Kalkınma Amaç ve Hedefleri ........................................................ 27
Tablo 2.1. Dünyanın Farklı Bölgelerinde Yoksulluk Oranları (1) ............................. 30
Tablo 2.2. Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları ......... 33
Tablo 2.3. Yerleşim Yerine Göre Yoksulluk Oranları ............................................... 34
Tablo 2.4. Harcama Bazlı Yoksulluk Sınırı Yöntemine Göre Fertlerin Yoksulluk
Oranları ............................................................................................................ 36
Tablo 2.5. Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırı, Yoksul Sayıları ve Yoksulluk
Oranları ............................................................................................................ 37
Tablo 2.6. Türkiye İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına Göre
Bölgesel Yoksulluk Oranları ........................................................................... 38
Tablo 2.7. Türkiye İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına Göre
Bölgesel Yoksul Sayıları ................................................................................. 39
Tablo 2.8. Bölgeler İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırlarına Göre
Bölgesel Yoksulluk Oranları ........................................................................... 39
Tablo 2.9. Bölgeler İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırlarına Göre
Bölgesel Yoksul Sayıları ................................................................................. 40
Tablo 3.1. Yerleşim Yerine Göre Yoksulluk Oranları ............................................... 56
Tablo 3.2. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Yerleşim Yerine Göre Dağılımı ... 57
Tablo 3.3. Cinsiyete Göre Yoksulluk Oranları .......................................................... 59
Tablo 3.4. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Cinsiyete Göre Dağılımı ............... 60
Tablo 3.5. Yaş Grubuna Göre Yoksulluk Oranları .................................................... 61
Tablo 3.6. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı ..... 62
Tablo 3.7. Eğitim Durumuna Göre Yoksulluk Oranları ............................................ 64
Tablo 3.8. Yoksul Nüfusun Eğitim Durumuna Göre Dağılımı .................................. 65
Tablo 3.9. Yoksul Nüfus İçinde Doktora ve Diş Hekimine Başvuramayanların
Oranları ............................................................................................................ 66
Tablo 3.10. İşteki Duruma Göre Yoksulluk Oranları ................................................ 67
Tablo 3.11. Yoksul Nüfusun İşteki Duruma Göre Dağılımı ...................................... 68
Tablo 3.12. Oturulan Konuttaki Mülkiyet Şekline Göre Yoksulluk Oranları............ 69
Tablo 3.13. Yoksul Nüfusun Oturulan Konuttaki Mülkiyet Şekline Göre Dağılımı . 70
Tablo 3.14. Oturulan Konutun Isıtma Sistemine Göre Yoksulluk Oranları .............. 71
Tablo 3.15. Yoksul Nüfusun Oturulan Konutun Isıtma Sistemine Göre Dağılımı .... 72
Tablo 3.16. Cep Telefonu ve Otomobil Sahipliğine Göre Yoksulluk Oranları ......... 73
Tablo 3.17. Yoksul Nüfusun Cep Telefonu ve Otomobil Sahipliğine Göre Dağılımı
......................................................................................................................... 75
Tablo 3.18. Bilgisayar ve İnternet Sahipliğine Göre Yoksulluk Oranları.................. 76
Tablo 3.19. Yoksul Nüfusun Bilgisayar ve İnternet Sahipliğine Göre Dağılımı ....... 77
Tablo 3.20. Bir Haftalık Tatili Karşılama ve İki Günde Bir Et, Tavuk ya da Balık
İçeren Yemek Yeme Durumuna Göre Yoksulluk Oranları ............................. 78
vi
Tablo 3.21. Yoksul Nüfusun Bir Haftalık Tatili Karşılama ve İki Günde Bir Et,
Tavuk ya da Balık İçeren Yemek Yeme Durumuna Göre Dağılımı ............... 79
Tablo 3.22. Bölgelerde Yoksulluk Oranının Yüksek Olduğu Alanlar ....................... 81
Tablo 4.1. İnsani Yoksulluk Göstergeleri .................................................................. 86
Tablo 4.2. Kaiser-Meyer-Olkin ve Barlett Testleri .................................................... 89
Tablo 4.3.Temel Bileşenler Tablosu .......................................................................... 90
Tablo 4.4.Temel Bileşenler Yük Matrisi.................................................................... 91
Tablo 4.5. İllerin İnsani Yoksulluk Endeks Değerleri ve Sıralaması ......................... 94
Tablo 4.6. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İllerin Gruplandırılması ..................... 96
Tablo 4.7. Seçilmiş Göstergelere Göre İl Grupları .................................................... 99
Tablo 4.8. İl Gruplarının Türkiye Ortalamasının Gerisinde Olduğu Alanlar .......... 104
Tablo 4.9. Göstergelere Göre İl Gruplarında Alınan En Yüksek ve En Düşük
Değerler ......................................................................................................... 107
Tablo 4.10. İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması (2011) ....................... 125
Tablo 4.11. Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına (Bölgeler İçin Hesaplanan) Göre
Bölgesel Yoksulluk Oranları, 2011 ............................................................... 126
Tablo 4.12. Yoksulluk Derecelerine Göre İller ........................................................ 128
vii
GRAFİKLER
Sayfa No
Grafik 2.1. İnsani Gelişme Endeksi Eğilimi .............................................................. 41
Grafik 4.1. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İller.................................................... 95
Grafik 4.2. Grupların Ülke Nüfusu İçindeki Payı ...................................................... 98
Grafik 4.3. Gruplara Göre Bağımlılık Oranları ........................................................ 100
Grafik 4.4. Gruplara Göre Eğitim Göstergeleri ....................................................... 101
Grafik 4.5. Gruplara Göre Sağlık Göstergeleri ........................................................ 102
Grafik 4.6. Gruplara Göre Konut Göstergeleri ........................................................ 103
HARİTALAR
Sayfa No
Harita 4.1. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İllerin Gruplandırılması…………... 97
viii
KISALTMALAR
AB
: Avrupa Birliği
ABD
: Amerika Birleşik Devletleri
Bkz.
: Bakınız
BTK
: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
ÇBYE
: Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi
DAP
: Doğu Anadolu Projesi
DPT
: Devlet Planlama Teşkilatı
FGT
: Foster-Greer-Thorbecke
GAP
: Güneydoğu Anadolu Projesi
GSYH
: Gayrı Safi Yurtiçi Hâsıla
GYKA
: Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması
HBA
: Hanehalkı Bütçe Anketi
KMO
: Kaiser-Meyer-Olkin
ILO
: Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labor Organization)
İGE
: İnsani Gelişme Endeksi
İYE
: İnsani Yoksulluk Endeksi
MEB
: Milli Eğitim Bakanlığı
OECD
OPHI
: Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (Organization for
Economic Co-operation and Development)
: Oxford Poverty & Human Development Initiative
SEGE
: Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi
SGK
: Sosyal Güvenlik Kurumu
SGP
: Satın alma Gücü Paritesi
SHÇEK
: Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü
SODES
: Sosyal Destek Programı
SRAP
: Sosyal Riski Azaltma Projesi
SYDV
: Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı
SYDTF
: Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu
TL
: Türk Lirası
TÜİK
: Türkiye İstatistik Kurumu
UNDP
: Birleşmiş Milletler Kalkınma
Development Programme)
ix
Programı
(United
Nations
vb.
: ve benzeri
ve ark.
: ve arkadaşları
YPK
: Yüksek Planlama Kurulu
x
GİRİŞ
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından dünyanın büyük ekonomilerinin girdiği
büyüme yarışı, milli gelir artışını ekonomi politikalarının odak noktası haline
getirmiştir. Bu dönemde ekonomik büyüme hızının kalkınma düzeyinin temel
belirleyicisi olduğu görüşü hâkimdir. Ancak 1970’li yıllara girilirken salt iktisadi
büyümeyi hedefleyen ekonomi politikalarının olumsuz etkileri belirginleşmeye
başlamıştır. Milli gelirin ülke içinde farklı sosyal gruplar ve mekânsal birimler
arasındaki dengesiz dağılımı birçok ülkede kronik hâl almıştır. Bu durum, refahın
ekonomik büyümenin doğrudan ve kesin belirleyici etkisi altında olduğuna yönelik
determinist anlayışı sorgulamaya açmıştır. Ekonomik büyümenin mekânda dengesiz
dağılımı ve refah artışının sosyal gruplara farklı düzeylerde yansıması, milli gelir
düzeyinin yanında gelirin dağılımı ve gelir dağılımına bağlı olarak yoksulluğa ilişkin
politikaların önem kazanmasına neden olmuştur.
Bu doğrultuda, yoksullukla mücadele kamu politikalarında önem kazanmış;
yoksulluğun ölçülmesi ve temel dinamiklerinin anlaşılmasına ilişkin çalışmalar ön
plana çıkmıştır. Yoksulluk, başlarda yalnızca yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli
gıda harcaması dikkate alınarak tanımlanırken sonraki çalışmalarda gıdanın yanı sıra
temel eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim, giyim ve barınma gibi gıda dışı
ihtiyaçların karşılanamaması durumu da yoksulluk tanımı kapsamına alınmıştır. En
kapsamlı yoksulluk tanımına ise Amartya Sen tarafından öne sürülen ve açlık,
sağlıksızlık, cahillik, kötü barınma koşulları gibi her insanın mutlaka kaçınmak
isteyeceği durumlardan kaçınabilme yetisi olarak tanımlanan “yapabilirlik”
(capabilities) kavramı ile ulaşılmıştır. Günümüzde Birleşmiş Milletler tarafından,
Sen’in yapabilirlik kavramı doğrultusunda ve 1997 İnsani Gelişme Raporu’nda
ortaya atılan, insanların kabul edilebilir yaşam koşullarında özgür, haysiyetli,
kendine ve başkalarına saygılı, uzun ve sağlıklı bir hayat sürdürebilmeleri için
gerekli fırsat ve seçeneklerden mahrum olması şeklinde tanımlanan “insani
yoksulluk” kavramı tüm dünyada kabul görmektedir. Bu itibarla, yoksulluğun gelir
boyutunun yanı sıra sosyal, kültürel, siyasi boyutları gibi diğer yönleriyle birlikte ele
alınması gerekmektedir.
1
Yoksulluk olgusunun karmaşık ve çok boyutlu yapısı, yoksulluğun temel
dinamiklerinin anlaşılmasını güçleştirmektedir. Gerçekten, farklı sosyal gruplar
(kadınlar, engelliler, yaşlılar vd.) için yoksulluk farklı dinamiklerle ortaya
çıkmaktadır. Benzer şekilde, ülkeler arasında ve ülke içinde bölgeler arasında
yoksulluk farklı biçimlerde ve düzeylerde görülmektedir. Dolayısıyla, yoksullukla
mücadele politikalarının oluşturulmasında ve sonuçlarının değerlendirilmesinde
önemli bir önkoşul yoksulluk düzeyinin yanında profilinin de belirlenmesidir.
Nitekim son dönem yoksulluk yazınında, yoksullukla mücadelede makro
yaklaşımların yerine spesifik ve detaylı politikalar üretilmesi görüşü ön plana
çıkmaktadır. Şenses (2009:240), yoksullukla mücadele programlarının etkinliği ve
başarısı için temel koşullardan birinin program ve politikaların hedeflediği yoksul
kitlenin iyi belirlenebilmesi olduğunu belirtmektedir. Karlan ve Appel (2012:5) ise
yoksulluğa çoğu zaman spesifik problemlerin neden olduğunu ve bu problemleri
doğrudan hedef alan çözümlerin üretilmesinin yoksullukla mücadele çabalarının
başlangıç noktası olması gerektiğini ileri sürmektedir. Benzer şekilde, Banerjee ve
Duflo (2011:12) yoksulluğun birkaç temel problemin etkileşiminin sebep olduğu bir
durum olduğunu ve bu belirli problemlere yönelik çözüm üretilmesinin insanların
yoksulluk kısır döngüsünden çıkarılabilmesi için gerekli olduğunu belirtmektedir. Bu
çalışmalar yoksullukla ilişkili olan spesifik faktörlerin tespitinin yoksullukla
mücadelede kritik öneme sahip olduğu görüşünü vurgulamaktadır.
Bunun yanında, yoksul kitlenin anlaşılmasında, kimlerin hangi alanda yoksul
olduğunun belirlenmesi kadar yoksulluğun mekânsal dağılımının anlaşılması da
önemlidir. Ancak bu şekilde etkili politikalar uygulanabilecek, kaynak yönetimi etkin
şekilde gerçekleştirilebilecektir. Bigman ve Fofack (2000:143), özellikle gelişmekte
olan ülkelerde yoksullukla mücadelede coğrafi hedeflemenin1 kaynak tahsisinde
önemli bir seçenek olabileceğine dikkat çekmektedir. Buna göre, daha küçük coğrafi
birimlerde nüfus daha homojen bir yapıya sahip olacak ve bu birimler hedeflenerek
yürütülen programların etkinliği artacaktır. Benzer şekilde, Elbers ve ark. (2004), üç
1
Yoksullukla mücadele programlarında coğrafi hedeflemenin temel gerekçesi, coğrafi bölgeler
arasında yaşam standartları bakımından büyük farklılıkların bulunması ve yoksulluğun bazı
bölgelerde yoğunlaşmış olmasıdır (Bigman ve Fofack, 2000:134).
2
ülkeye2 ait veriyi kullanarak yaptıkları çalışmada daha küçük idari birimler
hedeflendiğinde kaynak kullanımında etkinliğin arttığı sonucuna ulaşmışlardır.
Bu kapsamda, bu çalışmada, Türkiye’de yoksulluk düzeyi ve profili mevcut
verilerin imkân tanıdığı ölçüde mekânsal dağılımıyla incelenerek bölge ve illerde
hangi tür yoksulluğun ön planda olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Çok boyutlu bir
yapı arz eden yoksulluk olgusu çoğunlukla gelir bazlı yapılan çalışmalarla ele
alınmakta; kolay anlaşılır ve ölçülebilir olması sebebiyle, parasal gelir ve tüketim
harcamaları yaygın olarak kullanılan yoksulluk göstergeleri olmaya devam
etmektedir. Bu şekilde, gelir yoksulluğu ölçülmektedir. Bununla birlikte, yeterli
gelirin kişilerin belirli bir refah seviyesini sağlayacak yetenekleri geliştirmesini
sağlayacağı, kişinin yeteneklerinin artmasının ise gelir artışına yol açacağı
düşüncesinden hareketle, gelir yoksulluğu ve insani yoksulluğun birlikte ele alınması
ve tamamlayıcı bilgiler olarak kullanılması uygun görünmektedir. Bu doğrultuda, bu
çalışmada yoksulluk, gelir yoksulluğu ve insani yoksulluk başlıkları altında
incelenmiştir.
Çalışmada Türkiye’de yoksulluk, il ve Düzey 1 bölgeler3 bazında
incelenmektedir. Ülke geneli için bölge bazında gelir yoksulluğu incelenirken il
bazında insani yoksulluk ölçümü yapılmaktadır. Gelir yoksulluğuna ilişkin veriler
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması
(GYKA)
sonuçlarına
dayanarak,
Türkiye
ve
Düzey 1
bölgeler
bazında
açıklanmaktadır. Bu çalışmada, GYKA’ya ait ham veriler kullanılarak gelir
yoksulluğunun seçilmiş göstergeler itibarıyla bölgelerde değişimi incelenmiş ve gelir
yoksulluğunun profili çıkarılmıştır. İkinci olarak, insani yoksulluğun farklı
boyutlarıyla ilgili değişkenler alınarak il bazında hesaplanan bir insani yoksulluk
endeksi yoluyla insani yoksulluk ölçümü yapılmıştır.
2
Madagaskar, Ekvador ve Kamboçya.
Türkiye’de bölgeler, Avrupa Birliği (AB) düzenlemeleriyle de uyum sağlayacak şekilde, İstatistiki
Bölge Birimleri Sınıflandırmasına (İBBS) göre sınıflandırılmıştır. Bu çalışma ile iller Düzey 3 bölge
olarak; sosyoekonomik özellikler bakımından benzer komşu illerin nüfus büyüklüğü de dikkate
alınarak gruplandırılmasıyla 26 Düzey 2 bölge ve Düzey 2 bölgelerin gruplandırılması ile 12 Düzey 1
bölge tanımlanmıştır. Bu sınıflama, 28/08/2002 tarih ve 2002/4720 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile
uygulanmaya başlanmıştır. İBBS’ye göre bölgeler Ek 1’de verilmektedir.
3
3
Çalışmanın ilk bölümünde, yoksulluk yazınında yer bulmuş yoksulluk
tanımları verilmiş ve yoksulluk ölçüm yöntemleri tanıtılmıştır. Ayrıca, yoksulluğu
belirleyen faktörlere değinilmiş ve yoksullukla mücadele politikaları ana hatlarıyla
özetlenmiştir.
İkinci bölümde Türkiye için hesaplanan yoksulluk oranları sunulmuştur.
Ayrıca, Türkiye’de uygulanan yoksullukla mücadele politikalarına değinilmiş ve
yoksulluk konusunda yapılan çalışmalara örnekler verilmiştir.
Üçüncü bölümde, gelir yoksulluğu ele alınmıştır. TÜİK tarafından sonuçları
açıklanan GYKA’ya ait ham veriler kullanılarak Düzey 1 bölgeler bazında gelir
yoksulluğunun seçilmiş göstergeler itibarıyla bölgeler arasında değişimi incelenmiş
ve gelir yoksulluğunun profili çıkarılmıştır. Bu kapsamda; kır-kent, cinsiyet, yaş
grubu, eğitim, sağlık, işteki durum, oturulan konutun özellikleri, cep telefonu,
bilgisayar, internet ve otomobil sahipliği ile evden uzakta bir haftalık tatili
karşılayabilecek durumda olup olmama ve iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren
yemek yiyip yiyememe durumuna ilişkin verilere göre yoksul olma durumları
incelenmiştir. Bu şekilde, yoksulluğun bölgeler arasında ve farklı göstergelere göre
nasıl farklılaştığı belirlenmeye çalışılmıştır. Burada, TÜİK’in çalışmalarına paralel
olarak, her bölge için ayrı bir yoksulluk sınırı hesaplanmış ve bu yoksulluk sınırının
altında kalan bireyler yoksul olarak belirlenmiştir. Bu şekilde, farklı bölgelerde aynı
gelir düzeyine sahip iki fertten biri yoksul diğeri yoksul olmayan şeklinde
belirlenebilecektir. Bu bölümde öne sürülen tespitlerin yorumlanmasında ve ilgili
politikaların
geliştirilmesinde
bu
hususun
göz
önünde
bulundurulması
gerekmektedir.
Dördüncü bölümde, Türkiye’de insani yoksulluk incelenmiş ve gelir
yoksulluğu ile birlikte değerlendirilmiştir. Öncelikle seçilen göstergeler ve temel
bileşenler analizi yöntemi kullanılarak il bazında bir insani yoksulluk endeksi
oluşturulmuş ve iller oluşturulan endeks değerlerine göre yedi kademede
gruplandırılmıştır. Kademelere göre göstergelerin gelişimi ile her bir kademe için il
bazında değerlendirmeler sunulmuştur. Devamında ise Düzey 1 bölgeler bazında
yayımlanan gelir yoksulluğu ile hesaplanan insani yoksulluk endeks değerleri birlikte
ele alınarak iller dokuz gruba ayrılmış ve gruplar bazında incelenmiştir. Bu bölümde
4
oluşturulan insani yoksulluk endeksi illerin birbirleriyle karşılaştırmalı durumunu
göstermektedir. Yani, yüksek insani yoksulluk endeks değerine sahip bir ilde insani
yoksulluk, diğer illere kıyasla yüksek seviyededir.
Son bölümde çalışma kapsamında ulaşılan sonuçlar özetlenerek öneriler
sunulmuştur.
5
1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
1.1. Yoksulluk Kavramı
Yoksulluk çalışmalarının başlangıç noktasını yoksulluğun tanımlanması
oluşturmaktadır. Yoksulluğun tanımının yapılması ve yoksulluk kıstaslarının
belirlenmesi konularında literatürde farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Başlarda gelir
ve harcama bazlı yapılan yoksulluk tanımları zaman içinde gelir dışı göstergeler de
dikkate alınarak genişletilmiştir. Ayrıca, mutlak yoksulluk, göreli yoksulluk ve öznel
yoksulluk gibi kavramlar geliştirilerek kimlerin yoksul sayılacağı sorusuna cevap
aranmıştır.
1.1.1. Yoksulluğun tanımı
Yoksulluk ekonomik, sosyal ve politik boyutları olan karmaşık yapısı
sebebiyle tanımlanması güç bir kavramdır ve üzerinde uzlaşılmış tek bir yoksulluk
tanımı bulunmamaktadır. Genel anlamda yoksulluk, toplumun yaşam standartlarının
belirlenen bir düzeyinin altında kalma durumu olarak tanımlanır. Ancak yoksulluğun
kapsamı, mekândan mekâna ve dönemden döneme refah düzeyindeki farklılıklara
bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu bakımdan, örneğin, farklı ülkelerde yoksul kabul
edilen kişiler arasında önemli farklar bulunmaktadır.
19. yüzyılın sonlarında İngiltere’de yapılan ve gelir ile tüketim harcamalarını
esas alan çalışmalarda yoksulluk, bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde
kaynağa sahip olamaması durumu olarak tanımlanmıştır (Kumar ve ark., 1996:55).
Yoksulluk araştırmalarının başlangıç noktasını oluşturan bu parasal tanıma göre
yoksulluk, kişi veya hanelerin gelir ya da tüketim harcamaları kullanılarak
ölçülmektedir. Başlangıçta yalnızca yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli gıda
harcaması dikkate alınırken sonraki çalışmalarda temel eğitim ve sağlık hizmetlerine
erişim, giyim veya barınma gibi gıda dışı ihtiyaçların karşılanamaması durumu da
yoksulluk tanımı kapsamına alınmıştır. Dünya Bankası ve Uluslararası Çalışma
Örgütü’nün (ILO) çalışmalarında da görülen bu yaklaşım yoksulluk yazınında temel
ihtiyaçlar yaklaşımı olarak yer almıştır.
6
Sen (2004) ise yoksulluğa “yapabilirlik” kavramı ile yaklaşarak en kapsamlı
yoksulluk tanımını ortaya koymuştur. Bu kapsamda yapabilirlik; açlık, sağlıksızlık,
cahillik, kötü barınma koşulları gibi her insanın mutlaka kaçınmak isteyeceği
durumlardan kaçınabilme yetisi olarak tanımlanmakta ve yoksulluğun tanımı
“yapabilirlikten yoksunluk” olarak ortaya çıkmaktadır. Bu tanımla, yoksulluğun çok
boyutlu bir olgu olduğu ve yalnızca parasal ölçütler kullanılarak ölçülemeyeceği
sonucuna ulaşılmaktadır.
Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan 1997 İnsani Gelişme Raporu’nda
ilk defa “insani yoksulluk” kavramı ortaya atılmıştır4. Raporda yoksulluk, insanların
kabul edilebilir yaşam koşullarında özgür, haysiyetli, kendine ve başkalarına saygılı,
uzun ve sağlıklı bir hayat sürdürebilmeleri için gerekli fırsat ve seçeneklerden
mahrum olması şeklinde tanımlanmaktadır (UNDP, 1997:15). İnsani yoksulluk
kavramı, insani gelişme için parasal olanakların yanı sıra iktisadi, sosyal ve kültürel
bazı olanaklara sahip olmanın da gerekli olduğu fikrine dayanmaktadır.
Benzer şekilde, Dünya Bankası, kapsamlı ve etkili bir yoksulluk tanımının
yoksulların bakış açıları doğrultusunda oluşturulması amacıyla bir çalışma (Voices of
the Poor) yürüterek sonuçlarını 1999 yılında yayınlamıştır. Çalışma sonucunda gelir
yoksulluğu ve gıda güvencesizliğiyle birlikte güçsüzlük, sosyal dışlanma ve temel
hizmetlere yetersiz erişim yoksulluğu tanımlayan en önemli faktörler olarak ortaya
çıkmıştır (Mowafi, 2003).
OECD (2001:38) ise doğru bir yoksulluk tanımının kişinin yoksun veya
kapasitesiz olduğu her alana ilişkin yapabilirliği kapsaması gerektiğini belirterek bu
alanları şu şekilde tanımlamıştır5:

Ekonomik kabiliyetler; gelir elde etme, tüketme ve varlık kazanma yeteneği
anlamına gelir.

İnsani kabiliyetler; sağlık, eğitim, beslenme, barınma ve temiz suyu temel
almaktadır.
4
İnsani gelişme ve insani yoksulluk kavramları temelde Amartya Sen’in yapabilirlik yaklaşımına
dayanmaktadır.
5
Bu tanım da, Birleşmiş Milletlerin tanımına benzer şekilde, Sen tarafından öne sürülen yapabilirlik
yaklaşımı esas alınarak oluşturulmuştur.
7

Politik kabiliyetler; insan hakları ve kamu politikaları ve politika öncelikleri
üzerinde söz hakkını içermektedir.

Sosyo-kültürel kabiliyetler; kişinin toplumda değerli bir birey olarak yer
alma yeteneğine ilişkindir.

Koruyucu kabiliyetler; insanların ekonomik ve dışsal şoklara karşı
koyabilme gücünü kapsar.
Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan Sosyal İçerme Ortak Raporu'nda
(2004:8) yoksulluk tanımı, UNDP tarafından öne sürülen tanıma benzer şekilde
yapılmıştır. Bu tanıma göre gelir ve kaynakları kendisini, yaşadığı toplumda kabul
edilebilir bir yaşam standardından mahrum bırakacak şekilde yetersiz olan bireyler
yoksul sayılmaktadır. Yoksulluk yüzünden bu kişiler işsizlik, düşük gelir, barınma
sorunu, yetersiz sağlık hizmetleri ve yaşam boyu eğitim, kültür, spor ve diğer
etkinliklere katılımda engellerle karşılaşabilmektedir. Yoksullar genellikle, diğer
insanlar için bir standart olan toplumsal faaliyetlere (ekonomik, sosyal ve kültürel)
katılamamaktadır.
Görüldüğü üzere, yoksulluğun tanımlanmasında klasik gıda veya gelir
yoksulluğunun tek başına yeterli olmadığı ve yoksulluğun çok boyutlu bir kavram
olarak ele alınması gerektiği savı günümüzde genel kabul görmektedir. Bununla
birlikte parasal gelir ve tüketim harcamaları en yaygın kullanılan yoksulluk
göstergesi olmaya devam etmektedir. Bu durumun temel sebebi bu kıstasların kolay
anlaşılır ve ölçülebilir olmasıdır. Diğer bir neden olarak düşük gelirin yoksulluğun
ölçülmesi zor diğer yönleri ile ilişkili olması verilebilir. Örneğin sağlık açısından en
kötü durumdaki kişiler aynı zamanda en düşük gelir grubunda yer alanlar olmaktadır.
Thorbecke (2005:4) bu durumu, yoksulluk sınırı üzerinde gelire sahip bir kişinin,
yeterli bir refah seviyesini sağlayacak yetenekleri geliştirmesi için gerekli alım
gücüne sahip olacağı düşüncesiyle açıklamıştır.
Buna karşın, salt parasal kıstasların yoksulluğu açıklamakta yeterli
olmayacağına ilişkin eleştiriler getirilmektedir. Örneğin, Şenses (2009:71),
yoksulluğun birçok unsurunu göz ardı etmesi ve görece yüksek gelire sahip oldukları
halde başka kıstaslara göre refah düzeyi düşük insanların durumunu yansıtmamasını
gelir kıstasının bir sakıncası olarak ifade etmektedir. Benzer şekilde, Thorbecke
8
(2005:5) gelir kıstasının, yoksulluğun yaşam beklentisi, okuma yazma, kamu
mallarına erişim ve hatta özgürlük ve güvenlik boyutlarını yansıtmadığını ve kısıtlı
bir refah göstergesi olduğunu belirtmektedir. Gelirin insani ve diğer kapasitelerin
kazanılmasındaki önemli rolü göz ardı edilemez olsa da kapasite yetersizliği ya da
insani yoksulluk olarak tanımlanan yoksulluk, gelir azlığının olmadığı durumlarda da
olabilir. Yeterli gelir ise yoksulluğun sonu değil; sonlandırılması için bir araçtır
(UNDP, 1990).
Bu durumda gelir artışı kapasitelerin kazanımına, kapasite kazanımı ise gelir
artışına neden olmaktadır. Önder ve Şenses’in (2006:12) belirttiği gibi “yoksulluk,
geri kalan her şeyin eşit kaldığı bir gelir yetersizliğinden çok, gelir yetersizliğini de
içine alan, kapasiteyi ve seçeneklerin genişliğini kapsayan bütüncül bir kategori
olarak görülmelidir.” Bu kapsamda yoksulluğun tanımlanmasında gelir yoksulluğu
ile insani yoksulluğun birlikte ele alınması ve tamamlayıcı bilgiler olarak
kullanılması uygun görünmektedir.
1.1.2. Temel kavramlar
Yoksulluk çalışmalarındaki bir diğer sorun kimin yoksul sayılacağı ile
ilgilidir. Bu konudaki mevcut yaklaşımlar ise mutlak ve göreli yoksulluk
yaklaşımları olmak üzere iki ana grupta toplanabilir. Mutlak yoksulluk yaklaşımında,
sınırlı bir dönem için geliri veya harcamaları önceden saptanmış belirli bir miktarın
altında olanlar yoksul sayılırken, göreli yoksulluk yaklaşımında ise yoksulluk sınırı,
medyan gelir ya da harcamanın belirli bir oranı olarak saptanmaktadır (Önder ve
Şenses, 2006:4).
Mutlak yoksulluk kişi başına tüketilen kalori miktarına bağlı olup hane ya da
kişilerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için ihtiyaç duydukları asgari gelir ve
harcama düzeyine göre hesaplanmaktadır. Geliri, bir insanın hayatta kalabilmesi için
gerekli minimum kalori miktarını almaya yetmeyen kişiler mutlak yoksul olarak
tanımlanmaktadır. Dünya Bankası kıstaslarına göre, uluslararası karşılaştırmalarda
mutlak yoksulluk, satın alma gücü paritesine göre kişi başı günlük 1, 2,15 ve 4,30
ABD Doları seviyesi olarak belirlenmiştir. Kişi başı günlük 1 Dolar sınırı
gelişmemiş/az gelişmiş bölgeler için kullanılması tavsiye edilen aşırı yoksulluk
9
sınırını, 2,15 Dolar az gelişmiş/gelişmekte olan bölgeler için tavsiye edilen ortalama
yoksulluk sınırını, 4,3 Dolar ise gelişmiş bölgeler için tavsiye edilen yüksek
yoksulluk sınırını göstermektedir.6
Mutlak yoksulluk sınırı, gıda ve gıda dışı bileşenler dikkate alınarak ayrı ayrı
belirlenebilmektedir. Sadece gıda harcamalarını esas alan asgari gıda harcaması
yaklaşımında sınır, bireyin günlük kalori gereksinimini karşılayan gıda sepetinin
maliyeti esasına göre belirlenmektedir. Mutlak yoksulluk sınırı gıda harcamalarına
ek olarak gıda dışı temel gereksinimleri de (eğitim, sağlık, barınma, giyim) göz
önüne alan temel ihtiyaçlar yaklaşımına göre de hesaplanabilir. Bu yöntemin
sakıncası, tüm nüfus için aynı kalori normlarının kullanılmasıdır. Ancak aynı
hanehalkı içinde bile kalori normları farklılaşabilmektedir. Yaş, cinsiyet ve meslek
gibi değişkenler alınması gereken kalori miktarını doğrudan etkilemektedir. Ayrıca,
gıda dışı harcamalar da bireyler arasında farklılaşacaktır.
Göreli yoksullukta ise, yoksulluğun ölçülmesinde minimum kalori ihtiyacının
yanında temel ihtiyaçlardan olan barınma, eğitim, sağlık ve benzeri kültürel ve
toplumsal ihtiyaçlar göz önüne alınmakta ve göreli yoksulluk, kişinin toplumsal
hayatta yer alabilmesi için gerekli tüketim ve yaşam düzeyinin saptanmasını içerecek
şekilde tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle göreli yoksulluk, kişinin temel
ihtiyaçlarını mutlak olarak karşılayabilmesi fakat toplumun genel refah düzeyinin
altında kalıp sosyal ve kültürel olarak topluma katılamaması şeklinde tanımlanır.
Göreli yoksullukta, ortalama gelir (harcama) düzeyinin belirli bir oranı (çoğunlukla
yüzde 50 ya da 60’ı) sınır olarak belirlenerek bu sınırın altında bir gelire (harcamaya)
sahip olanlar yoksul olarak tanımlanmaktadır.
Göreli yoksulluk, yoksulluğu bireyin gereksinmelerini karşılama durumu
bakımından toplumun diğer bireyleri karşısındaki durumuna göre tanımlamakta ve
mutlak gelir düzeyinden ziyade gelir ve refahın dağılımındaki farklılıklara
odaklanmaktadır. Mutlak yoksullukta yoksulluğun boyutu hesaplanmakta; göreli
yoksullukta ise o toplumda yoksulluğun olduğu varsayılmaktadır. Başka bir deyişle,
mutlak yoksulluk kavramına göre bir toplumda hiç kimsenin yoksul olmaması
6
Söz konusu sınırlar revize edilerek 1,25, 2, 4 ve 5 ABD Doları olarak belirlenmiştir
(www.worldbank.org).
10
mümkün iken göreli yoksulluk yaklaşımına göre toplumda her zaman yoksul olan bir
kesim olacaktır. Dolayısıyla göreli yoksulların sayısı gelir artışı ile giderilemeyecek
fakat daha eşit bir gelir dağılımı ile azaltılabilecektir (Şenses, 2009). Yani, göreli
yoksulluk bir eşitsizlik ölçüsü olarak da değerlendirilebilir. Göreli yoksul sayısı
azaldıkça gelir dağılımındaki eşitsizlik de paralel olarak azalacaktır.
Kimi durumlarda mutlak ve göreli yoksulluk eğilimleri ters yönlerde
gerçekleşebilir. Örneğin, üst ve alt gelir grupları arasındaki farkın üst gelir
gruplarının gelirindeki düşüş sonucunda azalması durumunda, daha fazla birey
mutlak yoksulluk sınırı altına düşebilecek ve göreli yoksulluk azalırken mutlak
yoksulluk artabilecektir7 (Lok-Dessalien, 2000:2).
Mutlak ve göreli yoksulluk yaklaşımlarının yanında yazında yer bulmuş bir
başka yaklaşım da öznel yoksulluk yaklaşımıdır. Öznel yoksulluk yaklaşımında
yoksulluk tanımı, kişilerin minimum yaşam standardına ilişkin görüşlerine
dayanmaktadır. Yoksulluk sınırının belirlenmesinde anketler yapılarak kişilerin
yoksul olmamak veya iyi bir gelir düzeyi için yeterli gördüklerini beyan ettikleri
gelir miktarı dikkate alınır.
1.1.3. Yoksulluğu belirleyen faktörler
Yoksulluğu belirleyen temel faktörler genel olarak bölgesel ve toplumsal
faktörler ile hane ve fertlere ilişkin faktörler olarak sınıflandırılabilir (World Bank;
2005:125-132). Söz konusu faktörler Tablo 1.1’de sunulmaktadır.
Yoksulluğu etkileyen birçok bölgesel faktör bulunmaktadır ve bu faktörlerin
yoksullukla ilişkisi ülkeden ülkeye değişebilmektedir. Söz konusu faktörler genel
olarak coğrafi izolasyon, iklim, toprak özellikleri ve pazarlara yakınlık, çevre ve
hava koşulları, bölgenin yönetimi, bölge içindeki eşitsizlikler olarak özetlenebilir. Bu
hususlara göre olumsuz koşullara sahip olan bölgelerde yoksulluk riski daha fazla
olmaktadır.
Altyapı eksikliği en önemli toplumsal faktör olarak gösterilmektedir. Buna
örnek olarak borulu suyun veya asfalt yolun bulunmaması verilebilir. Altyapının yanı
7
Burada düşüş, söz konusu üst gelir gruplarının yoksulluk sınırının altında kalmalarına neden olacak
büyüklükte olmalıdır.
11
sıra arazi dağılımı, eğitim, sağlık gibi temel kamu hizmetlerine erişim, beşeri
kaynaklar diğer toplumsal faktörler arasındadır.
Hanehalkı ve bireylerin özellikleri ise demografik, ekonomik ve sosyal
özellikler olmak üzere üç grupta incelenebilir. Demografik özellikler arasında
hanehalkı büyüklüğü, hanehalkı üyelerinin yaş yapısı, bağımlılık oranı ve hanehalkı
reisinin cinsiyeti yoksulluğu etkileyen faktörler arasındadır.
Tablo 1.1. Yoksulluğu Belirleyen Temel Faktörler
Bölgesel Özellikler
İzolasyon, daha az altyapı ile piyasa ve hizmetlere ulaşımda
zorluklar
Doğal kaynaklar, elverişli arazi
Çevre ve hava koşulları
Bölgesel yönetim
Eşitsizlik
Toplumsal Özellikler
Altyapı (ör: borulu su)
Arazi dağılımı
Kamu hizmetlerine erişim ( ör: eğitim veya sağlık merkezlerine
yakınlık)
Sosyal yapı ve sosyal sermaye
Hanehalkı Özellikleri
Hanehalkı büyüklüğü
Bağımlılık oranı
Hanehalkı reisinin cinsiyeti
Mallar (ör: toprak ve diğer üretim faktörleri ile konut, menkul
kıymet)
İstihdam ve gelir yapısı
Hanehalkı fertlerinin eğitim ve sağlık durumları
Bireysel Özellikler
Yaş
Eğitim
İstihdam durumu
Sağlık durumu
Kaynak: Dünya Bankası (2005:132)
Yoksul hanehalkları çoğunlukla daha kalabalık olmakta ve daha fazla bağımlı
nüfus barındırmaktadır. Hanehalkı reisinin kadın olması durumu da yoksulluk riskini
artıran faktörlerden biri olmaktadır. Ekonomik özellikler istihdam durumu ve
hanenin serveti gibi faktörleri; sosyal özellikler ise eğitim, beslenme ve sağlık
durumu ile barınma gibi faktörleri barındırmaktadır.
12
1.2. Yoksulluğun Ölçülmesi
Yoksulluğun azaltılmasına yönelik politikaların üretilebilmesinde yoksulluk
ölçümlerine yönelik çalışmalar önemlidir. Yukarıda belirtildiği gibi çok boyutlu bir
kavram olarak tanımı zaman içinde değişim göstermiş olan yoksulluğun
ölçülmesinde de farklı yöntemler yoksulluk yazınında yer bulmuştur. Tek boyutlu
gelir yoksulluğu ölçümlerinden çok boyutlu insani yoksulluğu ölçmeyi amaçlayan
birleşik endekslere doğru geçiş yaşanmakla birlikte hem dünyada hem de Türkiye’de
halen gelir yoksulluğu ölçütleri ön plandadır. Örneğin, Dünya Bankası tarafından
önerilen ortalama günlük geliri satın alma gücü paritesine göre 1 ABD Dolarının
altında olan nüfusun oranı göstergesi hem uluslararası hem de ulusal düzeyde
yoksulluğu ölçmekte sıklıkla kullanılmaktadır.
1.2.1. Gelir yoksulluğunun ölçülmesi
Yoksulluğun ölçülmesinde en sık kullanılan yöntem gelir ya da harcamaya
dayalı yetersizlik yöntemidir. Buna göre geliri ya da harcaması, önceden belirlenmiş
yoksulluk sınırının altında kalan hanehalkları yoksul kabul edilmektedir. Yoksulluk
sınırının belirlenmesinde ise mutlak ve göreli yoksulluk tanımlarına bağlı farklı
yaklaşımlar mevcuttur. Daha önce belirtildiği üzere, mutlak yoksulluk sınırı kişi
başına tüketilen kalori miktarına bağlı olup hane ya da kişilerin ihtiyaç duydukları
asgari gelir ya da harcama düzeyine göre hesaplanmakta iken göreli yoksullukta
yoksulluk sınırı, ortalama gelir ya da harcama düzeyinin belirli bir oranı olarak
tanımlanmaktadır.
Gelir yoksulluğunun ölçümünde farklı yöntemler uygulanmakta olup bu
yöntemler arasında en yaygın kullanılanlar, yoksulluk oranı (kafa sayım oranı),
yoksulluk açığı oranı, yoksulluk açığının karesi oranı ve Sen Endeksidir8.
Yoksulluk Oranı (Kafa Sayım Oranı)
Yoksulluk oranı yoksulluk çizgisinin altında kalan kişilerin toplam nüfusa
oranı şeklinde hesaplanmaktadır ve genellikle
8
şeklinde ifade edilmektedir.
Tüketim ve harcama azlığı esas alınarak da hesaplanabilen ölçütler anlatımı basitleştirmek amacıyla
gelir azlığı cinsinden tanımlanacaktır.
13
⁄
geliri yoksulluk sınırının altında kalan nüfusu,
ise toplam nüfusu
göstermektedir.
Yoksulluk oranı, yoksulluk ölçütleri içinde en yaygın kullanılan ölçüt
olmaktadır. Oranın avantajı, kolay hesaplanabilir ve anlaşılabilir olmasıdır. Ayrıca,
yoksulluğun genel boyutunun görülmesi ve yoksulluğun azaltılmasındaki genel
ilerlemenin belirlenmesi için de uygun bir göstergedir. Ancak, yoksulluk oranı
yoksulluğun şiddeti ve yoksullar arasındaki gelir farklılıklarını açıklamamaktadır.
Örneğin yoksulluk oranının eşit olduğu iki ülkeden birinde yoksulların mutlak
gelirlerinin diğer ülkeye kıyasla daha düşük olması durumu bu oran kullanılarak
görülememekte, bu iki ülkede yoksulluğun aynı boyutta olduğu sonucuna
ulaşılmaktadır. Benzer şekilde, yoksulluk sınırının hemen altındaki bir kişi mevcut
durumundan daha yoksul bir hale geldiğinde yoksulluk oranı değişmemektedir.
Kişiler yoksulluk çizgisinin altında bulunduğu sürece refah düzeylerindeki
değişimler orana yansımamaktadır. Sen, yoksul bir kişinin daha da yoksullaşması
durumunda yoksulluk oranında değişim olmazken, bu kişinin ölmesi durumunda
yoksulluk oranının düşecek olması nedeniyle bu göstergeyi eleştirmektedir (Şenses,
2009:66). Ayrıca oran, yoksulluk sınırındaki değişikliklere aşırı duyarlı olabilecek;
yani yoksulluk sınırında meydana gelecek küçük değişiklikler dahi yoksulluk
oranında büyük değişimlere yol açabilecektir.
Yoksulluk Açığı Oranı
Yoksulluğun ölçülmesinde kullanılan bir diğer yöntem yoksulluk açığı
oranıdır. Yoksulluk açığı oranı, toplumdaki yoksulluğun ortalama boyutunu
yoksulluk sınırının yüzdesi olarak ifade etmekte ve yoksulların ortalama gelirinin
yoksulluk sınırından ne kadar farklılaştığını göstermektedir.
Yoksulluk açığı oranı hesaplanırken öncelikle yoksul bireylerin gelir açığı
hesaplanır. Gelir açığı yoksulluk sınırı ile kişinin geliri arasındaki farka eşittir.
Yoksulluk açığı oranı, yoksulluk sınırı altındaki kişiler için hesaplandığından negatif
14
olmaz. Yoksul olmayanların yoksulluk açığı ise sıfıra eşittir. Yoksulluk açığı,
yoksulluk sınırına bölünüp tüm yoksul bireyleri kapsayacak şekilde toplandıktan
sonra toplam nüfusa bölünerek yoksulluk açığı oranına ulaşılır.
∑
yoksulluk açığı oranını, z yoksulluk sınırını,
i-inci bireyin gelirini,
geliri
yoksulluk sınırının altında kalan nüfusu, N ise toplam nüfusu göstermektedir.
Yoksulluk açığı oranı kullanılarak yoksulluğun derinliğini ölçülebilir ve
yoksulluk çizgisine duyarlılık azaltılmış olur. Yoksulluk oranının aksine, yoksulluk
sınırı altındaki bir kişinin gelirindeki değişim, diğer koşullar aynı kalmak şartıyla,
yoksulluk açığı oranını değiştirecektir. Ayrıca, yoksulluk açığı oranı hesaplamasında
kişilerin gelirinin yoksulluk sınırına uzaklığı esas alındığı için yoksulluk sınırındaki
değişiklikler oranda büyük değişikliklere yol açmayacaktır.
Oran, ayrıca, yoksulların gelirinin yoksulluk sınırına getirilmesi için gereken
transfer miktarının bulunmasında kullanılabilir. Böylelikle bu oran kullanılarak
yoksulluğun giderilmesinin asgari maliyeti (doğrudan yoksulların hedeflendiği nakdi
transferler) hesaplanabilir.
Yoksulluk açığı ölçümünün dezavantajı, yoksulluğun şiddetindeki değişimleri
tam olarak kapsayamamasıdır. Bu durum, Tablo 1.2 ile verilen örnekte görülebilir.
Tabloda varsayımsal A ve B ülkelerindeki gelirler ve yoksulluk açığı oranları
verilmektedir. Her iki ülke için de yoksulluk sınırının aynı (125 birim) olduğu
varsayılmıştır.
Tablo 1.2. Örnek A ve B Ülkelerinde Yoksulluk Açığı Oranı
Her Bir Bireyin Geliri
A Ülkesindeki Gelir
99
101
150
Yoksulluk Açığı Oranı
Kafa Sayım Oranı
0,1
0,5
0,1
0,5
150
B Ülkesindeki Gelir
79
121 150 150
Kaynak: World Bank (2005)
Not: Yoksulluk sınırı 125 birim olarak kabul edilmiştir.
15
İki ülkenin yoksulluk ve yoksulluk açığı oranları aynı olmasına rağmen çok
yoksul bir bireyi barındırması sebebiyle B ülkesi A ülkesinden daha yoksuldur.
Bunun yanında, A ülkesindeki gelir dağılımının B ülkesindeki dağılımdan, yoksul
kişiler arasındaki 20 birimlik bir transfer yoluyla, üretilmiş olduğu düşünülebilir.
Yoksulluk açığı oranı iki ülke arasındaki bu farkı yansıtmamaktadır (World Bank,
2005).
Yoksulluk Açığının Karesi Oranı
Yoksulluk açığının karesi oranı, yoksulluk açığının yoksulluk sınırına
oranının karesi esas alınarak hesaplanır.
∑
yoksulluk açığının karesi oranını, z yoksulluk sınırını,
i-inci bireyin gelirini,
geliri yoksulluk sınırının altında kalan nüfusu, N ise toplam nüfusu göstermektedir.
Yoksulluk açığının yoksulluk sınırına oranının karesinin alınmasıyla,
yoksulluk sınırı ile geliri arasında çok fark olan bireylere hesaplamada daha fazla
ağırlık verilmektedir. Dolayısıyla, bu ölçüt yoksulluğun şiddetini göstermekte ve
hem yoksulların gelirinin yoksulluk sınırına uzaklığını hem de yoksullar arasındaki
eşitsizliği dikkate almaktadır. Ancak bu ölçüt, doğrudan yorumlanması zor
olduğundan yaygın olarak kullanılmamaktadır.
Foster, Greer ve Thorbecke (FGT) Endeksi
Foster, Greer ve Thorbecke (FGT) Endeksi yoksulluk ölçüm yöntemleri
içerisinde en kapsamlı yöntemlerden biri olarak değerlendirilmektedir. Yoksulluk
oranı, yoksulluk açığı oranı ve yoksulluk açığının karesi oranı, FGT eşitliğinden elde
edilebilir. Endeks aşağıdaki formül kullanılarak hesaplanmaktadır:
∑
⁄
16
FGT endeksini, z yoksulluk sınırını,
i-inci bireyin gelirini,
geliri yoksulluk
sınırının altında kalan nüfusu, N toplam nüfusu, α ise yoksulluk tepki parametresini
göstermektedir.
Yoksulluk tepki parametresi α, endeksin yoksulluğa karşı hassaslığını
göstermektedir. Görüleceği gibi, endeks,
α = 0 ise, yoksulluk oranına,
α = 1 ise, yoksulluk açığı oranına,
α = 2 ise, yoksulluk açığının karesi oranına dönüşmektedir.
Yoksul bir bireyin geliri düştüğünde veya yoksul bir bireyden daha yoksul bir
bireye gelir transferi olduğunda FGT endeksi artacaktır. Ayrıca, α>1 olduğunda
endeks, daha yoksul grupların gelirindeki artış durumunda diğer grupların gelirindeki
artış durumuna oranla daha fazla azalmakta ve yoksulluğun şiddetine duyarlılık
göstermektedir. Söz konusu duyarlılık α’nın aldığı değer arttıkça artmaktadır.
FGT endeksinin bir diğer önemli katkısı ise yoksul kitlenin değişik alt
gruplara ayrılabilmesi ve bunlara ilişkin yoksulluk oranlarının ayrı ayrı
hesaplanabilmesidir.
Alt
gruplara
ilişkin
endeksler
alt
grup
nüfuslarıyla
ağırlıklandırılarak toplam yoksul oranı türetilebilmektedir. Bu şekilde yoksulluğun
derinliği ve değişik alt gruplar arası göreli yoksulluğun ölçümü yapılabilmektedir.
Bununla birlikte, literatürde FGT endeksinde kullanılması en uygun α
değerinin ne olduğu konusu belirsizliğini korumaktadır.
Sen Endeksi
Sen endeksi, yoksul sayısının, yoksulluğun şiddetinin ve yoksullar arasındaki
gelir dağılımının etkilerini birleştiren bir endekstir. Endeks yoksulluk oranını,
yoksulluk açığını ve yoksullar arasındaki gelir dağılımını (Gini katsayısı) birlikte ele
almakta ve aşağıdaki şekilde hesaplanmaktadır:
Sen endeksini,
yoksulluk oranını,
yoksulluk açığı oranını,
arasındaki gelir dağılımı Gini katsayısını göstermektedir.
17
yoksullar
=1 olduğu durum yoksullar arasında tam eşitsizlik olduğu ve Sen
endeksinin yoksulluk oranına eşit olduğu durumdur. Benzer şekilde,
=0
olduğunda, yoksullar arasında tam eşitlik vardır ve Sen endeksi yoksulluk açığı
oranına eşit olur.
1.2.2. İnsani yoksulluğun ölçülmesi
Gelir veya tüketim harcamalarının yoksulluğun açıklanmasında yeterli
olmadığı görüşünden yola çıkarak öne sürülen yapabilirlik ya da insani yoksulluk
yaklaşımıyla birlikte yoksulluğun parasal olmayan yönlerini de içeren farklı
ölçütlerin oluşturulmasına çalışılmıştır. Bu doğrultuda gelir ve tüketim harcamalarına
ilişkin verilerin, başta eğitim ve sağlık olmak üzere diğer sosyoekonomik
göstergelerle birlikte kullanılarak birleşik göstergeler oluşturulması yöntemi
yaygındır. Bu kapsamda ilk akla gelen birleşik göstergeler, UNDP tarafından
geliştirilen, kullanılan gösterge ve ölçüm yöntemlerinin zaman içinde değişikliklere
uğradığı, İnsani Gelişme Endeksi (İGE) ve İnsani Yoksulluk Endeksi (İYE)
olmaktadır.
İnsani Gelişme Endeksi 1990 yılından beri gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkeler için hesaplanmakta ve yıllık olarak yayımlanan İnsani Gelişme Raporlarında
verilmektedir. 1990 yılı raporunda İGE, doğumda yaşam beklentisi, yetişkin
okuryazar oranı ve kişi başına gayri safi yurtiçi hâsıla verilerine dayalı olarak
oluşturulan yaşam beklentisi endeksi, eğitim endeksi ve gelir endeksinin aritmetik
ortalamasından elde edilen bir endeks değeri olarak oluşturulmaktadır. Endeks
değerlerine göre ülkeler, yüksek insani gelişme, orta insani gelişme ve düşük insani
gelişme düzeyinde olan ülkeler olarak üç gruba ayrılmaktadır.
İGE hesaplamasında kullanılan değişkenler ve yöntem zaman içinde değişim
göstermiştir. 2011 yılı İnsani Gelişme Raporu’nda endeks, uzun ve sağlıklı yaşam,
bilgiye erişim ve makul bir yaşam standartı boyutlarıyla insani gelişmeyi ölçmeyi
amaçlamaktadır. Uzun ve sağlıklı yaşam, doğumda yaşam beklentisi göstergesi ile;
bilgiye erişim, ortalama yetişkin eğitim süresi ve okullaşma oranı göstergeleri ile;
makul bir yaşam standardı ise kişi başına GSYİH verisi kullanılarak ölçülmektedir.
Ele alınan üç boyuta ilişkin hesaplanan alt endeksler geometrik ortalamaları alınarak
18
birleştirilmekte ve İGE değerine ulaşılmaktadır. Endeks değerlerine göre ülkeler, çok
yüksek insani gelişme, yüksek insani gelişme, orta insani gelişme ve düşük insani
gelişme düzeyindeki ülkeler olarak 4 gruba ayrılmaktadır.
İGE’nin yanı sıra, UNDP 1996 yılında öne sürdüğü yapabilirlikten yoksunluk
ölçütünün ardından, 1997 yılı raporunda İnsani Yoksulluk Endeksini (İYE)
geliştirmiştir. İYE, yoksulluğun miktarını yansıtmayı amaçlamakta ve gösterge
olarak kaliteli su kaynaklarına erişim ve çocukların beslenme düzeyini ön plana
çıkarmaktadır. Raporda endeks değeri,
 40 yaşına kadar yaşam beklentisi olmayan nüfus oranı ( ),
 Okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin oranı ( ),
 Sağlık hizmetlerine erişim olanağı olmayan nüfus (
 Sağlıklı içme suyuna erişim olanağı olmayan nüfus (
 Beş yaş altı düşük ağırlıklı çocuk sayısı (
),
),
)
verilerine dayanarak aşağıdaki formülle hesaplanmaktadır.
Burada
aşağıdaki formülle hesaplanmaktadır:
Ülkeler arasındaki farklılıklar göz önüne alınarak İYE’nin ikinci versiyonu
(İYE2) geliştirilmiş ve bu versiyonda gelişmiş ülkelerde yoksulluk ölçütü olarak
göreli yoksulluk oranı, toplumsal yaşamdan dışlanma göstergesi olarak ise uzun
dönem işsizlik oranı birlikte dikkate alınmaktadır.
2010 yılı raporunda ise yeni bir yoksulluk ölçüm yöntemi olarak Çok Boyutlu
Yoksulluk Endeksi (ÇYE) tanıtılmıştır. Yeni raporlarda İYE yerine bu endeks
yayınlanmaktadır. Oxford Poverty & Human Development Initiative (OPHI) ve
UNDP tarafından geliştirilen bu yeni endeks ile yoksulluğun “yoksunluklar”
temelinde hesaplanması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda bireylerin yoksunlukları
hanehalkı bazında, sağlık, eğitim ve yaşam standardı başlıkları altında verilen 10
temel göstergeye ait, hanehalkları anketlerinden elde edilen ham veriler kullanılarak
19
hesaplanmaktadır. Endeksteki her alt başlık ve alt başlıklara ait göstergeler kendi
aralarında eşit ağırlıklandırılmaktadır. Çok boyutlu yoksulluğun tespitinde kullanılan
yoksunluklar ve endeksteki ağırlıkları aşağıdaki gibidir (Alkire ve ark., 2010):
1. Eğitim (1/3)
1.1. Eğitim Süresi (1/6)
1.2. Çocukların Eğitime Devamı (1/6)
2. Sağlık (1/3)
2.1. Çocuk Ölümlülüğü (1/6)
2.2. Beslenme (1/6)
3. Yaşam Standardı (1/3)
3.1. Elektrik (1/18)
3.2. Kanalizasyon (1/18)
3.3. Temiz İçme Suyu (1/18)
3.4. Konut Zemini (1/18)
3.5. Mutfakta Kullanılan Yakıt Türü (1/18)
3.6. Varlıklar (1/18)
Bu yoksunluk göstergeleri kullanılarak toplumda çok boyutlu yoksul
insanların toplam nüfus içindeki oranı ve yoksulların yaşadıkları yoksunluğun
ortalama derinliği bulunmaktadır. Bu iki değerin çarpımı ise ÇYE değerini
vermektedir.
Literatürde ÇYE benzeri yoksunluk odaklı çalışmalar bulunmaktadır. Bu
çalışmalarda, ÇYE’de olduğu gibi, çoğunlukla kategorik anket verisinin9 farklı
yöntemler kullanılarak birleştirilmesiyle yoksunluk10 endeksleri hesaplanmaktadır.11
Yoksulluk ölçümlerinde birleşik göstergelerin kullanılmasına ilişkin Şenses
(2009:103-104), aslında tüm birleşik göstergeler için geçerli olabilecek bazı
eleştiriler getirmektedir. Bunlardan ilki ölçümün yeterli seviyede yapılabilmesi için
9
Veriler, ferdin devam ettiği eğitim düzeyi, sağlık sigortasının olup olmadığı gibi sorulara cevap
veren, iki veya daha fazla kategoriden oluşmaktadır.
10
Hesaplanan yoksulluk düzeyinin gelirin yanı sıra gelir dışı unsurları da kapsadığını vurgulamak
amacıyla kimi çalışmalar ‘yoksunluk endeksi’ kavramını kullanmakta olup ‘yoksulluk endeksi’
tanımını kullanan çalışmalar da mevcuttur.
11
Bu konuda yapılmış bazı çalışmalar için bkz. McLennan ve ark., 2011; Layte ve ark., 2001; Bray,
2001; Jensen ve ark., 2002;Bauman, 1998; Abe, 2006; Ayadi ve ark., 2007.
20
çok sayıda ölçüt ve veri gereksiniminin oluşması ve veriye ulaşma güçlükleri
sonucunda vekil göstergelerin (proxy) kullanılması; bunun sonucunda da ölçümün
istenilen kapsamda yapılamamasıdır. İkincisi, oluşturulan birleşik göstergelerin tek
bir değerden ibaret olması ve birleşik göstergeyi oluşturan göstergelerin ayrı ayrı
izlenmesinin mümkün olmamasıdır. Üçüncüsü ve en önemlisi ise göstergelerin
toplulaştırılmasında kullanılan yöntemlerin çoğunlukla öznel unsurlar taşıması ve bu
durumun çeşitli istatistiksel ve kavramsal sorunları beraberinde getirmesidir.
Örneğin, İGE’nin ilk versiyonunda standart değeri12 hesaplanmış göstergelerin basit
aritmetik ortalamaları alınarak endeksin oluşturulması, kullanılan göstergelerin
birbirleriyle ikame edilebilir olduğu sonucunu doğurmaktadır. Buna göre, kişilerin
yoksulluğunda, yetişkin okuryazar oranı ile kişi başına GSYH değerleri aynı
derecede öneme sahiptir.13
Yöneltilen eleştirilere karşın, çok boyutlu karmaşık bir kavram olan
yoksulluğun özet ve anlaşılması kolay bir ölçütle açıklanmasını sağlayan birleşik
göstergeler literatürde sıklıkla kullanılmaktadır. Aslında, birleşik göstergeler
toplumda konuya ilişkin merak uyandırmak ve tartışma başlatmak için bir araç olarak
görülmelidir. Ayrıca göstergeler, politika analizi kapsamında eğilimlerin veya
önceliklerin belirlenmesinde ya da gelişmelerin izlenmesinde yararlı olmaktadır.
Birleşik göstergeler yorumlanırken, göstergeyi oluşturan değişkenlerin neler olduğu
ve açıklanmaya çalışılan çok boyutlu kavramın hangi yönlerini ele aldığı göz önünde
bulundurulmalıdır. Bu şekilde yorumlanan birleşik göstergeler gerek yoksulluktaki
değişimlerin izlenmesinde gerekse bu konuda politika oluşturulmasında etkili bir
şekilde kullanılabilecektir.
Birleşik göstergelerin oluşturulmasında en önemli konu göstergelerin
birleştirilmesinde kullanılan yöntem olmaktadır. Bu kapsamda, UNDP tarafından
geliştirilen
endekslerde
kullanılan
aritmetik
ya
da
geometrik
ortalama
hesaplamasının yanı sıra temel bileşenler analizi, veri zarflama analizi, konjoint
analizi gibi çok değişkenli analiz teknikleri de kullanılmaktadır. Aslında,
göstergelerin toplulaştırılmasında en yaygın kullanılan yöntemler, kullanılan
12
13
Standart değer = (gösterge değeri – en düşük değer) / (en yüksek değer – en düşük değer)
Aynı durum, ÇYE için de geçerlidir.
21
ağırlıkların nesnelliğinin ön planda olduğu ve araştırmacıya en az inisiyatifi tanıyan
çok değişkenli analiz teknikleri olmaktadır.
Bu yöntemlerden temel bileşenler analizi, aynı yapıyı ölçen çok sayıda
değişkenden, az sayıda ve tanımlanabilir nitelikte anlamlı değişkenler elde etmeye
yönelik bir yöntemdir. Veri zarflama analizi, ülkelerin ya da bölgelerin göreli
performansını ölçmek için bir kriter olarak kullanılan verimlilik sınır tahmininde
doğrusal programlama araçları kullanır (Nardo ve ark., 2008:91). Veri zarflama
analizini diğer yöntemlerden ayıran temel özellik, çok sayıda girdi ve çıktının olduğu
durumlarda değerlendirme yapılabilmesini sağlamasıdır. Konjoint analizi ise
problemleri hiyerarşik bir yapıda ele alan ve ikili karşılaştırma mantığına dayanan bir
yöntemdir. Belirlenen katılımcılara hangi değişkene ne kadar ağırlık verdiklerinin
sorulması sonucu ulaşılan ağırlıkların kullanılmasına dayanır.
Tablo 1.3’te göstergelerin birleştirilmesinde kullanılan bazı yöntemlerin
avantaj ve dezavantajları verilmektedir. Aslında, gelişmişlik ya da sürdürülebilirlik
gibi kavramların ölçülmesinde temel bileşenler analizi daha yaygın olarak
kullanılırken diğer yöntemler daha çok kurumsal performans ölçümleri, pazar
araştırmaları
veya
yer
seçimi
kararlarının
verilmesi
gibi
hususlar
için
kullanılmaktadır.
Temel bileşenler analizi ile orijinal p adet değişken, önemli bir bilgi kaybına
neden olmaksızın, bu değişkenleri temsil edebilen daha az sayıda (k ≤ p) değişkene
indirgenmekte ve değişkenlere etki eden genel nedensel faktörler elde edilmektir.
Orijinal değişkenlerin toplam varyansının önemli bir kısmı bu faktörler tarafından
açıklanmakta; yani faktörler orijinal p değişkeni temsil etmektedir. Bu durumda p
değişken, önemli bir bilgi (varyans) kaybı olmaksızın, k değişkene indirgenmiş olur.
Burada, temel bileşenler analizi, en yüksek faktör ağırlığını ele alınan birimler (bu
çalışma için iller) arasında en yüksek varyansa sahip değişkenlere atar. Bu durum
birimler arası karşılaştırma yapılmasında önemlidir; zira karşılaştırmada birimlerin
birbirine yakın değerler aldığı değil farklılaştığı göstergeler önem kazanmaktadır. Bu
şekilde birimler arasındaki farklılıklar açıklanabilecektir.14
14
Bu doğrultuda, bu çalışmada, insani yoksulluk endeksi oluşturulmasında literatürde sıklıkla
kullanılan temel bileşenler analizi kullanılacaktır.
22
Tablo 1.3. Birleşik Gösterge Oluşturulmasında Kullanılan Bazı Yöntemlerin
Avantaj ve Dezavantajları15
Yöntem
Temel
Bileşenler
Analizi
Veri Zarflama
Analizi
Konjoint
Analizi
Avantajları
Dezavantajları
 Orijinal veri setini, bu veri
setindeki varyansın olabilecek
en yüksek oranını koruyarak
özetler.
 En yüksek faktör ağırlığı ele
alınan birimler (örneğin
ülkeler) arasında en yüksek
varyansa sahip değişkenlere
atanır.
 Çok sayıda girdi ve çıktıyı
işleyecek yetenektedir.
 Doğrusal form dışında, girdi
ve çıktıları ilişkilendiren bir
fonksiyonel forma ihtiyaç
duymaz.
 Etkinlikleri hesaplanan karar
birimleri göreli olarak tam
etkinliğe sahip olanlarla
kıyaslanır.
 Girdiler ve çıktılar çok farklı
birimlere sahip olabilirler. Bu
durumda, onları aynı biçimde
ölçebilmek için çeşitli
varsayımlar kullanmaya,
dönüşümler yapmaya gerek
yoktur.
 Ağırlıklar değişkenler
arasındaki dengeyi yansıtır.
 Katılımcıların fikir ve
değerlerini dikkate alır.
Kaynak: Nardo ve ark. (2008), Berg (2010)
15
Detaylı bilgi için bkz. Nardo ve ark., 2008.
23
 Aykırı değerlere duyarlıdır.
 Gözlem sayısının düşük olması
durumuna duyarlıdır.
 Diğer değişkenlerle korelasyonu
yüksek olmayan değişkenlerin
endekse katkısı en aza inmektedir.
 Ölçüm hatasına karşı çok duyarlıdır.
 Sonuçlar, girdi ve çıktı seçimlerine
duyarlıdır.
 Karar noktalarının göreli
performansını ölçmek açısından
yeterlidir, fakat bu değerlendirmenin
mutlak etkinlik bazındaki yorumu ile
ilgili ipucu vermez.
 Parametrik olmayan bir teknik
olduğu için, sonuçlara istatistiksel
hipotez testlerinin uygulanması
zordur.
 Statik bir analiz şeklindedir, bir tek
dönemdeki karar noktası verileri
arasında bir kesit analizi yapar.
Analiz sonucunda her karar noktası
için tek bir etkinlik tahmincisi elde
edilmektedir ve bu tahmincinin
istatistiksel özelliklerinin elde
edilmesi çok zordur.
 Her karar noktası için ayrı bir
doğrusal programlama modelinin
çözümü gerektiğinden, büyük
boyutlu problemlerin veri zarflama
analizi ile çözümü, hesaplama
açısından zaman alıcı olabilir.
 Sonuçlar, belirlenen katılımcılar ve
hazırlanan sorulara bağlı olarak
değişiklik gösterir.
 Katılımcı ve soru sayılarının yüksek
olmasını gerektirir.
 Değerlendirme süreci oldukça
karmaşıktır.
1.3. Yoksullukla Mücadele Politikaları
Yoksullukla mücadele politikaları, dolaylı ve dolaysız mücadele olmak üzere
iki ana yaklaşım temelinde tartışılmaktadır. Dolaylı mücadele yaklaşımı, orta ve
uzun vadede erişilecek büyümenin bireylerin gelirlerinde ve yaşam standartlarında
bir iyileşme sağlayacağı ve böylece yoksulluğun azalacağı görüşüne dayanmaktadır
(Şenses, 2009:219). Literatürde konuya ilişkin farklı çalışmalar bulunmakla birlikte
büyümenin yoksulluğu azalttığı konusunda genel bir görüş birliğinin bulunduğu
söylenebilir. Tarihsel olarak bakıldığında yoksulluk oranlarında en büyük düşüşlerin,
istikrarlı büyümenin gerçekleştiği dönemlerde görülmüş olması, yoksulluk ve sefalet
dönemlerinin ise ekonomik daralma ve buhran dönemleriyle çakışması da bu savı
desteklemektedir. Örneğin 1993-2002 döneminde Vietnam’daki yoksulluk oranı
yıllık yüzde 6’lık bir büyüme sayesinde, yüzde 58’den yüzde 29’a düşmüştür (Perry
ve ark., 2006:57).
Dolaylı yaklaşım, büyümenin yoksulluk üzerindeki etkilerine odaklanmakta
ve bu süreçte gelir dağılımında meydana gelen değişiklikleri de tartışmada öne
çıkarmaktadır (Bhagwati, 1988:539). Büyüme ile gelir dağılımı arasındaki ilişki
konusunda ise bir fikir birliği yoktur. Tartışmanın ilk yıllarında öne çıkan görüş
düşük gelir düzeylerinde gerçekleşen büyümeyle birlikte ilk aşamada eşitsizliklerin
artacağı, daha yüksek kişi başına gelir düzeylerine ulaşıldığında ise azalacağı
yönündedir.16 Bu savı destekleyen çalışmalar bulunmakla birlikte artan sayıda
çalışma ile büyüme ve gelir dağılımı arasında öngörüldüğü gibi sistematik bir ilişki
bulunmadığı gösterilmektedir.
Doğrudan mücadele yaklaşımı ise, yoksulluk sorununun çözümüne yönelik
dolaysız somut politika ve programların uygulanmasını esas almaktadır. Bu
yaklaşımda sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim politikaları gibi temel araçlar yoluyla
kamu, gelirin ikincil dağılımına müdahil olmaktadır (Gündoğan, 2008:51).
Yoksullukla mücadelede uygulanan doğrudan önlemler arasında, çoğunlukla
yoksulların kullandığı mal ve hizmetlere sübvansiyon verilmesi, asgari ücret
16
Simon Kuznets tarafından geliştirilen Ters-U Hipotezine göre büyüme süreci; başlangıçta
kaynakların düşük üretkenliğe sahip sektörlerden yüksek üretkenliğe sahip sektörlere transferi
sonucunda eşitsizlik düzeyinin artmasına, belirli bir kişi başı gelir düzeyi aşıldığında ise azalmasına
neden olacaktır (Fields, 2001).
24
uygulaması, istihdamı arttırmaya yönelik çeşitli proje ve önlemler, yoksullara
yönelik kredi programları, çeşitli çocuk eğitim ve beslenme programları ve
hanehalklarının yaşam standartlarını arttırmaya yönelik yapılan transferler ön plana
çıkmaktadır (Şenses, 2003:328).
Şenses (2009:240), doğrudan mücadele programlarının etkinliği
ve
yoksulluğun azaltılmasındaki nihai başarısı için üç temel koşulun sağlanması
gerektiğini belirtmektedir:
 yoksullukla mücadelenin genel kamuoyu tarafından öncelikli bir hedef olarak
benimsenmesi ve uygulanacak somut program ve politikaların toplumda yaygın
destek bulması,
 program ve politikaların hedeflediği yoksul kitlenin iyi belirlenebilmesi,
 uygulamanın şeffaf olması ve her kademede hızlı karar alabilecek bürokratik
kadroların varlığı.
Doğrudan ve dolaylı yaklaşımı benimseyen politikaların hem gelir
yoksulluğu hem de insani yoksulluk üzerinde etkili olması beklenmektedir.
Yoksullukla doğrudan mücadele politikalarından sosyal transferler veya sübvansiyon
gibi uygulamalar gelir yoksulluğunun azaltılmasına katkı sağlarken, kişilerin yaşam
standartlarını yükseltmeyi hedefleyen ve eğitim, sağlık gibi boyutları kapsayan
politikalar yoluyla insani yoksulluk da azaltılabilmektedir. Dolaylı mücadele
yaklaşımı ise temelde toplumun genel gelir düzeyinin artmasıyla birlikte gelir
yoksulluğunun azaltılacağı görüşünü benimsemektedir. Bunun yanında, büyüme
sadece hanehalklarının gelirlerini artırmayıp aynı zamanda eğitim, sağlık ve altyapı
olanaklarının gelişmesini sağlayarak insani yoksulluğun azaltılmasına da katkı
sağlamaktadır.17 Bu bakımdan, yoksullukla mücadelede dolaylı ve doğrudan
yaklaşım birbirine alternatif değil, tamamlayıcı olarak görülmeli ve bir arada
yürütülmelidir.
Uluslararası platformda ise yoksullukla mücadele konusunda Birleşmiş
Milletlerin Binyıl Kalkınma Hedefleri ile Avrupa Birliği (AB) Lizbon Stratejisi
17
Gelirin insani ve diğer kapasitelerin kazanılmasında önemli rolü olduğu ve yeterli gelirin
yoksulluğun azaltılmasında bir araç olacağı yukarıda belirtilmişti (bkz. s.9).
25
değerlendirilebilir. Bunlardan Bin Yıl Kalkınma Hedefleri aşırı yoksulluğa ve açlığa
21. yüzyıl içinde son vermenin amaçlandığı Binyıl Bildirgesi’ne dayanan hedefler
olup ağırlıkla az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler hedef alınmaktadır. Lizbon
Stratejisi ise dünyanın görece gelişmiş ülkelerinin yer aldığı AB’nin dünyadaki en
rekabetçi ve en dinamik bilgi temelli ekonomik bloku olması hedefi ile
oluşturulmuştur.18
Binyıl
Kalkınma
Hedefleri,
Birleşmiş
Milletlerin
2000
yılında
gerçekleştirilen zirvesinde, 189 ülke tarafından imzalanan Binyıl Bildirgesi’nde yer
alan ve 2015 yılına kadar ulaşılması beklenen hedeflerden oluşmaktadır. Söz konusu
hedefler, Birleşmiş Milletlerin gelişme ve yoksullukla mücadeledeki temel politika
eksenlerini belirlemekte ve kaynak yönetiminde de öneme sahip olmaktadır. Bu
kapsamda, Birleşmiş Milletler ve bağlı kuruluşlarının faaliyetleri ve diğer
paydaşlarla işbirlikleri bu amaç ve hedefler dikkate alınarak yürütülmektedir. Ülkeler
ve uluslararası kuruluşlar da bu hedefleri benimsemiş ve kurumsal yapılarını bu
hedeflere ulaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla değiştirmeye başlamışlardır (DPT,
2010:10).
Binyıl Kalkınma Hedefleri, yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması, tüm
bireylerin temel eğitim hakkından yararlanmasının sağlanması, toplumsal cinsiyet
eşitliğinin sağlanması, çocuk ölümlerinin azaltılması, anne sağlığının iyileştirilmesi,
salgın hastalıklarla mücadele edilmesi, çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması ve
kalkınma için küresel ortaklık hususlarını içermektedir19 (Tablo 1.4). Söz konusu
amaçlardan günlük geliri bir doların altında olan nüfusu yarıya indirmek, tam ve
verimli istihdama ulaşmak ve açlıkla karşı karşıya olan nüfusun oranını yarıya
indirmek hedeflerini kapsayan birinci amaç, doğrudan mutlak yoksulluğun
azaltılmasını hedeflemektedir. Eğitim, sağlık ve çevre gibi alanlarda iyileşmeyi
öngören hedefleri kapsayan diğer amaçlar ise daha çok insani yoksulluğun
azaltılmasıyla ilişkilidir.
18
19
http://europa.eu.
Türkiye’nin söz konusu hedefler itibarıyla durumunun değerlendirilmesi için bkz. DPT (2010).
26
Tablo 1.4. Binyıl Kalkınma Amaç ve Hedefleri
Amaç 1: Mutlak Yoksulluk ve Açlığı Ortadan Kaldırmak
-1990 ile 2015 yılları arasında günlük geliri bir doların altında olan nüfusu yarıya indirmek.
-Kadınlar ve gençler de dâhil olmak üzere, herkes için insan onuruna yaraşır iş yaratmak ve
tam ve verimli istihdama ulaşmak
-1990 ile 2015 yılları arasında açlıkla karşı karşıya olan nüfusun oranını yarıya indirmek
Amaç 2: Herkesin Temel Eğitim Almasını Sağlamak
-2015 yılına kadar dünyanın her yerindeki kız ve erkek çocuklarının ilköğretim hakkından
eksiksiz yararlanması
Amaç 3: Kadınların Konumunu Güçlendirmek ve Cinsiyet Eşitliğini Sağlamak
-Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ilk ve orta öğretimde tercihen 2005 yılına kadar ve eğitimin
her düzeyinde 2015 yılına kadar ortadan kaldırmak
Amaç 4: Çocuk Ölümlerini Azaltmak
-1990 ve 2015 yılları arasında, beş yaş altı çocuk ölümlerinin 2/3 oranında azaltılması.
Amaç 5: Anne Sağlığını İyileştirmek
-1990 ve 2015 yılları arasında gebelik, doğum ve loğusalık sırasında meydana gelen anne
ölümlerinin ¾ oranında azaltılması.
-2015 yılına kadar, üreme sağlığında evrensel erişimin sağlanması
Amaç 6: HIV/AIDS, Sıtma ve Diğer Salgın Hastalıklarla Mücadele Etmek
-2015 yılında HIV/ AIDS yayılımını durdurmuş olmak ve geriletmeye başlamak
-2010 yılına kadar HIV/ AIDS için gerekli olan tedaviye ihtiyaç duyanların tedaviye
erişiminin sağlanması
-2015 yılına gelindiğinde sıtmanın ve diğer salgın hastalıkların yayılımını durdurmuş olmak
ve geriletmeye başlamak
Amaç 7: Çevresel Sürdürülebilirliğin Sağlanması
-Sürdürülebilir kalkınma ilkelerini ülke politikaları ve programları ile bütünleştirmek ve
çevresel kaynakların yok oluşunu tersine çevirmek
-2010 yılına kadar önemli bir oranda düşüş sağlayarak bioçeşitlilik kaybını azaltmak
-2015 yılına kadar güvenli içme suyuna ve temel atık sistemine erişimi olmayan nüfusun
oranının yarı yarıya azaltılması
-2020 yılına kadar gecekonduda yaşayan en az 100 milyon kişinin yaşamlarında belirgin bir
iyileşmenin sağlanması
Amaç 8: Kalkınma için Küresel Ortaklıklar Geliştirmek
- Açık, kurallara bağlı, tahmin edilebilir, ayrımcılık içermeyen ticaret ve finans sistemleri
geliştirmek
- En az gelişmiş ülkelerin özel ihtiyaçlarına yönelmek
-Denize kıyısı olmayan ülkelerin ve kalkınmakta olan küçük ada ülkelerinin özel
ihtiyaçlarını ele almak
-Borçları uzun vadede sürdürülebilir hale getirmek için ulusal ve uluslararası önlemler almak
ve kalkınmakta olan ülkelerin borç problemleri ile kapsamlı şekilde ilgilenmek.
-Kalkınmakta olan ülkelerin önemli ilaçlara makul fiyatlarla ulaşması için ilaç şirketleri ile
işbirliği yapmak
-Başta bilgi ve iletişim teknolojileri olmak üzere yeni teknolojilerin özel sektörle işbirliği
içinde yaygınlaştırılması
Kaynak: DPT (2010)
27
Lizbon Stratejisi ise AB’de 2000-2010 yılları arasında uygulamaya
konmuştur. Mart 2010’da Lizbon Stratejisinin resmi kapanışı yapılmış ve 2010-2020
dönemi için Birliğin geniş çaplı stratejisini oluşturan ve Lizbon stratejisinin devamı
niteliğinde olan “Avrupa 2020: Akıllı, Sürdürülebilir ve Kapsayıcı Büyüme için
Avrupa Stratejisi” uygulamaya konmuştur.
Avrupa 2020 Stratejisi, AB’nin yaşanan ekonomik krizin olumsuz
etkilerinden sıyrılarak ekonomik büyüme, istihdam ve çevre ile ilgili hedeflerini
gerçekleştirmesi için bir yol haritası çizmektedir. Stratejide Lizbon Stratejisinin
kapsadığı on yıllık dönemdeki gelişmeler göz önünde bulundurularak politik
araçların nasıl daha etkin ve işler hale getirilebileceği sorgulanmakta; sosyal ve
ekonomik boyutlarıyla yeni bir dönüşümün gerekli olduğu belirtilmektedir. Bu
dönüşümün üç temel prensip doğrultusunda şekillenmesi planlanmaktadır (European
Commission, 2010:3):

Akıllı büyüme: Bilgi ve yenilik temelli bir ekonomi geliştirmek

Sürdürülebilir Büyüme: Kaynak etkinliğinin, daha yeşil ve rekabetçi bir
ekonominin teşviki

Kapsayıcı Büyüme: Sosyal ve bölgesel uyumu sağlayacak yüksek istihdamda
bir ekonomi oluşturmak
Bu prensipler temelinde belirlenen beş temel hedeften biri yoksulluk riskinde
bulunan kişilerin sayısının 20 milyon daha az olması ve böylelikle ulusal yoksulluk
sınırı altında yaşayan AB vatandaşlarının sayısının yüzde 25 azaltılmasıdır. Söz
konusu hedeflere ulaşılması için oluşturulan yedi ana girişim arasında ise
“Yoksulluğa karşı Avrupa platformu: büyümenin faydalarının ve işlerin insanlar
arasında geniş şekilde paylaştırılması, yoksulluğu ve sosyal dışlanmayı yaşayan
insanların toplumda aktif rol almaları ve insan onuruna yakışır biçimde yaşamalarını
sağlayarak sosyal ve bölgesel uyumu sağlamak” girişimi yer almaktadır (European
Commission, 2010:4). Bu girişimle ekonomik, sosyal ve bölgesel uyumun
sağlanması amacıyla yoksulluk içinde yaşayan ve sosyal dışlanmaya maruz kalan
kişilerin iyi koşullarda yaşamalarının ve toplumda aktif olarak yer almalarının
sağlanması öngörülmektedir. Ayrıca, sosyal dışlanma ile mücadele ve sosyal koruma
28
alanlarında uygulanmakta olan açık koordinasyon yönteminin20, işbirliği sağlanan ve
iyi uygulamaların paylaşıldığı, sosyal dışlanmayla mücadelede somut adımların
atılmasını teşvik eden bir platforma dönüştürülmesi önerilmektedir. Bu bağlamda,
üye devletlerin sosyal dışlanmaya maruz kalma ihtimali yüksek olan gruplara yönelik
önlemleri ortak ve bireysel olarak almaları beklenmektedir (European Commission,
2010:17).
Stratejinin yönetiminden ise AB Konseyi sorumlu olacak; Avrupa
Komisyonu
ise
hedefler
konusunda
yapılan
ilerlemeleri
değerlendirmek,
uygulanacak politikalar konusunda görüş alışverişini sağlamak ve başlatılan yedi ana
girişimi desteklemek görevlerini yerine getirecektir.
20
Açık koordinasyon yöntemi, Birlik tarafından önerilen ilke kararlarını, ülkelerin kendi ulusal ve
bölgesel politikalarında uygulamalarıdır. Ülkeler, ulusal ve bölgesel politikalarını oluştururken ilgili
ulusal paydaşların önerilerini de göz önüne alırlar.
29
2. TÜRKİYE’DE YOKSULLUĞUN GENEL GÖRÜNÜMÜ
2.1. Yoksulluğun Ölçülmesi
Türkiye için hesaplanan yoksulluk göstergeleri verilmeden önce dünyada
yoksulluğun boyutları ve belli başlı bölgeler arasındaki dağılımı ile Türkiye’nin
konumunun anlaşılması amacıyla dünyanın farklı bölgelerindeki yoksulluk oranları
verilmektedir (Tablo 2.1). Buna göre yoksulluk oranları ele alınan bölgelerde yıllar
itibarıyla düşüş göstermektedir. Bunun yanında, Doğu Asya ve Pasifik bölgesi 2000
yılı öncesinde yakın değerler aldığı Güney Asya ve Sahra altı Afrika bölgelerine
kıyasla daha fazla düşüş göstermiştir. Tüm yıllar itibarıyla en düşük yoksulluk
oranına sahip bölge ise Avrupa ve Orta Asya olmaktadır.
Türkiye ise Avrupa ve Orta Asya bölgesinin biraz üzerinde, ancak diğer
bölgelere kıyasla düşük yoksulluk oranına sahiptir. Benzer şekilde, Türkiye’nin
yoksulluk oranı, dâhil olduğu üst orta gelir grubu ülkelerinin ortalama değerinden de
düşüktür.
Tablo 2.1. Dünyanın Farklı Bölgelerinde Yoksulluk Oranları (1)
Bölgeler
1987
1993
2002
2005
Yüzde
2010
Doğu Asya ve Pasifik
81,59
75,76
51,93
39,03
29,73
Avrupa ve Orta Asya
6,33
9,18
7,92
4,6
2,35
Güney Amerika ve Karayipler
22,35
21,72
22,23
16,69
10,37
Orta Doğu ve Kuzey Afrika
26,14
22,13
19,73
17,37
12,04
Güney Asya
84,48
82,67
77,41
73,36
66,71
Sahra altı Afrika
74,29
78,12
76,11
74,08
69,87
Üst Orta Gelir Grubu
58,53
55,31
38,03
27,61
19,46
7,68
9,84(2)
9,57
Türkiye
Kaynak: http://data.worldbank.org/topic/poverty
(1) Günde 2 dolardan az gelirle geçinen nüfusun toplam nüfusa oranı.
(2) 1994 yılına ait veridir.
6,87
4,71
Türkiye’de yoksulluk ölçümleri, birçok ülkede olduğu gibi, gelir ya da
harcama bazlı yapılmakta olup yoksulluk sınır ve oranlarının hesaplanması
çalışmaları Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yürütülmektedir. Yoksulluk
ile ilgili çalışmaların en temel veri kaynağı, hanehalklarının gelir, harcama ve sosyal
durumlarıyla ilgili bilgilerin derlendiği hanehalkı gelir ve tüketim harcamaları
30
araştırmalarıdır (TÜİK, 2007). TÜİK ilk defa 1987 yılında Hanehalkı Gelir ve
Tüketim Harcamaları Anketini yürütmüştür. Bir sonraki Gelir ve Tüketim
Harcamaları Anketi ise 1994 yılında gerçekleştirilmiştir. 2002 yılında ise düzenli
olarak her yıl, Hanehalkı Bütçe Anketleri (HBA) yürütülmeye başlanmıştır. 2001
yılında başlayan Sosyal Riski Azaltma Projesi (SRAP)21 kapsamında yer alan
Kurumsal Gelişim Bileşeninde, kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesi hedeflenen
kurumlardan biri de TÜİK’tir. HBA çalışması da bu kapsamda başlatılmıştır.
TÜİK, 2005 yılına kadar yoksulluk ve gelir dağılımı istatistiklerini HBA’dan
üretmiştir. Bu kapsamda mutlak yoksulluk ile harcamaya dayalı göreli yoksulluk
verileri açıklanmıştır. Ankette her ay değişen hanehalklarının, aylık tüketim
harcaması kapsamında alınan bilgiler ile anket ayı bitiminde fertlerin anket ayı ve
son bir yıl içindeki istihdam durumu, iktisadi faaliyeti, mesleği, işteki durumu ile
elde ettikleri faaliyet ve faaliyet dışı gelir bilgileri alınmıştır. Kişisel kullanılabilir
gelir kapsamı içinde, hanehalkı fertlerinden gelir getirenlerin çalıştıkları işlerden
kazandıkları gelir, sermaye ve mülk (ücret, kâr, faiz, kira) geliri ile emekli maaşı,
dul-yetim aylıkları ve yaşlılara yapılan ödemeler, karşılıksız burs vb. transfer
gelirleri gibi parasal gelirleri ve ayni gelirlerin toplamı yer almaktadır22.
2006 yılından itibaren ise Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde panel anket
yönteminin kullanıldığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nı (GYKA)
uygulamaya başlamıştır. Araştırma ile gelir dağılımı, gelire göre göreli yoksulluk,
yaşam koşulları ve sosyal dışlanma konularında veri üretmek amaçlanmaktadır.23
Alan uygulamasının her yıl düzenli olarak gerçekleştirildiği araştırmada, örnek
fertler 4 yıl boyunca izlenmektedir.24
2002-2005 yıllarında uygulanan HBA’dan sadece kesit veri elde edilebilirken
GYKA’dan her yıl için kesit ve panel veri olmak üzere iki veri seti elde edilmektedir.
Bunun yanında, 2003 yılı HBA çalışmasında anket sayısı Düzey 2 bölgeleri bazında
21
Bkz. sayfa 47.
www.tuik.gov.tr
23
Mutlak yoksulluk ölçütleri daha çok az gelişmiş ülkelerce benimsenirken, mutlak yoksulluk
sorununu büyük ölçüde çözmüş ülkelerde göreli yoksulluk esas alınmaktadır. HBA çalışmalarının
sonlandırılarak GYKA uygulamasına geçilmesiyle birlikte Türkiye’de yoksulluk, mutlak yoksulluk
yerine göreli gelir yoksulluğu esas alınarak ölçülmeye başlanmıştır.
24
www.tuik.gov.tr
22
31
tahmin üretilmesine olanak sağlarken sonraki yıllarda anket kapsamındaki hanehalkı
sayısı azaltılmış ve çalışma sonucunda yalnızca ulusal bazda tahminler üretilmiştir.
GYKA’daki kesit veriler ile ise Düzey-1 bölgeler bazında tahminler üretilmesi
mümkün olmaktadır.
2.1.1. Mutlak yoksulluk
TÜİK tarafından harcama bazlı gıda ve gıda dışı mutlak yoksulluk sınırları ve
yoksulluk oranları açıklanmıştır. TÜİK, gıda yoksulluğunun temelini teşkil eden gıda
sepetinin belirlenmesinde 2003 yılı HBA verilerini kullanmıştır. Gıda harcamasına
göre sıralı üçüncü ve dördüncü yüzde 10’luk hanehalkı dilimleri, referans grup
olarak alınmış ve bu hanelerin gıda tüketiminde en önemli paya sahip 80 madde gıda
sepeti olarak tespit edilmiştir. Bir ferdin günlük asgari 2.100 kalori almasını
sağlayacak miktarlar, bu 80 maddeden oluşturulmuştur. Bu sepetin maliyeti gıda
yoksulluk sınırı olarak tanımlanmıştır. Gıda dışı yoksulluk sınırı ise HBA verilerine
göre toplam harcamaları gıda yoksulluk sınırının hemen üstünde olan hanelerin
toplam harcamaları içindeki gıda dışı harcama payının ortalaması dikkate alınarak
hesaplanmaktadır. Bu oranlar kullanılarak gıda ve gıda dışı mal ve hizmetleri
kapsayacak şekilde yoksulluk sınırı belirlenmektedir. Gıda ve gıda dışı yoksulluk
oranı ise, eşdeğer fert başına25 tüketim harcaması mutlak yoksulluk sınırının altında
kalan
hanehalklarının
oluşturduğu
nüfusun
toplam
nüfusa
oranı
olarak
hesaplanmaktadır (TÜİK, 2008).
Gıda ve gıda dışı yoksulluk oranlarının yanı sıra kişi başı günlük 1, 2,15 ve
4,3 ABD Doları yoksulluk sınırlarına göre hesaplanan yoksulluk oranları da TÜİK
tarafından açıklanmaktadır. Tablo 2.2’de TÜİK tarafından açıklanan mutlak
yoksulluk oranları verilmektedir. Tablodan görüldüğü üzere, Türkiye’de açlık
25
Yoksulluk göstergeleri hanehalkı yerine bireyler bazında hesaplanmaktadır. Bu nedenle hanehalkı
düzeyinde hesaplanan gelir ya da harcama verisinin bireysel verilere dönüştürülmesi gerekmektedir.
Bu dönüştürmede hanelerin yetişkin-çocuk bileşimlerindeki farklılıkların dikkate alınması
gerekmektedir. Bu doğrultuda, eşdeğerlik ölçeği olarak adlandırılan katsayılar kullanılarak her bir
hanehalkı büyüklüğünün kaç eşdeğer ferde denk olduğu bulunarak eşdeğer hanehalkı büyüklüğü
hesaplanmaktadır. Hanehalkı toplam yıllık gelir ya da harcaması hanehalkının eşdeğer hanehalkı
büyüklüğüne bölünerek, o hanehalkı için eşdeğer fert başına düşen gelir ya da harcama
hesaplanmaktadır. Böylelikle, farklı büyüklük ve bileşimlerdeki hanehalkları arasında
karşılaştırmalara imkân sağlanmaktadır. TÜİK, eşdeğer hanehalkı büyüklüğünün hanehalkındaki
referans kişi için 1, 14 yaş ve üzerindeki tüm fertler için 0,5 ve 14 yaşın altındaki tüm fertler için 0,3
katsayısının kullanılarak bulunduğu OECD ölçeğini kullanmaktadır.
32
sınırının altında yaşayan nüfus oranı 2002-2009 dönemi sonunda oldukça düşük
seviyelere gerilemiştir. Başka bir deyişle, az gelişmiş ülkelerde sorun olmaya devam
eden gıda yoksulluğu konusunda Türkiye’de önemli oranda iyileşme kaydedilmiştir.
Tablo 2.2. Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları
Fert Yoksulluk Oranı (%)
Yöntemler
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
Gıda Yoksulluğu
(açlık)(1)
1,35
1,29
1,29
0,87
0,74
0,48
0,54
0,48
.
.
Yoksulluk
(gıda+gıda dışı)(1)
26,96
28,12
25,60
20,50
17,81
17,79
17,11
18,08
.
.
Kişi Başı Günlük 1
$'ın Altı (2)
0,20
0,01
0,02
0,01
.
.
.
.
.
.
Kişi Başı Günlük
2,15 $'ın Altı (2)
3,04
2,39
2,49
1,55
1,41
0,52
0,47
0,22
0,21
0,14
Kişi Başı Günlük
4,3 $'ın Altı (2)
30,30
23,75
20,89
16,36
13,33
8,41
6,83
4,35
3,66
2,79
Kaynak: TÜİK
(1) 2010 yılından itibaren metodolojik revizyon çalışmaları nedeniyle hesaplanmamaktadır.
(2) 1 $’ın SGP üzerinden TL karşılığı olarak ilgili yılın cari değerleri kullanılmıştır.
Gıda ve gıda dışı harcamalar esas alınarak hesaplanan yoksulluk oranı ise
2002-2009 döneminde yüzde 27’den yüzde 18’e gerilemiştir. Bunun yanında,
yoksulluk sınırının altında kalan nüfus büyüklüğü 2007 yılında 12,3 milyon iken
2009 yılında 12,8 milyon kişidir.26 Bu durum 2009 yılı itibarıyla mutlak yoksulluğun
Türkiye’de yüksek seviyelerde olduğunu göstermektedir.
Gıda yoksulluğuna benzer şekilde, günlük geliri 1 ABD Dolarının altında
olan nüfus oranları oldukça düşüktür. Söz konusu değerler, 2006 yılından itibaren
yüzde 0,01’in altında değer almıştır. Günlük geliri 2,15 ve 4,3 ABD Dolarının altında
kalan nüfus oranları da verilen dönemde önemli derecede azalmıştır. Bunun yanında
2007 yılında 5,8 milyon kişi günlük 4,3 ABD Dolarının altında gelire sahip iken bu
26
TÜİK tarafından, Tablo 2.1’de verilen yoksulluk oranları 2002-2009 dönemi için açıklanırken
yoksul fert sayıları Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nin kullanılmaya başlandığı 2007 yılından
itibaren açıklanmıştır.
33
sayı 2009 yılında 3,1 milyon kişiye gerilemiştir.27 Bu durum, 2002-2011 döneminde
Türkiye’nin harcama bazlı mutlak yoksulluk oranları itibarıyla önemli ilerleme
kaydettiği şeklinde yorumlanabilir.
Bunun yanında, söz konusu yoksulluk oranlarına yerleşim yeri ayrımında
bakıldığında kırsal yoksulluğun kentsel yoksulluğa kıyasla yüksek değerler aldığı
görülmektedir (Tablo 2.3).28
Tablo 2.3. Yerleşim Yerine Göre Yoksulluk Oranları
Yöntemler
Yerleşim
Yeri
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2,01
2,15
2,36
1,24
1,91
1,41
1,18
1,42
.
.
0,92
0,74
0,62
0,64
0,04
0,07
0,25
0,06
.
.
Kır
34,48 37,13 39,97 32,95 31,98 34,80 34,62 38,69
.
.
Kent
21,95 22,30 16,57 12,83
Gıda
Kır
Yoksulluğu
Kent
(açlık)(1)
Yoksulluk
(gıda+gıda
dışı)(1)
Kişi başı
Kır
günlük 1
$'ın altı (2) Kent
Kişi başı
günlük
2,15 $'ın
altı (2)
Fert Yoksulluk Oranı (%)
9,31
10,36
9,38
8,86
.
.
0,46
0,01
0,02
0,04
.
.
.
.
.
.
0,03
0,01
0,01
.
.
.
.
.
.
.
Kır
4,06
3,71
4,51
2,49
3,36
1,49
1,11
0,63
0,57
0,42
Kent
2,37
1,54
1,23
0,97
0,24
0,09
0,19
0,04
0,04
0,02
38,82 32,18 32,62 26,59 25,35 17,59 15,33 11,92
9,61
6,83
24,62 18,31 13,51 10,05
0,97
0,94
Kişi başı
Kır
günlük 4,3
$'ın altı (2) Kent
6,13
4,40
3,07
0,96
Kaynak: TÜİK
(1) 2010 yılından itibaren metodolojik revizyon çalışmaları nedeniyle hesaplanmamaktadır.
(2) 1 $’ın SGP üzerinden TL karşılığı olarak ilgili yılın cari değerleri kullanılmıştır.
Gıda yoksulluğu ile günlük geliri 1 ve 2,15 ABD Dolarının altında kalan
nüfus oranları kırsal nüfus içinde de verilen dönemlerde düşüş göstermiş ve oldukça
düşük değerlere ulaşmıştır. Ancak, gıda ve gıda dışı harcamalar göz önünde
bulundurularak hesaplanan yoksulluk oranları kırsal nüfus içinde oldukça yüksek
değerler almakta; ayrıca, 2002-2009 dönemi sonunda da artış göstermektedir. 2009
27
Günlük geliri 2,15 ve 4,3 ABD Dolarının altında kalan nüfus oranları 2002-2011 dönemi için
açıklanırken, nüfus büyüklükleri 2007-2009 dönemi için açıklanmıştır.
28
TÜİK tarafından yürütülen çalışmalarda kentsel yerler nüfusu 20.001 ve daha fazla olan yerleşim
yerleri, kırsal yerler ise nüfusu 20.000 ve daha az olan yerleşim yerleri olarak tanımlanmıştır.
Dolayısıyla, bu çalışmada sunulan tüm veriler için bu tanımlar geçerlidir.
34
yılında kentsel yoksulluk oranı yüzde 8,9 ve yoksul fert sayısı 4,3 milyon iken kırsal
yoksulluk oranı yüzde 38,7 ve yoksul fert sayısı 8,4 milyondur. Benzer şekilde,
günlük geliri 4,3 ABD Dolarının altında kalan nüfusun oranı kentsel nüfus içinde
yüzde 1’in altında değer alırken kırsal nüfus içinde yaklaşık yüzde 7’dir. 2009
yılında günlük geliri 4,3 ABD Dolarının altında kalan kentsel nüfus yaklaşık 0,5
milyon iken kırsal nüfus 2,6 milyondur. Bu durum, 2009 yılı itibarıyla Türkiye’de
kırsal yoksulluğun önemini koruduğunu göstermektedir.
2.1.2. Göreli yoksulluk
Göreli yoksulluk sınırının belirlenmesinde ise öncelikle toplumun ortalama
refah seviyesinin belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu refah ölçüsü genellikle
eşdeğer fert başına düşen gelir veya harcama esas alınarak belirlenir. Göreli
yoksulluk sınırı belirlenirken en çok kullanılan yöntem medyan veya ortalama gelirin
belirli bir yüzdesinin yoksulluk sırını olarak alınmasıdır. Bu sınırın altında kalan
bireyler göreli yoksul olarak tanımlanır.
TÜİK tarafından hem gelir hem de harcama bazlı göreli yoksulluk oranları
açıklanmaktadır. Harcama bazlı göreli yoksulluk oranları, HBA verileri kullanılarak
2002-2009 yılları için açıklanmıştır. Yoksulluk oranı, eşdeğer fert başına tüketim
harcaması göreli yoksulluk sınırının altında kalan hanehalklarının oluşturduğu
nüfusun toplam nüfus içindeki payı olarak hesaplanmaktadır.
Tablo 2.4’te HBA sonuçları kapsamında açıklanan harcama bazlı göreli
yoksulluk oranları, kır-kent ayrımlarıyla birlikte verilmektedir. Buna göre Türkiye
için harcama bazlı göreli yoksulluk oranları 2002-2009 dönemi sonunda aynı
düzeylerde (yüzde 14-16,5 aralığında) seyretmiştir. Benzer şekilde, yoksul fert sayısı
2007’de 10,1 milyon iken 2009 yılında 10,7 milyondur. Bunun yanında, kentsel
yoksulluk oranı 2002-2009 döneminde azalırken kırsal yoksulluk artmıştır. 2009
yılında kırsal yoksulluk oranı yüzde 34,2, yoksul fert sayısı ise 7,5 milyondur. Sonuç
olarak, harcama bazlı göreli yoksulluk oranları da kırsal yoksulluğun 2009 yılı
itibarıyla önemli boyutlarda olduğunu göstermektedir.
35
Tablo 2.4. Harcama Bazlı Yoksulluk Sınırı Yöntemine Göre Fertlerin
Yoksulluk Oranları
Yüzde
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
Fert
Yoksulluk
Oranı
14,74
15,51
14,18
16,16
14,50
14,70
15,06
15,12
Fert
Yoksulluk
Oranı, Kır
19,86
22,08
23,48
26,35
27,06
29,16
31,00
34,20
Fert
Yoksulluk
Oranı, Kent
11,33
11,26
8,34
9,89
6,97
8,38
8,01
6,59
Kaynak: TÜİK
Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında eşdeğer fert başına tüketim harcaması medyan değerinin yüzde
50'si esas alınmıştır.
Gelir bazlı göreli yoksulluk sınır ve oranları ise 2006 yılından itibaren
gerçekleştirilen Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması (GYKA) verileri kullanılarak
yayımlanmaktadır. Bu araştırma sonucunda Türkiye, kent-kır ve Düzey 1 bölgeler
bazında 2006-2011 yılları için yoksulluk sınırı, yoksul sayıları ve yoksulluk oranları
hesaplanmıştır.29
Tablo 2.5’te GYKA sonucunda açıklanan gelir bazlı göreli yoksulluk
göstergeleri sunulmaktadır. Buna göre, Türkiye’de gelire dayalı göreli yoksulluk
oranları 2006-2011 döneminde yüzde 25’ten yüzde 22,6’ya gerilemiştir. Yoksul fert
sayısında ise belirgin bir düşüş görülmemektedir.
Bunun yanında, kırsal ve kentsel yoksulluk oranları arasında belirgin bir fark
bulunmamaktadır. Her iki oran da 2006-2011 dönemi sonunda azalmıştır. Yoksul fert
sayılarına bakıldığında ise 2011 yılı itibarıyla kentsel nüfus içindeki yoksul fertlerin
sayısının (10,5 milyon) kırsal nüfus içindeki yoksul fert sayısından (5,1 milyon)
oldukça yüksek olduğu görülmektedir.
29
Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı, son yılda ve önceki üç yıldan
en az ikisinde yoksulluk riski altında olanlar olarak tanımlanmaktadır. Bu kriteri sağlamayan fertlerin
yoksulluk riski altında olmadığı kabul edilmektedir. Sürekli yoksulluğun hesaplanmasında ise eşdeğer
hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 60’ı dikkate alınmaktadır. Bu kapsamda, bu çalışmada
AB’de kullanılan yüzde 60 sınırı esas alınacaktır.
36
Tablo 2.5. Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırı, Yoksul Sayıları ve Yoksulluk
Oranları
Yıl
Yerleşim
Yeri
Yoksulluk Sınırı
(TL)
Yoksul Sayısı
(Bin Kişi)
Yoksulluk Oranı
(Yüzde)
2.822
16.932
Türkiye
1.999
5.222
Kır
2006
3 262
11.320
Kent
3.616
15.589
Türkiye
2.596
4.583
Kır
2007
4.213
10.181
Kent
3.775
16.381
Türkiye
2.754
4.976
Kır
2008
4.359
10.366
Kent
4.197
16.806
Türkiye
3.009
4.994
Kır
2009
4.830
10.898
Kent
4.426
16.746
Türkiye
3.171
5.101
Kır
2010
5.071
10.410
Kent
4.849
16.390
Türkiye
3.627
5.110
Kır
2011
5.521
10.527
Kent
Kaynak: TÜİK
Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmaktadır.
25,0
25,7
23,9
22,8
22,1
21,3
23,7
22,0
22,2
23,8
23,1
22,3
23,5
23,0
21,2
22,6
22,6
21,1
Yukarıda belirtildiği üzere GYKA sonuçları kapsamında yoksulluk sınırları,
yoksul kişi sayısı ve yoksulluk oranları Düzey 1 bölgeler bazında da
açıklanmaktadır. TÜİK, Düzey 1 bölgeler bazında, hem Türkiye için hesaplanan
yoksulluk sınırına göre hem de her bölge için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk
sınırlarına göre yoksul kişi sayısı ve yoksulluk oranlarını hesaplamaktadır. Burada,
Türkiye için hesaplanan yoksulluk sınırına göre açıklanan yoksulluk oranları, yoksul
fertlerin bölgeler bazında dağılımına ilişkin bilgi vermektedir. Bölgeler için
hesaplanan yoksulluk sınırına göre açıklanan yoksulluk oranları ise her bölge için,
bölgenin ortalama refah seviyesinin altında kalan nüfus oranını (yoksulluk oranını)
belirtmektedir.30
Tablo 2.6 ile Türkiye için hesaplanan yoksulluk sınırına göre Düzey 1
bölgelerin yoksulluk oranları verilmektedir. Tabloya göre, 2011 yılında, Türkiye’de
yoksulların çoğu (yüzde 27,5’i) Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşamaktadır.
30
www.tuik.gov.tr
37
Ayrıca, Doğu Karadeniz, İstanbul ve Batı Marmara bölgeleri bu oranın en
düşük olduğu bölgelerdir. Ortadoğu Anadolu ve Akdeniz bölgeleri için de bu oran
görece yüksek olup 2006-2011 dönemi sonunda Ortadoğu Anadolu Bölgesi’nde
artmış; Akdeniz Bölgesi’nde ise azalmıştır.
Tablo 2.6. Türkiye İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına
Göre Bölgesel Yoksulluk Oranları
Yüzde
Bölge
Kodu
Bölge Adı
2006
2007
2008
2009
2010
2011
TR1
İstanbul
5,3
1,6
4,4
4,1
6,3
4,9
TR2
Batı Marmara
3,0
3,2
3,4
3,6
3,4
3,3
TR3
Ege
9,8
9,7
9,9
8,1
7,9
7,5
TR4
Doğu Marmara
4,3
4,2
3,5
4,3
5,9
5,3
TR5
Batı Anadolu
5,7
4,8
6,1
6,0
6,2
6,1
TR6
Akdeniz
16,4
17,7
15,1
14,3
11,4
13,5
TR7
Orta Anadolu
4,0
5,0
5,4
6,0
5,5
5,5
TR8
Batı Karadeniz
7,7
6,5
7,4
7,1
6,1
5,5
TR9
Doğu Karadeniz
2,5
2,3
2,6
2,4
3,2
3,0
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
5,7
5,3
5,7
6,1
5,7
5,7
TRB
Ortadoğu Anadolu
9,7
10,5
10,6
11,4
11,3
12,3
TRC
Güneydoğu Anadolu
25,9
29,2
26,0
26,7
27,2
27,5
TR
Türkiye
100
100
100
100
100
100
Kaynak: TÜİK
Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında (Türkiye için) medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmaktadır.
Tablo 2.7’de Türkiye için hesaplanan yoksulluk sınırına göre bölgelerdeki
yoksul sayıları verilmektedir. Buna göre, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki yoksul
sayısı diğer bölgelere kıyasla oldukça yüksektir. Ortadoğu Anadolu, Akdeniz ve Ege
bölgelerinde de yoksul sayısı görece yüksek olmaktadır.
Tablo 2.8’de ise her bölge için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre
yoksulluk oranları sunulmaktadır. Buna göre, 2011 yılında yoksul nüfusun toplam
bölge nüfusu içindeki oranının en yüksek olduğu bölgeler Güneydoğu Anadolu, Batı
Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgeleridir. Kuzeydoğu Anadolu, Batı Karadeniz ve
Ege bölgelerinin de yoksulluk oranı görece yüksek olup oranın en düşük olduğu
bölge Doğu Marmara Bölgesi’dir.
38
Tablo 2.7. Türkiye İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına
Göre Bölgesel Yoksul Sayıları
Bin Kişi
Bölge
Bölge Adı
Kodu
TR1
İstanbul
TR2
Batı Marmara
TR3
Ege
TR4
TR5
TR6
Akdeniz
TR7
Orta Anadolu
TR8
TR9
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
TRB
TRC
TR
2006
2007
2008
2009
2010
2011
900
256
719
694
1.056
801
503
491
552
606
574
542
1.660
1.510
1.616
1.357
1.324
1.224
Doğu Marmara
722
648
568
716
993
867
Batı Anadolu
967
753
1.002
1.011
1.032
995
2.785
2.754
2.473
2.401
1.902
2.207
671
780
892
1.006
917
909
Batı Karadeniz
1.296
1.017
1.206
1.189
1.014
904
Doğu Karadeniz
420
363
429
408
530
492
969
828
935
1.018
961
931
Ortadoğu Anadolu
1.649
1.639
1.735
1.918
1.891
2.021
Güneydoğu Anadolu
4.390
4.550
4.255
4.480
4.551
4.499
Türkiye
16.932
15.589
16.381
16.806
16.746
16.390
Kaynak: TÜİK
Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında (Türkiye için) medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmaktadır.
Tablo 2.8. Bölgeler İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırlarına
Göre Bölgesel Yoksulluk Oranları
Yüzde
Bölge
Bölge Adı
2006
2007
2008
2009
2010
2011
TR1
İstanbul
21,0
15,8
17,4
14,9
18,7
18,0
TR2
Batı Marmara
21,1
19,1
19,7
21,2
20,2
17,7
TR3
Ege
23,1
21,8
22,3
20,4
20,6
19,4
TR4
Doğu Marmara
19,1
17,6
17,5
18,1
18,3
15,6
TR5
Batı Anadolu
22,9
15,4
18,9
20,9
21,0
22,2
TR6
Akdeniz
23,8
22,1
16,4
20,8
19,8
21,1
TR7
Orta Anadolu
18,7
18,7
19,8
19,8
18,9
18,5
TR8
Batı Karadeniz
23,2
18,7
19,2
19,8
20,8
19,3
TR9
Doğu Karadeniz
21,1
15,3
20,6
17,0
20,7
17,6
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
23,8
26,4
26,1
23,3
23,1
21,3
TRB
Ortadoğu Anadolu
22,9
19,3
17,6
18,6
20,6
22,0
TRC
Güneydoğu Anadolu
22,3
17,4
19,7
21,2
20,0
22,2
Kodu
Kaynak: TÜİK
Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında (her bölge için) medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmaktadır.
39
Bunun yanında, bölgeler için hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre
hesaplanan yoksul sayıları Tablo 2.9’da verilmektedir. Buna göre, yoksulluk oranının
görece düşük olduğu İstanbul bölgesi mutlak sayı bakımından bakıldığında en fazla
yoksul barındıran bölgedir. Aynı durum Doğu Marmara ve Ege bölgeleri için de
geçerlidir. Yoksulluk oranının görece yüksek olduğu Kuzeydoğu Anadolu ve
Ortadoğu Anadolu bölgelerinde ise yoksul sayıları görece düşük seviyelerdedir.
Tablo 2.9. Bölgeler İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırlarına
Göre Bölgesel Yoksul Sayıları
Bin Kişi
Bölge
Kodu
Bölge Adı
2006
2007
2008
2009
2010
2011
TR1
İstanbul
2.563
1.955
2.165
1.875
2.377
2.318
TR2
Batı Marmara
602
555
582
648
624
550
TR3
Ege
2.067
1.973
2.031
1.875
1.913
1.823
TR4
Doğu Marmara
1.148
1.082
1.105
1.190
1.224
1.065
TR5
Batı Anadolu
1.449
981
1.231
1.388
1.411
1.513
TR6
Akdeniz
2.019
1.901
1.431
1.860
1.796
1.945
TR7
Orta Anadolu
690
689
735
729
705
700
TR8
Batı Karadeniz
1.025
832
844
875
911
852
TR9
Doğu Karadeniz
516
375
506
422
517
445
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
515
565
558
490
486
451
TRB
Ortadoğu Anadolu
769
656
608
662
742
808
TRC
Güneydoğu Anadolu
1.496
1.202
1.387
1.548
1.495
1.694
Kaynak: TÜİK
Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında (her bölge için) medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmaktadır.
2.1.3. İnsani yoksulluk
Türkiye’de insani yoksulluğun ölçülmesine ilişkin pek fazla çalışma
bulunmamaktadır. Önceki bölümde belirtildiği üzere, insani yoksulluk konusunda
UNDP tarafından yürütülen çalışmalar ön plandadır. Bu kapsamda, ülkeler için İGE,
İYE ve ÇBYE hesaplanmaktadır. Zaman içinde kapsama alınan göstergeler ve
kullanılan yöntemin değiştiği İGE değerlerine göre Türkiye 1980-2011 dönemi
boyunca ilerleme göstermektedir. 2011 yılı İnsani Gelişme Raporunda yer alan
İnsani Gelişme Endeksine göre ise Türkiye, 0,699 endeks değeri ile 187 ülke içinde
92. sırada ve yüksek insani gelişme kategorisinde yer almaktadır. Bu değer ile dünya
40
ortalamasının üzerinde, yüksek insani gelişme kategorisindeki ülkeler ile Avrupa ve
Orta Asya ülkelerinin ortalama değerlerinin ise gerisinde kalmaktadır (Grafik 2.1).
Grafik 2.1. İnsani Gelişme Endeksi Eğilimi
0,8
0,7
0,6
0,5
0,4
0,3
1980
1990
Türkiye
2000
2005
Yüksek İnsani Gelişme
2010
Avrupa ve Orta Asya
2011
Dünya
Kaynak: Birleşmiş Milletler verileri kullanılarak yazar tarafından oluşturulmuştur.
Ayrıca, söz konusu dönemde ele alınan göstergelerin tamamında iyileşme
görülmüştür. Endeks değerini oluşturan alanlardan Türkiye’nin en zayıf olduğu
alanlar ise bilgiye erişim başlığı altında ele alınan ortalama yetişkin eğitim süresi ve
okullaşma oranı olmaktadır.
Bunun yanında, en son 2009 yılı İnsani Gelişme Raporu’nda verilen,
gelişmekte olan ülkeler için hesaplanan İYE sıralamasında Türkiye 135 ülke arasında
40. sırada yer almaktadır ve ele alınan tüm göstergeler itibarıyla dünya ortalamasının
üzerindedir. Türkiye’nin zayıf olduğu alanlar ise 40 yaşına kadar yaşam beklentisi
olmayan nüfus oranı ile okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin oranıdır.
Son olarak, Türkiye’nin çok boyutlu yoksulluk endeksi (ÇYE) değeri
0,028’dir. Buna göre, çok boyutlu yoksul insanların toplam nüfus içindeki oranı
yüzde 6,6; yoksunluğun ortalama yoğunluğu ise yüzde 42’dir (OPHI, 2011).
İnsani gelişme yaklaşımını esas alan bir diğer çalışma 2001 yılında UNDP
tarafından yayınlanan Türkiye İnsani Gelişme Raporu olup çalışma, 1965-1998
41
dönemini kapsamaktadır. Çalışmada Türkiye’nin insani gelişme endeksindeki
değişimler ve ülkelerle karşılaştırmalı durumunun yanı sıra 1975-1997 yılları için
iller bazında ayrıştırılmış insani gelişme profili verilmektedir.
Çalışmaya göre Türkiye’nin insani gelişme endeksi değerlerinde iyileşme
görülmekte olup Türkiye en hızlı gelişen ülkeler arasındadır. Türkiye, 1970’lerde
düşük insani gelişme düzeyinden orta düzeyde insani gelişme kategorisine
yükselmiştir. Çalışmada ayrıca, Türkiye’nin 1988-1998 yılları arasındaki gelişim hızı
ile devam etmesi durumunda yüksek insani gelişme kategorisine on bir yıl sonra
geçebileceği tahmin edilmiştir. Uluslararası karşılaştırmalar ise endeksi oluşturan
alanlardan gelirin Türkiye’nin en güçlü, eğitime erişimin ise en zayıf olduğu alan
olarak ortaya çıktığını göstermektedir.
İnsani yoksulluk endeksi en yüksek değeri Şırnak’ta, en düşük değeri ise
İstanbul’da almaktadır. Ayrıca çalışmada, 1975-1997 dönemi boyunca iller
arasındaki eşitsizliğin arttığı belirtilmiş, bu durumun ise eşitsiz dağılan eğitime
erişimin gelirin de eşitsiz büyümesine yol açmasından kaynaklandığı yorumuna yer
verilmiştir. Bu kapsamda, çalışmada devam eden bölgesel gelişme politikalarının
yanı sıra, toplumun en yoksun gruplarını hedefleyen, odaklı ve kısa vadeli
politikaların uygulanmasının etkinlik ve büyümeyi artırabileceği, böylelikle yüksek
insani gelişme kategorisine geçiş için gereken sürenin kısalabileceği belirtilmektedir.
2.2. Yoksullukla Mücadele Politikaları
Türkiye'de son yıllarda önem kazanmakla birlikte yoksulluk, gelir dağılımı
eşitsizliğiyle birlikte, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'ndan başlayarak hemen her
plan döneminde artan bir ağırlıkla kalkınma planlarında yer almıştır. İlk planlarda
daha çok gelir eşitsizliğinin azaltılması ön planda iken Yedinci Beş Yıllık Kalkınma
Planı’ndan başlayarak tüm planlarda yoksulluğu ortadan kaldırmak da gelir
dağılımındaki eşitsizlikleri azaltmakla birlikte yer verilen amaçlardan biridir.
Birinci Planda gelirin dağılımının kişilerin refahını etkileyen başlıca
faktörlerden biri olduğu ve adil bir gelir dağılımına ulaşmanın gerçekleşmesi
beklenen hedeflerden biri olduğu belirtilmektedir. Gelir dağılımı eşitsizliği sorunu
ise eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik politikaları ile ilişkilendirilmektedir. Eğitimde
42
fırsat eşitliğinin sağlanması, sağlık programlarının geliştirilmesi ve yaygın bir sosyal
güvenlik sisteminin kurulması eşitsizliği giderici politikalar olarak planda yer
bulmaktadır (DPT, 1963).
İkinci Planda da gelir grupları ve bölgeler arasında dengeli gelişmeyi
sağlamak planın temel hedefleri arasında yer almaktadır. Artan gelirin vatandaşlar
arasında daha adil dağılımı ile bölgeler arası dengeli gelişmeyi sağlamak amacıyla
izlenecek eğitim, sağlık, konut ve sosyal güvenlik politikaları sonucunda, düşük gelir
gruplarının yaşama standardında ortalamanın üzerinde bir iyileşme sağlanacağı
belirtilmektedir (DPT, 1967).
Üçüncü Planda gelir dağılımı dengesizliği ve gelir dağılımının iyileştirilmesi
temel sorunlardan biri olarak ele alınmaktadır. Ancak planda, sadece gelirin
bölüşümünü iyileştirici tedbirlerle bazı gelir gruplarının refah seviyesini yükseltmek
mümkün olsa bile bu şekilde sermaye birikiminin yavaşlayarak ülkenin gelişme
potansiyelini sınırlayacağı belirtilmektedir. Bu nedenle, hem fertler hem de yöreler
arasında var olan gelir dağılımının iyileştirilmesi ve sosyal güvenlik sisteminin tüm
toplumu kapsayacak biçimde yaygınlaştırılması, uzun dönemde gerçekleştirilecek bir
amaç olarak benimsenmektedir (DPT, 1972).
Dördüncü Planının yöneldiği başlıca toplumsal amaçlar arasında kişiler
arasında, toplum kesimleri arasında ve bölgeler ve yöreler arasında gelir dağılımını
iyileştirmek ve kırsal alanda gelişmeyi, olanakları ve yaşam düzeyleri bakımından
köylü-kentli ayırımını giderecek biçimde hızlandırmak yer almaktadır. Bu kapsamda,
işsizliği azaltıcı yatırımlar ve imar, bayındırlık ve kalkınma projelerinin
yaygınlaştırılması, eğitimde olanak eşitsizliğini giderici önlemlerin hızlandırılması,
vergi
yükümlülüğündeki,
gelir
dağılımındaki
ve
toplumsal
güvenlikteki
dengesizlikleri giderici önlemlerin etkinleştirilmesi kişiler arasındaki gelir dağılımını
azaltmak amacıyla öne sürülen araçlar arasındadır (DPT, 1979).
Beşinci Planın temel amaçlarından biri gelir dağılımının düşük gelirli gruplar
lehine
değiştirilmesi
ve
kalkınmada
öncelikli
yörelerde
gelişmenin
hızlandırılmasıdır. Bu kapsamda planda, ücret, fiyat ve gelirler politikasının gelir
dağılımını iyileştirecek yönde yürütüleceği belirtilmektedir (DPT, 1984).
43
Hızlı, dengeli ve istikrarlı bir kalkınma süreci içinde gelir dağılımını
iyileştirmek, işsizliği, bölgesel ve yöresel gelişmişlik farklarını azaltmak Altıncı
Planın başlıca amaçları arasındadır. Bu doğrultuda, gelir dağılımını iyileştirici sosyal
politikaları öncelikle uygulamak, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) yanında sosyal
amaçlı yeni programlara ağırlık vererek bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarını
azaltmak, sosyal güvenlik sistemini yaygınlaştırmak, çiftçi, memur, esnaf, işçi ve
emeklilerden oluşan orta direği ekonomik ve sosyal yönden güçlendirmek gibi
hedeflere planda yer verilmiştir (DPT, 1989).
Yedinci Planın temel amaçlarından biri gelir dağılımının istikrarlı bir şekilde
iyileştirilmesi, toplumsal refahın yükseltilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Bu kapsamda
planda,
• Başta yoksulluğun azaltılması olmak üzere gelir dağılımındaki dengesizliklerin
giderilmesi ve refahın artırılması hususlarına ekonomik ve sosyal politikalarda
öncelik verilmesi,
• Alt gelir gruplarının refahını artırmak için doğrudan yardım sistemlerinin
geliştirilmesi ve bu kesimin yararlandığı eğitim, sağlık ve diğer sosyal
hizmetlerin desteklenmesi,
• Alt gelir gruplarının vergi yüklerinin azaltılması,
• İşsiz kalanların işsiz kaldıkları sürece uğrayacakları gelir kayıplarını kısmen
önlemek üzere işsizlik sigortası uygulamasına geçilmesi,
• Sosyal güvenlik sisteminin nüfusun tümüne yaygınlaştırılması,
• Kalkınmada Öncelikli Yörelerde yaşayan nüfusun gelir seviyeleri yükseltilerek
refah düzeylerinin ülke ortalamasına yaklaştırılması
gibi politikalar yer almaktadır (DPT, 1995).
İnsanımızın hak ettiği yaşam düzeyinin sağlanması amacıyla, gelir
dağılımının düzeltilmesine ve yoksullukla mücadeleye, bölgesel gelişmişlik
farklarının azaltılmasına önem verilmesi Sekizinci Planın temel amaçları arasında yer
almaktadır. Gelir dağılımının iyileştirilmesi ve yoksullukla mücadele, sosyal refahın
artırılması başlığı altında ele alınmıştır. Bu kapsamda ekonomik büyümeyi esas alan,
mutlak yoksulluğu giderecek, göreli yoksulluğu azaltacak ve yoksul kesimleri
ortalama refah seviyesine yaklaştıracak iktisadi ve sosyal politikaların uyum içinde
44
uygulanması temel ilke olarak belirlenmiştir. Planda yer alan politikalardan bazıları
aşağıdaki gibidir (DPT, 2000):
• Transfer sistemi, yoksullar ve yoksullaşma riskiyle karşı karşıya bulunan
gruplar lehine gelirin yeniden dağılımını sağlayacak bir yapıya
kavuşturulacaktır.
• Kırsal kesimde yaşayan nüfusun verimliliğini artıracak ve tarımsal üretim
yelpazesini zenginleştirecek mesleki yönlendirme programlarına ve projelere
ağırlık verilerek ilgili yöre halkının katılımı sağlanacaktır.
• Küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesine özel önem verilecek ve
yeni girişimcilerin ortaya çıkması teşvik edilecektir.
• Bölgelerarası gelişmişlik farklarını azaltmak üzere, ekonomik yatırımlar
yanında, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet yatırımlarına hız kazandırılacaktır.
• Sosyal yardım ve hizmetlerin yoksul kesimlere daha etkin bir şekilde
ulaştırılması sağlanacaktır. Bu çerçevede, merkezi idare ile işbirliği içinde
mahalli idarelerin, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının yoksullukla
mücadele programlarında daha etkili bir şekilde yer almaları teşvik edilecektir.
• Gelir dağılımı ve yoksullukla ilgili araştırmaların daha sık aralıklarla ve
düzenli olarak yapılması için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Dokuzuncu Planda ise konu gelir dağılımının iyileştirilmesi, sosyal içerme ve
yoksullukla mücadele ekseni altında ele alınmaktadır. Yoksulluk ve gelir
dağılımındaki dengesizliğin, sürdürülebilir büyüme ve istihdam, eğitim, sağlık ve
çalışma hayatı politikalarıyla kalıcı bir şekilde azaltılması öngörülmektedir. Bu
kapsamda, yoksulluk ve sosyal dışlanma riski taşıyan birey ve grupların ekonomik ve
sosyal hayatta yer almalarının sağlanması, özellikle kırsal kesimde ve az gelişmiş
bölgelerde girişimciliğin teşvik edilmesi, kırsal kesimdeki kız çocuklarının,
özürlülerin
ve
düşük
gelirli
ailelerin
çocuklarının
eğitime
erişimlerinin
kolaylaştırılması, yoksulluk ve sosyal dışlanmanın önlenmesine yönelik politikaların
uygulanmasında ve bunlara yönelik hizmetlerde tüm kesimlerin koordineli bir
şekilde çalışmasının sağlanması gibi politikalar planda yer almaktadır (DPT, 2006).
Onuncu Planda yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında bulunan kesimlerin
fırsatlara erişimlerinin kolaylaştırılması yoluyla ekonomik ve sosyal hayata
katılımlarının artırılması ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesi, gelir dağılımının
iyileştirilmesi ve yoksulluğun azaltılması amaçlardan biri olarak belirtilmektedir. Bu
45
kapsamda, sosyal hizmet ve yardım alanında ailenin ihtiyaçlarına bütünsel olarak
yaklaşan arz odaklı ve istihdam bağlantılı bir sistem kurulmasının esas olduğu ifade
edilmektedir. Plan döneminde mutlak yoksulluğun ihmal edilebilir seviyelere
indirilmesi ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi göreli yoksulluğa odaklanılması
amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda planda; vergi ve sosyal transferlerin gelir dağılımı
eşitsizliğini ve yoksulluğu azaltıcı etkisinin artırılması, yoksulluğun nesiller arası
aktarımının önlenmesi amacıyla temel kamu hizmetlerine erişimde fırsat eşitliğinin
güçlendirilmesi, yoksullukla mücadelede sivil toplumun katılımının artırılması ve
yerel yönetimlerin rolünün güçlendirilmesi, sosyal yardım-istihdam bağlantısının
güçlendirilerek yoksul kesimin istihdam edilebilirliğinin artırılması ve üretken
duruma geçirilmesine yönelik programlara devam edilmesi gibi politikalara yer
verilmektedir.
Ağırlıklı olarak dolaylı yaklaşımın benimsendiği yoksullukla mücadele
konusunda 1980’lerden itibaren doğrudan yaklaşımı esas alan politikalar da
uygulanmaya başlanmıştır. Bu kapsamda ilk akla gelen uygulama 1986 yılında 3294
sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulmuş olan Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’dur (SYDTF)31. Fonun temel kuruluş
amacı “yoksulluk içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlara yardım etmek,
sosyal adaleti pekiştirici önlemler alarak, gelir dağılımının iyileştirilmesine katkı
sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmek”tir.32 Fon, 2011 yılında
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı bir genel müdürlüğe dönüştürülmüştür
(Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü). Fonun gelirlerini, bütçeden ayrılacak
kaynakların yanı sıra gelir ve kurumlar vergisi, trafik cezaları ve RTÜK reklam
gelirlerinden sağlanan kesintiler oluşturmaktadır. Fon yönetimi, çalışmalarını
Türkiye genelinde kurulmuş Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları
aracılığıyla sürdürmektedir. Söz konusu vakıflar aracılığıyla sağlık, eğitim, proje,
31
Fonun görevleri; Fonda toplanan kaynakların, yürütülecek sosyal yardım proje ve programları ile
yatırım programları çerçevesinde dağıtım önceliklerini belirlemek ve dağıtımına karar vermek; sosyal
yardım amaçlı talep ve teklifleri değerlendirmek; toplumda dayanışma ve paylaşma bilincini
geliştirmek ve desteklemek üzere bilimsel, sosyal ve kültürel programlar ve projeler önermek,
hazırlanan projelere destek sağlamak; il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında
çalıştırılacak personelin nitelikleri ile özlük hakları ve diğer hususlarla ilgili belirlenecek kriterleri
görüşmek ve karara bağlamak şeklindedir (http://www.sosyalyardimlar.gov.tr).
32
http://www.sosyalyardimlar.gov.tr
46
gıda-yakacak yardımları ve periyodik yardımlardan oluşan sosyal yardım
programları yürütülmektedir.
SYDTF, yaşanan ekonomik krizin yoksul aileler üzerindeki etkilerini
azaltarak gelecekteki benzer risklere karşı mücadele etme kapasitelerini artırmayı
amaçlayan Sosyal Riski Azaltma Projesi’nin (SRAP) de uygulayıcı kuruluşudur. 28
Kasım 2001 tarihinde yürürlüğe giren SRAP’ın amacı, üst üste yaşanan ekonomik
krizler sonrası oluşan yoksullukla mücadelede etkin politikaların geliştirilmesi ve bu
politikaları
uygulayan
kamu
kurumlarının
kurumsal
kapasitelerinin
güçlendirilmesidir (DPT, 2007:30). SRAP; Hızlı Yardım, Şartlı Nakit Transferi ile
Yerel Girişimler ve Kurumsal Gelişim bileşenlerinden oluşmaktadır. Hızlı Yardım
Bileşeni kapsamında yaşanan ekonomik krizin muhtaç nüfus üzerindeki etkisini
azaltmak hedeflenmiş ve okula devam paketleri (okul formaları, ayakkabılar,
kırtasiye vb.) veya sağlık harcamalarını karşılayamayan yoksul kişiler için ilaç ve
tıbbi gereçler gibi harcamalar için kaynak dağıtılmıştır. Şartlı Nakit Transferi bileşeni
kapsamında, yoksulluk nedeniyle çocuklarını okula kaydettiremeyen, gönderemeyen
veya okuldan almak zorunda kalan, okul öncesi çocuklarını düzenli sağlık
kontrollerine götüremeyen ailelerin ya da düzenli sağlık kontrollerini yaptıramayan
anne adaylarının ekonomik yönden desteklenmesi ve Türkiye’de düzenli bir nakit
sosyal yardım sisteminin yerleştirilmesi hedeflenmektedir. Yerel Girişimler Bileşeni
kapsamında, vatandaşların üretken hâle getirilip kendi gelirini sağlayarak geçimini
temin edebilmeleri amaçlanmaktadır (DPT, 2007:30). Kurumsal Gelişim Bileşeninin
hedefi ise yoksullara hizmet ve sosyal yardım sağlayan kamu kurumlarının kurumsal
kapasitelerinin güçlendirilmesidir.
SRAP uygulaması 31 Mart 2007 tarihinde sona ermiştir. 2003-2006
döneminde, SRAP altında uygulanan Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi33
kapsamında toplam 492 proje ile 37.971 aileye 285.330.662 TL; Güzel Okulum
Projesi34 kapsamında ise 1.470 okula 8.618.201 TL destek sağlanmıştır. Aynı
dönemde Yerel Girişimler bileşeni kapsamında ise 6.501 proje ile 507.524 aileye
33
Proje kapsamında kırsal alanda yaşayan ve tarımsal üretim yapabilmek için yeterli kaynağa sahip
olmayan, süt sığırcılığı ve koyunculuk yaparak gelir elde etmek isteyen vatandaşlar, kooperatifler
kanalıyla desteklenmektedir.
34
Proje kapsamında fiziki mekân ve sosyal altyapı olanakları açısından yoksul okullara destek
sağlanmaktadır.
47
177.453.108 TL destek sağlanmıştır. Şartlı Nakit Transferleri ise eğitim, sağlık ve
gebelik alt başlıkları kapsamında uygulanmıştır. Bu kapsamda, eğitim başlığında
1.563.253 çocuk için 488.756.970 TL, sağlık başlığında 876.978 çocuk için
183.463.732 TL, gebelik başlığı altında ise 22.486 anne adayına 1.513.439 TL destek
sağlanmıştır (SYDGM, 2007:143).
Kalkınma Bakanlığı tarafından uygulanan Sosyal Destek Programı (SODES),
dezavantajlı bölgelerin beşeri sermayesini güçlendirmek ve toplumsal bütünleşme
sürecine destek olmak amacıyla bu bölgelerdeki göç, yoksulluk ve işsizlik gibi
sorunların ve değişen sosyal yapının ortaya çıkardığı ihtiyaçlara kısa sürede karşılık
vermeyi hedefleyen bir sosyal kalkınma programıdır (Kalkınma Bakanlığı, 2012:6).
2008 yılında Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) illerinde uygulamaya konulmuş
olan programın kapsamı, 2010 yılında Doğu Anadolu Projesi (DAP) illerinin dâhil
edilmesiyle 25 ile; 2011 yılında 5 ilin de pilot uygulamaya dâhil edilmesiyle ise 30
ile ulaşmıştır.35 Program istihdam, sosyal içerme, kültür, sanat ve spor olmak üzere
üç bileşenden oluşmaktadır. İstihdam bileşeni kapsamında istihdam edilebilirliğin
artırılması ihtiyaçlara uygun alanlarda nitelikli işgücünün, mesleki bilgi ve birikimin
geliştirilmesi,
toplumun
dezavantajlı
kesimlerinin
istihdama
erişiminin
kolaylaştırılması ve kendi işini kurabileceklere destek olunması hedeflenmektedir.
Sosyal içerme bileşeni ile yoksulluğun azaltılması, sosyal yardım alan yoksul
kesimin kendi geçimini temin edecek duruma getirilmesine destek olunması, yaşlı,
özürlü, kadın ve çocuklar gibi toplumun öncelikli kesimlerinin yaşam standartlarının
yükseltilmesi ve bunlara götürülen hizmetlerin kalitesinin artırılması beklenmektedir.
Kültür, sanat ve spor bileşeni kapsamındaki projeler ile toplumun ihtiyaç duyduğu
kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerin geliştirilmesi, özellikle çocukların ve
gençlerin bu tür faaliyetlere yönlendirilerek yeteneklerinin açığa çıkartılması ve
kendilerine ve topluma yararlı alışkanlıklar edinmelerine yardımcı olunması
hedeflenmektedir (Kalkınma Bakanlığı, 2012:6). 2008-2012 döneminde sosyal
içerme başlığı altında toplam 2.515 projeye 345.099.726 TL, kültür, sanat ve spor
35
Söz konusu iller; GAP kapsamındaki Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin,
Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illeri; DAP kapsamındaki Ağrı, Ardahan, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Elazığ,
Erzincan, Erzurum, Gümüşhane, Iğdır, Hakkâri, Kars, Malatya, Muş, Tunceli ve Van ile 2011 yılında
dâhil edilen Adana, Mersin, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Hatay’dır.
48
başlığı altında toplam 2.430 projeye 244.530.004 TL, istihdam başlığı altında toplam
848 projeye 84.755.583 TL destek sağlanmıştır.36
Ayrıca, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğü (SHÇEK) çeşitli sosyal yardımlarda bulunmaktadır. Genel Müdürlük,
temel ihtiyaçlarını karşılayamayan kişi ve ailelere kaynakların yeterliliği ölçüsünde
ayni ve nakdi yardımlar yapmaktadır (Tireli ve Coşkun, 2008:130). SHÇEK
tarafından, sokakta yaşayan çocuklara yönelik hizmetler ile korunmaya muhtaç
çocuklara yönelik kurumsal bakım, evlat edindirme, bakıma muhtaç yaşlı ve
özürlülere kuruluşlarda veya kendi ikametgâhlarında bakım gibi hizmetler de
ağırlıklı olarak verilmektedir. SHÇEK, 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne dönüştürülmüştür.
Vakıflar Genel Müdürlüğü ise annesi ya da babası olmayan muhtaç çocuklar,
yüzde 40 ve üzeri engelli olanlar ile sosyal güvencesi olmayan, herhangi bir geliri
bulunmayan yoksullara muhtaç aylığı bağlamakta; maddi durumu yeterli olmayan ilk
ve ortaöğretim öğrencilerine burs sağlamaktadır. Ayrıca, yoksullara yiyecek
dağıtmak amacıyla aşevi hizmeti de Vakıf tarafından sunulmaktadır.
Bunların dışında diğer kamu kuruluşları ve yerel yönetimler ile sivil toplum
örgütlerinin
yürüttükleri
programlar
da
doğrudan
yaklaşım
çerçevesinde
değerlendirilebilecek uygulamalardır.
2.3. Türkiye’de Yoksulluk Üzerine Yapılmış Bazı Çalışmalar
Türkiye’de yoksulluk çalışmaları 1990’lı yıllardan itibaren yoğunluk
kazanmıştır. Yoksulluğun ölçülmesi ve yoksulluk profilinin çıkarılmasına yönelik
çalışmaların yanı sıra belirli bir yerleşim yerinde anket yoluyla gerçekleştirilen alan
çalışmaları da bulunmaktadır.
Yoksulluğun nicel değerlendirmesine odaklanan çalışmalarda tüketim ve gelir
ölçütleri kullanılarak yapılan çalışmaların yanı sıra insani yoksulluk yaklaşımını
benimseyen çalışmalar da mevcuttur.
36
www.kalkinma.gov.tr
49
Bu kapsamda, Dumanlı (1996), kişi için dengeli ve yeterli beslenmeyi
sağlayacak olan günlük kalori miktarından hareket ederek 1987 ve 1994 yılları için
yoksulluk sınırını hesaplamıştır. Benzer şekilde, Erdoğan (1996) 1994 yılı Hanehalkı
Gelir ve Tüketim Harcamaları Anketi Sonuçlarını kullanarak asgari alınması gerekli
kalori miktarı yaklaşımından hareketle hanehalklarının minimum gıda sepeti
maliyetlerini; Türkiye geneli, kent, kır ve 7 coğrafi bölge ayrımında elde etmiştir.
Erdoğan (1998) ise aynı verileri kullanarak minimum gıda harcaması ve temel
gereksinimler yaklaşımlarına göre yoksulluk durumunu analiz etmektedir. Gıda
harcaması yöntemine göre Türkiye’de hanelerin yüzde 5,6’sı, nüfusun ise yüzde
8,4’ü (kentte yüzde 4,60, kırda yüzde 11,82) yoksuldur. Temel gereksinimler
yöntemine göre ise Türkiye’de hanelerin yüzde 19,31’i, nüfusun ise yüzde 24,38’i
(kentte yüzde 21,73, kırda yüzde 25,40) yoksuldur. Ayrıca, yoksulların cinsiyeti, eğitim
durumu, medeni durumu, çalışma koşulları, yaşı ve oturdukları konuta ilişkin
özellikler temelinde bir ayrım yapılarak yoksulluk incelenmiştir. Buna göre, fertlerin
öğrenim düzeyi arttıkça yoksulluk oranının azaldığı, yevmiyeli çalışanlar içindeki
yoksulluk oranının ise yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Sadece gıda tüketimine göre değil tüm tüketim maddelerine göre yoksulluk
oranının hesaplandığı Dansuk (1997) çalışmasının bir diğer amacı ise Türkiye'de var
olan yoksulluğun boyutlarını ve sosyal göstergelerle ilişkisini ortaya koymaktır.
Çalışmada, 1973 ve 1987 yılları arasındaki yoksulluk ele alınmış ve yoksulluk ile
gelir dağılımı yapısı, bölgesel gelir eşitsizlikleri, işgücü, cinsiyet, eğitim ve bazı
demografik unsurlardan oluşan sosyal göstergeler arasında ilişki kurulmaya
çalışılmıştır. Buna göre, eğitimsiz ya da düşük eğitimli kişiler, kadınlar, sosyal
güvenlik ağı dışında olanlar ve tarım kesiminde yaşayanlar arasında yoksulluk
oranının daha yüksek olduğu saptanmıştır.
Coşkun (2012) çalışması ise, Türkiye’de bölgesel yoksulluğun profilini, 1994
ve 2001 Hanehalkı Gelir ve Tüketim Harcamaları Anketi’nin ham verilerini
kullanarak ortaya koyma amacındadır. Mutlak ve göreli yoksulluk yaklaşımları
kullanılarak yoksulluğun Türkiye’de bölgesel profili belirlenmeye çalışılmış;
yoksulluk, yaş, eğitim, sosyal güvence ve kent-kır ayırımları yapılarak incelenmiştir.
Çalışma sonucunda, kırsal yerleşim alanlarında yoksulluğun kentlere göre daha
50
yüksek oranda olduğu tespit edilmiştir. Bölgesel analizde ise yoksulluk, İç Anadolu,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, diğer bölgelere kıyasla yüksek
bulunmuştur. Bunun yanında, eğitim düzeyi yükseldikçe yoksulluk oranının azaldığı,
0-15 ve 45 yaş üstü gruplarda da yoksulluğun daha yüksek olduğu belirtilmiştir.
Bunların dışında insani yoksulluk yaklaşımı çerçevesinde çalışmalara örnek
olarak Akder (2000) verilebilir. Türkiye’de insani gelişme ile bölgesel ve kırsal
sorunlar arasındaki güçlü ilişkiyi vurgulama amacını taşıyan çalışmada Akder, insani
gelişme ve yoksulluğun kırsal boyutlarına odaklanmaktadır. İllere göre ayrıştırılmış
İGE değerleri kullanılmış ve düşük düzey insani gelişmenin kırsal bölgelerde daha
yoğun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Hem kentsel hem de kırsal düzeyde yoksulluğu belirleyen faktörleri ele alan
Buğra ve Keyder (2003 ve 2006) çalışmaları ise Türkiye’de değişen yoksulluk
biçimlerine odaklanmaktadır. Çalışmalar ile göçün yapısının değiştiğine ve yeni
dönemde göç edenlerin toplumsal ağlara eklemlenemediklerine vurgu yapılmış; bu
durum gecekondulaşmanın sonu olarak adlandırılmıştır. Buna göre, kentlere göç
edenler, kendilerinden önce göç edenlerin aksine, gecekondu mahallelerine
yerleşememekte ve bağlantısız apartman dairelerine yerleşmektedirler. Ayrıca,
uygulanan kent politikaları çerçevesinde, gecekondu bölgelerinde yeni orta sınıflar
için siteler inşa edilmeye başlanmış ve bu durum toplumsal dayanışmanın zarar
görmesine neden olmuştur. Böylelikle kentte yeni bir yoksul tipi ortaya çıkmıştır.
Buğra ve Keyder (2003) tarafından “yeni yoksulluk” olarak tanımlanan bu yoksulluk
eskisi gibi geçici değil, kalıcıdır.
Bunların dışında, alan araştırmalarına dayanan çalışmalar da mevcuttur. Alan
çalışmaları çoğunlukla kentsel yoksulluğun dönüşümüne odaklanmaktadır. Örneğin,
Işık ve Pınarcıoğlu (1998) çalışması İstanbul Sultanbeyli'de anket, yüz yüze görüşme
ve gözlem teknikleri aracılığıyla veri toplanan alan araştırmasına dayanmaktadır.
Kente yeni gelenler bölgede, ya düşük ücretlerle toprak satın almış ya da doğrudan
işgal etmişlerdir ve böylece bölgeye ilk gelenler önemli bir rant elde etmişlerdir.
Daha sonra gelen yeni nüfus, ilk gruptan arsa satın alarak rantın artmasına neden
olmuştur. Bu gruptakiler almış oldukları arsalara kendilerine bir ev inşa etmiş, daha
sonra da evlerini apartman haline getirmişlerdir. Bu apartmanlara ise yeni gelenler
51
yerleşmiş ve böylelikle ikinci grup da yeni gelenler üzerinden kazanç sağlamıştır.
Yani, gruplar yoksulluğu kendilerinden sonra gelenlere devretmekte ve nöbetleşe
yoksulluk yaşanmaktadır. Çeşitli yönlerdeki eksikliklerine37 dikkat çekilmesine
rağmen söz konusu çalışmanın, metodolojik açıdan güçlü olmasıyla yoksulluk
çalışmalarına önemli katkılar yaptığı söylenebilir.
Alan araştırmasına dayalı bir diğer çalışmada Erdoğan (2002), Türkiye'de
kent yoksulluğunun toplumsal görünümlerini ele almaktadır. Çalışma, ilki
tartışmaları diğeri ise yapılan mülakatların deşifrelerini içeren iki bölümden
oluşmaktadır. İlk bolümde yer alan yazılar, görüşmeler sonucu elde edilen verilerden
hareketle yoksulluk konusunu kadın, mekân, milliyetçilik, dinsellik, siyaset ve kimlik
temaları ekseninde farklı boyutlardaki görünümleri ile ele almaktadır. Çalışma,
yoksulluk sorununun farklı boyutlarını göstererek ve yoksulluk konusunun diğer
birçok konuyla olan ilişkisini ortaya koyarak, yoksulluğun daha iyi anlaşılmasına
katkı sağlayacak kavramların elde edilmesine imkân tanımaktadır.
Görüldüğü üzere, Türkiye’de yoksulluk çalışmaları genel olarak gelir
yoksulluğuna odaklanmakta; yoksulluğun diğer boyutlarının ele alındığı çalışmalar
ise çoğunlukla alan çalışmalarına dayanmaktadır. Gelir yoksulluğu ve insani
yoksulluğun birlikte ele alındığı veya insani yoksulluğun nicel olarak ölçülmesine
dönük çalışmalar ise sınırlıdır. Yoksulluğun ülke genelinde mekânsal dağılımına
ilişkin çalışmalar çoğunlukla gelir yoksulluğuna odaklanmış; insani yoksulluğun
dağılımına ilişkin temel çalışma ise yukarıda değinilen iller bazında ayrıştırılmış İGE
değerlerinin sunulduğu UNDP tarafından 2001 yılında yayınlanan Türkiye İnsani
Gelişme Raporu olmuştur. Bu çalışmada ise gelir yoksulluğu ve insani yoksulluk
ölçümleri birlikte ele alınmakta ve insani yoksulluk il bazında seçilen göstergeler
itibarıyla nicel olarak ölçülmektedir.
37
Şenses (2001), arsa yağmasından kaynaklanan kentsel rantların paylaşımına göre geliştirilen
nöbetleşe yoksulluk kavramının, “bu sürecin düzenli ve planlı olduğu izlenimi yarattığını, bu süreçteki
rastlantı, şans ve gelişigüzellik unsurlarını geri plana” ittiğini belirtmekte; kavramın daha çok bir
bölgedeki deneyimin verileri ışığında geliştirilmiş ve başka alanlarda geçerliliğinin test edilmemiş
olması, salt Sultanbeyli kapsamında oluşan yoksulluğu dahi bütüncül bir biçimde ele alamaması ve
kentsel yoksulluğu sadece belirli açılardan incelemesini bu çalışmanın zayıf yönleri olarak
değerlendirmektedir. Ayrıca, çalışmada metodolojik tartışmanın ve ele alınan konuların “sanki üst
üste yığıldığı ve yer yer tekrarların” bulunduğu ifade edilmektedir (Şatıroğlu, 2003).
52
3. GELİR YOKSULLUĞU
Bu bölümde Türkiye’de gelir yoksulluğunun, yoksulluk ve yaşam kalitesiyle
ilişkili olan göstergeler itibarıyla Düzey 1 bölgeler bazında profili çıkarılacaktır. Bu
şekilde, gelir yoksulluğunun bölgeler arasında ve farklı göstergelere göre nasıl
farklılaştığı belirlenmeye çalışılacaktır. Burada ortaya konulan hangi bölgede hangi
yoksulluk unsurlarının ön plana çıktığına ilişkin bilginin yoksullukla mücadele
politikalarının gerek tasarımı ve gerekse etkilerinin analizi çalışmalarına girdi
sağlaması beklenmektedir.
3.1. Veri ve Yöntem
Bir önceki bölümde belirtildiği üzere, yoksulluk istatistikleri TÜİK tarafından
Gelir
ve
Yaşam
açıklanmaktadır.
Koşulları
GYKA,
Araştırması
bölge
bazında
(GYKA)
da
sonuçlarına
tahmin
dayanarak
üretilmesine
olanak
sağlamaktadır. TÜİK’in GYKA’dan önce yürütmekte olduğu Hanehalkı Bütçe
Anketi (HBA) sonuçlarına dayanarak açıkladığı veriler ise mutlak yoksulluğu
göstermekte, ancak en son 2009 yılına ilişkin bilgi sunmakta ve bölge bazlı tahminler
üretilmemektedir. HBA sonuçlarına göre Türkiye’de mutlak yoksulluk 2009 yılında
yüksek (yüzde 18) seviyededir. Bu nedenle, mutlak yoksulluğu esas alan bir çalışma
da anlamlı olacaktır. Ancak, hâlihazırda TÜİK tarafından göreli gelir yoksulluğu
ölçütünün kabul edilmesi ve mutlak yoksulluğa ilişkin bölge bazlı veri bulunmaması
sebebiyle bu çalışmada göreli gelir yoksulluğu ölçütü esas alınmıştır. Bu kapsamda,
hanehalkı ve fert özelliklerine göre yoksulluğun nasıl değiştiğinin incelenmesinde
2010 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması (GYKA) ham verileri
kullanılmıştır.38
Bu kapsamda, TÜİK tarafından kullanılan OECD eşdeğerlik ölçeği39
kullanılarak ankette yer alan her bir hanehalkının büyüklüğünün kaç eşdeğer ferde
denk olduğu bulunmuş ve böylelikle eşdeğer hanehalkı büyüklükleri hesaplanmıştır.
Her hane için, hanehalkı toplam yıllık geliri hanehalkının eşdeğer hanehalkı
38
Bu çalışmanın yapıldığı tarihte GYKA sonuçlarının 2011 yılı için yayımlanması ancak araştırmaya
ait ham verilerin açıklanmaması sebebiyle, bu bölümde 2010 yılı araştırmasının ham verileri
kullanılmıştır.
39
Bkz. sayfa 32, dipnot 25.
53
büyüklüğüne bölünerek o hanehalkı için eşdeğer fert başına düşen gelir
hesaplanmıştır. Sonrasında, her bölge için medyan eşdeğer fert başına düşen gelirin
yüzde 60’ı yoksulluk sınırı olarak kabul edilmiş ve bu sınırın altında gelire sahip olan
fertler yoksul olarak işaretlenmiştir. Yani, TÜİK tarafından açıklanan verilere paralel
olarak, her bölge için yoksulluk sınır ve oranları ayrı ayrı hesaplanmıştır.
Devamında, GYKA kapsamında fert ve hanehalkı bazında bilgi sunulan
yerleşim yeri (kır-kent), cinsiyet, yaş grubu, eğitim durumu, sağlık durumu, işteki
durum, hanehalkının oturduğu konutun özellikleri ile cep telefonu, bilgisayar,
internet,
otomobil
sahipliği
gibi
göstergeler
itibarıyla
yoksulluk
profili
incelenmiştir.40 Bilindiği üzere, TÜİK tarafından GYKA sonuçları kapsamında
sadece bölge yoksulluk oranları açıklanmaktadır. Bu çalışma ile farklı göstergeler
itibarıyla bölgesel yoksulluğun boyutları ortaya konmaktadır.
Bunun yanında, her gösterge ve her bölge için yoksul ve yoksul olmayan
gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olup olmadığı, bağımsız iki
örneklem t-testi (independent samples t-test) 41 kullanılarak test edilmiştir.
Bu bölümde yapılan çalışmada, her bölge için ayrı bir yoksulluk sınırı
belirlenmesi her bir bölgede yoksul olarak işaretlenen fertlerin farklılaşması
sonucunu doğurmaktadır. Başka bir deyişle, bölgelerde yoksul olarak belirlenen
fertler, Türkiye’nin değil, bulundukları bölgenin ortalama refah seviyesinin42 altında
kalan fertler olarak belirlenmektedir. Örneğin, bir bölgenin yoksulluk sınırına göre
yoksul kabul edilen bir fert, bölge yoksulluk sınırının daha düşük olduğu başka bir
bölgede yoksul olarak sayılmayabilecektir. Bu durum, bölgelerin birbirleriyle
karşılaştırılabilir olmaması sonucunu doğurmaktadır. Bu bölümde yapılan tespitlerin
yorumlanmasında bu hususun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu
kapsamda, tespitlerden yola çıkılarak öne sürülecek politikalar fertleri kısa vadede,
40
Burada hesaplanan bölge yoksulluk oranları TÜİK tarafından açıklanan resmi verilerden
farklılaşmaktadır. Ancak, hesaplanan diğer verilerle uyumu sağlamak amacıyla değerlendirmelerde
ham veriler kullanılarak hesaplanan bölge yoksulluk oranı esas alınmıştır.
41
Bağımsız iki örneklem t-testi, iki örneklem grubu arasında ortalamalar açısından fark olup
olmadığını incelemek amacıyla kullanılır. Örneğin evli ve bekar kişiler arasında aylık harcamaları
arasındaki farklılığa bakmak için kullanılabilir. Söz konusu uygulama için SPSS 15.0 (Statistical
Package for the Social Sciences) bilgisayar programından faydalanılmıştır.
42
Medyan gelirin yüzde 60’ı.
54
Türkiye’nin değil, bulundukları bölgenin ortalama refah seviyesine ulaştırmayı
hedefleyecektir.
3.2. Düzey 1 Bölgeler İtibarıyla Türkiye’nin Yoksulluk Profili
3.2.1. Yerleşim yeri
Tarım sektöründe işgücü verimliliği ve gelirin, ortalama olarak, sanayi ve
hizmetler sektörlerine göre düşük olması tarım sektöründe çalışanların daha yüksek
bir yoksulluk riski ile karşı karşıya olmasına neden olmaktadır. Bunun sonucunda,
tarımın başat sektör olduğu kırsal alanlar, kentsel alanlara kıyasla daha yüksek
yoksulluk oranına sahip olmaktadır. Bunun yanında, eğitim, temiz su, iletişim ve
sağlık gibi hizmetlere erişimin kırsal alanlarda kentlere kıyasla daha zor olması
yoksulluğun kırsal alanlarda daha yaygın olması sonucunu doğurmaktadır.
Kırdan kente hızlı göç hareketlerinin kentlerde gecekondulaşma sorunu,
ekonomik ve sosyal hayata entegrasyon güçlüklerini ortaya çıkarması ve kayıt dışı
istihdamı arttırmasıyla birlikte yoksulluk, kırdan kente transfer edilmektedir. Bu
durumda
“kentsel
yoksulluk,
kırsal
yoksulluğun
bir
yansıması
olarak
değerlendirilmekte ve hızlı kentleşme süreci ile ilişkilendirilmektedir” (Şenses,
2009:161). Benzer şekilde, Birleşmiş Milletlerin araştırmasına göre, kentleşme
sürecindeki hızlı artışın, mevcut yoksulluk boyutunu artırabileceği tahmin
edilmektedir (Ravallion, 2002: 442).
Ayrıca, kırsal ve kentsel alanlar arasında farklılaşan tüketim kalıpları ile
hizmet fiyatları gibi nedenlerle de kırsal yoksulluk ile kentsel yoksulluk farklılık arz
etmektedir. Bu nedenle, yerleşim yerine göre yoksulluğun boyutları ayrıca
incelenmeli, kırsal ve kentsel alanların özelliklerine göre farklılaşan politikalar
geliştirilmelidir.
Türkiye’de yerleşim yeri bakımından yoksul ve yoksul olmayan gruplar
arasında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır (p<0,05). Bunun
yanında, anket verilerinden elde edilen, kırda yaşayanlar ile kentte yaşayanlar içinde
yoksul olanların oranları Tablo 3.1’de verilmektedir. Tablo incelendiğinde İstanbul
Bölgesi hariç tüm bölgelerde kırsal yoksulluğun kentsel yoksulluktan oransal olarak
55
yüksek olduğu görülmektedir. İstanbul Bölgesi’nde kentsel yoksulluğun ön plana
çıkması bölgenin kentsel nüfus oranının en yüksek ve en çok göç alan bölge olması
ile paralellik göstermektedir.
Doğu Karadeniz ve Doğu Marmara bölgelerinde kırsal ve kentsel yoksulluk
oranları arasındaki fark görece düşüktür. Kırsal ve kentsel yoksulluk oranları
arasındaki farkın en yüksek olduğu bölge ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir.
Tablo 3.1. Yerleşim Yerine Göre Yoksulluk Oranları
Bölge
Kodu
Bölge Adı
TR1
Yüzde
Bölge
Yoksulluk
Oranı (2010)
Kır (a)
Kent (b)
Fark (a-b)
İstanbul
10,17
19,04
-8,87
18,94
TR2
Batı Marmara
29,45
11,14
18,31
20,04
TR3
Ege
30,40
14,15
16,24
19,79
TR4
Doğu Marmara
24,02
16,27
7,76
18,38
TR5
Batı Anadolu
35,05
18,85
16,20
21,04
TR6
Akdeniz
30,52
15,02
15,50
20,40
TR7
Orta Anadolu
28,78
10,13
18,66
18,97
TR8
Batı Karadeniz
28,95
11,62
17,32
20,76
TR9
Doğu Karadeniz
21,45
12,83
8,62
18,39
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
28,55
15,85
12,70
23,74
TRB
Ortadoğu Anadolu
30,11
12,90
17,21
21,95
TRC
Güneydoğu Anadolu
33,73
11,14
22,58
19,55
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Bunun yanında, İstanbul Bölgesi hariç tüm bölgelerde kırsal yoksulluk
bölgenin yoksulluk oranından yüksektir. Kırsal yoksulluk oranı ile bölgesel
yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu bölgeler Güneydoğu Anadolu,
Batı Anadolu, Akdeniz ve Ege bölgeleridir. Kentsel yoksulluk ise İstanbul bölgesi
hariç tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının altındadır. Batı Karadeniz ve
Ortadoğu Anadolu bölgelerinde ise kentsel yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı
arasındaki fark en yüksektir.
Kırda yaşayanlar içinde yoksulların oranının en düşük olduğu bölge İstanbul
iken en yüksek olduğu bölge Batı Anadolu Bölgesi’dir. Batı Anadolu Bölgesi kırsal
yoksulluğun en yüksek olduğu bölge olmanın yanı sıra kentsel yoksullukta da
56
İstanbul Bölgesi’nden sonra ikinci sırada yer almakta; hem kırsal hem de kentsel
yoksulluğun görece yüksek boyutlarda olduğu bir bölge olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Kentte yaşayanlar içinde yoksulların oranının en yüksek olduğu bölge
İstanbul, en düşük olduğu bölge ise Orta Anadolu Bölgesi’dir. Kentsel yoksulluğun
görece düşük seviyede olduğu Orta Anadolu, Batı Karadeniz, Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde kırsal yoksulluk yüksektir.
Tablo 3.2’de de yoksul olan ve olmayan nüfusun yerleşim yerine göre
dağılımları verilmektedir. Buna göre, İstanbul Bölgesi’nde hem yoksul olan hem de
yoksul olmayan nüfusun tamamına yakını (sırasıyla yüzde 99,4 ve yüzde 98,8)
kentsel alanda yaşamaktadır. Bu durum, İstanbul Bölgesi’nde kentleşme oranının
yüksek olması yanında, diğer bölgelerin aksine, kentsel yoksulluk oranının kırsal
yoksulluk oranından yüksek olmasıyla da uyumludur.
Tablo 3.2. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Yerleşim Yerine Göre Dağılımı
Yüzde
Bölge
Bölge Adı
Kodu
Yoksul Olanlar
Yoksul Olmayanlar
Kır
Kent
Toplam
Kır
Kent
Toplam
TR1
İstanbul
0,58
99,42
100
1,20
98,80
100
TR2
Batı Marmara
71,40
28,60
100
42,86
57,14
100
TR3
Ege
53,26
46,74
100
30,08
69,92
100
TR4
Doğu Marmara
35,60
64,40
100
25,35
74,65
100
TR5
Batı Anadolu
22,46
77,54
100
11,09
88,91
100
TR6
Akdeniz
51,96
48,04
100
30,33
69,67
100
TR7
Orta Anadolu
71,93
28,07
100
41,68
58,32
100
TR8
Batı Karadeniz
73,56
26,44
100
47,31
52,69
100
TR9
Doğu Karadeniz
75,25
24,75
100
62,10
37,90
100
TRA
Kuzeydoğu
Anadolu
74,68
25,32
100
58,17
41,83
100
TRB
Ortadoğu Anadolu
72,13
27,87
100
47,08
52,92
100
TRC
Güneydoğu
Anadolu
64,20
35,80
100
30,65
69,35
100
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Yoksul nüfusun daha çok kentsel alanda yoğunlaştığı diğer bölgeler Batı
Anadolu ve Doğu Marmara bölgeleridir. Söz konusu iki bölgede yoksul olmayan
57
nüfusun da büyük oranı yine kentsel alanlarda yaşamaktadır ve bu bölgelerde
kentleşme oranı da görece yüksektir.
Akdeniz ve Ege bölgelerinde ise yoksul nüfusun kırsal ve kentsel alanlara
dağılımı
dengeli
iken
yoksul
olmayan
nüfus
daha
çok
kentsel
alanda
yoğunlaşmaktadır. Diğer taraftan, Doğu Karadeniz Bölgesi hem yoksul olan hem de
yoksul olmayan nüfusun daha büyük bir oranının kırsal alanda yaşadığı tek bölgedir.
Söz konusu bölge aynı zamanda kırsal nüfus oranının en yüksek olduğu ikinci
bölgedir. Diğer bölgelerde ise yoksul nüfusun büyük kısmı kırsal alanda
yaşamaktadır.
3.2.2. Cinsiyet
Kadınların toplumdaki rollerinin, sahip oldukları hakların ve kaynaklara
erişimlerinin erkeklerden farklılaşması nedeniyle, yoksulluk sorununun irdelenmesi
sürecinde kadın yoksulluğunun ayrıca analiz edilmesi gerekmektedir. Kadınların
erkeklerden daha yoksul olduğunu ifade eden yoksulluğun kadınlaşması kavramı ilk
kez, Amerika’da kadınların işgücüne katılımındaki artışa rağmen yoksul kadın
sayısının artması durumunu açıklamak için, 1978 yılında Diane Pearce tarafından
kullanılmıştır. Bu kavram ile yoksulluğun analizi ve yoksullukla mücadele
politikalarının
oluşturulmasında
kadınların
ayrıca
hedeflenmesi
gerektiği
savunulmuştur.
Türkiye için bakıldığında, cinsiyet açısından yoksul ve yoksul olmayan grup
arasında bölgelerin hiçbirinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamaktadır.
Tablo 3.3’te verilen cinsiyete göre yoksulluk oranlarına göre Düzey 1 bölgelerin
tamamında kadın ve erkek yoksulluğu yakın değerler almakla birlikte Güneydoğu
Anadolu Bölgesi hariç tüm bölgelerde kadın yoksulluğu erkek yoksulluğundan
yüksektir. Kadın ve erkek yoksulluk oranları arasındaki farkın en yüksek olduğu
bölgeler Batı Anadolu ve Akdeniz bölgeleri, aradaki farkın en düşük olduğu bölge
ise Ege bölgesidir.
Ayrıca, kadın yoksulluğu oranı Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm
bölgelerde bölge yoksulluk oranının üzerindedir. Erkek yoksulluğu ise sadece
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bölge yoksulluk oranının üzerindedir. Bununla
58
birlikte, tüm bölgelerde hem kadın hem de erkek yoksulluğu oranı ile bölge
yoksulluğu arasındaki fark düşük seviyelerdedir.
Tablo 3.3. Cinsiyete Göre Yoksulluk Oranları
Bölge
Kodu
Bölge Adı
TR1
Yüzde
Bölge
Yoksulluk
Oranı (2010)
Kadın (a)
Erkek (b)
Fark (a-b)
İstanbul
19,61
18,25
1,37
18,94
TR2
Batı Marmara
20,35
19,71
0,64
20,04
TR3
Ege
19,86
19,71
0,16
19,79
TR4
Doğu Marmara
18,61
18,14
0,48
18,38
TR5
Batı Anadolu
22,02
20,02
2,00
21,04
TR6
Akdeniz
21,35
19,36
1,99
20,40
TR7
Orta Anadolu
19,71
18,24
1,47
18,97
TR8
Batı Karadeniz
21,40
20,08
1,33
20,76
TR9
Doğu Karadeniz
18,84
17,91
0,93
18,39
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
24,43
23,01
1,42
23,74
TRB
Ortadoğu Anadolu
22,57
21,31
1,26
21,95
TRC
Güneydoğu Anadolu
19,21
19,90
-0,69
19,55
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Kadın yoksulluğu, en yüksek değeri Kuzeydoğu Anadolu, en düşük değeri ise
Doğu Marmara Bölgesi’nde almaktadır. Benzer şekilde, erkekler içinde yoksulların
oranı en yüksek değeri Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde alırken en düşük değeri
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde almaktadır. Görüldüğü üzere, Kuzeydoğu Anadolu
Bölgesi hem kadın hem de erkekler içinde yoksulların oranının en yüksek olduğu
bölgedir.
Yoksul ve yoksul olmayan nüfus içinde kadın ve erkeklerin dağılımı Tablo
3.4’te sunulmaktadır. Kadınların yoksul nüfus içindeki payı yoksul olmayanlar
içindeki payından yüksek olsa da aralarındaki fark oldukça azdır. Aslında, hem
yoksul hem de yoksul olmayanların içinde kadın ve erkeklerin oranının tüm
bölgelerde dengeli bir dağılım gösterdiği söylenebilir. Bu durum, mevcut verilere
göre, Düzey 1 bölgelerin tümünde yoksulluğun cinsiyet bazında farklılaşmadığını
göstermektedir.
59
Ancak, burada istatistiklerde hane temel alındığı için kadınlara özgü yapısal
sorunlar görülememektedir. Kadın yoksulluğunun anlaşılması; eğitim ve sağlık
hizmetlerine erişim, hane geliri ve harcamaları üzerindeki kontrol, tüketimde yaşanan
farklılaşma (beslenme önceliğinin erkeğe ve erkek çocuklarına verilmesi) gibi birçok
faktörün birlikte ve detaylı incelenmesini gerektirir.
Tablo 3.4. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Cinsiyete Göre Dağılımı
Yüzde
Yoksul Olanlar
Bölge
Kodu
Bölge Adı
TR1
Yoksul Olmayanlar
Kadın
Erkek
Toplam
Kadın
Erkek
Toplam
İstanbul
52,43
47,57
100
50,20
49,80
100
TR2
Batı Marmara
51,78
48,22
100
50,77
49,23
100
TR3
Ege
50,78
49,22
100
50,53
49,47
100
TR4
Doğu Marmara
51,62
48,38
100
50,82
49,18
100
TR5
Batı Anadolu
53,17
46,83
100
50,17
49,83
100
TR6
Akdeniz
54,82
45,18
100
51,75
48,25
100
TR7
Orta Anadolu
51,93
48,07
100
49,55
50,45
100
TR8
Batı Karadeniz
53,24
46,76
100
51,23
48,77
100
TR9
Doğu Karadeniz
53,43
46,57
100
51,88
48,12
100
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
53,08
46,92
100
51,12
48,88
100
TRB
Ortadoğu Anadolu
51,70
48,30
100
49,87
50,13
100
TRC
Güneydoğu Anadolu
50,05
49,95
100
51,15
48,85
100
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
3.2.3. Yaş grubu
Yaş gruplarına göre yoksul ve yoksul olmayan gruplar arasında tüm
bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Tablo 3.5’de bölgelerde yaş
grubuna göre yoksulluk oranları verilmektedir. Buna göre, İstanbul Bölgesi’nde 65
yaş ve üzeri nüfusun yoksulluk oranının diğer bölgelere göre düşük düzeyde olduğu
görülmektedir. Söz konusu oranın en yüksek olduğu bölgeler ise Batı Marmara ve
Doğu Marmara bölgeleridir.
0-14 yaş grubu yoksulluk oranı ise çocuk yoksulluğu oranını vermektedir.
Çocukların özel ilgi ve korunmaya ihtiyaç duyması ve yoksulluğu algılayışının
yetişkinlerden
farklı
olması
gibi
sebeplerle
60
çocuk
yoksulluğunun
ayrıca
değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, yoksulluk çocukların fiziksel, zihinsel ve
ruhsal gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. Yoksulluk içinde yetişen çocukların
yetişkinliklerinde de yoksulluk riskinin yüksek olduğu bilinmektedir (Corcoron,
1995; akt. Lichter, 1997:122).
Tablo 3.5. Yaş Grubuna Göre Yoksulluk Oranları
Yüzde
Bölge
Yoksulluk
Oranı (2010)
Bölge
Kodu
Bölge Adı
0-14
15-64
65 ve üzeri
TR1
İstanbul
27,87
16,68
8,30
18,94
TR2
Batı Marmara
25,14
18,60
19,72
20,04
TR3
Ege
26,28
18,36
15,07
19,79
TR4
Doğu Marmara
25,99
15,66
18,87
18,38
TR5
Batı Anadolu
29,93
18,52
16,25
21,04
TR6
Akdeniz
27,47
18,19
15,96
20,40
TR7
Orta Anadolu
24,71
17,58
11,50
18,97
TR8
Batı Karadeniz
29,89
18,30
16,39
20,76
TR9
Doğu Karadeniz
23,73
17,27
13,25
18,39
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
31,48
20,15
14,67
23,74
TRB
Ortadoğu Anadolu
27,32
19,16
15,02
21,95
TRC
Güneydoğu Anadolu
22,65
17,73
15,60
19,55
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Tablo 3.5’e göre tüm Düzey 1 bölgelerde de çocuk yoksulluğu diğer yaş
gruplarındaki yoksulluk oranından yüksektir. Çocuk yoksulluğunun en düşük olduğu
bölgeler Güneydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgeleri iken en yüksek olduğu
bölgeler Kuzeydoğu Anadolu, Batı Anadolu ve Batı Karadeniz bölgeleridir.
15-64 yaş grubu ise çalışma çağındaki nüfustur. Çalışma çağındaki yaş grubu
içindeki yoksulluk oranı, Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde en
yüksek, Doğu Marmara ve İstanbul bölgelerinde ise en düşük değeri almaktadır. Bu
durumda Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi hem çocuk yoksulluğunun hem de çalışma
çağındaki nüfus içindeki yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölge olmaktadır.
Bunun yanında, 0-14 yaş grubu yoksulluk oranı tüm bölgelerde bölge
yoksulluk oranının üzerinde iken, 15-64 yaş ve 65 yaş ve üstü yaş grubu yoksulluk
61
oranları ise tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının altındadır. Yalnızca Doğu
Marmara Bölgesi’nde 65 yaş ve üstü yaş grubu yoksulluk oranı bölge yoksulluk
oranının üzerinde değer almaktadır.
Yoksul ve yoksul olmayan nüfusun yaş gruplarına göre dağılımına (Tablo
3.6) bakıldığında ise tüm bölgelerde, 0-14 yaş grubu nüfusun yoksul nüfus içindeki
payının yoksul olmayan nüfus içindeki payından yüksek olduğu görülmektedir.
Bunun yanında, 15-64 yaş grubunun yoksul olmayan nüfus içindeki payları yoksul
nüfus içindeki paylarından yüksektir. Dolayısıyla, yoksul olmayan kesimde, faaliyet
geliri elde edebileceklerin oranı yoksul kesimdekinden yüksektir.
Tablo 3.6. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı
Yüzde
Bölge
Bölge Adı
Kodu
Yoksul Olanlar
Yoksul Olmayanlar
0-14
15-64
65 ve
üzeri
Toplam
0-14
15-64
65 ve
üzeri
Toplam
TR1
İstanbul
35,63
62,04
2,33
100
21,55
72,44
6,01
100
TR2
Batı Marmara
25,23
64,11
10,65
100
18,83
70,30
10,87
100
TR3
Ege
29,20
63,45
7,35
100
20,20
69,58
10,22
100
TR4
Doğu Marmara
33,56
57,92
8,52
100
21,52
70,23
8,25
100
TR5
Batı Anadolu
33,50
60,79
5,71
100
20,89
71,26
7,84
100
TR6
Akdeniz
34,72
58,98
6,30
100
23,50
68,00
8,50
100
TR7
Orta Anadolu
35,63
58,82
5,55
100
25,42
64,58
10,00
100
TR8
Batı Karadeniz
33,27
57,73
8,99
100
20,45
67,53
12,02
100
TR9
Doğu Karadeniz
30,88
61,52
7,60
100
22,38
66,41
11,22
100
46,57
49,01
4,41
100
31,56
60,45
7,99
100
45,64
50,96
3,40
100
34,13
60,45
5,41
100
45,12
51,23
3,64
100
37,45
57,76
4,79
100
TRA
TRB
TRC
Kuzeydoğu
Anadolu
Ortadoğu
Anadolu
Güneydoğu
Anadolu
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Bunun yanında, bölgelerde yoksul nüfusun en az yarısını çalışma çağındaki
nüfus oluşturmaktadır. 0-14 yaş gurubu nüfusun yoksul nüfus içindeki payları ise
yüzde 25 ile 46 arasında değişmektedir. Yaşlı nüfusun yoksul nüfus içindeki payının
görece yüksek olduğu bölgeler ise Batı Marmara, Batı Karadeniz, Doğu Marmara,
Doğu Karadeniz ve Ege bölgeleridir.
62
3.2.4. Eğitim
Yoksullukla eğitim arasında güçlü bir ilişki olduğunu gösteren birçok çalışma
bulunmaktadır. Eğitim düzeyinin artması yoksulluğu azaltıcı etkiye sahipken,
yoksulluğun artması bireylerin eğitim hizmetlerine erişimini kısıtlayarak eğitim
düzeyinin düşmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla, yoksulluk ve eğitim arasında iki
yönlü bir nedensellik ilişkisinden söz etmek mümkündür.
Eğitim, bireylere gerekli bilgi, beceri ve yetenekleri kazandırarak istihdam
imkânlarını artırmakta, dolayısıyla işsiz kalma riskini düşürmektedir. Ayrıca, eğitim
seviyesi yükseldikçe bireyin işgücü içinde kaldığı toplam süre de (çalışma hayatı)
uzamaktadır (Saxton, 2000:1).
Eğitimin, istihdam olanaklarını artırmasının yanı sıra bireyin toplumsal ve
çevresel değişimlere daha kolay uyum sağlayabilmesi, siyasal ve toplumsal katılımı
ve risklere karşı korunmayı artırması gibi rollerinin olduğu da literatürde kabul
görmektedir. Bu kapsamda, yoksullukla mücadele alanındaki çalışmalarda yoksullar
için eğitim olanaklarının genişletilmesi başat bir politika aracı olarak görülmektedir.
Eğitim durumu bakımından yoksul ve yoksul olmayan grup arasında tüm
bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Tablo 3.7’de Düzey 1 bölgeler
bazında eğitim durumuna göre yoksulluk oranları sunulmaktadır.43
Buna göre tüm bölgelerde eğitim seviyesi ile yoksulluk arasında negatif
yönlü bir ilişki vardır. Yoksulluk oranları, tüm bölgelerde ortaokul, mesleki ortaokul
ve ilköğretim ve altı mezun gruplar için yüksek seviyededir. Genel lise ve üzeri
mezun olanlar içinde yoksulluk oranları Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm
bölgelerde görece düşük seviyelerdedir. Aslında, yoksulluk oranlarına bakıldığında,
Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm bölgelerde, genel lise mezunlarında belirgin
bir kırılma görülmektedir.
Tüm bölgelerde okur-yazar olmayanlar; yalnızca Doğu Karadeniz ve Orta
Anadolu bölgelerinde ortaokul, mesleki ortaokul ve ilköğretim mezunu grup, en
yüksek yoksulluk oranına sahiptir. Yoksulluk oranı, yüksekokul, fakülte ve üzeri
mezunlar içinde tüm bölgelerde oldukça düşük seviyelerde iken Kuzeydoğu Anadolu
43
15 yaş ve üzeri nüfus için.
63
Bölgesi’nde yüzde 17,6 olmaktadır. Aslında tüm eğitim kademeleri için en yüksek
yoksulluk oranı Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’ne aittir.
Tablo 3.7. Eğitim Durumuna Göre Yoksulluk Oranları
Yüzde
Okuryazar
olmayan
Okuryazar
İlkokul
olup, bir
mezunu
okul
bitirmeyen
Ortaokul,
mesleki
ortaokul
ve
ilköğretim
mezunu
Genel lise
mezunu
Mesleki
veya
teknik lise
mezunu
Yüksekokul,
fakülte ve
üzeri
mezun
olanlar
Bölge
Yoksulluk
Oranı (15
yaş ve
üzeri,
2010)
Bölge
Kodu
Bölge Adı
TR1
İstanbul
29,05
27,49
19,42
20,26
7,61
5,21
2,28
16,10
TR2
Batı
Marmara
40,83
30,14
19,18
17,81
8,28
5,98
1,73
18,76
TR3
Ege
14,36
12,76
9,03
9,60
3,45
3,30
1,06
8,24
TR4
Doğu
Marmara
31,94
26,81
12,71
14,91
8,45
6,61
1,27
13,34
TR5
Batı
Anadolu
25,00
21,80
16,82
17,79
5,11
6,36
1,61
13,46
TR6
Akdeniz
15,54
13,27
13,49
13,53
4,90
5,05
1,42
11,02
TR7
Orta
Anadolu
17,30
12,07
14,82
19,10
2,96
7,41
1,79
13,21
TR8
Batı
Karadeniz
25,76
23,28
18,75
21,02
6,45
5,83
2,08
18,02
TR9
Doğu
Karadeniz
21,64
19,35
17,29
24,43
5,10
10,34
3,05
16,72
TRA
Kuzeydoğu
Anadolu
50,19
50,81
39,25
36,66
33,33
28,44
17,60
40,61
TRB
Ortadoğu
Anadolu
14,98
15,52
11,38
10,84
5,04
1,87
0,51
10,91
TRC
Güneydoğu
Anadolu
13,22
13,11
8,12
6,56
2,54
1,30
0,76
9,08
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Tablo 3.8’de ise yoksul nüfusun eğitim durumuna göre dağılımı
verilmektedir. Buna göre Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde
okur-yazar olmayanlar yoksul nüfus içinde en yüksek paya sahiptir. Kuzeydoğu
Anadolu Bölgesi’nde yoksul nüfus içinde en yüksek pay okur-yazar olmayanlar ile
ilkokul mezunlarına ait iken diğer dokuz bölgede ilkokul mezunları en yüksek paya
sahip gruptur.
Lise ve üzeri mezun olanların yoksul nüfus içindeki oranı tüm bölgelerde
yüzde 10 civarında kalmaktadır. Diğer bir deyişle, tüm bölgelerde yoksul nüfusun
64
yaklaşık yüzde 90’ını ortaokul, mesleki ortaokul, ilköğretim ve altı mezun olanlar
oluşturmaktadır.
Tablo 3.8. Yoksul Nüfusun Eğitim Durumuna Göre Dağılımı
Yüzde
Okuryazar
olmayan
Okur-yazar
olup, bir
İlkokul
okul
mezunu
bitirmeyen
Ortaokul,
mesleki
Genel
ortaokul ve lise
ilköğretim mezunu
mezunu
Mesleki
veya
teknik
lise
mezunu
Yüksekokul,
fakülte ve
üzeri mezun
Bölge
Kodu
Bölge Adı
TR1
İstanbul
10,57
10,42
45,62
23,56
5,59
2,57
1,66
100
TR2
Batı
Marmara
24,50
11,00
44,50
13,00
3,50
2,75
0,75
100
TR3
Ege
15,34
9,14
46,61
19,76
4,13
3,54
1,47
100
TR4
Doğu
Marmara
18,77
11,38
37,54
20,92
5,54
4,92
0,92
100
TR5
Batı
Anadolu
13,51
7,53
42,86
25,45
4,42
4,68
1,56
100
TR6
Akdeniz
15,77
7,74
44,94
22,02
5,06
3,27
1,19
100
TR7
Orta
Anadolu
16,61
6,98
44,85
25,25
1,99
3,32
1,00
100
TR8
Batı
Karadeniz
22,91
11,86
40,43
19,95
2,16
1,89
0,81
100
TR9
Doğu
Karadeniz
20,57
8,51
35,82
26,60
2,84
4,26
1,42
100
TRA
Kuzeydoğu
Anadolu
27,36
16,46
28,51
15,41
6,71
3,25
2,31
100
TRB
Ortadoğu
Anadolu
32,09
20,61
23,65
17,91
4,73
0,68
0,34
100
TRC
Güneydoğu
Anadolu
39,02
24,24
20,83
12,88
2,27
0,38
0,38
100
Toplam
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Sonuç olarak, tüm bölgelerde lise ve üzeri mezun olanlar ile diğer gruplar
arasında yoksulluk oranları bakımından belirgin bir fark bulunmaktadır. Yoksulluk
oranı, yalnızca Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde lise ve üzeri mezun gruplar için
yüksek değerler almaktadır.
3.2.5. Sağlık
İnsanların uzun ve sağlıklı bir hayat sürdürebilmeleri için gerekli fırsat ve
seçeneklerden mahrum olma durumu yoksulluğun tanımında yer almaktadır. GYKA
kapsamında ise sağlık başlığı altında ferdin son 12 ay içinde, tıbbi muayene veya
tedavi ihtiyacı olduğu halde doktora başvuramama durumu ile diş hekimine
başvurma ihtiyacı olduğu halde başvuramama durumunun olup olmadığı; olmuş ise
65
başvuramamasının sebebinin yer aldığı değişkenler bulunmaktadır. Başvuramama
sebeplerinden biri de maddi yönden karşılayamama durumudur. Gelir yoksulluğuna
odaklanılan bu bölümde, ankette verilen diğer nedenler44 kapsama alınmamıştır.
Doktora ve diş hekimine başvuramama durumları bakımından yoksul ve
yoksul olmayan grup arasında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark
vardır.
Tablo 3.9’da ise yoksul nüfus içinde doktora ve diş hekimine başvuramayan
nüfusun
oranı
ile
başvuramayanlar
içinde
maddi
yetersizlik
sebebi
ile
başvuramayanların payı sunulmaktadır.
Tablo 3.9. Yoksul Nüfus İçinde Doktora ve Diş Hekimine Başvuramayanların
Oranları
Yüzde
BÖLGE
BÖLGE ADI
KODU
Doktora
Başvuramama
Maddi
Yetersizlik
Sebebi ile
Diş Hekimine
Başvuramama
Maddi
Yetersizlik
Sebebi ile
TR1
İstanbul
32,63
85,65
22,96
89,47
TR2
Batı Marmara
30,00
95,00
19,25
94,81
TR3
Ege
35,40
85,83
25,07
84,71
TR4
Doğu Marmara
29,54
85,42
25,23
86,59
TR5
Batı Anadolu
24,94
87,50
19,22
86,49
TR6
Akdeniz
42,86
90,28
36,61
93,50
TR7
Orta Anadolu
40,20
76,86
21,93
83,33
TR8
Batı Karadeniz
47,98
97,75
25,34
94,68
TR9
Doğu Karadeniz
31,56
96,63
19,15
96,30
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
26,42
79,37
14,78
78,01
TRB
Ortadoğu Anadolu
33,78
84,00
13,18
87,18
TRC
Güneydoğu Anadolu
32,58
84,88
16,67
95,45
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Yoksul nüfus içinde doktora başvuramayanların oranının en yüksek olduğu
bölge Batı Karadeniz bölgesi iken en düşük olduğu bölge Batı Anadolu bölgesidir.
Maddi yetersizlik sebebi ile başvuramayanların oranı ise yine Batı Karadeniz
Bölgesi’nde en yüksek iken Orta Anadolu Bölgesi’nde en düşüktür. Diş hekimine
başvuramayanların oranının en yüksek olduğu bölge ise Akdeniz bölgesi iken en
düşük olduğu bölge Ortadoğu Anadolu Bölgesi’dir. Diş hekimine maddi yetersizlik
44
Çok sıra beklemek zorunda kalması, zaman ayıramaması, doktor/hastane/tetkik/tedaviden korkması,
rahatsızlığın kendi kendine geçmesini beklemesi, iyi bir doktor veya uzman bilmemesi diğer
seçenekler arasındadır.
66
sebebi ile başvuramayanların oranı Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde en düşük, Doğu
Karadeniz Bölgesi’nde ise en yüksek değeri almaktadır.
3.2.6. İşteki durum
Çalışanların işteki durumları bakımından yoksul ve yoksul olmayan grup
arasında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. İşteki duruma
göre yoksulluk oranları ise Tablo 3.10’da sunulmaktadır. Buna göre tüm bölgelerde
yoksulluk oranının en düşük olduğu gruplar işveren ile ücretli ve maaşlı çalışanlar
olmaktadır. Yalnızca Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde ücretli ve maaşlı çalışanlar
içinde yoksulların oranı yüksektir. Aslında, söz konusu bölgede işveren grubu hariç
diğer tüm grupların yoksulluk oranları yüksek seyretmektedir.
Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yoksulluk oranının
en yüksek olduğu gruplar ücretsiz aile işçileri iken diğer tüm bölgelerde yevmiyeli
çalışanlar en yüksek yoksulluk oranına sahiptir. Nitekim Alıcı’ya (2002) göre de
yevmiyeli çalışanlar en yüksek yoksulluk riskine sahip gruptur.
Tablo 3.10. İşteki Duruma Göre Yoksulluk Oranları
Yüzde
Bölge
Kodu
Bölge Adı
TR1
Bölge
Yoksulluk
Ücretsiz aile
Oranı (15
işçisi
yaş ve üzeri,
2010)
Ücretli,
Maaşlı
Yevmiyeli
İşveren
Kendi
hesabına
İstanbul
13,52
32,08
6,36
15,79
25,00
16,10
TR2
Batı Marmara
7,80
36,71
0,00
29,20
32,87
18,76
TR3
Ege
5,06
22,40
3,57
9,05
11,72
8,24
TR4
Doğu Marmara
8,37
28,71
2,44
16,67
16,44
13,34
TR5
Batı Anadolu
10,09
30,28
8,82
15,54
22,56
13,46
TR6
Akdeniz
4,22
24,86
2,99
14,70
16,67
11,02
TR7
Orta Anadolu
7,16
27,68
0,00
14,51
16,99
13,21
TR8
Batı Karadeniz
6,94
34,21
3,85
22,30
28,45
18,02
TR9
Doğu Karadeniz
6,55
38,60
4,35
17,31
26,34
16,72
TRA
Kuzeydoğu
Anadolu
31,10
50,67
6,67
40,87
44,66
40,61
TRB
Ortadoğu Anadolu
2,77
14,06
0,00
13,94
15,58
10,91
TRC
Güneydoğu
Anadolu
1,59
11,88
0,00
10,38
18,94
9,08
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
67
Tüm bölgelerde yevmiyeli çalışanlar ile ücretsiz aile işçileri en yüksek
yoksulluk oranına sahip olup kendi hesabına çalışanlar genellikle bu grubu
izlemektedir. Kuzeydoğu Anadolu, İstanbul ve Batı Anadolu bölgelerinde ücretli ve
maaşlı çalışanlar arasındaki yoksulluk oranı da görece yüksektir.
Ayrıca, işveren ile ücretli ve maaşlı çalışanlar gruplarındaki yoksulluk oranı
tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranlarının altında değer almaktadır. Yevmiyeli
çalışanlar grubu ve ücretsiz aile işçileri yoksulluk oranı tüm bölgelerde, kendi
hesabına çalışanlar içindeki yoksulluk oranı ise İstanbul Bölgesi hariç tüm bölgelerde
bölge yoksulluk oranından yüksek değer almaktadır.
Tablo 3.11’de ise yoksul nüfus içinde, çalışanların işteki durumlarına göre
dağılımı verilmektedir. Buna göre, ücretli ve maaşlı çalışanlar İstanbul Bölgesi’nde
yoksul nüfusun yüzde 70’ini oluşturmaktadır. Benzer şekilde Batı Anadolu, Doğu
Marmara ve Ege bölgelerinde de ücretli ve maaşlı çalışanlar yüksek paya sahiptir.
Diğer bölgelerde yoksul nüfus içinde en yüksek paya sahip grup ücretsiz aile işçisi
olanlardır. Yalnızca Orta Anadolu Bölgesi’nde kendi hesabına çalışanlar yoksul
nüfus içinde en yüksek paya sahiptir.
Tablo 3.11. Yoksul Nüfusun İşteki Duruma Göre Dağılımı
Yüzde
Bölge
Kodu
Bölge Adı
Ücretli,
maaşlı
Yevmiyeli
İşveren
Kendi
hesabına
Ücretsiz
aile işçisi
Toplam
TR1
İstanbul
70,04
13,23
2,72
11,67
2,33
100
TR2
Batı Marmara
16,28
13,49
0,00
37,21
33,02
100
TR3
Ege
29,05
24,02
2,23
20,67
24,02
100
TR4
Doğu Marmara
37,50
21,32
0,74
22,79
17,65
100
TR5
Batı Anadolu
44,69
18,44
3,35
16,76
16,76
100
TR6
Akdeniz
17,88
29,14
1,32
27,15
24,50
100
TR7
Orta Anadolu
21,97
23,48
0,00
28,03
26,52
100
TR8
Batı Karadeniz
11,21
12,15
0,47
28,97
47,20
100
TR9
Doğu Karadeniz
12,18
14,10
1,28
31,41
41,03
100
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
23,13
8,62
0,23
31,97
36,05
100
TRB
Ortadoğu Anadolu
11,11
16,67
0,00
32,41
39,81
100
TRC
Güneydoğu Anadolu
6,93
23,76
0,00
26,73
42,57
100
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
68
3.2.7. Hanehalkının oturduğu konutun özellikleri
Hanehalklarının ev sahibi olması durumu ya da oturulan konutun özellikleri
de yoksullukla ilişkili olmaları bakımından önemli göstergelerdir. Ev sahibi olmak,
ya da daha genel olarak kira giderinin olmaması hanelerin yoksulluk riskini
azaltmaktadır. Benzer şekilde, oturulan konutun özellikleri, kişilerin yaşam
standartlarını yansıtan öğelerdendir.
Oturulan konuttaki mülkiyet şekli bakımından yoksul ve yoksul olmayan
grup arasında Batı Karadeniz ve Ortadoğu Anadolu bölgeleri dışında tüm bölgelerde
istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Oturulan konuttaki mülkiyet şekline göre
yoksulluk oranları Tablo 3.12’de sunulmaktadır. Kiracı olanlar içinde yoksul
olanların oranı ile ev sahibi olanlar içindeki yoksulluk oranı arasında İstanbul, Ege,
Doğu Marmara, Batı Anadolu, Orta Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgelerinde
belirgin bir fark bulunmaktadır. Bu durum, bu bölgelerde, ev sahibi olmanın
yoksulluk riskini azalttığı görüşünü desteklemektedir.
Tablo 3.12. Oturulan Konuttaki Mülkiyet Şekline Göre Yoksulluk Oranları
Yüzde
Bölge Kodu Bölge Adı
Ev sahibi
Kiracı
Lojman
Diğer
Bölge
Yoksulluk
Oranı (2010)
TR1
İstanbul
11,03
34,59
0,00
14,93
18,94
TR2
Batı Marmara
17,93
18,43
0,00
33,49
20,04
TR3
Ege
17,02
24,96
0,00
22,61
19,79
TR4
Doğu Marmara
15,27
32,63
0,00
10,74
18,38
TR5
Batı Anadolu
14,91
32,98
14,46
24,01
21,04
TR6
Akdeniz
19,03
19,07
8,89
25,77
20,40
TR7
Orta Anadolu
16,72
23,57
0,00
24,63
18,97
TR8
Batı Karadeniz
20,37
21,18
0,00
24,15
20,76
TR9
Doğu Karadeniz
18,40
23,11
0,00
14,07
18,39
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
25,52
20,79
0,00
21,13
23,74
TRB
Ortadoğu Anadolu
21,89
20,58
0,00
26,95
21,95
TRC
Güneydoğu Anadolu
19,54
18,75
0,00
22,32
19,55
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
69
Bunun yanında, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde, beklenenin aksine, ev
sahibi olanlar arasındaki yoksulluk oranı kiracı olanlar arasındaki yoksulluk oranının
üstündedir. Diğer bölgelerde ise iki grubun yoksulluk oranları yakın değerler
almaktadır. Lojmanda oturanlar içindeki yoksulluk oranı ise Batı Anadolu ve
Akdeniz bölgeleri hariç tüm bölgelerde yüzde sıfırdır.
Ayrıca, ev sahibi olanlar içinde yoksulluk oranı ise yalnızca Kuzeydoğu
Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgelerinde bölge yoksulluk oranının üzerinde değer
almaktadır. Kiracı durumundakiler içinde yoksulluk oranı beş bölgede bölge
yoksulluk oranının altında, diğer bölgelerde ise üzerindedir. Kiracı durumundakiler
içindeki yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu
bölgeler, Doğu Marmara ve İstanbul bölgeleridir ve bu bölgelerde kiracı
durumundakiler içindeki yoksulluk oranı bölge yoksulluk oranının üzerindedir.
Yoksul nüfusun oturulan konuttaki mülkiyet şekline göre dağılımına (Tablo
3.13) bakıldığında ise en yüksek paya ev sahibi olanların sahip olduğu
görülmektedir. Yalnızca İstanbul ve Batı Anadolu bölgeleri için yoksul nüfus içinde
en yüksek paya kiracı durumunda olanlar sahiptir.
Tablo 3.13. Yoksul Nüfusun Oturulan Konuttaki Mülkiyet Şekline Göre
Dağılımı
Yüzde
Bölge
Kodu
Bölge Adı
TR1
Ev sahibi
Kiracı
Lojman
Diğer
Toplam
İstanbul
30,78
56,99
0,00
12,23
100
TR2
Batı Marmara
56,64
16,64
0,00
26,73
100
TR3
Ege
49,22
29,75
0,00
21,03
100
TR4
Doğu Marmara
47,02
41,91
0,00
11,07
100
TR5
Batı Anadolu
40,99
43,65
1,52
13,83
100
TR6
Akdeniz
53,86
17,95
0,48
27,71
100
TR7
Orta Anadolu
58,99
21,51
0,00
19,50
100
TR8
Batı Karadeniz
66,55
14,21
0,00
19,24
100
TR9
Doğu Karadeniz
62,01
24,02
0,00
13,97
100
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
76,19
11,61
0,00
12,20
100
TRB
Ortadoğu Anadolu
70,32
14,26
0,00
15,43
100
TRC
Güneydoğu Anadolu
66,88
14,79
0,00
18,33
100
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
70
Oturulan konutun ısıtma sistemi bakımından yoksul ve yoksul olmayan grup
arasında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Isıtma sistemine
göre yoksulluk oranları ise Tablo 3.14’te verilmektedir. Kalorifer bulunan konutta
oturanlar içindeki yoksulluk oranı İstanbul hariç tüm bölgelerde düşük seviyelerde
kalmakta; sobalı konutta oturanlar içindeki yoksulluk oranı ise tüm bölgelerde
yüksek değerler almaktadır. Bu durum oturulan konuttaki ısıtma sisteminin tüm
bölgelerde yoksulluk açısından belirleyici bir gösterge olduğunu göstermektedir.
Bunun yanında, sobalı evde oturanlar içinde en yüksek yoksulluk oranı Batı
Anadolu Bölgesi’nde iken en düşük oran Doğu Karadeniz Bölgesi’ndedir. Kalorifer
bulunan konutta oturanlar içindeki yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölge
İstanbul Bölgesi iken Akdeniz Bölgesi’nde yüzde sıfırdır.
Kalorifer ve klimalı evlerde oturanlar içindeki yoksulluk oranı tüm bölgelerde
bölge yoksulluk oranının altında; sobalı evde oturanlar içindeki yoksulluk oranı ise
tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının üzerinde değer almaktadır.
Tablo 3.14. Oturulan Konutun Isıtma Sistemine Göre Yoksulluk Oranları
Yüzde
Bölge
Yoksulluk
Oranı (2010)
Bölge
Kodu
Bölge Adı
Soba
Kalorifer
Klima
TR1
İstanbul
32,27
11,10
0,00
18,94
TR2
Batı Marmara
25,37
0,72
0,00
20,04
TR3
Ege
26,35
2,28
2,42
19,79
TR4
Doğu Marmara
24,80
6,48
0,00
18,38
TR5
Batı Anadolu
38,48
4,20
0,00
21,04
TR6
Akdeniz
24,21
0,00
2,07
20,40
TR7
Orta Anadolu
25,57
2,95
0,00
18,97
TR8
Batı Karadeniz
25,81
2,29
0,00
20,76
TR9
Doğu Karadeniz
20,29
1,78
0,00
18,39
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
27,92
2,51
0,00
23,74
TRB
Ortadoğu Anadolu
26,50
2,58
0,00
21,95
TRC
Güneydoğu Anadolu
22,32
1,29
0,00
19,55
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
71
Yoksul nüfusun oturulan konutun ısıtma sistemine göre dağılımı ise Tablo
3.15’te verilmektedir.
Tablo 3.15. Yoksul Nüfusun Oturulan Konutun Isıtma Sistemine Göre Dağılımı
Yüzde
Bölge
Kodu
Bölge Adı
Soba
Kalorifer
Klima
Toplam
TR1
İstanbul
63,11
36,89
0,00
100
TR2
Batı Marmara
99,25
0,75
0,00
100
TR3
Ege
96,88
1,65
1,47
100
TR4
Doğu Marmara
87,73
12,27
0,00
100
TR5
Batı Anadolu
89,85
10,15
0,00
100
TR6
Akdeniz
98,81
0,00
1,19
100
TR7
Orta Anadolu
95,46
4,54
0,00
100
TR8
Batı Karadeniz
97,66
2,34
0,00
100
TR9
Doğu Karadeniz
99,02
0,98
0,00
100
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
98,26
1,74
0,00
100
TRB
Ortadoğu Anadolu
97,77
2,23
0,00
100
TRC
Güneydoğu Anadolu
99,14
0,86
0,00
100
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Buna göre, yoksul nüfusun içinde sobalı konutta oturanların payı İstanbul
hariç tüm bölgelerde yüksek düzeydedir. Kaloriferli konutta oturanların payı ise,
benzer şekilde, İstanbul bölgesi hariç tüm bölgelerde düşüktür.
3.2.8. Diğer göstergeler
Bu bölümde, bölgelerde yoksulluk; cep telefonu, bilgisayar, internet ve
otomobil sahipliğine ilişkin veriler bazında incelenmektedir. GYKA’da sahip
olmama durumunun sebeplerinden biri olarak maddi yönden karşılayamama durumu
sorulmaktadır. Gelir yoksulluğuna odaklanılan bu bölümde, ankette verilen diğer
nedenler45 kapsama alınmamıştır. Ayrıca, GYKA’da ele alınan “istenildiği veya
ihtiyaç duyulduğu zaman evden uzakta bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda
olup olmama” ve “istenildiği veya ihtiyaç duyulduğu zaman iki günde bir et, tavuk
ya da balık içeren yemek yiyip yiyememe” durumlarına ilişkin bilgiler verilecektir.
45
Ankette “diğer nedenler” olarak geçmekte ve detay sorulmamaktadır.
72
İlk olarak, cep telefonu ve otomobil sahipliğine göre yoksulluk oranları Tablo
3.16’da sunulmaktadır. Buna göre tüm bölgelerde hem cep telefonu hem de otomobil
sahipliğine göre yoksulluk oranı farklılaşmaktadır. Cep telefonu sahibi olmayanlar
içinde yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölge İstanbul bölgesi iken en düşük
olduğu bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir. Otomobil sahibi olmayanlar içinde
yoksulluk oranı ise en yüksek değeri Batı Anadolu Bölgesi’nde, en düşük değeri ise
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde almaktadır.
Tablo 3.16. Cep Telefonu ve Otomobil Sahipliğine Göre Yoksulluk Oranları
Yüzde
Cep Telefonu
Sahibi
Olmayanlar
Cep Telefonu
Sahibi
Olanlar
Otomobil
Sahibi
Olmayanlar
Otomobil
Sahibi
Olanlar
Bölge
Yoksulluk
Oranı (2010)
İstanbul
63,64
18,86
25,60
8,62
18,94
TR2
Batı Marmara
57,97
17,46
27,64
7,81
20,04
TR3
Ege
53,47
18,66
29,43
9,34
19,79
TR4
Doğu Marmara
57,58
17,92
24,02
11,72
18,38
TR5
Batı Anadolu
52,17
20,86
33,83
12,77
21,04
TR6
Akdeniz
26,98
20,42
30,55
6,68
20,40
TR7
Orta Anadolu
28,07
19,14
28,79
7,35
18,97
TR8
Batı Karadeniz
37,08
20,43
30,22
9,13
20,76
TR9
Doğu Karadeniz
35,48
18,28
26,00
8,36
18,39
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
56,74
22,50
28,64
6,46
23,74
TRB
Ortadoğu Anadolu
32,81
21,65
26,65
7,00
21,95
TRC
Güneydoğu Anadolu
21,80
19,49
21,85
8,06
19,55
BÖLGE
KODU
BÖLGE ADI
TR1
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Yoksulluk oranının cep telefonu sahipliğine göre en fazla farklılaştığı
bölgeler İstanbul, Batı Marmara ve Doğu Marmara bölgeleri olmaktadır. En az
olduğu bölge ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir. Söz konusu fark, otomobil
sahipliğine göre incelendiğinde ise en büyük farkın Akdeniz ve Kuzeydoğu Anadolu
bölgelerinde, en küçük farkın ise Doğu Marmara ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde olduğu görülmektedir.
Bunun yanında, cep telefonu ve otomobil sahibi olmayanlar içinde yoksulluk
oranı tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının üzerinde; otomobil sahibi olanlar
73
içinde yoksulluk oranı ise tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının altında değer
almaktadır.
Cep telefonu sahibi olanlar içindeki yoksulluk oranı ise Akdeniz ve Orta
Anadolu bölgelerinde bölge yoksulluk oranının üzerindedir. Ancak, cep telefonu
sahibi olanlar içindeki yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranları arasındaki fark,
bölgeler arasında çok farklılaşmamaktadır. Cep telefonu sahibi olmayanlar içindeki
yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu bölge
İstanbul iken en düşük olduğu bölge Güneydoğu Anadolu bölgesidir. Bunun yanında,
otomobil sahibi olmayanlar içindeki yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı
arasındaki farkın en yüksek olduğu bölge Batı Anadolu iken en düşük olduğu bölge
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir.
Cep telefonu sahipliği bakımından yoksul ve yoksul olmayan grup arasındaki
fark İstanbul, Batı Anadolu, Akdeniz, Batı Karadeniz, Doğu Karadeniz ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde istatistiksel olarak anlamlı değildir. Otomobil
sahipliği bakımından ise tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır.
Tablo 3.17’de ise yoksul nüfusun cep telefonu ve otomobil sahipliğine göre
dağılımı verilmektedir. Buna göre, yoksul nüfusun çoğu cep telefonu sahibi iken
otomobil sahibi değildir.
Bunun yanında, yoksul nüfus içinde cep telefonu sahibi olanların oranının en
düşük olduğu bölgeler Batı Marmara ve Batı Karadeniz bölgeleri iken en yüksek
olduğu bölgeler Batı Anadolu, İstanbul ve Akdeniz bölgeleridir. Aynı oranlar,
otomobil sahibi olanlar için en yüksek değeri Doğu Marmara ve Batı Anadolu
bölgelerinde, en düşük değeri ise Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu
bölgelerinde almaktadır.
İkinci olarak bilgisayar ve internet sahipliğine göre yoksulluk oranları, Tablo
3.18’de sunulmaktadır. Yoksulluk oranları tüm bölgelerde hem bilgisayar hem de
internet sahipliği için farklılaşmaktadır.
74
Tablo 3.17. Yoksul Nüfusun Cep Telefonu ve Otomobil Sahipliğine Göre
Dağılımı
Yüzde
Cep Telefonu
Sahibi
Olmayanlar
Cep Telefonu
Sahibi Olanlar
Otomobil
Sahibi
Olmayanlar
Otomobil
Sahibi
Olanlar
İstanbul
2,04
97,96
86,95
13,05
TR2
Batı Marmara
16,00
84,00
87,45
12,55
TR3
Ege
5,27
94,73
80,78
19,22
TR4
Doğu Marmara
3,33
96,67
70,23
29,77
TR5
Batı Anadolu
1,56
98,44
71,74
28,26
TR6
Akdeniz
2,05
97,95
87,97
12,03
TR7
Orta Anadolu
2,74
97,26
85,56
14,44
TR8
Batı Karadeniz
6,09
93,91
84,63
15,37
TR9
Doğu Karadeniz
2,74
97,26
86,46
13,54
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
9,42
90,58
95,56
4,44
TRB
Ortadoğu Anadolu
2,27
97,73
94,09
5,91
TRC
Güneydoğu Anadolu
3,12
96,88
92,58
7,42
BÖLGE
KODU
BÖLGE ADI
TR1
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Bilgisayar sahibi olanlar ile olmayanlar içindeki yoksulluk oranı arasındaki
farkın en yüksek olduğu bölge Batı Anadolu bölgesi iken en düşük olduğu bölge
Doğu Marmara Bölgesi’dir. Aynı farka internet sahibi olma durumuna göre
bakıldığında da en yüksek ve en düşük değeri aynı bölgelerin aldığı görülmektedir;
yalnızca Güneydoğu Anadolu Bölgesi Doğu Marmara Bölgesi’ne göre çok az farkla
daha düşük değer almaktadır46.
Bilgisayar sahibi olanlar içinde yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgeler
İstanbul ve Doğu Marmara bölgeleri; en düşük olduğu bölgeler ise Kuzeydoğu
Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgeleridir. İnternet sahibi olan nüfus içindeki
yoksulluk oranı ise Doğu Marmara bölgesinde en yüksek Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nde ise en düşük değeri almaktadır.
Ayrıca, bilgisayar ve internet sahibi olmayanlar içinde yoksulluk oranı tüm
bölgelerde bölge yoksulluk oranının üzerinde; bilgisayar ve internet sahibi olanlar
içinde yoksulluk oranı ise tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının altında değer
46
GYKA’da internet sahibi olma durumuna ilişkin bilgi, bilgisayar sahibi olduğunu belirten fertler için
alınmaktadır.
75
almaktadır. Hem bilgisayar sahibi olmayanlar hem de internet sahibi olmayanlar
içindeki yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu
bölge Batı Anadolu iken en düşük olduğu bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir.
Bunun yanında, hem bilgisayar sahibi olanlar içinde hem de internet sahibi olanlar
içindeki yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu
bölge Kuzeydoğu Anadolu iken en düşük olduğu bölge Doğu Marmara Bölgesi’dir.
Tablo 3.18. Bilgisayar ve İnternet Sahipliğine Göre Yoksulluk Oranları
Yüzde
Bilgisayar
Sahibi
Olmayanlar
Bilgisayar
Sahibi
Olanlar
İnternet
Sahibi
Olmayanlar
İnternet
Sahibi
Olanlar
Bölge
Yoksulluk
Oranı (2010)
İstanbul
41,37
11,51
40,95
9,01
18,94
TR2
Batı Marmara
34,92
8,64
32,99
8,45
20,04
TR3
Ege
42,14
8,26
36,83
7,46
19,79
TR4
Doğu Marmara
31,70
13,38
33,33
11,36
18,38
TR5
Batı Anadolu
52,02
9,11
43,90
8,72
21,04
TR6
Akdeniz
35,35
7,65
34,29
4,06
20,40
TR7
Orta Anadolu
32,57
6,94
30,33
6,31
18,97
TR8
Batı Karadeniz
34,17
8,19
34,67
4,99
20,76
TR9
Doğu Karadeniz
38,11
5,65
36,54
6,02
18,39
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
33,62
2,41
29,84
3,84
23,74
TRB
Ortadoğu Anadolu
32,31
3,50
30,38
4,11
21,95
TRC
Güneydoğu Anadolu
23,84
3,69
22,76
0,89
19,55
BÖLGE
KODU
BÖLGE ADI
TR1
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Bunun yanında, hem bilgisayar hem de internet sahipliği bakımından tüm
bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Tablo 3.19 ise yoksul nüfusun
bilgisayar ve internet sahipliğine göre dağılımını göstermektedir. Yoksul nüfus
içinde bilgisayar sahibi olanların oranının en yüksek olduğu bölge Doğu Marmara
iken en düşük olduğu bölge Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’dir.
İnternet sahibi olanların oranı ise Doğu Marmara ve İstanbul bölgelerinde en
yüksek değeri alırken en düşük değeri Güneydoğu Anadolu ve Kuzeydoğu Anadolu
bölgelerinde almaktadır.
76
Tablo 3.19. Yoksul Nüfusun Bilgisayar ve İnternet Sahipliğine Göre Dağılımı
Yüzde
Bilgisayar
Sahibi
Olmayanlar
Bilgisayar
Sahibi
Olanlar
İnternet
Sahibi
Olmayanlar
İnternet
Sahibi Olanlar
İstanbul
58,20
41,80
70,98
29,02
TR2
Batı Marmara
78,03
21,97
80,28
19,72
TR3
Ege
76,44
23,56
81,87
18,13
TR4
Doğu Marmara
50,67
49,33
64,03
35,97
TR5
Batı Anadolu
71,22
28,78
78,52
21,48
TR6
Akdeniz
83,97
16,03
94,00
6,00
TR7
Orta Anadolu
84,87
15,13
90,04
9,96
TR8
Batı Karadeniz
84,86
15,14
93,12
6,88
TR9
Doğu Karadeniz
88,14
11,86
89,86
10,14
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
97,66
2,34
96,49
3,51
TRB
Ortadoğu Anadolu
95,79
4,21
95,63
4,37
TRC
Güneydoğu Anadolu
96,06
3,94
99,36
0,64
BÖLGE
KODU
BÖLGE ADI
TR1
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Son olarak, GYKA’da yer alan “istenildiği veya ihtiyaç duyulduğu zaman
evden uzakta bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda olup olmama” ve
“istenildiği veya ihtiyaç duyulduğu zaman iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren
yemek yiyip yiyememe” durumlarına ilişkin yoksulluk oranları sunulmaktadır (Tablo
3.20).
Tabloya göre yoksulluk oranları tüm bölgelerde, hem bir haftalık tatili
karşılama durumu hem de et, tavuk ya da balık içeren yemek yeme durumuna göre
farklılaşmaktadır. Söz konusu fark, tatili karşılama durumu için Ortadoğu Anadolu,
Batı Marmara ve Ege bölgelerinde en yüksek, Kuzeydoğu Anadolu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerinde ise en düşüktür. Et, tavuk ya da balık tüketme durumuna göre
ise en yüksek fark Batı Karadeniz ve Batı Anadolu, en düşük fark Doğu Marmara ve
Kuzeydoğu Anadolu bölgelerine aittir.
Bunun yanında, tatili karşılayabilecek durumda olanlar içindeki yoksulluk
oranı altı bölgede yüzde sıfır değerini almaktadır. Kuzeydoğu Anadolu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise görece yüksektir.
77
Tablo 3.20. Bir Haftalık Tatili Karşılama ve İki Günde Bir Et, Tavuk ya da
Balık İçeren Yemek Yeme Durumuna Göre Yoksulluk Oranları
Yüzde
Bir Haftalık
Tatili
Karşılayabilecek Durumda
Olmayanlar
Bir Haftalık
Tatili
Karşılayabilecek Durumda
Olanlar
Et, Tavuk ya
da Balık
İçeren Yemek
Yiyebilecek
Durumda
Olmayanlar
İstanbul
22,74
1,15
28,97
7,97
18,94
TR2
Batı Marmara
23,45
0,00
27,58
3,58
20,04
TR3
Ege
23,24
0,00
27,66
6,41
19,79
TR4
Doğu Marmara
21,12
2,73
24,28
9,91
18,38
TR5
Batı Anadolu
24,94
2,60
30,59
5,47
21,04
TR6
Akdeniz
22,50
1,46
26,95
5,17
20,40
TR7
Orta Anadolu
21,59
0,00
27,49
8,57
18,97
TR8
Batı Karadeniz
22,99
0,00
28,27
3,24
20,76
TR9
Doğu Karadeniz
19,88
0,00
24,60
6,55
18,39
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
24,39
7,75
28,92
13,12
23,74
TRB
Ortadoğu Anadolu
23,68
0,00
28,76
11,52
21,95
TRC
Güneydoğu Anadolu
20,16
5,15
23,41
6,10
19,55
BÖLGE
KODU
BÖLGE ADI
TR1
Et, Tavuk ya da
Balık İçeren
Yemek
Yiyebilecek
Durumda
Olanlar
Bölge
Yoksulluk
Oranı
(2010)
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Et, tavuk ya da balık tüketme durumunda olmayanlar içindeki yoksulluk oranı
en yüksek değeri Batı Anadolu Bölgesi’nde, en düşük değeri ise Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nde almaktadır. Tüketme durumunda olanlar içindeki yoksulluk
oranı ise Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde en yüksek, Batı
Karadeniz ve Batı Marmara bölgelerinde ise en düşük değeri almaktadır.
Ayrıca, hem bir haftalık tatili karşılama hem de iki günde bir et, tavuk ya da
balık içeren yemek yeme durumu bakımından tüm bölgelerde istatistiksel olarak
anlamlı bir fark vardır.
Tablo 3.21’de ise yoksul nüfusun bir haftalık tatili karşılama ve iki günde bir
et, tavuk ya da balık içeren yemek yeme durumuna göre dağılımı gösterilmektedir.
Buna göre, yoksul nüfus içinde bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda
olanların oranı altı bölgede yüzde sıfır olup diğer bölgelerde de oldukça düşük değer
almaktadır.
Yani,
tüm
bölgelerde
yoksul
karşılayamamaktadır.
78
nüfus,
bir
haftalık
tatili
Tablo 3.21. Yoksul Nüfusun Bir Haftalık Tatili Karşılama ve İki Günde Bir Et,
Tavuk ya da Balık İçeren Yemek Yeme Durumuna Göre Dağılımı
Yüzde
BÖLGE
BÖLGE ADI
KODU
Bir Haftalık Tatili
Karşılayabilecek
Durumda
Olmayanlar
Bir Haftalık Tatili
Karşılayabilecek
Durumda Olanlar
Et, Tavuk ya da
Et, Tavuk ya da
Balık İçeren
Balık İçeren
Yemek Yiyebilecek
Yemek Yiyebilecek
Durumda
Durumda Olanlar
Olmayanlar
TR1
İstanbul
98,93
1,07
79,90
20,10
TR2
Batı Marmara
100,00
0,00
94,39
5,61
TR3
Ege
100,00
0,00
87,04
12,96
TR4
Doğu Marmara
97,79
2,21
77,85
22,15
TR5
Batı Anadolu
97,84
2,16
90,10
9,90
TR6
Akdeniz
99,29
0,71
92,39
7,61
TR7
Orta Anadolu
100,00
0,00
79,66
20,34
TR8
Batı Karadeniz
100,00
0,00
95,32
4,68
TR9
Doğu Karadeniz
100,00
0,00
87,75
12,25
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
98,72
1,28
81,88
18,12
TRB
Ortadoğu Anadolu
100,00
0,00
79,26
20,74
TRC
Güneydoğu Anadolu
98,93
1,07
93,03
6,97
Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Bunun yanında, iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyebilecek
durumda olanların yoksul nüfus içindeki oranı Doğu Marmara, Orta Anadolu,
İstanbul ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde en yüksek; Batı Karadeniz ve Batı
Marmara bölgelerinde ise en düşük değeri almaktadır.
3.3. Bölüm Değerlendirmesi
Bu bölümde, gelir yoksulluğu GYKA ham verileri kullanılarak Düzey 1
bölgeler bazında incelenmiştir. İnceleme; kır-kent, cinsiyet, yaş grubu, eğitim, sağlık,
işteki durum, oturulan konutun özellikleri, cep telefonu, bilgisayar, internet ve
otomobil sahipliği ile evden uzakta bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda olup
olmama ve iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyip yiyememe
durumuna ilişkin veriler ışığında gerçekleştirilmiştir. Bu şekilde, yoksulluğun
bölgeler arasında ve farklı göstergelere göre nasıl farklılaştığı belirlenmeye
çalışılmıştır.
Ele alınan göstergelerden cinsiyete göre yoksulluk oranlarının, çoğu bölgede
yoksul
ve
yoksul
olmayan kesim
arasında
79
ciddi
oranda
farklılaşmadığı
görülmektedir. Bölgelerde kadın ve erkekler içindeki yoksulluk oranlarının
farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmasının temel sebebinin kadın yoksulluğunun
anlaşılması için incelenmesi gereken eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim, hane geliri
ve harcamaları üzerindeki kontrol, tüketimde yaşanan farklılaşma (beslenme
önceliğinin erkeğe ve erkek çocuklarına verilmesi) gibi durumların hanenin temel
alındığı anket verisine yansımaması olduğu değerlendirilmektedir. Bu kapsamda,
uluslararası literatürde de kabul gören yaklaşıma göre kadın yoksulluğunun daha
detaylı incelenmesi gerekmektedir.
Diğer tüm göstergelere ait verinin genel olarak bölgelerde yoksul olan ve
yoksul olmayan kesimler arasında farklılaştığı görülmektedir. Her gösterge için
yoksulluğun daha fazla ön planda olduğu bölgeler tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu
kapsamda, her bölgede yoksulluk oranının diğer bölgelere kıyasla yüksek olduğu
bazı alanlar Tablo 3.22’de sunulmaktadır.
Bunun sonucunda ortaya çıkan en çarpıcı sonuç Kuzeydoğu Anadolu
Bölgesi’nde görülen, farklı yoksulluk türlerinin yaygınlığıdır. Nitekim bölge
yoksulluk oranı da Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde en yüksek değeri almaktadır.
Söz konusu bölgede, çoğu gösterge itibarıyla diğer bölgelere kıyasla yüksek
yoksulluk oranı görülmektedir. Örneğin, eğitim gruplarına göre yoksulluk oranları
tüm bölgelerde lise ve üzeri mezun gruplar için yüzde 10’un altına gerilerken47
Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüksek değerler almayı sürdürmektedir. Benzer bir
durum işteki durum ve konutun mülkiyet durumuna göre yoksulluk oranları için de
geçerlidir. Diğer bölgelerde görece düşük değerler alan ücretli ve maaşlı çalışanlar ve
ev sahibi olanlar içinde yoksulluk oranı bu bölgede yüksek değer almaktadır. Bu
durum, bölgede söz konusu grupların da yoksullukla mücadelede hedef gruplar
arasında yer alması gerektiğini göstermektedir.
Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nden sonra en yüksek yoksulluk oranına sahip
bölge Batı Anadolu bölgesidir. Bölgede kırsal yoksulluk oranı en yüksek, kentsel
yoksulluk oranı ise ikinci en yüksek orandır. Bu bölgede yoksulluk oranının yüksek
olduğu göstergeler ise şu şekildedir: Sobalı konutta oturanlar, otomobil sahibi
47
Yalnızca Doğu Karadeniz bölgesinde mesleki veya teknik lise mezunu olanlar içindeki yoksulluk
oranı yüzde 10,34’tür.
80
Tablo 3.22. Bölgelerde Yoksulluk Oranının Yüksek Olduğu Alanlar
Bölge
Kodu
Bölge Adı
Yoksulluk Oranının Yüksek Olduğu Alanlar
TR1
İstanbul
Ücretli ve maaşlı çalışanlar; kiracı durumunda
olanlar; cep telefonu sahibi olmayanlar
TR2
Batı Marmara
Ücretsiz aile işçisi olanlar; okuryazar olmayanlar
TR3
Ege
Bilgisayar sahibi olmayanlar;
oturanlar; 15-64 yaş nüfus
TR4
Doğu Marmara
Kiracı durumunda olanlar; okuryazar olmayanlar;
cep telefonu sahibi olmayanlar
TR5
Batı Anadolu
Kırsal nüfus; sobalı evde oturanlar; ücretli ve
maaşlı çalışanlar; 0-15 yaş nüfus
TR6
Akdeniz
Kırsal nüfus; otomobil sahibi olmayanlar
TR7
Orta Anadolu
Kırsal nüfus; mesleki ve teknik lise mezunu
olanlar; yevmiyeli çalışanlar
TR8
Batı Karadeniz
0-15 yaş nüfus; yevmiyeli çalışanlar; ücretsiz aile
işçisi olanlar; ev sahibi olanlar
TR9
Doğu Karadeniz
Mesleki ve teknik lise mezunu olanlar; yevmiyeli
çalışanlar; ücretsiz aile işçisi olanlar
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
15-64 yaş nüfus; 0-15 yaş nüfus; okuryazar
olmayanlar; mesleki ve teknik lise mezunu
olanlar; yevmiyeli çalışanlar
TRB
Ortadoğu Anadolu
Ev sahibi olanlar; sobalı evde oturanlar; 15-64 yaş
nüfus; bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda
olmayanlar
TRC
Güneydoğu Anadolu
Kırsal nüfus; ev sahibi olanlar
sobalı
evde
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
olmayanlar, bilgisayar ve internet sahibi olmayanlar, işveren durumunda çalışanlar,
bir haftalık tatili karşılayamayanlar ve iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren
yemek yiyebilme durumu olmayanlar içindeki yoksulluk oranı bu bölgede en
81
yüksektir. Batı Anadolu Bölgesi, ayrıca, bilgisayar ve internet sahibi olmayanların
yoksul ve yoksul olmayan kesim arasındaki farkın en yüksek olduğu bölgedir. Bunun
yanında, çocuk yoksulluğu ve kiracı durumundaki hanehalkları içindeki yoksulluk
oranı en yüksek ikinci değeri bu bölgede almaktadır. Batı Karadeniz bölgesinde ise
bağımlı nüfus, otomobil sahibi olmayanlar ile doktor ve diş hekimine
başvuramayanlar içindeki yoksulluk oranları görece yüksektir. Ayrıca, bir haftalık
tatili karşılayamayanlar ve iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyebilme
durumu olmayanlar içindeki yoksulluk oranı ile yoksul ve yoksul olmayanlar içinde
söz konusu grupların oranları arasındaki fark da bölgede yüksek değer almaktadır.
Bunların yanında, okuryazar olmayanlar içinde en yüksek yoksulluk oranı
Batı Marmara Bölgesi’ndedir ve okuryazar olmayanların yoksul olan ve olmayan
kesim içindeki oranları arasındaki fark da bu bölgede en yüksektir. Bölge aynı
zamanda, cep telefonu sahipliğine göre yoksulluk oranlarının en çok farklılaştığı
bölgelerden biridir. 15-64 yaş, yani gelir getirici faaliyette bulunanlar içindeki
yoksulluk oranı da bu bölgede görece yüksektir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise kırsal yoksulluğun en yüksek ikinci değeri
aldığı bölgedir. Ayrıca, kırsal ve kentsel yoksulluk ile ücretsiz aile işçisi ve ücretli ve
maaşlı çalışanlar içindeki yoksulluk oranının yoksul olan ve yoksul olmayan nüfus
arasında en çok farklılaştığı bölge yine bu bölgedir.
Kırsal ve kentsel yoksulluğun yoksul olan ve yoksul olmayan nüfus içindeki
oranlarının farklılaştığı bir diğer bölge de Orta Anadolu Bölgesi’dir. Orta Anadolu
Bölgesi, Ege, Akdeniz ve Ortadoğu Anadolu bölgeleri ile birlikte, çoğu göstergede
ortalama ya da düşük değerler almaktadır. Bu durumun aksi olarak söz konusu
bölgelerde kırsal yoksulluk görece yüksek değerler almaktadır. Ayrıca, bilgisayar
sahibi olmayanlar içindeki yoksulluk oranı görece yüksektir. Ortadoğu Anadolu
Bölgesi’nde ise 15-64 yaş grubu ile ev sahibi olanlar içindeki yoksulluk oranı görece
yüksektir.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ise mesleki ve teknik lise mezunu olanlar
içindeki yoksulluk oranı Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nden sonra en yüksek değeri
82
almaktadır. Söz konusu bölgede, ayrıca, ücretsiz aile işçisi ve 15-64 yaş nüfus
içindeki yoksulluk oranları da görece yüksektir.
Doğu Marmara ve İstanbul bölgeleri ise kentsel yoksulluğun en yüksek
olduğu bölgelerdir.48 Bunun yanında, söz konusu iki bölge, kiracı durumundaki
hanehalkları, kalorifer bulunan konutta oturan hanehalkları ve cep telefonu sahibi
olmayanlar içinde en yüksek yoksulluk oranlarına sahiptir. İstanbul Bölgesi’nde,
ayrıca, çocuk yoksulluğu oranı ile işveren durumunda çalışanlar içindeki yoksulluk
oranı da görece yüksektir.
Bu bölümde sunulan, hangi yoksulluk türünün hangi bölgede ön planda
olduğuna ilişkin bilgiler yoksullukla mücadele programlarının tasarlanmasında
önemli role sahiptir. Bu itibarla, bu bölümde sunulan veriler ve sonuçları, hangi tip
yoksullukla
mücadele
edilmesi
belirlenmesinde yararlı olacaktır.
gerektiğinin
kararı
ile
hedef
grupların
49
48
Yukarıda belirtildiği gibi tüm bölgelerde kırsal yoksulluk ön planda iken İstanbul bölgesinde kentsel
yoksulluk daha yüksektir.
49
Aslında, bir ila on arasında ilden oluşan Düzey 1 bölgeler heterojen yapılar sergilemektedir. Daha alt
düzeyde veriye sahip olunması daha detaylı bilgi sunarak yoksullukla mücadele politikalarına daha
somut ve odaklı katkı sağlayacaktır.
83
4. İNSANİ YOKSULLUK
Bu bölümde Türkiye’de insani yoksulluğun ölçülmesi amacıyla il bazında
insani yoksulluk endeksi hesaplanacaktır.50 Bu amaçla, seçilen gösterge listesi
kullanılarak il bazında bir insani yoksulluk endeksi hesaplanacak ve illerin endekse
göre sıralamaları sunulacaktır. Analiz sonucunda elde edilen endeks ve sıralama,
illerin
göstergeler
itibarıyla
durumları
göz
önünde
bulundurularak
değerlendirilecektir. Son olarak, insani yoksulluk endeksi gelir yoksulluğu verileriyle
birlikte değerlendirilecektir.
4.1. Veri ve Yöntem
Önceki bölümlerde belirtildiği üzere insani yoksulluğun ölçülmesinde
kategorik anket verisi ya da nüfus sayım sonuçları ve idari kayıtlardan elde edilen
sürekli
veriler
kullanılabilmektedir.
Benzer
şekilde,
seçilen
göstergelerin
birleştirilmesinde kullanılacak yöntem için de farklı yaklaşımlar mevcuttur.
TÜİK tarafından gerçekleştirilen Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması
(GYKA) ile Hanehalkı Bütçe Anketi (HBA) kapsamında literatürde yer alan
yoksulluk endeksi benzeri çalışmalar yapılmasına olanak sağlayacak kategorik anket
verisi elde edilebilmektedir. Ancak, HBA sadece Türkiye geneli için, GYKA ise
ancak Düzey 1 bazında sonuçlar üretmektedir. Bir ila on arasında değişen sayıda
ilden oluşan Düzey 1 bölgeler kendilerini oluşturan illerin sosyo-ekonomik
gelişmişlik düzeyleri itibarıyla heterojen bir yapı sergilemektedir. Bu nedenle, daha
alt düzeyde yapılacak bir çalışmanın politika tasarımı sürecine daha somut katkı
sağlayacağı değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda, bu çalışmada TÜİK ve diğer
merkezi kurumlarca il bazında açıklanan göstergeler kullanılmıştır.
Yoksulluğun çok boyutlu bir kavram olduğu ve nicel olarak ölçülemeyecek
boyutları da içinde barındırdığını göz önünde bulundurarak, bu çalışmayla
oluşturulan birleşik göstergenin insani yoksulluğu tüm boyutlarıyla ölçtüğü iddia
edilmemektedir. Nitekim bu durum çoğu birleşik gösterge için geçerlidir. Yoksulluk
benzeri çok boyutlu kavramların tüm boyutlarının tek bir gösterge ile açıklanması
50
Bu bölümde, ‘insani yoksulluk’ teriminin yanı sıra ‘yoksulluk’ terimi de aynı anlamda
kullanılmaktadır.
84
elbette ki mümkün değildir. Örneğin, yoksulluğun önemli boyutlarından olan siyasi
bağımsızlık, kişisel güvenlik ya da toplumsal yaşama katılamama gibi kritik konular,
bu konulara ilişkin sayısal ölçütlerin belirlenmesinin zorluğu ve konuya ilişkin
Türkiye’de veri bulunamaması nedeniyle, çalışmaya dâhil edilememiştir. Bu
çalışmayla insani yoksulluk, seçilen göstergeler bakımından ölçülmektedir.
Endeks hesaplamasında temel bileşenler analizi yöntemi kullanılmıştır.
Temel bileşenler analizi sonucunda tek bir değer elde edilmekte ve gösterge bazında
gelişme görülememektedir. Bunun yanında, temel bileşenler analizinde, kullanılan
gösterge sayısı arttıkça analizin açıklama oranı düştüğünden gösterge sayısı
kısıtlanmaktadır.51 Bu nedenle, endeks hesaplamasından önce, insani yoksullukla
ilişkili olan göstergelerden oluşan bir değişken listesi oluşturulmuştur.52 Temel
bileşenler analizi uygulamasına bu değişken seti ile başlanmış; değişkenler arası
korelasyonlar dikkate alınarak, farklı değişken matrisleriyle yapılan denemeler
sonucunda en yüksek açıklama oranına sahip ve en anlamlı görünen değişken matrisi
belirlenmiştir. Endeks oluşturmada kullanılan değişken listesi; veri kaynağı, yıl ve
yoksullukla etkileşim yönü bilgileri ile birlikte Tablo 4.1’de verilmektedir.
Analizde kullanılan değişkenler, insani yoksullukla ilişkili olmaları ve benzer
çalışmalarda kullanılmış olmaları hususları çerçevesinde seçilmiştir. Çalışma il
bazında yapıldığından değişkenlere ilişkin il bazında verinin yayımlanmış olması
değişken seçiminde dikkate alınan bir diğer husustur. Ele alınan değişkenlerin bir
kısmı
yoksulluk
çalışmalarının
yanı
sıra
gelişmişlik
ölçümlerinde
de
kullanılmaktadır.
Her bir değişken için mümkün olan en güncel veri kullanılmıştır. Bu
kapsamda 6 başlık altında 18 değişken belirlenmiştir. Başlıklar; demografi, eğitim,
sağlık, istihdam, konut ile erişilebilirlik ve çevre göstergelerini kapsamaktadır.
51
Literatürde, temel bileşenler analizinde kullanılacak değişken sayısının gözlem sayısına oranı
yaklaşık 1:3 ya da 1:5 olarak kabul edilmektedir.
52
Bu geniş değişken listesi ile değişkenlerin il bazında aldıkları değerler sırasıyla Ek 2 ve Ek 3’te
sunulmaktadır.
85
Tablo 4.1. İnsani Yoksulluk Göstergeleri
Yıl
Kaynak
Etki
Yönü
2012
TÜİK
+
Anne Ölüm Hızı (Yüz binde)
2008-2012*
TÜİK
+
Bebek Ölüm Hızı (Binde)
2010-2012*
TÜİK
+
2012
TÜİK
+
Ortaöğretim Okullaşma Oranı (yüzde)
2011-2012
TÜİK
-
Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı – İlköğretim
2011-2012
TÜİK
+
Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı – İlköğretim
2011-2012
TÜİK
+
2012
TÜİK
-
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı
2011
TÜİK
-
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı
2011
TÜİK
-
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı
2011
TÜİK
-
Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı
2011
TÜİK
-
2010
SGK
+
2011
TÜİK
+
2011
TÜİK
+
2011
BTK
-
2010
TÜİK
-
2010
TÜİK
-
Göstergeler
Demografi
Genç Bağımlılık Oranı (yüzde)
Eğitim
Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı (yüzde)
Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (yüzde)
Sağlık
İstihdam
Sosyal Güvenlik Kapsamının (Yeşil Kart Hariç) Dışında Kalan
Nüfusun İl Nüfusuna Oranı (yüzde)
Konut
Konutun İçinde Borulu Su Bulunmayan Hanehalkı Sayısının
Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (yüzde)
Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam
Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (yüzde)
Erişilebilirlik ve Çevre
Geniş Bant İnternet Abone Sayısının İl Nüfusuna Oranı (yüzde)
Kanalizasyon Şebekesi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun
Toplam Belediye Nüfusuna Oranı (yüzde)
Atık Hizmeti Verilen Nüfusun İl Nüfusuna Oranı (yüzde)
*Gösterge yıllar itibarıyla dalgalı bir seyir izlediği için belirtilen dönemin ortalama değeri alınmıştır.
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
Seçilen göstergelerin birleştirilmesinde kullanılan temel bileşenler analizi53,
çok değişkenli analizin en eski ve en çok bilinen tekniğidir (Jolliffe, 2002:IX).
Yöntemin amacı, çok sayıda ve birbiri ile ilişkili değişken içeren veri setiyle
anlatılmak istenen durumu, önemli bir bilgi kaybına neden olmaksızın, daha az
sayıdaki veri setiyle ifade edebilmektir.
Temel bileşenler analizi tekniğinde, karşılıklı bağımlılık yapısı gösteren,
ölçüm sayısı n olan p adet değişken; doğrusal, dikey ve birbirinden bağımsız olma
53
Temel Bileşenler Analizi yöntemini uygulamak için SPSS 15.0 (Statistical Package for the Social
Sciences) bilgisayar programından faydalanılmıştır.
86
özelliklerini taşıyan k (k ≤ p) adet yeni değişkene dönüştürülmektedir. İlk sistemde,
sistemin toplam değişkenliği (varyansı) p adet değişkenin tümü tarafından
açıklanmaktadır. Toplam değişkenliğin önemli bir kısmı, k adet bileşen tarafından
açıklanabildiğinde, k adet bileşen orijinal p adet değişkeni temsil edebilmektedir.
Böylelikle p adet değişken, önemli bir bilgi kaybı olmadan, k adet değişkene
indirgenmiş olmaktadır. Söz konusu k adet yeni değişken, p adet değişkenin bazı
kısıtlamalara bağlı kalınarak oluşturulmuş çeşitli doğrusal birleşimleridir. Bulunan
yeni değişkenler temel bileşen olarak adlandırılmaktadır. Temel bileşenler
birbirinden bağımsızdırlar. Yani, yöntemle değişkenler arası bağımlılık yapısı
ortadan kaldırılmaktadır (Joliffe, 2002:167).
Temel bileşenler analizinde kullanılacak değişken sayısı yapılan çalışmanın
niteliğine göre değişebilmektedir. En çok kabul gören gözlem/değişken oranı
yaklaşık 3/1 ya da 5/1 olmaktadır.
Çalışmada 18 gösterge seçilerek bu kıstas
sağlanmaktadır. Ayrıca, seçilen değişkenler arasındaki ilişki, analiz sonucu üretilen
faktör sonuçlarını etkilemektedir. Değişkenler arası yüksek ilişki, çoklu bağıntı
(multicollinearity) sorununa yol açabilecektir. Bu kapsamda, verilerin uygunluğu
testlerinin (Kaiser-Meyer-Olkin ve Barlett Testlerinin) yapılması ve birbirleriyle çok
yüksek ve çok düşük ilişkili değişkenlerin analizden çıkarılması gerekmektedir.
Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) örneklem yeterliliği ölçüsü, kısmi korelasyon
katsayıları ile gözlenen korelasyon katsayılarının büyüklüklerini karşılaştırmak için
kullanılan bir tekniktir. KMO testi değerlerinin;
1,00 ≥ KMO ≥ 0,90 aralığında olması verilerin mükemmel düzeyde,
0,90 ≥ KMO ≥ 0,80 aralığında olması iyi düzeyde,
0,80 ≥ KMO ≥ 0,70 aralığında olması orta düzeyde,
0,70 ≥ KMO ≥ 0,60 aralığında olması zayıf düzeyde uygunluğunu,
0,6‘dan küçük olması ise veri setinin uygun olmadığını
göstermektedir (Nardo ve ark., 2008:67).
87
Kutu 4.1: Temel Bileşenler Analizi
Analiz ile ulaşılmak istenen ilk sonuç, X1,X2,...,Xp ’den oluşan p tane değişkeni,
önemli bir bilgi kaybına neden olmaksızın, bu değişkenleri temsil edebilen daha az
sayıda değişkene indirgemek ve değişkenlere etki eden genel nedensel faktörleri
elde etmektir. X1,X2,...,Xp vektörlerinin standartlaştırılmış hali olan Z1,Z2,...,Zp
vektörlerinin p tane doğrusal birleşimi, ya da temel bileşeni, aşağıdaki gibidir:
Burada; Z1,Z2,...,Zp 'ler standartlaştırılmış veri matrisinin satır vektörleri,
Y1,Y2,...,Yp 'ler temel bileşenler, ’ler ise her bir temel bileşenin hangi değişkenle
hangi oranda ilişkilendirildiğini gösteren sabit sayılardır.
sabit sayıları temel
bileşen yükleri; başka bir deyişle i’inci değişkenin j’inci temel bileşendeki
ağırlığıdır. Temel bileşen yükleri, temel bileşenlerin değişkenlere varyans katkısını
gösteren ağırlıklardır ve temel bileşenleri, değişkenlerin hangi ağırlıklarla
tanımladıklarını göstermektedir.
Temel bileşenlerin varyansları ve kovaryansları aşağıdaki gibidir:
Var( ) = Var(
Cov( ,
)=
)=
i = 1,2, … , p
=
k = 1,2, … , p
=
Eşitliklerdeki S, standartlaştırılmış veri matrisinin kovaryans matrisi, R ise
standartlaştırılmış veri matrisinin korelasyon matrisidir. Standartlaştırılmış veri
matrisi kullanıldığından R = S ’dir.
Y1,Y2,...,Yp temel bileşenleri, orijinal değişkenlerin birbirinden bağımsız ve
varyansları toplam sistem varyansını mümkün olabilecek en fazla biçimde açıklayan
doğrusal birleşimleri olacak şekilde seçilmektedir. Birinci temel bileşen (Y1),
toplam varyansa katkısı maksimum olacak şekilde Z1,Z2,...,Zp 'lerin doğrusal
birleşimleri olarak belirlenmektedir. İkinci temel bileşen (Y2), birinci temel
bileşenden bağımsız olarak, birinci temel bileşenin açıkladığı varyanstan sonra
geriye kalan toplam varyansa katkısı maksimum olacak şekilde, aynı biçimde
üçüncü ve daha sonraki temel bileşenler her birinin toplam varyansa katkısı
maksimum olacak şekilde ve birbirinden bağımsız olarak aşağıda gösterildiği gibi
saptanmaktadır.
Temel bileşenler yöntemi kısaca özetlenecek olursa;
•n ölçümündeki p değişkene ait veri matrisi standartlaştırılmakta,
•Standartlaştırılmış veri matrisinin korelasyon matrisi bulunmakta,
•Korelasyon matrisinin öz değerleri ve standartlaştırılmış öz vektörleri
hesaplanmakta,
•Öz değerlerden temel bileşenlerin toplam varyansı açıklama oranları elde
edilmekte,
•Her bir öz vektörün devrik vektörü ile standartlaştırılmış veri matrisi çarpılarak
temel bileşen değerleri bulunmaktadır.
Kaynak: Dinçer ve ark. (2003)
88
Tablo 4.1’de verilen değişkenlere ait veri setinin uygunluğu için yapılan
KMO testi sonucu 0,867 olup bu durum veri setinin analize iyi derecede uygun
olduğunu göstermektedir (Tablo 4.2).
Tablo 4.2. Kaiser-Meyer-Olkin ve Barlett Testleri
Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy.
Approx. Chi-Square
Bartlett's Test of Sphericity df
Sig.
0,867
1.719,659
153
0,000
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
Barlett testi ile ise veri setinin temel bileşenler analizine uygun olabilmesi
için “korelasyon matrisi birim matrise eşittir” yokluk hipotezinin “korelasyon matrisi
birim matrise eşit değildir” alternatif hipotezine karşı reddedilip reddedilmediği test
edilir (Nardo ve ark., 2008:67). Çalışmada p değeri 0,000 ile 0,05’den küçük olduğu
için yokluk hipotezi reddedilmiştir. Yani, değişkenler arasında ilişki vardır ve
değişkenler uygundur.
4.2. Analiz Sonuçları
Seçilen değişken matrisi kullanılarak yapılan analiz sonucunda hesaplanan
temel bileşenlerin öz değerleri ve açıklama oranları Tablo 4.3’te sunulmaktadır.
Temel bileşen sayısı belirlenirken özdeğeri 1’den büyük ve açıklama oranı en
yüksek bileşenler dikkate alınmıştır. Temel bileşenlerin dört tanesinin özdeğeri
birden büyüktür. Birinci temel bileşen toplam varyansın yüzde 56,3’ünü, diğer temel
bileşenler ise sırasıyla yüzde 11,5; yüzde 8,6 ve yüzde 6’sını açıklamaktadır. Bu dört
bileşen toplam varyansın yüzde 82,4’ünü açıklamaktadır. Bu açıklama oranı temel
bileşenler analizinde iyi olarak nitelendirilebilecek bir orandır.54
54
Uygulamalarda birkaç temel bileşen, toplam değişkenliğin yüzde 80'inden büyük bir oranını
açıklayabiliyorsa, bu bileşenlerin büyük bir bilgi kaybına neden olmaksızın orijinal p değişkeni temsil
edebileceği kabul edilmektedir (Dinçer ve ark., 2003:37).
89
Tablo 4.3.Temel Bileşenler Tablosu
Bileşen
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
Özdeğerler
Toplam
10,130
2,077
1,549
1,084
0,776
0,578
0,352
0,309
0,274
0,222
0,149
0,122
0,110
0,078
0,075
0,045
0,043
0,026
% Varyans
56,277
11,537
8,604
6,024
4,311
3,213
1,955
1,719
1,525
1,234
0,826
0,680
0,612
0,432
0,419
0,248
0,237
0,146
Seçilen Faktörlerin Yük Kareleri
Birikimli %
56,277
67,815
76,418
82,442
86,753
89,966
91,922
93,641
95,166
96,400
97,226
97,906
98,518
98,950
99,369
99,616
99,854
100,000
Toplam
10,130
2,077
1,549
1,084
% Varyans
56,277
11,537
8,604
6,024
Birikimli %
56,277
67,815
76,418
82,442
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
Tablo 4.4’te verilen bileşen yük matrisi ise orijinal değişkenlerin her bir
bileşen üzerindeki ağırlığını göstermektedir. Temel bileşen yükleri aynı zamanda bu
ağırlıkların yönünü de belirtmektedir: Temel bileşen yükü negatif değer almış ise zıt
yönde bir ilişki; pozitif değer almış ise aynı yönde bir ilişki mevcuttur.
Temel bileşen yükleri incelendiğinde birinci temel bileşende yer alan dokuz
değişkenin insani yoksulluk düzeyi ile aynı, diğer dokuz değişkenin ise zıt yönlü
ilişkiye sahip olduğu görülmektedir. Değişkenlerin ikinci temel bileşendeki işaretleri
incelendiğinde ise on iki değişkenin insani yoksulluk düzeyi ile aynı, altı değişkenin
ise zıt yönlü ilişkisi mevcuttur.
İşaretlerin yönü ihmal edilerek değişkenlerin ağırlıkları (temel yükleri)
incelendiğinde birinci bileşende insani yoksulluk üzerinde en fazla ağırlığa sahip
değişkenler ortaöğretim okullaşma oranı, sosyal güvenlik kapsamının (yeşil kart
hariç) dışında kalan nüfusun il nüfusuna oranı, genç bağımlılık oranı, geniş bant
internet abone sayısının il nüfusuna oranı ve yüz bin kişi başına düşen diş hekimi
sayısı olduğu görülmektedir.
90
Tablo 4.4.Temel Bileşenler Yük Matrisi
Bileşen
Değişken
1
2
3
4
Genç Bağımlılık Oranı (%)
0,917
0,286
0,138
-0,041
Anne Ölüm Hızı (yüz binde)
0,824
0,108
0,174
0,212
Bebek Ölüm Hızı (Binde)
0,665
0,114
0,249
-0,298
Okuma Yazma 0Bilmeyen Nüfus Oranı (%)
0,817
-0,219
0,308
-0,033
Ortaöğretim Okullaşma Oranı (%)
-0,918
-0,128
-0,075
-0,052
Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (%)
-0,831
0,347
0,055
0,280
Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı - İlköğretim
0,556
0,771
0,086
-0,042
Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı - İlköğretim
0,702
0,636
-0,002
-0,055
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı
-0,649
0,287
0,573
0,274
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı
-0,852
0,315
-0,116
0,240
Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı
-0,618
-0,038
0,694
-0,009
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı
-0,709
-0,235
0,574
0,084
0,912
-0,065
0,203
0,084
0,775
0,065
0,100
0,397
0,700
-0,114
-0,007
0,372
Atık Hizmeti Verilen Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı (%)
-0,532
0,683
-0,090
-0,190
Kanalizasyon Şebekesi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun
Toplam Belediye Nüfusuna Oranı (%)
-0,406
0,100
0,282
-0,572
Geniş bant İnternet Abone Sayısının İl Nüfusuna Oranı (%)
-0,874
0,224
-0,183
0,237
Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun İl Nüfusuna
Oranı (%)
Konutun İçinde Borulu Su Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam
Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%)
Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam
Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%)
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
İkinci temel bileşende ise ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı ile
atık hizmeti verilen nüfusun toplam nüfusa oranı en fazla ağırlığa sahip
değişkenlerdir. Üçüncü temel bileşende yüz bin kişi başına hastane yatak sayısı ile
yüz bin kişi başına hemşire sayısı; dördüncü temel bileşende ise kanalizasyon
şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı ile
konutun içinde borulu su ve tuvalet bulunmayan hanehalkı sayılarının toplam
hanehalkı sayısı içindeki oranı en yüksek ağırlığa sahiptir.
91
Analiz sonucunda elde edilen ve özdeğerleri birden büyük dört temel bileşen
varyans açıklama oranlarına göre ağırlık toplamı bir olacak şekilde ağırlıklandırılmış
ve İnsani Yoksulluk Endeksi elde edilmiştir. Buna göre endeks formülü aşağıdaki
gibidir55:
Burada
( =1, 2, 3 ve 4 için) her bir faktörün varyans açıklama oranının
toplam varyansa bölünmesiyle elde edilen katsayıdır ve hesaplanan dört
’nin
toplamı bire eşittir. Örneğin,
= 0,683 ’tür.
( =1, 2, 3 ve 4 için) ise aşağıdaki formüle göre hesaplanır:
∑
Burada
her bir faktörün yük matrisindeki değerleri;
: değişkenlerin standardize
edilmiş değerleridir.
Bu şekilde hesaplanan endeks değerleri ile illerin sıralamaları Tablo 4.5 ve
Grafik 4.1’de sunulmaktadır. Buna göre en yüksek endeks değerine sahip olan
Şanlıurfa ili insani yoksulluğun en yüksek olduğu il iken en düşük endeks değerine
sahip olan, dolayısıyla insani yoksulluğun en düşük olduğu il Ankara’dır.
Sonuçlar ayrıca, endeks değeri pozitif değer alan illerin insani yoksulluğun
daha yüksek olduğu, negatif olan illerin ise insani yoksulluğun görece az yaşandığı
iller olduğu şeklinde yorumlanabilir. Buna göre, endeks değeri pozitif değer alan 26
ilde insani yoksulluk yüksek iken, geriye kalan 55 ilde görece düşük seviyededir.
Burada, insani yoksulluğun mutlak varlığından ziyade illerin karşılaştırmalı
durumları sunulmaktadır. Yani, bir ilin endeks değerinin düşük (yüksek) olması, söz
konusu ilde insani yoksulluk düzeyinin diğer illere kıyasla daha düşük (yüksek)
olduğu şeklinde yorumlanmalıdır.56
55
56
Nardo ve ark.’da (2008) belirtilen yöntem kullanılmıştır.
Bu yorum, göreli yoksulluk yaklaşımıyla paraleldir.
92
İller, endeks değerlerindeki kırılma noktaları esas alınarak insani yoksulluk
düzeylerine göre yedi gruba ayrılmıştır. Gruplandırma Tablo 4.6 ve Harita 4.1’de
sunulmaktadır. Buna göre birinci grup insani yoksulluğun en yüksek olduğu, yedinci
grup ise en düşük olduğu illeri kapsamaktadır. Birinci grupta 4, ikinci grupta 13,
üçüncü grupta 9, dördüncü grupta 16, beşinci grupta 17, altıncı grupta 14 ve yedinci
grupta 8 il yer almaktadır.
Endeksin illerin karşılaştırmalı durumlarını ortaya koyduğu noktasından
hareketle, gruplandırmanın illerin yoksulluk derecelerini gösterdiği yorumu
getirilebilmektedir. Bu durumda, birinci grup birinci derecede yoksul olan illeri,
yedinci grup ise yedinci derecede yoksul olan illeri kapsamaktadır.
93
Tablo 4.5. İllerin İnsani Yoksulluk Endeks Değerleri ve Sıralaması
Sıra İl Kodu
İl Adı
Endeks
Değeri
Sıra
İl Kodu
İl Adı
Endeks
Değeri
1
TRC21
Şanlıurfa
16,856
42
TR714
Nevşehir
-2,117
22
TRB22
Muş
16,514
43
TR903
Giresun
-2,521
3
TRA21
Ağrı
16,507
44
TR822
Çankırı
-2,647
4
TRC33
Şırnak
15,505
45
TR821
Kastamonu
-2,675
5
TRB24
Hakkâri
13,236
46
TR333
Kütahya
-2,676
6
TRC31
Mardin
12,980
47
TRB14
Tunceli
-2,696
7
8
TRB21
Van
12,275
48
TR715
Kırşehir
-2,875
TRC34
Siirt
11,750
49
TR813
Bartın
-2,887
99
TRA23
Iğdır
11,533
50
TRA12
Erzincan
-2,962
10
TRB23
Bitlis
10,891
51
TR321
Aydın
-3,361
9,987
52
TR423
Düzce
-3,411
11
TRA22
Kars
12
TRC22
Diyarbakır
9,452
53
TR831
Samsun
-3,617
13
TRC32
Batman
9,357
54
TR905
Artvin
-3,684
14
TRC11
Gaziantep
8,141
55
TR334
Uşak
-3,738
15
TRC12
Adıyaman
7,952
56
TR211
Tekirdağ
-3,896
16
TRA24
Ardahan
6,867
57
TR721
Kayseri
-4,208
17
TRB13
Bingöl
6,266
58
TR221
Balıkesir
-4,220
18
TRC13
Kilis
5,121
59
TR613
Burdur
-4,470
19
TR632
Kahramanmaraş
4,752
60
TR213
Kırklareli
-4,835
20
TR712
Aksaray
3,362
61
TR711
Kırıkkale
-4,861
21
TR633
Osmaniye
2,533
62
TR834
Amasya
-4,876
22
TR631
Hatay
2,375
63
TR100
İstanbul
-4,926
23
TR713
Niğde
1,819
64
TR322
Denizli
-4,945
24
TR723
Yozgat
1,647
65
TR413
Bilecik
-4,974
25
TRA11
Erzurum
0,812
66
TR411
Bursa
-5,043
26
TR902
Ordu
0,631
67
TR811
Zonguldak
-5,092
27
TR833
Çorum
-0,353
68
TR421
Kocaeli
-5,500
28
TR832
Tokat
-0,493
69
TR222
Çanakkale
-5,542
29
TR332
Afyonkarahisar
-0,673
70
TR323
Muğla
-5,562
30
TR621
Adana
-0,756
71
TR812
Karabük
-5,801
-0,869
72
TR611
Antalya
-5,823
31
TR906
Gümüşhane
32
TR622
Mersin
-0,872
73
TR904
Rize
-6,287
33
TR522
Karaman
-1,088
74
TR425
Yalova
-6,990
34
TRB11
Malatya
-1,193
75
TR901
Trabzon
-7,681
35
TR521
Konya
-1,390
76
TR212
Edirne
-7,760
36
TRA13
Bayburt
-1,473
77
TR310
İzmir
-8,109
37
TR422
Sakarya
-1,615
78
TR612
Isparta
-8,118
38
TR722
Sivas
-1,634
79
TR424
Bolu
-8,547
39
TRB12
Elazığ
-1,858
80
TR412
Eskişehir
-9,300
81
TR510
Ankara
-11,854
40
TR823
Sinop
-1,876
41
TR331
Manisa
-1,897
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
94
Grafik 4.1. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İller
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
95
Tablo 4.6. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İllerin Gruplandırılması
Grup
1. Grup
2. Grup
3. Grup
4. Grup
Kod
İl
Endeks
Değeri
Kod
İl
Endeks
Değeri
TRC21
Şanlıurfa
TRB22
Muş
16,856
TR903
Giresun
-2,521
16,514
TR822
Çankırı
-2,647
TRA21
TRC33
Ağrı
16,507
TR821
Kastamonu
-2,675
Şırnak
15,505
TR333
Kütahya
-2,676
TRB24
Hakkâri
13,236
TRB14
Tunceli
-2,696
TRC31
Mardin
12,980
TR715
Kırşehir
-2,875
TRB21
Van
12,275
TR813
Bartın
-2,887
TRC34
Siirt
11,750
TRA12
Erzincan
-2,962
TRA23
Iğdır
11,533
TR321
Aydın
-3,361
TRB23
Bitlis
10,891
TR423
Düzce
-3,411
TRA22
Kars
9,987
TR831
Samsun
-3,617
TRC22
Diyarbakır
9,452
TR905
Artvin
-3,684
TRC32
Batman
9,357
TR334
Uşak
-3,738
TRC11
Gaziantep
8,141
TR211
Tekirdağ
-3,896
TRC12
Adıyaman
7,952
TR721
Kayseri
-4,208
TRA24
Ardahan
6,867
TR221
Balıkesir
-4,220
TRB13
Bingöl
6,266
TR613
Burdur
-4,470
TRC13
Kilis
5,121
TR213
Kırklareli
-4,835
TR632
Kahramanmaraş
4,752
TR711
Kırıkkale
-4,861
TR712
Aksaray
3,362
TR834
Amasya
-4,876
TR633
Osmaniye
2,533
TR100
İstanbul
-4,926
TR631
Hatay
2,375
TR322
Denizli
-4,945
TR713
Niğde
1,819
TR413
Bilecik
-4,974
TR723
Yozgat
1,647
TR411
Bursa
-5,043
TRA11
Erzurum
0,812
TR811
Zonguldak
-5,092
TR902
Ordu
0,631
TR421
Kocaeli
-5,500
TR833
Çorum
-0,353
TR222
Çanakkale
-5,542
TR832
Tokat
-0,493
TR323
Muğla
-5,562
TR332
Afyonkarahisar
-0,673
TR812
Karabük
-5,801
TR621
Adana
-0,756
TR611
Antalya
-5,823
TR906
Gümüşhane
-0,869
TR904
Rize
-6,287
TR622
Mersin
-0,872
TR425
Yalova
-6,990
TR522
Karaman
-1,088
TR901
Trabzon
-7,681
TRB11
Malatya
-1,193
TR212
Edirne
-7,760
TR521
Konya
-1,390
TR310
İzmir
-8,109
TRA13
Bayburt
-1,473
TR612
Isparta
-8,118
TR422
Sakarya
-1,615
TR424
Bolu
-8,547
TR722
Sivas
-1,634
TR412
Eskişehir
-9,300
TRB12
Elazığ
-1,858
TR510
Ankara
-11,854
TR823
Sinop
-1,876
TR331
Manisa
-1,897
TR714
Nevşehir
-2,117
Grup
5. Grup
6. Grup
7. Grup
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
96
Harita 4.1. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İllerin Gruplandırılması
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
97
4.3. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İl Grupları
İllerin gruplandırılmasından sonra her bir grup için, ekte verilen geniş veri
setinde de yer alan, il bazında seçilmiş temel göstergelere ait değerler hesaplanmıştır.
Söz konusu değerler Tablo 4.7’de sunulmaktadır.
Bu verilere göre ülke nüfusunun yüzde 4,2’sini barındıran birinci grup iller
ülke nüfusu içinde en düşük paya sahiptir (Grafik 4.2). En yüksek paya sahip grup
iller ise yüzde 32,8 ile altıncı grup olmaktadır. Bu durumun temel sebebi en yüksek
nüfusa sahip olan İstanbul ilinin altıncı bölgede yer almasıdır. İnsani yoksulluk
düzeyinin en düşük olduğu yedinci grup iller ise nüfusun yüzde 15,6’sını
oluşturmaktadır.
Grafik 4.2. Grupların Ülke Nüfusu İçindeki Payı
Yüzde
4,22
15,64
1. Grup
10,76
2. Grup
7,74
3. Grup
4. Grup
16,98
32,88
5. Grup
6. Grup
7. Grup
11,78
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
Nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu gruplar altıncı ve yedinci grup iller
olmaktadır. Bu durumun temel sebebi, söz konusu iki grubun görece gelişmiş ve
dolayısıyla göç alan illeri barındırıyor olmasıdır. Belde ve köyler nüfusu ise altıncı
ve yedinci grup illerde en düşük; birinci ve üçüncü grupta ise en yüksek değerleri
almaktadır. Söz konusu değer yalnızca altı ve yedinci grup illerde ülke değerinin
altında değer almaktadır.
98
Tablo 4.7. Seçilmiş Göstergelere Göre İl Grupları
Gösterge
1. Grup
2. Grup
3. Grup
4. Grup
5. Grup
6. Grup
7. Grup
Türkiye
4,22
10,76
7,74
16,98
11,78
32,88
15,64
100
70
75
69
63
62
233
151
98
Belde ve Köyler Nüfusunun Toplam Nüfus İçindeki Oranı (%)
46,12
32,64
40,60
27,07
33,60
11,70
10,95
22,72
Genç Bağımlılık Oranı (%)
73,58
58,77
43,47
36,31
30,79
32,01
28,75
36,91
Yaşlı Bağımlılık Oranı (%)
6,24
7,56
11,77
12,66
15,19
9,83
12,10
11,12
Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı (%)
10,18
8,06
5,63
4,23
3,83
2,86
2,70
4,22
Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (%)
5,34
6,81
7,96
9,27
9,55
12,24
14,93
10,79
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı
Ülke Nüfusu İçindeki Payı (%)
Nüfus Yoğunluğu (kişi/km2)
101
121
129
154
149
175
256
169
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı
7
11
18
23
26
36
42
28
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı
17
20
29
33
36
39
47
35
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı
100
136
147
164
181
159
228
167
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı
43
57
75
80
93
60
74
69
Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı
125
198
221
283
272
230
335
252
49,32
41,27
25,79
17,04
14,09
7,03
10,48
17,00
375
303
320
408
420
123
179
262
Kiracı Durumundaki Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%)
15,18
20,29
17,24
20,05
19,88
28,18
27,00
23,83
Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%)
32,43
20,45
13,68
9,94
8,07
2,30
4,11
7,53
Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%)
15,74
9,70
4,61
3,44
2,39
0,85
1,27
2,83
Kişi Başına Düşen GSM Abone Sayısı
0,56
0,65
0,71
0,79
0,82
1,05
0,96
0,87
Geniş bant İnternet Abone Sayısının Toplam Nüfusa Oranı (%)
2,08
3,66
5,42
7,68
9,40
14,13
14,72
10,26
Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı (%)
Halk Kütüphaneleri Bin Kişi Başına Yararlanma Sayısı
Kaynak: TÜİK, SGK ve BTK verileri kullanılarak yazar tarafından oluşturulmuştur.
99
Bağımlılık oranları Grafik 4.3’te de verilmektedir. Yaşlı bağımlılık oranı,
birinci ve ikinci grup illerde en düşük değeri; dört ve beşinci grup illerde en yüksek
değeri almaktadır. Aşağıda da görüleceği üzere yaşlı bağımlılık oranı genel olarak
yoksulluğun görece yüksek olduğu gruplarda daha düşük, yoksulluğun görece düşük
olduğu gruplarda ise yüksektir. Genç bağımlılık oranı ise birinci gruptan yedinci
gruba gidildikçe düşüş göstermekte; yalnızca altıncı grup illerde beşinci grup illerden
yüksek değer almaktadır. Bu durum yoksulluk ile genç bağımlılık oranı arasında
öngörülen ters yönlü ilişkiyi destekler niteliktedir. Bunun yanında, genç bağımlılık
oranı ilk üç grupta, yaşlı bağımlılık oranı ise üçüncü, dördüncü, beşinci ve yedinci
grupta Türkiye ortalamasının üzerindedir.
Grafik 4.3. Gruplara Göre Bağımlılık Oranları
Yüzde
80,00
73,58
58,77
60,00
43,47
36,91
36,31
40,00
30,79
32,01
Genç Bağımlılık Oranı
28,75
Yaşlı Bağımlılık Oranı
7,56
9,83 12,10
11,77
12,66
15,19
5. Grup
6,24
4. Grup
20,00
11,12
Türkiye
7. Grup
6. Grup
3. Grup
2. Grup
1. Grup
0,00
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
Grafik 4.4’te görüldüğü üzere, eğitim göstergelerinin ikisi de (okuma yazma
bilmeyen nüfus oranı ile yüksekokul veya fakülte mezunu oranı) yoksulluk ile olması
beklenen ilişkiyi desteklemektedir. Yoksulluk derecesi azaldıkça okuma yazma
bilmeyen nüfus oranı azalırken yüksekokul veya fakülte mezunu oranı artmaktadır.
Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı beş, altı ve yedinci grup illerde Türkiye
ortalamasının altındadır. Yüksekokul veya fakülte mezunu oranı ise yalnızca altı ve
yedinci grup illerde ülke değerinin üzerinde değer almaktadır.
100
Grafik 4.4. Gruplara Göre Eğitim Göstergeleri
20,00
14,93
15,00
12,24
10,00
10,18
8,06
10,79
7,96
9,27
9,55
6,81
5,00
5,63
5,34
4,23
3,83
2,86
4,22
2,70
Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı (%)
Türkiye
7. Grup
6. Grup
5. Grup
4. Grup
3. Grup
2. Grup
1. Grup
0,00
Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (%)
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
Aynı durum sağlık göstergeleri kapsamında ele alınan yüz bin kişi başına
düşen diş hekimi, eczacı ve hemşire sayıları için de geçerlidir (Grafik 4.5).
Yoksulluk derecesi azaldıkça söz konusu değerler artmaktadır. Yüz bin kişi başına
düşen diş hekimi sayısında altı ve yedinci grup iller, eczacı ve hemşire sayısında ise
bu gruplara ilaveten beşinci grup iller Türkiye ortalamasının üzerinde yer almaktadır.
Bunun yanında, yüz bin kişi başına düşen hekim sayısı da yoksulluk
azaldıkça artmaktadır; yalnızca beşinci grup iller düşük değer almaktadır. Yüz bin
kişi başına düşen ebe sayısında altı ve yedinci, hastane yatak sayısında ise beş ve
altıncı grup illerin yoksulluk derecesinin daha yüksek olduğu gruplara kıyasla daha
düşük değere sahip olduğu görülmektedir. Yüz bin kişi başına düşen ebe ve hastane
yatak sayısına göre birinci ve ikinci grup illerle birlikte altıncı grup iller de Türkiye
ortalamasının altında değer almaktadır.
Sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan nüfus yoksulluk azaldıkça
azalmaktadır, yalnızca yedinci grup illerde altıncı altıncı grup illerden daha yüksek
değer almaktadır. Söz konusu değerin ülke ortalamasının altında kaldığı gruplar beş,
altı ve yedinci grup illerdir.
101
Grafik 4.5. Gruplara Göre Sağlık Göstergeleri
Yüz Bin Kişi Başına
350
300
250
200
150
100
50
0
Hekim Sayısı
1. Grup
Diş Hekimi
Sayısı
2. Grup
Eczacı Sayısı
3. Grup
4. Grup
Hemşire Sayısı
5. Grup
6. Grup
Ebe Sayısı
7. Grup
Hastane Yatak
Sayısı
Türkiye
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
Halk kütüphaneleri bin kişi başına yararlanma sayısı ile kiracı durumundaki
hanehalkı sayısının toplam hanehalkı içindeki oranı il grupları itibarıyla düzenli veya
anlamlı bir değişim sergilememektedir. Halk kütüphanelerinden yararlanma sayısına
ilişkin dikkat çeken bir nokta, söz konusu göstergeye ilişkin en düşük değerin,
yoksulluk derecesinin en az olduğu altı ve yedinci grup illere ait olmasıdır.
Kiracı durumundaki hanehalkı sayısının oranı ise yoksulluğun en az olduğu
altı ve yedinci gruplarda en yüksek, birinci ve üçüncü gruplarda ise en düşük değeri
almaktadır (Grafik 4.6). Söz konusu değer altı ve yedinci grup illerde ülke değerinin
üzerindedir. Konutun içinde tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalkı sayısı yoksulluk
azaldıkça azalmaktadır. Yalnızca, iki göstergede de yedinci grup altıncı grubun
üzerinde değer almaktadır. Her iki göstergede de altı ve yedinci gruplar Türkiye
ortalamasının altında değer almaktadır.
102
Grafik 4.6. Gruplara Göre Konut Göstergeleri
35,00
32,43
30,00
28,18
27,00
23,83
25,00
20,45
20,00
20,05
20,29
19,88
17,24
15,74
15,00
13,68
15,18
9,94
10,00
9,70
7,53
8,07
4,11
5,00
4,61
2,30
2,39
3,44
2,83
1,27
0,85
0,00
1. Grup
2. Grup
3. Grup
4. Grup
5. Grup
6. Grup
7. Grup
Türkiye
Kiracı Durumundaki Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%)
Konutun İçindeTuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%)
Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%)
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
Kişi başına düşen GSM abone sayısı ise yoksulluk azaldıkça artmakla birlikte
yedinci grupta altıncı grubun gerisinde kalmaktadır. Geniş bant internet abone sayısı
ise birinci gruptan yedinci gruba doğru gidildikçe artmaktadır. Her iki gösterge de
sadece altı ve yedinci gruplarda ülke ortalamasının üzerinde değer almaktadır. Her il
grubunun
Türkiye
ortalamasının
gerisinde
kaldığı
alanlar
Tablo
4.8’de
özetlenmektedir.
Sonuç olarak, eğitim, sağlık ve erişilebilirliğe ilişkin göstergeler genel olarak
yoksullukla beklenen ilişkiyi doğrular şekildedir ve Türkiye için oluşturulan
yoksulluk derecesine ilişkin il grupları ayrımı anlamlı görünmektedir. Bunun
yanında, il gruplarının bazı göstergeler itibarıyla daha yoksul grupların gerisinde
olduğu durumlar da mevcuttur. Örneğin, yoksulluğun en az olduğu yedinci grup iller,
yüz bin kişi başına düşen ebe sayısı, konutun içinde tuvalet veya banyo bulunmayan
103
Tablo 4.8. İl Gruplarının Türkiye Ortalamasının Gerisinde Olduğu Alanlar
İl Grubu
İl Grubunun Yoksul Olduğu Alanlar
Birinci
Derecede
Yoksul
İller
Genç Bağımlılık Oranı, Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı, Yüksekokul veya
Fakülte Mezunu Oranı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı, Yüz Bin Kişi
Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı, Yüz
Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı, Yüz
Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı, Sosyal Güvenlik Kapsamının
Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı, Konutun İçinde Banyo Bulunmayan
Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı
Genç Bağımlılık Oranı, Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı, Yüksekokul veya
Fakülte Mezunu Oranı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı, Yüz Bin Kişi
Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı, Yüz
Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı, Yüz
Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı, Sosyal Güvenlik Kapsamının
Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı, Konutun İçinde Tuvalet
Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı,
Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı
İçindeki Oranı
Genç Bağımlılık Oranı, Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı, Yüksekokul veya
Fakülte Mezunu Oranı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı, Yüz Bin Kişi
Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı, Yüz
Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak
Sayısı, Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı,
Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı
İçindeki Oranı, Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam
Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı
Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı, Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı,
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi
Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı, Sosyal Güvenlik Kapsamının
Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı, Konutun İçinde Tuvalet
Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı,
Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı
İçindeki Oranı
İkinci
Derecede
Yoksul
İller
Üçüncü
Derecede
Yoksul
İller
Dördüncü
Derecede
Yoksul
İller
Beşinci
Derecede
Yoksul
İller
Altıncı
Derecede
Yoksul
İller
Yedinci
Derecede
Yoksul
İller
Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı,
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı,
Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı
-
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
104
hanehalkı sayısı ve kişi başına GSM abone sayısı göstergelerine göre en iyi durumda
olan grup olamamaktadır. Benzer şekilde, yüz bin kişi başına ebe ve hemşire
sayılarına göre altıncı grup; dört ve beşinci grup illerin gerisinde kalmaktadır. Bunun
yanında, il grupları genelinde bakıldığında yedinci derecede yoksul il grubunun
Türkiye ortalamasının gerisinde kaldığı herhangi bir alan bulunmamaktadır (Tablo
4.8). Bu kapsamda, her bir il grubu için il bazında yapılan değerlendirmeler yararlı
olacaktır.
Gruplar için il bazında yapılacak değerlendirmeden önce, grupların
homojenliğini veya yukarıda bahsedilen, herhangi bir gruptaki illerin daha yoksul
gruplardaki illerin gerisinde kalma durumlarının genel olarak görülmesi açısından
her grupta her bir gösterge için alınan en düşük ve en yüksek değerler ile söz konusu
iki değerin oranları sunulacaktır (Tablo 4.9).
Buna göre, göstergelerin çoğunda il gruplarının en yüksek ve en düşük
değerlerinin oranı birbirine yakın değerler almaktadır. En yüksek ve en düşük
değerlerin en çok farklılaştığı göstergeler nüfus yoğunluğu, kırsal nüfus oranı, halk
kütüphaneleri bin kişi başına yararlanma sayısı ile konutun içinde tuvalet ve banyo
bulunmayan hanehalklarının oranı olmaktadır. Söz konusu göstergeler itibarıyla
incelendiğinde il gruplarının çoğu heterojen bir yapı sergilemektedir. Ayrıca,
yoksulluk derecesi azaldıkça, yani birinci gruptan yedinci gruba gidildikçe,
göstergelerin illerde aldıkları değerlerin genel itibarıyla düzenli seyretmesi
beklenmektedir. Burada düzenli seyretme ifadesi ile kastedilen yoksulluğun
azalmasıyla birlikte azalması (artması) beklenen gösterge değerlerinin birinci gruptan
yedinci gruba doğru gidildikçe azalması (artması) durumudur. Ancak, yukarıda
bahsedilen, en yüksek ve en düşük değerlerin en çok farklılaştığı göstergelerde,
konutun içinde tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalklarının oranı dışında, bu
durum sağlanamamaktadır.
Bunun yanında, en yüksek ve en düşük değerlerin oranının birbirine yakın
değerler aldığı göstergelere göre diğer gruplara kıyasla daha fazla farlılık arz eden
gruplar mevcuttur. Örneğin, okuma yazma bilmeyen nüfus oranına göre beş ve
altıncı grup iller, yüz bin kişi başına düşen eczacı sayısına göre ikinci grup iller, kişi
başına düşen GSM abone sayısına göre ise birinci grup iller diğer gruplara kıyasla
105
daha yüksek bir orana sahiptir. Yani, söz konusu göstergeler itibarıyla bu gruplar
daha fazla heterojenlik arz etmektedir.
Görüldüğü gibi, grupların homojenliği genel olarak birbirine benzer bir yapı
sergilemektedir. Bunun yanında, gruplardaki kimi illerin daha yoksul gruplardaki
illerin gerisinde kaldığı durumlar da mevcuttur. Bu durumun detaylı incelenmesi ve
illerde yoksulluğun kaynağı olabilecek alanların görülmesi açısından her bir grup
için il ve öne çıkan göstergeler57 bazında ve Türkiye ortalaması esas alınarak yapılan
değerlendirmeler aşağıda verilmektedir. Bu şekilde, gruplarda hangi göstergelere
göre hangi illerin daha yoksul olduğu görülebilecektir.
57
Burada, endeks hesaplamasına dâhil edilmeyen ancak uzun değişken listesinde yer alan göstergelere
de yer verilecektir.
106
Tablo 4.9. Göstergelere Göre İl Gruplarında Alınan En Yüksek ve En Düşük Değerler
Grup
1. Grup
2. Grup
Nüfus
Yoğunluğu
(kişi/km2)
Belde ve
Köyler
Nüfusunun
Toplam
Nüfus
İçindeki
Oranı (%)
Genç
Bağımlılık
Oranı (%)
Yaşlı
Bağımlılık
Oranı (%)
En Yüksek
94
62,62
76,14
6,78
En Az Bir
Engeli Olan
Kişi
Sayısının
Toplam
Nüfus
İçindeki
Oranı (%)
8,03
En Düşük
48
35,99
68,42
5,26
3,99
En Yüksek/En Düşük
1,96
1,74
1,11
1,29
En Yüksek
264
64,82
69,25
Değer
En Düşük
4. Grup
5. Grup
6. Grup
Yüz Bin Kişi
Başına
Düşen Hekim
Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına
Düşen Diş
Hekimi
Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına
Düşen Eczacı
Sayısı
10,42
5,90
112
8
20
9,49
5,07
91
5
10
2,02
1,10
1,16
1,23
1,54
1,95
16,10
7,90
10,94
7,41
143
15
24
22
10,82
38,06
4,21
4,95
4,74
5,42
90
5
7
5,99
1,82
3,82
1,60
2,31
1,37
1,58
3,21
3,62
En Yüksek
255
49,95
50,15
17,35
9,99
7,55
9,24
199
22
34
En Düşük
31
26,23
33,10
9,22
6,36
3,09
6,69
109
14
23
En Yüksek/En Düşük
8
1,90
1,52
1,88
1,57
2,44
1,38
1,83
1,57
1,48
En Yüksek
186
50,07
39,49
25,30
11,93
7,28
10,66
210
29
42
En Düşük
20
11,24
29,51
9,15
5,84
2,83
7,49
118
16
22
En Yüksek/En Düşük
9,30
4,45
1,34
2,77
2,04
2,57
1,42
1,77
1,88
1,91
En Yüksek
138
63,83
39,57
23,51
13,05
8,50
10,77
193
35
47
En Düşük
12
12,44
19,62
10,26
5,33
2,00
7,62
118
17
16
En Yüksek/En Düşük
11,50
5,13
2,02
2,29
2,45
4,25
1,41
1,63
2,04
2,89
En Yüksek
2666
56,07
34,45
18,67
9,84
6,54
13,29
234
39
52
En Düşük
47
1,04
22,90
8,10
4,38
1,45
8,64
119
20
28
56,72
53,91
1,50
2,30
2,25
4,50
1,54
1,96
1,96
1,86
En Yüksek
333
43,68
31,22
17,32
8,71
5,35
17,87
306
48
50
En Düşük
34
2,49
22,26
9,92
4,76
2,10
10,04
133
26
38
9,79
17,54
1,40
1,75
1,83
2,55
1,78
2,30
1,85
1,30
En Yüksek/En Düşük
7. Grup
Yüksekokul
veya Fakülte
Mezunu
Oranı (%)
12,00
En Yüksek/En Düşük
3. Grup
Okuma
Yazma
Bilmeyen
Nüfus Oranı
(%)
En Yüksek/En Düşük
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
107
Tablo 4.9. Göstergelere Göre İl Gruplarında Alınan En Yüksek ve En Düşük Değerler (devam)
Grup
1. Grup
2. Grup
3. Grup
4. Grup
5. Grup
6. Grup
7. Grup
Konutun
Kiracı
İçinde
Durumundaki
Tuvalet
Halk
Hanehalkı
Bulunmayan
Kütüphaneleri
Sayısının
Hanehalkı
Bin Kişi
Toplam
Sayısının
Başına
Hanehalkı
Toplam
Yararlanma
Sayısı
Hanehalkı
Sayısı
İçindeki
Sayısı
Oranı (%)
İçindeki
Oranı (%)
Konutun
İçinde Banyo
Bulunmayan
Hanehalkı
Sayısının
Toplam
Hanehalkı
Sayısı
İçindeki
Oranı (%)
Kişi Başına
Düşen GSM
Abone Sayısı
Geniş bant
İnternet
Abone
Sayısının
Toplam
Nüfusa
Oranı (%)
Yüz Bin Kişi
Başına
Düşen Ebe
Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına
Toplam
Hastane
Yatak Sayısı
Sosyal
Güvenlik
Kapsamının
Dışında
Kalan
Nüfusun
Toplam
Nüfusa
Oranı (%)
125
54
147
63,49
820
17,40
43,58
18,82
1,95
2,29
85
36
121
40,74
304
11,78
22,66
8,08
0,20
1,91
En Yüksek/En Düşük
1,48
1,52
1,21
1,56
2,70
1,48
1,92
2,33
9,78
1,20
En Yüksek
174
94
254
58,70
562
27,28
50,29
26,68
1,03
5,54
En Düşük
98
33
93
18,43
91
8,41
3,42
1,96
0,55
2,61
En Yüksek/En Düşük
1,78
2,84
2,73
3,18
6,18
3,24
14,73
13,64
1,89
2,12
En Yüksek
213
99
408
34,71
514
19,58
27,02
13,12
1,68
6,55
Yüz Bin Kişi
Başına
Düşen
Hemşire
Sayısı
En Yüksek
En Düşük
Değer
En Düşük
110
58
130
17,42
158
14,56
0,09
0,17
0,50
3,68
En Yüksek/En Düşük
1,94
1,69
3,14
1,99
3,25
1,34
303,91
78,37
3,34
1,78
En Yüksek
236
109
509
25,95
1126
23,97
18,40
8,87
1,16
9,39
En Düşük
123
62
170
10,67
188
14,30
0,10
0,11
0,57
5,74
En Yüksek/En Düşük
1,92
1,76
2,99
2,43
5,99
1,68
185,02
83,76
2,02
1,64
En Yüksek
213
193
325
28,54
1621
23,27
21,29
9,45
1,54
12,50
6,93
En Düşük
133
61
183
6,26
148
15,25
0,05
0,25
0,69
En Yüksek/En Düşük
1,60
3,19
1,78
4,56
10,95
1,53
413,36
37,87
2,24
1,80
En Yüksek
213
117
350
16,79
627
31,47
17,01
4,19
1,18
15,85
En Düşük
127
41
145
4,89
30
16,43
0,04
0,21
0,31
7,81
En Yüksek/En Düşük
1,67
2,86
2,41
3,43
20,90
1,92
392,46
20,15
3,81
2,03
En Yüksek
316
150
546
13,65
677
30,18
16,11
3,17
1,07
16,22
En Düşük
149
64
156
7,23
68
16,65
0,08
0,45
0,79
9,35
En Yüksek/En Düşük
2,13
2,34
3,50
1,89
9,96
1,81
213,71
7,10
1,35
1,73
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
108
Birinci Derecede Yoksul İller
İlk grupta yer alan Ağrı, Şanlıurfa, Muş ve Şırnak insani yoksulluğun en
yüksek olduğu grubu oluşturmaktadır.
Demografik göstergelerden kırsal nüfus oranı, genç bağımlılık oranı, anne ve
bebek ölüm hızları dört ilde de Türkiye ortalamasının üzerindedir. Nüfus yoğunluğu
ve yaşlı bağımlılık oranı ise dört ilde de Türkiye ortalamasının altında değer
almaktadır.
Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı ve okul öncesi okullaşma oranı
dışındaki eğitim göstergeleri bakımından tüm iller ülke ortalamasına göre yoksul
durumdadır. Okul öncesi okullaşma oranı Muş ve Şanlıurfa’da Türkiye ortalamasının
üzerinde, öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı ise dört ilde de ülke
ortalamasının altında değer almaktadır.
Sağlık göstergelerinin tamamı, dört il için de Türkiye ortalamasının altında
değer almaktadır. Sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan nüfus oranı ise ülke
ortalamasının oldukça üzerindedir.
Kültür başlığı altındaki göstergelerden halk kütüphaneleri dışındaki
göstergelere göre tüm iller yoksul durumdadır. Halk kütüphanelerinden on bin kişi
başına yararlanma sayıları ise dört ilde de Türkiye ortalamasının üzerindedir. Bunun
yanında, Şırnak ve Ağrı’da sinema ve tiyatroya ilişkin göstergeler bulunmamaktadır.
TÜİK’in yayımladığı 2011 yılı verilerine göre Ağrı’da bir adet tiyatro salonu
bulunmakta; sinema salonu ise bulunmamaktadır. Şırnak’ta ise iki salon da
bulunmamaktadır. Benzer şekilde, Muş’ta 3 adet sinema salonu varken tiyatro salonu
bulunmamaktadır. İlk grupta yer alan illerden sadece Şanlıurfa’da hem sinema hem
de tiyatro salonu vardır. Bunun yanında, gösteri ve seyirci sayıları Türkiye
ortalamasının oldukça altındadır.
Konut göstergelerinden kiracı durumundaki hanehalklarının oranı dört ilde de
Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır. Konutun içinde banyo, tuvalet ve
borulu su bulunmayan hanehalkı oranları ise dört ilde de Türkiye ortalamasının
üzerinde değer almaktadır.
109
Kişi başına düşen GSM abone sayısı Şırnak’ta Türkiye ortalamasının
üzerindeyken diğer üç ilde altında kalmaktadır. Geniş bant internet abone sayısının
oranı ise tüm illerde ülke ortalamasının oldukça altındadır.
Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye
nüfusuna oranı ile atık hizmeti verilen nüfusun oranı ise dört ilde de Türkiye
ortalamasının altındadır. Son olarak, km2 başına düşen il ve devlet yol uzunluğu
Şanlıurfa’da Türkiye ortalamasının üzerinde, diğer üç ilde ise altında değer almıştır.
Buna göre, göstergelerin neredeyse tamamı söz konusu illerdeki yoksulluk
durumunu desteklemektedir. Yalnızca nüfus yoğunluğu ve ev sahipliğine ilişkin
veriler söz konusu illerdeki görece yüksek yoksulluk düzeyini açıklamamaktadır. Bu
gruba ait illerin tamamının eğitim, sağlık, konut, altyapı gibi temel göstergeler
itibarıyla yoksul durumda olduğu görülmektedir.
İkinci Derecede Yoksul İller
İkinci derecede yoksul olan grupta bulunan 13 ilden en yüksek endeks
değerine sahip olan il Hakkâri, en düşük endeks değerine sahip olan il ise Bingöl’dür.
Birinci grupta olduğu gibi kırsal nüfus oranı, genç bağımlılık oranı, anne ve
bebek ölüm hızları bu grupta da yoksulluk durumunu desteklemektedir. Sadece
Gaziantep’te kırsal nüfus oranı, Van ve Iğdır’da ise bebek ölüm hızı ülke
ortalamasının altında değer almaktadır. Yaşlı bağımlılık oranı ise tüm illerde
ortalamanın altında değer almaktadır.
Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı tüm illerde Türkiye ortalamasının
üzerindedir. Söz konusu değer, Mardin’de birinci grup illerden de yüksek değer
almaktadır. Okul öncesi okullaşma oranı Siirt ve Ardahan dışında tüm illerde,
ortaöğretim okullaşma oranı ise tüm illerde Türkiye ortalamasının altındadır. Ayrıca,
okul öncesi okullaşma oranı, Siirt ve Ardahan dışında tüm illerde birinci grup iller
arasında yüksek değer alan Muş ve Şanlıurfa’nın da gerisindedir. İlköğretim ve
ortaöğretimde derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları ise illerin çoğunda
Türkiye ortalamasının üzerinde değer almaktadır. Yalnızca, Ardahan ve Bingöl,
derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarına göre ülke ortalamasının altında
değer almaktadır.
Yüksekokul ve fakülte mezunu oranı ise tüm illerde ülke
110
ortalamasının altındadır. Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı tüm illerde
ülke değerinin altındadır. Yani, öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı
dışındaki tüm eğitim göstergelerine göre ikinci grup iller yoksul durumdadır.
Sağlık göstergelerinin tamamı, ikinci grup illerin çoğunda yoksulluk
durumunu desteklemektedir. Yüz bin kişi başına düşen hekim, diş hekimi ve eczacı
sayısı tüm ikinci grup iller için Türkiye ortalamasının altındadır. Hatta bazı iller
birinci grup illerden de düşük değer almaktadır. Örneğin, yüz bin kişi başına eczacı
sayısının Hakkâri ve Van’da aldığı değer Şanlıurfa’dan düşüktür. Ya da yüz bin kişi
başına düşen diş hekimi sayısına göre Bitlis ve Hakkâri birinci grup illerle aynı
seviyelerdedir. Yüz bin kişi başına düşen hemşire sayısı Ardahan ve Bingöl; yüz bin
kişi başına hastane yatak sayısı ise Diyarbakır dışındaki tüm illerde ülke
ortalamasının altındadır. Yüz bin kişi başına düşen ebe sayısı ise Adıyaman, Kilis,
Bingöl, Kars, Iğdır ve Ardahan’da Türkiye ortalamasının üzerinde değer almaktadır.
Söz konusu illere ait değerler birinci grup illerin aldığı değerlerin üzerindedir.
Sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan nüfusun oranı tüm illerde ülke
ortalamasından yüksektir. Bununla birlikte, Gaziantep’in aldığı değer ülke
ortalamasına oldukça yakın iken Bitlis, birinci grup illerden Şırnak ve Şanlıurfa’dan
yüksek değer almaktadır.
Kilis’te hem sinema hem de tiyatro seyirci ve gösteri sayıları, Iğdır’da ise
sadece sinemaya ilişkin veriler sıfırdır. Bunun yanında tüm iller için sinema ve
tiyatro seyirci ve gösteri sayıları Türkiye ortalamasının altındadır; yalnızca
Batman’da yüz bin kişi başına sinema gösterisi sayısı ortalamanın üzerindedir.
Kiracı durumundaki hanehalklarının oranının Türkiye ortalamasının üzerinde
olduğu iller Gaziantep ve Batman’dır. Konutun içinde borulu su bulunmayan
hanehalkı oranları tüm illerde, tuvalet bulunmayan hanehalkı oranı ise Siirt ve
Hakkâri dışındaki tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir. Konutun içinde
banyo bulunmayan hanehalkı oranı ise Hakkâri hariç tüm illerde Türkiye değerinin
üzerindedir. Ayrıca, konutun içinde borulu su bulunmayan hanehalkı oranı Iğdır’da,
tuvalet bulunmayan hanehalkı oranı, Iğdır ve Kars’ta, banyo bulunmayan hanehalkı
oranı ise Kars, Iğdır ve Ardahan’da birinci grup illerin de üzerindedir.
111
Kişi başına düşen geniş bant internet abone sayısı ikinci grup illerin
tamamında ülke ortalamasının altında kalmıştır. Kişi başına düşen GSM abone sayısı
ise yalnızca Iğdır ve Kars’ta Türkiye ortalamasının üzerinde değer almıştır.
Atık hizmeti verilen nüfusun oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu
tek il Gaziantep’tir. Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun
toplam belediye nüfusuna oranı, Mardin, Hakkâri, Van, Iğdır, Bitlis, Kars ve
Ardahan illerinde Türkiye ortalamasının altındadır. Söz konusu değer özellikle
Hakkâri’de oldukça düşük seviyede olup birinci grup illerin de gerisinde
kalmaktadır. Km2 başına düşen il ve devlet yol uzunluğu ise Bitlis, Adıyaman,
Mardin ve Siirt’te Türkiye ortalamasının üzerinde, diğer illerde ise altında değer
almaktadır.
İkinci derecede yoksul olan illere genel olarak bakıldığında, birinci gruba
benzer şekilde, göstergelerin çoğunda çoğu ilin yoksul durumda olduğu
görülmektedir. Özellikle eğitim ve sağlık göstergelerinde çoğu il Türkiye
ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Bunun aksinin görüldüğü durumlara örnek
olarak Ardahan ve Bingöl’de derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları ile
hemşire ve ebe sayıları verilebilir. Atık hizmeti verilen nüfusun toplam nüfusa oranı,
öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı, halk kütüphaneleri bin kişi başına
yararlanma sayısı gibi göstergelere göre ise illerin neredeyse tamamı ortalamaya göre
daha iyi durumdadır.
İkinci grup iller, birinci grup illerle kıyaslandığında genç bağımlılık oranı,
yüksekokul veya fakülte mezunu oranı, yüz bin kişi başına hekim sayısı, sosyal
güvenlik kapsamı dışında kalan nüfus oranı gibi göstergeler bakımından daha iyi
durumdadır. Bunun yanında, bazı göstergelere göre birinci grup illere yakın ya da
daha düşük gösterge değerine sahip illeri de barındırmaktadır. Örneğin, kanalizasyon
şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun oranı Hakkâri’de çok düşük bir değer
alarak birinci grup illerin de gerisinde kalmıştır. Aynı durum, Ardahan’da atık
hizmeti verilen nüfus oranı, Adıyaman’da yüz bin kişi başına düşen hastane yatak
sayısı ya da Gaziantep’te anne ölüm hızı için de geçerlidir. Aslında, ikinci grup
illerin birinci grup illere kıyasla; okuma yazma bilmeyen nüfus oranı, yüz bin kişi
başına düşen hastane yatak, diş hekimi, eczacı ve ebe sayıları ile konutun içinde
112
tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalkı sayısının toplam hanehalkı sayısı içindeki
oranı açısından beklenenin tersi yönde değerler almaktadır. 58
Üçüncü Derecede Yoksul İller
Üçüncü derecede yoksul olan grupta bulunan 9 ilden en yüksek endeks
değerine sahip olan il Kilis, en düşük endeks değerine sahip olan il ise Ordu’dur.
Nüfus yoğunluğunun ülke ortalamasına oranla yüksek olduğu iller Ordu,
Osmaniye ve Hatay’dır. Kırsal nüfus oranı tüm illerde; genç bağımlılık oranı Ordu
dışındaki tüm illerde ülke değerinin üzerindedir. Niğde ve Yozgat’ta hem anne ölüm
hızı hem de bebek ölüm hızı Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır.
Eğitim göstergelerine göre üçüncü grup illerin ikinci grup illere kıyasla daha
iyi durumda olduğu görülmektedir. Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı Hatay’da,
ortaöğretim okullaşma oranı ise Ordu ve Osmaniye’de Türkiye ortalamasının
altındadır. Derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları birkaç istisna dışında
ülke ortalamasının altında veya ortalamaya eşittir. Kahramanmaraş, öğretim üyesi
başına öğrenci sayısı dışındaki tüm göstergeler itibarıyla yoksul durumdadır.
Yüksekokul ve fakülte mezunu olanların payı tüm illerde Türkiye ortalamasının
altında olmakla birlikte birinci ve ikinci grup illerden yüksektir. Öğretim elemanı
başına düşen öğrenci sayısı ise sadece Kilis ve Ordu’da Türkiye ortalamasının
üzerindedir.
Yüz bin kişi başına düşen hekim, diş hekimi ve eczacı sayısı tüm illerde ülke
ortalamasının altındadır; sadece Erzurum’da yüz bin kişi başına düşen hekim sayısı
Türkiye ortalamasının üzerinde değer almıştır. Yüz bin kişi başına düşen hemşire
sayısı ile hastane yatak sayısı Erzurum ve Ordu’da Türkiye değerinin üzerindedir.
Bunun yanında, yüz bin kişi başına düşen hemşire sayısı Hatay’da ikinci grup illerin
çoğunun gerisinde kalmaktadır. Yüz bin kişi başına düşen ebe sayısı ise Hatay
dışında tüm illerde ortalamanın üzerindedir. Sosyal güvenlik kapsamının dışında
kalan nüfus oranı ise tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerinde, ancak aynı
zamanda ikinci grup illerden düşük değerler almaktadır.
58
Yoksulluk azaldıkça yükselmesi beklenen gösterge değerlerinin düşmesi, düşmesi beklenen gösterge
değerlerinin yükselmesi kastedilmektedir.
113
Halk kütüphaneleri on bin kişi başına yararlanma sayısı Hatay dışında tüm
illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Kültür başlığı altında alınan diğer
göstergelerin ise çoğu üçüncü grup illerde Türkiye ortalamasının altında değer
almaktadır.
Kiracı durumundaki hanehalklarının oranı tüm illerde Türkiye ortalamasının
altındadır. Ordu konutun sahip olduğu özelliklere ilişkin göstergelerin tamamında
(konutun içinde borulu su, tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalkı oranları) hem
ülke değerinin hem de ikinci grup illerin altında değer almaktadır.
Kişi başına GSM abone sayısı Kilis dışında tüm illerde, geniş bant internet
abone sayısının il nüfusuna oranı ise tüm illerde Türkiye ortalamasının altında; ancak
aynı zamanda ikinci grup illerin değerinin üzerindedir.
Kilis ve Erzurum’da kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen nüfusun oranı
Türkiye ortalamasının altındadır. Atık hizmeti verilen nüfusun oranı ise tüm illerde
ülke ortalamasından düşük değer almaktadır. Km2 başına düşen il ve devlet yol
uzunluğu ise Kilis, Hatay ve Osmaniye hariç tüm illerde ortalamanın altında
kalmaktadır.
Sonuç olarak, üçüncü grup iller çoğu göstergede ülke ortalamasının altında
kalmakla birlikte ikinci grup illerden daha yüksek değer almaktadır. Özellikle, eğitim
ve sağlık göstergelerine ilişkin değerlerde ikinci gruba kıyasla bir iyileşme söz
konusudur. Yine de, sağlık göstergelerinde, ebe sayısı hariç tutulduğunda, illerin
çoğu ülke ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Eğitim göstergelerinde ise okullaşma
oranlarında ülke değerinden düşük ve yüksek değer alan il sayıları eşit veya yakın
iken derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarında neredeyse tüm iller
ortalamadan daha iyi durumdadır. Konut göstergelerinde Ordu dışında tüm iller en az
bir göstergede (hatta illerin çoğu üç göstergede birden) ülke ortalamasının gerisinde
kalmaktadır. Atık hizmeti verilen nüfusun toplam nüfusa oranı da gruptaki tüm
illerin yoksul durumunda olduğu bir başka göstergedir.
Dördüncü Derecede Yoksul İller
Dördüncü derecede yoksul olan grupta 16 il bulunmaktadır. Bu illerden
Çorum en yüksek endeks değerine, Nevşehir ise en düşük endeks değerine sahiptir.
114
Bu illerin nüfus yoğunluğu Adana ve Gümüşhane dışındaki illerde ülke
ortalamasının üzerindedir. Kırsal nüfus oranı ise Adana ve Mersin dışında tüm illerde
ülke değerinin üzerindedir.
Genç bağımlılık oranı Adana, Karaman, Malatya ve Konya’da Türkiye
ortalamasının üzerindedir. Anne ölüm hızı Tokat, Afyon, Gümüşhane ve Malatya’da
ülke ortalamasının üzerindedir.
Eğitim göstergelerine bakıldığında bir önceki gruba kıyasla belirgin bir
iyileşme olduğu görülmektedir. Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı sekiz ilde ülke
ortalamasının altında; diğer illerde üzerindedir. Söz konusu göstergeye göre Malatya
üçüncü grup illerin çoğundan yüksek bir orana sahiptir. Okul öncesi okullaşma oranı
Adana ve Sivas dışında tüm illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Ortaöğretim
okullaşma oranının Türkiye ortalamasının altında kaldığı iller ise Tokat, Afyon,
Gümüşhane ve Konya’dır. Derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarında
illerin çoğu ülke ortalamasının altındadır. Sadece Adana dört göstergeye göre de
Türkiye değerinin üzerinde değer alarak dikkat çekmektedir. Yüksekokul veya
fakülte mezunu oranı tüm illerde Türkiye ortalamasının altında kalmakla birlikte
Adana, Mersin ve Malatya’da ortalamaya oldukça yakın değer almaktadır. Öğretim
elemanı başına düşen öğrenci sayısının ortalamanın üzerinde olduğu iller ise
Nevşehir, Sakarya ve Bayburt’tur.
Sağlık göstergelerinden yüz bin kişi başına düşen hekim, diş hekimi ve eczacı
sayısı çoğu ilde ülke ortalamasının altında değer almaktadır. Bunun yanında,
hemşire, ebe ve hastane yatak sayısına göre ise çoğu il ülke ortalamasının
üzerindedir. Konya ise, hastane yatak sayısı dışındaki tüm göstergelere göre yoksul
durumdadır.
Halk kütüphaneleri yararlanma sayıları ise tüm illerde ülke değerinin
üzerindedir. Bunun yanında, sinema ve tiyatroya ilişkin göstergelere göre illerin çoğu
yoksul durumdadır.
Kiracı durumundaki hanehalklarının oranı tüm illerde, konutun içinde borulu
su bulunmayan hanehalklarının oranı ise Manisa ve Çorum dışındaki tüm illerde ülke
115
değerinin altındadır. Aslında, Manisa ve Çorum’da konut içinde tuvalet, borulu su ve
banyo bulunmayan hanehalklarının oranlarının tamamı ülke değerinin üzerindedir.
Kişi başına GSM abone sayısı Sinop ve Adana dışında tüm illerde, geniş bant
internet abone sayısı tüm illerde Türkiye ortalamasının altındadır.
Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen nüfusun ülke değerinin altında
olduğu iller Mersin, Konya, Sakarya, Karaman ve Nevşehir’dir. Atık hizmeti verilen
nüfusun toplam nüfusa oranının ülke ortalamasının üzerinde olduğu iller ise Konya,
Mersin ve Adana’dır.
Sonuç olarak, dördüncü grup iller de çoğu gösterge itibarıyla üçüncü grup
illerin önünde yer almaktadır. Sadece, okuma yazma bilmeyen nüfus oranına göre
üçüncü grup illerden daha yüksek değer alan illeri barındırmaktadır. Bunun yanında,
eğitim göstergelerine göre illerin çoğu ülke ortalamasından daha iyi durumdadır.
Yalnızca Adana, eğitim göstergelerinin çoğunda ortalamanın gerisinde kalmaktadır.
Sağlık göstergelerinden hekim, diş hekimi ve eczacı sayılarına göre illerin çoğu
Türkiye ortalamasından geride kalırken ebe sayısına göre çoğu il ortalamanın
üzerindedir. Manisa ve Çorum illeri ise konut göstergelerinin üçüne göre de yoksul
durumdadır.
Beşinci Derecede Yoksul İller
Beşinci derecede yoksul olan grupta bulunan 17 ilden en yüksek endeks
değerine sahip olan il Giresun, en düşük endeks değerine sahip olan il ise
Burdur’dur.
Tekirdağ, Düzce, Aydın ve Samsun dışındaki tüm illerin nüfus yoğunluğu
Türkiye nüfus yoğunluğunun altındadır. Kırsal nüfus oranı, Kayseri hariç tüm illerde
ülke ortalamasının üzerindedir. Genç bağımlılık oranı Kayseri hariç tüm illerde
Türkiye ortalamasının altındadır. Bunun yanında, Kayseri’de genç bağımlılık oranı
dördüncü grup illerin tamamından yüksektir. Anne ölüm hızı Erzincan, Artvin,
Çankırı, Kastamonu ve Kayseri dışındaki tüm illerde Türkiye ortalamasının
altındadır. Benzer şekilde, bebek ölüm hızı ise Kütahya, Uşak, Aydın ve Düzce hariç
tüm illerde ülke ortalamasına yakın ya da ortalamanın altındadır.
116
Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı ile yüksekokul veya fakülte mezunu
oranı dışındaki tüm göstergelere göre illerin neredeyse tamamı yoksul olmayan
durumundadır. Yalnızca Kayseri’de okul öncesi okullaşma oranı, Tekirdağ’da
ortaöğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ile Burdur, Kütahya ve
Giresun’da öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı bu durumun aksi yönde
değer almaktadır. Yüksekokul ve fakülte mezunu oranı yalnızca Kayseri’de ülke
ortalamasının üzerindedir, ancak diğer illerde de ortalamaya oldukça yakındır. Düzce
bu oranın en düşük olduğu ildir. Bu oran beklendiği üzere altıncı derecede yoksul
illerden daha düşük ve dördüncü derecede yoksul illerden daha yüksektir.
Sağlık göstergelerine bakıldığında yüz bin kişi başına düşen hekim, diş
hekimi ve eczacı sayılarının illerin çoğunda ülke ortalamasının altında kaldığı;
hemşire, ebe ve hastane yatak sayısının çoğu ilde ortalamanın üstünde değer aldığı
görülmektedir. Samsun tüm sağlık göstergeleri itibarıyla yoksul değilken Tekirdağ
diş hekimi dışındaki tüm göstergelere göre yoksul durumdadır.
Halk kütüphanelerinden on bin kişi başına yararlanma sayısı Tekirdağ’da
belirgin şekilde, Kayseri, Düzce ve Uşak’ta küçük bir oranda ülke ortalamasının
altında yer alıp geri kalan tüm illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Sinema ve
tiyatroya ilişkin göstergeler itibarıyla illerin çoğu yoksul durumdadır. Samsun ise
sinema seyirci sayısı dışındaki üç göstergeye göre de ülke ortalamasının üzerindedir.
Kiracı durumundaki hanehalklarının oranı tüm illerde Türkiye ortalamasının
altındadır. Çankırı, Aydın ve Artvin konutun içinde borulu su, tuvalet ve banyo
bulunmayan hanehalkı oranlarının üçüne göre de yoksul durumdadır. Tunceli,
Kırşehir, Erzincan, Balıkesir, Burdur ve Uşak ise bu üç göstergeden en az birine göre
yoksul durumda olan diğer illerdir.
Kişi başına düşen geniş bant internet abone sayısı yalnızca Tekirdağ ve
Balıkesir’de ülke ortalamasının üzerindedir. Kişi başına düşen GSM abone sayısı ise
Kırşehir’de en yüksek değerlerden birini almaktadır. Bunun dışında söz konusu
gösterge değeri Tunceli’de ortalamanın oldukça gerisinde kalmakta; diğer illerde ise
ortalamaya yakın değerler almaktadır.
117
Atık hizmeti verilen nüfusun oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu
iller yalnızca Tekirdağ, Kayseri ve Kırşehir’dir. Kanalizasyon şebekesi ile hizmet
verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı Giresun, Çankırı ve
Aydın’da belirgin şekilde düşüktür; ancak diğer illerde ülke ortalamasına yakın
değerler almaktadır. Km2 başına düşen il ve devlet yol uzunluğu ise Kayseri,
Kütahya, Çankırı, Erzincan ve Düzce’de Türkiye ortalamasının altında değerler
almaktadır.
Beşinci derecede yoksul olan illere genel olarak bakıldığında, bu gruptaki
illerin çoğunda anne ölüm hızı ile bebek ölüm hızının göstergelerinde ülke
ortalamasına kıyasla iyi durumda olduğu görülmektedir. Okuma yazma bilmeyen ile
yüksekokul ve fakülte mezunu nüfus oranları dışındaki tüm eğitim göstergelerine
göre de illerin çoğu ülke ortalamasının üzerindedir. Ayrıca, Tekirdağ sağlık
göstergelerinin tamamında ülke ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Kanalizasyon
şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı ve
atık hizmeti verilen nüfusun toplam nüfusa oranına göre ise illerin çoğu yoksul
durumdadır.
Bunun yanında, bu gruptaki iller birçok göstergede Türkiye ortalamasının
gerisinde kalmaktadır. Bazı göstergelere göre ise önceki gruplarda yer alan illere
yakın ya da daha düşük gösterge değerine sahip illeri de barındırmaktadır. Beşinci
grup illerin önceki grup illere kıyasla beklenenin tersi yönde değerler aldığı
göstergeler genç bağımlılık oranı, bebek ölüm hızı, okuma yazma bilemeyen nüfus
oranı, yüz bin kişi başına düşen hastane yatak, hekim, eczacı ve hemşire sayıları,
sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan nüfus oranı ve konutun içinde tuvalet
bulunmayan hanehalkı sayısının toplam hanehalkı sayısı içindeki oranıdır.
Altıncı Derecede Yoksul İller
Altıncı derecede yoksul olan grupta bulunan 15 ilden en yüksek endeks
değerine sahip olan il Kırklareli, en düşük endeks değerine sahip olan il ise Rize’dir.
İl grubunun nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir.
Ancak, nüfus yoğunluğu grubun geri kalanının ortalamasının yaklaşık yirmi katı olan
İstanbul dâhil edilmediğinde grup ortalaması ülke ortalamasına yaklaşmaktadır.
118
Kırsal nüfus oranı Kırıkkale, İstanbul, Bursa ve Kocaeli dışındaki tüm illerde
Türkiye ortalamasından yüksektir. Nüfusunun yarıdan fazlasının kırsal alanda
yaşadığı Muğla ve Zonguldak ile yüzde 1’lik kırsal nüfusu ile ülkenin en kentleşmiş
kenti olan İstanbul’un aynı grupta yer alması dikkat çekicidir.
Genç bağımlılık oranı tüm illerde; anne ölüm hızı Zonguldak ve Kırıkkale,
bebek ölüm hızı ise Çanakkale dışındaki tüm illerde Türkiye ortalamasının altında
değer almaktadır.
Eğitim göstergelerine bakıldığında illerin çoğunun iyi durumda olduğu
görülmektedir. Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı sadece Rize, Zonguldak ve
Karabük’te Türkiye ortalamasının üzerindedir. Ortaöğretim okullaşma oranı ise tüm
illerde Türkiye ortalamasının üzerinde olup özellikle Bilecik, Karabük ve Rize’de
yüksektir. Bunun yanında, İstanbul derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları
ile okul öncesi okullaşma oranına göre yoksul durumdadır. Bursa’da derslik başına
düşen öğrenci sayıları Kocaeli’nde ise öğretmen başına düşen öğrenci sayıları
Türkiye ortalamasının üzerindedir. Bunun dışındaki tüm illerde bu oranlar Türkiye
ortalamasına eşit ya da ortalamanın altındadır.
Sağlık göstergelerine bakıldığında Bilecik’in ebe sayısı dışındaki tüm
göstergelere göre yoksul durumda olduğu görülmektedir. Bunun dışında, tüm iller en
az bir göstergeye göre yoksul durumdadır. Yüz bin kişi başına düşen hekim ve
hastane yatak sayısına göre Türkiye ortalamasının altında kalan il sayısı yüksek iken
ebe ve eczacı sayılarına göre çoğu il ortalamanın üzerinde değer almaktadır. Sosyal
güvenlik kapsamının dışında kalan nüfusun oranı ise tüm illerde ülke değerinin
altındadır.
Antalya, Kocaeli, İstanbul ve Bursa’da halk kütüphanelerinden on bin kişi
başına yararlanma sayıları düşüktür. Hem sinema hem de tiyatro göstergelerinin
tamamına göre Çanakkale, Kırıkkale ve Amasya yoksul durumda iken İstanbul ise
yoksul olmayan tek ildir.
Denizli’de konutun içinde borulu su, tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalkı
oranlarının üçü de ülke ortalamasının üzerindedir. Çanakkale, Kırklareli, Kırıkkale
119
ve Muğla’da da söz konusu göstergelerin ikisi ortalamadan yüksek değer almaktadır.
Diğer illerde ise ülke değerinin altında kalmaktadır.
Kişi başına düşen geniş bant internet abone sayısı Kırıkkale, Amasya ve
Denizli hariç tüm illerde Türkiye ortalamasına yakın ya da ortalamanın üzerindedir.
Kişi başına düşen GSM abone sayısı ise tüm illerde ülke ortalamasına yakın değerler
alırken Kırklareli’nde oldukça düşük kalmaktadır.
Atık hizmeti verilen nüfusun oranı Zonguldak, Çanakkale ve Rize’de düşük
değerler almaktadır. Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun
toplam belediye nüfusuna oranı ise Zonguldak, Antalya, Muğla ve Rize dışındaki
tüm illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Km2 başına düşen il ve devlet yol
uzunluğu Denizli ve Çanakkale dışındaki tüm illerde ülke ortalamasının üzerindedir.
Altıncı derecede yoksul olan illere genel olarak bakıldığında İstanbul,
Kocaeli ve Bursa’nın bu il grubunun ortalamasını yükselttiği görülmektedir. Bunun
yanında, İstanbul ve Bursa derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları
itibarıyla ülke ortalamasına kıyasla daha yoksul durumdadır. Bilecik ise ebe sayısı
dışında tüm sağlık göstergelerinde Türkiye ortalamasının gerisinde kalmaktadır.
Zonguldak ve Rize ise kanalizasyon ve atık hizmeti göstergelerinde ülke değerinden
düşük değer almaktadır. Altıncı grup illerin önceki grup illere kıyasla beklenenin
tersi yönde değerler aldığı göstergeler genç bağımlılık oranı ile yüz bin kişi başına
düşen hastane yatak, hekim, ebe ve hemşire sayılarıdır.
Yedinci Derecede Yoksul İller
Yedinci derecede yoksul iller grubunda bulunan 8 ilden en yüksek endeks
değerine sahip olan il Yalova, en düşük endeks değerine sahip olan il ise Ankara’dır.
İl grubunun yarısının nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üzerinde, diğer
yarısınınki ise altında olmak üzere, ortalama nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının
üzerindedir. En yüksek nüfus yoğunluğuna sahip olan il İzmir, en az nüfus
yoğunluğuna sahip olan il ise Bolu’dur. Kırsal nüfus oranı, en düşük Ankara’da ve en
yüksek Trabzon’da olmak üzere, Türkiye ortalaması ile aynıdır. Genç bağımlılık
oranı tüm illerde Türkiye ortalamasının altında, yaşlı bağımlılık oranı ise Ankara
hariç tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir.
120
Anne ölüm hızı Eskişehir ve Edirne dışındaki tüm illerde Türkiye
ortalamasının altındadır. Bebek ölüm hızı ise Isparta hariç tüm illerde birbirine
oldukça yakın ve Türkiye ortalamasının altındadır. Isparta’da ise bebek ölüm hızı
beşinci ve altıncı grup illerden yüksek değer almaktadır.
Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı Trabzon hariç tüm illerde Türkiye
ortalamasının altındadır. Okul öncesi okullaşma oranı Ankara dışında tüm illerde,
ortaöğretim okullaşma oranı ise tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir.
İlköğretim ve ortaöğretimde derslik başına düşen öğrenci sayıları Ankara ve İzmir
dışında tüm illerde; öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ise tüm illerde Türkiye
ortalamasının altında kalmaktadır.
Yüksekokul ve fakülte mezunu oranı Edirne ve Bolu hariç tüm illerde ülke
ortalamasının üzerindedir. Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı tüm illerde
Türkiye ortalamasına kıyasla oldukça düşüktür.
Yüz bin kişi başına düşen hekim sayısı yalnızca Yalova’da Türkiye
ortalamasının altındadır. Yüz bin kişi başına düşen diş hekimi sayısında ise Ankara
ve İzmir Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde yer alırken, diğer iller ülke
ortalamasına yakındır. Yüz bin kişi başına düşen eczacı sayısı tüm illerde, yüz bin
kişi başına düşen hemşire sayısı ise Yalova hariç tüm illerde Türkiye ortalamasının
üzerindedir. Yüz bin kişi başına düşen ebe sayısı iller arasında yüksek oranda
değişkenlik göstermekle beraber tüm illerde Türkiye ortalamasına yakın ya da
ortalamanın üzerindedir. Yüz bin kişi başına düşen hastane yatak sayısı yalnızca
Yalova’da Türkiye ortalamasının altındadır; aynı zamanda üç, dört, beş ve altıncı
grup illerin de çoğunun gerisindedir. Sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan
nüfusun oranı tüm illerde ülke ortalamasından düşük ve değerler birbirine yakındır.
Halk kütüphanelerinden on bin kişi başına yararlanma sayıları incelendiğinde
Ankara, İzmir ve Yalova’nın Türkiye ortalamasının altında, diğer illerin ise Türkiye
ortalamasının üzerinde değer aldığı görülmektedir. Yüz bin kişi başına sinema
gösteri sayısı Bolu hariç tüm illerde, sinema seyirci sayısının nüfusa oranı ise Bolu,
Isparta ve Edirne hariç tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir. Yüz bin kişi
başına tiyatro gösteri sayısı İzmir, Ankara ve Eskişehir’de ortalamanın üzerinde,
121
Bolu’da altında değer almaktadır. Söz konusu değer Yalova ve Trabzon’da Türkiye
ortalamasına yakındır. Edirne ve Isparta’da tiyatro seyirci ve gösteri sayıları sıfırdır.
Kiracı durumundaki hanehalklarının oranları iller arasında oldukça homojen
şekilde dağılmaktadır ve genel olarak Türkiye ortalaması düzeyindedir. Konutun
içinde borulu su bulunmayan hanehalkı oranları yalnızca Edirne’de ülke
ortalamasının üzerindedir. Bu oran İzmir ve Isparta’da Türkiye ortalamasının altında,
diğer illerde ise sıfıra yakındır. Konutun içinde tuvalet bulunmayan hanehalkı
oranları Bolu ve Yalova’da sıfıra çok yakın değerler alırken, Edirne’de ise ülke
ortalamasının üzerindedir. Konutun içinde banyo bulunmayan hanehalkı oranı ise
yalnızca Edirne ve Isparta’da ülke ortalamasına yakın değerler alırken, diğer illerde
ülke ortalamasının altında yer almaktadır.
Kişi başına düşen geniş bant internet abone sayısı Trabzon ve Isparta hariç
tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir. Kişi başına düşen GSM abone sayısı
ise tüm illerde ülke ortalamasına yakın ya da az miktarda üzerindedir. Isparta kişi
başına düşen GSM abone sayısı değerinin birin üzerinde olması ile dikkat
çekmektedir.
Atık hizmeti verilen nüfusun oranı Bolu, Edirne ve Trabzon’da Türkiye
ortalamasının altında, Ankara, İzmir ve Eskişehir’de yüzde 90’ın üzerinde ve grup
ortalaması Türkiye ortalaması ile aynıdır. Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen
belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranının Türkiye ortalamasının altında
olduğu tek il Trabzon’dur. Ankara, Türkiye’de bu oranın yüzde 100 olduğu tek il
olarak ayrılmaktadır, ancak Bolu ve Isparta’da da oran yüzde 100’e oldukça yakındır.
Km2 başına düşen il ve devlet yol uzunluğu Ankara, Eskişehir ve Bolu’da ülke
ortalamasının altında, diğer tüm illerde ise üzerinde gelmektedir.
Yedinci derecede yoksul olan illerin, beklendiği gibi birçok göstergede ülke
ortalamasının üzerinde olduğu görülmektedir. Grubun ortalamasını çoğunlukla
Ankara, İzmir ve Eskişehir’in yükselttiği görülmektedir. Diğer taraftan Edirne konut
göstergelerinde Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır. Ankara okul öncesi
okullaşma oranı ile derslik başına düşen öğrenci sayılarına göre, Yalova ise diş
122
hekimi ve eczacı sayısı dışındaki sağlık göstergelerinde Türkiye ortalamasının
gerisinde kalmaktadır.
4.4. İnsani Yoksulluk Endeksi ile Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksinin
Karşılaştırması
Kalkınma Bakanlığı tarafından belirli aralıklarla, ilçelerin, illerin ve
bölgelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyini belirlemeye yönelik çalışmalar
yapılmaktadır. İlçelerin, illerin ve bölgelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyinin
ortaya konulması amacını taşıyan bu araştırmalar; ilçelerin, illerin ve bölgelerin
zaman içinde izlenmesini ve karşılaştırmalar yapılmasını sağladığı gibi, kamu
kaynaklarının tahsisine ve özel sektör yatırımlarının yönlendirilmesine ilişkin
politikaların belirlenmesinde temel dayanak niteliği taşımaktadır (Dinçer ve ark.,
2003:1).
Bu çalışmalardan en günceli 2011 yılı için gerçekleştirilmiş ve illerin
sıralaması açıklanmıştır.59 Sıralama, demografi, eğitim, sağlık, istihdam, rekabetçi ve
yenilikçi kapasite, mali kapasite, erişilebilirlik ile yaşam kalitesi olmak üzere 8 başlık
altında 61 değişkenle60 temel bileşenler analizi yöntemi kullanılarak oluşturulmuştur.
İnsani yoksulluk endeksi hesaplamasında SEGE çalışmasında ele alınan
göstergelerden anne ve bebek ölüm hızları, derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci
sayıları, konutun içinde borulu su ve tuvalet bulunmayan hanehalkı oranları ile atık
hizmeti verilmeyen nüfusun oranı göstergeleri SEGE çalışmasında yer almamaktadır.
Diğer değişkenler ise SEGE çalışmasında da analize dâhil edilmiştir. SEGE
çalışmasında ise insani yoksulluk endeksi hesaplamasında dikkate alınmayan birçok
değişken bulunmaktadır. Örneğin, rekabetçi ve yenilikçi kapasite başlığı altında
ihracat, imalat sanayi, marka ve patent başvuruları gibi alanlara, mali kapasite başlığı
altında kredi, mevduat ve vergi gelirleri gibi alanlara ilişkin değişkenler ele
alınmıştır. Türkiye’de SEGE ile ölçülmek istenen gelişmişlik olgusu ile insani
yoksulluk endeksi ile ölçülmek istenen insani yoksulluk arasındaki fark ele alınan
farklı değişkenler aracılığıyla görülebilmektedir.
59
60
www.kalkinma.gov.tr.
Söz konusu değişken listesi Ek 4’te sunulmaktadır.
123
Tablo 4.10’da illerin SEGE’ye göre sıralaması verilmektedir. İllerin SEGE
sıralamasındaki yeri ile insani yoksulluk endeksi sıralaması karşılaştırıldığında bazı
illerin sıralamalardaki yerlerinin değişiklik gösterdiği görülmektedir. İstanbul,
Gaziantep, Adana, Konya, Mersin, Sakarya gibi iller SEGE sıralamasında görece üst
sıralarda yer alırken insani yoksulluk endeksine göre de üst sıralarda yer almaktadır.
Diğer bir deyişle, bu iller sosyo-ekonomik gelişmişlik açısından görece gelişmiş
seviyelerde bulunmakta; ancak aynı zamanda yüksek insani yoksulluk düzeyine
sahip olmaktadır. Kırıkkale, Rize, Trabzon ve Tunceli gibi iller ise hem SEGE’ye
göre hem de insani yoksulluk endeksine göre görece alt sıralarda yer almaktadır.
Yani, bu iller sosyo-ekonomik gelişmenin düşük olduğu ancak insani yoksulluk
düzeyinin de görece düşük olduğu illerdir.
Bunun yanında, söz konusu iki endekse göre farklı sıralarda yer alan, başka
bir deyişle sosyo-ekonomik gelişmişliğin yüksek (düşük), insani yoksulluğun ise
düşük (yüksek) seviyelerde olduğu iller de bulunmaktadır. Bu illerden Ağrı, Batman,
Muş ve Van gibi illerde gelişmişlik düşük, insani yoksulluk yüksek iken Ankara,
Çanakkale, İzmir gibi illerde ise gelişmişlik yüksek, insani yoksulluk ise düşüktür.
Sonuç olarak, sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi ile insani yoksulluğun
paralel gelişme gösterdiği illerin yanı sıra gelişmişlik düzeyi yüksek (düşük) ancak
insani yoksulluğun da yüksek (düşük) olduğu iller mevcuttur. Bu durum, sosyoekonomik gelişmişlik düzeyinin illerin insani yoksulluk boyutunu yansıtmadığını
göstermektedir.
124
Tablo 4.10. İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması (2011)
İl Kodu
İl Adı
İstanbul
SEGE
Sırası
1
TRB11
Malatya
TR510
Ankara
2
TR332
Afyon
43
TR310
İzmir
3
TR905
Artvin
44
TR421
Kocaeli
4
TRA12
Erzincan
45
TR611
Antalya
5
TR631
Hatay
46
TR411
Bursa
6
TR821
Kastamonu
47
TR412
Eskişehir
7
TR813
Bartın
48
TR323
Muğla
8
TR722
Sivas
49
TR211
Tekirdağ
9
TR833
Çorum
50
TR322
Denizli
10
TR823
Sinop
51
TR424
Bolu
11
TR903
Giresun
52
TR212
Edirne
12
TR633
Osmaniye
53
TR425
Yalova
13
TR822
Çankırı
54
TR222
Çanakkale
14
TR712
Aksaray
55
TR213
Kırklareli
15
TR713
Niğde
56
TR621
Adana
16
TR832
Tokat
57
TR721
Kayseri
17
TRB14
Tunceli
58
TR422
Sakarya
18
TRA11
Erzurum
59
TR321
Aydın
19
TR632
Kahramanmaraş
60
TR521
Konya
20
TR902
Ordu
61
TR612
Isparta
21
TR906
Gümüşhane
62
TR221
Balıkesir
22
TRC13
Kilis
63
TR331
Manisa
23
TRA13
Bayburt
64
TR622
Mersin
24
TR723
Yozgat
65
TR334
Uşak
25
TRC12
Adıyaman
66
TR613
Burdur
26
TRC22
Diyarbakır
67
TR413
Bilecik
27
TRA22
Kars
68
TR812
Karabük
28
TRA23
Iğdır
69
TR811
Zonguldak
29
TRC32
Batman
70
TRC11
Gaziantep
30
TRA24
Ardahan
71
TR901
Trabzon
31
TRB13
Bingöl
72
TR522
Karaman
32
TRC21
Şanlıurfa
73
TR831
Samsun
33
TRC31
Mardin
74
TR904
Rize
34
TRB21
Van
75
TR423
Düzce
35
TRB23
Bitlis
76
TR714
Nevşehir
36
TRC34
Siirt
77
TR834
Amasya
37
TRC33
Şırnak
78
TR333
Kütahya
38
TRA21
Ağrı
79
TRB12
Elazığ
39
TRB24
Hakkâri
80
TR715
Kırşehir
40
TRB22
Muş
81
TR711
Kırıkkale
41
İl Kodu
İl Adı
TR100
Kaynak: www.kalkinma.gov.tr
125
SEGE
Sırası
42
4.5. İnsani Yoksulluk ile Gelir Yoksulluğunun Birlikte Değerlendirilmesi
Önceki bölümlerde yoksulluğun tanımlanmasında ve yoksullukla mücadele
politikalarının tasarlanmasında gelir yoksulluğuna odaklanılmasının yeterli olmadığı,
insani yoksulluk ve gelir yoksulluğunun tamamlayıcı bilgiler olarak birlikte
değerlendirilmesi gerektiğine değinilmişti. Burada, Düzey 1 bölgeler bazında
açıklanan gelir yoksulluğu oranları ile il bazında oluşturulan insani yoksulluk
endeksine göre yapılan gruplama karşılaştırılarak değerlendirilecektir. Bu kapsamda,
öncelikle ikinci bölümde verilen bölgesel yoksulluk oranları Tablo 4.11’de tekrar
verilmektedir. Söz konusu yoksulluk oranlarının kırılma noktaları göz önünde
bulundurularak bölgeler üç gruba ayrılmıştır. Buna göre birinci grup gelir
yoksulluğunun görece yüksek, ikinci grup orta, üçüncü grup ise görece düşük olduğu
bölgeler olarak belirlenmiştir.
Tablo 4.11. Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına (Bölgeler İçin Hesaplanan)
Göre Bölgesel Yoksulluk Oranları, 2011
Bölge
Kodu
Bölge Adı
Yoksulluk Oranı
(yüzde)
TRC
Güneydoğu Anadolu
22,20
TR5
Batı Anadolu
22,16
TRB
Ortadoğu Anadolu
22,04
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
21,33
TR6
Akdeniz
21,08
TR3
Ege
19,38
TR8
Batı Karadeniz
19,34
TR7
Orta Anadolu
18,46
TR1
İstanbul
18,03
TR2
Batı Marmara
17,70
TR9
Doğu Karadeniz
17,63
TR4
Doğu Marmara
15,61
Gelir Yoksulluğu
Düzeyi
Yüksek
Orta
Düşük
Kaynak: TÜİK
Not: Yoksulluk sınırı olarak medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmıştır.
Burada, değerlendirme yapılırken illerin, bağlı oldukları Düzey 1 bölgenin
yer aldığı grupta olduğu varsayımı yapılmaktadır.61 Örneğin, Orta Anadolu
61
Bu varsayımla, bazı illerin yanlış grupta yer alması muhtemeldir. Örneğin Ankara ili, yoksulluk
oranının yüksek olduğu Batı Anadolu Bölgesi’nde yer alması sebebiyle, birinci gruptadır. Ankara
126
Bölgesi’nde yer alan Yozgat, gelir yoksulluğunun orta derecede olduğu kabul edilen
iller arasındadır.
Benzer bir sınıflama insani yoksulluk endeksine göre yapılan gruplandırma
için de yapılmıştır. Burada, yukarıda her bir grup için iller bazında yapılan
değerlendirmeler de göz önünde bulundurulmuştur. Buna göre ilk üç grup görece
yüksek, dört ve beşinci grup iller orta, altı ve yedinci grup iller ise görece düşük
insani yoksulluğun görüldüğü illerdir. Bu yaklaşımla iller insani yoksulluk ve gelir
yoksulluğu durumlarına göre dokuz gruba ayrılmışlardır (Tablo 4.12).
Buna göre, Türkiye’de gelir yoksulluğu düşük iken insani yoksulluğun
yüksek olduğu il bulunmamaktadır. Bir diğer deyişle, gelir yoksulluğunun düşük
olduğu illerin çoğunda insani yoksulluk da görece düşük seviyededir.
Bunun yanında, gelir yoksulluğunun yüksek olduğu illerin sadece üç
tanesinde insani yoksulluk düşüktür. Söz konusu illerin çoğunda insani yoksulluk da
yüksek olmaktadır. Aynı illere insani yoksulluk açısından bakıldığında ise insani
yoksulluğun düşük olduğu illerin çoğunda gelir yoksulluğu düşük ya da orta seviyede
iken insani yoksulluğun yüksek olduğu illerin hiçbirinde gelir yoksulluğu düşük
seviyede değil; hatta çoğunda yüksek seviyede olduğu görülmektedir. Bu durum,
gelirin insani ve diğer kapasitelerin kazanılmasında önemli role sahip olduğu;
kapasite kazanımının ise gelir artışına yol açacağı savını doğrulamaktadır.
Dolayısıyla, yoksullukla mücadele politikalarının tasarlanmasında gelir yoksulluğu
ve insani yoksulluğun birlikte ele alınması gerektiği görüşünü de desteklemektedir.
Ancak, bu durumla uyumlu olmayan iller de mevcuttur. Örneğin, insani
yoksulluğun düşük veya orta düzeyde, ancak gelir yoksulluğunun yüksek olduğu on
iki il bulunmaktadır. Yani, söz konusu iller gelir dışı göstergeler itibarıyla ortalama
veya ortalamanın üzerinde bir profil sergilemekle birlikte gelir bakımından yoksul
durumdadır. Benzer şekilde, beş ilde gelir yoksulluğu orta düzeyde iken insani
yoksulluk yüksek seviyededir. Söz konusu iller yoksulluğun gelir azlığının olmadığı
durumlarda da olabileceğine örnek teşkil etmektedir.
ilinin yoksulluk oranının daha düşük olduğu tahmin edilmekle birlikte kesin bir yargıya
ulaşılamamaktadır.
127
Tablo 4.12. Yoksulluk Derecelerine Göre İller
Gelir Yoksulluğu
İnsani Yoksulluk
Düşük
Orta
Yüksek
Düşük
Bursa, Eskişehir, Bilecik,
Kocaeli, Bolu, Yalova
(6)
Sakarya, Düzce
(2)
-
Orta
İstanbul, Edirne,
Kırklareli, Çanakkale,
İzmir, Denizli, Muğla,
Kırıkkale, Zonguldak,
Karabük, Amasya,
Trabzon, Rize
(13)
Tekirdağ, Balıkesir,
Aydın, Manisa, Kütahya,
Uşak, Nevşehir, Kırşehir,
Kayseri, Sivas, Bartın,
Kastamonu, Çankırı,
Sinop, Samsun, Tokat,
Çorum, Giresun, Artvin,
Gümüşhane
(20)
Afyon, Aksaray, Niğde,
Yozgat, Ordu
(5)
Konya, Karaman, Burdur,
Adana, Mersin, Erzincan,
Bayburt, Malatya, Elazığ,
Tunceli
(10)
Hatay, Kahramanmaraş,
Osmaniye, Erzurum,
Ağrı, Kars, Iğdır,
Ardahan, Bingöl, Van,
Muş, Bitlis, Hakkâri,
Gaziantep, Adıyaman,
Kilis, Şanlıurfa,
Diyarbakır, Mardin,
Batman, Şırnak, Siirt
(22)
Yüksek
Ankara, Antalya, Isparta
(3)
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
Not: Parantez içinde gruplarda yer alan il sayıları verilmiştir.
Bunun yanında, hem gelir yoksulluğunun hem de insani yoksulluğun görece
düşük olduğu 6 il bulunmaktadır. Ancak bu durum söz konusu illere dönük politika
ve program geliştirilmemesi sonucunu doğurmamalıdır. Burada yapılan analizler,
Düzey 1 bölgeler ve iller bazında veriye dayanmaktadır. İl bütününe bakıldığında
görülemeyen ancak illerin belli alt bölgelerinde, özellikle kırsal kesimlerinde
yoğunlaşan yoksulluğun varlığı daha detaylı çalışmalarla ele alınmalıdır. Bu noktada,
yapılacak alan çalışmalarının yararlı olacağı değerlendirilmektedir.
Her iki yoksulluk türünün de yüksek seviyede olduğu 22 il ile orta seviyede
olduğu 20 il için politika geliştirilmesi sürecinde her iki yoksulluk türünün de göz
önünde bulundurulması gerekmektedir. Söz konusu illerde öncelikle hangi alt
128
bölgelerde hangi yoksulluk türleriyle mücadele edileceğinin belirlenmesinde yine
detaylı alan çalışmaları önemli rol oynayacaktır. Burada yoksulluk türü ifadesi ile
insani yoksulluk ve gelir yoksulluğunun incelenmesinin yanı sıra, alt bölgelerde
insani yoksulluğun temel kaynakları, yoksulluğun hangi alanlarda ön plana çıktığına
(eğitim ve sağlık hizmetleri, altyapı sorunları vb.) ilişkin bilgiye ulaşılması da
önemlidir.
129
GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Yoksullukla
mücadele
programlarının
tasarlanması
ve
sonuçlarının
değerlendirilmesinde, yoksulların mekânsal dağılımının belirlenmesi kaynakların
etkili yönlendirilmesi açısından önemli bir önkoşuldur. Bu bağlamda çalışmada,
Türkiye’de yoksulluk düzeyi ve profili mekânsal olarak incelenerek bölge ve illerde
hangi yoksulluk türlerinin öne çıktığı belirlenmeye çalışılmıştır.
Çalışmada, yoksulluk düzeyi ve profili incelenirken gelir yoksulluğu ve
insani yoksulluk kavramları ayrı ayrı ele alınmıştır. Gelir yoksulluğuna ilişkin
yapılan çalışmada TÜİK tarafından açıklanan en güncel veriler kullanılmıştır. Bu
veriler ise Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması (GYKA) sonuçlarına dayanarak
açıklanmaktadır ve göreli gelir yoksulluğunu göstermektedir. TÜİK’in GYKA’dan
önce yürütmekte olduğu Hanehalkı Bütçe Anketi (HBA) sonuçlarına dayanarak
açıkladığı veriler ise mutlak yoksulluğu göstermekte, ancak en son 2009 yılına ilişkin
bilgi sunmaktadır. Bu verilere göre 2009 yılında gıda ve gıda dışı harcamalar esas
alınarak hesaplanan mutlak yoksulluk oranı yüzde 18 düzeyindedir. Bu durum, 2009
yılı itibarıyla mutlak yoksulluğun Türkiye’de halen yüksek seviyelerde olduğunu
göstermektedir. Bu kapsamda, mutlak yoksulluğa ilişkin istatistiki çalışmalara
devam edilmesi
ve
böylelikle mutlak yoksulluk sorununun tamamen
çözüldüğünün görülmesi önem taşımaktadır. Ayrıca, mutlak yoksulluk
sorununun tüm bölgeler için düşük seviyelerde olduğunun görülmesi açısından
söz konusu istatistiklerin Türkiye geneli yanı sıra il bazında da üretilmesi
gerekmektedir.
Çalışmada, GYKA’ya ait ham veriler kullanılarak Düzey 1 bazında gelir
yoksulluğunun seçilmiş göstergeler itibarıyla bölgeler arasında değişimi incelenmiş
ve gelir yoksulluğunun profili çıkarılmıştır. Bu doğrultuda; kır-kent, cinsiyet, yaş
grubu, eğitim, sağlık, işteki durum, oturulan konutun özellikleri, cep telefonu,
bilgisayar, internet ve otomobil sahipliği ile evden uzakta bir haftalık tatili
karşılayabilecek durumda olup olmama ve iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren
yemek yiyip yiyememe durumuna ilişkin verilere göre yoksul olma durumları
incelenmiştir. Yoksulluğun bölgeler arasında ve farklı göstergelere göre nasıl
farklılaştığı belirlenmeye çalışılmıştır. Bu şekilde ortaya konan hangi bölgede hangi
130
yoksulluk türünün ön planda olduğuna ilişkin bilgiler, mücadele edilecek yoksulluk
biçiminin ve hedef grupların belirlenmesinde yararlı olacaktır. Burada öne sürülecek
politikalar sonucunda fertler ilk aşamada, Türkiye’nin değil, bulundukları bölgenin
ortalama refah seviyesine ulaşabileceklerdir.
Ele alınan göstergelerden cinsiyete göre yoksulluk oranlarının hiçbir bölgede
yoksul olan ve olmayan kesim arasında farklılaşmadığı görülmüştür. Bu çalışmada
kadın ve erkek yoksulluğu arasında anlamlı bir fark bulunamamış olmasına karşın
kadın yoksulluğunun anket verisine yansımayan boyutları barındırdığı ve daha
detaylı inceleme gerektirdiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Diğer tüm göstergelere ait verilerde yoksul olan ve olmayan kesimler
bölgesel olarak farklılaşmaktadır. Burada ilk dikkat çeken Kuzeydoğu Anadolu
Bölgesi’ne ait yoksulluk oranının çoğu göstergeye göre diğer bölgelere kıyasla
yüksek değerler almasıdır. Ayrıca, eğitim gruplarına göre yoksulluk oranları tüm
bölgelerde lise ve üzeri mezun gruplar için düşük seviyelerde iken söz konusu
bölgede yüksek değerler almayı sürdürmektedir. İşteki durum ve konutun mülkiyet
durumuna göre yoksulluk oranları için de aynı durum geçerlidir. Genel olarak
yoksulluk oranının daha düşük olmasının beklendiği gruplar (eğitimli nüfus,
ücretli ve maaşlı çalışanlar vb.) içinde de yoksulluk oranının yüksek olması
Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde söz konusu grupların da hedef gruplar içinde
yer alması gerektiğini göstermektedir.
Benzer şekilde diğer bölgeler ve göstergeler için de saptamalar yapılarak
yoksullukla mücadele programlarına girdi sağlanması hedeflenmiştir. Burada önemli
bir nokta, bu incelemenin Düzey 1 bölgeler bazında yapılıyor olmasıdır. Daha önce
belirtildiği gibi Düzey 1 bölgeler bir ila on arasında değişen ili barındırmaktadır.
Herhangi bir ilin farklı yerleşimlerinde dahi farklılık göstermesi beklenen
yoksulluğun, Düzey 1 bazında incelenmesi elbette ki yeterli detay bilgiyi
sağlayamamaktadır. Ancak, incelemeye temel oluşturan Gelir ve Yaşam Koşulları
Araştırması örneklem büyüklüğü sadece Düzey 1 bazında tahmin üretilmesine olanak
sağlamaktadır. Bu durum, çalışmanın temel kısıtlarından birini oluşturmaktadır. Bu
kapsamda, olabildiğince detay düzeyde veriye ihtiyaç duyulan yoksulluk
çalışmalarına temel oluşturacak daha alt düzeyde veri üretilmesi ihtiyacı
131
bulunmaktadır. Aynı il içinde bile farklı özellikler gösterebilen yoksulluğa
ilişkin verilerin Düzey 1 bölgeler yerine il bazında üretilmesi yararlı olacaktır.
İkinci olarak, Türkiye’de insani yoksulluk il bazında incelenmiştir. İnsani
yoksullukla ilişkili olan geniş veri seti oluşturulmuş ve bu veri setinden seçilen
göstergeler kullanılarak il bazında oluşturulan bir insani yoksulluk endeksi
hesaplaması yoluyla insani yoksulluk ölçümü yapılmıştır. Söz konusu endeks
değerlerine göre iller yedi kademeye ayrılmış ve geniş veri setinde yer alan diğer
göstergeler de göz önünde bulundurularak kademeler bazında değerlendirmeler
sunulmuştur. Devamında, illerde yoksulluğun kaynağı olabilecek alanların görülmesi
açısından her bir grup için il ve göstergeler bazında ve Türkiye ortalaması esas
alınarak yapılan değerlendirmeler sunulmuştur.
Değerlendirmeler hangi ilin hangi göstergeler itibarıyla yoksul durumda
olduğunu ortaya koyarak geliştirilecek politika ve programlarda hedef kitlenin
belirlenmesi ve kamu yatırımlarının yönlendirilmesi açısından önemlidir. Bu
kapsamda ilk dikkat çeken birinci grup illeri oluşturan Şanlıurfa, Ağrı, Muş ve
Şırnak’ın neredeyse tüm göstergeler itibarıyla yoksul durumda olmasıdır. Bu
kapsamda, söz konusu illerin öncelikli olarak belirlenmesi, yoğun ve çok boyutlu
programların tasarlanarak bu illerde hayata geçirilmesi gerekmektedir.
İkinci grup iller, birinci grup illere kıyasla daha iyi durumda olmakla birlikte,
göstergelerin çoğunda düşük değerler almaktadır. İkinci grup iller arasında yer alan
ve ekonomik açıdan görece gelişmiş iller arasında bulunan Gaziantep de çoğu
göstergede ülke ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Benzer şekilde, üçüncü grup
iller arasında yer alan Kahramanmaraş ve dördüncü grupta bulunan Adana eğitim,
sağlık ve konut göstergelerinin çoğuna göre yoksul durumdadır. Temel göstergeler
itibarıyla yoksul durumda olan söz konusu illere yönelik yatırımların
arttırılması gerekmektedir.
Birinci gruptan yedinci gruba gidildikçe genel olarak yoksulluk azalmakla
birlikte ülke ortalamasının gerisinde kalan ya da önceki gruplara kıyasla daha yoksul
durumda olan iller de bulunmaktadır. Örneğin, beşinci grup iller arasında bulunan
Tekirdağ göstergelerin çoğuna göre ülke ortalamasının üzerinde fakat sağlık
132
göstergelerine göre yoksul durumdadır. Aynı durum, altıncı grupta yer alan Bilecik
için de geçerlidir.
Bunun yanında, Türkiye’nin en gelişmiş illeri arasında yer alan İstanbul ise
derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarına göre yoksul durumdadır. Eğitim,
sağlık gibi göstergelere göre iyi durumda olan Çanakkale ilinde konutun içinde
tuvalet ve borulu su bulunmayan hanehalkı oranları yüksek, atık hizmeti verilen
nüfus oranları ise düşüktür. Yedinci derecede yoksul grupta yer alan Edirne’de de
konuta ilişkin göstergeler ortalamanın gerisindedir. Görüldüğü gibi, yoksulluğun
görece düşük olduğu gruplarda yer alan illerin yoksul durumda olduğu
göstergeler bulunmaktadır. Dolayısıyla, illerin yer aldıkları endeks grubunun
yanı
sıra
spesifik
göstergelere
göre
durumları
da
göz
önünde
bulundurulmalıdır. Söz konusu alanlar belirlenerek bu alanlardaki yatırımlara
ağırlık verilmesi gerekmektedir.
Çalışmada son olarak, Düzey 1 bölgeler bazında incelenen gelir yoksulluğu
ile insani yoksulluk değerleri birlikte ele alınarak iller dokuz gruba ayrılmıştır. Bu
ayrımın yapılmasında iller, insani yoksulluk endeksine göre belirlenen yedi il
grubundan ilk üçü insani yoksulluğun görece yüksek olduğu, dört ve beşinci gruplar
orta seviyede, altı ve yedinci gruplar ise görece düşük olduğu grubu oluşturacak
şekilde üçe ayrılmıştır. Düzey 1 bölgeler ise, gelir yoksulluğuna göre kırılma
noktaları esas alınarak üç gruba ayrılmış ve gelir yoksulluğunun görece yüksek, orta
ve düşük olduğu bölgeler olarak belirlenmiştir. Bu noktada yapılan temel varsayım,
gelir yoksulluğuna göre illerin, bağlı oldukları Düzey 1 bölgenin yer aldığı grupta
olduğu varsayımıdır. Yukarıda belirtilen gelir yoksulluğuna ilişkin il bazında veri
bulunmaması durumu burada da temel kısıt olmakta ve bu varsayımı mecbur
kılmaktadır.
Yapılan ayrıma göre illerin yaklaşık dörtte birine karşılık gelen 22 ilde hem
insani yoksulluk ve hem de gelir yoksulluğu yüksek seviyededir. Bunun yanında, 20
ilde her iki yoksulluk türü orta seviyededir. Söz konusu illere yönelik politika
geliştirilmesi
sürecinde
her
iki
yoksulluk
türünün
de
göz
önünde
bulundurulması gerekmektedir. İllerde öncelikle hangi alt bölgelerde hangi
yoksulluk türleriyle (eğitim ve sağlık hizmetleri, altyapı sorunları vb.) mücadele
133
edileceğinin
belirlenmesinde
ise
detaylı
alan
çalışmalarının
gerektiği
değerlendirilmektedir.
Ayrıca, Türkiye’de gelir yoksulluğunun düşük olduğu illerin çoğunda insani
yoksulluk da görece düşük seviyededir. Gelir yoksulluğunun yüksek olduğu illerin
ise sadece üç tanesinde insani yoksulluk düşüktür. Söz konusu illerin çoğunda insani
yoksulluk da yüksek olmaktadır. Benzer şekilde gelir yoksulluğu, insani yoksulluğun
düşük olduğu illerin çoğunda düşük ya da orta seviyede; insani yoksulluğun yüksek
olduğu illerin çoğunda ise yüksek seviyededir. Bu durum, gelir yoksulluğu ve insani
yoksulluk arasında iki yönlü bir ilişki bulunduğu savını doğrulamaktadır.
Dolayısıyla,
yoksullukla
mücadele
politikalarının
tasarlanmasında
gelir
yoksulluğu ve insani yoksulluğun birlikte ele alınması gerekmektedir.
Hem insani yoksulluğun hem de gelir yoksulluğunun görece düşük
olduğu bölgelerde yoksullukla mücadele amacıyla müdahaleye ihtiyaç olmadığı
yorumuna da ulaşılmamalıdır. Bilindiği üzere, bu ayrım yapılırken Düzey 1
bölgeler, gelir yoksulluğuna göre kırılma noktaları esas alınarak üç gruba ayrılmıştı.
Bu üç grup gelir yoksulluğunun görece yüksek, orta ve düşük olduğu bölgeleri
göstermektedir. Gelir yoksulluğunun görece düşük olduğu bölgelerde yoksulluk
oranı diğer bölgelere kıyasla düşüktür; ancak mutlak olarak bakıldığında
yoksullukla mücadele politikalarının tasarlanmasını gerektirecek kadar
yüksektir. Benzer şekilde, yukarıda da belirtildiği gibi, insani yoksulluk endeksine
göre yedinci derecede yoksul olan grupta yer alan, yani insani yoksulluğun görece
düşük olduğu iller de bazı göstergeler itibarıyla ülke ortalamasının gerisinde
kalmaktadır ve söz konusu alanlara yönelik politika ve programların oluşturulması
ihtiyacı mevcuttur.
134
EKLER
EK 1. Düzey II Bölgelerinin Tespiti Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı
Karar Sayısı : 2002/4720
Bölgesel istatistiklerin toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyo-ekonomik
analizlerinin yapılması, bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi ve Avrupa
Birliği Bölgesel İstatistik Sistemine uygun karşılaştırılabilir istatistiki veri tabanı
oluşturulması amacıyla ülke çapında İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırmasının
tanımlanmasına ilişkin ekli Kararın yürürlüğe konulması; Bakanlar Kurulunca
28/08/2002 tarihinde kararlaştırılmıştır.
28/08/2002 Tarihli ve 2002/4720 Sayılı Kararnamenin eki;
KARAR
Madde 1- Bölgesel istatistiklerin toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyoekonomik analizlerinin yapılması, bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi ve
Avrupa Birliği Bölgesel İstatistik Sistemine uygun karşılaştırılabilir istatistiki veri
tabanı oluşturulması amacıyla ülke genelinde İstatistiki Bölge Birimleri
Sınıflandırması tanımlanmıştır.
Madde 2- İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırmasında iller “Düzey 3”
olarak tanımlanmış; ekonomik, sosyal ve coğrafi yönden benzerlik gösteren komşu
iller ise bölgesel kalkınma planları ve nüfus büyüklükleri de dikkate alınarak “Düzey
1” ve “Düzey 2” olarak gruplandırılmak suretiyle hiyerarşik İstatistiki Bölge
Birimleri Sınıflandırması yapılmıştır.
Madde 3- “Düzey 3” kapsamındaki İstatistiki Bölge Birimleri 81 adet olup il
düzeyindedir. Her il bir İstatistiki Bölge Birimini tanımlamaktadır.
“Düzey 2” İstatistiki Bölge Birimleri, “Düzey 3” kapsamındaki komşu illerin
gruplandırılması sonucu tanımlanmış olup, 26 adettir.
“Düzey 1” İstatistiki Bölge Birimleri ise “Düzey 2” İstatistiki Bölge
Birimlerinin gruplandırılması sonucu tanımlanmış olup, 12 adettir.
Bu Kararın yayımı tarihinden sonra kurulacak iller, yeni bir düzenleme
yapılıncaya kadar daha önce dahil olduğu İstatistiki Bölge Birimi içinde
değerlendirilecektir.
İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması kodlandırılmış olup, ekli (1) sayılı
cetvelde gösterilmiştir.
Madde 4- Tüm kamu kurum ve kuruluşlarınca; bölgesel istatistiklerin
toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyo-ekonomik analizlerinin yapılması ve
bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi gibi çalışmalarda, bu Karar ile
belirlenen İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması esas alınacaktır.
Madde 5- Bu Kararın uygulanmasında ortaya çıkacak tereddütleri gidermeye
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı
yetkilidir.
Madde 6- Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 7- Bu Karar hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
135
28/8/2002 Tarihli ve 2002/4720 Sayılı Kararnamenin Eki: I Sayılı Cetvel
KOD
DÜZEY 1
TR
TÜRKİYE
TR1
İstanbul
DÜZEY 2
İstanbul
TR10
İstanbul
TR100
TR2
DÜZEY 3
Batı Marmara
Tekirdağ
TR21
TR211
Tekirdağ
TR212
Edirne
TR213
Kırklareli
Balıkesir
TR22
Balıkesir
TR221
Çanakkale
TR222
TR3
Ege
İzmir
TR31
İzmir
TR310
Aydın
TR32
TR321
Aydın
TR322
Denizli
Muğla
TR323
TR33
Manisa
TR331
Manisa
TR332
Afyon
TR333
Kütahya
TR334
Uşak
TR4
Doğu Marmara
TR41
Bursa
TR411
Bursa
TR412
Eskişehir
TR413
Bilecik
TR42
Kocaeli
TR421
Kocaeli
TR422
Sakarya
TR423
Düzce
TR424
Bolu
TR425
Yalova
TR5
Batı Anadolu
TR51
Ankara
TR510
Ankara
TR52
Konya
TR521
Konya
TR522
Karaman
TR6
TR61
Akdeniz
Antalya
TR611
Antalya
136
KOD
DÜZEY 1
DÜZEY 2
TR612
DÜZEY 3
Isparta
TR613
Burdur
TR62
Adana
TR621
Adana
TR622
Mersin
TR63
Hatay
TR631
Hatay
TR632
Kahramanmaraş
TR633
TR7
Osmaniye
Orta Anadolu
Kırıkkale
TR71
TR711
Kırıkkale
TR712
Aksaray
TR713
Niğde
TR714
Nevşehir
TR715
Kırşehir
TR72
Kayseri
TR721
Kayseri
TR722
Sivas
TR723
TR8
Yozgat
Batı Karadeniz
TR81
Zonguldak
TR811
Zonguldak
TR812
Karabük
TR813
Bartın
TR82
Kastamonu
TR821
Kastamonu
TR822
Çankırı
TR823
Sinop
TR83
Samsun
TR831
Samsun
TR832
Tokat
TR833
Çorum
TR834
Amasya
TR9
Doğu Karadeniz
TR90
Trabzon
TR901
Trabzon
TR902
Ordu
TR903
Giresun
TR904
Rize
TR905
Artvin
TR906
Gümüşhane
TRA
TRA1
Kuzeydoğu Anadolu
Erzurum
TRA11
Erzurum
137
KOD
DÜZEY 1
DÜZEY 2
TRA12
DÜZEY 3
Erzincan
TRA13
Bayburt
Ağrı
TRA2
TRA21
Ağrı
TRA22
Kars
TRA23
Iğdır
TRA24
TRB
Ardahan
Ortadoğu Anadolu
TRB1
Malatya
TRB11
Malatya
TRB12
Elazığ
TRB13
Bingöl
TRB14
Tunceli
TRB2
Van
TRB21
Van
TRB22
Muş
TRB23
Bitlis
Hakkâri
TRB24
TRC
TRC1
Güneydoğu Anadolu
Gaziantep
TRC11
Gaziantep
TRC12
Adıyaman
TRC13
Kilis
TRC2
Şanlıurfa
Şanlıurfa
TRC21
Diyarbakır
TRC22
TRC3
Mardin
TRC31
Mardin
TRC32
Batman
TRC33
Şırnak
TRC34
Siirt
138
EK 2. İl Bazında İnsani Yoksulluk Göstergeleri
Yıl
Kaynak
Etki
Yönü
Nüfus Yoğunluğu (kişi/km2)
2012
TÜİK
+
Belde ve Köyler Nüfusunun Toplam Nüfus İçindeki Payı (%)
2012
TÜİK
+
Genç Bağımlılık Oranı (%)
2012
TÜİK
+
Yaşlı Bağımlılık Oranı (%)
2012
TÜİK
+
Anne Ölüm Hızı (Yüz binde)
2008-2012*
TÜİK
+
Bebek Ölüm Hızı (Binde)
2010-2012*
TÜİK
+
2011
TÜİK
+
2007-2011*
TÜİK
+
2010
TÜİK
+
2012
TÜİK
+
Okul Öncesi (3-5 Yaş) Okullaşma Oranı (%)
2011-2012
MEB
-
Ortaöğretim Okullaşma Oranı (%)
2011-2012
TÜİK
-
Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı – İlköğretim
2011-2012
TÜİK
+
Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı – İlköğretim
2011-2012
TÜİK
+
Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı – Ortaöğretim
2011-2012
TÜİK
+
Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı – Ortaöğretim
Göstergeler
Demografi
En Az Bir Engeli Olan Kişi Sayısının İl Nüfusu İçindeki Payı (%)
Kaba İntihar Hızı (Binde)
Ceza İnfaz Kurumuna Giren Hükümlülerin Nüfusa Oranı (%)
Eğitim
Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı (%)
2011-2012
TÜİK
+
Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (%)
2012
TÜİK
-
Öğretim Elemanı Başına Düşen Öğrenci Sayısı
2011
TÜİK
+
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı
2011
TÜİK
-
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı
2011
TÜİK
-
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı
2011
TÜİK
-
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı
2011
TÜİK
-
Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı
2011
TÜİK
-
Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı
2011
TÜİK
-
İstihdam
Sosyal Güvenlik Kapsamının (Yeşil Kart Hariç) Dışında Kalan
Nüfusun İl Nüfusuna Oranı (%)
Ortalama Günlük Kazanç (TL)
2010
SGK
+
2010
SGK
-
Halk Kütüphaneleri Bin Kişi Başına Yararlanma Sayısı
2010
TÜİK
-
Yüz Bin Kişi Başına Sinema Gösteri Sayısı
2010
TÜİK
-
Sinema Seyirci Sayısının Nüfusa Oranı (%)
2010
TÜİK
-
Yüz Bin Kişi Başına Tiyatro Gösteri Sayısı
2010
TÜİK
-
Tiyatro Seyirci Sayısının Nüfusa Oranı (%)
2010
TÜİK
-
Konut
Kiracı Durumundaki Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı
İçindeki Oranı (%)
Konutun İçinde Borulu Su Bulunmayan Hanehalkı Sayısının
Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%)
2011
TÜİK
+
2011
TÜİK
+
Sağlık
Kültür
139
EK 2. İl Bazında İnsani Yoksulluk Göstergeleri
Yıl
Kaynak
Etki
Yönü
2011
TÜİK
+
2011
TÜİK
+
Kişi Başına Düşen GSM Abone Sayısı
2011
BTK
-
Geniş bant İnternet Abone Sayısının İl Nüfusuna Oranı (%)
Kanalizasyon Şebekesi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun
Toplam Belediye Nüfusuna Oranı (%)
Atık Hizmeti Verilen Nüfusun İl Nüfusuna Oranı (%)
2011
BTK
-
2010
TÜİK
-
2010
TÜİK
-
2011
TÜİK
-
Göstergeler
Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam
Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%)
Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam
Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%)
Erişilebilirlik ve Çevre
Km2 Başına Düşen İl ve Devlet Yol Uzunluğu
*Gösterge yıllar itibarıyla dalgalı bir seyir izlediği için belirtilen dönemin ortalama değeri alınmıştır.
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
140
EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri
Demografi
Nüfus
Yoğunluğu
(kişi/km2)
Belde ve
Köyler
Nüfusunun
Toplam
Nüfus
İçindeki
Oranı (%)
Genç
Bağımlılık
Oranı (%)
Yaşlı
Bağımlılık
Oranı (%)
Anne
Ölüm
Hızı
(yüz
binde)
Bebek
Ölüm
Hızı
(Binde)
En Az
Bir
Engeli
Olan Kişi
Sayısının
Toplam
Nüfus
İçindeki
Oranı
(%)
Kaba
İntihar
Hızı
(Binde)
Ceza İnfaz
Kurumuna
Giren
Hükümlülerin
Nüfusa Oranı
(%)
İl Kodu
İl Adı
TR100
İstanbul
2666
1,04
32,74
8,1
0,72
8,7
4,92
3,07
0,10
TR211
Tekirdağ
135
30,89
29,94
10,26
0,92
9,3
5,33
5,43
0,16
TR212
Edirne
66
30,8
22,26
16,04
1,40
8,2
8,65
5,27
0,30
TR213
Kırklareli
54
31,96
22,9
15,96
0,47
6,9
7,49
5,33
0,12
TR221
Balıkesir
81
38,68
25,89
17,93
0,62
11,2
8,25
4,53
0,18
TR222
Çanakkale
50
43,68
23,2
17,96
0,84
12,4
5,94
6,04
0,28
TR310
İzmir
333
8,58
27,28
12,69
0,59
10,5
5,20
4,34
0,20
TR321
Aydın
128
39,21
29,26
15,75
0,63
12,1
9,23
7,13
0,24
TR322
Denizli
81
29,43
31,27
13,34
0,64
11,2
9,55
5,34
0,25
TR323
Muğla
66
56,07
28,29
14,28
0,65
10,2
7,55
5,43
0,18
TR331
Manisa
103
32,81
30,87
13,84
1,14
12,2
6,59
4,03
0,19
TR332
Afyonkarahisar
49
46,32
35,78
14,21
1,21
12,8
7,01
4,12
0,18
TR333
Kütahya
48
34,56
27,11
15,23
1,06
14,1
7,24
4,73
0,12
TR334
Uşak
64
31,73
29,94
15,26
0,23
13,2
7,77
5,42
0,18
TR411
Bursa
258
10,65
31,99
11,02
0,59
9,4
5,39
3,39
0,13
TR412
Eskişehir
57
9,99
25,42
13,64
1,23
9,6
5,40
5,17
0,11
TR413
Bilecik
47
24,09
27,96
14,93
0,39
8,6
8,53
5,14
0,16
TR421
Kocaeli
453
6,56
34,45
8,62
1,06
9,3
4,38
2,94
0,10
TR422
Sakarya
186
24,56
33,4
11,77
1,11
12,1
5,84
3,44
0,13
TR423
Düzce
135
41,86
33,33
12,29
0,67
12,6
9,46
2,97
0,14
TR424
Bolu
34
35,39
27,64
17,32
0,57
8,8
7,94
4,35
0,21
TR425
Yalova
250
29,45
29,14
14,62
0,36
8,1
8,44
3,77
0,11
TR510
Ankara
203
2,49
30,67
9,92
0,60
8,7
4,76
3,81
0,10
TR521
Konya
53
23,8
39,4
11,67
1,08
15,3
6,02
3,57
0,09
TR522
Karaman
27
29,67
36,99
14,01
0,33
14,5
8,92
5,83
0,17
TR611
Antalya
101
28,67
33,19
9,66
1,10
9,2
5,56
5,29
0,20
TR612
Isparta
50
31,97
29,1
15,47
0,75
15,1
7,32
4,29
0,21
TR613
Burdur
37
38
28,34
19,49
0,65
10,9
10,39
5,87
0,20
TR621
Adana
153
11,24
39,49
9,15
1,10
12,7
6,36
4,16
0,14
TR622
Mersin
109
21,09
36,78
10,69
0,80
11,2
6,68
4,52
0,14
TR631
Hatay
255
49,95
45,79
9,22
1,15
13,3
6,36
2,51
0,05
TR632
Kahramanmaraş
74
36,46
48,93
10,64
1,87
13,4
8,14
3,20
0,10
TR633
Osmaniye
158
26,23
44,34
9,93
1,61
13,8
7,47
3,14
0,14
TR711
Kırıkkale
61
15,2
31,02
13,94
1,67
11,0
7,51
3,58
0,10
TR712
Aksaray
50
37,83
41,71
11,06
1,40
12,8
9,41
3,92
0,09
TR713
Niğde
46
49,02
41,51
13,12
1,14
11,7
9,99
4,05
0,08
TR714
Nevşehir
53
43,12
35,39
14,64
1,36
9,3
8,24
4,82
0,18
TR715
Kırşehir
35
26,78
31,2
14,5
0,34
10,1
11,04
6,28
0,09
TR721
Kayseri
75
12,44
39,57
10,69
1,95
10,7
5,48
3,67
0,14
TR722
Sivas
22
31,29
36,32
15,69
1,00
11,2
8,46
3,64
0,05
TR723
Yozgat
32
41,29
37,44
15,23
0,49
10,0
9,28
2,22
0,06
141
EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam)
Demografi
İl Kodu
İl Adı
TR811
Zonguldak
184
52,63
28,76
12,98
1,31
8,7
En Az Bir
Engeli
Olan Kişi
Sayısının
Toplam
Nüfus
İçindeki
Oranı
(%)
9,52
4,86
0,11
TR812
Karabük
55
23,19
26,18
16,56
0,72
9,0
8,81
3,19
0,13
TR813
Bartın
91
63,83
27,36
16,98
0,84
9,9
10,71
5,63
0,13
TR821
Kastamonu
27
43,86
28,12
23,51
1,18
10,1
9,53
5,10
0,13
TR822
Çankırı
25
37,41
29,97
21,58
1,42
9,0
10,86
2,93
0,05
TR823
Sinop
35
45,46
29,51
25,3
1,28
13,1
10,63
4,40
0,07
TR831
Samsun
138
32,86
33,23
13,94
1,03
10,5
8,86
3,91
0,09
TR832
Tokat
62
41,61
34,78
16,3
1,29
15,5
10,44
4,13
0,10
TR833
Çorum
41
31,03
33,16
18,7
0,60
10,2
11,93
3,98
0,14
TR834
Amasya
57
34,38
31,21
18,67
0,49
8,8
9,84
3,60
0,16
TR901
Trabzon
162
43,68
31,22
15,36
0,80
9,3
8,71
2,97
0,06
TR902
Ordu
125
42,9
33,1
17,35
0,89
12,1
8,30
3,79
0,07
TR903
Giresun
61
40,66
29,07
20,87
0,78
10,5
13,05
3,10
0,09
TR904
Rize
83
35,95
30,56
15,59
0,70
10,3
9,35
3,27
0,04
TR905
Artvin
23
43,94
27,8
20,6
1,94
11,7
9,95
7,51
0,06
TR906
Gümüşhane
21
50,07
32,21
17,14
1,79
9,5
9,05
2,29
0,03
TRA11
Erzurum
31
34,53
45,72
11,43
1,79
11,9
6,96
3,24
0,11
TRA12
Erzincan
19
40,59
31,96
15,87
1,44
9,9
11,84
3,90
0,15
TRA13
Bayburt
20
46,48
35,89
14,9
0,00
7,0
7,03
2,12
0,03
TRA21
Ağrı
48
47,05
69,81
6,53
3,40
19,0
8,03
4,21
0,10
TRA22
Kars
30
56,95
49,22
10,93
2,95
13,4
7,67
6,41
0,12
TRA23
Iğdır
53
46,7
53,33
8,52
3,98
10,0
6,67
5,67
0,05
TRA24
Ardahan
22
64,82
38,06
16,1
1,59
13,2
7,43
6,60
0,08
TRB11
Malatya
65
33,79
37,95
12,64
2,01
17,0
9,15
3,63
0,07
TRB12
Elazığ
67
25,54
36,54
12,15
0,79
13,2
7,61
5,07
0,14
TRB13
Bingöl
32
42,8
45,56
8,75
1,76
16,5
7,90
4,00
0,04
TRB14
Tunceli
12
33,08
19,62
15,37
1,05
11,2
11,04
9,00
0,10
TRB21
Van
55
47,84
66,89
5,43
3,41
11,5
4,95
4,93
0,09
TRB22
Muş
51
62,62
68,42
6,78
2,91
14,7
3,99
4,77
0,03
TRB23
Bitlis
48
45,76
62,95
6,93
4,32
12,3
7,14
4,01
0,04
TRB24
Hakkâri
39
44,24
54,31
4,21
5,37
15,4
6,85
2,38
0,05
TRC11
Gaziantep
264
10,82
56,54
7,7
1,71
17,1
6,59
3,59
0,14
TRC12
Adıyaman
85
38,62
48,89
10,01
1,94
14,3
6,62
3,06
0,04
TRC13
Kilis
87
28,46
50,15
12,55
2,61
15,3
8,93
3,15
0,11
TRC21
Şanlıurfa
94
44,64
75,38
6,28
2,80
16,5
6,02
3,22
0,04
TRC22
Diyarbakır
106
27,44
59,42
6,92
1,62
14,0
7,68
4,44
0,11
TRC31
Mardin
88
40,74
63,65
8,31
2,90
15,9
6,27
2,14
0,03
TRC32
Batman
115
25,3
67,36
6,61
2,91
13,6
5,16
4,72
0,04
TRC33
Şırnak
65
35,99
76,14
5,26
5,38
15,9
6,69
2,77
0,04
TRC34
Siirt
57
38,34
69,25
7,3
2,33
17,3
5,80
4,94
0,03
TR
Türkiye
98
22,72
36,91
11,12
1,14
11,80
6,53
3,92
0,12
Nüfus
Yoğunluğu
(kişi/km2)
Belde ve
Köyler
Nüfusunun
Toplam
Nüfus
İçindeki
Oranı (%)
Genç
Bağımlılı
k Oranı
(%)
Yaşlı
Bağımlılı
k Oranı
(%)
Anne
Ölüm
Hızı
(yüz
binde)
Bebek
Ölüm
Hızı
(Binde)
142
Kaba
İntihar
Hızı
(Binde)
Ceza İnfaz
Kurumuna
Giren
Hükümlülerin
Nüfusa Oranı
(%)
EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam)
Eğitim
Okuma
Yazma
Bilmeyen
Nüfus
Oranı
(%)
Okul
Öncesi
Okullaşma
Oranı (%)
Ortaöğretim
Okullaşma
Oranı (%)
Derslik
Başına
Düşen
Öğrenci
Sayısı İlköğretim
Öğretmen
Başına
Düşen
Öğrenci
Sayısı İlköğretim
Derslik
Başına
Düşen
Öğrenci
Sayısı Ortaöğretim
Öğretmen
Başına
Düşen
Öğrenci
Sayısı Ortaöğretim
Yüksekokul
veya Fakülte
Mezunu
Oranı (%)
Öğretim
Elemanı
Başına
Düşen
Öğrenci
Sayısı
İl Kodu
İl Adı
TR100
İstanbul
2,74
20,30
71,40
44
26
38
20
13,29
14,57
TR211
Tekirdağ
2,00
33,42
78,57
28
22
29
18
9,73
37,99
TR212
Edirne
3,67
38,51
82,96
19
16
22
12
10,04
22,05
TR213
Kırklareli
2,90
37,20
83,77
20
18
28
16
10,06
31,34
TR221
Balıkesir
3,20
33,52
76,72
22
16
26
13
10,29
34,29
TR222
Çanakkale
2,14
40,51
82,61
19
15
22
12
10,93
27,14
TR310
İzmir
2,10
41,75
75,52
30
17
33
15
13,61
13,74
TR321
Aydın
2,83
33,89
73,01
22
16
26
13
10,22
22,15
TR322
Denizli
2,10
39,84
74,60
23
16
27
14
10,11
26,81
TR323
Muğla
2,33
35,45
74,12
20
15
26
13
11,96
25,55
TR331
Manisa
3,48
33,62
71,28
24
18
27
14
8,10
28,52
TR332
Afyonkarahisar
3,80
31,70
63,82
21
18
25
15
7,49
28,50
TR333
Kütahya
3,04
42,66
81,75
20
16
24
14
8,00
46,04
TR334
Uşak
3,32
37,70
75,51
20
15
25
15
8,86
29,76
TR411
Bursa
3,44
28,24
76,21
34
20
36
16
10,82
20,71
TR412
Eskişehir
2,53
37,24
86,13
25
17
28
14
13,73
618,58
TR413
Bilecik
2,82
37,35
90,75
21
18
19
14
9,93
30,56
TR421
Kocaeli
2,98
31,78
79,38
28
21
31
18
11,50
24,23
TR422
Sakarya
3,81
35,91
74,37
26
20
32
16
8,94
35,31
TR423
Düzce
4,23
34,12
74,84
19
16
28
15
8,67
22,20
TR424
Bolu
4,45
35,83
90,28
22
15
25
13
10,41
18,82
TR425
Yalova
2,62
35,81
81,75
23
16
24
14
12,24
17,85
TR510
Ankara
2,57
28,44
82,93
34
18
33
14
17,87
9,61
TR521
Konya
3,15
36,25
64,25
27
19
31
16
9,40
19,45
TR522
Karaman
3,05
38,03
69,84
20
17
24
16
8,64
34,06
TR611
Antalya
1,45
37,29
72,19
27
19
30
16
12,45
16,40
TR612
Isparta
3,43
39,82
88,88
18
15
21
12
11,52
23,62
TR613
Burdur
3,61
49,57
80,52
16
13
22
12
9,78
37,09
TR621
Adana
4,70
25,61
68,03
37
22
36
17
10,18
22,90
TR622
Mersin
2,83
51,97
69,47
30
18
33
15
10,48
21,11
TR631
Hatay
3,09
62,40
64,87
30
20
40
19
8,22
29,30
TR632
Kahramanmaraş
6,63
25,88
60,56
34
21
34
17
7,46
18,63
TR633
Osmaniye
6,62
28,49
72,78
32
19
36
16
9,24
23,84
TR711
Kırıkkale
4,46
34,25
83,83
21
16
24
14
9,34
22,25
TR712
Aksaray
5,68
28,48
56,63
21
18
29
15
7,03
24,09
TR713
Niğde
4,70
36,32
61,62
21
17
25
14
7,90
25,27
TR714
Nevşehir
4,16
47,26
67,71
19
15
22
12
8,26
41,35
TR715
Kırşehir
4,72
35,17
82,51
20
13
24
13
9,62
33,29
TR721
Kayseri
3,32
25,49
74,24
28
19
29
15
10,54
17,54
TR722
Sivas
6,49
25,34
70,53
21
17
28
16
9,34
22,54
TR723
Yozgat
5,28
34,38
61,76
19
17
22
15
6,69
22,71
TR811
Zonguldak
6,54
26,70
77,18
24
17
26
14
8,64
19,89
TR812
Karabük
6,20
35,41
88,19
21
15
21
11
10,77
29,36
TR813
Bartın
5,95
37,17
74,65
18
16
23
13
7,72
17,41
TR821
Kastamonu
8,50
38,14
74,16
21
15
23
13
7,62
24,55
143
EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam)
Eğitim
Okuma
Yazma
Bilmeyen
Nüfus
Oranı
(%)
Okul
Öncesi
Okullaşma
Oranı (%)
Ortaöğretim
Okullaşma
Oranı (%)
Derslik
Başına
Düşen
Öğrenci
Sayısı İlköğretim
Öğretmen
Başına
Düşen
Öğrenci
Sayısı İlköğretim
Derslik
Başına
Düşen
Öğrenci
Sayısı Ortaöğretim
Öğretmen
Başına
Düşen
Öğrenci
Sayısı Ortaöğretim
Yüksekokul
veya Fakülte
Mezunu
Oranı (%)
Öğretim
Elemanı
Başına
Düşen
Öğrenci
Sayısı
İl Kodu
İl Adı
TR822
Çankırı
5,90
31,61
76,78
17
18
20
13
7,82
21,06
TR823
Sinop
5,72
39,20
73,40
17
16
20
12
8,53
15,41
TR831
Samsun
3,56
38,63
69,46
26
17
31
14
9,37
18,77
TR832
Tokat
3,47
31,78
65,41
19
16
27
15
8,00
21,08
TR833
Çorum
6,21
32,67
68,29
23
17
25
14
7,72
24,83
TR834
Amasya
4,18
57,26
82,63
19
14
24
13
9,62
30,57
TR901
Trabzon
5,35
48,34
80,68
21
15
26
13
11,55
21,29
TR902
Ordu
7,55
29,84
69,59
24
17
29
14
7,59
37,36
TR903
Giresun
6,02
40,77
81,52
21
16
21
13
9,13
60,28
TR904
Rize
4,31
39,02
89,72
19
15
21
14
9,83
19,03
TR905
Artvin
4,48
39,13
84,33
16
15
21
15
9,97
15,77
TR906
Gümüşhane
5,37
32,94
66,70
17
17
22
14
9,00
17,35
TRA11
Erzurum
7,15
30,83
52,48
25
17
26
15
9,09
19,03
TRA12
Erzincan
7,09
34,51
80,86
18
15
24
15
10,01
22,81
TRA13
Bayburt
6,06
33,32
69,48
14
15
22
17
8,07
41,63
TRA21
Ağrı
9,49
15,30
32,13
38
27
32
21
5,07
24,95
TRA22
Kars
7,87
27,10
46,42
22
18
32
19
7,41
22,24
TRA23
Iğdır
9,30
27,14
53,61
28
20
33
20
7,30
14,08
TRA24
Ardahan
7,68
44,39
59,53
16
16
23
15
7,16
29,13
TRB11
Malatya
7,28
32,15
78,38
27
17
30
15
10,66
16,81
TRB12
Elazığ
5,41
45,27
74,55
30
19
32
15
9,95
18,05
TRB13
Bingöl
9,51
28,55
48,90
26
19
30
16
6,90
15,65
TRB14
Tunceli
7,91
46,19
79,79
13
10
13
10
10,77
12,02
TRB21
Van
9,00
26,51
26,71
37
22
28
14
5,42
14,61
TRB22
Muş
10,06
37,63
33,91
34
24
30
19
5,42
15,27
TRB23
Bitlis
8,24
29,19
39,38
28
22
28
18
6,77
22,28
TRB24
Hakkâri
8,47
15,09
52,78
38
25
50
27
6,53
8,14
TRC11
Gaziantep
4,74
19,49
56,65
43
27
41
22
7,19
22,26
TRC12
Adıyaman
7,91
27,53
61,70
33
19
37
19
7,31
33,08
TRC13
Kilis
5,78
26,79
66,52
25
21
25
19
7,24
41,59
TRC21
Şanlıurfa
10,36
36,17
37,77
48
32
38
24
5,26
17,57
TRC22
Diyarbakır
9,02
26,99
48,33
43
25
45
22
7,10
17,51
TRC31
Mardin
10,94
20,83
45,18
39
23
36
22
6,00
11,93
TRC32
Batman
8,04
22,23
50,09
42
24
49
24
7,28
22,07
TRC33
Şırnak
10,42
21,57
39,26
40
26
36
22
5,90
12,90
TRC34
Siirt
10,38
36,23
41,17
31
22
32
20
6,75
25,52
TR
Türkiye
4,22
30,87
67,37
30
20
31
16
10,79
34,61
144
EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam)
Sağlık
Yüz Bin Kişi
Başına Düşen
Hekim Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına Düşen
Diş Hekimi
Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına Düşen
Eczacı Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına Düşen
Hemşire
Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına Düşen
Ebe Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına Toplam
Hastane Yatak
Sayısı
İstanbul
188
39
38
146
41
222
Tekirdağ
124
29
34
133
65
183
TR212
Edirne
277
26
41
222
113
477
TR213
Kırklareli
126
25
40
127
89
230
TR221
Balıkesir
126
27
41
155
114
251
TR222
Çanakkale
142
30
36
194
117
243
TR310
İzmir
223
44
47
189
66
274
TR321
Aydın
158
34
47
165
90
255
TR322
Denizli
178
38
44
166
112
227
TR323
Muğla
139
35
52
182
106
201
TR331
Manisa
151
24
36
155
80
281
TR332
Afyonkarahisar
143
16
34
152
83
274
TR333
Kütahya
120
17
31
173
83
301
TR334
Uşak
122
27
36
195
154
288
TR411
Bursa
148
29
35
186
68
233
TR412
Eskişehir
197
31
45
238
91
420
TR413
Bilecik
123
25
28
163
86
145
TR421
Kocaeli
151
30
28
163
66
219
TR422
Sakarya
125
29
26
123
69
170
TR423
Düzce
179
22
32
170
61
194
TR424
Bolu
218
29
42
225
93
470
TR425
Yalova
133
34
38
149
65
156
TR510
Ankara
306
48
50
246
64
332
TR521
Konya
165
23
34
166
68
325
TR522
Karaman
128
21
42
185
88
257
TR611
Antalya
186
38
51
151
81
237
TR612
Isparta
227
31
47
263
150
546
TR613
Burdur
132
26
47
199
151
272
TR621
Adana
165
29
33
152
62
290
TR622
Mersin
138
22
33
139
88
192
TR631
Hatay
116
22
32
110
58
168
TR632
Kahramanmaraş
116
15
25
131
72
181
TR633
Osmaniye
124
20
30
155
89
181
TR711
Kırıkkale
234
20
36
213
91
350
TR712
Aksaray
112
18
34
136
73
189
TR713
Niğde
109
18
30
149
96
187
TR714
Nevşehir
121
19
40
140
86
216
TR715
Kırşehir
123
21
37
165
112
242
TR721
Kayseri
178
23
33
200
78
312
TR722
Sivas
179
19
30
191
86
376
TR723
Yozgat
125
14
25
144
79
211
TR811
Zonguldak
176
24
30
195
74
333
TR812
Karabük
141
28
42
182
100
291
TR813
Bartın
118
19
36
177
81
223
TR821
Kastamonu
136
21
34
213
74
307
İl Kodu
İl Adı
TR100
TR211
145
EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam)
Sağlık
İl Kodu
İl Adı
Yüz Bin Kişi
Başına Düşen
Hekim Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına Düşen
Diş Hekimi
Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına Düşen
Eczacı Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına Düşen
Hemşire
Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına Düşen
Ebe Sayısı
Yüz Bin Kişi
Başına Toplam
Hastane Yatak
Sayısı
TR822
Çankırı
130
23
34
186
86
248
TR823
Sinop
122
23
38
192
98
246
TR831
Samsun
193
35
35
202
79
325
TR832
Tokat
136
16
31
182
93
293
TR833
Çorum
118
21
30
151
77
274
TR834
Amasya
119
27
36
201
105
223
TR901
Trabzon
223
27
42
316
92
398
TR902
Ordu
124
17
33
175
99
271
TR903
Giresun
131
17
35
212
119
300
TR904
Rize
156
27
32
209
80
313
TR905
Artvin
136
20
27
201
123
270
TR906
Gümüşhane
133
20
24
213
82
257
TRA11
Erzurum
199
20
23
213
71
408
TRA12
Erzincan
141
22
26
206
103
275
TRA13
Bayburt
132
20
22
175
65
196
TRA21
Ağrı
91
8
14
100
46
121
TRA22
Kars
119
12
14
117
94
170
TRA23
Iğdır
101
15
21
141
77
143
TRA24
Ardahan
135
11
16
173
74
140
TRB11
Malatya
188
22
28
236
109
297
TRB12
Elazığ
210
20
30
226
102
509
TRB13
Bingöl
111
9
17
174
90
242
TRB14
Tunceli
134
20
16
190
193
214
TRB21
Van
136
10
14
126
49
214
TRB22
Muş
112
6
12
125
54
147
TRB23
Bitlis
104
8
14
129
50
198
TRB24
Hakkâri
97
5
7
98
33
130
TRC11
Gaziantep
130
13
24
133
55
234
TRC12
Adıyaman
98
11
22
129
70
93
TRC13
Kilis
117
18
28
154
80
130
TRC21
Şanlıurfa
103
7
20
98
41
122
TRC22
Diyarbakır
143
13
23
172
60
254
TRC31
Mardin
90
11
18
101
47
114
TRC32
Batman
106
10
23
133
47
198
TRC33
Şırnak
97
5
10
85
36
123
TRC34
Siirt
118
10
21
123
51
175
TR
Türkiye
169
28
35
167
69
252
146
EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam)
İstihdam ve Kültür
Sosyal Güvenlik
Kapsamının
Dışında Kalan
Nüfusun İl
Nüfusuna Oranı
(%)
Ortalama
Günlük
Kazanç
(TL)
Halk
Kütüphaneleri
Bin Kişi
Başına
Yararlanma
Sayısı
Yüz Bin
Kişi Başına
Sinema
Gösteri
Sayısı
Sinema
Seyirci
Sayısının
Nüfusa
Oranı
Yüz Bin
Kişi Başına
Tiyatro
Gösteri
Sayısı
Tiyatro
Seyirci
Sayısının
Nüfusa
Oranı
İl Kodu
İl Adı
TR100
İstanbul
6,19
47,22
30
75,57
94,16
92,04
17,79
TR211
Tekirdağ
6,26
41,04
148
41,10
28,97
0,00
0,00
TR212
Edirne
13,65
36,71
677
58,91
46,36
0,00
0,00
TR213
Kırklareli
9,97
43,86
505
49,88
12,99
69,71
6,31
TR221
Balıkesir
9,10
37,31
322
44,61
27,83
0,00
0,00
TR222
Çanakkale
9,83
39,20
456
34,67
35,10
0,00
0,00
TR310
İzmir
9,15
43,25
88
77,57
73,00
49,38
10,74
TR321
Aydın
12,65
36,48
365
39,50
41,44
10,51
2,83
TR322
Denizli
8,05
33,88
548
52,91
67,02
8,48
2,83
TR323
Muğla
6,74
38,41
249
77,19
35,69
12,72
5,22
TR331
Manisa
12,17
40,70
428
26,46
13,51
13,85
4,11
TR332
Afyonkarahisar
12,95
36,14
329
53,76
18,02
3,73
1,12
TR333
Kütahya
22,44
39,01
408
12,36
13,52
2,37
0,91
TR334
Uşak
10,01
33,87
256
28,10
18,25
33,43
6,20
TR411
Bursa
5,07
42,50
107
52,81
56,37
27,67
5,44
TR412
Eskişehir
7,23
44,46
393
71,80
83,92
83,18
19,00
TR413
Bilecik
14,19
46,38
497
33,28
9,74
0,00
0,00
TR421
Kocaeli
5,68
55,06
84
42,05
41,86
28,65
7,70
TR422
Sakarya
10,67
44,00
188
32,88
34,83
16,96
4,29
TR423
Düzce
8,07
36,94
213
15,38
10,05
20,70
5,16
TR424
Bolu
8,14
40,19
377
35,40
42,40
8,85
2,73
TR425
Yalova
9,91
40,14
68
106,02
120,13
35,34
5,79
TR510
Ankara
11,29
46,67
115
71,21
92,81
63,81
16,22
TR521
Konya
12,21
36,84
442
26,91
29,85
10,13
3,50
TR522
Karaman
13,86
35,89
282
47,28
25,72
0,00
0,00
TR611
Antalya
11,10
40,41
166
85,53
68,58
17,14
3,40
TR612
Isparta
12,64
36,29
501
71,83
26,12
0,00
0,00
TR613
Burdur
16,85
35,95
763
65,28
68,15
0,00
0,00
TR621
Adana
18,59
41,77
198
26,95
45,74
42,35
7,46
TR622
Mersin
22,74
38,46
299
26,82
33,53
3,94
0,34
TR631
Hatay
25,37
42,15
158
24,45
20,67
5,47
1,84
TR632
Kahramanmaraş
26,69
35,76
299
34,46
15,02
0,57
0,27
TR633
Osmaniye
17,42
36,30
403
3,13
0,63
9,18
0,62
TR711
Kırıkkale
13,13
49,71
627
22,77
34,48
8,68
2,87
TR712
Aksaray
20,53
39,06
514
28,87
14,21
4,24
1,85
TR713
Niğde
25,28
36,37
313
38,17
18,93
6,21
1,81
TR714
Nevşehir
13,47
34,58
1126
65,88
22,27
6,38
3,91
TR715
Kırşehir
18,36
38,52
1621
49,58
22,54
27,49
6,96
TR721
Kayseri
13,89
38,20
203
25,84
36,58
4,29
1,19
TR722
Sivas
18,45
42,04
509
24,91
45,93
23,98
5,70
TR723
Yozgat
24,76
39,65
285
27,10
11,97
0,00
0,00
TR811
Zonguldak
7,59
64,07
175
60,67
45,91
5,65
1,12
TR812
Karabük
4,89
45,53
417
96,66
40,83
5,27
1,81
TR813
Bartın
8,05
38,38
341
42,61
31,96
25,56
2,56
TR821
Kastamonu
16,10
39,76
384
46,23
29,62
0,00
0,00
147
EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam)
İstihdam ve Kültür
İl Kodu
İl Adı
Sosyal Güvenlik
Kapsamının
Dışında Kalan
Nüfusun İl
Nüfusuna Oranı
(%)
TR822
Çankırı
10,83
37,90
1523
10,05
5,03
0,00
0,00
TR823
Sinop
21,54
40,67
914
1,48
0,82
91,74
16,82
TR831
Samsun
19,03
39,20
327
54,04
38,17
64,18
7,67
TR832
Tokat
22,24
36,69
429
36,91
28,43
0,00
0,00
TR833
Çorum
17,89
34,96
989
46,32
20,67
2,24
0,79
TR834
Amasya
16,79
38,06
336
31,06
14,86
0,00
0,00
TR901
Trabzon
13,59
36,55
355
72,80
87,82
39,94
8,62
TR902
Ordu
24,77
34,73
465
46,44
21,88
63,13
10,94
TR903
Giresun
20,33
35,77
1081
20,51
17,15
37,21
4,80
TR904
Rize
9,51
37,93
353
51,93
31,91
0,00
0,00
TR905
Artvin
18,77
42,83
633
18,21
4,86
0,00
0,00
TR906
Gümüşhane
21,53
41,48
615
0,00
0,00
0,00
0,00
TRA11
Erzurum
34,71
43,44
372
63,45
47,71
41,74
4,98
TRA12
Erzincan
17,50
42,32
647
22,23
3,56
2,22
0,44
TRA13
Bayburt
25,95
40,99
512
0,00
0,00
0,00
0,00
TRA21
Ağrı
63,49
45,65
308
0,00
0,00
0,00
0,00
TRA22
Kars
43,94
42,27
337
10,60
1,29
2,98
0,87
TRA23
Iğdır
40,17
38,12
347
0,00
0,00
2,71
0,76
TRA24
Ardahan
35,96
43,53
484
17,07
3,60
13,28
2,09
TRB11
Malatya
24,28
35,93
374
33,62
38,53
1,76
0,50
TRB12
Elazığ
20,59
38,41
577
36,19
15,71
9,05
1,91
TRB13
Bingöl
50,78
43,08
562
39,19
14,89
4,31
1,57
TRB14
Tunceli
28,54
45,36
612
0,00
0,00
5,22
1,13
TRB21
Van
55,28
43,29
91
7,73
3,38
23,66
5,59
TRB22
Muş
58,60
46,44
820
12,29
3,97
0,00
0,00
TRB23
Bitlis
58,70
46,06
405
18,86
7,87
7,91
2,10
TRB24
Hakkâri
54,01
47,86
559
9,55
6,09
2,79
0,80
TRC11
Gaziantep
18,43
34,03
366
41,98
25,07
3,18
1,29
TRC12
Adıyaman
44,71
37,27
380
3,22
2,41
2,54
0,78
TRC13
Kilis
27,42
36,99
507
0,00
0,00
0,00
0,00
TRC21
Şanlıurfa
40,74
39,58
304
17,55
7,77
5,05
1,51
TRC22
Diyarbakır
44,97
40,61
192
38,13
21,14
15,63
3,11
TRC31
Mardin
45,09
38,61
359
8,33
2,21
2,55
0,48
TRC32
Batman
43,48
43,90
217
52,53
35,57
18,03
3,63
TRC33
Şırnak
55,88
38,87
316
0,00
0,00
0,00
0,00
TRC34
Siirt
45,60
43,18
425
5,99
4,99
2,66
1,10
TR
Türkiye
17,00
43,39
262
48,83
48,54
34,42
7,12
Ortalama
Günlük
Kazanç
(TL)
Halk
Kütüphaneleri
Bin Kişi
Başına
Yararlanma
Sayısı
Yüz Bin
Kişi Başına
Sinema
Gösteri
Sayısı
Sinema
Seyirci
Sayısının
Nüfusa
Oranı
148
Yüz Bin
Kişi Başına
Tiyatro
Gösteri
Sayısı
Tiyatro
Seyirci
Sayısının
Nüfusa
Oranı
EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam)
Konut, Erişilebilirlik ve Çevre
Kiracı
Durumundaki
Hanehalkı
Sayısının
Toplam
Hanehalkı
Sayısı
İçindeki
Oranı (%)
Konutun
İçinde
Borulu Su
Bulunmayan
Hanehalkı
Sayısının
Toplam
Hanehalkı
Sayısı
İçindeki
Oranı (%)
Konutun
İçinde
Tuvalet
Bulunmayan
Hanehalkı
Sayısının
Toplam
Hanehalkı
Sayısı
İçindeki
Oranı (%)
Konutun
İçinde Banyo
Bulunmayan
Hanehalkı
Sayısının
Toplam
Hanehalkı
Sayısı
İçindeki
Oranı (%)
Kişi
Başına
Düşen
GSM
Abone
Sayısı
Geniş
bant
İnternet
Abone
Sayısının
İl
Nüfusuna
Oranı
(%)
Kanalizasyon
Şebekesi ile
Hizmet
Verilen
Belediye
Nüfusunun
Toplam
Belediye
Nüfusuna
Oranı (%)
Atık
Hizmeti
Verilen
Nüfusun
Toplam
Nüfusa
Oranı
(%)
Km2
Başına
Düşen İl
ve Devlet
Yol
Uzunluğu
İl Kodu
İl Adı
TR100
İstanbul
31,5
0,3
0,1
0,2
1,18
15,85
91
99
0,098
TR211
Tekirdağ
22,2
1,6
5,6
1,3
0,85
12,50
90
88
0,101
TR212
Edirne
16,6
4,4
16,1
2,9
0,79
12,44
92
74
0,113
TR213
Kırklareli
17,0
2,4
12,5
2,9
0,31
12,43
94
80
0,086
TR221
Balıkesir
19,5
3,4
13,5
1,6
0,83
11,08
89
72
0,087
TR222
Çanakkale
19,2
5,9
17,0
2,4
0,84
12,90
91
66
0,107
TR310
İzmir
26,5
1,6
5,7
1,6
0,95
14,99
90
93
0,108
TR321
Aydın
19,7
4,3
21,3
4,7
0,81
10,14
77
74
0,091
TR322
Denizli
23,5
4,2
11,9
3,2
0,89
10,09
89
83
0,071
TR323
Muğla
23,4
3,0
9,8
2,5
0,93
14,32
60
69
0,071
TR331
Manisa
18,8
3,9
18,4
3,6
0,79
7,45
95
79
0,084
TR332
Afyonkarahisar
15,7
1,9
10,7
2,4
0,79
6,60
90
77
0,072
TR333
Kütahya
20,5
0,3
1,9
0,9
0,82
8,35
99
79
0,079
TR334
Uşak
21,6
2,1
8,5
1,5
0,85
7,72
93
75
0,088
TR411
Bursa
24,9
0,5
2,7
0,8
0,86
12,00
93
91
0,107
TR412
Eskişehir
26,5
0,4
6,8
1,3
0,94
14,38
92
90
0,061
TR413
Bilecik
22,9
0,8
3,7
1,5
0,81
11,21
97
82
0,109
TR421
Kocaeli
26,3
0,2
0,1
0,4
0,93
12,53
90
93
0,110
TR422
Sakarya
18,9
0,1
0,1
0,1
0,85
9,39
76
78
0,119
TR423
Düzce
17,6
0,3
0,2
0,2
0,80
9,53
86
61
0,068
TR424
Bolu
22,9
0,3
0,1
0,6
0,87
11,33
99
65
0,075
TR425
Yalova
23,8
0,3
0,4
0,4
0,88
13,83
93
85
0,153
TR510
Ankara
30,2
0,5
1,5
0,7
1,00
16,22
100
98
0,068
TR521
Konya
24,0
1,9
9,4
3,4
0,79
7,97
85
88
0,079
TR522
Karaman
22,7
1,1
14,6
3,8
0,64
8,35
76
77
0,074
TR611
Antalya
29,9
1,9
2,9
1,8
1,01
12,98
62
85
0,083
TR612
Isparta
21,4
1,4
7,0
3,2
1,07
9,67
96
83
0,087
TR613
Burdur
16,0
1,5
8,5
3,1
0,83
8,88
79
73
0,081
TR621
Adana
18,7
1,3
11,9
4,0
0,87
8,04
91
90
0,068
TR622
Mersin
21,5
1,8
11,1
4,1
0,76
8,60
72
87
0,077
TR631
Hatay
16,3
3,8
10,2
5,3
0,74
6,18
68
78
0,108
TR632
Kahramanmaraş
18,4
3,5
16,5
3,2
0,50
4,06
82
75
0,065
TR633
Osmaniye
15,8
2,0
18,4
3,7
0,75
3,96
83
77
0,091
TR711
Kırıkkale
20,8
3,5
8,7
4,2
0,98
7,81
96
89
0,082
TR712
Aksaray
19,6
2,9
21,5
6,8
0,76
6,04
56
80
0,064
TR713
Niğde
17,2
1,1
27,0
3,5
0,72
5,40
71
76
0,064
TR714
Nevşehir
21,8
1,6
11,5
4,3
0,80
8,86
87
79
0,095
TR715
Kırşehir
21,9
1,9
13,0
9,0
1,54
6,93
82
83
0,083
TR721
Kayseri
23,3
0,7
6,6
1,8
0,69
8,83
97
91
0,068
TR722
Sivas
20,0
2,0
6,9
3,9
0,57
7,35
96
74
0,073
TR723
Yozgat
17,5
5,2
18,0
4,6
0,72
5,15
87
72
0,073
TR811
Zonguldak
19,6
0,2
0,4
0,4
0,85
11,30
82
67
0,131
TR812
Karabük
19,4
0,7
0,0
0,6
0,81
10,39
97
79
0,095
149
EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam)
Konut, Erişilebilirlik ve Çevre
Konutun
İçinde
Borulu Su
Bulunmayan
Hanehalkı
Sayısının
Toplam
Hanehalkı
Sayısı
İçindeki
Oranı (%)
Konutun
İçinde
Tuvalet
Bulunmayan
Hanehalkı
Sayısının
Toplam
Hanehalkı
Sayısı
İçindeki
Oranı (%)
Konutun
İçinde Banyo
Bulunmayan
Hanehalkı
Sayısının
Toplam
Hanehalkı
Sayısı
İçindeki
Oranı (%)
Kişi
Başına
Düşen
GSM
Abone
Sayısı
Geniş
bant
İnternet
Abone
Sayısının
İl
Nüfusuna
Oranı
(%)
Kanalizasyon
Şebekesi ile
Hizmet
Verilen
Belediye
Nüfusunun
Toplam
Belediye
Nüfusuna
Oranı (%)
Atık
Hizmeti
Verilen
Nüfusun
Toplam
Nüfusa
Oranı
(%)
Km2
Başına
Düşen İl
ve Devlet
Yol
Uzunluğu
İl Kodu
İl Adı
Kiracı
Durumundaki
Hanehalkı
Sayısının
Toplam
Hanehalkı
Sayısı
İçindeki
Oranı (%)
TR813
Bartın
15,2
0,5
0,1
0,4
0,82
9,64
96
41
0,144
TR821
Kastamonu
18,5
1,0
0,1
0,5
0,87
8,07
92
53
0,099
TR822
Çankırı
17,8
2,9
7,8
6,0
0,73
7,35
95
72
0,081
TR823
Sinop
18,9
1,9
0,1
0,2
1,16
9,03
94
50
0,099
TR831
Samsun
18,6
1,8
0,6
1,6
0,81
8,31
83
67
0,088
TR832
Tokat
16,4
0,8
2,5
3,3
0,69
6,35
95
77
0,070
TR833
Çorum
19,7
3,2
9,8
4,2
0,79
6,52
96
70
0,082
TR834
Amasya
20,5
0,5
4,5
3,6
0,85
8,05
95
73
0,089
TR901
Trabzon
20,8
0,7
3,0
1,8
0,85
9,35
76
72
0,183
TR902
Ordu
17,4
0,9
0,1
0,2
0,79
6,55
69
60
0,157
TR903
Giresun
16,6
2,2
2,2
2,1
0,78
8,69
75
60
0,110
TR904
Rize
16,4
0,8
0,5
0,5
0,89
10,98
81
68
0,103
TR905
Artvin
19,0
4,8
12,5
9,4
0,92
10,04
86
59
0,084
TR906
Gümüşhane
14,3
2,2
12,1
8,9
0,68
5,74
89
64
0,091
TRA11
Erzurum
17,4
3,9
13,3
9,2
0,66
5,80
95
67
0,067
TRA12
Erzincan
19,2
1,1
11,1
3,7
0,74
8,31
83
80
0,071
TRA13
Bayburt
18,3
0,6
2,7
4,1
0,69
5,98
98
61
0,072
TRA21
Ağrı
12,3
30,9
43,6
18,8
0,57
1,94
82
52
0,049
TRA22
Kars
13,1
20,4
50,3
24,0
0,96
4,19
87
42
0,074
TRA23
Iğdır
14,6
34,3
48,3
26,7
1,03
4,06
59
60
0,057
TRA24
Ardahan
8,4
6,8
40,8
23,3
0,66
5,33
57
34
0,075
TRB11
Malatya
19,2
1,6
8,7
4,5
0,73
5,88
93
79
0,095
TRB12
Elazığ
22,2
1,8
6,9
2,5
0,80
6,29
88
80
0,098
TRB13
Bingöl
21,1
3,5
14,1
3,4
0,67
3,35
93
56
0,074
TRB14
Tunceli
22,9
1,7
18,0
8,3
0,69
7,63
92
62
0,083
TRB21
Van
14,0
19,4
25,9
12,3
0,58
3,05
72
56
0,058
TRB22
Muş
11,8
18,5
34,4
8,1
0,48
1,91
48
45
0,077
TRB23
Bitlis
16,5
10,4
16,9
14,1
0,55
2,88
67
55
0,095
TRB24
Hakkâri
17,6
3,5
3,4
2,0
0,57
2,85
23
54
0,080
TRC11
Gaziantep
27,3
3,4
9,2
4,8
0,72
5,54
97
91
0,075
TRC12
Adıyaman
18,3
2,7
31,7
6,6
0,67
3,11
90
65
0,109
TRC13
Kilis
14,6
6,8
23,3
13,1
1,68
3,68
98
69
0,104
TRC21
Şanlıurfa
16,4
22,0
30,6
16,8
0,20
2,10
80
61
0,061
TRC22
Diyarbakır
19,7
11,6
17,3
8,3
0,60
3,11
96
71
0,071
TRC31
Mardin
19,1
16,5
36,0
18,4
0,61
2,61
83
69
0,087
TRC32
Batman
24,6
7,0
13,6
6,8
0,61
3,23
95
75
0,080
TRC33
Şırnak
17,4
20,0
22,7
14,5
1,95
2,29
85
72
0,096
TRC34
Siirt
15,8
5,3
6,2
6,9
0,61
2,70
93
65
0,098
TR
Türkiye
23,8
2,6
7,5
2,8
0,87
10,26
88
83
0,082
150
EK 4. SEGE Göstergeleri
Demografik Göstergeler
1 Nüfus Yoğunluğu
2 Yaşa Özel Doğurganlık Oranı (15-49 yaş)
3 Genç Bağımlı Nüfus Oranı (0-14 yaş)
4 Net Göç Hızı
5 Şehirleşme Oranı
Eğitim Göstergeleri
1 Okuryazar Nüfus Oranı
2 Okuryazar Kadın Nüfusunun Toplam Kadın Nüfusuna Oranı
3 Genel Ortaöğretim Net Okullaşma Oranı
4 Mesleki ve Teknik Liseler Okullaşma Oranı
5 İlin YGS Ortalama Başarı Puanı
6 Yüksek Okul veya Fakülte Mezunu Nüfusun 22+ Yaş Nüfusa Oranı
Sağlık Göstergeleri
1 Yüz Bin Kişiye Düşen Hastane Yatak Sayısı
2 On Bin Kişiye Düşen Hekim Sayısı
3 On Bin Kişiye Düşen Diş Hekimi Sayısı
4 On Bin Kişiye Düşen Eczane Sayısı
5 Yeşil Kart Sahibi Nüfusun İl Nüfusuna Oranı
İstihdam Göstergeleri
1 İşsizlik Oranı
2 İşgücüne Katılma Oranı
3 Çalışma Çağındaki Nüfusun (15 - 64 yaş arası) Toplam Nüfus İçerisindeki Oranı
4 İmalat Sanayi İstihdamının Sigortalı İstihdam İçindeki Oranı
5 Sosyal Güvenlik Kapsamındaki Aktif Çalışanların Toplam Nüfusa Oranı
6 Ortalama Günlük Kazanç
7 Ortalama Günlük Kazanç - Kadın
8 İstihdam Oranı
Rekabetçi ve Yenilikçi Kapasite Göstergeleri
1 İl İhracatının Türkiye İçindeki Payı
2 Kişi Başına Düşen İhracat Tutarı
3 İmalat Sanayi İşyerlerinin Türkiye İçindeki Payı
4 İmalat Sanayi Kayıtlı İşyeri Oranı
5 Kişi Başı İmalat Sanayi Elektrik Tüketimi
6 Organize Sanayi Bölgesinde Üretim Yapılan Parsellerin Türkiye İçindeki Payı
7 Küçük Sanayi Sitesi İşyeri Sayısının Türkiye İçindeki Payı
8 Yeni Kurulan Şirketlerin Toplam Sermayesinin Türkiye İçindeki Payı
151
EK 4. SEGE Göstergeleri (devam)
EKRekabetçi
4: SEGEveGöstergeleri
Yenilikçi Kapasite Göstergeleri
9 On Bin Kişiye Düşen Yabancı Sermayeli Şirket Sayısı
10 Yüz Bin Kişiye Düşen Marka Başvuru Sayısı
11 Yüz Bin Kişiye Düşen Patent Başvuru Sayısı
12 Yüksek Lisans ve Doktora Sahibi Nüfusun 30+ Yaş Nüfusa Oranı
13 Kırsal Nüfus Başına Düşen Tarımsal Üretim Değeri
14 Turizm Yatırım-İşletme ve Belediye Belgeli Yatak Sayısının Türkiye İçindeki Payı
15 Teşvik Belgeli Yatırım Tutarının Türkiye İçerisindeki Payı
Mali Kapasite Göstergeleri
1 İldeki Banka Kredilerinin Türkiye İçindeki Payı
2 İldeki Tasarruf Mevduatının Türkiye İçindeki Payı
3 Kişi Başına Düşen Banka Mevduatı Tutarı
4 Bin Kişiye Düşen İnternet Bankacılığında Aktif Bireysel Müşteri Sayısı
5 Bin Kişiye Düşen İnternet Bankacılığında Aktif Kurumsal Müşteri Sayısı
6 Kişi Başına Düşen Bütçe Gelirleri
7 İl Vergi Gelirinin Türkiye İçindeki Payı
Erişilebilirlik Göstergeleri
1 Kırsal Kesim Asfalt-Beton Köy Yolu Oranı
2 İlin En Yakın Havaalanına Uzaklığı
3 Hane Başına Geniş bant Abone Sayısı
4 Kişi Başına Düşen GSM Abone Sayısı
5 İlin Otoyol ve Devlet Yollarına Göre yük-km Değerleri
6 Toplam Demiryolu Hattının Yüz ölçüme Oranı
Yaşam Kalitesi Göstergeleri
1 Bin Kişiye Düşen AVM Brüt Kiralanabilir Alan Oranı
2 Kanalizasyon Şebekesi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun Toplam Belediye Nüfusuna Oranı
3 Kişi Başı Mesken Elektrik Tüketimi
4 On Bin Kişiye Düşen Özel Otomobil Sayısı
5 Kükürtdioksit (SO2) Ortalama Değeri
6 Partiküler Madde (Duman) Ortalama Değeri
7 Sosyal Güvenlik Kapsamı Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı
8 Yüz Bin Kişiye Düşen Ceza İnfaz Kurumuna Giren Hükümlü Sayısı
9 Yüz Bin Kişiye Düşen İntihar Vakası Sayısı
Kaynak: www.kalkinma.gov.tr
152
KAYNAKLAR
ABE, A., “Empirical Analysis of Relative Deprivation and Poverty in Japan”, IPSS
Discussion Paper Series No. 2005-7, National Institute of Population and
Social Security Research, Tokyo, 2006.
AKDER, H., Türkiye’deki Bölgesel Eşitsizlikler ve Kırsal Yoksulluk (İnsani
Gelişme Yaklaşımı). TESEV Yayınları 21, ss 15-36. İstanbul, 2000,
(çevrimiçi) http://www.tesev.org.tr/Upload/Publication/5f669a5c-3a34-4d8ea235-f3f0ee2459dc/YOKSULLUK.pdf, 20 Mayıs 2013.
ALICI, S., Türkiye’de Yoksulluğun Sosyo-Ekonomik Analizi, Hak-İş Konfederasyonu
Yayını, 2002.
ALKIRE, S., J. Manuel ROCHE, M. E. SANTOS and S. SETH, “Multidimensional
Poverty Index 2011: Brief Methodological Note”, Oxford Poverty & Human
Development Initiative, UK, 2011, (çevrimiçi) http://www.ophi.org.uk/wpcontent/uploads/MPI_2011_Methodology_Note_4-112011_1500.pdf?cda6c1, 28 Ocak 2013.
AYADI, M., A. EL LAHGA, N. CHTIOUI, “Poverty and Inequality in Tunisia: A
Non-Monetary Approach”, PMMA Working Paper No. 2007-05, Tunus,
2007, (çevrimiçi) http://dx.doi.org/10.2139/ssrn.985372, 1 Mart 2013.
BANERJEE A. V., E. DUFLO, Poor Economics: A Radical Rethinking of The Way
to Fight Global Poverty, Public Affairs Press, New York, 2011.
BAUMAN, K., “Direct Measures of Poverty as Indicators of Economic Need:
Evidence from the Survey of Income and Program Participation”, Population
Division Technical Working Paper No.30, US Census Bureau, US, 1998.
BERG, S., "Water Utility Benchmarking: Measurement, Methodology, and
Performance Incentives." International Water Association, 2010.
BHAGWATI, J. N., Poverty and Public Policy, World Development, Vol 16 (5) pp
539-555, UK, 1988.
BIGMAN, D., H. FOFACK, "Geographical Targeting for Poverty Alleviation: An
Introduction to the Special Issue." The World Bank Economic Review 14 (1):
129-145, 2000.
BOURGUIGNON, F., “The Poverty-Growth-Inequality Triangle”, The Indian
Council for Research on International Economic Relations, New Delhi, 2004.
BRAY, R. J., “Hardship in Australia: An Analysis of Financial Stress Indicators in
the 1998-99 Australian Bureau of Statistics Household Expenditure Survey”,
Department of Family and Community Services, Occasional Paper No 4,
Australia, 2001.
BUĞRA, A., Ç. KEYDER, “Yeni Yoksulluk ve Türkiye’nin Değişen Refah Rejimi”,
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Ankara, 2003.
BUĞRA, A., Ç. KEYDER, Türkiye Refah Rejiminin Dönüşüm Süreci. Journal of
European Social Policy. C. 16 (3) 2006, pp. 211-228.
153
COŞKUN, N. M., “Türkiye’de Yoksulluk: Bölgesel Farklılıklar ve Yoksulluğun
Profili”,
TEK
Tartışma
Metni
2012/59,
2012,
http://www.tek.org.tr/dosyalar/akdeniz_ekonomisi_7.pdf, 28 Ocak 2013.
DANSUK, E., “Türkiye’de Yoksulluğun Ölçülmesi ve Sosyo-Ekonomik Yapılarla
İlişkisi”, DPT Uzmanlık Tezi, Ankara, 1997.
DİNÇER, B., M. ÖZASLAN, T. KAVASOĞLU, İllerin ve Bölgelerin SosyoEkonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması, DPT Yayın No.2671, Ankara,
2003.
DPT, 1963-1967 Kalkınma Planı (Birinci Beş Yıl), Ankara, 1962
DPT, 1968-1972 Kalkınma Planı İkinci Beş Yıl, Ankara, 1967
DPT, 1973-1977 Yeni Strateji ve Kalkınma Planı Üçüncü Beş Yıl, Ankara, 1972
DPT, 1979-1983 Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1978
DPT, 1985-1989 Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1984
DPT, 1990-1994 Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1989
DPT, 1996-2000 Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1995
DPT, 2001-2005Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 2000
DPT, 2007-2013 Dokuzuncu Kalkınma Planı, Ankara, 2006.
DPT, Dokuzuncu kalkınma Planı 2007-2013 Gelir Dağılımı ve Yoksullukla
Mücadele Özel İhtisas Komisyon Raporu. Ankara, 2007.
DPT, Binyıl Kalkınma Hedefleri Raporu Türkiye 2010, Ankara, 2010.
DPT, 2014-2018 Onuncu Kalkınma Planı, Ankara, 2013.
DUMANLI, R., “Yoksulluk ve Türkiye’deki Boyutları”, DPT Uzmanlık Tezi,
Ankara, 1996.
ELBERS, C., T. FUJİ, P. LANJOUW, B. OZLER, W. YİN “Poverty Alleviation
Through Targeting: How Much Does Disaggregation Help?”, Policy
Research Working Paper Series 3419, The World Bank, 2004
ERDOĞAN, G., “Türkiye’de Bölge Ayrımında Yoksulluk Sınırı Üzerine Bir
Çalışma”, DİE Uzmanlık Tezi No:160, Ankara, 1996.
ERDOĞAN, G., “Türkiye’de Yoksulluk: Boyutu ve Profili”, Devlet İstatistik
Enstitüsü, Ankara, 1998.
ERDOĞAN, N., Yoksulluk Halleri: Türkiye'de Kent Yoksulluğunun Toplumsal
Görünümleri, Demokrasi Kitaplığı, İstanbul, 2002.
154
European Commission, Joint Report on Social Inclusion, 2004, (çevrimiçi)
http://ec.europa.eu/employment_social/soc-prot/socincl/final_joint_inclusion_report_2003_en.pdf, 1 Ocak 2013.
European Commission. EUROPE 2020 A European strategy for smart, sustainable
and inclusive growth. Brussels, March 3, 2010.
FIELDS G. S., Distribution and Development: A New Look at the Developing World,
Russel Sage Foundation, New York, Cambridge and London, 2001.
GUILLERMO, P. E., O. ARIAS, J. H. LOPEZ, W. MALONEY, L. SERVEN,
“Poverty Reduction and Growth: Virtuous and Vicious Circles”, The World
Bank, Washington, 2006.
GÜNDOĞAN, N., “Türkiye’de Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadele”, 2008,
(çevrimiçi)
http://www.aso.org.tr/kurumsal/media/kaynak/TUR/asomedya/ocaksubat2008/Dosya.pdf, 1 Mart 2013.
GWATKIN, D. R., S. RUTSTEIN, K. JOHNSON, E. SULIMAN, A. WAGSTAFF
A. AMOUZOU, “Socio-Economic Differences in Health, Nutrition, and
Population: Pakistan”, The World Bank, 2007.
JENSEN, J., M. SPITTAL, S. CRICHTON, S. SATHIYANDRA, V. KRISHNAN,
“Direct Measures of Living Standards: The New Zealand ELSI Scale”, New
Zealand Ministry of Social Development, New Zealand, 2002.
JOLLIFFE, I. T., Principal Component Analysis, Springer-Verlag Press, New- York,
2002.
IŞIK, O, PINARCIOĞLU, M. “Nöbetleşe Yoksulluk-Sultanbeyli Örneği”. İletişim
Yayınları, İstanbul, 2001.
Kalkınma Bakanlığı, Sosyal Destek Programı (SODES). Ankara, 2012.
KARLAN D., J. APPEL, More Than Good Intentions: Improving the Ways the
World’s Poor Borrow, Save, Farm, Learn, and Stay Healthy, Penguin Group,
New York, 2012.
KUMAR, T.K., A.P. GORE, V. SITARAMAM, “Some Conceptual and Statistical
Issues on Measurement of Poverty”, Journal of Statistical Planning and
Inference, Vol:49, 1996, pp. 53–71.
LAYTE, R., B. MAÎTRE, B. NOLAN, C. T. WHELAN, Persistent and Consistent
Poverty in the 1994 and 1995 Waves of the European Community Household
Panel, Review of Income and Wealth Series 47, 4, 2001.
LICHTER, D., Poverty and Inequality Among Children, Annual Review of
Sociology, Sayı:23, 1997, pp.121-145.
LOK-DESSALLIEN R., “Review of Poverty Concepts and Indicators”, 2000,
(çevrimiçi) http://mirror.kioss.undip.ac.id/pustaka-bebas/library-ref-ind/refind-1/application/povertyreduction/Poverty/Review_of_Poverty_Concepts.pdf, 31 Aralık 2012.
155
MCLENNAN, D., H. BARNES, M. NOBLE, J. DAVIES, E. GARRATT, C.
DIBBEN C., “The English Indices of Deprivation 2010”, Communities and
Local Government, London, 2011.
MOWAFI, M., “The Meaning and Measurement of Poverty: A Look into the Global
Debate”,
2003,
(çevrimiçi)
http://www.sas.upenn.edu/~dludden/Mowafi_Poverty_Measurement_Debate.
pdf, 21 Aralık 2012.
NARDO, M., M. SAISANA, A. SALTELLI, S. TARANTOLA, A. HOFFMANN, E.
GIOVANNINI, “Handbook on Constructing Composite Indicators”, joint
publication of the OECD and European Commission, Paris and Brussels,
2008.
NOLAN, B., C.T. WHELAN, “Using Non-Monetary Deprivation Indicators to
Analyse Poverty and Social Exclusion in Rich Countries: Lessons from
Europe?”, UCD School Of Applied Social Science Working Paper Series
WP09/11,
2009,
(çevrimiçi)
http://www.ucd.ie/t4cms/wp11%2009%20noaln%20whelan.pdf, 1 Mart
2013.
OECD, DAC Guidelines on Poverty Reduction, OECD Publications Service, Paris,
2001.
Oxford Poverty and Human Development Initiative (OPHI), “Country Briefing:
Multidimensional Poverty Index (MPI) At a Glance”, 2011, (çevrimiçi)
http://www.ophi.org.uk/wp-content/uploads/Turkey1.pdf?cda6c1, 14 Şubat
2013.
ÖNDER, H., F. ŞENSES, “Türkiye’de Yoksulluk ve Yoksulluk Düşüncesi”, 2006,
http://tekniksosyoloji.wordpress.com/2010/04/26/turkiyede-yoksulluk-veyoksulluk-dusuncesi/, 1 Ocak 2013.
PERRY Guillermo E., Omar ARIAS, J. Humberto LOPEZ, William MALONEY,
Luis SERVEN, “Poverty Reduction and Growth: Virtuous and Vicious
Circles”, The World Bank, Washington, 2006.
RAVALLION, M., On the Urbanization of Poverty, Journal of Development
Economics 68, 2002, pp. 435-442.
ROMINA B., and M. M. D’ERCOLE, “Measures of Material Deprivation in OECD
Countries”, OECD Social, Employment and Migration Working Paper, No.
37, Paris, 2006, (çevrimiçi) http://www.oecd.org/els/soc/37223552.pdf, 1
Mart 2013.
SAXTON, J., “Investment in Education: Private and Public Returns”, Joint
Economic Comittee United States Congress, The US, 2000.
SEN, Amartya, Özgürlükle Kalkınma, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2004.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, 2006 Yılı Faaliyet Raporu,
Ankara, 2007
ŞATIROĞLU, A., Nöbetleşe Yoksulluk: Sultanbeyli, Sosyoloji Dergisi, 3. Dizi, 6.
Sayı, 2003.
156
ŞENSES, F., “Oğuz Işık ve M. Melih Pınarcıoğlu, Nöbetleşe Yoksulluk, Sultanbeyli
Örneği.” ODTÜ Gelişme Dergisi, 28 (3-4), 2001, ss. 485-493.
ŞENSES, F., “Yoksullukla Mücadelenin Neresindeyiz?: Gözlem ve Öneriler”, İktisat
Üzerine Yazılar I, Küresel Düzen: Birikim, Devlet ve Sınıflar, (der.: A. H.
Köse, F. Şenses ve E. Yeldan), İletişim Yayınları, İstanbul, 2003, ss. 319356.
ŞENSES, F., Küreselleşmenin Öteki Yüzü Yoksulluk, İletişim Yayınları, İstanbul,
2009.
The World Bank, World Development Report, 1990, Washington DC, 1990.
The
World Bank, Introduction to Poverty Analysis, 2005, (çevrimiçi),
http://siteresources.worldbank.org/PGLP/Resources/PovertyManual.pdf, 28
Ocak 2013.
THORBECKE, E., “Multidimensional Poverty: Conceptual and Measurement
Issues”, The Many Dimensions of Poverty International Conference, UNDP
International
Poverty
Centre,
Brasilia,
2005,
(çevrimiçi)
http://www.arts.cornell.edu/econ/et17/Erik%20Thorbecke%20files/Multi1.pd
f, 31 Aralık 2012.
TİRELİ, M., D. S. COŞKUN, Avrupa Birliğinde Yoksullukla Mücadele Stratejileri
ve Türkiye, Nobel Basımevi, Ankara, 2008.
TÜİK, “2006 Yılı Yoksulluk Çalışması Sonuçları”, Haber Bülteni, 2007.UNDP,
Human Development Report, 1990, (çevrimiçi)
http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012.
TÜİK, “Tüketim Harcamaları, Yoksulluk ve Gelir Dağılımı”, Sorularla Resmi
İstatistikler
Dizisi
6,
Ankara,
2008,
(çevrimiçi)
http://www.tuik.gov.tr/Kitap.do?metod=KitapDetay&KT_ID=18&KITAP_I
D=156, 1 Ocak 2012.
UNDP, Human Development Report, 1996, (çevrimiçi)
http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012.
UNDP, Human Development Report, 1997, (çevrimiçi)
http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012.
UNDP, Human Development Report Turkey, 2001, (çevrimiçi)
http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012.
UNDP, Human Development Report, 2010, (çevrimiçi)
http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012.
UNDP, Human Development Report, 2011, (çevrimiçi)
http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012.
Yararlanılan İnternet Siteleri
Avrupa Birliği (AB) <http://europa.eu>
Kalkınma Bakanlığı <http://www.kalkinma.gov.tr/>
157
The World Bank <http://www.worldbank.org/>
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) <http://www.tuik.gov.tr>
158
DİZİN
göreli yoksulluk · 5, 8, 9, 10, 12, 18,
34, 35, 50, 94
GYKA · viii, 3, 65, 78, 86
A
AB · viii, 30
ABD · viii
H
Hanehalkı Bütçe Anketi · viii, 31
B
Binyıl Kalkınma Hedefleri · 24, 25
birleşik gösterge · 19, 20
Birleşmiş Milletler · viii, 1, 6, 135
İ
çocuk yoksulluğu · 60, 61, 82, 84
Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi · viii,
18
İnsani Gelişme Endeksi · viii, 17, 40
İnsani Gelişme Raporu · 1, 6, 17, 41
insani yoksulluk · i, 1, 3, 4, 6, 8, 17,
21, 24, 40, 49, 50, 52, 86, 87, 92,
94, 95, 126, 127, 129, 130, 132,
133, 134
İnsani Yoksulluk Endeksi · 17, 94
D
K
doğrudan mücadele yaklaşımı · 23, 45
dolaylı mücadele yaklaşımı · 23, 45
Dünya Bankası · 5, 6, 8, 11, 12
kadın yoksulluğu · 58
Kalkınma · viii, 42, 47, 135, 136, 137,
138
kırsal yoksulluk · 54, 55, 56, 82, 84
Ç
E
L
endeks · i, 4, 11, 15, 16, 17, 18, 40, 87,
94, 95, 110, 113, 115, 117, 119,
121, 132
eşdeğerlik ölçeği · 31, 53
Lizbon Stratejisi · 24, 25
M
mutlak yoksulluk · 5, 8, 9, 10, 12, 31,
32, 33
F
Foster, Greer ve Thorbecke Endeksi ·
15
Ö
öznel yoksulluk · 5, 10
G
Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması
· viii, 3, 35, 53, 130, 132
gelir yoksulluğu · i, 3, 4, 6, 7, 8, 11,
24, 52, 53, 81, 86, 126, 127, 128,
129, 130, 133, 134
S
Sen endeksi · 16
Sosyal Destek Programı · viii, 47, 137
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu Genel Müdürlüğü · 48
159
Sosyal Riski Azaltma Projesi · 46
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonu · viii, 45
38, 39, 53, 86, 88, 101, 109, 126,
130, 139, 140, 145, 146
V
Ş
Vakıflar Genel Müdürlüğü · 48
şartlı nakit transferi · 46
Y
T
yapabilirlik · 1, 6, 17
yerleşim yeri · 55, 56
yoksulluk açığı oranı · 13, 14, 15
yoksulluk açığının karesi oranı · 15
yoksulluk sınırı · 7, 8, 9, 10, 12, 13,
14, 15, 31, 34
temel bileşenler analizi · i, 4, 20, 21,
87
Türkiye İstatistik Kurumu · viii, 3, 4,
29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37,
160