KELDANILER rafından çok sevildi. Fakat Halife Aziz ile ve birkaç gemiyle Endülüs'e kaçmak zorunda kaldı. Yerine geçen kardeşi Abdullah b . Muhammed'in valiliği kısa sürdü. Abdullah 'tan sonra oğlu Sikatüddevle Ebü'I-Fütuh Yusuf (98 7-9 98 ) işleri düzene koydu . Belermu'daki (Palermo) sarayına alim ve edipleri toplayan Yusuf adaletiyle tanınmıştır. Yusuf hastalanıp devlet işlerinden uzaklaşmak zorunda kalınca yerine oğlu Ca'fer geçti (9981O19). Ca'fer babası kadar başarılı olamadı ve Kelbl yönetimi onun döneminde zayıflamaya başladı: sonuçta babası Yusuf tarafından görevinden alınarak yerine kardeşi Ahmed getirildi ( ı O19- 1038 ). Ancak Ahmed'in yönetiminden rahatsızlık duyan halk Zirller'den yardım istedi ve Ahmed adaya gelen Zlrl kuwetlerince öldürüldü. Daha sonra pişman olan halk yerine kardeşi Hasan'ı (ı 0 38 -1 05 3) getirdiyse de aradan on beş yıl geçince tekrar ayaklan dı ve Kelbl idaresine kesin biçimde son verdi. arası açıldı Sicilya. Kelbller zamanında Fatımi hilafetinin en zengin bölgesi durumuna gelmiş. halk bolluk ve refah içinde yaşamış tır. Kelbller adada adalet mekan i zmasın ı yaygın hale getirmişler, ziraatı geliştiric i faaliyetlerde bulunmuşlar ve zimml ahaliden fazla vergi almamışlardır. Vali Ebü'JKasım döneminde 362 (972) yılında Sicilya'yı ziyaret eden İbn Havkal ada hakkın da ayrı ntılı bilgi vermekte, özellikle Palermo'yu, ticaret ve ziraat sahalarındaki geliş.meleri, camileri, medreseleri tanıtmakta . bu arada halkının bazı davranışlarını da eleştirmektedir. Mesela şe hirde 300 kadar müderrisin bulunduğunu ve bunların çoğunun amacının cihaddan kaçmak olduğunu söylemektedir. Sicilya'dan olan veya dışarıdan gelerek burada yaşayan ilim adam l arı arasın da İbn Reşl)5 el-Kayrevanl, İbn Mekkl ve İbnü'I- Katta' es-Sıkılll en meşhur olanlardır. Kelbller za m a nın d a daha önceki dönemlerde o l duğu gibi bayındırlık, tarım ve özellikle sulama, ticaret. sanayi ve gemicilik alanlarında başarılı çalışmalar yapılmıştır. Palermo'daki Emir Ca'fer Sarayı'nın ön duvar kalıntısı halen ayakt a durmaktadır. BİBLİYOGRAFYA : İbn Havkal, ŞO.retü ' l·art, s. 113-125; İbnü'I Eslr. el-Kamil, VIII , 71 , 207 , 337,471 -474, 543, 556-558, 610 -611 ; IX, 348- 349; X, 196- 198; İbn Haldün, el-'iber, IV, 207-208, 210 ; Hasan Husni Abdulvehhab. " Contribution l'histoire de l 'Afrique du nord et la Sicilie, extraite du "A' mal al -A' lam" d'Ibn a l-H atıb ", Centena rio della nascita di Mich ele Amari, Palermo 191 O, a ll , 476 , 47 8-479; M. M. Moreno. el-MüslimO.n fi Şı~ılliye, Beyrut 1968, s. 52-53; İhsan Abbas. el-'A rab fi Şı~ılliy e, Beyrut 1975, s. 46 ; Aziz Ahmed . Tar1/;u Şı~ılliy e ti'l-is la miyye (tre. Emi n Tevfik et-Tayyibl), Trablusgarp 1399/1980 , s. 38 39 , 40- 44 ; Hasan İbrahim Hasan , Tari!; u deuleti ' l-Fat ımiyye, Kahir e 1981 , s . 100,106- 107, 256 ; Ahmed Tevfik el-Medeni, el-MO.slimO.n {1 cez1reti Ş ı~ılliye ue ce nO.bi İta ly a, Cez ay ir 1985 , s. 123-156 ; V. di Maria , La Si c ilia e La Storia, Catania 1989, s. 27-28 , 30- 3 1; W. Montgomery Watt. islam Au rupa 'da (tre Hu !Osi Yavuz!. ista nbul 1989, s . 103; M. Amari, S to ria d ei M usulmani d i S i cilia , Palermo 199 1, ll , 33 1; IV, 285, 322-333 , 335; İbrahim Altan. islam Ta rihinde Sicilya Adas ı 'nın Ye ri (yü kse k li sans tez i. 199 3), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 111- 13 1; U. Rizzitano , " Kal bids", EF (ing .J. IV, 496. ~ İBRAHiM ALTAN KELDANiLER Batı Sami kavimlerinden Aramiler'in bir kolu olup isimlerini yaşadıkları Kalde bölgesinden alan kabileler toplul uğu . L _j Milattan önce ll. binin sonunda Güney Mezopotamya'ya gelen ve zamanla Yeni Babilanya İmparatorluğu'nun hakim sınıfını teşkil eden bir kavimdir. Keldanller'le ilgili en eski referans olan, milattan önce IX. yüzyıla ait Asur krallık yazıtl arın da, Fırat ile Dicle nehirleri boyunca Pers körfezinden Babilanya'nın güney şehirle rine kadar uzanan bölgeye Kaldu , orada yaşayanlara da Kaldai denilmekte, Grekçe kaynaklarda ise bu bölgeden Chaldaia, orada yaşayanla r dan da Chaldaioi diye bahsedilmektedir (/DB, I, 550 : New Catholic Encyclopedia, lll. 432 ). Bulundukları bölgelere göre farklı isimler alan Asurlular'la Keldanller ve Süryaniler aynı kökten gelen kavimlerdir. Aslında aynı kavmin monofizit inanc ı benimseyenlerine Süryanl. Nestorius'un görüş lerini kabul edenlere NestCı rl veya Asurl . N estCırl iken Kat olik olup Roma'ya bağl an a nlara da Keldanl denilmektedir. Katolikliği benimseyip Roma'ya bağlanan Nesturller'i ifade eden Keldanl adlandırması Batı menşeli dir. Papalık, Sasanl İmparatorluğu topraklarında yaşayan Nesturl hıristiyanlar dan Katolikliği benimseyip Roma'ya bağ lananlara Keldanl adını vermiştir. Roma'ya bağlanmayanlara ise NestCırller veya As urller (Assyrians) denilmektedir. Çoğun lukla Doğu Asurl kilisesi mensubu olan Urm iye ve Hakkari bölgesi kabileleri kendilerini As url, Nineva ve çevresinde yaşa yanlar Keldanl, Kuzey Mezopotamya, Güneydoğu Anadolu ve Suriye'de yaşayanlar ise Süryanl diye adlandırmaktadır. Akkadca kaynaklarda Kaldu , Kaldu ve Kaldaya olarak geçen bu kelime Babilanya dilinde Kasdu , Eski Ahid'de Kasdim şeklindedir. Kelime. bu etnik grubun isim babası olarak kabul edilen ve Hz. İbrahim'in kardeşi Nahor'un çocuklarından biri olan Kesed'e bağlanmaktadır (Tekvln, 22/22 ). Rabbinik kaynaklarda Kaldiyyim ve Kalda'ei şekil leri de yer almaktadır (Ejd., V, 330) . Kelimenin Ararnice şekli Kasdai ve Kasdaya'dır. Türkçe'de Kaldeliler veya Keldanller diye anılan bu kavimden Arapça kaynaklarda Keldaniyyun diye söz edilmektedir (İbnü ' n- N edlm , s. 383 ) EskiAhid'de Kalde ve Keldanller kelimeleri . Babilanya ve Babilliler'le eş anlamlı olarak ayrıca Araml anlamında da kullanılmıştır. Daniel kitabında bu kelime bazan Babilliler ( 1/4: 2/5: 5/3 0 : 9/ 1). bazan da Yunanca 'daki Chaldaioi gibi "müneccim ve sihirbaz" anlamında (2/ 5, ı O; 4/ 4: 5/7) geçmektedir (Ejd., V, 33 0 : Elr. , V. 353) Babilanya'da Keldanl kelimesi Bei-Marduk rahibi anlamında idi, zira merkezde dini görevleri Keldanller üstlenmişlerdi (NDB, s. 12 5). Bu kelime. İskender'in ölümünden sonra Yunan ve Romalı yazarlar tarafından müneccim ve kahinieri ifade için kullanılmış tır (New Catholic Encyclopedia, lll , 432 ). Nineva'daki krallık arşivinde Yeni Asur dönemi Keldanl - As ur il i şkilerine dair mektuplar bulunmakla birlikte Kelkralları Yuhanna Ineili'nden Keldanice bir pasaj . ~~~ı~~~~f:. ·- Pl ~~ .~ ı:I:SMıı~ ll.ıO;.ı.;ı ~;..;. ~ ı::. ·!~{; ı~;,._,t, .~~ 1- .ZX..?-z!ı~''*-'~1 L;;.:» ~o-xl ~? ,~~ F'ıai~ •..e_;.,!? i~j,.ı.,.LQ~? li!'~•"~ o~c:r; c:~~~j '\'::? ~e>•?~ ~#s~ l!~~~ ~!:? T 1 ,~<ı>:o~ . ı~ ı ;a?o lf:i!l.. c;ı.ıı>?~'i:ı~~? i ,oı;;.._l~.cıc;>S ..~··,~~ \_i.;;. ~ 11.-:i &:ı 1 .z.l? .u;..s,9 ... ~<;>·~·" ~h ;ro.?-:!? ı-t '.. e.= . IÇa; '*'~ ~? 1,; , ~~~ o~.., ,..?-"' ~:"? ? ~.ı, ~ ~ i? ~\,-'!? • ~,.,.\ ~;o~~~· Zij..;. ..e_.,.?~" . t.-.Ça; ı~ ;,*!... .· """':> .sı -.ı..o. ~l. li!'~? • o~d; ~<:17 ,1\!ioö!.::ı -..~~ ~ 9 6; ~~-;. ~~ ~"' p. ~? ıça; ıç.., 4 ?. ~~ "'-'.L!L~• "'1'~~;. ı~ zço; t'i '-';o ~l Ql~\.~ ;a.?--'!? ~ c;ı..ı""-~ ?ı~.ıo,";. !;a?o -~ ~~? • .U,Sol1' .Z..:..,~i • L~sı.:ı ;ı:ı.,-lb.l:i ıcn~ .<:\.~!:\Ad~ &~ ı;;;;,. • ,Ll ;.s,, ,.,...':.:...q,.\ ~o "'~~:.::ı.. ı~ .;, ·.·'"'~ ı~ t "' i~~ lX.1;ı. .,}~o -4~~"'":i 4~ -lb.:io'>?J? .l~Sb:ı? zj~ ~'\. IÇa; IÇa; .,_~":i ?----" :zı~ 207 KE LDAN1LER danller tarihinin As ur İmparatorluğu'nun çöküşüyle sona eren ilkdönemleriyle ilgili çok az bilgi vardır. Bu konudaki ilk atıf Asur Kralı ll. Aşurnasirpa l 'e (m.ö. 883859) ait bir yıllıkta yer almaktadır. lll. Salmanasar (858-824) yıllıkları, kabileler halinde yaşayan Keldan!ler'in kabile taksimatıyla ilgili bilgiler vermektedir. lll. SalmanasarSSO'de Kalde'yi almış ve "Kaldu denizi" dediği Pers körfezine kadar ilerlemiştir. Onun döneminde bu kabileler küçük kraliıkiara dönüşmüştü (bk. ARAMiLER). ll. Sargon (721-705) ve Sennacherib ( 704-681) dönemlerinde kabileler. Eski Ahid'de de kendisinden bahsedilen (İşa ya, 3911) Meradach-Baladan (MardukApal -1ddin II) tarafından yönetilmiştir. 731'de Asur Kralı lll. Tiglat-pileser'e boyun eğen Merodach- Baladan, Keldan!ler'in Elamlılar ve İranlılar'la iş birliği yaparak Asurlular'ı yenmesi sonucunda 721'de Babil on ya tahtına geçmiş ve 71 O'a kadar hüküm sürmüştür. 703'te Sennacherib, Babilonya- Elam ittifakını Nippur'da mağlGp etmiş, As ur Kralı Assurbanipal'in ölümünden (626) sonra Keldan!lideri Nabopolassar, Yeni Babilanya veya Keldan! hanedanlığını kurmuştur. Nabopolassar'ın oğlu Il. Nebukadnezzar'ın saltanatı (605-562) Keldan! hanedanlığının en güçlü dönemi olmuş ve bu hükümdar Firavun Neco'yu 60S'te Karkemiş'te yenmiş. Kudüs'ü iki defa kuşatarak (597 ve 5.86) yıkmıştır (b k. BUHTUNNASR). ll. Nebukadnezzar'ın ve ondan sonra gelen Nabonidus'un (556-539) saltanatları sebebiyle Keldan! kavramı Babilli ile eş anlamlı hale gelmiştir. Keldan! saltanatı Mezopotamya'nın Ahamenller tarafından 539'da alı nışına kadar devam etmiş, bölge daha sonra Ahamen! (539-332), Büyük İskender (332-323), Selevki (312-!71), Part (171- m.s. 226) ve Sasan! (226-641) hakimiyetinde kalmış. nihayet müslümanlar tarafından fethedilmiştir. Keldan!ler astroloji ve gökyüzüyle ilgili kavimlere göre çok ileri idiler. Babil bilimlerini, özellikle kahinliği tekellerinde tutan ve bunları milattan önce ll. yüzyıldan başlayarak bütün Akdeniz havzasına yayan Aşağı Mezopotamyalı rahip, yazıcı ve kahiniere Yunanlılar ve Latinler Kaldeliler diyorlardı. Batı'nın bütün gizli bilim geleneği Keldanller'i ata olarak kabul eder. Greko-Romen dünyası için Keldanller her şeyden önce m üneccim idiler. Onlar astronomik gözlemler yapmak için çok katlı kuleler yapıyor, gök ve atmosferi incelemek suretiyle geleceğe yönelik kehanetlerde bulunuyorlardı. Doğu menşeli sihirbaz, büyücü ve müneccimler arasında Keldanller'in ayrı bir yeri vardı. Sumer-Akkad ilminin mirasçısı olan Keldanller, Mezopotamya dinlerinin menşeine kadar giden birtakım formül ve uygulamaları bütün dünyaya yayıyariardı (Dhorme, s. 54, 178, 258, 282). araştırmalarda diğer Dilleri Ararnice olan Keldanller'in konuş lehçe Yeni Babil döneminde gelişme ve yayılmasını sürdürmüş (/DB, I, 550; DiA, III, 269), Babilanya'nın ortak dili olan Akkadca'nın yerini almıştır. Eski Ahid onların dilinden Ararnice diye bahsetmektedir (Daniel, 2/4). Günümüzde Keldanller. Eski Babilanya'nın ve Hz. lsa'nın dili olan Ararnice konuşmaktadır. Evlilik ayininde okunan Keldanice dua met ni tuğu Keldanller daha ilk yüzyıllarda Hıristi kabul etmişlerdir. IV. yüzyıla ait Süryan! hıristiyan geleneğine göre havari Thomas. Hz. lsa'nın seçtiği yetmiş kişi den olan Mar Addai ile (Thaddeus) talebeleri Mar Mari ve Mar Agai Mezopotamya ve Pers ülkesinde faaliyet göstermiş. böyyanlığı lece Hıristiyanlık ı. yüzyılın ortalarından itibaren Batı Süryanlleri'nin, Il. yüzyılın ortalarından itibaren de Urfa (Edessa) yoluyla Doğu Süryanlleri yani Keldanller'in yaşadıkları bölgede yayılmıştır. lll. yüzyıl da Hıristiyanlık Sasan! Devleti'nin merkezi olan Seleucia-Ctesiphtın'a ulaşmış ve Mar Phafa (Pa pa) tarafından burada bir piskoposluk kurulmuş. Keldan! ve Süryan! kiliselerinin başlangıcını teşkil eden bu gelişmeler sonucunda lll. yüzyılın sonuna kadar Urfa'ya bağlı olan Mezopotamya hıristiyanları bu piskoposluk etrafında toplanmıştır. Mardin Keldani Kilisesi'nin çan kulesi ile içinden bir görünüş 208 Sasanller'in Zerdüştlüğü devlet dini kabul etmeleri ve hıristiyanları din değiştir meye zorlamaları üzerine bölgenin hıris tiyanları bir taraftan Sasanller'in. diğer taraftan Bizans'ın baskısı altında kalmış. ancak I. Yezdicerd döneminde (399-420) baskı durmuş ve 41 O'da Seleucia'da toplanan konsil I. İznik Konsili kararlarını kabul etmiş. Seleucia-Ctesiphon piskoposluğu Doğu kilisesi patriklik 1 katolikosluk merkezi olmuş ve piskopos patrikyerine katalikos unvanını almış. 424'te Markabta Sinodu Pers kilisesinin bağımsızlığını ilan etmiştir. Bizans'ın doğusundaki topraklarda yaşayan ve imparatorluktan ayrılarak milli bir kilise meydana getiren hıristiyanlar Doğu kilisesi diye adlandırıl- KELDANILER makta, Doğu kelimesiyle Bizans'ın doğu sunda kalan ve günümüzde Irak. İran ve Güneydoğu Anadolu'dan oluşan bölge anlaşılmaktadır. Bölgedeki Hıristiyanlık V. yüzyılda Nestorius'un fikirlerinin benimsenmesi sebebiyle NestOrl. XIX. yüzyıldan itibaren de As url kilisesi şeklinde adlandırılmıştır (ER, X, 369). Nestorius'un Hz. Isa'nın tabiatı ve şah siyetiyle ilgili görüşleri sebebiyle aforoz edilmesi üzerine onun görüşlerini benimseyenler Bizans İmparatorluğu sınırları dışına kaçarak Pers İmparatorluğu'na sığınmışlar. NestOrllik İran hıristiyanları arasında yayılmış. Doğu kilisesinin doğu kısmının önemli bir bölümü . özellikle de daha ilkyüzyı llarda hıristiyan olan Keldanller, Efes Konsili'ni (4 31 ) kabul etmeyerek NestOrlliğe girmiştir. 451 Kadıköy Konsili sonrasında Batı Süryanlleri'nin monofizit oluşu neticesinde Antakya patrikliğinin kalan kısmıyla da irtibat kesilmiş. Seleucia Konsili'nde (486) Pers kilisesi resmen NestOrlliği benimsemiş. 497 ve 544 konsilleri de bu kararı teyit etmiştir. 637'de bölge müslümanlarca fethedilmiş. Abbasller'in Bağdat'ı başşehir yapmaları üzerine 762 yılında katolikosluk Bağdat'a nakledilmiş. NestOrl Katolikosu I. Timotheus. Abbas! Halifesi Mehdi- Billah ile dini konularda fikir alışverişinde bulunmuştur. Haçlı seferleri esnasında Batılı misyonerierin faaliyetleri sonucunda Doğu ve Batı kiliseleri arasında temaslar başlamış. Keldanl topluluğunun papalıkla münasebetleri de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Roma ile temasa geçen ilk NestOrl patriği 1226-1257 yıllarında görev yapan V. Sabrişo (ibnü'I-MesThT) olmuştur. Kıbrıs NestOrl başpiskoposu ve beraberindeki NestOrHer 1445'te Kat olikl iği benimsemişler. ancak Keldanller'in Katolikliği kabul ederek Roma'ya bağlanmaları çok daha sonra XVI. yüzyılda gerçekleşmiştir. 1552'de seçilen yeni patrik VII. (VIII. [?]) Şimon (Şemun) Bar-Mama'yı tanımayan bazı NestOrHer patrik olarak Yuhanna SulaRoma'ya giden Sulaka Katolikliği kabul etmiş ve 20 Şubat 1553'te Papa lll. Julius tarafından VIII. Şimon adıyla patrik ilan edilmiş. böylece Keldanl Katalik kilisesi resmen kurulmuştur. Sulaka 12 Kasım 1553'te patriklik merkezi olan Diyarbekir'e dönmüş. aralık ayında sultandan Keldanl milletinin başı olduğu na dair beratı almış. 1S55'te öldürülmüş tür. Diyarbekir, Mardin ve Siirt bölgesi Roma ile birleşme hareketinin merkeziydi. Urmiye, Salamas ve Hakkari bölgesinin Batı misyonerleriyle irtibatı yoktu . Rabban Hormizd Manastırı'nı da kapsayan Nineva bölgesiyle Musul ovasının yerleşim merkezleri ise bu iki akımın çatışma alanını teşkil ediyordu. Roma'nın Doğu kilisesine nüfuzu ve doğrudan kendisine bağlı Katalik Keldanl grupların ortaya çıkması Doğu kilisesini büyük bir kaosun içine sürüklemiş, patriklerden bazıları Katoliklik'le NestOrllik arasında gidip gelmiştir. Sulaka ile birlikte Ketdanller arasında biri Katalik Sulaka'nın. diğeri NestOrl Şi m on VII. Bar-Mama'nın halefieri olmak üzere iki patriklik varlığını sürdürmüştür. Sulaka'nın ardından patriklik merkezi Abdiş o IV. Mar On ve IV. Mar Yabalaha dönemlerinde Siirt, IX. Mar Şimon Denha döneminde Urmiye, X. Şimon ve Xl. Şi m on zamanında Salamas. XII. Şimon döneminde ise tekrar Urmiye olmuştur. 1662'de patrik olan XIII. Şimon Denha. Katolikliği terkederek NestOrlliğe dönmüş vepiskoposluk merkezini Koçanis'e (Hakkari'nin 6 km. kuzeyinde şimdiki Konak) taşımıştır. Günümüz NestOrl kilisesi patrikliği bu yolla devam etmiş, XIII. Şi mon'dan sonra Şimon ortak adını taşıyan ve XIV. Şimon'dan XXI. Şimon'a kadar devam eden diğer patrikler görev yapmış lardır. Günümüz Doğu Asurl (NestOrT) kilisesi patriği Chicago'da ikamet eden IV. Mar Denha'dır. öte yandan Diyarbekir NestOrl Başpis koposu ı. Yusuf'un 1672'de Katolikliğe girmesi ve 1681'de Papa Xl. Innocent'ten patrik unvanı almasıyla Sulaka silsilesi Katolikliği devam etmiş ve kendisi Diyarbekir Keldanlleri'nin katolikosu olmuştur. Halefi ll. Yusuf ise Papa Xl. Clement'ten Babilanya patriği unvanını kullanma yetkisini almıştır. Yusuf adını taşıyan beş patrik 1828 yılına kadar Diyarbekir'de görev yapmıştır. 1828'de papalık o zamana kadar devam eden iki patrikliğin doğru olmadığı- nı belirterek Babilanya patrikliği unvanını tek patriklik ve patriklik merkezinin de Musul olacağını belirtmiş, Diyarbekir patrikliğini ilga etmiş, Rabban Hormizd NestOrl Katolikosu XIII. Elias'ın yeğeni olup 1778'de Katalik olan Musul Piskoposu Yohannan VII. Hormizd (Hormez). 1830'da Papa VIII. Pius tarafından patriklik merkezi Musul olmak üzere Keldanl Katalikleri'nin patriği olarak tayin edilmiştir. 1947'de patrik olan VII. Yusuf Ganima ile patriklik merkezi Bağdat'a intikal etmiştir. Günümüzde 1989'da patrik olan I. Raphael BeDaweed bu görevi sürdürmektedir (Jan in, s. 573-576; New Catholic Encyclopedia, ll, 4-5; X, 347) . taşıyan Hıristiyanlık'ta Bizans İmparatorluğu'n dan ayrılan çeşitli kiliseler ibadet hayatkendileri organize etmişlerdir, bu ise farklı ibadet usullerinin (rit) ortaya çık masına yol açmıştır. Katalik kilisesince kanonik sayı lan on sekiz ritten biri de Keldanl ritidir. Bu ayin usulü NestOrl ve Katolik Keldanller arasında ortaktır ve Doğu kiliselerindeki diğer ayin usullerine göre daha sadedir. ibadet dili Ararnice'dir (Doğu Süryanlcesi). Yedi dinisır (sakrament) kabul edilir. Din adamları sınıfı diyakon (şemmas/şemaşa). papaz (qasisa. abuna) ve piskopostan (matran) oluşmaktadır. larını Günümüzde Keldanl "Kat olik kilise si 1-1.5 milyon civarın dadır; bunlar Irak, Suriye, İran, Türkiye, Mısır. Amerika ve Gürcistan'da yaşamak tadır. 150.000 Keldanl ise Amerika'dadır, bunların da 1OO.OOO'i Detroit'te bulunmaktadır. Türkiye'deki Keldanller'in sayısı oldukça azdır (500 ile ı 000 arasında) ve genellikle Diyarbakır, Mardin, Mersin ve İstanbul'da yaşamaktadırlar. Keldanl Katalik kilisesinin sekiz başpiskoposluğu ve altı piskoposluğu vardır. Diyarbakır Başpiskoposu Paul Karataş'tır ve ikamet yeri İstanbul'dadır (NestOrl Keldanller için mensuplarının sayısı b k. NESTÜRILER). KeldanTier'den İslami kaynaklar da bahsetmektedir. İbnü'n-Nedlm eski Keldanl- ka'yı seçmişler. Diyarbakır Keldani Kilisesi'nin çan kulesi 209 KELDANILER ler'in ilk Babil dönemi halkından olduklarını belirtmekte, fakatel-Fihrist adlı eserinin Harranlı putperestlerden bahsettiğ i .dokuzuncu bölümüne Harrani Keldanller (Harran! ı Sa biller veya Keldanl Sabiller) ve Keldanl düalistler adını vermektedir (s. 302 . 383) . Diğer taraftan İbn Vahşiyye elKeldanl ve onun Kitabü Me?,ahibi 'l -Keldaniyyin fi'l-eşnam adlı eserinden (elFihrist, s. 372). Mes'Qdl de KeldaniyyOn diye bilinen Babil krallarından bahsetmektedir (MürCıcü'?-?eheb, I, 2 I 5). İbn Haldun . Keldanller'in sihir ve büyü ile meşguliyetlerine temas etmektedir (Mukaddime,II,II43, I179-1180 , 1183). BİBLİYOGRAFYA : Mes'Od1, MürCıcü'?·?eheb (Abdülhamld), 1, 215; İbnü'n-Nedlm , el-Fihrist(Teceddüt), s. 302, 372, 383; İbn Haldun, Mukaddime (tre. Süleyman Uludağ). İstanbul 1983, ll, 1 ı43, ı ı 79- ı ı80, 1183; R. Jan in, Les eglises orientales et tes rites orientaux, Paris 1922, s. 573-576; NDB, s. 125; E. Dhorme, Les religions de Baby lonie et d'Assyrie, Paris 1945, s. 54, 178 , 258 , 282; A. L. Oppenheim, "Chaldea" , !DB, I, 549-550; A. S. Atiya, A History of Eastern Christianity, London 1968, s. 279, 284-287 ; G. C. Anawati , The Roman Catholic Church and Churches in Communion w ith Rame, Cambridg e ı 969 , I, 380387; Kad ir Albayrak, Keldanfler ve Nasturfler; Ankara ı 997 ; J. A. Devenny, " Babylon of the Chaldeans, Patriarchate of'', New Catholic Encyclopedia, Washington 1967, ll, 4-5; R. Rabban , "Chaldean Rite" , a.e.,IIl, 427-430 ; C. K. Von Euw, "Chaldean Rite, Liturgy of'', a.e.,lll, 431-432; J. B. Wheaton, "Chaldeans (in the Bibl e)", a .e., lll , 432; M. J. Costelloe, "Nestorian Church", a.e., X, 343 -346;P. T. Camelot, "Nestorianism", a.e., X, 346-347; A. Rainey, "Chaldea, Chaldeans " , EJd., V, 330-331; M. Moosa, "Nestorian Church" , ER, X, 369-372; Ali M . Dinçol, "Aramiler", DİA , lll, 268-270; M. Dandamayev, " Chaldeans", Elr., V, 353-354. li] KADİRALBAYRAK KELILE ve DİMNE ( 4Mı~ ~ ~ ) Öğüt vermek amacını taşıyan L Hint kökenli masal kitabı . _j Eser Arapça laşmış adını , ana kaynağı ve muhtemelen lll. yüzyı l da Hint hükümdarlarından birinin oğulların \ eğitmekle görevlendirdiği bir Vişnu rahi· bi tarafından şehzadeler için hazırlanan Pançalanira (beş düşündürücü nasihat kitabı) adlı eser deki iki çakal kardeşten (Karataka ve Damanaka, Pehlevi dilinde Kellleg ve Demneg) a lı r. Sasanl Kisrası Hüsrev I. EnOşirvan zamanında (531-579) tabip BürzOye'niri (BerzQye) Pançatantra ile birkaç Sanskritçe kaynaktan daha yanı oluşturan 210 rarlanarak Pehlevi dilinde tercüme ve telif suretiyle meydana getirdiği eseri İb nü'l-Mukaffa' (ö. 142/759) bazı katkılarda bu lunarak Arapça 'ya çevi rmiştir. Belli başlı dünya dillerine yapılan Kelfle ve D i mne çevirilerinin hemen tamamı İb nü'l-Mukaffa'ın metnine dayanmaktadır. Arapça Kelfle ve Dimne'nin önsözüne göre EnOşirvan. tabip BürzOye'yi Pançatantra'yı (geniş bilgi için bk.Pancakhyana or Pancatantra, t ercüme edenin giri ş i) elde etmesi için Hindistan'a göndermiş, o da birçok tehlikelerden sonra sarayın hazinesindeki kitabı diğer bazı eserlerle birlikte gizlice istinsah ederek İran'a getirip Pehlevi Farsçası'na çevirmiştir. EbQ MansOr es-Sealibl'nin Gureru al]bari mülUki'l-Fürs adlı tarihinde ve Pirdevsi'nin Şahname'sinde naklettikleri baş ka bir rivayete göre tab ip BürzQye, Hindistan'da ölüyü dirilten bir bitkinin yetiş tiği bir dağ bulunduğunu öğrenir ve bu bitkiyi ele geçirmek ister. EnOşirvan. Hint padişahına ona bu i şte yard ı mcı olması için mektup yazar. BürzOye bitkiyi bulmakta çaresiz kalınca yaşlı bir Hintli bilgeye başvurur, bilge de, "Bu eskilerin remizli bi r sözüdü r ; dağlardan maksat bilginler, ilaçtan maksat şifa veren söz, ölüden maksat bilginierin nefesiyle canlanan cahillerdir" der ve bu hikmetlerin Hint padişahının hazinesinde bulunan Kelfle ve Dimne adlı kitapta yazılı bulunduğunu söyler. Bunun üzerine Kel1le ve Dimne'd en minyatürlü bir sayfa (Paris Bibliotheque Nationale , MS, Arabe. nr. 3465, vr. 48' ) BürzQye Hint padişahına başvu r ur ; o da sadece kitabı kendi huzurunda okuması na izin verir. Eseri okuyan BürzOye masalların manalarını aklında tutar ve geri dönünce bunları yazıya döker. Böylece 560 yılı civarında Pehlevi diline aktarıla rak yeni bir hüviyet kazanan eser, muhtemelen on yıl kadar sonra BQd isimli bir hıristiyan tarafından Süryanlce'ye çevrilmiştir. Günümüze ulaşan bu metin birkaç defa yayımlanmıştır (mesela bk. G. Bickell. Kalilag und Damnag, Leipzig 1876). Süryanlce tercümede eserin Arapça'sın daki önsözler bulunmamakta ve hikayeler on bölümde sıralanmaktadır. İ bnü'l-Mukaffa' eseri. BürzQye'nin bugün mevcut olmayan Pehlevi dilindeki telif-tercümesinden bir mukaddime ve bazı masalların ilavesiyle Arapça'ya tercüme etmiştir. Tercümenin çok sayıdaki yazması oldukça yakın dönemlere aittir ve a ralarında gerek mukaddimeler gerekse masallar açısından büyük farklılıklar bulunmaktadır. Eseri Silvestre de Sacy, Calila et Dimna ou Fables de Bidpai adıyla ilmi çevreler i tatmin etmeyen bir şekilde yayımiarnıştı r (Paris 1816) . Daha sonra yapı l an çeşitli neşirler içinde özellikle Luvis Şeyho (Beyrut 1905). Abdülvehhab Azzam (Kahire 1360/1941) ve Mustafa Lutfi el-MenfelOti'nin (Beyrut 1966) hazırladıkları önemlidir. Kaynaklardan eserin Arapça'ya birçok manzum tercümesinin yap ı ldığı da öğrenilmekte ve bunlardan İbnü'l-Hebbariyye'nin (ö. 509/ 1115) Neta'icü'l-fitne if na~mi Kellle ve Dimne'siyle (Bombay 1304,1307; nşr. HGr!Ni 'metullah el-Esmer. Lübnan 1900) Abdülmü 'min b . Hasan es-Saganl'nin (640/ 1242'de) Dürrü'l-]J.ikem fi emşali'l-Hü nud ve'l-'Acem'i (nüshası için bk. Flügel, I, 469) günümüze ulaşmış bulunmaktadır. İbnü'l- Mukaffa'ın tercümesi. Samani Hükümdan Nasr b. Ahmed'in emriyle Ebü'l-Fazl Muhammed-i Bel' am! tarafın dan Farsça'ya çevrilmiş ve bu çeviri ROdeki tarafından yine ayn ı sultanın emriyle mesnevi f ormunda nazma çekilmiştir; bu mesneviden günümüze az sayıda beyit ulaşmıştır. Ebü'l-Meall Nasrullah- ı ŞI razi, İbnü'l-Mukaffa'ın tercümesini Gazneli Sultan ı Behram Şah ' ın isteğiyle tekrar Farsça'ya çevirmiş ve Kelfle ve Dirnne-i Behram Şô..h adıyla büyük ün kazanan bu çeviri (başlıca neş irleri için bk. Kitab-ı Kelfle ue Dimne [nşr. Abdülaz!m-i Kar!b]. Tahran 1316 h ş . ; Terceme-i Kelfle ue Dimne [n ş r. Mücteba Mlnovl]. Tahran 1343 h ş . ). Hüseyin Vaiz-i Kaşifi tarafından He-
© Copyright 2024 Paperzz