Belli Bir Şahsın Adı Bilen Baglanışmayan Şorta Sözler Belli Bir Şahsın Adına Bağlı Olmayan Fıkralar KER MAŞ GALA / SAĞIR AİLE Gadım zamanlarda bir dayhan yolun yakasında yer sürüp yören. Geçip baryan yolagçi ona salam beren. Dayhan der ekcni,ol yolagçmm aydanım öte eşidip: -Öküzlerin biri özüminki, biri hem agamınki, diyip cogap beren. Agşam Öyüne dolanıp gclcndc-dc ayalma: -Şu gün bir öküzüni yitirip gözlep yörke, yanıma gelip "öküzler kiminki? diyip soradı, diyen. Onun ayali hem onat eşitmeyer ekenin. Ol hem erinin sözlerine öte düşünip: -Keteni alıp bersenem Özün bil, sovsanı alıp bcrscnem.Yogsam köyneklik alıp bereyin diyip, halis yüreğime düşdün, diyen. Son ecesi gızmın yanma barıp: -Gızım,kakan mana şu günem: "Keteni alıp bereyinmi, sovsanı? diydi. Men: "Haysını alıp bersen, Evvel zamanlarda bir çiftçi, yolun kenarında yer sürmekteymiş. Geçmekte olan yolcu ona selam vermiş. Çiftçi sağırmış. O yolcunun sözünü yanlış anlayıp: "Öküzlerin biri benim; biri de ağabeyimin" diye cevap vermiş. Akşam evine dönünce karısına: "Bugün öküzünü kaybeden biri, onu ararken yanıma gelip, öküzler kimin? diye sordu" demiş;. Onun karısı da iyi duymazmış. O da kocasının sözlerini yanlış anlayıp: "Keteni2 mi alacaksın, yoksa sovsanı mı alacaksın, sen bil. Gömleklik ahvereyim diye bizar ettin beni" demiş. Sonra annesi kızının yanına varıp: "Kızım, baban bana bugün, keteni mi alayım, sovsanı mı alayım dedi. Ben de, sen bilirsin, han- Toklu : Oğlak, gönç keçi ^Keteni ve sovsanı : İpekten dokunan kumaş çeşitleri Özün bil" diydim, diyip, girrünberipdir. İki sanı kerden bolan giz hem cşitmckden mahrum ekeni. Bu hem öte eşidip : -Ey ece, gula bersenizem öziniii bilin, dula bersenizem. Terime bakıp oturmakdan irdim, diyipdir. gisini alırsan al, dedim" diye bilgi vermiş. İki sağırdan olan kız da işitmekten mahrummuş. O da yanlış duyup "Ay anne, kula verseniz de dula verseniz de siz bilirsiniz. Falıma, kısmetime bakıp durmaktan usandım" demiş. ÖLEN BOLSA GEREK / ÖLEN OLSA GEREK Üç sanı adam bir yerik mıhman bolyarlar. Mıhman yeri bulara meşeve bişirip beryer. Mıhmanlann sabırsızragi " alın-ahn " bolan badına yüzi gırpaklap duran meşeveden çömçeni doldurup, içip goyberyer. Gizgın meşeve onun ovurdmı ı yakyar, gözüne şol bada yaş aylanyar. Ol agzmdakım yuvdup, ızmdan "Vah!" diyenini hem duyman galyar. Yoldaşları: "Neme boldı-da, neme boldi? "boluşyarlar. Ol: - Izında bir ncsagım bardı, şol yadıma düşdi, diyen. Şol vagt ikinci hem içip, gözüni yaşardyar-da "Vah!" diyyer. Ondan hem: "Neme boldi?" diyip sorayarlar. Ol: -Yankı keselli hayallapdır öydyen, diyen. Onyança bu gürrünlerden zat aîışırman oturan üçünci mıhman hem bir çemçe içip, gözüne yaş aylayar-da: "Vah!" diyyer. Izmdan hem soralanna-da garaşman: - Şol keselli ölen bolsa gerek, diyipdir. Üç adam, bir yere misafir olur. Ev sahibi bunlara mercimek pişirip verir. Misafirlerden sabırsız olanı, "alın alın" denilir denilmez hemen yüzü kaymaklanıp duran mercimekten kaşığı doldurup içi vermiş. Kızgm "meşeve" onun boğazını yakar. O an gözüne yaş gelir. Ağzmdakini yuttuktan sonra "vah" deyişini bile duymamış. Arkadaşları: "Ne oldu, ne oldu?" diye sormuşlar. O: "Evde bir hastam var, o yadıma düştü" demiş. O sırada bu konuşmalardan bir şey anlamadan oturan üçüncü misafirde bir kaşık içinde gözüne yaş gelip "vah" der. Arkasında da sormalarını beklemeden: "Şu hasta ölse gerek" demiş. İKİSİNEM BİŞİREYİN / İKİSİNİ DE PİŞİRİVERİN Bir gısganç ayal bar ekeni. Bir gün onun öyüne mıhman düşüpdir. Ayal mıhmanı hezzctlcmck üçin "Neme bişirsem arzan düşerke?" diyip, pikirlenipdir. Ahırında " Gel men sıpayıçıhk bilen mıhmamn özünden sorap göreyin-lc, belki, onun özi bir amatlı zat aydar" diyip: -Mıhman aga, haysı naharı onat göryersiniz, palavımı ya-da çektirmenimi? diyen -Mıhman ona: -Gazanınız bolsa, ikisinem bişireyseniz-de diyip, cogap beripdir. Cimri bir kadın varmış. Bir gün onun evine misafir gelmiş. Kadın misafiri ağırlamak için: "Ne pişirsem ucuza gelir?" diye düşünürmüş. Sonunda: "Gel, iyisi mi, nazikçe misafirin kendisinden sorayım, belki o iyi bir şey söyler" deyip "Konak ağa, hangi yemeği seversiniz, pilavı mı, çekdirmeyi mi?" demiş. Misafir de ona: "Kazanınız varsa ikisini de pişiriverin" diye cevap vermiş. DÜYŞÜMBOLAYMASIN / DÜŞÜM OLMASIN Bir obada bir garip oğlan bar eken. Günlerde bir gün ol oğlanı illep-günlep öyeryerler. Agşam: Ak, gök gevdirme Arpa çörek iydirme, Ağızla gapdırma Toynakla depdirme Bagtınız açık bolsun, Vagtınız saflık bolsun. İÇekdirme: Bir çeşit et yemeği. Bir obada fakir bir oğlan varmış. Günlerden bir gün o oğlanı, toplanıp yardım ederek evlendirirler. Akşam: "Ak, gök giydirme, Arpa çöreği yedirme, Ağızla ısırtma, Ayakla tepdirme, Bahtınız açık olsun, diyip nîka gıyarlar-da, yaş yiğit bilen gizi tutmm aiiırsma geçirip, yanlarından dagaşyarlar. Yankı garip oğlan bir meydan dinşirgenip yatanından son: A-hov adamlar, geliri menin elimden çekin diyip gıgınpmış. Onda adamlar ona: -Neme boldı, deliredin mi, sesini kes-de yılı yorgana siimiil, diyenler. Garip yiğit sonda: -Adamlar, siz hiç bilmcyersiniz, men hemişedc şunun yalı toy gurap, bagşı aydırıp, saz çaldırıp, giz alyardım, şunun yalı yorgana hem giryerdim. Emma her gezek düyşüm bolup çıkyardı. Şol sebepli şu yatışım düyşümmi ya oyalıgım, şonı smap görcek bolyarın. Bu-da menin düyşüm bolaymasın, gelin elimden çekin diyip gıgırıpdır. Vaktiniz şad, şen olsun" deyip nikah kıyarlar da delikanlıyla kızı perdenin arkasına geçirip yanlarından uzaklaşırlar. Fakir, garip delikanlı, biraz kulak asıp yattıktan sonra: "Hey adamlar, gelin elimden çekin" diye bağırmış. Bunun üzerine adamlar ona: "Ne oldu, delirdin mi; sesini kes de sıcak yorgana gir" demişler. Garip oğlan, o zaman: "Adamlar, siz hiç bilmiyorsunuz; ben her zaman bunun gibi toy kurup, bahşı söyletip, saz çaldırıp kız alırdım. Bunun gibi yorgana da girerdim. Fakat her seferinde düş(üm) çıkardı. Bu yüzden bu yatışım düş mü yoksa gerçek mi onu anlamak istiyorum {Onu deneyip öğrenmek istiyorum). Bu da benim düşüm olmasın; gelin elimden çekin" diye bağırmış. ARAMIZDA GÖZLİ BAR / ARAMIZDA GÖZLÜ VAR Gin meydanda bir topar kör oyun cdişip biribirine kesek zmşıp, ala basgı bolşup yören ekeni. Oların uguralla zıiryan kesekleri setanda-seyranda bolaymasa, asıl golaylarma-da geîmeyer ekeni. Şol vagt bulara tomaşa edip duran bir gözli adanı hem bar ekeni. Ol yuvaşlık bilen, duydurman barıp,kcsek bilen körlerin in dayavumn yensesinc yclmepdir-de, derrev gizlcnipdir. Kör töveregini dinşirgenip, zat anıp bilinendir. Bir az sonrak yankı gÖzli adam heki körün, yagırmsına kesek bilen yene-dc gelşiripdir. Izı-ızma kesek değen kör: -A-hov, d ura verin aramızda gözli bar yah-la, diyip gıgırıpdır- Geniş meydanda bir grup kör oyun oynayıp şakalaşıp birbirlerine taş-toprak atarak, gürültü,patırtı yapmaktaymış. Onların gelişi güzel attıkları toprak kesekleri, ara sıra bile olsa da yakınlarına düşmüyormuş. O sırada, onları seyreden bir gözlü, bir adam da varmış. O yavaşça, duyurmadan varıp kesekle körlerin en irisinin, güçlüsünün ensesine vurmuş da derhal gizlenmiş. Kör etrafını dinlemiş, fakat birşey anlayamamış. Biraz sonra o gözlü adam, aynı körün sırtına kesekle tekrar vurmuş. Arka arkaya kesek değen kör: "Hey, durun, aramızda gözlü var gibi" diye b&eirrrus. YİGRİMİYAŞULI / YİRMİ YAŞ BÜYÜK Bir adamın saçı duvvak bolup, sakgaîı hem şar gara ekeni. Ondan: -Yeri hov, neme üçin senin saçın ak-da, sakgalin gara-İa, diyip soranlar. Ol: - Saçım sakgalımdan yigrimi yaş dağı ulı-da, diyen. Adamın birinin saçı bembeyaz ağarmış, fakat sakalı kapkaraymış. Ona: "Hey, niçin senin saçın ak da, sakalın kara" diye sorarlar. O: "Saçım sakalımdan yirmi yaş büyük" der. DÜYE ÜSTÜNDE TALHAN İYEN / DEVE ÜSTÜNDE HELVA YİYEN Bicay ulı yellikmiş. Biri duyen üstünde talhan iyip baryar ekeni. Onun önünden bir yolagçı çıkıp: -Yeri hov, neme iyyersiri? diyip soran. Onda düyeli: -Ay, şu yel yataymasa, neme iyyenimi mciî-e özümem bilemok, diyen. Büyük bir fırtına varmış. Adamın biri devenin üstünde "talhan" yiye yiye gidiyormuş. Onun önünden bir yolcu çıkmış da: "Hey, ne yiyorsun?" dîye sormuş. Bunun üzerine develi: "Ay, şu rüzgar durmazsa, ne yediğimi ben de bilemeyeceğim" demiş. GAYGIÇILADAM / KAYGILI, DERTLİ ADAM Oznlam bir gatı gaygıçıl garrı bar ekeni. Ol pahır bir gün: "Şu gün-e zat gaygmı yok" diyip otırka, agtıcıgı gelip: - Ene, ay ene, pılamn eşeğinin.guyruksuzgulaksız kürresi bolayipdır-da, diyen. Garın bolsa giden bir üncee : Ondan -Sen bolsun nehili, yeri on nemesini pikir edyersin diyip soranlar. Ol bolsa: -Yeri indi ol batga bataysa, nedip çıkararlarka?! diyip cogap beren. MENYOKDUM Eskiden çok kaygılı, dertli bir ihtiyar varmış. O garip, zavallı bir gün: "Bugün bir kaygım, derdim yok" diye düşünüp otururken torunu gelip: "Nine, ay nine, filanın eşeğinin kuyruksuzkulaksız bir sıpası olmuş" demiş. İhtiyarı alır, bir kaygı. Ona: "Senin bu halin nedir; onun nesini dert ediyorsun" diye sormuşlar. O da: "Şimdi o çamura batarsa onu nasıl çıkarırlar ki?" diye cevap vermiş. / BEN YOKTUM Bilşiniz yalı, bizde teze ay doğanda, om yüze sılyarlar. Emma biri aym on dördi güni "hekgeyhekgey" diyip, onı yüzüne silip duranmış. Oha: -Ycri-hov, sana neme boldi? İndiden soham bir ayı yüze sılmak bolar mı? diyipdirlcr. Ol bolsa: - Sebebi bu ay doğanda, men bu yerde yokdum ahin, diyip cogap beripdir. Bildiğiniz gibi, bizde yeni ay doğunca, ona saygı gösterirler; dua ederler. Fakat biri ayın ondördü günü "Hekgey hekgey" deyip ona dua edip saygı göstermekteymiş. Ona: "Hey , sana ne oldu? Daha doğmamış bir aya saygı göstermek, dua etmek olur mu?" demişler. O ise: "Sebebi şöyle, bu ay doğduğunda ben burada yoktum" diye cevap vermiş. GEP BAŞIR-DA / SÖZ BAŞIDIR-DA Bir çoban varmış. O çocukluğundan itibaren Bir çopan bolan. Ol oglancıkhgmdan çöle ibcçöle gönderilmişdi. rilen ekeni. Hayalında kadın kız görmeden büyümüş. Bir Ömründe gelin-gız görmen, ösüp-ulalıpdır. gün onu evlendirmişler. O ne söyleyeceğini biBir gün onı Öylcndiryerler. On neme gürrün etlemeyi p: cegini bilmen: "İğnen var mı?" diye gelen kıza sormuş. -irmen bam-a? diyip, gelen gizdan soran. Kız ise: Ol bolsa: "Geceleyin onu ne edeceksin?" demiş. -Cicen içinde onı neteck? diyen. Oğlan: Oğlan: "Ay, söz başıdır-da" diye cevap vermiş. - Ay, gcp başıdır-da, diyip, cogap beren. YER^KÜŞDEDEGEYSENETCEK? / HEY SATRANCA DEĞSE NE OLACAKTI? Önem bir küşt oynap oturanın kellesine daş degeyipdir. Ol ona ünsem bermen, oynunı dovam eden.Ahırda, pikirc gidip, maniayım sıpasa, eli gan bolupdır. Ol; -Yeri mufla neme diy ersin bu garagollar her zat eder-hov, mane degenem ne yagşı, bardı-geldi, küşde değip, çöpleri dagadayan bolsa nederdik?! diipdir. AHIRATDA SAĞARSIN / Ozalam biri sıgrmın süytsüzliginden zeyrenip, -atmak üçin bazara ekidipdir. Ol yanı bilen oğlum hem alıp gidyer. Bazarda biri sıgra hırıdar bolup, yuvaşlık bilen yankı oglancıkdan: - Sıgrmız süytlümi ? diyip soran. Ol bolsa: - Süytli bolsa, satmağa getirerismi?! diyen. Kakası onun bu sÖzüni eşidip: Eskiden satranç oynayan birinin kafasına taş değmiş. O ona dikkat etmeden, oyununa devam etmiş. Sonunda, dikkat edip alnını şilince eli kan olmuş. O: "Hey, buna ne dersin; bu yaramazlar her şey eder; iyi ki bana değdi; satranca değip taşları dağıtsaydı ne yapardık" demiş. AHİRETTE SAĞARSIN Eskiden biri ineğinin sütsüzlüğünden şikayet edip, salmak için pazara götürmüş. Yanında oğlunu da götürmüş. Pazarda biri ineği alacak olup yavaşça oğlana: "İneğiniz sütlü mü?" diye sormuş. O ise: "Sütlü olsa, hiç satmaya getirir miyiz?" demiş. Babası onun bu sözünü duyup: - He, senin bir..., siz-e ecen ikiniz satdırmacak bolun menem satcak bolaym, diyipdir. Alıcı: "Hc-c, numun sıgrı siiytlüdir, şon üçincm ayali satdirmacık bolup, şey diygin diyip oğluna övredcndir" öydüp almakçı bolup, yene-de - Sıgrın süytlümidir? diyip, satıcının özünden soran. Ol: - Gatı siiytlüdir, yöne ahıra sagıbermclidir, diyen. Şeydip, sıgrmi satan. Alan adam öyünc getirip, sağıp göryer veli, zat çıkanok diyye. Onson yene bir bazar güni ol heki sığır satana düşüp: - Sen neme: "Gatı süytlüdir, yöne ahıra sa gıbermclidir" diyip yalan sözledin ?! diyen. Sığır satan bolsa: -Yok, sen öte eşidensin men:" Ahıratda sağarsın" diyipdim, diyip, cogap beren. DESTERHAN GOVI Ozalam biri bir ganba garap: - Hanların içinde haysı han govı? diyip soran. Ganp eğinmen: -Desterhan govı, diyip, cogap beren. "Hey, senin bir...; sen annenle birlikte sattırmamaya çalış; ben de satmaya çalışayım" demiş. Alıcı: "Hee, bunun ineği sütlüdür. Onun için karısı sattırmamak için şu söylediğini deyip oğluna öğretmiş" diye düşünüp almak isteyip yine de: "İneğin sütlü mü?" diye satıcının kendisine sormuş. O: "Çok sütlüdür. Hiç durmadan, ahira kadar sağmak gerek" demiş. Bu şekilde ineğini satmış. Alan adam evine getirip sağmış, fakat hiçbir şey çıkmamış. Ondan sonra yine bir pazar günü o inek satanla karşılaşıp: "Sen neden, çok sütlüdür; durmadan ahire kadar sağmalı, diye yalan söyledin? !" demiş. inek satan da: "Hayır, sen yanlış duymuşsun, anlamışsın. Ben, "ahirette sağarsın" demiştim" diye cevap vermiş. / SOFRA İYİ Eskiden biri bir fakire bakıp: "Hanların içinde hangi han iyi?" diye sorar. Fakir beklemeden: "Sofra (desterhan) iyi" diye cevap ^erir.
© Copyright 2024 Paperzz