İL TARİH : MANİSA : 04/07/2014 Bugün tıbbi olarak da bilim adamları tarafından yılın bir ayını oruçlu olarak geçirmenin, adeta insan bedeninin yıllık bakımı gibi çok büyük faydalar sağladığı kanıtlanmıştır. َ ََقَاَلَرسَول َضان َ صا َم َر َم َ َْ َمن:َللاهَصَلَىَللاََعَلَيَ هَهَوََسَلَم َ 2 ُغف َِر لَ ُه ما َتقدَّ َم مِنْ ذ ْنبِ ِه، ً واحتِسابا ْ ً إِي َمانا َ NİMETLERİN FARKINA VARMA VE ŞÜKÜR AÇISINDAN ORUÇ Muhterem Müslümanlar! Bu dünyada bulunan her şeyi eşref-i mahlûk olan insanoğlunun hizmetine veren Cenab-ı Hak, yeryüzünü adeta bir sofra gibi yaratmıştır. Yeryüzünde ve gökyüzünde hiçbir şey yoktur ki insanoğluna hizmet etmesin. Zehirli bir böcek olan arının yapmış olduğu baldan, her an nefes aldığımız havadaki oksijene kadar hemen her şey insan için yaratılmıştır. Allah bütün varlıklar âlemini, rezzakiyetini ve rububiyyetini anlamamız için bizim hizmetimize sunmuştur. Bizim hizmetimize sunulan bunca nimetin bir şükrü olmalıdır. Sağlıklı bir beden de bizim için büyük bir nimettir; beden nimetinin şükrü de oruçtur. Değerli kardeşlerim! İslam'ın şartlarından biri, Ramazan ayında oruç tutmaktır. Oruç, Hz. Âdem (a.s.)'den beri bütün Peygamberlere ve ümmetlerine farz kılınan kadim bir ibadettir. Orucun farziyyeti ayet ve hadislerle sabittir. Allah (CC.) Kur'an-ı Kerim'de mealen şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Kötülüklerden sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” Bunun yanında oruç sıhhat kazandırır. Zira mütemadiyen çalışarak yorulan mide ve diğer organlar faaliyetlerini azaltarak dinlenir. Nitekim bir rivayette şöyle buyrulmaktadır: “Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız”.3 Bu hadis-i şeriften de anlıyoruz ki bedenimizin şükrünü eda ettiğimiz oruç, aynı zamanda yine bedenimiz için bir sıhhati beraberinde getirmektedir, diğer bir deyişle nimet içinde nimeti bizlere sunmaktadır. Aziz cemaat! Cenab-ı Allah bizlere karşı o kadar cömerttir ki; önce bizleri hiç yoktan var edip bu dünyaya göndermiş, yaşamımızı sürdürmemiz için dünyayı bizim hizmetimize sunmuş, bunca nimeti hesapsızca bizlere vermiştir. Buna karşılık Yüce Rabbimiz, bizden verdiği nimetlere şükretmemizi istemektedir. Oruç ibadeti de nimete şükrün bir gereği ve ifadesidir. Oruçlunun mükâfatı Yüce Yaratıcının katında gizlidir; nitekim bir kutsi hadiste şöyle buyrulmaktadır: “Âdemoğlunun işlediği her hayır ve sevabın ecri on mislinden yedi yüz misline kadar artırılır. Fakat oruç böyle değildir. Oruç, sırf benim rızam için yapılan ibadettir. Onun mükâfatını ancak ben veririm. Çünkü kulum yemesini, içmesini ve bütün arzularını rızam için terk etmiştir”4 Değerli kardeşlerim! Biz aciz kullara düşen de ancak Allah’a layıkıyla yönelip O’na hakkıyla ibadet etmektir. Cenab-ı Hak bizlere verdiği nimetlerin farkına varmayı ve hakkıyla şükrünü eda etmeyi nasip etsin. Hutbemizi Allah Rasülü (s.a.s)’nün başta okuduğumuz, bizim için büyük müjde içeren hadisiyle bitirelim: “Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” ---------------------------------------------------------------------- 1-Bakara, 2/183. 2-Buhari, İman 28, Savm 6; Müslim, Sıyam: 203. 3-Taberani, Mu’cemu’l-Evsat, VIII, 174. 4-Müslim, Sıyâm, 165; Tirmizî, Savm, 55. Hazırlayan: Abdullah Yavaş Sarıpınar Mah. Camii Müezzin-Kayyımı Salihli/Manisa Redaksiyon: İl İrşat Kurulu İLİ TARİH : MANİSA : 11.07.2014 Mide gibi bütün duygulara; göze, kulağa, kalbe, hayale, fikre dahî bir tür oruç tutturmaktır. Yani; bu duyguları haramlardan, günahlardan ve lüzumsuz şeylerden uzak tutmaktır. İbadetlerin sırlarını, gerçek mana ve önemini kavrayan kimi âlimler namaz kıldığı, oruç tuttuğu halde hâlâ çirkin işler yapan ve fenalıktan sakınmayan kimseyi; abdest alırken yüzünü, eline su almadan üç kere yıkayan kimseye benzetmişlerdir: Uzaktan bakan onun abdest aldığını zannetse de o gerçekte abdest almamaktadır. Efendimiz (s.a.s) “Oruç tutan öyle insanlar vardır ki; kârları sadece açlık ve susuzluk çekmektir”2 buyururken bu durumu kastetmektedir. ORUC’UN TOPLUM HAYATINA YANSIYAN FAYDALARI Kardeşlerim! Yüce dinimiz İslâm, ferdin YARATICI ile olan bağlantısını daha derinden hissetmesine ve geliştirmesine hizmet edecek düzenlemeler getirdiği gibi; onun toplum içinde uyumlu, güvenilir ve hoşgörülü olmasını sağlamaya yönelik düzenlemeler de getirmiştir. Muhterem Müminler! İnsanlar arasındaki çekişmenin-kavganın temel sebeplerinden biri; insanların iştah ve şehvetlerini ölçüsüzce tatmin etmeye çalışmasıdır ve bu amacı gerçekleştirmek üzere mal ihtiraslarıdır. İşte ORUÇ; bu ihtirası dizginlemenin, iştah ve şehveti kontrol altına almanın bir yoludur. İştah ve şehveti alabildiğine ve ölçüsüzce tatmin peşinde koşmak; ŞEYTANİ bir tutum olup, oruç tutmak bu anlamda şeytanı zincire vurmak anlamına gelir. Kardeşlerim! Efendimiz (s.a.s)’ in orucun diğer bir yönünü vurgulayan: “Oruç bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu bir günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Ona birisi sataşır veya küfrederse, “Ben oruçluyum” desin.”1 sözü, bizlere toplum hayatında iyi geçinmeyi net bir şekilde ders vermektedir. ORUÇ; sadece iştah ve şehveti dizginlemek değildir; ayrıca ağzını ve dilini kötü ve çirkin söz söylemekten korumaktır. Aziz Kardeşlerim! Rahmetin sağanak sağanak yağdığı Ramazanda, Peygamberimizin ifadesiyle; “…cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da zincire vurulur.”3 Bizler, açılan cennet kapılarını kapatır, kapatılan cehennem kapılarını açar ve zincire vurulan şeytanların bağını çözersek; fert ve toplum olarak bu rahmet ayından gerektiği şekilde istifade edemeyiz. Zira bu rahmet sağanağından istifade edebilmenin yegâne şartı; günahlardan, çirkin davranışlardan uzak durarak, gönül kapımızı hayır ve güzelliklere açmaktır. “Oruçlu kimse, yalan sözü ve yalanla amel etmeyi terk etmezse, Allah’ın onun yemesini içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.”4 buyuran Rasûlullah Efendimiz (s.a.s.); oruçlunun kötülük ve olumsuzlukları terk etmesi gerektiğine işaret etmektedir. Kardeşlerim! Zekâtlar, sadakalar, yardımlaşmalar, ziyaretler, terk edilen kötü alışkanlıklar ve çirkin sözler hepsi cennetin kapısını aralayan türden ibadetler değil midir? Cennetin kapılarını; güzellik, iyilik anahtarları açmaz mı? Çirkinliğe, kötülüğe ve Allah’a isyana karşı oruçlu insan, güzellikler bahçesi cennetin konuğu olmaz mı? Oruçlarımızın; Efendimizin (s.a.s) : “Bir kimse Allah yolunda bir gün oruç tutarsa, Allah bu tutulan oruç sebebiyle o kimsenin yüzünü cehennem ateşinden yetmiş sene sürecek mesafelik yere uzaklaştırır.”5 hadisi şerifiyle müjdelediği oruçlar olmasını Yüce Rabbimizden diliyorum. 1-Buhari, Savm,9 2-İbni Mace, Sıyam 21 3-Buhâri, Savm, 5;Müslim, Sıyâm, 1. 4-Ebu Davud, Sıyam, 25 5-Müslim, Sıyâm, 31. Hazırlayan: İl Hutbe Komisyonu İLİ: MANİSA Tarih: 18.07.2014 KADİR GECESİ Muhterem Müslümanlar! Regaip, Miraç ve Berat gecelerini idrak ettik. Müslümanlığın şiarı olan oruç ayına, Ramazan-ı Şerife ulaştık. Maneviyatımızı güçlendirecek olan Kadir gecesine de kavuşmak üzereyiz. Peygamberimizin en büyük mucizesi olan Kur´an-ı Kerim´i Yüce Allah Ramazan ayındaki Kadir gecesinde, Cebrail (a. s. ) aracılığı ile Resulüne indirmeye başlamıştır. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Ramazan Ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kuran’ın indirildiği aydır.”1 Peygamberimiz de kalpleri onunla fethetti, gönülleri onunla nurlandırdı ve insanlığı onunla hidayete erdirdi. Kur´an’da sadece Kadir gecesi hakkında müstakil bir sure vardır. Allah Teâlâ bu surede şöyle buyuruyor: “Doğrusu biz Kur´an-ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gece Rablerinin izni ile her türlü iş için inerler. O gece tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.”2 Aziz Müminler! Cenab-ı Allah bazı zaman dilimlerini çok kıymetli olarak var etmiştir. İnsanların yaşadığı zaman dilimlerini bereketlendirme anlamına gelen Kadir gecesi ‘nin Kur’an’da zikredilmesinin hikmeti ise bu gecenin bin aya denk bir ömre nispet edilip, bizlere af kapısının genişliğini idrak ettirmek içindir. Kadir gecesinin asıl önemi ise, Kur’an-ı Kerim’in bu gecede inmeye başlamış olmasındandır. İnanmış insanlar, mümin gönüller olarak bu gecede Kuran’a bağlılığımızı daha da artırmalı ve kulluk görevini şuurlu bir şekilde yapmak için çalışmalıyız. Bu konuda Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “ Faziletine inanarak ve mükâfatını da Allah´tan bekleyerek Kadir Gecesini ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.”3 Her birimiz bilerek veya bilmeyerek günah işlemişizdir. Peygamberimizin yukarıdaki hadisinde haber verdiği bu müjdeye ulaşmak için bu gecede dua, tövbe ve istiğfar edelim. Peygamberimiz Ramazan-ı şerifin son on gününün, gündüz ve gecelerinde kendilerini daha çok ibadete vermişlerdi. Hatta aile fertlerini de geceleyin uyandırmışlar ve hep beraber ibadet etmişlerdir. Böyle gecelerin birinde Hz. Aişe Validemiz Peygamberimize şöyle bir soru sormuşlar: “ Ya Rasülullah! Kadir Gecesinin hangi gece olduğunu bilir ve o geceyi idrak edersem Cenabı Allah´a nasıl duada bulunayım? Peygamber Efendimiz de şöyle cevap vermiştir: “ De ki Ya Rab! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet.”4 Muhterem kardeşlerim! Bu gece aynı zamanda; Kur’an okuma, af ve mağfiret dileme ve muhasebe gecesidir. Kendimize çeki düzen verme ve Yaratanımıza karşı saygımızı gösterme gecesidir. İyi bilelim ki bu gecenin; tan yerinin ağarmasına kadar olan müddetinde Allah bütün yarattıklarına her zamankinden daha ziyade merhamet nazarıyla bakar ve halisane duaları kabul eder. Yılda bir defa ulaştığımız bu gecede, Allah’a daha iyi bir kul ve Resulüne layık bir ümmet olmaya gayret göstererek geçirelim. Kendimiz, ailemiz başta olmak üzere bütün din kardeşlerimize ve insanlığa dualarda bulunup tövbe ve istiğfar edelim. Kur´an-ı Kerim bu gecede indirildiği için Kur´an okuyup dinleyelim. Namaz kılalım ve hayattaki olaylardan ibret alalım. Okuduğumuz hatimlerin dualarını bu gecede yapmaya gayret gösterelim Rabbimizi tesbih edip, ona hamd edelim. Peygamberimize salavatlar okuyalım. Hasta ve biçare dertliler için şifalar dileyelim. Garip ve boynu bükükleri bulup sevindirelim. Büyüklerimizi bir telefonla dahi olsa arayalım eğer yakınımızda iseler ziyaret edip gönüllerini hoş edelim. Rahmet ve bereket ayı Ramazanın son günlerini yaşıyoruz, bir geceye, manevi anlamda bir ömür sığdıran Cenab-ı Allah, idrak edeceğimiz Kadir gecesini en güzel şekilde değerlendirmeyi birlik ve beraberlik içerisinde bayrama kavuşmayı tüm İslam âlemine nasip eylesin. -----------------------------------------------------------------1-Bakara, 2/185. 2-Kadr, 97/1-5. 3-Buhârî, Îmân 25, 27, 28, 35, Savm 6, Terâvih 1, Leyletü'lkadr 1; Müslim, Müsâfirîn 173-176. 4-Tirmizî, Daavât 84. Hazırlayan: Ömer ÇORAPLI Kemiklidere Mah.Camii İmam-Hatibi SARUHANLI/MANİSA Redaksiyon: İl İrşat Kurulu İL : MANİSA TARİH :25/07/2014 الرحِيم َّ الر ْح َم ِن َّ ِِب ْس ِم هللا ص َد َق ًة ُت َط ِّه ُر ُه ْم َو ُت َز ِّكي ِهم َ ُخ ْذ مِنْ أَ ْم َوالِ ِه ْم س َكنٌ لَّ ُه ْم َو ه َ صالَ َت َك َ َّصل ِّ َعلَ ْي ِه ْم إِن َ ِب َها َو ُهللا 1ِيع َعلِي ٌم ٌ سم َ :سلَّ َم َ صلَّى هللاُ َعلَ ْي ِه َو َ ِسول ُ هللا ُ َقا َل َر 2ار َولَ ْو ِبشِ ِّق َت ْم َرة َ فا َّتقُوا ال َّن ZEKÂT VE SADAKA Değerli Müslümanlar! Dinimiz, toplumun huzur ve mutluluğuna büyük önem vermiş, bunu gerçekleştirmek için de bir takım esaslar koymuştur. Zekât, İslam’ın beş şartından biridir. Zekât; malı artıran ve onu temizleyen bir özelliğe sahiptir. Dinimiz zekâtı farz kılarak, zenginlere mallarının ve paralarının belirli bir miktarını her yıl muntazam bir şekilde fakirlere vermelerini emretmiştir. Zekât; yapılıp yapılmaması, kişinin isteğine bırakılmış bir yardım değildir. Zekât; aynı zamanda fakirin hakkı ve zenginin yerine getirmesi gereken mecburi bir görevdir. Zekât, zengin ile fakir arasında servet bakımından oluşabilecek, adaletsizliği gidermek suretiyle, toplumda huzurun tesis edilmesini sağlar. Kur’an-ı Kerim’de; “Ta ki bu mal içinizden zengin olanlar arasında elden ele dolaşan bir servet haline gelmesin.”3 buyrulmaktadır. Kıymetli Müslümanlar! Zekât; bir diğer açıdan temizliği ifade eder. Zira zekâtını veren bir kişi, malını haramlardan temizlediği gibi, kalbini de cimrilikten arındırır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah; “Ya Muhammed! Servet sahiplerinin malından zekât al! Zekât onların mallarını temizler, vicdanlarını da arıtır.” ayet-i kerimesiyle bu hakikati bizlere hatırlatmaktadır. Müslüman, zekât sayesinde elindeki malın gerçek sahibinin Yüce Yaratan olduğunu, kendisinin ise bir emanetçi konumunda olduğunun bilinciyle hareket eder ve mükâfatını da sadece Yüce Allah’tan bekler. Değerli kardeşlerim! Zekât, malı bereketlendirir ve malın çoğalmasını sağlar. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Siz Allah için ne verirseniz, Allah onun yerine daha iyisini verir.”4 Bizi yaratan ve yaşatan Allah, bize pek çok nimetler vermiştir; bizi de bunların bir bölümünü yoksul ve muhtaçlara vererek, onların sıkıntılarını gidermekle görevlendirmiştir. Muhterem Mü’minler! Müslümanların; farz olan zekâtın yanında, bir de Ramazan bayramından önce vacip olan fitre sadakaları da vardır. Nisap miktarı mala sahip olan veya onun değerinde parası olan müminlerin, fitre sadakasını ihtiyaç sahiplerine vermesi vacip bir ibadettir. Fitre sadakasının vacip olması için, zekât gibi malın üzerinden bir yıl geçmesi şart değildir. Fitre sadakası kişinin hem kendisinin, hem de bakmakla yükümlü olduğu kimselerin adına verdikleri sadakadır. Zekât verilen kimselere, fitre de verilebilir. Maddi durumu müsait olan Müslümanlar, fitre sadakası vererek fakir olan Müslüman kardeşlerine bayram sevincini yaşatırlar. Böylece; hem verilen nimetlere şükretmiş, hem de Rabbin rızasını kazanmış olurlar. Cenab-ı Hak vereceğimiz zekât ve fitreleri, Müslümanlar arasındaki birlikberaberlik ve kardeşlik duygularının güçlenmesine vesile eylesin. Hutbemizi Efendimiz (s.a.s) in bir hadisiyle bitirelim: Yarım hurmayla bile olsa ateşten kendinizi koruyunuz.” ---------------------------------------------------------- 1-Tevbe 9/103. 2-Buhari, Zekât 9; Müslim, Zekât 67. 3-Haşr, 59/7. 4-Sebe 34/39. Hazırlayan: Selami KARAKAYA Hılal Camii İmamHatibi Turgutlu/MANİSA Redaksiyon: İl İrşat Kurulu İL TARİH : MANİSA : 28/07/2014 َيم بهس همَللاهَالرحم هنَالر هح ه ه َواَللا اهنماَالمؤ همنونَاهخوةٌَفاصلهحواَبينَاخويكمَواتق 6 َلعلكمَترحمون قالَرسول ه َالَيؤ همنَاحدكمَحتىَي هحبَالخي ههَماَي هحب:َللاه َ7س هَه لهنف ه Etrafımızdakilere şefkat ve tevazu ile muamele edelim ki, Allah da bize merhamet etsin. Yüce Rabbimizin Hucurat suresinde: “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyle ise kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki merhamet olunasınız.” emri gereğince bütün müminleri kardeşlik şuuruyla kucaklayalım. Küskünlüklerimizi ve dargınlıklarımızı unutalım. Aziz Kardeşlerim! RAMAZAN BAYRAMI Muhterem Müslümanlar! Bizleri yaratan, yoktan var eden, hilkat ağacının en mükemmel meyvesi olarak, varlık âlemine insan olarak yerleştiren, sayısız nimetler bahşeden ve İslam’la müşerref kılan Allah’a hamdolsun. Bizlere, neşe ve sevinç günleri olarak bu bayramları armağan eden Hz. Muhammed (S.A.S) efendimize, sonsuz salat ve selam olsun. Aziz Mü’minler! Amellerin kat kat değerlendiği, günahların affedilip duaların kabul olduğu, oruç ayı Ramazan’a veda ettik. Bir ay boyunca oruç tuttuk, teravih namazı kıldık, hatimler okuduk, çeşitli hayırlar yaptık. Ramazan ayında yapmış olduğumuz ibadetlerin verdiği huzurla, Ramazan bayramına ulaştık “Elhamdülillah”. Değerli Mü’minler! Bayramlar; birlik ve beraberliğin, toplumsal dayanışmanın, insani ve dini güzelliklerin, kardeşlik adına en güzel örneklerin yaşandığı, sevginin ve sevindirmenin doruk noktaya ulaştığı müstesna zaman dilimleridir. Bu bakımdan bayramlar her yıl gelip geçen sıradan tatil günleri değildir. Bu itibarla; bayram günlerinde başta anne babamız olmak üzere; akraba, komşu ve hastaları ziyaret ederek, onların gönüllerini hoş edelim. Yetimleri, fakirleri, kimsesizleri sevindirelim. On bir ayın sultanı olan, mübarek bir aya veda edip bayram ederken; Ramazan ayında kazanmış olduğumuz; namaz, zikir, yardımlaşma ve dayanışma gibi güzel hasletleri, hayatımızın her anına yayarak, Ramazandan sonra da devam ettirelim. Zira ayet-i kerimede: “Sana ölüm gelinceye kadar rabbine kulluk et”8 buyrulmaktadır. Bu duygu ve düşünceler içerisinde Ramazan bayramınızı tebrik ediyor; bayramların birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine, âlemi İslam’ın huzur ve saadetine vesile olmasını, yüce Rabbimden niyaz ediyorum. 1 2 3 Buhari, Savm,9 İbni Mace, Sıyam 21 Buhâri, Savm, 5;Müslim, Sıyâm, 1. Ebu Davud, Sıyam, 25 5 Müslim, Sıyâm, 31. 4 6 7 8 Hucurat 49/10. Buhari, İman 6; Müslim, İman 71. Hicr 15/ 99. Hazırlayan: Ahmet AVCUL Hilaliye Erkek Kur’an Kursu Öğreticisi Akhisar/MANİSA Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
© Copyright 2024 Paperzz