Doç.Dr. Leniyara SELİMOVA KIRIM TATAR KÜLTÜR TARIHINDE “TONGUÇ” ILE “ŞAFAK” RISALELERININ ÖNEMI Bu incelememizde eski periodik yayınlarımızın nadir bir TIPKIBASIMIINI bilimin dikkatine takdim ederiz. Büyük mütefekkirimiz İsmail Gaspıralı’nın “Tonğuç” ve “Şafak” risaleleri ile bu seriyi başlatmak niyetindeyiz. Tıpkıbasımın evelinde işbu neşirlerimizin ehemmiyeti hakkında Türk ilminin fikrini ilân ederiz. Sonrasında ise bu risalelerde geçen bazı Arapça ve Farsça kelimelerin anlamlarını sıraladık. Dikkatinize arz ederiz. İsmail Gaspıralı (185 -1914), Kırım Tatarı eğitimci, yayıncı ve politikacı. Gaspıralı, Rus İmparatorluğu'nda Türk ve İslam toplumlarının eğitim, kültür reformu ve modernleşmeye ihtiyacını betimleyen Müslüman entelektüeldir. Soyadı, Kırım'daki Gaspra şehrinden gelmektedir. Türkçü Turancı görüşün ideologlarındandır.Gaspıralı düşüncelerini 1883'te kurduğu ve 1918'e kadar varlığını sürdüren "Tercüman" adlı gazetesiyle yaymıştır. Yayınlarında Türk halklarını birlik ve dayanışmaya çağırdı. “Dilde, fikirde, işte birlik!” sözüyle Türk halklarındaki birlikteliğin temel ilkelerini oluşturmuş ve günümüzde de bu söz bu birlik mücadelesinin hedefini göstermektedir. Gaspıralı, modernleşmenin Avrupalılaşma olduğunu savundu. Modernleşmenin tek yolunun eğitim olduğuna inanıyordu. O İslam okullarındaki çoğunlukla din üzerinde yoğunlaşan eğitim sistemini eleştirdi ve çocukların ana dillerini daha etkili konuşmalarını sağlayacak yeni bir öğretim sistemi kurdu, bu şekilde yeni müfredatı sundu. 1881 tarihli bir yazısında: “Geri kalmışlığımızın tek nedeni cehaletimizdir. Avrupa'da neyin icat edildiğine veya neler olduğuna dair hiçbir fikrimiz yok. Bu izolasyondan kurtulmak için bunları okuyabiliyor olmamız gerekirdi; Avrupa fikirlerini yine Avrupalı kaynaklardan öğrenmeliyiz. İlk ve orta okullarımızın müfredatlarına bu dersleri koymalıyız ki, göz bebeklerimiz yani öğrencilerimiz bu fikirlere ulaşabilsin”. diyerek düşüncelerini ortaya koymuştur. Gaspıralı kadınlar için Âlem-i Nisvan (Kadınlar Dünyası) adlı bir dergi çıkarımış ve bu dergiyi kızı Şefika yayına hazırlamıştır. Çocuklar için de Âlem-i Subyan (Çocuklar Dünyası) adlı bir yayın çıkarmıştır. Gaspıralı, İslam Biriği'nin (İttifaq-i Müslimîn) kurucularından biridir; 1907'de kurulan birlik Rus İmparatorluğu'ndaki Müslüman Türk entelektüelleri birleştirmiştir. Ayrıca ilk Rus Müslüman kongresinin organizatörlerinden biriydi ve Rusya'daki Müslüman insanlar için sosyal ve dinî reformlar oluşturmayı amaçlıyordu. Gazete ve dergileri: Tercüman (Bahçesaray, 1883-1918) Alem-i Nisvan (Bahçesaray, 1906-1910) Alem-i Sibyan (Bahçesaray, 1906-1912?) Al-Nahdah/The Renaissance (Kahire, 1908) Kha! Kha! Kha! (Bahçesaray, 1906-?). Bu sıralamayı İsmail Gaspıralı’nın Türkçe, Rusça ve Kırımtatarca basılmış olan kitapları ve makalelerini de gösterebiliyoruz. Aşağıda “Tonguç” ve “Şafak” risalelerinin tıpkıbasımlarının çağdaş alifbaya transliterasyonunu takdim ederiz. TONĞUÇ Şehr-i Bağçasaray ________________ Sahib-i qalem İsmail Bin Mustafa Ğ. _______________________________ Fî 8 (20) Mah-ı May seneyi milâdiye 1881 Fî 20 şehr-i cemadiy il ahr seneyi islâmiye 1298 __________________________________________________________________________________ MECMUA __________________________________________________________________________________ SÖZ EVVEL İşbu bendler ilk qalemimiz olduqdan cemiine ”Tonğuç” dedik. Edebiyatca işlenmiş ise de milletimiziñ lisanı terbiyeye qavaide gelecek lisandır. Şöyle ki, eger üstadını bulub qaleme alınub ...lınur ise, şimdikine göre ...ne dereceler yaqışıqlı ruşen ve qullanışlı ...dir. Bundan evvel taş basma ...ne işbu eser acizane neşr etmeye istemiş isek de, murad-ı hasıl ...qından bu defa Tiflisde Ünsiy Zade Hazretleriniñ basmahanesinde neşr etmeye qarar verdik. Her taze iş gibi bizim çolpa ve çıqımsız eserimiz dahi bir hayli müzakerelere sebeb oldı. Şöyle ki her kes qantarı aldığı qadar aşağu-yuqarı çekdi. Maqsadımız ancaq bu gibidir. Çünki başlarımızda nice vaqıtlardan beri donmuş qalmış miyler hareket-i fikriyeye meyil eder iseler fena olmaz fikrindeyiz. Bundan böyle her nege ...on ğarazımız cümle ile ... ... meselâ şimdiki usul ... ıslaha muhtac biñ türlü ... erdir. Ahlâqça nice türlü dualara muhtac aletlerimiz var. İşte bunları müzakere etmeli. Islahına define çaresine yol aramalı. Ara-sıra bunuñ gibi sual (mesele)ler meydana qoymaq ile beraber lisan-ı tatariyeniñ işlenmesine ve ilerülemesine çalışmaq isteriz. Usta ve qalemkâr degil isek de vatanımızıñ ... yirişüb (yitişüb olmalı - LS) gelen gençleri qalem ve fünûn arabacı amil ve ğayret sahibleri olurlar. Hüsn-i zannıyla bilhassa lâme qalemimizi ele alub, çare açmaya niyet eyledik. Bir ile olduqça qusurumuza baqılmasun: çala-çala uydururuz denildiği gibi bizim qalemimiz odun ise de, genç vatandaşlarımız odunları qalem idüb cümle faydasına çalışırlar ümidindeyiz. Kendimize gelince, gösterildiği yolda cüzziy faide ide bilsek, nefsimizce kemal-i mukâfat hesab ederiz. ZİYAYI QAFQASİYA Qışıñ şiddetinde güneş görünüb faqirleri quvandırdığı gibi (Ziya)nıñ neşri dahi nice musulmanları memnûn eyledi. Devletimizde az-çoq her miletiñ edebiyatı, basmahaneleri ve gazeteleri olduğu halde biz musulmanlarıñ ne gazetesi ve ne bir basmahanesi var idi. Emir kâgikleri gibi cahillik deryasına batmada idik, lâkin üç seneden beri Tiflis zadegânlarından Said ve Celâl Ünsiyzadeleriñ ümiti ve ğayreti ile Tiflisde “Ziyayı Qafqasiya” ile benam bir tatar gazetesi neşr olunmaqdadır. Bunuñ gibi işi meydana getirmek her ne qadar güç, müşkil olsa da, “Ziyayı Qafqasiya” gazetesi qıyafet ve her ufaqca bu gazetede basıldığı bendler ve haberlerce ilerülemekde olduğu aşikâr olub, genç musulmanlar beyninde biyük memnuniyet hasıl etmişdir. Ve lâkin şu belâsından qorqarız ki, musulmanlarıñ ekseri gazete faideyi qılmamaya çoq aşina olmadıqlarından nice vaqıtlar geçinceye qadar edebiyat işi lâzimince ilerülemez. Nemse, fransız ve ingiliz gibi milletleriñ biñler ile gazeteleri vardır. Bazı “eglenceye” ve bazı “ticarete” ve bazı “tedris u terbiyeye” dair ve bazı her türlü şeyden ve malümatdan haber verir. Vatanımız Rusiyede dahi bir qaç yüz gazeteler çıqar. Rus lisanından maada Polak, Nemse, Şivit, Ermeni, Yahudi lisanlarında dahi gazete vardır. Sair milletler edebiyat ve gazetacılıq ilerülemesine onuñçün ğayret ile çalışıyorlar ki, edebiyat ve gazeta halqıñ sadası ve lisanıdır. Halınıñ tarifcisidir. Haqiqatıñ duacısıdır. Gözü perdelü, qulağı tıpalu olanlara biyük devadır... Bu sebeblere göre Ünsiyzade Hazretleriniñ dutdığı şerif-i vazır işleriniñ daim memnuniyetinden maada işiniñ ilerülemesi her vecih ile taleb etmeliyiz. Bu da erbab-ı qalemiñ yazmasıyla oqumaq bilenleriñ gazetanı alub oqumaq ile meydana gele bilür. ŞÖYLE MİDİR, DEGİLMİDİR? Ulu vatanımız Devlet-i Rusiye iki parçadır. Biri Rusiya-yı Avrupa, Rusiya-yı Aziya. Rusiya-yı Avrupa Qafqas ve Dağıstan ile beraber on beş vilâyetde (guberniyada) beş miliyona qadar musulman vardır. Bunlarıñ ekseri Tatar türki qabilesinden olub lisanları dahi yeklisandır. Şöyle ki, tekâlümde añlaşa bilürler. Ve cümlesi içün bir lisan-ı edebiye qullanması güç degildir. Qazanda yazılan bir kâğız Orınburgda, Şekide, Bağçasarayda oqunub añlaşıldığı gibi, Bağçasaraynıñ qalem ibaresi dahi o lütuflarda lüzumunca geçe bilür. Lâkin ne yazu bilüriz ve ne oqumaq isteriz! Tahsilde gezerken niçe vilâyetleri dolaşdık ve Rusiye musulmanlarınıñ suret-i yaşamalarını gördük. Şurası çoq teessüf olunur ve yazıqlıqdır ki, beş-on ilimden ve beş-on mekteb-i cedide görmüş zabıtandan maadası dünyadan bihaber olub perişan haldedirler ve üç-dört yüz seneden beri sanatca, ticaretce fünun-ı tedris ve usul geçişince hiç bir türlü ıslahları ve teraqqileri görünmüyor. Her kes milleti ecnebiy bilüb, vatanı kervansaray görüb, boğazı ve nefsi içün bildigine göre çalışurtürtünür durar. Vatan ve millet nedir, teraqqi ve ıslahat nedir, medeniyet ve insaniyet faziletleri nedir - hiç haberleri yoq gibidir! Var ise de hasiyetleriñ hasılatıñ görür idik. Üsti örtük söylemeyi bir bilmeyiz. Şöyle ki, bizce şimdiki usul yaşamamız üç hareketten ibaret gibidir. Çolpa-çolpa çalışmaq, abul-qabul aşamaq, vuqut-buqut yuhlamaq velhasıl. Yaşamamız insaniyet şanınca degildir. Velâkin fena hâlimiz tasdiq olunur ise noqsanlarımız aşikâr olsa, ıslahiyet yolları müzakere olsa, millet ilerülemesi içün ağniyâlar ve zadegânlar ve millete mehbitiy olan zatlar yavaş-yavaş ğayrete gelüb milletiñ her sırada ilerülemesine çalışurlar zan ederiz. Rusiyede bahr-i millet ilerülemekdedir. Bizleriñ elimizi-ayağımızı, gözümizi kim bağladı? Sopa ile urub, başımızı kim döndürdi? Ellerimiz iş içün, başımız fikir içün degilmidir? Devletimiz bizim ilerüledigimizi ve rahatımızı istiyor, biz muslumanlara bunca ihtiyarlar ve (pravalar) bahşiş etmişdir. Cümle divanları, mektebleri dahi açmışdır. Kendimize gelince, servetkâr zadegânlarımız, ağniyâlarımız çoqdır. Biyük sermayeli tacirlerimiz az degildir. Şöyle ki, ğayrete gelür isek ilerülemek içün aletimiz var gibidir. On beş-yigirmi sene evvel bizler gibi geride olan latışlar, ermeniler, yahudiler, karaimler aralarından şimdi nice hocalar, zabıtlar, nazırlar, advokatlar ve makinacılar çıqa bilür. Sebeb ne ki. Bizler de bunlar gibi çalışmayıq? Bize qalur ise de iptidayi halde Qazan, Orınburg, Ufa, Qasım Han, Nijniy Saratof, Şeki, Ejderhan, Bağçasaray gibi şehirleriñ cemaatları mahsus ruhsat ile bir cemiyet-i fenniyeyi hayriye tertib edüb, sabiyler mektebleriniñ ıslahına, medreseleriñ teraqqisine yeñi sanat mektebleri ve kitabhaneler açılmasına çalışmalıdırlar. Lâzım olan masârîf murad olunur ise bulunacağı aşikârdır. Babalarımız ve dedelerimiz bunca hayırlar etmişler, bizler zemanemizce lâzım olan beş-on mekteb, beş-on kitabhane peyda edememizmi? Bütün-bütüne tükendikmi? Hükûmet ruhsatıyla, cemaat etfaqıyla cümleniñ tedrisi-i maarifi içün bahr-i musulman seneviy o... ..qapın ihsan eder ise beş miliyon candan yüz elli biñ ruble hasıl ola bilür ve bunıñ içün ... biñ qadar adam fünûn-ı ilm vasıtasıyla tahsil ide bilür. Bu hesabla yüz on biñ nüfus qırımlılar üç-dört biñ rubl peyda idüb, iki yüzden ziyade gençleri ilm-i halden ğayrı oqumaq, yazmaq, ilm-i hesab, tarih ve coğrafiya ögrete bilürler. Söyledigimiz misaller ve ğayrı tedbirler il ve ağniyalarıñ ihsanı ve ağânîsi ile aqçeler tahsil idüb, bizlere vatandaş olan sair milletler nice mektebler ve kitabı basmahaneler ve ğayrı cümle-yi hizmet eden aletler peyda etdiler, biz niçün idemiyoruz? Bizler insan degilmiyiz? Bizler Rusiyeli degilmiyiz? Musulmanlarınıñ lâzım miqdarı ... ve medreseleri vardır. Halbuki usul-ı tedrisice ve nizamca ıslahata muhtacdırlar. Mekteblerde sabiyler yazı teraqqiyat-ı raqam görmezler. Medreselerde talebeler ulum-ı aqliyeden bir fen görmezler. Gençlerimiz ahlâq ve terbiye zamanında nüfus altında degiller. Vatanımızıñ qanunlarıñ, nizamlarıñ ögrenmeye hiç bir aletimiz yoqdur. Zemanemiz tedris ü sanat ve teraqqi zamanıdır. Bütün Avrupadan maada medeniyetce geride qalan Devlet-i Osmaniyede dahi yeñi usuller icad ve tertib olunub oqumağı qolaylıqlı etdiler ve az vaqıtda çoq ögreteler. Bu yeñi usulleri ögrenür, soñ fenamı olur? Biyük ve merhametli vatandaşlarımız ruslardan nice fünûn ve malümat ve sanat ögrene bilüriz. Rusca oquyub ögreneler sairler içün lâzımelü zakonları qanuna dair faideli kitabları lisan ...riyeye tercime idüb oqumalı. Evelü zemane-i mazi muhabbetlü vatanımızı tanıyub devletimize sadaqatlu, cemiyetimize faidelü, kendimize rahatlu ve iftiharlu yaşayışlar yaşamalı. Velhasıl uyqudan uyanmalı, etrafa baqmalı ve ğayrı vatandaşlarımız gibi her sırada ilerü çalışmalı. _________________ ψψψ_______________ Rezanski guberniyanıñ hanedanlarından gaspadin Malısof Rezanda bir biyük sanat ve tehnik mektebi açılması içün beş yüz biñ rubl aqça vasiyet eylemişdir. _________________ ψψψ_______________ Malümdir ki, şehirler nizamnâmesiniñ (Gorodovoy Polojeniya) otuz beşinci maddesine göre şehr-i meclisiniñ azaları (Dumanıñ glasniyaları) iki pay hristiyan ve bir pay ğayrıhristiyan olması şer-i teyyidi Bağçasarayda hristiyan ahalisi pek az olduğından musulmanlarıñ talebine binayen Duma Meclisiniñ nasafını hristiyan ve diger nasafı ğayrıhristiyan, yani musulman-ı nadan olması Dahiliye Nazareti tarafından hükm olunduğı gibi şimdi bazı şehirler dahi bu imtiyazı taleb ediyorlar imiş. _______________ ψψψ_______________ İbadethâne yanında meyhâne münasebetsiz olduğından qanunen kiliseden yüz yigirmi arşun uzaq olması şer-i teyyidi bu kere qanunıñ oña dair madde-i sene qoşma evvelâ raq-ı Qafqaziye namestniki Velikiy Knâz Hazretleriniñ lâyıq görmesine binayen Şurayı Devlet Meclisiniñ (Gosudarstvennıy Sovet) hükmüne göre musulman ibadethânelerinden ve qabristanlarından dahi meyhâneler yüz yigirmi arşun uzaqlıq olacaqdır. Şevketlü imperatorımız tarafından bu yeñi hükmüñ icrası ferman olub, resmen ilân olundı. Devletimiziñ bunca ikramı musulmanları saadet deryasına daldırub ifa-i teşekkürden âciz qıldı. _________________ ψψψ_______________ ELMAZİSTAN SEYAHATNÂMESİNİÑ MUQADDİMESİ Günlerde bir gün sabah ekren Bağçasaray cıvarında Beşik-Dağ üstüne çıhub seyir-i etraf temaşa-yı bahar eylemede idim... Ögümde örnekli acem halısı gibi çiçekli çöller döşenmiş, bir tarafda qale-i harabatı niceleriñ kemaliniñ ve zevâliniñ şahidi sanasın diyor ki: “Bana baq, dünyaya baq”. Diger tarafda Gence Dağı sevdigi ile iltifat eder gibi sabah rüzgârı ile quşlarıñ nazik sesleri qarışub, Mevlâya şükrâne münâcatı gibi tatlı-tatlı öter idi. Medh-i dilberin ala gözleri gibi temiz ve pak güller çekilmiş uzaq dağıñ gerüsinden maşuqım yuqudan qalqar gibi utanub, qızarub semaviy dilberi güneş göründi... Ögümde bağçalar deryasına batmış Tataristan şirin yüzde al yanaq gibi şehir güli Babahan sarayı gözüm ögünde... Millet qarağulları dev pehlivanları gibi cüfte-cüfte minareler asmana çekilmiş sanursın ki, ruküğa el qavuşmış turur... Bu şirin resmi seyir idüb dereceyı bayğın lezzete dalıb, elime tayanub yatur iken sağ tarafımdan bir ayaq tavuşı geldi. Başımı çevirüb baqdıqca nihayetsiz güzel bir qız gördüm... Yaşı on beş-on altı, elbisesi renkli bulutlardan kesilmiş, gözleri dünyanı muhabbete ğarq edecek gibi, altun renkli uzun saçları güneş şevqi gibi etrafına tökülmiş. Velhasıl duruşı genç başa qaza gibi baqışı her derde afiyet-şifa gibi melek misali, güzeller şahı, baharıñ tatlu rüzgârı gibi nazlı baña yaqınlaşdı.... Esrardan sarhoş deryayı ..eztin şaşurmış gibi hemen ayağa qalqub: - Siz kimsiz? - Seyyahım, - dedi, ama bir acayıp musıqısi ile geher damarım ditrerdi ve gönlüm giceden aydına çıqmış gibi rûşen ve şad oldı. - Ya güzel! Ne hal ile bu çöllerde yalnız qaldıñız? - Halime taacib etmeñiz. Hikâyem çoq uzundır, - dedi. - Bahtiyar vatanıñız nerededir? Der ve kendiñizi baña bildirüb beni bahtiyar etmezmisiñiz? - Sualiñiz beni memnun eder... Vatanım Elmazistan, ismime Haqiqiye derler. - Siziñ vatanıñızıñ suret-i yaşaması neye mübennidir? - Suret-i yaşamamızın üç erkânı vardır: biri – kelâm-ı qadim, biri – amil-i qadim, biri – ruh-ı islâmiye. - Deyi şehre-i doğru nazar eyledi... Bana gelince, başım dumanlı, fikrim dalğalı ağzımı açdım qaldım... Üç-beş daqiqa soñra baña çevrilüb dedi ki: - Vah! Vah! Bura ahalisi kelâm-ı qadimeye âşina iseler de amil-i qadim ile ruh-ı islâmiyetden bihaber imişler... Bu sözleri bir can ağırır sada ile söyledi ki, ben bayğuş dahi mazlum oldum ve ğayet taacib ederek hepisi cesaretim toplayub: - Ya Haqiqiye, buranıñ hâlini nerden bildiñiz? – dedim. - Camileriñ minarelerinden ve memleketiñ şeklinden dediğini tamamen añladım. Bu cevab bir qat daha taacibime gidüb, icabet qızcağıza muhabbet ile beraber qorqu dahi hüsn etmeye başladım. Evel anda qızcağız nazik temenni idüb hafif tuman gibi gözüm ögünden çekilmege başladı... Mübtelâ mey, divanemi. Her ne ise onuñ gibi şirin resmen peşinden görünmez quvvet ile tartılub yürüdüm. Hareketimi görüb: - Peşimden gelürsiñ? – dedi... - Evet. – dedim. - Gel, gidek. Beraber vatanımı göresin. Vatanımda cahil olmaz. Saadeti hitam bulmaz. Sen biçare qorqmayasın. Saña hiç bir zarar olmaz! Beraber gittik. Elmazistanda her ne acayip gördüm ise, beraber soñra seyahatımızı beyan ederiz. _________________ ψψψ_______________ LETAYIF QIRIMLILAR DERLER: Eşek taş taşıma ile, sofu tekkeye. Deve hacı olmaz varma ile Mekkeye ψψψ QIRIM NOĞAYLARI DA DERLER: Camandır qartlıq camandır: ayğır başım at etdi. Camandır yalğıñızlıq camandır: töre sözüm mat etdi. ψψψ Vaqtiyle bir horos çöplükleri saçar eken (incüdane)si bulmuş. Arpa calab olmadığına hiddetlenüb, turağını qazan tüb egri buyunib uzatub bağıra-bağıra söylemiş: - Ey, insanlar, insanlar! Ne aqılsız olursız. Bu bir taş danesine neden heves olursız! Bu horosuñ cinsinden aceb şimdi varmıdır? ψψψ - Bağçede bülbül sabah erken tatlı-tatlı öter imiş. Bir eşek bülbül sedasını tamamen diñleyüb baba nasihatı zamanında demiş ki: - Ey, arqadaş, seniñ sesiñ var imiş. Eger türküye meraqlı iseñ bizim horosdan ders almalı. Bu eşekiñ cinsinden aceb şimdi varmıdır? ψψψ - Ne var ne yoq, Hacıvat ağa? - Adım Buraq, Qaragöz ağa! Ne olacaq?... Develer qanatlanmış, uçacaq. - Bülbüller borazan çalacaq. - Balıqdan qurban içün mesele aranılacaq. Nice adamlar kendi işlerine kendileri şaşacaq. Ve şu aralıq vaqıf emlâqdan boğaz ağrısına şapor-şupur merhem yasanacaq. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Альманакъ статей «Тонгучъ» (Первенецъ) составилъ Бахчисарайскiй городской голова Исмаилъ-бекъ Гаспринскiй. ______________________________________________________________ İzan olunmaqla Tiflisde ziyayı matbuasında tabb olunmuşdır. ______________________________________________________________ Дозволено цензурою. Тифлисъ, 17 мая 1881 года. Въ Типографии Унси-Заде. MECMUA SAHİFE 5 NUMERO 2 ŞAFAQ ESER-İ HAMİ İSMAİL GASPRİNSKİY TAVRİÇESKİ GUBERNİYASINDAN BAĞÇASARAYDA QALEME ALINMIŞDIR. Fİ 25 MAH-I RAMAZAN 1298 ___________ цъна 7 коп. CEZ U NOMERİSİ 2 BİRİNCİ CÜZİ “TONĞUÇ” İDİ TİFLİSDE “ZİYA-YI QAFQASİYA” MATBAASINDA TABB OLUNMIŞDIR. Fİ 9 MAH-I AĞUSTOS 1881 ____________ Fiyatı bir tin (YEKŞENBE) ___________________________________________________________________ HAYAT-I TATARİYEYE ELZEM VE SALÂMET, VATANA MUTALİQ HER NEVİ MEVADDAN BAHSİ MUNTAZAMAN MECMUADIR ______________________________________________________________________________________________ Mündericatı: “Tonğuç” ve erbab-ı mutalaâ medeniyet-i islâmiyeyi islâm hükumdarları. İhbar-ı dahiliye: Salonimden ve Saratofdan haberler. Hamiyetinden vatandan Habibullah Bek Bulatof ve Salih Bay Mirza Qazan u Tatar ... Rusiyede islâm mecûsileri. Teke Türkmen .... Qazanda faâle ve muharririnden Şehabeddin Efendi muderris. Qırımda bir cemiyet-i hayriye. Ahbar-ı hariciye: Fas u Trablus garb-ı arabiy bir nan, Mısır ve ..nistandan haberler. Amerikada matbuat ve neşriyat. Afrika-yı Şimaliy ve İtalyanlar ile Fransızlar. Cennet-i mekân Sultan Abdülâziz Han hazretleriniñ vaqa-yı mualimiyesinden bir nice söz. Mütenevvia: Rusiyada musulman fabrikaları. (Edebiyat): Qazan ve Qırım ibaretini tetbiq. ... bir manzume-i letayif ve zarayıf: Derviş ve gazeteci. Mektüblere cevab. İlân-ı mahsus. _______________ BAĞÇASARAY 18 MAH-I MÜBAREK _______________ (Arz-ı teşekkür ve ızhar-ı memnuniyet). “Tonğuç” nam-ı eserimiz cümle qaidesine hizmet eter işlerden bulduğundan oquyanlar beyninde memnuniyet ve hoşnudlıq hasıl etdigi bizge köb quvvet ve ğayret vermişdir. Noqsanımız ne qadar köb bolsada bu fa... nice guberniyalardan ve sair yerlerden aldığımız ve eşitdigimiz tebriknameler güç işimizi qolay qıldı. Türki (ana) dilimizce neşriyat ve matbuat köb faidemend ve nağmelü olacağını fehm ederken biz bu etrafdan köb kişiler bizge yardım vaad etdiler. Bunlarıñ hepsinden Hüda razı bolsun. (İmam Hayreddin Aqibof, İbrahim Bunasof, İsmail ve Şeyh Atar İpakof, Muhammedhan Ğalabof, Şahabeddin İbrahim ve İsmail Akçurinler, Knyaz Devlet Keldiyef, Habibullah Bekbulatof, İbrahim Bekânof, Esaol, Muhammedhan Bek Mahmudof, Sultan Hubbibugihanof) hazretine hususiy ve acizane ızhar-ı teşekkür ve ibraz-ı memnuniyet eteriz. Hepsi işimizge bunca hüsn-i iltifat ve muamelât-i hayriyet-i alâmetde bulunmaqları bi-haqqın size var-ı tahsin ve tehniyet olmışdır: milletperest ve maarifperver ihba-yı yardımıyla her ne yazar isek muradımız halqqa faide ve balalarğa terbiye yolunda qaleme alımşış mevaddan haric olmayacaqdır. Mekteb-i milliyemizi usul-ı cedid üzere götüresi bir vasıta ve vesile yalñız bu gibi uzaq havadisiñ beyn-en-nas kemal-i rağbetle qabul ve mutalaa olunmasındadır. Acizanemizce bizge ümid-i nüvid bergen dostlarımızıñ izhar qıldıqları mesret u şevq ve ğaram-ı daimiy ve samimiy olduğı gibi ele aldığımız maqsud-ı mahmud nümudiy icrada acizleri dahi an-samim-il-qalb ve daimiyet üzere hizmet-i milliyeden hiç bir vecihle baş qaçırmayacaq. Bir de has bi hal ifade ederiz ki cerrahlar bazı yaraları “qızğın demir” ve acı merhemle defiy ve medavet etdikleri gibi erbab-ı qalem ve muharririn dahi bir nevi “tabib” ve cerrahdırlar ki erbab-ı mutalâanıñ mübtelâ olduqları maraz ve cerrahatlarına göre (Fi felv behim-i maraz) manaca “dua nüshası” yazurlar ümidi eger sağalmaz yaralarımıza (ahir-ül dua ilki) mazmununca (ki) verilürse yine şifa niyetiyle mütehmil olmağımızdan sevi bir ilâc mütessir degildir. Biz taan-ı ağyardan ihtiraz etmeliyiz ne sinan-ı qalemden: *Cerrahat-ül sinan le hayül teyyam*. *Ve ma yeltem-ma cerrahül-sinan*. _____________ MEDENİYET _____________ -İslâmiyeArablar şerif-i islâmla müşerref olmadıqları zaman cehaletde perişan-ı hal ve vahşiy ve esedan-ı bedeviy bir halq idiler. ... ... ... ve sanaat ve selâmet ve insaniyet gibi evsaf-ı medeniyetden ...lerde boy ve nişan yoq idi. Ğazel ve geyikler gibi evsaf-ı beşeriyeden bir hane ve ilm-i danışdan bi behve olduqları halde açıq sahraları devran ve quvvetlüleri quvvetsizlerden müntefiğ olmaq vazı ve haletiyle kezran etmekde idiler. Ğayet qaranlu bir giceni taaqiben tavı eden afitab cihantab alemiñ her bir tarafına şaşah baş olub zalam ve ğıyamı ortadan qaldırdığı gibi nur Muhammedi dahi zuhur edüb ve adı delet ve sahrayı cahiliyetde qalanlara zu’ bahş teşviq ve hidayet oldı. Arablar halqı alim-i qıymet islâmı pirayet-i yürüdüş qılub muzahir-i ihsan ve inayet verib celil oldılar. Qanun-ı şer’i şerif u nizam letayif-i islâma mutabıq hareketde bulunub cismaniyet ve ruhaniyetce ve ahlâq u nezafetce teraqqi perverlerge meyil etdiler. Qarye u aşiret ve şehirler salub ruz-be ruz sanaat ve ticaretce ilerülemekde idileri. Arablarıñ esas medeniyeti ittihad olunan maarif ve servet u etfaq ve ittihad gibi mevad-ı hüsniyeye tiz andan alışmaqnı ğarbiyyün imdi dahi nazar-ı veleh ve hayranla mutalâa etmekdedirler. Bu saadet u nik-bîn... din-i mübin islâmıñ semeridir ki bedeviyleri ilm-i medeniyet ve insaniyete dahil qıldı. İslâm ve islâmiyet bir derya-yı münafi gibidir ki gemisi selâmet ve her mevci saadet ve haqaniyet ve kemalât ve asayışdır. İslâmiyet bir sefinedir ki rakib olanları sahil-i necat ve salâmete yetirür. Din-i islâm teraqqiperver oldıqındandır ki onuñla pey-rev olanlara ahireviy ve ruhaniy saadete nail olacaqlarından başqa ömür-i dinyeviyde dahi teraqqiyab olmaq yolunı mesdud etmişdir. Eyyam-ı saadetden bir yüz elli yıl soñra arablar ol derece quvvet ve qudrete malik oldılar ki quva-yı harbiye ve askerlerine her tarafdan bab-ı fetih ve zafer güşade idi. Arablar idi ki quva-yı ticaretleri servet ve mal minali her tarafdan celb u kesb etmek yolunı açdı: Cibal-i şemhe ve behar-ı muazzamat arablarda olan quva-yı aqliye sayesinde onlara hadm vücud-ı mütekâr oldı. Quva-yı sanaiye u fen, felâhiye ve ziraiyede bir dereceye yetmişdirler ki acı meyveleri şirin ve sebze u reyahandan ârî deşt ve biyabaniy gül ve reyhan ve eşcar ve enharle tezyin edüb bağ u bağçaya ... etmege muqatdar olmışdılar. Hulâsat-ı el kelâm derya ve hâmun ve güvah ve beyabandan hayat-ı beşeriyeye zarur mevadı almaqda ve onlardan müntefiy olmaqda bir vecihle aciz qalmamışdılar. Evel asır ve eyyamda arablarıñ yed iqtidarında olan memuriyet ve ebadiy ve binaiy aliye ve heyakil azimet zamanımız musulmanlarından hiç birine misr olmamışdır. O vaqte göre arablar ne derece medeniyet dost ve maarifperver olduğını bundan añlamaq olur ki Endülüsde üçünci halife Abdurrahman hılâfeti zamanında devletiñ hazine ve varidatı cümle hükumdarlar ve Avrupanıñ varidatından ziyade a’d olunurdı. Halifetiñ mihl-i ikameti ve paytahtı olan Qartaba şehrinde bir miliyondan ziyade ahali iki yüz medrese ve üç yüz hamam, beş yüz camii şerifleri var imiş. Mezkür şehriñ bir kitabhanesinde yüz biñ cildden ziyade kitab var idi. Ol zamandan qalma binalar ve saraylar imdiki asır erbab-ı vuqufını dahi taacib ve hayretde qoymuşdır. Nehr-i Kebir suları kenarlarında bağ u bağçalar ve müteadid fabrikalar olub her hususda memur ve abadan bir yer iken hal-i hazırada pamal ve ğayrımemur qalmışdır. Bu gibi idi Bağdad halifesi Harun El-Reşid asrında tevayifiñ vazı ve hali. Onlar medeniyet-i islâmiyece haiz olduqları terbiye ve kemalde kefaretiñ mağbutiy olmışdılar. Endülisde abideler hemen selis ve Bağdadda Harun El-Reşid hılâfetleri zamanında milleti ve devleti işler avaz-ı naz ve liyaqatında cariy olundığı gibi tarıq talim u tedris bilcümle mekâtib ve muderres usuli üzere tertib ve tesis olunmışdı. Ehl-i ilim ve sahib-i mafiret ve erbab-ı qalem ve edibe-i maqbul has u âam idiler. Her yerde sanaat ve fünun ve ömürde mehr-ü mâruf zatlar hayli çoq idiler. Ve bu sebebden gün-ı bugün kesret ve ziyadet olmışdılar. Evel vaqtıñ talim ü terbiye haneleri dahi çoq idi. İmdiki gibi degil idi: Qartaba Bağdad ve Mısır medreselerinde on ve on beş müderris olurdı. Bunlardan her birisi maharet ve malümat kâmilesi oldığı fenden dedrîs eylerdiler. Mezkür medreselerde ulum-ı naqliyeden, filosofiya u fen-u mantıq ve ilm-i hey’et ve kimya ve tıb ve nebatat ve hayvanat ve riyaziden ilm-i hesab ve hendese ve cebir-i muqabele, tarih ve coğrafiya ve ğayre tahsil ve tedrîs olunurdu. Bu medreselerde ikmal-i tahsil eden talebeler mâhir oldığı fen ve ilim sayesinde millet ve devlete hizmet idüb onlardan müntefiy olurdılar. Uluqat-ı islâmdan olmayan kefere ve sair henüz cehalet ve nadanlıqda qalmışdılar: onlardan bazıları musulman medreselerine gidüb ilm ü kemal-i kesb idürlerdi. Deryalarda kezmegi ve biyük köpriler salmağı ve bağçıvanlığı ve bostancılığı ve bir ölçmegi ve bu qabil niçe mühim fünûn ve sanayi arablardan ögrenmişler. Saatle vaqt ölçmegi ve meyzenle pul ölçmesini dahi avrupalular arablardan tâlim aldılar. Bugün avrupalular her bir fünûn ve ulûm ve sanayide alî derece kesb-i maharet etdiklerinden musulmanları gerüde görüb (musulmanlar nadan, terbiyesiz ve medeniyet-i maarifete ğayr qabil bir milletdir) diyorlar. Ve bu nazar arabını ziyan-ı hal ile terennümsaz olurlar. *Lem babq min ay bihe tehlîn * *Ğayr-ı rımed u hitâm-ı keftin * *Ve ğayret ü cedl ev-vedîn * *Ve şeriatı kelime-i yevm sefîn.. * Vaqa biz ahaliy islâm sanaat ve maarifetde avrupalulardan gerü qalmışsa da istidad ve qabiliyetde onlar ile beraberik. Velâkin bu hususda lâzım âlet bizde yoqdır. Yoh olsa da evelki musulmanlar kibi fen ve sanaat tahsiline çalışa bilmerikmi? Frankiler bizden kesb eyledikleri ilm ve maarifi biz gene onlardan ögrene bilmerikmi? Mamelik-i Osmaniyede ve Mısırda ve Hindistanda bu vaqte qadar usûl-ı cedîd üzere biyük ve küçük mektebler açmışlar anlarıñ kâfesi terbiye ve tahsil maârifet-i hizmet eder mekteblerdir. İnşallah o qadar çekmez ki Rusiye musulmanları dahi ulûm-ı kitab mütedavileden lâzım olanlarını öz ana lisanlarına tercime ü naql etmekle usûl-ı cedîd üzere mektebler küşad idüb lâzım olan fünûn ve ulûmdan behriyâb olacaqlar. Bize çatan malümata göre muateberân ve hamiyyetmendân-ı vatan bu hususda lâzım tedbirâta teşebbüs etmişlerdir. ~~~~ İSLÂM DEVLETLERİ Yer yüzünde islâm devletleri halqı bardır. Velâkin Devletîn-i âliyetîn Osmaniy ve İrandan başqaları gerek umûr-ı maaliye ve rah-ı maişet u idare ve gerek fünûn u maârif ve edebiyat u arabiyatda o qadar ilerü gitmemişler. Bunlarıñ nüfûs ve hükumet u paytahtları bu cedvelden añlaşılur: El Osman Saltanatı İran Devleti (Şahlığı) Mısır (Valiligi) Fes (Sultanlığı) Afğanistan (Hanlığı) Buhara (Hanlığı) Açın (Sultanlığı) Vehabiy (Sultanlığı) Nüfûs 25 miliyon 6 6 7 4 3 2 12 Qaranğu Kâfiristan 1 ve yüz biñ paytahtı İstanbul Tahran Qahire Fas Qabil-Herat Buhara Açın El Rihan Hanlığı Maru (Hanlığı) Nepal (Sultanlığı) Amman (İmanınki) Sadlu Sır Oq (Sultanlığı) Hive (Hanlığı) Cavmador (Sultanlığı) Bekirme (Sult.) Burnu (Sult.) Zanz (Berist) Tunis (Begligi) Çetrel yüz biñ 3 miliyon 12 miliyon 9, yüz biñ 6, yüz biñ 6, yüz biñ 6 miliyon 5 miliyon 2 yüz biñ 2 miliyon Maru Qatmandu Mekât Sadlu Hive Babgelinik Buğuman Qunavahe Zanzibar Tunis ~~~~ HAVADİS-İ DAHİLİYE Grodenskiy vilâyetinde Salonim şehri bütün-bütüne yandığından harab boldı. Bu şehirde niçe yüz hâne musulman bar idi. Bu cemmatıñ camii şerifi ondan qurtulamadı. Ve köp kişiler ğarîp ve afetzede qaldıqlarından Qırım müftisi Hazretleriyle ve bir mekteb içün bizge bir arzuhal ciberdiler ki camii şeriflerini yeniden bina u saldırmaq içün Qırımda din qarındaşlarından yardım taleb itdiler. _____ Niçe ay muqaddem Saratof vilâyetinde sürgün bolğan Çerkez Mehmediniñ curtuna üç urus qonaq bolub ol adamnı balalar birle öltürüb malnı salaş (tarac) itdiler. Bu işiñ davâsı Saratof mahkemesinde (Okrujnoy sudda) qalub ol üç urısnı katorojnıy Sibirge sürülmeleri ilâm bolundi. ____ Hamdullah, zaman-ı hazırada yaş ve genç musulmanlardan köpke ve curtqa faideci kişiler bola başladı: Qasımhanlı Habib Aybek Bolatof hukümetden imtiyaz alub Petersburgda musulmanlar içün bir cemiyet-i imdadiye (oppostov) meydana salmağa bir nizamnâne tasdiq eyletdirmege muvaffıq oldı. Bu cemiyetiñ maqsadı Petersburgda islâmdan biçare qalanlara yardım bermek, ev-düsine baqmaq, işke-küşke salmaq kibi hayırlu niyetlere encam bermekdir. Şundayın bir cemiyet-i hayriye köpden köp faidesi bolunandın cemiyet-i mezkürebâniy ve mucidiy Bekbolatof cemiyet-i hayriyesi yahud “Бекъ-Пулатовское-общество” namıyla yâd olunur. Niçe vaqıtlardan berü Moskvada bir camii şefir bolsa da köp eski ve küçük bolub minaresi dahi yoq idi. Mezkür şehir imamı ve hatayıbı Ağyıf cenabları ğayret ü cehd etmesi birle yeñi isniy bir resm bilen üzere biyük meydanlı (havlulı) ve yüksek minareli mübarek bir mescid yasaldı (tamir olundı). Köp yerde bunday camii yoqdır: Bu âmel-i şerif ü niyet, letayifiy quvadan fiile çıqaran moskvalı Salih Bay Mirza Hazretleriniñ fedakârlığı olmışdır. ____ Padişahımız Aleksandr Aleksandroviç Hazretleri uluğ taht-ı nesliyle larnet çıqandan ve bir çoq vilâyetlerden vekil Petersburg paytahta barub padişahımızı körmege nail boldılar. Musulmanlardan Qazan, Buga, Ordos, Qırğız ve Türkmenlerden dahi velik barub Huzur-ı İmperatoriye qabul olunub mürahhim hazret-işehriyârdan şerefyâb oldılar. ____ Qazan, Ufa ve sair vilâyetlere (guberniyalardan) musulmanlar ile aralaş oturğan “Çuvaş”, “Mordova” kibi mecûs halqları bardır. Bunları nasihat tarifiyle urus dinine döndirmege her ne qadar devam olmış ise de murad-ı hasıl olmayub bir hayli mecûsler hiç bir teklifsiz din-i islâm qabul eylemişlerdir. Velâkin devletimiziñ nizam-ı qanunı buña yol virmediginden o mahleleriñ aleyheleri yapmasını bilemiz. Hande idiler dedigimiz nizamnâme eski vaqıtdan qalma olub şimdigi devletimiz zaman-ı adiliyesine uyğunsız geldigine binayen Qazan müftisi devletlü ve saadetlü Tefkilev Hazretleri işbu işiñ vuqû ve halini Dahiliye Nazaretine (Ministerstvo Vnutrennih Del) añlatub bu defa musulman olğan mecûsleri islâm defterlerine (Metrika defterine) qayd olunmaqlarına huküm olunandır. Ve şimdiden gerü musulmanlığı qabul idecek mecûsiy bolur ise ruhsat berilmek içün yeñi qanun neşrini Dahiliye Nazırı Şurayı Devlet meclisine teklif eyledigini “Golos” gazetesi yazğan. ___ Yañı feth olunmış Teke Türkmen qabilesi Hanedanından Taqma Serdar ve onıñ ile birlikde oğlu ve bazı amirai türkmen devletimiz istenesine yüz sürmek içün mayısda Petersburga gelmiş idiler. Bunları alâ-yı hazret imperator huzurına qabul olunub hüsn-i iltifat ü cihan-ı derecat padişahıdan şerefyâb oldılar. Bunlardan cümlesine qafide ğalatlar ve Taqma Serdarğa (mayorlıq) biñbaşılıq rütbesi ihsan ve serdar-ı mümileh oğlunı (Yarskiy korpus) nam-ı zadegân mektebine almasını emr eyledi. Şan yoqdır Petersburg gibi biyük paytaht-ı saltanatı sureti ü güriltisi türkmenleriñ çoq taacibe getürmişdir. Çünki Türkmenistan medeniyetden ârı bir diyar olub ve türkmenler ise hal-i bedeviyetde qalub bugün mında-yarın anda köçüb kezer halqlardandır. Bunlarıñ lisanı türk-i çağatay, mezhebleri iman-ı azam mezhebindendir.* Asrımız ulemâ ve müşahere debasından Şeyh Abidin müderris efendi Hazretleri ulûmı arabiyede tol yedi olub bir niçe telifat ve muharriratı meydan-ı istişare qoyuldığı mesmu iftiharımız olmağa müderris müşaâleyhi ve teberrik zamanında kitablarnıñ qatîm safhatında dahi satılmaqnı arzu eteriz. Qırımda musulman mekâteb ve idaresini ıslah yolunda seyi olunmaqdan başqa lisanımızca edebiyat ve maarif neşrine hizmet ider. Тавр.Мусульманс.Общество namında bir cemiyet-i âliye u hayriye nizamnâmesi tertib olunub ve tasdiq olunmaq içün Petersburga gönderilmişdir. ___ Qazan şehrinde beşinci dairede (çastda) eski Qırım mezaristanı bardır. Şimdi şehir meclisi (Gorodskoy duma) ol nazaristan bolğan yerde bina salmağa qarar virübmiş. Şehirniñ musulmanları bu işden narazı oldıqları içün mezaristannı hisar birle çevirüb horçalab ve bu hususda Dumaya bir arzuhal virecek imişler. Qanunca mezarı yoq idüb, viranda bina qoymaq şulay ki arzuhal bolsa Duma bu işde fariğ kelür. HAVADİS-İ HARİCİYE Fransa ile İspaniya devletleri Fas ve merbiy arab arab topraqlarını zabt idüb taht-ı tasriflerine almağa dair bîn elled ve litîn bir muqavelenâme-i etfaqiye aqd olundı. Yani gazeteler yazmaqda iseler de bu şâyiat asılsız olub bu işke her kez İngiliz devleti rıza göstermeyecegini yine ingiliz gazeteleri yazdılar. ____ Bazı rivayete nazara Fransa devletiniñ Trablusğarb (Osmanlu müstemleketinden) haqqında ittihad etdigi politika ve tedarikât ingilizler ile müttefiqanı fenalaşdırmağa sebeb bolacaqdır. ___ Osmanlu devletinden yunaniylere berilecek arazi ve qasabalar teslim ve teslim olunmaqdadır. Ve ol yer ahalisi (müsliminden) hicret etmekdedirler. ___ Hidiv-i Mısr bu ahirlerde virdigi umumiy bir emirnâmeye göre bundan böyle o yerlerde yesîr ü esire satılmayacaqdır ve esir alub satanlar habs olacaqdır. ___ Afğanistandan gelen haberlere göre Emir Abdurrahman birle Herat hukümdarı Eyyub Han cenk ve gavğa itmekdedirler. ___ Amerika devletinde 9995 gazete çıqtığını urus gazetelerinde oqudıq. Mekke-i mükerreme birle şehr-i tayid arasında bulunan arab qabileleri baş qaldırmış idiler. Velâkin bu yaqınlarda asker-i osmaniye köplerini tar-mar idüb ol diyarı selâmet hale qıydığını İslâmbul “İstanbul” gazetesinde oqudıq. Afrika qıtasınıñ şimaliy yalısında Devlet-i Âliyeyi Osmaniyeye tabiiy Tunus begi vardır. Anıñ garbiy Fransa devletine geçmiş Cezayir şarqiy Trablis ve şimaliy Aqdeñiz ve İtaliya devletidir. Tunisiñ vali paşası sultan tarafından tasdıq olma gelmişdir. ____ Niçe senelerden berü Fransa ile İtaliya devletleri mezkür vilâyetden behriyâb olmaq ümidile politikabazlıq ve hile endazlıq yolunı hareketden gerü durmıyordılar. Bu aralıq küçük sebebden naşîy Fransa Tunusğa asker indirüb taht-ı taslitine getürdi. Osmanlu toprağına hiç bir devlet girememegi beynel düvel meşrû iken, bu defa cümle Avrupa devletleri asla qımıldamadıqları halde Tunusı Fransaya qaptırdılar. Osmanlular ise bir qaç defa protest eyledilerse de Avrupa devletleri ahidelü ve ehemmiyetlü bir hareket göstermediler. İtaliya devleti birazca ögenindiyse de lâkin quvvetlü bir devletle muharebeye girişmekde Tunusıñ tesahubını münasib ve muvaffıq göremedi. Bizge göre Fransanıñ Tunus haqqındaki muamelâtı huquq-ı maliye ve qanun-ı insaf haqanatdan haric bir hareketdir. Bu işde Fransa “yağma buldım, yağmaladım” dedikleri gibi bir hareketde bulunmışdır. Fransanı bu amele rağb edici sebeb Prusya ola bilür. İreloda muhtemel bir muharebede fransızlar italyanlar ile hem-dest olub birlikde Prusya üzerine hücûm idecekler. Töhmetini def ü ref içün devletîn müşaraleyhmaniy yekdigerinden müteneffir ve muarrız idecegi mutasavvir olunursa o da hemîn Tunus meselesi olabilürdi ki Prusyanıñ Hariciye Nazırı ve başvekili (ministri) Bismark Tunusı Fransa piş-gâhına çeküb, italyanlar ile fransızlarıñ ülfet ü etfaqıyesiniñ tefriqa bıraqdı. Ve Bismarkıñ ordusı bu idi ki husule geldi. ____ İstambulda cennet-i mekân sultan Abdülâziz Han hazretleriniñ qatili haqqında biyük bir mahkeme açılub Nuri ve Mahmud ve Midhat paşalarıñ qatl-ü idamı qarar virilmişdir. Ekser kişileriniñ gazeteleriñ bildigine göre bu işiñ teftişi ve muhakemesi muvaffıq vaqı görünmiyor. Guya mezkür paşalar âli-i mahsus Midhat Paşa qatl olunır düvel-i ecnebiy kişileri beyninde süi tesire olacaqmış. Bu meselede onlarıñ muqassır olduqları ortaya çıqdığıçün ve suret-i deviy qanunen isbat oldığından mezkür on paşalarıñ idamı nâfî (sürgün) olunmağa sultan Abdülhamid Han hazretleri cenabından qarar virilmişdir. Nuri ve Mahmud paşalar sultanğa kiyev (damad) idiler Midhat Paşa uluğ vezir idi. Kemalât-ı sadaqatı patriyotlığı (vatan dostluğı) cihanğa malümdır. Niçe vilâyetlerde vali bulunub, iki defa vezir bulunub Midhat Paşa servetli ve bay bolmadı. Bu da anıñ doğrı ve sadıq bolğanına biyük delildir. TİCARET Simbirskiy vilâyetinde (guberniyasında) çuha (sukna сукна) fabrikalarından köpisi musulmanlar elindedir. Bunlarıñ hepsi bir silsile bolub “Aqçu”deyin yâd olunurlar Aqçunlarıñ elindeyli. Sukna fabrikası bolub her birinde biñden köp kişi işler ve ötmek aşarlar. Bu fabrikalar bazar (yarmalığa) mal virdiginden mâ-adâ devlet hazinesine dahi pek köp sukna berirler. Simbirniñ yuvuqlığında İsmail ve İbrahim Aqçudinlerniñ fabrikalarını bizzat gördik. İşlerinde teraqqiyat ve ıslahat boldığını müşahede itdik. _________________ ψψψ_______________ Rusiye devletinde bulunan müteferrik türk (tatar) halqları tekellüm etdikleri lisan esasen bir lisan olmaqda iken iklim ve diyar tesiri telâffuzlarına değişiklik virmişdir. Lâkin bu değişiklik o qadar eşgali mucib olmamışdır. Meselâ Rusiyede kâin ü mekânca birbirinden uzaq tatarlarıñ tekellüm etdikleri luğat qaleme alındıqda körilir ki madde-i asliyesini kâlite degişmiyor. Bu meseleye dair Qazan ve Qırım ibaratından bir niçesini burada zikr edeceyik: _________________ ψψψ_______________ QAZAN VE QIRIM (İbaratı) Qazanca Cırla cırla dib aytasez cıruvcı ciget min tügel. Min cırlab kürsetsem köp cıruvcılardın kem tügel. Qırımca Yırla yırla aytasız türküci yigit men degil. Men yılrab köstersem çoq türkücilerden kem dügil. Qazanca Cırla diysiñ cırlayım, kürle diysiñ kürleyim. Sina cankeu hakkı içün sanduğaç bolıb sayrayım. Qırımca Yırla dirseñ yırlayım, gürle dirseñ gürleyim. Sen canânıñ haqqıçün bülbül olub şaqırğarayım. Qazanca Qoyaş çıqar cıltırab qızlar çaçın ürgender. Canım qanım şah olar ay tik yüziñni kürgende. Qırımca Küneş çıqar yıltırab qızlar çaçın örgende, Canım qanım şah olur aydek yüzin körgende. Qazanca Aq qalpağıñ kiysene, qonğır salub cürsene, Bigrek matur qız ikensiñ, Min sine süyemin diyese. Qırımca Beyaz fesiñ kiysene, qıyış qoyub yürsene, Nasıl güzel qız ekensiñ, Ben seni sevdim desene. Qazanca Canğur cavar tizilüb, tüyüm tüyüm üzilüb, Cigitler içün qızlar cılay yeş ulanday üzilüb. Qırımca Yağmur yağar tizilüb tizilüb, dane dane tizilüb, Yigitler içün qızlar ağlar yaş baladay üzülib. Qazanca Qaşlarıñ qara qoş kibek, buyıñ tutiy qoş kibek, Sin matur birle uynağamın, cuqumda kirgen tüş kübük. Qırımca Qaşlarıñ qara quş kibi, boyıñ tutiy quş kibi, Sen güzel ile oynağanım yuquda körgen tüş kibi. Mezkür emsalden añlaşılur ki, Qazan ve Qırım ibaratı ve ıstılahatı arasında köp farq ve muğayır yoqdır. Ve bunlarıñ kitabet ve edebiyatını birleşdirmek mümkündir. Bu zamanda vilâyetde müstamel lehce ve ibaratdan dahi bir niçesini zikr ideyik: _________ Qara gözler suhar eyler çöker duman yanıma, Nazlı sohbet, tatlı helva köp şirin hoş gelür canıma. Her ne vaqıt zeval gelse, gelir maña hatundan, Ne arslandan, ne yılandan köp şirin biñ hatundan. _________ Ay felek, sen rahm qıl ki ol zeval gelinceye, Köp maturlar dostım bolsun seveyim toyunceye. _________ Her çiçekden bal alayım adetimdir zamanı Yani meni yesir etsün şirinleriñ sultanı. _________ Şuşu turğan üç oğlan Üç oğlandan caş oğlan Makinayı çasi közi alır. Barıt bolur şu oğlan. ________ Ermeni çufqatlı uzun çaçın bolur şu oğlan, Çevri-çesi beli ince behlivan bolur şu oğlan. _____ Çortiniñ ögünde bay türk. Tübün çıqarır bilermen. Toquz tuğay cılqıñnı. Quruqlab aydar bilermeni. _____ Tıñla meni sultanım, hanıña dey aruvnı Tahtına turğan çarından tartub süyir bilermen. _________________ ψψψ_______________ NOĞAY CIRLARI Otuz handan Gence Han Şunı körgen Qaz tekmen. Toquz handan Marqa Han Şunı körgen Qaz tekmen. Çapıncası cayma altun, Canıbek de han boldı. Tüpündisi sırma altun Temirbek de han boldı. Zünküleri özek altun Özbek de han boldı. Elmisinden qattı idi Bermisinden qat idi. Hanıbek de han boldı. Yaşta toqsan caşağan Qırk süydigim boşağan Azuğlarım şaqşağan. Qurı süyekde may bolmaz Qurı olandan dat bolmaz. Men cırlasan hiç tıñlamaz, Men ne deyim, sultanım? _________________ ψψψ_______________ LETAYİF Coyulğan qadın deb kimge ayturlar? Her yerlerde bolğan qadınğa ayturlar. __________________ Fransızlarıñ meşhur edibâlarından mosyo Molyerden sorğanlar: “Niçün qanunen bir kişi on dört yaşında qız ala, bilgiç hatun almağa bolmay?” Anıñ içün ki padişahlıq hatun qullanmasından qolay bolur! Her bir kişi aqlından razı bolur, malından razı bolmaz nedendir? _______ Napolyon Bonapart demiş: “Üç aletim bolsa cihanı feth eyler idim. Eveli – aqça, ikincisi – aqça, üçüncisi – aqça!” Yine bunuñ gibi soylarğa bolur: Cıhan bahtlı bolur idi üç şey bolmaz ise. Evelâ – cahillik, saniye - cahillik, salise - cahillik. ____ Qazanlular özün diline çet Çuvaş ve Mordova luğatları qarıştırmağa alışqır bulğanlar. Alaca-bulaca dil bolmaz. Alaca-bulaca iman bolmaz... Raqı içen raqı iç ap-aşikârane gerek selâm u kelâm boğanda “Kak pojivay” ne gerek? Özünde aqça bolğanda kümge menet ne gerek? Luğat-i türki bolğanda ğayr luğat ne gerek? _______ DERVİŞ VE GAZETECİ Ya derviş ağama âsiy boldı deyib cihane: ağladlarıñ külküç bolur merhametsiz zemâne! Ya gazeteci yazma yazma nasihatlar nadâne: saña qardaş “deli” dirler, maña dirler “divane”! ________ İstanbulda hayvanlarğa – zahmet. Er kişilerge – cefa. Qadınlarğa – zevq u sefa köp bulunur. MEKTUP VE CEVAP İstanbul: İbdurrahman efendiye: mektübiñizden köp hoş bolub hüzsn-i zannıñız içün biyük teşekkürler aytarım. Behr eserimizden sizge iki nüsha cibermen. Petersburg: Hutluyarofa – Murad-ı şerifleriñiz icra boldı. Mektübiñizden Hüda razı bolsun. Petersburg: Knyaz Devletkeldiyofa: (Muradıñız icra bolacaqdır. Rusiye musulmanlarını qorçalamaq içün rus lisanında bolacaq gazeteñizi tebrik ederim). Saratof: Hayret Bay (Maqsudımız vatana hizmettir, vatana faidedir. Hat-ı şerifiñiz bizge köp teselli boldı. Eserimizden on nüsha poçta birle alarsıñız). Petersburg: Ahmirofa – Mektübiñize köre “Tonğuç” nam-ı eserimizden beş nüsha ve “Rusiye müslümanları” nam-ı rusiy el-ibare risalemizden dahi beş nüsha taraf-ı âlîyeleriñize irsel olundı). Aqmescid: Tobozofa – Her iş kibi gazete işi dahi aqırtayın bolub bugün nadân bolğanlar irtege ehl-i oquv ü sahib-i sevâd bolur ve cüziy bir qudret-i insaniye birle sabr ve ğayret tağları parlap, deryaları eşermeğe muvaffıq olur. Mektübiñize çoq teşekkür. İstanbul: Mehmed Efendiye - Hüzsn-i zannıñız içün yüñel teşekkürler eterim. Her eserimizden sizge iki nüsha cibermen. Yalta: İmam Hacı Habib efendi – “Gazeta oqumaq cihan birle müzakere etmekdir” aytdığıñız köp biyük haqiqatdır. Sizdey âlime-i keremleriñ hüzsn-i zannı ve yardımına arqa virdik. ____ İLÂNAT 1299 sene-i hicriye başından Bağçasarayda (Tavriçeskiy Guberniyasında) islâmca bir matbaa (musulmanskiy tipografiya) açılacaqdır. Edv u açıq qazaniy ve osmaniy ve rusiy harifatı mevcud bolub, uzuz fiyat birle isçot-çirkular, ticariye-çağırtuvnâme, her ilânlar ve ğayrı kâğızlar basılacaqdır. Basmahâne sahibi tarafından 1299 sene içinde elli dane “Tonğuç” ve “Şafaq”day mecmualar neşr bolacaqdır. Bu mecmualarda türlü haberler ve havadısatdan ğayrı çurınğa halqqa ve balalarnıñ terbiyesine yarar şeyler beyan ve müzakere bolub malümât-ı coğrafiya, tarihiye ve zakon u nizam-ı devletiye naql bolmaq birle türkiy hikâyeler, naqiller ve beyitler dahi basılacaqdır. Bihr-i mecmua yedi kapik (tek), hepisi elli danesi üç rubl (sim) aqçağadır. Hat ü mektüb vusûlını şöyle salmalı: Bağçasaray şehrinde İsmail Gasprinskiy basmahâne idaresine. ________________________________________________________________ Bağçasaray gorodskoy golova İsmail Qırımiy. _______________________________________________________________ Сборникъ статей шафакъ (суморки), составил Багчасарайскiй голова Исмаилъ Гаспринскiй __________________________________________________________________________________ Дозв. ценз. 10 Августа 1881 г. Тифлисъ типография Унси-заде. SÖZLÜKÇE: ağniyâ – zenginler ârî – çıplaq, temiz deşt ve biyabaniy arzuhal – tilekçe, ariza aşiret - qabile beyn-en-nas – halq arasında bi-haqqın – tamamıyla cebr muqabele – algebra muâdelesi (рус. сравнительная алгебра) cehd - çalışuv cerrahat-ül sinan – hirurgnıñ pıçağı, neşter cibermen – “ciberirmen” olsa kerek. cüfte-cüfte – çifte-çifte cüziy – qısım, parça, bölük Ejderhan – Астырхан enhar – nehirler, özenler eyyam - künler Dahiliye Nazareti – İçki İşler Nazirligi eledd - inatçı Fes – Morokko fî – tarihnıñ başına qoyulğan söz; ‘evvelce’ demek. Geher – gecher, cevher güşade - açıq ğaram – sevgi ğaraz – maqsat ğarbiyyün - avropalılar qarye – köy güvah – şahit, delil hâmun – çöl, bozqır hat - mektüp havadis-i dahiliye – içki haberler hem-dest – ortaq hemîn – bu bile hendese - geometriya heyakil – heykeller ilm-i hey’et - astronomiya isçot-çirkular – рус. счет, циркуляр kefere - kâfirler kem – az, yaman, eksik qavaide – qaideler maada – başqa manat, menet – azerice “aqça” demek maye – baş/esas sermaye (рус. капитал) mecûs – ateşke tapqan kişiler (рус. огнепоклонники) mehbitiy - egilgen mesdud - qapalı mesmu – eşitilgen meşrut - şartlı mevc – dalğa muqassır – taqsir etken kimse mümileyh, mümellek-ün-leh – mülk saibi (рус. наследник) mütenevvia – çeşitli naqil - tercime nasaf - hizmetçi nik-bîn - optimist nüvid – müjde pîş-gâh – ög, ald sanai, sanayi – рус. промышленность salise - üçüncisi saniye - ikincisi sefine – gemi sevâd - yazı sim, sîm – kümüş şehr-i cemadiy – arabiy aylarının 5-ncisi şer-i teyyidi – qanun gerekince taht-ı nesliy – рус. наследник престола tehniyet – tebrik tesahub – qorçalamaq tıpa – qapatıç, рус. Затычка veleh – şaşqınlıq vusûl – irişme yeklisan – tek, bir; рус. единый yesîr - qolay ziraiye – ziraat işleri zu’ – aydınlıq Giriş makalesi, Transliterasyon, Metni ve Sözlükçe kısımları Azırlayan: Doç.Dr. Leniyara SELİMOVA.
© Copyright 2024 Paperzz