BİLİM ve İNSAN VAKFI ELMALILI HAMDİ YAZIR KUR’AN AKADEMİSİ KUR’ÂN-I KERÎM EĞİTİM ve ÖĞRETİM PROGRAMLARI TASHÎH-İ HURÛF DERSLERİ AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ Hazırlayan : Yrd. Doç. Dr. Fatih Çollak 1 5. HAFTA : 25 EKİM 2014 CUMARTESİ DERS : AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ SÛRE : MERYEM ÂYETLER : 66-82 2 I) SÛRENİN 66-98. ÂYETLERİYLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER : Sûrenin 66-98. Âyetlerinin bulunduğu bölümde öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden, Allah'a evlât ve ortak izafe eden Mekkeli müşriklerin bu tür tavırları sert bir şekilde eleştirilmekte, müminlere inkârcıların bütün çabalarına rağmen kendilerinin başarılı olacakları konusunda müjde verilmektedir. Sûrenin başlarında yumuşak bir üslûpla reddedilen şirk burada daha açık bir şekilde ortaya konmuştur. Bu bölümde yer alan, "İnsan 'ben öldükten sonra diri olarak mı çıkarılacağım’ diyor" meâlindeki 66. âyetin, Mekke müşriklerinden Übey b. Halefin eline bir kemik parçası alıp ufaladıktan sonra, "Muhammed, öldükten sonra dirileceğimizi zannediyor" demesi üzerine nâzil olduğu ifade edilmektedir. Aynı bölümde yer alan, "Âyetlerimizi inkâr edip 'bana mal ve evlât verilecek’ diyen kişiyi gördün mü?" meâlindeki 77. âyetin nüzul sebebiyle ilgili olarak da şu olay aktarılmaktadır: Müslümanlardan Habbâb b. Eret, Mekkeli müşriklerden Âs b. Vâil'den borcunu ödemesini isteyince Âs ona, "Muhammed'i inkâr etmedikçe borcumu ödemem" demiş, Habbâb da, "Allah'a yemin olsun ki sen ölüp tekrar dirilinceye kadar Muhammed'i inkâr etmem" şeklinde cevap vermiştir. Âs b. Vâil'in, "Öyle ise ben öldükten sonra tekrar dirildiğim zaman sen bana gelirsin; o zaman benim malım ve evlâdım çok olacaktır, orada sana borcumu öderim" demesi üzerine bu âyet nazil olmuştur. 3 Sûre, inanıp yararlı işler yapanlara Allah'ın sevgi bahşedeceğini ve Kur'ân'ın takva sahipleri için bir müjde, inatçı toplum için uyarı vesilesi olduğunu ifade eden âyetlerle sona erer1. II- ÂYETLERİN AÇIKLAMALI MEÂLİ : ِول ا ﴾66﴿ ف اُ اخَر ُج َحيًّا ُّ اْلنا َسا ُن ءَاِذَا َما ِم ُ َويَ ُق َ ت لَ َس او 66. “ İnsan der ki : “ Ben öldüğüm zaman mı ileride diri olarak çıkarılacağım”. Öldükten sonra dirilmeyi tasdik etmeyen2 Mekkeli müşrik Übey b. Halef yerde bulduğu çürümüş kemik parçalarını eliyle ufaladıktan sonra Hz. Peygamber’in öldükten sonra gerçekleşecek dirilişle ilgili sözlerine atıfla bunun bir iddiadan ibaret olduğunu ifade ediyor ve inkârcı bir edâ ile3 diyor ki : “Demek ben öldükten sonra tekrar diriltileceğim, öyle mi ?” ِاَوَْل ي اذ ُكر ا ﴾66﴿ ك َشايئًا ُ َاْلنا َسا ُن اَنَّا َخلَ اقنَاهُ ِم ان قَ اب ُل َوََلا ي ُ َ َ 67. “ O insan, kendisi daha önce yok iken onu yarattığımızı düşünmez mi ?” Öldükten sonraki dirilişi büyük bir hayretle karşılayıp inkâr eden bu insan henüz dünyada yok iken kendisini var eden ve tam bir beşer olarak yaratan Allah’ın, onu öldükten sonra diriltmeye de kâdir olduğunu; bir şeyi yoktan var eden ilâhî kudretin o şeyi 1 2 3 Yaşaroğlu, M. Kâmil, “Meryem Sûresi”, DİA, XXIX, 243. Câmiu’l-beyân an te’vîl-i âyi’l-Kur’ân, VII, 781. el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân, VI ( XI. Cüz), s. 88. 4 öldükten sonra tekrar diriltmekten âciz olmayacağını hiç düşünmüyor mu4 ? ِ ﴾66﴿ َّم ِجثِيًّا َ ِّفَ َوَرب َ ك لَنَ اح ُشَرن َُّه ام َوالشَّيَاط َ ني ُُثَّ لَنُ احضَرن َُّه ام َح او َل َج َهن 68. “Rabbine yemin olsun ki onları ve şeytanları mahşerde toplayacağız, sonra onları muhakkak ve muhakkak cehennemin etrafında diz üstü çökmüş olarak hazır tutacağız”. Ey Muhammed ! Senin rabbine yemin olsun ki, “Demek biz öldükten sonra yeniden diriltileceğiz, öğle mi ?” diyenleri kendilerini saptırmış dost ve yakınları olan şeytanları5; âhiretin olmadığını, hayatın sadece dünya hayatından ibaret olduğunu iddia ederek kendilerini aldatıp saptıran önderleri ile birlikte6 kıyamet günü kabirlerinden diriltip mahşerde bir araya getireceğiz7. Sonra onları mahşerden cehennemin kıyısına ayrı ayrı topluluklar halinde ayakları üzerinde yürüyerek değil, dizleri üstüne çökmüş bir vaziyette, şiddetlice sürüklene sürüklene getirip orada hazır bulunduracağız8. ﴾66﴿ ْح ِن ِّتِيًّا ٰ الر ا َّ ُُثَّ لَنَ ان َِ َّ َّن ِم ان ُك ِّل ش َيع ٍة اَيُّ ُه ام اَ َش ُّد َّلَى 69. “ Sonra her gruptan Rahmân’a en çok âsî olanlar (küfürde daha cesur ve şiddetli) hangileri ise çekip alacağız”. 4 5 6 7 8 Câmiu’l-beyân an te’vîl-i âyi’l-Kur’ân, VII, 781. Câmiu’l-beyân an te’vîl-i âyi’l-Kur’ân, VII, 781; el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân, VI ( XI. Cüz), s. 88. Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, III, s.612. Câmiu’l-beyân an te’vîl-i âyi’l-Kur’ân, VII, 781. el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân, VI ( XI. Cüz), s. 88 vd. 5 Sonra her bir ümmet ve her bir din mensubundan Allah’a karşı inkâr ve isyanda haddi aşanları çekip alacağız, haklarındaki cezayı vermeye onlarla başlayacağız9. İçlerinde ileri derecede azgın olanları mertebelerine göre ayırıp, ceza verme işine isyânı en şiddetli olanlardan başlayıp daha sonra mertebe olarak onlardan sonra gelenlere geçeceğiz10. َّ ِ ﴾67﴿ ين ُه ام اَاو ٰٰل ِِبَا ِصلِيًّا َ ُُثَّ لَنَ اح ُن اَ اّلَ ُم بالذ 70. “ Sonra oraya atılmayı kimlerin daha çok hak ettiğini elbette en iyi biz biliriz”. Sonra bu çekip aldığımız gruplar içinde kimlerin cehennem azabını daha çok hak ettiğini, şiddetli azabı öncelikli olarak kimlerin tadacağını şüphesiz en bilen biziz11. ِ ِ ِ ِ ك حاتما م اق ﴾67﴿ ضيًّا َ ً َ َ َِّوا ان مان ُك ام اَّْل َوا ِرُد َها َكا َن َّ ٰلى َرب 71. “ İçinizden oraya varmayacak hiçbir kimse yoktur, (bu) rabbinin üzerine hükmü kesinleşmiş bir vecîbe olmuştur”. Ey insanlar (Ey Kâfirler) ! İçinizden cehenneme varmayacak hiçbir kimse yoktur. Ve ey Muhammed ! Onların oraya vardırılması senin rabbinin kendisine vacip kıldığı kesinleşmiş bir hükümdür12. Âyette geçen vürûd kelimesi ‘uğrayıp geçmek’ anlamında bir girme veya varmayı ifade eder. Bu çerçevede âyet ile kasıt mümin 9 Câmiu’l-beyân en te’vîl-i âyi’l-Kur’ân, VII, 781. el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân, VI ( XI. Cüz), s. 89. 11 Câmiu’l-beyân an te’vîl-i âyi’l-Kur’ân, VII, 782. 12 Câmiu’l-beyân an te’vîl-i âyi’l-Kur’ân, VII, 783. 10 6 olsun kâfir olsun her insanın sırat köprüsünden geçme zorunluğu bulunduğundan bu geçişte cehenneme uğramış olmasıdır ki kötülükten sakınan oradan esirgenirken, zâlim kişi orada diz üstü bırakılır. Eğer âyetten kasıt kâfirler ise onların cehenneme gireceği kesin olan bir husustur. Bir başka yoruma göre ise herkes ameline göre cennete olduğu kadar cehenneme de girebilecek durumdadır13. ِ َّ ﴾67﴿ ين ف۪ َيها ِجثِيًّا َ ۪ين اتَّ َق اوا َونَ َذ ُر الظَّاَل َ ُُ۪ثَّ نُنَ ِّجي الذ 72. “Sonra biz takva üzere olanları kurtarır, zâlimleri diz üstü çökmüş vaziyette orada bırakırız”. Sonra onların hepsinin cehenneme varmasının ardından takva üzere olup, farzları edâ eden ve günahlardan kaçınanları kurtarır; nefislerine zulmedip Allah’tan başkasına ibâdet eden, emir ve yasaklarına muhâlefet etmek suretiyle rablerine isyân edenleri dizleri üzerine çökmüş olarak cehennemle baş başa bırakırız14. ِ ٍ َواِ َذا تُات ٰلى ّلَي ِهم اٰياتُنَا ب يِّ ن ِ ى الا َفر۪ي َق ا َّ َ َات ق ﴾67﴿ ني َخاي ر َم َق ًاما َواَ اح َس ُن نَ ِديًّا ُّ َين اٰ َمنُ ۤوا ا َ َ َا ا َ ۪ين َك َفُروا للَّذ َ ۪ال الذ َ 73. “ Âyetlerimiz kendilerine açık açık okunduğu vakit küfredenler iman edenlere dediler ki : ‘İki zümreden hangisi makam yönünden daha hayırlı, topluluk olarak daha güzel’?!” Şimdi o kâfirlere âyetlerimiz bütün açıklığıyla tebliğ edildiği zaman, onlar müminlere şöyle derler : Bırakın bu boş lafları da, bir 13 14 Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, III, s.613. Câmiu’l-beyân an te’vîl-i âyi’l-Kur’ân, VII, 790. 7 bize bakın, bir de kendi halinize. Söyleyin bakalım bu iki zümreden hangisi, siz mi yoksa biz mi, makam-mevki açısından daha iyi, toplum nezdinde daha itibarlı?!15 ﴾67﴿ َوَك ام اَ اهلَكانَا قَ اب لَ ُه ام ِم ان قَ ارٍن ُه ام اَ اح َس ُن اَثَاثًا َوِرئايًا 74. “ Hâlbuki biz onlardan önce metâ ve manzara bakımından daha güzel nice kavimleri heyâk ettik”. Oysa ki biz onlardan önce mal-mülk ve refah seviyesi bakımından kendilerinden daha yüksek seviyede nice kavimleri16, (Âd ve Semûd kavmi gibi) toprağı işleyerek bayındır ülkeler meydana getiren, varlıklı ve daha gösterişli nice nesilleri helâk ettik17. ِ ْحن مدًّا ح ّٰت اِ َذا راوا ما يوّدون اَِّما الاع َذ اّةَ فَ َسيَ اعلَ ُمو َن َم ان ُه َو َ قُ ال َم ان َكا َن ِِف الض َ ُ َ ُ َ الر ا ٰ ُ َ َ ٰۤ ََا َّ اب َوا َّما َّ ََُّللَ ِة فَ اليَ ام ُد اد لَه َ الس َ َ ﴾67﴿ ف ُجان ًدا َشر َم َكانًا َواَ ا ُ ض َع 75. “ De ki : ‘Dalâlet içinde olana Rahman bir müddet (daha) süre versin. Nihayetinde kendilerine va’dolunanı, azap ya da kıyameti gördüklerinde kimin konumu daha kötü, ordusu daha zayıf, bilecekler”. Ey Peygamber ! De ki : “ Dalâlet batağına saplananlara Rahman bu dünyada varsın biraz daha mühlet versin, ne çıkar?! Nasılsa onlar uyarıldıkları azap ve cezâyı da kıyâmeti de yarın bir gün 15 Öztürk, Mustafa, Kur’ân-ı Kerîm Meâli (Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri), Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2011. 16 Kur’ân-ı Kerîm Meâli (Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri). 17 Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, III, s.614. 8 görecekler ve işte o zaman kimin itibarının daha düşük, kimin zayıf ve güçsüz olduğunu öğrenecekler18. ِ َّ ويَ۪يد ال ٰلٰه الَّذ۪ين اهتدوا هدى والاباقِيات ﴾66﴿ ك ثَ َوابًا َو َخاي ر َمَرًّدا َ ِّات َخاي ر ِّان َد َرب ُ َالصاِل ُ َ َ َ ً ُ َ اََ ا ُ ُ ََ 76. “ Hidâyeti kabul edenlere da Allah daha ziyâde hidâyet verir ve bâkî kalacak olan sâlih ameller rabbinin katında sevap bakımından da sonuç bakımından da daha hayırlıdır”. Allah doğru yolda olanların imanlarını güçlendirir. İmanın meyvesi olan kalıcı/hayırlı işler ise rabbinin nezdinde hem mükâfat yönünden daha değerli, hem de netice/semere bakımından daha güzeldir19. ﴾66﴿ ني َم ًاْل َوَولَ ًدا َّ َ َال َْلُوت َ َت الَّذ۪ي َك َفَر بِاٰيَاتِنَا َوق َ اَفَ َراَيا 77. “ Âyetlerimizi inkâr eden ve ‘Bana muhakkak mal ve evlat verilecektir’ diyen adamı gördün mü?” Ey Peygamber ! Âyetlerimizi inkârda direnen ve kendisinden alacağını isteyen mümine (Habbâb b. Eret) borcunu ödememek için alaycı bir üslûpla, “Mademki öldükten sonra diriltileceğiz, o zaman nasıl olsa bana mal-mülk de verilir evlat da. İşte o zaman sana olan borcumu öderim diyen adamı20 (Âs b. Vâil) görüyorsun değil mi21 ? 18 19 20 21 Kur’ân-ı Kerîm Meâli (Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri). Kur’ân-ı Kerîm Meâli (Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri). Bu rivâyet için bkz., Buhârî, Tefsir, 19. Kur’ân-ı Kerîm Meâli (Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri). 9 َّ ﴾66﴿ ْح ِن َّ اه ًدا ٰ الر ا َّ ب اَِم َّاَّتَ َذ ِّان َد َ اَطلَ َع الاغَاي 78. “ O gayba mı muttali oldu, yoksa Rahmân’ın nezdinde bir söz mü aldı ?” O gaybı mı biliyor22, âhirette olup bitecekleri öğrenmenin bir yolunu mu bulmuş23? Yoksa Allah’ın katından bir söz mü aldı24? Rahman’dan bu konuda bir söz mü almış ki, böyle konuşuyor25 ? ِ ول وََنُُّد لَهُ ِمن الاع َذ َّ ﴾66﴿ اب َمدًّا َ َ َ ُ ب َما يَ ُق ُ َُكَل َسنَكات 79. “Hayır, aslâ ! Biz onun dediğini yazacağız ve cezasını uzattıkça uzatacağız”. Kesinlikle hayır ! Onun gayba dair ne bir bilgisi ve ne de kendisine verilmiş bir söz vardır. Biz onun bu sözlerini amel defterine kaydedeceğiz; azabını da artırdıkça artıracağız26. ﴾67﴿ ول َويَات۪ينَا فَ ارًدا ُ َونَِرثُهُ َما يَ ُق 80. “ Ve söylediğine biz vâris olacağız ve o bize tek başına gelecektir”. 22 23 24 25 26 Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, III, s.616. Kur’ân-ı Kerîm Meâli (Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri). Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, III, s.616. Kur’ân-ı Kerîm Meâli (Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri). Kur’ân-ı Kerîm Meâli (Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri). 10 Onun sözünü ettiği şeyler sonunda bize kalacak27; ikide bir sözünü ettiği malı-mülkü de evlâdı da elinden alacağız. O bizim huzurumuza yapayalnız gelecek28. ِ و َّاَّتَ ُذوا ِمن د ﴾67﴿ ون ال ٰلٰ ِه اٰ ِِلَةً لِيَ ُكونُوا َِلُ ام ًَِّّا ُ ا َ 81. “ Kendilerine bir itibar ve güç vesilesi olmaları için Allah’tan başka ilâhlar edindiler”. O kâfirler/müşrikler kendilerine güç ve destek sağlasın diye Allah’ın yanı sıra bir takım sözde tanrılar edindiler29. ﴾67﴿ َك ََّل َسيَ اك ُفُرو َن بِعِبَ َادِتِِ ام َويَ ُكونُو َن َّلَاي ِه ام ِضدًّا 82. ““Hayır, aslâ ! O ilahlar onların ibâdetlerini inkâr edecekler ve aleyhlerine zıd olacaklar”. Hayır, asla! O putlar onların ibadetini tanımayacaklar ve kendilerine hasım olacaklar30; tanrı edindikleri şeyler/putlar kıyamet günü hem onların tapınmalarını reddedecek hem de onlara düşman kesileceklerdir31. 27 28 29 30 31 Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, III, s.616-617. Kur’ân-ı Kerîm Meâli (Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri). Kur’ân-ı Kerîm Meâli (Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri). Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, III, s.617. Kur’ân-ı Kerîm Meâli (Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri). 11
© Copyright 2024 Paperzz