TDV DIA - İslam Ansiklopedisi

FAiZ
nes, The General Theory of Employment Interest and Money, London 1957; Bilmen. Kamus,
VI, 104-111 ; Hasan Zeme - Muhammed Faruk,
Faiz Tarihi ve İslam (tre. Osman Şekerei), istanbul 1968, s. 7-41; Anwar lqbal Qureshi, Faiz Nazariyesi ve İslam (tre. Salih Tuğ), İstanbul
1972, s . 31-224 ; Mahmüd Ahmed, islam İkti­
sadı (tre. Yusuf Ziya Kavakeı). istanbul 1975, s.
33-60; M. Cevad Mağniyye, Fıkhü ' l-İmam Ca'fer
eş-Sadık, Beyrut 1975, III, 265-266; Sa mf Hasan Ahmed Hamüd, Tatvfrü 'l-a'mali'l-masri-
fiyye bi-ma yette{il~u ~e'ş-şerı'atü'/-İsla~iy­
ye, Kahire 1976; a.mlf.. lslamic Bank ing, London 1985, s. 47-140; Mohammad Uzair, Interest-Free Banking, Karachi 1978; M. Bakır
Sadr, İslam Ekonomi Doktrini (tre. Mehmet
Keskin - Sadettin Ergün), İstanbul 1978, I,
598-614; a.mlf., el-Benk ella ribevf fi'l-İslam,
Küveyt, ts. (Mektebetü Camii' n-nakl), s. 173;
a.mlf., İktişadüna !baskı yeri ve tarihi yok l (Darü't -Taaruf), s. 575-632, 625-639; Erol Zeytinoğlu , "İslam'da ve Diğer Sistemlerde Faiz",
Para, Faiz ve İslam, İstanbul 1978, s. 91·116;
a.mlf.. Ekonomik Doktrinler, istanbul 1980, s.
8, 1O, 39, 73; Abdülaziz Bayındır, "İslam' da
Faiz Mefhumu ve Unsurları", Para, Faiz ve
İslam, İstanbul 1978, s. 117-159; Sabri Orman,
"Modern İktisat Literatüründe Para, Kredi
ve Faiz", a.e., s . 62-68; Hüner Şencan, "Günümüzde Banka, Faiz - Kredi Sorunları ve
Müslümanca Tutum Arayışları", a.e., s. 225230; Mehmet Erkal, "Madeni Para, Banknot
ve Kağıt Para Mübadelesinde Faiz", a.e., s.
172·182 ; Harndi Döndüren, "Para, Kredi, Faiz
ve Enflasyon İlişkileri", a.e., s. 193-200; Süleyman Uludağ, islam 'da Faiz Meselesine Yeni Bir Bakış, istanbul 1979; P. A. Samuelson,
Economics, New York 1980, s. 49, 260-262,
563; M. A. Mannan, İslam Ekonomisi Teori ue
Pratik (tre. Bahri Zengin - Tevfik Ömeroğlu),
İstanbul 1980, s . 224-251, 283-285, 309-316;
Ahmed Özel, İslam Hukukunda Ülke Kavramı, İstanbul 1982, s. 163-173; Feridun Ergin,
Para ve Faiz Teori/eri, İstanbul 1983, s. 126174; Mu hammad Akram Khan, lssues in lslamic Economics, Lahare 1983, s. 38-68; M. Zeki Abdülber, er-Ribti ve ek/ü'l -mal bi'l-bti!ıl,
Küveyt 1986, s. 11-83; Karaman, İslam Hukuku, II, 200-292; a.mlf., "Alışverişte Vade Farkı", islam Hukuku 'na Göre Vade Farkı ue Kar
Haddi, İstanbul 1987, s . 13-40, 48-58; M. Umar
Chapra. Towards A Just Monetory System,
Leicester 1986, s. 55-66, 236-246; a.mlf., "The
Prohibition of Riba in Islam: An Evaluation
of Some Objections", The American Journal
of lslamic Studies, 1/2, Hemdon 1984, s. 2340; Seyyid Kutub. Ff Zilali'l-Kur'an, Beyrut
1985, I, 317-333, 472-473; Selman Başaran,
Bütün Yönleriyle Faiz Hadisleri, Bursa 1986,
s. 25-96; İsmail Özsoy, Türkiye 'de Özel Finans
Kurumlan ve islam Bankacılığı, İstanbul 1987,
s. 37 -39,58-60, 80-90; a.mlf.. Faiz ue Problem- ·
leri, İzmir 1993; Ali Ahmed es-Salüs, el-Mu'amelatü 'l-maliyyetü'l-mu'aşıra, Küveyt 1987;
a.mlf.. fjükmü veda'i'i'/-bünük ve şehtidati'l­
istişmar fi'l-fı~hi'l-İslamf, Kahire, ts. (el-ittihadü'd-DeviT), s. 7-61; Abdülazim Islahi. Economic Concepts of lbn Taimiyah, Leicester 1988,
s. 123-139; Mahmüd Ebü Suüd, "Para, Faiz
ve Mudaraba" (tre. Emin Ertürk), İslam iktisadı Araştırma/an, İstanbu l 1988, s. 55-59; Semfr ei-Hüdaybf, Naf:ı.ue iktişad İslam[, Kahire
1988, s. 31-84; Shaikh Mahmud Ahmad. To-
126
wards Interest-Free Banking, Lahare 1989, s.
13-40; Abdülaziz Bayındır, "Osmanlılar'da Nazari ve Tatbiki Olarak Faiz", islam Ekonomisinde Finansman Meseleleri, İstanbul 1992, s .
139, 317-352; İbrahim Kanyılmaz. "İslamiyet
ve Finansman Teorisi", a.e., s. 57-76; Beşir
Gözübenli, "İslam'da Faiz Yasağı ve Paralı
Ekonomi", a.e., s. 78-120; Mustafa Baktır. "İs­
lam Hukukunda Zarüret Hali ve Faiz", a.e.,
s. 122-150; Harndi Döndüren, "İslam Ekonomisinde Faiz ve Finansman Kaynakları", a.e.,
s. 155-180; İlhan Uludağ , "Uluslararası Sistem İçinde İslam Bankacılığı", a.e., s. 421431; Vehbi Süleyman Gavecl, Ma~alat fi'r-ribti
ve ' /-fa'ideti '/-maşrifiyye, Beyrut 1992, s. 22114; Muhammed Ebü Zehre. Buhüş fi'r-ribti,
Kahire, ts. (Darü'I -Fikri'I -Arabi), s. 3-59; a.mlf.,
Tahrfmü'r-ribti tanzim iktisadi, Küveyt, ts. (Mektebetü'I-Menan); Ali Hafif, Ahkamü ' l-mu'amelati 'ş -şer'iyye, Küveyt, ts .. (Darü'I-Fikri'I Arabi). s . 380-382; Fazlurrahman, "er-Riba
ve'r-ribh", ed-Dirasatü ' l-İslamiyye, 1/1, Karaçi 1965, s. 3-42; Neşet Çağatay. "Riba and
Interest Concept and Banking in the Ottoman Empire", St./, XXXII (I 970), s. 53·68 ; Mustafa Abdullah Hemşeri. el-A'malü ' /-masrifiyye ve ' l-İslam, Kahire 1973; Salih b. Fevzan ei Fevzan. "er-Riba", Adva'ü'ş-şerf'a, X/3, Riyad 1399, s. 235-274; Mecdi Abdülfettah Süleyman. " el-Fa'idetü'l-maşrifiyye fi mizani'ş­
şeri'ati'l-İslamiyye", ME, LI/1 (1981). s. 6478; M. Siddieq Noorzoy, "Islarnic Lawson Riba (lnterest) and Their Economic Implications", /JMES, XIV/ 1 (1982), s. 3-17; Şevki Ahmed Dünya, "Beli'l-fa'idetü'l-masrifiyye mine'r- ribe'n-nesi' e", Mecelle tü '1-Buhüşi'/-İs­
/amiyye, XVIll , Riyad 1407, s. 163-209; Mustafa Ahmed ez-Zerka. "el-Masarif ve veda'i'uha ve feva'idüha", Mecel/e.tü'/-Mecma'i'l-fık­
hf, ı /1, Me kk e 1987, s. 81-98 ; M. Abdülvahid
Ganim, "Tahrimü'r -riba fi'l-Kur'an ve's -sünne", a.e., 1/1 (1987). s. 99 -115; Abdülvehhab
HaliM. "Riba", Mecelletü Uva'i ' /-İslam, Kahire
1951 , IV/11 , s. 822-827; IV/12, s. 903-909;
Nezih Hammad. "et-Te'amül bi'r-riba beyne'lmüslimin ve gayri'l-müslirnin", Mecelletü'ş­
Şerf'a ve'd-dirasati ' l-islamiyye, sy. 9, Küveyt
1987, s. 223-260; Muhammed Abduh Ömer.
"Ahkamü' n- niiJ!:üdi' l- varalp.yye ve tagyiri
kıymeti'! - 'unıle fi nazari'ş-şeri'ati'l-İsl&miy­
ye", Mecelletü Mecma'i'l-fıkhi'l-İslamf, Ill/3,
Mekke 1987, s. 1770-1806; Ahmed Bazi' el-Yasin, "er-Riba", a.e., Ill/3 (1987). s. 1819-1832;
A. S. Mikailu, "On the Prohibition of Riba (lnterest) and Its Implications for Optimum Economic Performanee", HI, Xll/1 (1989). s. 5765; M. Abdullah Diraz. "er-Riba fi nazari'l-kanfıni'l-İslami", Risaletü'l-islam, 11 /49, Kahire
1991, s. 63-84; M. Fahim Khan, "Time Value
of Money and Discounting in Islamic Perspective", Review of lslamic Economics, 1/2,
Wiltshire 1991; Salih b. Abdurrahman ei-Husayn,
"Ta'!ik 'ani't-tefrik beyne'l-fa'ideti'l-benkiyye ve'r-rib&", Mecel/etü'l-Buf:ıüşi'l- islamiyye, XXXI, Riyad 1411 / 1991 , s. 123-140; a.mlf.,
"el- MuJ::ıavelatü't-tevfilp.yye li -te'nisi'l -ta 'ide
fi'l-müctema'i'l-İslami", a.e., XXXV (1412), s.
101-140; Joseph Schacht, "Riba", İA, IX, 730734; a.mlf.. "Riba", El 2 (İng.), vııı, 491-493; w.
N. Kinnard, "Interest", EAm., XV, 190-191; Thomas F. Divine, "Usury", a.e., XXVII, 824-825.
~ İsMAİL Özsoy
FAizi, Kafzade
L
(bk. KAFzADE FAizi).
FAKİH
( ":#)\ )
L
Din bilgini,
fıkıh
alimi.
_j
Fıkh sözlükte "bilmek, bir şeyi iyi anlamak, bir konuda derin bilgi sahibi olmak" anlamında olup bu kökten türeyen fakih de "bir şeyi iyi bilen, iyi anlayan kimse" demektir. Fakihin islam ilimlerinde bir terim olarak anlamı ise tarih
içinde fıkıh kelimesinin manası ile paralel değişiklikler geçirerek oluşmuştur.
Kur ' an-ı Kerim'de on dokuz ayette (bk.
M. F. Abdülbakı , el-Mu'cem, "fkh" md)
muzari sigası ile geçen fıkh masdan
"anlamak, hakkıyla idrak etmek" manasındadır. Bir ayette (et-Tevbe 9/ 122) yer
alan tefakkuh ise "dinde bilgi ve şuur
sahibi olmayı" ifade etmektedir. HadisIerde fıkh ve tefakkuh "iyi anlamak, din
ve Kur'an konularında bilgi sahibi olmak" anlamında kullanılmıştır (BuharT.
"'ilim", 20, "Enbiya'" , 8, 14, 19; EbO Davüd, "Şal at", ı). Yine hadislerde fakih kelimesi ve çoğu lu olan fukaha da geçmektedir. "Şeytana karşı bir fakih bin
sofudan daha çetindir" mealindeki hadiste (Tirmizi, ,cİlim", 19) fa ki h "din alimi"
manasında kullanılmıştır. Alimle sofuyu
(abid) karşılaştıran diğer hadisler de (bk
Wensinck, el-Muccem, "fkh" md) bu manaya delalet etmektedir. Hadislerde fakihin tanımı yapılırken yalnızca din bilgisi ve derin anlayışla yetinilmemiş, bir
kimseye fakih denilebilmesi için onun
dünyaya düşkün olmaması. Allah 'tan
korkması. sabırlı ve soğukkanlı o lması,
in sanla rı Allah'ın rahmetinden ümit keser hale getirmemesi gibi niteliklere sahip bulunması gerektiği de kaydedilmiş­
tir (Darimi, "Mu~addime", 16, 29). Bütün
bunları göz önüne alarak ResOluilah devrinde fakihi "anlayışlı, şuurlu, ahlaklı din
alimi" şeklinde tanımlamak mümkündür.
Ebü Hanife 'ye nisbet edilen fıkı h ve
fakih tarifi kapsam genişliği
bakımından ilk devir tanırnma yakındır:
"Fıkıh kişinin hak ve yükümlülüklerini
bilmesidir". Fıkıh ve fakih terimlerinin
bu geniş manasıyla kullanımının en azın­
dan V. (XI ) yüzyıla kadar devam ettiği
anlaşılmaktadır. ikisi de 463 'te (1 071)
vefat eden ibn Abdülber en-Nemeri ile
Hatib ei-Bağdacti eserlerinde fakihi "takdolayısıyla
el- FAKT H ve'l- MÜTEFAKKiH
va sahibi din alimi" olarak tanımlamış­
lardır. Ancak yine aynı müelliflerin bu
terime bir de özel anlam verildiğine.
arneli hükümleri asıl kaynaklarından çı­
karabilen alime fakih denildiğine işaret
ettikleri görülmektedir. Fakih kelimesi her iki müellife göre "hadis alimi" ve
"ülü'l -emr" manalarında da kullanılmış­
tır (Hatib ei-Bağdadi, ı . 27, 53; ll , ı ı o. 156,
158; İbn Abdülber, ll, 27-29, 43) Daha
sonraki dönemlerde ise fakih teriminin
geniş anlamı terkedilmiştir. Fıkıh usulü
alimleri bu kelimeyi "müctehid" manasında kullanmışlar, müctehid olmayan
fıkıh alimlerine (mukallidlere, yani İslam'ın
arneli hüküm ve kurallarını ası l kaynaklarından çıka rınayıp bun l arı müctehidlerden öğrenmiş, yazmış ve bunlara dayanarak fetva ver miş olan lara) fakih denilemeyeceğini ifade etmişlerdir (Emir Padişah,
IV, 242, 251 ). Ancak müctehidlerin azaldığı, dar anlamda fıkıh ilmiyle müctehid
olmayan fıkıh alimlerinin meşgul olduğu çağlarda (V. !XLI yüzyıldan sonra) yaygın olarak bunlara da fakih denilmiş (Tehanevi, ll, 1157 ; Sıddik Hasan Han, ll, 400).
fıkıh alimlerinin biyografilerine tahsis
edilen eserlerde (tabakatü'J-fukaha) bu
derecedeki fıkıhçılar da yer almıştır.
BİBLİYOGRAFYA :
Tehanevf, Keşşa{, ı, 28·32; ll , 1157; Wensinck. el·Mu'cem, "fkh" md. ; M. F. Abdülbaki,
el·Mu'cem, "fkh" md.; Darimf, "Mukaddime",
16, 29; Buharf, "'ilim", 20, "Enbiy~'", 8, 14,
19; Ebü Davüd, "ŞaHit", ı; Tirmizi. "'ilim", 19 ;
Hatfb ei-Bağdadf. el·Fakfh ue ' l·müte{a~~ih
(nşr. İ sma il ei-Ensari). Beyrut 1400/1980, ı,
27, 53; ll , 110, 156, 158 vd.; İbn Abdülber.
Cami'u beyani'l·'ilm, Müniriyye , ts., ll, 27·29 ,
43; Taşköprizade, Taba~atü'l · fu~ahti', Musul,
ts . (ei-Mektebetü"I-Merkeziyyetü'l-amme). s.
6·11; Emir Padişah, Teysfr, IV, 242, 251; İbn
Abidin, Resmü 'l·mü{tf (Mecmü'atü 'r-resa'il
içinde), s. 11·13; Şah Veliyyullah, 'ikdü'l·cfd
{f ahkami'l· ictihtid ue't-taklfd, Kah i re 1398,
s. 29·32; Sıddik Hasan Han·. Ebcedü 'l· 'u/am,
Beyrut, ts. (Darü' I-Kütüb i"l-ilmi yye). ll, 400;
Sava Paşa. islam Hukuku Nazariyalı Hakkın ·
da Bir Etüd (tre. Baha Arıkan) , Ankara 1956, 1,
17 ·32; Ahmad Hasan. The Early Development
of /slamic Jurisprudence, islamabad 1988, s.
1·11 ; Hayreddin Karaman. is lamın lşığında
Günün Meseleleri, istanbul 1988, ll, 505· 509;
D. B. Macdonald, "Fakih", iA, IV, 449; a.mlf.,
"Fakih", E/2 (İng ). ll, 756.
~ HAYREDDİN KARAMAN
el-FAKİH ve'l-MÜTEFAKKİH
(.i4:.:.liJ~I)
Hatib el- Bağdildi'nin
(ö. 463/1071)
L
fıkıh
usulüne dair eseri.
_j
Fıkıh
alimlerini müctehidden mukallide doğru sıralayan Hanefi tabakat kitaplarında fukaha yedi farklı tabakada
gösterilmiş ve her biri için ayrı terimler
ku llanılmıştır. 1. İslam fıkhında müctehid olanlar (el-mücteh idOn fi'ş-şer"). 2. Mezhepte müctehid olanlar (el-müctehidOn
fi'l-mezheb). 3. Meselede müctehid olanlar (el-müctehidOn fi'l-mesail). 4. Mezhep
imamının metot ve görüşüne bağlı kalarak yeni meselelere çözüm getirebilen
yani tahric yapabilenler (el-muharricOn.
ashabü't-tahrfc). s. Mezhep imam ve müctehidlerinin görüşleri arasında tercih yapabilenler (ashabü't-tercih). 6. Mezhepte
mevcut görüşlerden kuwetli ve zayıfla­
rını ayırt edebilecek durumda olanlar
(ashabü't -temyfz). 7. Tam mukallidier (elmukallidü'J-mahz). D iğer mezheplerin fı­
kıh alimlerine ait tabakat kitaplarında
ise arada bazı küçük farklar bulunmakla beraber tabaka sayısı beşe indirilmiş­
tir. 1. Mutlak müstakil müctehidler. 2.
Mutlak müntesip müctehidler (bu iki derece Hanefiler'i n tasnifindeki ilk iki dereceye tekabü l etmektedir) 3. Mukayyed
müctehidler. 4. Mezhep içinde tercih ve
açıklama yapanlar. s. Mezhebi iyi anlayan ve doğru nakledenler (bu terimlerle
ilgili geniş bi lgi için b k. İCTİHAD)
Fıkıh mezheplerinin kendi metodolojilerini tedvin ettikleri bir dönemde kaleme alınan el- Fakih ve '1 - mütefa~~ih,
müellifinin çağdaşları olan imamü'I-Haremeyn ei-Cüveyni'nin el-Burhan'ı ve
Gazzali'nin eJ-Müstaşfa'sından önce yazılmış olmalıdır. Klasik anlamda bir usul
kitabı olmasa da Şafii mezhebinin hadisçi özelliğini yansıtan, fıkıh usul ve
eğitimiyle ilgili önemli bir eserdir. Hatib
el- Bağdadi'yi usOI-i fıkhın eski kaynaklarından biri sayılan bu eseri yazmaya
sevkeden sebep, Hz. Peygamber'in, "Benim sözümü işitip de -başkasına- tebliğ
eden kimsenin yüzünü Allah ak etsin"
mealindeki hadisinin (Müsned, 1, 437; Ebü
Davüd, "'ilim", 1O; Tirmizi, "'ilim", 7; İbn
Mace, "Mukaddime", 18, "Menasik", 76; Darimi, "Mu~addime". 24) devrinde yeterince
anlaşılamaması veya yanlış anlaşılma­
sı . bundan dolayı da hadisleri mana ve
özüne. metin ve sened yönünden inceliklerine vakıf olmaksızın sadece yazan,
ezberleyen ve bütün ömürlerini bu yolda tüketen kimselerin bir hayli çağal­
mış olmasıdır. Bu yanlışlığa dikkat çekerek dinin temel esas ve delillerinin iyi
aniaşılmasına ve doğru kullanılmasına
eseriyle katkıda bulunmak isteyen Bağ-
dadi, kelamcılarla re'y ehli fakihlerin hadis ehlini ta'n ettiğini , hatta hadisle meş­
gul olanların cehaletle suçlanacak durumlara düştüklerini. bütün bunların sorumlularının fıkıh bilmeyen basiretsiz
hadis toplayıcıları olduğunu ifade eder.
Ayrıca kendi dönemindeki hadis ehlinin
fakihlerle bir arada bulunmaktan kaçın­
dığını ve muteber addedilen re'y ile kötülenen re'y arasındaki farkı anlamayıp
sadece re'y aleyhindeki hadisleri esas
aldıkları için kıyasa başvuran fakihleri
kınadıklarını, fakat sonuçta onlara uymak zorunda kaldıkları için de çelişkiye
düştüklerini belirtir. Bu eser hadisçilerle fıkıhçıları birbirine yaklaştırmak, her
iki zümrenin re'y ve hadis konularında­
ki eksiklerini telafi etmek suretiyle birbirlerine yardımcı olmalarını sağlamak
amacıyla kaleme alınmış ve rivayet zenginliğinin yanı sıra ictihad konularında­
ki derinliği sayesinde de dengeli bir sentez sunmayı başarmıştır. Ayrıca hocatalebe ilişkileri ve öğretim metotlarıyla
ilgili rivayet ve görüşleri de özellikle din
eğitimi ve pedagoji açısından önemlidir.
Hatib ei-Bağdadi kitabın giriş kısmın­
da, bu eserinde doğru görüş sahiplerini
dini ilimlerde derinleşmeye. dini hükümleri anlamaya ve bu konuda gayret sarfetmeye teşvik eden hadisleri rivayet
edeceğini, fıkıh usulünden. delill~rin tesbitinden. övülen ve yerilen re'yden. ictihadın mahiyetinden. ilim otoritesinin
(fakih ) ve ilim yolcusunun (mütefakkih)
eğitim ve öğretim. fetva verme ve halkla ilişkiler esnasında takip edeceği usul
ve erkanın. kendilerinde bulunması gereken adab ile yapmaları veya kaçınma­
ları gereken davranışların neler olduğundan bahsedeceğini söyler. Bu durumda eserin genel hatlarıyla fıkhın ve fakihin önemi ve fazileti, fıkıh usulü konuları . eğitim ve öğretimle ilgili hususlar olmak üzere üç temel konudan oluş­
tuğu söylenebilir.
On iki cüzden meydana gelen eserde
cüzler, konular arasında kesin bir ayırı­
mı göstermekten çok kitabın yazım veya istinsahından kaynaklanan bölümler
görünümündedir. Eserde önce dinin derinlemesine kavramlmasının (tefakkuh)
önemi. bununla ilgili hadisler, sahabe ve
tabiin sözleri. hadis ilminin geleneğine
uygun şekilde muttasıl rivayet zinciriyle
verilir. Bunun ardından fıkıh ve fıkıh usulünün tanımları yapıldıktan sonra fıkhın
dört temel kaynağı olan kitap. sünnet.
icma ve kıyas konuları klasik usul kitaplarındakine benzer şekilde. fakat Hz. Pey-
127