Din Tahrifâtı, Yozlaştırma Ve Dış Baskılar (pdf)

DİN TAHRİFÂTI, YOZLAŞTIRMA VE DIŞ BASKILAR
(Erdoğan’a şu ihtimaller sunuldu, tabii bunları hiçbir yerde duyamazsınız:”
1. “Geri adım atacaksın. Herşeyi geri saracak,
İsrail’le ilişkilerini düzeltecek, Çin’den silah almaktan vazgeçeceksin. Şangay’dan uzak duracaksın.
Gülen’den özür dileyeceksin. Bu senin birinci seçeneğin!
2. “Sessizce istifâ edip gideceksin. Çünkü biz hâli hazırda senin yerine
gelecekleri belirledik. Şu ana kadar çalıp çırptığın paralar varsa, onları da berâberinde götürebilirsin. Senden
öncekiler de çaldı. Paralarınla İngiltere’ye gitmene izin vereceğiz.
3. “Bunları kabul etmezsen, bizi bekle. Bu sana iki senaryo sunar;
a) Kaddâfi gibi, Saddam gibi yokedilirsin, seni Taksim meydanında, Gezi Parkı’nda öldürürüz.
b) Mübârek gibi korkak bir şekilde teslim olabilirsin. Seni İngiltere’de bir hapishâneye atarız, yaşamının
kalanını orda sürdürürsün… CIA
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
11.04.2014
“Hayır, daha ileri gidebiliriz. Kur’an, ezelî kudretin,
lütuf ile insana bahşettiği semâvî kitapların en güzelidir. Beşeriyetin refâhı noktasından
bakıldığında Kur’an’ın beyânatı, Yunan felsefesinin ifâdelerinden pek ziyâde ulvîdir.”
“Kur’ân, Arz ve semânın yaratıcısına hamt
ve şükranla doludur. Kur’an’ın her kelimesindeki mükemmellik,
her şeyi yaratan ve her şeyi sâhip olduğu kâbiliyete göre sevk edip yol gösteren kudret
sâhibi Allah’ın (CC) azâmetinde gizlidir.”
Dr. Maurice Bucaille
“İşte asıl bundan sonradır ki, Türkler bir daha eski savlet ve
Şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zirâ biz onları mânevîyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz.”
Lord Gürzon
“İslâmlık terakkîye mânidir.”
Mahmut Esat Bey
“Testinin içinde ne varsa,
Dışına da o sızar.
Din yüzünden gerilemedik,
Gerilediğimiz için dinden ayrıldık.”
2
DİN TAHRİFÂTI, YOZLAŞTIRMA VE DIŞ BASKILAR
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Yüzyıllar boyunca insanlarımız Dinimiz’den, Kur’an’ımız’dan bilinçli bir şekilde
bihaber bırakılmış, mânevî değerlerimiz yozlaştırılmıştır.
Neden?
Kur’an’a sarılan, Dünyâ’ya hâkim (oldu) olur da ondan…
Câhil bırakılmış insanlarımız, bugün Kur’an’ın ne olduğunu bilemiyor ama bizi yok
etmek isteyen düşmanlarımız, yok olmamız için Milletimiz’in Kur’an’la ilişkisinin
kesilerek câhil bırakılmasından başka etkili bir yolun olmadığı kanaatini hâlâ muhâfaza
etmektedirler.
Bilinçli olarak câhil bırakıldığımız için, önemini bilemediğimiz, Kur’ân’ı Kerîmi,
bakınız, Paris Üniversitesi Cerrâhi Klinik Başkanı Dr. Maurice Bucaille nasıl anlatıyor:
“Kur’ân nedir? Her tenkidin fevkinde bir fesâhat ve belâgat mûcizesidir. Kurân’ın,
milyon Müslüman’ın göğsünü haklı bir gururla kabartan meziyeti, onun, her mânayı
güzel ifâde etmesi îtibârıyla, nâzil olan kitapların en mükemmeli ve ezelîsi olmasıdır.”
350
“Hayır, daha ileri gidebiliriz. Kur’an, ezelî kudretin, lütuf ile insana bahşettiği
semâvî kitapların en güzelidir. Beşeriyetin refâhı noktasından bakıldığında Kur’an’ın
beyânatı, Yunan felsefesinin ifâdelerinden pek ziyâde ulvîdir. Kur’ân, Arz ve semânın
yaratıcısına hamt ve şükranla doludur. Kur’an’ın her kelimesindeki mükemmellik, her şeyi
yaratan ve her şeyi sâhip olduğu kâbiliyete göre sevk edip yol gösteren kudret sâhibi
Allah’ın (CC) azâmetinde gizlidir.”
“Edebiyatla alâkadar olanlar için, Kur’an, bir edebiyat kitabıdır. Dil mütehassısları
için Kur’an, bir kelimeler hazînesidir. Şâirler için Kur’an, bir ahenk kaynağıdır. Bundan
başka bu kitap, hüküm ve fıkıh nâmına her ilmi içine alır.”
“Bizans Hıristiyanlarını, içine düştükleri sahte inanç ve çıkmazlardan, ancak
Arabistan’ın Hira Dağı’nda yükselen ses kurtarabilmiştir. İlâhî kelimeyi en ulvî makâma
yükselten ses, bu ses idi. Fakat Rumlar, bu sesi dinleyememişlerdi. Bu ses, insanlara en
temiz ve en doğru dini öğretiyordu1.
“Modern bilginin ışığında Kur’an tamâmen objektif olarak incelendiğinde, pek çok
kereler belirtildiği gibi, ikisi arasındaki uzlaşma fark edilir. Hz. Muhammed (SAV)’in
zamanındaki bir kişinin o günün bilgisiyle böyle ifâdelerin sâhibi bir yazar olması
düşünülemez. Bu tür düşünceler, Kur’an'ın eşsizliğini gösteriyor ve tarafsız bilim adamını,
materyalist sebeplere dayanan bir açıklama getirmedeki yetersizliğini kabul etmeye
zorluyor2.”

Maurice Bucaille’nın zamânında Müslümanların sayısı 350 milyondu.
Anonim, Kur’an-ı Kerim Hakkında Gayr-i Müslimlerin Söyledikleri, Alındığı İnternet Elektronik
Adresi, http://onudinleyelim.com/kuran-i-kerim-hakkinda-gayr-i-muslimlerin-soyledikleri.html, En Son Erişim
Târihi: 24.01.2014.
2
Anonim, Kuranı Kerim Hakkında Ne Söylediler?, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.risaleforum.com/islami-konular-ve-iman-hakikatleri/36016-kurani-kerim-hakkinda-nesoylediler.html, En Son Erişim Târihi: 24.01.2014.
1
3
DİN TAHRİFÂTI, YOZLAŞTIRMA VE DIŞ BASKILAR
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
Batılılar, cehâletimizin kendileri hesâbına faydasını keşfederek, bizi can
damarımızdan vurmuşlar, bizi İslâm’dan soğutmak için, geçmişte olduğu gibi bugün de, son
gayretleri ile çalışmaktadırlar. Bu konuda ciltler dolusu kitap yazılsa İslâm düşmanlığını
yine de tam anlamıyla tasvir etmek mümkün değildir.
Konuyu anlatmak için yalnızca bir örnek yeter3:
İngiliz Murahhas Heyeti Reisi Lord Gürzon’un Lozan Anlaşması’ndan sonra Avam
Kamarası’nda “Türklerin istiklâlini niçin tanıdınız?” diye yükselen îtirazlara karşı verdiği
cevap, zannederim, konu hakkında önemli bir ipucu verebilir4.
Gürzon şöyle diyor:
“İşte asıl bundan sonradır ki, Türkler bir daha eski savlet ve şevketlerine
kavuşamayacaklardır. Zirâ biz onları mânevîyat ve ruh cephelerinden öldürmüş
bulunuyoruz.”
Bunun ufak bir nüvesi, geçmişte Kâzım Karabekir Paşa ile Mahmut Esat Bey
arasında geçen târihî tartışmada bulunyor:
Kâzım Karabekir, Mecliste Tevfik Rüştü beyin konuşmasından sonra söz alır ve:
“Teşkilâtı Esâsiye’de, (Anaya’sada), dinimizin İslâm olduğu yazılıdır. Tevfik Rüştü
Bey! Teşkilâtı Esâsiye’ye hangi dini yazdıracaksın? Hıristiyanlığı mı?”
Mahmut Esat Bey’in söz alarak bu soruya verdiği cevâba dikkatlerinizi çekerim:
Evet Hıristiyanlığı... Çünkü İslâmlık terakkîye mânidir.”
Testinin içinde ne varsa,
Dışına da o sızar.
Din yüzünden gerilemedik,
Gerilediğimiz için dinden ayrıldık.
Neden söndüremedi İslâmiyet nûrunu,
Sen mi söndüreceksin Ebû Cehil torunu.
Lord Gürzon’un konuşmasındaki, ‘Mânevîyat ve ruh cephelerinden’ öldürülmüş
olmamızdan kastedilen husus, Memleketimiz’de 1940’lı yıllarda başlatılan din
düşmanlığının, o gün bu gün, hâlâ hız kesmeden sürdürülmüş olmasıdır. Öyle ki, dış ve iç
3
Temiz, M., İslâm ve Gerçekler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://gayalo.net/dosyalar/İslâm%20Ve%20Gerçekler.pdf, En Son Erişim Târihi, 07.04.2014.
4
Temiz, M., İslâm ve Gerçekler, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://gayalo.net/dosyalar/İslâm%20Ve%20Gerçekler.pdf YA DA
http://gayalo.net/dosyalar/İslâm%20Ve%20Gerçekler.doc, En Son Erişim Târihi, 09.04.2014

"Gazetelerinizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bahis bazı yazı, mütalaa, ima ve
temsillere rastlanmaktadır. Bundan sonra din mevzuu üzerinde gerek tarihi, gerek temsili ve gerek mütalaa
kabilinden olan her türlü makale ve fıkra ve tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi (sakınılması) ve başlanmış
bu gibi tefrikaların en son on gün zarfında nihayetlendirilmesi." (T.C. Başvekâlet - Matbuat Umum
Müdürlüğü, İç Matbuat Dairesi, 1945)”
4
DİN TAHRİFÂTI, YOZLAŞTIRMA VE DIŞ BASKILAR
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
düşmanlarımız, her devirde bu tahrîbatlarını yeni bir kılıf ve kılık değiştirip devam
ettiriyorlar. Bunun en son örneği olarak Papalığın içteki hâinlerle gerçekleştirmeye çalıştığı,
henüz yeni yeni anlaşılmaya başlayan, Hıristiyanlaştırma projeleri ile İslâm’ın yozlaştırılma
çalışmaları zikredilebilir.
Dış baskılara örnek olarak CIA ajanı Sibel Edmon’dun yazısından alınan bir pasajı
aşağıda bulacaksınız.
“CIA’nın plânı, Türkiye’yi bir model ülke olarak kullanmak ve diğer ülkeleri de aynı
şekilde hizâya getirmekti. Ilımlı İslâm Projesi’ni Orta Doğu’da uygulamaya geçirmekti.”
“Erdoğan ve Gülen, daha doğrusu CIA arasındaki sorun, bu plânları aksatıyordu.
CIA, Erdoğan’ın kontrolünü kaybediyordu, Bu arada Gül’le hiçbir sorunları yoktu. Gül iyi
bir uşak olmuştu, emirleri harfiyen uyguluyordu. Erdoğan, CIA ile sorunu daha da
büyütmek için rest çekti. Boyun eğmeyeceğini göstermek, bir mesaj vermek için
“milyarlarca dolarlık silah alımlarını ABD ile değil, Çin’le yapacağım” dedi. Tüm dünyâ
bu reste şaşırdı. Bu, ABD ve NATO’nun en üst düzey kurallarından birinin ihlâli anlamına
geliyordu, yapılabilecek son şeydi. İşte bu, NATO ve ABD Silah Sanâyiini çileden çıkardı.
Ve Erdoğan daha da ileri giderek, “AB’ye girmek için yıllardır beklediklerini ve bunun
gerçekleşmeyeceğini anladığını, bunun yerine Şangay Birliği’ne katılmak istediğini”
"Biz her ne şekil ve surette olursa olsun, memleket dâhilinde dini neşriyat yapılarak dini bir atmosfer
yaratılmasına ve gençlik için dini bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz." (T.C. Dâhiliye
Vekâleti-Matbuat Umum Müdürlüğü Sayı:658 17.Mayıs.l942 ) (KAYNAK. Eşref EDİP-KARA KİTAP.”
Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://reddulmuhtar.com/index.php/160-ilahiyat-fakultelerinde-yetisen-belamlar.html, En Son Erişim Târihi:
01.03.2014.

Edmond, S., Cia Erdoğan’ı Neden Hedef Aldı?, Alındığı İnternet Elektronik Adresi:
http://www.turkishnews.com/content/2014/03/09/cia-erdogani-neden-hedef-aldi/, En Son Erişim Târihi:
10.04.2014.
5
DİN TAHRİFÂTI, YOZLAŞTIRMA VE DIŞ BASKILAR
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
söyledi. Ve resmen başvuruda bulundu. Ve bu davranış yine, çiğnenebilecek en son
kurallardan biriydi.”
“Batı için yüz senedir kukla olan Türkiye, kukla oynatıcısına karşı, sâhibine karşı
isyâna kalkmıştı. Batı, zorla kurduğu bu kukla düzenini, kolay yıktırmazdı. İşte bunları
yaptığınızda, son kullanma târihiniz dolmuş demektir. Kim olursanız olun, artık bitmiştir.
Ve ABD’nin uygulayacağı cezânın diğer ülkeler için ibretlik olması gerekiyordu, çünkü bu
durum başkaları tarafından örnek alınabilirdi, bu risk göze alınamazdı.”
“Erdoğan’a şu ihtimaller sunuldu, tabii bunları hiçbir yerde duyamazsınız:”
“1) Geri adım atacaksın. Herşeyi geri saracak, İsrail’le ilişkilerini düzeltecek,
Çin’den silah almaktan vazgeçeceksin. Şangay’dan uzak duracaksın. Gülen’den özür
dileyeceksin. Bu senin birinci seçeneğin…”
“2) Sessizce istifâ edip gideceksin. Çünkü biz hâli hazırda senin yerine gelecekleri
belirledik. Şu ana kadar çalıp çırptığın paralar varsa, onları da berâberinde götürebilirsin.
Senden öncekiler de çaldı. Paralarınla İngiltere’ye gitmene izin vereceğiz.”
“3) Bunları kabul etmezsen, bizi bekle. Bu sana iki senaryo sunar; a) Kaddâfi gibi,
Saddam gibi yokedilirsin, seni Taksim meydanında, Gezi Parkı’nda öldürürüz. b) Mübârek
gibi korkak bir şekilde teslim olabilirsin. Seni İngiltere’de bir hapishâneye atarız, yaşamının
kalanını orda sürdürürsün…”
Batı, yüzyil boyunca bir kukla ülke olarak kullandığı Türkiye’yi hiç kolay kolay
rahat bırakır mı?