View/Open

ĞAAZÎ SÜLEYMAN PAŞA. VAKBİYESİ
Ve
TAHRÎR
d e f t e r l e r i
EKREM H A K K I AYVERDİ
Rumeli Fâtihi Gaazî Süleyman Pa­
şa'nın bir vakfiyesi Süleymaniye'dcki
Türk - islâm Eserleri Müzesinde 2197
numarada bulunmaktadır. Bu vakfiye
Süleyman Paşa'nın Rumeli'de en mühim
ma'mûresi olan Bolayır'ı ve Kavak kö­
yünü kavramaktadır. Süleyman Paşa'nın
eserleri ise pek daha geniş bir sahaya ya­
yılmış, yirmiyi mütecâviz binâdır. Bu
vakfiyede olanlardan gayrisini başka ve­
sikalara müracaatla bulmak kaabildir.
Bundan mâ'adâ bir vakfiye ele geçme­
miştir.
Vakfiye 5,55 m. boyunda 24,5 sm.
enindedir. Metin ve imzalar, 17,5 cm.
uzunluğunda 103 satıra yazılmışdır. Bu
vakfiyenin rik'a ile çıkarılmış bir sûrcti
Evkaf kütüğünde 990 numaralı Vakfiye-i
Ûlâ Rumeli ve Anadolu defterinin eski
153, yeni 160, sahifesindedir, kitabımızda
(I), Süleyman Paşa eserlerini yazarken,
bu surete de işâret etmişdik. Istinsahda
tasdîk ve şâhidler görülmüyor.
Müzedeki ash pek ziyâde yıpranmış,
kağıdlar kat kat parçalanmış, târihin se­
ne kısmı ve şâhid imzâlarının dördüncü­
sü kopmuşdur. Bu kadar yırtıhnış oldu­
ğundan arkasına yeşil bir astar geçirilmişdir. Fotoğraflar da bu yüzden temiz
olamamakdadır. BeUi olan üç şâhid imzâsından vakfiyenin, yazıldığı zaman anlaşılmakdadır. Şâhidlerden birinin Fâtih
ve I I . Sultan Bâyezid zamanlarında Sad­
râzam olan İshak, diğerinin
<>
^^y^ı
ya<nî Fâtih'in son sadra­
zamı, Karamânî Mehmed Paşa ohnası
Fâtih devrinde yapıldığını gösterir.
Mehmed Paşa'nın imzâsındaki tev-
kı'yî sıfatına bakarak, vakfiyede kopmuş
olan seneyi bulmak kaabildir. Mehmed
Paşa, bütün kaynaklara göre, 869 (146465) senesinde nişancı-tevkıyî vazifesine
ta'yîn edilmiş ve takriben bir sene sonra
da vezîr olmuşdur. (2)
Bununla berâber vezâretini daha ev­
vele alanlar da vardır. 2 no.lu hâşiyede bil­
dirdiğimiz gibi, Babinger, Ahwardt is­
minde bir mücllifden naklen, Paşa'nın
kendi vakfiyesinde vezîr-i keb'ir ûnvânıyla zikr olunduğunu yazmakdadır. Biz Sü­
leyman Paşa vakfiyesindeki imzâsının
îokHne ve mevki'ine bakarak, bu şıkka
ihtimal veremiyoruz. Zîrâ mevcûd üç imzâdan en başda îshak Paşa'nınki olup
*lllj-c ı>l
^ij>\s o^i ortada
Defterdâr ismail ^D^* j \
«^U
tS-»-til .
en sonda Mehmed Paşa
tî^jll o;le s> .if- çile J^i.
sırasıyla yazılmışdır. Nişancı olduğu 869
senesinde vezîr de bulunsaydı, 'unvânını
belirtmesi, ve hele, defterdârdan evvel
yer alması iktizâ ederdi. Zîrâ nişancı, ve­
zîr veyâ beylerbeyi pâyesine ise, defterdârlara tasaddür etmesi Fâtih Kaanunnâmcsi iktizâsındandır. (3)
1.
Ekrem Hakkı Ayverdi,
Osmanlı
Mi'mârîsinin
İlk Devri, İstanbul 1966 Fetih Cemiyeti - İstanbul Ensti­
tüsü nejriyâtı, (590
2.
s.)
a) Mehmed Süre)ya, Sicill-i Osmînî, 4. C , 103
s. (vczîretini on ay sonra gösteriyor.), b) Babinger, I .
A., Mehmed Paja Karamânî mad., 7. C , Mehmed Paja,
Oimanlı Sultanları Târihi, Konyalı İbrâhim Hakkı Tercemesi, (Nâjr; Nihal Atsız. 331. S. da Babinger rivâyetini naki ile iktifa ediyor.)
3.
Zeki Pâkalın, Târîh Deyimleri vc Terimleri Söz-
l ü | ü , 698 s.
20
EKREM HAKKI AYVERDt
Karamânî Mehmed Paşanın istan­
bul'daki hayraünın evsâfı, îrâd ve masrafı,
yazılırken vakıf tahrîr defterine konan
başlık "Mahalle-i câmi'ul Merhûm Meh­
med Paşa bin 'Arif Cclebiyy'üş-Şehîr bi
Nişancı Paşa" olduğundan, paşalığı anlaşılmakda ise de, târihi bulunmadığından
(4) vezâret senesi ilk hamlede tenevvür
etmemektedir. Fakat tevliyetin, son Alâiye Emîri Kılınç Arslan Bey'in kardeşi
Sittî Şah Hâtûn'dan olan oğullarına bı­
raktığı tasrîh edildiğinden, vakfiyenin
862 de tanzîm edilmesi ihtimali son de­
rece zayıflar; bil'akis 880 de vezîr bulun­
duğu şübhesiz olduğundan, o târihlerde
yapıldığı şıkkı kuvvetlenir. Çünki 'Alâüddin Bey'in kardeşiyle Mehmed Paşa'nın
izdivâcı, olsa olsa, 'Alâiye'nin zabtı ve
Beyin Rumeli'nde bir sancak beyi nasb
edilip İstanbul'dan geçmesinden sonra ol­
ması lâzım gelir ki, bu târih 862 den çok
sonra, 876 dadır, (5). Babinger tarafın­
dan naki edilen vakfiyenin bir başkası
olması 'akla gelebilir amma, müşarüniley­
hin başka bir hayratı bilinmemekdedir.
Mehmed Paja'nın şahsına 'âid bu istidraddan sonra, şunu beyân edebiliriz ki,
Süleyman Pa«a vakfiyesinin tanziminin,
müşarünileyhin nişancı nasb olunduğu
869 senelerinde vâki olması en kuvvetli
ihtimaldir. Gaazî'nin vefatından bir 'asır
sonra, yapılan bu vakfiye Orhan Gaazî'ye
'âid vesîka gibi, bir tenfîznâme midir?
(6) Ya'nî, tatbîkaatı kolaylaşdırmak için,
vakıf şardarına sâdık kalarak, yapılan bir
tavzih midir? Bunu aramadan evvel, Or­
han vakfiyesi denilen bu vesikanın Molla
Fenârî tarafından yapılan tenfîznâmenin
asıl arabça metni olmadığı ve bir 'asır ka­
dar sonraki bir tercemesi bulunduğu anlaşılmışdır, (7) Ya'nî bizzat Orhan Gaazî'­
nin hayrâtmın vakfı da elde değildir. Or­
han Gaazî'nin sâdece Mebece vakfiyesi
asıldandır. Bu, usûlüne uygun bir vakfi­
yedir.
Bursa'daki hayrâtı için de Orhan
Gaazî böyle şerâit-i lâzımeye uyugun bir
vakfiye yapdırmış. Molla Fenârî dc Yıl­
dırım Bâyezid devrinde -l-Jy^l *>}fj J ^ bu tenfîznâmeyi tanzîm etmişdir. Vak­
fiye ve tenfîznâmenin asılları elde değil­
dir. Çok sonraları, 896 senesinde, yapı­
lan tercemesinde bu husûsat açık açık
anlatılmakta ise de, bu Süleyman Pa­
şa vakfiyesinde o yolda bir işâret yokdur.
Bununla berâber, bütün arâzi isimlerinin
türkçeleşmiş olmalarına, bir çok dudûdların, halk tarafından ma'lûm olduğu ifâ­
de edilecek derecede yerleşmiş bulunma­
sına, ayrıca Eyne Beyi (19. satır) ve (29.
sat.) ve Saruca Paşa (37. sat.) gibi Yıldı­
rım ve I I . Sultan Murad'ın pek ma'rûf
ümerâsının isimlerinin yer almasına ba­
kılarak, vakfiyenin sonradan tanzîm edil­
diği hükmüne varılmak lâzımdır. Fakat
bunun bir makabli bulunup bulunmadı­
ğı tasrîh edilmemişdir.
Sâdece altı satırlık ufak bir mukad­
dimeden sonra, Süleyman Paşa'nın babası
Orhan Gaazî'nin .
; ) - ^ m:- J ' •
ya'nî bu vakfiyenin vücûda geldiği zamâna kadar Süleyman Paşa'nın milki,
hakkı, taht-ı tasarrufunda olanları oğlu­
nun rûhu için vakf ve sebîl etdiği bildirilmekdedir. Tabî'î ilk vakf ü habs eden
yine Süleyman Paşa olacakdır. Orhan
Gaazî'nin rolü. Pâdişâh olarak tasarruf
ve karar vermesindedir.
Onbirinci satırda hemen asıl vakıf
kariyelerin tafsîline geçilmekdcdir. Sü
leyman Paşa'nın kabrinin bulunduğu
j%
'a yakın ve birbirine muttasıl
4 j^y^^ Demurcuh isminde
üç kariye vakf edilmekdedir. Bunların
hudûdu ahâlî arasında "meşhûr ve mu­
karrer" olup evveli cenûbda denizden
başlayıp, üstünde dikilmiş bir hudûd taşı
olan iiljlf J" TeUi Namazluğu mevkı'me çıkıp, garb köşesini teşkîl eder.
Mezkûr mevkı'den
«-ül •
Kabaluca Burnu mevkı'ıne ve aşağı inip
yine denize vâsıl olur. Bu hudûdun orta­
sındaki
u-^'js
Akça Birgos
kariyesi vc deniz garb hudûdunu teşkil
eder. J - ; j l
Evreşeli suyunun cârî ol­
duğu vâdî ve kariyelerin şimâl sınırı olup
4.
Baj Vekâlet Arşivi, No: 251 765 vakf.
5.
'Ajık Pa?a-zSde, Alî tab'ı, istanbul 1332
H..
174. S.
6.
Hüseyin Hösâmüddin Ef., Orlıan Gaazî Vakfi­
yesi. T . T . E . M . , 17 (94)
7.
cO., 284. S. v.d.
F . H A., a.e., 63 S. v.d.
GAAZÎ SÜLEYMAN PAŞA VAKFİYESİ
vâdîdeki <S>i^ \ ^ Araba Geçüdinden
sonra hudûd ayrılıp, şark tarafı başlar,
(18. sat), ve Eyne Beyi Oğulları vc îsrâil
arazisine birleşir ve oradaki dikili taşa,
oradan »i*!^' Gölcük denilen çukura
ve onu ahâli-i vakıfça malûm "mu'ayyen
mevkiden" geçerek
Bakaca
Deresi'nde nihayet bulur. Oradan L#r/>'*
^ j j Tonuzcu Deresi, ı^jLIl» J j U - ^ j '
Doğan Avcıları denilen arazîye ve diğer
bir vâdîye atlayıp, ahâlice malûm nokta­
dan \ i
Beşik Depe'ye geçer ki, ar­
tık şark hudûdu buradan cenûba döner.
Oradan büyük vâdîdcn inerek târiyk-ı
'ama birleşir. Bu vâdî ve yol, oradan son­
ra gelen küçük vâdî, sonra
-s',^
Kerm-i Murad = Murad Bağından yola
geçer k i bunlar, cenûb hudûdu üstünde­
dir. Bu yol Kofa Alioğlu ve Paşa Yiğit
arazisi ortasmdadır. Oradan
t *j X
yâhud
Ker Depe (?) yâhûd
Kirilye'ye ve vâdîye ve bu vâdîden Kut­
luca mevkı'ıne, oradan İncirli Pınarı de­
nilen büyük menba'a (29. sat.), ve ora­
dan J:—^1 Eksimin ve dağa çıkarak,
Koyun Yatağı'na, oradan vâdîyi ta'kıyben göze çarpan büyük taş'a varıp, bura­
dan sonra Söğüdli Dere ta'kıyb eder. Oradan jM-.jT j l e ^ Togan Arslan kariyesine ve yarısı vakfa 'âid yoldan deni­
ze ulaşur; sâhiü ta'ıkıyb ederek devâm
eder. Bu sûretlc üç kariyenin hudûdlan
denizde başlayıp denizde bitmiş olur.
Bu üç kariyedcn başka bu arazînin
"mâverâ"sında, mezkûr Akça Birgos, Eksimil, Korıcı Çiftliği, Sayyâdîn (yukarıda
bahsi geçen Doğan Avcıları Köyü) vakf
edilmektedir. Erkek ahâlîsi ve müslim
sâkilneri ile bu dört yerin hudûdlarının
o âne gelincey kadar, ahâlîce malûm ol­
duğu bildirilmekle berâber, ta'rîfine de
geçilmekdedir. Bu arâzînin cenub tarafı
j9«Jı J ' L ya'nî Çanakkale Boğazı, garb
ıSÎ^
Şehir Köy hudûduna dayanır
ki, Saruca Paşa vakfiyesi'nde yazıhdır.
Oradan garb hudûdu üzerindeki büyük
vâdîyi ta'kiyb ile, Yenice kariyesine vc
yükselerek, hep garb hudûdunda olan yo­
la ve diğer bir vâdîye, vâdîden sonraki
bir mürtefi' noktaya ve Mûsâ kariyesine
21
ve tarîk-ı 'âme vâsıl olur. Bu yol, sonra
İpek, Börekçili kariyeleri ve eşhas arâzîsi,
lî-*;^ ^J^'-T
denilen yüksek tepe ile
üzerindeki, vakfa dâhil, "Mekaabir-i ka­
dîme".
Göçmek Depcsi,
sonra büyük vâdî ile
Yıldenûz'dan denize kadar uzanıp, boğaz sahiliyle
berâber §ark hudûdunu teşkil eder. De­
nizden
J'-^İJ
çukur yere, vâdiden
g^îü
Kalamıç kariyesinin arkasın­
daki hudûd taşından sonra g f '
ve
kavak ağaçları işâret vazîfesini görür.
Bundan sonra halkça ma'rûf vâdîden
\> p j
Buraklu Depe ve Yenice
arâzîsine ve bunun ile Arablu arasındaki
dikili taşa ve sonra Boğaza vâsıl olup,
yine dere hudûdunu ta'kiyb eder. Bu sûretle arâzî denizden başlayıp, mezkûr
dört kariye ve yeri ihâta ile tekrâr denize
vâsıl olmuş olur. Bu hududlama esnâsında, yukarıda bahsi geçen, Mûsâ, Şehir
Köy, Ereglice, Börekcili ve eşhâs arâzîsi
ve dağlar Yıldcnüz, Kalarnıç EregUce
kariyeleri civârından geçer. Bundan son­
ra Gelibolu'ya tâbi' kariyeler arasında olup, vakf edilen v ' - ^ Kerasye münferid bir kariyedir; şarkı ahâlice ma'rûf
vâdîler ve dağlardır; »jiiHora ve Yıldenüz kariyeleri arâzîsine muttasıl ve de­
nize müntehîdir. Cenûbunu Yıldenuz'den
Hora'ya kadar Boğaz teşkîl eder. Şimâli
büyük vâdî ve Mürselli kariyesi toprakla­
rıdır. Tafsil olunan bu sekiz kariye
j j l - j l l '"jk i <>.-**Mb>5
Mücâhid ya­
tağı ve Akıncılar beldesi Gelibolu'ya tâbi'dir. .
Bundan sonra öjiSi^
MigalkaraMalkara -j-llj'-» inde, otuz kariye vakf
edilmektedir. Bunlar, vakfiyedeki yazılış
sırasiyle, hr^.
Şeyh Halil, Ka­
laycı, Yeni, Beg, Bazarlu Beg,
jVjl'l."
,
Saruhanlı, Yenice,
^ -"^jj^
1 >}'S-M
' Ballu, Süle, h. Pîrgus,
Delüler,
»j^^J
Müsteceb
J^\Sasanlar, Kara Yahşî, Ballu llyas. Kara
Koca, Kara Ahî, Ak Sakal, Imralu, Bu­
nak, İshak Şeyhlu, Köpek kariyeleridir.
Bunlar birbirine "mülâsık" ve "mütekaarib" olup hudûdlan, mezre'aları.
22
EKREM HAKKI AYVERDİ
nehir ve dağları ve mer'âları meşhûr 'alâ­
metler taşır; sakinlerince ve sair köylerin
halkınca, vakfın tesîsi esnâsında ve el'ân
ma'lûmdur.
Şark hudûdu Cebel-i Tekfûr tepesin­
deki J*l*. Bakacık'dan başlayıp, aşağı
tarafta
Alâm yolu. Baş Değirmeni
denilen mevkı'e kadar bu kariyelerle şark
hudûdunu teşkil edip Arab Hacı köyün­
de nihâyet bulur; onunda ortasından ge­
çerek, mâilen şimale gider ve
- öj^^'
Makberetü Yulek'de biter. Oradan Eytemur ve ören Tepesi arkasından Ahî
Evren kabristânına ve işâret teşkîl eden
yerli kayalarla kaph yüksek yere varır.
Şimâl hudûdu burada nihâyet bulup ora­
dan alâmetleriyle ve halkça ma'lûm Koca
Halil kariyesi arâzîsi ve Kara-Yahşî ke­
narından, içinde ince bir su akan KaraYahşî vâdîsine girer ki, bu da garb sınırı­
nı teşkîl eder. Sonra iS^j>
Kogri da­
ğından gelen vâdîye ve onunla birleşip
Koyluca Deresi denilen vâdîyi,
ba'dehû Şeyh İshak deresini ta'kıyb ile,
cenûb hudûdunu meydana getirir. Bu son
vâdîde
suyu cârî olup, ona soğuk
su menba'ı birleşir. Bu yoldan sonra
•ilfiJ' 'i^
Küçik Gölcik denilen mevzı'e ve Bulgurlu kabristânına ve dikili
'alâmet taşına ve ^j^.
Bulut denilen
ağaca, sonra, köyün ortasındaki su kuyu­
su ve Ulu Ağaca müntehî olup,
güzer­
gâh Sagıyr Küçik Gölcik kariyesinden
i'tibâren cenûb hudûdunü teşkîl etmekdedir. Dağın doruğundaki büyük çukurda
kapanan bu sınır bütün ahâli arasında
ma'rûf ve meşhûrdur.
Tepeden başlayıp orada biten, bu
vakfın mahsûlünün dörtte biri (79. sat.)
"Vâridîn, sâdirîn, muhtâcîn, 'ulemâ ve
sâlihîn, sülük üzre olan meşâyih, 'âbidİcr, zâhidicr, fakıyrlere, onda biri ,mütevellî'ye âiddir. Zâviye şeyhine her gün on
dirhem ve Bursa müddiyle senede on müd
buğday ve on müd arpa, kâtîbe altı dir­
hem ve beş müd buğday ve arpa, Bolayır
imâmına üç dirhem ve üçer müd buğday
ve arpa, iki müezzine bir dirhem ve üç
müd buğday, vekilharca ve anbarcıya
dörder dirhem, türbedâra bir dirhem,
nakıybe üç, kapıcıya bir dirhem, aşçılara
üçerden altı dirhem, ekmekçiye, üç, câmi'
ve zâviye kayımlanna birer, türkçe
^»
denilen kassâma ya'nî dağıtıcıya iki dir­
hem, Bolayır'daki Kârbanseray hademesi­
ne ve kilerciye birer, câmi' hasırlarına ve
kandil yakılmasına üç, zâviye ahırı ha­
demesine yarım ve 5 nefer câbîden her bi­
rine üç ve İznikmüd-îzmit medresesi ta­
lebesine günde bej, cüz okuyanlara on
beş dirhem verilecektir.
Yaz ve kış gününde almacak 37,5
vukıyye et için elli dirhem, o V ' çorba
için Gelibolu kilesiyle bir, ekmek için
dört kile un, 'aynı kile ile bir kile çorba­
lık pirinç, bayram, remazan \'e mübârek
gecelerde, mütevcilînin re'yi lâhık olmak
şartiyle de, ihtiyaç duyulan şâir günlerde
fazla ta'yîn çıkanlacakdır.
Selçuk Hâtûna zâviyeden her gün
on, Ömer Çelebi'ye on (8), Seyyid Hasan
yetimlerine iki dirhem verilmesi şart edilmekdedir.
Bal ve j - J ^ ^ J - , ya'nî değirmen üc­
reti ve diğer gayr-ı melhûz mesa'rif mü­
tevcilînin re'yine bırakılmışdır. Mütevelli
hizmetinde gayret ve şerâite ri'âyet eyle­
diği müdetçe 'azl olunmayacakdır. Bun­
dan sonra, vakfın satılmayacağı terhîn
edilmeyeceği ve mîras yoluyla intikâl edemiyeceği hakkında ma'rûf şerâit zikr olu­
nup, tahvîl ve tebdîl keyfiyeti Padişah ve
cihet-i kazâya bırakılmakdadır.
(102. sat.) da J'.lj' J »j^- j
iSj>. . . J j N l ^ j tahrîr târîhi varsa da, sene
kısmı kopukdur. (103. sat.) da yukarıda
'aynen yazdığımız üç imzâ ve bir dör­
düncünün 1^1 ve altında
kelime­
lerinin yanları mevcûddur.
Bu 38 köyün vâridâtı, Bolayır'daki
câmi', 'imâret ve kervansaraydan • 'ibâret
zâviyenin, türbenin, Kavak Meşcidi'nin'
masraflarına tevzî' edilmekde, ayrıca üç
kişiye nakdî tahsîsât aynimakdadır. Iz8.
Bu iki ismin şahsiyet'i "anlaşılamadı. Süleyman
Paşa evlâdından olması 'akla gelirse de. bıı isimde bitişi
bilinmij-or. SûL-yman Paşa'nm bir kızının kabir taşı Ak' şehirdedir; Ve ismi
j j - * ^ ! ? gibi okunmaktadır. Bk:
Ahmed Tcvhîd, Rumeli Fâtihi Şchzâde Süleyman Paşa'.nın kerîmesi mezârı, T . O . E . M . , VIII sene, 166. S.
GAAZÎ SÜLEYMAN PAŞA VAKFİYESİ
mit Mcdresesi'nin sâdece talebesine de bir
mikdâr ayrılmış bulunmakdadır.
Vakfiyede, ne Rumeli'nin dört ye­
rinde olan diğer hayratı, ne de Anadoludaki sayısız te'sîsleri yer almakdadır. Bun­
ların vakfiyeleri ele geçmemişdir. Şimdi
mevcûd olmayan bu vakfiyelere dayanıla­
rak yapılan vakıf defter-i mufassal'arından ve muhasebe defterlerinden ve Evkaaf kütüğünde tesîs olunan kayıdlardan
mfivcûdiyetleri anlajılmakdadır.
Evvelce söylediğimiz gibi, vakfiyenin
Sultan Orhan zamanında, çok sonraları,
ve görünüje nazaran, toplu bir mâ-sebaka
istinâd etmeden, müteferrik kayıdlar top­
lanarak, re'sen yapıldığı aşikârdır. Çünki
bir toplu eski vakfiyenin mevcûdiyetine
işaret olmadığı gibi, yerlerin külliyen
türkçeleşmiş bulunması, kabristanların
bile dolup, işaret makaamına geçmesi.
Yıldırım ve II. Murad devri ricalinin isim­
lerinin geçmesi ,bu husûsda şübhe bırak­
maz.
Köylerin hemen hepsi TekirdagıMalkara yolunun cenûbuna ve daha ziyâ­
de Tekirdağı'na yakın yerlerde toplanmışdır. Yalnız üç dânesi biraz uzakçadır.
Bu kariyeleri, diğer vakıfları da gözden
geçirdikten sonra, mukâyeseli olarak top
layacağız.
23-
992 sahîfedir. Çoğu Rumeli'nin, bir kısmı
İstanbul'da, her cins mu'âmelenin muha­
sebelerini muhtevidir. Matbah-ı Hâssa,
değirmenler, Fâtih câmi'i, kaldırım, Edir­
ne câmi'leri, 'imâretleri, beygir, ester,
deve, kal'eler, köprüler, cizye muhâsebeleri gibi bahisleri ihtivâ eder. Defter tapu
defteri gibi tanıtılıyorsa da, muhâsebe def­
teri demek daha yerindedir. Aradaki boş
sahifeler de sahife sayısına dâhildir.
Bu defterde, Süleyman Paşa vakıf­
larının beşer sahîfelik muhâsebe icmâlleri vardır. 364. s. da kap kağıdına
A\ \
îtle Jl A A N
giriş serlevhasiyle takdim edilip asıl met­
nin başladığı, (365. s.) nın başında, 'aynı
'ibâre tekrarlanmakda yalnız
h^j^
S\\
j - Vl^^jlr t"\ J ilâve edilmiş
bulunmakdadır. 891 senesinin yalnız bu
dokuz aylık muhasebesine asL-ı mâl ve
mahsûlât yazılıp (366. s.) da "mebî'at".
vazife, cemâ'atler ve ihracât kayd olunmakda (367. s.) sonunda:
II
j. jf.J-'^ (^V
J-» —
SÜLEYMAN PAŞA VAKIFLARI
MUHASEBE DEFTERLERİ VE
MUFASALLARI
Şimdiye kadar Süleyman Paşa va­
kıflarını muhtevi dört defter malûmu­
muz olmuşdur. İkisi Belediye Kütübhânesinde, ikisi Başvekâlet Hazîne-i Evrâkı'nda -arşiv-indedir. Süleyman Paşa'nın temlîk edip de başkaları tarafına yapılan hay­
rat ve evlâdiyelik vakıflar bahsimizden
hâricdir. Meselâ Ezine'de Ahî Yunus,
Yörük Abdurrahman Câmi' ve zâviye
vakıfları (9), ısy-^ , jUi mezre'a-ı Ah­
med Şeyh evlâdiyelik, S^J^ köprü hiz­
meti; oM. da zâviye vakıfları gibi (10).
Biz, sâdece, Süleyman Paşa'nın kendi va­
kıflarını kaale alacağız.
1 — Belediye Kütübhânesi'nde Orta
91, (.91) numarah defter 11.5X31 sm lik
kaydı vardır ki, I I , Sultan Bâyczid'in
hükmiyle, her yerde pek za'îf olan Murad-ı-Hüdâvendigâr vakıflarından biri,
zengin Süleyman Paşa vakıflarından tak­
viye edilmiş bulunmakdadır.
891 senesi (370. s.) da bitmekde,
(372-377. s.) 892 sene-i kâmilesi, (380-387)
s. de 893, (389-393) de 897, (397-401. s.)
da 895 senesi muhâsebeleri birbirini ta'kıyb etmekdedir. Bu deftere geçirilişleri.
896 dadır. Bu icmallerin vakfiyeden farkı
azdır; ileride 3 No da vereceğimiz defter9.
10.
E . H . A . , a.c, 134-138. S.
Tax^-ib Gökbilgin, X V - X V I . 'Asırda Edirne \e
Paja-ili Livası, Vakıflar, Milkier Muk.ıata'lar, İstanbul
1952, 162 S., Hâ}iye
24
EKREM HAKKI AYVERDt
lerle mutâbıkdır. YaUıız bir köy cksikdir.
Fakat Gelibolu cârnı^hakkındaki kayıd
ehemmîyetirbir ekdir. Tayyib Gökbilgin
Bey de 891 senesine 'âid olanın tafsilâtını
vermiş olduğundan (11), bizim ayrıca
yazmamıza lüzûm yokdur.
2 — Belediye Kütübhanesinde 117/1
no.lu, 29,5X11 sm, eb'âdında 151 sahîfelik defterin (76 s.) sına
J>*^-j\ j-iîj j j b ' j jgu- \)\ j % ^ l serlevhasıyla başlayan bahis, 41 cizyedâr
ismi îhtivâ eder. Hatîb ve müderrisin va­
zifeleri de mukayyeddir. Yalak Ova Ka­
ramürsel ile İznik arasındadır. Şimdi Ya-,
lak Dere ismini taşır. Ereğli kariyesi de
yokdur. Bu kayıd, Bolayır hayrâtından
hâriç olanlardan bir dânesine ijâretdir.
3 — Baş vekâlet Hazine-i Evrâk'ından 12 no.da Defter-i Mufassal-ı. Malkara
vardır. 34X12 sm. lik 264 sahifedir. Bu
defter için katalogda 896 târihi gösteril­
miş, Tayyib Bey'de 860 olarak kayd et­
mişse de (12), biz bulamadık. Bu defterin
198 s. smda Evkaaf-ı Sancak-ı Gelibolu
başlamakda vc Nâhiye-i Gelibolu'da, Izzüddin nâm kimseye" Paşaûnın milklik
yer verdiği, 200. S. da- Gelibolu!ya__tâbi^
Ereglice kariyesini (13) haraç ve ispenceden mu'âf tutarak, İznik'deki medre­
senin müderrisine vakfeylediği anlaşılmakdadır (14). Bu da yeni bir hayrâtdır.
(2Î8. s.) da
Jy^i\
K:^\İ-
— r
serlevhası altında vakfiyede yer almayan
Gelibolu mahallelerinin cizye ve haracı
zikorlunmakdadır: Kır-Şehirlü (15) Ahî
(15),
(16), u^-l.-jl(17), o j l ^ (17),
(i;U>. ey Togau Arslan (18).
Hâşiyelerde verdiğimiz îzâhât bu
yerlerin tam bir mahalle olmayıp şehrin
kırlığı mâhiyetinde, yakın civarda oldu­
ğunu gösterir. Bundan sonra yazılan beş
kariye arasında Gelibolu kasabasında
J^T
(19) ı j i ' - î - ve Arablu (20) var­
dır ki, bunlar vakfiyede Gelibolu'ya tâbi'
sekiz kariycden bu defterle isimlerinde
mutabakat olmayan Eksimil, Korıcı Çift­
liği ve Sayyâdîn'in yerlerini almış görünmekdedir. Daha doğrusu vakfiyeden ka­
riye değil mevzi' olduğu anlaşılan üç yer,
bu defterdeki üç kariyenin hudûdlarma
sokulmuş olmakdadır.
(222 - 242. s.) da Süleyman Paşa'nın
Malkara'daki vakıf kariyeleri 27 olarak
gösteriliyor. Bunlardan da Panayır vakfi­
yede yokdur. Yenice ve Yeni isimlerinin
sonuna birer köy kelimesi ilâve olunmuşdur. J^-«V;jl_j:.lj>l , j l - . U _ j U u imlâla­
rıyla Bulgurlu diğer ismi olan -».»^ * -r' *
namıyla geçer. Bunları mukaayeseli bir
cedvelde toplayacağız.
4 — Baş-vekâlet Hazîne-i Evrâkında
Mâliyeden Müdevver yeni 2. No.lu 13X
35 sm. lik 55 yaprak, 109 salıîfelik müs­
takil bir defter-i mufassalda Süleyman
Paşanın Rumeli evkaafının büyük bir
kısmı toplanmışdır. 891-895 de, bu vakıf­
ların o zaman sâdece mütevellisi olan Der­
viş Mehmed bin Ali Kuşçı, bu sefer
Gelibolu Kadısı sıfatiyle ve büyük bir ih­
timalle, tevliyet vazifesi de üstünde ola­
rak, defteri tanzîm eylemişdir. Bir makaama hesâb vernie mâhiyetini taşıyan
muhasebe defterlerini Bâlî isminde bir
kâtib müştereken imzalarken, o rriakaamın da sâhibi olan Derviş Mehmed bura­
da tek başınadır. Yazı siyâkatdir.
891 Rebî'ul-âhır (1486 Haziran)ında
muhasebe defterini yazan mütevelli. Mu­
harrem 959 (Kânûn-ı Sânî 1552) de ya'nî
66.5 sene sonra, bu sefer kadı sıfatiyle bu
defteri tanzîm ile mühürlemişdir. Bu hisabça o esnâda yaşı 90 ı mütecâviz olması
11.
Ta)-yib Gökbilgin, a.c, 165-167
12.
Tayyib Gökbilgin, a.c, 167-169
13.
Hu köy vakfiyede luidûd olarak geçiyordu. De­
mek o da İznik Mcdrcscsi'ne vak( içııij. Kariye {imdi
yoktur.
14.
İznik Medresesi vc bu kayd için Bk: E . H . A . .
a.c, 172 s.
15.
Bu mahallelçr jimdi yokdur.
16.
Evre;c'yc tâbi' muhtarlık, Çokal adiyle, Mcs, vc.
271 S.
17.
'
' ,
' .
Bu malıallcler §imdi yoktur.
18.
Gelibolu'ya tâbi' çiftlik, Mcs. Ye. 331 .S.
19.
Şinuli mcvcAd değildir.
20.
Yukarıda vakfiyede Inıdûd olarak bahs olunu­
yordu; demek vakıfmıj, Arablıköy nSmındadır, Mcs. Yc.
63 S.
E\retn Ha\\t
Ayverdi
•
KaV//ar
Dergisi
VII.
E\rem HaWt Ayverdi
AA
» t »
. 1
4^
)
/i.
-
•
• •
^
-•
1-7.
Sat.
Va\ıflar
Dergin
Vll.
E\rem Ha^t
Ayverdi
iv
S/'
8 — 13. Sat.
Vakıllar
Dergisi
Vll.
E1{rem Ha^t
Ayverdi
14 — 19. Sat.
Va\ıflar
Dergisi
VU.
E\rem Ha^t
Ayverdi
Uf
/ T .
4
)3)
3
5
20 — 25. Sat.
FaV/^<ır jDfrpVı VU.
E\rem HaWi Ayverdi
«
t
2^
>7>
26 - 31. S^t.
Vaktjlar Dergisi
Vll.
E\rem Ha\l{i Ayverdi
\\\
51
\ 4 « • ^ • >
32 - 38. Sat.
Va\tilar
Dergisi
VII.
E\rem HaWt Ayverdt
2^
' A
5?
'/.
o v
İM-
i
<1
5s
39 -
45. Sat.
VaXiUar Dergisi
VII.
E\rem Ha\l{t
Ayı/erdi
'A '/S
O-
MI»
/i
46 — 53. Sat.
Vit\ıllar
Dergisi
VII.
El{rem Ha}{l{t Ayverdt
54 - 60. Sat.
Va\tjlar
Dergisi
VU.
E\rem Hal{1^t Ayverdt
Ti.
M^
^
^
^
us»?
61 -
68. Sat.
Vak.ıftar Dergisi VIl^
E\rem Hal^^t Ayjuerdi
\1
^
7-
69 -
75. Sat.
Vakıflar
DergUi
VII.
E\rem HaWi Ayverdt
-
^
76 - 82. Sat.
Val(,ıflar Dergisi
VII.
Ekrem Hal{\t Ayverdt
V 'V,
4fe
il
83 - 89. Sat.
F<;Jt<//ar Dergiıi
VII.
.V
E\rem HakJ^t Ayverdt
/
^5
«-2
90 — 96. Sat.
M .
97 — 103. Sat.
Vakıflar
Dergisi
VII.
GAAZÎ SÜLEYMAN PAŞA VAKFİYESt
lâzım gelir ki, akıllara durgunluk vere­
cek bir çalışma gayretidir. Kendi mührüyle mühürlenmemiş olsa, bir sûret çı­
karıldığı 'akla gelebilirdi. Fakat mühür
bu ihtimâli ortadan kaldırmakdadır. Def­
terin kapak kâğıdında:
î - ^ ^ ;^
noneA t ^ o-. j U i
v'!» —
^ı>ı ^ >
— -\
r J j j i f j <, J^w.*
Defterin yazılmasından sekiz ay son­
ra mailen eklenen bu şerh 'ibaresinin ne­
ye delâlet etdiğini ta'yîn müşkildir. Olsa
olsa, bu defterin toplu bir mürâc'atgâh
olup, her mahallin Tapu Defterine istinad
etmek lâzım geleceğini ihtâr gibi kabul
edilebilir. Yoksa defter son derece vâzıhdır; cibâyetler, kariyele, mükellefler açık
gösterilmişdir. Şekle 'âid bir aksaklık da
yokdur; diğer mcnba'Iarla da aykırı düş­
mez.
Bu istidradtan sonra, defterin husûsiyetine geçersek görürüz ki, bu mufassalda
kariyclerin hâne adedleri, mükelleflerin
isimleri, hâsıllar yazılıdır. Tabî't olan bu
tafsilât hâricinde,Jjelibolu .kazasına dâ­
hil köyler, daha . etraflıdır; ba'zılarınm
ikinci isimleri de işâret edilmişdir. Mürcfte ve Ereglice hakkında ma'lûmât var­
dır. Fakat diğer vakfiyelerde hiç yer al­
mayan Ferecik, Şabhâne, Gümülcine,
Lapseki kazâlarını ihtivâ etmesi pek mü­
himdir. Bununla berâber Paşa'nm Ru­
meli'de Malkara ve Vize'deki câmi'leriyle, Bursa ve daha şarkdaki hayratı yine
açıkda kalmaktadır. Bunlar için başka
defterler mürâca'at lâzım gelmişdir.
Defterin birinci sahifcsinde
jlkU J
j^Jjl
l t^jlc
^^\t.\
ol—l-l ) OUİ- ^ 1
-
Y
.JVC j 'u M jV^l 'ij^yy_ o-* ~ i
serlevhası tekerrür etmekdedir. Gelibolu
kazâsında Nefs-i Bolayır'm Ahî Kırjehirlü, Çukallu, Otamtş, Karahisar, Hisar =
25
Yeni 'îmâret mahalleleri bir evvelki def­
terle mutâbıkdır. Ondan fazla olarak bu
mufassal, Gelibolu ve Maydos'daki re'âyanın haraç ve a'şârını da kayd edip, Togan Arslan'ın kariye olduğunu tasrîh
eder; bu sûretle mahalle olmadığı meyda­
na çıkar. Mesîh Bik Çiftliği = Sarumuş
da yazılıdır. Şeydî Kavağı cibâyetindc
Nefs-i Scydî Kavağı,
Cengârlu •- Cenger, Mirefte - Mirafti, Kerasye, Arablu ikisinde müşterekdir. Sâ­
dece birer çizgi ile ayırdığımız isimler
telaffuz ve imlâ farklarıdır. Seydî Kavağı'nda câmi'-i Şerîf, Bedrüddin, Seyyidler
mahallelerinden mürekkeb, geniş bir yer
olduğu anlaşıhr.
Mürefte bahsinde (45. s) ahâlînin,
kabakulak denilen şıra ve şâire koymağa
mahsûs toprak kablardan 500 'adedini be­
delsiz verdiklerinden "Hukûk-ı Şer'iyc
ve Rüsûm-ı 'örfiye"den mu'âf tutulduk­
larını, bu 'adedden fazlasının beherine 4
akçe aldıkları yazılıdır. (52. s.)da Ereglice
kariyesi bendinde, kariyenin kabaku­
lak dolu şıra, arpa ve şâire rüsûmu kayd
edildikten sonra, • mâilen yazılan hâşiyede, mahsûlün 'öşürünü Süleyman Paşa'nm
İznik'te olan medresesinin 50 akçe yevmiyeU müdeırisi "zabt" ederken, şimdi iz­
nik ve İnegöl kazâlarındaki, Süleyman Pş.
vakıf kariyelerinden bu vazîfe ta'yîn olu­
narak, ayrı mütevelli nasb kılındığı ve
bu Ereglice hâsılının 'umûmî vakf için
"zabt" olunması Pâdişâh tarafından emr
olunduğundan, tedrîs ve talebe cihetleri­
nin İznik ve İnegöldeki kariyelerden "Icrâ"si şerhi vardır.
Bu şerhlerden, bir kerre, defterin
hepsinden muahhar olup safahatı tesbît
ettiği ve Süleyman Paşa'nın vakıfları
için bir değil, müte'addit mütevellîler ol­
duğu anlaşıhr. Bu mâ'lûmâtın ehemmiye­
ti âşikârdır. Şunu da belirtehm k i , 2 No.
ile gösterdiğimiz İznik Süleyman Paşa
Mescidi'ne ayrılan Kara Mürscl'deki EregU kariyesi ile Gelibolu'daki bu Ereg­
lice bütün bütün ayrıdır. Yalnız isim ben­
zerliği vardır. Şimdi vakfiye ile berâber
3 ve 4 numarah defterkrdeki kariye vc
mahalleleri karşılaştırahm; bunları defterlcrdeki imlâlarıyla ve harf sırasıyla
yazacağız.
26
EKREM HAKKI AYVERDt
GELİBOLU KAZASI KARlYELERl
Vakfiyc'de
u^/'-^. ' f 1
—
J.-^l
jyy.
^
—
S^J'.J}*
K^Sf
3 No. ile Göst. Def. 4 No. Def..
—
—
~
•
—
—
J.^y.
J \ , i
j>l-jT jU»
—
—
j^ı/'
^yy.
^j.^
J^t-jî jlil»
—
Bu günki isim ve hâli
Meskûn Yerler Klaguzunda yok
Mes. Ye. yok
Yok
Bolayır, Mcs. 167
Kavak, Mes. 305
Doganaslan, Mes. 331
Yok
— Yok
K^\f Yok
y^.</-
—
Araplıköyü Mes. 63
Mürefte, Mes. 851
MALKARA KAZÂSI KARlYELERl
—
JU- j T
JU^I
VCT'
JiLit
^
JU-I
—
—
u^jil
JA'
JJ«-J
di ^ j l j l
cil ^jlju
i%\
^Bl;
^ y i jiib
^y.
(»Al;l?)>"lîl;
«y-,
yj_,ı!i;
Jiı>
^jEj«
jVjl-f
jy:>
jJU-ju-::
jUlijjU
JiilwU
—
Jli- j T
^o^\
—
J>^'
jq\ ^\
Jj.- ^Iib
Yok (Bir Ahîevren var?)
Aksakal, Mes. 34.
İshakhköyü, Mes. 550
Esendik, Mes. 370
'Emirali, Mes. 360
Yok
Yok
Pazarlı, Mes. 805, (şimdi Gclibo
lu'ya bağlı)
Ballı, Mes. 124
Ballısüle, Mes. 125
—
J'-tl;
. Yok
(i.jJ'jjl^.j^L-.ei
a
Bey, Mes. 153, (Keş'ana bağlı)
jjiTüî
j j c y T _ , Ç j | . l , ' B u l g u r k ö y ü , Mes. 181
t5jJ'jS--' ^
v^'V,
Bunak, Mes. 181
j^ij'
u-.>«^^.
Burgaz, Mes. 181
^.l-^
Yok
JjlT
Jjl-i;
Tatarh, Mes. 1044
JİV
Yok
;y:>
}h
Deliller, Mes. 301
—
Yok
^lijjU
Sarıhanlı, Mes. 944 (Meriç'e
bağlı)
jL,U
jUU
Yok
ı/>
ı/'
LT
Yok
<r>î *y
S..»'
E.^
^i^i. . ^
S»'-^
Yok
Karayahşî, Mes. 628
lu'ya bağlı)
Yok
J-y^
Kalaycı, Mes. 574
jUk-.;
J->*
h^cJ-,^"*
(Hayrebo
27
GAAZÎ SÜLEYMAN PAŞA VAKFİYESİ
^ /
i'C.f
—
^l)»J-^
^.
\y_
^i^S>-
—
^ £ J S ' < j » - C
Ijj..
.j..
^
vakfiyedeki 38 köyden 24 ü zamanımıza
intikal etmişdir. Üç köy Malkara - Tekirda^ı yolunun şimalinde ve birbirinden
uzak yerlerdedir. Biri Keşan'a, biri Hayrebolu'ya biri Meriç Kazası'na bağlıdır.
Vakfiyede Gelibolu'da görülen ve ba'zısı
kariye değil, mevki' ismi olan vakıf yer­
lerin diğer kayıdlarda 6 ve 7 ye indiği ve
isimlerinin degişdigi anlaşılmakdadır.
Kezâlik Malkara Kasabası'nda 30 kariye
diğerlerinde 26 ya inmekde ve birinde
olan ba'zılan diğerlerinde bulunmamakdadır. Bu cedvel vakfın geçirdiği tahavvülâtı, vakıfda caiz olan istibdâl usûlüyle
değişen isimleri açıklamakdadır.
Kariyelerin bu mukaayesesinden son­
ra, 4 No. ile gösterdiğimiz mâliyeden müdevver yeni 2 No. defterin son kısmına
geldik.
(8. Sat; 93. S.) da mezkûr evkafın
sûret-i sarfı beyân olundukdan sonra,
Yok
• Müstecap, Mes. 853
Yeniköy, Mes. 1138
Yeniccköy, Mes. 1135
Yuva, Mes. 1169
101. s.da
»U>i ^ l "
CaJUjf
<îijfjy
Itjf .
.105. s.da
y y ^r.»^
- ' l ^
106. s.da kaza-i Lapseki der Anadolı Hâs,
Câm, Sofilar vakıf kayıdlan mezkûrdur.
Son sahifede —
^^111
MA\
if
^)>-^ ı j i j l
fi
i
i
\>\ i
y
tj>;>-l
l i L ^yj! ^İ6j jxilijl
^^Î-J'*
^
— V
ö*' c^^^zS"
94. s. da
j U - ^y^^
»Li^
«^.-».•j*
V
c ı . ^ «il;...L j V j l » j C , > L l — Y
u^J^Jjl
»aJl
97. s. da
j'j*
JTJ^
l i U jLİ-.l
t-
t
JJ-*^''^
j ^ . V l -d
tSjt ı5Ul üU- — i
Bunun altında, memeli beyzi şekilde
J^-.j
^jli — \
mührü bulunmakdadır.
Yanda mailen
4ı !<.«—! O ^ i " > j«-J
iji^^^j
^
Y
yazılıdır.
Bu yedi bendden Süleyman Paşa'nın
rûhuna du'â edilmek için Ferecik Câmi'inden vakf ayrıldığı, Ferecik'de ve Şabhâne'de câmi'Ieri olduğu anlajılmakdai dır. Lapseki'deki câmi'den bahis yoksa
da oradaki 'alâkaya îmâ vardır. Ferecik
yakmında ICjşla mevkı'inde ve Gümülcine'nin Nevrûz Fakıyh kariyesi'nde göçer-konar cema'atin â'şânınn Süleyman
Paşa vakfı olduğu da görülmekdedir. Bu
göçebelerin Süleyman Paşa'nın beraber
getirip Meric'in ötesinde yerleşdirdiği ak­
la yakın düşer.
Kezâlik Ferecik ve Şabhâne'de hayrâtı olması ve onlara zengin vakıflaı
tahsis etmesi, Süleyman Paşa'nın burala­
ra adamış olduğuna delil teşkil etmesi lâ
zımdır. Onun nâmına Orhan Gaazî vc
Murâd-ı Hüdâvendigâr tarafından bir
28
EKREM HAKKI AYVERDt
hayrat yapıldı dense, bir kerre, Süleyman
Paşa'nm o kadar eseri vardır ki, arkasın­
dan bir hayır yapılmasına ihtiyâç yokdur.
Bu ancak fütûhâtmı kökleştirmek için
kendinin düşünüp tehakkuk etdirecegi
bir ifdir. Bajkalari yapmış olsalar da höyle
izbe kasabalar seçilmez; Rumeli fütûhâtmın ilk hedefi olan Edirne'de, hiç değil­
se Lüleburgaz'da yapıhrdı. Bu câmi'lerin
vakıfları evkaaf kütüklerinde hep Süley­
man Paşa nâmına yürümüştür, aşağıda bu
menba'ları vereceğiz.
III
SÜLEYMAN PAŞA'NIN
ESERLERİ
Bu vesikalarla Süleyman Paşa'nın
Rumeli'ndcki vakıflarını ve hayrâtının
mühim bir kısmını görmüş bulunuyoruz.
Süleyman Paşa'nm hayrâtı bundan 'iba­
ret değildir; pek çokdur. Bunların bir
listcsini verip son kitabımızdaki yerleri­
ni işâretle iktifâ edeceğiz; tafsilâtı kitabdan ta'kıyp ve vesikaları görmek mümkindür.
1 — Bilecik'te cami'
2 — Bolayır'da câmi'
)
3 —
»
İmâreti
>
4 —
»
Kervansarayı )
5 — Burs,a'da Câmi' /
6 — Bursa Câmi'' '
(
7 — Ferecik'de Câmi'
8 — Geyve'de Câmi'
9 — Göynük'te Câmi'
10 —Göynük'te hamam \
11 — îzmit'de medrese
12 —
»
hamam
13 — îznik'de mescid
14 —
»
medrese
15 —
»
mekteb
16 — Kavak Köyü'nde câmi*
17 — Lapseki'de câmi'
18 — Malkara'da câmi'
19 — Şabhâne'de câmi'
20 — Vize'de bozma câmi'
21 — Yeni Şehir'de medrese
22 — Yeni Şehir'de makaam türbesi
E.H.A., a.c, 35. s.
İşte bu 22 eserden mürekkeb, sâhlara lâyık bir bilânço ile Süleyman Paşa'-
nm i'mârcılığı da meydana çıkmakdadır.
E1{rem HaWt Ayverdi
»
» 41 — 48. s.
»
» 90. s.
»
»
» 138 — 139. s.
» 145
),
» 145 -
148
»
), 158 -
159
»
» 172 -
179
»
»
»
»
>)
»
),
»
»
))
»
» 207 -
185
187 188
20u
201
188
208