ĞAAZÎ SÜLEYMAN PAŞA. VAKBİYESİ Ve TAHRÎR d e f t e r l e r i EKREM H A K K I AYVERDİ Rumeli Fâtihi Gaazî Süleyman Pa şa'nın bir vakfiyesi Süleymaniye'dcki Türk - islâm Eserleri Müzesinde 2197 numarada bulunmaktadır. Bu vakfiye Süleyman Paşa'nın Rumeli'de en mühim ma'mûresi olan Bolayır'ı ve Kavak kö yünü kavramaktadır. Süleyman Paşa'nın eserleri ise pek daha geniş bir sahaya ya yılmış, yirmiyi mütecâviz binâdır. Bu vakfiyede olanlardan gayrisini başka ve sikalara müracaatla bulmak kaabildir. Bundan mâ'adâ bir vakfiye ele geçme miştir. Vakfiye 5,55 m. boyunda 24,5 sm. enindedir. Metin ve imzalar, 17,5 cm. uzunluğunda 103 satıra yazılmışdır. Bu vakfiyenin rik'a ile çıkarılmış bir sûrcti Evkaf kütüğünde 990 numaralı Vakfiye-i Ûlâ Rumeli ve Anadolu defterinin eski 153, yeni 160, sahifesindedir, kitabımızda (I), Süleyman Paşa eserlerini yazarken, bu surete de işâret etmişdik. Istinsahda tasdîk ve şâhidler görülmüyor. Müzedeki ash pek ziyâde yıpranmış, kağıdlar kat kat parçalanmış, târihin se ne kısmı ve şâhid imzâlarının dördüncü sü kopmuşdur. Bu kadar yırtıhnış oldu ğundan arkasına yeşil bir astar geçirilmişdir. Fotoğraflar da bu yüzden temiz olamamakdadır. BeUi olan üç şâhid imzâsından vakfiyenin, yazıldığı zaman anlaşılmakdadır. Şâhidlerden birinin Fâtih ve I I . Sultan Bâyezid zamanlarında Sad râzam olan İshak, diğerinin <> ^^y^ı ya<nî Fâtih'in son sadra zamı, Karamânî Mehmed Paşa ohnası Fâtih devrinde yapıldığını gösterir. Mehmed Paşa'nın imzâsındaki tev- kı'yî sıfatına bakarak, vakfiyede kopmuş olan seneyi bulmak kaabildir. Mehmed Paşa, bütün kaynaklara göre, 869 (146465) senesinde nişancı-tevkıyî vazifesine ta'yîn edilmiş ve takriben bir sene sonra da vezîr olmuşdur. (2) Bununla berâber vezâretini daha ev vele alanlar da vardır. 2 no.lu hâşiyede bil dirdiğimiz gibi, Babinger, Ahwardt is minde bir mücllifden naklen, Paşa'nın kendi vakfiyesinde vezîr-i keb'ir ûnvânıyla zikr olunduğunu yazmakdadır. Biz Sü leyman Paşa vakfiyesindeki imzâsının îokHne ve mevki'ine bakarak, bu şıkka ihtimal veremiyoruz. Zîrâ mevcûd üç imzâdan en başda îshak Paşa'nınki olup *lllj-c ı>l ^ij>\s o^i ortada Defterdâr ismail ^D^* j \ «^U tS-»-til . en sonda Mehmed Paşa tî^jll o;le s> .if- çile J^i. sırasıyla yazılmışdır. Nişancı olduğu 869 senesinde vezîr de bulunsaydı, 'unvânını belirtmesi, ve hele, defterdârdan evvel yer alması iktizâ ederdi. Zîrâ nişancı, ve zîr veyâ beylerbeyi pâyesine ise, defterdârlara tasaddür etmesi Fâtih Kaanunnâmcsi iktizâsındandır. (3) 1. Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mi'mârîsinin İlk Devri, İstanbul 1966 Fetih Cemiyeti - İstanbul Ensti tüsü nejriyâtı, (590 2. s.) a) Mehmed Süre)ya, Sicill-i Osmînî, 4. C , 103 s. (vczîretini on ay sonra gösteriyor.), b) Babinger, I . A., Mehmed Paja Karamânî mad., 7. C , Mehmed Paja, Oimanlı Sultanları Târihi, Konyalı İbrâhim Hakkı Tercemesi, (Nâjr; Nihal Atsız. 331. S. da Babinger rivâyetini naki ile iktifa ediyor.) 3. Zeki Pâkalın, Târîh Deyimleri vc Terimleri Söz- l ü | ü , 698 s. 20 EKREM HAKKI AYVERDt Karamânî Mehmed Paşanın istan bul'daki hayraünın evsâfı, îrâd ve masrafı, yazılırken vakıf tahrîr defterine konan başlık "Mahalle-i câmi'ul Merhûm Meh med Paşa bin 'Arif Cclebiyy'üş-Şehîr bi Nişancı Paşa" olduğundan, paşalığı anlaşılmakda ise de, târihi bulunmadığından (4) vezâret senesi ilk hamlede tenevvür etmemektedir. Fakat tevliyetin, son Alâiye Emîri Kılınç Arslan Bey'in kardeşi Sittî Şah Hâtûn'dan olan oğullarına bı raktığı tasrîh edildiğinden, vakfiyenin 862 de tanzîm edilmesi ihtimali son de rece zayıflar; bil'akis 880 de vezîr bulun duğu şübhesiz olduğundan, o târihlerde yapıldığı şıkkı kuvvetlenir. Çünki 'Alâüddin Bey'in kardeşiyle Mehmed Paşa'nın izdivâcı, olsa olsa, 'Alâiye'nin zabtı ve Beyin Rumeli'nde bir sancak beyi nasb edilip İstanbul'dan geçmesinden sonra ol ması lâzım gelir ki, bu târih 862 den çok sonra, 876 dadır, (5). Babinger tarafın dan naki edilen vakfiyenin bir başkası olması 'akla gelebilir amma, müşarüniley hin başka bir hayratı bilinmemekdedir. Mehmed Paja'nın şahsına 'âid bu istidraddan sonra, şunu beyân edebiliriz ki, Süleyman Pa«a vakfiyesinin tanziminin, müşarünileyhin nişancı nasb olunduğu 869 senelerinde vâki olması en kuvvetli ihtimaldir. Gaazî'nin vefatından bir 'asır sonra, yapılan bu vakfiye Orhan Gaazî'ye 'âid vesîka gibi, bir tenfîznâme midir? (6) Ya'nî, tatbîkaatı kolaylaşdırmak için, vakıf şardarına sâdık kalarak, yapılan bir tavzih midir? Bunu aramadan evvel, Or han vakfiyesi denilen bu vesikanın Molla Fenârî tarafından yapılan tenfîznâmenin asıl arabça metni olmadığı ve bir 'asır ka dar sonraki bir tercemesi bulunduğu anlaşılmışdır, (7) Ya'nî bizzat Orhan Gaazî' nin hayrâtmın vakfı da elde değildir. Or han Gaazî'nin sâdece Mebece vakfiyesi asıldandır. Bu, usûlüne uygun bir vakfi yedir. Bursa'daki hayrâtı için de Orhan Gaazî böyle şerâit-i lâzımeye uyugun bir vakfiye yapdırmış. Molla Fenârî dc Yıl dırım Bâyezid devrinde -l-Jy^l *>}fj J ^ bu tenfîznâmeyi tanzîm etmişdir. Vak fiye ve tenfîznâmenin asılları elde değil dir. Çok sonraları, 896 senesinde, yapı lan tercemesinde bu husûsat açık açık anlatılmakta ise de, bu Süleyman Pa şa vakfiyesinde o yolda bir işâret yokdur. Bununla berâber, bütün arâzi isimlerinin türkçeleşmiş olmalarına, bir çok dudûdların, halk tarafından ma'lûm olduğu ifâ de edilecek derecede yerleşmiş bulunma sına, ayrıca Eyne Beyi (19. satır) ve (29. sat.) ve Saruca Paşa (37. sat.) gibi Yıldı rım ve I I . Sultan Murad'ın pek ma'rûf ümerâsının isimlerinin yer almasına ba kılarak, vakfiyenin sonradan tanzîm edil diği hükmüne varılmak lâzımdır. Fakat bunun bir makabli bulunup bulunmadı ğı tasrîh edilmemişdir. Sâdece altı satırlık ufak bir mukad dimeden sonra, Süleyman Paşa'nın babası Orhan Gaazî'nin . ; ) - ^ m:- J ' • ya'nî bu vakfiyenin vücûda geldiği zamâna kadar Süleyman Paşa'nın milki, hakkı, taht-ı tasarrufunda olanları oğlu nun rûhu için vakf ve sebîl etdiği bildirilmekdedir. Tabî'î ilk vakf ü habs eden yine Süleyman Paşa olacakdır. Orhan Gaazî'nin rolü. Pâdişâh olarak tasarruf ve karar vermesindedir. Onbirinci satırda hemen asıl vakıf kariyelerin tafsîline geçilmekdcdir. Sü leyman Paşa'nın kabrinin bulunduğu j% 'a yakın ve birbirine muttasıl 4 j^y^^ Demurcuh isminde üç kariye vakf edilmekdedir. Bunların hudûdu ahâlî arasında "meşhûr ve mu karrer" olup evveli cenûbda denizden başlayıp, üstünde dikilmiş bir hudûd taşı olan iiljlf J" TeUi Namazluğu mevkı'me çıkıp, garb köşesini teşkîl eder. Mezkûr mevkı'den «-ül • Kabaluca Burnu mevkı'ıne ve aşağı inip yine denize vâsıl olur. Bu hudûdun orta sındaki u-^'js Akça Birgos kariyesi vc deniz garb hudûdunu teşkil eder. J - ; j l Evreşeli suyunun cârî ol duğu vâdî ve kariyelerin şimâl sınırı olup 4. Baj Vekâlet Arşivi, No: 251 765 vakf. 5. 'Ajık Pa?a-zSde, Alî tab'ı, istanbul 1332 H.. 174. S. 6. Hüseyin Hösâmüddin Ef., Orlıan Gaazî Vakfi yesi. T . T . E . M . , 17 (94) 7. cO., 284. S. v.d. F . H A., a.e., 63 S. v.d. GAAZÎ SÜLEYMAN PAŞA VAKFİYESİ vâdîdeki <S>i^ \ ^ Araba Geçüdinden sonra hudûd ayrılıp, şark tarafı başlar, (18. sat), ve Eyne Beyi Oğulları vc îsrâil arazisine birleşir ve oradaki dikili taşa, oradan »i*!^' Gölcük denilen çukura ve onu ahâli-i vakıfça malûm "mu'ayyen mevkiden" geçerek Bakaca Deresi'nde nihayet bulur. Oradan L#r/>'* ^ j j Tonuzcu Deresi, ı^jLIl» J j U - ^ j ' Doğan Avcıları denilen arazîye ve diğer bir vâdîye atlayıp, ahâlice malûm nokta dan \ i Beşik Depe'ye geçer ki, ar tık şark hudûdu buradan cenûba döner. Oradan büyük vâdîdcn inerek târiyk-ı 'ama birleşir. Bu vâdî ve yol, oradan son ra gelen küçük vâdî, sonra -s',^ Kerm-i Murad = Murad Bağından yola geçer k i bunlar, cenûb hudûdu üstünde dir. Bu yol Kofa Alioğlu ve Paşa Yiğit arazisi ortasmdadır. Oradan t *j X yâhud Ker Depe (?) yâhûd Kirilye'ye ve vâdîye ve bu vâdîden Kut luca mevkı'ıne, oradan İncirli Pınarı de nilen büyük menba'a (29. sat.), ve ora dan J:—^1 Eksimin ve dağa çıkarak, Koyun Yatağı'na, oradan vâdîyi ta'kıyben göze çarpan büyük taş'a varıp, bura dan sonra Söğüdli Dere ta'kıyb eder. Oradan jM-.jT j l e ^ Togan Arslan kariyesine ve yarısı vakfa 'âid yoldan deni ze ulaşur; sâhiü ta'ıkıyb ederek devâm eder. Bu sûretlc üç kariyenin hudûdlan denizde başlayıp denizde bitmiş olur. Bu üç kariyedcn başka bu arazînin "mâverâ"sında, mezkûr Akça Birgos, Eksimil, Korıcı Çiftliği, Sayyâdîn (yukarıda bahsi geçen Doğan Avcıları Köyü) vakf edilmektedir. Erkek ahâlîsi ve müslim sâkilneri ile bu dört yerin hudûdlarının o âne gelincey kadar, ahâlîce malûm ol duğu bildirilmekle berâber, ta'rîfine de geçilmekdedir. Bu arâzînin cenub tarafı j9«Jı J ' L ya'nî Çanakkale Boğazı, garb ıSÎ^ Şehir Köy hudûduna dayanır ki, Saruca Paşa vakfiyesi'nde yazıhdır. Oradan garb hudûdu üzerindeki büyük vâdîyi ta'kiyb ile, Yenice kariyesine vc yükselerek, hep garb hudûdunda olan yo la ve diğer bir vâdîye, vâdîden sonraki bir mürtefi' noktaya ve Mûsâ kariyesine 21 ve tarîk-ı 'âme vâsıl olur. Bu yol, sonra İpek, Börekçili kariyeleri ve eşhas arâzîsi, lî-*;^ ^J^'-T denilen yüksek tepe ile üzerindeki, vakfa dâhil, "Mekaabir-i ka dîme". Göçmek Depcsi, sonra büyük vâdî ile Yıldenûz'dan denize kadar uzanıp, boğaz sahiliyle berâber §ark hudûdunu teşkil eder. De nizden J'-^İJ çukur yere, vâdiden g^îü Kalamıç kariyesinin arkasın daki hudûd taşından sonra g f ' ve kavak ağaçları işâret vazîfesini görür. Bundan sonra halkça ma'rûf vâdîden \> p j Buraklu Depe ve Yenice arâzîsine ve bunun ile Arablu arasındaki dikili taşa ve sonra Boğaza vâsıl olup, yine dere hudûdunu ta'kiyb eder. Bu sûretle arâzî denizden başlayıp, mezkûr dört kariye ve yeri ihâta ile tekrâr denize vâsıl olmuş olur. Bu hududlama esnâsında, yukarıda bahsi geçen, Mûsâ, Şehir Köy, Ereglice, Börekcili ve eşhâs arâzîsi ve dağlar Yıldcnüz, Kalarnıç EregUce kariyeleri civârından geçer. Bundan son ra Gelibolu'ya tâbi' kariyeler arasında olup, vakf edilen v ' - ^ Kerasye münferid bir kariyedir; şarkı ahâlice ma'rûf vâdîler ve dağlardır; »jiiHora ve Yıldenüz kariyeleri arâzîsine muttasıl ve de nize müntehîdir. Cenûbunu Yıldenuz'den Hora'ya kadar Boğaz teşkîl eder. Şimâli büyük vâdî ve Mürselli kariyesi toprakla rıdır. Tafsil olunan bu sekiz kariye j j l - j l l '"jk i <>.-**Mb>5 Mücâhid ya tağı ve Akıncılar beldesi Gelibolu'ya tâbi'dir. . Bundan sonra öjiSi^ MigalkaraMalkara -j-llj'-» inde, otuz kariye vakf edilmektedir. Bunlar, vakfiyedeki yazılış sırasiyle, hr^. Şeyh Halil, Ka laycı, Yeni, Beg, Bazarlu Beg, jVjl'l." , Saruhanlı, Yenice, ^ -"^jj^ 1 >}'S-M ' Ballu, Süle, h. Pîrgus, Delüler, »j^^J Müsteceb J^\Sasanlar, Kara Yahşî, Ballu llyas. Kara Koca, Kara Ahî, Ak Sakal, Imralu, Bu nak, İshak Şeyhlu, Köpek kariyeleridir. Bunlar birbirine "mülâsık" ve "mütekaarib" olup hudûdlan, mezre'aları. 22 EKREM HAKKI AYVERDİ nehir ve dağları ve mer'âları meşhûr 'alâ metler taşır; sakinlerince ve sair köylerin halkınca, vakfın tesîsi esnâsında ve el'ân ma'lûmdur. Şark hudûdu Cebel-i Tekfûr tepesin deki J*l*. Bakacık'dan başlayıp, aşağı tarafta Alâm yolu. Baş Değirmeni denilen mevkı'e kadar bu kariyelerle şark hudûdunu teşkil edip Arab Hacı köyün de nihâyet bulur; onunda ortasından ge çerek, mâilen şimale gider ve - öj^^' Makberetü Yulek'de biter. Oradan Eytemur ve ören Tepesi arkasından Ahî Evren kabristânına ve işâret teşkîl eden yerli kayalarla kaph yüksek yere varır. Şimâl hudûdu burada nihâyet bulup ora dan alâmetleriyle ve halkça ma'lûm Koca Halil kariyesi arâzîsi ve Kara-Yahşî ke narından, içinde ince bir su akan KaraYahşî vâdîsine girer ki, bu da garb sınırı nı teşkîl eder. Sonra iS^j> Kogri da ğından gelen vâdîye ve onunla birleşip Koyluca Deresi denilen vâdîyi, ba'dehû Şeyh İshak deresini ta'kıyb ile, cenûb hudûdunu meydana getirir. Bu son vâdîde suyu cârî olup, ona soğuk su menba'ı birleşir. Bu yoldan sonra •ilfiJ' 'i^ Küçik Gölcik denilen mevzı'e ve Bulgurlu kabristânına ve dikili 'alâmet taşına ve ^j^. Bulut denilen ağaca, sonra, köyün ortasındaki su kuyu su ve Ulu Ağaca müntehî olup, güzer gâh Sagıyr Küçik Gölcik kariyesinden i'tibâren cenûb hudûdunü teşkîl etmekdedir. Dağın doruğundaki büyük çukurda kapanan bu sınır bütün ahâli arasında ma'rûf ve meşhûrdur. Tepeden başlayıp orada biten, bu vakfın mahsûlünün dörtte biri (79. sat.) "Vâridîn, sâdirîn, muhtâcîn, 'ulemâ ve sâlihîn, sülük üzre olan meşâyih, 'âbidİcr, zâhidicr, fakıyrlere, onda biri ,mütevellî'ye âiddir. Zâviye şeyhine her gün on dirhem ve Bursa müddiyle senede on müd buğday ve on müd arpa, kâtîbe altı dir hem ve beş müd buğday ve arpa, Bolayır imâmına üç dirhem ve üçer müd buğday ve arpa, iki müezzine bir dirhem ve üç müd buğday, vekilharca ve anbarcıya dörder dirhem, türbedâra bir dirhem, nakıybe üç, kapıcıya bir dirhem, aşçılara üçerden altı dirhem, ekmekçiye, üç, câmi' ve zâviye kayımlanna birer, türkçe ^» denilen kassâma ya'nî dağıtıcıya iki dir hem, Bolayır'daki Kârbanseray hademesi ne ve kilerciye birer, câmi' hasırlarına ve kandil yakılmasına üç, zâviye ahırı ha demesine yarım ve 5 nefer câbîden her bi rine üç ve İznikmüd-îzmit medresesi ta lebesine günde bej, cüz okuyanlara on beş dirhem verilecektir. Yaz ve kış gününde almacak 37,5 vukıyye et için elli dirhem, o V ' çorba için Gelibolu kilesiyle bir, ekmek için dört kile un, 'aynı kile ile bir kile çorba lık pirinç, bayram, remazan \'e mübârek gecelerde, mütevcilînin re'yi lâhık olmak şartiyle de, ihtiyaç duyulan şâir günlerde fazla ta'yîn çıkanlacakdır. Selçuk Hâtûna zâviyeden her gün on, Ömer Çelebi'ye on (8), Seyyid Hasan yetimlerine iki dirhem verilmesi şart edilmekdedir. Bal ve j - J ^ ^ J - , ya'nî değirmen üc reti ve diğer gayr-ı melhûz mesa'rif mü tevcilînin re'yine bırakılmışdır. Mütevelli hizmetinde gayret ve şerâite ri'âyet eyle diği müdetçe 'azl olunmayacakdır. Bun dan sonra, vakfın satılmayacağı terhîn edilmeyeceği ve mîras yoluyla intikâl edemiyeceği hakkında ma'rûf şerâit zikr olu nup, tahvîl ve tebdîl keyfiyeti Padişah ve cihet-i kazâya bırakılmakdadır. (102. sat.) da J'.lj' J »j^- j iSj>. . . J j N l ^ j tahrîr târîhi varsa da, sene kısmı kopukdur. (103. sat.) da yukarıda 'aynen yazdığımız üç imzâ ve bir dör düncünün 1^1 ve altında kelime lerinin yanları mevcûddur. Bu 38 köyün vâridâtı, Bolayır'daki câmi', 'imâret ve kervansaraydan • 'ibâret zâviyenin, türbenin, Kavak Meşcidi'nin' masraflarına tevzî' edilmekde, ayrıca üç kişiye nakdî tahsîsât aynimakdadır. Iz8. Bu iki ismin şahsiyet'i "anlaşılamadı. Süleyman Paşa evlâdından olması 'akla gelirse de. bıı isimde bitişi bilinmij-or. SûL-yman Paşa'nm bir kızının kabir taşı Ak' şehirdedir; Ve ismi j j - * ^ ! ? gibi okunmaktadır. Bk: Ahmed Tcvhîd, Rumeli Fâtihi Şchzâde Süleyman Paşa'.nın kerîmesi mezârı, T . O . E . M . , VIII sene, 166. S. GAAZÎ SÜLEYMAN PAŞA VAKFİYESİ mit Mcdresesi'nin sâdece talebesine de bir mikdâr ayrılmış bulunmakdadır. Vakfiyede, ne Rumeli'nin dört ye rinde olan diğer hayratı, ne de Anadoludaki sayısız te'sîsleri yer almakdadır. Bun ların vakfiyeleri ele geçmemişdir. Şimdi mevcûd olmayan bu vakfiyelere dayanıla rak yapılan vakıf defter-i mufassal'arından ve muhasebe defterlerinden ve Evkaaf kütüğünde tesîs olunan kayıdlardan mfivcûdiyetleri anlajılmakdadır. Evvelce söylediğimiz gibi, vakfiyenin Sultan Orhan zamanında, çok sonraları, ve görünüje nazaran, toplu bir mâ-sebaka istinâd etmeden, müteferrik kayıdlar top lanarak, re'sen yapıldığı aşikârdır. Çünki bir toplu eski vakfiyenin mevcûdiyetine işaret olmadığı gibi, yerlerin külliyen türkçeleşmiş bulunması, kabristanların bile dolup, işaret makaamına geçmesi. Yıldırım ve II. Murad devri ricalinin isim lerinin geçmesi ,bu husûsda şübhe bırak maz. Köylerin hemen hepsi TekirdagıMalkara yolunun cenûbuna ve daha ziyâ de Tekirdağı'na yakın yerlerde toplanmışdır. Yalnız üç dânesi biraz uzakçadır. Bu kariyeleri, diğer vakıfları da gözden geçirdikten sonra, mukâyeseli olarak top layacağız. 23- 992 sahîfedir. Çoğu Rumeli'nin, bir kısmı İstanbul'da, her cins mu'âmelenin muha sebelerini muhtevidir. Matbah-ı Hâssa, değirmenler, Fâtih câmi'i, kaldırım, Edir ne câmi'leri, 'imâretleri, beygir, ester, deve, kal'eler, köprüler, cizye muhâsebeleri gibi bahisleri ihtivâ eder. Defter tapu defteri gibi tanıtılıyorsa da, muhâsebe def teri demek daha yerindedir. Aradaki boş sahifeler de sahife sayısına dâhildir. Bu defterde, Süleyman Paşa vakıf larının beşer sahîfelik muhâsebe icmâlleri vardır. 364. s. da kap kağıdına A\ \ îtle Jl A A N giriş serlevhasiyle takdim edilip asıl met nin başladığı, (365. s.) nın başında, 'aynı 'ibâre tekrarlanmakda yalnız h^j^ S\\ j - Vl^^jlr t"\ J ilâve edilmiş bulunmakdadır. 891 senesinin yalnız bu dokuz aylık muhasebesine asL-ı mâl ve mahsûlât yazılıp (366. s.) da "mebî'at". vazife, cemâ'atler ve ihracât kayd olunmakda (367. s.) sonunda: II j. jf.J-'^ (^V J-» — SÜLEYMAN PAŞA VAKIFLARI MUHASEBE DEFTERLERİ VE MUFASALLARI Şimdiye kadar Süleyman Paşa va kıflarını muhtevi dört defter malûmu muz olmuşdur. İkisi Belediye Kütübhânesinde, ikisi Başvekâlet Hazîne-i Evrâkı'nda -arşiv-indedir. Süleyman Paşa'nın temlîk edip de başkaları tarafına yapılan hay rat ve evlâdiyelik vakıflar bahsimizden hâricdir. Meselâ Ezine'de Ahî Yunus, Yörük Abdurrahman Câmi' ve zâviye vakıfları (9), ısy-^ , jUi mezre'a-ı Ah med Şeyh evlâdiyelik, S^J^ köprü hiz meti; oM. da zâviye vakıfları gibi (10). Biz, sâdece, Süleyman Paşa'nın kendi va kıflarını kaale alacağız. 1 — Belediye Kütübhânesi'nde Orta 91, (.91) numarah defter 11.5X31 sm lik kaydı vardır ki, I I , Sultan Bâyczid'in hükmiyle, her yerde pek za'îf olan Murad-ı-Hüdâvendigâr vakıflarından biri, zengin Süleyman Paşa vakıflarından tak viye edilmiş bulunmakdadır. 891 senesi (370. s.) da bitmekde, (372-377. s.) 892 sene-i kâmilesi, (380-387) s. de 893, (389-393) de 897, (397-401. s.) da 895 senesi muhâsebeleri birbirini ta'kıyb etmekdedir. Bu deftere geçirilişleri. 896 dadır. Bu icmallerin vakfiyeden farkı azdır; ileride 3 No da vereceğimiz defter9. 10. E . H . A . , a.c, 134-138. S. Tax^-ib Gökbilgin, X V - X V I . 'Asırda Edirne \e Paja-ili Livası, Vakıflar, Milkier Muk.ıata'lar, İstanbul 1952, 162 S., Hâ}iye 24 EKREM HAKKI AYVERDt lerle mutâbıkdır. YaUıız bir köy cksikdir. Fakat Gelibolu cârnı^hakkındaki kayıd ehemmîyetirbir ekdir. Tayyib Gökbilgin Bey de 891 senesine 'âid olanın tafsilâtını vermiş olduğundan (11), bizim ayrıca yazmamıza lüzûm yokdur. 2 — Belediye Kütübhanesinde 117/1 no.lu, 29,5X11 sm, eb'âdında 151 sahîfelik defterin (76 s.) sına J>*^-j\ j-iîj j j b ' j jgu- \)\ j % ^ l serlevhasıyla başlayan bahis, 41 cizyedâr ismi îhtivâ eder. Hatîb ve müderrisin va zifeleri de mukayyeddir. Yalak Ova Ka ramürsel ile İznik arasındadır. Şimdi Ya-, lak Dere ismini taşır. Ereğli kariyesi de yokdur. Bu kayıd, Bolayır hayrâtından hâriç olanlardan bir dânesine ijâretdir. 3 — Baş vekâlet Hazine-i Evrâk'ından 12 no.da Defter-i Mufassal-ı. Malkara vardır. 34X12 sm. lik 264 sahifedir. Bu defter için katalogda 896 târihi gösteril miş, Tayyib Bey'de 860 olarak kayd et mişse de (12), biz bulamadık. Bu defterin 198 s. smda Evkaaf-ı Sancak-ı Gelibolu başlamakda vc Nâhiye-i Gelibolu'da, Izzüddin nâm kimseye" Paşaûnın milklik yer verdiği, 200. S. da- Gelibolu!ya__tâbi^ Ereglice kariyesini (13) haraç ve ispenceden mu'âf tutarak, İznik'deki medre senin müderrisine vakfeylediği anlaşılmakdadır (14). Bu da yeni bir hayrâtdır. (2Î8. s.) da Jy^i\ K:^\İ- — r serlevhası altında vakfiyede yer almayan Gelibolu mahallelerinin cizye ve haracı zikorlunmakdadır: Kır-Şehirlü (15) Ahî (15), (16), u^-l.-jl(17), o j l ^ (17), (i;U>. ey Togau Arslan (18). Hâşiyelerde verdiğimiz îzâhât bu yerlerin tam bir mahalle olmayıp şehrin kırlığı mâhiyetinde, yakın civarda oldu ğunu gösterir. Bundan sonra yazılan beş kariye arasında Gelibolu kasabasında J^T (19) ı j i ' - î - ve Arablu (20) var dır ki, bunlar vakfiyede Gelibolu'ya tâbi' sekiz kariycden bu defterle isimlerinde mutabakat olmayan Eksimil, Korıcı Çift liği ve Sayyâdîn'in yerlerini almış görünmekdedir. Daha doğrusu vakfiyeden ka riye değil mevzi' olduğu anlaşılan üç yer, bu defterdeki üç kariyenin hudûdlarma sokulmuş olmakdadır. (222 - 242. s.) da Süleyman Paşa'nın Malkara'daki vakıf kariyeleri 27 olarak gösteriliyor. Bunlardan da Panayır vakfi yede yokdur. Yenice ve Yeni isimlerinin sonuna birer köy kelimesi ilâve olunmuşdur. J^-«V;jl_j:.lj>l , j l - . U _ j U u imlâla rıyla Bulgurlu diğer ismi olan -».»^ * -r' * namıyla geçer. Bunları mukaayeseli bir cedvelde toplayacağız. 4 — Baş-vekâlet Hazîne-i Evrâkında Mâliyeden Müdevver yeni 2. No.lu 13X 35 sm. lik 55 yaprak, 109 salıîfelik müs takil bir defter-i mufassalda Süleyman Paşanın Rumeli evkaafının büyük bir kısmı toplanmışdır. 891-895 de, bu vakıf ların o zaman sâdece mütevellisi olan Der viş Mehmed bin Ali Kuşçı, bu sefer Gelibolu Kadısı sıfatiyle ve büyük bir ih timalle, tevliyet vazifesi de üstünde ola rak, defteri tanzîm eylemişdir. Bir makaama hesâb vernie mâhiyetini taşıyan muhasebe defterlerini Bâlî isminde bir kâtib müştereken imzalarken, o rriakaamın da sâhibi olan Derviş Mehmed bura da tek başınadır. Yazı siyâkatdir. 891 Rebî'ul-âhır (1486 Haziran)ında muhasebe defterini yazan mütevelli. Mu harrem 959 (Kânûn-ı Sânî 1552) de ya'nî 66.5 sene sonra, bu sefer kadı sıfatiyle bu defteri tanzîm ile mühürlemişdir. Bu hisabça o esnâda yaşı 90 ı mütecâviz olması 11. Ta)-yib Gökbilgin, a.c, 165-167 12. Tayyib Gökbilgin, a.c, 167-169 13. Hu köy vakfiyede luidûd olarak geçiyordu. De mek o da İznik Mcdrcscsi'ne vak( içııij. Kariye {imdi yoktur. 14. İznik Medresesi vc bu kayd için Bk: E . H . A . . a.c, 172 s. 15. Bu mahallelçr jimdi yokdur. 16. Evre;c'yc tâbi' muhtarlık, Çokal adiyle, Mcs, vc. 271 S. 17. ' ' , ' . Bu malıallcler §imdi yoktur. 18. Gelibolu'ya tâbi' çiftlik, Mcs. Ye. 331 .S. 19. Şinuli mcvcAd değildir. 20. Yukarıda vakfiyede Inıdûd olarak bahs olunu yordu; demek vakıfmıj, Arablıköy nSmındadır, Mcs. Yc. 63 S. E\retn Ha\\t Ayverdi • KaV//ar Dergisi VII. E\rem HaWt Ayverdi AA » t » . 1 4^ ) /i. - • • • ^ -• 1-7. Sat. Va\ıflar Dergin Vll. E\rem Ha^t Ayverdi iv S/' 8 — 13. Sat. Vakıllar Dergisi Vll. E1{rem Ha^t Ayverdi 14 — 19. Sat. Va\ıflar Dergisi VU. E\rem Ha^t Ayverdi Uf / T . 4 )3) 3 5 20 — 25. Sat. FaV/^<ır jDfrpVı VU. E\rem HaWi Ayverdi « t 2^ >7> 26 - 31. S^t. Vaktjlar Dergisi Vll. E\rem Ha\l{i Ayverdi \\\ 51 \ 4 « • ^ • > 32 - 38. Sat. Va\tilar Dergisi VII. E\rem HaWt Ayverdt 2^ ' A 5? '/. o v İM- i <1 5s 39 - 45. Sat. VaXiUar Dergisi VII. E\rem Ha\l{t Ayı/erdi 'A '/S O- MI» /i 46 — 53. Sat. Vit\ıllar Dergisi VII. El{rem Ha}{l{t Ayverdt 54 - 60. Sat. Va\tjlar Dergisi VU. E\rem Hal{1^t Ayverdt Ti. M^ ^ ^ ^ us»? 61 - 68. Sat. Vak.ıftar Dergisi VIl^ E\rem Hal^^t Ayjuerdi \1 ^ 7- 69 - 75. Sat. Vakıflar DergUi VII. E\rem HaWi Ayverdt - ^ 76 - 82. Sat. Val(,ıflar Dergisi VII. Ekrem Hal{\t Ayverdt V 'V, 4fe il 83 - 89. Sat. F<;Jt<//ar Dergiıi VII. .V E\rem HakJ^t Ayverdt / ^5 «-2 90 — 96. Sat. M . 97 — 103. Sat. Vakıflar Dergisi VII. GAAZÎ SÜLEYMAN PAŞA VAKFİYESt lâzım gelir ki, akıllara durgunluk vere cek bir çalışma gayretidir. Kendi mührüyle mühürlenmemiş olsa, bir sûret çı karıldığı 'akla gelebilirdi. Fakat mühür bu ihtimâli ortadan kaldırmakdadır. Def terin kapak kâğıdında: î - ^ ^ ;^ noneA t ^ o-. j U i v'!» — ^ı>ı ^ > — -\ r J j j i f j <, J^w.* Defterin yazılmasından sekiz ay son ra mailen eklenen bu şerh 'ibaresinin ne ye delâlet etdiğini ta'yîn müşkildir. Olsa olsa, bu defterin toplu bir mürâc'atgâh olup, her mahallin Tapu Defterine istinad etmek lâzım geleceğini ihtâr gibi kabul edilebilir. Yoksa defter son derece vâzıhdır; cibâyetler, kariyele, mükellefler açık gösterilmişdir. Şekle 'âid bir aksaklık da yokdur; diğer mcnba'Iarla da aykırı düş mez. Bu istidradtan sonra, defterin husûsiyetine geçersek görürüz ki, bu mufassalda kariyclerin hâne adedleri, mükelleflerin isimleri, hâsıllar yazılıdır. Tabî't olan bu tafsilât hâricinde,Jjelibolu .kazasına dâ hil köyler, daha . etraflıdır; ba'zılarınm ikinci isimleri de işâret edilmişdir. Mürcfte ve Ereglice hakkında ma'lûmât var dır. Fakat diğer vakfiyelerde hiç yer al mayan Ferecik, Şabhâne, Gümülcine, Lapseki kazâlarını ihtivâ etmesi pek mü himdir. Bununla berâber Paşa'nm Ru meli'de Malkara ve Vize'deki câmi'leriyle, Bursa ve daha şarkdaki hayratı yine açıkda kalmaktadır. Bunlar için başka defterler mürâca'at lâzım gelmişdir. Defterin birinci sahifcsinde jlkU J j^Jjl l t^jlc ^^\t.\ ol—l-l ) OUİ- ^ 1 - Y .JVC j 'u M jV^l 'ij^yy_ o-* ~ i serlevhası tekerrür etmekdedir. Gelibolu kazâsında Nefs-i Bolayır'm Ahî Kırjehirlü, Çukallu, Otamtş, Karahisar, Hisar = 25 Yeni 'îmâret mahalleleri bir evvelki def terle mutâbıkdır. Ondan fazla olarak bu mufassal, Gelibolu ve Maydos'daki re'âyanın haraç ve a'şârını da kayd edip, Togan Arslan'ın kariye olduğunu tasrîh eder; bu sûretle mahalle olmadığı meyda na çıkar. Mesîh Bik Çiftliği = Sarumuş da yazılıdır. Şeydî Kavağı cibâyetindc Nefs-i Scydî Kavağı, Cengârlu •- Cenger, Mirefte - Mirafti, Kerasye, Arablu ikisinde müşterekdir. Sâ dece birer çizgi ile ayırdığımız isimler telaffuz ve imlâ farklarıdır. Seydî Kavağı'nda câmi'-i Şerîf, Bedrüddin, Seyyidler mahallelerinden mürekkeb, geniş bir yer olduğu anlaşıhr. Mürefte bahsinde (45. s) ahâlînin, kabakulak denilen şıra ve şâire koymağa mahsûs toprak kablardan 500 'adedini be delsiz verdiklerinden "Hukûk-ı Şer'iyc ve Rüsûm-ı 'örfiye"den mu'âf tutulduk larını, bu 'adedden fazlasının beherine 4 akçe aldıkları yazılıdır. (52. s.)da Ereglice kariyesi bendinde, kariyenin kabaku lak dolu şıra, arpa ve şâire rüsûmu kayd edildikten sonra, • mâilen yazılan hâşiyede, mahsûlün 'öşürünü Süleyman Paşa'nm İznik'te olan medresesinin 50 akçe yevmiyeU müdeırisi "zabt" ederken, şimdi iz nik ve İnegöl kazâlarındaki, Süleyman Pş. vakıf kariyelerinden bu vazîfe ta'yîn olu narak, ayrı mütevelli nasb kılındığı ve bu Ereglice hâsılının 'umûmî vakf için "zabt" olunması Pâdişâh tarafından emr olunduğundan, tedrîs ve talebe cihetleri nin İznik ve İnegöldeki kariyelerden "Icrâ"si şerhi vardır. Bu şerhlerden, bir kerre, defterin hepsinden muahhar olup safahatı tesbît ettiği ve Süleyman Paşa'nın vakıfları için bir değil, müte'addit mütevellîler ol duğu anlaşıhr. Bu mâ'lûmâtın ehemmiye ti âşikârdır. Şunu da belirtehm k i , 2 No. ile gösterdiğimiz İznik Süleyman Paşa Mescidi'ne ayrılan Kara Mürscl'deki EregU kariyesi ile Gelibolu'daki bu Ereg lice bütün bütün ayrıdır. Yalnız isim ben zerliği vardır. Şimdi vakfiye ile berâber 3 ve 4 numarah defterkrdeki kariye vc mahalleleri karşılaştırahm; bunları defterlcrdeki imlâlarıyla ve harf sırasıyla yazacağız. 26 EKREM HAKKI AYVERDt GELİBOLU KAZASI KARlYELERl Vakfiyc'de u^/'-^. ' f 1 — J.-^l jyy. ^ — S^J'.J}* K^Sf 3 No. ile Göst. Def. 4 No. Def.. — — ~ • — — J.^y. J \ , i j>l-jT jU» — — j^ı/' ^yy. ^j.^ J^t-jî jlil» — Bu günki isim ve hâli Meskûn Yerler Klaguzunda yok Mes. Ye. yok Yok Bolayır, Mcs. 167 Kavak, Mes. 305 Doganaslan, Mes. 331 Yok — Yok K^\f Yok y^.</- — Araplıköyü Mes. 63 Mürefte, Mes. 851 MALKARA KAZÂSI KARlYELERl — JU- j T JU^I VCT' JiLit ^ JU-I — — u^jil JA' JJ«-J di ^ j l j l cil ^jlju i%\ ^Bl; ^ y i jiib ^y. (»Al;l?)>"lîl; «y-, yj_,ı!i; Jiı> ^jEj« jVjl-f jy:> jJU-ju-:: jUlijjU JiilwU — Jli- j T ^o^\ — J>^' jq\ ^\ Jj.- ^Iib Yok (Bir Ahîevren var?) Aksakal, Mes. 34. İshakhköyü, Mes. 550 Esendik, Mes. 370 'Emirali, Mes. 360 Yok Yok Pazarlı, Mes. 805, (şimdi Gclibo lu'ya bağlı) Ballı, Mes. 124 Ballısüle, Mes. 125 — J'-tl; . Yok (i.jJ'jjl^.j^L-.ei a Bey, Mes. 153, (Keş'ana bağlı) jjiTüî j j c y T _ , Ç j | . l , ' B u l g u r k ö y ü , Mes. 181 t5jJ'jS--' ^ v^'V, Bunak, Mes. 181 j^ij' u-.>«^^. Burgaz, Mes. 181 ^.l-^ Yok JjlT Jjl-i; Tatarh, Mes. 1044 JİV Yok ;y:> }h Deliller, Mes. 301 — Yok ^lijjU Sarıhanlı, Mes. 944 (Meriç'e bağlı) jL,U jUU Yok ı/> ı/' LT Yok <r>î *y S..»' E.^ ^i^i. . ^ S»'-^ Yok Karayahşî, Mes. 628 lu'ya bağlı) Yok J-y^ Kalaycı, Mes. 574 jUk-.; J->* h^cJ-,^"* (Hayrebo 27 GAAZÎ SÜLEYMAN PAŞA VAKFİYESİ ^ / i'C.f — ^l)»J-^ ^. \y_ ^i^S>- — ^ £ J S ' < j » - C Ijj.. .j.. ^ vakfiyedeki 38 köyden 24 ü zamanımıza intikal etmişdir. Üç köy Malkara - Tekirda^ı yolunun şimalinde ve birbirinden uzak yerlerdedir. Biri Keşan'a, biri Hayrebolu'ya biri Meriç Kazası'na bağlıdır. Vakfiyede Gelibolu'da görülen ve ba'zısı kariye değil, mevki' ismi olan vakıf yer lerin diğer kayıdlarda 6 ve 7 ye indiği ve isimlerinin degişdigi anlaşılmakdadır. Kezâlik Malkara Kasabası'nda 30 kariye diğerlerinde 26 ya inmekde ve birinde olan ba'zılan diğerlerinde bulunmamakdadır. Bu cedvel vakfın geçirdiği tahavvülâtı, vakıfda caiz olan istibdâl usûlüyle değişen isimleri açıklamakdadır. Kariyelerin bu mukaayesesinden son ra, 4 No. ile gösterdiğimiz mâliyeden müdevver yeni 2 No. defterin son kısmına geldik. (8. Sat; 93. S.) da mezkûr evkafın sûret-i sarfı beyân olundukdan sonra, Yok • Müstecap, Mes. 853 Yeniköy, Mes. 1138 Yeniccköy, Mes. 1135 Yuva, Mes. 1169 101. s.da »U>i ^ l " CaJUjf <îijfjy Itjf . .105. s.da y y ^r.»^ - ' l ^ 106. s.da kaza-i Lapseki der Anadolı Hâs, Câm, Sofilar vakıf kayıdlan mezkûrdur. Son sahifede — ^^111 MA\ if ^)>-^ ı j i j l fi i i \>\ i y tj>;>-l l i L ^yj! ^İ6j jxilijl ^^Î-J'* ^ — V ö*' c^^^zS" 94. s. da j U - ^y^^ »Li^ «^.-».•j* V c ı . ^ «il;...L j V j l » j C , > L l — Y u^J^Jjl »aJl 97. s. da j'j* JTJ^ l i U jLİ-.l t- t JJ-*^''^ j ^ . V l -d tSjt ı5Ul üU- — i Bunun altında, memeli beyzi şekilde J^-.j ^jli — \ mührü bulunmakdadır. Yanda mailen 4ı !<.«—! O ^ i " > j«-J iji^^^j ^ Y yazılıdır. Bu yedi bendden Süleyman Paşa'nın rûhuna du'â edilmek için Ferecik Câmi'inden vakf ayrıldığı, Ferecik'de ve Şabhâne'de câmi'Ieri olduğu anlajılmakdai dır. Lapseki'deki câmi'den bahis yoksa da oradaki 'alâkaya îmâ vardır. Ferecik yakmında ICjşla mevkı'inde ve Gümülcine'nin Nevrûz Fakıyh kariyesi'nde göçer-konar cema'atin â'şânınn Süleyman Paşa vakfı olduğu da görülmekdedir. Bu göçebelerin Süleyman Paşa'nın beraber getirip Meric'in ötesinde yerleşdirdiği ak la yakın düşer. Kezâlik Ferecik ve Şabhâne'de hayrâtı olması ve onlara zengin vakıflaı tahsis etmesi, Süleyman Paşa'nın burala ra adamış olduğuna delil teşkil etmesi lâ zımdır. Onun nâmına Orhan Gaazî vc Murâd-ı Hüdâvendigâr tarafından bir 28 EKREM HAKKI AYVERDt hayrat yapıldı dense, bir kerre, Süleyman Paşa'nm o kadar eseri vardır ki, arkasın dan bir hayır yapılmasına ihtiyâç yokdur. Bu ancak fütûhâtmı kökleştirmek için kendinin düşünüp tehakkuk etdirecegi bir ifdir. Bajkalari yapmış olsalar da höyle izbe kasabalar seçilmez; Rumeli fütûhâtmın ilk hedefi olan Edirne'de, hiç değil se Lüleburgaz'da yapıhrdı. Bu câmi'lerin vakıfları evkaaf kütüklerinde hep Süley man Paşa nâmına yürümüştür, aşağıda bu menba'ları vereceğiz. III SÜLEYMAN PAŞA'NIN ESERLERİ Bu vesikalarla Süleyman Paşa'nın Rumeli'ndcki vakıflarını ve hayrâtının mühim bir kısmını görmüş bulunuyoruz. Süleyman Paşa'nm hayrâtı bundan 'iba ret değildir; pek çokdur. Bunların bir listcsini verip son kitabımızdaki yerleri ni işâretle iktifâ edeceğiz; tafsilâtı kitabdan ta'kıyp ve vesikaları görmek mümkindür. 1 — Bilecik'te cami' 2 — Bolayır'da câmi' ) 3 — » İmâreti > 4 — » Kervansarayı ) 5 — Burs,a'da Câmi' / 6 — Bursa Câmi'' ' ( 7 — Ferecik'de Câmi' 8 — Geyve'de Câmi' 9 — Göynük'te Câmi' 10 —Göynük'te hamam \ 11 — îzmit'de medrese 12 — » hamam 13 — îznik'de mescid 14 — » medrese 15 — » mekteb 16 — Kavak Köyü'nde câmi* 17 — Lapseki'de câmi' 18 — Malkara'da câmi' 19 — Şabhâne'de câmi' 20 — Vize'de bozma câmi' 21 — Yeni Şehir'de medrese 22 — Yeni Şehir'de makaam türbesi E.H.A., a.c, 35. s. İşte bu 22 eserden mürekkeb, sâhlara lâyık bir bilânço ile Süleyman Paşa'- nm i'mârcılığı da meydana çıkmakdadır. E1{rem HaWt Ayverdi » » 41 — 48. s. » » 90. s. » » » 138 — 139. s. » 145 ), » 145 - 148 » ), 158 - 159 » » 172 - 179 » » » » >) » ), » » )) » » 207 - 185 187 188 20u 201 188 208
© Copyright 2024 Paperzz