bozdu. 1947 seçimi yapıldı, 1947 seçimleri de şi kâyet. edildi. Şikâyetleri muayyen müddet zar fında tetkik etmek imkânı vardı. Eski İçişleri Bakanı da bu Devletin, bu Milletin meseleleri üze rinde hakikaten hassas ve samimî bir va tandaş olduğu halde, hakikatleri olduğu gibi tesbit etmek lâzım, fakat idare ma kamlarımızın. Halk Partisinden başka bir parti nin kazandığı belediyelerle bağdaşamadıkları için ve otorite nizamı yerine kanun nizamuıı te sis etmek için, kanunlarda değişiklikler, zihniyet lerde değişiklikler olmadığından, ikinci ceçimi Halk Partisi kazandığı için şikâyetlerin tetkiki iki sene sürmüştür. Hattâ hiçbir mesele için İç işleri Bakanlığına gitmediğim halde/ bu işe müs pet, menfi bir cevap veriniz, halk şikâyetlerinin neticesini bekliyor diye müracaatta bulundum. Bu, neden böyle oluyor? zihniyetlerimizde de ğişiklik olmadı da onun için. Kazanmamaya ra zı olamıyan insanlar demokrasinin tesisinde âmil olamazlar. Arkadaşlar; işte üç senedir gelen Hükümetler mütemadiyen demokrasi' nizamını yerleştireceğiz diye birçok şahsi teminatlarla ortaya çıktılar; hattâ parti mücadelelerine şahsi teminat vesika ları karıştı. Fakat bütün bunlara rağmen katettiğimiz mesafe % bir seçim emniyeti mesele sini Türk sınırlarında halledememiş olmaktan mütevellit hiçtir. Netice ıstırap vericidir. Bana Hükümette yer alan bir arkadaş demiştir ki, se çimler hakkında şikâyet edilmesi dahi vicdanımı sıkıyor. Hakikaten vatandaş olarak bunu bu şekilde kabul etmeliyiz. Artık Türkiye'nin köy; bele diye seçimlerinde, nihayet milletvekili seçimlerin de şikâyetler meydana getirmiyecek bir zihniyetle hareket etmek ve kanunlarımızda şikâyetlere im kân verecek olan kapıları kapayıp icabeden ceza müesseselerini kurmadıkça ve işler bir hale ge tirmedikçe maalesef Türkiye'deki siyasi buhran devam edecek ve bu yüzden bütçe hakkındaki umumi nutkumuzda da söylediğimiz gibi birçok memleket meselelerine el koyamamak mevkiinde kalacağız. Âkibet acıdır. İktidar Partisi aıkadaşlarıma şunu hatırlatırım, üç yılın ifadesi müfrit sağ, müfrit sol cereyanları, din tedri satı»-memurların suiistimali ve sair mevzular üzerinde devam eden grup faaliyetleri ne netice vermiştir! Hiçî Niçin î Demin de arzettiğim gibi bu memleket» asayiş ve htürara zannedildiği gibi yalnız vazifelilerin vazifelerini yapmalariyİe meydana gelmiyor; Türk Milleti dünya milletle rine örnek olacak derecede bin türlü mahrumi yetlere katlanmak pahasına da olsa yurdunda emniyet, istikrar istiyor. Bunun yanında tam mânası ile Devlet idaresinin millî murakabe al tında cereyan etmesini istiyor. Dâva bu kadar basit bir hale gelince Türk Anayasası kayıtsız şartsız bu esaslara isinat ettiği halde sonra bu işte muvaffak olamayışımız meseleleri sı^ yesi görüşlerle ele almamızdan ve kaybetmeyi göze almak zihniyetine^ mertebesine ulaşama mamızdan ileri gelmektedir. Seçim Kanununun bundan evvelki tadilâtı üzerinde muhtelif iddialar ortaya kondu, denil di ki; herhangi beynelmilel jüri dahi bu kanun» la emniyetli bir seçim yapılacağını kabul eder. Arkadaşlar; maalesef, Seçim Kanununun ta dili zaruretine aynı partinin ikinci bir Hükümeti kaani olarak huzurunuza çıkmış bulunuyor. De mek ki, şahsi teminatlar ve görüşler yerine Bü yük Millet Meclisinin Meclis olarak, vatanper verlik şuuruna dayanan otoritesinin hâkim ol ması lâzımdır. Arkadaşlar; siyasi buhran Meclis olarak; bu meseleyi, yani Türkiye'de Devlet teşkil ederken vatandaşın reyine el sürülemez, vatandaş her türlü emniyetle reyini verir ve ancak vatandaşın bu emniyet altında vereceği reyle Devlet teşekkül eder, fikrini temel kaide olarak tesis edememe mizden ileri geliyor. Arkadaşlar; bu derde Meclisin, Meclis ola rak el koyması lâzımdır. Şimdi müsaade ederseniz biraz da Matbuat Kanunu hakkında konuşacağım. ALİ RIZA ESEN (Siird) — Onunla alâkası var mı? AHMET TAHTAKILIÇ (Devamla) — Ar kadaşlar, Matbuat Kanunu ile İçişleri vazifeleri nin doğrudan doğruya alâkası vardır. Mat buat öyle bir içtimai müessesedir ki, bir taraftan umumi nizamla alâkadardır, bir taraftan reji min kökleşmesiyle alâkadardır. Onun için 1946 senesinde yapılan seçimlerden sonra o günün an layışına göre yaptığımız tadilin bugün ne kadar hatalı olduğunu elle tutulacak kadar görmekte yiz. Hürriyet nizamı öyle bir nizamdır ki, o nizamın bilhassa matbuat mevzuunda, fikir hür riyeti mevzuunda bütün icapları' ile teessüs etme dikçe bu nizamın müspet neticelerine erişmeye *V-
© Copyright 2024 Paperzz