BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ SONUÇ RAPORU PROJE BAŞLIĞI Nevşehir İl Merkezinde Bulunan Tarihi Yapıların Kitabelerinin Edebi Yönden İncelenmesi Literary Review of Historical Buildings Epigraphs in the City Center of Nevşehir Proje No: 2010/23 Proje Yürütücüsü: Yrd. Doç. Dr. Ömer Bayram Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Araştırmacılar: Yrd. Doç. Dr. Parvana Bayram Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Araş. Gör. Volkan Karagözlü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü NeÜ BAP Nevşehir, 2013 1 Ön söz Eski adı Muşkara olan Nevşehir, Damat İbrahim Paşa’nın Osmanlı sarayında değişik görevler alması ve sonunda Sadrazamlık görevine gelmesi ile gelişmeye başlar. Muşkara, daha önce küçük bir köydür. Damat İbrahim Paşa’nın kendi memleketine yaptığı hizmetlerle burası bir şehir haline gelir. Damat İbrahim Paşa, Nevşehir’de cami, hamam, imaret, medrese, kütüphane, sıbyan mektebi ve çeşme gibi pek çok yapı inşa ettirmiş, bunlar vasıtasıyla Nevşehir’in bir cazibe merkezi olmasına çalışmıştır. İnşa edilen bu yapıların üzerinde bilgi mahiyetinde yazılmış kitabeler yer almaktadır. Bu kitabelerin neredeyse tamamı şiir şeklinde dönemin meşhur şairleri tarafından yazılmış tarih kıtalarıdır. Kitabelerin şiir halinde yazılmış olması, bu metinlere tarihi birer vesika olmalarının yanı sıra edebi bir değer de katmaktadır. Kitabe metinlerinin hemen hemen hepsi, kitabeyi yazan şairlerin divanında veya değişik mecmularda yer almaktadır. Bu metinlerin bir binanın üzerinde yazılı olması, yazıldığı dönemle ve üzerinde yer aldığı binanın özellikleriyle ilgili olması ve binayı yaptıran kimselerle ilgili değerlendirmelere yer veriyor olması önemlidir. Birer tarih kıtası olmalarına rağmen bu manzum metinler, edebi değer taşımaktadırlar. Bu metinlerin yazan kişilerin Lale Devri meşhur şairlerinden olması da şiirlerin edebi değerini artırmaktadır. Bu projede, değişik kaynaklarda yer alan kitabe metinleri bir araya getirilmiş ve edebi yönden değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, toplam 21 tane kitabe üzerinde inceleme ve değerlendirme çalışması yapılmıştır. Bu kitabelerden 13 tanesi değişik yapıların ve 8 tanesi de çeşmelerin üzerinde yer almaktadır. Kitabelerdeki şiirlerin şairleri ve şiir sayıları da şu şekildedir: Nedim’e ait 8 şiir, Seyyid Vehbî’ye ait 4 şiir, Dürrî’ye ait 1 şiir, Fāzıl’a ait 1 şiir, Āsım’a ait 1 şiir, Şākir’e ait 1 şiir, Beliğ’e ait 1 şiir ve şairi bilinmeyen 4 şiir vardır. Öncelikle bu kitabede yer alan şiirlerin tanskripsiyon harfli tam metinleri hazırlanmış, daha sonra bu şiirler, yazılmış oldukları nazım şekli, kafiyelenişi, aruz kalıbı gibi dış özellikleri yönüyle ve muhtevası, mazmunları, dili ve üslubu gibi iç özellikleri yönüyle edebi bir incelemeye tabi tutulmuştur. Bu çalışmanın Nevşehir’in edebiyat ve tarih açısından tanıtımına hizmet ettiği ve Eski Türk edebiyatı ile ilgili farklı kaynaklardaki metinlerin de değerlendirmeye alınmasının mümkün olduğu düşünülmektedir. Özet 2 Nevşehir Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi bünyesinde hazırlanan “Nevşehir İl Merkezinde Bulunan Tarihi Yapıların Kitabelerinin Edebi Yönden İncelenmesi” adlı bu projede, tarihi yapıların kitabe metinleri tespit edilmiş ve edebi yönden incelenmiştir. Projeye konu olan tarihi yapılar Nevşehir il merkezinde bulunan binalardır. Bu binalar daha çok 18. asrın başlarında yapılmıştır. Bu tarih, Damat İbrahim Paşa’nın devlet görevinde bulunduğu yıllara denk gelmektedir. Damat İbrahim Paşa, bu yıllarda padişahın beğenisini kazanmış, önemli devlet görevlerinde bulunmuştur. 1717’de III. Ahmet’in kızı Fatma Sultanla evlenerek padişahın damadı olmuş ve 1718 yılında sadrazamlık görevine getirilmiştir. Bu süreç içinde, Damat İbrahim Paşa doğum yeri olan Muşkara’ya pek çok bina yaptırmış, bu küçük köyü Nevşehir haline getirmiştir. Bu Bilimsel Araştırma Projesinde, 21 farklı kitabe metni incelenmiş, bunlar üzerine bir edebi değerlendirme yapılmıştır. Bu kitabelerden 13’ü değişik mimari binaların, 8’i de çeşmelerin üzerinde yer almaktadır. Kitabelerde Nedim’e ait 8 şiir, Seyyid Vehbî’ye ait 4 şiir, Dürrî’ye ait 1 şiir, Fāzıl’a ait 1 şiir, Āsım’a ait 1 şiir, Şākir’e ait 1 şiir, Beliğ’e ait 1 şiir ve şairi belli olmayan 4 şiir vardır. Bu metinler, tanskripsiyon alfabesi ile Latin harfllerine çevrilmiştir. Daha sonra bu şiirler, nazım şekli, kafiye örgüsü, aruz vezni gibi dış özellikleri açısından incelenmiştir. Ayrıca içeriği, konuları, dili ve üslubu gibi iç özellikleri yönüyle de edebi bir inceleme yapılmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, kitabelerde yer alan bu şiirlerin, dönemin meşhur şairleri tarafından yazıldığı, Damat İbrahim Paşa’nın cömertliğinin ve hayırseverliğinin vurgulandığı görülmüştür. Şiirlerin daha çok tarih kıtaları şeklinde yazıldığı ve edebi yönden büyük önem taşıdığı saptanmıştır. Abstract This project, called “Literary Review of Historical Buildings Epigraphs in the City Center of Nevsehir” prepared in Nevsehir University, Scientific Research Projects Unit. In 3 this project, the historical buildings have been identified epigraphs and literary texts were examined. Buildings in the project which is the subject of historical buildings in the city center of Nevsehir. These buildings were mainly built in the beginning of 18th century. This date corresponds to the years where Damat Ibrahim Pasha served the state. Damat Ibrahim Pasha was favored by the Sultan and he held several high rank positions within the state. He got married to Sultan Fatima, daughter of III. Ahmet on 1717. Thus Damat Ibrahim Pasha was the son in law of the sultan. Within his grand vizier period Damat Ibrahim Pasha built many buildings in Muşkara, his birthplace. Thus he turned a small village into a city. This Scientific Research Project, examined 21 different epigraph texts, a literary evaluation has been made on them. 13 pieces epigraphs, are located on the variety of architectural buildings. 8 of them are located on the fountains. These epigraphs are the following poets’ poems: Nedim: 8 poems, Seyyid Vehbi: 4 poems, Dürri: 1 poem, Fazıl: 1 poem, Asım: 1 poem, Şakir: 1 poem, Beliğ: 1 poem and there are four poems whose authors are still unknown. These texts have been translated into transcription alphabet with the Arabic alphabet to Latin alphabet. Later, these poems, versification, rhyme braid examined in terms of external features, such as prosody verse. In addition, content issues, such as language and style of the interior features of a literary aspect has been evaluated. Evaluation of poems shows that epigraphs of that period’s famous poets highlight Damat Ibrahim Pasha’s generosity. Most of the poems are written in the “quatrain" form and they certainly carry a great literary importance. Amaç ve Kapsam 4 “Nevşehir İl Merkezinde Bulunan Tarihi Yapıların Kitabelerinin Edebi Yönden İncelenmesi” adlı bu projenin amacı, Nevşehir’in tanıtımına hizmet etmektir. Nevşehir, 18. asrın başlarından itibaren gelişmeye başlamış ve bir şehrin sahip olabileceği hareketliliğe ulaşmıştır. Bu hareketliliği sağlayan unsurlardan biri de şehirde bulunan tarihi yapılardır. Nevşehir ve çevresindeki yerleşim yerlerinin tarihi, milattan önceki dönemlere kadar uzanmaktadır. Ancak, bu çalışmanın amacı, özellikle 18. asırdan sonra yeni bir çehreye bürünen Nevşehir’deki tarihi yapıların kitabelerini incelemek ve değerlendirmektir. Medrese, cami, hamam, imaret, kütüphane, sıbyan mektebi, çeşme, vb. gibi tarihi yapıların hemen hemen hepsi, Damat İbrahim Paşa’nın maddi desteğiyle yapılmıştır. Lale devri sadrazamı olan Damat İbrahim Paşa, edebiyat faaliyetlerini de destekleyen bir devlet adamıdır. Onun yardımını gören pek çok şair, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’e yaptırdığı binalar için tarih manzumeleri yazmışlardır. Bu manzumeler usta şairlerin kaleminden çıktığı için büyük bir edebi değere sahiptir. Bu projenin amacı, bu usta şairlerin ürünü olan kitabe metinlerinin edebi değeri hakkında tespitte bulunmak, şekil ve muhteva özelliklerini dikkate alarak bu şiirleri değerlendirmektir. Bu projenin kapsamı, Nevşehir il merkezinde bulunan tarihi yapılarla sınırlandırılmıştır. Bu sebeple il merkezinde bulunan ve neredeyse hepsi Lale devrinde yapılan binaların kitabeleri edebi değerlendirmeye alınmıştır. İl merkezi dışında, Ürgüp, Avanos, Gülşehir, Hacıbektaş, vb. Nevşehir’in ilçeleri ve başka yerleşim yerlerinde bulunan tarihi yapıların kitabeleri bu projenin kapsamı dışında tutulmuştur. Belki bu beldelerde bulunan tarihi yapıların kitabeleri, ileride başka bir projenin konusu olabilir. Çalışmamızda, yukarıda sözü edilen kitabelerde yazılı olan şiir metinleri, ilgili şairlerin divan ve diğer eserlerinden de araştırılmış, şiir metninin tam haline ulaşılmaya çalışılmış ve bu metinler transkripsiyon alfabesi ile verilmiştir. Bunun dışında, kitabelerin başka özellikleri, sanat tarihi açısından değerlendirilmesi, hat sanatı yönünden bilgi verilmesi, kitabenin ait olduğu tarihi yapının mimari özellikleri gibi, çalışmamızın içeriğine katkı sağlamayacak hususlar projenin kapsamının dışında tutulmuştur. Giriş Nevşehir, coğrafi konum olarak Kapadokya olarak bilinen bölgenin merkezinde yer alır. Kapadokya, Aksaray, Niğde ve Kayseri şehirleri arasında oluşan üçgen şeklindeki coğrafi 5 bölgenin eski adıdır. Kelime, Asurlular çağında bu bölge için kullanılmış olan Katpatuka kelimesinden türemiş olup, bu kelime eski Farsçada güzel, cins atlar ülkesi anlamına gelmektedir (Güney, 1974, s.20). Nevşehir il merkezi, Kahveci dağı etekleri ve sırtlarına kurulmuştur. Şehir, Konya, Aksaray, Kayseri, Kırşehir ve Niğde’den gelen yolların kesiştiği bir noktada bulunmaktadır (Bilge, 1966, s.16). Nevşehir’in en eski adı Nissa, Müslümanların da buraya yerleşmeye başlamasından sonra verilen adı da Muşkara’dır (Güney, 1974, s.21). Muşkara, Damat İbrahim Paşa’nın Osmanlı devlet yönetiminde önemli görevlere gelmesi, özellikle de padişahın damadı olup sadrazamlık görevinin verilmesi ile 1817 tarihinden itibaren gelişmeye başlamıştır. Damat İbrahim Paşa, bu yerin artık Muşkara diye anılmasını yasaklayıp yeni şehir anlamına gelen Nevşehir diye bilinmesini bir emir ile duyurmuştur (Güney, 1974, s.22). Yeni kurulmuş bu şehrin ahalisinin artırılması için, buraya yeni binalar inşa edilmiş, şehrin dışından su çekilerek halkın istifadesine sunulmak üzere çeşmeler yapılmıştır. Üzerlerinde kitabelerin de yer aldığı bu binaların bazıları şunlardır: Hamam, Kurşunlu Cami, İmaret, Medrese, Kara Cami, Kütüphane, Orta Bekdik Cami, Orduoğlu Cami, Şeyh Efendi Cami. Yine üzerinde kitabelerin yer aldığı çeşmelerden bazılarının adları şöyledir: Alaybey Çeşmesi, Bekdik Çeşmesi, Çekiç Çeşmesi, Kurşunlu Cami üst kapı çeşmesi, Morukçu Çeşmesi, Orduoğlu Çeşmesi, Sıbyan Mektebi Çeşmesi, Tavukçu Çeşmesi, Sefer Bey Çeşmesi. Bu projede, yukarıda bazılarının adları zikredilen değişik bina ve çeşmelere ait tespit edilebilen kitabeler incelenmiştir. Kitabe, binaların iç ve dış duvarlarında mermer, taş, ahşap, çini, maden gibi maddeler üzerine oymak veya kabartmak suretiyle işlenmiş yazı demektir. Bu konudaki araştırmalar daha sonra epigrafi (epigraphy, inscription, ilm-i kitabet) adıyla müstakil bir bilim dalı halinde gelişmiştir (Alparslan, 2002, ss. 76-77). “İslam’ın ilk dönemlerinde kitabeler nesir halindeydi. Bugünkü bilgilere göre kesin bir tarih söylemek mümkün olmamakla beraber manzum kitabe yazılması büyük ihtimalle İran sahasında başlamıştır. Ancak bu bölgede fazla rağbet görmeyen bu tarz Osmanlılarda kuvvetli bir gelişme göstermiştir. Ayrıca Anadolu sahasındaki manzum kitabelerde yapının tarihinin verilmesinde ebced hesabı önemli bir rol oynamış ve bu usul Türk edebiyatında vazgeçilmez bir sanat (tarih düşürme) haline gelmiştir” (Alparslan, 2002, s. 78). Ebced hesabı, kitabelerde yer alan tarih kıtalarında genellikle sonuncu mısra veya son iki mısrada kullanılan bir hesap sitemidir. “Ebced kelimesi, Arab alfabesindeki harflerin kolaylıkla ezberlenmesi için, harflerin birleştirilmesiyle meydana getirilmiş sekiz manasız kelimenin ilkidir (Yakıt, 1992, s. 6 23). Ebced hesabının çeşitleri ve tarih düşürme ile ilgili İsmail Yakıt’ın (1992) kitabında çok geniş bilgi vardır. Çalışmamız kapsamında, toplam 21 tane kitabe üzerinde inceleme ve değerlendirme çalışması yapılmıştır. Bu kitabelerden 13 tanesi değişik yapıların ve 8 tanesi de çeşmelerin üzerinde yer almaktadır. Kitabelerdeki şiirlerin şairleri ve şiir sayıları da şu şekildedir: Nedim’e ait 8 şiir, Seyyid Vehbî’ye ait 4 şiir, Dürrî’ye ait 1 şiir, Fāzıl’a ait 1 şiir, Āsım’a ait 1 şiir, Şākir’e ait 1 şiir, Beliğ’e ait 1 şiir ve şairi bilinmeyen 4 şiir vardır. Bu şairlerden Nedim, 18. asrın başlarında yaşayan, Lale devrinin meşhur şairidir. Nedim’in yıldızı, Damat İbrahim Paşa ile parlamış (Mazıoğlu, 1992, s. 18) ve onun katledilmesiyle de (Ziya Şakir, 1944, ss.143-162) sanatkarlık dönemi sona ermiştir. Nedim, velinimeti olan Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı tarihi yapılar için 8 ayrı şiir kaleme almıştır. Bu şiirler Muhsin Macit’in hazırladığı Nedim Divanında (2013) da mevcuttur. Kitabelerde şiirleri bulunan şairlerden biri de Seyyid Vehbî’dir. O da Lale devrinin şairi olduğu için, döneme ait çevre özelliklerini yansıtmış, yaşanılan devrin ve yaşanılan hayatın şiirlerini söylemek yolunda belirli adımlar atmıştır (Dikmen, 2013, s. 1). Seyyid Vehbî, Nevşehir’deki Kurşunlu Cami Kitabesi İç Kapı, İmaret Kitabesi, Medrese Kitabesi ve Sıbyan Mektebi Çeşmesi Kitabesinde bulunan şiirleri yazmıştır. Zaten Vehbî’nin tarih düşürme konusunda şöhreti de bilinmektedir. “Topkapı Sarayı önündeki III. Ahmed Çeşmesi için padişahın yazdığı Besmeleyle iç suyu Han Ahmed’e eyle dua tarih mısraının ebcedinin eksik gelmesi üzerine (Seyyid Vehbî’nin), bunu Aç besmeleyle iç suyu Han Ahmed’e eyle dua şekline koyarak tamamlaması sultanın takdirini kazanmasına vesile olmuş”tur (Dikmen, 2009, s. 74). Dürrî, Kara Cami İç Kapı Kitabesinde bulunan şiiri yazan dönemin şairlerinden biridir. Dürrî Ahmed Efendi, Van’da doğmuş, elçilik görevi yapmış, 1722’de vefat etmiştir. Edebi şahsiyeti üzerinde 17. asır divan şairlerinin ve bilhassa Nabî’nin etkisi vardır (Talay, 1994, s. 35). “Dürrî tarih düşürmede Sürūrî kadar usta olmasa da bu sanatın mühim temsilcilerinden biri sayılır. Zira divanının hemen hemen yarısı tarih manzumelerinden oluşmaktadır” (Bağrıaçık, 2013, s.335). Āsım, daha çok şeyhülislamlığı ve vakanüvisliği ile bilinmektedir. İstanbul’da doğmuş ve iyi bir tahsil almıştır. Üslubu sade ve açıktır. “Şiirleri, devrin ünlü şairleri Nedim, Seyyid Vehbî ve Neylî gibi şairler yanında sönük kalır” (Özcan, 1991, s. 477). Bekdik Çeşmesi kitabesindeki şiiri Āsım yazmıştır. 7 Bu projede kitabelerde yer alan ve yukarıda adı geçen şairlere ait olan şiirler, dış ve iç özellikleri dikkate alınarak incelenecektir. Malzeme ve yöntem Kitabelerle ilgili bu projede incelemeye konu olan malzeme, Nevşehir il merkezinde bulunan tarihi yapıların kitabelerinin metinleridir. Çalışma malzemesi bu şiir metinleridir. Kitabelerde yazılı olan metinler yayımlanmış kaynaklardan da tespit edilmiş ve transkripsiyon alfabesi ile yazıya geçirilmiştir. 8 Malzeme bu şekilde ortaya konduktan sonra şiirler edebi yönden incelenmeye başlanmıştır. Eldeki malzeme Eski Türk edebiyatı örnekleri olduğu için inceleme yöntemi olarak da Eski Türk edebiyatında kullanılan şerh yöntemi ve genel olarak şiir incelemelerinde kullanılan tahlil yöntemi kullanılmıştır. Şiir metinleri, dış ve iç özellikleri yani şekil ve muhteva özellikleri dikkate alınarak edebi yönden incelenmiştir. Sonuçlar (bulgular) ve tartışma 1. Hamam Dış Kapı Kitabesi Vezįr-i aǾzam İbrāhįm Pāşā-yı kerem-muǾtād Ki yoķdur himmet ü cūdu mekārimde oña hemtā Cenāb-ı Ĥażret-i Ħān Aĥmed’iñ dāmād-ı źį-şānı DuǾā-yı devletin eyler gerek aǾlā gerek ednā Vezįr-i Ǿāķil ü kāmil nıüşįr-i bį-muǾādildir Zamān-ı devletinde oldu āsūde bütün dünyā 9 Cihānı eyledi cūd u sehāsı şöyle ābādan Ki reşk eyler zemįne şimdi ehl-i cennetü'l-meǿvā Ĥuśūśā Muşķarā şehrin edip maǾınūr u ābādan Bu ĥammām-ı laŧįf ol şehre verdi zįb ü fer ĥaķķā O denli pāk ü rūşendir leŧafetle nežāfetle Ki cāmı dįde-i ħurşįde olmuşdur żiyā-baħşā Ona bir ħaste ādem girse derdinden bulur śıĥĥat Degil ĥammām bu dārü'ş-şifā-yı feyżdir gūyā Gelip bir şevķ vaśfından Nedįm’e dedi tārįħin Bu nev ĥammāmı İbrāhįm Pāşā eyledi inşā Sene 1134/1721-1722 Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, nazım şekli olarak kıta-i kebiredir. Sekiz beyitten oluşmaktadır. Kıta, sözlükte, parça, kısım, bölük anlamlarına gelir. xa, xa şeklinde kafiyelenir. Bu tür şiirler, iki beyitten oluşuyorsa kıta, ikiden daha fazla beyitten oluşuyorsa kıta-i kebire olarak adlandırılır. Kıtalarda, genel olarak beyitler arasında anlam birliği bulunur. Şairler, bu nazım şekliyle yazdıkları şiirlerde mahlas kullanmayı tercih etmişlerdir (Dilçin, 1992, s. 203). Neredeyse bütün şairlerin divanlarında kıta veya kıta-i kebire nazım şekliyle yazdıkları şiirler vardır. Genellikle övgü ve tarih söyleme amacıyla yazılırlar. Kıta-i kebireler, divanlarda kasidelerden sonra yer alır (Kılıç, 2009, s. 223). Şiir, aruz vezni ile yazılmıştır. Aruzun hezec bahri ile (Dilçin, 1992, s. 19) yazılan bu şiirde dört tane aynı tefilenin tekrarından oluşan bir ritim vardır. Şair burada bilinçli olarak aruzun bu bahrini tercih etmiştir. “Divan şairlerinin vezin kullanımındaki tercihlerini tevarüs ettikleri gelenek ve ritim anlayışları belirler” (Macit, 2009, s. 195). Şiirin kafiyesi, Eski Türk edebiyatında kullanılan kafiye türlerinden kafiye-i mücerrede türündendir. Kafiye-i mücerrede, sadece revi harfinin tekrarına dayanan kafiye çeşididir (Saraç, 2011, s.140). Revi harfi, kafiyenin bulunduğu mısranın sonunda yer alır ve kafiyenin temel harfidir. Revi harfinden sonra redif de yer alabilir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı hamamın dış kapı kitabesinde yer almaktadır. Şair Nedim, şiirde öncelikle Damat İbrahim Paşa’nın cömertliğini vurgulayarak onu övmüştür. Ayrıca, sonraki beyitlerde, Damat İbrahim Paşa’nın III. Ahmed’in damadı olduğu, soylu ve sıradan her kesimden insanın onun yöneticiliğinin devamlı olması için dua ettiği söylenmiştir. O vezirin, yani Damat İbrahim Paşa’nın, akıllı, olgun, benzersiz olduğu, bütün dünyanın, onun yöneticilik döneminde asude, rahat, huzurlu bir şekilde yaşadığı belirtilmiştir. 10 Damat İbrahim Paşa’nın vezirlik dönemi Lale devri diye adlandırılan 1812-1830 yılları arasındaki dönemdir. Gerçekten de bu dönemde savaşlar sonlandırılmış, devlet ve halk bir süreliğine de olsa rahat bir dönem yaşamıştır. Burada, Nedim’in kullandığı asude kelimesi, kavram olarak bu rahatlık dönemini ifade etmesi bakımında yerinde kullanılmış bir kelimedir. Sonraki beyitte, şair, Damat İbrahim Paşa’nın cömertliğinin bütün cihanı içine aldığını, cennet ehlinin bile, yeryüzünde yaşayanları kıskandığını söylemiştir. Bu ifadede bir mübalağa vardır. Lakin bu mübalağa, Damat İbrahim Paşa’nın dönemindeki huzuru anlatma açısından güzel bir şekilde yapılmıştır. Şair, bu medhiye kısmından sonra sözü, şiiri yazma sebebi olan hamama getirmiş ve bu latif hamamın Muşkara şehrinin imarına büyük katkı sağladığını, şehre ayrı bir süs ve güzellik verdiğini söylemiştir. Nedim’in şiir içinde, şehrin adını Muşkara şeklinde zikretmesi, şiirin yazıldığı yıllarda, bu şehrin daha Nevşehir olarak anılmadığını göstermektedir. Çünkü Damat İbrahim Paşa, bir süre sonra şehirin adının Muşkara olarak anılmasını yasaklayıp Nevşehir diye bilinmesini emretmiştir. Şair, sonraki beyitlerde yine hamamın tasvirini yapmaya devam etmiştir. Hamamın temizliği ve letafeti o kadar ziyadedir ki o, güneşin gözüne bile ziya bahşetmektedir. Hasta bir adam o hamama girse, orada şifa bulur. Bu yönüyle burası bir hamam değil sanki bir hastanedir. Şair, son beyitte, kendisinin bir şevk ile hamamın inşa tarihini söylediğini belirterek, son mısrayı, ebced hesabı ile hamamın inşa tarihine denk gelen bir ifade ile bitirmiştir. 2. Hamam İç Kapı Kitabesi Şehriyār-ı baĥr u ber śāĥib-ķırān-ı şarķ u ġarb Ħusrev-i Cem-pāye Śulŧān Aĥmed-i Ǿālį-cenāb Ol şehenşāh-ı hümāyūn-ķadr vālā-rütbe kim Faħr eder dergāhına İskender etse intisāb Ol şehin dāmād-ı vālā-şānı śadr-ı aǾžāmı YaǾni İbrāhįm Pāşā ol vezįr-i kām-yāb ǾĀlemi leb-rįz kıldı cūdunuñ āvāzesi Belki çıķdı çarħa mānend-i duǾā-yı müstecāb Oldu iĥyāsı bu ĥammām-ı münevver kim onuñ Rūşenā her mermer-i śāfı miŝāl-i māh-tāb Śāĥibin Ĥaķ eyleyip śadr-ı saǾādetde mekįn Eylesin böyle nice Ǿāŝār-ı ħayr-ı müsteŧāb Eyledim çün vaķt-i itmāmın Nedįmā’dan suǿāl Böyle iki mıśraǾ-ı tārįħ ile verdi cevāb 11 Cūd-ı İbrāhįm Pāşā germ edip bāzārını Buldu bu ĥamām ile bu şehr-i zįbā āb u tāb Sene 1140/ 1727-1728 Vezin: FāǾilātün FāǾilātün FāǾilātün FāǾilün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, bir önceki şiirde olduğu gibi kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmıştır. Bu şiir de sekiz beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun remel bahri ile (Dilçin, 1992, s. 25) yazılmıştır. Remel bahrinde bulunan bu aruz kalıbı da ritim yönü yüksek bir vezindir. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mürdefedir. Kafiye-i mürdefe, revi harfi ve ridfin tekrarıyla oluşan kafiye çeşididir (Saraç, 2011, s.140). Ridf, kafiyenin bulunduğu mısranın sonunda, revi harfinden önce gelen ve uzun a, u, i sesini veren elif, vav ve ye harflerinin ismidir. Bu şiirde de be harfi revi harfidir. Ondan önce gelen elif harfi de ridftir. Mısra sonunda –āb şeklinde kafiye-i mürdefe meydana gelmektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı hamamın iç kapı kitabesinde yer almaktadır. Bu kitabenin de şairi Nedim’dir. Şair, şiirde öncelikle dönemin padişahı III. Ahmed’i övme amacıyla mitolojide geçen bazı kahramanların isimlerine yer vermiştir. İran mitolojisinde ve Şehname’de Husrev ve Cem iki önemli kahramandır. Husrev’in lakabı Perviz’dir. Perviz balık demektir. İkbal ve izzet sahibi manalarına da gelmektedir (Onay, 2009, s. 30). Cem ise şarabı icat etmekle meşhur olan İran hükümdarıdır (Onay, 2009, s. 109). Şair burada yine İran mitolojisinde adı geçen İskender’i de zikretmiştir. İskender de daha çok ab-ı hayat ile ve fatih olması yönüyle edebiyatımızda söz konusu edilmiştir. Padişahın övgüsünden sonra söz, onun damadı olan İbrahim Paşaya getirilmiştir. Damat İbrahim Paşa, bu şiirde de yine cömertliği yönüyle zikredilmiş, onun için edilen duaların feleklere kadar yükseldiği ifade edilmiştir. Şiirin yazılma sebebi olan hamam, aydınlık olması, mermerlerinin bir dolunay gibi parlaması dile getirilmiş, dua ifadesinde, tanrının Damat İbrahim Paşa’yı saadet sadrazamlığında devamlı kılması ve böyle güzel hayırlar yapmaya devam etmesi dilenmiştir. Şair, tarih mısrasının söylemeden önce müraca’a şiir özelliğini kullanmıştır. Müraca’a, dedim-dedi şeklinde karşılıklı konuşma şeklinde söylenmiş şiirlere denir. Burada da şair, Nedim’e, bu hamamın tamamlanma vaktini sormuş, o da cevap olarak, iki tarih mısrası ile cevap cermiştir. Şair cevabında, bu süslü şehir, Damat İbrahim Paşa’nın cömertliği ile yaptırdığı hamamın sayesinde hareketlenmiş, bir bakıma pazarı hararet bulmuştur, demektedir. Şairin burada germ kelimesini kullanması, iki ayrı manaya gelmeketedir. Hamam, germ yani sıcak olur. Pazar, germ yani hareketli olur. Şair kelimenin hem gerçek hem mecaz manası ile ustaca kinaye sanatını kullanmıştır. 12 3. Kurşunlu CāmiǾ İç Kapı Kitabesi Cenāb-ı Ĥażret-i Śulŧān Aĥmed Ħān Ġāzį kim Binā-yı şevketin miǾmār-ı sunǾ-ı lem-yezel yapdı İmām-ı Müslimįn kim cāmiǾ-i aĥlāķ-ı ĥasnādır Vücūdun feyż-i Mevlā muķtedā-yı her düvel yapdı Ne geldi ne gelir evreng-i milke miŝli zįrā kim Onuñ yapdıġı ħayr ne evāħir ne evvel yapdı O şāhenşāh-ı dehriñ śıhr-ı ħāśı śadr-ı mümtāzı Ki Mevlā ħāk-i dergāhından iksįr-i emel yapdı Cenāb-ı Āśāf İbrāhįm Pāşā kim Ħalįlāsā Yıķılmış dilleri çün KaǾbe bį-müzd ü Ǿamel yapdı Mizāc-ı devleti şūr-ı Ǿadüv ifsād etmişken Edip ıślāĥı źātü’l-beyn-i bį-ceng ü cedel yapdı Edip Ǿaŧf-ı Ǿinān vādį-i ħayra tevsen-i ŧābǾı Ne ħāk üzre ķadem baśdıyise raǾnā maĥal yapdı Ĥuśūśā maŧlaǾ-ı ĥūrşįd-i źātı olduġu belde Ki iĥyā edip onu Nevşehir ķıldı güzel yapdı Be-cā-yı seng-i zįre sįm ü zer dökdü esāsında Bu dil-cū cāmiǾi n’ettiyse etdi mā-ĥaśal yapdı Hele bi’llāhi ol śadr-ı muǾallā-ķadr-i cūd-āyįn İlā-yevmi’l-ķıyāme faħre lāyıķ bir maĥal yapdı Zebān-ı ħāme-i Vehbį bilip tavśįfde Ǿaczin Ne söz yapdı ise mıśdāķ-ı mā-ķalle ve dell yapdı Hemįşe ħānmān u devletin maǾmūr ede Mevlā Ki böyle bir Ǿibādetgāh-ı rabbi lem-yezel yapdı DuǾā etmek gerekdir beş vaķitde oķunup tārįħ Bu beytu’llāhı İbrāhįm Pāşā-yı bį-bedel yapdı Sene 1139/1726-1727 Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmıştır ve on üç beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarındaki yapdı kelimesi 13 redif, –el şeklinde gelen ekteki lam harfi, revi harfidir. Benzeşme sadece lam harflerinde olduğu için burada kafiye-i mücerrede meydana gelmektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı Kurşunlu Cami’nin iç kapısında yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Seyyid Vehbį’dir. Seyyid Vehbį, Lale devrinin meşhur şairlerinden biridiri. Şair, bu devirde yapılan pek çok mimari eser için tarih yazmıştır (Dikmen, 2013, s.3). Bu şiirde de önce dönemin padişahı III. Ahmed övülmekte, daha sonra söz sırası Damat İbrahim Paşa’ya getirilmektedir. Şair, şiirde Damat İbrahim Paşa’nın sadrazamlık makamında bulunması münasebetiyle, onu Hz. Süleyman’ın vezirine benzetmektedir (Onay, 2009, s. 62). Ayrıca, onun asıl adının İbrahim olmasında hareketle, Kabe’yi yeniden inşa eden Hz. İbrahim’e benzetmekte ve Hz. İbrahim’in lakabı olan asıl dost manasına gelen Halil kelimesini kullanarak, başka bir çağrışım yapmaktadır (Onay, 2009, s. 245). Şair şiirin ilerleyen kısımlarında tarihi bir gerçekliğe de işaret etmektedir. Devletin mizacını düşmanların kargaşaları bozmuş iken, Damat İbrahim Paşa, bu kötüye gidişe bir dur demiş, ortamı ıslah edip, savaşın ve cedelleşmenin olmadığı sakin bir devir hazırlamıştır. Şair burada, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de doğduğuna da işaret etmekte, matla-ı hurşid-i zat diyerek, kendisinin bir güneş gibi bu şehirden doğduğunu vurgulamaktadır. Burada, şehrin isminin Nevşehir olarak geçmesi dikkat çekicidir. Artık Muşkara adının yerine bu ismin kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Şair, daha sonra sözü cami ile ilgili konuya getirmekte, günde beş vakitte dua ederek bu tarihin söylenmesi gerektiğini belirtmektedir. 4. Kurşunlu Cami Dış Kapı Kitabesi ǾĀlemiñ ĥāķānı Śulŧān Aĥmed-i Ǿālį-himem Kim cihānda źāt-ı Ǿālį-şānıdır žıll-ı Ħudā Cümle şāhān içre ķılmış źāt-ı pāki ser-firāz Ĥażret-i Feyyāż-ı muŧlaķ eyleyip luŧf u Ǿaŧā Ol şehenşāh-ı hümāyūn-pāye kim şāyestedir Olsa cārūb dürr-i vālāsı şeh-per hümā Ol muǾažžam şehriyār-ı heft-kişver kim onuñ Muntažamdır devleti bir Āśāf ile ĥāliyā Śadr-ı aǾžām Āśāf-ı Ǿālį-cenāb-ı muĥterem 14 YaǾni İbrāhįm Pāşā maǾden-i cūd u Ǿaŧā Kūşe kūşe eyleyip āfāķı hem maǾmūre zār Bir eŝerle eyledi her semti pür-Ǿizz ü Ǿalā Bā-ĥuśūś işte bu Nevşehr-i muǾallānıñ daħi Etdi her bir cānibin āŝārı ħūb u dil-güşā Bu münevver cāmiǾ-i Ǿālįyi bünyād eyleyip Buldu bu şehr-i laŧįfiñ ķadri ĥaķķā iǾtilā Bu muǾallā cāmiǾ olduķça mekān-ı kudsiyān Eyleye maĥfūz bānįsin Cenāb-ı Kibriyā Dedi bu mıśrāǾile tārįħ-i itmāmın Nedįm Ķıldı İbrāhįm Pāşā cāmiǾ-i enver binā Sene 1140/ 1727-1728 Vezin: FāǾilātün FāǾilātün FāǾilātün FāǾilün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve on beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun remel bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece uzun a sesi benzeşmektedir. Bu da Arap harflerinden elif harfi ile yazılmaktadır, yani revi harfi eliftir. Benzeşme sadece elif harfinde olduğu için burada kafiye-i mücerrede vardır. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı Kurşunlu Cami’nin dış kapısında yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Nedim’dir. Şair, bu devirde yapılan pek çok mimari eser için tarih yazmıştır. Bu şiir de, Lale devrinde, Nevşehir’de yapılan Kurşunlu Cami için yazılmıştır. Şair, şiirde öncelikle III. Ahmed’i övmekte, daha sonra sözü Damat İbrahim Paşa’ya getirmektedir. Şair, şiirde Damat İbrahim Paşa’nın sadrazamlık makamında bulunması münasebetiyle, burada Asaf kelimesini kullanmakta, İbrahim Paşayı Hz. Süleyman’ın veziri Asaf’a benzetmektedir. Damat İbrahim Paşa, cömertliği sebebiyle övülmekte, yaptırdığı bu mualla cami ile onun, Nevşehir’i daha bir güzelleştirdiği söylenmektedir. Şiirde mualla ve âlį kelimeleri sık sık tekrar etmektedir. Bu da yaptırılan caminin sıradan bir cami olmadığını, çok miktarda para sarf edilerek yaptırılan gösterişli bir cami olduğuna işaret etmektedir. Bina, bir cami olduğu için, buranın da ziyaretçilerinin kudsiler olduğu söylenmiştir. Bu kudsilerin duası ile, Allah’ın bu binanın banisini, kötülerden muhafaza etmesi istenmiştir. 5. İmaret Kitabesi Bāsıŧ-ı ħˇān-ı kerem māǿide-sālār-ı himem 15 Ħusrev-i mihr-i Ǿalem pādişeh-i heft-iķlįm YaǾni śulŧān-ı selātįn-i cihān Aĥmed Ħān Ki velį-niǾmet-i Ǿālemdir o ĥāķān-ı Ǿažįm O ħaŧā-pūş u Ǿaŧā-baħş kerįmü’ş-şānıñ Ki odur sāye-i ħūrşįd-i cihān-tāb-ı ķadįm Ġaras-ı dest keremi ġuśn-ı dıraħt-ı himemi Maĥrem-i muĥteremi Āśaf-ı münǾām-ı kerįm Şeref-i śadr-ı güzįn faśś-ı nigįn-i temkįn Śıhr-ı şāhenşeh-i dįn mažhar-ı esrār-ı raĥįm YaǾni hemzād-ı kerem tevǿem-i iĥsān-ı himem Nām-dāş-ı şeref-iĥzāz-ı Ħalįl İbrāhįm Ķıldı ol śadr-ı güzįn böyle Ǿimāret bünyād Ki śalādır o żiyāfet-kedede ħˇān-ı Ǿamįm Ķıldı beźl niǾam-ı li’llāh berekātın versin Böyle olsun eğer olursa Ǿaŧā-baħş-ı kerįm Vehbiyā mā-ĥażara ħayr duǾā basŧı için Ferş-i ħāk eyleyelim çehreyi çün ħˇān-ı adįm Ĥażret-i Ħālıķ bį-çūn tevāli niǾama Onu da devlet-i dāreyn ile etsin tenǾįm Ĥarf-i menķūt ile bu maŧlaǾı tārįħ etdim Olacaķ yümn ü saǾādetle bināsı tetmįm Bu Ǿimāretde çıķar niǾmet-i elvān-ı Ǿamįm Oldu her sofrası bir māǾide-i İbrāhįm Sene 1139/ 1726-1727 Vezin: FeǾilātün FeǾilātün FeǾilātün FeǾilün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve on iki beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun remel bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mürdefedir. Mısra sonlarında revi harfi olan mim ve uzun i sesini veren ye harfleri benzeşmektedir. Bu uzun i sesini veren ye harfi ridftir. Ridf ve revi ile yapılan bu kafiyenin adı kafiye-i mürdefedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı imaretin kapısında yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Seyyid Vehbį’dir. Şair, şiirin baş tarafında klasik şiirin geleneklerine uygun olarak öncelikle devrin padişahı III. Ahmed’i övmektedir. Bu övgü ifadelerinde, III. Ahmed, kerem sofrasını yayan, himmet ehli, yedi iklimin Husrev gibi kudretli padişahı, büyük hakan, hataları 16 örten, ihsanlar veren cömert bir padişah olarak nitelenmektedir. Daha sonra söz, imareti yaptıran kişi, Damat İbrahim Paşa’ya gelmektedir. Şair, şiirde Damat İbrahim Paşa’yı, diğer şairlerin yaptığı gibi Hz. Süleyman’ın veziri Asaf’a benzetmektedir. Ayrıca, Damat İbrahim Paşa’nın cömertliğini vurgulamak için onun Hz. İbrahim ile namdaş, adaş olduğu söylenmektedir. Damat İbrahim Paşa’nın yaptırdığı bu imaret, ziyafet-kede, ziyafet verilen yer olarak nitelenmekte ve buradan istifade eden herkesin ona hayır duada bulunduğu belirtilmektedir. Şair de Damat İbrahim Paşa için, Allah onu iki dünya devleti ile nimetlendirsin diye dua etmektedir. Kıtanın sonunda, ebced hesabına göre noktalı harflerin hesaplanması ile ortaya çıkan bir tarih söylenmiştir. 6. Medrese Kitabesi Ebu’l-feth-i mužaffer şehryār-ı maǾdelet-güster Ki źāt-ı pāki onuñ mažhar-ı innā ceǾalnādır Cihānbān-ı muǾažžam ĥażret-i şāhenşeh-i aǾžam Ħidįv-i Cem-ħadem žıll-i žalįl-i Ħālıķu Ķādir Cenāb-ı Ĥażret-i Śulŧān Aĥmed Ħān Ġāzį kim Dürr-i dergāh-ı luŧf u cūdu miĥrāb-ı temennādır Degildir medĥini mümkin velākin şükrü vācibdir Ki źātı niǾmet-i maĥż-ı Cenāb-ı Ĥaķ TeǾālādır O ĥāķān-ı sįmā-menķabet kim Ǿadl ü reǿfetle Murādı Ǿālemi maǾmūr edip dünyāyı iĥyādır Onuñ çün mažhar-ı esbāb-ı teǿyįd eyleyip Mevlā Muvaffaķ etdi bir düstūra kim bį-miŝl ü hemtādır Nižām-ı dįn ü devlet yaǾni İbrāhįm Pāşā kim Olup iŝrine pey-rev şāhrāh-ı ħayra pūyādır Vezįr-i aǾžām u ekrem medār-ı raĥmet-i Ǿālem Ki dāmād-ı kerem-muǾtād şāh-ı kişver-ārādır Sütūde kār u girdārı müsellem ĥüsn ü eŧvārı Onuñ ħayrāt u āŝārı birūn-ı ĥadd ü iĥśādır Biri ez-cümle bu maǾmūre-i pākize-mevķiǾ kim Defātir-ħānede Nevşehir ismiyle müsemmādır O ħurşįd-i saǾādet maşrıķı olmaġla fażlından Zemįni şimdi rifǾatde revāķ-ı çarħa hemtādır Nedir yā bu muǾallā buķǾa-i pākįze-i vālā 17 Ki ĥüsn-i ŧarĥı ĥayret-baħş-ı erbāb-ı temennādır Sipihr-i Ǿilm ü dānişdir bu Ǿālį medrese gūyā İçinde ĥücreler mānend-i burc-ı çarħ-ı pįrādır Sebaķ-ħˇān-ı duǾā-yı ħayr olup aç śafĥaveş destiñ Sürūşān-ı ilāhį cümle āmįne müĥeyyādır Bu dārü’l-Ǿilmde neşr-i kemāl ü fażl olunduķca Ede bānįsini śadrında dāǿim Ħālıķu Ķādir Ola Ǿömrü füzūn ħaśmı nigūn mülkü ziver bįrūn Hemįşe nüh-ķıbāb-ı āsumān tā böyle bir cādır Sezā altun ķalemle yazsalar tārįħin ey Vehbį Bu vālā medrese įcād-ı İbrāhįm Pāşādır Sene 1139/ 1726-1727 Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve on yedi beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece uzun a sesi benzeşmektedir. Bu da Arap harflerinden elif harfi ile yazılmaktadır, yani revi harfi eliftir. Benzeşme sadece elif harfinde olduğu için burada kafiye-i mücerrede vardır. Şiirde, uzun a sesinde sonra redif olarak –dır eki de yer almaktadır. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı medresenin kapısındaki kitabede yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Seyyid Vehbį’dir. Şair, şiirin baş tarafında önceki şiirlerde de olduğu gibi farklı nitelendirmelerle III. Ahmed’i övmektedir. Daha sonra, şiirin ilerleyen mısralarında söz, medreseyi yaptıran kişi, Damat İbrahim Paşa’ya gelmektedir. Damat İbrahim Paşa şiirde, din ve devletin nizamı, eşsiz bir yönetici, padişahın işlerinde onun destekçisi, ülkeyi süsleyen ve mutad olarak cömertlikte bulunan padişahın damadı olarak nitelendirilmektedir. Damat İbrahim Paşa’nın hayırları ve eserleri haddinden ziyadedir ve saymakla tükenmez. Bunlardan biri de defterhanede adı Nevşehir adıyla kayıtlı olan Damat İbrahim Paşa’nın doğduğu yerdir. O yer yücelikte, feleğin revakları ile bir seviyededir. Bu yerde yapılan bu medrese de şair tarafından tasvir edilmiştir. Bu yüce medrese, ilim ve bilginin feleği, içindeki hücreleri feleğin burçları gibidir. Şair burada, sözü okuyucuya yöneltmekte, hayır duasının dersini okuyan birisi olarak elini sayfa gibi aç, çünkü Allah’ın meleklerinin hepsi amin demek için hazır beklemektedir, demektedir. Daha sonra şair, ömrünün uzun, düşmanlarının baş aşağı, mülkünün süslü olması için dua etmektedir. Bu dua 18 ifadeleri feleğin dokuz kubbesine ulaşmaktadır. Kıtanın sonunda, altın kalemle yazılmaya değer olduğu söylenen tarih ifadesi yer almaktadır. 7. Kara Cami İç Kapı Kitabesi Vezįr-i śāĥibü’l-ħayrāt İbrāhįm Pāşā kim Vücūd-ı pāki Ǿayn-ı raĥmet oldu dįn ü dünyāya Müşerref eyleyince devleti evvel saǾādetle Muvaffaķ oldu luŧf-ı Ĥażret-i Bārį TeǾālāya Şehenşāh-ı muǾažžam yaǾni Śulŧān Aĥmed-i Ġāzį Onu maǾmūr ķıldı ĥizmet-i bāb-ı muǾallāya Olunca kātib-i darü’s-saǾāde bir nice müddet Žuhūra geldi źātından nice dürr-i girān-māye Onuñ ardınca mįr-āħūr evvel oldu ekrāma Vezāret şıķķına zirā ki oldur ola pįrāye Baśıp pāyin rikāba oldu dāmād-ı şehenşāhį Netice mühr-i pāki aldı geçdi sadr-ı aǾlāya Verip mülkin nižāmın śulĥile şād etdi dünyāyı Keremler ķıldı iĥsān eyledi aǾlā vü ednāya Muvaffaķ oldu İstanbul içinde nice ĥayrāta Revā mı masķaŧ-ı reǿsinde ħayrı olmamaķ vāye Bu Ǿālį cāmiǾi ķıldı binā miǾmār-ı himmetle Sezādır hemser olsa beyt-i maǾmūr-ı felek-sāye Ola maķbūlü saǾyi yapdı İbrāhįm beytu’llāh Maĥaldir gelse cemǾ olsa Müselmānlar muśallāya Ǿİbādet Ĥaķķ’adır dāǿim duǾā śāĥib-i ĥayrāta Budur dünyāda žuhūr āħiret erbāb-ı Ǿuķbāya Gece gündüz ķılıp beş vaķtini bunda śalā ehli Hemįşe secde-i şükr eylesinler luŧf-ı Mevlā’ya İlāhį devletin pāyende ķıl Ǿömrün füzūn eyle Ola dāǿim muvaffaķ böyle ĥayrāt-ı dil-ārāya Melekler dediler tekbįr ile tārįħin ey Dürrį Śalādır cāmiǾ-i iķbāl İbrāĥįm Pāşāya Sene 1131/ 1718-1719 Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün 19 Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve on dört beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece uzun a sesi benzeşmektedir. Bu da Arap harflerinden elif harfi ile yazılmaktadır, yani revi harfi eliftir. Benzeşme sadece elif harfinde olduğu için burada kafiye-i mücerrede vardır. Şiirde, uzun a sesinde sonra redif olarak –ya eki yer almakta, bazı beyitlerde ise bu kısım bir ek değil kelime gövdesinde yer alan harfler halinde gelmektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı ilk binalardan olan Kara Cami’nin iç kapısındaki kitabede yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Dürrį’dir. Şair, şiirin baş tarafında önceki şiirlerden farklı olarak önce Damat İbrahim Paşa’nın adını zikretmektedir. Klasik şiir geleneğinde bu durum alışılmamış bir haldir. Çünkü şiirde, kıdem olarak daha üstün olan padişah övülür, daha sonra şiirin yazılma sebebi olan vezire sıra gelir. Ama Dürrį, bu şiirde bu sıralamaya uymamıştır. Bunda, Damat İbrahim Paşa’yı daha fazla medhetme arzusu olabilir. Şiirde, Damat İbrahim Paşa’nın devlet makamlarında aldığı görevler sırasıyla zikredilmiştir. Onun darüssade katibi olması, daha sonra mir-ahur olması, sonra padişahın damadı olması, ve nihayetinde pak devlet mührünü eline alarak sadrazamlık makamına gelmesi ifade edilmiştir. Damat İbrahim Paşa’nın mülke nizam verip dünyayı sulh ile şad etmesi de vurgulanmıştır. Şiirin ilerleyen mısralarında Damat İbrahim Paşa’nın İstanbul’da da pek çok hayrat yaptırdığı, doğum yeri olan Nevşehir’de hayır işleri yaptırmamasının reva olmadığı vurgulanmıştır. Hz. İbrahim’in Kabe’yi tamir ettiği hatırlatılarak, Damat İbrahim Paşa’nın da müslümanların namaz kılması için böyle bir cami yaptırdığı söylenmiştir. Kıtanın sonunda, Damat İbrahim Paşa’ya dua edilerek tarih mısrası söylenmiştir. 8. Kara Cami Dış Kapı Kitabesi Vezįr-i Ĥażret-i Ħān Aĥmed İbrāhįm Pāşā kim Oña maĥśūrdur ancaķ nižām-ı dįn ü dünyānıñ Nižām-ı mülke ermişken ħalel eŧrāf-ı Ǿālemde Ŧarįķ-i śulĥile sedd etdi rāhın cümle aǾdānıñ Diyārında murād etdikde bir ħayrāt ede įcād 20 Ķārįn oldu onuñ tedbįrine taķdįr-i Mevlā’nıñ Oña nāžır olan el-Ĥācı İbrāhįm Aġa ĥālā Yapıp bir cāmiǾ oldu onda hep maķbūl-i iħvānıñ Ħulūśuyla onuñ saǾyi cemįl ü ħiźmet-i pāki Sezā ķıldı onu elŧāfına ol kān-ı iĥsānıñ Belįġā bir duǾā geldi lisāna oldu hem tārįħ Bu cāmiǾ ŧįb-i ķabri ola İbrāhįm Pāşā’nıñ Sene 1131/ 1718-1719 Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve altı beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece uzun a sesi benzeşmektedir. Bu da Arap harflerinden elif harfi ile yazılmaktadır, yani revi harfi eliftir. Benzeşme sadece elif harfinde olduğu için burada kafiye-i mücerrede vardır. Şiirde, uzun a sesinde sonra redif olarak –nın eki yer almaktadır Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı ilk binalardan olan Kara Cami’nin dış kapısındaki kitabede yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Beliğ’dir. Şair, şiirin baş tarafında devrin padişahı III. Ahmed’in adından hemen sonra onun veziri İbrahim Paşa’nın adını anmıştır. Burada, o dönemde savaş halinde olan devletin dönemin sadrazamı Damat İbrahim Paşa’nın gayretleri ile sulh dönemine geçtiği vurgulanmıştır. Daha sonra Damat İbrahim Paşa’nın diyarı olan Nevşehir’de hayır işleri yapmak murad ettiği, böylece din kardeşlerinin de makbulü olan böyle bir cami yaptırdığı söylenmiştir. Kıtanın sonunda şair, diline gelen dua ile tarih mısrası söylenmiş, bu caminin Damat İbrahim Paşa’nın kabrinin güzelliği olması dilenmiştir. 9. Kütüphane Kitabesi ŞerįǾāt sāliki Śulŧān Aĥmed Ħān Ġāzį kim Hemįşe kārı temhįd-i esās-ı şerǾ-i ġarrādır Cihānıñ māliki ħāķān-ı emced kim celāletle Vücūdu rūy-ı arż üstünde žıll-ı Ĥaķ TeǾālādır Şeh-i śāĥib-žafer śaĥib-ķırān-ı heft-kişver kim 21 Ġubār-ı pāyine şāhān-ı Ǿālem çehre-fersādır Nigįninden miŝāl-i mihr ferr-i salŧanat žāhir Riķābından çü Ǿizzet pertev-i şevket hüveydādır Vezįr-i aǾžām u dāmādı ol ĥāķān-ı źį-şānıñ Ki fenn-i himmet ü cūd u seĥāda ĥayret-efzādır Gelelden devlet ü iķbāl ile ol śadr-ı vālāya Şeb ü rūz ihtimāmı nažm-ı aĥvāl-i reǾāyādır Cihānda ārzusu dil-ħarāb olmuşları taǾmįr Hemįşe pįşesi ħayrāt ile dünyāyı iĥyādır Nümāyāndır yanında herkesin esrār-ı pinhānı Żamįr-i enveri gūyā ki mirǿāt-ı mücellādır Sitānbul içre vü eŧrāfda bį-ĥaddir āŝārı Ĥuśūśā kim bu beytü’l-kütb-i Ǿālį Ǿālem-ārādır Derūnu gūne gūne nüsħa-i dil-cū ile memlū Birūnu zįb ü ārāyiş ile bį-miŝl ü hemtādır İçinde var nice cüzler kitāb-ı bį-muǾādil kim Onuñ her birisi ĥayret-fezā-yı İbn-i Sįnā’dır Hele iĥyā-yı Ǿilm ü fażl için böyle bir eŝer yapmaķ Cenāb-ı śadr-ı Ǿālį-himmete tevfįķ-i Mevlā’dır Bunuñla ĥaķ bu kim āŝār-ı ħayrın eyledi tekmįl Ki neşr-i Ǿilme baǾiŝ ħayr-ı vālā-şān-ı zįbādır Ħudā hem-vāre tevfįķ eylesin ħayrāta bānįsin Nice āŝār ola luŧfundan onuñ nev-be-nev śādır Nedįmā ħarf-i menķūt ile taĥrįr etdi tārįħin Bu beytü’l-kütb-i Ǿālį ŧarħ-ı İbrāhįm Pāşā’dır Sene 1140/ 1727-1728 Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve on beş beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece uzun a sesi benzeşmektedir. Revi harfi eliftir. Benzeşme sadece elif harfinde olduğu için burada kafiye-i mücerrede vardır. Kafiyeden sonra redif olarak –dır ekleri gelmektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: 22 Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı kütüphanenin kapısında yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Nedim’dir. Şiirde öncelikle dönemin padişahı III. Ahmed, daha sonra da onun sadrazamı Damat İbrahim Paşa övülmektedir. Buralardaki övgü ifadeleri daha önceki şiirlerdekilerle benzerlik gösterdiği için tekrar etmeye lüzum görülmemiştir. Şair, Damat İbrahim Paşa’nın İstanbul ve çevresindeki hadsiz eserlerinden söz ettikten sonra onun Nevşehir’de yaptırdığı kütüphaneden söz etmiştir. Bu kütüphanenin içinin çeşit çeşit gönül çekici kitaplarla dolu olması, dışının süslemelerle biricik ve eşsiz olması, içindeki pekçok cüz kitabın İbni Sina’yı bile hayrete düşürecek nitelikte olması dile getirilmiştir. İlim ve faziletin ihyası için böyle bir eser yapmanın yüce himmetli sadrazama Mevla’nın tevfiki ile olduğu sölenmiştir. Dua ifalerinden sonra, noktalı harflerin hesaplanması ile ortaya çıkan tarih mısrası söylenmiştir. 10. Orta Bekdik Cami Dış Kapı Kitabesi Ħarāb olmuş idi bir dem bu dil-keş cāmiǾ-i zįbā Temāşā eyledikçe Ǿābidān eyler idi ĥayfā Ħudā rūĥ-ı laŧįfiñ şād ede ǾAbdu’l-Ǿazįz Ħān’ıñ Ġarįķ-i raĥmet etsin ĥaşre dek ol Ĥażret-i Mevlā Onuñ memlūkesinden zülf-i nergis ķıla çün himmet Edip ikmāl-i taǾmįrin hemān-dem eyledi iĥyā Sene 23 Receb 1296/ 13 Temmuz 1879 Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiirin nazım şekli, kafiye sistemine bakıldığında gazel nazım şekline benzemektedir. Yani şiir aa, xa, xa şeklinde kafiyelenmiştir ve matla beyti bulunmaktadır. Ancak bazı hallerde, kıta-i kebireler de aa kafiyesi ile başlayabilmektedir. Bu bir istisna sayılabilir. Şiirde mahlas bulunmadığı için kime ait olduğu bilinmemektedir. Şiir üç beyitten oluşmaktadır. Aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece uzun a sesi benzeşmektedir. Revi harfi eliftir. Benzeşme sadece elif harfinde olduğu için burada kafiye-i mücerrede vardır. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Nevşehir’deki Orta Bekdik camisinin dış kapı kitabesinde yer almaktadır. Bu kitabenin şairinin kim olduğu belli değildir. Lakin, şiirde Abdülaziz Han’ın adı geçtiği için bu dönemde yaşayan bir şair tarafından yazıldığı söylenebilir. Şiirde, gönül çeken bu süslü caminin harap olduğu, bu durumu gören insanların çok üzüldüğü söylenmektedir. Burada, Abdülaziz Han’ın 23 ruhuna dua ifadeleri yer almakta, onun himmeti ile bu caminin tamirinin ikmal edildiği belirtilmektedir. Bu kitabe, Damat İbrahim Paşa ile ilgili bir kitabe değildir. Miladi 1870’li yıllara denk gelen, Lale devrinden sonraki dönemlerde, 19. asırda yazılmış bir kitabedir. Edebi değer olarak, teşbih ve istiarelerin yer aldığı, zaman zaman mübalağaya başvurulan başarılı bir şiirdir. 11. Orduoğlu Cami Dış Kapı Kitabesi Mücedded ķıldı binā Medrese-i Besįm Aġa Versin oña Bārį Ħudā Cennet cemāli ĥūrįler Śıdķile Ĥaķķ’a ķıl niyāz Eder ķabūl ol çāre-sāz Ħayrāt eden ol ser-firāz Olsun da bulsun ravżalar Medreseniñ ķadri Ǿalā ŞefįǾ ola rūz-ı cezā Heftād sālinde binā Oldu di ferdi ser-be-ser Vezin: MüstefǾilün MüstefǾilün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, dörtlüklerle yazılmış bir şiirdir. Kafiye sistemine bakıldığında, bbba, ccca, ddda şeklinde kafiyelenmiş murabba nazım şekline benzemektedir. Şiirde mahlas bulunmadığı için kime ait olduğu bilinmemektedir. Şiir, her biri dört mısradan oluşan üç bentten oluşmaktadır. Aruzun recez bahri ile yazılmıştır (Dilçin, 1992, s. 23). Şiirin kafiyesi, bentlere göre farklılık arz etmektedir. 1 ve 3. bentlerde kafiye-i mücerrede kullanılmış, 2. bentte kafiye-i mürdefe kullanılmıştır. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Nevşehir’deki Orduoğlu camisinin dış kapı kitabesinde yer almaktadır. Bu kitabenin şairinin kim olduğu belli değildir. Şiirde Besim Ağa medresesinin yenilendiğinden söz edilmekte, Allah’ın ona cennet cemalli huriler vermesi şeklinde dua edilmektedir. Daha sonra, doğrulukla Allah’a yalvarılması gerektiği, duaları onun kabul edeceği, hayır sahiplerinin başlarının yüce olacağı 24 ve ravzalara ulaşacakları söylenmiştir. Son bentte, heftad yani Farsça yetmiş anlamına gelen kelime geçmektedir. Bu tarih hicri 1170 tarihi olabilir. Bu da miladi 1757’li tarihlere denk düşmektedir. Bu binanın Lale devrinden sonraki bir vakitte tamir gördüğünü göstermektedir. Şiir edebi yönden çok da başarılı bir şiir değildir. Edebi sanatların fazla kullanılmadığı, düz söyleyişlerle bina ile ilgili bilgilerin verildiği bir manzumedir. 12. Şeyh Efendi Cami Dış Kapı Kitabesi Ser-i bevvāb-ı dergāh-ı muǾallā Ĥacı ǾOŝmān Beğ Ħudā źāt-ı şerįfin ħayra tevfįķ eyleyip her gāh Ħulūśu ĥürmetine erdi şimdi heft ü heştāde Varıp Ǿömr-i ŧabįbįye ola įmānile hemrāh Onu ĥubbü’l-vaŧan sevķ etdi bu şehr içre ħayrāta Bu dārü’l-Ǿilmi yapdı hem śuyun buldurdu bir dil-ħˇāh Ĥayāt-ı rūĥ u ten Ǿilm ile māǿı cemǾ edip bunda Ĥayāt-ı sermedį kesb eyledi ol źāt-ı Ǿālį-cāh Bu mıśraǾ defterinde çıķma bir tārįħ-i mülhemdir Bu vālā medreseyle ħayr-ı maķbūl oldu ǾAbdu’llāh Sene 1168/ 1754-1755 Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve beş beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mürdefedir. Mısra sonlarında uzun a ve güzel h sesleri benzeşmektedir. Revi harfi güzel hedir. Kafiyeden sonra redif olarak herhangi bir ek veya kelime gelmemektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Nevşehir’deki Şeyh Efendi camisinin dış kapı kitabesinde yer almaktadır. Bu kitabenin şairinin kim olduğu belli değildir. Şiirde, yüce dergahın baş kapıcısı olan Hacı Osman Beğ isimli bir kişiden söz edilmekte, Allah’ın onun zatını hayra tevfik ettiği belirtilmektedir. Bu şahsın seksen yedi yaşına erdiği, vatan sevgisinin onu, bu şehir yani Nevşehir içinde bir hayrat yapmaya sevk ettiği söylenmektedir. Hacı Osman Beğin hem bu binayı yaptırdığı hem de suyunu bulup getirttiği belirtilmektedir. Şiir metni, Şeyh Efendi camisinin dış kapı kitabesinde yer almakla beraber, şiirin içinde darül ilm yani ilim evi ifadesi ve vala mederese yani yüce medrese ifadesi geçmektedir. 25 Burada bir çelişki olduğu görülmektedir. Bina cami olmasına rağmen, kitabede bir medresenin yapılması anlatılmaktadır. Bu da akla, kitabenin bulunduğu taşın yer değiştirme ihtimalini getirmektedir. Kitabede bulunan tarih hicri 1168, miladi 1754/1755 yıllarına, Lale devrinden epey sonraki bir tarih dilimine denk düşmektedir. Şiir edebi olarak, değişik edebi sanatların ve klasik şiir üslubunun başarılı olarak kullanıldığı bir metin kabul edilebilir. 13. Alaybey Çeşmesi Kitabesi Dilā bu çeşme-i dil-cūya Zemzem de desem cāǿiz Ĥalāvetde leŧāfetde bu Kevŝer de desem cāǿiz Śafā baħş eyler Ǿaŧşāna burūdetden zülālāsā Muśaffādan dem urdu āb-ı tesnįm de desem cāǿiz Livā-yı Aķsarāy mįr-ālāyı eyledi inşād Seħāvetde oña Ħātem-ŧabįǾat de desem cāǿiz Bu śu gibi ola cārį niyāzım çeşme-i baħtı Bu āŝār-ı cemįle ħayr-ı ekber de desem cāǿiz Bu śudan nūş eden Fāżıl pesend eyler bu tarįħiñ Ĥüseyn’iñ Ǿayn-ı şehdine mükerrer de desem cāǿiz Sene 1227/ 1812-1813 Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, gazel nazım şekli ile yazılmış ve beş beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiir, Eski Türk edebiyatında kafiye sistemine göre değerlendirildiğinde kafiyesiz olarak yazılmıştır. Mısra de desem caiz kısmı, hem ek hem de kelimelerden oluşan redif grubu olarak görülmektedir. Tekrar eden bu redif grubunun dışında mısra sonlarında benzeşen harf ya da harfler bulunmamaktadır. Bu sebepten, şiir kafiyesizdir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Alaybey çeşmesi olarak bilinen çeşmenin kitabesinde yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Fāzıl’dır. Şiirde, çeşmeyi kimin yaptırdığı açıkça belirtilmemekte, yaptıranın adı zikr edilmemektedir. Ancak, Livā-yı Aķsarāy mįr-ālāyı eyledi inşād mısrasından, bu çeşmenin Aksaray sancağı miralayı tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Şair, şiire gönle hitap ederek başlamaktadır. Gönül çeken bu çeşmeye Zemzem de dense yeri var, tatlılık ve hoşlukla Kevser de dense yeri var denmektedir. Zülal gibi saf arı suyu soğukluğu ile susuzlara safa vermekte, cennetteki ırmaklardan biri olan ab-ı Tesnim gibi saf akmaktadır. Şair, çeşmenin banisini cömertlik yönüyle Hatem-i 26 Taį’ye benzetmektedir. Hatem-i Taį, Arap kabileleri arasında cömertliği ile tanınmış meşhur bir şahsiyettir (Pala, 1995, ss. 240-241). Şair, suyun akıcılığı ile niyazının yerine gelmesi arasında bir benzerlik kurmuştur. Ayrıca tarih mısrasında Hz. Hüseyin’in adı kullanılmış ve onun Kerbela’da susuz bir şekilde şehit edilmesine telmihte bulunulmuştur (Onay, 2009, s. 51). 14. Bekdik Çeşmesi Kitabesi Şehenşāh-ı cihān Śulŧān Ahmed Ħān-ı Ǿādil kim Müǿebbeddir umūrunda Cenāb-ı Ĥaķ TeǾālādan O kān-ı mekremet deryā-yı reǿfet kim onuñ luŧfun Cihānda görmemiş ādem mi var aǾlā vü ednādan Ħudā źāt-ı hümāyunun zamān-ı ĥaşre dek ķılsın Serįr-i salŧanātda fāriġ ü āsūde aǾdādan Zamānında cihān maǾmūrdur Ǿālem bütün mesrūr Vezįr-i aǾžām-ı Dāmād İbrāhįm Pāşā’dan Nice memnūn olmazız vezįriñ cümle Ǿālem kim DuǾā almaķ ola maķśūdu ancaķ ħalķ-ı dünyādan Olup tevfįķ-i Yezdānį’ye mažhar ħayr-ı cārįsi Onuñ her yerde efzūndur egerçi ĥadd ü iĥśādan Ĥuśūśā masķaŧ-ı reǿsi olan Nevşehr-i dil-cūnuñ Ahālįsini seyr etdikde āb-ı rūħ-baħşādan Nidā edip dedim dil-teşnegāne ǾĀsımā tārįħ İçiñ śu çeşme-i bālā-yı İbrāhįm Pāşā’dan Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve sekiz beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece uzun a sesi benzeşmektedir. Revi harfi eliftir. Kafiyeden sonra redif olarak –dan ekleri gelmektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı Bekdik çeşmesinde yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Āsım’dır. Şiirde öncelikle dönemin padişahı III. Ahmed, daha sonra da onun sadrazamı Damat İbrahim Paşa övülmektedir. Şair, Damat İbrahim Paşa’nın her yerde yaptırdığı 27 hadsiz ve sayısız eserlerinden söz ettikten sonra onun doğum yeri olan Nevşehir’de yaptırdığı bu çeşmeye değinmiştir. Şair, bu çeşme ile ilgili çok fazla söz söylememiş, gönlü susamış olanlara nida edip bu çeşmeden su için diye hitap ettiğini tarih mısrasında belirtmiştir. 15. Çekiç Çeşmesi Kitabesi Cihānıñ māliki şevketli Śulŧān Aĥmed-i Ġāzį Mükerrem źātı gūyā rūħudur bi’l-cümle dünyānıñ O ĥāķān-ı muǾallā-pāye ol śulŧān-ı Ǿālį-şān Ona nisbetle yoķ miķdār-ı źerre ķadri Dārā’nıñ Şehenşāh-ı muǾažžam kim onuñ iĥsānıdır şimdi Bu Ǿālemde veliyy-i niǾmeti düstūr-ı źį-şānıñ Vezįr-i aǾžam İbrāhįm Pāşā-yı kerem-güster Ki tecdįd eyledi Ǿālemde resmiñ luŧf u iħsānıñ Melek-ħaślet meǾālį-menķabet dāmād-ı ekremdir Onuñ źāt-ı kerįmi revnaķıdır śadr-ı aǾlānıñ Lisān ile ķalemle dest ile beźl eyleyip luŧfun Ķulūbun ser-be-ser celb eyledi aǾlā vü ednānıñ Ĥuśūśā bu müzeyyen çeşme-i dil-cūsunuñ el-ĥaķ Śafā-yı āb-ı pāki cān ķatar cānına insānıñ Ķılıp Ĥaķ dāǿimā şān-ı şerįfin Ǿizz ile Ǿālį Bu ābāsā ola yere yüzü hem-vāre aǾdānıñ Nedįmā söyledi Ǿaŧşāna bu mıśraǾla tārįħin İçin mā çeşme-i pākinden İbrāhįm Pāşā’nıñ Sene 1139/ 1726-1727 Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve dokuz beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece uzun a sesi benzeşmektedir. Revi harfi eliftir. Kafiyeden sonra redif olarak –nın ekleri gelmektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı Çekiç çeşmesinde yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Nedim’dir. Şiirde öncelikle dönemin padişahı III. Ahmed, daha sonra da onun sadrazamı Damat İbrahim Paşa övülmektedir. Şair, Damat İbrahim Paşa’nın lisanıyla, kalemiyle ve eliyle lutfunu herkese dağıttığına değinmiştir. Şair, şiirin sonlarına doğru bu çeşmeye değinmiş, 28 dikkat çekici bir şekilde su ile düşmanlar arasında benzerlik ilgisi kurmuştur. Şair, düşmanların yüzünün daima bu su gibi yerde olmasını, Allah’ın, paşanın şerefini yüce kılmasını istemiştir. Sonda ise, susamışlar için bir tarih mısrası söylenmiştir. 16. Kurşunlu Cami Üst Kapı Çeşmesi Kitabesi Ĥażret-i Ħān Aĥmed’iñ dāmād u śadr-ı aǾžamı YaǾni İbrāhįm Pāşā-yı güzįn-i śaf-şiken Cebhe-i aĥbābına peyvestedir nūr-ı sürūr Gerden-i aǾdāsına vābestedir tįġ ü kefen Āśaf-ı Cem-pāye düstūr-ı hümāyūn-sāye kim Tāzelendi Ǿahd-i iķbālinde gerdūn-ı kühen Etdi efzūn Ǿāleme inǾām u iĥsānın tamām Etsin efzūn Ǿizz ü iķbālin Ħudā-yı źü’l-yemen Böyle bir ĥayret-fezā ser-çeşme bünyād etdi kim Lülesinden śu gibi aķmaķtadır dürr-i ǾAden Bāreka’llāh bāreka’llāh çeşme-i āb-ı ĥayāt Śu degil bu nūrdur ammā ki olmuş mevc-zen Ĥaķ TeǾālā devletin efzūn ede Ǿömrün mezįd Derd ü ġamla çak çak olsun Ǿadū-yı pür-fiten Söyledi tārįħini onuñ Nedįmā bendesi Al ābın ola bįrūn Ǿayn-ı İbrāhįm Pāşa’dan Sene 1137/ 1724-1725 Vezin: FāǾilātün FāǾilātün FāǾilātün FāǾilün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve sekiz beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun remel bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece n sesi benzeşmektedir. Revi harfi nundur. Kafiyeden sonra redif olarak herhangi bir ek veya kelime gelmemektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı Kurşunlu caminin üst kapı tarafında yer almaktadır. Bu kitabenin de şairi Nedim’dir. Şiirin baş tarafında III. Ahmed’in, daha sonra Damat İbrahim Paşa’nın övgüleri yer almaktadır. Bu övgülerde Asaf, Cem gibi şahsiyetlerin adı geçmekte 29 ve telmih sanatı yapılmaktadır. Şair, bu şiirde, çeşme ve çeşmenin suyu ile ilgili bazı teşbihler yapmıştır. Çeşmenin lülesinden akan sular Aden incisine, çeşmenin kendisi de ab-ı hayata benzetilmiştir. Akan şey su değil sanki bir nurdur ama su gibi dalgalanmaktadır. Bu ifadelerden sonra şair, çeşmenin banisi için dua ifadelerine yer vermiş, Allah, onun ömrünü ziyade etsin, fitneci düşmanları da derd ve gamla parça parça olsun diye talebini dile getirmiştir. Şiirin sonunda tarih mısrası yer almaktadır. 17. Morukçu Çeşmesi Kitabesi Āśaf-ı gerdūn-ĥaşem düstūr-ı İskender-Ǿalem YaǾni İbrāhįm Pāşā ol vezįr-i bį-miŝāl Ĥażret-i Ħān Aĥmed’iñ dāmād-ı āli-şānıdır Görmemişdir miŝlini bu mesned-i cāh u celāl Cūdu icrā eyleyip bu çeşme-i pākįzeyi Eyledi leb-teşnegāna feyż-i śad-birr ü nevāl Ĥabbeźā ser-çeşme-i pür-fer ü tāb u bį-nažįr Kim temāşāsı göñüllerde ķomaz gerd-i melāl Tarĥ-ı pāki ol ķadar ħaŧır-firįb ü dil-güşā Seyr edenler onu taĥsįn etmemek emr-i muĥāl Vaśfını etmek murād üzre ne mümkindir onuñ Kim görenler ŧarĥ-ı ħūbun oldular ĥayretle lāl Ĥaķ ede bānisiniñ iķbāl ü iclālin füzūn Āftāb-ı devletine ermeye hergiz zevāl Yazdı bu mıśrāǾ-ı pākizeyle tārįħin Nedįm Oldu bįrūn Ǿayn-ı İbrāhįm Pāşā’dan zülāl Sene 1133/ 1720-1721 Vezin: FāǾilātün FāǾilātün FāǾilātün FāǾilün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve sekiz beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun remel bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mürdefedir. Mısra sonlarında uzun a sesi ve l sesi benzeşmektedir. Revi harfi lamdır. Kafiyeden sonra redif olarak herhangi bir ek veya kelime gelmemektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı, Morukçu çeşmesi olarak bilinen çeşmede yer almaktadır. Bu kitabenin de şairi Nedim’dir. Şiirde önce Damat İbrahim Paşa’nın adı 30 geçmekte, daha sonra paşanın III. Ahmed’in damadı olduğu söylenmektedir. Şair burada padişahı överken İskender, paşayı överken de Asaf mazmunlarından faydalanmıştır. Şair, çeşmeyi pakize olarak nitelendirmiş, çeşmenin suyunun dudağı kurumuşlara feyiz verdiğini söylemiştir. Bu çeşmenin tarinini istenildiği gibi yapmak mümkün değildir. Onun güzelliğini görenler lal olmaktadırlar. Bu ifadelerden sonra şair, çeşmeyi yaptıran Damat İbrahim Paşa için dua ifadelerine yer vermiş, Allah, onun ikbal ve iclalini artırsın, devletinin güneşine asla zeval gelmesin diye istekte bulunmuştur. Şiirin sonunda pakize bir tarih mısrası çeşmenin yapılış tarihi söylenmiştir. 18. Orduoğlu Çeşmesi Kitābesi Cenāb-ı žıll-i Ĥaķķ Śulŧān Aĥmed Ħān Ġāzį’niñ Ħudā dūr etmesin žıll-i žalįlin farķ-ı dünyādan Ne böyle Ħusrev-i śāĥib-şecā‘at geldi dünyāya Ne bu şevket görüldü bir ħidįv-i ‘ālem-ārādan Zebān-ı ‘āleme şükr ü ŝenādan ġayrı söz gelmez Vezįr şimdi efrāh-ı zamāne şekvādan Ĥuśūśā Āsāf-ı dāmādı İbrāhįm Pāşa’nıñ Cihānda görmemiş yoķ luŧfunu a‘lā vü ednādan Dilinden olmayıp ħubb-ı vaŧan zā’il bu Nevşehr’iñ Recā eylerdi ‘umrānın Cenāb-ı Ĥaķ Te‘ālā’dan Bi-hamdi’llāh cihān-pįrā iken śadr-ı sa‘ādetde Onuñ bünyādına oldı muvaffaķ śavt-ı Mevlā’dan ‘Aŧāsını eyleyip āb-ı revān-baħşā ile iĥyā Bu dil-cū çeşmesār-ı bį-‘adįl-i ĥālet-efzādan Hemįşe źāt-ı pākin maśdar-ı birr ü ĥisān itsün Ħudā eksikligin göstermesin śadr-ı mu‘allādan Oķurlar śu gibi leb-teşneler tāriħin ey Şākir Gel iç nev-çeşme-i dil-cū-yı İbrāhįm Pāşā’dan Sene 1139/ 1726-1727 Vezin: Mefā‘įlün Mefā‘įlün Mefā‘įlün Mefā‘įlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: 31 Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve dokuz beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece uzun a sesi benzeşmektedir. Revi harfi eliftir. Kafiyeden sonra redif olarak –dan eki gelmektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı, Orduoğlu çeşmesi olarak bilinen çeşmede yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Şākir’dir. Şiirin baş tarafında III. Ahmed’in, daha sonra Damat İbrahim Paşa’nın övgüleri yer almaktadır. Bu övgülerde padişah İran mitolojisindeki Husrev’e benzetilmiş, paşa da Asaf’a benzetilerek hem teşbih hem de telmih sanatı yapılmıştır. Damat İbrahim Paşa’nın gönlünden vatan sevgisi hiç eksik olmadığı için Allah’tan, bu şehrin imar olmasını isterdi. Sadrazam olunca bu şehri daha güzel hale getirmeye muvaffak oldu. Şair, burada Damat İbrahim Paşa’nın can bağışlayan bir çeşme yaptırdığını, benzersiz bu çeşmenin gönül alıcı olduğunu söylemiş, Allah onun eksikliğini göstermesin diye dua etmiştir. Sonda, dudağı susamış olanlar, bu yeni çeşmeden gel iç diye, Şākir’in tarih mısrasını okumaktadırlar. 19. Sıbyān Mektebi Çeşmesi Kitabesi Āb-ı rūy-ı pādişāh ĥān nuħbe-i ǾOŝmāniyān Çeşmesār-ı cūd u iĥsān menbāǾ-ı ħalķ-ı cemįl Nāmdaş-ı faħr-i Ǿālem Ĥüsrev ü Dārā ħadem Fātiĥ-i mülk-i ǾAcem kişver-güşā-yı Erdebįl YaǾni Śulŧān Aĥmed-i Ġāzį ki Ǿālemde oña Sāye vü timŝāldir var ise bir Ǿadl ü meŝįl Ol şehenşāh-ı cihānbānıñ vekįl-i muŧlaķı Ser-i ħāśı śadr-ı mümtāzı vezįr-i bį-Ǿadįl YaǾni İbrāhim Paşā-yı kerimü’ŧ-ŧįne kim Cūduna nisbet olur maĥśūl-i kān şeyǿün ķalįl Dehri ħˇān-ı niǾmet ü iĥsānına seyr eyledi Etdi icrā olduġun şartınca hemnām-ı Ħalįl Vaŧan-ı aślı olan bu beldeyi ābād edip Eyledi pākize bir Nevşehr amā ki bį-Ǿadįl Fį-sebįli’llāh hem bu çeşmeyi bünyād edip Eyledi śarf-ı ĥazįne ķıldı irvā-yı Ħalįl Çeşme ammā derdi Rıđvān içse āb-ı śāfını Mā-śadaķdır haķķına Ǿaynen tesemmį Selsebįl 32 Baķ ruħāmında olan altın suyundan cedvele Çoķ mu ŧutsam şerbet-i dįnār ile ābın Ǿadįl Vāķıfıñ tercįĥ etsem himmetin İskender’e Vehbiyā besdir bu dil-cū çeşme daǾvāma delįl Ābı geldikçe içenler dediler tārįħini Dehre İbrāhim Pāşā Zemzem’i ķıldı sebįl Sene 1139/ 1726-1727 Vezin: FāǾilātün FāǾilātün FāǾilātün FāǾilün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve on iki beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun remel bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mürdefedir. Mısra sonlarında uzun i sesi ve l sesi benzeşmektedir. Revi harfi lamdır. Kafiyeden sonra redif olarak herhangi bir ek veya kelime gelmemektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı, Sıbyan mektebi çeşmesi olarak bilinen çeşmede yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Seyyid Vehbį’dir. Şiir, mitolojik şahsiyetlerin adlarının sıkça geçmesi yönünden dikkat çekmektedir. Şair, başarılı bir şekilde, III. Ahmed’in ve Damat İbrahim Paşa’nın övgülerinde telmih ve teşbih sanatlarından faydalanmıştır. Bu övgülerde padişahın, önce Hz. Muhammed’in diğer adı olan Ahmed adı ile, alemlerin övüncünün adaşı olduğu söylenmiş, daha sonra padişah, İran mitolojisindeki Husrev ve Dara’ya benzetilmiş, ayrıca onun Erdebil’in fatihi olduğu vurgulanmıştır. Damat İbrahim Paşa da Hz. İbrahim’in adaşı olması yönüyle iki farklı mısrada Halil ismi zikredilerek övülmüştür. Söz çeşmeye geldiğinde, yine mübalağa sanatı kullanılmış, cennetin bekçisi olan Rıdvan, onun suyundan içseydi, çeşmeyi cennetteki çeşmelerden birinin adı olan Selsebil olarak adlandırırdı denilmiştir. Şair, daha sonra okuyucuyu muhatap olarak, onun mermerindeki altın suyundan cetvele bak, bu çeşmenin suyunu dinar şerbeti ile denk tutsam çuk mu sayılır diyerek, hem istifham hem de mübalağa sanatlarını kullanmıştır. Şair daha sonra bu çeşmeyi vakfeden Damat İbrahim Paşa’yı himmetinin zenginliği yönüyle İskender’e benzetmiş, bu çeşmenin bu davaya delil olarak yeterli olduğunu söylemiştir. Şiirin sonunda, tarih mısrasında çeşme Zemzem’e benzetilmiştir. 20. Tavukçu Çeşmesi Kitabesi Şehenşāh-ı cihān şevketli Śulŧān Aĥmed-i Ġāzį Ki źātı śalŧanāt tācında olmuş gevher-i yektā 33 Şeh-i Ǿālem ħidiv-i Cem-ħaşem ħākān-ı aǾžam kim Müsellem ķabża-i tesħįrine ser-tā-be-ser dünyā Vezįr-i aǾžam u dāmadı ol ħāķān-ı devrānıñ Ki luŧf u cūduna dil-beste olmuşdur bütün dünyā Cihānbān-ı muǾallā-pāye İbrāhįm Pāşā kim Kemāl-i reǿfeti āfāķı ķıldı gülşen-i meǿvā Śadāret mesnedin teşrįf edelden źāt-ı vālāsı Cihānda eyledi ĥaķķā vezāret şānını iǾlā Bu dil-cū çeşmesārı daħi bünyād eyleyip bunda Binā-yı bį-Ǿadįl oldu bu çeşme dil-keş ü vālā Ħudā ķılsın hemįşe devletin pāyende ol śadrıñ Hemįşe reǿy ü tedbįri ola Ǿālemde mülk-ārā Tamām olduķda tārįħin Nedįmā söyledi onuñ Bu Ǿaynı cūd-ı İbrāhįm Pāşādır ķılan iĥyā Sene 1139/ 1726-1727 Vezin: MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün MefāǾįlün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve sekiz beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun hezec bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece uzun a sesi benzeşmektedir. Revi harfi eliftir. Kafiyeden sonra redif olarak herhangi bir ek veya kelime gelmemektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı, Tavukçu çeşmesi olarak bilinen çeşmede yer almaktadır. Bu kitabenin şairi Nedim’dir. Şiir, önce III. Ahmed’in övgüsü ile başlamaktadır. Şair, padişahın gazi oluşunu ve şevketli, büyük bir hakan oluşunu dile getirmiş, onu İran mitolojisindeki Cem’e benzetilmiş ve kılıcının kabzası ile bütün cihana hakim olduğunu söylemiştir. Daha sonra, o padişahın sadrazamı ve damadı olan Damat İbrahim Paşa’nın adı zikredilmiştir. Onun, bu makamda bulunması ile alemin ufukları gül bahçesi kaline gelmiş, vezirlik makamının şanı onun ile yücelik bulmuştur. Söz daha sonra yaptırılan çeşmeye getirilmiş, Damat İbrahim Paşa’nın vakfı olan bu çeşme, gönül çeken, yüce ve benzersiz bir yapı olarak tasvir edilmiştir. Şair, dua ifadelerinden sonra tarih mısrası ile şiirini tamamlamıştır. 21. Sefer Bey Çeşmesi Kitabesi 34 Āśaf-ı pür-himmet İbrāhįm Pāşā kim eger İstese tedbįri hemreng eyler āb u āteşi Şehryār-ı Ǿālemiñ dāmād-ı Ǿālį-himmeti Hem keremde hem semāħātda onuñ yoķdur eşi Vücūdu geydirdi seĥāba ferve-i semmūru Luŧfu iĥsān etdi mihre bu ķabā-yı zer-keşi Muşķara şehrinde evvel yoġiken bir Ǿayn-ı śāf Şimdi bundan mā-Ǿada vardır daħi onuñ beşi Ĥaķ TeǾālā devlet-i iķbālin efzūn eylesin Mużmaĥil etsin onuñ vaķtinde ħasm-ı ser-keşi Biñde bir iki düşer ancaķ bu tārįħ-i selįs Yapdı İbrāhįm Pāşā böyle Ǿayn-ı dil-keşi Sene 1134/1721-1722 Vezin: FāǾilātün FāǾilātün FāǾilātün FāǾilün Kitabede yer alan şiirin şekil özellikleri: Şiir, kıta-i kebire nazım şekli ile yazılmış ve sekiz beyitten oluşmaktadır. Şiir, aruzun remel bahri ile yazılmıştır. Şiirin kafiyesi, kafiye-i mücerrededir. Mısra sonlarında sadece ş sesi benzeşmektedir. Revi harfi şındır. Kafiyeden sonra redif olarak -i eki gelmektedir. Kitabede yer alan şiirin muhteva özellikleri: Şiir, Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı, Sefer Bey çeşmesi olarak bilinen çeşmede yer almaktadır. Bu kitabenin şairi belli değildir. Şiir, önce Damat İbrahim Paşa’nın adı zikredilerek başlamakta ve paşa, himmeti çok olan Asaf’a benzetilmektedir. Paşa eğer isterse su ile ateşi aynı renk haline getirir denilerek onun siyasetteki dehası vurgulanmıştır. Daha sonra III. Ahmed’in adı söylenmeden alemin şehriyarının yüce himmetli damada denilerek yine paşa övülmüştür. Şair, burada Damat İbrahim Paşa’nın kerem, semahat, cömertlik sahibi olduğunu, buluta samur kürkü giydirdiğini, güneşe altın işlemeli kaftan ihsan ettiğini söyleyerek onun cömertliğini ön plana çıkarmıştır. Şiirde, Nevşehir’in eski adı olan Muşkara kullanılmıştır. Bu da şiirin tarihsel olarak Nevşehir adının verilmesinden önceki bir dönemde yazıldığını gösterir. Şair, şiirin sonun da dua ifadelerini söyledikten sonra selis bir tarih mısrası ile şiirini tamamlamıştır. 35 Öneriler Nevşehir Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi bünyesinde hazırlanan “Nevşehir İl Merkezinde Bulunan Tarihi Yapıların Kitabelerinin Edebi Yönden İncelenmesi” adlı bu projede, Nevşehir il merkezinde bulunan kitabeler tespit edilerek edebi yönden incelenip değerlendirilmiştir. Bundan sonra yapılacak çalışmalarda, il merkezinde bulunan bu kitabelerin sanat tarihi, arkeoloji, mimari ve hat sanatı yönünden değerleri tespit edilip incelenebilir. Ayrıca, il merkezi dışında çevre ilçe ve kasabalarda bulunan tarihi yapıların kitabeleri de hem edebi yönden hem de diğer bilim dallarının bakış açılarıyla değerlendirilebilir. Yapılacak bu çalışmalar Nevşehir’in hem Türkiye hem de dünyada tanınırlığına katkı sağlayacak, bir turizm şehri olan Nevşehir’i daha bilinir hale getirecektir. 36 Kaynaklar Alparslan, A. (2002). Kitābe. Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisi (Cilt 26, ss. 76-81). İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. Bağrıaçık, M. Ziya. (2013, 12 Şubat). Dürri’nin Tarih Manzumelerinde Lale Devri. Türklük Bilimi Araştırmaları sitesinden alınmıştır. http://www.tubar.com.tr/TUBAR%20DOSYA/ pdf/2001GUZ/2.6drrnn%20tarh%20manzumelernde%20lale%20devr.pdf Bilge, A. (1966). Nevşehir ve Lāle devri tarihi. Konya: Yyy. Dikmen, H. (2009). Seyyid Vehbį. Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisi (Cilt 37, ss. 74-75). İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. Dikmen, Hamit. (2013, 30 Ocak). Seyyid Vehbį Divanı’nda Çevre, Kültür Unsurları ve Toplum Hayatı. Çukurova Üniversitesi sitesinden alınmıştır. http://turkoloji.cu.edu.tr/ESKI%20TURK%20%20EDEBIYATI/dikmen_seyyid_vehbi_ hayat.pdf Dilçin, C. (1992). Örneklerle Türk şiir bilgisi. Ankara: Türk Dil Kurumu. Dinleyen, M. (2008). Sularımız ve Nevşehir çeşmeleri. Nevşehir: Nevşehir Belediyesi. Eflatun, Muvaffak. (2013, 05 Şubat). Ārifzāde Āsım ve Divançesi. Selçuk Üniversitesi sitesinden alınmıştır. http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s14/eflatun.pdf Güney, E., Güney, H., Güney, H. ve Güney, S.(1974). Nevşehir ili. İstanbul: Kitap Sarayı. Kılıç, F. (2009). Nazım şekilleri. M. İsen (Ed.), Eski Türk edebiyatı el kitabı (ss. 207-250). 37 Ankara: Grafiker. Konyalı, İ. H. (1997). Ābideleri ve kitabeleri ile Konya tarihi. Ankara: Burak. Küçük, S. (1995). Enderunlu Fāzıl. Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisi (Cilt 11, ss. 188-189). İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. Macit, M. (2009). Ses yapısı. M. İsen (Ed.), Eski Türk edebiyatı el kitabı (ss. 177-206). Ankara: Grafiker. Macit, Muhsin. (2013, 04 Şubat). Nedįm Divanı. Kültür ve Turizm Bakanlığı sitesinden alınmıştır. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-292562/h/nedim-divani.pdf Mazıoğlu, H. (1992). Nedim’in Divan şiirine getirdiği yenilik. Ankara: Akçağ. Onay, A.T. (2009). Açıklamalı Divan şiiri sözlüğü, Eski Türk edebiyatında mazmunlar ve izahı. C. Kurnaz (Haz.). İstanbul: H. Özcan, A. (1991). Āsım Efendi, Çelebizāde. Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisi (Cilt 3, ss. 477-478). İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. Pala, İ. (1995). Ansiklopedik Divan şiiri sözlüğü. Ankara: Akçağ. Saraç, M. A. Y. (2011). Eski Türk edebiyatına giriş: biçim ve ölçü. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. Talay, A. (1994). Dürrį Ahmed Efendi. Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisi (Cilt 10, ss. 34-35). İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. Yakıt, İ. (1992). Türk-İslam kültüründe Ebced hesabı ve tarih düşürme. İstanbul: Ötüken. Ziya Şakir. (1944). Osmanlı imparatorluğunda maktul vezirler. İstanbul: Ahmet Sait. 38
© Copyright 2024 Paperzz