T.C. GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu Sonuç Raporu Proje No: 2009/22 İNVAZİV MEME KARSİNOMALARINDA HER-2/NEU GEN AKTİVASYONUNUN İMMÜNOHİSTOKİMYA VE FLORESAN İN SİTU HİBRİDİZASYON (FISH) YÖNTEMLERİ İLE ANALİZİ VE DİĞER BİYOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ Proje Yöneticisi DOÇ. DR. REŞİT DOĞAN KÖSEOĞLU Patoloji Anabilim Dalı Yan Araştırmacılar UZ. DR. AHMET MÜSLEHİDDİNOĞLU Tokat Devlet Hastanesi Patoloji Servisi (ARALIK 2011) T.C. GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu Sonuç Raporu Proje No: 2009/22 İNVAZİV MEME KARSİNOMALARINDA HER-2/NEU GEN AKTİVASYONUNUN İMMÜNOHİSTOKİMYA VE FLORESAN İN SİTU HİBRİDİZASYON (FISH) YÖNTEMLERİ İLE ANALİZİ VE DİĞER BİYOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ Proje Yöneticisi DOÇ. DR. REŞİT DOĞAN KÖSEOĞLU Patoloji Anabilim Dalı Yan Araştırmacılar UZ. DR. AHMET MÜSLEHİDDİNOĞLU Tokat Devlet Hastanesi Patoloji Servisi (ARALIK 2011) I ÖZET * İnvaziv meme karsinomalarında HER-2/neu gen aktivasyonunun immünohistokimyasa ve floresan in situ hibridizasyon (FISH) yöntemleri ile analizi ve diğer biyolojik parametreler ile ilişkisi İnvaziv meme kanserleri içerisinde en sık görülen tip olan invaziv duktal karsinoma kendi içinde son derece heterojen bir malign neoplazmdır. Aynı evrede olan hastalar arasında bile belirgin farklılık gösteren prognoz özellikleri ile karşılaşılmaktadır. Meme kanserinde prognoza yönelik tahminde bulunmak ve uygulanacak tedaviyi belirlemek için bazı klinikopatolojik verilerin analizinden yararlanılmakla beraber son zamanlarda hedefe yönelik tedavi için bazı biyolojik parametreler de rutin analize girmiştir. Çalışmamızda kendi meme kanseri serimizde HER-2/neu gen durumunu hem immünohistokimyasal hem de FISH yöntemi ile analiz ederek diğer biyolojik ve konvansiyonel klinikopatolojik parametreler ile olası ilişkilerini araştırdık. Çalışmaya 112 invaziv duktal karsinoma tanısı almış kadın hasta dâhil edildi. Olgulara ait parafin bloklardan hazırlanan 4 mikrometre kalınlıkta kesitler üzerinde bütün immünohistokimyasal ve FISH analizleri (HER-2/neu, p53, östrojen reseptor (ÖR), progesteron reseptor (PR), bcl-2, siklinD1, kaspaz-3, Fas, FasL) gerçekleştirildi. Analizler FISH hariç hem primer tümör dokusu hem de aksiller lenf düğümü metastazı olan olgularda metastatik odaklarda gerçekleştirildi. Olguların konvansiyonel klinikopatolojik verileri hasta dosyalarından elde edildi. Sonuçların uygun istatistiksel yöntemler ile analiz yapıldı. Çalışmamızda HER-2/neu aşırı ekspresyon oranı %14,3, HER-2/neu gen amplifikasyon oranı %25’ dir. Gen ekspresyon ve amplifikasyon oranı metastatik grupta daha da yüksektir (sırasıyla; %22 ve %40). Aksiller lenf düğümü pozitif olgularda gen amplifikasyonu %40, negatiflerde ise %6,7’ dir (P=0,025). HER-2/neu geni için İHK ve FISH sonuçlarımız yüksek oranda uyumludur (χ2=66,331, P=0,0001). Aksiller lenf düğümü pozitif grupta HER-2/neu skor 1+ olgular daha yüksek gen amplifikasyon oranına sahiptir. ÖR-siklinD1 (χ2=15,252, P=0,0001), histolojik diferansiyasyon derecesi-ÖR (χ2=7,698, P=0,021), histolojik diferansiyasyon derecesi-HER-2/neu amplifikasyonu (P=0,025), siklinD1-bcl-2 ekspresyonları (χ2=6,381, P=0,012) arasında anlamlı ilişkiler saptandı. Sonuçlarımıza göre, HER-2/neu İHK skor 1+ ve aksillası pozitif hastalarda, FISH ile HER-2/neu gen durumu analiz edilmelidir. Çeşitli biyolojik parametreler üzerindeki analizimiz düşük dereceli invaziv duktal karsinomada hücre proliferasyonundan ÖR-siklinD1-bcl-2 etkileşiminin, yüksek dereceli olanlardan HER2/neu geni/reseptörünün sorumlu olduğuna işaret etmektedir. Sonuçlarımıza göre meme karsinogenezinde apopitozun iki yönlü bir etkinliğe sahip olduğunu ileri sürülebilir. Anahtar kelimeler; İnvaziv Meme Kanseri, HER-2/neu, İmmünohistokimya, FISH, Apopitozis (*) Bu çalışma Gaziosmanpaşa Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu tarafından desteklenmiştir (Proje No: 2009/22). II ABSTRACT The analysis of HER-2/neu gene activation in invasive breast carcinomas using immunohistochemistry and fluorescence in situ hybridisation and its relationships with other biological parameters Invasive ductal carcinoma, the most frequent type of invasive breast carcinomas, is a fairly heterogenous neoplasm. Different prognostic characteristics are encountered among patients within same stage of the disease. The some biological parameters are also routinely analysed for targetted treatment beside analysis of some clinicopathological data for predicting prognosis and determining treatment. In our study, we investigated HER-2/neu gene status by immunohistochemistry and FISH in our cases of breast cancer and analysed probable relationships between HER-2/neu gene status and other biological parameters and conventional clinicopathological data. One hundred and twelwe female paitents of invasive ductal carcinoma were included in the study. The sections in four micrometers thickness were prepared from parafine blocks of the cases and all immunohistochmecial and FISH analyses (HER2/neu, p53, estrogen receptor (ER), progesteron receptor (PR), bcl-2, cyclinD1, caspase3, Fas, FasL) were performed on these sections. The analyses were done on both of primary tumor tissues and tumor tissues of metastatic axillary lymph nodes. Conventional clinicopathological data were obtained from the medical records. The results were analysed by using appropraite statistical methods In the present study, the rates of HER-2/neu overexpression and gene amplification were 14, 3% and 25%, respectively. The rates in metastatic group were higher than usual study group (22% and 40%, respectively). The rate of gene amplification was 6, 7% in the cases without axillary lymph node metastasis (P=0,025). A high concordance between the results of both methods for HER-2/neu gene status was observed (χ2=66,331, P=0, 0001). The cases with score 1+ in group of positive axillary lymph node had a higher rate of gene amplification than that of usual study group. The relationships among the results of ER-cyclinD1 (χ2=15,252, P=0,0001), histological grade-ER (χ2=7,698, P=0,021), histological grade-HER-2/neu gene amplification (P=0,025) and cyclinD1-bcl-2 (χ2=6,381, P=0,012) were statistically significant in the present study. According to our results, we think that metastatic cases with score 1+ for HER2/neu expression should be analysed for HER-2/neu gene status by FISH. As a result of the analyses on various biological parameters in the present study, we suggest that interactions of ER-cyclinD1-bcl-2 could be responsible for cell proliferation in low grade and early stage invasive ductal carcinomas. However, HER-2/neu gene may have a role for cell proliferation in high grade and advanced stage breast carcinomas. Our results reveal that apoptosis might show a dual effect in breast carcinogenesis. Keywords: Invasive Breast Carcinoma, HER-2/neu, Immünohistochemistry, FISH, Apoptosis. III ÖNSÖZ Kanser tedavisinde yeni bir uygulama olan ve gittikçe yaygınlaşan hedefe yönelik tedavi yaklaşımları ile daha başarılı sonuçlar alınmaktadır. Meme kanseri hedefe yönelik tedavinin günümüzde uygulandığı malign neoplazmlar arasındadır. Malign neoplazmlarda hedefe yönelik tedavilerin uygulamaya girmiş olması, karsinogenez konusunda uzun yıllardır devam eden son derece yoğun araştırmalar neticesinde elde edilen baş döndürücü bilgi birikimi sayesindedir. Hedefe yönelik tedaviler bugün için sınırlı bir grup malign neoplazmda uygulanabilmekte, bunun da ötesinde aynı malign neoplazmdan muzdarip olan her hastada fayda sağlamamaktadır. Bunun nedeni neoplazmların biyolojik heterojenite göstermesidir. Bu nedenle hedefe yönelik tedaviden hangi malign neoplazm hastasının fayda göreceğinin tayini ayrıca önemli bir konudur. Kritik bir karar verme süreci olan bu durum ekonomik açıdan yüksek maliyetli hedefe yönelik tedavilerin etkin bir biçimde kullanılabilmesi ve gereksiz yan etkilerin önüne geçilmesi açısından hayatidir. Karsinogenez çalışmalarının daha da yoğunlaşarak devam etmesi tümör biyolojisinde mevcut olan birçok bilinmeyeni bilinir hale getirdikçe hedefe yönelik tedavilerden daha fazla hastanın yararlabilmesinin önü açılacaktır. Gerçekleştirdiğimiz çalışma hedefe yönelik tedavi için hasta seçimi ile ilgili analizleri içermesi yanında meme karsinogenezi açısından da yoğun bir inceleme ortaya koymakta ve literatüre değerli olacağını düşündüğümüz katkılar sunmaktadır. Çalışmamıza, immünohistokimyasal boyama işlemlerinde titiz çalışmalarıyla verdikleri katkılardan dolayı Patoloji Anabilim Dalı laboratuarı personeline, başta laboratuar sorumlusu laborant Tamer YILMAZ ile biyolog Hatice Ümran ERYİĞİT ve laborant Mehmet Sait SAYI’ ya, çalışmanın istatistiksel analizini gerçekleştiren Tıbbi İstatistik Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. İlker ETİKAN’ a teşekkür ederiz. Moleküler patoloji ünitesinin proje kapsamında hayata geçmesi, verdiği destek sayesinde mümkün olan Gaziosmanpaşa Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu’na ayrıca teşekkürlerimizi sunuyoruz. IV İÇİNDEKİLER Sayfa TÜRKÇE ÖZET i İNGİLİZCE ÖZET ii ÖNSÖZ iii KISALTMALAR DİZİNİ v ŞEKİL ve ÇİZELGELER DİZİNİ vi GİRİŞ 1 KAYNAK ÖZETLERİ 4 MATERYAL VE YÖNTEM 11 İSTATİSTİKSEL ANALİZ 19 BULGULAR 20 ŞEKİL ve ÇİZELGELER 31 TARTIŞMA VE SONUÇ 53 KAYNAKLAR 85 V KISALTMALAR DİZİNİ AEK Amino etil karbazol EBF Epidermal büyüme faktörü EBFR Epidermal gelişme faktörü reseptörü FISH Floresan in situ hibridizasyon FTS Fosfat tampon solüsyonu İHK İmmünohistokimya ÖR Östrojen reseptörü PR Progesteron reseptörü VI ŞEKİL VE ÇİZELGELER DİZİNİ Sayfa ÇİZELGE 1 31 ÇİZELGE 2 32 ÇİZELGE 3 33 ÇİZELGE 4 34 ÇİZELGE 5 35 ÇİZELGE 6 36 ÇİZELGE 7 37 ÇİZELGE 8 38 ÇİZELGE 9 39 ÇİZELGE 10 40 ÇİZELGE11 41 ÇİZELGE 12 42 ÇİZELGE 13 43 ÇİZELGE 14 44 ÇİZELGE 15 45 ÇİZELGE 16 46 ÇİZELGE 17 47 ÇİZELGE 18 48 ÇİZELGE 19 49 ÇİZELGE 20 50 ÇİZELGE 21 51 GRAFİK 52 31 Çizelge 1. Genel çalışma grubu (112 olgu) klinikopatolojik karakteristikleri Yaş Ortalama yaş <50 >50 Analize giremeyen Cerrahi yöntem Aksiller disseksiyon ve MRM/MKC/eksizyon Sadece tümör eksizyonu/MKC/biyopsi Tümör boyutu (mm) <20 21-39 >40 Analize giremeyen Bloom-Richardson histolojik grade I II III Aksiller lenf düğümü durumu Pozitif Negatif Pozitif lenf düğümü sayısı 1-3 arası 4 ve üzeri ÖR Pozitif Negatif PR Pozitif Negatif Her-2/neu ekspresyonu (İHK) 0 1+ 2+ 3+ Her-2/neu gen amplifikasyonu (FISH) Pozitif Negatif P53 Pozitif Negatif Fas Pozitif Negatif Analize giremeyen FasL Pozitif Negatif Analize giremeyen Kaspaz-3 Pozitif Negatif Analize giremeyen Bcl-2 Pozitif Negatif SiklinD1 Pozitif Negatif 56,36 (34-88) 40 (%36) 70 (%64) 2 65 47 28 (%26) 56 (%51) 26 (%23) 2 24 (%21,5) 64 (%57) 24 (%21,5) MRM-aksiller disseksiyon uygulanan 65 olguda 50 (%77) 15 (%23) 17 (%44) 33 (%66) 62 (%55) 50 (%45) 42 (%37) 70 (%63) 68 (%61) 19 (%17) 9 (%8) 16 (%14) 28 (%25) 84 (%75) 29 (%26) 83 (%74) 33 (%33) 67 (%67) 12 47 (%46) 56 (%54) 9 38 (%35) 70 (%65) 4 38 (%34) 74 (%66) 61 (%55) 51 (%45) 31 32 Çizelge 2. Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 50 olgunun klinikopatolojik ve biyolojik karakteristikleri. Yaş Ortalama yaş <50 >50 Primer tümör boyutu (mm) Ortalama boyut <20 21-39 >40 Primer tümör Bloom-Richardson histolojik grade I II III Pozitif lenf düğümü sayısı 1-3 arası 4 ve üzeri Metastatik odak ÖR / primer odak ÖR Pozitif Negatif Analize giremeyen Metastatik odak PR / primer odak PR Pozitif Negatif Analize giremeyen Metastatik odak / primer odak Her-2/neu ekspresyonu (İHK) 0 1+ 2+ 3+ Analize giremeyen Primer odak Her-2/neu gen amplifikasyonu (FISH) Pozitif Negatif Metastatik odak p53 / primer odak p53 Pozitif Negatif Analize giremeyen Metastatik odak Fas / primer odak Fas Pozitif Negatif Analize giremeyen Metastatik odak FasL / primer odak FasL Pozitif Negatif Analize giremeyen Metastatik odak kaspaz-3 / primer odak kaspaz-3 Pozitif Negatif Analize giremeyen Metastatik odak bcl-2 / primer odak bcl-2 Pozitif Negatif Analize giremeyen Metastatik odak siklinD1 / primer odak siklinD1 Pozitif Negatif Analize giremeyen 56,5 (37-79) 15 (%30) 35 (%70) 37,88 (7-100) 6 (%12) 26 (%52) 18 (%36) 11 (%22) 30 (%60) 9 (%18) 17 (%34) 33 (%66) 22 (%46) / 31 (%62) 26 (%54) / 19 (%38) 2 / 0 12 (%25) / 19 (%38) 36 (%75) / 31 (%62) 2 / 0 29 (%62) / 7 (%15) / 4 (%8) / 7 (%15) / 3 / 23 (%46) 11 (%22) 5 (%10) 11 (%22) 0 20 (%40) 30 (%60) 10 (%21) / 17 (%34) 38 (%79) / 33 (%66) 2 / 0 5 (%12) / 16 (%37) 37 (%88) / 27(%63) 8 /7 24 (%57) / 24 (%53) 18 (%43) / 21 (%47) 8 /5 34 (%72) / 22 (%45) 13 (%28) / 27 (%55) 3 /1 25 (%52) / 15 (%30) 23 (%48) / 35 (%70) 2 / 0 22 (%46) / 25 (%50) 26 (%54) / 25 (%50) 2 / 0 32 33 Çizelge 3. Genel çalışma grubu klinikopatolojik karakteristiklerinin karşılaştırması. Genel çalışma grubu klinikopatolojik özellikleri Ortalama yaş Ortalama tümör boyutu (mm) Eşik yaş değerine göre dağılım <50 >50 43,38 63,79 30,80 32,57 İstatistik t=0,457 P=0,648 Eşik yaş değerine göre dağılım <50 >50 Primer tümör boyut aralığı (mm) <20 21-39 >40 53,22 57,09 56,08 15,07 27,71 58,77 13(%32) 17(%43) 10(%25) 14(%21) 39(%57) 15(%22) İstatistik Histolojik grade II I F=0,893 P=0,413 2 İstatistik III 55,96 56,25 57,14 24,71 31,37 40,17 10(%25) 23(%58) 7(%17) x =2,595 P=0,273 14(%20) 41(%59) 15(%21) Primer tümör boyut aralığı (mm) <20 7 17 4 21-39 16 32 8 >40 1 13 12 Pozitif F=0,054 P=0,948 F=4,114 P=0,019 Aksilla Negatif 56,50 56,80 37,88 30,67 15(%71) 6(%29) 35(%80) 9(%20) 6(5%55) 5(%45) 26(%79) 7(%21) 18(%86) 3(%14) Histolojik grade I 11(%73) 4(%27) II 30(%86) 5(%14) III 9(%60) 6(%40) 2 x =0,493 P=0,781 2 x =14,678 P=0,005 İstatistik t=0,091 P=0,928 t=1,163 P=0,249 P=0,535 2 x =4,082 P=0,130 2 x =4,053 P=0,132 34 Çizelge 4. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların klinikopatolojik karakteristiklerinin karşılaştırması. Aksillası pozitif olguların klinikopatolojik özellikleri Ortalama yaş Eşik yaş değerine göre dağılım <50 44,60 >50 61,60 Ortalama tümör boyutu (mm) 43,60 35,43 İstatistik t=1,266 P=0,212 Eşik yaş değerine göre dağılım <50 >50 Primer tümör boyut aralığı (mm) <20 21-39 >40 İstatistik 52,67 58,58 54,78 F=1,175 P=0,318 15,67 27,96 59,61 2(%13) 6(%40) 7(%47) 4(%11) 20(%57) 11(%31) Histolojik grade I 2 II İstatistik Pozitif lenf düğümü sayısı İstatistik III 53,45 59,10 51,56 27,64 39 46,67 5(%33) 6(%40) 4(%27) x =1,302 P=0,521 6(%17) 24(%69) 5(%14) Primer tümör boyut aralığı (mm) <20 2(%33) 4(%67) 0 21-39 8(%31) 17(%65) 1(%4) >40 1(%6) 9 (%50) 8(%44) F=2,569 P=0,087 F=2,239 P=0,118 2 x =3,574 P=0,167 2 x =14,908 P=0,005 Histolojik grade I 1-3 arası 4 ve üzeri 56,88 56,30 30,82 41,52 5(%33) 10(%67) 12(%34) 23(%66) 3(%50) 3(%50) 9(%35) 17(%65) 5(%28) 13(%72) 6(%55) 5(%45) II 6(%20) 24(%80) III 5(%56) 4(%44) t=0,184 P=0,855 t=1,737 P=0,089 2 x =0.004 P=0,948 2 x =0,999 P=0,607 2 x =6,553 P=0,038 35 Çizelge 5. Genel çalışma grubu klinikopatolojik karakteristikleri ve primer tümör dokusu biyolojik özellikleri karşılaştırması Genel çalışma grubu klinikopatolojik karakteristikleri Primer tümör dokusu biyolojik karakteristikleri ÖR + ÖR- İstatistik PR+ PR- İstatistik Her-2/neu ekspresyon skoru 0 Ortalama yaş 58,55 53,54 t=2,070 54,63 57,39 P=0,041 t=1,096 56,46 1+ 2+ 57,61 52,89 İstatistik FISH + FISH - F=0,276 56,50 56,32 İstatistik 3+ 56,50 P=0,276 P=0,843 t=0,065 P=0,948 Eşik yaş değerine göre dağılım 2 2 2 2 <50 19 (%47,5) 21 (%52,5) X =2,008 19 (%47,5) 21 (%52,5) X =2,812 25 (%62,5) 6 (%15) 4 (%10) 5 (%12,5) x = 0,532 7 (%17,5) 33 (%82,5) x = 2,096 >50 43 (%61,4) 27 (%38,6) P=0,156 22 (%31,4) 48 (%68,6) P=0,094 42 (%60) 12 (%17,1) 5 (%7,1) 11 (%15,7) P= 0,912 21 (%30) 49 (%70) P= 0,148 Ortalama tümör boyutu (mm) 30,93 32,96 t=0,545 27,98 34,13 t=1,630 31,67 25,44 32 39,63 F=1,552 33,68 31,21 P=0,587 P=0,106 P=0,205 t=0,583 P=0,561 Primer tümör boyut aralığı 2 2 2 2 <20 15 (%53,6) 13 (%46,4) x =1,578 16 (%57,1) 12 (%42,9) x =6,550 16 (%57,1) 7 (%25) 2 (%7,2) 3 (%10,7) x =4,902 5 (%17,9) 23 (%82,1) x =1,168 21-39 34 (%60,7) 22 (%39,3) P=0,454 18 (%32,1) 38 (%67,9) P=0,038 36 (%64,3) 9 (%16,1) 4 (%7,1) 7 (%12,5) P=0,556 16 (%28,6) 40 (%71,4) P=0,558 >40 12 (%46,2) 14 (%53,8) 7 (%26,9) 19 (%73,1) 15 (%57,7) 2 (%7,7) 3 (%11,5) 6 (%23,1) 7 (%26,9) 19 (%73,1) Histololojik grade I 19 (%79,2) 5 (%20,8) 13 (%54,2) 11 (%45,8) 19 (%79,2) 3 (%12,5) 2 (%8,3) 0 1 (%4,2) 23 (%95,8) II 33 (%51,6) 31 (%48,4) X =7,698 21 (%32,8) 43 (%67,2) X =3,622 34 (%53,1) 12 (%18,8) 6 (%9,4) 12 (%18,8) X =7,378 22 (%34,4) 42 (%65,6) X =8,778 III 10 (%41,7) 14 (%58,3) P=0,021 8 (%33,3) 16 (%66,7) P=0,163 15 (%62,5) 4 (%16,7) 1 (%4,2) 4 (%16,7) P=0,287 5 (%20,8) 19 (%79,2) P=0,012 Aksilla (aksiller disseksiyon yapılmış 65 olgu üzerinden) Pozitif 31 (%62) 19 (%38) X =2,278 19 (%38) 31 (%62) X =0,020 23 (%46) 11 (%22) 5 (%10) 11 (%22) X =0,704 20 (%40) 30 (%60) Negatif 6 (%40) 9 (%60) P=0,131 6 (%40) 9 (%60) P=0889 8 (%53,3) 3 (%20) 2 (%13,3) 2 (%13,3) P=0,872 1 (%6,7) 14 (%93,3) 2 2 2 2 2 2 2 P=0,025 36 Çizelge 6. Genel çalışma grubu klinikopatolojik karakteristikleri ve primer tümör dokusu biyolojik özellikleri karşılaştırması Genel çalışma grubu klinikopatolojik Primer tümör dokusu biyolojik karakteristikleri p53 + p53- 53,62 57,35 İstatistik Fas + Fas- t=1,353 60,78 54,53 İstatistik FasL+ FasL- t=2,244 57,80 55,42 İstatistik Casp-3 + Casp-3 - t=0,916 56,54 56,59 İstatistik Bcl-2+ Bcl-2- t=0,021 56,42 56,34 İstatistik SikD1+ SikD1- t=0,030 56,1 56,68 İstatitik karakteristikleri Ortalama yaş P=0,179 P=0,027 P=0,362 P=0,984 P=0,976 t=0,236 P=0,814 Eşik yaş değerine göre dağılım <50 12(%30) 28(%70) >50 17(%24) 53(%76) Ortalama tümör boyutu (mm) 35,81 30,54 2 X =0,428 7(%20) 28(%80) 25(%40) 38(%60) 37,31 28,29 P=0,513 t=1,236 2 X =3,964 15(%42) 21(%58) 31(%48) 34(%52) 32,91 29,77 P=0,046 P=0,219 t=2,274 2 X =0,339 14(%38) 23(%62) 23(%33) 46(%67) 34,44 31,19 P=0,560 P=0,025 t=0,846 2 X =0,215 13(%33) 27(%67) 23(%33) 47(%67) 28,73 33,41 P=0,643 P=0,400 t=0,815 2 X =0,001 23(%58) 17(%42) 37(%53) 33(%47) 29,82 34,26 P=0,969 P=0,417 t=1,205 2 X =0,221 P=0,638 P=0,231 t=1,205 P=0,231 Primer tümör boyut aralığı <20 6(%22) 22(%53) 7(%22) 19(%29) 2 21-39 12(%44) 44(%53) >40 9(%33) 17(%21) 4(%17) 20(%83) P=0,394 14(%31) 12(%21) 2 X =1,864 15(%47) 35(%53) 10(%31) 12(%18) 7(%37) 12(%63) P=0,335 8(%22) 18(%26) 2 X =2,188 19(%42) 34(%61) 12(%27) 10(%18) 9(%45) 11(%55) P=0,181 11(%30) 17(%23) 2 X =3,424 16(%44) 38(%54) 12(%33) 14(%20) 9(%43) 12(%57) P=0,318 19(%32) 9(%18) 30(%50) 26(%52) 11(%18) 15(%30) 15(%63) 9(%38) 2 X =2,293 2 X =0,552 18(%49) 38(%52) 8(%22) 18(%25) 8(%33) 16(%67) P=0,759 X =3,593 P=0,166 Histololojik grade I 2 2 X =1,365 II 18(%28) 46(%72) III 7(%29) 17(%71) Aksilla (aksiller disseksiyon yapılmış 65 olgu üzerinden) Pozitif 17(%34) 33(%66) P=0,505 19(%32) 40(%68) 7(%32) 15(%68) 16(%37) 27(%63) 2 X =0,002 Negatif 5(%34) 10(%67) P=0,962 2 X =0,158 4(%31) 9(%70) P=0,924 P=0,752 2 X =0,219 27(%44) 34(%56) 11(%50) 11(%50) 24(%53) 21(%47) P=0,896 18(%29) 45(%71) 11(%46) 13(%54) 22(%45) 27(%55) 2 8(%57) 6(%43) X =0,062 P=0,803 2 X =2,944 P=0,230 22(%34) 42(%66) 8(%33) 16(67) 15(%30) 35(%70) 2 6(%40) 9(%60) X =0,112 P=0,738 2 X =0,013 2(%13) 13(%87) P=0,993 P=0,317 X =1,347 35(%55) 29(%45) 11(%46) 13(%54) 25(%50) 25(%50) 8(%53) 7(%47) P=0,510 2 x =0,051 P=0,821 37 Çizelge 7. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların klinikopatolojik karakteristikleri ile primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Aksillası pozitif olguların klinikopatolojik karakteristikleri Aksillası pozitif olguların primer tümör biyolojik karakteristikleri ÖR+ ÖR- İstatistik PR+ PR- İstatistik 57,81 54,37 t=1,135 52,68 58,84 t=2,095 0 Ortalama yaş P=0,262 57,22 Her-2/neu ekspresyonu 1 2 55,73 53,80 İstatistik FISH + FISH- F=0,168 56,05 56,80 İstatistik 3 57 P=0,041 P=0,918 t=0,247 P=0,806 Yaş (eşik değer) 2 2 2 2 <50 9(%60) 6(%40) x =0,036 9(%60) 6(%40) x =4,402 8(%54) 3(%20) 2(%13) 2(%13) x =1,259 4(%27) 11(%73) x =1,587 >50 22(%63) 13(%37) P=0,849 10(%29) 25(%71) P=0,036 15(%43) 8(%23) 3(%8) 9(%26) P=0,739 16(%46) 19(%54) P=0,208 Ortalama tümör boyutu (mm) 37,03 39,26 t=0,361 34,47 39,97 t=0,894 41 28,73 32,60 42,91 F=1,191 37,20 38,33 t=0,185 P=0,720 P=0,376 P=0,324 P=0,854 Primer tümör boyut aralığı (mm) <20 2(%33) 4(%67) 21-39 20(%77) 6(%23) >40 9(%60) 6(%40) 10(%91) 1(%9) x =5,442 P=0,066 2 x =5,651 P=0,059 2(%33) 4(%67) 12(%46) 14(%54) 5(%28) 13(%72) 7(%64) 4(%36) x =3,967 9(%30) 21(%70) P=0,138 3(%33) 6(%67) 2 x =1,588 P=0,452 0 3(%50) 1(%10) 2(%40) 14(%54) 6(%23) 2(%8) 4(%15) 9(%50) 2(%11) 2(%11) 5(%28) 8(%73) 2(%18) 1(%9) 0 2 X =7,861 P=0,248 3(%50) 3(%50) 10(%38) 16(%62) 7(%39) 11(%61) 1(%9) 10(%91) 17(%57) 13(%43) 2(%22) 7(%78) 2 x =0,285 P=0,867 Primer tümör histololojik grade I 2 II 17(%57) 13(%43) III 4(%44) 5(%56) 1-3 arası 10(%59) 7(%41) x =0,110 8(%47) 9(%53) 4 ve üzeri 21(%64) 12(%36) P=0,740 11(%33) 22(%67) 2 2 x =7,707 2 x =9,036 10(%33) 7(%24) 3(%10) 10(%33) 5(%56) 2(%22) 1(%11) 1(%11) x =0,897 8(%47) 6(%35) 1(%6) 2(%12) x =3,379 6(%35) 11(%65) x =0,238 P=0,344 15(%46) 5(%15) 4(%12) 9(%27) P=0,291 14(%42) 19(%58) P=0,626 P=0,260 P=0,011 Pozitif lenf düğümü sayısı 2 2 2 2 38 Çizelge 8. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların klinikopatolojik karakteristikleri ile primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Aksillası pozitif olguların klinikopatolojik karakteristikleri Aksillası pozitif olguların primer tümör biyolojik karakteristikleri p53+ p53- İstatistik Fas+ Fas- İstatistik Ortalama yaş 52,53 58,55 t=1,990 P=0,052 59,69 54,93 t=1,381 P=0,175 Yaş (eşik değer) <50 6(%40) 9(%60) 3(%23) 10(%77) >50 Ortalama tümör boyutu (mm) Primer tümör boyut aralığı (mm) <20 11(%31) 24(%69) 39,29 37,15 3(%50) 3(%50) 21-39 8(%31) 18(%69) >40 6(%33) 12(%67) Primer tümör histololojik grade I 3(%27) 8(%73) II 10(%33) 20(%67) III 4(% 5 6(%35) 11(%65) Pozitif lenf düğümü sayısı 1-3 arası 4 ve üzeri 11(%33) 22(%67) 2 x =0,344 P=0,558 t=0,338 P=0,737 2 x =0,809 P=0,669 2 x =1,565 P=0,457 2 x =0,019 P=0,890 13(%43) 17(%57) 39,88 34,22 1(%17) 5(%83) 10(%43) 13(%57) 5(%36) 9(%64) 4(%40) 6(%60) 10(%38) 16(%62) 2(%29) 5(%71) 3(%20) 12(%80) 13(%46) 15(%54) 2 x =1,593 P=0,207 t=0,882 P=0,383 2 x =1,484 P=0,476 2 x =0,274 P=0,872 2 x =2,920 P=0,087 FasL+ FasL- 55,08 58,57 8(%62) 5(%38) 16(%50) 16(%50) 36,04 36,14 4(%67) 2(%33) 12(%48) 13(%52) 8(%57) 6(%43) 5(%50) 5(%50) 15(%54) 13(%46) 4(%57) 3(%43) 9(%56) 7(%44) 15(%52) 14(%48) İstatistik Kasp3+ Kasp3- İstatistik t=1,083 P=0,285 56,45 56,85 t=0,131 P=0,896 6(%43) 8(%57) 2 x =0,495 P=0,482 t=0,017 P=0,987 2 x =0,806 P=0,668 2 x =0,086 P=0,958 2 x =0,085 P=0,771 16(%46) 19(%54) 37,77 38,26 2(%33) 4(%67) 12(%48) 13(%52) 8(%44) 10(%56) 7(%70) 3(%30) 10(%33) 20(%67) 5(%56) 4(%44) 12(%71) 5(%29) 10(%31) 22(%69) 2 x =0,033 P=0,856 t=0,079 P=0,937 2 x =0,431 P=0,806 2 x =4,582 P=0,101 2 x =6,944 P=0,008 Bcl-2+ Bcl-2- 59,53 55,20 3(%20) 12(%80) 12(%34) 23(%66) 37 38,26 1(%17) 5(%83) 8(%31) 18(%69) 6(%33) 12(%67) 3(%27) 8(%73) 7(%23) 23(%77) 5(%56) 4(%44) 7(%41) 10(%59) 8(%24) 25(%76) İstatistik t=1,358 P=0,181 SiklinD1+ SiklinD1- 55,52 57,48 8(%53) 7(%47) P=0,502 17(%49) 18(%51) t=0,192 P=0,849 36,44 39,32 3(%50) 3(%50) 15(%58) 11(%42) 7(%39) 11(%61) 7(%64) 4(%36) 14(%47) 16(%53) 4(%44) 5(%56) 9(%53) 8(%47) 2 x =0,689 P=0,716 2 x =3,473 P=0,176 2 x =1,532 P=0,216 16(%48) 17(%52) İstatistik t=0,661 P=0,512 2 x =0,095 P=0,758 t=0,480 P=0,633 2 x =1,514 P=0,469 2 x =1,063 P=0,588 2 x =0,089 P=0,765 39 Çizelge 9. Genel çalışma grubu primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Genel çalışma grubu primer tümör biyolojik özellikleri ÖR+ PR+ PR- İstatistik 0 35(%57) 27(%43) 42(%68) HER-2/neu ekspresyonu 1+ 2+ 10(%16) 48(%6) İstatistik 6(%10) 2 ÖR- 7(%14) 43(%86) FISH+ FISH- 11(%18) 51(%82) 2 x =21,282 P=0,0001 26(%52) 9(%18) 5(%10) 10(%20) PR+ 28(%67) 8(%19) 2(%5) 4(%9) x =3,685 P=0,298 40(%57) 11(%16) 7(%10) p53+ p53- 12(%17) 15(%24) İstatistik 47(%76) 2 17(%34) 33(%66) 7(%17) 35(%83) 2 PR- İstatistik 3+ x =3,902 P=0,048 2 14(%28) 36(%72) 10(%24) 32(%76) 2 x =2,527 P=0,470 21(%30) 49(%70) HER-2/neu ekspres. 0 2(%3) 66(%97) 1+ 5(%26) 14(%74) 2+ 6(%67) 3(%33) 3+ 15(%94) 1(%6) x =2,489 P=0,115 2 x =66,331 P=0,0001 x =0,209 P=0,648 2 19(%27) 51(%73) 12(%18) 56(%82) 7(%37) 12(%63) 3(%33) 6(%67) 7(%44) 9(%56) FISH+ 10(%36) 18(%64) FISH- 19(%23) 65(%77) x =0,152 P=0,697 2 x =6,515 P=0,089 2 x =1,877 P=0,171 40 Çizelge 10. Genel çalışma grubu primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Genel çalışma grubu primer tümör biyolojik özelikleri ÖR Pozitif Fas+ 20(%38) Fas- İstatistik 33(%62) FasL+ FasL- 32(%58) 23(%42) 2 Negatif 13(%28) 34(%72) 9(%26) 26(%74) x =1,144 P=0,285 İstatistik Kasp3+ Kasp3- 24(%41) 34(%59) 2 15(%31) 33(%69) 19(%51) 18(%49) x =7,494 P=0,006 İstatistik Bcl2+ Bcl2- 21(%34) 41(%66) 2 14(%28) 36(%72) 18(%46) 21(%54) x =2,108 P=0,147 İstatistik siklinD1+ siklinD1- 44(%71) 18(%29) 2 17(%34) 33(%66) 14(%34) 28(%66) x =0,00 P=0,989 17(%34) 33(%66) 27(%64) 15(%36) İstatistik 2 x =15,252 P=0,0001 PR Pozitif Negatif 24(%37) 41(%63) 0 21(%33) 42(%67) 1+ 5(%29) 12(%71) 2 x =1,293 P=0,256 28(%42) 38(%58) 28(%44) 36(%56) 13(%72) 5(%28) 2 x =0,762 P=0,383 20(%29) 49(%71) 21(%32) 44(%68) 9(%50) 9(%50) 2 x =3,220 P=0,073 24(%33) 46(%67) 24(%35) 44(%65) 6(%32) 13(%68) 2 x =0,011 P=0,918 34(%49) 36(%51) 36(%53) 32(%47) 11(%58) 8(%42) 5(%56) 4(%44) 9(%56) 7(%44) 16(%57) 12(%43) 2 x =2,614 P=0,106 HER-2/neu 2+ 3(%43) 4(%57) 3+ 4(%31) 9(%70) 6(%26) 17(%74) 2 x =0,439 P=0,932 1(%12) 7(%88) 5(%38) 8(%62) 8(%32) 17(%68) 2 x =9,030 P=0,029 2(%22) 7(%78) 6(%37) 10(%63) 9(%32) 19(%68) 2 x =2,669 P=0,446 3(%33) 6(%67) 5(%31) 11(%69) 8(%29) 20(%71) 2 x =0,156 P=0,984 2 x =0,179 P=0,981 FISH Pozitif Negatif 27(%35) 50(%65) 8(%28) 21(%72) 2 x =0,646 P=0,422 39(%50) 39(%50) 15(%52) 14(%48) 2 x =2,472 P=0,116 29(%36) 51(%64) 11(%38) 18(%62) 2 x =0,153 P=0,695 30(%36) 54(%64) 7(%24) 22(%76) 2 x =0,478 P=0,489 45(%54) 39(%46) 15(%52) 14(%48) 2 x =0,108 P=0,742 p53 Pozitif Negatif 25(%35) 46(%65) 2 x 0,541 P=0,462 32(%43) 42(%57) 2 x =0,604 P=0,437 27(%34) 52(%66) 2 x =0,131 P=0,717 31(%37) 52(%63) 2 x =1,673 P=0,196 46(%55) 37(%45) 2 x =0,118 P=0,731 40 41 Çizelge 11. Genel çalışma grubu primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Genel çalışma grubu primer tümör biyolojik özellikleri Fas + Fas- FasL+ FasL- 23(%70) 10(%30) 22(%33) 45(%67) İstatistik 2 Casp3+ Casp3- 16(%48) 17(%52) x =12,138 P=0,0001 17(%25) 50(%75) FasL+ 23(%49) 24(%51) FasL- 12(%21) 48(%79) İstatistik 2 x =5,342 P=0,021 2 Bcl-2+ Bcl-2- 11(%33) 22(%64) 24(%36) 43(%64) 17(%36) 30(%64) x =8,619 P=0,003 18(%32) 38(%68) Kasp3+ 13(%34) 25(%66) Kasp3- 24(%34) 46(%66) İstatistik 2 x =0,060 P=0,800 2 x =0,185 P=0,667 2 SiklinD1+ SiklinD1- 32(%48) 35(%52) 22(%67) 11(%33) 29(%62) 18(%38) 26(%46) 30(%54) 24(%63) 14(%37) x= P=0994 34(%49) 36(%51) Bcl-2+ 27(%71) 11(%29) Bcl-2- 34(%46) 40(%54) İstatistik 2 x =3,181 P=0,074 2 x =2,396 P=0,122 2 x =2,108 P=0,147 2 x =6,381 P=0,012 42 Çizelge 12. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Aksillası pozitif olguların primer tümör biyolojik özellikleri ÖR + PR+ PR- İstatistik 0 16(%52) 15(%48) 18 (%58) HER-2/neu ekspresyonu 1+ 2+ 5 (%16) 3 (%10) İstatistik 5 (%16) 2 ÖR- 3(%16) 16(%84) FISH+ FISH- 9 (%29) 22 (%71) 2 x =6,417 P=0,0011 5 (%26) 6 (%32) 2 (%10) 6 (%32) PR+ 9 (%47) 4 (%21) 2 (%11) 4 (%21) x =5,146 P=0,161 14 (%45) 7 (%23) 3 (%9) p53+ p53- 7 (%23) x =0,046 P=0,997 10(%32) İstatistik 21(%68) 2 11 (%58) 8 (%42) 7 (%47) 12 (%53) 2 PR- İstatistik 3+ x =4,089 P=0,043 2 7(%37) 12(%63) 6 (%32) 13 (%68) 2 13 (%42) 18 (%58) HER-2/neu ekspres. 0 0 23(%100) 1+ 5 (%45) 6 (%55) 2+ 4 (%80) 1 (%20) 3+ 11(%100) 0 x =0,127 P=0,721 2 x =35,303 P=0,0001 x =0,110 P=0,740 2 11 (%35) 20 (%65) 8 (%35) 15 (%65) 3 (%27) 8 (%72) 1 (%20) 4 (%80) 5 (%45) 6 (%55) FISH+ 7 (%35) 13 (%65) FISH- 10 (%33) 20 (%67) x =0,080 P=0,777 2 x =1,308 P=0,727 2 x =0,015 P=0,903 43 Çizelge 13. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Aksillası pozitif olguların primer tümör biyolojik özelikleri ER Pozitif Fas+ 11(%41) Fas- İstatistik 16(%59) FasL+ 17(%61) FasL- 11(%39) 2 Negatif 5(%31) 11(%69) 4(%25) 12(%75) x =0,387 P=0,534 İstatistik Kasp3+ 15(%50) Kasp3- 15(%50) 2 7(%41) 10(%59) 8(%47) 9(%53) x =1,622 P=0,203 İstatistik Bcl2+ 10(%32) Bcl2- 21(%68) 2 7(%37) 12(%63) 9(%47) 10(%53) x =0,814 P=0,367 İstatistik SiklinD1+ SiklinD1- 20(%65) 11(%35) 2 5(%26) 14(%74) 2(%10) 17(%90) x =0,198 P=0,656 İstatistik 2 5(%26) 14(%74) 11(%58) 8(%42) x =6,876 P=0,009 PR Pozitif Negatif 12(%44) 15(%56) 0 10(%48) 11(%52) 1+ 1(%10) 98(%90) 2 x =1,626 P=0,202 16(%57) 12(43) 13(%62) 8(%38) 7(%64) 4(%36) 2 x =0,432 P=0,511 13(%43) 17(%57) 11(%50) 11(%50) 5(%45) 6(%55) 2 x =0,077 P=0,782 13(%42) 18(%58) 7(%30) 16(%70) 4(%36) 7(%64) 2 x =5,534 P=0,019 14(%45) 17(%55) 11(%48) 12(%52) 5(%45) 6(%55) 3(%60) 2(%40) 6(%55) 5(%45) 12(%60) 8(%40) 2 x =0,764 P=0,382 HER-2/NEU 2+ 3(%75) 1(%25) 3+ 2(%25) 6(%75) 5(%33) 10(%67) 2 x =7,098 P=0,096 1(%20) 4(%80) 3(%37) 5(%63) 7(%41) 10(%59) 2 x =4,127 P=0,248 2(%40) 3(%60) 4(%36) 7(%64) 7(%35) 13(%65) 2 x =0,605 P=0,895 1(%20) 4(%80) 3(%27) 8(%73) 5(%25) 15(%75) 2 x =0,491 P=0,921 2 x =0,425 P=0,935 FISH Pozitif Negatif 11(%39) 17(%61) 5(%29) 12(%71) 2 x =0,148 P=0,700 17(%61) 11(%39) 10(%59) 7(%41) 2 x =1,622 P=0,203 15(%52) 14(%48) 7(%41) 10(%59) 2 x =1,338 P=0,247 10(%33) 20(%67) 5(%29) 12(%71) 2 x =0,397 P=0,529 13(%43) 17(%57) 10(%59) 7(%41) 2 x =1,333 P=0,248 p53 Pozitif Negatif 11(%42) 15(%58) 2 x =0,732 P=0,392 14(%50) 14(%50) 2 x =0,331 P=0,565 15(%47) 17(%53) 2 x =0,146 P=0,703 10(%30) 23(%70) 2 x =0,004 P=0,948 15(%45) 18(%55) 2 x =0,802 P=0,370 43 44 Çizelge 14. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Aksillası pozitif olguların primer tümör biyolojik özellikleri Fas + Fas- FasL+ FasL- 11(%69) 5(%31) 12(%44) 15(%56) İstatistik 2 Kasp3+ Kasp3- 8(%50) 8(%50) x =2,386 P=0,122 10(%37) 17(%63) FasL+ 12(%50) 12(%50) FasL- 7(%33) 14(%67) İstatistik 2 x =0,694 P=0,405 2 Bcl-2+ Bcl-2- 7(%44) 9(%56) 7(%26) 20(%74) 10(%42) 14(%58) x =1,275 P=0,259 4(%19) 17(%81) Kasp3+ 8(%36) 14(%64) Kasp3- 7(%26) 20(%74) İstatistik 2 x =1,454 P=0,228 2 x =2,674 P=0,102 2 Siklin D1+ SiklinD1- 10(%63) 6(%37) 11(%41) 16(%59) 13(%54) 11(%46) 9(%43) 12(%57) 14(%64) 8(%36) x =0,622 P=0,430 10(%37) 17(%63) Bcl-2+ 10(%67) 5(%33) Bcl-2- 15(%43) 20(%57) İstatistik 2 x =1,904 P=0,168 2 x =0,573 P=0,449 2 x =3,432 P=0,064 2 x =2,381 P=0,123 45 Çizelge 15. Aksiller lenf düğümü pozitif olgularda klinikopatolojik karakteristikler, primer tümör biyolojik özellikleri ile metastatik odak biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Aksillası pozitif olguların klinikopatolojik ve primer tümör karakteristikleri p53+ Ortalama yaş 54,7 56,92 Yaş (eşik değer) <50 3(%20) 12(%80) p53- >50 7(%21) 26(%79) Ortalama tümör boyutu (mm) 45,1 36,39 Primer tümör boyut aralığı (mm) <20 2(%33) 4(%67) 21-39 3(%12) 21(%88) >40 5(%28) 13(%72) Histololojik grade I 1(%10) 9(%90) II 6(%21) 23(%79) III 3(%33) 6(%67) Pozitif lenf düğümü sayısı 1-3 arası 2(%13) 13(%87) 4 ve üzeri 8(%24) 25(%76) ÖR Pozitif 6(%21) 23(%79) Negatif PR Pozitif 4 (%21) 15(%79) 2(%11) 17(%89) Negatif 8(%28) 21(%72) Her-2/neu ekspresyonu 0 7(%33) 14(%67) 1+ 0 11(%100) 2+ 0 5(%100) 3+ 3(%27) 8(%73) Her-2/neu gen amplifikasyonu Pozitif 3(%15) 17(%85) Negatif 7(%15) 21(%75) İstatistik t=0,591 P=0,557 2 x =0,009 P=0,924 t=1,149 P=0,257 2 x =2,105 P=0,349 2 x =1,565 P=0,457 2 x =0,744 P=0,388 P=1 P=0,276 2 x =6,477 P=0,091 2 x =0,707 P=0,400 Fas+ Fas- 57,4 56,19 2(%15) 11(%85) 3(%10) 26(%90) 45,40 35,46 1(%17) 5(%83) 2(%9) 20(%91) 2(%14) 12(%86) 1(%11) 8(%89) 3(%11) 23(%89) 1(%14) 6(%86) 1(%8) 12(%92) 4(%14) 25(%86) 2(%8) 23(%92) 3(%18) 14(%82) 1(%6) 16(%94) 4(%16) 21(%84) 3(%16) 16(%84) 0 11(%100) 1(%20) 4(%80) 1(%14) 6(%86) 2(%12) 14(%88) İstatistik t=0,233 P=0,817 2 x =0,217 P=0,641 t=1,023 P=0,312 2 x =0,371 P=0,830 2 x =0,047 P=0,977 2 x =0,319 P=0,572 P=0,379 P=0,632 2 x =2,110 P=0,550 Metastatik lenf düğümü tümör odağı biyolojik karakteristikleri FasL+ FasLİstatistik Casp3+ Casp3- İstatistik 59,83 52,17 3(%23) 10(%77) 21(%72) 8(%28) 32,04 41,94 3(%50) 3(%50) 15(%65) 8(%35) 6(%46) 7(%54) 6(%67) 3(%33) 14(%54) 12(%46) 4(%57) 3(%43) 9(%64) 5(%36) 15(%54) 13(%46) 17(%68) 8(%32) 7(%41) 10(%59) 10(%59) 7(%41) 14(%56) 11(%44) 10(%53) 9(%47) 7(%64) 4(%36) 3(%75) 1(%25) 4(%50) 4(%50) 9(%56) 7(%44) P=1 3(%11) 23(%89) 15(%58) 11(%42) t=2,357 P=0,023 2 x =8,922 P=0,003 t=1,579 P=0,122 2 x =1,378 P=0,502 2 x =0,449 P=0,799 2 x =0,437 P=0,508 2 x =2,973 P=0,085 2 x =0538, P=0,463 2 x =1,035 P=0,793 2 x =0,008 P=0,927 57,91 53,31 9(%64) 5(%36) 25(%76) 8(%24) 38,06 39,23 4(%67) 2(%33) 17(%74) 6(%26) 13(%72) 5(%28) 7(%78) 2(%22) 21(%72) 8(%28) 6(%67) 3(%33) 10(%67) 5(%33) 24(%75) 8(%25) 20(%71) 8(%29) 14(%74) 5(%26) 13(%68) 6(%32) 21(%75) 78%25) 15(75) 5(%25) 8(%73) 3(%27) 5(%100) 0 6(%55) 5(%45) 14(%70) 6(%30) 20(%74) 7(%26) t=1,352 P=0,183 2 x =0,647 P=0,421 t=0,165 P=0,870 2 x =0,125 P=0,939 2 x =0,278 P=0,870 2 x =0,354 P=0,552 2 x =0,029 P=0,865 2 x =0,245 P=0,621 2 =3,724 P=0,293 2 x =0,095 P=0,758 Bcl-2+ Bcl-2- İstatistik SikD1+ SikD1- İstatistik 57,52 55,30 t=0,727 P=0,471 57,77 55,35 t=0,795 P=0,431 7(%47) 8(%53) 6(%40) 9(%60) 16(%48) 17(%52) 38,95 37,58 3(%50) 3(%50) 11(%46) 13(%54) 8(%44) 10(%56) 4(%40) 6(%60) 14(%48) 15(%52) 4(%44) 5(%56) 6(%40) 9(%60) 16(%48) 17(%52) 16(%55) 13(%45) 6(%32) 13(%68) 9(%47) 10(%53) 18(%55) 15(%45) 38,88 37,48 3(%50) 3(%50) 13(%54) 11(%46) 9(%50) 9(%50) 6(%60) 4(%40) 14(%48) 15(%52) 5(%56) 4(%44) 8(%53) 7(%47) 17(%52) 16(%48) 19(%66) 10(%44) 6(%32) 13(%68) 8(%42) 11(%58) 17(%59) 12(%41) 14(%67) 7(%33) 7(%64) 4(%36) 3(%60) 2(%40) 1(%9) 10(%91) 7(%35) 13(%65) 18(%64) 10(%36) 2 x =0,257 P=0,613 t=0,224 P=0,823 2 x =0,083 P=0,959 2 x =0,463 P=0,793 2 x =0,014 P=0,907 2 x =5,298 P=0,021 2 x =1,255 P=0,263 2 x =10,650 P=0,014 2 x =4,009 P=0,045 13(%45) 16(%55) 9(%43) 12(%57) 6(%55) 5(%45) 1(%20) 4(%80) 6(%55) 5(%45) 10(%50) 10(%50) 12(%43) 16(%57) 2 x =0,299 P=0,584 t=0,220 P=0,827 2 x =0,056 P=0,972 2 x =0,214 P=0,899 2 x =0,299 P=0,584 2 x =2,574 P=0,109 2 x =0,030 P=0,863 2 x =2,092 P=0,554 2 x =0,240 P=0,624 45 46 Çizelge 16. Aksiller lenf düğümü pozitif olgularda klinikopatolojik karakteristikler, primer tümör biyolojik özellikleri ile metastatik odak biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Aksillası pozitif olguların klinikopatolojik ve primer tümör karakteristikleri Metastatik lenf düğümü tümör odağı biyolojik karakteristikleri ÖR+ ÖR- İstatistik PR+ PR- İstatistik 0 Ortalama yaş 58,86 54,42 t=1,478 56 56,61 P=0,146 t=0,173 57,59 Her-2/neu ekspresyonu 1 2 3 50,86 60,75 56 P=0,864 İstatistik F=0,988 P=0,407 Yaş (eşik değer) <50 4(%27) 11(%73) >50 18(%55) 15(%45) Ortalama tümör boyutu (mm) 40,27 36,46 Primer tümör boyut aralığı (mm) <20 2 x =3,228 P=0,072 t=0,611 4(%27) 11(%73) 8(%24) 25(%76) 39,83 37,67 P=0,544 0 6(%22) 1(%8) 21-39 14(%64) 10(%39) >40 8(%36) 10(%39) I 4(%40) 6(%60) II 14(%48) 15(%52) III 4(%44) 5(%56) Pozitif lenf düğümü sayısı 1-3 arası 5(%33) 10(%67) P=0,037 2 9(%64) 4(%29) 0 1(%7) x =5,027 P=0,857 20(%61) 3(%9,1) 4(%12) 6(%18) P=0,170 t=0.301 37,83 44,43 35 37,43 P=0,765 5(%14) 2 x =6,601 2 x =0,032 3(%10) 0 0 3(%43) 15(52) 4(%57) 3(%75) 1(%14) 11(%38) 3(%43) 1(%25) 3(%43) 2 x =0,519 F=0,216 P=0,885 2 X =9,179 7(%59) 17(%47) 4(%33) 14(%39) 3(%30) 7(%70) x =0,182 8(%89) 0 0 1(%11) x =7,146 7(%24) 22(%76) P=0,913 14(%48) 6(%21) 4(%14) 5(%17) P=0,308 2(%22) 7(%78) 7(%78) 1(%11) 0 1(%11) 6(%40) 9(%60) 12(%80) 0 1(%7) 2(%13) x =4,601 17(%53) 7(%22) 3(%9) 5(%16) P=0,203 22(%79) 3(%11) 2(%7) 1(%3) x =10,121 7(%37) 4(%21) 2(%10) 6(%32) P=0,018 14(%74) 3(%16) 1(%5) 1(%5) x =3,141 15(%54) 4(%14) 3(%11) 6(%21) P=0,370 17(%85) 3(%15) 0 0 9(%82) 1(%9) 1(%9) 0 3(%60) 1(%20) 0 1(%20) 0 2(%18) 3(%27) 6(%55) P=0,722 P=0,164 Histololojik grade 17(%52) 16(%48) Pozitif 19(%66) 10(%44) Negatif 3(%16) 16(%84) Pozitif 9(%53) 10(%47) Negatif 13(%45) 16(%55) Her-2/neu ekspresyonu 0 13(%62) 8(%38) 1+ 4(%36) 7(%64) 2+ 3(%60) 2(%40) 3+ 2(%18) 9(%82) Her-2/neu gen amplifikasyonu Pozitif 7(%35) 13(%65) Negatif 15(%54) 13(%46) 4 ve üzeri 2 x =0,214 P=0,899 2 x =1,373 P=0,241 2 2 x =2,618 P=0,106 2 2 6(%18) 27(%82) 9(%31) 20(%69) 3(%16) 16(%84) 6(%32) 13(%68) 6(%21) 23(%79) 6(%29) 15(%71) 4(%36) 7(%64) 2(%40) 3(%60) 0 11(%100) 4(%20) 16(%80) x =0.457 6(%30) 4(%20) 3(%15) 7(%35) x =17.453 8(%29) 20(%71) P=0,409 23(%85) 3(%11) 1(%4) 0 P=0,001 ÖR 2 x =11,434 P=0,001 P=0,316 2 PR 2 x =0,030 P=0,863 2 x =6,374 P=0,095 2 x =1,621 P=0,203 P=0,501 2 x =5,167 P=0,160 2 2 2 x =32,685 P=0,0001 2 47 Çizelge 17. Aksiller lenf düğümü pozitif olgularda primer tümör biyolojik özellikleri ile metastatik odak biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Aksillası pozitif olguların primer tümör biyolojik karakteristikleri p53 ÖR + Pozitif 4(%25) Negatif Metastatik lenf düğümü tümör odağı biyolojik karakteristikleri ÖR- İstatistik PR+ PR- İstatistik 0 12(%75) 18(%56) 14(%44) 8(%53) 7(%47) 2 x =4,196 P=0,041 2(%12) 14(%88) Her-2/neu ekspresyonu skoru 1+ 2+ 3+ 7(%44) 4(%25) 2(%12) 3(%19) P=0,289 10(%31) 22(%69) 22(%71) 3(%10) 2(%6) 4(%13) 4(%27) 11(%73) 8(%57) 4(%29) 1(%7) 1(%7) İstatistik 2 x =3,626 P=0,305 p53+ p53- 9(%56) 7(%44) 1(%3) 31(%97) 4(%27) 11(%63) 6(%23) 20(%77) 7(%32) 15(%68) 3(%14) 18(%86) 4(%20) 16(%80) 6(%22) 21(%78) 2(%15) 11(%85) 8(%23) 27(%77) 5(%22) 18(%78) İstatistik 2 x =18,253 P=0,0001 Fas Pozitif Negatif 10(%38) 16(%62) 10(%45) 12(%55) 2 x =0,854 P=0,355 5(%19) 21(%81) 7(%32) 15(%68) P=0,701 17(%65) 2(%8) 2(%8) 5(%19) 15(%68) 5(%22) 1(%5) 1(%5) 2 x =3,634 P=0,304 P=1 FasL Pozitif Negatif 10(%48) 11(%52) 7(%35) 13(%65) 2 x =0,020 P=0,887 4(%19) 17(%81) 5(%25) 15(%75) 2 x =0,920 P=0,337 12(%60) 1(%5) 2(%10) 5(%25) 13(%68) 3(%16) 2(%10) 1(%16) 2 x =5,918 P=0,118 P=0,281 Kaspaz-3 Pozitif Negatif 14(%52) 13(%48) 6(%46) 7(%54) 2 x =1,320 P=0,251 7(%26) 20(%74) 3(%23) 10(%77) 2 x =0,005 P=0,943 15(%56) 4(%15) 2(%7) 6(%22) 9(%75) 1(%8) 0 2(%17) 2 x =2,543 P=0,468 P=1 Bcl-2 Pozitif Negatif 16(%46) 19(%54) 11(%48) 12(%52) 2 x =0,001 P=0,978 9(%26) 26(%74) 5(%22) 18(%78) P=1 20(%57) 6(%17) 4(%12) 5(%14) 14(%64) 3(%13,5) 2(%9) 3(%13,5) 2 x =2,333 P=0,506 P=706 SiklinD1 Pozitif Negatif 11(%44) 14(%56) 2 x =0,071 P=0,790 7(%28) 18(%72) 2 x =0,250 P=0,617 15(%60) 4(%16) 2(%8) 4(%16) 2 x =0,129 P=0,988 5(%20) 20(%80) P=1 48 Çizelge 18. Aksiller lenf düğümü pozitif olgularda primer tümör biyolojik özellikleri ile metastatik odak biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Aksillası pozitif olguların primer tümör biyolojik karakteristikleri p53 Pozitif Negatif Metastatik lenf düğümü tümör odağı biyolojik karakteristikleri Fas + 2(%13) Fas - İstatistik 13(%87) FasL+ 8(%50) FasL- İstatistik 8(%50) Kasp-3+ Kasp-3 - 11(%69) 5(%31) İstatistik Bcl-2 + 10(%63) Bcl-2 - 6(%37) 2 3(%11) 24(%89) 2(%13) 13(%87) P=1 16(%62) 10(%38) 9(%60) 6(%40) x =0,538 P=0,463 İstatistik SiklinD1 + 8(%50) SiklinD1 - 8(%50) 2 23(%74) 8(%26) 12(%80) 3(%20) P=0,739 15(%47) 17(%53) 10(%67) 5(%33) x =1,043 P=0,307 İstatistik 2 14(%44) 18(%56) 7(%47) 8(%53) x =0,168 P=0,682 Fas Pozitif Negatif 2 3(%12) 22(%88) 1(%5) 21(%95) P=1 14(%56) 11(%44) 14(%64) 8(%36) x =0,061 P=0,804 2 19(%73) 7(%27) 15(%68) 7(%32) P=0,720 14(%54) 12(%46) 13(%59) 9(%41) x =0,644 P=0,422 2 13(%50) 13(%50) 11(%50) 11(%50) 10(%48) 11(%52) 10(%50) 10(%50) 12(%44) 15(%56) 8(%62) 5(%38) 14(%40) 21(%60) 17(%74) 6(%26) 5(%20) 20(%80) x =0,042 P=0,837 FasL Pozitif Negatif 2 4(%20) 16(%80) 2(%12) 14(%88) P=0,174 10(%50) 10(%50) 12(%71) 5(%29) x =0,795 P=0,372 2 18(%86) 3(%14) 14(%70) 6(%30) P=0,281 11(%52) 10(%48) 10(%50) 10(%50) x =0,196 P=0,658 2 x =0,024 P=0,876 Kaspaz-3 Pozitif 2 P=1 Negatif 3(%12) 23(%88) 0 12(%100) 12(%48) 13(%52) 10(%83) 2(%17) x =2,108 P=0,147 2 20(%74) 7(%26) 10(%77) 3(%23) x =0,095 P=0,758 2 15(%56) 12(%44) 8(%62) 5(%38) x =0,142 P=0,706 2 x =0,142 P=0,706 Bcl-2 Pozitif 2 P=0,298 Negatif 5(%17) 25(%83) 1(%5) 18(%95) 14(%47) 16(%53) 11(%55) 9(%45) x =4,706 P=0,030 2 P=1 24(%71) 10(%29) 18(%82) 4(%18) 17(%49) 18(%51) 13(%57) 10(%43) x =0,639 P=0,424 2 x =1,771 P=0,183 SiklinD1 Pozitif 2 P=0,356 Negatif 4(%17) 19(%83) 13(%59) 9(%41) x =0,072 P=0,789 2 16(%64) 9(%36) x =1,857 P=0,173 2 12(%48) 13(%52) x =0,349 P=0,555 2 x =14,025 P=0,0001 49 Çizelge 19. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların metastatik odak biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Metastatik lenf düğümü tümör odağı biyolojik özellikleri ÖR + ÖR- PR+ PR- İstatistik 0 10(%45) 12(%55) 2(%8) 24(%92) 2 HER-2/neu ekspresyonu 1+ 2+ İstatistik p53+ p53- 4(%18) 18(%82) 6(%23) 20(%77) 2(%17) 10(%83) 8(%22) 28(%78) HER-2/neu ekspres. 0 5(%17) 24(%83) 1+ 2(%29) 5(%71) 2+ 1(%25) 3(%75) 3+ 2(%29) 5(%71) İstatistik 3+ x =9.063 P=0,003 19(%86,5) 1(%4,5) 1(%4,5) 1(%4,5) 10(%40) 6(%24) 3(%12) 6(%24) PR+ 11(%92) 1(%8) 0 0 PR- 18(%52) 6(%17) 4(%11) 7(%20) 2 x =10,788 P=0,013 2 x =6,582 P=0,086 P=0,735 P=1 x2=0,760 P=0,859 50 Çizelge 20. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların metastatik odak biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Metastatik lenf düğümü tümör odağı biyolojik özelikleri ÖR Pozitif Negatif Fas+ Fas- 2(%10) 18(%90) 3(%14) 19(%86) 0 11(%100) İstatistik P=1 FasL+ FasL- 12(%63) 7(%37) 12(%52) 11(%48) 6(%55) 5(%45) İstatistik 2 x =0,513 P=0,474 Kasp3+ Kasp3- 16(%76) 5(%24) 18(%69) 8(%31) 8(%67) 4(%33) İstatistik 2 x =0,281 P=0,598 Bcl2+ Bcl2- 14(%64) 8(%36) 11(%42) 15(%58) 8(%67) 4(%33) İstatistik 2 x =2,172 P=0,141 SiklinD1+ SiklinD1- 10(%45) 12(%55) 12(%46) 14(%54) 6(%50) 6(%50) İstatistik 2 x =0,002 P=0,961 PR Pozitif P=0,303 Negatif P=1 P=0,713 5(%16) 26(%84) 18(%58) 13(%42) 26(%74) 9(%26) 17(%47) 19(%53) 0 2(%7) 25(%93) 16(%62) 10(%38) 21(%75) 7(%25) 19(%66) 10(%34) 1+ 1(%17) 5(%83) 3(%50) 3(%50) 5(%71) 2(%29) 2(%29) 5(%71) 2 x =1,363 P=0,243 16(%44) 20(%56) 15(%52) 14(%48) 2(%29) 5(%71) 2 x =0,112 P=0,738 HER-2/NEU 2+ 0 2(%100) 3+ 2(%33) 4(%67) 1(%11) 8(%89) 2 x =3,472 P=0,324 1(%33) 2(%67) 4(%67) 2(%33) 4(%40) 6(%60) 2 x =1,225 P=0,747 2(%50) 2(%50) 5(%71) 2(%29) 7(%70) 3(%30) 2 x =1,080 P=0,782 1(%25) 3(%75) 2(%29) 5(%71) 6(%60) 4(%40) 2 x =6,346 P=0,096 1(%25) 3(%75) 3(%43) 4(%57) 6(%60) 4(%40) 16(%42) 22(%58) 2 x =1,953 P=0,582 p53 Pozitif P=1 Negatif 4(%12) 29(%88) P=0,281 20(%63) 12(%37) P=1 27(%73) 10(%27) P=0,727 19(%50) 19(%50) P=0,478 51 Çizelge 21. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların metastatik odak biyolojik özelliklerinin karşılaştırması. Metastatik lenf düğümü tümör odağı biyolojik özellikleri Fas + Fas- FasL+ 2(%40) 22(%61) FasL- İstatistik 3(%60) 14(%39) Kasp3+ 4(%80) P=0,633 Kasp3- İstatistik 1(%20) 29(%78) 8(%22) FasL+ 20(%83) 4(%17) FasL- 12(%67) 6(%33) Bcl-2+ 4(%80) P=1 Bcl-2- SiklinD1+ SiklinD1- 1(%20) 4(%80) 19(%51) 18(%49) x =1,354 P=0,245 12(%50) 12(%50) 9(%50) 9(%50) x2=0,003 P=0,956 18(%53) 16(%47) 4(%31) 9(%69) Bcl-2+ 12(%48) 13(%52) Bcl-2- 10(%43) 13(%57) 1(%20) 20(%54) 17(%46) 15(%63) 9(%37) 8(%44) 10(%56) Kasp3+ 18(%53) 16(%47) Kasp3- 7(%54) 6(%46) P=0,281 İstatistik P=0,371 2 İstatistik P=0,346 2 x =0 P=1 x2=1,857 P=0,173 x2=0,099 P=0,753 1 GİRİŞ Meme kanserleri içerisinde en sık görülen histolojik tip olan invaziv duktal karsinoma heterojen bir tümör grubudur. Bu heterojen tümör grubunu kendi içerisinde özgül histolojik tiplere ayırmak ve prognozu belirlemek ve tedaviyi planlamak için çeşitli biyolojik ve klinik parametreler yoğun olarak araştırılmış ve araştırılmaya devam etmektedir. Bu heterojen tümör grubunu klinikopatolojik olarak sınıflandırma çabası, invaziv duktal karsinomalı kadınların aynı histolojik diferansiyasyon derecesi ve evreye sahip olanlarında dahi çok farklı klinik seyir ve prognozun görülmesidir. Dolayısıyla invaziv duktal karsimomalı kadınlarda prognostik değeri olan yeni biyolojik ve klinik parametrelerin tayini, tedavi seçimi ve klinik izlemde büyük öneme sahip olacaktır. Bugüne kadar tanımlanmış klinik ve biyolojik parametreler arasında patolojik evre, tümörün histolojik diferansiyasyon derecesi, tümör dokusunda immünohistokimyasal olarak tayin edilen östrojen reseptörü (ÖR), progesteron reseptörü (PR) düzeyleri, bir epidermal büyüme faktörü reseptörü olan HER-2/neu (c-erbB2)’ nun yine immünohistokimyasal olarak düzeyinin tayin edilmesi önemli yere sahiptir ve bu parametrelerin analiz sonuçları rutin pratikte birçok merkez tarafından invaziv duktal karsinoma tanısını alan olguların patoloji raporlarında ayrıntılı olarak belirtilmektedir. Birçok başka biyolojik parametre de tümör dokusunda araştırılmış olup bunların bazıları yukarıda ifade edilenler kadar olmasa da prognostik değere sahip olabilecekleri yönünde literatürde raporlar mevcuttur. Bu biyolojik parametreler arasında bir tümör baskılayıcı gen olan p53, bir onkogen olan c-myc, hücre proliferasyon indeksini tayin eden Ki67, hücre siklusu hızlandırıcılarından siklinD1, apoptozu engelleyen mitokondrial bir molekül olan bcl-2, apoptozu kolaylaştıran bir başka molekül olarak bax, hücre büyüme sinyal molekülleri olan epidermal büyüme faktörü ailesi üyeleri (EBF tipleri) ve bunların reseptörleri (EBFR tipleri) gibi birçok parametre sayılabilir. Son 10 yıl içerisinde apoptoz yolaklarında görev alan özellikle ekstrinsek apoptoz yolağında ana rolü oynayan bir ölüm reseptörü ve tümör nekrozis faktör ailesi üyesi olan Fas (CD95/Apo-1) ve onun ligandı olan FasL (CD95L) molekülleri ve hem intrensek yolak hem de ekstrensek apoptoz yolağında aktivasyon sonrası kaskad reaksiyonu halinde gelişen proteolitik aktiviteye sahip kaspazların çeşitli tiplerinin de araştırıldığı dikkati çekmektedir. Bu biyolojik parametrelerin tümör dokusunda aşırı 2 ekspresyonu ya da normal ekspresyon düzeylerinin altında eksprese edilmeleri veya ekspresyonlarının tamamen kaybı prognostik açıdan anlam ifade edebilmektedir. Örneğin ÖR başta olmak üzere ÖR ve PR düzeyleri tümör dokusunda belli bir kritik değerin altında ise bu hastaların hormon tedavisinden fayda görme şansları anlamlı olarak azalmakta ve hatta hormon tedavisinin uygulanmasına karar vermek için tümör dokusunda ÖR ve PR düzeylerinin tayin edilmesi gerekmekte olup, ÖR ve PR için negatif olan meme kanseri olguları olumsuz prognoz göstermektedir. HER-2/neu analizi de son yıllarda rutin uygulamaya girmiş olup EBFR ailesine dahil olan bu molekülün pozitif olduğu meme kanseri olgularında daha olumsuz bir prognoz söz konusudur. Bununla birlikte HER-2/neu pozitif olguların bu reseptöre karşı geliştirilmiş bir monoklonal antikor olan Trastuzumab ile tedavi şansı da bulunmaktadır. Bu durum, kanser tedavisinde son yıllarda popüler bir konu olan hedefe yönelik tedaviye güzel bir örnektir. Dolayısıyla yeni biyolojik parametrelerin belirlenmesi ve/veya daha önceden bilinen biyolojik parametrelerin moleküler mekanizmalarının daha iyi anlaşılması ile prognoz üzerine etkilerinin olup olmadığı daha iyi anlaşılır hale gelirken diğer yanda da netlik kazanan moleküler mekanizmalar üzerinden hedefe yönelik tedavi stratejileri de geliştirilebilmektedir. HER-2/neu, meme tümörü dokusunda daha yaygın olarak immünohistokimyasal yolla analiz edilirken bir yandan da daha sınırlı ve pahalı olarak, ancak çok daha kesin olmak üzere moleküler yöntemlerle de analiz edilebilmektedir. Bu yöntemlerden biri immünofloresan yöntemidir. Bu yöntem de, immünohistokimyasal analizde olduğu gibi formalinde tespit edilmiş, rutin doku takip işleminden geçmiş ve parafine gömülü meme tümör doku örneklerinde çalışılan bir yöntemdir. Pahalı olması ve uygulamasının biraz daha güçlük arztemesi dezavantajlı yönleri olmakla birlikte çok daha kesin ve güvenilir sonuçlar vermesi ve ayrıca diğer moleküler yöntemlere belirgin bir üstünlüğü olan, sinyalin tümör nükleusunda lokalize edilebilmesi ile belirgin bir avantaj sağlamaktadır. Yukarıda ifade edilen biyolojik parametrelerin analiz edildiği meme kanseri serileri literatürde rapor edilmiş olmakla birlikte bunların tümü ya da büyük kısmının aynı seride ve hem primer tümör dokusu hem de pozitif aksiller lenf düğümü doku örneklerinde karşılıklı olarak analiz edildiği seri sayısı sınırlıdır. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı ve Tokat Devlet Hastanesi Patoloji Servisi arşiv materyalinden elde ettiğimiz meme invaziv 3 duktal karsinoma olgu serisinde yürütüğümüz çalışmamızda başlıca HER-2/neu molekülünün hem immünohistokimyasal hem de immünofloresan yöntemle analizi gerçekleştirilmiş olup elde edilen sonuçlar, analizi yapılan diğer parametreler; p53, bcl2, siklinD1, Fas, FasL, ÖR, PR ve kaspaz-3 sonuçları ile ve ayrıca klinikopatolojik parametreler ile (tümör evresi, histolojik diferansiyasyon derecesi-grade, yaş, tümör boyutu, metastatik lenf düğümü sayısı) olası ilişkileri analiz edilmiş ve literatür eşliğinde tartışılarak yorumlanmıştır. 4 KAYNAK ÖZETLERİ 1-An analysis of HER-2/neu gene status in invasive ductal carcinomas using immunohistochemistry and fluorescence in situ hybridization. Köseoğlu RD, Müslehiddinoğlu A, Erkorkmaz Ü, Caferler JS, Dürer P, Özön YH. Turk J Med Sci 2011; 41 (5): 809-819 Amaç: İnvaziv meme karsinomalarında HER-2/neu gen durumunu belirlemek icin immunohistokimya (İHK) ve fl uoresan in situ hibridizasyon (FİSH) en sık olarak kullanılan 2 metotdur. Calışmamızdaki amacımız invaziv duktal karsinoma olgularımızda HER-2/neu geni icin İHK ve FİSH ile elde edilen sonuclar arasındaki uyumu analiz etmekti. Materyal ve Yöntem: Calışmaya invaziv duktal karsinoma tanısı konmuş 59 kadın hasta dâhil edildi. Ortalama yaş 57,8 idi. Aksiller lenf duğumu durumu, aksiller disseksiyon uygulanmış 30 hastada değerlendirilebildi. HER-2/neu gen ekspresyonu ve amplifi kasyonu primer tumor dokularında İHK ve FİSH metotları ile analiz edildi. İHK analizini yorumlamak icin skor 0, 1+, 2+ ve 3+ şeklinde skorlama uygulanırken HER2/neu:CEP17 oranı 2 ve uzerinde olan olgular HER-2/neu gene amplifi kasyonu icin pozitif kabul edildi. Bulgular: Calışmamızda olguların tamamı dikkate alındığında HER-2/neu gen amplifi kasyon oranı % 28,8 (17 olgu) iken bu oran lenf duğumu pozitif grupta % 48 (12 olgu) idi. Serimizde HER-2/neu aşırı ekspresyon (skor 3+) oranı % 11,9 olarak saptandı (7 olgu). HER-2/neu gen amplifi kasyonu tumor derecesi ile ilişkiliydi (P < 0,05). İHK ve FİSH sonucları arasındaki ilişki anlamlıydı (P < 0,001). Skore 3+ olan olguların tumu FİSH pozitif iken skor 0 olanların % 97’si, skor 1+ olanların % 44’u FİSH negatif idi. Skore 2+ olguların % 80’ inde HER-2/neu gen amplifi kasyonu saptandı. Lenf duğumu pozitif skor 0, 2+ ve 3+ olgularda İHK ve FİSH sonucları arasındaki uyum oranı % 100 iken skor 1+ olgularda bu oran % 29 idi. 5 Sonuç: Sonuc olarak, kendi serimizdeki HER-2/neu aşırı ekspresyon oranı (% 11,9) literaturde rapor edilmiş oranlardan duşuk iken HER-2/neu gen amplifi kasyon oranı (% 28,8) literatur ile uyumluydu. Calışmamızda HER-2/neu gen amplifi kasyonu tumor derecesi ile ilişkiliydi. Skor 2+ ve 3+ olgularda HER-2/neu aşırı ekspresyon ve gen amplifikasyon sonucları arasındaki uyum oranı yuksek iken skor 1+ olgulardaki uyumsuzluk oranı diğer rapor edilmiş oranlara gore daha yuksekti. Pozitif lenf duğumlu skor 1+ olgulardaki uyumsuzluk oranı total calışma grubununkinden daha yuksekti. Sonuclarımıza gore, HER-2/neu icin skor 1+ immunboyanma daha belirsiz bir sonuctu ve metastatik hasta grubunda skor 1+ olgular calışma grubunun tamamından daha yuksek HER-2/neu gen amplifi kasyon oranına sahipti. Sonuclarımız, ozellikle aksiller lenf duğumu pozitif olan skor 1+ olgularda HER-2/neu gen durumunun FİSH analizi ile değerlendirilmesi gerektiğine işaret etmektedir. 2- Expression of c-erbB2, cyclinD1 and estrogen receptor and their clinical implications in the invasive ductal carcinoma of the breast. Lee A, Park WC, Yim HW, Lee MA, Park G, Lee KY. Jpn J Clin Oncol. 2007; 37: 708-14. Amaç: Bu çalışma memenin invaziv duktal karsinomlarında c-erbB2, siklinD1 and ÖR’ ü ile onların prognostik önemlerini analiz etmeyi hedeflemektedir. Materyal ve Yöntem: 333 invaziv duktal karsinoma hastasında FISH ve İHK yöntemleri kullanılarak c-erbB2, siklinD1, ÖR analiz edilmiştir. Bulgular: C-erbB2 için FISH ve İHK sonuçları %86,7 oranında uyumluluk göstermektedir. C-erbB2 aşırı ekspresyonu siklinD1 aşırı ekspresyonu ve ÖR negatifliği ile ilişkili bulunmuştur (her iki için de P < 0.01 ). SiklinD1 aşırı ekspresyonu ÖR pozitifliği ile ilişkilidir (P < 0.01). c-erbB2 aşırı ekspresyonu gösteren olgular bir grup olarak ele alındığında bunlar içerisinde düşük siklinD1 ekspresyonu gösterenlerin, yüksek siklinD1 ekspresyonu gösterenlere göre daha yüksek mortaliteye sahip oldukları görülmüştür (RR = 3.2; 95% CI, 1.6-6.6). Aşırı siklinD1 ekspresyonu gösteren olgular bir grup olarak değerlendirildiğinde de bunların içerisnde ÖR negatif olanların ÖR 6 pozitif olanlara göre önemli derecede daha yüksek mortaliteye sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır (RR = 2.1; 95% CI, 1.1-3.8). Sonuç: c-erbB2 aşırı ekspresyonunda yüksek siklinD1 ekspresyonu, siklinD1 aşırı ekspresyonunda da ÖR pozitifliği daha iyi prognoz göstergeleri olarak değer taşımaktadır. 3-The significance of c-erbB-2 overexpression and p53 expression in patients with axillary lymph node-negative breast cancer: a tissue microarray study. Ko SS, Na YS, Yoon CS, Park JY, Kim HS, Hur MH, Lee HK, Chun YK, Kang SS, Park BW, Lee JH. Int J Surg Pathol. 2007;15(2): 98-109. Amaç: Aksiller lenf düğümü metastazı olmayan erken evre meme karisnomalı hastalarda c-erbB2 ve p53’ ün prognostik değerinin olup olmadığının ortaya konması amaçlanmış bir çalışma. Materyal ve Yöntem: Çalışma, lenf düğümü metastazı olmayan erken evre meme kanserli 326 hastanın parafin bloklarında ÖR, PR, p53 ve c-erbB2 İHK ile analiz edilmiştir. Bulgular: c-erbB-2 hasta yaşı, menapoz, tümör boyutu, histolojik ve nükleer grade, hormon reseptör varlığı ile ilişkili bulunmuştur. P53 ekspresyonunun survi, hasta yaşı, menapoz ve tümör boyutu ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Tüm bu ilişkilerin istatistiksel anlamı ise görülmemiştir. Sonuç: c-erbB2 ve p53 ekspresyonları lenf düğümü metastazı göstermeyen erken evre meme kanserli hastalarda herhangibir prognostik değer taşımamaktadır. 7 4- Correlation of Bcl-2 and p53 expression in primary breast tumors and corresponding metastatic lymph nodes. Cancer. Arun B, Kilic G, Yen C, Foster B, Yardley D, Gaynor R, Ashfaq R. 2003; 98(12): 2554-9. Amaç: Primer meme karsinomlarında ve metastatik aksiller lenf düğümlerinde bcl-2 ve p53 ekspresyonlarının karşılaştırması amaçlanmıştır. Materyal ve Yöntem: 60 meme kanserli olgunun primer tümör dokusu ile karşılık gelen metastatik aksiller lenf düğümlerinde İHK ile bcl-2 ve p53 analizi yapılarak sonuçlar karşılaştırıldı. Bulgular: Primer tümör doku örnekleri bcl-2 ekspresyonu (%53), metastatik lenf düğümü bcl-2 ekspresyonu (%50) ile ilişkiliydi (Pearson correlation = 0.656). p53 ekspresyonu da benzer sırayla %72 ve %60 ekspresyona sahipti ve anlamlı korelasyon gösterdi (Pearson correlation = 0.800). Primer tümör dokusunda p53 ve bcl-2 ekspresyonları arasında anlamlı ters ilişki saptandı (Pearson correlation = -0.310). Sonuç: p53 ve bcl-2 ekspresyonları primer ve metastatik lenf düğümleri tümör dokularında anlamlı ilişki göstermektedir. P53 ve bcl-2’ nin prognostik değerinin anlaşılabilmesi için daha ileri çalışmalara gereksinim bulumaktadır. 5- The expression of p53, bcl-2, bax, fas and fasL in the primary tumour and lymph node metastases of breast cancer. Sjöström-Mattson J, Von Boguslawski K, Bengtsson NO, Mjaaland I, Salmenkivi K, Blomqvist C. Acta Oncol. 2009; 48(8): 1137-43. Amaç: 59 meme kanseri hastasında primer tümör dokusu ve karşılık gelen metastatik lenf düğümlerindeki benzerlikleri araştırmak amaçlanmıştır. Materyal ve Yöntem: Primer ve metastatik tümör doku örneklerinde immünohistokimyasal yolla p53, bax, bcl-2, Fas ve FasL analizleri uygulandı. 8 Bulgular: Primer ve metastatik odaklar arasındaki ekspresyonlar arası uyum oranları p53 için %85, bcl-2 için %79, bax için %69, Fas için %59 ve FasL için %43 idi. Çoğu olguda p53, bcl-2 ve bax için primer tümör dokusu ve karşılık gelen metastatik lenf düğümündeki pozitiflik oranları arasındaki ekspresyon düzeyleri %20’ den daha fazla değişiklik göstermedi. Olguların %15-25’ inde lenf düğümündeki ekspresyon %20’ den daha çok olmak üzere az ekspresyon göstermekteydi. %10-17 arası olguda ise lenf düğümündeki ekspresyon %20’ den daha çok bir farkla fazla ekspresyon göstermekteydi. Olguların yarısında Fas ekspresyonu primer ve metastatik odakta aynı idi. Çoğu olguda FasL pozitifliği metastatik lenf düğümünde kayboldu. En sıklıkla görülen fenottip tümör Fas - /Tümör FasL + /nodal Fas - /nodal FasL- fenotipi idi ve oranı %22 idi. Sonuç: p53, bax, bcl-2, Fas ve FasL ekspresyonları primer ve metastatik lenf düğümlerinde ekseriytle aynı ornada izlenmedi. Bu durum daha geniş seriler üzerinde denenerek tedavi stratejileri geliştrimek için faydalı olabilir. 6- Prognostic value of bcl-2 expression in invasive breast cancer. P Hellemans, PA van Dam, J Weyler, AT van Oosterom, P Buytaert and E Van Marck. British Journal of Cancer 1995; 72: 354-360. Amaç: bcl-2’ nin invaziv duktal karsinomada klinikopatolojik veriler ile ilişkisi araştırılmıştır. Materyal ve Yöntem: 251 invaziv duktal karsinomalı hastada immünohistokimyasal olarak bcl-2 analiz edilmiş, klinikopatolojik veriler ve prognostik değişkenler ile arasındaki ilişkiler analiz edilmiştir. Bulgular: Ortalama takip süresi 91 ay sonuçlar klinikopatolojik veriler ve prognostik değişkenler ile korele idi. Olguların %25’ i bcl-2 için negatif iken %75 olgu bcl-2 pozitifti. Bcl-2 ile tümör grade, evresi vem menapozal durum arasında ilişki görülmedi. Bcl-2 ile ÖR ve pozitifliği arasında güçlü ilişkiler saptandı (her ikisi için de P < 0.001). aksiller lenf düğümü negatif grupta bcl-2’ nin hastalıksız survi ve genel survi üzerinde 9 herhangi bir etkisi saptanmadı. Bununla beraber aksiller lenf düğümü pozitif grupta multivaryete analizi bcl-2 ekspresyonunun bağımsız olarak kısalmış hastalıksız survi ve genel survi ile ilişkisini ortaya koydu (sırasıyla; P = 0.003, P < 0.001). Sonuç: bcl-2 ekspresyonu meme kanserinde adjuvan tedaviye yanıtta modülatör olarak potansiyel önemli bir role sahiptir. 7- Prognostic relevance of altered Fas (CD95)-system in human breast cancer. Mottolese M, Buglioni S, Bracalenti C, Cardarelli MA, Ciabocco L, Giannarelli D, Botti C, Natali PG, Concetti A, Venanzi FM. Int J Cancer. 2000; 89(2): 127-32. Amaç: benign ve malign meme lezyonlarında Fas ve ligandı FasL’ nin dağılımı analiz edilmiştir. Materyal ve Yöntem: malign ve benign meme lezyonları saptananan 186 hastanın cerrahi örneklerinde (45 benign ve 141 malign meme lezyonu) immünohistokimyasal yolla Fas ve FasL analiz edilmiştir. Bulgular: Benign lezyonların %91,1’ inde Fas ekspresyonu saptanmış iken malign lezyonların %56,7’ sinde Fas ekspresyonu tespit edilmiş. FasL ekspresyonu benign lezyonların %22,22 sinde invaziv karsinomaların %53.9’ unda saptanmıştır. Malign lezyonlarda reseptör ve ligandının ekspresyonları ters korelason göstermekteydi. Bu bulgular prognostik değeri olan patolojik parametreler ile koreleydi. FasL ile metastatik lenf düğümü ve daha büyük tümör boyutu arasında anlamlı ilişki saptanırken Fas ekspresyonu ile de lenf düğümü negatifliği ve daha küçük tümör boyutu arasında ilişki görüldü. Fas pozitif hastalar Fas negatiflerden daha uzun hastalıksız surviye sahip iken FasL pozitifliği surviyi etkilememekteydi. Sonuç: Bu ilişkiler benign ve malign meme lezyonlarının Fas ve FasL ekspresyonlarının farklılık gösterdiği ve neoplastik Fas negatif / FasL positif fenotipin meme kanseri progresyonu ile ilişkili olabileceğini göstermektedir. 10 8-. Expression of caspases 3, 6 and 8 is increased in parallel with apoptosis and histological aggressiveness of the breast lesion. Vakkala M, Pääkkö P, Soini Y Br J Cancer. 1999; 81(4): 592-9. Amaç: Çalışmada memenin preneoplastik ve neoplastik lezyonlarında kaspaz-3, 6 ve 8 ekspresyonları ve apopitozla ilişkisi araştırılmıştır. Materyal ve Yöntem: Çalışma 9 benign epitelyal hiperplazi, 15 atipik hiperplazi, 74 in situ karsinoma ve 82 invaziv duktal karsinoma materyali üzerinde gerçekleştirildi. Kaspazların analizi immünohistokimyasal yolla apopitoz ise TUNEL yöntemi ile araştırıldı. Bulgular: Artmış kaspaz-3 ekspresyonu benign epitelyal hiperplazilerin %22’ inde, atipik hiperplazilerin %25’ inde, in situ karsinomaların %58’ inde invaziv karsinomaların %90’ ında saptandı. Kaspaz-6’ nın aynı sıra ile lezyonlarda saptanma oranları %11, %25, %60 ve %87 iken kaspaz-8’ in %22, %57,% 84 ve %83 idi. Yüksek dereceli in situ lezyonlarda, düşük dereceli ve orta dereceli lezyonlara göre, kuvvetli kaspaz-3, 6 ve 8 ekspresyonlu daha çok olgu mevcut idi (sırasıyla; P=0.0045, P=0.049 ve P = 0.0001). İnvaziv karsinomalarda yüksek tümör grade ve kaspaz-3, 6 ve 8 ekspresyonları arasında istatistiksel anlamlı ilişki görülmedi (sırasıyla; P=0.27, P=0.26 ve P=0.69). Ortalama apopitotik indeks benign epitelyal hiperplazilerde %0.14+/- 0.14, atipik hiperplazilerde %0.12 +/- 0.17, in situ karsinomalarda % 0.88+/- 0.61 ve invaziv karsinomalarda %1.21 +/- 0.94 idi. Tüm olgularda kuvvetli kaspaz-3, 6 ve 8 pozitifliği apopitozun yaygınlığı ile ilişkiliydi (sırasıyla; P<0.001, P=0.015 ve P=0.050). Sonuç: Kaspaz-3,6 ve 8 ekspresyonu neoplastik meme lezyonlarında apopitoz indeksi artışına ve meme lezyonunun progresyonuna paralel olarak artış göstermekteydi. 11 MATERYAL ve YÖNTEM Çalışmaya, Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı ve Tokat Devlet Hastanesi Patoloji Servisi’ nde 2000-2011 tarihleri arasında meme invaziv duktal karsinoma tanısı konmuş toplam 112 olgu dahil edildi. Olguların 74’ ü Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı’nda tanısı konmuş ve buranın arşivinden elde edilen, 38’ i Tokat Devlet Hastanesi Patoloji Servisi’nde tanısı konmuş ve buranın arşivinden elde edilen olgulardı. Bu olguların 65’ inde uygulanan cerrahi prosedür modifiye radikal mastektomi ve aksiller disseksiyon ya da meme koruyucu cerrahi ile birlikte aksiller disseksiyon iken 47 olguda aksiller disseksiyon olmaksızın sadece eksizyone biyopsi ya da genişletilmiş eksizyonel biyopsi idi. Aksiller disseksiyonun uygulandığı 65 olgu içerisinde lenf düğümü metastazı gösteren olgu sayısı 50 idi. İmmünohistokimyasal analizler hem primer tümör doku örneklerinde hem de metastatik olgularda pozitif aksiller lenf düğümü doku örneklerinde uygulandığından primer tümör dokusu ve metastatik aksiller lenf düğümü tümör doku örneklerini temsil eden parafin blokları arşivlerden elde edildi. Klinikopatolojik veriler; yaş, evre, histolojik diferansiyasyon derecesi, tümör boyutu, aksiller lenf düğümü durumu, metastatik olgularda pozitif lenf düğümü sayısı patoloji raporlarından elde edildi. Olgulara ait tüm hematoksilen-eozin boyalı kesitler yeniden gözden geçirilerek invaziv duktal karsinoma tanıları histolojik diferansiyasyon dereceleri teyit edildi. Histolojik diferansiyasyon derecesi için “Modifiye BloomRichardson Grading” şeması uygulandı. İmmünohistokimyasal ve immünofloresan analizler için parafin bloklardan 4 mikrometre kalınlığında kesitler alındı. İmmünohistokimyasal analizde 9 biyolojik parametre çalışıldı. Bunlar; p53, HER-2/neu, bcl-2, siklinD1, Fas, FasL, kaspaz-3, ÖR ve PR. HER-2/neu aynı zamanda primer tümör dokusunda immünofloresan yöntemle de değerlendirildi. İmmünohistokimyasal analizler 112 olgunun primer tümör dokusunda ve aksiller metastaz gösteren 48 olgunun pozitif aksiller lenf düğümü doku örneklerinde uygulandı. Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 2 olgunun pozitif lenf düğümlerinde teknik sebepler nedeniyle immünohistokimyasal analiz yapılamadığından bu 2 olgunun pozitif lenf düğümleri analizden çıkarıldı. İmmünohistokimyasal analiz için parafin bloklardan alınan 4 mikrometre kalınlığında kesitler bir gece 37 santigrad derecede etüvde bekletildi. Ardından 60 12 santigrad derecede 1 saat sıcak etüvde deparafinizasyon işlemine başlandı. Takiben ksilen ve derecelendirilmiş alkol serisinden geçirilerek deparafinizasyon işlemi tamamlandı. Antijen geri kazanma işlemi tüm antikorlar için pH’ sı 6 olan sitrat solüsyonu içerisinde mikrodalga fırında 20 dakika kaynatma işlemi ile gerçekleştirildi. Endojen peroksit kaynaklı özgül olmayan zemin boyanmasını azaltmak amacıyla kesitlere hidrojen peroksit uygulandı. Takiben boyanma ve sinyal kalitesini artırmak ve özgül olmayan boyanmayı önlemek için protein blokajı yapıldı. Bu işlem sonrası primer inkübasyon işlemine geçildi. Primer inkübasyonda kullanılan antikorların dilüsyon, klon ve markaları ile inkübasyon süreleri aşağıda tabloda gösterilmiştir; Antikor Dilüsyon Klon Marka İnkübasyon süresi HER-2/neu 1/400 e2-4001+ 3B5 ThermoScientific 30 dakika p53 1/100 DO-7+ BP53-12 ThermoScientific 30 dakika bcl-2 1/50 100/D5 ThermoScientific 30 dakika SiklinD1 1/25 SP4 ThermoScientific 30 dakika Kaspaz-3 1/10 JHM62 Labvision/Neomarkers 30 dakika Fas 1/15 GM30 ThermoScientific 60 dakika FasL 1/50 Rabbit poliklonal ThermoScientific 30 dakika ÖR 1/100 SP1 ThermoScientific 30 dakika PR 1/100 SP2 ThermoScientific 30 dakika Primer inkübasyon işlemi sonrası biotinle konjuge edilmiş keçi kaynaklı serum (sekonder antikor) ile sekonder inkübasyon işlemine geçildi. Ardından sinyalleri görünür hale getirmek için streptavidin-peroksidaz ve amino-etil-karbazol (AEK) kesitlere uygulandı. Son aşamada Mayer hematoksilen ile kesitler boyandı ve aköz hümör ile kapatıldı. Her bir antikor için uygun negatif ve pozitif kontroller kullanılarak sonuçların güvenilirliği test edildi. 13 İmmünohistokimyasal boyama işlemi basamaklar halinde aşağıdaki gibi uygulandı; 1. 4 mikrometre kalınlığında hazırlanmış parafin kesitler 60 ºC sıcaklığa sahip etüvde 80 dakika bekletildi. 2. Takiben kesitler, ksilen içeren 3 ayrı şalede her bir şalede 5’ er dakika olacak şekilde deparafinizasyon işlemine devam edildi. 3. Kesitler azalan alkol serisinden, sırasıyla % 100, %95 ve %80’ lik etanol içeren şalelerin her birinde 5’ er dakika bekletilerek geçirildi. 4. Kesitler distile suda yıkandı. 5. Kesitler deparafinizasyon işleminden sonra “antijen kazanma” işlemine tabi tutuldu. Antijen kazanma işlemi için deparafinize kesitler, sitrat tampon solüsyonu içeren kap içerisine alındı ve mikrodalga fırında 4 kez farklı güçlerde (sırasıyla ≈ 750W, 500W, 350W, 350W olacak şekilde) 5’ er dakika kaynatıldı. 6. Kaynatma işleminden sonra kesitleri içeren kap oda sıcaklığında 20 dakika süre ile soğumaya bırakıldı. 7. Takiben kesitler distile su ile yıkandı. 8. Kesitler kurulandıktan sonra hidrofobik kalem ile dokuların etrafı çizildi. 9. Kesitler fosfat tampon solüsyonu (FTS) içerisine alındı. 10. Endojen peroksit kaynaklı özgül olmayan zemin boyanmasını azaltmak amacıyla kesitlere 10 dakika süreyle hidrojen peroksit uygulandı. 11. Kesitler FTS içeren 3 ayrı şalede 3 kez yıkandı. 12. Kesitlere özgül olmayan zemin boyanmasını önlemek amacıyla 10 dakika süreyle oda ısında ultra V blok ( protein blokajı ) uygulaması yapıldı. 13. Takiben kesitlere yıkama yapılmadan sadece lam üzerindeki ultra V blok akıtıldı. 14. Kesitlere primer antikor damlatıldı. Primer antikor dokuyu kaplayacak şekilde uygulandı ve primer antikorun prospektüsünde belirtilen sürede 37 ºC’ de inkübasyona bırakıldı. 15. İnkübasyondan sonra kesitler FTS ile 3 kez yıkandı. 16. Yıkama sonrası kesitlere biotinlenmiş keçi kaynaklı polivalan antiserum damlatılıp 15 dakika 37 ºC’ de inkübasyona bırakıldı. 14 17. Kesitler FTS ile 3 kez yıkandı. 18. Kesitlere streptavidin peroxidase solüsyonu damlatılıp 37 ºC’ de 15 dakika inkübe edildi. 19. Kesitler FTS ile 3 kez yıkandı. 20. AEK kromojen kesitlerin üzerine damlatılıp 37 ºC’ de 15 dakika inkübasyona bırakıldı. AEK kromojen, kullanımdan 10 dakika önce karanlık ortamda hazırlandı ve uygulama da karanlık ya da loş ışık ortamında gerçekleştirildi. 21. Kesitler distile su ile yıkandı. 22. Kesitlere zemin boyanması için Mayer hematoksilen uygulandı. Mayer hematoksilen 1 dakika uygulandı. 23. Kesitler çeşme altında bol su ile yıkandı. 24. Kesitler aköz kapama maddesi ile kapatıldı. İmmünohistokimyasal boyaların değerlendirilmesi; Işık mikroskobu ile incelemede tüm antikorlar için geçerli olmak üzere boyanmanın en optimum olduğu alanlar seçildi ve değerlendirmeler bu alanlarda yapıldı. p53, ÖR ve PR için anlamlı boyanma nükleer olup pozitiflik için incelenen alanlarda tümör hücre nükleuslarının en az %10’unun boyanmış olması şartı arandı. SiklinD1 için de nükleer boyanma anlamlı olup tümör hücre nükleuslarının en az %50’ sinin boyanması pozitif olarak kabul edildi. Bcl-2 için membranöz ve sitoplazmik boyanma anlamlı olup incelenen alanlarda tümör hücrelerinin en az %10’nunun boyanması pozitiflik için eşik değer olarak kabul edildi. Fas için membranöz, FasL için membranöz ve sitoplazmik, kaspaz-3 için sitoplazmik boyanma anlamlı olup bu 3 antikor için boyanma yaygınlığı ve şiddeti ayrı ayrı semikantitatif olarak derecelendirilip çıkan skorlar toplanarak total skorun 6 ve üzeri olduğu olgular pozitif olarak kabul edildi. Boyanma yaygınlığı ve şiddetini skorlamak için kullanılan şema aşağıdadır; 15 Boyanma yaygınlığı Skor Boyanma şiddeti Skor Boyanma yok 0 Boyanma yok 0 <%25 1 Çok zayıf 1 %25-%50 2 Hafif 2 %50-%75 3 Orta 3 >%75 4 Şiddetli 4 HER-2/neu için membranöz boyanma anlamlı olup boyanma sonucunun pozitif ya da negatif olarak değerlendirilmesinde yaygın olarak kabul edilen aşağıdaki revizyone skorlama şeması kullanıldı; Boyanma özelliği Skor Boyanma yok ya da tümör hücrelerinin %10’ ununda azında membranöz boyanma 0 Tümör hücrelerinin %10’ undan fazlasında kısmen, zayıf membranöz boyanma 1 Tümör hücrelerinin %10’ undan fazlasında tam, zayıf-orta membranöz boyanma ya da %30’ un altında tam, kuvvetli membranöz boyanma Tümör hücrelerinin %30’ u ve üzerinde tam, kuvvetli membranöz boyanma 2 3 Skor 0 ve 1 negatif olarak kabul edilirken skor 3 pozitif olarak kabul edildi. Skor 2 sınırda pozitif (borderline) kabul edilen bir skor olup bu olgular genel pratikte HER2/neu geni için durumlarının kesinleştirilmesi için FISH analizine yönlendirilen olgulardır. Bizim çalışmamızda HER-2/neu için immünohistokimyasal analiz ve FISH analizi sonuçlarının uyumluluğunu karşılaştırmak amaçlarımızdan biri olduğundan tüm olgularda immünohistokimyasal analizden elde edilen skorun ne olduğuna bakılmaksızın primer tümör dokusunda FISH yöntemi ile de HER-2/neu analizi yapıldı. HER-2/neu için FISH analizi yine formalinde tespit edilmiş ve parafine gömülü primer tümör doku kesitleri üzerinde gerçekleştirildi. Analizde Zytovision marka Zytolight SPEC HER2/CEN17 dual color probe kit kullanıldı. FISH boyama yöntemi basamakları maddeler halinde aşağıda verilmiştir; 16 1. Seçilen uygun parafin bloklardan hazırlanan 4 mikrometre kalınlığındaki kesitler önce 70 santigrad dereceye kadar ısıtılmış hot plate (ısıtıcılı tabla) üzerinde 10 dakika bekletildi. 2. Kesitler 2 ayrı ksilen içeren şalede 10’ ar dakika toplamda 20 dakika olmak üzere bekletildi. 3. Isı ve ksilen ile deparafinize edilen kesitler sırası ile %100, %90 ve %70’ lik alkol serisinden, her bir alkol içeren şalede 5 dakika bekleyecek şekilde geçirildi. 4. Kesitler deiyonize su içeren 2 ayrı şalede her birinde 2 dakika olmak üzere bekletildi. 5. Kesitler, önceden 98 santigrad dereceye ısıtılmış Heat Pretreatment Solution Citric (PT1) solüsyonunda 15 dakika inkübasyona bırakıldı. 6. Kesitler 15 dakikanın tamamlanması hızlıca deiyonize/distile su içeren 2 şalede her birinde 2 dakika olmak üzere yıkandı. 7. Kesitlerin üzerinde kalan fazla su ortamdan uzaklaştırıldı. 8. Doku kesitinin üzerine Pepsin solüsyonu(ES1) damlatılarak 37 santigrad derecede 10 dakika hibridizayon cihazı içerisinde inkübasyona bırakıldı. 9. Kesitler 5 dakika süreyle Wash Buffer SSC (WB1) içeren şalede yıkandı. 10. Takiben kesitler 1 dakika deiyonize/distile su içeren şalede yıkandı. 11. Kesitler %70, %90 ve %100 şeklinde artan alkol serisinden, her bir alkol içeren şalede 1 dakika kalacak şekilde geçirildi. 12. Takiben kesitler havada kurutuldu. 13. Her bir doku kesitinin üzerini kaplayacak şekilde 10 mikrolitre Zytolight SPEC HER2/CEN17 Dual color probe (PL8) uygulandı. 14. Her bir doku kesitinin üzerine 22x22 mm’ lik lamel kapatıldı. 15. Lamelin kenarları, preperasyonda hava kabarcığı olmaması için, gum arabik (sement materyali) ile kapatıldı. 16. Kesitler hibridizasyon cihazında uygun yerlere yerleştirilerek 75 santigrad derecede 10 dakika denatürasyon işlemine tabi tutuldu. 17. Takiben cihazın ısısı 37 santigrad dereceye ayarlanarak bir gece boyunca hibridizasyon işlemine geçildi. 18. Ertesi sabah sement materyal lamelin kenarlarından dikkatlice kaldırıldı 17 19. Preperat 37 sanigrad dereceye ısıtılmış Wash Buffer A içeren şale içerisine alınarak 2 dakika yıkandı ve bu süre içerisinde lamel kaldırıldı. 20. Kesitler 37 sanigrad dereceye ısıtılmış Wash Buffer A içeren 2 ayrı şalede her birinde 5’ er dakika olmak üzere yıkandı. 21. Kesitler takiben %70, %90 ve %100 şeklinde artn alkol serisinden, her bir şalede 1 dakika kalacak şekilde geçirildi. 22. Kesitler ışıktan korunarak havada kurutuldu. 23. Doku kesitleri üzerine, her bir kesitin üzerine 30 mikrolitre DAPI/AntifadeSolution (MT1) uygulandı. Kesitlerin üzeri 24x60 mm’ lik lamel ile kapatılarak 15 dakika karanlık ortamda inkübasyona bırakıldı. 24. Preperasyonun kenarlarına sızan fazla DAPI/Antifade-Solution (MT1) dikkatlice silindi. 25. Preperasyon fluoresan mikroskopta uygun filtre seti ile incelendi. 26. İnceleme sonrası preperatlar 2-8 santigrad derece arasında (buzdolabı ortamı) alüminyum folyaya sarılı halde arşivlendi. FISH değerlendirmesi; Uygun filtre setlerinin (DAPI, FITC, Texas Red, TRITC ve Triple filtreler) kullanımı ile hibridizasyon sinyalleri yeşil ve turuncu-sarı renklerde izlendi. Yeşil sinyal HER-2/neu genini, turuncu-sarı sinyal kromozom 17 sentromerini (CEP17) temsil etmekteydi. HER-2/neu amplifikasyonu göstermeyen hücrelerde HER-2 geninin 2 allelini temsil eden 2 adet yeşil ve kromozom 17 sentromerine ait 2 adet adet turuncusarı sinyal görülür. Gen amplifikasyonu diyebilmek için yeşil sinyallerin sayısının turuncu-sarı sinyallerin sayısına oranının 2 ve üzeri olması gerekmektedir. Her bir olgunun tümöründe, optimum morfolojide, üst üste binmemiş, ayrı ayrı duran en az 60 nükleus sayılarak değerlendirildi. HER-2/neu genini temsil eden yeşil sinyal sayısı, CEP17’ yi temsil eden turuncu-sarı sinyal sayısına oranı 2 ve üzeri ise gen amplifikasyonu için pozitif kabul edildi. Yeşil sinyallerin artmış sayıda ayrı ayrı noktalar halinde ya da bu noktaların küçük kümeler halinde birleşmiş toplulukları pozitif sinyal yönünde anlamlıydı. Değerlendirilebilir anlamlı sinyallerin bütünlüğünü korumuş nükleuslar içerisinde ve birbirlerinden ayrı olarak görülmesi gerekmekteydi. Kromozom 17 polizomisi yanlış pozitifliğe yol açabilecek bir durum olduğundan bu 18 durumun tanımlanması ve değerlendirme esnasında dikkate alınması gereklidir. Eğer sayılan tümör hücrelerinin %6’ sından daha fazlasında 3 veya daha fazla turuncu-sarı renkte CEP17 sinyali varlığı söz konusu ise bu durum kromozom 17 polizomisi olarak tanımlandı (Pothos, 2008). Hibridizasyon sonuçlarının güvenilirliği kitle birlikte verilen pozitif ve negatif kontrollerin olgulara ait kesitlerle birlikte boyanarak değerlendirilmesi ile sağlanmıştır. 19 İSTATİSTİKSEL ANALİZ Meme invaziv duktal karsinomalı 112 olgunun klinikopatolojik verileri ile primer ve metastatik lenf düğümü tümör odaklarındaki immünohistokimyasal analiz sonuçları ve primer tümör odağındaki FISH analiz sonuçları uygun istatistiksel yöntemler ile karşılaştırılarak analiz edildi. Olguların yaşa göre analizinde 50 yaş eşik değer olarak alındı. 50 yaş ve üzeri ile 50 yaş altı olgular şeklinde ayrılarak diğer parametreler ile olası ilişkiler analiz edildi. Tümör boyutuna göre analizde olgular; 20 mm ve altı, 21-39 mm arası ve 40 mm ve üzeri boyuta sahip olanlar şeklinde ayrılarak analizler gerçekleştirildi. Aksiller lenf düğümü metastazı olan olgular kendi içlerinde metastatik lenf düğümü sayısına göre de ayrılarak pozitif lenf düğümü sayısına göre diğer parametreler ile olası ilişkiler açısından analizler gerçekleştirildi. Buna göre aksiller lenf düğümü pozitif olgular; 4 ve üzeri pozitif lenf düğümü olanlar ve 1-3 arası pozitif lenf düğümü olanlar şeklinde ayrıldı. Ki-kare testi kategorize edilebilir değişkenleri karşılaştırmak için kullanıldı. Devamlı değişkenleri karşılaştırmak için “one-way ANOVA” ve bağımsız 2 değişkeni karşılaştırmak için t-testi kullanıldı. Değişkenler arasındaki uyumu değerlendirmek için Cramer’ in katsayısı kullanıldı. İstatistiksel anlam, p<0.05 için kabul edildi. 20 BULGULAR Çalışmaya 112 meme invaziv duktal karsinoma olgusu dâhil edildi. Yaş analizinde, 2 olgunun yaşı elde edilemediğinden değerlendirme dışında tutuldu ve analiz 110 olgu üzerinden gerçekleştirildi. Yaş aralığı 34-88 arasında idi. Ortalama yaş 56,36 olarak saptandı. Olguların %62,5’u (70 olgu) 50 yaş ve üzeri iken 40 olgu (%35,7) 50 yaş altıydı. Tümör boyutu verilerine de 2 olguda ulaşılamadı. Bu 2 olgu, sadece eksizyonel biyopsi yapılmış olgulardı. 110 olguda tümör boyut analizi gerçekleştirildi. Tümör boyut aralığı 7-100 mm arasında idi. Ortalama tümör boyutu 31,84 mm olarak saptandı. Primer tümör boyutu 20 mm ve altı olan olgu sayısı 28 (%25) iken 56 (%50) olgunun primer tümörü 21-39 mm arası, 26 (%23,2) olgunun ise 40 mm ve üzeriydi. Tümör histolojik diferansiyasyon derecesine (grade) göre olguların %57,2’ i (64 olgu) grade II olup, grade I (24 olgu; %21,4) ve grade III (24 olgu; %21,4) olgular eşit sayıdaydı. Çalışma kapsamındaki olguların 65’ ine modifiye radikal mastektomi-aksiller üstü disseksiyon veya genişletilmiş eksizyon/lumpektomi-aksiler disseksiyon uygulanmış olup 47 olgu aksiller disseksiyon uygulanmadan sadece memeden kitle eksizyonu/lumpektomi/koruyucu meme cerrahisi uygulanmış olgulardı. Genel çalışma grubunun (112 olgu) klinikopatolojik özellikleri tablo-1’ de gösterilmiştir. Aksiller disseksiyon uygulanmış olan 65 olgunun 50’ sinde aksiller lenf düğümü metastazı saptandı. Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 50 olgunun ortalama yaşı 56,50 yaş aralığı 36-79 idi. Metastatik grupta 35 (%70) olgunun yaşı 50 ve üzeri idi. Metastatik grupta primer tümör boyutu 7-100 mm arasında olup ortalama boyut 37,88 mm idi. Olguların %36’ sının (18 olgu) tümörü 40 mm ve üzeri iken %52’ sinin (24 olgu) tümörü 21-39 mm arası boyuta sahipti. Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 50 olgunun klinikopatolojik verileri tablo-2’ de gösterilmiştir. Aksiller lenf düğümü durumu ile primer tümör histolojik diferansiyasyon derecesi arasındaki ilişki önemsizdi (x2=4,053, P=0,132) (Tablo-3). Metastatik aksiller lenf düğümü sayısı ile primer tümör histolojik diferansiyasyon derecesi arasında ise anlamlı ilişki mevcuttu. Grade 1 olan olguların %54,5’ i 1-3 arası metastatik aksiller lenf düğümüne sahip iken grade II olan olguların %80’ i 4 ve üzeri pozitif aksiller lenf düğümü göstermekte idi. Grade III olgular içerisinde 4 ve üzeri pozitif lenf düğümüne sahip olguların oranı ise %44,4 idi. Metastatik grupta 4 ve üzeri aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 33 olgunun sadece 21 %15,2’ sinin primer tümörü grade 1, %72,7’ inin tümörü ise grade II idi (x2=6,553, P=0,038) (Tablo-4). Primer tümör boyutunun, tümör histolojik derecesi ile ilişkisi anlamlı idi. Tümör boyutu arttıkça tümör histolojik derecesi artmakta idi. Özellikle histolojik derecesi 1 olan olgular ile histolojik derecesi III olan olgular arasında tümör boyutu açısından istatistiksel anlamlı fark vardı. Histolojik derecesi 1 olan olguların ortalama primer tümör boyutu 28,8 mm iken histolojik derecesi III olan olguların ortalama tümör boyutu 49,48 mm idi (F=4.114, P=0.014) (Tablo-3). Histolojik derecesi I ve II ile II ve III olan olguların primer tümör boyutları açısından arada fark olmakla birlikte, bu farklar istatistiksel olarak anlamlı değildi. Tümör boyut aralığına göre de analiz yapıldığında yine anlamlı bir ilişki ortaya çıkmakta idi. Grade III olguların %50’ sinin tümörü 40 mm ve üzeri boyuta sahip iken grade I olguların sadece %4,2’ sinde 40 mm üzeri çapta tümör mevcut idi (x2=14,678, P=0,005) (Tablo-4). Primer tümör eksizyonu (MRM, lumpektomi veya genişletilmiş eksizyon şeklinde) ve aksiller disseksiyon uygulanan olgularda (65 olgu) aksiller lenf düğümü durumu ile primer tümör boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı. Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olguların ortalama primer tümör boyutu (37,88 mm’ ye karşı 30,67 mm) daha fazla olmasına rağmen aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (t=1,163, P=0.249) (Tablo-3). Primer tümör boyutu ile pozitif aksiller lenf düğümü sayısına göre analiz yapıldığında, 4 ve üzeri pozitif aksiller lenf düğümü gösteren olguların ortalama primer tümör boyutu (41,52 mm) ile 1-3 arası pozitif aksiller lenf düğümüne sahip olguların ve aksiller lenf düğümü negatif olguların primer tümörlerinin ortalama boyutları (sırası ile 30,82 ve 30,67 mm) arasında fark mevcut olmakla birlikte istatistiksel olarak anlamlı değildi (F=2,187, P=0,121). Yaş ile aksiller lenf düğümü durumu (t=0.091, P=0.928) ve tümör histolojik diferansiyasyon derecesi (F=0.054, P=0.948) arasında anlamlı ilişki saptanmadı (Tablo3). 112 olgunun primer tümör dokusunda gerçekleştirilen immünohistokimyasal analizler bazı parametreler için olguların tümünde teknik nedenlerden dolayı başarıya ulaşamadı. Bu biyolojik parametreler Fas, FasL, kaspaz-3 3 idi. Fas antikoru ile yapılan immünohistokimyasal analizde 12, FasL antikoru ile 9 olguda ve kaspaz-3 3 antikoru ile 4 olguda teknik nedenler sebebiyle optimum sonuçlar elde edilemediğinden bu 22 olgulardaki ilgili biyolojik parametrelerin sonuçları analizlerden çıkarıldı. Söz konusu teknik nedenler; immünohistokimyasal boyama yöntemi, doku tespiti ve doku takip işlemi, kullanılan antikor klonu gibi durumları kapsayabilir. Söz konusu parametreler ile optimum sonuçların alınamadığı olgularda analizler tekrarlandı. Tekrarlanan analizlere rağmen optimum olmayan sonuçların devam etmesi nedeniyle söz konusu parametreler için optimum sonuçların alınamadığı olgular ilgili analizlerden çıkarıldı. Primer tümör dokusunda gerçekleştirilen immünohistokimyasal ve FISH analizlerinin tüm biyolojik ve klinikopatolojik parametreler ile ilişkileri araştırıldığında aşağıdaki sonuçlara ulaşıldı (Tablo-5-11); Ortalama yaş ile ÖR durumu arasında anlamlı ilişki saptandı. ÖR için pozitif olan olguların ortalama yaşı 58,55 iken negatif olan olguların 53,54 idi (t=2.070, P=0.041) (Tablo-5). Yaş ile Fas durumu arasında da anlamlı bir ilişki saptandı. Primer tümör dokusu Fas için negatif olan toplam 66 olgunun ortalama yaşı 54,53 iken pozitif olan 32 olgunun ortalama yaşı 60,78 idi ve fark anlamlıydı (t=2.244, P=0.027) (Tablo6). Diğer parametreler ile ortalama yaş arasında anlamlı ilişki saptanmadı (Tablo5 ve 6). Elli yaş üstü olguların primer tümör dokusundaki Fas durumu ile ilişkisinin önemli olduğu saptandı. 50 yaş ve üzerindeki olguların %39,7’ si Fas için pozitif iken 50 yaş altındakilerin %20’ si Fas pozitifliği gösterdi. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (x2=3,964, P=0,046) (Tablo-6). Tümör boyutu ile Fas durumu arasındaki ilişki anlamlı idi. Fas için negatif primer tümör dokusuna sahip toplam 66 olgunun ortalama primer tümör boyutu 28,29 mm iken pozitif olan 32 olgununki 37,31 mm idi. Fark istatistiksel olarak anlamlıydı (t=2,274, P=0,025) (Tablo-6). Primer tümör histolojik diferansiyasyon derecesi ile Her-2/neu gen amplifikasyonu ve ÖR ekspresyonu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler saptandı (Tablo-5). Grade 1 olan olguların %95,8’ i FISH negatif iken grade II olguların %43,4’ü, grade III olguların %20,8’ i FISH pozitif idi (x2=8,778, P=0,012). Tümör grade ile Her-2/neu ekspresyonu arasında ise benzer anlamlı bir ilişki saptanmadı (x2=7,378, P=0,287) (Tablo-5). Grade 1 tümörler daha yüksek oranda ÖR pozitif idi. Grade 1 olguların %79,2’ si ÖR pozitif iken grade III olguların %41,7’ si ÖR pozitifti (x2=7,698, P=0,021). 23 Aksiller lenf düğümü durumu ile Her-2/neu ekspresyonu arasında anlamlı ilişki görülmez iken Her-2/neu gen amplifikasyonu arasında anlamlı ilişki saptandı (Tablo-5). Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olguların %40’ ında Her-2/neu gen amplifikasyonu görülürken aksiller metastazı bulunmayan olguların sadece %6,7’ sinde gen amplifikasyonu saptandı(P=0,025). Metastatik aksiller lenf düğümü sayısı ile hem Her-2/neu ekspresyonu (x2=3,739, P=0,291) hem de Her-2/neu gen amplifikasyonu (x2=0,238, P=0,626) arasında anlamlı ilişki saptanmadı (Tablo-7). Metastatik aksiller lenf düğümü sayısı ile ilişkili biyolojik parametre primer tümör dokusunda kaspaz-3 ekspresyonuydu. Pozitif aksiller lenf düğümü sayısı 1-3 arasında olan olguların %70,6’ sının primer tümörü kaspaz-3 için pozitif iken 4 ve üzeri pozitif lenf düğümü olan olguların %31,3’ ü kaspaz-3 için pozitif idi (x2=6,944, P=0,008) (Tablo-8). Primer tümör dokusunda Her-2/neu ekspresyonu skorlarının dağılımı şöyleydi; Skor 0 ; 68 olgu (%60,7) Skor 1 ; 19 olgu (%17) Skor 2 ; 9 olgu (%8) Skor 3 ; 16 olgu (%14,3) Primer tümör dokusundaki FISH analizi ile Her-2/neu gen amplifikasyonu sonuçlarının dağılımı ise; Amplifikasyon gösteren olgu sayısı ; 28 olgu (%25) Amplifikasyon göstermeyen olgu sayısı ; 84 olgu (%75) Primer tümör dokusunda Her-2/neu geninin immünohistokimya ve FISH yöntemleri ile analiz sonuçları arasında güçlü bir ilişki saptandı (x2=66,331, P=0,0001). Skor 3+ olan olguların %93,8’ i FISH pozitif iken, skor 0 olanların %97,1’ i FISH negatif idi. Skor 1+ ve skor 2+ olanlarda FISH pozitifliği sırası ile %26,3 ve %66,7 idi (Tablo-9). FISH analizi ile Her-2/neu gen durumu ÖR ile anlamlı bir ilişki gösterdi. Her2/neu gen amplifikasyonu göstermeyen (FISH negatif) olguların %60,7’ si ÖR pozitif iken, FISH pozitif olguların % 39,3’ ü ÖR pozitif idi (x2=3,902, P=0,048) (Tablo-9). 24 Primer tümör dokusunda Her-2/neu için skor 1 + ve skor 2+ olgular arasında FasL ekspresyonu açısından anlamlı bir ilişki ortaya çıktı. Skor 1+ olan olguların %72,2’ si FasL pozitif iken, skor 2+ olguların %87,5’ i FasL için negatif idi (x2=9,030, P=0,029) (Tablo-10). Primer tümör dokusundan ÖR ekspresyonunun PR, FasL, ve siklinD1 ile ilişkilerinin anlamlı olduğu saptandı. ÖR negatif olguların %86’ sı PR’ de negatif idi. PR pozitif olanların %83,3’ ü ÖR pozitifti (x2=21,282, P=0,0001) (Tablo-9). ÖR negatif olguların %68,8’ i FasL negatif iken ÖR pozitif olguların %58,8’ si FasL pozitifti (x2=7,494, P=0,006) (Tablo-10). ÖR ve siklinD1 arasında güçlü bir ilişki vardı. ÖR pozitif olguların %71’siklinD1 pozitif iken ÖR negatif olguların %66’ sı siklinD1 negatif idi (x2=15,252, P=0,0001) (Tablo-10). PR ile primer tümör boyutu arasında anlamlı bir ilişki saptandı. PR negatif olguların primer tümör boyutunun 20 mm ve üstü olması arasındaki ilişki anlamlıydı (x2=6,550, P=0,038). PR negatif olguların %82,6’ sının primer tümörü 20 mm ve üzeri iken PR pozitif olguların %39’ unun tümörü 19 mm ve altı çapa sahipti (Tablo-5). Fas ekspresyonu ile FasL ekspresyonu paralellik göstermekte idi ve istatistiksel anlam mevcuttu. Fas pozitif olguların %69,7’ si aynı zamanda FasL için de pozitif idi. Fas negatif olguların %69,7’ si de FasL için negatifdi (x2=12,138, P=0,0001) (Tablo11). Fas ekspresyonu ile kaspaz-3 ekspresyonu arasında da anlamlı ilişki mevcuttu. Fas negatifliği ile kaspaz-3 negatifliği paralellik göstermekteydi. Fas negatif olguların %74,6’ sı kaspaz-3 için de negatif idi (x2=5,342, P=0,021) (Tablo-11). Fas ekspresyonu ile tümör boyutu arasında da anlamlı ilişki saptandı. Fas pozitif olguların ortalama tümör çapı 37,31 mm iken Fas negatif olgularınki 28,29 mm idi (t=2,274, P=0,025) (Tablo-6). FasL ekspresyonu ile kaspaz-3 ekspresyonu arasında anlamlı ilişki mevcut idi. FasL negatif olguların %78,6’ sı aynı zamanda kaspaz-3 için de negatifti (x2=8,619, P=0,003) (Tablo-11). Primer tümör dokusunda bcl-2 ekspresyonu ile siklinD1 ekspresyonu arasındaki ilişki anlamlıydı. Bcl-2 ekspresyonu gösteren olguların %71,1’ i aynı zamanda siklinD1 ekspresyonu da göstermekteydi (x2=6,381, P=0,012) (Tablo-11). 25 Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 50 olgunun klinikopatolojik özellikleri analiz edildiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşıldı (Tablo-2, 4, 7, 8, 12-14); Metastatik gruptaki olguların ortalama yaşı 56,50 idi. Yaş aralığı 37-79 arasındaydı. Bu grupta primer tümör ortalama boyutu 37,88 mm (boyut aralığı 7-100 mm) idi. Olguların 33’ ünde (%66) metastatik aksiller lenf düğümü sayısı 4 ve üzeri iken, 17 (%34) olguda 1-3 arası pozitif aksiller lenf düğümü mevcuttu. Olguların %70’ inin (35 olgu) yaşı 50 ve üzerindeydi. Primer tümör dokusunda histolojik diferansiyasyon derecesi 30 olguda (%60) grade II, 11 olguda (%22) grade I ve 9 olguda (%18) grade III idi. Aksiller metastaza sahip olguların %40’ının (20 olgu) primer tümör dokusunda Her-2/neu gen amplifikasyonu saptandı. İmmünohistokimyasal olarak ise %22’ sinin (11 olgu) Her-2/neu ekspresyon skoru 3+ idi. Olguların %68’ i (34 olgu) ise Her-2/neu için negatif kategori kabul edilen 0 ve 1+ skorlara sahipti. Bu grupta diğer biyolojik parametrelerin pozitiflik oranları tabloda görülmektedir (Tablo-2). Metastatik grupta pozitif lenf düğümü sayısına göre klinikopatolojik ve primer tümör dokusu biyolojik parametrelerinin analiz sonuçları ilgili tablolarda verilmiştir. Bu sonuçlara göre 4 ve üzeri pozitif lenf düğümü gösteren olguların %72,7’ sinin primer tümör dokusu histolojik diferansiyasyon derecesi grade II olup fark önemli bulunmuştur (x2=6,553, P=0,038) (Tablo-4). Tümör histolojik diferansiyasyon derecesi ile tümör boyutu arasında metastatik grup içinde de güçlü ilişki mevcut idi. Grade III olguların %88,9’ u 40 mm’ den fazla çapa sahipti. Bu oran grade II tümörlerde %30, grade I tümörlerde %9,1 seviyesinde idi (x2=14,908 P=0,005) (Tablo-4). Metastatik grupta yer alan 50 olgunun primer tümör dokularında PR ekspresyonu ortalama yaş ile anlamlı ilişkiye sahipti. Primer tümörü PR negatif olan metastatik 31 olgunun ortalama yaşı 58,84 iken PR pozitif 19 olgununki 52,68 idi. Fark istatistiksel olarak anlamlıydı (t=2,095, P=0,041) (Tablo-7). Metastatik grupta 50 yaş üstü 35 olgunun 25’ inin (%71,4) primer tümör dokusu PR için negatif olup 50 yaş altında PR pozitif olguların oranı %60 idi. Aradaki ilişki önemliydi (x2=4,402, P=0,036) (Tablo-7). Metastatik grupta yer alan olguların primer tümör dokularında p53 ekspresyonu ile ortalama yaş arasında sınırda anlamlı ilişki saptandı. P53 negatif 33 olgunun 26 ortalama yaşı 58,55 iken p53 pozitif 17 olgununki 52,53 idi (t=1,990, P=0,052) (Tablo8). Aksiller lenf düğümü metastazına sahip grubun (50 olgu) primer tümör dokusunda Her-2/neu ekspresyonu ve gen amplifikasyonu arasındaki uyum analiz edildiğinde yine kuvvetli bir ilişki saptandı. Skor 3+ olan olguların tamamı gen amplifikasyonu gösterir iken skor 0 olanların da tamamı gen amplifikasyonu için negatif idi. skor 1+ olanların %45,5’ i skor 2+ olanların %80’ i gen amplifikasyonu göstermekte idi (x2=35,303, P=0,0001) (Tablo-12). Metastatik grubun primer tümör dokusunda ÖR ve PR ekspresyonları arasında anlamlı korelasyon saptandı. ÖR negatif olguların %84,2’ si PR için de negatifti. PR pozitif olanların %84,2’ si ÖR için de pozitifti (x2=6,417, P=0,011) (Tablo-12). Yine metastatik grubun primer tümör dokusunda ÖR ve siklinD1 ekspresyonları arasında anlamlı ilişki saptandı. ÖR negatif olguların %73,7’ si siklinD1 için de negatif iken ÖR pozitiflerin %64,5’ i siklinD1 için de pozitif idi (x2=6,876, P=0,009) (Tablo13). Metastatik grubun primer tümör dokusunda anlamlı ilişkiye sahip diğer biyolojik parametreler bcl-2 ve PR idi. Primer tümör dokusu bcl-2 pozitif olanların %86,6’ sı PR için negatif PR pozitif olanların %89,5’ i bcl-2 için negatifti (x2=5,534, P=0,019) (Tablo-13). Aksiller lenf düğümü metastaz odakları immünohistokimyasal analiz sonuçlarının hem kendi içerisinde hem de karşılık gelen primer tümör odakları İHK ve FISH sonuçları ile karşılaştırmasında aşağıdaki verilere ulaşıldı (Tablo-1521); Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 50 olgunun 2’ sinde pozitif lenf düğümlerinde teknik sebeplerden dolayı immünohistokimyasal analiz gerçekleştirilemedi. Geri kalan 48 olgunun pozitif aksiller lenf düğümü doku örneklerinde immünohistokimyasal analizler yapıldı. Bu grupta yaş ile arasında anlamlı ilişki saptanan biyolojik parametre metastatik odak FasL ekspresyonu idi. Metastatik lenf düğümü FasL ekspresyonunun, metastatik grupta yaş ortalaması ile ilişkisi anlamlıydı. Metastatik aksiller lenf düğümü FasL pozitif olan 24 olgunun ortalama yaşı 59,8 iken negatif olan 18 olgunun ortalama yaşı 27 52,2 idi (t=2,357, P=0,023) (Tablo-15). Metastatik grupta 50 yaş üstündeki 29 olgunun metastatik lenf düğümünde FasL pozitifliği 21 olguda (%72,4) mevcut iken 50 yaş altındaki 13 olgunun sadece 3’ ünde (%23,1) FasL pozitifliği saptandı (x2=8,922, P=0,003) (Tablo-15). Metastatik olguların sadece 42’ sinde metastatik lenf düğümünde FasL analizi yapılabildi. Metastatik lenf düğümleri ÖR ekspresyonu primer tümör boyutu ile ilişkiliydi. Pozitif lenf düğümleri ÖR pozitif olan olguların hiçbirinin tümörü 20 mm’ den küçük boyutlu değildi. Bu olguların %63,6’ sı 20-40 mm arası primer tümör boyutuna, %36,4’ ü de 40 mm ve üzeri boyuta sahipti (x2=6,601, P=0,037) (Tablo-16). Metastatik grupta pozitif aksiller lenf düğümü Her-2/neu ekspresyou ile primer tümör dokusundaki Her-2/neu ekspresyonu arasında skor 0 ve skor 3+ için uyum mevcut idi. Primer tümör odağı skor 0 olan olguların %85 ’inin pozitif lenf düğümü de skor 0 idi. Skor 3+ için bu oran %54,5 idi (x2=32,685, P=0,0001). Primer tümör dokusu skor 1+ ve 2+ olan olguların sırası ile %81,8 ve %60’ ının pozitif lenf düğümleri skor 0 idi (Tablo-16). Metastatik aksiller lenf düğümlerinde Her-2/neu ekspresyonu ile primer tümör dokusundaki Her-2/neu gen amplifikasyonu arasındaki ilişki de anlamlı idi. Primer tümör dokusunda Her-2/neu gen amplikasyonu göstermeyen olguların %85,2’ sinin pozitif aksiller lenf düğümleri skor 0 iken skor 3+ olgu bulunmamakta idi. Primer tümör dokusu gen amplifikasyonu gösteren aksiller lenf düğümü pozitif 20 olgunun metastatik odaklarının Her-2/neu ekspresyonu skorlarının dağılımı ise yaklaşık eşit oranlardaydı. Metastatik odağı skor 3+ olguların tamamının primer tümörü gen amplifikasyonu gösterirken skor 2+ olguların %75’ i gen amplifikasyonu göstermekteydi. Skor 0 olguların ise %79,3’ ü gen amplifikasyonu için negatif idi. skor 1+ olgularda ise gen amplifikasyonu oranı %57,1 idi (x2=17,453, P=0,001) (Tablo-16). Metastatik grupta pozitif aksiller lenf düğümlerinde Her-2/neu ekspresyonu ile primer tümör dokusu ÖR pozitifliği arasında da benzer şekilde önemli ilişki mevcuttu. Metastatik odağı Her-2/neu için skor 0 olan olguların %75,9’ unun primer tümör dokusu ÖR pozitif iken skor 3+ olanların %85,7’ sinin primer tümör dokusu ÖR için negatif idi (x2=10,121, P=0,018) (Tablo-16). Metastatik lenf düğümlerinde ÖR ekspresyonu, primer tümör dokusunda ÖR pozitifliği ile de anlamlı ilişkiye sahipti. Metastatik lenf düğümleri ÖR için pozitif 28 olguların %86,4’ ünün primer tümör dokusu da ÖR pozitifti. Primer tümör dokusu ÖR negatif olanların %84,2’ sinin metastatik lenf düğümü de ÖR negatifti (x2=11,434, P=0,001) (Tablo-16). Aksiller lenf düğümü metastazlarında bcl-2 ekspresyonu ile primer tümör dokusundaki Her-2/neu ekspresyonu arasında önemli ilişki saptandı. primer tümör dokusu skor 0 olanların %66,7’ sinin pozitif aksiller lenf düğümleri bcl-2 için pozitif iken skor 3+ olanların %90,9’u bcl-2 için negatif idi (x2=10,650, P=0,014) (Tablo-15). Metastatik odaktaki bcl-2 ekspresyonunun Her-2/neu gen amplifikasyonu ile da önemli ilişkisi saptandı. Pozitif aksiller lenf düğümü bcl-2 pozitif olan olguların %72’ sinin primer tümör dokusu gen amplifikasyonu için negatif iken metastatik odağı bcl-2 negatif olanların %56,5’ i gen amplifikasyonuna sahipti (x2=4,009, P=0,045) (Tablo15). Metastatik grupta pozitif aksiller lenf düğümlerindeki bcl-2 ekspresyonu primer tümör dokusundaki ÖR ekspresyonu ile önemli bir ilişki gösterdi. Primer tümör dokusu ÖR negatif olan olguların %68,4’ ünün metastatik lenf düğümü bcl-2 için negatifti. Metastatik aksiller lenf düğümü bcl-2 pozitif olguların %76’ sının primer tümörü ÖR pozitifti. Primer tümörü ÖR pozitif olguların %65,5’ inin metastatik lenf düğümü de bcl-2 için pozitif idi (x2=5,298, P=0,021) (Tablo-15). Metastatik lenf düğümü ÖR pozitifliği ile primer tümör dokusu p53 pozitifliği arasında da anlamlı ilişki saptandı. Primer tümör dokusu p53 pozitif olan olguların %75’ inin metastatik lenf düğümleri ÖR negatifti. Metastatik lenf düğümleri ÖR pozitif olguların %81,8’ inin primer tümör dokuları da p53 negatif idi (x2=4,196, P=0,041) (Tablo-17). Metastatik aksiller lenf düğümü p53 ekspresyonu ile primer tümör dokusu p53 ekspresyonu arasındaki ilişki anlamlıydı. Primer tümör dokusu p53 negatif olguların %96,9’ unun metastatik lenf düğümü de p53 negatif idi. metastatik lenf düğümü p53 pozitif olan olguların %90’ının primer tümör odağı da p53 pozitifti (x2=18,253, P=0,0001) (Tablo-17). Metastatik lenf düğümünde FasL ekspresyonu ile primer tümör dokusunda bcl-2 ekspresyonu arasındaki ilişki önemliydi. Metastatik lenf düğümü FasL negatif olguların %88,9’ unun primer tümör dokusu bcl-2 için negatifti. Primer tümörü bcl-2 pozitif 29 olanların %83,3’ ünün metastatik lenf düğümü FasL için pozitif idi (x2=4,706, P=0,030) (Tablo-18). Metastatik aksiller lenf düğümlerinde siklinD1 ekspresyonunun, metastatik grupta primer tümör dokusu siklinD1 ekspresyonu ile anlamlı ilişkisi vardı. Primer tümör dokusu siklinD1 pozitif olan olguların %73,9’ unun metastatik aksiller lenf düğümleri de siklinD1 pozitif idi. Negatiflik durumunda da %80 ile benzer güçlü bir korelasyon vardı (x2=14,025, P=0,0001) (Tablo-18). Metastatik lenf düğümlerindeki ÖR ve PR ekspresyonları arasındaki ilişki de önemliydi. ÖR için negatif metastatik lenf düğümüne sahip olguların %92,3’ ünün metastatik lenf düğümü PR için de negatifti. PR için pozitif olanların %83,3’ ü ÖR için de pozitif idi (x2=9,063, P=0,003) (Tablo-19). Metastatik aksiller lenf düğümü tümör odağı Her-2/neu ekspresyonu ile ÖR pozitifliği arasında da önemli ilişki saptandı. Her-2/neu için skor 0 olguların %65,5’ i ÖR pozitif iken skor 1+, 2+ ve 3+ pozitif olgularda ÖR pozitifliği belirgin oranda düşüktü (sırasıyla %14,3, %25, %14,3) (x2=10,788, P=0,013) (Tablo-19). Metastatik aksiller lenf düğümü tümör odaklarında analizi yapılan diğer biyolojik parametrelerin birbirleri ile karşılaştırmasında anlamlı başka bir ilişkiye rastlanmadı (Tablo-20 ve 21). Primer ve metastatik tümör odaklarındaki analiz sonuçları arasında anlamlı ilişki saptanan biyolojik parametrelerin kappa istatistiği ile değerlendirilmesi; ÖR Metastatik odaktaki ÖR ekspresyonu ile primer tümör dokusundaki ÖR ekspresyonu arasında anlamlı ilişki saptandı. Lenf düğümü metastazı ÖR pozitif olguların %86,4’ ünün primer tümör dokusu da ÖR için pozitif idi. Primer tümör dokusu ÖR için pozitif olanların ise %65,5’ inin metastatik odağı ÖR için pozitifti. Primer tümör dokusu ÖR için negatif olanların %84,2’ sinin metastaz odağı ÖR negatifti. Metastatik odağı ÖR için negatif olanları ise %61,5’ inin primer tümör dokusu ÖR için negatifti (kappa=0,468, P=0,001) [OR=10,133 (2,373-43,265)]. 30 P53 Primer tümör odağı p53 için negatif olan olguların %96,9’ unun metastatik odağı da p53 için negatif idi. Primer tümörü p53 için pozitif olan olguların ise %56,3’ ünün metastatik odağı p53 için pozitifti (kappa=0,586, P=0,0001) [OR=39,587 (4,317368,019)]. SiklinD1 Primer tümör odağı siklinD1 için negatif olan olguların %80’inin metastatik odağı da siklinD1 için negatif idi. Primer tümörü siklinD1 için pozitif olan olguların ise %73,9’ unun metastatik odağı p53 için pozitifti (kappa=0,540, P=0,0001) [OR=11,333 (2,93443,783)]. Diğer biyolojik parametrelerin primer odak ile metastatik odak arasındaki pozitiflikleri arasında anlamlı ilişki saptanmadı. 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 TARTIŞMA VE SONUÇ Meme kanseri dünyada kanserle ilişkili ölümlerin en sık nedenlerinden biridir ve kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Ülkemizde de KETEM (Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi) 2005 yılı verilerine göre 35,47/100.000’ lik insidans ile kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak saptanmıştır (Grafik). Başlıca bir halk sağlığı problemi haline gelen meme kanseri, kanser biyolojisi ve genetiğini anlamak için mükemmel bir model oluşturmaktadır. Bunun nedeni, meme kanserinin biyolojik heterojenite göstermesi ve farklı tedavi yöntemlerine geniş bir spektrum halinde yanıt vermesidir (Dikicioğlu, 2003). Meme kanserlerinde prognoz üzerine etkili çok sayıda klinikopatolojik parametre tanımlanmıştır. Tümör boyutu, tümör histolojik diferansiyasyon derecesi, aksiller lenf düğümü durumu, hormon reseptör ekspresyonu bunların en başta gelenleridir. Bunların dışında, son zamanlarda prognoz tahmininde büyük değeri olduğu anlaşılan ve tedavi planlamasında da kullanılan bir biyolojik parametre tanımlanmıştır; Her-2/neu (c-erbB2) reseptör tayini. Bu reseptörün hem immünohistokimyasal yolla ekspresyonunun hem de gen düzeyinde amplifikasyonunun olup olmadığının araştırılması prognoz çalışması ve tedavi planlanmasında günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Her-2/neu reseptörü epidermal growth faktör reseptör (EGFR) ailesine ait olup tirozin kinaz aktivitesi gösteren bir transmembran reseptördür. Bu reseptörü kodlayan gen 17. kromozomun kısa kolu üzerinde lokalizedir. Her-2/neu aşırı ekspresyonu ya da gen amplifikasyonu, özellikle invaziv duktal karsinoma histolojik tipinde daha sık olmak üzere invaziv meme kanserlerinde %10-50 gibi geniş bir aralıkta rapor edilmiştir (Slamon 1989; Köseoğlu, 2011, Dandachi, 2002, Prati, 2005; Pothos, 2008; Ariga, 2005; Ridolfi, 2000; Slamon, 1998, Onody, 2001; Wang, 2000; Gong, 2005; Skerlev, 2005; Revillon, 1998). Önceki çalışmamızda HER-2/neu aşırı ekspresyon oranı (skor 3+) %11,9 iken aynı çalışmada HER-2/neu gen amplifikasyon oranı %28,8 olarak saptanmıştı (Koseoglu, 2011). Mevcut çalışmamızda ise aşırı ekspresyon oranı %14,3, gen amplifikasyon oranı ise %25 olarak saptandı. Her iki çalışmamızda gen pozitiflik oranlarımız birbirine yakındı. Literatüre göre İHK yöntemi ile HER-2/neu aşırı ekspresyon oranlarımız daha düşük kalmakla beraber FISH yöntemi ile HER-2/neu gen amplifikasyon oranlarımız yaklaşık olarak benzerdi. Literatürde HER-2/neu aşırı ekspresyon ve gen amplifikasyon oran aralıkları sırasıyla 54 %14,6-%44,1 (Prati, 2005; Pothos, 2008; Ariga, 2005; Ridolfi, 2000; Slamon, 1998, Onody, 2001; Wang, 2000; Jacobs, 199; Hamock, 2003; McCormick, 2002) ve %15%39,1 idi (Prati, 2005; Pothos, 2008; Ariga, 2005; Ridolfi, 2000; Slamon, 1998, Onody, 2001; Wang, 2000; Gong, 2005; Jacobs, 1999; Hamock, 2003; McCormick, 2002). Bu oranlarımız tüm çalışma grubuna (112 olgu) ait oranlardır. Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren grupta (50 olgu) ise primer tümör dokusundaki ekspresyon ve amplifikasyon oranları sırasıyla %22 ve %40 ile tüm gruba göre daha yüksek çıkmakta idi. Önceki çalışmamızda da benzer şekilde aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olgular (25 olgu) temel alındığında HER-2/neu aşırı ekspresyonu ve gen amplifikasyon oranları sırasıyla %16 ve %48 olarak saptanmıştı (Koseoglu, 2011). Literatürde HER2/neu aşırı ekspresyonu ya da gen amplifikasyonu artmış nüks ve metastaz riski, kısa yaşam beklentisi ile ilişkilendirilmektedir. (Ross, 1999; Slamon, 1987; Slamon, 1999; Ross, 2004). Birçok çalışmanın sonuçlarına göre yüksek proliferatif indeks, yüksek tümör histolojik diferansiyasyon derecesi, östrojen ve progesteron reseptörü yokluğu, p53 artmış ekspresyonu ve pozitif aksiller lenf düğümü durumu HER-2/neu gen durumu ile ilişkili klinikopatolojik parametrelerdir (Prati, 2005; Pothos, 2008; Ariga, 2005; Kaptain, 2001; Ridolfi,2000; Harłoziñska, 1996). Mevcut çalışmamızda, aksiller disseksiyon uygulanmış 65 olgu üzerinden analiz yapıldığında, skor 3+ olan olguların %84,6’ ı (11 olgu) aksiller lenf düğümü metastazına sahip iken HER-2/neu negatif (skor 0 ve 1+) olguların %75,5’ i de pozitif aksiller lenf düğümü göstermekteydi (χ2=0,704, P=0,872). İHK ile aksiller lenf düğümü durumu arasında arasında anlamlı bir fark çıkmamasına rağmen FISH sonuçları ile aksiller lenf düğümü durumu arasında anlamlı bir ilişki saptandı (P=0,025). FISH pozitif olguların %95,2’ si pozitif lenf düğümü gösterirken, FISH negatiflerin %68,2’ si aksiller lenf düğümü metastazı göstermekteydi. Önceki çalışmamızda da skor 3+ olgular ile HER-2/neu negatif olgular (skor 0 ve 1+) arasında aksiller lenf düğümü metastazı açısından fark bulunmamıştı. Hatta İHK sonucu negatif (skor 0 ve 1+) olguların %85,7’ si pozitif lenf düğümü gösterir iken skor 3+ olguların ancak %80’ i aksiller lenf düğümü metastazı göstermekteydi. Aynı çalışmada FISH pozitif olgularda negatif olgulara göre daha yüksek bir yüzde ile (%92,3’ e karşı %76,5) aksiller lenf düğümü metastazı olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştı (Köseoğlu, 2011). Daha önceden de ifade edildiği gibi mevcut çalışmamızda HER-2/neu gen amplifikasyonu, aksiller lenf düğümü metastazı ile 55 anlamlı ilişkiye sahipti. Literatürü gözden geçirdiğimizde de aksiller lenf düğümü metastazı ile HER-2/neu gen durumu arasında anlamlı ilişkiler olduğunu ileri süren çalışmalar (Kaptain, 2001; Gong, 2005) olduğu gibi böyle bir ilişkinin gözlenmediğini belirten çalışmalar da mevcuttur (Köseoğlu, 2011; Prati, 2005; Taucher, 2003, Bilous, 2003; Berger, 1998). Çalışmamızda HER-2/neu ekspresyonunun tümör histolojik derecesi ile ilişkili olduğu görülmez iken gen amplifikasyonunun histolojik diferansiyasyon derecesi ile anlamlı istatistiksel ilişkisi olduğu saptandı (χ2=8,778, P=0,012). Grade 1 tümörlerin sadece %4,2’ si gen amplifikasyonu gösterirken grade II tümörlerin %34,4’ ü, grade III tümörlerin %24’ü FISH pozitifti. Tümörde histolojik diferansiyasyonun azalmasına (grade arttıkça) paralel olarak gen amplifikasyon oranları artmakta idi. Gen amplifikasyonu ile diferansiyasyon arasında benzer bir ilişki sadece metastatik olgular temel alındığında da gözlendi (χ2=9,036, P=0,011). Prati ve ark’ nın çalışmasında tümör histolojik diferansiyasyon derecesi HER-2/neu gen durumu ile koreleydi (Prati, 2005). Bir başka çalışmada kötü diferansiye tümörler, orta derecede ve iyi diferansiye invaziv duktal karsinomalara göre daha yüksek sıklıkla HER-2/neu gen amplifikasyonu göstermekteydi (Ariga, 2005). Diğer birçok çalışma da, tek başına İHK ya da İHK ve FISH’ in birlikte uygulanması ile tümör diferansiyasyonu ve HER-2/neu gen amplifikasyonu ve ekspresyonu arasında güçlü bir korelasyonun olduğuna işaret etmekteydi. (Harlozinska, 1996; van de Vijver, 2001; Taucher, 2003; Tsuda, 1990; Sauer, 2003). Tümör boyutu da meme kanserlerinde prognoz üzerinde etkili olduğu ileri sürülen klinikopatolojik parametrelerden biridir. Belli bir boyutun üstündeki tümörlerin daha agresif hastalıkla ilişkili olduğuna dair raporlar nadir de olsa literatürde yer almaktadır. Lee ve ark (Lee, 2007) ile Gong ve ark’ nın (Gong, 2005) çalışmalarında HER-2/neu aşırı ekspresyonunun daha büyük tümör boyutu ile ilişkili olduğu rapor edilmiştir. Tümör boyutu ile HER-2/neu gen ekspresyonu ya da amplifikasyonunun herhangibir ilişkisi olmadığına dair raporlar da mevcuttur. Ariga ve ark’ nın (Ariga, 2005) çalışmasında tümör boyutu ve gen amplifikasyonu arasında herhangibir ilişkinin olmadığı bildirilmiştir. Biz de çalışmamızda HER-2/neu gen durumu ile tümör boyutunu karşılaştırdık. Skor 3+ olguların ortalama tümör boyutu (39,63 mm), skor 2+, 1+ ve 0 olan olgularınkinden (sırasıyla 32 mm, 25,44 mm ve 31, 67 mm) daha büyük olmasına rağmen İHK skoruna göre ortalama tümör boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülmedi (F=1,552, P=0,205). Gen amplifikasyonuna göre de 56 ortalama tümör boyutları arasında anlamlı fark yoktu. Gen amplifikasyonu gösteren olguların ortalama tümör boyutu (33,68 mm), FISH negatif olgularınkinden (31,21 mm) çok az farklılık götermekteydi, (t=0,583, P=0,561). Primer tümör boyutunu belli aralıklarla sınıflandırarak HER-2/neu ekspresyonu ve amplifikasyonu ile karşılaştırdığımızda yine istatistiksel anlamlı bir ilişki ortaya çıkmadı. Skor 3+ olguların daha büyük bir yüzdesi, 40 mm ve üzeri tümör boyutu grubunda yer almasına rağmen fark anlamlı değildi (χ2=4,902, P=0,556). Gen amplifikasyonuna göre olgular incelendiğinde de FISH pozitif ve negatif olguların yaklaşık yüzdelerde (%25 ve %23), 40 mm ve üzeri primer tümör boyutu grubunda kümüle oldukları saptandı. FISH negatif olguların %28’ i, 20 mm ve daha küçük tümör boyutuna sahip iken gen amplifikasyonu gösteren olguların ise %17,9’u 20 mm ve daha küçük çapta tümöre sahipti. Fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (χ2=1,168, P=0,558). Aksiller lenf düğümü pozitif olgular bir grup olarak (50 olgu) temel alındığında, tümör boyutu ile HER-2/neu ekspresyonu/amplifikasyonu arasında yine anlamlı bir ilişki ortaya çıkmadı. Çalışmamızda yaş ile HER-2/neu aşırı ekspresyonu/amplifikasyonu arasında anlamlı bir ilişki ne genel grup (112 olgu), ne aksiller lenf düğümü pozitif grup (50 olgu), ne de aksiller disseksiyon uygulanmış grup (65 olgu) temel alındığında saptanmadı. Literatürde nadir de olsa yaş ile HER-2/neu ilişkisini analiz eden çalışmalarda genelde HER-2/neu gen ekspresyonu ya da amplifikasyonu ile yaş arasında herhangi bir bağlantının olmadığına dair raporlar dikkati çekmektedir (Gong, 2005, Lee, 2007, Ariga, 2005). Literatürde HER-2/neu geni ile hormon reseptör durumu arasında genelde ters bir ilişki rapor edilmektedir. Bu durum HER-2/neu geninin prognoz üzerinde gösterdiği olumsuz etkiyle paralellik göstermektedir. HER-2/neu amplifiye ya da aşırı eksprese tümörlerin genelde hormon reseptörü negatif oldukları bildirilmekte ve bu durum da HER-2/neu pozitif tümörlerin neden hormon tedavisine yanıtsız olduklarını açıklamaktadır. Çalışmamızda HER-2/neu geni amplifikasyonu ve ekspresyonu ile ÖR ve PR pozitifliği analiz edildiğinde istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara ulaşılmamış olmakla beraber skor 3+ olgular en düşük oranda ÖR pozitifliği gösteren invaziv duktal karsinoma olgularıdır (χ2=3,685 P=0,298). PR ile de benzer bir durum saptanmıştır (χ2=2,527, P=0,470). Genel çalışma grubu (112 olgu) dikkate alındığında, ÖR ve PR pozitif olguların çalışmamızda ağırlıklı olarak HER-2/neu negatif (skor 0 ve 1+) 57 oldukları görülmekle birlikte hormon negatif olguların da ağırlıklı olarak HER-2/neu negatif olduğu dikkati çekmektedir. Metastatik grupta da (50 olgu) hormon reseptörü için pozitif ve negatif olgular benzer bir şekilde ağırlıklı olarak HER-2/neu negatif (skor 0 ve 1+) olgulardı (ÖR için χ2=5,146, P=0,161, PR için χ2=0,046, P=0,997). Buna karşın FISH sonuçları ile hormon reseptörü sonuçları karşılaştırıldığında, genel çalışma grubunda primer tümörü ÖR pozitif olanların %83’ ü HER-2/neu gen amplifikasyonuna sahip değilken FISH pozitif olanların ise %39,3’ ü ÖR pozitif idi. Fark sınıra yakın olmakla birlikte istatistiksel olarak anlamlıydı (χ2=3,902, P=0,048). Benzer bir ilişki PR ile gen amplifikasyonu arasında ise saptanmadı (χ2=2,489, P=0,115). Metastatik grupta da benzer şekilde gen amplifikasyonu ile ÖR pozitifliği arasında ters korelasyon mevcut idi (χ2=4,089, P=0,043). Gen amplifikasyonu göstermeyenlerin %73,3’ ü ÖR pozitif iken ÖR pozitiflerin sadece %29’ u FISH pozitif idi. HER-2/neu gen amplifikasyonu ile PR arasında metastatik grupta da anlamlı ilişki saptanmadı (χ2=0,127, P=0,721). HER-2/neu geninin prognostik değerine ilaveten terapötik açıdan da belirleyiciliği vardır. HER-2/neu reseptörü invaziv meme kanseri tedavisinde bir hedef teşkil etmektedir. Bir monoklonal antikor olan “trastuzumab” ın, metastatik hastalığı olup kemoterapiye yanıt vermeyen ve tümör dokusu HER-2/neu aşırı ekspresyonu/gen amplifikasyonu gösteren meme kanserli hastalarda etkili olduğu gösterilmiştir ve bugün tedavide kullanılmaktadır. Kemoterapi ile kombine edildiğinde tek başına kemoterapi ile tedaviden daha iyi sonuçlar alındığı da rapor edilmiştir (Slamon, 1998). Trastuzumab ile tedavinin avantajları yanında dezavantajları da mevcuttur. Trastuzumab kardiyotoksik bir ilaçtır ve maliyeti yüksektir. Hem avantajları hem de dezavantajları nedeni ile meme kanserli hastalarda HER-2/neu gen durumunun doğru bir şekilde tayini hedefe yönelik tedavi için doğru hasta seçimi ve yarar görmeyecek hastada gereksiz yan etkilerden kaçınmak için büyük önem taşımaktadır. HER-2/neu gen durumunu tayin için kullanılan metotlar; immünohistokimya (İHK), Southern blot, Western blot, dot blot, polimeraz zincir reaksiyonu ve FISH metotlarıdır (Onody, 2001; Jacobs, 1999). En sık kullanılanlar İHK ve FISH metotlarıdır. Hem İHK hem de FISH diğer metotlara göre daha kolay uygulanabilmekte ve arşiv materyalinde çalışılabilmektedir. Ayrıca her iki metot hücrede sinyal lokalizasyona imkân tanımaktadır. En sık kullanılan 2 yöntemin de uygulanabilir olmasında bazı farklıklılar mevcuttur. FISH, İHK’ ya göre daha maliyetli olup 58 uygulanması daha zor bir teknik gerektirmektedir. FISH yöntemi ile elde edilen sonuçlar gen düzeyinde değerlendirmeye imkân verdiği için İHK sonuçlarına göre daha kesin ve daha doğru sonuçlar olarak dikkate alınmaktadır. İHK ve FISH metotları ile analiz edilen HER-2/neu gen durumu sonuçları arasında uyumsuzluklar bulunduğu birçok raporda ifade edilmiştir (Ridolfi, 2000; Jacobs, 1999, Hammock, 2003, McCormick, 2002; Wang, 2000). Bu uyumsuzlukta etkili olan faktörler genelde İHK tekniği ile ilgili olanlardır. Bunlar; fiksasyon ve doku takibi ile ilgili faktörler, İHK metodu, ekspresyonu değerlendirmedeki kişisellik faktörü, antikorların duyarlılığı ve özgüllüğündeki farklılıklar, kromozom 17 polizomisi ve gen amplifikasyonunun düşük düzeylerde ekspresyona yansımasıdır (Pothos, 2008; Hammock, 2003). İHK yöntemi ile yapılan değerlendirmede skor 2+ belirsiz bir kategori olup özellikle bu kategoriye giren meme kanserli hastalarda FISH analizinin uygulanması gerektiği ifade edilmektedir. Bununla beraber tüm İHK skorlarına rağmen FISH analizinin uygulanması gerektiğini ifade edenler de mevcuttur (Hammock, 2003). Ancak FISH pahalı ve uygulaması zor bir yöntem olduğundan meme kanserli hastaların tümör dokularında primer uygulama olarak İHK ile HER-2/neu reseptör durumunun analiz edilmesi, İHK sonucu skor 2+ olan olgularda kesin karar verebilmek için FISH ile gen durumunun analiz edilmesi yaygın olarak önerilen algoritmadır. Buna rağmen yine de İHK ve FISH sonuçları arasında uyumsuzluklar rapor edilmiştir. HER-2/neu için negatif İHK sonuçlu olgularda (skor 0 ve skor 1+ olgular) FISH ve İHK sonuçları arasındaki uyumun %89’ dan daha yüksek olduğu (Prati, 2005; Pothos, 2008; Hammock, 2003; McCormick, 2002; Wang, 2000) skor 3+ olgularda uyum oranının %49-100 arasında değiştiği, skor 2+ olgular ise en düşük uyumun (%0-42) olduğu grup olarak rapor edilmiştir (Pothos, 2008; Ridolfi, 2000; Hammock, 2003; McCormick, 2002; Lebeau, 2001; Tubbs, 2001; Perez, 2002). Bizim daha önceki çalışmamızda da skor 3+ olan olgularda uyum oranı %100, skor 2+ olgularda %80 ve HER-2/neu negatif olan (skor 1+ ve skor 0) olgularda %87,2 olarak bulunmuş idi (Köseoğlu, 2011). Söz konusu çalışmada skor 2+ olgulardaki yüksek uyumluluk oranına ihtiyatla yaklaşılması gerekmekteydi, çünkü skor 2+ olguların sayısı sadece 5 idi. Aynı çalışmada skor 1+ olgularda uyum oranı ise %44,4 olarak rapor edilmişti. Mevcut şu an rapor ettiğimiz çalışmadaki oranlarımız ise sırası ile skor 3+ olgular için %93,8 skor 2+ olgular için %66,6 ve HER-2/neu negatif olgular için %92 olarak hesaplandı. Skor 1+ ve skor 0 olan 59 olgular için ise sırasıyla %73,7 ve %97,1 olarak saptandı. Önceki çalışmamızda skor 1+ olgularda uyum oranı %44,4 idi. Bu oran literatürde rapor edilenlerden belirgin derecede daha düşük idi. Prati ve ark (Prati, 2005) ile Mc Cormik ve ark’ nın (McCormick, 2002) skor 1+ olgular için rapor ettikleri oranlar %90’ dan daha yüksek idi. Mevcut çalışmamızdaki oran (%73,7) önceki çalışmamızda elde edilen uyum oranına göre daha yüksek olmakla birlikte yine de literatüre göre düşük kalmaktadır. Hem önceki çalışmamızda hem de mevcut çalışmamızda skor 1+ olgularda İHK ve FISH yöntemleri arasındaki literatüre göre düşük uyum oranı skor 1+ olguların da skor 2+ olgular gibi HER-2/neu gen durumu açısından belirsiz kabul edilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Bu nedenle skor 1+ olgularda da FISH yöntemi ile HER-2/neu gen durumunun analiz edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Skor 2+ olgular ile önceki çalışmamızdaki uyum oranı %80 gibi yüksek bir değerde iken mevcut çalışmadaki oran %66,6 gibi belirgin derecede daha düşük ve literatürde rapor edilenlere daha yakın bir orandır. Buna rağmen yine de literatürde verilen oranlara göre daha yüksek kalmaktadır. Önceki çalışmamızda skor 2+ olgulardaki uyumluluk oranı belirgin derecede yüksek çıkmış olmakla birlikte o çalışmada skor 2+ olguların sayısı 5 gibi düşük bir sayı idi. Dolayısıyla az sayıda olgu nedeniyle bu oran ihtiyatla karşılanmalıdır. Nitekim mevcut çalışmada olgu sayısının skor 2+ grupta 9’ a çıkmış olması ile uyumluluk oranında bir azalma dikkati çekmektedir. Mevcut çalışmadaki skor 2+ olguların sayısı da diğer skor gruplarındaki olgu sayılarına göre daha düşük olup bu durumun mevcut çalışmada da göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünmekteyiz. Mevcut çalışmada genel olarak İHK ve FISH sonuçları arasındaki ilişki istatistiksel olarak önemliydi (χ2=66,331, P=0,0001). Skor 3+ olguların %93,8’ i FISH yöntemi ile HER-2/neu amplifikasyonu için pozitif iken İHK yöntemi ile HER-2/neu ekspresyonu için negatif kabul edilen olguların da %92’ sinde HER-2/neu gen amplifikasyonu saptanmadı. Çalışmamızda, aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olguların primer tümör dokusu HER-2/neu geni İHK ve FISH sonuçları ayrı bir grup halinde de analiz edildi. Aksiller lenf düğümü pozitif olan grupta 50 hasta mevcut idi. Bu grupta İHK ile skor 3+ olan 11 olgunun tamamı FISH ile gen amplifikasyonu için pozitif iken skor 0 olan 23 olgunun da hepsi gen amplifikasyonu için negatifti. Skor 1+ olanların %54,5’i FISH ile gen amplifikasyonu için negatif iken skor 2+ olanların %80’ i FISH ile pozitif sonuç verdi (χ2=35,303, P=0,0001). İHK ile HER-2/neu ekspresyonu için negatif kabul edilen 60 (skor 0 ve 1+) olguların %85,3’ ü FISH negatifti. Skor 3+ ve skor 0 olan olgularda İHK ve FISH yöntemlerinin uyumluluğu %100 iken İHK ile negatif kabul edilen olgularda (skor 0 ve 1+) bu oran %85,3 idi. Skor 2+ olguların %80’ i gen amplifikasyonu için pozitifti. Metastatik grupta skor 2+ olgular daha belirgin olarak FISH pozitif olmaya eğilim göstermekteydi. Skor 1+ olgulardaki uyum da %54,5 olarak hesaplandı. Daha önceki çalışmamızda da aksiller lenf düğümü pozitif olan olgular İHK ve FISH sonuçlarının uyumluluğu açısından ayrıca analiz edildiğinde benzer bir sonuç ortaya çıkmış idi (Köseoğlu, 2011). Önceki çalışmamızdaki skor 1+ olguların İHK ve FISH yöntemleri arasındaki uyumluluk oranı %28,6 iken mevcut çalışmamızda %54,5 olarak belirlendi. Önceki çalışmada skor 2+ olguların tamamı FISH ile pozitif idi. Ancak önceki çalışmamızdaki metastatik grupta skor 2+ olguların sayısı 3 idi. Mevcut çalışmamızdaki skor 2+ olguların %80’ i FISH ile pozitif sonuç gösterdi. Önceki çalışmamızda da elde edilen sonuçlara benzer şekilde aksiller lenf düğümü pozitif grup ele alındığında, skor 3+ ve skor 0 olgularda iki yöntem arasındaki uyum %100 olmakta, skor 2+ olan olgular da FISH pozitif olmaya büyük bir eğilim göstermektedir. Ancak mevcut çalışmamızda da aksiller lenf düğümü pozitif olan skor 2+ grupta yer alan olgu sayısı azdır (5 olgu). Aksiller lenf düğümü pozitif ve primer tümörü skor 2+ olan daha çok sayıda olguda analizlere ihtiyaç bulunmaktadır. Metastatik grupta skor 1+ olgulardaki uyumluluk ise %54,5 olarak saptanmıştır. Mevcut çalışmamızda da öncekinde olduğu gibi aksiller metastaza sahip meme kanserli olgularda skor 1+ İHK sonucunun, skor 2+ sonuca göre HER-2/neu gen durumu için daha belirsiz bir sonuç olduğunu ve bu olgularda mutlaka FISH analizi ile HER-2/neu gen durumunun analiz edilmesi gerektiğini ileri sürebiliriz. Mevcut çalışmamızda aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olguların metastatik tümör odaklarındaki HER-2/neu skorları ile primer tümör dokusundaki skorları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı (χ2=32,685, P=0,0001). Söz konusu analiz 47 olgu üzerinden gerçekleştirildi. Çünkü aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 3 olgu, metastatik lenf düğümleri tümör odaklarında HER2/neu İHK analizinde karşılaşılan teknik sorunlar nedeniyle analiz dışı kaldı. Primer tümör odağı skor 3+ olan 11 olgunun sadece %54,5’ inin metastatik tümör odağı da skor 3+ idi. Primer odağı HER-2/neu için negatif olan (skor 1+ ve skor 0) 31 olgunun 30’ unun (%96,7) metastatik odağı da HER-2/neu için negatif (skor 0 ve skor 1+) idi. 61 Metastatik odakları skor 3+ olan olguların %85,7’ sinin primer odağı da skor 3+ iken skor 2+ olanlarda bu oran %75, skor 1+ olanlarda %28,6 idi. Bu sonuçlar metastatik odağı HER-2/neu pozitif olan (skor 3+) olguların primer tümör odaklarının da büyük ekseriyetle pozitif olduğuna işaret etmekteydi. Hatta metastatik odağı skor 2+ olguların ¾’ ünün, skor 1+ olguların ise ¼’ ünden fazlasının primer odakları HER-2/neu pozitif olmaya eğilimli idi. Ancak benzer bir eğilim primer odakları HER-2/neu ekspresyonu için pozitif (skor 3+) ya da belirsiz (skor 2+) olan olgular için geçerli değildi. Metastatik odakta skor 1+’ lik düzeyde dahi olsa HER-2/neu reseptörü ekspresyonunun varlığı primer tümörde gen amplifikasyonu olabileceğine işaret etmekteydi. Bu da invaziv duktal kanserlerde aksiller lenf düğümü metastazı için HER-2/neu geninin tek başına olmasa da ağırlıklı olarak belirleyici bir faktör olduğuna işaret edebilir. Bu durum, primer tümör dokusu FISH sonuçları ile metastatik odak İHK sonuçları karşılaştırıldığında daha da net olarak görülmektedir (χ2=17,453, P=0,001). FISH pozitif yani HER-2/neu gen amplifikasyonu gösteren 20 olgunun %50’sinin metastatik odaklarının İHK sonucu negatif (skor 0 ve skor 1+) iken sadece %35’ inin metastatik odakları skor 3+ idi. Tablo tersinden incelendiğinde ise metastatik odakları skor 3+ olan olguların %100’ ünün, skor 2+ olanların %75’ inin, hatta skor 1+ olanların %57,1’ inin primer tümör odaklarının HER-2/neu gen amplifikasyonu gösterdiği dikkati çekmekteydi. Bunun da ötesinde metastatik odağı skor 0 olan olguların %20,7’ sinin bile primer odağı gen amplifikasyonu göstermekteydi. Tüm bu sonuçlardan metastatik lenf düğümlerindeki tümör odaklarında İHK ile skor 1+ düzeyinde dahi olsa HER-2/neu geninin reseptör düzeyinde bir ekspresyonu mevcut ise primer tümör odağında gen amplifikasyonunun kuvvetle ihtimal dâhilinde olduğu düşünülebilir. Ancak tersi durum yani primer tümör odağında HER-2/neu ekspresyonu ya da gen amplifikasyonu metastatik odaklardaki ekspresyon ya da amplifkasyon oranlarına aynı ya da benzer şekilde yansımamaktadır. Bu da primer tümör dokusunda metastatik klonun tayininde önemli bir rol oynamasına rağmen HER-2/neu geninin tek başına etkili olmadığına işaret etmektedir. Bu rolün önemine işaret eden bir bulgu, primer tümör rezeksiyonu ile birlikte aksiller disseksiyon uygulanan 65 olgu bir grup olarak analiz edildiğinde ortaya çıkmaktadır. Aksiller disseksiyon uygulanmış olguların 15’ inin aksillasında pozitif lenf düğümü saptanmadı. Lenf düğümü negatif olguların sadece 1’ inin (%6,7) primer tümör dokusu HER-2/neu gen amplifikasyonu için pozitif iken metastatik lenf düğümüne 62 sahip olguların %40’ ında primer tümör dokusu gen amplifikasyonuna sahipti (P=0,025). Ancak aynı gruplar HER-2/neu için İHK sonuçlarına göre analize tabi tutulduğunda istatistiksel anlam ortaya çıkmamaktaydı (χ2=0,704, P=0,872). Aksiller lenf düğümü metastazı göstermeyen grupta primer tümör odağı skor 3+ olan olguların oranı %13,3 iken metastatik grupta bu oran %22 idi. HER-2/neu negatif (skor 0 ve skor 1+) primer tümör odağına sahip olguların oranı metastatik grupta %68 iken aksiller lenf düğümü metastazı göstermeyen grupta %73,3 idi. Bu sonuçlar HER-2/neu geninin, reseptör düzeyinde ifade edilmesinde başka bir takım biyolojik faktörlerin de rol aldığına işaret etmektedir. Aksiller lenf düğümü metastazı göstermeyen grupta, olgu sayısı sınırlı olduğu için, gen amplifikasyon oranının (%6,7), genin kodladığı reseptörün aşırı ekspresyonu, yani reseptör pozitiflik oranının (%13,3) yaklaşık yarısına yakın bir değerde olmasını, gen amplifikasyonu olmadan reseptörünün aşırı derecede eksprese edilebileceği ya da söz konusu HER-2/neu reseptörünün kodlanmasından sorumlu başka bir genin ya da genlerin de sorumlu olabileceği yönünde bir spekülasyonda bulunmak zor olmakla beraber metastatik grupta daha çok sayıda olgunun (50 olgu) yer alması nedeniyle, gen amplifikasyon oranından (%40) daha düşük bir reseptör pozitiflik (skor 3+) oranının (%22) ortaya çıkması, HER-2/neu reseptörünün aşırı ekspresyonundan, gen amplifikasyonu düzeyinden başka seviyelerde bazı başka faktörlerin de sorumlu olabileceğini, dolayısıyla her HER-2/neu gen amplifikasyonu gösteren invaziv meme kanseri olgusunun Trastuzumab tedavisinden mutlaka fayda göreceği anlamına gelmeyeceğini speküle edebiliriz. Literatürde de Her-2/neu aşırı ekspresyonu ya da gen amplifikasyonu gösteren olgularda Trastuzumab tedavisine genel yanıt oranı %18-50 arasında rapor edilmiştir (Eralp Y, 2009). Meme kanseri heterojen bir grup hastalık olup aynı histolojik özelliklere sahip hastalarda bile farklı prognoz özellikleri, hastalığın seyrinde farklılıklar ve farklı yaşam sürelerinin gözlenmesi biyolojik bir heterojenitenin var olduğunun kanıtlarıdır. Yukarıda ayrıntılı olarak ifade ettiğimiz HER-2/neu reseptör durumu diğer klinikopatolojik ve biyolojk parameterler ile de ilişkiler göstermekte olup hem önemli bir prognostik faktör olarak ortaya çıkmakta hem de kanser biyolojisinin anlaşılmasında değerli bilgiler sağlamaktadır. HER-2/neu geninin hem reseptör düzeyinde aşırı ekspresyonu hem de gen düzeyinde amplifikasyonu hormon reseptör durumu (ÖR ve PR) ile ilişkiler göstermektedir. Hormon reseptör pozitifliği, özellikle ÖR durumu, 63 meme kanseri hastalarının postoperatif adjuvan tamoksifen tedavisi almasına karar vermede 20 yıldan daha uzun bir süredir etkili olan en güçlü moleküler belirleyicidir (Lee, 2007). ÖR pozitif invaziv duktal karsinomalı hastalarda tamoksifen tedavisine yanıt oranları %40-70 arasında bildirilmiştir (Fitzgibbons, 2000). Trastuzumab veya tamoksifen gibi meme kanserinin medikal tedavisinde kullanılan terapotik ajanlara yanıt verme ve yanıtsızlık durumları arasındaki farkı yaratan faktörlerin ne olduğu tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Bununla beraber tedaviye yanıt verme ya da yanıtsızlık için önemli oldukları kabul edilen parametreler mevcuttur. HER-2/neu aşırı ekspresyonu ya da gen amplifikasyonu metotraksat bazlı kemoterapi ve tamoksifene direnci, doksorubisin bazlı kemoterapiye de iyi yanıtı belirlemektedir. İleri evre meme kanseri hastasında HER-2/neu pozitifliği ise hedefe yönelik monoklonal antikor ile tedaviyi (Trastuzumab) belirlemede önem taşımaktadır (Baş, 2006). HER-2/neu ekspresyonu ile hormon reseptör ekspresyonu arasında genelde ters bir ilişki vardır. HER-2/neu aşırı ekspresyonu gösteren olgularda genelde hormon reseptör ekspresyonu görülmemektedir (Sjogren, 1998; Zeillinger, 1989; Marsigliante, 1993; Quenel, 1995; Konency, 2003). Östrojenin, reseptörüne (ÖR) bağlandığında HER-2/neu’ yu inhibe ettiği ileri sürülmektedir (Russel, 1992). Bu ilişkinin yaşa bağımlı olduğu, premenapozal dönemde böyle bir etkileşimin görülmediği gösterilmiştir (Huang, 2005; Huang, 2005). HER2/neu aşırı ekspresyonu ve hormon reseptör pozitifliği gösteren olgularda, HER-2/neu negatif/hormon reseptörü pozitif olgulara kıyasla hormonal tedavilere daha düşük yanıt mevcut olup bu durum daha çok ileri yaşlarda görülen bir durumdur (Huang, 2005; Huang, 2005; Pinto, 2001; Gago, 2006; Shou, 2004). HER-2/neu ve hormon reseptör pozitifliği birlikteliği genç hastalarda daha sık olup aşırı HER-2/neu ekspresyonunun bu yaş grubunda hormonal tedaviye yanıtı olumsuz yönde etkilemediği ileri sürülmektedir (Huang, 2005; Huang, 2005). HER-2/neu ekspresyonu ile ÖR/PR ekspresyonları arasındaki ilişkiyi analiz ettiğimizde, HER-2/neu reseptör ekspresyonu için negatif kategoride (skor 0 ve 1+) yer alan hastalarda skor 3+ olgulara göre daha yüksek oranlarda ÖR ve PR ekspresyonları görülmesine rağmen fark istatistiksel olarak anlamlı değildi. Ancak FISH analiz sonucuyla ÖR ekspresyonu arasındaki ilişki anlamlıydı. HER-2/neu gen amplifikasyonu gösteren olguların %39,3’ ü aynı zamanda ÖR pozitif iken FISH negatif olanların %60,7’ si ÖR pozitifti. Bir başka açıdan bakıldığında da ÖR pozitif olguların sadece %11,72 sinde gen amplifikasyonu mevcut iken ÖR negatif 64 olanların %34’ ü gen amplifikasyonuna sahipti (χ2=3,902, P=0,048). PR ile gen amplifikasyonu arasında da istatistiksel olarak anlamlı olmamakla beraber benzer bir ilişki gözlendi. Literatür ile uyumlu olarak bizim çalışmamızda da HER-2/neu aşırı ekspresyonu ve gen amplifikasyonunun, hormon reseptör ekspresyonu ile ters bir bağlantısı mevcuttu. Literatürde HER-2/neu aşırı ekspresyonu ya da gen amplifikasyonu gösteren olgularda hormon reseptör pozitifliği (özellikle ÖR) %6,8 ile %50 arasında değişmekte idi (Baş, 2006; Huang, 2005; Pinto, 2001; Gago, 2006; Ferrero-Pous, 2000; Ariga, 2005; Şahin, 2006; Dowsett, 2001; Ko, 2007). Bizim çalışmamızda da HER2/neu skor 3+ ve FISH pozitif olan olguların sırasıyla %37,5 ve %39,3’ ü aynı zamanda ÖR için de pozitif idi. PR pozitifliği ise her iki durum için de %25 olarak saptandı. Genel çalışma grubumuzda (112 olgu) primer tümör dokusunda ÖR pozitiflik oranımız %55,4, PR pozitiflik oranımız ise %37,5 idi. Literatüre göre de meme kanserlerinde ÖR pozitifliği %46-68 arasında değişirken (Sjöström-Mattson, 2009; Ko, 2007; Lee, 2007; Arun, 2003; D’Andrea, 2007; Choi, 2003), PR pozitifliği de benzer bir aralıkta (%4258) rapor edilmiştir (Choi, 2003; Ko, 2007; D’Andrea, 2007). ÖR pozitiflik oranımız literatürde tanımlanmış oranlar arasında yer alırken PR pozitiflik oranımız biraz düşük kalmaktadır. Elli yaş üstü ve altı olgular ÖR ve PR reseptör pozitifliği açısından analiz edildiğinde istatistiksel anlam olmamakla beraber ÖR pozitif olguların yaklaşık %70’ i elli yaş üstü iken PR pozitif olgular için bu oran %46 idi. ÖR durumuna göre ortalama yaş ise istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde fark göstermekteydi. ÖR pozitif olguların ortalama yaşı 58,55 iken negatif olguların 53,54 idi (t=2.070, P=0.041). Aksiller lenf düğümü durumuna göre ÖR ve PR pozitiflik oranlarımız istatistiksel bir anlama sahip değildi. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların %62’ si ÖR için pozitif iken lenf düğümü negatif grupta bu oran %40 idi. Çalışmamızda hormon reseptör durumu, yaklaşık olarak premenapozal ve postmenapozal dönemleri temsil eden 50 yaş üstü ve altı olgular ile aksiller lenf düğümü durumuna göre anlamlı farklılık göstermez iken tedavi seçiminde çok önemli diğer bir parametre HER-2/neu gen amplifikasyonu ise aksiller lenf düğümü durumuna göre anlamlı fark göstermekteydi (P=0,025). Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olguların %40’ ı gen amplifikasyonu gösterir iken lenf düğümü negatif grupta bu oran %6,7 idi. Çalışmamızda ÖR ve PR ekspresyonları arasında da kuvvetli bir ilişki vardı (χ2=21,282, P=0,0001). Bu ilişki ÖR negatif olduğunda ve PR pozitif olduğunda görülmekteydi. ÖR negatif olduğunda 65 olguların %86’ sı PR için de negatif idi. PR pozitif olguların %83’ ü de ÖR pozitifliği göstermekteydi. Tüm bu analizlerden meme kanserinde hormon reseptör durumunun bazı klinikopatolojik parametreler ile ilişkili olduğu görülmektedir. Lojistik regresyon analizinde bu ilişki istatistiksel olarak ortaya konmaktadır. Lojistik regresyon analizinde ÖR’ nün 50 yaş üstü, aksiller lenf düğümü durumu ve PR ile önemli ilişkisi olduğu görülmüştür. Ayrıca FasL ve siklinD1 ile de ilişkilidir (daha sonra bahsedilecek). PR temel alındığında ise lojistik regresyon analizi daha dar bir spektrumda (ÖR ve elli yaş üstü) anlamlı ilişkiler göstermiştir. Gen amplifikasyonunun lojistik regresyonu ise yine elli yaş üstü, aksiller lenf düğümü durumu ve metastatik lenf düğümü sayısı ile anlamlı ilişkilere sahiptir. Tüm bu sonuçlar göstermektedir ki meme kanserinde kemoterapi ve adjuvan tedavinin seçiminde önemli bir role sahip olan hormon reseptörü ve HER-2/neu gen durumu, meme kanserinde önemli prognostik faktörlerden olan aksiller lenf düğümü durumu, metastatik lenf düğümü sayısı ve tedaviye verilen yanıtta belirleyici etkisi olduğu ifade edilen premenapozal-postmenapozal dönem ile ilişkilidir. Meme kanserinde HER-2/neu reseptör aktivasyonunun kritik bir hedefi de siklinD1-siklin bağımlı kinaz 4/6 (SBK4/6) etkileşimidir (Timms, 2002). Bu yolla hiperproliferasyonun önü açılmaktadır. Meme kanserinde prognostik öneme sahip birçok klinikopatolojik parametre ile ilişkisi gösterilmiş olan HER-2/neu aşırı ekspresyonunun Lee ve ark’ nın çalışmasında siklinD1 ekspresyonu ile de ilişkili olduğu gösterilmiştir (Lee, 2007). Bizim çalışmamızda ise siklinD1 ile HER-2/neu aşırı ekspresyonu ve gen amplifikasyonu arasında böyle bir ilişki saptanmamıştır. SiklinD1, östrojenin proliferatif etki göstermesinde de anahtar role sahiptir. Bu yolağın net sonucu pRB (retinoblastom proteini)’ nin fosforilasyonudur (Doisneau-Sixou, 2003). Bunun dışında siklinD1’ in östrojenden bağımsız olarak ÖR’ ne bağlandığı ve ligandan bağımsız olarak aktive ettiği ileri sürülmüştür (Neuman, 1997; Zwijsen, 1997; Zwijsen, 1998). Östrojenin de siklinD1 geninin transkripsiyonunu arttırmak yoluyla siklinD1’ i aktive ettiği gösterilmiştir (Gaben, 2004; Sabbah1999). Dolayısıyla östrojen ve siklinD1 arasında karşılıklı birbirini aktifleyici bir etkileşimin olduğu anlaşılmaktadır. ÖR ekspresyonu ile siklinD1 ekspresyonu arasında ilişki olduğuna işaret eden birçok çalışma literatürde mevcuttur (Lee, 2007, Doisneau-Sixou, 2003; Lebeau, 2003; Spyratos, 2000; Reed, 1999; Takano, 1999; Hui, 1998). Bizim çalışmamızda da ÖR ve siklinD1 ekspresyonları arasında istatistiksel olarak kuvvetli bir ilişki saptanmıştır 66 (χ2=15,252, P=0,0001). ÖR pozitif olguların %71’i siklinD1 için de pozitifti. PR ile siklinD1 arasında ise böyle bir ilişki görülmedi. Literatürde ÖR ve PR’ nin ikisi ile birlikte siklinD1 ekpresyonunun anlamlı ilişkilerine işaret eden çalışmalar da bulunmaktadır (Choi, 2003; Barnes, 1998; Oh, 2001; Lamb, 2000; Park, 2001; Shoker, 2001). ÖR’ nün hücre proliferasyonu ve dolayısıyla diferansiyasyonu üzerinde etkili olduğu görüşüne destek olabilecek bir diğer sonucumuz da olgularımızın primer tümör histolojik grade ile ÖR pozitifliği arasında saptanan istatistiksel anlamlı ilişki idi (χ2=7,698, P=0,021). Grade I tümöre sahip olgularımızın grade II ve III tümöre sahip olanlara göre anlamlı derecede daha büyük bir frekansla primer tümör dokularında ÖR pozitifliği mevcuttu (sırasıyla %79,2 , %51,6 ve %41,7). Literatürde benzer anlamlı ilişkileri rapor eden çalışmalar mevcut idi. Ko ve ark’ nın çalışmasında ÖR’ nin yanında PR ile de histolojik grade anlamlı bir ilişkiye sahip iken bizim çalışmamızda PR ile histolojik grade arasında anlamlı ilişki saptanmadı (Ko, 2007). Bizim çalışmamızda, ÖR ve histolojik grade arasında görülen anlamlı ilişki, hücre proliferasyonunda ÖR ile yakın ilişkili fonksiyona sahip olduğu ileri sürülen siklinD1 ile ortaya çıkmadı. Hücre proliferasyonunda siklinD1 ile birlikte rol aldığı ileri sürülen HER-2/neu geni ile histolojik grade arasında çalışmamızda anlamlı ilişkiden daha önce bahsedilmişti. Grade III tümörlerin %20,8’ inde gen amplifikasyonu görülürken grade I tümörlerde bu oran %4,2 idi (χ2=8,778, P=0,012). Bu sonuçlardan meme kanserinde tümör hücresi proliferasyonundan sorumlu mekanizmaların tümör histolojik grade ile değiştiği düşünülebilir. ÖR ve HER-2/neu geninin tümör histolojik grade ile istatistiksel anlama sahip olacak şekilde ters ilişkisi ve siklinD1’in ÖR ekspresyonu ile paralel korelasyonu bu spekülasyonu destekler nitlelikte bulgulardır. SiklinD1’ in, proliferasyonu uyaran ÖR ile pozitif korelasyonuna ilaveten aynı zamanda bcl-2 ekspresyonu ile de anlamlı ilişkiye sahip olduğu analizlerimizde ortaya çıkmıştır. Antiapopitotik bir molekül olan bcl-2 pozitif olan olguların %71,1’ i aynı zamanda siklinD1 için de pozitif idi. SiklinD1 negatif olan olguların sadece %21,6’ sı bcl-2 pozitifti. Bu oran siklinD1 pozitif olanlarda %44,3’e çıkmaktaydı (χ2=6,381, P=0,012). Bu sonuçlar, proliferasyon yönünde etkili siklinD1’in aynı zamanda antiapopitotik etkili bcl-2 ile de pozitif yönde bir korelasyona sahip olup tümör hücrelerinde net proliferasyon artışına iki yönlü bir katkının (proliferasyonun uyarılması ve apopitozun inhibe edilmesi) söz konusu olduğuna işaret etmektedir. Düşük histolojik gradeli invaziv duktal karsinomalarda 67 hücre proliferasyonunu uyaran başlıca mekanizmanın ÖR-siklinD1 etkileşimi olduğu, daha yüksek dereceli invaziv duktal karsinomalarda ise ÖR ekspresyonunun düşmesi, HER-2/neu reseptör ekspresyonunun görece artması daha da önemlisi gen amplifikasyonunun anlamlı şekilde artış göstermesi meme kanseri biyolojisinde diferansiyasyon kaybı ile proliferasyondan sorumlu mekanizmalarda değişikliklerin meydana geldiğine işaret edebilir. SiklinD1 pozitifliği meme kanserlerinin %35-81’inde rapor edilmiştir.(Lee, 2007; Hwang, 2003; Zukerberg, 1995; Zhang, 1994; Hadzisejdic, 2010). Çalışmamızda da siklinD1 pozitifliği olguların %54,5’ inde saptanmıştır. SiklinD1’ in meme kanserinde prognozla ilişkisi üzerine literatürde farklı sonuçlar mevcuttur. Bazı çalışmalar siklinD1 pozitifliğinin kötü bir prognostik gösterge olduğuna işaret ederken (Schuuring, 1992; Henry, 1993), bazıları prognoz açısından iyi bir gösterge olduğuna (Gillet, 1996; Bilalovic, 2005) bir kısmı ise herhangi bir prognostik değeri olmadığına işaret etmektedir (Michalides, 1996; van Diest, 1997). Bizim çalışmamızda prognoz değerlendirmesi olmamakla birlikte prognozun kuvvetli belirleyicileri kabul edilen histolojik grade, tümör boyutu ve aksiller lenf düğümü durumu ile siklinD1 ekspresyonu arasında herhangi bir ilişki görülmemiştir. SiklinD1’ in fonksiyonu dikkate alındığında proliferasyonu uyarıcı etkisi nedeni ile kötü prognozla ilişkisi sürpriz değildir. Ancak bazı çalışmalarda iyi prognozla ilişkili olması bazı başka hücresel fonksiyonlarla da ilgisi olabileceğini düşündürtmektedir. Bazı çalışmalarda siklinD1’ in iyi bilinen hücre proliferasyonunu uyarıcı fonksiyonu yanında antitümöral yönde etkili olacak şekilde apopitozun indüklenmesi ve sellüler gelişimin inhibisyonu ile de ilişkisi olabileceği speküle edilmiştir (Bilalovic, 2005). Turner ve ark, siklinD1 aşırı ekspresyonunun tümörü radyasyona daha sensitif hale getirebildiğini, Lin ve ark ise siklinD1 artmış ekspresyonunun hücre yaşlanmasını, apopitozu ve hücre gelişiminin inibisyonunu indüklediğini rapor etmişlerdir (Turner, 2000; Lin, 2001). Diğer hücre kültür çalışmalarında siklinD1 ekspresyonunun arttırılmasının iyonize radyasyon uygulaması ya da hidroksiüre ve protein kinaz C inhibitörleri ile tedavi sonrasında apopitoz insidensinde artışa yol açtığı bildirilmiştir (Zhou, 2000; Pardo, 1996; Han, 1996). Çalışmamızda siklinD1 pozitifliği, meme kanserinde proliferasyonu uyarıcı etkili olan ÖR ve antiapopitotik etkili bcl-2 ekspresyonu ile pozitif korelasyon göstermekteydi. Bununla beraber bazı araştırmacılar siklinD1 pozitifliğinin hem 68 postmenapozal hem de premenapozal dönemde tamoksifen tedavisine yanıt için bağımsız negatif bir beliryeci olduğunu rapor etmişlerdir (Stendahl, 2004; Jirström, 2005). Lee ve ark siklinD1 aşırı ekspresyonuna sahip hastalar içerisinde ÖR pozitif olanların ÖR negatif olanlara göre daha iyi prognoza sahip olduğunu rapor etmişlerdir (Lee, 2007). Benzer şekilde Hwang ve ark’ da siklinD1 ve ÖR pozitifliği birlikteliğinin daha iyi yaşam beklentisi ile ilişkilendirmiştir (Hwang, 2003). SiklinD1 aşırı ekspresyonunun apopitozu indüklemesi farklı koşullarda ve farklı mekanizmalarla söz konusu olabilir. Çalışmamızda bcl-2 ile anlamlı pozitif korelasyon dikkati çeker iken istatistiksel anlamı olmamakla beraber siklinD1 pozitifliği ile Fas pozitifliği arasında da pozitif yönde bir ilişki dikkati çekmiştir. Primer tümör dokusu Fas pozitif olan olguların %66,7’ si siklinD1 için de pozitifti. SiklinD1 negatif olguların %24’ ü Fas pozitifliği gösterirken siklinD1 pozitiflerde Fas pozitiflik oranı %41’ e çıkmaktaydı (χ2=3,181, P=0,074). SiklinD1 pozitifliği ile intrensek apopitoz mekanizmasının inhibisyonuna neden olan bcl-2 pozitifliğinin birlikteliği tümör hücresini net proliferasyon yönünde değişime uğratırken ekstrensek apopitoz yolağında ölüm reseptörü Fas ekspresyonunun artışı tümör hücresini immün aracılı apopitoza duyarlı hale getiriyor olabilir. SiklinD1’ in hücre proliferasyonu uyarılması ya da hücre gelişiminin inhibisyonu yönünde net etkisinin ve dolayısıyla prognostik değerinin ne olduğunun daha iyi anlaşılabilmesi için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır. Bcl-2, bcl-2 ailesine mensup mitokondrial intrensek apopitoz yolağında antiapopitotik etkili bir moleküldür. Mitokondrial iç membranın stabilitesini sağlayarak sitokrom c’ nin mitokondriden sitoplazmaya çıkışını önleyerek apopitoz intrensek yolağının aktifleşmesini inhibe eder. Böylelikle hücrenin apopitoza gidişini önleyerek hücre ömrünün uzaması yönünde etki gösterir. Bcl-2 ile yakın ilişkili fonksiyon gösteren bir tümör baskılayıcı gen olan p53’ ün ürünü ise hasarlı DNA içeren hücrede, hücre siklusunu p21’ in aktivasyonu ile G1’ de durdurarak, eğer DNA hasarı onarılamayacak ölçüde ise bcl-2’ nin ekspresyonunun azaltılması ile apopitozu indükler. Bu sayede DNA’sı hasarlı hücrenin apopitotik hücre ölümüne gidişi sağlanarak hücre siklusuna devam etmesi önlenir ve olası mutasyonların gelişebileceği hücrenin klonal genişlemesinin önüne geçilmiş olur. Normal p53 geni “wild” tip p53 olarak adlandırılır ve yarı ömrü çok kısa olduğu için immünohistokimyasal analizlerde dokuda ekspresyonu hemen hemen hiç görülmez. Ancak p53 geninin mutant formlarında 69 yarılanma ömrü arttığı için gen ürününün ekspresyonu dokuda artmış olarak görülür. Mutant p53 yukarıda ifade edilen “genomun bekçisi” fonksiyonuna sahip değildir. Bu nedenle mutant p53’ ün hakim olduğu hücrede mutasyonlar birikir ve malign transformasyon riski belirgin derecede artar. Mutant p53 (bundan sonra “p53” olarak ifade edilecek) ve bcl-2 meme kanserlerinde yaygın olarak analiz edilmiş ve prognostik değerlerinin olup olmadığı merak konusu olmuştur. Farklı meme kanseri serilerinde p53 ekspresyonu %10-60 arasında değişmektedir (Ko, 2007; Marks, 1994; Walker, 1991; Davidoff, 1991; Porter, 1992; D’Andrea, 2007; Choi, 2003; Füsun, 2005). Meme kanserinde bcl-2 pozitifliği, kullanılan eşik değerin farklılığına da bağlı olarak bazı serilerde %13-38,7 arasında (D’Andrea, 2007, Berardo, 1998) rapor edilmiş iken diğer bazı çalışmalarda ise %53-78 gibi daha yüksek oranlarda pozitiflik bildirilmiştir (Arun, 2003; Bhargava, 1994; Hellemans, 1995, Tawfik, 2011). Bizim çalışmamızda ise p53 ve bcl-2 pozitiflik oranlarımız sırasıyla %25,9 ve %33,9 idi. p53 ekspresyonu meme kanserlerinde yüksek proliferasyon indeksi ve kötü prognozla ilişkilendirilmiştir (Allred, 1994; Ko, 2007). Klinikopatolojik parametreler ile p53 ekspresyonu arasında önemli ilişkiler olduğunu rapor eden çalışmalar mevcuttur. Özellikle tümör boyutu, DNA piloidi, sellüler proliferasyon, hormon reseptör pozitifliği, nükleer diferansiyasyon derecesi ve aksiller lenf düğümü metastazı ile p53 pozitifliği arasında anlamlı ilişkilerin olduğu bildirilmiştir (Marks, 1994; Bertheau, 1998; Barbati, 1997; Bebenek, 1998; Gasparani, 1994; Elledge, 1993; Davidoff, 1991). Ko ver ark’ nın çalışmasında da p53 ekspresyonunun hasta yaşı, survi oranı, menapoz yaşı, tümör boyutu, yüksek histolojik ve nükleer grade, hormon reseptör negatifliği ve HER-2/neu ekspresyonu ile önemli ilişkiler gösterdiği rapor edilmiştir (Ko, 2007). HER-2/neu ve p53 ekspresyonları arasında korelasyon bildiren başka çalışmalar da (Bertheau, 1998) mevcut olup HER2/neu aşırı ekspresyonu ile p53 ekspresyonu birlikteliğinin çok kötü prognozun bir göstergesi olduğunu bildiren raporlar mevcuttur (Rosen, 1995). Ko ve ark’ nın çalışmasında da HER-2/neu aşırı ekspresyonu ile p53 pozitifliğinin istatistiksel olarak anlamlı olmamakla beraber meme kanserinde kötü prognozun göstergesi olduğu kabul edilen klinikopatolojik parametreler ile ilişkili olduğu bildirilmiştir (Ko, 2007). Çalışmamızda genel çalışma grubu ve metastatik olguların primer tümör dokularındaki analizler dikkate alındığında ise p53 pozitifliği ile herhangibir klinikopatolojik ve biyolojik parametre arasında istatistiksel olarak anlamlı herhangibir ilişki 70 saptanmamıştır. Ancak HER-2/neu ekspresyonu ile p53 poztifiliği arasında anlamlı olmamakla beraber bir korelasyonun varlığı dikkati çekmektedir (χ2=6,515, P=0,089). Skor 0 olguların %17,6’ sına karşı skor 3+ olanların %43,8’ i p53 pozitifliği göstermektedir. Skor 1+ ve 2+ olgular yakın değerlerde (sırasıyla %36,8 ve %33,3) p53 pozitifliğine sahiptir. Kendi serimizde olguların %6,3’ ü (7 olgu) hem p53 hem de HER2/neu aşırı ekspresyonu göstermektedir. HER-2/neu gen amplifikasyonu ve p53 pozitifliği birlikteliği ise 10 olguda (%8,9) saptandı. Bcl-2 pozitifliğinin ise p53’ ün tersine literatürde olumlu bir prognostik gösterge olduğu genellikle rapor edilmiştir. Bcl-2 ekspresyonu hormon reseptör pozitifliği, düşük p53 ekspresyonu ya da p53 negatifliği ve uygun klinik sonuç ile ilişkilendirilmiştir (Daidone, 1999). Histolojik grade ile bcl-2 ekspresyonu arasında ters korelasyon olduğuna işaret eden raporlar mevcut olup yüksek histolojik gradeli meme kanserlerinde bcl-2 ekspresyonunun, düşük gradeli olanlara göre belirgin derecede azaldığı bildirilmiştir (Bharagava, 1994; Tawfik, 2011). Özellikle hormon reseptör pozitifliği ile bcl-2 ekspresyonu arasında güçlü korelasyonlara dikkat çeken çalışmalar literatürde mevcuttur (Tawfik, 2011; Bhargava, 1994; Hellemans, 1995). Meme kanserinde Bcl-2 ekspresyonunun östrojen ile ÖR düzeyinde doğrudan transkripsiyonel indüksiyonla arttırılan bir fenomen olduğu bildirilmiştir (Hellemans, 1995; Wang, 1995; Leung, 1999). Dolayısıyla bcl-2 ekspresyonunun adjuvant tedaviye yanıtı tahmin etmede bir role sahip olduğu speküle edilebilir. Gerçekten de literatürde bcl-2 ekspresyonunun gerek kemoterapiye gerekse de neoadjuvan endokrin tedaviye yanıtı tahmin etmede kuvvetli bir role sahip olduğunu bildiren çalışmalar mevcuttur (Hellemans, 1995, Joensuu, 1994, Gee, 1994). Hatta bcl-2 ekspresyonunun, ÖR ekspresyonuna göre endokrin adjuvan tedaviye yanıtı tahmin etmede daha etkin olduğuna dair sonuçlar da bildirilmiştir (Gee, 1994). Diğer klinikopatolojik parametreler ile birlikte multivaryete analizi yapıldığında ise bcl-2’ nin klinik sonuç üzerinde olumlu etkisinin görülmediği de rapor edilmiştir (Silvestrini, 1994; Kapranos, 1997; van Slooten, 1996; Joensuu, 1994; Lipponen, 1995). p53 ve bcl2 arasında ters bir korelasyon bulunduğunu bildiren yayınlar mevcuttur (Arun, 2003; Silvestrini, 1994; Ioachim, 2000). Arun ve ark, çalışmalarında hem primer tümörde hem de metastatik aksiller lenf düğümlerinde bcl-2 ve p53 ekspresyonunu değerlendirmiş olup her iki biyolojik parametrenin primer ve metastatik odaklardaki ekspresyonlarının korele olduğunu rapor etmişlerdir. Artmış bcl-2 ekspresyonunun erken evre meme 71 invaziv duktal karsinomalarında artmış aksiller lenf düğümü metastazı riski ile ilişkili olduğu, p53 için benzer ilişkinin yüksek histolojik gradeli invaziv duktal karsinomalarda gözlendiği bildirilmiştir (Sierra, 2000). İn vitro çalışmalarda da meme kanseri hücre soylarında artmış bcl-2 ekspresyonunun daha yüksek metastaz riski ile ilişkili olduğu sonuçları mevcuttur (Del Bufalo, 1997). Sierra ve ark, bcl-2 ekspresyonu ve p53 mutasyonu arasındaki ters bağlantının, lenf düğümü metastazında en az 2 ayrı yolun rol oynayabileceğine işaret ettiğini speküle etmişlerdir (Sierra, 2000). Onlara göre p53 mutasyonu olmayan aksiller lenf düğümü metastazlı meme kanseri olgularında bcl2 pozitifliği lenf düğümü metastazında belirleyicidir. Diğer grup ise p53 mutasyonu olan ve lenf düğümü metastazı gösteren yüksek histolojik grade sahip olgulardır. Her iki grupta da artmış bcl-2 ekspresyonu ya da p53 mutasyonu (yani p53 pozitifliği) sonucunda apopitozisin inhibisyonu ve ömrü uzayan kanser hücrelerinde onkogenlerin birikimi lenf düğümü metastazında belirleyici olmaktadır. Sierra ve ark’ na göre bu sonuçlar, özellikle ileri evre meme kanserlerinde gözlenen bcl-2 ve p53 ekspresyonları arasındaki ters korelasyon ile uyumludur (Sierra, 2000). Bu görüşü destekler şekilde Haldar ve ark’ nın meme kanseri hücre soylarındaki çalışmasının sonucuna göre mutant p53 proteini bcl-2 ekspresyonunu, bcl-2 transkripsiyonunu baskılamak yoluyla etkin bir şekilde kontrol etmektedir (Haldar, 1994). Arun ve ark, lenf düğümündeki metastatik tümör odağında artmış bcl-2 ekspresyonunun uzak metastaz riskini de artırabileceğini speküle etmişlerdir (Arun, 2003). Çalışmamızda, daha önceden de ifade edildiği gibi bcl-2 ekspresyonu sadece siklinD1 ekspresyonu ile anlamlı bir ilişki göstermekte idi (χ2=6,381, P=0,012). Bcl-2 pozitif olguların %71,1’ i siklinD1 pozitifti. SiklinD1 pozitif olanların ise %44,3’ ü bcl-2 için pozitifti. Literatürde bcl-2 pozitifliği ile hormon reseptör durumu arasında güçlü pozitif bir korelasyondan bahsedilmesine rağmen çalışmamızda böyle bir ilişki ortaya çıkmadı. Bunun yerine çalışmamızda ÖR ile pozitif korelasyon gösterdiği saptanan siklinD1’ in bcl-2 ile bir korelasyon gösterdiği dikkati çekmiştir. Daha önceden de altını çizdiğimiz histolojik grade-ÖR pozitifliği, histolojik grade-HER-2/neu gen amplifikasyonu, ÖR pozitifliği-HER-2/neu gen amplifikasyonu, ÖR-siklinD1 ile siklinD1-bcl-2 ekspresyonları arasındaki anlamlı ilişkiler bize, meme kanseri tümör hücre proliferasyonunda ÖR-siklinD1-bcl-2 etkileşiminin, meme kanserlerinde en azından bir grubun tümör hücre proliferasyonundan sorumlu yolak olduğunu, diğer bir grup meme kanserinde ise HER-2/neu gen ürünü reseptörün 72 proliferasyondan sorumlu olduğuna işaret etmektedir. HER-2/neu gen amplifikasyonu gösteren tümörlerin ise ağırlıklı olarak grade III tümörler olduğu dikkate alınırsa iyi diferansiye ve az diferansiye meme kanserlerinde proliferasyonu uyarıcı yolaklar arasında farklılık olduğunu bir kez daha vurgulayabiliriz. Bu hipotez söz konusu biyolojik parametreler için analizlerimizi pozitif aksiller lenf düğümlerindeki metastaz odaklarında uyguladığımızda daha da kontrast oluşturacak şekilde desteklenmektedir. Hem metastatik odak sonuçlarının kendi arasında hem de primer-metastatik odak sonuçlarının birbirleriyle karşılaştırması daha çok sayıda ve daha kuvvetli ilişkileri ortaya koymuştur. Primer tümör odağında analiz edilen ÖR ile HER-2/neu ekspresyonu arasında istatistiksel anlamlı korelasyon görülmez iken metastatik tümör odağındaki analizde anlamlı ters korelasyon mevcuttu (χ2=10,788, P=0,013). Aksiller lenf düğümü pozitif olgularda metastatik odak HER-2/neu ekspresyonu aynı olguların primer odaklarındaki ÖR ekspresyonu ile karşılaştırıldığında da anlamlı ters korelasyon dikkati çekmekteydi (χ2=10,121, P=0,018). Ancak metastatik odak HER-2/neu skoru 0, 1+ ve 2+ olan olguların sırasıyla %34, %86 ve %75’ inin metastatik odağı ÖR için negatif iken primer odaklarındaki ÖR negatifliği ise sırasıyla %24, %57 ve %50’ sinde izlendi. Skor 3+ olan olguların primer ve metastatik odaklarındaki ÖR negatiflikleri ise aynı oranda (%86) saptandı. Aynı şekilde aksiller lenf düğümü pozitif olan 50 olgunun primer tümör dokusundaki HER-2/neu ve ÖR ekspresyonları analiz edildiğinde de skor 0, 1+, 2+ ve 3+ olguların sırasıyla %22, %54, %40 ve %54’ ünün ÖR negatifliği gösterdiği ortaya çıktı. Bu sonuçlardan, metastatik klonda HER-2/neu ekspresyonunun, negatif (1+) ve belirsiz ekspresyon (2+) kategorisinde dahi olsa görülmesi belirgin şekilde ÖR negatifliği ile ilişkili idi. Çalışmamızda dikkati çeken bir diğer bulgu, gerek genel çalışma grubunun (112 olgu) gerekse de aksiller lenf düğümü pozitif grubun (50 olgu) primer tümör dokusunda immünohistokimyasal yolla analiz edilen HER-2/neu ekspresyonunun, ÖR ekspresyonu ile istatistiksel anlamlı ilişkisi görülmez iken primer tümör dokularında FISH metoduyla tayin edilen HER-2/neu gen amplifikasyonunun, ÖR ekspresyonu ile her iki grupta da istatistiksel olarak anlamlı ilişkisinin ortaya çıkmasıydı. Hâlbuki metastaz odaklarındaki HER-2/neu ekspresyonu, hem primer hem de metastatik tümör odaklarında ÖR ekspresyonu ile istatistiksel anlamlı korelasyon göstermekteydi. Metastatik odaklarda HER-2/neu aşırı ekspresyonu (skor 3+) gösteren olguların oranı %15 olup genel çalışma grubu primer tümör dokusunda bu oran %14, 73 metastatik olguların primer tümörleri (50 olgu) dikkate alındığında ise %22 idi. Buna göre metastatik klonda HER-2/neu ekspresyonu daha düşüktü. Ancak metastatik tümör odağında ÖR pozitifliği de (%46), primer tümör odağına göre (%62) daha düşüktü. Dolayısıyla lenf düğümü pozitif olgulardaki metastaz odağında HER-2/neu aşırı ekspresyonu (skor 3+) görülme oranı primer tümör odağınınkine göre daha düşük iken (%15’ e karşı %22), HER-2/neu ekspresyonu ile ÖR negatifleşmesi (down-regülasyonu) çok daha kuvvetli olarak ortaya çıkmakta idi. Meme kanserinde HER-2/neu ekspresyonu ve p53 pozitifliği arasında pozitif bir korelasyonun olduğuna, p53 ve HER2/neu pozitifliği birlikteliğinin kötü prognoza işaret ettiğine literatürde dikkat çekilmektedir. Bizim serimizde de istatistiksel anlamı olmamakla birlikte böyle bir pozitif korelasyonun olduğunu belirtmiştik. Bu ilişkiyi destekleyecek şekilde metastatik tümör odaklarındaki analizlerimizde ÖR ekspresyonunun, aynı olguların primer tümör odaklarındaki p53 mutasyonu ile ters korelasyonu dikkatimizi çekti (χ2=4,196, P=0,041). Primer tümör dokusunda p53 mutasyonuna sahip olguların ancak %25’inin metastatik odaklarında ÖR ekspresyonu görülürken metastatik odağı ÖR eksprese eden olguların %82’sinin primer tümöründe p53 mutasyonu saptanmadı. Bu bulgumuz da, meme kanserinde tümör progresyonu ile seçilen agresif klonda ki burada aksiller lenf düğümündeki metastatik odak bu klonu temsil etmektedir, hücre proliferasyonu dinamiklerinde rol alan biyolojik yolaklar arasındaki fark keskinleşmektedir. Gerçekten de ister genel çalışma grubunun isterse metastatik grubun primer tümör dokularındaki analizlerinde, ÖR ve p53 ekspresyonları arasında anlamlı ilişki görülmez iken metastatik grubun primer tümöründeki p53 mutasyonu ile metastaz odaklarındaki ÖR ekspresyonu arasında anlamlı ters korelasyon ortaya çıkmaktaydı. Bu görüşe bir destek de yine metastatik grubun primer tümör odağındaki ÖR ekspresyonu ile metastaz odağındaki bcl-2 ekspresyonu arasındaki istatistiksel olarak anlamlı pozitif korelasyonun varlığı ile de verilebilir. Primer tümör dokularında ÖR ve siklinD1 ekspresyonları arasında güçlü istatistiksel anlam dikkati çeker iken bcl-2 ile böyle bir ilişki görülmemekteydi. Ancak bcl-2 ile ÖR arasında anlamlı ilişki metastatik grubun primer ve metastatik odakları arasında mevcuttu. Metastatik grupta primer tümör dokusu ÖR pozitif olan olguların %66’ sının metastatik odağı bcl-2 pozitif iken, ÖR negatif olanların %68’ inin metastaz odağı bcl-2 için negatifdi (χ2=5,298, P=0,021). Özetlenecek olursa meme kanserinde hücre survisini etkiyelen gen ve gen ürünleri 74 ekspresyonları arasındaki pozitif ve negatif korelasyonlar metastatik odağın kendi içinde ya da metastatik odakla primer odak arasında anlamlı hale gelmekte ya da mevcut ilişki daha da kuvvetlenmekteydi. PR ekspresyonu, bcl-2 pozitifliği ile metastatik olguların primer tümör dokularında anlamlı, ancak ters bir korelasyon göstermekteydi (χ2=5,534, P=0,019). PR pozitif olguların %90’ ı bcl-2 için negatif iken bcl-2 pozitif olanların %87’ si PR için negatifti. PR ekspresyonu ile genel çalışma grubunda anlamlı ilişki saptanan diğer bir klinikopatolojik parametre, primer tümör boyut aralığı idi. Primer tümörü 20 mm’ nin altında olanların %57’ sine karşın tümörü 40 mm’ den büyük olanların %27’ si PR için pozitifti (χ2=6,550, P=0,038). Tümör boyutu azaldıkça PR ekspresyonu artmaktaydı. Çalışmamız, meme kanserinde PR pozitifliğinin prognoz açısından olumlu klinikpatolojik parametreler ile ilişkisini ortaya koyması bakımından zayıf sonuçlar vermiştir. Daha küçük boyutlu tümörlerde PR pozitifliğinin anlamlı olarak daha yüksek oranlarda görülmesi dışında prognoz açısından olumlu bir ilişki saptanmamıştır. Ancak ÖR’ nin aksine, metastatik grupta PR’ nin bcl-2 ekspresyonu ile anlamlı ters korelasyonu, progesterojenik uyarım ile bcl-2 down regülasyonunun meydana gelerek tümör hücre soyunda apopitoz üzerindeki inhibisyonun kalkması ve östrojeninin neden olduğu ağırlıklı hücre proliferasyonu yerine hücrede diferansiyasyonun uyarılmasının ortaya çıkabileceği düşünülebilir. Benzer bir ilişki, endometriumda karşılanmamış östrojenik uyarımın hiperplazi/neoplazi spektrumunda kontrolsüz proliferatif gelişime yol açarken, progesteron ile östrojenik uyarımın dengelenmesinin aşırıya kaçan proliferasyonun önünü alması fenomeni ile açıklanabilir. Çalışmamızda PR ile bcl-2 ekspresyonu arasında saptadığımız ters korelasyon bilgimiz dahilinde meme kanserlerinde ilk kez saptanan bir bulgudur. Literatürde bcl-2 ile PR arasında güçlü pozitif korelasyon sıklıkla rapor edilmiştir (Bharagava, 1994; Hellemans, 1995; Tawfik, 2011). Bcl-2’ nin hormon reseptörleri ile güçlü pozitif korelasyonu, bcl-2’ nin olumlu bir prognostik gösterge olduğunun önemli kanıtlarından biri olarak neoadjuvan hormonoterapiye duyarlılığın oldukça iyi bir belirleyicisi olmasından dolayı ileri sürülmektedir. Literatürde HER-2/neu ekspresyonunun da bcl-2 ekspresyonu ile ters korelasyon gösterdiği bildirilmektedir (Tawfik, 2011). Hem genel çalışma grubunun hem de metastatik grubun primer tümör dokularındaki bcl-2 ve HER2/neu ekspresyonları arasında istatistiksel anlamlı ilişki görülmez iken metastatik tümör odaklarındaki bcl-2 pozitifliği ile aynı olguların karşılık 75 gelen primer tümör dokularında izlenen HER-2/neu ekspresyonu arasında istatistiksel anlamlı ters korelasyon ortaya çıkmaktaydı (χ2=10,650, P=0,014). Primer tümörü skor 3+ olan olguların ancak %9’ unun metastatik odağı bcl-2 pozitif iken bu oran skor 0 ve 1+ olanlarda sırasıyla %67 ve %63 idi. Metastatik odak bcl-2 ve HER-2/neu ekspresyonu da ters bir korelasyon göstermekle beraber burada istatistiksel anlam ortaya çıkmamaktaydı (χ2=6,346, P=0,096). Benzer şekilde istatistiksel anlam gen amplifikasyonu ile bcl-2 ekspresyonu arasında da mevcuttu (χ2=4,009, P=0,045). HER2/neu gen amplifikasyonu gösteren olguların %35’ inin metastatik odağı bcl-2 pozitif iken nonamplifiye olgularda bu oran %64’ e çıkmaktaydı. Aksiller lef düğümü metastazı gösteren meme kanseri olgularının metastatik odaklarında hem ÖR hem de bcl-2 ekspresyonunun HER-2/neu ekspresyonu ve/veya gen amplifikasyonu ile ters korelasyonlarının istatistiksel olarak anlamlı ilişki göstermesi, tümör evresinin ilerlemesi ile tümör hücre proliferasyonundan sorumlu yolakların değişiklik gösterdiği görüşüne destek verir niteliktedir. Ancak bununla çelişen bir bulgumuz metastatik tümör odaklarda bcl-2 pozitifliğinin olguların daha büyük bölümünde ortaya çıkmasıydı. Metastatik odaklarda bcl-2 pozitifliği olguların %52’ sinde görülürken aynı olguların primer odaklarında bcl-2 pozitifliği %30 olguda dikkati çekmekteydi. Bununla paralel olan bir diğer bulgu da aksiller lenf düğümü metastazı göstermeyen 15 olgunun primer tümör odaklarında bcl-2 pozitifliğinin %13 olguda görülmesiydi. Bu sonuçlardan, söz konusu gen ve gen ürünlerinin en azından bir kısmının primer ve metastatik tümör odaklarındaki pozitiflik frekanslarından ziyade birbirleri ile olan korelasyonlarının, tümörün histolojik diferansiyasyon derecesi ve evresine göre hücre proliferasyonunda başlıca sorumlu olan yolağın belirlenmesinde daha önemli olabileceği düşünülebilir. Gerçekten de yukarıda birbirleri ile ilişkilerinden bahsedilen ve başlıca hücre sürvisi ile ilişkili gen ürünlerinin aksiller lenf düğümü pozitif olguların (50 olgu) ve aksiller metastaz göstermeyen olguların (15 olgu) primer tümör dokularındaki pozitiflik frekansları karşılaştırıldığında HER-2/neu gen amplifikasyonu dışında anlamlı bir fark görülmedi. Metastatik grupta ise primer odak ve metastatik odak HER-2/neu, ÖR, p53 ve siklinD1 ekpresyonları arasında güçlü istatistiksel anlama sahip pozitif korelasyonlar dikkati çekmekteydi. Bu grupta diğer biyolojik belirteçler için primer ve metastatik odaklar arasındaki ekspresyonları arasında anlamlı bir fark çıkmamaktaydı. Çalışmamızda gözlemlediğimiz primer ve metastatik odaklardaki HER- 76 2/neu, ÖR, p53 ve siklinD1 ekspresyonları arasındaki güçlü pozitif korelasyonun varlığı ve diğer biyolojik parametreler için de anlamlı bir ters korelasyonun görülmemesi, metastatik tümör hücre klonununun köken aldığı primer tümör dokusu ile temelde birçok benzerlikler içerdiği ve bunu progresyona rağmen koruduğu görüşünü destekler niteliktedir. Meme kanseri gelişimi ve progresyonu sırasında görülen değişime uğramış moleküler mekanizmalar arasında apopitozun regülasyonu ile ilgili olanlar önemli bir yere sahiptir. Bu mekanizmalardan ikisinden (p53 ve bcl-2) yukarıda ayrıntılı olarak bahsedilmiştir. Meme kanserinde p53 mutasyonları ve anormal bcl-2 ekspresyonları yanında ekstrensek apopitoz yolağını belirleyen Fas ve ligandı FasL son zamanlarda çeşitli solid tümörlerde yoğun araştırma konusu olmuştur. Fas(CD95) birçok dokuda hücre membranında eksprese edilmektedir. FasL ekspresyonu ise dalak, akciğer, barsak, uterus, testis ve göze sınırlıdır (French, 1996). Fas aracılı apopitozun immünolojik toleansın sürdürülmesinde önemli olduğu gösterilmiştir (Nagata, 1995; Griffith, 1997). Malign transformasyonun kontrolünde Fas/FasL sisteminin potansiyel bir etkisi olduğu tanımlanmıştır (O’ Connel, 1996). Kanser progresyonu sırasında Fas molekülü ekspresyonunun azalması ve/veya Fas sinyal yolunun bozulması ile Fas aracılı apopitozisin kaybolduğu gösterilmiştir (von Reyher, 1998; Hughes, 1997; Nambu, 1998). Buna karşılık, kolon, pankreas, karaciğer, akciğer ve özofagus gibi bazı solid tümörlerde FasL ekspresyonunun arttığı bidirilmiştir (Möller, 1994; Ungefroren, 1998; Higaki, 1996; Niehans, 1997; Gratas, 1998; Keane, 1996). Tüm bu bulgular, tümör hücresinin, sellüler immün yanıttan korunmak için tümörogenezis sürecinde Fas sisteminin hem sentezini hem de fonksiyonunu azaltarak, FasL’ yi ise tam tersine aktive ederek geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğu hipotezini destekler niteliktedir. Kanser hücrelerinde FasL ekspresyonu artışının, sadece immün hücrelerin elemine edilmesini değil aynı zamanda Fas eksprese eden çevre normal mezenkimal dokunun ve epitelyal parankimin yıkımını da sağlayarak tümör invazyonu için kolaylaştırıcı bir rol oynadığı kabul edilmektedir (Müllauer, 2000). Mottolese ve ark benign ve malign meme lezyonlarını analiz ettikleri çalışmalarında Fas ekspresyonunun benign lezyonların %91’inde görülürken malign lezyonların %57’ sinde saptandığını, bunun tam tersine FasL’ nin ise malign lezyonlarda anlamlı derecede daha yüksek olarak eksprese edildiğini bildirdiler (Mottolese, 2000). Ayrıca Fas kaybı ve FasL ekspresyon 77 artışının özellikle pür in situ karsinomalarda görüldüğünü, bu nedenle Fas/FasL disregülasyonunun meme karsinogenezinde erken bir bulgu olarak kabul edilebileceğini ileri sürmüşlerdir. Hatta FasL pozitif benign meme lezyonlarının karsinoma gelişimi için artmış riske sahip olup olmadıklarının da sorgulanabileceğini ifade etmişlerdir. Aynı araştırmacılar analizlerinde Fas kaybı ve FasL ekspresyon artışının metastatik hastalık ve daha büyük tümör boyutu ile ilişkili olduğunu göstermişlerdir. Bu araştırmacıların çalışmasında Fas+/FasL- fenotipe sahip olgular ise daha çok lenf düğümü negatif, küçük boyutlu tümör olgularıydı. Mottolese ve ark Fas/FasL ekspresyonundaki değişimin olumsuz bir prognostik faktör olduğunu, özellikle de Fas ekspresyonundaki kaybın azalmış hastalıksız yaşam süresi ile ilişkili olduğunu bildirmişlerdir (Mottolese, 2000). Müllauer ve ark tarafından yapılmış benzer bir çalışmada da benign meme dokusu ile karşılaştırıldığında meme kanseri olgularının büyük kısmında FasL ekspresyonunun artmış olduğu sonucuna ulaşıldı (Müllauer, 2000). Reimer ve ark’ da FasL ekspresyonu ile tümör histolojik diferansiyasyonu arasında pozitif korelasyon olduğunu bildirdi (Reimer, 2000). Bizim çalışmamızda da Fas ve FasL ekspresyonlarının bazı klinikopatolojik parametreler ile anlamlı ilişkiler gösterdiği ortaya çıkmıştır. Genel çalışma grubunda primer tümör dokusunda analiz edilen Fas ekspresyonu özellikle 50 yaş üstü olgularda pozitifti. Elli yaş üstü olguların %40’ı Fas pozitif iken 50 yaş altı olanların %20’ si Fas negatif çıkmaktaydı. Fas pozitif olguların %78’ i ise 50 yaş üzerindeydi (χ2=3,964, P=0,046). Fas ekspresyon durumuna göre ortalama yaş da anlamlı farklılık göstermekteydi (t=2,244, P=0,027). Fas pozitif olguların ortalama yaşı 61 iken negatif olanlarınki 54,5 idi. Daha genç yaş grubundaki meme kanseri olgularında Fas kaybı, bu yaş grubundaki meme kanserlerinin daha agresif seyirli olmasının bir nedeni olabilir. Çalışmamızda primer tümör dokusu Fas pozitifliği ile tümör boyutu arasında ise anlamlı ters korelasyon dikkati çekmekteydi. Literatürün aksine Fas pozitif olgularımızın ortalama tümör boyutu Fas negatif olanlarınkinden anlamlı derecede daha büyük idi (t=2,274, P=0,025). Çalışmamızda aksiller lenf düğümü pozitifliği ile primer tümör dokusu Fas ve FasL ekspresyonları arasında anlamlı bir ilişki ortaya çıkmaz iken metastatik grupta primer tümör Fas ekspresyonu ile metastatik aksiller lenf düğümü sayısı arasında istatistiksel olarak sınırda anlamsız olan bir korelasyonun bulunduğu dikkati çekmekteydi. Üç ve daha az pozitif aksiller lenf düğümü olan olguların %20’ sinin primer tümörü Fas pozitif iken 4 78 ve üzeri pozitif lenf düğümü olan olguların %46’ sında primer tümör dokusu Fas pozitifti. Primer tümörü Fas pozitif olan metastatik olguların %81’inde metastatik lenf düğümü sayısı 4 ve üzerindeydi (χ2=2,920, P=0,087). Pozitif lenf düğümü sayısı ile Fas ekspresyonu arasındaki ilişki, tümör boyutu ve Fas ekspresyonu arasında saptadığımız literatürle zıt olan korelasyona benzerdi. Fas/FasL sisteminin karsinogenezdeki ileri sürülen mekanizması düşünüldüğünde tümör boyutu ve metastatik lenf düğümü sayısı ile Fas ekpresyonu arasında saptadığımız korelasyon beklenin tersi yönde idi. Serimizde Fas ekspresyonunun anlamlı korelasyon gösterdiği bir diğer parametre FasL idi. Korelasyon pozitif yöndeydi (χ2=12,138, P=0,0001). Fas pozitif olguların %70’ i FasL için de pozitif iken Fas negatiflerin %67’ si FasL negatifti. İleri sürülen hipotez ile bu durum çelişkili gibi görülebilir. Karsinogenezde, kanser hücresinin immün yanıttan korunmak için Fas/FasL sisteminde Fas ekspresyonunun kaybı, FasL ekspresyonunun artışı ile karakterli disregülasyonun olgularımızın sadece %22’ sinde ortaya çıkması dikkat çekicidir. Tek başına Fas pozitifliği ise olguların %10’ unda görülmüştür. Tüm grup dikkate alındığında Fas negatiflik oranı %67, FasL pozitiflik oranı ise %45’ dir. Metastatik grubun primer tümör dokusu analiz sonuçları dikkate alındığında ise tüm grubun Fas ve FasL pozitiflik frekansları yaklaşık tüm çalışma grubununkine yakın idi (sırasıyla, %37 ve %54). Bu grupta Fas-/FasL+ fenotipe sahip olguların oranı ise %28’ e ulaşmaktaydı. Metastaz odaklarında Fas ve FasL analizi gerçekleştirildiğinde ise daha çarpıcı bir sonuç ortaya çıkmaktaydı. Metastaz odaklarında Fas pozitifliği olguların sadece %12’ sinde mevcuttu. FasL pozitifliği ise %59 idi. Bunun da ötesinde metastatik klonlarda Fas-/FasL+ fenotip, olguların %54’ ünde saptandı. Bu sonuçlardan, metastatik klonlarda daha da net olarak ortaya çıkan Fas-/FasL+ yönündeki fenotipik değişimin, karsinogenezde tümörün agresif davranış kazanması ile ilişkili oluğunu ileri sürebiliriz. Metastatik tümör odaklarındaki FasL ekspresyonunun ilişkili olduğu diğer 2 parametre 50 yaş altı ve üstü durum ile primer odak bcl-2 ekspresyonu idi. Elli yaş üstündeki olguların %72’ sinin metastatik odağı FasL için pozitif iken 50 yaş altındakilerde bu oran sadece %23 idi (χ2=8,922, P=0,003). Bu sonuca göre daha agresif kanser hücre klonlarının tayininde ileri yaşın da belirleyici bir etken olması düşünülebilir. Metastaz odağı FasL ekspresyonu ile primer tümör dokusu bcl-2 ekspresyonu arasındaki ilişki ise apopitozdan ve immün yanıttan korunma mekanizmalarının ilişkili olabileceğine işaret edebilir. Metastatik hasta grubunda primer 79 tümör odağı bcl-2 ekspresyonu gösteren olguların %83’ ünün metastatik tümör odağının FasL için pozitif olması bu görüşümüzü destekleyebilir niteliktedir (χ2=4,706, P=0,030). Tümör dokusunda FasL ekspresyonunun hormonal bir regülasyon ile ilişkili olabileceğine dair bir literatür verisine sahip değiliz. Ancak östrojenin birçok hücre tipinde olduğu gibi meme kanserinde de apopitozun uyarılması yönünde etkinlik gösterdiğine dair güçlü kanıtlar bildiren raporlar mevcuttur (Lewis-Wambi, 2009). Kanser hücresinde östrojenin hem ekstrinsek hem de intrensek yolak üzerinde etkili olan süreçler ile apopitozu indükleyebileceği bildirilmiştir. Ancak çalışmamızda daha farklı yorumlanabilecek bir sonuca ulaşmış bulunuyoruz. Genel çalışma grubunda ÖR pozitifliğinin FasL ekspresyonu ile pozitif korelasyonu dikkat çekiciydi (χ2=7,494, P=0,006). ÖR pozitif olguların %58’ i aynı zanda FasL için de pozitif idi. ÖR negatif olanların da %69’ u FasL negatif tümöre sahipti. Bu bulgu, kanser hücresinin immün yanıttan korunmak ve invazyon yeteneği kazanabilmek gibi daha agresif biyolojik özellikleri kazanmasında östrojen hormonunun rolüne işaret eder niteliktedir. Gerçekten de meme kanseri gelişimi ve progresyonunda östrojen hormonunun rolüne işaret eden güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Bunlar daha çok transformasyondaki hücrede proliferatif kapasitenin arttırılması yönünde etkilerdir. Kanser hücresinde FasL ekspresyonunun arttırılması yönündeki etki bilgimiz dâhilinde daha önce bildirilmiş bir bulgu değildir. Ancak östrojenin birçok hücre tipinde FasL geni üzerinde östrojene duyarlı bölge/bölgeler üzerinde etkinlik göstererek FasL gen amplifikasyonu ve/veya ekspresyonuna yol açabileceği bildirilmiştir (Kasibhatla, 1998; Kavurma, 2001). Bu verilere de dayanarak meme kanserinde daha agresif klonların belirlenmesinde östrojenin mevcut bilinen rolüne ilave olarak tümör hücresinde FasL ekspresyonunu artırmasının da rolünün olabileceğini speküle edebiliriz. Apopitoz sürecinde hem ekstrinsek hem de intrensek yolakta nihai hedef kaspazların aktifleşmesidir. Sistein proteazlar olan kaspazlar sitoplazmada zimojenler halinde pro-enzim formunda bulunur. Efektör bir kapsaz olan kaspaz-3 meme dâhil birçok dokuda mevcuttur. Sitoplazmada kaspaz-3’ ün aktif formunun görülmesi apopitoza giden hücrede erken bir bulgudur ve apopitozun klasik morfolojik özelliklerinin gelişiminin habercisidir. Bu nedenle immünohistokimyasal olarak kaspaz3’ ün aktif formuna spesifik antikorlar ile boyanma, erken evre apopitoz sürecinde bulunan hücreleri göstermektedir (Hadjiloucas, 2001). Meme lezyonlarında kaspaz-3, 80 kaspaz-6 ve kaspaz-8 ekspresyonlarının analiz edildiği bir çalışmada neoplastik progresyonla paralel olarak bu kaspazların artmış ekspresyonlarının gözlendiği rapor edilmiştir (Vakkala, 1999). Malign tümörlerde apopitoz artışı bilinen bir durumdur (Soini, 1998). Meme karsinomalarında da, yüksek histolojik dereceli tümörler, düşük dereceli olanlara göre daha yüksek apopitotik indeks göstermektedirler (Lipponen, 1994). Meme kanserlerinde apopitozun diğer bazı parametreler ile ilişkili olduğu rapor edilmiştir. Bu parametreler arasında proliferasyon, tümör ploidi ve ortalama yaşam beklentisi ile pozitif korelasyon söz konusu iken ÖR, PR durumu ve bcl-2 ekspresyonu ile ters korelasyonlar bildirilmiştir (Lipponen, 1994; Mustonen, 1997). Çalışmamızda genel çalışma grubunda kaspaz-3 ekspresyonunun Fas, FasL ve metastatik lenf düğümü sayısı ile anlamlı korelasyonlar gösterdiği dikkati çekti. Fas ve kaspaz-3 negatifliği anlamlı olarak ilişkiliydi (χ2=5,342, P=0,021). Fas negatif olguların %75’ i kaspaz-3 için de negatif idi. Fas ve kaspaz-3 negatif olgular tüm olguların %50’ ini meydana getirmekte idi. Benzer korelasyon kaspaz-3 ile FasL arasında da görüldü (χ2=8,619, P=0,003). Hem FasL hem de kaspaz-3 için negatif olan olgular, genel çalışma grubunun %43’ ünü oluşturmaktaydı. Kaspaz-3 pozitiflerin %66’ sı FasL için de pozitifti. Hâlbuki Fas pozitifliği ile yapılan karşılaştırmada bu oran %49 çıkmaktaydı. Buradan kaspaz-3’ ün FasL ekspresyonu ile daha kuvvetli bir ilişkisi olduğu ileri sürülebilir. Aslında Fas/FasL sisteminin meme karsinogenezinde ileri sürülen rolü dikkate alındığında bunun tersi bir durumun beklenmesi gerekirdi. Kaspaz-3 ekpresyonunun Fas ekspresyonu ile daha kuvvetli bir ilişkide olması gerekirdi. FasL aktivitesinin düzenlenmesinde FasL geni üzerinde östrojenin etkinliğinden bahsedilmişti. Östrojenin meme kanserinde FasL ekspresyonunu indükleyici etkisi ile tümör dokusunda apopitozu artırarak tedavide olumlu yönde bir etkinlik sağlayabileceği bazı yayınlarda bildirilmiştir (Lewis-Wambi, 2009). Dolayısıyla Fas/FasL sisteminin kanser hücresinde yeniden düzenlenmesi, karsinogenezde iki yönlü bir etkinlik gösterebilir. Bu etkinliklerden biri Fas kaybı, FasL artımı ile immün yanıttan korunma ve invazyona yardımcı olma, diğeri ise tam tersi yönde hem Fas hem de FasL’ nin kanser hücresi üzerinde ekspresyonunun ve etkinliğinin ve ayrıca birbirleri ile etkileşimlerinin artması ile tümör dokusunda apopitozun uyarılması yönünde olabilir. Karsinogenez olayının kompleksitesi ve daha bilinmeyen birçok noktanın varlığı, literatürde bildirilmiş bulguların tam tersi yönde çıkan sonuçların yorumlanmasını güçleştirmektedir. 81 Gerçektende Fas kaybının daha büyük tümör boyutu ve aksiller lenf düğümü pozitifliği ile ilişkisinden bahseden çalışmaların aksine bizim çalışmamızda Fas pozitifliği daha büyük tümör boyutu ve daha çok sayıda pozitif aksiller lenf düğümü ile ilişkili bulunmuştur. İleri sürülen mekanzimalar kapsamında bu bulguları açıklamak güçtür. Çalışmamızda, metastatik grupta, primer tümör dokusu kaspaz-3 ekspresyonunun pozitif lenf düğümü sayısı ile de anlamlı ters bir korelasyona sahip olduğu dikkati çekmiştir (χ2=6,944, P=0,008). Üç ve daha az pozitif lenf düğümüne sahip olguların %71’ inin primer tümörü kaspaz-3 pozitif iken, 4 ve üzeri pozitif lenf düğümüne sahip olguların %69’ u kaspaz-3 için negatif idi. Bu sonuç, apopitoz sürecinin, metastatik lenf düğümü sayısıyla ters korelasyonuna işaret eder niteliktedir. Ancak aynı grubun metastatik tümör odaklarındaki kaspaz-3 ekspresyonu, pozitif lenf düğümü sayısı ile pozitif yönde (istatistiksel anlam olmamakla birlikte) koreleydi. Üç ve daha az pozitif lenf düğümü gösteren olguların %67’ sinin metastatik klonu kaspaz-3 pozitif iken 4 ve üzeri pozitif lenf düğümüne sahip olgularda bu oran %75’ ulaşmaktaydı. Dolayısıyla, apopitoz süreci daha önceden de bahsedildiği gibi karsinogenezde iki yönlü etki gösterebilen bir süreç olma özelliğine sahip olduğu görüşümüzü burada bir kez daha vurgulayabiliriz. Yüksek apopitotik indeks, özellikle malign tümörlerin bilinen ve kabul edilmiş karakteristiklerinden biridir. Malign tümörlerde apopitozdan korunma yönünde geliştiği düşünülen genetik, moleküler ve biyokimyasal değişimlerin yanında, apopitozu uyaran yönde değişimlerin varlığının da izlenmesi karsinogenez sürecinin karmaşıklığının bir başka göstergesi olarak düşünülebilir. 82 Çalışmamızda elde ettiğimiz verilerin analizleri neticesinde ulaşılan sonuçlar aşağıda kısaca özetlenmiştir; Çalışmamızda HER-2/neu aşırı ekspresyon oranı %14,3 iken HER-2/neu gen amplifikasyon oranı %25’ dir. Gen ekspresyon ve amplifikasyon oranı metastatik grupta daha da yükselerek sırasıyla %22 ve %40 düzeylerine ulaşmaktadır. Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olgularda gen amplifikasyon oranımız %40 iken lenf düğümü negatif olgularımızda HER-2/neu gen amplifikasyonu %6,7 düzeyinde kalmaktadır (P=0,025). HER-2/neu geninin reseptör düzeyinde İHK ile analizi ile gen düzeyinde FISH analiz sonuçları yüksek bir uyum göstermiştir (χ2=66,331, P=0,0001). Benzer uyum metastatik grup tek başına ele alındığında da devam etmektedir (χ2=35,303, P=0,0001). Skor 2+ olgulara göre skor 1+ olgularımızın HER-2/neu gen amplifikasyon durumu daha belirsiz bir durumdur. Skor 1+ olguların FISH sonucu ile uyum oranı metastatik grupta daha da azalmaktadır. Bu nedenle eğer aksiller lenf düğümü metastazına sahip bir olgu HER-2/neu için İHK ile skor 1+ sonuç veriyor ise kabul edilen genel görüşün aksine gen amplifikasyonu için negatif kabul edilmemeli, FISH yöntemi ile HER-2/neu gen durumu analiz edilmelidir. Metastatik lenf düğümü tümör odağındaki herhangi bir düzeydeki HER-2/neu ekspresyon skoru (skor 1+ dahi olsa) kuvvetle primer tümör odağında HER2/neu gen amplifikasyonuna işaret etmektedir (χ2=17, 453, P=0,001). Metastatik olguların %22’ sinin primer tümör dokusu HER-2/neu aşırı ekspresyonu gösterir iken %40’ ı gen amplifikasyonu göstermektedir. Bu sonuçlara göre HER-2/neu reseptör ekspresyonundan başka gen ve faktörler de sorumlu olabileceği gibi İHK skorlamasında gen pozitifliğine işaret eden skor eşiğinin en azından lenf düğümü pozitifliği gösteren olgularda düşürülmesi gerektiği teklif edilebilir. HER-2/neu gen amplifikasyonunun aksiller lenf düğümü metastazı ile ilişkisi anlamlıdır (P=0,025). 83 HER-2/neu gen amplifikasyonu histolojik diferansiyasyon kaybı ile ilişkilidir (χ2=8,778, P=0,012). HER-2/neu gen amplifikasyonu ÖR negatifliği ile ilişkilidir (χ2=5,146, P=0,048). Metastatik klonda skor 1+ veya 2+ düzeylerinde dahi olan HER-2/neu ekspresyonları hem primer tümör odağı hem de metastatik klon ÖR negatifliği ile ilişkilidir [Sırasıyla (χ2=10,121, P=0,018), (χ2=10,788, P=0,013)]. ÖR pozitif olguların ortalama yaşı daha yüksektir (t=2,070, P=0,041). ÖR ve PR durumu pozitif yönde korelasyon göstermektedir (χ2=21, 282, P=0,0001). Lojistik regresyon analizinde ÖR; 50 yaş üzeri, aksiller lenf düğümü durumu, PR pozitifliği, FasL ve siklinD1 ekspresyonu ile anlamlı ilişki göstermektedir. Lojistik regresyonda HER-2/neu gen amplifikasyonu; 50 yaş üzeri, aksiller lenf düğümü durumu ve metastatik lenf düğümü sayısı ile ilişkilidir. HER-2/neu ekspresyonu ile ÖR pozitifliği arasında ters korelasyon mevcuttur (χ2=10,788, P=0,013). Meme kanserinde neoadjuvan tedavinin belirlenmesinde faydalanılan ÖR ve HER-2/neu pozitiflikleri, prognostik değere sahip klinikopatolojik parametreler olan aksiller lenf düğümü durumu, metastatik lenf düğümü sayısı ve premenapozal-postmenapozal dönem ile ilişkilidir. ÖR-siklinD1, histolojik diferansiyasyon derecesi-ÖR, histolojik diferansiyasyon derecesi-HER-2/neu amplifikasyonu, siklinD1-bcl-2 arasında anlamlı ilişkiler saptanmıştır [sırasıyla (χ2=15, 252, P=0,0001), (χ2=7, 698, P=0,021), (P=0,025), (χ2=6,381, P=0,012)]. Bu ilişkiler düşük dereceli invaziv duktal karsinomalarda hücre proliferasyonundan ÖR-siklinD1-bcl-2 etkileşiminin, yüksek dereceli olanlardan HER-2/neu geninin sorumlu olduğuna işaret etmektedir. Metastatik klon bcl-2 ekspresyonunun; primer tümör odağı ÖR ekspresyonu ile pozitif yönde (χ2=5,298, P=0,021), HER-2/neu ekspresyonu (χ2=10, 650, P=0,014) ve amplifikasyonu (χ2=4,009, P=0,045) ile ters yönde ilişkisinin varlığı ve ayrıca metastatik klon ÖR ekspresyonunun primer tümör odağı p53 ekspresyonu ile ters yönde korelasyonu (χ2=4,196, P=0,041), tümör evresinin 84 ilerlemesi ile tümör hücre proliferasyonunundan sorumlu hücre içi yolakların değişiklik gösterdiğine işaret etmektedir. PR ile bcl-2 arasında pozitif korealasyon dikkati çekmiştir (χ2=5,534, P=0,019). Fas ekspresyonu literatürün aksine daha büyük tümör boyutu ile ilişkilidir. (t=274, P=0,025). Daha yaşlı grupta (50 yaş üstü) Fas pozitifliği artmaktadır (χ2=3,964, P=0,046). Fas, FasL ile pozitif yönde ilişkilidir (χ2=12,138, P=0,0001). Fas-/FasL+ fenotipi en sık metastatik klonda izlenmiştir (%54). ÖR, FasL ekspresyonunun düzenlenmesinde pozitif yönde bir etkiye sahiptir (χ2=7,494, P=0,006). Metastatik klon FasL ekspresyonu, primer tümör dokusu bcl-2 ekspresyonu ile pozitif yönde koreledir (χ2=4,706, P=0,030). FasL ve kaspaz-3 arasındaki ilişki Fas’ a göre daha kuvvetlidir (χ2=8,619, P=0,003). Metastatik grupta primer tümör dokusu kaspaz-3 ekspresyonu pozitif aksiller lenf düğümü sayısı ile ters korelasyona sahiptir (χ2=6,944, P=0,008). Bu sonuçlardan apopitozisin meme karsinogenezinde iki yönlü bir etkinliğe sahip olduğu ileri sürülebilir Çalışmamız sonucunda, meme kanserinde hedefe yönelik tedaviye karar vermede kullanılan HER-2/neu İHK skorlamasına göre FISH analizine karar vermede bir revizyonun yapılabileceğini düşünüyoruz. Aksiller lenf düğümü pozitif olan invaziv duktal karsinomalı hastalarda HER-2/neu için negatif kategorideki ekspresyon düzeyinde dahi (skor 1+) gen amplifikasyon oranı yüksek olup bu nedenle FISH analizi bu grup hastalarda mutlaka yapılmalıdır. İnvaziv duktal karsinomaların son derece heterojen bir grup malign neoplazm olduğu gerçeği elde ettiğimiz sonuçların analizinde de ortaya çıkmaktadır. Sonuçlarımız hem meme kanseri prognozunun tahmin edilmesinde hem de neoadjuvan tedavilerin belirlenmesinde rolü olan bir takım klinikopatolojik ve biyolojik parametreler arasındaki ilişkilerin ortaya konması hem de meme karsinogenezinde bugün itibariyle kabul edilmiş olan biyolojik parametreler arası ilişkiler yanında henüz bildirilmemiş ve/veya tanımlanmamış bazı ilişkilerin de var olabileceğine işaret etmesi bakımından önemlidir. 85 KAYNAKLAR Pothos A, Plastira K, Plastiras A, Vlachodimitropoulos D, Goutas N, Angelopoulou R. Comparison of chromogenic in situ hybridisation with fluorescence in situ hybridisation and immunohistochemistry for the assessment of her-2/neu oncogene in archival material of breast carcinoma. Acta Histochem Cytochem. 2008; 41(3): 59-64. 2005 Yılı Türkiye Kanser İstatistikleri, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı, Epidemiyoloji ve Koruma Şube Müdürlüğü, Ankara, http://ketem.org/istatistik.php (06.10.2011). Dikicioglu E, Barutca S, Meydan N, Meteoglu I. Biological characteristics of breast cancer at the primary tumour and the involved lymph nodes. Int J Clin Pract. 2005; 59(9): 1039-44. Slamon DJ, Godolphin W, Jones LA, Holt JA, Wong SG, Keith DE et al. Studies of the HER-2 neu proto-oncogene in human breast and ovarian cancer. Science 1989; 244: 707-12. Koseoglu RD, Muslehiddinoglu A, Erkorkmaz U, Caferler JS, Durer P, Ozon YH, “An analysis of HER-2/neu gene status in invasive ductal carcinomas using immunohistochemistry and fluorescence in situ hybridization”, Turk J Med Sci. 2011; 41(5): 809-19. Dandachi N, Dietze O, Hauser-Kronberger C. Chromogenic in situ hybridization: a novel approach to a practical and sensitive method for the detection of HER2 oncogene in archival human breast carcinoma. Lab Invest. 2002; 82: 1007-14. Prati R, Apple SK, He J, Gornbein JA, Chang HR. Histopathologic characteristics predicting HER-2/neu amplification in breast cancer. Breast J 2005; 11: 433-9. Pothos A, Plastira K, Plastiras A, Vlachodimitropoulos D, Goutas N, Angelopoulou R. Comparison of chromogenic in situ hybridisation with fluorescence in situ hybridisation and immunohistochemistry for the assessment of her-2/neu oncogene in archival material of breast carcinoma. Acta Histochem Cytochem. 2008; 41: 59-64. Ariga R, Zarif A, Korasick J, Reddy V, Siziopikou K, Gattuso P. Correlation of her-2/neu gene amplification with other prognostic and predictive factors in female breast carcinoma. Breast J. 2005; 11: 278-80. Ridolfi RL, Jamehdor MR, Arber JM. HER-2/neu testing in breast carcinoma: a combined immunohistochemical and fluorescence in situ aproach. Mod Pathol 2000; 13: 866-73. Slamon D, Leyland-Jones B, Shak S, Paton V, Bajamonde A, Fleming T et al. Addition of Herceptin (humanized anti-HER2 antibody) to first line chemotherapy for HER2 overexpressing metastatic breast cancer (HER2+/MBC) markedly increases anticancer activity: a randomized multinational controlled phase III trial. Proc Am Soc Clin Oncol 1998; 17: 98a. Onody P, Bertrand F, Muzeau F, Bièche I, Lidereau R. Fluorescence in situ hybridization and immunohistochemical assays for HER-2/neu status 86 determination: application to node-negative breast cancer. Arch Pathol Lab Med. 2001; 125: 746-50. Wang S, Saboorian MH, Frenkel EP, Haley BB, Siddiqui MT, Gokaslan S et al. Assessment of HER-2/neu status in breast cancer. Automated Cellular Imaging System (ACIS)-assisted quantitation of immunohistochemical assay achieves high accuracy in comparison with fluorescence in situ hybridization assay as the standard. Am J Clin Pathol 2000; 116: 495-503. Gong Y, Booser DJ, Sneige N. Comparison of HER-2 status determined by fluorescence in situ hybridization in primary and metastatic breast carcinoma. Cancer 2005; 103: 1763-9. Sirotkovic-Skerlev M, Krizanac S, Kapitanovic S, Husnjak K, Unusic J, Pavelic K. Expression of c-myc, erbB-2, p53 and nm23-H1 gene product in benign and malignant breast lesions: coexpression and correlation with clinicopathologic parameters. Exp Mol Pathol. 2005; 79(1): 42-50. Revillon, F., Bonneterre, J., Peyrat, J.P., 1998. ErbB-2 oncogene in human breast cancer and its clinical significance. Eur. J. Cancer 34, 791–808. Jacobs TW, Gown AM, Yaziji H, Barnes MJ, Schnitt SJ. Comparison of fluorescence in situ hybridization and mmunohistochemistry for the evaluation of HER-2/neu in breast cancer. J Clin Oncol. 1999; 17: 1974-82. Hammock L, Lewis M, Phillips C, Cohen C. Strong HER-2/neu protein overexpression by immunohistochemistry often does not predict oncogene amplification by fluorescence in situ hybridization. Hum Pathol 2003; 34: 10437. McCormick SR, Lillemoe TJ, Beneke J, Schrauth J, Reinartz J. HER2 assessment by immunohistochemical analysis and fluorescence in situ hybridization: comparison of HercepTest and PathVysion commercial assays. Am J Clin Pathol 2002; 117: 935-43. Ross JS, Fleisher JA. HER-2/neu (c-erb-B2) gene and protein in breast cancer. Am J Clin Pathol 1999; 112: 53-67. Slamon DJ, Clark GM, Wong SG, Levin WJ, Ullrich A, McGuire WL. Human breast cancer: correlation of relapse and survival with amplification of the HER2/neu oncogene. Science 1987; 235: 177-82. Slamon DJ. Biologic approaches to managing advanced breast cancer. Cancer Control 1999; 6: 7-11. Ross JS, Fletcher JA, Bloom KJ, Linette GP, Stec J, Symmans WF et al. Targeted therapy in breast cancer: the HER-2/neu gene and protein. Mol Cell Proteomics 2004; 3: 379-98. Kaptain S, Tan L, Chen B. Her-2/neu and breast cancer. DiagnMol Pathol 2001; 10: 139-52. Harłoziñska A, Bar JK, Wenderski R, Bebenek M. Relationship between cerbB-2 oncoprotein, epidermal growth factor receptor, and estrogen receptor expression in patients with ductal breast carcinoma. Association with tumor phenotypes. In Vivo 1996; 10: 217-22. Taucher S, Rudas M, Mader RM, Gnant M, Dubsky P, Bachleitner T et al. Do we need HER-2/neu testing for all patients with primary breast carcinoma? Cancer 2003; 98: 2547-53. 87 Bilous M, Ades C, Armes J, Bishop J, Brown R, Cooke B et al. Predicting the HER2 status of breast cancer from basic histopathology data: an analysis of 1500 breast cancers as part of the HER2000 international study. Breast 2003; 12: 92-8. Berger MS, Locher GW, Saurer S, Gullick WJ, Waterfield MD, Groner B et al. Correlation of c-erbB-2 gene amplification and protein expression in human breast carcinoma with nodal status and nuclear grading. Cancer Res. 1988; 48: 1238-43. van de Vijver MJ. Assessment of the need and appropriate method for testing for the human epidermal growth factor receptor-2 (HER-2). Eur J Cancer 2001; 37: 11-7. Tsuda H, Hirohashi S, Shimosato Y, Hirota T, Tsugane S, Watanabe S et al. Correlation between histologic grade of malignancy and copy number of c-erbB2 gene in breast carcinoma. Cancer 1990; 8: 1794-800. Sauer T, Wiedswang G, Boudjema G, Christensen H, Karesen R. Assessment of HER-2/neu overexpression and/or gene amplification in breast carcinomas: should in situ hybridization be the method of choice? APMIS 2003; 111: 44450. Lee A, Park WC, Yim HW, Lee MA, Park G, Lee KY. Expression of c-erbB2, cyclin D1 and estrogen receptor and their clinical implications in the invasive ductal carcinoma of the breast. Jpn J Clin Oncol. 2007; 37: 708-14. Lebeau A, Deimling D, Kaltz C, Sendelhofert A, Iff A, Luthardt B et al. HER2/neu analysis in archival tissue samples of human breast cancer: Comparison of immunohistochemistry and fluorescence in situ hybridization. J Clin Oncol. 2001; 19: 354-63. Tubbs RR, Pettay JD, Roche PC, Stoler MH, Jenkins RB, Grogan TM. Discrepancies in clinical laboratory testing of eligibility for trastuzumab therapy: Apparent immunohistochemical false-positives do not get the message. J Clin Oncol. 2001; 19: 2714-21. Perez EA, Roche PC, Jenkins RB, Reynolds CA, Halling KC, Ingle JN et al. HER-2 testing in patients with breast cancer: Poor correlation between weak positivity by immunohistochemistry and gene amplification by fluorescence in situ hybridization. Mayo Clin Proc. 2002; 77: 148-54. Yeşim Eralp. Metastatik HER-2/neu pozitif meme kanserinde Trastuzumab sonrası progresyon; ikinci seçim öncesi ve ötesinde Trastuzumab-bazlı tedavilerin etkinliği. Meme Sağlığı Dergisi 2009; 5(1): 3-8. Fitzgibbons PL, Page DL, Weaver D, Thor AD, Allred DC, Clark GM, et al. Prognostic factors in breast cancer. College of American pathologists consensus statement. Arch Pathol Lab Med. 2000; 124: 966–78. Baş A, Yavuz E, Tuzlalı S, İlhan R, Asoğlu O, Güney N. c-erb B2 aşırı ekspresyonu ile birlikte östrojen ve progesteron reseptör pozitifliği gösteren invaziv meme karsinomu (66 olguda klinikopatolojik değerlendirme). Türk Patoloji Dergisi 2006; 22(1): 5-10. Sjogren S, Inganas M, Lindgren A, Holmberg L, Bergh J. Prognostic and predictive value of c-erb-B2 overexpression in primary breast cancer, alone and in combination with other prognostic markers. J Clin Oncol. 1998; 16: 462-69. 88 Zeillinger R, Kury F, Czerwenka K, Kubista E, SiutzG, Knogler W, et al. HER2 amplification, steroid receptors and epidermal growth factor receptor in primary breast cancer. Oncogene 1989; 4: 109-14. Marsigliante S, Muscella A, Ciardo V, Barker S, Leo G, Baker V, et al. Enzymelinked immunosorbent assay of HER2/neu gene product (p185) in breast cancer: its correlation with sex steroid receptors, cathepsin D and histologic grades. Cancer Lett. 1993; 75: 195-206. Quenel N, Wafflart J, Bonichon F, Demascarel I, Troani M, Durand M, et al. The prognostic value of c-erbB2 in primary breast carcinomas: a study on 942 cases. Breast Cancer Res Treat. 1995; 35: 283-91. Konecny G, Pauletti G, Pegram M, Untch M, Dandekar S, Aguilar Z, et al. Quantitative association between HER2/neu and steroid hormone receptors in hormone receptor-positive primary breast cancer. J Natl Cancer Inst. 2003; 95: 142-53. Russel KS, Hung MC. Transcriptional repression of the neu protooncogene by estrogen stimulated estrogen receptor. Cancer Res. 1992; 52: 6624-29. Huang HJ, Neven P, Drijkoningen M, Paridaens R,Wildiers H, Van Limbergen E, et al. Association between HER2/neu and the progesterone receptor in oestrogen-dependent breast cancer is age-related. Breast Cancer Res Treat. 2005; 91: 81-87. Huang HJ, Neven P, Drijkoningen M, Paridaens R, Wildiers H, Van Limbergen E, et al. Hormone receptors do not predict the HER2/neu status in all age groups of women with an operable breast cancer. Ann Oncol. 2005; 16(11): 1755-61. Pinto AE, Andre S, Pereira T, Nobrega S, Soares J. c-erb-B2 oncoprotein overexpression identifies a subgroup of estrogen receptor positive (ER+) breast cancer patients with poor prognosis. Ann Oncol. 2001; 12: 525-33. Gago FE, Fanelli MA, Ciocca DR. Co-expression of steroid hormone receptors (estrogen receptor and/or progesterone receptors) and Her2/neu (c-erbB-2) in breast cancer: Clinical outcome following tamoxifen-based adjuvant therapy. J Steroid Biochem Mol Biol. 2006; 98: 36-40. Shou J, Massarweh S, Osborne CK, Wakeling AE. Mechanisms of tamoxifen resistance: Increased estrogen receptor-HER2/neu cross-talk in ER/HER2positive breast cancer. J Natl Cancer Inst. 2004; 96: 926-35. Ferrero-Pous M, Hacene K, Bouchet C, Le Doussal V,Tubiana-Hulin M, Spyratos F. Relationship between c-erbB-2 and other tumor characteristics in breast cancer prognosis. Clin Cancer Res. 2000; 6(12): 4745-54. Sahin FI, Yilmaz Z, Yagmurdur MC, Atac FB, Ozdemir BH, Karakayali H, Demirhan B, Haberal M. Clinical findings and HER-2/neu gene amplification status of breast carcinoma patients. Pathol Oncol Res. 2006; 12(4): 211-5. Dowsett M, Harper-Wynne C, Boeddinghaus I et al: HER-2 amplification impedes the antiproliferative effects of hormone therapy in estrogen receptorpositive primary breast cancer. Cancer Res. 2001; 61: 8452-58. Ko SS, Na YS, Yoon CS, Park JY, Kim HS, Hur MH, Lee HK, Chun YK, Kang SS, Park BW, Lee JH. The significance of c-erbB-2 overexpression and p53 expression in patients with axillary lymph node-negative breast cancer: a tissue microarray study. Int J Surg Pathol. 2007; 15(2): 98-109. 89 Sjöström-Mattson J, Von Boguslawski K, Bengtsson NO, Mjaaland I, Salmenkivi K, Blomqvist C. The expression of p53, bcl-2, bax, fas and fasL in the primary tumour and lymph node metastases of breast cancer. Acta Oncol. 2009; 48(8): 1137-43. Arun B, Kilic G, Yen C, Foster B, Yardley D, Gaynor R, Ashfaq R. Correlation of Bcl-2 and p53 expression in primary breast tumors and corresponding metastatic lymph nodes. Cancer 2003; 98(12): 2554-9. D'Andrea MR, Limiti MR, Bari M, Zambenedetti P, Montagutti A, Ricci F, appagallo GL, Sartori D, Vinante O, Mingazzini PL. Correlation between genetic and biological aspects in primary non-metastatic breast cancers and corresponding synchronous axillary lymph node metastasis. Breast Cancer Res Treat. 2007; 101(3): 279-84. Choi DH, Shin DB, Lee MH, Lee DW, Dhandapani D, Carter D, King BL, Haffty BG. A comparison of five immunohistochemical biomarkers and HER2/neu gene amplification by fluorescence in situ hybridization in white and Korean patients with early-onset breast carcinoma. Cancer 2003; 98(8): 158795. Timms JF, White SL, O’Hare MJ, Waterfield MD. Effects of erbB-2 overexpression on mitogenic signaling and cell cycle progression inhuman breast luminal epithelial cells. Oncogene 2002; 21: 6573–86. Doisneau-Sixou SF, Sergio CM, Carroll JS, Hui R, Musgrove EA, Sutherland RL. Estrogen and antiestrogen regulation of cell cycle progression in breast cancer cells. Endocr Relat Cancer 2003; 10: 179–86. Neuman E, Ladha MH, Lin N, Upton TM, Miller SJ, DiRenzo J, et al. Cyclin D1 stimulation of estrogen receptor transcription activity independent of cdk4. Mol Cell Biol. 1997;17: 5338–47. Zwijsen RM. CDK-independent activation of estrogen receptor by cyclin D1. Cell 1997; 88: 405–15. Zwijsen RM. Ligand-independent recruitment of steroid receptor coactivators to estrogen receptor by cyclin D1. Genes Dev. 1998; 12: 3488–98. Gaben AM, Saucier C, Bedin M, Redeuilh G, Mester J. Mitogenic activity of estrogens in human breast cancer cells does not rely on direct induction of mitogen-activated protein kinase/extracellularly regulated kinase or phosphatidylinositol 3-kinase. Mol Endocrinol. 2004; 18: 2700–13. Sabbah M, Courilleau D, Mester J, Redeuilh G. Estrogen induction of the cyclin D1 promoter: involvement of a cAMP response-like element. Proc Natl Acad Sci USA 1999; 96: 11217–22. Lebeau A, Unholzer A, Amann G, Kronawitter M, Bauerfeind I, Sendelhofert A, et al. EGFR, Her-2/neu, cyclin D1, p21 and p53 in correlation to cell proliferation and steroid hormone receptor status in ductal carcinoma in situ of the breast. Breast Cancer Res Treat. 2003; 79: 187–98. Spyratos F, Andrieu C, Vidaud D, Briffod M, Vidaud M, Lidereau R, et al. CCND1 mRNA overexpression is highly related to estrogen receptor positivity but not to proliferative markers in primary breast cancer. Int J Biol Markers 2000; 15: 210–4. Reed W, Florems VA, Holm R, Hannisdal E, Nesland JM. Elevated level of p27, p21 and cyclin D1 correlate with positive oestrogen and progesterone receptor 90 status in node-negative breast carcinoma patients. Virchows Arch. 1999: 435; 116–24. Takano Y, Takenaka H, Kato Y, Masuda M, Mikami T, Saegusa M, et al. Cyclin D1 overexpression in invasive breast cancers: correlation with cyclin-dependent kinase 4 and oestrogen receptor overexpression, and lack of correlation with mitotic activity. J Cancer Res Clin Oncol 1999; 125: 505–12. Hui R, Ball JR, Macmillan RD, Kenny FS, Prall OW, Campbell DH, et al. EMS1 gene expression in primary breast cancer: relationship to cyclin D1 and oestrogen receptor expression and patient survival. Oncogene 1998; 17: 1053–9. Barnes DM, Gillett CE. Cyclin D1 in breast cancer. Breast Cancer Res Treat. 1998; 52: 1–15. Oh YL, Choi JS, Song SY, et al. Expression of p21Waf1, p27Kip1 and cyclin D1 proteins in breast ductal carcinoma in situ: relation with clinicopathologic characteristics and with p53 expression and estrogen receptor status. Pathol Int. 2001; 51: 94–99. Lamb J, Ladha MH, McMahon C, Sutherland RL, Ewen ME. Regulation of the functional interaction between cyclin D1 and the estrogen receptor. Mol Cell Biol. 2000; 20: 8667-75. Park K, Han S, Kim HY, Ko I. Cytologic evaluation of cyclin D1 expression in primary breast carcinoma. Cancer. 2001; 93: 211–5. Shoker BS, Jarvis C, Davies MP, Iqbal M, Sibson DR, Sloane P. Immunodetectable cyclin D(1) is associated with oestrogen receptor but not Ki67 in normal, cancerous and precancerous breast lesions. Br J Cancer. 2001; 84: 1064–9. Hwang TS, Han HS, Hong YC, Lee HJ, Paik NS. Prognostic value of combined analysis of cyclin D1 and estrogen receptor status in breast cancer patients. Pathol Int 2003; 53: 74–80. Zukerberg LR, Yang WI, Gadd M, et al. Cyclin D1 (PRAD1) protein expression in breast cancer: approximately one-third of infiltrating mammary carcinomas show overexpression of the cyclin D1 oncogene. Mod Pathol 1995; 8: 560–7. Zhang SY, Caamano J, Cooper F, Guo X, Klein-Szanto AJ. Immunohistochemistry of cyclin D1 in human breast cancer. Am J Clin Pathol 1994; 102: 695–8. Hadzisejdić I, Mustać E, Jonjić N, Petković M, Grahovac B. Nuclear EGFR in ductal invasive breast cancer: correlation with cyclin-D1 and prognosis. Mod Pathol. 2010; 23(3): 392-403. Schuuring E, Verhoeven E, van Tinteren H, Peterse JL, Nunnink B, Thunnissen FB, et al. Amplification of genes within the chromosome 11q13 region is indicative of poor prognosis in patients with operable breast cancer. Cancer Res. 1992; 52: 5229–34. Henry JA, Hennessy C, Levett DL, Lennard TW, Westley BR, May FE. Int-2 amplification in breast cancer: association with decreased survival and relationship to amplification of c-erbB-2 and c-myc. Int J Cancer 1993; 53: 774– 80. Gillett C, Smith P, Gregory W, Richards M, Millis R, Peters G, et al. Cyclin D1 and prognosis in human breast cancer. Int J Cancer 1996; 69: 92–9. 91 Bilalovic N, Vranic S, Basic H, Tatarevic A, Selak I. Immunohistochemical evaluation of cyclin D1 in breast cancer. Croat Med J. 2005; 46: 382–8. Michalides R, Hageman P, van Tinteren H, Houben L, Wientjens E, Klompmaker R, et al. A clinicopathological study on overexpression of cyclin D1 and of p53 in a series of 248 patients with operable breast cancer. Br J Cancer 1996; 73: 728–34. van Diest PJ, Michalides RJ, Jannink L, van der Valk P, Peterse HL, de Jong JS, et al. Cyclin D1 expression in invasive breast cancer. Correlations and prognostic value. Am J Pathol. 1997; 150: 705–11. Bilalovic NB, Vranic S, Basic H, Tatarevic A, Jselak I. Immunohistochemical evaluation of Cyclin D1 in breast cancer. Croat Med J. 2005; 46: 382–8. Turner BC, Gumbs AA, Carter D, et al. Cyclin D1 expression and early breast cancer recurrence following lumpectomy and radiation. Int J Radiat Oncol Biol Phys. 2000; 47: 1169–1176. Lin HM, Lee YJ, Li G, et al. Bcl-2 induces cyclin D1 promoter activity in human breast epithelial cells independent of cell anchorage. Cell Death Differ. 2001; 8: 44–50. Zhou Q, Fukushima P, DeGraff W, et al. Radiation and the Apo2L/TRAIL apoptotic pathway preferentially inhibit the colonization of premalignant human breast cells overexpressing cyclin D1. Cancer Res. 2000; 60: 2611–15. Pardo FS, Su M, Borek C. Cyclin D1 induced apoptosis maintains the integrity of the G1/S checkpoint following ionizing radiation irradiation. Somat Cell Mol Genet. 1996; 22: 135–44. Han EK, Begemann M, Sgambato A, Soh JW, Doki Y, Xing WQ, et al. Increased expression of cyclin D1 in a murine mammary epithelial cell line induces p27kip1, inhibits growth, and enhances apoptosis. Cell Growth Differ. 1996; 7: 699–710. Stendahl M, Kronblad A, Ryden L, Emdin S, Bengtsson NO, Landberg G. Cyclin D1 overexpression is a negative predictive factor for tamoxifen response in postmenopausal breast cancer patients. Br J Cancer 2004; 90: 1942–8. Jirström K, Stendahl M, Ryden L, Kronblad A, Bendahl PO, Stal O, Landber G. Adverse effect of adjuvant tamoxifen in premenopausal breast cancer with cyclin D1 gene amplification. Cancer Res. 2005; 65: 8009–16. Hwang TS, Han HS, Hong YC, Lee HJ, Paik NS. Prognostic value of combined analysis of cyclin D1 and estrogen receptor status in breast cancer patients. Pathol Int. 2003; 53: 74–80. Marks JR, Humphrey PA, Wu K, Berry D, Bandarenko N, Kerns BJ, Iglehart JD. Overexpression of p53 and HER-2/neu proteins as prognostic markers in early stage breast cancer. Ann Surg. 1994; 219: 332-41. Walker RA, Dearing SJ, Lane DP, Varley JM. Expression of p53 protein in infiltrating and in-situ breast carcinomas. J Pathol. 1991; 165: 203-11. Davidoff AM, Herndon JE 2nd, Glover NS, Kerns BJ, Pence JC, Iglehart JD, Marks JR. Relation between p53 overexpression and established prognostic factors in breast cancer. Surgery 1991; 110: 259-64. Porter PL, Gown AM, Kramp SG, Coltrera MD. Widespread p53 overexpression in human malignant tumors. An immunohistochemical study using methacarn fixed, embedded tissue. Am J Pathol. 1992;140:145-53. 92 Tokatli F, Altaner S, Uzal C, Ture M, Kocak Z, Uygun K, Bilgi S. Association of HER-2/neu overexpression with the number of involved axillary lymph nodes in hormone receptor positive breast cancer patients. Exp Oncol. 2005; 27(2): 145-9. Berardo MD, Elledge RM, de Moor C et al. Bcl-2 and apoptosis in lymph node positive breast carcinoma. Cancer 1998; 82: 1296–302. Bhargava V, Kell DL, van de Rijn M, and Warnke RA. Bcl-2 Immunoreactivity in Breast Carcinoma Correlates with Hormone Receptor Positivity. American Journal of Pathology 1994; 145(3): 535-40. Hellemans P, van Dam PA, Weyler J, van Oosterom AT, Buytaert P and Van Marck E. Prognostic value of bcl-2 expression in invasive breast cancer. British Journal of Cancer 1995; 72, 354-60. Tawfik K, Kimler BF, Davis MK, Fan F, Tawfik O. Prognostic significance of Bcl-2 in invasive mammary carcinomas: a comparative clinicopathologic study between “triple-negative” and non–“triple-negative” tumors. Hum Pathol. 2011 Jul 19. [Epub ahead of print]. Allred DC, Elledge R, Clark GM, Fuqua SA. The p53 tumor suppressor gene in human breast cancer. Cancer Treat Res. 1994; 71: 63-77 Bertheau P, Steinberg SM, Merino MJ. C-erbB-2, p53, and nm23 gene product expression in breast cancer in young women: immunohistochemical analysis and clinicopathologic correlation. Hum Pathol. 1998; 29: 323-9. Barbati A, Cosmi EV, Sidoni A, et al. Value of c-erbB-2 and p53 oncoprotein co-overexpression in human breast cancer. Anticancer Res. 1997; 17: 401-5. Bebenek M, Bar JK, Harlozinska A, Sedlaczek P. Prospective studies of p53 and c-erbB-2 expression in relation to clinicopathological parameters of human ductal breast cancer in the second stage of clinical advancement. Anticancer Res. 1998; 18: 619-23. Gasparini G, Weidner N, Bevilacqua P, et al. Tumor microvessel density, p53 expression, tumor size, and peritumoral lymphatic vessel invasion are relevant prognostic markers in node-negative breast carcinoma. J Clin Oncol. 1994; 12: 454-66. Elledge RM, Fuqua SA, Clark GM, Pujol P, Allred DC, William L. McGuire Memorial Symposium. The role and prognostic significance of p53 gene alterations in breast cancer. Breast Cancer Res Treat. 1993; 27: 95-102. Davidoff AM, Kerns BJ, Iglehart JD, Marks JR. Maintenance of p53 alterations throughout breast cancer progression. Cancer Res. 1991; 51: 2605-10. Rosen PP, Lesser ML, Arroyo CD, Cranor M, Borgen P, Norton L. p53 in nodenegative breast carcinoma: an immunohistochemical study of epidemiologic risk factors, histologic features, and prognosis. J Clin Oncol. 1995; 13: 821-30. Daidone MG, Luisi A, Veneroni S, Benini E, Silvestrini R. Clinical studies of Bcl-2 and treatment benefit in breast cancer patients. Endocr Relat Cancer. 1999; 6: 61–8. Wang TT, Phang JM. Effects of estrogen on apoptotic pathways in human breast cancer cell line MCF-7. Cancer Res. 1995; 55: 2487-9. Leung LK, Wang TT. Paradoxical regulation of Bcl-2 family proteins by 17betaoestradiol in human breast cancer cells MCF-7. Br J Cancer 1999; 81: 387-92. 93 Joensuu H, Pylkkanen L, Toikkanen S. Bcl-2 protein expression and long-term survival in breast cancer. Am J Pathol. 1994; 145: 1191–8. Gee JMW, Roberston JFR, Ellis OA, Willsher P, McClelland RA, Hoyle HB, Kyme SR, Finlay P, Blamey RW and Nichoson RI. Immunocytochemical localization of bcl-2 protein in human breast cancers and its relationship to a series of prognostic markers and response to endocrine therapy. Int. J. Cancer 1994; 59: 619-28. Silvestrini R, Veneroni S, Daidone MG, et al. The Bcl-2 protein: a prognostic indicator strongly related to p53 protein in lymph node-negative breast cancer patients. J Natl Cancer Inst. 1994; 86: 499–504. Kapranos N, Karaiosifidi H, Valavanis C, Kouri E, Vasilaros S. Prognostic significance of apoptosis related proteins Bcl-2 and Bax in node-negative breast cancer patients. Anticancer Res. 1997; 17: 2499–505. van Slooten HJ, Clahsen PC, van Dierendonck JH, et al. Expression of Bcl-2 in node-negative breast cancer is associated with various prognostic factors, but does not predict response to one course of perioperative chemotherapy. Br J Cancer 1996; 74: 78–85. Lipponen P, Pietilainen T, Kosma VM, Aaltomaa S, Eskelinen M, Syrjanen K. Apoptosis suppressing protein bcl-2 is expressed in well-differentiated breast carcinomas with favourable prognosis. J Pathol. 1995; 177: 49–55. Ioachim EE, Malamou-Mitsi V, Kamina SA, Goussia AC, Agnantis NJ. Immunohistochemical expression of Bcl-2 protein in breast lesions: correlation with Bax, p53, Rb, C-erbB-2, EGFR and proliferation indices. Anticancer Res. 2000; 20: 4221–5. Sierra A, Castellsague X, Escobedo A, et al. Bcl-2 with loss of apoptosis allows accumulation of genetic alterations: a pathway to metastatic progression in human breast cancer. Int J Cancer. 2000; 89: 142–7. Del Bufalo D, Biroccio A, Leonetti C, Zupi G. Bcl-2 overexpression enhances the metastatic potential of a human breast cancer line. FASEB J. 1997; 11: 947– 53. Haldar S, Negrin M, Monne M, Sabbioni S. and Croce CM, Down-regulation of bcl-2 by p53 in breast cancer cells. Cancer Res. 1994; 54: 2095–7. French, LE, Hahne M, Viard I, Radlgruber G, Zanone R, Becker K, Müller C and Tschopp J Fas and Fas ligand in embryos and adult mice: ligand expression in several immune-privileged tissues and coexpression in adult tissues characterized by apoptotic cell turnover. J. Cell Biol. 1996; 133: 335–43. Nagat S and Golsteion P. The Fas death factor. Science 1995; 267; 1449–56. Griffith TS and Ferguson TA. The role of Fas ligand induced apoptosis in immune privilege. Immmunol Today 1997; 18: 2240–4. O’Connell J, O’Sullivan G, Collins JK and Shanahan F. The Fas counterattack: Fas-mediated T cell killing by colon cancer cells expressing Fas ligand. J. Exp. Med. 1996; 184: 1075–82. Von Reyher U, Strater J, Kittstein W, Gschwendt M, Krammer PH and M’Oller P. Colon carcinoma cells use different mechanisms to escape CD95-mediated apoptosis. Cancer Res. 1998; 58: 526–34. 94 Hughes SJ, Nabu Y, Soldes OS, Hamstra D, Rehemtulla A, Iannettoni MD, Orringer MB and Beer DG. Fas/APO-1 (CD95) is not translocated to the cell membrane in esophageal adenocarcinoma. Cancer Res. 1997; 57: 5571–8. Nambu Y, Hughes SJ, Rehemtulla AA, Hamstra D, Orringer MB and Beer DG. Lack of cell surface Fas/APO-1 expression in pulmonary adenocarcinomas. J. Clin. Invest. 1998; 101: 1102–10. Möller P, Koretz K, Leithauser F, Bruderlein S, Henne C, Quentmeier A and Krammer PH. Expression of APO-1 (CD95), a member of the NGF/TNF receptor superfamily, in normal and neoplastic colon epithelium. Int. J. Cancer 1994; 57: 371–7. Ungefroren H, Voss M, Jansen M, Roeder C, Henne-Bruns D, Kremer B and Kalthoff H. Human pancreatic adenocarcinomas express Fas and Fas Ligand yet are resistant to Fas mediated apoptosis. Cancer Res. 1998; 58: 1741–9. Higaki K, Yano H. and Kojiro M. Fas antigen expression and its relationship with apoptosis in human hepatocellular carcinoma and noncancerous tissues. Amer. J. Pathol. 1996; 149: 429–37. Niehans GA, Brunner T, Frizelle SP, Liston JC, Salerno CT, Knapp DJ, Green DR and Kratzke RA. Human Lung Carcinomas express Fas Ligand. Cancer Res. 1997; 57: 1007–12. Gratas SC, Tohma Y, Barnas C, Taniere P, Hainaut P and Ohgaki H. Up regulation of Fas (APO-1/CD95) Ligand and down-regulation of Fas expression in human esophageal cancer. Cancer Res. 1998; 58: 2057–62. Kenae MM, Ettemberg SA, Lowrey GA, Russel EK and Lipkowitz S. Fas expression and function in normal and malignant breast cell lines. Cancer Res. 1996; 56: 4791–8. Müllauer L, Mosberger I, Grusch M, Rudas M, Chott A. Fas ligand is expressed in normal breast epithelial cells and is frequently up-regulated in breast cancer. J Pathol. 2000; 190(1): 20-30. Mottolese M, Buglioni S, Bracalenti C, Cardarelli MA, Ciabocco L, Giannarelli D, Botti C, Natali PG, Concetti A, Venanzi FM. Prognostic relevance of altered Fas (CD95)-system in human breast cancer. Int J Cancer. 2000; 89(2): 127-32. Reimer T, Herrnring C, Koczan D, Richter D, Gerber B, Kabelitz D, Friese K, Thiesen HJ. FasL:Fas ratio--a prognostic factor in breast carcinomas. Cancer Res. 2000; 60(4): 822-8. Lewis-Wambi JS, Jordan VC. Estrogen regulation of apoptosis: how can one hormone stimulate and inhibit? Breast Cancer Res. 2009;11(3): 206. Kasibhatla S, Brunner T, Genestier L, Echeverri F, Mahboubi A, Green DR: DNA damaging agents induce expression of Fas ligand and subsequent apoptosis in T lymphocytes via the activation of NF-kappa B and AP-1. Mol Cell 1998; 1: 543-51. Kavurma MM, Santiago FS, Bonfoco E, Khachigian LM: Sp1 phosphorylation regulates apoptosis via extracellular FasL-Fas engagement. J Biol Chem. 2001; 276: 4964-71. Hadjiloucas I, Gilmore AP, Bundred NJ, Streuli CH. Assessment of apoptosis in human breast tissue using an antibody against the active form of caspase 3: relation to tumour histopathological characteristics. Br J Cancer 2001; 85(10): 1522-6. 95 Vakkala M, Pääkkö P, Soini Y. Expression of caspases 3, 6 and 8 is increased in parallel with apoptosis and histological aggressiveness of the breast lesion. Br J Cancer 1999; 81(4): 592-9. Soini Y, Pääkkö P, Lehto VP. Histopathological evaluation of apoptosis in cancer. Am J Pathol. 1998; 153: 1041–53. Lipponen P, Aaltomaa S, Kosma VM and Syrjänen K. Apoptosis in breast cancer as related to histopathological characteristics and prognosis. Eur J Cancer 1994; 30A(14): 2068–73. Mustonen M, Raunio H, Pääkkö P and Soini Y. The extent of apoptosis is inversely associated with bcl-2 expression in premalignant and malignant breast lesions. Histopathology 1997; 31: 347–54. 52 Grafik. Türkiye’ de kadınlarda en sık görülen malign neoplazm türleri (Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı, 2005 yılı verilerine göre)
© Copyright 2024 Paperzz