T.C. GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ Bilimsel Araştırma Projeleri

T.C.
GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ
Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu
Sonuç Raporu
Proje No:
2009/22
İNVAZİV MEME KARSİNOMALARINDA HER-2/NEU GEN
AKTİVASYONUNUN
İMMÜNOHİSTOKİMYA VE FLORESAN İN SİTU HİBRİDİZASYON (FISH)
YÖNTEMLERİ İLE ANALİZİ VE DİĞER BİYOLOJİK PARAMETRELER İLE
İLİŞKİSİ
Proje Yöneticisi
DOÇ. DR. REŞİT DOĞAN KÖSEOĞLU
Patoloji Anabilim Dalı
Yan Araştırmacılar
UZ. DR. AHMET MÜSLEHİDDİNOĞLU
Tokat Devlet Hastanesi Patoloji Servisi
(ARALIK 2011)
T.C.
GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ
Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu
Sonuç Raporu
Proje No:
2009/22
İNVAZİV MEME KARSİNOMALARINDA HER-2/NEU GEN
AKTİVASYONUNUN
İMMÜNOHİSTOKİMYA VE FLORESAN İN SİTU HİBRİDİZASYON (FISH)
YÖNTEMLERİ İLE ANALİZİ VE DİĞER BİYOLOJİK PARAMETRELER İLE
İLİŞKİSİ
Proje Yöneticisi
DOÇ. DR. REŞİT DOĞAN KÖSEOĞLU
Patoloji Anabilim Dalı
Yan Araştırmacılar
UZ. DR. AHMET MÜSLEHİDDİNOĞLU
Tokat Devlet Hastanesi Patoloji Servisi
(ARALIK 2011)
I
ÖZET
* İnvaziv meme karsinomalarında HER-2/neu gen aktivasyonunun
immünohistokimyasa ve floresan in situ hibridizasyon (FISH) yöntemleri ile
analizi ve diğer biyolojik parametreler ile ilişkisi
İnvaziv meme kanserleri içerisinde en sık görülen tip olan invaziv duktal
karsinoma kendi içinde son derece heterojen bir malign neoplazmdır. Aynı evrede olan
hastalar arasında bile belirgin farklılık gösteren prognoz özellikleri ile
karşılaşılmaktadır. Meme kanserinde prognoza yönelik tahminde bulunmak ve
uygulanacak tedaviyi belirlemek için bazı klinikopatolojik verilerin analizinden
yararlanılmakla beraber son zamanlarda hedefe yönelik tedavi için bazı biyolojik
parametreler de rutin analize girmiştir. Çalışmamızda kendi meme kanseri serimizde
HER-2/neu gen durumunu hem immünohistokimyasal hem de FISH yöntemi ile analiz
ederek diğer biyolojik ve konvansiyonel klinikopatolojik parametreler ile olası
ilişkilerini araştırdık.
Çalışmaya 112 invaziv duktal karsinoma tanısı almış kadın hasta dâhil edildi.
Olgulara ait parafin bloklardan hazırlanan 4 mikrometre kalınlıkta kesitler üzerinde
bütün immünohistokimyasal ve FISH analizleri (HER-2/neu, p53, östrojen reseptor
(ÖR), progesteron reseptor (PR), bcl-2, siklinD1, kaspaz-3, Fas, FasL) gerçekleştirildi.
Analizler FISH hariç hem primer tümör dokusu hem de aksiller lenf düğümü metastazı
olan olgularda metastatik odaklarda gerçekleştirildi. Olguların konvansiyonel
klinikopatolojik verileri hasta dosyalarından elde edildi. Sonuçların uygun istatistiksel
yöntemler ile analiz yapıldı.
Çalışmamızda HER-2/neu aşırı ekspresyon oranı %14,3, HER-2/neu gen
amplifikasyon oranı %25’ dir. Gen ekspresyon ve amplifikasyon oranı metastatik grupta
daha da yüksektir (sırasıyla; %22 ve %40). Aksiller lenf düğümü pozitif olgularda gen
amplifikasyonu %40, negatiflerde ise %6,7’ dir (P=0,025). HER-2/neu geni için İHK ve
FISH sonuçlarımız yüksek oranda uyumludur (χ2=66,331, P=0,0001). Aksiller lenf
düğümü pozitif grupta HER-2/neu skor 1+ olgular daha yüksek gen amplifikasyon
oranına sahiptir. ÖR-siklinD1 (χ2=15,252, P=0,0001), histolojik diferansiyasyon
derecesi-ÖR (χ2=7,698, P=0,021), histolojik diferansiyasyon derecesi-HER-2/neu
amplifikasyonu (P=0,025), siklinD1-bcl-2 ekspresyonları (χ2=6,381, P=0,012) arasında
anlamlı ilişkiler saptandı.
Sonuçlarımıza göre, HER-2/neu İHK skor 1+ ve aksillası pozitif hastalarda,
FISH ile HER-2/neu gen durumu analiz edilmelidir. Çeşitli biyolojik parametreler
üzerindeki analizimiz düşük dereceli invaziv duktal karsinomada hücre
proliferasyonundan ÖR-siklinD1-bcl-2 etkileşiminin, yüksek dereceli olanlardan HER2/neu geni/reseptörünün sorumlu olduğuna işaret etmektedir. Sonuçlarımıza göre meme
karsinogenezinde apopitozun iki yönlü bir etkinliğe sahip olduğunu ileri sürülebilir.
Anahtar kelimeler; İnvaziv Meme Kanseri, HER-2/neu, İmmünohistokimya, FISH,
Apopitozis
(*) Bu çalışma Gaziosmanpaşa Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu
tarafından desteklenmiştir (Proje No: 2009/22).
II
ABSTRACT
The analysis of HER-2/neu gene activation in invasive breast carcinomas using
immunohistochemistry and fluorescence in situ hybridisation and its relationships
with other biological parameters
Invasive ductal carcinoma, the most frequent type of invasive breast carcinomas,
is a fairly heterogenous neoplasm. Different prognostic characteristics are encountered
among patients within same stage of the disease. The some biological parameters are
also routinely analysed for targetted treatment beside analysis of some
clinicopathological data for predicting prognosis and determining treatment. In our
study, we investigated HER-2/neu gene status by immunohistochemistry and FISH in
our cases of breast cancer and analysed probable relationships between HER-2/neu gene
status and other biological parameters and conventional clinicopathological data.
One hundred and twelwe female paitents of invasive ductal carcinoma were
included in the study. The sections in four micrometers thickness were prepared from
parafine blocks of the cases and all immunohistochmecial and FISH analyses (HER2/neu, p53, estrogen receptor (ER), progesteron receptor (PR), bcl-2, cyclinD1, caspase3, Fas, FasL) were performed on these sections. The analyses were done on both of
primary tumor tissues and tumor tissues of metastatic axillary lymph nodes.
Conventional clinicopathological data were obtained from the medical records. The
results were analysed by using appropraite statistical methods
In the present study, the rates of HER-2/neu overexpression and gene
amplification were 14, 3% and 25%, respectively. The rates in metastatic group were
higher than usual study group (22% and 40%, respectively). The rate of gene
amplification was 6, 7% in the cases without axillary lymph node metastasis (P=0,025).
A high concordance between the results of both methods for HER-2/neu gene status was
observed (χ2=66,331, P=0, 0001). The cases with score 1+ in group of positive axillary
lymph node had a higher rate of gene amplification than that of usual study group. The
relationships among the results of ER-cyclinD1 (χ2=15,252, P=0,0001), histological
grade-ER (χ2=7,698, P=0,021), histological grade-HER-2/neu gene amplification
(P=0,025) and cyclinD1-bcl-2 (χ2=6,381, P=0,012) were statistically significant in the
present study.
According to our results, we think that metastatic cases with score 1+ for HER2/neu expression should be analysed for HER-2/neu gene status by FISH. As a result of
the analyses on various biological parameters in the present study, we suggest that
interactions of ER-cyclinD1-bcl-2 could be responsible for cell proliferation in low
grade and early stage invasive ductal carcinomas. However, HER-2/neu gene may have
a role for cell proliferation in high grade and advanced stage breast carcinomas. Our
results reveal that apoptosis might show a dual effect in breast carcinogenesis.
Keywords: Invasive Breast Carcinoma, HER-2/neu, Immünohistochemistry, FISH,
Apoptosis.
III
ÖNSÖZ
Kanser tedavisinde yeni bir uygulama olan ve gittikçe yaygınlaşan hedefe
yönelik tedavi yaklaşımları ile daha başarılı sonuçlar alınmaktadır. Meme kanseri
hedefe yönelik tedavinin günümüzde uygulandığı malign neoplazmlar arasındadır.
Malign neoplazmlarda hedefe yönelik tedavilerin uygulamaya girmiş olması,
karsinogenez konusunda uzun yıllardır devam eden son derece yoğun araştırmalar
neticesinde elde edilen baş döndürücü bilgi birikimi sayesindedir. Hedefe yönelik
tedaviler bugün için sınırlı bir grup malign neoplazmda uygulanabilmekte, bunun da
ötesinde aynı malign neoplazmdan muzdarip olan her hastada fayda sağlamamaktadır.
Bunun nedeni neoplazmların biyolojik heterojenite göstermesidir. Bu nedenle hedefe
yönelik tedaviden hangi malign neoplazm hastasının fayda göreceğinin tayini ayrıca
önemli bir konudur. Kritik bir karar verme süreci olan bu durum ekonomik açıdan
yüksek maliyetli hedefe yönelik tedavilerin etkin bir biçimde kullanılabilmesi ve
gereksiz yan etkilerin önüne geçilmesi açısından hayatidir. Karsinogenez çalışmalarının
daha da yoğunlaşarak devam etmesi tümör biyolojisinde mevcut olan birçok
bilinmeyeni bilinir hale getirdikçe hedefe yönelik tedavilerden daha fazla hastanın
yararlabilmesinin önü açılacaktır.
Gerçekleştirdiğimiz çalışma hedefe yönelik tedavi için hasta seçimi ile ilgili
analizleri içermesi yanında meme karsinogenezi açısından da yoğun bir inceleme ortaya
koymakta ve literatüre değerli olacağını düşündüğümüz katkılar sunmaktadır.
Çalışmamıza, immünohistokimyasal boyama işlemlerinde titiz çalışmalarıyla
verdikleri katkılardan dolayı Patoloji Anabilim Dalı laboratuarı personeline, başta
laboratuar sorumlusu laborant Tamer YILMAZ ile biyolog Hatice Ümran ERYİĞİT ve
laborant Mehmet Sait SAYI’ ya, çalışmanın istatistiksel analizini gerçekleştiren Tıbbi
İstatistik Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. İlker ETİKAN’ a teşekkür ederiz.
Moleküler patoloji ünitesinin proje kapsamında hayata geçmesi, verdiği destek
sayesinde mümkün olan Gaziosmanpaşa Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri
Komisyonu’na ayrıca teşekkürlerimizi sunuyoruz.
IV
İÇİNDEKİLER
Sayfa
TÜRKÇE ÖZET
i
İNGİLİZCE ÖZET
ii
ÖNSÖZ
iii
KISALTMALAR DİZİNİ
v
ŞEKİL ve ÇİZELGELER DİZİNİ
vi
GİRİŞ
1
KAYNAK ÖZETLERİ
4
MATERYAL VE YÖNTEM
11
İSTATİSTİKSEL ANALİZ
19
BULGULAR
20
ŞEKİL ve ÇİZELGELER
31
TARTIŞMA VE SONUÇ
53
KAYNAKLAR
85
V
KISALTMALAR DİZİNİ
AEK
Amino etil karbazol
EBF
Epidermal büyüme faktörü
EBFR
Epidermal gelişme faktörü reseptörü
FISH
Floresan in situ hibridizasyon
FTS
Fosfat tampon solüsyonu
İHK
İmmünohistokimya
ÖR
Östrojen reseptörü
PR
Progesteron reseptörü
VI
ŞEKİL VE ÇİZELGELER DİZİNİ
Sayfa
ÇİZELGE 1
31
ÇİZELGE 2
32
ÇİZELGE 3
33
ÇİZELGE 4
34
ÇİZELGE 5
35
ÇİZELGE 6
36
ÇİZELGE 7
37
ÇİZELGE 8
38
ÇİZELGE 9
39
ÇİZELGE 10
40
ÇİZELGE11
41
ÇİZELGE 12
42
ÇİZELGE 13
43
ÇİZELGE 14
44
ÇİZELGE 15
45
ÇİZELGE 16
46
ÇİZELGE 17
47
ÇİZELGE 18
48
ÇİZELGE 19
49
ÇİZELGE 20
50
ÇİZELGE 21
51
GRAFİK
52
31
Çizelge 1. Genel çalışma grubu (112 olgu) klinikopatolojik karakteristikleri
Yaş
Ortalama yaş
<50
>50
Analize giremeyen
Cerrahi yöntem
Aksiller disseksiyon ve MRM/MKC/eksizyon
Sadece tümör eksizyonu/MKC/biyopsi
Tümör boyutu (mm)
<20
21-39
>40
Analize giremeyen
Bloom-Richardson histolojik grade
I
II
III
Aksiller lenf düğümü durumu
Pozitif
Negatif
Pozitif lenf düğümü sayısı
1-3 arası
4 ve üzeri
ÖR
Pozitif
Negatif
PR
Pozitif
Negatif
Her-2/neu ekspresyonu (İHK)
0
1+
2+
3+
Her-2/neu gen amplifikasyonu (FISH)
Pozitif
Negatif
P53
Pozitif
Negatif
Fas
Pozitif
Negatif
Analize giremeyen
FasL
Pozitif
Negatif
Analize giremeyen
Kaspaz-3
Pozitif
Negatif
Analize giremeyen
Bcl-2
Pozitif
Negatif
SiklinD1
Pozitif
Negatif
56,36 (34-88)
40 (%36)
70 (%64)
2
65
47
28 (%26)
56 (%51)
26 (%23)
2
24 (%21,5)
64 (%57)
24 (%21,5)
MRM-aksiller disseksiyon uygulanan 65 olguda
50 (%77)
15 (%23)
17 (%44)
33 (%66)
62 (%55)
50 (%45)
42 (%37)
70 (%63)
68 (%61)
19 (%17)
9 (%8)
16 (%14)
28 (%25)
84 (%75)
29 (%26)
83 (%74)
33 (%33)
67 (%67)
12
47 (%46)
56 (%54)
9
38 (%35)
70 (%65)
4
38 (%34)
74 (%66)
61 (%55)
51 (%45)
31
32
Çizelge 2. Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 50 olgunun klinikopatolojik ve
biyolojik karakteristikleri.
Yaş
Ortalama yaş
<50
>50
Primer tümör boyutu (mm)
Ortalama boyut
<20
21-39
>40
Primer tümör Bloom-Richardson histolojik grade
I
II
III
Pozitif lenf düğümü sayısı
1-3 arası
4 ve üzeri
Metastatik odak ÖR / primer odak ÖR
Pozitif
Negatif
Analize giremeyen
Metastatik odak PR / primer odak PR
Pozitif
Negatif
Analize giremeyen
Metastatik odak / primer odak Her-2/neu ekspresyonu (İHK)
0
1+
2+
3+
Analize giremeyen
Primer odak Her-2/neu gen amplifikasyonu (FISH)
Pozitif
Negatif
Metastatik odak p53 / primer odak p53
Pozitif
Negatif
Analize giremeyen
Metastatik odak Fas / primer odak Fas
Pozitif
Negatif
Analize giremeyen
Metastatik odak FasL / primer odak FasL
Pozitif
Negatif
Analize giremeyen
Metastatik odak kaspaz-3 / primer odak kaspaz-3
Pozitif
Negatif
Analize giremeyen
Metastatik odak bcl-2 / primer odak bcl-2
Pozitif
Negatif
Analize giremeyen
Metastatik odak siklinD1 / primer odak siklinD1
Pozitif
Negatif
Analize giremeyen
56,5 (37-79)
15 (%30)
35 (%70)
37,88 (7-100)
6 (%12)
26 (%52)
18 (%36)
11 (%22)
30 (%60)
9 (%18)
17 (%34)
33 (%66)
22 (%46) / 31 (%62)
26 (%54) / 19 (%38)
2
/ 0
12 (%25) / 19 (%38)
36 (%75) / 31 (%62)
2
/ 0
29 (%62) /
7 (%15) /
4 (%8) /
7 (%15) /
3
/
23 (%46)
11 (%22)
5 (%10)
11 (%22)
0
20 (%40)
30 (%60)
10 (%21) / 17 (%34)
38 (%79) / 33 (%66)
2
/ 0
5 (%12) / 16 (%37)
37 (%88) / 27(%63)
8
/7
24 (%57) / 24 (%53)
18 (%43) / 21 (%47)
8
/5
34 (%72) / 22 (%45)
13 (%28) / 27 (%55)
3
/1
25 (%52) / 15 (%30)
23 (%48) / 35 (%70)
2
/ 0
22 (%46) / 25 (%50)
26 (%54) / 25 (%50)
2
/ 0
32
33
Çizelge 3. Genel çalışma grubu klinikopatolojik karakteristiklerinin karşılaştırması.
Genel çalışma
grubu
klinikopatolojik
özellikleri
Ortalama yaş
Ortalama tümör
boyutu (mm)
Eşik yaş değerine
göre dağılım
<50
>50
43,38
63,79
30,80
32,57
İstatistik
t=0,457
P=0,648
Eşik yaş
değerine göre
dağılım
<50
>50
Primer tümör boyut aralığı
(mm)
<20
21-39
>40
53,22
57,09
56,08
15,07
27,71
58,77
13(%32)
17(%43)
10(%25)
14(%21)
39(%57)
15(%22)
İstatistik
Histolojik grade
II
I
F=0,893
P=0,413
2
İstatistik
III
55,96
56,25
57,14
24,71
31,37
40,17
10(%25)
23(%58)
7(%17)
x =2,595
P=0,273
14(%20)
41(%59)
15(%21)
Primer tümör
boyut aralığı
(mm)
<20
7
17
4
21-39
16
32
8
>40
1
13
12
Pozitif
F=0,054
P=0,948
F=4,114
P=0,019
Aksilla
Negatif
56,50
56,80
37,88
30,67
15(%71)
6(%29)
35(%80)
9(%20)
6(5%55)
5(%45)
26(%79)
7(%21)
18(%86)
3(%14)
Histolojik
grade
I
11(%73)
4(%27)
II
30(%86)
5(%14)
III
9(%60)
6(%40)
2
x =0,493
P=0,781
2
x =14,678
P=0,005
İstatistik
t=0,091
P=0,928
t=1,163
P=0,249
P=0,535
2
x =4,082
P=0,130
2
x =4,053
P=0,132
34
Çizelge 4. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların klinikopatolojik karakteristiklerinin karşılaştırması.
Aksillası pozitif
olguların
klinikopatolojik
özellikleri
Ortalama yaş
Eşik yaş değerine
göre dağılım
<50
44,60
>50
61,60
Ortalama tümör
boyutu (mm)
43,60
35,43
İstatistik
t=1,266
P=0,212
Eşik yaş
değerine göre
dağılım
<50
>50
Primer tümör boyut aralığı
(mm)
<20
21-39
>40
İstatistik
52,67
58,58
54,78
F=1,175
P=0,318
15,67
27,96
59,61
2(%13)
6(%40)
7(%47)
4(%11)
20(%57)
11(%31)
Histolojik grade
I
2
II
İstatistik
Pozitif lenf düğümü
sayısı
İstatistik
III
53,45
59,10
51,56
27,64
39
46,67
5(%33)
6(%40)
4(%27)
x =1,302
P=0,521
6(%17)
24(%69)
5(%14)
Primer tümör
boyut aralığı
(mm)
<20
2(%33)
4(%67)
0
21-39
8(%31)
17(%65)
1(%4)
>40
1(%6)
9 (%50)
8(%44)
F=2,569
P=0,087
F=2,239
P=0,118
2
x =3,574
P=0,167
2
x =14,908
P=0,005
Histolojik
grade
I
1-3 arası
4 ve üzeri
56,88
56,30
30,82
41,52
5(%33)
10(%67)
12(%34)
23(%66)
3(%50)
3(%50)
9(%35)
17(%65)
5(%28)
13(%72)
6(%55)
5(%45)
II
6(%20)
24(%80)
III
5(%56)
4(%44)
t=0,184
P=0,855
t=1,737
P=0,089
2
x =0.004
P=0,948
2
x =0,999
P=0,607
2
x =6,553
P=0,038
35
Çizelge 5. Genel çalışma grubu klinikopatolojik karakteristikleri ve primer tümör dokusu biyolojik özellikleri karşılaştırması
Genel çalışma grubu
klinikopatolojik
karakteristikleri
Primer tümör dokusu biyolojik karakteristikleri
ÖR +
ÖR-
İstatistik
PR+
PR-
İstatistik
Her-2/neu ekspresyon skoru
0
Ortalama yaş
58,55
53,54
t=2,070
54,63
57,39
P=0,041
t=1,096
56,46
1+
2+
57,61
52,89
İstatistik
FISH +
FISH -
F=0,276
56,50
56,32
İstatistik
3+
56,50
P=0,276
P=0,843
t=0,065
P=0,948
Eşik yaş değerine göre dağılım
2
2
2
2
<50
19 (%47,5)
21 (%52,5)
X =2,008
19 (%47,5)
21 (%52,5)
X =2,812
25 (%62,5)
6 (%15)
4 (%10)
5 (%12,5)
x = 0,532
7 (%17,5)
33 (%82,5)
x = 2,096
>50
43 (%61,4)
27 (%38,6)
P=0,156
22 (%31,4)
48 (%68,6)
P=0,094
42 (%60)
12 (%17,1)
5 (%7,1)
11 (%15,7)
P= 0,912
21 (%30)
49 (%70)
P= 0,148
Ortalama tümör boyutu
(mm)
30,93
32,96
t=0,545
27,98
34,13
t=1,630
31,67
25,44
32
39,63
F=1,552
33,68
31,21
P=0,587
P=0,106
P=0,205
t=0,583
P=0,561
Primer tümör boyut aralığı
2
2
2
2
<20
15 (%53,6)
13 (%46,4)
x =1,578
16 (%57,1)
12 (%42,9)
x =6,550
16 (%57,1)
7 (%25)
2 (%7,2)
3 (%10,7)
x =4,902
5 (%17,9)
23 (%82,1)
x =1,168
21-39
34 (%60,7)
22 (%39,3)
P=0,454
18 (%32,1)
38 (%67,9)
P=0,038
36 (%64,3)
9 (%16,1)
4 (%7,1)
7 (%12,5)
P=0,556
16 (%28,6)
40 (%71,4)
P=0,558
>40
12 (%46,2)
14 (%53,8)
7 (%26,9)
19 (%73,1)
15 (%57,7)
2 (%7,7)
3 (%11,5)
6 (%23,1)
7 (%26,9)
19 (%73,1)
Histololojik grade
I
19 (%79,2)
5 (%20,8)
13 (%54,2)
11 (%45,8)
19 (%79,2)
3 (%12,5)
2 (%8,3)
0
1 (%4,2)
23 (%95,8)
II
33 (%51,6)
31 (%48,4)
X =7,698
21 (%32,8)
43 (%67,2)
X =3,622
34 (%53,1)
12 (%18,8)
6 (%9,4)
12 (%18,8)
X =7,378
22 (%34,4)
42 (%65,6)
X =8,778
III
10 (%41,7)
14 (%58,3)
P=0,021
8 (%33,3)
16 (%66,7)
P=0,163
15 (%62,5)
4 (%16,7)
1 (%4,2)
4 (%16,7)
P=0,287
5 (%20,8)
19 (%79,2)
P=0,012
Aksilla (aksiller disseksiyon
yapılmış 65 olgu üzerinden)
Pozitif
31 (%62)
19 (%38)
X =2,278
19 (%38)
31 (%62)
X =0,020
23 (%46)
11 (%22)
5 (%10)
11 (%22)
X =0,704
20 (%40)
30 (%60)
Negatif
6 (%40)
9 (%60)
P=0,131
6 (%40)
9 (%60)
P=0889
8 (%53,3)
3 (%20)
2 (%13,3)
2 (%13,3)
P=0,872
1 (%6,7)
14 (%93,3)
2
2
2
2
2
2
2
P=0,025
36
Çizelge 6. Genel çalışma grubu klinikopatolojik karakteristikleri ve primer tümör dokusu biyolojik özellikleri karşılaştırması
Genel çalışma grubu
klinikopatolojik
Primer tümör dokusu biyolojik karakteristikleri
p53 +
p53-
53,62
57,35
İstatistik
Fas +
Fas-
t=1,353
60,78
54,53
İstatistik
FasL+
FasL-
t=2,244
57,80
55,42
İstatistik
Casp-3 +
Casp-3 -
t=0,916
56,54
56,59
İstatistik
Bcl-2+
Bcl-2-
t=0,021
56,42
56,34
İstatistik
SikD1+
SikD1-
t=0,030
56,1
56,68
İstatitik
karakteristikleri
Ortalama yaş
P=0,179
P=0,027
P=0,362
P=0,984
P=0,976
t=0,236
P=0,814
Eşik yaş değerine göre dağılım
<50
12(%30)
28(%70)
>50
17(%24)
53(%76)
Ortalama tümör boyutu
(mm)
35,81
30,54
2
X =0,428
7(%20)
28(%80)
25(%40)
38(%60)
37,31
28,29
P=0,513
t=1,236
2
X =3,964
15(%42)
21(%58)
31(%48)
34(%52)
32,91
29,77
P=0,046
P=0,219
t=2,274
2
X =0,339
14(%38)
23(%62)
23(%33)
46(%67)
34,44
31,19
P=0,560
P=0,025
t=0,846
2
X =0,215
13(%33)
27(%67)
23(%33)
47(%67)
28,73
33,41
P=0,643
P=0,400
t=0,815
2
X =0,001
23(%58)
17(%42)
37(%53)
33(%47)
29,82
34,26
P=0,969
P=0,417
t=1,205
2
X =0,221
P=0,638
P=0,231
t=1,205
P=0,231
Primer tümör boyut aralığı
<20
6(%22)
22(%53)
7(%22)
19(%29)
2
21-39
12(%44)
44(%53)
>40
9(%33)
17(%21)
4(%17)
20(%83)
P=0,394
14(%31)
12(%21)
2
X =1,864
15(%47)
35(%53)
10(%31)
12(%18)
7(%37)
12(%63)
P=0,335
8(%22)
18(%26)
2
X =2,188
19(%42)
34(%61)
12(%27)
10(%18)
9(%45)
11(%55)
P=0,181
11(%30)
17(%23)
2
X =3,424
16(%44)
38(%54)
12(%33)
14(%20)
9(%43)
12(%57)
P=0,318
19(%32)
9(%18)
30(%50)
26(%52)
11(%18)
15(%30)
15(%63)
9(%38)
2
X =2,293
2
X =0,552
18(%49)
38(%52)
8(%22)
18(%25)
8(%33)
16(%67)
P=0,759
X =3,593
P=0,166
Histololojik grade
I
2
2
X =1,365
II
18(%28)
46(%72)
III
7(%29)
17(%71)
Aksilla (aksiller disseksiyon
yapılmış 65 olgu üzerinden)
Pozitif
17(%34)
33(%66)
P=0,505
19(%32)
40(%68)
7(%32)
15(%68)
16(%37)
27(%63)
2
X =0,002
Negatif
5(%34)
10(%67)
P=0,962
2
X =0,158
4(%31)
9(%70)
P=0,924
P=0,752
2
X =0,219
27(%44)
34(%56)
11(%50)
11(%50)
24(%53)
21(%47)
P=0,896
18(%29)
45(%71)
11(%46)
13(%54)
22(%45)
27(%55)
2
8(%57)
6(%43)
X =0,062
P=0,803
2
X =2,944
P=0,230
22(%34)
42(%66)
8(%33)
16(67)
15(%30)
35(%70)
2
6(%40)
9(%60)
X =0,112
P=0,738
2
X =0,013
2(%13)
13(%87)
P=0,993
P=0,317
X =1,347
35(%55)
29(%45)
11(%46)
13(%54)
25(%50)
25(%50)
8(%53)
7(%47)
P=0,510
2
x =0,051
P=0,821
37
Çizelge 7. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların klinikopatolojik karakteristikleri ile primer tümör biyolojik özelliklerinin
karşılaştırması.
Aksillası pozitif olguların
klinikopatolojik karakteristikleri
Aksillası pozitif olguların primer tümör biyolojik karakteristikleri
ÖR+
ÖR-
İstatistik
PR+
PR-
İstatistik
57,81
54,37
t=1,135
52,68
58,84
t=2,095
0
Ortalama yaş
P=0,262
57,22
Her-2/neu ekspresyonu
1
2
55,73
53,80
İstatistik
FISH +
FISH-
F=0,168
56,05
56,80
İstatistik
3
57
P=0,041
P=0,918
t=0,247
P=0,806
Yaş (eşik değer)
2
2
2
2
<50
9(%60)
6(%40)
x =0,036
9(%60)
6(%40)
x =4,402
8(%54)
3(%20)
2(%13)
2(%13)
x =1,259
4(%27)
11(%73)
x =1,587
>50
22(%63)
13(%37)
P=0,849
10(%29)
25(%71)
P=0,036
15(%43)
8(%23)
3(%8)
9(%26)
P=0,739
16(%46)
19(%54)
P=0,208
Ortalama tümör boyutu (mm)
37,03
39,26
t=0,361
34,47
39,97
t=0,894
41
28,73
32,60
42,91
F=1,191
37,20
38,33
t=0,185
P=0,720
P=0,376
P=0,324
P=0,854
Primer tümör boyut aralığı (mm)
<20
2(%33)
4(%67)
21-39
20(%77)
6(%23)
>40
9(%60)
6(%40)
10(%91)
1(%9)
x =5,442
P=0,066
2
x =5,651
P=0,059
2(%33)
4(%67)
12(%46)
14(%54)
5(%28)
13(%72)
7(%64)
4(%36)
x =3,967
9(%30)
21(%70)
P=0,138
3(%33)
6(%67)
2
x =1,588
P=0,452
0
3(%50)
1(%10)
2(%40)
14(%54)
6(%23)
2(%8)
4(%15)
9(%50)
2(%11)
2(%11)
5(%28)
8(%73)
2(%18)
1(%9)
0
2
X =7,861
P=0,248
3(%50)
3(%50)
10(%38)
16(%62)
7(%39)
11(%61)
1(%9)
10(%91)
17(%57)
13(%43)
2(%22)
7(%78)
2
x =0,285
P=0,867
Primer tümör histololojik grade
I
2
II
17(%57)
13(%43)
III
4(%44)
5(%56)
1-3 arası
10(%59)
7(%41)
x =0,110
8(%47)
9(%53)
4 ve üzeri
21(%64)
12(%36)
P=0,740
11(%33)
22(%67)
2
2
x =7,707
2
x =9,036
10(%33)
7(%24)
3(%10)
10(%33)
5(%56)
2(%22)
1(%11)
1(%11)
x =0,897
8(%47)
6(%35)
1(%6)
2(%12)
x =3,379
6(%35)
11(%65)
x =0,238
P=0,344
15(%46)
5(%15)
4(%12)
9(%27)
P=0,291
14(%42)
19(%58)
P=0,626
P=0,260
P=0,011
Pozitif lenf düğümü sayısı
2
2
2
2
38
Çizelge 8. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların klinikopatolojik karakteristikleri ile primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması.
Aksillası pozitif
olguların
klinikopatolojik
karakteristikleri
Aksillası pozitif olguların primer tümör biyolojik karakteristikleri
p53+
p53-
İstatistik
Fas+
Fas-
İstatistik
Ortalama yaş
52,53
58,55
t=1,990
P=0,052
59,69
54,93
t=1,381
P=0,175
Yaş (eşik değer)
<50
6(%40)
9(%60)
3(%23)
10(%77)
>50
Ortalama tümör
boyutu (mm)
Primer tümör boyut
aralığı (mm)
<20
11(%31)
24(%69)
39,29
37,15
3(%50)
3(%50)
21-39
8(%31)
18(%69)
>40
6(%33)
12(%67)
Primer tümör
histololojik grade
I
3(%27)
8(%73)
II
10(%33)
20(%67)
III
4(%
5
6(%35)
11(%65)
Pozitif lenf düğümü
sayısı
1-3 arası
4 ve üzeri
11(%33)
22(%67)
2
x =0,344
P=0,558
t=0,338
P=0,737
2
x =0,809
P=0,669
2
x =1,565
P=0,457
2
x =0,019
P=0,890
13(%43)
17(%57)
39,88
34,22
1(%17)
5(%83)
10(%43)
13(%57)
5(%36)
9(%64)
4(%40)
6(%60)
10(%38)
16(%62)
2(%29)
5(%71)
3(%20)
12(%80)
13(%46)
15(%54)
2
x =1,593
P=0,207
t=0,882
P=0,383
2
x =1,484
P=0,476
2
x =0,274
P=0,872
2
x =2,920
P=0,087
FasL+
FasL-
55,08
58,57
8(%62)
5(%38)
16(%50)
16(%50)
36,04
36,14
4(%67)
2(%33)
12(%48)
13(%52)
8(%57)
6(%43)
5(%50)
5(%50)
15(%54)
13(%46)
4(%57)
3(%43)
9(%56)
7(%44)
15(%52)
14(%48)
İstatistik
Kasp3+
Kasp3-
İstatistik
t=1,083
P=0,285
56,45
56,85
t=0,131
P=0,896
6(%43)
8(%57)
2
x =0,495
P=0,482
t=0,017
P=0,987
2
x =0,806
P=0,668
2
x =0,086
P=0,958
2
x =0,085
P=0,771
16(%46)
19(%54)
37,77
38,26
2(%33)
4(%67)
12(%48)
13(%52)
8(%44)
10(%56)
7(%70)
3(%30)
10(%33)
20(%67)
5(%56)
4(%44)
12(%71)
5(%29)
10(%31)
22(%69)
2
x =0,033
P=0,856
t=0,079
P=0,937
2
x =0,431
P=0,806
2
x =4,582
P=0,101
2
x =6,944
P=0,008
Bcl-2+
Bcl-2-
59,53
55,20
3(%20)
12(%80)
12(%34)
23(%66)
37
38,26
1(%17)
5(%83)
8(%31)
18(%69)
6(%33)
12(%67)
3(%27)
8(%73)
7(%23)
23(%77)
5(%56)
4(%44)
7(%41)
10(%59)
8(%24)
25(%76)
İstatistik
t=1,358
P=0,181
SiklinD1+
SiklinD1-
55,52
57,48
8(%53)
7(%47)
P=0,502
17(%49)
18(%51)
t=0,192
P=0,849
36,44
39,32
3(%50)
3(%50)
15(%58)
11(%42)
7(%39)
11(%61)
7(%64)
4(%36)
14(%47)
16(%53)
4(%44)
5(%56)
9(%53)
8(%47)
2
x =0,689
P=0,716
2
x =3,473
P=0,176
2
x =1,532
P=0,216
16(%48)
17(%52)
İstatistik
t=0,661
P=0,512
2
x =0,095
P=0,758
t=0,480
P=0,633
2
x =1,514
P=0,469
2
x =1,063
P=0,588
2
x =0,089
P=0,765
39
Çizelge 9. Genel çalışma grubu primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması.
Genel çalışma
grubu primer
tümör biyolojik
özellikleri
ÖR+
PR+
PR-
İstatistik
0
35(%57)
27(%43)
42(%68)
HER-2/neu ekspresyonu
1+
2+
10(%16)
48(%6)
İstatistik
6(%10)
2
ÖR-
7(%14)
43(%86)
FISH+
FISH-
11(%18)
51(%82)
2
x =21,282
P=0,0001
26(%52)
9(%18)
5(%10)
10(%20)
PR+
28(%67)
8(%19)
2(%5)
4(%9)
x =3,685
P=0,298
40(%57)
11(%16)
7(%10)
p53+
p53-
12(%17)
15(%24)
İstatistik
47(%76)
2
17(%34)
33(%66)
7(%17)
35(%83)
2
PR-
İstatistik
3+
x =3,902
P=0,048
2
14(%28)
36(%72)
10(%24)
32(%76)
2
x =2,527
P=0,470
21(%30)
49(%70)
HER-2/neu
ekspres.
0
2(%3)
66(%97)
1+
5(%26)
14(%74)
2+
6(%67)
3(%33)
3+
15(%94)
1(%6)
x =2,489
P=0,115
2
x =66,331
P=0,0001
x =0,209
P=0,648
2
19(%27)
51(%73)
12(%18)
56(%82)
7(%37)
12(%63)
3(%33)
6(%67)
7(%44)
9(%56)
FISH+
10(%36)
18(%64)
FISH-
19(%23)
65(%77)
x =0,152
P=0,697
2
x =6,515
P=0,089
2
x =1,877
P=0,171
40
Çizelge 10. Genel çalışma grubu primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması.
Genel çalışma
grubu primer
tümör biyolojik
özelikleri
ÖR
Pozitif
Fas+
20(%38)
Fas-
İstatistik
33(%62)
FasL+
FasL-
32(%58)
23(%42)
2
Negatif
13(%28)
34(%72)
9(%26)
26(%74)
x =1,144
P=0,285
İstatistik
Kasp3+
Kasp3-
24(%41)
34(%59)
2
15(%31)
33(%69)
19(%51)
18(%49)
x =7,494
P=0,006
İstatistik
Bcl2+
Bcl2-
21(%34)
41(%66)
2
14(%28)
36(%72)
18(%46)
21(%54)
x =2,108
P=0,147
İstatistik
siklinD1+
siklinD1-
44(%71)
18(%29)
2
17(%34)
33(%66)
14(%34)
28(%66)
x =0,00
P=0,989
17(%34)
33(%66)
27(%64)
15(%36)
İstatistik
2
x =15,252
P=0,0001
PR
Pozitif
Negatif
24(%37)
41(%63)
0
21(%33)
42(%67)
1+
5(%29)
12(%71)
2
x =1,293
P=0,256
28(%42)
38(%58)
28(%44)
36(%56)
13(%72)
5(%28)
2
x =0,762
P=0,383
20(%29)
49(%71)
21(%32)
44(%68)
9(%50)
9(%50)
2
x =3,220
P=0,073
24(%33)
46(%67)
24(%35)
44(%65)
6(%32)
13(%68)
2
x =0,011
P=0,918
34(%49)
36(%51)
36(%53)
32(%47)
11(%58)
8(%42)
5(%56)
4(%44)
9(%56)
7(%44)
16(%57)
12(%43)
2
x =2,614
P=0,106
HER-2/neu
2+
3(%43)
4(%57)
3+
4(%31)
9(%70)
6(%26)
17(%74)
2
x =0,439
P=0,932
1(%12)
7(%88)
5(%38)
8(%62)
8(%32)
17(%68)
2
x =9,030
P=0,029
2(%22)
7(%78)
6(%37)
10(%63)
9(%32)
19(%68)
2
x =2,669
P=0,446
3(%33)
6(%67)
5(%31)
11(%69)
8(%29)
20(%71)
2
x =0,156
P=0,984
2
x =0,179
P=0,981
FISH
Pozitif
Negatif
27(%35)
50(%65)
8(%28)
21(%72)
2
x =0,646
P=0,422
39(%50)
39(%50)
15(%52)
14(%48)
2
x =2,472
P=0,116
29(%36)
51(%64)
11(%38)
18(%62)
2
x =0,153
P=0,695
30(%36)
54(%64)
7(%24)
22(%76)
2
x =0,478
P=0,489
45(%54)
39(%46)
15(%52)
14(%48)
2
x =0,108
P=0,742
p53
Pozitif
Negatif
25(%35)
46(%65)
2
x 0,541
P=0,462
32(%43)
42(%57)
2
x =0,604
P=0,437
27(%34)
52(%66)
2
x =0,131
P=0,717
31(%37)
52(%63)
2
x =1,673
P=0,196
46(%55)
37(%45)
2
x =0,118
P=0,731
40
41
Çizelge 11. Genel çalışma grubu primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması.
Genel çalışma grubu
primer tümör
biyolojik özellikleri
Fas +
Fas-
FasL+
FasL-
23(%70)
10(%30)
22(%33)
45(%67)
İstatistik
2
Casp3+
Casp3-
16(%48)
17(%52)
x =12,138
P=0,0001
17(%25)
50(%75)
FasL+
23(%49)
24(%51)
FasL-
12(%21)
48(%79)
İstatistik
2
x =5,342
P=0,021
2
Bcl-2+
Bcl-2-
11(%33)
22(%64)
24(%36)
43(%64)
17(%36)
30(%64)
x =8,619
P=0,003
18(%32)
38(%68)
Kasp3+
13(%34)
25(%66)
Kasp3-
24(%34)
46(%66)
İstatistik
2
x =0,060
P=0,800
2
x =0,185
P=0,667
2
SiklinD1+
SiklinD1-
32(%48)
35(%52)
22(%67)
11(%33)
29(%62)
18(%38)
26(%46)
30(%54)
24(%63)
14(%37)
x=
P=0994
34(%49)
36(%51)
Bcl-2+
27(%71)
11(%29)
Bcl-2-
34(%46)
40(%54)
İstatistik
2
x =3,181
P=0,074
2
x =2,396
P=0,122
2
x =2,108
P=0,147
2
x =6,381
P=0,012
42
Çizelge 12. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması.
Aksillası pozitif
olguların primer
tümör biyolojik
özellikleri
ÖR +
PR+
PR-
İstatistik
0
16(%52)
15(%48)
18 (%58)
HER-2/neu ekspresyonu
1+
2+
5 (%16)
3 (%10)
İstatistik
5 (%16)
2
ÖR-
3(%16)
16(%84)
FISH+
FISH-
9 (%29)
22 (%71)
2
x =6,417
P=0,0011
5 (%26)
6 (%32)
2 (%10)
6 (%32)
PR+
9 (%47)
4 (%21)
2 (%11)
4 (%21)
x =5,146
P=0,161
14 (%45)
7 (%23)
3 (%9)
p53+
p53-
7 (%23)
x =0,046
P=0,997
10(%32)
İstatistik
21(%68)
2
11 (%58)
8 (%42)
7 (%47)
12 (%53)
2
PR-
İstatistik
3+
x =4,089
P=0,043
2
7(%37)
12(%63)
6 (%32)
13 (%68)
2
13 (%42)
18 (%58)
HER-2/neu
ekspres.
0
0
23(%100)
1+
5 (%45)
6 (%55)
2+
4 (%80)
1 (%20)
3+
11(%100)
0
x =0,127
P=0,721
2
x =35,303
P=0,0001
x =0,110
P=0,740
2
11 (%35)
20 (%65)
8 (%35)
15 (%65)
3 (%27)
8 (%72)
1 (%20)
4 (%80)
5 (%45)
6 (%55)
FISH+
7 (%35)
13 (%65)
FISH-
10 (%33)
20 (%67)
x =0,080
P=0,777
2
x =1,308
P=0,727
2
x =0,015
P=0,903
43
Çizelge 13. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması.
Aksillası pozitif
olguların primer
tümör biyolojik
özelikleri
ER
Pozitif
Fas+
11(%41)
Fas-
İstatistik
16(%59)
FasL+
17(%61)
FasL-
11(%39)
2
Negatif
5(%31)
11(%69)
4(%25)
12(%75)
x =0,387
P=0,534
İstatistik
Kasp3+
15(%50)
Kasp3-
15(%50)
2
7(%41)
10(%59)
8(%47)
9(%53)
x =1,622
P=0,203
İstatistik
Bcl2+
10(%32)
Bcl2-
21(%68)
2
7(%37)
12(%63)
9(%47)
10(%53)
x =0,814
P=0,367
İstatistik
SiklinD1+
SiklinD1-
20(%65)
11(%35)
2
5(%26)
14(%74)
2(%10)
17(%90)
x =0,198
P=0,656
İstatistik
2
5(%26)
14(%74)
11(%58)
8(%42)
x =6,876
P=0,009
PR
Pozitif
Negatif
12(%44)
15(%56)
0
10(%48)
11(%52)
1+
1(%10)
98(%90)
2
x =1,626
P=0,202
16(%57)
12(43)
13(%62)
8(%38)
7(%64)
4(%36)
2
x =0,432
P=0,511
13(%43)
17(%57)
11(%50)
11(%50)
5(%45)
6(%55)
2
x =0,077
P=0,782
13(%42)
18(%58)
7(%30)
16(%70)
4(%36)
7(%64)
2
x =5,534
P=0,019
14(%45)
17(%55)
11(%48)
12(%52)
5(%45)
6(%55)
3(%60)
2(%40)
6(%55)
5(%45)
12(%60)
8(%40)
2
x =0,764
P=0,382
HER-2/NEU
2+
3(%75)
1(%25)
3+
2(%25)
6(%75)
5(%33)
10(%67)
2
x =7,098
P=0,096
1(%20)
4(%80)
3(%37)
5(%63)
7(%41)
10(%59)
2
x =4,127
P=0,248
2(%40)
3(%60)
4(%36)
7(%64)
7(%35)
13(%65)
2
x =0,605
P=0,895
1(%20)
4(%80)
3(%27)
8(%73)
5(%25)
15(%75)
2
x =0,491
P=0,921
2
x =0,425
P=0,935
FISH
Pozitif
Negatif
11(%39)
17(%61)
5(%29)
12(%71)
2
x =0,148
P=0,700
17(%61)
11(%39)
10(%59)
7(%41)
2
x =1,622
P=0,203
15(%52)
14(%48)
7(%41)
10(%59)
2
x =1,338
P=0,247
10(%33)
20(%67)
5(%29)
12(%71)
2
x =0,397
P=0,529
13(%43)
17(%57)
10(%59)
7(%41)
2
x =1,333
P=0,248
p53
Pozitif
Negatif
11(%42)
15(%58)
2
x =0,732
P=0,392
14(%50)
14(%50)
2
x =0,331
P=0,565
15(%47)
17(%53)
2
x =0,146
P=0,703
10(%30)
23(%70)
2
x =0,004
P=0,948
15(%45)
18(%55)
2
x =0,802
P=0,370
43
44
Çizelge 14. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların primer tümör biyolojik özelliklerinin karşılaştırması.
Aksillası pozitif olguların
primer tümör biyolojik
özellikleri
Fas +
Fas-
FasL+
FasL-
11(%69)
5(%31)
12(%44)
15(%56)
İstatistik
2
Kasp3+
Kasp3-
8(%50)
8(%50)
x =2,386
P=0,122
10(%37)
17(%63)
FasL+
12(%50)
12(%50)
FasL-
7(%33)
14(%67)
İstatistik
2
x =0,694
P=0,405
2
Bcl-2+
Bcl-2-
7(%44)
9(%56)
7(%26)
20(%74)
10(%42)
14(%58)
x =1,275
P=0,259
4(%19)
17(%81)
Kasp3+
8(%36)
14(%64)
Kasp3-
7(%26)
20(%74)
İstatistik
2
x =1,454
P=0,228
2
x =2,674
P=0,102
2
Siklin D1+
SiklinD1-
10(%63)
6(%37)
11(%41)
16(%59)
13(%54)
11(%46)
9(%43)
12(%57)
14(%64)
8(%36)
x =0,622
P=0,430
10(%37)
17(%63)
Bcl-2+
10(%67)
5(%33)
Bcl-2-
15(%43)
20(%57)
İstatistik
2
x =1,904
P=0,168
2
x =0,573
P=0,449
2
x =3,432
P=0,064
2
x =2,381
P=0,123
45
Çizelge 15. Aksiller lenf düğümü pozitif olgularda klinikopatolojik karakteristikler, primer tümör biyolojik özellikleri ile metastatik odak biyolojik
özelliklerinin karşılaştırması.
Aksillası pozitif olguların
klinikopatolojik ve primer
tümör karakteristikleri
p53+
Ortalama yaş
54,7
56,92
Yaş (eşik değer)
<50
3(%20)
12(%80)
p53-
>50
7(%21)
26(%79)
Ortalama tümör boyutu (mm)
45,1
36,39
Primer tümör boyut aralığı (mm)
<20
2(%33)
4(%67)
21-39
3(%12)
21(%88)
>40
5(%28)
13(%72)
Histololojik grade
I
1(%10)
9(%90)
II
6(%21)
23(%79)
III
3(%33)
6(%67)
Pozitif lenf düğümü sayısı
1-3 arası
2(%13)
13(%87)
4 ve üzeri
8(%24)
25(%76)
ÖR
Pozitif
6(%21)
23(%79)
Negatif
PR
Pozitif
4
(%21)
15(%79)
2(%11)
17(%89)
Negatif
8(%28)
21(%72)
Her-2/neu ekspresyonu
0
7(%33)
14(%67)
1+
0
11(%100)
2+
0
5(%100)
3+
3(%27)
8(%73)
Her-2/neu gen amplifikasyonu
Pozitif
3(%15)
17(%85)
Negatif
7(%15)
21(%75)
İstatistik
t=0,591
P=0,557
2
x =0,009
P=0,924
t=1,149
P=0,257
2
x =2,105
P=0,349
2
x =1,565
P=0,457
2
x =0,744
P=0,388
P=1
P=0,276
2
x =6,477
P=0,091
2
x =0,707
P=0,400
Fas+
Fas-
57,4
56,19
2(%15)
11(%85)
3(%10)
26(%90)
45,40
35,46
1(%17)
5(%83)
2(%9)
20(%91)
2(%14)
12(%86)
1(%11)
8(%89)
3(%11)
23(%89)
1(%14)
6(%86)
1(%8)
12(%92)
4(%14)
25(%86)
2(%8)
23(%92)
3(%18)
14(%82)
1(%6)
16(%94)
4(%16)
21(%84)
3(%16)
16(%84)
0
11(%100)
1(%20)
4(%80)
1(%14)
6(%86)
2(%12)
14(%88)
İstatistik
t=0,233
P=0,817
2
x =0,217
P=0,641
t=1,023
P=0,312
2
x =0,371
P=0,830
2
x =0,047
P=0,977
2
x =0,319
P=0,572
P=0,379
P=0,632
2
x =2,110
P=0,550
Metastatik lenf düğümü tümör odağı biyolojik karakteristikleri
FasL+
FasLİstatistik Casp3+ Casp3- İstatistik
59,83
52,17
3(%23)
10(%77)
21(%72)
8(%28)
32,04
41,94
3(%50)
3(%50)
15(%65)
8(%35)
6(%46)
7(%54)
6(%67)
3(%33)
14(%54)
12(%46)
4(%57)
3(%43)
9(%64)
5(%36)
15(%54)
13(%46)
17(%68)
8(%32)
7(%41)
10(%59)
10(%59)
7(%41)
14(%56)
11(%44)
10(%53)
9(%47)
7(%64)
4(%36)
3(%75)
1(%25)
4(%50)
4(%50)
9(%56)
7(%44)
P=1
3(%11)
23(%89)
15(%58)
11(%42)
t=2,357
P=0,023
2
x =8,922
P=0,003
t=1,579
P=0,122
2
x =1,378
P=0,502
2
x =0,449
P=0,799
2
x =0,437
P=0,508
2
x =2,973
P=0,085
2
x =0538,
P=0,463
2
x =1,035
P=0,793
2
x =0,008
P=0,927
57,91
53,31
9(%64)
5(%36)
25(%76)
8(%24)
38,06
39,23
4(%67)
2(%33)
17(%74)
6(%26)
13(%72)
5(%28)
7(%78)
2(%22)
21(%72)
8(%28)
6(%67)
3(%33)
10(%67)
5(%33)
24(%75)
8(%25)
20(%71)
8(%29)
14(%74)
5(%26)
13(%68)
6(%32)
21(%75)
78%25)
15(75)
5(%25)
8(%73)
3(%27)
5(%100)
0
6(%55)
5(%45)
14(%70)
6(%30)
20(%74)
7(%26)
t=1,352
P=0,183
2
x =0,647
P=0,421
t=0,165
P=0,870
2
x =0,125
P=0,939
2
x =0,278
P=0,870
2
x =0,354
P=0,552
2
x =0,029
P=0,865
2
x =0,245
P=0,621
2
=3,724
P=0,293
2
x =0,095
P=0,758
Bcl-2+
Bcl-2-
İstatistik
SikD1+
SikD1-
İstatistik
57,52
55,30
t=0,727
P=0,471
57,77
55,35
t=0,795
P=0,431
7(%47)
8(%53)
6(%40)
9(%60)
16(%48)
17(%52)
38,95
37,58
3(%50)
3(%50)
11(%46)
13(%54)
8(%44)
10(%56)
4(%40)
6(%60)
14(%48)
15(%52)
4(%44)
5(%56)
6(%40)
9(%60)
16(%48)
17(%52)
16(%55)
13(%45)
6(%32)
13(%68)
9(%47)
10(%53)
18(%55)
15(%45)
38,88
37,48
3(%50)
3(%50)
13(%54)
11(%46)
9(%50)
9(%50)
6(%60)
4(%40)
14(%48)
15(%52)
5(%56)
4(%44)
8(%53)
7(%47)
17(%52)
16(%48)
19(%66)
10(%44)
6(%32)
13(%68)
8(%42)
11(%58)
17(%59)
12(%41)
14(%67)
7(%33)
7(%64)
4(%36)
3(%60)
2(%40)
1(%9)
10(%91)
7(%35)
13(%65)
18(%64)
10(%36)
2
x =0,257
P=0,613
t=0,224
P=0,823
2
x =0,083
P=0,959
2
x =0,463
P=0,793
2
x =0,014
P=0,907
2
x =5,298
P=0,021
2
x =1,255
P=0,263
2
x =10,650
P=0,014
2
x =4,009
P=0,045
13(%45)
16(%55)
9(%43)
12(%57)
6(%55)
5(%45)
1(%20)
4(%80)
6(%55)
5(%45)
10(%50)
10(%50)
12(%43)
16(%57)
2
x =0,299
P=0,584
t=0,220
P=0,827
2
x =0,056
P=0,972
2
x =0,214
P=0,899
2
x =0,299
P=0,584
2
x =2,574
P=0,109
2
x =0,030
P=0,863
2
x =2,092
P=0,554
2
x =0,240
P=0,624
45
46
Çizelge 16. Aksiller lenf düğümü pozitif olgularda klinikopatolojik karakteristikler, primer tümör
biyolojik özellikleri ile metastatik odak biyolojik özelliklerinin karşılaştırması.
Aksillası pozitif
olguların
klinikopatolojik ve
primer tümör
karakteristikleri
Metastatik lenf düğümü tümör odağı biyolojik karakteristikleri
ÖR+
ÖR-
İstatistik
PR+
PR-
İstatistik
0
Ortalama yaş
58,86
54,42
t=1,478
56
56,61
P=0,146
t=0,173
57,59
Her-2/neu ekspresyonu
1
2
3
50,86
60,75
56
P=0,864
İstatistik
F=0,988
P=0,407
Yaş (eşik değer)
<50
4(%27)
11(%73)
>50
18(%55)
15(%45)
Ortalama tümör
boyutu (mm)
40,27
36,46
Primer tümör boyut
aralığı (mm)
<20
2
x =3,228
P=0,072
t=0,611
4(%27)
11(%73)
8(%24)
25(%76)
39,83
37,67
P=0,544
0
6(%22)
1(%8)
21-39
14(%64)
10(%39)
>40
8(%36)
10(%39)
I
4(%40)
6(%60)
II
14(%48)
15(%52)
III
4(%44)
5(%56)
Pozitif lenf düğümü
sayısı
1-3 arası
5(%33)
10(%67)
P=0,037
2
9(%64)
4(%29)
0
1(%7)
x =5,027
P=0,857
20(%61)
3(%9,1)
4(%12)
6(%18)
P=0,170
t=0.301
37,83
44,43
35
37,43
P=0,765
5(%14)
2
x =6,601
2
x =0,032
3(%10)
0
0
3(%43)
15(52)
4(%57)
3(%75)
1(%14)
11(%38)
3(%43)
1(%25)
3(%43)
2
x =0,519
F=0,216
P=0,885
2
X =9,179
7(%59)
17(%47)
4(%33)
14(%39)
3(%30)
7(%70)
x =0,182
8(%89)
0
0
1(%11)
x =7,146
7(%24)
22(%76)
P=0,913
14(%48)
6(%21)
4(%14)
5(%17)
P=0,308
2(%22)
7(%78)
7(%78)
1(%11)
0
1(%11)
6(%40)
9(%60)
12(%80)
0
1(%7)
2(%13)
x =4,601
17(%53)
7(%22)
3(%9)
5(%16)
P=0,203
22(%79)
3(%11)
2(%7)
1(%3)
x =10,121
7(%37)
4(%21)
2(%10)
6(%32)
P=0,018
14(%74)
3(%16)
1(%5)
1(%5)
x =3,141
15(%54)
4(%14)
3(%11)
6(%21)
P=0,370
17(%85)
3(%15)
0
0
9(%82)
1(%9)
1(%9)
0
3(%60)
1(%20)
0
1(%20)
0
2(%18)
3(%27)
6(%55)
P=0,722
P=0,164
Histololojik grade
17(%52)
16(%48)
Pozitif
19(%66)
10(%44)
Negatif
3(%16)
16(%84)
Pozitif
9(%53)
10(%47)
Negatif
13(%45)
16(%55)
Her-2/neu
ekspresyonu
0
13(%62)
8(%38)
1+
4(%36)
7(%64)
2+
3(%60)
2(%40)
3+
2(%18)
9(%82)
Her-2/neu gen
amplifikasyonu
Pozitif
7(%35)
13(%65)
Negatif
15(%54)
13(%46)
4 ve üzeri
2
x =0,214
P=0,899
2
x =1,373
P=0,241
2
2
x =2,618
P=0,106
2
2
6(%18)
27(%82)
9(%31)
20(%69)
3(%16)
16(%84)
6(%32)
13(%68)
6(%21)
23(%79)
6(%29)
15(%71)
4(%36)
7(%64)
2(%40)
3(%60)
0
11(%100)
4(%20)
16(%80)
x =0.457
6(%30)
4(%20)
3(%15)
7(%35)
x =17.453
8(%29)
20(%71)
P=0,409
23(%85)
3(%11)
1(%4)
0
P=0,001
ÖR
2
x =11,434
P=0,001
P=0,316
2
PR
2
x =0,030
P=0,863
2
x =6,374
P=0,095
2
x =1,621
P=0,203
P=0,501
2
x =5,167
P=0,160
2
2
2
x =32,685
P=0,0001
2
47
Çizelge 17. Aksiller lenf düğümü pozitif olgularda primer tümör biyolojik özellikleri ile metastatik odak biyolojik özelliklerinin
karşılaştırması.
Aksillası pozitif
olguların primer
tümör biyolojik
karakteristikleri
p53
ÖR +
Pozitif
4(%25)
Negatif
Metastatik lenf düğümü tümör odağı biyolojik karakteristikleri
ÖR-
İstatistik
PR+
PR-
İstatistik
0
12(%75)
18(%56)
14(%44)
8(%53)
7(%47)
2
x =4,196
P=0,041
2(%12)
14(%88)
Her-2/neu ekspresyonu skoru
1+
2+
3+
7(%44)
4(%25)
2(%12)
3(%19)
P=0,289
10(%31)
22(%69)
22(%71)
3(%10)
2(%6)
4(%13)
4(%27)
11(%73)
8(%57)
4(%29)
1(%7)
1(%7)
İstatistik
2
x =3,626
P=0,305
p53+
p53-
9(%56)
7(%44)
1(%3)
31(%97)
4(%27)
11(%63)
6(%23)
20(%77)
7(%32)
15(%68)
3(%14)
18(%86)
4(%20)
16(%80)
6(%22)
21(%78)
2(%15)
11(%85)
8(%23)
27(%77)
5(%22)
18(%78)
İstatistik
2
x =18,253
P=0,0001
Fas
Pozitif
Negatif
10(%38)
16(%62)
10(%45)
12(%55)
2
x =0,854
P=0,355
5(%19)
21(%81)
7(%32)
15(%68)
P=0,701
17(%65)
2(%8)
2(%8)
5(%19)
15(%68)
5(%22)
1(%5)
1(%5)
2
x =3,634
P=0,304
P=1
FasL
Pozitif
Negatif
10(%48)
11(%52)
7(%35)
13(%65)
2
x =0,020
P=0,887
4(%19)
17(%81)
5(%25)
15(%75)
2
x =0,920
P=0,337
12(%60)
1(%5)
2(%10)
5(%25)
13(%68)
3(%16)
2(%10)
1(%16)
2
x =5,918
P=0,118
P=0,281
Kaspaz-3
Pozitif
Negatif
14(%52)
13(%48)
6(%46)
7(%54)
2
x =1,320
P=0,251
7(%26)
20(%74)
3(%23)
10(%77)
2
x =0,005
P=0,943
15(%56)
4(%15)
2(%7)
6(%22)
9(%75)
1(%8)
0
2(%17)
2
x =2,543
P=0,468
P=1
Bcl-2
Pozitif
Negatif
16(%46)
19(%54)
11(%48)
12(%52)
2
x =0,001
P=0,978
9(%26)
26(%74)
5(%22)
18(%78)
P=1
20(%57)
6(%17)
4(%12)
5(%14)
14(%64)
3(%13,5)
2(%9)
3(%13,5)
2
x =2,333
P=0,506
P=706
SiklinD1
Pozitif
Negatif
11(%44)
14(%56)
2
x =0,071
P=0,790
7(%28)
18(%72)
2
x =0,250
P=0,617
15(%60)
4(%16)
2(%8)
4(%16)
2
x =0,129
P=0,988
5(%20)
20(%80)
P=1
48
Çizelge 18. Aksiller lenf düğümü pozitif olgularda primer tümör biyolojik özellikleri ile metastatik odak biyolojik özelliklerinin
karşılaştırması.
Aksillası pozitif
olguların primer
tümör biyolojik
karakteristikleri
p53
Pozitif
Negatif
Metastatik lenf düğümü tümör odağı biyolojik karakteristikleri
Fas +
2(%13)
Fas -
İstatistik
13(%87)
FasL+
8(%50)
FasL-
İstatistik
8(%50)
Kasp-3+
Kasp-3 -
11(%69)
5(%31)
İstatistik
Bcl-2 +
10(%63)
Bcl-2 -
6(%37)
2
3(%11)
24(%89)
2(%13)
13(%87)
P=1
16(%62)
10(%38)
9(%60)
6(%40)
x =0,538
P=0,463
İstatistik
SiklinD1 +
8(%50)
SiklinD1 -
8(%50)
2
23(%74)
8(%26)
12(%80)
3(%20)
P=0,739
15(%47)
17(%53)
10(%67)
5(%33)
x =1,043
P=0,307
İstatistik
2
14(%44)
18(%56)
7(%47)
8(%53)
x =0,168
P=0,682
Fas
Pozitif
Negatif
2
3(%12)
22(%88)
1(%5)
21(%95)
P=1
14(%56)
11(%44)
14(%64)
8(%36)
x =0,061
P=0,804
2
19(%73)
7(%27)
15(%68)
7(%32)
P=0,720
14(%54)
12(%46)
13(%59)
9(%41)
x =0,644
P=0,422
2
13(%50)
13(%50)
11(%50)
11(%50)
10(%48)
11(%52)
10(%50)
10(%50)
12(%44)
15(%56)
8(%62)
5(%38)
14(%40)
21(%60)
17(%74)
6(%26)
5(%20)
20(%80)
x =0,042
P=0,837
FasL
Pozitif
Negatif
2
4(%20)
16(%80)
2(%12)
14(%88)
P=0,174
10(%50)
10(%50)
12(%71)
5(%29)
x =0,795
P=0,372
2
18(%86)
3(%14)
14(%70)
6(%30)
P=0,281
11(%52)
10(%48)
10(%50)
10(%50)
x =0,196
P=0,658
2
x =0,024
P=0,876
Kaspaz-3
Pozitif
2
P=1
Negatif
3(%12)
23(%88)
0
12(%100)
12(%48)
13(%52)
10(%83)
2(%17)
x =2,108
P=0,147
2
20(%74)
7(%26)
10(%77)
3(%23)
x =0,095
P=0,758
2
15(%56)
12(%44)
8(%62)
5(%38)
x =0,142
P=0,706
2
x =0,142
P=0,706
Bcl-2
Pozitif
2
P=0,298
Negatif
5(%17)
25(%83)
1(%5)
18(%95)
14(%47)
16(%53)
11(%55)
9(%45)
x =4,706
P=0,030
2
P=1
24(%71)
10(%29)
18(%82)
4(%18)
17(%49)
18(%51)
13(%57)
10(%43)
x =0,639
P=0,424
2
x =1,771
P=0,183
SiklinD1
Pozitif
2
P=0,356
Negatif
4(%17)
19(%83)
13(%59)
9(%41)
x =0,072
P=0,789
2
16(%64)
9(%36)
x =1,857
P=0,173
2
12(%48)
13(%52)
x =0,349
P=0,555
2
x =14,025
P=0,0001
49
Çizelge 19. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların metastatik odak biyolojik özelliklerinin karşılaştırması.
Metastatik lenf
düğümü tümör odağı
biyolojik özellikleri
ÖR +
ÖR-
PR+
PR-
İstatistik
0
10(%45)
12(%55)
2(%8)
24(%92)
2
HER-2/neu ekspresyonu
1+
2+
İstatistik
p53+
p53-
4(%18)
18(%82)
6(%23)
20(%77)
2(%17)
10(%83)
8(%22)
28(%78)
HER-2/neu
ekspres.
0
5(%17)
24(%83)
1+
2(%29)
5(%71)
2+
1(%25)
3(%75)
3+
2(%29)
5(%71)
İstatistik
3+
x =9.063
P=0,003
19(%86,5)
1(%4,5)
1(%4,5)
1(%4,5)
10(%40)
6(%24)
3(%12)
6(%24)
PR+
11(%92)
1(%8)
0
0
PR-
18(%52)
6(%17)
4(%11)
7(%20)
2
x =10,788
P=0,013
2
x =6,582
P=0,086
P=0,735
P=1
x2=0,760
P=0,859
50
Çizelge 20. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların metastatik odak biyolojik özelliklerinin karşılaştırması.
Metastatik lenf düğümü
tümör odağı biyolojik
özelikleri
ÖR
Pozitif
Negatif
Fas+
Fas-
2(%10)
18(%90)
3(%14)
19(%86)
0
11(%100)
İstatistik
P=1
FasL+
FasL-
12(%63)
7(%37)
12(%52)
11(%48)
6(%55)
5(%45)
İstatistik
2
x =0,513
P=0,474
Kasp3+
Kasp3-
16(%76)
5(%24)
18(%69)
8(%31)
8(%67)
4(%33)
İstatistik
2
x =0,281
P=0,598
Bcl2+
Bcl2-
14(%64)
8(%36)
11(%42)
15(%58)
8(%67)
4(%33)
İstatistik
2
x =2,172
P=0,141
SiklinD1+
SiklinD1-
10(%45)
12(%55)
12(%46)
14(%54)
6(%50)
6(%50)
İstatistik
2
x =0,002
P=0,961
PR
Pozitif
P=0,303
Negatif
P=1
P=0,713
5(%16)
26(%84)
18(%58)
13(%42)
26(%74)
9(%26)
17(%47)
19(%53)
0
2(%7)
25(%93)
16(%62)
10(%38)
21(%75)
7(%25)
19(%66)
10(%34)
1+
1(%17)
5(%83)
3(%50)
3(%50)
5(%71)
2(%29)
2(%29)
5(%71)
2
x =1,363
P=0,243
16(%44)
20(%56)
15(%52)
14(%48)
2(%29)
5(%71)
2
x =0,112
P=0,738
HER-2/NEU
2+
0
2(%100)
3+
2(%33)
4(%67)
1(%11)
8(%89)
2
x =3,472
P=0,324
1(%33)
2(%67)
4(%67)
2(%33)
4(%40)
6(%60)
2
x =1,225
P=0,747
2(%50)
2(%50)
5(%71)
2(%29)
7(%70)
3(%30)
2
x =1,080
P=0,782
1(%25)
3(%75)
2(%29)
5(%71)
6(%60)
4(%40)
2
x =6,346
P=0,096
1(%25)
3(%75)
3(%43)
4(%57)
6(%60)
4(%40)
16(%42)
22(%58)
2
x =1,953
P=0,582
p53
Pozitif
P=1
Negatif
4(%12)
29(%88)
P=0,281
20(%63)
12(%37)
P=1
27(%73)
10(%27)
P=0,727
19(%50)
19(%50)
P=0,478
51
Çizelge 21. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların metastatik odak biyolojik özelliklerinin karşılaştırması.
Metastatik lenf
düğümü tümör
odağı biyolojik
özellikleri
Fas +
Fas-
FasL+
2(%40)
22(%61)
FasL-
İstatistik
3(%60)
14(%39)
Kasp3+
4(%80)
P=0,633
Kasp3-
İstatistik
1(%20)
29(%78)
8(%22)
FasL+
20(%83)
4(%17)
FasL-
12(%67)
6(%33)
Bcl-2+
4(%80)
P=1
Bcl-2-
SiklinD1+
SiklinD1-
1(%20)
4(%80)
19(%51)
18(%49)
x =1,354
P=0,245
12(%50)
12(%50)
9(%50)
9(%50)
x2=0,003
P=0,956
18(%53)
16(%47)
4(%31)
9(%69)
Bcl-2+
12(%48)
13(%52)
Bcl-2-
10(%43)
13(%57)
1(%20)
20(%54)
17(%46)
15(%63)
9(%37)
8(%44)
10(%56)
Kasp3+
18(%53)
16(%47)
Kasp3-
7(%54)
6(%46)
P=0,281
İstatistik
P=0,371
2
İstatistik
P=0,346
2
x =0
P=1
x2=1,857
P=0,173
x2=0,099
P=0,753
1
GİRİŞ
Meme kanserleri içerisinde en sık görülen histolojik tip olan invaziv duktal
karsinoma heterojen bir tümör grubudur. Bu heterojen tümör grubunu kendi içerisinde
özgül histolojik tiplere ayırmak ve prognozu belirlemek ve tedaviyi planlamak için
çeşitli biyolojik ve klinik parametreler yoğun olarak araştırılmış ve araştırılmaya devam
etmektedir. Bu heterojen tümör grubunu klinikopatolojik olarak sınıflandırma çabası,
invaziv duktal karsinomalı kadınların aynı histolojik diferansiyasyon derecesi ve evreye
sahip olanlarında dahi çok farklı klinik seyir ve prognozun görülmesidir. Dolayısıyla
invaziv duktal karsimomalı kadınlarda prognostik değeri olan yeni biyolojik ve klinik
parametrelerin tayini, tedavi seçimi ve klinik izlemde büyük öneme sahip olacaktır.
Bugüne kadar tanımlanmış klinik ve biyolojik parametreler arasında patolojik evre,
tümörün histolojik diferansiyasyon derecesi, tümör dokusunda immünohistokimyasal
olarak tayin edilen östrojen reseptörü (ÖR), progesteron reseptörü (PR) düzeyleri, bir
epidermal büyüme faktörü reseptörü olan HER-2/neu (c-erbB2)’ nun yine
immünohistokimyasal olarak düzeyinin tayin edilmesi önemli yere sahiptir ve bu
parametrelerin analiz sonuçları rutin pratikte birçok merkez tarafından invaziv duktal
karsinoma tanısını alan olguların patoloji raporlarında ayrıntılı olarak belirtilmektedir.
Birçok başka biyolojik parametre de tümör dokusunda araştırılmış olup bunların bazıları
yukarıda ifade edilenler kadar olmasa da prognostik değere sahip olabilecekleri
yönünde literatürde raporlar mevcuttur. Bu biyolojik parametreler arasında bir tümör
baskılayıcı gen olan p53, bir onkogen olan c-myc, hücre proliferasyon indeksini tayin
eden Ki67, hücre siklusu hızlandırıcılarından siklinD1, apoptozu engelleyen
mitokondrial bir molekül olan bcl-2, apoptozu kolaylaştıran bir başka molekül olarak
bax, hücre büyüme sinyal molekülleri olan epidermal büyüme faktörü ailesi üyeleri
(EBF tipleri) ve bunların reseptörleri (EBFR tipleri) gibi birçok parametre sayılabilir.
Son 10 yıl içerisinde apoptoz yolaklarında görev alan özellikle ekstrinsek apoptoz
yolağında ana rolü oynayan bir ölüm reseptörü ve tümör nekrozis faktör ailesi üyesi
olan Fas (CD95/Apo-1) ve onun ligandı olan FasL (CD95L) molekülleri ve hem
intrensek yolak hem de ekstrensek apoptoz yolağında aktivasyon sonrası kaskad
reaksiyonu halinde gelişen proteolitik aktiviteye sahip kaspazların çeşitli tiplerinin de
araştırıldığı dikkati çekmektedir. Bu biyolojik parametrelerin tümör dokusunda aşırı
2
ekspresyonu ya da normal ekspresyon düzeylerinin altında eksprese edilmeleri veya
ekspresyonlarının tamamen kaybı prognostik açıdan anlam ifade edebilmektedir.
Örneğin ÖR başta olmak üzere ÖR ve PR düzeyleri tümör dokusunda belli bir kritik
değerin altında ise bu hastaların hormon tedavisinden fayda görme şansları anlamlı
olarak azalmakta ve hatta hormon tedavisinin uygulanmasına karar vermek için tümör
dokusunda ÖR ve PR düzeylerinin tayin edilmesi gerekmekte olup, ÖR ve PR için
negatif olan meme kanseri olguları olumsuz prognoz göstermektedir. HER-2/neu analizi
de son yıllarda rutin uygulamaya girmiş olup EBFR ailesine dahil olan bu molekülün
pozitif olduğu meme kanseri olgularında daha olumsuz bir prognoz söz konusudur.
Bununla birlikte HER-2/neu pozitif olguların bu reseptöre karşı geliştirilmiş bir
monoklonal antikor olan Trastuzumab ile tedavi şansı da bulunmaktadır. Bu durum,
kanser tedavisinde son yıllarda popüler bir konu olan hedefe yönelik tedaviye güzel bir
örnektir. Dolayısıyla yeni biyolojik parametrelerin belirlenmesi ve/veya daha önceden
bilinen biyolojik parametrelerin moleküler mekanizmalarının daha iyi anlaşılması ile
prognoz üzerine etkilerinin olup olmadığı daha iyi anlaşılır hale gelirken diğer yanda da
netlik kazanan moleküler mekanizmalar üzerinden hedefe yönelik tedavi stratejileri de
geliştirilebilmektedir.
HER-2/neu, meme tümörü dokusunda daha yaygın olarak immünohistokimyasal
yolla analiz edilirken bir yandan da daha sınırlı ve pahalı olarak, ancak çok daha kesin
olmak üzere moleküler yöntemlerle de analiz edilebilmektedir. Bu yöntemlerden biri
immünofloresan yöntemidir. Bu yöntem de, immünohistokimyasal analizde olduğu gibi
formalinde tespit edilmiş, rutin doku takip işleminden geçmiş ve parafine gömülü meme
tümör doku örneklerinde çalışılan bir yöntemdir. Pahalı olması ve uygulamasının biraz
daha güçlük arztemesi dezavantajlı yönleri olmakla birlikte çok daha kesin ve güvenilir
sonuçlar vermesi ve ayrıca diğer moleküler yöntemlere belirgin bir üstünlüğü olan,
sinyalin tümör nükleusunda lokalize edilebilmesi ile belirgin bir avantaj sağlamaktadır.
Yukarıda ifade edilen biyolojik parametrelerin analiz edildiği meme kanseri
serileri literatürde rapor edilmiş olmakla birlikte bunların tümü ya da büyük kısmının
aynı seride ve hem primer tümör dokusu hem de pozitif aksiller lenf düğümü doku
örneklerinde karşılıklı olarak analiz edildiği seri sayısı sınırlıdır.
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı ve Tokat
Devlet Hastanesi Patoloji Servisi arşiv materyalinden elde ettiğimiz meme invaziv
3
duktal karsinoma olgu serisinde yürütüğümüz çalışmamızda başlıca HER-2/neu
molekülünün hem immünohistokimyasal hem de immünofloresan yöntemle analizi
gerçekleştirilmiş olup elde edilen sonuçlar, analizi yapılan diğer parametreler; p53, bcl2, siklinD1, Fas, FasL, ÖR, PR ve kaspaz-3 sonuçları ile ve ayrıca klinikopatolojik
parametreler ile (tümör evresi, histolojik diferansiyasyon derecesi-grade, yaş, tümör
boyutu, metastatik lenf düğümü sayısı) olası ilişkileri analiz edilmiş ve literatür
eşliğinde tartışılarak yorumlanmıştır.
4
KAYNAK ÖZETLERİ
1-An analysis of HER-2/neu gene status in invasive ductal carcinomas using
immunohistochemistry and fluorescence in situ hybridization. Köseoğlu RD,
Müslehiddinoğlu A, Erkorkmaz Ü, Caferler JS, Dürer P, Özön YH. Turk J Med
Sci 2011; 41 (5): 809-819
Amaç: İnvaziv meme karsinomalarında HER-2/neu gen durumunu belirlemek icin
immunohistokimya (İHK) ve fl uoresan in situ hibridizasyon (FİSH) en sık olarak
kullanılan
2
metotdur.
Calışmamızdaki amacımız
invaziv
duktal karsinoma
olgularımızda HER-2/neu geni icin İHK ve FİSH ile elde edilen sonuclar arasındaki
uyumu analiz etmekti.
Materyal ve Yöntem: Calışmaya invaziv duktal karsinoma tanısı konmuş 59 kadın
hasta dâhil edildi. Ortalama yaş 57,8 idi. Aksiller lenf duğumu durumu, aksiller
disseksiyon uygulanmış 30 hastada değerlendirilebildi. HER-2/neu gen ekspresyonu ve
amplifi kasyonu primer tumor dokularında İHK ve FİSH metotları ile analiz edildi. İHK
analizini yorumlamak icin skor 0, 1+, 2+ ve 3+ şeklinde skorlama uygulanırken HER2/neu:CEP17 oranı 2 ve uzerinde olan olgular HER-2/neu gene amplifi kasyonu icin
pozitif kabul edildi.
Bulgular: Calışmamızda olguların tamamı dikkate alındığında HER-2/neu gen amplifi
kasyon oranı % 28,8 (17 olgu) iken bu oran lenf duğumu pozitif grupta % 48 (12 olgu)
idi. Serimizde HER-2/neu aşırı ekspresyon (skor 3+) oranı % 11,9 olarak saptandı (7
olgu). HER-2/neu gen amplifi kasyonu tumor derecesi ile ilişkiliydi (P < 0,05). İHK ve
FİSH sonucları arasındaki ilişki anlamlıydı (P < 0,001). Skore 3+ olan olguların tumu
FİSH pozitif iken skor 0 olanların % 97’si, skor 1+ olanların % 44’u FİSH negatif idi.
Skore 2+ olguların % 80’ inde HER-2/neu gen amplifi kasyonu saptandı. Lenf duğumu
pozitif skor 0, 2+ ve 3+ olgularda İHK ve FİSH sonucları arasındaki uyum oranı % 100
iken skor 1+ olgularda bu oran % 29 idi.
5
Sonuç: Sonuc olarak, kendi serimizdeki HER-2/neu aşırı ekspresyon oranı (% 11,9)
literaturde rapor edilmiş oranlardan duşuk iken HER-2/neu gen amplifi kasyon oranı (%
28,8) literatur ile uyumluydu. Calışmamızda HER-2/neu gen amplifi kasyonu tumor
derecesi ile ilişkiliydi. Skor 2+ ve 3+ olgularda HER-2/neu aşırı ekspresyon ve gen
amplifikasyon sonucları arasındaki uyum oranı yuksek iken skor 1+ olgulardaki
uyumsuzluk oranı diğer rapor edilmiş oranlara gore daha yuksekti. Pozitif lenf duğumlu
skor 1+ olgulardaki uyumsuzluk oranı total calışma grubununkinden daha yuksekti.
Sonuclarımıza gore, HER-2/neu icin skor 1+ immunboyanma daha belirsiz bir sonuctu
ve metastatik hasta grubunda skor 1+ olgular calışma grubunun tamamından daha
yuksek HER-2/neu gen amplifi kasyon oranına sahipti. Sonuclarımız, ozellikle aksiller
lenf duğumu pozitif olan skor 1+ olgularda HER-2/neu gen durumunun FİSH analizi ile
değerlendirilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
2- Expression of c-erbB2, cyclinD1 and estrogen receptor and their clinical
implications in the invasive ductal carcinoma of the breast. Lee A, Park WC, Yim
HW, Lee MA, Park G, Lee KY. Jpn J Clin Oncol. 2007; 37: 708-14.
Amaç: Bu çalışma memenin invaziv duktal karsinomlarında c-erbB2, siklinD1 and
ÖR’ ü ile onların prognostik önemlerini analiz etmeyi hedeflemektedir.
Materyal ve Yöntem: 333 invaziv duktal karsinoma hastasında FISH ve İHK
yöntemleri kullanılarak c-erbB2, siklinD1, ÖR analiz edilmiştir.
Bulgular: C-erbB2 için FISH ve İHK sonuçları %86,7 oranında uyumluluk
göstermektedir. C-erbB2 aşırı ekspresyonu siklinD1 aşırı ekspresyonu ve ÖR negatifliği
ile ilişkili bulunmuştur (her iki için de P < 0.01 ). SiklinD1 aşırı ekspresyonu ÖR
pozitifliği ile ilişkilidir (P < 0.01). c-erbB2 aşırı ekspresyonu gösteren olgular bir grup
olarak ele alındığında bunlar içerisinde düşük siklinD1 ekspresyonu gösterenlerin,
yüksek siklinD1 ekspresyonu gösterenlere göre daha yüksek mortaliteye sahip oldukları
görülmüştür (RR = 3.2; 95% CI, 1.6-6.6). Aşırı siklinD1 ekspresyonu gösteren olgular
bir grup olarak değerlendirildiğinde de bunların içerisnde ÖR negatif olanların ÖR
6
pozitif olanlara göre önemli derecede daha yüksek mortaliteye sahip oldukları sonucuna
ulaşılmıştır (RR = 2.1; 95% CI, 1.1-3.8).
Sonuç: c-erbB2 aşırı ekspresyonunda yüksek siklinD1 ekspresyonu, siklinD1 aşırı
ekspresyonunda da ÖR pozitifliği daha iyi prognoz göstergeleri olarak değer
taşımaktadır.
3-The significance of c-erbB-2 overexpression and p53 expression in patients with
axillary lymph node-negative breast cancer: a tissue microarray study. Ko SS, Na
YS, Yoon CS, Park JY, Kim HS, Hur MH, Lee HK, Chun YK, Kang SS, Park BW,
Lee JH. Int J Surg Pathol. 2007;15(2): 98-109.
Amaç: Aksiller lenf düğümü metastazı olmayan erken evre meme karisnomalı
hastalarda c-erbB2 ve p53’ ün prognostik değerinin olup olmadığının ortaya konması
amaçlanmış bir çalışma.
Materyal ve Yöntem: Çalışma, lenf düğümü metastazı olmayan erken evre meme
kanserli 326 hastanın parafin bloklarında ÖR, PR, p53 ve c-erbB2 İHK ile analiz
edilmiştir.
Bulgular: c-erbB-2 hasta yaşı, menapoz, tümör boyutu, histolojik ve nükleer grade,
hormon reseptör varlığı ile ilişkili bulunmuştur. P53 ekspresyonunun survi, hasta yaşı,
menapoz ve tümör boyutu ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Tüm bu ilişkilerin istatistiksel
anlamı ise görülmemiştir.
Sonuç: c-erbB2 ve p53 ekspresyonları lenf düğümü metastazı göstermeyen erken evre
meme kanserli hastalarda herhangibir prognostik değer taşımamaktadır.
7
4- Correlation of Bcl-2 and p53 expression in primary breast tumors and
corresponding metastatic lymph nodes. Cancer. Arun B, Kilic G, Yen C, Foster B,
Yardley D, Gaynor R, Ashfaq R. 2003; 98(12): 2554-9.
Amaç: Primer meme karsinomlarında ve metastatik aksiller lenf düğümlerinde bcl-2 ve
p53 ekspresyonlarının karşılaştırması amaçlanmıştır.
Materyal ve Yöntem: 60 meme kanserli olgunun primer tümör dokusu ile karşılık
gelen metastatik aksiller lenf düğümlerinde İHK ile bcl-2 ve p53 analizi yapılarak
sonuçlar karşılaştırıldı.
Bulgular: Primer tümör doku örnekleri bcl-2 ekspresyonu (%53), metastatik lenf
düğümü bcl-2 ekspresyonu (%50) ile ilişkiliydi (Pearson correlation = 0.656). p53
ekspresyonu da benzer sırayla %72 ve %60 ekspresyona sahipti ve anlamlı korelasyon
gösterdi (Pearson correlation = 0.800).
Primer tümör dokusunda p53 ve bcl-2
ekspresyonları arasında anlamlı ters ilişki saptandı (Pearson correlation = -0.310).
Sonuç: p53 ve bcl-2 ekspresyonları primer ve metastatik lenf düğümleri tümör
dokularında anlamlı ilişki göstermektedir.
P53 ve bcl-2’ nin prognostik değerinin
anlaşılabilmesi için daha ileri çalışmalara gereksinim bulumaktadır.
5- The expression of p53, bcl-2, bax, fas and fasL in the primary tumour and
lymph node metastases of breast cancer. Sjöström-Mattson J, Von Boguslawski K,
Bengtsson NO, Mjaaland I, Salmenkivi K, Blomqvist C. Acta Oncol. 2009; 48(8):
1137-43.
Amaç: 59 meme kanseri hastasında primer tümör dokusu ve karşılık gelen metastatik
lenf düğümlerindeki benzerlikleri araştırmak amaçlanmıştır.
Materyal
ve
Yöntem:
Primer
ve
metastatik
tümör
doku
örneklerinde
immünohistokimyasal yolla p53, bax, bcl-2, Fas ve FasL analizleri uygulandı.
8
Bulgular: Primer ve metastatik odaklar arasındaki ekspresyonlar arası uyum oranları
p53 için %85, bcl-2 için %79, bax için %69, Fas için %59 ve FasL için %43 idi. Çoğu
olguda p53, bcl-2 ve bax için primer tümör dokusu ve karşılık gelen metastatik lenf
düğümündeki pozitiflik oranları arasındaki ekspresyon düzeyleri %20’ den daha fazla
değişiklik göstermedi. Olguların %15-25’ inde lenf düğümündeki ekspresyon %20’ den
daha çok olmak üzere az ekspresyon göstermekteydi. %10-17 arası olguda ise lenf
düğümündeki ekspresyon %20’ den daha çok bir farkla fazla ekspresyon
göstermekteydi. Olguların yarısında Fas ekspresyonu primer ve metastatik odakta aynı
idi. Çoğu olguda FasL pozitifliği metastatik lenf düğümünde kayboldu. En sıklıkla
görülen fenottip tümör Fas - /Tümör FasL + /nodal Fas - /nodal FasL- fenotipi idi ve
oranı %22 idi.
Sonuç: p53, bax, bcl-2, Fas ve FasL ekspresyonları primer ve metastatik lenf
düğümlerinde ekseriytle aynı ornada izlenmedi. Bu durum daha geniş seriler üzerinde
denenerek tedavi stratejileri geliştrimek için faydalı olabilir.
6- Prognostic value of bcl-2 expression in invasive breast cancer. P Hellemans, PA
van Dam, J Weyler, AT van Oosterom, P Buytaert and E Van Marck. British
Journal of Cancer 1995; 72: 354-360.
Amaç: bcl-2’ nin invaziv duktal karsinomada klinikopatolojik veriler ile ilişkisi
araştırılmıştır.
Materyal ve Yöntem: 251 invaziv duktal karsinomalı hastada immünohistokimyasal
olarak bcl-2 analiz edilmiş, klinikopatolojik veriler ve prognostik değişkenler ile
arasındaki ilişkiler analiz edilmiştir.
Bulgular: Ortalama takip süresi 91 ay sonuçlar klinikopatolojik veriler ve prognostik
değişkenler ile korele idi. Olguların %25’ i bcl-2 için negatif iken %75 olgu bcl-2
pozitifti. Bcl-2 ile tümör grade, evresi vem menapozal durum arasında ilişki görülmedi.
Bcl-2 ile ÖR ve pozitifliği arasında güçlü ilişkiler saptandı (her ikisi için de P < 0.001).
aksiller lenf düğümü negatif grupta bcl-2’ nin hastalıksız survi ve genel survi üzerinde
9
herhangi bir etkisi saptanmadı. Bununla beraber aksiller lenf düğümü pozitif grupta
multivaryete analizi bcl-2 ekspresyonunun bağımsız olarak kısalmış hastalıksız survi ve
genel survi ile ilişkisini ortaya koydu (sırasıyla; P = 0.003, P < 0.001).
Sonuç: bcl-2 ekspresyonu meme kanserinde adjuvan tedaviye yanıtta modülatör olarak
potansiyel önemli bir role sahiptir.
7- Prognostic relevance of altered Fas (CD95)-system in human breast cancer.
Mottolese M, Buglioni S, Bracalenti C, Cardarelli MA, Ciabocco L, Giannarelli D,
Botti C, Natali PG, Concetti A, Venanzi FM. Int J Cancer. 2000; 89(2): 127-32.
Amaç: benign ve malign meme lezyonlarında Fas ve ligandı FasL’ nin dağılımı analiz
edilmiştir.
Materyal ve Yöntem: malign ve benign meme lezyonları saptananan 186 hastanın
cerrahi örneklerinde (45 benign ve 141 malign meme lezyonu) immünohistokimyasal
yolla Fas ve FasL analiz edilmiştir.
Bulgular: Benign lezyonların %91,1’ inde Fas ekspresyonu saptanmış iken malign
lezyonların %56,7’ sinde Fas ekspresyonu tespit edilmiş. FasL ekspresyonu benign
lezyonların %22,22 sinde invaziv karsinomaların %53.9’ unda saptanmıştır. Malign
lezyonlarda reseptör ve ligandının ekspresyonları ters korelason göstermekteydi. Bu
bulgular prognostik değeri olan patolojik parametreler ile koreleydi. FasL ile metastatik
lenf düğümü ve daha büyük tümör boyutu arasında anlamlı ilişki saptanırken Fas
ekspresyonu ile de lenf düğümü negatifliği ve daha küçük tümör boyutu arasında ilişki
görüldü. Fas pozitif hastalar Fas negatiflerden daha uzun hastalıksız surviye sahip iken
FasL pozitifliği surviyi etkilememekteydi.
Sonuç: Bu ilişkiler
benign ve malign meme lezyonlarının Fas ve FasL
ekspresyonlarının farklılık gösterdiği ve neoplastik Fas negatif / FasL positif fenotipin
meme kanseri progresyonu ile ilişkili olabileceğini göstermektedir.
10
8-. Expression of caspases 3, 6 and 8 is increased in parallel with apoptosis and
histological aggressiveness of the breast lesion. Vakkala M, Pääkkö P, Soini Y Br J
Cancer. 1999; 81(4): 592-9.
Amaç: Çalışmada memenin preneoplastik ve neoplastik lezyonlarında kaspaz-3, 6 ve 8
ekspresyonları ve apopitozla ilişkisi araştırılmıştır.
Materyal ve Yöntem: Çalışma 9 benign epitelyal hiperplazi, 15 atipik hiperplazi, 74 in
situ karsinoma ve 82 invaziv duktal karsinoma materyali üzerinde gerçekleştirildi.
Kaspazların analizi immünohistokimyasal yolla apopitoz ise TUNEL yöntemi ile
araştırıldı.
Bulgular: Artmış kaspaz-3 ekspresyonu benign epitelyal hiperplazilerin %22’ inde,
atipik hiperplazilerin %25’ inde, in situ karsinomaların %58’ inde invaziv
karsinomaların %90’ ında saptandı. Kaspaz-6’ nın aynı sıra ile lezyonlarda saptanma
oranları %11, %25, %60 ve %87 iken kaspaz-8’ in %22, %57,% 84 ve %83 idi. Yüksek
dereceli in situ lezyonlarda, düşük dereceli ve orta dereceli lezyonlara göre, kuvvetli
kaspaz-3, 6 ve 8 ekspresyonlu daha çok olgu mevcut idi (sırasıyla; P=0.0045, P=0.049
ve P = 0.0001). İnvaziv karsinomalarda yüksek tümör grade ve kaspaz-3, 6 ve 8
ekspresyonları arasında istatistiksel anlamlı ilişki görülmedi (sırasıyla; P=0.27, P=0.26
ve P=0.69). Ortalama apopitotik indeks benign epitelyal hiperplazilerde %0.14+/- 0.14,
atipik hiperplazilerde %0.12 +/- 0.17, in situ karsinomalarda % 0.88+/- 0.61 ve invaziv
karsinomalarda %1.21 +/- 0.94 idi. Tüm olgularda kuvvetli kaspaz-3, 6 ve 8 pozitifliği
apopitozun yaygınlığı ile ilişkiliydi (sırasıyla; P<0.001, P=0.015 ve P=0.050).
Sonuç: Kaspaz-3,6 ve 8 ekspresyonu neoplastik meme lezyonlarında apopitoz indeksi
artışına ve meme lezyonunun progresyonuna paralel olarak artış göstermekteydi.
11
MATERYAL ve YÖNTEM
Çalışmaya, Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı ve Tokat Devlet Hastanesi
Patoloji Servisi’ nde 2000-2011 tarihleri arasında meme invaziv duktal karsinoma tanısı
konmuş toplam 112 olgu dahil edildi. Olguların 74’ ü Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim
Dalı’nda tanısı konmuş ve buranın arşivinden elde edilen, 38’ i Tokat Devlet Hastanesi
Patoloji Servisi’nde tanısı konmuş ve buranın arşivinden elde edilen olgulardı. Bu
olguların 65’ inde uygulanan cerrahi prosedür modifiye radikal mastektomi ve aksiller
disseksiyon ya da meme koruyucu cerrahi ile birlikte aksiller disseksiyon iken 47
olguda aksiller disseksiyon olmaksızın sadece eksizyone biyopsi ya da genişletilmiş
eksizyonel biyopsi idi. Aksiller disseksiyonun uygulandığı 65 olgu içerisinde lenf
düğümü metastazı gösteren olgu sayısı 50 idi. İmmünohistokimyasal analizler hem
primer tümör doku örneklerinde hem de metastatik olgularda pozitif aksiller lenf
düğümü doku örneklerinde uygulandığından primer tümör dokusu ve metastatik aksiller
lenf düğümü tümör doku örneklerini temsil eden parafin blokları arşivlerden elde edildi.
Klinikopatolojik veriler; yaş, evre, histolojik diferansiyasyon derecesi, tümör boyutu,
aksiller lenf düğümü durumu, metastatik olgularda pozitif lenf düğümü sayısı patoloji
raporlarından elde edildi. Olgulara ait tüm hematoksilen-eozin boyalı kesitler yeniden
gözden geçirilerek invaziv duktal karsinoma tanıları histolojik diferansiyasyon
dereceleri teyit edildi. Histolojik diferansiyasyon derecesi için “Modifiye BloomRichardson Grading” şeması uygulandı. İmmünohistokimyasal ve immünofloresan
analizler
için parafin
bloklardan 4
mikrometre kalınlığında kesitler
alındı.
İmmünohistokimyasal analizde 9 biyolojik parametre çalışıldı. Bunlar; p53, HER-2/neu,
bcl-2, siklinD1, Fas, FasL, kaspaz-3, ÖR ve PR. HER-2/neu aynı zamanda primer tümör
dokusunda immünofloresan yöntemle de değerlendirildi. İmmünohistokimyasal
analizler 112 olgunun primer tümör dokusunda ve aksiller metastaz gösteren 48 olgunun
pozitif aksiller lenf düğümü doku örneklerinde uygulandı. Aksiller lenf düğümü
metastazı gösteren 2 olgunun pozitif lenf düğümlerinde teknik sebepler nedeniyle
immünohistokimyasal analiz yapılamadığından bu 2 olgunun pozitif lenf düğümleri
analizden çıkarıldı.
İmmünohistokimyasal analiz için parafin bloklardan alınan 4 mikrometre
kalınlığında kesitler bir gece 37 santigrad derecede etüvde bekletildi. Ardından 60
12
santigrad derecede 1 saat sıcak etüvde deparafinizasyon işlemine başlandı. Takiben
ksilen ve derecelendirilmiş alkol serisinden geçirilerek deparafinizasyon işlemi
tamamlandı. Antijen geri kazanma işlemi tüm antikorlar için pH’ sı 6 olan sitrat
solüsyonu içerisinde mikrodalga fırında 20 dakika kaynatma işlemi ile gerçekleştirildi.
Endojen peroksit kaynaklı özgül olmayan zemin boyanmasını azaltmak amacıyla
kesitlere hidrojen peroksit uygulandı. Takiben boyanma ve sinyal kalitesini artırmak ve
özgül olmayan boyanmayı önlemek için protein blokajı yapıldı. Bu işlem sonrası primer
inkübasyon işlemine geçildi.
Primer inkübasyonda kullanılan antikorların dilüsyon, klon ve markaları ile
inkübasyon süreleri aşağıda tabloda gösterilmiştir;
Antikor
Dilüsyon
Klon
Marka
İnkübasyon
süresi
HER-2/neu
1/400
e2-4001+ 3B5
ThermoScientific
30 dakika
p53
1/100
DO-7+ BP53-12
ThermoScientific
30 dakika
bcl-2
1/50
100/D5
ThermoScientific
30 dakika
SiklinD1
1/25
SP4
ThermoScientific
30 dakika
Kaspaz-3
1/10
JHM62
Labvision/Neomarkers
30 dakika
Fas
1/15
GM30
ThermoScientific
60 dakika
FasL
1/50
Rabbit poliklonal
ThermoScientific
30 dakika
ÖR
1/100
SP1
ThermoScientific
30 dakika
PR
1/100
SP2
ThermoScientific
30 dakika
Primer inkübasyon işlemi sonrası biotinle konjuge edilmiş keçi kaynaklı serum
(sekonder antikor) ile sekonder inkübasyon işlemine geçildi. Ardından sinyalleri
görünür hale getirmek için streptavidin-peroksidaz ve amino-etil-karbazol (AEK)
kesitlere uygulandı. Son aşamada Mayer hematoksilen ile kesitler boyandı ve aköz
hümör ile kapatıldı. Her bir antikor için uygun negatif ve pozitif kontroller kullanılarak
sonuçların güvenilirliği test edildi.
13
İmmünohistokimyasal boyama işlemi basamaklar halinde aşağıdaki gibi
uygulandı;
1. 4 mikrometre kalınlığında hazırlanmış parafin kesitler 60 ºC sıcaklığa sahip
etüvde 80 dakika bekletildi.
2. Takiben kesitler, ksilen içeren 3 ayrı şalede her bir şalede 5’ er dakika olacak
şekilde deparafinizasyon işlemine devam edildi.
3. Kesitler azalan alkol serisinden, sırasıyla % 100, %95 ve %80’ lik etanol içeren
şalelerin her birinde 5’ er dakika bekletilerek geçirildi.
4. Kesitler distile suda yıkandı.
5. Kesitler deparafinizasyon işleminden sonra “antijen kazanma” işlemine tabi
tutuldu. Antijen kazanma işlemi için deparafinize kesitler, sitrat tampon
solüsyonu içeren kap içerisine alındı ve mikrodalga fırında 4 kez farklı güçlerde
(sırasıyla ≈ 750W, 500W, 350W, 350W olacak şekilde) 5’ er dakika kaynatıldı.
6.
Kaynatma işleminden sonra kesitleri içeren kap oda sıcaklığında 20 dakika süre
ile soğumaya bırakıldı.
7. Takiben kesitler distile su ile yıkandı.
8. Kesitler kurulandıktan sonra hidrofobik kalem ile dokuların etrafı çizildi.
9. Kesitler fosfat tampon solüsyonu (FTS) içerisine alındı.
10. Endojen peroksit kaynaklı özgül olmayan zemin boyanmasını azaltmak
amacıyla kesitlere 10 dakika süreyle hidrojen peroksit uygulandı.
11. Kesitler FTS içeren 3 ayrı şalede 3 kez yıkandı.
12. Kesitlere özgül olmayan zemin boyanmasını önlemek amacıyla 10 dakika
süreyle oda ısında ultra V blok ( protein blokajı ) uygulaması yapıldı.
13. Takiben kesitlere yıkama yapılmadan sadece lam üzerindeki ultra V blok
akıtıldı.
14. Kesitlere primer antikor damlatıldı. Primer antikor dokuyu kaplayacak şekilde
uygulandı ve primer antikorun prospektüsünde belirtilen sürede 37 ºC’ de
inkübasyona bırakıldı.
15. İnkübasyondan sonra kesitler FTS ile 3 kez yıkandı.
16. Yıkama sonrası kesitlere biotinlenmiş keçi kaynaklı polivalan antiserum
damlatılıp 15 dakika 37 ºC’ de inkübasyona bırakıldı.
14
17. Kesitler FTS ile 3 kez yıkandı.
18. Kesitlere streptavidin peroxidase solüsyonu damlatılıp 37 ºC’ de 15 dakika
inkübe edildi.
19. Kesitler FTS ile 3 kez yıkandı.
20. AEK kromojen kesitlerin üzerine damlatılıp 37 ºC’ de 15 dakika inkübasyona
bırakıldı. AEK kromojen, kullanımdan 10 dakika önce karanlık ortamda
hazırlandı ve uygulama da karanlık ya da loş ışık ortamında gerçekleştirildi.
21. Kesitler distile su ile yıkandı.
22. Kesitlere zemin boyanması için Mayer hematoksilen uygulandı. Mayer
hematoksilen 1 dakika uygulandı.
23. Kesitler çeşme altında bol su ile yıkandı.
24. Kesitler aköz kapama maddesi ile kapatıldı.
İmmünohistokimyasal boyaların değerlendirilmesi;
Işık mikroskobu ile incelemede tüm antikorlar için geçerli olmak üzere
boyanmanın en optimum olduğu alanlar seçildi ve değerlendirmeler bu alanlarda
yapıldı. p53, ÖR ve PR için anlamlı boyanma nükleer olup pozitiflik için incelenen
alanlarda tümör hücre nükleuslarının en az %10’unun boyanmış olması şartı arandı.
SiklinD1 için de nükleer boyanma anlamlı olup tümör hücre nükleuslarının en az %50’
sinin boyanması pozitif olarak kabul edildi. Bcl-2 için membranöz ve sitoplazmik
boyanma anlamlı olup incelenen alanlarda tümör hücrelerinin en az %10’nunun
boyanması pozitiflik için eşik değer olarak kabul edildi. Fas için membranöz, FasL için
membranöz ve sitoplazmik, kaspaz-3 için sitoplazmik boyanma anlamlı olup bu 3
antikor için boyanma yaygınlığı ve şiddeti ayrı ayrı semikantitatif olarak
derecelendirilip çıkan skorlar toplanarak total skorun 6 ve üzeri olduğu olgular pozitif
olarak kabul edildi. Boyanma yaygınlığı ve şiddetini skorlamak için kullanılan şema
aşağıdadır;
15
Boyanma yaygınlığı
Skor
Boyanma şiddeti
Skor
Boyanma yok
0
Boyanma yok
0
<%25
1
Çok zayıf
1
%25-%50
2
Hafif
2
%50-%75
3
Orta
3
>%75
4
Şiddetli
4
HER-2/neu için membranöz boyanma anlamlı olup boyanma sonucunun pozitif ya da
negatif olarak değerlendirilmesinde yaygın olarak kabul edilen aşağıdaki revizyone
skorlama şeması kullanıldı;
Boyanma özelliği
Skor
Boyanma yok ya da tümör hücrelerinin %10’ ununda azında membranöz boyanma
0
Tümör hücrelerinin %10’ undan fazlasında kısmen, zayıf membranöz boyanma
1
Tümör hücrelerinin %10’ undan fazlasında tam, zayıf-orta membranöz boyanma ya
da %30’ un altında tam, kuvvetli membranöz boyanma
Tümör hücrelerinin %30’ u ve üzerinde tam, kuvvetli membranöz boyanma
2
3
Skor 0 ve 1 negatif olarak kabul edilirken skor 3 pozitif olarak kabul edildi. Skor
2 sınırda pozitif (borderline) kabul edilen bir skor olup bu olgular genel pratikte HER2/neu geni için durumlarının kesinleştirilmesi için FISH analizine yönlendirilen
olgulardır. Bizim çalışmamızda HER-2/neu için immünohistokimyasal analiz ve FISH
analizi sonuçlarının uyumluluğunu karşılaştırmak amaçlarımızdan biri olduğundan tüm
olgularda
immünohistokimyasal
analizden
elde
edilen
skorun
ne
olduğuna
bakılmaksızın primer tümör dokusunda FISH yöntemi ile de HER-2/neu analizi yapıldı.
HER-2/neu için FISH analizi yine formalinde tespit edilmiş ve parafine gömülü primer
tümör doku kesitleri üzerinde gerçekleştirildi. Analizde Zytovision marka Zytolight
SPEC HER2/CEN17 dual color probe kit kullanıldı. FISH boyama yöntemi basamakları
maddeler halinde aşağıda verilmiştir;
16
1. Seçilen uygun parafin bloklardan hazırlanan 4 mikrometre kalınlığındaki kesitler
önce 70 santigrad dereceye kadar ısıtılmış hot plate (ısıtıcılı tabla) üzerinde 10
dakika bekletildi.
2. Kesitler 2 ayrı ksilen içeren şalede 10’ ar dakika toplamda 20 dakika olmak
üzere bekletildi.
3. Isı ve ksilen ile deparafinize edilen kesitler sırası ile %100, %90 ve %70’ lik
alkol serisinden, her bir alkol içeren şalede 5 dakika bekleyecek şekilde
geçirildi.
4. Kesitler deiyonize su içeren 2 ayrı şalede her birinde 2 dakika olmak üzere
bekletildi.
5. Kesitler, önceden 98 santigrad dereceye ısıtılmış Heat Pretreatment Solution
Citric (PT1) solüsyonunda 15 dakika inkübasyona bırakıldı.
6. Kesitler 15 dakikanın tamamlanması hızlıca deiyonize/distile su içeren 2 şalede
her birinde 2 dakika olmak üzere yıkandı.
7. Kesitlerin üzerinde kalan fazla su ortamdan uzaklaştırıldı.
8. Doku kesitinin üzerine Pepsin solüsyonu(ES1) damlatılarak 37 santigrad
derecede 10 dakika hibridizayon cihazı içerisinde inkübasyona bırakıldı.
9. Kesitler 5 dakika süreyle Wash Buffer SSC (WB1) içeren şalede yıkandı.
10. Takiben kesitler 1 dakika deiyonize/distile su içeren şalede yıkandı.
11. Kesitler %70, %90 ve %100 şeklinde artan alkol serisinden, her bir alkol içeren
şalede 1 dakika kalacak şekilde geçirildi.
12. Takiben kesitler havada kurutuldu.
13. Her bir doku kesitinin üzerini kaplayacak şekilde 10 mikrolitre Zytolight SPEC
HER2/CEN17 Dual color probe (PL8) uygulandı.
14. Her bir doku kesitinin üzerine 22x22 mm’ lik lamel kapatıldı.
15. Lamelin kenarları, preperasyonda hava kabarcığı olmaması için, gum arabik
(sement materyali) ile kapatıldı.
16. Kesitler hibridizasyon cihazında uygun yerlere yerleştirilerek 75 santigrad
derecede 10 dakika denatürasyon işlemine tabi tutuldu.
17. Takiben cihazın ısısı 37 santigrad dereceye ayarlanarak bir gece boyunca
hibridizasyon işlemine geçildi.
18. Ertesi sabah sement materyal lamelin kenarlarından dikkatlice kaldırıldı
17
19. Preperat 37 sanigrad dereceye ısıtılmış Wash Buffer A içeren şale içerisine
alınarak 2 dakika yıkandı ve bu süre içerisinde lamel kaldırıldı.
20. Kesitler 37 sanigrad dereceye ısıtılmış Wash Buffer A içeren 2 ayrı şalede her
birinde 5’ er dakika olmak üzere yıkandı.
21. Kesitler takiben %70, %90 ve %100 şeklinde artn alkol serisinden, her bir şalede
1 dakika kalacak şekilde geçirildi.
22. Kesitler ışıktan korunarak havada kurutuldu.
23. Doku kesitleri üzerine, her bir kesitin üzerine 30 mikrolitre DAPI/AntifadeSolution (MT1) uygulandı. Kesitlerin üzeri 24x60 mm’ lik lamel ile kapatılarak
15 dakika karanlık ortamda inkübasyona bırakıldı.
24. Preperasyonun kenarlarına sızan fazla DAPI/Antifade-Solution (MT1)
dikkatlice silindi.
25. Preperasyon fluoresan mikroskopta uygun filtre seti ile incelendi.
26. İnceleme sonrası preperatlar 2-8 santigrad derece arasında (buzdolabı ortamı)
alüminyum folyaya sarılı halde arşivlendi.
FISH değerlendirmesi;
Uygun filtre setlerinin (DAPI, FITC, Texas Red, TRITC ve Triple filtreler)
kullanımı ile hibridizasyon sinyalleri yeşil ve turuncu-sarı renklerde izlendi. Yeşil sinyal
HER-2/neu genini, turuncu-sarı sinyal kromozom 17 sentromerini (CEP17) temsil
etmekteydi. HER-2/neu amplifikasyonu göstermeyen hücrelerde HER-2 geninin 2
allelini temsil eden 2 adet yeşil ve kromozom 17 sentromerine ait 2 adet adet turuncusarı sinyal görülür. Gen amplifikasyonu diyebilmek için yeşil sinyallerin sayısının
turuncu-sarı sinyallerin sayısına oranının 2 ve üzeri olması gerekmektedir. Her bir
olgunun tümöründe, optimum morfolojide, üst üste binmemiş, ayrı ayrı duran en az 60
nükleus sayılarak değerlendirildi. HER-2/neu genini temsil eden yeşil sinyal sayısı,
CEP17’ yi temsil eden turuncu-sarı sinyal sayısına oranı 2 ve üzeri ise gen
amplifikasyonu için pozitif kabul edildi. Yeşil sinyallerin artmış sayıda ayrı ayrı
noktalar halinde ya da bu noktaların küçük kümeler halinde birleşmiş toplulukları
pozitif sinyal yönünde anlamlıydı. Değerlendirilebilir anlamlı sinyallerin bütünlüğünü
korumuş nükleuslar içerisinde ve birbirlerinden ayrı olarak görülmesi gerekmekteydi.
Kromozom 17 polizomisi yanlış pozitifliğe yol açabilecek bir durum olduğundan bu
18
durumun tanımlanması ve değerlendirme esnasında dikkate alınması gereklidir. Eğer
sayılan tümör hücrelerinin %6’ sından daha fazlasında 3 veya daha fazla turuncu-sarı
renkte CEP17 sinyali varlığı söz konusu ise bu durum kromozom 17 polizomisi olarak
tanımlandı (Pothos, 2008). Hibridizasyon sonuçlarının güvenilirliği kitle birlikte verilen
pozitif ve negatif kontrollerin olgulara ait kesitlerle birlikte boyanarak değerlendirilmesi
ile sağlanmıştır.
19
İSTATİSTİKSEL ANALİZ
Meme invaziv duktal karsinomalı 112 olgunun klinikopatolojik verileri ile
primer ve metastatik lenf düğümü tümör odaklarındaki immünohistokimyasal analiz
sonuçları ve primer tümör odağındaki FISH analiz sonuçları uygun istatistiksel
yöntemler ile karşılaştırılarak analiz edildi.
Olguların yaşa göre analizinde 50 yaş eşik değer olarak alındı. 50 yaş ve üzeri ile
50 yaş altı olgular şeklinde ayrılarak diğer parametreler ile olası ilişkiler analiz edildi.
Tümör boyutuna göre analizde olgular; 20 mm ve altı, 21-39 mm arası ve 40 mm ve
üzeri boyuta sahip olanlar şeklinde ayrılarak analizler gerçekleştirildi. Aksiller lenf
düğümü metastazı olan olgular kendi içlerinde metastatik lenf düğümü sayısına göre de
ayrılarak pozitif lenf düğümü sayısına göre diğer parametreler ile olası ilişkiler
açısından analizler gerçekleştirildi. Buna göre aksiller lenf düğümü pozitif olgular; 4 ve
üzeri pozitif lenf düğümü olanlar ve 1-3 arası pozitif lenf düğümü olanlar şeklinde
ayrıldı.
Ki-kare testi kategorize edilebilir değişkenleri karşılaştırmak için kullanıldı.
Devamlı değişkenleri karşılaştırmak için “one-way ANOVA” ve bağımsız 2 değişkeni
karşılaştırmak için t-testi kullanıldı. Değişkenler arasındaki uyumu değerlendirmek için
Cramer’ in katsayısı kullanıldı. İstatistiksel anlam, p<0.05 için kabul edildi.
20
BULGULAR
Çalışmaya 112 meme invaziv duktal karsinoma olgusu dâhil edildi. Yaş
analizinde, 2 olgunun yaşı elde edilemediğinden değerlendirme dışında tutuldu ve analiz
110 olgu üzerinden gerçekleştirildi. Yaş aralığı 34-88 arasında idi. Ortalama yaş 56,36
olarak saptandı. Olguların %62,5’u (70 olgu) 50 yaş ve üzeri iken 40 olgu (%35,7) 50
yaş altıydı. Tümör boyutu verilerine de 2 olguda ulaşılamadı. Bu 2 olgu, sadece
eksizyonel biyopsi yapılmış olgulardı. 110 olguda tümör boyut analizi gerçekleştirildi.
Tümör boyut aralığı 7-100 mm arasında idi. Ortalama tümör boyutu 31,84 mm olarak
saptandı. Primer tümör boyutu 20 mm ve altı olan olgu sayısı 28 (%25) iken 56 (%50)
olgunun primer tümörü 21-39 mm arası, 26 (%23,2) olgunun ise 40 mm ve üzeriydi.
Tümör histolojik diferansiyasyon derecesine (grade) göre olguların %57,2’ i (64 olgu)
grade II olup, grade I (24 olgu; %21,4) ve grade III (24 olgu; %21,4) olgular eşit
sayıdaydı. Çalışma kapsamındaki olguların 65’ ine modifiye radikal mastektomi-aksiller
üstü
disseksiyon
veya
genişletilmiş
eksizyon/lumpektomi-aksiler
disseksiyon
uygulanmış olup 47 olgu aksiller disseksiyon uygulanmadan sadece memeden kitle
eksizyonu/lumpektomi/koruyucu meme cerrahisi uygulanmış olgulardı. Genel çalışma
grubunun (112 olgu) klinikopatolojik özellikleri tablo-1’ de gösterilmiştir. Aksiller
disseksiyon uygulanmış olan 65 olgunun 50’ sinde aksiller lenf düğümü metastazı
saptandı. Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 50 olgunun ortalama yaşı 56,50 yaş
aralığı 36-79 idi. Metastatik grupta 35 (%70) olgunun yaşı 50 ve üzeri idi. Metastatik
grupta primer tümör boyutu 7-100 mm arasında olup ortalama boyut 37,88 mm idi.
Olguların %36’ sının (18 olgu) tümörü 40 mm ve üzeri iken %52’ sinin (24 olgu)
tümörü 21-39 mm arası boyuta sahipti. Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 50
olgunun klinikopatolojik verileri tablo-2’ de gösterilmiştir. Aksiller lenf düğümü
durumu ile primer tümör histolojik diferansiyasyon derecesi arasındaki ilişki önemsizdi
(x2=4,053, P=0,132) (Tablo-3). Metastatik aksiller lenf düğümü sayısı ile primer tümör
histolojik diferansiyasyon derecesi arasında ise anlamlı ilişki mevcuttu. Grade 1 olan
olguların %54,5’ i 1-3 arası metastatik aksiller lenf düğümüne sahip iken grade II olan
olguların %80’ i 4 ve üzeri pozitif aksiller lenf düğümü göstermekte idi. Grade III
olgular içerisinde 4 ve üzeri pozitif lenf düğümüne sahip olguların oranı ise %44,4 idi.
Metastatik grupta 4 ve üzeri aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 33 olgunun sadece
21
%15,2’ sinin primer tümörü grade 1, %72,7’ inin tümörü ise grade II idi (x2=6,553,
P=0,038) (Tablo-4).
Primer tümör boyutunun, tümör histolojik derecesi ile ilişkisi anlamlı idi. Tümör
boyutu arttıkça tümör histolojik derecesi artmakta idi. Özellikle histolojik derecesi 1
olan olgular ile histolojik derecesi III olan olgular arasında tümör boyutu açısından
istatistiksel anlamlı fark vardı. Histolojik derecesi 1 olan olguların ortalama primer
tümör boyutu 28,8 mm iken histolojik derecesi III olan olguların ortalama tümör boyutu
49,48 mm idi (F=4.114, P=0.014) (Tablo-3). Histolojik derecesi I ve II ile II ve III olan
olguların primer tümör boyutları açısından arada fark olmakla birlikte, bu farklar
istatistiksel olarak anlamlı değildi. Tümör boyut aralığına göre de analiz yapıldığında
yine anlamlı bir ilişki ortaya çıkmakta idi. Grade III olguların %50’ sinin tümörü 40 mm
ve üzeri boyuta sahip iken grade I olguların sadece %4,2’ sinde 40 mm üzeri çapta
tümör mevcut idi (x2=14,678, P=0,005) (Tablo-4).
Primer tümör eksizyonu (MRM, lumpektomi veya genişletilmiş eksizyon şeklinde) ve
aksiller disseksiyon uygulanan olgularda (65 olgu) aksiller lenf düğümü durumu ile
primer tümör boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı. Aksiller
lenf düğümü metastazı gösteren olguların ortalama primer tümör boyutu (37,88 mm’ ye
karşı 30,67 mm) daha fazla olmasına rağmen aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı
değildi (t=1,163, P=0.249) (Tablo-3). Primer tümör boyutu ile pozitif aksiller lenf
düğümü sayısına göre analiz yapıldığında, 4 ve üzeri pozitif aksiller lenf düğümü
gösteren olguların ortalama primer tümör boyutu (41,52 mm) ile 1-3 arası pozitif
aksiller lenf düğümüne sahip olguların ve aksiller lenf düğümü negatif olguların primer
tümörlerinin ortalama boyutları (sırası ile 30,82 ve 30,67 mm) arasında fark mevcut
olmakla birlikte istatistiksel olarak anlamlı değildi (F=2,187, P=0,121).
Yaş ile aksiller lenf düğümü durumu (t=0.091, P=0.928) ve tümör histolojik
diferansiyasyon derecesi (F=0.054, P=0.948) arasında anlamlı ilişki saptanmadı (Tablo3).
112 olgunun primer tümör dokusunda gerçekleştirilen immünohistokimyasal
analizler bazı parametreler için olguların tümünde teknik nedenlerden dolayı başarıya
ulaşamadı. Bu biyolojik parametreler Fas, FasL, kaspaz-3 3 idi. Fas antikoru ile yapılan
immünohistokimyasal analizde 12, FasL antikoru ile 9 olguda ve kaspaz-3 3 antikoru ile
4 olguda teknik nedenler sebebiyle optimum sonuçlar elde edilemediğinden bu
22
olgulardaki ilgili biyolojik parametrelerin sonuçları analizlerden çıkarıldı. Söz konusu
teknik nedenler; immünohistokimyasal boyama yöntemi, doku tespiti ve doku takip
işlemi, kullanılan antikor klonu gibi durumları kapsayabilir. Söz konusu parametreler ile
optimum sonuçların alınamadığı olgularda analizler tekrarlandı. Tekrarlanan analizlere
rağmen optimum olmayan sonuçların devam etmesi nedeniyle söz konusu parametreler
için optimum sonuçların alınamadığı olgular ilgili analizlerden çıkarıldı.
Primer tümör dokusunda gerçekleştirilen immünohistokimyasal ve FISH
analizlerinin tüm biyolojik ve klinikopatolojik parametreler ile ilişkileri
araştırıldığında aşağıdaki sonuçlara ulaşıldı (Tablo-5-11);
Ortalama yaş ile ÖR durumu arasında anlamlı ilişki saptandı. ÖR için pozitif
olan olguların ortalama yaşı 58,55 iken negatif olan olguların 53,54 idi (t=2.070,
P=0.041) (Tablo-5). Yaş ile Fas durumu arasında da anlamlı bir ilişki saptandı. Primer
tümör dokusu Fas için negatif olan toplam 66 olgunun ortalama yaşı 54,53 iken pozitif
olan 32 olgunun ortalama yaşı 60,78 idi ve fark anlamlıydı (t=2.244, P=0.027) (Tablo6). Diğer parametreler ile ortalama yaş arasında anlamlı ilişki saptanmadı (Tablo5 ve 6).
Elli yaş üstü olguların primer tümör dokusundaki Fas durumu ile ilişkisinin
önemli olduğu saptandı. 50 yaş ve üzerindeki olguların %39,7’ si Fas için pozitif iken
50 yaş altındakilerin %20’ si Fas pozitifliği gösterdi. Aradaki fark istatistiksel olarak
anlamlı idi (x2=3,964, P=0,046) (Tablo-6).
Tümör boyutu ile Fas durumu arasındaki ilişki anlamlı idi. Fas için negatif
primer tümör dokusuna sahip toplam 66 olgunun ortalama primer tümör boyutu 28,29
mm iken pozitif olan 32 olgununki 37,31 mm idi. Fark istatistiksel olarak anlamlıydı
(t=2,274, P=0,025) (Tablo-6).
Primer
tümör
histolojik
diferansiyasyon
derecesi
ile
Her-2/neu
gen
amplifikasyonu ve ÖR ekspresyonu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler
saptandı (Tablo-5). Grade 1 olan olguların %95,8’ i FISH negatif iken grade II olguların
%43,4’ü, grade III olguların %20,8’ i FISH pozitif idi (x2=8,778, P=0,012). Tümör
grade ile Her-2/neu ekspresyonu arasında ise benzer anlamlı bir ilişki saptanmadı
(x2=7,378, P=0,287) (Tablo-5).
Grade 1 tümörler daha yüksek oranda ÖR pozitif idi. Grade 1 olguların %79,2’
si ÖR pozitif iken grade III olguların %41,7’ si ÖR pozitifti (x2=7,698, P=0,021).
23
Aksiller lenf düğümü durumu ile Her-2/neu ekspresyonu arasında anlamlı ilişki
görülmez iken Her-2/neu gen amplifikasyonu arasında anlamlı ilişki saptandı (Tablo-5).
Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olguların %40’ ında Her-2/neu gen
amplifikasyonu görülürken aksiller metastazı bulunmayan olguların sadece %6,7’ sinde
gen amplifikasyonu saptandı(P=0,025). Metastatik aksiller lenf düğümü sayısı ile hem
Her-2/neu ekspresyonu (x2=3,739, P=0,291) hem de Her-2/neu gen amplifikasyonu
(x2=0,238, P=0,626) arasında anlamlı ilişki saptanmadı (Tablo-7). Metastatik aksiller
lenf düğümü sayısı ile ilişkili biyolojik parametre primer tümör dokusunda kaspaz-3
ekspresyonuydu. Pozitif aksiller lenf düğümü sayısı 1-3 arasında olan olguların %70,6’
sının primer tümörü kaspaz-3 için pozitif iken 4 ve üzeri pozitif lenf düğümü olan
olguların %31,3’ ü kaspaz-3 için pozitif idi (x2=6,944, P=0,008) (Tablo-8).
Primer tümör dokusunda Her-2/neu ekspresyonu skorlarının dağılımı şöyleydi;
Skor 0 ;
68 olgu
(%60,7)
Skor 1 ;
19 olgu
(%17)
Skor 2 ;
9 olgu
(%8)
Skor 3 ;
16 olgu
(%14,3)
Primer tümör dokusundaki FISH analizi ile Her-2/neu gen amplifikasyonu sonuçlarının
dağılımı ise;
Amplifikasyon gösteren olgu sayısı
;
28 olgu
(%25)
Amplifikasyon göstermeyen olgu sayısı
;
84 olgu
(%75)
Primer tümör dokusunda Her-2/neu geninin immünohistokimya ve FISH
yöntemleri ile analiz sonuçları arasında güçlü bir ilişki saptandı (x2=66,331, P=0,0001).
Skor 3+ olan olguların %93,8’ i FISH pozitif iken, skor 0 olanların %97,1’ i FISH
negatif idi. Skor 1+ ve skor 2+ olanlarda FISH pozitifliği sırası ile %26,3 ve %66,7 idi
(Tablo-9).
FISH analizi ile Her-2/neu gen durumu ÖR ile anlamlı bir ilişki gösterdi. Her2/neu gen amplifikasyonu göstermeyen (FISH negatif) olguların %60,7’ si ÖR pozitif
iken, FISH pozitif olguların % 39,3’ ü ÖR pozitif idi (x2=3,902, P=0,048) (Tablo-9).
24
Primer tümör dokusunda Her-2/neu için skor 1 + ve skor 2+ olgular arasında
FasL ekspresyonu açısından anlamlı bir ilişki ortaya çıktı. Skor 1+ olan olguların
%72,2’ si FasL pozitif iken, skor 2+ olguların %87,5’ i FasL için negatif idi (x2=9,030,
P=0,029) (Tablo-10).
Primer tümör dokusundan ÖR ekspresyonunun PR, FasL, ve siklinD1 ile
ilişkilerinin anlamlı olduğu saptandı. ÖR negatif olguların %86’ sı PR’ de negatif idi.
PR pozitif olanların %83,3’ ü ÖR pozitifti (x2=21,282, P=0,0001) (Tablo-9). ÖR negatif
olguların %68,8’ i FasL negatif iken ÖR pozitif olguların %58,8’ si FasL pozitifti
(x2=7,494, P=0,006) (Tablo-10).
ÖR ve siklinD1 arasında güçlü bir ilişki vardı. ÖR pozitif olguların
%71’siklinD1 pozitif iken ÖR negatif olguların %66’ sı siklinD1 negatif idi (x2=15,252,
P=0,0001) (Tablo-10).
PR ile primer tümör boyutu arasında anlamlı bir ilişki saptandı. PR negatif
olguların primer tümör boyutunun 20 mm ve üstü olması arasındaki ilişki anlamlıydı
(x2=6,550, P=0,038). PR negatif olguların %82,6’ sının primer tümörü 20 mm ve üzeri
iken PR pozitif olguların %39’ unun tümörü 19 mm ve altı çapa sahipti (Tablo-5).
Fas ekspresyonu ile FasL ekspresyonu paralellik göstermekte idi ve istatistiksel
anlam mevcuttu. Fas pozitif olguların %69,7’ si aynı zamanda FasL için de pozitif idi.
Fas negatif olguların %69,7’ si de FasL için negatifdi (x2=12,138, P=0,0001) (Tablo11).
Fas ekspresyonu ile kaspaz-3 ekspresyonu arasında da anlamlı ilişki mevcuttu.
Fas negatifliği ile kaspaz-3 negatifliği paralellik göstermekteydi. Fas negatif olguların
%74,6’ sı kaspaz-3 için de negatif idi (x2=5,342, P=0,021) (Tablo-11).
Fas ekspresyonu ile tümör boyutu arasında da anlamlı ilişki saptandı. Fas pozitif
olguların ortalama tümör çapı 37,31 mm iken Fas negatif olgularınki 28,29 mm idi
(t=2,274, P=0,025) (Tablo-6).
FasL ekspresyonu ile kaspaz-3 ekspresyonu arasında anlamlı ilişki mevcut idi.
FasL negatif olguların %78,6’ sı aynı zamanda kaspaz-3 için de negatifti (x2=8,619,
P=0,003) (Tablo-11).
Primer tümör dokusunda bcl-2 ekspresyonu ile siklinD1 ekspresyonu arasındaki
ilişki anlamlıydı. Bcl-2 ekspresyonu gösteren olguların %71,1’ i aynı zamanda siklinD1
ekspresyonu da göstermekteydi (x2=6,381, P=0,012) (Tablo-11).
25
Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 50 olgunun klinikopatolojik
özellikleri analiz edildiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşıldı (Tablo-2, 4, 7, 8, 12-14);
Metastatik gruptaki olguların ortalama yaşı 56,50 idi. Yaş aralığı 37-79
arasındaydı. Bu grupta primer tümör ortalama boyutu 37,88 mm (boyut aralığı 7-100
mm) idi. Olguların 33’ ünde (%66) metastatik aksiller lenf düğümü sayısı 4 ve üzeri
iken, 17 (%34) olguda 1-3 arası pozitif aksiller lenf düğümü mevcuttu. Olguların %70’
inin (35 olgu) yaşı 50 ve üzerindeydi. Primer tümör dokusunda histolojik
diferansiyasyon derecesi 30 olguda (%60) grade II, 11 olguda (%22) grade I ve 9 olguda
(%18) grade III idi. Aksiller metastaza sahip olguların %40’ının (20 olgu) primer tümör
dokusunda Her-2/neu gen amplifikasyonu saptandı. İmmünohistokimyasal olarak ise
%22’ sinin (11 olgu) Her-2/neu ekspresyon skoru 3+ idi. Olguların %68’ i (34 olgu) ise
Her-2/neu için negatif kategori kabul edilen 0 ve 1+ skorlara sahipti. Bu grupta diğer
biyolojik parametrelerin pozitiflik oranları tabloda görülmektedir (Tablo-2).
Metastatik grupta pozitif lenf düğümü sayısına göre klinikopatolojik ve primer
tümör dokusu biyolojik parametrelerinin analiz sonuçları ilgili tablolarda verilmiştir. Bu
sonuçlara göre 4 ve üzeri pozitif lenf düğümü gösteren olguların %72,7’ sinin primer
tümör dokusu histolojik diferansiyasyon derecesi grade II olup fark önemli bulunmuştur
(x2=6,553, P=0,038) (Tablo-4).
Tümör histolojik diferansiyasyon derecesi ile tümör boyutu arasında metastatik
grup içinde de güçlü ilişki mevcut idi. Grade III olguların %88,9’ u 40 mm’ den fazla
çapa sahipti. Bu oran grade II tümörlerde %30, grade I tümörlerde %9,1 seviyesinde idi
(x2=14,908 P=0,005) (Tablo-4).
Metastatik grupta yer alan 50 olgunun primer tümör dokularında PR
ekspresyonu ortalama yaş ile anlamlı ilişkiye sahipti. Primer tümörü PR negatif olan
metastatik 31 olgunun ortalama yaşı 58,84 iken PR pozitif 19 olgununki 52,68 idi. Fark
istatistiksel olarak anlamlıydı (t=2,095, P=0,041) (Tablo-7).
Metastatik grupta 50 yaş üstü 35 olgunun 25’ inin (%71,4) primer tümör dokusu
PR için negatif olup 50 yaş altında PR pozitif olguların oranı %60 idi. Aradaki ilişki
önemliydi (x2=4,402, P=0,036) (Tablo-7).
Metastatik grupta yer alan olguların primer tümör dokularında p53 ekspresyonu
ile ortalama yaş arasında sınırda anlamlı ilişki saptandı. P53 negatif 33 olgunun
26
ortalama yaşı 58,55 iken p53 pozitif 17 olgununki 52,53 idi (t=1,990, P=0,052) (Tablo8).
Aksiller lenf düğümü metastazına sahip grubun (50 olgu) primer tümör
dokusunda Her-2/neu ekspresyonu ve gen amplifikasyonu arasındaki uyum analiz
edildiğinde yine kuvvetli bir ilişki saptandı. Skor 3+ olan olguların tamamı gen
amplifikasyonu gösterir iken skor 0 olanların da tamamı gen amplifikasyonu için negatif
idi. skor 1+ olanların %45,5’ i skor 2+ olanların %80’ i gen amplifikasyonu göstermekte
idi (x2=35,303, P=0,0001) (Tablo-12).
Metastatik grubun primer tümör dokusunda ÖR ve PR ekspresyonları arasında
anlamlı korelasyon saptandı. ÖR negatif olguların %84,2’ si PR için de negatifti. PR
pozitif olanların %84,2’ si ÖR için de pozitifti (x2=6,417, P=0,011) (Tablo-12).
Yine metastatik grubun primer tümör dokusunda ÖR ve siklinD1 ekspresyonları
arasında anlamlı ilişki saptandı. ÖR negatif olguların %73,7’ si siklinD1 için de negatif
iken ÖR pozitiflerin %64,5’ i siklinD1 için de pozitif idi (x2=6,876, P=0,009) (Tablo13).
Metastatik grubun primer tümör dokusunda anlamlı ilişkiye sahip diğer biyolojik
parametreler bcl-2 ve PR idi. Primer tümör dokusu bcl-2 pozitif olanların %86,6’ sı PR
için negatif PR pozitif olanların %89,5’ i bcl-2 için negatifti (x2=5,534, P=0,019)
(Tablo-13).
Aksiller lenf düğümü metastaz odakları immünohistokimyasal analiz
sonuçlarının hem kendi içerisinde hem de karşılık gelen primer tümör odakları
İHK ve FISH sonuçları ile karşılaştırmasında aşağıdaki verilere ulaşıldı (Tablo-1521);
Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren 50 olgunun 2’ sinde pozitif lenf
düğümlerinde
teknik
sebeplerden
dolayı
immünohistokimyasal
analiz
gerçekleştirilemedi. Geri kalan 48 olgunun pozitif aksiller lenf düğümü doku
örneklerinde immünohistokimyasal analizler yapıldı.
Bu grupta yaş ile arasında anlamlı ilişki saptanan biyolojik parametre metastatik
odak FasL ekspresyonu idi. Metastatik lenf düğümü FasL ekspresyonunun, metastatik
grupta yaş ortalaması ile ilişkisi anlamlıydı. Metastatik aksiller lenf düğümü FasL
pozitif olan 24 olgunun ortalama yaşı 59,8 iken negatif olan 18 olgunun ortalama yaşı
27
52,2 idi (t=2,357, P=0,023) (Tablo-15). Metastatik grupta 50 yaş üstündeki 29 olgunun
metastatik lenf düğümünde FasL pozitifliği 21 olguda (%72,4) mevcut iken 50 yaş
altındaki 13 olgunun sadece 3’ ünde (%23,1) FasL pozitifliği saptandı (x2=8,922,
P=0,003) (Tablo-15). Metastatik olguların sadece 42’ sinde metastatik lenf düğümünde
FasL analizi yapılabildi.
Metastatik lenf düğümleri ÖR ekspresyonu primer tümör boyutu ile ilişkiliydi.
Pozitif lenf düğümleri ÖR pozitif olan olguların hiçbirinin tümörü 20 mm’ den küçük
boyutlu değildi. Bu olguların %63,6’ sı 20-40 mm arası primer tümör boyutuna, %36,4’
ü de 40 mm ve üzeri boyuta sahipti (x2=6,601, P=0,037) (Tablo-16).
Metastatik grupta pozitif aksiller lenf düğümü Her-2/neu ekspresyou ile primer
tümör dokusundaki Her-2/neu ekspresyonu arasında skor 0 ve skor 3+ için uyum
mevcut idi. Primer tümör odağı skor 0 olan olguların %85 ’inin pozitif lenf düğümü de
skor 0 idi. Skor 3+ için bu oran %54,5 idi (x2=32,685, P=0,0001). Primer tümör dokusu
skor 1+ ve 2+ olan olguların sırası ile %81,8 ve %60’ ının pozitif lenf düğümleri skor 0
idi (Tablo-16).
Metastatik aksiller lenf düğümlerinde Her-2/neu ekspresyonu ile primer tümör
dokusundaki Her-2/neu gen amplifikasyonu arasındaki ilişki de anlamlı idi. Primer
tümör dokusunda Her-2/neu gen amplikasyonu göstermeyen olguların %85,2’ sinin
pozitif aksiller lenf düğümleri skor 0 iken skor 3+ olgu bulunmamakta idi. Primer tümör
dokusu gen amplifikasyonu gösteren aksiller lenf düğümü pozitif 20 olgunun metastatik
odaklarının Her-2/neu ekspresyonu skorlarının dağılımı ise yaklaşık eşit oranlardaydı.
Metastatik odağı skor 3+ olguların tamamının primer tümörü gen amplifikasyonu
gösterirken skor 2+ olguların %75’ i gen amplifikasyonu göstermekteydi. Skor 0
olguların ise %79,3’ ü gen amplifikasyonu için negatif idi. skor 1+ olgularda ise gen
amplifikasyonu oranı %57,1 idi (x2=17,453, P=0,001) (Tablo-16).
Metastatik grupta pozitif aksiller lenf düğümlerinde Her-2/neu ekspresyonu ile
primer tümör dokusu ÖR pozitifliği arasında da benzer şekilde önemli ilişki mevcuttu.
Metastatik odağı Her-2/neu için skor 0 olan olguların %75,9’ unun primer tümör dokusu
ÖR pozitif iken skor 3+ olanların %85,7’ sinin primer tümör dokusu ÖR için negatif idi
(x2=10,121, P=0,018) (Tablo-16).
Metastatik lenf düğümlerinde ÖR ekspresyonu, primer tümör dokusunda ÖR
pozitifliği ile de anlamlı ilişkiye sahipti. Metastatik lenf düğümleri ÖR için pozitif
28
olguların %86,4’ ünün primer tümör dokusu da ÖR pozitifti. Primer tümör dokusu ÖR
negatif olanların %84,2’ sinin metastatik lenf düğümü de ÖR negatifti (x2=11,434,
P=0,001) (Tablo-16).
Aksiller lenf düğümü metastazlarında bcl-2 ekspresyonu ile primer tümör
dokusundaki Her-2/neu ekspresyonu arasında önemli ilişki saptandı. primer tümör
dokusu skor 0 olanların %66,7’ sinin pozitif aksiller lenf düğümleri bcl-2 için pozitif
iken skor 3+ olanların %90,9’u bcl-2 için negatif idi (x2=10,650, P=0,014) (Tablo-15).
Metastatik odaktaki bcl-2 ekspresyonunun Her-2/neu gen amplifikasyonu ile da
önemli ilişkisi saptandı. Pozitif aksiller lenf düğümü bcl-2 pozitif olan olguların %72’
sinin primer tümör dokusu gen amplifikasyonu için negatif iken metastatik odağı bcl-2
negatif olanların %56,5’ i gen amplifikasyonuna sahipti (x2=4,009, P=0,045) (Tablo15).
Metastatik grupta pozitif aksiller lenf düğümlerindeki bcl-2 ekspresyonu primer
tümör dokusundaki ÖR ekspresyonu ile önemli bir ilişki gösterdi. Primer tümör dokusu
ÖR negatif olan olguların %68,4’ ünün metastatik lenf düğümü bcl-2 için negatifti.
Metastatik aksiller lenf düğümü bcl-2 pozitif olguların %76’ sının primer tümörü ÖR
pozitifti. Primer tümörü ÖR pozitif olguların %65,5’ inin metastatik lenf düğümü de
bcl-2 için pozitif idi (x2=5,298, P=0,021) (Tablo-15).
Metastatik lenf düğümü ÖR pozitifliği ile primer tümör dokusu p53 pozitifliği
arasında da anlamlı ilişki saptandı. Primer tümör dokusu p53 pozitif olan olguların
%75’ inin metastatik lenf düğümleri ÖR negatifti. Metastatik lenf düğümleri ÖR pozitif
olguların %81,8’ inin primer tümör dokuları da p53 negatif idi (x2=4,196, P=0,041)
(Tablo-17).
Metastatik aksiller lenf düğümü p53 ekspresyonu ile primer tümör dokusu p53
ekspresyonu arasındaki ilişki anlamlıydı. Primer tümör dokusu p53 negatif olguların
%96,9’ unun metastatik lenf düğümü de p53 negatif idi. metastatik lenf düğümü p53
pozitif olan olguların %90’ının primer tümör odağı da p53 pozitifti (x2=18,253,
P=0,0001) (Tablo-17).
Metastatik lenf düğümünde FasL ekspresyonu ile primer tümör dokusunda bcl-2
ekspresyonu arasındaki ilişki önemliydi. Metastatik lenf düğümü FasL negatif olguların
%88,9’ unun primer tümör dokusu bcl-2 için negatifti. Primer tümörü bcl-2 pozitif
29
olanların %83,3’ ünün metastatik lenf düğümü FasL için pozitif idi (x2=4,706, P=0,030)
(Tablo-18).
Metastatik aksiller lenf düğümlerinde siklinD1 ekspresyonunun, metastatik
grupta primer tümör dokusu siklinD1 ekspresyonu ile anlamlı ilişkisi vardı. Primer
tümör dokusu siklinD1 pozitif olan olguların %73,9’ unun metastatik aksiller lenf
düğümleri de siklinD1 pozitif idi. Negatiflik durumunda da %80 ile benzer güçlü bir
korelasyon vardı (x2=14,025, P=0,0001) (Tablo-18).
Metastatik lenf düğümlerindeki ÖR ve PR ekspresyonları arasındaki ilişki de
önemliydi. ÖR için negatif metastatik lenf düğümüne sahip olguların %92,3’ ünün
metastatik lenf düğümü PR için de negatifti. PR için pozitif olanların %83,3’ ü ÖR için
de pozitif idi (x2=9,063, P=0,003) (Tablo-19).
Metastatik aksiller lenf düğümü tümör odağı Her-2/neu ekspresyonu ile ÖR
pozitifliği arasında da önemli ilişki saptandı. Her-2/neu için skor 0 olguların %65,5’ i
ÖR pozitif iken skor 1+, 2+ ve 3+ pozitif olgularda ÖR pozitifliği belirgin oranda
düşüktü (sırasıyla %14,3, %25, %14,3) (x2=10,788, P=0,013) (Tablo-19).
Metastatik aksiller lenf düğümü tümör odaklarında analizi yapılan diğer
biyolojik parametrelerin birbirleri ile karşılaştırmasında anlamlı başka bir ilişkiye
rastlanmadı (Tablo-20 ve 21).
Primer ve metastatik tümör odaklarındaki analiz sonuçları arasında anlamlı ilişki
saptanan biyolojik parametrelerin kappa istatistiği ile değerlendirilmesi;
ÖR
Metastatik odaktaki ÖR ekspresyonu ile primer tümör dokusundaki ÖR ekspresyonu
arasında anlamlı ilişki saptandı. Lenf düğümü metastazı ÖR pozitif olguların %86,4’
ünün primer tümör dokusu da ÖR için pozitif idi. Primer tümör dokusu ÖR için pozitif
olanların ise %65,5’ inin metastatik odağı ÖR için pozitifti. Primer tümör dokusu ÖR
için negatif olanların %84,2’ sinin metastaz odağı ÖR negatifti. Metastatik odağı ÖR
için negatif olanları ise %61,5’ inin primer tümör dokusu ÖR için negatifti
(kappa=0,468, P=0,001) [OR=10,133 (2,373-43,265)].
30
P53
Primer tümör odağı p53 için negatif olan olguların %96,9’ unun metastatik odağı da p53
için negatif idi. Primer tümörü p53 için pozitif olan olguların ise %56,3’ ünün
metastatik odağı p53 için pozitifti (kappa=0,586, P=0,0001) [OR=39,587 (4,317368,019)].
SiklinD1
Primer tümör odağı siklinD1 için negatif olan olguların %80’inin metastatik odağı da
siklinD1 için negatif idi. Primer tümörü siklinD1 için pozitif olan olguların ise %73,9’
unun metastatik odağı p53 için pozitifti (kappa=0,540, P=0,0001) [OR=11,333 (2,93443,783)].
Diğer biyolojik parametrelerin primer odak ile metastatik odak arasındaki
pozitiflikleri arasında anlamlı ilişki saptanmadı.
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
TARTIŞMA VE SONUÇ
Meme kanseri dünyada kanserle ilişkili ölümlerin en sık nedenlerinden biridir ve
kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Ülkemizde de KETEM (Kanser Erken Teşhis
Tarama ve Eğitim Merkezi) 2005 yılı verilerine göre 35,47/100.000’ lik insidans ile
kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak saptanmıştır (Grafik). Başlıca bir halk
sağlığı problemi haline gelen meme kanseri, kanser biyolojisi ve genetiğini anlamak
için mükemmel bir model oluşturmaktadır. Bunun nedeni, meme kanserinin biyolojik
heterojenite göstermesi ve farklı tedavi yöntemlerine geniş bir spektrum halinde yanıt
vermesidir (Dikicioğlu, 2003). Meme kanserlerinde prognoz üzerine etkili çok sayıda
klinikopatolojik
parametre
tanımlanmıştır.
Tümör
boyutu,
tümör
histolojik
diferansiyasyon derecesi, aksiller lenf düğümü durumu, hormon reseptör ekspresyonu
bunların en başta gelenleridir. Bunların dışında, son zamanlarda prognoz tahmininde
büyük değeri olduğu anlaşılan ve tedavi planlamasında da kullanılan bir biyolojik
parametre tanımlanmıştır; Her-2/neu (c-erbB2) reseptör tayini. Bu reseptörün hem
immünohistokimyasal yolla ekspresyonunun hem de gen düzeyinde amplifikasyonunun
olup olmadığının araştırılması prognoz çalışması ve tedavi planlanmasında günümüzde
yaygın olarak kullanılmaktadır. Her-2/neu reseptörü epidermal growth faktör reseptör
(EGFR) ailesine ait olup tirozin kinaz aktivitesi gösteren bir transmembran reseptördür.
Bu reseptörü kodlayan gen 17. kromozomun kısa kolu üzerinde lokalizedir. Her-2/neu
aşırı ekspresyonu ya da gen amplifikasyonu, özellikle invaziv duktal karsinoma
histolojik tipinde daha sık olmak üzere invaziv meme kanserlerinde %10-50 gibi geniş
bir aralıkta rapor edilmiştir (Slamon 1989; Köseoğlu, 2011, Dandachi, 2002, Prati,
2005; Pothos, 2008; Ariga, 2005; Ridolfi, 2000; Slamon, 1998, Onody, 2001; Wang,
2000; Gong, 2005; Skerlev, 2005; Revillon, 1998). Önceki çalışmamızda HER-2/neu
aşırı ekspresyon oranı (skor 3+) %11,9 iken aynı çalışmada HER-2/neu gen
amplifikasyon oranı %28,8 olarak saptanmıştı (Koseoglu, 2011). Mevcut çalışmamızda
ise aşırı ekspresyon oranı %14,3, gen amplifikasyon oranı ise %25 olarak saptandı. Her
iki çalışmamızda gen pozitiflik oranlarımız birbirine yakındı. Literatüre göre İHK
yöntemi ile HER-2/neu aşırı ekspresyon oranlarımız daha düşük kalmakla beraber FISH
yöntemi ile HER-2/neu gen amplifikasyon oranlarımız yaklaşık olarak benzerdi.
Literatürde HER-2/neu aşırı ekspresyon ve gen amplifikasyon oran aralıkları sırasıyla
54
%14,6-%44,1 (Prati, 2005; Pothos, 2008; Ariga, 2005; Ridolfi, 2000; Slamon, 1998,
Onody, 2001; Wang, 2000; Jacobs, 199; Hamock, 2003; McCormick, 2002) ve %15%39,1 idi (Prati, 2005; Pothos, 2008; Ariga, 2005; Ridolfi, 2000; Slamon, 1998, Onody,
2001; Wang, 2000; Gong, 2005; Jacobs, 1999; Hamock, 2003; McCormick, 2002). Bu
oranlarımız tüm çalışma grubuna (112 olgu) ait oranlardır. Aksiller lenf düğümü
metastazı gösteren grupta (50 olgu) ise primer tümör dokusundaki ekspresyon ve
amplifikasyon oranları sırasıyla %22 ve %40 ile tüm gruba göre daha yüksek çıkmakta
idi. Önceki çalışmamızda da benzer şekilde aksiller lenf düğümü metastazı gösteren
olgular (25 olgu) temel alındığında HER-2/neu aşırı ekspresyonu ve gen amplifikasyon
oranları sırasıyla %16 ve %48 olarak saptanmıştı (Koseoglu, 2011). Literatürde HER2/neu aşırı ekspresyonu ya da gen amplifikasyonu artmış nüks ve metastaz riski, kısa
yaşam beklentisi ile ilişkilendirilmektedir. (Ross, 1999; Slamon, 1987; Slamon, 1999;
Ross, 2004). Birçok çalışmanın sonuçlarına göre yüksek proliferatif indeks, yüksek
tümör histolojik diferansiyasyon derecesi, östrojen ve progesteron reseptörü yokluğu,
p53 artmış ekspresyonu ve pozitif aksiller lenf düğümü durumu HER-2/neu gen durumu
ile ilişkili klinikopatolojik parametrelerdir (Prati, 2005; Pothos, 2008; Ariga, 2005;
Kaptain, 2001; Ridolfi,2000; Harłoziñska, 1996). Mevcut çalışmamızda, aksiller
disseksiyon uygulanmış 65 olgu üzerinden analiz yapıldığında, skor 3+ olan olguların
%84,6’ ı (11 olgu) aksiller lenf düğümü metastazına sahip iken HER-2/neu negatif (skor
0 ve 1+) olguların %75,5’ i de pozitif aksiller lenf düğümü göstermekteydi (χ2=0,704,
P=0,872). İHK ile aksiller lenf düğümü durumu arasında arasında anlamlı bir fark
çıkmamasına rağmen FISH sonuçları ile aksiller lenf düğümü durumu arasında anlamlı
bir ilişki saptandı (P=0,025). FISH pozitif olguların %95,2’ si pozitif lenf düğümü
gösterirken, FISH negatiflerin %68,2’ si aksiller lenf düğümü metastazı göstermekteydi.
Önceki çalışmamızda da skor 3+ olgular ile HER-2/neu negatif olgular (skor 0 ve 1+)
arasında aksiller lenf düğümü metastazı açısından fark bulunmamıştı. Hatta İHK sonucu
negatif (skor 0 ve 1+) olguların %85,7’ si pozitif lenf düğümü gösterir iken skor 3+
olguların ancak %80’ i aksiller lenf düğümü metastazı göstermekteydi. Aynı çalışmada
FISH pozitif olgularda negatif olgulara göre daha yüksek bir yüzde ile (%92,3’ e karşı
%76,5) aksiller lenf düğümü metastazı olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı fark
bulunmamıştı (Köseoğlu, 2011). Daha önceden de ifade edildiği gibi mevcut
çalışmamızda HER-2/neu gen amplifikasyonu, aksiller lenf düğümü metastazı ile
55
anlamlı ilişkiye sahipti. Literatürü gözden geçirdiğimizde de aksiller lenf düğümü
metastazı ile HER-2/neu gen durumu arasında anlamlı ilişkiler olduğunu ileri süren
çalışmalar (Kaptain, 2001; Gong, 2005) olduğu gibi böyle bir ilişkinin gözlenmediğini
belirten çalışmalar da mevcuttur (Köseoğlu, 2011; Prati, 2005; Taucher, 2003, Bilous,
2003; Berger, 1998). Çalışmamızda HER-2/neu ekspresyonunun tümör histolojik
derecesi ile ilişkili olduğu görülmez iken gen amplifikasyonunun histolojik
diferansiyasyon derecesi ile anlamlı istatistiksel ilişkisi olduğu saptandı (χ2=8,778,
P=0,012). Grade 1 tümörlerin sadece %4,2’ si gen amplifikasyonu gösterirken grade II
tümörlerin %34,4’ ü, grade III tümörlerin %24’ü FISH pozitifti. Tümörde histolojik
diferansiyasyonun azalmasına (grade arttıkça) paralel olarak gen amplifikasyon oranları
artmakta idi. Gen amplifikasyonu ile diferansiyasyon arasında benzer bir ilişki sadece
metastatik olgular temel alındığında da gözlendi (χ2=9,036, P=0,011). Prati ve ark’ nın
çalışmasında tümör histolojik diferansiyasyon derecesi HER-2/neu gen durumu ile
koreleydi (Prati, 2005). Bir başka çalışmada kötü diferansiye tümörler, orta derecede ve
iyi diferansiye invaziv duktal karsinomalara göre daha yüksek sıklıkla HER-2/neu gen
amplifikasyonu göstermekteydi (Ariga, 2005). Diğer birçok çalışma da, tek başına İHK
ya da İHK ve FISH’ in birlikte uygulanması ile tümör diferansiyasyonu ve HER-2/neu
gen amplifikasyonu ve ekspresyonu arasında güçlü bir korelasyonun olduğuna işaret
etmekteydi. (Harlozinska, 1996; van de Vijver, 2001; Taucher, 2003; Tsuda, 1990;
Sauer, 2003). Tümör boyutu da meme kanserlerinde prognoz üzerinde etkili olduğu ileri
sürülen klinikopatolojik parametrelerden biridir. Belli bir boyutun üstündeki tümörlerin
daha agresif hastalıkla ilişkili olduğuna dair raporlar nadir de olsa literatürde yer
almaktadır. Lee ve ark (Lee, 2007) ile Gong ve ark’ nın (Gong, 2005) çalışmalarında
HER-2/neu aşırı ekspresyonunun daha büyük tümör boyutu ile ilişkili olduğu rapor
edilmiştir. Tümör boyutu ile HER-2/neu gen ekspresyonu ya da amplifikasyonunun
herhangibir ilişkisi olmadığına dair raporlar da mevcuttur. Ariga ve ark’ nın (Ariga,
2005) çalışmasında tümör boyutu ve gen amplifikasyonu arasında herhangibir ilişkinin
olmadığı bildirilmiştir. Biz de çalışmamızda HER-2/neu gen durumu ile tümör
boyutunu karşılaştırdık. Skor 3+ olguların ortalama tümör boyutu (39,63 mm), skor 2+,
1+ ve 0 olan olgularınkinden (sırasıyla 32 mm, 25,44 mm ve 31, 67 mm) daha büyük
olmasına rağmen İHK skoruna göre ortalama tümör boyutları arasında istatistiksel
olarak anlamlı fark görülmedi (F=1,552, P=0,205). Gen amplifikasyonuna göre de
56
ortalama tümör boyutları arasında anlamlı fark yoktu. Gen amplifikasyonu gösteren
olguların ortalama tümör boyutu (33,68 mm), FISH negatif olgularınkinden (31,21 mm)
çok az farklılık götermekteydi, (t=0,583, P=0,561). Primer tümör boyutunu belli
aralıklarla
sınıflandırarak
HER-2/neu
ekspresyonu
ve
amplifikasyonu
ile
karşılaştırdığımızda yine istatistiksel anlamlı bir ilişki ortaya çıkmadı. Skor 3+ olguların
daha büyük bir yüzdesi, 40 mm ve üzeri tümör boyutu grubunda yer almasına rağmen
fark anlamlı değildi (χ2=4,902, P=0,556). Gen amplifikasyonuna göre olgular
incelendiğinde de FISH pozitif ve negatif olguların yaklaşık yüzdelerde (%25 ve %23),
40 mm ve üzeri primer tümör boyutu grubunda kümüle oldukları saptandı. FISH negatif
olguların %28’ i, 20 mm ve daha küçük tümör boyutuna sahip iken gen amplifikasyonu
gösteren olguların ise %17,9’u 20 mm ve daha küçük çapta tümöre sahipti. Fark
istatistiksel olarak anlamlı değildi (χ2=1,168, P=0,558). Aksiller lenf düğümü pozitif
olgular bir grup olarak (50 olgu) temel alındığında, tümör boyutu ile HER-2/neu
ekspresyonu/amplifikasyonu arasında yine anlamlı bir ilişki ortaya çıkmadı.
Çalışmamızda yaş ile HER-2/neu aşırı ekspresyonu/amplifikasyonu arasında anlamlı bir
ilişki ne genel grup (112 olgu), ne aksiller lenf düğümü pozitif grup (50 olgu), ne de
aksiller disseksiyon uygulanmış grup (65 olgu) temel alındığında saptanmadı.
Literatürde nadir de olsa yaş ile HER-2/neu ilişkisini analiz eden çalışmalarda genelde
HER-2/neu gen ekspresyonu ya da amplifikasyonu ile yaş arasında herhangi bir
bağlantının olmadığına dair raporlar dikkati çekmektedir (Gong, 2005, Lee, 2007,
Ariga, 2005).
Literatürde HER-2/neu geni ile hormon reseptör durumu arasında genelde ters
bir ilişki rapor edilmektedir. Bu durum HER-2/neu geninin prognoz üzerinde gösterdiği
olumsuz etkiyle paralellik göstermektedir. HER-2/neu amplifiye ya da aşırı eksprese
tümörlerin genelde hormon reseptörü negatif oldukları bildirilmekte ve bu durum da
HER-2/neu pozitif tümörlerin
neden
hormon tedavisine
yanıtsız olduklarını
açıklamaktadır. Çalışmamızda HER-2/neu geni amplifikasyonu ve ekspresyonu ile ÖR
ve PR pozitifliği analiz edildiğinde istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara ulaşılmamış
olmakla beraber skor 3+ olgular en düşük oranda ÖR pozitifliği gösteren invaziv duktal
karsinoma olgularıdır (χ2=3,685 P=0,298). PR ile de benzer bir durum saptanmıştır
(χ2=2,527, P=0,470). Genel çalışma grubu (112 olgu) dikkate alındığında, ÖR ve PR
pozitif olguların çalışmamızda ağırlıklı olarak HER-2/neu negatif (skor 0 ve 1+)
57
oldukları görülmekle birlikte hormon negatif olguların da ağırlıklı olarak HER-2/neu
negatif olduğu dikkati çekmektedir. Metastatik grupta da (50 olgu) hormon reseptörü
için pozitif ve negatif olgular benzer bir şekilde ağırlıklı olarak HER-2/neu negatif (skor
0 ve 1+) olgulardı (ÖR için χ2=5,146, P=0,161, PR için χ2=0,046, P=0,997). Buna
karşın FISH sonuçları ile hormon reseptörü sonuçları karşılaştırıldığında, genel çalışma
grubunda primer tümörü ÖR pozitif olanların %83’ ü HER-2/neu gen amplifikasyonuna
sahip değilken FISH pozitif olanların ise %39,3’ ü ÖR pozitif idi. Fark sınıra yakın
olmakla birlikte istatistiksel olarak anlamlıydı (χ2=3,902, P=0,048). Benzer bir ilişki PR
ile gen amplifikasyonu arasında ise saptanmadı (χ2=2,489, P=0,115). Metastatik grupta
da benzer şekilde gen amplifikasyonu ile ÖR pozitifliği arasında ters korelasyon mevcut
idi (χ2=4,089, P=0,043). Gen amplifikasyonu göstermeyenlerin %73,3’ ü ÖR pozitif
iken ÖR pozitiflerin sadece %29’ u FISH pozitif idi. HER-2/neu gen amplifikasyonu
ile PR arasında metastatik grupta da anlamlı ilişki saptanmadı (χ2=0,127, P=0,721).
HER-2/neu geninin prognostik değerine
ilaveten terapötik açıdan da
belirleyiciliği vardır. HER-2/neu reseptörü invaziv meme kanseri tedavisinde bir hedef
teşkil etmektedir. Bir monoklonal antikor olan “trastuzumab” ın, metastatik hastalığı
olup kemoterapiye yanıt vermeyen ve tümör dokusu HER-2/neu aşırı ekspresyonu/gen
amplifikasyonu gösteren meme kanserli hastalarda etkili olduğu gösterilmiştir ve bugün
tedavide kullanılmaktadır. Kemoterapi ile kombine edildiğinde tek başına kemoterapi
ile tedaviden daha iyi sonuçlar alındığı da rapor edilmiştir (Slamon, 1998). Trastuzumab
ile
tedavinin
avantajları
yanında
dezavantajları
da
mevcuttur.
Trastuzumab
kardiyotoksik bir ilaçtır ve maliyeti yüksektir. Hem avantajları hem de dezavantajları
nedeni ile meme kanserli hastalarda HER-2/neu gen durumunun doğru bir şekilde tayini
hedefe yönelik tedavi için doğru hasta seçimi ve yarar görmeyecek hastada gereksiz yan
etkilerden kaçınmak için büyük önem taşımaktadır.
HER-2/neu gen durumunu tayin için kullanılan metotlar; immünohistokimya
(İHK), Southern blot, Western blot, dot blot, polimeraz zincir reaksiyonu ve FISH
metotlarıdır (Onody, 2001; Jacobs, 1999). En sık kullanılanlar İHK ve FISH
metotlarıdır. Hem İHK hem de FISH diğer metotlara göre daha kolay uygulanabilmekte
ve arşiv materyalinde çalışılabilmektedir. Ayrıca her iki metot hücrede sinyal
lokalizasyona imkân tanımaktadır. En sık kullanılan 2 yöntemin de uygulanabilir
olmasında bazı farklıklılar mevcuttur. FISH, İHK’ ya göre daha maliyetli olup
58
uygulanması daha zor bir teknik gerektirmektedir. FISH yöntemi ile elde edilen
sonuçlar gen düzeyinde değerlendirmeye imkân verdiği için İHK sonuçlarına göre daha
kesin ve daha doğru sonuçlar olarak dikkate alınmaktadır.
İHK ve FISH metotları ile analiz edilen HER-2/neu gen durumu sonuçları
arasında uyumsuzluklar bulunduğu birçok raporda ifade edilmiştir (Ridolfi, 2000;
Jacobs, 1999, Hammock, 2003, McCormick, 2002; Wang, 2000). Bu uyumsuzlukta
etkili olan faktörler genelde İHK tekniği ile ilgili olanlardır. Bunlar; fiksasyon ve doku
takibi ile ilgili faktörler, İHK metodu, ekspresyonu değerlendirmedeki kişisellik faktörü,
antikorların duyarlılığı ve özgüllüğündeki farklılıklar, kromozom 17 polizomisi ve gen
amplifikasyonunun düşük düzeylerde ekspresyona yansımasıdır (Pothos, 2008;
Hammock, 2003). İHK yöntemi ile yapılan değerlendirmede skor 2+ belirsiz bir
kategori olup özellikle bu kategoriye giren meme kanserli hastalarda FISH analizinin
uygulanması gerektiği ifade edilmektedir. Bununla beraber tüm İHK skorlarına rağmen
FISH analizinin uygulanması gerektiğini ifade edenler de mevcuttur (Hammock, 2003).
Ancak FISH pahalı ve uygulaması zor bir yöntem olduğundan meme kanserli hastaların
tümör dokularında primer uygulama olarak İHK ile HER-2/neu reseptör durumunun
analiz edilmesi, İHK sonucu skor 2+ olan olgularda kesin karar verebilmek için FISH
ile gen durumunun analiz edilmesi yaygın olarak önerilen algoritmadır. Buna rağmen
yine de İHK ve FISH sonuçları arasında uyumsuzluklar rapor edilmiştir. HER-2/neu
için negatif İHK sonuçlu olgularda (skor 0 ve skor 1+ olgular) FISH ve İHK sonuçları
arasındaki uyumun %89’ dan daha yüksek olduğu (Prati, 2005; Pothos, 2008;
Hammock, 2003; McCormick, 2002; Wang, 2000) skor 3+ olgularda uyum oranının
%49-100 arasında değiştiği, skor 2+ olgular ise en düşük uyumun (%0-42) olduğu grup
olarak rapor edilmiştir (Pothos, 2008; Ridolfi, 2000; Hammock, 2003; McCormick,
2002; Lebeau, 2001; Tubbs, 2001; Perez, 2002). Bizim daha önceki çalışmamızda da
skor 3+ olan olgularda uyum oranı %100, skor 2+ olgularda %80 ve HER-2/neu negatif
olan (skor 1+ ve skor 0) olgularda %87,2 olarak bulunmuş idi (Köseoğlu, 2011). Söz
konusu çalışmada skor 2+ olgulardaki yüksek uyumluluk oranına ihtiyatla yaklaşılması
gerekmekteydi, çünkü skor 2+ olguların sayısı sadece 5 idi. Aynı çalışmada skor 1+
olgularda uyum oranı ise %44,4 olarak rapor edilmişti. Mevcut şu an rapor ettiğimiz
çalışmadaki oranlarımız ise sırası ile skor 3+ olgular için %93,8 skor 2+ olgular için
%66,6 ve HER-2/neu negatif olgular için %92 olarak hesaplandı. Skor 1+ ve skor 0 olan
59
olgular için ise sırasıyla %73,7 ve %97,1 olarak saptandı. Önceki çalışmamızda skor 1+
olgularda uyum oranı %44,4 idi. Bu oran literatürde rapor edilenlerden belirgin
derecede daha düşük idi. Prati ve ark (Prati, 2005) ile Mc Cormik ve ark’ nın
(McCormick, 2002) skor 1+ olgular için rapor ettikleri oranlar %90’ dan daha yüksek
idi. Mevcut çalışmamızdaki oran (%73,7) önceki çalışmamızda elde edilen uyum
oranına göre daha yüksek olmakla birlikte yine de literatüre göre düşük kalmaktadır.
Hem önceki çalışmamızda hem de mevcut çalışmamızda skor 1+ olgularda İHK ve
FISH yöntemleri arasındaki literatüre göre düşük uyum oranı skor 1+ olguların da skor
2+ olgular gibi HER-2/neu gen durumu açısından belirsiz kabul edilmesi gerektiğine
işaret etmektedir. Bu nedenle skor 1+ olgularda da FISH yöntemi ile HER-2/neu gen
durumunun analiz edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Skor 2+ olgular ile önceki
çalışmamızdaki uyum oranı %80 gibi yüksek bir değerde iken mevcut çalışmadaki oran
%66,6 gibi belirgin derecede daha düşük ve literatürde rapor edilenlere daha yakın bir
orandır. Buna rağmen yine de literatürde verilen oranlara göre daha yüksek kalmaktadır.
Önceki çalışmamızda skor 2+ olgulardaki uyumluluk oranı belirgin derecede yüksek
çıkmış olmakla birlikte o çalışmada skor 2+ olguların sayısı 5 gibi düşük bir sayı idi.
Dolayısıyla az sayıda olgu nedeniyle bu oran ihtiyatla karşılanmalıdır. Nitekim mevcut
çalışmada olgu sayısının skor 2+ grupta 9’ a çıkmış olması ile uyumluluk oranında bir
azalma dikkati çekmektedir. Mevcut çalışmadaki skor 2+ olguların sayısı da diğer skor
gruplarındaki olgu sayılarına göre daha düşük olup bu durumun mevcut çalışmada da
göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünmekteyiz. Mevcut çalışmada genel olarak
İHK ve FISH sonuçları arasındaki ilişki istatistiksel olarak önemliydi (χ2=66,331,
P=0,0001). Skor 3+ olguların %93,8’ i FISH yöntemi ile HER-2/neu amplifikasyonu
için pozitif iken İHK yöntemi ile HER-2/neu ekspresyonu için negatif kabul edilen
olguların da %92’ sinde HER-2/neu gen amplifikasyonu saptanmadı.
Çalışmamızda, aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olguların primer tümör
dokusu HER-2/neu geni İHK ve FISH sonuçları ayrı bir grup halinde de analiz edildi.
Aksiller lenf düğümü pozitif olan grupta 50 hasta mevcut idi. Bu grupta İHK ile skor 3+
olan 11 olgunun tamamı FISH ile gen amplifikasyonu için pozitif iken skor 0 olan 23
olgunun da hepsi gen amplifikasyonu için negatifti. Skor 1+ olanların %54,5’i FISH ile
gen amplifikasyonu için negatif iken skor 2+ olanların %80’ i FISH ile pozitif sonuç
verdi (χ2=35,303, P=0,0001). İHK ile HER-2/neu ekspresyonu için negatif kabul edilen
60
(skor 0 ve 1+) olguların %85,3’ ü FISH negatifti. Skor 3+ ve skor 0 olan olgularda İHK
ve FISH yöntemlerinin uyumluluğu %100 iken İHK ile negatif kabul edilen olgularda
(skor 0 ve 1+) bu oran %85,3 idi. Skor 2+ olguların %80’ i gen amplifikasyonu için
pozitifti. Metastatik grupta skor 2+ olgular daha belirgin olarak FISH pozitif olmaya
eğilim göstermekteydi. Skor 1+ olgulardaki uyum da %54,5 olarak hesaplandı. Daha
önceki çalışmamızda da aksiller lenf düğümü pozitif olan olgular İHK ve FISH
sonuçlarının uyumluluğu açısından ayrıca analiz edildiğinde benzer bir sonuç ortaya
çıkmış idi (Köseoğlu, 2011). Önceki çalışmamızdaki skor 1+ olguların İHK ve FISH
yöntemleri arasındaki uyumluluk oranı %28,6 iken mevcut çalışmamızda %54,5 olarak
belirlendi. Önceki çalışmada skor 2+ olguların tamamı FISH ile pozitif idi. Ancak
önceki çalışmamızdaki metastatik grupta skor 2+ olguların sayısı 3 idi. Mevcut
çalışmamızdaki skor 2+ olguların %80’ i FISH ile pozitif sonuç gösterdi. Önceki
çalışmamızda da elde edilen sonuçlara benzer şekilde aksiller lenf düğümü pozitif grup
ele alındığında, skor 3+ ve skor 0 olgularda iki yöntem arasındaki uyum %100 olmakta,
skor 2+ olan olgular da FISH pozitif olmaya büyük bir eğilim göstermektedir. Ancak
mevcut çalışmamızda da aksiller lenf düğümü pozitif olan skor 2+ grupta yer alan olgu
sayısı azdır (5 olgu). Aksiller lenf düğümü pozitif ve primer tümörü skor 2+ olan daha
çok sayıda olguda analizlere ihtiyaç bulunmaktadır. Metastatik grupta skor 1+
olgulardaki uyumluluk ise %54,5 olarak saptanmıştır. Mevcut çalışmamızda da
öncekinde olduğu gibi aksiller metastaza sahip meme kanserli olgularda skor 1+ İHK
sonucunun, skor 2+ sonuca göre HER-2/neu gen durumu için daha belirsiz bir sonuç
olduğunu ve bu olgularda mutlaka FISH analizi ile HER-2/neu gen durumunun analiz
edilmesi gerektiğini ileri sürebiliriz.
Mevcut çalışmamızda aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olguların
metastatik tümör odaklarındaki HER-2/neu skorları ile primer tümör dokusundaki
skorları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı (χ2=32,685,
P=0,0001). Söz konusu analiz 47 olgu üzerinden gerçekleştirildi. Çünkü aksiller lenf
düğümü metastazı gösteren 3 olgu, metastatik lenf düğümleri tümör odaklarında HER2/neu İHK analizinde karşılaşılan teknik sorunlar nedeniyle analiz dışı kaldı. Primer
tümör odağı skor 3+ olan 11 olgunun sadece %54,5’ inin metastatik tümör odağı da skor
3+ idi. Primer odağı HER-2/neu için negatif olan (skor 1+ ve skor 0) 31 olgunun 30’
unun (%96,7) metastatik odağı da HER-2/neu için negatif (skor 0 ve skor 1+) idi.
61
Metastatik odakları skor 3+ olan olguların %85,7’ sinin primer odağı da skor 3+ iken
skor 2+ olanlarda bu oran %75, skor 1+ olanlarda %28,6 idi. Bu sonuçlar metastatik
odağı HER-2/neu pozitif olan (skor 3+) olguların primer tümör odaklarının da büyük
ekseriyetle pozitif olduğuna işaret etmekteydi. Hatta metastatik odağı skor 2+ olguların
¾’ ünün, skor 1+ olguların ise ¼’ ünden fazlasının primer odakları HER-2/neu pozitif
olmaya eğilimli idi. Ancak benzer bir eğilim primer odakları HER-2/neu ekspresyonu
için pozitif (skor 3+) ya da belirsiz (skor 2+) olan olgular için geçerli değildi. Metastatik
odakta skor 1+’ lik düzeyde dahi olsa HER-2/neu reseptörü ekspresyonunun varlığı
primer tümörde gen amplifikasyonu olabileceğine işaret etmekteydi. Bu da invaziv
duktal kanserlerde aksiller lenf düğümü metastazı için HER-2/neu geninin tek başına
olmasa da ağırlıklı olarak belirleyici bir faktör olduğuna işaret edebilir. Bu durum,
primer
tümör
dokusu
FISH
sonuçları
ile
metastatik
odak
İHK sonuçları
karşılaştırıldığında daha da net olarak görülmektedir (χ2=17,453, P=0,001). FISH pozitif
yani HER-2/neu gen amplifikasyonu gösteren 20 olgunun %50’sinin metastatik
odaklarının İHK sonucu negatif (skor 0 ve skor 1+) iken sadece %35’ inin metastatik
odakları skor 3+ idi. Tablo tersinden incelendiğinde ise metastatik odakları skor 3+ olan
olguların %100’ ünün, skor 2+ olanların %75’ inin, hatta skor 1+ olanların %57,1’ inin
primer tümör odaklarının HER-2/neu gen amplifikasyonu gösterdiği dikkati
çekmekteydi. Bunun da ötesinde metastatik odağı skor 0 olan olguların %20,7’ sinin
bile primer odağı gen amplifikasyonu göstermekteydi. Tüm bu sonuçlardan metastatik
lenf düğümlerindeki tümör odaklarında İHK ile skor 1+ düzeyinde dahi olsa HER-2/neu
geninin reseptör düzeyinde bir ekspresyonu mevcut ise primer tümör odağında gen
amplifikasyonunun kuvvetle ihtimal dâhilinde olduğu düşünülebilir. Ancak tersi durum
yani primer tümör odağında HER-2/neu ekspresyonu ya da gen amplifikasyonu
metastatik odaklardaki ekspresyon ya da amplifkasyon oranlarına aynı ya da benzer
şekilde yansımamaktadır. Bu da primer tümör dokusunda metastatik klonun tayininde
önemli bir rol oynamasına rağmen HER-2/neu geninin tek başına etkili olmadığına
işaret etmektedir. Bu rolün önemine işaret eden bir bulgu, primer tümör rezeksiyonu ile
birlikte aksiller disseksiyon uygulanan 65 olgu bir grup olarak analiz edildiğinde ortaya
çıkmaktadır. Aksiller disseksiyon uygulanmış olguların 15’ inin aksillasında pozitif lenf
düğümü saptanmadı. Lenf düğümü negatif olguların sadece 1’ inin (%6,7) primer tümör
dokusu HER-2/neu gen amplifikasyonu için pozitif iken metastatik lenf düğümüne
62
sahip olguların %40’ ında primer tümör dokusu gen amplifikasyonuna sahipti
(P=0,025). Ancak aynı gruplar HER-2/neu için İHK sonuçlarına göre analize tabi
tutulduğunda istatistiksel anlam ortaya çıkmamaktaydı (χ2=0,704, P=0,872). Aksiller
lenf düğümü metastazı göstermeyen grupta primer tümör odağı skor 3+ olan olguların
oranı %13,3 iken metastatik grupta bu oran %22 idi. HER-2/neu negatif (skor 0 ve skor
1+) primer tümör odağına sahip olguların oranı metastatik grupta %68 iken aksiller lenf
düğümü metastazı göstermeyen grupta %73,3 idi. Bu sonuçlar HER-2/neu geninin,
reseptör düzeyinde ifade edilmesinde başka bir takım biyolojik faktörlerin de rol
aldığına işaret etmektedir. Aksiller lenf düğümü metastazı göstermeyen grupta, olgu
sayısı sınırlı olduğu için, gen amplifikasyon oranının (%6,7), genin kodladığı reseptörün
aşırı ekspresyonu, yani reseptör pozitiflik oranının (%13,3) yaklaşık yarısına yakın bir
değerde olmasını, gen amplifikasyonu olmadan reseptörünün aşırı derecede eksprese
edilebileceği ya da söz konusu HER-2/neu reseptörünün kodlanmasından sorumlu başka
bir genin ya da genlerin de sorumlu olabileceği yönünde bir spekülasyonda bulunmak
zor olmakla beraber metastatik grupta daha çok sayıda olgunun (50 olgu) yer alması
nedeniyle, gen amplifikasyon oranından (%40) daha düşük bir reseptör pozitiflik (skor
3+) oranının (%22) ortaya çıkması, HER-2/neu reseptörünün aşırı ekspresyonundan,
gen amplifikasyonu düzeyinden başka seviyelerde bazı başka faktörlerin de sorumlu
olabileceğini, dolayısıyla her HER-2/neu gen amplifikasyonu gösteren invaziv meme
kanseri olgusunun Trastuzumab tedavisinden mutlaka fayda göreceği anlamına
gelmeyeceğini speküle edebiliriz. Literatürde de Her-2/neu aşırı ekspresyonu ya da gen
amplifikasyonu gösteren olgularda Trastuzumab tedavisine genel yanıt oranı %18-50
arasında rapor edilmiştir (Eralp Y, 2009).
Meme kanseri heterojen bir grup hastalık olup aynı histolojik özelliklere sahip
hastalarda bile farklı prognoz özellikleri, hastalığın seyrinde farklılıklar ve farklı yaşam
sürelerinin gözlenmesi biyolojik bir heterojenitenin var olduğunun kanıtlarıdır.
Yukarıda ayrıntılı olarak ifade ettiğimiz HER-2/neu reseptör durumu diğer
klinikopatolojik ve biyolojk parameterler ile de ilişkiler göstermekte olup hem önemli
bir prognostik faktör olarak ortaya çıkmakta hem de kanser biyolojisinin anlaşılmasında
değerli bilgiler sağlamaktadır. HER-2/neu geninin hem reseptör düzeyinde aşırı
ekspresyonu hem de gen düzeyinde amplifikasyonu hormon reseptör durumu (ÖR ve
PR) ile ilişkiler göstermektedir. Hormon reseptör pozitifliği, özellikle ÖR durumu,
63
meme kanseri hastalarının postoperatif adjuvan tamoksifen tedavisi almasına karar
vermede 20 yıldan daha uzun bir süredir etkili olan en güçlü moleküler belirleyicidir
(Lee, 2007). ÖR pozitif invaziv duktal karsinomalı hastalarda tamoksifen tedavisine
yanıt oranları %40-70 arasında bildirilmiştir (Fitzgibbons, 2000). Trastuzumab veya
tamoksifen gibi meme kanserinin medikal tedavisinde kullanılan terapotik ajanlara yanıt
verme ve yanıtsızlık durumları arasındaki farkı yaratan faktörlerin ne olduğu tam olarak
anlaşılabilmiş değildir. Bununla beraber tedaviye yanıt verme ya da yanıtsızlık için
önemli oldukları kabul edilen parametreler mevcuttur. HER-2/neu aşırı ekspresyonu ya
da gen amplifikasyonu metotraksat bazlı kemoterapi ve tamoksifene direnci,
doksorubisin bazlı kemoterapiye de iyi yanıtı belirlemektedir. İleri evre meme kanseri
hastasında HER-2/neu pozitifliği ise hedefe yönelik monoklonal antikor ile tedaviyi
(Trastuzumab) belirlemede önem taşımaktadır (Baş, 2006). HER-2/neu ekspresyonu ile
hormon reseptör ekspresyonu arasında genelde ters bir ilişki vardır. HER-2/neu aşırı
ekspresyonu gösteren olgularda genelde hormon reseptör ekspresyonu görülmemektedir
(Sjogren, 1998; Zeillinger, 1989; Marsigliante, 1993; Quenel, 1995; Konency, 2003).
Östrojenin, reseptörüne (ÖR) bağlandığında HER-2/neu’ yu inhibe ettiği ileri
sürülmektedir (Russel, 1992). Bu ilişkinin yaşa bağımlı olduğu, premenapozal dönemde
böyle bir etkileşimin görülmediği gösterilmiştir (Huang, 2005; Huang, 2005). HER2/neu aşırı ekspresyonu ve hormon reseptör pozitifliği gösteren olgularda, HER-2/neu
negatif/hormon reseptörü pozitif olgulara kıyasla hormonal tedavilere daha düşük yanıt
mevcut olup bu durum daha çok ileri yaşlarda görülen bir durumdur (Huang, 2005;
Huang, 2005; Pinto, 2001; Gago, 2006; Shou, 2004). HER-2/neu ve hormon reseptör
pozitifliği birlikteliği genç hastalarda daha sık olup aşırı HER-2/neu ekspresyonunun bu
yaş grubunda hormonal tedaviye yanıtı olumsuz yönde etkilemediği ileri sürülmektedir
(Huang, 2005; Huang, 2005). HER-2/neu ekspresyonu ile ÖR/PR ekspresyonları
arasındaki ilişkiyi analiz ettiğimizde, HER-2/neu reseptör ekspresyonu için negatif
kategoride (skor 0 ve 1+) yer alan hastalarda skor 3+ olgulara göre daha yüksek
oranlarda ÖR ve PR ekspresyonları görülmesine rağmen fark istatistiksel olarak anlamlı
değildi. Ancak FISH analiz sonucuyla ÖR ekspresyonu arasındaki ilişki anlamlıydı.
HER-2/neu gen amplifikasyonu gösteren olguların %39,3’ ü aynı zamanda ÖR pozitif
iken FISH negatif olanların %60,7’ si ÖR pozitifti. Bir başka açıdan bakıldığında da ÖR
pozitif olguların sadece %11,72 sinde gen amplifikasyonu mevcut iken ÖR negatif
64
olanların %34’ ü gen amplifikasyonuna sahipti (χ2=3,902, P=0,048). PR ile gen
amplifikasyonu arasında da istatistiksel olarak anlamlı olmamakla beraber benzer bir
ilişki gözlendi. Literatür ile uyumlu olarak bizim çalışmamızda da HER-2/neu aşırı
ekspresyonu ve gen amplifikasyonunun, hormon reseptör ekspresyonu ile ters bir
bağlantısı mevcuttu. Literatürde HER-2/neu aşırı ekspresyonu ya da gen amplifikasyonu
gösteren olgularda hormon reseptör pozitifliği (özellikle ÖR) %6,8 ile %50 arasında
değişmekte idi (Baş, 2006; Huang, 2005; Pinto, 2001; Gago, 2006; Ferrero-Pous, 2000;
Ariga, 2005; Şahin, 2006; Dowsett, 2001; Ko, 2007). Bizim çalışmamızda da HER2/neu skor 3+ ve FISH pozitif olan olguların sırasıyla %37,5 ve %39,3’ ü aynı zamanda
ÖR için de pozitif idi. PR pozitifliği ise her iki durum için de %25 olarak saptandı.
Genel çalışma grubumuzda (112 olgu) primer tümör dokusunda ÖR pozitiflik oranımız
%55,4, PR pozitiflik oranımız ise %37,5 idi. Literatüre göre de meme kanserlerinde ÖR
pozitifliği %46-68 arasında değişirken (Sjöström-Mattson, 2009; Ko, 2007; Lee, 2007;
Arun, 2003; D’Andrea, 2007; Choi, 2003), PR pozitifliği de benzer bir aralıkta (%4258) rapor edilmiştir (Choi, 2003; Ko, 2007; D’Andrea, 2007). ÖR pozitiflik oranımız
literatürde tanımlanmış oranlar arasında yer alırken PR pozitiflik oranımız biraz düşük
kalmaktadır. Elli yaş üstü ve altı olgular ÖR ve PR reseptör pozitifliği açısından analiz
edildiğinde istatistiksel anlam olmamakla beraber ÖR pozitif olguların yaklaşık %70’ i
elli yaş üstü iken PR pozitif olgular için bu oran %46 idi. ÖR durumuna göre ortalama
yaş ise istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde fark göstermekteydi. ÖR pozitif
olguların ortalama yaşı 58,55 iken negatif olguların 53,54 idi (t=2.070, P=0.041).
Aksiller lenf düğümü durumuna göre ÖR ve PR pozitiflik oranlarımız istatistiksel bir
anlama sahip değildi. Aksiller lenf düğümü pozitif olguların %62’ si ÖR için pozitif
iken lenf düğümü negatif grupta bu oran %40 idi. Çalışmamızda hormon reseptör
durumu, yaklaşık olarak premenapozal ve postmenapozal dönemleri temsil eden 50 yaş
üstü ve altı olgular ile aksiller lenf düğümü durumuna göre anlamlı farklılık göstermez
iken tedavi seçiminde çok önemli diğer bir parametre HER-2/neu gen amplifikasyonu
ise aksiller lenf düğümü durumuna göre anlamlı fark göstermekteydi (P=0,025).
Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olguların %40’ ı gen amplifikasyonu gösterir
iken lenf düğümü negatif grupta bu oran %6,7 idi. Çalışmamızda ÖR ve PR
ekspresyonları arasında da kuvvetli bir ilişki vardı (χ2=21,282, P=0,0001). Bu ilişki ÖR
negatif olduğunda ve PR pozitif olduğunda görülmekteydi. ÖR negatif olduğunda
65
olguların %86’ sı PR için de negatif idi. PR pozitif olguların %83’ ü de ÖR pozitifliği
göstermekteydi. Tüm bu analizlerden meme kanserinde hormon reseptör durumunun
bazı klinikopatolojik parametreler ile ilişkili olduğu görülmektedir. Lojistik regresyon
analizinde bu ilişki istatistiksel olarak ortaya konmaktadır. Lojistik regresyon analizinde
ÖR’ nün 50 yaş üstü, aksiller lenf düğümü durumu ve PR ile önemli ilişkisi olduğu
görülmüştür. Ayrıca FasL ve siklinD1 ile de ilişkilidir (daha sonra bahsedilecek). PR
temel alındığında ise lojistik regresyon analizi daha dar bir spektrumda (ÖR ve elli yaş
üstü) anlamlı ilişkiler göstermiştir. Gen amplifikasyonunun lojistik regresyonu ise yine
elli yaş üstü, aksiller lenf düğümü durumu ve metastatik lenf düğümü sayısı ile anlamlı
ilişkilere sahiptir. Tüm bu sonuçlar göstermektedir ki meme kanserinde kemoterapi ve
adjuvan tedavinin seçiminde önemli bir role sahip olan hormon reseptörü ve HER-2/neu
gen durumu, meme kanserinde önemli prognostik faktörlerden olan aksiller lenf
düğümü durumu, metastatik lenf düğümü sayısı ve tedaviye verilen yanıtta belirleyici
etkisi olduğu ifade edilen premenapozal-postmenapozal dönem ile ilişkilidir.
Meme kanserinde HER-2/neu reseptör aktivasyonunun kritik bir hedefi de
siklinD1-siklin bağımlı kinaz 4/6 (SBK4/6) etkileşimidir (Timms, 2002). Bu yolla
hiperproliferasyonun önü açılmaktadır. Meme kanserinde prognostik öneme sahip
birçok klinikopatolojik parametre ile ilişkisi gösterilmiş olan HER-2/neu aşırı
ekspresyonunun Lee ve ark’ nın çalışmasında siklinD1 ekspresyonu ile de ilişkili
olduğu gösterilmiştir (Lee, 2007). Bizim çalışmamızda ise siklinD1 ile HER-2/neu aşırı
ekspresyonu ve gen amplifikasyonu arasında böyle bir ilişki saptanmamıştır. SiklinD1,
östrojenin proliferatif etki göstermesinde de anahtar role sahiptir. Bu yolağın net sonucu
pRB (retinoblastom proteini)’ nin fosforilasyonudur (Doisneau-Sixou, 2003). Bunun
dışında siklinD1’ in östrojenden bağımsız olarak ÖR’ ne bağlandığı ve ligandan
bağımsız olarak aktive ettiği ileri sürülmüştür (Neuman, 1997; Zwijsen, 1997; Zwijsen,
1998). Östrojenin de siklinD1 geninin transkripsiyonunu arttırmak yoluyla siklinD1’ i
aktive ettiği gösterilmiştir (Gaben, 2004; Sabbah1999). Dolayısıyla östrojen ve siklinD1
arasında karşılıklı birbirini aktifleyici bir etkileşimin olduğu anlaşılmaktadır. ÖR
ekspresyonu ile siklinD1 ekspresyonu arasında ilişki olduğuna işaret eden birçok
çalışma literatürde mevcuttur (Lee, 2007, Doisneau-Sixou, 2003; Lebeau, 2003;
Spyratos, 2000; Reed, 1999; Takano, 1999; Hui, 1998). Bizim çalışmamızda da ÖR ve
siklinD1 ekspresyonları arasında istatistiksel olarak kuvvetli bir ilişki saptanmıştır
66
(χ2=15,252, P=0,0001). ÖR pozitif olguların %71’i siklinD1 için de pozitifti. PR ile
siklinD1 arasında ise böyle bir ilişki görülmedi. Literatürde ÖR ve PR’ nin ikisi ile
birlikte siklinD1 ekpresyonunun anlamlı ilişkilerine işaret eden çalışmalar da
bulunmaktadır (Choi, 2003; Barnes, 1998; Oh, 2001; Lamb, 2000; Park, 2001; Shoker,
2001). ÖR’ nün hücre proliferasyonu ve dolayısıyla diferansiyasyonu üzerinde etkili
olduğu görüşüne destek olabilecek bir diğer sonucumuz da olgularımızın primer tümör
histolojik grade ile ÖR pozitifliği arasında saptanan istatistiksel anlamlı ilişki idi
(χ2=7,698, P=0,021). Grade I tümöre sahip olgularımızın grade II ve III tümöre sahip
olanlara göre anlamlı derecede daha büyük bir frekansla primer tümör dokularında ÖR
pozitifliği mevcuttu (sırasıyla %79,2 , %51,6 ve %41,7). Literatürde benzer anlamlı
ilişkileri rapor eden çalışmalar mevcut idi. Ko ve ark’ nın çalışmasında ÖR’ nin yanında
PR ile de histolojik grade anlamlı bir ilişkiye sahip iken bizim çalışmamızda PR ile
histolojik grade arasında anlamlı ilişki saptanmadı (Ko, 2007). Bizim çalışmamızda, ÖR
ve histolojik grade arasında görülen anlamlı ilişki, hücre proliferasyonunda ÖR ile
yakın ilişkili fonksiyona sahip olduğu ileri sürülen siklinD1 ile ortaya çıkmadı. Hücre
proliferasyonunda siklinD1 ile birlikte rol aldığı ileri sürülen HER-2/neu geni ile
histolojik grade arasında çalışmamızda anlamlı ilişkiden daha önce bahsedilmişti. Grade
III tümörlerin %20,8’ inde gen amplifikasyonu görülürken grade I tümörlerde bu oran
%4,2 idi (χ2=8,778, P=0,012). Bu sonuçlardan meme kanserinde tümör hücresi
proliferasyonundan sorumlu mekanizmaların tümör histolojik grade ile değiştiği
düşünülebilir. ÖR ve HER-2/neu geninin tümör histolojik grade ile istatistiksel anlama
sahip olacak şekilde ters ilişkisi ve siklinD1’in ÖR ekspresyonu ile paralel korelasyonu
bu spekülasyonu destekler nitlelikte bulgulardır. SiklinD1’ in, proliferasyonu uyaran
ÖR ile pozitif korelasyonuna ilaveten aynı zamanda bcl-2 ekspresyonu ile de anlamlı
ilişkiye sahip olduğu analizlerimizde ortaya çıkmıştır. Antiapopitotik bir molekül olan
bcl-2 pozitif olan olguların %71,1’ i aynı zamanda siklinD1 için de pozitif idi. SiklinD1
negatif olan olguların sadece %21,6’ sı bcl-2 pozitifti. Bu oran siklinD1 pozitif
olanlarda %44,3’e çıkmaktaydı (χ2=6,381, P=0,012). Bu sonuçlar, proliferasyon
yönünde etkili siklinD1’in aynı zamanda antiapopitotik etkili bcl-2 ile de pozitif yönde
bir korelasyona sahip olup tümör hücrelerinde net proliferasyon artışına iki yönlü bir
katkının (proliferasyonun uyarılması ve apopitozun inhibe edilmesi) söz konusu
olduğuna işaret etmektedir. Düşük histolojik gradeli invaziv duktal karsinomalarda
67
hücre proliferasyonunu uyaran başlıca mekanizmanın ÖR-siklinD1 etkileşimi olduğu,
daha yüksek dereceli invaziv duktal karsinomalarda ise ÖR ekspresyonunun düşmesi,
HER-2/neu reseptör ekspresyonunun görece artması daha da önemlisi gen
amplifikasyonunun anlamlı şekilde artış göstermesi meme kanseri biyolojisinde
diferansiyasyon kaybı ile proliferasyondan sorumlu mekanizmalarda değişikliklerin
meydana geldiğine işaret edebilir.
SiklinD1
pozitifliği
meme
kanserlerinin
%35-81’inde
rapor
edilmiştir.(Lee, 2007; Hwang, 2003; Zukerberg, 1995; Zhang, 1994; Hadzisejdic,
2010). Çalışmamızda da siklinD1 pozitifliği olguların %54,5’ inde saptanmıştır.
SiklinD1’ in meme kanserinde prognozla ilişkisi üzerine literatürde farklı sonuçlar
mevcuttur. Bazı çalışmalar siklinD1 pozitifliğinin kötü bir prognostik gösterge
olduğuna işaret ederken (Schuuring, 1992; Henry, 1993), bazıları prognoz açısından iyi
bir gösterge olduğuna (Gillet, 1996; Bilalovic, 2005) bir kısmı ise herhangi bir
prognostik değeri olmadığına işaret etmektedir (Michalides, 1996; van Diest, 1997).
Bizim çalışmamızda prognoz değerlendirmesi olmamakla birlikte prognozun kuvvetli
belirleyicileri kabul edilen histolojik grade, tümör boyutu ve aksiller lenf düğümü
durumu ile siklinD1 ekspresyonu arasında herhangi bir ilişki görülmemiştir. SiklinD1’
in fonksiyonu dikkate alındığında proliferasyonu uyarıcı etkisi nedeni ile kötü
prognozla ilişkisi sürpriz değildir. Ancak bazı çalışmalarda iyi prognozla ilişkili olması
bazı başka hücresel fonksiyonlarla da ilgisi olabileceğini düşündürtmektedir. Bazı
çalışmalarda siklinD1’ in iyi bilinen hücre proliferasyonunu uyarıcı fonksiyonu yanında
antitümöral yönde etkili olacak şekilde apopitozun indüklenmesi ve sellüler gelişimin
inhibisyonu ile de ilişkisi olabileceği speküle edilmiştir (Bilalovic, 2005). Turner ve ark,
siklinD1 aşırı ekspresyonunun tümörü radyasyona daha sensitif hale getirebildiğini, Lin
ve ark ise siklinD1 artmış ekspresyonunun hücre yaşlanmasını, apopitozu ve hücre
gelişiminin inibisyonunu indüklediğini rapor etmişlerdir (Turner, 2000; Lin, 2001).
Diğer hücre kültür çalışmalarında siklinD1 ekspresyonunun arttırılmasının iyonize
radyasyon uygulaması ya da hidroksiüre ve protein kinaz C inhibitörleri ile tedavi
sonrasında apopitoz insidensinde artışa yol açtığı bildirilmiştir (Zhou, 2000; Pardo,
1996; Han, 1996). Çalışmamızda siklinD1 pozitifliği, meme kanserinde proliferasyonu
uyarıcı etkili olan ÖR ve antiapopitotik etkili bcl-2 ekspresyonu ile pozitif korelasyon
göstermekteydi. Bununla beraber bazı araştırmacılar siklinD1 pozitifliğinin hem
68
postmenapozal hem de premenapozal dönemde tamoksifen tedavisine yanıt için
bağımsız negatif bir beliryeci olduğunu rapor etmişlerdir (Stendahl, 2004; Jirström,
2005). Lee ve ark siklinD1 aşırı ekspresyonuna sahip hastalar içerisinde ÖR pozitif
olanların ÖR negatif olanlara göre daha iyi prognoza sahip olduğunu rapor etmişlerdir
(Lee, 2007). Benzer şekilde Hwang ve ark’ da siklinD1 ve ÖR pozitifliği birlikteliğinin
daha iyi yaşam beklentisi ile ilişkilendirmiştir (Hwang, 2003). SiklinD1 aşırı
ekspresyonunun apopitozu indüklemesi farklı koşullarda ve farklı mekanizmalarla söz
konusu olabilir. Çalışmamızda bcl-2 ile anlamlı pozitif korelasyon dikkati çeker iken
istatistiksel anlamı olmamakla beraber siklinD1 pozitifliği ile Fas pozitifliği arasında da
pozitif yönde bir ilişki dikkati çekmiştir. Primer tümör dokusu Fas pozitif olan olguların
%66,7’ si siklinD1 için de pozitifti. SiklinD1 negatif olguların %24’ ü Fas pozitifliği
gösterirken siklinD1 pozitiflerde Fas pozitiflik oranı %41’ e çıkmaktaydı (χ2=3,181,
P=0,074). SiklinD1 pozitifliği ile intrensek apopitoz mekanizmasının inhibisyonuna
neden olan bcl-2 pozitifliğinin birlikteliği tümör hücresini net proliferasyon yönünde
değişime uğratırken ekstrensek apopitoz yolağında ölüm reseptörü Fas ekspresyonunun
artışı tümör hücresini immün aracılı apopitoza duyarlı hale getiriyor olabilir. SiklinD1’
in hücre proliferasyonu uyarılması ya da hücre gelişiminin inhibisyonu yönünde net
etkisinin ve dolayısıyla prognostik değerinin ne olduğunun daha iyi anlaşılabilmesi için
daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır.
Bcl-2, bcl-2 ailesine mensup mitokondrial intrensek apopitoz yolağında
antiapopitotik etkili bir moleküldür. Mitokondrial iç membranın stabilitesini sağlayarak
sitokrom c’ nin mitokondriden sitoplazmaya çıkışını önleyerek apopitoz intrensek
yolağının aktifleşmesini inhibe eder. Böylelikle hücrenin apopitoza gidişini önleyerek
hücre ömrünün uzaması yönünde etki gösterir. Bcl-2 ile yakın ilişkili fonksiyon
gösteren bir tümör baskılayıcı gen olan p53’ ün ürünü ise hasarlı DNA içeren hücrede,
hücre siklusunu p21’ in aktivasyonu ile G1’ de durdurarak, eğer DNA hasarı
onarılamayacak ölçüde ise bcl-2’ nin ekspresyonunun azaltılması ile apopitozu indükler.
Bu sayede DNA’sı hasarlı hücrenin apopitotik hücre ölümüne gidişi sağlanarak hücre
siklusuna devam etmesi önlenir ve olası mutasyonların gelişebileceği hücrenin klonal
genişlemesinin önüne geçilmiş olur. Normal p53 geni “wild” tip p53 olarak adlandırılır
ve yarı ömrü çok kısa olduğu için immünohistokimyasal analizlerde dokuda
ekspresyonu hemen hemen hiç görülmez. Ancak p53 geninin mutant formlarında
69
yarılanma ömrü arttığı için gen ürününün ekspresyonu dokuda artmış olarak görülür.
Mutant p53 yukarıda ifade edilen “genomun bekçisi” fonksiyonuna sahip değildir. Bu
nedenle mutant p53’ ün hakim olduğu hücrede mutasyonlar birikir ve malign
transformasyon riski belirgin derecede artar. Mutant p53 (bundan sonra “p53” olarak
ifade edilecek) ve bcl-2 meme kanserlerinde yaygın olarak analiz edilmiş ve prognostik
değerlerinin olup olmadığı merak konusu olmuştur. Farklı meme kanseri serilerinde p53
ekspresyonu %10-60 arasında değişmektedir (Ko, 2007; Marks, 1994; Walker, 1991;
Davidoff, 1991; Porter, 1992; D’Andrea, 2007; Choi, 2003; Füsun, 2005). Meme
kanserinde bcl-2 pozitifliği, kullanılan eşik değerin farklılığına da bağlı olarak bazı
serilerde %13-38,7 arasında (D’Andrea, 2007, Berardo, 1998) rapor edilmiş iken diğer
bazı çalışmalarda ise %53-78 gibi daha yüksek oranlarda pozitiflik bildirilmiştir (Arun,
2003; Bhargava, 1994; Hellemans, 1995, Tawfik, 2011). Bizim çalışmamızda ise p53 ve
bcl-2 pozitiflik oranlarımız sırasıyla %25,9 ve %33,9 idi. p53 ekspresyonu meme
kanserlerinde yüksek proliferasyon indeksi ve kötü prognozla ilişkilendirilmiştir
(Allred, 1994; Ko, 2007). Klinikopatolojik parametreler ile p53 ekspresyonu arasında
önemli ilişkiler olduğunu rapor eden çalışmalar mevcuttur. Özellikle tümör boyutu,
DNA piloidi, sellüler proliferasyon, hormon reseptör pozitifliği, nükleer diferansiyasyon
derecesi ve aksiller lenf düğümü metastazı ile p53 pozitifliği arasında anlamlı ilişkilerin
olduğu bildirilmiştir (Marks, 1994; Bertheau, 1998; Barbati, 1997; Bebenek, 1998;
Gasparani, 1994; Elledge, 1993; Davidoff, 1991). Ko ver ark’ nın çalışmasında da p53
ekspresyonunun hasta yaşı, survi oranı, menapoz yaşı, tümör boyutu, yüksek histolojik
ve nükleer grade, hormon reseptör negatifliği ve HER-2/neu ekspresyonu ile önemli
ilişkiler gösterdiği rapor edilmiştir (Ko, 2007). HER-2/neu ve p53 ekspresyonları
arasında korelasyon bildiren başka çalışmalar da (Bertheau, 1998) mevcut olup HER2/neu aşırı ekspresyonu ile p53 ekspresyonu birlikteliğinin çok kötü prognozun bir
göstergesi olduğunu bildiren raporlar mevcuttur (Rosen, 1995). Ko ve ark’ nın
çalışmasında da HER-2/neu aşırı ekspresyonu ile p53 pozitifliğinin istatistiksel olarak
anlamlı olmamakla beraber meme kanserinde kötü prognozun göstergesi olduğu kabul
edilen klinikopatolojik parametreler ile ilişkili olduğu bildirilmiştir (Ko, 2007).
Çalışmamızda genel çalışma grubu ve metastatik olguların primer tümör dokularındaki
analizler dikkate alındığında ise p53 pozitifliği ile herhangibir klinikopatolojik ve
biyolojik
parametre
arasında
istatistiksel
olarak
anlamlı
herhangibir
ilişki
70
saptanmamıştır. Ancak HER-2/neu ekspresyonu ile p53 poztifiliği arasında anlamlı
olmamakla beraber bir korelasyonun varlığı dikkati çekmektedir (χ2=6,515, P=0,089).
Skor 0 olguların %17,6’ sına karşı skor 3+ olanların %43,8’ i p53 pozitifliği
göstermektedir. Skor 1+ ve 2+ olgular yakın değerlerde (sırasıyla %36,8 ve %33,3) p53
pozitifliğine sahiptir. Kendi serimizde olguların %6,3’ ü (7 olgu) hem p53 hem de HER2/neu aşırı ekspresyonu göstermektedir. HER-2/neu gen amplifikasyonu ve p53
pozitifliği birlikteliği ise 10 olguda (%8,9) saptandı. Bcl-2 pozitifliğinin ise p53’ ün
tersine literatürde olumlu bir prognostik gösterge olduğu genellikle rapor edilmiştir.
Bcl-2 ekspresyonu hormon reseptör pozitifliği, düşük p53 ekspresyonu ya da p53
negatifliği ve uygun klinik sonuç ile ilişkilendirilmiştir (Daidone, 1999). Histolojik
grade ile bcl-2 ekspresyonu arasında ters korelasyon olduğuna işaret eden raporlar
mevcut olup yüksek histolojik gradeli meme kanserlerinde bcl-2 ekspresyonunun, düşük
gradeli olanlara göre belirgin derecede azaldığı bildirilmiştir (Bharagava, 1994; Tawfik,
2011). Özellikle hormon reseptör pozitifliği ile bcl-2 ekspresyonu arasında güçlü
korelasyonlara dikkat çeken çalışmalar literatürde mevcuttur (Tawfik, 2011; Bhargava,
1994; Hellemans, 1995). Meme kanserinde Bcl-2 ekspresyonunun östrojen ile ÖR
düzeyinde doğrudan transkripsiyonel indüksiyonla arttırılan bir fenomen olduğu
bildirilmiştir (Hellemans, 1995; Wang, 1995; Leung, 1999). Dolayısıyla bcl-2
ekspresyonunun adjuvant tedaviye yanıtı tahmin etmede bir role sahip olduğu speküle
edilebilir. Gerçekten de literatürde bcl-2 ekspresyonunun gerek kemoterapiye gerekse
de neoadjuvan endokrin tedaviye yanıtı tahmin etmede kuvvetli bir role sahip olduğunu
bildiren çalışmalar mevcuttur (Hellemans, 1995, Joensuu, 1994, Gee, 1994). Hatta bcl-2
ekspresyonunun, ÖR ekspresyonuna göre endokrin adjuvan tedaviye yanıtı tahmin
etmede daha etkin olduğuna dair sonuçlar da bildirilmiştir (Gee, 1994). Diğer
klinikopatolojik parametreler ile birlikte multivaryete analizi yapıldığında ise bcl-2’ nin
klinik sonuç üzerinde olumlu etkisinin görülmediği de rapor edilmiştir (Silvestrini,
1994; Kapranos, 1997; van Slooten, 1996; Joensuu, 1994; Lipponen, 1995). p53 ve bcl2 arasında ters bir korelasyon bulunduğunu bildiren yayınlar mevcuttur (Arun, 2003;
Silvestrini, 1994; Ioachim, 2000). Arun ve ark, çalışmalarında hem primer tümörde hem
de metastatik aksiller lenf düğümlerinde bcl-2 ve p53 ekspresyonunu değerlendirmiş
olup her iki biyolojik parametrenin primer ve metastatik odaklardaki ekspresyonlarının
korele olduğunu rapor etmişlerdir. Artmış bcl-2 ekspresyonunun erken evre meme
71
invaziv duktal karsinomalarında artmış aksiller lenf düğümü metastazı riski ile ilişkili
olduğu, p53 için benzer ilişkinin yüksek histolojik gradeli invaziv duktal
karsinomalarda gözlendiği bildirilmiştir (Sierra, 2000). İn vitro çalışmalarda da meme
kanseri hücre soylarında artmış bcl-2 ekspresyonunun daha yüksek metastaz riski ile
ilişkili olduğu sonuçları mevcuttur (Del Bufalo, 1997). Sierra ve ark, bcl-2 ekspresyonu
ve p53 mutasyonu arasındaki ters bağlantının, lenf düğümü metastazında en az 2 ayrı
yolun rol oynayabileceğine işaret ettiğini speküle etmişlerdir (Sierra, 2000). Onlara göre
p53 mutasyonu olmayan aksiller lenf düğümü metastazlı meme kanseri olgularında bcl2 pozitifliği lenf düğümü metastazında belirleyicidir. Diğer grup ise p53 mutasyonu
olan ve lenf düğümü metastazı gösteren yüksek histolojik grade sahip olgulardır. Her iki
grupta da artmış bcl-2 ekspresyonu ya da p53 mutasyonu (yani p53 pozitifliği)
sonucunda apopitozisin inhibisyonu ve ömrü uzayan kanser hücrelerinde onkogenlerin
birikimi lenf düğümü metastazında belirleyici olmaktadır. Sierra ve ark’ na göre bu
sonuçlar, özellikle ileri evre meme kanserlerinde gözlenen bcl-2 ve p53 ekspresyonları
arasındaki ters korelasyon ile uyumludur (Sierra, 2000). Bu görüşü destekler şekilde
Haldar ve ark’ nın meme kanseri hücre soylarındaki çalışmasının sonucuna göre mutant
p53 proteini bcl-2 ekspresyonunu, bcl-2 transkripsiyonunu baskılamak yoluyla etkin bir
şekilde kontrol etmektedir (Haldar, 1994). Arun ve ark, lenf düğümündeki metastatik
tümör odağında artmış bcl-2 ekspresyonunun uzak metastaz riskini de artırabileceğini
speküle etmişlerdir (Arun, 2003). Çalışmamızda, daha önceden de ifade edildiği gibi
bcl-2 ekspresyonu sadece siklinD1 ekspresyonu ile anlamlı bir ilişki göstermekte idi
(χ2=6,381, P=0,012). Bcl-2 pozitif olguların %71,1’ i siklinD1 pozitifti. SiklinD1 pozitif
olanların ise %44,3’ ü bcl-2 için pozitifti. Literatürde bcl-2 pozitifliği ile hormon
reseptör durumu arasında güçlü pozitif bir korelasyondan bahsedilmesine rağmen
çalışmamızda böyle bir ilişki ortaya çıkmadı. Bunun yerine çalışmamızda ÖR ile pozitif
korelasyon gösterdiği saptanan siklinD1’ in bcl-2 ile bir korelasyon gösterdiği dikkati
çekmiştir. Daha önceden de altını çizdiğimiz histolojik grade-ÖR pozitifliği, histolojik
grade-HER-2/neu gen amplifikasyonu, ÖR pozitifliği-HER-2/neu gen amplifikasyonu,
ÖR-siklinD1 ile siklinD1-bcl-2 ekspresyonları arasındaki anlamlı ilişkiler bize, meme
kanseri tümör hücre proliferasyonunda ÖR-siklinD1-bcl-2 etkileşiminin, meme
kanserlerinde en azından bir grubun tümör hücre proliferasyonundan sorumlu yolak
olduğunu, diğer bir grup meme kanserinde ise HER-2/neu gen ürünü reseptörün
72
proliferasyondan sorumlu olduğuna işaret etmektedir. HER-2/neu gen amplifikasyonu
gösteren tümörlerin ise ağırlıklı olarak grade III tümörler olduğu dikkate alınırsa iyi
diferansiye ve az diferansiye meme kanserlerinde proliferasyonu uyarıcı yolaklar
arasında farklılık olduğunu bir kez daha vurgulayabiliriz. Bu hipotez söz konusu
biyolojik parametreler için analizlerimizi pozitif aksiller lenf düğümlerindeki metastaz
odaklarında uyguladığımızda daha da kontrast oluşturacak şekilde desteklenmektedir.
Hem metastatik odak sonuçlarının kendi arasında hem de primer-metastatik odak
sonuçlarının birbirleriyle karşılaştırması daha çok sayıda ve daha kuvvetli ilişkileri
ortaya koymuştur. Primer tümör odağında analiz edilen ÖR ile HER-2/neu ekspresyonu
arasında istatistiksel anlamlı korelasyon görülmez iken metastatik tümör odağındaki
analizde anlamlı ters korelasyon mevcuttu (χ2=10,788, P=0,013). Aksiller lenf düğümü
pozitif olgularda metastatik odak HER-2/neu ekspresyonu aynı olguların primer
odaklarındaki ÖR ekspresyonu ile karşılaştırıldığında da anlamlı ters korelasyon dikkati
çekmekteydi (χ2=10,121, P=0,018). Ancak metastatik odak HER-2/neu skoru 0, 1+ ve
2+ olan olguların sırasıyla %34, %86 ve %75’ inin metastatik odağı ÖR için negatif
iken primer odaklarındaki ÖR negatifliği ise sırasıyla %24, %57 ve %50’ sinde izlendi.
Skor 3+ olan olguların primer ve metastatik odaklarındaki ÖR negatiflikleri ise aynı
oranda (%86) saptandı. Aynı şekilde aksiller lenf düğümü pozitif olan 50 olgunun
primer tümör dokusundaki HER-2/neu ve ÖR ekspresyonları analiz edildiğinde de skor
0, 1+, 2+ ve 3+ olguların sırasıyla %22, %54, %40 ve %54’ ünün ÖR negatifliği
gösterdiği ortaya çıktı. Bu sonuçlardan, metastatik klonda HER-2/neu ekspresyonunun,
negatif (1+) ve belirsiz ekspresyon (2+) kategorisinde dahi olsa görülmesi belirgin
şekilde ÖR negatifliği ile ilişkili idi. Çalışmamızda dikkati çeken bir diğer bulgu, gerek
genel çalışma grubunun (112 olgu) gerekse de aksiller lenf düğümü pozitif grubun (50
olgu) primer tümör dokusunda immünohistokimyasal yolla analiz edilen HER-2/neu
ekspresyonunun, ÖR ekspresyonu ile istatistiksel anlamlı ilişkisi görülmez iken primer
tümör dokularında FISH metoduyla tayin edilen HER-2/neu gen amplifikasyonunun,
ÖR ekspresyonu ile her iki grupta da istatistiksel olarak anlamlı ilişkisinin ortaya
çıkmasıydı. Hâlbuki metastaz odaklarındaki HER-2/neu ekspresyonu, hem primer hem
de metastatik tümör odaklarında ÖR ekspresyonu ile istatistiksel anlamlı korelasyon
göstermekteydi. Metastatik odaklarda HER-2/neu aşırı ekspresyonu (skor 3+) gösteren
olguların oranı %15 olup genel çalışma grubu primer tümör dokusunda bu oran %14,
73
metastatik olguların primer tümörleri (50 olgu) dikkate alındığında ise %22 idi. Buna
göre metastatik klonda HER-2/neu ekspresyonu daha düşüktü. Ancak metastatik tümör
odağında ÖR pozitifliği de (%46), primer tümör odağına göre (%62) daha düşüktü.
Dolayısıyla lenf düğümü pozitif olgulardaki metastaz odağında HER-2/neu aşırı
ekspresyonu (skor 3+) görülme oranı primer tümör odağınınkine göre daha düşük iken
(%15’ e karşı %22), HER-2/neu ekspresyonu ile ÖR negatifleşmesi (down-regülasyonu)
çok daha kuvvetli olarak ortaya çıkmakta idi. Meme kanserinde HER-2/neu
ekspresyonu ve p53 pozitifliği arasında pozitif bir korelasyonun olduğuna, p53 ve HER2/neu pozitifliği birlikteliğinin kötü prognoza işaret ettiğine literatürde dikkat
çekilmektedir. Bizim serimizde de istatistiksel anlamı olmamakla birlikte böyle bir
pozitif korelasyonun olduğunu belirtmiştik. Bu ilişkiyi destekleyecek şekilde metastatik
tümör odaklarındaki analizlerimizde ÖR ekspresyonunun, aynı olguların primer tümör
odaklarındaki p53 mutasyonu ile ters korelasyonu dikkatimizi çekti (χ2=4,196,
P=0,041). Primer tümör dokusunda p53 mutasyonuna sahip olguların ancak %25’inin
metastatik odaklarında ÖR ekspresyonu görülürken metastatik odağı ÖR eksprese eden
olguların %82’sinin primer tümöründe p53 mutasyonu saptanmadı. Bu bulgumuz da,
meme kanserinde tümör progresyonu ile seçilen agresif klonda ki burada aksiller lenf
düğümündeki metastatik odak bu klonu temsil etmektedir, hücre proliferasyonu
dinamiklerinde rol alan biyolojik yolaklar arasındaki fark keskinleşmektedir. Gerçekten
de ister genel çalışma grubunun isterse metastatik grubun primer tümör dokularındaki
analizlerinde, ÖR ve p53 ekspresyonları arasında anlamlı ilişki görülmez iken
metastatik grubun primer tümöründeki p53 mutasyonu ile metastaz odaklarındaki ÖR
ekspresyonu arasında anlamlı ters korelasyon ortaya çıkmaktaydı. Bu görüşe bir destek
de yine metastatik grubun primer tümör odağındaki ÖR ekspresyonu ile metastaz
odağındaki
bcl-2
ekspresyonu
arasındaki
istatistiksel
olarak
anlamlı
pozitif
korelasyonun varlığı ile de verilebilir. Primer tümör dokularında ÖR ve siklinD1
ekspresyonları arasında güçlü istatistiksel anlam dikkati çeker iken bcl-2 ile böyle bir
ilişki görülmemekteydi. Ancak bcl-2 ile ÖR arasında anlamlı ilişki metastatik grubun
primer ve metastatik odakları arasında mevcuttu. Metastatik grupta primer tümör
dokusu ÖR pozitif olan olguların %66’ sının metastatik odağı bcl-2 pozitif iken, ÖR
negatif olanların %68’ inin metastaz odağı bcl-2 için negatifdi (χ2=5,298, P=0,021).
Özetlenecek olursa meme kanserinde hücre survisini etkiyelen gen ve gen ürünleri
74
ekspresyonları arasındaki pozitif ve negatif korelasyonlar metastatik odağın kendi
içinde ya da metastatik odakla primer odak arasında anlamlı hale gelmekte ya da
mevcut ilişki daha da kuvvetlenmekteydi. PR ekspresyonu, bcl-2 pozitifliği ile
metastatik olguların primer tümör dokularında anlamlı, ancak ters bir korelasyon
göstermekteydi (χ2=5,534, P=0,019). PR pozitif olguların %90’ ı bcl-2 için negatif iken
bcl-2 pozitif olanların %87’ si PR için negatifti. PR ekspresyonu ile genel çalışma
grubunda anlamlı ilişki saptanan diğer bir klinikopatolojik parametre, primer tümör
boyut aralığı idi. Primer tümörü 20 mm’ nin altında olanların %57’ sine karşın tümörü
40 mm’ den büyük olanların %27’ si PR için pozitifti (χ2=6,550, P=0,038). Tümör
boyutu azaldıkça PR ekspresyonu artmaktaydı. Çalışmamız, meme kanserinde PR
pozitifliğinin prognoz açısından olumlu klinikpatolojik parametreler ile ilişkisini ortaya
koyması bakımından zayıf sonuçlar vermiştir. Daha küçük boyutlu tümörlerde PR
pozitifliğinin anlamlı olarak daha yüksek oranlarda görülmesi dışında prognoz açısından
olumlu bir ilişki saptanmamıştır. Ancak ÖR’ nin aksine, metastatik grupta PR’ nin bcl-2
ekspresyonu ile anlamlı ters korelasyonu, progesterojenik uyarım ile bcl-2 down
regülasyonunun meydana gelerek tümör hücre soyunda apopitoz üzerindeki
inhibisyonun kalkması ve östrojeninin neden olduğu ağırlıklı hücre proliferasyonu
yerine hücrede diferansiyasyonun uyarılmasının ortaya çıkabileceği düşünülebilir.
Benzer bir ilişki, endometriumda karşılanmamış östrojenik uyarımın hiperplazi/neoplazi
spektrumunda kontrolsüz proliferatif gelişime yol açarken, progesteron ile östrojenik
uyarımın dengelenmesinin aşırıya kaçan proliferasyonun önünü alması fenomeni ile
açıklanabilir. Çalışmamızda PR ile bcl-2 ekspresyonu arasında saptadığımız ters
korelasyon bilgimiz dahilinde meme kanserlerinde ilk kez saptanan bir bulgudur.
Literatürde bcl-2 ile PR arasında güçlü pozitif korelasyon sıklıkla rapor edilmiştir
(Bharagava, 1994; Hellemans, 1995; Tawfik, 2011). Bcl-2’ nin hormon reseptörleri ile
güçlü pozitif korelasyonu, bcl-2’ nin olumlu bir prognostik gösterge olduğunun önemli
kanıtlarından biri olarak neoadjuvan hormonoterapiye duyarlılığın oldukça iyi bir
belirleyicisi
olmasından
dolayı
ileri
sürülmektedir.
Literatürde
HER-2/neu
ekspresyonunun da bcl-2 ekspresyonu ile ters korelasyon gösterdiği bildirilmektedir
(Tawfik, 2011). Hem genel çalışma grubunun hem de metastatik grubun primer tümör
dokularındaki bcl-2 ve HER2/neu ekspresyonları arasında istatistiksel anlamlı ilişki
görülmez iken metastatik tümör odaklarındaki bcl-2 pozitifliği ile aynı olguların karşılık
75
gelen primer tümör dokularında izlenen HER-2/neu ekspresyonu arasında istatistiksel
anlamlı ters korelasyon ortaya çıkmaktaydı (χ2=10,650, P=0,014). Primer tümörü skor
3+ olan olguların ancak %9’ unun metastatik odağı bcl-2 pozitif iken bu oran skor 0 ve
1+ olanlarda sırasıyla %67 ve %63 idi. Metastatik odak bcl-2 ve HER-2/neu
ekspresyonu da ters bir korelasyon göstermekle beraber burada istatistiksel anlam
ortaya çıkmamaktaydı (χ2=6,346, P=0,096). Benzer şekilde istatistiksel anlam gen
amplifikasyonu ile bcl-2 ekspresyonu arasında da mevcuttu (χ2=4,009, P=0,045). HER2/neu gen amplifikasyonu gösteren olguların %35’ inin metastatik odağı bcl-2 pozitif
iken nonamplifiye olgularda bu oran %64’ e çıkmaktaydı. Aksiller lef düğümü
metastazı gösteren meme kanseri olgularının metastatik odaklarında hem ÖR hem de
bcl-2 ekspresyonunun HER-2/neu ekspresyonu ve/veya gen amplifikasyonu ile ters
korelasyonlarının istatistiksel olarak anlamlı ilişki göstermesi, tümör evresinin
ilerlemesi ile tümör hücre proliferasyonundan sorumlu yolakların değişiklik gösterdiği
görüşüne destek verir niteliktedir. Ancak bununla çelişen bir bulgumuz metastatik
tümör odaklarda bcl-2 pozitifliğinin olguların daha büyük bölümünde ortaya
çıkmasıydı. Metastatik odaklarda bcl-2 pozitifliği olguların %52’ sinde görülürken aynı
olguların primer odaklarında bcl-2 pozitifliği %30 olguda dikkati çekmekteydi. Bununla
paralel olan bir diğer bulgu da aksiller lenf düğümü metastazı göstermeyen 15 olgunun
primer tümör odaklarında bcl-2 pozitifliğinin %13 olguda görülmesiydi. Bu
sonuçlardan, söz konusu gen ve gen ürünlerinin en azından bir kısmının primer ve
metastatik tümör odaklarındaki pozitiflik frekanslarından ziyade birbirleri ile olan
korelasyonlarının, tümörün histolojik diferansiyasyon derecesi ve evresine göre hücre
proliferasyonunda başlıca sorumlu olan yolağın belirlenmesinde daha önemli
olabileceği düşünülebilir. Gerçekten de yukarıda birbirleri ile ilişkilerinden bahsedilen
ve başlıca hücre sürvisi ile ilişkili gen ürünlerinin aksiller lenf düğümü pozitif olguların
(50 olgu) ve aksiller metastaz göstermeyen olguların (15 olgu) primer tümör
dokularındaki pozitiflik frekansları karşılaştırıldığında HER-2/neu gen amplifikasyonu
dışında anlamlı bir fark görülmedi. Metastatik grupta ise primer odak ve metastatik
odak HER-2/neu, ÖR, p53 ve siklinD1 ekpresyonları arasında güçlü istatistiksel anlama
sahip pozitif korelasyonlar dikkati çekmekteydi. Bu grupta diğer biyolojik belirteçler
için primer ve metastatik odaklar arasındaki ekspresyonları arasında anlamlı bir fark
çıkmamaktaydı. Çalışmamızda gözlemlediğimiz primer ve metastatik odaklardaki HER-
76
2/neu, ÖR, p53 ve siklinD1 ekspresyonları arasındaki güçlü pozitif korelasyonun varlığı
ve diğer biyolojik parametreler için de anlamlı bir ters korelasyonun görülmemesi,
metastatik tümör hücre klonununun köken aldığı primer tümör dokusu ile temelde
birçok benzerlikler içerdiği ve bunu progresyona rağmen koruduğu görüşünü destekler
niteliktedir.
Meme kanseri gelişimi ve progresyonu sırasında görülen değişime uğramış
moleküler mekanizmalar arasında apopitozun regülasyonu ile ilgili olanlar önemli bir
yere sahiptir. Bu mekanizmalardan ikisinden (p53 ve bcl-2) yukarıda ayrıntılı olarak
bahsedilmiştir. Meme kanserinde p53 mutasyonları ve anormal bcl-2 ekspresyonları
yanında ekstrensek apopitoz yolağını belirleyen Fas ve ligandı FasL son zamanlarda
çeşitli solid tümörlerde yoğun araştırma konusu olmuştur. Fas(CD95) birçok dokuda
hücre membranında eksprese edilmektedir. FasL ekspresyonu ise dalak, akciğer, barsak,
uterus, testis ve göze sınırlıdır (French, 1996). Fas aracılı apopitozun immünolojik
toleansın sürdürülmesinde önemli olduğu gösterilmiştir (Nagata, 1995; Griffith, 1997).
Malign transformasyonun kontrolünde Fas/FasL sisteminin potansiyel bir etkisi olduğu
tanımlanmıştır (O’ Connel, 1996). Kanser progresyonu sırasında Fas molekülü
ekspresyonunun azalması ve/veya Fas sinyal yolunun bozulması ile Fas aracılı
apopitozisin kaybolduğu gösterilmiştir (von Reyher, 1998; Hughes, 1997; Nambu,
1998). Buna karşılık, kolon, pankreas, karaciğer, akciğer ve özofagus gibi bazı solid
tümörlerde FasL ekspresyonunun arttığı bidirilmiştir (Möller, 1994; Ungefroren, 1998;
Higaki, 1996; Niehans, 1997; Gratas, 1998; Keane, 1996). Tüm bu bulgular, tümör
hücresinin, sellüler immün yanıttan korunmak için tümörogenezis sürecinde Fas
sisteminin hem sentezini hem de fonksiyonunu azaltarak, FasL’ yi ise tam tersine aktive
ederek geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğu hipotezini destekler niteliktedir.
Kanser hücrelerinde FasL ekspresyonu artışının, sadece immün hücrelerin elemine
edilmesini değil aynı zamanda Fas eksprese eden çevre normal mezenkimal dokunun ve
epitelyal parankimin yıkımını da sağlayarak tümör invazyonu için kolaylaştırıcı bir rol
oynadığı kabul edilmektedir (Müllauer, 2000). Mottolese ve ark benign ve malign
meme lezyonlarını analiz ettikleri çalışmalarında Fas ekspresyonunun benign
lezyonların %91’inde görülürken malign lezyonların %57’ sinde saptandığını, bunun
tam tersine FasL’ nin ise malign lezyonlarda anlamlı derecede daha yüksek olarak
eksprese edildiğini bildirdiler (Mottolese, 2000). Ayrıca Fas kaybı ve FasL ekspresyon
77
artışının özellikle pür in situ karsinomalarda görüldüğünü, bu nedenle Fas/FasL
disregülasyonunun meme karsinogenezinde erken bir bulgu olarak kabul edilebileceğini
ileri sürmüşlerdir. Hatta FasL pozitif benign meme lezyonlarının karsinoma gelişimi
için artmış riske sahip olup olmadıklarının da sorgulanabileceğini ifade etmişlerdir.
Aynı araştırmacılar analizlerinde Fas kaybı ve FasL ekspresyon artışının metastatik
hastalık ve daha büyük tümör boyutu ile ilişkili olduğunu göstermişlerdir. Bu
araştırmacıların çalışmasında Fas+/FasL- fenotipe sahip olgular ise daha çok lenf
düğümü negatif, küçük boyutlu tümör olgularıydı. Mottolese ve ark Fas/FasL
ekspresyonundaki değişimin olumsuz bir prognostik faktör olduğunu, özellikle de Fas
ekspresyonundaki kaybın azalmış hastalıksız yaşam süresi ile ilişkili olduğunu
bildirmişlerdir (Mottolese, 2000). Müllauer ve ark tarafından yapılmış benzer bir
çalışmada da benign meme dokusu ile karşılaştırıldığında meme kanseri olgularının
büyük kısmında FasL ekspresyonunun artmış olduğu sonucuna ulaşıldı (Müllauer,
2000). Reimer ve ark’ da FasL ekspresyonu ile tümör histolojik diferansiyasyonu
arasında pozitif korelasyon olduğunu bildirdi (Reimer, 2000). Bizim çalışmamızda da
Fas ve FasL ekspresyonlarının bazı klinikopatolojik parametreler ile anlamlı ilişkiler
gösterdiği ortaya çıkmıştır. Genel çalışma grubunda primer tümör dokusunda analiz
edilen Fas ekspresyonu özellikle 50 yaş üstü olgularda pozitifti. Elli yaş üstü olguların
%40’ı Fas pozitif iken 50 yaş altı olanların %20’ si Fas negatif çıkmaktaydı. Fas pozitif
olguların %78’ i ise 50 yaş üzerindeydi (χ2=3,964, P=0,046). Fas ekspresyon durumuna
göre ortalama yaş da anlamlı farklılık göstermekteydi (t=2,244, P=0,027). Fas pozitif
olguların ortalama yaşı 61 iken negatif olanlarınki 54,5 idi. Daha genç yaş grubundaki
meme kanseri olgularında Fas kaybı, bu yaş grubundaki meme kanserlerinin daha
agresif seyirli olmasının bir nedeni olabilir. Çalışmamızda primer tümör dokusu Fas
pozitifliği ile tümör boyutu arasında ise anlamlı ters korelasyon dikkati çekmekteydi.
Literatürün aksine Fas pozitif olgularımızın ortalama tümör boyutu Fas negatif
olanlarınkinden anlamlı derecede daha büyük idi (t=2,274, P=0,025). Çalışmamızda
aksiller lenf düğümü pozitifliği ile primer tümör dokusu Fas ve FasL ekspresyonları
arasında anlamlı bir ilişki ortaya çıkmaz iken metastatik grupta primer tümör Fas
ekspresyonu ile metastatik aksiller lenf düğümü sayısı arasında istatistiksel olarak
sınırda anlamsız olan bir korelasyonun bulunduğu dikkati çekmekteydi. Üç ve daha az
pozitif aksiller lenf düğümü olan olguların %20’ sinin primer tümörü Fas pozitif iken 4
78
ve üzeri pozitif lenf düğümü olan olguların %46’ sında primer tümör dokusu Fas
pozitifti. Primer tümörü Fas pozitif olan metastatik olguların %81’inde metastatik lenf
düğümü sayısı 4 ve üzerindeydi (χ2=2,920, P=0,087). Pozitif lenf düğümü sayısı ile Fas
ekspresyonu arasındaki ilişki, tümör boyutu ve Fas ekspresyonu arasında saptadığımız
literatürle zıt olan korelasyona benzerdi. Fas/FasL sisteminin karsinogenezdeki ileri
sürülen mekanizması düşünüldüğünde tümör boyutu ve metastatik lenf düğümü sayısı
ile Fas ekpresyonu arasında saptadığımız korelasyon beklenin tersi yönde idi.
Serimizde Fas ekspresyonunun anlamlı korelasyon gösterdiği bir diğer parametre FasL
idi. Korelasyon pozitif yöndeydi (χ2=12,138, P=0,0001). Fas pozitif olguların %70’ i
FasL için de pozitif iken Fas negatiflerin %67’ si FasL negatifti. İleri sürülen hipotez ile
bu durum çelişkili gibi görülebilir. Karsinogenezde, kanser hücresinin immün yanıttan
korunmak için Fas/FasL sisteminde Fas ekspresyonunun kaybı, FasL ekspresyonunun
artışı ile karakterli disregülasyonun olgularımızın sadece %22’ sinde ortaya çıkması
dikkat çekicidir. Tek başına Fas pozitifliği ise olguların %10’ unda görülmüştür. Tüm
grup dikkate alındığında Fas negatiflik oranı %67, FasL pozitiflik oranı ise %45’ dir.
Metastatik grubun primer tümör dokusu analiz sonuçları dikkate alındığında ise tüm
grubun Fas ve FasL pozitiflik frekansları yaklaşık tüm çalışma grubununkine yakın idi
(sırasıyla, %37 ve %54). Bu grupta Fas-/FasL+ fenotipe sahip olguların oranı ise %28’ e
ulaşmaktaydı. Metastaz odaklarında Fas ve FasL analizi gerçekleştirildiğinde ise daha
çarpıcı bir sonuç ortaya çıkmaktaydı. Metastaz odaklarında Fas pozitifliği olguların
sadece %12’ sinde mevcuttu. FasL pozitifliği ise %59 idi. Bunun da ötesinde metastatik
klonlarda Fas-/FasL+ fenotip, olguların %54’ ünde saptandı. Bu sonuçlardan, metastatik
klonlarda daha da net olarak ortaya çıkan Fas-/FasL+ yönündeki fenotipik değişimin,
karsinogenezde tümörün agresif davranış kazanması ile ilişkili oluğunu ileri sürebiliriz.
Metastatik tümör odaklarındaki FasL ekspresyonunun ilişkili olduğu diğer
2 parametre 50 yaş altı ve üstü durum ile primer odak bcl-2 ekspresyonu idi. Elli yaş
üstündeki olguların %72’ sinin metastatik odağı FasL için pozitif iken 50 yaş
altındakilerde bu oran sadece %23 idi (χ2=8,922, P=0,003). Bu sonuca göre daha agresif
kanser hücre klonlarının tayininde ileri yaşın da belirleyici bir etken olması
düşünülebilir. Metastaz odağı FasL ekspresyonu ile primer tümör dokusu bcl-2
ekspresyonu arasındaki ilişki ise apopitozdan ve immün yanıttan korunma
mekanizmalarının ilişkili olabileceğine işaret edebilir. Metastatik hasta grubunda primer
79
tümör odağı bcl-2 ekspresyonu gösteren olguların %83’ ünün metastatik tümör odağının
FasL için pozitif olması bu görüşümüzü destekleyebilir niteliktedir (χ2=4,706, P=0,030).
Tümör dokusunda FasL ekspresyonunun hormonal bir regülasyon ile
ilişkili olabileceğine dair bir literatür verisine sahip değiliz. Ancak östrojenin birçok
hücre tipinde olduğu gibi meme kanserinde de apopitozun uyarılması yönünde etkinlik
gösterdiğine dair güçlü kanıtlar bildiren raporlar mevcuttur (Lewis-Wambi, 2009).
Kanser hücresinde östrojenin hem ekstrinsek hem de intrensek yolak üzerinde etkili
olan süreçler ile apopitozu indükleyebileceği bildirilmiştir. Ancak çalışmamızda daha
farklı yorumlanabilecek bir sonuca ulaşmış bulunuyoruz. Genel çalışma grubunda ÖR
pozitifliğinin FasL ekspresyonu ile pozitif korelasyonu dikkat çekiciydi (χ2=7,494,
P=0,006). ÖR pozitif olguların %58’ i aynı zanda FasL için de pozitif idi. ÖR negatif
olanların da %69’ u FasL negatif tümöre sahipti. Bu bulgu, kanser hücresinin immün
yanıttan korunmak ve invazyon yeteneği kazanabilmek gibi daha agresif biyolojik
özellikleri kazanmasında östrojen hormonunun rolüne işaret eder niteliktedir. Gerçekten
de meme kanseri gelişimi ve progresyonunda östrojen hormonunun rolüne işaret eden
güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Bunlar daha çok transformasyondaki hücrede proliferatif
kapasitenin arttırılması yönünde etkilerdir. Kanser hücresinde FasL ekspresyonunun
arttırılması yönündeki etki bilgimiz dâhilinde daha önce bildirilmiş bir bulgu değildir.
Ancak östrojenin birçok hücre tipinde FasL geni üzerinde östrojene duyarlı
bölge/bölgeler üzerinde etkinlik göstererek FasL gen amplifikasyonu ve/veya
ekspresyonuna yol açabileceği bildirilmiştir (Kasibhatla, 1998; Kavurma, 2001). Bu
verilere de dayanarak meme kanserinde daha agresif klonların belirlenmesinde
östrojenin mevcut bilinen rolüne ilave olarak tümör hücresinde FasL ekspresyonunu
artırmasının da rolünün olabileceğini speküle edebiliriz.
Apopitoz sürecinde hem ekstrinsek hem de intrensek yolakta nihai hedef
kaspazların aktifleşmesidir. Sistein proteazlar olan kaspazlar sitoplazmada zimojenler
halinde pro-enzim formunda bulunur. Efektör bir kapsaz olan kaspaz-3 meme dâhil
birçok dokuda mevcuttur. Sitoplazmada kaspaz-3’ ün aktif formunun görülmesi
apopitoza giden hücrede erken bir bulgudur ve apopitozun klasik morfolojik
özelliklerinin gelişiminin habercisidir. Bu nedenle immünohistokimyasal olarak kaspaz3’ ün aktif formuna spesifik antikorlar ile boyanma, erken evre apopitoz sürecinde
bulunan hücreleri göstermektedir (Hadjiloucas, 2001). Meme lezyonlarında kaspaz-3,
80
kaspaz-6 ve kaspaz-8 ekspresyonlarının analiz edildiği bir çalışmada neoplastik
progresyonla paralel olarak bu kaspazların artmış ekspresyonlarının gözlendiği rapor
edilmiştir (Vakkala, 1999). Malign tümörlerde apopitoz artışı bilinen bir durumdur
(Soini, 1998). Meme karsinomalarında da, yüksek histolojik dereceli tümörler, düşük
dereceli olanlara göre daha yüksek apopitotik indeks göstermektedirler (Lipponen,
1994). Meme kanserlerinde apopitozun diğer bazı parametreler ile ilişkili olduğu rapor
edilmiştir. Bu parametreler arasında proliferasyon, tümör ploidi ve ortalama yaşam
beklentisi ile pozitif korelasyon söz konusu iken ÖR, PR durumu ve bcl-2 ekspresyonu
ile ters korelasyonlar bildirilmiştir (Lipponen, 1994; Mustonen, 1997). Çalışmamızda
genel çalışma grubunda kaspaz-3 ekspresyonunun Fas, FasL ve metastatik lenf düğümü
sayısı ile anlamlı korelasyonlar gösterdiği dikkati çekti. Fas ve kaspaz-3 negatifliği
anlamlı olarak ilişkiliydi (χ2=5,342, P=0,021). Fas negatif olguların %75’ i kaspaz-3
için de negatif idi. Fas ve kaspaz-3 negatif olgular tüm olguların %50’ ini meydana
getirmekte idi. Benzer korelasyon kaspaz-3 ile FasL arasında da görüldü (χ2=8,619,
P=0,003). Hem FasL hem de kaspaz-3 için negatif olan olgular, genel çalışma grubunun
%43’ ünü oluşturmaktaydı. Kaspaz-3 pozitiflerin %66’ sı FasL için de pozitifti. Hâlbuki
Fas pozitifliği ile yapılan karşılaştırmada bu oran %49 çıkmaktaydı. Buradan kaspaz-3’
ün FasL ekspresyonu ile daha kuvvetli bir ilişkisi olduğu ileri sürülebilir. Aslında
Fas/FasL sisteminin meme karsinogenezinde ileri sürülen rolü dikkate alındığında
bunun tersi bir durumun beklenmesi gerekirdi. Kaspaz-3 ekpresyonunun Fas
ekspresyonu ile daha kuvvetli bir ilişkide olması gerekirdi. FasL aktivitesinin
düzenlenmesinde FasL geni üzerinde östrojenin etkinliğinden bahsedilmişti. Östrojenin
meme kanserinde FasL ekspresyonunu indükleyici etkisi ile tümör dokusunda apopitozu
artırarak tedavide olumlu yönde bir etkinlik sağlayabileceği bazı yayınlarda
bildirilmiştir (Lewis-Wambi, 2009). Dolayısıyla Fas/FasL sisteminin kanser hücresinde
yeniden düzenlenmesi, karsinogenezde iki yönlü bir etkinlik gösterebilir. Bu
etkinliklerden biri Fas kaybı, FasL artımı ile immün yanıttan korunma ve invazyona
yardımcı olma, diğeri ise tam tersi yönde hem Fas hem de FasL’ nin kanser hücresi
üzerinde ekspresyonunun ve etkinliğinin ve ayrıca birbirleri ile etkileşimlerinin artması
ile tümör dokusunda apopitozun uyarılması yönünde olabilir. Karsinogenez olayının
kompleksitesi ve daha bilinmeyen birçok noktanın varlığı, literatürde bildirilmiş
bulguların tam tersi yönde çıkan sonuçların yorumlanmasını güçleştirmektedir.
81
Gerçektende Fas kaybının daha büyük tümör boyutu ve aksiller lenf düğümü pozitifliği
ile ilişkisinden bahseden çalışmaların aksine bizim çalışmamızda Fas pozitifliği daha
büyük tümör boyutu ve daha çok sayıda pozitif aksiller lenf düğümü ile ilişkili
bulunmuştur. İleri sürülen mekanzimalar kapsamında bu bulguları açıklamak güçtür.
Çalışmamızda, metastatik grupta, primer tümör dokusu kaspaz-3 ekspresyonunun
pozitif lenf düğümü sayısı ile de anlamlı ters bir korelasyona sahip olduğu dikkati
çekmiştir (χ2=6,944, P=0,008). Üç ve daha az pozitif lenf düğümüne sahip olguların
%71’ inin primer tümörü kaspaz-3 pozitif iken, 4 ve üzeri pozitif lenf düğümüne sahip
olguların %69’ u kaspaz-3 için negatif idi. Bu sonuç, apopitoz sürecinin, metastatik lenf
düğümü sayısıyla ters korelasyonuna işaret eder niteliktedir. Ancak aynı grubun
metastatik tümör odaklarındaki kaspaz-3 ekspresyonu, pozitif lenf düğümü sayısı ile
pozitif yönde (istatistiksel anlam olmamakla birlikte) koreleydi. Üç ve daha az pozitif
lenf düğümü gösteren olguların %67’ sinin metastatik klonu kaspaz-3 pozitif iken 4 ve
üzeri pozitif lenf düğümüne sahip olgularda bu oran %75’ ulaşmaktaydı. Dolayısıyla,
apopitoz süreci daha önceden de bahsedildiği gibi karsinogenezde iki yönlü etki
gösterebilen bir süreç olma özelliğine sahip olduğu görüşümüzü burada bir kez daha
vurgulayabiliriz. Yüksek apopitotik indeks, özellikle malign tümörlerin bilinen ve kabul
edilmiş karakteristiklerinden biridir. Malign tümörlerde apopitozdan korunma yönünde
geliştiği düşünülen genetik,
moleküler ve biyokimyasal değişimlerin yanında,
apopitozu uyaran yönde değişimlerin varlığının da izlenmesi karsinogenez sürecinin
karmaşıklığının bir başka göstergesi olarak düşünülebilir.
82
Çalışmamızda elde ettiğimiz verilerin analizleri neticesinde ulaşılan sonuçlar
aşağıda kısaca özetlenmiştir;

Çalışmamızda HER-2/neu aşırı ekspresyon oranı %14,3 iken HER-2/neu gen
amplifikasyon oranı %25’ dir.

Gen ekspresyon ve amplifikasyon oranı metastatik grupta daha da yükselerek
sırasıyla %22 ve %40 düzeylerine ulaşmaktadır.

Aksiller lenf düğümü metastazı gösteren olgularda gen amplifikasyon oranımız
%40 iken lenf düğümü negatif olgularımızda HER-2/neu gen amplifikasyonu
%6,7 düzeyinde kalmaktadır (P=0,025).

HER-2/neu geninin reseptör düzeyinde İHK ile analizi ile gen düzeyinde FISH
analiz sonuçları yüksek bir uyum göstermiştir (χ2=66,331, P=0,0001).

Benzer uyum metastatik grup tek başına ele alındığında da devam etmektedir
(χ2=35,303, P=0,0001). Skor 2+ olgulara göre skor 1+ olgularımızın HER-2/neu
gen amplifikasyon durumu daha belirsiz bir durumdur. Skor 1+ olguların FISH
sonucu ile uyum oranı metastatik grupta daha da azalmaktadır. Bu nedenle eğer
aksiller lenf düğümü metastazına sahip bir olgu HER-2/neu için İHK ile skor 1+
sonuç veriyor ise kabul edilen genel görüşün aksine gen amplifikasyonu için
negatif kabul edilmemeli, FISH yöntemi ile HER-2/neu gen durumu analiz
edilmelidir.

Metastatik lenf düğümü tümör odağındaki herhangi bir düzeydeki HER-2/neu
ekspresyon skoru (skor 1+ dahi olsa) kuvvetle primer tümör odağında HER2/neu gen amplifikasyonuna işaret etmektedir (χ2=17, 453, P=0,001).

Metastatik olguların %22’ sinin primer tümör dokusu HER-2/neu aşırı
ekspresyonu gösterir iken %40’ ı gen amplifikasyonu göstermektedir. Bu
sonuçlara göre HER-2/neu reseptör ekspresyonundan başka gen ve faktörler de
sorumlu olabileceği gibi İHK skorlamasında gen pozitifliğine işaret eden skor
eşiğinin en azından lenf düğümü pozitifliği gösteren olgularda düşürülmesi
gerektiği teklif edilebilir.

HER-2/neu gen amplifikasyonunun aksiller lenf düğümü metastazı ile ilişkisi
anlamlıdır (P=0,025).
83

HER-2/neu gen amplifikasyonu histolojik diferansiyasyon kaybı ile ilişkilidir
(χ2=8,778, P=0,012).

HER-2/neu gen amplifikasyonu ÖR negatifliği ile ilişkilidir (χ2=5,146,
P=0,048).

Metastatik klonda skor 1+ veya 2+ düzeylerinde dahi olan HER-2/neu
ekspresyonları hem primer tümör odağı hem de metastatik klon ÖR negatifliği
ile ilişkilidir [Sırasıyla (χ2=10,121, P=0,018), (χ2=10,788, P=0,013)].

ÖR pozitif olguların ortalama yaşı daha yüksektir (t=2,070, P=0,041).

ÖR ve PR durumu pozitif yönde korelasyon göstermektedir (χ2=21, 282,
P=0,0001).

Lojistik regresyon analizinde ÖR; 50 yaş üzeri, aksiller lenf düğümü durumu,
PR pozitifliği, FasL ve siklinD1 ekspresyonu ile anlamlı ilişki göstermektedir.

Lojistik regresyonda HER-2/neu gen amplifikasyonu; 50 yaş üzeri, aksiller lenf
düğümü durumu ve metastatik lenf düğümü sayısı ile ilişkilidir.

HER-2/neu ekspresyonu ile ÖR pozitifliği arasında ters korelasyon mevcuttur
(χ2=10,788, P=0,013).

Meme kanserinde neoadjuvan tedavinin belirlenmesinde faydalanılan ÖR ve
HER-2/neu pozitiflikleri, prognostik değere sahip klinikopatolojik parametreler
olan aksiller lenf düğümü durumu, metastatik lenf düğümü sayısı ve
premenapozal-postmenapozal dönem ile ilişkilidir.

ÖR-siklinD1, histolojik diferansiyasyon derecesi-ÖR, histolojik diferansiyasyon
derecesi-HER-2/neu amplifikasyonu, siklinD1-bcl-2 arasında anlamlı ilişkiler
saptanmıştır [sırasıyla (χ2=15, 252, P=0,0001), (χ2=7, 698, P=0,021), (P=0,025),
(χ2=6,381, P=0,012)]. Bu ilişkiler düşük dereceli invaziv duktal karsinomalarda
hücre proliferasyonundan ÖR-siklinD1-bcl-2 etkileşiminin, yüksek dereceli
olanlardan HER-2/neu geninin sorumlu olduğuna işaret etmektedir.

Metastatik klon bcl-2 ekspresyonunun; primer tümör odağı ÖR ekspresyonu ile
pozitif yönde (χ2=5,298, P=0,021), HER-2/neu ekspresyonu (χ2=10, 650,
P=0,014) ve amplifikasyonu (χ2=4,009, P=0,045) ile ters yönde ilişkisinin
varlığı ve ayrıca metastatik klon ÖR ekspresyonunun primer tümör odağı p53
ekspresyonu ile ters yönde korelasyonu (χ2=4,196, P=0,041), tümör evresinin
84
ilerlemesi ile tümör hücre proliferasyonunundan sorumlu hücre içi yolakların
değişiklik gösterdiğine işaret etmektedir.

PR ile bcl-2 arasında pozitif korealasyon dikkati çekmiştir (χ2=5,534, P=0,019).

Fas ekspresyonu literatürün aksine daha büyük tümör boyutu ile ilişkilidir.
(t=274, P=0,025).

Daha yaşlı grupta (50 yaş üstü) Fas pozitifliği artmaktadır (χ2=3,964, P=0,046).

Fas, FasL ile pozitif yönde ilişkilidir (χ2=12,138, P=0,0001).

Fas-/FasL+ fenotipi en sık metastatik klonda izlenmiştir (%54).

ÖR, FasL ekspresyonunun düzenlenmesinde pozitif yönde bir etkiye sahiptir
(χ2=7,494, P=0,006).

Metastatik klon FasL ekspresyonu, primer tümör dokusu bcl-2 ekspresyonu ile
pozitif yönde koreledir (χ2=4,706, P=0,030).

FasL ve kaspaz-3 arasındaki ilişki Fas’ a göre daha kuvvetlidir (χ2=8,619,
P=0,003).

Metastatik grupta primer tümör dokusu kaspaz-3 ekspresyonu pozitif aksiller
lenf düğümü sayısı ile ters korelasyona sahiptir (χ2=6,944, P=0,008).

Bu sonuçlardan apopitozisin meme karsinogenezinde iki yönlü bir etkinliğe
sahip olduğu ileri sürülebilir
Çalışmamız sonucunda, meme kanserinde hedefe yönelik tedaviye karar
vermede kullanılan HER-2/neu İHK skorlamasına göre FISH analizine karar vermede
bir revizyonun yapılabileceğini düşünüyoruz. Aksiller lenf düğümü pozitif olan invaziv
duktal karsinomalı hastalarda HER-2/neu için negatif kategorideki ekspresyon
düzeyinde dahi (skor 1+) gen amplifikasyon oranı yüksek olup bu nedenle FISH analizi
bu grup hastalarda mutlaka yapılmalıdır. İnvaziv duktal karsinomaların son derece
heterojen bir grup malign neoplazm olduğu gerçeği elde ettiğimiz sonuçların analizinde
de ortaya çıkmaktadır. Sonuçlarımız hem meme kanseri prognozunun tahmin
edilmesinde hem de neoadjuvan tedavilerin belirlenmesinde rolü olan bir takım
klinikopatolojik ve biyolojik parametreler arasındaki ilişkilerin ortaya konması hem de
meme karsinogenezinde bugün itibariyle kabul edilmiş olan biyolojik parametreler arası
ilişkiler yanında henüz bildirilmemiş ve/veya tanımlanmamış bazı ilişkilerin de var
olabileceğine işaret etmesi bakımından önemlidir.
85
KAYNAKLAR












Pothos A, Plastira K, Plastiras A, Vlachodimitropoulos D, Goutas N,
Angelopoulou R. Comparison of chromogenic in situ hybridisation with
fluorescence in situ hybridisation and immunohistochemistry for the assessment
of her-2/neu oncogene in archival material of breast carcinoma. Acta Histochem
Cytochem. 2008; 41(3): 59-64.
2005 Yılı Türkiye Kanser İstatistikleri, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi
Başkanlığı, Epidemiyoloji ve Koruma Şube Müdürlüğü, Ankara,
http://ketem.org/istatistik.php (06.10.2011).
Dikicioglu E, Barutca S, Meydan N, Meteoglu I. Biological characteristics of
breast cancer at the primary tumour and the involved lymph nodes. Int J Clin
Pract. 2005; 59(9): 1039-44.
Slamon DJ, Godolphin W, Jones LA, Holt JA, Wong SG, Keith DE et al.
Studies of the HER-2 neu proto-oncogene in human breast and ovarian cancer.
Science 1989; 244: 707-12.
Koseoglu RD, Muslehiddinoglu A, Erkorkmaz U, Caferler JS, Durer P, Ozon
YH, “An analysis of HER-2/neu gene status in invasive ductal carcinomas using
immunohistochemistry and fluorescence in situ hybridization”, Turk J Med Sci.
2011; 41(5): 809-19.
Dandachi N, Dietze O, Hauser-Kronberger C. Chromogenic in situ
hybridization: a novel approach to a practical and sensitive method for the
detection of HER2 oncogene in archival human breast carcinoma. Lab Invest.
2002; 82: 1007-14.
Prati R, Apple SK, He J, Gornbein JA, Chang HR. Histopathologic
characteristics predicting HER-2/neu amplification in breast cancer. Breast J
2005; 11: 433-9.
Pothos A, Plastira K, Plastiras A, Vlachodimitropoulos D, Goutas N,
Angelopoulou R. Comparison of chromogenic in situ hybridisation with
fluorescence in situ hybridisation and immunohistochemistry for the assessment
of her-2/neu oncogene in archival material of breast carcinoma. Acta Histochem
Cytochem. 2008; 41: 59-64.
Ariga R, Zarif A, Korasick J, Reddy V, Siziopikou K, Gattuso P. Correlation of
her-2/neu gene amplification with other prognostic and predictive factors in
female breast carcinoma. Breast J. 2005; 11: 278-80.
Ridolfi RL, Jamehdor MR, Arber JM. HER-2/neu testing in breast carcinoma: a
combined immunohistochemical and fluorescence in situ aproach. Mod Pathol
2000; 13: 866-73.
Slamon D, Leyland-Jones B, Shak S, Paton V, Bajamonde A, Fleming T et al.
Addition of Herceptin (humanized anti-HER2 antibody) to first line
chemotherapy for HER2 overexpressing metastatic breast cancer (HER2+/MBC)
markedly increases anticancer activity: a randomized multinational controlled
phase III trial. Proc Am Soc Clin Oncol 1998; 17: 98a.
Onody P, Bertrand F, Muzeau F, Bièche I, Lidereau R. Fluorescence in situ
hybridization and immunohistochemical assays for HER-2/neu status
86














determination: application to node-negative breast cancer. Arch Pathol Lab Med.
2001; 125: 746-50.
Wang S, Saboorian MH, Frenkel EP, Haley BB, Siddiqui MT, Gokaslan S et al.
Assessment of HER-2/neu status in breast cancer. Automated Cellular Imaging
System (ACIS)-assisted quantitation of immunohistochemical assay achieves
high accuracy in comparison with fluorescence in situ hybridization assay as the
standard. Am J Clin Pathol 2000; 116: 495-503.
Gong Y, Booser DJ, Sneige N. Comparison of HER-2 status determined by
fluorescence in situ hybridization in primary and metastatic breast carcinoma.
Cancer 2005; 103: 1763-9.
Sirotkovic-Skerlev M, Krizanac S, Kapitanovic S, Husnjak K, Unusic J, Pavelic
K. Expression of c-myc, erbB-2, p53 and nm23-H1 gene product in benign and
malignant breast lesions: coexpression and correlation with clinicopathologic
parameters. Exp Mol Pathol. 2005; 79(1): 42-50.
Revillon, F., Bonneterre, J., Peyrat, J.P., 1998. ErbB-2 oncogene in human
breast cancer and its clinical significance. Eur. J. Cancer 34, 791–808.
Jacobs TW, Gown AM, Yaziji H, Barnes MJ, Schnitt SJ. Comparison of
fluorescence in situ hybridization and mmunohistochemistry for the evaluation
of HER-2/neu in breast cancer. J Clin Oncol. 1999; 17: 1974-82.
Hammock L, Lewis M, Phillips C, Cohen C. Strong HER-2/neu protein
overexpression by immunohistochemistry often does not predict oncogene
amplification by fluorescence in situ hybridization. Hum Pathol 2003; 34: 10437.
McCormick SR, Lillemoe TJ, Beneke J, Schrauth J, Reinartz J. HER2
assessment by immunohistochemical analysis and fluorescence in situ
hybridization: comparison of HercepTest and PathVysion commercial assays.
Am J Clin Pathol 2002; 117: 935-43.
Ross JS, Fleisher JA. HER-2/neu (c-erb-B2) gene and protein in breast cancer.
Am J Clin Pathol 1999; 112: 53-67.
Slamon DJ, Clark GM, Wong SG, Levin WJ, Ullrich A, McGuire WL. Human
breast cancer: correlation of relapse and survival with amplification of the HER2/neu oncogene. Science 1987; 235: 177-82.
Slamon DJ. Biologic approaches to managing advanced breast cancer. Cancer
Control 1999; 6: 7-11.
Ross JS, Fletcher JA, Bloom KJ, Linette GP, Stec J, Symmans WF et al.
Targeted therapy in breast cancer: the HER-2/neu gene and protein. Mol Cell
Proteomics 2004; 3: 379-98.
Kaptain S, Tan L, Chen B. Her-2/neu and breast cancer. DiagnMol Pathol 2001;
10: 139-52.
Harłoziñska A, Bar JK, Wenderski R, Bebenek M. Relationship between cerbB-2 oncoprotein, epidermal growth factor receptor, and estrogen receptor
expression in patients with ductal breast carcinoma. Association with tumor
phenotypes. In Vivo 1996; 10: 217-22.
Taucher S, Rudas M, Mader RM, Gnant M, Dubsky P, Bachleitner T et al. Do
we need HER-2/neu testing for all patients with primary breast carcinoma?
Cancer 2003; 98: 2547-53.
87













Bilous M, Ades C, Armes J, Bishop J, Brown R, Cooke B et al. Predicting the
HER2 status of breast cancer from basic histopathology data: an analysis of
1500 breast cancers as part of the HER2000 international study. Breast 2003; 12:
92-8.
Berger MS, Locher GW, Saurer S, Gullick WJ, Waterfield MD, Groner B et al.
Correlation of c-erbB-2 gene amplification and protein expression in human
breast carcinoma with nodal status and nuclear grading. Cancer Res. 1988; 48:
1238-43.
van de Vijver MJ. Assessment of the need and appropriate method for testing for
the human epidermal growth factor receptor-2 (HER-2). Eur J Cancer 2001; 37:
11-7.
Tsuda H, Hirohashi S, Shimosato Y, Hirota T, Tsugane S, Watanabe S et al.
Correlation between histologic grade of malignancy and copy number of c-erbB2 gene in breast carcinoma. Cancer 1990; 8: 1794-800.
Sauer T, Wiedswang G, Boudjema G, Christensen H, Karesen R. Assessment of
HER-2/neu overexpression and/or gene amplification in breast carcinomas:
should in situ hybridization be the method of choice? APMIS 2003; 111: 44450.
Lee A, Park WC, Yim HW, Lee MA, Park G, Lee KY. Expression of c-erbB2,
cyclin D1 and estrogen receptor and their clinical implications in the invasive
ductal carcinoma of the breast. Jpn J Clin Oncol. 2007; 37: 708-14.
Lebeau A, Deimling D, Kaltz C, Sendelhofert A, Iff A, Luthardt B et al. HER2/neu analysis in archival tissue samples of human breast cancer: Comparison of
immunohistochemistry and fluorescence in situ hybridization. J Clin Oncol.
2001; 19: 354-63.
Tubbs RR, Pettay JD, Roche PC, Stoler MH, Jenkins RB, Grogan TM.
Discrepancies in clinical laboratory testing of eligibility for trastuzumab therapy:
Apparent immunohistochemical false-positives do not get the message. J Clin
Oncol. 2001; 19: 2714-21.
Perez EA, Roche PC, Jenkins RB, Reynolds CA, Halling KC, Ingle JN et al.
HER-2 testing in patients with breast cancer: Poor correlation between weak
positivity by immunohistochemistry and gene amplification by fluorescence in
situ hybridization. Mayo Clin Proc. 2002; 77: 148-54.
Yeşim Eralp. Metastatik HER-2/neu pozitif meme kanserinde Trastuzumab
sonrası progresyon; ikinci seçim öncesi ve ötesinde Trastuzumab-bazlı
tedavilerin etkinliği. Meme Sağlığı Dergisi 2009; 5(1): 3-8.
Fitzgibbons PL, Page DL, Weaver D, Thor AD, Allred DC, Clark GM, et al.
Prognostic factors in breast cancer. College of American pathologists consensus
statement. Arch Pathol Lab Med. 2000; 124: 966–78.
Baş A, Yavuz E, Tuzlalı S, İlhan R, Asoğlu O, Güney N. c-erb B2 aşırı
ekspresyonu ile birlikte östrojen ve progesteron reseptör pozitifliği gösteren
invaziv meme karsinomu (66 olguda klinikopatolojik değerlendirme). Türk
Patoloji Dergisi 2006; 22(1): 5-10.
Sjogren S, Inganas M, Lindgren A, Holmberg L, Bergh J. Prognostic and
predictive value of c-erb-B2 overexpression in primary breast cancer, alone and
in combination with other prognostic markers. J Clin Oncol. 1998; 16: 462-69.
88














Zeillinger R, Kury F, Czerwenka K, Kubista E, SiutzG, Knogler W, et al. HER2
amplification, steroid receptors and epidermal growth factor receptor in primary
breast cancer. Oncogene 1989; 4: 109-14.
Marsigliante S, Muscella A, Ciardo V, Barker S, Leo G, Baker V, et al. Enzymelinked immunosorbent assay of HER2/neu gene product (p185) in breast cancer:
its correlation with sex steroid receptors, cathepsin D and histologic grades.
Cancer Lett. 1993; 75: 195-206.
Quenel N, Wafflart J, Bonichon F, Demascarel I, Troani M, Durand M, et al.
The prognostic value of c-erbB2 in primary breast carcinomas: a study on 942
cases. Breast Cancer Res Treat. 1995; 35: 283-91.
Konecny G, Pauletti G, Pegram M, Untch M, Dandekar S, Aguilar Z, et al.
Quantitative association between HER2/neu and steroid hormone receptors in
hormone receptor-positive primary breast cancer. J Natl Cancer Inst. 2003; 95:
142-53.
Russel KS, Hung MC. Transcriptional repression of the neu protooncogene by
estrogen stimulated estrogen receptor. Cancer Res. 1992; 52: 6624-29.
Huang HJ, Neven P, Drijkoningen M, Paridaens R,Wildiers H, Van Limbergen
E, et al. Association between HER2/neu and the progesterone receptor in
oestrogen-dependent breast cancer is age-related. Breast Cancer Res Treat.
2005; 91: 81-87.
Huang HJ, Neven P, Drijkoningen M, Paridaens R, Wildiers H, Van Limbergen
E, et al. Hormone receptors do not predict the HER2/neu status in all age groups
of women with an operable breast cancer. Ann Oncol. 2005; 16(11): 1755-61.
Pinto AE, Andre S, Pereira T, Nobrega S, Soares J. c-erb-B2 oncoprotein
overexpression identifies a subgroup of estrogen receptor positive (ER+) breast
cancer patients with poor prognosis. Ann Oncol. 2001; 12: 525-33.
Gago FE, Fanelli MA, Ciocca DR. Co-expression of steroid hormone receptors
(estrogen receptor and/or progesterone receptors) and Her2/neu (c-erbB-2) in
breast cancer: Clinical outcome following tamoxifen-based adjuvant therapy. J
Steroid Biochem Mol Biol. 2006; 98: 36-40.
Shou J, Massarweh S, Osborne CK, Wakeling AE. Mechanisms of tamoxifen
resistance: Increased estrogen receptor-HER2/neu cross-talk in ER/HER2positive breast cancer. J Natl Cancer Inst. 2004; 96: 926-35.
Ferrero-Pous M, Hacene K, Bouchet C, Le Doussal V,Tubiana-Hulin M,
Spyratos F. Relationship between c-erbB-2 and other tumor characteristics in
breast cancer prognosis. Clin Cancer Res. 2000; 6(12): 4745-54.
Sahin FI, Yilmaz Z, Yagmurdur MC, Atac FB, Ozdemir BH, Karakayali H,
Demirhan B, Haberal M. Clinical findings and HER-2/neu gene amplification
status of breast carcinoma patients. Pathol Oncol Res. 2006; 12(4): 211-5.
Dowsett M, Harper-Wynne C, Boeddinghaus I et al: HER-2 amplification
impedes the antiproliferative effects of hormone therapy in estrogen receptorpositive primary breast cancer. Cancer Res. 2001; 61: 8452-58.
Ko SS, Na YS, Yoon CS, Park JY, Kim HS, Hur MH, Lee HK, Chun YK, Kang
SS, Park BW, Lee JH. The significance of c-erbB-2 overexpression and p53
expression in patients with axillary lymph node-negative breast cancer: a tissue
microarray study. Int J Surg Pathol. 2007; 15(2): 98-109.
89














Sjöström-Mattson J, Von Boguslawski K, Bengtsson NO, Mjaaland I,
Salmenkivi K, Blomqvist C. The expression of p53, bcl-2, bax, fas and fasL in
the primary tumour and lymph node metastases of breast cancer. Acta Oncol.
2009; 48(8): 1137-43.
Arun B, Kilic G, Yen C, Foster B, Yardley D, Gaynor R, Ashfaq R. Correlation
of Bcl-2 and p53 expression in primary breast tumors and corresponding
metastatic lymph nodes. Cancer 2003; 98(12): 2554-9.
D'Andrea MR, Limiti MR, Bari M, Zambenedetti P, Montagutti A, Ricci F,
appagallo GL, Sartori D, Vinante O, Mingazzini PL. Correlation between
genetic and biological aspects in primary non-metastatic breast cancers and
corresponding synchronous axillary lymph node metastasis. Breast Cancer Res
Treat. 2007; 101(3): 279-84.
Choi DH, Shin DB, Lee MH, Lee DW, Dhandapani D, Carter D, King BL,
Haffty BG. A comparison of five immunohistochemical biomarkers and HER2/neu gene amplification by fluorescence in situ hybridization in white and
Korean patients with early-onset breast carcinoma. Cancer 2003; 98(8): 158795.
Timms JF, White SL, O’Hare MJ, Waterfield MD. Effects of erbB-2
overexpression on mitogenic signaling and cell cycle progression inhuman
breast luminal epithelial cells. Oncogene 2002; 21: 6573–86.
Doisneau-Sixou SF, Sergio CM, Carroll JS, Hui R, Musgrove EA, Sutherland
RL. Estrogen and antiestrogen regulation of cell cycle progression in breast
cancer cells. Endocr Relat Cancer 2003; 10: 179–86.
Neuman E, Ladha MH, Lin N, Upton TM, Miller SJ, DiRenzo J, et al. Cyclin
D1 stimulation of estrogen receptor transcription activity independent of cdk4.
Mol Cell Biol. 1997;17: 5338–47.
Zwijsen RM. CDK-independent activation of estrogen receptor by cyclin D1.
Cell 1997; 88: 405–15.
Zwijsen RM. Ligand-independent recruitment of steroid receptor coactivators to
estrogen receptor by cyclin D1. Genes Dev. 1998; 12: 3488–98.
Gaben AM, Saucier C, Bedin M, Redeuilh G, Mester J. Mitogenic activity of
estrogens in human breast cancer cells does not rely on direct induction of
mitogen-activated protein kinase/extracellularly regulated kinase or
phosphatidylinositol 3-kinase. Mol Endocrinol. 2004; 18: 2700–13.
Sabbah M, Courilleau D, Mester J, Redeuilh G. Estrogen induction of the cyclin
D1 promoter: involvement of a cAMP response-like element. Proc Natl Acad
Sci USA 1999; 96: 11217–22.
Lebeau A, Unholzer A, Amann G, Kronawitter M, Bauerfeind I, Sendelhofert A,
et al. EGFR, Her-2/neu, cyclin D1, p21 and p53 in correlation to cell
proliferation and steroid hormone receptor status in ductal carcinoma in situ of
the breast. Breast Cancer Res Treat. 2003; 79: 187–98.
Spyratos F, Andrieu C, Vidaud D, Briffod M, Vidaud M, Lidereau R, et al.
CCND1 mRNA overexpression is highly related to estrogen receptor positivity
but not to proliferative markers in primary breast cancer. Int J Biol Markers
2000; 15: 210–4.
Reed W, Florems VA, Holm R, Hannisdal E, Nesland JM. Elevated level of p27,
p21 and cyclin D1 correlate with positive oestrogen and progesterone receptor
90














status in node-negative breast carcinoma patients. Virchows Arch. 1999: 435;
116–24.
Takano Y, Takenaka H, Kato Y, Masuda M, Mikami T, Saegusa M, et al. Cyclin
D1 overexpression in invasive breast cancers: correlation with cyclin-dependent
kinase 4 and oestrogen receptor overexpression, and lack of correlation with
mitotic activity. J Cancer Res Clin Oncol 1999; 125: 505–12.
Hui R, Ball JR, Macmillan RD, Kenny FS, Prall OW, Campbell DH, et al.
EMS1 gene expression in primary breast cancer: relationship to cyclin D1 and
oestrogen receptor expression and patient survival. Oncogene 1998; 17: 1053–9.
Barnes DM, Gillett CE. Cyclin D1 in breast cancer. Breast Cancer Res Treat.
1998; 52: 1–15.
Oh YL, Choi JS, Song SY, et al. Expression of p21Waf1, p27Kip1 and cyclin
D1 proteins in breast ductal carcinoma in situ: relation with clinicopathologic
characteristics and with p53 expression and estrogen receptor status. Pathol Int.
2001; 51: 94–99.
Lamb J, Ladha MH, McMahon C, Sutherland RL, Ewen ME. Regulation of the
functional interaction between cyclin D1 and the estrogen receptor. Mol Cell
Biol. 2000; 20: 8667-75.
Park K, Han S, Kim HY, Ko I. Cytologic evaluation of cyclin D1 expression in
primary breast carcinoma. Cancer. 2001; 93: 211–5.
Shoker BS, Jarvis C, Davies MP, Iqbal M, Sibson DR, Sloane P.
Immunodetectable cyclin D(1) is associated with oestrogen receptor but not
Ki67 in normal, cancerous and precancerous breast lesions. Br J Cancer. 2001;
84: 1064–9.
Hwang TS, Han HS, Hong YC, Lee HJ, Paik NS. Prognostic value of combined
analysis of cyclin D1 and estrogen receptor status in breast cancer patients.
Pathol Int 2003; 53: 74–80.
Zukerberg LR, Yang WI, Gadd M, et al. Cyclin D1 (PRAD1) protein expression
in breast cancer: approximately one-third of infiltrating mammary carcinomas
show overexpression of the cyclin D1 oncogene. Mod Pathol 1995; 8: 560–7.
Zhang SY, Caamano J, Cooper F, Guo X, Klein-Szanto AJ.
Immunohistochemistry of cyclin D1 in human breast cancer. Am J Clin Pathol
1994; 102: 695–8.
Hadzisejdić I, Mustać E, Jonjić N, Petković M, Grahovac B. Nuclear EGFR in
ductal invasive breast cancer: correlation with cyclin-D1 and prognosis. Mod
Pathol. 2010; 23(3): 392-403.
Schuuring E, Verhoeven E, van Tinteren H, Peterse JL, Nunnink B, Thunnissen
FB, et al. Amplification of genes within the chromosome 11q13 region is
indicative of poor prognosis in patients with operable breast cancer. Cancer Res.
1992; 52: 5229–34.
Henry JA, Hennessy C, Levett DL, Lennard TW, Westley BR, May FE. Int-2
amplification in breast cancer: association with decreased survival and
relationship to amplification of c-erbB-2 and c-myc. Int J Cancer 1993; 53: 774–
80.
Gillett C, Smith P, Gregory W, Richards M, Millis R, Peters G, et al. Cyclin D1
and prognosis in human breast cancer. Int J Cancer 1996; 69: 92–9.
91
















Bilalovic N, Vranic S, Basic H, Tatarevic A, Selak I. Immunohistochemical
evaluation of cyclin D1 in breast cancer. Croat Med J. 2005; 46: 382–8.
Michalides R, Hageman P, van Tinteren H, Houben L, Wientjens E,
Klompmaker R, et al. A clinicopathological study on overexpression of cyclin
D1 and of p53 in a series of 248 patients with operable breast cancer. Br J
Cancer 1996; 73: 728–34.
van Diest PJ, Michalides RJ, Jannink L, van der Valk P, Peterse HL, de Jong JS,
et al. Cyclin D1 expression in invasive breast cancer. Correlations and
prognostic value. Am J Pathol. 1997; 150: 705–11.
Bilalovic NB, Vranic S, Basic H, Tatarevic A, Jselak I. Immunohistochemical
evaluation of Cyclin D1 in breast cancer. Croat Med J. 2005; 46: 382–8.
Turner BC, Gumbs AA, Carter D, et al. Cyclin D1 expression and early breast
cancer recurrence following lumpectomy and radiation. Int J Radiat Oncol Biol
Phys. 2000; 47: 1169–1176.
Lin HM, Lee YJ, Li G, et al. Bcl-2 induces cyclin D1 promoter activity in
human breast epithelial cells independent of cell anchorage. Cell Death Differ.
2001; 8: 44–50.
Zhou Q, Fukushima P, DeGraff W, et al. Radiation and the Apo2L/TRAIL
apoptotic pathway preferentially inhibit the colonization of premalignant human
breast cells overexpressing cyclin D1. Cancer Res. 2000; 60: 2611–15.
Pardo FS, Su M, Borek C. Cyclin D1 induced apoptosis maintains the integrity
of the G1/S checkpoint following ionizing radiation irradiation. Somat Cell Mol
Genet. 1996; 22: 135–44.
Han EK, Begemann M, Sgambato A, Soh JW, Doki Y, Xing WQ, et al.
Increased expression of cyclin D1 in a murine mammary epithelial cell line
induces p27kip1, inhibits growth, and enhances apoptosis. Cell Growth Differ.
1996; 7: 699–710.
Stendahl M, Kronblad A, Ryden L, Emdin S, Bengtsson NO, Landberg G.
Cyclin D1 overexpression is a negative predictive factor for tamoxifen response
in postmenopausal breast cancer patients. Br J Cancer 2004; 90: 1942–8.
Jirström K, Stendahl M, Ryden L, Kronblad A, Bendahl PO, Stal O, Landber G.
Adverse effect of adjuvant tamoxifen in premenopausal breast cancer with
cyclin D1 gene amplification. Cancer Res. 2005; 65: 8009–16.
Hwang TS, Han HS, Hong YC, Lee HJ, Paik NS. Prognostic value of combined
analysis of cyclin D1 and estrogen receptor status in breast cancer patients.
Pathol Int. 2003; 53: 74–80.
Marks JR, Humphrey PA, Wu K, Berry D, Bandarenko N, Kerns BJ, Iglehart
JD. Overexpression of p53 and HER-2/neu proteins as prognostic markers in
early stage breast cancer. Ann Surg. 1994; 219: 332-41.
Walker RA, Dearing SJ, Lane DP, Varley JM. Expression of p53 protein in
infiltrating and in-situ breast carcinomas. J Pathol. 1991; 165: 203-11.
Davidoff AM, Herndon JE 2nd, Glover NS, Kerns BJ, Pence JC, Iglehart JD,
Marks JR. Relation between p53 overexpression and established prognostic
factors in breast cancer. Surgery 1991; 110: 259-64.
Porter PL, Gown AM, Kramp SG, Coltrera MD. Widespread p53
overexpression in human malignant tumors. An immunohistochemical study
using methacarn fixed, embedded tissue. Am J Pathol. 1992;140:145-53.
92
















Tokatli F, Altaner S, Uzal C, Ture M, Kocak Z, Uygun K, Bilgi S. Association
of HER-2/neu overexpression with the number of involved axillary lymph nodes
in hormone receptor positive breast cancer patients. Exp Oncol. 2005; 27(2):
145-9.
Berardo MD, Elledge RM, de Moor C et al. Bcl-2 and apoptosis in lymph node
positive breast carcinoma. Cancer 1998; 82: 1296–302.
Bhargava V, Kell DL, van de Rijn M, and Warnke RA. Bcl-2 Immunoreactivity
in Breast Carcinoma Correlates with Hormone Receptor Positivity. American
Journal of Pathology 1994; 145(3): 535-40.
Hellemans P, van Dam PA, Weyler J, van Oosterom AT, Buytaert P and Van
Marck E. Prognostic value of bcl-2 expression in invasive breast cancer. British
Journal of Cancer 1995; 72, 354-60.
Tawfik K, Kimler BF, Davis MK, Fan F, Tawfik O. Prognostic significance of
Bcl-2 in invasive mammary carcinomas: a comparative clinicopathologic study
between “triple-negative” and non–“triple-negative” tumors. Hum Pathol. 2011
Jul 19. [Epub ahead of print].
Allred DC, Elledge R, Clark GM, Fuqua SA. The p53 tumor suppressor gene in
human breast cancer. Cancer Treat Res. 1994; 71: 63-77
Bertheau P, Steinberg SM, Merino MJ. C-erbB-2, p53, and nm23 gene product
expression in breast cancer in young women: immunohistochemical analysis and
clinicopathologic correlation. Hum Pathol. 1998; 29: 323-9.
Barbati A, Cosmi EV, Sidoni A, et al. Value of c-erbB-2 and p53 oncoprotein
co-overexpression in human breast cancer. Anticancer Res. 1997; 17: 401-5.
Bebenek M, Bar JK, Harlozinska A, Sedlaczek P. Prospective studies of p53 and
c-erbB-2 expression in relation to clinicopathological parameters of human
ductal breast cancer in the second stage of clinical advancement. Anticancer
Res. 1998; 18: 619-23.
Gasparini G, Weidner N, Bevilacqua P, et al. Tumor microvessel density, p53
expression, tumor size, and peritumoral lymphatic vessel invasion are relevant
prognostic markers in node-negative breast carcinoma. J Clin Oncol. 1994; 12:
454-66.
Elledge RM, Fuqua SA, Clark GM, Pujol P, Allred DC, William L. McGuire
Memorial Symposium. The role and prognostic significance of p53 gene
alterations in breast cancer. Breast Cancer Res Treat. 1993; 27: 95-102.
Davidoff AM, Kerns BJ, Iglehart JD, Marks JR. Maintenance of p53 alterations
throughout breast cancer progression. Cancer Res. 1991; 51: 2605-10.
Rosen PP, Lesser ML, Arroyo CD, Cranor M, Borgen P, Norton L. p53 in nodenegative breast carcinoma: an immunohistochemical study of epidemiologic risk
factors, histologic features, and prognosis. J Clin Oncol. 1995; 13: 821-30.
Daidone MG, Luisi A, Veneroni S, Benini E, Silvestrini R. Clinical studies of
Bcl-2 and treatment benefit in breast cancer patients. Endocr Relat Cancer. 1999;
6: 61–8.
Wang TT, Phang JM. Effects of estrogen on apoptotic pathways in human breast
cancer cell line MCF-7. Cancer Res. 1995; 55: 2487-9.
Leung LK, Wang TT. Paradoxical regulation of Bcl-2 family proteins by 17betaoestradiol in human breast cancer cells MCF-7. Br J Cancer 1999; 81: 387-92.
93















Joensuu H, Pylkkanen L, Toikkanen S. Bcl-2 protein expression and long-term
survival in breast cancer. Am J Pathol. 1994; 145: 1191–8.
Gee JMW, Roberston JFR, Ellis OA, Willsher P, McClelland RA, Hoyle HB,
Kyme SR, Finlay P, Blamey RW and Nichoson RI. Immunocytochemical
localization of bcl-2 protein in human breast cancers and its relationship to a
series of prognostic markers and response to endocrine therapy. Int. J. Cancer
1994; 59: 619-28.
Silvestrini R, Veneroni S, Daidone MG, et al. The Bcl-2 protein: a prognostic
indicator strongly related to p53 protein in lymph node-negative breast cancer
patients. J Natl Cancer Inst. 1994; 86: 499–504.
Kapranos N, Karaiosifidi H, Valavanis C, Kouri E, Vasilaros S. Prognostic
significance of apoptosis related proteins Bcl-2 and Bax in node-negative breast
cancer patients. Anticancer Res. 1997; 17: 2499–505.
van Slooten HJ, Clahsen PC, van Dierendonck JH, et al. Expression of Bcl-2 in
node-negative breast cancer is associated with various prognostic factors, but
does not predict response to one course of perioperative chemotherapy. Br J
Cancer 1996; 74: 78–85.
Lipponen P, Pietilainen T, Kosma VM, Aaltomaa S, Eskelinen M, Syrjanen K.
Apoptosis suppressing protein bcl-2 is expressed in well-differentiated breast
carcinomas with favourable prognosis. J Pathol. 1995; 177: 49–55.
Ioachim EE, Malamou-Mitsi V, Kamina SA, Goussia AC, Agnantis NJ.
Immunohistochemical expression of Bcl-2 protein in breast lesions: correlation
with Bax, p53, Rb, C-erbB-2, EGFR and proliferation indices. Anticancer Res.
2000; 20: 4221–5.
Sierra A, Castellsague X, Escobedo A, et al. Bcl-2 with loss of apoptosis allows
accumulation of genetic alterations: a pathway to metastatic progression in
human breast cancer. Int J Cancer. 2000; 89: 142–7.
Del Bufalo D, Biroccio A, Leonetti C, Zupi G. Bcl-2 overexpression enhances
the metastatic potential of a human breast cancer line. FASEB J. 1997; 11: 947–
53.
Haldar S, Negrin M, Monne M, Sabbioni S. and Croce CM, Down-regulation of
bcl-2 by p53 in breast cancer cells. Cancer Res. 1994; 54: 2095–7.
French, LE, Hahne M, Viard I, Radlgruber G, Zanone R, Becker K, Müller C
and Tschopp J Fas and Fas ligand in embryos and adult mice: ligand expression
in several immune-privileged tissues and coexpression in adult tissues
characterized by apoptotic cell turnover. J. Cell Biol. 1996; 133: 335–43.
Nagat S and Golsteion P. The Fas death factor. Science 1995; 267; 1449–56.
Griffith TS and Ferguson TA. The role of Fas ligand induced apoptosis in
immune privilege. Immmunol Today 1997; 18: 2240–4.
O’Connell J, O’Sullivan G, Collins JK and Shanahan F. The Fas counterattack:
Fas-mediated T cell killing by colon cancer cells expressing Fas ligand. J. Exp.
Med. 1996; 184: 1075–82.
Von Reyher U, Strater J, Kittstein W, Gschwendt M, Krammer PH and M’Oller
P. Colon carcinoma cells use different mechanisms to escape CD95-mediated
apoptosis. Cancer Res. 1998; 58: 526–34.
94















Hughes SJ, Nabu Y, Soldes OS, Hamstra D, Rehemtulla A, Iannettoni MD,
Orringer MB and Beer DG. Fas/APO-1 (CD95) is not translocated to the cell
membrane in esophageal adenocarcinoma. Cancer Res. 1997; 57: 5571–8.
Nambu Y, Hughes SJ, Rehemtulla AA, Hamstra D, Orringer MB and Beer DG.
Lack of cell surface Fas/APO-1 expression in pulmonary adenocarcinomas. J.
Clin. Invest. 1998; 101: 1102–10.
Möller P, Koretz K, Leithauser F, Bruderlein S, Henne C, Quentmeier A and
Krammer PH. Expression of APO-1 (CD95), a member of the NGF/TNF
receptor superfamily, in normal and neoplastic colon epithelium. Int. J. Cancer
1994; 57: 371–7.
Ungefroren H, Voss M, Jansen M, Roeder C, Henne-Bruns D, Kremer B and
Kalthoff H. Human pancreatic adenocarcinomas express Fas and Fas Ligand yet
are resistant to Fas mediated apoptosis. Cancer Res. 1998; 58: 1741–9.
Higaki K, Yano H. and Kojiro M. Fas antigen expression and its relationship
with apoptosis in human hepatocellular carcinoma and noncancerous tissues.
Amer. J. Pathol. 1996; 149: 429–37.
Niehans GA, Brunner T, Frizelle SP, Liston JC, Salerno CT, Knapp DJ, Green
DR and Kratzke RA. Human Lung Carcinomas express Fas Ligand. Cancer Res.
1997; 57: 1007–12.
Gratas SC, Tohma Y, Barnas C, Taniere P, Hainaut P and Ohgaki H. Up
regulation of Fas (APO-1/CD95) Ligand and down-regulation of Fas expression
in human esophageal cancer. Cancer Res. 1998; 58: 2057–62.
Kenae MM, Ettemberg SA, Lowrey GA, Russel EK and Lipkowitz S. Fas
expression and function in normal and malignant breast cell lines. Cancer Res.
1996; 56: 4791–8.
Müllauer L, Mosberger I, Grusch M, Rudas M, Chott A. Fas ligand is expressed
in normal breast epithelial cells and is frequently up-regulated in breast cancer. J
Pathol. 2000; 190(1): 20-30.
Mottolese M, Buglioni S, Bracalenti C, Cardarelli MA, Ciabocco L, Giannarelli
D, Botti C, Natali PG, Concetti A, Venanzi FM. Prognostic relevance of altered
Fas (CD95)-system in human breast cancer. Int J Cancer. 2000; 89(2): 127-32.
Reimer T, Herrnring C, Koczan D, Richter D, Gerber B, Kabelitz D, Friese K,
Thiesen HJ. FasL:Fas ratio--a prognostic factor in breast carcinomas. Cancer
Res. 2000; 60(4): 822-8.
Lewis-Wambi JS, Jordan VC. Estrogen regulation of apoptosis: how can one
hormone stimulate and inhibit? Breast Cancer Res. 2009;11(3): 206.
Kasibhatla S, Brunner T, Genestier L, Echeverri F, Mahboubi A, Green DR:
DNA damaging agents induce expression of Fas ligand and subsequent
apoptosis in T lymphocytes via the activation of NF-kappa B and AP-1. Mol
Cell 1998; 1: 543-51.
Kavurma MM, Santiago FS, Bonfoco E, Khachigian LM: Sp1 phosphorylation
regulates apoptosis via extracellular FasL-Fas engagement. J Biol Chem. 2001;
276: 4964-71.
Hadjiloucas I, Gilmore AP, Bundred NJ, Streuli CH. Assessment of apoptosis in
human breast tissue using an antibody against the active form of caspase 3:
relation to tumour histopathological characteristics. Br J Cancer 2001; 85(10):
1522-6.
95




Vakkala M, Pääkkö P, Soini Y. Expression of caspases 3, 6 and 8 is increased in
parallel with apoptosis and histological aggressiveness of the breast lesion. Br J
Cancer 1999; 81(4): 592-9.
Soini Y, Pääkkö P, Lehto VP. Histopathological evaluation of apoptosis in
cancer. Am J Pathol. 1998; 153: 1041–53.
Lipponen P, Aaltomaa S, Kosma VM and Syrjänen K. Apoptosis in breast
cancer as related to histopathological characteristics and prognosis. Eur J Cancer
1994; 30A(14): 2068–73.
Mustonen M, Raunio H, Pääkkö P and Soini Y. The extent of apoptosis is
inversely associated with bcl-2 expression in premalignant and malignant breast
lesions. Histopathology 1997; 31: 347–54.
52
Grafik. Türkiye’ de kadınlarda en sık görülen malign neoplazm türleri (Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı, 2005 yılı
verilerine göre)