Berlin'de Anadil Günü paneli ha-ber.com / Đlter Gözkaya-Holzhey / Berlin BerlinBrandenburg Türk Veliler Birliği her yıl 21 Şubat'ta anılan Anadil Günü'nde bir panel düzenledi. Berlin'de Uluslararası Anadil Günü paneli Berlin-Brandenburg Türk Veliler Birliği her yıl 21 Şubat'ta anılan Anadil Günü'nde bir panel düzenledi. Açılış konuşmasını Yönetim Kurulu Başkanı Mehtap Çağlar yaptı. Anadil Günü 2000 yılında Birleşmiş Milletler Öğretim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından ilân edildi. Amaç kültürel çeşitliliği korumak ve geliştirmektir. Anadil çocuğun anne babasından otomatik olarak öğrendiği dildir. Taklit yoluyla öğrenir, bireyin her yönde gelişmesinin anahtarıdır. Başlangıçta 6000 dilin yarısının yok olduğu görülüyor. Bilhassa azınlık dilleri ülke çoğunluk dili baskısı ve yanlış anlaşılmalardan dolayı var olma mücadelesi verdi, vermeye devam ediyor. İkinci olarak söz alan Eğitim-Öğretim Müşaviri Rafet Okutan T.C. Elçiliğini temsilen katıldı. Üç aydır Berlin'de bulunan Rafet Bey kendi biyografisinden yola çıkarak yurtdışı temsilciliklere o ülkeyi tanıyan, bilgi birikimi olanların tayin edilmesinin önemine vurgu yaptı. Aynı şekilde Anadil Kültür dersi veren öğretmenlerin seçiminde Almanca tahsili yapan öğrenciler tercih ediliyor. Bu öğrencilerin çoğu geri dönen ailelerin çocukları. Almanya'da Türk toplumunun sorun ve isteklerini bilen öğretmenlere seçmede öncelik tanınıyor. Rafet Okutan'ın dilin önemine yaptığı vurgu Friedrich Schiller'in (1759-1805) şu sözü ile özetlenebilir: 1 "Dil bir ulusun aynasıdır. Bu aynaya baktığımızda orada kendimizin en gerçek yankısını buluruz." Müşavirimiz toplantının sonuna kadar kaldı, dernek yöneticileri ve velilerle sohbet etti. FÖTED Onursal Başkanı Dr. Ertekin Özcan derneğin kurulduğundan beri dil konusunda çabalarını tarihe bakarak dile getirdi. Türkçe'nin şu anda hangi okullarda öğretildiği gösterildi. Ekranda gösterilen resim, grafik, basında çıkan haber ve makaleler sıralanırken katılımcılara şu özet verildi. "Ağlamayan çocuğa mama verilmez." Yani mücadeleye devam, bunun için derneklerin Türk toplumu tarafından desteklenmesi şarttır. Dilimize sahip çıkmak geleceğimize sağlıklı bakmaktır. Öğretmen, sosyolog Atamer Erol, çocukların sosyolojik açıdan içinde yaşadıkları toplumda azınlık dillerin var olma sorununa değindi. Öğrenciler Türkçeyi okulda öğrenmezse konuşabilmesi zorlaşıyor. Aile evde Türkçe konuşsa dahi günlük hayatta gereken kelime hazinesi çok az. Bu nedenle yarım öğreniyor, "Her ağacın kurdu kendinden olur, kendim ettim buldum", sözleri ile konuşmasını özetledi. Türk velilerin diline sahip çıkmasının önemine tekrar dikkat çekildi. Doğada yok olan her hayvan, her çiçek veya bitki türü gibi kaybolan her dil, dünya kültürünün fakirleşmesine sebep oluyor. Sosyal terapist, Öğretim Bilimci Rıza Kavasoğlu alternatif dil öğrenme metotlarını katılımcılara uygulayarak gösterdi. Her insan öğrenme esnasında ayrı bir teknikle öğreniyor. Vücudun beş duyusuna hitap ederek öğretilmelidir. Yakından başlayarak ders yapılmalıdır. O gün çocuğun köpeği ölmüşse, konu köpektir. Ders konuları istekle yapılır. Duygu empati dil öğrenmede çok önemlidir, dil kültür yaşam deneyimle bir bütündür. Her insan başka öğrenir, kimi duyarak kimi görerek daha kolay öğrenir. Sınıfta dışlanan bir öğrenci isteyerek okula gitmez, öğrenemez. Bir insanın anadilinde konuşmadığı ritim, melodi ve vurgu uyumundan anlaşılır. Soru cevap bölümünde ulaşmak zorunda olduğumuz ailelere etki etmek, bilgilendirmek için ana babalar daha aktif rol almaları konusu ele alındı. Yeni dernekler kurmak yerine birleşmek büyük bir çatı organizesinde okulöncesi eğitim, emekli, kadın kolları oluşturmak gerekir. Birlikten kuvvet doğar. Dernek yöneticileri ilk neslin düzen ve otoritesini iyi benimsemişti. Siyaset Bilimci Dr. Mehmet Alpbek tüm panel boyunca zamanı çok güzel kullandı. Toplantının bitiş saati dahi verilmişti. Yerinde söze müdahale etti, tamamladı gerekirse uyardı. Birçok toplantılarda bilhassa konuşmacı Türkiye'den gelmişse soru yanıtla bitirilir. Öyle ya Almanya-Berlin'de yaşayanlar öğrenmek zorundadır. Panel Yönetmesi kısa olmak şartıyla birikimli deneyimli katılımcılar ilâve ve açıklama yapabildiler. Son sözü alan Carl-von-Ossietzky-Schule (Gemeinschaftsschule), okul müdürü Bayan A. Burow Berlin Avrupa Devlet Okulu, Almanca Türkçe hakkında bilgi verdi. 2 Almanya'da doğan ve yuvaya giden Türk çocukların anadili Almancadır, diyerek kavramın artık çok çeşitli görülmesi gerektiğini açıkladı. Bu okulda Almanca ders özel yetişmiş öğretmenler tarafından iki dilli büyüyen çocuklara göre yapılıyor. Deutsch als Zweitsprache (DAZ) için öğretmenler bu dersi branş olarak öğreniyor. Yeterli öğrenci bulunmazsa sınıfların kapanma durumu var. Okul müdürü katılımcılara ve basın mensuplarına tanıtımı için çağrıda bulundu ve broşürler dağıttı www.cvo-berlin.de . Bu Birleşik Okul Aziz Nesin İlkokulu'nun devamı orta öğretim okuludur. Ama bu okuldan gelmeyenler için dersler ona göre düzenlenir. İlkokul 6. sınıftan sonra 7. sınıf için kayıtlar başladı, veliler kararda acele etmeli, basınımız duyurmalı. Aşağı yukarı panelin bir özetini veren, Federal Almanya Devlet Bakanı Aydan Özoğuz'un Almanca günün anlamı basın açıklaması alman basınında takip edilmelidir. Panel Dr. Ertekin Özcan'ın Almaya Türk toplumuna sevdirdiği Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun Üç Dil şiiri ile sona erdi. ha-ber.com / Đlter Gözkaya-Holzhey / Berlin 3
© Copyright 2024 Paperzz