KARBON YÖNETİMİ YAKLAŞIMI VE ÖRNEK

KARBON YÖNETİMİ YAKLAŞIMI VE
ÖRNEK UYGULAMALAR
Kumru ADANALI
Carbon Clear, Ankara, Türkiye
ÖZET
Dünyada hızla artan nüfusun yanı sıra tüketime dayalı değişen kalkınma yaklaşımı ile
birlikte doğal kaynaklar üzerindeki artan baskılar ile enerji talebi nedeniyle çevre
sorunları arasından iklim değişikliği ile mücadele konusu en ön sıraya çıkmış
bulunmaktadır. Doksanlı yıllardan itibaren konunun küresel uygulamaları
gerektirmesinden dolayı Birleşmiş Milletler öncülüğünde birçok çalışma başlatılmıştır.
İklim değişikliği ile mücadelede karbon yönetimi küresel olarak kabul gören bir
yaklaşımdır. Bu kapsamda, gönüllü karbon yönetimi yaklaşımı, Türkiye‟deki zorunlu
sera gazı emisyon raporlama uygulaması ve dökümcülükte emisyon azaltım örnekleri
incelenmiştir.
ABSTRACT
Consumption based development models alongside the increasing world population,
which imposes a pressure on natural resources and leads to an increasing energy
demand, brings climate change on the top of the environmental problems list. As it is
required global action to tackle with climate change, United Nations has developed
many initiatives since nineties. Carbon management is a universally accepted approach
against combating climate change. In this article, carbon management approach,
mandatory GHG reporting scheme in Turkey and emission reduction applications in
casting is evaluated in this article.
Carbon Management, Carbon Neutrality, GHG Emission Reduction in Casting
1
GİRİŞ
Dünyada hızla artan nüfusun yanı sıra tüketime dayalı değişen kalkınma yaklaşımı ile
birlikte doğal kaynaklar üzerindeki artan baskılar ile enerji talebi nedeniyle çevre
sorunları arasından iklim değişikliği ile mücadele konusu en ön sıraya çıkmış
bulunmaktadır. Doksanlı yıllardan itibaren konunun küresel uygulamaları
gerektirmesinden dolayı Birleşmiş Milletler öncülüğünde birçok çalışma başlatılmıştır.
Daha sonra bu çalışmalar öncelikle gelişmekte olan ülkeler tarafından ulusal
uygulamalara geçirilmiş son on yılda da gelişmekte olan ülkelerde iklim değişikliği ile
mücadele kapsamında sera gazı emisyonlarının azaltılması amacıyla yaklaşımlar
hazırlanmıştır.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli‟nin (IPCC) 2007 yılında yayımlanan 4.
Değerlendirme Raporuna göre küresel ortalama yüzeysel sıcaklığının son yüzyılda
0,74°C yükseldiği, sıcaklıklardaki artışlara bağlı olarak kuraklık, çölleşme, kara ve
deniz buzullarının erimesi gibi birçok olumsuz etkinin insan yaşamını ve ekolojik
sistemleri üzerinde geri dönülemez etkiler bırakacağı belirtilmektedir. Raporda
belirtildiği üzere, küresel sıcaklık artışının 2°C den daha aşağı tutabilmek için sera gazı
emisyonu konsantrasyonunun 450 ppm seviyesini geçmemesi gerekmektedir. Sera gazı
emisyonlarının 2050 yılında 1990 yılındaki seviyesinin %80 altına indirilmesi büyük
önem taşımaktadır. Bu kapsamda gelişmiş ülkelerin 1990 yılı seviyesinin %25-40 altına
inmeleri, gelişmekte olan ülkelerin ise mevcut koşullarına göre azaltım yapmaları
beklenmektedir.
2012 yılı sonunda birinci yükümlülük dönemi sona eren Kyoto Protokolü‟nün
muhtemelen 2020 yılına kadar başta gelişmekte olan ülkeler tarafından uygulanacak
sera gazı emisyonlarının azaltılması çalışmaları ile mali ve teknolojik yükümlülüklerin
belirlenmesi, Yeşil İklim Fonunun uygulanmasının sağlanması konuları üzerinde
müzakereler devam etmektedir. Müzakerelerde tüm taraflarca kabul edilen konulardan
bir tanesi de emisyon azaltım faaliyetlerinin ve/veya taahhütlerinin izlenebilir,
raporlanabilir ve doğranabilir (MRV) olması gerektiğidir. Bu nedenle 2015 yılına kadar
bu kapsamda da teknik düzenlemelerin tamamlanması öngörülmektedir.
Hemen hemen her tür faaliyet sera gazı emisyonunu oluşturmaktadır. Bu emisyonların
öncelikle hesaplanması ve daha sonra da azaltılması mümkün olduğu takdirde ise
sıfırlanması çalışmalarının yer aldığı karbon yönetimi çalışmaları dünyada birçok
kurum ve kuruluş tarafından başvurulan bir uygulama yaklaşımıdır.
Birçok şirket maliyet ile risk yaklaşımları ve uygulamalarında, sera gazı emisyonlarının
yönetiminin stratejik etkilerini dikkate alarak çalışmalarını sürdürmektedir. Ancak halen
şirketlerin bünyesinde bu yaklaşım kritik bir karar verme sürecinde ağırlık kazanmış
değildir. Son üç yılda şirketlerin yüzde doksanı iklim değişikliğinden olumsuz
etkilenmelerine karşın sadece yüzde otuzu riskleri fırsata çevirmek amacıyla çalışmalar
yürütmektedirler.[1]
10 yıl önce sadece Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) tarafından Dünyada ilk kurumsal
karbon ayakizi standardı yayınlanmasına rağmen, 2011 yılı itibarı ile Karbon Saydamlık
2011 Raporuna göre Fortune 500 şirketlerinin yüzde 91‟i kurumsal karbon raporlama
çalışmalarını gerçekleştirmektedirler. Gelecekte ise karbon raporlama çalışmalarının
sadece kurumsal yaklaşımının ötesine geçerek üretim süreçlerini de kapsayacak şekilde
yaygınlaşması kaçınılmaz görülmektedir. Birçok büyük şirket ürün bazlı karbon
yaklaşımını çevresel karar alma süreçlerine dâhil etmiş ve çevresel kampanyalarında
2
kullanmaya başlamıştır. Örneğin Danone ürettiği yoğurtların karbon ayakizini
hesaplayan bir araç geliştirmiştir. Tesco 2012 yılından itibaren 500 üründe karbon
etiketleme çalışmasını için çalışmalarını sürdürmektedir.
Karbon yönetimi yaklaşımı iş dünyasında özellikle büyüme fırsatlarında yer alan bir
uygulama olarak görülse de, teknik uygulamaları açısından özellikle tedarik zincirindeki
detaylı çalışmaların yapılmasındaki teknik gereklilikler nedeniyle gerektiği kadar
uygulama alanını bugüne kadar yaratamamıştır. Ancak sosyal değişimin bir parçası
olarak bireylerin çevresel sorumluluklarının daha fazla farkına varmalarının neticesinde
yeşil ürünlere talebin artması ile birlikte şirketler tedarik zincirinde karbon yönetimi
uygulamalarını da başvurmak ihtiyacı hissetmeye başlamışlardır.
Karbon yönetiminin ilk aşaması sera gazı emisyonlarının uluslar arası kabul görmüş
standart ya da girişimler kullanılarak hesaplanmasıdır. Gerektiği hallerde doğruma
çalışmasını takiben azaltım stratejilerinin hazırlanması gerekmektedir. Sürece ilişkin
Şekil:1‟de sunulmaktadır. Şirketlerin karbon yönetimi kapsamında yıllık bazda
çalışmalarını gerçekleştirmesi öngörülmekte olup, azaltım performanslarının da
raporlaması önem arz etmektedir.
Şekil1: Karbon Yönetiminin Aşamaları
1. Sera Gazı Emisyonlarının Hesaplanması
Karbon ayakizi (Carbon Footprint) bir ürün ya da hizmetin hammaddeden bertarafına
kadar bütün süreçleri kapsayan tüm yaşam döngüsü boyunca oluşan toplam
karbondioksit eşiti(CO2e) sera gazlarının miktarıdır. Tedarik zincirinde sera gazı
hesaplamaları iki bölümden oluşmaktadır; Birinci bölümde “Kurumsal Karbon
3
ayakizinin başta TS ISO 14064 ve Sera Gazı Emisyonu Protokolü(GHG) olmak üzere
uluslar arası kabul görmüş yöntemler ile hesaplanmasıdır. Kurumsal karbon ayakizi üç
kapsam olarak tanımlanmıştır;
Kapsam 1: Doğrudan Salımlar
 İşletmenin kendi bünyesindeki elektrik ve ısınma ihtiyacı için enerji üretimi
 Acil durum jeneratörlerinde kullanılan yakıt
 Kimyasal/Fiziksel işlerden kaynaklanan doğrudan salım
Kapsam 2: Dolaylı Salımlar
 Dışarıdan satın alınan elektrik ve ısınma kaynaklı salımlar
Kapsam 3: Dış Salımlar




Satın alınan ürün ya da hammaddenin salımı
Taşımacılıkta kullanılan yakıtın salımı
Ürün ya da hizmetin satışı sırasındaki salımlar
Çalışanların iş seyahatlerinden kaynaklanan salımlar
Şirketler tarafından gerçekleştirilen hesaplamalarda tedarik zincirinin özelliğine göre
çalışmaları gerçekleştirme performansı değişmektedir. Birçok şirket için Kapsam 1 ve 2
çalışmaları daha kolay gerçekleştirilirken Kapsam 3 de gereken hesaplamaların
gerçekleştirilmesi için özellikle tedarik zincirinde veri toplanmasında sistemlerin
oluşturulması gerekmektedir.
2. Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması ve Nötr Yaklaşımlar
Şirketlerin sadece sera gazı emisyonlarını hesaplamaları karbon yönetimi yaklaşımı
dikkate alındığında iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarında eksik kalmaktadır. Bu
çalışmalarda en önemli bölüm azaltım çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve mümkün ise
nötr yaklaşımlara da başvurulmasıdır. Emisyonların azaltılması üç aşamada
gerçekleştirilebilir. Birinci aşamada doğrudan emisyonların azaltılması, örneğin enerji
verimliliği projelerinin ya da aydınlatma iyileştirmelerinin uygulanması gibi. İkinci
aşamada dolaylı emisyonların azaltılması, tedarik zincirinde gerçekleştiren emisyon
azaltımları ile düşük karbonlu ürünler ile karlılık oranlarının yükseltilmesidir. Üçüncü
aşamada ise gönüllü bir karbon dengeleme porfoyünün oluşturulmasıdır. Karbon
dengeleme iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarında maliyet etkin bir uygulama
alanıdır. Şirketlerin uzun vadeli karbon azaltım planlarında önemli bir rol oynamaktadır.
Herhangi bir bölgede mevcut olan sera gazı emisyonlarının diğer bir bölgedeki azaltım
projeleri ile emisyonların dengelenmesi proje geliştirilmesi yöntemiyle
sağlanabilmektedir. Örneğin; bir şirket karbon ayakizi çalışması neticesinde 1000 ton
CO2e neden oluyorsa, karbon etkisini nötr olmasını sağlamak için 1000 ton karbon
kredisi satın alarak bu etkiyi dengeleyebilir. Dünyanın birçok yerinde başta yenilenebilir
enerji ve enerji verimliliği olmak üzere karbon dengeleme projeleri oluşturulmaktadır.
Karbon dengeleme aynı zamanda uzun vadeli karbon azaltım uygulamalarında çevresel
ve sosyal sorumlulukların daha sağlıklı bir şekilde ifade edilmesine de imkân
tanımaktadır.
4
3. Ürün Bazlı Karbon Yaklaşımı-Karbon Etiketleme
Ürün bazlı karbon ayakizi çalışmalarının amacı şirketlerin ürünlerinde ve tedarik
zincirlerinde karbon emisyonlarının etkilerini daha iyi anlamalarını sağlamak ve
özellikle tüketicilerde giderek artan karbon bilgilendirme ve düşük karbonlu ürün
beklentilerine cevap verebilmektir.[2] Bu amaçla Carbon Trust ile Birleşik Krallık
Çevre, Gıda ve Kırsal İlişkiler Bölümü (DEFRA)„nın desteği ile 2008 Ekim ayında
hayata geçirilen ve BSI tarafından PAS 2050 Standardı hazırlanmıştır. Standart ile ürün
bazlı yaşam döngüsü değerlendirmesi yaklaşımına sera gazı emisyonları da eklenmiştir.
Bu yaklaşımın uygulanması iki nedenden dolayı önemlidir; Birincisi aralarında Birleşik
Krallığı‟nda olduğu gelişmekte olan ülkelerde sera gazı emisyonlarının ülke sınırları
içerisinde üretim miktarları, ürün ve hizmet (üretimden tüketime) sektöründen
kaynaklanan emisyonlara ziyade daha düşük miktarlarda kalmaktadır. Birleşik Krallık
sera gazı emisyonlarını ithal eden bir ülke konumundadır ve bu eğilim gittikçe
artmaktadır. Ulusal azaltım hedeflerinin sağlanabilmesi için tüketimden kaynaklanan
emisyonların da karbon yönetimi yaklaşımında dikkate alınması gerekmektedir. İkincisi
ise tüketiciler artık iklim değişikliğine olumsuz katkılarının farkına varmaya
başlamışlardır bu nedenle de satın aldıkları ürünlerin emisyon performanslarını talep
eder hale gelmişlerdir. Ürün karbon ayakizi bu tüketicilere seçimlerinde daha fazla bilgi
sunma imkânını getirmektedir. Bu da iş dünyasının ürünlerinde emisyonlarını azaltması
için güçlü bir ticari gerekçe oluşturmakta, üretim maliyetlerini düşürmekte aynı
zamanda gelecekte düşük karbonlu ürünler geliştirmelerine teşvik etmektedir. Bu
nedenle küresel ölçekte başta Uluslararası Standart Örgütü ISO 14067 ve Avrupa Birliği
olmak üzere daha uygulanabilir bir ürün bazlı karbon ayakizi yöntemi üzerinde
çalışmalar devam etmektedir.
PAS 2050 Standardı yaşam döngüsü değerlendirmesi süreci temel alınarak oluşturulmuş
olup Şekil 2‟den de görüleceği üzere beş adımdan oluşmaktadır. Bu adımları dikkate
alarak ürün bazlı karbon yaklaşımını oluşturan bir şirket karbon ayaizi çalışmalarında en
yüksek uygulama düzeyine erişebilmektedir. Yaşam Döngüsü Analizi, bir ürün ya da
hizmetin yaşam döngüsü boyunca çevreye olan etkisinin değerlendirilmesidir. Yaşam
döngüsü analizinin amacı, ürün ya da hizmetlerin çevresel performansını karşılaştırmak
ve en az yük getireni tercih etmektir.[3] Ürün bazlı karbon yaklaşımında, yaşam
döngüsü sürecinde ürünü sağlayan şirketin hammadde tedariki ve üretiminden
kaynaklanan sera gazı emisyonu, ürünün taşınması, depolanması, satışı, bertarafı ile
şirketin kurumsal karbon ayakizi de dikkate alınmaktadır.
Dünyada birçok şirket tarafından uygulamaya geçirilen bu yaklaşım ile ürünlerden
kaynaklanan karbon emisyonları sağlıklı ve kabul edilebilir bir şekilde hesaplanmakta
aynı zamanda şirketlerin işletme maliyetlerinin azaltılmasına katkı sağlamaktadır.
5
Ürünün yaşam döngüsünün süreç haritasının oluşturulması
Sınırlar ve gerekliliğin değerlendirilmesi
Veri toplanması
Ayakizinin hesaplanması
Belirsizliğin kontrolü
Şekil 2: Ürün Bazlı Karbon Ayakizi Adımları/PAS 2050
4. Sera Gazı Emisyonlarının Zorunlu İzlenmesi ve Raporlanması
Nisan 2012 de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan “Sera Gazı
Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik” ile özelikle enerji yoğun sektörlerde
zorunlu bir karbon raporlama sisteminin uygulanması hedeflenmektedir. Yönetmelikte
sera gazı emisyonlarının izlenmesine, doğrulanmasına ve raporlanmasına dair usul ve
esaslar yer almaktadır. Amaç, bu Yönetmeliğin Ek 1 listesinde yer alan faaliyetlerden
kaynaklanan sera gazı emisyonlarının izlenmesi, doğrulanması ve raporlanması
çalışmalarının düzenlenmesidir. Bu çalışmalara dahil olan faaliyetler ekte
sunulmaktadır.
Her bir faaliyet, tesis ve yakıt için ayrı ayrı olmak üzere hesaplama veya doğrudan
ölçüm yolu ile Bakanlıkça belirlenecek standart yöntemler kullanılarak bir izleme planı
hazırlanacaktır. İzleme Planı; veri toplama ve veri işleme faaliyetlerinin ve bunların
doğruluk kontrol sistemi de dahil olmak üzere izleme metodolojisinin detaylı, eksiksiz
ve şeffaf olarak belgelenmesine dair bir dokümandır. Yönetmeliğin Ek 3‟ünde belirtilen
ilkeler aşağıda sunulmuştur;
-Karbondioksit Emisyonlarının İzlenmesi
Emisyonlar hesaplama veya doğrudan ölçüm yolu ile izlenmelidir.
-Hesaplama
Hesaplama aşağıda verilen formül ile yapılmalıdır:
Emisyon Miktarı = Faaliyet verisi × emisyon faktörü ×oksidasyon faktörü
Faaliyet verisi (kullanılan yakıt, üretim hızı gibi) tedarik verisi veya ölçüm şeklinde
izlenmelidir.
6
-Bakanlıkça kabul edilen emisyon faktörleri kullanılmalıdır. Faaliyete has emisyon
faktörleri bütün yakıtlar için kullanılabilir. Önceden belirlenmiş olan emisyon faktörleri,
ticari olmayan yakıtlar (lastikler gibi atık yakıtlar ve sınai proses gazları) dışında kalan
bütün yakıtlar için Bakanlığın uygun görüşü alınır. Rafineriler için Hükümetlerarası
İklim Rafineriler için Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından
belirlenmiş olan emisyon faktörleri, Bakanlığın uygun görüşü üzerine kabul edilir.
Biyokütlenin emisyon faktörü sıfır kabul edilir.
Emisyon faktörünün karbonun bir kısmının oksidasyona uğramadığını dikkate almaması
halinde, ilave bir oksidasyon faktörü kullanılır. Faaliyete has emisyon faktörleri
hesaplanmış ve hâlihazırda oksidasyonu dikkate alıyor ise, oksidasyon faktörü
kullanılmamalıdır.
Her bir faaliyet, tesis ve yakıt için ayrı bir hesaplamada bulunulacaktır.
-Ölçüm
Emisyonların ölçümü, Bakanlıkça uygun bulunan ve ilgili tebliğlerde yer alan standart
metotlar ile yapılır ve doğruluğu hesaplanmış emisyonlar ile teyit edilir.
-Diğer Sera Gazı Emisyonların İzlenmesi
Bakanlıkça uygun bulunan ve ilgili tebliğlerde yer alan standart metotlar
kullanılmalıdır.
- Emisyonların Raporlanması
Her bir işletmeci tarafından bir tesis için hazırlanacak rapor, aşağıdaki bilgileri ihtiva
etmelidir:
A. Tesisi belirleyici bilgiler;
- Tesisin ismi,
- Tesisin posta kodunu da ihtiva eden adresi,
- Tesiste yürütülen ve EK-1‟de belirtilen faaliyetlerin tipi ve sayısı,
- Tesisin irtibat noktasının adres, telefon, faks ve e-posta adresi,
- Tesisin sahibinin ve var ise ana firmanın ismi,
- Tesisin koordinat verileri.
B. EK-1‟de yer alan, tesis sınırları içerisinde yürütülen ve emisyonları hesaplanan her
bir faaliyet için;
- Faaliyet verisi,
- Emisyon faktörleri,
- Oksidasyon faktörleri,
- Toplam emisyonlar,
- Belirsizlikler.
7
C. EK-1‟de yer alan, tesis sınırları içerisinde yürütülen ve emisyonları ölçülen her bir
faaliyet için;
- Toplam emisyonlar,
- Ölçüm metotlarının güvenilirliği üzerine bilgiler,
- Belirsizlikler.
D. Yanma emisyonları için rapor, faaliyete has emisyon faktörünün belirlenmesi
sırasında dikkate alınmamış ise oksidasyon faktörlerini ihtiva etmelidir.
Sera gazı emisyonlarının raporlanması çalışmaları ise Yönetmeliğin 7. Maddesinde
belirtildiği üzere;
(1)EK-1‟de yer alan faaliyetleri yürüten işletmeler, her yıl 30 Nisan tarihine kadar bir
önceki
yılın 1 Ocak - 31 Aralık tarihleri arasında izlenen sera gazı emisyonlarını Bakanlığa
raporlamak zorundadır.
(2) Sera gazı emisyonlarının raporlanması, EK-3‟te belirtilen ilkeler çerçevesinde
gerçekleştirilir.
(3) Sera gazı emisyon raporu, Bakanlıkça onaylanan izleme planı çerçevesinde
hazırlanır.
(4) Sera gazı emisyonlarının izlenmesi, raporlanması ve izleme planı ile ilgili diğer usul
ve esaslar, Bakanlıkça hazırlanacak tebliğler ile düzenlenir.
22 Temmuz 2014 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanan “Sera
Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması Hakkında Tebliğ” ile Yönetmeliğin
EK:1‟inde yer alan faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının ve ilgili faaliyet
verilerinin izlenmesi ve raporlanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Tebliğde
belirtilen temel prensipler aşağıda sunulmuştur;
Eksiksizlik- İzleme ve raporlama eksiksiz yapılır ve Yönetmeliğin ek-1‟inde listelenen
faaliyetlere ait bütün emisyon kaynaklarından ve kaynak akışlarından gelen tüm proses
ve yanma emisyonlarını ve mükerrer hesabı engelleyerek bu faaliyetler ile ilgili
belirtilen bütün sera gazlarını kapsar. İşletme, raporlama döneminde veri kaybını
engellemek için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.
Tutarlılık, karşılaştırılabilirlik ve şeffaflık- İzleme ve raporlama her zaman tutarlı ve
karşılaştırılabilir esaslar çerçevesinde oluşturulur. Bu amaçla, işletme, Bakanlık
tarafından onaylanan değişikliklere ve istisnalara bağlı olarak, aynı izleme yöntemini ve
veri gruplarını kullanmakla yükümlüdür.
İşletme,
tahminlerini,
referanslarını,
faaliyet
verisini, emisyon faktörlerini,
yükseltgenme faktörlerini ve dönüşüm faktörlerini içeren izleme verilerini doğrulayıcı
kuruluş ve Bakanlık tarafından emisyonların verisinin yeniden üretilmesini mümkün
kılacak şeffaflıkta toplar, kaydeder, analiz eder ve belgelendirir.
8
Doğrulukİşletme, emisyonların belirlenmesinde sistematik veya kasıtlı hatalar
olmasını engeller, mümkün olduğunca hata kaynaklarını tanımlar ve azaltır. Emisyon
hesaplarının ve ölçümlerinin erişilebilir en yüksek doğrulukta olmasını sağlar.
İzleme ve raporlama yönteminin bütünlüğü – İşletme, raporlanacak emisyon verisinin
bütünlüğünü sağlamak için, bu Tebliğde ortaya konan uygun izleme yöntemlerini
kullanarak emisyonları belirler.
Raporlanmış emisyon verisi ve ilgili açıklamalar maddi hata içermez, bilgi tarafsız bir
şekilde seçilir ve sunulur, tesis emisyonları hakkında güvenilir ve dengeli bir hesaplama
sağlanır.
Bir izleme yöntemi seçilirken, en yüksek doğruluk hedeflenir.
Sürekli gelişim- İşletme, izleme ve raporlamada Yönetmeliğin 8 inci maddesi
kapsamında hazırlanan doğrulama raporlarında yer alan tavsiyeleri dikkate alır.
Tebliğin 11 Maddesinde İzleme planının içeriği ve sunulması tanımlanmış olup aşağıda
sunulmuştur;
İşletme, hazırladığı izleme planını onaylanmak üzere Bakanlığa gönderir. İzleme planı,
belirli bir tesisin izleme yönteminin detaylı, tam ve şeffaf bir şekilde gerekli belge
yönetimini ve asgari düzeyde ek-1‟de belirtilmiş olan hususları içerir. İzleme planı ile
birlikte, işletme aşağıdaki belgeleri sunar:
a) Her bir kaynak akışı ve emisyon kaynağı için, faaliyet verilerinin ve hesaplama
faktörlerinin ek-2‟de belirtilen kademelere uygun olduğuna ilişkin bilgi ve belgeleri,
b) Kontrol için önerilen kontrol faaliyetlerinin ve prosedürlerinin dâhili riskler ve
tanımlanmış kontrol riskleri ile tutarlı ve uygun olduğunu belgeleyen risk
değerlendirmesi sonuçlarını.
İşletme
izleme
planından
bağımsız
olarak,
ek-1‟de
atıfta
bulunulan prosedürleri oluşturur, belgeler, uygular ve devamlılığını sağlar. Bakanlıkça
talep edilmesi halinde prosedüre ilişkin bilgileri yazılı olarak Bakanlığa sunar ve
doğrulama için bunları erişilebilir hale getirir. İşletme, prosedüre ilişkin olarak;
a) Prosedürün adı,
b) Prosedürün tanımlanması için izlenebilir ve doğrulanabilir bir referans,
c) Prosedürün uygulanmasından ve prosedür tarafından üretilen veya yönetilen
veriden sorumlu olan birimler,
ç) İşletmenin ve Bakanlığın prosedüre ilişkin gerekli parametreleri ve yapılan
işlemleri anlamalarını sağlayacak açıklamalar,
d) İlgili kayıtların ve bilgilerin yerleri,
e) Varsa, kullanılan yazılımın adı,
9
f) İlgili olduğu yerde, uygulanan Türk Standartları ve uluslararası kabul görmüş
diğer standartların listesi, gibi bilgileri izleme planında sunar.
Tebliğin 17.Maddesine göre her bir işletme emisyonların izlenmesi ve kademeler için
asgari gereksinimlerin belirlenmesi amacıyla ikinci fıkraya göre kendi tesisinin ve
geçerli olan durumlarda üçüncü fıkraya göre her bir kaynak akışının kategorisini
belirler.
İşletme, tesisini aşağıdaki kategorilere göre sınıflandırır:
a) Kategori A: Biyokütleden kaynaklanan CO 2 hariç, transfer edilen CO2 dahil,
raporlama dönemindeki doğrulanmış yıllık emisyonu 50.000 ton CO 2(eşd)‟ye eşit veya
daha az olan tesis,
b) Kategori B: Biyokütleden kaynaklanan CO 2 hariç, transfer edilen CO2 dâhil,
raporlama dönemindeki doğrulanmış yıllık emisyonu 50.000 ton CO 2(eşd)‟den fazla ve
500.000 ton CO2(eşd)‟ye eşit veya daha az olan tesis,
c) Kategori C: Biyokütleden kaynaklanan CO2 hariç, transfer edilen CO2 dahil,
raporlama dönemindeki doğrulanmış yıllık emisyonu 500.000 ton CO 2(eşd)‟den fazla
olan tesis.
İşletme, her bir kaynak akışını aşağıdaki kategorilere göre sınıflandırır. İşletme, bu
sınıflandırmayı her bir kaynak akışını, transfer edilen CO 2 ‟i dahil ederek, hesaplama
temelli yöntemler ile hesaplanan bütün kaynak akışlarının neden olduğu fosil CO 2 ve
CO2(eşd) emisyonlarının ve ölçüm temelli yöntemler ile izlenen bütün emisyon
kaynaklarından çıkan emisyonların mutlak değerlerinin toplamı ile karşılaştırarak yapar.
a) Küçük Kaynak Akışı: Mutlak değer olarak hangisi daha yüksekse, işletme
tarafından seçilen kaynak akışlarının emisyonlara olan katkısının toplamı yılda 5.000
ton fosil CO2‟den daha düşük veya yılda 100.000 ton toplam fosil CO 2 ‟i aşmamak
kaydıyla toplam emisyonların %10‟undan daha düşük olması durumunda,
b) Önemsiz Kaynak Akışı: Mutlak değer olarak hangisi daha yüksekse, işletme
tarafından seçilen kaynak akışlarının emisyonlara olan katkısının toplamı yılda 1.000
ton fosil CO2‟den daha düşük veya yılda 20.000 ton toplam fosil CO 2 ‟i aşmamak
kaydıyla toplam emisyonların %2‟sinden daha düşük olması durumunda,
c) Büyük Kaynak Akışı: Kaynak akışlarının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki
kategoriler içinde sınıflandırılmadığı durumda.
(4) Tesisler için, mevcut izleme döneminden bir önceki izleme döneminde yıllık
doğrulanmış emisyonların mevcut olmadığı veya hatalı olduğu durumda, işletme tesisin
kategorisini belirlemek için, biyokütleden kaynaklanan CO2‟i hariç tutarak ve transfer
edilen CO2‟i dâhil ederek yıllık emisyonların ihtiyatlı bir tahminini kullanır.
Tebliğin 18. Maddesine göre İşletme, tesisinin izleme sınırlarını tanımlar. İşletme,
tesiste
yürütülen
ve
Yönetmeliğin
Ek-1‟inde
listelenen
faaliyetlere
ait emisyon kaynakları ve kaynak akışlarının sebep olduğu ilgili sera gazlarını izleme
sınırına dahil eder. Ayrıca, raporlama dönemi süresince olağan faaliyetler ile birlikte
10
devreye alma–devre dışı bırakma ve acil durumları içeren olağan dışı durumlardan
kaynaklanan emisyonları da izleme sınırına dâhil eder. Taşıma amaçlı kullanılan
hareketli makinalardan kaynaklanan emisyonlar hariç tutulur.İzleme ve raporlama
süreci tanımlanırken, işletme ek-3‟te belirtilmiş olan sektörlere özgü hususları da dâhil
eder.
Tebliğin
19.
Maddesine
göre
İzleme
yöntemlerinin
seçiminde
Tesisin emisyonlarının izlenmesi için, işletme, bu Tebliğin hükümlerine uygun olarak,
hesaplama veya ölçüm temelli yöntemi seçer. Hesaplama temelli yöntem; ölçüm
sistemleri
vasıtasıyla
kaynak
akışlarından
elde
edilen
faaliyet
verilerinin, laboratuar analizlerinden elde edilen veya varsayılan ilave parametrelerin
kullanılarak emisyonların belirlenmesi anlamına gelir. Bu yöntem, 22 nci maddede
belirtilen standart yöntem veya 23 üncü maddede belirtilen kütle denge yöntemi ile
uygulanabilir. Hesaplama temelli yöntemin uygulandığı durumda, işletme her bir
kaynak akışı için standart veya kütle denge yöntemlerinden hangi yöntemi kullandığını
ve Ek-2‟ye uygun olarak hangi kademeleri kullandığını izleme planında belirtir. Ölçüm
temelli yöntem; CO 2 konsantrasyonunun ve transfer edilen gazların akışının ölçüldüğü
ve tesisler arasında CO2 transferinin izlendiği durumlar da dâhil olmak üzere, baca
gazında ve baca gazı akışında ilgili sera gazı konsantrasyonunun sürekli ölçülmesi
ile emisyon kaynaklarından emisyonların belirlenmesi anlamına gelir.
İşletme, emisyon ile ilgili veri eksikliklerinin veya mükerrer sayımın oluşmasını
önleyecek şekilde, tesise ait farklı emisyon kaynakları ve kaynak akışları için standart,
kütle dengesi ve ölçüm temelli yöntemleri birleştirebilir.
İşletmenin ölçüm temelli bir yöntemi seçmediği durumda, ek-3‟ün ilgili bölümlerinde
yer alan yöntemi seçer. İşletme, söz konusu yöntemin kullanılmasının teknik olarak
elverişli olmadığı veya başka yöntemin emisyon verilerini daha yüksek doğruluğa
ulaştırdığı durumlarda Bakanlığa başvurur. Bakanlığın uygun görüşü ile alternatif bir
yöntem kullanılır.
Tebliğin 5. Bölümünde emisyonların standart yöntem ve de kütle denge yöntemiyle
hesaplanmasına ilişkin düzenlemeler getirilmiştir Hesaplama faktörleri için varsayılan
değerler için Tebliğin başta 5. Ekinde verilen değerler ya da gerekli hallerde Madde 29.
da tanımlanan durumlardaki değerler dikkate alınır.
İşletme sera gazı emisyonlarının izlenmesi ve raporlanmasına yönelik veri akış
faaliyetleri için yazılı prosedürleri oluşturur, belgelendirir, uygular ve sürekliliğini
sağlar. İşletme, veri akış faaliyetlerinin yer aldığı yıllık emisyon raporunun hatalı beyan
içermemesini temin eder, izleme planı, yazılı prosedürler ve bu Tebliğ ile uyumlu
olmasını sağlar. İşletme yıllık emisyon raporunun, hatalı beyanları içermemesini ve
izleme planı ve bu Tebliğ ile uyumlu olmasını temin etmek için etkili bir kontrol
sistemini oluşturur, uygular ve devamlılığını sağlar.
Raporlama için zamanlama ve zorunluluklar kapsamında İşletme raporlama döneminin
yıllık emisyonlarını kapsayan ve Yönetmelik, doğrulama ve akreditasyona ilişkin
mevzuat ile uyumlu olarak doğrulanan emisyon raporunu her yıl 30 Nisan tarihine kadar
Bakanlığa sunar.
Yıllık emisyon raporları asgari düzeyde Tebliğin Ek-9‟da listelenen bilgileri içerir.
11
İzleme yöntemine ilişkin iyileştirmelerin raporlanmasında İşletme, uygulanan izleme
yönteminin geliştirilebilme potansiyelini düzenli olarak kontrol eder. Tesis, ikinci veya
üçüncü fıkralar kapsamındaki bilgiyi içeren bir iyileştirme raporunu, tesisin kategorisine
göre aşağıda belirtilen tarihlerde onay için Bakanlığa sunar:
a) Kategori A tesisi için, her dört senede bir 30 Haziran,
b) Kategori B tesisi için, her iki senede bir 30 Haziran,
c) Kategori C tesisi için, her sene 30 Haziran.
Yönetmeliğin EK:1 „inde belirtilen faaliyetleri yürüten işletmelerden kaynaklanan sera
gazı emisyonlarına ilişkin sera gazı emisyon raporunun Bakanlığa gönderilmeden önce
doğrulanması zorunludur. Bu işlem Bakanlıkça yetkilendirilmiş doğrulayıcı kuruluşlar
tarafından yapılacaktır.
Doğrulayıcı kuruluşların
Maddesinde verilmiştir;
yetkilendirilmesine
ilişkin
esaslar
Yönetmeliğin
10.
-Bu Yönetmelik kapsamında doğrulama işlemi yapmak isteyen kuruluşlar, Bakanlıktan
Doğrulayıcı Kuruluş yeterlik belgesi almak zorundadır.
- Bakanlık, Doğrulayıcı Kuruluş Yeterlik Belgesine geçerlilik süresi koymaya ve tespit
edeceği miktarlarda başvuru ve yıllık faaliyet ücreti getirmeye yetkilidir.
-Bakanlıktan Doğrulayıcı Kuruluş Yeterlik Belgesi alan kuruluşlar Bakanlık tarafından
kamuoyuna duyurulur.
-Doğrulayıcı kuruluşların Bakanlıkça belirlenmiş olan doğrulama kurallarına aykırı
hareket etmeleri halinde yetkileri geçici veya süresiz olarak kaldırılır.
-Doğrulayıcı kuruluşların hazırladıkları doğrulama raporlarının gerçeğe aykırı, yanlış,
eksik veya yanıltıcı bilgiler içermesi halinde Bakanlık ilgili doğrulayıcı kuruluşun
yetkisini iptal eder.
-Yetkileri iptal edilen doğrulayıcı kuruluşlar Bakanlık tarafından kamuoyuna duyurulur.
-Doğrulama kuralları, doğrulayıcı kuruluşların yapısı ve bağımsızlığı, doğrulayıcı
kuruluşların Bakanlıkça yetkilendirilmesi, yetkilendirilen doğrulayıcı kuruluşların
denetimi, belge iptali ve ilgili diğer usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanacak tebliğler ile
düzenlenir.
Madde 11 de yer aldığı gibi Doğrulayıcı kuruluşların akreditasyonuna ilişkin esaslar;
-Bu Yönetmelik kapsamında doğrulama işlemi yapacak doğrulayıcı kuruluşların ilgili
alanlarda ISO 14065 standardına göre akredite olmaları şarttır.
-Akreditasyon işlemleri TÜRKAK tarafından yapılır.
12
-Doğrulayıcı kuruluşların doğrulama işlemi için yetkinliği, periyodik denetlenmeleri ve
akreditasyonuna ilişkin esaslar, TÜRKAK tarafından ilgili ulusal ve/veya uluslararası
standart, normatif dokümanlar ve teknik kriterlere göre belirlenir.
-Akredite olmayan kuruluşlar yeterlik belgesi için başvuramazlar.
5. Dökümhanelerde Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması
Dökümhaneler, demir ve demir dışı metaller ve alaşımlar eritir ve bitmiş şekline veya
bitmiş şekline yakın haline alaşımlar ve bir kalıba eriyik metal veya alaşımı dökme veya
katılaştırma yoluyla yeniden şekillendirir. Döküm sanayi, farklılaşmış ve çeşitli bir
sanayidir. Dökümhaneler, her birinin girdiye uyacak şekilde seçilen teknoloji ve ünite
işletimlerinin belirli bir tesiste üretilen serilerin boyutu ve ürünün türü ile
kombinasyonuna sahip olan küçükten çok büyük tesislere kadar geniş bir yelpazede
tesisten oluşmaktadır. Sektör içindeki organizasyon, demir ve demir dışı dökümhaneler
arasında yapılan ana ayrım ile birlikte metal girdinin tipine dayanmaktadır.
Dökmecilik endüstrisinin hizmet sağladığı ana pazarlar, otomotiv, genel mühendislik ve
inşaat sektörleridir. Otomotiv sektörüne olan yüksek bağımlılık, döküm sektörü
faaliyetlerinde önemli bir etkiye sahiptir ve ekonomi, konum, kalite standartları, çevre
standartları, yeni gelişmeler vb gibi çeşitli etkenler ile ilişkilidir. Otomotiv sektöründeki
daha hafif araçlara yönelik bir kayma, bu bağımlılığa bir örnek olarak alüminyum ve
magnezyum döküm için artan bir talep (ve dolayısıyla pazar) ile bu sektörlerin
büyümesini sağlayarak, döküm sanayisinde yansıtılmıştır.
Dökmecilik endüstrisi, metallerin geri dönüşümünde önemli bir role sahiptir. Çelik,
dökme demir ve alüminyum hurda, yeni ürünlere dönüştürülmek üzere yeniden
eritilebilir. Termal bir sürecin varlığı ve mineral katkı maddelerinin kullanımı
dökümhanelerin olası olumsuz çevresel etkilerinin sonucudur. Bu nedenle, döküm
prosesinin çevresel etkileri özellikle egzoz ve çıkış gazları ile maden artıklarının
yeniden kullanımı veya bertarafı ile ilgilidir.
Metallerin eritilmesi ve arıtılmasından kaynaklanan zararlı emisyonlar genellikle, katkı
maddeleri ve yakıtların kullanımı veya besleme maddesindeki safsızlıklar ile ilişkilidir.
Kokların ve yakıtların kullanımı veya potaların gaz ya da yakıtlı brülörler ile ısıtılması
yanma ürünlerinin emisyonlarına neden olabilir. Döküm prosesinde, havaya emisyonlar,
bir (veya birkaç) sabit nokta (lar) ile sınırlı değildir. Bu proses, çeşitli emisyon
kaynaklarını (örneğin sıcak döküm, kum, sıcak metal kaynaklı) içerir. Sadece egzoz ve
çıkış gazı akışının arıtılması değil aynı zamanda onu yakalamak da emisyon azaltmada
önemli bir konudur.[4]
Dökmecilik endüstrisi enerji tüketimi oldukça yoğun olan ve aynı zamanda önemli
miktarlarda yakıt tüketiminden kaynaklanan CO2 salımını sağlayan prosesleri
kapsamaktadır. En çok enerji kullanımı erime proseslerinden kaynaklanmaktadır.
(Enerji girdisinin %40-60) Erime enerji girdisi demir metallerde saate 500 ila 1200
kW/sa, alüminyum için 400 ila 1200 kW/sa olarak değişmektedir. CO2 emisyonlarının
önlenmesi ve kontrolü için aşağıdaki yaklaşımlar sunulabilir;
13
-Konvansiyonel elektrikli ya da kok kömürlü döküm fırınlarının yerine oksijen
enjektörlü döküm fırınlarının kullanılması, elektrikli fırınlarda orta düzeyli enerji
kullanımı,
-Enerji tüketimini azaltmak ve enerji verimliliği artıracak projeler geliştirmek; ısı
yayılımını kontrol etmek için yüzey yalıtımını uygulamak, fazla CO2 azaltmak için
hava/yakıt oranın doğruluk oranının kontrol edilmesi, ısı geri kazanım sistemlerinin
uygulanması, atık gaz termal tesislerinin sıcak su üretilmesi gibi amaçlarla kullanılması,
-En iyi teknolojilere sahip yakma teknolojilerinin kullanılması (örneğin yakma
parametrelerinin otomatik kontrolü, püskürtülen havadaki oksijenin zenginleştirilmesi,
dolumun yeniden ısıtılması gibi)
-Ekipman operasyonu ve bakımının uygulanması, ekipmanlara kısmi yüklenmeden
kaçınılması,
-Kullanım öncesi hurdaların ısıtılması,
-Gazların yeniden kullanımının adaptasyonunda ve/veya yakma kontrollerinde yakıt
tüketiminin kepçelerin ısıtılmasında ve eriyik metalin termal işlenmesinde kullanılan
yakıtın gaz geri kazanımı ve/ya yanma kontrolü ile azaltılması,
-Kalorifik değerinde karbon içeriği daha düşük oranda yakıtın seçilmesi (örneğin doğal
gaz) Doğal gazın yakılmasından dolayı oluşacak karbon emisyonları kömür ya da
petrole göre %60 daha azdır.[5]
6. Karbon Yönetimi Örnek Uygulamalar
Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere birçok şirket sera gazı emisyonlarını gerek ulusal
zorunlu düzenlemeler gereği ya da gönüllü olarak izleme ve azaltma kapsamında
çalışmalarına devam etmektedir. Hukuki zorunluluk kapsamında örneğin Avrupa
Birliğinde geliştirilen emisyon azaltımına yönelik projeler ülkelerin ulusal belirledikleri
emisyon azaltım stratejilerine bağlı olarak uygulanmaktadır. Avrupa Birliği tarafından
yayınlanan birçok sektörel rehber ile 11 binin üzerinde tesis izleme planlarını ve sera
gazı emisyon raporlarını hazırlamaktadır. Örneğin CAEF Avrupa Dökümcüler Birliği
tarafından yapılan çalışmalarda Avrupa Birliğinin 2050 yılına kadar sera gazı
emisyonlarını 1990 baz alınarak %80-95 seviyelerine düşürmek için sektörel olarak
geliştirilen projelerde enerji verimliliği kapsamındaki projelerin önemi
vurgulanmaktadır.
Gönüllü olarak şirketler tarafından geliştirilen projelerin sayısının da son yıllarda arttığı
gözlenmektedir. Özellikle Karbon Saydamlık Projesi olarak bilinen program
kapsamında şirketler iklim değişikliği kapsamında bilgilerini şeffaf bir şekilde kamuoyu
ile paylaşmaktadırlar. Böylelikle sera gazı salımı hakkında bilinçli olduklarını ve
azaltım için çalıştıklarını, iklim değişikliği, ormansızlaşma ve su kıtlığı risklerinin
anlaşılmasında iş dünyasında liderlik rolü üstlendiklerini, sürdürülebilir ürün ve
servislerle gelir üretmek için fırsatlar üretilebileceğini ve de iklim değişikliği ve su
etkilerine karşı işlerini daha sağlam hale getirdiklerini beyan etmektedirler.
14
KAYNAKÇA
REC, “Düşük Karbon Ekonomisine Geçişte Politikalar”,2011
Carbon Trust, “Product carbon footprinting:the new business oppurtinity”,2008
Carbon Trust, “Carbon footprints in the supply chain”,2006
Avrupa Komisyonu Entegre Kirliliğin Önlenmesi ve Kontrolü Demirhane ve
Dökümhane Endüstrisinde Mevcut En İyi Tekniklere Dair Referans Belge, Mayıs 2005
Dünya Bankası IFC Dökümhaneler için Çevre, Sağlık ve Güvenlik Rehberleri, 30 Nisan
2007
15
Ek -1 Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmeliğin Ek – 1’inde yer
alan faaliyet kategorileri
1. Aşağıda verilen eşik değerleri, genel olarak üretim kapasitelerine veya
verimlere atıfta bulunmaktadır. Aynı tesis içerisinde aynı kategoriye tekabül eden
birçok faaliyetin yürütüldüğü durumda söz konusu faaliyetlerin kapasiteleri toplanır.
2. Bir tesisin toplam anma ısıl gücü hesaplandığında, tesis dahilindeki yakıtların
yakılmakta olduğu, onun parçası olan bütün teknik ünitelerin anma ısıl güçleri toplanır.
Bu üniteler her türde kazan, brülör, türbin, ısıtıcı, ocak, insineratör, kalsinatör, döner
fırın, fırın, kurutucu, motor, yakıt hücresi, kimyasal döngüsel yakma ünitesi, yakma
bacası ve termal veya katalitik yakma sonrası üniteyi bulundurabilir. Anma ısıl gücü
3 megawatt (MW)‟ın altında olan ve münhasır olarak biyokütle kullanan üniteler, bu
hesaplamada dikkate alınmayacaktır. Münhasır olarak biyokütle kullanan üniteler,
sadece ünitenin başlatılmasında veya kapatılmasında fosil yakıtların kullanıldığı
üniteleri de ihtiva etmektedir.
Faaliyetler
Toplam anma ısıl gücü 20 MW ve üzeri tesislerde
yakıtların yakılması (tehlikeli veya evsel atıkların
yakılması hariç).
Petrol rafinasyonu.
Kok üretimi.
Metal
cevheri
(sülfür
cevheri
dâhil)
kavrulması, sinterlenmesi veyapeletlenmesi.
Kapasitesi 2,5 ton/saat ve üzeri, sürekli döküm de dâhil
olmak üzere, pik demir ve çelik üretimi (birincil ve
ikincil ergitme).
Toplam anma ısıl gücü 20 MW ve üzeri yakma üniteleri
kullanılarak demir içeren metallerin (demirli alaşımlar
dâhil) üretimi veya işlenmesi. (İşleme; haddeleme,
yeniden ısıtma, tav fırınları, metal işleme,
dökümhaneler, kaplama ve dekapajı da ihtiva eder.)
Birincil alüminyum üretimi.
Toplam anma ısıl gücü 20 MW ve üzeri yakma üniteleri
kullanılarak ikincil alüminyum üretimi.
Toplam anma ısıl gücü (indirgeme maddesi olarak
kullanılan yakıtlar dâhil) 20 MW ve üzeri yakma
üniteleri kullanılarak alaşımların üretimi, rafine
edilmesi, dökümhane dökümü, vb. dâhil olmak üzere
demir dışı metallerin üretimi veya işletilmesi.
Günlük kapasitesi 500 ton ve üzeri döner fırınlarda
veya günlük kapasitesi 50 tonu aşan diğer ocaklarda
klinker üretimi.
Günlük kapasitesi 50 ton ve üzeri döner fırınlarda veya
diğer ocaklarda kireç üretimi veya dolomitin
veya magnezitin kalsinasyonu.
Günlük ergitme kapasitesi 20 ton ve üzeri cam elyafı da
dâhil olmak üzere cam üretimi.
Sera gazları
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
ve perflorokarbonlar
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
16
Günlük üretim kapasitesi 75 ton ve üzeri, özellikle çatı
kiremitleri, tuğlalar, refrakter tuğlalar, karolar, taş
ürünler veya porselen olmak üzere, pişirme ile seramik
ürünlerin üretimi.
Günlük ergitme kapasitesi 20 ton ve üzeri, cam, taş
veya cüruf kullanılarak mineral elyaf yalıtım malzemesi
üretimi.
Toplam anma ısıl gücü 20 MW ve üzeri yakma üniteleri
kullanılarak
alçı
taşının
kurutulması
veya kalsinasyonu veya alçı panoların ve diğer alçı taşı
ürünlerinin üretimi.
Odundan veya diğer lifli malzemelerden selüloz
üretimi.
Günlük üretim kapasitesi 20 ton ve üzeri, kâğıt,
mukavva veya karton üretimi.
Toplam anma ısıl gücü 20 MW ve üzeri yakma
ünitelerinin kullanılarak petrol, katran, kraking ve
damıtma
kalıntıları
gibi
organik
maddelerin
karbonizasyonunu da içeren karbon siyahı üretimi.
Nitrik asit üretimi.
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
Karbon dioksit
ve diazot oksit
Adipik asit üretimi.
Karbon dioksit
ve diazot oksit
Glioksal ve glioksilik asit üretimi.
Karbon dioksit
ve diazot oksit
Amonyak üretimi.
Karbon dioksit
Günlük
üretim
kapasitesi
100
ton
ve Karbon dioksit
üzeri kraking, reforming, kısmî veya tam yükseltgenme
veya benzeri işlemler ile büyük hacimli organik
kimyasal maddelerin üretimi.
Günlük
üretim
kapasitesi
25
ton
ve Karbon dioksit
üzeri, reforming veya kısmî yükseltgenme ile hidrojen
(H2) ve sentez gazının üretimi.
Soda külü (Na2CO3) ve sodyum bikarbonat (NaHCO3) Karbon dioksit
üretimi.
17