KARBON YÖNETİMİ YAKLAŞIMI VE ÖRNEK UYGULAMALAR Kumru ADANALI Carbon Clear, Ankara, Türkiye ÖZET Dünyada hızla artan nüfusun yanı sıra tüketime dayalı değişen kalkınma yaklaşımı ile birlikte doğal kaynaklar üzerindeki artan baskılar ile enerji talebi nedeniyle çevre sorunları arasından iklim değişikliği ile mücadele konusu en ön sıraya çıkmış bulunmaktadır. Doksanlı yıllardan itibaren konunun küresel uygulamaları gerektirmesinden dolayı Birleşmiş Milletler öncülüğünde birçok çalışma başlatılmıştır. İklim değişikliği ile mücadelede karbon yönetimi küresel olarak kabul gören bir yaklaşımdır. Bu kapsamda, gönüllü karbon yönetimi yaklaşımı, Türkiye‟deki zorunlu sera gazı emisyon raporlama uygulaması ve dökümcülükte emisyon azaltım örnekleri incelenmiştir. ABSTRACT Consumption based development models alongside the increasing world population, which imposes a pressure on natural resources and leads to an increasing energy demand, brings climate change on the top of the environmental problems list. As it is required global action to tackle with climate change, United Nations has developed many initiatives since nineties. Carbon management is a universally accepted approach against combating climate change. In this article, carbon management approach, mandatory GHG reporting scheme in Turkey and emission reduction applications in casting is evaluated in this article. Carbon Management, Carbon Neutrality, GHG Emission Reduction in Casting 1 GİRİŞ Dünyada hızla artan nüfusun yanı sıra tüketime dayalı değişen kalkınma yaklaşımı ile birlikte doğal kaynaklar üzerindeki artan baskılar ile enerji talebi nedeniyle çevre sorunları arasından iklim değişikliği ile mücadele konusu en ön sıraya çıkmış bulunmaktadır. Doksanlı yıllardan itibaren konunun küresel uygulamaları gerektirmesinden dolayı Birleşmiş Milletler öncülüğünde birçok çalışma başlatılmıştır. Daha sonra bu çalışmalar öncelikle gelişmekte olan ülkeler tarafından ulusal uygulamalara geçirilmiş son on yılda da gelişmekte olan ülkelerde iklim değişikliği ile mücadele kapsamında sera gazı emisyonlarının azaltılması amacıyla yaklaşımlar hazırlanmıştır. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli‟nin (IPCC) 2007 yılında yayımlanan 4. Değerlendirme Raporuna göre küresel ortalama yüzeysel sıcaklığının son yüzyılda 0,74°C yükseldiği, sıcaklıklardaki artışlara bağlı olarak kuraklık, çölleşme, kara ve deniz buzullarının erimesi gibi birçok olumsuz etkinin insan yaşamını ve ekolojik sistemleri üzerinde geri dönülemez etkiler bırakacağı belirtilmektedir. Raporda belirtildiği üzere, küresel sıcaklık artışının 2°C den daha aşağı tutabilmek için sera gazı emisyonu konsantrasyonunun 450 ppm seviyesini geçmemesi gerekmektedir. Sera gazı emisyonlarının 2050 yılında 1990 yılındaki seviyesinin %80 altına indirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda gelişmiş ülkelerin 1990 yılı seviyesinin %25-40 altına inmeleri, gelişmekte olan ülkelerin ise mevcut koşullarına göre azaltım yapmaları beklenmektedir. 2012 yılı sonunda birinci yükümlülük dönemi sona eren Kyoto Protokolü‟nün muhtemelen 2020 yılına kadar başta gelişmekte olan ülkeler tarafından uygulanacak sera gazı emisyonlarının azaltılması çalışmaları ile mali ve teknolojik yükümlülüklerin belirlenmesi, Yeşil İklim Fonunun uygulanmasının sağlanması konuları üzerinde müzakereler devam etmektedir. Müzakerelerde tüm taraflarca kabul edilen konulardan bir tanesi de emisyon azaltım faaliyetlerinin ve/veya taahhütlerinin izlenebilir, raporlanabilir ve doğranabilir (MRV) olması gerektiğidir. Bu nedenle 2015 yılına kadar bu kapsamda da teknik düzenlemelerin tamamlanması öngörülmektedir. Hemen hemen her tür faaliyet sera gazı emisyonunu oluşturmaktadır. Bu emisyonların öncelikle hesaplanması ve daha sonra da azaltılması mümkün olduğu takdirde ise sıfırlanması çalışmalarının yer aldığı karbon yönetimi çalışmaları dünyada birçok kurum ve kuruluş tarafından başvurulan bir uygulama yaklaşımıdır. Birçok şirket maliyet ile risk yaklaşımları ve uygulamalarında, sera gazı emisyonlarının yönetiminin stratejik etkilerini dikkate alarak çalışmalarını sürdürmektedir. Ancak halen şirketlerin bünyesinde bu yaklaşım kritik bir karar verme sürecinde ağırlık kazanmış değildir. Son üç yılda şirketlerin yüzde doksanı iklim değişikliğinden olumsuz etkilenmelerine karşın sadece yüzde otuzu riskleri fırsata çevirmek amacıyla çalışmalar yürütmektedirler.[1] 10 yıl önce sadece Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) tarafından Dünyada ilk kurumsal karbon ayakizi standardı yayınlanmasına rağmen, 2011 yılı itibarı ile Karbon Saydamlık 2011 Raporuna göre Fortune 500 şirketlerinin yüzde 91‟i kurumsal karbon raporlama çalışmalarını gerçekleştirmektedirler. Gelecekte ise karbon raporlama çalışmalarının sadece kurumsal yaklaşımının ötesine geçerek üretim süreçlerini de kapsayacak şekilde yaygınlaşması kaçınılmaz görülmektedir. Birçok büyük şirket ürün bazlı karbon yaklaşımını çevresel karar alma süreçlerine dâhil etmiş ve çevresel kampanyalarında 2 kullanmaya başlamıştır. Örneğin Danone ürettiği yoğurtların karbon ayakizini hesaplayan bir araç geliştirmiştir. Tesco 2012 yılından itibaren 500 üründe karbon etiketleme çalışmasını için çalışmalarını sürdürmektedir. Karbon yönetimi yaklaşımı iş dünyasında özellikle büyüme fırsatlarında yer alan bir uygulama olarak görülse de, teknik uygulamaları açısından özellikle tedarik zincirindeki detaylı çalışmaların yapılmasındaki teknik gereklilikler nedeniyle gerektiği kadar uygulama alanını bugüne kadar yaratamamıştır. Ancak sosyal değişimin bir parçası olarak bireylerin çevresel sorumluluklarının daha fazla farkına varmalarının neticesinde yeşil ürünlere talebin artması ile birlikte şirketler tedarik zincirinde karbon yönetimi uygulamalarını da başvurmak ihtiyacı hissetmeye başlamışlardır. Karbon yönetiminin ilk aşaması sera gazı emisyonlarının uluslar arası kabul görmüş standart ya da girişimler kullanılarak hesaplanmasıdır. Gerektiği hallerde doğruma çalışmasını takiben azaltım stratejilerinin hazırlanması gerekmektedir. Sürece ilişkin Şekil:1‟de sunulmaktadır. Şirketlerin karbon yönetimi kapsamında yıllık bazda çalışmalarını gerçekleştirmesi öngörülmekte olup, azaltım performanslarının da raporlaması önem arz etmektedir. Şekil1: Karbon Yönetiminin Aşamaları 1. Sera Gazı Emisyonlarının Hesaplanması Karbon ayakizi (Carbon Footprint) bir ürün ya da hizmetin hammaddeden bertarafına kadar bütün süreçleri kapsayan tüm yaşam döngüsü boyunca oluşan toplam karbondioksit eşiti(CO2e) sera gazlarının miktarıdır. Tedarik zincirinde sera gazı hesaplamaları iki bölümden oluşmaktadır; Birinci bölümde “Kurumsal Karbon 3 ayakizinin başta TS ISO 14064 ve Sera Gazı Emisyonu Protokolü(GHG) olmak üzere uluslar arası kabul görmüş yöntemler ile hesaplanmasıdır. Kurumsal karbon ayakizi üç kapsam olarak tanımlanmıştır; Kapsam 1: Doğrudan Salımlar İşletmenin kendi bünyesindeki elektrik ve ısınma ihtiyacı için enerji üretimi Acil durum jeneratörlerinde kullanılan yakıt Kimyasal/Fiziksel işlerden kaynaklanan doğrudan salım Kapsam 2: Dolaylı Salımlar Dışarıdan satın alınan elektrik ve ısınma kaynaklı salımlar Kapsam 3: Dış Salımlar Satın alınan ürün ya da hammaddenin salımı Taşımacılıkta kullanılan yakıtın salımı Ürün ya da hizmetin satışı sırasındaki salımlar Çalışanların iş seyahatlerinden kaynaklanan salımlar Şirketler tarafından gerçekleştirilen hesaplamalarda tedarik zincirinin özelliğine göre çalışmaları gerçekleştirme performansı değişmektedir. Birçok şirket için Kapsam 1 ve 2 çalışmaları daha kolay gerçekleştirilirken Kapsam 3 de gereken hesaplamaların gerçekleştirilmesi için özellikle tedarik zincirinde veri toplanmasında sistemlerin oluşturulması gerekmektedir. 2. Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması ve Nötr Yaklaşımlar Şirketlerin sadece sera gazı emisyonlarını hesaplamaları karbon yönetimi yaklaşımı dikkate alındığında iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarında eksik kalmaktadır. Bu çalışmalarda en önemli bölüm azaltım çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve mümkün ise nötr yaklaşımlara da başvurulmasıdır. Emisyonların azaltılması üç aşamada gerçekleştirilebilir. Birinci aşamada doğrudan emisyonların azaltılması, örneğin enerji verimliliği projelerinin ya da aydınlatma iyileştirmelerinin uygulanması gibi. İkinci aşamada dolaylı emisyonların azaltılması, tedarik zincirinde gerçekleştiren emisyon azaltımları ile düşük karbonlu ürünler ile karlılık oranlarının yükseltilmesidir. Üçüncü aşamada ise gönüllü bir karbon dengeleme porfoyünün oluşturulmasıdır. Karbon dengeleme iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarında maliyet etkin bir uygulama alanıdır. Şirketlerin uzun vadeli karbon azaltım planlarında önemli bir rol oynamaktadır. Herhangi bir bölgede mevcut olan sera gazı emisyonlarının diğer bir bölgedeki azaltım projeleri ile emisyonların dengelenmesi proje geliştirilmesi yöntemiyle sağlanabilmektedir. Örneğin; bir şirket karbon ayakizi çalışması neticesinde 1000 ton CO2e neden oluyorsa, karbon etkisini nötr olmasını sağlamak için 1000 ton karbon kredisi satın alarak bu etkiyi dengeleyebilir. Dünyanın birçok yerinde başta yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği olmak üzere karbon dengeleme projeleri oluşturulmaktadır. Karbon dengeleme aynı zamanda uzun vadeli karbon azaltım uygulamalarında çevresel ve sosyal sorumlulukların daha sağlıklı bir şekilde ifade edilmesine de imkân tanımaktadır. 4 3. Ürün Bazlı Karbon Yaklaşımı-Karbon Etiketleme Ürün bazlı karbon ayakizi çalışmalarının amacı şirketlerin ürünlerinde ve tedarik zincirlerinde karbon emisyonlarının etkilerini daha iyi anlamalarını sağlamak ve özellikle tüketicilerde giderek artan karbon bilgilendirme ve düşük karbonlu ürün beklentilerine cevap verebilmektir.[2] Bu amaçla Carbon Trust ile Birleşik Krallık Çevre, Gıda ve Kırsal İlişkiler Bölümü (DEFRA)„nın desteği ile 2008 Ekim ayında hayata geçirilen ve BSI tarafından PAS 2050 Standardı hazırlanmıştır. Standart ile ürün bazlı yaşam döngüsü değerlendirmesi yaklaşımına sera gazı emisyonları da eklenmiştir. Bu yaklaşımın uygulanması iki nedenden dolayı önemlidir; Birincisi aralarında Birleşik Krallığı‟nda olduğu gelişmekte olan ülkelerde sera gazı emisyonlarının ülke sınırları içerisinde üretim miktarları, ürün ve hizmet (üretimden tüketime) sektöründen kaynaklanan emisyonlara ziyade daha düşük miktarlarda kalmaktadır. Birleşik Krallık sera gazı emisyonlarını ithal eden bir ülke konumundadır ve bu eğilim gittikçe artmaktadır. Ulusal azaltım hedeflerinin sağlanabilmesi için tüketimden kaynaklanan emisyonların da karbon yönetimi yaklaşımında dikkate alınması gerekmektedir. İkincisi ise tüketiciler artık iklim değişikliğine olumsuz katkılarının farkına varmaya başlamışlardır bu nedenle de satın aldıkları ürünlerin emisyon performanslarını talep eder hale gelmişlerdir. Ürün karbon ayakizi bu tüketicilere seçimlerinde daha fazla bilgi sunma imkânını getirmektedir. Bu da iş dünyasının ürünlerinde emisyonlarını azaltması için güçlü bir ticari gerekçe oluşturmakta, üretim maliyetlerini düşürmekte aynı zamanda gelecekte düşük karbonlu ürünler geliştirmelerine teşvik etmektedir. Bu nedenle küresel ölçekte başta Uluslararası Standart Örgütü ISO 14067 ve Avrupa Birliği olmak üzere daha uygulanabilir bir ürün bazlı karbon ayakizi yöntemi üzerinde çalışmalar devam etmektedir. PAS 2050 Standardı yaşam döngüsü değerlendirmesi süreci temel alınarak oluşturulmuş olup Şekil 2‟den de görüleceği üzere beş adımdan oluşmaktadır. Bu adımları dikkate alarak ürün bazlı karbon yaklaşımını oluşturan bir şirket karbon ayaizi çalışmalarında en yüksek uygulama düzeyine erişebilmektedir. Yaşam Döngüsü Analizi, bir ürün ya da hizmetin yaşam döngüsü boyunca çevreye olan etkisinin değerlendirilmesidir. Yaşam döngüsü analizinin amacı, ürün ya da hizmetlerin çevresel performansını karşılaştırmak ve en az yük getireni tercih etmektir.[3] Ürün bazlı karbon yaklaşımında, yaşam döngüsü sürecinde ürünü sağlayan şirketin hammadde tedariki ve üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonu, ürünün taşınması, depolanması, satışı, bertarafı ile şirketin kurumsal karbon ayakizi de dikkate alınmaktadır. Dünyada birçok şirket tarafından uygulamaya geçirilen bu yaklaşım ile ürünlerden kaynaklanan karbon emisyonları sağlıklı ve kabul edilebilir bir şekilde hesaplanmakta aynı zamanda şirketlerin işletme maliyetlerinin azaltılmasına katkı sağlamaktadır. 5 Ürünün yaşam döngüsünün süreç haritasının oluşturulması Sınırlar ve gerekliliğin değerlendirilmesi Veri toplanması Ayakizinin hesaplanması Belirsizliğin kontrolü Şekil 2: Ürün Bazlı Karbon Ayakizi Adımları/PAS 2050 4. Sera Gazı Emisyonlarının Zorunlu İzlenmesi ve Raporlanması Nisan 2012 de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan “Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik” ile özelikle enerji yoğun sektörlerde zorunlu bir karbon raporlama sisteminin uygulanması hedeflenmektedir. Yönetmelikte sera gazı emisyonlarının izlenmesine, doğrulanmasına ve raporlanmasına dair usul ve esaslar yer almaktadır. Amaç, bu Yönetmeliğin Ek 1 listesinde yer alan faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının izlenmesi, doğrulanması ve raporlanması çalışmalarının düzenlenmesidir. Bu çalışmalara dahil olan faaliyetler ekte sunulmaktadır. Her bir faaliyet, tesis ve yakıt için ayrı ayrı olmak üzere hesaplama veya doğrudan ölçüm yolu ile Bakanlıkça belirlenecek standart yöntemler kullanılarak bir izleme planı hazırlanacaktır. İzleme Planı; veri toplama ve veri işleme faaliyetlerinin ve bunların doğruluk kontrol sistemi de dahil olmak üzere izleme metodolojisinin detaylı, eksiksiz ve şeffaf olarak belgelenmesine dair bir dokümandır. Yönetmeliğin Ek 3‟ünde belirtilen ilkeler aşağıda sunulmuştur; -Karbondioksit Emisyonlarının İzlenmesi Emisyonlar hesaplama veya doğrudan ölçüm yolu ile izlenmelidir. -Hesaplama Hesaplama aşağıda verilen formül ile yapılmalıdır: Emisyon Miktarı = Faaliyet verisi × emisyon faktörü ×oksidasyon faktörü Faaliyet verisi (kullanılan yakıt, üretim hızı gibi) tedarik verisi veya ölçüm şeklinde izlenmelidir. 6 -Bakanlıkça kabul edilen emisyon faktörleri kullanılmalıdır. Faaliyete has emisyon faktörleri bütün yakıtlar için kullanılabilir. Önceden belirlenmiş olan emisyon faktörleri, ticari olmayan yakıtlar (lastikler gibi atık yakıtlar ve sınai proses gazları) dışında kalan bütün yakıtlar için Bakanlığın uygun görüşü alınır. Rafineriler için Hükümetlerarası İklim Rafineriler için Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından belirlenmiş olan emisyon faktörleri, Bakanlığın uygun görüşü üzerine kabul edilir. Biyokütlenin emisyon faktörü sıfır kabul edilir. Emisyon faktörünün karbonun bir kısmının oksidasyona uğramadığını dikkate almaması halinde, ilave bir oksidasyon faktörü kullanılır. Faaliyete has emisyon faktörleri hesaplanmış ve hâlihazırda oksidasyonu dikkate alıyor ise, oksidasyon faktörü kullanılmamalıdır. Her bir faaliyet, tesis ve yakıt için ayrı bir hesaplamada bulunulacaktır. -Ölçüm Emisyonların ölçümü, Bakanlıkça uygun bulunan ve ilgili tebliğlerde yer alan standart metotlar ile yapılır ve doğruluğu hesaplanmış emisyonlar ile teyit edilir. -Diğer Sera Gazı Emisyonların İzlenmesi Bakanlıkça uygun bulunan ve ilgili tebliğlerde yer alan standart metotlar kullanılmalıdır. - Emisyonların Raporlanması Her bir işletmeci tarafından bir tesis için hazırlanacak rapor, aşağıdaki bilgileri ihtiva etmelidir: A. Tesisi belirleyici bilgiler; - Tesisin ismi, - Tesisin posta kodunu da ihtiva eden adresi, - Tesiste yürütülen ve EK-1‟de belirtilen faaliyetlerin tipi ve sayısı, - Tesisin irtibat noktasının adres, telefon, faks ve e-posta adresi, - Tesisin sahibinin ve var ise ana firmanın ismi, - Tesisin koordinat verileri. B. EK-1‟de yer alan, tesis sınırları içerisinde yürütülen ve emisyonları hesaplanan her bir faaliyet için; - Faaliyet verisi, - Emisyon faktörleri, - Oksidasyon faktörleri, - Toplam emisyonlar, - Belirsizlikler. 7 C. EK-1‟de yer alan, tesis sınırları içerisinde yürütülen ve emisyonları ölçülen her bir faaliyet için; - Toplam emisyonlar, - Ölçüm metotlarının güvenilirliği üzerine bilgiler, - Belirsizlikler. D. Yanma emisyonları için rapor, faaliyete has emisyon faktörünün belirlenmesi sırasında dikkate alınmamış ise oksidasyon faktörlerini ihtiva etmelidir. Sera gazı emisyonlarının raporlanması çalışmaları ise Yönetmeliğin 7. Maddesinde belirtildiği üzere; (1)EK-1‟de yer alan faaliyetleri yürüten işletmeler, her yıl 30 Nisan tarihine kadar bir önceki yılın 1 Ocak - 31 Aralık tarihleri arasında izlenen sera gazı emisyonlarını Bakanlığa raporlamak zorundadır. (2) Sera gazı emisyonlarının raporlanması, EK-3‟te belirtilen ilkeler çerçevesinde gerçekleştirilir. (3) Sera gazı emisyon raporu, Bakanlıkça onaylanan izleme planı çerçevesinde hazırlanır. (4) Sera gazı emisyonlarının izlenmesi, raporlanması ve izleme planı ile ilgili diğer usul ve esaslar, Bakanlıkça hazırlanacak tebliğler ile düzenlenir. 22 Temmuz 2014 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanan “Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması Hakkında Tebliğ” ile Yönetmeliğin EK:1‟inde yer alan faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının ve ilgili faaliyet verilerinin izlenmesi ve raporlanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Tebliğde belirtilen temel prensipler aşağıda sunulmuştur; Eksiksizlik- İzleme ve raporlama eksiksiz yapılır ve Yönetmeliğin ek-1‟inde listelenen faaliyetlere ait bütün emisyon kaynaklarından ve kaynak akışlarından gelen tüm proses ve yanma emisyonlarını ve mükerrer hesabı engelleyerek bu faaliyetler ile ilgili belirtilen bütün sera gazlarını kapsar. İşletme, raporlama döneminde veri kaybını engellemek için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Tutarlılık, karşılaştırılabilirlik ve şeffaflık- İzleme ve raporlama her zaman tutarlı ve karşılaştırılabilir esaslar çerçevesinde oluşturulur. Bu amaçla, işletme, Bakanlık tarafından onaylanan değişikliklere ve istisnalara bağlı olarak, aynı izleme yöntemini ve veri gruplarını kullanmakla yükümlüdür. İşletme, tahminlerini, referanslarını, faaliyet verisini, emisyon faktörlerini, yükseltgenme faktörlerini ve dönüşüm faktörlerini içeren izleme verilerini doğrulayıcı kuruluş ve Bakanlık tarafından emisyonların verisinin yeniden üretilmesini mümkün kılacak şeffaflıkta toplar, kaydeder, analiz eder ve belgelendirir. 8 Doğrulukİşletme, emisyonların belirlenmesinde sistematik veya kasıtlı hatalar olmasını engeller, mümkün olduğunca hata kaynaklarını tanımlar ve azaltır. Emisyon hesaplarının ve ölçümlerinin erişilebilir en yüksek doğrulukta olmasını sağlar. İzleme ve raporlama yönteminin bütünlüğü – İşletme, raporlanacak emisyon verisinin bütünlüğünü sağlamak için, bu Tebliğde ortaya konan uygun izleme yöntemlerini kullanarak emisyonları belirler. Raporlanmış emisyon verisi ve ilgili açıklamalar maddi hata içermez, bilgi tarafsız bir şekilde seçilir ve sunulur, tesis emisyonları hakkında güvenilir ve dengeli bir hesaplama sağlanır. Bir izleme yöntemi seçilirken, en yüksek doğruluk hedeflenir. Sürekli gelişim- İşletme, izleme ve raporlamada Yönetmeliğin 8 inci maddesi kapsamında hazırlanan doğrulama raporlarında yer alan tavsiyeleri dikkate alır. Tebliğin 11 Maddesinde İzleme planının içeriği ve sunulması tanımlanmış olup aşağıda sunulmuştur; İşletme, hazırladığı izleme planını onaylanmak üzere Bakanlığa gönderir. İzleme planı, belirli bir tesisin izleme yönteminin detaylı, tam ve şeffaf bir şekilde gerekli belge yönetimini ve asgari düzeyde ek-1‟de belirtilmiş olan hususları içerir. İzleme planı ile birlikte, işletme aşağıdaki belgeleri sunar: a) Her bir kaynak akışı ve emisyon kaynağı için, faaliyet verilerinin ve hesaplama faktörlerinin ek-2‟de belirtilen kademelere uygun olduğuna ilişkin bilgi ve belgeleri, b) Kontrol için önerilen kontrol faaliyetlerinin ve prosedürlerinin dâhili riskler ve tanımlanmış kontrol riskleri ile tutarlı ve uygun olduğunu belgeleyen risk değerlendirmesi sonuçlarını. İşletme izleme planından bağımsız olarak, ek-1‟de atıfta bulunulan prosedürleri oluşturur, belgeler, uygular ve devamlılığını sağlar. Bakanlıkça talep edilmesi halinde prosedüre ilişkin bilgileri yazılı olarak Bakanlığa sunar ve doğrulama için bunları erişilebilir hale getirir. İşletme, prosedüre ilişkin olarak; a) Prosedürün adı, b) Prosedürün tanımlanması için izlenebilir ve doğrulanabilir bir referans, c) Prosedürün uygulanmasından ve prosedür tarafından üretilen veya yönetilen veriden sorumlu olan birimler, ç) İşletmenin ve Bakanlığın prosedüre ilişkin gerekli parametreleri ve yapılan işlemleri anlamalarını sağlayacak açıklamalar, d) İlgili kayıtların ve bilgilerin yerleri, e) Varsa, kullanılan yazılımın adı, 9 f) İlgili olduğu yerde, uygulanan Türk Standartları ve uluslararası kabul görmüş diğer standartların listesi, gibi bilgileri izleme planında sunar. Tebliğin 17.Maddesine göre her bir işletme emisyonların izlenmesi ve kademeler için asgari gereksinimlerin belirlenmesi amacıyla ikinci fıkraya göre kendi tesisinin ve geçerli olan durumlarda üçüncü fıkraya göre her bir kaynak akışının kategorisini belirler. İşletme, tesisini aşağıdaki kategorilere göre sınıflandırır: a) Kategori A: Biyokütleden kaynaklanan CO 2 hariç, transfer edilen CO2 dahil, raporlama dönemindeki doğrulanmış yıllık emisyonu 50.000 ton CO 2(eşd)‟ye eşit veya daha az olan tesis, b) Kategori B: Biyokütleden kaynaklanan CO 2 hariç, transfer edilen CO2 dâhil, raporlama dönemindeki doğrulanmış yıllık emisyonu 50.000 ton CO 2(eşd)‟den fazla ve 500.000 ton CO2(eşd)‟ye eşit veya daha az olan tesis, c) Kategori C: Biyokütleden kaynaklanan CO2 hariç, transfer edilen CO2 dahil, raporlama dönemindeki doğrulanmış yıllık emisyonu 500.000 ton CO 2(eşd)‟den fazla olan tesis. İşletme, her bir kaynak akışını aşağıdaki kategorilere göre sınıflandırır. İşletme, bu sınıflandırmayı her bir kaynak akışını, transfer edilen CO 2 ‟i dahil ederek, hesaplama temelli yöntemler ile hesaplanan bütün kaynak akışlarının neden olduğu fosil CO 2 ve CO2(eşd) emisyonlarının ve ölçüm temelli yöntemler ile izlenen bütün emisyon kaynaklarından çıkan emisyonların mutlak değerlerinin toplamı ile karşılaştırarak yapar. a) Küçük Kaynak Akışı: Mutlak değer olarak hangisi daha yüksekse, işletme tarafından seçilen kaynak akışlarının emisyonlara olan katkısının toplamı yılda 5.000 ton fosil CO2‟den daha düşük veya yılda 100.000 ton toplam fosil CO 2 ‟i aşmamak kaydıyla toplam emisyonların %10‟undan daha düşük olması durumunda, b) Önemsiz Kaynak Akışı: Mutlak değer olarak hangisi daha yüksekse, işletme tarafından seçilen kaynak akışlarının emisyonlara olan katkısının toplamı yılda 1.000 ton fosil CO2‟den daha düşük veya yılda 20.000 ton toplam fosil CO 2 ‟i aşmamak kaydıyla toplam emisyonların %2‟sinden daha düşük olması durumunda, c) Büyük Kaynak Akışı: Kaynak akışlarının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki kategoriler içinde sınıflandırılmadığı durumda. (4) Tesisler için, mevcut izleme döneminden bir önceki izleme döneminde yıllık doğrulanmış emisyonların mevcut olmadığı veya hatalı olduğu durumda, işletme tesisin kategorisini belirlemek için, biyokütleden kaynaklanan CO2‟i hariç tutarak ve transfer edilen CO2‟i dâhil ederek yıllık emisyonların ihtiyatlı bir tahminini kullanır. Tebliğin 18. Maddesine göre İşletme, tesisinin izleme sınırlarını tanımlar. İşletme, tesiste yürütülen ve Yönetmeliğin Ek-1‟inde listelenen faaliyetlere ait emisyon kaynakları ve kaynak akışlarının sebep olduğu ilgili sera gazlarını izleme sınırına dahil eder. Ayrıca, raporlama dönemi süresince olağan faaliyetler ile birlikte 10 devreye alma–devre dışı bırakma ve acil durumları içeren olağan dışı durumlardan kaynaklanan emisyonları da izleme sınırına dâhil eder. Taşıma amaçlı kullanılan hareketli makinalardan kaynaklanan emisyonlar hariç tutulur.İzleme ve raporlama süreci tanımlanırken, işletme ek-3‟te belirtilmiş olan sektörlere özgü hususları da dâhil eder. Tebliğin 19. Maddesine göre İzleme yöntemlerinin seçiminde Tesisin emisyonlarının izlenmesi için, işletme, bu Tebliğin hükümlerine uygun olarak, hesaplama veya ölçüm temelli yöntemi seçer. Hesaplama temelli yöntem; ölçüm sistemleri vasıtasıyla kaynak akışlarından elde edilen faaliyet verilerinin, laboratuar analizlerinden elde edilen veya varsayılan ilave parametrelerin kullanılarak emisyonların belirlenmesi anlamına gelir. Bu yöntem, 22 nci maddede belirtilen standart yöntem veya 23 üncü maddede belirtilen kütle denge yöntemi ile uygulanabilir. Hesaplama temelli yöntemin uygulandığı durumda, işletme her bir kaynak akışı için standart veya kütle denge yöntemlerinden hangi yöntemi kullandığını ve Ek-2‟ye uygun olarak hangi kademeleri kullandığını izleme planında belirtir. Ölçüm temelli yöntem; CO 2 konsantrasyonunun ve transfer edilen gazların akışının ölçüldüğü ve tesisler arasında CO2 transferinin izlendiği durumlar da dâhil olmak üzere, baca gazında ve baca gazı akışında ilgili sera gazı konsantrasyonunun sürekli ölçülmesi ile emisyon kaynaklarından emisyonların belirlenmesi anlamına gelir. İşletme, emisyon ile ilgili veri eksikliklerinin veya mükerrer sayımın oluşmasını önleyecek şekilde, tesise ait farklı emisyon kaynakları ve kaynak akışları için standart, kütle dengesi ve ölçüm temelli yöntemleri birleştirebilir. İşletmenin ölçüm temelli bir yöntemi seçmediği durumda, ek-3‟ün ilgili bölümlerinde yer alan yöntemi seçer. İşletme, söz konusu yöntemin kullanılmasının teknik olarak elverişli olmadığı veya başka yöntemin emisyon verilerini daha yüksek doğruluğa ulaştırdığı durumlarda Bakanlığa başvurur. Bakanlığın uygun görüşü ile alternatif bir yöntem kullanılır. Tebliğin 5. Bölümünde emisyonların standart yöntem ve de kütle denge yöntemiyle hesaplanmasına ilişkin düzenlemeler getirilmiştir Hesaplama faktörleri için varsayılan değerler için Tebliğin başta 5. Ekinde verilen değerler ya da gerekli hallerde Madde 29. da tanımlanan durumlardaki değerler dikkate alınır. İşletme sera gazı emisyonlarının izlenmesi ve raporlanmasına yönelik veri akış faaliyetleri için yazılı prosedürleri oluşturur, belgelendirir, uygular ve sürekliliğini sağlar. İşletme, veri akış faaliyetlerinin yer aldığı yıllık emisyon raporunun hatalı beyan içermemesini temin eder, izleme planı, yazılı prosedürler ve bu Tebliğ ile uyumlu olmasını sağlar. İşletme yıllık emisyon raporunun, hatalı beyanları içermemesini ve izleme planı ve bu Tebliğ ile uyumlu olmasını temin etmek için etkili bir kontrol sistemini oluşturur, uygular ve devamlılığını sağlar. Raporlama için zamanlama ve zorunluluklar kapsamında İşletme raporlama döneminin yıllık emisyonlarını kapsayan ve Yönetmelik, doğrulama ve akreditasyona ilişkin mevzuat ile uyumlu olarak doğrulanan emisyon raporunu her yıl 30 Nisan tarihine kadar Bakanlığa sunar. Yıllık emisyon raporları asgari düzeyde Tebliğin Ek-9‟da listelenen bilgileri içerir. 11 İzleme yöntemine ilişkin iyileştirmelerin raporlanmasında İşletme, uygulanan izleme yönteminin geliştirilebilme potansiyelini düzenli olarak kontrol eder. Tesis, ikinci veya üçüncü fıkralar kapsamındaki bilgiyi içeren bir iyileştirme raporunu, tesisin kategorisine göre aşağıda belirtilen tarihlerde onay için Bakanlığa sunar: a) Kategori A tesisi için, her dört senede bir 30 Haziran, b) Kategori B tesisi için, her iki senede bir 30 Haziran, c) Kategori C tesisi için, her sene 30 Haziran. Yönetmeliğin EK:1 „inde belirtilen faaliyetleri yürüten işletmelerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarına ilişkin sera gazı emisyon raporunun Bakanlığa gönderilmeden önce doğrulanması zorunludur. Bu işlem Bakanlıkça yetkilendirilmiş doğrulayıcı kuruluşlar tarafından yapılacaktır. Doğrulayıcı kuruluşların Maddesinde verilmiştir; yetkilendirilmesine ilişkin esaslar Yönetmeliğin 10. -Bu Yönetmelik kapsamında doğrulama işlemi yapmak isteyen kuruluşlar, Bakanlıktan Doğrulayıcı Kuruluş yeterlik belgesi almak zorundadır. - Bakanlık, Doğrulayıcı Kuruluş Yeterlik Belgesine geçerlilik süresi koymaya ve tespit edeceği miktarlarda başvuru ve yıllık faaliyet ücreti getirmeye yetkilidir. -Bakanlıktan Doğrulayıcı Kuruluş Yeterlik Belgesi alan kuruluşlar Bakanlık tarafından kamuoyuna duyurulur. -Doğrulayıcı kuruluşların Bakanlıkça belirlenmiş olan doğrulama kurallarına aykırı hareket etmeleri halinde yetkileri geçici veya süresiz olarak kaldırılır. -Doğrulayıcı kuruluşların hazırladıkları doğrulama raporlarının gerçeğe aykırı, yanlış, eksik veya yanıltıcı bilgiler içermesi halinde Bakanlık ilgili doğrulayıcı kuruluşun yetkisini iptal eder. -Yetkileri iptal edilen doğrulayıcı kuruluşlar Bakanlık tarafından kamuoyuna duyurulur. -Doğrulama kuralları, doğrulayıcı kuruluşların yapısı ve bağımsızlığı, doğrulayıcı kuruluşların Bakanlıkça yetkilendirilmesi, yetkilendirilen doğrulayıcı kuruluşların denetimi, belge iptali ve ilgili diğer usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanacak tebliğler ile düzenlenir. Madde 11 de yer aldığı gibi Doğrulayıcı kuruluşların akreditasyonuna ilişkin esaslar; -Bu Yönetmelik kapsamında doğrulama işlemi yapacak doğrulayıcı kuruluşların ilgili alanlarda ISO 14065 standardına göre akredite olmaları şarttır. -Akreditasyon işlemleri TÜRKAK tarafından yapılır. 12 -Doğrulayıcı kuruluşların doğrulama işlemi için yetkinliği, periyodik denetlenmeleri ve akreditasyonuna ilişkin esaslar, TÜRKAK tarafından ilgili ulusal ve/veya uluslararası standart, normatif dokümanlar ve teknik kriterlere göre belirlenir. -Akredite olmayan kuruluşlar yeterlik belgesi için başvuramazlar. 5. Dökümhanelerde Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması Dökümhaneler, demir ve demir dışı metaller ve alaşımlar eritir ve bitmiş şekline veya bitmiş şekline yakın haline alaşımlar ve bir kalıba eriyik metal veya alaşımı dökme veya katılaştırma yoluyla yeniden şekillendirir. Döküm sanayi, farklılaşmış ve çeşitli bir sanayidir. Dökümhaneler, her birinin girdiye uyacak şekilde seçilen teknoloji ve ünite işletimlerinin belirli bir tesiste üretilen serilerin boyutu ve ürünün türü ile kombinasyonuna sahip olan küçükten çok büyük tesislere kadar geniş bir yelpazede tesisten oluşmaktadır. Sektör içindeki organizasyon, demir ve demir dışı dökümhaneler arasında yapılan ana ayrım ile birlikte metal girdinin tipine dayanmaktadır. Dökmecilik endüstrisinin hizmet sağladığı ana pazarlar, otomotiv, genel mühendislik ve inşaat sektörleridir. Otomotiv sektörüne olan yüksek bağımlılık, döküm sektörü faaliyetlerinde önemli bir etkiye sahiptir ve ekonomi, konum, kalite standartları, çevre standartları, yeni gelişmeler vb gibi çeşitli etkenler ile ilişkilidir. Otomotiv sektöründeki daha hafif araçlara yönelik bir kayma, bu bağımlılığa bir örnek olarak alüminyum ve magnezyum döküm için artan bir talep (ve dolayısıyla pazar) ile bu sektörlerin büyümesini sağlayarak, döküm sanayisinde yansıtılmıştır. Dökmecilik endüstrisi, metallerin geri dönüşümünde önemli bir role sahiptir. Çelik, dökme demir ve alüminyum hurda, yeni ürünlere dönüştürülmek üzere yeniden eritilebilir. Termal bir sürecin varlığı ve mineral katkı maddelerinin kullanımı dökümhanelerin olası olumsuz çevresel etkilerinin sonucudur. Bu nedenle, döküm prosesinin çevresel etkileri özellikle egzoz ve çıkış gazları ile maden artıklarının yeniden kullanımı veya bertarafı ile ilgilidir. Metallerin eritilmesi ve arıtılmasından kaynaklanan zararlı emisyonlar genellikle, katkı maddeleri ve yakıtların kullanımı veya besleme maddesindeki safsızlıklar ile ilişkilidir. Kokların ve yakıtların kullanımı veya potaların gaz ya da yakıtlı brülörler ile ısıtılması yanma ürünlerinin emisyonlarına neden olabilir. Döküm prosesinde, havaya emisyonlar, bir (veya birkaç) sabit nokta (lar) ile sınırlı değildir. Bu proses, çeşitli emisyon kaynaklarını (örneğin sıcak döküm, kum, sıcak metal kaynaklı) içerir. Sadece egzoz ve çıkış gazı akışının arıtılması değil aynı zamanda onu yakalamak da emisyon azaltmada önemli bir konudur.[4] Dökmecilik endüstrisi enerji tüketimi oldukça yoğun olan ve aynı zamanda önemli miktarlarda yakıt tüketiminden kaynaklanan CO2 salımını sağlayan prosesleri kapsamaktadır. En çok enerji kullanımı erime proseslerinden kaynaklanmaktadır. (Enerji girdisinin %40-60) Erime enerji girdisi demir metallerde saate 500 ila 1200 kW/sa, alüminyum için 400 ila 1200 kW/sa olarak değişmektedir. CO2 emisyonlarının önlenmesi ve kontrolü için aşağıdaki yaklaşımlar sunulabilir; 13 -Konvansiyonel elektrikli ya da kok kömürlü döküm fırınlarının yerine oksijen enjektörlü döküm fırınlarının kullanılması, elektrikli fırınlarda orta düzeyli enerji kullanımı, -Enerji tüketimini azaltmak ve enerji verimliliği artıracak projeler geliştirmek; ısı yayılımını kontrol etmek için yüzey yalıtımını uygulamak, fazla CO2 azaltmak için hava/yakıt oranın doğruluk oranının kontrol edilmesi, ısı geri kazanım sistemlerinin uygulanması, atık gaz termal tesislerinin sıcak su üretilmesi gibi amaçlarla kullanılması, -En iyi teknolojilere sahip yakma teknolojilerinin kullanılması (örneğin yakma parametrelerinin otomatik kontrolü, püskürtülen havadaki oksijenin zenginleştirilmesi, dolumun yeniden ısıtılması gibi) -Ekipman operasyonu ve bakımının uygulanması, ekipmanlara kısmi yüklenmeden kaçınılması, -Kullanım öncesi hurdaların ısıtılması, -Gazların yeniden kullanımının adaptasyonunda ve/veya yakma kontrollerinde yakıt tüketiminin kepçelerin ısıtılmasında ve eriyik metalin termal işlenmesinde kullanılan yakıtın gaz geri kazanımı ve/ya yanma kontrolü ile azaltılması, -Kalorifik değerinde karbon içeriği daha düşük oranda yakıtın seçilmesi (örneğin doğal gaz) Doğal gazın yakılmasından dolayı oluşacak karbon emisyonları kömür ya da petrole göre %60 daha azdır.[5] 6. Karbon Yönetimi Örnek Uygulamalar Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere birçok şirket sera gazı emisyonlarını gerek ulusal zorunlu düzenlemeler gereği ya da gönüllü olarak izleme ve azaltma kapsamında çalışmalarına devam etmektedir. Hukuki zorunluluk kapsamında örneğin Avrupa Birliğinde geliştirilen emisyon azaltımına yönelik projeler ülkelerin ulusal belirledikleri emisyon azaltım stratejilerine bağlı olarak uygulanmaktadır. Avrupa Birliği tarafından yayınlanan birçok sektörel rehber ile 11 binin üzerinde tesis izleme planlarını ve sera gazı emisyon raporlarını hazırlamaktadır. Örneğin CAEF Avrupa Dökümcüler Birliği tarafından yapılan çalışmalarda Avrupa Birliğinin 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarını 1990 baz alınarak %80-95 seviyelerine düşürmek için sektörel olarak geliştirilen projelerde enerji verimliliği kapsamındaki projelerin önemi vurgulanmaktadır. Gönüllü olarak şirketler tarafından geliştirilen projelerin sayısının da son yıllarda arttığı gözlenmektedir. Özellikle Karbon Saydamlık Projesi olarak bilinen program kapsamında şirketler iklim değişikliği kapsamında bilgilerini şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşmaktadırlar. Böylelikle sera gazı salımı hakkında bilinçli olduklarını ve azaltım için çalıştıklarını, iklim değişikliği, ormansızlaşma ve su kıtlığı risklerinin anlaşılmasında iş dünyasında liderlik rolü üstlendiklerini, sürdürülebilir ürün ve servislerle gelir üretmek için fırsatlar üretilebileceğini ve de iklim değişikliği ve su etkilerine karşı işlerini daha sağlam hale getirdiklerini beyan etmektedirler. 14 KAYNAKÇA REC, “Düşük Karbon Ekonomisine Geçişte Politikalar”,2011 Carbon Trust, “Product carbon footprinting:the new business oppurtinity”,2008 Carbon Trust, “Carbon footprints in the supply chain”,2006 Avrupa Komisyonu Entegre Kirliliğin Önlenmesi ve Kontrolü Demirhane ve Dökümhane Endüstrisinde Mevcut En İyi Tekniklere Dair Referans Belge, Mayıs 2005 Dünya Bankası IFC Dökümhaneler için Çevre, Sağlık ve Güvenlik Rehberleri, 30 Nisan 2007 15 Ek -1 Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmeliğin Ek – 1’inde yer alan faaliyet kategorileri 1. Aşağıda verilen eşik değerleri, genel olarak üretim kapasitelerine veya verimlere atıfta bulunmaktadır. Aynı tesis içerisinde aynı kategoriye tekabül eden birçok faaliyetin yürütüldüğü durumda söz konusu faaliyetlerin kapasiteleri toplanır. 2. Bir tesisin toplam anma ısıl gücü hesaplandığında, tesis dahilindeki yakıtların yakılmakta olduğu, onun parçası olan bütün teknik ünitelerin anma ısıl güçleri toplanır. Bu üniteler her türde kazan, brülör, türbin, ısıtıcı, ocak, insineratör, kalsinatör, döner fırın, fırın, kurutucu, motor, yakıt hücresi, kimyasal döngüsel yakma ünitesi, yakma bacası ve termal veya katalitik yakma sonrası üniteyi bulundurabilir. Anma ısıl gücü 3 megawatt (MW)‟ın altında olan ve münhasır olarak biyokütle kullanan üniteler, bu hesaplamada dikkate alınmayacaktır. Münhasır olarak biyokütle kullanan üniteler, sadece ünitenin başlatılmasında veya kapatılmasında fosil yakıtların kullanıldığı üniteleri de ihtiva etmektedir. Faaliyetler Toplam anma ısıl gücü 20 MW ve üzeri tesislerde yakıtların yakılması (tehlikeli veya evsel atıkların yakılması hariç). Petrol rafinasyonu. Kok üretimi. Metal cevheri (sülfür cevheri dâhil) kavrulması, sinterlenmesi veyapeletlenmesi. Kapasitesi 2,5 ton/saat ve üzeri, sürekli döküm de dâhil olmak üzere, pik demir ve çelik üretimi (birincil ve ikincil ergitme). Toplam anma ısıl gücü 20 MW ve üzeri yakma üniteleri kullanılarak demir içeren metallerin (demirli alaşımlar dâhil) üretimi veya işlenmesi. (İşleme; haddeleme, yeniden ısıtma, tav fırınları, metal işleme, dökümhaneler, kaplama ve dekapajı da ihtiva eder.) Birincil alüminyum üretimi. Toplam anma ısıl gücü 20 MW ve üzeri yakma üniteleri kullanılarak ikincil alüminyum üretimi. Toplam anma ısıl gücü (indirgeme maddesi olarak kullanılan yakıtlar dâhil) 20 MW ve üzeri yakma üniteleri kullanılarak alaşımların üretimi, rafine edilmesi, dökümhane dökümü, vb. dâhil olmak üzere demir dışı metallerin üretimi veya işletilmesi. Günlük kapasitesi 500 ton ve üzeri döner fırınlarda veya günlük kapasitesi 50 tonu aşan diğer ocaklarda klinker üretimi. Günlük kapasitesi 50 ton ve üzeri döner fırınlarda veya diğer ocaklarda kireç üretimi veya dolomitin veya magnezitin kalsinasyonu. Günlük ergitme kapasitesi 20 ton ve üzeri cam elyafı da dâhil olmak üzere cam üretimi. Sera gazları Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit ve perflorokarbonlar Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit 16 Günlük üretim kapasitesi 75 ton ve üzeri, özellikle çatı kiremitleri, tuğlalar, refrakter tuğlalar, karolar, taş ürünler veya porselen olmak üzere, pişirme ile seramik ürünlerin üretimi. Günlük ergitme kapasitesi 20 ton ve üzeri, cam, taş veya cüruf kullanılarak mineral elyaf yalıtım malzemesi üretimi. Toplam anma ısıl gücü 20 MW ve üzeri yakma üniteleri kullanılarak alçı taşının kurutulması veya kalsinasyonu veya alçı panoların ve diğer alçı taşı ürünlerinin üretimi. Odundan veya diğer lifli malzemelerden selüloz üretimi. Günlük üretim kapasitesi 20 ton ve üzeri, kâğıt, mukavva veya karton üretimi. Toplam anma ısıl gücü 20 MW ve üzeri yakma ünitelerinin kullanılarak petrol, katran, kraking ve damıtma kalıntıları gibi organik maddelerin karbonizasyonunu da içeren karbon siyahı üretimi. Nitrik asit üretimi. Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit Karbon dioksit ve diazot oksit Adipik asit üretimi. Karbon dioksit ve diazot oksit Glioksal ve glioksilik asit üretimi. Karbon dioksit ve diazot oksit Amonyak üretimi. Karbon dioksit Günlük üretim kapasitesi 100 ton ve Karbon dioksit üzeri kraking, reforming, kısmî veya tam yükseltgenme veya benzeri işlemler ile büyük hacimli organik kimyasal maddelerin üretimi. Günlük üretim kapasitesi 25 ton ve Karbon dioksit üzeri, reforming veya kısmî yükseltgenme ile hidrojen (H2) ve sentez gazının üretimi. Soda külü (Na2CO3) ve sodyum bikarbonat (NaHCO3) Karbon dioksit üretimi. 17
© Copyright 2024 Paperzz