Slow Avrupa Slow Food’a göre, yeni Avrupa politikaları biyoçeşitliliği koruma, sürdürülebilirlik, doğal kaynakların korunması ve kapsamlı olarak geliştirilmesi üzerine kurulu olmalıdır. Slow Food yerel ürünlere, kendi topraklarına, toplumsal kültürüne sahip çıkan bir Avrupa istemekte; Avrupa'nın, gıda geleceği konusundaki güncel ve hassas tartışmalarda aktif olarak sürdürülebilir bir tarım/gıda sisteminin benimsemesi için taraf olmaktadır. Avrupa Birliği politikalarının üretim ve tüketim modeli üzerinde derin bir etkisi olduğundan, gıda sisteminin çevre politikalarının odak noktası olması büyük önem taşımaktadır. 2011 ve 2012 yıllarında Avrupa Komisyonu Çevre Delegasyonu, Slow Food’un faaliyetlerinin ve Avrupa çapındaki çevresel etkisinin farkına vararak Slow Food ve ortaklarına hibe desteği sağlamıştır. 2013 yılından bu yana Avrupa Komisyonu, tarımsal biyoçeşitliliğin korunmasını ve Balkanlar'da kırsal kalkınmanın desteklenmesini amaçlayan bir proje için Slow Food’u ve ortaklarını desteklemektedir. Tarım Slow Food, AB'nin Ortak Tarım Politikası’nın (CAP) iki temel unsura dayanması gerektiğini savunmaktadır: sürdürülebilir küçük ölçekli üretim ve gençler. Avrupa, kaliteli ve besleyici gıda sağlayan, toplumu destekleyen, küçük ölçekli, düşük çevresel etkili gıda üretimiyle köklerini yeniden keşfetmelidir. Gençler söz konusu olduğunda Avrupa'daki çiftçilerin sadece % 7'sinin 35 yaşın altında olması endişe vericidir. Slow Food, gençler arasındaki yüksek işsizlik oranları göz önüne alındığında, tarımın gençler için memnuniyet ve başarı sağlayan geçerli bir kariyer olması gerektiğine inanmaktadır. Balıkçılık Balıkçılık; küresel balık stokları, okyanuslardaki kirlilik ve bu durumun kıyı bölgelerinde yaşayan milyonlarca küçük ölçekli balıkçının üzerindeki yarattığı geçim sıkıntısı göz önüne alındığında özellikle kritik bir konudur. Slow Food, balıkçılık faaliyetleri ve denizlerin korunması arasında doğru dengeyi sağlayacak; kıyı balıkçılarının ve zanaat balıkçılığının gelişimini sağlayabilecek bir Ortak Balıkçılık Politikası’nın gerekliliğine inanmaktadır. Ortak Balıkçılık Politikası sürdürülebilir yöntemleri desteklemeli; sürdürülebilir olmayan uygulamalara karşı caydırıcı cezalar getirmeli; yerel yönetimlerin bölge kaynaklarını en iyi şekilde kullanmalarını sağlayacak bölgesel bir anlayış temelinde olmalı; balıkçılık ve balık tüketiminin sürdürülebilir olması için yapılan eğitimleri desteklemelidir. İklim değişikliği İklim değişikliğinin ana nedenleri arasında diğer sanayi sektörlerinden daha fazla fosil enerji tüketen tarım ve gıda üretimi, nakliyesi ve pazarlaması yer almaktadır. Sera etkisi ve kirlilik endüstriyel tarım/gıda sistemi nedeniyle artmakta, diğer yandan da yoğun hayvancılık nedeniyle atmosfere çok miktarda kirlilik yaratan madde salınmaktadır. Slow Food, iklim değişikliğini önlemenin tek yolunun endüstriyel tarım/gıda sisteminden uzaklaşmak ve sürdürülebilir tarım/gıda yöntemlerini uygulamak olduğuna inanır. Slow Food, daha az fosil yakıt tüketimine elverişli, topraktaki nemi ve karbondioksit miktarlarını koruyan, toprak erozyonunu önleyen, çölleşmeyi yavaşlatabilecek ve sucul kaynakların daha verimli kullanılmasına imkân sağlayan bir gıda sistemini savunmaktadır. Sürdürülebilir üretim ve tüketim İlgili politikalar, dünyamızın sınırlı olan kaynaklarının nasıl yönetileceği sorusu üzerine kurulu olmalı; dolayısıyla kaynak yönetimi, bireysel ve kolektif sorumluluk süreçlerine rehberlik etmelidir. Ekonomik, sosyal, kültürel ve politika çerçeveleri bu temel sorunun cevabına dayalı olmalıdır. Bu zorluğu aşmak için, tüm seviyelerde harekete geçmek ve sorunun aciliyetinin küresel boyutta algılanması gerekmektedir. Avrupa kendi sınırları dışındaki kaynakları kullanmakta ve bunları ithal etmekte; kullandığı üretim ve tüketim modelleri gezegenin mineral, metal, orman, yakıt, toprak ve su kaynaklarını olumsuz etkilemektedir. Sonuç olarak Avrupa Birliği’nin politika sürecinin yönetilmesinde anahtar bir rolü bulunmaktadır; çünkü AB, küresel düzeydeki çevre politikalarını belirleyip, diğer büyük küresel paydaşları etkileyebildiğinden, 500 milyon vatandaşının hayatını değiştirme gücüne sahiptir. Slow Food sürdürülebilir bir gıda sisteminin oluşturulmasını savunmaya devam edecektir. Slow Food bir AB Ortak Sürdürülebilir Gıda Politikası oluşturulmasının gıda sisteminde radikal bir değişiklik için şart olduğuna inanmakta; sürdürülebilirliğin gıda güvenliği, gıda kalitesi, gıda biyoçeşitliliği ve gıdanın değer kazanarak takdir edilmesi için temel olduğunu savunmaktadır. Biyoçeşitllik Slow Food, geleneksel tarım uygulamalarının biyoçeşitliliğin korunması, toprak verimliliği, tarımsal ekosistemler ve doğanın korunması alanlarında önemli bir rol oynayabileceğine inanmaktadır. En iyi tarım ve balıkçılık, yerelde yapılan, çevre ve hayvan refahına saygı duyan ve yerel toplulukların bilgisine dayanan bir yaklaşımla mümkündür. Bu nedenle küçük ölçekli üreticileri ve biyoçeşitliliği korumak için zirai ilaç ve GDO kullanımı reddedilmeli, sürdürülebilir üretim sistemleri desteklenmelidir. Kalkınma ve işbirliği AB politikalarının genelde ve diğer bölgelerde, özellikle Güney ülkeleri üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Slow Food bu konuyu iki açıdan ele alır: Avrupalı tüketicilerin farkındalığını artırmak ve Güney ülkelerinde küçük ölçekli ve yerel uygulamalara dayalı sürdürülebilir kalkınma modellerini teşvik etmek. Avrupa Birliği tarafından eş finansmanı sağlanan Slow Food projeleri ESSEDRA Projesi (Kırsal Alanların Çevresel Sürdürülebilir Sosyo-Ekonomik Kalkınması) Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen ESSEDRA Projesi 2012 Aralık ayında başladı. Proje, Balkanlar ve Türkiye’deki geleneksel yemeklere, ürünlere, türlere değer kazandırılması ve gıda biyoçeşitliliğinin korunmasıyla bölgedeki kırsal kalkınmanın ve küçük ölçekli çiftçilerin desteklenmesini hedefliyor. Proje kapsamında çevrenin, özellikle de yok olma tehlikesi altındaki gıda ürünlerinin desteklenmesi ve biyoçeşitliliğin korunması, iklim değişikliğinin durdurulması ve yerel toplulukların sürdürülebilir refahı konularında çalışmalar yapılıyor. Daha fazla bilgi için: http://www.essedra.com/ LACTIMED – Akdeniz Süt Ürünlerinin Desteklenmesi Slow Food’un ortağı olduğu Lactimed Projesi, yerel değer zincirleri oluşturup, üreticileri kalkınma projelerinde destekleyip yeni ürün pazarlarına ulaşmalarını sağlayarak, Akdeniz’deki tipik ve yeni süt ürünlerinin üretimiyle dağıtımını geliştirmeyi amaçlıyor. Proje, ENPI CBC MED Programı çerçevesinde uygulanmakta ve AB tarafından finanse edilmektedir. TABLE FOR NINE BILLION ( Dokuz Milyon için Sofra) Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen proje, 2014 yılı başında “Üye Olmayan Ülkelerdeki Paydaşlar ve Yerel Yönetimler için Gelişim Programı” kapsamında başlamıştır. Ana hedefi, toplumda kalkınma sorunları üzerine farkındalık yaratmak olan proje, Avrupa’nın iyi gıdaya ulaşım hakkının evrenselleşmesini sağlayacak bir küresel gıda sistemi yaratma konusundaki rolünü pekiştirmeye odaklanmıştır. Bu hedefe ulaşmak, milyonlarca küçük ölçekli çiftçiyi fakirleştirip, dışarıda bırakan mevcut küresel gıda sistemindeki dengesizlikler giderilmeden mümkün değildir. Doğal kaynaklar azaldığından ve farklı oyuncular bu kaynaklara sahip olmak için yarış içerisinde olduğundan, AB üyesi ülkelerin, özel şirketlerin ve vatandaşların, gıdanın daha sürdürülebilir ve verimli şekilde üretilmesini sağlayacak politikaların, yöntemlerin ve eylemlerin gerçekleştirilmesi konularında harekete geçmeleri gerekmektedir. Bu ancak dünyadaki sınırlı kaynakların adil bir şekilde dağıtılması, gıda üretimi ve tüketiminde sürdürülebilir yöntemlerin benimsenmesiyle mümkündür. Projenin farklı bileşenleri aracılığıyla 12 AB ülkesindeki tüketicilerin, şirketlerin ve kanun yapıcıların, daha adil politikaların geliştirilmesi, küçük ölçekli üreticileri ve gıda güvenliğini destekleyecek sürdürülebilir yöntemlerin uygulanması konularına katılımı amaçlamaktadır. Proje ortaklığı Oxfam Italia ve Avrupa’daki Slow Food hareketi tarafından yönetilmektedir. TRAFOON –Geleneksel Gıda Ağı Aracılığıyla İnovasyon Amaçlı Bilgi Aktarımı Avrupa Birliği’nde gıda sektöründeki Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler’in (SMEs) yanı sıra geleneksel gıda üretim yöntemleri, özel üretim, koruma ve ambalajlama teknikleri de tehlike altındadır. Bu geleneksel ürünler etnik açıdan önemlidir, ancak genellikle el ustalığına bağlı ve bölgesel pazarlarla sınırıdır. Proje, asırlık tariflerin ve geleneksel gıda ürünlerinin hızla yok olmasını engellemeyi, aynı zamanda da Avrupa vatandaşlarının sağlıklı, çeşit ve lezzet açısından zengin beslenmesini hedeflemektedir. Slow Food, 7. Çerçeve Programı kapsamında uygulanan bu projedeki 30 ortaktan biridir. http://www.slowfood.com/sloweurope/ platformu, kamuyu Avrupa politikaları hakkında bilgilendirmek ve Slow Food’un politikalar hakkındaki görüşlerini açıklamak amacıyla faaliyet göstermektedir.
© Copyright 2024 Paperzz