Belkemiğindeki Geyşa Noktası

Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 55-56
Tarih Köşesi
BELKEMİĞİNDEKİ GEYŞA NOKTASI
Doç. Dr. H. Volkan ACAR
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, ANKARA
İğneleme, dağlama, kanatma gibi yöntemler Türk
halkı tarafından bilinmiş ve halk tıbbı uygulamalarının
bir parçası olarak kabul edilmiş olsa da, 20. yüzyılda
akupunktur sözcüğü geniş kitlelerce çok duyulmuş
değildi. Bu anlamda akupunktur sözcüğünün tanınıp
yaygınlaşmasında, sağlık çalışanlarından çok kitle iletişim araçlarının önemli bir rol oynadığı söylenebilir.
Buna örnek olarak da çeşitli gazete ve dergilerde çeviri yoluyla yapılmış olan bazı haberler verilebilir.
İğne Batırarak Sağlığımızı Düzenliyor şeklindedir.
Alt başlıkta ise şu ifadeler yer almaktadır: Belkemiğindeki “Geyşa” noktası iğnelendiği takdirde,
eşlerini cinsel bakımdan tatmin edemiyen erkekler kudret kazanmaktadırlar.
Şimdi, (yazım yanlışları ve matbaa hatalarına dokunmadan) gazetede yer alan yazıyı aynen alıntılayalım.
VİCUDUMUZDAKİ 800 ESRARLI NOKTA
Bu sayıda vereceğimiz örnek, Kıbrıs’ta yayınlanan
BOZKURT gazetesinin 7 Haziran 1962 tarihli sayısından alınan bir haber olacak.
AKÜPUNKTUR İLMİ BU NOKTALARA İĞNE
BATIRARAK SAĞLIĞIMIZI DÜZENLİYOR
Bu haberin üst başlığı Vicudumuzdaki 800 Esrarlı
Nokta, başlığı da Aküpunktur İlmi Bu Noktalara
”TARİH” bir tekerrürden ibarettir derler. Bu sözler her
konu için muteber olmamakla beraber bilhassa dok-
İletişim Bilgileri: H. Volkan ACAR, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi Kliniği, Altındağ-ANKARA
Tel: 0312-59533184
[email protected]
55
Volkan ACAR
torluk ilmi için çok doğrudur. Bir taraftan vitaminler,
hormonlar, antibiotikler, radyoaktif izotoplarla çeşitli
dertlere çareler bulunurken öte yandan da otlar ve
köklerden çıkarılan eski kocakarı ilaçlarına binlerce
yıl öncesine ait tedavi metodlarına dönülmektedir.
Mesala bugün “Trankilizan” tabir edilen ilaçların en
gözde olanı Hintlilerin asırlardan beri faydalandıkları
“Rouwolfia – Serpentina” adlı bitkinin köklerinden
çıkarılmaktadır. Şimdi Avrupa üniversitelerinde doktor namzetlerine mecburen öğretilen “Aküpunktür”
(İğne batırarak tedavi” de Çinlilerin 5000 yıldır kullandıkları bir metodtur.
“YAŞAMANIN TADI” NOTASI NEREDE?
Akupunktür’ün tesir şekli, Batılılar için pek kolayca
kavranılacak bir şey değildir. Derialtına, bacağa, dizkapağına iki milimetre batırılan bir altın ya da gümüş
iğnenin, karaciğerimizin iyi işlemesini sağlayabileceği
bizlere hayli tuhaf gelir.
Oysa ki, Çinlilere sorarsak bunun izahı çok basittir.
Onlara göre Vücudumuzda bir takım enerji anaforları vardır. Bu enerjiler “King” denilen kanallar yoluyla
bütün uzuvlarımıza yayılırlar. Her king belirli bir uzvu
besler. Bu enerji ceryanları bazı “starateji noktalara
batırılan iğnelerle düzenlenirler. Kullanılan madene
göre (Atılan veye gümüş) ceryanların şiddeti artırılır.
İğne batırma tedavisi, daha ziyade organların çalışma
bozukluklarını düzenler. Çinlilerin tespit etmiş oldukları bazı noktalar pek şairane isimler taşır.
Kiminin adı “İlahi kayıtsızlık” kiminin “İkinci gençlik”
kiminin “Yaşamanın tadı” dır.
İĞNELER KENDİ KENDİNE DÜŞÜYOR
Ayrıca “pi-tchoun” isimli burun üstünde bir nokta
vardır ki, iğnelenince sarhoşluğu açar.
Belkemiğindeki “geyşa” noktası ise, iğnelendiği
takdirde eşlerini cinsel bakımdan tatmin edemeyen
kocalara kudret ve zindelik sağlar. Bunların dışında,
daha az önemli “800” stratejik nokta daha mevcuttur. Vücuduğumun, erbabı tarafından bilinen bu
Akupuntür iğneleri 2-3 santim uzunluğundadır ve
sadece 2 milimetre kadar batırılır. Hiç acı vermez.
56
Burada enteresan olan bir husus, iğnelerin belirli bir
süre sonunda kendi kendine vücuttan ayrılıp düşmeleridir. Bu basit iğneler sankikarışık bir elektronik
beyne sahipmişler gibi vücut içinde ne kadar duracaklarını hesaplamaktadırlar. Eski masalların sihirli eşyaları gibi bilinmeyen bir kuvvet bu iğneleri hareket
ettirmektedir.
AVRUPA ÜNİVERSİTELERİN DE KÖKSÜLERİ VAR
500 yıllık Aküpunktür ilmi sadece yeniden itibar kazanmakla kalmayıp birçok Batı memleketlerinin tıp
fakültelerinde mecburi kur halide okutulmaktadır.
Bir “Anatomi” ya da ‘farmakodinami” kürsüsü gibi
şimdi bu üniversitelerde Aküpunktür kürsüleri ihdas
edilmiş bulunmaktadır. Bilhassa Sovyetler BirliğindeTıp Fkültelerinin son sömestrinde 6 ay Aküpunktür
okutulmakta bu branşta ehliey alamıyana mezuniyet
belgesi verilmemektedir.
Fransa’da Akupunktür sanatını münhasıran hekimler icra edebilmektedir ve halen bu memlekette 350
Akupunktürcü mevcuttur.
İğne tedavisi özellikle “psikosomatik” (ruh ile ilgili organlara iyi gelmektedir.
3 yıllık psikanaliz tedavisinin veremediği netice 2-3
iğne ile alınmaktadır. “Stress” halleri de nilen sebepsiz endişeler de Aküpunktürün tesir alanına girmektedir.