TDV DIA

EMTR Ş EKTB ARSLAN
velere göre
binayı
yeniden ihya etmeyi
ve gerekli tahsisatı ayır­
mışsa da ihaleye talip olan müteahhit
çıkmadığından arsası Belediye tarafın­
dan kamulaştırılarak parka dönüştürül­
kararlaştırmiş
müştür.
Eski
fotoğraflarda selamlık binasının
büyük boyutlu bir yapı oldugörülmekte ve dikdörtgen açıklıklı
pencerelerin sıralandığı cephe düzenlemesinden de ll. Abdülhamid döneminde
(I 876- 1909) onarım geçirdiği anlaşılmak­
tadır. Selamlığın bünyesinde yer alan geniş bir mekanın tevhidhane olarak kullanıldığı bilinmektedir. Aynı şekilde iki katlı
olan harem binasının , cephe düzeninden
ve özellikle üst katında teşhis edilen mimari ayrıntılarından lll. Selim devrinde
( 1789- ı 807) yenilendiği belli olmaktaydı. Harem binasının da 121 O ( 1795 -96)
depreminde hasar gördüğü ve cami ile
beraber 1219 (1 804 - 1805) yılında yenilendiği tahmin edilebilir. Geniş bir saçakla donatılmış olduğu bilinen bu binanın üst katında mevcut küçük parça
tabialı dolaplar ve manzara resimleriyle bezenmiş nişler sivil mimari açısın­
dan değerli ve korunması gerekli ayrın­
iki
katlı ,
ğu
tılardı.
Hamam. Caminin güneyindeki caddenin karşı tarafında bulunan hamam dikdörtgen bir alana (34,75 x 12,35 m.) yerleştirilmiştir. Tek hamam olarak tasarlanan yapının kare planlı ve ahşap çatılı
soğukluk bölümünün aslında kubbeli yapıldığı bilinmektedir. Soğukluktan yine
kare planlı , kubbesi tromplara oturan
küçük bir mekana, oradan da ılıklığa geçilir. llıklık, dilimli bir kubbenin örttüğü
kare planlı merkezi bir birimle buna açı­
lan daha küçük boyutlu. kare planlı ve
kubbeli üç birimden meydana gelmekte, bu küçük yıkanma yerlerinden birinin arkasında helalar bulunmaktadır. Sı­
caklı k bölümünde Türk hamam mima-
Emir Su ltan Hamam ı
risinin en eski ve en yaygın şeması olan
merkezi safalı ve dört eyvanlı planın üç
eyvanlı tipi uygulanmıştır. Göbek taşı­
nın bulunduğu kubbeli merkezi mekanın
planı köşeleri pahlı kare biçimindedir.
Zemini bir seki ile yükseltilmiş olan eyvanlar sivri kemerlerle merkezi birime
açılmakta . eyvanların arasında kalan
pahlı kenarlardan küçük kapılarla kare
planlı ve kubbeli iki halvete geçilmektedir. Sıcaklığın arkasında da dikdörtgen
planlı ve beşik tonoz örtülü su haznesiyle külhan bölümü bulunur.
Çeşmeler.
Caminin güney ve batı yönlerinde farklı tarihlerde yapılmış dört
çeşme bulunmaktadır. Bu çeşmelerden ,
kıble tarafında hamamın yer aldığ ı sokağın köşesindeki ile aynı yönde cami
duvarının köşesindeki 1156 ( 1743) tarihini taşı makta . ikincisinin kitabesinde,
camiyi tamir ettiren Darüssaade ağası
Mo ralı Beşir Ağa tarafından yaptınldık­
ları
belirtilmektedir. Batıya açılan avlu
önündeki merdivenlerin solunda bulunan üçüncü çeşme . kitabesinden
öğrenildiğine göre Surre Emini Hacı Mustafa Efendi' nin eşi Zehra Hanım adına
Fatma Hanım tarafından 1254 ( 1838 -39)
yılında vakfedilmiştir. ll. Mahmud devrinin (I 808- ı 839) empire üslübuna bağla­
nan üçgen alınlık ve bunun içindeki güneş motifi (Sultan Mahmud gün eşi) dikkat
çeker. Aynı merdivenlerin sağında yer
alan çeşme ise 1268 ( 1851 ) tarihlidir.
girişinin
Bİ BLİYOGRAFYA :
R. Lubenau. Beschreibung der Reisen, Königsberg 1930, ll , 83 -84; Evliya Çelebi, Seyahatname, ll, 16, 17 ; J. J. B. Poujoulat. Vayage
dans l'Asie mineure, Paris 1840, 1, 165 ·166;
İsm a il Beliğ. Güldeste -i Riyaz- ı irfan, Bursa
1302, s. 69, 87 ; H. Wilde. Brussa, Berlin 1909,
s. 28-32, rs. 35-37 ; Mehmed Şemseddin . Yadiga r- ı Şemsi, Bursa 1332, s. 3, 8 ; Ahmet Hamdi Tan pınar. Beş Şeh ir, Ankara 1946, s. 92- 95;
Kazım Baykal. Bursa ve An ı t/a rı, Bursa 1950,
s. 145-147 ; R. Anhegger. "Beitrage zur frühos manischen Baugeschich te" , Zeki Ve /idi Togan'aArmağan, İ s tan bul1 9 54- 55 , s. 301·330 ;
A. Gabriel. Une cap itale turq ue Bro usse: Bursa, Paris 1958, 1, 181 -184 ; ll , lev. LXVI; G. Goodwin. A Histo ry of Ottoman Architecture, London 1971 , s. 32, 41 2 ·41 3; Ayverdi. Osman lı
M i'marfsi ll, s. 282- 288, 360; İhsan Yardımcı.
Bursa Ta rihinden Çizgiler ve Bursa Ev liya ları,
İ s ta nbul 1976, s. 177- 208 ; H. Turyan. Bursa
Ev liya lan ve Tarih i Eserleri, Bursa 1982, s. 3761 ; Türkiyede Va kıf A bide/e r ve Eski Eser/er,
Ankara 1983, lll, 56-58, 257 , 359- 360, 389;
Oktay Aslanapa . Osmanl ı Devri Mimarisi, İ s­
tanbul 1986, s. 425; M. Ca vi d Baysun. "Emir
Sultan'ın H ayatı ve Ş ahsiyeti", TD, 1/ 1 119491.
s. 77 -94; H. B. Kunter. "Emi r Sultan Vakıfla­
rı ve Fatih'in Emir Sultan Vakfiyesi" , VD, IV
(1 958), s. 39 -63.
r.;:ı
•
M. B A H A
TANMAN
ı
L
EMİR S ÜLEYMAN
(bk. S ÜLEYMAN ÇELEBİ, Emir) .
ı
EMİR ŞEKİB ARSlAN
ı
_j
ı
( .:ı~) ~..r.:- ~1 )
Ş eklb
L
b. Ha mmud b. Hasen ei-Arsh1nl
(1869-1 946)
Lüb nan lı alim,
fikir ve siyaset adamı.
_j
Beyrut yakınında bulunan Şüf kazası­
na bağlı Şüveyfat nahiyesinde doğdu .
Şüf ' un , XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren "emir" unvanını alan, Hlre'de hüküm
süren Lahml krallarından Münzir b. Maüssema'ın soyundan geldiği söylenen
nüfuzlu Dürzl ailelerinden birine mensuptur. Ancak Emir Şeklb , ailesinin Sünniliği benimsediğini ileri sürmektedir. Nitekim hem kendisi hem kardeşleri Sünni eğitimi görmüş ve Sünni olarak yaşa­
mışlardır. Şekfb Arslan altı yaşından itibaren bir süre Şüf 'taki bir Amerikan
okuluna devam etti. 1879'da. Beyrut'taki en gelişmiş Marünl okulu olan Medresetü dari 'l-hikme'ye girdi. Özellikle
Arap edebiyatı ve tarihi alanında çok iyi
yetişti; ayrıca Fransızca öğrendi. 1886
yılında Beyrut'ta Medresetü's-sultaniyye'ye geçti. Burada diğer ilimierin yanı
sıra . o yıllarda Beyrut'ta sürgünde bulunan ve Medresetü's-sultaniyye'de öğ­
retmenlik yapan Mısırlı alim Muhammed
Abduh'tan fıkıh ve akaid dersleri aldı.
Türkçe'yi de burada öğrendi. Ayrıca Abduh'un okul dışında yaptığı sohbet toplantılarına katıldı. 1887'de Şüf'a dönen
Şeklb Arslan. aynı yıl babasının ölümüyle
boşalan Şüveyfat nahiye müdürlüğüne
tayin edildi. 1890' da bu görevinden ayrılarak gittiği Mısır'da Muhammed Abduh'un etrafında oluşan ve fi kirlerini yayan gruba dahil oldu : M ısı r' ın önde gelen fiki r ve kalem erbabı ile tanıştı. Bu
Emir
Sekib
Arslan
EMIR SEKIB ARSLAN
arada Kahire'de yayımlanan el-Ehram
gazetesinde çeşitli yazılar yazdı. 1890 yı­
lı sonlarında istanbul'a gitti: devrin önde
gelen devlet adamlarından Hasan Fehmi ve Maarif Nazırı Münif Mehmed paşala rla yakınlık kurdu. 1892'de kısa bir
süre Paris'te kaldı ve orada Mısırlı meş­
hur şair Ahmed Şevki ile görüştü . Aynı
yıl istanbul'a dönen Şekib Arslan, o günlerde istanbul'da bulunan CemaleddTn-i
EfganT ile tanıştı ve sohbetlerine katıldı.
1892 sonlarında Lübnan'a döndü. 1902'de üç ay kadar Şüf kazası kaymakamlı ­
ğı yaptı , daha sonra istifa etmek zorunda kaldı. Fakat 1908' de Jön Türkler' in
yönetime gelmesiyle tekrar Şüf kaymakamlığına tayin edildi ve üç yıl bu görevde kaldı.
191 1 sonlarında İtalyanlar'ın Trablus(Libya) işgalleri üzerine gizlice Libya'ya gitti ve Enver Paşa kumandasın­
daki Osmanlı ordusuna katıld ı. Aynı yılın
sonlarında istanbul'a dönen Emir ŞekTb
Kızılay heyetleri müfettişliğine seçildi.
191 4 'te Osmanlı Meclis-i Meb'üsanı ' nda
Havra n temsilcisi olarak görev aldı: ı.
Dünya Savaşı ' nın ilk iki yılını Suriye'de geçirdi. Burada bir taraftan ayrılıkçı Araplar ' ı kazanmaya çalışırken diğer taraftan güney cephesinde ordu kumandanı
olarak görev yapan Cemal Paşa 'ya halkla ilişkilerinde yardımcı oluyordu. 1916
sonlarında istanbul'a döndü ve 1917
ortalarına kadar Harbiye Nazırı Enver
Paşa ile birlikte çalıştı. Aynı yılın sonunda özel bir görevle Almanya 'ya gönderilen Şekib Arslan uzun süre Avrupa'da
garp'ı
kaldı.
Osmanlı Devleti'nin yıkılışından önce
Emir Şekib , devleti parçalamaya yönelik
en büyük tehlikenin Batı'dan geleceği­
ni, bunu önlemek için Osmanlı hilafeti
etrafında bir islam dayanışması oluştur­
mak gerektiğini , Türkler ve Araplar'ın
bu dayanışmanın vazgeçilmez unsurları
olduğunu, bunun da hilafetin güçlendirilmesi ve islam mirasının geliştirilme­
siyle gerçekleşebileceğini ileri sürmüş;
adem-i merkeziyetçiliği ve ayrılıkçılığı savunan Türkler'in ve Araplar ' ın yanıldık­
larını , güç dağılımının imparatorluğun
kısa zamanda parçalanıp Avrupa'ya yem
olmasına sebep teşkil edeceğini , bundan
dolayı merkezi otoritenin güçlendirilmesi gerektiğini söylemiştir. Bunun için hem
ll. Abdülhamid 'in yönetimini, hem de Jön
Türkler'in bilhassa Arap ileri gelenlerince tenkit edilen sertlik yanlısı politikalarını tasvip etmiştir. Onu diğer Arap ay-
152
dmiarından ayıran en önemli özellik, islam dayanışması adına Osmanlı hilafeti
ve hükümetini kayıtsız şartsız desteklemiş olmasıdır.
1. Dünya Savaşı'ndan sonra Fransızlar' ın
Suriye ve Lübnan 'ı, ingilizler'in Filistin'i iş­
gal etmeleri üzerine emperyalizme karşı sert bir tavır takındığı için bölgeye girişi yasaklanan Emir Şekib Avrupa 'da
ikamete mecbur edildi. Bunun üzerine
mücadelesini Avrupa ' nın değişik şehir­
lerinde sürdürdü. 1920'de Berlin'de Şark
Kulübü başkanlığına seçildi: 1921 'de yine Berlin'de Milletler Cemiyeti'nde Araplar'ın haklarını korumayı amaçlayan Suriye- Filistin heyetinde yer aldı. Üç yıl sonra Almanya'daki müs l ümanların işleriy­
le ilgilenmek üzere Berlin'de Hey'etü şe­
airi'l-islamiyye adıyla bir dernek kurdu.
1925-1926 yıllarında Suriye'de meydana gelen ayaklanmalar, esasen Araplar ' ı temsil etmeye çalışan Emir Şekıl>
Arslan'ın liderliğinin belirgin hale gelmesine vesile oldu. 1926'da Suriye Manda Komisyonu başkanı Markiz Diyoddi
ile görüşmek üzere bir heyetin ·başında
Roma'ya, 1927'de hemşehrilerinin daveti üzerine Detroit'te toplanan kongreye
başkanlık etmek üzere Amerika'ya gitti. Aynı yılın sonlarında Rusya'yı ziyaret
ederek bu ülkedeki müslümanların meseleleriyle ilgilendi, islami konularda konferanslar verdi. 1929' da hacca giden Şe­
kib Arslan bu sırada Kral AbdülazTz ile
görüştü. 1930'da ispanya 'yı ziyaret etti. Aynı yıl Cenevre'de La Nation arabe
dergisini yayımlamaya başladı. 1934 'te
Mekke'de düzenlenen islam Konferansı ' na katıldı . 1937'de Fransa ' nın yasağı
kaldırması üzerine Suriye'ye dönen Emir
Şekib Arslan büyük bir törenle karşılan­
dı. Suriye hükümeti onu Mecmau'l-ilmT'ye başkan tayin etti. Fakat Fransa, Suriye ile 1936'da yaptığı anlaşmayı bozarak Emir Şekı"b'in sınır dışı edilmesini istedi: bu yüzden görevine başlama­
dan Cenevre'ye dönmek zorunda kaldı.
ll. Dünya Savaşı'ndan sonra Suriye ve
Lübnan' ın istiklale kavuşması üzerine
1946 Ekiminde Lübnan'a döndü ve 9 Aralık 1946'da burada vefat etti.
Arapça yanında Farsça, Türkçe, Fransızca, ingilizce ve orta derecede Almanca bilen Emir Şekıl> Arslan, 1935'te Haşim el-AttassT'ye yazdığı bir mektupta
1781 özel mektup, 176 makale ve 11 00
sayfa hacminde çeşitli kitaplar yazdığı­
nı ifade ediyordu. Çabuk ve kolay yazar,
yazılarında müsvedde kullanmazd ı. Te-
lif etmekte olduğu eserin bir kısmı dizilirken diğer kısmının yazımına devam
ederdi. Bunun için kendisine "emTrü'lbeyan" lakabı verilmişti. Okuduğunu bir
daha unutmayacak kadar güçlü bir hafızaya sahipti.
islam birliği düşüncesinde CemaleddTn-i EfganT ve Ahmed Paris eş-Şidyak,
dini anlayışta ıslah (reform ) düşüncesin­
de Muhammed Abduh, dini ilimiere merakında Tahir el-CezairT, geniş kültür
konusunda Amerikalı doktor Kornelyus
Pendik, edebi üslübunda ibnü'I-Mukaffa ', Cahiz, BedYüzzaman el-HemedanT ve
Ebü İshak es-SabT, tarih anlayışında da
İbn Haldün'un etkisinde kalmıştır.
Arap dünyasının istiklaline kavuşması
için çok büyük gayretler sarfeden Emir
Şekib bu hususla ilgili hemen her toplantıya katılmış ve Araplar' ın meselelerini milletlerarası platformda savunmuş­
tur. Emir Şekib, islam ve Arap aleminin
parçalanmasında İngiltere ve Fransa 'yı
suçlu görüyor. her fırsatta bu iki devletin islam dünyasına verdiği zarariara dikkat çekiyordu. Aralarında çeşitli anlaş­
mazlıklar bulunsa bile islamiyet'e karşı
düşmanlık konusunda kolaylıkla anlaşıp
bir araya gelebileceklerini söylüyordu.
Çok güçlü bir tahlil kabiliyetine ve sezgiye sahip olan Emir Şekib Arslan'ın siyasi konularla ilgili tahminleri büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Mesela ingiltere'nin vaadlerine kapılarak Osmanlılar ' dan
ayrılmak isteyen Arap aydınlarına ingilizler'in sözlerini tutmayacaklarını, Filistin'de bir yahudi devleti kurdurmak için
Arap topraklarını parçalayacaklarını söylemiş, aynı şekilde ingilizler'le aniaşan
Hicaz Kralı Şerif Hüseyin'in pişman olacağını, zira onlar tarafından aziedilerek
sürgüne gönderileceğini ifade etmiştir.
Mısır'da çıkan eş-Şacb gazetesinde 12
Mart 1913'te yayımlanan "Naru Uvrubba min şerareti' ı- Balkan" başlıklı yazı­
sında ı. Dünya Savaşı ' nın Balkanlar'dan
çıkacağını haber vermiştir. Emir Şekıl>
kendisi daha hayatta iken islam dünyasınca takdir edilmiştir. Nitekim 1935 'te
Hindistan· da islam dünyasının ileri gelen ilim, siyaset ve edebiyat adamları­
nın katıldığı bir toplantıda, "Bugün islam dünyasının en büyük siması kimdir? " sorusuna verilen cevaplarla seçilen on üç isim arasından en fazla oyu
Emir Şekib Arslan almıştır (Ahmed eş ­
ŞerebasT, s. 191-193)
Eserleri. A) Telif Eserleri. 1. Bakı1retü
nazmi'l-Emir Şekib Arslan (Beyrut 1887).
EMİRCİ SULTAN
On yedi yaşında iken neşrettiği divanı­
dır. 2. Li- Ma?:ii te, al]l]are '1- müslimı1n
ve li -ma?a te~addeme gayruhum (Kahire 1349/ 1930) el-Menar dergisinin Cavalı bir okuyucusunun Emir Şekib tarafından cevaplandırılmasını istediği bir
soruya verdiği cevap önce el-Menar'da
tefrika edilmiş, ardından kitap haline
getirilmiş, daha sonra da Şeyh Hasan
Temim tarafından yayımlanmıştır (Beyrut, ts.). Eseri Abdülvehhab Öztürk Müslümanların Gerileme Sebepleri adıyla
Türkçe'ye (Ankara, ts ), M. S. Shakkoor da
Our Decline İts Causes adıyla İngiliz­
ce'ye (Lahore 1962) tercüme etmiştir. 3.
el -İrtisamatü'l-litaf ii l]atfri'l-}ıac ila
a~desi'l-metat (Kahire 1350 / 1931) . 4.
Taril]u gazavati'l- cArab ii Fransa ve
Suvisre ve İtalya ve Ceza,iri'l-ba}ıri'l­
mutavassıt (Kahire 1352 1 1933) 5. Divanü Emi'r Şekib Arslan. Olgunluk dönemine ait şiirlerini ihtiva eden bu eser M.
Reşid Rıza tarafından neşredilmiştir (Kahire 1354 / 1935). 6. el -lfulelü 's-sündüsiyye fi'l-al]bclr ve'l-aşari'l-Endelüsiy­
ye (1-111, Kahire 1936-1939) 1930' da İs­
panya 'ya yaptığı seyahatten sonra Endülüs İslam medeniyetiyle ilgili olarak yazdığı bir kitaptır. 7. en-Nehdatü'l - cArabiyye fi'l- caşri'l- }ıaiır (Kahire 1356/
1937). Şam' da verdiği bir konferansın
metnini ihtiva etmektedir. 8. el- Vahdetü'l- cArabiyye (Dımaşk 1356/ 1937) Ş~m·­
da verdiği bir başka konferansının metnidir. Emir Şekili'in ayrıca şu eserleri de
zikredilebilir: Ma~cilat lugaviyye (Dı­
maşk 1928); Şevip ev şada~atü erba cine sene (Kahire ı 936); Ta elikat calQ İbn
ljaldı1n (!-lll, Kahire 1355 / 1936); es-Seyyid Reşi'd Rıza ev il]a,ü erbacine sene (Dımaşk 1937); cUrvetü'l-itti}ıad beyne ehli'l- cihiid (Buenos Aires 1941); Sire ?atiyye (nşr Ahmed Şerebasi, Beyrut
1969).
B) Tercümeleri. 1. Al]irıi Beni Serrac
(İskenderiye 1898). Fransız yazarı Fran-
çois Rene de Chateaubriand'ın , Beni Serrac hanedanının tarihine dair A ventures
du demier Abencerage adlı eserinin tercümesidir. Emir Şekib, notlar ekleyerek
genişlettiği bu esere ayrıca kendisinin
yazdığı ljulaşatü Taril]i'l-Endelüs ila
sukütı Gırnata ve müellifi meçhul Ahbcl~ü 'İ- caşr ii lnlpfja, i devleti Beni Na'Şr
adlı eserlerle Endülüs emirlerinden Ebü'lHasan Ali b. Ebü Nasr b. Ebü'l-Ahmer'in
dört emirnamesini de ilave etmiştir. 2.
J:Iiiiırü'l- calemi'I-İslami (1-IV, Kahire
1343 / 1925 ; Beyrut 1394 / 1973, 4. bs)
Amerikalı
yazar Lothrop Stoddard'ın The
New World of Islam (London I 922) adlı
eserinin Accac Nüveyhiz tarafından yapılan Arapça tercümesiyle Emir Şekili ' in
notlarından meydana gelmektedir. Ancak hem eserin aslı ile bu notlar ayırt
edilemeyecek kadar birbirine karıştığı,
hem de 250 - 300 sayfa hacmindeki eserin aslı bu notların ilavesiyle 1688 sayfaya çıktığı için genellikle kitap Emir Şe­
kili Arslan ' ın telifi sayılmaktadır. lfaiı ­
rü'l- calemi'I-İslami müslüman dünyasının tarihi, kültürel, siyasi ve iktisadi
durumu hakkında bilgi ve değerlendir­
meler yanında birçok şarkiyatçının İsla­
miyet' e, İslam tarih ve medeniyetine karşı hücumlarına cevaplar ihtiva etmektedir. Emir Şekib, ilave ettiği notlarda birçok Batılı kaynak yanında Romen devlet adamı T. G. Djuvara ' nın Cent projets
de partage de la Turquie (Paris I 9 I 4)
adlı kitabından da faydalanmış, J:Iaiı­
rü '1- <aıemi'l- İslami'nin bir bölümünde (lll, 208- 342) bu eserin özetini vermiş­
tir (Yakup Üstün Fransızca'sından da faydalanarak bu özeti Türkiye 'yi Parçalamak
İçin 100 Plan, Haçlt Taassubu· Türkiye
Düşmanlığı adıyla
Türkçe'ye tercüme etAnkara ı 978). Eser, Ali Rıza Seyfi
Bey tarafından Yeni Alem-i İslam adıy­
la Türkçe'ye çevri lmiştir (İstanbul I 338)
3. Anatol Frans ii' mebii?ilih (Kahire
1345/ 1926) . J. J. Broussons'un Anatale
France'ın özel hayatını anlatan eserinin
bazı ilavelerle tercümesidir.
miştir,
C) Neşre Hazırladığı Eserler. İbnü'l- Mukaffa' , ed-Dürretü'l-yetime (Beyrut 1893);
el -Mul]tar min resa,ili Ebi İs}ıa~ eş­
Sabi (Beabda 1898); Raviü 'ş- şakik (kardeşi Emir Nesib'in şiirlerinin notlar ilavesiyle neşridir ]Dım aşk 1925]) ; Ahmed b.
Muhammed el - Mevsıli, Me}ıasinü'l-me­
saci ii menakıbi'l-İmam Ebi CAmr elEvza ci' (Kah i re I 352/ 1933)
henüz yayımlan­
eserleri de şunlardır: Büyı1tatü 'l- CArab ii Lübnan, el -Beyan camma şehidtü bi'l- cayan, Taril]u biladi'lCeza,ir, Ma l em yerid ii mütı1ni'l-lu­
ga, Ba}ış can '[rablus ve Ber~a, el-lfulletü 's- seniyye ii 'r - ri }ıl eti '1 - Bosniyye,
İl].tilatü'l- cilm ve'd-din (tercüme), Medeniyyetü '1- <Ara b, el- Ceyşü '1- mu cabM min taril]i Uvrubbcl, Taril]u Lübnan.
Ayrıca el-Feth, eş-Şura, el-Menar, elMü,eyyed, el - <İrfan, Mecelletü'z-zehra
ve Mecelletü Mecmaci'l - cilmiyyi'l- <Arabi gibi dergi ve gazetelerde İslamiyet'le
ilgili çok çeşitli yazıları yayımlanmıştır.
Emir
BİBLİYOGRAFYA :
Emir Sekib Arslan, Li-Mti?ti te'atıtıare'/-müs­
limün ve li·mfi?ti tekaddeme gayruhum (nşr.
Şeyh Hasan Temim), Beyrut, ts. (Daru Mektebeti ' l-Hayat), nilşirin mukaddimesi, s. 11-27 ;
Serkis, Mu'cem, 1, 932; Brockelmann, GAL
Suppl., lll, 394-399; Kehhale, Mu'cemü'/-mü'elli{fn, IV, 304; a.mlf., e/-Müstedrek, Beyrut ı406 /
ı985, s. 289; Enver ei-Cündf, Terticimü 'l-a'lami'l-mu'asırin {i'/- 'alemi'l-isltimf, Kahire ı970,
s. ı47-ı54 ; Ahmed Kabbiş, Ttiritıu 'ş -şi'ri'I­
'Arabiyyi'l-hadfş, Beyrut ı97ı , s. 87-88; Sami
ed-Dehhan, el-Emir Şekib Arslan: haytitühü
ve tiştiruh, Kah ire ı976 ; Ahmed eş-Şerebasi.
Şekfb Arslan: da'iyetü' l- 'urübe ve'l-isltim, Beyrut ı978 ; Muhammed Kürd Ali, e/-Mu'asırün
(nşr. Muhammed e l- M ı srf), Dımaşk ı4oı ; ı980 ,
s. 248-267; Muhammed b.Azzüz Hakim, Veşa'il~
sırriyye fıavle ziyareti' /- Emir Şekfb Arslan 1i' 1Magrib, Tıtvan ı980; Zirikli, el-A' Itim (FethuiJah), lll, ı73-ı75; ei-Mevsü'atü'/-harekiyye (nşr.
Müessesetü'I-Buhüs ve'l-meşarii'l -İslamiyye),
Arnman ı403j1983, 1, ı2ı-ı24; Abdülkerim
Osman, Me'alimü'ş - şe~ii{eti 'l-islam iyye, Beyrut ı984, s. 470 -474 ; Hanna ei-Fahüri, el-Ca·
mi' {i ttiritıi ' /-edebi'/- 'Arabr, Beyrut ı986, ll,
308-309; William L. Cleveland, Batı 'ya Karşı islam: Şekip Arslan 'ın Mücadelesi (tre Selahattin Ayaz), İ stanbul ı99ı ; Arif en-Nekedi, "elEmir Şekib Arslan", MMiADm., xxıı ; ı - 2 (!947),
s. 86-95 ; Cebrail Cebbür, "el-Eı:nlr Şekib Arslan", ei-Ebhtiş, vıı ; ı, Beyrut ı954, s. 33-38;
Mikel de Epalza, "Dos literatos Arabes viajan
por Sharq al- And alus : Shakib Arslan (1939)
Y. Husain Mones ( 1963)", Sharq al-Anda/us,
sy. ı, Alicante ı984 , s. ı 73 -ı 84; Axel Haveman n.
"Between Ottoman Loyalty and Arab «lndependence» Muhammed Kurd Ali, Girği Zaydan and Sakib Arslan", Quaderni di Studi Arabi, sy. 5-6, Venezia ı987-88, s. 347-356.
Iii
H mu si
KILIÇ
EMİR-i şiKAR
(bk. ŞiKAR AGALARI).
L
EMİRAHUR
(bk. MİRAHUR).
L
_j
Şekıo Arslan'ın
EMİRCİ SULTAN
mamış bazı
(ö. 637 / 1240)
Babai isyanına katılan
Yesevi-Babai şeyhi.
L
_j
Hayatı hakkında
yeterli bilgi yoktur.
belgelerinde Emirci veya Emirce
Sultan, meşhur menkıbesinde Emir-i Çin
Osman diye anılır. Anadolu'da Yeseviliğin tarihi bakımından büyük bir önem
taşıyan bu şahsiyetten ilk olarak bahseden M. Fuad Köprülü, Gelibolulu Mustafa Ali ve Evliya Çelebi 'ye dayanarak
kısaca bilgi vermiş ve Ali'deki menkıbeArşiv
153