VAKıFLARıN MILLÎ BIRLIKTEKI ROLLERI VE HUSUSIYLE DEMIR BABA TÜRBESI Prof Dr. Abdurrahman G Ü Z E L ( i t l i k denilince a y n ı d e ğ e r l e r etI r a f ı n d a bir araya gelen insan topluluğunu h a t ı r l ı y o r u z . A y n ı şeylere itibar eden, a y n ı k ı y m e t l e r i benimseyen ve bu değerler için m ü c â d e l e veren i n san k i t l e l e r i n i h a t ı r l ı y o r u z . B â z a n maddt, bâzan m â n e v t ve bûzan m a d d î ve manevt m a h i y e t l i d e ğ e r l e r etrafında meydana getirilen bir organizasyonu anlıyoruz. Bizi bir araya getiren un surun m u h t e v a s ı n a göre ş e k i l l e n e n bir organizasyonu k a s t e t m i ş oluyoruz. Millî kavramı, kişileri biribirlerinden a y ı r t eden karakter f a r k l ı l ı ğ ı nın toplumlara aksetmesi veya toplum da tecellisidir. Millî toplum, m i l l î devlet, m i l l i y e t , millîlîk gibi bir t a k ı m sosyal, b e d i î , tarihî u n s u r l a r ı n muayyen şartlarda meydana g e t i r d i k l e r i t e r k i p l e r d i r . Millet, f a r k l ı ş e k i l d e t a n ı m l a n ı r k e n onu meydana getiren unsurlar da d e ğ i şebilmektedir. Genelde millet, gerek Ziya G Ö K A L P ' d e ve gerekse ondan farklı d ü ş ü n m e y e n A t a t ü r k ' d c bir ta kım "biılik"lcTİn bir araya gelmesi ile tecelli edebilecek bir sosyal vetire olarak t a n ı m l a n ı r . Bu konuda A t a t ü r k ' ü n millet t a n ı m ı ile Ziya G Ö K A L P t a n ı m ı a r a s ı n d a es asta bir f a r k yoktur. Ve ben bâzı ta nımlar yaparak s ü r e m i doldurmak iste miyorum. İslâmiyet: Ayet ve Hadisleri ile m i l let k a v r a m ı n ı kabul ederken " b i r l i k " i n Önemini b e l i r t m i ş t i r . N i f a k , a y r ı m c ı l ı k , b ö l ü c ü l ü k , benlik duygusu, mensubiyeti k a v m i y e t ç i l i ğ e g ö t ü r m e k İslâmın men ettiği h u s u s l a r d ı r . N i t e k i m millet'e âit pekçok ayetler b i l i n i r k e n bu ayctlerde"birlik beraber l i k " simgclcnmcktedir. Resmi ideoloji olarak kabul edilen A t a t ü r k ç ü l ü k , millî b i r l i k için; D i l Birliğini D i n Birliğini C o ğ r a f y a Birliğini K ü l t ü r Birliğini T a r i h Birliğini Soy Birliğini Kader Birliğini b i l i n d i ğ i gibi esas a l m a k t a d ı r . M i l l i birliği bu i k i zemine oturt t u k t a n sonra vakıf anlayışımızı açık l a y a l ı m . Şüphesiz yapmaya çalışacağı mız t â r i f . vakıf k ü l t ü r ü m ü z ü n sosyal muhtevasına dair olacaktır. .Arayışı içerisine girdiğimiz "ecdadın milli birliği sağlarken yararlandığı veya geli.pirdiği müesseselerden" Vakfı bu a ç ı d a n ele almaya çalışacağız. Böylece geçmişteki müesseselerimizden istifade ederek çözüm g e t i r d i ğ i m i z meselelere b u g ü n nasıl çözüm getirebileceğimize dair bazı mesajlar vermeye çalışacağız. Bu millet, geçmişte m i l l i b i r l i k mese lesini çözmüştü. Geliştirdiği müesseseler a r a s ı n d a v a k ı f l a r da v a r d ı r . Bugün ori j i n a l a n l a m ı n d a vakıf pek y a \ g m d c ğ ü . .Ancak "millî b i r l i k problemi" ise h1\\A var. T a r t ı ş ı l a c a k husus, asrın getirdiği b i r t a k ı m modern k u r u l u ş l a r da acaba yeni terkiplere mi gidilmeli veya geç mişteki bazı değerler \cnidcn gündeme g e t i r i l i r k e n neler y a p ı l a b i l i r ? m. p,»f nr A w m i P R A H M A N Q t j Z E L Vakıf, kişinin kendi k a y n a k l a r ı n d a , i ç e r i s i n d e b u l u n d u ğ u cemiyete; saygı, sevgi, şefkat ve yardım etme faaliye t i d i r . T a r i h boyunca bu duyguların ge lişmesinde ve uygulama imkânı bulma s ı n d a T ü r k milletinin âl-i cenâb ve teş k i l a t ç ı ruhunun büyük rolü olmuştur. V a k ı f l a r ı n millî k ü l t ü r ü m ü z ü n çok önemli bir müessesesi olmasından ötede bir önemi daha vardır. Bize göre vakıf ların; Bâciyân-ı Rûm, Dervişân-ı Rûm ruhu ile Müslüman T ü r k l e r e açılan t o p r a k l a r ı n T ü r k yurdu olarak kal masında çok önemli bir rolü olmuştur. Bu rol vakıfların yurt tuttuğumuz topraklarda, kök salmamız ve kendi mizi kabul ettirmemiz, kültürel millî kişiliğimizi bizden olmayanlara kabullendirişimizden gelmektedir. Vakıflar bizim; tarafsız, merhametli, âdil, şefkâtli, h a y ı r sever oluşumuzun simge leridirler. Şüphe yok k i vakıf kavramının te melinde Allah rızası, hayır duygusu ve insanlık ideali yatıyordu: İslâm D i ni'nin sosyal konulara verdiği önem, vakıfların gelişip güçlenip yaygın laşması ile yakından ilgilidir. Dinimiz dünya nimetlerinin inananlar arasında gönül rızası ile dağıtılmasını emret mektedir. Bu paylaşımı teşvik için; "Sevdiğiniz şeylerden sadaka verme dikçe, olgunluğa erişemezsiniz" "Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevir meniz olgunluk değildir. Esas olgunluk, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kita ba ve bütün Peygamberlere iman edib, akrabaya, öksüzlere, yoksullara, yolda k a l m ı ş l a r a , dilenenlere ve esirlere seve seve malını vermektir" Kendiniz için hayır olarak neler h a z i r l a d ı y s a n ı z onu (Allah katında bulursunuz). "Mallarını gece ve gündüz, gizli vc a ş i k â r , hayra sarf eden kimselerin Rabİ c r i n i n y a n ı n d a m ü k â f a t l a n vardır.." vb. gibi. Bunlar, bu konudaki ayetlerden bir kısmıdır. V a k ı f l a r islâmî bir kuruluş iken şüphesiz sadece Müslüman Türklerde r a s t l a n ı l a n k u r u l u ş l a r değildi. Ancak T ü r k medeniyet tarihinin temel bölüm lerinden b i r i n i kapsayan ve sosyal ada letin gerçekleştirilmesinde fevkalade hayati bir mevki işgal eden v a k ı f k u r u luşlarımız hiç bir millette, b i z i m t o p l u mumuzdaki kadar ş ü m u l l ü , ş u u r l u ve mânidar olmamıştır. İ s l â m i y e t t e n e v v e l ki Türk toplumunda v a k ı f l a r a benzer bir kuruluş var mı i d i , ö n e m l i b i r husustur, incelenilmelidir... Yapılan bazı t a n ı m l a r , genel ve özel açıklamalardan sonra," K ü l t ü r milli yetçiliği üzerine inşa e d i l m i ş , m u â s i r Türkiye Cumhuriyeti'nde m i l l î b i r l i k Nokta-i n a z a r ı n d a n V a k ı f l a r ' ı n r o l ü nc olabilir?" konusuna d ö n m e k i s t i y o r u m . Bunu yaparken millî b i r l i ğ i m i z i mey dana getiren u n s u r l a r ı n ü z e r i n d e v a k ı f esprimiz itibariyle d u r a c a ğ ı m . 1) Dil Birliği ve Vakıflar: Vakıf k u r u l u ş l a r ı a r a s ı n d a ş ü p h e s i z eğitim müesseseleri de v a r d ı r . Her sevi yede eğitim yapan okulun v a k ı f e d i l d i ği bilinmektedir. V a k ı f müesseseleri arasında ve şüphesiz bu t ü r k u r u l u ş l a rın başında câmilcr v a r d ı r . O k u l u n d a ve camisinde ortak k ü l t ü r d i l i k u l l a n ı lan bir toplumda t a b i i d i r k i d i l b i r l i ğ i doğacaktır. V a k ı f l a r d a k i han, k e r v a n saray ve diğer konaklama y e r l e r i T ü r k İslâm ellerinde T ü r k ç e n i n l e h ç e l e r i ve şiveleri a r a s ı n d a k i bağı ( k ö p r ü y ü ) c a n l ı tutan k u r u l u ş l a r ı d ı r . Başka t ü r l ü T ü r k istan'dan Bosna'ya Hersek'e d i l b i r l i ğ i sağlanabilir mi idi? 2) Din Birliği ve Vakıflar: İslâmiyet, vakıf eserlerinin b a ş l ı caları olan câmi ve mescidlcrle i n a nanların birliğinin s a ğ l a n d ı ğ ı yer o l muştur. Camiye devam ve cemaat r u h u vakıflar olmadan da d a y a n ı ş m a y ı , ta nışmayı haberdar olup ç e v r e ile i l g i lenmemizi sağlayan sosyal k u r u l u ş l a r iken, d î n î müesseseler de k e n d i n i gös teren vakfiyeler bu b i r l i ğ e vasat vc zemin o l u ş t u r m u ş l a r d ı r . M a r d i n ' l i b i r hayırsever, M u ğ l a ' d a n y a p t ı ğ ı vakfiyesiyle dar anlamda h e m ş e r i l i k r u h u n u yıkmış daha geniş u f u k l u b i r sevgi ile bütün Bulgaristan'a kadar v a r a n , b ü t ü n Müslüman T ü r k l e r e hizmet g e t i r m i ş t i r . Bu, birleştiricilik değil de nedir? 3) Coğrafya Vakıflar Birliği ve Vakıflar coğrafya'yı vatan : yapan V A K I F L A R I N MİLLİ BTRT.İKTEKt ROT t . E R t V F r>FMTR BABA TtİRBESt ve bu vatan ü z e r i n d e y a ş a y a n l a r ı b i r leştiren b ü t ü n l e ş t i r e n k u r u m l a r d ı r . Va kıf eserleri kara t o p r a ğ ı n b a ğ r ı n a m i l l î damgamızı t a ş ı y a n k u r u l u ş l a r d ı r . B u gün B a l k a n l a r ' d a , K e r k ü k ' d e h â l â T ü r k lükten bahsedebiliyorsak, bu biraz da burada v a k ı f eserlerimizle b ı r a k t ı ğ ı m ı z izlerimizdendir. T ü r k l e r sadece vatan birliğini s a ğ l a d ı k l a r ı Doğu veya B a t ı Anadolu'da d e ğ i l , y a ş a d ı k l a r ı her çoğrafya p a r ç a s ı n d a Bulgaristan d a h i l va kıf eserleri ile c o ğ r a f i b i r l i ğ i sağla mışlardır. T o p r a ğ ı vatan yapan bu z i h niyet Kızılelmayı Balkanlara t a ş ı m ı ş t ı r . 4) Kültür Birliği re Vakiflar : V a k ı f l a r , T ü r k Millî K ü l t ü r ü n ü n ^ sadece manevi â b i d e l e r i d e ğ i l , a y n ı za manda m a d d î k ü l t ü r ü m ü z ü n de dev âbideleridir. O n l a r ı n ; sanat, h a ş m e t vc külliyât olarak t a ş ı d ı k l a r ı ö n e m vc b ü y ü k l ü k l e r i n i n y a n ı sıra onlar; oyma, yontma, m i m a r i vc m ü h e n d i s l i k s a n a t ı mızın ş a h e s e r l e r i d i r . O r t a k m i l l î k ü l t ü r ü m ü z ü n bu â b i d e eserleri A l l a h r ı z a sı için v a t a n ı n b a ğ r ı n d a y ü k s e l i r k e n , A ğ r ı ' d a n m i n â r e ustası geliyor, A y d ı n ' d a n gelen usta m i h r â b ' ı y a p ı y o r . Amasya'da bir h a y ı r s e v e r i n v a k f ı mey dana gelirken, T ü r k s a n a t ı n ı n ortak eseri meydana ç ı k ı y o r . V a k ı f k a v r a m ı , kültür b i r l i ğ i m i z i t i b a r i y l e de o l u m l u rolünü oynuyordu. 5) Tarih Birliği ve Vakıflar : V a k ı f eserleri m e v c u d i y e t l e r i ile eserleri yapan t o p l u m u n veya eserlerin y a p ı l d ı k l a r ı t o p r a ğ ı n t a r i h i n i meydana getirirler. Z i r a v a k ı f n â m e l e r onların yaşatılmalarını âmirdir. Akarları dünya durdukça onları durduracaktır. Allah korkusu o l a n l a r ı n k o r u n m a s ı için birer sigortadır. Bitlis'deki, Antalya'daki veya Bursa'daki 500 yıl evveline âit vakıf belgelerine sahip bir T ü r k â i l c , bu t o p r a k l a r ı n en s a ğ l a m tapusuna sa hip demektir. C o ğ r a f i s ı n ı r l a r değişse de k ü l t ü r s ı n ı r l a r ı i t i b a r i y l e bu k u r a l değişmez. Ecdat y a d i g a r ı n a sahip olma şeklinde tecelli edip gelişen v a k ı f n a menin i c a b ı n a uyma ş a r t ve mecburiye t i emsalsiz bir t a r i h ş u u r u y a r a t ı r . Her âile b a b a s ı n ı n veya dedesinin y a d i g a r ı na t a k i p ç i l i k yaparsa m i l l e t ç e t a r i h şuuru gelişir m i l l i t e s â n ü d d e v a k ı f l a r olumlu r o l o y n a m ı ş olurlar. 6) Soy Birliği ve ^07 Vakıflar: T ü r k l e r d e soy birliği z i h n i y e t i kav miyet a n l a m ı n d a o l m a m ı ş t ı r . T ü r k l e r I s l â m i y e t t e n evvel de kendi ı r k l a r ı n d a n olmayan insanlarla i y i ilişkiler -kiirmasını b i l m i ş , bilhassa millî b ü n y e l e r i n d e k i y a b a n c ı unsurlara eşit m u â m e l e y a p m ı ş l a r d ı r . İslâmiyetle bu uygulama, M ü s l ü m a n T ü r k l e r d e daha bir a n l a m l ı o l m u ş t u r . Meseleye v a k ı f l a r i t i b a r i y l e bakıldığında ise hiçbir vakıf, bir â i l e n i n veya soyun geleceğini teminat a l t ı n a almak için k u r u l m a m ı ş t ı r . Aksi halde v a k ı f olmaktan ç ı k a r d ı . Toplu mun b ü t ü n fertlerine eşit hizmet götü ren v a k ı f , onları kuran Müslüman T ü r k l e r e kendi s o y l a r ı n d a n olmayanlar i t i b a r i y l e de birliği g ö t ü r e n bir rol oynarlar. 7) Kader Birliği ve Vakıflar: V a k ı f felsefesine inanan toplum, bu k u r u l u ş l a r ı n A l l a h rızası için k u r u l d u ğ u n u b i l i r . Bu müesseseler; yüzlerce yılı bulan geçmişimizde cereyan etmiş o l a y l a r d a k i m a ğ d u r muhacirlere, tabii felaketlere u ğ r a y a n l a r a , harp malûl lerine, salgın h a s t a l ı k l a r a u ğ r a y a n l a r a zengin şefkat ile hizmet götüren bir k u r u l u ş o l m u ş l a r d ı r . Bu k u r u l u ş u n kuv v e t l i bir kader birliği ş u u r u ve b i r l i k t e y a ş a m a arzusu y a r a t a c a ğ ı a ç ı k t ı r . Türk İslâm Vakıfları arasında T ü r k l c r ' i n özel bir yeri v a r d ı r . Bu özel yer millî b i r l i k a ç ı s ı n d a n da çok an l a m l ı d ı r . Z i r â , ferden, a t a l a r ı m ı z ı n kab r i n i ziyaret ederken bu olay bir nok tada âilc b o y u t l a r ı içinde olan bir uy g u l a m a d ı r . Toplumun b ü t ü n fertleri ta r a f ı n d a n uygulanan bir olay ancak ön celikle her Müslüman T ü r k ' ü n kendi y a k ı n ı n ı ziyaret ettiği bir olaydır. T ü r b e l e r de. ziyâret edilen kabir veya makam b i r k a ç kere bir kişiye âit iken. ziyaret eden b ü t ü n bir m i l l e t t i r . Bu se beple ziyaretler vc t ü r b e l e r kişilerin değil, milletindirler. Mekânı türbclcşen kişi. a r t ı k milletin malı olmuştur veya millete mâl olmuştur. T ü r b e l e r i olan millet geçmişi olan m i l l e t t i r . T ü r b e l e r i ni a r a y ı p saygıyla anan millet, geçmişi ne milletçe saygı duyan toplumdur. Tu rist olarak gittiğimiz veya transit ola rak geçtiğimiz yerde siz, milletinize âit m . Prof. Dr. A B D U R R A H M A N G Ü Z E L bir t ü r b e arayamazsınız. Zirâ orası si zin değildir. Veya geçmişte de sizin ol mamıştır. Size (milletinize) dit türbenin bir toprak üzerinde mekân kurabilmesi için orada veya o çevrede yaşamış hiz met vermiş,verdiğiniz hizmetle tuttu ğunuz ışıkla o yörede iz bırakmış olma nız gerekir.Bu milletin Misâk ı M i l i t dı şında da olsa türbesi var ise, bugün bi zim olamayan o toprakların bir dönem bizim olduğunun simgesidir. Hukukî ve maddî varlık olarak bizim sayılmasa dahi mânâ da bizimdir ve mesele bu noktada diplomasiden çok daha evvel Türkiyâtın meselesidir. Husûsiyle üzerinde duracağım Bul garistan'daki Demir Baba Türbcsi'nin tanıtımına geçmeden önce bütün türbe ler için geçerli olan nazariyemizin açıklamasına dair biraz daha bilgi ver mek istiyorum. Demir Baba, türbesinin bulunduğu şehirde mi doğmuştu? Belki "evet" bü yük ihtimalle de onu bu şehre gönderen çevresini aydınlatsın diye vazifelen diren çok uzaklarda mekân kılmış bir başka "baba" vardı. Ve bu baba şüphe siz sadece Demir Baba'ya icâzet verme mişti. Aynı zamanda Demir Baba'dan i câzet alan nice babalar şimdi ismini bi lemediğimiz mekânlarda yol göstermiş ti. Kilometrelerce mesafedeki bu "ku tup" 1ar bu "kapılar" tezgahları, ma kamları ve mezarları ile Müslüman T ü r k l e r i inanç ve düşünce bazında bir leştirmiş, meydana gelen ortak zihniyet bunların birlikte düşünüp birlikte ha reket etmelerinde vesile olmuştur. De mir Baba'yı sadece Bulgaristan Türkü mü ziyaret ediyordu.? Samsun'dan şifa için Demir Baba'ya gelen veya Siirt'ten Demir Baba'ya fatiha okuyan yok mu idi? Hacıbektaş'da Allah'a açılan nice bin elin sahibi için köyün neresi, ken tin neresi mi? deniyor. Demir Baba, T i l l o ' d a k i İbrahim Hakkı kadar bizim dir. Bizim olan ortak değerler, ancak birliğimizi sağlarlar ve birlik olduğu muz sürece onlara sahip olma gücünü gösterebiliriz. Deliormanda'daki Türbesi : Demir Hasan Baha Meselenin öncelikle Türkoloğun me selesi olduğunu belirtmiştik. Bu konuda da açıklık getirmek isteriz. T ü r k m i l l e tinin t a r i h i , d i n i , d i l i , d i l i n i n ç e ş i t l i lehçe ve ağızları d i n î n i n g e ç i r d i ğ i saf halar ve meydana g e t i r d i ğ i eserler ve bunların ü z e r i n d e y a p ı l a n inceleme vc a r a ş t ı r m a l a r daha derinlere inerek, ant ropolojiyi, etnoloji vc e t n o g r a f y a ile i l g i l i çalışmalar, T ü r k o l o j i o l a r a k ta nımladığımız özel i l i m d a l m a g i r e r l e r . Bu t a r i f k a p s a m ı n d a v a k ı f l a r ve o n u n tezahür b i ç i m l e r i n d e n b i r i olan t ü r b e ler Türkolojinin s a h a s ı n d a d ı r l a r . Türkoloğun; şüphesiz, muhakkak T ü r k olması gerekmez, ancak T ü r k olan bir Türkoloğun T ü r k K ü l t ü r ü ile ilgin konularda daha d u y a r l ı o l m a s ı vc T ü r kolojiyc özel bir sevgi hissetmesi t a b i idir. Asrımızın bir t a k ı m o r y a n t a l i s t l e r i n i n , şark millî v a r l ı k l a r ı n ı n idamesi için araç ettikleri b i l i n i r k e n bu sevgi çok görülmemelidir. Bilindiği gibi v a k t i y l e B u l g a r i s t a n bir T ü r k v i l a y e t i y d i . T o p r a k o l a r a k bu günkü misâk-i m i l l i h u d u d l a n d ı ş ı n d a kalması, onun T ü r k l ü ğ ü n ü i n k a r ede mez. Zira, a s ı r l a r d ı r T ü r k v i l a y e t i ola rak kalan Bulgaristan'da b u g ü n k ü r e j i min yok etmeğe ç a l ı ş t ı ğ ı T ü r k eserleri ni oradan k a l d ı r m a s ı da m ü m k ü n d e ğ i l dir. Çünkü T ü r k l c r , v a t a n ı m i l l i m c f k û resinden hareketle k e n d i öz v a t a n l a r ı na, bizzat m i l l i i m z a l a r ı n ı her zaman atmışlardır. Bu i m z a l a r ı n a s ı r l a r sonra da maddeten s ö k ü l ü p a t ı l m a s ı i m k â n sızdır. Eğer bir r e j i m bu i m z a l a r ı zorla ortadan k a l d ı r ı r s a , bizler o i m z a l a r ı n arşiv belgelerini b ü t ü n d ü n y a y a g ö s t e rebiliriz. İşte bu i m z a l a r d a n camii, medrese,tekke, t ü r b e , minare vs.ni or tadan k a l d ı r m a k m ü m k ü n o l a m a m ı ş t ı r . Meşhur Hasluck, "Bektaşi Tetkikleri" adlı eserinde B u l g a r i s t a n ' d a k i T ü r b e lerden K ı r c a a l i ' d c k i Seyyid A l i S u l t a n Türbesi'ni H a s k ö y ' d e k i M u s t a f a Baba Türbesi ve Tekkesini, Istruca ( I s t r u m i nittsa) d a k i İsmail Baba Türbesi'ni Rusçuk ile Silistre a r a s ı n d a k i Y a k u b ' daki Mustafa Baba T ü r b e s i ' n i ve D e l i orman'da Razgirad c i v a r ı n d a " Hasan Demir Baba Pehlivan" t ü r b e s i n d e n s ı k sık bahsetmektedir (1). Bizim tebliğ.imizin esas konusunun (1) Hasluch, Bektaşilik Tetkikleri, s.24.26 V A K I F L A R I N M İ L L İ B İ R L İ K T F . K İ R O L L E R İ V F niZMİR BABA T Ü R B E S İ bir b ö l ü m ü n ü teşkil eden bu Hasan De mir Baba P e h l i v a n ' ı n m e z a r ı ve tekkesi son zamanlara kadar var i d i . Z i r a bu zat 500 sene evvel burada Deliorman'da yaşamış ve b i r çok kerametler göster miştir. X I X . a s r ı n b a ş l a r ı n d a Tekke, Rusçuk Paşası Pehlivan Baba t a r a f ı n dan o n a r ı l m ı ş t ı r . Bu tekke ve t ü r b e ile i l g i l i olarak, b i r ç o k resim, g r a v ü r ve tasvirlerin o l d u ğ u n u Hasluck, Dodwel (1805). E d w a r d , K a n i t z ve Bj.binger zikretmektedirler. Babinger, (2) 1931 y ı l ı n d a D e m i r Baba Tekkesi, ile i l g i l i olarak b i r makale ve 8 resim n e ş r e t m i ş t i r . Babinger'in bu makalesinde b i r ç o k t a r i h i bel geler b u l u n m a k t a d ı r . K e n d i s i , bizzat Deliorman'a kadar g i t m i ş t i r . Tekke'de bir hayli zaman k a l m ı ş , hem sözlü, hem de yazılı belgeleri t o p l a m ı ş t ı r . A y r ı c a oradaki T ü r b e ile i l g i l i y e r l e r i n d e re simlerini alarak makalesine k o y m u ş t u r . Babinger, ç a l ı ş m a l a r ı n d a Macar i l i m a d a m ı Felix K a n i t z (1829-,1904) i n ü ç ciltlik" k i t a b ı n a (Donau-Bulgarien und der Balkan, 2 Auf.1882) d a y a l ı olarak verdiği bilgilerde bilhassa T u n a bölge sini, geniş b i r ş e k i l d e t a r i h i g e l i ş i m i a ç ı s ı n d a n a n l a t m a k t a d ı r . A y r ı c a Hasan Demir B a b a ' n ı n Tekkesi h a k k ı n d a b i l g i vermektedir. O'na göre F e l i x K a n i t z . 1880 y ı l ı n d a gezip g ö r d ü ğ ü D e m i r Baba Tekkesi h a k k ı n d a sadece a ç ı k l a m a l a r d a bulunmamıştır. Ayrıca Demir Baba T ü r b e s i ' n i n p l â n ı n ı , resmini ç i z m i ş ve eserine k o y m u ş t u r . K a n i t z ' e göre Demir Baba T ü r b e s i ; I I . M a h m u d (1808-1839) zamanında yapılmıştır. Abdülaziz (1861-1876) z a m a n ı n d a sırf bu t ü r b e için özel b i r ferman ç ı k a r ı l m ı ş , yeniden tamir ve i l â v e l e r y a p ı l m ı ş t ı r . K . J . J i recek'e göre D e m i r Hasan Baba T ü r b e si, R u s ç u k Paşası t a r a f ı n d a n y a p t ı r ı l mıştır. K a n i t z ise "Demir Hasan Baba T ü r besi'nin 1490 y ı l ı n d a y a p ı l m ı ş olabile ceğini s ö y l e m e k t e d i r . Babinger d i y o r k i : "27.5.1930 tarihinde Kemanlar'ın elinde bulunan T e k k e ' y i ziyaret e t t i ğ i m de Demir Hasan Dede h a k k ı n d a b i r ş e y 1er ö ğ r e n m e k istedim. A r a ş t ı r m a l a r so nucunda D e m i r Hasan Dede'nin A l i 399 Dede a d ı n d a b i r a d a m ı n oğlu o l d u ğ u n u ve Horasan'da d o ğ d u ğ u n u öğrendim". K u v a n ç i l e r k ö y ü n d e A l i Dede'nin De mir Hasan Dede ve H ü s e y i n Dede a d ı n da i k i oğlu v a r d ı r . A l i Dede'nin T ü r besi Palamara o r m a n ı n d a k i f u n d a l ı k l a r a ı a s ı n d a d ı r . H ü s e y i n Dede T ü r b e s i de Kemanlar d o l a y l a r ı n d a d ı r . Hasan Dede'nin oğlu yoktu, fakat H ü s e y i n Dede' n i n b i r oğlu v a r d ı ; a d ı da Yunus A b d a l ' d ı r . Bu isimli Razgrad ve Kemanlar a r a s ı n d a b i r de köy a d ı v a r d ı r . Bu k ö y d e m e z a r ı bulunmakta dır. F.Kranitz'e göre. Hasan Demir Ba ba, b i r süre K r a l b u n a v ( T ı r n o v a ' n ı n Y a k ı n b i r yeri) da yaşamıştır. Demir Baba T ü r b e s i ' n i n dış ve iç durumunu Kranitz bütün detaylarıyla eserinde a n l a t m a k t a d ı r . T ü r b e , son de rece r o m a n t i k b i r yerde b u l u n m a k t a d ı r . E t r a f ı n ı b ü y ü k ağaçlar sarmış ve "Ağaç Denizi"' olarak . l i t e r a t ü r e geçirtmiştir. T ü r b e d u v a r l a r ı n ı n d ı ş ı n d a bulunan mezar t a ş l a r ı n d a T ü r k - İ s l â m mezar mo tifleri yer almaktadır. Mezarlığın gerisinde bulunan k a p ı d a J^"^' yani "Ali'den başka kahraman yok tur" levhası v a r d ı r . T ü r b e d u \ a r ı . yont ma yapı t a ş l a r ı n d a n m ü r e k k e p t i r . Bun l a r ı n b i r k a ç ı da muhtelif T ü r k Süsleme motifleriyle mücehhezdir. Asıl t ü r b e y e bir holden g i r i l i r . B u hol sonradan y a p ı l m ı ş t ı r . Mezar bir se kizgen ş e k l i n d e 8 m. y ü k s e k l i k t e ve 6 m . eninde. İ k i köşe arası 3.5 m. yerden ay a k l ı ş a m d a n k a p l a n m ı ş kocaman 3.10 m. u z u n l u ğ u n d a dev bir y a p ı n ı n g ö \ d c si bulunuyor. T ü r b e n i n sağ t a r a f ı n d a adak kur b a n l a r ı n ı kesme yeri v a r d ı r . Z i y a r e t ç i ler buraya a d a k l a r ı n ı koyarlar, ^'uvarlak b i r delikten mezara bakarlar. Mezar da sadece b i r k a ç kemik g ö r ü l m e k t e d i r . Bu y a p ı l a r h a k k ı n d a kesin tarih söyle mek zordur. Bilinen ş u d u r k i . t ü r b e n i n alt k ı s m ı , üst k ı s m ı n d a n daha b ü y ü k olması sebebiyle bu y a p ı n ı n , ayrı dö(2) Babinger, Demir B a b a , M S O S Franz, Das Bekt aschi-Kloster (Mitteilungen des Seminars für Orientalische Sprachen an der Friedrich Wilhelmf- Ü n i v e r s i t â t î u Berlin) A s . X X X I V , 1 9 3 1 , s.84-39. m . n. ABntTPRAHMANffÜZEl. nemlerde yapıldığım göstermektedir. Mezar kubbesinin tepesinde bir hilâl bulunmaktadır. Daha önceleri bu hilâ lin içinde haç bulunmakta idi. İlk dönemlerde. Demir Hasan Baba Türbesi, en çok ziyaret edilen bir ziyaretgâh idi, fakat bugün burası tenha bir yer haline geldiği için ziyaretçileri de azalmıştır. Her yılın 2 Ağustos'unda bu türbe nin etrafında panayır kurulur. Buraya etraftan pek çok kimseler gelir. Demir Baba Türbesi ciddt şekilde araştırmağa değer bir yerdir. Zira bu ci vardaki Mumcular Köyü'ndeki mezar taşları arasında yapılan araştırmalar, buranın X I V , asırdan önceleri de Türk lere âit bölgeler olduğunu göstermekte dir. Balkanlar'daki, hususiyle Bulgaris tan'daki Türk eserleri oralara asırlarca önce atılan Türk imzalarının birer sim gesidir. Aynı zamanda Câmi, Medrese, Tekke ve Türbelerin sayısının çokluğu na da bakılırsa Bulgaristan Türklerinin İnanç Yapısıda Horasan Anadolu inanç yapısından farklı görülmemektedir. Netice olarak şunu ifâde etmek is teriz ki; İlk Türk mutasavvıflarından Hoca Ahmet Yesevi'nin Kıpçak Türkleri ara sındaki muridlerinden Hüsameddin b. Şerafeddin'in(992/1584-88) yazdığı "Rishle-i Tevârih-i Bulgtriye" den elde edilen bilgilere göre; Ahmet Yesevi hali felerinden ve Eski Kazak Şeyhlerinden Biraş b.Abraş Sûfi, Ahmed Yesevi tale belerinden olup Şeyhinin işaretiyle Bul gar Havalisine gönderilmiştir. Ayrıca Buri Nehri Boyunda AdayÇermiş avulundan Eşmehmed Tokmehmedoğlu, Biraş Sufi'nin müridi idi. Bu nun da ölümünden sonra Hoca Ahmed Yesevt'nin müridinin müridi Şeyh Hidayetullah, Yarkend'de Cehriye tarika tının başında bulunuyordu. Bulgar tevâbiinden Terbirdi Çalliş avulundan İdris Zu'l-Mehmed oğlu Yarkend'e gelerek 15 sene o şeyhin yanın da kaldı. Sûfi Eşmehmed'in vefatından sonra şeyh Hidayetullah, İdris Halifeyi Bulgar havâlisine yolladı. Kazan'lı Kasım Şeyh İ b r a h i m o ğ l u , onun halifesi idi. Ak-İdil Başında "Bay Cura-Çermişi"nin avulunda Ahmed Y a sevi muridlerinden Hoca E m i r K e l a l ' i n kabrine tesadüf edilir(3). İşte, bu kısa izahlar, Ahmet Yese vi'nin Kuzey Türkleri a r a s ı n d a k i yeri ni ve tesirini açıkça g ö s t e r m e k t e d i r . Böylece Ahmed Yesevi halifelerin den Bulgar Havalisine gönderilen Ş e y h l e r , O bölgelerin Türkleşmesi, İslamlaşması için hizmetlerini esirgememişlerdir. İşte Demir Hasan Baba'da Horasan doğumlu ve bir görev için Bulgaristan'a gelmiştir. Demek oluyor ki, Türkistan, Anado lu, Rumeli, Balkanlar ve A v r u p a ' d a k i Milit Vatan Mefküresini, D i n b i r l i ğ i sâyesinde Coğrafya birliğinde elde etmişlerdir. Ancak, yalnız bırakıldığı ve ihmal edildiği takdirde Evlâd-ı Fâtihân'ın Avrupa topraklarındaki k u r d u k l a r ı bu zâviye, tekke, türbe, câmi, medrese, köprü, kervansaray vb. İslam-Türk karekterli eserler Bulgaristan misalinde olduğu gibi tarihe gömülmeye mahkumdur. Bugün bu topraklardaki araştır maları yapmak maalesef y a b a n c ı l a r a nastb olduğu için, bu m i l l i ve dtnt kültürü onlardan öğreniyoruz. Bu coğrafyalardaki h â k i m y ö n e t i m Hıristiyan veya ateist oldukları i ç i n bu eserler zamanla kaybolup g i t m e ğ e mah kumdurlar. Yabancı ilim adamlarının T ü r k - İ s lam eserlerine gösterdiği bu ilgiyi maalesef bizler, değil Avrupa toprak larında, Anadolu topraklanndakilere bile gösteremiyoruz. Bizzat Atatürk'ün belirttiği gibi C u m huriyet Türkiye'si ve getirdiği m ü e s s e selere olan saygı ve b a ğ l ı l ı ğ ı m ı z ş ü p h e götürmez. Köksüz bir millet y a ş a y a m ı y a c a ğ ı i çin, kendi miUt kültürümüzün y a k ı n geçmişini bilmek zorundayız. Ancak bu suretle miUt varlığımıza hizmet ede biliriz; (3) M . F . Köprülü, Türk E d e b i y a t ı ' n d a İlk tasavvıflar, Ankara 1981, 4. baskı, s. 44. Mu •7: ,,„l,.f :: . . . Zira v a k ı f müessesesi, Türk-İslâm medeniyetinin d ü n y a medeniyetine ge liştirip sunduğu çok yönlü, fevkalade müesseselerdir. Birçok sosyal problemin çözümünde yardımcı oldukları gibi, miUt birliğin tesisinde de y a r d ı m c ı ol muşlardır. V a k ı f müesseselerinin ça ğımıza ve çağın T ü r k i y e ' s i n e u y m a d ı k ları söylenemez. Bu günkü MiUi Birlik, anlayışımızla medeniyetimizde dc va kıfların getirdiği pekçok müsbet espiriden yararlanılabilir. Bu görevin yürütülmesinde Türko logların da mühim hizmetleri olacağı muhakkaktır.
© Copyright 2024 Paperzz