MÜZİK YAZISININ NESİLLER ARASI YOLCULUĞU: NAYÎ

227
MÜZİK YAZISININ NESİLLER ARASI YOLCULUĞU:
NAYÎ OSMAN DEDE VE ABDÜLBAKİ NASIR DEDE
DOĞRUSÖZ, Nilgün
TÜRKİYE/ТУРЦИЯ
ÖZET
Yazılı müzik malzemelerinin korunması, yaşatılıp notaya alınarak arşivde
yerini alması ne kadar önemliyse bu malzemelerin birincil kaynaklarından
incelenip özelliklerinin doğru bir şekilde tespiti de o derecede önem arz eder.
Aksi hâlde eksik ve yetersiz bilgiler tekrarlanır ve bu şekilde yeni nesillere
aktarımı sağlanmış olur ki bu arzu edilen bir konu değildir.
Galata Mevlevîhanesi’nin şeyhi, Mirâcîye ve Mevlevî Ayinleri gibi uzun
soluklu türleriyle bestecilikte önemli bir seviyeye ulaşmış ve neyzenlerin kutbu
olarak anılmış olan Nâyî Osman Dede (1652-1730) hem teorisyen hem de
müzik yazısı koleksiyonuna sahiptir. Nâyî Osman Dede’nin torunu, Abdulbaki
Nasır Dede (1765-1821) ise Yenikapı Mevlevîhanesi’nin şeyhliğini yapmış ve
dedesi gibi bir teori kitabı ve Türk müziğini en iyi şekilde ifade ettiği düşünülen
daha önce kullanılmış olan bir müzik yazısı geliştirmiş ve bu yazı ile dönemin
padişahı ve bestecisi III. Selim’in bestelediği bir Mevlevî ayininin ve musahibi
Vardakosta Ahmed Ağa’nın bir eserini kaydetmiştir. Nâyî Osman Dede’nin
müzik yazısının bulunduğu koleksiyonun günümüze ulaşan tek nüshasının özel
bir arşivde olması nedeniyle, kitabın düzeni ve içeriğinden bazı kaynaklarda söz
edilmekte ancak, müzik yazının kimliği hakkındaki yorumlar farklılık
göstermektedir. Nasır Dede’nin müzik yazısını açıkladığı eserinin ulaşılabilir iki
nüshası üzerinde bazı çalışmalar olmasına karşın günümüze ulaşmış eserlerin
notalarında bazı değişiklikler görülmektedir. Bunun yanı sıra, Nâyî Osman
Dede ve Nasır Dede’nin farklı müzik yazıları geliştirmelerine karşın yazılı
kaynakların çoğunda bunun aksi yer almaktadır.
Sonuç olarak bu bildiride, bir dede ve torunun Nâyî Osman Dede ve
Abdülbâkî Nasır Dede’nin müzik yazıları konu edilecek, bu yazıların önemi ve
özellikleri (perde düzeni, süre işaretleri, yapısal ve ezgisel yönden) birincil
kaynaklar kullanılarak çeviri yazımları üzerinde mesai harcanarak elde edilen
yeni bilgiler üzerinde durulacaktır. Böylece günümüze kadar gelen bazı eksik ve
yanlış bilgiler tamamlanmaya ve düzeltilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Türk müziği, müzik yazısı.

İTÜ, TMDK Öğretim Üyesi.
228
Yazılı müzik malzemelerinin korunması, yaşatılıp notaya alınarak arşivde
yerini alması ne kadar önemliyse, bu malzemelerin birincil kaynaklarından
incelenip özelliklerinin doğru bir şekilde tespiti de o derecede önem arz eder.
Aksi hâlde eksik ve yetersiz bilgiler tekrarlanır ve bu şekilde yeni nesillere
aktarımı sağlanmış olur ki bu arzu edilen bir konu değildir. Bu bildiride, bir
dede ve torunun müzik yazıları konu edilecek, bu yazıların önemi ve özellikleri
(perde düzeni, süre işaretleri, yapısal ve ezgisel yönden) birincil kaynaklar
üzerinde mesai harcanarak ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Galata Mevlevîhanesi’nin şeyhliğini yapmış, Miracîye ve Mevlevî ayinleri
gibi uzun soluklu türleriyle bestecilikte önemli bir seviyeye ulaşmış ve
neyzenlerin kutbu olarak anılan Nayi Osman Dede (1652-1730) hem teorisyen
hem de kendine özgü müzik yazısıyla oluşturduğu bir koleksiyona sahiptir.
Nayi Osman Dede’nin torunu olan Abdulbâkî Nâsır Dede (1765-1821) ise
Yenikapı Mevlevîhanesi’nin Şeyhliğini yapmış ve dedesi gibi bir teori kitabı ve
Türk müziğini en iyi şekilde ifade ettiği düşünülen daha önce kullanılmış olan
bir müzik yazısı geliştirmiştir. Meşk ile müziğin ustadan çırağa aktarıldığı bir
eğitim sistemi içerisinde bu iki şahsiyetin müzik yazıları ile dönemin müziğini
kaydetmeleri ve bizlerin o dönemin besteleri, bestecileri, güfte yazarları,
makamları, usulleri ve türleri hakkında bilgi sahibi olabilmemiz bakımından son
derecede önemlidir.
Kronolojik olarak bakıldığında öncelikle Nayi Osman Dede’nin müzik
yazısından söz etmek doğru olacaktır. Bu konuda bilgi veren günümüzdeki ilk
başvuru eserlerinde, birbirinin benzeri bilgilere rastlanmaktadır. Çoğunlukla bu
bilgilerin kaynağı Yılmaz Öztuna’nın, Türk Musikisi Ansiklopedisi’nin “Nota
Yazısı” maddesidir ve bu maddede Nâyi Osman Dede’nin ebced müzik yazısı
oluşturduğunu, ebced yazısında noktalı harfler noktasız kullanıldığı hâlde, bu
yazıda harflerin noktaları ile yazıldığını ayrıca harflerin hep bir sekizli pestlerini
işaretleyen harflerin üzerine çizgi çekilerek gösterildiğini belirterek perde
dizgesini sıralanır [Öztuna, 1974: 98]. Yazar, Kantemiroğlu’nun eserinden söz
ederken ise Osman Dede’nin de böyle bir mecmuası olduğunu ancak bugün
elimizde olmadığını belirtirken, Kantemir’in müzik yazısının da ebced
olduğunu sözlerine ekler [Öztuna, 1974: 98].
Oysa, Nayi Osman Dede’nin koleksiyonunun tek nüshası günümüze
ulaşmıştır ve özel bir arşivde bulunmaktadır. İsmail Baha Sürelsan’da
(1912-1998) bir süre emanet duran kitap Rauf Yekta Bey (1871-1935)’in torunu
Yavuz Yekta (d.1930)’ya geçmiştir.
229
Belge 1 (Nayi Osman Dede’nin kitabından iç kapak)
Popescue-Judetz’in üç bölümden oluşan Türk Kültürünün Anlamları adlı
kitabının “Nota Yazım Türleri” başlıklı birinci bölümünde yazar, Nâyi Osman
Dede’nin kitabını Süralsan’da iken kısa bir süre görme şansını elde etmiş ve
kitabın tanıtımını yaparak müzik yazısı hakkında bize oldukça önemli ve yeni
bilgiler sunmuştur. Popescue-Judetz, bu müzik yazısının Kantemiroğlu müzik
yazısına benzediğini açıkça yazmaktadır [Popescu-Judetz, 1996: 38-39] ancak
bu eserden bir örnek dahi göstermesi mümkün olamamıştır. Dolayısıyla
Popesque Judetz’in çalışmasında da detaylı inceleme şansı olmadığından bazı
eksik bilgiler bulunmaktadır.
Ancak bu eserden bir örnek dahi göstermesi mümkün olamamıştır. Sayın
Yekta’nın kitaptan birkaç adet belgeyi tarafıma vermesiyle daha detaylı bir
inceleme gerçekleşebilmiştir. (Bkz.: Belge 2).
230
Belge 2: Nayi Osman Dede’nin Mecmuası’ndan bir Müzik
yazısı örneği (Der fasl-ı nikriz, usuleş sakil, Muzaffer )
Burada kısaca elimizdeki eserlerden çıkardığımız özellikleri az önceki
kaynaklarda belirttiğimiz tekrarlanan eksik ve hatalı bilgileri düzeltebilmek
amacıyla şu alt başlıklar altında toplayabiliriz.
 Harf müzik yazısıdır, perde isimlerini çağrıştıracak harf, harfler ya da
heceler kullanılmıştır. Harfler ebced müzik yazısında olduğu gibi noktasızdır.
 Süreleri gösteren rakamlar müzik yazısının üstüne konulmaktadır.
 1, 2, 3, 4 rakamlarını kullanmakta ve her harf ya da harf grubunun üstüne
değil seyrek olarak olması gereken yerlere yazılmaktadır.
 Üst sekizlideki perdeler üzerlerine çizgi çekilerek elde edilmemiştir. Üste
çizilen çizgi iki nota değerinin eşit olarak bölünmesi anlamında kullanılmıştır.
 Usul ya da başka bir deyişle müzik cümlesi tamamlandığında temme yani
bitti anlamına gelen “mim” harfi kullanılmaktadır.
231
 Sus işaretleri hiç kullanılmamıştır.
 Nayi Osman Dede müzik yazısı yalnızca saz müziğinde kullanmıştır.
Sonuç olarak, Yılmaz Öztuna’nın “ebced” diye tanımladığı ve adlarını
verdiği Osman Dede’nin perdeleriyle Kantemiroğlu’nun müzik yazısı benzerlik
göstermekle birlikte kendine özgüdür. Unutulmamalıdır ki hem Nâyi Osman
Dede’nin hem de Kantemiroğlu’nun müzik yazısı bir “harf” yazısıdır, ancak
“ebced” müzik yazısı değildir.
Nayi Osman Dede’nin torunu Abdülbaki Nasır Dede’ye gelince, Abdülbaki
Nasır Dede’nin 1209/1794 yılında III. Selim’in (1789-1807) isteği üzerine bir
müzik yazısı geliştirdiği kaynaklarda kaydedilmiştir. O da kendisinden önce
kullanılmış olan “ebced” müzik yazısını tekrar hayata geçirmiştir ve bu müzik
yazısı ile III. Selim tarafından bestelenmiş suzidilara makamındaki mevlevi
ayinini tespit etmiştir. Bu eserin içerisinde III. Selim’in musahibi Vardakosta
Seyyid Ahmet Ağa’nın (1728-1794) da aynı makamda bir peşrevi vardır. Bu
kitaba Tahririye adını veren Nasır Dede, kitapta müzik yazısının kuralları
hakkında bilgiler vermektedir. Tahririye’nin iki kopyası vardır. Her ikisi de
müellif nüshasıdır. Nafiz Paşa Bölümü, 1242/2 numarada kayıtlıdır. Talik yazı
ile yazılmıştır. İkinci nüsha yine Süleymaniye Kütüphanesi’nde Esad Efendi no:
2898 de kayıtlıdır (Bkz.: Belge 3)
Esad Efendi vr.2a
Nafizpaşa vr.53b
Belge 3: Tahririye’nin ilk sayfaları
232
Şu durumda kısaca ebced nedir açıklayalım. Ebced, Eski Sami alfabe
sırasına göre tertiplenmiş, Arapçaya mahsus sesleri gösteren harfler ilave
edilmiş ve bu sıraya göre harflere, birden on’a kadar sıra ile, ondan yüze onar
onar, yüzden bine yüzer yüzer olmak üzere birer sayı değeri verilmiş olan Arap
harflerinin diziliş sırası ve bütünü. Bu harfler sekiz gruba ayrıldıktan sonra,
manası olmayan şu sekiz kelime meydana gelmiştir: “Ebced”, “Hevvez”,
“Hutti”, “Kelemen” vb. [Devellioğlu, 1990: 234]. Müzik yazısı olarak ebcedin
kullanımında esas, belli harflerin, belli perdelere belli noktalara karşılık
gelmesidir. Birinci perde 1 sayısını gösteren (elif) harfiyle ikinci perde iki
sayısını gösteren (be) harfliyle vb. temsil edilirler. Bu işaretlerin ne kadar süre
uzatılacağı, altlarına konulan rakamlarla gösterilir (Bkz.: Belge 4)
yegah
pest bayati
pest hisar
aşirân
ırak
gevâşt
râst
şuri
dügâh
kürdî
segâh
bûselîk
Sabâ
hüseyni
şehnaz
tiz çargaâh
tiz hisar
Hicaz
neva
acem
evc
muhayyer
tîz sabâ
sünbüle
tîz hicaz
bayatî
mâhûr
tiz segah
tiz neva
acemaşirân
zirgüle
çargah
Hisâr
gerdaniye
tiz buselik
tiz bayati
tiz hüseyni
Abdülbâkî Nâsır Dede’nin Müzik Yazısı
233
Belge 4: Nasır Dede’nin müzik yazısına örnek (3. Selim’in Suzidilara
Mevlevî Ayini’nin ilk sayfası, Esad Efendi vr.6b)
Abdülbaki Nasır Dede’nin müzik yazısının özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
 Bir harf yazısıdır, ebced müzik yazısını geliştirmiştir.
 Harfler noktasız yazılmıştır.
 Süreleri gösteren rakamlar müzik yazısının altına yazılmaktadır.
 Süreleri göstermek için 1, 2, 3, 4 rakamları kullanılmaktadır.
 Müzik cümlesi ve usul sonlarında ters virgül şeklinde bir işaret
kullanılmıştır.
 Yazının en önemli özelliklerinden biri susların kullanılmış olmasıdır. Sus
için nokta işareti kullanılmış ve altına süresi yazılmıştır.
 Birim zamanı iki eşit parçaya bölmek istediğinde iki harf ya da harf
grubunun arasına gelecek şekilde bir rakam yerleştirmektedir. Birim zaman
birden fazla eşit parçaya bölünebilir. Bu durumda, ilk harf ya da harf gurbunun
altına rakkam yazılır, eşit parçaya bölmek istenilen perdelerin üstüne bir çizgi
çekilerek rakam eşit olarak bölünür. Eserde bir perdeyi değerinin yarısı kadar
uzatmak isterse, iki harf ya da harf grubunun ilkine ya da ikincisinin altına
rakam konularak üstlerine çizgi çekilir ve değerinin yarısı kadar uzatılır. Bu
maddede usulün bölünmesi konusunu bir kaç örnekle sınırlandırdık oysa kitapta
234
detaylı bir şekilde açıklanmıştır.
 Usuller hafif-i evvel, hafif-i sani ve sakil olmak üzere üçe ayrılmıştır.
Müzik yazısının başında hangi mertebe ile yazıldığı belirtilmektedir.
 Abdülbaki Nasır Dede’nin ebced müzik yazısı hem söz hem de saz
müziğinde kullanılmıştır.
Sonuç olarak, Nayi Osman Dede harf ve harf gruplarından oluşan Kantemir
müzik yazısına benzeyen bir yazı, torunu Nasır Dede ise ebced müzik yazısını
geliştirmiştir. Peki araştırmacılar neden Nayi Osman Dede’nin ve Abdülbaki
Nasır Dede’nin aynı yazıyı kullandıklarını tekrarlamaktır sorusuna akla gelen
ilk cevaplar şunlar olabilir: İki ismi ilişkilendirerek silsile fikrinden yola çıkıp,
her ikisinin de ebcedi kullanmış olabileceklerini düşünmektedirler ya da yazı
hangi türde olursa olsun Arap harflerinden oluşan müzik yazılarını hatalı olarak
“ebced” olarak adlandırmayı uygun görmektedirler. Kanımca bu durumun asıl
nedeni ise iyice araştırmaksızın yinelenen bilgilerden kaynaklanmasıdır. Bir
yazı türünü adlandırmak için yalnızca yazının bulunduğu kaynağı görmek
yeterli olmayabilir, ayrıca Osmanlı Türkçesi ve müzik yazı türleri hakkında
detaylı bilgi sahibi olmayı da gerektirir. Saygılar sunarım.
KAYNAKÇA
 Abdülbâkî Nâsır Dede, Tahrîriyyetü’l-mûsikî, Süleymaniye Ktp., Esad
Efendi, nr. 3898; Süleymaniye Ktp., Nafiz Paşa, nr. 1242, 53a-73b.
 Abdülbâkî Nâsır Dede, Tedkîk u Tahkîk (Tura): Sadeleştirerek Haz.
Yalçın Tura, İnceleme ve Gerçeği Araştırma, İstanbul 1997.
 Devellioğlu, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Lûgat, Ankara, Aydın Kitabevi,
1990.
 Doğrusöz, Nilgün, “Nayi Osman Dede’nin Müzik Yazısına Dair Birkaç
Belge”, Musikişinas, Sayı: 8, İstanbul, Boğaziçi Üniversitesi Türk Müziği
Kulübü Yayını, 2006.
 Doğrusöz, Nilgün, “Osmanlı Musikisinde Kullanılmış Müzik Yazı
Sistemleri”, Uluslararası Osmanlı Dönemi, Türk Musikisi Sempozyumu,
(Yayınlanmamış Bildiri), Bursa, 2006.
 Kantemiroğlu, Kitabu İlmil Musiki ala Vechil Hurufat, (Haz.: Yalçın
Tura), İstanbul Yapı Kredi Yayınları, 2001.
 Öztuna, Yılmaz, Türk Musikisi Ansiklopedisi Cilt 2, İstanbul, Millî
Eğitim Basımevi, 1974.
 Popescue-Judetz, Eugenia, Türk Musiki Kültürünün Anlamları,
(Çeviren: Bülent Aksoy), İstanbul, Pan Yayıncılık, 1996.
 Say, Ahmet (Ed.), Müzik Ansiklopedisi, “Müzik Yazıları”, Cilt: 3, Ankara,
Sanem Matbaası, 1985.
 Yavuz Yekta Arşivi