gökkuşağı treni - Ankara Barosu

GÖKKUŞAĞI TRENİ
Stj. Av. Remzi SARDOHAN
Vişne bahçesine bakan kuytu bir oda. Odanın
badanayla beyaza kapatılmış duvarında kahverengi çerçeveli bir portre, portrede yüzünün sol
tarafı daha aydınlık, melon şapkalı bir kadın. Kadının beyaz dantel işlemeli eldivenleri göğsünde
birleşmiş; portreyi aydınlatan iri, mavi gözleri parlıyor; fakat bakışları donuk. Aydınlanmış sol kaşı
diğerinin biraz yukarısında, yüzünde merhametli
bir gülümseme.
Gece boyunca Vika’nın gözüne uyku girmedi.
Tüm gece yatağın hemen karşısında, kahverengi
çerçeveye hapsolmuş annesini seyretti. Melon
şapkanın altındaki gülümsemeye, susarak yanıt
54 Hukuk Gündemi | 2014/2
verdi. Derken babasının eskimiş terliğinin merdivende çıkardığı sesi duydu. Biraz sonra kauçuğun
tahtada yankılanan sesi belirginleşti, babasının
gölgesi kapının eşiğinden odaya sızdı. Gölgenin
odaya yansımasıyla birlikte irkildi; hemen elyaf
battaniyesini omuzlarına kadar çekti, gözlerini
kapadı. Bir müddet bekledikten sonra gözlerini
açtı; gölge yerli yerindeydi; daha önce bir gölgeyi
böylesine uzun beklemediğini fark etti, şaşırdı.
Derken kapı açıldı, kapının gıcırtısını işitti, gözlerini kapamaya vakit bulamadan babasıyla göz
göze geldi:
- Ah, Küçük Vika’m, demek uyumuyordun.
Mahcup, gülümsedi:
- Bugün gökkuşağı trenini görmeye gideceğiz ya baba, onun için erkenden kalktım. Ama
sen kapının önünde öyle bekleyince, vazgeçtin
sandım.
Babası da gülümsedi. Çocuğa doğru yaklaştı.
Kehribar rengi saçlarını okşadı. Her zamanki gibi,
işaret parmağıyla çocuğun burnuna dokundu:
- Vazgeçer miyim hiç Vika’m, gökkuşağı treni
hava karardıktan sonra gelecek, saat daha sabahın yedisi.
Çocuk muzip, sadece gülümsedi. Babası bir
kez daha burnuna dokundu. Yatağın bitişiğindeki bordo perdeyi açtı; tanyeri çoktan ışımış,
hava apak. Bahçedeki vişneler çiçeklerini vermiş.
Ağaçların önünde domates fideleri, fide arklarının
arasında mor zambaklar beliriyor.
- Ne dersin Vika, bugün kahvaltıyı bahçede
yapalım mı?
Çocuğun iri, mavi gözleri birden parladı, bakışları donuk:
- Yaşasın Babuşko, domates de toplarız, değil
mi?
- Toplarız tabii ya!
- Babuşko?
- Efendim Vika.
- Tito da bizimle kahvaltı edebilir mi?
Babası bir an duraksadı:
- Acele edersek olur tabi ki, Titocuğu bekletmemek gerek.
Çocuk şımarık bir kahkaha attı, koşarak odadan ayrıldı. Çocuğun ardından babası, çiçeklenen
vişne ağaçlarını biraz daha seyretti, kahvaltıyı hazır
etmek için mutfağa yöneldi.
Biraz sonra, tüm cömertliğiyle misafirlerini
selamlayan salkımsöğüdün altında düdüklü
semaver ısınıyordu. Baba tarçınlı marmeladın da
kapağını açıp sofra altının üstüne koydu, salkımsöğüdün gövdesine yaslandı, hemen karşısındaki
vişne ağacının en tepesine uzanıp parlak yıldızları
seyrettiğini hayal etti. Derken sol elinde kaktüs
saksısı, arkasında tekir kedisiyle Vika göründü.
Vika salkımsöğüdün altındaki mindere oturdu,
saksısını peynir tabağının kenarına koydu. Tito da
kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırmış, mırıldanarak yanına oturdu. Vika babasına sormadan
ekmeğe tarçınlı marmelattan çaldı, Tito’nun önüne
koydu. Derken semaver düdüğünü üfledi. Baba bir
süre Tito’nun marmeladı yalamasını gülümseyerek
seyretti. Sonra gümüş fincanlara çayları doldurdu.
Tito’ya da bir kâse ılık süt hazırladı, sütün içine bir
kaşık ıhlamur balı ekledi. Tito sabırsızlıkla yemeğini
beklerken, aniden, bahçe kapısının hemen dibindeki hoparlörden belediye anonsu yankılandı:
‘’ Dikkat dikkat! Hükümetimizin almış olduğu
kesin karar uyarınca... ‘’
Baba anonsu duyar duymaz irkildi. Sofradakilerin dikkatini başka yöne çekip, anonsu algılamalarını engellemek için mırıldanmaya başladı:
- Same a mala oro kelena
Oro kelena dive kerena
Sa o roma
Sa o roma, babo, babo
Sa o roma, o daje
Sa o roma, babo, babo
Ej Ederlezi
Amoro dive Ederlezi
‘’ ... İlçemizde yaşayan Boşnakların mübadelesini
sağlamak için saat sekizde, havuzlu meydandan
otobüs kalkacaktır. Buradan eşya taşımak kesinlikle yasaktır. Tekrar ediyorum...’’
Baba şarkıyı daha bir yüksek sesle söylemeye
başladı:
- Same amala o ro kelena
O ro kelena dive kerena
Sa o roma babo, babo
(Artık çocuk da şarkıya eşlik ediyordu)
Sa o roma, o daje
Sa o roma babo, babo
Ej Ederlezi
Sa o roma, daje. 1
Baba şarkıyı bitirmeden sustu, derin bir nefes
aldı, Vika da ona eşlik etti. Derken salkımsöğüdün
yere değin uzanan dalına bir guguk kuşu kondu.
Üçü birden kuşu seyretmeye koyuldu, kuş kıpırtısız
onlara bakıyordu, derken Vika’nın sesiyle korktu,
havalandı, göğe doğru yükseldi:
- Babuşko, gökkuşağı treni ne zaman gelecek?
Kuş havada kıvrak bir zikzak çizip bir an geri
dönecekmiş gibi yaptıktan sonra, bulutların arasından göğe doğru süzüldü, kayboldu.
2 Mayıs 2014 - ANKARA
1 Ederlezi. Balkanlarda yaşayan Çingene azınlığa ait yerel bir
şarkı. ‘’Hıdırellez’’ anlamına gelen Ederlezi, baharın gelişini
simgeler.
2014/2 | Hukuk Gündemi 55