Avrupa`nın ortasında bir gönül eri: Gül Baba

On5yirmi5.com
Avrupa'nın ortasında bir gönül eri: Gül Baba
Adını sarığında taşıdığı gülden alan Gül Baba, Macarların saygı duydukları ve
hoşgörüyle bahsettikleri başlıca tarihi figürlerden birisi olmaya devam ediyor
Yayın Tarihi : 28 Mart 2015 Cumartesi (oluşturma : 3/31/2015)
Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerindeki savaşlara
katılan ve 1541'de vefat eden Gül Baba'nın Budapeşte'deki türbesi, ziyaretçi akınına uğruyor. Amasya'nın Merzifon ilçesinde doğan ve asıl adı Cafer olan Gül Baba'nın, Budin seferi sırasında
şehit düştüğü, Ebussuud Efendi'nin kıldırdığı cenaze namazına Kanuni Sultan Süleyman'ın da
katıldığı rivayet ediliyor. Tarihi kaynaklarda, Gül Baba'nın cenazesine on binlerce kişinin iştirak
ettiği aktarılıyor.
Macaristan'ın başkenti Budapeşte'nin Buda tarafında yer alan Gül Baba Türbesi, Budin Beylerbeyi
Mehmet Paşa tarafından 1548'de yaptırıldı. Türk Caddesi ve Gül Baba Sokağı'nın kesiştiği yerde
bulunan ve şehri tepeden gören türbenin inşa edildiği alan, Macarlar tarafından Rozsadomb (gül
tepesi) olarak anılıyor.
Türbe, Macarların yanı sıra Budapeşte'ye yolu düşenlerin ziyaret ettiği başlıca mekanlardan biri.
Budapeşte'de gezilecek tarihi ve turistik yerler arasında gösterilen türbe, Türkler kadar
Avrupalıların da ilgisini çekiyor. Orta Avrupa'da fonksiyonunu yitirmeden türbe olarak kalan önemli bir Türk eseri olan Gül Baba
Türbesi'nin en dikkati çeken özelliği sandukanın bulunduğu alandaki gül kokusu.
Ziyaretçileri türbenin girişinde Gül Baba'nın heykeli karşılarken, Türk kültüründe önemli bir yer
bulan iki çeşme de türbenin bulunduğu bahçede yer alıyor. Sarığında taşıdığı "gül" adı oldu
Gül Baba, adını sarığında taşıdığı gülden alırken, Macarların saygı duydukları ve hoşgörüyle
bahsettikleri başlıca tarihi figürlerden birisi olmaya devam ediyor.
Budin Beylerbeyi Mehmet Paşa tarafından yaptırılan türbe, Osmanlı hakimiyetinden sonra bir süre
şapel olarak kullanıldı. Sultan Abdülaziz'in 1867'deki ziyaretinden sonra 1885'te türbeye
dönüştürülen yapı, mimar Lajos Grill tarafından onarıldı.
Macar Prof. Dr. Müller tarafından 1916'da restore edilen türbe, 2. Dünya Savaşı'nda büyük hasar
gördü. Macar hükümetince 1963'te eski durumuna getirilen türbe, 1997'de Türk-Macar
hükümetlerinin işbirliğiyle Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından restore
edildi.
Türbenin içi bugün kısmen de olsa bakımlı görünse de türbenin dışı ve külliyeyi andıran yapıların içi
ve dışının bakımsızlığı dikkati çekiyor.
"Misali" mahlasıyla şiirler yazan Gül Baba'nın "Miftahü'l-Gayb" ve "Güldeste" adlı yazma eserleri
bulunuyor.
Gül Baba'nın adı birçok eserde geçiyor
Yabancı müzisyenler ve yazarların, Gül Baba'dan ilham alarak önemli eserler ürettiği
biliniyor. Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen İstanbul'un da yer aldığı gezi ziyaretine ilişkin
kitabında Gül Baba'nın hayatına yer verirken, Macar komponist ve besteci Jeno Huszka, 1905'te
Budapeşte'de "Gül Baba" senfoni opera eserini sahneledi. Macaristan'da 2006'da Türkler
tarafından "Gül Baba Vakfı" kuruldu. Macar Ressam Franz Eisenhut 1886 yılında "Gül Baba" adlı
eserini yaptı.
Danimarkalı yazar Andersen, İstanbul'u da konu alan ziyaretinde Gül Baba'dan şöyle bahsetmiştir:
"Tekrar yelken açmadan önce Buda'nın öte yakasındaki Gül Baba Türbesi'ne küçük bir gezi
yapacağız ve bu kutsal Türk'e Doğu'dan, eski İstanbul'dan selam getireceğiz. Orada türbede yüz
üstü yatan, başının üstünde kenarlıksız keçe bir külah olan kim? Onu dönen dervişlerde görmemiş
miydim? O bir derviştir. O buraya yabancı insanlar arasına, Hristiyan şehrine dağları, çölleri
yürüyerek aşıp geldi. Hac yürüyüşü sona erdi."
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Avrupa'nın ortasında bir gönül eri: Gül Baba