İndir - IT Advisor

KOBİLER İÇİN AĞ ÇÖZÜMLERİ REHBERİ
IT ADVISOR
www.itadvisor.com.tr
HAZİRAN 2014 SAYI 55
HAZİRAN 2014 SAYI 55
www.itadvisor.com.tr
türkiye’nin
internet haritası
Hayatımızın temeline oturan internet olgusu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de
hızla gelişiyor. Peki Türkiye’deki internetin son durumu ne? Ülkemizdeki internet
altyapısı diğer ülkelere göre ne seviyede ve mobil pazarda durum nasıl?
röportaj
BURAK ÖZER
XEROX TÜRKİYE
GENEL MÜDÜRÜ
DOĞA DOSTU
TEKNOLOJİ
ŞİRKETLERİ
ORACLE
op day
2 014
VERİ
DEPOLAMADA
SSD DÖNEMİ
hangi operatörün
telefonu şirketiniz
için daha akıllı?
TEKNOLOJİ
ŞİRKETLERİNİN
DEĞERLERİ
BANKALARIN
MOBİL
UYGULAMALARI
Bilişim Sektörünün
Yükü Operatörlerin
Omzunda
T
üm dünyada olduğu gibi ülkemiz de bilişim sektöründe büyümesini sürdürüyor.
2013 yılında %11,3 oranında bir büyüme kaydeden Türkiye bilişim sektörü,
toplamda 61,6 milyar TL’lik büyüklüğe ulaştı. TÜBİSAD tarafında 2.555 bilişim
şirketinin katılımıyla elde edilen bilgilerden oluşan bu rakamın 17,9 milyar TL’si
bilgi teknolojileri, 43,7 milyar TL’si ise iletişim teknolojilerinden oluşuyor. Rapora göre,
Türkiye bilişim sektörünün 2014 yılında ise %11,5 büyüyeceği öngörülüyor.
17,9 milyar TL’ye ulaşan bilgi teknolojileri sektörü; donanım, yazılım ve hizmet olmak
üzere üç alt kategoride değerlendirildi. Bilgi teknolojileri donanım kategorisi %8 oranında bir
büyüme kaydetti ve 10 milyar TL’lik bir büyüklüğe ulaştı. 2012 yılına göre en yüksek büyüme
%15,1 ile bilgi teknolojileri yazılım kategorisinde gerçekleşti. Böylece, bilgi teknolojileri
alanında arzu edilen dağılıma yaklaşılarak yazılım sektörünün toplam bilgi teknolojilerindeki
payı %27,1’e yükseldi.
Bilgi teknolojileri hizmet kategorisi de %10,1’lik bir büyüme ile 3 milyar TL’ye ulaştı.
Sektörün, toplam ihracat rakamı 1,3 milyar TL’ye ulaşmış. Toplam ihracatın yarısından
fazlası 721 milyon TL ile yazılımdan geliyor. Bu rakam, yazılımdan elde edilen cironun
%14,8’lik kısmına denk geliyor. BT donanım ihracatı 113 milyon TL olurken, BT hizmet
ihracatı ise 156 milyon TL’ye ulaşmış. İletişim teknolojileri ihracatı da 266 milyon TL olarak
gerçekleşmiş bulunuyor. Ankete katılan şirketlere göre, en çok sayıda şirketin ihracat yaptığı
ülkelerin başında Almanya geliyor. Almanya’yı, ABD, Hollanda, İngiltere ve Azerbaycan
takip ediyor.
Araştırma için bilgi veren şirketler, 2014 yılında sektörde yüzde 11 ila 15 arasında
büyüme beklediklerini ve büyümede Ar-Ge yatırımı ve inovasyonun en önemli faktör
olacağını belirttiler.
İletişim ve haberleşmenin Türkiye bilişim sektöründeki yüksek payını göz önünde
bulunduracak olursak eğer, aslında Avrupa ve Amerika ülkelerinin çok gerisinde olduğumuz
görülüyor. Tüm operatörlerin de yabancı sermayeye dayandığı düşünülünce, aslında ülke
olarak bilişim anlamında teknoloji üretimimizin alt seviyelerde olduğunu söylemek mümkün.
Her ne kadar ülkemizin bilişim sektöründe yükselen bir grafiği olsa da, içinden
operatörleri çıkarttığımızda, Avrupa ülkelerine nazaran aslında ne kadar küçük bir pazardan
bahsettiğimizi görebiliriz. Teknoloji üretmekten ziyade tüketmek konusunda oldukça
başarılı olduğumuz su götürmez bir gerçek. Var olan teknolojileri kullanmaktansa, teknoloji
geliştirmek için yapılacak yatırımların mecbur kılınması ve sıkı denetlenmesiyle teknoloji
üretimi ve ihracatımızın hızla büyüyeceği kaçınılmaz olacaktır.
İlkay Zaman
Yayın Koordinatörü
[email protected]
EDİTÖRDEN
43,7 milyar TL büyüklüğe sahip iletişim teknolojileri sektörünün alt kategorileri iletişim
teknolojileri donanım ve iletişim sektörü elektronik haberleşme olarak belirlendi. İletişim
sektörü donanım kategorisindeki büyüme %27 oranında gerçekleşti ve 11,4 milyar TL
büyüklüğe ulaşıldı. %7,3 büyüme gösteren iletişim sektörü haberleşme kategorisi ise
32,3 milyar TL oldu.
haziran’14 / SAYI 55
KAPAK KONUSU
TÜRKİYE'NİN
İNTERNET HARİTASI
56
34
İ.Z. Halkla İlişkiler Danışmanlık ve
İletişim Adına Sahibi
İlkay Zaman
Yayın Direktörü
İlkay Zaman
[email protected]
30
Yazı İşleri Müdürü
Tolga Küçükyılmaz
[email protected]
Editörler
Burak Bulutöz
[email protected]
Burçin Aygün
[email protected]
Görsel Yönetmen
Ersen Akçay
[email protected]
Reklam Müdürü
Bilun Ceyhan
[email protected]
Reklam Rezervasyon
Şeyda Metin
[email protected]
06. Haberler
28. Röportaj: Burak Özer
30. Doğa Dostu Teknoloji Şirketleri
60
42. Şirketinizin Ağ Yapısını
Yeniliyoruz
Dağıtım
Etkin Dağıtım
48. OPDay 2014
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Cüneyt Tepe
[email protected]
50. Bankaların Mobil Uygulamaları
56. Veri Depolamada SSD Dönemi
60. Teknoloji Şirketlerinin Değerleri
62. Hangi Operatörün Telefonu
Şirketiniz İçin Daha Akıllı?
4
haziran’14
Yönetim Adresi
Değirmen Sok. Şaşmaz Sitesi A Blok
Cemal Bey İş Merkezi No.: 11 Kat: 1 Daire: 4-6
Kozyatağı / Kadıköy- İstanbul
Tel: 0216 478 31 18 PBX
0216 478 31 86
Faks: 0216 478 45 02
[email protected]
62
Baskı ve Cilt
ÖZLEM MATBAACILIK ve REKL. LTD. ŞTİ.
Litros Yolu 2. Matbaacılar San. Sit. B Blok
No: 2BB4 Topkapı / İSTANBUL
T: 0212 612 06 62
www.ozlemmatbaa.com.tr
HABER
Büyük Verilerde Lenovo Storage Dönemi
B
ilişim teknolojileri dünyasında son yılların en önemli
olgularından biri haline gelen “büyük veri” her geçen gün daha
da büyümeye devam ediyor.
Mobil erişimdeki artış, sosyal ağların gelişimi, internete
bağlanabilen yeni cihazlar, mobil alışveriş seçenekleri ve online
paylaşımlardaki artış, artık büyük bir “dijital evren” yaratmış
durumda. Öyle ki araştırmalar, 2009’da 0.8 Zettabyte (Zb) olan
veri miktarının 2020’ye kadar 35.2 ZB’ye çıkacağını öngörüyor. Bu
44 kat büyüyen veriyi saklamak, korumak ve yönetmek ise bireysel
ve kurumsal kullanıcıların en çok önem verdikleri konuların
başında geliyor.
Pazarın bu dinamiklerinden yola çıkan Lenovo, EMC ile
depolama alanında imza attığı büyük işbirliği sonucu bu alanda
da Türkiye pazarındaki yerini aldı. Böylece 425 milyon kullanıcı
sayısıyla öne çıkan, 2008’den bu yana da EMC şirketi olarak yoluna
devam eden Iomega ürünlerinin Türkiye’de “Lenovo Storage”
markasıyla satışı başladı.
Türkiye’yi Defne Temsil Edecek
Y
irmi ülkede yirmibeşten fazla mobil operatör için telekom çözümleri sunan
Defne, 11-13 Haziran tarihlerinde Şangay’da gerçekleştirilecek ve dünyanın en
önemli mobil teknoloji fuarlarından biri kabul edilen GSMA Mobile Asia Expo’ya,
Türkiye’yi temsil eden tek Türk şirketi olarak katılacak.
Orta Asya’dan Orta Doğu’ya, Asya-Pasifik bölgesinden Afrika’ya, Avrupa’dan
Güney Amerika’ya kadar değişik coğrafyalarda yaklaşık 500 milyon aboneye
sunduğu katma değerli servis ve platform çözümleri ile birçok projeye imza atan
Defne Bilgi İşlem, 11-13 Haziran 2014 tarihlerinde Şangay’da düzenlenecek GSMA
Mobile Asia Expo’da Hall N1’de, Stand E42’de yer alacak.
Mobil dünyaya yön veren son teknoloji, ürün ve hizmetlerin sergilendiği ve mobil
teknoloji alanındaki en önemli fuarlar arasında kabul edilen GSMA Mobile Asia
Expo’da, AT&T, China Mobile, China Telekom, ChinaUnicom, NTT DoCoMo, STC,
SK Telecom, gibi mobil operatörler ve Accenture, Alcatel-Lucent, Dell, Facebook,
Hitachi, Lenovo, Nokia gibi alanında lider firmalar da yer alıyor.
Türk Telekom ile Orange El Sıkıştı
T
elekom, Fransız iletişim devi Orange Business
Services ile dev bir işbirliği için el sıkıştı. Türk
Telekom CEO’su Rami Aslan ve Orange Telecom
Business CEO’su Thierry Bonhomme’ın katılımıyla
gerçekleştirilen basın toplantısında Türk Telekom,
uluslararası alanda faaliyet gösteren Türk şirketlerine
‘Türk Telekom Global Kurumsal Ağ’ hizmetini
sunacağını duyurdu.
Yapılan iş ortaklığı ile ilgili
açıklamalarda bulunan Türk Telekom
CEO’su Rami Aslan, “Türk Telekom
Global Kurumsal Ağ ile önemli bir adım
atıyoruz; Türk şirketlerine 220 ülke ve
bölgede ayrıcalıklı, fark yaratacak, güvenli,
hızlı, esnek bir özel sanal ağ deneyimi
sunuyoruz. Bu hizmetle büyük kurumlar,
KOBİ’ler ve kamu kuruluşları yurtdışı
6
haziran’14
operasyonlarını güçlendirme, hizmet kalitesi ve çeşitliliğini
artırma imkânı bulacak. Türk Telekom Global Kurumsal Ağ
ile şirketler için artık her yer Türkiye olacak” diye konuştu.
Türk Telekom ile yaptıkları işbirliğinin Türk şirketlerinin
küresel anlamda büyümesine katkıda bulunacağını belirten
Orange Business Services CEO’su Thierry Bonhomme, “Türk
Telekom ve Orange bu ortaklık ile güçlerini birleştirerek
dünya çapında genişleyen Türk işletmelerinin ihtiyaçlarını
karşılayacak en iyi kurumsal
ağı oluşturmayı hedefliyor.
Kurumlara özel telekomünikasyon
hizmetlerini geniş bir yelpaze
üzerinden sağlamak için
konumlandırılmış bu anlaşma
Türkiye’de iş sektörünün yerel
ve küresel anlamda büyümesine
önemli katkılar sağlayacak” dedi.
HABER
IBM Power Systems
Sunucularını Tanıttı
I
BM, tamamı açık sunucu platformuna
dayanan, verileri yüksek bir hızla
yönetmeyi sağlayan, dünyanın şimdilik
en gelişmiş işlemcilerine sahip yeni Power
Systems sunucularını tanıttı.
Yüzde 47 daha düşük maliyetle iki kat
fazla verim elde edilen yeni sunucular,
en yeni x86 sunuculara göre veri ambarı
uygulamalarında, 50 kata kadar daha hızlı
sorgulama ve raporlama performansı
sağlıyor.
IBM, büyük veri çağına özel olarak
tasarlanmış, dünyanın en hızlı çipi olma
özelliğini taşıyan POWER8 teknolojisini
duyurdu. Yeni ve yatay ölçeklenebilir
Power Systems sunucularının kullandığı
bu teknoloji IBM’in 2,4 milyar dolarlık
yatırımının ve 3 yılı aşkın süredir
devam eden geliştirme sürecinin bir
eseri olmasıyla dikkat çekiyor. Açık
sunucuları geliştirme sürecinde IBM’in
yüzlerce inovasyon patentinden de
yararlanıldı. Her tip ortam için uyumlu
bir bilgi işlem platformu oluşturan IBM’in
POWER mimarisi, son yılların en önemli
işbirliklerinden biri olan OpenPOWER
Foundation’ın inovasyon sürecinde de
önemli bir aşamayı temsil ediyor.
Büyük Veri, Intellica ile Masaya Yatırıldı
İ
ş Zekâsı, Büyük Veri ve Müşteri İlişkileri Yönetimi
konusunda entegre çözümler sunan Intellica, 21 Mayıs’ta
düzenlediği Complex Event Processing Solutions Day
2014 Etkinliğinde iş ortaklarıyla bir araya geldi.
Katılımcılar, İş dünyasında çığır
açan Büyük Veri teknolojilerinin,
şirketlerin karar alma ve pazarlama
faaliyetlerindeki etkileri hakkında bilgi
alma fırsatı yakaladılar.
Intellica Genel Müdürü Okan
Karaduman’ın açılış konuşmasıyla
başlayan toplantı, Bilgi Üniversitesi
Next Academy Başkanı Levent Erden’in
merakla beklenen “Dönüşüm” adlı
sunumu ile devam etti. Intellica Çözüm Mimarı Ozan Özen
ise, “Büyük Veri ve EVAM” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Intellica’nın EVAM çözümü de başarı hikayeleri ile birlikte
tanıtıldı. Etkinlik, Hürriyet Satış ve Stratejik Planlama
Direktörü- İcra Kurulu Üyesi
Özlem Kutluay ve Vakıfbank
Yazılım Geliştirme Müdürü Deniz
Yılmaz’ın EVAM çözümü ile
ilgili paylaştıkları deneyimlerin
ardından, Softtech Genel Müdür
Yardımcısı Şerafettin Özer ve
Peppers & Rogers Group Yöneticisi
Murat Gün’ün sunumları ile
son buldu.
EMC XtremIO Flash için 1 Milyon
Dolarlık Garanti
E
8
haziran’14
MC XtremIOTM tamamı flash dizilimleri kullanan müşterilerine yönelik olarak
1 milyon Dolarlık garanti sunduğunu açıkladı.
Buna göre XtremIO sistemlerinin satır içi veri hizmetlerinin kapandığını,
yavaşlayarak performansının azaldığını ya da varsayılan konumunun “sistem çöp
toplama” durumuna geçtiğini ispatlayan ilk müşterisine bir milyon dolar verecek.
Konuyla ilgili açıklama yapan EMC Bilgi Altyapıları CEO’su David Goulden, “Satır
içi veri hizmetleri veri depolama diziliminin beklemede, meşgul ya da dolu olması
farketmeksizin sürekli yüksek performans sunabilmesi için kritik önem taşır. Satır içi
veri hizmetleri tüm flash dizilimleri için ‘olmazsa olmaz’ bir mimari özelliktir. EMC
olarak, sektörde sürekli olarak satır içi olma konusunda verdiği sözü tutabilecek tek
flash çözümleri sağlayıcısı olduğumuza inandığımız için bu garantiyi sunuyoruz. EMC’nin
XtremIO tamamı flash dizilimleri benzersiz bir mimariye sahip ve bu garanti ile rakip
çözümlerin kusurlarını ve eksikliklerini de ortaya çıkarmış oluyoruz. Sözümüzün
arkasında durmak, iddialılığımızı vurgulamak ve XtremIO ve rakipleri arasındaki fark
konusunda sektörü bilgilendirmek için bir milyon doları gerekirse riske atmaktan
mutluluk duyuyoruz” dedi.
HABER
Artım Bilişim Zebra
Türkiye Distribütörü Oldu
2
003 yılında kurulan ve Bilişim
Teknolojileri Altyapı Çözümleri
distribütörü olarak 2011 yılından
bu yana Index Grup çatısı altında
faaliyetlerine devam eden Artım
Bilişim, Zebra Teknoloji ile imzaladığı
distribütörlük anlaşması gereğince Zebra
Teknoloji Türkiye yetkili distribütörü
olacak. Aynı zamanda Index Grup
bünyesindeki tüm BT kanallarına Zebra
Teknoloji’nin donanım ürünlerini ve bu
ürünlere ait sarf malzemeleri ve yedek
parçaları dağıtacak.
Artım Bilişim Genel Müdürü Suat Sümer,
yeni işbirliğiyle ilgili olarak, “1 milyar
dolarlık cirosuyla dünyanın öncü termal
yazıcı üreticilerinden biri olan Zebra
Teknoloji ile yaptığımız distribütörlük
anlaşması, hizmet ağımızdaki tedarik
zincirine büyük bir zenginlik ve değer
katacak. Yeni iş ortağımız Zebra, Artım
Bilişim’in başarısı kanıtlanmış tecrübesi
ve pazardaki güçlü konumundan
faydalanırken, bizler de Zebra’nın
Türkiye’deki faaliyetlerini büyütmek için
elimizden geleni yapacağız”dedi.
IBM ve Kadir Has Üniversitesinden
Ortak Laboratuvar
I
BM’in 2013 yılında “Üniversite Ortak
Araştırma” ödülünü kazanan tek
Türk üniversitesi olan Kadir Has
Üniversitesi’nde “Şehir Mühendisliği İleri
Araştırma Laboratuvarı” açıldı.
IBM’in gelişmiş altyapı desteğiyle
kurulan “Akıllı Gezegen” kavramına hizmet
eden çalışmaların yürütüleceği laboratuvar,
üniversite-endüstri-şehir yönetimi
üçgeninde çok disiplinli çalışmalar
yürütülecek ve lisansüstü düzeyde
araştırma projeleri gerçekleştirilecek.
Şehir Mühendisliği İleri Araştırma
Laboratuvarı, Bilgisayar, ElektrikElektronik, Endüstri ve Enerji Sistemleri
Software AG’ye Ödül
G
erçek zamanlı görsel ve
mantıksal analiz yazılım
sağlayıcısı olan JackBe, 2013
yılının Ağustos ayında Software
AG tarafından satın alınmış,
gerçek zamanlı uygulamalar için
mantıksal analiz ve karar yönetimi
kabiliyetlerine sahip olan Software
AG Akıllı İş Operasyonları (Intelligent
Business Operations) platformunun
altyapısını oluşturmuştur.
Küresel birleşme ve satınalmalardan
sorumlu Software AG CFO’su Arnd
Zinnhardt, hızlı ama sağlam ve
10
haziran’14
dengeli adımların iş süreçlerinin ve
M&A programlarının belkemiğini
oluşturduğunu söyledi ve ödülle
ilgili görüşlerini şu şekilde aktardı:
“Stratejik teknolojik trendlerin
erkenden tespiti, sağlam bir M&A
süreci ve edinilmiş teknolojilerin
entegrasyonu müşterilerimize
sunduğumuz katma değerli
hizmetlerden yalnızca bazıları. Bu
nedenle JackBe satınalmamızın
stratejik öneminin böylesine saygın
bir kuruluş tarafından onaylandığını
görmek bizi çok mutlu etti.”
Mühendislik dalları ile Yönetim Bilişim
Sistemleri, Mimarlık, Sosyal Bilim
disiplinlerini kapsayan Şehir Mühendisliği,
ulusal ve uluslararası işbirlikleri ve
ortaklıklar için de adres olacak.
Laboratuvar’ın açılışı nedeniyle
düzenlenen törende bir konuşma yapan
Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.
Mustafa Aydın, Kadir Has Üniversitesi
olarak “evrensel nitelikte akademik
bir kurum olma” misyonu ile bilim
ve teknolojide yaşanan gelişmeleri
takip eden, yeniliğe açık, sorgulayan,
düşünen ve üreten bireyler yetiştirmeyi
hedeflediklerini belirtti.
HABER
DenizBank’tan Yeni
Bir Mobil Uygulama Daha
D
enizBank’ın mobil bankacılık
uygulaması MobilDeniz, Android
tabletlere özel kullanıcı deneyimini
benimseyen bir tasarıma sahip ilk ve tek
mobil bankacılık uygulaması olarak Google
play’de yerini aldı. DenizBank Dijital Kuşak
Bankacılığı Grubu Genel Müdür Yardımcısı
Murat Çelik, “MobilDeniz Android tablet
platformuna özel, farklı bir kullanıcı deneyimi
göz önünde bulundurularak tasarlanmış
olup, diğer platformlardan ayrıştırılarak,
özel ara yüzü ile rekabetteki benzerlerinden
farklılaşmaktadır.” dedi.
Yenilikçi ürün ve hizmetleri ile dikkat çeken
DenizBank’ın mobil bankacılık uygulaması
MobilDeniz, Türkiye’de bir ilke imza atarak
sektörde benzeri olmayan özellikleri Android
kullanıcılarıyla buluşturuyor.
Turkcell Kurumsal Mobil İnternet
Paketlerini “Turboladı”
T
urkcell, kurumsal mobil internet
paketlerini yenileyerek şirketlerin
kullanımına sundu. Kurumsal mobil
internet paketlerine eklenen turbo özelliğiyle
43,2 Mbps’ye varan hızlara sahip olan
şirketler, Turkcell’in akıllı şebekesi sayesinde
2 kat hızlı ve kesintisiz internet ayrıcalığı
yaşayacak. Yenilenen internet paketlerinde
fatura aşımı yaşamak istemeyen kurumsal
şirketler için opsiyonel limitte durma
özelliği de bulunuyor.
Kurumsal müşterilerinin öncelik ve
beklentileri doğrultusunda, yenilikçi
ürünlerle çözümler sunan Turkcell
kurumsal mobil internet paketlerini
yeniledi. Bundan böyle kurumsal hat
kullanıcıları, Turkcell’in geniş ve güçlü
altyapısıyla sunulan “turbo internet”
özelliğine ek ücret ödemeden sahip
olacak. Çift taşıyıcı (Dual Carrier)
teknolojisi sayesinde 43,2 Mbps’e
varan hızlarla cep telefonlarından ya
da bilgisayar veya tabletlerinden mobil
internet kullanan kurumsal hat sahipleri,
işlerini her yerden 2 kat hızlı internetle
“turbo hızıyla” yapacak.
Oracle “2.Uluslararası İstanbul Akıllı
Şebekeler Kongre ve Fuarı”na Katıldı
8-9
Mayıs 2014 tarihlerinde İstanbul WOW
Convention Center’da gerçekleşen
“2.Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler
Kongre ve Fuarı” na (ICSG 2014) yerli ve yabancı 2000 kişinin
üzerinde katılım sağlandı. 23 ülkeden katılım, 43 destekleyen
kurum/kuruluş ve 30 sponsor firmayla iki gün süren Kongrede
birbirinden önemli 28 oturum ve 100’e yakın sunum gerçekleşti.
Kongreye konuşmacı olarak davet edilen Oracle EMEA Bölgesi
Enerji Stratejileri Kıdemli Direktörü Mike Ballard, “Keeping
Customers at the Heart of Your Utility Transformation” başlıklı
sunumunda, Türkiye’de enerji hizmeti veren kuruluşların
değişen yüzü hakkında ve gelecek stratejiler hakkında
görüşlerini paylaştı.
Ballard “Türkiye’de enerji hizmetleri sektörü, hem
dağıtımcıların hem de tüketicilerin enerji kullanımı
alışkanlıklarına ilişkin evrim niteliğinde köklü bir değişim
dönemine girmektedir. Ülke, Avrupa’da enerjinin geçiş kapısı
olmaya önem verirken, enerjinin nasıl üretildiği, dağıtıldığı ve
ticaretinin yapıldığı konularını yönlendiren düzenleyici ve ticari
çerçeveler gelişmeye devam edecektir” dedi.
12
haziran’14
HABER
Wacom, Bir Tasarım Şirketi İçin
Neden Önemli?
1
993 yılından bu yana yaratıcı endüstrilere
hizmet vermek amacıyla kurulan dDf, 360 derece
entegre pazarlama iletişimini benimsemiş,
yaratıcılığı ve tasarım kültürünü her zaman ön
planda tutan bir yapıya sahip.
Entegre marketing şirketleriyle bir kurum
kimliği çalışmasından reklam filmine; bir sergi
organizasyonundan bir fuar standına; her
türlü iletişim alanında yaratıcı uygulamalar ve
prodüksiyonlar yapan şirket, gerek yurtiçi gerek
yurtdışında birçok müşteriye hizmet veriyor.
dDf’de Wacom ürünleri kullanılmaya başlandığından
beri daha özgür, deneysel tasarımlar ortaya çıktığını
vurgulayan Kayar, “ileri derecede yaratıcılık içeren son
derece hızlı tasarımlar ve sunumlar gerçekleştiriyoruz.
Bu bizim hem yeni işler almamızı hem de aldığımız
işlerdeki başarı oranlarımız arttırdı. Bu yüzden en
basit ürünlerinden en gelişmiş ürünlerine kadar farklı
kategoride her Wacom ürününü kullanıyoruz.” dedi.
Türkiye’nin kullandığı lale logolu Türkiye görselinin de
Wacom ile hazırlandığını belirten yetkililer, pek büyük
firmanın projesinde de Wacom’un kullanıldığını ekledi.
FirstSpirit CMS 5.1 Sürümü İle Projeler
Daha Hızlı Gerçekleşecek
a
desso Grubu şirketlerinden e-Spirit AG, içerik yönetim
sistemi (CMS) FirstSpirit’in en son sürümünün piyasaya
çıktığını duyurdu.
FirstSpirit 5.1, şirketlerin projelerini hayata geçirme sürelerini
ciddi oranda kısaltmalarına olanak
sağlayan çok sayıda yeni özelliğe ve
eklentiye sahip. Bu yeni özelliklerin,
online içeriğin yönetildiği her noktada
kullanıcı deneyimini iyileştirmesi
amaçlanıyor. Pazarlama yöneticileri, artık
web sitesi ziyaretçilerine daha basit ve
etkin bir biçimde kişiselleştirilmiş içerik
ve deneyim sunabilecekler. Yeni sürüme,
yazılım geliştirme ve entegrasyon
ihtiyaçlarının rekor kısa sürelerde tamamlanmasına yardımcı
olan teknik özellikler kazandırılıyor.
FirstSpirit ürünü, Türkiye’de adesso Turkey Bilgi Teknolojileri
tarafından müşterilerine sunuluyor. adesso Türkiye Ofisi, ürünün
lisanslanmasının yanı sıra, entegrasyonu ve
özelleştirilmesi konularında da hizmet veriyor.
FirstSpirit 5.1 ile neler geliyor?
• Yeni çok perspektifli ön izleme
• Tüm düzenleme görevleri için merkezi bir
kullanıcı ara yüzü
• Gelişmiş sürükle bırak desteği ile editöryal
içerik geliştiriliyor.
SmartWire DT Kullanan Elektronik
Motor Yol Verici ile Hatasız Kurulum
G
üç yönetim şirketi Eaton, gücü 0.06 - 3 kW değerleri
arasında olan motorlar için yenilikçi SmartWire-DT
iletişim ve bağlantı teknolojisi aracılığıyla bütünleşik
kontrol içeren çok işlevli EMS elektronik motor yol vericisini
piyasaya sunuyor.
Böylece motor yol vericisinin
otomasyon çevre bağlantısı daha
kolay, daha hızlı, hatalara karşı
dayanıklı ve artık daha uygun
maliyetli olması sağlanacaktır.
EMS, yön değiştirme kontaktör
devresinin tüm önemli işlevlerini
tek bir cihaz içerisinde kullanıcılara
sunmaktadır ve kurulum genişliği
ise sadece 30 mm civarındadır:
Smart-Wire-DT bağlantısı içeren
EMC elektronik motor yol vericisi
DOL ve ters motor başlatma, motor koruma ve tahrikin
güvenlik ile ilgili durdurma işlemlerini sunmaktadır.
SmartWire-DT bağlantısı sayesinde, kablo şebekesi asgari
düzeyde tutulmuştur. Normal koşullarda motor yol vericisini
I/O seviyesi aracılığıyla PLC’ye
bağlayan kontrol kabloları ve
cihazların besleme kablolarına artık
gerek duyulmamaktadır ve yerlerini
Eaton’un yeşil kablosu alıyor.
Eaton’ın elektrik sektörü, güç
dağıtımı ve devre koruması; yedek
güç koruması; kontrol ve otomasyon;
aydınlatma ve güvenlik; yapısal
çözümler ve kablolama cihazları; zorlu
ve tehlikeli ortamlara yönelik çözümler
ve mühendislik hizmetleri alanlarında
uzman küresel bir oyuncu.
haziran’14
13
HABER
Vodafone 2013-14 Mali Yılı
Sonuçlarını Açıkladı
V
odafone Türkiye, Dijital Dönüşüm Hareketi adlı stratejik
yatırım programıyla 2013-14 mali yılında, toplam
gelirlerini %17* artış ile 6,4 milyar TL’lik rekor seviyeye
ulaştırırken, toplam mobil gelir pazar payını
%33,4’e çıkardı. 1,1 milyar TL’lik FAVÖK ve
BTK tanımına göre 20 milyon abone sayısına
ulaşan şirket bu mali yılda da rekorlarla dolu bir
büyüme kaydetti.
Vodafone, 2013-14 mali yılı sonuçlarını açıkladı.
Sonuçlar, Vodafone Türkiye’nin Dijital Dönüşüm
Hareketi adıyla yürüttüğü stratejik yatırım
programı sayesinde güçlü ve istikrarlı büyümesini sürdürdüğünü
ortaya koydu. Son dört yıldır mobil telekomünikasyon pazarının
en yüksek gelir büyümesini kaydeden şirketin, kendi yaptığı
hesaplamaya göre**, toplam mobil gelirlere göre
pazar payı %33,4’e ulaştı.
Vodafone Türkiye, 2013-14 mali yılı toplam
gelirlerini %17* artırarak tüm zamanların
en yüksek gelir seviyesi olan 6,4 milyar TL’ye
çıkardı. Bu sonuca göre şirket, “dört yıl üst üste
toplam gelirlerde çift haneli büyüme” başarısını
göstermiş oldu.
Dell’den Zorlu Koşullar İçin Laptop
D
ell Latitude Rugged Extreme modelleri; askeri alanlar, inşaat alanları ve kamu
güvenliği bölgeleri gibi alanlardaki kullanıcıların karşılaştığı toz, nem, düşme,
titreşim ve uç sıcaklıklar gibi zarar verici durumlara direnç gösterebilmeleri için
özel olarak üretildi.
Dell, en zorlu fiziksel koşullarda güçlü çözümlere ihtiyaç duyan kullanıcılar için
Latitude 14 Rugged Extreme dizüstü bilgisayar ve Latitude 12 Rugged Extreme
dönüşebilir dizüstü bilgisayar serisini duyurdu.
ABD Eski Deniz Subayı ve Dell Müşteri Çözümleri Grubu Ticari Bilgisayarlar
Başkan Yardımcısı Kirk Schell, ürün grubu ile ilgili olarak, “Sıfırdan tasarlanan ve
endüstride daha önce görülmemiş yeniliklere sahip olan Latitude 12 ve 14 Rugged
Extreme modelleri, Dell’in dayanıklı ürünler dünyasındaki yenilenen ve genişleyen
kararlılığının başlangıcını simgelemektedir. Rugged Extreme ürün grubu, rakip
markaların ürünlerinde başka örneği bulunmayan ve Latitude adının söz verdiği
gibi güvenilir, güvenli, yönetilebilir ve toplantı odasından inşaat alanına veya işiniz
sizi nereye götürüyorsa, oraya kolayca taşınabilen bilgisayarlardan oluşuyor” diyor.
PanasonicToughpad FZ-M1’in
Value Modellerini Tanıttı
P
anasonic 7 inç ekran boyutuna
sahip, dayanıklı Windows
tableti Toughpad FZ-M1’in Value
modelini tanıttı.
Enerji verimi ve taşınabilirlik
odaklanılarak tasarlanan Intel Celeron
işlemcinin avantajlarını sunan tablet,
işleri gereği daha çok hafif ölçekli
uygulamalara ihtiyaç duyan ve mevcut
eski cihazlarını değiştirmek isteyen
endüstriyel şirketler için hem uygun
maliyetli hem de daha esnek bir çözüm
olarak öne çıkıyor.
Mobil çalışanların Toughpad FZ-M1’den
en yüksek faydayı sağlamaları için
masaüstü kızağı, araç yuvası, çoklu pil
şarj aleti, omuzluk, el kayışı, taşıma kılıfı
ve pasif kalem gibi aksesuarlar sunuluyor.
14
haziran’14
HABER
Fujitsu İletişim Uygulamalarını
Optimize Ediyor
F
ujitsu, insanların her yerden, her zaman ve herhangi bir aygıt
kullanarak birbirlerini bulmalarına ve bilgi paylaşmalarına olanak
tanıyan Tümleşik İletişim ve İşbirliğini (Unified Commuications and
Collaboration- UC&C) barından iki yeni ‘all-in-one’ masaüstü bilgisayarı
piyasaya sundu. Piyasaya sunulan Fujitsu ESPRIMO X923 ve ESPRIMO X923-T
bilgisayarları kurumlara yüzde 45 oranında enerji tasarrufu da sağlıyor.
İletişime daha fazla entegre olmayı sağlayan akıllı araçlara ihtiyaç
duyanlara çözüm, Fujitsu’nun pazara sunduğu Fujitsu ESPRIMO X923
ve ESPRIMO X923-T bilgisayarları ile geliyor. İnsanların her yerden, her
zaman ve herhangi bir aygıt kullanarak birbirlerini bulmalarına ve bilgi
paylaşmalarına olanak tanıyan Tümleşik İletişim ve İşbirliği (Unified
Commuications and Collaboration- UC&C) sistemini barından iki yeni
‘all-in-one’ masaüstü bilgisayarı pazara sunuldu.
Yapı Kredi Oracle Exadata
Platformuna Taşındı
Ö
M
Y
zel bankalar arasında 10 milyona yakın aktif kart sahibi ile
Türkiye’nin kredi kartı kullanımı alanında iddialı isimlerinden
olan, Visa kullanımı alanında ise Avrupa’nın ikinci en büyük
bankası olan Yapı Kredi, kredi kartı uygulamalarını anabilgisayar
(mainframe) ortamından açık sistemler platformuna geçirmek için büyük
bir değişim projesi gerçekleştirdi.
Yapı Kredi’nin farklılaşan iş talepleri nedeniyle 15 senelik kredi
kartları uygulamalarını yenilemek için başlatılan bu proje için fazlı
geçiş yapılarak veri tabanı dahil tüm bileşenler “IBM mainframe”den
“Oracle Exadata” platformuna sıfır kesinti süresiyle aktarıldı.
Turkcell SuperOnline’ın
İlk Çeyrek Sonuçları
T
urkcell Superonline, 2008 yılında başladığı hem Türkiye’ye
hem de müşterilerine değer katan fiber yatırımlarına
paralel olarak sürdürdüğü yükselişin sonucunda, 2014 yılı
ilk çeyrek sonunda gelirlerinde yüzde 38; AVFÖK’ünde ise yüzde
34 artış kaydetti.
Grup dışı gelirlerin payının yüzde 77’ye yükselmesiyle birlikte
sağlıklı gelir kompozisyonunu güçlendirdi.
Turkcell Superonline Genel Müdürü
Murat Erkan, 2008’de başladıkları
fiber yatırımların ardından, ışık
hızında ilerlemeye devam ettikleri
6’ncı yılda iyiden mükemmele
ilerlediklerini belirterek, “Şimdi
2014 yılının ilk çeyrek sonuçlarına
16
C
haziran’14
baktığımızda aynı istikrarlı büyümeyi ve Türkiye’yi de kendimizle
birlikte büyütmeyi sürdürdüğümüzü görüyoruz. İlk yıllarda altyapı
yatırımları işimizin büyük kısmını oluşturuyordu. Bugün ise son
Metronet satın almasının da katkısıyla 14 ilde 1,8 milyon ev ve
işyerinin kapısına kadar 1000 Mbps hızında internet hizmeti
götürüyoruz. Turkcell Superonline ismi artık hızlı ve kaliteli
internet ile birlikte anılıyor. Şimdi bu başarımızı yeni ürün ve
hizmetlerle sürdürmeye odaklandığımız
bir dönemdeyiz. İyiden mükemmele bir
yolculuk olarak tanımladığımız bir beş
yıllık strateji oluşturduk. Bu yolculukta
güçlü ve sürdürülebilir finansal yapımız
en önemli değerlerimiz arasında yer
alıyor” diye konuştu.
CM
MY
CY
CMY
K
HABER
Armut.com Hizmet Sektörünü
İnternet’e Taşıdı
H
izmet ihtiyacı olanları, alanında uzman çalışanlar ve
kuruluşlarla buluşturan İnternet girişimi Armut.com, yeni bir
oluşum olduğu için son bir yılda yüzde 700 büyüyerek, birçok
sektöre de hareket kazandırdı. Alanında bir ilk olan ve gün geçtikçe
daha da geniş ve kaliteli bir “hizmet veren” ağına sahip olan site,
lider konumuyla kullanıcıların hizmet
aradığı noktada tercih sebebi oluyor.
Kuruculuğunu ve CEO’luk görevini Başak
Taşpınar Değim’in üstlendiği Armut.
com üzerinden; yazılım, tasarım, boya,
tadilat, nakliye, köpek eğitimi, temizlik,
fotoğrafçılık gibi 500’den fazla alanda
25.000’in üzerinde hizmet verene kolayca ulaşılabiliyor.
2011 yılında girişimci Başak Taşpınar Değim’in liderliğinde
kurulan Armut.com, o tarihten bu yana hizmet almak isteyen
çok sayıda kullanıcısını alanında güvenilir, uzman çalışanlar ve
kuruluşlarla buluşturdu. Boyacıdan fotoğrafçıya, nakliyeciden
grafik tasarımcıya, su tesisatçısından
bilgisayar programcısına kadar 500’den fazla
kategoride 25.000’in üzerinde hizmet vereni
sisteminde bulunduran Armut.com, hem sahip
olduğu hizmet veren ağı, hem kullanıcı sayısı
hem de finansal büyüklüğü ile sektöründe
lider konumda bulunuyor.
Doğa Koleji ve Intel İşbirliği
D
oğa Koleji ile dünya teknoloji lideri
Intel, bilişim konseptine sahip okul
projesi için bir araya geliyor. İki
şirketin gerçekleştirdiği işbirliği ile eğitim
materyalleri dijital ortama taşınacak,
teknolojinin eğitime entegrasyonu
sayesinde öğrencilerin derslere olan ilgileri
ve derslerdeki verimlilikleri artacak.
Doğa Koleji ve Intel, bilişim konseptine
sahip okul projesini hayata geçirmek
üzere işbirliği gerçekleştirdi. 2014-2015
Eğitim–Öğretim yılında eğitime başlayacak
olan Doğa Koleji Tuzla Kampüsü’nde
kullanılacak eğitim materyalleri, Doğa
Koleji öğrencilerine dijital ortamda
etkileşimli bir eğitim ortamı sunarak;
öğretmen, veli ve öğrencilerin ortak
çalışma alanlarının arttırılmasını sağlamak
amacıyla dijital ortama taşınacak. Böylece
zenginleştirilen içeriklerle öğrencilere
standartların dışında bir eğitim ortamı
sağlanacak.
Bu işbirliği ile Tuzla Kampüsü’nde
gerçekleştirilecek olan “Intel Eğitim
Tabletleriyle Eğitim”, “Dijital İçerik”,
“Bilgisayar Müzesi”, “Deneyim Odaları”,
“Lego Atölyesi” gibi birçok özel uygulama
ve alan da mimari özellikleri itibariyle
Doğa Koleji öğrencilerine teknoloji ile içiçe
olma imkanı sağlayacak.
Turkcell İle “Engel Tanımayanlar”
Her Geçen Gün Büyüyor
T
urkcell, engelli vatandaşların yaşamlarını kolaylaştırmak ve onları hayatın içine
daha fazla katmak için “Engel Tanımayanlar” çatısı altında yenilikçi pek çok çözüm
ve proje üretiyor.
Engel Tanımayan hizmetlerini ‘istihdam’, ‘ürün ve çözümler’ ve ‘sosyal sorumluluk
projeleri’ başlıkları altında sürdüren Turkcell, geçtiğimiz yıl içinde bu alanda pek çok yeniliğe
daha imza attı.
Turkcell, Engelliler Haftası’nda Turkcell Akademi bünyesinde işaret dili ve altyazılı
eğitimler başlatıyor. Eğitimler, görme engelli aboneler için Turkcell Hayal Ortağım servisine
de ekleniyor. Aynı zamanda Türk işaret dili eğitimleri de Akademi bünyesine dahil ediliyor.
Turkcell’in engelli vatandaşlarımızın yaşamlarını kolaylaştırmak, onları hayatın içine
katmak için “Engel Tanımayanlar” çatısı altında gerçekleştirdiği çalışmalar, basın toplantısıyla
kamuoyuyla paylaşıldı. Bağış veya iş imkanı sağlamanın ötesine geçerek çok daha fazla
insana ulaşmayı, toplumda kalıcı bir farkındalık yaratmayı ve engelli vatandaşları hayatın
içine katmayı hedefleyen “Engel Tanımayanlar” hareketi kısa süre içinde büyük ilerleme
kaydederek yaşamın her noktasına dokunan bir çözümler bütünü haline dönüştü.
18
haziran’14
HABER
Wireless 802.11AC Devrim Yaratacak
K
ablosuz ağ teknolojilerinde
yeni bir teknoloji olan ve veri
aktarım hızında çok ciddi bir
farklılık sağlayan 802.11ac teknolojisi,
geniş kapsama gücü ve geliştirilmiş ağ
kararlılığıyla iş yerlerinde ve ev eğlence anlayışında benzersiz
avantajlar sunuyor.
802.11n’den üç kat daha hızlı olan 802.11ac, daha hızlı ve
yüksek kalitede veri aktarımı ile birlikte daha kararlı bir ağ
mimarisine ulaşılmasını sağlıyor. 802.11ac ayrıca çok daha geniş
kapsama gücüyle evlerdeki kör noktaların da artık internet
bağlantısıyla tanışmasını mümkün kılıyor.Sektördeki eğilim ve
gelişmeleri takip ederek kullanıcılarını en son teknolojiler ile
buluşturan ZyXEL, 802.11ac teknolojisine sahip NBG6716 ve
VMG8924 ürünleri ile dikkat çekiyor.
802.11ac, ev eğlence sistemleri
için oyunun kurallarını değiştiren
bir yenilik. Bu teknoloji, daha hızlı
ve yüksek kalitede veri aktarımı ile
birlikte daha kararlı bir ağ mimarisine
ulaşılmasını sağlıyor. 802.11ac ayrıca çok daha geniş
kapsama gücüyle evlerdeki kör noktalara internet bağlantı
taşıyor. 802.11b gibi daha eski teknolojiler, daha düşük bir
bant genişliğine sahip oldukları için zaman zaman zayıf
bağlantı kalitesi sorunuyla karşılaşıyorlardı. Bu teknolojiyle
tek seferde birden fazla medya akışı gerçekleştirildiğinde
videolar donuyor, ses bağlantıları kopuk bir şekilde
sunulmak zorunda kalınıyordu. Ancak 802.11ac, sağladığı
1Gbps’ye varan veri aktarım hızıyla bu sorunların
üstesinden gelebiliyor.
Oracle Bulut Pazarlama Stratejisini Açıkladı
P
azarlamacılar müşterilerine
daha kişisel yöntemler
kullanarak bilgilendirme
yapmak, eğitmek ve uzun süreli,
karlı ilişkiler kurmayı tercih ediyor. Ancak halen birçok
pazarlamacı karmaşık ve verimsiz pazarlama sistemleri
ve verileri kullanmak durumunda kalıyor.
Pazarlamacıların işini basitleştirmek ve müşteri
merkezli iş süreçleri geliştirilebilmesi için Oracle Bulut
Pazarlama, BlueKai, Compendium, Eloqua ve Responsys
firmaları satın alımıyla
pazarlama teknolojilerini
biraraya getiren Oracle Sosyal
Bulutu sunuyor.
Sektörün en ileri bulut tabanlı pazarlama çözümü
ile pazarlamacılar hızlı ve kolaylıkla müşteri verilerine
ulaşım, hedef kitle belirleme, müşteri davranış analizi
ve müşteri merkezli pazarlama programları oluşturarak
pazarlama stratejilerinde gelire yansıyacak verimli geri
dönüş elde edebilecekler.
ERP Çözümü Microsoft Dynamics
AX 2012 R3 Yayınlandı
M
icrosoft, kurumların verimliliğini artırmalarına yardımcı olmak
üzere önemli güncellemeler içeren Dynamics AX 2012 R3 ERP
çözümünü 1 Mayıs’tan itibaren piyasaya sürdü.
Yeni sürümde depo ve lojistik yönetimi, mobil uygulamalara özgü
framework, bulutla uyumlu yaşam döngüsü servisleri ve Microsoft
Azure üzerine kurulum desteği yer alıyor.
Kurumların tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurguladığı
çevik operasyonları desteklemek, tüketicilere tercih ettikleri şekilde
yaklaşmak ve büyümeyi desteklemek üzere kurgulanan Microsoft
Dynamics AX 2012 R3, yeni ve dikkat çekici özellikler barındırıyor.
Bunlar arasında yer alan depo ve lojistik yönetimi, sevkiyat zincirinde
gerçek zamanlı ve uçtan uca öngörüler sunabiliyor. Yaşam döngüsü
servisleri (Lifecycle Services), süreçleri standart hale getirerek ve basitleştirerek Microsoft Dynamics AX uygulamalarının
öngörülebilirliğini güçlendiriyor. Böylece hizmet ve destek anlamında sunulan inovatif ve bütünleşik deneyim daha da
zenginleştiriliyor.
Dynamics AX’in kurumlara sunduğu değeri ortaya koymak adına, Microsoft ve Forrester Consulting toplam ekonomik
etkiye yönelik (Total Economic Impact – TEI) bir araştırma hazırladı. Anket ve bire bir görüşme şeklinde gerçekleştirilen bu
araştırmanın sonucunda Forrester, Microsoft Dynamics AX 2012 kullanan kurumlarda 3 yıl içinde yatırım geri dönüş oranının
yüzde 92’ye ulaştığını ve uygulamanın 21 ayda kendini amorti ettiğini ortaya koydu.
20
haziran’14
HABER
E–Fatura İçin Çözüm İnter-Fatura
D
enizBank’ın iştiraki olan Intertech, yenilikçi
yaklaşımıyla önemli bir yetkinlik daha kazandı.
Intertech, Aralık 2013’te Gelir İdaresi Başkanlığı’nın
e-Fatura konusunda “Özel Entegratör” iznini aldı.
Geliştirdiği entegre sistemler ve süreç optimizasyon
yaklaşımıyla her zaman kağıtsız işlemlere ve otomasyona
öncelik veren çevre dostu Intertech, elektronik fatura için de
mevcut entegrasyon tecrübesini ortaya koydu ve mali işlerde
kullanılan tüm sistemlerle uyumlu çalışabilecek bir sistem
olan inter-Fatura’yı geliştirdi. inter-Fatura
sistemi ile Gelir İdaresi Başkanlığı’nın özel
iznini alan kurumlar arasına girmeyi başaran
Intertech; bu uygulamayla işletmelerin bugüne
kadar ilgili Vergi Usul Kanunu’na (V.U.K.) uygun
olarak kağıt ortamında sürdürdüğü fatura alıp
verme işini, aynı düzeyde anlaşılabilir ama
çok daha işlevsel bir araç haline getirmeyi
amaçladı.
Konuyla ilgili açıklama yapan Intertech
Genel Müdürü Ömer Uyar, kurum olarak
bankacılık sektöründe edindikleri bilgi birikimini kullanarak;
işletmelerin, e-Fatura uygulamasını bir zorunluluk olarak
değil, işlerini kolaylaştıracak ve daha güvenli bir araç olarak
kullanmalarını hedeflediklerini ve bu doğrultuda gelişmiş
özellikleriyle birlikte inter-Fatura’yı pazara sunduklarının
altını çizdi. Uyar, “Intertech, e-Fatura işlemleri için geliştirdiği
inter-Fatura uygulamasının işlevsel özelliklerini bankacılık
ürünleri ile entegre biçimde yapılandırıyor ve günümüz son
teknolojisine uygun yenilikçi fikirlerle destekliyor. Gelişmiş
bir arayüz ile birlikte sunulan inter-Fatura
uygulaması, piyasada kullanılmakta
olan ERP sistemleri ile entegre ve
istenildiğinde diğer sistemlerle de
güvenli entegrasyonlar kurabilir şekilde
tasarlandı. Önümüzdeki dönemde yurt
içi ve yurt dışında yapacağımız başarılı
projelerle, Intertech ailesi olarak yeni
başarılara ve yeni işlere imza atmayı
umuyor ve emeği geçen bütün çalışma
arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.” dedi.
Microsoft Yenilikleriyle Bulutta
Verimliliği Artırıyor
M
icrosoft, ABD’de düzenlenen TechEd 2014
konferansında BT profesyonellerinin,
geliştiricilerin ve kullanıcıların buluta erişiminin
önündeki engelleri kaldırmaya odaklı hizmet, ürün ve iş
ortaklıklarını açıkladı.
Microsoft, 12 Mayıs’ta ABD’de düzenlediği TechEd
2014 konferansında BT profesyonellerinin, geliştiricilerin
ve kullanıcıların buluta erişiminin önündeki engelleri
kaldırmaya odaklı hizmet, ürün ve iş ortaklıklarının
detaylarını paylaştı.
“Mobilite ve bulut işletmelerin geleceğidir, gelecek ise
bugünün ta kendisidir” diyen Microsoft Bulut ve Kurumsal
Çözümler Bölümü Başkan Yardımcısı Brad Anderson,
Microsoft’un buluta dair özgün yaklaşımının, sunduğu
kapsamlı mobil verimlilik çözümlerinin ve geliştiricilere
24
haziran’14
özgü araçların, bulut çağının gerçek potansiyelini keşfetmeye
yardımcı olduğunu söyledi.
Gartner’a göre 2017 yılına kadar büyük kurumların
yaklaşık yarısı hibrit bulut kurulumlarına sahip olacaklar.
Microsoft, hibrit bulutun hitap ettiği her iki dünyanın en iyi
özelliklerini bir araya getirmek üzere şu çözümleri paylaştı:
Bulutla özel bağlantı. 12 Mayıs’tan itibaren Microsoft
Azure ExpressRoute sayesinde kullanıcılar Azure ve
kendi sistemleri arasında özel bağlantı kurabilecekler.
AT&T, BT, Equinix, Level 3, SingTel, TelecityGroup,
Verizon ve Zadara Storage gibi endüstrinin önde gelen
hizmet sağlayıcılarıyla kurulan iş ortaklıkları sayesinde,
ExpressRoute kurumlara bulutu daha verimli kullanmanın,
daha hızlı ve güvenli erişimin, güvenilirliğin ve gecikmesiz
erişimin yolunu açacak.
RÖPORTAJ
Burak Özer
Xerox Türkiye Genel Müdürü
“Servislerimizi
Her Ölçekten Şirketler
Kullanabilecek”
28
haziran’14
RÖPORTAJ
Kurumsal IT teknolojileri arasındaki en hayati
noktalardan birinde yer alan yazıcı ve sarf malzemeleri
konusunda lider markalardan biri olan Xerox’un Türkiye
Genel Müdürü Burak Özer sorularımızı yanıtlıyor
Xerox’un Türkiye’deki yazıcı ve sarf
malzemeleri pazarına bakışı nedir? Yakın
gelecekte ne gibi değişiklikler ya da
yenilikler bizleri bekliyor?
Uluslararası bir çok şirket gibi Xerox da Türkiye pazarına
çok önem vermektedir. Gelişen pazarlar içinde Türkiye’yi
potansiyeli en çok olan ülkelerden biri olarak görmektedir.
Türkiye’de her ne kadar yazıcı pazarı her sene belli
bir ivme ile büyüme gösteriyor olsa da aynı şeyi sarf
malzemeleri pazarı için söylememiz zor. Sarf malzemeleri
pazarında Türkiye’de yoğun bir şekilde kayıt dışı ve sahte
ürünler kullanılıyor olmasından dolayı Xerox gibi ana
üreticiler ciddi problemler yaşamakta. Orijinal olmayan
sarf malzemelerinin kullanımından kaynaklı Xerox
ürünlerinde meydana gelen ürün arızalarına Xerox olarak
servis vermek durumunda kalıyoruz.
Bu da ister istemez Xerox gibi iş
modeli sarf malzemeler üzerinden
kar yapmak üzerine kurgulu olan
birçok üreticiyi zor duruma sokuyor
ve makine fiyatı tüketiciye düşük
maliyetlerle sunulan küçük yazıcı grubu
ürünlere yönelik yatırım düşüncelerini
her geçen gün azaltıyor.
Bu durum daha çok orta ve üst
yazıcı segmentine yoğunlaşılmasına
neden oluyor.
Türkiye yazıcı pazarının oyuncu
kurucu markalarından biri olarak
pazarda stratejik açılımlarla hareket
ediyor, bayi ve iş ortaklarımız aracılığı
ile Türkiye’nin dört bir yanına ürün,
çözüm ve servislerimizi ulaştırmaya
çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde
pazara sunacağımız stratejik yaklaşım
ve yeniliklerin başında Xerox’un bugüne kadar orta ve
büyük ölçekli şirketlere sunmuş olduğu Yönetilen Baskı
Hizmetleri’nin bundan böyle Xerox’un özel olarak seçip,
yetkilendirdiği iş ortakları aracılığı ile KOBİ ölçeğindeki
şirketlere de sunulması olacak.
XPPS (Xerox Print Partner Services) olarak
adlandırdığımız bu iş modeli ile her ölçekten şirket ihtiyaç
ve kullanım biçimlerine bağlı olarak ofis araçlarını ve
bunlarla ilgili servisleri kullanabiliyor olacak. Hatta belli
bir iş yoğunluğu olan ve belli miktarlarda tanımlı bir süre
kullanım taahhüdü verebilen şirketler makine yatırımı
yapmadan sayfa başı belli bir ücret karşılığında, makine
dışında hiç bir sarf malzeme ve servis masrafına girmeden
Yönetilen Baskı Hizmetleri’nden yararlanabilecek. Şu an
bu hizmeti Türkiye genelinde başlatmış bulunuyoruz.
Önümüzdeki dönemde de ülke genelinde yaygınlaştırmak
için çalışmalar yapacağız. Xerox olarak ayrıca yakın
gelecekte bulut bilişim, mobilite, güvenlik konularıyla
ilgili yeni ürün ve çözümlerimizi yaygın bir şekilde
kullanıma sunacağız.
Sizinle birlikte Xerox Türkiye’de ne
gibi yenilikler olacak? Bu yıl özellikle
odaklanacakları noktalar olacak mı?
Genel olarak sürdürülebilir ve her açıdan verimli bir
büyüme stratejisi izlemeye çalışacağız. Bunu sağlayacak
stratejileri uygulayarak gerekli aksiyonları devreye
alacağız. Bu aksiyonlardan ilki; mevcut iş ortaklarımızla
çalışarak hem onların hem de bizim büyüyeceğimiz bir
strateji izleyerek ulaştığımız
son kullanıcı ve kuruluş sayısını
artırmaya çalışacağız. Bunların
yanı sıra sistemimize yeni iş
ortakları kazandırmaya, sektöre
ve müşteriye özel toplu çözüm
paketleri geliştirmeye çalışacağız.
Matbaa sektöründe dijitali
daha da yaygın hale getirecek
çalışmalar yapacağız. Kişiye özel
baskı, değişken data ve çeşitli
CRM analizlerine göre geliştirilen
uygulamaların kullanıldığı
çalışmalara odaklanacağız. Bu
konularda hem ilgili bölüm
çalışanlarımızı hem de iş
ortaklarımızı yoğun eğitimlerden
geçireceğiz. Ayrıca Xerox iGen
ve Xerox Color 1000 gibi yüksek
kapasiteli dijital tam renkli
baskı sistemlerimize ek olarak Impika ürünleri ve Versant
2100 gibi yeni ürünlerimizi de Türkiye pazarına getirerek,
pazardaki rekabet gücümüzü artıracağız.
Xerox’un bulut bilişim ve mobilite çözümlerini bir
arada sunduğu ConnectKey yazılım platformuna sahip çok
fonksiyonlu ofis ürünlerimizi ön plana çıkararak, onların
yeni nesil mobil çalışma düzenini destekleyen iş süreçlerini
kolaylaştırmaya, zamandan ve mekandan bağımsız olarak
müşterilerimize verimlilik kazandırmaya çalışacağız.
A4 ebat baskı yapan ofis ürünlerine yönelik kurumsal
talebi değerlendirmek için yaz aylarında piyasaya
çıkacak yeni ofis ürünlerimizi, toplam baskı maliyetlerini
de içine alan çok farklı satış paketleri ile kurumsal
müşterilere sunacağız.
“Xerox olarak yakın
gelecekte bulut
bilişim, mobilite,
güvenlik konularıyla
ilgili yeni ürün
ve çözümlerimizi
yaygın bir şekilde
kullanıma sunacağız.”
haziran’14
29
Burçin Aygün
ÖZEL DOSYA
[email protected]
Doğa Dostu
Teknoloji Şirketleri
Tüketmeye başladığımız doğayı ve geleceğimizi korumak
için, teknoloji devleri artık üretirken bir yandan da doğayı
korumayı hedefliyor. Daha temiz bir gelecek için doğa dostu
teknoloji hayal değil. İşte karşınızda bu gerçeğin farkında olan
ve de umursamayan şirketler...
30
haziran’14
MAKALE
D
ünyadaki hammadelerin gün
geçtikçe azalması ve doğayı
hızla tüketiyor olmamızın
sonucu olarak, her alanda
olduğu gibi teknoloji dünyasında da geri
dönüşüme önem vermeye başladık. Son
yıllarda oluşan bilinç ile birlikte hareket
eden çok sayıdaki dünya markası bunu
sadece bir sosyal sorumluluk projesi
olarak değil, gerçekleştirilmesi gereken
bir gerçeklik olarak görüyor ve buna göre
hareket ediyor.
Bazı şirketler bu konuda oldukça titiz
ve dikkatliyken, bazı markalar ise bu
önemli başlık altında ellerini taşın altına
sokmaktan kaçınıyorlar. Peki daha temiz
ve doğaya saygılı bir teknoloji dünyası
adına Green IT, yani “Doğa Dostu Bilişim
Teknolojileri” için kimler neler yapıyor ya
da bu gerçeği görmezden geliyor.
Her Geçen Gün, Doğayı
Daha Çok Hırpalıyoruz
Dünya üzerindeki hayatımızı
sürdürebilmek ve daha yüksek yaşam
standartları yaratabilmek için bir
bakıma mecbur olduğumuz Yeşil Bilişim
Teknolojileri hakkında bundan birkaç yıl
önce IBM tarafından yapılan araştırmalar,
1900’lerde dünya nüfusunun sadece yüzde
13’lük bir kesiminin kentlerde yaşadığını
ve bunun da doğa için bir bakıma daha
olumlu bir gerçeklik olduğunu göstermiş.
2050 senesine kadar ise bu rakamın yüzde
70’li oranlara ulaşacağı ön görülüyor!
Doğa adına bu ürkütücü istatistiğe bir
başka önemli detay daha ekleniyor.
Dünyaya her yıl toplamda 7 ayrı New York
büyüklüğünde kent ekliyor ve doğaya her
geçen sene daha fazla yük bindiriyoruz.
Karlılık oranlarını yüksek tutmak isteyen
ve bunun için maaliyeti kısmak isteyen
önemli isimler, kazançlarını daha yüksek
seviyelerde tutarken, doğanın, bir başka
deyiş ile insanlığın ömründen ve yaşam
kalitesinden çalıyor. Tüm bu olumsuzlukları
ortadan kaldırmak ya da en azından verilen
zararı minimuma indirmek için en önemli
araçlardan biri de akıllı sistemler oluyor.
Dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde,
önemli şehirlerde kullanılmakta olan akıllı
sistemler sayesinde hava kirliliği ve trafik
sıkışıklığı en aza indirgeniyor, bu sayede
hem doğa, hem de insanlık kazanıyor.
Sadece teknoloji dünyası için değil, kamu
kuruluşlarında da kullanılan akıllı sistemler,
güvenlikten tutun da beslenmeye kadar pek
çok alanda insanlığın emrinde. İtalya, Malta
ve Amerika Birleşik Devletleri – Teksas
Eyaleti’nde güç şebekelerini daha istikrarlı
kullanabilmek için akıllı ölçüm cihazları
kullanılıyor. Brezilya ve Paraguay’da ise
devreye alınan akıllı su yönetmim sistemleri,
Sao Paula’da yaşayan 17 milyon kişinin
temiz suya erişimine destek oluyor. Abu Dabi
yakınlarında inşa edilen Masdar adlı kent,
özel sistemler ile birlikte şehrin dünyadaki ilk
ekonomik ve çevresel açıdan sürdürülebilir
şehrini yaratmaya uğraşıyor. Amaç ise
oldukça basit ve bir o kadar da önemli:
şehrin sıfır düzeyinde karbon salınımına
ulaşmasını sağlamak.
İş teknolojik ürünlerin üretim sürecine
geldiğinde ise, dünyadaki karbondioksitin
bir kısmı bilgisayar ve benzeri cihazların
sayesinde dünya atmosferine salınıyor.
Teknoloji sektörü dünyadaki karbondiokisit
emiliminin yüzde 2’sine sebep olurken,
dünya üzerinde üretilen enerjinin yüzde 2’si
de bilgisayarların da dahil olduğu teknolojik
ürünler ve üretimi sürecinde harcanıyor.
Bu noktada teknoloji şirketleri, Yeşil
Teknoloji ya da diğer adı ile Yeşil Bilişim
Teknolojisi (Green IT) başlığı altında doğa
ve insanoğluna destek olabilmek adına
alternatifler üretiyor.
Ünlü markalar özellikle de daha az yer
tutan, daha az ısı üreten, daha hafif ve
geri dönüşüme uygun malzemelerden
üretilebilecek ürünler üzerinde çaba
sarfediyor. Bu çalışmalar sadece doğayı
korumakla kalmıyor, üreticinin daha az
enerji harcayarak kendi açısından da kara
geçmesini sağlıyor. Böylece hem pazar payları
yükseliyor, hem de rekabet şansı açısından
daha önemli noktalara ulaşıyorlar. Tabii tüm
bu süreçte en önemli görev tüketiciye, yani
bizlere düşüyor. Ürün sağlayıcılardan talep
ettiğimiz teknolojik içeriklerin ne kadar doğa
dostu olduğunu öğrenmek isteyişimiz ve
buna göre davranan isimleri tercih ediyor
oluşumuz bu döngüde önemli bir yer tutuyor.
Doğa Dostu Şirketlere
İlk Örnek: Apple
Dünyanın en önemli markalarından
Apple, geçtiğimiz Dünya Günü’nde
yayınladığı bir video ile ürünlerini hayata
geçirirken sadece kaliteye odaklanmakla
kalmadıklarını, sürdürülebilir enerji için
neler hedefledikleri, kaynakları nasıl
kullandıkları ve IT sektörüne bu konuda
nasıl örnek olabileceklerini paylaştılar.
Sunumu yapan mevcut CEO Tim Cook,
kalitenin yanında hızla bozulan iklim
döngüsü için neler yaptıklarını anlatıyor.
Videoda Cook’un sesi ile birlikte şirketin nasıl
ürettiğini, onları geliştirip, ne gibi testlerden
geçirdiğini öğreniyoruz. Üstelik bu süreçte
Apple’a yardım eden en önemli destekçi
haziran’14
31
MAKALE
ise şirketin sahip olduğu güneş enerjisi
merkezleri. Buradaki sistemler tamamen
Apple’ın veri merkezlerini çalıştırmak için
enerji üretiyor! Ünlü marka yenilenebilir
enerjiyi merkeze koyarak, üretim aşamasında
sadece doğayı korumak değil, nasıl artı
değerler kazandırabileceklerini anlatıyor.
Tabii bu gibi hedeflere sahip olan tek
marka Apple değil. Google, Box, Facebook,
Salesforce ve Rackspace gibi isimler
yüzde 100 yenilenebilir enerji için özel
projeler üretiyorlar. Her firmanın da
hedefi aynı: yüzde 100 yenilenebilir
enerjinin tam anlamıyla bir standart haline
dönüştürülmesi ve küresel ısınmaya karşı
savaşta önemli bir adım atılması.
Bir başka önemli marka, dünyanın
en büyük online alışveriş sitesi ve hatta
e-okuyucu gibi cihazlar üreten ismi
Amazon. Şirketin başındaki CEO Jeff Bezos,
şirketler ekonomisi alanında yenilikçi
bir isim olarak tanınıyor ve alışılmış
32
haziran’14
kalıpları yıkarak daha modern ve insan
odaklı çözümlere yöneliyor. Bu gibi önemli
artılara rağmen Amazon maalesef ki
halen gaz, kömür ve hatta nükleer enerji
seçenekleri ile sistemlerini ayakta tutuyor.
Üstelik CEO değişim adına şimdilik algıları
değiştirecek açıklamalarda da bulunmuyor.
IKEA gibi önemli bir üretici ise her
ne kadar teknoloji alanında yer almasa
da, üretim sürecinde Amerika Birleşik
Devletleri’nde olmak üzere rüzgar
enerjisini tercih edeceğini duyurdu.
Amerika’nın en büyük alışveriş mağazalar
zinciri Wal-Mart ise binalarda güneş
enerjisinden faydalanmak adına özel
paneller inşa ediyor.
Bu arada teknoloji dünyasından dört
önemli isim de oldukça önemli sinyaller
vermeye başladılar. Google, Wipro, Sprint
ve SoftBank enerji tüketimi konusunda
çok daha dengeli davranabilmek için
alternatif enerji kaynaklarına yönelmeye
başlarken, işin sosyal sorumluluk alanında
da önemli atılımlar yapıyorlar. Google ve
SoftBank, yenilenebilir enerji çözümleri
için şimdiden önemli yatırımlar yaptı. Cisco
ise üretim sürecinde kömürden uzaklaşma
kararı alarak sektör adına önemli bir
adım attı. Wipro ve Sprint’in yenilenebilir
enerji başlığı altındaki çalışmaları ise
Amerika ve özellikle de teknolojinin
önemli duraklarından biri olan Hindistan’a
yoğunlaştırıldı. Ericsson, Cisco ve Vodafone
enerjiden kar etmek için yeni üretim
metodları üzerinde çalışıyor.
Google 2010 yılından günümüze
kadar temiz enerji diyerek, toplamda
1 milyar dolarlık yatırımda bulunmuş.
Japon SoftBank ise bu süreçte dikkat
çekici yenilenebilir enerji çözümleri
ile 200MWatt’lık enerji tasarrufunda
bulunmuş. Bu esnada Cisco sera gazı
salınımı için yeni bir hedef koyuyor,
2017’de 2007’ye göre yüzde 40’lık
MAKALE
Yeşil Bilişim
Teknolojileri,
doğanın korunması
ve insanların
yaşam kalitesinin
artırılması için gün
geçtikçe daha çok
şirket tarafından
benimseniyor.
Ne yazık ki bu
konuda geride kalan
şirketler de var.
bir düşüş yaratacaklarının sözünü
veriyorlar. 2017’ye kadar yenilenebilir
enerji hedefi ise yüzde 25’lik bir artış
olarak raporlanmış.
Ünlü Markalar Neler Yapıyorlar?
Dünya markaları arasında hatrı sayılır
bir yeri olan Uzak Doğulu Fujitsu ise
Greenpeace’in verilerine göre iklimsellik
konusunda en başarılı isim olarak
karşımıza çıkıyor. Üretim, lojistik, dağıtım
konularında yeni IT enerji seçenekleri
arasında dolaşan firma, Yeşil Bilişim
Teknolojisi başlığı altında karbon
emisyonunu düşük tutan isimlerden biri
olarak önemli bir örnek haline geliyor.
Şirket 2009 ile 2012 yılları arasında yaptığı
yatırımlar ile birlikte tam tamına 15 milyon
ton karbondiokisit salınımını engellemiş.
Önemli isimlerden bir tanesi de HP.
Marka Amerika’da gerçekleştirdiği
çalışmalar ile birlikte yenilenebilir enerji
adına yeni kurallar edinmiş, Sprint ve
Microsoft ile birlikte geleceğin ümit vaat
eden örnekleri arasında girmeyi başarmış.
Bu konuda yeni projeler sunarak, klasik
basılı yayınlar yerine dijitalize edilmiş
mecralara geçişin iklimlendirme başlığı
altında neler kazandırabileceğini
incelemiş. Emisyon adına 2005 ile 2011
yılı sonuna kadar geçen süreçte yüzde
40’lık bir düşüş sözü veren isim, yüzde
50’lik bir başarı ile kendini kanıtlıyor.
Teknoloji dünyasının devlerinden
Microsoft’a gelirsek, durum diğer şirketler
kadar parlak görünmüyor. Google’ın temiz
enerji için ayırdığı ciddi miktardaki nakdi
hesaba kattığımızda Microsoft, geride
seyretmeye devam ediyor. Öte yandan
Energy Smart Buildings projesi ile daha az
enerji tüketen merkezler üzerinde çalışan
şirket, geleceğe dair ciddi yatırım planları
hazırlamayarak üzücü bir tablo çiziyor.
Amerika’nın en kirli enerji tüketimi yapan
ve kömürü tercih eden şirketlerin merkezi
olarak bilinen Wyoming’e yeni bir veri
merkezi yerleştiren isim, burada ne gibi
bir politika süreceğini ise açıklamıyor. Zira
Wyoming kömür ile doğayı üzen bir bölge
olsa da, Amerika’nın en büyük rüzgar
enerji üretim alanlarından da bir tanesi!
Yine bir Uzak Doğu markası olan
Toshiba, Greenpeace’in sunduğu listede
üzücü bir profil sergiliyor. Şimdiye
kadar önemli hedefler koyan ve bunları
genellikle gerçeğe çeviren Toshiba,
SmartCity projesinde karbondiokisit
emisyonunu yüzde 30 seviyelerine
çekmeyi başarıyor. Yine de enerji
tüketimi konusunda geleceğe dair
sağlam planlar sunmayarak akıllarda
soru işaretleri bırakıyor. Sulfur
Hexafluoride düşürümünde 1990’lardan
bugüne önemli atılımlar yapan marka,
Fukushima kazasından sonra fosil yakıt
kullanarak emisyon seviyesini yükseltmiş
ve karbon salınımında 2015 yılına
ulaştığımızda yüzde 27’lik bir artışa sebep
olabileceğini raporlamış.
Son olarak Green IT için bir başka
üzücü isimle karşı karşıya kalıyoruz;
Hitachi! Üretim sürecinde sera gazı
salınımında Greenpeace’e göre
oldukça başarılı bir tablo çizen marka,
yenilenebilir enerjiye gelinildiğinde
yerinde saymakla kalmıyor, bu
politikayı kabul etmeyerek nükleer
enerji çözümlerine sırtını yaslıyor.
Üstelik Yeşil Bilişim Teknolojileri
alanında ileriye yönelik kayda değer
hedefler de koymuyor! haziran’14
33
Burçin Aygün
[email protected]
Türkiye’nin
İnternet Haritası
34
34
haziran’14
KAPAK KONUSU
Hayatımızın temeline oturan internet olgusu tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de hızla gelişiyor. Peki Türkiye'deki
internetin son durumu ne? Ülkemizdeki internet altyapısı diğer
ülkelere göre ne seviyede ve mobil pazarda durum nasıl?
haziran’14
35
35
KAPAK KONUSU
B
ilgi ve iletişim dünyasındaki
hayat hızını kesmeden
ilerlerken, yeni teknolojiler,
yeni alternatifler ve mevcut
seçeneklerin gelişimi, takip edilmesi
güç bir ivme kazandı. Sadece standart
halini almaya başlayan ADSL bağlantı
çeşidi değil, Türkiye genelinde
yavaş yavaş yaygınlaşmaya başlayan
Fiber İnternet de artık dünyada
olduğu gibi ülkemizde de bilgi ve
iletişim teknolojilerinin parlayan
yıldızlarından biri haline geliyor.
Gündelik hayatın artık her bir
köşesine sızmış olan sanal dünya,
iş dünyası, eğitim, sosyal yaşantı
demeden tüm yaşantımıza tesir
etmeye devam ediyor. Peki bu süreçte
Türkiye genelinde İnternet sektörü
alanında neler olup bitiyor?
BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu) tarafından paylaşılan veriler,
geleceğe dair yeni atılım ve planlar
Türkiye’nin internet geleceği için pek
36
haziran’14
çok yeni ve sevindirici gelişmeleri
müjdeliyor. Bahsini ettiğimiz gibi
uzun yıllardır kullanılan standart hale
gelmiş bazı bağlantı formatlarının
yanında hızla yükselmekte olan Fiber
İnternet bu yükselişin belki de en
önemli ayağını oluşturuyor. İşte Fiber
İnternet’in de dahil olduğu Türkiye’nin
İnternet Haritası dosyamız...
Türkiye’de Giderek
Büyüyen Elektronik
Haberleşme Sektörü
BTK’nın bir süre önce paylaştığı
2013 yılı 3. çeyreğine ( Ekim –
Kasım – Aralık ayları)’na ait verilere
baktığımızda karşımızda ciddi bir
gelişmenin ayak izleri göze çarpıyor.
14 Şubat 2014 itibarıyla elektronik
haberleşme sektöründe faaliyet
göstermekte olan işletmeci sayısı
521’e ulaşmışken, bu işletmecilere
verilen yetkilendirme sayısı 841
olmuş durumda.
2013 yılının son çeyreğinde
Türk Telekom ve mobil şebeke
işletmecilerinin net satış gelirleri
yaklaşık olarak 6,5 milyar TL civarına
ulaşmış. Diğer işletmecilerin net
satış gelirleri ise son çeyrekte
yaklaşık olarak 1,8 milyar TL olarak
gerçekleşmiş. Bu dönemde Türk
Telekom’da dahil olmak üzere
mobil işletmecilerin toplam yatırım
miktarı ise 1,42 milyar TL olarak
kaydediliyor! Diğer işletmeciler
için ise bu sayı 457 milyon TL
civarında gözüküyor.
İnternet ve genişbant açısından
durum ise oldukça sevindirici
gözüküyor. 2008 senesinde yaklaşık
6 milyon genişbant internet abonesi
kaydedilmişken, beş yılda dört buçuk
kata yakın bir artış gözlenerek,
2013 yılı dördüncü çeyrek finalinde
bu değer 32,6 milyona yaklaşmış! Bu
çeyrekte internet aboneliğinde bir
önceki üç aylık döneme göre yüzde
KAPAK KONUSU
4,9 artış gözlenirken, mobil ve de
özellikle fiber internet abonelerinin
artmasıyla birlikte internet abone
sayısındaki genel artış eğilimi de
devam ediyor. 2013 yılı için yıllık
toplam internet abone sayısının artış
oranı yüzde 18 gibi önemli bir değere
ulaşmıştır.
2011 senesi üçüncü çeyreğine
kadar artış gösteren xDSL abone
sayısı bu dönemden sonra düşüşe
geçmiş, bu düşüş 2012 yılı son
çeyreğinde yerini tekrar artışa
bıraksa da bundan sonraki süreçte
yatay bir eğilim göstermiş ve 2013
yılı son çeyreğinde 6,65 milyona
kadar yaklaşmıştır.
Kullanıcıları Tercihleri
ve Son Durum
Kablo internet abone sayısı önceki
çeyreğe göre artarak 486.497’ye
çıkmış. Ülkemizdeki sabit genişbant
abonelerinin ise yaklaşık yüzde
69’unun 4-8 Mbit/sn hızında bağantı
sunan bağlantı paketleri tercih ettiği
gözleniyor. Mobil bilgisayardan
internet abonelerinin kullanım
miktarına baktığımızda ise 100 MB
üzeri kullanımı olan abonelerin
yüzdesinin yüzde 81,11 olduğu
kaydediliyor. En az kullanımı
gösteren 0 – 50 MB aralığında
ise abonelerin yaklaşık yüzde
16’sı bulunuyor.
Alternatif işletmecilerin xDLS
teknolojisi ile sundukları hizmetin
genişbant pazarındaki payı 2013
yılı son çeyreği itibarıyla yüzde
11 olarak gerçekleşirken, bu
dönemde özellikle fiber genişbant
etkisi ile birlikte TTNet’in
genişbant pazarındaki xDSL payı
gerilemeye devam ederek yüzde
68,1 seviyelerine inmiş. Öte yandan
alternatif işletmecilerin 6,6 milyonu
aşan xDSL abonelerindeki payı da
yüzde 14 seviyesinde gerçekleşmiş.
Toplam genişbant pazarında kablo
internet hizmeti sunan işletmecinin
pazar payı yüzde 5,8 iken, fiberin
pazar payı ise uüzde 14,2 gibi bir
seviyeye yükseliyor.
Alternatif işletmecilerin 2013
yılı dördüncü çeyreği itibarıyla
toplam fiber uzunluğu 45.440 km
olarak gözüküyor. Türk Telekom’un
ise 2013 yılı dördüncü çeyreği
itibarıyla 181.973 km fiber altyapısı
bulunmakta. Bunun yaklaşık 122.689
km’si omurga, geri kalan kısmı erişim
amaçlı kullanılmakta gözüküyor.
2013 yılı dördüncü çeyreği
itibarıyla 16 bin 142 ISDN, 20 bin
580 uygu, 23 bin 028 PCL abonesi
mevcut. Aynı dönemde Türkiye’de
çevirmeli bağlantı yapan abone sayısı
ise 47 binin üzerinde seyretse de,
her bir dönemde bu sayının düştüğü
rapor ediliyor.
OECD Ülkelerinde Sabit Genişbant İnternet Penetrasyon Oranları
haziran’14
37
KAPAK KONUSU
2011 senesi üçüncü çeyreğe kadar artış gösteren xDSL
abone sayısı bu dönemden sonra düşüşe geçiyor ve bu durum
2012 yılı dördüncü çeyreğinde yerini tekrar artışa bıraksa
da bundan sonraki süreçte yatay bir eğilim göstererek, 2013
yılı dördüncü 6,7 milyona yaklaşmış. Türkiye’de ağırlıklı
olarak ADSL, G.SHDSL ve VDSL teknolojilerinin kullanılmakta
olduğunu da not düşmüş olalım. ➦
Fiber-Optik Kablo Uzunluğu / İL ABONE
SAYISI ORANLAMASI
İstanbul – 23.377 km
Ankara – 12.911 km
İzmir – 11.181 km
Bursa – 6.875 km
Antalya – 6.467 km
Türkiye Toplamına Göre
İstanbul - % 10,28
Ankara - % 5,68
İzmir - % 4,92
Bursa - % 3,02
Antalya – 2,84
38
haziran’14
İstanbul
Mobil Genişbant İnternet Abonesi: 6.458.215
Mobil Bilgisayardan İnternet: 519.644
Mobil Cepten İnternet: 5.938.571
Ankara
Mobil Genişbant İnternet Abonesi: 1.831.032
Mobil Bilgisayardan İnternet: 162.102
Mobil Cepten İnternet: 1.661.930
İzmir
Mobil Genişbant İnternet Abonesi: 1.353.301
Mobil Bilgisayardan İnternet: 114.632
Mobil Cepten İnternet: 1.238.669
Bursa
Mobil Genişbant İnternet Abonesi: 875.491
Mobil Bilgisayardan İnternet: 43.883
Mobil Cepten İnternet: 831.608
Adana
Mobil Genişbant İnternet Abonesi: 621.464
Mobil Bilgisayardan İnternet: 34.120
Mobil Cepten İnternet: 587.344
KAPAK KONUSU
İnternette Hız Kesmiyoruz...
Serhat Özeren
İnternet Geliştirme Kurulu Başkanı
Son yıllarda özellikle mobil teknolojilerin yaygınlaşması,
fiber yatırımların artması ile birlikte genişbant kullanıcı
oranlarında ülkemiz önde gelen ülkeler arasında yer alıyor.
Bu konuyla ilgili Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
tarafından paylaşılan istatistiklere baktığımızda, 2013 yılı
dördüncü çeyreği itibarıyla genişbant pazarında dikkat
çeken en önemli gelişmenin fiber ve mobil kaynaklı artışın
devam etmesi olduğunu görüyoruz. 2013 yılı dördüncü
çeyreğinde genişbant abonesinin bir önceki çeyreğe göre
yaklaşık %5 oranında arttığı görülüyor. Ayrıca fiber abone
sayısındaki artış oranı da bu dönemde %23,4 seviyelerinde
gerçekleşti. 2008 yılında 6 milyon genişbant internet
abonesi bulunmaktayken beş yıllık bir sürede dört buçuk
kata yakın artışla 2013 yılı dördüncü çeyrek sonu itibarıyla
32,6 milyona yaklaştı.
Yine OECD ortalama penetrasyon oranları Haziran 2013
itibarıyla DSL için %14,1, kablo için %8,3 ve fiber için
%4,2 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’de ise Aralık 2013
itibarıyla sabit genişbant internet penetrasyon oranlarının
DSL için %8,7, kablo için %0,6 ve fiber için %1,6
seviyesinde olduğu görülüyor. Bu ve benzer rakamlar
Türkiye’nin internet ve bilişim teknolojileri kullanımında ne
kadar hızlı bir gelişim gösterdiğini ortaya koyuyor. Tüm bu
gelişmeler ışığında ülke olarak, gerek kamu otoritelerinin
desteği gerek sivil toplum kuruluşları gerekse özel sektör
olarak mevcut işbirliklerini daha da geliştirerek sabit ve
mobil altyapı yatırımlarına devam etmemiz gerekiyor. Bilgi
ve iletişim teknolojileri konusunda önümüze koyduğumuz
Bilgi toplumu olma hedefi yolunda her geçen gün artan
veri trafiğini karşılayacak bant genişlikleri ve daha
hızlı sistemlere ulaşabilmemiz için bu yatırımların hız
kesmeden devamlılığı önemli.
Rakamsal büyüklüklerin yanında daha da önemli
bir konu var ki internet kullanımlarının niteliği. Bilinçli
kullanıcıların sayısının artırılması da bugün en değerli
maden olarak gördüğümüz bilginin korunması ve doğru
kullanımı açısından büyük önem arz ediyor.
Bununla ilgili olarak Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı’mızın önderliğinde kurulan Siber
Güvenlik Kurulu ile kurula bağlı İnternet Geliştirme
Kurulu ve Siber Güvenlik İnisiyatifi çalışmalarımızla da
vatandaşları ve kurumları bilinçli birer teknoloji kullanıcısı
haline getirmek için çalışmalar yürütmeye devam
ediyoruz. Ama biliyoruz ki internet yapılanmasında en
zayıf halka olarak adlandırılan bireysel kullanıcıların
bilinçlendirilmesi kaçınılmaz. İnternetin doğru kullanımı
konusunda yasal olarak ne kadar adım atarsanız
atın, ifade özgürlüğünde sınırlarını aşılmadığı, kişisel
güvenliğin bireyler tarafından sağlanabildiği bir sisteme
sahip olmadığınız sürece tam anlamıyla bir gelişmişlik
düzeyinden söz edilemez.
Sonuç olarak baktığımızda çevrimiçi cihaz sayısı
her geçen gün artıyor ve sadece insanların birbirleriyle
bağlı olduğu değil tüm nesnelerden bilgi akışının
karşılıklı sağlanabileceği bir ortama doğru hızla
ilerliyoruz. İnternet tabanlı iş süreçleri hayatımızın
her noktasında. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin bu
denli yayıldığı günümüzden geleceğe baktığımızda
önümüzde uzun bir yol olduğunu söyleyebiliriz. Ancak
bu zamana kadar hayata geçirilen çalışmalarda ülke
olarak sergilediğimiz kararlılık devam ettiği sürece,
internetin daha geniş kitlelerce ve bilinçli şekilde
kullanıldığı ülkeler sıralamasında yerimizi gün be gün
güçlendireceğimize inanıyorum.
haziran’14
39
KAPAK KONUSU
➦
Altyapı İşletmecilerinin Pazar Payları
Superonline.......................................................................................34,52
Kule Hizmetleri ...............................................................................22,93
Metronet ............................................................................................11,85
Mtctr Memorex .................................................................................. 9,58
Vodafone Net ...................................................................................... 5,49
İş Net ..................................................................................................... 4,82
Turknet ................................................................................................ 2,48
AT&T Global . ...................................................................................... 1,91
BT Bilişim ............................................................................................ 1,90
Equant İstanbul . ............................................................................... 1,64
T-Systems ............................................................................................. 1,63
Mednautilus . ...................................................................................... 0,91
Diğer . .................................................................................................... 0,34
İşletmecilerin altyapı hizmetinden elde ettikleri toplam gelir
yaklaşık olarak 141 milyon TL seviyesine ulaştı.
40
haziran’14
İnternet servis sağlayıcılığında aslan
payını TTNet’in yüzde 79,96 ile ele
geçirdiğini görürken, hemen ardından
ise Superonline’ın Fiber İnternet’in
de desteği ile yüzde 11,29’luk kısma
sahip olduğunu öğreniyoruz.
Doğan TV Digital (4,53), Vodafone
Net (1,38), Millenicom (1,35),
Turknet (0,84), Metronet (0,31),
İşnet (0,06), Eser Telekom (0,06),
Himnet (0,06) ve diğer servis
sağlayıcılar ise yüzde 0,17’lik
paya sahip.
Bu sayılara ek olarak İnternet
Servis Sağlayıcılarının 2013 yılı
gelirlerinin bir önceki yıla göre yüzde
2,7’lik azalışla 4,2 milyar seviyesine
gerilediği not düşülüyor.
xDSL teknolojisi ile hizmet sunan
alternatif işletmecilerin toplam sabit
genişbant pazarı içindeki payı 2013
yılı dördüncü çeyrek itibarıyla %11,1
olarak gerçekleşirken bu dönemde
özellikle fiber genişbantın etkisi
ile birlikte TTNet’in xDSL pazar
payındaki gerileme devam ederek
%68,1 seviyelerine indiği gözleniyor.
Kablo internet hizmeti sunan
servislerin pazar payı yüzde
5,8 iken, fiber internet sunan
işletmecilerin toplam sabit
genişbant pazarı içindeki payı da
yüzde 14,2 olarak gerçekleşmiş.
2013 yılı Aralık ayı itibarıyla
Türkiye’de yaklaşık yüzde
90,9 penetrasyon oranına karşılık
gelen toplamda 69.661.108 mobil
abone yer alıyor.
0 – 9 yaş arasındaki kesim
haricinde mobil penetrasyon
oranı yüzde 100’ün dahi üzerinde
seyrediyor. 2012 yılı dördüncü
çeyreğinde 41,8 milyon olan 3G
abone sayısı 2013 yılı dördüncü
çeyretke 49,6 milyona ulaşırken
3G hizmetiyle birlikte mobil
bilgisayardan ve cepten internet
hizmeti alan abone sayısı da aynı
dönemler arasında 21 milyon
940 bin 398’den, 24 milyon 173 bin
143’e kadar yükseliyor! 2013 yılı
dördüncü çeyrekte toplam mobil
internet kullanım miktarı ise ilgi
çekici bir seviyeye yükselmiş;
43.686 Tbyte.
2013 senesi dördüncü çeyreğinde
faturalı mobil genişbant abone sayısı
11 milyon 335 bin 007 olarak, ön
ödemeli genişbant kullanıcı sayısı ise
KAPAK KONUSU
12 milyon 838 bin 136’ya ulaşmış.
2009 Temmuz ayında kullanılmaya
başlanan ve 2013 dördüncü
çeyreği itibarıyla dört yılı aşkın
bir süredir 3G hizmetlerini sunan
mobil işletmecilerden elde edilen
veriler, mobil bilgisayardan ve
cepten internet abone sayısının
bir önceki çeyreğe göre yüzde 6
oranında arttığını ve 24 milyon 173
bin 143 kişiye ulaştığını gösteriyor.
Bu süreçte toplam mobil internet
kullanım miktarı ise bir önceki
çeyreğe göre yaklaşıl yüzde 6
oranında artmış ve 43.686TByte
seviyesine ulaşmış.
Raporlara göre mobil cepten
internet abonelerinin dağılımında
yüzde 37’lik kesim 0- 5 MB
aralığındaki paketleri tercih
etmiş. Ön ödemeli ve faturalı 3G
abonelerinin dağılımına bakıldığında
ise 2013 yılı dördüncü çeyreğinde
faturalı 3G abone oranının Avea’da
yüzde 46,05, Turkcell’de yüzde
41,07 ve Vodafone’da da yüzde
38,12 olduğunu not düşülüyor.
Mobil Cepten İnternet oranı ise
22 milyon 472 bin 129 aboneye
ulaşmış durumda.
Fiber İnternet Ne Alemde?
Ülkemizde Şubat 2014 tarihi itibarıyla bildirim kapsamında olmak üzere 104 ve kullanım hakkı
kapsamında ise 8 adet altyapı işletmecisi bulunuyor. Alternatif işletmecilerin 2013 yılı dördüncü
çeyreğinde sahip oldukları toplam fiber uzunluğu 45.440 km olarak kaydediliyor. Türk Telekom’un ise
bu çeyrekte 181.973 km fiber altyapısı bulunuyor. Bunun yaklaşık olarak 122.689 km’si omurga, geri
kalan kısmı erişim amaçlı kullanılıyor
haziran’14
41
Tolga Cem Küçükyılmaz
ÖZEL DOSYA
[email protected]
Şirketinizin D
Ağ Yapısını
Yeniliyoruz
ünyada hızla artan teknolojik gelişmeler, insanların da
tüm alışkanlıklarını değiştiriyor. Alışkanlıkları değişen
insanların, artık iş yaptığı firmalardan da beklentileri
artıyor. Bu yüzden hızla gelişen teknolojiye ve dünyaya
ayak uydurmak, şirketler için en önemli maddelerden biri.
İnternet ve Ağ Teknolojilerini Doğru Anlamak
Günlük hayatımızda
kullandığımız yollar ne kadar
önemliyse, firmalar için de ağ
yapıları da o kadar önemlidir.
İş verimine ve firmanın imajına
doğrudan etki eden ağ yapısını
yenilemeniz gerekiyorsa,
dikkate almanız gerekenleri
adım adım açıklıyoruz
42
haziran’14
Son 25 yıla damgasını vuran internet ve ağ bağlantılarını anlamak
için en iyi örneklerden bir tanesi de ulaşım araçları.
Modern ulaşım araçlarının olmadığı bir dünya hayal edin. İşte
o dünyada modern hiç bir yenilik tam olarak kullanılamayacaktır.
Çünkü damarlarımızdaki kan gibidir ulaşım. Durduğu an
hayat da durur.
İlk nesil trenlerden ve gemilerden sonra son yüz yılda yaygınlaşan
motorlu taşıtlarla beraber hızlanan ulaşım, en son uçaklarla beraber
nirvanaya ulaştı diyebiliriz. Artık İstanbul’da oturan bir kişi, öğle
yemeğini Dubai’de yiyebilir, ertesi gün de Fransa’ya seyahat edebilir.
Ulaşımın geldiği nokta, yaşamımızın da kalitesinin ne kadar arttığını
gösteriyor. Bugün İstanbul’dan verdiğiniz bir kargo, ertesi gün
Diyarbakır’da olabiliyor. İşte tüm bunlar esasında internet ve ağ
sistemleri için de geçerli. Çünkü onları da bir şirketin damarlarında
dolaşan kanı olarak nitelendirilebiliriz.
Ağ Yapısı, İş Verimini Doğrudan Etkiliyor
Ağ yapısının kurulu olmadığı, küçük bir ofis düşünün. Çok basit bir
çıktı almak istiyorsunuz. Hazırladığınız dosyayı bilgisayarınızdan
USB diske kaydedip, yazıcının kurulu olduğu bilgisayarın yanına
gidip, USB’yi takıp; yazdırmak istediğiniz belgeyi yazdıracaksınız.
Artık en basit bir işletmede bile bulunan kablosuz ya da kablolu ağ
yapısı üzerinden, ağ yazıcısından artık istediğiniz şekilde belgeleri
yazdırabiliyorsunuz.
Artık teknolojinin gelişmesiyle beraber bu kadar uç noktada
örnekler bizlere uzak gelmeye başladı. Fakat bir çalışanın ihtiyaç
MAKALE
duyduğu veriyi, ağdan çekemiyor olması;
ağdan alabiliyor olsa da yavaş alıyor
olmasının, 1 senede oluşturacağı vakit
kaybını düşünürseniz, iyi bir alt yapının
esasında şirketler için ne kadar önemli
olduğunu tekrar tekrar anlayacaksınız.
Kısaca özetlemek gerekirse bir şirket
içerisinde çalışanların birbirleriyle
haberleşmesini ve dosya aktarımını ne kadar
kolay ve hızlı gerçekleştirirseniz, veriminiz o
kadar artacaktır.
Müşterilere Karşı Her Zaman
Bir Adım Önde Olun
Birisi ya da bir kurum sizin şirketinizden
hizmet alacaksa, onun önünde yer
almanız gerekiyor. Artık ağ bağlantısı
çözümlerinde powerline gibi elektrik hattı
üzerinden, hiç kablo kirliliği yaratmadan
aktarım gibi yenilikleri hep kullanın.
Ofisinizi ziyaret eden bir kullanıcı,
sizin kablosuz ağınıza ziyaretçi olarak
bağlandığında, gerçekten akıcı ve hızlı bir
deneyim sunarsanız bu da sizin için bir
artı değerdir.
Bir düşünün. Bir ofiste gidiyorsunuz
ve her yerde kablolar bulunuyor.
Yetkiliyle görüşme sırasının gelmesini
bekliyorsunuz, fakat ziyaretçiler için
atanmış bir kablosuz ağ bulunmuyor.
Beklediğiniz sırada bazı çalışanlar,
sorunlardan dolayı homurdanmaya
başlıyorlar. Sizce bu durum ne kadar çekici
olabilir ki? Zaten ilk başta müşterinin,
firmaya bakışında negatiflik oluşmaya
başlayacaktır. Unutmayın, sinek küçüktür
ama mide bulandırır.
Ağ Yapınızı Yenilemeye
Başlıyoruz
İnternet ve ağ bağlantılarının ciddiyetini
ve sunduğu artıları herkesin bildiğini
düşünsek de, bir giriş yazısıyla bu
ciddiyeti siz okuyucularımıza hatırlattık.
Artık yavaş yavaş şirketinizin ağ
yapısını yenilemeye başlayalım. Ama
satın alım ve projelendirmeden önce
dikkat edilmesi gereken hususlardan
bahsetmemiz gerekiyor.
Ağ Yapısını Yenilerken Dikkat
Edilmesi Gerekenler
Birbiriyle bağlantısı olmayan her
sektörde, insanların doğru bir satın alma
gerçekleştirebilmesi için iyi bir ihtiyaç
analizi yapmaları gerekiyor. Sonuçta
alınabilecek her ürünün, daha iyisi
olacaktır. En iyisini bile alsanız, yaklaşık
1 sene sonra daha üst modeli çıkacaktır.
Bu yüzden siz ihtiyacınıza göre optimum
seçimleri yapmalı, kullanmayacağınız
özelliklere para yatırmamalısınız.
O yüzden satın alım yapılmadan önce,
mevcut gereklilikler ve önümüzdeki
en az 2 – 3 yıllık büyüme planlarının
gözlemleyerek plan yapılması gerekiyor.
1. ADIM: İnternet Sağlayıcınızı
ve Paketinizi Gözden Geçirin
Ofis içerisindeki ağ kurulumunun
performansı kadar, kullanılan internet
hizmetinin de hızı, fiyatı ve sınırlamaları
bir şirket için hayati derecede önemli.
İnternet Servis Sağlayıcınızla paketinizi
tekrardan değerlendirip, yeni seçeneklere
geçmekte fayda var.
Eğer fiber destekleyen bir bölgede ise
ofisiniz, artık fibere geçmenizi tavsiye
ediyoruz. Tabi fiber paketlerini de iyice
incelemekte fayda var. Adil Kullanım Kotası
(AKK) adı verilen bir nevi limiti iyice analiz
etmek gerekiyor. Örnek vermek gerekirse
oldukça yüksek dosya indirme ve yükleme
işleri yapan bir şirketseniz, AKK’nın
olabildiğince yüksek olmasını sağlamanız
gerekiyor. Yoksa hızınız belli bir limite
indirgenecek ve ay sonuna kadar sizi zorlu
bir süreç bekleyecek.
Çalışan sayısı 10 – 20 arası yerlerde, tek
bir fiber bağlantı yeterli olacaktır. Fakat
fiber desteği olmayan bölgelerde çift ADSL
hat kullanmalarını tavsiye ediyoruz. Ağ
sistemine eklenecek switch ile beraber
bağlantı dağıtılarak, zaten fibere göre
yavaş olan hızın daha da yavaşlamasını
engellemesi amaçlanmalı.
2. ADIM: Modem / Router Seçimi
Uzun yıllardır hayatımızda yer alan
ADSL Modemler esasında Router,
Devamı 46. sayfada ➦
haziran’14
43
Vefa Tarhan
ZyXEL Genel Müdürü
“Temel Değerimiz
Yenilikçilik”
En yüksek ürün esnekliği, fiyat, performans değerlerine
sahibiz. KOBİ’lerimiz ZyXEL ürünlerine ihtiyaçlarına
göre en ekonomik bedeli ödeyerek sahip olabiliyorlar
ZyXEL olarak KOBİ’ler için sunduğunuz ürün
ve hizmet anlamında farklılıklarınız neler?
ZyXEL olarak KOBİ çözümlerinde çok zengin ürün ailemiz
bulunmakta. En yüksek ürün esnekliği, fiyat, performans
değerlerine sahibiz. KOBİ’lerimiz ZyXEL ürünlerine
ihtiyaçlarına göre en ekonomik bedeli ödeyerek sahip
olabiliyorlar. Ayrıca ekonominin gelişmesi ve korunması
bakımından önemli bir fonksiyon üstlenen KOBİ’lere özel
olarak odaklanan bir firmayız.
Pazara her zaman endüstri lideri teknolojileri
sunabiliyoruz ve bu durum, yıllardır hızla artan
müşterilerimiz tarafından da teyit edilmektedir. ZyXEL’i
güçlü kılan temel faktörler; WAN ve LAN ağ iletişimini
entegre edebilmesi, IP tabanlı ağ iletişimi tecrübesi ve
bu alandaki Dünya’nın az sayıda tedarikçilerinden biri
olmasıdır. ZyXEL’in komple geniş bant teknolojilerine
sahip olması ve ürün geliştirme kapasitesi; firmanın,
servis sağlayıcılar ve telekomünikasyon şirketlerine özel
çözüm, danışmanlık ve bütünsel bir yaklaşım sunmasına
olanak sağlamaktadır. Dünya çapındaki üç dizayn
merkezi ile firmanın yıllık gelirinin %5’inin araştırma
giderlerine harcanması ve çalışanlarının dünya çapında
1/3’ünden fazlasının Ar-Ge çalışanı olması, ZyXEL’in
ürün geliştirmeye kendini adadığının göstergesidir.
ZyXEL‘in ayırt edici özelliklerinden temel olanlarını
ise komple iletişim ve internet erişim çözümleri sunma
kabiliyetine sahip olması, güncel teknolojiyi, akıllı ve
uçtan uca olacak şekilde kullanıcılara aktarabilmesi, tüm
ürünlerin ve çözümlerinin, en yüksek değerle, üründen
servise en iyi fiyat-kazanç olanağı ile sunabilmesi
şeklinde sıralayabiliriz.
Bu farklılıklarımız sayesinde KOBİ’lerimizin
memnuniyet, güven ve bağlılığını kazanmayı ve
her zaman güvenilir bir marka olmayı başardık.
Ayrıca, çeşitli ihtiyaç ve beklentileri karşılamak için;
ürünlerimizi ve markamızı üstün ve mükemmel bir
düzeye çıkarmayı, ürün ve hizmet güvenliğini ön
planda tutmayı, her zaman kurumsal sosyal sorumluluk
taşımayı, çevre dostu ve enerji tasarruflu ürünler
geliştirmeye devam etmeyi, tüm paydaşlarımızı işimizin
en can alıcı noktasında tutarak, iş süreçlerimize dâhil
etmeyi çok önemsiyoruz.
Temel değerimiz “Yenilikçilik” olduğu için,
motivasyonu yüksek, farklı, bağımsız düşünceye ve
orijinalliğe inanan çalışanlardan oluşan bir ekibe
sahibiz. Dünya’nın çeşitli yerlerinde konumlandırılmış
çalışanlara sahip ZyXEL, bu denli çeşitli kültürleri,
yaşayış biçimlerini ve tecrübeleri bir araya getirme ve
bireysel çabalarını koordine etme gücüne sahiptir. Bu
faktör, bizi farklı kılmaktadır.
ZyXEL olarak, kurumsal vizyonumuzu ve tüm
operasyonlarımızı uzun yıllardır “Yeşil Yönetim” adını
verdiğimiz strateji çerçevesinde şekillendiriyoruz. “Yeşil
Yönetim” stratejisi doğrultusunda, başta hammadde
tedariği ve üretim olmak üzere, montaj, nakliyat,
kullanım ve ürün ömrünün sonlanması adımlarını da
içeren tüm süreçleri “Beşikten Mezara” adı verilen
özel bir basamak sistemi kapsamında yönetiyoruz.
Tamamen ZyXEL tarafından geliştirilen bu sistemde,
pazara sunduğumuz tüm ürünlerimizin tasarımından
üretimine, kullanımdan geri dönüşüm aşamasına
kadar bütün süreçlerde çevreci bir anlayışla hareket
ediyoruz. Ayrıca, Avrupa Birliği’nin konu ile ilgili
talimatlarının tüm gerekliliklerini yerine getiriyor ve
ürünlerimizin kullanım ömrü dolduktan sonra geri
dönüşüm süreçlerini de iyileştiriyoruz. Yeşil BT’yi tüm iş
süreçlerinde hayata geçirmemiz, bizi farklılaştıran diğer
önemli bir etmendir.
Bunlarla birlikte tüm çalışanlarımıza ürün güvenliği
ve kalite sorumluluğunu aşılamayı, hizmetinde
bulunduğumuz kurumların sektörel gelişimlerini de göz
önünde bulundurarak oluşturduğumuz Kalite Yönetim
Sistemimizi etkin bir şekilde uygulamayı ve sürekli
geliştirmeyi ilke edindik. Tüm bu faktörlerin ZyXEL’i öne
çıkardığını söyleyebilirim.
Ağ güvenliği konusunda KOBİ’lere
tavsiyeleriniz ve sunduğunuz
hizmetleriniz neler?
ZyXEL olarak KOBİ’ler için son derece geniş bir portföye
sahibiz. Ürün yelpazemizde giriş seviyesi ağ anahtarlarından,
en üst seviye anahtar ve UTMFirewall (güvenlik duvarı)
ürünlerine, Ağ Depolama ünitelerinden kişisel Bulut
Multimedia sunuculara, her alandaki DSL router’dan fiber
geniş bant router’lara, İnternet erişiminde servis modeli ne
olursa olsun, hızlı ve güvenli çözüm sunan ürünler yer alıyor.
BYOD ve WLAN’da olduğu gibi, firmaların IT güvenlik
politikaları da olmak zorunda. Cloud, sanallaştırma ve
big data trendleri veri güvenliğini tehlikeye atmaktadır.
Geçmiş dönem ile karşılaştırdığımızda, artık sadece büyük
ölçekli kurumlar değil, küçük ve orta ölçekli kurumlarda
tehlike altında. Yani, artık herkes potansiyel bir hedef. 2012
araştırmalarına göre, gerçekleştirilen saldırıların %50’si
büyük ölçekli firmalara yapılırken, diğer %50’si KOBİ’lere
yapılmıştır. Gün geçtikçe tehditler çeşitliliklerini artırmakta
ve kendilerini yenilemekteler.
Hedefli saldırıların genelde hassas verilerin elde edilmesi
için yapıldığı göz önünde tutularak; veri odaklı bir koruma
anlayışı benimsemeli, kritik verilerin erişimi kayıt altına
alınarak sınırlandırmalı, sunucu ve ağlar dikkatli bir şekilde
izlenerek sıra dışı durumlara karşı dikkatli olunmalı ve zararlı
yazılımların yaratacağı değişiklikleri fark edebilmek için
gelişmiş görüntüleme araçları kullanılmalı. Firmalar, UTM
firewall kullanarak yerel ağlarını ve kablosuz iletişim trafiğini
de koruma altına almalıdırlar. Mobil kaynaklı virüsler ve
kötü yazılım içeren uygulamalar, şirket ağlarını etkileyebilir
ve kişisel yada kurumsal bilginin çalınmasına veya ifşa
edilmesine neden olabilir. Bu yüzden güvenlik politikaları
içsel ve dışsal tehditlerin verebileceği zararı minimuma
indirebilmek adına bir takım oyunu gibi değerlendirilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Ağ güvenliği konusunu, gelişen ve değişen teknolojiler
ile birlikte değerlendirmek gerekiyor. İnternet, kullanım
şekli açısından artık çok daha farklı bir yapıya kavuşmuş
durumda. İnternetin sahip olduğu “tek yönlü” yapı değişti.
Kullanıcılar, sadece ekranda gördüklerini okumuyorlar;
“izleyici” konumundan uzaklaşarak, içerik üreten “katılımcı”
pozisyonuna gelmiş durumdalar. Sosyal ağlardan video
servislerine kadar pek çok platform, kullanıcıları kendi
içeriklerini üretmeleri ve bunları paylaşmaları için teşvik
ediyor. Günümüzde, hangi ölçekte olursa olsun, çalışanlarının
internete bağlı olmadığı bir iş yeri düşünmek mümkün değil.
MAKALE
43. sayfadan devam
yani yönlendirici görevi de görebiliyor.
Tabi uygun fiyatlı ADSL Modemlerin,
yönlendirme performansları ise üst seviye
yönlendiricilere göre düşük kalmakta.
Özellikle kablolu / kablosuz bağlantıların
karışık olduğu bir topolojide, giriş
seviyesi bir Router, yaklaşık 30 – 40 farklı
istemciden sonra IP dağıtımında
sorunlar yaşatabiliyor.
30 – 40 istemci esasında oldukça ufak
bir rakam. Kablolu / kablosuz bağlantıların
yer aldığı bir topolojide, farklı IP’ler
alan pek çok istemci olacağından, ufak
bir ofiste bile bu rakamlara çok rahat
ulaşılabilir. Çalışanların bağlı olduğu
tablet, akıllı telefon, taşınabilir bilgisayar,
kablosuz yazıcı, NAS çözümleri gibi sayısı
artılabilecek pek çok bileşeni düşünürsek
bu rakam bizi sınırlayacaktır. O yüzden
en az seneryomuzu 64 istemciye cevap
verebilecek şekilde hazırlamamız gerekiyor.
Eğer kuracağımız ağ sistemi, inanılmaz
üst seviye ihtiyaçlar duymuyorsa,
özelliklerinin iyi belirlendiği bir
yönlendirici işimizi görecektir. Piyasada
200 – 500 TL fiyat aralığında gelişmiş
yönlendirici (Router) satın alınabiliyor.
➦
Wireless 802.11 AC Desteği
Router seçerken artık günümüzün
ve geleceğin yeni kablosuz standardı
olan Wireless 802.11 AC desteğinin
bulunmasına dikkat etmemiz gerekiyor.
Özellikle AC standardının artık
kablosuz ağ kurulumunda, gigabit veri
aktarımının önünü açtığını hatırlatalım.
Teorik olarak piyasadaki pek çok AC
destekli yönlendirici, 1.75 Gbps’e kadar
aktarım yapabiliyor.
46
haziran’14
2.4/ 5 GHz Desteği
Piyasada kullanılan tüm kablosuz
cihazların 2.4 GHz frekans aktarımı
yaptığını biliyor muydunuz? Günümüzde
2.4 GHz frekanslarında yoğun bir trafik
söz konusu. Kablosuz klavye, fare, kulaklık,
hoparlör gibi aklınıza gelebilecek her cihaz
2.4 GHz frekansında çalışıyor. Bu da 2.4
GHz frekansında çalışan kablosuz ağımızı,
trafikli bir alanda çalıştırdığımız anlamına
geliyor. 5 GHz desteği veren bir modem ya
da yönlendirici, daha temiz bir sinyal ile
daha yüksek performans sunuyor.
USB Girişi
Bir yönlendiricide USB girişi olsa ne olacak
demeyin. İşin ucunda ofisinize ekstra bir
NAS alma ihtiyacını ortadan kaldırabilecek
bir kolaylık bulunuyor.
Yazımızın bu noktasına kadar
topolojimizde ISP’den aldığımız internet
hizmeti, modem ve aldığımız gelişmiş bir
yönlendirici mevcut. Bu yönlendiriciye
entegre edeceğimiz yüksek kapasiteli
bir disk, ağda erişim sağlayan yetkili
kişilerin görebileceği bir bulut diski olarak
kullanılabilir. Böylece ofis içerisinde dosya
paylaşımı çok daha kolay bir hal alabilir.
Ofisinizde kablosuz ağ desteği olmayan
bir yazıcınız varsa, USB arabiriminden
ya da ethernet bağlantısından ağa dahil
edebilirsiniz. Kısaca USB bağlantısını
ihmal etmeyin.
3. ADIM: Kötü Durumlara
Hazır Olun. Daima
Ağ Bağlantınız Çalışsın
Topolojimizde bulunan modem ve
yönlendiriciyi, bir UPS’e bağlayarak
çalıştırırsak, elektrikler kesilse
bile herhangi bir sorun yaşamadan
ağ bağlantımız çalışabilecek
durumda olacaktır.
Tabii daha kötülerine de şirketimizin
hazır olması gerekiyor. Servis sağlayıcının
internet hizmetinde ciddi anlamda yavaşlık
ya da kesilme meydana geldi. O zaman ofis
olarak işlerimizi askıya mı alacağız? Hayır.
Bu noktada devreye USB desteği olan,
USB’den de 3G modem desteği olan
yönlendiricimiz giriyor. Böylece yedekte
bekleyen 3G modem, bize internet
sağlamaya devam edecek. Kurtarıcı
olarak bu uygun maaliyetli yedek planı
atlamamanızı öneriyoruz.
4. ADIM: Kuracağınız Ağ
Kablolu mu Kablosuz mu Olacak?
Topolojimizde internet bağlantımızı seçtik.
Modem ve yönlendiricimizi de seçtik. Kötü
durumlar için de yedek planlar seçtik.
Bundan sonra gidişatımızı, vereceğimiz
karar ortaya çıkartacak.
Kablolu ve kablosuz ağların farklı
avantajları ve dezavantajları bulunuyor.
Açıkcası burada yine firmanızın ihtiyaçları
oldukça önemli.
Hangi Şartlar Altında Kablosuz
Ağ Seçilmeli?
Eğer bilgisayarlar arası ciddi bir
dosya paylaşım trafiği bulunmuyor,
bağlı bilgisayarların da çoğu
taşınabilir bilgisayar ise kablosuz ağ
kurmanızı öneriyoruz.
Dikkat edilmesi gereken bir nokta
ise, bilgisayar masaüstü sayısı arttıkça
kablosuz bağlantının maaliyeti dolaylı
yoldan yükseliyor. Her bilgisayarın
anakartında ethernet girişi artık mevcut.
Fakat kablosuz alıcı mevcut değil. Bu
yüzden kablosuz ağ kurulumunda
masaüstü bilgisayar sayısı kadar USB
ya da PCI Express kablosuz alıcı temin
etmeniz gerekiyor. Bu da maaliyet artırıcı
bir etmen. Ayrıca şirkette masaüstü sayısı
zaten çoksa, kablosuz bağlantı tercihini
ikinci planda tutup, kablolu bağlantılara
yönelmek gerekiyor.
Acces Point
Acces Point Türkiye’de Erişim Noktası
olarak da biliniyor. Acces Point’ler birden
fazla bilgisayarı kablosuz olarak birbirine
bağlayabilen ve ya internet bağlantılarını
sağlayan cihazlara verilen isimdir.
Bu cihazlar farklı amaçlar için
kullanılabilirler. AP cihazlar genellikle
MAKALE
bir internet bağlantısını kablosuz
çevirmek veya kablosuz bağlantı sinyalini
güçlendirmek amacıyla da kullanılırlar.
Ana yönlendiriciden (Router) uzakta
bir noktada, aralarında powerline
ile kablo bağlantısı kurularak sinyal
gücünü artırabileceğiniz Acces Point’ler,
özellikle çok katlı iş yerlerinde hayati bir
öneme sahip.
Yönlendiricen sonra her kat için bir
Acces Point yerleştirmek, topolojinin
sorunsuzluğu açısından oldukça yerinde
bir hamle olacaktır. Acces Point, kablosuz
mesafe artırıcı olarak da kullanılabilir.
Fakat bu iş için mesafe atırıcılar daha
uygun ve küçük alternatifler olarak
dikkat çekiyor.
Wireless Extender (Kablosuz
Mesafe Artırıcı)
Sadece prize bağlanacak kadar ufak olan
kablosuz mesafe artırıcılar, adı gibi sadece
işini yapan ve pratik cihazlar.
Eğer kablosuz cihazlarınızın menzili
10 metre ise, mesafe artırıcıyı 8 metreye
yerleştiriyorsunuz. Aldığı kablosuz sinyali,
bir 10 metre uzağa daha iletebiliyor. Kısaca
gelen sinyali daha ileri taşıyor. Özellikle
kablosuz ağ kurulumlarında, sinyal
kalitesinin düşmemesi için bu tip uygun
fiyatlı çözümlere topolojide yer verilmeli.
Hangi Şartlar Altında Kablolu
Ağ Seçilmeli?
Çalışan sayısı ve yapılan iş ile doğru
orantılı olarak, kablosuz bağlantılara
göre kablolu bağlantılar tercih edilebilir.
Özellikle istemci sayısı arttıkça, kablosuz
bağlantıların stabilitesinde sorunlar
meydana gelebiliyor. Ayrıca kablolu yapıda,
yönetim ve sınırlandırmalar daha kolay
yapılacağından, büyük yapılarda kablolu
bağlantıyı öneriyoruz.
Switch Seçimi
Kablolu bağlantı yapacaksak yönlendirici
yerine doğrudan anahtarlama görevi yapan
Switch’ler almak daha mantıklı olacaktır.
Bu noktada en doğru Switch seçeneğini
bulmamız gerekiyor.
Piyasada yönlendirilebilri ve
yönlendirilemeyen switch modelleri
bulunmakta. Özellikle bu cihazlar arasında
fiyat farkı ciddi anlamda yüksek. 24 portlu
200 TL civarına da switch bulunuyor, 2500
TL’ye hatta çok daha yüksek fiyatlara da
switch mevcut.
Eğer bilgisayarlar arasında ciddi
bir güvenlik protokol oluşturup,
her bilgisayarın her yere ulaşmasını
engellemek, veri bağlantılarını kontrol
etmek kısaca en ince ayrıntılara kadar
müdahale edilmek isteniyorsa, yüksek
fiyatlar göze alınıp yönlendirilebilir
switch’leri tercih etmek faydalı olacaktır.
Yaklaşık 50 bilgisayarlı sistemlerden daha
büyük topolojilerde yönlendirilebilir
switch kullanmak daha mantıklı
olacağını da ekleyelim.
Switchler üzerinden farklı internet
bağlantılarını da dağıtabilecek şekilde
topolojimizi geliştirmekte fayda var.
Yazımızın başında dediğimiz gibi kullanıcı
sayısı arttıkça, kullanılan bağlantıdan
birden fazla alıp, onu kullanıcılar arasında
paylaştırmak daha verimli olacaktır.
Yönlendirilebilir ya da yönlendirilemeyen
farketmez, bazı uygun fiyatlı switchlerde
de farklı internet bağlantıları dağıtılabilir,
tek ağ sistemi içerisinde topolojinizi
oluşturabilirsiniz.
Switch alırken, kullanacağınız
bilgisayar sayısından biraz daha fazla
port desteğinin olmasını tavsiye ediyoruz.
Özellikle güvenlik kamerası ya da IP
kamera gibi çözümler ofisinizde yoksa,
yine kullandığınız switch üzerinden IP
kamera kurulumu yapabilirsiniz. Hatta
piyasadaki fiyat performans odaklı switch
modellerinde, RJ45 jackı üzerinden IP
kameraları çalıştırabilecek güç transferi de
sağlanıyor. Böylece IP kameralara tek kablo
ile kurulum yapma imkanınız doğuyor.
Powerline ile Tanışın
Kablolu bağlantıların en önemli
sorunlarından bir tanesi, büyük alanlarda
kablo aktarımı. Son yıllarda gelişen
Powerline çözümleri, elektrik hattı
üzerinden ağ paylaşımı yapmamızı
sağlıyor. A odasındaki bir prize takacağınız
Powerline üzerinden, B prizine takılan
Powerline birbirleriyle haberleşebiliyor
ve Powerlinelara takılan ethernet kablosu
üzerinden aktarıma devam edilebiliyor.
Yani mevcut kablo kanallarını kullanmak
varken, yeni kablo kanalları oluşturmanın
pek de bir gereği yok. Uzun mesafeli
ya da katlar arası iletimde Powerline
çözümlerine topolojinizde muhakkak
yer verin. haziran’14
47
ÖZEL DOSYA
O P D ay 2 0 1 4
48
haziran’14
ÖZEL DOSYA
Oracle, her yıl olduğu gibi OPDay’de iş ortaklarıyla bir araya geldi.
O
racle’ın her yıl geleneksel olarak düzenlediği
“OPDay” etkinliği bu sene 10. kez gerçekleştirildi.
Şirketin her yıl iş ortaklarıyla buluşarak
düzenlediği bu özel etkinlik, marka stratejilerini,
bir sonraki dönemde ne gibi atılımlar yapılacağının ve iş
ortaklarından neler beklendiğini merkezine alıyor. Detaylar
bundan önce gerçekleştirilen toplantıların sonunda basın ile
paylaşılırken, bu kez Oracle iş ortakları ve basın bir araya geldi,
bu sayede çok daha şeffaf bir birliktelik sağlanmış oldu.
Oracle Türkiye Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Filiz
Doğan’ın yaptığı açılışın ardından konuşan, Oracle Türkiye ve
Orta Asya Bölgesi Kanal Satış Direktörü Ahmet Sarı, etkinlikte
daha çok iş ortaklarına söz vermek istediklerini belirtirken,
ortaklık topluluğu için paylaştığı istatistiklerde markanın
EMEA bölgesinde yaklaşık olarak 28.000 ortak bulunduğunu
ekledi. Sarı, bahsi geçen iş ortaklarının global pazardaki
toplamın neredeyse yarısına denk geldiğinin de altını çizdi.
Bölgedeki iş ortaklarının insan kaynağı kalitesi bazında çok
iyi bir performans çizdiğini belirten Ahmet Sarı, bu topluluğa
Türkiye’nin de dahil olduğunu söylüyor. OPN Programı
hakkında detaylar paylaşan Sarı, programın iş ortakları ile
iş yapış sürecini belirlediğinin altını çizerken, ana fikrin
farklılaşmak ve uzmanlaşabilmek olduğunu söyledi.
Sarı’ya göre, uzmanlaşan iş ortakları, aynı deneyime sahip
olmayan ortaklara oranla yaklaşık iki kat daha çok satış
yapabiliyor. Oracle olarak hem bölgesel, hem de küresel olarak
iş ortaklarının bu konuda ilerleyebilmeleri için sonsuz destek
verdiklerini de söyleyen isim, Türkiye genelinde toplam olarak
100 civarında uzman iş ortağına sahip olduklarını açıklıyor.
Oracle’ın iş ortaklarından biri olan Vizyoneks’in Genel
Müdürü Hüseyin Şahin, Oracle için “bir tür macera”
tanımlamasını kullandı. Şahin, hemen hemen her sektörden
firmaya hizmet sağladıklarını ve bu hizmetlerin büyük
kısmında ise Oracle veritabanı ve hizmetlerinin kullanıldığını
söylerken, sigortacılık ile gıda sektörlerine hizmet verdiklerini,
marka ürünlerini birer araç olarak kullandıklarını belirtiyor.
Şahin’e göre bu araç şahsi hizmetlerde özenle kullanılıyor,
kendi sistemleri ile birleştirerek yeni ürünler geliştirebilmenin
kapıları açılıyor. Hizmetin verildiği müşteriler ise ürünü
geliştirerek son kullanıcıya arzu edilen hizmeti sunabiliyor.
Şahin konuşmasında son olarak şunları söyledi; “Teknoloji
her geçen gün hızla gelişirken, teknolojiyi bizlere bir nimet
olarak sunan birkaç tane büyük şirket olduğunu düşünüyorum.
Bu markaların en büyüklerinden bir tanesi de tabii ki Oracle.
Bu noktada biz teknoloji üretmiyoruz, biz Oracle’ın ürettiği
teknolojiyi kullanarak ürün geliştiriyoruz.“
Etkinliğin ilerleyen dakikalarında söz alan isimlerden
biri de KOÇSİSTEM Genel Müdür Yardımcısı Barış Öztok
oldu. Öztok’a göre, KOÇSİSTEM ve Oracle birlikteliği bir tür
aile ilişkisi gibi. Genel Müdür Yardımcısı, Oracle’ın yazılım
alanında çok güçlü olduğunu ve uygulama alanında ise
kendilerini başka bir noktaya taşıdıklarını ekliyor. “Şirketin
son dönemde gerçekleştirdiği satın alımlar ile birlikte, sistem
anlamında çok güçlü bir hale geldik” diyen isim “bu alımlar
bizler için oldukça büyük avantaj yarattı” dedi. Barış Öztok
özellikle de, uzman kaynaklarının hepsinin Oracle ile uzman
statüsüne eriştiklerinin üzerinde durdu.
Oracle’ın yazılım alanındaki gücünü, donanımsal yapıya
nasıl yansıtacağını merak ettiklerini, şirketin yaptığı ciddi
yatırımlarla da bu soru işaretlerinin tamamen silindiğini
belirten isim, kısa süre içerisinde bekledikleri sonuçlara
erişebildiklerini söylüyor. Öztok’a göre KOÇSİSTEM, sistem
entegrasyonunun geçmişe göre çok daha iyi seviylerde
olduğunun farkında ve artık Oracle’ın sağladığı hizmetleri
rahat bir şekilde kendi sistemleri ile harmanlayabiliyorlar.
“Oracle iş ortaklarına gerçekten önem veriyor” diyen
isim, yeni ürünler çıkmadan önce hem kendilerinin strateji
belirlemeleri adına, hem de ürünün nasıl daha kullanışlı
olması gerektiği ile ilgili kendilerinden fikir alındığının da
altını çiziyor.
OPDay katılımcılarından biri de INFOTECH İş Geliştirme
Direktörü Atalay Taşkoparan oldu. Dünya çapında sundukları
harita sistemlerinin tamamının Oracle’ın ürünleriyle gerçeğe
dönüştüğünü söyleyen Taşkoparan, ürettikleri bütün
ürünlerin Java ortamında geliştirildiğinin üzerinde durdu.
Atalay Taşkoparan’a göre INFOTECH, kendi veri tabanlarını
ve Oracle üzerinde çalışılan yazılım platformlarını başlangıç
seviyesindeki geliştiricilere ücretsiz olarak açıyor. Bu sayede
yeni geliştiricilere önemli bir destek sağlanıyor, şirket ise bu
süreçte herhangi bir kar sağlamıyor.
OPDay’in son katılımcısı ise CARDTEK Genel Müdür
Yardımcısı Ahmet Akgün oldu. CARDTEK’in Oracle ile
tanışana kadar uygulama yazılan platformun öneminin pek
farkında olmadığını söyleyen isim, kendileri için performans,
süreklilik ve güvenliğin en önemli başlıklar olduğunu dile
getirdi. Oracle ise özellikle de güvenlik açısından sunduğu
ek modüller ile özellikle de sistemlerinin çok daha güvenli
olmasını sağlamış.
Akgün, Oracle platformlarını kullanarak dünyanın pek
çok noktasında ödeme sistemleri çözümleri sunduklarını,
bu ortaklıkta Oracle platformlarını kullanmaktan da büyük
memnuniyet duyduklarını dile getiriyor.
haziran’14
49
Burak Bulutöz
[email protected]
50
haziran’14
MAKALE
Mobil Dünyada
Bankalar
Hayatımızı kolaylaştıran akıllı telefonlar
ve tabletler, özellikle son yıllarda gelişen
uygulama ekosistemleriyle pek çok
sektörü cebimize getirmeyi başardılar.
Bankaların mobil uygulamaları KOBİ’lere
ne gibi avantajlar sağlıyor? İşte en
kullanışlı mobil banka uygulamaları...
İ
ş dünyası her geçen gün
değişiyor ve bambaşka
kurallara sahip oluyor.
Şirketler değişimlere en kısa
sürede adapte olup şu anın
gerekliliklerini en doğru şekilde yerine
getirerek, varlıklarını devam ettirmek
zorundalar. Stratejilerini bu doğrultuda
hazırlayan şirketler başarılı olurken,
çağın gereksinimlerine adapte olmakta
zorlanan ve geç kalan şirketlerin sonu
hüsranla bitiyor.
Bu noktada teknolojik gelişmeler
bir şirket için hayati öneme sahiptir
önermesini yaparsak yanılmış olmayız.
Özellikle belli dönemlerde teknoloji
dünyasında yaşanan büyük gelişmeleri
yakından takip etmek, hatta mümkünse
doğru öngörüler ile teknolojiyi bir
adım önden takip etmek bir şirket için
hayati önem taşıyor.
Bu durumu bir örnek ile açıklamak
gerekirse; bilgisayarın icadının
ardından bir şirket hangi sektörde
olursa olsun ne kadar erken daktilo
ya da faks makinesi yerine bilgisayar
ile çalışmaya başlarsa piyasadaki
varlığını o kadar sağlamlaştıracak
ve geleceğe umutla bakacaktır. Bu
örnek bahsettiğimiz büyük teknolojik
gelişmeler için doğru bir örnektir.
Büyük teknolojik gelişmelerin yanında
teknoloji her geçen gün gelişmekte ve
her gün ufakta olsa kolaylık sağlayan
yeni bir teknoloji ortaya koyulmaktadır.
Bir şirket için büyük teknolojik
gelişmeler ne kadar önemliyse her
gün ortaya çıkan küçük görünen ancak
şirketi rakiplerinden bir adım öne
geçirebilecek gelişmelerde oldukça
önemlidir. Sonuçta hangi sektörde
olursa olsun şirketler birbirleri ile
kıyasıya bir rekabet içerisindedir ve
birbirlerinden hep bir adım önde
olmak isterler.
Bankacılık Sektörü
Teknolojiyi Yakından
Takip Ediyor
Şirketler kadar rekabet içerisinde
olan bankalar da teknolojik
gelişmeleri yakından takip etmeli
ve günün gerekliliklerini yerine
getirmeliler. Özellikle son zamanlarda
mobil cihazların oldukça popüler
olmasıyla kullanıcılar, bilgisayardan
haziran’14
51
MAKALE
yapabildikleri her şeyi akıllı
cihazlarından da kolay bir şekilde
yapma eğilimi gösteriyorlar.
Kullanıcı istekleri her sektörde
olduğu gibi bankacılık sektöründe de
birinci öncelik olarak ön plana çıkıyor.
Müşteri memnuniyeti her şirket için
olduğu gibi bankalar için de her şeyden
önce geliyor. Bu noktada bankalar
çağın gerekliliklerini yakından takip
ederek müşterilerinin isteklerini
en hızlı şekilde yerine getirmeye
gayret ediyorlar.
Parasını halen bankaya yatırmaktan
korkan insanların olduğunu
düşünürsek, günümüzde teknolojik
aletler aracılığıyla bankacılık
işlemlerini kolay ve güvenli bir şekilde
gerçekleştirmenin ne denli büyük bir
konu olduğunu daha iyi görebiliriz.
Tüm varlığını bankaya yatıran ve
bunu parasının güvenliği için yapan
kişiler doğal olarak banka ile olan tüm
işlemlerini büyük bir hassasiyet ile
gerçekleştirmek istiyorlar. İnternetin
dünya çapında yaygınlaşması ve
hayatımızın vazgeçilmez bir parçası
52
haziran’14
olmasıyla bütün kurumlar sanal
ortamlarda da var olmak istiyorlar.
Bu isteğin asıl nedeni elbette
kullanıcıların bu ortamlarda çok sık
vakit geçirmesi ve her işlerini sanal
ortamlarda halletmek istemelerinden
kaynaklanıyor.
İnternet Bankacılığından
Mobil Bankacılığa
İnternetin yaygınlaşması ile bankalarda
sanal ortamdaki yerlerini aldılar ve
şubeden verdikleri bazı hizmetleri
sanal ortamda bulunan siteleri ya da
uygulamaları aracılığıyla müşterilerine
sunmaya başladılar. Bir sonraki adım
olarak cep telefonundan her zaman
ve her yerden bankacılık işlemlerini
yapabilmek geliyordu. Mobil cihazların
gelişmesi ve yavaş yavaş daha da
akıllanmasıyla artık bankların
müşterilerine bu cihazlar üzerinden de
ulaşması kaçınılmaz bir hal almıştı.
Akıllı cihazların yaygınlaşması ve
kullanımının artmasıyla bu cihazlar
için birçok uygulama üretilmesine
ortam sağladı. Mobil marketlere
bakacak olursak telefonunuz ister
Android işletim sistemine, ister iOS
veya Windows Phone işletim sistemine
sahip olsun, uygulama marketlerinde
neredeyse sayısız uygulama bulunuyor.
Bu uygulamalar kullanıcıların
hayatlarını kolaylaştırıyor. Kullanıcılar
zevklerine ya da ihtiyaçlarına
göre istedikleri uygulamayı akıllı
cihazlarına indirerek kullanıyorlar.
Bu noktada bağımsız uygulama
geliştiricilerinin yanı sıra bazı şirketler
de uygulamalarıyla mobil marketlerde
yer alıyor. Bankalar müşterilerine
daha iyi hizmet verebilmek için
sanal marketlerdeki yerlerini çoktan
aldılar bile.
Bankacılık sektörünün günümüzdeki
sloganının “Hızlı ve Güvenli” olduğunu
düşünecek olursak eğer bankaların
kullanışlı ve her ihtiyacı karşılayan
türden bir mobil uygulama ortaya
koymaları oldukça büyük önem
taşıyor. Mobil uygulamalar sayesinde
müşteriler istedikleri işlemleri yapmak
için şubeye gelmek veya bilgisayarı
açmak zorunda bile değiller. Her an ➦
MAKALE
her yerde yanlarında olan mobil
cihazlarında yer alan bankacılık
uygulamaları sayesinde istedikleri
işlemler tam anlamıyla parmaklarının
ucunda yer alıyor.
Bankaların müşterilerine
sunduğu uygulamalar doğal olarak
birbirlerinden farklılıklar gösteriyor.
Uygulamalarda en önemli kıstas
‘’kolaylık ve anlaşılırlık’’. Her uygulama
için geçerli olan bu özellikler banka
uygulamaları için ayrı bir öneme sahip.
Bir bankanın sunduğu uygulamayı tüm
müşterileri kolay ve güvenli bir şekilde
kullanabilmeli.
Her zaman ve her ortamda birinci
önceliği güvenlik olan bankalar,
mobil uygulamalarının geliştirilmesi
noktasında da ciddi yatırımlar
yaparak en hızlı ve en güvenli şekilde
müşterilerine ulaşmayı hedefliyorlar.
Bu noktada ülkemizde hizmet veren
bazı bankaların uygulamalarına
yakından bakmak gerekirse; Türkiye İş
Bankası, Finansbank, TEB ve Yapı Kredi
bankalarının mobil uygulamalarını
mercek altına alacağız.
Türkiye İş Bankası: İşCep
Türkiye İş Bankası’nın, İşCep
ile mobil uygulama konusunda
oldukça başarılı bir iş çıkarttığını
söyleyebiliriz. İşCep adı verilen
uygulama banka müşterilerine
istedikleri işlemleri her an her
yerde gerçekleştirme imkanı sağlıyor.
Oldukça kolay, anlaşılır ve basit
bir ara yüze sahip olan uygulamayı
Android, iOS ve Widows Phone
ortamlarında yer alan mobil
marketlerden ücretsiz olarak
indirmeniz mümkün.
Uygulama ilk açıldığında karşımıza
bazı ana başlıklar çıktığını görüyoruz.
Bu başlıklar arasında; Bankacılık
İşlemleri, CepAnahtar, Parakod, Kredi
Kartı ile Giriş, En yakın İş Bankası,
Ekonomi Bülteni, Anında Şifre
başlıkları yer alıyor.
İşCep Uygulaması’nda yer
alan bu ana başlıklar banka
müşterilerini yapmak istedikleri
işlemlere yönlendiriyor. Bu noktada
bu başlıklardan, Bankacılık
işlemleri, Cep Anahtar başlıklarına
girilebilmesi için müşteri numarası
ve şifreye ihtiyaç duyuluyor.
Kredi kartı ile giriş başlığıyla işlem
yapabilmek için kart numaranıza ve
kart şifrenize ihtiyaç duyuluyor. Öte
yandan İşCep uygulamasında yer
alan En Yakın İş Bankası başlığına
girerek, bulunduğunuz konuma göre
size en yakın İş Bankası’nı görmeniz
mümkün. Bu başlıkta karşımıza
çıkan haritanın Google Maps haritası
olduğunu söylemekte fayda var.
Uygulamada yer alan Ekonomi
Bülteni başlığı İşCep’i rakipleri
arasında bir adım öne çıkarmayı
başarıyor. Bu başlık aracılığı ile
uygulama kullanıcılarına özel olarak
hazırlanmış Ekonomi Bülteni’ni
izleyebiliyorsunuz. Türkiye İş
Bankasının İşCep uygulaması
için özel olarak hazırladığı
Ekonomi Bülteni belli aralıklar
ile güncelleniyor. Öte yandan
uygulama kullanıcıları güncel bülteni
izleyebilirken bir önceki bülteni
de izleyebiliyorlar. Bu noktada bir
hatırlatma yapmakta fayda var;
Ekonomi Bülteni başlığında da yer
aldığı üzere izlediğiniz Ekonomi
Gündemi videoları kullanıcının
kullanmış olduğu tarife üzerinden
ücretlendiriliyor.
Sonuç olarak genel bir
değerlendirme yapmak gerekirse;
Türkiye İş Bankası’nın ortaya
koymuş olduğu İşCep uygulaması,
banka müşterilerine her an her
Bankalar internet sitelerinden sonra,
mobil cihazların yaygınlaşması ve
akıllanmasıyla birlikte bankacılığı
mobil uygulamalara da taşıdı
54
haziran’14
yerde sunduğu hizmetin yanı sıra
sağladığı en yakın İş Bankası özelliği
ve Ekonomi Bülteni ile dikkat çekiyor.
Yapı Kredi:
Yapı Kredi Mobil Bankacılık
Yapı Kredi Bankası’nın sunduğu
uygulamada ilk olarak dikkat çeken
şey; uygulamanın adının banka adıyla
aynı olması. Bu noktada Türkiye
İş Bankası’nın yapmış olduğu gibi
daha dikkat çekici bir uygulama
ismi banka için çok daha başarılı
olabilirdi. İnternet bankacılığı
konusunda da oldukça başarısız bir
ara yüze sahip olan Yapı Kredi, mobil
bankacılık konusunda da kendini pek
geliştirememiş görünüyor.
Android, iOS, Windows Phone
ve Blackberry ortamlarında
yer alan mobil marketlerden
ücretsiz indirilebilen uygulamayı
ilk açtığınızda, karşınıza iki ana
başlık, alt tarafta yer alan ve pekte
anlaşılır olmayan sekiz alt başlık
karşımıza çıkıyor.
Ana başlıklar arasında yer alan
Mobil Şube sekmesine tıklandığında
uygulama aracılığı ile işlem
yapabilmek için üç farklı şekilde
giriş yapabilme seçeneği sunuluyor.
Bu seçenekler arasında; Kullanıcı
Kodu ile Giriş, TCKN ile Giriş ve Kredi
Kartı ile Giriş seçenekleri yer alıyor.
Bu sekmelerden arzu edilen bilgiler
girildiğinde ise karşınıza istediğiniz
bankacılık işlemini yapabileceğiniz
sekmeler çıkıyor.
Yapı Kredi Bankası’nın mobil
uygulamasının üst bölümü ne kadar
sade ise alt bölümü de bir o kadar
karışık ve kullanışsız. İlk bakışta
anlaşılması oldukça güç olan bölümde
yer alan kategorileri kullanmak için
parmağınızla sağa sola kaydırmanız
gerekiyor. Bu sayede alt kategoriler
netleşiyor ve istenilen kategoriye
girilebiliyor. Bu da kullanımı
zorlaştıran etkenlerden biri olarak
göze çarpıyor.
Alt kategorilere yakından bakmak
➦
MAKALE
Kolaylık ve anlaşılırlık en önemli
özellikler. Bir bankanın sunduğu
uygulamayı tüm müşterileri kolay ve
güvenli bir şekilde kullanabilmeli
gerekirse; Borsa Cepte, Faiz Fon ve
Kurlar, Hesaplama Araçları, Bireysel
Emeklilik, Kredi Şimdi, Ürünler ve
Kampanyalar, Döviz Hesaplama, En
Yakın Yapı Kredi sekmelerini görmek
mümkün. Bu sekmelerin hepsi diğer
bankaların uygulamalarından pek
farksız değil.
Yapı Kredi Bankası’nın mobil
uygulamasını genel olarak
değerlendirecek olursak eğer;
diğer bankaların uygulama ya da
sunduğu hizmetlerin gerisinde
kalıyor diyebiliriz. Karmaşık yapısı
ve kötü denebilecek tasarımıyla
kullanım zorluğu sunuyor. Ayrıca
anlaşılmayan bir şekilde sürekli
hata vermesi ve bazı sekmelerin
Geri tuşunun bulunmaması işlem
yapmayı zorlaştırıyor.
Uygulamanın alt kısmında üç
alt başlık yer alıyor. Bu başlıklar;
Anında Şifre, ATM – Şube Bulucu
ve Araçlar sekmeleri. Anında Şifre
sekmesi aracılığıyla Finansbank
web sitesine bağlantı sağlanıyor
ve burada uygulamayı güvenli bir
şekilde kullanabilmeniz için bir
şifre sunuluyor. ATM – Şube Bulucu
sekmesi aracılığıyla ise bağlanılan
Google Haritası üzerindeki konum,
en yakın olan ATM ve Şubeler
müşterilere sunuluyor.
Sonuç olarak Finansbank Cep
Şubesi Uygulamasını değerlendirmek
gerekirse; Finansbank’ın mobil
uygulaması diğer bankaların
uygulamalarına göre daha az işlevsel
olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan
uygulama sahip olduğu sade arayüz
ile kullanıcıların büyük beğenisini
topluyor. Yapılabilecek bankacılık
işlemleri olarak diğer bankaların
uygulamalarından hiçbir eksiği
bulunmayan uygulamanın sadeliği
ekstra işlevlerinin ana ekranda
bulunmamasından kaynaklanıyor.
Finansbank:
Finansbank Cep Şubesi
Finansbank’ın mobil uygulaması
isim olarak Yapı Kredi Bankası’nın
mobil uygulaması ile aynı konumda.
Bankanın kendi adıyla karşımıza
çıkan uygulama, sahip olduğu yalın
ara yüzü ile dikkat çekiyor.
Android ve iOS platformlarında
hizmete sunulan sanal marketlerden
ücretsiz olarak indirilebilen uygulama,
diğer banka uygulamalarına nazaran
oldukça sade ve basit bir girişe
sahip olmasıyla ön plana çıkıyor.
İkiye bölünmüş olan uygulama
ara yüzünün üst bölümünde Cep
Şube Giriş simgesi yer alıyor. Bu
simge aracılığıyla geçiş yaptığınız
bölümde ise müşteri numarası ve
şifre ile giriş yapılabilecek bir sekme
karşımıza çıkıyor.
TEB: CEPTETEB
Türk Ekonomi Bankası’nın
sunduğu CEPTETEB uygulaması
tıpkı Türkiye İş Bankası’nın
İşCep uygulaması gibi kısa, sade
ve ilgi çekici bir isime sahip.
Android, iOS ve Blackberry
platformlarında yer alan ve mobil
marketlerden ücretsiz olarak
indirilebilen uygulama, ara yüzü
İşCep uygulamasıyla benzerlik
gösteriyor. Beyaz alan üzerinde yer
alan başlıkların her birinde bazı
simgeler bulunuyor. Karşılama
ekranında Mobil Bankacılık, Cep
Pratik Şifre, Şube – ATM Bulucu,
Hesaplama Araçları ve Piyasa
Bilgileri gibi sekmelerin bulunduğu
CEPTETEB uygulaması, işlem
zenginliği ve yalın/kullanışlı
tasarımıyla farkını ortaya koyuyor.
Başlıkları inceleyecek olursak
karşımıza ilk olarak Mobil Bankacılık
sekmesi çıkıyor. Bu sekmeye
tıklandığında ilk olarak Bireysel
olarak mı yoksa Kurumsal olarak mı
işlem yapmak istediğinizi seçmeniz
gerekiyor. Bu seçimin ardından
kullanıcı adınızı ve parolanızı girerek
yapmak istediğiniz bankacılık
işlemini gerçekleştirmeniz mümkün.
Ana başlıklar arasında ikinci
sırada yer alan Cep Pratik Şifre
sekmesini kullanmak için kullanıcı
adı ve şifreye ihtiyacınız olacak.
Şube – ATM Bulucu sekmesini
kullanarak size en yakın ATM’yi
veya TEB şubesini görebilmeniz
mümkün. Size en yakın olan TEB
ATM’sini veya şubesini Google
Haritası üzerinde gördüğünüzü
hatırlatmakta fayda var. Zaten bu
özellik diğer tüm bankaların mobil
uygulamalarında da bulunuyor
ve banka uygulamaları içinde bir
standart haline gelmiş durumda.
Hesaplama Araçları başlığı
aracılığı ile ulaşılan bölümde;
Kredi hesaplama, Döviz Çevirici
ve Mevduat getirisi bölümleri
banka müşterilerine hesap
yaparken kolaylık sağlaması için
sunulmuş durumda.
CEPTETEB uygulamasının ana
ekranında yer alan başlıklardan
sonuncusu olan Piyasa Bilgileri
bölümüne girdiğimizde, iç piyasalar
ve dış piyasalardan haberdar
olmanız mümkün. Kolay bir şekilde
seçenekleri görebildiğiniz bölüm
sayesinde piyasa hareketlerini anlık
takip edebilmenize olanak sağlanmış.
CEPTETEB uygulamasını kısaca
değerlendirmek gerekirse; işlevsel ve
basit bir kullanıma sahip olduğunu
söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra ara
yüz sadeliğinin en iyi düzeyde olması
ve işlem çeşitliliği açısından zengin
bir yapıya sahip olması uygulamayı
öne çıkarıyor. Yakın zamanda yapılan
güncellemelerle çeşitli işlevler
de eklenen uygulama oldukça
hızlı çalışıyor.
haziran’14
55
Tolga Cem Küçükyılmaz
ÖZEL DOSYA
[email protected]
Depolamada Devir
SSD Devri
Çok uzun yıllardır bilgisayar dünyasıyla beraber hayatımızda olan
mekanik hard diskler, depolama kapasiteleriyle artış göstermeye
devam etseler de, performans olarak bilgisayarların en zayıf
halkaları. Performansıyla çığır açan SSD’ler ise depolamanın artık
geleceği değil de gerçeği haline geldi
S
on 10 yıl içerisinde hızlı gelişen teknoloji,
özellikle bilgisayarların donanım gücünü
oldukça ileri götürmelerini sağladı. Önceki
nesil çözümlere göre inanılmaz bir performans
gelişimi sergileyen işlemciler, RAM’ler ve ekran kartları
gibi donanım bileşenlerinin performansı günlük
kullanımda maalesef törpüleniyordu.
56
haziran’14
O kadar donanımsal gelişmelere rağmen içerisi
dosya ile doldurulmuş bir klasörde bir şey aratmak,
bilgisayarın açılış sürelerinin belli bir sürelerin altına
gerileyememesi, uygulamaların açılış sürelerinin bir
noktadan sonra kısalmamasının tek sebebi vardı. O
da artık performanslarının uzun yıllardır artmadığı
mekanik hard diskler.
MAKALE
SSD ve Mekanik
Disklerin Çalışmasındaki
Farklılıklar Neler?
Son yıllarda sıkça duyduğumuz SSD’lerin
çalışma mantığı, hard disklerden oldukça
farklıdır. Geleneksel hard disklerde
veriler, plakaların üzerindeki sektörlerde
tutulur. Bu plakalar hard disk içerisindeki
motorlar ile döndürülür ve okuma / yazma
kafası tarafından okunur. SSD’lerde ise
veriler NAND flash yongalarda saklanır.
SSD’lerin içerisindeki bellek yongaları,
tıpkı bilgisayarlarımızdaki RAM’ler gibi
hızlı çalışırlar.
Tabii RAM’ler ile Flash yongalar farklı
çalışma karakterlerine sahipler. Bellek
yongaları iki ana gruba ayrılıyor. Kısa
süreli bilgi depolayan volatil SDRAM’ler ve
uzun süreli bilgi tutabilen Flash yongaları
(non volatile). SSD’lerde kullanılan yonga
tipi ise yukarıda bahsettiğimiz gibi Flash
tipte olanlar.
Bu yongalar RAM’lere göre daha yavaştır ama
uzun süre veri depolayabilirler. Elektrik akımı
kesilse bile verilerde kayıp yaşanmaz. RAM’ler
ise elektrik akımı ile beraber bilgiler saklanır.
Elektrik akımı gittiği zaman, bilgiler silinir.
Bilgisayarlardaki en hızlı bileşenlerden
biri olan RAM’ler ile çalışma mantığı
benzer olan SSD’ler de, en az onlar kadar
yüksek performanslı.
Hard Disklerin Performansı
Neden Gelişmiyor?
Hard disklerin performans açısından düşük
olmasının sebebi ise bir motora bağımlı
kalması olarak özetlenebilir.
7200 RPM’lik diskler, yıllardır benzer
performans gösteriyor. Çünkü mekanik
disklerde çok basit bir şekilde performansı
arttırmanın en kolay yolu, dönüş hızını
artırmak. Tabi yüksek güç tüketimi, oluşan
titreşim ve ısı gibi etmenlerden dolayı 10.000
RPM ve üzeri hızlarda mekanik diskler yaygın
olarak görülmüyor.
Disk ne kadar hızlı dönerse, plakanın
üzerindeki okuyucu motor, plaka üzerindeki
sektörlerden verileri o kadar hızlı elde
edebilir. Bu aşamaları düşündüğündüğünüz
zaman mekanik disklerin neden yavaş olduğu
daha net anlaşılabiliyor.
SSD’lerin Mekanik Disklere Göre
Artıları Neler?
SSD ile Mekanik Disklerin performansını
karşılaştırırken en kilit kelime “Rastgele
Erişim Süresi” olacaktır. Bilgisayarların
kullanımında en büyük esnekliklerden
biri olan bu performans kriteri, SSD’lerde
mekanik disklere göre çok ciddi
anlamda başarılı.
Kilit Kelime “Rastgele Erişim Süresi”
Disklerde veriler çok düzenli bir şekilde
tutulmaz. Bu yüzden adresi bilinen bir
sektörden, bir bilgiyi çekip, sonra çok farklı
bir sektörden bir bilgiyi daha çekmek,
mekanik diskler için SSD’lere göre çok daha
zorlu bir işlem olarak dikkat çekiyor.
SSD’lerde, hard diskler gibi mekanik
parça bulunmadığı için gecikme oranı
oldukça düşüktür. Ayrıca motorun diski
döndürmesi ve disk üzerinden verinin
okunup yazılması, rastgele okuma/yazma
hızını da olumsuz yönde etkiler. SSD’lerde
rastgele okuma/yazma hız oldukça
yüksektir. Çünkü veriler elektriksel olarak
depolanacak adrese doğrudan yollanır.
SSD’ler Yüksek Performans İle Beraber
Daha Az Güç, Isı ve Titreşim Oluşturur
SSD’lerde motor ve okuyucu kafalar
gibi mekanik aksam bulunmadığı için
sessiz çalışır ve daha az güç tüketir.
Daha az güç tükettiği için ısı sorunu da
oluşturmamaktadır.
Darbelere Karşı Daha Dayanıklı
SSD’lerin avantajları hız, sessizlik ve
düşük güç tüketimi ile sınırlı değil.
SSD’ler mekanik hard disklere göre
sarsıntılara karşı daha güvenilirler.
Sarsıntı sırasında, içerisinde mekanik
aksam bulunmadığı için bozulma
ihtimali yok denecek kadar azdır.
SSD’nin kullanıldığı bilgisayarlar, hard
disk kullanan bilgisayarlara göre çok daha
hızlı bir şekilde açılırlar. Başka bir değişle
kullanıcıları bezdiren işletim sisteminin
hazır olma sürecini minimuma indiriyor.
Böylece bilgisayarınızın açma tuşuna
bastıktan kısa bir süre içinde işlemlerinizi
yapabileceksiniz. Ayrıca SSD’nin
kullanıldığı bilgisayarlarda programların
ve oyunların açılış süreleri ve yükleme
kısımları oldukça hızlanır.
Avantajarı Kısaca Sıralayacak Olursak;
• Hareket eden parça olmadığı için sessiz
• Düşük güç tüketimi
• Açılma süresi yok denecek kadar kısa
• Dosyalara erişim hızı çok yüksek
• 500 MB/SN değerlerini geçen okuma ve
yazma hızları
• Bozulacak mekanik parça olmaması ve
titreşime dayanıklı olması.
GB Başına Düşen Birim Maaliyeti
Hem son kullanıcı hem de kurumsal
pazarda son yıllarda satışlarını inanılmaz
derecede artıran SSD üreticileri, ilk
modellere göre kapasitelerini de epey
artırmayı başardılar. Artık TB cinsinden
haziran’14
57
MAKALE
Görüş
Gülhan Celep Özdin
Samsung Türkiye Veri Depolama Ürünleri Ürün Müdürü
SSD pazarı tüm Dünya’da olduğu
gibi Türkiye’de de hızla büyüyor. SSD
pazarında kıran kırana bir rekabet
söz konusu. Üretim adetlerinin artıp
maliyetlerin düşmesi ve rekabettin
artmasından dolayı özellikle 2014’ün
başından itibaren fiyatlar düşme
eğiliminde ve bu da satış adetlerinin
artmasını sağlıyor. Pazarda sadece
büyük oyuncular barınabiliyor ve bu da
çok keyifli bir rekabet sağlıyor.
Bildiğiniz gibi Samsung dünya’nın
en büyük SSD üreticisi ve dünyada
da Pazar lideri. Biz Samsung Türkiye
olarak SSD pazarına geçtiğimiz sene
sonunda girdik ve hedefimiz tüm
dünyada olduğu gibi Türkiye’de de
Pazar lideri olmak.
Büyüme hızı sebebiyle SSD ürünü
şu anda Samsung’un en önem verdiği
ürünlerden biri konumunda. Samsung
SSD’ye yatırım yapmaya devam ediyor
ve tüketicilere daha hızlı, daha güvenilir
ve kullanımı kolay SSD’ler sunmak için
58
haziran’14
özellikle ARGE konusuna çok yatırım
yapıyor. Geçtiğimiz sene çıkardığı SSD
840 EVO serisinin ardından bu sene
ultra ince bilgisayarlar için mSATA
arayüzüyle kullanabileceğiniz SSD 840
EVO mSATA'yı çıkardı.
Samsung SSD’lerin en büyük
özelliği SSD’lerin tamamıyla Samsung
üretimi olması. Dünyanın en büyük
Nand flash üreticisi olan Samsung en
iyi nand flashlarını Samsung markalı
SSD üretiminde kullanmaktadır. Ayrıca
SSD’nin tüm parçaları (dram, nad
flash, kontrolcü, yazılım, form faktörü)
Samsung mühendisleri tarafından
geliştirilip Samsung tarafından
üretilmektedir. Bu da ürünün daha
güvenilir olmasını sağlamaktadır.
Son olarak şunu belirtmek isterim
ki şu anda pazardaki tüm tüm
SSD’ler dâhili kullanım için ama harici
kullanılabilecek external SSD’lerin
çıkmasıyla SSD pazarı çok daha fazla
hareketlenecektir.
kapasiteler SSD’ler için düşünmesi için güç
kapasiteler değil.
İlk çıktığı dönemlere gidecek
olduğumuzda yani 2005 -2006 yılında
SSD’lerin GB başına sunduğu fiyat oranı
3 Dolar seviyesindeydi. Bu özellikle
kurumsal çözümler için çoklu alımlarda
ciddi bir fiyat yükü ortaya çıkartıyordu.
Bu rakamlar 2012 yılında GB başına
0.67 Dolar seviyesine kadar düştü. 2012
yılındaki rakamlara bakmaya devam
edersek, mekanik disk üreticilerinin yüksek
kapasiteli disk atılımları sayesinde GB
başına düşen maliyet 0.09 Dolar seviyesine
kadar düşmüştü. Yani SSD’lerin maliyetleri,
ilk çıktığı zamana göre ciddi anlamda
düşmüş olsa bile, hala mekanik disklere
göre maaliyet açısından yüksek kalıyordu.
SSD’lerin maaliyetlerinin uzun vadede
daha da düşeceği, yapılan analizlerde
göze çarpıyor. Rakamlara bakacak
olursak 2020 yılında SSD’lerin GB
başına maaliyeti 0.15 Dolara kadar
gerileyeceğini gösteriyor.
Günümüzdeki mekanik hard
disklerin GB başına maaliyeti 0.06 Dolar
seviyesindeyken, 2020 yılında 0.03 Dolar
seviyesine düşeceği ön görülüyor.
Yani SSD’lerin ilk dönemlerine göre
maaliyetlerin düştüğü fakat hard disklere
göre hala daha yüksek fiyat etiketine sahip
olduğu gerçeği değiştirmiyor.
Şirketiniz İçin Seçeceğiniz Diski
İyi Analiz Edin
SSD’ler yazımızın başından beri
belirttiğimiz gibi mekanik disklere göre
çok daha performanslılar. Fakat mekanik
disklere göre daha pahalılar ve fiyatına
göre kapasiteleri daha da sınırlı. İşte
bu noktada şirketlerin doğru tercih
yapmaları şart.
İyi bir tercihle, başarılı kombinasyonlar
yaparak hem performansı artırıp, hem de
fiyatları makul seviyede tutabilirler.
Kullanılmayacaklara İhtiyaç Yok. Şirket
İhtiyaçlarını İyi Analiz Edin
Her sistemin kullanım amacına göre disk
önermesi yapmak gerekiyor. Özellikle
ülkemizde kurumsal firmaların yaptığı
en büyük hatalardan biri de, ihtiyaçları
dışında alım yapmaları.
Örnek vermek gerekirse güvenlik
kameralarının kayıt yaptığı DVR
cihazlarına disk alacak olsanız,
burada SSD tabiki gereksiz bir tercih
olacaktır. Çünkü bu tip alanlarda yüksek
kapasite gerekirken, sadece anlık
kayıt yapılabilecek bir performans
MAKALE
aranıyor. Bu işlemi mekanik diskler
rahatlıkla yapacaktır.
Fakat grafik işleri yapan bir KOBİ’de,
tüm grafikerlerin kullandığı bilgisayarlara
4 TB kapasiteli mekanik diskler
yerleştirmek pek de mantıklı olmayacaktır.
Photoshop başta olmak üzere pek çok
ağır uygulama ve işletim sistemi böylece
mekanik disk üzerinde çalışacak ve
grafikerlerin kullandığı bilgisayarlar ne
kadar güçlü olursa olsun, performansı
tatmin etmeyecektir. İşte burada kullanım
oranı ve depolanacak verinin analizi çok
iyi yapılmalıdır.
SSD – Hard Disk Kombinasyonu
Yukarıda verdiğimiz örnekten devam
edecek olursak, 256 ya da 512 GB
kapasiteli kurumsal sınıf SSD’ler tercih
edilip, grafikerlerin bilgisayarları bu
diskler üzerinden çalıştırılabilir. Gerektiği
kadar depolama için çok fazla masrafa
kaçmadan 1 – 2 TB’lık depolama diskleri
alınabilir ya da ofislerde kullanılmak üzere
ortak NAS sürücüler temin edilebilir.
Böylece bilgisayarlar hem
performanstan taviz vermeyecek, hem de
yeterli depolama/yedekleme politikanızı
oluşturmuş olacaksınız.
Fiyat Farkı ile Performans Farkını
Karşılaştırmak Gerekirse; SAS ya da PCI
Express arabirimini kullanan profesyonel
SSD’ler ile SAS tabanlı mekanik diskleri
karşılaştıracak olduğumuzda, fiyat
anlamında farklılıklar küçümsenemeyecek
seviyede. Fakat performans farklılıkları,
fiyat farkından daha da yüksek. Bu yüzden
performans odaklı seçimlerde, SSD’ler son
derece yerinde tercihler olacaktır.
Peki farklılıklar ne alemde? SAS arabirimini
kullanan SSD’lerin sıralı okuma hizlarına
baktığımızda fiyatlarına göre saniyede 430
MB ile 925 MB arası performans değerleri
göze çarpıyor. Neredeyse saniyede 1 GB’lık
veri okuyabilecek performansında SAS
SSD’ler mevcut.
Mekanik disklerde ise sıralı okuma
hızları, saniyede 80 – 150 MB arasında
değişmekte. Özellikle büyük kapasiteli
aktarımlarda, yazma ve okuma hızlarında
düşüşler de görülebiliyor. Yani bir
işlem saniyede 130 MB aktarım hızıyla
başlamışsa, mekanik disklerde bu hız 50
MB/sn seviyesine göre düşebiliyor.
Performans farklılıklarına rastgele
erişim süreleri olarak bakarsak, makasın
çok daha fazla açıldığı görülüyor.
Orta fiyat aralıklarındaki SSD’lerden iki
modele bir göz atalım. Samsung 840 Pro
512 GB ve Intel SSD 730 Series 480 GB.
Samsung’un disk çözümü global
pazarlarda 400 Dolarlık bir fiyat etiketine
sahip. Intel’in çözümü ise yaklaşık 500
Dolar seviyesinde.
Mekanik disk üreticilerin SAS
arabirimli Enterprise ürünlerine
bakacak olduğumuzda, SeaGate’in
yüksek performanslı 15000 RPM dönüş
hızına sahip Seagate Enterprise 15K’a
baktığımızda 300 GB’lık diskin sıralı
okuma hızının saniyede 150 – 200
MB civarında olduğunu görüyoruz.
Yani 7200 RPM’lik disklerin iki katı
dönüş hızına sahip enterprise sınıfı
bir mekanik diskin bile okuma hızı,
ortalama bir SSD’nin yaklaşık 2- 3 kat
düşüğü. Fiyatına baktığımızda Seagate
Enterprise 15K3’ün global pazarda
232 Dolar civarında bir fiyata sahip
olduğunu görüyoruz. Yani ortalama SSD
çözümleriyle, en üst seviye mekanik
disk çözümlerinin performansına ve
fiyat duruma baktığımızda her şey net
bir şekilde görülüyor.
Seagate gibi kurumsal pazarda da
depolama çözümü üreten mekanik disk
tabanlı üreticilerin bile yavaş yavaş
üst segmentte SSD’ye kayması biraz da
yazımızı özetler nitelikte.
Performans SSD’de, Gelecek SSD’de
Artık taşınabilir bilgisayarlarda nasıl SSD
standardı oluşmaya başladıysa, üst seviye
performans gereken kurumsal çözümler
için de SSD devri gelmiş durumda.
SSD’lerin yükselen Pazar payları da
bunu kanıtlıyor.
Tabii mekanik diskler hiç
kullanılmayacak demiyoruz. Fakat artık
bu diskler sadece depolama odaklı ve
maaliyet odaklı çözümlerde kullanılmasını
tavsiye ediyoruz. haziran’14
59
Burak Bulutöz
ÖZEL DOSYA
[email protected]
En Değerli
Teknoloji Şirketleri
Günümüzde en çok kazandıran sektörlerden biri haline
gelen teknoloji sektöründe yer alan şirketlerden
hangileri en değerliler kategorisinde?
60
haziran’14
MAKALE
İ
çinde bulunduğumuz teknoloji çağında
her geçen gün ilerleyen teknoloji ile
büyümesini sürdüren şirketler arasında
öyle büyükleri yer alıyor ki, bazı şirketler
maddi olarak bazı devletlerden çok daha
büyük ve iyi durumda. Durum böyle olunca
teknoloji sektörünün çekiciliği yatırımcıların
iştahlarını kabartıyor ve onları hiç
durmayan bu pazara yönlendiriyor.
Yemek içmek gibi doğal bir şekilde
büyüyen ve gelişen teknoloji ürünlerinin
dağılımını göz önünde bulundurursak,
bu gün teknolojik alet girmemiş bir ev
bulmak oldukça zor olacaktır. Bu noktada
teknolojik alet olarak yalnızca bilgisayar
veya akıllı telefon düşünülmemelidir.
Buzdolabından, süpürge makinesine,
çamaşır makinesinden ampule kadar
bütün bu cihazlar teknolojik ürün
kapsamındadır. Bu cihazların hepsini
üreten,geliştiren ve bunlardan büyük kar
sağlayan şirketler bulunmaktadır. Tüm
bunların yanında, mevcut kullandığımız
ürünlere ek olarak her gün yeni bir cihaz
hayatımıza girmeye devam ediyor.
Yazılım ve İnternet Üzerinde
Çalışan Firmalar Daha Karlı
“Teknoloji Şirketi” denince akla yalnızca
donanım üreten somut şeyler ortaya
koyan şirketler gelmemeli. Geliştirilen
bir yazılım veya yazılan herhangi bir
bilgisayar programı tonlarca ağırlığa sahip
cihazlardan çok daha değerli olabilir.
Nitekim ortaya koyulan teknolojinin
değerini arttıran en önemli unsurlardan
biri insanlara ulaşılabilirliğinin kolay
olmasıdır. Sanal ortamda geliştirilen
bir yazılımı insanlığa ulaştırmak,
tonlarca ağırlıktaki makineleri insanlığa
ulaştırmaktan çok daha kolaydır.
Dünyanın gittikçe daha da sanallaştığını
düşündüğümüzde de donanım kanadından
çok daha karlı olan bölümün yazılım
bölümü olduğunu görürüz.
Ancak elbette bir makine icat etmek
veya onu geliştirmek ne kadar zor ve emek
isteyen bir işse, bir yazlım geliştirmekte o
kadar zor ve zahmetli bir iştir.
Günümüzde teknoloji deyince akla
gelen ilk şey akıllı telefonlar oluyor. Akıllı
telefonları tabletler ve bilgisayarlar takip
ediyor. Yeni trend ise giyilebilir cihazlar.
Bunlar buz dağının görünen yüzü dersek
abartmış olmayız. Teknolojinin son
kullanıcı tarafı oldukça renkli ve hemen
hemen her kullanıcının ulaşabildiği
ürünleri içermektedir. Buzdağının su
altındaki büyük kısmında ise Bilişim
Teknolojilerini ortaya koyan şirketler,
yazılım - program geliştiren şirketler ve
internet siteleri yer alıyor.
Hedef kitlesi son kullanıcılar olan
teknoloji şirketlerinin ortaya koydukları
kar oranları oldukça iyi bir seviyededir
ancak donanımı donanım yapan içerisinde
ki işletim sistemidir. Daha da ötesi çoğu
insanın hiç düşünmediği yerlerde bazı
sistemler kurulmuş ve bu sistemler
sayesinde bazı döngüler oluşmuştur. Bu
döngüyü oluşturan sektörden de bazı
şirketler milyarlarca dolar kazanıyorlar ve
her geçen gün büyümeye devam ediyorlar.
Listenin En Üsünde İki Amerikalı
Listede donanım üreten firmaların
bulunması oldukça doğal. Ancak teknoloji
devlerinin yer aldığı listede ikinci sırada
Microsoft yer alıyor. Bu da gösteriyor ki
yazlımsız donanım olmaz ve yazılımda en az
donanım kadar önemlidir.
Listenin birinci sırasında yer alan Apple
2013 mali yıl rakamlarına göre 104.3 milyar
marka değerine sahip olması ile karşımıza
çıkıyor. Apple’ın bir yılda marka değeri
değişim oranı ise %20. Amerikalı teknoloji
devinin geçtiğimiz yıl sağladığı toplam
kazanç ise 156.5 milyar dolar.
İkinci sırda yer alan Amerikalı şirket
ise dünyaca ünlü yazılım devi Microsoft.
Microsoft’un marka değerine bakacak
olursak 56.7 milyar dolarlık marka değeri
ile Apple’ın çok gerisinde olduğunu
görüyoruz. Microsoft bir önceki yıla göre
ise marka değerini yalnızca %4 oranında
değiştirebilmiş. Microsoft’un 2013 yılında
sağladığı toplam gelir ise 77.8 milyar dolar
olarak belirlenmiş. Bu noktada birinci sırada
yer alan Apple’ın ikinci sırada yer alan
Microsoft’a atıığı fark nerdeyse her alanda
iki katı olarak dikkat çekiyor.
Microsoft’un ardınan gelen şirket ise
yine bir Amerikalı şirket olan IBM’in marka
değeri 50.7 milyar dolar. Bir önceki yıla göre
yüzde 5 değer kazanan şirketin 2013 yılında
elde ettiği toplam gelir 104.5 milyar dolar.
Bir sonraki sırada ise dünyada en çok
ziyaret edilen internet sitelerinden biri olan
Google yer alıyor. Google’ın 2013 mar değeri
47.3 milyar dolarken şirketin geçtiğimiz
yıla göre kazandığı değer %26 oranında
değişmiş. Google’ın 2013 yılınd elde ettiği
toplam gelir ise 43.5 milyar dolar olarak
karşımıza çıkıyor.
Google’ın ardından gelen Intel 30.9
milyar dolarlık bir marka değerine sahip.
Bunun yanı sıra Intel bir önceki yıla göre
%4 oranında değer kaybetmiş. Şirketin
geçtiğimiz yıl elde ettiği gelir ise 53.3 milyar
dolar olarak kayıtlara geçmiş.
Akıllı telefon piyasasında rekabete
girdiği Apple’ın çok gerisinde kalana
Samsung En Değerli Teknoloji Şirketleri
listesinin altıncı sırasında yer alıyor.
Bu da demek oluyor ki piyasda süren
rekabet rakamlara tam olarak yansımıyor.
Samsung’un 2013 marka değeri 29.5
milyar dolar. Koreli şirket bir önceki yıla
göre ise %53 büyümüş. Samsung’un 2013
yılında kasasına koyduğu toplam para ise
181 milyar dolar.
Bu rakamlar ışığında Apple’ın marka
değeri olarak Samsung’u geçtiği sonucu
ortaya çıksada. 2013 yılında elde edilen
gelir rakamlarında da Samsung Amerikalı
rakibini geride bırakmış durumda.
Samsung’un ardından gelen Cisco’nun
marka değeri 27 milyar dolarken, şirket
bir önceki yıla göre marka değeri olarak
%3 büyüme sağlamış. Şirketin 2013 yılı
içerisindeki geliri ise 48.6 milyar dolar.
Oracle şirketinin marka değeri ise
26.9 milyar dolar olarak karşımıza çıkıyor.
Marka değri olarak yüzde 4 büyüme
sağlayan şirketin 2013 yılı marka geliri 37.2
milyar dolar olarak kayda geçmiş durumda.
Bir sonraki sırada yer alan Amerikalı
telekomünikasyon şirketi AT&T’nin marka
değeri 24.2 milyar dolar. Şirket bir önceki yıla
göre yerinde saymış görünüyor ve büyüme
göstermemiş. Şirketin 2013 yılında elde ettiği
marka geliri ise 126.4 milyar dolar.
Listenin son sırasında yer alan SAP son
sırada olmasına rağmen oldukça kayda
değer bir değere sahip. 19.6 milyar dolar
marka değerine sahip olan şirket bir önceki
yıla göre yüzde 28 büyüme kaydetmiş.
SAP’nin 2013 yılı içerisinde elde ettiği gelir
20.3 milyar dolar olarak kayıtlara geçmiş.
En değerli teknoloji şirketlerinin
bünyelerinde bulundurdukları çalışan
sayılarına baktığımızda karşımıza ilginç bir
istatistik çıkıyor. En az çalışan sayısına sahip
iki Amerikalı dev teknoloji şirketi Apple
ve Google dünyanın en değerli teknoloji
listesinin zirvesinde yer alıyor. Bu da
gösteriyor ki teknoloji söz konusu ise kişi
sayısı değil niteliği büyük önem arz ediyor.
Sonuç olarak Forbes’ın açıklamış
olduğu “Dünyanın En Büyük Şirketleri
2013” listesine bakacak olursak dünya
devi bankaların, akaryakıt şirketlerinin,
holdinglerin ve finans kuruluşlarının
arasında 15. Sırada yer alan Apple ve
21. Sırada yer alan Samsung teknoloji
sektörünün ne denli önemli ve büyük bir
sektör olduğunu gösteriyor. haziran’14
61
İlkay Zaman
ÖZEL DOSYA
[email protected]
Hangi Operatörün
Telefonu Daha Akıllı?
Uygun fiyatları ve sunulan kampanyalarla beraber avantajlı
görünen operatör telefonları, özellikle KOBİ’ler için büyük
önem taşıyor. Operatörlerin sunduğu akıllı telefonlarının
performanslarını ve avantajlarını sizler için inceledik
H
ayatımızın değişilmez parçası
halini alan akıllı telefonlar teknoloji
gündeminde en sık karşımıza çıkan
cihazlar arasında yer alıyor. Elbette
teknoloji akıllı telefondan ibaret değil ama
son kullanıcı olarak tabir edilen kullanıcı
kitlesi için günümüzde en popüler teknolojik
cihazlar akıllı telefonlar.
Bu durum biraz da yeni çıkan bir
cihaz türünün bir dönem popülerliğini
sürdürmesinden kaynaklanıyor. Benzer
örnekleri geçmişte farklı cihazlarda da
görmemiz mümkün.
Örnek olarak bilgisayarların ilk olarak
popüler olduğu dönemi düşünecek olursak
eğer, teknolojiyle ilgili insanların daha çok
bilgisayarlar hakkında konuşmasından daha
doğal bir şey olmadığını görebiliriz.
Popülerliğini uzun süre sürdüreceğe
benzeyen akıllı telefonlar, her geçen gün
teknik özellik ve tasarım anlamında gelişim
göstermeye devam ediyor. Öncelikle cep
telefonlarının hayatımıza nasıl girdiğine,
hangi süreçlerden geçerek bugünkü halini
aldığını ve nasıl akıllandıklarını hatırlamakta
fayda var.
Akıllı Telefonlardaki Hızlı
Değişim Dikkat Çekiyor
İlk cep telefonu 1973 yılında Motorola’da
mühendis olarak çalışan Martin Cooper
tarafından geliştirilmişti. 1 kg’dan daha ağır
olan dünyanın ilk cep telefonunun tam dolu
bataryası ile yapılabilen görüşme süresi
yaklaşık 20 dakika olarak kayıtlara geçmiş.
Dünyanın ilk cep telefonunun geliştiricisi,
kendi geliştirdiği telefonun konuşma
süresinin gelişen teknolojiyle birlikte
geride kalmasıyla ilgili ilk cep telefonunun
konuşma süresinin insan sağlığı açısından
62
haziran’14
MAKALE
zarara sebep olmayacak seviyede olduğu
açıklamalarında bulunmuştur. 1 kg ve
bataryası yalnızca 20 dakika görüşme
yapmaya yetecek güçte olan bu cihazın
fiyatı ise 3.995 dolardı.
1973’te görücüye çıkan bu cihazın
popülerleşmesi, daha kullanılabilir
hale getirilmesi ve daha önemlisi satın
alınabilir bir fiyata kavuşması yaklaşık
15-20 yıl aldı. Bazı ülkelerde daha
erken popülerleşen cep telefonlarının
çeşitlenmesi ve değişik modellerle tam
anlamıyla kullanıcıların kullanımına
sunulması 2000’li yılların başını buldu.
Cep telefonları tüm dünyada
popülerliğe kavuşmasının ve kullanıcılar
için vazgeçilmez cihazlar arasındaki
yerini almasının ardından, her geçen
yıl daha da geliştirilerek kullanıcıların
beğenisine sunuldu.
Apple’ın pazara bomba gibi düşen
iPhone projesinin ardından, neredeyse
tüm teknolojik cihaz üreticisi şirketler
akıllı telefon sektörünün potansiyelini
fark ederek bu alanda yatırım yapmaktan
geri kalmadılar. Cep telefonlarının
akıllı telefonlara dönüştüğü bu evrim
döneminde Nokia gibi bazı dev cep
telefonu üreticileri duruma adapte
olamayarak geride kalırken, cep telefonu
anlamında çok iddialı modellere sahip
olmayan ancak akıllı telefon akımına
çabuk adapte olan Samsung gibi şirketler
tam anlamıyla atağa kalktılar.
Akıllı telefon piyasasındaki yarış
kızışmış ve tam anlamıyla kıran kırana
bir rekabet ortamı oluşmuştu. Bu
ortamın kullanıcı tarafını ilgilendiren
iki ana konusu; akıllı telefonların teknik
özellikleri ve fiyatlarıydı. Fakat her geçen
gün hayatımızın her anında vazgeçilmez
hale gelen akıllı telefonlar, iş dünyasının
da kaçınılmazları arasında yerini çok
geçmeden almayı başardı. Taşınabilir
bilgisayarlar ve akıllı telefonlar, iş dünyası
tarafında teknolojinin en vazgeçilmez
iki ürünü olarak şirketlerdeki yıkılmaz
yerlerini aldılar. Peki, şirketiniz için akıllı
telefon tercihi yaparken nelere dikkat
etmeniz gerekiyor? Toplu alımlarda hangi
operatörün sunduğu telefonun şirketiniz
için daha iyi bir tercih olduğunu
performans açısından sizler için mercek
altına aldık.
Şirketler İçin Akıllı
Telefon Seçimi
Hangi sektörde olursa olsun teknolojiyi
yakından takip etmek her şirket için
oldukça önemlidir. Teknolojinin artık
iş dünyasında kaçınılmaz hatta bir
zorunluluk olduğunu unutmamak
gerekir. Hem şirket içinde hem de sahada
iletişimin sağlıklı bir şekilde yürümesini
sağlayamayan şirketler ciddi sorunlarla
karşılaşacak ve rekabetten geri kalmaya
mahkum olacaklar.
Günümüzde şirketlerin çalışanlarına
sağladıkları olanakların başında hayati
önem taşıyan taşınabilir bilgisayar ve
akıllı telefonlar geliyor. Her ortamı bir
ofise dönüştürebilen bu ikili, çalışanın
kesintisiz bir şekilde çalışmasına olanak
sağlarken, iş verimliliğini de yüksek
seviyede tutuyor. Aynı zamanda müşteri
ilişkilerinin de çalışan ve şirket üçlüsü
arasında devamlılığını sağlayarak,
karlılığa da etki etmesini sağlayan bu
cihazlar, işletmeler için neredeyse su ve
hava kadar gerekli.
Fakat akıllı telefonların donanımsal
anlamda tek başına bir şey ifade
ettiklerini söylemek anlamsız olur.
Şirketiniz için bu denli kritik bir önem
taşıyan akıllı telefonlar, konuşma,
mesaj ve internet paketleri olmadan
hatta günümüzün gereksinimleri olan
çeşitli uygulamalardan yoksun bir halde
şirketiniz için faydalı bir cihazdan çok,
ölü yatırım halini alabilirler.
Şirketlerin başlıca konu başlıklarından
biri de, teknolojik altyapılarına en uygun
platforma sahip ya da en kolay entegre
edebilecekleri cihazları seçmeleridir. Bu
da tıpkı diğer etkenler kadar şirketler
için hayati önem taşıyor. Aksi taktirde
altyapıyla düzgün bir iletişim kuramayan
akıllı telefonlar, cihaz karmaşasına ve
hatta güvenlik açıklarına sebebiyet
verebilir. Bu da şirketinizde olmasını
istediğiniz en son şeylerden biridir.
İşte tam bu noktada işletmelerin
imdadına GSM operatörleri çeşitli
cihazları ve bu cihazlarla beraber sunulan
kampanyalarıyla yetişiyorlar. Ülkemizde
faaliyet gösteren üç GSM operatörünün de
birbirinden avantajlı kampanyaları şirketleri
haziran’14
63
MAKALE
cezbediyor. Sunulan uçtan uca çözümler
sayesinde işletmeler, bir taşla iki kuş vurarak
hem akıllı cihaza hem de bu akıllı cihazları
en performanslı şekilde koşturacak olan
kampanyalara kullanabiliyorlar.
Turkcell, Vodafone ve Avea’nın
şirketlere özel olarak sunduğu tarifler
ve kampanyaları bir kenara bırakıp,
bu operatörlerin son dönemde kendi
markaları ile piyasaya sürdükleri
akıllı telefonlara bakacak olursak eğer,
ortaya konulan işin küçümsenmeyecek
boyutlarda olduğunu görebiliriz.
Cihazların Performans
Karşılaştırması
Turkcell, Vodafone ve Avea’nın akıllı
telefonları tekil kullanıcıları hedeflediği
kadar şirketleri de hedefliyor. Performans
anlamında oldukça başarılı cihazlar
piyasaya süren operatörler, markaları ile
sundukları cihazlarına ek olarak oldukça
karlı tarifeler ile şirketlerin dikkatini
çekmeyi başarıyorlar.
64
haziran’14
Akıllı telefon piyasasında bulunan
giriş ve orta seviye cihazlara alternatif
olabilecek cihazlar üreten GSM
operatörleri, kendi markalarıyla
sundukları akıllı telefonlarıyla bir adım
öne geçmeyi planlıyorlar. Bu noktada
hangi operatörün akıllı telefonunun
şirketler için daha avantajlı olduğunu
görebilmek için cihazlara yakından
bakmak en doğrusu olacaktır.
Tukcell T40
İlk olarak Turkcell’in akıllı telefonu
T40’ı inceleyecek olursak, öncelikle
cihazın sade bir tasarıma sahip
olduğunu söyleyebiliriz. T40’ın sade
tasarımına ek olarak kalınlığının bazı
kullanıcıları rahatsız edebileceğini
eklemekte fayda var. Turkcell’in akıllı
telefonunun ağırlığı ise 130 gram. Bu da
telefonun gayet makul bir ağırlığa sahip
olduğunu söyleyebiliriz.
4 inçlik 800x480 piksel çözünürlüğe
sahip ve TFT IPS ekranı bulunan
Turkcell T40, 5 megapiksellik arka ve
0.3 megapiksellik ön kameraya sahip.
Bunlara ek olarak T40’ın kamerasının
otomatik odaklama özelliğine ve flaşa
sahip olduğunu ekleyebiliriz.
4.1.2 Jelly Bean Android sürümü ile
gelen T40, özel bir Turkcell arayüzüne
sahip. Cihazda Qualcomm Snapdragon
S4 1.2 çift çekirdekli işlemciye ek
olarak 1 GB RAM bulunuyor. Teknik
yeterliliği sayesinde T40, kendisi için
özel tasarlanan arayüzü kolaylıkla
ve devamlılık sağlayacak bir şekilde
çalıştırabiliyor. 4 GB’lık dahili depolama
alanının yanı sıra microSD kart ile
cihazın depolama alanı 32 GB’a kadar
arttırılabiliyor.
Bir akıllı telefon için en önemli
özelliklerden biri de; aktif kullanımda
hayatta kalan şarj süresidir. Turkcell
T40’ın 1600 mAh’lik bataryası yaklaşık
8 saat telefon görüşmesi yapabilmeye
olanak sağlıyor. Bu konuşma süresinden
yola çıkacak olursak T40’ın kendi
segmenti için yeterli seviyede bir
bataryaya sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Turkcell T40’ın diğer teknik özellikleri
arasında; NFC, GPS, Bluetooth 4.0, Wi-Fi
yer alıyor. Turkcell T40’ı rakiplerinden
ayıran özelliği ise sahip olduğu kolay
arayüz eklentisi. T40’ın arayüzü klasik bir
akıllı cihaz arayüzüne benzerken, akıllı
telefon konusunda çok fazla tecrübeli
olmayan kullanıcıların bile kolaylıkla
kullanmasını sağlayacak şekilde
tasarlanmış.
Turkcell T40, kolay arayüzü sayesinde,
daha büyük yazı karakterleri, sesli tuşlar,
acil arama butonu ve sallayarak ana
ekrana dönme özellikleriyle kullanım
kolaylıkları sağlıyor.
Bu noktada T40’ın şirketler için
tercih edilebilirliğini düşünecek
olursak, Turkcell’in akıllı cihazının
bir iş telefonu olarak gayet yeterli
olacağını söyleyebiliriz. Özellikle kolay
kullanım arayüzü ile tüm çalışanların
rahatlıkla kullanabileceği bir telefon olan
Turkcell T40, siyah, beyaz ve kırmızı
renk seçenekleriyle de kullanıcılarına
alternatifler sunuyor.
Vodafone Blade V
Parlak kasa tasarımı ile karşımıza
çıkan Vodafone Blade V, ilk bakışta
gayet şık bir akıllı cihaz izlenimi
yaratıyor. 4 inçlik 480x800 çözünürlükte
bir ekrana sahip olan cihazın kalınlığı
ise 10.9 mm. Bunun yanı sıra
MAKALE
cihazın ana kamerası 5 megapiksel
ve ön kamerasının da 0.3 megapiksel
VGA olduğunu görüyoruz.
Genel anlamda sade bir tasarıma
sahip olan Blade V’nin arka yüzeyinde
yalnızca Vodafone logosu bulunuyor.
Bu da cihazın sadeliğine katkıda
bulunan unsurlardan biri olarak ön
plana çıkıyor. Ek olarak cihazın 130
gram ağırlığına sahip olduğunu ve
bu ağırlığın kullanıcılar için ideal
olduğunu söyleyebiliriz.
Android 4.1 Jelly Bean sürümü
ile gelen cihazın giriş ve orta
sınıf kullanıcıları hedeflediğini
hatırlatmakta yarar var. 1.2 Ghz 4
çekirdekli Qualcomm Snapdragon
işlemciye sahip olan Blade V, 1 GB
RAM’e sahip. Cihazın teknik özellikleri
kurumsal alanda kullanım için oldukça
yeterli. 4 GB dahili depolama alanına
sahip olan cihazın depolama kapasitesi
microSD kart desteği sayesinde 32
GB’a kadar arttırılabiliyor.
Vodafone’un akıllı cihazının şarj
performansına bakacak olursak;
1800mAh’lik bir bataryaya sahip
olan Blade V, konuşma süresinin 8
saat olduğunu görüyoruz. Bunun
yanı sıra cihazda, dijital pusula, ışık
sensörü, hareket sensörü, GPS özelliği,
Bluetooth 4.0, Wi-Fi ve Wİ-Fİ Direct
özellikleri mevcut
Vodafone Blade V kullanıcılarına
özel uygulamalarla geliyor ve cihazın
arayüzü gayet anlaşılır olması
dikkat çekiyor.
Sonuç olarak Vodafone Blade V’nin
giriş ve orta seviye bir akıllı telefondan
beklenen ihtiyaçlara cevap veren bir
cihaz olduğunu söyleyebiliriz. Şirketler
için mantıklı bir seçenek olabilecek
cihaz uygun tarife ve akıllı telefonu
bir araya getirmesi ile ön plana
çıkıyor. Ayrıca Blade V’nin uzun süre
sorunsuz çalışması kullanım amacına
bakıldığında rakiplerinden bir adım
öne çıkmasını sağlıyor.
Avea inTouch 3
Avea’nın inTouch serisinin son üyesi
olan inTouch 3, arka kapağı parlak
bir görünüme sahip. Cihazın arka
yüzünde bulunan 5 megapiksellik
kameraya ek olarak cihazın adı ve
Avea logosu bulunuyor.
Ekranı rakiplerine göre daha
büyük olan Avea inTouch 3, 4.5 inçlik
480x854 çözünürlükte bir ekrana
sahip. Avea rakiplerine nazaran bir
farklılık yaratmaya çalışmış fakat bunun
altını dolduramamışa benziyor. Ekran
büyüklüğünün arttığı fakat çözünürlüğün
artmadığı akıllı telefon, piksel yoğunluğu
açısından rakiplerinin gerisinde kalıyor.
inTouch 3’ün ön tarafında 0.3
megapiksellik bir kamera bulunuyor.
Genel anlamda cihazın dış görünümünü
değerlendirecek olursak; rakiplerine göre
daha ince ancak 140 gram ağırlığıyla 5
gram fazlalığa sahip olduğunu görüyoruz.
Android 4.2.2 Jelly Bean ile gelen
Avea inTouch 3’ün 1.3 Ghz çift çekirdekli
MT-6572 işlemci, 1 GB RAM ve 4 GB’lık
dahili depolama alanı bulunuyor. Turkcell
ve Vodafone’un daha performanslı
olan Snapdragon işlemci çözümlerine
göre geride kalan MT-6572, özellikle
performans açısından cihazı rakiplerinin
gerisinde bırakıyor.
Avea akıllı cihaz serisinin yeni üyesinin
bataryasının ne kadar güçlü olduğuna
bakacak olursak eğer; 1800 mAh’lik
bataryası bulunan cihazın kullanıma göre
değişkenlik göstermekle beraber 1 günlük
sürede ucu ucuna yettiğini söyleyebiliriz.
Bu durum özellikle şarj sorunu yaşamak
istemeyen saha çalışanları için bir kabus
halini alabilir.
Avea inTouch 3’ün diğer teknik
özellikleri arasında; GPS, Wi-Fi,
Bluetooth yer alıyor. Kullanıcılarına özel
uygulamalarıyla gelen telefonuna en
dikkat çekici özelliklerinden biri de; sahip
olduğu etkileyici arayüz. Bu etkileyici
arayüz, üründe kullanılan işlemcinin
daha performanslı olması şartıyla daha
etkileyici olabilirdi fakat beklenilen
etki yaratılamamış.
Avea inTouch 3’ün, Turkcell T40 ve
Vodafone Blade V’ye göre daha zayıf bir
performansı olduğunu belirtelim. Ayrıca
şirketler için akıllı telefonların kullanım
alanlarının gayet geniş olduğunu göz önünde
bulunduracak olursak eğer, toplu alımlarda
ya da genel kullanımda performans
yetersizliğiyle Avea inTouch 3’ü üzülerek
listenin son sırasına koyuyoruz. haziran’14
65
SON SÖZ
Tolga Cem Küçükyılmaz / Yazı İşleri Müdürü
[email protected]
2014’ün İlk Çeyreği İtibariyle
En Değerli Markalar Listesi
Millward Brown’un hazırladığı son rapora göre internet devi
Google, Apple’ı marka değeriyle geride bıraktı. İşte ilk yüzde
yer alan teknoloji firmaları ve yaşanan değişiklikler
R
esmi rakamlara ek olarak her sektörde araştırma ve analiz rakamları da oldukça önemli.
Araştırma ve analiz şirketi Millward Brown, yayınladığı son raporunda en değerli 100 dev
şirketi sıraladı ve değerlerini ortaya koydu. Araştırmadaki en ilginç değişikliklerden biri
de Google’ın Apple’ı geçmesi oldu.
Google, değerini yüzde 40 artırdı
Geçtiğimiz yıla göre yüzde 40‘lık değer artışı sağlayan Google, 159 Milyar Dolarlık marka değeriyle
birinci sıraya yerleşmeyi başardı. İkinci sırada 148 Milyar Dolar değere sahip olan Apple bulunuyor.
Geçtiğimiz yıla göre yüzde 20 değer kaybeden Apple, Google’ın gerisinde kaldı.
Google daha da yükselecek gibi gözüküyor
Araştırmalara göre Android işletim sistemini başarılı bir şekilde büyüten internet devi, Android Wear
ile giyilebilir cihazlarda da boy göstermeye başlayacak. Market gelirlerini böylece daha da artıracak
olan firma, Glass ve Project Ara gibi yenilikçi projelerine devam ediyor. Tüm bunlara ek olarak
Motorola’nın başarılı bir şekilde yoluna devam etmeye başlaması ve Play Store üzerinden yapılan
ünlü telefonların Play Edition sürümleri ve Nexus modelleri de Google’ın başarıları olarak görülüyor.
Son olarak firmanın gelirlerini artıran en büyük kalemler arasında Chrome OS, Google Drive’ın
başarılı büyümesi, Chrome uygulamaları, Google reklamları ve YouTube gibi hala büyümeyi sürdüren
devler de bulunuyor. Bu tip avantajları topladığımızda, Google’ın önümüzdeki dönemde de gelirlerini
artırabileceğini öngörebiliriz.
Kurumsal tarafta Google Apps’in ve Drive’ın başarısı da azımsanmayacak seviyede.
Araştırmaya göre en değerli şirket sıralaması nasıl?
İlk sırada Google, ikinci sırada da Apple’ın bulunduğu analiz sonuçlarında üçüncü sırada IBM yer
alıyor. 108 Milyar Dolar değeriyle üçüncü sıradaki IBM’i ise 90 Milyar Dolar ile Microsoft izliyor.
Microsoft’un özellikle son yıllarda Apple ve Google’ın pek çok açıdan geride kaldığını görüyoruz.
Bakalım son Windows 8.1 ve Windows Phone 8.1 atılımları firmanın değerini biraz da olsa yukarı
çekmesini sağlayabilecek mi göreceğiz.
İlk yüzde dikkati çeken isimler
21. sırada 36 milyar dolar ile Facebook yer alıyorken, Samsung’un 26 milyar dolar ile 29. sırada
olduğunu görüyoruz. Özellikle yazılım ve hizmet tarafının daha çok kazandırdığını Apple ve Google
ile Samsung’u karşılaştırdığımızda daha da iyi anlıyoruz. Sıralamanın 71.‘si olan Twiter ise 14 milyar
dolarlık bir değere sahip.