Z - ITO

Yayın No: 1996 - 55
İSTANBUL TİCARET ODASI
TÜRK TARIMINDA BUĞDAYIN
YERİ VE ÖNEMİ
Ö N SÖZ
Dünyamızda
gelişmişlik
düzeyi
ne
ülkelerin ekonomilerinde tarımın
özel
bulunmaktaCııraTa.rımsal üretimde
ülkeler
kar'iılayabilmeyi
Tarımsal
ana hedef
üretim
olaı-ak
içinde
dayanmış
büyük
bir
iklim
besin
bütün
öneme sahip ve Dünya
tahıl
maddesi
olan
tanışması
ve günümüze kadar bu önemini
Buğday, değişik
yetiştirilebilmesi ucuz
olsun
belirlemektedirIer.
nüfusunun beslenmesinde temel
besin
ürünlerinden buğday iJe
insanoğlunun
yıllarına
olursa
bir
yeri
ve önemi
kendi gereksinimıerini
ve
kaynağı
M~Ö.
7000
korumuştur.
koşullarında
yanında taşınması
toprak
olması
depolanması ve işlenme
kolaylığı
nedeniyle
beslenmesi için vazgeçilmez
temel
bir
Dünya
ürün
nüfusunun
özelliği
taşımaktadır.
Bütün Dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de tarım
"ektörü ve bu sektör içersinde yeralan buğdayın ekonomimizde çok
önemli bir yeri vardJ.r.Dünyada tahıl ülkesi olarak kabul edilen
ve kendine yeterli
ülkeler
aras.1.nda
yeralan ülkemiz,
son
y_tllarda iklim şartlarındaki olumsuz gelişmeler nedeniyle bir
takım sorunlar yaşanmasına neden olmuştur.
Odamız, ülkemiz
ekonomisinde önemli bir yere sahip olan
buğdayın, cumhuriyetimizin kuruluşundan
bugüne kadar geli~imini
incelemek, sorunları.nı tespit et.rnek amacıyla
"Türk Tarımında
Buğday Yeri ve
Önemi"
adlı
sözkonusu
bu
araştırmayı
hazırlamıştır ~ Bu araştırmarnızda t buğdayı.n
tanımı, üretimi
tüketimi dış ticareti, destekleme
politikaları,
dağıtım
ve
pazaı-lama kanalları ile birlikte Dünya üretimi incelenmiştir.
Hazırlanan
faydalı
eleman].
bu
araştırmamızın
üyelerimize ve
kullanıcılara
olmasını diler, araştırmayı hazırlayan İstatistik Şubesi
Hilal Ömeroğlu'na t.eşekkür ederim.
Genel Sekreter
Prof Dr.
İsmail Özaslan
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
ÖNSÖZ
GİRİŞ
1
I)
BUĞDAYIN TANIMI
1
II)
BUĞDAY ÜRETİMİ VE VERİMİ
A) Buğday Üretimi
B) Buğday Verimi
C) Buğday Üretim ve Verim Projeksiyonu
3
3
8
11
III) BUĞDAY TÜKETİMİ
1 2
IV)
BUĞDAY TARIMINDA TOHUMLUK KULLANIMI
14
V)
BUĞDAY TARIMINDA GÜBRELEME
1 1
VI)
TARIM VE BUĞDAYDA DESTEKLEME POLİTİKALARI
20
A) Toprak Mahsûlleri Ofisi 'nin (TMO) Misyonu
B)Buğday Destekleme Alım Fiyatları ve Politikaları.
1- Prim Sistemi
2- Buğday Ürününde Sertifika Uygulaması
•
C)Tarımsal Destekleme Politikasının Neden olduğu
Sorunlar
•
•
21
24
27
28
3
0
VII) BUĞDAYIN DAĞITIM KANALLARI VE PAZARLANMASI
32
VIII)TÜRKİYENİN BUĞDAY TİCARETİ
34
.
A)Buğday ihracatı
B)Buğday İthalatı
IX)
X)
GAP PROJESİNİN BUĞDAY TARIMINA ETKİLERİ
UN VE UNLU GIDALAR SANAYİİ
A)
B)
C)
D)
E)
XI)
34
34
Ekmek Sanayi
Un Sanayi
. .
Bisküvi Sanayi
•
Makarna Sanayi
Un ve Unlu Gıda Sanayinde Sorun
ve Çözüm Önerileri
. . . .
DÜNYA BUĞDAY ÜRETİMİ
KAYNAKÇA
41
•
42
43
43
48
50
52
5
4
GİRİŞ
İnsan beslenmesinde ekmeğin hammaddesini
oluşturan, bunun
yanında hayvan besiciliği
ve
endüstride
yaygın
biçimde
kullanılan buğdayın üretimi,tüketimi
ve
ticareti
ülke
ekonomilerinde büyük önem taşımaktadır.
Serin iklim
tahılları
içinde yer alan buğday,
ülke
nüfusundaki vazgeçilmez yeri,ekolojik,tarımsal ve sosyo-ekonomik
önemi nedeniyle Cumhuriyetin kuruluşundan beri devlet tarafından
desteklenen ürün olmuştur.Uzak Doğu ve Latin Amerika ülkeleri
dışındaki Dünya ülkelerinde büyük önem taşıyan buğday
stratejik
bir ürün olarak kabul edilmektedir.
I)
BUĞDAYIN TANIMI
Yeryüzünde kültüre alınan ilk bitkilerden biri olan buğday
değişik
iklim ve
toprak
koşullarında
yetiştirilebilmesi
bileşiminde karbonhidrat, nişasta
,protein bazı
vitamin
ve
mineral maddeleri bulundurması, değerli ancak ucuz bir besin
kaynağı olması,taşınma,depolanma
ve işlenmesinin kolay olması
gibi özelliklerinden dolayı
hızla
artan
dünya
nüfusunun
beslenmesinde vazgeçilmez bir ürün özelliği taşımaktadır.
Dünyanın en eski ve en önemli tahıl ürünlerinden biri olan
buğday tarımının başlangıcı
M.Ö.7000
yılına
uzanmaktadır.
Ortalama 80-160 cm kadar boy atan buğday bitkisinin
boğumlu
ve genellikle içi boş bir gövdesi
,ince uzun yaprakları ve
başakçıkların birleşmesiyle oluşmuş başak biçiminde
çiçekleri
vardır.Genellikle kavuzlu olan buğday tanesi 3-10 mm uzunluğunda
3-5 mm çapındadır ve ortasında uzunlamasına bir yarık bulunur.
Uzun bir geçmişi olması ve çok önemli tarım bitkisi olarak kabul
edilmesinden dolayı bilinen buğday türlerinin bir çok
çeşidi
üretilmiştir.
Kromozom sayısına dayanarak
başlıca türleri şunlardır:
üç
grupta
toplanan
a)Yedi çift kromozomlu grubun yabanıl formu
Boeoticum ile kültür formu olan Kaplıca Buğdayı.
buğdayın
olan Triticum
b) 14
çift
kromozomlu
grubun
yabanıl
formu
olan
T.Dicoccoides ile kültür
formları
olan Gernik
(T.Dicoccum)
buğday, makarnalık buğday yada sert buğday adıylada
bilinen
Durum Buğdayı (T.Durum), Turna gagası ya da Polonya
buğdayı
(T.Polonıcum),Doğu Buğdayı (T.Carthlicum),kaba
tahıl
^ yada
İngiliz Buğdayı (T.Turgıdum) ve Turnadili Buğdayı (T.Turanicum).
c) 21 cift kromozomlu grubun kültür formları olan ekmeklik
buğday ya da
yumuşak
buğday
(T.Vulgare),Toptaş
Buğday
(T.Compactum) ve Kavuzlu Buğdaydır
(T.spelta).Bütün dünyada en
çok üretilenleri ekmeklik buğday,makarnalık
durum buğdayı
ve
ekmeklik unun yanı sıra kek,bisküvi kurabiye ve pasta unlarının
yapımında kullanılan topbaş buğdaydır.
~2~
Buğday kuzey kutup dairesinden Ekvatora yükseltisi deniz
düzeyinin altında olan yerlerden 3000 m yüksekliğe ve 30 cm den
daha az yağış alan bölgelerden
160 cm den fazla yağışı olan
bölgelere kadar çok
çeşitli
iklim
ve toprak
koşullarında
yetişebilirse de en uyum gösterdiği yerler 30-90 cm yağış alan
ılıman bölgelerdir.
Buğday tarımında bölgedeki kış koşullarının şiddetine göre
kışlık ve yazlık olmak üzere başlıca iki tip ekim yapılır.
Kışlık buğdayın ekim zamanı her yerde güz dönemi özellikle
Ekim ve Kasım aylarıdır.Yazlık buğday genellikle ilkbaharda daha
çok Şubat ve Mart aylarında ekilirse de kışın yumuşak geçtiği
yerlerde güz aylarında da ekim yapılabilir.
Kuru iklimlerde yetişen buğdaylar genellikle sert tiptendir
ve % 11-15
protein ile dayanıklı glüten
( esnek
protein)
içerir.Nemli iklimde yetişen buğdaylar ise daha yumuşaktır ve
% 8-10 protein ile dayanıksız glüten içerir.
Buğdaydan unun dışında özellikle yumuşak ekmeklik buğdaydan
nişasta sert durum buğdayından ise daha çok makarna yapımında
kullanılan irmik elde edilir.Bulgur ve yarma denilen dış kabuğu
soyulup kaba öğütülmüş taneleri
Türkiyede
pilav
ve
başka
yemeklerin hazırlanmasında çok kullanılr.
f
Üretilen ve
büyük bölümü besin olarak tüketilen
buğdayın
yaklaşık % 1 0 u tohumluk olarak saklanırken az bir bölümüde
sanayide nişasta, malt, dekstroz, glüten ve alkol
üretiminde
kullanılmakta, düşük kaliteli öğütme artıkları ise hayvan yemi
olarak değerlendirilmektedir.
f
insanların beslenmesinde başlıca enerji kaynağı olan buğday
tanesinin bileşimi iklim ve toprak özelliklerine göre büyük
farklılıklar gösterir.
Genel olarak buğday tanesinin % 12'si su,% 70'i karbonhitrat
% 12 si protein ,% 2 si yağ, % 1.8 si mineraller, % 2.2'i ise
kaba liflerdir.Ayrıca B vitaminleri grubundan
tiyamin
( Bl
vitamini), riboflavin (B2 vitamini) ve niyasin ( nikotinik asit)
ile az miktarda A vitamini bulunur.
Ancak öğütme sırasında bu vitaminlerin en bol bulunduğu kepek ve
tohum özü undan
ayrılır.lOOgr
buğday
yaklaşık 330 kalori
vermektedir *
ülkemizde 1920 yılından beri yürütülen ıslah ve adaptasyon
çalışmaları sonucu 41 ekmeklik buğday ve 18 makarnalık buğday
çeşidi üretim programına kazandırılmıştır.1960 yılından
sonra
ise buğdayda verimi ve üretimi artırmak amacıyla dünyada ekimi
yapılan bazı buğday çeşitleri ülkemize getirilmiştir.
Bunlardan Meksika
buğdayı
olarak
adlandırılan
ve
başlıcalarını Lerna Rojo-64, Penjamo-62 çeşitlerinin oluşturduğu
buğdayların ekimi yapılmış Rusyadan getirilen Bezostaya-1 çeşidi
ise üretime alınmıştır.
-3Türkiyede kendiliğinden yetişen ve ekimi yapılan 100 ü aşkın
buğday çeşidi içinde
en büyük „pay; ekmeklik buğday, durum
buğdayı ve topbaş buğdayındır.
Üretim ve
tüketim içinde en
büyük paya sahip olan T.Aestivum
tipi bu buğdaylar
kullanım
şekillerine göre 8 tipe ayrılmaktadırlar.
Bu çeşitlerden
sert kırmızı yazlık,sert kırmızı kışlık,sert
beyaz yazlık ve sert beyaz kışlık buğday tipleri ekmeklik olarak
kullanılmaktadır.
Yumuşak kırmızı kışlık,yumuşak beyaz yazlık ve yumuşak beyaz
kışlık tipler ise bisküvi yem ve diğer ürünlerin
üretiminde
kullanılmaktadır.
Dünya pazarlarında buğdayların sınıflandırılmasında
yetişme
koşulları, tane sertliği
ve rengi esas alınırken
ülkemizde
üretimi yapılan çeşitler daha çok kırmızı-sert,
beyaz-yarısert
beyaz-yumuşak olup tane özelliğine sahiptir.
Buğdayın başlıca
zararlıları süne, kımıl,bambul
olup
önemli hastalıkları ise pas,sürme ,küllem ve rastıktır.
en
I) BUĞDAY ÜRETİMİ VE VERİMİ
A)BUĞDAY ÜRETİMİ
Başaktan una, undan evimizdeki ekmeğe ,makarnaya ve daha
bir çok gıda
maddesine
dönüşen
buğday
pek
çok
alanda
kullanılabilen bir ürün olması nedeniyle iç tüketimimizde önemli
bir yer tutmakta ve Türkiye dünyada buğday
üreten
ülkeler
sıralamasında 7.sırada yer almaktadır.
1994 yılı Dünya verilerine göre 101.205 milyon tonluk buğday
üretimi ile Çin birinci sırada yer alırken bunu,63,141 milyon
ton ile ABD, 59,131 milyon ton ile Hindistan,32,094 milyon ton
ile Rusya,30,652 milyon ton ile Fransa 23,350 milyon ton ile
Kanada 17,500 milyon ton ile Türkiye takip etmiştir.
Türkiye'nin 1926-1995 dönemine ait buğday üretim, verim ve
ekim alanları ile
önemli
miktarda
buğday
üretimi
yapan
illerimize ait değerler Tablo:1 ve Tablo:2'de verilmiştir.
-4-
Tablo:1
TÜRKİYEDE BUĞDAY TARIMI
Üretim
(Bin Ton)
1926-30
1931-35
1936-40
1941-45
1946-50
1951-55
1956-60
1961-65
1966-70
1971-75
1976-80
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
Ekim Alanı
(Bin Ha)
Verim
(Kg/Ha)
2882
2966
3808
3950
4206
6013
7435
7827
8292
8856
9259
9020
9250
9000
9230
9000
9350
9350
9415
9435
9351
9450
9630
9600
9800
9800
9400
744
869
1059
840
975
1070
1064
1079
1197
1386
1812
1829
1838
1944
1777
1911
1818
2032
2007
2173
1732
2116
2118
2010
2143
1786
1914
2150
2567
4020
3319
3630
6369
7910
8450
9924
12290
16780
16500
17000
17500
16400
17200
17000
19000
18900
20500
16200
20000
20400
19300
21000
17500
18000
Kaynak: 1995 DİE İstatistik Yıllığı
-5-
Tablo:2
ÖNEMLİ MİKTARDA BUĞDAY ÜRETEN İLLERİMİZ
1994
Ekim Alanı
(Hektar)
Konya
Adana
Ankara
Şanlı Urfa
Yozgat
Edirne
Kırklareli
Çanakkale
Balıkesir
Kırıkkkale
İçel
Antalya
Nevşehir
Bursa
Sivas
Mardin
Afyon
Kayseri
Denizli
Eskişehir
Gaziantep
Kayseri
Toplam
929.690
412.110
638.700
353.539
343.598
191.700
149.780
120.991
171.182
173.949
158.908
151.830
162.145
123.827
328.900
111.710
223.242
275.500
107.389
177.088
105.020
271.450
9.800.000
Üretim
(Ton)
Verim
(Kg/Ha)
1.306.356
1.284.930
964.942
601.218
523.694
470.699
218.324
295.242
442.504
246.737
326.311
354.231
266.470
289.915
281.237
206.522
406.644
335.498
220.334
338.287
259.241
335.498
1463
3118
1511
1701
1524
2455
1458
2440
2585
1731
2054
2333
1643
2341
855
1849
1822
1236
2051
1910
2468
1236
17.500.000
1786
Kaynak:1994 Tarımsal Yapı ve Üretim D.İ.E
Tablo 1' de görüldüğü gibi buğday ekim alanlarımız 1926-1930
ortalamasına göre 1946-1950 döneminde % 45' lik bir artışla 4./!
milyon hektara ulaşmış, 1950 yılından sonra ise makınalaşmanında
etkisiyle büyük artışlar sağlanmıştır.
1956-1960 döneminde
7.4 milyon ha. olan ekim
alanlarımız
1966-1970 döneminde 8.2
milyon ha, 1976-1980 döneminde
9.2
milyon ha, 1994 yılında ise 9.8 milyon hektara çıkarak en ust
sınırlara ulaşmıştır.
-6-
Buğday üretimi ise 1926 yılından
1950 yılına kadar ekim
alanında gerçekleşen % 45'lik artışla 2.1 milyon tondan
3.6
milyon tona çıkmış,1971-75 döneminde 12.2 milyon ton olan üretim
1990 yılında 20 milyon tona ulaşmıştır.
1926-1975 döneminde
buğday üretiminde hava
koşullarına
özellikle yağışa olan sıkı bağımlılık yetiştirme tekniğindeki
gelişmelerin yaygınlaştırılması ile bir ölçüde azaltılarak
% 471 oranında üretim artışı sağlanmıştır.
Bununla birlikte büyük çoğunluğu kuru tarım
bölgelerinde
ekilen buğday yıllık sıcaklık ve yağış faktörlerine bağlı olarak
üretimde yıldan yıla belirgin dalgalanmalar gösteren bitki olma
özelliğini halen taşımaktadır.
1986 yılında buğday üretimi kaliteli ve yüksek
vasıflı
tohumluk kullanımı,hava şartlarının
uygun gitmesi ve ekiliş
alanlarındaki artışa bağlı olarak bir önceki yıla göre % 11.2
artışla 19»0 milyon
ton
olarak gerçekleşirken,1987
yılında
Trakya yöresinde yaşanan süne zararı ve diğer üretim yörelerinde
yaşanan kuraklık sonucu üretim 18.9 milyon tona gerilemiştir.
1988 yılında hava koşullarının iyi gitmesi buğday üretiminin
% 8.5 artmasını sağlarken, 1989 ve 1992 yıllarında üretim hava
şartlarının kötü gitmesi ve ekim alanlarındaki daralma
sonucu
özellikle 1989 yılında % 21 azalma göstererek 16.2 milypn ton
1992 yılında ise % 5«4 azalma
göstererek
19.3 milyon
ton
seviyesine gerilemiştir.
1993 yılında 21,0 milyon ton olan buğday üretimi
1994
yılında % 16,7
oranında
azalarak
17,5 milyon ton olarak
gerçekleşmiş ve önemli miktarda buğday dış alımı yapılmıştır.
1995 yılında ise ekim alanlarımızda % 4.1 oranında
daralma
yaşanmasına rağmen buğday üretimi % 2.9 oranında artarak 18.0
milyon ton seviyesine ulaşmıştır.
Hava koşullarının iyi geçtiği bol ürün yıllarında buğday
üretim fazlası olan Türkiye özellikle ilkbahar
yağışlarının
yetersiz olduğu yıllarda
önemli
miktarda buğday dış
alımı
yapmaktadır.
Girdi fiyatlarındaki
hızlı
artış
nedeniyle
yeterli
gübre,ilaç ile kaliteli tohumluk kullanılmaması
üretimde ve
verimdeki düşüşlerin asıl sebebleri arasında yer almaktadır.
Ayrıca buğday
üretim
merkezlerinde
süne
ve
kımıl
zararlısının oluşturduğu kalitesizlik
durumu
üretim
açığını
oluşturmaktadır.Süne ve Kımıl zararına uğramış buğdaylar
ekmek
ve makarna sanayiinde
kullanılmamakta
yemlik
olarak
tüketilmektedir.Makarnalık buğday üretimi açısından ise durum
biraz daha farklıdır. Makarnalık buğday üretimi oran
olarak
yeterli olsa bile süne ve kımıl olayının dışında kalite sorunu
mevcuttur.
-7-
Kaliteli makarnalık buğday üretimi için elverişli şartlara
sahip olmamıza rağmen bir çok sebebten dolayı üretim azalmıştır.
Kaliteli buğday üretiminde çeşidin genetik özelliği, sertifikalı
tohumluk kullanımı, yetiştirme tekniği azot kullanımı ve o yılın
iklim şartları önemli rol oynamakta bu şartların yerine
getirilmemesi üretimi olumsuz yönde etkilemektedir.
Sert ve
Yumuşak
incelediğimizde;
Buğday
Üretim
durumunu
ayrı
olarak
Türkiyede sert ve yumuşak buğday üretim durumu
üzerine
sağlıklı ve kesin veriler bulmak mümkün olamamaktadır. Ancak
buğday piyasasının genel
bir değerlendirilmesi
yapıldığında
üreticinin sert buğday
üretiminden kaçtığı ve
kaynaklarını
yumuşak buğday yetiştirme yönünde kullandığı görülmektedir.
Üreticinin bu kararı vermesinde asıl neden sert buğdayın
veriminin düşük olması nedeniyle
getirisininde
nispeten
az
olmasıdır.Daha önceki yıllarda
Marmara, Dikili,Çanakkale
ve
Trakya gibi bölge ve illerden sert buğday alınabilmesine rağmen
1995,yılında bu mümkün olmamıştır.
Üreticinin
sert buğday üretimini
amacıyla şu çözümlere yönelinmelidir.
desteklemek ve özendirmek
Tohum İslahı yapılmalı,iyi taban fiyatı verilmeli,makarna­
lık ve ekmeklik buğday destekleme fiyatları
arasındaki makas
açık olmalı,sert buğday alımına ilişkin yüksek fiyatlar
ise
tüketiciye daha önce açıklanmalıdır.
Buğday üretimimizi olumsuz yönde etkileyen diğer bir önemli
unsur ise tarımsal işletmelerimizin temel öğesi olan toprakların
hem mülkiyet dağılımı
hemde
yetersiz işletme genişliği ve
parçalanma açısından sorunlara sahip olmasıdır.
Gerçekten de tarım işletmelerimizin
% 90' dan
fazlası
verimli bir işletmecilik yapılmayacak kadar küçük ve parçalanmış
olması işletmelerde verim
artırıcı
önlemlerin
alınmasını
etkilemekte ve modern
tarım
teknikleri
gerektiği
gibi
uygulanamamaktadır.
Toprak parçalanmasının
en önemli nedenleri artan
nüfusun
yine tarımda kalması ve miras hukukundaki uygulamalardır.Sanayi
ve ticaret kesimine
aktarılamayan
nüfus
tarım
toprakları
üzerindeki baskısını giderek
artırmakta,bu
arada
tarım
topraklarının eşit paylaşımını
öngören miras
kurallarınında
etkisiyle işletmeler küçülmekte ve parçalanmaktadır.
1991 yılı tarım sayımı sonuçlarına göre 4 milyona yakın
tarım işletmesi bulunmakta,bu işletmelerin
% 90'dan fazlası ise
gerekli yatırımları yapamayacak kadar küçük tarım
topraklarını
oluşturmaktadır.Bu topraklar ayrıca
modern
tarım
tekniğini
uygulayamayacak derecede parçalanmış
ve
dağınık
halde
bulunmaktadır.
Farçalılık ve dağınıklık nedeniyle tarımsal yapıda görülen
bozukluklar verim üzerine olumsuz
etki
yaptığı gibi verim
artırıcı önlemlerin alınmasınıda zorlaştırmakta ve maliyetlerin
yükselmesine de neden olmaktadır.Buğdayda olduğu
gibi diğer
tarım ürünlerimizdede bunu
önlemek için işlenen
toprakların
ekonomik ölçüden daha küçük parçalara bölünmesine bir an önce
engel olmak ve
bu
yönde
ciddi
çalışmalara
başlamak
gerekmektedir.
B) BUĞDAY VERİMİ
1926-50 yılları arasındaki dönemde çevre koşullarına sıkı
bağımlı olan buğday verimi genellikle
1000 k g / h a ' n m
altında
kalmıştır.1951-75 yılları arasında ise gübreleme,iyi tohumluk ve
uygun çeşit seçimi
,tarımsal
mücadele
ve
yetiştirme
tekniğindeki gelişmeler sonucu
buğday üretimi ile veriminde
önemli artışlar görülmüştür.
Sürekli artış eğiliminde
olan
buğday
verimi
1976-80
döneminde de uygun çeşit kullanımı ve yetiştirme
tekniklerinin
yaygınlaşmasıyla artışını sürdürmüş,1980 yılında 1829 kg/ha,1987
yılında 2007 kg/ha
,1993 yılında ise 2143 kg/ha düzeyine
ulaşmıştır.1994 yılında Trakya yöresinde yaşanan süne zararlısı
ile yeterli mücadelenin yapılmaması,üretim bölgelerindeki
kötü
hava koşulları sonucu üretimle birlikte verimde düşerek 1786
kg/ha seviyesine gerilemiş ,1995 yılında ise kaliteli tohumluk
kullanımı ve üretim artışı sonucu buğday verimi 1914
kg/ha
olarak gerçekleşmiştir. Tüm
bu
gelişmelere
rağmen
buğday
verimimiz sürekli artış göstersede 2440 kg/ ha'yı aşan Dünya
verim ortalamasının altında yer almaktadır.
Verim üzerine etki eden faktörler iklim faktörleri,üretim
girdileri ve tarım tekniği olmak üzere üç grupta incelenebilir.
Buğday verimi yağışın miktar ve dağılımı başta olmak üzere
hava ve toprak sıcaklığı ile nisbi nem gibi iklim
faktörüne
bağlıdır.Bu faktörlerin verim üzerindeki etkisi bölgeden bölgeye
olduğu kadar bitki gelişmesinin çeşitli devrelerine göre de
değişmektedir.
Buğday üretiminde kullanılan girdiler de verim üzerinde
etkili olmaktadır.Üretimde etkili olan bu faktörlerden üretim
girdileri ve tarım tekniği ile ilgili olanların
yetiştirici
tarafından kontrol edilebilir
olmasına
karşın
iklim
faktörlerinin kontrolü mümkün değildir.Bu nedenle bir bölgede
yapılan buğday yetiştiriciliğinde üretim girdileri
ve
tarım
tekniği ile İlgili
faktörlerin
optimum
düzeyde
tutulması
durumunda verim düzeyi iklim faktörlerindeki
değişime
bağlı
kalacaktır.
-9-
Yapılan araştırma
sonuçlarına göre kurak bölgelerde buğday
verimi üzerine etki eden en önemli faktör yağıştır.
Ülkemizde buğday ekim alanlarının % 70'i yağışı
yetersiz
olan iç bölgelerde yer aldığından buğday verimi bazı
yıllarda
kuraklıktan etkilenmekte, üretim girdileri ve tarım tekniğine
ilişkin faktörler optimum düzeyde tutulsa bile istenen verim
düzeyine ulaşılamamaktadır.Bununla birlikte nüfus artış hızının
ve kişi başına
buğday tüketiminin yüksek olduğu ve dış satım
olanaklarınmda değerlendirme konumunda olan ülkemizde
buğday
üretimi ve dolasıyla veriminin artırılması gerekmektedir.
Verim artırıcı temel yöntem ve çözüm önerilerini özet olarak
şöyle sıralayabiliriz.
1) Yetiştirme Teknikleri
Yapılan araştırmalarda eksik yada hatalı toprak
işleme
uygun çeşit kullanmama, gübreleme ve ot savaşı yapmama durumunda
buğday verimi 120 kg/dekarda kalırken, aynı yörede kuru tarım
koşullarında tüm şartlar yerine getirildiğinde
ise oran
350
kg/dekarı aşmaktadır.Dolayısıyla uygun
çeşit
kullanımı
ve
gübrelemeye gereken önem
verilmeli
ve
tüm şartlar
yerine
getirilmelidir.
2) Sulu tarım alanlarının geliştirilmesi
Sulamalı tarım alanları 4 milyon hektarı bulan ülkemizde
sulanan tahıl alanı
1 milyon hektar dolayındadır.Orta
Anadolu
koşullarında yapılan denemeler sulu tarımda buğday veriminin
700 kg/da çıkabileceğini
göstermiştir.
Büyük
harcamalarla
geçekleştirilen sulama tesis ve şebeke alanlarının
verimliliği
korunurken ülke buğday üretimide artabilecektir.
3) Gübre Kullanımının Artırılması
Türkiyede gübre kullanımı
1960
'lı yıllarda yok
denecek
düzeyde iken günümüzde
8-9 milyon tonlara çıkarılmıştır. Ancak
bu gün ekim alanlarımızın buğdayda
% 17'lik bölümü henüz hiç
gübrelenmemiştir.Ülkemizde hektara yaklaşık
60
kg
gübre
kullanılırken dünya ortalaması
90
kg
aşmıştır.Dolayısıyla
tarımımızda gübre kullanım açığının kapatılması ile üretimde ve
verimde önemli artış sağlanabileceği kesindir.
4) Uygun Çeşit ve İyi Tohumluk Kullanımı
Buğday ekiminde verim artışında uygun çeşit ve tohumluluğun
kullanılmasının katkısı % 20-30 düzeyindedir.Sulanır koşullarda
ve yağışlı ekolojilerde ise kuru tarıma göre verimin yaklaşık
% 50'si uygun çeşit tarafından
sağlanmaktadır.1960
yılından
sonra melezleme ve introdüksiyon yolu ile geliştirilen^ Y ^ i
tahıl çeşitleri,tahıl üretimimizin özellikle buğday üretimizin
artmasına önemli katkılarda bulunmuştur.
e
-10-
5) Kalitenin İyileştirilmesi
Buğday üretiminde
ülkemiz dünyanın önde gelen ülkeleri
arasında bulunmasına karşın belli kalite ve standartaki ürünün
yeterli miktarda sağlanmasında değişik nedenlerden
kaynaklanan
güçlükler yaşanmaktadır.
Kalite düşüklüğünü iki başlık altında inceleyebiliriz•
Bunlardan birisi
kalitesi
düşük
ancak
verimi yüksek
çeşitlerin kaliteli çeşitlerle olan fiyat farkı nedeniyle daha
yaygın ekilmesi diğeri
ise
elde
edilen
ürünün
fiziksel
özelliklerinin aranan standartların altında olmasıdır.Bu sorunun
çözümü için fiziksel özellikler yönünden aranan
standartlara
uygun ürün üretimi desteklenmelidir.. Böylelikle dolaylı olarak
çifçilerin daha teknik yetiştiricilik yapması sağlanacaktır.
Gerek buğdayların gerekse işlenmiş ürünlerin dış borsa ve
pazarda tutunabilmesi için
belli
özelliklerde
olması
gerekmektedir. Tüketici bilinçlenip
belli özelliklerde
ekmek
makarna,bisküvi taleb ettikçe
ve
üretici
firmaların
dış
pazarlara açılma gayretleri sürdükçe sanayici hammadde seçiminde
daha titiz davranmak zorunda kalacaktır.Bu ise tarımsal üretimin
daha kaliteli ve daha verimli olması için zorlayıcı faktördür.
Nitekim günümüzde istenilen
kalite
ve
verimde üretim
yapılabilmesi için buğday
İslahından tarımsal
mekanizasyona
kadar tüm konularda yoğun çalışmalar vardır.Bu güne kadar yerli
ve yabancı çeşitlerden 45'e yakın
buğday
çeşidinin
İslahı
gerçekleştirilmiştir. Bir yandan melezleme ve İslah
çalışmaları
diğer yandanda adaptasyon denemeleri yapılarak verim ve kalitede
artış sağlanabilmektedir*
Verimin artması maliyetin düşmesi ise tahıl bölgelerinde
teknolojinin gelişmesini teşvik
etmektedir.Ayrıca
yabancı
ülkelerdeki yeni tekniklerin yurda getirilmesi için bir çok
kuruluşlarla" ( CIMMYT,FAO SİDA -SAREL AID gibi) ortak çalışmalar
yapılmalıdır.Çifçinin ürünü sanayide değerlendirildikçe
toprak
hazırlığı,ekim yöntemleri ve zamanı,gübreleme,yabancı
ot
ve
zararlı mücadalesi gibi
konularda
çağdaş
teskniklerin
uygulanmasını beraberinde getirmektedir. Burada sağlanan başarı
üreticinin refah düzeyinin artışını sağlayacak en önemli unsuru
teşkil etmektedir.
Toprak ve iklim haritaları çıkarılarak uygun ekolojide uygun
çeşitlerin yetiştirilmesi, kaliteli
çeşitlerin
özendirilmesi
üreticiye uygun yeterli ve zamanında tohumluk sağlanması v s .
gibi konularda dar boğazların asılmasıyla kalite
probleminin
aşılması çabuklaştırılmalıdır. Bu dalda henüz gelişmemiş
olan
üretici-sanayici işbirliğinin geliştirilmesininde
bu
konuya
büyük yararı olacaktır.
c)
BUĞDAY ÜRETIM VE VERIM PROJEKSIYONU
Hayvan besiciliği ve un-unlu mamuller endüstrisinin temel
hammaddesini oluşturan buğdayın gerekli miktarda üretilmesi,iç
ve dış ticaretin
planlı
bir
şekilde yapılması
ve
fiyat
politikalarının sağlıklı tespit
edilmesinde üretim ve
verim
projeksiyonları yol gösterici nitelik taşımaktadırlar.
Bölgelerimizde gerçekleştirilen verim denemelerinin
sonuçlarına göre; sulu tahıl alanlarının giderek genişleyeceğini
kabul eder ve çeşit ile yetiştirme tekniklerindeki
gelişmeleri
göz önünde bulundurursak, ülkemizin Tablo'3 de görülen ortalama
verim ve üretim değerlerine ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Burada önemli olan üretimdeki yıllık dalgalanmaların azaltılması
ve verimin yükseltilip, maliyetin düşürülerek ekonomik getirinin
yükseltilmesidir.
TABLO:3
BUĞDAY ÜRETİM VE VERİM PROJEKSİYONU
ÜRETİM
(000 TON)
1996
1997
1998
1999
2000
2005
2010
22093
22478
22863
23247
23632
25555
27478
Kaynak :DPT
VERİM
(Kg/da)
235
239
243
247
251
272
292
(özel ihtisas kom.raporu)
Yedinci beş yıllık kalkınma planı çerçevesinde
özel ihtisas
komisyonun hazırlamış olduğu bu rapora göre; buğday üretiminde
1996- 2010 yılları arasında
% 24.4, verimde
ise % 24.5 artış
beklenmektedir.
-12-
III) BUĞDAY TÜKETİMİ
İnsan gıdası dışında hayvan yemi olarak kullanxlan ve
ağxrlxklx olarak ekmek,
bulgur,makarna
ve
bisküvi
olarak
tüketilen buğdayxn Türkiye için sağlxklx tüketim
değerlerinin
bulunması oldukça güçtür.Bu
nedenden
ötürü
de
tüketim
rakamlarxnxn hesabı tahminlere dayandırılmaktadır.
Ülkemizde nüfus başına yıllık buğday tüketim miktarlarına
ilişkin tahmin verilerinin birbirinden çok farklı olması ileriye
dönük tüketim hesaplarımda zorlaştırmaktadır.
Kişi başına ekmeklik buğday tüketimi 100 kg dır.Buğday mamul
oranları ile birlikte kişi başına yıllık buğday tüketimi ise 200
kg yükselmektedir.Ekmeklik buğday tüketimi dikkate
alındığında
kişi başına tüketim
miktarlarının
doğu
illerimizde
batı
illerimize oranla daha yüksek olduğu görülecektir.
Buna göre
Doğuda kişi başına yıllık ekmeklik buğday tüketimi
110-120 kg
Batıda ise kişi başına yıllık ekmeklik buğday tüketimi 80 kg
dır. Buğday ve buğday ürünlerine ait tüketim değerleri
aşağıda
belirtilmiştir.
Tablos 4
BUĞDAY VE BUĞDAY MAMULLERİ TÜKETİMİ
(000 Ton)
1989
Buğday
Ekmek
Bulgur
Makarna
Bisküvi
Kaynak:DPT
14783
8083
787
235
232
1990
15340
8259
804
282
245
1992
1991
15715
8452
822
300
285
16017
8648
841
312
300
1994
19 93
16492
8841
860
328
316
16904
8975
876
350
342
17316
9154
893
368
363
Tablo:5
KİŞİ BAŞINA BUĞDAY VE BUĞDAY MAMULLERİ TÜKETİMİ
(000 Ton)
1989
Buğday
219,7
Ekmek
147,3
Bulgur
14,3
Makarna
4,8
Bisküvi
42
Kaynak:D.P.T.
f
1990
220,0
146,2
14,2
5,0
4,3
1991
221,0
147,4
14,3
5,2
5,0
1992
222,2
146,9
14,4
5,3
5,1
1993
223,9
150,1
14,8
5.3
5.4
1994
224,9
146,9
14,4
5,8
5,7
1995
226,7
146,9
14,5
6,0
6,0
Tablo: 6
KİŞİ BAŞINA BUĞDAY VE
BUĞDAY MAMULLERİ TÜKETİM PROJEKSİYONU
(000 Ton)
Buğday
Ekmek
Bulgur
Makarna
Bisküvi
230,2
146,9
14,4
6,2
6,2
232,0
146,9
14,4
6,4
6,5
1999
1998
1997
1996
233,2
146,9
14,5
6,6
6,8
235,5
146,9
14,5
6,8
7,0
KAYNAK: DPT
Tablo:7
BUĞDAY VE
Buğday
Ekmek
Bulgur
Makarna
Bisküvi
BUĞDAY MAMULLERİ TÜKETİM PROJEKSİYON
(000 Ton)
1996
1997
1998
1999
17729
9154
911
386
384
18141
9333
929
403
405
18553
9511
946
421
427
18965
9690
964
439
448
Kaynak:DPT (Özel İhtisas Komisyon Raporu
Tablo:8
BUĞDAYDA ÜRETİM,TÜKETİM PROJEKSİYONLARI
(000 Ton)
Tüketim
Üretim
Projeksiyonu Projeksiyonu
1996
1997
1998
1999
17729
18141
18553
18965
Kaynak: DPT
22093
22478
22863
23247
Hasat-Harman
Nakliye
Kayıpları % 10
2201
2248
2280
2325
Depo
kaybx
% 6
1194
1214
1231
1255
Net
Üretim
18698
19016
19292
19667
-14-
IV) BUĞDAY TARIMINDA TOHUMLUK KULLANIMI
Dünyada ve yurdumuzda nüfus hızla artarken tarım alanları
aynı hızla artmamakta hatta bir çok ülkede çeşitli nedenlerle
daralmaktadır. Bu durumda artan nüfus ile hayvan varlığının
besin ve yem gereksinimi birim alandan elde edilecek ürün miktar
ve kalitesinin arttırılması
ile
karşılanabilmektedir.
Ekim
alanını genişleterek üretimi
artırma
olanağı
bulunsa bile
üretimin ekonomiye istenilen
katkıyı
yapabilmesi
ve
dış
pazarlarda yarışabilmesi için,
ürün
maliyetinin
düşürülmesi
gerekmekte bu da yüksek verimle sağlanabilmektedir.
Verim artırıcı yöntemlerden biri olan ve bitkisel üretimin
vazgeçilmez girdilerinden tohumluğun temel nitelikleri
onun
genetik, fiziksel ve biyolojik değerleri ile belirlenir.Diğer
bir deyişle her
hangi bir tohumluğun
değeri
ait
olduğu
çeşide,saflığa, çimlenme ve çıkış gücüne bağlıdır.
Tahıllarda yağışın bol olduğu ekolojilerde
ve
sulanır
koşullarda kuru tarıma göre sağlanacak verim artışının yaklaşık
yarısı yetiştirilecek uygun çeşit
tarafından
sağlanmaktadır.
Kuru tarım sisteminde ise "çeşit"in toplam
verim
artışına
katkısı % 20-30 gibi daha alt düzeylerdedir.
Türkiye*de
yetiştirilen,
satılan,dağıtılan
,dışarıdan
alınan ve dışarıya satılan tohumluklar 21.8.1963 gün ve 308
sayılı yasa ve
ona
ilişkin
yönetmelikler uyarınca
Tarım
Bakanlığı ya da görevlendireceği kuruluşlarca tescil ve kontrol
edilmektedir.Çiftçilerin kendi ayırdıkları ya da birbirlerinden
sağladıkları tohumluklar sertifikalı tohumluk kullanımı
dışında
kalan uygulamalardır.Ülkemizde buğday
üreticileri
tohumluk
ihtiyaçlarını kendi ürettikleri üründen bir kısmını
tohumluk
olarak ayırarak karşılamakta veya devlet kuruluşlarından
temin
etmektedirler•
Tahıl tohumluğunda olduğu gibi buğdaydada öngörülen üretim
hedeflerinin büyük bölümü TİGEM ve Kamu^ araştırma kuruluşlarının
katkılarıyla gerçekleştirilmektedir.
Üretimi
gerçekleştirilen
tohumlukların dağıtımında yıldan
yıla
geniş
dalgalanmalar
olmaktadır.Hava koşullarının elverişsiz
geçtiği ürün yılları
ertesinde çiftçilerin tohumluk istemi artmakta bazı yıllar ise
üretilen tohumluğun önemli bir bölümü elde kalmaktadır.
Dağıtılan tohumluğun
büyük
bir
bölümü
kredili
ve
sübvansiyonlu fiyatlarla yapılmaktadır.Peşin
bedelli
satış
miktarı ise çok azdır. Beş yılda bir tüm ekim alanları
için
tohumluğun yenilenmesi varsayımı ile yılda üretilen
300.000 ton
gibi buğday tohumluk miktarı aslında çok yüksek bir düzeydedir.
Çünkü çiftçilerin kendi olanaklarıyla önceki üründen ayırıp
kullandıkları tohumluk miktarıda büyük boyutlardadır.Her
tahıl
çiftçisine beş yılda
bir
tohumluk dağıtımı sağlansaydı bu
varsayım o zaman geçerli ve etkili olurdu.
-15-
Bu durumda ülkemizde dağıtılan tohumluğun toplam
buğday
üretimine yapacağı katkı
beklenenin
altında
kalmaktadır.
Böylelikle büyük boyutlardaki yıllık tohumluk
dağıtımı
tahıl üretiminde verim artırıcı faktör olmasından çok çiftçiğe
yapılan devlet yardımı
niteliği
taşımaktadır.Tüm
tahıl
çiftçilerinde olduğu gibi
buğday çifçisinin
de
bu
yolla
desteklenmesi hükümetlerin siyasi tercihleri olup uzun yıllardan
beri devlet tarafından bu yöntem uygulanmaktadır.
Son yıllarda
buğday çeşit sayısı 1983 yılı programında 19
iken 1989 yılı programında 44' e çıkarılmıştır. Son üç yıl
içinde tohumluk üretim programında yeralan 25 çeşitten yalnız
6'sı yeni tescilli
Türk
çeşitleri olup kalanı
dış
alım
çeşitleridir.Bu yeni çeşitlerin bir kısmı hemen ertesi yılın
tohumluk programları dışında bırakılırken ülkemizde geliştiril­
miş olan bir
çok
buğday
çeşidi
yıllık tohumluk
üretim
programlarındaki yerini korumaktadır.
Çiftçiler üretime başladıkları yeni bir çeşitten en yüksek
verime ulaşacak deneyim edinme fırsatını bulamadan
karşılarına
hemen her yıl yeni çeşitlerle çıkılmaktadır.Bir
kez
tohumluğa
dağıtılan bir çeşit ertesi yıl Bakanlık üretim
programından
çıkarılmışta olsa yıllarca
üretimde
kalabilmektedir.Bu
uygulamanın yol açtığı çeşit enflasyonu,tohumluk
üretim
ve
dağıtımında ürün taşıma depolama ile standardizasyonunda iç ve
dış ticaretinde ve ürünü hammadde olarak kullanılan endüstride
çeşitli güçlüklere yol
açmaktadır.
Dolayısıyla
Dış
alım
tohumluklarının baskısı altında ortaya çıkan çeşit listesindeki
bu hızlı değişikliklerden kaçınılması gerekmektedir.
Belirli bölgelerimizde
yaşanan
buğday
tohumluğunun
yozlaşması ise diğer önemli sorunu oluşturmaktadır. Bu gün bir
kısım buğday üreticimiz
yirmi
beş
yıldır aynı
tohumluğu
kullanmakta bu da üretimin kalitesini düşürmektedir.
Tohum İslahı
ve
uygun tohumluğun
seçimi
konusundaki
duyarsızlığın devam etmesi halinde gerek kalite gerekse rekolte
açısından mevcut olumsuzluklar da devam edecektir.
Tohumluk Tescil
ve Sertifikasyon Merkezi
Müdürlüğü'nce
yapılan bir araştırmada buğday çeşidi geliştirme çalışmalarının
ilk dönemlerinde geliştirilen
çeşitlerde
150-200
kg
olan
verimler daha sonraki
çeşitlerde
250-450
kg
/da
düzeyine
çıkarılmıştır.Bu verimler sulamasız koşullarda elde edilmiş uzun
yıllık ortalama verimler olup ülkemizdeki uzun süreli
çeşit
geliştirme çalışmalarındaki başarıya
bir
örnek
teşkil
etmektedir.
Bu yüzden ülkemizdeki buğday çeşit ve araştırıcı varlığını
da bir tarafa itip yabancı çeşitlerden ülkemizde
olağan
üstü
verim kalite beklentileri içinde olmak ve büyük partiler halinde
tohumluk dış alımı yapmak tutarlı bir davranış olarak
kabul
edilmemektedir.
-16-
Yabancı çeşitlerin tohumluk partilerini yurda getirmek ve
bunları yurt içinde pazarlamak Ülkemiz tohumculuk
endüstrisine
hizmet olarak değil
ticari
bir
faaliyet
olarak
kabul
edilmektedir•
Dış ülkelerden yeni genotipler sağlayarak çeşit geliştirme
çalışmalarında bunlardan yararlanmak
ya da ülke
koşullarına
uyumlarını denedikten sonra
üretime
almak
kamu
ve
özel
tohumculuk kuruluşlarımızdan beklenen faaliyetlerdir.
Son beş yıllık buğday tohumluğu politikasını incelediğimizde
1990 yılında üretilen 108.510 ton buğday tohumluğunun % 47.6
sı olan 73,514 tonu çiftçiye dağıtılırken 30 ton buğday ihracatı
gerçekleştirilmiştir.
1991 yılında 116.953 ton olarak üretilen buğday tohumluğunun
% 90.1' i olan 105.360 tonu çifçiye dağıtılmış 5 ton buğday
tohumluğu da ihraç edilmiştir.
1992 yılında ithal tohumluğun kullanılması yanında üretim %
20.8 artış
ile
141.234 ton seviyesinde
gerçekleşmiş,bunun
121.07 3 tonu üreticiye dağıtılmıştır.
1993 yılında üretilen 102.608 ton buğday tohumluğunun 65.651
tonu üreticiye dağıtılmış ve kaliteli tohumluk yetiştirilmesi
sonucu 332.8 ton tohumluk ihracatı gerçekleştirilmiştir.
1994 yılında 89.808 ton, 1995 yılında ise 107.360 ton
tohumluk üretilmiş bunun sırasıyla 76.584 ton ile 84.841 tonu
çiftçiye dağıtılmıştır.
Ülkemizde çeşit geliştirilmesi ve tohumluk üretimi konusunda
yurt dışında daha üstün çeşitler ortaya konmuş olsa bile bunlar
ancak deneme materyali
olacak
miktarda
getirilmelidir.
Üstünlüğünü yurt içinde kanıtlamış olan buğday çeşitlerinde
ise
her yıl tohumluk yenilenmesine gerek olmamaktadır.
- 17 -
Tablo:9
TOHUMLUK BUĞDAY MİKTARLARI
(Ton)
1990
1991
1992
1993
1994
1995
Üretilen
Toh. Mik.
Dağıtılan
Toh.Mik.
108.510
116.953
141.234
102.608
89.808
107.360
73.514
105.360
121.073
68.651
76.584
84.841
İthal Edilen
İhraç Edilen
Tohumluk Mik. Tohumluk Mik.
30,0
5,0
60
35
60
Kaynak:Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü
332,8
550,0
277,0
(TİGEM)
V) BUĞDAY TARIMINDA GÜBRELEME
Bitkisel üretimde birim alandan elde edilen verimi artıran
en önemli etkenlerden
biri olarak kabul edilen
gübreleme;
bitkisel üretimde amaçlanan
verim ve kaliteye ulaşmak
için
içerisinde bir veya bir kaç çeşit bitki besin maddeleri bulunan
organik veya inorganik
bileşiklerin toprağa
veya
doğrudan
doğruya bitkiye verilmesidir.
Agronomistlerce yapılan
araştırmalar
sonucu
özellikle
zamanında ve uygun gübrelemeyle dekardan alınan tane veriminin
toprak koşullarına bağlı
olarak % 30 ile %
50
arasında
artırılabileceği saptanmıştır. Bu
nedenle
tarımsal
üretim
artışında gübre ve gübrelemenin
önemi çok büyüktür.
Ülkemizde
planlı döneme geçildiği
1963 yılında saf bitki besin
maddesi
olarak kullanılan gübre miktarı yalnızca 86.6 tondu.1988 yılında
kullanılan gübre miktarı
ise yine saf bitki besin
maddesi
üzerinden 1.613.048 tona çıkmıştır. Bu durum ülke
tarımımda
gerçekleşen önemli bir gelişmenin göstergesi sayılabilr.
Bununla birlikte toplam bitkisel üretim alanının
% 87 gibi
büyük bir bölümünü oluşturan tahılların Türkiye toplam gübre
tüketiminden aldığı pay % 56
dır.
GAP
bölgesinde
modern
tekniklerin uygulanması ve
bitki
üretim deseninde
meydana
gelecek değişiklikler kullanılacak
gübre
miktarımda
artıracaktır.
-18-
Buğday tarımında
kullanılan
gübre
çeşitleri
Gübreler,Fosforlu Gübreler,Potasyumlu
Gübreler
ve
Gübreler şeklinde sıralanabilir.
Azotlu
Kompoze
A) Azotlu Gübreler
Azotlu Gübreler;Amonyum sülfat {%21),Üre (%46),ve
Amonyum
Nitrat (%26)tır.Bu gübrelerin tümü bitkinin ihtiyacı olan azotu
sağlama özelliğine sahiptir.Yapılan araştırmalar
sonucu buğday
bitkisinde dekardan ekonomik olarak en yüksek
dane
verimi
alabilmek için saf madde olarak 10-12 kg/da arası azotun yeterli
olacağı belirlenmiştir.
B) Fosforlu Gübreler
Sadece fosfor içermesi yönünden en çok kullanılan gübre
Triple Süperfosfattır.Eğer toprak
analizi sonucu bu gübreye
ihtiyaç duyulursa tamamı
ekim
öncesi
toprağa
verilip
karıştirılmalıdır.
C) Potasyumlu Gübreler
Trakya toprakları
potasyum
zengindir. Diğer topraklarımızda
öncesi kullanılmalıdır.
miktarı
açısından
genelde
eğer gerekli ise bu gübre ekim
D) Kompoze Gübrelers
Azot,fosfor ve potasyumun belli oranlarda karıştırılmasından
elde edilmektedir.Toprak analizi sonucu fosfora ihtiyaç yoksa
kompoze gübreler yerine diğer azotlu gübrelerden uygun olanının
kullanılması daha ekonomik ve verimli olur.
Verimin artırılması için
mutlaka
kullanılması
gereken
gübrenin fiyatı ise serbest olarak belirlenmekte ve gübre devlet
tarafından sübvansiyone edilmektedir. Ancak sık sık artan gübre
fiyatları üreticileri
olumsuz
yönde
etkilmektedir.Buğday
üretiminin vazgeçilmez bir
girdisi niteliğini taşıyan^ ancak
fiyat artışları enflasyonun üzerinde
seyreden
gübrenin
az
gelirli üretici tarafından kullanılması mümkün olamamaktadır.Bu
durum gübre kullanımının
düşmesine
ve
tarımsal
üretimin
azalmasına neden olmaktadır.Dolayısıyla
gübre
fiyatları
çiftçinin alım gücü baz alınarak belirlenmeli ve en az gübre
kullanarak en yüksek
ekonomik
verim
sağlama
yöntemleri
yaygınlaştırılmalıdır.
1.7.1986 tarihine
kadar
kamu
kuruluşları
tarafından
yürütülen gübre tedarik ve dağıtımı bu tarihten itibaren
gübre
üreten şirketlere ve bu şirketlerin kurduğu pazarlama şirketleri
ile kooparatiflerine verilmiştir.
Böylelikle serbestleşme
ile
dağıtımda
oluşan
sorunlar
azaltılmakla birlikte gübre dağıtım organizasyonlarının daha iyi
çalışması sağlanmalıdır.
-19-
TablorlO
BUĞDAY TARIMINDA KULLLANILAN GÜBRE MİKTARLARI
( Kg/da saf madde)
1993
Azotlu Gübreler
Fosforlu Güb
Potaslı Güb.
Toplam
1994
764.995
474.040
8.771
598.954
262.113
2.290
1.244.806
863.357
Kaynak : TÜGEM
Tablo:11
BUĞDAY TARIMINDAN GÜBRE VERİM İLİŞKİSİ
Gübresiz Verilen Verilen
Gübreli
Verim
Gübre
Gübre
Verim
Kg/ha
Cinsi
saf madde Kg/ha
Kg/ha
Gübresiz
Verim
Kg/ha
%
Kuru Tarım
Buğday
Buğday
1800
1800
fosforlu
azotlu
80
90
2250
2100
25
17
2330
1890
fosforlu
azotlu
100
180
3040
3510
30
86
Sulu Tarım
Buğday
Buğday
Kaynak:Köy Hizmetleri (Şanlı Urfa)
Tablo 10' da görüleceği gibi buğday tarımında kullanılan
gübre miktarı 1993 yılında 1.244.806 ton olurken 1994 yılında
% 30.6 azalma göstererek 863.357 tona gerilemiştir.
Köy hizmetleri Şanlıurfa Ensitüsü tarafından yapılan
bir
araştırma sonucu kuru
tarım
bölgelerinde
azotlu
gübre
kullanıldığında verim artışı
%
17
iken
fosforlu
gübre
kullanıldığında verim artışı % 25* e yükselmektedir. Sulu tarım
bölgelerinde ise azotlu gübre kullanımı ile bu oran % 86 gibi
önemli bir artış sağlamaktadır.
-20-
VI) TARIM VE BUĞDAYDA DESTEKLEME POLİTİKALARI
Tarım sektörü,
tarımsal ürünlerin yapısal
özelliğinden
ötürü devlet tarafından
desteklenmektedir.Tarım
ürünlerinde
üretim dönemi uzundur. Üreticiler bir önceki yılın
fiyatlarını
referans alarak üretimlerini
planlamaktadırlar.Ancak
burada
talep yapısı ve ticaret koşulları değişebilmektedir. Bu ise arz
ve talep koşulları ile esneklikleri arasındaki ilişkilere
bağlı
olarak üretim miktarı ve fiyat değişikliklerine yol açmaktadır.
Tarım ürünlerinde uygulanacak
bir
destekleme
sisteminin
gerekliliği ise bu noktada ortaya çıkmaktadır.Çünkü başarılı bir
destekleme sistemiyle üretim miktarı ekonomik gereklere
göre
yönlendirilebilecek bu ürünlerde fiyat istikrarı
sağlanabilecek
ve üreticilerin gelirleri belli bir düzeyde korunabilecektir.
Ülkemizde kullanılan
destekleme
politikası
yöntemlerini
incelediğimizde hemen her
türlü
yöntemin
zaman
zaman
kullanıldığını, hatta çoğu
zaman aynı ürüne hem girdi hem de
çıktı bazında destek
fiyat verildiğini görmekteyiz.Bir başka
deyişle,ülkemizde üretimden pazarlama aşamasına kadar
çeşitli
destekler yapılmaktadır.
Ülkemizde tarım
ürünlerinde
doğrudan
alım
şeklinde
destekleme 1930 yılından bu yana uygulanmaktadır. Bunun yanında
1985 yılında gübre ile başlayan girdi bazında direk sübvansiyon
uygulaması kapsamı genişletilerek günümüze kadar sürdürülmüştür.
Girdi bazında desteğin yanında
1993
yılında
prim
yoluyla
destekleme uygulamasına başlanmış,1994 yılında tütün ve hububat
ta bu yöntem kullanılmıştır.
Kısacası ülkemizde tarım sektörü destekleme uygulamalarında
doğrudan alım,girdi bazında destek,ürün bazında
sübvansiyon ve
prim yöntemleri kullanılmaktadır.
Destekleme veya alım fiyatlarının tespitinde
hükümetler;
a)
b)
c)
d)
e)
Ürünün üretim maliyeti
Bir önceki yıl yapılan ödemeler
Ürünün dış piyasalardaki fiyatı
Rakip ürünler arasındaki fiyat dengeleri
Toptan Eşya Fiyatlarındaki gelişmeler
gibi teknik unsurları
göz
önünde
bulundurarak
destekleme
kapsamına aldığı ürün için fiyat tespit etmektedir.Daha sonra
ürün fiyatının saptanan fiyatın altına düşmemesi için destekleme
alımlarında bulunmaktadır.
Türkiye'de ilk destekleme 1932 yılında hükümetin buğday ve
üzüm piyasasına
müdahale
etmesiyle
başlamıştır.Destekleme
politikasının kapsamı Tarım
Satış
Kooperatifleri ve
Toprak
Mahsulleri Ofisinin faaaliyete geçirilmesiyle
genişletilmiştir.
Destekleme alımlarıyla görevlendirilen kuruluşların
finansman
ihtiyacının karşılanması ödemelerin
zamanında
yapılması
bakımından büyük önem taşımaktadır.
-21-
Destekleme konusundaki diğer önemli bir konu
destekleme
fiyatlarının bazı yıllar oldukça düşük
tutulmasıdır.Enflasyon
hızının ve girdi fiyatlarındaki artışın gerisinde kalan tarımsal
ürün fiyatları nedeniyle
çiftçinin
alım
gücü
böylece
azalmaktadır.Ürün bedellerinin peşin ödenmemesi ise çiftçilerin
gelir kaybına neden olan olumsuz uygulamaları oluşturmaktadır.
Destekleme politikasında yapılan bir diğer önemli değişiklik
ise alım fiyatlarının ekim döneminden önce açıklanmasıdır.Ancak
ilan edilen fiyatların kesin fiyat olması ve böylelikle
hasat
dönemine kadar meydana gelen girdi fiyatlarındaki artışların iyi
tahmin edilememesi nedeniyle üreticinin ürünü üretim maliyetine
göre düşük fiyatla
satması
söz
konusu
olduğu
ileri
sürülmektedir.
Çoğu kez
bu
piyasalarda
oluşan
fiyatlar
destekleme
fiyatlarından farklıdır. Serbest
piyasa
fiyatları
sadece
destekleme fiyatları ve dış ticaret önlemlerinden
etkilenmekle
kalmayıp destekleme kurumlarının ödemelerindeki
gecikmelerdejıde
etkilenmektedir.Dolasıyla destekleme politikalarının
etkinliği
için fiyat sistemi tarımsal üretim,
dağıtım
ve
pazarlama
süreçleri ile bu süreçlerde rol oynayan tüm kesimleri
dikkate
alan entegre bir yaklaşımla belirlenmesi tavsiye edilmektedir.
A) TOPRAK MAHSÛLLERİ OFİSİ'NİN (T.M.O.) MİSYONU
1938 yılında
3491
sayılı
yasa
ile
kurulan
T.M.O
faaliyetlerinde özerk sorumluluğu sermayesi ile sınırlı ve tüzel
kişiliğe sahip bir iktisadi devlet teşekkülüdür.Tarım
ve Orman
Bakanlığına bağlı olarak hizmet veren TMO'nun 1984 yılında
233
sayılı kanun hükmünde
kararname
ile
yapısı
yeniden
düzenlenmiştir.
TMO organizasyonu Ekip,Ajans,Şube,Bölge ve Genel müdürlükten
meydana gelmektedir. Çok geniş
bir alana yayılan
kuruluşun
amaçları ve görevlerinin
başında tahıl ürünleri
piyasasını
düzenleyici önlemler almak ve afyon ile uyuşturucu
maddeler
üzerindeki devlet tekelini işletmek
gelmektedir.TMO'nun
asli
görevi ise ülkede üretilen hububatı almak,muhafaza
etmek ve
alıcı talep ettiğinde satmak olarak özetlenebilir.
Şirket bu amaçla söz konusu ürünlerin alım ve satımının yana­
şıra ithalat ve ihracat yapmakta gerekli depolama tesislerini
inşa edip işletmekte, un ve ekmek fabrikaları gibi tarıma dayalı
fabrikalarda etkinlik göstermekte,tesislerin bakım ve onarımıyla
ilgili işleri yürütmektedir.
Eski tesislerin
ömrünü tamamlamasıyla
1960
sonrasında
depolama sıkıntısı ile karşı karşıya kalan TMO' nun
ürünlerini
büyük ölçüde toprak altında saklaması maliyetin yükselmesine yol
açtığı gibi ürün kalitesine de zarar getirmektedir.
22-
1985 yılı
sonrasında yeni tesis yapımına ve
eskilerin
yenilenmesine hız verilmesi sonucunda yaklaşık 2 milyon ton
civarında olan depolama kapasitesi,1995 yılında 4.8 milyon tona
çıkarılmıştır.Ancak üretilen buğdayın depolanmasında bu önemli
artış yetersiz kalmaktadır.Bu
yüzden
mevcut depolara
ilave
olarak toplam 163*600 ton kapasiteli depo inşaatları
devam
etmektedir.
Bunların yanısıra T.M.O.tohum iyileştirme ,dağıtım,ilaçlama
ile araştırma gibi çeşitli işlevleride yerine getirmekte, ekimle
ise ancak Tarım Bakanlığı tarafından kendisine görev verildiği
takdirde tohumluk dağıtmak suretiyle ilgilenmektedir.
TMO her yıl alacağı buğday miktarlarının
tahminlerinide
yapmaktadır.Bu tahminleri üreticiler,ajanlar tarım
teşkilatları
ile görüşerek ve bir önceki seneye ait verilerden faydalanarak
gerçekleştirmektedir.Bölge çapında yapılan bu ön tahminler ise
genel müdürlüğe bildirilmektedir.TMO İstanbul,İzmir,Afyon,Ankara
Konya,Samsun iskenderun,Erzurum Diyarbakır,Kayseri
,Bandırma ve
Şanlı Urfa olmak üzere 12 bölgede faaliyet göstermektedir.
1
TMO 1988 yılında başlayarak çiftçiye ödediği fiyatlarda,en
kaliteli ürün için ilan ettiği baş alım fiyatı
sisteminden
ortalama kalitede ürüne
verilen
destekleme
alım
fiyatına
geçmiştir.Bu sistemle ortalama alım kalitesi üzerindeki ürüne ek
prim verirken, kalitesi
ortalamanın altında olan
üreticinin
elindeki ürünleri asgari alım fiyatı ile almaktadır.TMO ayrıca
hasattan önce açıkladığı
fiyatları
kademeli
alım
fiyatı
sistemine bağlı olarak
genel
fiyat
artışlarını
kısmen
karşılayacak biçimde aylık olarak artırmaktadır.
9
T M O n u n faaliyet konusuna giren ürün fiyatları her yıl
Bakanlar Kurulunca bütün faktör ve kriterler dikkate
alınarak
tesbit ve ilan
olunmaktadır. 1988
yılma
kadar
hububat
alımlarında tavan fiyatı uygulaması yapılırken bu tarihten sonra
destekleme fiyatı uygulamasına geçilmiştir.
Bu durumda, ortalama kalite
üzerindeki
ürünlere prim
uygulanmakta böylece kaliteli ürün ödüllendirilmektedir.
TMO' nun destekleme alımları ve depolama masrafları
için
gerekli finansman ihtiyacı Merkez Bankası kaynaklarından temin
edilen " Kısa Vadeli Avanslarla" karşılanmaktadır.Bu
ürünlerin
satışından ve kamu elinde kalan stoklardan doğan zarar ise genel
bütçeden ödenmektedir.
TMO bir taraftan arz edilen her ürünün mutlak
alıcısı
durumunda iken diğer
taraftanda
depolama imkanları
sınırlı
olduğu için elindeki fazla ürünü
ya
dünya
piyasalarından
genellikle düşük fiyatla satmak ya da stoklarını açık
ambarda
tutmak zorundadır*
-23-
Yüksek enflasyondan kaynaklanan bazı sorunların giderilmesi
amacıyla 1990 yılında hükümet TMO destekleme alım fiyatlarının
enflasyona ayarlama imkanı tanımıştır.
1992 yılında piyasalardaki belirsizliği gidermek ve özel
şirketler için ticari ortamı geliştirmek amacı ile TMO ileriye
yönelik satış fiyatlarını alış fiyatları ile eş zamanlı ilan
etmiştir.
1993 yılında yeni bir emanet sistemi
geliştirilmiştir.
Böylelikle TMO'nun stoklama maliyetinin bir kısmını üreticilere
aktarmak suretiyle risk pozisyonunu daraltmıştır.Bu yeni sistem
ile üreticiler en az beş ton tutarında tahılı silolarında
en
fazla 9 ay tutulmak üzere TMO merkezlerine emanet edebilirler.Bu
emanet karşılığı üreticiler malı başkasına devredebilmektedir.
Depozit makbuzu sahibi dokuz aylık maksimum
süre
içinde
istediği zaman ürünü cari piyasa fiyatından TMO'ya satıp nakliye
ve depozit ücreti kesintisinden sonra geri kalan gelirini
ise
alabilmektedir.
-24B) BUĞDAY
DESTEKLEME
ALIM FİYATLARI VE POLİTİKALARI
Tablo'12 de
görüleceği
gibi,Tarım
Bakanlığı
buğday
destekleme alım fiyatlarının tespitini
yaparken
tohum,gübre
zirai mücadele ilaç ve su bedeli ile mazottan oluşan
hububat
girdi maliyetlerini hesaplamaktadır.Bu hesaba tarla kirası ve
işçilik maliyetlerinide eklemek suretiyle 1 kg buğdayın maliyeti
bulunmakta,bu rakamın üzerine % 20-25 oranında hesap edilen
işletme karı ilave edilmektedir.TMO ise çıkan rakamı buğday
çeşitlerine göre tasnif
ederek
Bakanlar
kuruluna
vermekte
Bakanlar kurulu ise tercihlerine göre rakam üzerinde düzeltmeler
yapmaktadır.
Tablos 12
Buğday Destekleme Alım Fiyatlarında
Maliyet Hesaplaması
1 Dekar için Yapılan Masraf
Masraf
Tarla Kirası
Gübre Bedeli
Tohum Bedeli
Zirai Mücadele İlaç Bed.
İlk Sürme
İkileme
Tırnık Çekme ve Diskaro
Gübreleme İşçiliği
Ekim
Taban Sürgü
Tohum Kapatma
Su Bedeli
Sulama işçiliği
Zir. Müc. İşçilik Bed.
Hasat ve Harman
Savurma ve Saman Yapma
Harman Yerine Taşıma
Sap ve Saman Taşıma
Ürünün Ambara Taşınması
Ürünün Pazara Taşınması
Bekçi ücreti
Diğer Masraflar
1994
217. 573
99. 230
73. 922
26. 117
46. 314
26. 468
25. 359
19. 081
22. 000
7. 000
6. 600
3. 752
1. 610
12. 270
57. 707
14. 626
3. 600
3. 300
9. 169
19. 624
1. 638
9. 161
1995
452.683
314.671
153.491
49.044
103.639
48.161
43.012
27.268
65.096
0
0
10.001
5.710
18.318
107.872
37.548
4.260
6.951
9.092
37.529
4.751
8.602
1.507.699
706. 121
TOPLAM
376.925
151. 816
Masrafların Normal Faizi
45.231
Genel İdare Giderleri
21. 184
1.929.855
Masraflar Genel Top.
879. 121
1.711.514
Dane için Yapılan Masraf
769. 173
250
Alınan ürün mik. kg
250
6.846
1 Kg dane maliyeti
3. 077
(dane için yapılan masra / alınan dane mik.)
Kaynak. Tarım Bakanlığı
-25-
Buğday Destekleme
Alım
Fiyatlarının
hesaplanmasında
masrafların normal faizi 1994 yılında
% 21.5, 1995 yılında ise
% 25 olarak alınmıştır.Bu hesaplama Kuru tarım için geçerlidir.
Tablo:13
BUĞDAY DESTEKLEME ALIM FİYATLARI(TL/KG)
1990
1991
1992
1993
-Makarnalık Buğdaylar
a) Anadolu Durum
b) Durum
550
525
820
790
1285
1225
2100
2000
- Ekmeklik Buğdaylar
a)Beyaz Sert
b)Anadolu KırmızıSert
c)Kırmızı Sert
d)Beyaz Yarı Sert
e)Kırmızı Yarı Sert
510
500
490
485
475
790
770
754
740
730
1225
1200
1165
1150
1115
1950
1900
1850
1800
1750
1995
1996
5040
4320
11200
10150
25200
23400
3780
3600
3420
3312
3204
7350
7000
6650
6300
5950
18900
18000
17200
16200
15300
1994
Kaynak:TMO
Tablo:14
BUĞDAY DESTEKLEME
ALIM
YAPILAN
Yıl
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
Alım Miktarları
(000 Ton)
MİKTARLARI
VE
ÜRETICILERE
ÖDEMELER
Üreticilere Yapılan
Ödemeler
(cari Fiyatlarla) Milyar TL.
2793
473
5159
4453
2452
2671
1356
41
KAYNAK: VI.Beş Yıllık Kalkınma Planı
1996 Yılı Programı
462
155
2597
3359
2835
4922
4787
302
-26-
Tablo:15
T.M.O NÜN BUĞDAY İÇ SATIŞLARI (Ton)
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1.240.341
2.648.957.
3.166.469
1.086.573.
1.330.776
1.197.514
Kaynak.T.M.O
TMO nun YILLARA GÖRE BUĞDAY ALIM POLİTİKALARI
1988 ÖNCESİ
-
Tavan (Baş) fiyat uygulaması
Fiyat 1 yıl geçerli
Baş fiyattan tenzilat Yapılarak alım
Peşin ödeme
1988
- İlk kez Destekleme alım fiyatı
- İlk kez asgari alım Fiyatı (garanti fiyat)
- Ödeme, % 50 si peşin, % 50 ise 2 ay sonra
1989
- 1988 kuralları yanında
- Ödeme peşin
haftalık fiyat artışı
1990
- Destekleme alım fiyatı
- Peşin Ödeme
- Kademeli fiyat politikası
1991
- Destekleme Temel Fiyatı + Destekleme Primi
(Dünya Fiyatları)
(Destekleme Temel
ilavesi)
- Alım, 50 ton/kişi limiti ile yapıldı
- Kademeli Fiyat
- Ödeme, % 75 i Peşin, % 25 i ise Say sonra
Fiyatının
% 100
-27-
1992
- Kademeli fiyat
(Temmuz-Ekim)
- Alım fiyatı ile Satış fiyatı aynı anda ilanı (% 15fark)
1993-1994
- Kademeli Fiyat
- Alım fiyatı ile Satış Fiyatı Aynı anda ilanı (1993 % 15,1994 %
20 fark)
- Peşin ödeme
- Makbuz senedi ile alım
- Borsa uygulaması
- Depoların Kiraya verilmesi
1995
- 1995 yılında
1993
ve
1994
yıllarında
uygulanan
alım
politikalarından yalnız borsa uygulaması yapılmamış olup diğer
politikalar aynen uygulanmıştır.
- Alım fiyatı ile satış fiyatı arasındaki
fark % 20 olarak
uygulanmıştır.
1996
1995 yılında uygulanan alım politikalarına devam edilmiştir.
1) PRİM SİSTEMİ
Ülkemizde yeni bir uygulama olan prim sistemi pek çok
açılardan faydaları görülen
bir sistemdir.Özellikle
buğdayda
kayıt dışı ekonominin önlenmesi açısından
sağladığı
faydalar
küçümsenmemelidir.Sistemin uygulanabilirliliği buğday
açısından
sert ve yumuşak buğday ayrımı yapılarak değerlendirilmektedir.
Prim sisteminde üreticiye,ortalama
alım kalitesinin üzerindeki
her ürün için ek prim verilmekte yani ortalama kalitedeki ürünün
pazar fiyatı ile hedef fiyatı arasındaki kalan fark prim olarak
ödenmektedir.Böylelikle bu sistemde açıklanan müdahale
fiyatı
ile buğdayın dünya
fiyatlarının
altında
satın
alınması
sağlanmaktadır.
Ancak Ekmek elde edilen yumuşak buğday ekimi çok
geniş
alanlarda yapıldığı için
prim
sisteminin uygulanması
çok
zordur. Bu sistemin makarna ve benzeri gıda maddelerinin
ana
maddesi olan sert
buğdayda
uygulanması daha
fazla
yarar
sağlayabilir.Çünkü sert buğday
üretimi
yeterli
düzeyde
değildir.Bu alana hizmet veren kuruluşlar sert buğday bulamama
zorluğu ile karşılaşmakta ve ithalata yönelmektedir.
-28-
2) BUĞDAY ÜRÜNÜNDE SERTİFİKA UYGULAMASI
TMO dünyada ilk kez Çukurova,Antalya ve Güneydoğu Anadolu
bölgesinde hububat sertifikası uygulaması başlatmış ancak bu
uygulama yeterli ilgi görmemiştir. 1993 yılında ofisin Türkiye
genelindeki alımları 4 milyon ton olurken bu alım miktarının
sadece 114 bin tonunun emanet üsülü
(sertifika
) ile alınıp
satıldığı ve bununda genelin % 2.9'nu oluşturduğunu
görmekteyiz
Bu alım satımların üretim miktarlarının çok olduğu bölgelerde ve
daha ziyade finansman güçlüğü çekmeyen üreticiler
tarafından
rağbet gördüğü bilinmektedir.
Bu sistemin çalışması kısaca şu şekilde olmaktadır.
»Çifçi ürünü TMO silolarına bırakır.
~Çifçiye bıraktığı ürün kadar sertifika verilir.
-Çifçi bu sertifikayı tüccara satabilir yada bir tarihte TMO ya
satış yapabilir
-Çifçi TMO daki ürünü için kilo başına kira parası ödemektedir.
Sektörde faaliyet gösteren çifçi kesiminin
ürünü
hemen
paraya çevirmek ihtiyacında olması sistemin tam kapasite ile
çalışmasını zorlaştırmaktadır. Ancak yine de bu sistemin 1994
yılı alım satımlarında daha iyi çalıştığı ifade edilmektedir.
-29Tablo:16
1996 YILI
BUĞDAY
Makarnalık Buğday
Anadolu Durum
1.10.95 1.11.95
İÇ
SATIŞ
FİYATLARI
1.1.96 12.3.96
4.4.96
(TL/Kg)
18.6.96
Nol
No2
Diğer Durum
15800
15600
16400
16200
17800
17600
19300
19100
21800
21600
30000
29500
Nol
No2
14540
14340
15140
14940
16500
16300
18000
17800
20500
20300
29000
28500
13600
15100
18200
22750
13200
13000
14900
14700
18000
17800
22250
21750
Düşük vasıflı
Durum Buğdayı
İthal Ekmeklik
Buğday
Al Ekmeklik Buğ.10760
A2
"
10560
11360
11160
Makarnalık Buğdaylar 1.7.96
Anadolu Durum
1.8.96
1.9.96
1.10.96 1.11.96
Nol
No2
Diğer Durum
30600
30100
31500
31000
32500
32000
33500
33000
34500
34000
Nol
No2
ithal makarnalık
buğday
29600
29100
30500
30000
31500
31000
32500
32000
33500
33000
30100
31000
32000
33000
34000
Düşük Vasıflı Durum
Buğdayı
23500
24250
25250
26250
27250
Al Ekmeklik Buğday
A2
"
23000
22500
23750
23250
24750
24250
25750
25250
26750
26250
İthal Ekmeklik
Buğday
Al Ekmeklik Buğ.
A2
"
23000
22500
23750
23250
24750
24250
25750
25250
26750
26250
Kaynak:TMO
-30-
C) TARIMSAL DESTEKLEME POLİTİKASININ NEDEN OLDUĞU SORUNLAR
Tarımsal destekleme politikalarının amaçları tarım kesimi
gelirlerinde istikrar sağlamak,
tarımsal ürün
fiyatlarındaki
dalgalanmaları azaltmak,üretimin artırılması ve yönlendirilmesi­
ni sağlamaktır. Ancak
Ülkemizde izlenmekte olan
destekleme
politikalarının belirtilen amaçları
sağlamada
yetersiz
kalmasının yanında, ekonomide
diğer
bazı sorunlarada
neden
olmaktadır.
Ülkemizde uygulanan destekleme politikaları, geniş çapta
siyasetçiler tarafından popülist
amaçlarla
kullanılmaktadır.
Özellikle seçim dönemlerinde tarım kesimi büyük oy potansiyeli
olarak görüldüğünden destekleme fiyatları ve desteklenen ürün
sayısı artırılmaktadır.
Destekleme politikalarıyla uygulanan yüksek fiyat politikası
tarımsal üretimde fazlalıklara
ve stokların artmasına
neden
olmaktadır.Bu da kamu harcamalarının artmasına ve maliyetlerin
yükselmesine neden olmaktadır.
Özellikle hububat piyasasında düzenleyici rol oynayan T.M.O.
siyasi tercihler doğrultusunda
uyguladığı
yüksek
fiyat
politikası sonucu, ürünlere yapılacak ödemeler Merkez Bankası
kaynaklarından karşılanmakta olduğundan emisyon hacmi artmakta
ve enflasyon körüklenmektedir.Buna ek olarak destekleme alım
fiyatlarının dünya fiyatlarının
üzerinde tutulması
nedeniyle
a l m a n ürünlerin satışı zorlanmakta ve böylece depolarda tutulan
stoklar artmaktadır. Bu da başta kamu kesimi olmak üzere tüm
ekonomiye yükler getirmektedir.
İkinci olarak uygulanan tarımsal destekleme politikalarından
esas itibariyla büyük işletmeler yararlanmaktadır.
Türkiyedeki mevcut tarımsal işletmelerin yaklaşık % 99'u
küçük işletmelerden meydana geldiği için destekleme politikaları
gelir dağılımını bu işletmeler aleyhine daha da bozmaktadır.
Çünkü gerek girdi
bazındaki
sübvansiyonlardan gerekse ürün
bazındaki destekleme alımlarından
büyük
işletmeler
küçük
işletmelere göre daha fazla faydalanmaktadır.Bu
nedenle bu gün
ülkemizde uygulandığı biçimiyle tarımsal destekleme politikaları
büyük işletmeleri daha da büyütmekte küçük üreticileri ise daha
da küçültmektedir.
Üçüncü bir nokta, ülkemizde uygulanan tarımsal desteklemele­
rin esas itibariyle hububat üretiminde yoğunlaşmış olması da bir
eleştiri konusudur.Hububat üretiminin düşük fiyatların üzerinde­
ki bir fiyatla desteklenmesi
ve
böylece
oluşan
stokların
depolarda bekletilmesi de kamu kesimine ilave yük getirmektedir.
-31-
Dördüncü bir husus ise destekleme sisteminin bu günkü mevcut
yapıda etkinsizliğe neden olmasıdır.
Çünkü Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri toplam üretimin
% 20 ile % 50' si arasında alım yapmalarına karşın peşin ödenek
bulamadıklarından yüksek enflasyon nedeniyle üretici önemli bir
gelir kaybına uğramaktadır.
Kısaca belirtmek
gerekirse;Bu
gün
ülkemizde
uygulanan
tarımsal destekleme politikaları sonucu kamu kesimine
önemli
yükler getirirken etkin bir tarımsal destekleme ise başarılamamaktadır. Bu politikalar
enflasyonu
körüklemekte,bozuk
olan
gelir dağılımını daha da bozmaktadır. Destekleme adı
altında
sağlanan kaynakların sınırlı bir kısmı ise
ancak
tarımsal
üreticinin eline geçebilmektedir.
-32-
VII) BUĞDAY
DAĞITIM
KANALLARI
ve
PAZARLANMASI
Tahıl ürünlerinin pazarlanmasında TMO' nun yönlendirdiği ve
özel sektörün de geniş yer aldığı bir pazar yapısı vardır.Pazar
yerlerindeki sistem; genellikle
üründe
derecelenmenin
geniş
ölçüde yerleşmediği dökme ürün üzerinden yapılan ve satışlarda
bir belediye memurunun görev aldığı serbest piyasa
sistemidir.
Borsalarda ise satış yaygınlaşmamıştır.
Hububat pazarı, TMO ve özel sektörce düzenlenmektedir.TMO
belirlenen alım fiyatlarına bağlı olarak iç tüketim ve muhafaza
politikaları, dış alım dış satım yetkileri ve sübvansiyonlar ile
hükümetin fiyat
politikası hedeflerini
gerçekleştirmektedir.
Hububat pazarında yeralan özel sektör ise piyasanın
serbest
olarak işlemesine yardımcı olmaktadır.Buğdayda dağıtım kanalları
üretici,mahalli alıcı,tüccar
veya
TMO
işleme yerleri ile
parakende pazar aşamalarından oluşmaktadır. Pazarlama kanalında
yer alan pazar şekilleri; mahalli ve toptan pazarlar, TMO alım
ajansları ve borsaları ile parakende pazarlardır.
Buğday pazarlama
sisteminde
üreticiler
ve
tüccarlar
yönünden finansman sıkıntısı mevcuttur.Üretici hasattan
sonra
nakit paraya ihtiyacı
olduğundan
ürününü
hemen
satmak
istemektedir.Pazarda alım yapan
bir kısım tüccarın da alım
kapasitesi sınırlıdır. Kurulması istenen Buğday borsası ise bu
alanda halen mevcut
olmayan
finansman
kaynağını
devreye
sokabilecektir *
İyi kurulan ve iyi işletilen bir buğday borsasında herhangi
bir tasarruf sahibi parasını buğdaya yatırarak değerlendirebi­
lir. Deposu olmayan ve buğdayı alıp saklayamayan bu tasarruf
sahibi satın aldığı buğday kağıdını istediği zaman fiziki mala
dönüştürebilecek yada kıymetli kağıt olarak devredebilecektir.
Böylelikle buğday piyasası
mevcut
olmayan
bir
finansman
kaynağına kavuşabilecektir.Finansman kaynağına
sahip
buğday
sahibinin de ürününe talep artar ve üreticinin malı daha iyi
değerlendirilir.Bu sistem sayesinde çiftçi isterse malını daha
tarlada iken satma olanağına kavuşabilir.Kurulması
istenilen
buğday borsasında işlemler menkul kıymetler borsasında olduğu
gibi borsaya tescil edilen "aracı kurum" benzeri kişi yada
kuruluşlar tarafından yapılabilir.
Buğday borsasının kurulması buğdayda destekleme alımlarının
kalkmasını gerektirmemektedir.Bu sistem
ile
üretici
malını
satacağı daha avantajlı bir piyasaya kavuşurken başlangıçta TMO
ya daha az ürün gelebilir.Ancak bu sistemde TMO yer alıp borsaya
girdiğinde özellikle ilk zamanlarda geçiş döneminin
fiyatının
düzenlenmesinde önemli bir rol oynar.
Hububattaki sorunların
altına a l m a m a y ı ş ı devletin
kaybetmesi gelmektedir.
başında, buğday ticaretinin
bu
nedenle büyük oranda
kayıt
vergi
-33Ortalama 7 milyon tonluk buğday üretimi yapılan sektörde
sadece kayıt dışı buğday alış verişinden dolayı yılda 8 trilyon
liralık stopaj vergi kaybı olduğu hesaplanmaktadır.
Önemli ölçüde işlem gören Polatlı, Konya,Eskişehir ve Edirne
illerimizin dışındaki tüm üretim birimlerinde alış veriş
kayıt
dışı yapılmaktadır.Bu illerimizin
borsalarında
satışa
gelen
ürünlerden % 2 stopaj, % 1 Bağkur kesintisi yapılmaktadır.
Kg fiyatı ortalama 20 bin liradan satılacak olan buğdayda 600
liralık bu kesinti
üreticinin
ürününü borsaya
getirmesini
engellemektedir.
Sektörde kayıt
dışı
ekonomiyi
hemen
her
üretici
benimsemektedir. Özellikle yüksek vergi vermesi gereken büyük
üreticiler büyük satışları nedeniyle yüksek vergi
dilimlerine
girmemek için değişik isimler kullanarak satışlar yapmaktadır.
Bunun sonucuda
yüksek
miktarlarda
kayıt dışı
ekonomi
doğmaktadır. 1993 yılında Konya , Polatlı
pilot
bölgelerinde
başlatılan hububat borsası
ve
Umumi
mağazacılık
sistemi
uygulamaları FAO ve Dünya Bankası tarafından verilen desteklerle
yürütülmektedir.Ürün borsalarının kurulması
konusundaki
projeninde başarılı olabilmesi için çiftçilerimizin
ürünlerini
pazarlama konusunda teşkilatlandırılması,
eğitilmesi
ve
bu
suretle çiftçilerimizin pazarla
entegrasyonunun
sağlanması
gerekmektedir.
Konya ve Polatlı bölgelerinde
faaliyet gösteren
buğday
borsalarımızda vadeli işlemler piyasasının kurulması
sektörde
mevcut olan kayıt
dışı
ekonominin yanı sıra stokçuluk
ve
karaborsanın önlenmesinde önemli rol oynacaktır.Ancak bu sistem
için gerekli olan mali kaynakların bulunamaması nedeniyle buğday
için " Vadeli İşlemler Piyasasının" kurulması ertelenmiştir.
-34-
VIII) TÜRKİYENİN
BUĞDAY
DIŞ TİCARETİ
Türkiye'nin dış ticaret rejiminde tarıma yönelik yapılan
değişiklikler, işlenmiş tarım malları ve sanayi ham maddeleri
ticaretiyle ilgili değişiklikler
kadar kapsamlı
olmamıştır.
Özellikle 1980-1992 yılları arasındaki sanayi ürünleri ticari
politikalarının temel amacı, sektörü dış rekabete açarak ithal
ikamesi üzerine kurulu sanayi yapısını ihracat
desteği ile
kuvvetlendirmek ve sektörün verimliliğini artırmak iken tarımsal
ticaret politikaları daha
önceki dönemlere göre büyük bir
değişiklik göstermemiştir.
Nitekim tarımla ilgili ticaret politika araçları değişmiş
fakat amaçlar değişmemiştir.
1980 ekonomik istikrar
paketi
çerçevesinde yapılan en önemli değişiklik ithalat ve ihracat
üzerindeki miktar kısıtlamalarının
tedricen
kaldırılmasıdır.
Fakat kaldırılan
ve diğer gümrük vergisi
dışındaki tedbirler yerine ad-valorem ve özel tarifeli vergiler
(TKF) getirilmiştir.
A) BUĞDAY İHRACATI
1979-1981 yılları arasında büyük artışlar kaydeden
tarım
malları ihracatı 1985 yılına kadar düşüş göstermiştir.
0 tarihten itibaren tarım ürünleri ihracat değeri, işlenmiş
tarım ürünleri ihracat değerindeki artışa bağlı olarak devamlı
büyüme göstermektedir.
İç tüketim ve dış fiyatlara bağlı olarak Türkiye'nin buğday
ihracatı yıllar itibariyle düzensiz bir seyir izlemektedir.Tablo
19'da görüleceği üzere 1989 yılında yaşanan kuraklık sonucu 1990
yılında 24.975 ton olarak gerçekleşen buğday ihracatı, 1991
yılında 2.317.277 tona,
1992
yılında
ise
3.804.502
tona
yükselmiştir.Buğday ihracatımız üretimdeki azalışa bağlı olarak
1994 yılında 980.028 ton ,1995 yılında ise 232.846 ton olarak
gerçekleşmiştir.
B) BUĞDAY İTHALATI
1979 yılına
kadar
tarım malları ithalatında
sektörün
desteklenmesi amacıyla önemli
kısıtlamalar
uygulanmakta
ve
Türkiye ye girmesine izin verilen ürünlerin büyük
çoğunluğu
KİT'ler tarafından ithal edilmekte idi.
1984 yılına
kadar tarım ithalatı liberasyon
listeleri
çerçevesinde yapılmıştır. Fakat"hassas"
ürünler
olarak
nitelendirilen grupda yer alan buğday ithalatında kota sistemi
devam etmiştir.
-35-
Ocak 1990'dan itibaren üreticiyi dünya piyasalarındaki fiyat
değişikliklerinden korumak için buğday gibi hassas tarım malları
ithalatında özel kurallar
uygulanmasına
devam
edilmiştir.
31.12.1992 de yayınlanan 1993 yılı İthalat rejimi; ithalattaki
uygulamaların açıklık prensibine bağlanması gereğini
vurgulamak
la birlikte, tarım ürünleri ve işlenmiş tarım ürünleri ithalatın
da bir çok gümrük vergisi dışı kısıtlamalarıda saklı tutmuştur.
Buğday ithalatında ise TMO'nun Toplu Konut Fonu (TKF) kesintile­
rinden muafiyeti devam etmiştir.
1.7.1992
Gümrük
Vergisi
Buğday
TKF
($/ton)
Muaf
30
Sınır
Ad valorem
Fiyatı Eş değeri %
($/ton)
141
21
1.1.1993
Gümrük
Vergisi
Buğday
TKF
($/ton)
3
Sınır
Advalorem
Fiyatı Eş Değeri
($/ton)
162
100
65
1.1.1994
Gümrük
Vergisi
TKF
($/ton)
Buğday
Sınır
Ad valorem
Fiyatı Eş değeri %
($/ton)
100
162
65
25.9.1995-1996
Gümrük
TKF
Vergisi ($/ton)
Buğday
15
Sınır
Fiyatı
($/ton)
Ad valorem
Eş değeri
-
Kaynak :Ülke Tarım Politikaları ve Ticareti OECD
-36-
1989 yılından
sonra Kaliteli buğday üretiminde
yaşanan
sıkıntı nedeniyle ekmeklik buğday ithal etmek zorunda kalan
Türkiye bir yandanda buğday ihracatına Destekleme
ve Fiyat
İstikrar Fonundan prim vererek ihracatı teşvik etmek suretiyle
ithalat ve ihracatta ikilem içine girmiştir.
1992 yılından sonra üretimde gerilemenin yaşanması sonucu
doğabilecek sıkıntıları önlemek amacıyla ithalattı kolaylaştırı
cı önlemler alınmıştır. Bunun sonucu kaliteli tpuğday ithalatını
teşvik için makarnalık buğday ithalatından a l m a n
10 dolarlık
fon kaldırılırken,
ekmeklik
buğday
ithalatındaki fon 30
dolardan 20 dolara düşürülmüştür.
Burada belirtilmesi gereken diğer bir konu ise 1994 yılından
itibaren TMO' nun ithalatın büyük bölümünü özel sektöre bırakmış
olmasıdır. Tarım Bakanlığı ise yaşanan mevcut buğday sıkıntısı
nın aşılmasında temel politikalar geliştirmesi ve piyasayı
dengeleyeci önlemler
alması
gerekirken kısa vadeli çözüm
arayışı içerisinde ithalata yönelmiştir.
Yılda 400-500 bin ton civarında buğday ithal etmek zorunda
olan TMO' nun yanı sıra özel sektörün de buğday ithal etmesi
üretimin yetersiz olduğu yıllarda fiyatların daha üst seviyelere
yükselmesini engellemektedir.
1989 yılında
yaşanan
kuraklık sonucu
(Tablo:20)
1990
yılında 2.180«,73i ton buğday ithal edilirken,TMO nun elinde
bulunan buğday stoku 7.120 bin ton seviyesinde idi. 1991 yılında
197.220, 1992 yılında ise 93.499 ton buğday ithal edilmiş,buğday
stokumuz ise 1991 yılında 6.546 bin ton iken,1992 yılında 1.918
tona gerilemiştir. 1993 yılında 1.220 bin ton buğday
ithal
edilirken stok seviyesi 2.603 bin tona ulaşmıştır. 1994 yılı
ithalatı 495«bin ton
olurken
,1995 yılında
1•253.bin
ton
seviyesine ulaşmıştır. 1994
yılı stoku ise
1.670 bin ton
olurken, 1995 yılında 220 bin tona gerilemiştir.
-37-
TABL0:17
TÜRKİYENİN BUĞDAY İTHALATI
(000 Dolar)
1990
1991
1992
1993
1994
1995
-Çavdarla karışık
71
1
25
198
Buğday
-Makarnalık Buğday 25.520 4.109 1.527 38.794
Durum Buğdayı
-Ekmeklik Buğday
361.308 15.899 11.641 139.124 40.284 211.521
Tohumluk
-Kaplıca (kızıl)
1.322
719
777
174
1.523
Buğday Tohumluk
-Tohumluk ve Diğer
TOPLAM
-
-
-
-
35.485
30.634
386.899 21.330 13.912 178.893 75.945 243.678
TABLO:18
TÜRKİYENİN BUĞDAY İHRACATI
(000 Dolar)
1990
-Çavdarla karışık
6
Buğday
-Makarnalık Buğday
368
Durum Buğdayı
-Ekmeklik Buğday 4.005
Tohumluk
-Kaplıca (kızıl)
Buğday Tohumluk
-Tohumluk ve Diğer
TOPLAM
KAYNAK:DİE
7
4.383
1991
1992
486
813
110
3.159
8.966
6.781
200.322 329.221
298
1.852
4
204.269 340.852
1993
1994
-
1995
-
68.589 79.573 22.459
12
98
4
2
8.798
205
75.494 88.469 22.668
-38TABL0:19
TÜRKİYENİN BUĞDAY İHRACATI
(000 Ton)
1990
-Çavdarla karışık
Buğday
-Makarnalık Buğday
Durum Buğdayı
-Ekmeklik Buğdayı
Tohumluk
-Kaplıca (kızıl)
Buğday Tohumluk
-Tohumluk ve Diğer
TOPLAM
-
1991
1
1992
1993
39
122
63
21
2.275
3.657
585
1
24
25
892
232
0.2
1
2.317
1995
0.3
1
3.5
0.5
1994
3.804
0.7
88
649
980
1
233
KAYNAK:D.İ.E
TABLO:20
TÜRKİYENİN BUĞDAY İTHALATI
(000 Ton)
1990
1991
1992
1993
1994
1
-
1995
-
-Çavdarla karışık
Buğday
141
-Makarnalık Buğday
Durum Buğdayı
2.040
-Ekmeklik Buğday
Tohumluk
-Kaplıca (kızıl)
Buğ. Tohumluk
-Tohumluk ve Diğer
31
10
245
162
82
972
334
1.122
2
2
2
7
160
124
2.182
198
496
1.253
TOPLAM
KaynakîD.İ.E
5
94
1.220
-39-
TABLO:21
BUĞDAY İTHAL VE İHRAÇ FİYATLARI
$/Ton
İhraç Fiyatı
İthal Fiyatı
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
292
184
177
112
147
146
153
194
99
125
176
89
90
116
90
97
Kaynak: Dıç Ticaret Müsteşarlığı
İhracat:fob
İthalatıcif
TABLO:22
1990
İtalya
-—
Hollanda
Suudi Aarbistan —
—
Lübnan
Irak
3. 500
—
Tunus
9
Ürdün
Endenozya
Kuzey Kore
Güney Kore
—
Rüya
Azerbeycan
—
Türkmenistan
K.K.T.C
21. 456
6
Diğer Ülkeler
Toplam
TÜRKİYE'NİN
ÜLKELER İTİBARİYLE BUĞDAY İHRACATI
(TON)
1991
1992
1993
1994
34 .500
2
20 .514
111 . 126
112 -.950
189 .404
114 .496
93 .856
194 .292
960 .963
-50 .539
-5
101 .789
208 .820
13 .821
108 .774
360 .449
152 .760
180 .234
180 .824
847 .523
348 .363
23 .023
4 .262
-
-—
19.300
25.002
25.525
1.187
69.643
9
1995
1.254
4.025
1.887
1.055
2 .004
5.896
1
90 .756
10.350
37 .516 135.688
-30.112
25 .320
19 .999 25.928
24 . 137
194.105
575 .511 1.225 .236 471 .063
24.975 2.317.277 3.804.502 648.653 980.028 232.846
-40TABLO:23
TÜRKİYENİN
ÜLKELER İTİBARİYLE BUĞDAY İTHALATI
(Ton)
1990
A.B.D.
201 .806
Kanada
38 .830
Almanya
87 .776
Fransa
693 .713
İngiltere
40 .024
İtalya
Bulgaristan
33 .695
Yugoslavya
119 .380
Rusya
—
Kazakistan
Ukrayna
Suudi Arabistan
Çek cum.
-„
Macaristan
K.K.T.C.
Diğer
965 .237
-
Toplam
1991
—
1992
20
26.177
1993
160.942
—
—
218.412
5.050 7 .001 173.400
—
36.324
5
21 18.987
15.266 6 .547 19.468
—
37.220 12 .967
—
2 .988
_
—
8.425
100
23.675
116.336
-
-
—
—
2.304
1995
77.790
110.827
181.022
32.794
9
91
20
10.875
1.885
9.420
271.597
32.603
189.229
—
9
43.850
294.073
-
423
10.875
1.885
14.621
9,578
113.572
66.752
-
204.686
-
—
1.250
9.996
51.289 63 .955 493.666
—
1994
—
83.509
-
2. 180. 731 :197.220 93 .499 1.220.982 495.905 1.253.
KAynaksDİE
Tablo s 19 ve Tablos 20'de görüleceği gibi buğday ithal ve
ihracatımızın en önemli kalemlerini makarnalık
(durum) buğdayı
ile ekmeklik buğday oluşturmaktadır. Özellikle
1991 ve
1992
yıllarında üretimde ve rekoltede sağlanan artışlar sonucu 2.275
bin ton ve 3.657 bin ton ekmeklik buğday ihraç edilmiştir.1993
yılında ise üretimde meydana gelen artışa bağlı olarak 575 bin
ton,1994 yılında ise
891
bin
ton
ekmeklik buğday
ihraç
edilmiştir. 1995 yılında üretim ve verimde yaşanan
düşüşler
ekmeklik buğday ihracatını olumsuz yönde etkilemiş
ve
ihracat
miktarı 232 bin ton seviyesine gerilemiştir.
1990 yılında 2.039 bin ton ekmeklik buğday ithal edimiş bu
değer 1991 yılında 162 bin ton, 1992 yılında 81 bin ton 1993
yılında 972 bin ton ,1994 yılında 335 bin ton,1995 yılında
ise
1*122 bin ton olarak gerçeleşmiştir.
IX) GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİNİN
(GAP) BUĞDAY TARIMINA ETKİLERİ
Cumhuriyet döneminin en büyük ve en önemli yatırımlardan
biri olarak kabul edilen GAP
projesinin
temel amacı, kuru
toprakların suya kavuşturulması
ile tarımda
çeşitliliği
aktiviteyi artırmak ,tarıma
dayalı
sanayinin
gelişmesini
sağlamak e k o n o m i y i canlandırıp halka istihdam sağlayarak göçü
engellemek ve bölgenin
diğer
bölgelerle
arasındaki
geri
kalmışlık farkını yok
etmektir.
Fırat ve Dicle
nehirleri
arasındaki 7.3 milyon ha.lık bir alanı kapsayan proje öncelikle
sulama ve enerji üretimini içermektedir.
GAP alanında üretilen tarımsal ürünleri
başta
hububat
(buğdjay-arpa) olmak üzere
sırası ile baklagiller
(mercimeknohut) ile endüstri bitkileri (pamuk-tütün) takip etmektedir.
Aşağıda görüldüğü gibi GAP'ın Türkiye buğday ekiliş alanı ve
üretimi içindeki payı 1994 yılında, sırası ile % 10,9 ve % 10,7
dir.
GAP Alanı
Türkiye
Ekim A l .
(ha)
Buğday 9.800.000
Üretim
(Ton)
Ekim A l .
(ha)
11.500.000
1.050.557
Üretim
(Ton)
1.902.148
Tablo:24
GAP İLLERİNE AİT BUĞDAY ÜRETİM VE EKİM ALANLARI
Adıyaman
Diyarbakır
Şanlı urfa
Mardin
Siirt
Gaziantep
Şırnak
Batman
Üretim
ton
Ekim Alanı
ha.
204.230
415.261
601.218
206.522
43.604
259.241
80.379
91.693
108.720
244.509
353.454
111.710
30.770
105.020
44.524
51.850
Kaynak: 1994 Tarımsal yapı
(D.İ.E)
-42-
Bölgede mevcut koşullarda modern tarım teknikleri kısmen de
olsa uygulanmakla birlikte halen geleneksel tarım
teknikleri
yoğun olarak uygulanmaktadır.Toplam tarım arazisinin % 9 6 ' s m d a
kuru tarım yapılmakta
ve bu arazide nadaslı tarım
ağırlık
taşımaktadır.Kuru tarım yapılan arazinin % 58'inde nadasa yer
verilmekte ve
buğday-nadas-buğday,
buğday-nadas-mercimek
uygulaması yaygın bulunmaktadır.
Ancak son yıllarda "Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi"
sonucu GAP bölgesinde mercimek üretimi artmış ve buğday-mercimek
buğday yöntemi yaygın hale gelmiştir.
Ülkemizde tohumluk üretim ve dağıtım faaliyetlerinde
çok
sayıda kamu ve özel kuruluş yer almakla birlikte GAP bölgesinde
sertifikalı tohumluk yeterince kullanılmamaktadır.GAP alanındaki
işletmelerde üretimde kullanılan tohumluğun % 66' sı TMO'dan
temin edilmektedir•
GAP projesi sonunda sulama projelerinin gerçekleşmesi
ile
tarımsal üretim deseni değişecektir. 2000 yılına ait yapılan
projeksiyonlarda tarım ürünleri içinde en fazla artış % 5981 ile
patateste ve % 5879 ile mısırda beklenirken, buğdayda hedeflenen
üretim artışı ise % 79.0 dır.Ancak artan nüfusumuzun beslenmesi
için buğday üretiminin artırılmasına kesin gereksinme vardır.
Dolayısıyla bölge sulu
tarım alanlarından buğdayı
dışlamak
imkansızdır.GAP'm buğday tarımında etkisi sadece üretim artışı
ile kalmayacaktır.Üretimin yanında buğdaya dayalı sanayide de
büyük gelişme beklenmektedir.
X) UN VE
UNLU GIDALAR SANAYİ
Gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de tarım
sektörünün ekonomide önemli bir yeri vardır. Tarıma dayalı bir
sanayi kolu olan gıda sanayide
tarımsal
ürünleri
işleyip
dayanıklı ve kullanılabilir
hale getirdiğinden
aynı
öneme
sahiptir*Çünkü gıda sanayimiz
bir yandan halkın yeterli ye
dengeli beslenmesi ile
artan
nüfusun
ek
gıda
talebinin
karşılanmasında önemli görevler üslenirken bir yandan da tarım
ürünlerine katma değer artışı sağlamada,ihracat yoluyla ülkenin
döviz ihtiyacının karşılanmasında
ve
istihdam
olanakları
yaratmada katkılarda bulunmaktadır.
Değirmen sanayi
,Ekmek
sanayi,Makarna
sanayi,Bulgur
sanayi,Bisküvi sanayi,Maya ve
Yem sanayinden oluşan ülkemiz
tahıl ürünleri sanayi, işletme sayısı ve kapasite
açısından
tarıma dayalı sanayi
dalı
içerisinde birinci
sırada
yer
almaktadır.
-43-
A)-EKMEK SANAYİ
Bu gün tüm dünyada gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun ekmek
en önemli besin maddesi olma özelliğini
korumaktadır.ülkemizde
fert başına 160 kg/yıl dolayında buğday,400 gr/gün dolayında ise
ekmek tüketilmesine rağmen ekmek sanayimizin gerçek ve modern
sanayi yapısında olduğunu belirtmek zordur. Ancak özellikle son
yirmi yılda fırın makinaları yapan
fabrikaların
açılmasıyla
yavaş bir gelişme
temposu izleyen ekmekçilikte
modernleşme
çabaları göze çarpmaktadır.
Ekmek sanayimiz,büyük
şehirlerde yeni kurulmakta olan geniş
ölçekli ekmek fabrikaları
haricinde
küçük
fırınlardan
oluşmaktadır.Ülkemizde 15 bine yakın fırının tamamında
yoğurma
işlemi, büyük çoğunluğunda da şekil verme ve pişirme işlemleri
makineleşmiştir.Ancak makinalaşmaya rağmen bir kaç fırın dışında
ki fırınlarda teknik eleman çalıştırma ve laboratuar olanakları
bulunmamaktadır.
Halkımızın taze ekmek yeme alışkanlığı, ekmeğin
ihracat
imkanının olmaması ve kısa sürede tüketilmesi zorunluluğu gibi
nedenler büyük kapasiteli fabrikaların kurulmasını engellemiştir
Buna rağmen son yıllarda fırın
makinalarının
yurt
içinde
üretilmeye başlanması ile ekmek teknolojisinde önemli gelişmeler
sağlanmıştır.
Ekmekçililikle ilişkisi olan en önemli sanayii
dallarından
biride maya sanayidir.Fırınların
tersine
ekmek
mayası
fabrikaları büyük ölçekli
işletmelerdir
ve
kapasite
ile
teknolojik düzey bakımından
Avrupadaki
fabrikalarla
boy
ölçüşecek durumdadır.
Ülkemizde ticari saf ekmek mayası üretimi
1952 yılında
başlamış,bu gün yerli ve yabancı kaynaklı
7 adet fabrikada 70
bin ton maya
üretilebilir
duruma
gelinmiştir.Maya
üreten
fabrikalarımız yurt içi ihtiyacı tümüyle karşılarken Romanya ve
Polanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri
ile Bağımsız
Devletler Topluluğu ülkelerine ihracat gerçekleştirilmektedir.
B)
UN
SANAYİİ
Buğdayın insan
gıdası
olarak
kullanılabilmesi
için
öğütülmesi gerekmektedir.Bu bakımdan
un
ve
unlu
gıdalar
sanayinde ilk sanayi kolu değirmen sanayii olmaktadır.
Yılda ortalama
17 milyon
ton olarak üretilen
buğdayın
tohumluk,yemlik, ve diğer amaçlarla bir kısmı ayrıldıktan
sonra
geriye kalan 11 milyon ton buğday öğütülerek ortalama 9 milyon
ton buğday unu elde edilmektedir.19701i
yıllara
kadar
taş
değirmenlerde buğday unu elde edilmiş, 1974 yılından
sonra
ise
değirmen teknolojisi hızlı bir değişim içine girmiştir.
-44-
Bu gelişimin asıl nedeni planlı kalkınma dönemindeki olumlu
faktörler yanında Ekmeğe uygulanan sübvansiyon nedeniyle
TMO
tarafından çiftçiden alınan buğdayın şehir ihtiyacına daha düşük
fiyatla tahsisidir.Bu da o tarihlerde pek çok girişimcinin
un
fabrikası kurmasını teşvik etmiştir.
Ülkemizde 719 adet değirmen bulunurken bunun 560 adedini
valsli değirmenler oluşturmakta ve ortalama
16 milyon ton/yıl
dan fazla kurulu kapasiteye sahip bulunmaktadır.
Değirmenlerin
işletme büyüklüklerine göre dağılımları ise şu şekildedir.
İşletme
Büyüklüğü
Sayı
Çok küçük
Küçük
Orta
Büyük
Çok büyük
191
174
281
64
9
Toplam
719
Günlük Kapasite
Durumu (Ton/gün)
0--50
50--70
70--150
150--300
300-- üstü
Tablo:25 ve
26'dan
görüleceği
gibi
ülkemizdeki
un
fabrikalarının bir çoğu Marmara ve Orta Anadolu Bölgelerinde yer
alırken Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde ise az sayıda un
fabrikası bulunmaktadır.Bu fabrikalarımızın mevcut
kapasitesi
ise
18 milyon tonun üzerinde bulunmaktadır.
Yıllık un üretimimizin ortalama 9.5 milyon ton olduğunu göz
önünde bulundurduğumuzda bu sanayi kolunda % 50 dolayında atıl
kapasitenin mevcut olduğu ortaya çıkmaktadır.Mevcut
kapasitenin
ülke ihtiyacının çok üzerinde olması nedeniyle meydana gelen
atıl kapasitenin ihracata yöne1inmesi ile kaliteli ve yeterli
buğday üretilen yıllarda buğday unu ihracatı gerçekleştirilmek­
tedir.
Tablo 27'de görüleceği gibi 1990 yılında 93.502 ton buğday
unu ihraç edilirken bu oran 1991
yılında 585.448
ton,1992
yılında 456.837 ton,1993
yılında
ise 359.318
ton
olarak
gerçekleşmiştir.1994 ve 1995
yılında
buğday
ihracatımız
azalmasına rağmen buğday unu ihracatımız 538.711 ton ve 618.790
ton ile üst seviyelere ulaşmıştır.1992 yılı dünya un
ihracatı
rakkamlarına göre Türkiye ABD ve AT den sonra, 1993 yılında ise
AT,ABD,Japonya dan sonra en fazla buğday unu ihraç eden ülke
olmuştur.
Ülkeler
itibariyle Buğday ihracatımızı
incelediğimizde
Türki Cumhuriyetleri ve Orta Doğu ülkeleri en fazla buğday
ihraç edilen ülkeler
olurken
bunları
Almanya
ve
Libya
izlemektedir.Buğday unu ithal ettiğimiz ülkelerin başında
ise
ABD,Belçika ve italya gelmektedir.
-45-
Hammadesinin büyük bir kısmını değirmenlerden temin eden
veya bazen değirmenler
ile entegre halde kurulu bulunan
yem
sanayimiz ise 250 den fazla fabrika ve 5 milyon ton /yıl karma
yem üretim kapasitesine sahip bir diğer daldır.
Tablo:25
BAZI İLLERİMİZDEKİ UN FABRİKALARININ KURULU
1994 YILI KAPASİTELERİ
Ton/Gün
Konya
Ankara
Balıkesir
Gaziantep
Edirne
Tekirdağ
Afyon
Samsun
İstanbul
Adana
Tokat
Kırklareli
Kütahya
Çorum
Erzincan
Şanlıurfa
Diyarbakır,
Sivas
Erzurum
Çankırı
Tunceli
,
Muş
Siirt
7275
3843
3395
3149
2418
2277
2039
2031
1790
1492
1476
1437
1397
1538
710
535
534
431
322
260
120
70
100
Amasya
Nevşehir
Kayseri
Kırşehir
İzmir
Yozgat
Bursa
Trabzon
Sakarya
Malatya
Hatay
Çanakkale
Eskişehir
Kırıkkale
Ordu
Adıyaman
Van
Aydın
Mardin
Antalya
Bilecik
Muğla
Bingöl
\
1113
1079
1076
1043
1069
1020
932
922
837
811
802
797
784
719
660
650
466
420
309
204
100
40
40
Kaynak: T.Z.M.O. Tarım Haftası Kongresi (1 cilt)
46Tablo:26
BÖLGELERE GÖRE UN FABRİKALARININ
1994 YILI SAYI VE KAPASİTELERİ
Bölge
Fabrika Sayısı
Yıllık Kapasite
(300 gün/ton)
Orta Anadolu Böl.
Marmara Böl.
Karadeniz
Ege Böl.
Güneydoğu Anadolu Böl.
Akdeniz
Doğu Anadolu Böl.
216
176
97
77
62
54
37
5.899.800
4.252.200
2.420.400
1.897.200
1.553.100
1.179.000
1.028.100
Toplam
719
18.299.800
Tablo:27
ÜLKELER İTİBARİYLE BUĞDAY UNU İHRACATI
(TON)
1990
1991
1992
262
151
1,.189
79..497
7..198
10..388
252..649
1993
K.K.T.C
8
Rusya
Azerbaycan
Gürcistan
—
Türkmenistan
Irak
275
—
Cezayir
Libya
74, 663
—
Suriye
Lübnan
7. 874
1. 287
Ürdün
Almanya
Yugoslavya
Rusya
8. 866
529
Diğer Ülk.
231. 936
44. 801
22..517
1. 413
22
52. 417
23. 789
44 .41
117. 115
5. 500
49. 235
10. 716
1. 300
3. 108
40
500
22
150. 323
Toplam.
585. 448
456..837
359. 318
-
-
93 .502
—
—
155. 333
—
64. 891
16. 768
3. 833
63. 557
4. 067
56..141
8.,120
5..632
12..166
1..189
1994
1995
655
3..895
6..779
31..396
1..173
199..370
89..955
73..168
12,.959
2,.020
2,.840
3
844
4..997
28..216
35..388
421
282..621
76..092
37..377
23..812
7..150
2,.940
1..012
3,.895
176,.603
117,.919
538,.711
618,.790
-
-
-47-
Tablo:28
ÜLKELER İTİBARİYLE BUĞDAY UNU İTHALATI
(Ton)
1990
1991
1992
1993
1994
1995
A.B.D.
Çin Halk Cum.
Fransa
Almanya
Belçika
İsvişre
İtalya
Avusturya
Diğer Ülke
Toplam
Kaynak:D.İ.E
542
21
-
2
1
-
-
21
3
Z
494
1
-
-
-
0.5
_
0.8
21
0.5
1.037.5
0.8
21.5
-
2
0.6
49
0.3
51.9
-48-
C) BİSKÜVİ SANAYİ
Tahıl ürünleri sanayi içinde en fazla katma değer sağlayan
ve son yıllarda önemli gelişme gösteren tahıl ürünleri sanayi
dallarımızdan biriside bisküvi sanayimizdir.
Ülkemizde 4 adedi büyük,9 adedi orta,12 kadarıise
küçük
kapasiteli olmak üzere 25 adet bisküvi fabrikası ve imalathanesi
bulunmaktadır. Mevcut kuruluşların tamamı özel sektöre ait olup
sermayesinin yarısı yabancı sermaye olan bir firma hariç tamamı
yerli sermayedir. Büyük kapasiteli olanlar; ürün
çeşidi ve
kalitesi itibariyle yabancı ülkelerdeki fabrikalarla her yönüyle
rekabet edecek düzeyde
olup
ürünlerini
dış
piyasalarda
satabilmekte ve daha çok ambalajlı çeşitlere yönelik üretim
yapmaktadırlar.
Ülkemizde fert başına yıllık ortalama 5-5,5 kg/yıl bisküvi
tüketilmekte, üretim ise
ortalama
369
bin
ton
civarında
gerçekleşmektedir. Sektörde etkili firmaların büyük bir bölümü
Marmara ve Orta Anadolu bölgesinde bulunmaktadır.Sektörde
faal
fabrika sayısı 20
olup bu fabrikaların
12'si ise ihracat
yapmaktadır.
Tablo 29'da görüldüğü gibi yıllar itibariyle artış gösteren
bisküvi üretimi
genel
olarak talebe göre
planlanmaktadır.
Sektörde stoklar ihmal
edilecek
seviyede olduğundan
üretim
tüketime eşit kabul edilmektedir.
Günümüzde bisküvi sektöründe
optimum
seviyede modernliğe erişilmiştir.Bir
kısım
firmalar
kalite bakımından gelişmiş ülkeler düzeyine erişmişlerdir.Ancak
yurtiçi talep ve kişi başına tüketim rakamlarının düşük olması
nedeniyle henüz yurt çapında yeterli bir gelişme sağlanmamıştır.
Bu da yabancı yatırımcıların cesaratini kırmaktadır.
Tablo:29
BİSKÜVİ ÜRETİM VE TÜKETİMİ
(000 ton)
Yıl
Üretim
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
152,0
159,9
171,3
180,0
192,9
203,9
218,0
228,5
240,0
253,0
282,0
311,0
332,0
353,0
Tüketim
148,5
152,1
164,0
169,0
180,0
191,7
203,0
215,0
220,0
232,0
245,0
285,0
300,0
316,0
-49-
Ülkemizin bisküvi ithalatı çok azdır.Ancak sektörde katkı
maddesi ve ambalaj malzemesi olarak kullanılan birkaç
kalem
madde ithali söz konusudur. Buna karşılık sektörün Avrupa
ve
Orta Doğu ülkelerine giderek artan miktarlarda ihracatı vardır.
Üretim hem
yurtiçi talebi karşılamakta hem de
ihracat
yapılabilmektedir. 1985 yılına kadar ihracatı kekler ve pastalar
la birlikte incelenen bisküvi
ihracatımız yıllar
itibariyle
artan bir trend
izlemektedir.1980 yılında 2.706
ton
olan
ihracatımız 1990 yılında
17.291 ton
,1995 yılında ise 122.522
ton olarak gerçekleşmiştir.
1980 yılında
15
ülkeye ihracat
yapılırken
1987-1989
döneminde 57 ülkeye ihracat yapılmıştır.
Yıllar
itibariyle
Suudi Arabistan en önemli pazarımızı oluşturmuştur. İhracatımız
yıllara göre artış göstermesine rağmen Türkiyenin Dünya biskivi
ticaretinden aldığı pay
% 0.2
civarındadır.Ancak
özellikle
sektörde en önemli ithalatçı durumunda olan ABD,Fransa, Almanya
gibi ülkelere giderek artan miktarlarda yapılan ihracat sektörün
geleceği için umut verici kabul edilmektedir.
Tablo:31
TÜRKİYENİN BİSKÜVİ İHRACATI
Yıl
1980
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
MİKTAR
2706
11630
14718
13480
20030
19303
17291
28593
33040
42420
65794
122522
(Ton)
DEĞER
(Dolar)
3.756.656
12.644.710
15.000.174
13.288.739
17.796.576
18.933.432
21.846.965
38.264.263
45.791.767
60.429.678
81.434.818
172.029.632
Kaynak: DPT
Ancak bisküvi sanayimiz un başta olmak üzere şeker, yağ ve
ambalaj sanayindeki sorunlar ile bu ürünlerin
fiyatlarındaki
dalgalanmalardan etkilenmektedir. Özellikle
bileşiminde
ağırlıklı madde olarak kullanılan
unun standart ve
istenen
kalitede olmaması büyük
sorun
oluşturmaktadır.
Bisküvi
fabrikaları kendi bünyesinde un fabrikaları kurmuş olmalarına
rağmen iyi kalitede ve standart özellikte bisküvilik buğday unu
bulmakta zorlanmaktadırlar.
TABLO:31
BÖLGELERE GÖRE BİSKÜVİ
FABRİKALARININ
ÜRETİMDEKİ PAYLARI
İl
Fabrika Sayısı.
İstanbul
Eskişehir
Ankara
Konya
İzmir
Kayseri
Sakarya
Ordu
Tarsus
Toplam
4
2
2
7
4
1
2
1
1
DURUMU
VE
kapasitedeki
TOPLAM
Payı
%
21
20
19
18
10
4
4
3
1
Kaynak:T.Z.M.O. Tarım Haftası (2.cilt)
D) MAKARNA SANAYİİ
Ülkemiz makarna sanayi, 6 adedi büyük kapasiteli olmak üzere
20'nin üzerinde makarna fabrikası veya işletmesinden
meydana
gelmiştir.Makarna üretimi yurtiçi talebi karşıladığı gibi bu
sektörde özellikle son
yıllarda
önemli
miktarda
ihracat
yapılabilmektedir.Kurulu kapasitesi yıllık 400 bin/tonun üstünde
bulunan makarna sanayimizin
kapasite kullanım oranı % 70-75
dolayında gerçekleşmektedir.
Ülkemiz Dünyada
en fazla durum buğdayı üreten ülkeler
arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
Fakat
buna rağmen
makarna sanayinin kaliteli ve yeterli miktarda durum buğdayı
bulmada sıkıntı çekmesi ikilem oluşturmaktadır.
Bu olgu ülkede makarna fabrikalarının kurulu kapasitelerinin
aşırı yüksek olmasından
çok
durum
buğdaylarının
ekmeklik
buğdaydan ayri depolanmaması ve bir çok yerlerde ekmeklik bıığday
ile karıştırılmasından ileri gelmektedir.Ayrıca durum buğdayının
diğer buğdaylardan daha kıymetli
olmasına
rağmen
ülkemizde
yeterince değer verilmeyip desteklenmemesi kaliteli
çeşitlerin
yeterli miktarda bulunmamasına neden olmaktadır.
Tablo 34' de görüldüğü gibi makarna üretimimiz yıllar itibariyle
düzenli bir artış göstermektedir.
-51Tablo:32
MAKARNA ÜRETİMİ VE TALEBİ
(000 Ton)
üretim
Talep
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
205
216
228
242
243
260
310
346
340
363
200
208
215
222
228
235
282
300
312
328
Kaynak:DPT
Üretimde sade makarna çeşitleri ağırlıklı olmakla birlikte
katkılı çeşitleride mevcuttur. Yurtiçi tüketim, üretime paralel
artış kaydetmektedir.Kolay depolanan,dayanıklı ucuz ve besleyici
bir gıda olan makarna gerek iç gerekse dış piyasada
iyi bir
pazara sahip olmaktadır.1970 yılında 130 ton olan
ihracatımız
1980' de 2197 ton , 1990' da 15.200 ton,1995 yılında ise 111.230
tona ulaşmıştır.
Tablo:33
MAKARNA
Miktar (OOOkg)
1970
13
1980
2.197
1985
8.723
1990 15.200
1991 48.104
1992 59.729
1993 52.936
1994 85.936
1995 111.230
İ HRACATI
Değer (ton)
2.054
778.926
2.708.314
6.171.113
19.595.458
18.393.696
23.538.087.
37.448.928
53.213.927
Kaynak: DPT
Orta Doğu ülkeleri içerisinde Suudi Arabistan ve Kuveyt
büyük miktarlarda ve düzenli ihracat yapılan
ülkelerdir.1988
yılı itibariyle ihracatın yöneldiği ülkeler içerisinde
% 29
pay ile ABD ilk sırayı almaktadır.Rusya ve Almanyada önemli
pazarlarımızdandır.
Durum buğdaycıdaki ülke potansiyel.! iyi değerlendirildiğinde
makarna için Avrupa,Orta Doğu ülkeleri ve Türki Cumhuriyetleri
önemli ihraç pazarı, olma. özelliklerini koruyacaklardır.
ün ve unlu gıdalar sanayi olarak sadece buğdayın işlendiği
sanayi dalımdan biri de bulgur sanayiidir *
Bir kaç fabrika... dışında, hemis sanayi büyüklüğünde olmayan bu
dalda 250 bin/ton dân. fazla, üretim yapılmakta ve 500 "ün üzerinde
işletme bu sanayi dalını, oluşturmaktadır * Bulgur çok dayanıklı ve
oldukça besleyici bir: gıda olmasına rağmen tüketicilerin bir
bölümünün bu geleneksel gıdalarını kendi aile ihtiyaçları için
kendi 1 er in in üretmeleri hn dalın
modern
işletmeler
halinde
gelişmesini engellemektedir *
r
E) UM VE ÖNLU GIDA SANAYİMDE SORUM VE ÇÖ2ÜH ÖNERİLERİ
Diğer sanayi dallarında olduğu gibi tahıl ürünleri sanayin­
u.
1 .• :> ; -;«UWÎ -<ide r<
-roiur, Ürün
kalitesini
belirleyen hammaddenin miktar
ve nitelik ' bakımından
belirli
özellikleri taşması, gerekmektedir *
de
-iv
Ülkemizde yüzlerco çeşit buğday üretilmesine rağmen bunların
çoğu veriia ve özellikle~kalite bakımından istenen
özellikleri
t a § imama k t ad ı r , Örneğin kaliteli ekmek üretiminde; TR.Aestivum
türüne mensup sert
darı a i i
tercihan kırmızı renkli protein
kalitesi üstün olan buğdaya gereksinim vardır.Makarna üretiminde
TR« Durura türüne mmsug
sert
'daneli
protein
oranı
yüksek
lipoksidaz aktivitesi düşük buğdaylar Bisküvi
üretiminde ise
terbine Tr.Compactum türünün protein oranı fazla yüksek olmayan
yumuşak danaIi buğdaylar kullanılmaktadır *
7
Görüldüğü gibi farklı sanayi kollarının birbirinden farklı
özelliklerde buğdaylara ge re ks imieri vardır * Bu
olgu' gözönüne
alınmadan gelişi giizel _ yetiştirilen, buğdayın
günümüzde fazla
bir değer I kalmamı ştır., Ö1 kemiz de
önceleri
buğday
üretiminin
artırılması yönünde çaba
harcanırken
amaç, ülkenin
buğday
üretimi açısından, kendi kendine yeter hale gelmesi idi.Ancak
günümüzde sadece buğday üretimi
yeterli olmamakta ve tahıl
işleyen sanayi dalı geliştikçe verim yanında kalite
kavramı
yerleşmeye batta ön plana çıkmaya başlamıştır*
Tüketici bilinçlenip
belli
özelliklerde
ekmek makarna
bisküvi vs istedikçe, " üretici, firmalar' dış pazarlara
açılma
gayretlerini sürdürdükçe sanayie i.'', -hammadde seçiminde daha titiz
davranmak morunda kalacaktır,Bu
ise
tarımsal üretimin daha
kaliteli ve daha verimli olması.
için zorlayıcı bir
faktör
o 1 xx ş t u rmafctad ı r»
f
-53-
Un ve Unlu Gıda Sanayimizin diğer bir sorunu ise kapasite
ve teknoloji sorunudur.Sektörde
faaliyet
gösteren
bir çok
fabrika kalite kontrol ünitesinden yoksun teknik bilgi ve çağdaş
teknolojinin yeterli oranda kullanılmadığı küçük işletmelerdir.
Un sanayi başta olmak üzere sektörde önemli oranda
atıl
kapasite mevcuttur. Hammadde
yetersizliği,ihracat
güçlükleri
sektörde iyi bir örgütlenmenin
olmayışı,
atıl
kapasitenin
nedenlerini oluşturmaktadır. İhracatın artırılması
ise
atıl
kapasitenin bertaraf edilmesinde
çare
olarak
görülmekle
birlikte ihracatın gelişmesi
de
kalite
ve
teknolojinin
iyileştirilmesine bağlı olmaktadır.
-54-
XI) DÜNYA BUĞDAY ÜRETİMİ
Günümüzde gelişmişlik
düzeyi ne olursa
olsun
bütün
ülkelerin ekonomilerinde
tarımın
özel
bir
yeri ve önemi
bulunmaktadır. Dünyada sanayileşme
sürecine
henüz
girmemiş
ülkeler bulunmakla birlikte kırsal yaşamın ve tarımsal üretimin
yer almadığı ülke mevcut değildir. Ayrıca günümüzde
ekonomik
bakımından çok güçlü olan ülkeler bile tarımsal
üretimlerinin
kendi gereksinmelerini mümkün olduğunca karşılayabilmesini
temel hedef olarak görmektedirler.
Tarım sektörünün her ülkede özellikle
gelişen ülkelerde
toplumun besin maddeleri gereksinimi karşılamada önemi büyük
olduğundan nüfus ve beslenme konuları ile ilgili
kuruluşlar
nüfus artış hızı
ile
tahıl
üretim artış hızı
arasındaki
ilişkileri inceleyerek yıldan yıla artan talebi
karşılayacak
düzeyde bir üretimin gerçekleştirilmesine çalışmaktadırlar.
Besin maddelerine olan talebi belirleyen iki temel öğe ise
nüfus ve gelir
esnekliğidir.Gelişen ülkelerde
nüfus
artış
hızının büyük olması yanında talebin gelir esnekliği de gelişmiş
ülkelere nazaran fazladır. Bu bakımdan artan nüfusun ve artan
gelirin besin maddeleri talebinde meydana getireceği
artışın
besin maddeleri üretimindeki artışla ne ölçüde karşılanabildiği­
nin araştırılması günümüzde özellikle gelişen ülkeler
açısından
büyük önem taşımaktadır.
Besin maddeleri taleb artış hızı
( T ) , nüfus artış hızı (p)
gelir artış hızı
(g) ve talebin gelir esnekliğini
(n) ile
gösterdiğimizde ; T=p+ng eşitliği elde edilir.
Talebin gelir
esnekliği
(n); yüksek gelirli
gelişmiş
ülkelerde (ABD, Kanada gibi) 0.2-0.3, düşük gelirli gelişmekte
olan ülkelerde ise; 0.6 olduğu tahmin edilmektedir.
Türkiye için nüfus artış hızı % 02.5 ve gelir artış hızı
0*05 ,talebin gelir esnekliğide 0.5 kabul edilecek olursa, besin
maddeleri talep artışının T~ 0 .025-f0 . 5 (0 .05 ) =0 . 05 kadar olacağı
ifade edilmektedir.
Yakın yıllara
kadar
ülkemiz
besin maddeleri
üretimi
bakımından kendine yeterli ülkelerden biri olarak kabul
edilirken Besin Maddeleri Üretim indeksinde de görüldüğü gibi
(Tablo 34 ) özellikle
1990 yılında Türkiye Besin
Maddeleri
üretim indeksi Dünya
Tahıl
Üretim
indeksinin
altında
seyretmiştir. Büyük çapta iklim şartlarına bağlı olan Tahıl
Ürünleri indeksi ise 1989 yılında yaşanan kuraklıktan
sonra
Dünya üretim indeksinin altına düşmüştür.
-55-
Tablo:34
BESİN MADDELERİ ÜRETİM İNDEKSİ
1979-81=100
1987
DÜNYA
AVRUPA
USA
ASYA
1988
1989
1990
1991
1992
1993
103,02 102,98 105,21 106,18 104,75 105,29 103,93
106,45 105,73 107,13 105,92 106,38 102,48 101,37
91,86
94,19 87,77
95,40 96,24 94,09 102,03
20,28 126,05 131,35 137,12 135,56 139,17 140,81
1994
103,16
100,04
105,22
140,84
TÜRKİYE 106,30 109,46 102,56 106,17 105,50 102,58 101,23 98,43
Kaynak
: 1994 FAO Yıllığı
Tablo: 35
HUBUBAT ÜRETİM İNDEKSİ
1979-81=100
1987
DÜNYA
AVRUPA
USA
ASYA
TÜRKİYE
Kaynak
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
114,00 112,41 121,62 126,70
113,36 118,18 121,55 118,83
92,51 69,26 93,72 104,57
112,14 115,46 117,18 120,99
118,08 123,85
94,57 121,17 124,64 117,10 127,86 107,03
: FAO 1994 Yıllığı
Tablo 36'da görüldüğü üzere dünya buğday ekim alanları
aynı düzeyde gelişmekte
ve yıllara göre önemli bir
artış
göstermemekdir.Dünya buğday üretimi
ise 1980 yılından
sonra
düzensiz bir artış izlemiştir.
1980'ii yıllarda
500 milyon
tonun altında gerçekleşen üretim
1985/86 döneminde 558 milyon
ton ile en yüksek seviyeye ulaşmıştır.
1991 yılında 550 milyon ton olan buğday üretimi,
1992
yılında ekim alanlarında azalma görülmesine rağmen % 3.5 artarak
564 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.Özellikle
Avusturalya
ve
ABD'da hava şartlarının
iyi gitmesi ve verim artışı
sonucu
üretimlerinde görülen artış Dünya buğday üretimininde artmasını
sağlamıştır.Ancak Kanada,Güney Afrika
ile
bir
çok
Avrupa
ülkelerinde görülen kötü hava koşulları sonucu bu
ülkelerde
buğday üretimi azalmıştır.
Bir çok ülkede görülen verim artışı sonucu oluşan buğday
üretimi ve stok artışları Dünya buğday ithalatının
% 7 oranında
32 milyon ton azalmasına sebeb olmuştur.1993 yılında ise ABD ve
Kanadada üretim bir önceki yıla göre azalma göstermesine rağmen
elde edilen üretim
miktarı
beş
yıllık seviyenin
üstünde
bulunmaktadır.
-56-
Avrupa Topluluğunda ise uygulanan tarım politikası sonucu
bir kaç ülkede destekleme fiyatlarının düşürülmesi sonucu üretim
azalmıştır.1994 yılında ise buğday
üretimi ekim
alanlarının
azalması ve kötü hava koşulları sonucu 527 milyon ton seviyesine
gerilemiştir.
Dünya'nın en büyük buğday üreticilerinden olan Çin
1995
yılında % 22 pay ve 123 milyon ton üretim ile birinci sırada
yer almaktadır. Çin'den sonra dünyanın en büyük buğday üreticisi
olan ABD ayrıca en büyük buğday ihracatçısı konumumdadır.
1995/96 yılında gerçekleştirilen
95,3 milyon ton Dünya
buğday ihracatının 32,5
milyon
tonu
ise
ABD
tarafından
gerçekleştirilmiştir.1991 yılında 132 milyon ton buğday üreten
ABD, 1992 yılında kötü hava şartları sonucu 115 milyon ton
buğday üretimi gerçekleştirmiş ,bu rakam 1995 yılında 122 milyon
tona ulaşmıştır.
Rusya Federasyonu ise dünyanın en büyük buğday
ithalatçısı
konumundadır.1995 yılında 29.5 milyon ton buğday üreten Rusya
federasyonu bu dönemde 3,5 milyon ton buğday ithal etmiştir.
Merkezi Londrada bulunan Dünya Hububat Konseyi (IGC);bu
gün için Dünya buğday üretiminin
1985/1986 döneminde
elde
edilen 558 milyon ton seviyesine ulaşamamasında asıl sebebin
hububat ambarları olarak
nitelendirilen
ülkelerde
yaşanan
olumsuz hava koşulları ile tarıma ayrılan alanların
küçülmesi
olduğunu belirtmektedir.
Türkiye buğday üretimini Dünya üretimi ile karşılaştırdığı
mızda,1991 yılında Türkiye'nin Dünya buğday üretiminden aldığı
pay % 3.8 iken bu oran 1995 yılının ilk dokuz aylık döneminde
% 3.3'e düşmüştür.
Tablo:36
DÜNYA BUĞDAY ÜRETİMİ VE EKİM ALANLARI
1992
Ekim
Üretim
1994
1993
1995
Ekim Üretim
Ekim Üretim
Rusya Fed. 24666 46167 24666 43500
A.B.D.
25399 66922 25379 65210
25362 115065 25674 115404
Avrupa
30497 101591 30236 106395
Çin
23262 55690 24431 56762
Hindista
9600 19300 9800 21000
Türkiye
7878 15684 8300 16157
Pakistan
Avusturalya 8275 14739 8891 16877
22146 32094
24998 63141
25987 119448
30501 101205
24437 59131
9800 17500
8058 15114
7500
8803
Ekim Üretim
22200 29500
24650 59430
26195 122953
29000 100000
63010
25380
18000
9400
16980
8180
16170
9850
DÜNYA T. 221682 564837 222497 564065 215921 527982 219037 537681
Kaynak: FAO-1994
Ekim Alanı: Bin Hektar
Üretim
s Bin Ton
-57-
Tablo:37
KITALAR İTİBARİYLE BUĞDAY ÜRETİMİ
1992
1993
Üretim Ekim
1994
Üretim Ekim
1995
Üretim Ekim
Üretim Ekim
Afrika
7887
13298 8566 13283 8801 16157 8072
13473
K.Amerika 40162 100439 38652 96056 36734 90102 36927
87115
G.Amerika
7277 15179 7286
14182 7427
15247 7306
15349
Asya
85490 216144 87056 224545 86833 217209 87022 222746
Avrupa
25362 115065 25674 115404 25987 119448 26195 122953
Okyonusya 8312
14930 8928 17058 7536
18984 9890
16390
Kaynak :
FAO 1994 Yıllığı
1995, 3/4 istatistikleri
Ekim Alanı : Bin Hektar
Üretim
: Bin Ton
Tablo :38
ÜLKELER İTİBARİYLE DÜNYA BUĞDAY STOKU
(Milyon Ton)
Dünya Toplamı
Başlıca ihracatçılar
Arjantin
Kanada
ABD
A.T.
Avusturalya
Meksika
Mısır
Çin
Hindistan
Rusya
Japonya
1992
1993
1994
135,8
48,9
0,3
10,1
12,8
23,6
2,0
0,4
2,8
18,1
4,0
25,1
2,6
143,0
55,0
0,1
12,2
14,4
24,5
3,8
0,4
2,9
16,6
3,5
26, 1
2,7
138,9
57,0
0,1
11,0
18,7
24,0
3,3
0,5
2,4
13,6
3,5
23,2
2,7
Kaynak:international Wheat Council
1995
-58-
Tablo:39
DÜKYA
BUĞDAY İTHALATI
(Milyon Ton)
1991/1992
-DÜNYA TOPLAM
-GELİŞMEKTE OLAN ÜLK.
Latin Amerika
Afrika
Yakın Doğu
Uzak Doğu
-Çin
-Hindistan
-Diğer
-GELİŞMİŞ ÜLK.
Avrupa
- Avrupa Top.
- Doğu Av.
- Diğer
Rusya
Diğer Gelişmiş ü.
Japonya
1992/1993
107,,3
74,,3
13,,2
9,,6
18,,5
33,,0
16,,2
o,,1
16,,1
33,,0
3,,3
1.,3
1.,2
o,,8
17,,0
e,,7
5,,8
1993/1994
93,,0
67,,3
13,,6
13,,5
15,,2
24,,9
,0
,1
o,
16,,8
25,,7
4,,2
1.,3
2,,0
0,,9
11«,5
7,,6
6,,0
99, 4
67, 4
13, 5
10, 9
16, 3
26, 7
7, 5
3, 1
16, 1
32, 0
5, 3
2, 2
2, 1
ı, 0
15, 1
7, 5
6, 9
Kaynaks Commodity Review and Outlook
1993-1994
Tablo:40
DÜNYA
BUĞDAY İHRACATI
(Milyon Ton)
1991/1992
-DÜNYA TOPLAM
-GELİŞMEKTE OLAN ÜLK.
Latin Amerika
- Arjantin
Afrika
Yakın Doğu
Uzak Dogu
«-GELİŞMİŞ ÜLK.
- Kuzey Amerika
- Canada
- ABD
- Avrupa
- A*T
- Dogu Avrupa
- Diğer
Avusturalya
9
1992/1993
1993/1994
93,0
102,4
107,5
10,4
12,0
14,9
5,8
7,0
5,6
7,0
5,8
5,6
0,1
0,3
0,1
4,3
4,8
8,1
0,2
0,9
0,1
82,6
90,4
92,6
49,0
58,3
58,8
20,0
21,3
23,6
29,0
37,0
35,1
20,1
22,2
25,0
19,0
20,7
19,5
0,3
4,0
1,1
0,4
0,8
1,5
13,5
9,9
8,7
w and Outlook
1993 -1994
-59-
Tablo:41
DÜNYA BUĞDAY BORSA FİYATLARI
( $/Ton )
Yıllık Ortalama Fiyat
Yıl
1992
1993
1994
1995
1996
Arjantin
Borsası (1)
USA NewYork
Borsası (2)
120
122
128
167
237
151
142
151
179
215
(1) : Arjantin,Trigo Pan. Fob
(2) : USA no:2 Sert Kırmızı fob. Gulf
Kaynak : Uluslar Arası Buğday Konseyi
Tablo:42
DÜNYA BUĞDAY DURUMU
(Milyon Metrik Ton/Hektar)
Yıl
1990
1991
1992
1993
1994
1995
Kaynak:
Dünya
Buğday
Stoku
146,2
130,1
135,8
143,0
138,9
88,0
Dünya
Buğday
Tüketimi
563,5
558,7
543,3
565,4
560,4
TMO,ANONYMOUS 1995
Verim
2,54
2,44
2,52
2,53
2,44
2,46
KAYNAKÇA
Prof«Dr. Hasan
Olalı-îsmail
Ekonomisindeki Yeri ve Ekonomik
Ticaret Odası,1987
Duymaz,
Gelişmeye
Tarımın
Katkısı
Türk
,İzmir
T.M.M.O.B. Ziraat Mühendisleri Odası,1980-1990 Türkiye Tarımı
Sempozyumu
İzmir Ticaret
Borsası,
Politikası 1992
T.O.B.B. Güneydoğu
Raporu 1993
Anadolu
Tarımsal
Projesi
Ürünlerde
Özel
Destekleme
İhtisas
Komisyon
7.Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyon Raporu
Tarımda Yapısal Uyum,Destekleme
Entegrasyon 1995
Q.E.C.D. Ülke
Raporu 1994
Planlı
Uluslar arası Piyasalara
Tarım Politikaları ve Ticareti
T.M.M.O.B
Ziraat
Kongresi" L v e 2.
T.Z.O.B.
1990
ve
Mühendisleri
cilt
Odası"Tarım
Dönemde Rakamlarla
Türkiye
Haftası
Türkiye
Tarım
ülke
Teknik
Sektörü
İzmir Ticaret Borsası Dergisi,Ekim 1994, Ocak-Mart 1995
F.A.O. Production Yearbook 1994
F.A.O
Guarterly Bulletin Of Statistics
1995
T.O.B.B Tarım Özel İhtisas Komisyonu Raporu 1992
İzmir Ticaret Odası İktisadi Raporu 1995,1993
T.Z.O.B. Zirai ve İktisadi Rapor 1987-1988, 1988-1989
IGEME;
Makarna ve Bisküvi
Tarım ve Köyişleri
Ağustos 1995
Ürün Profili
Bakanlığı
1993
Dergisi;GAP
Projesi
Çukurova Üni.Ziraat Fak. Dekanlığı Yayını G A P . ' m
Ekonomik Sosyal ve Dış Politikasına Etkileri 1993
Temmuz-
Türkiyenin
7.Beş Yıllık Kalkınma Planı
Hububat
ve
Yemeklik
Tane
Baklagiller Alt KOM.Raporu,Tarımsal Üretim
potansiyelinin
Değerlendirilmesi ve Tüketim Kalıplarında Beklenen Değişmeler
1995
Toprak Mahsûlleri Ofisi Genel Müdürlüğü
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü
(TİGEM)
Paçal Dergisi Ocak-Şubat-1996
Anonymous 1995
D.İ.E Tarımsal Yapı Ve Üretim 1994
TÜGEM
D.İ.E. 1923-1995 İstatistik Yıllığı
Dr. Berrin Özkaya A.Ü. Ziraat Fak. Ülkemiz Tahıl Ürünleri
Sanayinin Türk Tanıtımdaki Yeri (Bildiri)
Hazine Dış Ticaret Müsteşarlığı
Ekonomik Trend Nisan 1995
World Grain Statistics 1993