Bu metin 23 – 24 Eylül 2014 tarihlerinde Kocaeli

 Bu metin 23 – 24 Eylül 2014 tarihlerinde Kocaeli Üniversitesinde düzenlenen “Uluslararası Enerji ve Güvenlik Kongresi” başlıklı konferansta sunulan tebliğdir. This paper was presented in International Energy and Security Congress that took place at Kocaeli University, Turkey on September 23‐24, 2014. AVRASYA’DA YAŞANAN ENERJĐ KAYNAKLI GERGĐNLĐKLER
Kemal AYDIN1
ALPER PÜRMÜS 2
Özet
Avrasya konumu nedeniyle, tarih boyu, Ahamenidler, Yunanlılar, Romalılar, Partlar,
Bizanslılar, Araplar, Moğollar, Osmanlılar, Persler, Ruslar gibi bölge imparatorlukları için bir
savaş alanı ola gelmiştir. 20.y.y. geldiğimiz tarihlerde Kafkas halkları 1991 de genel olarak
bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Bu bağımsızlık kazançlarının getirisi olarakta karşılıklı etnik
sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Zira bu bölge, zengin petrol ve doğal gaz
kaynakları ile enerji mücadelesinin yeni coğrafi mekânı niteliğini almıştır. 21.y.y. da ise
sürdürülen enerji mücadelesini; jeopolitik, ekonomik ve güvenlik unsurlarının yer aldığı çok
yönlü bir oyuna benzetmemiz mümkündür. Avrasya özelde ise Hazar Havzası, nüfuz
mücadelesinin en sert geçtiği bölgelerin başında gelmektedir. Bu bağlamda yaşanan savaşlar
ve çatışmalar yeni enerji rotaları tabanlı olacağı şüphe götürmez bir gerçektir.
Anahtar Kelimeler: Avrasya, Enerji Hatları, Abhazya, Çeçenistan, Karabağ, Hazar Havzası,
Büyük Oyun
Abstract
Due to its position, Eurasia has always been a battlefield for the Achaemenids, Greeks,
Romans, Parthians, Byzantines, Arabs, Mongols, Ottomans, Persians and Russians. Caucasian
peoples generally achieved their independence in 1991. And as a consequence of their
independence, they had to face mutual ethnical problems. Because with ali its rich oil and
natural gas resources, the region has become the new geographic area for the struggle for
energy. Đt is possible to liken the struggle for energy that is maintained in the 21 st century to
a multi-directional game that includes geopolitical, economic and security-related factors. The
Caspian Basin is the primary of the areas where the hardest struggle for influence is
experienced. In this context, it is an unquestionable fact that the wars and conflicts in the
region will be based on new energy routes.
Key words: Eurasia, Energy Lines, Abkhazia, Chechnya, Karabakh, Caspian Basin, the
Grand Game
1
2
Doç. Dr., Kocaeli Universitesi, Email: [email protected]
Kocaeli Üniversitesi, Uluslararası Đlişkiler Bölümü Öğrencisi
590
Giriş
SSCB döneminin bitmesinin ardından başlayan Rusya Federasyonu dönemi
kaybedilen güce yeniden ulaşmayı hedefleyerek yola çıkmıştır. Bu neticede Avrasya ve Orta
Asya’da bulunan Bağımsızlığını Kazanan devletler üzerine belirlenen dış politikanın ana
mihenk taşlarını Doğal Gaz, Petrol’ün oluşturması kaçınılmaz gerçek halini almıştır. Ana
düşünce bölgeden geçen boru hatlarını kendi kontrolü altında toplayarak Enerji rotalarına
hükmetmek olmuştur. Bu düşünce doğrultusunda uygulanan politikaların bölgedeki etnik
çatışmaların ve istikrarsızlığın fitilini ateşlediğini söylemek tabi ki yanlış olmayacaktır.
Bölge ülkelerini siyasi açıdan Rusya’ya bağımlı hale getiren bu politikaları yaşanan
örnekleri ile birlikte, analizlerimi aktarmaya çalıştım.
Abhazya
Bölgede var olduğu günden beridir, Avrupa ve Asya medeniyetleri ve Đslam ile
Hristiyanlık dini arasından bir köprü olmuştur. Bu köprünün getirdiği dezavantajın sonunda
etnik savaşların çoğuna ev sahipliği yapmıştır. SSCB’nin dağılması ile orataya çıkan
bölgedeki devletler, etnik azınlıklar yeni kurulan Rusya açısından bir avantaj haline
gelmiştir. Rusya’nın yakın çevre politikasına ilişkin belirsizlikleri orta Asya ve Kafkasya
için istikrarsız bir bölge olma yolunu açmıştır. Rusya’nın Orta Asya, Hazar ve Kafkaslara
ilişkin genel yaklaşımı ve politikaları bölgedeki etkinliğinin devamını temin ve bu bölgelere
dışarıdan gelen güçlerin etkisini minimize etmeye yönelik olsa da, izlenen politikalar her
zaman aynı tonda ve sertlikte olmamıştır.3 Özellikle bölgedeki petrol ve enerji sorunlarına
yönelik olarak 1990’larda, biri başbakan Viktor Chernomirdin tarafından destek gören ve
bölgedeki ticari aktörlerle işbirliğini öneren, diğeri de sorunlara karşı tek yanlı ve daha sert
bir yaklaşımı içeren ve ‘Monrovski Doktrini’4 olarak bilinen yaklaşım olmak üzere, iki ayrı
ve birbirine zıt yaklaşımdan söz etmek gerekir.5Bu bağlamda Abhazya, Gürcistan karşısında
desteklenebilecek bir yer almıştır. Rus savunma bakanlığınca Gürcistan-Abhazya gerilimi
sürekli olarak artırılmış ve neticesinde yaşanan pek çok kanlı mücadele ile 26 Ağustos 2008
tarihinde ise Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Abhazya Devletinin
bağımsızlığını tanıma kararını imzalayarak uluslararası tanınma sürecine başlatmıştır.
Rusya’nın buradaki amacı belli bir etnik grubun bağımsızlığına ön ayak olmak değil aslında
3 Lena Jonson, Russia and Central Asia: A Web of Relations, Central Asian and Caucasian Prospects, (CACP)
Papers, (London: the Royal Institute of International Affairs, 1998), s. 60.
4 David Sinker, “The Management of a Transboundary Energy Resource”, içinde Bulent Gokay (ed.) The
Politics of Caspian Oil, (New York: Palgrave, 2001), s. 54.
5 Rosemarie Forsythe, The Politics of Oil in the Caucasus: Prospects for Oil Exploitation and Export in the
Caspian Basin, Adelphi Paper, No 300, University Oxford Press, 1996, s. 15-16.
591
enerji hatlarının güvenliğini sağlamaktı. Bir diğer nokta ise Gürcistan’ı zayıflatarak
Türkiye’nin ve Batının bölgedeki etkinliğini sınırlamaktır. Bu sayede alternatif bir rota
olarak kendi bölgesini ortaya çıkarıp enerji geçişinin kontrolü sağlamış olacaktır. Novoroski
limanı koruyup Poti’deki petrol ihracatına yakın olmak Rusya’nın dış politikadaki
hedeflerinde yerini almıştır.6
Çeçenistan
Tarih boyunca Rus çarlığı ile savaş halinde olmuş çeçen-inguşlar süre gelen
savaşlarını ve inatçı tavırlarını 20.y.y.-21.y.y. da devam ettirmeyi başarmışlardır. Şüphesiz ki
Rusya’nın Çeçenistan işgalinin en büyük sebebi Bakü’den gelen, Grozni’den geçen
Tikhoretsk’e ulaşan boru hattını kontrol altına alarak zengin enerji yataklarının bir nevi sahibi
olmaktır.7
Bölge stratejik açıdan boru hatları yani enerji nakli için tam bir geçiş güzergâhıdır.
Buda bölgede oynan oyunun büyüklüğüne önemi aynı ölçüde artırmaktadır. Bunun yanında
zengin yeraltı kaynakları da bu ülke için ayrı bir önem arz etmektedir. Dudayev döneminde
(1991-1994 arası), Çeçenistan Moskova’dan ihraç vizesi almak için işbirliği yaparak,
Bakü’den Grozniye milyarca dolar ham petrole ihraç olanağı sağlamıştır. Çeçenistan Bu
bağlamda konuyu ele aldığımızda Rus Dış Politikasında uzun müddet hat safhada öneme
sahip olmuştur.
8
Rusya'nın Çeçenistan'a karşı ilk yaklaşımları, Azerbaycan ve Gürcistan'da
izlediği yolun benzeri olmuştur. Rus yanlısı Çeçen muhalefet kullanılarak Cavhar Dudayev
yönetiminin tasfiye edilmesi denenmiştir. Fakat Rus destekli muhalefetin başlattığı iç savaş,
Dudayev'in zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu sonuç karşısında Yeltsin Rus ordusunun 1994
tarihiyle Çeçenistan harekatını başlatmıştır.9 Grozni yerle bir edildi 30 bin kişi öldü. 300
binden fazla kişi mülteci durumuna düşmüştür. Ateşkesler ile sürüp giden savaş 1996 yılında
imzalanan Hasavyurt Antlaşması ile bitirilmiştir.10
Günümüzde Ramazan Kadirov Resmi olarak Cumhurbaşkanlığı sıfatını üstlenmekte
olduğu Çeçenistan’ın Rus yanlısı bir politika izlediğini söylemek pekte yanlış olmaz bu
6 Didem EKĐNCĐ “ÇATIŞAN KÜRESEL GÜÇLER VE KARADENĐZ GÜVENLĐĞĐ: ABHAZYA ÜZERĐNE
BĐR DEĞERLENDĐRME” Karadeniz Araştırmaları, Kış. 2014, Sayı 40, S.1-16
7 Ufuk Tavkul, Kafkasya’nın Jeopolitik Konumu Đçerisinde Rusya Açısından Çeçenistan’ın Stratejik Önemi,
Kök Araştırmalar, Güz 1999, s.24
8 Hasan Kanpolat, “Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Politikası ve Çeçenistan Savaşı”, Avrasya Dosyası, c.6,
s.4, Kış 2001, s.167
9 Dr. Gamze Güngörmüş Kona,” Rusya Federasyonu ve Kafkasya”, 26-27 Ocak 2005,
http://gamzegungormuskona.blogspot.com.tr/2007/08/harp-akademileri-komutanlstratejik.html,(E.T.:28.08.2014),syf.1.
10 Müktedir ilhan,”Çeçenistan’da Bitmeyen Cihad”,21 Aralık 2006,
http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2006/12/21/2542.shtml,(E.T.:28.08.2014),Syf.1.
592
anlamda Rusya için ayrılıkçı gruplar direnişlerine devam etseler de Rusya çıkarı
doğrultusunda kararlı harekâtının sonuçlarını aldığını söylemek mümkündür.11
Karabağ Sorunu
Karabağ bölgesi, Hazar petrolünün Türkiye’ye ulaşmasında stratejik bir konumda
bulunmaktadır. 1921 de Azerbaycan iradesine bırakılan yönetimi Ermeniler ve Rusya için
hoşnutsuzluğa neden olmuştur12. Nihayetinde 1988 de alevlenen bu hoşnutsuzluk 1992 de
savaşa dönüşmüştür. Dönemde bu çatışmaların Ermenistan tarafından Ermenilerin yürütüğü
bir çatışma olduğu ileri sürülse de zamanla açıklamaların ortaya çıkmasıyla Rus destekli bir
toprak işgali olduğu ortaya konuşmuştur13. Bu savaş neticesinde Azerbaycan topraklarının 5
te 1 i ölçüsünde işgale uğraşmış ve büyük bir insanlık dramı olarak hocalı katliamı
yaşanmıştır. 1 milyon Azerbaycan vatandaşı da mülteci durumuna düşmüştür.14 1995’teki
Barış görüşmelerinden sonuç alınamamıştır. Bu duruma bağlı olarak dönemin BM Genel
Sekreteri Butros GALĐ, sorunla ilgili olarak biz özel temsilci bölgeye göndermiştir. Genel
anlamda sorunu ele alacak olursak ne yazık ki karşılaşılan ana başlık Rusya’nın Kafkasya’yı
zayıflatması, istikrarsızlığın devamı ve petrol rotalarının somutlaşmasının önlenmesi
olacaktır. Rusya, ABD, Türkiye, Fransa, Đsveç, Đtalya’dan oluşan Minsk grubu sorunu çözmek
için görevlendirilmiş olsa da sınırlı bir başarı elde edebilmiştir. Öte yandan Rusya’nın
anlaşılmaz tutumu AGĐT’i başarısız kılmıştır.15 Bu sonucun alınmasında baskı altında kalan
Karabağında payı vardır. Petrol’ün taşınması konusunda Türkiye güzergâhının izlenmesi esas
alınan rotalar içinde en ekonomik olanı, Ermenistan üzerinden geçecek rotadır. Ancak
Karabağ bölgesinin hala işgal altında olması Azerbaycan’ın böyle bir seçeneğe sıcak
bakmasını mümkün kılmamaktadır. Bu anlamda Azerbaycan’ın içinde olduğu durum (BaküTiftis-Ceyhan) rotasının uzunluğunun yaklaşık olarak 300 km daha uzamasına neden
olmuştur.16
Azerbaycan-Türkmenistan Gerginliği
Hazar denizinin kıyıdaş iki ülkesi olan Azerbaycan ve Türkmenistan arasında enerji
kaynakları tabanlı yaşanan bu sorun Serdar/Kepez olarak bilinmektedir. Azerbaycan’ın
“Kepez” ve Türkmenistan’ın ise “Serdar” olarak adlandırdığı zengin petrol yatakları bu iki
11
Yusuf Ensar,”Çeçenistan’da Kadirov’un Yalanları ve Cihad Gerçekleri”,24 Ağustos 2007,
http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2007/08/24/3564.shtml, (E.T.:28.08.2014),Syf. 1.
12
Doç. Dr. Beşir Mustafayev, “SOVYETLER DÖNEMĐNDE RUSYA’NIN DAĞLIK KARABAĞ
POLĐTĐKASI”, Karadeniz Araştırmaları, Güz 2013 , Sayı 39 , s.56
13
Doç. Dr. Beşir Mustafayev, a.g.m.,S.60.
14
Prof. Dr. Aygün ATTAR (Haşimzâde),Karabağ Sorunu Kapsamında Ermeniler ve Ermeni Siyaseti,ANKARA,
AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi,2005, Syf. 120-121
15
Prof.Dr. Aygün ATTAR (Haşimzâde),a.g.e , s.143
16
Doç.Dr. Beşir Mustafayev, a.g.m. , S.63
593
ülke arasında ilişkileri kopma noktasına getirmiştir.17 Bu sorun 2001 yılında Türkmenistan’ın
Azerbaycan’daki büyükelçiliğini kapatmasına neden oldu.18 Temmuz 1997’de Rus şirketleri
Rosneft ve Lukoil ile Azerbaycan arasında imzalanan Kepez yatağını kapsayan anlaşma
Türkmenistan’ın tepkisini çekmiş, Aşkabat, yatağın kendi sularında bulunduğunu ve
Türkmenistan’ın malı olduğunu belirtmiştir. Türkmenistan Hazar’ın statüsünün belirlenmeden
yapılacak anlaşmaların geçersiz olacağını savunmuştur ve bu konuda gerekirse BM ve
Uluslararası Mahkemelere konuyu taşıyacağını belirtmiştir.19 Diğer bir yandan bu konudaki
Türkmenistan’ın isteğini artıran bir neden ise Türkiye pazarıdır, Türkmenistan doğal gazının
Türkiye üzerinden batı pazarlarına ulaştıracak olan Trans-Hazar boru Hattı konusunda
tartışmaların temelini atmıştır. Bu anlamda yaşanan bu tartışma Azerbaycan ile fikir birliğine
varılamadığı için ne yazık ki rafa kaldırılmıştır. Bu doğal gaz açığını ise Bakü-Tiflis-Erzurum
boru hattı projesi karşılayacaktır, tabii ki bu durum Türkmenistan açısından hiçte hoş
karşılanmamıştır. Bölge hakkındaki sonuca gelirsek Kepez yatağının kıyıdaş ülkelerin ortak
işletimine karar verilirse her iki ülkede 30 milyar doların üzerinde gelir elde edecektir20.
Rusya ve Kazakistan soruna taraf olmamayı seçmiştir ve sorunun taraf devlet arasında
çözülmesini vurgulamaktadırlar.
Boğazların Güvenliği
Buraya kadar bahsettiğim Kafkasya’dan ve Orta Asya’dan gelen petrolün Karadeniz
limanlarına ulaştırılıp oradan Uluslararası Pazara sevki bölgelerde yaşanan istikrarsızlıklar ve
geçiş güzergâhlarındaki tehtidler nedeniyle Türkiye’nin her geçen gün kaygıları artmaktadır.21
Türk boğazları geçişlerdeki düzeni sağlamak için kullanılan “Boğazlar Rejimi”, 1938 Montrö
boğazlar sözleşmesiyle belirlenmiştir. Açıkça ortadadır ki
günümüz beklentilerini
karşılayamayacak bir sözleşmedir. Antlaşmayı imzalayan devletlerin bir kısmı günümüzde
yoktur ve son yıllarda devletlerin de yaklaşımlarında farklılıklar yaşanması söz konusudur.22
1938’den bu yana Gemilerdeki ebat ve tonajlarda değişmiştir. Bugün gemilerin hacmi ve
boyu artmıştır bunun yanında o yıldan bu yana olan tarihsel süreçte boğazdan geçen tanker
17
Sinan Oğan, “Yeni Global Oyun ve Hazar’ın Statüsü”, http://www.turksam.org/tr/makale-detay/601-yeniglobal-oyun-ve-hazar-in-statusu, E.T. : 29.08.2014
18
Cavid VELĐYEV, Aşkabat-Bakü
yakınlaşması,http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasi-t2379.0.html;wap2, Erişim
Tarihi: 29.08.2014
19
Veliyev, a.g.m., http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasi-t2379.0.html;wap2,
Erişim Tarihi: 29.08.2014
20
Sinan Oğan, a.g.m., http://www.turksam.org/tr/makale-detay/601-yeni-global-oyun-ve-hazar-in-statusu,
E.t.:29.08.2014
21
SEVER,Ayşegül, “Türkiye-Rusya Federasyonu ilişkilerinde çatışma,rekabet ve işbirliği”, Avrasya Dosyası,
Cilt 7, Sayı 3, Sonbahar 2001, s.242.
22
SEVER,Ayşegül, a.g.e, s.242
594
sayısı da hayli artmıştır. Montrö sözleşmesi, bütün gemiler için serbest geçiş hakkı tanısa da,
bugün bu sayıdaki artış ve çoğunun petrol tankeri olması, Süveyş kanalının üç katı sayıya
sonuç bazında ulaşılmasını sağlamıştır.
Tablo 1: 1938-2000 Yılları Arasında Türk Boğazlarındaki Gemi Trafiği23
YILLAR
GEÇEN GEMĐ GEÇEN SAYISI
EN
BÜYÜK
GEMĐ
TONAJI(DWT)
1938
4.500
7.500
1985
24.100
105.500
1995
46.954
156.057
2000
48.079
108.083
Gemi trafiğinin bu denli artması ve taşınan yüklerdeki çeşitlilik Türkiye’nin kaygısını
artırmıştır, bu anlamda olan çeşitli kazalar boğazları ve Đstanbul’un tarihi dokusunu tehtid
eder duruma geldiğinde Türkiye 1 Temmuz 1994’te bu konuda Boğazlar Tüzüğü
Düzenlemesini getirmiştir. Bu şekilde boğaz trafiğini kontrol altına almaya çalışan Türkiye
aynı zamanda çeşitli sistemlerle de bu güvenlik arzusunu pekiştirmeye çalışmıştır. Örnek
olarak boğazların güvenliği ile ilgili olarak otomatik tanımlama sistemleri, Uzak mesafeden
gemilerin tanımlanması ve izlenmesi(LRIT) kurularak çeşitli seyir güvenliği önlemleri
alınmış24. Radar istasyonu projesinde çeşitli aksaklıklar yaşansa da seyir güvenliği için
saydığım önlemlerin alınması Türkiye’nin bu konuda ciddi tutumunu göstermektedir.
Türkiye’nin Kaygıları
Her ülke yönetimi toplumu için kesintisiz, güvenilir ve temiz enerjiyi ülkesi için ucuz
bir yolla elde etmek ister. Bu bağlamda Türkiye’de bu örnek içinde yer alabilecek bir ülkedir
nitekim yukarda bahsettiğim uzlaşmazlıklar hem bahsedilen ülke topraklarında hem de
bölgede bir istikrarsızlık olduğunu göstermektedir. Türkiye açısından kesintisiz ve enerjinin
güvenirliği büyük bir önem arz etmektedir. Avrasya bölgesindeki çatışmalar, işgaller buradan
23
Hakan Emanet, Deniz Hakimiyetinden Dünya Hakimiyetine Giden Yolda Türk Boğazları, IQ Kültür Sanat
Yayıncılık, Đstanbul, 2003, s.117, Tablo 1
24
Oktay Kılıç, “Türkiye’de Deniz Trafiğini izlemeye dair sistemler”,T.C. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı Bilgilendirme Kitapçığı,s.2
595
taşınabilecek enerjinin hem kesintisizliğine olan güvensizliği hem de maliyetini oldukça
artırmaktadır. Rusya, söz konusu bağımsız devletler üzerinde oldukça büyük bir stratejik
üstünlük sağlamaktadır ve bunun da en önemli nedeni söz konusu devletler için petrol ve
doğal gaz kaynaklarını uluslararası pazara aktarmak için Rusya rotasını izlemeleridir. Nitekim
bu yol Rusya’nın yakın çevre politikasını uygulamaya koymasını sağlıyor. Bu anlamda
izlediği politikalar birçok etnik grup arasındaki çatışmaları artırmaktadır neticesinde
Gürcistan-Abhazya-G.Osetya gerginliği bunun bir neticesidir25. Örneklerime Çeçenistan’da
yaşanan dram ve Karabağ sorunu olarak ta devam edebilirim. Türkiye’nin kaygıları tabii ki de
bölgede yaşanan istikrarsızlıkların doğurduğu sonuçlardır bu sonuçların getirisi olarak
Kafkasya’da Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan kutuplaşmasından bahsetmek pek tabii
mümkündür. Bu istikrarsızlık karşısında Türkiye çeşitli girişimlerde bulunsa da Rusya
bölgede kendisini frenleme çabası olarak görmüş ve tatbikine hiç zaman müsaade
etmemiştir26.
Sonuç
Doğal gaz ve Petrol 21.y.y. da geçmişte olduğu gibi önemini en üst seviyede
korumaktadır ve anlamda savaşların ve çatışmaların bu konuyu ana başlık yapacağı
kaçınılmaz bir gerçektir.
Orta doğu ve Sibirya’dan sonra Hazar havzası enerji bazında üçüncülüğü
göğüslemektedir. Bu durum güçlü devletlerin ve büyük petrol şirketlerinin de iştahını
kabartmasına neden olmaktadır. Hazardaki hidrokarbon kaynakları günümüz taleplerini en üst
düzeyde karşılamaya hazırdır nitekim bu durum bölgedeki istikrarsızlığında temelini
oluşturmaktadır.
Avrasya bölgesini ele aldığımızda genel anlamda jeopolitik konumu taban alındığında
bu enerji yatakları çatışmaların temelini oluşturmaktadır. Türkiye Rusya ve Đran doğal gazına
bağımlılığını azaltmak için Türkmenistan’ın doğal gazını, Azerbaycan’ın doğal gazını ve
geçmişten gelen kültürel yakınlığı ve tarih bütünlüğünü temel alarak Türkiye’ye getirmesi
gerekmektedir. Bunu yaparken enerji aktarımının ucuz, güvenli ve istikrarlı olmasını temel
almalıdır bu anlamda Türkiye’nin bölgede yaşanan etnik çatışmalara ve oynanan büyük
oyunlara kayıtsız kalmaması yapması gereken en önemli unsurdur. Bu bağlamda uluslar arası
örgütleri ve ulus üstü yapıları bölgeyi yönlendirmesi geçmişte olduğu gibi takipsiz kalarak
25
Ahmet ÖZTÜRK,”Rusya-Gürcistan Krizi: Yerel Bir Çatışma, Küresel Yansımalar”, Cilt:4, Sayı: 7, ss. 1-27,
2009 .
26
Sinan OĞAN,”Tarihi Adım”,16 Eylül 2009, http://archive-org.com/page/4104785/2014-0610/http://www.turksam.org/tr/makale-detay/747-tarihi-adim,(E.T. :30.08.2014), S.1.
596
sonuç alınmamasına engel olması gerekmektedir. Türkiye’nin şuan ki bölgeye yönelik
politikaları yetersizdir. Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya’da daha aktif olmalı ve bölgede yeni
kazanımlar elde etmelidir. Geçmişteki Tarihsel kültürel bağları bu politikalardaki temeli
sağlıyıcağı şüphe götürmez bi gerçektir. Önemli bir enerji pazarı ve transit ülke olan
Türkiye’nin bu bölgelere ve olaylara seyirci kalması beklenmemelidir. Çünkü Türkiye’nin
geleceğine Avrasya’daki enerji kaynakları büyük oranda yön verecektir.
KAYNAKÇA
Ahmet ÖZTÜRK,”Rusya-Gürcistan Krizi: Yerel Bir Çatışma, Küresel Yansımalar”,
Cilt:4, Sayı: 7, ss. 1-27, 2009.
Cavid
VELĐYEV,
Aşkabat-Bakü
yakınlaşması,
http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasi-t2379.0.html;wap2,
Erişim Tarihi: 29.08.2014
David Sinker, “The Management of a Transboundary Energy Resource”, içinde Bulent
Gokay (ed.) The Politics of Caspian Oil, (New York: Palgrave, 2001), s. 54.
Didem EKĐNCĐ “ÇATIŞAN KÜRESEL GÜÇLER VE KARADENĐZ GÜVENLĐĞĐ:
ABHAZYA ÜZERĐNE BĐR DEĞERLENDĐRME” Karadeniz Araştırmaları, Kış. 2014, Sayı
40, S.1-16
Doç. Dr. Beşir Mustafayev, “SOVYETLER DÖNEMĐNDE RUSYA’NIN DAĞLIK
KARABAĞ POLĐTĐKASI”, Karadeniz Araştırmaları, Güz 2013 , Sayı 39 , s.56
Dr. Gamze Güngörmüş Kona,” Rusya Federasyonu ve Kafkasya”, 26-27 Ocak 2005,
http://gamzegungormuskona.blogspot.com.tr/2007/08/harp-akademileri-komutanlstratejik.html,(E.T.:28.08.2014),syf.1.
Hakan Emanet, Deniz Hakimiyetinden Dünya Hakimiyetine Giden Yolda Türk
Boğazları, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Đstanbul, 2003, s.117, Tablo 1
Hasan Kanpolat, “Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Politikası ve Çeçenistan Savaşı”,
Avrasya Dosyası, c.6, s.4, Kış 2001, s.167
Lena Jonson, Russia and Central Asia: A Web of Relations, Central Asian and
Caucasian Prospects, (CACP) Papers, (London: the Royal Institute of International Affairs,
1998), s. 60.
Müktedir
ilhan,”Çeçenistan’da
Bitmeyen
Cihad”,21
Aralık
2006,
http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2006/12/21/2542.shtml,(E.T.:28.08.2014),Syf.1.
597
Oktay Kılıç, “Türkiye’de Deniz Trafiğini izlemeye dair sistemler”,T.C. Ulaştırma
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Bilgilendirme Kitapçığı,s.2
Prof. Dr. Aygün ATTAR (Haşimzâde),Karabağ Sorunu Kapsamında Ermeniler ve
Ermeni Siyaseti,ANKARA, AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi,2005, Syf. 120-121
Rosemarie Forsythe, The Politics of Oil in the Caucasus: Prospects for Oil
Exploitation and Export in the Caspian Basin, Adelphi Paper, No 300, University Oxford
Press, 1996, s. 15-16.
SEVER, Ayşegül, “Türkiye-Rusya Federasyonu ilişkilerinde çatışma,rekabet ve
işbirliği”, Avrasya Dosyası, Cilt 7, Sayı 3, Sonbahar 2001, s.242.
Sinan
Oğan,
“Yeni
Global
Oyun
ve
Hazar’ın
Statüsü”,
http://www.turksam.org/tr/makale-detay/601-yeni-global-oyun-ve-hazar-in-statusu,
E.T.
:
29.08.2014
Sinan
OĞAN,”Tarihi
Adım”,16
Eylül
2009,
http://archive-
org.com/page/4104785/2014-06-10/http://www.turksam.org/tr/makale-detay/747-tarihi-adim,,
(E.T. :30.08.2014), S.1.
Ufuk Tavkul, Kafkasya’nın Jeopolitik Konumu Đçerisinde Rusya Açısından
Çeçenistan’ın Stratejik Önemi, Kök Araştırmalar, Güz 1999, s.24
Veliyev,a.g.m., http://www.aman.be/politiek_economie/a351kabatbaku_yakinlasmasit2379.0.html;wap2, Erişim Tarihi: 29.08.2014
Yusuf Ensar, ”Çeçenistan’da Kadirov’un Yalanları ve Cihad Gerçekleri”, 24 Ağustos
2007, http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2007/08/24/3564.shtml, (E.T.:28.08.2014),
Syf. 1.
598