e. 2012/30, k. 2012/96, kt 15.06.2012, rg: 01.01.2013

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ
ANAYASA HUKUKU
TEK NUMARALI ÖĞRENCİLER-PRATİK ÇALIŞMA
15 Nisan 2015
“Yürütme Organı”
I-
T.C. ANAYASASI:
Madde-101 (2007 değişikliği öncesi): Cumhurbaşkanı TBMM tarafından yedi yıl için
seçilir ve bir kimse iki defa Cumhurbaşkanı seçilemez.
Madde-101 (2007 değişikliği sonrası): Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir
kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Madde-102/1: Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin
dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde
ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır
Madde-102/4: Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan
Cumhurbaşkanının görevi devam eder
Madde-103: Cumhurbaşkanı, görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi
önünde aşağıdaki şekilde ant içer. (…)
26.01.2012 tarih, 6271 sayılı Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu:
Geçici Madde (1): Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresi yedi yıldır.
AYM KARARI (E. 2012/30, K. 2012/96, K.T. 15.06.2012, R.G.: 01.01.201328515): “Anayasa'nın 101. maddesinde Cumhurbaşkanının görev süresinin beş yıl
olduğu hükmü yer almaktadır. Bu hükmün yürürlüğe girmesinden sonra halkoyu ile
seçilecek cumhurbaşkanları açısından görev süresinin beş yıl olduğu konusunda bir kuşku
bulunmamaktadır. Ancak aynı şeyi değişiklik yürürlüğe girmeden önce Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından seçilmiş olan Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresi
bakımından söylemek mümkün değildir. Zira Anayasa'nın önceki 101. maddesinde
Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisince yedi yıllık bir süre için seçileceği
öngörülmüştür. Onbirinci Cumhurbaşkanı bu kurala göre seçilmiş olup seçimiyle birlikte
görev süresi de belirlenmiştir. Anayasa değişikliğine ilişkin 5678 sayılı Kanun'da
Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin özel bir düzenleme yer almadığından
Anayasada yapılan bu değişiklikle Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresinin
kısaltıldığı sonucuna varılamaz. Görev süresinin kısaltıldığına ilişkin bir düzenleme
olmadığına göre Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresi Anayasa'ya göre yedi yıldır.
İptali istenen düzenlemede de Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresinin yedi yıl
olduğu vurgulanarak konuya açıklık getirilmiştir”.
Bir hukukçunun internet sitesinde konuya ilişkin görüşü şöyledir; “11.
Cumhurbaşkanı, seçildiği sırada yürürlükte olan önceki (2007 değişikliği öncesi)
hükümlere değil, halen yürürlükteki (2007 değişikliği sonrası) anayasa hükümlerine
tabidir. Doğal olarak 12. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de halen yürürlükte olan
hükümler uygulanacaktır. Bu durumda Sayın Abdullah Gül’ün görev süresi de 28.8.2012
tarihinde (görevdeki 5. yılını tamamladığı gün) sona ermekte olup, 12. Cumhurbaşkanlığı
seçimleri için de ikinci ve son kez aday olabilecektir”.
Sorular: Yukarıdaki Anayasa ve kanun maddeleri ile Anayasa Mahkemesi (AYM) kararı
ve Hukukçu görüşü bağlamında;
a) 28 Ağustos 2007 tarihinde seçilen 11. Cumhurbaşkanının görev süresinin
kaç yıl olduğu ve tekrar Cumhurbaşkanı olarak seçilme hakkının olup
olmadığı;
b) 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçim sonucuna göre
12. Cumhurbaşkanının görev süresinin ne zaman başladığı hususlarını
tartışınız.
II, III ve IV. maddelerde verilen AYM Kararını ve Kurgusal olayları, aşağıdaki
Anayasa hükümleri ışığında değerlendiriniz.
T.C. ANAYASASI:
Madde-105: Cumhurbaşkanının, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili
bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki
bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve
ilgili bakan sorumludur.
Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi
dahil, yargı mercilerine başvurulamaz
Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının
en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla
suçlandırılır.
II-
AYM KARARI (E. 1992/37, K. 1993/18, K.T., 27.4.1993, R.G.:12.10.1995-22431):
Parlamenter hükümet sistemi benimsenen Anayasa'ya göre, Cumhurbaşkanı'nın
yürütmenin başı olarak karşı-imza kuralı gereği imzalayacağı kararnameler 104. madde
uyarınca yürütme alanına ilişkin görev ve yetkileri ile sınırlı anlaşılmak gerekir.
Anayasa'daki "Cumhurbaşkanının (...) bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca
imzalanır." kuralı ancak, yürütmeye ilişkin olan ve Bakanlar Kurulu'nun siyasal
sorumluluğunu gerektirecek kararlar anlamında yorumlanmalıdır. Tersi durumda,
yürütme alanında yer alan ve icraî yetkiler kullanan kişi ve kuruluşların eylem ve
işlemlerinden siyasal yönden sorumlu tutulabilecek hiçbir makamın bulunmaması
parlamenter sistemin mantığı ile bağdaşmaz. Bu nedenle, karşı-imza kuralı yürütme
alanındaki atamalarda geçerlidir. Oysa, Anayasa'nın 104. maddesinde Cumhurbaşkanı'na
kimi Yüksek Mahkemeler ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini atama yetkisi
verilmesi yürütmenin başı sıfatı ile değil Devlet'in başı olması dolayısıyla verilmiştir.
Bunların Cumhurbaşkanı tarafından tek başına kullanabilecek yetkilerden olduğunda
kuşku ve duraksamaya yer bulunmamaktadır.
Sorular: Yukarıdaki Anayasa Mahkemesi kararını da dikkate alarak;
a) Cumhurbaşkanının devletin başı sıfatıyla icra ettiği görevlerin niteliklerini
açıklayınız.
b) Cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu-sorumsuzluğu hususunu tartışınız.
III -KURGUSAL OLAY: (A) Üniversitesinde yapılan Rektörlük seçim sonuçlarına göre;
seçimde rektör adayı olan öğretim üyelerinden, Prof.( X) 750, Prof. (Y) 450 ve Prof. (Z)
ise, 37 oy almıştır. YÖK tarafından aday sıralaması, 1. (Y), 2. (Z) ve 3. (X) olacak biçimde
Cumhurbaşkanına sunulmuştur. Cumhurbaşkanı da, YÖK tarafından sunulan listede 2.
Sırada bulunan Prof. (Z)’yi (A) Üniversitesine rektör olarak atamıştır. Atama işlemine
ilişkin karar Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra rektör adaylarından (X), seçimde en
çok oyu kendisinin aldığını ve yapılan atamanın usulsüz olduğunu ileri sürerek, atama
işleminin iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açmıştır.
Soru: Anayasanın yukarıda alıntılanan ilgili madde hükümlerini dikkate alarak,
Cumhurbaşkanının yaptığı atama işlemine karşı açılan davanın seyrini ve
sonuçlarının hangi yönde olabileceğini tartışınız.
IV-
KURGUSAL OLAY: Cumhurbaşkanının katıldığı, kamuya yararına kurulmuş bir
vakfın açılış töreninde vatandaş (B), yetkililere, maddi sorunlar yaşadığını ve bu konuda
Cumhurbaşkanıyla görüşmek istediğini belirtmiş, (B)’nin bu talebi Cumhurbaşkanına
iletilmiştir. Cumhurbaşkanı, (B)’nin talebini kabul ederek, yanına getirilmesi talimatını
vermiştir. Konuşma esnasında Cumhurbaşkanı, (B)’nin hakaret içeren ifadelerinden
rahatsız olmuş ve (B)’yi iterek yanından uzaklaştırmak istemiştir. Bu müdahaleden dolayı
dengesini kaybeden (B), yere düşerek başını çarpmış ve aldığı darbe sonucunda hayatını
kaybetmiştir. Bu olayı Meclis gündemine taşıyan ana muhalefet partisi başkanı (H), ölüme
sebebiyet vermekten dolayı, Cumhurbaşkanı hakkında adli soruşturma açılması
gerektiğini ileri sürmüş ve Cumhurbaşkanının derhal görevinden ayrılmasını talep
etmiştir. Mecliste bu konuya ilişkin sert tartışmalar devam ederken, bağımsız bir
milletvekili -sağlam delillere dayandığını belirterek- Türkiye’nin devlet sırlarını yabancı
ülke devlet başkanlarıyla paylaştığı iddiasıyla, Cumhurbaşkanının sadece ölüme
sebebiyetten değil, aynı zamanda, vatana ihanet suçundan da yargılanması gerektiğini
belirtmiştir. İddialar üzerine 450 milletvekilinin katılımıyla toplanan genel kurulda
imzaya açılan, Cumhurbaşkanı hakkında vatana ihanet suçlamasına ilişkin önerge, 154
milletvekilinin imzasıyla Meclis başkanlığına sunulmuştur.
Sorular:
a) (B)’nin ölümü ile neticelenen olayda Cumhurbaşkanının sorumluluğunu
tartışınız.
b) Cumhurbaşkanı sorumlu tutulursa ana muhalefet partisi başkanının belirttiği
gibi görevden ayrılması gerekir mi? Açıklayınız.
c) Cumhurbaşkanı hakkında hazırlanan, Vatana İhanet suçuna ilişkin önergenin
sonuçlarını tartışarak, Anayasaya göre vatana ihanet suçlamasının süreci nasıl
işlemektedir? Açıklayınız.