Haziran |June 2014 Sayı | Issue 35 Alabilirsiniz | Your Complimentary Copy KARS Serhat kentinden manzaralar Views from a border city Dünya Kupası’nda parlayacak yıldızlar Future stars of the World Cup Üç kıtada nehirler üzerinde seyahat Travel through three continents’ rivers PONDICHERI Hindistan’da küçük bir Fransa! A little France in India! 2 HAZİRAN - JUNE 2014 Lütfi Elvan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Minister of Transport, Maritime Affairs and Communication Değerli vatandaşlarım; Dear citizens; ‘İstikbal göklerdedir’ şiarı doğrultusunda 81 yıl önce kurulan Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, özellikle son 12 yıldaki özverili çalışmalarıyla Türk sivil havacılık sektöründe büyük bir atılımın gerçekleşmesinde başat görev üstlendi. Bugün, sürdürülebilir çift haneli büyümeyi başaran Türk sivil havacılığını tüm dünya dikkatle izliyor. Mimarisinden teknolojisine, hizmet kalitesinden sosyal sorumluluk anlayışına ülkemizdeki havalimanı hizmetleri, dünya standartlarını yakaladı ve hatta pek çok noktada geçti. İşte bu başarının baş aktörü Devlet Hava Meydanları İşletmesi’dir. Tüm DHMİ çalışanlarını 81’inci kuruluş yıldönümü vesilesiyle candan kutluyor ve başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. DHMİ’nin başarasıyla 12 yılda havcılığımızı neredeyse 10 kat büyüdü, 16 milyon vatandaşımız ilk defa uçağa bindi. Uçağa binmek imtiyaz olmaktan çıktı ve ihtiyaca dönüştü. Artık Türk havalimanları yılda 150 milyonun üzerinde yolcu trafiğine ev sahipliği yaparken Avrupa ve Ortadoğu’nun da havacılıkta merkezi konumuna yükseldi. Bu bağlamda ülkemizin havacılıktaki asıl potansiyelini ortaya çıkarmak ve İstanbul’u bir dağıtım merkezi yapmak için dünyanın en büyük havalimanlarından birini İstanbul’a yapmaya karar verdik. Yeni İstanbul Havalimanı’nı, İstanbul’un Avrupa yakasında yaklaşık 77 milyon metrekare büyüklüğündeki bir alana yapıyoruz. Dünyanın en büyük yatırımları arasında yer alan Yeni Havalimanı’nın inşasına da bu ay içerisinde başlıyoruz. Bu alanı, bölgenin ekolojik dengesi, rüzgar verileri, doğal ve yapay mania durumlarını dikkate alarak belirledik. Dört etap halinde yapılacak ve bittiğinde 150 milyon kapasiteli olacak Yeni Havalimanı, tamamlandığında yolcu kapasitesi bakımından dünyanın en büyük havalimanlarından biri olacak. Uzun yıllar Türkiye’nin havacılık hizmetlerine cevap verecek bir tasarımda yapılacak olan Yeni Havalimanı, Türkiye’nin havacılıkta büyümesine ve gelişmesine de vesile olacak. Hükümetimizin hedefi, tarih boyunca medeniyetlere, kültürlere ev sahipliği yapmış İstanbul’u, gelecekte önemli bir turizm ve finans merkezi yapmak. Yeni Havalimanı bu hedefe ulaşmak için büyük katkı sağlayacak. Established with the motto ‘The future is in the skies’ 81 years ago, the General Directorate of State Airports Authority has led the progress that the Turkish civil aviation sector has gone through especially in the last 12 years. Today, the world is watching the Turkish civil aviation sector that achieved sustainable growth in double digits. From architecture to technology, service quality to social responsibility understanding, the airports in our country can now keep up with the world standards, even left them behind at some points. The leading actor of this success is the State Airports Authority. On the occasion of the 81st anniversary of SAA, I sincerely congratulate all SAA employees and I wish them a continued success. SAA’s success upgraded the aviation sector almost 10 times in 12 years. 16 million citizens got on a plane for the very first time. Traveling by airways has become a need rather than a privilege. Having become an aviation center of Europe and the Middle East, today, Turkish airports welcome over 150 million passengers per year. Within this context, we have decided to build one of the largest airports of the world in İstanbul so that we can fulfill the potential of our country in this sector and make İstanbul a distribution center. The new airport, that is among the world’s most expensive investments, is going to be built on an area of 77 million square meters in the European Side of İstanbul. We are initiating the construction within this month. We determined the area to be used for the airport by taking into consideration the ecological balance, wind data, natural or manmade obstacles. When completed after the four stages of construction, the airport will be able to welcome 150 million passengers per year, which is going to make it one of the largest airports of the world in passenger capacity. Designed in a way to be used for long years, the new airport is going to lead Turkey into developing and improving in the aviation sector. The government’s goal is to make İstanbul, which was the home of various civilizations and cultures throughout its history, a remarkable tourism and finance center. The new airport is going to contribute greatly to this goal. İyi uçuşlar dilerim… Have a nice flight… HAZİRAN - JUNE 2014 3 Orhan Birdal Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Executive Board Chairman and General Manager Değerli misafirlerimiz; Dear guests; Manisa’nın Soma İlçesi’nde 301 vatandaşımızın şehadetiyle sonuçlanan elim kaza nedeniyle Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün 81’inci kuruluş yıldönümü kutlamalarını iptal ettik. Madende hayatını kaybeden kardeşlerimize rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. 81 yıl önce sadece iki havalimanıyla çıktığımız ‘istikbali göklerde arama’ idealinde irtifamızı sürekli yükseltmeye devam ediyoruz. Özellikle son 11 yıldır Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin öncülüğünde Türk sivil havacılık sektörü dünya sıralamasında hızla yükseliyor, Türkiye, dünyanın en önemli havacılık merkezi oluyor. DHMİ’nin son 11 yılı, her DHMİ mensubunun göğsünü kabartan büyük bir gelişim ve dönüşüm dönemi oldu. Bu süreç, hizmet, yatırım, verimlilik, kârlılık ve atılım devri olarak anılacak. Bu muazzam başarılara tanıklık eden rakamları dergimizin her sayısında sizlerle paylaşıyoruz. Havalimanlarımızda yolcu ve uçuş sayılarında rekor üstüne rekor kırıyor, uluslararası pek çok ödüle layık bulunuyoruz. İftihar ettiğimiz istatistikler DHMİ personelinin alın terinin, emeğinin rakamlara dönüşen öyküsü oluyor. Ben sadece şu kadarını belirtmekle yetineceğim; Türkiye genelinde iç hat yolcu trafiğinin toplam yolcu trafiği içindeki payı, 2003’te yüzde 26.6 düzeyindeyken, 2013’te yüzde 51 düzeyine yükseldi. Son 11 yılda dış hat yolcu trafiği, her yıl ortalama olarak yüzde11.2 ve toplamda 2.9 katına çıktı. Son 11 yılda toplam yolcu trafiğinde ortalama; yüzde 16, toplam uçak trafiğinde (üstgeçiş dâhil) yüzde 11 artış oldu. Son 11 yılda ülkemize gelen yabancıların ilk karşılaştıkları yer olan terminal binalarıyla tüm havalimanlarımızın çehresi değişti, havalimanı altyapıları; uluslararası standartların üzerine çıkartıldı. Havalimanlarımızın Avrupa’da ve dünyada sürekli olarak üst sıralara tırmanışı devam ediyor; başarılarımız prestijli küresel ödüllerle taçlanıyor. Mayıs ayında da yeni ödüllere layık görüldük. DHMİ tarafından işletilen dört ve hava seyrüsefer hizmetleri kuruluşumuzca sağlanan bir havalimanı olmak üzere toplam beş havalimanına ‘Euro ANNIEs’ ödülü verildi. Atatürk, Sabiha Gökçen, Ankara Esenboğa, Adana ve Diyarbakır havalimanları; Anna AERO dergisinin istatistiklere dayandırarak belirlediği bu prestijli ödülün sahibi oldu. Öncelikle, kuruluşundan bu yana DHMİ’nin bu günlere gelmesinde emeği ve hizmeti geçen tüm yönetici ve çalışanlarımıza; onların meşakkatli çalışma koşullarına sabırla tahammül eden eş ve çocuklarına teşekkür ediyorum. 81’inci yıldönümlerini kutluyorum. Ömürlerini, gençliklerini seve seve kurumlarına armağan ederek DHMİ’yi zirveye taşıyan muhterem emeklilerimize sağlıklı uzun ömürler diliyorum. Ebediyete intikal edenlerin mekânı cennet olsun. Ortak bir geçmişe sahip olduğumuz ve geleceğe omuz omuza yürüyeceğimiz kardeş kuruluşlarımız Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM), Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü (AYGM) ve bugün bizimle birlikte 81’inci yaşını kutlayan Türk Havayolları’nın da başarılarının devamını diliyorum. 81 yıllık şanlı geçmişe büyük eserler sığdırdık. Çok çalıştık, çok ürettik; 81 yılda zirveye yerleştik. Geleceğe yolculuğumuz devam edecek. Eserlerle, büyük işlerle, projelerle dolu daha nice yıllara… We have canceled the 81st anniversary celebration of the General Directorate of State Airports Authority (SAA) due to the sad loss of 301 people because of a terrible accident that took place in the Soma mines in Manisa. May our brothers rest in peace. I wish patience to their families and loved ones. We continue to increase the altitude of our ideal of ‘looking for the future in the skies’, which we first believed in 81 years ago with only two airports. Led by the State Airports Authority, the Turkish civil aviation sector has climbed up in the global ranking especially during the last 11 years. Turkey is becoming the leading aviation center of the world. The last 11 years of SAA have been a period of development and transformation that made each and every member of SAA proud. This process will be known as the era of service, investment, efficiency, profit and progress. Every issue of our magazine shares with you the amazing figures we achieve. Our airports break records in passenger and flight numbers; we win international awards. The statistics we take pride in is the story of SAA personnel’s elbow grease transformed into figures. I will only say this: The share of domestic passenger traffic within total passenger traffic increased up to 51 percent in 2013 nationwide, from 26.6 percent in 2003. In the last 11 years, international passenger traffic increased by approx. 11.2 percent every year and almost tripled in total. Again in the last 11 years, total passenger traffic increased by 16 percent while total flight traffic increased by 11 percent. The appearance of all our airports have changed in the last 11 years. This is important because a terminal is the first place a foreigner experiences in a country. The infrastructure of our airports have been upgraded to above international standards. Our airports continue to ascend in Europe and in the world; our achievements are crowned by prestigious global awards. We have won new awards in May too. Four airports operated by the General Directorate of State Airports Authority and one airport that receives air navigation services from our institutions have won Euro ANNIES awards. Atatürk, Sabiha Gökçen, Ankara Esenboğa, Adana and Diyarbakır airports won this prestigious award determined by Anna AERO magazine based on statistics. I would like to take this occasion to thank everyone for contributing to the current state of SAA, including all administrators, employees and their families who have been patient of their tedious working conditions. Happy 81st anniversary! I wish a long and healthy life for all our honorable retired employees who willingly devoted their youth to carry SAA to the top. And I hope those who passed on into eternal life rest in peace. I wish good luck and success to our sister institutions: General Directorate of Civil Aviation (SHGM), the General Directorate of Infrastructural Investments (AYGM) and Turkish Airlines that celebrates its 81st anniversary with us. We did great works in the last 81 years of glory. We worked hard; we produced and reached the peak in 81 years. Our journey to the future continues. Happy new years filled with great projects... İyi uçuşlar dilerim… Have a nice flight… HAZİRAN - JUNE 2014 5 HAZİRAN - JUNE 2014 08 MERCEK / ZOOM 22 Sivil havacılıktan son haberler Latest news from civil aviation 14 HAVACILIK / AVIATION 81 yıldır irtifayı yükseltiyor: DHMİ Increasing the altitude for 81 years: SAA 22 SEYAHAT / TRAVEL Kars: Mimarisiyle, tarihiyle, doğasıyla büyülüyor Kars: Fascinating with the architecture, history and nature 34 UÇUŞ NOKTASI / FLIGHT POINT Kars Havalimanı Kars Airport 40 LEZZETİN PEŞİNDE / IN SEARCH OF FLAVOR Dört Avrupa kentinin dört lezzeti Four delicacies from four European countries 68 SPOR / SPORTS Dünya Kupası’nın yeni yıldızları Starlets of the World Cup 52 DÜNYA MANZARALARI / WORLD PANORAMA Üç kıtanın nehirlerinden… Rivers of three continents… 74 MUTFAK KÜLTÜRÜ / CULINARY CULTURE Anadolu’da geleneksel gıda üretimi Traditional food production in Anatolia 62 ULAŞIM / TRANSPORT Hızlı trenlerin yüzyılı The century of high-speed trains 78 KEŞİF / EXPLORE Hindistan’daki Fransız gelenekleri French traditions in India 86 SAĞLIK / HEALTH Şişmanlıktan kurtulmak hiç de zor değil Losing weight is as easy as pie 90 DİŞ SAĞLIĞI / DENTAL HEALTH İtinayla gülüşünüz dizayn edilir! Let’s design your smile! 94 UÇUŞ REHBERİ / FLIGHT GUIDE Dış ve iç hat uçuşları International and domestic flights 98 BULMACA / PUZZLE 6 HAZİRAN - JUNE 2014 74 62 YÖNETİM / MANAGEMENT DHMİ Genel Müdürlüğü Personeli Yardımlaşma Vakfı Emek 8. Cadde 75. Sokak No: 7/1 Emek - Ankara / TÜRKİYE DHMİ Personeli Yardımlaşma Vakfı Kuruluşu Meydan Reklam Adına Sahibi Onursal Başkan Honorary President and Owner on behalf of DHMI Personnel Assistance Foundation Orhan Birdal 68 78 Yayın Kurulu | Publishing Board Funda Ocak, Mehmet Ateş, Mehmet Karakan, Celal Özuğur, Cemal Köksal, K. Zafer Topuz, Ahmet Ergin, Mustafa Karpuzcu, Vahdet Nafiz Aksu, Ali Fuat Emre, Ayhan Öztekin YAYIN / PUBLISHING FORA MEDYA İstanbul: Barbaros Bulvarı No: 143/1 Balmumcu-Beşiktaş 0212 213 98 80 Ankara: Tunalı Hilmi Caddesi No: 68/12 Çankaya 0312 430 51 00 Genel Koordinatör | General Coordinator Süleyman Karan [email protected] Yazı İşleri Müdürü | Chief Editor Doğan Uluyüz [email protected] Editör | Editor Nezahat Solmaz Yiğit Sanat Yönetmeni | Art Director Ferhat Gedik İngilizce Bölüm Editörü | English Section Editor Ayşegül Kıratlı Reklam Departmanı Advertisement Department Rüştü Altıner [email protected] 90 52 Pınar Güneş [email protected] Murat Arslan [email protected] Reklam rezervasyon: 0212 213 98 80 Katkıda Bulunanlar | Contributors Eren Cerciz, Elif İzgi Uluyüz, Ilgın Çelik, Lokman Karakaş, Medina İsmayilova, Sezai Özden Baskı | Printing Başak Matbaacılık Anadolu Bulvarı Meka Plaza No: 5 / 15 Gimat / Ankara Tel: (0312) 397 16 17 Basım Yeri ve Tarihi Place and Date of Publication Ankara, Haziran- June 2014 Yayın Türü | Type of Publication Yerel, aylık, süreli Local, monthly, periodical ISSN 1306 - 6323 www.foramedya.com HAZİRAN - JUNE 2014 7 mercek | zoom DHMİ’NİN AR-GE ÇALIŞMALARI MEYVELERİNİ VERİYOR Hava trafiğinde, iniş veya kalkışı sırasında kuş sürülerinin uçak güzergâhından geçmesi, uçak motorlarına zarar vererek muhtemel tehlikelere neden olabiliyor. Bu sorun ‘Milli Gözetim Radarı’ ile ortadan kalkacak. Kuş sürülerine çare bulmak isteyen Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü (DHMİ) TÜBİTAK ile ortak bir çalışma başlatmıştı. Yapılan protokolle 2010’da Ar-Ge’sine başlanılan çalışmayla kuş sürülerini anında tespit edebilen Milli Gözetim Radarı (MGR) üretildi. DHMİ’ce proje bedeli finanse edilen ve TÜBİTAK ile ortaklaşa yürüttüğü Kuş Radarı Projesi (KUŞRAD) kapsamında geliştirilen MGR, sürüleri anında tespit edip pilotla kuleyi uyaracak. Radarın en büyük özelliği ise gece şartlarında bile tespit yapabilmesi. 60 deniz mili menzile sahip MGR, kuşların göç güzergâhı üzerinde olduğu için eleştirilen üçüncü havalimanında da kullanılacak. MGR için birçok ülke de sipariş verdi. MGR, rüzgâr elektrik santrallerinin göçmen kuşlara zarar vermemesi için de kullanılacak. DHMİ’nin Ar-Ge çalışmalarını sürdürdüğü projeler ise şöyle: ATC KULE VE RADAR SİMÜLATÖRÜ (ATCTRSIM) ‘ATC Kule ve Radar Simülatörü’ (atcTRsim) isimli hava trafik eğitim simülatöründeki her kontrolör pozisyonu, radar haritalar üzerinde sergilenen verileri, egzersiz bilgilerini, her uçağa ait kimlik, pozisyon ve uçuş bilgilerini sürekli yenileyerek görüntüleyen ana radar ekranıyla hava durumu bilgilerini gösteren yardımcı bilgi ekranından oluşuyor. 8 HAZİRAN - JUNE 2014 İstenildiğinde yaklaşma, yol ve meydan kontrol simülasyon yazılımlarının entegre olarak ya da tamamen birbirlerinden bağımsız olarak çalışabilme özelliğine sahip olan simülatörün meydan kontrol simülasyon yazılımı da üç boyutlu modellerle 360 dereceye kadar görsellik imkânı sağlıyor. Simülatör sayesinde hava trafik kontrolünü yönetecek görevliler; çok daha kısa zamanda ve her türlü reel şartlarda, belki normal hayatta karşılaşması mümkün dahi olmayan pek çok senaryoyu simülatör ortamında tecrübe ederek reel hayata çok daha hazır başlayacak. FOD RADARI FOD Radarı Projesi ile trafik akışını etkilemeden pist yüzeyinde sürekli olarak gözetim ve ikaz sağlayacak şekilde, dört adet milimetre dalga boyu radar ve iki adet optik sistemiyle 4 kilometrelik pist üzerindeki yabancı cisimlerin tespitine yarayan bir sistem geliştirilmiş olacak. STRATEJİK GÜRÜLTÜ HARİTASI OLUŞTURULMASI ÇALIŞMALARI ANMS (Havaalanı Gürültü Ölçüm, İzleme ve Kontrol Sistemleri) Ankara Esenboğa, İstanbul Atatürk, Antalya ve İzmir Adnan Menderes Havalimanlarına tesis edilmiş olup, gürültü emisyonları anlık olarak izleniyor. ‘Türkiye’de DHMİ Tarafından İşletilen Havalimanlarının Stratejik Gürültü Haritalarının Oluşturulması’ projesi kapsamında, 31 havalimanında da çalışmalara başlanıldı. SAA’S R-D STUDIES BRING GOOD RESULTS Birds passing through the flight route especially during takeoff and landing might cause dangers by damaging the aircraft’s engine. This problem will be solved with the ‘National Observation Radar’. Looking for a solution for this problem, the General Directorate of State Airports Authority cooperated with TÜBİTAK in the previous years. After signing the protocol, research and development studies had been carried out in 2010 and the National Observation Radar (NOR) that can identify birds had been invented. Financed by SAA, the Bird Radar Project was carried out in cooperation with TÜBİTAK and resulted in the invention of NOR. The device identifies birds immediately and notifies the pilot. A vital feature of the radar is that it can operate even at night. Able to operate within 60 sea miles, NOR will also be used for the third airport, which has received a great deal of criticism for being in the way of bird migration routes. Many countries have already placed orders for NOR. The device will also be used for protecting the birds from the wind power stations. Other R-D studies run by SAA are: ATC TOWER AND RADAR SIMULATOR (ATCTRSIM) The air traffic training simulator titled as ‘ATC Tower and Radar Simulator’ (atcTRsim) composes of a main radar screen that displays each controller’s position, radar map data, exercise information, each aircraft’s identity-position-flight information; and an assisting information screen that shows weather condition. Approaching, track and field control simulation software can be integrated on demand or can operate separately. The simulator’s field control simulation software allows imaging up to 360 degrees in three dimensional models. Thanks to the simulator, air traffic controllers will now feel prepared for the real experience after going through the numerous simulation scenarios, some of which are even impossible in real life. FOD RADAR FOD Radar Project aims to generate a system that serves the purpose of identifying foreign objects that might be on the 4-km track, by using 4-mm wavelength radar and two optic systems. The system will be active for observation and warning without affecting the traffic. STRATEGIC NOISE MAP STUDIES The Airport Noise Management System (ANMS) has been installed in Ankara Esenboğa, İstanbul Atatürk, Antalya ve İzmir Adnan Menderes airports; noise emissions are monitored instantaneously. Studies are going on for 31 airports within the scope of the ‘Project for Shaping Strategic Noise Maps for Airports Operated by SAA in Turkey’. HAZİRAN - JUNE 2014 9 mercek | zoom UHD Bakanı Lütfi Elvan: “AHL REKORLAR KIRARKEN GECİKME DE YAŞANMIYOR” Atatürk Havalimanı, yolcu artışında rekor kırmakla kalmadı, gecikmelerin en az olduğu havalimanları arasında yer aldı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda inişlerdeki gecikme süresinin bir önceki yıla göre yüzde 41, kalkışlardaki gecikme süresinin ise yüzde 33 düşüş gösterdiğini belirterek, “Atatürk Havalimanı, yolcu artışında rekor kırmakla kalmadı, gecikmelerin en az olduğu havalimanları arasında yer aldı” dedi. Geçen yıl dünyada dış hat yolcu trafiği sıralamasındaki ilk 20 havalimanı arasında Atatürk Havalimanı’nın 10’uncu sırada yer aldığına işaret eden Elvan, “Atatürk Havalimanı’nın yolcu sayısı her geçen gün artmakta. Geçtiğimiz yıl 34 milyonun üzerinde dış hat yolcu ağırlayan Atatürk Havalimanı, dış hatlarda bir yılda yüzde 14.3 gibi önemli oranda yolcu sayısını artırarak Avrupa’da birinci, dünyada ise Dubai’den sonra ikinci oldu” diye konuştu. Bakan Elvan, 2003-2013 yılları arasında Atatürk Havalimanı’nın yolcu trafiğini yılda ortalama yüzde 16, uçak trafiğini ise yüzde 10 artırdığının altını çizdi. Bakan Elvan, “DHMİ Genel Müdürlüğü’nün aldığı tedbirler ve uyguladığı hava trafik usulleri sonucunda gecikme süreleri önemli oranda düştü. Atatürk Havalimanı, yolcu artışında rekor kırmakla kalmadı, 2013 yılında inişlerdeki gecikme süresi bir önceki yıla göre yüzde 41 düştü. Böylece inişlerdeki gecikme ortalaması 10.2 dakika olarak gerçekleşti. Kalkışlardaki gecikme süresi ise yine bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 33 düşüş gösterdi ve kalkışlardaki gecikme 2013 yılında 9.5 dakikanın altında kaldı. Şu anda Atatürk Havalimanı, gecikmelerin en az olduğu havalimanları arasında yer alıyor.” Bakan Elvan, birçok ulusal ve uluslararası ödülü bulunan Atatürk Havalimanı’nın, bu yıl da ‘ödül avcılığı’nı sürdürdüğünü belirtti. Bu yıl beşincisi düzenlenen ‘Euro Annies 2014 Ödülleri’nde, Atatürk Havalimanı’nın da ödüle layık görüldüğünü hatırlatan Elvan, “Atatürk Havalimanı, Ağustos 2013-2014 döneminde doğrudan uçuş gerçekleştirilen nokta sayısını 20 adet artırarak havacılık sektörünün en iyilerinin belirlendiği Euro Annies’de ilk sırada yer aldı” diye konuştu. TMC Minister Lütfi Elvan: “AHL BREAKS RECORDS AND NO DELAY” Atatürk Airport did not only broke a record in passenger numbers but also took place among airports with the lowest delay rate. The Minister of Transportation, Maritime Affairs and Communications, Lütfi Elvan stated that the delay time for landing at İstanbul Atatürk Airport has gone down by 41 percent when compared with the previous year, while the delay time for takeoff has gone down by 33 percent; he said: “Atatürk Airport did not only broke a record in passenger numbers but also took place among airports with the lowest delay rate.” Mentioning that the airport ranked 10th in the last year’s list of top 20 airports with the busiest international passenger traffic, Elvan continued: “The number of passengers using Atatürk Airport increases almost every day. Atatürk Airport welcomed over 34 million international passengers last year, while at the same time increasing the number of international passengers by 14.3 percent per year; and ranked first in Europe and second in the world, after Dubai.” Minister Elvan highlighted that Atatürk Airport increased the passenger traffic by 16 percent and the flight traffic by 10 percent 10 HAZİRAN - JUNE 2014 per year. The Minister said: “Thanks to the measures taken and the air traffic methods applied by the General Directorate of State Airports Authority, delay time has decreased significantly. Atatürk Airport did not only broke a record in passenger numbers but also decreased the delay time for landing operations performed in 2013 by 41 percent when compared with the previous year – which resulted in an average of 10.2 mins of delay for landing operations. Delay time for takeoff operations has decreased by 33 percent when compared with the previous year, resulting in less than 9.5 mins of average delay time. Currently, Atatürk Airport takes place among the airports with the lowest delay rates.” Minister Elvan expressed his faith in Atatürk Airport, which already holds many awards, in winning more awards, becoming an ‘award hunter.’ Reminding that the airport won an award at the fifth Euro Annies 2014 Awards this year, Elvan continued: “During August 2013-2014, İstanbul Atatürk Airport increased the number of destinations by adding 20 new flight points to the network and took place near the top at the Euroe Annies, that determines the leaders of aviation.” mercek | zoom DHMİ’NİN FAALİYETLERİYLE İLGİLİ BRİFİNG VERİLDİ A BRIEFING ON SAA OPERATIONS Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Feridun Bilgin, DHMİ üst yönetimini Bakanlık’ta kabul ederek birifing aldı. DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal; toplantıda kuruluşun çalışmaları hakkında bir sunum yaptı. Sunumda faaliyetleri özetleyen Birdal, tamamlanan ve devam eden projeler hakkında bilgi verdi; yıl içinde açılışı yapılacak terminal binalarıyla diğer işler konusunda değerlendirmelerde bulundu. Kuruluşun geleceğe yönelik hedeflerini dile getiren Birdal, Müsteşar Feridun Bilgin’in hizmet ve yatırımlarla ilgili sorularını da cevaplandırdı. Bilgin, DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal ile brifingde hazır bulunan genel müdür yardımcıları ve daire başkanlarına teşekkürlerini iletti. Counsellor of the Ministry of Transportation, Maritime Affairs and Communications, Feridun Bilgin accepted SAA executives in his chambers at the Ministry and received a briefing. In the meeting, SAA General Manager Orhan Birdal made a presentation about the operations of the institutions. Birdal outlined the works done and gave information about the completed and ongoing projects as well as other subjects like the new terminal buildings that will open within the year. Also mentioning the institution's future goals, Birdal answered Counsellor Feridun Bilgin’s questions about their service and investments. Bilgin thanked SAA General Manager Orhan Birdal and other general managers and department heads who were present at the briefing with Birdal. BEŞ HAVALİMANI ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜ FIVE AIRPORTS WON AWARDS Havacılık sektörünün yakından takip ettiği uluslararası ‘anna.aero’ sitesi tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen ‘Euro ANNIEs’ ödülleri açıklandı. DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından işletilen dört ve havaseyrüsefer hizmetleri kuruluşumuzca sağlanan beş havalimanı olmak üzere toplam beş havalimanına ‘Euro ANNIEs’ ödülü verildi. Atatürk, Sabiha Gökçen, Ankara Esenboğa, Adana ve Diyarbakır havalimanları; Anna AERO dergisinin istatistiklere dayandırarak belirlediği bu prestijli ödülün sahibi oldu. İşte ödüle layık görülen havalimanları ve aldıkları ödüller: * ‘Yeni Rotalar Kazandıran Havalimanı’ ödülü İstanbul Atatürk Havalimanı‘nın oldu. * ‘En Hızlı Büyüyen Havalimanı’ ödülü İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na verildi. * ‘En Hızlı Büyüyen Havalimanı’ kategorisinde ikinciliği Ankara Esenboğa Havalimanı aldı. * ‘En Hızlı Büyüyen 3-5 Milyon Yolculu Havalimanları’ arasında Adana Havalimanı ikinci, * ‘En Hızlı Büyüyen 1-2 Milyon Yolculu Havalimanları’ arasında Diyarbakır Havalimanı ikinci oldu. 12 HAZİRAN - JUNE 2014 Closely followed by the aviation sector, the international ‘anna. aero’ website has organized the fifth Euro ANNIES award ceremony. Four airports operated by the General Directorate of State Airports Authority and one airport that receives air navigation services from our institutions have won Euro ANNIES awards. Atatürk, Sabiha Gökçen, Ankara Esenboğa, Adana and Diyarbakır airports won this prestigious award determined by Anna AERO magazine based on statistics. Here are the airports and the awards they won: * İstanbul Atatürk Airport won the ‘Airport With Most New Routes’ award. * İstanbul Sabiha Gökçen Airport won the ‘Fastest Growing Airport Traffic’ award. * Ankara Esenboğa Airport came second as the ‘Fastest Growing Airport’ * Adana Airport came second as the ‘Fastest Growing Airport With 3-5 Million Passengers’. * Diyarbakır Airport came second as the ‘Fastest Growing Airports With 1-2 Million Passengers’. HAZİRAN - JUNE 2014 13 ??????? | ??????????? havacılık | aviation DHMİ 81 YAŞINDA Turkish civil aviation becomes a rolemodel in sustainable growth TÜRK SİVİL HAVACILIĞI SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜMEDE DÜNYAYA ROL MODEL OLUYOR SAA TURNS 81 Son 11 yıldır sürekli çift haneli büyüyen Türk sivil havacılık sektörüne hizmet veren DHMİ Genel Müdürlüğü, yap-işlet-devret ve yap-işlet kirala yöntemleriyle dünyada örnek teşkil eden uygulamalara imza atarken diğer yandan yeni inşa edilen ve genişletme ve yenileme çalışmaları yapılan havalimanlarıyla bu yılın sonunda 150 milyon yolcuya yüksek kalitede hizmet vermeyi amaçlıyor. The General Directorate of State Airports Authority that has served for the Turkish civil aviation sector, which has grown by double digits for the last 11 years, has carried out leading operations by ways of build-operate-transfer and buildoperate-lease. The institution is aiming to complete construction, expansion and renovation works to offer top quality service to 150 million passengers by the end of this year. 14 HAZİRAN - JUNE 2014 Günümüzde sivil havacılığın küresel resmine Today, the global picture of civil aviation demonstrates that a total 920 airline carriers around the world offer services to 2.9 billion passengers at 4.200 airports, through 170 air navigation providers, on an air transportation network of 35 billion kilometers and with 62.000 airliners (Source: ICAO presentation, 2010, Narjess, Tevsier). Turkey’s global passenger share in this global picture is 2,3%, and was 2.1% the previous year. There is a geographical differentiation in air traffic. Although the domestic flights are increasing in the North America, which is the leader in traffic today, it will leave its position to Asia-Pacific in the short term. Therefore, Asia-Pacific will become the largest air transportation market of the world. As we saw recently, the low-cost airline companies are expected to increase their market shares. In general, the primary passenger flow is towards North America and Canada, excluding the flights among 27 member countries of the European Union. The recession in the European air traffic in the last years will be balanced with the demand in the Far East, Near East and Russia. It is estimated that 60% of the traffic from Europe to Asia will pass through mega-cities (Airbus report). The airports in Istanbul as well as the Esenboğa Airport in Ankara and many other airports in Turkey have a strategic location. bakıldığında; dünyada 920 havayolu taşıyıcı, 4 bin 200 havalimanında, 170 hava seyrüsefer sağlayıcısıyla 35 milyar kilometre hava ulaşım ağında, 62 bin uçakla 2.9 milyar yolcuya hizmet verildiği görülüyor (Kaynak: ICAO sunumu, 2010, Narjess, Tevsier). Dünyada bu büyüklük içerisinde oluşan trafikte Türkiye’nin küresel yolcu payı yüzde 2.3. Bu oran bir yıl öncesinde yüzde 2.1’di. Hava trafiği coğrafi olarak ayrışmalar içerisinde... Şu anda trafik açısından lider konumda olan Kuzey Amerika iç hat yolculukları artsa da, kısa dönemde liderliğini AsyaPasifik’e bırakmış olacak. Böylece Asya-Pasifik, dünyanın en büyük hava ulaştırma piyasası haline gelecek. Bu süreçte yakın geçmişte de olduğu gibi, düşük maliyetli havayolu şirketlerinin de piyasa paylarını artırmaları bekleniyor. Genel olarak Avrupa Birliği üyesi 27 ülkenin kendi içindeki yolcu dolaşımı hariç, en önemli yolcu akışı Kuzey Amerika ve Kanada bölgesine… Son birkaç yılda yaşanan Avrupa hava trafiğindeki durağanlık, Uzakdoğu ve Yakın Doğu’ya ve Rusya’ya oluşan taleple dengelenmeye çalışılacak. Avrupa’dan Asya’ya olan trafiğin yüzde 60’ının mega şehirlerden gerçekleşmesi bekleniyor(Airbus raporuna göre). İstanbul şehri dolayısıyla İstanbul'daki havalimanları ve hatta Ankara Esenboğa Havalimanı ile birlikte ülkemizdeki pek çok havalimanı stratejik konumda... FASTEST GROWING ACROSS EUROPE EXPECTED IN TURKEY AVRUPA’DA EN HIZLI BÜYÜME TÜRKİYE’DE OLACAK The increase in the number of flights is shifting towards eastern Europe. The European air traffic is expected to reach 11,2 million by 2019, and the expected growth has shifted to the east of Europe with 7%. It is estimated that the best growing countries in air traffic will be Turkey, followed by Spain (1.4%), Germany and Italy (2%), Poland (3%), and Ukraine (4.5%). The report states that the fastest growing Uçuşlardaki artış Avrupa’nın doğusuna kayıyor. 2019 yılına kadar 11.2 milyona ulaşması beklenen Avrupa hava trafiğinin büyümesinde 2019’a kadar öngörülen artış beklentisi yüzde 7 ile Avrupa’nın doğusuna kaydı. Hava trafiğinde en çok büyüyen ülkelerin Türkiye’nin ardından İspanya (yüzde 1.4), Almanya ve İtalya (yüzde 2), Polonya AVRUPA YOLCU TRAFİĞİ SIRALAMASI (1) (1) (1) (2) (2) (2) 2013 Şubat Sonu Yolcu Trafiği (BİN) (Şubat Sonu) 13/12 ARTIŞ % LONDON-HEATHROW 10.038 0,6 PARIS-CHARLES DE GAULLE 8.402 2,3 FRANKFURT 7.482 2,5 TURK ISTANBUL-ATATURK 7.102 23 NETH AMSTERDAM 6.663 1,1 MAD SPAN MADRID-BARAJAS 5.544 14,6 MUC GERF MUNICH 5.229 1,6 8 ROM ITAL ROME-DE VINCI 4.401 5,1 10 9 LON UNKG LONDON-GATWICK 4.237 0,7 9 9 10 BCN SPAN BARCELONA 4.007 6 34 31 30 20 IST TURK ISTANBUL-SABIHA GOKCEN 2.190 13,9 57 52 51 41 ANK TURK ANKARA-ESENBOGA 1.561 11 58 49 50 40 IZM TURK IZMIR-ADNAN MENDERES 1.309 12 13 14 13 14 AYT TURK ANTALYA 1.250 1 2013 Şubat Sonu ŞEHİR ÜLKE 1 1 LON UNKG 2 2 PAR FRAN 3 3 3 FRA GERF 8 8 6 4 IST 5 5 4 4 5 AMS 4 4 5 5 6 7 7 6 7 7 6 6 7 8 8 9 10 10 10 55 2009 2010 2011 2012 1 1 1 2 2 2 3 3 9 HAVALİMANI Kaynak (1) ENAC Sıralamasıdır. (2): ACI (Airports Council International) Pax Passanger Flash Report Sıralamasıdır. HAZİRAN - JUNE 2014 15 ??????? | ??????????? havacılık | aviation DÜNYA YOLCU TRAFİĞİ SIRALAMASI (1) 2003 2008 (1) (1) 2009 2010 (1) (1) 2011 (2) 2012 (2) 2013 Şubat Sonu (2) ŞEHİR ÜLKE HAVALİMANI 2013 Şubat Sonu Yolcu Trafiği (BİN) (Şubat Sonu) 13/12 ARTIŞ % 1,9 1 1 1 1 1 1 1 ATL UNST ATLANTA GA 13.800 32 8 3 2 2 2 2 PEK CHIN BEIJING 12.870 3,3 54 20 14 13 13 10 3 DXB UNAR DUBAI 10.640 13,0 3 3 2 4 3 3 4 LHR UNKG LONDON-HEATHROW 10.038 0,6 4 4 5 5 5 4 5 HND JAPN TOKYO-HANEDA 10.030 0,3 5 6 7 6 6 6 6 LAX UNST LOS ANGELES-INTL 9.552 1,9 24 12 12 11 10 12 7 ASP CHIN HONG KONG 9.228 4,0 2 2 4 3 4 5 8 ORD UNST CHICAGO-O’HARE 9.209 2,5 6 7 8 8 8 8 9 DFW UNST DALLAS-FORT WORTH 9.038 4,9 46 36 20 16 12 9 10 CGK INDONESIA JAKARTA 8.909 0,8 18 18 15 17 16 14 11 ASP CHIN BANGKOK 8.822 9,8 31 19 18 18 18 15 12 ASP CHIN SINGAPORE 8.444 5,3 76 40 39 37 30 20 16 IST TÜRKİYE ISTANBUL-ATATURK 7.102 23,0 98 71 69 60 55 55 127 AYT TÜRKİYE ANTALYA 1.250 1,0 732 266 191 119 109 92 89 IST TÜRKİYE ISTANBUL-SABIHA GOKCEN 2.190 14,0 Kaynak (1) ENAC Sıralamasıdır. (2): ACI (Airports Council International) Pax Passanger Flash Report Sıralamasıdır. (yüzde 3), Ukrayna (yüzde 4.5) olacağı öngörülüyor. Raporda Avrupa hava trafiğine en çok katkı yapacak ve en hızlı büyüyecek olan ülkenin (2011 yılında olduğu gibi) Türkiye olacağı ve özellikle yurt içi uçuşların; ayrıca Rusya, Almanya, Ortadoğu ve Asya-Pasifik’e yönelik uçuşların hızlı bir büyüme kaydetmesi beklentisi dile getiriliyor (Eurocontrol, Statfor 2013-2019 tahmin raporu)… Airbus firmasının beklentilerine göre ise kalkış varışlarda büyük şehirler öne çıkacak. Bugün sayısı 26 olan mega şehirlerin 2015’te 33’ünün Asya’da yer alacağı bekleniyor. Yeni İstanbul Havalimanı ise bu coğrafyanın merkezi konumunda... 11 YILDA GÖZ KAMAŞTIRAN BİR ATILIM Son 11 yılda ticari uçuş sayısı yüzde 196, taşınan yolcu sayısı yüzde 280 ve taşınan kargo miktarı yüzde 126 artış gösterdi. 2011 yılında 118 milyon 292 bin olan iç hat ve dış hat toplam yolcu sayısı 10.8 artışla 2012 yılında 131 milyon 29 bin 516’ya ulaştı. İç hatların toplam yolcu içindeki payı yüzde 49.4 olarak gerçekleşti. 2011 yılında 58 milyon 258 bin 324 olarak gerçekleşen iç hat yolcu trafiği, 2012 yılında yüzde 11.1 artışla; 64 milyon 721 bin 316’ya, dış hat yolcu trafiği ise 59 milyon 362 bin 145’ten yüzde 10.6 artışla 65 milyon 630 bin 304’e yükseldi. İç hat yolcu trafiğinin önemli bir bölümü Atatürk (yüzde 24), Sabiha Gökçen (yüzde 15), Esenboğa (yüzde 12), Adnan Menderes (yüzde 11) ve Antalya (yüzde 8) havalimanlarından gerçekleşti. 2012 yılında en fazla toplam dış hat yolcu trafiği Atatürk (yüzde 45), Antalya (yüzde 31), Sabiha Gökçen (yüzde 8), Muğla Dalaman (yüzde 5) ve Adnan Menderes (yüzde 4) havalimanlarında gözlendi. Tarifesiz seferler daha ziyade Antalya, Dalaman ve Milas Bodrum gibi turizm bölgelerinde yer alan havalimanlarında yoğunlaşıyor. Kısa dönemli tahminler de artış eğiliminin devam edeceği yönünde. 16 HAZİRAN - JUNE 2014 country with best contribution to European air traffic will be Turkey (as in 2011), and that there will be a rapid growth in domestic flights and international flights to Russia, Germany, Middle East and Asia-Pacific (Eurocontrol, Stratfor 20132019 estimates report)… According to the estimates of Airbus company, the metropolises will stand out in departures and arrivals. Today, there are 26 metropolises, and it is estimated that Asia will have 33 metropolises in 2015. The New Airport of Istanbul is at the heart of this geography... SPARKLING BREAKTHROUGH IN 10 YEARS In the 11 years, the number of commercial flights increased by 196%, number of passengers by 280%, and cargo load by 126%. The number of total passengers in domestic and international flights increased from 118.292.000 in 2011 to 131.029.516 in 2012 with a growth rate of 10,8%. The share of domestic flights in total number of passengers was 49,4%. The domestic passenger traffic rose from 58.258.324 in 2011 to 64.721.316 in 2012 with an increase by 11,1%; and the international passenger traffic rose from 59.362.145 to 65.630.304 by a rate of 10,6%. The major part of the domestic passenger traffic passed through Atatürk (24%), Sabiha Gökçen (15%), Esenboğa (12%), Adnan Menderes (11%) and Antalya (8%) airports. In 2012, the highest total international passenger traffic was at Atatürk (45%), Antalya (31%), Sabiha Gökçen (8%), Muğla Dalaman (5%) and Adnan Menderes (4%) airports. Charter flights are increasing particularly at the airports located at tourism regions, including Antalya, Dalaman and Milas Bodrum. Short-term estimates also indicate the growth trend will continue. The expected number of passengers by the end of 2013 is 144 million, and the expected air traffic is 1.44 million. HAZİRAN - JUNE 2014 17 ??????? | ??????????? havacılık | aviation KESİNTİSİZ ÇİFT HANELİ BÜYÜME UNINTERRUPTED GROWTH IN DOUBLE DIGITS 2003 yılı itibarıyla havacılıkta hızlı büyümeye geçildi. 2004 yılında yüzde 30.1’lik bir sıçrama yaşandı ve kesintisiz güçlü büyüme hızıyla 2012 yılına kadar ulaşıldı. 2012 yılında yüzde 10.8 oranında artan yolcu sayısı, Avrupa’da yüzde 1.8, dünyada ise yüzde 4.2 oranında gerçekleşti (Avrupa ve dünya yolcu artış oranları ACI Pax Flash 2012 Kasım sonu verilerinden alınmıştır). 2011 yılında yolcu bazında Avrupa sıralamasında yedinci olan ülkemiz, 2012 yılında Hollanda’yı geride bırakarak altıncı sıraya yerleşti. Bugün Türkiye, Avrupa hava ulaşım ağlarına günlük trafik ekleme kapasitesi en yüksek ülkelerden biri oldu. 2006 yılında Türkiye Avrupa hava sahasına eklemiş olduğu günde ortalama 100 IFR trafikle yedinci sırada iken şu an itibariyle Türkiye günde eklemiş olduğu ortalama 100 trafikle birinci sıraya yükseldi. A rapid growth started in aviation in 2003. There was a leap by 30.1% in 2004, and the uninterrupted, solid growth continued until 2012. The number of passengers increased by 10.8% in 2012, while the rate was 1.8% in Europe, and 4.2% worldwide (growth rates in number of passengers in Europe and worldwide taken from ACI Pax Flash 2012 November data). Turkey was the seventh country in Europe in terms of passengers in 2011, and it rose to sixth place in 2012, passing the Netherlands. Today, Turkey is one of the countries with the highest capacity to add daily traffic to European air transportation networks. Turkey was the seventh country in 2006 with an average of 100 IFR added traffic per day, and today it is the leader country with an average of 100 traffic added every day to the European air space. DIŞ HATLARDA BÜYÜK GELİŞME 2003 yılına göre Türkiye hava ulaşımında sürdürülebilir büyüme dış hatlarda da yaşandı. Ülkemiz havalimanlarından Avrupa’nın büyük ekonomilerine; İngiltere, Danimarka ve Fransa’ya yapılan havayoluyla yolcu taşımacılığında güçlü artışlar kaydedildi. 2003 yılına göre Türkiye-İngiltere yolcu sayısı yılda ortalama yüzde 15, Türkiye-Danimarka yolcu sayısı yılda ortalama REMARKABLE DEVELOPMENT IN INTERNATIONAL FLIGHTS In comparison to 2003, a sustainable growth in Turkish air transportation was also observed in international flights. There was a robust increase in air transportation from Turkish airports to largest economies of Europe, including the UK, Denmark and France. In comparison to 2003, the number of passengers between Turkey and the UK increased HAVALİMANLARIMIZ BİRİNCİ LİGDE OUR AIRPORTS IN PREMIER LEAGUE * İstanbul Atatürk Havalimanı; yüzde 20.6 artışla yıllık 25 milyon yolcu ve üzerine hizmet veren havalimanları arasındaki sıralamada; Avrupa’da ve dünyada birinci oldu. İstanbul Atatürk Havalimanı, Avrupa yolcu sayısı sıralamalarında, 10 yıl önce 20’nciyken, 2012’de altıncı sıraya yükseldi. Şu an itibarıyla yolcu sayısı sıralamasında Avrupa’da dördüncü, dünyada 16’ncı sırada (Kaynak; ACI (Airports Council International) Pax Passanger Flash Report February-2013) * İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı; yüzde 10 artışla yıllık 10-25 milyon yolcu arasında hizmet veren Avrupa havalimanları arasındaki sıralamada; birinci oldu. * İzmir Adnan Menderes Havalimanı yüzde 10 artışla, yıllık 5-10 milyon yolcu arasında hizmet veren Avrupa havalimanları arasındaki sıralamada üçüncü oldu. * Ankara Esenboğa Havalimanı (yüzde 9) artışla, yıllık 5-10 milyon yolcu arasında hizmet veren Avrupa havalimanları arasındaki sıralamada dördüncü oldu. * Istanbul Atatürk Airport took the first place with a growth by 20.6% among the airports in Europe and worldwide which offer services to at least 25 million passengers. In the rankings of number of passengers in Europe, Istanbul Atatürk Airport rose from 20th place in 2002 to sixth place in 2012. Today, it holds the fourth place in Europe and 16th place in the world in the rankings for number of passengers (Source: ACI Pax Passanger Flash Report February-2013) * Istanbul Sabiha Gökçen Airport took the first place with a growth by 10% among the European airports offering services to 10-25 million passengers per year. * Izmir Adnan Menderes Airport took the third place with a growth by 10% among the European airports offering services to 5-10 million passengers per year. * Ankara Esenboğa Airport took the fourth place with a growth by 9% among the European airports offering services to 5-10 million passengers per year. 18 HAZİRAN - JUNE 2014 HAZİRAN - JUNE 2014 19 ??????? | ??????????? havacılık | aviation yüzde 19, Türkiye-Fransa yolcu sayısı yılda ortalama yüzde 14 büyüdü. 2003 yılına göre; Avrupa şehirleriyle olan yolcu taşımacılığında da etkin artışlar yaşandı. İngiltere ile artan yolcu trafiği paralelinde en çok yolcu hareketi İstanbul Atatürk Havalimanı ile Londra arasında gerçekleşti, bu hattaki yolcu trafiği yüzde 83 artarak 838 bin 341’e ulaştı. Sırasıyla Düsseldorf-Antalya hattı 687 bin 311 yolcudan 800 bin 188 yolcuya, Paris-İstanbul Atatürk Havalimanı arasındaki yolcu taşımacılığı da 489 bin 262’den 739 bin 624’e ulaştı. TÜRKİYE, 2015’TE AVRUPA DÖRDÜNCÜSÜ OLACAK 2003 yılına göre Avrupa’da Türkiye hava ulaşımı Hollanda’nın önüne geçerek altıncı sıraya yerleşti. 2003 yılı itibarıyla Avrupa sıralamasında yedinci olan ülkemiz Hollanda’yı geride bırakarak Avrupa’da altıncı sıraya yerleşti. Beklentiler 2015’e kadar dördüncü sıraya yerleşeceğini gösteriyor. Türkiye yeni rotalar sıralamasında dünyada dokuzuncu sırada... Uçuş rotasının her iki bacağı dikkate alınarak anna.aero havacılık dergisinin yapmış olduğu sıralamada, 2013 yılında yeni rota gelişimi sıralamasında dünyada öne çıkan ülkeler arasında Türkiye dünyada dokuzuncu, Rusya ise 10’uncu sırada yer aldı. Pazar büyüklüğü ölçeğine göre; ABD, İngiltere ve Almanya’nın ilk üçte yer alması sürpriz olmadı. 20 HAZİRAN - JUNE 2014 by 15% per year, between Turkey and Denmark by 19% per year, and between Turkey and France by 14% per year. In comparison to 2003, we saw effective increases in passenger transportation to and from European cities. In parallel to the increasing passenger traffic with the UK, the highest number of passenger traffic was between Istanbul Atatürk Airport and London, and the passenger traffic on this line increased by 83% to 838.341. The passenger traffic between Dusseldorf and Antalya increased from 687.311 to 800.188, and between Paris and İstanbul Atatürk Airport from 489.262 to 739.624. TURKEY TO BE FOURTH COUNTRY IN EUROPE BY 2015 In comparison to 2003, Turkish air transportation in Europe beat the Netherlands took the sixth place in European ranking, where it previously held the seventh place. It is estimated that Turkey will achieve the fourth rank by 2015. Turkey holds the ninth place in the ranking for new routes... In the ranking by anna.aero aviation journal on the basis of both legs of the flight route, Turkey was the ninth, and Russia was the 10th country in development of new routes. It was not a surprise to see the USA, the UK and Germany in the top three places because of their market sizes. HAZİRAN - JUNE 2014 21 seyahat | travel 22 HAZİRAN - JUNE 2014 KARS Serhat ilimiz, tarihsel mirası ve doğasıyla büyülüyor Our border city fascinates with the historical heritage and nature Yazı - By: Nezahat Solmaz Yiğit Kışı dondurur, üç ay değil altı ay sürer. Sonra kar örtüsü kalktığında çıkar ortaya 7 binyıllık geçmişin izleri, muhteşem bir doğal manzaranın içinde… Serhat ilimiz Kars, tarih boyunca işgaller yaşamış ve bu nedenle de her taşın altından bir uygarlığın izi çıkıyor. Winter is harsh here, and not for three but six months... When the snow cover melts, the traces of 7 thousand years of history comes through an amazing nature scenery. Our border city Kars had been invaded by various civilizations throughout the history, hence the rich background. HAZİRAN - JUNE 2014 23 seyahat | travel Serhat ilimiz, aynı zamanda Doğu Anadolu Bölgesi’nin en doğusunda yer alan, rakımı ve iklimsel özellikleriyle ülkemizin en soğuk kenti… Konumu ve iklimsel özellikleri sebebiyle gerek sanayi gerekse ticaret yeterince gelişmemiş. Bu bir olumsuzluk ama aynı zamanda Kars’a bir avantaj da sağlıyor. En azından doğal güzellikleri zarar görmemiş ve bu sebeple turizm potansiyeli yüksek… Başta Ani Ören Yeri ve kendine özgü mimarisiyle tarihi zenginlikleri de turistik cazibesini artırıyor. Kars aynı zamanda ülkemizin başlıca kış turizm merkezinden birisi ve yapılacak yatırımlarla bu alanda daha da gelişebilir. Bunun yanı sıra kültür turizmi açısından da tarihin çok eski devirlerine uzanan antik kalıntıları ve ören yerleriyle kültür turizmi açısından da Yontma Taş Çağı’ndan itibaren kesintisiz bir yerleşime sahne olan kent önde gelen kültür turizm merkezlerinden. 7 BİN YILLIK BİR TARİH Kentin içinden geçen Arpaçay ile Kars’ın müşterek bir tarihi var. M.Ö. 5000 yılında Türkistan’a ve M.Ö. 4000 yılında Azerbaycan’a ve Doğu Anadolu’ya 24 HAZİRAN - JUNE 2014 Border city Kars is the coldest city of our country with its position at the edge of Eastern Anatolia, the altitude and climatic features. Neither industry nor trade is developed sufficiently, because of its position and weather conditions – which seems to be a disadvantage, yet still serves as an advantage too. Natural beauties here are intact, bringing in major tourism potential... The Ruins of Ani being in the first place, the authentic architecture and deep history attract tourists mainly. Kars is one of the leading winter tourism centers in our country and investments would improve this area. The city that sheltered civilizations since the Paleolithic Ages is also a significant culture&tourism center. 7 THOUSAND YEARS OF HISTORY Arpaçay Brook that flows through the city has a shared history with Kars. The Huns, who settled in Turkistan in 5000 BC and in Azerbaijan and Eastern Anatolia in 4000 BC, are the first known residents of the region. Hurrians, who migrated from Central Asia, followed them and settled in Kars in 2000 BC. The Urartian from Van and its vicinities ended the reign of Hurrians; seized Kars and kept the city for 250 years. Finally, the Scythians conquered the city in 668 BC. HAZİRAN - JUNE 2014 25 ??????? seyahat| |??????????? travel Ruslar 1878 yılından 1918 yılına kadar şehirde yeni bir imar çalışması başlatmış. Ruslar askeri vilayet olarak ilan ettikleri Kars ilindeki yeni imar çalışmaları sırasında bu günkü Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet mahallelerinin merkezini oluşturduğu yeni bir şehir planını kurmuşlar. Bugün Kars’ın simgesi haline gelen şehir mimarisi, işte o işgal döneminin mirası… The Russian, who declared Kars as a military town, had carried out public improvement works from 1878 to 1918. They created a new urban planning whose center is today’s Yusufpaşa, Ortakapı and Cumhuriyet neighborhoods. The city’s architecture, that is the symbol of Kars, is a legacy from those times... yerleşen Hunlar bölgenin bilinen ilk sakinleri… Ardından Orta Asya’dan göçen Hurriler gelmiş. Hurriler M.Ö 2000 yıllarında Kars’a yerleşmişler. Van ve çevresinde bulunan Urartu Krallığı Hurriler’in hakimiyetine son vererek Kars’ı kendi hakimiyeti altına alarak 250 yıl egemenliğinde bulundurduktan sonra yöre İskitler’in eline M.Ö 668 yılında geçmiş. Kars M.S. 5’inci yüzyılda Arsaklılar’ın egemenliğine girdikten sonra uzun bir süre Sasani, Bizans ve İslam devletleri arasında el değiştirmiş. Bu durum 15’inci yüzyıl başlarına değin devam etmiş. 1064 yılında Alparslan’ın Ani ve Kars’ı zaptetmesiyle bu bölgenin çehresi değişmiş. Kars’daki ilk Türk sanat eserleri bu zamanda yapılmaya başlamış. Gerçekten Kars Türk beyliklerinin elinde çok değişmiş. Ne var ki, bu değişme aynı hızla devam etmeyerek 1153 yılında Kıpçak-Gürcü akıncıları tarafından işgal edilerek yapılan eserler tahrip edilmiş. Batı Anadolu’da Osmanlı Devleti güç kazanırken Kars sırasıyla Celayiroğulları, Timuroğulları, Karakoyunlular ve Akkoyunlular gibi Türk ve Türkmen beylerinin eline geçmiş. 40 YILLIK ESARET Her ne kadar Yavuz Sultan Selim Tebriz dönüşünde Kars’ı ve Arpaçay’ı Osmanlı topraklarına katmışsa 26 HAZİRAN - JUNE 2014 Following the domination of the Arsak in the 5th century AD, Kars had been ruled by the Sassanian, Byzantine and Islamic states – which continued until the beginning of the 15th century. The appearance of this region changed when Alparslan seized Ani and Kars in 1064. The very first Turkish art works in Kars were made during this period. Indeed, Kars had changed a lot in the hands of Turkish beylics. Unfortunately these changes didn’t last long when KipchakGeorgian raiders invaded the city in 1153 and destroyed the works. While the Ottoman was gathering power in Western Anatolia, Kars had been seized by the Jalairid, Tamerlane, Black Sheep Turkomen, White Sheep Turkomen and other Turkish beylics. 40 YEARS OF CAPTIVITY Even though Sultan Yavuz Selim included Kars and Arpaçay into Ottoman lands when he returned from Tabriz, the region certainly came under Ottoman Empire in 1534, during the reign of Suleiman the Magnificent. The Ottomans kept Kars and its vicinities from 1534 to 1877. The Iranian invaded the region in the 17th and 18th centuries until an agreement was made to lead them to draw back. A short time after the Iranian invasion, the Russians attacked. Their first trial was da kesin olarak 1534 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiş. 1534’ten 1877 yılına dek Kars ve kazaları Osmanlılar’ın elinde kalmış. Bundan sonra 17’nci-18’inci yüzıyllarda İranlılar tarafından işgal edilmişse de varılan anlaşmayla İranlılar bölgeden çekilmişler. İran saldırılarından kısa bir müddet sonra Rus saldırıları baş göstermiş. Ruslar ilk denemeyi 1807 yılında Tiflis üzerinden yapmışlar. Başarılı olamamışlar. Ama Rus Çarı’nın Kars’ı alma girişimleri sürmüş ve 1828 yılında kenti ele geçirmişler. Ama ancak bir yıl kalabilmişler. 1855 yılında yeniden Kars’a hücum eden Rus orduları bozguna uğratılırken şehire başarısından dolayı ‘Gazi’ unvanı verilmiş. Bu zaferden kısa bir süre sonra şehirde beliren açlık, hastalık ve soğuk yüzünden Kars ve ilçelerini halk Ruslar’a bırakmak zorunda kalmış ise de 1856 yılında Paris Anlaşması ile geri alınmış. 1877 yılında Ruslar yeniden hücum etmiş. Bu hücumları Gazi Ahmet Muhtar Paşa kısa bir süre durdurduysa da cephane ve asker yardımı gelmeyince Ruslar şehire girmiş. 1878’den 1918’e kadar Ruslar’ın elinde kalmış Kars. Bu 40 yıl içinde halkı göç etmeye zorlayan Ruslar gidenlerin yerine Rus, Ermeni ve Yahudiler’i getirerek yerleştirmişler. Bu 40 yıllık esaret devresi bitince kısa bir süre şehir elimize geçtiyse de Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda imzalanan Mondoros Mütarekesi ile Kars kendi kaderiyle baş başa bırakılmış. Bu durum İstiklal Savaşı’nın başlamasına dek sürmüş. Kazım Karabekir Paşa kumandasındaki ordu 30 Ekim 1920’de bir daha ayrılmamak üzere Kars’ı ve ilçelerini Türkiye’ye kazandırmış. KALELER VE SURLARLA ÇEVRİLİYMİŞ BİR ZAMANLAR Kars’ın uzun tarihinden bugüne kalan pek çok yadigâr var. Bunlardan en önemlisi aslında Kars’ın işgallerle dolu tarihinin bir sembolü olabilecek Kars Kalesi… ‘Merkez Kale’, ‘İç Kale’ veya ‘Stadel’ olarak da anılıyor. from Tbilisi in 1807 – which failed. The Russian Czar kept on trying to seize Kars and achieved his goal in 1828, but could keep it only for a year. Kars defeated the Russian armies that attacked again in 1855 and earned the title of ‘Ghazi’ (veteran). Following this victory the people suffered from starvation, diseases and cold, which led to their decision to leave Kars and its vicinities to the hands of the Russian. Then the city was taken back in 1856 with the Treaty of Paris. The Russians attacked again in 1877. Ghazi Ahmet Muhtar Pasha suppressed these attacks for a short time but he received no military assistance and had to let the Russians in, who ruled Kars from 1878 to 1918. During this 40 years of time they forced the people to leave the city and they brought Russian, Armenian and Jewish people instead. Following this period of captivity, we seized the city again for a short time but then again the city was left to its fate with the Armistice of Moudros, which continued until the beginning of the Turkish War of Independence. The army commanded by Kazım Karabekir Pasha seized Kars and its vicinities on 30 October 1920, never to let it go again. ONCE UPON A TIME SURROUNDED BY CASTLES AND WALLS Various things survived through the long history of Kars. The most significant one among these is the Castle of Kars, that might be considered as the symbol of Kars’ history filled with invasions. It is also known as ‘Central Castle’, ‘Inner Castle’ or ‘Citadel’. Some resources claim that it was built in the 12th century by the Saltuk Sultan, but its history dates back to the 10th century. Another castle is the İnkaya-Micingirt Castle. Sitting on a rocky hill, the castle is surrounded by Urartian rock tombs and the Cistern, giving the impression that this place was a settlement that dates back to the Urartians. The stonemasonry of the castle shows that this structure was built by the Saltuk in the 13th century. And Sürgütüs-Zivin Castle was built on a steep, containing abundant Urartian ceramic pieces buried around it. It is accepted that the castle was built during the reign of the Urartian, expanded by the Seljuk and used by the Ottoman. Kars was surrounded by castle walls in the past... The northend walls were erected in 972; the walls on the east HAZİRAN - JUNE 2014 27 ??????? | |??????????? seyahat travel 1064 yılında Alparslan’ın Ani ve Kars’ı zaptetmesiyle bu bölgenin çehresi değişmiş. Kars’daki ilk Türk sanat eserleri bu zamanda yapılmaya başlamış. Gerçekten Kars Türk beyliklerinin elinde çok değişmiş. Batı Anadolu’da Osmanlı Devleti güç kazanırken Kars sırasıyla Celayiroğulları, Timuroğulları, Karakoyunlular ve Akkoyunlular gibi Türk ve Türkmen beylerinin eline geçmiş. The appearance of this region changed when Alparslan seized Ani and Kars in 1064. The very first Turkish art works in Kars were made during this period. Indeed, Kars had changed a lot in the hands of Turkish beylics. While the Ottoman was gathering power in Western Anatolia, Kars had been seized by the Jalairid, Tamerlane, Black Sheep Turkomen, White Sheep Turkomen and other Turkish beylics. Bazı kaynaklar 12’nci yüzyılda Saltuklular tarafından yapıldığını belirtmekte ise de geçmişi 10’uncu yüzyıla kadar gidiyor. Bir diğer kale de İnkaya-Micingirt Kalesi... Kale kayalık bir tepenin üzerine kurulmuş olup, çevresinde bulunan Urartu kaya mezarlarıyla sarnıç buranın Urartu dönemine kadar inen bir yerleşme olduğunu düşündürüyor. Kalenin taş işçiliği ise mevcut yapının yaklaşık 13’üncü yüzyılda Saltuklular tarafından inşa edildiğini gösteriyor. Sürgütüs-Zivin Kalesi ise Zivin Köyü’nün doğusunda sarp kayalar üzerinde kurulmuş. Kale çevresinde bol miktarda Urartu seramik parçaları bulunmuş. Kalenin Urartu döneminde inşa edilmiş, Selçuklular döneminde genişletilerek, Osmanlı döneminde de kullanıldığı sanılıyor. Kars surlarla çevriliymiş bir zamanlar… Kuzey surları ilk defa 972'de yapılmış. 977-990 yıllarında doğu surları 28 HAZİRAN - JUNE 2014 side were added between 977-990. All three entrances on the north side are worth seeing. Built by the Seljuk in the 12th century, the Dragon Tower is one of the oldest hospitals of Anatolia... TWO AMAZING PALACES Built by Lala Mustafa Pasha in 1579 by the skirts of the Castle of Kars, the Beylerbeyi Palace has two storeys and is made of basaltic cut stone that are all intact. The main entrance to the palace is on the west. The wooden ceiling that separated the ground floor and the first floor was destroyed completely. The structure was used as a flaghouse until 1878, as the government office until it was abandoned in 1918. The Seljuk Palace is another remarkable architectural building in Kars... Built on a steep in the direction of northwest of the ruins, this amazing palace’s date of eklenerek, güçlendirilmiş. Kuzeyde yer alan üç giriş kapısı görülmeye değer. 12’nci yüzyılda Selçuklular tarafından hastane olarak kullanılan Ejderha Kulesi, Anadolu'nun en eski hastanelerinden... MUHTEŞEM İKİ SARAY Hemen Kars Kalesi’nin eteğinde Lala Mustafa Paşa tarafından 1579 yılında yaptırılan Beylerbeyi Sarayı iki katlı olup tamamı düzgün kesme bazalt taşından yapılmış. Sarayın asıl giriş kapısı batı istikametinde olup zemin katla birinci katı ayıran ahşap tavan tamamen yıkılmış. Saray 1878 yılına kadar Sancak Konağı olarak kullanılmış, 1918 yılına kadar Hükümet Konağı olarak hizmet vermiş, 1918 yılında saray terk edilmiş. Kars’ın en önemli mimari eserlerinden biri de Selçuklu Sarayı… Ören yerinin kuzeybatı istikametinde sarp bir kayalık üzerine kurulan bu muhteşem saray, yapım tarihi belli olmamakla beraber muhtemelen 1064 yılında Selçuklular’ın Ani’yi fethinden sonra Ebul Menucehr Bey tarafından şehirde başlatılan imar çalışmaları sırasında yapılmış olmalı... Orijinali iki katlı olan binanın birinci katı ahşap olduğundan yıkılmış, günümüze zemin katla bodrum katı ulaşmış. BALTIK MİMARİSİNDEN PEK ÇOK ÖRNEK VAR… 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Kars 40 yıl Rus işgalinde kalmış demiştik ya, o işgal döneminden pek çok mimari eser bugün Kars’ın kendine özgü ANİ HARABELERİ Kars’ın en önemli tarihsel mirası Ani Harabeleri… Dörtgen ve daire planlı çok sayıda burçla güçlendirilmiş Ani surlarının uzunluğu 4.500 metre, yüksekliği ise 8 metre kadar. Üzerinde kükreyen bir aslan kabartması ve Manuçehr tarafından koydurulan kitabenin bulunduğu Orta Kapı (Aslanlı Kapı) yedi girişi bulunan kentin görkemli kapılarından biri. Kuzeyde ki bu kapının sağında, iki dairesel planlı burçla korunan Çifte Beden Kapısı (Kars Kapısı), solunda ise taştan satranç tahtası bezemeli Hıdırellez Kapısı yer alıyor. Acemoğlu ve Mığmığ Deresi (Tatarcık) kapıları doğuya, Arpaçay’a açılıyor. Arpaçay yönüne açılan bir diğeri de Divin Kapısı... Arpaçay’ın karşı kıyısına ulaşan eski kervan yolu (İpek Yolu) buradaki köprüden Divin Kapısı’na ulaşıyordu. Suyolu kapısı ise, kentin batıya açılan tek kapısı. Türkiye-Ermenistan sınırını oluşturan Arpa Çay aynı zamanda Ani’yi de doğudan sınırlıyor. Arpaçay ve Alacasu vadilerine hakim yüksek bir kayalık üzerinde kurulan kentin en yüksek kesiminde ilk kez Urartular’ın yerleştiği iç kale bulunuyor. Şeddadoğulları’ndan Ebul Şüca Manuçehr tarafından 1072 yılında yaptırılan bu üç nefli caminin özellikle tavanı zengin Selçuklu motifleriyle süslü... Caminin gözcü kulesi olarakta kullanılan 99 basamaklı minaresi Ani’nin çağlarboyu süren önemli konumuna işaret ediyor. Bir zamanlar uzun kervanların, çan sesleri arasında aylarca gece gündüz ilerlediği İpek yolu üzerinde ki 100 bin nüfuslu Krallar Diyarı Ani’de şimdi hüzün hakim. Kayalık üzerinde yükselen konumu, sokakları, çarşıları ve bitişik evleriyle en iyi zamanlarındaki, Byzantion’u andırıyor. Ani bir gün tarihin gizleri altında gömülen tüm şehirler gibi, savaşlarla, ekonomik çalkantıların öldürücü darbeleriyle, ulusal ve dinsel ayrımcılığın yok ediciliğiyle ölesiye yıprandığı zamanlar. Görünür de kederli bir ölüm sessizliğinde ki Ani, aynı zamanda şimdi onlarca uygarlıktan kalan bin bir çeşit ses ve dokuyla yaşıyor. construction is unknown. Probably, it was built during the urban planning works carried out by Ebul Menucehr Bey, following the invasion of Ani by the Seljuk in 1064. Originally two-storied, the structure’s first floor was wooden, thus came down in time. Today, the ground floor and the basement remain. EXAMPLES OF BALTIC ARCHITECTURE… Remember where we explained how Kars remained under Russian invasion for 40 years at the end of the Ottoman-Russian War in 1877-1878; the many structures built in those times today have an important place in Kars’ authentic texture. The Russian, who declared Kars as a military town, had carried out public improvement works from 1878 to 1918. They created a new urban planning whose center is today’s Yusufpaşa, Ortakapı and Cumhuriyet neighborhoods. They applied to Kars the specific architectural understanding which was applied to the Baltic Sea region in 1706. They brought engineers from the Netherlands in 1882 and accelerated the the urban works. The new city plan was made in grid street style. Starting in 1890 until 1917, they built on these wide streets onestorey, two-storey and rarely three-storey buildings made of basaltic cut stone. Fake columns and border relief decorate the entrance of these buildings. A long corridor and room doors opening to this corridor form the interiors. Another feature that stand out in the interiors is the heating system called ‘peç’, that is in the shape of a fireplace... 190 of these structures THE RUINS OF ANI The Ruins of Ani is the most remarkable historical heritage in Kars... Fortified with numerous bastions in rectangular and round plans, the walls of Ani stretch out 4 thousand 500 meters and the approximate height is about 8 meters. The Central Gate with a relief of lion’s head on it and the inscription attached by Manuçehr, is one of the most magnificent gates of the city, which has seven gates in total. On the right side of this northend gate there is the Kars Gate protected by two round bastions; and on the left side there is the Hıdırellez Gate made of stone decorated with chess board pattern. Acemoğlu and Mığmığ River (Tatarcık) gates open to the east, to Arpaçay. Another gate that opens to Arpaçay is the Divin Gate. The Silk Road used to reach the coast across Arpaçay and then cross the bridges to get to Divin Gate. And Suyolu Gate is the only one that opens to the west. Forming the border between Turkey and Armenia, Arpaçay Brook is also the eastern border of Ani. The interior castle, occupied by the Urartians first, is on the highest point of the city, which was built on a high rocky hill that sees Arpaçay and Alacasu valleys comfortably. The dome of the mosque, that was built by Ebul Şüca Manuçehr of Şeddadoğulları in 1072, is decorated with rich Seljuk motifs. The 99-step minaret of this mosque, which serves as an observation tower as well, indicates the significant position of Ani that continued for thousands of years. Today sorrow reigns in Ani, the Land of Kings, where over 100 thousand people lived. In the history, Ani was on Silk Road and caravans passed through this place night and day; lively days... Reminds of Byzantion at its best with its position on the rocks, streets, bazaars and contiguous buildings. Just like all other cities that are buried in the mystery of history, Ani was damaged by war, economic crises, national and religion-related discrimination... Giving an eery appearance on the outside, Ani is still alive with the thousands of different sounds and textures of past civilizations. HAZİRAN - JUNE 2014 29 ??????? | |??????????? seyahat travel dokusunda önemli bir yer tutuyor. Ruslar 1878 yılından 1918 yılına kadar şehirde yeni bir imar çalışması başlatmış. Ruslar askeri vilayet olarak ilan ettikleri Kars ilindeki yeni imar çalışmaları sırasında bugünkü Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet mahallelerinin merkezini oluşturduğu yeni bir şehir planını kurmuşlar. Özellikle 1706 yılında Rusya’nın kuzeyinde Baltık denizi tarafında uygulanan bir mimari anlayışı Kars’a uygulamışlar. 1882’lı yıllarda Hollanda’dan getirdikleri mühendislerin katkılarıyla şehirdeki imar çalışmalarına hız vermişler. Yeni şehir planı birbirini dik kesen ızgara planlı caddelerden oluşmuş. Bu geniş caddelerin üzerine 1890 yılından başlayarak 1917 yılına kadar Baltık mimari tarzında düzgün kesme bazalt taşından tek katlı, iki katlı nadir olarak da üç katlı binalar inşa etmişler. Bu binaların giriş cepheleri yalancı sütunlar, bordür kabartma taşlarla süslenmiş olup iç mekânları genelde uzunca bir koridor etrafına iç içe açılan oda ve salonlardan oluşmuş. 30 HAZİRAN - JUNE 2014 built in Baltic architecture are all registered and under protection today. A major part of these real estates are in use for residential, commercial and legal purposes. BOOMING IN WINTER TOURISM Kars’ authentic nature presents fascinating landscape views. Lake Kuyucuk and the 182 bird species that inhabit here attract tourists from all around the world. The ‘Lake Kuyucuk Wildlife Betterment Zone’ was declared as our country’s 13th Ramsar Zone (Wetlands of International Importance) in 2009. Sarıkamış is a region with painful memories: A battlefront where thousands of soldiers froze to death... The pain is still HAZİRAN - JUNE 2014 31 ??????? | ??????????? there but Kars has hope for the future as a potential attraction center of the future. Sarıkamış Ski Center is at 2 thousand 634 meters height and is 55 kilometers to Kars. It is located on Mount Çamurlu that is within the borders of Sarıkamış district. The center stands out with its snow quality. Positioned at an altitude of 2 thousand 500 meters, Cıbıltepe’s track has five stages that go through pine trees for 12 kilometers. The nature is unbelievably beautiful here. Crystal snow cover in Cıbıltepe makes this place even more attractive for ski-lovers. Binaların iç mekânlarında dikkati çeken bir başka özellik şömine biçiminde ‘peç’ adı verilen ısıtma sistemi... Baltık mimari tarzında yaptırılan bu binalardan 190 tanesi günümüzde tescil edilerek koruma altına alınmış olup, koruma altına alınan taşınmazların büyük bir kısmı şahısların mülkiyetinde konut olarak kullanılmakla beraber bir kısmı işyeri, bir kısmı da resmi kurum olarak kullanılıyor. KIŞ TURİZMİNDE YILDIZI PARLIYOR Kars’ın kendine özgü dogası, muhteşem görüntüler sunuyor. Kentin doğal değerlerinden biri olan Kuyucuk Gölü 182 kuş çeşidiyle dünyanın birçok yerinden ziyaretçi akınına uğruyor. ‘Kuyucuk Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’ 2009'da ülkemizin 13’üncü Ramsar (uluslararası öneme sahip sulak alanlar) alanı olarak ilan edilmiş. Sarıkamış acı hatıralar barındıran bir bölgemiz, binlerce askerin donarak öldüğü bir cephe… Hâlâ bu acıyı yaşıyor ancak bir yandan da Kars’ı dünya çapında bir cazibe merkezi haline getirecek bir turizm potansiyeline sahip. Sarıkamış Kayak Merkezi, 2.634 metre yüksekliğinde ve Kars'a 55 kilometre mesafede, Çamurlu Dağ’da yer alıyor... Sarıkamış; kar kalitesi açısından öne çıkıyor. Çamlar arasında toplam 12 kilometreyi bulan beş etaplı piste sahip 2.500 rakımlı Cıbıltepe'nin muhteşem bir doğal güzelliği var. Cıbıltepe'nin kristal karla kaplı olması ise onu kayakçılar açısından daha cazip hale getiriyor. 32 HAZİRAN - JUNE 2014 HAZİRAN - JUNE 2014 33 ??????? uçuş noktası | ??????????? | flight point KARS HAVALİMANI Yüksek rakımda konforlu ve kesintisiz hizmet KARS AIRPORT Comfortable and uninterrupted service at high altitude Modern mimarisiyle dikkat çeken terminal binasına ve Türkiye’nin sayılı pistlerinden birine sahip olan Kars Havalimanı’nda haftada 58 sefer yapılıyor. Uçuşlar her gün Esenboğa Havalimanı, Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı ve haftanın iki günü Adnan Menderes Havalimanı’na gerçekleşiyor. Ayrıca Sabiha Gökçen ve Esenboğa havalimanlarına haftanın üç günü ek sefer düzenleniyor. Standing out with its terminal building in modern architecture and matchless runway, Kars Airport operates 58 flights per week. Flights take off to Esenboğa Airport, Atatürk Airport, Sabiha Gökçen Airport every day and to Adnan Menderes Airport two days a week. Additional flights take off to Sabiha Gökçen and Esenboğa airports three days a week too. 34 HAZİRAN - JUNE 2014 Kars Havalimanı 1988 yılında iç hat sivil hava trafiğine, 1993 yılında da tarifesiz dış hat uçuşlarına açıldı. Şehre uzaklığı 6 kilometre mesafede olan ve 500 metrekare prefabrik binada hizmete açılan havalimanı 1996 yılında yapılan 3.000 metrekare kapalı alana sahip terminal binasında hizmetlerine devam etmekteydi, söz konusu terminal binası 2000’li yıllara gelindiğinde yolcu ve uçak trafiğindeki artış nedeniyle fiziki olarak yetersiz kaldığından yeni terminal binası yapımı için çalışmalar başlatıldı. Yapılan çalışmalar sonucunda 35.946 metrekare kapalı alana sahip 3 milyon 500 bin/ yıl yolcu kapasitesiyle iç ve dış hatlar terminal binasının ihalesi Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü'nce 16 Temmuz 2009 tarihinde yapıldı ve 26 Mart 2010 tarihinde ilgili müteahhit firmaya yer teslimi yapılarak 11 Temmuz 2010 tarihinde temel atma töreniyle fiilen işe başlanıldı. 20 Ağustos 2013 tarihinde geçici kabulü yapılarak hizmete açıldı. Kars Airport was opened to domestic civil aviation in 1988 and nonscheduled international flights were first launched in 1993. Located 6 kilometers from the city, the airport offers its services in a 500-square-meter prefabricated structure. The 3-thousand-square-meter closed-top terminal building, which was built in 1996, continues its services, while the terminal building in question fell insufficient in the 2000s due to the increase in numbers of passenger and flight, that led to the construction of a new terminal building. In consequence of the studies, the General Directorate of State Airports Authority organized a tender for construction of the domestic and international terminal building, which will offer services to 3 million 500 thousand passengers per year on a closed-top area of 35 thousand 946 square meters. The tender took place on 16 July 2009 and the ground was delivered to the contractor company on 26 March 2010. Actual works have started on 11 July 2010 with a HAZİRAN - JUNE 2014 35 ??????? uçuş noktası | ??????????? | flight point MODERN MİMARİ VE SON TEKNOLOJİ Terminal binası çok modern bir mimari yapıya sahip olan Kars Havalimanı, aynı zamanda son teknoloji sistemlerle donatılarak yolcuların her türlü konfor ve kolaylıklardan yararlanacağı bir konuma getirildi. Havalimanı tarifeli iç hat ve tarifesiz dış hat uçuşlarına açık ve haftada 58 trafik mevcut... Uçuşlar her gün Esenboğa Havalimanı, Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı ve haftanın iki günü Adnan Menderes Havalimanı’na gerçekleşiyor. Ayrıca Sabiha Gökçen ve Esenboğa havalimanlarına haftanın üç günü ek sefer düzenleniyor. Havalimanı yolcu sayılarındaki artışa paralel olarak uçak trafiğinde de artışlar devam ediyor. 2002 yılı yolcu sayısı 46 bin 941, 2012 yılı yolcu sayısı 376 bin, 2013 yılı yolcu sayısı 429 bin olup artış oranı yüzde 20… Ayrıca havalimanı Kars’ın yanı sıra Ardahan, Artvin il ve ilçelere de hizmet veriyor. Havalimanından çevre il ve ilçelerle şehir merkezine ulaşım otobüs taksi ve özel araçlarla sağlanıyor. Kars Havalimanı, 3500 x 45 metrelik asfalt kaplama pisti ve beş uçaklık park alanıyla Türkiye’nin sayılı pistleri arasında yer alıyor. Ayrıca CAT 1 performansında aydınlatma ve görsel yardımcı cihaz ve sistemleri (ILS-VOR-NDB-DME) donatılmış olup 36 HAZİRAN - JUNE 2014 groundbreaking ceremony attended by former Minister of Transportation, Maritime Affairs and Communications. The provisional acceptance was made on 20 August 2013, putting the airport in service. MODERN ARCHITECTURE AND STATE-OF-THE-ART TECHNOLOGY Built in a modern structure, Kars Airport is also equipped with the state-of-the-art technologies in order to offer comfortable facilities to passengers. The airport is open to scheduled domestic flights and nonscheduled international flights. The airport operates 58 flights per week. Flights take off to Esenboğa Airport, Atatürk Airport, Sabiha Gökçen Airport every day and to Adnan Menderes Airport two days a week. Additional flights take off to Sabiha Gökçen and Esenboğa airports three days a week too. The air traffic increases in parallel to the increase in passenger numbers. The airport hosted 46 thousand 941 passengers in 2002, 376 thousand in 2012 and 429 thousand in 2013 with an increase rate of 20 percent... The airport provides services to Kars, Ardahan, Artvin cities and their vicinities too. Passengers can take the bus to the airport from these towns or hire a taxi. Kars Airport is one of the special airports in Turkey with HAZİRAN - JUNE 2014 37 ??????? uçuş noktası | ??????????? | flight point Türkiye’nin en yüksek rakımlı havalimanı olan Kars Havalimanı’nda özellikle kış aylarında uluslararası standartlarda karla mücadele çalışmaları başarıyla yürütülüyor. Bu sayede zorlu hava koşullarına karşın seferlerin aksaması asgariye indirilmiş. The airport that sits on the highest altitude when compared to other airports in Turkey, carries out snow removal works in international standards especially during winter. This way the number of delayed flights due to challenging weather conditions has been minimized. her türlü hava koşullarında uçuşlarımızın emniyetli bir şekilde yapılması sağlanıyor. KARLA MÜCADELE BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR Kars Havalimanı 1.795 metre rakımla ülkemizin en yüksek havalimanı olduğundan, yılın uzun bir bölümü yoğun kar yağışıyla geçiyor. Havalimanın yoğun ve sürekli kar yağışı alması nedeniyle üyesi bulunduğu uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı'nca (ICAO) belirlenen esaslar çerçevesinde karla mücadele konusunda ileri eğitim görmüş personelden oluşan ekipler ve son teknoloji ürünü araç ve makinelerle uçuşlar güvenli bir şekilde, kötü hava koşullarından kaynaklanan aksaklıklar en az seviyeye indirilerek; 24 saat uçuşa hazır olacak şekilde hizmet veriliyor. 38 HAZİRAN - JUNE 2014 the 3500 X 45 meters asphalt paved runway and the parking area available for five aircraft. Equipped with CAT 1 performance illumination and visual support devices (ILS-VOR-NDB-DME), the airport ensures safe flight even under challenging weather conditions. SNOW REMOVAL IS OF VITAL IMPORTANCE Since Kars Airport has the highest altitude (1 thousand 795 meters) among all other airports in Turkey, it snows most of the year. The airport employs an advanced staff and stat-of-the-art technologies, carries out snow removal operations within the rules of the International Civil Aviation Organization (ICAO) to ensure safe flight 24 hours a day and to minimize the adverse effects of weather conditions. HAZİRAN - JUNE 2014 39 lezzetin izinde | in search of flavor 40 HAZİRAN - JUNE 2014 Lezzetin peşinde Avrupa turu Avrupa’nın bazı kentleri vardır, sadece tarih ve doğal güzellikleriyle değil, kendileriyle özdeşleşmiş lezzetleriyle belleklere kazınır. Viyana’nın kahve kokusu, Londra’nın beş çayı molası, Brüksel’in bol kakaolu çikolataları, Paris’in rengârenk makaronları… İşte lezzetin rehberlik ettiği bir Avrupa turu… Some towns in Europe leave their marks on visitors not only with their historical background and natural beauties but also with the authentic tastes they offer. Coffee-scented Vienna, London’s five o’clock tea break, Brussels’ generosity in cacao chocolates, colorful macarons of Paris... Take a tour in Europe, this time guided by flavors... Yazı - By: Elif İzgi Uluyüz Her ülkenin, her kentin öne çıkan bir ya da birkaç özel lezzeti vardır kuşkusuz… Ancak bazı kentler vardır ki, seyahatinizin rotasını belirlerken o kente özgü lezzetler de tercihinizi belirlemekte önemli bir etkiye sahip olur. Bu kez sadece Avrupa’dan birkaç kent seçelim istedik ve ilk dört sırayı farklı lezzetleri ve aromalarıyla Viyana, Londra, Brüksel ve Paris aldı… İlk ikisi zaten bize çok aşina iki içecek sebebiyle, kahve ve çay… Diğeri hemen herkesin yemeden edemediği bir tatlı, çikolata nedeniyle… Bir diğeriyse pastanelerindeki kendine özgü müthiş bir kurabiye türünden ötürü… Viyana’da kahve, Londra’da çay, Brüksel’de çikolata, Paris’te ise makaronun peşinde bir turistik seyahate çıkacağız. Tabii ki muhteşem bir tarihi ve doğal dekorun eşliğinde… Every country or town has a few special delicacies that stand out, no doubt... On the other hand, there are some towns that influence a traveler’s route for the authentic delicacies involved in the tour. This time we wanted to pick a couple European towns to talk about and we gave Vienna, London, Brussels and Paris place first... The first two are here because of two beverages that are quite familiar to us: coffee and tea... The third one is for the love of chocolate, the mankind’s weakness... And the final one is for an amazing kind of cookie... We are taking a touristic visit to drink coffee in Vienna, tea in London, eat chocolate in Brussels and macaron in Paris. Of course, fascinating history and natural scenery accompany us... HAZİRAN - JUNE 2014 41 keşif | explore KAHVENİN EN SOFİSTİKE HALİ: VİYANA Kahve Yemen’den gelir, Osmanlı’da bir keyif halini alır, Viyana’da ise bambaşka bir özellik kazanır. Osmanlı Viyana Kuşatması’nda başarısız olmuş olabilir, ama kahveyle teslim almıştır Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun başkentini… O günden bugüne kahve içmek bir seremonidir Viyana’da… Eğer söz konusu Viyana gibi gerçek anlamda yürünerek keşfedilebilen bir şehir ise, rotanızı kahvehanelerin belirlemesi kaçınılmaz. Kahve ve kafe keyfi deyince ilk akla gelen şehirlerden biri... Viyana ve kafeler arasındaki bağ öylesine özel ki kafeler bu şehirdekiler için çok daha fazla şey ifade ediyor diyebiliriz. Kimi için sosyalleşme aracı, kimi için ilham köşesi, kimi için bir tartışma platformu, bazıları için de sığınma yeri… Sebep ne olursa olsun, Viyana’da kafeler hayatın her alanından insanları kendine çeken, kaynaştıran, nefes aldıran, hatta belki tedavi eden özel yerler. Bildiğiniz gibi Viyana 'kahvenin başkenti' unvanını almak konusunda fazlaca ısrarcı. Kahveyi ve kahvehaneyi keşfeden Viyanalılar olmasa da bütünüyle bir kahve kültürü geleneğini yaşatan onlar. Viyana kahvehaneleri, geçen 300 yılda bütün dünyada bir kültür ve misafirperverlik sembolü haline geldi. Ünlü sanatçılar kahvelerin devamlı müşterileri oldu ve onları ölümsüzleştirdi. Kahve çekirdeklerinden başlı başına bir dünya yaratan Viyana kahve kültürünün UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak kabul edilmesi, bu ülkenin kahve konusunda ne kadar hatırı sayılır bir yere sahip olduğunun kanıtı. Kahvenin o şahane kokusunun yanı sıra, çay, kekler ve küçük çerezler de Viyana kahvehanelerinin ayrılmaz eşlikçileri. Bu iddialı kentte hangi kahveye gideceğiniz konusunda kararsız kalırsanız, klasik müzikle kahveyi birleştiren pek çok kahvenin sizi memnun edeceğini söylemeliyiz. Fakat yine de kentteki bazı kahvelerin diğerlerinden birkaç adım önde olduğunu da belirtelim. 42 HAZİRAN - JUNE 2014 THE MOST SOPHISTICATED FORM OF COFFEE: VIENNA Coffee comes from Yemen, becomes an enjoyment for the Ottoman and acquires a whole another character in Vienna. The Ottoman failed during the Siege of Vienna but surely won the capital of Austria-Hungary with coffee... Since then, drinking coffee is a ceremony in Vienna. If you’re visiting a city that is best explored on foot, like Vienna, it is inevitable that coffeehouses define the route. Vienna comes to minds when coffee and cafe culture are in question. The bond between Vienna and its cafes is so special that these cafes matter too much to the people here. Some use cafes for socializing, some for inspiration or as a discussion platform and even a shelter... No matter why, the cafes of Vienna are special places that attract people of all kinds, bind them together, let them breathe and maybe even treat people. As you know, Vienna is quite insistent in taking the title of ‘capital of coffee’. Even though Vienna is not the discoverer of coffee or coffeehouses, the Viennese are the ones that keep coffee culture alive. The coffeehouses in Vienna have become symbols of hospitality in the world in the last 300 years. Famous artists have become regular customers and immortalized these places. In 2011 UNESCO listed the coffee culture here as National Inventory of Intangible Cultural Heritage, which proves that this country has a respectable place in the subject. Next to coffee; tea, muffins and nuts are essential flavors of Viennese coffeehouses. If you ever feel indecisive about which coffeehouse to go, we would recommend any place that combines classical music with coffee. We should still note that some coffeehouses are a few steps ahead of the others. HAZİRAN - JUNE 2014 43 keşif | explore SAAT BEŞ Mİ OLDU, LONDRA FARKLI OLUR! Sömürge imparatorluğundan bugüne kalan önemli miraslardan biridir ‘five o'clock tea’ bir zamanların güneşi batmayan imparatorluğunun başkentinde… Seylan gibi, çayın en lezizinin üretildiği bir toprak parçası, bir zamanlar sömürgesi olduğu için Britanya’nın, bu kahveyle yarışan içecek bambaşka bir boyut kazanmıştır Londra’da… Çay, İngiliz toplumumun her seviyesinden insan tarafından rağbet gören bir gelenek olma özelliğini sürdürüyor o zamanlardan günümüze... İngiliz asillerden kalan bu miras, eskisi kadar yaygın olmasa da bir keyif molası olarak hâlâ devam ediyor. Çay düşkünü İngilizler’in öğleden sonra saat üçle beş arasında, sandviçler, kurabiyeler, reçeller, 44 HAZİRAN - JUNE 2014 kaymaklar, ‘early grey’ ve ‘darjeeling’ çayları eşliğinde sürdükleri bu sefanın ilk ortaya çıkışı Kraliçe Victoria dönemine dayanıyor. Victoria dönemi İngiliz aristokrasisi arasında akşam yemeğinden önce ve saat beş civarında yapılan atıştırmalar, zamanla bir seremoniye dönüşmeye başlamış. Limonlu, sütlü ya da kremalı olarak fincanla şöminenin ya da pencerenin önünde içilen çay, küçük sandviçler ve pastalarla zenginleşerek başlı başına bir ritüele dönüşmüş. Sonra da dünyanın farklı ülkelerinde uygulanan çok hoş bir gelenek halini almış. Çay tüketiminde İngilizler'den geri kalmayan Türkiye’de de sabahtan akşama tüketilen yaygın bir alışkanlık olma özelliğini koruyor çay. İngiltere’de beş çayı keşfini yaşayabileceğiniz pek çok özgün mekân var. HAZİRAN - JUNE 2014 45 ??????? |izinde lezzetin ??????????? | in search of flavor LONDON CHANGES AT FIVE O’CLOCK! In this capital of the empire where the sun didn’t go down, the five o’clock tea break is an important heritage from the colonial empire period... Colonized by Britain, Ceylon is where the best tea is produced, bringing in a new dimension to this beverage in London. Since then, tea has been a tradition that finds favor of all kinds of people. Handed down by the British aristocracy, this heritage is still alive although not as common anymore. Tea lovers gather between three and five o’clock and enjoy the 46 HAZİRAN - JUNE 2014 sandwiches, cookies, jam and cream accompanied by ‘earl grey’ and ‘Darjeeling’ teas. The birth of this tradition dates back to the era of Queen Victoria. The snack time spent before dinner of Victorian British aristocracy became a ceremony over time and a ritual that prospered with the inclusion of lemon, milk or cream into cups enjoyed in front of a fireplace or by the window. And finally it became a nice tradition all around the world. Keeping up with the English, Turkey is another place where tea is consumed from morning till evening. You can enjoy drinking tea in England’s various authentic tea places. BOL KAKAOLU BENZERSİZ ÇİKOLATALAR: BRÜKSEL İsviçre’nin çikolataları meşhur diye biliriz, ancak Belçika’nın öyle çikolataları vardır ki, onları tattığınızda “Bu çikolataysa bugüne dek yediklerim neymiş?” diye sorarsınız! Çok eski bir çikolata tarihine sahip değildir oysa ki bu ülke… 1912 yılında ilk çikolata yapımına imza atan Belçika’nın çikolatanın anavatanı olarak anılması boşa değil ama… 2 binin üzerinde çikolata dükkânına ev sahipliği yapan Belçika’da bir yılda 172.000 ton çikolata üretiliyor. Tüm Avrupa’da da çikolata üretiminde Belçika teknikleri kullanılıyor. Belçika nasıl ki çikolatanın anavatanı ise Brüksel de çikolatanın başkenti... Şehrin dört bir yanında, içinde kendinizi kaybedeceğiniz yüzlerce çikolata mağazası bulmak mümkün. Şehirde yaratıcılığın sınırlarını zorlayarak çikolatadan sanat eserleri yaratanlar bile var. Brüksel’de çikolata apayrı bir sanat olarak kabul ediliyor; dolayısıyla çikolatanın da bir müzesi var. Çikolatanın tarihini, üretimini ve çeşitlerini en iyi şekilde gözlemlemek için bundan daha doğru bir adres olamaz. Çikolata Müzesi’ni ziyaret, özellikle alternatif etkinlikleri seviyorsanız keyif alacağınız bir gezi olacak. Bu geziden size kalacak küçük çikolata sırları da cabası. Artık gelenekselleşen Brüksel Çikolata Festivali de bu şehri ziyaret etmeniz için güzel bir vesile olabilir, ancak mayıs ayına dek beklemeniz gerekecek. Brüksel, aynı zamanda çikolatanın lükse dönüştüğü bir şehir; zira burası dünyanın en pahalı çikolata butiklerine de ev sahipliği yapıyor. Bu mağazalar genelde Grand-Place ve Place de Grand Sablon gibi ünlü turistik caddelere dağılmış durumda. Pierre Marcolini o meşhur butiklerden biri. Bütün çikolata âşıklarının, tutkunlarının, seyyahlarının tapınağı olan Pierre Marcolini, göz alıcı çikolata paketleri, sayısız çikolata çeşitleri ve mükemmel servisiyle çikolata severler için kutsanmış bir yer adeta. Brüksel gibi iyi çikolata konusunda size birden çok adres sunan bir şehri tümüyle fethedebilmek için çikolata üretimi yapan fabrikalar tarafından düzenlenen çikolata turlarına katılmanız en doğrusu. HAZİRAN - JUNE 2014 47 ??????? keşif | explore | ??????????? CHOCOLATE WITH GENEROUS CACAO: BRUSSELS We know Swiss chocolate is quite famous, however Belgium produces such chocolates that when you taste them you would say “If this is chocolate, then what have I been eating until now?” This country doesn’t even have an old history in chocolate making... Yet Belgium, which produced the first chocolate in 1912, is known as ‘the homeland of chocolate’ for a reason, of course. There are over 2 thousand chocolatiers in Belgium and they produce 172.000 tons of chocolate every year. Europe benefits from Belgium’s chocolate production techniques too. If Belgium is the homeland of chocolate, Brussels is the capital of chocolate... You can find hundreds of chocolatiers all around the city. Some people here even make art works using chocolate, which is considered as an independent art field. There’s even a museum of chocolate. This is the best address to find out about the history and types of chocolate and observe its production. You will enjoy the Museum of Cacao and Chocolate is you especially like alternative activities. Not to mention the little chocolate secrets you will learn here. The traditional Brussels Chocolate Festival may be another reason for you to visit this city, but you will have to wait until May. Chocolate becomes an item of luxury too. Brussels shelters the world’s most expensive chocolatiers. These stores are mainly on famous touristic streets like Grand Place and Place de Grand Sablon. One of these celebrated boutique shops is Pierre Marcolini. The temple of chocolate lovers, Pierre Marcolini is blessed with jazzy chocolate wrappers, numberless varieties of chocolate and excellent service. It is best to take a tour in one of the chocolate factories in this city, which offers you more than one address for great chocolate. 48 HAZİRAN - JUNE 2014 PARİS’TE RENGARENK KURABİYE ZİYAFETİ Paris demek, sokak kafeleri demektir aynı zamanda… Bir kafede ne yapılır? Bir şeyler içilir ve leziz atıştırmalar yapılır. Paris’in Champs-Elysées ve Rue Royale gibi ünlü sokaklarını arşınlarken burnunuzun şehrin en iyi çikolatacı, pastane ve fırınlarından gelen kokuları takip etmeye başlamasıyla hafif bir sersemleme yaşamanız muhtemel. Sözünü ettiğimiz kruvasan değil ancak, başka bir lezzet… Makaron, rengârenk dünyasıyla size Paris’in kapılarını aralayan lezzet harikalarının başında geliyor. Fransa’da yüzyıllardır çay masalarının süsü, ev ziyaretlerinin vazgeçilmezi, romantik buluşmaların hediyesi olarak sohbetlere eşlik eden makaron, Paris’in alâmeti farikalarından biri. Yaban mersinlisi mi, limonlusu mu, yoksa vanilyalısı mı? Öyle yol üstü uğrayıp üç-beş tane alarak işin içinden sıyrılabileceğiniz kadar basit bir olay değil Paris’te makaron keyfi yaşamak. Paris’teki makaron turunun en önemli durağı Laduree’ye uğramalı… Burası ilk bakışta bir pastaneden çok mücevher dükkânını andırıyor. Romantik duvar resimleri, üstü siyah mermer kaplı küçük masaları, yaldızlı süslemeleri olan duvar panelleri gibi pek çok ayrıntı bu mekânın çekiciliğini artırıyor. Bizim tavsiyemiz bu zarif mekânın tadını doya doya çıkarmak için çay salonunda oturmanız. Pierre Herme de, tatlı seven ve özellikle de makarona ilgisi olan herkesin muhakkak ziyaret etmesi gereken bir lezzet mabedi. Her sezon, yeni aromalar ve akla gelmeyen tat kombinasyonlarına sahip makaronlarını ilk tanıttığında Paris ahalisini kapısının önünde ip gibi sıraya dizen bir mekân olduğunu da ayrıca belirtelim. HAZİRAN - JUNE 2014 49 ??????? | ??????????? COLORFUL COOKIES OF PARIS Paris brings to minds streets of cafes... What do you do at a cafe? You drink beverages and get snacks. When walking down Paris’ famous streets like Champs-Elysées and Rue Royale, you might feel dizzy of all the scrumptious scents of the city’s best chocolatier and bakeries. We are not talking about croissants... Yet another Parisian delicacy: Macaron. This is one of the top wonders of flavor that opens doors to a colorful Paris. Since centuries macaron has accompanied tea tables, house visits, romantic dates in France... Blueberry, lemon or vanilla? Enjoying macarons in Paris is never as simple as just dropping by and getting a couple of these for a taste. Laduree is the essential place to visit for great macaron... At first sight the store looks like a jeweler store rather than a bakery. Specific characteristics like the Romanesque wall paintings, little tables made of dark marble and gilded wall panels add to the attractiveness of the place. We recommend the tea hall to feast eyes on this elegant place. Another place to visit for enthusiasts of desserts and sweets is Pierre Herme. With each season’s new aromas and unimagined combinations of flavor, the people of Paris line up for the macarons of Pierre Herme. 50 HAZİRAN - JUNE 2014 HAZİRAN - JUNE 2014 51 dünya manzaraları | world panorama Nehirler boyunca konfor içinde tarih ve doğa Avrupa, Asya ve Amerika kıtasından seçtiğimiz sekiz nehir turu da birbirinden ilgi çekici… Konforlu bir nehir gemisinde geçireceğiniz en az bir haftalık bu turlar boyunca, farklı bir seyahat yaşayacaksınız. Hem nehir rotası boyunca pek çok ülkeyi görecek hem de farklı bir perspektiften bambaşka bir bakış edineceksiniz. Yazı - By: Yusuf Nuraydın 52 HAZİRAN - JUNE 2014 Gemiyle yolculuk deyince aklımıza genellikle deniz ve okyanuslardaki devasa kruvaziyer gemileri gelir. Birçok şehri hatta birkaç ülkeyi bavul toplama derdi olmadan rahatça gezme imkanı sağlar bu gemiler. Bu gemilere kıyasla daha küçük nehir gemilerinde seyahat ise bambaşka bir deneyim... Nehir gemileri, büyük deniz gemileri kadar konfor sunmasa da herkesin mutlaka yaşaması gereken bir atmosfere sahip. Seyahat boyunca manzara sürekli sizi takip eder. Ormanlar, köyler, kasabalar, şehirler yanınızdan bir film şeridi gibi akar. Doyumsuz manzaralar eşliğinde her gün farklı bir limana uğrayarak, yeni coğrafyalar keşfetme olanağı sunan bu gezilere olan ilgi durmadan artıyor. Sizler için dünyanın değişik nehirlerinde düzenlenen belli başlı turları aşağıda derledik. We usually think of huge cruise ships when travel by sea is mentioned. These ships allow us to visit more than a couple cities, even countries, without the troubles of packing and unpacking. Travel by small river boats is a totally different kind of experience. Even though river boats are not as comfortable as cruise ships, they present an atmosphere that everyone should experience. The scene follows the boat always. Forests, villages, towns pass by. Interest in these tours, that offer the chance to explore new geographies, is increasing every day. We have compiled the best river tours for you... History and nature along rivers, in comfort We have selected eight interesting river tours from Europe, Asia and America continents. Experience a different kind of adventure for at least a week in these comfortable river boats. You will be seeing many countries along the river route and enjoy a different perspective. HAZİRAN - JUNE 2014 53 ???????manzaraları dünya | ???????????| world panorama RUSYA’NIN KALBİNE YOLCULUK: VOLGA TRAVEL TO THE HEART OF RUSSIA: VOLGA Avrupa’nın en uzun nehri Volga, en büyük iki gölü Ladoga ve Onega, kanalları, barajları ve su asansörleriyle insan tarafından oluşturulmuş Rusya’nın en önemli su yolları üzerinde gerçekleşen bu yolculuk, Moskova ve St. Petersburg gibi iki büyük ve önemli şehirden başka, diğer küçük şehir, kasaba ve köyleri de görme imkanı sağlıyor. Volga turu; Rusya’yı tarihi, kültürü, gelenekleri ve coğrafyasıyla tanımak, birçok ortak noktamız olan insanlarıyla yakından tanışmak için ideal. Including Europe’s longest river Volga, the two largest lakes Ladoga and Onega, dams and water elevators on Russia’s most important waterways made by man, this tour allows travel-lovers to see two major cities like Moscow and St. Petersburg as well as other towns and villages. Taking the Volga Tour is an ideal activity to get acquainted with the history, culture, traditions and geography of Russia and the Russian people who are very much like us in many ways. 54 HAZİRAN - JUNE 2014 BATI AVRUPA’NIN CAN DAMARI: REN THE LIFE-BLOOD OF WESTERN EUROPE: RHINE Batı Avrupa’nın en önemli nehirlerinden Ren, İsviçre Alpleri'nden doğuyor. Fransa, Almanya ve Hollanda’dan geçerek Kuzey Denizi’ne dökülüyor. Ren Nehri'nde iki veya üç katlı 150-200 kişilik gemilerle yapılan turlar üç farklı ülkeyi görmeye olanak sağlıyor. Gezi boyunca; Amsterdam, Nijmegen, Krefeld, Köln, Königswinter, Rudesheim, Manheim, Heidelberg, Strasbourg gibi şehirler ziyaret ediliyor. 'Romantik Ren' olarak adlandırılan bu nehir gezisinde geçilen, Koblenz-Mayence arasındaki bölgeye ayrı bir parantez açmak lazım. Geminin her iki tarafında birbirinden güzel köy ve kasabalar, ortaçağdan kalma şato ve kaleler unutulmaz bir güzelliğe sahip. An important river in Western Europe, Rhine begins in the Swiss Alps, flows through France, Germany and the Netherlands to eventually empty into the North Sea. You can take a tour on the Rhine in two or three-storey boats made for 150-200 guests and see three different countries in one tour. The route goes through Amsterdam, Nijmegen, Krefeld, Köln, Königswinter, Rüdesheim, Mannheim, Heidelberg, Strasbourg... Also known as the Romantic Rhine, this river trip’s Koblenz-Mainz part calls for special attention. Villages and towns lined up by both sides of the river, chateaus and castles are quite gorgeous. HAZİRAN - JUNE 2014 55 ORTA AVRUPA’DAN KARADENİZ’E: TUNA CENTRAL EUROPE TO THE BLACK SEA: DANUBE Volga’dan sonra Avrupa’nın en uzun ikinci nehri Tuna, Almanya’nın Karaormanlar bölgesinden doğuyor, 2.857 kilometre yol yaparak Karadeniz’e dökülüyor. Yedi veya sekiz günlük Tuna nehir turlarında; Viyana, Bratislava, Budapeşte gibi Avrupa’nın güzel başkentlerinden başka Avrupa kültür ve tarihinde önemli yere sahip Melk, Durnstein, Kalocsa ve Estergon’da ziyaret ediliyor. After Volga, Danube is the longest river of Europe; begins in Germany’s Black Forest and travels 2 thousand 857 kilometers to empty into the Black Sea. You can take a seven or eight-day tour and see beautiful capitals such as Vienna, Bratislava, Budapest as well as other cities that have important place in European culture, like Melk, Durnstein, Kalocsa and Esztergom. 56 HAZİRAN - JUNE 2014 HAZİRAN - JUNE 2014 57 ???????manzaraları dünya | ???????????| world panorama GUADALKİVİR ÜZERİNDE ENDÜLÜS TURU TOUR ANDALUS OVER GUADALQUIVIR Endülüs bölgesinin en uzun ırmağı Guadalkivir’in adı Arapça’dan ‘al vadi al kebir’den geliyor. 58.000 kilometrekarelik bir alanı sulayan nehir, 657 kilometre uzunluğunda... İspanya’nın güneyinde Endülüs’ü de kapsayan bu gezide Malaga, Sevilla, Cadiz, Jerez, El Puerto de Santa Maria, flamenkonun memleketi Jerez, San Lucar de Barrameda, Granada, Cordoba ziyaret edilen şehirler. Oldukça zengin bir programa sahip bu gezi İspanya kültürünü yemekleri, dansları ve müziğiyle daha yakından tanıma fırsatı sağlıyor. Guadalquivir is the longest river of Andalus and its name comes from ‘al vadi al kebir’ in Arabic. The river is as long as 657 kilometers and brings water to an area of 58 thousand square kilometers. Including Andalus on the south of Spain, the route goes through Malaga, Sevilla, Cadiz, Jerez, El Puerto de Santa Maria, San Lucar de Barrameda, Granada and Cordoba. This rich tour program gives you the opportunity to get acquainted with the Spanish culture, food, dances and music. PORTEKİZ’E FARKLI BİR BAKIŞ: DOURO AN ALTERNATIVE VIEW OF PORTUGAL: DOURO İspanya’nın kuzeyinde Kastilya ve Leon bölgelerinden doğan Douro Nehri Portekiz’den geçerek Porto’da Atlas Okyanusu’na dökülüyor. Kuzey Portekiz ve Kuzey İspanya’da geçen Douro nehir turuna ilgi oldukça fazla... Toplam 11 gün olan gezinin sekiz günlük kısmı gemide geçiyor ve Porto’da başlıyor. Nehirde güzel manzaralar eşliğinde yapılan yolculukta, küçük şehir, kasaba ve köyler ziyaret ediliyor. Gemi yine Porto’ya dönerek turunu tamamlıyor. Sonraki üç gün Portekiz’in başkenti Lizbon ve civarındaki kasabalara ayrılmış. Flowing from its source in Castile and Leon in the north of Spain, Douro goes through Portugal and empties into the Atlantic Ocean in Porto. Including Northern Portugal and Northern Spain, this river tour is quite popular. Travelers spend eight days of the total 11 tour days on the boat and the tour starts in Porto. Accompanied by gorgeous scenery, the trip involves visiting small towns and villages too. The boat then goes back to Porto. The last three days of the tour are spared for the capital of Portugal, Lisbon and its vicinities. 58 HAZİRAN - JUNE 2014 SARI IRMAK ROTASIYLA ŞANGAY VE PEKİN SHANGHAI AND BEIJING ON THE YELLOW RIVER Çin’de Şangay ve Pekin turistlerce en çok ziyaret edilen popüler iki şehir. Peki oralara kadar gitmişken muhteşem Yangtze Nehri’nde unutulmaz bir gemi seyahati yapmaya ne dersiniz? Şangay’da başlayan seyahat burada geçirilen iki günün ardından Wuhan ve Yiçan’da devam ediyor. Yiçan’da gemiye biniliyor ve Yangtze nehir gezisi başlıyor. Asya’nın en uzun, dünyanın Nil ve Amazon’dan sonra üçüncü en uzun nehri Yangtze, 6.370 kilometre uzunluğunda... Yangtze Çince’de 'Uzun Nehir' anlamına geliyor. Seyir boyunca Üç Boğazlar, Wu ve Kuatan boğazlarının harika manzaraları, 'hayalet şehir' olarak bilinen Fendu ve buradaki katedral, Çongink şehri görülüyor. Gemiden ayrıldıktan sonra program Şian ve Pekin ile devam ediyor. Shanghai and Beijing are the most popular touristic cities in China. And how about taking an unforgettable boat tour on the Yangtze River while you’re there? The trip starts in Shanghai, spends two days here and moves on to Wuhan and Yichang. Travelers board the ship in Yichang and the river tour begins. The longest river of Asia and the third longest of the world after the Nile and the Amazon, Yangtze is as long as 6 thousand 370 kilometers. Yangtze means ‘long river’ in Chinese language. During the tour you will be enjoying the amazing view of the Three Gorges Dam, Wu and Kuantan, Fengdu Ghost City and the cathedral here as well as Chongqing city. The program then continues with Xian and Beijing. ALTI ÜLKEYE CAN VEREN MEKONG THE SPIRIT OF SIX COUNTRIES: MEKONG Asya’nın diğer önemli ve büyük Irmağı Mekong, Himalaya Dağları'ndan doğar. Çin, Myanmar, Laos, Tayland, Kamboçya ve Vietnam’dan geçer, Güney Çin Denizi’ne dökülür. Geçtiği bölgelere hayat veren Mekong, Güneydoğu Asya’nın can damarıdır. Mekong nehir turu oldukça heyecan verici ve Uzakdoğu’yu bir başka açıdan görme fırsatı sunuyor. Tayland’ın başkenti Bangkok, Kamboçya’da olağanüstü Angkor Tapınakları ve bu tapınaklara ev sahipliği yapan Siem Reap, Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh, Vietnam’da Ho Chi Min, 'Sevgili' romanının Fransız Yazarı Marguerite Duras’nın yaşadığı Sa Dec bu gezide görülen yerler arasında akla ilk gelenler. Yüzen köyler ve nehir boyunca uğranılan köy ve kasabalardaki ilginç yaşamlar insanı şaşırtıyor. Küçük ama oldukça sevimli ve konforlu bir gemiyle yapılan bu gezi insana farklı duygular yaşatırken uzun süre hafızalardan silinmiyor. Asia’s other major river Mekong rises from the Himalayas, flows through China, Myanmar, Laos, Thailand, Cambodia and Vietnam and empties into South China Sea. Giving life to the places it flows through, the Mekong is the life-blood of the Southeast Asia. Mekong river tour is quite exciting and gives the opportunity to see the Far East from an alternative perspective. Thailand’s capital Bangkok, Cambodia’s incredible Angkor Wat in Siem Reap, Cambodia’s capital Phnom Penh, Vietnam’s Ho Chi Minh city and Sa Dec, where the French author Marguerite Duras lived and wrote ‘The Lover’... The floating villages and the interesting life in towns and villages that you will see during this trip will amaze you. This trip on a small but lovely and comfy boat will help you experience different feelings. HAZİRAN - JUNE 2014 59 ??????? | ??????????? AMERİKA’YI BİR DE BÖYLE GÖRÜN: MİSSİSSİPPİ SEE AMERICA FROM ANOTHER POINT: MISSISSIPPI Nostaljik, buharlı ve çarklı, beş yıldızlı American Queen gemisi nihayet ülkemiz gezginlerine de kapılarını açtı. Seyahatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği Mississippi nehir turuna bu yıl Türkiye’ye verilen kontenjanla artık ülkemiz gezginleri de gidebilecekler. Seyahat programı Chicago’dan başlıyor. Burada geçirilen iki günün ardından New Orleans’a uçuluyor ve gemiye geçerek kamaranıza yerleşiyorsunuz. Buradan yola çıkan gemi St. James Parish, St. Francisville, Natchez, Vicksburg ve Helena’ya uğrayarak yedi günün sonunda Elvis Presley’in şehri Memphis’e varıyor. Her limanda geziler ve seyir süresince gemi içinde birçok eğlence programı ve aktiviteler düzenleniyor. Baştan sona büyük bir keyif duyarak yapılan Amerika ile özdeşleşmiş birçok yer ve olayı keşfetme fırsatı sunan bu gezideki yerinizi ayırtmak için acele edin. The nostalgic five-star steamboat American Queen has finally opened its doors to travelers from our country. The very popular Mississippi tour starts in Chicago. Travelers spend two days in Chicago and fly to New Orleans to board the ship, which then moves on to St. James Parish, St. Francisville, Natchez, Vicksburg and Helena to reach Memphis, the city of Elvis, after seven days. Alternative entertainment shows and activities are organized in the ship, while travelers also can enjoy short trips at every port. Hurry up and make your reservation for this very enjoyable tour to explore the various places and events identified with the American culture. 60 HAZİRAN - JUNE 2014 HAZİRAN - JUNE 2014 61 ???????||transport ulaşım ??????????? HIZLI TRENLER Raylar HIGH-SPEED TRAINS üzerinde sesle yarışıyorlar Racing with sound on rails Uçmadan raylar üzerinde uçarmış gibi yol almak artık hayal değil. AnkaraEskişehir Hızlı Tren Hattı ile başlayan Türkiye’nin hızlı tren atılımı, son hız devam ediyor. Ankara-İstanbul Hızlı Tren Hattı’nın devreye girmesiyle birlikte Türkiye’nin şehirlerarası ulaşımında bir devrim yaşanacak. Hızlı tren hatlarının doğa-batı ve kuzey-güney ekseninde birbirlerine bağlanmasıyla ise ‘demir ağlarla tüm yurdu yeni baştan örmüş’ olacağız. Traveling on rails like flying is no longer just a dream. The breakthrough Turkey made in the field of high-speed train, that started with AnkaraEskişehir line, continues at full speed. The launch of Ankara-İstanbul high-speed train line is going to be revolutional. By connecting these rails on east-west axis as well as north-south axis we will have rebuilt the country with ‘an iron network’. 62 HAZİRAN - JUNE 2014 Çin Halk Cumhurilyeti’nin Asya ile Amerika kıtasını birleştirmeye yönelik bir projeyi gündeme getirmesiyle birlikte tüm dünyanın gündemine hızlı tren projeleri yerleşti. Gerçi son 20 yıldır gelişmiş ve hızla gelişmekte olan pek çok ülke, hızlı tren projelerini ulaşımda stratejik bir konumda görüyor. Bu süre zarfından Türkiye’de de hızlı tren projleri hızla ilerliyor. Pek yakında Ankaraİstanbul Hızlı Treni de hizmete girecek. Hızlı trenler bugün Fransa, Almanya, İspanya, İtalya gibi Avrupa ülkeleriyle Japonya, Çin ve Güney Kore’de kullanılıyor. Hızlı tren hatlarının öncülüğünü yapan Japonya, aynı zamanda en çok yolcu yoğunluğuna sahip ülke. 120’den fazla trenle, yılda 305 milyon yolcu taşıyor. ÖNCÜ JAPONLAR OLDU Demiryolu yolculuğunda artan kapasite ihtiyacı hem Japonya’da hem de Fransa’da hızlı trenin ortaya çıkmasına neden oldu. Japonya, hızlı trenleri ilk kullanmaya başlayan ülke. İlk kez 1959’da Tokyo-Osaka arasında Tokaido Shinkansen Hızlı Tren Hattı’nın yapımına başlandı. Açılışı 1964 yılında yapılan Shinkansen hattı, dünyanın en yoğun hızlı tren hattı. Hat ilk açıldığında 210 km/saat hızla 4 saatte tamamlanan 553 kilometrelik yolculuk bugün 270 km/saat hızla 2.5 saat sürüyor. 30 yıl önce tek olan bu hızlı tren hattında günde 30 trenle, yılda 44 milyon yolcu taşınırken, bugün toplam uzunluğu 2.452 kilometre olan Shinkansen şebekesinde yılda 305 milyon yolcu taşınıyor. Shinkansen, Japonya’daki diğer hatlar da dâhil olmak üzere dünyadaki tüm hızlı tren hatlarının taşıdığından daha fazla yolcu taşıma potansiyeline sahip. Japonya, hızlı tren konusunda ilk olmaya devam ediyor. 2003 yılında raydan sadece birkaç milimetre yüksekte, rayla doğrudan temassız hareket eden ‘Maglev’, saatte 581 kilometre hıza ulaşarak, bu dalda yeni bir dünya rekoru kırdı. FRANSA, AVRUPA’DA BİR NUMARA Japonya’yı Fransa izledi. Fransa’da hızlı tren fikri (TGV, très grande vitesse- yüksek hızlı tren) Japon Shinkansen hattının inşaatıyla birlikte ortaya çıktı. Mevcut demiryolu hattını yenileyen ve daha hafif özel vagonlar imal eden Fransız Devlet Demiryolları İşletmeleri, 1967 yılındaki ilk denemesinde saatte ortalama 253 kilometre, 1972’de ise 318 kilometre hıza ulaştı. TGV, Paris ve Lyon şehirleri arasında 1981 Eylülü'nde hizmete girdi. TGV normal High-speed train projects have been in the global agenda since the People’s Republic of China has brought up a project to connect Asia and America. Although, any developed or emerging country has been considering highspeed train projects as strategically important for the last 20 years. Turkey has been advancing in high-speed train projects during this time. The Ankara-İstanbul High-Speed Train Line will be launched soon. European countries such as France, Germany, Spain, Italy; Japan, China and South Korea use high-speed train transportation most often. A leader in the area, Japan holds the record for the busiest passenger traffic too. Japan carries about 305 million passengers in over 120 trains, in a year. JAPAN IS LEADING The increasing capacity in railway transportation led to the production of high-speed trains in Japan and France. Japan is the first country that used the technology. The Tokaido Shinkansen High-Speed Train Line, which was built in 1959, connected Tokyo to Osaka. It was opened in 1964 and it is the busiest train line of the world. The 553-kilometer-long route was covered in 4 hours at 210 kmph when the line was first opened; now it takes 2.5 hours at 270 kmph. 30 years ago this was the only high-speed train line. The line carried 44 million passengers in 30 trains, per year. And today, about 305 million passengers use the 2 thousand 452 kilometer-long line. Shinkansen has the potential to carry bigger numbers of passengers than all high-speed train lines of the world can carry, including the other lines in Japan. The country is still leading the global sector. In 2003, the Maglev, that is the state-of-the-art technology that travels only a few millimeters above the rails without touching them reached 581 kilometers speed per hour and broke a universal record. EUROPE’S NUMBER ONE: FRANCE France followed Japan. The TGV idea (train a grande vitesse – high-speed train) came out with the construction of the Shinkansen line in Japan. SNCF, France’s national state-ownded railway company, renewed the existing rails, manufactured lighter wagons and operated the line for the first time in 1967. The train traveled at 253 kmph and reached 318 kmph in 1972. TGV was opened to service between Paris and Lyon in September 1981. TGV was way faster than normal trains and automobiles. Trains have HAZİRAN - JUNE 2014 63 ???????||transport ulaşım ??????????? trenlere ve otomobillere oranla çok hızlıydı. Trenler hızlı bir biçimde popülerlik kazandı. Daha sonra Fransa’nın birçok bölgesinde yeni hızlı tren hatları açıldı. 1994’te başlayan Eurostar servisi, kıta Avrupa’sını Manş Tüneli üzerinden Londra’ya bağladı. Bu hatta çalışan TGV, tünel kullanımına uygun olarak imal edildi. Hızlı trenlerle Londra-Paris arası 2 saat 15 dakika sürüyor. LondraBrüksel arası ise sadece 1 saat 51 dakikada alınabiliyor. become popular rapidly. New high-speed train lines were opened in other parts of France. The Eurostar service, which was launched in 1994, connected London to Continental Europe via the Channel Tunnel. TGVs were manufactured as to travel through tunnels too. High-speed trains cover the distance between London and Paris in 2 hours and 15 minutes. The distance between London and Brussels is 1 hour 51 minutes. TÜM DÜNYANIN GÜNDEMİNDE ON THE GLOBAL AGENDA Hızlı trenler bugün Fransa’nın yanı sıra Almanya, Belçika, İspanya, İngiltere ve İtalya gibi Avrupa ülkeleriyle Japonya, Çin ve Güney Kore’de kullanılıyor. 2007 yılına kadar genel sıralamanın sonunda yer alan Çin, çeşitli şehirlerarasında işletmeye açtığı 832 kilometrelik hatla yapım aşamasında olan 3.404 kilometrelik hattın tamamlanmasının ardından dünyanın en büyük ‘hızlı tren hattına sahip’ ülkesi olmayı hedefliyor. Bunun dışında Hollanda ve İsviçre’de hızlı tren hatlarının yapımı devam ederken bazı ülkelerde ise yeni hızlı tren hatlarının yapılması planlanıyor. European countries such as France, Germany, Belgium, Spain, England, Italy; Japan, China and South Korea use high-speed train transportation most often. Placed near the bottom of the general ranking until 2007, China opened to service the 832-kilometer-long line for intercity transportation and is still constructing the 3 thousand 404-kilometer-long line, which is aimed to make China ‘the country with the largest high-speed train network’. The Netherlands and Switzerland are currently building high-speed train lines while some other countries are considering it. Country Available (km) Under Construction (km) Total (km) Ülke / Country Kullanıma açık (km) Yapım aşamasında (km) Toplam (km) Çin / China6.15814.16020.318 Japonya / Japan2.1183772.495 İspanya / Spain2.6651.7813.744 Fransa / France1.8722342.106 Almanya / Germany1.0323781.410 İtalya / Italy 923921.015 Rusya / Russia7804001.180 Türkiye / Turkey 4575911.048 Tayvan / Taiwan 345-345 Güney Kore / South Korea 33082412 Belçika / Belgium 209-209 Hollanda / Netherlands 120-120 Birleşik Krallık / United Kingdom 113-113 İsviçre / Switzerland3572107 64 HAZİRAN - JUNE 2014 TÜRKİYE’DE HIZLI TREN HIGH-SPEED TRAINS IN TURKEY Zamanın en etkin biçimde kullanılması ihtiyacı, karayolu ulaşım araçlarının çevreye verdiği zararların en aza indirilmesi ve diğer taşıma modlarına göre demiryolunun daha güvenilir bir ulaşım aracı olması, demiryolu konusunda gelişmiş bazı ülkeleri hızlı tren hatlarının yapımı konusunda önemli yatırımlar yapmaya zorladı. 2003 yılından itibaren Türkiye’nin demiryollarını yeniden devlet politikası haline getirmeleri sayesinde, demiryoluyla yolcu taşımacılığının en önemli bölümünü teşkil eden Ankara-İstanbul hattında yapılan seyahat süresinin kısaltılmasını, kaçınılmaz bir şekilde gündeme getirdi. Ankara, Eskişehir, İstanbul, Konya, İzmir, Sivas, Bursa gibi yolcu potansiyeli ve nüfus açısından ülkemizin büyük kentlerini birbirlerine bağlayacak olan koridorlarda hızlı tren hatlarının yapılması için çalışma başlatıldı. The need for effective use of time, the harms of land transportation to the environment and the safe structure of railway transportation have led developed countries into making investments for high-speed train lines. Since railway transportation has been made a state policy by Turkey as of 2003, the most important part of railway transportation, that is between Ankara and İstanbul, and shortening the duration of travel time between these two cities have been on the front burner inevitably. Turkey is constructing high-speed train lines that will connect major cities with high passenger potential and population, such as Ankara, Eskişehir, İstanbul, Konya, İzmir, Sivas, Bursa... THE FIRST HIGH-SPEED TRAIN TRANSPORTS BETWEEN ANKARA-ESKİŞEHİR TCDD 2003 yılında Ankara-Eskişehir illeri arasındaki hızlı tren ray hattının yapımını başlattı. 23 Nisan 2007 tarihinde deneme seferlerine başlandı, 13 Mart 2009 tarihinde de ilk yolcu seferi yapıldı. 245 kilometrelik Ankara-Eskişehir hattı yolculuk süresini 1 saat 25 dakikaya düşürdü. Bu hat aynı zamanda Ankara-İstanbul Hızlı Tren Hattı’nın ilk etabını oluşturuyor. Hattın Eskişehir-İstanbul Hızlı Tren Hattı ve Marmaray’ın tamamlanmasıyla Avrupa Asya arasında ilk günlük hızlı tren seferi yapan hat olacak. Temeli 8 Temmuz 2006'da atılan Ankara-Konya Hızlı Tren Hattı’nın 24 Ağustos 2011 tarihinde ilk yolcu seferi yapıldı. Toplam 306 kilometrelik hattın 94 kilometrelik Ankara-Polatlı arasındaki kısmı, AnkaraEskişehir projesi kapsamında yapıldı. 300 km/saat hıza uygun bir hat inşa edildi. Turkish State Railways (TCDD) started constructing the high-speed train line between Ankara and Eskişehir in 2003 and DENEME SÜRÜŞÜ on 23 April 2007. The first group of passengers were carried on 13 March 2009. This way the 245-kilometer-long distance between these two cities was taken in 1 hour 25 minutes. The line also serves as the first stage of Ankara-İstanbul High-Speed Train Line. With the completion of Marmaray Line and Eskişehir-İstanbul HighSpeed Train Line, this will be the first line that uses highspeed trains for daily transportation. The groundbreaking for Ankara-Konya High-Speed Train Line was performed on 8 July 2006; the line operated for the passengers for the first time on 24 August 2011. The 94-kilometer line between Ankara-Polatlı – out of 306 kilometers in total – was built within the scope of AnkaraEskişehir project. The line is available for traveling at 300 kmph. ANKARA-İSTANBUL DAHA DA YAKINLAŞACAK ANKARA COMING CLOSER TO İSTANBUL Türkiye’nin en büyük iki kenti Ankara ve İstanbul, devamlı olarak nüfus göçü alan ve gelişen şehirler... Ankara'nın başkent, İstanbul'un ise ticaret ve sanayi kenti olması nedeniyle ekonomi, sanayi ve ticaretteki gelişmeye paralel olarak aralarındaki ulaşım talebi devamlı olarak artıyor. 2003 yılına kadar yatırımların ağırlıklı olarak karayollarına yapılması nedeniyle demiryolunun rekabet şansı iyice azalmıştı. Yüksek hızlı tren projesi tamamlandıktan sonra yaklaşık 7 saat olan seyahat süresi 3 saate inecek. Azalan seyahat süresiyle birlikte konforlu, güvenli bir ulaşım imkânı yaratılarak, demiryolunun ulaşımdaki payı da artırılacak. Rekabet şansı artan demiryollarının yolcu payı yüzde 10’dan yüzde 78’e yükselecek. Proje tamamlandığında, Ankara– İstanbul arasında gidip gelenlerin bütün seyahat planları değişecek, otomobil ve uçak kullanımında düşüş olacak. Asya ve Avrupa kıtalarını deniz altından birleştiren dünyanın sayılı projelerinden biri olan ‘Marmaray Projesi’ ile entegre edilerek, Avrupa’dan Asya’ya kesintisiz yolcu taşımacılığı yapılabilecek. Ankara’dan Avrupa’nın merkezine trenden inmeksizin gitmek mümkün olacak. 300 kilometre çap içerisindeki şehirler Turkey’s two biggest cities, Ankara and İstanbul, continuously grow and receive population migration. Ankara is the capital and İstanbul is the commercial and industrial city; therefore the demand for transportation between these two cities increase in parallel to the developments in economy, industry and trade. Until 2003, railways had lost the chance of competition because most of the investments were made into land transportation. With the completion of the high-speed train project, the travel duration between these cities will go down from 7 hours to 3 hours. In addition to reduced travel time, passengers will be using the comfortable and safe railway transportation more frequently. The passenger share will increased from 10 percent to 78 percent. Once the project is complete, Ankara-İstanbul commuters will change their plans, the use of land and air transportation will be less. The Marmaray, that is one of the leading projects of the world connecting Asia and Europe underwater, will be integrated to the project; this way passengers will be able to travel from Europe to Asia nonstop. It will be possible to take the train İLK HIZLI TREN ANKARA-ESKİŞEHİR ARASINDA YOLCU TAŞIYOR HAZİRAN - JUNE 2014 65 ???????||transport ulaşım ??????????? birbirinin banliyösü olacağı için kentler arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel etkileşimde artacak. Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren Projesi ile Türkiye hızlı tren teknolojisine sahip ayrıcalıklı ülkeler arasındaki yerini alacak. OTOBANLARDAN RAYLARA DÖNÜŞ Merkezden merkeze olmak üzere seyahat süresi açısından geçtiğimiz yıllara kadar avantajlı durumda bulunan havayolu, bilet ücretlerinin yüksekliği nedeniyle, demiryolu ise gelişen teknolojik yatırımları yapamaması, yolculuk süresini azaltamaması ve konforu yükseltememesi gibi nedenler yüzünden yolcu potansiyelinin önemli bir bölümünü kaybetti. Yolcu eğilimlerine daha kısa sürede uyum sağlayan karayolu (otobüs) işletmeciliği pazar payının büyük bir bölümünü kendi lehine çevirdi. Karayollarında yapılan yatırımlar sonucunda Ankaraİstanbul arasında otoyolların yapımıyla karayolu seyahat süresi 6 saate ve durmasız (non-stop) otobüs işletmeciliğinde ise 5 saate indi. Otoyol çalışmaları kapsamında tamamlanan Bolu Tüneli’nin hizmete sunulmasıyla birlikte otobüs işletmeciliğinin 5-6 saatlik seyir süresinde yaklaşık 1 saatlik daha kısalma söz konusu oldu. DEMİRYOLUNUN REKABET GÜCÜ ARTIYOR Ankara-İstanbul arasında merkezden merkeze ve servis araçlarının kullanılması koşuluyla havayoluyla seyahat süresi yaklaşık 3 ile 4.5 saat. Demiryolunda ise bu güzergahtaki seyahat süresi mevcut durum itibarıyla 7 saat olup, Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi’nin Ankara-Eskişehir bölümünün tamamlanmasıyla seyahat süresi 4–4.5 saate inen hattın, ikinci bölümünün bitirilmesiyle de toplam seyahat süresi 3 saate düşecek. Bugün için Ankara-İstanbul arasındaki mevcut hattın toplamı 576 kilometre olup, tümü sinyalli ve elektrikli... Proje tamamlandıktan sonra, iki büyük kent arasında çift hatlı, elektrikli, sinyalli, 250 km/saat hıza uygun olarak inşa edilen demiryolu 533 kilometreye inecek. from Ankara and get off at the center of Europe. Cities within the 300 kilometers diameter will be the suburbs of each other and contribute to social and cultural interaction. Thanks to the Ankara-İstanbul High-Speed Train Project, Turkey is becoming a leading country in high-speed train technologies. BACK TO RAILS In the previous years, airline transportation was ahead of the game for the short travel time offered. However, over time lost a major part of the passenger potential because of high ticket prices, while railway transportation lost the passenger because of lack of investment in technology, not being able to reduce travel duration and because of average comfort. The bus transportation sector adapted to customer tendencies in shorter time and tipped the scales in favor. Thanks to the investments made in land transportation, the travel time between Ankara and İstanbul went down to 6 hours and 5 hours for nonstop bus transportation. Bolu Tunnel, built within the scope of land transportation investments, also helps reduce travel time of buses. COMPETITIVE CAPACITY OF RAILWAYS ON THE RISE Air travel time between Ankara and İstanbul, from center to center and with the condition of using service vehicles, is 3 to 4.5 hours. Rail travel time for the same distance is 7 hours currently. This will go down to 4 to 4.5 hours with the completion of Ankara-Eskişehir section of the railway. And with the completion of the second part, travel time will be 3 hours. Today, the existing line between Ankara and İstanbul is 576 kilometers; signals and electricity are available too. Once the double track project is complete, this railway line will be 533 kilometers in total Japonya’da ilk seferini 1959 yılında gerçekleştiren Shinkansen hattıyla dünya hızlı trenlerle tanıştı. Avrupa’da ise Fransızlar TGV’leri ile bu teknolojye önemli katkılar sağladı. Bugün devasa hızlı tren projeleriyle Çin Halk Cumhuriyeti ulaşımda önemli bir atılım gerçekleştiriyor. Türkiye’nin hızlı tren projeleri de ilk sıralarda yer alıyor. The world knew about high-speed trains for the first time with the Shinkansen line that operated in Japan in 1959. And in Europe, the French contributed to this technology with the TGV. Today, the People’s Republic of China is making a breakthrough in the transportation sector with super high-speed train projects. Turkey’s high-speed train projects are near the top too. Türkiye’de Hızlı Tren / High-Speed Trains in Turkey 533 km./3 saat Ankara-İstanbul.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 245 km./1 saat 5 dakika Ankara-Eskişehir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 212 km./1 saat 15 dakika Ankara-Konya.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 641 km./3 saat 30 dakika İstanbul-Konya. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 360 km./1 saat 26 dakika Eskişehir-Konya. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 466 km./3 saat Ankara-Sivas.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 624 km./3 saat 20 dakika Ankara-İzmir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 281 km./1 saat 20 dakika Ankara-Afyon.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 190 km./60 dakika Bandırma-Bursa-Osmaneli.. . . . . . . . . . . . . . . . . . 350 km./2 saat Ankara-Kayseri.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 230 km./1 saat Halkalı-Bulgaristan.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 710 km./5 saat Sivas-Erzincan-Erzurum-Kars.. . . . . . . . . . . . . . . 66 HAZİRAN - JUNE 2014 533 km./3 hours 245 km./1 hour 5 mins 212 km./1 hour 15 mins 641 km./3 hours 30 mins 360 km./1 hour 26 mins 466 km./3 hours 624 km./3 hours 20 mins 281 km./1 hour 20 mins 190 km./60 mins 350 km./2 hours 230 km./1 hour 710 km./5 hours HAZİRAN - JUNE 2014 67 spor | sports Dünya Kupası tarihine bir yolculuk A journey into the history of World Cup 2002 yılına kadar elemelere sadece Avrupa ve Amerika kıtası ülkelerinin düzenli olarak katıldığı bu organizasyon, günümüzde tüm seriyi tamamlamaya bir kıta kadar uzak... Zira Antarktika’yı saymıyoruz! 2014’de Brezilya’da oynanacak Dünya Kupası finalini ise en az 700 milyon kişinin izlemesi bekleniyor. Until 2002, only countries from Europe and America continents regularly participated in this organization; today it is only one continent away from completing the entire series – because Antarctica doesn’t count! This year 700 million people are expected to watch the finals of the World Cup in Brazil. 68 HAZİRAN - JUNE 2014 Güney Afrika 2010 Dünya Kupası’na evsahipliği yapma hakkını kazandığı zaman 85 yaşındaki Nelson Mandela “15 yaşındaki bir genç gibi hissediyorum” demişti. Dünyanın en büyük futbol şovu, tıpkı onun gibi bizlerin de içimizdeki küçük çocuğu açığa çıkartıyor. Hatırladığınız ilk Dünya Kupası hangisi? Çoğunuzun vereceği cevap, güzel oyuna duyduğunuz aşkın başladığı tarihle aynıdır. Dünya Kupası Jules Rimet tarafından, futbolun Olimpiyat Oyunları profesyonel dalları arasından çıkartılmasına bir tepki olarak yaratılmıştı. İlk Dünya Kupası organizasyonuna 1928 Yaz Olimpiyatları’nda futbol dalında altın madalya kazanan Uruguay ev sahipliği yapmıştı. FIFA’nın üçüncü başkanı o zamanlar bir 'canavar' yarattığının farkında değildi. 13 ÜLKEDEN 204 ÜLKEYE 1930 yılında düzenlenen kupada yalnızca 13 ülke mücadele ederken, 2014 yılında tam 204 ülke eleme maçlarına katıldı. Dünya Kupası, 1954 yılına kadar televizyonlardan yayınlanmadı ancak bu seneki finalin 700 milyon kişi tarafından izlenmesi bekleniyor. 2002 yılına kadar elemelere sadece Avrupa ve Amerika kıtası ülkelerinin düzenli olarak katıldığı bu organizasyon, günümüzde tüm seriyi tamamlamaya bir kıta kadar uzak (Antarktika’yı saymıyoruz). When South Africa won the right to host for the 2010 World Cup, Nelson Mandela (85 years old then) said: “I feel like a 15-year-old boy!” The world’s greatest show of football brings out the child in us too. Do you remember the first World Cup you ever watched? The date you give as an answer must be same as the beginning of the love you felt for this great game. The World Cup was created by Jules Rimet, as a reaction to the elimination of football from the Olympic games. The first World Cup took place in Uruguay, the country that won a gold medal in the football branch during 1928 Summer Olympics. Back then, FIFA’s third president was unaware of the monster he created. 13 TO 204 COUNTRIES The cup of 1930 hosted 13 countries while in 2014, 204 countries took part in the playoffs. The World Cup was not shown on television until 1954; this year 700 million people are expected to watch the finals. Until 2002, only countries from Europe and America continents regularly participated in this organization; today it is only one continent away from completing the entire series – because Antarctica doesn’t count. KUPANIN EFSANELERİ… Tarihin en büyük oyuncuları her zaman Dünya Kupası’ndaki performanslarıyla anılırlar; hatta kupayı kaçıran Alfredo di Stefano, Ryan Giggs, George Best, George Weah gibi birçok üst düzey isim bile bu özellikleriyle hatırlanır. Kupa mücadelesi verenler ise Dünya Kupası’nın gizemli kudretine tanık olma şansına erişmişlerdir. Başka nerede bir Zaireli’nin kurdukları barajdan fırlayarak, hakem daha düdüğünü çalmadan, topu dünya yörüngesine gönderdiğini veya sakinliğiyle ünlü bir Fransız’ın profesyonel futbol hayatının son anında rakibinin göğsüne kafa attığını görebilirsiniz ki? Dünya Kupası Bern ve Cordoba şehirlerinde yaşanan iki mucizeye tanık olmuştu. Ve bir de 1986’da yaşanan ilahi müdaheleye, Maradona’nun eliyle attağı gole!.. LEGENDS OF THE CUP… The greatest players of the history are always remembered with their performances at the World Cup; even those who missed the Cup: Alfredo di Stefano, Ryan Giggs, George Best, George Weah... Those who had fought for the Cup were lucky enough to witness the mysterious power of it. Where else can you watch a Zariean spring from the wall they set and put the ball into orbit even before the referee’s whistle; or a French player known for his calmness headbutt his opponent’s chest in the final moments of his professional career? The World Cup witnessed two miracles, in Bern and in Cordoba. And one divine intervention in 1986, when Maradona scored with his hand! SAVAŞA BİLE SEBEP OLDU! Ancak bu turnuvanın sadece futboldan ibaret olmadığını hepimiz biliyoruz. Turnuva; savaşa, cinayete ve sayısız diplomatik krize yol açtı. Tarihin en kötü şöhretli liderleri bu turnuvayı politik birtakım çıkarlar doğrultusunda EVEN STARTED A WAR! Yet, we all know that this tournament is not all about football. The tournament caused a war, murder and numberless diplomatic crises. The worst leaders of the history tried to use this tournament as a tool to serve HAZİRAN - JUNE 2014 69 ??????? spor | sports | ??????????? bir araç olarak kullanmaya kalktılar. 1962 yılında Şili’de düzenlenen Dünya Kupası, tarihin en büyük depremini yaşamış, tüm altyapısını ve binlerce insanını yitirmiş olan ülke için bir umut olmuştu. Robben Adası’nda hapis yatan Mandela da, kupa maçlarını radyodan dinlemenin tüm tutuklular için yegâne eğlence kaynağı olduğunu belirtmişti. Batı Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kazandığı Dünya Kupası zaferi ülkenin yeniden doğuşunu simgelemekteydi. Brezilya 1950’de Uruguay ile Maracana Stadı'nda oynadıkları finali kaybedince tüm ulus yasa boğulmuş, hatta milli takım forma renklerini bile değiştirmeye karar vermişti. O yaz kazanmayı başaramasalar bile, ‘Seleçao’ şu ana kadar düzenlenmiş şampiyonalarının dörtte birini kazanmış olacak. İnanılmaz bir hikâyenin son bölümünün, bu yaz futbolun ruhani topraklarında yazılacağına hiç şüphe yok. their own purposes. The World Cup of 1962 organized in Chile represented hope for this country that lost all its infrastructure and thousands of people after the worst earthquake of the history. Imprisoned in Robben Island, Mandela described listening to the World Cup games on the radio as the only entertainment source for all inmates. West Germany’s victory of the World Cup after the Second World War represented the rebirth of the country. In 1950, when Brazil lost the finals to Uruguay at Maracana Stadium, the entire country deplored. Moreover, the national football team decided to change their colors. Even if they don’t win this year’s tournament, still ‘Seleçao’ has won one fourth of the tournaments organized until now. No doubt that the final chapter of an incredible story will be written this summer on football’s spiritual land. 2014’ÜN YILDIZ ADAYLARI STARLETS OF 2014 JACKSON MARTINEZ Santrfor, Kolombiya / Striker, Columbia Jackson’ın fiziksel gücü ve etkili kafa vuruşları, oyun stilinin büyük bölümünü oluşturuyor. Porto formasıyla hem ligde hem de Avrupa’da her şekilde gol atmayı başardı ve özellikle topsuz oyunda rakipler için büyük tehlike arz ediyor. 27 yaşındaki golcü, bu yaz Kolombiya’nın gol yollarındaki en etkili ismi olabilir. Jackson’s physical force and effective head shots form a major part of his style. With the colors of Porto, he scored both in the league and in Europe. He is trouble for his opponents especially in the off-the-ball zone. Martinez, 27, might be the most powerful name in scoring goals for Columbia this summer. 70 HAZİRAN - JUNE 2014 EDEN HAZARD Orta saha, Belçika / Halfback, Belgium Hazard’ın Chelsea formasıyla sergilediği olağanüstü performans (Lille’deki son sezonunu bile gölgede bıraktı), Dünya Kupası öncesi beklentileri de bir hayli yükseltti. Belçikalı oyuncu uzun bir yoldan geldi. Şimdi düşündüğümüzde, Euro 2012 elemelerinde Kazakistan filelerini havalandırıp milli formayla ilk golünü atmak için 23 maç (ilk resmi maçının üstünden yaklaşık üç yıl geçmişti) beklemesine şaşırmamak elde değil. Hazard’s unbelievable performance in Chelsea colors rubs the shine of his final season with Lille, leading to bigger expectations for the World Cup. The Belgian player has come a long way. In fact, it is surprising that he waited 23 games until he scored his first goal for the national team (it had been three years since he played his first official match). HAZİRAN - JUNE 2014 71 ??????? spor | sports | ??????????? WILLIAM CARVALHO Orta saha, Portekiz / Halfback, Portugal 22 yaşındaki orta saha oyuncusu, Cercle Brugge’de kiralık geçirdiği dönemin ardından döndüğü Lizbon ekibinde sergilediği performansla adeta göz kamaştırdı. Karakteri ve olgunluğu, Portekiz formasıyla çıktığı ilk karşılaşmada kendini belli etti; play-off rövanşında ateşli İsveç taraftarının önünde takımı 2-1 gerideyken Raul Meireles’in yerine oyuna girmişti. Getirdiği dinamizmle Ronaldo’nun ve dolayısıyla da Portekiz’in Brezilya biletini kapmasını sağladı. İlk 11’de çıktığı ilk maç da Kamerun ile oynanan hazırlık karşılaşması oldu. William, 22, who returned to the Lisbon team after playing on loan for Cercle Brugge, stood out with his performance. His character and self-sufficiency came through in the first game he played in the colors of Portugal; he substituted for Raul Meireles while his team was losing 2 to 1 at the play-offs in front of the passionate Swedish fans. He contributed dynamism to the team, leading Ronaldo – and consequently Portugal – into Brazil. His first position in the first string was during the practice match against Cameroon. ALEKSANDER KOKORIN Santrfor, Rusya / Santrfor, Russia Rusya’nın son dönemde yetiştirdiği en büyük yeteneklerden olan Kokorin; sıcakkanlı, neşeli ve yetenekli bir oyuncu. Anji Mahaçkale de bizimle hemfikir olmalı ki sezon başında 19 milyon avro ödeyip onu Dinamo Moskova’dan transfer etti ama yaşadıkları ekonomik kriz sonrası hemen geri sattı. Bu sezon Moskova ekibinde sergilediği performansla adından bir hayli söz ettirdi. Çabuk ve zeki bir oyuncu olan Kokorin, özellikle son iki sezonda gol yollarındaki becerisini geliştirdi ve hava toplarında da her geçen gün daha iyiye gidiyor. 72 HAZİRAN - JUNE 2014 One of the greatest talents Russia has brought up in the recent years, Kokorin is a friendly, cheerful and talented player. Anji Mahachkale seems to agree with us; he transferred Kokorin from Dynamo Moscow in the beginning of the season, for 19 million euros. However, he had to sell him back right away because of the economic crisis. Kokorin made his mark on the season with the performance he displayed in the Moscow team. Swift and brilliant, Kokorin improved his scoring skills especially in the last two seasons and he is getting better in air ball. PAUL POGBA Orta saha, Fransa / Halfback, France Pogba’nın gücü ve karakteri, onu oynadığı her takım için vazgeçilmez kılıyor. Bu yaz orta sahada Yohan Cabaye ve Blaise Matuidi ile birlikte oynayacak olması; Juventus’ta yaptığı gibi takımını hücuma daha rahat ve özgürce taşımasını sağlayacak. Pogba’yı keşfedip Le Havre altyapısına getiren akademi direktörü Frederic Lipka, genç oyuncunun Patrick Vieira’dan daha teknik olduğunu söylemişti. Ne demek istediğini bu yaz daha yakından göreceğiz! Pogba’s power and character make him irreplaceable for any team he plays for. Sharing the midfield with Yohan Cabaye and Blaise Matuidi this summer, he will bring his team to attack comfortably and freely, like he does in Juventus. The former director of the training center of Le Havre, Frederic Lipka discovered Pogba’s talent and brought him to the training center. He referred to Pogba as more ‘technical’ than Patrick Vieira. We will see what he means up close this summer! HAZİRAN - JUNE 2014 73 ??????? |kültürü mutfak ??????????? | culinary culture PEKMEZ MOLASSES MAHSERESİ MAHSERE Anadolu’nun Anatolia’s traditional geleneksel gıda sanayii food industry Bir tür ezimevinin, küçük bir cihaza sığmış halidir mahsereler… Anadolu insanını binlerce yıllık gıda üretim tekniklerinden günümüze kadar gelen mahserelerde, Gaziantep’te pek çok tatlının yapımında kullanılan çeşit çeşit pekmez üretiliyor. Başka illerde de bambaşka lezzetler… Pressing machines, traditionally called ‘mahsere’ in Turkish, are a kind of extraction house, only smaller like a device... Having brought the people of Anatolia to our day, this thousands of years old food production technique is used in production of various molasses types that are used in making desserts in Gaziantep. And other delicacies in other cities... Yazı - By: Ömür Akkor 74 HAZİRAN - JUNE 2014 ‘Mahsere’ Arapça kökenli bir sözcük olup 'bir şeyin suyunun ya da yağının çıkarıldığı yer' anlamı taşır. Kilis’teki köyümüzde zeytin mahseremiz vardı. Ben de mahsereyi hep zeytine has sanırdım. Geçen aylarda Gaziantep’teydim ve mahserelerin sadece zeytine has olmadığını pekmezler için de mahsereler yapıldığını öğrendim. Şimdilerde pek de kullanılmayan pekmez mahserelerinin örneklerini Ulumahsere ve Küçükmahsere köylerinde bulacağımı öğrendiğimde, hemen köyleri ziyarete gittim. Ne yazık ki Ulumahsere Köyü’nde pekmez mahseresi kalmamıştı ama Küçükmahsere Köyü’nde hâlâ zamanı geldiğinde kullanılmakta olan üç mahsere bulunuyordu. KÜÇÜK BİR ATÖLYE… Mahsere; fırını, toprağa gömülü bakır kazanı, ezme ve sıkma işleminin yapıldığı mengenesi olan havuzu ve dinlendirilme havuzu olmak üzere dört bölümden oluşuyor. Sadece zamanı geldiğinde yani eylül ayının tamamı ve ekim ayının ilk haftaları kullanılan mahsereler, köyün ortak malı sayılıyor. Herkes pekmezini yapacağı zamanı önceden belirleyip kullanabiliyor. İlk olarak üzüm, mengenesi olan büyük havuza konuyor. Havuzda lastik çizmelerle tepelenen üzüm bir taraftan da mengenede sıkılıyor. Çıkan üzüm suyu havuzdan bakır kazana akıyor. Bakır kazanda ilk kaynama işleminin ardından küçük dinlendirme havuzuna alınıp tortusu çökeltiliyor. Dinlenen pekmez tekrar bakır kazana alınıp kaynatma işlemi devam ediyor, tarifini yazının ileri kısmında daha detaylı yazacağım… Hazır olduktan sonra tenekelere konup saklanıyor. PEKMEZ MAHSERESİNDEN ÇIKAN LEZZETLER ÜZÜM PEKMEZİ Üzümler sıkma ve ezme işlemi için büyük havuza konulur. Üzerine ‘kaysak’ yani ‘boz bayır toprağı’ serpilir. Bu toprağın serpilmesinin nedeni üzümün sıkma işleminden sonra hem durulmasını, hem tabana çökmesini sağlamasıdır. Üzümün suyu Originally Arabic, ‘mahsere’ is the word for a place where specific types of food are extracted or pressed. We had an olive oil mahsere in our village in Kilis. I used to think mahsere was only for making olive oil. I have been to Gaziantep recently and I found out that mahsere is also used for making molasses. Since this method is not popular anymore, I jumped at the the chance to visit Ulumahsere and Küçükmahsere villages. Unfortunately there were no molasses mahsere in Ulumahsere but there were three active mahseres in Küçükmahsere. A SMALL WORKSHOP… A mahsere composes of four sections: the oven, the half-buried copper boiler, the pool for squeezing and pressing and the settling pool. Only used when the time comes, that is the entire september and the first week of october, mahseres are considered as the common property of the village. People can specify their dates to make molasses and use the mahsere. First, they put the grapes in the large pool with clamp. People wearing rubber boots step on the grapes while on the other side others are mangled too. Extracted juice is then poured into the copper boiler. After the first boil, the juice is transferred to the smaller pool for decanting. Then the molasses is poured in the copper boiler to continue the boiling process. I will be talking about the recipe more in the following sentences... Once it is ready, the molasses is stored in tin cans. DELICACIES MADE WITH MOLASSES MAHSERE GRAPE MOLASSES Grapes are put into the large pool for squeezing and pressing; ‘kaysak’ (grey soil from a hill) is sprinkled on them so that the grapes settle down once squeezed. HAZİRAN - JUNE 2014 75 ??????? | ??????????? sıkıldıkça havuzdan bakır kazana akar. Tamamı sıkıldıktan sonra bakır kazandaki pekmezin içine sütleğen bitkisi eklenir. Bunun nedeni ise sütleğenin pekmeze Küçükmahsereliler’in tabiriyle ‘bülbül sarısı’ rengini vermesidir. Kazana sütleğen eklendikten sonra bir taşım daha kaynatılıp dinlendirme havuzuna alınır. Bir saat dinlendirilen pekmezin hem tortusu dibe çöker hem de rengi berraklaşır. Tekrar kazana alınan pekmez 3 saat daha kaynatılıp kazandan alınarak tenekelere konulur. The juice flows into the copper boiler as the grapes are pressed. Once it is all done, they add euphorbia plant to the copper boiler to give ‘the color of nightingale’ to the molasses – as the locals of Küçükmahsere put it. The mixture is taken to the settling pool once it comes to a boil. After an hour, the molasses becomes clear with residue on the bottom. Then it is boiled again for three hours and poured in tin cans. DAMIZLIKLI PEKMEZ Hazırlanmış olan pekmez bir hafta dinlendirilir. Mahsereye tekrar gidilerek hazırlamış olan (ben tarifi 100 kilo hazır pekmeze göre vereceğim) 100 kilo pekmez bakır kazanda tekrar kaynatılır. İçine 1 kilo bal ve önceki seneden hazırlanan10 kilo damızlıklı pekmez ilave edilip matkapla karıştırılır. Mahsereciler matkaba karıştırma işlevi için özel bir uç takarak onu bir nevi mikser haline getirmişler. Ne kadar karıştırılırsa pekmezin rengi o kadar sararıp güzelleşiyor. Karışma işleminden sonra tahta kaplara alınarak saklanıyor. STOCK MOLASSES The molasses rests for about a week. I will be giving the following recipe for 100 kilos of molasses. Once it is rested, they go back to the mahsere and boil the molasses in the copper container again. One kilo honey and 10 kilos stock molasses, which was prepared beforehand in the previous year, are added to it and mixed with a drill. Mahsere makers have developed a kind of mixer by attaching a special bit to the drill. The more they mix, the clearer and yellow the molasses is. Now they can be stored in wooden containers. BASTIK Hazırlanan pekmez tekrar bakır kazana alınıyor. Kaynayan pekmeze nişe (nişasta) ile karıştırılmış pekmez ilave ediliyor. Nişeli karışım yedirilene kadar iyice karıştırılıp sıcakken kovalara dolduruluyor. Evlerin damına serilen çarşaflara kovalardaki pekmezler dökülüp tahta malalarla kalınlığı yarım santimetreden az olacak şekilde düzleştiriliyor. İki gün günde bekletilen (yani güneşte) bastığın daha sonra bir gün'süyük'te (yani çamaşır asar gibi sarkıtılarak) kuruması bekleniyor. Hazır olan bastık çarşaftan altı nemli bezle silinerek kolayca ayrılıyor. Makasla kesilip saklanacağı kaplara konuluyor. 76 HAZİRAN - JUNE 2014 SHEET MOLASSES In this recipe, the molasses is again taken to the copper boiler. Molasses mixed with starch is added to the boiling molasses. They mix the blend until it absorbs the mixture while hot. They spread sheets on the roofs of their houses and pour the molasses on these to level it down to less than half centimeter. This sheet form is then rested under the sun for two days and hung-dried the next day. They easily clean the molasses from the sheet with a damp cloth. The molasses is then scissored. PEKMEZLE YAPILAN TATLILAR DESSERTS MADE WITH MOLASSES Tariflerini Küçükmahsere’den edindiğimiz bu tatlılar sadece bu köyde değil neredeyse tüm Gaziantep ve çevre illerindeki köylerde de yapılıyor. These dessert recipes, which we have obtained from Küçükmahsere, are followed not only in this town but also in Gaziantep and its vicinities. ❍ŞİRİN TARHANA Dilme haline ya da bastık haline getirilen sıcak pekmeze bakır kazandan çıkarılmadan evvel simit (ince bulgur) veya kırık darı (kırık mısır) ilave edilip yaklaşık 30 dakika karıştırılarak pişirilir. Sıcak olarak tepsilere alınır. Sıcak servis edildiği gibi soğutulup şam tatlısı şeklinde kesilerek de sunulur... Ceviz içi konularak yapılan tarifi de vardır. ❍ ŞİRİN TARHANA Shaped into slices or sheets, the warm molasses meets ‘simit’ (fine bulgur) or pieces of corn before removing from the copper boiler. They mix it for about 30 minutes and pours on trays when hot. This delicacy that can also be prepared with walnuts is served warm or in slices, as in sambali. ❍ NİŞE HELVASI Pekmez tencerede kaynatılır. Diğer bir kapta bir miktar soğuk pekmez ve nişe (nişasta) karıştırılır ve kaynayan pekmeze ilave edilir. Bir tavada iyice yakılan zeytinyağı (yakılmasının nedeni acısının çıkmasıdır) helvaya yedirilir. İrmik helvası kıvamı ve pütürlüğü olana kadar karıştırılarak kaynatılır. Bize tarifi veren Teslime Teyze’nin tabiriyle “Muhtar ve Mahamed’in elini tut beni de üstüne at” şeklinde afiyetle yenir. ❍ NİŞE HALVA Boil the molasses in a pot. Mix some cold molasses and starch in another container and add this into the boiling pot. After burning the olive oil (so that its bitterness is gone), mix this into the halva. Stir and boil until it is like semolina halva. As Aunt Teslime, who gave us the recipe, puts it: “Hold the Mukhtar and Mahamed’s hand and throw me on it!” ❍ NEVSE ÇORBASI Bu çorba erkek çoçuğu doğuran loğusa kadınlar için hazırlanır. Yeterli miktarda pirinç bol suyla haşlanır. Pirinç lapa haline geldiğinde gerektiği kadar pekmez ilave edilerek bir taşım daha kaynatılır. Çorba gibi servis yapılır. ❍ NEVSE SOUP This soup is prepared for women who recently gave birth to a boy. Boil some rice in plenty of water. Cook until it becomes mushy; then add molasses and bring to boil one more time. Serve as soup. ❍ HAKIK Yeterli miktar pekmez tencereye konur. Tenceredeki pekmezin içine bolca küncü (kavrulmuş susam) konularak koyulaşıncaya kadar kaynatılır. Küçük parçalara ayrılıp soğutulup donması sağlanır. Şeker gibi sunulur. ❍ HAKIK Put some molasses and ‘küncü’ (roasted sesame) in a pot. Boil until it thickens. Cut into small pieces and let it cool. Serve as candy. ❍ BALKABAĞI REÇELİ Bu tarifte adı geçen kabak türünün ‘haylan kabağı’ olabileceğini de düşünüyorum. Kabak yıkanır ve soyulur. İnce dilimlendikten sonra kireçli suda bekletilir. 10 dakika sonra yıkanıp kaynatılan pekmeze atılır. Lal rengini alana kadar pişirilir. Kavanozlara konarak saklanır. ❍ PUMPKIN JAM I think this dessert can also be made with summer squash. Wash and peel the squash. Make thin slices and let them rest in hard water. Wash again in 10 minutes and add to the boiling molasses. Cook until its color is like a tulip’s. Store in jars. HAZİRAN - JUNE 2014 77 keşif| explore PONDICHERI Hindistan’daki küçük Fransa The little France in India Hindistan’da küçük bir Fransa var, adı Pondicheri… Yarımadanın güneyinde Tamil Nadu eyaletinde yer alan bu özerk bölge, yemyeşil doğası ve sıcak yerli halkıyla görülmesini tavsiye edeceğim bir bölge… Fransız kolonyal mimarisinin egemen olduğu bu bölgede, lüks aramak yerine hayatın içine girmenizi öneririm. Çok şey öğreneceksiniz! There is a little France in India and it is called Pondicheri... Located in Tamil Nadu on the south of the peninsula, this autonomous region is an ideal place to see for its verdant nature, French colonial architecture and friendly people. I recommend getting familiar with the daily life here instead of seeking after luxury. You will learn a lot! Yazı - By: Ayşin Mercan Albayrak 78 HAZİRAN - JUNE 2014 2006 Aralık ayında yine hayat beni Hindistan yollarına düşürdü. Air Arabia ile İstanbul-Sharjah aktarmalı olarak eski adı Madras yeni adı Chennai olan Tamil Nadu eyaletine gittim. Bu sefer de yalnız başına seyahat ediyordum ve üstelik katılacağım bir grup da yoktu. Bölgeye daha önce gitmiş bir arkadaşım sayesinde kalacağım oteli bulmuş, otelin ayarladığı taksiyle asıl gitmeyi planladığım küçük şehre geçişimi sağlamıştım. Şehirin zor söylenen uzun bir adı var, Tiruvannamalai ( Tiri-vanna- malay). Normal şartlarda sıradan hiçbir turistik yanı olmayan şehir, Avrupalı ruhsal gelişim eğitmenleriyle dolup taşıyordu. Şehir Hint felsefesini 70’lerde dünyaya tanıtan hippilerin uğrak yeriydi. Ramana Maharashi bölgede yaşamış ünlü bir guruydu ve Maharashi yaz aylarını Arunachala Dağı'ndaki mağaralarda geçirmişti. Bu dağ Hint tanrılarından Şiva’nın dünyadaki temsilcisi olarak kabul ediliyordu ve dağı ziyaret edenler hacı oluyorlardı. ‘ORMANIN KİTABI’ ANİMASYONU SANKİ… Yol boyunca etrafımızı yemyeşil tarlalar, iki tarafı, ağaçların ve dallarının birbirine karışmasıyla ağaçtan tünellerin içinden geçen yollar, dağların tepelerine kurulmuş eski kaleler, kalelere çıkan duvarlar sarmıştı. Ağaç dalları ve muz yapraklarından yapılmış evleriyle bu bölge sanki ‘Jungle In December 2006, life led me to India once again. I flied with Air Arabia over Sharjah to Tamil Nadu state, which was called Madras before and Chennai currently. This time I was traveling alone and I wasn’t going to join any groups. I found the hotel with the help of a friend who has been to the region before and I went to the smaller town by a taxi arranged by the hotel management. The city’s name has many letters and difficult to pronounce: Tiruvannamalai. There was nothing touristic about this city under normal conditions, while it was flocked with European mental development trainers. This city was the haunt of hippies who introduced the Indian philosophy to the world in the 1970s. Ramana Maharshi is a famous guru who lived here and spent his summers in the caves of Mount Arunachala. This mountain was considered as the universal representative of Indian goddess Shiva and whoever visited this mountain was announced a pilgrim. IT’S LIKE THE ANIMATION ‘JUNGLE BOOK’... Along the road we were surrounded by green fields on both sides, tree tunnels made up of the branches of many trees, ancient castles built on top of hills and their walls... Houses made of tree branches and banana leaves create an environment like in the animated movie ‘The Jungle Book’. As I was imagining Mowgli and his animal friends in this atmosphere, I saw a man climbing up a coconut tree. He was climbing so fast that he reached the top in only a HAZİRAN - JUNE 2014 79 keşif| explore Pondicheri ve Auroville, aynı zamanda alışkın olduğumuz lezzetleri bulma konusunda da oldukça fazla seçenek sağlıyordu. Lezzetli balıklar, et yemekleri, pizza restoranları oldukça popülerdi. Aslında Hindistan’a gidip bu tür yerlerde kalarak çok da bölgeyi, deneyimlemiş olmuyor insan, bir şeklide batıya adapte olmuş bu yerler dünyanın başka her yerinde bulanabilecek türden ama uzun süre bu bölgede seyahat edenler için alışkanlıklarına bir nebze de olsa geri dönmek iyi gelebiliyor. Pondicheri and Auroville offer numerous options for familiar tastes too. Delicious fish, meat dishes, pizzerias are quite popular. In fact, one can’t truly experience India by staying at these kind of places. These somehow westernized places can be found anywhere in the world, but still it feels good to get back to one’s regular habits even for a short time. Book‘ (Ormanın Kitabı) çizgi filminin içine düştüğümü hissettirdi. Mowgli ve hayvan arkadaşları köşe başından çıkacak gibi diye düşünürken birden Hindistan cevizi ağacına ayakları ve kollarıyla tırmanan bir adam gördüm. O kadar hızlı çıkıyordu ki, birkaç dakika içinde ağacın tepesine ulaşıverdi. Sonra etraftaki diğer ağaçlar dikkatimi çekti ve her birine tırmanan insanlar olduğunu fark ettim. Hindistan cevizinin hem yağı çıkarılarak yemeklerde kullanılıyor hem de yol boyunca Hindistan cevizi meyvesinin sütü tezgâhlarda satılıyordu. OTEL ODASINDA BİR YATAK BİR DE YASTIK HEPSİ O… Bu bölge ilk gittiğim Racastan’dan çok farklıydı, Udaypur’a göre daha yeşildi. Yemekleri de daha az acıydı ve bizim mutfağımıza daha yakındı. Arunachala Dağı’nın eteğinde kaldığım o küçük otel de bu güne kadar rastladığım en ilginç oteldi sanırım. Odada bir yatak ve yastıktan başka hiçbir şey yoktu. Neyse ki arkadaşım beni uyarmıştı, kendi çarşaf ve pikemi yanımda getirmiştim. Odada yaşadığım bir diğer sıkıntı da sıcak suyun olmamasıydı. Duş almak için bazı teknikler geliştirmek gerekti. Her sabah kahvaltı için gittiğim küçük köy kafesinde ailenin çocuklarının okula hazırlanışlarını görmek, Hintli kadınların evlerinin önünü 80 HAZİRAN - JUNE 2014 couple of minutes. Then the other surrounding trees grabbed my attention and I realized that other people are climbing up these too. Coconut and coconut oil are widely used in cooking. You can enjoy the coconut milk sold on stalls along the road. A HOTEL ROOM WITH JUST A BED AND A PILLOW This region was quite different than Rajasthan; way more green than Udaipur. And the food was less hot, more like the Turkish cuisine. The hotel I stayed at by the skirts of Mount Arunachala must be the most interesting one I have ever seen. There was nothing but a bed and a pillow in the room. Luckily, a friend warned me so I packed a blanket and sheets with me. Another problem was that there was no hot water in the room. I had to develop some techniques to take shower. Every morning I had my breakfast at a small village cafe; watching children getting ready for school, Indian women drawing mandalas on the ground in front of their homes, a branch of jasmine someone put on a cow dung, honking sounds, flower fragrances and the people smiling with their sparkling eyes. These beautiful things altogether made me not care about the hotel room’s situation. HAZİRAN - JUNE 2014 81 ??????? keşif| explore | ??????????? temizledikten sonra renkli boyalarla kapılarının önüne çizdikleri mandalalar, yolda inek pisliğinin üstüne bırakılmış bir yasemin, korna sesleri, çiçek kokuları ve ışıl ışıl parlayan gözleriyle gülümseyen Hintliler... Bütün bu güzellikler otel odasının durumunu umursamamama yetiyordu. BÖLGE HALKI BENİ PEK SEVDİ Bölge hem Müslümanlar’ın hem de Hindular’ın yaşadığı bir bölgeydi. Bu nedenle birçok dükkân sahibi “What is your good name Madame?” (Madam güzel adınız nedir?) dedikten sonra Ayşin’i duyunca “OOOO Ayşe…!” deyip yoğun tezahürat gösteriyorlardı. Bir hafta içinde küçük köyde nam salmıştım, Selam verenler, çaya davet edenler, kendisini tanıştıranlar olmaya başladı. Hatta orada tanıştığım İngiliz arkadaşım bu ilginin neden olduğunu sormak zorunda hissetmişti. Sık sık kullandığım üç tekerlekli arabanın sahibi karısıyla evinde yemeğe bile davet etmişti. Tabak yerine yeşil muz yaprakları üstünde servis edilen, yer sofrasındaki yemeğimizi çok severek yediğimi hatırlıyorum. DOLUNAYDA UZUN BİR YÜRÜYÜŞ Ama herhalde benim için en büyük sürpriz dolunay olduğu gün yapılan şenlikti. O gün köyde bir kalabalık olduğunu fark ettim ama çok da sorgulamadım. Akşam yemeğine giderken ana caddeye geldiğimde mantralar söyleyerek insanların akın akın bir yere gittiğini görüp neler olduğunu sorunca her dolunayda o köy de ve civar yerlerde yaşayanların Arunachala Dağı’nın etrafını dolanmak için 13 kilometre yol yürüdüklerini, bazılarınınsa gece dağa tırmanıp tepesinde sabahladığını öğrendim. Her zaman oturup, pirinç ekmeği ve çay içtiğim yol üstündeki lokantaya oturup önümüzden geçenleri izlemeye başladık. Bu yürüyüş sabaha kadar azalarak sürdü. Bir sonraki dolunayda bende aralarına katılıp aynı yürüyüşü yaptım, kaldığım köyden Triu’ya kadar yürüdüm. O kalabalığın arasında olmak anlatılmaz bir duyguydu. SİZ KALABALIK OTOBÜS NEYMİŞ BİR DE HİNDİSTAN’DA GÖRÜN! Arunachala’da bir ay kalıp, soğuk duş alma konusunda uzmanlaştıktan sonra orada tanıştığım arkadaşların da tavsiyesine uyarak Pondicheri’ye ve oradan da Auroville’e gitmeye karar verdim. Oraya gidecek başka arkadaşlarla 82 HAZİRAN - JUNE 2014 THE LOCALS LIKED ME MUCH Both Muslims and Hindus live in this region. This is why whenever a shopkeeper asked my name “What is your good name madame?” and I said “Ayşin...” they showed great cheering like “Oooh Aisha!” I simply became famous in a week in this small village; people waved greetings, invited me in for a cup of tea, introduced themselves to me. The English friend I made there had to ask about the reason of this interest in me. Even the owner of the three-wheeler I used frequently invited me to dinner at their place with his wife. I remember I enjoyed the food we had on banana leaves on a floor table. A LONG WALK UNDER THE FULL MOON I guess the biggest surprise for me was the festival they organized on the day of full moon. I noticed the crowd in the village that day but I didn’t question the situation at all. As I reached the main street to have dinner, I saw people gathering and singing mantras. Then I asked about it and found out that it is a tradition to walk 13 kilometers around Mount Arunachala on the day of full moon and that some people even climb the mountain and spend the night there. I went to the restaurant where I always eat rice bread and drink tea, and started watching the people. The walk continued until the morning. I joined them for the next full moon, I walked from the village to Triu. Walking with that crowd was an indescribable feeling. I BET THIS IS THE MOST CROWDED BUS I HAVE EVER TAKEN! After staying about a month in Arunachala and becoming an expert in taking shower under cold water, I took the advice of friends whom I met there, and decided to move on to Pondicheri first and then to Auroville. We took a taxi cab with some friends who were going to the same direction. We started out on a bir taksi tuttuk. Eskiden bizde de gördüğümüz KadıköyTaksim hattının arabalarına benzer eski model arabalarla uzun ve heyecanlı yolculuğumuza başladık. Bu bölgede de yine trafik insanın yüreğini ağzına getirecek cinstendi. Yolda yürüyen insanlar, bisikletliler, inekler, maymunlar ve manda arabalarıyla iç içe Pondicheri’ye ulaştık. Diğer seçenek ise otobüse binmekti ama cahil de olsam buna cesaret edemedim! İstanbul’daki en kalabalık otobüsünün 10 katı kalabalıklıktaydı otobüsler. Üzüm salkımları gibi insanlar otobüsün her yerinden sarkıyorlardı. Şanslı olanlar tepesinde oturabiliyordu ve ben daha önceki deneyimimi de hatırlayarak o kalabalığa girmemeye karar verdim. HİNDİSTAN’DAKİ KÜÇÜK FRANSA Pondicheri, 1960’lara kadar Fransız kolonisi olarak kalmış. 1960’larda koloni yönetimi kendi içinde bağımsız ancak dış işlerde Hindistan'a bağımlı olarak yönetilmeye başlanmıştı. Şehirde Fransızca da konuşuluyordu ve Hollanda, Portekiz ve Fransız mimarisi hâkimdi. İnternetten bulduğum otelde başka batılı turistler de kalıyorlardı ve o gece düzenlenen bir dans gösterisine beni de davet ettiler. Almanya’da balerinken buraya yerleşen bir kadının evinin salonunda yaptığı gösteri sanıyorum benim için unutulmaz anlardan biriydi. Hiçbir düzeneği olmadan, canlı söylenen bir mantra eşliğinde yapılan bu dans orada seyircilerin hepsini bambaşka bir dünyaya götürdü TSUNAMİNİN İZLERİ… Burada bir gece kalıp yine Fransızlar’ın yoğunlukla yaşadığı Aurovile geçtim ve deniz kenarında muz yapraklarından çatısı olan bir bungalovda kalmaya başladım. Hemen küçük bir motosiklet kiraladım ve düşe kalka bölgede dolaşmaya başladım. Bu bölgeye Fransızlar’ın yanı sıra İskandinavya’dan da turistler geliyormuş. Deniz kenarında long and exciting journey in vehicles that looked like the Kadıköy-Taksim cars we used to see in İstanbul. Traffic here was incredibly frightening here too. We reached Pondicheri driving with and through bicycles, cows, monkeys and calf carts. Another option was to take the bus but I couldn’t get myself to it even though I was still ignorant! The bus was ten times more crowded than the buses in İstanbul. People were leaning out of all parts of the bus like bunches of grapes. Lucky ones were those on top of the bus. I recalled my previous experience and decided not to go with the crowd. THE LITTLE FRANCE IN INDIA Pondicheri had been under French colonization until the 1960s. In the 1960s the colonial administration was independent in domestic and dependent to India in foreign affairs. French was the spoken language of the city and the architecture was led by the Netherlands, Portugal and France. Other tourists from the West were also staying at the hotel I found online. They invited me to the dance show of the night. This ‘living room performance’ by the German woman, who was a ballerina in her country, was one of the most memorable nights for me. Without any setup or mechanism, she danced to live mantra and carried us all away to another world. TRACES OF THE TSUNAMI… I stayed here for the night and in the morning traveled to Auroville that is mostly occupied by the French. I was staying in a bungalow by the sea; its roof was made of banana leaves. I rented a small motorcycle and muddled through the area. Other than the French, HAZİRAN - JUNE 2014 83 ??????? keşif| explore | ??????????? kaldığım küçük otelin ortak duşları vardı ve soğuk duş konusundaki engin tecrübem burada da işime yaradı. Sabah kalktığımda gördüğüm ve beni en çok şaşırtan şey, Hintliler’in sahili tuvalet gibi kullanmalarıydı. Dolayısıyla otelin önünden denize girmem çok da mümkün olmadı. Fransızlar'ın işlettiği Bodrum’daki beach club’ların hippi versiyonu olan bir yerden denize girmem gerektiğini öğrendim. Bölgede 2005 yılında yaşanan tsunaminin izlerini de görmek mümkündü. Birçok otel yeni yeni tamiratını bitirmişti. Sokaklarda sığınma ve yardım bölgelerinin adreslerinin yazdığı tabelalar hâlâ duruyordu. ALTERNATİF TIP HER YERDE… Bu bölgede alternatif terapi yöntemlerinin hemen hepsi uygulanıyordu. Hint tıbbı olan Ayurveda’yı uygulayan doktorlar ve masaj terapistlerini kolayca bulmak mümkündü. Ayrıca başka alternatif tedavi yöntemlerini uygulayan batılı terapistler de bu bölgeye gelip hem tatil yapıyor hem de dersler verip uygulamalar yaparak para kazanıyorlardı. Pondicheri ve Auroville, aynı zamanda alışkın olduğumuz lezzetleri bulma konusunda da oldukça fazla seçenek sağlıyordu. Lezzetli balıklar, et yemekleri, pizza restoranları oldukça popülerdi. Aslında Hindistan’a gidip bu tür yerlerde kalarak çok da bölgeyi, deneyimlemiş olmuyor insan, bir şeklide batıya adapte olmuş bu yerler dünyanın başka her yerinde bulanabilecek türden ama uzun süre bu bölgede seyahat edenler için alışkanlıklarına bir nebze de olsa geri dönmek iyi gelebiliyor. LÜKS ARAMAK YERİNE EMPATİ PEŞİNDE OLUN Bu yolculuğumda gördüğüm bizlerin tatil kültürünü sadece 84 HAZİRAN - JUNE 2014 Scandinavian tourists preferred this region too. There was a shared showering area within the motel I stayed at; I used my broad experience in taking shower under cold water. What surprised me the most when I woke up in the morning was that the Indian people used the beach as the toilet! So I couldn’t get myself to swimming in front of the hotel. I found out that I should be using the beach operated by the French – a hippie version of the beach clubs we have in Bodrum. One could easily see the traces of the tsunami that emerged here in 2005. Some hotels have finished renovational works only recently. The street signs with shelter and aid zone information were still there. ALTERNATIVE MEDICINE EVERYWHERE… Almost all methods of alternative therapy were applied in this region. One could easily find doctors and massage therapists with extensive knowledge in the Indian medicine, the Ayurveda. Therapists from the West who use other alternative treatment methods also come here to give lessons and have vacation. Pondicheri and Auroville offer numerous options for familiar tastes too. Delicious fish, meat dishes, pizzerias are quite popular. In fact, one can’t truly experience India by staying at these kind of places. These somehow westernized places can be found anywhere in the world, but still it feels good to get back to one’s regular habits even for a short time. SEEK EMPATHY INSTEAD OF LUXURY During this journey I saw how most of us limit the culture of holiday to luxurious hotels and holiday villages and lüks otel ve tatil köyleriyle sınırladığımız ve bununla birlikte gittiğimiz bölgeyi gerçekten hissetme, anlama ve özümseme şansını kaçırdığımızdı. Tanıştığım birçok batılı arkadaşım her yıl bu bölgeye geldiğini farklı şehirlerde kalıp farklı insanlarla tanıştıklarını söylüyorlardı. Sanıyorum geri kalmış her ülke gibi Hindistan da gelişme, modernleşme baskısını derinden hissediyor ve gün be gün kendi özelliği olan pek çok farklılığından vazgeçiyordu. Tatilimin uzun bir kısmını deniz kenarında palmiye ağaçları arasında yatarak geçirdikten sonra yine de İstanbul’a koşarcasına geldim. Ne kadar güzel olursa olsun insan kendi düzenini, evini dostlarını arıyor. Ancak aklım Pondicheri’de kaldı. Yine bir gün yolum düşerse Pondicheri’de daha çok kalmayı isterim. Bu yazıyı yazmak için hafızamı yoklayıp o günleri yeniden yaşarken buldum kendimi. Aslında bu yazdıklarım yaşadığım iki ayın sadece özeti her günü renkli, heyecanlı bazen de mistik olaylarla geçti. Artık Hindistan konusunda acemi olmadığımı düşünüyorum. eventually miss the chance of really feeling, understanding and digesting the places we visit. The friends I made who were from the West say that they come here every year, stay in different cities and meet different people. I guess, like every underdeveloped country, India too feels the pressure of progress and modernization, and gives up on its authentic differences day by day. I spent most of my holiday here resting under the palm trees by the sea. I eagerly came back to İstanbul. No matter how great the holiday was, I still missed my own routine, friends and family. But Pondicheri occupied my mind for some time. If I go there, I would love to stay there for a longer period this time. I found myself in the feeling those days as I recalled memories to write this article. Actually this is only a summary of the two months I spent there. Every day was colorful, exciting and mystical. I think I’m not ‘a rookie’ in India anymore. HAZİRAN - JUNE 2014 85 ???????| health sağlık | ??????????? Şişmanlığı önlemek için doğru beslenmenin püf noktaları Healthy dieting tips to avoid obesity Yazı - By: Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul - BNR-Nöralterapi Derneği Başkanı / President of BNR-Neural Therapy Association Modern çağın en büyük dertlerinden biri şişmanlık… Zira teknoloji öyle olanaklar sunuyor ki bize, artık hareket etmeye bile gerek duymadan neredeyse her işimizi oturarak yapıyoruz. Ama hareket etmememize rağmen bol bol yemek yemeyi ihmal etmiyoruz. Yani mesele bir aritmetik problemi kadar basit aslında… Kalori yakmadan bol bol kalori alırsak, tek bir sonuç çıkar karşımıza, aşırı kilolar! Obesity is one of the biggest problems of the modern age... Technology facilitates everything so conveniently that we do almost everything without even getting up from our seats. But we never pass over food. Actually, it is as simple as an arithmetical problem... The result of getting more calories than we burn is overweight! 86 HAZİRAN - JUNE 2014 Modernleşen, teknolojikleşen ve bir anlamda hızlanan yaşamımızda, hareketsizleşen tek bir şey var o da; insan! Temel fizik kanunudur; ‘Enerji hiçbir zaman kaybolmaz.’ Enerji dinamik bir dönüşüm içindedir. Rüzgarın enerjisi elektriğe; suyun hareket enerjisi güce… Ve kullanılamayan enerji de maddeye dönüşür. Amacım sizi çok fazla fizik, kimya kurallarıyla yormak değil; demem o ki yemeklerle aldığımız fazla (ihtiyacımızın üzerindeki) enerji (kalori) harcanamadığı zaman, yağa (maddeye) dönüşür. İşte günümüz şişmanlığının temel sebebi budur! In our world that is becoming more modern, technologic MODERN ÇAĞIN BİR SORUNU… AN ISSUE OF THE MODERN AGE... Bu söylediklerim daha çok büyük ve modern şehir yaşamları için geçerli, ama şişmanlık ve kiloyla verilen savaş da yine daha çok büyük şehir insanının takıntısı. İstanbul gibi bir şehirde; sabah erkenden kalkıyor ve işyerlerimizin kapısına kadar arabalarımızla gidiyoruz. Ya masa başı işlerimiz var ve sandalye tepesinde geçiriyoruz günümüzü ya da gün içi gidilecek olan yerlere yine kapımıza kadar gelen arabalarımızla ulaşıyoruz. Akşam eve dönüş saatleri geldiğinde de yine arabalarıma biniyoruz ve asansöre en yakın yere park edip evimizin kapısına kadar asansörle çıkıyoruz. Bu ve benzeri hareketsiz geçen günün ardından muhtemelen geç saatlerde bol kalorili yemeklerle sonlandırıyoruz günümüzü. These go for the big and modern city life, but obesity and the fight against weight is the obsession of big city people too anyway. In İstanbul, some of us get up early and go to work by car. Most of the time it is a desk job and requires sitting on a chair all day; or we drive to places door to door. We get in our cars in the evening, drive home and park it near the elevator; then use the elevator to get to our door. After this motionless day maybe we even consume large calories and go to bed. BASİT BİR ARİTMETİK PROBLEMİ!.. Lifestyles, conditions, habits, preferences, obligations and almost all items on this brief example make a separate discussion topic actually. But there is this fact: If we keep getting more calories than what our biological functions need to maintain, we gain weight in parallel to getting aged. And then we start hearing ourselves saying one of these sentences: “I used to eat even more than this in the past, but I didn’t gain weight”, “Nothing has changed in my life but I’m gaining weight.” Gaining weight and obesity is an extensive subject – may be one that involves psychology quite a lot. I will be talking about this following point in my next articles about obesity: Modern medicine ignores many factors like food hypersensitivity, intestinal flora disorders, intestinal fungus and heavy metal pollution. Yaşam şekilleri, koşullar, alışkanlıklar, tercihler, zorunluluklar ve bu kısa örnekteki hemen her madde ayrı bir tartışma konusu aslında. Ama şöyle bir gerçek var; yaşamsal fonksiyonlarımızın devamı için gerekli olan bazal enerjimizin ve harcadığımız enerjinin sürekli olarak üzerinde kalori alırsak eğer, düzenli olarak yaş almamıza paralel olarak da kilo alırız. Ve şu söylemler oturur konuşmalarımıza:”Ben eskiden de bu kadar hatta daha çok yerdim ama kilo olmazdım” ya da “ Hayatımda değişen bir şey yok ama kilo alıyorum”… Kilo almak ve şişmanlık çok geniş bir konu, içinde psikolojinin belki de en çok yer aldığı bir konu. Şişmanlık konusunun içerisinde daha sonraki yazılarımda anlatacağım; besin duyarlılığı, bağırsak flora bozukluğu, bağırsak mantarı varlığı, ağır metal yükleri gibi pek çok etken de var modern tıp tarafından göz ardı edilen. HAREKET ETMEK İLK ADIMDIR! Ben bu yazıda sadece temel fiziksel bir kanun uzantısında ve bir hekim olarak en yalın şekilde şunun altını çizmek istiyorum. Hareket edin! Sağlıklı bir yaşam için temel ihtiyaçlarımız var: Bunlar sağlıklı ve dengeli beslenmek, bol su tüketmek, sağlıklı uyku uyumak ve düzenli olarak egzersiz yapmak. Haftada en az üç gün düzenli egzersiz yapmayı öneriyoruz. and fast in a way, the only thing that becomes inactive is the man! It’s the simple rule of physics: ‘Energy never dies.’ Energy is in a dynamic transformation. The wind becomes electricity; motional energy becomes power... And unused energy becomes matter. I don’t mean to bore you with physics and chemistry; what I really mean is the excess (more than we need) energy (calories) we take in during meals turns to fat (matter) if not used. This is the main reason of obesity in our day! A SIMPLE ARITHMETICAL PROBLEM MOVING IS THE FIRST STEP! As a doctor, I would like to simply highlight in this article this basic physical law: Get moving! We have some basic needs to lead a healthy life: Eating healthy, drinking plenty of water, sleeping well and exercising regularly. We recommend exercising three days a week. Not everybody has the opportunity to go to a gym or a pool, so walking may be a good choice. By walking I mean a half-hour HAZİRAN - JUNE 2014 87 ???????| health sağlık | ??????????? Ama herkesin spor salonlarına ya da yüzme havuzlarına gidecek durumu olmayabilir. Ama herkesin yürüyüş imkânı olduğunu düşünüyorum. Günde en az yarım saat yürümekten bahsediyorum. Ancak spor kıyafetleriyle, sağlıklı yaşam hedefiyle yapılan yürüyüşten bahsediyorum. Ve bana kalırsa bu yürüyüş haftanın her günü yapılmalı. Çünkü hepimizin özverili ve koşuşturma dolu yaşamları içerisinde kendisine ayıracağı en az yarım saati olması gerektiğine inanıyor ve öneriyorum. Hadi bunu da yapamıyorsanız eğer, hiç değilse araba bağımlı yaşamlardan kurtulmaya çalışın. Arabanızı işyerinize biraz uzak bir yere park edin ya da otobüsten bir durak önce inin, otoparkta uzak bir yere bırakın, gün içişlerinizde yürüyerek gitmeye çalışın… Oturduğumuz yerden, gönlümüzce yiyerek sağlıklı olamayız… BESLENMEYE DAİR BİRKAÇ ÖNERİ! Yiyecek-içecek sektörü, her ülkenin kendi üretimine ve mutfağına göre değişen temel bir pazardır. Tüm canlıların yaşamlarının devamı için gerekenler; oksijen, besin ve su... Sağlıklı yaşam bu temel ihtiyaçların temini kadar, denge, miktar ve kalitesine de bağlıdır. Sağlıklı beslenme dediğimiz zaman kast edilen aslında dengeli ve dönüşümlü beslenmedir. Her yerde, her kaynakta, her söylemde bahsedilir; “Sağlıklı beslenin! Dengeli beslenin!” Ama nasıl?... Basit düşünelim, evinizde bir bitki yetiştireceksiniz ya da bir hayvan. İlk düşündüğünüz şey nasıl sulanacağı ya da ne yiyeceği olur. Baktığımız canlılara gösterdiğimiz bu özenin çok fazlasını bir ömür boyu kendimize göstermemiz gerekir. "Bir ömür boyu" diyorum çünkü hastalanıp da sağlığımızı kaybettikten sonraki sağlıklı beslenme çabaları çok anlamlı olmuyor malasef! SAĞLIKLI BESLENME İÇİN ÖNERİLER SUGGESTIONS FOR HEALTHY DIETING ❍ Beyaz un yerine tam tahıl unları ve mamulleri seçin. ❍ Beyaz şeker ve beyaz şeker içeren tüm gıdalardan uzak durun. ❍ Beyaz şeker yerine kahverengi şeker kullanın. ❍ Yiyeceğiniz yemeklerin miktarına dikkat edin. ❍ Doyduğunuz anı kollayın, her ne yiyorsanız da doyduğunuzu fark ettiğiniz an bırakın. ❍ Çok geç saatlerde yememeye özen gösterin. ❍ Yemek yerken su içmeyin. ❍ Fastfood! Sanırım söylenebilecek bir şey yok bu konuda… ❍ En önemlisi sağlıklı olan bu besin gruplarını dönüşümlü olarak tüketmeyi alışkanlık haline getirin. ❍ Prefer whole grain flour and products instead of refined variations. ❍ Stay away from whitened sugar and its derivatives. ❍ Use brown sugar. ❍ Watch out the amount of your meals. ❍ Look for the sense of satisfaction. Stop eating whenever you feel full. ❍ Try not to eat at small hours. ❍ Don’t drink water during meals. ❍ Fast food? I don’t think there’s anything left to say about that! ❍ Most importantly, make it a habit to consume these healthy food groups alternatively. 88 HAZİRAN - JUNE 2014 sportive activity in appropriate clothes and shoes. And I think this exercise can be done every day of the week. Because I believe (and recommend) that we all have at least 30 minutes to spare for ourselves during our very busy days. If you still find this undoable, then at least try to break from the habit of going everywhere by car. Park your car a little farther than your door or get off the bus one stop before your destination, run errands on foot... We just can’t eat what we desire, keep sitting and be healthy all at once... A FEW DIET SUGGESTIONS Food-beverage sector is the fundamental market of each country depending on their production and cuisine. All beings need oxygen, food and water to live. Healthy life depends on balance, amount and quality of these as much as on supply. Healthy dieting refers to a sustainable and balanced diet. “Eat healthy!” “Keep a balanced diet!” These expressions are everywhere; but how to really do these? Let’s think. You will soon get a pet or a plant for your house. First thing you would consider would be how to water or feed them. We should care for ourselves throughout a lifetime as much as we do for our pets and plants. I emphasize on ‘through a lifetime’ because attempts to eat healthy after becoming ill doesn’t make much sense, unfortunately! HEALTHY DIETING SHOULD BE TAUGHT IN SCHOOLS! A person’s diet is their habit. Various factors influence our diet such as family, region, personal preferences, SAĞLIKLI BESLENME DERS KONUSU OLMALI Beslenme bir alışkanlıktır. Beslenmeyi, ailesel, yöresel, kişisel, bilgi, görgü ve maddi etkileyen çok sayıda faktör vardır. Madem ki sağlıklı yaşam için ya da hastalıklardan uzak olabilmek için beslenme önemli, o zaman halkımızın bu konuyu öğrenmesinde biz hekimlere önemli bir görev daha düşmekte. Bize danışan herkese ama öncelikle hastalarımıza, beslenmeleriyle ilgili bilgi vermemiz gerekir. Her hastamıza, hiç yılmadan, hiç usanmadan… Hatta okullarda sağlıklı beslenme ayrı bir ders konusu olarak anlatılmalıdır. Eğitimle başlar sağlık; işte o zaman bugünkü gibi her sayfada her dergide her kanalda söylenenlerle daha az karışır kafalar. ÇOK DEĞİL ÇEŞİTLİ YEMEK… Sağlıklı beslenmeden anlamamız gereken; değişimli ve dönüşümlü olarak her besin grubunu tüketmektir. Besin grupları ise bilindiği üzere; proteinler, karbonhidratlar ve yağlardır. Bu hep söylenir yazılır da ben 20 seneye yaklaşan hekimlik hayatımda şunu gördüm ki; bu isimleri biliyoruz ama neyin karbonhidrat, neyin protein olduğunu bilmiyoruz. Çok genel bir sınıflama yaparsak, tahıl, tahıl ürünleri, şeker ve türevleri karbonhidrattır; et, süt ve hayvan ürünleri ise proteindir. Bakliyatlar ise doğal karbonhidrat ve protein yapısındadırlar. RAFİNE ÜRÜNLERDEN UZAK DURUN! Hangi besin gruplarında nelerin olduğunu anlatmaktansa uzak durmamız gereken besin gruplarını akılda tutmak daha kolay olacaktır. Beslenmemizden katı bir şekilde uzak tutmamız gereken besinlerin başında rafine gıdalar özellikle rafine yani işlem görmüş, doğallığını yitirmiş, faydası kalmamış olan karbonhidratlar gelmektedir. Bunlar da başlıca beyaz un, beyaz şeker ve tüm alkollerdir. Gerek kronik hastalıkların, ağrılı tabloların, alerjilerin, sindirim sistemi hastalıklarının (kabızlık, gaz, ülser, reflü vb) ve şişmanlık hastalığının tedavisinde ilk adımı siz kendiniz atın ve rafinasyondan uzak beslenin. Farkı önce siz göreceksiniz. DOĞAL, DÖNÜŞÜMLÜ VE ÇEŞİTLİ BESLENME Uzak durmamız gerekeni vurguladık. Yapmamız gereken de doğada bulunan onca çeşit doğal sebze, meyve, bakliyat, tahıl grubundan dönüşümlü olarak tüketmek. Doğal bir besin grubu bile olsa her gün her öğün yemek de dönüşümlü beslenme tanımına uymaz. Meyvelerin içeriği de karbonhidrattır ama doğal karbonhidrattır. Meyve şekerinin adı früktozdur. Ancak sağlıklı diye çok miktarda tüketilen früktoz da glükoza dönüştüğü için ve hem de yapısı gereği sağlıklı olmaktan çıkar. Doğal, dönüşümlü ve çeşitli beslenme dahilinde gerekli vitamin ve mineralleri de almış oluruz. Bu durumda dışarıdan hazır vitamin mineral tabletlerine de gerek kalmaz. experience and financial situation. Since diet is a major part of leading a healthy and long life, then we, doctors, should undertake the duty of informing people on the subject. Doctors’ knowledge on healthy dieting should be available to our patients being in the first place, to any person who consults us. Without getting tired or bored of it... Furthermore, healthy dieting should be taught in schools. Wellness starts with education, which would avoid people to get confused by all the information on magazines, TV channels, etc... VARIETY OF FOOD, NOT PLENTY What we should understand from healthy dieting is the consumption of alternative food groups. Proteins, carbs and fat are the main food groups, as is known. During the last 20 years of my life as a doctor, I observed that we know the names very well but we don’t know which food contains these. In broad terms, carbs are grains, cereal products, sugar and its derivatives; proteins are meat, milk and animal products. Legumes are natural carbs and proteins. KEEP AWAY FROM REFINED PRODUCTS! It might be easier to keep in mind the types of food we must avoid rather than talking about food groups. Refined goods – especially processed, unnatural, unavailing carbs – are the first group we should strictly avoid. This group includes whitened flour, sugar and all kinds of alcohol. Take the first step in treating chronic diseases, aches, allergy, digestive system diseases (constipation, ulcer, reflux etc.) and stay away from refined products. You will feel the difference. NATURAL, ALTERNATE AND DIVERSE DIETING We have emphasized on what we should avoid. All we need to do now is to choose our food alternatively among natural food groups such as vegetables, fruits, grains... Eating from the same food group every day – even if it’s very healthy – does not comply with the definition of alternate dieting. Fruits contain carbohydrate too but naturally. Fructose is the name of fruit sugar. However, fructose turns to glucose if consumed too much, which makes it harmful to health. Consuming a balanced amount of fruits would also provide us with the vitamin and minerals we need. This way the problem of obtaining medical vitamin tablets would be eliminated. HAZİRAN - JUNE 2014 89 diş sağlığı | dental healty SMILE MAKEOVER Estetik gülüşler için bütünsel çözüm A total solution to have a pretty smile Yazı - By: Güzin Kırsaçlıoğlu Gülüşünüzü yeniden tasarlamak mümkün… Diş hekimliği bu konuda çok önemli gelişmeler kaydetmiş bulunuyor. ‘Smile makeover’ denen ‘gülüşün yeniden tasarımı’ karmaşık bir süreç… Sadece dişlerin düzeltilmesiyle sınırlı değil, aynı zamanda ağız ve dudak yapısına da müdahale edilebiliyor. It is possible to redesign your smile… Dentistry has come a long way on this matter. Redesigning of smiles called as ‘smile makeover’ is a complex process... It is not limited to just fixing the teeth, also the mouth and lip structure can be treated too. İnsan ilişkilerinde iyi hitabet, iyi bir görünüm, bakım kadar önemli bir temastır gülümseme… Hatta ilk kez tanıştığınız kişiler açısından sizin ilk tebessümünüz, kişiliğiniz açısından bir ipucu oluşturur. Yani gülümseme, sadece bir estetik meselenin ötesinde sosyal bir meseledir de… ‘Smile makeover’, gülümsemenin yeniden tasarlanmasıdır. Gülümsemenin yeniden tasarlanmasını isteyen kişiyle, hekimin beraber karar vererek gerçekleştirdikleri yeni tasarımdır. Bu tasarıma geçmeden önce kişinin detaylı fotografları alınır. Hatta 90 HAZİRAN - JUNE 2014 Smile is an important way of personal contact, like a good speech, a decent look and being well groomed. From the point of the people you meet for the first time, your first smile gives a clue about your personality. So beyond being an aesthetic issue, a smile is also a social issue... ‘Smile makeover’ is the redesigning of the smile. It is a design that comes to life by the mutual decision of the dentist and the person who wants a new smile. Before starting the designing process, the patient's detailed photos are taken. Moreover, videos are recorded while talking in order to see the position of the teeth to the face. As result of konuşurken dişlerinin yüze göre konumunu görmek için videoları çekilir. Bu resim ve videoların sonucunda kişinin gülümsemesi ve dişlerinin görüntüsündeki problemler tespit edilir. Problemin kaynağını tespit etmek ve yeni gülümsemeyi tasarlamak için kişinin gülümsemesinin nesinden memnun olmadığına bilmek gerekir. ✔ Dişlerin rengi mi? ✔ Dişlerin büyüklüğü ve şekli mi? ✔ Dişlerin birbiriyle olan konumu mu? ✔ Dişlerin dişetiyle uyumu mu? ✔ Yanaklardaki sarkma ve deformasyon mu? ✔ Çenenin konumu mu? ✔ Dudağın şekli mi? ✔ Dudak üstündeki kırışlık ✔ Dişin orta hatla olan ilişkisi mi? Yani kişinin yüz özellikleri, mevcut dişlenme ve gülümsemesinde rol oynayan unsurlar tam ve geniş these photos and videos, the problems in the smile and the look of the teeth are identified. To determine the source of the problem and to design the new smile, it is necessary to know exactly what makes the person unsatisfied with his/her smile. ✔ Color of teeth? ✔ Size and shape of teeth? ✔ Position of teeth? ✔ Cohesion of teeth and gum? ✔ Sagging and deformation of cheeks? ✔ Position of jaw? ✔ Shape of lips? ✔ Wrinkles on top of lips? ✔ Relation of teeth with middle line? So, a person's facial features, elements that play a role in the existing dentition and smile are considered in a complete and comprehensive manner. New teeth structure must suit the facial structure. HAZİRAN - JUNE 2014 91 diş sağlığı | dental healty kapsamlı değerlendirilir.Yeni diş yapısı mutlaka yüz yapısına uygun olmalıdır. SADECE DİŞLERE YAPILAN MÜDAHELE YETMEZ Diş hekiminin sanatsal yeteneği, diş teknisyeninin becerileri, hasta hekim ve diğer uzmanların uyumuyla çalışılması gereken bir konudur. Bazen dişler güzel yapılsa da dudakları ince olan bireyde bu dişler güzel gözükmeyebilir. Bu nedenle gülüşün yeniden tasarlanmasında dudaklara dolgu uygulaması da yapmak gerekir. Ayrıca gülerken diş etlerinin fazlaca gözüktüğü durumlarda dişeti düzenlemesinin yanı sıra botoks uygulamalarıda yapılabilir. Gülüşün yeniden tasarlanmasında özellikle 40 yaş sonrasında dişlerin uzunluklarıyla oynanarak yüzdeki deformasyonlar giderilir. 10 yaş gençleşmeyi sağlayan bu uygulama dudak kenarlarında çökmeyi ve gıdığın sarkmasını da ortadan kaldırır. Dişler alt yüz bölgesine destek olan en önemli yapıdır. Dişlerin zamanla aşınması destek olduğu dudak dokusunda deformasyona yani incelmesine sebebiyet verir. 1 mm diş boyunda kısalma 3 mm yumuşak dokuda kayba neden olur. Bu demektirki 1 mm diş dokusuna yapılan ekleme 3 mm... Bazen bir kalıcı makyaj uzmanı dudaktaki eğriliğin giderilmesinde yardımcı olabilir. Çünkü dudağın orta hattındaki eğrilik tüm yüz kriterlerine uygun yapılsa dahi kişinin dişlerinde eğrilik varmış gibi gösterebilir. Ya da çok incecik bir dudağa sahip bir kişide çok büyük gözüken diş yapısını ne kadar küçültseniz de örtmeyeceğinden gülümsemede dişler büyük gözükebilir. Bu nedenle diş yapımına paralel dudağa yapılacak dolgu ya da gülüşü bütünleyebilir. DUDAK YAPISI BÜYÜK ÖNEM TAŞIR Dudak diş yapımında oldukça büyük bir öneme sahiptir. İyi bir resim iyi bir çerçeveyle kendini gösterir. Bu nedenle dudağın gülümseme esnasında geçtiği hat ön santral dişlerin dişetiyle birleştiği yerin hemen üzerinde olmalıdır. Sabancı çenesi diye bilinen alt çenenin üst çeneye oranla çok olduğu görüntüde estetik açından sakınca oluşturulur. Diş restorasyonlarının yanı sıra çene ucuna da müdahale etmek gerekir. Yaşlı hastalarda (tam dişsiz) protez yapımında beklentinin yüzün toparlaması olduğunda; yapılan total proteze ek olarak yanak kısımlarına da dolgu yapılması gerekebilir. Bu yanak kısımlarındaki mevcut sarkmanın adeta estetik bir ameliyat geçirmesini sağlayacak kadar toparlamasını sağlar. DENTAL TREATMENT MAY NOT BE ENOUGH The dentist’s artistic ability, dental technician's skills, patient compliance with the physician and other specialists are matters to be worked on. Sometimes, even when the teeth are made nice, these teeth may not look good on a person with thin lips. Therefore, in redesigning the teeth, it is necessary to do lip filling too. Also, in cases when gums look excessive while smiling, Botox treatment may be applied as well as gum formation. When redesigning your smile, especially after the age of 40, deformations of the face are removed by changing the length of the teeth. This application provides 10 years of age rejuvenation and eliminates collapse in lip edges and sagging in jowl. Teeth are the most important structures that support lower facial region. Abrasion of teeth causes deformation, in other words, thinning of lip tissue that it supports. It causes 1 mm of shortening in tooth length and 3 mm loss in soft tissue. That means 3 mm is added to 1 mm dental tissues... Sometimes a permanent makeup expert can help in eliminating the curvature on lips. Because the curvature in the middle line of the lips may cause the teeth seem crooked even if the whole face is done according to all the criteria. For a person with very thin lips, no matter how far we minimize the teeth structure that looks big, the lips still can't cover the teeth when smiling and they look very big. Therefore, lip filling parallel to tooth fixing can complete the smile. LIP STRUCTURE IS OF GREAT IMPORTANCE Lips have great importance in making of the teeth. A good picture shows itself in a good frame. Therefore, the line that the lips follow when smiling must be just above the place where front central teeth meet the gum. Known as ‘Sabancı jaw’, the look of the jaw in which the lower jaw is larger than the upper one is also aesthetically unfavorable. It is necessary to treat the gonion in addition to dental restorations. In elderly patients (toothless) when the expectation in making of the dental prosthesis is recovery of the face, in addition to the total prosthesis made, cheek filling may be needed too. This enables the existing sagging in cheeks recover so successfully that the patient may have plastic surgery. ‘Gülüşün tasarımı’na geçmeden önce kişinin detaylı fotografları alınıyor. Hatta konuşurken dişlerinin yüze göre konumunu görmek için videoları çekiliyor. Bu resim ve videoların sonucunda kişinin gülümsemesi ve dişlerinin görüntüsündeki problemler tespit ediliyor. Ardından diş hekimiyle kişi arasında bir görüşme yapılıyor ve ‘yeni bir gülüş’ için gerekli işlemler başlıyor. Before starting the ‘smile makeover’, the patient’s detailed photos are taken. Moreover, videos are recorded while talking in order to see the position of the teeth to the face. As result of these photos and videos, the problems in the smile and the look of the teeth are identified. Then the dentist and the patient have a meeting and the essential procedures start for ‘a new smile’! 92 HAZİRAN - JUNE 2014 HAZİRAN - JUNE 2014 93 ??????? | ??????????? DEVLET HAVA MEYDANLARI İŞLETMESİ TÜRKİYE HAVALİMANLARINDAN TÜRKİYE HAVALİMANLARINDAN HAVAALANLARIDAN YERLİ YERLİ HAVAYOLU HAVAYOLU TAŞIYICILARININ TARİFELİ TARİFELİ DIŞ DIŞ HAT HAT UÇUŞ NOKTALARI Kaynak : 2011 Yerli Havayolu Taşıyıcıları Kaynak: 20 Kasım 2012 tarihli SHGM kış tarifesi esas alınarak hazırlanmıştır. Tarifeli TarifeliDış DışHat HatUçuş UçuşNoktaları Noktaları Yaz Tarifesine Göre Hazırlanmıştır. ADANA ADANA ADANA DUSSELDORF LEFKOŞA-ERCAN FRANKFURT LEFKOŞA-ERCAN KÖLN LEFKOŞA MÜNİH STUTTGART ANKARA ANKARA AMSTERDAM AMSTERDAM BAĞDAT BAĞDAT BRÜKSEL BRÜKSEL DUSSELDORF DUSSELDORF ERBİL ANKARA ERBİL FRANKFURT FRANKFURT KÖLN AMSTERDAM KÖLN LEFKOŞA-ERCAN BAKÜ LEFKOŞA-ERCAN MOSKOVA-VNUKOVO BERLİN-SCHONEFELD MOSKOVA-VNUKOVO SOCHİ BRÜKSEL SOCHİ STUTTGART CİDDE STUTTGART DUSSELDORF TAHRAN TAHRAN FRANKFURT VİYANA VİYANA HAMBURG KOPENHAG KÖLN LEFKOŞA LINZ LONDRA-STANSTED MOSKOVA-DOMODEDOVO MÜNİH STOKHOLM STUTTGART TAHRAN VİYANA ANTALYA ANTALYA ANTALYA AMSTERDAM BASEL BASEL BAKÜ BERLİN-TEGEL BERLİN-TEGEL BASEL CENEVRE CENEVRE BERLİN-SCHONEFELD DRESDEN BERLİN-TEGELDRESDEN DUSSELDORF DUSSELDORF BREMEN FRANKFURT FRANKFURT CENEVRE GRAZ DORTMUND GRAZ HAMBURG DRESDEN HAMBURG KOPENHAG DUSSELDORF KOPENHAG KRASNODAR ERFURT KRASNODAR LEFKOŞA-ERCAN FRANKFURT LEFKOŞA-ERCAN LEIPZIG FRİEDRİCHSHAFEN LEIPZIG LINZ HAMBURG LINZ MOSKOVA-VNUKOVO KAZAN MOSKOVA-VNUKOVO MÜNİH KİŞİNEV MÜNİH NURNBERG KOPENHAG NURNBERG SALZBURG KÖLN SALZBURG STOKHOLM KRASNODAR STOKHOLM STUTTGART LEFKOŞA STUTTGART VİYANA LEIPZIG VİYANA ZÜRİH MANCHESTER ZÜRİH MOSKOVA-SHREMETYEVO MUNSTER MÜNİH NOVOSIBIRSK NURNBERG PADERBORN BRÜKSEL BRÜKSEL ROSTOK ESKİŞEHİR ESKİŞEHİR GAZİANTEP GAZİANTEP ST.PETERSBURG STOKHOLM LEFKOŞA-ERCAN STUTTGART LEFKOŞA-ERCAN UFA VİYANA YEKATERİNBURG LEFKOŞA-ERCAN ZÜRİH LEFKOŞA-ERCAN HATAY HATAY 94 HAZİRAN - JUNE 2014 BODRUM AMSTERDAM BAKÜ LEFKOŞA LONDRA-GATWICK LONDRA-STANSTED DALAMAN AMSTERDAM LEFKOŞA LONDRA-GATWICK ELAZIĞ DUSSELDORF FRANKFURT ESKİŞEHİR BRÜKSEL GAZİANTEP FRANKFURT LEFKOŞA STUTTGART HATAY LEFKOŞA İSTANBUL ABU DHABİ ADİSABABA ALMATI AALBORG AALBORG AMMAN ABİDJAN ABİDJAN AMSTERDAM ABU DHABİ ABU DHABİ ASTANA ACCRA ACCRA AŞKABAT ADEN ADEN ATİNA ADİSABABA ADİSABABA BAĞDAT ALMATI ALMATI BAHREYN AMMAN BAKÜ AMMAN AMSTERDAM BANGKOK AMSTERDAM ASTANA BARSELONA ASTANA AŞKABAT BASEL AŞKABAT ATİNA BASRA ATİNA BAĞDAT BATUM BAĞDAT BAHREYN BELGRAD BAHREYN BAKÜ BERLİN-TEGEL BAKÜ BANGKOK BEYRUT BANGKOK BARSELONA BIRMINGHAM BARSELONA BASEL BİNGAZİ BASEL BASRA BİŞKEK BASRA BATUM BOLONYA BATUM BELGRAD BOMBAY BELGRAD BERLİN-SCHONEFELD BRÜKSEL BERLİN-SCHONEFELD BERLİN-TEGEL BUDAPEŞTE BERLİN-TEGEL BEYRUT BÜKREŞ BEYRUT BILLUND CENEVRE BIRMINGHAM BILLUND CENOVA BİLBAO BIRMINGHAM CEZAYİR BİNGAZİ BİLBAO CİDDE BİŞKEK BİNGAZİ DAKAR BOLONYA BİŞKEK DELHİ BOMBAY BOLONYA DNİPROPETROVSK BREMEN BOMBAY DOHA BRÜKSEL BREMEN DONETSK BRÜKSEL İSTANBUL İSTANBUL BUDAPEŞTE BUDAPEŞTE BUENOS DUBAİ AIRES BUENOS AIRES BÜKREŞ DUBLİN BÜKREŞ CAKARTA DUSSELDORF DUŞANBE CAKARTA CAPE TOWN ENTEBBE CAPE TOWN CENEVRE ERBİL CENEVRE CENOVA FRANKFURT CENOVA CEZAYİR GOTHENBURG CEZAYİR CİBUTİ GUANGZHOU CİBUTİ CİDDE HALEP CİDDE DAKAR HAMBURG DAKAR HANNOVER DAKKA DAKKA HARTUM DAMMAN DAMMAN HELSİNKİ DAR ES SALAAM DAR ES KONG SALAAM HONG DELHİ DELHİ ISLAMABAD DNEPROPETROVSK DNEPROPETROVSK İSKENDERİYE DOHA DOHA JOHANNESBURG DONETSK DONETSK KABİL DOULA KAHİRE DOULA DUBAİ KARACI DUBAİ DUBLİN KAZABLANKA DUBLİN DURTMUND KAZAN DURTMUND DUSSELDORF KIEV DUSSELDORF DUŞANBE KİŞİNEV DUŞANBE EDINBURG KOPENHAG EDINBURG ENTEBBE KÖLN ENTEBBE ERBİL KUVEYT ERBİL ERCAN LAGOS FRANKFURT ERCAN LEFKOŞA GENCE FRANKFURT LİZBON GOTHENBURG GENCE LJUBLJANA GUANGZHOU GOTHENBURG LONDRA-HEATHROW HAMBURG GUANGZHOU LOS ANGELES HANNOVER HAMBURG L’VIV HARTUM HANNOVER LYON HELSİNKİ HARTUM HELSİNKİ HO CHI MINH CITY HO CHI MINH CITY HONG KONG HONG KONG MADRİD HURGADA HURGADA MALAGA ISLAMABAD ISLAMABAD İSKENDERİYE MANCHESTER İSKENDERİYE JOHANNESBURG MARAKESH JOHANNESBURG KABİL MEDİNE KABİL MEŞHED KAHİRE KAHİRE KARACI MİLANO KARACI MİNSK KAZABLANKA KAZABLANKA KAZAN MOSKOVA-SHREMETYEVO KAZAN MUSKAT KHARKIV KHARKIV MÜNİH KIEV KIEV NAIROBI KILIMANJARO KILIMANJARO KINSASA NAIROBI-DAR ES SALAAM-NAIROBI KINSASA NAPLES KİEV KİEV NECEF KİGALİ KİGALİ KİŞİNEV NECEF-BASRA KİŞİNEV NEWYORKKOPENHAG KOPENHAG KÖLN NİCE KÖLN KRASNODAR NURNBERG KRASNODAR ODESSA KUVEYT KUVEYT OMSK LAGOS LAGOS OSAKA LEFKOŞA-ERCAN LEFKOŞA-ERCAN OSLO LEIPZIG PARİS-CHARLES DE GAULLE LEIPZIG LIBREVILLE PEKİN LİZBON LIBREVILLE PODRORITSA LİZBON LJUBLJANA PRAG LJUBLJANA LONDRA-GATWICK PRİŞTİNE LONDRA-HEATHROW LONDRA-GATWICK RİGA LONDRA-STANSTED LONDRA-HEATHROW RİYAD LOS ANGELES LONDRA-STANSTED SANAA L’VIV LOS ANGELES ROMA LYON L’VIV ROSTOV MADRİD LYON SAO PAULO MALAGA MADRİD SARAYBOSNA MALE MALAGA SELANİK MANCHESTER MALE MARSİLYA MANCHESTER MASKAT MARSİLYA MASKAT MEDİNE MEDİNE MEŞHED MEŞHED MISURATA SEUL MISURATA MİLANO SİMFEREPOL MİLANO MİLANO-BERGAMO SİNGAPUR MİLANO-BERGAMO MİNSK SOÇİ MİNSK MOGADISU SOFYA MOGADISU ST.PETERSBURG MOMBASA MOMBASA MOSKOVA-VNUKOVO STOKHOLM MOSKOVA-VNUKOVO MUSUL STUTTGART MUSUL MÜNİH SÜLEYMANİYE MÜNİH NAHÇIVAN ŞAM NAHÇIVAN NAIROBI ŞANGHAY NAIROBI NAPLES ŞİKAGO NAPLES NECEF ŞİRAZ NECEF NEWYORK TAHRAN NEWYORK NIAMEY TAŞKENT NIAMEY NİCE TEBRİZ NİCE NOUAKCHOTT TEL AVİV NOUAKCHOTT NOVOSIBIRSK TİFLİS NOVOSIBIRSK NURNBERG TİRAN NURNBERG TOKYO ODESSA ODESSA TORINO OMSK OMSK TORONTO OSAKA OSAKA TOULOUSE OSLO TRABLUS OŞOSLO TUNUS OŞ OUAGADOUGOU DAKAR OUAGADOUGOU PARİS ORLY UFA PARİS ORLY DE GAULLE PARİS-CHARLES ÜSKÜP PARİS-CHARLES DE GAULLE PEKİN VALENSİYA PODRORITSA PEKİN VARŞOVA PRAG PODRORITSA VENEDİK PRİŞTİNE PRAG VİYANA RİGA PRİŞTİNE WASHINGTON RİYAD RİGA YEKATERİNBURG ROMA RİYAD ZAGREB ROSTOV ROMA ZÜRİH SAINT ETIENNE-BOUTHEON ROSTOV SANAA SAINT ETIENNE-BOUTHEON SANAA İZMİR AMSTERDAM ATİNA BASEL BERLİN-SCHONEFELD BERLİN-TEGEL BREMEN DUSSELDORF FRANKFURT HAMBURG HANNOVER KÖLN LEFKOŞA LONDRA-STANSTED MUNSTER MÜNİH NURNBERG SOFYA STUTTGART ÜSKÜP VİYANA ZÜRİH KAYSERİ AMSTERDAM DUSSELDORF FRANKFURT MÜNİH STUTTGART VİYANA SAO PAULO SAO PAULO SARAYBOSNA KONYA SARAYBOSNA SEBHA AMSTERDAM SEBHA SELANİK KOPENHAG SELANİK SEUL SEUL SHARM EL SHEIKI SHARM EL SHEIKI SİMFEREPOL MALATYA SİMFEREPOL SİNGAPUR FRANKFURT SİNGAPUR SOCHİ SOCHİ SOÇİ SOÇİ SOFYA S.GÖKÇEN SOFYA ST.PETERSBURG ST.PETERSBURG ALMATI STOKHOLM STOKHOLM AMSTERDAM STUTTGART BAKÜ STUTTGART SÜLEYMANİYE SÜLEYMANİYE BASEL ŞANGHAY BERLİN-SCHONEFELD ŞANGHAY ŞİKAGO BERLİN-TEGEL ŞİKAGO ŞİRAZ BEYRUT ŞİRAZ TAHRAN BRÜKSEL TAİFTAHRAN BUDAPEŞTE TAİF TAŞKENT BÜKREŞ TAŞKENT TEBRİZ DAMMAN TEBRİZ TEL AVİV DOHA TEL AVİV TİFLİS DORTMUND TİFLİS TİRAN DUSSELDORF TİRAN TOKYO FRANKFURT TOKYO TORINO HAMBURG TORINO TORONTO HANNOVER TORONTO TOULOUSE KHARKIV TOULOUSE TRABLUS-TRİPOLİ KOPENHAG TUNUS TRABLUS-TRİPOLİKÖLN UFATUNUS KRASNODAR ULAN UFABATUR LEFKOŞA ÜSKÜP ULAN BATUR LINZ VALENSİYA ÜSKÜP LONDRA-STANSTED VARŞOVA VALENSİYA MARSİLYA VENEDİK VARŞOVA MİLANO-BERGAMO VİYANA VENEDİK WASHINGTON VİYANA WASHINGTON YANBU YANBU YEKATERİNBURG MOSKOVA-DOMODEDOVO YEKATERİNBURG YOUNDA MÜNİH YOUNDA ZAGREB NAHÇIVAN ZAGREB ZÜRİH NURNBERG ZÜRİH PARİS ORLY ROMA SAINT ETIENNE-BOUTHEON SOFYA AMSTERDAM AMSTERDAM STOKHOLM ATİNA ATİNA STUTTGART BASEL BASEL TAHRAN BERLİN-TEGEL BERLİN-TEGEL TİFLİS DURTMUND DURTMUND ÜSKÜP DUSSELDORF DUSSELDORF VİYANA ERCAN ZÜRİH ERCAN FRANKFURT ZWEIBZICKEN FRANKFURT HAMBURG HAMBURG HANNOVER HANNOVER KÖLN SAMSUN KÖLN LEFKOŞA-ERCAN LEFKOŞA-ERCAN LONDRA-STANSTED DUSSELDORF LONDRA-STANSTED MÜNİH FRANKFURT MÜNİH STUTTGART MÜNİH STUTTGART VİYANA STUTTGART VİYANA ZÜRİH ZÜRİH İZMİR İZMİR TRABZON DUSSELDORF KAYSERİ FRANKFURT KAYSERİ DUSSELDORF LEFKOŞA DUSSELDORF STUTTGART HAZİRAN - JUNE 2014 95 ??????? | ??????????? HAVALİMANLARI İLETİŞİM NUMARALARI DEVLET HAVA MEYDANLARI İŞLETMESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ - 0312 204 20 00 İSTANBUL / ATATÜRK HAVALİMANI İSTANBUL / SABİHA GÖKÇEN HAVAALANI ANKARA / ESENBOĞA HAVALİMANI İZMİR / A.MENDERES HAVALİMANI ANTALYA HAVALİMANI TRABZON HAVALİMANI GAZİANTEP HAVALİMANI ADANA HAVALİMANI MUĞLA / MİLAS - BODRUM HAVALİMANI MUĞLA / DALAMAN HAVALİMANI ERZURUM HAVALİMANI ISPARTA / S.DEMİREL HAVALİMANI NEVŞEHİR / KAPADOKYA HAVALİMANI ADIYAMAN HAVAALANI AĞRI HAVAALANI AMASYA / MERZİFON HAVAALANI BALIKESİR / MERKEZ HAVAALANI BALIKESİR / KÖRFEZ HAVAALANI BATMAN HAVAALANI BURSA / YENİŞEHİR HAVAALANI ÇANAKKALE HAVAALANI ÇANAKKALE / GÖKÇEADA HAVAALANI DENİZLİ / ÇARDAK HAVAALANI DİYARBAKIR HAVAALANI ELAZIĞ HAVAALANI ERZİNCAN HAVAALANI HATAY HAVAALANI KONYA HAVAALANI KAHRAMANMARAŞ HAVAALANI KAYSERİ HAVAALANI KARS HAVAALANI MALATYA HAVAALANI MARDİN HAVAALANI MUŞ HAVAALANI SAMSUN / ÇARŞAMBA HAVAALANI SİİRT HAVAALANI SİNOP HAVAALANI SİVAS / NURİ DEMİRAĞ HAVAALANI ŞANLIURFA / GAP HAVAALANI TEKİRDAĞ / ÇORLU HAVAALANI TOKAT HAVAALANI UŞAK HAVAALANI VAN / FERİT MELEN HAVAALANI ZONGULDAK HAVAALANI IĞDIR HAVALİMANI KOCAELİ/CENGİZ TOPEL HAVALİMANI BİNGÖL HAVALİMANI ŞIRNAK HAVALİMANI 0 212 463 77 77 0 216 588 88 88 0 312 398 00 00 - 71 Hat 0 232 274 26 26 0 242 330 30 30 - 18 Hat 0 462 328 09 40 - 49 0 342 582 11 11 0 322 435 03 80 0 252 523 01 20 - 3 Hat 0 252 792 52 91 0 442 327 28 35 - 5 Hat 0 246 559 20 08 0 384 421 44 55 - 15 Hat 0 416 244 22 12 - 4 Hat 0 472 216 04 02 0 358 535 10 67 0 266 294 75 10 0 266 376 14 18 - 21 0 488 218 04 44 - 4 Hat 0 224 781 81 81 - 8 Hat 0 286 213 12 43 0 286 887 41 41 0 258 846 11 39 - 10 Hat 0 412 233 27 19 - 4 Hat 0 424 255 14 10 - 5 Hat 0 446 226 21 06 - 4 Hat 0 326 235 13 00 - 4 Hat 0 332 239 13 43 - 5 Hat 0 344 236 53 50 - 52 0 352 337 54 94 0 474 213 56 67 0 422 266 00 46 0 482 313 34 00 - 3 Hat 0 436 250 00 04 - 6 Hat 0 362 844 88 30 - 15 Hat 0 484 254 22 02 - 4 Hat 0 368 271 56 08 0 346 223 43 89 0 414 378 11 11 - 8 Hat 0 282 682 40 34 0 356 238 73 30 0 276 253 38 54 - 5 Hat 0 432 227 00 01 - 04 0 372 618 24 57 0 476 278 60 03 - 5 Hat 0 262 375 34 92 - 93 0 426 215 04 01 0 486 636 77 05 TÜRK HAVA YOLLARI ADANA İSTANBUL Atatürk Havalimanı İSTANBUL - Atatürk ADANA ADIYAMAN ADIYAMAN İSTANBUL - Atatürk AĞRI AĞRI AMASYA-MERZİFON İSTANBUL - Atatürk ANKARA ESENBOĞA AMASYA - Merzifon ANTALYA İSTANBUL - Atatürk BATMAN ANKARA - Esenboğa DENİZLİ ÇARDAK İSTANBUL - Atatürk DİYARBAKIR İSTANBUL - S.Gökçen ELAZIĞ ERZİNCAN ANTALYA ERZURUM İSTANBUL - Atatürk GAZİANTEP İSTANBUL - S.Gökçen HATAY IĞDIR BATMAN İZMİR ADNAN MENDERES İSTANBUL - Atatürk KAHRAMANMARAŞ DENİZLİ KARS İSTANBUL - Atatürk KAYSERİ DİYARBAKIR KONYA İSTANBUL - Atatürk MALATYA ELAZIĞ MARDİN İSTANBUL - Atatürk MUĞLA-BODRUM MUĞLA-DALAMAN ERZİNCAN MUŞ İSTANBUL - Atatürk NEVŞEHİR KAPADOKYA ERZURUM SAMSUN İSTANBUL - Atatürk SİNOP GAZİANTEP SİVAS NURİ DEMİRAĞ İSTANBUL - Atatürk ŞANLIURFA HATAY TRABZON İSTANBUL - Atatürk VAN FERİT MELEN IĞDIR İSTANBUL S. Gökçen İSTANBUL - Atatürk ANKARA - Esenboğa ANTALYA İZMİR - Adnan Menderes 96 HAZİRAN - JUNE 2014 İZMİR - Adnan Menderes İSTANBUL - Atatürk İSTANBUL - S.Gökçen KAHRAMANMARAŞ İSTANBUL - Atatürk KARS İSTANBUL - Atatürk KAYSERİ İSTANBUL - Atatürk KONYA İSTANBUL - Atatürk MALATYA İSTANBUL - Atatürk MARDİN İSTANBUL - Atatürk MUĞLA - Dalaman İSTANBUL - Atatürk MUĞLA - Milas - Bodrum İSTANBUL - Atatürk MUŞ İSTANBUL - Atatürk NEVŞEHİR - Kapadokya İSTANBUL - Atatürk SAMSUN - Çarşamba İSTANBUL - Atatürk SİNOP İSTANBUL - Atatürk SİVAS - Nuri Demirağ İSTANBUL - Atatürk ŞANLIURFA - Gap İSTANBUL - Atatürk TRABZON İSTANBUL - Atatürk VAN - Ferit Melen İSTANBUL - Atatürk 0 462 325 99 52 0 342 582 10 21 0 252 792 53 68 0 442 327 28 32 0 246 559 20 30 Z TEKİRDAĞ Çorlu İSTANBUL Atatürk İSTANBUL S.Gökçen KOCAELİ Cengiz Topel GÖKÇEADA BURSA Yenişehir 0 358 535 10 16 - 17 ÇANAKKALE 0 266 376 13 02 - 04 0 286 682 40 34 0 286 887 41 12 - 13 ESKİŞEHİR Anadolu Üniv. BALIKESİR Merkez BALIKESİR Körfez KÜTAHYA Zafer Havalimanı UŞAK 0 344 236 07 92 0 352 337 52 44 - 45 0 474 213 56 68 0 422 266 00 50 İZMİR A.Menderes DENİZLİ Çardak ISPARTA S.Demirel MİLAS Bodrum 0 368 271 56 09 0 346 224 79 25 ANTALYA MUĞLA Dalaman 0 356 238 73 49 0 432 227 00 11 - 14 ANKARA - Esenboğa ADANA AĞRI ANTALYA BATMAN DİYARBAKIR ELAZIĞ ERZİNCAN ERZURUM GAZİANTEP HATAY IĞDIR İSTANBUL SABİHA GÖKÇEN İZMİR ADNAN MENDERES KARS MALATYA MARDİN MUŞ SAMSUN ŞANLIURFA TRABZON VAN FERİT MELEN ADANA ANKARA - Esenboğa İSTANBUL- - S.Gökçen AĞRI ANKARA - Esenboğa ANTALYA ANKARA - Esenboğa BATMAN ANKARA - Esenboğa DİYARBAKIR ANKARA - Esenboğa ELAZIĞ ANKARA - Esenboğa ERZİNCAN ANKARA - Esenboğa ERZURUM ANKARA - Esenboğa İSTANBUL- - S.Gökçen GAZİANTEP ANKARA - Esenboğa HATAY ANKARA - Esenboğa IĞDIR ANKARA - Esenboğa İSTANBUL-Sabiha Gökçen ADANA ANKARA ESENBOĞA ERZURUM KAYSERİ SİVAS NURİ DEMİRAĞ TRABZON İZMİR - A.Menderes ANKARA - Esenboğa KARS ANKARA - Esenboğa KAYSERİ İSTANBUL- - S.Gökçen MALATYA ANKARA - Esenboğa MARDİN ANKARA - Esenboğa MUŞ ANKARA - Esenboğa SAMSUN - Çarşamba ANKARA - Esenboğa SİVAS-Nuri Demirağ İSTANBUL- - S.Gökçen ŞANLIURFA - Gap ANKARA - Esenboğa TRABZON ANKARA - Esenboğa İSTANBUL- - S.Gökçen VAN - Ferit Melen ANKARA - Esenboğa ADANA BURSA (YENİŞEHİR) DİYARBAKIR ELAZIĞ BODRUM ALANYA-GAZİPAŞA HATAY ADIYAMAN ANKARA ESENBOĞA ANKARA - Esenboğa ADIYAMAN BALIKESİR (KOCA SEYİT) BURSA (YENİŞEHİR) DALAMAN KAHRAMANMARAŞ SİİRT TRABZON BALIKESİR-Edremit ANKARA - Esenboğa İSTANBUL - S.Gökçen BURSA ANKARA - Esenboğa ADANA DALAMAN ANKARA - Esenboğa DİYARBAKIR ADANA ELAZIĞ ADANA İSTANBUL Sabiha Gökçen ANKARA - Esenboğa BALIKESİR-KOCA SEYİT BODRUM UŞAK TOKAT SİİRT ANKARA - Esenboğa KAHRAMANMARAŞ ANKARA - Esenboğa TOKAT ANKARA - Esenboğa MARDİN ADANA TRABZON ANKARA - Esenboğa ŞİRKETLERE GÖRE TARİFELİ UÇUŞ NOKTALARI - İÇ HATLAR ZONGULDAK Çaycuma SİNOP SAMSUN Çarşamba TRABZON AMASYA Merzifon KARS TOKAT ANKARA Esenboğa IĞDIR SİVAS Nuri Demirağ ERZİNCAN AĞRI ERZURUM BİNGÖL MUŞ NEVŞEHİR Kapadokya MALATYA KAYSERİ ELAZIĞ KONYA VAN Ferit Melen DİYARBAKIR ADIYAMAN KAHRAMANMARAŞ ADANA SİİRT BATMAN ŞANLIURFA GAP MARDİN ŞIRNAK GAZİANTEP HATAY ADANA İSTANBUL - Atatürk ANTALYA İSTANBUL - Atatürk DİYARBAKIR İSTANBUL - Atatürk ERZURUM İSTANBUL - Atatürk ELAZIĞ İSTANBUL - Atatürk GAZİANTEP İSTANBUL - Atatürk İSTANBUL - Atatürk ADANA ANTALYA DİYARBAKIR ELAZIĞ ERZURUM GAZİANTEP İZMİR A. MENDERES MALATYA SAMSUN TRABZON İZMİR - A.Menderes İSTANBUL - Atatürk MALATYA İSTANBUL - Atatürk SAMSUN - Çarşamba İSTANBUL - Atatürk TRABZON İSTANBUL - Atatürk ANKARA - Esenboğa İSTANBUL - Atatürk ANTALYA İSTANBUL - Atatürk İSTANBUL - Atatürk ANKARA-Esenboğa ANTALYA İZMİR - A.Menderes MUĞLA-Milas/Bodrum MUĞLA-Dalaman İZMİR - A.Menderes İSTANBUL- Atatürk MUĞLA-Milas/Bodrum İSTANBUL - Atatürk MUĞLA-Dalaman İSTANBUL - Atatürk ADANA ANTALYA İZMİR - A.Menderes İSTANBUL - S.Gökçen ANTALYA ADANA DİYARBAKIR GAZİANTEP İSTANBUL SABİHA GÖKÇEN İZMİR A.MENDERES SAMSUN TRABZON VAN FERİT MELEN DİYARBAKIR ANTALYA İZMİR - A.Menderes İSTANBUL - S.Gökçen ERZİNCAN İZMİR - A.Menderes İSTANBUL - S.Gökçen ERZURUM İZMİR- A.Menderes İSTANBUL - S.Gökçen GAZİANTEP ANTALYA İZMİR - A.Menderes İSTANBUL - S.Gökçen KARS İZMİR - A.Menderes İSTANBUL - S.Gökçen KAYSERİ İZMİR - A.Menderes MALATYA İZMİR - A.Menderes MARDİN İSTANBUL - S.Gökçen İSTANBUL Sabiha Gökçen ADANA ANTALYA DİYARBAKIR ERZİNCAN ERZURUM GAZİANTEP İZMİR A.MENDERES KARS MARDİN TRABZON VAN FERİT MELEN İZMİR - A.Menderes ADANA ANTALYA DİYARBAKIR ERZİNCAN ERZURUM GAZİANTEP İSTANBUL S.GÖKÇEN KARS KAYSERİ MALATYA SAMSUN TRABZON VAN FERİT MELEN SAMSUN - Çarşamba ANTALYA İZMİR - A.Menderes TRABZON ANTALYA İZMİR - A.Menderes İSTANBUL - S.Gökçen VAN - Ferit Melen ANTALYA İZMİR - A.Menderes İSTANBUL - S.Gökçen ADANA İSTANBUL - S.Gökçen ANKARA - Esenboğa İSTANBUL - S.Gökçen ANTALYA İSTANBUL - S.Gökçen BATMAN İSTANBUL - S.Gökçen MUĞLA Milas - Bodrum ADANA ANKARA - Esenboğa İSTANBUL - S.Gökçen MUĞLA-Dalaman İSTANBUL - S.Gökçen DİYARBAKIR İSTANBUL - S.Gökçen ELAZIĞ İSTANBUL - S.Gökçen ERZİNCAN İSTANBUL - S.Gökçen GAZİANTEP İSTANBUL - S.Gökçen HATAY İSTANBUL - S.Gökçen İSTANBUL - Atatürk İZMİR- Milas /Bodrum İZMİR - A.Menderes İSTANBUL - S.Gökçen KAYSERİ İSTANBUL - S.Gökçen KONYA İSTANBUL - S.Gökçen MALATYA İSTANBUL - S.Gökçen İSTANBUL Sabiha Gökçen ADANA ANKARA ESENBOĞA ANTALYA BATMAN BODRUM DALAMAN DİYARBAKIR ELAZIĞ ERZİNCAN GAZİANTEP HATAY İZMİR A.MENDERES KAYSERİ KONYA MALATYA SAMSUN SİVAS NURİ DEMİRAĞ ŞANLIURFA TRABZON VAN FERİT MELEN SAMSUN - Çarşamba İSTANBUL - S.Gökçen SİVAS - Nuri Demirağ İSTANBUL - S.Gökçen ŞANLIURFA-GAP İSTANBUL - S.Gökçen TRABZON İSTANBUL - S.Gökçen VAN - Ferit Melen İSTANBUL - S.Gökçen HAZİRAN - JUNE 2014 97 bulmaca | puzzle ??????? | ???????????
© Copyright 2024 Paperzz