afete hazır okul kampanyası afet bilinci eğitimi eğitmen kılavuzu

Afete Hazır Okul Kampanyası
Afet Bilinci Eğitimi
Eğitmen Kılavuzu
Okul Afet ve Acil Durum
Yönetimi Planı
Hazırlama Kılavuzu
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page i
AFETE HAZIR OKUL
Bu kitap, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
tarafından “Afete Hazır Türkiye - Afete Hazır Okul Bilinçlendirme ve
Eğitim Kampanyası” kapsamında düzenlenen
“Afet Bilinci Eğitimleri Çalıştayı” sonuçları
referans alınarak hazırlanmıştır.
Kasım 2013, Ankara
Copyright © 2013
Tüm hakları saklıdır.
Bu kitabın hiçbir bölümü ilgili kurumlar ve yayımcı kurumun yazılı izni olmadan elektronik, dijital veya mekanik yollarla çoğaltılıp dağıtılamaz.
Bu kitap kâr amaçlı kullanılamaz.
i
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page ii
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
Hazırlayanlar ve Katkıda Bulunanlar*
Prof. Dr. A. Tamer AKER
Doç. Dr. Ümit ALNIAÇIK
Doç. Dr. Özgür ERDUR BAKER
Prof. Dr. Şerif BARIŞ
Özden TİMURLENK ÇELİK
Yrd. Doç. Dr. Serpil GERDAN
Doç. Dr. Esma BULUŞ KIRIKKAYA
Dr. Bülent ÖZMEN
*Soyadı alfabetik sırasına göre verilmiştir.
Redaksiyon
Prof. Dr. Şerif BARIŞ
Doç. Dr. Esma BULUŞ KIRIKKAYA
Kapak Tasarım
Sadık SAKA, Yusuf BUDAK
Grafik Tasarım ve Uygulama
Sadık SAKA, Yusuf BUDAK
Proje Yönetimi
Başkan
Dr. Fuat OKTAY
Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanı
Mehmet Akif DANACI
Afet ve Acil Durum Eğitim Merkezi Müdürü
Mete MİRZAOĞLU
ii
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page iii
AFETE HAZIR OKUL
Önsöz
Her yıl çok sayıda afet yaşanan ülkemizde, bugüne kadar Devletimiz tüm kurum ve kuruluşları ile
vatandaşlarımızın yaralarını sarmış, gerekli çalışmaları yapmış, yapmaya da devam etmektedir.
Ancak asıl önemli olan; afet sonrası yaraları sarmak, kalıcı konut yapmak gibi rutin faaliyetler yerine,
öncelikle afetlere hazırlıklı olmak ve olası bir afeti en az zararla atlatmaktır.
Ülkemizin afetlere karşı zaman zaman hazırlıksız ve eğitimsiz yakalanarak büyük can ve mal kaybına uğradığı maalesef acı bir gerçektir. Birçok alanda köklü reformlara imza atan Hükümetimiz, Afet
ve Acil Durum Yönetimi konusunda da ülkemizin ve çağın gereklerini göz önüne alarak yürüttüğü
yeniden yapılanma çalışmalarında önemli mesafe kat etmiştir.
Şu iyi bilinmelidir ki; eğitimli, hazırlıklı bireylerle yürütülen başarılı ve etkili bir afet yönetimi, afetten
erken ve en az zararla çıkmamızı sağlarken; hazırlıksız, kötü ve başarısız yönetim, afetin derinleşmesine ve ağır yaralar açmasına neden olabilir.
Modern Afet Yönetimi anlayışı içinde önemli yere sahip olan risk yönetimi aşamasının en önemli
bileşenlerinden biri; afetlere karşı hazırlıkta, halkın bilinçlendirilmesi ve eğitimler ile birey, kurum,
kent ve toplumun afetlere hazır ve dirençli hale getirilmesidir.
Devlet olarak, afet sonrası yaptığımız etkin, hızlı ve başarılı çalışmaları, afet olmadan önce; zarar
azaltma, planlama, hazırlık gibi alanlarda da aynı şekilde gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Afetleri korkulan bir durum olmaktan çıkartmak ve ülkemizin tüm kurum kuruluşları ile milletimizin
her ferdini bilinçlendirmek, afetlere hazır hale getirmek için yola çıkmış bulunuyoruz.
Bunun için eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları kapsamında; afet farkındalığı ve duyarlılığının artırılması adına “Afete Hazır Türkiye” sloganı ile başlattığımız eğitim seferberliği, halkımızın yoğun katılımıyla devam etmektedir.
Eğitim seferberliğimizin temel amacı; halkımızın eğitim yoluyla riskleri öğrenmesi ve kendisini, ailesini, iş arkadaşlarını yaşadığı mekânlarda afetlere ve özellikle depreme hazırlaması ve depremin
başa çıkılabilir bir olgu olduğunu öğrenmesidir.
Eğitim kampanyamızda siz değerli eğitmen arkadaşlarımıza da önemli görev ve sorumluluklar
düşmektedir. Yüklendiğiniz bu ulvi görevi her zamanki gibi büyük bir özveri ve hassasiyetle yerine
getireceğinize inancımız tamdır. Afetlere hazırlık çalışmaların temelini atan ve fedakarca görev yapan
eğitimcilerimize şimdiden teşekkür eder ve başarılar dilerim.
Afetlere dirençli ve afet bilinci yüksek bir toplum oluşturmak amacıyla başlattığımız eğitim kampanyamızda bizlere verdiği güçlü destek için başta Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nabi AVCI’ya ve tüm
ekibine hassaten teşekkürlerimi sunar, sevgili öğrencilerimizle birlikte ailelerinin de kampanyamıza
ilgisinin artarak devam etmesini dilerim.
Beşir ATALAY
Başbakan Yardımcısı
iii
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page iv
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
Başkan’ın Mesajı
Afetlere karşı bilgi ile mücadele edebiliriz.
Deprem, sel, heyelan, çığ gibi yüzlerce afet yaşanan dünyamızda, doğal ve insan kaynaklı afetlerin sayısında
özellikle son dönemlerde önemli bir artış görülmektedir. Dünya ölçeğinde yaşanan afetlerden ülkemiz de maalesef payını almakta ve bu afetler, sosyal, kültürel ve ekonomik kayıpları da beraberinde getirmektedir.
Büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığı 21. yüzyıl, bilgi ve internet çağı olarak kabul edilse de, afetler konusunda hala büyük bilgi eksiklerinin olduğu, hazırlık ve eğitim konularında yeterli bilinç sağlanamadığı da
bir gerçektir. Dünyanın yükselen değeri ve bölgesinin önemli aktörlerinden olan ülkemiz, yaşadığı afetlerden
edindiği tecrübe ile afet yönetimi ve afetlere hazırlık konularında önemli çalışmalara imza atmış, yeni politikalar geliştirmiştir.
Ancak, ülkemizde afetler konusunda yapılan araştırmalar, bireylerin afet öncesi, sırası ve sonrasında yapması gerekenler ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadığını göstermektedir. Afetlerde yaşanan can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi ancak halkımızın tüm kesimlerinin afetler konusunda bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi
ile mümkündür. Halkımızın afetlerden en az zararla kurtulabilmesi için atılması gereken en önemli adım, okullardan başlayarak tüm kesimlerin afetlere karşı eğitimle hazırlanması olacaktır.
Başkanlığımız, tüm afetlere karşı bireyler, kurumlar ve millet olarak hazırlanabilmemiz için, en kısa sürede ve
öncelikle öğrenmemiz gereken temel afet bilinci konularını içeren bir eğitim seferberliği kampanyası başlatmıştır.
Bu amaçla, ülkemizde uygulanan afet bilinci eğitim programları ve bölgesel afet riskleri değerlendirilerek;
l Afete Hazır Aile
l Afete Hazır Okul
l Afete Hazır İşyeri
l Afete Hazır Gönüllü Gençler
ana başlıkları altında, halkımızın tüm kesimlerini kapsayan eğitim projeleri hazırlanmıştır.
Başta öğrencilerimiz olmak üzere halkımızın tüm kesimlerine afet eğitimi verecek olan eğitimcilerimiz, kampanyamızın temel taşını oluşturmaktadır. Zaman ve mekan mefhumu gözetmeksizin vatandaşlarımıza canı gönülden eğitim veren eğitmen arkadaşlarıma içtenlikle teşekkür eder, bu kutsal görevlerinde başarılar dilerim.
Eğitim Kampanyası çerçevesinde, Afete Hazır Okul ile çocuklara ve gençlere, afetlerin ilk 72 saatine hazırlıklı olmaları için, verilecek eğitimler ile afete hazırlık kültürünü kazandırmak, farkındalık oluşturmak, temel önlemleri paylaşmak, doğru davranış şekillerini öğrenmelerini ve uygulamalarını sağlamak hedeflenmiştir.
Kampanya çerçevesinde ayrıca; okul yöneticilerine, öğretmenlere ve çalışanlara, afet ve acil durum planlarının yapılmasına yönelik bilgilendirmede bulunulacak, okullarında alabilecekleri temel önlemler paylaşılacaktır. Başkanlığımızca hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığımız, Valiliklerimiz, İl Milli Eğitim ve İl Afet ve Acil Durum
Müdürlüklerimizin öncülüğünde gerek halkımızın, gerekse paydaş kurum ve kuruluşlarımızın istifadesine sunulan bu eğitim materyalleri, afetlerden korunabilmek için gerekli bilgi ve uygulamaları içermektedir. Güvenli
bir gelecek ve afetlere hazır bilinçli bir toplum için bu kaynakların önemli bir başucu kitabı olması temennisi
ile eğitim seferberliğimizde emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım.
Dr. Fuat OKTAY
AFAD Başkanı
iv
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page v
AFETE HAZIR OKUL
İçindekiler
7
GİRİŞ
8
EĞİTİM PROGRAMININ TANITIMI
9
EĞİTİMİN PLANLANMASI
10 ZAMANIN PLANLANMASI
12 EĞİTİM ÖNCESİNDE
13 İLETİŞİM BECERİLERİ
14 KİŞİLERARASI İLETİŞİM
16 GRAF ANALİZ TEORİSİ
18 BEDEN DİLİ
19 ETKİLİ EĞİTİM İÇİN EĞİTMENİN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER
23 EĞİTMENİN İŞLEVİ
25 DESTEKLEYİCİ MATERYALLERİN KULLANIMI
27 EĞİTİMİN DEĞERLENDİRİLMESİ
29 KAYNAKLAR
v
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page vi
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
vi
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 1
AFETE HAZIR OKUL
Giriş
Teknolojinin gelişmesiyle insan ilişkilerine de yansıyan hız, kolaycılık, sabırsızlık ve
tahammülsüzlük gibi davranışların yeni nesil çocuklarda ve gençlerde de görülmekte, ebeveyn ya da okul çağı için öğretmenlerini rol model alan çocuklarda kişilik bu şekilde gelişme göstermektedir.
Çocuklarla doğru iletişim kurabilmek, onları doğru anlayabilmek ve kendimizi doğru
anlatabilmek adına dikkat edilmesi gereken hususlar kitabın ilgili bölümlerinde paylaşılmıştır.
Bu kitap Afete Hazır Okul Projesinin, Afet ve Acil Durum Planı Hazırlama Kılavuzu
Modülünü kapsamaktadır.
Uluslararası örneklere bakıldığında birçok gelişmiş ülke afet bilinçlendirme eğitimlerine anaokulu çağında başlamakta ve yaş seviyesine göre geliştirerek yaygınlaştırmaktadır. Sadece afetler konusunda değil, hayatla ilgili aktarılması gereken her
konuda kitapta bahsedilen doğru davranış biçimleri ve yaklaşım tekniklerine uyulması çocukların ve gençlerin gelişimi ve ileriki yaşlarda bilinçli birer yetişkin olabilmeleri adına önem arz etmektedir.
Bu kitapçık Türkiye’deki tüm ortaöğretim kurumlarında uygulanacak olan, 45 dakika ila bir saatlik farkındalık eğitimlerinde eğitmen kılavuzu olarak kullanılması için
hazırlanmıştır.
1
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 2
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
Eğitim Programının Tanımı
Programın Amacı
Günümüzde, karşı karşıya kalınan afet risklerini belirlemek, doğa kaynaklı ve insan
kaynaklı olayların afete dönüşmemesi için gereken önlemleri almak, risk azaltma ve
hazırlıklı olma çalışmaları afet yönetiminin en önemli parçası haline gelmiştir. Toplumun; bilinçlenmesi, afetlere karşı, ne zaman ne yapacağını bilen bireylerden oluşması, afetlerin ardından geliştirilen politikaların odak noktası olmuştur.
Afet bilinci, bireyin içinde yaşadığı toplumda ve bölgede afet tehlikelerinin getirebileceği zararlar hakkında bilgilenmesini, bunlardan korunmak için hazırlıklı olmasını ve
bu bilinci etrafındaki diğer bireylere de aktarmasını ifade etmektedir. Afet bilinci ve
hazırlık, hem bireylerin hem de toplumun afet bilinci kültürünün önemli bir
parçasıdır.
Afet öncesinde; afete neden olabilecek tehlike ve risklerin belirlenmesi, mümkünse
önlenmesi veya olası etkilerinin, zararlarının azaltılması, olaylara karşı eğitim ve
tatbikatlarla tüm paydaşların hazırlıklı olmasının sağlanması, afetlere karşı bilinçli ve
dirençli nesiller yetiştirilmesi, bireyden topluma herkesin sorumluluğudur.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı olarak, afetlerin zararını en aza
indirmek için toplumda önlem alma ve zarar azaltma bilincini yerleştirmek önemli
hedeflerimiz arasındadır. Bu bilinçle donanmış bir toplumda, afet öncesi, sırası ve
sonrasında neler yapılacağına dair temel bilgiler yerleşmiş olacağından bireyler, kendileri, yakın çevreleri ve içinde yaşadıkları toplum için sorumluluk alabilir hale geleceklerdir.
Bu çerçevede, Afete Hazır Okul eğitim programının amacı, okul öncesi, ilkokul, ortaokul, ortaöğretim ve engelli öğrencilerimiz ile bu okullarımızdaki idarecilerin afetler konusunda farkındalıklarını artırarak, bilinçlenmelerine ve afete karşı ne zaman ne
yapacağını bilen bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunmaktır.
Afete hazırlık küçük adımlardan oluşur. Bu ve benzeri eğitimler vasıtasıyla aktarılan
her bilgi parçası, olası bir afet anında ortaya çıkabilecek yaralanmaları önleyecek, insanların hayatlarını kurtaracak ve toplumsal servette oluşabilecek kayıpları önlemeye
yardımcı olacaktır. İşte bu nedenle, bu eğitim programı kapsamındaki emeğiniz ve
gayretiniz son derece değerlidir.
2
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 3
AFETE HAZIR OKUL
Eğitimin Planlanması
Afete Hazır Okul Eğitim Kampanyası, okul öncesi, ilköğretim, ortaokul, ortaöğretim
düzeyleri ve engelli öğrenciler için planlanmıştır. Her bir düzey için farklı eğitim materyalleri hazırlanmıştır. Bununla birlikte, her bir düzeyin kendi içindeki yaş gruplarının farklı özelliklerine bağlı olarak eğitim programı kapsamının ve bilgilerin aktarılma
şeklinin, öğretmenler tarafından uyarlanması gerekecektir. Eğitim planını oluştururken katılımcıların yaş gruplarını, imkanlarını, araç ve gereçlerin uygun olmalarını göz
önüne almanız beklenmektedir.
a- Eğitimle ilgili planlama
Eğitim ile ilgili planlama yapılırken aşağıdaki sorulara yanıt vermeye özen gösterilmelidir.
w Bu sunum neden yapılacak?
w Bu sunum kimlere yapılacak?
w Sunumda ne tür bilgiler verilecek?
w Hangi destek araçlar kullanılacak?
w Sunum Nerede, Ne zaman, Nasıl yapılacak?
Eğitim amacı;
w Neden sunum yapıyorum?
w Ne bekliyorum?
b- Dinleyicilerle İlgili Planlama
Sunuma hazırlanan kişi mutlaka kendisini dinlemeye gelecek kişiler hakkında bilgi
sahibi olmalıdır.
Bir dinleyici grubu değerlendirilirken sunucu; dinleyicilerin
Yaşlarını,
Deneyimlerini,
Konuya hakim olma derecelerini,
Niçin katıldıklarını,
Beklentilerini,
Kendisi ile ortak yönlerini
araştırmalıdır.
3
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 4
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
Eğitimin Planlanması
Bu ön tespitlere göre konunun başlıkları, teknik ayrıntıların ne ölçüde verilmesi gerektiği ve sunuş şekli ayarlanmalıdır.
Bu durumlarından göz önünde bulundurularak eğitimin seviyesini ayarlamak gereklidir. Aşağıdaki soruların cevabının eğitim verilmeden bilinmesi eğitimin seviyesini,
kullanılacak kelime ve kavramların seçilmesine önem verilmelidir. Özellikle dikkat
edilmesi gereken bir durumda eğitim alacak öğrenciler arasında oldukça hareketli,
yerinde duramayan ve çabucak sıkılan izleyiciler bulunabilir. Eğitim sırasında
mümkün olduğunca tek düze ses seviyesi kullanılmaması, sesimizi alçaltıp yükselterek sınıfta dikkat çekilmesi; bu tür öğrencileri fazla uyarmadan soru-cevap ile
eğitimin içerisine çekilmesi gibi yöntemlere başvurmalısınız.
Bu durumda aşağıdaki soruları önceden düşünmek sunumun sağlıklı yapılmasında
size kolaylık sağlayacaktır;
w Kimlere sunum yapılacak?
w Konu ile ilgili bilgi düzeyleri nedir?
w İlgi düzeyleri nasıldır?
w Neleri bilmeleri gerekiyor?
w Neden izleyecekler ?
w Ne bekliyorlar ?
w Neye gereksinimleri var ?
w Sınıfta kaç kişi olacak?
c- Zamanın Planlanması
Etkili bir sunum için;
Etkili bir sınıf dersi:
w Güçlü bir girişle başlar
w Ana konuya yumuşak bir geçişle devam edilir
w Ders sırasında eğitmeninin planının ana hatları izlenir
w Çeşitli görsel-işitsel araçlar kullanılır
4
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 5
AFETE HAZIR OKUL
Eğitimin Planlanması
w Öğrencilerin etkin katılımını sağlayan çalışmalar içerir
w Etkili bir özetle biter.
Ana kural; söylenenlerin rahatça takip edilebilecek bir akış ile verilmesidir. Dinleyici
konuşmacının hızına uymak zorundadır ve dikkatle izlemesi gerekir, çünkü dikkatinin dağıldığı aşamada konuyu takip etmesi zorlanır. Anlamadığı bir sözcük veya
cümle için geri dönüp bilgilenme şansı da yoktur.
Dolayısı ile konuşmacının basit, açık bir dil kullanması, önemli noktaları vurgulaması
yararlı olacaktır (Kimse kitap okur gibi sözlü sunum yapılmasından hoşlanmaz).
GİRİŞ: Konu ile ilgili kısa temel bilgi verilmelidir. Konuşma süresinin %10’unu
geçmemelidir.
ANA BİLGİ AKTARIMI: Konuşma süresinin %80’ini kapsamalıdır. Mutlaka
bilinmesi gerekenler (Need to know) öncelikli olarak sunulmalı. Bilinse iyi olur
(Nice to know) kategorisindekiler ise en aza indirgenmelidir.
KONUŞMANIN ÖZETİ: Sürenin %5’ini ,
KONUŞMADAN ÇIKARILMASI İSTENEN SONUÇLAR: %5’ini kapsamalıdır.
Önemli noktaları tekrar ederek dinleyici ve izleyicilerin sunumunuzda kaybolmasını önleyebilirsiniz.
5
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 6
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
Eğitimin Planlanması
d- Görsel Araçların Planlanması
Görsel-işitsel araçları uygun şekilde kullanabilmek sunum süresince önemli bir basamaktır. Görsel-işitsel araçlar katılımcılara bilginin değişik açılardan verilmesini
sağlar. Herkesin öğrenme tarzı farklı olduğundan, görsel-işitsel malzemeyi kullanmak
konuşmacıya daha çok katılımcıya ulaşma olanağı verir.
Unutulmaması gereken en önemli nokta herhangi bir konunun sadece okunarak
%10, işitilerek %20, görerek %30, görerek ve işiterek %50, kişinin kendisinin sunması halinde %70, uygulayarak ise %90 oranında hatırlanacağıdır.
Konuşmadan önce görsel-işitsel araçların uygun biçimde işleyip işlemediğinin mutlaka kontrol edilmesi gerekir.
Birden fazla görsel yardımcı kullanılmaması önerilmektedir, aksi taktirde konuşma
bölünür, dikkatler dağılır ve dinleyiciyi kontrol edebilme şansı azalır. Tepe gözden,
projeksiyona (slayt makinasına) ve tekrar tepe göze geçişler konuşmacı ve dinleyiciyi yorar.
Hangi Görsel Araç Uygundur?
l Amaç değil araçtır.
l Bilinçli seçilmelidir.
l Görsel araçların seçiminde insan sayısı, oturum salonunun şekli, olanaklar,
zaman ve bütçe etkin rol oynar.
Eğitim Öncesinde
Eğitim öncesinde ağır yemek yememelisiniz.
Gazlı ya da alkollü içecek içmemelisiniz.
Eğitim yapacağınız yere erken gelip ortama alışmalısınız.
Eğitim için zaman çizelgenizde ders saatlerinin ve teneffüslerin doğru olarak
ayarlanmış olduğundan emin olmalısınız.
Eğitim araçlarının ve malzemelerinin çalışır ve kullanılır durumda olup
olmadıklarını önceden kontrol etmelisiniz.
6
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 7
AFETE HAZIR OKUL
Eğitimin Planlanması
Eksik ya da çalışmayan bir materyal olup olmadığını eğitimden önce kontrol ederek
gerekiyorsa yedek ekipmanları devreye sokmalısınız.
Eğitimler için, bir kontrol listesi oluşturup bu listedeki tüm ekipmanların ve malzemelerin karşılanmış olup olmadıklarını kontrol etmelisiniz.
Eğitim yerinin düzeni son derece önemlidir. Bir eğitmen olarak ortamın öğrenmeye
elverişli şekilde düzenlenmesi sizin sorumluluğunuzdadır. Bunun için; sınıfın konumu,
öğrenci sayısı ortamın sıcaklığı, aydınlatması ve havalandırması kontrol edilmelidir.
Öğrencilerin ilgilisini dağıtabilecek faktörlerin ortadan kaldırılması (gürültü, hareket,
telefon, araya giren birileri) son derece önemlidir.
Rahat bir öğrenme ortamı motivasyonu yükseltip, öğretmenizi kolaylaştıracaktır.
Bunun için eğitim öncesinde şu hususların kontrol edilmesi gereklidir:
l Aydınlatma
l Havalandırma
l Ortamın sıcaklığı
l Eğitim salonu ya da dersliklerin öğrencilerle göz temasınıza uygun şekilde
düzenlenmesi.
l Görüntülü kaynakların her öğrencinin görebileceği şekilde yerleştirilmesi.
Sınıf düzenlemeniz, gerektiğinde slayt ve video sunumları, tartışmalar, fikir
alışverişleri ve konferanslar da yapılabilecek şekilde hazırlanmalıdır.
7
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 8
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
İletişim Becerileri
İletişim: Bir kişiden diğer kişi veya kişilere bilgi veya anlam aktarımı sürecidir. İletişim
toplumun temelini oluşturan bir sistem, örgütsel ve yönetsel yapının düzenli işleyişini sağlayan bir araç, bireysel davranışları görüntüleyen ve etkileyen bir teknik sosyal süreçler bakımından zorunlu bir bilim ve sosyal bir uyum için gerekli bir sanattır.
Etkili iletişim için;
l Karşınızdakini etkili dinleyin, sizi de aynı şekilde dinlemesini sağlayın,
l Konunuza hakim olun,
l Kendinizi açık ve anlaşılabilir bir dille ifade edin,
l Sizi dinleyenlerin anlayacağı sözcükleri iyi seçin,
l Bir düşünceyi paylaştığınızı ve sorunların çözümün paylaşımıyla mümkün
olduğunu unutmayın,
İletişim karşınızdakini anlamayı ve onunla paylaşmayı gerektirir,
l Düşünmeden konuşmayın,
l Ne zaman susmak gerektiğini bilin,
l Karşınızdakilerin tepkilerine dikkat edin,
l Yüz ifadelerini kontrol edin,
l Gerçekçi ve doğal davranın,
l Genellemelerden ve önyargılardan uzaklaşın.
8
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 9
AFETE HAZIR OKUL
Kişilerarası İletişim
Kişiler Arası İletişim Çatışmalarının Nedenleri
1- Biliş: Duyu organlarından organizmaya ulaşan uyarıcıların algılanması (anlamlandırılması), depolanması, hatırlanması ve kullanılması sürecine verilen isimdir.
(Örn: Hafıza)
Kalıplaşmış düşünceler; Bizi etkileyen belli bir olay, bu olaya ilişkin düşüncelerimiz,
düşüncelerimizin etkisiyle ortaya çıkan duygularımız ve davranışlarımızdır.
Kalıplaşmanın Temelindeki Düşünceler
a- İyi bir insan olmalıyım ve başka insanların onayını kazanmalıyım.
b- Başkaları bana benim istediğim şekilde düşünceli ve kibar davranmalılar. Aksi
halde ayıplanmalı ve cezalandırılmalılar.
c- Hayat bana istediklerimi kolayca ve çabuk vermeli. İstemediklerimi ise
vermemeli.
Aşırı Genelleme: Belli bir durumun ya da belli bir özelliğin her yerde herkes için geçerli olduğunu düşünmek genelleme yapmaktır.
Kutuplaştırma: Çok aşırı uçlar. Ya evet, ya hayır.
Kişiselleştirme: Birinin başka bir kişi üzerinden yargıya kapılması. Örn: ev sahibi misafir kendi üzerine alınmasın diye kendi çocuğuna kızamaz.
Mutlakçılık: -meli, -malı anlayışı. Örn: Her zaman her işte birinci olmalıyım. Kimse
bana haksızlık etmemeli.
Değiştirme Gayreti: Bir kişiyi kendi istediği kalıba sokma arzusudur.
Toptancılık: Bütün yumurtaları aynı sepete koymak.
Algı: Duygu organlarından beynimize ulaşan verilerin örgütlenmesi, yorumlanması,
anlamlandırılması sürecine verilen addır. Kişinin ihtiyaçlarına göre değişir.
Not: Algılarımız doğru koordine edemezsek varoluş çatışması yaşarız.
Duygu: Farkında olmadan verdiğimiz mesajdır.
Bilinç Dışı: Her insanın bir bilinci, bir bilinç öncesi ve bilinç dışı vardır.
İhtiyaçlar: Güdülerle koordineli çalışır. Birincil güdüler; açlık, susuzluk gibi fizyolojik
kökenli güdülere dürtü veya birincil güdüler denir. Sosyal güdüler; merak, başarma
gibi daha üst düzeyde sayılabilecek güdülere ise sosyal güdüler denir.
9
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 10
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
İletişim Becerileri
İhtiyaçlar Hiyerarşisi
İhtiyaçlar Hiyerarşisi Daha İyi İnsan İlişkileri Kurabilmek İçin;
1-Çevrede Olumlu İzlenim Yaratacak Beden Dili Özellikleri;
n Göz ilişkisi,
n Yüz ifadesi,
n Baş hareketleri,
n Jestler,
n Beden duruşu,
n Yakınlık,
n Yöneliş,
n Bedensel temas,
n Dış görünüş,
n Konuşmanın temel özellikleri,
10
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 11
AFETE HAZIR OKUL
İletişim Becerileri
2. Duygusal Olgunluk Düzeyini Geliştirici Özellikler;
n Duygularımızı ifa eden dilin beden dili olduğunu unutmayın. Düşüncenin dili
kelimelerse, duyguların dili de bedendir.
n Sahip olunan empati becerisinin düzeyi,
n Hoşgörü ve esneklik özellikleri,
n Yakın çevreyle kurulan olumlu duygusal ilişki,
n Kişilerin ilişkileri içerisinde ortaya koydukları tavırlar sonuç açısından kendi
amaçlarına ve toplumsal amaçlara uygun olmalıdır.
İletişimin Psikolojik Kapsamda Türleri
1. Kişi İçi İletişim ve Çatışmaların Çelişkilerin Kurtuluş Yolları
n Davranışını değiştirir,
n Tutumunu değiştirir ya da yeni bilgiler edinerek o konudaki mevcut bilgisini
değiştirir,
n Psikolojik savunma mekanizmalarından birisini örneğin mantığa bürünmeyi
kullanarak yetişkinin yarattığı rahatsızlıktan kurtulmaya çalışır.
2- Kişiler Arası İletişim ve Çatışma
n Kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişimlere kişiler arası iletişim adı
verilir. Kişiler arası iletişime katılanlar belli bir yakınlık içinde yüz yüze olmalıdır.
Katılımcılar arasında tek yönlü değil karşılıklı mesaj alışverişi olmalıdır. Söz
konusu mesajlar sözlü ve sözsüz nitelikte olmalıdır.
11
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 12
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
İletişim Becerileri
Graf Analiz Teorisi
12
1
Aktif Çatışma: Karşı karşıya gelen kişilerin birbirlerinden hoşlanmamaları,
birbirlerine kızmaları durumunda aktif çatışma ortaya çıkar.
2
Pasif Çatışma: İnsanlar herhangi bir sebepten ötürü (çekindikleri için ya da
küs oldukları için) birbirleriyle iletişim kuramazlar.
3
Varoluş Çatışması: Bir insan karşısındakinin sözlerini yanlış anlarsa ya da
onun sözleriyle ilgisi olmayan bir mesaj verirse bu duruma varoluş çatışması denir.
4
Tümden Reddetme: Eğer bir kişi kendisine yönelen mesajı tümüyle
reddeder, tamamen aksi görüşü savunursa tümden reddetmedir.
5
Önyargılı Çatışma: Kişiler belli bir konuda çatışmaya başlamadan önce o
konuda bir önyargı veya peşin hüküm edinmişlerdir. Tartışma sırasında ısrarla bu ön yargılarını savunurlar.
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 13
AFETE HAZIR OKUL
İletişim Becerileri
İletişimde Belirginlik - Kesinlik Gösteren Kişinin Temel Varsayımları
1. Bir konuyla ilgili olarak her şeyi bilmek ve bunları normal bir iletişim sürecinde
açık seçik ifade edebilmek mümkündür.
2. Bir konuyla ilişkili değişik görüş açıları vardır. Ancak bunlardan bir tanesi
doğrudur. Yani bir tek doğru bakış açısı vardır.
3. Benim bakış açım en doğru bakış tarzıdır. Benim bilgim en doğru bilgidir.
İletişimde Denemeci Bir Yaklaşım Gösteren Kişinin Temel Varsayımları
1. Bir konuyla ilgili olarak her şeyi bilebilmek zordur. Her şeyi bilsek bile bunları
normal günlük iletişim içinde açık seçik ifade etme olanağı pek yoktur.
2. Bir konuyla ilgili birçok doğru bilgi doğru bakış açısı olabilir. Yani herkesin
kendine göre gerçekleri vardır.
3. Benim bakış tarzım doğru olmayabilir. Benim bilgimden daha doğru olanı
bulunabilir.
İletişimde Çatışmayı Sonlandırma Aşamaları
1. Aşama: Çatışmayı tanımla. “SEN” dili değil “BEN” dili kullan.
2. Aşama: Birçok çözüm yolu ortaya koyalım.
3. Aşama: İki tarafı da memnun edecek şekilde çözüm yollarını değerlendirelim.
4. Aşama: Anlaşım. Tam olarak ne olduğu tespit edilir.
5. Aşama: Çözümü gözden geçirin. Herkes memnun mu? Değerlendirilir.
13
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 14
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
İletişim Becerileri
Beden Dili
Sözsüz iletişim:
Beden dilimiz jestler, mimikler, oturuş, duruş gibi çeşitli tavırlarla kendini ortaya koyar.
İnsanlar arası iletişimde bireyin duruma ilişkin değerlendirmelerini taşıyan bu araçlara sözsüz mesajlar denir. Sözsüz mesajlarla taşınan bu anlatım biçimine de sözsüz iletişim denir. Beden dilinin bugünkü işaretleri iki farklı kaynaktan gelir;
a- Birincil İşaret Sistemi: Beden diline ait birincil işaretleme sistemini oluşturan
mesajlar insanlığın evrensel dilidir. (Örn: gülme, üzülme)
b- İkincil İşaret Sistemi: Soyut ve esas olarak anlamsı olan sözlü sembollerdir.
Not: İletişimde; kelimeler %10, ses tonu %30, beden dili %60 rol oynar.
Sağlıklı İletişim İçin;
- Ne söylemek istiyorum?
- Ne zaman söylersem karşımdaki kişinin iletişim kanalları açık olur?
- Nerede (hangi ortamda) iletişimi başlatırsam yerinde olur?
“Davranışınız neyse sizde osunuz. Dünyadan alacağınız karşılık dünyaya verdiğiniz
tepkiye bağlıdır.”
14
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 15
AFETE HAZIR OKUL
Eğitim Becerileri
Etkili Eğitim İçin Eğitmenin Dikkat Etmesi Gereken
Hususlar
Etkili eğitim için etkili bir iletişim gereklidir. Bunun için dikkatli dinlemek, anlaşılır bir
ses tonu ile konuşmak, vücut dilini etkiyi arttırmak için kullanmak son derece önemlidir. Yapacağınız anlatımların açık ve anlaşılır olması için gerekenler;
n ses
n hız
n telaffuz
n açık ve basit dil kullanımı
n istek
n kesin değerlendirmelerden ve yargıdan kaçınmak
n karmaşık mesajlar vermekten kaçınmak şeklinde sıralanabilir.
Etkili iletişim vücut diline ve davranışlara da bağlıdır. Bilginin doğru şekilde aktarımı
için gerekenler;
n sık sık gülümsemek
n göz temasının sağlanması
n kolları kavuşturmamak
n dik durmak
15
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 16
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
Eğitim Becerileri
Eğitimi aktarırken olumsuz etki bırakabilecek aşağıdaki davranışlardan kaçınmak
gerekir:
n parmağın ağızda olması
n sürekli hareket etme
n yumrukların sıkılması
n kaşların çatılması
n kolları kavuşturmak
n birisini işaret ederek göstermek
n başın eğilmesi
n sırtın dinleyiciye dönük olması
n ellerin cepte olması
Arkadaşça, istekli ve herkesi birey olarak kabul eden olumlu bir yaklaşım katılımcıların motive olmasında yardımcı olacaktır. Katılımcılara olumlu yaklaşımınız ve farklılıklarını kabul etmeniz, açık sözlü ve kararlı olmanız son derece önemlidir.
Katılımcıların öğrenme ihtiyaçlarını karşılarken sabırlı ve destekleyici bir yaklaşım
benimsenmelidir. Bütün gereken, sabır ve esneklik, sakin ve insancıl yaklaşımdır.
Aynı şeyleri herkesin anlamasını sağlamak için farklı şekillerde anlatmanız uygun
olacaktır. Özelikle farklı yaş grupları düşünüldüğünde, aynı okul düzeyinde olan
(ortaöğretim) farklı sınıflardaki (Lise 1. sınıf ve Lise 4. sınıf) öğrenciler için bilgiyi ve
aktarım şeklini uyarlamak gerektiği ortadadır.
Eğitim esnasında karşılaşılabilecek sorunların üstesinden gelmek için iletişim şeklinize dikkat edin; öğrencileri susturmayın, argo, abartılı, iğneleyici ya da anlayamayacakları tarzda konuşmaktan kaçının. Kendiniz, kurumunuz ya da başkaları
hakkında olumsuz şeyler söylemekten kaçının.
16
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 17
AFETE HAZIR OKUL
Eğitim Becerileri
Saldırgan bir tavır ya da yanlış ifade durumunda nasıl dikkatli ve duyarlı bir yaklaşım
belirlediğiniz son derece önemlidir.
n Her zaman duruma, konuya ya da davranışa göre olayları kişiselleştirmeden
yaklaşın,
n Kimseyi küçümsemeyin, ya da kimseyi utandıracak yorumlarda bulunmayın
n Konularla hemen ilgilenin ve hemen açıklığa kavuşturun, aradan uzun zaman
geçmesine izin vermeyin,
n Ciddi tavrınızı korurken karşınızdakine duyarlı ve ilgili bir ses tonuyla hitap edin
n Tartışmaya girip, suçlamalarda bulunmayın,
n Gözlemlerinizi ve duygularınızı ifade edin,
n Açık ve dürüst olun.
Uygun giyim ve profesyonel görüntü ile motive edici, örnek bir model oluşturmak
önemlidir.
Eğitim malzemelerinin ve öğrencilerin katılımının ne kadar önemli olduğunu vurgulayan bir tavır içinde olun. Eğitim sırasında izlediğiniz profesyonel yol son derece
önemlidir. Bunun için;
n Dakik olun (dersi zamanında başlatıp, zamanında bitirmek)
n Güvenilir olun (eğitmenlik konusunda kesin bir tavrınızın olması)
n Gerekli malzemelerle derse hazırlıklı gelin
n Belirlenen amaçlar doğrultusunda onları gerçekleştirebilecek şartları oluşturun, kurallara uyulmasını sağlayın
n Kimseyi katılım için zorlamayın
n Grup halinde çalışmaya yönlendirin
Cevabını bilmediğimiz sorular olabilir. Bu konuda dürüst davranmak önemlidir.
Bilmediğimiz konularda tartışarak zaman harcamaktansa emin olduğumuz konular
üzerinde yoğunlaşmak daha doğru olabilir.
17
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 18
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
Eğitim Becerileri
Eğitmenin İşlevleri
Bu eğitim programı kapsamında eğitmen olarak sizden beklenen;
l Uygun eğitim ortamının hazırlanması
l Eğitim malzemelerinin hazırlanması
l Eğitim kapsamındaki beklentilerin ve gerekliliklerin açıklanması
l Kavramların açıklanıp, içeriğin vurgulanması
İçeriğe odaklanın malzemelerinizi, yöntemlerinizi ve faaliyetleri
l Açıklayın
l Yönlendirin
l Eğitim sürecini güçlendirin ya da yenileyin
l Konu üzerinden ilerleyin
l Sınıfın grup halinde çalışmasını sağlayın
l Öğrencilerin konuları tartışmalarını sağlayın
l Belirli bir içeriğe odaklanın
l Genel bir bakış sağlayın
l Öğrenilenlerin değerlendirilmesini sağlayın
l Katılımcıların bilgisini bir sınavla sınayın
l Değerlendirme yapın
l Duygularını ifade etmeleri için imkanlar sağlayın
l Konuları tamamlayın
l Zamanı iyi kullanın
l Pekiştirmek için tekrar ve özet yapın
l Gözlemleyin
l Destekleyin
18
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 19
AFETE HAZIR OKUL
Eğitim Becerileri
Zor Durumlarla Başa Çıkmak
Öğretmenler, eğitim esnasında farklı zorlukta öğrencilerle karşılaşabilirler. Böyle bir
durumda bu öğrencilerle yapılabilecek şeylerden birkaçı;
n Sürekli konuşan bir öğrenci olursa; Gruptaki diğer öğrencilere de sorular sorun
n Her şeyi ben bilirim türünden öğrenci; Ondan, diğerlerine belli etmeden, başkalarının da katılımını sağlama konusunda size yardımcı olmasını isteyin
n
Dikkat çekmeye çalışan öğrenci: Düşünmesini sağlayacak sorular sorun ya
da başkalarının da anlatması gerektiğini söyleyin
n Konuyu dağıtan öğrenci: Öğrenciyi önemli noktaları bir araya getiren bir özet
yapması ya da önemli noktaları tekrar tartışmaya açması için yönlendirin
n Söz kesen öğrenci: Paniklemeyin. Kontrollü olun. Değerlendirme noktalarına
dikkat edin.
n Açık yakalamaya çalışan öğrenci: Eğitim içeriği dışına çıkmayın, bilginiz dışındaki konularda yorum yaparak tuzağa düşmeyin
n Sessiz öğrenci: Bu kişiyi küçük tartışma gruplarına alıp, fikirlerini sorun
Eğer bir öğrenci dikkati dağılırsa, içine kapanırsa, saldırganlaşırsa, savunmaya geçer
ya da üzülürse, o zaman öğrenmiyor demektir.
19
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 20
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
Destekleyici Materyallerin Kullanımı
Bu eğitimde sizlere sunulan eğitim materyalinin içerisinde çizgi film, Flash animasyon ve destekleyici görsel malzemeler bulunmakta veya eğitmen kitabında bir olayı
anlatırken ikinci, üçüncü değişik animasyon tarif edilmeye çalışılmaktadır. Mümkünse
bu değişik animasyonları sınıfta öğrencilerle birlikte uygulayarak öğrenmeyi sevdirin
ve benzer fikirleri öğrencilere ödev vererek ne tür bir eğitim materyali hazırlanabileceği konusunda hayallerini çalıştırın.
Örneğin depremlerin yerküre içerisinde oluşumunu büyüklere bile anlatmak sorun olmakta ve birçok kişi depremlerin hala yer içerisindeki gaz sıkışmasının patlayarak
açığa çıkması olarak bilmektedir. Depremler yerkabuğunda çeşitli hareketler sonucu
levha dediğimiz plakaların yavaş yavaş birbirleri ile sürtünmeleri, çarpışmaları veya
belli bir kısmının birbirinden koparak uzaklaşması veya aşağı-yukarı hareket etmesi
nedeniyle çok yavaş biriken gerilme enerjisinin belirli bir seviyeye erişerek o tabakaları kırması olayıdır. Bu olayı çocuklara anlatmak için tıpkı büyüklere de uygulanabilecek benzer ve günlük yaşamımızda sürekli gözümüz önünde olan olaylarla
benzeşim yaparak öğrenmeyi pekiştirmek ve olayın doğasını kavramasını sağlamaktır.
Eğitmen ve eğitim kitaplarında da yer aldığı gibi bu gerilme sürecini anlatmanın
yollarından birisi musluk ve su damlası olayıdır. Musluğun fazla sıkılmadığı durumlarda veya contada oluşan küçük bir yırtıktan yavaş yavaş biriken su damlası tıpkı
yericinde biriken gerilme enerjisini, damlanın belirli bir boya ve ağırlığa sahip olması
gerilme enerjisinin içinde biriktiği tabakayı kıracak seviyeye gelmesine, su damlasının koparak küvet veya evye içine veya durgun bir su birikintisine düşmesi de
deprem olayına karşılık gelmektedir.
Bu örnekte yine damlanın büyüklüğü depremin aletsel büyüklüğüne, düşen damlanın oluşturduğu etki ise depremin şiddetine benzerlik göstermektedir. Bu olay eğitim materyalinizde flash animasyon olarak bulunmakla birlikte istenirse bu olay
çocuklara ödev olarak verilebilir ve yapacakları gözlem sonucunda da aynı olayı fark
etmeleri sağlanır. Aynı örneği durgun suya atılan bir taş ile de anlatmak mümkündür.
Aletsel büyüklük şiddet en sık karıştırılan kavramlar olup halen medyada birçok haberci ve sunucu bu kavramı yanlış olarak kullanmaktadır. Suya atılan taşın büyük-
20
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 21
AFETE HAZIR OKUL
Destekleyici Materyallerin Kullanımı
lüğü depremin aletsel büyüklüğüne karşılık gelirken, taşın durgun suda oluşturduğu
dalgaların sayısı ve boyu şiddet olarak nitelenebilir. Bunun gibi anlaşılması zor olan
olayları farklı destekleyici materyal kullanarak anlatmak öğrenmenin kalıcı olmasını
pekiştirir. Sizde bu eğitim kapsamında benzer deney ve uygulamalarla hedeflediğiniz öğrenmeyi daha etkili hale getirebilirsiniz. Tavsiyemiz mümkün olduğunca görsel ve uygulamalı bir sunumla öğrenmenin daha hızlı kolay ve unutulmamasını
sağlamak olmalıdır. Ortaöğretim öğrencileri yaş ve ergenlik sebebiyle çok basit uygulamalardan sıkılabilmektedirler. Onlarla da bu tür materyalleri kullanırken daha
profesyonel olarak hazırlanmış video ve mobil uygulamalarla konuya olan ilgilerini
çekmek gerekebilir. Bunun için projenin web sitesinden benzer materyalleri edinebilir ve eğitimlerinizde bu uygulamaları kullanabilirsiniz. Örneğin damlanın oluşturduğu etki ise depremin şiddetine benzerlik göstermektedir. Bu olay eğitim
materyalinizde flash animasyon olarak bulunmakla birlikte istenirse bu olay çocuklara ödev olarak verilebilir ve yapacakları gözlem sonucunda da aynı olayı fark etmeleri sağlanır.
Aynı örneği durgun suya atılan bir taş ile de anlatmak mümkündür. Aletsel büyüklük şiddet en sık karıştırılan kavramlar olup halen medyada birçok haberci ve sunucu
bu kavramı yanlış olarak kullanmaktadır. Suya atılan taşın büyüklüğü depremin aletsel büyüklüğüne karşılık gelirken, taşın durgun suda oluşturduğu dalgaların sayısı ve
boyu şiddet olarak nitelenebilir. Bunun gibi anlaşılması zor olan olayları farklı destekleyici materyal kullanarak anlatmak öğrenmenin kalıcı olmasını pekiştirir. Sizde
bu eğitim kapsamında benzer deney ve uygulamalarla hedeflediğiniz öğrenmeyi
daha etkili hale getirebilirsiniz.
Tavsiyemiz mümkün olduğunca görsel ve uygulamalı bir sunumla öğrenmenin daha
hızlı kolay ve unutulmamasını sağlamak olmalıdır. Engelli öğrenciler yaş ve ergenlik
sebebiyle çok basit uygulamalardan sıkılabilmektedirler. Onlarla da bu tür materyalleri kullanırken daha profesyonel olarak hazırlanmış video ve mobil uygulamalarla
konuya olan ilgilerini çekmek gerekebilir.
Bunun için projenin web sitesinden benzer materyalleri edinebilir ve eğitimlerinizde
bu uygulamaları kullanabilirsiniz.
21
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 22
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
Eğitimin Değerlendirilmesi
Değerlendirme bize işimizi iyi yapıp yapmadığımızı gösterir. Gelecekte nasıl ilerleyeceğimiz konusunda bize yardımcı olur. Bizi ilgilendiren;
• Edinilen bilgiler ve beceriler konusunda etkiler ve tepkiler
• Yazılı ve uygulamalı sınavlarla bilgi ve becerilerin ölçülmesi
• Davranışta değişiklikler ve öğrenilenlerin uygulanması
• Bilgi ve becerilerin sorun çözümlemeye yönelik etkilerinin belirlenmesidir.
Öğretmenler gözlem ve değerlendirmelerini eğitim öncesinde, sırasında ve sonrasında olmak üzere genelde üç şekilde yapacaklardır.
Eğitimden Önce, öğrencilerin konu ile ilgili mevcut bilgi düzeyini ölçmek için bir ön
test yapılabilir. Çoktan seçmeli sorulardan oluşan bu test yardımıyla, öğrencilerin
eğitim konusu ile ilgili başlangıçtaki bilgi ve farkındalık düzeyi belirlenebilir. Şayet eğitimin hızlı bir şekilde yapılarak etkili olabilmesi için birkaç soruluk test soru-cevap
şekline de sınıf içinde yapılarak sınıfın bilgi düzeyi konusunda bir ön bilgi sahibi olmak
mümkündür. Ayrıca katılımcıların listesi ve eğitim yeri, tarihi gibi konuları kayıt altına
almak için bir eğitim kayıt formu kullanılabilir.
Eğitim sırasında, öğretmenler, öğrencilerin eğitim süreçlerini ve faaliyetlere katılımlarını sürekli olarak izlerler. Konuların anlaşıldığını sınamak için sorular sormak,
uygulama ve faaliyetlerdeki becerilerin, vücut dillerinin gözlemlenmesi, adayın
değerlendirilmesine yardımcı yollardan birkaçıdır.
Eğitimin sonunda, katılımcılardan iki konuda değerlendirme yapmaları beklenir. Biri
eğitimin içeriği, diğeri de yeni öğrendikleri bilgilere hakimiyetleridir. Bu değerlendirme
bize etkinliğimizi ölçmemiz, eğitim programını ve eğitmenliğimizi geliştirmemiz için
yaralı olacaktır. Eğitim Değerlendirme Formu, katılımcıların eğitimi değerlendirmesini, eğitimden beklentilerinin gerçekleşip gerçekleşmediğini ve eğitimin etkili olup
olmadığını görmeyi sağlar.
22
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 23
Eğitim sonrası test ise, öğrencilerin eğitim konusu ile ilgili bilgi düzeylerinde bir
değişiklik olup olmadığını görmemize olanak sağlar.
Bu proje kapsamında verilen eğitim bir farkındalık yaratmak; ülkemizin afetler
konusundaki tehlikesinin ve risklerinin anlaşılarak afet zararlarını azaltmanın
mümkün olduğunu, bunun için birey olarak sorumluluklarımız olduğunu ve alacağımız eğitim, basit önlemlerle hem kendi canımızı hem de çevremizdeki akraba ve
arkadaşlarımızın canını kurtarabileceğimizi öğretmek amaçlanmıştır.
Bu nedenle eğitimde bir ön test, son test uygulanmayacaktır. Ancak, eğitmenlerin
yaptıkları faaliyetleri işlemek, yapılan eğitimleri değerlendirmek ve eğitimi alan
kişilerin geri bildirimlerini alabilmek amacıyla bir web sitesi yapılmış ve kullanılmaktadır.
23
Afet_planiHazirlama_egitmen_kilavuzu:Mizanpaj 1 14.1.2014 01:34 Page 24
AFET BİLİNCİ EĞİTİMİ EĞİTMEN KILAVUZU (OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA )
Kaynaklar
-Baltaş, Z., Baltaş, A., Bedenin Dili, Remzi Kitabevi, 2009.
-BÜ. KRDAE. AHEP, Eğitmen Rehberi
-Cüceloğlu, D., Yeniden insan insana, Remzi Kitabevi, 2011.
-Dökmen, Ü., İletişim Çatışmaları ve Empati, Sistem Yay., 2008.
-Etkili Sunuş – Jeff Olson – ISBN 975-8243-53-5
-Sunuş Yapma – Robert B. Nelson ve Jenifer Wallick – ISBN 975-8243-42-X
-Yeşim Gökçe Kutsal, “Sözel Sunum İlkeleri”, http://www.tubitak.gov.tr/sbag/klinik09.htm
-Tayfun, R., Etkili İletişim ve Bedel Dili, Nobel Yay., 2012.
-Tuğrul B., Sevgi Mönüsü, Ya-pa Yay., İstanbul, 2003.
-Tutar, H., Yılmaz, K., Genel İletişim Kavramlar ve Modeller, Nobel Yay., 2010.
-http://career.sabanciuniv.edu/tr/yazdir.php?kariyer/sunum_teknikleri.html
24
OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİM PLANI EĞİTMEN EĞİTİMİ PROGRAMI
…… /….. / 2014
Oturum
Süre
Yansı
No
10 dk.
1-2-3-4
09:00-09:50
(50 DK.)
1. OTURUM
10 dk.
10:00-10:50
AFAD TANITIMI ve KAMPANYA HAKKINDA BİLGİ
5-6-7-89-10-11
PLANLAMA ADIMLARI, PLANIN GEREKLİLİĞİ VE
AMAÇLAR
15. dk.
12-1314-1516-17-18
OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ
KURULUNUN KURULMASI, GÖREV YETKİ VE
SORUMLULUKLAR HAKKINDA BİLGİ VERİLMESİ
10 dk.
ARA
20 dk.
(50 DK.)
OKUL YÖNETİCİLERİ İÇİN OKUL AFET VE ACİL
DURUM YÖNETİMİ PLANI HAZIRLAMA EĞİTİM
İÇERİĞİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER
15 dk.
10 dk.
2. OTURUM
Açıklama
19-2021-2223-2425-26
27
28-29-30
20 dk.
10 dk.
ZARAR AZALTMA ÇALIŞMALARI HAKKINDA
GENEL BİLGİLER
ZARAR GÖREBİLİRLİK, “TEHLİKE PROFİLİ
BELİRLEME FORMU” HAKKINDA BİLGİ VE
FORMLARIN DAĞITILMASI, ÖRNEK UYGULAMA
ÇALIŞMASI
RİSK SEVİYESİNE GÖRE DERECELENDİRME
TABLOSUNUN DAĞITILMASI, ÖRNEK
UYGULAMA, ÖRNEK UYGULAMA SONUÇLARINA
GÖRE PLANLAMA ÖRNEKLERİNİN
BELİRLENMESİ
ARA
25
11:00-11:50
(50 DK.)
3. OTURUM
15 dk.
31
35 dk.
32
TEHLİKE AVI UYGULAMASI VE ZARAR AZALTMA
PLANI FORMUNUN UYGULANMASI
ÖĞLE YEMEĞİ
33-34-
15 dk.
35-36-
13:00-13:50
(50 DK.)
37-38
4. OTURUM
ÖRNEKLERİNİN DAĞITILMASI, BİLGİLENDİRME
GENEL BİLGİLER FORMU ÜZERİNDEN “YORA”
70 dk.
15 dk.
20 dk.
10 dk.
14:00-14:40
(30 DK.)
10 dk.
5. OTURUM
PLANLAMADA KULLANILABİLECEK BAZI FORM
10 dk.
20 dk.
39-40-41
42-4344-45
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI HAKKINDA GENEL
BİLGİLER
MÜDAHALE ÇALIŞMALARI HAKKINDA GENEL
BİLGİLER
İYİLEŞTİRMEE ÇALIŞMALARI HAKKINDA GENEL
BİLGİLER,
PLANLAMA
DÖNGÜSÜNÜN
ÖZETLENMESİ
ARA
46-4748-49
PLANLAMA SÜRECİNİN ÖZETLENMESİ
50-51-
OKUL AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ PLAN
52-53
FORMATI HAKKINDA BİLGİLENDİRME
SORULAR-GENEL DEĞERLENDİRME- KAPANIŞ
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
(Okul Afet ve Acil Durum
Yönetimi Planı
Hazırlama Kılavuzu)
gQHULOHQ 6UH VQ
0HUKDED +Rú JHOGLQL] %HQ
7& %DúEDNDQOÕN $IHW YH $FLO 'XUXP <|QHWLPL %DúNDQOÕ÷Õ $)$'¶Õ YH øO $IHW YH $FLO
'XUXP 0GUO÷¶Q WHPVLOHQ EXUDGD\ÕP
««9DOLOL÷L øO $)$'¶ÕQ G]HQOHPLú ROGX÷X $IHWH +D]ÕU 2NXO H÷LWLPLQH KRú JHOGLQL]
41
gQHULOHQ 6UH VQ
$IHWH +D]ÕU 2NXO (÷LWLPOHUL hONH JHQHOLQGH DIHW ELOLQFLQLQ JHOLúWLULOPHVL YH
\D\JÕQODúWÕUÕOPDVÕ DPDFÕ LOH KD]ÕUODQPÕúWÕU
*HOLQ |QFH EX H÷LWLP SURJUDPÕQÕ EL]OHUH XODúWÕUDQ NXUXP RODQ 7& %DúEDNDQOÕN
$)$'¶Õ WDQÕ\DOÕP
42
9LGHR 6UHVL GN VQ
(÷LWPHQ 1RWX 9LGHR RWRPDWLN EDúODU VHVOLGLU
43
gQHULOHQ 6UH VQ
7&
7
& %DúEDNDQOÕN $IHW YH $FLO 'XUXP <|QHWLPL %DúNDQOÕ÷Õ $)$' ONHPL]LQ DIHWOHUH
\|QHOLN RODUDN KD]ÕUODQPDVÕ YH ]DUDU J|UHELOLUOL÷H NDUúÕ NDSDVLWHVLQLQ DUWÕUÕOPDVÕ DPDFÕ
LOH WP 7UNL\H¶GH ³$IHWH +D]ÕU 7UNL\H´ SURMHVLQL EDúODWPÕúWÕU \ÕOÕQGD
WHPHOOHUL DWÕODQ YH \ÕOÕQGD KD\DWD JHoLULOHQ SURMH LOH $)$' WRSOXPXPX]XQ WP
NHVLPOHULQH XODúPD\Õ KHGHIOHGL÷LQGHQ DQD NDPSDQ\D ROXúWXUXOPXúWXU
%X NDPSDQ\DODU
$IHWH +D]ÕU $LOH
$IHWH +D]ÕU 2NXO
$IHWH +D]ÕU *|QOO *HQoOHU
$IHWH +D]ÕU øú\HUL ROXS EXJQ VL]OHUOH $IHWH +D]ÕU 2NXO 3URMHVL NDSVDPÕQGD
KD]ÕUODQPÕú RODQ 2NXO $IHW YH $FLO 'XUXP <|QHWLPL 3ODQÕ +D]ÕUODPD .ÕODYX]X
(÷LWLPL LoLQ ELU DUDGD\Õ]
'DKD VRQUD G]HQOHQHFHN H÷LWLPOHU YH \DúDGÕ÷ÕQÕ] E|OJHGH G]HQOHQHFHN HWNLQOLNOHU
KDNNÕQGD VL]OHUL ELOJLOHQGLUPH\H GHYDP HWPHN LVWL\RUX] %XQXQ LoLQ GD÷ÕWPÕú
ROGX÷XPX] ELOJL IRUPODUÕQÕ HNVLNVL] RODUDN GROGXUDUDN H÷LWLP VRQXQGD EDQD WHVOLP
HWPHQL]L ULFD HGL\RUXP
$\UÕFD oHYUHQL]GH \DúD\DQ DUNDGDúODUÕQÕ] NRPúXODUÕQÕ] DLOH ELUH\OHULQL]H GH
oDOÕúPDPÕ]Õ WDQÕWDUDN H÷LWLPOHULPL]GHQ ID\GDODQPDODUÕQÕ VD÷OD\DELOLUVLQL]
gQFHOLNOH $IHWH +D]ÕU 7UNL\H .DPSDQ\DVÕ YH EL] EX NDPSDQ\DQÕQ QHUHVLQGH\L] EX
NRQXGD VL]OHUH ELOJL YHUHOLP
44
gQHULOHQ 6UH GN
2NXOODU LoLQ KD]ÕUODQDFDN $IHW YH $FLO 'XUXP <|QHWLPL SODQODUÕ \DQVÕGD J|UG÷Q]
DGÕPODUÕQGDQ
G O
G ROXúPDOÕGÕU
O
OG
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU
45
gQHULOHQ 6UH GN
2NXOODU LoLQ KD]ÕUODQDFDN $IHW YH $FLO 'XUXP <|QHWLPL SODQODUÕQÕ KD]ÕUODPDGDQ |QFH
RNXOODUGD DIHW \|QHWLPLQLQ QHGHQ JHUHNOL ROGX÷XQXQ oRN L\L DQODúÕOPDVÕ JHUHNLU
.ÕVDFD |]HWOHPHN JHUHNLUVH
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU YH GHYDPÕ LoLQ ELU VRQUDNL VXQX\D JHoHU
46
gQHULOHQ 6UH GN
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU
47
gQHULOHQ 6UH GN
øON RODUDN SODQÕQ DPDFÕ EHOLUOHQPHOLGLU 3ODQODPDQÕQ DPDFÕ RNXO DIHW YH DFLO GXUXP
\|QHWLPLQLQ DQD DPDFÕQÕ GD EHOLUOHPHNWHGLU $IHW YH $FLO 'XUXP <|QHWLPLQLQ DQD
DPDFÕ
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU YH GHYDPÕQÕ RNXPDN LoLQ ELU VRQUDNL VXQX\D
JHoHU
48
gQHULOHQ 6UH GN
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU YH ELU VRQUDNL VXQX\D GHYDPÕQÕ RNXPDN LoLQ
JHoHU
49
gQHULOHQ 6UH GN
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU
50
gQHULOHQ 6UH VQ
%LU EDúND GH\LúOH ROD\ |QFHVL VÕUDVÕ YH VRQUDVÕ ROPDN ]HUH
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU
oDOÕúPDODUÕQÕQ VD÷OÕNOÕ ELU úHNLOGH \UWOPHVLQLQ VD÷ODQPDVÕGÕU
51
gQHULOHQ 6UH GN
$IHW YH DFLO GXUXPODUD \|QHOLN IDDOL\HWOHU HNLS oDOÕúPDVÕ JHUHNWLULU %X QHGHQOH WP SHUVRQHO
SODQODPDQÕQ DúDPDODUÕQÕ EHQLPVHPHOL YH SODQD KDNLP ROPDOÕGÕU
ROPDOÕGÕU 3ODQODPDQÕQ LNLQFL YH |QHPOL
ELU DGÕPÕ GD SODQODPD oDOÕúPDODUÕQGD YH PGDKDOH RUJDQL]DV\RQXQGD oDOÕúDFDN DIHW YH DFLO
GXUXP \|QHWLPL NXUXOXQXQ YH DOW oDOÕúPD JUXSODUÕQÕQ EHOLUOHQPHVLGLU 8QXWXOPDPDOÕGÕU NL
SODQODU VDGH DQODúÕOÕU YH VUGUOHELOLU ROPDOÕGÕU %X QHGHQOH SODQODU KD]ÕUODQÕUNHQ ELUH\VHO
\DNODúÕPODUGDQ NDoÕQÕOPDOÕ HNLS oDOÕúPDVÕ DQOD\ÕúÕ LOH ³2NXO $IHW YH $FLO 'XUXP <|QHWLPL
.XUXOX´ ROXúWXUXOPDOÕGÕU %X NXUXO DIHW |QFHVL HVQDVÕ YH VRQUDVÕQGD \UWOHFHN
IDDOL\HWOHUGHQ YH DIHW LOH LOJLOL PHY]XDWD ED÷OÕ RODUDN SODQODUÕQ KD]ÕUODQPDVÕQGDQ VRUXPOXGXU
2NXO DIHW YH DFLO GXUXP \|QHWLPLQLQ NXUXPVDO \DSÕODUÕ YH |UJWOHQPH PRGHOOHUL NDUúÕ NDUúÕ\D
EXOXQGXNODUÕ WHKOLNH YH ULVNOHULQLQ oHúLGL E\NONOHUL VÕNOÕNODUÕ \RO DoDELOHFHNOHUL ]LQFLUOHPH
HWNLOHU YH RNXOXQ E\NO÷ LOH LQVDQ \R÷XQOX÷X JLEL GH÷LúNHQOHU GLNNDWH DOÕQDUDN
EHOLUOHQPHOLGLU %X \DSÕODQPDGD |QFHGHQ EHOLUOHQPLú NDWÕ YH GH÷LúPH] úDEORQODU \HULQH HVQHN
YH LKWL\DFD J|UH GH÷LúHELOHQ \DSÕODUGD oDOÕúPD JUXSODUÕQÕQ ROXúWXUXOPDVÕ |QHULOLU
2NXO DIHW YH DFLO GXUXP \|QHWLPL NXUXOX DúD÷ÕGDNL NLúLOHUGHQ ROXúWXUXODELOLU
%DúNDQ 2NXO 0GU
%DúNDQ <UG øOJLOL 0GU <UG
h\HOHU g÷UHWPHQOHU DUDVÕQGDQ VHoLOHQ HQ D] NLúL
2NXO $LOH %LUOL÷L YH 2NXO .RUXPD 'HUQHNOHUL EDúNDQODUÕ YH\D J|UHYOHQGLUHFHNOHUL NLúL
6LYLO VDYXQPD NROX YH\D L]FLOLN NROX \HWNLOLVL
2NXO LGDUL J|UHYOLVL
YDUVD |÷UHQFL WHPVLOFLOHUL
%X NXUXOGD RNXO PGUQQ EL]]DW EXOXQPDVÕ DIHW YH DFLO GXUXP SODQODPDVÕ YH DIHWH HWNLOL
PGDKDOH oDOÕúPDODUÕQÕQ EDúDUÕOÕ ROPDVÕ LoLQ JHUHNOL J|UOPHNWHGLU
52
gQHULOHQ 6UH VQ
$IHW YH DFLO GXUXP SODQODUÕQÕQ DLW IDDOL\HWOHUL \UWPHN ]HUH ROXúWXUXODQ RNXO DIHW YH
DFLO GXUXP \|QHWLPL NXUXOX
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU YH GHYDPÕQÕ RNXPDN LoLQ ELU VRQUDNL VXQX\D
JHoHU
53
gQHULOHQ 6UH VQ
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU YH GHYDPÕQÕ RNXPDN LoLQ ELU VRQUDNL VXQX\D
JHoHU
54
gQHULOHQ 6UH VQ
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU YH GHYDPÕQÕ RNXPDN LoLQ ELU VRQUDNL VXQX\D
JHoHU
55
gQHULOHQ 6UH VQ
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU YH GHYDPÕQÕ RNXPDN LoLQ ELU VRQUDNL VXQX\D
JHoHU
56
gQHULOHQ 6UH VQ
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU
JLEL EHOOL EDúOÕ J|UHY YH VRUXPOXOXNODUÕ YDUGÕU
57
gQHULOHQ 6UH VQ
2NXO0GUQQ$IHWSODQODPDVÕNRQXVXQGDNLVRUXPOXOXNODUÕLVH
127(÷LWPHQVXQXGDNLELOJLOHULRNXU
58
gQHULOHQ 6UH VQ
3ODQODPD oDOÕúPDODUÕ DIHW \|QHWLPL LoHULVLQGH |QHPOL ELU \HUH VDKLS RODQ ]DUDU D]DOWPD
oDOÕúPDODUÕ LOH EDúODPDOÕGÕU
127 (÷LWPHQ ELU VRQUDNL VXQX\D JHoHU
59
gQHULOHQ6UHVQ
=DUDUD]DOWPDVDIKDVÕ
0PNQVH DIHW WHKOLNHVL YH ULVNLQLQ |QOHQPHVL YH\D E\N ND\ÕSODU GR÷XUPDPDVÕ LoLQ
DOÕQPDVÕ JHUHNHQ \DSÕVDO YH \DSÕVDO ROPD\DQ WP |QOHPOHU YH IDDOL\HWOHULQ
\UWOG÷ oDOÕúPDODUÕQ WDPDPÕ RODUDN LIDGH HGLOHELOLU
60
gQHULOHQ 6UH GN
%XVDIKD\DQVÕGDJ|UG÷Q]
127 (÷LWPHQVXQXGDNLELOJLOHULRNXUYHGHYDPÕQÕRNXPDNLoLQGL÷HUVXQX\DJHoHU
61
gQHULOHQ 6UH GN
127 (÷LWPHQVXQXGDNLELOJLOHULRNXU
JLELKXVXVODUÕLoHUPHOLGLU
62
gQHULOHQ 6UH VQ
3ODQODPDQÕQ LON DGÕPÕQÕ ]DUDU D]DOWPD oDOÕúPDODUÕ ROXúWXUXU %X VDIKDGD \DSÕODFDNODU
RNXOXQ NDUúÕ NDUúÕ\D NDODELOHFH÷L WHKOLNHOHULQ EHOLUOHQPHVL LOH EDúODU %XQGDQ VRQUDNL
DGÕPODU ]DUDU J|UHELOLUOL÷LQ YH ULVNOHULQ EHOLUOHQPHVLGLU 7HKOLNH YH ULVN EHOLUOHPH
oDOÕúPDODUÕQGDQ HOGH HGLOHQ YHULOHU GR÷UXOWXVXQGD ]DUDU D]DOWPD LoLQ SODQODPD
|QFHOLNOHUL EHOLUOHQLU 0HYFXW LPNkQ YH ND\QDNODU GR÷UXOWXVXQGD HNVLNOHULQ
JLGHULOPHVL WHKOLNH YH ULVNOHULQ |QOHQPHVL YH\D HQ D] VHYL\H\H LQGLULOPHVL KHGHIOHQLU
63
gQHULOHQ 6UH GN
hONHPL]LQ NDUúÕ NDUúÕ\D EXOXQGX÷X DIHW WHKOLNHOHUL GR÷DO RODUDN RNXOODUÕPÕ] LoLQ SRWDQVL\HO
WHKOLNH YH ULVN ROXúWXUPDNWDGÕU .ÕVDFD ONHPL]GHNL WHKOLNHOHUH J|] DWDUVDN
1. Depremler 7UNL\H EXOXQGX÷X FR÷UDIL NRQXP YH E\N SODNDODU DUDVÕQGD VÕNÕúPDVÕ
QHGHQL\OH GHSUHP HWNLQOL÷L HQ \NVHN ONHOHUGHQ ELULVLGLU 7UNL\H GQ\DGD GHSUHP
HWNLQOL÷L DoÕVÕQGDQ DOWÕQFÕ VÕUDGDGÕU 1IXVXQXQ ¶L GHSUHP WHKOLNHVL oRN \NVHN
E|OJHOHUGH \DúDU
2 Heyelanlar 7RSUDN SDUoDVÕQÕQ \HUoHNLPL QHGHQL\OH H÷LP DúD÷Õ KDUHNHWLQH KH\HODQ GHQLU
2.
+H\HODQODU \D÷PXU VHO GHSUHP PDGHQFLOLN H÷LP WHVYL\HVL JLEL LQVDQL YH GR÷DO HWNHQOHUOH
WHWLNOHQHELOLU %HQ]HU úHNLOGH WRSUDN \HULQH ND\DODUÕQ H÷LP DúD÷Õ DNPDVÕ ROD\Õ GD ND\D
GúPHVL RODUDN WDQÕPODQÕU 1IXVXPX]XQ ¶L KH\HODQOÕ E|OJHOHUGH \DúDPDNWDGÕU
hONHPL]GH \R÷XQ \D÷Õú DODQ .DUDGHQL] %|OJHVL LOH GD÷OÕN E|OJHOHUGH VÕNOÕNOD ROXúXU
3. Seller hONH WRSUDNODUÕ RUPDQ ND\ÕSODUÕ HUR]\RQ YH ELOJLVL] JHOLúPHQLQ \DUDWWÕ÷Õ HWNLOHUOH
VHOOHUH oRN VDYXQPDVÕ]GÕU hONHPL]GH VÕNOÕNOD J|UOHQ GL÷HU ELU DIHW WU RODQ VHO DúÕUÕ
\D÷PXUODU VHEHEL\OH ROXúDQ DQL VX EDVNÕQODUÕGÕU
EDVNÕQODUÕGÕU <D\JÕQ RODUDN .DUDGHQL] %|OJHVL
%|OJHVL¶QGH
QGH YH
EX E|OJH\H NRPúX LOOHU LOH GHUH YH QHKLU NHQDUODUÕQGD VÕNOÕNOD J|UOU .ÕUNODUHOL KDULo WP
LOOHULPL]GH VX EDVNÕQÕ ROD\ODUÕ \DúDQPÕúWÕU 7RSODP VX EDVNÕQÕ ROD\ VD\ÕVÕ ¶GLU
Orman Yangınları ve Sanayi Yangınları hONHPL]GH KHU \ÕO oRN VD\ÕGD RUPDQ Lú\HUL YH
NRQXW \DQJÕQÕ ROPDNWDGÕU 6XQJXU øVWDWLVWLNOHU ¶GHQ (NLP LWLEDUL\OH
RUPDQ \DQJÕQÕQGD WRSODP PLO\RQ ELQ KHNWDU RUPDQ DODQÕ \DQPÕúWÕU
7UNL\H \ÕOGD øVWDQEXO LOL \]|OoPQQ NDWÕ NDGDU RUPDQ DODQÕQÕ \DQJÕQD NXUEDQ
YHUPLúWLU
L WL (Q
( E\N
E N RUPDQ \DQJÕQODUÕ
O GD
G (JH
( YH $NGHQL]
$NG L E|OJHOHULQGH
E|O O L G \DúDQPDNWDGÕU
NW G
2UPDQ \DQJÕQODUÕQÕQ oÕNÕú QHGHQOHUL GR÷DO QHGHQOHUOH LQVDQODUGDQ ND\QDNODQDQ
QHGHQOHUOH GU øQVDQ ND\QDNOÕ \DQJÕQODUÕQ E\N NÕVPÕ NDVÕW LKPDO GLNNDWVL]OLN YH
ND]DODUGDQ ND\QDNODQPDNWDGÕU
64
gQHULOHQ6UHGN
%LU |QFHNL VXQXGDQ DQODúÕODFD÷Õ ]HUH $IHWOHU WRSOXOXNODUÕ HWNLOH\HQ ROD\ODUGÕU dR÷X
]DPDQ DQL JHOLúLUOHU YH JQGHOLN KD\DWÕ NHVLQWL\H X÷UDWDUDN DOW\DSÕ\D ]DUDU YHULUOHU
2NXOODUÕQ NDUúÕ NDUúÕ\D NDODELOHFH÷L KHU WUO WHKOLNH WHPHO RODUDN DQD GH÷LúNHQL
HWNLOH\HFHNWLU %XQODU PHNkQ LQVDQ YH H÷LWLP VUHNOLOL÷LGLU øúWH RNXOODU LoLQ
KD]ÕUODQDFDN RNXO DIHW SODQODUÕQÕQ DQD KHGHIL EX GH÷LúNHQLQ WHKOLNHOHU NDUúÕVÕQGD HQ
D] ]DUDUD X÷UDPDVÕGÕU
65
gQHULOHQ 6UH GN
øúWH RNXOODU LoLQ JHUoHNOHúWLULOHFHN DIHW YH DFLO GXUXP \|QHWLPL SODQODUÕ LOH ONHPL]
LoLQ SRWDQVL\HO ULVN ROXúWXUDQ YH PH\GDQD JHOPHVL GXUXPXQGD RNXOODUÕPÕ]Õ GD
HWNLOH\HFH÷L GúQOHQ RODVÕ WHKOLNHOHULQ EHOLUOHQPHVL YH EHOLUOHQHQ KHU WHKOLNH LoLQ
JHUoHNOHúPH VÕNOÕ÷Õ LOH PHNkQ SHUVRQHO|÷UHQFL LOH H÷LWLP VUHNOLOL÷L ]HULQH HWNLOHUL
D]DOWÕOPDOÕGÕU 7HKOLNH DQDOL]OHUL \DSÕOÕUNHQ WHKOLNHQLQ E\NO÷ FR÷UDIL E|OJHVHO
NRúXOODU YH HN RODUDN \DNÕQ oHYUHGH PH\GDQD JHOHELOHFHN ROD\ODUÕQ HWNLOHUL GH
GúQOPHOLGLU
%LU H÷LWLP NXUXPXQGDNL SHUVRQHO |÷UHQFL H÷LWLP ELQDVÕ LOH H÷LWLP PDWHU\DOOHULQLQ ELU
WHKOLNHQLQ HWNLVL\OH KDVDUD X÷UDPDVÕ YH\D H÷LWLPLQLQ NHVLQWL\H X÷UDPDVÕ R H÷LWLP
NXUXPXQXQ KDVDU J|UHELOLUOL÷LQLQ VHYL\HVLQL J|VWHULU
66
gQHULOHQ 6UH GN
7UNL\H¶GH $IHWH G|QúHELOHFHN YH RNXOODU LoLQ ULVN ROXúWXUDFDN EHOLUOHQPLú KHU ELU
WHKOLNHQLQ ROXúXP VÕNOÕ÷Õ YH HWNLOHPH úLGGHWL LOH WDKPLQL ROXúXP YH X\DUÕ ]DPDQODUÕ LOH
LOJLOL ELOJLOHU RNXO DIHW YH DFLO GXUXP \|QHWLPL NXUXOX WDUDIÕQGDQ D\UÕ D\UÕ
GH÷HUOHQGLULOPHOLGLU %X oDOÕúPDODU \DQVÕGD J|UG÷Q] IRUP |UQH÷L LOH YH\D NXUXO
WDUDIÕQGDQ JHOLúWLULOHFHN EDúND ELU IRUP LOH \UWOHELOLU +HU ELU WHKOLNH LoLQ PHNkQ
LQVDQ YH H÷LWLP VUHNOLOL÷LQLQ ]DUDU J|UHELOLUOL÷LQL WHN ELU IRUP ]HULQGH J|UHELOPHN
L L GH
LoLQ
G \HQLL IRUPODU
I
O JHOLúWLULOHELOLU
OL WL LO ELOL
127 (÷LWPHQ WDEORQXQ VWQGH \HU DODQ EDúOÕ÷Õ WÕNOD\DUDN µ7HKOLNH 3URILOL %HOLUOHPH
)RUPX¶ QX J|VWHULU (÷HU X\JXODPD \DSWÕUÕODFDNVD IRUPXQ oÕNWÕVÕ DOÕQDUDN EHOLUOHQHQ
WHKOLNHOHU LoLQ |UQHN X\JXODPD JHUoHNOHúWLULOLU
67
gQHULOHQ 6UH GN
GN
%LU |QFHNL IRUP \DUGÕPÕ LOH HOGH HGLOHQ YHULOHU \DQVÕGD J|UQHQ ULVN GHUHFHVLQH J|UH
GHUHFHOHQGLUPH IRUPXQD VD\ÕVDO RODUDN DNWDUÕOPDOÕGÕU (WNL GHUHFHVL YH ROXúXP
VÕNOÕ÷ÕQÕQ VD\ÕVDO NDUúÕOÕNODUÕ WDEORQXQ DOWÕQGD \HU DOPDNWDGÕU +HU ELU WHKOLNHQLQ HWNL
GHUHFHVL YH ROXúXP VÕNOÕ÷Õ PHNkQELQD LQVDQ YH H÷LWLP VUHNOLOL÷L DoÕVÕQGDQ D\UÕ D\UÕ
SSXDQODQPDOÕGÕU +DWWD PHNkQELQD LoLQ
o \
\DSÕVDO
S \
\DSÕVDO
S
ROPD\DQ
\ YH LNLQFLO ULVNOHU LoLQ
o
D\UÕ D\UÕ SXDQODPDQÕQ \DSÕOPDVÕ SODQODPD |QFHOLNOHULQLQ EHOLUOHQPHVLQH D\UÕFD NDWNÕ
VD÷OD\DFDNWÕU (WNL GHUHFHVL YH ROXúXP VÕNOÕ÷Õ LoLQ ¶O YH\D ¶OL GHUHFHOHQGLUPH |OoH÷L
NXOODQÕODELOLU 3XDQODPD \DSÕOÕUNHQ ELU |QFHNL DúDPDGD GROGXUXODQ 7HKOLNH 3URILOL
%HOLUOHPH )RUPXQGD NXOODQÕODQ ELOJLOHUH SDUDOHO KDUHNHW HGLOPHOLGLU
127 (÷LWPHQ H÷HU X\JXODPD \DSWÕUÕ\RU LVH \DQVÕGDNL WDEOR oÕNWÕVÕQD µ7HKOLNH 3URILOL
%HOLUOHPH )RUPX¶ X\JXODPDVÕQGD EHOLUOHQHQ WHKOLNHOHULQ HWNL GHUHFHVL YH ROXú VÕNOÕ÷Õ
GH÷HUOHULQLQ QDVÕO DNWDUÕODFD÷ÕQÕ X\JXODPDOÕ RODUDN J|VWHULU
68
gQHULOHQ 6UH GN
3ODQODPD LoLQ KHVDSODQDQ |QFHOLN GHUHFHVL D\QÕ ]DPDQGD ULVN VHYL\HVLQL GH EHOLUOHU
5LVN VHYL\HVL LOH |QFHOLN GHUHFHVL GR÷UX RUDQWÕOÕGÕU %LU |QFHNL DúDPDGD ULVN
VHYL\HVLQH J|UH GHUHFHOHQGLULOHQ WHKOLNHOHULQ KHVDSODQDQ GH÷HUL EL]H DIHW YH DFLO GXUXP
\|QHWLP SODQÕQÕQ KD]ÕUODQPDVÕQGD \DUGÕPFÕ RODFDNWÕU +HU WHKOLNH LoLQ HOGH HGLOHQ
GH÷HU R WHKOLNH LoLQ \DSÕODFDN ]DUDU |QOHPH oDOÕúPDODUÕQÕQ |QFHOL÷LQL EHOLUOH\HFHNWLU
127 (÷LWPHQ
127
(÷LW
X\JXODPD
O
\DSWÕUÕ\RU
W
L
LVH
EL |QFHNL
ELU
| NL 5LVN
5L N 6HYL\HVLQH
6 L L
*|
*|UH
'HUHFHOHQGLUPH WDEORVXQD J|UH KHVDSODQDQ |QHP|QFHOLN GHUHFHVL VRQXoODUÕQÕQ 5LVN
$QDOL]L PDWULVLQGHNL NDUúÕOÕNODUÕQÕ \DQVÕGDNL 5LVN 0DWULVL WDEORVX ]HULQGH DoÕNODU
69
gQHULOHQ 6UH GN
GN
gQFHOLN GHUHFHVL LOH ULVN DQDOL]L ULVN PDWULVL VRQXoODUÕQD J|UH WHKOLNHQLQ SODQGD \HU
DOPD YH\D |QFHOLN VHYL\HVL \DQVÕGDNL JUXSODPD\D ED÷OÕ RODUDN \DSÕOPDOÕGÕU 'DKD
|QFHGH EHOLUWWL÷LPL] JLEL SODQGDNL |QFHOLN G]H\L DIHW YH DFLO GXUXP \|QHWLPLQLQ
HYUHOHULQH DLW oDOÕúPDODUÕQ \UWOPHVLQLQ GH |QFHOLNOHULQL EHOLUOHU 3ODQODPD
|QFHOLNOHULQH JJ|UH EDúODWÕODFDN
ú
]DUDU D]DOWPD ooDOÕúPDODUÕ
ú
\DSÕVDO
\
S
|QOHPOHULQ DOÕQPDVÕ
JLEL RNXO LPNkQODUÕQÕ DúDQ NDSVDPOÕ oDOÕúPDODU RODELOHFH÷L JLEL EDVLW |QOHPOHUGHQ GH
ROXúDELOLU %XQODUD NÕVDFD GH÷LQPHN JHUHNLUVH
127 (÷LWPHQ X\JXODPD \DSWÕUÕ\RU LVH 5LVN 6HYL\HVLQH *|UH 'HUHFHOHQGLUPH
WDEORVXQD J|UH KHVDSODQDQ |QHP|QFHOLN GHUHFHVL VRQXoODUÕQÕQ \DQVÕGD \HU DODQ
VRQXoODUD J|UH QDVÕO JUXSODQGÕUÕODFD÷ÕQÕ \DQL ]DUDU D]DOWPD |QFHOLNOHULQLQ QDVÕO
\DSÕODFD÷ÕQÕ DoÕNODU
70
gQHULOHQ 6UH GN
$IHW 3ODQODPD VUHFLQGH =DUDU $]DOWPD
$]DOWPD 7HKOLNH $YÕ
$YÕ ULVN DQDOL]L JLEL oDOÕúPDODUÕQ
\UWOPHVLQGH NXOODQÕODELOHFHN ED]Õ IRUPODUD DLW |UQHNOHU LVH úXQODUGÕU
*HQHO %LOJLOHU )RUPX 2GD GHUVOLN RILV YH NDWODUGDNL PHYFXW GXUXPXQ WHVSLW HGLOPHVLQGH
NXOODQÕOÕU <DQJÕQ V|QGUFOHULQ YDUVD \DQÕFÕ YH WHKOLNHOL PDGGHOHULQ \HUL YH GXUXPX LOH
WDKOL\H VÕUDVÕQGD VRUXQ ROXúWXUDFDN PDWHU\DOOHUH DLW ELOJLOHUL LoHULU
'XUXP 7HVSLW 'HWD\ )RUPX 7HKOLNH DYÕ LoLQ RGD GHUVOLN ODERUDWXYDU YH RILVOHU LoLQ GHWD\OÕ
ELOJL HOGH HGLOPHVL LoLQ NXOODQÕODQ ELU IRUPGXU
7HKOLNH 3URILOL %HOLUOHPH )RUPX 5LVN $QDOL]L LoLQ NXOODQÕOPDN ]HUH KHU ELU WHKOLNHQLQ
ROXúXP VÕNOÕ÷Õ YH HWNLOHPH úLGGHWL LOH LOJLOL ELOJLOHULQ WRSODQPDVÕQÕ VD÷OD\DQ ELU IRUPGXU
=DUDU $]DOWPD 3ODQÕ )RUPX 7HKOLNH $YÕ YH 5LVN DQDOL]L oÕNWÕODUÕ GR÷UXOWXVXQGD ]DUDU
D]DOWPD SODQODPDVÕQÕQ \DSÕOPDVÕ LoLQ NXOODQÕODQ ELU IRUPGXU
$FLO 'XUXP 5DSRUX )RUPX <DúDQDQ KHU ELU ROD\ YH\D DFLO GXUXP VRQUDVÕQGD LOJLOL
VHUYLVOHUGHQ JHOHFHN ELOJLOHU GR÷UXOWXVXQGD JHUHNWL÷LQGH NXOODQÕOPDN YH\D ELU VW NXUXPD
VXQXOPDN DPDFÕ\OD 2NXO $IHW <|QHWLPL .XUXOX %DúNDQÕ WDUDIÕQGDQ GROGXUXOPDVÕ |QHULOHQ
IRUPGXU
0DO]HPH %LOJL )RUPX $FLO GXUXP DQÕQGD NXOODQÕOPDN ]HUH JHUHNOL LKWL\Do PDO]HPHOHULQLQ
GHSRODQDUDN WDNLS HGLOPHVLQL NROD\ODúWÕUDFDN IRUPGXU
127 (÷LWPHQ X\JXODPD \DSWÕUÕ\RU LVH \DQVÕGDNL IRUPODUÕQ ELU YH\D ELUNDoÕ LoLQ |UQHN
oDOÕúPD JHUoHNOHúWLUHELOLU
71
gQHULOHQ 6UH GN
.XUXPVDO G]H\GH ]DUDU D]DOWPD oDOÕúPDODUÕ WHKOLNH SURILOL EHOLUOHPH\H HN RODUDN
7HKOLNH $YÕ \|QWHPL LOH \DSÕODELOLU 7HKOLNH $YÕ IRUPODUÕ LOH FDQ YH PDO ND\EÕQD \RO
DoDELOHFHN H÷LWLP YH |÷UHWLPGH NHVLQWL\H QHGHQ RODFDN ULVNOHU EHOLUOHQHUHN ]DUDU
D]DOWPD SODQODUÕ ROXúWXUXODELOLU 7HKOLNH $YÕ oDOÕúPDODUÕQÕQ WDNLELQL NROD\ODúWÕUPDN
DPDFÕ\OD DIHW YH DFLO GXUXP \|QHWLPL NXUXOX WDUDIÕQGDQ IRUPODU ROXúWXUXODELOLU gUQHN
ELU IRUP \DQVÕGD J|UQPHNWHGLU %X IRUPODUÕQ ]DUDU D]DOWPD SODQODPDVÕQÕQ ELU SDUoDVÕ
ROGX÷X
OG ÷ XQXWXOPDPDOÕGÕU
W O
OG
127 (÷LWPHQ X\JXODPD \DSWÕUÕ\RU LVH \DQVÕGDNL IRUP YH\D µ*HQHO %LOJLOHU )RUPX¶
LOH \LQH ELU |QFHNL \DQVÕGD \HU DODQ µ'XUXP 7HVSLW 'HWD\ )RUPX¶ QX NXOODQDUDN
7HKOLNH $YÕ X\JXODPDVÕQÕ JHUoHNOHúWLUHELOLU
72
gQHULOHQ 6UH VQ
3ODQODPDoDOÕúPDODUÕQÕQELUGL÷HU|QHPOLDGÕPÕQÕKD]ÕUOÕNVDIKDVÕQDDLWoDOÕúPDODU
ROXúWXUPDNWDGÕU
127(÷LWPHQELUVRQUDNLVXQX\DJHoHU
73
gQHULOHQ 6UH VQ
=DUDU D]DOWPD VDIKDVÕQGD \DSÕODQ oDOÕúPDODU YH DOÕQDQ |QOHPOHUOH ROD\ODUÕQ
GXUGXUXOPDVÕ YH\D |QOHQPHVL KHU ]DPDQ PPNQ ROPD\DFD÷Õ LoLQ
KD]ÕUOÕN VDIKDVÕQGD |÷UHQFL |÷UHWPHQ YH oDOÕúDQODUÕQ FDQÕ YH PDOÕ LOH PLOOL VHUYHWOHUL
DIHWOHULQ \ÕNÕFÕ HWNLOHULQGHQ NRUX\DFDN ED]Õ IDDOL\HWOHULQ \UWOPHVL ]RUXQOX
ROPDNWDGÕU
127 (÷LWPHQ ELU VRQUDNL VXQX\D JHoHU
74
gQHULOHQ 6UH VQ
%XVUHoWH\UWOHFHNIDDOL\HWOHU
127(÷LWPHQVXQXGDNLELOJLOHULRNXU
75
gQHULOHQ 6UH GN VQ
$IHW |QFHVLQGH |QOHPH YH ]DUDU D]DOWPD DúDPDVÕQGD DOÕQDQ WP |QOHPOHUH NDUúÕQ
GHSUHP DQL VHOOHU IÕUWÕQD YH WD\IXQODU JLEL ED]Õ WHKOLNHOHUL |QOHPHN YH ULVNOHULQL
WDPDPHQ RUWDGDQ NDOGÕUPDN PPNQ RODPD\DFD÷Õ LoLQ KD]ÕUOÕN DúDPDVÕQGD ED]Õ
|QHPOL IDDOL\HWOHULQ \UWOPHVL NDoÕQÕOPD]GÕU %X IDDOL\HWOHULQ \DQÕ VÕUD RNXOODU
ND]DODU NDYJDODU ]HKLUOHQPHOHU NoN oDSOÕ \DQJÕQODU JLEL DFLO GXUXPODUOD oRN VÕN
NDUúÕODúWÕNODUÕ LoLQ JHUHNOL KD]ÕUOÕN IDDOL\HWOHULQL VUHNOL JQFHO YH X\JXODQDELOLU
G G WXWPDN
G]H\GH
W W N ]RUXQGDGÕUODU
G G O
+D]ÕUOÕN HYUHVLQLQ DQD KHGHIL WHKOLNHOHULQ WRSOXOXNODU YH \DúDP DODQODUÕ ]HULQGH
GR÷XUDFD÷Õ ROXPVX] VRQXoODUÕQD NDUúÕ |QOHPOHU DODUDN GR÷UX ]DPDQODPD YH HWNLOL
PGDKDOH LoLQ |Q KD]ÕUOÕNODUÕQ \DSÕOPDVÕGÕU .ÕVDFDVÕ KHUKDQJL ELU DIHW DQÕQGD DFLO
\DUGÕP LKWL\DoODUÕQÕQ NDUúÕODQDELOPHVL YH ³DUDPDNXUWDUPD´ NDELOL\HWLQLQ
JHOLúWLULOPHVL LoLQ \DSÕOPDVÕ JHUHNHQ IDDOL\HWOHULQ WPGU
WPGU
+D]ÕUOÕN 3ODQÕ VDIKDVÕQGD \DSÕOPDVÕ JHUHNHQ oDOÕúPDODU « úHNOLQGH |]HWOHQHELOLU
76
gQHULOHQ6UHGN
<DQVÕGDWDKOL\HDQÕQDDLWELUUHVLPJ|UPHNWHVLQL]
'R÷D LQVDQ YH\D WHNQRORMLGHQ ND\QDNODQDQ ELU WHKOLNHQLQ ULVN ROXúWXUPDVÕ
GXUXPXQGD WHKOLNHGHQ HWNLOHQHQ YH\D HWNLOHQPH LKWLPDOL RODQ NLúLOHULQ GDKD JYHQOL
ELU \HUH WDúÕQPDVÕQD ³WDKOL\H´ GHQLU 7RSOX WDKOL\HOHU \HWNLOL PDNDPODUÕQ \|QHWLPL\OH
YH \DUGÕPÕ\OD \DSÕOPDNWDGÕU %X VUHoWH WDKOL\H HGLOHQ NLúLOHU ULVN DOWÕQGD RODELOHFH÷L
o WDKOL\H
\ ooRN L\L
\ SSODQODQÕU YH GLNNDWOLFH \
\UWOU %DúDUÕOÕ
ú
WDKOL\H
\ \
\DSDELOPHQLQ
S
WHN
LoLQ
\ROX WDKOL\H SODQÕQÕ G]HQOL WDWELNDW \DSDUDN X\JXODPDN YH SODQÕ G]HQOL DUDOÕNODUOD
JQFHOOHPHNWLU
$IHWOHUVRQUDVÕQGDHQKÕ]OÕYHHWNLOLúHNLOGHEXOXQGX÷XPX]PHNkQODUÕQ
WDKOL\HVLQLQVD÷ODQDELOPHVLLoLQ
‡ <HWNLOLOHULQ\DSDFDNODUÕX\DUÕODUGR÷UXOWXVXQGDKDUHNHWHWPHOL\L]PHYVLPHJ|UH
JL\VLOHU YH VD÷ODP D\DNNDEÕODU JL\PHOL\L]
JL\VLOHUYHVD÷ODPD\DNNDEÕODUJL\PHOL\L]
‡ øODoNLPOLNJLELNLúLVHOHú\DODUÕPÕ]Õ\DQÕPÕ]DDOPDOÕ\Õ]NDSÕPÕ]ÕNLOLWOHPHOL\L]
‡ <HWNLOLOHULQEHOLUWWL÷LWDKOL\H\ROODUÕQÕNXOODQPDOÕ\Õ]DIHWVRQUDVÕELQDGD\DSÕVDOELU
KDVDU\RNVDLoHULGHNDOPDNJYHQOLGLU
‡ (OHNWULNúDOWHULQLVXYHGR÷DOJD]YDQDODUÕQÕNDSDWPDOÕ\Õ]WDQÕGÕNODUÕPÕ]DQHUH\H
JLWWL÷LPL]LKDEHUYHUPHOL\L]
‡ <DOQÕ]\DúD\DQ\DúOÕYHHQJHOOLNRPúXODUÕPÕ]D\DUGÕPFÕROPDOÕ\Õ]³7HKOLNHJHoWL´
GH÷HUOHQGLUPHVL\DSÕODQDNDGDUELQD\DKLoELUQHGHQOHWHNUDUJLUPHPHOL\L]
77
gQHULOHQ6UHVQ
<DQVÕGDWDKOL\HVRQUDVÕWRSODQPDDODQÕQGDQELUUHVLPJ|UPHNWHVLQL]
78
gQHULOHQ 6UH VQ
$IHW YH $FLO 'XUXP \|QHWLPL LoLQ |QFHVLQGH \DSÕODQ ]DUDU D]DOWPD YH KD]ÕUOÕN
oDOÕúPDODUÕQÕQ |QHPL NDGDU DIHW YH\D DFLO GXUXP DQÕQGD HQ KÕ]OÕ YH HWNLOL PGDKDOHQLQ
JHUoHNOHúWLULOPHVL GH ELU R NDGDU |QHPOLGLU
127 (÷LWPHQ ELU VRQUDNL VXQX\D JHoHU
79
gQHULOHQ 6UH GN
0GDKDOHVDIKDVÕQÕQDQDDPDFÕ
127(÷LWPHQVXQXGDNLELOJLOHULRNXU
80
gQHULOHQ 6UH GN VQ
%LU DIHWLQ ROXúXPXQX WDNLS HGHQ YH DIHWLQ ROXúXQGDQ KHPHQ VRQUD EDúOD\DUDN DIHWLQ
E\NO÷QH ED÷OÕ RODUDN D\OÕN VUH LoHULVLQGH \DSÕODQ IDDOL\HWOHULQ WPGU 0GDKDOH
HYUHVLQGH LON KHGHI HQ NÕVD VUHGH HQ ID]OD LQVDQÕQ KD\DWÕQÕ NXUWDUPDNWÕU %XQX LQVDQ
\DúDPÕQÕ LOJLOHQGLUHQ \DUDOÕODUÕQ VHYN HGLOPHVLWHGDYLVL EDUÕQPD YH \DúDPVDO LKWL\DoODUÕQÕQ
WHPLQL JLEL GL÷HU IDDOL\HWOHU WDNLS HGHU 0GDKDOH HYUHVL D\QÕ ]DPDQGD RWRULWH YH GLVLSOLQ
JHUHNWLULU 7HFUEH\H GD\DOÕ EX VUHo LoHULVLQGH RUWD\D oÕNDQ JHUHNVLQLPOHULQ KÕ]OD WHVSLW
HGLOPHVL LOHWLúLP YH H÷LWLPOL NDGURODUOD \HWHU VD\ÕGD HNLSPDQOD PGDKDOH HGLOPHVL JHUHNLU
0GDKDOH DúDPDVÕ\OD Hú ]DPDQOÕ \UWOHQ GL÷HU |QHPOL oDOÕúPDODU LVH KDVDU WHVSLWOHULQLQ
\DSÕOPDVÕ
O
W KOLN \DUDWDQ
WHKOLNH
W HQND]ODUÕQ
N O
N OG O
NDOGÕUÕOPDVÕ
YH SDWODPD
WO
\DQJÕQ JLEL
LEL LNLQFLO
LNL LO DIHWOHULQ
I WO L
|QOHQPHVLGLU
$IHWLQ NÕVD VUHOL YH GLUHN HWNLOHULQH KLWDS HGHQ PGDKDOH IDDOL\HWOHUL LOH DIHWLQ ROXPVX]
HWNLOHULQL JLGHUPHN LoLQ ELOJL YH EHFHULOHULQ X\JXODQPDVÕ JYHQOL÷LQ DUWWÕUÕOPDVÕ RODVÕ
WHKGLWOHULQ QHGHQOHUL YH ND\QD÷ÕQÕQ DUDúWÕUÕOPDVÕ J|]HWLP YH GHQHWLPOHULQ DUWWÕUÕOPDVÕ DNVD\DQ
KL]PHWOHULQ HQ NÕVD VUHGH VUGUOHELOLUOL÷LQLQ VD÷ODQPDVÕ IDDOL\HWOHUL GH Hú ]DPDQOÕ RODUDN
\UWOPHOLGLU %X QHGHQOH EX HYUHGH KÕ]OÕ GH÷HUOHQGLUPH YH WHPHO ELOJLOHULQ HOGH HGLOPHVL YH
DUWoÕ
o ROD\\ RODVÕOÕNODUÕQÕQ GH÷HUOHQGLULOPHVL
÷
EX VUHFLQ VD÷OÕNOÕ
÷
\UWOPHVLQGH E\N
\
\ |QHP
WDúÕPDNWDGÕU
hONHPL]GH \D\JÕQ RODUDN DFLO GXUXP SODQODPDVÕ DGÕ LOH WDQÕQDQ PGDKDOH SODQÕQÕQ DQD DPDFÕ
DFLO GXUXP YH\D DIHW VRQXFX ROXúDQ ROD\ODUD ]DPDQÕQGD KÕ]OÕ YH HWNLOL RODUDN PGDKDOH HGHUHN
FDQ ND\EÕ YH \DUDODQPDODUÕQ DUWPDPDVÕ DIHWLQ QHGHQ RODELOHFH÷L \DQJÕQODU SDWODPDODU
VDOJÕQODU JLEL HN WHKOLNH YH ULVNOHUOH FDQ YH PDO ND\EÕQÕQ E\PHPHVL YH RNXOXQ QRUPDO
IDDOL\HWOHULQH ELU DQ |QFH G|QHELOPHVL LoLQ JHUHNOL WP IDDOL\HWOHULQ KDQJL |UJWOHQPH úHNOL\OH
NLPOHU WDUDIÕQGDQ QH ]DPDQ KDQJL J|UHY YH \HWNL\OH KDQJL ND\QDNODU NXOODQÕODUDN
\UWOHFH÷LQL DoÕNoD WDQÕPOD\DQ ELU EHOJHGLU
EHOJHGLU
%X VUHoWH \DSÕOPDVÕ JHUHNHQ oDOÕúPDODU (öø70(1 6818'$.ø ù(.ø/'( <(5 $/$1
$',0/$5, 2.85 úHNOLQGH |]HWOHQHELOLU
81
gQHULOHQ 6UH VQ
0GDKDOHVUHFLQLQKHPHQDUNDVÕQGDQEDúOD\DQoDOÕúPDODULVHø\LOHúWLUPHIDDOL\HWOHUL
RODUDNELOLQLU
127(÷LWPHQELUVRQUDNLVXQX\DJHoHU
82
gQHULOHQ 6UH VQ
ø\LOHúWLUPHIDDOL\HWOHUL
127(÷LWPHQVXQXGDNLELOJLOHULRNXUYHGHYDPÕLoLQELUVRQUDNLVXQX\DJHoHU
83
gQHULOHQ 6UH VQ
127(÷LWPHQVXQXGDNLELOJLOHULRNXU
84
gQHULOHQ 6UH GN VQ
0GDKDOH VUHFLQGHQ VRQUD EDúOD\DQ YH DIHWLQ E\NO÷QH J|UH \ÕO JLEL X]XQ ELU
VUH\L NDSVD\DQ IDDOL\HWOHULQ WPGU 0GDKDOH VUHFLQGH oHúLWOL VHEHSOHUH ED÷OÕ
RODUDN JHUoHNOHúWLULOHPH\HQ ED]Õ oDOÕúPDODU GD EX VUHo LoHULVLQGH JHUoHNOHúWLULOHELOLU
2NXOODU LoLQ L\LOHúWLUPH DúDPDVÕQGD \DSÕODFDNODU RNXOXQ ELU DQ |QFH DoÕOPDVÕ YH
QRUPDO SURJUDPÕQD G|QHELOPHVL LoLQ SODQGD |QJ|UOHQ H\OHPOHULQ X\JXODQPDVÕ
oDOÕúPDODUÕQÕ LoHULU $QD KHGHI H÷LWLPLQ PPNQ RODQ HQ NÕVD VUH LoHULVLQGH
E O ELO
EDúOD\DELOPHVLQLQ
L L WHPLQL
W L L YH PH\GDQD
G
JHOHQ
O ROD\GDQ
O G HOGH
OG HGLOHQ
GLO GHUVOHULQ
G O L ÕúÕ÷Õ
÷ DOWÕQGD
OW G
GDKD JYHQOL YH HPQL\HWOL ELU RNXO YH H÷LWLP RUWDPÕ ROXúWXUPDNWÕU
%X IDDOL\HWOHULQ KD]ÕUOÕN IDDOL\HWOHUL VÕUDVÕQGD SODQODQPDVÕ HWNLQ RODUDN
X\JXODQDELOPHVL LoLQ JHUHNOLGLU ø\LOHúWLUPH IDDOL\HWOHUL X]XQ VUHOLGLU YH RNXOODU LoLQ
H÷LWLPH EDúODGÕNWDQ VRQUD GD GHYDP HGHELOLU
$IHW YH\D DFLO GXUXPODUÕQ QHGHQ ROGX÷X IL]LNVHO H÷LWVHO \|QHWVHO SVLNRORMLN VRV\DO
YH oHYUHVHO ND\ÕS YH ]DUDUODUÕQ KDQJL LPNkQ YH ND\QDNODU NXOODQÕODUDN QDVÕO
JLGHULOHELOHFH÷LQL DIHWLQ IÕUVDWD G|QúWUOHUHN RNXO YH oHYUHVLQLQ QDVÕO GDKD JYHQOL
YH HPQL\HWOL ELU KkOH JHWLULOHELOHFH÷LQL RNXOXQ QRUPDO IDDOL\HWOHULQH ELU DQ |QFH
G|QHELOPHVLQL YH H÷LWLP NDOLWHVLQLQ \NVHOPHVLQL VD÷OD\DQ SODQODPD WUGU
%X VUHoWH \DSÕOPDVÕ JHUHNHQ oDOÕúPDODU««« úHNOLQGH |]HWOHQHELOLU
85
gQHULOHQ 6UH VQ
2NXO DIHW YH DFLO GXUXP SODQODPD G|QJV \DQVÕGD J|UOG÷ JLEL DIHW \|QHWLPLQLQ
]DUDU D]DOWPD KD]ÕUOÕN PGDKDOH YH L\LOHúWLUPH HYUHOHULQH DLW DOW SODQODUÕ D\UÕ D\UÕ
LoHUPHOLGLU +HU ELU HYUH NHQGL LoHULVLQGH D\UÕ D\UÕ GH÷HUOHQGLULOLUNHQ ELU EWQQ
SDUoDVÕ ROGX÷X YH VUHNOLOLN JHUHNWLUGL÷L XQXWXOPDPDOÕGÕU
86
gQHULOHQ 6UH VQ
ùX DQD NDGDU EDKVHWWL÷LPL] RNXO DIHW YH DFLO GXUXP \|QHWLPL SODQODPDVÕ LoLQ \DSÕOPDVÕ
JHUHNHQ oDOÕúPDODUÕ YH SODQODPD VUHFLQH DLW ELOJLOHUL |]HWOHPHN JHUHNLUVH
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU YH GHYDPÕQÕ RNXPDN LoLQ ELU GL÷HU VXQX\D
JHoHU
87
gQHULOHQ 6UH VQ
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU YH GHYDPÕQÕ RNXPDN LoLQ ELU GL÷HU VXQX\D
JHoHU
úHNOLGHQ |]HWOHQHELOLU
88
gQHULOHQ 6UH VQ
127 (÷LWPHQ VXQXGDNL ELOJLOHUL RNXU
úHNOLGHQ |]HWOHQHELOLU
89
gQHULOHQ 6UH GN VQ
$IHW SODQODPDVÕ YH \|QHWLPLQGH WHPHO HVDV WHKOLNHOHULQ ULVNOHULQ LPNkQ YH
ND\QDNODUÕQ GR÷UX YH NDSVDPOÕ RODUDN EHOLUOHQPHVL JHUHNOL |QOHPOHULQ DOÕQPDVÕ
EWQ VDIKDODUGD \DSÕOPDVÕ JHUHNHQ LúOHULQ EHOLUOHQPHVL YH WP SD\GDúODUÕQ DIHW
|QFHVL VÕUDVÕ YH VRQUDVÕQGDNL IDDOL\HWOHUH HWNLQ NDWÕOÕPODUÕQÕQ VD÷ODQPDVÕGÕU %X
KXVXV RNXO DIHW YH DFLO GXUXP \|QHWLPLQLQ |QFHOLNOH VD÷ODPDVÕ JHUHNHQ WHPHO
J|UHYLGLU YH NXUXPVDO \DSÕODQPD ROXúWXUXOXUNHQ PXWODND GLNNDWH DOÕQPDOÕGÕU
3ODQODPD oDOÕúPDODUÕQÕQ VDGHFH DIHW YH\D DFLO GXUXP DQÕQGD \DSÕODFDN IDDOL\HWOHUOH
VÕQÕUOÕ ROPDGÕ÷Õ PGDKDOH YH VRQUDVÕ LoLQ |QFHGHQ SODQODQDQ YH JHUoHNOHúWLULOHQ
oDOÕúPDODUÕQ PGDKDOH\L NROD\ODúWÕUDFD÷Õ JLEL ND\ÕSODUÕ GD D]DOWDFD÷Õ XQXWXOPDPDOÕGÕU
$\UÕFD KHUKDQJL ELU ROD\ NDUúÕVÕQGD ELUH\OHULQ QDVÕO GDYUDQDFDNODUÕQÕ ELOPHOHUL YH
SODQODUÕQD JYHQPHOHUL GH ROD\ DQÕQGD NDUPDúD\Õ RUWDGDQ NDOGÕUDFDN YH JYHQ
ROXúWXUDFDNWÕU
ROXúWXUDFDNWÕU
2NXOODU LoLQ KD]ÕUODQDFDN 2NXO $IHW YH $FLO 'XUXP <|QHWLPL 3ODQ )RUPDWÕ JHQHO
RODUDN
127 (÷LWPHQ
÷
\\DQVÕGDNL ELOJLOHUL
J
RNXU YH GL÷HU
÷ VXQX\D
\ J
JHoHU
o GL÷HU
÷ VXQXGDNL ELOJLOHU
J
RNXQPD\D GHYDP HGLOLU
90
gQHULOHQ6UHGNVQ
127(÷LWPHQ\DQVÕGDNLELOJLOHULRNXU
E|OPOHULQLLoHUPHOLGLU
91
gQHULOHQ 6UH VQ
%XJQN H÷LWLPLPL] ELU EDúODQJÕo H÷LWLPLGLU %X H÷LWLPOH ELUOLNWH EL]OHU NHQGLPL]L
WDQÕWWÕN 6L]OHUH GD÷ÕWPÕú ROGX÷XPX] IRUPODUÕ WDPDPOD\DUDN WHVOLP HWPH\L
XQXWPD\ÕQÕ]
%XJQ EXUDGD DIHWOHUH KD]ÕUOÕN LoLQ NHQGLQL] YH VHYGLNOHULQL] DGÕQD LON DGÕPÕ DWWÕQÕ]
7& %DúEDNDQOÕN $)$' |QFO÷QGH NXUXP YH NXUXOXúODUÕQ GHVWHNOHUL LOH KDON LoLQ
 W L G]HQOHQHQ
FUHWVL]
G O
³$I W %LOLQFL
³$IHW
%LOL L (÷LWLPL
(÷LWL L ¶´\H
¶´
N W O ELOL L L øOHUL
NDWÕODELOLUVLQL]
øO L VHYL\H
L
H÷LWLPOHUH NDWÕOPDN YH ELOJL DOPDN LoLQ $IHW %LOLQFL (÷LWLPOHUL 7HOHIRQ +DWWÕQGDQ EL]OHUH XODúDELOLUVLQL]
92
gQHULOHQ6UHVQ
$IHW%LOLQFL(÷LWLPL¶GHJ|UúPHN]HUH7HúHNNUOHU
93
94
AFET TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
ACİL BARINMA: Bakınız; Geçici İskân.
ACİL ÇIKIŞ: Tehlike anında kapalı mekândaki insanların süratli ve güvenli bir şekilde
boşaltılmasına imkân verecek nitelikte konumlanmış ve dışarıya doğru açılan
kapılardır.
ACİL DURUM ASANSÖRÜ: Bakınız; İtfaiye asansörü.
ACİL DURUM: İvedilikle müdahale etmeyi ve acil yardım faaliyetlerini yürütmeyi
gerektiren durum, hal ve olayları ifade eder. Afetin meydana gelmesi hali olarak da
ifade edilebilir. Afet sırasında olağanüstü tedbirlerin alınmasına ve faaliyetlerin
yürütülmesine gerek duyulan geçici bir durumdur.
ACİL SERVİS: Hastanelere getirilen ve acilen bakılması gereken hastaların ilk bakım
ve tedavilerinin yapıldığı bölümdür.
ACİL YARDIM SÜRESİ: Afetin meydana gelmesi ile başlayıp, afetin sona
ermesinden sonra 15 gün devam eden süreyi ifade eder. Acil yardımlar ve bununla
ilgili harcamaların yapıldığı bu süre, gerektiğinde Başbakanlık Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı’nca uzatılabilir.
ACİL YARDIM: Afetten veya acil durumlardan etkilenen insanların aranması,
kurtarılması, tıbbi ilk yardım ve tedavileri, tahliye, barınma, beslenme, korunma,
güvenlik, temizlik, haberleşme, psikolojik destek, vb. hayati ihtiyaçlarının karşılanması
için yapılan yardımlardır. Ana hedefi, mümkün olan en kısa sürede, çok sayıda insanın
hayatını kurtarmak, yaralıların tedavisini sağlamak, açıkta kalanların hayati ihtiyaçlarını
karşılamaktır. Afet mevzuatımıza göre acil yardım, afetzedeleri kurtarma, yaralılara
ilk yardım ve tıbbi tedavi yapma, aç ve açıkta kalanların geçici barındırılması ve
bunların yiyecek, giyecek, ısıtma, aydınlatma vb. ihtiyaçlarının karşılanması ile
muhtemel salgınların önlemesi için yapılacak yardımlardır.
AFET BAĞIŞLARI: Afet nedeniyle bireysel ya da kurumsal olarak yapılan her türlü
ayni ve nakdi katkıyı ifade eder. Yurt içi ve yurt dışı bağışların nasıl toplanacağı
konusunda yasal düzenleme mevcuttur.
AFET BİLGİ SİSTEMLERİ: Afetlerin her safhasında insan kaybını ve ekonomik
kayıpları en aza indirmek için konuyla ilgili verilerin ve bilginin eşgüdüm içinde
zamanında sağlandığı ve değişiminin sanal bir ağ ortamında kolaylıkla yapılabildiği
bütünleşik ve teknolojik bir sistemdir. Bu sistemin ana unsurları; gerçek zamanlı veya
arşivlenmiş veri ve bilgiler ile karar süreçlerini uygulayıcı ve kullanıcı insanlardır.
Teknolojik altyapısı ise uydu haberleşme imkânları, coğrafi bilgi sistemleri, uzaktan
algılama, bilgisayar ağları ve internet erişimine dayanır.
97
AFET ÇADIRI: Afetler sonrası ihtiyaç halinde olay yerine gönderilen, farklı nitelik ve
tipe sahip kısa süreli acil barınma malzemesidir.
AFET DÖNGÜSÜ: Bir afet olayını izleyen ve bir sonraki afete kadar birbirini takip
eden aşamaların tümünü ifade eder. Bu evreler; Afete Müdahale, İyileştirme, Yeniden
inşa, Zarar azaltma ve Afete Hazırlık olarak tanımlanmaktadır. Afet yönetiminin ana
evreleri olarak da anılırlar. Her evrede yapılan çalışmaların başarısı büyük ölçüde, bir
sonraki evredeki çalışmaların başarısını etkilediği için bu döngü iç içe geçmiş zincir
halkaları veya daire ile gösterilmektedir.
AFET ENVANTERİ: Afet durumunda hizmet verecek kuruluşların, elinde bulunan
malzeme, kaynak ve imkânların güncel durumunu yönetmesine imkân veren kayıtları
ifade eder.
AFET GÖNÜLLÜSÜ: Afet öncesi veya sonrasında, ihtiyaç duyulan alanda karşılık
beklemeden kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları için hizmet vermek
üzere önceden eğitilmiş bireylerdir.
AFET HABERLEŞMESİ: Normal haberleşme imkânlarından ayrı olarak, afet sonrası
acil durumlarda gerekli iletişimi sağlamak için önceden veya geçici olarak tesis edilen
haberleşmedir.
AFET İRTİBAT BÜROSU: Afet sonrasında yürütülmekte olan çok disiplinli ve çok
yönlü faaliyetlerin, işbirliği ve koordinasyon içerisinde yürütülebilmesi için oluşturulan
ilk başvuru birimidir.
AFET MÜDAHALE EKİBİ: Afete müdahale ve acil yardım çalışmalarında görev
almış veya alması planlanmış resmi veya özel tüm kurum ve kuruluşlara ait, özel
eğitimli kişilerden oluşan gurupları ifade eder. Afete müdahale ekipleri aramakurtarma, lojistik destek, psiko- sosyal destek, ilk yardım, eğitim, bilgilendirme ve
bilinçlendirme gibi afet yönetiminin çeşitli alanlarında faaliyet gösterebilmektedir.
AFET RİSKİ: Belirli bir tehlikenin, gelecekteki belirli bir zaman evresinde meydana
gelmesi halinde insanlara, insan yerleşmelerine ve doğal çevreye, bunların zarar veya
hasar görebilirlikleri ile orantılı kayıpların olasılığını ifade eder. Riskten veya kayıp
olasılığından bahsedebilmek için, belirli büyüklükteki tehlike veya olayın varlığı ve
bundan etkilenebilecek değerlerin mevcudiyeti ile bu değerlerin tehlike veya olaydan
etkilenme oranları veya zarar görebilirliklerinin tahmin edilebilmesi gerekmektedir. Afet
kayıpları ifadesinden farklı olarak olay olmadan önce, yol açabileceği kayıp ve
zararların tahminidir.
AFET SENARYOLARI: Afet riskinin belirlenmesi çalışmaları sonucunda elde edilen ve
farklı büyüklük ve konumlardaki tehlikelerin gerçekleşmesi halinde meydana
gelebilecek tüm zarar ve kayıpları tahmin etmeye yarayan belgelerdir.
98
Senaryolarda olabildiğince gerçeğe yakın koşulların canlandırılması gerekir. Ancak
afete müdahale planlarının yeterliliği için, bazen en olumsuz sonuçlar doğurabilecek
senaryolar da tercih edilebilir. ‘İl-ilçe acil yardım ve kurtarma planı’ olarak bilinen”
afete müdahale planları” ile” zarar azaltma planlarına” temel teşkil eder.
AFET SİGORTALARI KANUNU: Zorunlu Deprem Sigortasının düzenlenmesi; 4484
sayılı Kanunla değişik 27/8/1999 tarihli ve 4452 sayılı Kanunun verdiği yetkiye
dayanılarak, Bakanlar Kurulu'nca 25.11.1999 tarihinde kararlaştırılmış, binalarda
deprem sonucu meydana gelebilecek maddi zararların karşılanmasını teminen
yaptırılacak zorunlu deprem sigortası ile sigorta şirketlerince teminat verilemeyen veya
teminat verilmesinde güçlükler bulunan çeşitli afetler ve riskler sonucu meydana
gelebilecek maddi ve bedeni zararların karşılanabilmesini teminen sunulacak sigorta
ve reasürans teminatlarına ilişkin usul ve esasları belirlemeyi amaçlayan kanundur.
AFET TEHLİKESİ: Can ve mal kayıpları ile fiziksel, sosyal, ekonomik, politik ve
çevresel kayıp ve zararlara yol açma olasılığı olan doğal, teknolojik ve insan
kökenli olayları ifade eder. Afet tehlikelerini kökenlerine göre; deprem, sel, kuraklık,
heyelan, volkan patlaması gibi doğal; nükleer, kimyasal veya büyük taşımacılık
kazaları gibi teknolojik veya savaşlar, terör olayları, iç çatışmalar gibi insan kökenli
tehlikeler olarak ayırmak mümkündür. Bununla beraber depremler, seller, volkan
patlamaları, fırtına ve tayfunlar gibi ani gelişen tehlikeler veya kuraklık, erozyon,
küresel iklim değişiklikleri gibi yavaş gelişen tehlikeler olarak da tasnif
edilebilmektedir. Afet tehlikesi konuma bağlı olup içinde bulunulan yere, bölgeye veya
ülkeye göre değişmektedir. Ayrıca tehlikenin (örneğin depremler) büyüklüğü, oluş
sıklığı, tekrarlanma süresi ve olası etkileri de konuma bağlı olarak değişmektedir. Bu
nedenle afet tehlikesinin ülke, bölge, il veya yerleşme ölçeğinde belirlenmesi, önleme
ve zarar azaltma çalışmalarının temelini oluşturur. Matematiksel olarak tehlike “belirli
büyüklükteki bir olayın, belirli bir yörede ve belirli bir zaman aralığında olma olasılığı”
olarak tanımlanmaktadır. Afet tehlikesini, büyüklüğü, oluş sıklığı, tekrarlanma süresi,
etki alanı, belirli bir süre içerisindeki olma olasılığı gibi ölçülebilir parametrelerle
tanımlamak gerekir.
AFET ve ACİL DURUM ÇANTASI: Afet ve acil durum sonrasında ilk günlerde
kullanılmak üzere bazı acil ihtiyaç maddeleri ve belgelerin hazır bulundurulduğu
çantayı ifade eder.
AFET YÖNETİCİSİ: Kurumların afetle ilgili çalışmalarında, özellikle zarar azaltma ve
hazırlık konularında görev yapan idarecilerini ifade eder. İhtiyaç duyulduğunda Acil
durum yöneticisi olarak da görev yapabilen kişilerdir. Etkin bir afet yöneticisinin iyi
eğitilmiş, bilgili ve deneyimli olması gereklidir.
AFET YÖNETİMİ: Afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afet sonucunu
doğuran olaylara zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale edilmesi ve afetten
etkilenen topluluklar için daha güvenli ve gelişmiş yeni bir yaşam çevresi
oluşturulabilmesi için toplumca yapılması gereken top yekûn bir mücadele sürecini
99
ifade eder. Başka bir deyişle; afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması amacıyla
afet öncesi, sırası ve sonrasında alınması gereken önlemler ve yapılması gereken
çalışmaların planlanması, yönlendirilmesi, koordine edilmesi, desteklenmesi ve etkin
olarak uygulanabilmesi için toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla, imkân ve
kaynaklarının belirlenen stratejik hedefler ve öncelikler doğrultusunda kullanılmasını
gerektiren çok yönlü, çok disiplinli ve çok aktörlü bir yönetim süreci olarak da
tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde, zarar azaltma, hazırlık, müdahale, iyileştirme ve
yeniden inşa gibi ana aşamalara ayrılabilen faaliyetler süreklidir. Bir önceki aşamada
yapılanların başarısı bir sonraki aşamada yapılacak faaliyetlerin başarısını etkiler. Bu
süreç bir çember veya iç içe geçmiş halkalarla gösterilir, Afet yönetim döngüsü veya
zinciri olarak adlandırılır. Bu nedenle ”Bütünleşik veya Entegre Afet Yönetimi” terimleri
de kullanılmaktadır.
AFET: İnsanlar, doğal ve kültürel kaynaklar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar
doğuran normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak
toplulukları etkileyen, etkilenen topluluğun yerel imkân ve kaynaklarını kullanarak baş
edemeyeceği doğal, teknolojik veya insan kökenli olayların sonuçlarına afet
denilmektedir. Bir olayın afet sonucunu doğurabilmesi, bu koşulların mevcudiyetine
bağlıdır. Afetler mevzuatımızda; ‘Genel hayata etkinlik’ kavramı ile ifadesini bulmuş ve
bu konuda bir yönetmelik çıkarılmıştır.
AFETE DUYARLI PLANLAMA: Yerleşime açılması düşünülen veya yerleşik
alanlardaki tüm afet tehlike ve risklerini dikkate alan, bu tehlike ve risklerin önlenmesi
veya olası zararlarının azaltılması amacıyla hazırlanan kısa, orta ve uzun vadeli
hedef, politika, strateji ve faaliyetleri belirleyerek eylem planlarının temelini oluşturan
planlama sürecidir. Her tür ve ölçekteki planlama çalışmaları, afete duyarlı olarak
hazırlanmalıdır.
AFETE HAZIRLIK: Afetlere zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale edebilmek için
afet öncesinde yapılması gereken planlama, eğitim, tatbikat, erken uyarı sistemlerinin
kurulması, acil yardım malzemelerin stoklanması, halkın bilgilendirilmesi ve
bilinçlendirilmesi gibi faaliyetlerin sürekli ve sürdürülebilir olarak yürütüldüğü süreci
ifade eder.
AFETE MARUZ BÖLGE: Mevzuatımızdaki tanımı; Yer sarsıntısı (deprem), yangın, su
baskını (sel), yer kayması (heyelan), kaya düşmesi, çığ ve benzeri afetlere uğramış
olduğu veya uğrayabileceği, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, (su baskınları için
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü) teknik heyetleri tarafından tespit edilen ve afete
maruz olduğu Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan bölgedir. Bu
bölgelerde yapılacak olan yapılarda uyulması gereken teknik şartlar, T.C. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan yönetmeliklerle belirlenir. Deprem Bölgelerinde
Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelik, buna bir örnektir.
AFETE MÜDAHALE KAPASİTESİ: Afete müdahalede, toplumda var olan imkân ve
kaynakların tümüdür. Kişi, kurum ve kuruluşların zarar azaltma ve hazırlık evrelerindeki
100
çalışmalarının etkinliğine bağlı olarak afete zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale
edebilmeleri ve acil yardım hizmetlerini yürütebilmeleri bu kapsamdadır.
AFETİN BÜYÜKLÜĞÜ: Afetin yol açtığı can kayıpları, yaralanma ve sakat kalmalar,
yapı ve altyapı hasarları gibi fiziksel hasarlarla ekonomik, sosyal ve psikolojik kayıpların
toplamını ifade etmektedir. Afetin büyüklüğünü, yol açtığı can kayıpları ve
yaralanmaların çokluğu ile değerlendirmek eğilimi vardır. Ancak afetin büyüklüğü
belirlenirken, depremin büyüklüğü veya şiddeti, rüzgâr, fırtına veya tayfun gibi olayların
saatteki hızları esas alınarak geliştirilmiş ve uluslararası kabul görmüş şiddet
cetvellerindeki değerler dikkate alınır. Afetin büyüklüğüne etki eden diğer faktörler;
olayın yoğun yerleşme bölgelerine olan uzaklığı, fakirlik ve az gelişmişlik, eğitim
eksikliği, bilgisizlik ve bilinçsizlik, nüfus artış hızı, denetimsiz ve kaçak şehirleşme,
sanayileşme ve yapılaşma, ormanların ve çevrenin tahribi veya yanlış kullanımı,
toplumun afet olaylarına karşı, önceden aldığı önleyici ve koruyucu önlemlerin
düzeyidir. Risk yönetimi ve zarar azaltma faaliyetlerinin ihmal edilmiş olması, afetin
büyüklüğünü artırmaktadır.
AFETLERE DİRENÇLİ TOPLUM: Afet sonrası yaşanan acil durum sürecinin
ardından, toplumun olası yeni bir afete karşı daha dirençli kılınması amacıyla yapılan
zarar azaltma, hazırlık ve iyileştirme faaliyetleri sonucunda ulaşılan yeterlilik düzeyini
ifade eder. Afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması konusunda eğitimli ve bilinçli
olduğu ve etkin önlemler alabildiği için, her tür ve büyüklükteki afetlerden olabildiğince
az zarar gören ve hazırlıklı olduğu için de kısa süre içerisinde ve dışarıdan büyük
yardımlar almadan normal yaşam düzenine dönebilen toplulukları ifade eder.
AFETZEDE PSİKOLOJİSİ: Afeti yaşamış, can ve mal kaybına uğramış olan bireylerin
içerisinde bulunduğu psiko-sosyal duygu düzeyini ifade eder. Bireylerin, normal
yaşam düzenlerinin bozulması ile birlikte sinirlilik, kaygı, güvensizlik, v.b. duyguları
yoğun olarak yaşamaya başlamasını kapsamaktadır. Psikolojik ilk yardım ve psikolojik
destek faaliyeti, afet sonrasında yapılması gereken sosyal çalışmalardandır.
AHŞAP YAPI: Ahşap malzeme kullanılarak yapılmış yapıları ifade eder. Eski
konaklar ve yalılar ile dağ evleri bu şekilde inşa edilmişlerdir.
AİLE AFET PLANI: Afetlerin olası olumsuz etkilerinden korunabilmek veya afeti en az
zararla atlatabilmek için neleri, ne zaman yapacaklarını gösteren, aile bireylerince
konuşularak hazırlanmış ve uygulaması gereken plandır.
AKTİF FAY: Son 10.000 yılda en az bir kez kırılarak deprem üretmiş olan faydır.
ALEV: Yanmanın görülebilen kısmıdır.
ALTIN SAATLER: Afet sonrası o bölgedeki insanların aranması ve kurtarılması ve
yapılacak acil yardımlar için geçecek 72 saatlik kritik süreyi ifade eder. Sağlık
konusundaki ilk yardım süresi bazı durumlarda çok daha kısa olmaktadır.
101
ALÜVYON: Kayaçların aşınması ve bozulması sonucunda oluşarak su, rüzgâr gibi dış
etmenlerle taşınıp çukurlarda veya düzlüklerde biriken kaya parçaları, çakıl, kum, kil,
silt, vb. birikinti katmanlarına verilen genel addır.
ANİ SEL: Şiddetli yağışın başlamasını takip eden ilk 6 saatlik süre içerisinde hızla
gelişen seldir. Kısa zamanda aşırı derecede yağan yağmur sonucunda nehir, dere ve
kuru derelerdeki suların süratle yükselmesi, çevresindekileri yıkarak hasara
uğratmasıdır.
ARAZİ KULLANIM PLANLAMASI: Yerleşmelerin genel arazi kullanım biçimleri,
gelişme yön ve büyüklükleri, başlıca bölgeleme kararları, bölgelerin gelecekteki nüfus
yoğunlukları ile yapılaşmanın genel özellikleri, ulaşım sistemi gibi konularda ilke ve
kararları belirleyen planlama faaliyetini ifade eder. Afetlerin önlenmesi ve zararlarının
azaltılabilmesi için farklı tür ve ölçeklerde planlama kararları alınmadan önce, planlama
yapılacak alanlardaki afet tehlikesinin ve riskinin iyi bilinmesi ve arazi kullanım
kararlarının, bu riskleri ortadan kaldıracak veya etkilerini azaltacak şekilde
düzenlenmesi ana hedeftir.
ARITILMIŞ SU: Bir arıtma tesisinde işlem gördükten sonra geri kazanılmış suyu ifade
eder.
ARITMA: Atık su içerisinde kirliliğe neden olan yabancı maddelerin fiziksel,
kimyasal ve veya biyolojik metotlarla atık sudan ayrılması işlemidir.
ARTÇI DEPREM: Büyük bir depremin ardından aynı bölgede meydana gelen daha
küçük depremlere verilen genel addır. Önceleri yoğun olan artçı sarsıntıların sayısı
zaman içerisinde azalarak haftalar, aylar ve bazen yıllarca devam edebilir.
ASIL HEYELAN: Oluşumunda su hazırlayıcı rol oynar. Fakat asıl heyelan kütlesi, su ile
hamurlaşmış halde değildir. Kuru bir kütle halinde, fakat kaymaya uygun bir zemin
üzerinde yer değiştirmiştir. Bu tip heyelanlar ülkemizde sık sık oluşurlar. Bu
heyelanların en büyük olanları, genellikle bol yağışlı ve dik eğimli sahalarda, özellikle
kuvvetle yarılmış, nemli ve litoloji bakımından da elverişli olan Kuzey Anadolu dağlık
alanında oluşmuştur. Geyve, Ayancık, Sinop çevresi, Maçka, Of-Sürmene ve
Trabzon-Sera heyelanları bunların başlıca örneklerindendir.
AŞIRI BUZLANMA: Ulaşım, enerji ve iletişim hizmetlerinin durması ya da
aksamasına yol açacak derecelere varan buzlanma etkisini ifade eder.
BAĞIŞ YÖNETİMİ: Yapılacak ayni ve nakdi bağışların teşvik edilmesi, kampanyalar
düzenlenmesi, yönlendirilmesi, toplanması, tasnif edilmesi, paketlenmesi, gerçek
ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ve bağışçının bilgilendirilmesi gibi aşamalardan oluşan
süreçtir.
102
BETON: Çimento, çakıl, kırma taş gibi iri agrega, kum gibi ince agrega ile suyun belirli
oranlarda karıştırılmasıyla elde edilen yapı malzemesidir. Betonlara değişik amaçlar
için katkı maddeleri de ilave edilebilmektedir. Farklı dayanım gücünü ifade eden beton
standartları vardır.
BETONARME MANTO: Yapısal bir elemanın (kolon, kiriş gibi) boyutlarının boyuna
ve enine donatılı beton tabakayla sarılarak büyütülmesidir.
BETONARME YAPI: Taşıyıcı sistem elemanları betonarme, mütemadi veya münferit
sömeller, radye veya kazık temeller, kolonlar, kirişler, perdeler ve döşemelerden
oluşan yapı türüne verilen genel addır.
BETONARME: Beton ve çubuk veya profil halindeki inşaat çeliğinden oluşan
karma yapı malzemesiyle elde edilen taşıyıcı sisteme verilen genel addır. Betonun
çekme dayanımını arttırmak ve daha güçlü bir yapı malzemesi oluşturmak amacıyla,
içerisine hacimsel olarak en az binde iki oranında inşaat çeliği, yani donatı
konulmaktadır.
BİLİNÇLENDİRME: İnsanların alışkanlık ve davranış biçimlerini, belirli bir anlayış
doğrultusunda değiştirmek amacıyla sürekli olarak yapılan eğitim ve bilgilendirme
çalışmalarının yer aldığı süreçtir.
BODRUM KAT: Bina türü yapıların zemin katının altında yer alan kat veya katlara
verilen genel addır.
BÖLGESEL AFET: Birden çok il, ilçe veya köyde hasar ve kayıplara yol açan ya da
bir il, ilçe veya bölgenin fiziksel, ekonomik ve sosyal yapısını etkileyen büyük afetlerdir.
BULAŞICI HASTALIK: Mikroskobik bir organizmaya veya onun toksin ürünlerine
bağlı olarak ortaya çıkan hastalık türlerine verilen genel addır.
BUZLANMA: Hava sıcaklığının sıfır veya sıfır derecenin altına düşmesiyle, sıvı
yüzeylerin donarak buz haline gelmesi olayını ifade eder. Sıcaklığın 0 C ila eksi 10 C
derece arasında olduğu yerlerde şeffaf buzlanma oluşur ve yol satıhları gözle
görülemeyen buzla örtülür. Kış aylarında buzlanma, yolları güvensiz hale getiren ve
ulaşımı büyük ölçüde aksatan etkenlerin başında gelmektedir.
BÜTÜNLEŞİK AFET YÖNETİMİ: Afetlerle baş edebilen bir toplum oluşturmak için
tüm tehlikeleri dikkate alan, afet yönetiminin zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve
iyileştirme aşamalarında yapılması gereken çalışmalar ve alınması gereken önlemleri,
toplumun tüm güç ve kaynaklarını kullanarak gerçekleştirebilen bir yönetim sürecidir.
Entegre Afet Yönetimi olarak da adlandırılır.
ÇAMUR AKMASI- Çamur seli: Kuru dere yataklarındaki ince taneli ve gevşek
birikintilerin aşırı yağışlar sırasında sel sularıyla karışarak meyil aşağıya hızla akmasıdır.
103
Çamur seli olarak da adlandırılan bu olaya, Büyük Menderes çöküntü havzasında
rastlanmaktadır. 1995 yılında Isparta’nın Senirkent ilçesinde meydana gelen çamur
akması afetinde 74 kişi hayatını kaybetmiştir.
ÇELİK ÇERÇEVELİ YAPI: Temeli betonarme olan, ancak düşey ve yatay yükleri
taşıyan ve aktaran bölümleri haddede imal edilmiş çelik elemanlardan oluşan yapı
sistemine verilen genel addır.
ÇEVRE KİRLENMESİ: Doğal çevrede meydana gelerek canlıların sağlığını, çevresel
yaşam koşullarını ve ekolojik dengeyi bozan her tür olumsuz etkinin genel adıdır.
ÇEVRE: Canlıların yaşamsal ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim
içerisinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamlara verilen
genel addır.
ÇEVRESEL BOZULMA: İnsan aktiviteleri ve davranışları ile bazen de doğal afetlerle
birlikte gelişerek mevcut temel doğal kaynaklara zarar veren veya doğal süreçleri
tersine çeviren oluşuma verilen genel addır. Potansiyel etkileri çok çeşitli olmakla
birlikte, doğal afetlerin meydana geliş sıklığını ve şiddetini etkileyerek genelde zarar
görebilirliğin artmasına sebep olur. Toprak verimsizliği, ormansızlaşma, çölleşme,
kırsal arazi yangınları, biyolojik çeşitliliğin yok olması, su-toprak-hava kirliliği, iklimsel
değişim, deniz seviyesi yükselmesi, atmosferde ozon seyrelmesi gibi bozulmalar
örnek olarak verilebilir.
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ: Gerçekleştirilmesi planlanan projenin,
çevrede ortaya çıkarabileceği olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesi amacıyla
yapılan çalışmadır. Olası olumsuz etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek
ölçüde en aza indirilmesi için alınması gereken önlemlerin, seçilen yer ile uygulanması
düşünülen teknoloji alternatiflerinin değerlendirilmesi; proje uygulanmalarının
izlenmesini ve kontrolünü ayrıntılı olarak belirleyen çalışmadır.
ÇIĞ İMHA BÖLGESİ: Düşen çığın personele ve araçlara zarar verdiği veya personeli
imha ettiği bölgedir. Bu, yığılma bölgesinde olabileceği gibi çığın kayma yolu
üzerindeki herhangi bir nokta da olabilir.
ÇIĞ KÜREĞİ: Kar profili çıkarmak, kayan blok hazırlamak, karı kazarak çığ
altındakileri kurtarmak gibi işlerde ve karın kazılması, atılması gibi çalışmalarda
kullanılan katlanabilir kürektir.
ÇIĞ SONDASI: Çığ altında kalan personeli aramakta kullanılan 125 cm. çapında,3 m.
uzunluğunda içi boş ( bazıları dolu ) sert alüminyum katlanabilir borudur, ucunda
sondanın içine kar girmesini önleyen saplandığında aşağıya bastırmayı kolaylaştıran
ön kısmında sivri ( sökülebilen ) bir tapası vardır.
ÇIĞ UYARISI: Çığ düşmesi olasılığının yüksek olduğu yerlerde ve günlerde çığ
104
tehlikesi ve riski konusunda halka, dağcılara, kayakçılara ve görevlilere çeşitli iletişim
araçları ile duyuru yapılması işlemidir.
ÇIĞ: Genellikle dağların yamaçlarında biriken kar kütlelerinin kendiliğinden veya
tetikleyici bir etki sonucunda aniden ve büyük bir hızla harekete geçip akmasıdır.
ÇIĞDA ARAMA CİHAZI: Çığ düşmesi sonucu kar yığını altında kalan personeli
aramakta kullanılan bir cihazdır. Cihaz çığ bölgelerine girmeden önce personel
üzerine bağlanır ve verici durumuna getirilir. Çığ altında kalan personel üzerindeki
cihaz, sürekli sinyal gönderir. Başka bir cihaz arama konumuna getirilir. Kazazededen
yayılan sinyaller takip edilerek kazazede kısa sürede bulunur.
ÇÖK-KAPAN-TUTUN: Deprem sırasındaki davranış biçiminin esasını ifade eder.
Hedef küçülterek afetin etkilerinden korunma davranışı ve sloganıdır.
ÇÖLLEŞME: Verimli toprak kalitesinin kurak, yarı kurak ve az yağış alan bölgelerde
iklim değişiklikleri, insan faaliyetleri, doğal etmenler gibi faktörlerden kaynaklanarak
bozulmasıdır. Toprağın aşırı kullanımı, aşırı otlatma, hatalı sulama yöntemleri,
ormanların tahribi ve ekolojik dengenin bozulmasıyla meydana gelen iklim
değişiklikleri, çölleşmeye neden olan etmenlerin başında gelmektedir.
DEPREM BÖLGELERİ HARİTASI: Ülke genelinde deprem tehlikesini gösteren küçük
ölçekli bir bölgeleme haritasıdır. Sismotektonik haritalar, deprem kaynak kuşaklarında
meydana gelebilecek en büyük depremler, bunların neden olabileceği kuvvetli yer
hareketi ivme değerleri ve azalım ilişkileri esas alınarak hazırlanırlar. Yapı tasarımındaki
hesaplamalarda kullanılırlar. Halen yürürlükte olan deprem bölgeleri haritamız beş
farklı tehlike bölgesini tanımlamaktadır. 1. derece deprem bölgelerinde bulunan bina
türü yapılara yapının zemin şartları ve önem derecesinden bağımsız olarak,
ağırlıklarının en az %40’ı kadar bir yanal kuvvetin etki edeceği kabul edilmektedir.
Yerel ölçekteki sıvılaşma, farklı oturma, heyelan vb. tehlikeler ile yerel zemin koşulları
ve topografyanın kuvvetli yer hareketi üzerindeki etkilerini içermezler.
DEPREM FIRTINASI: Sınırlı bir alan ve belli bir sürede çok sayıda deprem meydana
gelmesini ifade eder. Büyüklükleri, yani Magnitüd değerleri birbirine çok yakın
olduğundan ana şok veya artçı olarak adlandırılmayan depremleri kapsar. Bunların
Magnitüdü genellikle küçüktür ama o çevrede rahatsızlık uyandırır.
DEPREM ŞİDDETİ: Depremlerin insanlar, çevre, yapılar ve doğa üzerinde meydana
getirdiği etkiler, hasarlar veya değişimlerin gözleme dayalı derecelendirilmesidir.
Depremin şiddeti tek bir yapı veya yapı gurubu üzerindeki etkiyi değil, bir
yerleşmedeki farklı yapı türlerinde meydana gelen toplam hasarları göstermektedir.
Uzun süreli gözlemler sonucunda hazırlanmış ve uluslararası alanda kabul görmüş
şiddet cetvelleri bulunmaktadır. Deprem şiddetini 12 derece üzerinden tanımlayan ve
ülkemizde de kullanılan bu cetveller arasında Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK),
Değiştirilmiş Mercalli (MM) ve Avrupa Makro Sismik Şiddet Cetveli ( EMS) sayılabilir.
105
DEPREM YÖNETMELİĞİ: Türkiye Deprem Bölgeleri haritasıyla belirlenmiş tehlikeler
bölgelerde yapılacak bina türü yapıların, depreme dayanıklı olarak inşa edilebilmesi
için gereken hesap esasları ile yapım kurallarını, binaların önem derecesi ve yerel
zemin koşullarını da dikkate alarak belirleyen yönetmelik. Mevzuatımızda ‘Afet
Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik’ olarak yer alır. Deprem
Yönetmeliği, 1940 yılından bu
yana
teknolojik
gelişmeler
ve
güvenlik
yaklaşımlarına bağlı olarak sekiz kez değiştirilmiştir. Yönetmeliğin son hali ise 6 Mart
2007 tarih ve 26454 sayılı resmi gazete yayınlanmıştır.
DEPREM: Tektonik kuvvetlerin etkisiyle yer kabuğunun kırılması sonucunda ortaya
çıkan enerjinin sismik dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü
kuvvetle sarsması olayıdır. Deprem için kullanılan Yer Sarsıntısı, Zelzele, Hareket,
Hareket-i Arz gibi farklı terimler de bulunmaktadır.
DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ: Depremin ortaya çıkardığı toplam enerjiyi karakterize
eden, aletsel ölçüm ve hesaplama sonucunda bulunan değerdir. İlk olarak 1936
yılında ‘Richter‘ tarafından tanımlandığı için bu adla anılır. Farklı sismik dalga
verilerini ve belirli kriterleri kullanarak, çeşitli deprem Magnitüdü hesaplama yöntem
ve formülleri geliştirilmiştir. Md, Ms, Ml, Mb, Mw şeklindeki kısaltmalarla ifade
edilirler. Ölçekteki her birim, enerji olarak bir öncekinin 30 katıdır. Yani 6,0
büyüklüğündeki deprem ile 7,0 büyüklüğündeki deprem arasında 30 kat enerji farkı
vardır.
DEPREMİN DEVAM SÜRESİ: Yapılar üzerinde hasara yol açan kuvvetli yer
hareketinin devam ettiği süredir. Kuvvetli yer hareketini kaydeden ivme kayıtçıları, yani
ivmeölçer (accelerometer) cihazları kullanılarak elde edilir. Depremin devam süresi,
(M>7.0) olan depremler için genellikle 30- 40 saniye civarındadır.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN BİLİNMESİ: Gelecekte olabilecek bir depremin yeri,
zamanı ve büyüklüğünü, bilimsel olarak kabul gören yöntem ve modeller kullanarak,
yüksek bir doğrulukla belirlenmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu konuda dünyada ve
ülkemizde sistematik ve bilimsel çalışmalar devam etmektedir. Henüz depremlerin
yeri, zamanı ve büyüklüğünü yüksek doğrulukta belirleyebilen bilimsel geçerliliğe sahip
bir yöntem ortaya konamamıştır.
DEPREMSELLİK: Depremlerin belirli bir bölgedeki belirli bir zaman diliminde oluş
sayısına verilen genel addır.
DEPRESYON: Kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz olarak etkileyen,
yaşamını ve fiziksel sağlığını bozan duygusal durum bozukluğudur.
DIŞ MERKEZ: Deprem odak noktasının yeryüzü üzerindeki iz düşümüne verilen
addır. Genel olarak depremin en çok hasar yaptığı bölge içerisinde veya hemen
yakınındadır.
106
DİLATASYON: Deprem, genleşme, farklı oturma gibi hareketlerin, yapılardaki etkisini
karşılayabilmek için yapıdaki farklı bloklar arasında bırakılan boşluğa verilen addır.
DOĞAL AFET SİGORTALARI KURUMU: Zorunlu deprem sigortası teminatı sunmak
amacıyla 587 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuş olan, kar amacı
gütmeyen bir kamu kurumudur. Yedi kişilik bir yönetim kurulu dışında herhangi bir
teşkilatı yoktur, faaliyetlerini dışarıdan hizmet satın almak yoluyla mevcut sigorta
şirketleri üzerinden yürütmektedir. Kısaca ‘DASK’ olarak adlandırılmaktadır.
DOĞAL AFET SİGORTALARI: Doğal afetler nedeniyle yapı ve alt yapılarda, sınai,
ticaret ve tarım ürünlerinde meydana gelen hasar, zarar ve kayıpları maliklerine karşı
teminat altına alan ve zararları tazmin eden sigorta sistemleridir. Türkiye’de yalnızca
belediye hudutları ve mücavir alan sınırları içerisindeki konut türü yapılar deprem
hasarlarına karşı zorunlu olarak Doğal Afet Sigortaları Kurumu tarafından sigorta
edilmektedir. Ayrıca yasaya göre doğal afetlere karşı Tarım Sigortaları sistemi de
uygulanmaya başlanmıştır. Tarım sigortaları kapsamında bitkisel ürün, kümes
hayvanları, sera ürünleri, büyük ve küçükbaş hayvanlar için de sigortalama
yapılmaktadır.
DOĞA KAYNAKLI AFET: Deprem, sel, heyelan, çığ, kuraklık, fırtına, dolu, hortum
gibi oluşumu engellenemeyen jeolojik, meteorolojik ve hidrolojik kökenli doğa
olaylarının sonuçlarına verilen genel addır.
DOLGU DUVAR: Betonarme yapılarda çeşitli mekânları birbirinden ayırmak amacıyla
delikli tuğladan üretilen, taşıyıcı sisteme dahil olmayan, ancak yapının deprem
davranışı üzerinde önemli etkileri bulunan elemanlardır.
DOLGU ZEMİN: Üzerinde yapı veya tesis inşa etmek amacıyla deniz ve göl
kıyıları ile gerek duyulan diğer yerlerin kaya, taş ve toprak gibi malzeme ile
doldurulmasıyla elde edilen zeminleri ifade eder. Alüvyon tabakasına sahip yerlerde
doğal dolgu, zeminlerdir. Bu tür zeminlerde sıvılaşma, yanal yayılma, farklı oturma gibi
riskler çok yüksektir.
DONATI: Betonun çekme dayanımını artırmak için içerisine yerleştirilen çubuk
halindeki inşaat demirleridir.
DUMAN DETEKTÖRÜ: Ortamda duman yoğunluğundaki yükselmeyi algılayan ve
yangın tehlikesi olduğunu sesli uyarıyla duyurabilen cihazdır. Kapalı mekanlar için
yangın tehlikesine karşı en etkili ve en ucuz araçtır. Duman detektörleri dumanı
algılayan bir dedektör ve insanları uyaracak şiddette ses çıkaran elektronik zil olmak
üzere iki ana bölümden oluşmaktadır.
EĞİTMEN EĞİTİMİ: Belirli sayıdaki eğitmen adayına verilen özel bir geliştirme
eğitimidir. Aldıkları afet eğitimini ve sahip oldukları bilgileri, başkalarına hangi metotlar
107
ve araçları kullanarak en etkin şekilde aktaracakları konusunda yapılan eğitimlere
verilen genel addır.
EKONOMİK KAYIPLAR: Afetlerin ekonomi üzerinde meydana getirdiği doğrudan,
dolaylı veya ikincil kayıpların tümünü ifade eder.
EKONOMİK ZARAR GÖREBİLİRLİK: Tehlikelerin yol açabilecekleri zarar ve
kayıpların yerel ve ülke ekonomisi üzerindeki olası etkilerini belirlemek için kullanılan
sözcüktür. Ölçülebilen zarar ve kayıpları kapsamaktadır. Ülke genelinde gayri safi milli
hâsıla veya yurt içi hasılanın yüzdesi olarak ifade edilir.
EPİSANTR: Odak noktasına en yakın olan yeryüzündeki noktadır. Burası aynı
zamanda depremin en kuvvetli hissedildiği alandır. Odak noktasının yeryüzündeki
izdüşümüdür.
ERKEN HASAR TAHMİN SİSTEMLERİ: Bir afet sonrasında kısa sürede hasar ve
kayıp tahminleri yaparak olaya zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale etmeyi
amaçlayan sistemlere verilen genel addır. Meydana gelen depremin yeri ve büyüklüğü
belirlendikten sonra, veri tabanları üzerindeki mevcut bilgilerden yararlanılarak
muhtemel hasarları, can ve mal kayıplarını hesaplayan ve Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS)
imkânlarıyla ortaya koyabilen sistemlerdir. Afet olaylarıyla ilgili gerçek zamanlı gözlem
yapan ve erken uyarı veren haberleşme sistemleriyle birlikte çalışırlar. Ülkemizde bu
tür sistemler mevcuttur.
ERKEN UYARI: Afet riskini engellemek veya bu riskleri azaltmak için ya da afete
daha etkili müdahaleye imkân vermek için gerekli bilgilerin, ilgili makamlarca topluma
duyurulmasıdır. Gelmekte olan tehlikenin kaynağı, yeri, zamanı, şiddeti veya
büyüklüğü, olasılığı, muhtemel etkileri belirlenerek resmi kurum ve kuruluşlar
tarafından yapılmalıdır. Afete hazırlık çalışmaları içinde çok önemli bir yeri vardır.
Amaç, mümkün olduğu kadar çok sayıda insana hızla ulaşarak, gerekli önlemleri
almalarını sağlamak, can kayıpları ve yaralanmalar ile ekonomik kayıpları
azaltabilmektir. Bunun için tehlikenin türüne uygun ölçüm ve gözlem sistemlerinin
kurulması, erken uyarı yapıldığında ne yapılacağı konusunda insanların bilgilendirilmesi
gerekmektedir.
EROZYON: Toprağın yağışlar, sel suları, rüzgar, heyelan gibi kütle hareketleri yoluyla
bulunduğu yerden taşınması olayına verilen addır. Ülkemiz topraklarının % 63’ü
şiddetli veya çok şiddetli, % 20’si orta şiddetli ve % 14’ü ise hafif derecede erozyon
tehlikesine maruz bulunmaktadır.
ETKİ ANALİZİ: Afetin oluşundan hemen sonra, olaya zamanında, hızlı ve etkili olarak
müdahale edebilmek için afetin yol açtığı zarar ve kayıpların belirlenip
değerlendirilmesi işlemidir. Farklı tür ve büyüklükteki afet olayları için önceden
hazırlanmış senaryolar, ilk saatlerde etki analizi olarak kullanılabilir
108
ETRİYE: Betonarme elemanlarda boyuna donatıları çevreleyerek içende kalan
betonun dağılmasını önlemek için belirli aralıklarda yerleştirilen enine donatı.
FAY GERİLMESİ: Tektonik hareketler nedeniyle bir fay üzerinde biriken gerilmeye
verilen
addır.
FAY: Tektonik hareketlerin etkisiyle yer kabuğunun kırılarak birbirlerine göre yer
değiştirmiş kısımlarına verilen addır. Fay düzlemi üzerindeki hareketin şekline göre
fayları; eğim atımlı ve doğrultu atımlı diye ikiye ayırmak mümkündür. Eğim atımlı
faylar hareket eden blokların yönü esas alınarak, normal fay, ters fay, bindirme fayı
gibi adlar almaktadır. Doğrultu atımlı faylar ise, karşı bloğun hareket yönüne göre sağ
yanal atımlı veya sol yanal atımlı faylar olarak adlandırılır. Ege çöküntü havzasındakiler
normal faylanma, güneydoğu Anadolu’daki Bitlis bindirme zonu ise ters faylanma
örnekleridir. Kuzey Anadolu Fay Zonu, sağ yanal atımlı faylanma, doğu Anadolu fay
zonu ise sol yanal atımlı faylanmanın tipik örnekleridir. Fay, yer kırığı veya kırık olarak
da adlandırılır.
FIRTINA: Doğaya ve insanlara zarar veren rüzgarlara verilen genel bir addır. Rüzgar
hızı ve şiddeti arttıkça doğaya ve insanlara vermiş olduğu zararlar da artmaktadır. Tek
başına kullanıldığında, rüzgar fırtınası anlamını taşır. Şiddetli rüzgarlar beraberlerinde
yağmur, kar, dolu, kum vb. unsurları da getirdiklerinden; Kar fırtınası, Kum fırtınası,
Toz fırtınası gibi isimler alırlar.
FİZİKSEL ZARAR GÖREBİLİRLİK: Bir tehlikenin insanlar, çevre ve ekonomi
üzerinde
meydana getirebileceği hasar ve kayıpları ifade etmek için kullanılan bir ifadedir.
Ölçülebilen ve sayısal hale getirilebilen zarar ve kayıplar için kullanılmaktadır. Hasar
görebilirlik sözcüğü ise daha çok yapılar ve altyapılar için kullanılır.
GAZ DETEKTÖRÜ: Canlılar için zehirleyici ve öldürücü nitelikteki gazların
ortamdaki varlığını algılayan ve uyarı sinyali veren cihazlara verilen addır.
GEÇİCİ İSKÂN: Kullandıkları konutlar afet nedeniyle yıkıldığı ya da ağır ve orta hasar
gördüğü için, açıkta kalan afetzedelerin bulundukları yerde veya başka yerlerde
münferit ya da toplu halde kısa süreli barınmalarının sağlanmasıdır.
GÖÇME: Heyelanın hareket bakımından farklı bir başka tipini oluştururlar. Bu tip
heyelan bir kaşığa benzeyen konkav kopma yüzeyleri boyunca dönerek yer değiştiren
kısımlardan oluşur. Kayan kısımlardan her biri, geriye doğru çarpılır. Bunun
sonucunda, kayan kütlelerin ilksel eğimleri değişir ve bunların yüzeyleri kopma
yarasının bulunduğu tarafa doğru yeni bir eğim kazanır. Yamaçların alt kısımlarının
akarsular, dalgalar gibi etkenler tarafından fazla oyulması göçme şeklindeki
heyelanların başlıca sebebidir.
109
GÖNÜLLÜ: Herhangi bir şekilde parasal karşılık beklemeden, sosyoekonomik veya
politik baskı altında kalmadan, topluma hizmet götürecek yararlı çalışmalarda bulunan
bireylere verilen genel addır.
GÜÇLENDİRME: Afet nedeniyle hasar görüp görmediğine bakılmaksızın, bir yapının
mevcut dayanım kapasitesi ve güvenlik düzeyini yükselterek muhtemel afet riskini
azaltmayı amaçlayan faaliyeti ifade eder. Bu çalışmaların kapsamında yapı yüklerinin
azaltılması, kullanım şeklinin değiştirilmesi, enerji emici elemanlar eklenmesi ve temel
izolasyon sistemleri uygulanması gibi teknik çözümlerle yapıda radikal değişimler
bulunmaktadır.
HAFİF ARAMA KURTARMA: Yerel afet gönüllüleri tarafından hafif ve orta hasar
görmüş yapılarda, profesyonel ekipler gelinceye kadar gerçekleştirilen arama ve
kurtarma faaliyetleridir.
HASAR GÖREBİLİRLİK: Değişik türdeki yapıların, farklı büyüklüklerdeki deprem ve
yer hareketi karşısında hasar görebilme eğilimlerine etki eden faktörlerdir. Bazen, zarar
görebilirlik anlamında da kullanılır.
HASAR: Yapılar üzerinde doğal, teknolojik ve insan kökenli bir olayın neden olduğu
çatlama, kırılma yıkılma, devrilme gibi fiziksel sonuçlara verilen genel addır. Bina türü
yapıların, taşıyıcı ve taşıyıcı olmayan sistemlerinde meydana gelen hasar ve kayıpların
tümünü ifade eder.
HATIL: Yığma binalarda taşıyıcı duvarların beraber davranması ve duvar içine açılan
boşluklardan kaynaklanan zayıflıkların önlenmesidir amacıyla hem düşey hem de
yatayda üretilen dikdörtgen kesitli betonarme veya ahşap elemanlardır.
HAZIRLIKLI OLMA: Afete müdahale çalışmaları için yapılan hazırlıklarla varılan yeterlik
düzeyini ifade eder. Afet tehlikesinin olumsuz etkiler doğurabilecek sonuçlarına karşı
gerekli önlemleri zamanında alarak, en uygun şartlarda en etkili organizasyon ve
yöntemlerle bu sonuçları hafifletme amaçlı çalışmalardır.
HEYELAN: Kaya ve toprak parçalarının yerçekimi, depremler veya aşırı yağışlar gibi
dış etmenlerin etkisi ile meyil aşağı kaymasına verilen addır.
HIZLI GELİŞEN AFETLER: Deprem, fırtına, çığ, kaya düşmesi gibi yıkıcı etkileri
aniden ortaya çıkan doğa kaynaklı afetlere verilen genel addır.
HİPOSANTR: Yerküre içerisinde deprem kırılmasının başladığı noktadır. İç merkez
aslında odak noktası olarak tanımlanır. Ancak, iç merkez veya odak, bir nokta değil
bir bölgedir; ancak uygulamalarda kolaylık açısından nokta olarak kabul edilmektedir.
HORTUM: Doğada kendi ekseni etrafında dönen en şiddetli rüzgâr fırtınalarından
birisine verilen özel addır. Küçük ve güçlü alçak basınç alanlarında, büyük bir hızla
110
kendi etrafında dönen hava hareketiyle oluşur. Hareket, huni şeklini almış bir bulutun,
şiddetli gök gürültüleri ile birlikte kendi etrafında, genellikle saat ibresinin ters yönünde
büyük bir hızla dönmesi ile başlar ve fil hortumuna benzeyen bu hava hareketi yere
ulaştığında hortum adını alır. Deniz ve göller üzerinde oluşan hortumlar, su hortumu
olarak adlandırılmaktadır. Ülkemizde pek sık olmasa da rastlanmaktadır.
İHTİYAÇ ANALİZİ: Afet bölgesine yapılacak olan yardımların nereye, ne miktarda,
hangi öncelik ve ne kadar süreyle gönderileceğini belirlemek için yapılan
değerlendirme çalışmasına verilen addır.
İKİNCİL AFET: Bir afet sonrasında, onun etkisiyle meydana gelen yeni bir afet
olayına veya olaylarına verilen addır. Depremler, bazı durumlarda tsunami, heyelan,
yangın, salgın hastalık, baraj yıkılmaları gibi ikincil afetlere neden olabilmektedir.
İKLİM: Dünya üzerinde bir bölge veya yerde, o yerin uzun dönemdeki atmosferik
koşullarının ve meteorolojik parametrelerinin uç ve ortalama değerlerinin tamamına
verilen addır. Her gün gerçekleşen hava olaylarının uzun bir zaman süresi içerisindeki
genel ortalamasını ifade eder.
İL AMBULANS SERVİSİ: İldeki tüm ambulans hizmetlerini kontrol eden Sağlık
Bakanlığı ve bağlı kuruluşlara ait ambulanslarla hizmet sunan başhekimlik, merkez ve
buna bağlı istasyonlardan oluşan kuruluşa verilen genel addır. Ülkemizde, 1-1-2 ACİL
olarak bilinmektedir.
İL KRİZ MERKEZİ: Afet durumunda görev yapan ve il düzeyindeki çalışmaların
yönetildiği, genelde vilayet binasında bulunan geçici merkezi ifade eder.
İLÇE KRİZ MERKEZİ: Afet durumunda görev yapan ve ilçe düzeyindeki çalışmaların
yönetildiği, genelde kaymakamlık binasında bulunan geçici merkezi ifade eder.
İLK 72 SAAT: Afet ve acil durum sonrası profesyonel yardım ulaşıncaya kadar
geçen sürenin önemini vurgulayan, afet veya acil durumun olduğu andan itibaren ilk
72 saatte afetzedelerin kendi başlarına kalabileceklerini ve bu nedenle önceden
hazırlıklı olmaları gerektiğini anlatan zaman dilimidir.
İLK YARDIM: Herhangi bir olay nedeniyle sağlığı tehlikeye girmiş olan kişilere tıbbi
yardımı yapacak sağlık personeli gelinceye kadar, olayın olduğu yerde, durumun
kötüleşmesini önlemek amacıyla, eldeki imkanlarla ilaçsız olarak yapılan müdahaledir.
Yetkili makamlardan ilk yardım eğitimi almış kişiler tarafından yapılmalıdır.
İNSAN KAYNAKLI AFET: Politik ve insani faktörleri etkin olduğu savaşlar, iç
çatışmalar, terör olayları, büyük göçler gibi olaylar ve bunların doğurduğu sonuçların
tümünü ifade eder..
İNSANİ YARDIM: Bir afet sonrasında o bölgedeki afetzedelerin hayatlarını
111
sürdürmeleri için acilen yapılmaya başlanan arama ve kurtarma, tıbbi ilk yardım,
beslenme ve barınma gibi yardımları ifade eder.
İNŞAAT RUHSATI: İnşaata başlayabilmek için arsanın bulunduğu belediyeden alınan
ruhsattır. Bu aşamada yapının projesi vardır ancak henüz kendisi yoktur.
İTFAİYE: Belediyeler ve bazı kurum ve kuruluşlar tarafından yangına müdahale,
söndürme ve hayat kurtarma ile yangınların önlenmesi ve zararlarının azaltılması
konularında eğitilmiş ve özel donanıma sahip birimlere verilen addır.
İYİLEŞTİRME: Afetlerden etkilenmiş olan toplulukların ihtiyaçlarının en akılcı yol ve
yöntemlerle karşılanması, hayatın bir an önce normale döndürülmesi, muhtemel
afetlerle baş edebilme imkanlarının geliştirilmesi ve en az zarar görmelerini sağlayacak
daha güvenli bir yaşam çevresi oluşturulması için yapılması gereken yasal, kurumsal,
fiziksel, sosyal ve ekonomik faaliyetlerin tümüdür. Afet yönetiminde, afete
müdahaleden sonra gelen süreci ifade eder.
JEOFİZİK: Yer içinin fiziksel yapısını ve özelliklerini inceleyen bilim dalıdır. Jeofizik
bilimi yer içinin içini çeşitli görüntülemek teknikleri ile belirleyerek maden, su, petrol
arama çalışmaları ile depremlerin oluşum mekanizmalarını, zemin özelliklerinin
belirlenmesi ve hasarsız bina incelemeleri, yerin manyetik alanı ölçümleri ile arkeolojik
alanlardaki tarihi yapıların yerlerinin, boyutlarının bulunması, köprü, otoyol, baraj gibi
yapıların yer seçimleri ile depremlere karşı dirençli olmalarını sağlamak için çeşitli
ölçümler yapan bir bilim dalıdır.
JEOLOJİ: Yer kürenin oluşumu, gelişimi ile içinde ve üzerinde gerçekleşen tüm
olayları gözlemleme ve yorumlama ile uğraşan temel bilim dalıdır. Yerbilimi olarak da
adlandırılmaktadır.
KABUL EDİLEBİLİR RİSK: İnsanların veya toplumun, mevcut sosyal, ekonomik,
politik, kültürel ve teknik koşullar dikkate alındığında, katlanabileceği kayıpların
derecesini ifade eder. Mühendislikte ise, yapıların belirli büyüklükteki tehlikeler
karşısında beklenen ve kabul edilen davranışları olarak tanımlanır. Riski tam olarak yok
etmek oldukça güçtür. Deprem yönetmeliğinde, bina türü yapılar için kabul edilen risk
düzeyi; hafif şiddetindeki depremlerde binaların yapısal ve yapısal olmayan
elemanlarının hiç hasar görmemesi, orta şiddetteki depremlerde bu elemanlarda
oluşabilecek hasarın onarılabilecek düzeyde kalması, şiddetli depremlerde ise, can
güvenliğinin sağlanması amacıyla kalıcı yapısal hasar oluşumunun sınırlandırılması
şeklinde belirlemektedir.
KALICI KONUTLAR: Afet nedeniyle konutları yıkılan veya ağır hasar gören
afetzedelerden hak sahibi olanlar için devlet veya özel kuruluşlar tarafından yaptırılan
daimi iskân konutlarıdır.
KAPASİTE: Afet yönetiminde, bireylerin, kurumların, insan topluluklarının ya da
112
ülkelerin tehlikeleri ve yol açabilecekleri zararları algılama, tahmin etme, önleme veya
zararlarını azaltma amacıyla önlemler alma konularında sahip oldukları güç ve
kaynaklara verilen genel addır. Riskin derecesini veya afetin etkisini azaltmak amacıyla
bir toplum veya kurumun içerisinde mevcut tüm güçlerin ve kaynakların bir arada
değerlendirilmesini ifade eder.
KAPASİTE OLUŞTURMA: Bir toplumda, kurum veya kuruluşlarda afet riskini
azaltmak için gerekli olan insan becerisini geliştirme yönünde gösterilen
faaliyetlerin tümünü ifade eder. Birey, aile veya toplumun daha az zarar görebilecek
koşullarda verimli ve keyifli bir hayat sürmesi için yetenek ve imkânların geliştirilmesi
olarak da tanımlanabilir.
KAR ERİMESİ SELİ: İlkbahar aylarında, havaların aniden ısınması ve karların hızla
erimesinin yol açtığı ani su baskınlarını ifade eder.
KAR PROFİLİ: Kar tabakalarının ve yapısının incelenmesi için kazılarak kardan
çıkarılan bir kesittir.
KAR TİPİSİ: Şiddetli rüzgar veya fırtına ile birlikte yağan karın neden olduğu, başta
ulaşım olmak üzere tüm yaşamı olumsuz etkileyen meteorolojik olaydır.
KAYA DÜŞMESİ: Fiziksel veya kimyasal etkilerle bozulmuş veya parçalanmış büyük
kaya parçalarının kendiliğinden ya da depremler, aşırı yağışlar gibi harici etkilerle meyil
aşağı hızla hareket etmesi olayıdır. Afet mevzuatımıza göre doğal afet kapsamındadır.
KAYAN BLOK: Kar örtüsünün üç yanı kazılarak bir blok şeklinde çıkarılan bölümdür;
çığ tehlikesinin tespitinde kullanılır.
KAZIKLI TEMEL: Yapı yüksekliğinin fazla ve zemin koşullarının çok kötü veya kalın
alüvyon zeminlerin olduğu bölgelerde taşıma gücü yeterli olan zemin katmanına
kadar uzanan kazıklarla uygulanan temel türüdür.
KENT BİLGİ SİSTEMİ: Kentlerin mülkiyet bilgileri, imar planları, altyapı bilgileri; bina,
işyeri, konut, arsa envanterleri; tüm haritaları ile diğer yönetim destek sistemlerine
bilgisayar ortamında erişilmesini sağlayan sistemlere verilen addır.
KENTSEL DÖNÜŞÜM ALANLARI: İlgili mevzuat a göre; ”İmar planı bulunsun veya
bulunmasın kentsel veya kırsal alanlarda bilim, teknik, sanat ve sağlık kurallarına
uygun olarak afetlere ve kentsel risklere duyarlı yaşam çevrelerinin oluşturulması için
veya fiziki köhneme, sosyal ve teknik altyapının yetersiz ve niteliksiz olduğu alanları
iyileştirme, tasfiye, yenileme ve gelişimi için ilgili idarelerce belirlenmiş alanlar” olarak
tanımlanmaktadır.
KENTSEL DÖNÜŞÜM: Kentlerin risk havuzu haline gelmiş sosyo-ekonomik çöküntü
bölgelerinde güvenli, sağlıklı ve düzenli yerleşim alanları oluşturmak, kentsel yaşam
kalitesini yükseltmek amacıyla yapılan planlama ve uygulama faaliyetlerine verilen
113
genel addır.
KENTSEL RİSKLER: Bir kentin afet risklerinin tümünü ifade eder. Doğal risklere ilave
olarak kentin genel yerleşme düzeninden kaynaklanan riskleri, kentsel dokunun
oluşturduğu riskleri, kullanımdan kaynaklanan riskleri, var olan yapılaşmadan gelen
riskleri, ulaşım sistemi ve alt yapılardan kaynaklanan riskleri, planlama ve yönetim
zafiyetlerinden kaynaklanan riskleri kapsar.
KESİN HASAR TESPİTLERİ: Afetin üzerinden uygun bir süre geçtikten sonra
uzmanlar tarafından yeniden yapılan ayrıntılı hasar tespit çalışmasıdır.
KISA KOLON: Betonarme binalarda gerek mimari gerek yapısal uygulamalar
sonucunda, bazı kolonların o katta bulunan diğer kolonlara göre daha kısa olarak
davranış göstermesi ve onlara daha fazla yük bindirmesi olayıdır.
KISA SÜRELİ İYİLEŞTİRME: Afetten etkilenen toplulukların arama kurtarma, tıbbi ilk
yardım, tedavi, barınma, beslenme, haberleşme, güvenlik, psiko-sosyal destek gibi
temel ihtiyaçlarının asgari düzeyde karşılanabildiği sürece verilen addır.
KITLIK: Meteorolojik, çevresel veya beşeri ve sosyo-ekonomik nedenlerle oluşan ve
çok sayıda insanı etkileyen yiyecek sıkıntısına verilen addır.
KİRİŞ: Betonarme binalarda dikdörtgen kesitli olarak üretilen düşey taşıyıcıları
birbirine bağlayan yatay taşıyıcı sistemlere verilen addır.
KOLON: Betonarme binalarda plan boyutları birbirine yakın, düşey taşıyıcı
elemanlardır.
KOROZYON: İnşaat çeliği ve benzeri metal yapı malzemelerinin maruz kaldıkları nem,
su vb. dış etkiler nedeniyle kimyasal bozulmaya uğrayarak özelliklerini kaybetmesine
verilen genel addır.
KORUNMA: Çeşitli tehlikelerin sebep olabileceği afetlerden korunmak için genel
anlamda alınan önlemleri ifade eder. Bu amaçla uygulanacak uzun vadeli politika
ve programları da kapsar.
KRİTİK ALTYAPI: Kamu hizmetleri, ulaşım, haberleşme, sağlık tesisleri ile elektrik, su,
kanalizasyon gibi teknik altyapı tesislerine verilen genel addır.
KRİZ: Normal düzeni bozan, toplum için olumsuz sonuçlar doğurma olasılığı bulunan
fiziksel, sosyal, ekonomik ve politik olayların ortaya çıkması halini ifade eder. Normal
sistemi ve toplumun temel değerlerini önemli ölçüde tehdit eden, zaman baskısı ve
stres altında kritik kararlar almayı gerektiren durumları kapsamaktadır. Mevzuatımızda
ise “devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü ile milli hedef ve menfaatlerine yönelik
hasmane tutum ve davranışların, Anayasa ile kurulan hür ve demokratik düzeni veya
114
hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketlerinin, tabii afetlerin,
tehlikeli salgın hastalıkların, büyük yangınların, radyasyon ve hava kirliliği gibi önemli
nitelikteki kimyasal ve teknolojik olayların, ağır ekonomik bunalımların, iltica ve büyük
nüfus hareketlerinin ayrı ve birlikte ortaya çıktığı haller” olarak tanımlanmaktadır.
KRİZ MASASI: Afet bölgesinde veya ilgili kurumların merkezlerinde geçici bir
süreyle görev yapmak üzere kurulan, acil yardımları düzenleyen veya acil durum
hizmeti veren çalışma birimleridir.
KRİZ YÖNETİM MERKEZLERİ: Krize yol açan olayları işbirliği ve koordinasyon
içerisinde yönetmek amacıyla kurulan geçici merkezlerdir. Başbakanlıkta,
Bakanlıklarda, Silahlı Kuvvetlerde, il ve ilçelerde kurulur. Olağanüstü hal ilan edilir ise
bu merkezlerin adı Olağanüstü Hal Merkezine dönüşür.
KRİZ YÖNETİMİ: Kriz hali şartları süresince uygulanan, durumu normale döndürmeyi
amaçlayan geçici bir yönetim biçimini ifade eder. Afet yönetiminden farkı sürekliliğinin
olmaması, belirli bir zamanla sınırlı bulunması, krizi gerektiren olay ve nedenler
kalktığında bitmesidir. Kriz yönetimi afet yönetim döngüsündeki müdahale ve
iyileştirme ana evrelerinden oluşur.
KURAKLIK: Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin çok üzerine çıkması ve yıllık
yağış ortalamalarının mevsim normallerinin altına düşmesiyle ortaya çıkan doğal afete
verilen addır. Meteorolojik açıdan, yağışların mevsim ortalama değerlerinin % 80’inin
altına indiği geçici dönemler olarak tanımlanmaktadır. Hidrolojik açıdan barajlar, göller,
göletler ve yeraltı su seviyesinin uzun süreli yıllık ortalamalarının altına indiği geçici
dönemdir. Tarımsal açıdan ise, insan ve diğer canlıların ihtiyacı olan su ve nemin
yeterli ölçüde bulunmadığı dönemlerdir.
LOJİSTİK: İhtiyaçları karşılamak üzere her tür ürün, hizmet ve bilginin kaynağından
itibaren tüketileceği son noktaya kadar, tedarik zinciri içerisindeki hareketine verilen
genel addır.
MERKEZ ÜSSÜ: Bakınız; Dış Merkez.
METEOROLOJİ KÖKENLİ AFET: Kaynağını sıcaklık, yağış, basınç gibi atmosferik
olaylardan alan sel, çığ, yıldırım, tayfun, tipi, hortum, kuraklık gibi doğal olayların
doğuracağı sonuçlara verilen genel addır. Meteorolojik Afet olarak da adlandırılır.
METEOROLOJİ: Atmosferde meydana gelen hava olaylarının oluşumunu, gelişimini
ve değişimini nedenleri ile birlikte inceleyen ve bu olayların canlılar ve yerküre
açısından doğuracağı sonuçları araştırıp ortaya koyan bilim dalıdır.
MÜDAHALE: Afet sırasında veya hemen sonrasında, etkilenmiş insanların
yaşamlarının korunması ve temel ihtiyaçları ile geçimlerinin karşılanması için müdahale
edilmesi ve yardımda bulunulmasıdır. Bu, ilk müdahaleyle başlar; duruma göre kısa
115
veya uzun süre devam edebilen bir süreçtir. Arama-kurtarma, tıbbi sağlık, gıda,
barınma, giyim, su ve arıtma hizmetleri gibi faaliyetler ve diğer acil önlemler bu
kapsamdadır. Bazen Acil müdahale veya Afete müdahale olarak da tanımlanmaktadır.
NÜKLEER TEHLİKE: Nükleer patlamalar; nükleer enerji üretim tesislerinde nükleer
yakıt veya atık madde nakliyatında meydan gelebilecek kazalar sonucu çevreye
yayılacak radyasyonun yarattığı tehdittir.
ODAK DERİNLİĞİ: Yer kabuğu içinde depreme sebep olan kırığın başladığı ve sismik
enerjinin açığa çıktığı noktanın yeryüzüne olan düşey uzaklığına verilen addır.
ODAK NOKTASI: Yeryüzü içerisinde, depreme neden olan kırılmanın başladığı ve
enerjinin açığa çıktığı yerdir. İç merkez olarak da adlandırılmaktadır.
OLAĞANÜSTÜ HAL: Doğal afetlerin, tehlikeli salgın hastalıkların veya ağır ekonomik
bunalımların; Anayasa ile kurulmuş hür demokrasi düzenini ortadan kaldırmaya yönelik
yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları
nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması halleridir.
OLAY KOMUTA SİSTEMİ (OKS): Tüm tehlikeler ve her düzeydeki acil müdahale
için oluşturulmuş modüler bir acil yönetim sistemidir.
OLAY: Yerel ve sınırlı etkisi olan gündelik hadiseler.
ONARIM (TAMİR): Herhangi bir afet nedeniyle hasar görmüş bir yapının, en az olay
öncesinde sahip bulunduğu güvenlik düzeyine getirilecek şekilde tamir edilerek
kullanılabilir hale getirilmesi faaliyetidir.
ÖNCÜ DEPREM: Belirli büyüklükteki depremin bir süre öncesinde aynı deprem
kuşağında (zon) meydana gelmiş, sürekli olan depremlerden daha büyük aletsel
büyüklüğe sahip ve ana şoktan daha küçük aletsel büyüklükte (magnitüdlü)
depremlere verilen genel addır. Bir depremin öncü olup olmadığı, aynı fay zonu
içerisinde belirli bir süre sonra daha büyük bir deprem meydana gelir ise sonradan
anlaşılır.
ÖNLEME: Afetlerin meydan gelmesini önleyecek tüm çalışmalara verilen genel addır.
Barajların inşası ile olası seller; istinat yapıları inşasıyla çığ, heyelan ve kaya düşmesi
gibi afetlerin meydan gelmesi önlenebilir.
P-DALGASI: Bir depremde açığa çıkan dalganın hareket yönünde ilerleyen,
yeryüzüne ve deprem kayıt istasyonlarına ilk ulaşan deprem dalgasıdır.
PERDE DUVAR: Betonarme binalarda plan boyutlarının oranı en az 1/7 olan beton
ve demir donatılardan oluşan düşey taşıyıcı elemanlardır.
116
PERDE: Betonarme yapılarda eni, kalınlığının 7 katından fazla olan, yük taşıyan ve yük
aktaran beton ve demir donatılardan oluşan düşey yapı elemanıdır.
POLİÇE: Sigorta güvence belgesidir.
POTANSİYEL ÇIĞ KUVVETİ: Kar örtüsünün içindeki çeşitli etkenlere bağlı olarak
artan, azalan veya çığın meydana gelmesini sağlayan kuvvettir.
PRİM: Sigorta güvence bedelidir.
PSİKOLOJİK DESTEK: Özellikle deprem gibi büyük yıkım getiren afetlerin
sonrasında bazı afetzedelerde görülen ruhsal sorunların giderilmesi amacıyla,
profesyonel kişilerce verilen psikolojik yardım hizmetidir.
PSİKOLOJİK TRAVMA: Aşırı korku ve dehşetle tepki verilen; ölüm, yaralanma veya
kişisel bütünlüğün tehdit edilmesiyle sonuçlanan olaylardır.
RADYE TEMEL: Genellikle yapıların yüksek olduğu ve zemin koşullarının iyi
olmadığı durumlarda yapının tümünün altına demir donatılar ve beton ile belirli bir
yükseklikte uygulanan temel türüdür.
REHABİLİTASYON: Hasara uğramış veya fonksiyonunu kaybetmiş hizmetlerin, alt
yapının ve binaların kısa sürede onarılarak çalışabilir hale getirilmesi faaliyetleridir. Tam
olarak iyileştirilemese de, hayatın nispeten normale dönmesini kolaylaştırma amacını
taşır.
RICHTER ÖLÇEĞİ: Bakınız; Depremin Büyüklüğü.
RİSK: Bir olayın doğurabileceği olumsuz sonuçların toplamını ifade eden kavramdır.
Sigortacılık ve mühendislikte kayıp olasılığı olarak adlandırılır. Afetler söz konusu
olduğunda Afet Riski olarak değerlendirilmektedir. Bkz. Afet riski.
RİSK AZALTMA: Bakınız; Zarar Azaltma.
RİSK YÖNETİMİ: Tehlike ve riskin belirlenmesi ve analizi ile imkan, kaynak ve
önceliklerin dikkate alınarak idare edilen süreci ifade eder. Afet senaryolarının
hazırlanması, uygulama önceliklerinin belirlenmesi ve riskin azaltılabilmesi için genel
politika ve stratejik planların, uygulama planlarının hazırlanması ve hayata geçirilmesi
bu süreç kapsamındadır. Risk yönetimi, afet yönetimi döngüsündeki hazırlık ve zarar
azaltma ana evrelerinden oluşur.
RÜZGAR ALTI: Rüzgarın esme istikametinin karşısında olan bölgedir.
RÜZGAR: Yön, hız ve şiddeti ile ölçülebilen, havanın yer yüzeyine göre yatay
hareketine verilen addır. Doğu, kuzey-doğu, kuzey-batı gibi ana ve ara yönlere göre
117
isimlendirilmiş olup, bu yönlerden esen rüzgarların Gündoğusu, Poyraz, Karayel gibi
özel isimleri vardır. Ayrıca, güneybatıdan esen Lodos rüzgarı fırtınaya ve soba
zehirlenmelerine yol açan bir rüzgardır. Rüzgarın hızı denizci ve havacılar tarafından
uluslararası kurallar gereği olarak ‘Deniz Mili=Knot’ birimiyle verilir.
SAĞANAK: Aniden başlayan ve genellikle kısa süre devam eden şiddetli yağmurlara
verilen addır. Yağış miktarı ve süresine bağlı olarak Ani Seller oluşturabilir.
SALGIN: Bir bölge veya yerleşmede her zaman görülen enfeksiyon hastalıklarının,
sayıca anormal miktarda artmasını ifade eden tıbbi terimdir. Afetlerde yetersiz hijyen
koşulları, gıdaların hazırlanma ve saklanma koşulları ile kişisel temizlikteki eksiklikler
nedeniyle, deri ve bağırsak hastalıkları başta olmak üzere ortaya çıkan hastalık türlerini
kapsamaktadır.
SAVUNMASIZLIK: Bakınız; Zarar Görebilirlik.
S-DALGASI: Deprem sırasında p dalgasından sonra kayıt merkezine ulaşan ikinci
dalgadır. Dalganın hareket yönüne dik olarak, unsurları ileri ve geri sallar.
SEL KONTROLÜ: Selleri önlemek amacıyla su kaynaklarının barajlar, göletler,
bentler, mahmuzlar ve seddeler gibi mühendislik yapıları kurularak kontrol edilmesi
sürecini ifade eder.
SEL: Suların, bulunduğu yerde yükselerek veya başka bir yerden gelerek,
genellikle kuru olan yüzeyleri kapsaması olayına verilen genel addır. Normalde kuru
olan yerlerin yağışlara bağlı olarak yükselen yüzey suları, gel-git olayları veya nehir
yükselmesi nedeniyle geçici bir süre sular altında kalmasıdır. Oluşum hızlarına göre
yavaş gelişen, hızlı gelişen ve ani seller olarak sınıflandırmak mümkündür. Genellikle
bir hafta veya daha uzun bir süre içerisinde gelişen sellere yavaş sel; bir-iki gün
içerisinde oluşan sellere hızlı sel; saatlik süre içerisinde oluşan sellere ani sel denir.
SERA ETKİSİ: Atmosferde bulunan sera gazlarının neden olduğu ısınma sonucunda
meydana gelen ve küresel iklim değişimine sebep olan etkiyi ifade eder.
SERA GAZLARI: Atmosferdeki su buharı, karbondioksit, metan, ozon,
kloroflorokarbon ve hidrokloroflorokarbon gibi gazlara verilen genel addır. Çoğalan bu
gazlar, emdikleri kızılötesi radyasyonu tekrar atmosfere yayarak küresel ısınmaya ve
küresel iklim değişimine neden olmaktadır.
SIĞINAK: İnsanların bombalama, nükleer, biyolojik ve kimyasal tehditler ile fırtına,
tayfun, hortum gibi bazı afetlerden münferit veya topluca korunmaları için yapılmış
güvenli yerlere verilen genel addır.
SIVILAŞMA: Suyla doygun kumlu ve siltli zeminlerin, depremler nedeniyle oluşan
kuvvetli yer hareketi etkisiyle taşıma gücünü kaybederek sıvı gibi davranması olayını
118
ifade eder. Sıvılaşmış bölgelerdeki yapılar zemin içerisine gömülmekte, yan yatmakta
veya devrilmektedir. Taşıyıcı sistem ve üst yapı hasar görmese dahi genelde bu
yapılar kullanılmaz hale gelir.
SİGORTA: Bireylerin, işyerleri ve diğer kurum ve kuruluşların, belli bir para (prim)
ödenmesi karşılığında; belirli koşullarda; belirli nedenlere bağlı kayıplarının tazmin
edilmesi sistemine verilen genel addır.
SİS: Çok küçük su damlacıklarının, meteorolojik koşullara bağlı olarak havada asılı
kalması halidir. Bulunduğu bölgelerde görüş alanını sınırlar veya sıfıra düşürerek hayatı
etkiler.
SİSMİK BOŞLUK: Bir fay zonu üzerinde bulunan, daha önce deprem oluşturmuş
ancak uzun süredir hareketsiz duran kısma verilen addır. Uzun süreli hareketsizlikler
ileride büyük bir deprem olması ihtimalini arttırır.
SİSMİSİTE: Bakınız; Depremsellik.
SİSMOGRAF: Doğal ve suni titreşimleri ve depremleri, özel kağıtlar üzerine veya
sayısal ortama kaydeden cihazlara verilen genel addır. Deprem Kayıtçısı veya
Sismograf olarak da ifade edilmektedir.
SİSMOMETRE: Doğal ve suni titreşimleri ve depremleri algılayan cihazlara verilen
genel addır. T i t r e ş i m v e y a d e p r e m d a l g a l a r ı n ı n y a y ı n ı m h ı z ı n ı
ölçebilen cihazlardır.
SOBA ZEHİRLENMESİ: Kuvvetli Lodos rüzgarlarının etkin olduğu günlerde soba
bacalarından geriye tepen karbon monoksit gazının neden olduğu zehirlenme ve ölüm
olaylarıdır. Evlerdeki kombi, şofben gibi cihazlardan kaynaklanan Karbon monoksit
zehirlenmeleri de meydana gelmektedir. Bu tür olaylar, Baca Gazı zehirlenmesi
olarak da ifade edilir.
SOSYAL ZARAR GÖREBİLİRLİK: Bir kişi veya gurubun, afetlerin olumsuz etkilerine
karşı koyabilme ve baş edebilme yeteneği olarak ifade edilir. Sosyal hassasiyet,
Kırılganlık ve Savunmasızlık olarak da kullanılmaktadır. Sosyal zarar görebilirliğin
ölçülebilmesi ve sayısallaştırılması çok zor olduğundan; yüksek düzeyde, orta
düzeyde, düşük düzeyde gibi sayısal olmayan tanımlar yapılabilir.
ŞEHİR SELİ: Yağmur sularını taşıyacak altyapıya sahip bulunmayan yerleşim
yerlerinde meydana gelen ani sellere verilen addır.
ŞİDDET: Bakınız; Depremin şiddeti.
TAHLİYE: Yapıları veya bir bölgeyi, önceden belirlenmiş yollar kullanarak hızlı ve
düzenli bir şekilde boşaltma, insanları ve diğer canlıları güvenli yerlere taşıma işlemine
verilen addır.
119
TAHLİYE GÜZERGAHI: Bir tehlike anında insanları, tehlikeli bölgelerden güvenle
uzaklaştırabilmek için önceden belirlenmiş ve işaretlenmiş nakil yolunu ifade eder.
TAHLİYE PLANI: Bir afet veya acil durum öncesinde (tsunami, sel vb.), anında(ani
sel, yangın vb.) veya sonrasında(deprem vb.) tahliye işleminin hangi yollar ve araçlar
kullanılarak yapılacağını; bu kişilerin nakledileceği yerleri gösteren ayrıntılı planlara
verilen addır.
TAHMİN: Meydana gelmesi muhtemel bir doğa olayını gözlemsel, tecrübi yani
ampirik, matematiksel veya olasılık yöntemler kullanarak öngörüde bulunmayı ifade
eder.
TARİHSEL DEPREM: Sismik kayıt cihazlarının bulunmadığı 1 9 0 0 y ı l ı n d a n
ö n c e k i dönemlerde meydan gelmiş olan depremlere verilen addır. Etkilediği
alandaki hasarlara ve kayıplara ait genel veya ayrıntılı bilgiler tarihsel kayıtlarda
bulunabilmektedir.
TAŞIYICI ELEMAN: Bir yapıya etki eden düşey ve yatay yükleri karşılayan düşey ya
da yatay elemandır.
TAŞIYICI OLMAYAN SİSTEM: Yapılarda bulunan merdivenler, dolgu duvarlar,
tesisat, kaplamalar gibi yük taşımayan ve yük aktarmayan bölümlere verilen addır.
TAŞIYICI SİSTEM: Herhangi bir yapıda taşıyıcı elemanların, dış yükleri güvenli bir
şekilde taşımak amacıyla bir araya gelerek oluşturduğu sistemdir.
TAŞIYICI SİSTEM: Yapıların temel, ahşap, çelik iskeletleri; duvarları, döşemeleri ve
çatıları gibi yük taşıyan ve yük aktaran yapı elemanlarına verilen addır.
TAŞKIN ALANI: Nehir yataklarının kenarında, tekrarlanan taşkınlar nedeniyle oluşmuş
bulunan belirli alanlara verilen addır. Ayrıca 100 yıllık selin görülme alanları da sel
yatağı olarak adlandırılır.
TAŞKIN: Bakınız; Sel.
TATBİKAT: Bir acil durum veya afet halinde yapılması planlanan müdahalede yer alan
eylemlerin uygunluğunu, yeterliliğini ve güncelliğini mümkün olduğunca gerçeğe yakın
koşullar altında ve bir senaryoya bağlı kalarak deneyen uygulamaya verilen genel
addır. Masa başı tatbikatı, uygulama tatbikat ve genel tatbikat olarak farklı düzeylerde
icra edilebilirler.
TEHLİKE HARİTALARI: Deprem, sel, taşkın, çığ, heyelan vb. farklı türdeki doğa
kaynaklı afetlerin muhtemel yaygınlık ve şiddet derecelerini ortaya koymak için, belirli
kriterlere göre hazırlanmış haritaları ifade eder.
120
TEHLİKE: 1. Belirli bir zaman veya coğrafyada ortaya çıkarak insan, çevre ve toplum
üzerinde olumsuz etkiler yaratabilen doğa, teknolojik ya da insan kaynaklı fiziksel bir
durumdur. 2. Can ve mal kayıplarına neden olmakla birlikte sosyo-ekonomik düzen
ve etkinliklere, tabii ve kültürel kaynaklara zarar verme potansiyeli olan her şeydir.
TEHLİKELİ YAPI: Kendiliğinden veya bir dış etken nedeniyle çökme, can ve mal
kaybına yol açma ihtimali olan yapıya verilen sıfattır. İmar mevzuatında ”maili inhidam”
deyimi ile ifade edilmiştir.
TEKNİK ALTYAPI: Elektrik, gaz, içme ve kullanma suyu, kanalizasyon, arıtma, her
türlü ulaşım ve haberleşme hizmetlerinin karşılanması için kurulan yapı ve tesislere;
sığınak, açık ve kapalı otopark vb. hizmetlere verilen genel addır.
TEKNOLOJİ KAYNAKLI AFET: İnsanların teknolojik faaliyeti sonucunda ortaya çıkan
olumsuz nitelikli olaylara verilen genel addır. Bu kapsamda; nükleer santral kazaları,
toksik, patlayıcı, yanıcı ve tehlikeli kimyasal maddeler üreten fabrika ve depolarda
meydana gelen yangın ve kazalar, tehlikeli madde taşıyan gemi, tren ve karayolu
araçlarının kazaları ile uçak kazaları sayılabilir.
TEKRARLANMA PERİYODU: Afete yol açabilecek deprem veya sel gibi tehlikelerin
ortalama olarak ifade edilen yeniden oluş süresi veya aynı büyüklükteki iki olay
arasında geçen ortalama süreye verilen addır.
TEMEL ÜSTÜ RUHSATI: İnşaata başlanıp temeller bittikten sonra, subasman
kotuna gelindiğinde belediyeden alınan ruhsattır. Projede belirtilen büyüklük
sınırlarında yapılıp yapılmadığı belediye yetkilileri tarafından kontrol edildikten sonra,
diğer katların çıkılması için verilir. Yapının sadece temelleri ve subasmanı inşa edilmiş
durumdadır.
TEMEL: Yapıya etki eden dış yüklerin, güvenli bir şekilde yapının bulunduğu zemine
aktarılmasını sağlayan taşıyıcı elemandır.
TOPLUM AFET GÖNÜLLÜSÜ: Afet tehlikesi ve risklerine karşı alınabilecek önlemleri
bilen; afetlerde ve acil durumlarda ilk yardım, hafif kentsel arama ve kurtarma,
psikolojik destek faaliyetlerini yürütebilecek düzeyde eğitilen ve donatılan, gönüllü
olarak çalışan kişiyi ifade eder.
TOPLUM AFETE MÜDAHALE EKİPLERİ: Toplum afet gönüllülerinin oluşturduğu
afete müdahale ekipleridir. Kısaca ‘TAME’ olarak anılır. Mahalle, işyeri gibi yakın
çevrelerinde afet zararlarının azaltılması çalışmalarına da katkıda bulunmak ve afete
müdahale etmek için özel eğitim sahibi ve afet bilinci yüksek gönüllü ekiplerdir.
Profesyonel ekipler gelene kadar hafif kentsel arama ve kurtarma, ilk yardım, yangın
söndürme, çevre sağlığı, lojistik destek gibi birçok alanda etkin faaliyette bulunurlar.
121
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU: Doğal afet ya da beklenmedik bir olayla
karşılaşan kişilerde meydana çıkabilen, psikolojik davranış ve kaygı farklılığını ifade
eder. Aşırı korku, çaresizlik, tepkisizlik, içe kapanma, aşırı uyarılmışlık, olayı yeniden
canlandırma gibi durumları kapsamaktadır. Bazı kişilerde çok yoğun yaşanabilir,
psikolojik destek alarak zaman içerisinde normale dönebilmek mümkündür.
TRAVMA: Fiziksel,
yaralanmalardır.
kimyasal
veya
psikolojik
nedenlerle
meydana
gelen
TSUNAMİ ERKEN UYARI SİSTEMİ: Tsunami oluşumunu algılayıp, etkileyeceği
yerlerde yaşayanları haberdar etmek üzere kurulmuş gözlem, değerlendirme ve
iletişim sistemidir. Tsunami dalgalarının hızı, sismik dalgaların hızına göre çok daha
yavaş kaldığı için, belirli koşullar dahilinde erken uyarı verme imkanı
bulunabilmektedir. ABD, Japonya ve Pasifik Okyanusu çevresindeki ülkeler için
tsunami uyarı merkezi bulunmaktadır. Ülkemizde de bu yönde çalışmalar vardır.
TSUNAMİ: Deniz veya okyanus tabanlarındaki depremler ya da büyük
heyelanların yol açtığı düşey yer değiştirmeler sebebiyle oluşan dalgalara verilen
addır. Sahile yaklaştıkça hızları ve yükseklikleri artan bu dalgalar, kıyılarda büyük
yıkıma ve can kaybına yol açmaktadır. Tsunami, Japonca kökenli olup liman dalgası
anlamına gelmektedir.
YANGIN MERDİVENİ: Bir yangın veya acil durumda yüksek katlı binayı terk etmeye
yarayan ve bina dışında yer alan etrafı açık özel merdiveni ifade eder. Yüksek katlı
binalarda yangın merdiveni bulunması zorunlu kılınmıştır.
YANGIN TATBİKATI: Yangın anında nasıl davranılacağı konusunda deneyim
kazanmak amacıyla yapılan tatbiki provayı ifade eder. Konut, işyeri, okul, otel gibi
yerlerdeki genel yangın tatbikatları; itfaiyecilerin ve gönüllülerin yeni söndürme
teknolojileri ve ekipmanlar konusunda eğitimi ve deneyim kazanmaları amacıyla
yaptıkları tatbikatlar bu kapsamdadır.
YANGIN TEHLİKESİ: Konutlar, tesisler, nakil araçları ve ormanlarda farklı nedenlerle
başlayabilen, yakıcı etkisiyle madde ve eşyaları kullanılmaz hale getiren, boğucu
etkisiyle canlıların yaşamına son veren en büyük tehdittir.
YANGIN: Maddenin yeterli derecede ısı ve oksijen (hava) ile birleşmesi sonucunda
yanarak kimyasal değişime uğraması olayıdır. Yangının oluşabilmesi için yanıcı madde,
yüksek ısı ve oksijene ihtiyaç vardır.
YAPI DENETİM FİRMASI: 4708 sayılı yasa ile yürürlüğe giren, yapıların tasarım ve
uygulama aşamalarında kontrolden sorumlu olan bağımsız kuruluşlardır.
YAPI DENETİMİ: Güvenli, sağlıklı ve ekonomik yapı inşa edebilmek amacıyla
yapıların, ilgili idare ve yükleniciden (müteahhit) bağımsız olarak, tasarım (proje) ve
122
yapım (inşa)
aşamalarında, yürürlükteki yönetmelik ve standartlara uygun imalinin denetimler
yoluyla sağlanması sürecini ifade eder.
YAPI DENETİMİ KURULUŞU: Yapı denetim kuruluşu, bakanlıktan aldığı izin belgesi
ile münhasıran yapı denetimi görevini yapan, ortaklarının tamamı mimar ve
mühendislerden oluşan tüzel kişiliktir.
YAPI HASARI: Kullanımdan doğan hasarlar hariç, yapının fen ve sanat kurallarına
aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılması nedeniyle meydana gelen ve yapının
kullanımını engelleyen veya yapıda kapasite ve değer kaybı oluşturan her türlü
hasardır.
YAPI KULLANIM İZNİ: Yapı inşaatının tamamlanmasının ardından, inşaatın insanlar
tarafından kullanılabilmesi için alınan izindir. Yapı denetim firmasının son
kontrollerinden sonra bina sahibi ve mimarın ortak dilekçesi ile belediyeye iskan izni
için başvurulur. Belediye yetkilileri son kontrolleri yaptıktan sonra bina kullanımı, su,
elektrik gibi hizmetlerin kullanılmasına imkan tanıyacak olan iskan iznini vermektedir.
Bu ruhsat yapının tamamının, projesine uygun inşa edildiğini gösterir.
YAPI RUHSATI: İmar mevzuatı hükümlerine göre düzenlenen inşaat izin belgesine
verilen addır. Belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde inşa
edilecek yapılar için, belediye veya valilik tarafından verilir. Bu, İnşaat Ruhsatı olarak
bilinmektedir.
YAPI: İmar mevzuatında; “Karada ve suda, daimi veya geçici, resmi ve özel,
yeraltı ve yerüstü inşaatları ile bunların ilave, değişiklik ve onarımlarını içine alan sabit
ve hareketli tesisler” olarak tanımlamıştır.
YAPISAL HASAR: Bir yapının taşıyıcı sisteminde, afet veya başka bir nedenle
meydana gelen çatlak, kırılma, yer değiştirme vb. hasarlara verilen addır.
YAPISAL OLMAYAN HASAR: Bir binanın kaplamaları, dolgu duvarları, merdivenleri
ve tesisatları gibi taşıyıcı olmayan elemanlarında meydana gelen hasara verilen addır.
Afet nedeniyle bina içerisindeki eşya ve ekipmanlarda oluşan hasarlara da yapısal
olmayan hasar denilmektedir.
YAPISAL OLMAYAN RİSKLER: Yapısal olmayan tehlikelerin yol açabilecekleri zarar
ve kayıp olasılıklarını ifade eder.
YAPISAL OLMAYAN TEHLİKELER: Yapıların yük taşıyan ve aktaran elemanlarının
dışında kalan bölme ve kalkan duvarları, iç ve dış cephe kaplamaları, tesisatlar,
avizeler, tavan kaplamaları vb. elemanları ile yapı içerisindeki eşya, ekipman ve
malzemeden kaynaklanan tehditlere verilen genel addır.
123
YAPISAL ÖNLEMLER: Yapıların yük taşıyan ve yük aktaran elemanlarında, onarım
veya güçlendirme amacıyla alınan önlemleri ifade eder.
YAPISAL RİSKLER: Yapıların yük taşıyan ve yük aktaran elemanlarında meydana
gelebilecek hasar veya yıkılma olasılığıdır.
YAPISAL TEHLİKELER: Yapıların kolon, kiriş, döşeme, temel gibi yük taşıyan ve yük
aktaran elemanları ile zemin özelliklerinden kaynaklanan tehditleri ifade eder.
YAVAŞ GELİŞEN AFETLER: Olumsuz sonuçları aniden değil de zamanla ve giderek
ağırlaşan boyutlarda ortaya çıkan afetlere verilen genel addır. Küresel ısınma, kuraklık,
erozyon, çölleşme gibi doğal afetler ile sosyal dengenin bozulması gibi toplumsal
afetler bu kapsamdadır.
YENİDEN İNŞA: Afet yönetimindeki iyileştirme döneminin ardından başlar, çevre
planlaması ve şehircilik ilkelerine uygun çağdaş bir yapılaşma faaliyetini ifade eder.
Afet nedeniyle yıkılan, yanan veya kullanılamaz duruma gelen bina, tesis ve alt
yapıların işlevlerini görmek üzere, afetlere daha dayanıklı ve çevreye uyumlu bina ve
tesislerin inşa edilmesi çalışmalarıdır.
YEREL AFET GÖNÜLLÜLERİ (YAG): Afet riskleri ve bu risklere karşı alınabilecek
önlemler konusunda bilgilendirilmiş, afetlere duyarlılığı ve bilinç düzeyi artırılmış, gerekli
eğitim ve ekipmanla donatılmış, profesyonel ekipler gelene kadar ilk saatlerde
müdahale için imkân ve kabiliyeti güçlenmiş vatandaşlardan oluşan organize
gruplardır.
YIĞILMA BÖLGESİ: Çığın koptuktan sonra arazinin eğimine bağlı olarak aktığı ve en
son toplandığı bölgedir.
YIĞMA DUVAR: Yığma binalarda esas taşıyıcı olarak görev yapan, özel tuğlalardan
üretilen duvarlardır.
YIĞMA YAPI: Taşıyıcı sistem elemanları örme duvarlar olan yapı türünü ifade eder.
Betonarme temeller üzerine oturan taş, dayanıklı tuğla gibi malzemeyle örülmüş
taşıyıcı duvarlar ile bağlayıcı ve yük aktarıcı kiriş, hatıl, betonarme veya ahşap
döşemelerden oluşur. Ülkemizde döşemelerinin betonarme veya ahşap olmasına
bağlı olarak, yığma kagir ve yarım kagir olarak adlandırılmaktadırlar.
YILDIRIM ÇARPMASI: Canlıların yıldırıma maruz kalarak yaralanması veya ölmesidir.
Fırtınalı havalarda çok yakında şimşek çakıyor olması açık alanda; kara, deniz ve hava
taşıtlarında yıldırım çarpma riskini arttırır.
YILDIRIM: Yeryüzü ile bulutlar arasında meydana gelen elektrik boşalması olayıdır.
YUMUŞAK KAT: Genellikle binaların zemin katları olmak üzere, duvarların olmadığı
124
veya kaldırılarak camekan, vitrin türü düzenlemelerin yapıldığı diğer katlara oranla
depreme karşı daha dayanıksız olarak inşa edilmiş katlara verilen addır.
YÜZ YILLIK SEL YATAĞI: Bir nehrin etrafında, 100 yıl içerisinde en az bir kez sel
suları ile kaplanmış alanı ifade eder. Bu alan içerisinde her yıl sel olma ihtimali en az %
1 veya daha fazladır.
ZARAR AZALTMA PLANLAMASI: Ülke, bölge, il ve yerleşme düzeyindeki stratejik
planlamayla ele alınarak, gelişme hedefleri ile zarar azaltma amaçlarını birleştiren, afet
zararları azaltılmış, baş edebilme kapasitesi ve yaşam kalitesi arttırılmış bir toplum
oluşturma yönünde dinamik ve katılımcı bir planlama sürecini ifade eder.
ZARAR AZALTMA: Afet tehlikesi ve riskinin belirlenmesiyle bunlardan kaçınılması,
etkilerinin önlenmesi veya en aza indirilmesi, kaçınılmaz kayıpların tazmini için tedbir
alınması faaliyetlerini ifade eder. Toplumun afet tehlikesi ve riski konusunda
bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve baş edebilme kapasitesinin geliştirilmesi; afet
öncesi ve sonrasında uygulanan mevzuat ve yerel-merkezi düzeylerdeki kurumsal
yapılanmaların geliştirilmesi; araştırma-geliştirme politika ve stratejilerinin, ihtiyaç ve
öncelikler doğrultusunda belirlenmesi ve uygulanması gibi çalışmaları kapsamaktadır.
Bunlar birçok kurum, kuruluş ve meslek guruplarınca belirlenen stratejik amaç ve
hedefler doğrultusunda, etkin bir işbirliği içerisinde yürütülecek uzun vadeli ve sürekli
çalışmalardır. Başta sivil toplum olmak üzere, tüm kesimlerin ilgi, destek ve katkısıyla
olumlu sonuçlar alınabilir.
ZARAR GÖREBİLİRLİK: Bir tehlikenin gerçekleşmesi halinde canlıların, insan eliyle
oluşturulmuş yaşam çevresinin fiziksel, sosyal, ekonomik veya çevresel bakımdan
uğrayabileceği zarar ve kayıplar karşısındaki hassasiyetini ifade eder. Birey veya
sosyal gurubun tehlikeyi algılama, olası etkileri tahmin etme, zararları azaltma;
meydana gelmesi halinde sonuçlar ile baş edebilme ve yaşamı bir an önce normal
hale döndürmedeki kapasite eksikliği olarak da tanımlanmaktadır. Başka bir ifade ile
zarar görebilirliği “bir toplumun, bir sistemin veya bir yapının var olan bir tehlikeden
etkilenebilme oranı veya görebileceği hasar, zarar veya kaybın bir ölçüsü” olarak da
tanımlamak mümkündür. Bazı yayınlarda, Savunmasızlık, Kırılganlık, Hassasiyet gibi
terimlerle ifade edilmektedir.
ZARAR: Doğal, teknolojik ve insan kökenli olayların neden olduğu fiziksel, ekonomik
ve sosyal kayıpların tümünü ifade etmektedir.
ZAYIF KAT: Yatay yük taşıma kapasitesi, yapıdaki diğer katlara göre daha
düşük olan kattır.
ZEMİN ETÜTLERİ: Yapıların temel tasarımında, zemin temel etkileşiminin irdelenmesi
çalışmalarına verilen addır. Zemin özellikleri ve zemin parametrelerinin tayini için yapı
alanı ve çevresindeki zemini ve yeraltı suyu ile ilgili bütün verilerin özel yöntemlerle
toplanması çalışmalarını kapsamaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca
125
hazırlanmış olan zemin ve temel etüdü raporlarının hazırlanmasına ilişkin esaslar
hakkındaki yayında, bu yöntemler hakkında ayrıntılı bilgi mevcuttur.
ZEMİN KAT: Bir binaya kot verilen nokta seviyesinde veya bu seviyenin üzerinde
taban döşemesine sahip olan ilk kata verilen addır.
ZORUNLU DEPREM SİGORTASI: 27 Aralık 1999 tarihinde çıkarılan 587 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu'nun, olası bir
deprem sonucunda belediye sınırları içinde bulunan konut sahiplerine uğrayacakları
maddi zararları telafi etmek üzere uyguladığı sigorta güvencesi.
126
KAYNAKLAR:
Afet Sempozyumu Bildiriler Kitabı TMMODB 5-7 Aralık
Afete Hazır Türkiye- AFAD.
JICA Türkiye Ofisi Afet Zararlarını Azaltmanın Temel İlkeleri Mart 2008 Ankara
JICA Türkiye Ofisi Afet Sözlüğü
Kentleşme Şurası 2009 Afetlere Hazırlık Ve Kentsel Risk Yönetimi Komisyonu
Raporu
Nisan 2009
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul İçin Deprem Master Planı 2009
İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) Part A
Eğitim Modülleri 2009 - 2011
Türk Dil Kurumu
İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetim Merkezi Yayınları 2005
Meclis Araştırması Komisyonu Raporu, Temmuz 2010
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Afet ve Acil Durumlarla İlgili Teknik
Terimler
Sunumu
http://www.burakcankaya.com/index.php?option=com_content&view=article&id=30:
ci- blgs&catid=18:yaz-dacilii&Itemid=7
http://tr.wikipedia.org/wiki/Heyelan#Heyelan_tipleri
http://www.cografya.gen.tr/
127
128