Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri

ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print)
A Tribute to Prof. Dr. Şerafettin Turan, Volume 6 Issue 3, p. 119-145, April 2014
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri: 1835 Tarihli
Trabzon Vilayeti Maçuka/Maçka Kazâsı Müslim Nüfus Defteri
Örneği
The Place of Ottoman Population Registry Books in Writing of History:
The Case of 1835 Maçuka/Maçka District of Trabzon Province Muslim Population
Registry Books
Prof. Dr. Süleyman DEMİRCİ
Erciyes Üniversitesi - Kayseri
Kâzım KARTAL
Doktora Öğrencisi
Özet: Nüfus, yeryüzünde sınırları belirli bir alanda belirli bir zamanda bulunan insanların
oluşturduğu toplam sayı olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde dünya ülkelerinin üzerinde durduğu
en önemli konulardan birisi de nüfustur.
JHS
Osmanlı Devleti'nde ilk genel nüfus sayımı 1831 tarihinde II. Mahmut zamanında yapılmıştır.
Yapılan bu sayımla Müslim ve gayr-i Müslim nüfusu tespit etmek ve böylece II. Mahmut döneminde
Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılıp (1826) yerine yeni bir ordunun kurulması için ülke içerisindeki
askerliğe elverişli erkek nüfusun ve ülke içerisindeki cizye mükellefi gayr-i Müslim nüfusun tespit
edilmesi hedeflenmişti.
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Maçka, çok eski bir yerleşim yeri olarak karşımız çıkmaktadır. Tarihi süreç içerisinde Pers, Bizans,
Osmanlı-Türk medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Maçka’nın ismi rivayete göre İranlılar ile
Bizanslılar arasında meydana gelen çarpışmalarda yerli Rum halkı “Maçuka” denen sopa ile
dövüştüklerinden ötürü buraya Maçuka-Maçka denilmiştir. Bilindiği üzere Maçka kazâsı Rum
Pontus krallığının idaresinde iken, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Trabzon’un
fethinden sonra Osmanlı idaresine katılmıştır. Bugünkü Maçka ilçesi ise 1913 yılında kurulmuştur.
Osmanlı coğrafyasının değişik yerlerinde olduğu gibi Trabzon ve havalisinde de nüfus sayımları
yapılmıştı. Bu anlamda Trabzon Vilayeti’ne bağlı olan sancak, kazâ ve diğer merkezlerde nüfus
sayımı uygulanmış olduğunu arşiv kayıtlarından görmekteyiz. Nitekim bölge ile ilgili yapılan nüfus
sayımları alan olarak Batum’dan Kastamonu’ya kadar olan bölgeyi kapsamakta ve sayı olanakta
203 adet nüfus defterinden oluşmaktadır. Burada inceleyeceğimiz Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki
nüfus defterleri serisi içerisinde 1100 numara ile kayıtlı Trabzon Vilayeti Maçka Kazâsı Müslim
Nüfus Defteridir. Bu çalışmada, defterde verilen bilgilerden hareketle bahse konu kazâ’nın mahalle
ve köylerinde yaşayan ailelerin ve görevli memurların isim ve esamilerini öğrenme imkânımız
olacak. Ayrıca bölgeye yönelik yaşanan göç ve nakiller hakkında ilk elden bilgi sahibi olma imkânı
bulacağız. Yine bölgedeki mahalli idareciler; görevdeki muhtarlar, imamlar, askerler, özürlüler,
halkın kullandığı yerel isimler (lakaplar), insanların fiziksel özellikleri gibi bölgesel tarih
yazımında önemli ayrıntılara ulaşmamıza imkân tanıyacaktır.
Anahtar Kelimeler: Nüfus defterleri, II. Mahmut, Trabzon Vilayeti, Maçuka kazâsı, 19. Yüzyıl

Bu çalışma 3-5 Mayıs 2012 tarihleri arasında Niğde Üniversitesi tarafından düzenlenen 1. Uluslararası Niğde Dil,
Kültür ve Tarih Sempozyumu'nda sunmuş olduğumuz bildiri metninin yeniden düzenlenmiş ve genişletilmiş halidir.
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
Abstract:Population is defined as the total number of people on a specific time period and location.
It is regarded as an important issue by different states around the world.
The fist census of the Ottoman State takes place in 1831, during the reign of Mahmut II. The
purpose of the census was to find out the number of Muslim and non-Muslim population so that it
would be possible to detect the eligible man for the construction of the new army after the abolition
of the Janissaries (1826) during Mahmut II reign and to detect the number of non-Muslim cizye tax
payers.
Regarding the purpose of the study, the history of Macuka/Macka district starts as an old settlement
location. The district has been under Persian, Byzantium and Ottoman-Turkish rules. The legend
claims that the name comes from a type of spear called “Macuka”, used by local Greek people
during an Iranian-Byzantium war. Following the conquest of Trabzon on 1461 by Mehmet II, the
district is taken over by Ottomans from the Greek Pontus Kingdom. Macka District as it is known
today has been founded in 1913.
The general census of Trabzon and its districts takes place as a part of the general Ottoman census.
From the archives, it is possible to observe that Trabzon province, together with its districts,
villages and other settlements are included in the census. The census of the Trabzon district spreads
over an area from Kastamonu to Batumi and has total of 203 registry books. This study analyses the
book no 1100 from Trabzon Province Macka District Registries. It will enable a closer look on the
population, population movements, names and titles of the residents as well as officials on duty.
Another result of the study is to find first hand information about the migrations and transfers. The
study will also shed light on details important for the writing of history, such as local
administrators, mukhtars, imams, soldiers, handicapped people, local monikers for people, and
physical features of individuals.
Keywords: Population Registry Books, Mahmut II, Trabzon Province, Macuka District, 19th
Century
JHS
120
Giriş
Genel bir ifade ile nüfus, sınırları belirli herhangi bir yerde belirli bir tarihte yaşayan insan
sayısı olarak tanımlanabilir. Günümüzde ülkelerin önem verdiği konulardan biri nüfustur.
Çünkü Nüfus, ülkelerin kalkınmasında, tanıtılmasında doğal kaynakların işletilmesin de,
üretim ve tüketim üzerinde son derece etkilidir. Aynı zamanda ülkeler için önemli bir güç
kaynağı ve devamlılıklarını sağlamada önemli bir ölçüttür.1
Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk dönemlerden itibaren, XVII. yüzyıla kadar belirli
aralıklarla nüfus ve arazi tahrirleri denilen bir sayım ve yazım uygulanmıştır. Bu tahrirlerle
devlet askeri gücünü ve gelir kaynaklarını tespit etmede önemli bir aşama kaydetmiş olmakla
birlikte XVII. Yüzyıldan itibaren de bu uygulamanın düzensiz yapılan bazı yoklamalarla
devam ettiği görülmektedir.2 Ancak II. Mahmud (1808-1839) bütün kurum ve kuruluşları
tekrar düzenlemiş3 ve 1826’da Yeniçeri Ocağı kaldırılıp yerine Asâkir-i Mansûre-i
Muhammediye’nin kurulduğu zamana kadar, imparatorlukta artık benzeri bir sayım ve yazım
faaliyetine rastlanmaz.4 Osmanlı devletinde nüfus sayımına baktığımız da ise Osmanlı
1
Tahir Kodal, “Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Genel Nüfus Sayımında Çorum Vilayeti’nin Nüfus Özellikleri’’, Fırat
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:19,Sayı: 1, Elazığ-2009, s.233-258; ayrıca
bkz. Zübeyde Güneş –Yağcı & Serdar Genç, H.1256/ M.1840-41 Tarihli Balıkesir Nüfus Defteri, Balıkesir
Belediyesi Kent Arşivi Yayınları No:9, Balıkesir 2013, s. 23-35.
2
Hasan Yüksel, “Osmanlı’da Modern anlamda yapılan ilk Nüfus Sayımına göre Divriğ’nin Demografik yapısı,’’
Nüfus Bilimi Dergisi/Turkish Journal of Population Studies, 2006-07, 28-29, s.73-89. Ayrıca bkz. Hava Selçuk,
“Niğde’de İlk Nüfus Sayımı (22 Şevval 1246/6 Nisan 1831)”, JASSS, Volume 6 Issue 2, February 2013, s. 12631294.
3
Musa Çadırcı, Tanzimat Sürecinde Türkiye Anadolu kentleri, İmge Kitabevi, Ankara-2011, s.51.
4
Musa Çadırcı, Tanzimat Sürecinde Türkiye Askerlik, İmge Kitabevi, Ankara-2008, s.110.
Journal of History Studies
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
hükümetinin kendine has nüfus sayımının olmadığı konsolosluk raporları, diplomatlar ve
milliyetçi liderler tarafından iddia ediliyordu.5
Osmanlı Devleti’nin herhangi bir yerleşim yerinde yaşayan nüfus, çoğu zaman iki
kaynaktan yararlanılarak hesaplanır. Bunlardan en önemlisi Osmanlı arşiv kayıtları, diğeri ise
Osmanlı coğrafyasını gezen konsolosluk raporları olup, bu konsolosluk raporları Osmanlı arşiv
kayıtları ile desteklendiği zaman bilimsel sonuçlara ulaşılabilinmektedir.6
Osmanlı arşiv kayıtları tahrir7, avarız8, cizye9, temettuat defteri10, vilayet salnameleri,
nüfus yoklama ve nüfus sayım defterleri, Osmanlı coğrafyasında yaşayan nüfusun tespitinde
kullanılan başlıca kaynak serileri arasında yer almaktadırlar.
Osmanlı- Rus Savaşı’nın sekteye uğrattığı 1828–29 nüfus sayımı, bütün kazâlarda sayım
yapılmamış olmasına rağmen modern manada kabul edeceğimiz ilk Osmanlı nüfus sayımı
olarak kabul edilmektedir. Ancak son zamanlarda ortaya çıkan yeni bilgi ve belgeler, nüfus
sayımına ilişkin çalışmaların daha önce başladığını göstermektedir.11
JHS
121
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Tanzimat'ın ilanıyla birlikte mahallî idarelerde bazı değişikliklere gidilmiştir. İdarî birim
olarak bakıldığında en küçük birim olan muhtarlıklardan başlanarak kazâ, sancak ve
eyaletlerin idarî yapılarında bazı değişikliklerin yapıldığı bilinmektedir. Nüfus işlerini takip
edilmesi için ise 1839'dan itibaren eyaletlerde nüfus nazırı, sancak ve kazâlarda da nüfus
memurları görevlendirilmiş olup, Bu memurların görevi ise, bölgelerindeki doğum ve ölüm
olaylarını takip etmek ve aylık cetveller hazırlayarak İstanbul'da bu cetvelleri takip edecek
olan Ceride-i Nüfus İdaresi'ne bildirmekle mükelleflerdi.12
XIX. yüzyılda süren savaşlar, iç isyanlar ve mali güçlükler sebebiyle Osmanlı Devleti’nde
askeri ve mali alanda köklü bazı değişiklikler yapılması zorunlu hale gelmişti. Bu amaçla
Ragıp Efendi tarafından Sultan II. Mahmud’a bir layiha13 sunuldu. Layihada, her sancak ve
kazâya uygun şartlara haiz olan dirayetli müdürlerin tayini ile bu müdürlerin, tapu, evkaf,
5
Stanford j. Shaw, “The Ottoman Census System And Population’’, International Journal of Middle East Studies,
Vol.9 no. 3 (Oct.1978), s.325-339.
6
Zehra Topal, 1840 tarihli Akçabat Nüfus Kayıtları, Akçabat Belediyesi Kültür Yayınları-5, Akçabat
2010, s. 16.
7
Bahaeddin Yediyıldız ve Mehmet Öz, Ordu yöresi Tarihinin Kaynakları III, TTK Yay, Ankara 2002, s.
xxı. Ayrıca bkz. Mehmet Öz, "Tahrir Defterlerine göre Canik Sancağında Nüfus 1455-1643", Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Eğitim fakültesi Dergisi, Sayı:6, 1991,s. 173-205. Aynı müellif XV-XVI. Yüzyıllarda Canik Sancağı,
Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1999. 17. Yüzyılın ikinci yarısına doğru yapılan mufassal avarız tahrirleri
bağlamında 1642 tarihli Canik Sancağı Avarız Defterleri bölge ile ilgili nüfus ve yerleşim yerleri gibi konularda
daha ayrıntılı bilgi edinmemize yardımcı olmaktadır. Söz konusu defter yeni yazı metin ve tıpkı basımı ile birlikte
kısa bir süre önce Türk Tarih Kurumu tarafından Türkiye’nin Sosyal ve Kültürel Tarihi Projesi çerçevesinde
yayınlandı. Bkz. Mehmet Öz, Canik Sancağı Avarız Defterleri (1642) – Orta Karadeniz Tarihinin Kaynakları VIII,
Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2008. Ayrıca bkz. Kemal Çiçek, “Osmanlılar’dan Önce Akdeniz Dünyasında
Yapılan Tahrirler Hakkında Bazı Gözlemler”, OTAM, S. 6, Ankara 1995, s.51–89.
8
Avarız defterlerinin nüfus tahminlerinde kullanılabilirliği konusunda bkz. Süleyman Demirci,“Demography And
History: The Value of The Avârizhâne Registers For Demographic Research: A Case Study of The Ottoman SubProvinces of Konya, Kayseri And Niğde, C.1620s-1700”, Turcica 38 (2006), s. 181-211. Ayrıca bkz. Halil İnalcık,
“Military and Fiscal Transformation in the Ottoman Empire, 1600-1700”, Archivum Ottomanicum, VI (1980): 283337; Sureyya Faroqhi, “Crisis and Change, 1590-1699”, An Economic and Social History of the Ottoman Empire,
(eds.) Halil İnalcık and Donald Quataert, Part II (1600-1914), (Cambridge, 1994), s. 411-636.
9
Oktay Özel, “Avarız ve Cizye Defterleri”, Osmanlı’da Bilgi ve İstatistik, (Editör: Şevket Pamuk), Devlet İstatistik
Enstitüsü Yayınları, Ankara 2000, s.1–29.
10
Mübahat S. Kütükoğlu, “Osmanlı Sosyal ve İktisadî Tarihi Kaynaklarından Temettü Defterleri”, Belleten, Cilt
LIX, S.225, Ağustos 1995, s.395-412.
11
Kemal Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Timaş Yay., İstanbul 2010, s.62.
12
Salih Kahraman ve Fevzi Gür, Amasya Nüfus Defteri 1840, Amasya Belediyesi Kültür Yay., Amasya-2012, s.5.
13
Musa Çadırcı, Tanzimat Sürecinde Türkiye Anadolu kentleri, İmge Kitabevi, Ankara-2011, s.120.
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
saliyane, cizye, evrakının dağıtılması, vergilerin adaletli bir şekilde tespiti ve toplanması,
halkın sosyal ve mali durumunun tespit edilmesi ile boş toprakların kullanılması teklif
edilmekteydi. Görevlendirilecek memurlar tarafından başta şehir merkezlerinde olmak üzere
daha sonrada köylere yerleşen ahalinin sahip olduğu hane, han, hamam, dükkân, çiftlik,
değirmen, bağ, bahçe, arazi, vs. emlak ve arazilerinin tımar, mülk ve vakıf tarlalarından
kendilerine verilmiş olan senetlerin bizzat görülerek tek tek isim ve şöhretleriyle deftere
kaydedilmesi talep edilmekte idi. Aynı zamanda tapu senetleriyle sahibi oldukları mülk ve
arazilerin ise ayrı ayrı deftere kayıt olunması, tapu defterlerin İstanbul’a gönderilmesi,
senetlerin yenilenmesi ve ayrı bir mühürle mühürlenip, eski senetlerin alınması ile yenilerinin
emlak ve arazi sahiplerine verilmesi, altı ayda bir nüfus defterlerinin yapılması istenmiştir.
Böyle bir çalışma sonucunda haksızlıkların önüne geçileceği düşünülmüştür.14
Aynı zamanda sayım memurları hükümet tarafından merkezden seçilmiş olup ilgili
yerleşim yerine gönderilirlerdi. Görevlendirilenlerin kişilerin mesleklerine baktığımızda
hemen hemen tümünün bilgin din adamlarından oluştukları görülmektedir. Böylelikle halkın
şeriata aykırı deyip sayıma karşı çıkılmasını önlenmek istendiği düşüncesi dile
getirilmektedir.15
1831 yılında yapılan nüfus sayımı bir takım eksiklik ve aksaklıklara rağmen ülke
dâhilinde yaşayan Müslüman ve gayrimüslim nüfusu ortaya çıkarması bakımından önem teşkil
etmektedir. Bu nüfus sayımı Osmanlı Devleti’nin toprak yazımı vesilesi olmadan yapılan bir
nüfus sayımı olarak kabul edilir. Ayrıca 1831 sayımı öncesi ve sonrası yapılan bir takım
değişikliklerle çıkartılan nizamnameler ülke dâhilinde merkezi bir nüfus kayıt sisteminin
kurulmasını ve aynı zaman da nüfus değişikliklerinin düzenli olarak takip edilmesini sağlaması
açısından önemlidir.16
1831 sayımında Müslüman ve gayr-i müslim nüfus ayrı yazılmış, defterleri de ayrı
tutulmuştur. Bütün sancak, kazâ ve köylerde halk, İslâm ve gayr-i Müslim olarak iki gruba
ayrılmıştır. Kıptîler, Yahudiler, Fellahlar ve göçebeler de ayrı sayılmış ve defterleri de ayrı
tutulmuştur. Anadolu'da ise aşiretlerin nüfusları ayrı sayılmış ve bazı defterlerde çadır sayısı
da ayrıca kaydedilmiştir. Anadolu ve Rumeli'de yaşayan erkek nüfusu yaşına bakılmadan
istisnasız sayılmıştır. Devlet, Müslüman nüfusu askerlik açısından, gayr-i müslim nüfusu ise
vergi bakımından öğrenmek istediği için sayımın hedefine ulaştığı söylemek mümkündür.
Orduya asker vermeyen bölgeler ise (Basra, Yemen, Mısır, Tunus, Cezâyir gibi) sayımın
dışında tutulduğu görülmektedir.17
1844 tarihinde yapılan nüfus sayımının amacı, 1834-35 yıllarında "Asâkir-i Mansûre-i
Muhammediye" ismiyle Yeniçeri Ordusu'nun yerine kurulan yeni orduya alınacak asker
sayısını tespit etmekti.1844 yılında askere alınabileceklerin sayısını tespit için ülke genelinde
yeni bir nüfus sayımı yapılmasına karar verildi. Sayım hazırlıkları 1831 sayımı tecrübelerinden
yararlanılarak daha ayrıntılı yapılmıştır. Ancak sonuçlar başarılı olmadı. Sayım memurlarının
dikkatsizlikleri, askere gitmek istemeyenlerin yanlış bildirimlerde bulunması, gayrimüslim
cemaat liderlerinin cemaati hakkında verdikleri bilgilerin doğru olmaması başarısızlığın ana
nedenleri arasında sayılabilir. 1844 Genel nüfus sayımına göre, Osmanlı Devleti’nin toplam
nüfusu 35.350.000’dir. Bu nüfusun içinde, 15.500.000’i Avrupa, 16.050.000’i Asya,
14
Sezgin Demircioğlu ve Süleyman Bilgin, Of Nüfus Defteri (1834), Şenyıldız Yay., İstanbul-2011, s.2.
Musa Çadırcı, Tanzimat sürecinde Türkiye Anadolu Kentleri, İmge Kitabevi, Ankara-2011, s.121.
16
Demircioğlu-Bilgin, a.g.e, s.3.
17
Salih Kahraman ve Fevzi Gür, Amasya Nüfus Defteri 1840, Amasya Belediyesi Kültür Yay.,Amasya-2012, s.5
15
Journal of History Studies
JHS
122
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
3.800.000’ide Afrika da yaşamaktadırlar.18 1844 nüfus sayımından sonra birkaç defa daha
sayıma girişildi ise de bunlar çeşitli nedenlerle tamamlanamadı.1852’de Rumeli’de, 1856’da
Anadolu ve Suriye’de sayımlar yapılmıştır. 1870 yılında genel nüfus sayımı yapılacağına dair
irade çıkarıldı fakat iç karışıklıklar dolayısıyla yürürlüğe konulmamıştır. 1874 yılında
yapılması planlanan nüfus sayımı ise 1876–77 Osmanlı-Rus savaşı, nedeniyle yapılamamıştır.
1877–78 yılında Osman Rus savaşından sonra bir nüfus sayımı daha yapıldı. Ancak
Rumeli’den devamlı göçmen gelmesi sebebiyle sayım altı ayda tamamlanabildi. 1881 Nüfus
Nizamnamesi’ne dayanılarak yapılan 1882, 1885, 1907 ve 1915 sayımları daha önceki
sayımlara nispeten çok daha sağlıklı şekilde tamamlandığı söylenebilir.19 Nitekim modern
anlamda Nüfus Sayımların yapılmasında XIX. yy önde gelen iki Hükümdarı Sultan II.
Mahmud (1808–1839) ve Sultan II. Abdülhamid (1876-1909), etkili olmuştur. Nüfus
araştırmalarıyla ilgili hemen her meseleyle yakından ilgilenmişlerdir.20
JHS
123
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Tapu Tahrir ve Nüfus Defterleri'nden farklı olarak 1845–1850 (Hicrî 1255–1260)
yıllarında Maliye Nezareti Temettuat Defterleri de önemlidir. Keza Arap vilayetleri ile
Anadolu’nun doğu vilayetlerinde bu sayımlar yapılmadığı bilinmektedir. Temettuat Defterleri,
Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra ele alınan konulardan biri de vergi reformu idi. Bu
suretle devlet gelirlerinin kontrol altında tutulması, vergi konusundaki aksaklıkların
giderilmesi, vergi mükelleflerinin tespit edilmesi ve bütçe dengesinin oluşturulması amacıyla
ülke kapsamında sayımlar yapılmıştır. Osmanlı devletinin büyük bir bölümünde aynı
sistematik ölçülerle tutulan temettuat defterleri, bazı eksikliklere olmasıyla birlikte XIX. yüzyıl
iktisadı ve sosyal tarihi üzerinde yapılacak araştırmalara kaynak teşkil edebilecek bir
zenginliğe sahiptirler. Defterlerde; sancak, kazâ, mahalle veya köylerde bulunan hane
reislerinin sahip olduğu arazisinden başlanarak her yerde ahalinin ismi, şöhreti, araziler,
koyun, keçi ve arı kovanı sayısı, esnafın ise yıllık gelirlerine kadar mallarının sayımı
yapılmıştır. Defterlerin düzenlenmesindeki gaye ise, bütün malların tespitinin yapılarak vergi
miktarının ortaya konulmak istenmesi ve bu vergilerin adil bir şekilde toplanmak olduğu
söylenilebilir.21
Osmanlı devletinde tarih yazımına geçmeden önce kısaca tarih üzerinde durmanın faydalı
olacağı düşüncesindeyiz. Teyfur Erdoğdu’nun “Tarih Yazıcılığında Gerçek (Realite)-Hakikat
(Verıte) Sorunsalı’’ isimli çalışmasında ifade ettiği gibi, “Tarih, Latinler tarih için historia
kelimesini kullanmışlardır. Historia kelimesinin kökten bilimsel aşamalarının en derinde M.Ö
1500 civarındaki Sanskritçe veda kelimesinin kullanıldığı düşünülmektedir. Veda, bilindiği
üzere Hinduizmin kutsal kitabıdır ve hakikat anlamına gelir. Sonuç olarak hakikat ile tarih
arasında kökenbilimsel bir bağ kurulabilmektedir. Bu bağın üzerinden tarihin en kısa ve en
özlü tanımını yapmak gerekirse tarih, hakikati arama ameliyesidir.”22
Ayni şekilde Türk Tarihine yapmış olduğu bilimsel çalışmalarla önemli katkılar sunmuş
olan Mustafa Öztürk’e göre: “İnsanoğlu’nun tarihe olan merakı, çok eski çağlara
dayanmaktadır. Fakat tarihten şuurlu bir şekilde faydalanma ve onu yorumlama çabaları
18
Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, Son Dönem Osmanlı Nüfusu ve Ecnebiler Meselesi, Cedit Neşriat, Ankara2010, s. 51.
19
Demircioğlu-Bilgin, a.g.e, s.4.
20
Karpat, a.g.e., s.62.
21
Kahraman ve Gür, a.g.e., s.8. Ayrıca bkz. Mübahat S. Kütükoğlu, “Osmanlı Sosyal ve İktisadî Tarihi
Kaynaklarından Temettü Defterleri”, Belleten, Cilt LIX, S.225, Ağustos 1995, s.395-412; İsmet Demir, “Temettu
Defterlerinin Önemi ve Hazırlanış Sebepleri”, Osmanlı 6, (Editör. Güler EREN), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara
1999, s.315–321.
22
Teyfur Erdoğdu, “Tarih Yazıcılığında Gerçek (Realite)-Hakikat (Verıte) Sorunsalı’’, Cumhuriyet Döneminde
Türkiye’de Tarihçilik Ve Tarih Yayıncılığı Sempozyumu Bildiriler Ankara 18-20 Mart 2010, T.T.K. Yay., Ankara2011, s.33.
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
yakın zamanlarda, dağınık haldeki cemiyet yaşayışından devlet hayatına geçildiği dönemlerde
başlamıştır. Bu dönemdeki çabalar, belki metodik değildi. Ama en azından tarihten ders
almayı öğütleyen bir tarzdı. Üstelik bu ilk tarih örnekleri, o devirlere ait olan ve günümüze
yetişen tarihi kaynaklardır. Tarihe ait bu ilk örnekler, sadece Batı’da değil, bütün eski
kavimlerde değişik suretlerde görülmektedir. Tarih; insan topluluklarının geçmişte meydana
getirdikleri olayları yer ve zaman göstererek illiyet prensibi dâhilinde anlatan bir bilim olarak
tarif edilen tarih, bu haliyle bütün olarak insanlığın geçmişini ifade etmektedir.”23
Bu yaklaşımdan hareketle Tarih, sadece savaşlar ve siyasi olaylarla sınırlı değildir.
İnsanın yaptığı her şey tarihin konusu olmaktadır. Devlet, iktisadi hayata ait her türlü
değişmeler tarihi ilgilendirmektedir. Başka bir ifade ile Tarihin amacı insandır.24Tarihi diğer
bilim dallarından ayıran en önemli fark, diğerlerinin insanı bir yönüyle ele alırken, tarihin
insanı her yönüyle ve anlamayı ve anlatmayı amaçlamasıdır. İnsanlığın her eylemi ya tarihin
konusudur, ya da bir süre sonra tarihin konusu olacaktır. Dolayısıyla insanlığın bütün
zıtlıklarının, renkliğinin ve çeşitliğinin her yönüyle tarih alanına yansıması kaçınılmazdır.25
Tarih, geçmiş ve gelecek ile olan ilişkisini ise İbni Haldun şöyle açıklar; “geçmişler geleceğe,
suyun suya benzemesinden daha ziyade birbirine benzerler’’ diyerek, geçmiş ile gelecek
arasındaki bağı bu şekilde ifade etmiş olur.26
Osmanlı Tarih çalışmalarının usta kalemlerinden İlber Ortaylı’ya göre, Osmanlı tarih
yazıcılığı, köken olarak Arap ve Fars kroniklerini; içerik olarak; Ortadoğu devlet veya
toplumlarındaki nasihatname geleneğine bağlanılmaktadır. Solakzade ve Mustafa Ali v.d, bu
geleneği ele aldıkları nasihatnamelerle sürdürmektedir. Böyle bir bağlantının genelde doğru
olduğuna kuşku yoktur. Ancak daha XVI yüzyıldan itibaren ise, Osmanlı tarih yazıcılarının
bazılarının Avrupa kroniklerine ilgi duyduğu, okuduğu veya çevirttiği de bir gerçektir. Feridun
Bey, efsanevi Kral Bohemond’dan kendi zamanına kadar Fransa tarihini, Divan-ı Hümayun
tercümanlarından Hasan bin Hamza ve Ali bin Yusuf çevirttirmişti. Peçevî, büyük ölçüde
İstvanfy’nin Macarca tarihlerinden, Almanca bazı kaynaklardan yararlanmış ve tarih mekânını
imparatorluğun dışına da taşırmıştır.27
Ortaylı’nın özgün ifadesiyle, “Yazılı kaynaklarımız itibariyle, Osmanlı tarihçiliği Yahşi
Fakih’le başlıyor. Bu kaynak henüz elde yoktur, sadece Aşıkpaşazade’nin referanslarından
tanıyoruz. Düsturname-i Enveri gibi manzum tarihlerimiz var. Bir de iyi tarihlendirmemiz
mümkün olmayan anonim ‘’Tevarih-i Al-i Osman’’ lar var. Neşri ve Oruç Bey’le devam eden
menkıbe ve rivayetin süslediği ilk dönemden sonra; XVI. Yüzyılda Kemal Paşazade ve Hoca
Saadeddinler’le, usta bir üslup ve kayıtlara sadakatle kaleme alınan tarihler ortaya çıkar.”28
XVIII. yüzyılda Osmanlı tarih yazıcılığında Vakanüvislik adı verilen resmi tarihçiliğin
oluşması ile birlikte yeni bir dönem başlanılmış ve Vakanüvislerin arşiv malzemelerinden
yararlanması sağlanılmakla birlikte Osmanlı imparatorluğunun ve hanedanın tarihindeki
önemli olayları kayda geçirmeleri istenmiştir. XVIII. yüzyıl başlarında Osmanlı devletinin
yıkılışına kadar iki yüzyıl boyunca devam eden Divan-ı Hümayun’a bağlı olan Vakanüvisler
kendilerinden önceki dönemin olaylarını toplayarak ve kendi dönemlerindeki hadisatı ise
bizzat kaleme almışlardır. Vakanüvisler arasında Halepli Mustafa Naima, Raşid, Vasıf,
23
Mustafa Öztürk, Tarih Felsefesi, Akçağ yay., Ankara 2010, s.3.
Öztürk, a.g.e., s.4.
25
İbrahim Hakkı Öztürk, “Bilimsel (Modern) Tarihten parçalanmış (Postmodern) Tarihe’’, (Editör: Ahmet Şimşek)
Tarih Nasıl Yazılır?, Tarihçi Kitapevi, İstanbul 2011, s.65-66.
26
Mustafa Öztürk, “Geleceğin İnşasında Tarihin Önemi’’, Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Tarihçilik Ve Tarih
Yayıncılığı Sempozyumu Bildiriler Ankara 18-20 Mart 2010, T.T.K. Yay., Ankara-2011, s.110.
27
İlber Ortaylı, Tarih Yazıcılık Üzerine, Cedit Neşriyat, Ankara-2009, s.85.
28
Ortaylı, a.g.e., s.86.
24
Journal of History Studies
JHS
124
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
Şanizade, Ahmed Cevdet Paşa gibi eserleri basılan büyük tarihçiler bulunmaktadır.
Ayrıca Fatih Sultan Mehmet devrinin meşhur vak'anüvisi Tursun Bey'dir. Vakanüvisler çoğu
zaman olayların gerçek sebeplerini vermeyerek sadece olayı ele almakla yetinmişlerdir.29
İbrahim Hakkı Öztürk’e göre, XIX. ve XX. yüzyıllardaki tarih düşüncesi ve yazımındaki
değişim iki şekilde incelendiğine değinmiştir. Bunlardan birincisini, XIX. yüzyıldaki “bilimsel
tarih’’ yaklaşımları ve XX. yüzyılda bilimsellik ve nesnellik algısı açısından yaşanan değişim
olarak ele alırken. İkincisi ise XIX. yüzyıldaki devlet ve siyaset merkezli tarih anlayışından
XX. Yüzyıldaki toplum ve kültür merkezli tarih yaklaşımlarına doğru yaşanan değişimler
olarak ele almıştır. Tarihçiliğin zaman içinde gelişmesi elbette ki fizik, kimya, astronomi gibi
doğa bilimlerinden olan bilimsel gelişmelerden farklı olmaktadır. Örneğin doğa bilimlerinde
XVII. yüzyıldan günümüze kadar yaşanan ilerlemeyle temel bilimsel prensipler, kanunlar ve
araştırma yöntemleri neredeyse tamamen değişmiştir.30 Buna karşılık, İlber Ortaylı’nın
vurguladığı gibi tarih yazımında, fizikte Newton veya Einstein’ın yaptığı gibi büyük bilimsel
ilerlemeler söz konusu olmamıştır. Çünkü tarihte böyle bir gelişme çizginin zaten aranmaması
gerekir.31
JHS
125
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
İbrahim Hakkı Öztürk’e göre, XIX. yüzyılda “bilimsel tarih’’ arayışı temel olarak iki
farklı yaklaşım üretmiştir. Bunlardan birine göre, geçmişin bilimsel olarak bilinebilmesi, doğa
bilimleri yöntemlerinin tarih yazımı alanında uygulamasına bağlıydı. İkinci görüş ise, tarihin
kendine ait bilimsel yöntemleri olan bağımsız bir beşeri bilim dalı olması gerektiğini
savunuyordu. Pozitivist düşünür, Aydın ve tarihçilere göre tarihin bir bilim olabilmesi için
tarihsel olay ve kişilerle tek tek ilgilenmek yerine, doğa bilimlerin yöntemlerini kullanarak
tarihsel gelişimin değişmeyecek olan kanunlarını araştırmaya yönelmek gerekmekteydi. Ancak
pozitivist tarih düşüncesi tarihçiler arasında pek benimsenmemiştir. XIX. yüzyıl tarihçilerin
çoğu bu fikri kabul etmemişlerdir.32
Pozitivist tarih anlayışını kabul etmeyen tarihçiler ise, belirli yöntem ile bilimsel kuralar
içerisinde devam eden araştırmaların tarihin realitesini nesnel ve bilimsel bir biçimde ortaya
çıkarabilecekleri fikrini paylaşıyorlardı. Bu tarihçiler tarihi, doğa bilimlerinden farklı olarak,
kendine ait belirli kural ve yöntemlere dayanan bilimsel bir araştırma alanı olarak
algılıyorlardı.33 XIX. yüzyılda bu yaklaşımı savunanların ve tarih yazımını yönlendirenlerin
başında ise Alman tarihçi Leopold Von Ranke gelmektedir.34 Ranke’ye göre tarihçi tarihi
incelerken her türlü siyasi ve felsefi amaç ve değerden arınarak, sadece tarihin realitesini
ortaya koymaya yönelmelidir. Tarihin amacının geçmişi yargılamak veya ahlak dersi vermek
olmadığını, Kaynağına, “aslında ne ise” ona sadık bir tarih yazımı üzerine düşünceleri ile
kendinden sonraki tarih yazımının niteliğine önemli katkılarda bulundu.35 Tarihi geniş
anlamıyla ele alan görüş ise İbn-i Haldun’un görüşüyle özetlenebilir. İbn-i Haldun “tarih
insanın sosyal yaşamının incelenmesi, sosyal yaşamının zaman ve mekânsal sınırları içerisinde
29
Nevzat Köken, Cumhuriyet Dönemi Tarih Anlayışları ve Tarih Eğitimi (1923-1960), Süleyman Demirel
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, Isparta-2002, s.7.
30
İbrahim Hakkı Öztürk, a.g.m., s.39.
31
Ortaylı, a.g.e., s.14-15.
32
İbrahim Hakkı Öztürk, a.g.m., s. 42.
33
İbrahim Hakkı Öztürk, a.g.m., s. 43.
34
Fatma Acun, “Tarihin İnşası Sürecinde Belge ve Kullanımı’’, Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Tarihçilik Ve
Tarih Yayıncılığı Sempozyumu Bildiriler Ankara 18-20 Mart 2010, T.T.K. Yay., Ankara-2011, s.67.
35
Hale Şıvgın, “Ulusal Tarih Eğitiminin Kimlik Gelişimindeki Önemi’’, Akademik bakış 35,C.2, Sayı 4 yaz 2009,
s.1-17.
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
anlaşılmasıdır’’ şeklinde tarif ediyor. Bu nokta-i nazardan bakıldığında siyaset bilimi, uluslar
arası ilişkiler, sosyoloji, psikoloji vd. her şey tarihtir.36
Tarih anlayışları içinde Annales Okulu Tarih anlayışını kısa bir değerlendirmeye almak
istiyoruz. Annales tarih yaklaşımı Lucien Febvre (1878–1956) ve Marc Bloch (1886-1944)
adını taşıyan iki Fransız tarihçi tarafından 1929 yılında Strasbourg Üniversitesi’nde ders
verdikleri bir dönemde kuruldu. Bu döneme kadar tarih çalışmaları genel olarak siyasal tarihe
odaklanmış bir şekilde idi. Daha çok imparatorlukların ya da yeni kurulmuş ulus-devlet
modellerinin ideolojik reflekslerine geçmişten argümanlar üretmesi vasıtasıyla resmi
ideolojinin meşrutiyet araçlarından birisi haline gelmiştir. Annales Okulu’nun iddiası tarihi bu
tarz bir siyasi meşrutiyet kazandırma aracı dışında tanımlamak oldu. Bundan hareketle
Annales Okulu temsilcilerinden ekonomist François Simiand’a göre, tarihçi kabilesinin
yıkılması gereken üç putu vardır: Birincisi “siyaset putu’’, siyasi olaylara abartılı önem
verilerek sürekli siyasi tarihle, siyasi olaylarla uğraşma. İkincisi “birey putu’’,siyasi olaylara
abartılı önem verilerek sürekli siyasi tarihle, siyasi olaylarla uğraşma. “birey putu’’, başka bir
anlatımla sözüm ona büyük adamlara verilen ölçüsüz önem, Son olarak “kronoloji putu’’, yani
köken incelemelerine dalıp kendini kaybetme alışkanlığıydı.37
Annales Okulu’nun Türk Tarihçiliği üzerindeki etkileri bağlamında İbrahim Şirin’in
özetleyici değerlendirmesi dikkat çekmektedir: “Annales Okulu, tarih yazımında özellikle iki
alanda etkili oldu. Bunlardan ilki sosyo-ekonomik tarih yazımı iken, ikincisi ise düşünce tarihi
araştırmalarıdır. Türkiye de Annales Okulu daha belirgin bir şekilde sosyal ve ekonomik tarih
yazımı üzerinde etkili oldu. Ömer Lütfi Barkanın 1943’te ele aldığı XV ve XVI. Asırlarda
Osmanlı İmparatorluğu’nda Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali Esasları, Kanunlar isimli eseri
sosyo-ekonomik çalışmalarda öncü bir çalışma olarak dikkat çekicidir. Barkanın ardından
Halil İnalcık, Mustafa Akdağ, Tayyip Gökbilgin ve Cengiz Orhonlu sosyo-ekonomik tarihe
yönelip eserler vermişlerdir. Onların takipçileri olan tarihçiler Halil Sahillioğlu, Mehmet
Genç, Yavuz Cezzar, Tevfik Güran, Mübahat Kütükoğlu, Musa Çadırcı, Yücel Özkaya, Özer
Ergenç, Bahaddin Yediyıldız Osmanlı sosyo-ekonomik tarihine yönelik yaptıkları çalışmalarla
Annales’in etkisinde tarih yazımına katkıda bulundular.”38
Osmanlı Türkiyesin’de ise çağdaş tarihçilik, 1880’lerde başlayan Türk aydınlanma çağı
etkisi altında, II. Meşrutiyet (1908-1918) döneminde Tarih-i Osmanî Encümeni’nin (TOE)
kuruluşu ile başlamıştır. Nitekim Cumhuriyet dönemi önde gelen tarihçileri burada yetişmiştir.
27 Kasım 1909 tarihinde dönemin Osmanlı hükümdarı II. Abdülhamit’in talimatıyla
kurulmuştur. 12 üyeden oluşan bir kurum halinde faaliyete başlamıştır. Hükümetçe seçilen
kurucu üyeler, son Osmanlı vakanüvisi olan Abdurahman Şeref, Ahmet Tevhid, Ahmed Refik,
Ahmed Midhat, İskender Hoci, Efdaleddin,39 Diran Dilikyan, Zühdi, Ali Seydi, Karolidi,
Mehmed Arif, Necip Asım; muavin üyeler ise Ali Emiri Efendi, Tevfik Paşa, Halid Ethem,
Safvet, Süleyman Nazif, Arifi paşa, Osman Ferid, Faik Reşad, Mehmet Galib, Musa Kazım,
Mistadikidis’dir. Encümenin masrafları ise devlet hazinesi tarafından karşılanıyordu.40
36
Şıvgın, a.g.m., s.1-17.
İbrahim Şirin, “Genel Tarih Anlayışları’’, (Editör: Ahmet Şimşek) Tarih Nasıl Yazılır?, Tarihçi Kitapevi,
İstanbul-2011, s.109.
38
Şirin, a.g.m.,s.111.
39
Eyüp Baş, “Târîh-i Osmânî Encümeni Kurucularından Efdaleddin (Tekiner) Beyin Hayatı, Eserleri ve Tarihçiliği
Üzerine”, AÜİFD XLVI (2005), sayı II, s. 167–204.
40
Halil İnalcık, “Türkiye’de Modern Tarihçiliğin Kurucuları’’, ( Ed. Vahdettin Engin& Ahmet Şimşek ), Türkiye’de
Tarih Yazımı , Şenyıldız Yay., İstanbul-2011, s.179.
37
Journal of History Studies
JHS
126
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
Cumhuriyet dönemi tarih yazımına baktığımızda ise karşımıza çıkan sorun genel olarak
uzmanlaşmayı daha çok Atatürk dönemiyle sınırlı tutulması anlayışından kaynaklanmaktadır.41
İlber Ortaylı göre, cumhuriyet tarihçiliğimizin çoğulcu demokrasinin fikri alt yapısı oluşmadığı
için, tarih yazıcılığı günlük siyaset ile iç içe olduğuna değinmektedir. Bunu fikri ve ilmi planda
aşmanın yolu ise belgelere dayanan monografik çalışmalar olduğunu anlatmaya
çalışmaktadır.42
Tarih anlayışları dikkate alındığında ne kadar çok sayıda ve birbirlerine zıt ya da birbirini
tamamlayan pek çok yaklaşım olduğu görülür. Her bir tarih anlayışının, belli bir yaklaşımın
ekseninde kalmasından dolayı bazı öğeleri dışta bıraktığı fark edilmektedir. İnsanın tarihi
anlama, tarihi anlamlandırma ve yorumlama gayreti tarih boyunca hiç eksik olmamıştır.
Bundan sonraki süreçte de insanoğlunun daha kuşatıcı, daha evrensel tarih anlayışına
ulaşmasına kadar bu uğraşlar devam edecektir.43 Osmanlı tarihçiliği ile ilgili olarak Nüfus
Defterlerinin geçmiş çeyrek asırda yeterince ilgi gördüğünü söyleyemeyiz. Bu çalışmamızda
2009’dan itibaren araştırmaya açılan Nüfus Defterlerinin Trabzon/Maçuka kazâsı üzerinden
tarihçiliğe bir katkı yapmaya çalışacağız. Kısaca Maçka kazâsı tarihini hatırlatarak Nüfus
defterini değerlendirmeye almanın faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Maçka Kazâsı
JHS
127
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Maçka’nın çok eski bir geçmişi vardır. Tarih boyunca Ad Vicesium, Dikaisimon,
Magnana, Karydia, Cevizlik, Matsouka, Maçuka, Maçka olarak adlandırılan kıyı ile bağlantısı
olmayan yerleşimin Anabasis’te bir yunana kolonisi olarak adı geçmeyen, geç dönem kolonize
edildiği ya da büyük bir ihtimalle Dril44 ve Tzan adlı halkların otokton ektogezen gelişimiyle
etnik yapısının oluşmuş olduğu düşünülmektedir. Prokopius döneminde putperest olan yöre
halkı Tzanlar ancak imparator Justinianus’un ordusunun bölgeye gelmesiyle birlikte Roma
egemenliği kabul edilmiş ve aynı zamanda bu dönemde Hıristiyanlıkta kabul edilmiştir.45
Trabzon İmparatorluğu döneminde ise bir yandan Türkmen akınlarını önlenmesine yardım
ederlerken diğer yandan ise İmparatorluğu sarsan isyanlarda çıkarttıkları bilinmektedir. Bizans
ve Trabzon İmparatorluğu döneminde geçimlerini kiliseye ait toprakları işleyerek kazanan
Maçka halkı, Osmanlı Devleti döneminde ise Statüsü pek değişmemiştir.46
Doğu Karadeniz bölgesine XI. Yüzyılın ortalarından itibaren başlamış olan Türkmen
göçleri bu bölgenin etnik yapısı bakımından önem teşkil etmektedir. Bu Türkmen göçlerin XII.
Yüzyılın sonlarına doğru Samsun ile Trabzon arasındaki alana yayılmış47 olan Türkmen
Nüfusu, Moğolların önünden kaçarak 1247 civarında Erzurum, Şavşat, göç eden altmış bin kişi
ile daha da artmış, bunun neticesi olarak ise XIII. yüzyılın sonlarında yalnızca Trabzon ve
ahalisinde Ortodoks/Rum kültürü yaşandığı söylenilebilir. Türkmenler; Kovanlar, Torul,
Maçka-Hamsiköy ile Gümüşhane’yi yurt edinmişlerdir.
Trabzon tarihinde, Osmanlıların ilk defa Karadeniz’de, bilhassa Giresun önlerinde
belirdiği Osmanlı azap ve sipahi gemileri tarafından 1368 yılı Temmuzunda Giresun adasına
yapıldığı bildirilen önemli bir akın olarak görünmektedir. Bu hadiseden sonra bu tür akınlardan
41
Sinan İnan, “Yakın ve Şimdiki Zamanı Yazmak: Türkiye’de Cumhuriyet Tarihçiliği’’, Süleyman Demirel
Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Isparta 2010, s.304.
42
Ortaylı, a.g.e., s.152.
43
Şirin, a.g.m.,s.117.
44
Bilgin, s. 41-42.
45
Özhan Öztürk, Antik Çagdan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi Pontus, Genesis Yay, Ankara-2011,
s. 659.
46
Özhan Öztürk, s. 659.
47
J.P.Fallmerayer, Trabzon Rum İmparatorluğunun Tarihi, (Çev. Cevat Eren), Türk Tarih Kurumu Kitaplıgı
Yazmalar Bölümü, NO:40/86, s. 41 vd.
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
bir daha bahsedilmez. Bundan sonraki dönemde Osmanlılar, daha önce Giresun’a kadar ki
sahil kesiminde kurulmuş olan Türk Beyliklerinin topraklarını ele geçirerek Batı Karadeniz’de
üstünlüklerini sağlamışlardır. II. Murad döneminde Trabzon’a taarruz amacıyla gönderilmiş
olan Osmanlı donanmasının fırtına nedeniyle başarısız olduğu bilinmektedir.48 1456 senesinde
Osmanlılar Trabzon’a doğru akına çıkmış Osmanlıların bölgeye yaptıkları akınlarla birlikte
Trabzon Rum Tekfuru Kalo İoannes önce, iki bin bilahare üç bin altınlık senevî bir vergi ile
Osmanlı egemenliğini benimsemek zorunda kalmıştır.49
II. Mehmet’in Trabzon’u 1461 tarihinde Osmanlı devleti sınırlarına katması ile birlikte
Çepni Türkmenleri getirilerek bölgeye iskân ettirilmiş ve böylece bölgedeki Türk nüfusu
arttırmak istenmiştir. Akabinden Trabzon, Osmanlı taşra teşkilatına uygun olarak sancak
haline getirilmiş olup, daha sonra ise Rum Beyler Beyliğine bağlanmıştır. Trabzon idari
yapısına baktığımızda; 1520 tarihinde Vilayet-i Rum-ı Hadis’e bağlanan Trabzon Sancağı
1535 yılına gelindiğinde Erzurum’da kurulan Eyalet-i Rum-ı Hadis’e bağlanmıştır. 1581’den
itibaren Batum Beylerbeyliği’ne bağlanan Trabzon, 1650’lerden sonra Eyalet statüsüne
kavuşmuştur.50 Bu düzenlemeye göre Trabzon Eyaleti’ne merkez kazâ, Maçka, Sürmene, Of,
Rize, Mapavri, Giresun, Keşap, Kürtün, Yavabolu ve Tirebolu kazâları ile Torul nahiyesi
bağlandı.51 Tanzimat’ın ilanı ile birlikte taşra teşkilatında meydana gelen değişiklikler
sonucunda vilayete dönüştürüldü. Bu idari bölünme ufak tefek değişikliklerle birlikte on
dokuzuncu yüzyılın sonuna kadar sürdüğü görülmektedir. 1910 yılında çıkarılan kanunla
birlikte Bu tarihten itibaren Trabzon Vilayeti; Trabzon Merkez, Lazistan ve Gümüşhane
Sancağı olmak üzere üç sancaklı bir il olarak varlığını sürdürdü. Trabzon Vilayeti’nin idari
teşkilat yapısı, Milli Mücadele dönemine kadar bu şekilde devam etmiştir. 1920 tarihin de
Giresun’un, 4 Nisan 1921’de ise Ordu’nun müstakil mutasarrıflık haline getirilmesiyle yeniden
değişti. Trabzon Vilayeti’ne bağlı Sancaklar olan Rize ve Gümüşhane ise 20 Nisan 1924 tarihli
kanunla müstakil il’e dönüştürülmüştür.52
Maçka adının anlamı ile ilgili yapılan bilimsel araştırmalara göre Maçka adının Kafkas
kökenli olduğu söylenilmektedir.53 Maçka nahiyesi ise arşiv kayıtlarında “Maçuka” olarak
kaydedilmiştir. Bu nahiyeye ait bilgiler 1583-1600 yılları arasında Trabzon sancağında beş
yeni kazânın kurulduğunu görmekteyiz. 16. yüzyılın son çeyreği ile 17. yüzyıl başlarında
Keşap, Tirebolu, Yavabolu nam-i diğer Görele, Maçka (Maçuka) ve İçil namı diğer Yomura
kazâları kurulmuştu.54
1486 tarihli Tımar defterinde Maçka merkezinin yeri tespit edilememiştir. Ancak
nahiyede 49 köy olup, bunlara bağlı 27 adet hisse bulunmaktaydı. Ayrıca 4 tanede mezra
bulunuyordu. Aynı zamanda yukarıda belirtilen 49 rakamının içinde 5 adet köyün hisseli köy
olarak kaydedildiği görülmektedir.
48
Kenan İnan, “Trabzon’un Osmanlılar Tarafından Fethi”, KTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sa.14,Trabzon
2003, s. 71-84.
49
Kenan İnan, a.g.m., s. 71-84.
50
Hanefi Bostan, XV-XVI. Asırlarda Trabzon Sancağında Sosyal ve İktisadi Hayat, TTK Yay, Ankara
2002, s. 19-20-21-22.
51
Mehmet Okur ve Veysel Usta, “Karadeniz Bölgesi’nin Demokrafik Yapısına Dair Bir İnceleme”,
History Studies, Volume 1/1 ( 2009), s. 36-69.
52
Mehmet Okur, a.g.m., s. 36-69.
53
Karagöz İlyas, Maçka Yer Adları,Turan Kültür Vakfı Yay.,İstanbul 2003, s.35.
54
Süleyman Demirci, “XVII. YY’da Trabzon Eyaletinin İdari Taksimatı Ve Vergilendirilebilir Nüfus: Giresun,
Keşap, Kürtün Ve Yavabolu Nam-ı Diğer(Görele) Kazaları Örneği”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi,S.15, Iparta 2012/1, s.15-29.
Journal of History Studies
JHS
128
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
1515 yılı Tahrir Defterinin Maçka Nahiyesine ait kısmının baş tarafında bir bölüm
eksiktir. Buna rağmen nahiyeye tabi olan köyler ve köylerde yaşayan nüfusun büyük bir kısmı
tespit edilebilmektedir. Buna göre nahiyeye tabi 53 köy, bu köylere ait 15 hisse ve 2 mezra
bulunduğu bilinmektedir. Maçka nahiyesinde 1520 yılında ise 53 köy bu köylere ait olan 4
hisse ve 2 mezra bulunduğu elde edilen bilgiler arasında yer almaktadır.1554 yılında ise
Maçka nahiyesine tabi 58 köy tespit edilen bilgiler arasındadır.1583 yılında ise Maçka
nahiyesine tabi 71 köy 15 mezra ve 1 kilisa-i Sümela adını taşıyan kır iskân merkezi olduğu
bilinmektedir.55
Bu dönemlerde Maçka nüfusuna baktığımızda ise 97 yıllık dönemde baştinalar hariç
tutulduğunda nüfusun 9455’ten 15.224’e yükseldiği görülmektedir. Bu dönemde nüfusun artış
oranı %61.01 olmuştur. Nüfusun yıllık büyüme hızı ise %0.62’dir. Bu zaman diliminde
Hıristiyan nüfus baştinalar hariç %41.49 oranında artarken, Müslüman nüfus %324,42
oranında artmıştır. Hıristiyan nüfusun yıllık büyüme hızı %0.42, Müslüman nüfusu ise %3.34
olarak gerçekleşmiştir.56
1817 yılında bölgeye gelen seyyahlara göre Maçkalı Müslümanların da bu dönemde
Rumca konuştukları kaydedilmiştir. 19.yüzyılda ise öbür adı cevizlik olan Maçka’nın Trabzon
merkez sancağına bağlı bir nahiye olduğu, Trabzon-Erzurum yolu üzerinde bulunduğu için
ticari bir öneme sahip olduğu, Maçkalıların rençperlik, Trabzon ve Rusya da taşçılık,
İstanbul’da ise yorgancılık ve kazancılık yaptıkları kaydedilmiştir.57
JHS
129
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
1880 Trabzon Vilayet salnamesine göre ise Maçka nahiyesinde 64 mahalle ve 5.170
hanede 12.305 erkek yaşamakta olduğu bunların 5.967 si Müslim, 6.406’sı Rum, 202’si
Ermeni olduğu günümüzde ise 3 belediyesi bulunmaktadır. Bunlar; Atasu, Esiroğlu, Maçka
olup, 21 mahalle ve 57 köyün bağlı olduğu Maçka ilçesi nüfusu 1927 de 19.176 iken, 1950
yılında 35.465, 1960 yılında 38.316, 1970 yılında 40.641, 1980 yılında 41.208, 1990 yılında
42.324, 2000 yılında 42.557, 2009 yılında 25.723 ulaştığı bilinmektedir.58
Maçka’nın tarihine kısaca bakacak olursak; çok eski bir yerleşim yeri olan Maçka, tarihi
süreç içerisinde pers, Bizans, Osmanlı ve Türk uygarlıklarının beşiği olmuştur. Maçka ilçesi
Rum Pontus krallığının elinde iken, 1461 yılında dönemin padişahı Fatih Sultan Mehmet
Hanın Trabzon’un fethinden sonra Osmanlı imparatorluğu topraklarına katılmıştır. Maçka
ilçesi 1913 yılında kurulmuştur. Maçka ismi; rivayete göre İranlılarla Bizanslılar arasında vuku
bulan çarpışmalarda Maçka’nın yerli Rum halkı “Maçuka” denen sopa ile dövüştüklerinden
onların yerleşim birimine Maçuka anlamına gelen Maçka denilmiştir. I. Dünya savaşında
Rusların Maçka’yı işgali üzerine yöre halkı buradan göç etmiş ve 15 Şubat 1918 tarihinde
Rusların çekilmesiyle birlikte Maçka ilçesi Rus işgalinden kurtulmuştur.59
Maçka Kazâsı Müslim Nüfus Defteri Değerlendirmesi
Nüfus, sosyo-ekonomik bakımdan bir toplumun kalkınmasında önemli bir rol
oynamaktadır. Bir toplumda nüfusun artıp, azalması ile nüfus ve üretim ilişkisi savaşların ve
tarihi olayların bazen sebepleri bazen de sonuçları üzerinde önemli bir rol oynar. Nüfus
sayımları, bir toplumu meydana getiren fertlerin, sayı, yaş, cinsiyet, meslek, din, dil ve
öğrenim durumlarını ortaya koyduğundan toplumların ekonomik, sosyolojik ve tarihi yönlerini
araştırmak, sosyal tarihlerini yazmak için çalışma yapacak olan kişi veya kişiler açısından
55
Bostan, s.186-189.
Bostan, s.186-189.
57
Özhan Öztürk, a.g.e, s.659.
58
Özhan Öztürk, a.g.e, s. 659.
59
http://www.trabzon.org/macka/macka_tarihi.htm.
56
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
oldukça önemli olduğu bilinmelidir. Ülkeler yüzyıllar öncesinden yirminci yüzyılın ortalarına
kadar, nüfusun sayısal olarak fazlalığını güçlü olmak için önemli ve gerekli bir faktör olarak
gördüklerinden nüfus miktarını ve sahip olunan nüfusun özellikleri ile ülkelerin büyümesi ve
kalkınması arasında önemli ilişkiler kurdukları söylenilebilir.60
Aile geçmişine ait bilgilere ulaşabileceğimiz kaynaklar olarak tahrir, avarız, ahkâm, cizye,
nüfus defterleri ve şeriye sicilleri görülmektedir. Bu kaynaklar içinde ahkâm defterleri ve
şeriye sicillerinde adli veya Şeri bir olayla ilgisi olan şahıslara ait bilgilere ulaşılabilmektedir.
Tahrir, avarız, cizye ve nüfus defterleri ise genel nüfusa ait daha hacimli bilgilerle aile
araştırmaları konusundaki en önemli malzemelerdir. Bu kaynaklar içinde 1829 ve sonrası
döneme ait nüfus sayım sonuçlarını ihtiva eden nüfus defterleri ise bu konuda en önemli
başvuru kaynağımızdır. Nüfus defterlerinde şahıs isimleri genellikle aile lakapları ile birlikte
verilmişken, tahrir, avarız ve cizye defterlerinde ise sadece şahıs ve baba adı verilmiştir. Bu
durum XVIII. yüzyıl öncesine ait tahrir bilgilerini değerlendirmede karşılaşılan en önemli
zorluklardan biridir.
Çalışmamıza esas teşkil eden Maçka nüfus defteri Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde NFS.
d koduyla 1100 numarada kayıtlıdır. 1835 tarihli ve 19x52 ebatlarındaki defter 139 sayfadan
oluşmaktadır. 1835 tarihli Trabzon Maçka kazâsı nüfus defterini incelediğimizde, Maçka bağlı
bulunan köylerde yaşayan ailelerin isimleri, nüfus ve nüfus hareketleri, muhtarlar, imamlar,
askerler, halkın kullandığı isimler, fiziksel özellikleri, hane sayısı, gibi bölge tarihi ve insanı
için önemli ayrıntılara ulaşılmıştır.
Maçka nüfus defterinin içeriğine baktığımızda genel olarak hemen hemen her köyde bir
muhtar ve imam bulunduğu bilinmektedir. Memurlar özellikle vergi ve askerliğe elverişli olup
olmadığı gibi hususları göz önüne bulundurarak, Müslümanları yaş göre sınıflandırmış olup;
bunlar Tüvana (güçlü kuvvetli), şabb-ı emred (sakalı bıyığı çıkmamış genç), sıbyan (çocuk),
müsinn (yaşlı) gibi sınıflandırmalara tabi tutulmuştur.
History
Studies
Başka mahallelerden gelenler ile diğer mahallelere gidenler, defter kaydedilirken gelenler
için Farsça gelmek anlamına gelen “amed” gidenler için Farsça gitmek anlamına gelen “reft”
ibaresi kullanılmış ve geldikleri gittikleri mahalleler tarihleri ile birlikte yazılmıştır.
Volume 6
Issue 3
April
2014
Kişilerin yaşları “sinn” ibaresiyle kimlik bilgilerin hemen ardından yazılmış olup Arapça
bir kelime olan sinn “yaşı” anlamına gelmektedir.
Yaş olarak askerliğe elverişli olmayıp Tüvana, şabb-ı emred veya müsinn olarak
belirtilenler dahil olmak üzere topal, a’ma, yekçeşm (tek gözlü), divane (deli), gibi fiziksel
yönden sorunlu olanlar ise defterde kaydedilmiştir.
Defterde aynı zaman da kişilere ait özellikler tekrar yazılması yerine “bu dahi” denilerek
kısaltılmıştır. Bu ifadeden bir önceki şahsa ait ne kastedilmiş ise, o kişi içinde aynı şeyin
kastedildiği anlamına gelmektedir.
Tablo 1: Maçka Kazâsında Kullanılan İsimler
Sıra İsim
No
Adet
Sıra
No
İsim
Adet
Sıra
No
İsim
Adet
1.
824
14.
Salih
65
27.
Abdi
13
Hasan
60
İrfan Dağdelen, Beykoz Nüfus Defterleri, Beykoz Belediyesi Kültür Yayınları No:26, İstanbul 2012, s.13.
Journal of History Studies
JHS
130
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
2.
Mehmed
725
15.
Hurşid
51
28.
Tahir
12
3.
Ali
740
16.
Halil
42
29.
Hamuş
11
4.
Osman
582
17.
Yusuf
38
30.
Feyzullah
7
5.
Ahmed
483
18.
Temel
36
31.
İbrahim
6
6.
Mustafa
424
19.
Yakup
35
32.
Eyüpzade
5
7.
Ömer
301
20.
Bekir
34
33.
Halid
4
8.
Süleyman
301
21.
Arif
30
34.
Keleş
3
9.
Hüseyin
228
22.
Tufan
23
35.
Abdülkerim
3
10.
Emin
168
23.
Eyüp
21
36.
Muhammed
1
11.
Memiş
116
24.
Dursun
17
37.
İshak
1
131
12.
Abdullah
109
25.
Durmuş
16
38.
Sadullah
1
History
Studies
13.
Mahmud
90
26.
İsmail
13
39.
Şaban
1
JHS
Volume 6
Issue 3
April
2014
Maçka kazâsında en çok kullanılan isim Hasan’dır. Daha sonra ise Mehmet Ali, Osman
Ahmet Mustafa Ömer’dir. En az ise Şaban’dır. Günümüzde Karadeniz insanıyla özdeşleştirilen
Temel ismi ise 36 dir.
Tablo 2: Maçka Kazâsında Erkek Nüfusunun Mesleklere Göre Dağılımı
Muhtar
44
İmam
16
Berber
6
Çavuş
1
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
Solak
1
Tablo 2 incelendiğinde Muhtar sayısının 44 olduğu görülmekte olup İmam, Berber,
Çavuş, Solak Maçka kazâsında bulunan mesleklerdir.
Çavuş; Osmanlı Devletin de muhtelif hizmetlerde kullanılan bir memur çeşididir. Tımarlı
ve ulufeli olmak üzere ikiye ayrıldığı bilinmektedir. Tetkiklerimize göre 1 adet Çavuş
bulunduğu tespit edilmiştir. Çavuş, aynı zamanlarda lakap ve isim olarak kullanıldığı da
bilinmektedir
Tablo 3: Maçka Kazâsında Yaşayan Hacı, Molla, Hafız Muhtar, Ağa ve Bey’ler
22
Hacı (Hem isim hem lakap olarak
kullanılmıştır)
Ağa
22
JHS
132
Bey
7
6
Molla
6
Hafız
Hacılık ancak zenginlerin yerine getirebildiği bir dini vecibe olması sebebiyle bölgenin
iktisadi yapısının ortaya çıkarılmasında kullanılabilecek bir veriyi oluşturmaktadır. Hacılık
aynı zamanda ticaretle uğraşanlar içinde kullanılmıştır.61 Defterdeki hacıları incelediğimizde
toplam hacı sayısını 22 olduğu görülüyor. Buda kazâ’nın ekonomik durumun fazla iyi
olmadığına dair bir gösterge olarak kabul edilebilir. Çalışmada değerlendirilen bir diğer
istatistik de hafızlardır. Hafız sayısına baktığımızda 6 tane hafız bulunuyor. Molla sayısı ise
Maçka kazâsının dini eğitime verdiği önemi göstermektedir. Ağa ise, genelde mesleklerine
baktığımızda bunların yönetici kadrosunda olduğu söylenilebilir. Ağa tabiri; Osmanlı
devletinde ordu, saray memuru ve mensupları için kullanıldığı gibi aynı zamanda halkın ileri
61
Sait Öztürk, İstanbul Tereke Defterleri(Sosyo- Ekonomik Tahlil) ,Osmanlı Araştırmaları Vakfı yay., İstanbul 1995,
s.123.
Journal of History Studies
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
gelenlerine, esnaf kethüda ve yiğit başlarına taşra ayan ve eşrafına da ağa denildiği
bilinmektedir.62
Bey; bey unvanı da ağa gibi anonim bir unvan olarak kullanılmıştır. Askeri ve mülki
büyük memurlara ve bir mevki sahibi herkes için kullanıldığı bilinilir beğ tabiri asalet için
kullanıldığı da söylenilebilir.63
Tablo 4: Maçka Kazâsında Yaşayan Nüfusun Yaş ve Fiziki Özellikleri
1-8
1260
8-15
522
15-40
1243
40-60
573
60+
232
Toplam
3830
JHS
133
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Maçka kazâsı yaş ortalamasına baktığımızda 1-8 arası yaş ortalaması yaklaşık % 33, 8-15
arası yaş ortalaması yaklaşık % 14, 15-40 arası yaş ortalamasına baktığımızda ise yaklaşık %
31, 40-60 arası yaş ortalamasına baktığımızda ise yaklaşık olarak % 15, 60 ve üstü yaş
ortalamasına baktığımızda ise yaklaşık olarak % 6 olarak görülmektedir.
Tablo 5: Maçka Kazâsında Yaşayan Nüfusun Yaş ve Fiziki Özellikleri
1.Bıyık
Bıyıklı gurupları
Adet
Kara bıyıklı
422
Kır bıyıklı
7
Köse bıyıklı
3
62
Sait Öztürk, a.g.e.,s.121.
Sait Öztürk, a.g.e.,s.123.
63
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
Kumral bıyıklı
31
Sarı bıyıklı
295
Ter bıyıklı
261
2: Sakal
Sakal grupları
Adet
Aksakallı
132
Kara sakallı
297
Kır sakallı
33
Köse sakallı
3
JHS
Kumral sakallı
14
134
Sarı sakallı
67
History
Studies
Defter de kaydedilen fiziki özellikler sakal grubu ve bıyık grubu olarak ikiye ayırdık.
Nitekim kişilerin tanınmasında en büyük özellikler sakal ve bıyıktır. Bıyık kara, kır, köse,
kumral, sarı ve ter bıyık olarak bulunmaktadır. Sakal ise; ak, kara, kır, köse, kumral sarı
sakal olarak sınıflandırdık yukarıda yaklaşık olarak kaç kişi oldukları belirtilmiştir.
Sonuç
Nüfus defterlerini araştırmacılar için önemli kılan en büyük özellik, muhtevasında
barındırdığı detaylı bilgiler olduğunu söylemek gerekir. Zira bu kayıtlarda; Kazâ, Nahiye, Köy
ve Mahallelerin idari durum ve taksimatları, köylerde bulunan sülaleler, köylerdeki imam ve
muhtar adları, tüm kişilerin yaşları, tipleri ve genel fiziki özellikleri, bütün fertlerin babaları ile
birlikte adları, özürlülük durumları, zenginlik ve itibar seviyeleri, dini statüleri, gurbette
bulunulan yer adları ve askere gidilen yerler belirtilmiştir.
Kayıtlarda şahısların fiziksel özellikleri belirtilirken genel olarak boy, sakal ve bıyık
referans alınarak betimleme yoluna gidilmiştir. Boy özelliği için ise; uzun boylu, orta boylu
ve kısa boylu seklinde üç ayrı sınıflandırma yapılmıştır. Sakal özelliği için kara sakallı, kır
sakallı, kumral sakallı ve köse sakallı gibi betimlemeler tercih edilmişken bıyık için kara
bıyıklı, sarı bıyıklı ve köse bıyıklı gibi ifadeler kullanılmıştır. Nüfus sayımı bir bakımdan
asker sayısının tespiti amacıyla yapıldığı için özürlülük halleri özellikle belirtilmiştir. Sıkça
ifade edilen özürlülük çeşitleri, topal, çolak, sağır, kör, alil, yekçeşm ve mecnun olarak not
Journal of History Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
edilmiştir. Ayrıca Kayıtlarda, şahısların dini statüleri Hacı, Hafız, Hatip, İmam, gibi unvanlarla
işaret edilmiştir.
JHS
Nüfus sayımı esnasında askerde bulunanlar için Mansure’de ve Bahriye’de seklinde kısa
notlar düşülmüş, aynı şekilde gurbette bulunanlar için de Asatane’de, Bolu’da, Dersaadette
gibi kısa bilgiler ilave olarak verilmiştir. Sonuç olarak Osmanlı tarihçiliği ile ilgili olarak
Nüfus Defterlerinin geçmiş çeyrek asırda yeterince ilgi gördüğü söyleyemeyiz. Bu
çalışmamızda Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı çalışanlarının gayretleri ile
2009’dan itibaren araştırmaya açılan Nüfus Defterlerinden Trabzon/Maçuka kazâsı üzerinden
tarihçiliğe bir katkı yapmaya çalıştık.64 Görüldüğü üzere Nüfus Defterleri muhteviyatı
açısından önemli yerel bilgiler içermektedir, bu yüzden yöre tarihinin aydınlatılabilmesi için
araştırmacılar tarafından benzeri çalışılmamış defterlerin transkribe yapılarak analitik
değerlendirmelerle karşılaştırma yapımına imkan tanıyacak şekilde bilim dünyasının hizmetine
sunulması şayan-ı arzudur. Devlet arşivleri tarafından araştırmaya açılmış ve henüz önemli bir
bölümü incelenmeyen nüfus defterleri (İstanbul Vilayeti:577, Bolu Vilayeti: 394, Trabzon
Vilayeti: 215, Hüdavendigar: 548, Ankara: 398, Sivas: 453, Harput: 126, Erzurum, Çıldır,
Kars, Van: 89, Aydın: 388, Konya: 504, Adana: 14, Maraş:12, Halep: 10, Diyarbakır: 6,
Kıbrıs: 25, olup toplam olarak 3759 defter araştırmaya açılmıştır)’nin çalışılması incelediğimiz
defter örneğinde olduğu gibi nüfusun sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel yapısı, kaybolmaya yüz
tütmüş veya değişime uğramış yer adlarının tespitine katkı sağlayacak niteliktedir. Ayrıca
şahıs adları ve köy ve kasaba yerleşmelerinde yaygın bir şekilde kullanılan lakapların zaman
içerisinde yaşamış oldukları değişim ve dönüşüm bağlamındaki farklılaşmayı tespit etmemizi
sağlayarak yerel tarih çalışmalarına önemli katkı sunacak niteliktedir.
135
KAYNAKÇA
A. Arşiv Belgeleri
History
Studies
Başbakanlık Osmanlı Arşivi,NFSD 1100 Ebadı 19x2.
Volume 6
Issue 3
April
2014
B. Araştırma Eserler
AKTAN, Ali; Osmanlı Paleografyası ve Siyasi Yazışmaları, Osmanlı İlim ve İrfan Vakfı
Yayınları, İstanbul 1995.
AKTAŞ, Necati; “Osmanlı Dönemi Arşivciliğimiz’’, Osmanlı Ansiklopedisi, Yeni
Türkiye Yay., Ankara 1999, C.6, s.303-310.
ACUN, Fatma; “Tarihin Kaynakları’’,Tarih Nasıl Yazılır?, (Editör: Ahmet Şimşek ),
Tarihçi Kitapevi , İstanbul 2011, s.119-149.
ACUN, Fatma; “Tarihin İnşası Sürecinde Belge Ve Kullanımı’’,Cumhuriyet Döneminde
Türkiye’de Tarihçilik Ve Tarih Yayıncılığı Sempozyumu Bildiriler Ankara 18-20
Mart 2010, T.T.K. Yay., Ankara-2011, s.67-74.
AFYONCU, Erhan; “Osmanlı Devleti’nde Tahrir Sistemi’’, Osmanlı Ansiklopedisi,C.6,
Yeni Türkiye Yay.,Ankara 1999, s.311-314.
ARTUNAY, Mehmet ve LAFÇI Ali; Zara / Koçgiri 1831- 1842 Nüfus Defterleri,
Kitapevi Yay., İstanbul 2013.
64
Maçka Nüfus Defteri muhtevasındaki köy ve yer isimlerinin ayrıntılı bir şekilde yer aldığı daha kapsamlı bir
çalışma için bkz. Kazım Kartal, 1100 Numaralı (1835) Trabzon Vilayeti Maçka Müslim Nüfus Defteri’nin
Transkripsiyon Ve Değerlendirilmesi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Danışman: Prof. Dr.
Süleyman Demirci) Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2013.
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
AYDIN H. Veli; “Timar Sisteminin Kaldırılması Süreci ve Bazı Değerlendirmeler”,
s.81(s.65-104)
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/1268/14598.pdf.BAŞ,
Eyüp; Târîh-i Osmânî Encümeni Kurucularından Efdaleddin (Tekiner) Beyin
Hayatı, Eserleri ve Tarihçiliği Üzerine, AÜİFD XLVI (2005), Sayı II, s. 167-204.
BİLGE, Sadık Müfit; “Karaman Eyaleti’nin Tarihî Coğrafyası ve İdarî Taksimatı (XVXVIII. Yüzyıllar)”, IRTS - Spring 2011, Volume: 1, Issue: 1, s.50-67.
BOSTAN Hanefi; XV-XVI. Asırlarda Trabzon Sancağında Sosyal ve İktisadi Hayat, TTK
Yay, Ankara-2002.
ERDOĞDU, Teyfur; “Tarih Yazıcılığında Gerçek (Realite)-Hakikat (Verıte) Sorunsalı’’,
Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Tarihçilik Ve Tarih Yayıncılığı Sempozyumu
Bildiriler Ankara 18-20 Mart 2010, T.T.K. Yay., Ankara-2011, s.33-40.
ÇADIRCI, Musa; Tanzimat sürecinde Türkiye Anadolu Kentleri, İmge Kitabevi, Ankara2011.
ÇADIRCI, Musa; Tanzimat Sürecinde Türkiye Askerlik, İmge Kitabevi, Ankara-2008.
DAĞDELEN, İrfan; Beykoz Nüfus Defterleri, Beykoz Belediyesi Kültür Yayınları No:26,
İstanbul 2012.
DEMİR, İsmet, “Temettu Defterlerinin Önemi ve Hazırlanış Sebepleri”, Osmanlı 6,
(Editör. Güler EREN), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s.315–321.
DEMİRCİ, Süleyman; “Diyarbakır Eyâletin’de Olağanüstü Vergi Uygulamalarına
Yönelik Gözlemler 1645-1700”, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Diyarbakır,
Editörler: Bahaeddin Yediyıldız, Kertsin Tomenendal, T.C Diyarbakır Valiliği,
Ankara, 2008: 363-385.
-----------; “Osmanlı’da Devlet ve Ekonomi: Sivas Eyâleti Avârızhâne Sayıları Üzerine
Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme 1640-1700”, Sivas Valiliği Osmanlılar
Döneminde Sivas Sempozyumu (21–25 Mayıs 2007), Editör. Şeref Boyraz, Cilt 1,
Sivas, 2007:179-189.
-----------; “Mardin Çevresinde Olağanüstü Vergi Mükellefiyeti Diyarbakır Eyâleti Örneği
1640-1700” Uluslar arası Mardin Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Mardin, 26-28
Mayıs 2006, Edit İbrahim Özcoşar – Hüseyin H. Güneş, İstanbul 2006: 267-277.
----------; ''Some notes on avârizhânes of Konya Livâsı, 1621-1700”, Journal of Academic
Studies, Volume 5/17 (May-July 2003):105-118.
-----------; “Avâriz and Nüzul Levies in the Ottoman Empire: A Case Study of the
Province of Karaman, 1620s-1700” Türk Tarih Kurumu Belleten, 70/258
(Ağustos 2006): 563-590.
---------; Osmanlı’da Devlet, Toplum ve Ekonomi: XVII. Yüzyılda Trabzon Eyâletinin
Avârızhâneleri Üzerinde Gözlemler", CIEPO-Comité International desÉtudes
Pré-Ottomanes et Ottomanes, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon (18-23
Eylül 2006), CIEPO-17 Sempozyumu Bildirileri, Yayına Hazırlayan: Kenan İnan
– Yücel Dursun, Karadeniz Teknik Üniversitesi Karadeniz Araştırmaları
Enstitüsü Yayınları No:1, Trabzon 2011: 543-555.
Journal of History Studies
JHS
136
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
----------;“17. Yüzyılın İkinci Yarısında Canik Livâsında İdarî Taksimat ve
Vergilendirilebilir Nüfus”, SDÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi,
Mayıs 2012, Sayı: 25: 1-10.
----------; "17. Yüzyılda Trabzon Eyâletinin İdarî Taksimatı ve Vergilendirilebilir
Nüfus:Giresun, Keşap ve Yavabolu (Görele) Kazâları Örneği", SDU Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 15 (2012/1): 15-29.
----------, “17. Yüzyılda Niğde Sancağının İdari Birimi Olarak Ürgüb Kazâsı Hakkında
Gözlemler”, 1. Uluslar arası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu Bildirileri
(16-19 Kasım 2011, Nevşehir), Editör: Adem Öger, Nevşehir Üniversitesi
Yayınları:2, Cilt 7, Nevşehir 2012: 269-280.
DEMİRCİ, Süleyman & SAYGI C. Ebru, "XVII. Yüzyıl Ortalarına Doğru Erzincan
Kazasında İskan ve Toplumsal Yapı” CIEPO-Comité International des Études
Pré-Ottomanes et Ottomanes / Uluslararası Osmanlı Öncesi ve Osmanlı Tarihi
Araştırmaları 6. Ara Dönem Bildirileri Kitabı (Uşak, 14-16 Nisan 2011), Cilt 1,
İzmir, Kasım – 2011: 486-510.
DEMİRCİ, Süleyman & SARAÇ Hüseyin, "19. Yüzyılda Trabzon Eyâletinin İdarî Birimi
Olarak Atina/Pazar Kazâsı", SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi
- SDU Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences, Sayı 27, 2012,
s.1-15
JHS
137
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
DEMİRCİ Süleyman-Kazım KARTAL, 1834–35 Tarihli Karahisar-ı Develi (Yesilhisar)
Ve Talas Kazâsı Müslim Nüfus Defteri İncelemesi, Basım aşamasında 2014.
DEMİRCİOĞLU Sezgin-BİLGİN Süleyman,Of Nüfus Defteri (1834),Şenyıldız Yay.,
İstanbul-2011.
DOĞRU, Halime; 1844 Nüfus Sayımına Göre Deliorman ve Doğruca’nın Demografik,
Sosyal ve Ekonomik Durumu, T.T.K. Yay., Ankara 2011.
EDHEM Halil-İsmail Hacıfettahoğlu, Trabzon’da Osmanlı Kitabeleri, Trabzon
Belediyesi Kültür Yay.,Trabzon 2001.
EMİNOĞLU, Mehmet; Osmanlı Vesikalarına Giris, Türkiye Diyanet Vakfı Yay.,
Ankara-2006.
EMİROĞLU, Kudret; 1869 yılı Trabzon Vilayet Salnamesi, Trabzon Vakfı Yay. Ankara
GÜL Abdülkadir-GÖKÇEN, Salim;Son Dönem Osmanlı Nüfusu ve Ecnebiler Meselesi,
Cedit Nesriat, Ankara 2010.
GÜNEŞ –YAĞCI, Zübeyde & Serdar GENÇ, H.1256/ M.1840-41 Tarihli Balıkesir Nüfus
Defteri, Balıkesir Belediyesi Kent Arşivi Yayınları No:9, Balıkesir 2013.
GÜRAN, Tevfik, “19. Yüzyıl Temettüat Tahrirleri’’, Osmanlı Devleti'nde Bilgi ve
İstatistik, T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü yay., Ankara 2000,s.73-94
HOCAOĞLU, Durmuş; “Orada Öylece Duran Tarih’’ (Ed. Vahdettin Engin&Ahmet
Şimşek) Türkiye’de Tarih Yazımı, Şenyıldız Yay. İstanbul-2011,s.39-47.
İNALCIK Halil, “Türkiye’de Modern Tarihçiliğin Kurucuları’’, ( Ed. Vahdettin
Engin&Ahmet Şimşek) Türkiye’de Tarih Yazımı, Şenyıldız Yay., İstanbul-2011,
s.179-196.
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
------------, “Military and Fiscal Transformation in the Ottoman Empire, 1600-1700”,
Arcıvicum Ottomanicum, VI (1980), s. 283-337.
İNAN, Sinan, “Yakın ve Şimdiki Zamanı Yazmak: Türkiye’de Cumhuriyet Tarihçiliği’’,
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi,
Doktora Tezi, Isparta 2010, s.304-312.
J.P.Fallmerayer, Trabzon Rum İmparatorluğunun Tarihi, (Çev. Cevat Eren), Türk Tarih
Kurumu Kitaplıgı Yazmalar Bölümü, NO:40/86.
İNBAŞI, Mehmet, “Trabzon / batum eyaleti valileri (1755-1795)”, Trabzon Tarihi
Sempozyumu (25-26 Mayıs 2005),C.1, Karadeniz Teknik Üniversitesi Yayınları,
Trabzon 2007, s.311-333.
KARAGÖZ, İlyas; Maçka Yer Adları, Turan Kültür Vakfı Yay., İstanbul 2003.
KARAL, Enver Ziya; Osmanlı İmparatorluğunda ilk Nüfus Sayımı-1831, Devlet İstatistik
Enstitüsü Yay.,Ankara 1997.
KARPAT, Kemal, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Timaş Yay., İstanbul 2010.
KARTAL, Kazım; 1100 Numaralı (1835) Trabzon Vilayeti Maçka Müslim Nüfus
Defteri’nin Transkripsiyon Ve Değerlendirilmesi, Erciyes Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü (Danışman: Prof. Dr. Süleyman Demirci) Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2013.
KAHRAMAN Salih-GÜR, Fevzi; Amasya Nüfus Defteri 1840, Amasya Belediyesi Kültür
Yay.,Amasya-2012.
STANFORD Shaw, “The Otoman Census System And Populatıon’’, International
Journal of Middle East Studies Vol.9 no. 3(oct.1978), s.325-339.
KODAL, Tahir, “Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Genel Nüfus Sayımında Çorum
Vilayeti’nin Nüfusu Özellikleri,’’ Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
Cilt:19,Sayı: 1, Elazığ-2009, s.233-258.
KÖKEN, Nevzat, Cumhuriyet Dönemi Tarih Anlayışları ve Tarih Eğitimi (1923-1960),
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Bölümü, Isparta2002.
KÜTÜKOĞLU, Mübahat S., Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), Kubbealtı Neşriyat,
İstanbul 1994.
-----------------, “Osmanlı Sosyal ve İktisadî Tarihi Kaynaklarından Temettü Defterleri”,
Belleten, Cilt LIX, S.225, Ağustos 1995, s.395-412.
LOWRY W. Heath, Trabzon Şehrinin İslamlaşması ve Türkleşmesi, Çev.Demet Lowry
ve Heath W. Lowry, Boğaziçi Üniv.Yay., İstanbul 2010.
ORTAYLI, İlber, Tarih Yazıcılık Üzerine, Cedit Neşriyat, Ankara-2009.
ÖZ, Mehmet, “Tahrir”, DİA, İstanbul 2010, C. 39, s. 425-429.
ÖZEL, Oktay “Avarız ve Cizye Defterleri”, Osmanlı’da Bilgi ve İstatistik, (Editör: Şevket
Pamuk), Devlet İstatistik Enstitüsü Yayınları, Ankara 2000, s.1–29.
ÖZTÜRK, İbrahim Hakkı, “Bilimsel (Modern) Tarihten parçalanmış (Postmodern)
Tarihe’’,(Editör: Ahmet Şimşek) Tarih Nasıl Yazılır?,Tarihçi Kitapevi, İstanbul
2011, s.39-66.
Journal of History Studies
JHS
138
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
ÖZTÜRK, Mustafa, “Geleceğin İnşasında Tarihin Önemi’’, Cumhuriyet Döneminde
Türkiye’de Tarihçilik Ve Tarih Yayıncılığı SempozyumuBildiriler Ankara 18-20 Mart
2010, T.T.K. Yay., Ankara-2011, s.110.
ÖZTÜRK, Mustafa, Tarih Felsefesi, Akçağ Yayınları, Ankara 2010.
ÖZTÜRK, Said, İstanbul Tereke Defterleri (Sosyo- Ekonomik Tahlil),Osmanlı
Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul 1995.
ÖZTÜRK, Özhan, Antik Çagdan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi Pontus,
Genesis Yay, Ankara 2011
ÖZTÜRK, Özhan, Karadeniz Ansiklopedik sözlük, Heyamola Yay., İstanbul 2005.
SİLER, Abdurrahman, "XIX. Yüzyılda Trabzon'un Kazâ ve Nahiyelerinin Ekonomik
Durumu, (1869-1905)", Ege Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi, Sayı: 9,
(1994), s. 261-277.
SELÇUK, Hava; “Niğde’de İlk Nüfus Sayımı (22 Şevval 1246/6 Nisan 1831)”, JASSS,
Volume 6 Issue 2, February 2013: 1263-1294.
ŞIVGIN, Hale, “Ulusal Tarih Eğitiminin Kimlik Gelişimindeki Önemi’’,Akademik bakış
35, C.2, Sayı 4, Yaz 2009, s.1-17.
JHS
139
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
ŞİRİN, İbrahim, “Genel Tarih Anlayışı’’, (Editör: Ahmet Şimşek) ,Tarih NasılYazılır?,
Tarihçi Kitapevi, , İstanbul 2011, s.93-118.
TELLİOĞLU, İbrahim, “Doğu Karadeniz Bölgesinin Bugünkü Etnik Yapısına Tesir
Eden Göçler”, Karadeniz Arastırmaları Dergisi, Sa. 4, Çorum 2005.
TOPAL, Zehra, 1840 tarihli Akçabat Nüfus Kayıtları, Akçabat Belediyesi Kültür
Yayınları-5, Akçabat 2010.
YEDİYILDIZ, Bahaeddin-ÖZ, Mehmet, Ordu Yöresi Tarihinin Kaynakları III, TTKYay.,
Ankara 2002.
YILDIRIM, Sonnur, 2020 Numaralı H. 1260 / M. 1845 Tarihli Talas Kazâsı Müslim
Nüfus Defterinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, Erciyes Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, (Danışman: Prof. Dr. Süleyman
Demirci), taslak olarak tamamlanmış olup 2014 akademik yılı içerisinde
savunulması beklenmektedir.
YÜKSEL, Hasan, “Osmanlı’da Modern anlamda yapılan ilk Nüfus Sayımına göre
Divriğ’nin Demografik yapısı’’, Nüfus Bilimi Dergisi/Turkish Journal of
Population Studies, 2006-07, 28-29, s.73-89.
http://www.trabzon.org/macka/macka_tarihi.htm
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
EKLER
JHS
140
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Journal of History Studies
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
JHS
141
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
JHS
142
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Journal of History Studies
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
JHS
143
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Journal of History Studies
Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih Yazımındaki Yeri…
JHS
144
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Journal of History Studies
Süleyman DEMİRCİ - Kâzım KARTAL
JHS
145
History
Studies
Volume 6
Issue 3
April
2014
Journal of History Studies