2 0 1 4 E K İ M E Y L Ü L YAŞAM STİLİ DERGİSİ pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 81 Denizli’de ticaretin kalbi; Kaleiçi Çarşısı Röportaj Özlem ÇERÇİOĞLU Aydın Belediye Başkanı Kırmızı su, nam-ı diğer; Karahayıt Kurban Bayramı Gezi; Tripolis Uzak Diyarlar; Uludağ Zirvesi Güney Şelalesi Işıklı Gölü Denizli Yatağan Bıçağı pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 82 Reklam pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 1 Geçmişten ders alıp, geleceği planlıyoruz... Abidin PEKDEMİR 1961 yılında Acıpayam ilçesi, Alaattin kasabasında çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğdum. Ailemin hayvancılık, tarım ve tütüncülük işlerine yardım ederken bir taraftan da daha ilkokul çağımdayken macun, çamaşır sodası vb. ev ürünleri satarak küçük çaplı ticari faaliyetlerde bulundum. Sonrasında ticaretten aldığım keyifle çiftçilikle uğraşan rahmetli babamı da ikna ederek sebze, meyve yetiştirip pazarlarda satmaya ve traktörle çevre kasabalara giderek pazarcılık yapmaya başladım. 1979 yılında Alaattin kasabasında bakkal dükkanımızı açarak ticari faaliyetlerimi bir aşama daha yükselttim. Ancak içimde her zaman Denizliye gelerek bu işi şehirde yapma isteği vardı ama önümde askerlik görevi olduğu için bu isteğimi sonraya ertelemiştim. 1981-1982 yıllarında vatani görevimi tamamlamamla birlikte babama Denizliye gitmek istediğimi, bu işi orada yapmak istediğimi söylediğimde rahmetli babam sert bir çıkış yaptı, göndermek istemedi. Konuşarak babamın rızasını aldım. Eşimi, iki çocuğumu alarak Denizliye geldim. 1984 yılında Saltak Mahallesinde küçük bir şarküteri-market ile Denizlide işe başladım. Sosyal hayatımıza, aile hayatımıza, kendimize vakit ayırmanın ne demek olduğunu hiç düşünmeden, tüm benliğimizle eşim ve ben kendimizi işimize adadık. İşimiz bizim için hep öncelikli oldu. Tüm gayretimiz, tüm tasarrufumuz işimiz üzerine oldu. Allah’a sonsuz şükürler olsun ki hizmetkarı olduğumuz müşterilerimiz, dostlarımız, tedarikçilerimiz Denizli halkına yakışır şekliyle bu hizmete, bu gayrete sahip çıktılar. İlerleyen yıllarda şubeleşen Pekdemir soyadı bugünkü marka haline gelmiş oldu. Rahmetli babamın,hiç unutmadığım bir sözü vardır; “Devletsiz millet, milletsiz devlet olmaz” derdi. Sen bu millete hizmet eder, harama-helale dikkat edersen kazanırsın, kazandığının vergisini, zekatını verirsen devlet de sana her daim sahip çıkar diye öğütlerdi. Değerli dostlar, sözlerimin sonuna gelirken; en başta beni yetiştiren, bana vazgeçilmez değerlerimizi aşılayan değerli annemi ve babamı rahmet ve şükranla anıyorum. Yıllardır yürüdüğüm hayat yolunda beni hep destekleyen ve hiçbir zaman yalnız bırakmayan eşime de özel teşekkürlerimi sunuyorum. Bu emaneti ve hizmet yarışını daha ileriye taşımak için çalışan çocuklarıma da teşekkür ediyorum. Ve tabiî ki iş hayatımda emeklerini esirgemeyen çalışma arkadaşlarımıza, tedarikçilerimize ve bunlara sahip çıkarak teveccüh gösteren kadirşinas Denizli halkına, dostlarımıza ve müşterilerimize içten teşekkür ve saygılarımı sunuyorum. Abidin PEKDEMİR Eylül - Ekim 2014 1 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 2 İÇİNDEKİLER 01 Yönetimden 04 Başlarken 06 Bizden Haberler 08 Tedarikçilerimizden 16 Gezi Rehberi 22 Doğal Kaynaklar 26 Eskimeyen Değerler 30 İlçelerimizden 38 Tarihi Mekanlar Abidin PEKDEMİR Yusuf YILDIRIM Teknoloji Kampı Projesine sponsor olduk. Röportaj Özlem ÇERÇİOĞLU Aydın Belediye Başkanı Çıtır Ekmek Tripolis Jeotermal Enerji Yatağan Bıçakları Çal Germiyanoğulları Hamamı 42 Denizli’den 56 Denizli’den Lezzetler 68 Sağlık Kaleiçi Çarşısı Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Zirve Tırmanışı Evliya Çelebinin seyahatnamesinden 36 Uzak Diyaralar günümüze kalan bu cümle aslında hala geçerliliğini sürdürüyor. Sırtımızı yasladığımız Uludağ, eteklerinde ki suları bizlere cömertçe armağan ediyor.Peki bu kadar su Bursa ovasına nereden ve nasıl geliyor? Türkiyenin köklü su firmalarının hemen hemen hepsinin üzerinde ki etikette Uludağın zirvesinden ibaresi yer alır. Eylül - Ekim 2014 12 Denizli’de Gezi 34 Dini Günler Karahayıt Tahinli Pide Uludağ 2 10 Kurban Bayramı pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 3 Reklam Eylül - Ekim 2014 3 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 4 01 2 AYLIK YAŞAM STİLİ DERGİSİ Eylül - Ekim 2014 YIL1 • SAYI 4 İmtiyaz Sahibi Yusuf YILDIRIM Satınalma Direktörü adına Adnan PEKDEMİR Merhaba, yazı işleri müdürü Ergün ERÇETİN Sahip olduğu değerlerle Denizli’nin sosyal, ekonomik, tarihi ve turistik varlıkları ile sadece ülkemizin değil, Dünyanın sayılı kentleri arasında olduğunu düşünüyorum. editör Ali İhsan SÜNGÜ karşılaşıyor ve hem daha fazla hayran kalıyorum, hem de ‘‘bu güzellikleri daha önce neden basın danışmanı Yusuf YILDIRIM reklam müdürü Fırat KOSTAK mali işler Göksel ONGUN hukuk danışmanı Nilgün HOÇEK yönetim yeri PEKDEMİR ÇİFTLİĞİ BÜYÜK MAĞAZACILIK SAN ve T.A.Ş. Saraylar Mah. 498 Sok. Mertsoy İşhanı No:3 K:3 Bayramyeri / Denizli Tel: 0258 261 47 47 Faks: 0258 261 77 70 yayına hazırlık Mai Reklam Oruç Reis Mah Giyimkent 4. Sok. No95 Esenler-İstanbul Tel: +90 212 493 00 71 Fax: +90 212 493 00 78 www.maireklam.com [email protected] baskı Milsan A.Ş. yayın türü 2 aylık yerel süreli yayın Dünya Kenti Denizli’de Yaşamak... Denizli’nin hangi ilçesine giderseniz gidin, mutlaka çok eski ve büyük medeniyetlerin izleriyle bilmiyormuşum’’ şeklinde şaşkınlık yaşıyorum. Yerli ve yabancı yüzbinlerce insanın bu güzellikleri yerinde görüp, keşfetmek için Denizliye gelişinin, yaşadığımız bu güzide kentin sahip olduğu tarih ve kültürel önemin en güzel göstergesi olduğunu düşünüyorum. Dokuma ürünlerinden şifalı sularına, travertenlerden antik şehir kalıntılarına, çok çeşitli tarım ürünlerinden pek çok ulaşım yolunun merkezinde oluşuna kadar farklı özellik ve güzellikleri bünyesinde barındıran Dünya Kenti Denizli’de yaşıyor olmak (burada doğup büyümüş insanlar, çok farkında olmasalar da) kesinlikle bir ayrıcalık. Bakış Dergisi ve satınalma ekibinin yeni misyonu; Dördüncü sayısını okuduğunuz dergimizi Pekdemir satınalma ekibi olarak hazırlıyoruz. Her sayıda çeşitli sayfaların hazırlanmasında emeği olan ekip arkadaşlarımdan bahsetmezsem, onların emeklerine hakettiği değeri vermemiş olurum. Önceki sayılarımızda Denizli Valimiz Sn. Abdülkadir DEMİR ve Denizli Büyükşehir Belediye Başkanımız Sn. Osman ZOLAN ile röportaj gerçekleştirmiş olan non-food satınalma yöneticimiz Sezer ŞAHİN, bu sayı için de Aydın Belediye Başkanımız Sn. Özlem ÇERÇİOĞLU ile röportaj yaptı. Gaziantep’te Bizce Yağları fabrikasını ziyaret eden kuru gıda satınalma yöneticimiz Hamdi BOZAN, bu ziyaretini ve izlenimlerini bizimle paylaşırken, içecek katagori yöneticimiz Hasan BATBAY tedarikçi firmalarımızdan Can Meşrubat’ı ve şarküteri satınalma yöneticimiz Şevket KIRDÖK yine firmalarımızdan Aynes’i kaleme aldı. En uygun şartlarla en kaliteli ürünleri alıp, satmak dışında yeni bir sektördeki olağanüstü çabalarından ve desteklerinden dolayı satınalma ekibime bir kez daha teşekkür ederken, bu derginin ‘‘ kalitenin ve ucuzluğun kalesi’’ olan Pekdemir Çiftliği’nin müşteri memnuniyetine verdiği önemin bir kanıtı olduğunu bir kez daha ifade eder, dergimiz ile ilgili her türlü görüş ve yorumlarınızı [email protected] adresine beklediğimizi hatırlatırım. Pekdemir Çiftliği dünyasına tekrar hoş geldiniz. Saygılarımla... dergimizde yayınlanan yazı ve fotoğraflar yayıncının izni olmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. yayınlanan yazılardan yazı sahibi sorumludur. 4 Eylül - Ekim 2014 Dilber DENİZ Kozmetik Satınalma Yöneticisi Hamdi BOZAN Kuru Gıda Satınalma Yöneticisi Hasan BATBAY İçecek Satınalma Yöneticisi Osman KOCAAYAN Temizlik Satınalma Yöneticisi Sezer ŞAHİN Non-Food Satınalma Yöneticisi Şevket KIRDÖK Şarküteri Satınalma Yöneticisi pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 5 Torku Eylül - Ekim 2014 5 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 6 BİZDEN HABERLER Pamukkale Üniversitesi’nin Düzenlediği Teknoloji Kampı Projesine Sponsor olduk... Oyun tasarımı & Geliştirme Çocuklar bu atölyede;bugüne kadar oynadıkları video oyunlarını yaratıcı fikirlerle geliştirmeyi öğrendiler. Kampüste Hayat Amaç çocukların Pekdemir Çiftliği Ailesi olarak eğitime destek vermeye devam sosyal, katılımcı, ediyoruz. Pamukkale Üniversitesi’nin ortaokul çağındaki sorgulayan, öğrencilere yönelik teknoloji kampına gıda sponsoru olduk. çevreye Pamukkale Üniversitesi başta olmak üzere çeşitli birimlerde duyarlı,arkadaşlık 24-30 Ağustos tarihlerinde bilgi ve teknoloji kampı ve paylaşım gerçekleştirildi. duyguları gelişmiş bireyler haline Ücretsiz, 10-14 YAŞ GRUBU (5,6,7,8.sınıflar)katıldılar. Spor aktiviteleri (takım ve bireysel sporlar...), çeşitli oyunlar (geleneksel Türk oyunları vb.), fotoğrafçılık, kampüs gezileri yapıldı, 8 öğrenci ve 1 (fakülteleri tanıma,bilim insanlarıyla tanışma), sinema geceleri, eğitmen planlaması ile uzay keşfi(teleskop) ile eğlendiler. Pamukkale Ünv. Öğretim ve eğitim planları uygulandı. Konaklama, üniversite yurtlarında gerçekleştirildi. IT TECH CAMP 4 ana atölyeden oluştu; Robotik Atölyesi, Bilgisayar Programlama ,Oyun Tasarımı & Geliştirme, Kampüste Hayat Robotik • Geleceğin teknolojisiyle tanıştılar. • Günümüzde kullanılan ve gelecekte kullanılması muhtemel teknolojik aygıtlar ve araçları tasarlamayı, programlamayı ve yönetmeyi öğrendiler. Programlama & Yazılım • İlk yazılımlarını yapmaya başladılar. • Kendi hayal dünyalarıyla, yazılım algoritmalarını birleştirerek, ilk video oyunu, animasyon filmlerini ürettiler. Eylül - Ekim 2014 sağlamaktır. Uygulama esaslı eğitim üyelerinden oluşan bilim kurulu işbirliğiyle hazırlanmış program 6 gelmelerini Bora TETİK Teknokul Robot ve Bilim Akademisi Çamlaraltı Mah. Çamlık Cad. 6108 Sok.No.4 Kat:1 Tel:0258 212 11 21 www.teknokul.net pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 7 Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 8 TEDARİKÇİLERDEN Denizli’nin ekmekçisi; Her evin sofrasında baş köşede olmayı hayal eden Kömürcü Kardeşler; 50 yılda binlerce ailenin sofralarına hergün yeniden konuk oldular. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 9 Hasan ARACI Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 10 RÖPORTAJ ‘‘Aydın’ın Özlem’i’’ Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız; Özlem ÇERÇİOĞLU Röportaj; Sezer ŞAHİN Aydın hakkındaki düşünceleriniz ne? Bu zor bir soru. Çünkü, Aydın benim 24 saatimi alan bir olgu. Bazen başka bir şey düşünemediğimi düşünüyorum. Aydın’a dair her şey düşüncelerimin konusu… Yolu sokağı, genci yaşlısı, on yıl sonranın, yirmi yıl sonranın Aydın’ı… Tabii bundan yüzyıl, bin yıl önceki Aydın… O zamanlardan bugünlere kalan kültür miraslarının nasıl korunacağı… Belediye başkanlığı zaten böyle bir şey, kente dair her şey, düşüncelerinizin tamamını kapsıyor, bir süre sonra garip bir reflekse dönüşüyor.. Örneğin, başka bir kente toplantıya gittiniz, yolda giderken bir şey gözünüze ilişiyor; bir çöp kutusu, peyzaj düzenlemesi, aydınlatma direği ya da bank… Bazen Aydın’a da yapalım diyorsunuz, bazen bizimkiler daha güzel… Böyle işte… Aydın’a dair en büyük projeniz ne? En büyük projem, bir sürü projenin bir araya gelmesinden oluşan yeni bir kent felsefesi yaratmak. Aydın’ın “insanların mutlulukla yaşadığı bir kent” olmasını istiyorum. Böyle bir hedefiniz var ise önceliği insana verirsiniz. Biz de öyle yapıyoruz. İnsanıyla kolkola girmiş bir belediye yaratmak istiyoruz. Yoksa binalar, yollar yaparsınız… Ama kimin için? İnsanların kullanmadığı, ihtiyaç duymadığı ya da keyif Sayın Başkanım, sizi kısaca tanıyabilirmiyiz? Nazilli’de doğdum. Doğdum doğalı da Aydın dışında bir yerde yaşamadım. Eğitim ya da milletvekilliği yaptığım dönemlerde farklı şehirlerde zaman geçirdim, ama hep Aydınlıydım. Başka bir şehirde yaşar mıydım? Bilemiyorum. Öyle bir olasılığı hiç düşünmedim. Eşim de Aydınlı. İki oğlum da… Ailem de… Aydınlıyız, biz. 6 Eylül - Ekim 2014 almadığı mekanlar yaratmanın bir anlamı yok ki. Yapımı devam eden Aydın ve Ege Bölgesi projeleri neler? Yeni bir süreçten geçiyoruz. Aydın son seçimler ile birlikte belediyeden büyükşehir belediyesine dönüştü. Aydın Büyükşehir Belediyesi bugün 17 ilçe, 670 mahalleye hizmet götürmek ile yükümlü bir kurum. Hizmet götürülecek nüfus 1 milyon 20 bin 957 kişi, hizmet götürülecek alan 8007 km2. Artık karşımızda farklı bir Aydın olgusu var. Harika dağ köyleri, eşsiz denizi olan bir turizm kenti… pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 11 yanıt verecek. 670 mahallemizden büyük bir kısmı köylerden oluşuyor. Köylerimizin en büyük sıkıntısı ulaşım. Asfaltsız yol kalmasın istiyoruz. Önceki dönemde 2.660 ton asfalt dökerek bir rekora imza atmıştık, şimdi kendi rekorumuzu kıracağız ve yenilenmemiş yol kalmayacak. Bir başka projemiz ise Efeler ilçesi Işıklı ve Kadıköy mahallelerine kurulacak olan Işıklı Doğal Yaşam Parkı… Akdeniz’in simge ürünlerini yetiştiren bir tarım kenti… 500.000 metrekarelik alanda yer alacak park Türkiye’nin Tarım sanayisindeki firmaları Türkiye’ye öncü olmuş bir örnek projesi sanayi kenti… Türkiye’nin en çok ören yerine sahip bir olacak. tarih kenti… Varolan doğal dokunun Farklı özelliklerini koruyarak gelişen bir kent yaratmak rehabilite istiyoruz. Bu nedenle de bütüncül tek bir plan yerine, her edileceği ilçenin ihtiyaçlarını tespit ederek, ilçe bazlı projeler alanda kent hazırlıyoruz. ormanı, botanik parkı, piknik alanları, göletler, kıyıdan ya da Bu hazırlığa seçim sandalla yapılacak balık avı sahaları, hobi bahçeleri, doğa öncesinde başladık, sporu merkezi, atlı spor kulübü, padoklar ve engelli şimdi ise hayata çocuklarımıza yönelik atlı rehabilitasyon merkezleri geçiriyoruz. Örneğin, bulunacak. İnanıyorum ki; Işıklı tamamlandığında Bozdoğan, Karpuzlu, Türkiye’nin pek çok yerinde benzerleri kurulacaktır. Çine, Sultanhisar, Karacasu ve Söke’ye açık yüzme havuzu, basketbol sahaları, futbol halı sahası, çocuk oyun alanları Biraz da kendinizden söz edin. Hangi takımı tutuyorsunuz? Bölge takımlarımızdan Aydınspor 1923, Nazillispor ve ve açık hava fitness spor dallarının yapılabileceği spor Söke Sporun taraftarıyım… Futbolu seviyorum. Aslında kompleksleri kuracağız. sporun her dalını. Zaten önemli olan sporu İhtiyaca yanıt vermeyen ilçe otogarlarını yeniden inşa hayatın bir parçası haline edeceğiz. Söke, Didim, Kuşadası, Karpuzlu, Çine ve getirmek. Amacımız Koçarlı’nın mevcut otogarları ilk ele alacağımız terminaller gelecek nesilleri mutlaka olacak. bir sporu yapar ya da ilgilenir halde Aydın, artık bir deniz kenti. Kentimiz geçmişte denize yetiştirmek olmalı. Spora kıyısı olan bir il’di. 150 km. kıyı şeridine sahip Aydın’ı verilen desteği bu tarihinde ilk kez toplu deniz ulaşımıyla tanıştırmayı şekilde planlıyoruz. Kuşadası-Güzelçamlı ve Didim-Akbük değerlendiriyorum. seferlerimiz ve kuracağımız iskeleler önemli bir ihtiyaca Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 12 BİZDEN HABERLER Karahayıt Kırmızı su, nam-ı diğer; Kırmızısu ; Mertkez ilçe Karahayıt kasabası içindedir. Pamukkale’ nin yaklaşık 5 km kuzeyindedir. Kırmızısu travertenleri 600C sıcaklıkta çıkan termal su çevresinde oluşmuştur. Termal suyun içindeki maden oksitleri nedeniyle kırmızı,yeşil ve beyaz renkli traverten tabakaları oluşmuştur. Yakın zamana kadar daha çok iç turizme hizmet veren Karahayıt Kaplıcaları artan konaklama tesisleri ile önem kazanmış ve Pamukkale’den sonra turizmdeki yerini almıştır. Karahayıt'ın tarıma dayalı ekonomik kırmızı travertenler var. yaklaşık 500m2’lik bir alandadır. yapısı da kırmızı suyla gelen turizm Kaynaklarımızdan çıkan termal sular, Doğal güzelliği bakımından ilin sayesinde tamamen değişti. banyo olarak kullanıldığında dolaşım Karahayıt Kırmızısu travertenleri Belde, Denizli kent merkezine 25 sistemi ile ilgili hastalıklara iyi geldiği beldelerinden birisidir.1970'li yıllarda kilometre uzaklıkta. Yetkililer, kırmızı yapılan tetkikler sonucu belirlendi." Karahayıt'ın her köşesine kazma suyu dünyaya yeterince vurulup kırmızı su çıkarıldığı için, çok tanıtamadıklarını, bunu başarmak için sayıda kuyu zamanla kurumuş. Bu her yıl ulusal boyutta festival nedenle 1990 yılında Özel Çevre düzenlediklerini söylüyor: Karahayıt Koruma Kurulu, Karahayıt'ı koruma bölgesinin termal kaynakları Ege altına aldı. 1992 yılında belediye Bölgesi'nin aktif jeolojik faaliyetleri olmasından sonra yeraltı sularının sonucu oluşmuştur. Kırmızı suyun kullanımını disipline edildi. İsmini içindeki demir iyonunun etkisiyle bölgede yetişen hayıt bitkisinden alan Pamukkale travertenlerinin aksine görülmeye değer önemli turizm 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 13 SUYU VE ÇAMURU NELERE İYİ GELİYOR Termal suyun sıcaklığı 25-67 derece arasında. Pamukkale ile kıyaslandığında serbest karbondioksit oranı daha az, radyoaktivitesi yüksek. Kalp, damar sertliği, yüksek tansiyon, romatizma, siyatik, deri ve sinir hastalıklarından bazılarına, limbo, uyuz, akne, kaşıntı gibi hastalıklara iyi geliyor. Banyo yapılırsa, genişleyen damarlar kan Turistler hiçbir ücret ödemeden buraya gelip, kırmızı sudan içebiliyor, ÇAMURU MARKA OLACAK basıncını düşürerek kalbi rahatlatıyor. Belediye, Karahayıt çamurunu Astım hastaları da faydalanabilir. çamur banyosu yapabiliyor. paketleyip satmak üzere bir proje Çamur banyosu yapıldığında vücudun İsteyenler yanlarında şifalı sudan geliştirmiş. Şu anda Sağlık dayanıklılığı ve direnci artıyor. götürebiliyor. Bakanlığı'ndan onay bekliyorlar. Karahayıt, Denizli kent merkezine 25, Pamukkale'ye 5 kilometre uzaklıkta. Denizli kent merkezinden akşam 20.00'ye kadar her yarım saatte bir otobüs bulmak mümkün. Karahayıt minibüslerinin yanı sıra Pamukkale minibüsleriyle de Karahayıt'a gidilebiliyor. DenizliAnkara Karayolu'nun Pamukkale Onay alınır alınmaz, çamur önce Kavşağı'ndan dönülerek özel işlemden geçirilecek. Sonra da otomobille yaklaşık 20 dakikada ve beş yıldızlı otelin yanı sıra 100'den kozmetik alanında kullanılmak üzere Karahayıt'a ulaşılabilir. fazla pansiyon bulunuyor. Belde kavanozlar halinde piyasaya halkının büyük bölümü oturduğu sürülecek. Kullanan kişinin çamurun Karahayıt Beldesi'nde pekçok dört evleri büyüterek pansiyona dönüştürüyor. Özellikle yaz aylarında şifa aramak için yoğun olarak İç Anadolu Bölgesi'nden gelen yerli turistlere hizmet veriyor. Yurtdışından faydasını bir hafta içinde gördüğünü iddia ediyorlar. Ciltte yumuşak ve pürüzsüz bir yapı oluşuyormuş. Kırışıklık ve sivilcelere de iyi geldiği söyleniyor. Perakende olarak satılmaya başlanan çamur, önce da en çok Almanya, Rusya ve beldede tanıtılacak. İleriki aşamada Japonya'dan ziyaretçi ağırlıyor. tüm Türkiye'deki eczanelere dağıtılacak. En büyük hedefleri ise dış piyasaya açılmak. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 14 TEDARİKÇİLERİMİZDEN Dünyanın en ileri teknolojisiyle üretilen; BİZCE YAĞ Kadooğlu Grup Yönetim Kurulu Üyesi Celal Kadooğlu, dünyanın en yeni teknolojisine sahip tesislerde yağ üretimine başladıklarını belirtti. Kadooğlu, "Bitkisel yemeklik yağ sektöründe 'Bizce' markası ile iç piyasaya, 'Mayra' markası ile de dış pazara açılıyoruz" dedi. Kadooğlu, tesislerinin rafinasyon kısmında Danimarka, dolum ve paketleme grubunda ise İtalyan teknolojisini tercih ettiklerini kaydederek, "Gaziantep 4. Organize Sanayi Bölgesi'nde üretime geçen tesis 15 milyon dolara mal oldu. Kadooğlu Grup her geçen gün markalaşarak büyümesini sürdürüyor. 25 yıllık akaryakıt sektöründeki tecrübesini Kadoil ile markalaştıran Kadooğlu Şirketler Grubu, bu çıkışının ardından şimdi de bitkisel yemeklik yağ sektöründe markalaşıyor" diye konuştu. Günlük 300 ton ayçiçeği, mısır ve zeytinyağı üretilecek Hamdi BOZAN Kuru gıda satınalma yöneticisi olan tesisin Türkiye'de dünyanın en iyi teknolojisine sahip ilk 3 tesisten birisi olduğunu ifade eden Kadooğlu, "Fabrikamız, Türkiye'nin en büyük 5 yağ tesisinden birisi. 13 bin ton stoklama kapasitemiz var. Dünyanın son teknolojisini Gaziantep'e getirdik. Kurduğumuz teknoloji harikası laboratuar ile en kaliteli yağı üretmek için araştırmageliştirme yaptık. Otomatik dolum tesislerimiz mevcut. Yağı doldurduğumuz pet şişeleri pet preform alıp kendimiz üretiyoruz" şeklinde konuştu. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 15 Kadooğlu, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgelerindeki illerin market vitrinlerinde yerlerini aldıklarını, dış pazarda ise Ortadoğu ülkeleri, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerdeki vitrinlerde yer almaya başladıklarını dile getirerek, "Önümüzdeki yıllarda Avrupa pazarlarına açılmayı hedefliyoruz" diye konuştu. üretime eşdeğer ambalaj malzemelerinin depolandığı raf sistemine elektrikli istif makinalarımızla depolanırlar. Bu depomuzda da gelen ambalaj malzemelerinin indiridiği 1 adet hidrolik rampa mevcuttur. Dolum Ünitesinde HACCP PRENSİPLERİ titizlikle uygulanmakta olup, Gıda Güvenliği kuralları çerçevesinde tahta palet üretim alanına sokulmamakta, sanitasyon ve hijyen kurallarına(GMP) tamamen uyumlu üretim yapılamaktadır. ISO 9000 Kalite yönetim sistemi ve ISO 22000 HACCP sistemi Fabrikamızda uygulanmaktadır. TSE’den alınan K-Q TSE –ISO -EN 9000 KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ BELGESİ ve G-F TSE- ISO-EN 22000 GIDA GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ BELGELERİMİZ mevcuttur. Dolum Ünitesinde üretimin çeşitliliğinden kaynaklanan farklı bitkisel yağ üretimleri; komtaminasyon olmayacak şekilde dolum makinelerine kadar ayrı ayrı hatlarla tesisatlandırılmıştır. AMBALAJ DEPO: Fabrikamıza gelen Ambalaj malzemeleri 5000 tonluk Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 16 GEZi REHBERİ Tripolis Üç Antik Kent; Tripolis , batıya ve kuzeye açılan vadilerle Ege’ye güneydoğusundaki Çürüksu Ovası ve vadileri ile İç Anadolu ve Akdeniz’e ulaşımı bulunan antik kentlerden birisidir. Kentin güneyinde Çürüksu Vadisi’nde kurulmuş olan çağdaşı Laodikeia’ya 30 km. , Hierapolis’e ise 20 km. uzaklıktadır. Tripolis’in ilk kuruluşu hakkında kesin bilgilere sahip olunamamıştır. Ancak, kaynaklarda Tripolis’in ilk adının Apollonia olduğu daha sonra Geç Helenistik Dönem de Tripolis olarak adlandırıldığı ve ilk kuruluşunun Lidya Devleti zamanında olduğuna ilişkin belgelere rastlanılmaktadır. Tripolis Lidya Şehirleri arasında yer almasına karşın Frigya ve Karya bölgelerine ulaşımı sağlayan önemli sınır, ticaret ve tarım merkezlerinden biri görünümündedir. Menderes Nehri ile Çürüksu Çayı’nın bereketlendirdiği, Çürüksu Ovası’nın büyük bir bölümüne hakim kentlerden biri olup, kuruluş biçimiyle ve şehircilik anlayışı ile yörenin en zengin kentleri arasında yer almaktadır. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 17 almaktadır. Oturma kademeleri büyük mermer taşlardan yapılmıştır. Yaklaşık 8.000 kişi alabilecek kapasitededir. -Orkestra: Cavea’nın oturma kademeleri ve malzemeleri ile tamamen toprak altındadır. -Scene ( Sahne ve Sahne Binası ): Sahne binasının üst yapısı iç ve dış kısımlara doğru yıkılmış harap durumdadır. Sahne binasına ait sağ ve sol istinat duvarlarının az bir kısmı yüzeyde görülmektedir. Tripolis’in ilk kuruluşunun Lidyalılar zamanında olmasına karşın, yüzeydeki kalıntılar uslup olarak Roma ve Bizans Dönemi mimari özelliklerini ve yapı örneklerini göstermektedir. Tripolis Antik Kenti İ.Ö. II.yy sonları ile İ.S. I.yy. ortalarında ve IV. Yy. ortalarında birçok deprem ve savaşlara sahne olduğundan çok tahrip olmuştur. Kent en görkemli dönemini Roma devrinde yaşamıştır. Kentin Ana Cadde’sinde 1993 yılında Müze Müdürlüğü’nce kazı yapılmış olup, burada kazı çalışmalarına 2007 yılında tekrar başlanmıştır. TRİPOLİS’İN BAŞLICA YAPILARI: Tripolis Tiyatrosu : Antik kentin mevcut yerleşiminin merkezi bir bölgesine inşa edilmiştir. Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun inşa edilmiş, Roma mimari tarzında yapılmıştır. Tiyatro üç bölümden oluşmaktadır. Cavea : Yarım daire şeklinde olup, üç diazoma ile bölünmüştür. Oturma kademeleri tamamen orkestra bölümüne doğru tahrip olmuştur. Tonoz çıkışları caveanın üst kısımlarında ve yanlarda yer Tripolis Hamamı: Tripolis Tiyatrosu’nun 200 m. batısında bir düzlük üzerinde bulunmaktadır. Geç dönemde kenti çeviren sur duvarının dışında kalmıştır. Yapıya ait yüzeydeki kalıntılardan beş bölümü tespit etmek mümkündür. Her bölüm kendi arasında tonozlarla ve büyük nişlerle geçildiğine dair kemer izleri bulunmaktadır. Alt yapısı ve duvarlarının kesme traverten blok taşlardan, kemer ve tonozlarında ise aynı malzemeyle tamamlandığı anlaşılmaktadır. Hamam, tipik Roma Hamamı geleneğinin bir örneğidir. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 18 GEZi REHBERİ Şehir Binası : arası dağlık ve engebeli arazi Hamamın yaklaşık 200m. olduğundan bu güzergahta su güneyinde yer almaktadır. Üst yapısı yortusunu, tünel, künk ve kemer tamamen yıkılmıştır. 40X65 m. izlerinin kalıntıları bulunmaktadır. ölçülerinde büyük bir yapıdır. Temel duvarları çok geniştir. Yapının batı duvarına bitişik sur duvarı devam etmektedir. Yapı Roma Mimari karakteri göstermektedir. tamamen yıkılmış harap durumdadır. Kale ve Surlar : Tripolis Geç Roma ve Bizans Dönemi’nde sur ile çevrilmiştir. Eğimli Apsisli Yapı : Şehir Binası ile Tiyatro arasındadır. Dikdörtgen planlı yapının kuzey duvarının iç kısmı apsisli olduğundan bu ad verilmiştir. Yapının üst bölümü arazide kurulan kentin surları yer yer Nekropol : burçlarla, gözetleme kuleleri ve kalın Antik Tripolis Kenti’nin doğu ve duvarlarla desteklenmiştir. Tiyatroya güney yamaçları Nekropol Alanı bitişik devam eden sur, kentin olarak kullanılmıştır. Dik ve meyilli kuzeyindeki en yüksek tepede kule tepelerin sarp kayalık bölgelerinde, ile birleşir. Kule hem savunmaya hem kayaya oyulmuş kaya mezarları de gelecek düşman tehlikesini bulunmaktadır. Ayrıca alt kısmı gözetlemeye yöneliktir. podyumlu, üst kısmı lahit şeklinde mezarlar yer almaktadır. Su Yolları : Tripolis Antik Kenti her ne kadar Menderes Nehri kenarında kurulmuş olsa bile, kentin ihtiyacını karşılayacak olan gerekli suyu, kente 25 km. uzaklıkta bulunan şimdiki Güney İlçesi yakınındaki kaynaktan temin etmişlerdir. Kaynak ile Tripolis 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 19 Reklam Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 20 DENİZLİ’Lİ KADINIMIZ Geçmişten günümüze; Çalışkan ve Üretken Denizli Kadını Üretici kimliği ve hızla gelişen sanayisi ile Türkiye’nin en önemli kentlerinden biri olan Denizli, başta tekstil olmak üzere pek çok sektörde bir dünya markası olmuş durumda. Bugün, Denizli’de üretilen kaliteli mal ve ürünler, dünyanın pek çok ülkesine ihraç ediliyor. Çalışkan Denizli Kadınının Hünerli Elleri Denizlili girişimcilerin yüzlerce yıl öncesinden yazmaya başladığı bu başarı öyküsünde Denizlili kadınların varlığı ise tartışılmaz bir gerçek. Bunu kentin hangi bölgesine giderseniz gidin hemen görmeniz mümkün. Denizli Ekonomisi’nde Denizlili Kadınların Yeri Denizli’nin ekonomik açıdan gelişmesinde son derece önemli bir yere sahip olan kadınlar, diğer hemcinsleri gibi evlerinde oturmak yerine, fabrikalarda, konfeksiyonlarda ve çeşitli iş kollarında çalışmayı tercih ediyor. Bugün Denizli kadınının maharetli elleri, kent ekonomisinin dönen çarkına daha da hız katıyor. Bu da kentin sosyo-ekonomik hayatına ciddi bir katkı sağlıyor. Tekstile Değen Kadın Eli Özellikle tekstil ve konfeksiyon sektöründe lider konumda karşımıza çıkan Denizli’de, kadınların el emeği göz nuru son derece önemli bir yere sahip. Tekstile ilk başlanan yıllarda el yapımı dokuma tezgahlarında üretim yapan Denizlili tekstilcilerin zaman içerisinde makina üretimine geçmesi ile bu üretimin en önemli aktörlerinden biri de kadınlar oldu. Denizli Ekonomisi’nin Temel Taşları Hızla kurulan tekstil fabrikalarında daha çok makinacı, ayakçı ve ütücü bölümlerinde çalışan Denizlili kadınlar, bu sayede tekstil sektörünün en önemli ayaklarından birini teşkil ediyor. Adeta kendi kızına çeyiz hazırlığı yapan bir anne gibi havlu, bornoz ve ev tekstili ürünlerini üreten Denizlili kadınlar, böylece birbirinden kaliteli ürünlerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Fabrikalardaki Şen Kahkalar Bugün Denizli’de faaliyet gösteren hangi tekstil fabrikasına giderseniz gidin burada kadınların çalıştığını hemen anlarsınız. Özellikle saat başı verilen çay molalarında maharetli ellerini bir nebze olsun dinlendiren kadınlar, kendilerine özgü şiveleri ile yaptıkları sohbetlerle de bu fabrikalara ayrı bir renk katıyorlar. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 21 götürecekleri ekmeğin peşinde olan bu kadınlar çalışkanlığın ve üretkenliğin en güzel örneğidir. Denizlili kadınların bu emeği sayesinde bugün Denizli, tarım sektöründe önemli bir yere sahiptir. Ekmeğini Halı Tezgahlarından Çıkartan Kadınlar; Konu Denizlili kadınların çalışkanlığına gelince halı dokuyan kadınlara değinmemek haksızlık olur. Bugün Denizli’nin pek çok ilçesinde Denizlili kadınlar tarafından düğüm düğüm atılan ipler, basmaya kıyılamayacak güzellikte halı ve kilimleri ortaya çıkartıyor. Mola sonlarında ise ver elini üretim... Makinelerin başı yine hünerli ellerle doluyor. niteliğinde ürünlere imzasını atıyor. Dokuma tezgahlarının başında yılların Dokuma tezgahlarının başında kah ipek, kah has yünden oluşan iplikler tecrübeli elleri adeta gözleri kapalı işliyor iğnelerdeki yerini alıyor ve takdire şayan iplikten kumaşları. Kah anılara dalıyor bir üretim süreci başlıyor. İpekten Kadınlar; Denizli kadınının tekstildeki el gözleri, kah günlük yaşam telaşesine... dokunan halılar genellikle yurtdışından emeği sadece tekstil fabrikaları ile de Ancak yine de tezgahlara sarılı ipler satır müşteri bulurken, has yünle üretilen halı- sınırlı değil elbette. Tekstilin ilk çıktığı satır, ilmek ilmek işlenerek yazları serin lar meraklılarına pazarlanıyor. yıllardan itibaren dokuma tezgahlarının tutan Buldan Dokuması’nı üretmeye başında olan kadınlar, evlerinde öğren- devam ediyor. Dokuma Tezgahlarının Başındaki Denizli Ekonomisi’nin Gizli Kahramanları; diklerini bugün de ekonomiye Çalışkanlığın ve Üretkenliğin Hasada kazandırmaya devam ediyor. Dönüşmesi; Denizlili kadınların emeğinin kadınlarına da değinmemek olmaz. hasada dönüştüğü sektörlerden biri de Yılların tecrübesini ekonomiye çeviren bu tarım sektörü... kadınlar istihdamda Türkiye ortalamasının Denizli kadınının üretici kimliği ile pek çok ev atölyeye dönüşüyor. Özellikle tekstil ürünleri ile ünlu olan Buldan, Bugün Denizli’nin hangi köy ve ilçesine Söz konusu Denizli olunca, Denizlili iş üzerinde yer alıyor. Öyle ki; kadın Babadağ ve Kızılcabölük gibi yerlerde giderseniz gidin mutlaka tarlalarda çalışan istihdamında ülke ortalaması yüzde dokuma tezgahlarının başındaki kadınlar çalışkan Denizli kadınlarını görürsünüz. 23’ken, Denizli’de bu oran yüzde 30’ları çalışmalarına aynı hızla devam ediyor. Güneşin yakıcı sıcağı altında evlerine gösteriyor. Buldanlı Dokumacı Kadınlar Tarih boyunca pek çok büyük hükümdarın giysisine imzasını atan, bugün de Hollywood’a varıncaya dek sınırları aşan üretimleri ile büyük bir üne sahip olan Buldan, kadının ekonomideki yeri açısından son derece güzel bir örnek. Zaman içerisinde el dokuma tezgahları yerini büyük fabrikalara bıraksa da Buldan’da yıllara imzasını atmış tezgahları kaldırmaya gücü yetmiyor. Kuşaklar boyu tezgah başında yerini alan Denizli kadını, bu basit ve ahşaptan yapılmış aletlerin çıkardıkları seslerle her biri birer şahaser Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 22 DOĞAL KAYNAKLAR Jeotermal Yerkabuğunun içinde bulunan temiz ve sürdürülebilir bir enerji tipi; enerji Yerkabuğunun birkaç kilometre üreterek ya da sıcak su halinde ısıtma aynı kaya katmanına uzanan diğer bir altından magma tabakasına kadar farklı sistemlerinde ısı transferi yoluyla kuyudan sıcak su çekmek gerekir. Sıcak derinliklerden yeryüzüne çıkan bu enerji faydalanırız. kayalardan elde edilen jeotermal enerji sıcak su ve sıcak kaya olarak bulunur. Sıcak kaya katmanları ise dünyanın her türünün en güçlü enerji kaynağıdır. Yeryüzüne ısı pompaları sayesinde yerinde 5-7km derinlikte bulunur. Sıcak Günümüzde jeotermal enerji çıkartılan enerji santrallerde elektrik kayalardaki enerjiyi yeryüzüne çıkarmak kaynaklarından çeşitli şekillerde üretme; bina ve sera ısıtma aynı zamanda için bir kuyudan soğuk su pompalayıp faydalanılmasına rağmen Uluslararası serinletme işlerinde kullanılır. Jeotermal Enerji kaynaklarına Yenilenebilir Enerji Laboratuarı teknoloji geliştirme ve azami ülkemizde Ege, İç Anadolu ve fayda sağlamak için yapılan Batı Karadeniz bölgelerinde çalışmalar sürdürülmektedir. yaygın olmakla beraber diğer Konu ev ısıtma yöntemlerine bölgelerimizde de rastlanır. Çok geldiğinde jeotermal ısıtma çeşitli kullanım alanı olan sistemleri bunlardan sadece bir jeotermal enerji kaynaklarına tanesidir. Gün geçtikçe sondajla açılan kuyulardan ya yaygınlaşan jeotermal ısıtma da yerkabuğu içindeki doğal yöntemi büyük faydalar çatlaklardan ulaşılır. Yeryüzüne sağlayan etkin çözümler çıkarılan enerjiden buhar arasında yer alır. formunda türbinlerde elektrik 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 23 Reklam Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 24 GEZERKEN Işıklı Gölü Her gün doğuşuyla birlikte yeni umutlara yelken açtıran; Var oluşundan itibaren bulunduğu bağlı Işıklı Beldesi’ndeki Eumeneia suyu da gölü besleyen ana coğrafyayı besleyen, sadece doğduğu Antik Kenti’nin içinden çıkan büyük kaynaklardan sayılmaktadır. yerde değil, yürüyüp geçtiği tüm gözdür. (Homa) Tüm bu ana ve yan kollar ile bir toprakları bolluk ve bereketi ile Beldesi’nden çıkan kaynaklar ile noktada toplanan sular, yeni bir hayat zenginleştiren, onlarca uygarlığın dağdan gelip burada şelale yolu çizmeye başlamadan önce Işıklı kurulmasına ev sahipliği yapan Büyük oluşturarak akan sular ise ikinci Gölü’nde buluşurlar. Su, burada Menderes Nehri’nin kaynağıdır Işıklı... kaynağı oluşturur. Göl sahilince çıkan toplanıp yüzlerce kilometre akmadan Akdağ, barındırdığı yaban hayatı irili ufaklı kaynakların yanı sıra aynı önce sanki ne yapacağını düşünüp ve diğer doğal değerlerinin yanında, çizgide yer alan dağın eteğindeki karar vermektedir. Sanki durup yıl boyunca eriyen kar sularını Gökgöl Köyü’ndeki büyük kaynaklar dinlenmekte, enerji toplayıp, yeni vadilerden ve dar kanyonlardan ise gölün gerçek özleridir. Ayrıca hayat tohumlarını içine almaktadır. akıtarak Işıklı Gölü’ne ciddi katkı Denizli il sınırı dışından gelen ve gölü 2400 rakımlı Akdağ’dan alınan enerji, sağlamaktadır. Işıklı Gölü’nü besleyen kaynaklardan olan ovanın çevresinden toplanan bilgi ve besleyen ana kaynakların ilki; Afyonkarahisar İli Dinar İlçe tabii ki yeraltından alınan gizemle. Akdağ’ın eteklerindeki Çivril İlçesi’ne merkezindeki Suçıkan Kaynağı’nın 6 Eylül - Ekim 2014 Gümüşsu pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 25 denize ulaşmış olacaktır. Yolculuk artık sonlanmıştır... Mevsim sonbaharın sonu ise gölde yavrulayıp çoğalan göçmen kuşların havadaki muhteşem dansı, onların Işıklı Gölü sadece bir “göl” olarak peşinden koşturan avcılar ve tanımlanamaz. Işıklı Gölü ve çevresi istenmese de önüne geçilemeyen avcı bulunduğu coğrafyaya inanılmaz tüfeklerinin bitmeyen sesleri zamanın değerler katmış ve katmaya devam başka bir boyutunda yolculuğa çıkarır etmektedir. Öyle ki, yöre ve çevresi insanı. farklı olay ve oluşumlarıyla isteyenleri Haziran aylarında göl suyu içinde Denize Ulaşan Yolculuk tarihin en eski dönemlerine doğru bir çiçek açmaya başlayan beyaz Bu yürüyüş ki dağlar, tepeler aşa- yolculuğa da çıkarabilir. nilüferler, nilüferlerin yaprakları ve cak, ovalara düşüp nefes alacak ve Her Mevsim Ayrı Renk bulabildikleri bitki saplarıyla yuva en nihayet sonsuzluğa, yani denize Işıklı Gölü; Çivril Ovası’nın te- yapıp yavrulayan sumrular, sakar pesinde, Akdağ’ın eteklerinde sürekli mekeler, martılar, peli- kanlar, Yorucudur yol, kırıcıdır kimi za- tezgâh açan devasa bir manav gibi flamingolar, adı unutulan onlarca kuş man... Bu zorlu yolculukta kimi zaman her mevsim başka bir renk, başka bir türü ve onların düş- manı, yaşamı acılara tanık olunacak, kimi zaman güzellikle varlığını sürdürmektedir. onlara bağlı diğer yırtıcı kuşlar... Bu ulaşarak noktalanacaktır. kuşların hepsi bu gölün ve göl eko- ise güzelliklerle co- şulacaktır. sisteminin elemanlarıdır. Bazen dar kanyonlarda sıkışı- lacak, rahatlayıp Işıklı Gölü Misafirlerini Bekliyor nefeslenilecektir. Barajlarla mavi Doğaseverler için yaz sonunda ve gerdanlık takılacaktır boyuna birkaç özellikle akşam saatlerinde göl kez ve sonra süzülerek sonsuzluğa kenarında olup güzelliğini seyretmek akılacaktır. Bu akış, tarihin bir ayrıcalıktır. Doğa gezginleri, kuş tanıklarının önünden saygı ile meraklıları, sonra düzde doğa ve kuş geçilerek gerçekleşecektir..Işıklı Bahar aylarında yöreyi çiçek fotoğrafçılarının uğrak yeri olan Işıklı Gölü’nden yola çıkan Büyük deryasına döndüren ve aynı za- Gölü, her mevsim ve her kesimden Menderes Nehri’ne iki ana kol daha manda yöre ekonomisinin can damarı konuğu ağırlamak için Akdağ’ın katılacaktır. Bu kollar, Güney İlçesi olan elma, erik, şeftali, kiraz, badem eteklerine yapışmış ufukları her gün sınırlarındaki Adıgüzel- ler Barajı ile ile hünnap ağaçları, bir ressam edasıyla yeniden çizmektedir. Uşak ilinden gelen Banaz Çayı’dır. havaların biraz daha ısınmasıy- Sonra Cindere Barajı’nda bir lalovaları rengarenk yapan ak ve mor Eğer yolunuz Çivril-Işıklı Gölü’ne gerdanlık daha takılıp Sarayköy çiçekli haşhaş tarlaları, sarıya düşerse mutlaka nilüfer, turna balığı Ovası’nda Honaz Dağı kaynaklı bürünen ayçiçeği tarlaları, sonbahara ve hünnapı sorun. Çivril’in elması ise Çürüksu Çayı da katılacaktır yürüyüşe. doğru hasat edilen elma bahçeleri ile her daim vazgeçilmeziniz olsun. Bu meşakatli yolculuk bu kadarla da doğanın yeşil- den sarıya dönüşünün sınırlı kalmayacak, civar şehirlere de izlenmeye uzanacaktır. Aydın ili sınırlarında güzellikleri ola- rak hafızalara kazınır. nehre katıla- cak en büyük kol Çine Bu sefer de burada gördüklerinizi Çayı ola- caktır. Bunların dışında yeniden hatırlamak için gelmek yolculuk boyunca irili ufaklı birçok istersiniz bu doğa harikası yere. dere ve çay Büyük Menderes’e katılıp doyum olmayan Göçmen Kuşların Dansı Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 26 ESKİMEYEN DEĞERLER Her yerde ayrı bir anlam; Teknolojinin ilerlemesi ile yerini ateşli silahlara kaptıran yatağanlar, günümüzde daha çok meraklılarının duvarlarını süslüyor. Bu silahlar, bazen bir koleksiyonun parçası, bazen de gücün timsali olarak renklendirdikleri duvarlara ayrı bir anlam katıyor. Tarih boyunca kuşakların içinde desen desen, boy boy yerini alan Yatağan Bıçağı kılıçlar, sadece bir savaş aleti değil, aynı zamanda yiğitliğin, mertliğin ve cesaretin simgesi olmuştur. Öyle ki, bir kılıcı kullananın mührü, aynı zamanda kimliğini belirten motifleri de üzerinde barındırımıştır.Osmanlı Dönemi'nde Güce Güç Katan Pala ve Kılıçlar. Osmanlı Devleti Dönemi'nde büyük ilgi gören kılıçlar, 1800'li yıllara kadar savaş ve barışın en önemli simgesi olmuştur. At üzerinde çağlar açıp Yatağan palası, görünümünden ruhuna kadar ayrı bir anlama sahiptir. Kızgın alevle buluşan demir, her zerresinde güzelliği de içine alır. 6 Eylül - Ekim 2014 çağlar kapayan Türklerin bellerinden ayırmadıkları bu silahların en önemli özel- liklerinden biri de Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde yapılıyor olmasıdır. pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 27 taşıdığı için de Dönemin en şaşalı kılıçlarının yapılan birbirinden güzel pala ve manevi bir güce üretildiği Yatağan, 21. yüzyılda bile kılıçlar, Osmanlı askerlerinin sahiptir. Bu nedenle bu kılıçları üretmeye devam ediyor. kendisini tutan ele Teknoloji her ne kadar mesafe güç, asıldığı duvara tanımadan evlerin içine kadar girmeyi Buradaki kılıç ustaları tarafından ellerinde gücün simgesi olmuştur. Anadolu'daki bu kentler arasında Yatağan'ın yeri ise her zaman çok farklı olmuştur. Öyle ki, bugün bereket getirir. Türklerin Ayrılmaz Parçası; başarsa da ya- tağanların üretildiği atölyelere girmeye gücü yetmiyor. Yüzyıllar öncesinin asil kılıçları aynı koşullarda ve aynı atölyelerde olduğu gibi o dönemde Gücü, emeği, helali ve meraklıları ile buluşmak için de 'kılıç' ve 'pala' mahareti birlikte simgeleyen ustalarının elinde şekillenmeye denildiği zaman akla ilk gelen Yatağan kılıcı ve palası, tarih beldedir Yatağan. boyunca Türklerin ayrılmaz bir devam ediyor. parçası olmuştur. İşte bu nedenle Yatağan’ın ve burada Denizli'den Üç üretilen kılıçların Türk Kıtaya... Tarihi'nde ayrı bir önemi vardır. Türklerin tarih boyunca zaferlere imza attığı savaşlarda, Denizli’nin bu Teknoloji Yatağan ile Savaşamıyor.. şirin beldesinde üretilen ve üretildiği yerin adını alan Bugün Yatağan'a gittiğiniz yatağanlar kullanılmıştır. zaman ilçe ile aynı adı taşıyan Gücün olan kılıçların üretildiği atölyelerle yatağanlar, pek çok kılıçtan karşılaş- manız mümkündür. üstün özelliklere sahiptir. Evlerinin bir göz odasını bu timsali Çünkü bu silahlar, diğer- atölyelere ayıran Yatağanlılar, 7'den lerinden farklı olarak binbir 70'e bu küçük alanlarda bir araya emek ve uğraşla yapılmaktadır. Güç, Emek ve Helalliğin Simgesi Emeğin Adı... 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Osmanlı Dönemi’nde yaygın olarak kullanılan yatağanlar, üretildiği ilçede hala pek çok ailenin tek geçim kaynağı durumundadır. Yatağanı benzerlerinden ayıran en önemli özelliklerinden biri de taşıdığı manevi değerdir. Bu kılıçlar, kabzasında koç boynuzu kullanıldığı için bir koçun gücüne; ustasının el emeği, göz nuru ve alın terini taşıdığı için helalliğe; tabanında bir ayeti gelerek ateş- le demirin dansından şahaserler yaratmayı sürdürüyor. Meraklıları için her biri birer sanat eseri değerindeki bu kılıçlar son dönem- lerde duvarları süslüyor. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 28 TEDARİKÇİLERİMİZDEN Öncü Salça Hazırlayan Hamdi BOZAN Hedefimiz her zaman yörelerin kendilerine has yemeklerine lezzet veren ürünleri gelenekselliğini, özelliğini bozmadan, kaliteli bir şekilde üreterek bu ürünleri dünyanın her yerinde ulaşılabilir kılmak ve günümüzde apartman hayatının ve gurbette yaşamanın verdiği dezavantajlar sonucu evlerde yapılma imkanı kalmayan ve yıllarca özlem duyulan geleneksel ürünlere değerli tüketicilerimizin her zaman her yerde erişebilmesini sağlamaktır. Salçada ilk adımlar; 1970 yılında Gaziantep'in yerli halkından rahmetli İbrahim Halil Kozlu ve 5 oğlunun (Fahrettin, Hasan, Mustafa, M. Hanifi ve Bilal Kozlu) birlikteliğiyle salça alım satımıyla salça ticaretine başlanılmış ve böylece Öncü salçanın ilk temelleri atılmış olur. Gaziantep köylerinden bilinen, güvenilen, işini temiz ve özenli yapan köylülerden alınan yöresel Antep salçasını hem Gaziantep hem de çevre illerde şehir halkına toptan ve perakende olarak satışıyla başlanıldı salça ticaretine. Enver ŞAHAN Türkiye Satış Müdürü 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 29 2013 yılı itibariyle gelinen nokta; Öncü yöresel Gaziantep ev tipi biber salçasıyla başlanılan ürün grubuna pet, teneke ve cam ambalajlarda acı-tatlı biber salçası ve domates salçası, nar aromalı sos, çiğ köfte seti, pul biber üretimiyle Öncü ürün grubu genişletilmiş ve yapılan ar-ge çalışmalarıyla daha da zenginleştirilmeye devam edilmektedir. Aynı yıl içinde, ilk ihracat; Sadece Gaziantep ve çevresinde başlayan satışlar ve 1998 yılında kurulan ilk fabrikayla birlikte aynı yıl ilk ihracatını da gerçekleştiren Acemoğlu Gıda kısa süre içerisinde tüm Türkiye'nin yanı sıra Avrupa, Asya, Amerika kıtalarında ve toplamda 20'yi aşkın ülkede Öncü ürünlerini sunarak Öncü Salça'nın alanında lider bir kuruluş olduğunu kanıtlamaktadır. 2009 yılında AB Kalite Ödülü, 2010 yılında Tüketici Kalite Ödülü, 2011 yılında Güvenilir Marka Ödülü ve 2012 yılında Avrasya Kalite Ödülü ile kalitesini taçlandıran tüketicilerine Öncü Salça teşekkürü bir borç bilir. İlk fabrika'nın Gaziantep'te kuruluşu Acemoğlu ailesine olan güven ve ürünlerin kalitesinden dolayı, satış hacmi kısa sürede oldukça büyür ve köylülerden alınan salçalarla gelen taleplerin bundan sonra karşılanamayacağı anlaşılınca, Acemoğlu ailesi Öncü markasının temellerini atan ve kısa zamanda salçada tüm Dünya gıda firmalarına öncülük edecek olan geleneksel Gaziantep ev salçasını, fabrika ortamında, hijyenik şartlarda, yöresel şekilde üretme kararı alır. 1998 yılında Türkiye'de ilk yöresel Gaziantep ev tipi salçasını üreten fabrikanın temelleri atılır. Böylece ülkemizde ilk defa, yöresel biber salçası özelliği bozulmadan, aynı lezzette ve daha hijyenik şartlarda fabrika ortamında yapılmaya başlanmış olur. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:51 PM Page 30 İLÇELERİMİZDEN Bereketli toprakları ve çalışkan halkı ile Denizli'nin gözbebeği; Çal İlçesi Bir yamacı Çökelez Dağı’na önüne seriyor. M.Ö. 2000’li diğer yamacı Beşparmak yıllarda Hititler’le başlayan Dağları’na uzanan Çal Çal’ın yerleşim serüveni, 1095 İlçesi'ndeyiz. 'Çamlar diyarı' yılında Türklerin bölgeye ola- rak anılan ilçenin Denizli’ye hakim olmasıy- la yeni bir uzak- lığı 64 km. Dağlara sırtını boyut kazanıyor. 850 metre yasla- yan ilçe, il merkezinden yüseklikte bulunan ilçe, bu ortalama 4 derece düşük bir özelliği ile bugünkü adı- nı sıcaklığa sahip. Bu özelliği ile alarak Çağatay Türkçesi’nde yaz aylarının vazgeçilmez adresi durumunda. 10 Eylül - Ekim 2014 İlçenin tarihi izleri, binlerce yıl öncesine dayanan bir yerleşimi gözler 'yüksek yer' anlamına gelen ‘Çal’ ismiyle anılmaya başlıyor. pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:59 PM Page 31 savaşan Ellez Gazi’yi başlıyor. İmece usulüyle parçalara gören babası “Yeter artık ayrılan asmalar, kış aylarında kullanıl- çök Ellez, çök Ellez” diye mak üzere bahçenin bir köşesinde bağırıyor. Yaşanan bu istifleniyor. Güneşin batma- sıyla olayın ardından Çal’ın birlikte yorulan bedenler bir sofra sırtını dayadığı dağa etrafında buluşuyor. 'Çökelez' ismi veriliyor. Zamanın bir başka ilerlediği Çal'a İlçeye ve yamacındaki tabiat da cömert davranmış. İlçenin dağa adını veren savaş dört bir yanı bereketli topraklar, su yılları bugün yerini kaynakları ve doğal güzelliklerle dolu. huzura bırakmış durumda. Enge- beli arazisine karşın Çal'da sakin bir yaşam tarzı var. Sabahın ilk saatleri ile başlayan gün, her saat farklı renklere Çal Kanyonu Ancak Türklerin hakimiyeti huzuru getirmeye yetmiyor ve bölge uzun bürünüyor adeta. İlçede yaşayanlar, günün her saatinde farklı bir koşturma- ca içerisinde. yıllar kanlı savaşlara sahne oluyor. Sabahın ilk saatlerinde 1195 yılında Haçlı ordusunun tarlalarda çalışan ilçe halkı daha saldırılarına karşı koyan Hüsa- mettin sonra hay- vanlarını otlatmak üzere Bey ve Ellez Gazi, sonun- da Çal’ı yüksek yerlere çıkıyor. Otlatma fethediyor. Ancak savaş sırasında işlemi tamamlandıktan sonra da Ellez Gazi’nin başı gövdesinden kapı önlerinde biriken kurumuş kopuyor. Buna rağ- men bir süre daha asma yığınlarında bir hareket Asmaaltı Şelalesi Çal İlçesi'ne bağlı Sakızcılar Köyü’nde yer alan Asmaaltı Şelalesi, sahip olduğu özelliklerle eşsiz bir doğal güzelliktir. Bölge halkı tara- fından 'Ağlayan Kaya' olarak da bilinen şelale, 30 metre yükseklikten dökülmektedir. Kayaların üzerinden süzülen sular, şelalenin geçtiği bölgelerde yosunlarla çevrelen- miştir. Yeşille suyun birleştiği şelalenin dibinde alabalık yetiştirilmektedir. “Hocanın Yeri” olarak bilinen yer, ilçe halkı tarafından çok sevilen bir piknik yeridir. Eylül - Ekim 2014 11 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:59 PM Page 32 TEDARİKÇİLERİMİZDEN Acıpayam’dan Dünya’ya açılan başarı hikayesi AYNES 1997 yılında Denizli ‘ye bağlı Acıpayam İlçesi Aligöz Mevkii`nde süt ve süt ürünleri sektöründe üretime başlayan Aynes, önceliğini kalitesine vererek kapasitesini sürekli olarak artırmıştır. Kuruluş misyonu itibarıyla, insan sağlığını tehdit eden katkılardan uzak, doğal ve sağlıklı ürünler üretme amacını benimseyen Aynes, ürünleriyle sağlıklı nesillerin yetişmesini ilke edinmiştir. 6 Eylül - Ekim 2014 Hazırlayan Şevket KIRDÖK Kurulduğu günden bugüne; Aynes, İstanbul Sanayi odasının yaptığı en büyük 500 sanayi kuruluşu sıralamasında sürekli yükselen bir trend izleyerek ,ilk defa 2009 yılında 414.sıradan girdiği listede , sadece 6 yıl gibi kısa bir süre içinde 2014 yılında 158.liğe yükselmiştir. 2012$yılında,AB ülkelerine süt ürünleri ihracatı gerçekleştirebilmek için yapılan projede, FVO heyeti tarafından denetlenerek, onaylanmış ve Türkiye den AB ülkelerine süt ürünleri ihracatı izni olan sayılı firmalarından birisi olarak tescillenmiştir. Süt sektöründe hem iç pazarı,hem de ihracatı düşünerek yapılmakta olan yeni yatırımlarıyla Aynes, Türkiye ve yurt dışındaki pazarlarda olan gelişimini sürdürmeye devam edecektir. Gıda sanayinde %15 üretim değerine sahip süt ve süt ürünleri sanayi; gerek sütün çok sayıda besin değerini öğelerinde bulundurması ve insan yaşamının her evresinde tüketilmesi gereken temel bir besin maddesi olması, gerekse ülke ekonomisine sağladığı katma değer açısından son derece önemli bir alt sektördür.$Şirketimiz Türkiye‘nin büyüme vizyonunda süt ürünleri pazarının büyümesine katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Bu hedef doğrultusunda tüketim alışkanlığının geliştirilmesi için endüstriyel / kaliteli / hijyenik yeni ürünlerin geliştirilmesi büyüme stratejileri arasında yer almaktadır.$ Aynes Süt'ten Dünyada Bir İlk; Aynes Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Serin, 'Lactenso' adını verdikleri ileri teknolojiyle sütün en doğal haliyle tüketiciye sunacaklarını söyledi. Serin, " Bu teknoloji sayesinde ısıl işlemler sonucu mikroorganizmalar yok olup sütün ömrü uzarken, sütün organik yapısıda korunmaktadır. pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:59 PM Page 33 Sütün kimyasal yapısında bulunan protein, karbonhidrat ve yağların doğal halliği ön plana çıkarılarak sütün besleyici değeri muhafaza edilmektedir." dedi. Daha önce sütün özellikle proses aşamasında yıprandığını, zararlı bakterileri öldürelim derken çok az da olsa bazı faydalı bakterilerin de öldüğünü ifade eden Serin, fabrikalarına kurdukları yeni teknoloji ile bu durumu minimize ettiklerini vurguladı. Süt pazarında yüzde 7 civarında payı bulunan 40 bin metrekare alanda faaliyet gösteren ve günde 800 ton süt işlenen Aynes'in yönetim kurulu başkanı Serin, sütün en kısa sürede soğutma tanklarına getirebilmek için bir dizi tedbir ve harcama yaptıklarını anlattı. Serin, " Önceden sütler araçlarla alınıyordu. Biz merkezi toplama dediğimiz soğuk zincirler kurduk. Her köye soğutma tankı götürdük. Herkes köyde sütünü bu tanka dökmesini sağladık. Su katanları yasakladık. Hayvanlarına antibiyotik vuran kişilerin sütünü parasını ödeyerek almadık. Sütün sağım ve alım saatlerini belirledik, Sütün yarım saatte soğutma tankına gelmesini sağladık." diye konuştu. 23 bin aileden topladıkları sütün kısa sürede soğutma tankına gelmediği takdirde milyonlarca bakteri oluştuğuna dikkat çeken Serin, " Bu zararlı bakteriler sütü yiyerek çoğalıyor. Kısa sürede sütü yiyen bakteriler posasını bırakıyor, biz onu süt sanıyoruz. AB standartlarında bir litre sütte 100 bin bakteri olması gerekir. Türkiye'de litrede 80-100 milyon bakteri varken biz 1 milyon hedef koyduk. Daha aza indirebilmek içinde köylülere teşvikler verip en kısa sürede sütü getirmelerini sağladık. Bunu başardıktan sonra ürünlerimize 'sadece sütten' sloganı koyduk." şeklinde konuştu. Aynı zamanda yem fabrikası bulunan şirket, süt topladığı üreticilere de yem tedarik ediyor. Bu yemleri de pişirerek veriyor. Ekspander makinesinde, hidrotermal ve mekanik basınç altında pişirilerek üretilen hayvan yeminin de Türkiye'de ilk kez Aynes'in fabrikasında ürettiklerine dikkat çekti. Nevzat Serin, " Uluslar arası bir fuarda bununla ilgili bir teknoloji gördüm. Arkadaşlarımla paylaştım 'Bu teknolojiyi buraya getirmem lazım' dedim. Meslektaşlarımız ve teknik elamanlarımız bunun Türkiye için çok lüks olduğunu söylediler. 'Türkiye daha yemin önemini bilmiyor ki yem pişirmesinden bahsediyoruz. Hollanda'nın 14 milyon nüfusu var. 13 milyon ton yıllık yem üretimi var. Türkiye'nin 70 milyon nüfusu var 9 milyon ton yem üretimi var' dediler. Buna rağmen 'Hollandalı insanlar bizim insanlarımızdan daha mı kaliteli. Lükste olsa bizim beslediğimiz hayvanlar lüks yaşasın' dedim. Teknolojiyi getirdik kapasitemizi hemen doldurduk yetiştiremedik. İyi verim aldık. Bu yemi yiyen hayvanlardan yüzde 10 deha fazla verim aldık. Çünkü pişirildiği zaman sindirilebilmesini arttırılıyor. Dışarı attığı miktar azalıyor." bilgisini verdi. Süt üretimi ve tüketimi ile ilgili projeler yapılması gerektiğini kaydeden Serin, sütün bir ilaç gibi tanıtılarak tüketilmesi üzerinde kampanyalar yapıldığını bununda ise doğru olmadığını ileri sürdü. Serin, " Biz sütü çay, kahve ve serinletici meşrubat gibi tanıtmak istiyoruz. Böylece sütün daha çok tüketilmesi insanları ilaç algısından kurtarıp onu neşeli bir içecek haline getirmeye çalışıyoruz. Bunun için 2009 yılında Türkiye'de olmayan 3 ürünü piyasaya sunacağız." dedi. Aynes 2008'de bir önceki yıla göre yüzde 21,6 büyümüş. Personel sayısını 550'den 700'e çıkaracaklarını belirten Aynes patronu Nevzat Serin'in küresel kriz ile ilgili tespitleri ise oldukça ilginç. Serin şunları kaydetti: " Kriz dünyada var. Bunun sebebi biz değiliz. Kriz bizi etkilemedi. Ben diğer gıda sektörlerinde etkilediğini düşünmüyorum. İnsanlar beslenmeye devam ediyor. Pahalı satılan ürünler yerine ucuz ürünler alınır. İnsanlar yaşamaya devam ediyor hayat devam ediyor. Kriz kriz deyip krize girmemeliyiz. Biz nice krizler gördük. Maliye Bakanı'nın dediği gibi krize şerbetliyiz. Dünyada kriz olmasa da biz kriz yaratırız. 2007'de cumhurbaşkanlığı seçimini kriz yaptık, 2008'de kapatma davası diye kriz yaptık, bir şekilde krizi buluyoruz. Bunları olağan karşılayıp aşmayı doğru buluyorum." Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:59 PM Page 34 DİNİ GÜNLER “Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik.” (Sâffât 37/107) İslam'da Kurban'ın tarihçesi, Hz. İbrahim Peygamber ile başlar. İbrahim Peygamber, oğlu İsmail'i Allah'u Teala'ya kurban etmeye nezreder. Zaman gelince, kendisine bu ahdi hatırlatılır. O da gerekli hazırlığı yaparak, oğlunu kurban etmek üzere müsait bir yere götürür. Çocuğu yatırır ve bıçağı boğazına vurur. Fakat bıçak çocuğu kesmez. Bu sırada, Allah tarafından kendisine bir koç gönderilir. Bu koçu keserse, oğlunun yerine kabul edileceği bildirilir. Bu olay üzerine Hz. İbrahim kendisine gönderilen koçu keser ve ileride peygamber olacak olan oğlu İsmail kesilmekten kurtulur. Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etmek istemesinin bir benzerinin de Peygamberimizin dedesi Abdulmuttalib tarafından yaşandığı haber verilmektedir. Zemzem kuyusunun kazılması sırasında Kureyşle karşılaştığı zorluklardan dolayı Abddulmuttalib eğer on tane oğlu olursa onlardan bir tanesini Kâbe'nin yanında Allah için kurban etmeyi adamıştı. Çekilen kur'ada Peygamberimizin babası Abdullah'a çıkmıştı. Abdulmuttalib adağını yerine getirmeye karar verdi. Kureyşliler böyle bir adetin yerleşmesinden korkarak, kendisine engel olmuşlardı. Daha sonra Abdullah'ın yerine 100 tane deve kurban edilmiştir. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:59 PM Page 35 Bu olayla Peygamberimizin, Dinimizde kurban, kurban bayramı için yapmamızdır. Nitekim, Hz. insanlığa kurtarıcı olarak gelişinin günlerinde kesilir. Sığır, manda, deve, Peygamber bir hadislerinde: bir işareti olarak, insan hayatının koyun ve keçi kurban edilir. ''Amellerin kıymeti ancak niyetlere maddi ölçüsü tam 10 misli yükselmiş Kurbanlıklar, sağlıklı ve sağlam göredir.Herkesin niyeti ne ise, eline bulunuyordu. İslâm'da kurban kesme hayvanlardan olmalıdır. Bunun geçecek olan da odur.'' geleneği Hz. İbrahim'e kadar uzanır. dışında adak kurbanı, akika kurbanı, buyurmuşlardır. (S. Buharî Trc. Tecrîd, Hz. İbrahim'in yapmış olduğu hac bazı suç ve günahlar için, keffaret 1 s.l) Kurban'ın kesilmesi, Hz. ibadetisırasında, Mina'da kurban kurbanı türleri de bulunmaktadır. İsmail'in hayata dönmesine sebep kestiği anlaşılmaktadır. Kur'an-ı Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hakk: olmuştur. Kan akıtmak vacip, et Kerim'de A1lah: ''Sonra da sana: ''Onların ne etleri ne de kanları Allah'a dağıtmak sünnet olduğuna göre, 'Doğru yola ulaşır; fakat O'na sadece sizin kurban kesilmekle vacip yerine takvanız ulaşır. Sizi hidayete getirilmiştir. Evlâd, annenin ve müşriklerden değildi.' diye erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük babanın bir parçasıdır. Parada insan vahyettik.'' buyurulmaktadır. (16/123 tanıyasınız diye O, bu hayvanları hayatının aynen bir parçası Nahl) böylece sizin istifadenize verdi. (Ey sayılmaktadır. Kendinden bir parça Muhammed!) Güzel davranışları olan evladını kurban etmek ne kadar İbrahim'den kaldığı bilinmektedir. Hz. müjdele!'' diye buyurdu. (22/37 Hac). zor ise; alın teri ile kazanılan parayı Peygamber, kurban bayram namazını Bu ayet, genel olarak bütün vererek kurban alıp kesmek de o kıldıktan sonra hazırladığı iki ibadetlerde iyi niyet ve ihlasın kadar zordur. İşte bunların ikisi de boynuzlu koçun birisini kendisi ve gerekliliğini ortaya koymaktadır. insan hayatından birer parçadırlar. yönelerek İbrahim'in dinine uy! O Kurban bayramının da Hz. ailesi için, diğerini de ümmeti için Anlaşılıyor ki, ibadetlerimizde Hz. İbrahim, Allah'a aşkından dolayı kurban etti. Sonra da: Allah'ım! Bu bizi A1lah rızasına ulaştıracak olan oğlunu kurban etmek istemiştir. Biz sendendir ve sanadır. buyurdu. (S. temel unsur, kalplerimizin takvası, Müslümanlar da Allah sevgisinden Buhârî, Trc. Tecrîd, 3/172). yani bu ibadetleri gösterişten uzak dolayı malımızı ve canımızı Allah olarak; sırf Allah'ın rızasını kazanmak yolunda sarf etmeye çalışırız. Hz. İbrahim'in geçirdiği büyük imtihandan sonra Allah'ın lütfettiği koç kurbanını da hatırlatan bu ibadet, böylece İslam'da da devam etmiştir. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:59 PM Page 36 UZAK DİYARLAR Sevgili okurlarımız; Bu sayımızdan itibaren Türkiye’mizin doğal güzelliklerini ve çeşitli kamp maceralarımızı da yayınlamaya başlıyoruz. Umarız bu macera ve gezilerimizi de ilgiyle takip edersiniz. İşte u sayının ilk kamp macerası; Uludağ Zirve Tırmanışı Evliya Çelebinin seyahatnamesinden günümüze kalan bu cümle aslında hala geçerliliğini sürdürüyor. Sırtımızı yasladığımız Uludağ, eteklerinde ki suları bizlere cömertçe armağan ediyor.Peki bu kadar su Bursa ovasına nereden ve nasıl geliyor? Türkiyenin köklü su firmalarının hemen hemen hepsinin üzerinde ki etikette Uludağın zirvesinden ibaresi yer alır. Yani Bursa ovasına hayat veren su, Uludağın zirvesinden mi geliyor? Bu sorunun cevabını bulmak için rotamızı Uludağın zirvesine çevirdik... Bir çoğumuz Uludağı Oteller bölgesi ve Teleferik güzergahından ibaret olduğunu düşünür. Yeşilini gören, oksijenini ciğerlerine çeken herkes buralara hayran kalır. Ama aslında Uludağın gerçek güzelliği saklı kalmıştır. Ve hala bakir sayılır. Çünkü her şeyde olduğu gibi çok güzellere erişmek her zaman zordur.Gelin şimdi 18-19 haziranda gerçekleştirdiğimiz gezimizin zorluklarına ve güzelliklerine göz atalım.Bursa merkezde yaz iyice etkisini göstermeye başlamış sıcaklıklar 35 dereceye dayanmıştı. Deniz sezonu açılmıştı açılmasına ama bazıları sıcakta denizde serinlemek yerine dağ havasını tercih ediyordu. Biz bu dağ havası serinliğinin bir adım ötesine, hatta birkaç adım ötesine geçip yazın ortasında üşümenin nasıl bir şey olacağını merak etmeye başladık. Rotamızı belirledik. Alaçam köyü üzerinden Uludağ göller bölgesine, oradan da Uludağın zirvesine. Uludağın zirvesine çıkmanın, hele ki göller bölgesinde kamp yapmanın zorluğunu gidenlerden işitmiştik. Biraz araştırma yapmakta fayda vardı. Profesyonel bir dağcıyla irtibata geçtik. 36 Eylül - Ekim 2014 Bize Türkiyede ki bir çok dağa çıktığını, Ağrı, Erciyes, Demirkazık da bunlara dahil olduğunu söyledi. Ve ekledi: Çıktığım dağların arasında en alçak dağ Uludağdı diye. Başta bu cümleyi pek önemsemedik. Evet yükseklik olarak Marmaranın en yükseği olabilirdi, ama diğer dağlardan alçaktı. Ama bahsettiği alçaklık bu değildi. Bize gündüz yakan havanın gece nasıl ayaza dönüştüğünü, oksijensiz hava akımının insanı nasıl nefessiz bıraktığını, masmavi olan havanın birkaç dakika içinde sis ile kaplanıp, ardından yağmur, fırtına, hatta kara nasıl dönüştüğünü anlatınca yapmak istediğimiz şeyin çok da kolay olmayacağını anladık.Uludağ Göller ve Zirveye 2 ayrı güzergahtan gidiliyor. Birinci güzergah Oteller bölgesinden Wolfram madenlerine araçla, oradan da Apollo kelebeklerinin eşlik ettiği patikalarla Zorlu ve yorucu bir parkurla önce zirveye sonra da göller bölgesine. pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:59 PM Page 37 İkinci güzergah ise Alaçam yada Hamidiye köyünden traktör yada arazi araçlarıyla önce göller bölgesi sonra da zirveye. Biz ikinci güzergahı seçtik. Tamam doğayı seviyor, tabiatla iç içe kısa yürüyüşler yapıyorduk ama saatlerce patikadan yürümek bize baya zor geldi. 18 Haziran cumartesi günü Alaçamdan hareket edecek, geceyi göller bölgesinde kamp yaparak geçirip, sabahın erken saatlerinde zirve yürüyüşü yapıp, öğleden sonra Bursaya geri dönecektik. O boğucu yaz sıcağını Bursa’da bırakmış daha Alaçamdayken bile serin hava ile karşılaşmıştık. Kafamızı yukarı kaldırdığımızda Uludağ tüm haşmetiyle karşımızda duvar gibi duruyordu. Yaklaşık 17 km.lik bir yolu 3 saatte aşacaktık.tutkunu olmamızdı. İçimizde arsız bir heyecan ile sislerle kaplı yolculuğumuza başladık. Rakım biraz yükselince bir bulutun içine girdik. Havada uçuşan su taneleri yüzümüze vurduğunda hem serinliyor hem de içimiz ürperiyordu. Bir arkadaşımız bunların negatif iyonlar olduğunu ve insanı rahatlattığını söyledi. Gerçekten de öyleydi. Sis bulutu dağıldığında içinde olduğumuz kızıl çam ormanlarının yavaş yavaş azaldığını gördük. Bitki örtüsü bodur çalılara ve çayırlara bıraktı kendini. Manzara harikaydı. Yer yer bulutların çöktüğü, yer yer ise güneşin ısıttığı bir iklimde kendimizi dağlara vurmuştuk. Bir sürü dere içinden geçerek ilerliyor, bozuk ve taşlı yolun üstüne arabayla salına salına ilerliyorduk. Ta ki kışın düşen çığın yolu kapattığı bölüme kadar. Göllere daha çok mesafe vardı. Geri dönmek yenilgi, bu bölgede kalmak ise zirveye uzun bir yürüyüş demekti. Zirveye çıkamama korkusu yerini büyük bir mutluluğa bırakmıştı. Yolda karşımıza çıkan iki kişiye kadar. İki gündür o bölgede kamp kuran bu iki doğaseverin bizlere ilk sorduğu hangi dernekten olduğumuz oldu. Yolda korka korka ilerledikten sonra tekrar karşımıza bir kar kütlesi çıktı. Birincisini aşmıştık. İkincisini de aşabilirmiydik? Hemen arabayı geçirebileceğimiz alternatif bir güzergah aradık. Ama mümkün değildi. Yolun bir tarafı yamaç, bir tarafı uçurumdu. En iyisi yolu kardan temizlemekti. Elimizde bir adet balta ve bir adet çapa vardı. Çapa ile işe koyulmuştuk ki sapı elimizde kaldı. Sonrasında buza dönüşen kütleyi balta ile keserek yolu açtık. Yine biz galip gelmiştik. Sevinçle yola koyulduk. Birkaç km. gitmeden bu sefer bir buz dağıyla karşılaştık. Artık pes etme zamanıydı.Ne etrafından dolaşabilir, ne de yolu açabilirdik. Mecburen bu civarda konaklayıp sabah zirveye yürüyecektik. Ama uyumak ne mümkün. Saat gece 2 gibi başlayan rüzgar şiddetini o kadar artırdı ki sanki kulübemiz yerinden sökülecekti. Derler ya her işe bir hayır vardır diye. Eğer yol açık olup göllerde çadırda geceyi geçirseydik sabaha ne çadır kalırdı ne de eşyalarımız. Gece o kadar uzun sürdü ki sanki bir hafta kalmıştık orada. Sabaha karşı herkes bir saat kadar uyuduktan sonra kendimizi dışarı attık. Muhteşem bir havada muhteşem bir atmosferde güne başlamak harikaydı. Önümüzde zorlu ama manzaralı bir parkur vardı. Yola koyulduk. Saat 9 u birkaç dakika geçiyordu. Karşımıza önce Aynalı göl çıktı. Sıcaktan kavrulan bedenimize kar suyu o kadar iyi geldi ki anlatamam. Aynalıgöl göller bölgesinin en altta ki gölüydü. Kar sularında oluşup hiçbir zaman kurumayan göl oldukça sığ idi. Biraz dinlenip yola çıktık. Ve karşımızda Karagöl. Tam karşıda ortada gözüken yer ise Uludağın zirvesi.Uludağ göllerinin en derini. Uludağın nazar boncuğu. Bir rivayete göre dibi bulunmayan gölde boğulan çoban Alaçamda bulunmuş. Gerçekten de suyun çok derin olduğu her halinden belli. Sırada Kilimligöl var. Kilimli göl ismi göle uzaktan baktığınızda kilimi andırdığı için verilmiş. Hemen üzerinde Buzlu göl ve Heybeli göl var. Ama bu iki göl de maalesef görünmüyor. Çünkü haziran ortasında olmamıza rağmen kar altındalar. Buzlu gölde 365 gün kar olduğu söylenir. Kilimligölün de kıyısından geçip kendimizi yamaçlara vuruyoruz. Patikadan yukarı çıkarken başka bir grupla karşılaşıyoruz. Elimizde çekirdek çitleyerek zirveye çıkmaya çalıştığımızı görünce epey şaşırıyorlar. Onlar Oteller bölgesinden gelmiş olmalılar. Tepeyi aştığımızda karşımıza sırtlarında çantalarıyla başka bir grup çıkıyor. İki kişiler profesyonel olduklarını anlıyoruz ilk bakışta. Bize Ağrı dahil bir çok dağa çıktıklarını ama Uludağın yerinin ayrı olduğunu söylüyorlar.Dönüş yolunu da aynı manzaralar eşliğinde ilerliyoruz. Tam kamp alanına yaklaştığımızda birden bir yağmur bastırıyor. Hemen hazırlıkları tamamlayıp yola çıkıyoruz. Şehrin üzerine sürekli yıldırım düşüyor. Fena halde yorgunuz. Ama herkesin yüzünde bir gülümseme... Eylül - Ekim 2014 37 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:59 PM Page 38 Tarihi Mekanlar 800 yıllık tarihi bir hamam kent merkezinde ve çevresinde tek olan bu hamam adeta yıllara meydan okuyarak ayakta durmaya devam ediyor. Germiyanoğulları Hamamı Germiyanoğulları Tarihi Vakıflar Hamamı; Bayramyeri Meydanı altında, Atatürk ve Etnoğrafya Müzesi'nin hemen yanındadır. 800 yıl civarında bir geçmişe sahip olan bina, yapıldığından bugüne tüm özelliğini koruyarak günümüze kadar ayakta kalmıştır. En son yapılan küçük çaplı tadilat ile işletmesi Denizli Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nce kullanımının devam etmesi sağlanmıştır. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:59 PM Page 39 tarihinin de baş yapıtları Esedüddin Ayaz ve ardından valiliğe arasında gösterilen bu atanan Seyfettin Karasungur tarihi mekanlar Denizli’de bir çok yapılar inşa yapılışındaki ahenk ve ettirmişler Hamamında 1246 yılında yıllara meydan okuyan Karasungur tarafından yaptırıldığı duruşuyla günümüze çeşitli kaynaklar tarafından kadar ayakta durmaya günümüze kadar ulaşıyor. Hamamın devam ediyor. yapımında malzeme olarak ana Kent merkezinde 1246 yılında yapılan tarihi duvarlarında taç-tuğla iç bölümünde Bayramyeri’nde ise, tuğla malzemesi kullanılması çevresindeki modern nedeni ile beylikler dönemi 14. yüzyıl binalara rağmen varlığını sürdüren mimari özelliklerini yansıtıyor. Germiyanoğlulları Hamamı bu hamam il merkezindeki ayakta günümüzde de hala kullanılıyor. kalan tek mekan olma özelliğini DEPREMLERE MEYDAN Hamamlar Türk Kültürünün vaz elinde bulunduruyor. Denizli’nin OKUDU geçilmez birer parçası. Osmanlı Selçuklular zamanında ilk valisi Tipik Türk hamamı mirarisine göre yapılmış tarihi Germiyenoğulları Türk Hamamı olan bu mekan Kadınlar ve erkekler hamamı olarak 2 bölüme ayrılmıştır, Hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden uluşuyor. Soğukluk bölümü 19. yüzyılın sonlarında geçirdiği deprem sonrasında yıkıldığı aynı tarihlerde bu günkü şekliyle yapıldığı bilinmekte. O tarihlerden günümüze bir çok deprem atlatan bu yapı ihtişamıylada kendisini göstermeye devam ediyor. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 7:59 PM Page 40 SAĞLIK KAYNAĞI Yaşam kaynağı; İncirin faydaları saymakla bitmiyor. İçerdiği yüksek incir orandaki kalsiyum ve fosforla kemik ve dişlerin oluşumu etkiyi sağlamak için körpe incir yaprağından sızan süt ile Sağlıklarını garantiler. İncirin faydaları arasında taze siğile sürülür. ve özellikle kuru incirin yenilmesiyle insan bedeninin hücreleri yenilenir. - Körpe incir yapraklarının sütü siğile karşı etkilidir. Bu - Kurutulmuş incir yapraklarıyla hazırlanan dekoksiyon, Hemoroit (basur) ve çıbanlara karşı etkilidir. - İncir, içerdiği yüksek oranlardaki Protein, vitamin Körpe incir yaprakları, havadar ve güneş görmeyen bir ve minerallerle hücrelerin yenilenmesini sağlayan bir yerde kurutulur. Bu yapraklar parçalanır. 2-3 tatlı kaşığı besindir. 100 gram kuru incirde vücudumuzun günlük kurumuş yaprak bir bardak Suda 30 dakika kadar ihtiyacı, kalsiyumun yüzde 17'si, demir ve Magnezyumun kaynatılır. Böylece hazırlanan dekoksiyonla ıslatılan bez yüzde 30'u, fosforun yüzde 20'si, B1 vitamininin yüzde basur memesine sürülür ya da çıbanlara sarılır. Hemoroite 5'i ve B2 vitamininin yüzde 4'ü alınmış olur. karşı bu dekoksiyondan günde 2-3 bardak içilir. - İncir, içerdiği yüksek orandaki liflerle bedene giren kolesterolün kana karışmadan atılmasını sağlar. - Sindirimi kolaylaştıran incirin, bedeni bakterilere karşı koruyan etkileri de vardır. - İncir içerdiği yüksek orandaki kalsiyum ve fosforla Kuru incir faydaları arasında, içerdiği yüksek orandaki protein, vitamin ve minerallerle hücrelerin yenilenmesini sağlıyor. Kuru incir içerdiği 'benzaldehit' maddesiyle kanserli hücrelerin büyümesini önlüyor. Magnezyumun yüzde kemik ve dişlerin oluşumu ile sağlıklarını garantiler. İncirin 30'unu, fosforun yüzde 20'sini, B1 vitamininin yüzde 5'ini içerdiği kalsiyum, diğer besinlerdekine göre daha kolay ve B2 vitaminin yüzde 4'ünü içeren kuru incir, bağırsakların sindirilir. Süt içemeyen kişilerin incir yemeleri öğütlenir. düzenli çalışmasını sağlıyor. - İncir, içerdiği ‘benzaldehit' adlı Maddeyle kanserli hücrelerin büyümesini önler, kansere karşı etkili olur. - Kuru incirden hazırlanan infüzyon, özellikle çocuklarda İncirin faydası sadece bağırsakları çalıştırması değil. İncir yüzü de güzelleştiriyor. Aralıklarla incir tüketilmesi gerekiyor. Çünkü aşırı korkusuzca kullanılabilen etkili bir müshildir. Bunun için yenildiği zaman şişmanlığa sebebiyet verebilir. Günlük iki-üç kuru incir doğranır. Üzerine kaynar Su dökülerek bir iki tane yenilmesi faydalı olur. İncirin bir diğer faydasıda 10-15 Dakika demlendirilip bir infüzyon hazırlanır. Bu bademle yenildiğinde insanın sinir sistemini yatıştırır. infüzyondan günde 2-3 bardak içilir. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 41 Reklam Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 42 DENİZLİ’DE MEKANLAR Ticaret merkezi olmasının yanı sıra Denizli'nin en önemli tarihi mekanlarından biri; Kaleiçi Çarşısı Akşam Saatlerinde Denizliyi gezmek isteyenlerin Bayramyeri’nde gördüğü bir ışık demetidir Peki Kaleiçi Çarşısı’nın özelliği geçim kaynağı haline gelmiştir. sadece bu güzel ışık demeti ile sınırlı? İnsanoğlunun hayatında bu denli Elbette değil, o halde buyrun Tarihi öneme sahip olan ticaret, şehrimiz Kaleiçi Çarsısına; için de ayrı bir öneme sahiptir. Bugün Ticaret, neredeyse insanlık tarihi Ege Bölgesi’nin en önemli ticaret kadar eskidir. Üretimin en ilkel merkezlerinden biri olan Denizli, bu Özellikle kuyumcu dükkanların- dan biçimde yapıldığı çağlarda bile çeşitli konuda birçok Anadolu şehrine de dışarıya süzülen altının o görkemli değişim araçları kulla- nılarak yapılan örnek teşkil etmektedir. Durum böyle ışıltısı, zaman içerisinde Kaleiçi ticaret, zaman içerisinde gelişerek oluncada Denizli'nin ticaret Çarşısı’nın en önemli simgelerinden dünya coğrafyasının farklı merkezleri ayrı bir önem kazanmıştır. biri haline gelmiştir. bölgelerindeki merkezlerin temel Tarihi Kaleiçi Çarşısı... 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 43 İnsanlar arasındaki ticari ilişkile- rin rahat ve sağlıklı bir ortamda yapılması için kurulan bu merkez- ler, ticari potansiyelleri ile içinde bulundukları kentlerin zenginliği ve ihtişamı konusunda önemli birer ölçü haline gelmişlerdir. Asırlar boyunca Anadolu’nun birçok bölgesi gibi çeşitli istilalara uğrayan Denizli de birbirinden farklı pek çok kültürün buluştuğu bir şehir özelliğini kazanmıştır. Bu zenginliğin en yoğun şekilde yaşandığı mekan ise bugün şeh- rin merkezinde yer alan ‘Tarihi Kaleiçi Çarşısı’ dır. Tarih kitap- larında ‘Karasungur’ tarafından yaptırıldığı ileri sürülen bu yer, Denizli’nin bilinen ilk yerleşim ve alışveriş merkezidir. Önce ‘Ladik’ adı ile kurulan ve daha sonra 'Denizli Kalesi' ismi verilen bu yerin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte M.S.11. Yüzyıl'dan itibaren Türkle- rin bu bölgeye gelmesi ile birlikte kapalı bir şehir ve pazaryeri ola- rak inşa edildiği sanılmaktadır. Kurulduğu ilk yıllardan itibaren yoğun ticari faaliyetlere ev sa- hipliği yapan Kaleiçi Çarşısı ve çevresi, bağların ve bahçelerin olduğu bir bölgede kurulmuş. 1210 yılında Selçukluların eline geçen şehre, Karasungur Bin Abdullah vali olarak tayin edilmiş. Vali, ticarete çok önem verdiği için dağınık ve korunmasız bir şekilde bulunan sanatkarları ve esnafı bir kale içinde toplamayı uygun bulmuş. Bunun üzerine biraz yüksekçe olan şimdiki alanda bir kale yap- tırmaya karar vermiş ve yaklaşık 20 kilometrelik bir alanı surlarla çevirerek bugün Kaleiçi olarak adlandırılan bildiğimiz iç kaleyi yaptırmış. Kaleiçi Çarşısı’nın geçmişte 6 kapısı varmış. Bunlar; ana giriş kapısı olan Bayramyeri Kapıağzı, Sarayköy Yolu Kapıağzı, Dörtçeş- me Kapıağzı, Demirciler Kapıağzı, Aydın Kapıağzı ve Dokuma Pazarı’nın bulunduğu yerdeki Arabacı Kapıağzı imiş. 1955’lere kadar ana giriş kapısı olan Kaleiçi Kapısı, Çarşı bekçi- leri tarafından sabah 8’de açılır, akşam namazında kilitlenirmiş. Bu alışkanlık uzun yıllar sürmüş. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 44 DENİZLİ’DE MEKANLAR Kaleiçi'nde Perşembe günleri pazar kurulurken, daha sonraları Pazartesi eski günlerini aramaya başladı. Özellikle şehrin sınırlarının geniş- Denizli Belediyesi'nin Tarihi Çarşı için hazırladığı proje ile hedef- lenen günleri de kurulmaya başlanmış. lemesi ve Kaleiçi Çarşısı’na alter- natif sadece Kaleiçi Çarşısı’nın tarihi Bugün de bu gelene- ğin sürdüğünü ticaret merkezlerinin kurul- dokusunun ortaya çıkartıl- ması değil, görmekteyiz. ması ile Tarihi Çarşı ticari anlamda bir turistlerin de Çarşı’ya gelmesinin gerileme sağlanmasıydı. sürecine Çarşı’nın zamanla yıpranan ve süreç ekonomik ömrünü doldurmuş alt ve sonunda üst yapısı yenilendi. Sokak araları da Kaleiçi’nde yeni düzenleme ile birlikte hem ticaret yapan genişletildi, hem de yenilendi. toptancı kadınlar girmezmiş. Kadınlar için Dörtçeşme Kapısı dışında ayrı bir Kaleiçi Çarşısı yeniden canlanma- ya başladı. Bugün Çarşı, gelecek günlere perakendici- lere bırakmaya başladı. daha da güvenle bakıyor. Özellikle Sebze-Meyve Hali ve 2.Ticari Yol’un açılışı ile birlikte girmezmiş. Hiç kuşkusuz aradan Kaleiçi’nden uzaklaşma eğilimi geçen yıl- lar Kaleiçi Çarşısı’nı da giderek arttı ve şehrin çeşitli böl- etkiledi. 1970’li yıllarda altın çağını gelerine doğru yayılmaya başladı. Bu yaşa- yan ve neredeyse tüm ticari fa- durum Denizli Belediyesi’nin Tarihi aliyetlerin toplandığı bir merkez olan Çarşı’yı ayağa kaldırmak amacı ile Tarihi Kaleiçi Çarşısı zaman içerisinde harekete geçmesi ile değişti. Eylül - Ekim 2014 Tüm bu düzenlemelerle birlikte esna- fı yerini yavaş yavaş pazar kurulur ve bu pazara da erkekler 6 İşte bu proje kapsamında önce girdi. Bu tüccarlar ve Her iki pazara da o dönemlerde Denizli’ye gelen yerli ve yabancı pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 45 Reklam Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 46 YETENEK Denizli’nin Sihirbazı; Murat USLU bir boy aynası karşısında hergün prova yaptı. Bu sebebtendir ki sorulduğunda ilk kandırdığım kişi hep kendimim der ve ekler, gerçek illüzyon yıllanmış bir çalışma, birikim ve doğuştan geldiğini düşündüğü yetenek yani el becerisi... Kimine göre el çabukluğu olan illüzyon, kimine göre akıl oyunudur. Peki sizler kandırılmaya hazırmısınız? farklı bir deneyim ve tatlı bir anı kalsın istiyorsanız onu mutlaka arayın. değerli dostum Murat USLU'dan bahsediyorum. '' AYNADA Kİ YANSIMA '' gösterileri tüm hızıyla devam ediyor. İllüzyonla tanışmam ilkokul 4. sınıfta oldu. Bir komşumuzun beni çağırıp ipi düğümlemesi ve düğümlü ipi ağzına alarak tekrar normal hale getirip, düğümü kaybetmesi benim çok ilgimi çekti. Merakla çok ısrar ettim öğrenmek için ama öğrenemedim. Komşum o günlerde sahip olduğum Tarkan dergilerimin on tanesini verirsem öğretebileceğini söyledi. Bende kabul ettim. Dergilerimi feda ettim. Belli bir zaman geçtikten sonra ki aynı sene içinde bir gazete ilanı gördüm. Mandrake isimli bir sihirbaz kitap yazmış gazete ilanıyla satıyor. Ah keşke bu kitap bir bende olsa diye içimden geçirdim. Biraz fazla istemiş Bir sihirbazın kendisine hediye ettiği sihirli bastonun işe yaramaz sihirden yoksun bir değnek olduğunu anlaması pek de geç olmadı. Asıl sihirin dilinde, ellerinde , aklında ve yüreğinde olduğunu fark ettiğinde illüzyona ilgisi giderek artı. illüzyonun yani sihirin bir kandırmacadan ibaret olduğu kanısına vardı. Araştırmaları sonucunda gerçeğe ulaşmıştı. Bir arkadaşının da ona söylediği gibi: ''illüzyon akıllı insanların kendinden daha akıllı insanları kandırma sanatıdır'' ve o gün faarketti ki ilk kandırması gereken kişi kendisiydi. Çünkü; kendini kandırabildiğin sürece başkasını kandırmada başarılı olabilirsin. O günden sonra yaptırdığı 6 Eylül - Ekim 2014 olmalıyım. Kitap yaklaşık on gün içinde elime geçti. Ama satın almadım. pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 47 bakışlarla takdir edilmek çok güzel bir duygu. Bu sanat dalını seven arkadaşlarım vardır elbet. Bu mesleği seçmeyeceklerse masrafa girmesinler. Bu sanat dalını meslek edinmiş ustaları izlesinler. Elbet birkaç oyun öğrenebilirler, okyanustan bir damla eksilmesi okyanusa zarar vermez. Ustaları izlemekte güzel bir şey. Bir öğrencinin okuduğu yıllarda hobisinin olması kadar güzel bişey olamaz. Bu sayede arkadaşlarıyla iletişim kurabilir. Tanışma fırsatları oluşturabilir. Şu an özel sektörde çalışıyorum. Hafta sonlarımı değerlendiriyorum bu sanatla. Kitap birkaç el değiştirmiş. Çok sonradan öğrendim o Konuyu bitirmeden illüzyon nedir diye sorayım. Sihir kitabın asıl sahibini ve kimlere verildiğini. Mutluluktan midir? Hokkabazlık mıdır? Bence illüzyon olmayan bir uçmuştum. Ve en az on sene o kitaba itinalı bir şekilde durumu oluyormuş gibi göstermektir. Halk dilinde buna baktım. İlk gösterimi ortaokul 2. sınıfta yaptım. Daha gözbağcılık da sonra gene ortaokul 3. sınıfta da müsameremizde yaptım. deniyor. İllüzyon O kitabın içinden hala kullandığım oyunlar var. Bu sanata dünyanın en dürüst verdiğim gönülle gazeteleri ve tv yi takip ettim yeni oyunlar mesleğidir. Neden öğrenmek için. Cumartesi den cumartesiye isimli programı mi? Çünkü hiç kaçırmadım Sermet ERKİN i takip ettim. Gazetelerin illüzyonist baştan oyun verdiği gün gider o gazeteyi alırdım. Bu sanat dalıyla söylüyor ben arama belli bir süre okul girdi. Gene okulda arkadaşlara illüzyon gösterisi küçük oyunlar yapıyordum. Cep oyunlarım hiç eksik sunuyorum. El olmadı. Zaman içinde illüzyon sanatındaki oyunları çabukluğu ve az bir araştırdığımda daha çok sevdim. Çok güzel oyunların hileyle size algı olduğunu araştırmam sayesinde öğrendim. Her şeyin yönlendirmesi iskambil kağıtlarıyla bitmediğini gördüm.Şunu da yapıyorum diyor. öğrendim. Bilmek ile yapabilmek arasında çok fark var. Sizlere saygılarımı Oyunun hilesini bilirsin merak edip öğrenmişsinizdir. Ama sunuyorum. İyi günler geçirmeniz dileklerimle... malzemesini almaz ve çalışmazsanız o orada kalıyor. Malzemenin kaliteli olmasına dikkat etmelisiniz. İnsanları şaşırtmayı çok seviyorum. Birden bir şey meydana getirdiğimde veya bir şey kaybettiğimde karşımdaki şaşkın Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 48 DOĞAL GÜZELLİKLERİMİZ Yeşil ve mavinin eşsiz birlikteliği Güney Şelalesi Bazen lodosları getirir güney, bazen gün ışığının en güzel renklerini. Kimi zaman peteklerine polen taşıyan arıları çağırır, kimi zaman da göçmen kuşların bir sonraki istikametinin yönünü gösterir. Denizli için ise şirin bir ilçenin adıdır Güney. Yemyeşil Tablodaki Mavilik Doğanın gün ışıklarına yol verdiği yön, Güney’e farklı bir anlam katar. Günün ilk ışıkları ile adeta coşan ilçe, güneşten aldığını topraklarındaki fışkıran filizlerle yeşile boyar. Yüksek tepelerden ilçeye bakıldığında yemyeşil bir tabloyu anımsatır Güney... Güney’deki tek renk yeşil ve tonları değildir elbette. İlçe mer- kezinin 5 kilometre ötesinde parıldayan mavilikler, sizin doğru adreste olduğunuzu gösterir. Gözlerin gördüğüne adımlar da şahit olmak ister ve güneye doğru yönelir. Kısa bir süre sonra adımlar serin bir cennette son- lanır. Vardığınız yer, Güney’in en ünlü simgesi Güney Şelalesi’dir. Tabiatın Sakladığı Gizli Cennet Denizli Merkez’e 70 kilometre uzaklıkta bulunan Güney Şelalesi, tabiatın arasına saklanmış gizli bir cennet gibidir. Kim bilir belki de insanoğlunun yıkıcı gücüyle tanışan doğa ana, bu şaheserini korumak için yeşil dalları arasında saklı tutmuştur. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 49 Muhteşem coğrafyası ve donanan Güney Şelalesi, bu serin suları ile özelliği ile Türkiye'deki pek vazgeçilemeyecek bir çok şelaleden ayrılır. Sık güzelliği bünyesinde dokulu ve çeşitli tonlarda barındıran Güney Şelalesi, insan- ların karşısına çıkan sahip olduğu eşsiz bu yeşil bitki örtüsü, güzelliklerle Denizli’nin en kendinizi bir süreliğine de ünlü doğal güzellikleri olsa tropikal ormanlarda arasında yer alır. hissetmenizi sağlar. Güney Şelalesi’ne Yeşillikler üzerine uzanan gittiğinizde, yönünüzü ağaç dalları da bu hisse ışık çevirdiğiniz her yerde türlü tutar. Bu nedenle kendinizi bir manzara ile Güney’de ol- duğunuza karşılaşırsınız. Gözlerinizin şartlandırmak oldukça gördüğüne algılarınız da zordur. Çünkü her bir detay tanıklık eder... Tepesinden farklı iklimlerle karşılar sizi... akan suyunun eşsiz zerafeti ile görenleri kendisine Asırlar Süren hayran bırakan Güney Bir Görsel Şölen Şelalesi, adeta gizli kalmış Denizli'nin Güney bir cenneti andırır. Güney İlçesi'nin 3 kilometre Şelalesi’nin marifetli suları, uzağında yer alan Cindere bitkilere hayat vermesinin Dağı’nın yamacında gün yanı sıra, yıllarca süren ışığı ile buluşan Güney akışıyla da sarkıt ve dikitlere Şelalesi, sadece Denizli’nin hayat vermiştir. Şelale değil, Türkiye’nin de en sularından oluşan bu sarkıt etkileyici doğa ve dikitler de zaman harikalarından biridir. içerisinde Damlataş Ülkemizin 23. doğal güzelli- Mağarası’nı oluşturmuştur. ği olarak kabul edilen Şelalenin akış seti içinde Güney Şelalesi’nin 20 oluşan bu mağarada, içinde metrelik boyu, asırlar süren yüzülebilecek göl bir görsel şölene mekanlık bulunmaktadır. Mağaranın eder. Cindere’nin kapı ve penceresini ise yamaçlarında başlayan bu perde gibi akan şelale suyu serüven Büyük Menderes’in kaplamaktadır. engin maviliklerinde tamamlanır. Tropikal Düşlere Yolculuk Büyük Menderes’in çevresindeki bitki örtüsüyle Adına ‘Gizli Cennet’ de denilen Güney Şelalesi, Türkiye’nin 23. doğa harikası olma özelliğini taşımaktadır. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 50 FESTİVALLERDEN Kale Biberi Festivali Yaklaşık 100 yıldan bu yana Kale'nin Farklı Bölgelerinde Yetiştirilen Bir Ürün İlçe merkezinin yanı sıra Demir- ciler, Alanyurt, Özlüce, Kale ve Ortatepe, Gökçeören, Esenkaya, Çakırbağ, Ortaköy, çevresinde Yenidere, Muslugüme, Künar, Narlı ve Çamlarca köyle- yetiştirilen Kale rinde yetiştirilen Kale Biberi, 600 dekarlık bir alanda Biberi, sadece üretilmektedir. Lezzeti ve kalitesiyle dikkat çeken Kale ilçenin değil, Biberi, yerel bir türdür. Denizli'nin de önemli simgeleri arasında yer alır. Sahip olduğu özelliklerle dünyada bir eşi benzeri daha bulunmayan Kale Biberi’nin kalitesi, 2010 yılında aldığı patentle de tescillenmiştir. Kale'nin Renkli Kültürü Kale’nin yüzlerce yıllık kültürel değerleri, 17 yıldan bu yana düzenlenen Kale Biber Festivali ile gözler önüne serilmektedir. Kale Biberi’nin İlginç Özellikleri Solanaceae familyasının Capsi- cum Annuum cinsinden olan Kale Biberi, eşsiz lezzetinin yanı sıra biyolojik özellikleriyle de ayrı bir öneme sahiptir. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 51 Festivali’ her yıl birbirinden renkli görüntülere sahne olmaktadır. Biber Üreticileri 'En İyi' Olmak için Yarışıyor Her yıl Temmuz Ayı'nın son haftasında düzenlenen bu festivalin ilk gününde kortej yürüyüşleri ve mehteran konserleri düzenlenirken, 'En Kaliteli Biber Yarışması' ile de onlarca biber üreticisi en iyi olabilmek için yarışmaktadır. 125-150 gram ağırlığa, 15-20 cm uzunluğa ve 5-6 cm Kale ve çevresinden 50’nin üzerinde biber üreticisinin çapa sahip olan Kale Biberi, koyu sarı ve açık yeşil arası katıldığı bu yarışmanın amacı, Kale Biberi’nin üretim bir renktedir. Dekarda 4-10 ton arası ürün veren Kale kalitesinin arttırılmasını ve daha çok kişi tarafından Biberi, sofralık, kızart- malık, haşlamalık, közlemelik, yetiştirilmesini sağlamaktır. salçalık, kurutmalık, toz ve pul biber olarak tüketilmektedir. Kale’nin dünyaca ünlü simgesi Kale Biberi adına 1995 yılından bu yana düzenlenen ‘Geleneksel Kaledavaz Yağlı Pehlivan Güreşleri ve Biber Yağlı Pehlivan Güreşleri Festivalin ikinci gününde ise Tabae Antik Kenti’nde bulunan er meydanında yağlı pehlivan güreşleri yapılmaktadır. Her yıl bir işadamının sponsor olduğu bu güreşler, Türkiye’nin farklı bölgelerinden yüzlerce güreşçinin katılımı ile gerçekleşmektedir. 17 yıldan bu yana ilçenin en önemli kültür faaliyeti olan Kale Biber Festivali, ikinci gün akşamında yapılan eğlenceyle sona ermektedir. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 52 YÖRESEL TADLAR Babadağ keşkeği Orta Asya'dan bu yana milli düğünlerde yapılır, fakat bizim tarifimiz 4 kişiliktir. Malzemesi; 500 gr. kadar yağlı keçi veya koç eti, 400 gr. dövülmüş beyaz buğday, 100 gr tereyağıdır. Bir tencere içinde yemeklerimizden buğday, başka bir tencerede et normal ateşte pişirilmeye başlanır. Buğday piştikçe biridir keşkek. ağır ağır ara sıra karıştırılır ve pişen etin suyundan eklenir. Et iyice piştikten sonra Keşkek en çok çıkarılır, kemiğinden ayrılır ve iyice ezilir. Tamamen pişen buğdayın içine eklenir ve Babadağ'da usulüne uygun olarak yapılır. 6 Keşkeğin ana maddesi yağlı keçi veya koç eti ile dövülmüş buğdaydır. Genellikle Eylül - Ekim 2014 karıştırarak bir süre daha pişirilir. Daha sonra tereyağı bir tavada kızartılır. Üzerine kırmızı biber ilave edilir. Keşkeğin üzerine tabaklara konduktan sonra gezdirilir. Yanında turşu veya salata ile birlikte yenir. pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 53 Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 54 Parex BİZDEN HABERLER İşletmemizin 1956 yılında Nihat Erdat’la başlayan ve şu anda oğulları Mithat ve Hakan Erdat’la devam eden üretim üretildi. Parex’in Yeni Nesil çöp torbaları, kalitesi, sağlamlığı, hayatı,“kendi yemeyeceğimiz hiçbir ürünü başkasına kokulu yedirmeyiz” temel felsefesi,kaliteden ödün vermeme ve çeşitlerinin müşteri memnuniyetini esas alma anlayışıyla bugünlere yanı sıra kadar gelmiştir. yüzde Şekerlemecilikle başlayıp 1970’li yılların başında 100 kuruyemiş,2008 yılında da kurupasta üretimine geçen firmamızda bu sürede birçok şey değişmiştir.Ancak kuruluştan bu yana bağlı olunan ilkelere her zaman sadık kalınmıştır.En iyi hammaddeyi kullanma,ulaşılan kaliteyi istikrarlı kılma,özenli,hijyenik ve sağlıklı ürünler üretme bu ilkelerin en başta gelenleridir. İşletmemiz,çalışanlarıyla birlikte 60 yıla yakın deneyimini günümüz üretim anlayışıyla birleştirerek,hijyen standartlarına uygun, sağlıklı ve leziz ürünleri tüketicimizle doğada buluşturmak,müşterilerimizin yaşamına “lezzet” katmak çözünür için var gücüyle çalışmaya devam edecektir. Kurucu Nihat olma özelliğine de Erdat’ın mesleki titizliği,iş disiplini ve iş ahlakı bu yolda sahip. EPİ lisansıyla en büyük yol göstericimizdir. ekolojik dengeye Evinize yeni bir ışıltı geldi… Parex, kaliteli, farklı, yenilikçi zarar vermeyen çöp ürünleri ve uygun fiyatlarıyla kadınların yeni yardımcısı torbaları, mikrop, olacak. Marketlerde yerini alan Parex’in ürünlerinden biri sinek ve haşarat mutlaka sizin için… Sizi Parex’in ışıltı dolu dünyasıyla üremesini tanışmaya davet ediyoruz. önleyerek; çöpleri Devler ligine giriyoruz !... kesinlikle Sektörün yeni ışıltısı Parex, kaliteli hizmet anlayışı ve sızdırmıyor. Çilekli, geniş ürün yelpazesi ile devler ligine giriyor... Tüm ürünleri limonlu ve elmalı son teknoloji ile üretildi, gıda ile temas eden ürünleri en seçenekleriyle de hijyenik ortamlarda el değmeden paketlendi. Doğa dostu alışverişinize keyif Parex’in daha temiz bir dünya için tüm çöp torbaları katıyor! ekolojik dengeyi bozmayan doğada çözünür teknolojiyle 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 55 Kış aylarının vazgeçilmez lezzeti ve şifa kaynağı; Tarhana Yapımı MALZEMELER 6 tane domates, 10 tane yeşil köy biberi, 3 tane iri taze 5-İyice harmanlanan bu hamur ılık bir yerde mayalanmaya bırakılır. (Bu aşamada hamuru mayaladığınız yere temiz bir kırmızı biber, 1 tane büyük kuru soğan, yarım bağ taze nane, bez sermenizi tavsiye ederim. Aksi halde kabaran hamur 300 gr suyu süzülmüş yoğurt, 1 yemek kaşığı tuz, yaklaşık kaptan taşabilir. Bu durumda taşsa dahi temiz beze taşar. 4 kg un, 1,5 Yemek kaşığı Kuru maya 6-Bu mayalanan hamur kabarması geçene kadar hergün 5-6 dk yoğrulur. (Mayalanma esnasında ağzını çok YAPILIŞI kapatmamanızı tavsiye ederim).Hamurun kabarması yaklaşık 1-Biberler tohumalarından ayrılır orta irilikte doğranır. 3 gün de geçiyor. Domatesler ve soğan dörde bölünür. Naneler yıkanır ve yaprak yaprak ayıklanır. 2-Tüm sebzeler düdüklü tencereye konur. Üzerine bir su bardağı su eklenir ve 15 dk haşlanır. 7- Kabarması geçen hamur yemek kaşığı büyüklüğünde parçalara ayrılarak kuruması için temiz bir bezin üzerine serilir.( Gölgede ama sıcak bir yerde kurutulmalıdır) 8- Ortama göre 4-10 günde kuruyan tarhanalar blendırdan 3-Haşlanan sebzeler bir süzgece konur ve suyu süzülür. geçirilir ve sonrasında da elenir. Toz haline gelen tarhanalar 4-Derin bir kaba unun 2 kg su konur. İçine süzülen cam kavanozlara konularak sebzeler, sebzelerin suyundan yarım su bardağı, tuz, maya tercihen buzdolabında ve yoğurt eklenir. Biraz yoğrulur. Kalan un yavaş yavaş ya da kuru ve eklenir. Hamur ne çok yumuşak ne çok sert olacaktır. Orta serin bir yerde kıvamda ele hafifçe yapışan bir hamur kıvamı elde edene muhafaza kadar karıştırılır. Un kalite ve yoğunluğuna göre farklılık edilmelidir. gösterebildiğinden un oranı 4 kg nun üzerine de çıkabilir. (Ben Sinangil kullandım) Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 56 DENİZLİ’DEN LEZZETLER Ballı Tahinli Pide 'Tavas' denilince akla ilk gelen lezzetlerden biri de meşhur tahinli pidedir... Deneyenler gayet iyi ustaları da Tavaslılardır. bilirler, Tavas Pidesi'nin Marifet ocakta mı, ustanın tahinle birleşince ne elinde mi, yoksa oluşan harika lezzetler ortaya kıvamdan mıdır bilinmez çıkardığını... Ancak biz ama bilinen bir gerçek var tadamayanlar için dilimiz ki, o da bu tada şahit döndüğünce anlatmaya olanların bir daha asla çalışalım bu eşsiz damak unutamadıklarıdır... tadını... Tavas Mutfağı, sahip bilindik kıymalı, yumurtalı yemekleri ile Denizli'nin ve peynirli pide çeşitlerinin yöresel tatları arasında yanına bir de tahinlisini önemli bir yere sahiptir. eklemişlerdir. Sonunda da Odun ocaklarında pişen işte bu yapımı zor ama türlü türlü yemekler, yemesi bir o kadar keyifli saatler süren uğraşların ve lezzetli Tahinli Tavas sonunda en leziz sofraların Pidesi ortaya çıkmıştır. Tahinli pide öylesine tatlardan biri de meşhur lezzetli yapılır ki, ünü ile Tahinli Tavas Pidesi'dir. diğer pidelerden bir adım Her işin bir üstadı vardır öne çıkmıştır. derlerya işte bu lezzetin Eylül - Ekim 2014 yetinmeyen Tavaslılar, olduğu birbirinden güzel baş tacı olurlar. Bu 6 Var olan pide çeşitleri ile pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 57 Reklam Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 58 GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE Padişahların sofrası; Osmanlı Mutfağı Bir zamanlar, töreleri Asya Asya’dan Türklerinin tarihsel Anadolu’ya doğru birikimiyle birlikte akan Türk boyları, oluştu, gelişti ve eski uygarlıkların ünlendi. Bu mayaladığı bu hareketli kültür topraklara Uzak birikimini yeni Doğu’da oluşan o vatanda zengin kültürü geliştirecek, büyük bir ustalıkla destekleyecek ve ve yol boyu, üretkenliğini geçtikleri her arttıracak bir çok ülkeden aldıkları eleman vardı. Ağız yer, yüz malzemeyle utanır. zenginleştirerek Çağdaş tıp, taşımışlardı. Osmanlı mutfağını eskilerin en çok kısaca anlatmak sevdiği yağlı kolay değil. yemeklere, hamur Yüzyılların işlerine, hamur birikimine tatlılarına iyi gözle gelenekler, bakmıyor, fazla geleneklere zengin kilolu olmaktan coğrafi etkinlik korkanlar devamlı eklenince Osmanlı “diyet” gayretiyle mutfağı tarihçilerin kolay yemeklere ilgiyle araştırdığı bir önem veriyor. Ve kültürel gerçek böylece… Yeni olarak karşımıza çıkıyor. Bu hareket sırasında elbette mutfak kültürüne de dünyanın yemek sistemi kendi kurallarına göre, eski sistemden ayrılıyor. Ama, eski sisteme de dikkatle gereken yeri vereceklerdi. “Açları doyurun, çıplakları bakıldığı ve araştırmalar yapıldığı zaman onların da, giydirin, yıkılanları yapın, az halkı çok edin” gibi kutsal özellikle sağlık açısından bir çok tedbirleri olduğunu, o öğütlerle yola çıkan göç kafilelerinin yeni vatandaki günlerin koşullarına göre bazı kurallar ve kararlarla bu görevleri kendilerine böylece bildirilmişti. İşte, yıllar sonra konuyu yürüttükleri görülebilir. Anadolu ve Rumeli’nde gelişen Osmanlı kültürü ve de bu kültürün önemli bir bölümünü oluşturan mutfak ve yemek 6 Eylül - Ekim 2014 Bu konularda, Osmanlı’nın akıllısı yemekten, içmekten, tatlıdan, tuzludan söz açıldığında, o bolluk ve bereket pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 59 sofralarında “Az yiyen melek olur, çok yiyen helak olur” dermiş. O zamanlar, buna benzer vurgulu sözleri usta hat sanatçıları o sanat eseri olan süslü yazılarıyla yazan, zarif levhalar yaparmış. Akıllı ev sahipleri de bu levhaların bir iki tanesini yemek odalarının duvarlarına asarmış: “Ağız yer, yüz utanır” gibi. Baştacı çorbalar. Osmanlı yemekleri, her zaman sofraların baş tacı olan çorbalarla başlıyor. Sağlıklı yemeklerin birincisi kabul edilen çorbalar et suyu, tavuk suyu, yoğurt; balık çorbaları da balık suyu ile zenginleştiriliyor ve pirinç, bulgur, tarhana unu, kuru ve taze sebzeler ve sebze kökleriyle kaynatılarak yapılıyor. Ve adeta, mideleri kendinden sonra gelecek yiyeceklere hazırlamak ve hazmettirmek için görevlenmiş sayılıyor. Coğrafyanın, mevsimlerin, toprağın verimi Koyun, kuzu, dana gibi kırmızı etler, balık, tavuk gibi beyaz etler, kümes hayvanları ve av etleri Osmanlı mutfağı et yemeklerinin temel taşları. Soğan, sarımsak gibi yan malzemeyle tatlandırılan et yemeklerinin bir kısmı uzun sürede ve ağır ateşte pişer. Kebaplar, köfteler, fırında, mangalda, ızgarada pişirilir. Yörelere göre değişen ezmeler, taratorlar, turşular, yeşil salatalar ya da yoğurtla birlikte yenir. Patlıcan salatası, patates kızartması, şiş kebap ve döner kebabı biber ile birlikte sofraya gelir. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:05 PM Page 60 ÇOCUK SAĞLIĞI Tatil ne kadar çabuk geçti ve yine okul zamanı geldi. Hem çantasını toplaması. Evde verilen ödevleri yapabilme... Bu liste aileleri hemde çocukları tatlı bir telaş sardı.Özellikle ilk kez okul uzar gider bir sürü şeyler eklenebilir. ... Çocukların kendi öz ile tanışacak çocuklar ve aileler için beraberinde tatlı bir bakım becerileri ile baş edebilmesi günümüz çocuklarında zorbir heyecanda getirmekte. iş. Çünkü anneler onlar adına her işi yapıyorlar.Yemeği onlar Aileler olarak çocuğun yaş olarak okula hazır olduğu kadar yediriyor, tuvalete onlar götürüyor, elbiselerini giydiriyor psikolojik olarakta hazır olup olmadığı bilmeli ve önümüzdeki ,ayakkabılarını bağlıyor ... ve çocuk bunları kendi yapacağı kısa zamanı okula hazırlama süreci olarak değerlendirmeliyiz. zaman zorlanmaya başlıyor. Çocuk doğduğu andan itibaren Psikolojik olarak okula hazır olmayan çocukların ilk günleri gelişim dönemine uygun olarak özbakım becerilerini sıkıntılı olabilmektedir. desteklemek her zaman daha faydalı olacaktır. Hem kas Ailelerin öncelikli olarak çocuklara anlatması gereken şey gelişimler sağlanmış olacak hemde bu gelişim onda bağımsız okulun eğlenceli ve ortamın kurallarının olduğunu hareket edebilme ,kararlar alıp uygulayabilme ve en önemlisi vurgulamalarıdır.Okul kuralların olduğu ve bi okadarda öğrenme aldığı kararların sonucuna katlanabilmeyi öğrenip geliştirecektir. ortamının eğlenceli olabileceği bir ortamdır. Okula yeni başlayan Aileler ve çocuklar için bir başka sıkıntılı alan ise evde ödev çocuğun okul ile ilgili duygu ve düşüncelerini paylaşmalı ve ve dersler yapılırken harcanan zaman .Hem çocuk hem anne bu varsa kafasındaki soru işaretleri giderilmeli okul ile ilgili sorduğu süreçte yıpranmakta ve ilişkiler de olumsuzluklar yaşanmakta. sorulara abartısız ve doğru cevaplar verilmeli. Çocuğun okul sorumluluğunu alabilmesi ve düzenli ders çalışma Okullar açılınca bütün öğrencilerin ve özellikle ilk kez okula alışkanlığını kazanabilmesine destek olunmalı. Anne baba başlayanların en büyük sıkıntısı kurallara uyma ve kurallar olarak çocuklar dersler başlayıp ödevler yapılmaya başlayınce içerisinde kendisinden beklenenleri yerine getirmektir. Çünkü bağımsız çalışma alışkanlığını kazandırabilmek için ilk günden tatilde kendi kurallarımız ve istediğimiz faaliyetlerin ardından itibaren birlikte ödev yapmak yerine onun yalnız başına okula uyum (kişi kendini hazırlamadıysa) zor olabilmekte. ödevlerini yapmasını sağlayabilmeli.” Ödevimizi yapalım” sözü Özellikle okula ilk kez başlayacak olan çocuğa gideceği okul ise asla söylenmemeli çünkü ödevler öğrenciye veriliyor. Eğer önceden gidip gezdirlmesi ve okulu mekansal olarak tanıması biz “ödevlerimizi yapalım “ ”gel dersimizi çalışalım “diye bile onu rahatlatacaktır. Tanıdık bildik bir mekana gitmek başlarsak bizim ödevimiz olur ve çocuk bu konuda yine yabancılık hissinden uzaklaştıracaktır. Anne baba olarak dikkat sorumluluğun tamamını almak istemeyecektir. Çünkü biz ona etmemiz gereken bir başka nokta ise ; anne babadan bu ödevlerin ve derslerin yarısı benim mesajını vermiş oluruz. ayrıldığındaki tepkileri. Eğer çocuk anne ve babasından uzun Ebeveyn olarak bize düşen görev ona çalışabileceği bir ortam süreli ayrılmamışsa bu sıkıntı olabilir. Okullar açılana kadar ve dersler için gerekli malzemeyi tedarik etmektir. Gerisi onun küçük alıştırmalarla çocuğumuzu kendini güvende vazifesidir. Mükemmel ödevler ve başarılar beklemeden önce hissedebileceği ortamlarda bırakarak alıştırma yapmak faydalı yapabildiklerini görmeli .Yapabileceği ve başarabileceği olacaktır. Güven duygusu gelişemeyen çocuklar anne veya vurgulanmalı ve çabası takdir edilmeli. Çabası takdir edilen babasından ayrılmak istemeyecektir.Bu bazen uzun çocuk her zaman daha güzel şeyler yapabilmek konusunda her sürebilmekte. Bunu en rahat bir şekilde atlatılabilmesi için zaman istekli olacaktır ve dersler ödevler yük olmaktan çocuğumuza bulunduğu ortamda güveneceği birilerinin çıkacaktır. Biz ancak çok zorlandığı noktada direkt çözümü olduğunu ve özellikle öğretmeninin her zaman ona destek sunmak yerine o çözüme nasıl ulaşacağını göstermeliyiz. olacağını bilmesi işleri kolaylaştıracaktır. Okula ilk başlayan çocuklarda görülen sıkıntılardan bir Bütün öğrencilerimize şimdiden başarılar diler yeni eğitim öğretim yılının herkese hayırlı olmasını dilerim. başkası ise öz bakım becerilerinde yetersizlikleri. Tuvalete gitme ve temizliğini kendi başına yapıp çıkabilme, karnı açıktığında beslenmesini kendisinin yapabilmesi , okul araç ve gereçlerini 6 Eylül - Ekim 2014 Vildan Akyüz Psikolojik danışman ve aile danışmanı [email protected] pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 61 Reklam Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 62 AKLINIZDA BULUNSUN Baharatlar konusunda az bilinenler. Baharat deyip geçmeyin, Genellikle bitki tohumları, kökler ve kabuklardan elde edilen baharatlar özellikle kışa yaklaştığımız şu günlerde büyük rağbet görüyor. Baharatları yemeklerinizden eksik etmeyerek vitamin alerjiniz olup olmadığına dikkat edin. 2- Cilt bakımı: Kimyasal içeren ürünler kullanmadan da temiz ve pürüzsüz bir cilde sahip olabilirsiniz.Farklı cilt tipleri için değişik baharat kürleri kullanılıyor. Özellikle depolamak ve kışa hazırlıklı girmek mümkün. Ancak aknelerden kurtulmak , cildiniz kuruysa nemlendirmek, bilinenin aksine baharatların kullanım alanı yemeklerle yağlıysa dengelemek için farklı baharat kürleri sınırlı değil. uygulayabilirsiniz. İşte baharatların kullanım alanları: 1-Doğal tedavi aracı: Alternatif tıp günümüzde oldukça 3-Böcek ilacı: Özellikle kekik, nane ve biberiye gibi baharatların özleri ile meyve sebze ve çiçeklerinizden tartışılan mevzu. Tıbbi ilaçların yanı sıra geçmişten beri böceklerden koruyabilirsiniz. Tıpkı kimyasal sprey görevi kullanılan doğal tedavi yöntemlerinin vazgeçilmez unsuru gören bu baharatlar iletarımürünü ve çiçeklerinizi ise baharat. Eski toprak diye tabir edilen büyüklerimiz böceklere yem olmaktan kurtarın. Baharat özlerinin sağlıklarını korumak için baharata sıkça başvururlardı. bazıları bözcekleri uzaklaştırırıken bazıları ise öldürüyor. Özellikle sarımsak dolaşım sistemi ve kalbe faydalı olduğundan tercih edilen bir ürün. Ayrıca tarçın da anti 4-Yemeklerinize aroma katın: Baharatlar bir yemeğin bakteriyel özelliği ile kış aylarının vazgeçilmezi.Siz de bu tadını değiştirerek bambaşka lezzetlerin kapısını açıyor. gibi baharatları kullanarak, vücut direncinizi yükselterek Siz de yemeklerinizde farklı baharatlar kullanarak değişik Hastalıklarla daha rahat savaşabilirsiniz.Ama dozuna ve tatlar elde edebilirsiniz. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 63 Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 64 TEDARİKÇİLERİMİZDEN Can Meşrubat Denizli Ekonomisine can veren, Denizli’nin yerel markası Hazırlayan Hasan BATBAY Can Meşrubat çeşitli fuar ve eğitimlere katılarak hem görsel hem de şirket gelişimine önem veren bir firma. Turkiyenin en Büyük içecek fuarı ANFAŞ Antalya direkt olarak stant kuran hemen hemen her yıl katılan ve orda çeşitli reklam ve bayi çalışması yaparak firma tanıtımını yapmaktadır. Anadolu markaları seminerine katılarak hem seminerde bulunmuş ve Anadolu markaları yarışmasına girerek Denizliyi temsil edecek firmalardan bir tanesi olmuştur. Eylül İstanbul Gıda fuarı , Bursa Gıda fuarı ve İzmir ambalaj fuarlarında katılımcı olarak bulunmuştur. Yine her yıl yapılan Cumhurbaşkanı ve çeşitli Bakanlarında katıldığı TUSKON Afrika zirvesine katılmış ve direkt olarak 35 e yakın ülke temsilcileri ve Gıda ticareti yapan kişilerle görüşmeler yapılmış ve ilk meyvesi olarak da Benin ve Moritanya ülkesine ihracata başlamıştır. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 65 Fabrika, Denizli-İzmir karayolu üzerinde 13.km anayola sıfır 200 metre yol cephelidir. Sadece meşrubata ait arazi 14.000m2 üzerindedir. Bunun 10.000m2 kapalı alandır. Şirket kamyon bazında toptan satışı dışında DenizliAydın-Nazilli bölgesinde 8 araçla yaklaşık 3500 noktaya sıcak satış olarak da hizmet vermektedirFabrikanın belli bir bayi ağı ve ismi vardır.Tüm Türkiye geneline dağıtım yapmaktadır.Özellikle Antalya bölgesinde otellerde oldukça ağırlığı vardır Ayrıca zaman zaman Avrupa ve Afrika’ya ihracat yapmaktadır. Private label(özel marka) olarak Pekdemir marketleri dahil olmak üzere çeşitli zincir market ve gruplara yüklü üretimler yapmaktadır.(özel markalar Pekdemir,Dİ,Ayyo,İçelim,Myfresh,Kamiz,Afia...esc)Unifresh ve Unipower kendisine ait markalarda şirketimiz çeşitli üretimler de yapmaktadır. Üretim hatlarında pet grubunda 250cc-500cc-1000cc-1500cc-2000cc-2500cc, şişe olarak 200cc-250cc,kutu olarak 330cc ve 250cc (pet-şişe-kutu) portakalkola-gazoz-mineralli içecekler(vişne-elma-şeftali-çilek-nar-limon..etc)ve tonik-bitter limon-soda ve Unipower markasıyla da energi içeceği üretimleri yapmaktadır. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 66 SAĞLIKLI YAŞAM YETERLİ VE DENGELİ BESLENME SAĞLIĞIN TEMELDİR. sağlıklı beslenme Beslenme açlık duygusunu bastırmak, karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri yemek içmek değildir. Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini olarak uzun süre yaşaması için bu öğelerin her birinden günlük ne kadar alınması gerektiği belirlenmiştir. Bu öğelerin herhangi biri alınmadığında, gereğinden az ya yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli da çok alındığında, büyüme ve gelişme engellenir, sağlık bozulur. miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması Gereğinden fazla besin tüketilirse, çok alınan bazı öğeler gereken bir davranıştır. Besin öğeleri vücudun gereksinmesi düzeyinde alınamadığında YETERSİZ BESLENME oluşur. İnsanın yaşamı için 50’ ye yakın besin öğesine gereksinimi vücutta yağ olarak depolandığından sağlık için zararlı olur. Bu duruma Dengesiz Beslenme denir. Dengesiz beslenmenin önlenmesinde beslenme eğitimi ile sağlıklı beslenme bilincinin kazandırılması büyük bir önem taşır. vardır. İnsanın, sağlıklı büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken Yeterli ve Dengeli Beslenen Kişiler Yetersiz ve Dengesiz Beslenenler ise; Sağlam ve sağlıklı bir görünüştedir. Hareketleri ağır ve isteksiz Hareketli ve esnek bir bedene, Muntazam bir cilde, canlı ve parlak saçlara ve gözlere, Kuvvetli, gelişimi normal kaslara, Çalışmaya istekli kişiliğe, Sağlıksız genel görünüşte (aşırı zayıf veya şişman) Pürüzlü, kuru, sağlıksız cilt yapısına, Şişman veya zayıf vücut yapısına, Boy uzunluğuna uygun vücut ağırlığına, Sıksık baş ağrısından şikayet eden Normal zihinsel gelişme, İştahsız, yorgun, isteksiz bir Sık sık hasta olmayan bir yapıya sahiptir. yapıya sahiptir. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 67 Reklam Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 68 SAĞLIK Anne, babalar AMAN DİKKAT... uyuşturucu madde bağımlılığı Uyuşturucu madde bağımlılığı nedir? döngünün yerleşmesiyle kişi bağımlılık Sakinleştirici ve uyarıcı etkileri olan, sürecine girmiş olur. giderek daha fazla alma isteği ve • Aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi normal yaşam ve Etkileri; Uyuşturucu olarak kullanılan davranışlarından uzaklaştırır. alınmadığında yoksunluk belirtileri maddelerin kimyasal yapıları doğuran kimyasal maddelere birbirinden farklıdır. Kullanıldıklarında kabızlık, ishal, mide ve bağırsak “uyuşturucu madde” adı verilir. merkezi sinir sisteminin farklı spazmlarına/kanamalarına sebep olur. Uyuşturucu madde bağımlıları, bölümlerini etkileyerek fiziksel ve çoğunlukla kullanımı kontrol psikolojik tahribata yol açarlar. ve buna eşlik eden bir dizi hastalığa edebilecekleri düşüncesiyle madde Uyuşturucu maddelerin hiçbir güvenli neden olur. kullanmaya başlarlar. Oysa bağımlılığın kullanım şekli yoktur. Kullanan herkes nasıl gelişeceği öngörülemez, bir kez için bağımlı olma riski eşittir. kullanım dahi son derece risklidir. İlk Hücrelerimiz vücuda giren her maddeyi kullanımdan sonra tekrar tekrar madde tanır ve bir daha unutmamak üzere uyum yeteneğini azaltır. Bağımlı alma ihtiyacı doğar. Aynı uyuşturucu hafızasına alır. Hücresel öğrenme giderek aileden ve çevresinden etkinin sağlanması için kullanım sıklığı süreci denen bu durum herkes için kopararak, yalnızlaşır. Çoğu zaman bu ve/veya miktarı artar. Bu kısır geçerlidir. tabloya ağır bunalımlar eşlik eder. • Tüm iç organların zarar görmesine • Zehirlenmelere ve bu yolla gelen ölümlere sebep olur. • Uyuşturucular, bireyin çevreye Ne yapmalı? Ne yapmamalı? Eğer kişi maddenin etkisi altında ise onunla bu Kabullenmeme-İnkâr: “Yok, benim durumda konuşmanın yararı olmaz. Kendinizi hazır hissetmeden onunla konuşmayın. Açık, samimi ve inandırıcı olun, öğüt vermeyin. Genellemeler yapmaktan çocuğum asla kullanmaz.” Kendini ve eşini suçlama: “Bu çocuk senin yüzünden böyle kaçının. Korkularınıza dayanarak konuşmayın. Onu oldu.” “Biz iyi anne-baba olamadık.” Hayal etiketlemekten kaçının, çünkü “kullanıcı olarak” kırıklığı, çaresizlik duygusu: “Ben seni bunun etiketlenen kişiye yaklaşmak çok zordur. için mi yetiştirdim?” “Her şey bitti, artık hiçbir Önyargılarınızın farkına varın (“Bunlar iflah olmaz”), böylece yanlış iletişim kurma olasılığını azaltırsınız. Kendinizi onun yerine koymayı deneyerek onun 6 • Bulantı, kusma, karın ağrıları, şey eskisi gibi olamaz.” Öfke: “Benim böyle bir çocuğum olamaz!” Çocuğu suçlama ve düşünce, yaşantı ve korkularını anlamaya çalışın. Uzman aşağılama: “Senden hiçbir şey olmaz.” Uç yardımı alması için samimi bir yaklaşımla onu ikna edin. kararlar alma: “Okul hayatın bitti.” Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 69 Yeni Psikoaktif Maddeler; Emcdda Avrupa Uyuşturucu ve Uyuştucu Bağımlığını İzleme Merkezinin Raporlarında Sentetik Kannabinoidler Sentetik Kannabinoidlerin Üretim Sorunu bu yazımızda vatandaşları bu tehlikeye karşı uyarmak için Bonzai uyuşturucu maddesine yer verdik. Bonzai, ölümcül etkisi bulunan bir tür kimyasal uyuşturucu. Kullanımı son yıllarda yaygınlaştı. Kullanım yaşı da düştü. Daha bir ay önce yine Bursa'da 2'si 14, diğeri 18 yaşındaki 3 genç Uludağ eteklerindeki su deposu çevresinde bonzai kullanmış. Ölümden VÜCUTTA ADETA BİR PATLAMAYA NEDEN OLUYOR; hasarlar meydana getirmesi. Özellikle dönmüştü. genetik yatkınlığı olan veya yüksek dozda madde kullanan kişilerde, Bonzai Zararları; Eroinden daha teklikeli olduğu şizofreni benzeri durumlar ortaya 1- Kan basıncıda hızlı artış ve nabız öğrenilmiştir. Bonzai üzerinde yapılan çıkabiliyor. Bazı kişilerde de ani kalp detaylı araştırmalar bu durmalarıyla ölümlere neden 2- Şiddetli ağız kuruluğu uyuşturucunun kişide adeta patlama olabiliyor." Uyuşturucular arasında 3- Göz kızarıklığı yaptığını ortaya koydu. Uzmanlar, en yüksek haz etkisi olan maddenin 4- Halüsülasyon hayal görme genellikle "bir defadan bir şey olmaz" eroin olduğunu belirterek, "Fakat 5- Açlık hissi düşüncesiyle kullanan gençleri bonzainin eroine benzer etkisi de var. 6- Ortam seçememe nerede pençesi altına alan bonzai (sentetik Eroinden daha fazla yan etkiye sahip. kannabinoid) adlı uyuşturucunun Ayrıca ona göre çok daha ucuz ve 7- Geçici körlük etkilerini vurguladı. Türkiye'de bu tür kolay ulaşılabilir" diye belirtiliyor. 8- Geçici felç durumu vakalarının 2011'de ilk kez Bonzainin hukukta esrar statüsünde bildirildiğini, 2013'te ise adeta kabul ediliyor. Bonzai yapılan araştırmalara göre patlama yaptığını ifade eden Son günlerde boşluğa düşen ve sırf yükselmesi olduğunu hatırlayamama Yeni nesil çocukların kandırılarak farklı türde bu uyuşturucu maddelere uzmanlar; "Bonzai sigaranın içinde eğlence olsun diye gençlerin alıştırılması günümüzde yaşanılan bir karıştırılarak, sprey halinde de kullanarak hayatını kaybettiği madde sorun olarak gözümüze çarpıyor. içilebiliyor. Bu nedenle kullanım büyük tehlike saçıyor. Bonzai'nin Ailelerin biliçlendirilip bu uyuşturucu sırasında çevreden anlaşılması bir zararları saymakla bitmiyor? Peki madde tehlikesinden çocuklarımızı hayli zor. Diğer olumsuz etkisi de nedir bu Bonzai, Neyden üretilmiştir? uyararak uzak tutalım. beyin hücrelerinde kısa sürede büyük Bonzai'nin yan etkileri nelerdir? İşte Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 70 AKLINIZDA BULUNSUN Mürekkep Lekesi Domates Kabukları Domatesin kabuğunu kolay soymak için, kaynar suya daldırıp, bıçağın Deri eşya üzerinde: Biraz limon tersini domatesin yüzünde ağır ağır gezdirin. suyuyla lekeyi fırçalayın Kağıt üzerinde: Lekeli kağıdın altına kurutma kağıdı koyun Lekenin Mutfaktaki Haşerelerle Savaş Lambalarınızın üzerine kullanmadığınız kokularınızdan veya biraz vanilya sürerseniz, lambalarınızı yaktığınızda mis gibi koku yayılacaktır.( Fazla sürmeyin.) Evinizin mis gibi kokmasını istiyorsanız, bir kaç tane karanfili az su ile kaynatın. üzerine birkaç damla oksijenli su Kötü kokan spor ayakkabılarınızın sıkın, Sonra kuru bir pamuk içerisine biraz bikarbonat koyun ve parçasıyla kurutun. Kumaş üzerinde: bir gece bekletin. Sabahleyin Dayanıklı bir kumaşsa: Biraz limon suyu ve ılık sütle silin Durulanınca Hoş Kokular silkeleyin. Kötü kokulardan eser Mutfakta özellikle dolaplarda kalmayacaktır. dolasan hamam böcegi, karinca gibi Parfümü bitmiş küçük parfüm Nazik bir kumaşsa: Leke kuruyunca, haserati yok etmek ve bir daha şişelerini atmaya kıyamıyorsanız üzerine talk pudrası dökün. gelmemelerini saglamak için bu onları çamaşır dolabınıza koyun. Kaybolana kadar fırçalayın. haseratin dolastigi yerlere, dolaplara Böylece çamaşırlarınızın hoş Beyaz çamaşırda: Hemen lekenin terebantin sürmek kesin yoldur. kokmasını sağlarsınız. Yağlı Şişeler Soğan Soyarken leke yok olacaktır. üzerine sulandırılmış hardalı yayın Yarım saat kadar bekleyip, süngerle lekeli yeri yıkayın Mobilya üzerinde: Eğer leke tazeyse içine çiğ süt veya limon suyu ilave ettiğiniz sıcak su yeterli olacaktır Leke eskiyse zımpara kağıdı ile kazıyın Muntazam daireler çizerek mantar tıpayla parlatın Parmaktaki lekeler: En etkilisi domates suyuyla ovmaktır Kırmızı mürekkep lekesi:Üzerine hardal sürüp birkaç saat öylece bırakın Kırmızı mürekkep lekesinden sizi kurtaracak en iyi malzeme budur 6 Eylül - Ekim 2014 Önce deterjanla yıkayın, sonra durulanan şişenin içine sodalı su koyarak sallamaya baslanir. Beş dakika kadar sallanan sise çalkalanıp bu sefer içine kahve telvesi ilave edilir. Bir süre bu sekilde sallanan sise kisa bir zaman sonra yaglardan tamamen temizlenmis duruma gelecektir. Soğan soyarken gözlerinizin yaşarmaması için soğanı içi su dolu bir tasın içinde soyun Gözleriniz mi yasariyor? Soğanı, içi su dolu bir tasın içinde soyun Sıkıntıdan kurtulursunuz . pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 71 Reklam Reklam Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 72 KÜLTÜR SANAT İncir Reçeli 2 The Equalizer Yapımı : 2014 - Türkiye Facebook'ta Paylaş Ekle Vizyon Tarihi: 26 Eylül 2014 Yönetmen : Aytaç Ağırlar Yapımı : 2014 - ABD Oyuncular : Halil Sezai Tür : Aksiyon , Dram , Gerilim Paracıkoğlu Yönetmen : Antoine Fuqua Senaryo : Aytaç Ağırlar Oyuncular : Denzel 2011 yılında vizyona giren ilk Washington , Chloë Grace İncir Reçeli filmi seyirciden Moretz , Haley Bennett , Bill yoğun ilgi görmüş özellikle Pullman , Marton Csokas başroldeki müzisyen ve Senaryo : Paul Haggis , oyuncu Halil Sezai Richard Wenk Yapımcı : Denzel Washington Paracıkoğlu'na yeniden popüler olmasını sağlamıştı. , Todd Black İçine kapanık Metin ve hayata Robert McCall eski bir Black Ops askeridir. Sahte bir ölüm cıvıl cıvıl bakan Duygu'nun hazırlayarak Boston'da hüzünlü aşk hikayesini konu yaşamaya başlayan Robert alan ilk filmin ardından üç yıl McCall, emeklilik zamanlarının sonra gelen ikinci yapımda keyfini çıkartırken, Teri yine Halil Sezai başrolde isminde bir kızı kurtarması oynuyor. Bu sefer Metin'i gerekmektedir. Kurtarması Duygu ile yaşadığı aşkın gerektiği kız yüzünden Rus ardından, gelen yoğun yalnızlık mafyasıyla birlikte karşı karşıya gelecektir. dönemi içinde izleyeceğiz. Tür : Dram , Romantik Kasabanın en zengini ve çapkını beyaz eşya dükkanı sahibi Hüseyin, kasabaya yeni eşyalar getirdiğinde; alttan soğutmalı klima, çift kapılı Şipşak Buzdolabı gibi kasabaya yeni Anadolu eşyalar getirildiğinde Tür : Komedi kasabalıya tanıtım yapar. Bir Yönetmen : Şenel Aldı seferinde Hüseyin'in yolu iki Oyuncular : Cengiz Küçükayvaz Rus Kız'la (Cicişler) kesişir. , Erdal Tosun , Gökçe Özyol , Cicişler'e çarşaf giydirerek Serkan Şengül , Orçun Kaptan kasabaya getirir. 6 Eylül - Ekim 2014 Kutu Cüceleri : Yaratıklar aramızda Yapımı : 2014 - ABD Tür : Animasyon , Aile , Macera Yönetmen : Graham Annable, Anthony Stacchi Oyuncular : Seslendirenler : Elle Fanning , Ben Kingsley , Simon Pegg , Toni Collette , Nick Frost Senaryo : Adam Pava , Irena Brignull Zenginliğe ve kokuşmuş güzel peynirlere takıntılı, Viktoryen dönemin lüks bir kasabası olan Cheesebridge’de geçen komik bir hikayeyi anlatıyor. Cheesebridge’in sevimli Arnavut kaldırımlı sokaklarının altında geceleri kanalizasyondan çıkarak kasaba halkının en değer verdiği şeyleri yani çocuklarını ve peynirlerini çalan canavarlar, Kutu Cüceleri yaşar. En azından kasaba sakinlerinin inandığı efsane budur. Gerçekte ise Kutu Cüceleri, sırtlarında geri dönüştürülmüş karton kutuları kaplumbağaların kabuklarını taşıdıkları gibi taşıyan, büyük mağaralarda yaşayan garip ve sevimli tiplerden oluşan bir yeraltı toplumudur. Ninja Kaplumbağalar Yapımı : 2014 - ABD Tür : Aksiyon , Macera Süre: 87 Dak. Yönetmen : Jonathan Liebesman Oyuncular : Megan Fox , William Fichtner , Whoopi Goldberg , Mos Def , Will Arnett Senaryo : Kevin Eastman , Peter Laird , Josh Appelbaum , André Nemec , Evan Daugherty Yapımcı : Michael Bay , Ian Bryce Diğer Adı : TMNT Manhattan'ın lağım kanallarında yaşayan ve hocaları Splinter Usta ile birlikte dünyayıdaki kötülüklere karşı verdikleri mücadele konu alıyor. Rezervasyon ve Matina bilgileri için: 0258 212 32 62 [email protected] pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 73 Reklam Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 74 SANAT VE KİTAP Dan BROWN Dan Brown, satış rekorları kıran ve yayınlandığı tarihlerde listelerden inmeyen “Da Vinci Şifresi” kitabının yazarıdır. Amherst Koleji ve Philips Exeter Akademisi mezunu yazar, 22 Haziran 1964 ABD doğumludur. Dan Brown eğitim gördüğü okullarda, İngilizce öğretmenliği de yapmıştır. Şifre çözme ve hükümetin gizli örgütlerine duyduğu yoğun ilgi, 1996 yılında ilk romanı olan Dijital Kale‘nin yayınlanmasını sağladı. Dan Brown’un bu romanı, raflarda yerini aldıktan bir süre sonra, elektronik kitap listelerinde bir numaraya yükseldi. Roman, ABD Ulusal Güvenlik Teşkilatı ile halkın mahremiyeti arasında bulunan durumu sorguluyordu. Yazarın 2001’de ası matematik profesörüdür ve Başkanlık Ödülü kazanmıştır. Annesi ise ilahiyat müzisyenidir. Din ve bilim gibi iki olgunun hakim olduğu bir ortamda yetişen Dan Brown, birbirini tamamlayan bu iki konudan aldığı ilhamla üçüncü romanı olan ünlü Melekler ve Şeytanlar’ı yazmıştır. Yazarın bu kitabı, Vatikan ve fizik laboratuarı arasında geçen din ve bilim konulu gerilim roman türüdür. Yazar, 2003 yılında ise tüm dünyaya adını duyurduğu ve büyük bir üne kavuştuğu kitabı Da Vinci Şifresi romanını yayınlamıştır. Bu roman yayınlandığı zaman tartışmaları da beraberinde getirmişti. Kilise ve bazı tarihçiler sert tepki gösterdiler. Yazarın masonları anlattığı beşinci kitabı Kayıp Sembol‘dür. Dan Brown’un bu kitabında mason olan dedesinden etkilendiği düşünülmektedir.Dan Brown’un 2013’de yayınladığı ve içinde İstanbul’u da anlattığı son kitabı Cehennem‘dir. Robert Langdon serisisin dördüncüsü olan kitap gerilim gizem türündedir. 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 75 Ayrıca yazarın eşinin ressam ve sanat tarihçisi kendisini öldürmeye çalışması şok etkisi yaratır. olması, yazar için eserlerinde büyük yardımı Genç aynı zamanda olağanüstü zekası olan olmaktadır. doktor ile işin doğrusunu öğrenmek için, yine Dan Brown’un sinemaya uyarlanan kitapları ; Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar, Dan Brown’un Son Kitabı “Cehennem” in Konusu Yazarın kitaplarında baş karakter olan simgelerde gizli olan ipuçlarının peşine düşer. İtalya’nın Floransa şehrinin tarihi yerlerinde başlayan aksiyon, ülkenin diğer büyülü şehri olan Venedik’e uzanır. Robert Longdon simgebilim uzmanı Robert Langdon, bu romanda kendisini, bir genetik uzmanı olan ve dünya gözlerini hastane odasında açar. Hatırladığı son nüfusunun hızlı artışı nedeni ile insanoğlunun şey, Harvard üniversitesindeki bir anısı olan yüzyıl içinde neslinin sona ereceğini düşünen, Langdon, kendini bir anda kafasından vurulmuş, bu yüzden ölümcül bir virüs bulan ve bunu son iki gün içinde de hiç bir şey hatırlamayan biri Dante’nin Cehennem Haritası ile bağdaştıran olarak İtalya’da bulur. Ne olup bittiğini anlamaya deha birinin peşinde bulur. Buradaki tek sorun çalışırken hastanede saldırıya uğrar ve bu ise bu psikopat bir hafta önce kendini saldırıdan genç bir doktorun yardımı ile kurtulur. öldürmüştür ve virüsün aktif olmasına Daha önemlisi de üzerinde tehlike simgesi olan bir günden az bir zaman kalmıştır. Virüsün bir cihaz bulur. Langdon ülkesinin yerini tespit etmek için sadece tek bir umut konsolosluğundan yardım isteyince, yardım etmek vardır, o da Robert Langdon’dan başkası yerine kendisini öldürmeye çalışan kişiyi değildir. karşısında bulur. Kendi ülkesinin de peşinde olup Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 76 LEZZET DURAĞI Balkonlardan Sofralara... Havaların ısınması ile birlikte Denizli'deki hemen her evin balkonunda dizi dizi serilen kuru patlıcanlar, yeteri kadar kurutulmalarının ardından sofralardaki yerlerini alırlar. Denizli Usulü Kuru Patlıcan Dolması Birbirinden eşsiz lezzetleri ile damaklarda ayrı bir tad bırakan Denizli Mutfağı, tatlısından tuzlusuna, zeytinyağlısından etlisine kadar pek çok yemek türüne ev sahipliği yapar. Denizli'nin Geleneksel Lezzetlerinden Biri İçleri oyularak güneşte kurutulan patlıcanların daha sonra içlerinin doldurularak pişirilmesi sonucunda hazırlanan kuru patlıcan dolması, kış aylarında sofraların vazgeçil- mez lezzetleri arasında yer alır. Denizli'nin daha çok ilçe ve köyle- rinde yapılan bu yemek, düğün ve sünnet gibi özel günlerin de vaz- geçilmez lezzetlerindendir. Eğer siz de bu eşsiz lezzeti kendi sofranızda da görmek istiyorsanız, işte kuru patlıcan dolmasının tarifi. 1 Denizli usulü yapılacak kuru patlıcan dolması için gerekli olan malzemeler; 1 su bardağı pirinç, 4 su bardağı et suyu, yarım limon, 300 gr. kuzu kuşbaşı, karabiber, pul biber, 4-5 yaprak taze nane, 1-2 yemek kaşığı domates salçası, birkaç dal maydanoz, 15-20 adet kuru dolmalık patlıcan ve 2 baş kuru soğandır. 2 Kuru patlıcan dolması yapmadan önce kuru patlıcanlar haşlanıp yumuşatılır. Sıcak suda iyice yumuşayan patlıcan kuruları bir kenara alınarak soğumaları beklenir. 3 Yumuşayan ve soğuyan bu patlıcanlar daha sonra pirinç, kuşbaşı et ve baharat karışımı ile harmanlanan iç malzemesi ile doldurulur. Patlıcanların gereğinden çok doldurulması halinde her parça pişerken ayrılır. Bunun önüne geçmek için üzerlerinde birer parmak boşluk bırakılır. Tüm bu işlemlerin ardından kuru patlıcanların üzerlerindeki boşluğa domates parçacıkları eklenir. Bu parçacıklar, patlıcanın içinin dökülmesini engeller. İçleri doldurulan patlıcanlar yatık şekilde tencereye dizilir. Daha sonra üzerlerine su ilave edilir ve 40 dakika kadar orta hararetteki ateşte pişirilir. Patlıcanlar piştikten sonra tencerenin ağzı açılmadan 10 dakika daha beklenir. Ardından da sıcak şekilde servis yapılır. Hepinize afiyet olsun! 6 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 77 Denizli’nin Yöresel Tatlısı İnge Tatlısı MALZEMELER: 1 kg. un, 1 çay kaşığı soda, 1 çay kaşığı yaş maya, 2 yemek kaşığı yoğurt 2 yemek kaşığı süt, 1 yumurta, Yarım çay bardağı çiçek yağı, 125 gr. Margarin Dövülmüş ceviz, Hindistan cevizi 5 bardak toz şeker, 4 bardak su 2-3 damla limon suyu 1 kg. unu tepsiye dökülür ve ortası havuz gibi açılır. Verilen malzemeler içine eklenir ve kulak memesi kıvamına gelinceye kadar yoğrulur. Daha sonra parçalara ayırarak yufkalar açılır. Açılan yufkaların üzeri çiçek yağı ile yağlanır ve üzerine ceviz serpilir. Yufka ortadan ikiye bölünür ve rulo yapılır. İki ayrı rulo saç örgüsü şeklinde tepsiye yerleştirilir. Hafifçe üstüne bastırılır. Üzeri yağlanır fırına sürülür. Kızarınca fırından alınır. Biraz soğuyunca 5 bardak toz şeker ve 4 bardak su ile hazırlanmış şurup sıcak olarak üzerine dökülür. Üzerine Hindistan cevizi ve antepfıstığı serpilir. Soğuk olarak servis yapılır. Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 78 BOYAMA ZAMANI Haydi çocuklar boyama zamanı... 78 Eylül - Ekim 2014 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 79 Reklam Eylül - Ekim 2014 7 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 80 Eylül - Ekim 2014 80 pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 83 Reklam pekdemir temmuz 2014 9/5/14 8:10 PM Page 84 Reklam
© Copyright 2024 Paperzz