Altan Heper, Feminizm ve Hukuk, Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014, ss. 11-27. FEMİNİZM VE HUKUK Altan Heper* * Yard.Doç.Dr.Dr., Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi, [email protected]. Heper/ Feminizm ve Hukuk On ne nait pas femme, on le devient savunucuları olarak Marquis de Condorcet 1790’da kaleme aldığı “Sur l’admission des femmes aux droit de cité” adlı Kadın olarak dünyaya gelinmez, kadın olunur ҫalışmasıyla , Mary Wollstonecraft 1792 tarihli “Vindication of the Right of Women” adlı ҫalışmasıyla, Elizabeth Cade Simone de Beauvoir, İkinci Cinsiyet Stanton 1848 tarihli “Declaration of Sentiments” adlı ҫalışmasıyla, John Stuat Mill 1861 tarihli “The Subjection of 1. Feminizm ve Hukuk ilişkisine Genel Bir Bakış Women” dikkati ҫekmektektedir. Feminizm kavramı içerisine kadınların haklarıyla, baskı eşit Fransa’da bulunan yukarıda anılan klüplerin benzerlerine tutulmalarıyla veya farklı olmaya yönelik talepleriyle ilgili Almanya’da 1848’lerde rastlamaktayız. Endüstri devrimi eylemle, günlük siyasetle veya kuramsal olanla ilgili ile birlikte sosyal alt üst oluşlar 1850’lerden sonra bir çok herşeyi dahil edebiliriz (Ottmann 2012, s. 147). ülkede kadınlara yeni bir güç verdi. 1865’te Almanya’da altında tutulmalarıyla veya özgürleşmeleriyle, Tüm Almanya Kadın Derneği (Allgemeine Deutsche Feminizm tarihi olarak patriyarşinin eleştirisi olarak Frauenverein) kuruldu. Bu dernek kadınların istihdamı ve temellendirilir. Kadınların haklarının yanında olan veya kadınların eğitimiyle ilgiliydi. August Bebel, Clara Zetkin mücadele eden siyasi teoriler ve hareketler feminizm gibi sosyalistler kadının özgürleşmesine sosyalist bir anlam kavramıyla birlikte anılır (Ottmann, agy). Feminizm ve kadın hareketi ayrılamaz olduğundan, yükleyerek, Feminizmi “proleteryanın kurtuluşunun kurtuluşu” olduğunu ifade ettiler. anlayabilmek için kadın hareketine kısaca bir göz atmakta kadının August Bebel’in, Türkҫeye de ҫevrilen Kadın ve Sosyalizm (die Frau und fayda var. Kadın hareketini kadınların kültürel, sosyal, Sozialismus) 1879 tarihli, Clara Zetkin’in 1892 tarihli siyasi ve ekonomik alanda karşılaştıkları engellere, Ҫalışan Kadınlar ve Günümüzün Kadın Sorunu (Die dezavantajlara karşı hakları için örgütlenmiş girişim olarak Arbeiterinnen-und Frauenfrage der Gegenwart) isimli nitelendirebiliriz. Kadın hareketi 18. yüzyılda öncelikle ҫalışması, Sovyet devrimcisi Alexander Kollontai’in 1909 erken endüstrileşmiş batı Avrupa ülkeleri olmak üzere 18. tarihli Kadın Sorununun Sosyal Temeli (Die soziale Frage yüzyılın sonundan itibaren sosyal ve eğitim reformları der Frauenfrage) bu bağlamda önem taşımaktadır. Fakat hareketi bağlamında ortaya çıktı. Siyaset ve meslek marksist aҫıdan kadın sorunu ilk kez Friedrich Engels’in hayatında eşit pozisyonu talep eden ilk kez Fransa’da D. 1884’de Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni ( Der Diderot oldu (Sur les femmes 1972). Ursprung der Familie, des Privateigentums und des Fransız devrimi sırasında kadınların hakları ile ilgili çok Staates) antropolojik cephesiyle etraflıca ele alınmıştır sayıda yayın yapıldı. Bu dönemde kadınlar devrimci kadın (Ottmann 2012, s. 152). kulüpleri kurdu. Bu bağlamda Olympe de Gouges’un 19. yüzyıl Feminizm dalgasının ilk dönemi olarak önderliğini yaptığı bir grup kadın, Ağustos 1789 İnsan ve vurgulanmaktadır. Yurttaş Hakları Bildirisini eleştirerek buna nazire olarak Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirisini ( Déclaration des droit Erken kadın hareketinin ilk ana teması seçim hakkıydı. de la femme et de la citoyenne) kaleme aldı (bildirinin Kadınlara seçim hakkı farklı ülkelerde farkı dönemlerde tamamı iҫin Göztepe 1996, s. 185-193; de Gouges’ın yaşamı tanındı: Finlandiya’da 1906, Rusya’da 1917, Almanya’da ve görüşleri iҫin ayrıntılı olarak bkz. H. Schröder 1995, s. 1918, A.B.D’de 1920, Büyük Britanya’da 1928, ülkemizde 101-129). Olympe de Gouges İnsan Hakları bildirgesini 1927 ve Fransa’da 1944’te. Birinci dünya savaşında kadın insan istihdamının artmasıyla kadının siyasetle ve toplumla ve erkeğin karıştırıldığı, kadınların hiҫ düşünülmediği gerekҫesiyle eleştirir. Olympe de Gouges entegrasyonu yükseldi. Bildiriyi erkek (homme) sözcüğünü kadın (femme), erkek Uluslararası antlaşmalarda, insan hakları sözleşmelerinde, vatandaş (citoyen) sözcüğünü kadın yurttaş (citoyenne) anayasalarda ve yasalarda kadın-erkek eşitliğine ilişkin çok olarak değiştirerek yeniden kaleme almıştır (Otmann 2012, sayıda hüküm bulunmasına rağmen hali hazırda hiç bir s. 152). Bu dönemin dikkati ҫeken kadın hakları toplumda tam olarak eşit haklara sahip olma, kadının 12 Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014 siyasi, sosyal, kültürel yaşama eksiksiz bir uyumu doğal, değişmez ve biyolojik olduğunu reddeder, bu sağlanamamıştır (krş. Ortanca 2012, s. 151; Işıktaç 2006, s. reddediş de öncelikle cinsel rollerin sosyal öğrenme ile 73; pozitif ayrımcılıkla ilgili uluslararası hukuk ve oluştuğu düşüncesine dayanır (Işıktaç 2006, s. 71). karşılaştırmalı hukuk iҫin bkz. Akbaş ve Șen 2013, s.172- Feminizm 175). Bunun en açık örneklerini parlamentolara seçilen anlaşılmaktadır. Sözlüklerde feminizmi “toplumda kadının kadınların oranında, kadın-erkek eşitliği olarak kamu sektöründe yararlanacağı hakları çoğaltmak ve erkeğinkine eşit kılmak emeklilikte amacını güden düşünce akımı” olarak bulmaktayız (Türk görmekteyiz. Şüphesiz bu eşitsizlikler ülkeden ülkeye Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, 1983). Sözcüğün İngilizcede değişiklik bilinen ilk kullanımı 1895 yılına rastlar (Oxford Englisch eşit işe göstermektedir. ve dilde ücrette, yükselmelerde, özel günlük eşit İsveç ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde kadınların durumunun çok farklı olduğu Dictionary izahtan varestedir. Bu eşitsizliklere karşı kadın hareketinde Ramazanoğlu gender konusu dışında da feminizmin bir bir radikalleşme olmuş, feminizm bu süreç içersinde ortaya çok çıkmıştır. Feminizm batı dünyasının ürünü olup, diğer özetlemektedir: “1. Feminizmin ülkelere erkeklere bağımlı kılan mevcut cinsler arası ilişkilerin (güneye) sosyal, politik, kültürel etkilerle yayılmıştır. temellendirmeler ve buna bağlı pratik ortak agy). Caroline noktalarını şu şekilde tüm türleri kadınları ve arzu edilebilir sayılan birçok durumu sorgulamaktadır.” söylemler Ramazanoğlu, feminizmin temel tanımlama sorunları yaratan feminizm tanımı yapmak olanaksızdır. Bununla beraber arasındaki eşitsizlikten, erkek egemen anlayışın bilimleri, her türlüsünün eleştirisi bağlamında bir bilimsel ve siyasal (Greif /Schobester 2003, s. 5; Becker- Schmidt/Knap 2000, s. 7). Feminizmde iki ana akım olan getirmek yola çıktığı iddiasındadır. için bunun Feminist felsefe, Özellikle Anglo-Sakson dünyasında, A.B.D ve İngiltere’de savunurken, üniversitelerde, farklılığın feministleri eşitlik yerine farklılığın siyasetin kısmen Batı Avrupa ülkeleri üniversitelerinde “gender studies” bağımsız bir disiplin ölҫüsü olması gerektiğini söylemektedir, bu da liberal olarak kurumlaşmaktadır. Feminist felsefe ‘68 hareketini hukuk ve devlet anlayışıyla bağdaşmaz. Modern hukuk takiben, daha önceki, özellikle Simone de Beauvoir’ın devleti eşitliği köken, ırk, din ve cinsiyet ayrımı Burada belirlediğinden alternatini metodoloji gibi alanlar aydınların ilgi alanına girmiştir. 20. yüzyıl Feminizmine damgasını vurur. Eşitlikҫiler temellendirir. disiplinleri feminist ilahiyat, feminist bilimsel araştırma, feminist eşitlikҫi ve farklılıkların feminizmi arasındaki ayrım ҫizgisi olarak pratikleri Feminizm hayatın ve bilimin her alanında cinsiyetler kadınları ikinci sınıf insan olmaya iten güç ve egemenliğin eşitliği siyasi olmayacağını vurgular (Ramazanoğlu, 1998, 26, 27). tezahür biçiminin ve kadınları ayrımcılığa tabi tutan ve konusunda oluştuğunu, ilişkilerinin niteliği hakkında tarafsız ve nesnel bir konum katılıyoruz: Feminizm cinsiyetler arasındaki ilişkinin haklar düşüncelerden içerdiği, her zaman dirençle karşılaştığı, kadın-erkek feminizmin aşağıdaki biçimde nitelendirilmesine biz de yapılmaması belirli Otmann, etmektedir. 2. Feminizm, çeşitli toplumlarda doğal, normal içerdiğinden, genelgeçer, herkesin üzerinde anlaştığı bir (liberaller) türünün atfen tatmin edici olmadığı ve değiştirilmesi gerektiğini kabul Feminizm birçok farklı eğilimi barındırdığı, farklı teorik yaklaşımdır 1989’a yaklaşımlarını farklılık, da ele alarak, kadınların felsefenin gelişmesine özel bir katkısını, erkek egemen yapının görüldüğü gibi, bu kriterler iҫinde yer almaz. Farklılıklar analizini, kadınların bilim ve felsefe dünyasından uzak feminizmi kadınlara geҫiҫi olarak da olsa imtiyazlı (örneğin tutulmasının tahlilini ve yeni değerlere yönelmenin kota koyarak) davranmak ve bu imtiyazların fiili olarak gerekliliğini araştırma konusu yapmıştır. Tanınmış feminist kadınların erkeklerle eşit hale gelecekleri ana kadar sürmesi teorisyenler içinde örnek olarak A.B.D’de Kate Millet, Seyla üzerine inșa edilir (Otmann 2012, s. 154). Eşitlik ve Benhabib, Betty Friedan, Judith Butler, Mary Daly, Sandra farklılığın yanında üҫüncü temel konuyu “sex” (biyolojik Harding, Fransa’da Elisabeth Badinter, Luce Irigiray, Julia cinsiyet) ve “gender” (toplumsal cinsiyet) oluşturur. Hem Kristeva, almanca konuşulan ülkeler içinde Alice Schwarze, eşitlikҫi feministler ve hem de farklılıklar feministleri bu Herta Nagl- Docekal, Herlinde Pauer-Studer’i sayabiliriz. konuda aynı görüştedirler. Feministler toplumsal cinsiyetin 13 Heper/ Feminizm ve Hukuk Bu kadınların feminist teorileri hukuk alanında da rol karakter göstermektedir, bir yandan hukuku yüz yıllardan oynamaktadır. Bir çok disiplinde söz sahibi olduğuna göre, beri diğer iktidar odaklarının yanında, erkeklerin kadınlar feminizmin hukuka da ilgisiz kalması düşünülemez. üzerinde iktidar, güç aracının kurumlaştırılması, beton gibi Çünkü feministlere göre hukuk patriyarkal egemenliğin en sağlamlaştırılması olarak tahlil etmek gerekir, diğer yandan katı biçimde görüldüğü alandır. Artık günümüzde kısmen hukuku kıyıda köşede kalmış bir alan olarak da görülse de feminist şekillenmesinde bir imkan olarak görmek mümkündür hukuk biliminden söz etmek mümkündür. Kanaatimce (Foljanty/Lembke Prof. Dr. Susanne Baer gibi feminist hukuk teorisinin önde Foljanty/Ulrike Lembke’nin yayınladığı Feminist Hukuk gelen Anayasa Bilimi [Feministische Rechtswissenschaft, 2. Aufl., 2012] Mahkemesi’ne üye olarak seçilebilmesini de feminist adlı ders kitabındaki planı ve görüşleri takip ediyoruz). hukukun başarısı olarak görmek gerekir. Prof. Dr. Jutta Kadın hareketi başından beri erkek ön egemenliğini Limbach da zaman zaman fiilen Almanya’nın kaderini gösteren hukuki düzenlemeleri, örneğin evlilikte erkeğin belirleyen hakimiyetini (ülkemizde evli kadının genç kızlık soyadını şahsiyetlerinin aynı Alman mahkemenin Federal başkanlığına kadar yükselmiştir. özgürleştici adımların 2012, s. 21; düzenlenmesinde, bu bölümde Lena tek başına taşıyamaması veya son dönem sezeryan tartışmaları veya benzeri normları) eleştirirken, bir yandan Feminist hukuk özelliğini ve amaçlarını ana hatlarıyla çeşitli talepleri, örneğin seçim hakkı, cinsiyetler arasında yukarıdaki tanımdan çıkarmak mümkündür. Feminist şekli eşitlik, kadınlar için tam işlem ehliyeti (bir çok Arap hukuk bilimi (Feminist hukuk bilimine giriş için bkz. ülkesinde bu konular sorunludur) ve aile içi şiddetten veya Sacksofsky 2001, 412-s. 417) bakışını hukukta cinsiyetler iş konusunda hassas sorunlara yöneltir. Mer’i hukuktaki yerinde cinsel tacizden etkili korunmayı dile getirmektedir. erkek egemenliği ve yakından incelendiğinde ortaya çıkan erkeklerin çıkarlarını savunmakla yükümlü sözüm ona Kadın hareketinin hukuk sorunlarını dile getirdiğini genelgeçer perspektiflerin sorgulanması, feminist hukukun böylece gördük. Buna karşılık kadın hareketinin tersine başlıca meşgalesidir. Kadınlar ve erkekler arasındaki feminist hukuk hukukta kadın sorununu soru haline eşitsizliğin sürdürüldüğü mer’i hukuk kadınsal, dişil getiriyor mu? Bu konu feminist hukuk biliminin tarihi yaşam biçiminin özelliklerini, eril yaşam biçimini dikkate hareket noktasıdır ve feminist hukukçular için esas işlerinin aldığı kadar almamaktadır ve münferit hukuk alanlarının başında gelmektedir. Feminist hukuk bilimi, dişil yaşam ve hukuk normlarının düzenlenmesinde böylece kadınlar gerçeğinin hukukta hiç mi hiç, veya çok yetersiz bir biçimde dezavantajlı duruma düşmektedir (Bauer 1997, s. 170; göz önünde tutulduğuna dikkat çeker. Feminist hukuk Greif/Schobesberger, a.g.y). Bunun eleştirisi ve ortadan biliminin egemen hukuk anlayışına getirdiği en önemli kaldırılması için tedbirler feminist hukuk biliminin konusu eleştiri, kadın tecrübelerine, özelliklerine, perspektifine içine girmektedir. kayıtsız kalmasıdır. Hukukun her zaman belirli bir dereceye kadar genellik, soyutluk, geleceği de kapsama Aynı yönde Arat da feminist hukuku “eril egemenliği sona almak erdirecek olan kültürel devrim iҫin gerekli kavramsal bakımından gerçeklerden soyutluk taşıdığı düşünüldüğünde, nufusun yarısını oluşuran dişilerin değişimin ilk adımlarını oluşturup bu konuya ilişkin siyasal sosyal gerçeklerini hukukta dikkate almamak ne anlama ve ideolojik gündemi tanıtan yeni bir dilim dalı” olarak gelmektedir ? (Foljanty/Lembke,2012,2) görmektedir (Arat 2006, s. 36). Feminist hukukçular bu konuda temelde iki farklı cevap 2. Feminist Hukuk Biliminin Hukuka Eleştirisi ve Temellendirilmesi vermektedir. Bu cevaplardan birincisi, bütün insanların Yukarıda görüldüğü gibi kadın hareketi başından beri iki İnsanların ana temayla uğraşmaktadır: Kadınların sosyal durumlarını metinlerindeki eşitlik ilkesine dayanır. Bilindiği gibi İnsan ve yaşam gerçeklerini göstermek, iyileştirmek ve hukuk Hakları Evrensel Bildirgesinin 1. maddesinde “bütün alanında da bunları sağlamak. Burada hukuk ikili bir insanların onurda ve haklarda özgür ve eşit” olduğu ifade eşitliğini, ikincisi cinsiyetler arasındaki farklılığı esas alır. 14 eşitliğinden yola çıkanlar pozitif hukuk Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014 edilir. Anayasamızın 7. maddesi kadın ve erkek arasındaki Bu eşitliği vurgular. Eğer erkekler ve kadınlar eşit ise, bunlara sonunda, 80’li yıllarda kadın araştırmalarından “cinsiyet- eşit davranmak, kadın veya erkek oldukları için farklı veya gender perspektifine” kaymasına yol açtı. Cinsiyet davranmamak tazminatında, artık sadece bir doğal vakıa olarak değil, bunun yanında ücretlendirmede, işe alınmada, terfide, ișçinin evliliğinde, toplumsal düzen, sınıflandırma ilkesi olarak kavranmaya emeklilikte sadece kadın veya erkek oluşlarından dolayı başlandı. farklı davranmamak gerekir, kısaca burada kadınlara zaten değerlendirmelerin merkezine yerleşti. Hukuk erkek ve onlara eşitlik prensibince tanınmış olan, fakat hukuk kadınlar arasında mevcut hiyerarşinin tesisi ve idamesi için düzenince reddedilen veya hukuk uygulamalarında fiilen bir araç olarak görülmeye başlandı. Daha ileri giden, daha reddedilen, tanınmayan haklarını talep etmek gerekir. radikal anlayışlara göre iki ayrı cins bile tasarım olarak Burada kadınlar için “özgül haklar” kadınlara özgü haklar, değerlendirilmeye başlandı. Cinsiyet ve heteroseksüel pozitif ayrımcılık istenmesi söz konusu olmamakta, cinsiyet ilişkisi böylece sosyal, yani hukukça oluşturulan erkekler için sadece onların kullandığı imtiyazlardan, kategoriler olarak görülmeye ve bu kategorilerin yardımı onlara mahfuz uygulamalardan kadınların da yararlanması ile iktidar ve egemenliğin örgütlendiği düşünülmeye istenmektedir. bașlandı (Foljanty/Lembke, age, s.22). gerekir, Bu yani kıdem yararlanmalarla kadınların dışlanmasının ve ayrımcılığa tabi tutulmasının önüne farklılıklar, feminist Böylece araştırmaların cinsiyet bir 70’li tasarım yılların olarak Terminolojik olarak da bu kayma “kadın”dan bir araştırma geçileceği düşünülmektedir. Bu anlayış liberal feminist objesi olarak “cinsiyet”e doğru oldu ve “Legal Gender anlayışla örtüşür. Bir bakıma siyasi liberalizmin yansıması Studies” veya “Cinsiyetler Arası İlişkinin Hukuku” gibi olarak görülür. nitelendirmeler doğdu. Bu bağlamda yapı bozumcu Buna karşılık diğer eğilim erkekler ve kadınlar arasındaki (dekonstruktif ) teoriler, post modernist anlayışın ürünleri farklılığa dayanır. Bazen bu farklılık radikal boyutlarda ele çok işe yaramaktadır, fakat burada yapı bozumcu teori bir alınır. sorunla karşılaşmaktadır, bu sorun da teorinin kadın kavramını aslında reddetmesine, kadını suje olarak 2.1. Kadın Sorunu, Cinsiyetler, Güç ve İktidar Sorunu inkarına, kadınla ilgili değerlendirmeleri reddine rağmen, Kadın sorunun anlaşılması, dişi sujenin açık, net, kesin ve kadını “suje” olarak görmenin sonuçlarına onların da son eksiksiz tespiti ile mümkün olabilmektedir, yani sujenin tahlilde katılmak zorunda kalmalarıdır, zaten bunun aksi bulunması önem taşır. Bu tür bir kesinliğin tespiti aldatıcı pratik olarak mümkün olamaz. Yapı bozumcu teori de, olmaktadır. Kadın hareketinin daha başlarında, kadınlar politik olarak etkili olmak istiyorsa, hakim anlayışın kadını arasında önemli farklar, özellikle işçi sınıfından, proleterya subje olarak görmenin sonuçlarını ister istemez ilk aşamada sınıfından kabul kadınlarla, burjuva kadınları arasında etmek ve daha sonra eleştirmek zorunda görülmüştü. Bu farklar ‘68 hareketi sonucu, (2. Dünya kalmaktadır. Buna rağmen dekonstruktif yaklaşım dişi, eril savaşını, Vietnam savaşını, kurulu otoriteyi sorgulayan ve bu kategoriler arasında bulunan kişiliklerin farklılığını, kuşaklar) 1970’li ve 1980’li yıllarda yeniden silahlanmayı, çoğulluğunu göstermesine çok uygun görülmektedir. Bu nükleer enerjiyi sorgulayan kuşaklar kendini daha da net yaklaşımlarla her bir bireyin mevcut toplumsal güç ve bir biçimde gösterdi. Farklılıklar 90’lı yıllarda da kendini egemenlik göstermeye devam etti. Kadınların eşitsizlik, ayrımcılık, oluşmasında haksızlık konusundaki tasavvurları, istekleri, idealleri çok kolaylaşmaktadır (Foljanty/Lembke, agy). farklıydı. Birbiriyle anlaşmazlığa düşen, zaman zaman ağır ilişkisine bağlı bunlardan olduğunu ve etkilendiğini kişiliğin anlamak Böylece cinsiyetler arası ilişkinin dışında bir bakış açışı da suçlamalar yönelten çok farklı feminist akımlar ortaya çıktı. geliştirmek mümkün olmaktadır. Birçok modern feminist Bir yeknesak “biz kadınlar” hareketi hiç bir zaman olmadı, teori, cinsiyetler kategorisinin, çok sayıdaki kategoriden asgari müştereklerde zaman zaman bir araya gelen, temel sadece biri olduğunu düşünmektedir. Feministlere göre bu taleplerde nadiren ortak hareket edilebildi. Kanaatimce kategorilerle “kız kardeşler” retoriği de çok da işe yaramadı. iktidar ve egemenlik sürdürülmekte, eşitsizlikler yaratılmaktadır. Modern feminist teorilere göre 15 Heper/ Feminizm ve Hukuk cinsiyetler kategorisinin ve cinsiyet ayrımcılığı yanında, kategorileri anlamak için eleştirisel araştırma yaklaşımları ırkçı değerlendirmeler, toplumsal köken, bedensel ve sergileyen diğer disiplinlerin, örneğin Critical Legal zihinsel ayrımcılık Studies, Queer Legal Studies, Disabilitiy Studies veya feminist Critical Race Theory gibi araştırmalarından yararlanmak birbiriyle zorundadır. Böyle bir yaklaşım feminist hukuk bilimini tek ilişkilerinin analizi için uygun bir araç oluşturduğu ifade taraflılıktan uzaklaştırır ve disiplinler arası bir alan haline edilmektedir. getirir (Foljanty/Lembke,age, s. 24). 2.2. Feminist Hukuk Biliminin Kategorileri 2.3 Feminist Hukuk Biliminde Gerçeklik ve Hukuk sakatlık, kategorileri cinsel içinde yaklaşımların yer bu Foljanty/Lembke’ye eğilim, alır. Dekonstruktif hiyerarşilerin göre yaşlılık Feminist analizi, Hukuk biliminin Feminist hukuk bilimi geleneksel hukuk öğretisinde konusunu, hukukun iktidar ilişkilerini ve dışlamaları nasıl boşluklar bulunduğunu iddia eder ve boşlukları doldurma oluşturduğu, hangi stratejilerin bu iktidar ilişkilerini iddiası ileri sürer. Feminist hukuk bilimi bu boşlukların değiştirmek için kullanılabileceği oluşturur. Yukarıda hakim hukuk anlayışının dişil ve diğer azınlıkta kalan açıklandığı gibi, feminist hukuk biliminde “kadınlar” ve yaşam biçimlerini, yaşamlarının gerçeklerini gözönünde “cinsiyet” tutmadığı, hakim hukuk anlayışının bunlara karşı ilgisiz merkezi kategorileri oluşturmaktaysa da, bu kategoriler tek başına analiz kategorilerini oluşturmaz. kaldığı veya istisna kuralları ile geçiştirmeye kalktığını ileri sürmektedir. Feminist hukuk bilimcileri bu realitelerin Feminist hukuk bilimi cinsiyet ilişkisini eşitsizliğin dikkate alınmasını istemektedir. oluşması, tasarımı için bir form olarak analiz eder ve burada kadınların olarak Hukuk farklı yaşam koşullarına karşı nötr, renksiz, tarafsız, dezavantajlı durumunda olan bir kesim olarak özel bir genel geçerli ölçülere davranmak iddiasındadır. Hukuk dikkat çeker. Fakat feminist hukuk biliminin bu nedenle soyut, genel, münferit olaylara yönelmeden, gelecekteki yaygın inanışın tersine - nasıl feminizmin “erkek düşmanı” gelişmeleri kapsayan kurallar koyma iddiasındadır ve bu bir akım olduğu fikri yaygınsa- “kadınlar için” ve böyle olmalıdır, aksi keyfiliğe yol açar. Fakat daha hukuk “erkeklere karşı” bir disiplin olması söz konusu değildir, yapılması, hazırlanması ve vaz’ı aşamasında hukuk belirli çünkü kadınlar ve erkekler aynı ölçüde mevcut hiyerarşik yaşam biçimlerini, yaşam konusunda belirli anlayışları, ön ilişkilerin Zaten kabulleri temel alır, önemli ölçüde bu anlayışlara göre kadınlar erkek çoçukların ve kız çoçukların da eğitiminde normun içeriği belirlenir. Eğer hukuku koyan grup küçük önemli rol oynamaktadır. Diğer yandan kadınlar ve ve homojen bir grup ise, bu grubun gerçeklik anlayışı çok erkekler de bu hiyerarşik ilişkilerden etkilenmektedir. dar bir anlayışdır. Hukuku vaz’ eden grup A.B.D için Kadınların sosyalleşmesinde bu hiyerarşik ilişki nasıl klişeleştirdiğimizde kadınları ikinci sınıf insan kılıyorsa, varlıklarını inkâr sınıflardır. Bu grubun anlayışı, örnek vermek gerekirse ediyorsa, erkekler de sistem mükemmel olarak onların kadınların, çıkarlarına uygun olsa da, egemen sistemin esiri ve üstü anlayışlarından çok farklıdır. Yasa koyucuların çoğunda bu örtülü biçimde kurbanı olmaktadır (Foljanty/Lembke, age, katmanlar s. 23), yani erkek de patriyarkal toplumun son tahlilde hukukun sujesi için eril, heteroseksüel, beyaz (A.B. D gibi kurbanıdır. diğer batı ülkeleri için de böyle) olmaktadır. Feminist sürmesine durumuna katkıda geleneksel bulunmaktadır. beyaz, göçmenlerin, yeterince temsil protestan, aşağı orta-yüksek sınıftan insanların edilmemektedir. Böylece hukuk bilimi çoğulcu yaşam realitelerinin hukuk vazında Bu nedenle feminist hukuk bilimi için cinsiyet çıkış noktası ve hukuk uygulamasında dikkate alınmasını talep eder. olmakta, ama tek başına yeterli bir kategori olmamakta, Feminist cinsiyet kategorisini mutlaklaştırmamaktadır. Hukukta hukuk uygulamasının ayrımcılıklar ve dışlamalar analiz edildiğinde, bu kategori bilimi sonuçlarının bunun yanında dikkatlice hukuk araştırılmasını gerekli görür. Yasa önünde herkesin soyut olarak eşit dışında da kategoriler bulunduğu gerçeğinden hareketle bu olması, bir yasanın uygulanmasında etkileri bakımından kategorilere de açık olmaya çalışmaktadır. Feminist hukuk çok farklı sonuçlar doğurmasını etkilemez, bu etkiler bilimi hiyerarşik ilişkileri üreten ve sürdüren diğer 16 Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014 şüphesiz farklı yaşam biçimlerinin sonucudur s.151-164). Özellikle de olmalı, hasreten entelektüel Anatole France’ın çok meşhur toplumsal eleştirisi akla postulalarının bilimsel objektiflik adı altında sunumunu gelmektedir; yasalar evsiz barksız fakirlere ve kent soylu yapmamalıdırlar (Hilgendorf 1999, s. 155-156). özel politik Feminist hukuk bilimcileri açısından gerçekliklerle ilgili tanımaktadır. Gerçekler hukuki sahip bilimcileri (Foljanty/Lembke, s. 25). Burada meşhur Fransız yazarı zenginlere köprü altında yatma özgürlüğünü eşit olarak dürüstlüğe hukuk üçüncü bir nokta, hukuki diskurların sadece gerçekliklerle temellerini bağlantı kurması değil, bizzat bu gerçeklerin oluşmasına oluşturmaz, aynı zamanda bunların hedefleri, objeleridir katkıda bulunmasıdır. Hukuki diskurlar gerçeklikleri de. Hukuk sadece toplumsal ilişkileri yansıtmamalı, aynı sadece dikkate almaz, bunların ortaya çıkmasını da sağlar. zamanda değiştirmelidir. Feminist hukuk bilimcileri bu Feminist hukuk bilimcileri buna örnek olarak erkekler için nedenle arasındaki askerlik yükümlülüğünü gösterir. Erkekler için askerlik interaksiyonlarla ilgilenirler. Feminist hukuk bilimcileri yükümlüğünün, savaşa hazır erkekler olduğu postulasını güç ve iktidar ilişkisini araştırdıkları için, hukuk hakimiyet temel aldığını söylerler. Yine evlilik kurumu için, bir aracı olarak araştırmanın merkezinde yer alır. Burada erkekle bir kadının beraberliğinin en iyi biçimi olduğu yasalar, içtihatlar, idari kararlar, hukuk politikası, anayasa postulası, kadınlar için kontenjan tanınmasının, kadınların teorileri ve hukuk dogmatiği incelenir. Feminist hukuk himayeye muhtaç olduğu postulasını temel almaktadır. Bu bilimi açısından temel sorun, yukarıda anılan hukuk durumda feminist hukuk bilimcileri dar bir hareket diskurunun (yasaların, içtihatların bir hukuk diskurunun sahasında hareket etmek zorundadır. Bir yandan yukarıda ürünü olduğu farzedilir) hangi ve nasıl bir marjinalleşmeyi açıklandığı gibi farklı yaşam biçimlerinin tanınmasını talep ve dışlamayı ürettiği, hangi yaşam gerçeğini dikkate aldığı, ederken, aynı zamanda bu yaşam biçimlerinin “eril” hangi yaşam biçimini teşvik ettiği, hangisini hiç dikkate “dişil”, “normal” “farklı” olarak dondurmamalıdır. hukuki düzenlemelerin sadece diskur ile toplum almadığıdır. Örneğin Almanya için bir örnek vermek Buradaki temel tartışmalardan biri kadınların farklılığının gerekirse, Genel Eşit Davranma Yasası (Allgemeine esas Gleichbehandlungsgesetz) sadece hukuki talepler, haklar kabul edildiğinde, farklılığın neyi kapsayacağı meselesidir. Sadece cinsiyet mi, yoksa ırk, içermez, aynı zamanda hukuk diskurunda ayrımcılık sınıf, cinsel eğilim, yaş da dikkate alınacak mıdır? Dişi vakalarını böylece dikkatlerden uzak tutulmak istenen cinsiyetin , “dişi” akıl gibi özellikleri var mıdır? Bir “dişi” gerçekleri gözler önüne sermeyi amaçlar (Foljanty/Lembke, (bakım, özen-care) etiği, siyasetin “dişi”, örneğin pasifist bir agy). Feminist alınması biҫimi var mıdır? Ottmann haklı olarak bu tezlerle yeni bir hukuk biliminin toplumsal gerçeklere özcülüğe yaklaşıldığını, kadına bir ana karakter (Wesen) yönelmesini, ona sadece “uygulamaya yakın” sıfatını tanındığı, bu ana karakterin de erkeğin ana karakterinden kazandırmakla kalmayıp, bu disiplinin farklı olması istediğini belirtmektedir (Ottmann 2012, s. “sırf politika”, “sadece ideoloji” olduğu gibi suçlamalarla karşılaşmasına 155). yol açmaktadır. Feminist hukuk bilimcileri açısından 2.4 Feminist Hukuk Bilim Teorisinin Bilim Eleştirisi geleneksel hukuk bilimi ve feminist hukuk bilimi arasındaki fark, siyasi ve ideolojik içeriklere sahip olup Feminist Hukuk bilimi, geleneksel hukuk biliminin hukuk, olmaması değil, bu içeriğin ne derecede gönüllü olarak egemenlik ve toplum anlayışının kendi anlayışından çok sergilendiğinde bulunmaktadır (Foljanty/Lembke, age, s. farklı olduğunu söylemektedir. Feminist hukuk bilimine 26). Burada bir parantez açıp Max Weber ve Hans Albert göre geleneksel hukuk nötr, soyut, genelgeçer olduğunu, isimleriyle bağ kurulan değer özgürlüğü (değerlerden ari istikrar arz eden gerçekliklerde herkese eşit davrandığını, olma), her bilim adamının bilimsel olguların sunumu ile aynı olayda aynı normun uygulandığına, aynı sonuca kendi politik ve ahlaki değerlendirmeleri arasında net bir varıldığını iddia etmektedir. Sözüm ona nötr hukukçular, şekilde ayrım yapmasının önemine dikkat çekelim. Bu eşit davranmayla bu mevcut hayatın farklı gerçeklerine postula hukuk biliminde de geçerlidir (Hilgendorf 1998, uymadığı, sorun çıktığında “istisna kuralları” getirmekte, 17 Heper/ Feminizm ve Hukuk bunlar da işe yaramazsa, sorun çözülene kadar yorumlar alanında yapmakta ve kuralı hayata uydurmaktadır. Hukuk uygulamaların üç ana alanda yoğunlaştığını gösterdi; dogmatiği kendini egemenliğin diskuru olarak değil, “kadınlara karşı şiddet”, “üreme” ve “fırsat eşitliği”. Pozitif objektif bir bilim olarak görmektedir (Foljanty/Lembke, hukukta değişiklik talepleri ileri sürülürken, patriyarkal age, s.26). sisteme köktenci eleştirilerden de vazgeçilmiş değildi. Bu normların, hukuki Bu yukarıda açıklanan yaklaşımlar kadınların hukuktaki temel durumuna yoğunlaşırken yeni teoriler, ikinci dalga anlayışlarını ve niyetlerini saklamaktadır. Feminist hukuk feminist akım özellikle 90’lı yıllarda hukuk ve cinsiyet bilimi sadece hukuk eleştirisi değil, aynı zamanda bilim arasındaki ilişkiye yöneldi. Bu teoriler cinsiyet ve hukuk eleştirisidir. Bu fonksiyonuyla feminist hukuk bilimi arasındaki inter aktif ilişkiye yoğunluk verdi. geleneksel hukuk biliminin ideolojik ve politik örtüsünü yaklaşımlara göre hukuk ve cinsiyet belirli bir ilişki kaldırmaya çalışmaktadır. İdeolojik etkinin azalması veya içersinde bulunan, birbirini oluşturan ve tanımlayan yok edilmesi feminist hukuk biliminin tek başına amacı yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yaklaşımların olmamakta, bunun yanında bu örtünün kaldırılması temel tezi, hukukun cinsiyetle, cinsiyetin de hukukla eleştiriye açık olmasını sağlamaktadır. Feminist hukuk oluşturulmasıdır. 1990’lı yıllarda batı hukuk sistemlerinde bilimcileri geleneksel muhafazakâr tutumları nedeniyle pozitif hukuk normlarında aşikar bir biçimde kadınları hukuk biliminden eleştirisel refleksiyon, sorgulama talep dışlayan, etmektedir. Bilindiği gibi hukukçuların kendileri hakkında kalmaması, feminist yaklaşımlarda bu tür bir yön eleştirisel değiştirmenin nedenlerinden belki de en önemlisidir. argümantasyonlar arkasına yaklaşımları objektif tür (Esuni, 2009, s. 158). mekanizmasıdır, böylelikle hukuk dogmatiği görünüşte bir bürünüp, bu benzetme yerindeyse teorik meta bir temel teşkil ediyordu kesinlikle politika dışı görmesi, kendini koruma, savunma kisvesine gözlemler köktenci eleştiriler, ayrımcılık içeren münferit normlara Feminist hukuk bilimine göre hukuk dogmatiğinin kendini objektiflik yapılan sığınıp, çok nadir kendi bir tutumdur (Foljanty/Lembke, agy). hemen hemen hiç noktalarından, yukarıda 1’in altında incelendiği gibi biri eşitliğin mi, yoksa farklılığın mı tayin edici olduğudur. Bu Yukarıda her ne kadar bir feminist hukuk biliminden temel tartışma tabii cinsiyet ve cinsiyetler arasındaki ön bahsettikse de, belirli bir “feminizm” olmadığı gibi, belirli anlayışla ilgilidir. Çok sayıda ayrımcılık içeren normların bir kanonla, amaçları, temel anlayışları, yöntemleri kesin henüz tasfiye edilmediği dönemlerde eşitlikçi pozisyonlar, belirli bir feminist hukuk bilimi ve feminist hukuk teorisi kadınlar ve erkekler arasındaki toplumsal ve hukuki bulunmamaktadır. Burada çok farklı teoriler mevcuttur. Bu sınıflandırılmasında, normların Bu 70’li, 80’li ve 90’lı yıllardaki tartışmaların önemli 3. Feminist Hukuk Teorileri teorilerin engellemeci Bu önem bağlamda eşitliği yaratmayı hedef almıştı. Amaçları verilişinde, kadınların bireysel ve toplumsal imkânlarının erkeklere eleştirilerinde de temel anlayışlara bağlı olarak farklılıklar yakınlaştırılmasıydı. Bu amacın gerçekleştirilmesi Aristocu görmektedeyiz. Çok genel olarak baktığımızda aşağıdaki formal eşitlikçi anlamda bir taleple yerine getirilmek feminist hukuk teorilerini kısaca açıklamakta yarar isteniyordu. Eşitliğin zorunlu kıldığı karşılaştırılabilirliğin olduğunu düşünüyoruz. Bu bölümde Sarah Elsuni’nin ölçüsü erkeklerin toplumsal ve hukuki pozisyonlarıydı. Feminist Hukuk Teorisi adlı çalışmasındaki plan takip (eleştirisel bir yaklaşım için bkz. U. Gerhard, Gleicheit ohne edilmektedir (Elsuni 2009, s. 158-178). Angleichung, 1990). Eşitlikçi yaklaşımlar erkekler ve 1970’li ve 1980’li yıllarda feminist tezlerle hukuka, kadınlar arasındaki farkı ekonomik ve sosyal eşitsizlik ataerkilliğin merkezi baskı aracı olmakla eleştirilip, savaş olarak görürler. Bu yaklaşım erkekle kadın arasındaki farkı açılmıştı. Bu baskının sonucu ortaya çıkan haksızlıklarla, farklı kişilik ve özelliklere bağlı bir sorun olarak eşitsizliklerle mücadele edilmekteydi. Bu dönemde söz değerlendirmez. Farklılığı esas alan yaklaşımların temel konusu olan kadınların dışlanması, engellenmesi, bunların eleştirisi de bu noktadadır. Farklılığı esas alan yaklaşımlar açığa çıkarılması ve yok edilmesiydi. Hukukun her eşitlikçi yaklaşımların geleneksel eşitlik politikasında 18 Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014 dişinin ataerkil değersizliğine sahip çıktığı eleştirisini için bkz. Güriz 1997, s. 60-62; Akbaş 2012, s. 185; Yüksel yapmaktadır. Farklılık yaklaşımı kadınlar ve erkekler 2003, s. 65 vd.; Bal 2014, s. 229; Çağlar HFSA 4, s. 85; Şahin arasında cinsiyet farklılığından ve bir özel dişi kültürünün 2006, s.8). Bunun iki nedeni olduğu söylenir, birincisi liberal varlığından hareket eder. Bu fark kadının toplumsal feminizmin en eski feminist teori olması, hem de diğer değersiz kılınmasıyla toplumsal eşitsizliğe götürmektedir. teorilerin liberal feminizmle mücadele ederek ortaya Cinsiyetler arasındaki fark, kadınların ezilmişliğine son çıkmaları, konsept oluşturmalarıdır. Liberal feminizm vermek ve kadınları dünyanın bir dişi ölçüsü yapmak için Fransız Devriminden hemen sonra insanların eşitliğini, kadın perspektifinden düşünülmelidir (Caverero 1990, s. insan 95). ve kadınların da erkekler gibi, erkekler kadar hak sahibi kadınların farklılığının kabul edilmesini ve değerinin olmalarını savunarak ortaya çıkmıştı. Dönemin önemli artırılmasını talep eder. Kadınların özellikleri kadınların düşünürleri olarak İngiliz Mary Wollstonecraft Kadınların farklı işleme tabi olmasıyla güvence altına alınmalıdır. Savunusu “A Vindication of the Rights of Women” isimli Farklılık yaklaşımı taraftarları sıkça hukukun feminist eseriyle (almanca çevirisi Eine Verteidigung der Rechte der politikalar için uygun bir araç olmadığı düşüncesindedir. Frau Bu düşünce hukukun cinsiyetçi bir sistem olması, hukukun Gegenstände, 1809) Jean- Jacques Rousseau’nun kadınları yapısı ve süreçlerin sadece erkek perspektiflerini dikkate kamusal hayattan çekilmesini anlayışının (Emil oder über alması olarak gerekçelendirilmektedir (Elsuni, age. s. 161 die Erziehung, 1971, Emil ya da Eğitim Üzerine) eleştirisini vd.) yapar. John Stuart Mill ve Harriet Taylor-Mill XIX. yüzyıl Farklılık yaklaşımı kadınların özelliklerini hakları mit çerçevesinde kritischen kadın-erkek Bemerkungen eşitliğini, über politische düşünürleri içinde cinsiyetler arasında eşitlikçi liberal Hem eşitlikçi hem de farklılık yaklaşımlarının eleştirisinde, fikirleri ile dikkati çekmekteydiler. Bu dönemin talepleri her iki yaklaşımında hem toplumsal hem de hukuki olarak olarak yasa önünde eşitlik, kadınların kamu hizmetlerine ön egemenliğini sürdüren ikili cins ilişkisinde saplanmış girmesi, kamusal alanın kadınlara açılması, kız ve erkek kalmış olmaları eleștirisi getirilmektedir. Farklılık teorisinin çoçuklara eşit eğitim hakkı gibi talepleri görmekteyiz. J.S. eleştirisinde farklılık yaklaşımının da hukuk tarafından Mill üstlenilen ve normlara bağlanan erkek ve kadın ikiliğine kadınların ananevi bağımlılıklarını erkeklerin çoğunluğunun kendileriyle eşit kadınlarla bir arada dayandığı eleștirisi yapılmaktadır. Bunun dışında kadın ve yaşama düşüncesine henüz alışamamaları, erkeklerin erkek arasındaki farklılığa dayanma özcü bir karaktere onları evde tutma isteğinden kaynaklanması olarak sahip olmakta, kadına sabit bir rol vermekte, bu da “kadın” açıklamaktadır (Çağlar, HFSA 4, s. 86). Berktay’a göre kategorisinin tek taraflı, eksik bir tanımına yol gösteren liberal feministler “bir yandan liberal teorinin güҫlü ve dışlayıcı bir mekanizmaya götürmektedir (Elsuni, s.162). değerli Fakat ikili cins ilişkisi ve heteroseksüellik bildiğimiz bütün yanlarına sahip ҫıktıklarını”, “öte yandan liberalizmin bütün bireylerin toplumda aynı derecede eşit hukuk sistemlerinde norm olarak yer almaktadır, Türkiye açısından Anayasa’da, MK’da , TCK’da ve diğer yasalarda, Almanya açısından Alman Medeni Kanunu BGB’de her olduğunu savunan ekonomik, cinsel dolayısıyla somut toplumsal, eşitsizliklerin üzerinin örtülmesine hizmet eden eşitsizlikҫi karakterini aҫığa ҫıkarmaya hangi bir tanım olmaksızın evlilik, askerlik yükümlülüğü ҫalıştılar. Liberal feminizmin esas hedefi, kadınların gibi hukuken kök salmış kurumlar cinsiyetlerden birine kamusal alana girmesini önleyen ve onları eve hapseden belirli yükümlülükler getirmektedir. “Cinsiyet”, “kadın” yasaları ve uygulamaları ortadan kaldırmak oldu”( Berktay “erkek” gibi kavramlar yasada tanımlanmaksızın istisnalar 2006, s. 22). dışında iki cinsli yaşamın doğal tezahürü olarak hukukta kullanılmaktadır. 3.2. Kültürel Feminizm 3.1. Liberal Feminist Teori Liberal feminizmin rasyonalist, normatif düzenlemeleri temel alan anlayışından farklı olarak, kültürel feministler Feminist teorilerle ilgili ayrımlarda genellikle işe hep liberal kadın- erkek eşitliğini toplumsal, kültürel dönüşümlere teoriyle başlanılır (Liberal teoriyle ilgili olarak ayrıntılı bilgi bağlarlar (Akbaş 2012, s. 186; Bal 2014, s. 230; Yüksel 2003, 19 Heper/ Feminizm ve Hukuk s. 87; Çağlar, HFSA 4, s. 89; HFSA 7, s. 79). Kültürel felsefesi (The Philosophy of Moral Development, San feminizm liberal feminizmin tersine kadınlar ve erkekler Francisco, arasındaki benzerliklere vurgu yapmaktan daha ziyade yeteneğini altı gelişme aşamasına ayırarak ele alır. Bu altı kadınların biyolojik, psikolojik, kültürel özelliklerine, aşama üҫlü bir ayrıma, pre konvensiyonal, konvensiyonal, farklılıklara vurgu yapar. Kültürel feministlere göre post konvensiyonal dönem ayrıma tabi tutulur. Bu yolla kadının bağımlı olduğu ataerkil yapının ortadan kalkması otoriter erken dönemden, prensiplerin yön verdiği evrensel erkek toplumunun ideolojik ve kültürel değişimine bir ahlaka doğru ulaşılmaktadır. Pre konvensiyonal dönem bağlıdır. tecrübelerinin olan 1. aşamada otoritelere karşı itaat edilir ve cezadan değerlendirmesiyle mümkündür (Yüksel 2006, s. 88). korkulduğu iҫin kurallara uyulur. 2. aşamada insanın kendi Erkeklerden ҫıkarları ve karşılılık rol oynar. 3. aşamaya tekabül eden Bu değişim farklı ise oluşan kadın kadın kavrayışı kadın 1981) ҫalışmasında verme konvensiyonel farklı etik konseptlerin doğuşuna neden olur. Kadınlar için akrabalarla ilgilenme yer alır. 4. aşamada yükümlülükler bakım-özen etiği (care ethics) söz konusuyken erkekler için toplumsal düzene kadar genişler. Artık ahlak adalete dayalı etiği (ethics of justice) söz konusu böyle yaparsa halimiz ne olur?” genellemesi olarak olmaktadır. ziyade anlaşılır. ilişkide yönlendirdiği ahlaka tekabül etmektedir. Burada iki aşama sorumluluk, ihtiyaçları giderme öne çıkarken, erkeklerin arasında ayrım yapılır: sözleşme düşüncesi, faydalılık adalete dayalı etiğinde hakkına sahip çıkma ve onun için düşüncesi (5. aşama) ve bireyin onurunu, insan haklarına mücadele öncelik taşımaktadır. Bu özellikleri kültürler saygıyı iҫeren evrensel prensiplerin ahlakı (6. aşama) arası mümkündür. (Ottmann 2012, s. 168). Gilligan’in eleştirisi bu gelişim Kültürlerarası iletişimde iletişim yeteği dişil bir yetenek, aşamalarının cinsiyetҫi okumasına karşılıktır. Böyle bir özellik olarak görülürken ve bakım etiği ile örtüşürken okuma, hakkına sahip çıkma ve dediğini yaptırma, öne çıkma, kaldığını, mesela bakım etiğine tekabül eden 3. aşamadan kendini gösterme, başarı özelliği tipik bir maskulin, eril ileri gidemeklerini iddia etme halinde söz konusu olacaktır. özellik olarak değerlendirilir (Podsiadlowski 2004, 12). Gilligan kadınlara bakım etiğini atfettiğinde, uygun sorumluluk, iletişim çevre etiğinde ilişkilerine, disiplinde de haklardan insanlarla görmek ҫoҫuklarla, karar epistemolojisini yaratır, bu da kadınlar ve erkekler için Bakım-özen dönemde ahlaki Postkonvensiyonal kadınların bu ebeveynle dönem aşamalardan ve “herkes prensiplerin birinde takılıp gördüğünde bu sanki kadınların evrensel ilkelere bağlı bir Kültürel feminizmin önemli temsilcileri olarak Carol ahlakın Gilligan, Nancy Chodorow, Robin West’i anmak gerekir. bir yüksek seviyesine hiҫbir zaman ulaşamayacakları olarak yorumlanır. Böyle bir yorumlama Harward Üniverstesinde “Gender Studies“ profesörlüğü kadınları ikinci sınıf yapan Carol Gilligan’in teorisi en iyi şekilde “In a Different kadınları soyutlamayı ve evrenselleştirmeyi reddeden, her Voice. Psyhological Theory and Women’s Development, zaman Cambrigde/Mass. 1982” (almanca die andere Stimme: gözönünde tutan, ama insanlığı ve adaletini göz önünde Lebenskonflikte und Moral der Frau, München/ Zürich tutmayan sujeler haline getirir (Ottmann 2012, s.169). 1984) adlı eserinde anlaşılmaktadır. Bu teoriye göre etiğin Gilligan Kohlberg’in konseptine alternatif bir konsept bir dişi formu mevcuttur, bu bakım-özen etiği (care ethics) geliştirir (Gilligan, 1984, 94 vd.). Bu konseptin ilk aşaması olarak adlandırılır.Bu etik anlayış erkeklerin adalet etiğini “kendisiyle ilgilenen, naif egoist” bir perspektiftir. İkinci (ethics of justice) karşılığıdır. Yukarıda da aҫıklanan bu tez aşama normların ve kurumların ortaklaşa şeyler olarak Gilligan’in feminist teoriye katkısıdır. Bu katkıyı bir grup algılandığı kişilerin birbiriyle bağlılığına tekabül eder. 3. feminist, etikte cinsiyetler arasındaki farklılığın keşfi olarak aşama olumlu sömürünün ve haksızlığın bulurken, diğer bir grup özcülüğün ahlaki sujeler haline getirir. Bu somut olarak başkalarını ve somut bağlamı ortak normların gönüllü üstlenilmesi ve genel olarak mahkumiyeti (essansiyalizmin) bir türü olarak negatif bulmaktadır olarak tespit edilir. Gilligan’a göre ҫocuklarla ve zayıf, kötü (Ottmann 2012, s. 168). Gilligan bakım etiği teorisini hocası durumdakilerle ilgilenme bu aşamayla bağlantılıdır. Bu Laurence Kohlberg’in gelişim psikolojisi teorisinin karşıtı konu 4. aşamada sorgulanmaktadır. Bu tür bir ilgi, insanın olarak ortaya koyar. Kohlberg 1982 tarihli ahlaki gelişmenin 20 Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014 kendi haklı ҫıkarlarının zedelendiği bir kendini kurban bağlam konusunda kadınların özgül dişi yönlenmelerini etmeye götürebilir. 5. aşamada bu tehlikeye karşılık soyut ahlaki görüşlerin eril modellerini ölҫü alarak başkalarına karşı ilgi kişinin kendi meşru talepleri, ölҫmeye, değerlendirmeye karşı ҫıkmaktadır. Kadınlar istekleriyle, Gilligan kendi ahlaki perspektiflerini kullandıklarında, ahlaki Kohlberg’in tartıştığı Heinz’ın ikilemi olarak adlandırılan olarak zayıf varlıklar olmamaktadır. Gilligan’a göre her iki ahlaki problemi ele alır. Bu problem farklı cinsiyetlerin ahlaki perspektif hem soyut adalet ve somut şefkatin ahlaki bir probleme yaklaşımları konusunda bir örnek haklılık sebebi vardır, ama her iki perspektif de kendine teşkil eder. Problem şudur: Heinz’ın karısı hastadır, göre tehlikelerle doludur. Șefkat kendini unutma ve Heinz’ın parasını ödeyemeyeceği bir ilaca ihtiyaҫ duyar. kendini kurban etmeye götürebilir, adalet konsepti de Eczacı ilacı ucuza satmaz. Heinz eczaneye gizlice girerek, soyutlama tehlikesine ve bağlamdan kopmaya götürebilir ilacı ҫalmalı midir? 11 yaşındaki bir erkek ҫocuğun cevabı, (Ottmann 2012, s. 170) ҫıkarlarıyla dengelenmektedir. “yaşam mülkiyetten önemlidir, Heinz eczaneye girmeyi Gilligan’ın eserleri arasında Alfred A. Knof ile birlikte denemelidir” şeklindedir. Bu cevap hakların hiyerarşik yazdıkları sıralanmasından bir ҫıkarım olarak görülür. Hakların yazdıkları bir kız ҫocuğu farklı bir cevap vermektedir. Bu cevaba göre yakalandığında, parayı alma The Deepening of Darkness, Patriarchy, 3.3. Catharina A. Mackinnon’un Güç Teorisi Heinz adlandırılan grubun en tanınmış, ve görüşlerini en iyi edemeyecektir. Kız ҫocuğu daha geniş bir dönemi şekilde konseptleştiren feminist teorisyen olmasından kapsayacak, şeklinde dolayı onun görüşlerini ele almak özel bir önem düşünmektedir. Kız ҫocuğu erkek ҫocuktan farklı olarak taşımaktadır (Görüşlerinin kısa bir özeti iҫin bkz. Ankara soyut hukuki kategoriler ve bunların hiyerarşisi iҫinde Barosu Hukuk Kurultayı 2006, s. 4-16). oluşturuyor kişileri (Ottmann ne dikkate 2012, daha die Catharina A. Mackinnon’un radikal feminist olarak sonra karısı (almancası da bundan girecektir, gibi. Pleasure hastalanacaktır, Heinz karısına hiҫ bir şekilde yardım düşünmüyor, hapse ödünҫ of Resistance and Democracy’s Future önem taşır. sorunun ҫözümü iҫin hırsızlıktan başka da ҫözümler mesela Birth Wiedererdeckung der Lust, 2003) ve David A.J. Richards ile hiyerarşisi mantıki olarak temellendirilmiştir. 11 yaşındaki olmalıdır, The olacak alarak s.169). düşüncesini Gilligan’a Bu post-marksist feminist düşünür kadınların dezavantajlı göre pozisyonları kadınların ahlaki yargı gücü erkeklerde olduğundan ҫok daha fazla insanlara bağlılıkla ilgilidir. Kadınların ahlaki derin yankılar yapan cinsellikte tabi kılınan, emir altına alınan cinsiyet olmasıdır. Cinsellik gücün bir şekli olarak ortaya çıkmakta, bu şekil Reproduction of Motherhood) başlıklı ҫalışmasındaki dayanmaktadır (Gilligan 1984, s. 15 teorisi analizde yoğunlaşmaktadır. Bu yaklaşımda temel konu, kadınların Nancy Chodorow’un 1978 tarihli anneliğin yeniden üretimi (The tezlere güç Yaptığı bırakarak, egemenlik ve güç ilişkisinin varlığına ve etkisine ҫocukların farklı psikolojik gelişmesiyle ilgilidir. Burada A.B.D’de hukuku incelemektedir. Mackinnon eşitlik ve farklılık yaklaşımlarını bir kenara yargısı bağlamla ilgili ve somuttur. Bu da erkek ve kız Gilligan bağlamında perspektifinden cinsiyet kimliğinin sosyal boyutunda vucut bulmaktadır. vd.). Cinsel Chodorow’a göre anne bir ҫoҫuğun kendi gelişimi kimlik heteroseksüelliğin sosyal talepleriyle şekillenmekte, heteroseksüellik eril cinsel egemenliği ve iҫersinde, kendini uzaklaştırdığı, sınırladığı ilk objedir. Bu dişi cinsel tabi kılınma yapısını oluşturmakta ve bunu gelişme farklı cinslerde tezahür etmektedir. Anneler kurumlaştırmaktadır (Elsuni, age, s. 162 vd. ; MacKinnon kızlarını kendileriyle özdeşleşmeye ҫağırırken, oğullarını 1989, s. 102; 1991, s. 126-154). Cinsiyetler arasındaki fark ve anneden uzaklaştırmaya, özerk ve kendini uzak tutan bir bu farka her bir toplum tarafından tanınan anlam ile ben oluşturmaya teşvik etmektedir. Bu eğilim yetişkinlik cinsiyetler aşamasında dahi kendini gösterir. Kadınlar ilişki kurmaya etkilenmesi yönelirken, buna önem verirken, erkekler mesafeli olmak arasındaki önem hiyerarşinin taşımaktadır. belirlenmesi Farklar buna ve göre eşitsizliğin mazereti, farklılığın suni ürünü ve sonucudur isterler ve otonom davranmaya ҫalışırlar. Gilligan ilişki ve (Mackinnon 1991, s. 218). Bu düşüncelerin devamı olarak 21 Heper/ Feminizm ve Hukuk 3.5. Postmodern feminist teori MacKinnon “dominance approach” denilen bir tahakküm yaklaşımını geliştirmiştir (Çağlar, HFSA 7, s. 82). Bu Postmodern teoriler içinde Mary Joe Frug ve Drucilla yaklaşımla normatif eşitlik kavramları ile eşitsizliklerin Cornell’ı anmak gerekmektedir. ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. MacKinnon eşitliği bir hiyerarşik sorun olarak görür ve bir eşitlik hakkı Hukuk teorisinde post modern yaklaşımlar dilin, anlamın yorumu yapmaktadır. Bu yorum hiyerarşiyi hedef almakta, ve dil ve anlam ile ortaya çıkan gerçekliğin çoğulcu bir farklılıkları Hiyerarşinin nitelik taşıdığıni ileri sürer. Postmodernizmin temel anlaşılmasıyla, kavranmasıyla, hukukun her zaman belirli tezlerinden biri birden fazla gerçekliğin bulunmasıdır. bir perspektifi temel aldığı, bu perspektifle hukukun Postmodernistler bir çok kategorinin örnek olarak “güç” yaratıldığı, bu perspektifin hukuku yaratan kişilerin “cinsiyet” ve “kadınlar“ gibi kategorilerin diskursla perspektifi olduğu ortaya çıkar. Gerçekliğe uyması gereken oluştuğu, bu diskursun da hukuk kategorileri bulmak yerine, gerçeklik eleştirisel bir duyulmasına, betimlenmesine ve sorgulanmasına göre yaklaşıma tabi tutulmalıdır (Elsuni 2009, s. 164). Buradan sürdürüldüğü üstünlük kurma yasağına varmaktayız. postmodern araştırmalarda cinsiyet, ve böylece kadınlar, hedef almamaktadır. erkekler MacKinnon’a göre hukuk bilimi ve hukuk uygulaması yaklaşımlar olarak anlaşılmaz. Diğer bir ifadeyle cinsiyet ontoloji olarak arasındaki hiyerarşiye karşı kategorisi” diye sabit bir şey yoktur. Anlamlar sürekli olarak katılır (MacKinnon Towards a Feminist Theory of değiştiği için yeni stratejiler bulabilmek amacıyla, dil State’e atfen Baer 2011, s. 147). aracılığıyla cinsiyetin sürekli yeni yorumları ortaya 3.4. Anti essensiyalist (özcülüğe karşı) eleştiler konmalıdır. Bu anlamda hukukun yeni okunması bile postmodern feminist politik olabilir. Bu tür bir stratejiyi Erkekler ve kadınlar arasındaki farkların biyolojik olarak rağmen, bu farkların Mary Joe Frug izlemektedir (Frug 1992, s. 131; Frug’un aslında görüşleri için ayrıntılı olarak bkz. Çağlar, HFSA 4, s. 97 vd.). farklılığın biyolojik zorunluluktan gelmediği, bunun yerine düşüncesi geniş Hukukun cinsel kimliğin ve cinsel farklılığın üretiminde yankı hukukun rolünün analizinde Frug, özcü yaklaşımlara uyandırmaktadır. Feminist hukuk teorileri içinde yeni köklü eleştiriler yöneltmekte, bu özcü yaklaşımlar belirli yaklaşımlar hukukun farklılıkları, ilişkileri ve hiyerarşiyi cinsel yeniden ürettiği ve böylece sosyal bir süreç içinde sorumluluğu dışına farklılıklar bize hukuk normlarının kadın vucuduna belirli olduğu görüşü yaygınlaşmaktadır. Bu teoriler arasında kodlarla belirli anlamlar yüklediğini göstermektedir. Bu ortak nokta, hukukla cinsiyet kurgusu ve hakim cinsiyet anlamlar hukuki söylemde cinsiyetler arasındaki farklılığın anlayışlarıyla hukukun kuruluşunun etkilenmesi sıkça güçlenmesi hukukun farklılıklar olarak göstermektedir. Frug’a göre bu doğal cinsiyetin belirleyici faktör olarak hukukun kurucusu eşitsizliğinin farklılıkları çıkartmaktadır. Bunu yaparken belirli farklılıkları “doğal” oluştuğunu, hukukun kuruculuğunu yaptığı, aynı şekilde toplumsal cinsiyetler kategorisi üzerine kurulduğu düşünülür, fakat “kadın perspektiflerin var oluşumuzu etkilemesi sürecine aktif cinsiyetlerin iki mücadeleyi red ederler, çünkü bu hiyerarşinin kadın yaşanır, fakat epistomoloji olarak yaşanmaz. Hukuk bu olduğu heteroseksüel (Elsuni 2009, s. 168). Sonuç itibarıyla postmodern inşaası, kültürel müdahale veya dayatılmış bir kimlik oluşum “bir toplumsal ikileşmesiyle bağlantısı olduğu söylenmektedir oluşumuzun bir özelliği olarak anlaşılır, algılamamızın toplumsal kategorilerin arasındaki sürülmektedir. Cinsiyet nedeniyle baskının, cinsiyetlerin teorisidir. Yaşamda “kadın” ve “erkek” büyük ölçüde var görünmelerine gibi Cinsiyetler cinsiyetliliğin yapısı” ile ortaya çıktığı iddiası ileri (jurisprudence) yaşam ve hukuk arasındaki ilişkinin bir doğal iddiasındadır. bu kategorilere ihtiyaç “doğallığına dayanılarak” açıklanmış ve akla uygun hale ve getirilmiştir. Hukuk kuralları ve hukuki söylemin kadın heteroseksüel iki cinsiyet üzerine kurulu toplumsal vucuduyla ilgisi üç kategoride betimlenmektedir. Frug’a düzenin kökleşmesi anlamına gelmektedir. göre a) hukuk kuralları bazen kadın vucudunu terörize etmektedir. Bu kurallar kadın vücudunun şiddete maruz kalması karşısında fiziksel saldırılara, istismarlara karşı 22 Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014 yeteri kadar koruma sağlamamaktadır. Öte yandan bu Cornell kurallar kadını kaçışa cesaretlendirmektedir. b) Mothering, yapıtlarından yararlanmaktadır (Çağlar, HFSA 4, s. 97). hukuk kuralları kadını çocuk sahibi olmaya teşvik tezlerinde Derrida, Lacan ve Kristeva’nın 3.6. Critical Race Feminism etmektedir, çocuk sahibi olma, çocukların sorumluğunu almak ödüllendirilmekte, aksi kürtaj gibi konularda Critical race feminism akımı içersinde dikkate çeken sınırlamalar getirilmesiyle, mesleki engeller çıkartılarak düşünürler Kimberle Crenshaw ve Angela Harris’dir. Bu anneliğe zorlanmakta, aile hukuku kurallarıyla anneleri akım genelleştirilmiş perspektiflerin tek taraflılığını ve babalara göre tercihli bir pozisyona kavuşturmaktadır. c) yetersizliğini, Kadın vucudunun cinselleştirilmesi; bu da bazı normlarla anlamlandırmaları eleştirmektedir. Bu akım heteroseksüel, gerçekleşmektedir. Bu normların bazıları belirli cinsel beyaz orta sınıf kadınlarının bakış açısını ve diğer davranışları, örneğin fahişelik veya homoseksüellik gibi tecrübelerin, deneylerin belirlediği etkileri göz önüne yasaklamakta ve cezalandırmaktadır. Öte yandan reklam, tutmamayı eleştirmektedir. Bu akım genellemelere ve pornografi ve eğlence endüstrisi gibi kurumlarla kadın özcülüğe karşı eleştirileriyle postmodernizmin yanında yer vücudu erotikleştirilmekte, bu meşrulaştırılmakta ve almaktadır. Bu akım hukuku ırkçı olarak analiz eder, bu desteklenmektedir (Frug 1992, s. 129-130; Şahin, s. 23). Aynı görüşe göre hukuk sadece bazen ırkçı olarak uygulanmaz, şekilde cinsel taciz veya ırza geçmeye ilişkin normların hukuk her zaman ırkçı perspektifleri içinde saklar, hukuk uygulanmasıyla seksüelleştirme gerçekleştirmektedir. Bu sadece “eril” değil, aynı zamanda “hristiyan”, “avrupalı” tür ve “beyaz”dır. Bu görüşe Kimberle Crenshav, Mari normlar aslında kadınları korumak iddiasıyla dolayısıyla özcü tanımları ve ceza Matsuda, Richard Delgado ve Jean Stefancic critical race soruşturmalarında kadınlara cinsel yaşamlarıyla ilgili öyle theory konseptlerinden, Anthony Angie, Upendra Baxi, sorular sorulmaktadır ki, kadınlar sorguda, mahkemede Fareda öyle zor duruma düșürülmektedir ki bu normlar hiç bir işe konseptlerden varmaktadır (Baer 2011, s. 148-149). yaramamaktadır. Crenshaw konmasına güçlenen, rağmen, kadın uygulamada, Böylece hukuki vücuduna örneğin söylem verilen içersinde anlam, sesini Banda, eleştirilerle Tayyap konseptini Mahmud kimlik geliştirmiştir. post politikalarına Crenshaw’ın koloniyal yaptığı yaklaşımı çıkarmamasını -saldırıya uğrasa da-, tabi olmasını kadına “intersectionality” “women of color” karşı uygulanan öğretmektedir. Kadın vücudu böylece annelik yapısına şiddeti eleştirmektedir. Creshaw kimlik politikalarının sahiptir, kadın vücudu hayranlık uyandırıcak özelliktedir, kimlik grupları içersinde farklılıkları dikkate almadığını ama ırzına da geçilebilir, kadın vücudu hem sevişmeyi hem ileri sürer ve farklılıklara kayıtsızlık sorununa dikkat çeker, de ırzına geçilmesini ister (Elsuni, s. 169) anlayışı toplumda çünkü kadınların yaşadıkları şiddet kimliklerin farklı hakim kılınmıştır (Postmodern feminist teoriye eleştirisel dimensiyonlarınca şekillenmektedir, “cinsiyetin” yanında bir yaklaşım iҫin bkz. Arat 2006, s.42-43). kimlik Drucialla Cornell mevcut hukukun analizini yapmak yerine biçimlendirmektedir (Crenshaw 1989, s. 139-167; Elsuni bir adım daha atarak, postmodern bilgiyi bir pozitivist 2009, s. 173). feminist hukuk konseptine uyarlamaya çalışmaktadır. Harris de siyasi hareketlerde ve hem feminist teorilerde, Cornell böyle bir hukuk konseptine siyasi, ekonomik ve hem de feminist hukuk teorisinde özcü eğilimleri hukuki duyulduğunu eleştirmektedir (Harris 1990, s. 581-616). Harris post düşünmektedir. Cornell’e göre cinsel kimliklerin katı essensialist feminizmi savunduğunu ileri sürerek ve yapısallıkları farklılıkların, böylece kimliklerin ilişkisel olduğunu, özcü eşitliğe ve kategorileşmesine psikoanalitik ulaşmak için buna son yaklaşımı ihtiyaç ilişkin vermek sonuç heteroseksüelliğin gerekir. itibarıyla Cornell’in kategorisi olarak ırk, sınıf yaşanan şiddeti olmadığı sonucuna varır. Derrida’nın cinsiyet kimliklerinin biyolojik olarak zorunlu veya 4. Dil ve Eril Hukuk toplumsal olarak yapılmış olduğuna bakılmaksızın yapı Feminist hukuk bilimcileri hukuk dilinin büyük ölçüde eril bozumculuğuna katılmaktadır (Cornell 1992, s. 280-296). bir dil olduğunu, dilin çok sayıda ön kabulü, ön anlayışı ve 23 Heper/ Feminizm ve Hukuk ön yargıları ilettiğini ve koruduğunu ileri sürer. Feministler yargıçların kadınlara oranla kat kat fazla sayıda olması da dilin dünyayı bölerek erkeklerin dünyasını yönetenlerin, hukukta erkek egemenliğin devamında önemli bir rol karar oynamaktadır. verici mekanizmaların başındakilerin, yüksek memurların, iş bitiricilerin ve büyük mülkiyet sahiplerinin Feminist dünyası, kadınların da dünyasının aile ve ocak, mutfak hukuk disiplenler arası bir nitelik taşır, feministlerin eleştirdiği kamu hukuku, özel hukuk ayrımı olduğunu iddia ederler. Dişi ve eril artikellerin kullanıldığı yerine (Almanya açışından kamu hukuku, ceza hukuku, almanca, fransızca gibi dillerde bu ayrım daha da göze özel hukuk ayrımı) feminist hukukta yapılmaz, feminist çarpmaktadır (krş. Sackofsky 2001, s. 417). hukukçuların sorgulamaları aynı anda bir çok hukuk alanını ilgilendirmektedir. Feminist hukuk bilimcileri 5. Feminist Hukuk Bilimi ve Metod Sorunu geleneksel ayrımı terkedip kadınların yaşam ilişkilerine Feminist hukuk bilimi hukukun analizini kadının bakış yönelmektedir (Lembke 2005, s. 237 ve dipnot 3’de anılan açısından cinsiyetin önemi bakımından yapar. Feminist yazarlar). hukuk biliminin amacı eril iktidarın sürdürülmesinin hukuki araçlarının sergilenmesi ve ortadan kaldırılmasıdır, Feminizmin ve feminist hukuk teorisinin iki ana akımı fakat feminist hukuk bilimi bu amacı gerçekleştirme süreci eşitlik ve farklılığı esas alan iki akımın dilemması hiç içersinde mevcut hukuk içersinde önemli bir görev olarak çözülmeyecek gibi görünmektedir. Farklılığı esas olan uygun akım, çözümlerin gerekçelendirilmesini, eşitliği reddederek, sonuç itibarıyla mevcut temellendirilmesini görür (Greif/Schobesberger, 2003, 93). eşitsizliklerin sürmesini sağlamaya yol açmaktadır. Eşitliği Bu bağlamda tolumsal gerçeklikler ve mer’i hukuk gözden savunanlar da sonuçta kadınları erkeklere benzetmeye uzak tutulamaz, fakat bu yapılırken hukukun yeni yorum çalışmaktadır. Eşitlik kadınların erkek olmaları veya onlara imkânlarının araştırılması ve gerçeğin bulunmasında farklı benzemeleri perspektiflerin amerikan dünyasındaki şiarı “equalitiy versus sameness” ortaya konması ile mevcut hukuk anlamına gelmemelidir. Burada anglo- çerçevesinin aşılması da gerekir. Feminist hukuk klasik hatırlatmak gerekir. yorum yöntemleri olan lafzi yorum, sistematik yorum, Bu iki ana akım dışında ortaya çıkan Judith Butler’in tarihi yorum, amaçsal yorum gibi yöntemleri kullanır, fakat tanınmış bir temsilcisi olduğu yeni dalga feminizm dikkat bunların tek başına yetersiz kalabileceğini vurgular. Bu uyandırmaktadır. bakımdan metod ҫalışmasıyla yankı yaratmıştır. L. Altusser , J. Austin ve M. çoğulçuluğundan bahsedilir (Greif/ Schobesberger 2003, s. Foucault’nun etkisinde kaldığı söylenebilir. Butler ile 125; Feminist Metodoloji için ayrıntılı olarak bkz. Şahin feminizm büyük bir ihtimalle en son aşamasına ulaşmıştır 2006, s. 70). (Ottmann 2012, s. 155). Bu nedenle sonuҫ bölümünde onun feminist hukuk biliminde Butler “Gender Trouble” isimli fikirlerine kısaca yer vermekte fayda var. Butler büyük bir 6. Sonuç olasılıkla son yıllarda cinsiyetler tartışmasında kendisine en Feminist hukuk teorisinin özelliklerine kısaca baktığımızda fazla atıf yapılan yazardır. Butler’in uslubu 1998’de şu tespitleri yapmamız mümkün görülmektedir: Feminist Amerika’da “Philosophy and Literature” dergisinin Bad hukuk teorisinin kaynağı A.B.D’dir ( Röhl 2009, s. 5). Writing Competition’da kendisine ödül verecek bir Feminist hukuk teorisi hukuku dıştan (extern) bir bakış yoğunlukta anlaşılmaz olmasına rağmen, Butler’e bu kadar açısı ile ele alır ve özetle modern toplumun hukukunun gönderme yapılması şaşırtıcıdır (Ottmann 2012, s. 171). tamamen patriyarkal olduğu ve “erkekliğini” şekilciliği ve Butler üҫ kavram üzerinden rasyonelliği diğer değerlere üstün kılarak hukuk bilimi ve etmektedir, bunlar “sex”, uygulamasında (jurisprudence) kendini gösterdiğini ifade kavramlarıdır. Buttler bu kavramlar arasındaki geleneksel eder. Hukuk bilimi ve uygulaması kamusal ve özel hukuk olarak kabul edilen ilişkiyi reddeder (Ottmann, agy.). ve alan ayrımı ile eril tahakkümünü ailede sürdürür. Butler diğerleri gibi “sex” ve “gender” ayrımı yaparak, Parlamentoda ve yargıda erkek milletvekillerinin ve “sex”i biyolojik cinsiyet, “gender”i toplumsal cinsiyet 24 düşüncelerini “gender” ve ifade “desire” Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014 olarak ayrıma tabi tutmaktadır (Judith Butler, Die Macht de oluşturuyordu, yasa değişikliğiyle artık koca karısının Geschlechternormen, s. 9 vd.; Das Unbehagen der ırzına geçtiğinde, bir diğer erkek gibi cezalandırılmaktadır, Geschlechter, s.23 vd). Buttler sadece gender kavramın Türkiye’de yeni TCK ile bu konu kadınların lehine değil her iki kavramı da tasarım (Konstruktion) olarak düzenlenmiştir. Aile içi şiddet ile ilgili yasa Almanya’da görür. Toplumsal cinsiyet biyolojik cinsiyete belirli sıfatlar, 2001 özellikler yüklenerek kurgulanmaktadır. Butler bunun yap uygulayan partner ortak konutu konutun maliki olmasına çözümünü rağmen dahi terketmek zorunda kalmaktadır. Aynı (dekonstrüksiyon) talep etmekte, belirli yılında özelliklerin tipik eril veya dişil olarak tanımlanması, uygulama kategorize edilmesine bir son verilmesini istemektedir. mümkündür. Butler heteroseksüel matriksin temel düzenleyici ilke imtiyazlı tahlilde ne belirli tipik özelliği olan kadını ne de herhangi cinsiyet ve aydınlanmanın “eril” hukuk sujesinden hukuk bilimi vazgeçmeli ve farklı sujeleri ortaya bir kadını, veya kadınları varsaymamaktadır, kadın çıkarmalıdır (Lembke, 2005, 241). Bu durum gerçekten de varlığını yok saymaktadır. Bu satırların yazıldığı günlerde kadın, erkek, veya bu kategorilerde görmediğimiz başka bir (15 Eylül 2012) Butler’e siyasi polemikleri (İsrail- Filistin suje için, herkes için olumludur. ҫatışması) nedeniyle Frankfurt’da Adorno ödülü verilmesi düşünce Kaynakça gündemini oluşturmaktaydı (Die Zeit, 13 Eylül 2012, No: Akbaş, Kasım, Hukuk Sosyolojisi, Editör Mehmet Yüksel, 38, s. 45). Anadolu Üniversitesi yay., Eskişehir, 2012. Feminizm ve feminist hukuk bilimcileri ne başardı Akbaş, Kasım- Şen, İlker Gökhan, Türkiye’de Kadına sorusuna gelince, kanaatimizce şüphesiz çok şey demek Yönelik Pozitif Ayrımcılık: Kavram, Uygulama ve mümkün. 1789’dan bu yana kadın hareketinin kadınların ataerkil hukuken istiyorsa, 18. yüzyılda oluşan cinsiyetler arası ilişkide adlandırmamaktadır. (Ottmann, 2012,171). Butler son Avrupa olarak şiddet görüyoruz, yani hukuk bilimi objektif, nötr, evrensel olmak tuhaf da karşılansa da kendisini “feminist” olarak eleştiriler yasal göre hukukçuların hukuk biliminden beklentilerini de olumlu yerine “farklılıklar alanı” kavramını koymaktadır. Butler ağır de yasaya iddiasını bir ütopya olarak görüyoruz, ama feminist Adrienne Rich’den üstlendiği “zorunlu heteroseksüelliği” yapılan Türkiye’de girmiş, Feminizmin ataerkil toplum düzenini tamamen çözme olmasını da eleştirmektedir (Lembke 2005, s. 239). Butler sırasında yürülüğe sistemin törpülenmesinde bir çok Toplumsal Algılar, Anadolu Üniversitesi, Sosyal mevzi Bilimler Dergisi, Eylül, 2013, s. 165-190. kazandığını görüyoruz. Bir kaç istisna dışında seçme ve Arat, Necla, Feminist Hukuk Teorisi, Ankara Barosu seçilme hakkı, kamu hizmetlerine girme, aile hukukunda, Kurultayı, 2006, s. 36-46. iş ve sosyal güvenlik hukukunda önemli iyileştirmeler görülmektedir. Feminist hareketin amaçlarından bilinç Baer Susanne, Feministische Ansätze in der yükseltme de başarılı olmuştur. Bilinç yükseltme ataerkil Rechtswissenschaft. Zur großen Unbekannten im toplumda var olan yanlışlıkların, sakatlıkların tartışılması deutschen rechtswissenschaftlichen Diskurs und ve çözümlenmesi süreci anlamına gelir (Yüksel 2003, s. 38). ihrer Integration in die juristische Ausbildung, in Feminist hukukçular ataerkil ilişkileri hukuk planında Rust teşhir Hochschulen- Frauenrecht in Lehre und Forschung, ederek, toplumun bilgilendirilmesini, hassaslaşmasını sağlamaktadır. Hrsg.) , Juristinnen an den Baer, Susanne, Rechtssoziologie, Baden-Baden, 2011. yasa ile erkek toplumunda da kadınların durumunun göstermek ( 1997. Feminist hukukçuların da katkısı olan farklı iki ülkede iki düzeltilebileceğini Ursula istiyoruz. Bal, Hüseyin, Hukuk Sosyolojisi Ankara, 2014. Federal Almanya’da 1997 yılındaki ceza yasası değişikliğine kadar Becker-Schmidt Regina/ Knapp Gudrun-Axeli, Feministische Theorien zur Einführung, 2000. evlilik içinde ırza geçme, ırza geçme suçu olarak cezalandırılmamaktaydı, bu eylem sadece tehdit suçunu 25 Heper/ Feminizm ve Hukuk Berktay, Fatmagül, Kadının İnsan Hakları Hukukunda Yeni Göztepe, Ece, Kadının ve Kadın Yurttaşın Hakları Perspektifler, Ankara Barosu Hukuk Kurultayı, Bildirgesi: Olympe de Gouges (7 Eylül 1791), ҫeviri 2006, s. 17-26. ve önsöz, A.Ü.H.F Dergisi, 1996, cilt 45, s. 185-193. Butler, Judith, Die Macht der Geschlechternormen, Güriz Adnan, Feminizm, Postmodernizm ve Hukuk, 1997, Frankfurt, 2009. Ankara. Butler, Judith, Das Unbehagen der Geschlechter, Frankfurt, Greif Elisabeth/ Schobesberger Eva, Einführung in die 1991. Feministische Rechtswissenschaft, 2003 Linz. Çağlar Fatma İrem, Feminist Hukuk Teorisine Kısa Bir Harris, Angela, Race and Essentialism in Feminist Legal Giriş, HFSA 4, İstanbul, s. 82-104. Theory, in: 42 Stanford Law Review (1990), s. 581616. Çağlar Fatma İrem, Feminist Perspektiften İnsan Hakları, HFSA 7, 2003 İstanbul, s. 73-98. Caverero Adriano, Die Hilgendorf, Eric, Wertfreiheit in der Jurizprudenz in: Perspektive Universitas 1998, s. 151-164. der Geschlechterdifferenz, in: Ute Gerhard / Mechtild Hilgendorf, Eric, Missbrauchte Menschenwürde in: Jansen / Andrea Maihofer / Pia Schmid/ Irmgard Jahrbuch für Ethik und Recht, Bd. 9, Hrsg. S.Byrd, Schultz/ J.Hruschka, J.C. Joerden Berlin 1999, s. 137-159. (Hrsg.), Differenz und Gleicheit, Menschenrechte haben (k) ein Geschlecht, Frankfurt Işıktaç, Yasemin, HFSA, 15, Kadın Mağduriyeti, Mağdur 1990, s. 95-111. Olarak Kadının Hukuksal Konumu, 2006, s. 70-80. Cornell Drucilla, Gender, Sex and Equivalent Rights, in: Lembke Ulrike, Stand und Gegenstand feministischer Judith Butler / Joan W. Scott ( Edit.) Feminist Rechtswissenschaft, Jura Heft 4, 2005, s. 236-241. Theorize the Political, London, New York 1992, s. Mackinnon, Catharina A. 280- 296. Feminismus, Marxismus, Methode und der Staat: Ein Theorieprogramm, in: Crenshaw, Kimberle, Demarginalisizing the Intersection of Elisabeth Race and Sex: A Black Feminist Critique of Anti- List / Herlinde Studer ( Hg.) , Denkverhältnisse: Feminismus und Kritik, Frankfurt Discrimination Doctrine , Feminist Theory and 1989, s. 86-132. Antiracist Poltics in: Feminist Theory and Antiracist Mackinnon, Catharina A. İnsan Hakları ve Kadın, Ankara Poltics, Universtiy of Chicago Legal Forum, 1989, s. Barosu Hukuk Kurultayı, 2006, s. 4-16. 139-167. Elsuni Sarah, Feministische Rechtstheorie in : Neue Ortanca, CANSU; Uluslararasi Belgelerde Kadın-Erkek Theorien des Rechts (Hrsg. Buckel S./ Christensen R./ Eşitliğinin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi, Suç ve Ceza , Fischer-Lescano A., 2. Aufl, 2009, s. 157-178. Ceza ve Hukuku Dergisi, 2012, s. 151-176. Otmann, Henning, Geschichte des politischen Denkens, Foljanty Lena / Lembke Ulrike (Hrsg.) Feministische Band 4/2, 2012, Stuttgart. Rechtwissenschaf, 2. Aufl. 2012 Baden- Baden. Frug, Mary Joe, Postmodern Sacksofsky, Ute, Was ist feministische Wissenschaft, ZPR, Legal Feminism, London, 2001, s. 312-417 ( türkçe tercümesi için Feminist New York 1992. Hukuk Bilimi Nedir?, çev. Osman Can, Atatürk Gerhard, Ute, Gleicheit ohne Angleichung: Frauen im Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C. V, Recht, München 1990. S.1-4, 2001, s. 719-733. Gilligan, Carol, Die andere Stimme. Lebenskonflikte und Moral der Frau, München/Zürich 1984. 26 Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014 Şahin Fatma Süzgün, Feminist Hukuk Teorisinde Metodoloji, basılmamış yüksek lisans tezi, 2006, Ankara. Schröder, Helmut, Olympe de Gouges: Menschen und Bürger, Aachen 1995, s. 101-129. Ramazanoğlu, Caroline, Feminizm ve Ezilmenin Christian, Allgemeine Çelişmeleri, İstanbul, 1998. Röhl, Klaus F./ Röhl Hans Rechtslehre, Köln, 2008. Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük 1, A-K, genişletilmiş 7. Baskı, 1983, Ankara. Yüksel Murat, Feminist Hukuk Kuramı ve Feminist Düşünce Teorileri, 2003, İstanbul. Yüksel Murat, Feminist Hukuk Görüşlerinin Analizi, HFSA, 14, 2006, İstanbul, s. 57-64. 27
© Copyright 2024 Paperzz