Tam metin için tıklayınız. (PDF)

Altan Heper, Feminizm ve Hukuk, Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014, ss. 11-27.
FEMİNİZM VE HUKUK
Altan Heper*
*
Yard.Doç.Dr.Dr., Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi, [email protected].
Heper/ Feminizm ve Hukuk
On ne nait pas femme, on le devient
savunucuları olarak Marquis de Condorcet 1790’da kaleme
aldığı “Sur l’admission des femmes aux droit de cité” adlı
Kadın olarak dünyaya gelinmez, kadın olunur
ҫalışmasıyla , Mary Wollstonecraft 1792 tarihli “Vindication
of the Right of Women” adlı ҫalışmasıyla, Elizabeth Cade
Simone de Beauvoir, İkinci Cinsiyet
Stanton 1848 tarihli “Declaration of Sentiments” adlı
ҫalışmasıyla, John Stuat Mill 1861 tarihli “The Subjection of
1. Feminizm ve Hukuk ilişkisine Genel Bir Bakış
Women” dikkati ҫekmektektedir.
Feminizm kavramı içerisine kadınların haklarıyla, baskı
eşit
Fransa’da bulunan yukarıda anılan klüplerin benzerlerine
tutulmalarıyla veya farklı olmaya yönelik talepleriyle ilgili
Almanya’da 1848’lerde rastlamaktayız. Endüstri devrimi
eylemle, günlük siyasetle veya kuramsal olanla ilgili
ile birlikte sosyal alt üst oluşlar 1850’lerden sonra bir çok
herşeyi dahil edebiliriz (Ottmann 2012, s. 147).
ülkede kadınlara yeni bir güç verdi. 1865’te Almanya’da
altında
tutulmalarıyla
veya
özgürleşmeleriyle,
Tüm Almanya Kadın Derneği (Allgemeine Deutsche
Feminizm tarihi olarak patriyarşinin eleştirisi olarak
Frauenverein) kuruldu. Bu dernek kadınların istihdamı ve
temellendirilir. Kadınların haklarının yanında olan veya
kadınların eğitimiyle ilgiliydi. August Bebel, Clara Zetkin
mücadele eden siyasi teoriler ve hareketler feminizm
gibi sosyalistler kadının özgürleşmesine sosyalist bir anlam
kavramıyla birlikte anılır (Ottmann, agy). Feminizm ve
kadın
hareketi
ayrılamaz
olduğundan,
yükleyerek,
Feminizmi
“proleteryanın
kurtuluşunun
kurtuluşu” olduğunu ifade ettiler.
anlayabilmek için kadın hareketine kısaca bir göz atmakta
kadının
August Bebel’in,
Türkҫeye de ҫevrilen Kadın ve Sosyalizm (die Frau und
fayda var. Kadın hareketini kadınların kültürel, sosyal,
Sozialismus) 1879 tarihli, Clara Zetkin’in 1892 tarihli
siyasi ve ekonomik alanda karşılaştıkları engellere,
Ҫalışan Kadınlar ve Günümüzün Kadın Sorunu (Die
dezavantajlara karşı hakları için örgütlenmiş girişim olarak
Arbeiterinnen-und Frauenfrage der Gegenwart) isimli
nitelendirebiliriz. Kadın hareketi 18. yüzyılda öncelikle
ҫalışması, Sovyet devrimcisi Alexander Kollontai’in 1909
erken endüstrileşmiş batı Avrupa ülkeleri olmak üzere 18.
tarihli Kadın Sorununun Sosyal Temeli (Die soziale Frage
yüzyılın sonundan itibaren sosyal ve eğitim reformları
der Frauenfrage) bu bağlamda önem taşımaktadır. Fakat
hareketi bağlamında ortaya çıktı. Siyaset ve meslek
marksist aҫıdan kadın sorunu ilk kez Friedrich Engels’in
hayatında eşit pozisyonu talep eden ilk kez Fransa’da D.
1884’de Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni ( Der
Diderot oldu (Sur les femmes 1972).
Ursprung der Familie, des Privateigentums und des
Fransız devrimi sırasında kadınların hakları ile ilgili çok
Staates) antropolojik cephesiyle etraflıca ele alınmıştır
sayıda yayın yapıldı. Bu dönemde kadınlar devrimci kadın
(Ottmann 2012, s. 152).
kulüpleri kurdu. Bu bağlamda Olympe de Gouges’un
19. yüzyıl Feminizm dalgasının ilk dönemi olarak
önderliğini yaptığı bir grup kadın, Ağustos 1789 İnsan ve
vurgulanmaktadır.
Yurttaş Hakları Bildirisini eleştirerek buna nazire olarak
Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirisini ( Déclaration des droit
Erken kadın hareketinin ilk ana teması seçim hakkıydı.
de la femme et de la citoyenne) kaleme aldı (bildirinin
Kadınlara seçim hakkı farklı ülkelerde farkı dönemlerde
tamamı iҫin Göztepe 1996, s. 185-193; de Gouges’ın yaşamı
tanındı: Finlandiya’da 1906, Rusya’da 1917, Almanya’da
ve görüşleri iҫin ayrıntılı olarak bkz. H. Schröder 1995, s.
1918, A.B.D’de 1920, Büyük Britanya’da 1928, ülkemizde
101-129). Olympe de Gouges İnsan Hakları bildirgesini
1927 ve Fransa’da 1944’te. Birinci dünya savaşında kadın
insan
istihdamının artmasıyla kadının siyasetle ve toplumla
ve
erkeğin
karıştırıldığı,
kadınların
hiҫ
düşünülmediği gerekҫesiyle eleştirir. Olympe de Gouges
entegrasyonu yükseldi.
Bildiriyi erkek (homme) sözcüğünü kadın (femme), erkek
Uluslararası antlaşmalarda, insan hakları sözleşmelerinde,
vatandaş (citoyen) sözcüğünü kadın yurttaş (citoyenne)
anayasalarda ve yasalarda kadın-erkek eşitliğine ilişkin çok
olarak değiştirerek yeniden kaleme almıştır (Otmann 2012,
sayıda hüküm bulunmasına rağmen hali hazırda hiç bir
s. 152). Bu dönemin dikkati ҫeken kadın hakları
toplumda tam olarak eşit haklara sahip olma, kadının
12
Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014
siyasi, sosyal, kültürel yaşama eksiksiz bir uyumu
doğal, değişmez ve biyolojik olduğunu reddeder, bu
sağlanamamıştır (krş. Ortanca 2012, s. 151; Işıktaç 2006, s.
reddediş de öncelikle cinsel rollerin sosyal öğrenme ile
73; pozitif ayrımcılıkla ilgili uluslararası hukuk ve
oluştuğu düşüncesine dayanır (Işıktaç 2006, s. 71).
karşılaştırmalı hukuk iҫin bkz. Akbaş ve Șen 2013, s.172-
Feminizm
175). Bunun en açık örneklerini parlamentolara seçilen
anlaşılmaktadır. Sözlüklerde feminizmi “toplumda kadının
kadınların
oranında,
kadın-erkek
eşitliği
olarak
kamu
sektöründe
yararlanacağı hakları çoğaltmak ve erkeğinkine eşit kılmak
emeklilikte
amacını güden düşünce akımı” olarak bulmaktayız (Türk
görmekteyiz. Şüphesiz bu eşitsizlikler ülkeden ülkeye
Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, 1983). Sözcüğün İngilizcede
değişiklik
bilinen ilk kullanımı 1895 yılına rastlar (Oxford Englisch
eşit
işe
göstermektedir.
ve
dilde
ücrette,
yükselmelerde,
özel
günlük
eşit
İsveç
ve
Birleşik
Arap
Emirlikleri’nde kadınların durumunun çok farklı olduğu
Dictionary
izahtan varestedir. Bu eşitsizliklere karşı kadın hareketinde
Ramazanoğlu gender konusu dışında da feminizmin bir
bir radikalleşme olmuş, feminizm bu süreç içersinde ortaya
çok
çıkmıştır. Feminizm batı dünyasının ürünü olup, diğer
özetlemektedir: “1. Feminizmin
ülkelere
erkeklere bağımlı kılan mevcut cinsler arası ilişkilerin
(güneye)
sosyal,
politik,
kültürel
etkilerle
yayılmıştır.
temellendirmeler
ve
buna
bağlı
pratik
ortak
agy).
Caroline
noktalarını
şu
şekilde
tüm türleri kadınları
ve arzu edilebilir sayılan birçok durumu sorgulamaktadır.”
söylemler
Ramazanoğlu, feminizmin temel tanımlama sorunları
yaratan
feminizm tanımı yapmak olanaksızdır. Bununla beraber
arasındaki eşitsizlikten, erkek egemen anlayışın bilimleri,
her türlüsünün eleştirisi bağlamında bir bilimsel ve siyasal
(Greif /Schobester 2003, s. 5; Becker-
Schmidt/Knap 2000, s. 7). Feminizmde iki ana akım olan
getirmek
yola
çıktığı
iddiasındadır.
için
bunun
Feminist
felsefe,
Özellikle Anglo-Sakson dünyasında, A.B.D ve İngiltere’de
savunurken,
üniversitelerde,
farklılığın feministleri eşitlik yerine farklılığın siyasetin
kısmen
Batı
Avrupa
ülkeleri
üniversitelerinde “gender studies” bağımsız bir disiplin
ölҫüsü olması gerektiğini söylemektedir, bu da liberal
olarak kurumlaşmaktadır. Feminist felsefe ‘68 hareketini
hukuk ve devlet anlayışıyla bağdaşmaz. Modern hukuk
takiben, daha önceki, özellikle Simone de Beauvoir’ın
devleti eşitliği köken, ırk, din ve cinsiyet ayrımı
Burada
belirlediğinden
alternatini
metodoloji gibi alanlar aydınların ilgi alanına girmiştir.
20. yüzyıl Feminizmine damgasını vurur. Eşitlikҫiler
temellendirir.
disiplinleri
feminist ilahiyat, feminist bilimsel araştırma, feminist
eşitlikҫi ve farklılıkların feminizmi arasındaki ayrım ҫizgisi
olarak
pratikleri
Feminizm hayatın ve bilimin her alanında cinsiyetler
kadınları ikinci sınıf insan olmaya iten güç ve egemenliğin
eşitliği
siyasi
olmayacağını vurgular (Ramazanoğlu, 1998, 26, 27).
tezahür biçiminin ve kadınları ayrımcılığa tabi tutan ve
konusunda
oluştuğunu,
ilişkilerinin niteliği hakkında tarafsız ve nesnel bir konum
katılıyoruz: Feminizm cinsiyetler arasındaki ilişkinin
haklar
düşüncelerden
içerdiği, her zaman dirençle karşılaştığı, kadın-erkek
feminizmin aşağıdaki biçimde nitelendirilmesine biz de
yapılmaması
belirli
Otmann,
etmektedir. 2. Feminizm, çeşitli toplumlarda doğal, normal
içerdiğinden, genelgeçer, herkesin üzerinde anlaştığı bir
(liberaller)
türünün
atfen
tatmin edici olmadığı ve değiştirilmesi gerektiğini kabul
Feminizm birçok farklı eğilimi barındırdığı, farklı teorik
yaklaşımdır
1989’a
yaklaşımlarını
farklılık,
da
ele
alarak,
kadınların
felsefenin
gelişmesine özel bir katkısını, erkek egemen yapının
görüldüğü gibi, bu kriterler iҫinde yer almaz. Farklılıklar
analizini, kadınların bilim ve felsefe dünyasından uzak
feminizmi kadınlara geҫiҫi olarak da olsa imtiyazlı (örneğin
tutulmasının tahlilini ve yeni değerlere yönelmenin
kota koyarak) davranmak ve bu imtiyazların fiili olarak
gerekliliğini araştırma konusu yapmıştır. Tanınmış feminist
kadınların erkeklerle eşit hale gelecekleri ana kadar sürmesi
teorisyenler içinde örnek olarak A.B.D’de Kate Millet, Seyla
üzerine inșa edilir (Otmann 2012, s. 154). Eşitlik ve
Benhabib, Betty Friedan, Judith Butler, Mary Daly, Sandra
farklılığın yanında üҫüncü temel konuyu “sex” (biyolojik
Harding, Fransa’da Elisabeth Badinter, Luce Irigiray, Julia
cinsiyet) ve “gender” (toplumsal cinsiyet) oluşturur. Hem
Kristeva, almanca konuşulan ülkeler içinde Alice Schwarze,
eşitlikҫi feministler ve hem de farklılıklar feministleri bu
Herta Nagl- Docekal, Herlinde Pauer-Studer’i sayabiliriz.
konuda aynı görüştedirler. Feministler toplumsal cinsiyetin
13
Heper/ Feminizm ve Hukuk
Bu kadınların feminist teorileri hukuk alanında da rol
karakter göstermektedir, bir yandan hukuku yüz yıllardan
oynamaktadır. Bir çok disiplinde söz sahibi olduğuna göre,
beri diğer iktidar odaklarının yanında, erkeklerin kadınlar
feminizmin hukuka da ilgisiz kalması düşünülemez.
üzerinde iktidar, güç aracının kurumlaştırılması, beton gibi
Çünkü feministlere göre hukuk patriyarkal egemenliğin en
sağlamlaştırılması olarak tahlil etmek gerekir, diğer yandan
katı biçimde görüldüğü alandır. Artık günümüzde kısmen
hukuku
kıyıda köşede kalmış bir alan olarak da görülse de feminist
şekillenmesinde bir imkan olarak görmek mümkündür
hukuk biliminden söz etmek mümkündür. Kanaatimce
(Foljanty/Lembke
Prof. Dr. Susanne Baer gibi feminist hukuk teorisinin önde
Foljanty/Ulrike Lembke’nin yayınladığı Feminist Hukuk
gelen
Anayasa
Bilimi [Feministische Rechtswissenschaft, 2. Aufl., 2012]
Mahkemesi’ne üye olarak seçilebilmesini de feminist
adlı ders kitabındaki planı ve görüşleri takip ediyoruz).
hukukun başarısı olarak görmek gerekir. Prof. Dr. Jutta
Kadın hareketi başından beri erkek ön egemenliğini
Limbach da zaman zaman fiilen Almanya’nın kaderini
gösteren hukuki düzenlemeleri, örneğin evlilikte erkeğin
belirleyen
hakimiyetini (ülkemizde evli kadının genç kızlık soyadını
şahsiyetlerinin
aynı
Alman
mahkemenin
Federal
başkanlığına
kadar
yükselmiştir.
özgürleştici
adımların
2012,
s.
21;
düzenlenmesinde,
bu
bölümde
Lena
tek başına taşıyamaması veya son dönem sezeryan
tartışmaları veya benzeri normları) eleştirirken, bir yandan
Feminist hukuk özelliğini ve amaçlarını ana hatlarıyla
çeşitli talepleri, örneğin seçim hakkı, cinsiyetler arasında
yukarıdaki tanımdan çıkarmak mümkündür. Feminist
şekli eşitlik, kadınlar için tam işlem ehliyeti (bir çok Arap
hukuk bilimi (Feminist hukuk bilimine giriş için bkz.
ülkesinde bu konular sorunludur) ve aile içi şiddetten veya
Sacksofsky 2001, 412-s. 417) bakışını hukukta cinsiyetler
iş
konusunda hassas sorunlara yöneltir. Mer’i hukuktaki
yerinde
cinsel
tacizden
etkili
korunmayı
dile
getirmektedir.
erkek egemenliği ve yakından incelendiğinde ortaya çıkan
erkeklerin çıkarlarını savunmakla yükümlü sözüm ona
Kadın hareketinin hukuk sorunlarını dile getirdiğini
genelgeçer perspektiflerin sorgulanması, feminist hukukun
böylece gördük. Buna karşılık kadın hareketinin tersine
başlıca meşgalesidir. Kadınlar ve erkekler arasındaki
feminist hukuk hukukta kadın sorununu soru haline
eşitsizliğin sürdürüldüğü mer’i hukuk kadınsal, dişil
getiriyor mu? Bu konu feminist hukuk biliminin tarihi
yaşam biçiminin özelliklerini, eril yaşam biçimini dikkate
hareket noktasıdır ve feminist hukukçular için esas işlerinin
aldığı kadar almamaktadır ve münferit hukuk alanlarının
başında gelmektedir. Feminist hukuk bilimi, dişil yaşam
ve hukuk normlarının düzenlenmesinde böylece kadınlar
gerçeğinin hukukta hiç mi hiç, veya çok yetersiz bir biçimde
dezavantajlı duruma düşmektedir (Bauer 1997, s. 170;
göz önünde tutulduğuna dikkat çeker. Feminist hukuk
Greif/Schobesberger, a.g.y). Bunun eleştirisi ve ortadan
biliminin egemen hukuk anlayışına getirdiği en önemli
kaldırılması için tedbirler feminist hukuk biliminin konusu
eleştiri, kadın tecrübelerine, özelliklerine, perspektifine
içine girmektedir.
kayıtsız kalmasıdır. Hukukun her zaman belirli bir
dereceye kadar genellik, soyutluk, geleceği de kapsama
Aynı yönde Arat da feminist hukuku “eril egemenliği sona
almak
erdirecek olan kültürel devrim iҫin gerekli kavramsal
bakımından
gerçeklerden
soyutluk
taşıdığı
düşünüldüğünde, nufusun yarısını oluşuran dişilerin
değişimin ilk adımlarını oluşturup bu konuya ilişkin siyasal
sosyal gerçeklerini hukukta dikkate almamak ne anlama
ve ideolojik gündemi tanıtan yeni bir dilim dalı” olarak
gelmektedir ? (Foljanty/Lembke,2012,2)
görmektedir (Arat 2006, s. 36).
Feminist hukukçular bu konuda temelde iki farklı cevap
2. Feminist Hukuk Biliminin Hukuka Eleştirisi ve
Temellendirilmesi
vermektedir. Bu cevaplardan birincisi, bütün insanların
Yukarıda görüldüğü gibi kadın hareketi başından beri iki
İnsanların
ana temayla uğraşmaktadır: Kadınların sosyal durumlarını
metinlerindeki eşitlik ilkesine dayanır. Bilindiği gibi İnsan
ve yaşam gerçeklerini göstermek, iyileştirmek ve hukuk
Hakları Evrensel Bildirgesinin 1. maddesinde “bütün
alanında da bunları sağlamak. Burada hukuk ikili bir
insanların onurda ve haklarda özgür ve eşit” olduğu ifade
eşitliğini, ikincisi cinsiyetler arasındaki farklılığı esas alır.
14
eşitliğinden
yola
çıkanlar
pozitif
hukuk
Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014
edilir. Anayasamızın 7. maddesi kadın ve erkek arasındaki
Bu
eşitliği vurgular. Eğer erkekler ve kadınlar eşit ise, bunlara
sonunda, 80’li yıllarda kadın araştırmalarından “cinsiyet-
eşit davranmak, kadın veya erkek oldukları için farklı
veya gender perspektifine” kaymasına yol açtı. Cinsiyet
davranmamak
tazminatında,
artık sadece bir doğal vakıa olarak değil, bunun yanında
ücretlendirmede, işe alınmada, terfide, ișçinin evliliğinde,
toplumsal düzen, sınıflandırma ilkesi olarak kavranmaya
emeklilikte sadece kadın veya erkek oluşlarından dolayı
başlandı.
farklı davranmamak gerekir, kısaca burada kadınlara zaten
değerlendirmelerin merkezine yerleşti. Hukuk erkek ve
onlara eşitlik prensibince tanınmış olan, fakat hukuk
kadınlar arasında mevcut hiyerarşinin tesisi ve idamesi için
düzenince reddedilen veya hukuk uygulamalarında fiilen
bir araç olarak görülmeye başlandı. Daha ileri giden, daha
reddedilen, tanınmayan haklarını talep etmek gerekir.
radikal anlayışlara göre iki ayrı cins bile tasarım olarak
Burada kadınlar için “özgül haklar” kadınlara özgü haklar,
değerlendirilmeye başlandı. Cinsiyet ve heteroseksüel
pozitif ayrımcılık istenmesi söz konusu olmamakta,
cinsiyet ilişkisi böylece sosyal, yani hukukça oluşturulan
erkekler için sadece onların kullandığı imtiyazlardan,
kategoriler olarak görülmeye ve bu kategorilerin yardımı
onlara mahfuz uygulamalardan kadınların da yararlanması
ile iktidar ve egemenliğin örgütlendiği düşünülmeye
istenmektedir.
bașlandı (Foljanty/Lembke, age, s.22).
gerekir,
Bu
yani
kıdem
yararlanmalarla
kadınların
dışlanmasının ve ayrımcılığa tabi tutulmasının önüne
farklılıklar,
feminist
Böylece
araştırmaların
cinsiyet
bir
70’li
tasarım
yılların
olarak
Terminolojik olarak da bu kayma “kadın”dan bir araştırma
geçileceği düşünülmektedir. Bu anlayış liberal feminist
objesi olarak “cinsiyet”e doğru oldu ve “Legal Gender
anlayışla örtüşür. Bir bakıma siyasi liberalizmin yansıması
Studies” veya “Cinsiyetler Arası İlişkinin Hukuku” gibi
olarak görülür.
nitelendirmeler doğdu. Bu bağlamda yapı bozumcu
Buna karşılık diğer eğilim erkekler ve kadınlar arasındaki
(dekonstruktif ) teoriler, post modernist anlayışın ürünleri
farklılığa dayanır. Bazen bu farklılık radikal boyutlarda ele
çok işe yaramaktadır, fakat burada yapı bozumcu teori bir
alınır.
sorunla karşılaşmaktadır, bu sorun da teorinin kadın
kavramını aslında reddetmesine, kadını suje olarak
2.1. Kadın Sorunu, Cinsiyetler, Güç ve İktidar Sorunu
inkarına, kadınla ilgili değerlendirmeleri reddine rağmen,
Kadın sorunun anlaşılması, dişi sujenin açık, net, kesin ve
kadını “suje” olarak görmenin sonuçlarına onların da son
eksiksiz tespiti ile mümkün olabilmektedir, yani sujenin
tahlilde katılmak zorunda kalmalarıdır, zaten bunun aksi
bulunması önem taşır. Bu tür bir kesinliğin tespiti aldatıcı
pratik olarak mümkün olamaz. Yapı bozumcu teori de,
olmaktadır. Kadın hareketinin daha başlarında, kadınlar
politik olarak etkili olmak istiyorsa, hakim anlayışın kadını
arasında önemli farklar, özellikle işçi sınıfından, proleterya
subje olarak görmenin sonuçlarını ister istemez ilk aşamada
sınıfından
kabul
kadınlarla,
burjuva
kadınları
arasında
etmek
ve
daha
sonra
eleştirmek
zorunda
görülmüştü. Bu farklar ‘68 hareketi sonucu, (2. Dünya
kalmaktadır. Buna rağmen dekonstruktif yaklaşım dişi, eril
savaşını, Vietnam savaşını, kurulu otoriteyi sorgulayan
ve bu kategoriler arasında bulunan kişiliklerin farklılığını,
kuşaklar) 1970’li ve 1980’li yıllarda yeniden silahlanmayı,
çoğulluğunu göstermesine çok uygun görülmektedir. Bu
nükleer enerjiyi sorgulayan kuşaklar kendini daha da net
yaklaşımlarla her bir bireyin mevcut toplumsal güç ve
bir biçimde gösterdi. Farklılıklar 90’lı yıllarda da kendini
egemenlik
göstermeye devam etti. Kadınların eşitsizlik, ayrımcılık,
oluşmasında
haksızlık konusundaki tasavvurları, istekleri, idealleri çok
kolaylaşmaktadır (Foljanty/Lembke, agy).
farklıydı. Birbiriyle anlaşmazlığa düşen, zaman zaman ağır
ilişkisine
bağlı
bunlardan
olduğunu
ve
etkilendiğini
kişiliğin
anlamak
Böylece cinsiyetler arası ilişkinin dışında bir bakış açışı da
suçlamalar yönelten çok farklı feminist akımlar ortaya çıktı.
geliştirmek mümkün olmaktadır. Birçok modern feminist
Bir yeknesak “biz kadınlar” hareketi hiç bir zaman olmadı,
teori, cinsiyetler kategorisinin, çok sayıdaki kategoriden
asgari müştereklerde zaman zaman bir araya gelen, temel
sadece biri olduğunu düşünmektedir. Feministlere göre bu
taleplerde nadiren ortak hareket edilebildi. Kanaatimce
kategorilerle
“kız kardeşler” retoriği de çok da işe yaramadı.
iktidar
ve
egemenlik
sürdürülmekte,
eşitsizlikler yaratılmaktadır. Modern feminist teorilere göre
15
Heper/ Feminizm ve Hukuk
cinsiyetler kategorisinin ve cinsiyet ayrımcılığı yanında,
kategorileri anlamak için eleştirisel araştırma yaklaşımları
ırkçı değerlendirmeler, toplumsal köken, bedensel ve
sergileyen diğer disiplinlerin, örneğin Critical Legal
zihinsel
ayrımcılık
Studies, Queer Legal Studies, Disabilitiy Studies veya
feminist
Critical Race Theory gibi araştırmalarından yararlanmak
birbiriyle
zorundadır. Böyle bir yaklaşım feminist hukuk bilimini tek
ilişkilerinin analizi için uygun bir araç oluşturduğu ifade
taraflılıktan uzaklaştırır ve disiplinler arası bir alan haline
edilmektedir.
getirir (Foljanty/Lembke,age, s. 24).
2.2. Feminist Hukuk Biliminin Kategorileri
2.3 Feminist Hukuk Biliminde Gerçeklik ve Hukuk
sakatlık,
kategorileri
cinsel
içinde
yaklaşımların
yer
bu
Foljanty/Lembke’ye
eğilim,
alır.
Dekonstruktif
hiyerarşilerin
göre
yaşlılık
Feminist
analizi,
Hukuk
biliminin
Feminist hukuk bilimi geleneksel hukuk öğretisinde
konusunu, hukukun iktidar ilişkilerini ve dışlamaları nasıl
boşluklar bulunduğunu iddia eder ve boşlukları doldurma
oluşturduğu, hangi stratejilerin bu iktidar ilişkilerini
iddiası ileri sürer. Feminist hukuk bilimi bu boşlukların
değiştirmek için kullanılabileceği
oluşturur. Yukarıda
hakim hukuk anlayışının dişil ve diğer azınlıkta kalan
açıklandığı gibi, feminist hukuk biliminde “kadınlar” ve
yaşam biçimlerini, yaşamlarının gerçeklerini gözönünde
“cinsiyet”
tutmadığı, hakim hukuk anlayışının bunlara karşı ilgisiz
merkezi kategorileri oluşturmaktaysa da, bu
kategoriler tek başına analiz kategorilerini oluşturmaz.
kaldığı veya istisna kuralları ile geçiştirmeye kalktığını ileri
sürmektedir. Feminist hukuk bilimcileri bu realitelerin
Feminist hukuk bilimi cinsiyet ilişkisini eşitsizliğin
dikkate alınmasını istemektedir.
oluşması, tasarımı için bir form olarak analiz eder ve
burada
kadınların
olarak
Hukuk farklı yaşam koşullarına karşı nötr, renksiz, tarafsız,
dezavantajlı durumunda olan bir kesim olarak özel bir
genel geçerli ölçülere davranmak iddiasındadır. Hukuk
dikkat çeker. Fakat feminist hukuk biliminin bu nedenle
soyut, genel, münferit olaylara yönelmeden, gelecekteki
yaygın inanışın tersine - nasıl feminizmin “erkek düşmanı”
gelişmeleri kapsayan kurallar koyma iddiasındadır ve bu
bir akım olduğu fikri yaygınsa- “kadınlar için” ve
böyle olmalıdır, aksi keyfiliğe yol açar. Fakat daha hukuk
“erkeklere karşı” bir disiplin olması söz konusu değildir,
yapılması, hazırlanması ve vaz’ı aşamasında hukuk belirli
çünkü kadınlar ve erkekler aynı ölçüde mevcut hiyerarşik
yaşam biçimlerini, yaşam konusunda belirli anlayışları, ön
ilişkilerin
Zaten
kabulleri temel alır, önemli ölçüde bu anlayışlara göre
kadınlar erkek çoçukların ve kız çoçukların da eğitiminde
normun içeriği belirlenir. Eğer hukuku koyan grup küçük
önemli rol oynamaktadır. Diğer yandan kadınlar ve
ve homojen bir grup ise, bu grubun gerçeklik anlayışı çok
erkekler de bu hiyerarşik ilişkilerden etkilenmektedir.
dar bir anlayışdır. Hukuku vaz’ eden grup A.B.D için
Kadınların sosyalleşmesinde bu hiyerarşik ilişki nasıl
klişeleştirdiğimizde
kadınları ikinci sınıf insan kılıyorsa, varlıklarını inkâr
sınıflardır. Bu grubun anlayışı, örnek vermek gerekirse
ediyorsa, erkekler de sistem mükemmel olarak onların
kadınların,
çıkarlarına uygun olsa da, egemen sistemin esiri ve üstü
anlayışlarından çok farklıdır. Yasa koyucuların çoğunda bu
örtülü biçimde kurbanı olmaktadır (Foljanty/Lembke, age,
katmanlar
s. 23), yani erkek de patriyarkal toplumun son tahlilde
hukukun sujesi için eril, heteroseksüel, beyaz (A.B. D gibi
kurbanıdır.
diğer batı ülkeleri için de böyle) olmaktadır. Feminist
sürmesine
durumuna
katkıda
geleneksel
bulunmaktadır.
beyaz,
göçmenlerin,
yeterince
temsil
protestan,
aşağı
orta-yüksek
sınıftan
insanların
edilmemektedir.
Böylece
hukuk bilimi çoğulcu yaşam realitelerinin hukuk vazında
Bu nedenle feminist hukuk bilimi için cinsiyet çıkış noktası
ve hukuk uygulamasında dikkate alınmasını talep eder.
olmakta, ama tek başına yeterli bir kategori olmamakta,
Feminist
cinsiyet kategorisini mutlaklaştırmamaktadır. Hukukta
hukuk
uygulamasının
ayrımcılıklar ve dışlamalar analiz edildiğinde, bu kategori
bilimi
sonuçlarının
bunun
yanında
dikkatlice
hukuk
araştırılmasını
gerekli görür. Yasa önünde herkesin soyut olarak eşit
dışında da kategoriler bulunduğu gerçeğinden hareketle bu
olması, bir yasanın uygulanmasında etkileri bakımından
kategorilere de açık olmaya çalışmaktadır. Feminist hukuk
çok farklı sonuçlar doğurmasını etkilemez, bu etkiler
bilimi hiyerarşik ilişkileri üreten ve sürdüren diğer
16
Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014
şüphesiz
farklı
yaşam
biçimlerinin
sonucudur
s.151-164).
Özellikle
de
olmalı,
hasreten
entelektüel
Anatole France’ın çok meşhur toplumsal eleştirisi akla
postulalarının bilimsel objektiflik adı altında sunumunu
gelmektedir; yasalar evsiz barksız fakirlere ve kent soylu
yapmamalıdırlar (Hilgendorf 1999, s. 155-156).
özel
politik
Feminist hukuk bilimcileri açısından gerçekliklerle ilgili
tanımaktadır.
Gerçekler hukuki
sahip
bilimcileri
(Foljanty/Lembke, s. 25). Burada meşhur Fransız yazarı
zenginlere köprü altında yatma özgürlüğünü eşit olarak
dürüstlüğe
hukuk
üçüncü bir nokta, hukuki diskurların sadece gerçekliklerle
temellerini
bağlantı kurması değil, bizzat bu gerçeklerin oluşmasına
oluşturmaz, aynı zamanda bunların hedefleri, objeleridir
katkıda bulunmasıdır. Hukuki diskurlar gerçeklikleri
de. Hukuk sadece toplumsal ilişkileri yansıtmamalı, aynı
sadece dikkate almaz, bunların ortaya çıkmasını da sağlar.
zamanda değiştirmelidir. Feminist hukuk bilimcileri bu
Feminist hukuk bilimcileri buna örnek olarak erkekler için
nedenle
arasındaki
askerlik yükümlülüğünü gösterir. Erkekler için askerlik
interaksiyonlarla ilgilenirler. Feminist hukuk bilimcileri
yükümlüğünün, savaşa hazır erkekler olduğu postulasını
güç ve iktidar ilişkisini araştırdıkları için, hukuk hakimiyet
temel aldığını söylerler. Yine evlilik kurumu için, bir
aracı olarak araştırmanın merkezinde yer alır. Burada
erkekle bir kadının beraberliğinin en iyi biçimi olduğu
yasalar, içtihatlar, idari kararlar, hukuk politikası, anayasa
postulası, kadınlar için kontenjan tanınmasının, kadınların
teorileri ve hukuk dogmatiği incelenir. Feminist hukuk
himayeye muhtaç olduğu postulasını temel almaktadır. Bu
bilimi açısından temel sorun, yukarıda anılan hukuk
durumda feminist hukuk bilimcileri dar bir hareket
diskurunun (yasaların, içtihatların bir hukuk diskurunun
sahasında hareket etmek zorundadır. Bir yandan yukarıda
ürünü olduğu farzedilir) hangi ve nasıl bir marjinalleşmeyi
açıklandığı gibi farklı yaşam biçimlerinin tanınmasını talep
ve dışlamayı ürettiği, hangi yaşam gerçeğini dikkate aldığı,
ederken, aynı zamanda bu yaşam biçimlerinin “eril”
hangi yaşam biçimini teşvik ettiği, hangisini hiç dikkate
“dişil”, “normal” “farklı” olarak dondurmamalıdır.
hukuki
düzenlemelerin sadece
diskur
ile
toplum
almadığıdır. Örneğin Almanya için bir örnek vermek
Buradaki temel tartışmalardan biri kadınların farklılığının
gerekirse, Genel Eşit Davranma Yasası (Allgemeine
esas
Gleichbehandlungsgesetz) sadece hukuki talepler, haklar
kabul
edildiğinde,
farklılığın
neyi
kapsayacağı meselesidir. Sadece cinsiyet mi, yoksa ırk,
içermez, aynı zamanda hukuk diskurunda ayrımcılık
sınıf, cinsel eğilim, yaş da dikkate alınacak mıdır? Dişi
vakalarını böylece dikkatlerden uzak tutulmak istenen
cinsiyetin , “dişi” akıl gibi özellikleri var mıdır? Bir “dişi”
gerçekleri gözler önüne sermeyi amaçlar (Foljanty/Lembke,
(bakım, özen-care) etiği, siyasetin “dişi”, örneğin pasifist bir
agy).
Feminist
alınması
biҫimi var mıdır? Ottmann haklı olarak bu tezlerle yeni bir
hukuk
biliminin
toplumsal
gerçeklere
özcülüğe yaklaşıldığını, kadına bir ana karakter (Wesen)
yönelmesini, ona sadece “uygulamaya yakın” sıfatını
tanındığı, bu ana karakterin de erkeğin ana karakterinden
kazandırmakla kalmayıp, bu disiplinin
farklı olması istediğini belirtmektedir (Ottmann 2012, s.
“sırf politika”,
“sadece ideoloji” olduğu gibi suçlamalarla karşılaşmasına
155).
yol açmaktadır. Feminist hukuk bilimcileri açısından
2.4 Feminist Hukuk Bilim Teorisinin Bilim Eleştirisi
geleneksel hukuk bilimi ve feminist hukuk bilimi
arasındaki fark, siyasi ve ideolojik içeriklere sahip olup
Feminist Hukuk bilimi, geleneksel hukuk biliminin hukuk,
olmaması değil, bu içeriğin ne derecede gönüllü olarak
egemenlik ve toplum anlayışının kendi anlayışından çok
sergilendiğinde bulunmaktadır (Foljanty/Lembke, age, s.
farklı olduğunu söylemektedir. Feminist hukuk bilimine
26). Burada bir parantez açıp Max Weber ve Hans Albert
göre geleneksel hukuk nötr, soyut, genelgeçer olduğunu,
isimleriyle bağ kurulan değer özgürlüğü (değerlerden ari
istikrar arz eden gerçekliklerde herkese eşit davrandığını,
olma), her bilim adamının bilimsel olguların sunumu ile
aynı olayda aynı normun uygulandığına, aynı sonuca
kendi politik ve ahlaki değerlendirmeleri arasında net bir
varıldığını iddia etmektedir. Sözüm ona nötr hukukçular,
şekilde ayrım yapmasının önemine dikkat çekelim. Bu
eşit davranmayla bu mevcut hayatın farklı gerçeklerine
postula hukuk biliminde de geçerlidir (Hilgendorf 1998,
uymadığı, sorun çıktığında “istisna kuralları” getirmekte,
17
Heper/ Feminizm ve Hukuk
bunlar da işe yaramazsa, sorun çözülene kadar yorumlar
alanında
yapmakta ve kuralı hayata uydurmaktadır. Hukuk
uygulamaların üç ana alanda yoğunlaştığını gösterdi;
dogmatiği kendini egemenliğin diskuru olarak değil,
“kadınlara karşı şiddet”, “üreme” ve “fırsat eşitliği”. Pozitif
objektif bir bilim olarak görmektedir (Foljanty/Lembke,
hukukta değişiklik talepleri ileri sürülürken, patriyarkal
age, s.26).
sisteme köktenci eleştirilerden de vazgeçilmiş değildi. Bu
normların,
hukuki
Bu yukarıda açıklanan yaklaşımlar kadınların hukuktaki
temel
durumuna yoğunlaşırken yeni teoriler, ikinci dalga
anlayışlarını ve niyetlerini saklamaktadır. Feminist hukuk
feminist akım özellikle 90’lı yıllarda hukuk ve cinsiyet
bilimi sadece hukuk eleştirisi değil, aynı zamanda bilim
arasındaki ilişkiye yöneldi. Bu teoriler cinsiyet ve hukuk
eleştirisidir. Bu fonksiyonuyla feminist hukuk bilimi
arasındaki inter aktif ilişkiye yoğunluk verdi.
geleneksel hukuk biliminin ideolojik ve politik örtüsünü
yaklaşımlara göre hukuk ve cinsiyet belirli bir ilişki
kaldırmaya çalışmaktadır. İdeolojik etkinin azalması veya
içersinde bulunan, birbirini oluşturan ve tanımlayan
yok edilmesi feminist hukuk biliminin tek başına amacı
yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yaklaşımların
olmamakta, bunun yanında bu örtünün kaldırılması
temel tezi, hukukun cinsiyetle, cinsiyetin de hukukla
eleştiriye açık olmasını sağlamaktadır.
Feminist hukuk
oluşturulmasıdır. 1990’lı yıllarda batı hukuk sistemlerinde
bilimcileri geleneksel muhafazakâr tutumları nedeniyle
pozitif hukuk normlarında aşikar bir biçimde kadınları
hukuk biliminden eleştirisel refleksiyon, sorgulama talep
dışlayan,
etmektedir. Bilindiği gibi hukukçuların kendileri hakkında
kalmaması, feminist yaklaşımlarda bu tür bir yön
eleştirisel
değiştirmenin nedenlerinden belki de en önemlisidir.
argümantasyonlar
arkasına
yaklaşımları
objektif
tür
(Esuni, 2009, s. 158).
mekanizmasıdır, böylelikle hukuk dogmatiği görünüşte bir
bürünüp,
bu
benzetme yerindeyse teorik meta bir temel teşkil ediyordu
kesinlikle politika dışı görmesi, kendini koruma, savunma
kisvesine
gözlemler
köktenci eleştiriler, ayrımcılık içeren münferit normlara
Feminist hukuk bilimine göre hukuk dogmatiğinin kendini
objektiflik
yapılan
sığınıp,
çok
nadir
kendi
bir
tutumdur
(Foljanty/Lembke, agy).
hemen
hemen
hiç
noktalarından, yukarıda 1’in altında incelendiği gibi biri
eşitliğin mi, yoksa farklılığın mı tayin edici olduğudur. Bu
Yukarıda her ne kadar bir feminist hukuk biliminden
temel tartışma tabii cinsiyet ve cinsiyetler arasındaki ön
bahsettikse de, belirli bir “feminizm” olmadığı gibi, belirli
anlayışla ilgilidir. Çok sayıda ayrımcılık içeren normların
bir kanonla, amaçları, temel anlayışları, yöntemleri kesin
henüz tasfiye edilmediği dönemlerde eşitlikçi pozisyonlar,
belirli bir feminist hukuk bilimi ve feminist hukuk teorisi
kadınlar ve erkekler arasındaki toplumsal ve hukuki
bulunmamaktadır. Burada çok farklı teoriler mevcuttur. Bu
sınıflandırılmasında,
normların
Bu 70’li, 80’li ve 90’lı yıllardaki tartışmaların önemli
3. Feminist Hukuk Teorileri
teorilerin
engellemeci
Bu
önem
bağlamda eşitliği yaratmayı hedef almıştı. Amaçları
verilişinde,
kadınların bireysel ve toplumsal imkânlarının erkeklere
eleştirilerinde de temel anlayışlara bağlı olarak farklılıklar
yakınlaştırılmasıydı. Bu amacın gerçekleştirilmesi Aristocu
görmektedeyiz. Çok genel olarak baktığımızda aşağıdaki
formal eşitlikçi anlamda bir taleple yerine getirilmek
feminist hukuk teorilerini kısaca açıklamakta yarar
isteniyordu. Eşitliğin zorunlu kıldığı karşılaştırılabilirliğin
olduğunu düşünüyoruz. Bu bölümde Sarah Elsuni’nin
ölçüsü erkeklerin toplumsal ve hukuki pozisyonlarıydı.
Feminist Hukuk Teorisi adlı çalışmasındaki plan takip
(eleştirisel bir yaklaşım için bkz. U. Gerhard, Gleicheit ohne
edilmektedir (Elsuni 2009, s. 158-178).
Angleichung, 1990). Eşitlikçi yaklaşımlar erkekler ve
1970’li ve 1980’li yıllarda feminist tezlerle hukuka,
kadınlar arasındaki farkı ekonomik ve sosyal eşitsizlik
ataerkilliğin merkezi baskı aracı olmakla eleştirilip, savaş
olarak görürler. Bu yaklaşım erkekle kadın arasındaki farkı
açılmıştı. Bu baskının sonucu ortaya çıkan haksızlıklarla,
farklı kişilik ve özelliklere bağlı bir sorun olarak
eşitsizliklerle mücadele edilmekteydi. Bu dönemde söz
değerlendirmez. Farklılığı esas alan yaklaşımların temel
konusu olan kadınların dışlanması, engellenmesi, bunların
eleştirisi de bu noktadadır. Farklılığı esas alan yaklaşımlar
açığa çıkarılması ve yok edilmesiydi. Hukukun her
eşitlikçi yaklaşımların geleneksel eşitlik politikasında
18
Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014
dişinin ataerkil değersizliğine sahip çıktığı eleştirisini
için bkz. Güriz 1997, s. 60-62; Akbaş 2012, s. 185; Yüksel
yapmaktadır. Farklılık yaklaşımı kadınlar ve erkekler
2003, s. 65 vd.; Bal 2014, s. 229; Çağlar HFSA 4, s. 85; Şahin
arasında cinsiyet farklılığından ve bir özel dişi kültürünün
2006, s.8). Bunun iki nedeni olduğu söylenir, birincisi liberal
varlığından hareket eder. Bu fark kadının toplumsal
feminizmin en eski feminist teori olması, hem de diğer
değersiz kılınmasıyla toplumsal eşitsizliğe götürmektedir.
teorilerin liberal feminizmle mücadele ederek ortaya
Cinsiyetler arasındaki fark, kadınların ezilmişliğine son
çıkmaları, konsept oluşturmalarıdır. Liberal feminizm
vermek ve kadınları dünyanın bir dişi ölçüsü yapmak için
Fransız Devriminden hemen sonra insanların eşitliğini,
kadın perspektifinden düşünülmelidir (Caverero 1990, s.
insan
95).
ve
kadınların da erkekler gibi, erkekler kadar hak sahibi
kadınların farklılığının kabul edilmesini ve değerinin
olmalarını savunarak ortaya çıkmıştı. Dönemin önemli
artırılmasını talep eder. Kadınların özellikleri kadınların
düşünürleri olarak İngiliz Mary Wollstonecraft Kadınların
farklı işleme tabi olmasıyla güvence altına alınmalıdır.
Savunusu “A Vindication of the Rights of Women” isimli
Farklılık yaklaşımı taraftarları sıkça hukukun feminist
eseriyle (almanca çevirisi Eine Verteidigung der Rechte der
politikalar için uygun bir araç olmadığı düşüncesindedir.
Frau
Bu düşünce hukukun cinsiyetçi bir sistem olması, hukukun
Gegenstände, 1809) Jean- Jacques Rousseau’nun kadınları
yapısı ve süreçlerin sadece erkek perspektiflerini dikkate
kamusal hayattan çekilmesini anlayışının (Emil oder über
alması olarak gerekçelendirilmektedir (Elsuni, age. s. 161
die Erziehung, 1971, Emil ya da Eğitim Üzerine) eleştirisini
vd.)
yapar. John Stuart Mill ve Harriet Taylor-Mill XIX. yüzyıl
Farklılık
yaklaşımı
kadınların
özelliklerini
hakları
mit
çerçevesinde
kritischen
kadın-erkek
Bemerkungen
eşitliğini,
über
politische
düşünürleri içinde cinsiyetler arasında eşitlikçi liberal
Hem eşitlikçi hem de farklılık yaklaşımlarının eleştirisinde,
fikirleri ile dikkati çekmekteydiler. Bu dönemin talepleri
her iki yaklaşımında hem toplumsal hem de hukuki olarak
olarak yasa önünde eşitlik, kadınların kamu hizmetlerine
ön egemenliğini sürdüren ikili cins ilişkisinde saplanmış
girmesi, kamusal alanın kadınlara açılması, kız ve erkek
kalmış olmaları eleștirisi getirilmektedir. Farklılık teorisinin
çoçuklara eşit eğitim hakkı gibi talepleri görmekteyiz. J.S.
eleştirisinde farklılık yaklaşımının da hukuk tarafından
Mill
üstlenilen ve normlara bağlanan erkek ve kadın ikiliğine
kadınların
ananevi
bağımlılıklarını
erkeklerin
çoğunluğunun kendileriyle eşit kadınlarla bir arada
dayandığı eleștirisi yapılmaktadır. Bunun dışında kadın ve
yaşama düşüncesine henüz alışamamaları, erkeklerin
erkek arasındaki farklılığa dayanma özcü bir karaktere
onları evde tutma isteğinden kaynaklanması olarak
sahip olmakta, kadına sabit bir rol vermekte, bu da “kadın”
açıklamaktadır (Çağlar, HFSA 4, s. 86). Berktay’a göre
kategorisinin tek taraflı, eksik bir tanımına yol gösteren
liberal feministler “bir yandan liberal teorinin güҫlü ve
dışlayıcı bir mekanizmaya götürmektedir (Elsuni, s.162).
değerli
Fakat ikili cins ilişkisi ve heteroseksüellik bildiğimiz bütün
yanlarına
sahip
ҫıktıklarını”,
“öte
yandan
liberalizmin bütün bireylerin toplumda aynı derecede eşit
hukuk sistemlerinde norm olarak yer almaktadır, Türkiye
açısından Anayasa’da, MK’da , TCK’da ve diğer yasalarda,
Almanya açısından Alman Medeni Kanunu BGB’de her
olduğunu
savunan
ekonomik,
cinsel
dolayısıyla
somut
toplumsal,
eşitsizliklerin üzerinin örtülmesine
hizmet eden eşitsizlikҫi karakterini aҫığa ҫıkarmaya
hangi bir tanım olmaksızın evlilik, askerlik yükümlülüğü
ҫalıştılar. Liberal feminizmin esas hedefi, kadınların
gibi hukuken kök salmış kurumlar cinsiyetlerden birine
kamusal alana girmesini önleyen ve onları eve hapseden
belirli yükümlülükler getirmektedir. “Cinsiyet”, “kadın”
yasaları ve uygulamaları ortadan kaldırmak oldu”( Berktay
“erkek” gibi kavramlar yasada tanımlanmaksızın istisnalar
2006, s. 22).
dışında iki cinsli yaşamın doğal tezahürü olarak hukukta
kullanılmaktadır.
3.2. Kültürel Feminizm
3.1. Liberal Feminist Teori
Liberal feminizmin rasyonalist, normatif düzenlemeleri
temel alan anlayışından farklı olarak, kültürel feministler
Feminist teorilerle ilgili ayrımlarda genellikle işe hep liberal
kadın- erkek eşitliğini toplumsal, kültürel dönüşümlere
teoriyle başlanılır (Liberal teoriyle ilgili olarak ayrıntılı bilgi
bağlarlar (Akbaş 2012, s. 186; Bal 2014, s. 230; Yüksel 2003,
19
Heper/ Feminizm ve Hukuk
s. 87; Çağlar, HFSA 4, s. 89; HFSA 7, s. 79). Kültürel
felsefesi (The Philosophy of Moral Development, San
feminizm liberal feminizmin tersine kadınlar ve erkekler
Francisco,
arasındaki benzerliklere vurgu yapmaktan daha ziyade
yeteneğini altı gelişme aşamasına ayırarak ele alır. Bu altı
kadınların biyolojik, psikolojik, kültürel özelliklerine,
aşama üҫlü bir ayrıma, pre konvensiyonal, konvensiyonal,
farklılıklara vurgu yapar. Kültürel feministlere göre
post konvensiyonal dönem ayrıma tabi tutulur. Bu yolla
kadının bağımlı olduğu ataerkil yapının ortadan kalkması
otoriter erken dönemden, prensiplerin yön verdiği evrensel
erkek toplumunun ideolojik ve kültürel değişimine
bir ahlaka doğru ulaşılmaktadır. Pre konvensiyonal dönem
bağlıdır.
tecrübelerinin
olan 1. aşamada otoritelere karşı itaat edilir ve cezadan
değerlendirmesiyle mümkündür (Yüksel 2006, s. 88).
korkulduğu iҫin kurallara uyulur. 2. aşamada insanın kendi
Erkeklerden
ҫıkarları ve karşılılık rol oynar. 3. aşamaya tekabül eden
Bu
değişim
farklı
ise
oluşan
kadın
kadın
kavrayışı
kadın
1981)
ҫalışmasında
verme
konvensiyonel
farklı etik konseptlerin doğuşuna neden olur. Kadınlar için
akrabalarla ilgilenme yer alır. 4. aşamada yükümlülükler
bakım-özen etiği (care ethics) söz konusuyken erkekler için
toplumsal düzene kadar genişler. Artık ahlak
adalete dayalı etiği (ethics of justice) söz konusu
böyle yaparsa halimiz ne olur?” genellemesi olarak
olmaktadır.
ziyade
anlaşılır.
ilişkide
yönlendirdiği ahlaka tekabül etmektedir. Burada iki aşama
sorumluluk, ihtiyaçları giderme öne çıkarken, erkeklerin
arasında ayrım yapılır: sözleşme düşüncesi, faydalılık
adalete dayalı etiğinde hakkına sahip çıkma ve onun için
düşüncesi (5. aşama) ve bireyin onurunu, insan haklarına
mücadele öncelik taşımaktadır. Bu özellikleri kültürler
saygıyı iҫeren evrensel prensiplerin ahlakı (6. aşama)
arası
mümkündür.
(Ottmann 2012, s. 168). Gilligan’in eleştirisi bu gelişim
Kültürlerarası iletişimde iletişim yeteği dişil bir yetenek,
aşamalarının cinsiyetҫi okumasına karşılıktır. Böyle bir
özellik olarak görülürken ve bakım etiği ile örtüşürken
okuma,
hakkına sahip çıkma ve dediğini yaptırma, öne çıkma,
kaldığını, mesela bakım etiğine tekabül eden 3. aşamadan
kendini gösterme, başarı özelliği tipik bir maskulin, eril
ileri gidemeklerini iddia etme halinde söz konusu olacaktır.
özellik olarak değerlendirilir (Podsiadlowski 2004, 12).
Gilligan kadınlara bakım etiğini atfettiğinde, uygun
sorumluluk,
iletişim
çevre
etiğinde
ilişkilerine,
disiplinde
de
haklardan
insanlarla
görmek
ҫoҫuklarla,
karar
epistemolojisini yaratır, bu da kadınlar ve erkekler için
Bakım-özen
dönemde
ahlaki
Postkonvensiyonal
kadınların
bu
ebeveynle
dönem
aşamalardan
ve
“herkes
prensiplerin
birinde
takılıp
gördüğünde bu sanki kadınların evrensel ilkelere bağlı bir
Kültürel feminizmin önemli temsilcileri olarak Carol
ahlakın
Gilligan, Nancy Chodorow, Robin West’i anmak gerekir.
bir
yüksek
seviyesine
hiҫbir
zaman
ulaşamayacakları olarak yorumlanır. Böyle bir yorumlama
Harward Üniverstesinde “Gender Studies“ profesörlüğü
kadınları ikinci sınıf
yapan Carol Gilligan’in teorisi en iyi şekilde “In a Different
kadınları soyutlamayı ve evrenselleştirmeyi reddeden, her
Voice. Psyhological Theory and Women’s Development,
zaman
Cambrigde/Mass. 1982” (almanca die andere Stimme:
gözönünde tutan, ama insanlığı ve adaletini göz önünde
Lebenskonflikte und Moral der Frau, München/ Zürich
tutmayan sujeler haline getirir (Ottmann 2012, s.169).
1984) adlı eserinde anlaşılmaktadır. Bu teoriye göre etiğin
Gilligan Kohlberg’in konseptine alternatif bir konsept
bir dişi formu mevcuttur, bu bakım-özen etiği (care ethics)
geliştirir (Gilligan, 1984, 94 vd.). Bu konseptin ilk aşaması
olarak adlandırılır.Bu etik anlayış erkeklerin adalet etiğini
“kendisiyle ilgilenen, naif egoist” bir perspektiftir. İkinci
(ethics of justice) karşılığıdır. Yukarıda da aҫıklanan bu tez
aşama normların ve kurumların ortaklaşa şeyler olarak
Gilligan’in feminist teoriye katkısıdır. Bu katkıyı bir grup
algılandığı kişilerin birbiriyle bağlılığına tekabül eder. 3.
feminist, etikte cinsiyetler arasındaki farklılığın keşfi olarak
aşama
olumlu
sömürünün ve haksızlığın
bulurken,
diğer
bir
grup
özcülüğün
ahlaki sujeler haline getirir. Bu
somut olarak başkalarını ve somut bağlamı
ortak
normların
gönüllü
üstlenilmesi
ve
genel olarak mahkumiyeti
(essansiyalizmin) bir türü olarak negatif bulmaktadır
olarak tespit edilir. Gilligan’a göre ҫocuklarla ve zayıf, kötü
(Ottmann 2012, s. 168). Gilligan bakım etiği teorisini hocası
durumdakilerle ilgilenme bu aşamayla bağlantılıdır. Bu
Laurence Kohlberg’in gelişim psikolojisi teorisinin karşıtı
konu 4. aşamada sorgulanmaktadır. Bu tür bir ilgi, insanın
olarak ortaya koyar. Kohlberg 1982 tarihli ahlaki gelişmenin
20
Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014
kendi haklı ҫıkarlarının zedelendiği bir kendini kurban
bağlam konusunda kadınların özgül dişi yönlenmelerini
etmeye götürebilir. 5. aşamada bu tehlikeye karşılık
soyut ahlaki görüşlerin eril modellerini ölҫü alarak
başkalarına karşı ilgi kişinin kendi meşru talepleri,
ölҫmeye, değerlendirmeye karşı ҫıkmaktadır. Kadınlar
istekleriyle,
Gilligan
kendi ahlaki perspektiflerini kullandıklarında, ahlaki
Kohlberg’in tartıştığı Heinz’ın ikilemi olarak adlandırılan
olarak zayıf varlıklar olmamaktadır. Gilligan’a göre her iki
ahlaki problemi ele alır. Bu problem farklı cinsiyetlerin
ahlaki perspektif hem soyut adalet ve somut şefkatin
ahlaki bir probleme yaklaşımları konusunda bir örnek
haklılık sebebi vardır, ama her iki perspektif de kendine
teşkil eder. Problem şudur: Heinz’ın karısı hastadır,
göre tehlikelerle doludur. Șefkat kendini unutma ve
Heinz’ın parasını ödeyemeyeceği bir ilaca ihtiyaҫ duyar.
kendini kurban etmeye götürebilir, adalet konsepti de
Eczacı ilacı ucuza satmaz. Heinz eczaneye gizlice girerek,
soyutlama tehlikesine ve bağlamdan kopmaya götürebilir
ilacı ҫalmalı midir? 11 yaşındaki bir erkek ҫocuğun cevabı,
(Ottmann 2012, s. 170)
ҫıkarlarıyla
dengelenmektedir.
“yaşam mülkiyetten önemlidir, Heinz eczaneye girmeyi
Gilligan’ın eserleri arasında Alfred A. Knof ile birlikte
denemelidir” şeklindedir. Bu cevap hakların hiyerarşik
yazdıkları
sıralanmasından bir ҫıkarım olarak görülür. Hakların
yazdıkları
bir kız ҫocuğu farklı bir cevap vermektedir. Bu cevaba göre
yakalandığında,
parayı
alma
The
Deepening
of
Darkness,
Patriarchy,
3.3. Catharina A. Mackinnon’un Güç Teorisi
Heinz
adlandırılan grubun en tanınmış, ve görüşlerini en iyi
edemeyecektir. Kız ҫocuğu daha geniş bir dönemi
şekilde konseptleştiren feminist teorisyen olmasından
kapsayacak,
şeklinde
dolayı onun görüşlerini ele almak özel bir önem
düşünmektedir. Kız ҫocuğu erkek ҫocuktan farklı olarak
taşımaktadır (Görüşlerinin kısa bir özeti iҫin bkz. Ankara
soyut hukuki kategoriler ve bunların hiyerarşisi iҫinde
Barosu Hukuk Kurultayı 2006, s. 4-16).
oluşturuyor
kişileri
(Ottmann
ne
dikkate
2012,
daha
die
Catharina A. Mackinnon’un radikal feminist olarak
sonra
karısı
(almancası
da
bundan
girecektir,
gibi.
Pleasure
hastalanacaktır, Heinz karısına hiҫ bir şekilde yardım
düşünmüyor,
hapse
ödünҫ
of
Resistance and Democracy’s Future önem taşır.
sorunun ҫözümü iҫin hırsızlıktan başka da ҫözümler
mesela
Birth
Wiedererdeckung der Lust, 2003) ve David A.J. Richards ile
hiyerarşisi mantıki olarak temellendirilmiştir. 11 yaşındaki
olmalıdır,
The
olacak
alarak
s.169).
düşüncesini
Gilligan’a
Bu post-marksist feminist düşünür kadınların dezavantajlı
göre
pozisyonları
kadınların ahlaki yargı gücü erkeklerde olduğundan ҫok
daha fazla insanlara bağlılıkla ilgilidir. Kadınların ahlaki
derin
yankılar
yapan
cinsellikte tabi kılınan, emir altına alınan cinsiyet olmasıdır.
Cinsellik gücün bir şekli olarak ortaya çıkmakta, bu şekil
Reproduction of Motherhood) başlıklı ҫalışmasındaki
dayanmaktadır
(Gilligan
1984,
s.
15
teorisi
analizde
yoğunlaşmaktadır. Bu yaklaşımda temel konu, kadınların
Nancy
Chodorow’un 1978 tarihli anneliğin yeniden üretimi (The
tezlere
güç
Yaptığı
bırakarak, egemenlik ve güç ilişkisinin varlığına ve etkisine
ҫocukların farklı psikolojik gelişmesiyle ilgilidir. Burada
A.B.D’de
hukuku
incelemektedir.
Mackinnon eşitlik ve farklılık yaklaşımlarını bir kenara
yargısı bağlamla ilgili ve somuttur. Bu da erkek ve kız
Gilligan
bağlamında
perspektifinden
cinsiyet kimliğinin sosyal boyutunda vucut bulmaktadır.
vd.).
Cinsel
Chodorow’a göre anne bir ҫoҫuğun kendi gelişimi
kimlik
heteroseksüelliğin
sosyal
talepleriyle
şekillenmekte, heteroseksüellik eril cinsel egemenliği ve
iҫersinde, kendini uzaklaştırdığı, sınırladığı ilk objedir. Bu
dişi cinsel tabi kılınma yapısını oluşturmakta ve bunu
gelişme farklı cinslerde tezahür etmektedir. Anneler
kurumlaştırmaktadır (Elsuni, age, s. 162 vd. ; MacKinnon
kızlarını kendileriyle özdeşleşmeye ҫağırırken, oğullarını
1989, s. 102; 1991, s. 126-154). Cinsiyetler arasındaki fark ve
anneden uzaklaştırmaya, özerk ve kendini uzak tutan bir
bu farka her bir toplum tarafından tanınan anlam ile
ben oluşturmaya teşvik etmektedir. Bu eğilim yetişkinlik
cinsiyetler
aşamasında dahi kendini gösterir. Kadınlar ilişki kurmaya
etkilenmesi
yönelirken, buna önem verirken, erkekler mesafeli olmak
arasındaki
önem
hiyerarşinin
taşımaktadır.
belirlenmesi
Farklar
buna
ve
göre
eşitsizliğin mazereti, farklılığın suni ürünü ve sonucudur
isterler ve otonom davranmaya ҫalışırlar. Gilligan ilişki ve
(Mackinnon 1991, s. 218). Bu düşüncelerin devamı olarak
21
Heper/ Feminizm ve Hukuk
3.5. Postmodern feminist teori
MacKinnon “dominance approach” denilen bir tahakküm
yaklaşımını geliştirmiştir (Çağlar, HFSA 7, s. 82). Bu
Postmodern teoriler içinde Mary Joe Frug ve Drucilla
yaklaşımla normatif eşitlik kavramları ile eşitsizliklerin
Cornell’ı anmak gerekmektedir.
ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. MacKinnon eşitliği
bir hiyerarşik sorun olarak görür ve bir eşitlik hakkı
Hukuk teorisinde post modern yaklaşımlar dilin, anlamın
yorumu yapmaktadır. Bu yorum hiyerarşiyi hedef almakta,
ve dil ve anlam ile ortaya çıkan gerçekliğin çoğulcu bir
farklılıkları
Hiyerarşinin
nitelik taşıdığıni ileri sürer. Postmodernizmin temel
anlaşılmasıyla, kavranmasıyla, hukukun her zaman belirli
tezlerinden biri birden fazla gerçekliğin bulunmasıdır.
bir perspektifi temel aldığı, bu perspektifle hukukun
Postmodernistler bir çok kategorinin örnek olarak “güç”
yaratıldığı, bu perspektifin hukuku yaratan kişilerin
“cinsiyet” ve “kadınlar“ gibi kategorilerin diskursla
perspektifi olduğu ortaya çıkar. Gerçekliğe uyması gereken
oluştuğu, bu diskursun da
hukuk kategorileri bulmak yerine, gerçeklik eleştirisel bir
duyulmasına, betimlenmesine ve sorgulanmasına göre
yaklaşıma tabi tutulmalıdır (Elsuni 2009, s. 164). Buradan
sürdürüldüğü
üstünlük kurma yasağına varmaktayız.
postmodern araştırmalarda cinsiyet, ve böylece kadınlar,
hedef
almamaktadır.
erkekler
MacKinnon’a göre hukuk bilimi ve hukuk uygulaması
yaklaşımlar
olarak anlaşılmaz. Diğer bir ifadeyle cinsiyet ontoloji olarak
arasındaki
hiyerarşiye
karşı
kategorisi” diye sabit bir şey yoktur. Anlamlar sürekli
olarak katılır (MacKinnon Towards a Feminist Theory of
değiştiği için yeni stratejiler bulabilmek amacıyla, dil
State’e atfen Baer 2011, s. 147).
aracılığıyla cinsiyetin sürekli yeni yorumları ortaya
3.4. Anti essensiyalist (özcülüğe karşı) eleştiler
konmalıdır. Bu anlamda hukukun yeni okunması bile
postmodern feminist politik olabilir. Bu tür bir stratejiyi
Erkekler ve kadınlar arasındaki farkların biyolojik olarak
rağmen,
bu
farkların
Mary Joe Frug izlemektedir (Frug 1992, s. 131; Frug’un
aslında
görüşleri için ayrıntılı olarak bkz. Çağlar, HFSA 4, s. 97 vd.).
farklılığın biyolojik zorunluluktan gelmediği, bunun yerine
düşüncesi
geniş
Hukukun cinsel kimliğin ve cinsel farklılığın üretiminde
yankı
hukukun rolünün analizinde Frug, özcü yaklaşımlara
uyandırmaktadır. Feminist hukuk teorileri içinde yeni
köklü eleştiriler yöneltmekte, bu özcü yaklaşımlar belirli
yaklaşımlar hukukun farklılıkları, ilişkileri ve hiyerarşiyi
cinsel
yeniden ürettiği ve böylece sosyal bir süreç içinde
sorumluluğu
dışına
farklılıklar bize hukuk normlarının kadın vucuduna belirli
olduğu görüşü yaygınlaşmaktadır. Bu teoriler arasında
kodlarla belirli anlamlar yüklediğini göstermektedir. Bu
ortak nokta, hukukla cinsiyet kurgusu ve hakim cinsiyet
anlamlar hukuki söylemde cinsiyetler arasındaki farklılığın
anlayışlarıyla hukukun kuruluşunun etkilenmesi sıkça
güçlenmesi
hukukun
farklılıklar olarak göstermektedir. Frug’a göre bu doğal
cinsiyetin belirleyici faktör olarak hukukun kurucusu
eşitsizliğinin
farklılıkları
çıkartmaktadır. Bunu yaparken belirli farklılıkları “doğal”
oluştuğunu, hukukun kuruculuğunu yaptığı, aynı şekilde
toplumsal
cinsiyetler
kategorisi üzerine kurulduğu düşünülür, fakat “kadın
perspektiflerin var oluşumuzu etkilemesi sürecine aktif
cinsiyetlerin
iki
mücadeleyi red ederler, çünkü bu hiyerarşinin kadın
yaşanır, fakat epistomoloji olarak yaşanmaz. Hukuk bu
olduğu
heteroseksüel
(Elsuni 2009, s. 168). Sonuç itibarıyla postmodern
inşaası, kültürel müdahale veya dayatılmış bir kimlik
oluşum
“bir
toplumsal ikileşmesiyle bağlantısı olduğu söylenmektedir
oluşumuzun bir özelliği olarak anlaşılır, algılamamızın
toplumsal
kategorilerin
arasındaki
sürülmektedir. Cinsiyet nedeniyle baskının, cinsiyetlerin
teorisidir. Yaşamda “kadın” ve “erkek” büyük ölçüde var
görünmelerine
gibi
Cinsiyetler
cinsiyetliliğin yapısı” ile ortaya çıktığı iddiası ileri
(jurisprudence) yaşam ve hukuk arasındaki ilişkinin bir
doğal
iddiasındadır.
bu kategorilere ihtiyaç
“doğallığına dayanılarak” açıklanmış ve akla uygun hale
ve
getirilmiştir. Hukuk kuralları ve hukuki söylemin kadın
heteroseksüel iki cinsiyet üzerine kurulu toplumsal
vucuduyla ilgisi üç kategoride betimlenmektedir. Frug’a
düzenin kökleşmesi anlamına gelmektedir.
göre a) hukuk kuralları bazen kadın vucudunu terörize
etmektedir. Bu kurallar kadın vücudunun şiddete maruz
kalması karşısında fiziksel saldırılara, istismarlara karşı
22
Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014
yeteri kadar koruma sağlamamaktadır. Öte yandan bu
Cornell
kurallar kadını kaçışa cesaretlendirmektedir. b) Mothering,
yapıtlarından yararlanmaktadır (Çağlar, HFSA 4, s. 97).
hukuk kuralları kadını çocuk sahibi olmaya teşvik
tezlerinde
Derrida,
Lacan
ve
Kristeva’nın
3.6. Critical Race Feminism
etmektedir, çocuk sahibi olma, çocukların sorumluğunu
almak ödüllendirilmekte, aksi kürtaj gibi konularda
Critical race feminism akımı içersinde dikkate çeken
sınırlamalar getirilmesiyle, mesleki engeller çıkartılarak
düşünürler Kimberle Crenshaw ve Angela Harris’dir. Bu
anneliğe zorlanmakta, aile hukuku kurallarıyla anneleri
akım genelleştirilmiş perspektiflerin tek taraflılığını ve
babalara göre tercihli bir pozisyona kavuşturmaktadır. c)
yetersizliğini,
Kadın vucudunun cinselleştirilmesi; bu da bazı normlarla
anlamlandırmaları eleştirmektedir. Bu akım heteroseksüel,
gerçekleşmektedir. Bu normların bazıları belirli cinsel
beyaz orta sınıf kadınlarının bakış açısını ve diğer
davranışları, örneğin fahişelik veya homoseksüellik gibi
tecrübelerin, deneylerin belirlediği etkileri göz önüne
yasaklamakta ve cezalandırmaktadır. Öte yandan reklam,
tutmamayı eleştirmektedir. Bu akım genellemelere ve
pornografi ve eğlence endüstrisi gibi kurumlarla kadın
özcülüğe karşı eleştirileriyle postmodernizmin yanında yer
vücudu erotikleştirilmekte, bu meşrulaştırılmakta ve
almaktadır. Bu akım hukuku ırkçı olarak analiz eder, bu
desteklenmektedir (Frug 1992, s. 129-130; Şahin, s. 23). Aynı
görüşe göre hukuk sadece bazen ırkçı olarak uygulanmaz,
şekilde cinsel taciz veya ırza geçmeye ilişkin normların
hukuk her zaman ırkçı perspektifleri içinde saklar, hukuk
uygulanmasıyla seksüelleştirme gerçekleştirmektedir. Bu
sadece “eril” değil, aynı zamanda “hristiyan”, “avrupalı”
tür
ve “beyaz”dır. Bu görüşe Kimberle Crenshav, Mari
normlar
aslında
kadınları
korumak
iddiasıyla
dolayısıyla
özcü
tanımları
ve
ceza
Matsuda, Richard Delgado ve Jean Stefancic critical race
soruşturmalarında kadınlara cinsel yaşamlarıyla ilgili öyle
theory konseptlerinden, Anthony Angie, Upendra Baxi,
sorular sorulmaktadır ki, kadınlar sorguda, mahkemede
Fareda
öyle zor duruma düșürülmektedir ki bu normlar hiç bir işe
konseptlerden varmaktadır (Baer 2011, s. 148-149).
yaramamaktadır.
Crenshaw
konmasına
güçlenen,
rağmen,
kadın
uygulamada,
Böylece
hukuki
vücuduna
örneğin
söylem
verilen
içersinde
anlam,
sesini
Banda,
eleştirilerle
Tayyap
konseptini
Mahmud
kimlik
geliştirmiştir.
post
politikalarına
Crenshaw’ın
koloniyal
yaptığı
yaklaşımı
çıkarmamasını -saldırıya uğrasa da-, tabi olmasını kadına
“intersectionality” “women of color” karşı uygulanan
öğretmektedir. Kadın vücudu böylece annelik yapısına
şiddeti eleştirmektedir. Creshaw kimlik politikalarının
sahiptir, kadın vücudu hayranlık uyandırıcak özelliktedir,
kimlik grupları içersinde farklılıkları dikkate almadığını
ama ırzına da geçilebilir, kadın vücudu hem sevişmeyi hem
ileri sürer ve farklılıklara kayıtsızlık sorununa dikkat çeker,
de ırzına geçilmesini ister (Elsuni, s. 169) anlayışı toplumda
çünkü kadınların yaşadıkları şiddet kimliklerin farklı
hakim kılınmıştır (Postmodern feminist teoriye eleştirisel
dimensiyonlarınca şekillenmektedir, “cinsiyetin” yanında
bir yaklaşım iҫin bkz. Arat 2006, s.42-43).
kimlik
Drucialla Cornell mevcut hukukun analizini yapmak yerine
biçimlendirmektedir (Crenshaw 1989, s. 139-167; Elsuni
bir adım daha atarak, postmodern bilgiyi bir pozitivist
2009, s. 173).
feminist hukuk konseptine uyarlamaya çalışmaktadır.
Harris de siyasi hareketlerde ve hem feminist teorilerde,
Cornell böyle bir hukuk konseptine siyasi, ekonomik ve
hem de feminist hukuk teorisinde özcü eğilimleri
hukuki
duyulduğunu
eleştirmektedir (Harris 1990, s. 581-616). Harris post
düşünmektedir. Cornell’e göre cinsel kimliklerin katı
essensialist feminizmi savunduğunu ileri sürerek ve
yapısallıkları
farklılıkların, böylece kimliklerin ilişkisel olduğunu, özcü
eşitliğe
ve
kategorileşmesine
psikoanalitik
ulaşmak
için
buna
son
yaklaşımı
ihtiyaç
ilişkin
vermek
sonuç
heteroseksüelliğin
gerekir.
itibarıyla
Cornell’in
kategorisi olarak
ırk,
sınıf yaşanan şiddeti
olmadığı sonucuna varır.
Derrida’nın
cinsiyet kimliklerinin biyolojik olarak zorunlu veya
4. Dil ve Eril Hukuk
toplumsal olarak yapılmış olduğuna bakılmaksızın yapı
Feminist hukuk bilimcileri hukuk dilinin büyük ölçüde eril
bozumculuğuna katılmaktadır (Cornell 1992, s. 280-296).
bir dil olduğunu, dilin çok sayıda ön kabulü, ön anlayışı ve
23
Heper/ Feminizm ve Hukuk
ön yargıları ilettiğini ve koruduğunu ileri sürer. Feministler
yargıçların kadınlara oranla kat kat fazla sayıda olması da
dilin dünyayı bölerek erkeklerin dünyasını yönetenlerin,
hukukta erkek egemenliğin devamında önemli bir rol
karar
oynamaktadır.
verici
mekanizmaların
başındakilerin,
yüksek
memurların, iş bitiricilerin ve büyük mülkiyet sahiplerinin
Feminist
dünyası, kadınların da dünyasının aile ve ocak, mutfak
hukuk
disiplenler
arası
bir
nitelik
taşır,
feministlerin eleştirdiği kamu hukuku, özel hukuk ayrımı
olduğunu iddia ederler. Dişi ve eril artikellerin kullanıldığı
yerine (Almanya açışından kamu hukuku, ceza hukuku,
almanca, fransızca gibi dillerde bu ayrım daha da göze
özel hukuk ayrımı) feminist hukukta yapılmaz, feminist
çarpmaktadır (krş. Sackofsky 2001, s. 417).
hukukçuların sorgulamaları aynı anda bir çok hukuk
alanını ilgilendirmektedir. Feminist hukuk bilimcileri
5. Feminist Hukuk Bilimi ve Metod Sorunu
geleneksel ayrımı terkedip kadınların yaşam ilişkilerine
Feminist hukuk bilimi hukukun analizini kadının bakış
yönelmektedir (Lembke 2005, s. 237 ve dipnot 3’de anılan
açısından cinsiyetin önemi bakımından yapar. Feminist
yazarlar).
hukuk biliminin amacı eril iktidarın sürdürülmesinin
hukuki araçlarının sergilenmesi ve ortadan kaldırılmasıdır,
Feminizmin ve feminist hukuk teorisinin iki ana akımı
fakat feminist hukuk bilimi bu amacı gerçekleştirme süreci
eşitlik ve farklılığı esas alan iki akımın dilemması hiç
içersinde mevcut hukuk içersinde önemli bir görev olarak
çözülmeyecek gibi görünmektedir. Farklılığı esas olan
uygun
akım,
çözümlerin
gerekçelendirilmesini,
eşitliği
reddederek,
sonuç
itibarıyla
mevcut
temellendirilmesini görür (Greif/Schobesberger, 2003, 93).
eşitsizliklerin sürmesini sağlamaya yol açmaktadır. Eşitliği
Bu bağlamda tolumsal gerçeklikler ve mer’i hukuk gözden
savunanlar da sonuçta kadınları erkeklere benzetmeye
uzak tutulamaz, fakat bu yapılırken hukukun yeni yorum
çalışmaktadır. Eşitlik kadınların erkek olmaları veya onlara
imkânlarının araştırılması ve gerçeğin bulunmasında farklı
benzemeleri
perspektiflerin
amerikan dünyasındaki şiarı “equalitiy versus sameness”
ortaya
konması
ile
mevcut
hukuk
anlamına
gelmemelidir.
Burada
anglo-
çerçevesinin aşılması da gerekir. Feminist hukuk klasik
hatırlatmak gerekir.
yorum yöntemleri olan lafzi yorum, sistematik yorum,
Bu iki ana akım dışında ortaya çıkan Judith Butler’in
tarihi yorum, amaçsal yorum gibi yöntemleri kullanır, fakat
tanınmış bir temsilcisi olduğu yeni dalga feminizm dikkat
bunların tek başına yetersiz kalabileceğini vurgular. Bu
uyandırmaktadır.
bakımdan
metod
ҫalışmasıyla yankı yaratmıştır. L. Altusser , J. Austin ve M.
çoğulçuluğundan bahsedilir (Greif/ Schobesberger 2003, s.
Foucault’nun etkisinde kaldığı söylenebilir. Butler ile
125; Feminist Metodoloji için ayrıntılı olarak bkz. Şahin
feminizm büyük bir ihtimalle en son aşamasına ulaşmıştır
2006, s. 70).
(Ottmann 2012, s. 155). Bu nedenle sonuҫ bölümünde onun
feminist
hukuk
biliminde
Butler
“Gender
Trouble”
isimli
fikirlerine kısaca yer vermekte fayda var. Butler büyük bir
6. Sonuç
olasılıkla son yıllarda cinsiyetler tartışmasında kendisine en
Feminist hukuk teorisinin özelliklerine kısaca baktığımızda
fazla atıf yapılan yazardır. Butler’in uslubu 1998’de
şu tespitleri yapmamız mümkün görülmektedir: Feminist
Amerika’da “Philosophy and Literature” dergisinin Bad
hukuk teorisinin kaynağı A.B.D’dir ( Röhl 2009, s. 5).
Writing Competition’da kendisine ödül verecek bir
Feminist hukuk teorisi hukuku dıştan (extern) bir bakış
yoğunlukta anlaşılmaz olmasına rağmen, Butler’e bu kadar
açısı ile ele alır ve özetle modern toplumun hukukunun
gönderme yapılması şaşırtıcıdır (Ottmann 2012, s. 171).
tamamen patriyarkal olduğu ve “erkekliğini” şekilciliği ve
Butler
üҫ
kavram
üzerinden
rasyonelliği diğer değerlere üstün kılarak hukuk bilimi ve
etmektedir,
bunlar
“sex”,
uygulamasında (jurisprudence) kendini gösterdiğini ifade
kavramlarıdır. Buttler bu kavramlar arasındaki geleneksel
eder. Hukuk bilimi ve uygulaması kamusal ve özel hukuk
olarak kabul edilen ilişkiyi reddeder (Ottmann, agy.).
ve alan ayrımı ile eril tahakkümünü ailede sürdürür.
Butler diğerleri gibi “sex” ve “gender” ayrımı yaparak,
Parlamentoda ve yargıda erkek milletvekillerinin ve
“sex”i biyolojik cinsiyet, “gender”i toplumsal cinsiyet
24
düşüncelerini
“gender”
ve
ifade
“desire”
Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014
olarak ayrıma tabi tutmaktadır (Judith Butler, Die Macht de
oluşturuyordu, yasa değişikliğiyle artık koca karısının
Geschlechternormen, s. 9 vd.; Das Unbehagen der
ırzına geçtiğinde, bir diğer erkek gibi cezalandırılmaktadır,
Geschlechter, s.23 vd). Buttler sadece gender kavramın
Türkiye’de yeni TCK ile bu konu kadınların lehine
değil her iki kavramı da tasarım (Konstruktion) olarak
düzenlenmiştir. Aile içi şiddet ile ilgili yasa Almanya’da
görür. Toplumsal cinsiyet biyolojik cinsiyete belirli sıfatlar,
2001
özellikler yüklenerek kurgulanmaktadır. Butler bunun yap
uygulayan partner ortak konutu konutun maliki olmasına
çözümünü
rağmen dahi terketmek zorunda kalmaktadır. Aynı
(dekonstrüksiyon)
talep
etmekte,
belirli
yılında
özelliklerin tipik eril veya dişil olarak tanımlanması,
uygulama
kategorize edilmesine bir son verilmesini istemektedir.
mümkündür.
Butler heteroseksüel matriksin temel düzenleyici ilke
imtiyazlı
tahlilde ne belirli tipik özelliği olan kadını ne de herhangi
cinsiyet
ve
aydınlanmanın
“eril”
hukuk
sujesinden hukuk bilimi vazgeçmeli ve farklı sujeleri ortaya
bir kadını, veya kadınları varsaymamaktadır, kadın
çıkarmalıdır (Lembke, 2005, 241). Bu durum gerçekten de
varlığını yok saymaktadır. Bu satırların yazıldığı günlerde
kadın, erkek, veya bu kategorilerde görmediğimiz başka bir
(15 Eylül 2012) Butler’e siyasi polemikleri (İsrail- Filistin
suje için, herkes için olumludur.
ҫatışması) nedeniyle Frankfurt’da Adorno ödülü verilmesi
düşünce
Kaynakça
gündemini oluşturmaktaydı (Die Zeit, 13 Eylül 2012, No:
Akbaş, Kasım, Hukuk Sosyolojisi, Editör Mehmet Yüksel,
38, s. 45).
Anadolu Üniversitesi yay., Eskişehir, 2012.
Feminizm ve feminist hukuk bilimcileri ne başardı
Akbaş, Kasım- Şen, İlker Gökhan, Türkiye’de Kadına
sorusuna gelince, kanaatimizce şüphesiz çok şey demek
Yönelik Pozitif Ayrımcılık: Kavram, Uygulama ve
mümkün. 1789’dan bu yana kadın hareketinin kadınların
ataerkil
hukuken
istiyorsa, 18. yüzyılda oluşan cinsiyetler arası ilişkide
adlandırmamaktadır. (Ottmann, 2012,171). Butler son
Avrupa
olarak
şiddet
görüyoruz, yani hukuk bilimi objektif, nötr, evrensel olmak
tuhaf da karşılansa da kendisini “feminist” olarak
eleştiriler
yasal
göre
hukukçuların hukuk biliminden beklentilerini de olumlu
yerine “farklılıklar alanı” kavramını koymaktadır. Butler
ağır
de
yasaya
iddiasını bir ütopya olarak görüyoruz, ama feminist
Adrienne Rich’den üstlendiği “zorunlu heteroseksüelliği”
yapılan
Türkiye’de
girmiş,
Feminizmin ataerkil toplum düzenini tamamen çözme
olmasını da eleştirmektedir (Lembke 2005, s. 239). Butler
sırasında
yürülüğe
sistemin
törpülenmesinde
bir
çok
Toplumsal Algılar, Anadolu Üniversitesi, Sosyal
mevzi
Bilimler Dergisi, Eylül, 2013, s. 165-190.
kazandığını görüyoruz. Bir kaç istisna dışında seçme ve
Arat, Necla, Feminist Hukuk Teorisi, Ankara Barosu
seçilme hakkı, kamu hizmetlerine girme, aile hukukunda,
Kurultayı, 2006, s. 36-46.
iş ve sosyal güvenlik hukukunda önemli iyileştirmeler
görülmektedir. Feminist hareketin amaçlarından bilinç
Baer
Susanne,
Feministische
Ansätze
in
der
yükseltme de başarılı olmuştur. Bilinç yükseltme ataerkil
Rechtswissenschaft. Zur großen Unbekannten im
toplumda var olan yanlışlıkların, sakatlıkların tartışılması
deutschen rechtswissenschaftlichen Diskurs und
ve çözümlenmesi süreci anlamına gelir (Yüksel 2003, s. 38).
ihrer Integration in die juristische Ausbildung, in
Feminist hukukçular ataerkil ilişkileri hukuk planında
Rust
teşhir
Hochschulen- Frauenrecht in Lehre und Forschung,
ederek,
toplumun
bilgilendirilmesini,
hassaslaşmasını sağlamaktadır.
Hrsg.)
,
Juristinnen
an
den
Baer, Susanne, Rechtssoziologie, Baden-Baden, 2011.
yasa ile erkek toplumunda da kadınların durumunun
göstermek
(
1997.
Feminist hukukçuların da katkısı olan farklı iki ülkede iki
düzeltilebileceğini
Ursula
istiyoruz.
Bal, Hüseyin, Hukuk Sosyolojisi Ankara, 2014.
Federal
Almanya’da 1997 yılındaki ceza yasası değişikliğine kadar
Becker-Schmidt
Regina/
Knapp
Gudrun-Axeli,
Feministische Theorien zur Einführung, 2000.
evlilik içinde ırza geçme, ırza geçme suçu olarak
cezalandırılmamaktaydı, bu eylem sadece tehdit suçunu
25
Heper/ Feminizm ve Hukuk
Berktay, Fatmagül, Kadının İnsan Hakları Hukukunda Yeni
Göztepe, Ece, Kadının ve Kadın Yurttaşın Hakları
Perspektifler, Ankara Barosu Hukuk Kurultayı,
Bildirgesi: Olympe de Gouges (7 Eylül 1791), ҫeviri
2006, s. 17-26.
ve önsöz, A.Ü.H.F Dergisi, 1996, cilt 45, s. 185-193.
Butler, Judith, Die Macht der Geschlechternormen,
Güriz Adnan, Feminizm, Postmodernizm ve Hukuk, 1997,
Frankfurt, 2009.
Ankara.
Butler, Judith, Das Unbehagen der Geschlechter, Frankfurt,
Greif Elisabeth/ Schobesberger Eva, Einführung in die
1991.
Feministische Rechtswissenschaft, 2003 Linz.
Çağlar Fatma İrem, Feminist Hukuk Teorisine Kısa Bir
Harris, Angela, Race and Essentialism in Feminist Legal
Giriş, HFSA 4, İstanbul, s. 82-104.
Theory, in: 42 Stanford Law Review (1990), s. 581616.
Çağlar Fatma İrem, Feminist Perspektiften İnsan Hakları,
HFSA 7, 2003 İstanbul, s. 73-98.
Caverero
Adriano,
Die
Hilgendorf, Eric, Wertfreiheit in der Jurizprudenz in:
Perspektive
Universitas 1998, s. 151-164.
der
Geschlechterdifferenz, in: Ute Gerhard / Mechtild
Hilgendorf,
Eric,
Missbrauchte
Menschenwürde
in:
Jansen / Andrea Maihofer / Pia Schmid/ Irmgard
Jahrbuch für Ethik und Recht, Bd. 9, Hrsg. S.Byrd,
Schultz/
J.Hruschka, J.C. Joerden Berlin 1999, s. 137-159.
(Hrsg.),
Differenz
und
Gleicheit,
Menschenrechte haben (k) ein Geschlecht, Frankfurt
Işıktaç, Yasemin, HFSA, 15, Kadın Mağduriyeti, Mağdur
1990, s. 95-111.
Olarak Kadının Hukuksal Konumu, 2006, s. 70-80.
Cornell Drucilla, Gender, Sex and Equivalent Rights, in:
Lembke Ulrike, Stand und Gegenstand feministischer
Judith Butler / Joan W. Scott ( Edit.) Feminist
Rechtswissenschaft, Jura Heft 4, 2005, s. 236-241.
Theorize the Political, London, New York 1992, s.
Mackinnon, Catharina A.
280- 296.
Feminismus, Marxismus,
Methode und der Staat: Ein Theorieprogramm, in:
Crenshaw, Kimberle, Demarginalisizing the Intersection of
Elisabeth
Race and Sex: A Black Feminist Critique of Anti-
List
/
Herlinde
Studer
(
Hg.)
,
Denkverhältnisse: Feminismus und Kritik, Frankfurt
Discrimination Doctrine , Feminist Theory and
1989, s. 86-132.
Antiracist Poltics in: Feminist Theory and Antiracist
Mackinnon, Catharina A. İnsan Hakları ve Kadın, Ankara
Poltics, Universtiy of Chicago Legal Forum, 1989, s.
Barosu Hukuk Kurultayı, 2006, s. 4-16.
139-167.
Elsuni Sarah, Feministische Rechtstheorie in : Neue
Ortanca, CANSU; Uluslararasi Belgelerde Kadın-Erkek
Theorien des Rechts (Hrsg. Buckel S./ Christensen R./
Eşitliğinin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi, Suç ve Ceza ,
Fischer-Lescano A., 2. Aufl, 2009, s. 157-178.
Ceza ve Hukuku Dergisi, 2012, s. 151-176.
Otmann, Henning, Geschichte des politischen Denkens,
Foljanty Lena / Lembke Ulrike (Hrsg.) Feministische
Band 4/2, 2012, Stuttgart.
Rechtwissenschaf, 2. Aufl. 2012 Baden- Baden.
Frug, Mary Joe, Postmodern
Sacksofsky, Ute, Was ist feministische Wissenschaft, ZPR,
Legal Feminism, London,
2001, s. 312-417 ( türkçe tercümesi için Feminist
New York 1992.
Hukuk Bilimi Nedir?, çev. Osman Can, Atatürk
Gerhard, Ute, Gleicheit ohne Angleichung: Frauen im
Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C. V,
Recht, München 1990.
S.1-4, 2001, s. 719-733.
Gilligan, Carol, Die andere Stimme. Lebenskonflikte und
Moral der Frau, München/Zürich 1984.
26
Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim 2014
Şahin
Fatma
Süzgün,
Feminist
Hukuk
Teorisinde
Metodoloji, basılmamış yüksek lisans tezi, 2006,
Ankara.
Schröder, Helmut, Olympe de Gouges: Menschen und
Bürger, Aachen 1995, s. 101-129.
Ramazanoğlu,
Caroline,
Feminizm
ve
Ezilmenin
Christian,
Allgemeine
Çelişmeleri, İstanbul, 1998.
Röhl,
Klaus
F./
Röhl
Hans
Rechtslehre, Köln, 2008.
Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük 1, A-K, genişletilmiş 7.
Baskı, 1983, Ankara.
Yüksel Murat, Feminist Hukuk Kuramı ve Feminist
Düşünce Teorileri, 2003, İstanbul.
Yüksel Murat, Feminist Hukuk Görüşlerinin Analizi,
HFSA, 14, 2006, İstanbul, s.
57-64.
27