Gürcü Krallığı ve Gürcü Sanatı

Sempozyum // Symposium
Orta Çağ’da Anadolu’da Kültürel Karşılaşmalar:
Gürcü Krallığı ve
Gürcü Sanatı
Cultural Encounters in Anatolia in the Middle Age:
The Kingdom of Georgia and
Georgian Art
15 Mayıs // May 2014 | Ankara Bağ Evi
Bilimsel Komite // Scientific Committee
Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu
Koç Üniversitesi // Koç University
Dr. Irene Giviashvili
George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi // George Chubinashvili National Research Centre
Onursal Prof. Dr. // Prof. Dr. Phil. Habil. Mine Kadiroğlu
Prof. Dr. Paul Magdelino
Koç Üniversitesi // Koç University
Organizasyon Komitesi // Organisation Committee
A. Beril Kırcı
VEKAM
Mehtap Türkyılmaz
VEKAM
Sunuş // Introduction
Koç Üniversitesi bünyesinde akademik ve
kültürel bir merkez olarak faaliyet gösteren Vehbi
Koç Ankara Araştırma ve Uygulama Merkezi
(VEKAM), Ankara ve çevresi üzerine yeni veriler
ortaya koyan araştırmaları desteklemekte ve
geliştirmektedir.
Zengin bilgi kaynaklarını barındıran
kütüphanesi ve arşivi ile Ankara’nın kent belleği
işlevini üstlenen VEKAM, nadir kitaplar ve
haritalar da dahil olmak üzere Ankara ile ilgili her
türlü yayını dermesine katarak birincil başvuru
merkezi olmayı başarmıştır. 1994 yılında kapılarını bilim dünyasına açan
Merkezimiz, kuruluşundan bu yana akademik
çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla
sempozyum, panel, konferans, sergi ve
seminerler düzenlemekte, sempozyum kitapları
yanı sıra Ankara Araştırmaları adıyla yılda iki kez
hakemli bir dergi de yayınlamaktadır.
VEKAM, 2014 yılında başlamak üzere
Anadolu’da yaşamış değişik uygarlıkları tanıtmak
ve bu alanda araştırmaları desteklemek üzere
uluslararası sempozyumlar düzenlemeye
başlamıştır. 15 Mayıs 2014 tarihinde düzenlenen
Orta Çağ’da Anadolu’da Kültürel Karşılaşmalar:
Gürcü Krallığı ve Gürcü Sanatı Sempozyumu
merkez tarafından bu kapsamda düzenlenen ilk
sempozyumdur.
Vehbi Koç Ankara Research and Application
Center (VEKAM) is a research center of Koç
University that supports research of high- quality
on Ankara and its environs. VEKAM maintains an
extensive library and archive that specialises in
the history and culture of Ankara, the capital of
Modern Turkey and has managed to become the
primary reference center for urban studies on
Ankara.
Since 1994, the center organises panels,
symposiums, exhibitions, conferences and
seminars that contribute to the academic life
in Turkey; and publishes twice yearly a peerreviewed journal: Journal of Ankara Studies.
Starting from Spring 2014, VEKAM started to
organise yearly international symposiums to
introduce various cultures lived in Anatolia and
support researches in this field of study. This
years theme will be on Cultural Encounters in
Anatolia in the Middle Age: The Kingdom of
Georgia and Georgian Art and will take place
on 15 May, 2014 at the premises of VEKAM in
Ankara/ Turkey.
I
I. Oturum // Session I
Sınırlar ve Kültürel Karşılaşmalar
Frontiers and Encounters
Oturum Başkanı // Moderator
Onursal Prof. Dr. // Prof. Dr. Phil. Habil. Mine Kadiroğlu
Dr. Giorgi Tcheishvili
Tiflis Devlet Üniversitesi, Tarih ve Etnoloji Enstitüsü
Tbilisi State University, Institute of History and Ethnology
Orta Çağ Gürcistan’ında Sınırlar,
Bölge ve Kimlik
Frontiers, Territory and Identity
in Medieval Georgia
Mevcut bildiride, bölgecilik ve kimlik konuları esasen
11-13. yüzyıllarda yaşayan Gürcülerin bakış açısından
ele alınmıştır. O dönemde Gürcü Krallığı altın çağına
ulaşmıştı ve Yakın Doğu’daki en nüfuzlu güçlerden biri
haline gelmişti.
Gürcü ideologlar geçmişi yeniden düşünüp
bugünü inşa ederek, tarihsel-coğrafi iki temel kavram
geliştirmişlerdir: genel hatlarıyla Greko-Romen İberia’ya
tekabül eden Kartli ve Sakartvelo, yani 10. yüzyılın
sonunda ortaya çıkan Birleşik Gürcistan Krallığı.
Kartli ve Sakartvelo, Kartveli ’nin (bir Gürcü)
toprakları olarak, dolayısıyla da Kartveli topluluğunun
egemenliğini/hükmünü sürdüğü bir bölge olarak
görülmekteydiler. Orta çağ yazarlarına göre bu
tamamen meşru bir egemenlikti, zira toprakların bu
bölümü İncil’deki patrikler tarafından biçimlendirilmişti.
Tarihsel dönemde Kartli bölgesi uluslararası olarak
kutsanmıştı. Gürcü kroniklerinde Kartli Krallığı’nın en
eski sınırlarının Büyük İskender tarafından belirlendiği,
sonrasındaysa Romalılar/Bizanslılar ve Persler tarafından
tanınmış olduğu iddia edilmiştir.
Dini ve tarihi sınırlar birbirleriyle örtüşmemiştir ve
bunun nedenleri Gürcü kraliyet yıllıklarında yalnızca ima
edilmiştir veya nadiren açıklanmıştır.
Kartli doğu Gürcistan’ın yanı sıra, ülkenin güney ve
batı kısımlarını da kapsamaktaydı ve orta çağ yazarları
bu süreçte Gürcü kilisesini ve Gürcü dilini övmekteydiler.
10. yüzyılın sonunda Gürcistan siyasi olarak birleşti ve
Kartli kavramı Sakartvelo ile değiştirildi.
Sınırların uluslararası olarak tanınması artık gerekli
değildir. Gürcü krallar otokrattırlar ve krallıklarına
Tanrı’nın takdiriyle sahip olmuşlardır. Gürcü Bagratlılar
krallığın sınırlarını, toprakları Selçuklulardan arındırarak
ve Hristiyan dünyasının bu tarafında Bizans Uluslar
Topluluğu’nun yerine geçen Pan-Kafkas hükümdarlığını
kurarak güneyde ve doğuda genişletmişlerdir.
Bu çalışmada ayrıca sınır tahdidi ve düzenlemesi de
ele alınmıştır.
In the present paper the question of territoriality and
identity is mainly addressed from the point of view
of the 11th-13th Century Georgians. At that time the
kingdom of Georgia reached its golden age and became
one of the most powerful forces in the Near East.
Rethinking the past and building the present, the
Georgian ideologists developed two core historicogeographical concepts: Kartli, which roughly
corresponded to Greco-Roman Hiberia, and Sakartvelo,
i.e. united Georgian kingdom emerged at the end of the
10th c.
Both Kartli and Sakartvelo were viewed as land
of Kartveli (a Georgian), and hence, a territory over
which Kartvelian community exercised its sovereignty/
authority. The sovereignty, according to the medieval
writers, was absolutely legitimate since this part of the
land had been carved out by the Biblical patriarchs. In
historical period the territory of Kartli got international
blessing. Georgian chronics claimed that the very first
frontiers of the Kartli Kingdom had been defined by
Alexander the Great and later on recognized by the
Romans/Byzantines and the Persians.
The biblical and historical frontiers did not coincided,
and the reasons are just hinted or rarely explained in the
Georgian royal annals.
Besides eastern Georgia, Kartli comprised southern
and western parts of the country as well, and mediaeval
writers gave credit to Georgian church and Georgian
language in this process. By the end of the 10th Century
Georgia united politically and the term Kartli was
replaced by Sakartvelo.
International recognition of the frontiers is no more
required. The Georgian kings are autocrats and held
the realm by the will of God. Georgian Bagrationis
expanded the kingdom’s frontiers in south and
east, freeing lands from the Seljuks and building up
Pan-Caucasian monarchy that replaced Byzantine
Commonwealth in this part of the Christendom.
Frontier delimitation and organisation are also
discussed in the paper.
Doç.Dr. // Assoc. Prof. Dr. Macit Tekinalp
Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü
Hacettepe University, Faculty of Letters, Department of History of Art
Konya Selçuklu Sultanlarının
Gürcü Akrabaları ve Mekânları
Georgian Relatives of Konya Seljuk
Sultans and Their Spaces
Konya Selçuklu Sultanları 13. yüzyılın başından itibaren
doğu sınırında ilk olarak Trabzon Rum Krallığı’nı
sonrasında da Moğolların ilerleyişini durdurabilmek
için müttefik arayışına girmişlerdir. Bu kapsamda
Konya Selçuklularının, bulunduğu coğrafya nedeniyle
benzer kaygılar taşıyan Gürcü Krallığı ile oluşturduğu
askeri müttefiklik, Orta çağ’ın genel bir uygulaması
olarak kan bağına dayalı bir akrabalık ilişkisi ile de
perçinlenmiştir. Gürcü Sarayı’ndan Konya Selçuklu
Sarayı’na gelen Müslüman olmayan gelinlerin dini
inançlarını korumalarının bir sözleşme ile güvence altına
alınmış olduğu, dönem kaynaklarındaki aktarımlardan
anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, yaşamları boyunca
Hıristiyan inancını korumak konusunda güvence
verilen soylu Gürcü gelinlerin hayatları boyunca ihtida
etmediklerini düşündüren veriler bulunmaktadır.
Bu çalışmada Konya Selçuklu Sarayı’nda bir Hıristiyan
olarak yaşayan Gürcü Sarayı’na mensup Hıristiyan soylu
gelinlerin kullandıkları düşünülen Konya Eflatun Mescidi
ile Kappadokya Bölgesi’nde Ihlara Vadisi’nde bulunan
Hagios Georgios- Kırkdamaltı Kilisesi tartışılacaktır.
At the beginning of the 13th century, Seljuk Sultans in
Konya, looked at developing alliances first against the
advances of the Empire of Trebizond and then that of
the Mongols. As a result, this military alliance formed
by Seljuk of Konya with the Georgian Kingdom, which
was having similar concerns due to its inconvenient
geographical location, was reinforced with the kinship
by marriage, a common practice observed during
medieval times. It was understood from the resources
narrating the epoch that the religious identity of nonMuslim brides of Georgian Kingdom, entering Seljuk
Palace in Konya, were subjected to conventional
protection. Therefore, there is evidence that makes us
believe that these brides from aristocrat families, whose
religious identity was warranted by their entire life, have
protected their beliefs and never converted throughout
their lives.
In this study, we will discuss the Konya Eflatun
Mescidi and the St. George (Kırkdamaltı) church in the
Ihlara (Peristremma) Valley, Cappadocia, which were
believed to be used by the noble brides of the Georgian
Kingdom who lived as Christians in Seljuk Palace.
Dr. Zurab Batiashvili
Güney Kafkasya ve Anadolu Araştırmaları Merkezi
Research Center for South Caucasus and Anatolia
Tamara Tarafından Kapadokya’da
İnşa Edilen Aziz Giorgi Kilisesi
St. George Church in Cappadocia
Built by Thamar
Aziz Giorgi basilika tipi kilise, Kapadokya’da Ihlara
vadisinde (Eski adı Peristremma) Belisırma Köyüne
yaklaşık 500 metre uzaklıkta nehrin batı kıyısında 50 m
yükseklikteki kayada oyulmuş bulunmaktadır. Yerli halk
bu kiliseye Kırkdamaltı Kilise adını vermiştir.
Söz konusu kilise düzensiz altıgen planlı, düz
tavanlıdır ve apsisi yıkılmıştır. Yapının zemininde ve
nişlerde mezarlar yer almaktadır. Kilisede, yıkılmış olan
apsiste Deesis, Mesih İsa’nın çarmıha gerilişi, Mesih
İsa’nın göğe yükselişi, doğumu, başkalaşım, Meryem
Ana’nın ölümü, Aziz Giorgi’ye adak ve aziz tasvirleri
mevcuttur.
Kilise’deki kitabelerde (Kilisenin Batı duvarında toplam
5 tane kitabe bulunmaktadır) kilisenin Kiria (Prenses)
Tamara tarafından inşa edildiği beliriltmektedir. Kilisenin
yine Batı duvarında kitabelerin yanısıra Aziz Giorginin,
Tamaranın ve onun hizmetinde olan amir Basileios’un
da tasvirleri mevcuttur. Kitabelerden kilisenin 1283-1295
yılları arasında yapıldığı anlaşılmaktadır.
Sözkonusu Tamara kim olabilir? Tamara, 13. Yüzyılın
Gürcü kraliyet ailesinde aranmalıdır çünkü Tamara
Gürcülere has bir isimdir. Kiria kelimesi hükümdar
bayan ve prenses anlamında kullanılmaktadır. Ayrıca
bahsettiğimiz Tamara’nın hizmetinde olan amiri vardır.
Bahsettiğimiz dönemde Gürcü kraliyet ailesinde iki
Tamara vardı. İlki, Rusudan’ın Kızı 1224 doğumlu Tamara
(Kraliçe Tamara’nın torunu); İkincisi ise Gürcü Kral David
Ulu’nun kızı Tamara (Kraliçe Tamara’nın torunun kızı) idi.
Türkiye’de Gürcü Hatun adı ile bilenen Rusudan’ın
Kızı Tamara 1236’da Anadolu Selçuklu Sultanı
Giyaseddin II. Keyhüsrev ile evlendirilmiştir ve kilsenin
inşaatı zamanında 59-71 yaşlarında olmalıdır.
Bahsedilen ikinci Tamara ise o dönemde 32-44
yaşlarında olmalıdır ve mevcut kaynaklara dayanarak
kiliseyi inşa eden Tamara’nın Gürcü Kralı Davit Ulu’nun
1251 doğumlu kızı olma ihtimalı yüksektir.
Belisırma Aziz Giorgi Kilisesi hakkında halen birçok
şey belirsizdir. Kilisenin yerinde incelenmesi gerekir.
St. George Church in Cappadocia is situated in Ihlara
Gorge (Old name Peristremma) on the West bank of the
river about 500 m from Belisırma village. St. George Church
is a basilica cut into a rock 50 m in height. The local people
named it Kırkdamaltı Kilise.
The roof of the abovementioned church has a hexagonal
shape and its alter is ruined. There are graves in the floor and
in the additional rooms. There are frescos of Deesis on the
ruined alter, Crucifixion, Easter, Christmas, Transfiguration,
death of Our Lady, St. George and other saints.
Inscriptions on the church (there are a total of 5
inscriptions on the West wall of the church) describe that
the church was built by Kiria (Lady) Thamar. There are
also frescos of St. George, Thamar and her servant, Amir
Basileios, on the West wall of the church. According to
the information of the inscriptions, the church was built
between 1283 and 1295.
Who might the abovementioned Thamar be? We
have to search for her in the Georgian Royal Family of
the XIII Century. Because Thamar is the name peculiar
to Georgians and the word “Kiria” means ruler lady and
princess. The abovementioned Thamar also has the Amir
who serves to her.
In the abovementioned period we have two Thamar
in the Georgian Royal Family. One of them is Thamar,
the daughter of Rusudan born in 1224 (Granddaughter of
the Georgian Queen Thamar). And another Thamar, the
daughter of the Georgian King David Ulu (daughter of the
Grandson of the Georgian Queen Thamar).
Thamar, the daughter of Rusudan, is known as Gürcü
Hatun in Turkey. Seljuk Sultan Giyaseddin II Keyhüsrev
married her in 1236 and her age was between 59 and 71
during the construction of the church.
The age of the other Thamar was between 32 and 44 at
the same time. According to the information of the existing
sources it is a high probability that the church was built by
Thamar, the daughter of the Georgian King David Ulu, who
was born on 1251.
There is a lot of vagueness about the St. George Church
of Belisırma. It is necessary to do research on the ground.
II
II. Oturum // Session II
Tao-Klarceti Bölgesi
Tao-Klarjeti Region
Oturum Başkanı // Moderator
Dr. Irene Giviashvili
Gürcistan Sefiresi, George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi
Georgian Ambassadress, George Chubinashvili National Research Centre
Prof. Dr. Fahriye Bayram
Pamukkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü
Pamukkale University, Faculty of Science and Arts, Department of Archaeology
Tao-Klarceti Mimarisine
Genel Bir Bakış
An Overview of the Tao-Klarjeti
Architecture
Tarihte Tao-Klarceti olarak adlandırılan bölge
günümüzde Artvin, Erzurum, Ardahan ve kısmen Kars
illerini içermektedir. M.Ö. 3. yüzyılda kurulan Kartli
Krallığı’yla birlikte önem kazanmaya başlayan bölge,
7. yüzyılda Tiflis’te Arap Emirliği’nin kurulmasının
ardından yerleşim için tercih edilmiştir. Öncelikle 780
yılında üç arkadaşı ile bölgeye gelen Rahip Grigol
Handzta ve öğrencileri tarafından kurulan 12 manastır
ile bölge dinsel açıdan önemli bir merkez haline gelmiş;
I. Aşot’un 9. yüzyılda Ardanuç’u başkent yaparak
kurduğu Bagrat Beyliği ile de siyasi anlamda var olmaya
başlamıştır. Kurucu David’in 1122 yılında Tiflis’i alıp
Kartli Krallığı’nın bütünlüğünü sağlamasına kadar geçen
dönemde Tao-Klarceti bölgesinde pek çok mimari eser
ortaya konmuştur. “Geçiş Dönemi”ne ait olan bu eserler
bölgedeki yaratım zenginliğinin günümüze ulaşan
tanıklarıdır.
Bölgede sürdürdüğümüz yüzey araştırmalarında
160 yapı tespit edilebilmiştir. Bu bildiride söz
konusu yapıların bölge mimarisine kattığı gelişimler
özetlenmeye çalışılacaktır.
The region known as historic Tao-Klarjeti comprises
Artvin, Erzurum, Ardahan and part of the Kars provinces.
The region began to gain importance after the
foundation of the Kartli Kingdom in the 3rd Century B.C.
and was chosen as a region for the settlement following
the foundation of Arab Emirates in Tbilisi in the 7th
century A.D. Primarily, the region became a religious
center with 12 monasteries settled in these lands by
the ecclesiastic figure Grigol Xandzteli and his disciples
in 780, and emerged in a political sense after the
settlement of the Bagrationi Dynasty, founded by Ashot
I by declaring Ardanuç as the capital in the 9th century.
During the period until King David seized Tbilisi in 1122
and established the integrity of the Kartli Kingdom,
many architectural structures were introduced in the
Tao-Klarjeti region. These structures of “the Transition
Period” are the witnesses of the rich architectural variety
that came down to us.
We were able to uncover 160 structures during the
research. This paper will try to resume the contribution
of these structures to the architectural development of
the region.
Dr. David Khoshtaria
George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi, Orta Çağ Bölümü Başkanı
George Chubinashvili National Research Centre, Head of Medieval Department
Tao-Klarceti Kiliselerinin
Mimarları
Builders of the Churches of
Tao-Klarjeti
Seçkin dini lider Aziz Grigol Handzta’nın başlattığı
büyük bir manastır hareketi, Kuzeydoğu Anadolu’daki
tarihi kent Klarceti’de muazzam bir inşaat dalgasıyla
sonuçlanmıştır. Aziz Grigol’ün manastırları, çığır açıcı
mimari fikirler ve inşaat yöntemlerinin kaynağı olmuştur.
Bu mimari fikir ve inşaat yöntemleri onuncu yüzyılın
ikinci yarısında, Kral David Kuropalates için çalışan
mimarlar tarafından geliştirilmiştir. Tao’da inşa edilen
yeni, görkemli manastırlar, Bagratlıların gelişmekte olan
gücünü ve saygınlığını göstermeye hizmet etmişlerdir.
Bu çalışma, sosyal ve ekonomik mevkileri,
profesyonel eğitimleri, tasarım kavramları ve inşaat
teknikleri de dahil olmak üzere Tao-Klarceti’nin 9. ve 10.
yüzyıllardaki mimar ve taş ustaları ile ilgili çeşitli konuları
incelemektedir. Çalışma aynı zamanda Tao-Klarceti’den
diğer Gürcü kentlerine göç eden mimarların durumlarını
incelerken, Gürcü, Ermeni ve Selçuklu Devletleri
arasındaki mimari karşılaşmaları da ele almaktadır.
A large monastic movement initiated the eminent
religious leader St. Gregory of Khandzta resulted in
a great wave of construction in historic province
Klartjeti in north-east Anatolia. The monasteries of St.
Gregory turned out to be hotbeds of ground-breaking
architectural ideas and construction methods. They
were developed by architects working for the King
David Kuropalates in the second half of the 10th
century. The new great monasteries built in Tao served
to demonstrate growing power and prestige of the
Bagrations.
The paper explores a wide range of issues about 9th
and 10th century architects and masons of Tao-Klarjeti
including their social and economic status, professional
training, their design concepts and building techniques.
The paper also discusses aspects of the migration of
builders from Tao-Klarjeti to other Georgian provinces
as well as architectural encounters between Georgia on
one hand and Armenia and Seljuk states on the other.
Yrd. Doç. Dr. // Asst. Prof. Dr. Turgay Yazar
Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü
Cumhuriyet University, Faculty of Letters, Department of History of Art
Tao-Klarceti Mimarlığında
Taş Bezeme
Stone Ornament in Tao-Klarjeti
Architecture
Anadolu’nun kuzeydoğu kesimini oluşturan TaoKlarceti bölgesi Gürcü mimarlığının anıtsal örneklerinin
bulunduğu bir bölge olarak dikkat çekmektedir. Bölgede
gelişen anıtsal mimarlık örnekleri pek çok açıdan
ele alınmış ve değerlendirilmiştir. Yapılan çalışmalar
içerisinde tüme yönelik bir bakış açısıyla ve detaylı
olarak ele alınması gereken konulardan birinin mimari
bezeme alanı olduğu tespit edilmektedir. Bu nedenle
sunulacak bildiride Tao-Klarceti bölgesindeki mimari
bezemeler üzerinde durulması hedeflenmiştir.
Kuşkusuz ki mimarinin ana unsurlarından biri
olan bezeme çok geniş bir alan oluşturmaktadır. Bu
bakımdan konunun daraltılması daha anlaşılır olması
için büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle ele alınacak
bezeme türü taş malzeme ile sınırlandırılmıştır. Diğer
bezeme türleri kapsam dışıdır.
Bezemeler detaylandırılacak ve temel sınıflamalar
dikkate alınarak ele alınacaktır. Bu sınıflamalardan ilkini
bezemenin bulunduğu yer veya alan oluşturmaktadır.
Bu husus iç mekân veya cephe alt başlıklarında ele
alınacak ve detaylandırılacaktır. İkinci unsuru bezemenin
türü oluşturmaktadır. Bu sınıflandırma geometrik,
bitkisel, figürlü, kullanım eşyaları, mimari unsurlar,
mitolojik tasvirler ve yazı olmak üzere yedi başlık
altında ele alınacak ve geliştirilecektir. Üçüncü sınıflama
bezemenin tekniği yani işleniş biçimiyle ilgilidir. Bu
sınıflama alçak, yüksek kabartma veya oyma ya da
kazıma gibi teknik sınıflandırmaları içermektedir.
Belirtilen saptamalardan sonra bezemelerin
değerlendirilmesi ile bildiri tamamlanacaktır.
The region of Tao-Klarjeti, comprising of the northeast
of Anatolia, is a notable region with monumental
examples of the Georgian Architecture. The examples
of monumental architecture in the region have been
examined and researched from many respects. One of
the subjects to be dealt with among the works, which
needs a holistic and meticulous view, is pointed to be
the stone ornament. Here in our paper, it is targeted
the stone ornament used in the structures of the TaoKlarjeti region.
No doubt the stone ornament, a main feature in
architecture, relates to a very large area of application.
Therefore, narrowing the scope of the subject becomes
important to understand it better. We have limited our
study, therefore, on stone ornaments. Other types of
ornaments were not studied.
The ornaments will be explained in detail and by
taking into account fundamental classifications. The
first of these classifications is the place or region
where it is applied. This point will be touched on
and detailed under two sub-headings; interior and
facade. The second point is the type of ornament. This
classification will be studied and developed under seven
sub-categories; geometrical, vegetal, figural, objects,
architectural elements, mythological and inscription.
The third classification relates to the ornament
technique, or the work of ornament.This classification
includes such techniques as low relief, high relief,
carving, scraping.
The paper will then conclude by evaluating the
different ornaments.
Nikoloz Zhgenti
National Centre of Manuscripts, Researcher
El Yazmaları Milli Merkezi, Araştırmacı
Natia Khizanishvili
National Centre of Manuscripts, Researcher
El Yazmaları Milli Merkezi, Araştırmacı
Tao-Klarceti: El Yazmaları ve
Diğer Taşınabilir Eserler Mirası
Tao-Klarceti’nin tarihi kentlerinde çeşitli manastır
yazıhaneleri ve edebi merkezler bulunmaktaydı.
Uzun bir süre boyunca bu merkezlerde yaratılmış ve
muhafaza edilmiş olan yazma eserler, günümüzde
büyük bir bölümü Milli Yazma Eserler Merkezi’nde
olmak üzere, çeşitli ülkelerin depolarında muhafaza
edilmektedir.
Milli Yazma Eserler Merkezi Gürcistan’daki en önemli
antik el yazması kitap ve tarihi belge deposudur.
Çok sayıdaki zengin süslemeli ve resimli yazma
eser arasında, Tao-Klarceti’nin tarihi kentlerinde
oluşturulmuş eşsiz bir yazma eser koleksiyonu
bulunmaktadır.
Bu edebi merkezler ve yazıhaneler başlıca Opiza,
Shatberdi, Handzta, Berta, Tskarostavi, Bana, Oşki,
Ishkhani, Parkhali, Tbeti vb. yerlerdeki manastırlar ve
piskoposluklardır.
2012 yılında, Milli Yazma Eserler Merkezi “TaoKlarceti – Yazma Eserler Mirası” isimli bir katalogalbüm yayınlamıştır. Bu katalog-albümün içerisinde, o
dönemde merkezimizde ve çeşitli ülkelerin depolarında
muhafaza edilen 48 el yazması eser bulunmaktadır.
Günümüzde, Tao-Klarceti’den sağ kalmış olan yazma
eserler arasında, bu bölgede yaratılmış veya muhafaza
edilmiş olduğundan emin olduğumuz eserlerin sayısı
50 kitaptan fazladır. Ayrıca, Tao-Klarceti’nin kültürel
merkezlerine ait olduğunu düşündüğümüz başka yazma
eserler de mevcuttur ve şüphesiz gerekli araştırmalardan
sonra, Tao-Klarceti’ye ait yazma eserlerin kesin sayısı
artacaktır.
Bu bölgeden günümüze kadar gelebilmiş olan
yazma eser sayısı oldukça düşük olmasına rağmen, bu
koleksiyondaki yazma eserler önem, içerik, hat sanatıeski yazı, minyatürler, resimler, kabartmalı kapaklar, baskı
özellikleri ve diğer konulara ilişkin Gürcü yazma eser
kültürünün en üst düzey örneklerini teşkil ederler. TaoKlarceti’ye ait yazma eserlerin büyük bir bölümünün
ve en önemlilerinin 9.-13. yüzyıllara, Gürcü kültürünün
altın çağına ait olduğunu vurgulamak gerekir. Örneğin,
antik redaksiyonuyla Adishi incili (M-22. 897 yılı), zengin
resimleriyle 1. Jruchi incili (H-1660. 930-940 yılları),
emsalsiz kabartmalı kapaklarıyla Berta ve Tskarostavi
incilleri (Q-906, Q-907. 12. yüzyıl) vb.
Tao-Klarceti yazma eser kültürüne ait tüm bu
muhteşem başyapıtlar ve ikonografi, kabartma sanatı
ve diğer taşınabilir sanat eserlerine ait seçkin örnekler,
Orta Çağ doğu dünyasında Tao-Klarceti’nin kültürel
merkezlerinin gücünü ve önemini göstermektedir.
Tao-Klarjeti: Heritage of
Manuscripts and Other Movable
Artifacts
Historical provinces of Tao-Klarjeti included multiple
scriptoriums and literary centers. The manuscripts
which were created and preserved in these centers for a
long period nowadays are preserved in depositories of
various countries, main part of which are preserved at
the National Centre of Manuscripts.
National Centre of Manuscripts is the most important
depository of ancient manuscript books and historical
documents in Georgia. Among large number of richly
decorated and illustrated manuscripts there is a unique
collection of manuscripts, that where created in the
historical provinces of Tao-Klarjeti.
Those literary centers and scriptoriums were mainly
monasteries and Episcopal centers of: Opiza, Shatberdi,
Khantsta, Berta, Tskarostavi, Bana, Oshki, Ishkhani,
Parkhali, Tbeti, etc.
In 2012, the National Centre of Manuscripts published
a catalogue-album named - “Tao-Klarjeti – heritage
of manuscripts”. The catalogue-album included at
the moment 48 manuscripts of our centre and of the
depositories of various countries.
Nowadays, the survived manuscripts of Tao-Klarjeti,
of which we can surely say that they were created or
preserved in this region, counts more than 50 books.
There are also other manuscripts, of which we think
that they also belong to Tao-Klarjeti cultural hubs, and
there is no doubt, that after appropriate research, the
exact number of Tao-Klarjetian manuscripts will rise.
Though, the number of the conserved manuscripts
of that region is quite small, by importance, content,
calligraphy-paleography, miniatures, illustrations,
embossed covers, colophons and other issues, the
manuscripts from this collection remain samples of
highest level of Georgian manuscript culture. It is very
important to emphasize, that the main part and the
most important manuscripts of Tao-Klarjeti are of 9th13th centuries – the golden period of Georgian culture.
For example, the gospel of Adishi (M-22. 897 year) with
its ancient redaction, Jruchi 1st gospel with its rich
illustration (H-1660. 930-940 years), gospels of Berta
and Tskarostavi with unique embossed covers (Q-906,
Q-907. 12th century) and etc.
These magnificent masterpieces of Tao-Klarjetian
manuscript culture, as well as the outstanding samples
of iconography, embossing arts and other movable
artifacts, shows us the strength and importance of
cultural centers of Tao-Klarjeti in middle ages eastern
world.
III
III. Oturum // Session III
Mimari Bezeme
Architectural Decoration
Oturum Başkanı // Moderator
Dr. Zurab Batiashvili
Güney Kafkasya ve Anadolu Araştırmaları Merkezi
Research Center for South Caucasus and Anatolia
Selda Uygun
Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü
Anadolu University, Faculty of Humanities, Department of Art History
Yeni Rabat Manastırı Kilisesi’nin
Cephe Düzenlemeleri ve Mimari
Bezemeleri
Facade Organisations and
Architectural Decorations of the
New Rabat Monastery
Bu bildiride Yeni Rabat Manastırı Kilisesi’nin cephe
düzenlemeleri ve mimari bezemeleri tanıtılacak ve
kilise, Tao-Klarceti Bölgesindeki benzer yapılarla
karşılaştırılacaktır. Tao-Klarceti, Orta Çağ boyunca
Gürcülerin beylikler halinde yaşadığı, günümüzde
Artvin, Ardahan ve Erzurum illerini içine alan coğrafi
alandır. Bağımsız beylikler halinde yaşayan Gürcüler
siyasi varlıklarını Orta Çağ boyunca ürettikleri sanat
eserleriyle de ortaya koymuşlardır. Yeni Rabat Manastırı
Kilisesi de Klarceti Beyliği’nin başkenti olan Ardanuç’a 17
km uzaklıktaki Bulanık köyünde yer alır. Ardanuç ya da
diğer ismiyle Adakale bölgedeki en erken tarihli yerleşim
yerlerinden birisidir. Ardanuç’un kuruluşu Gürcü Kralı
Vahtang Gorgosali zamanında 5. yy ‘da gerçekleşmiştir.
Gürcü kiliselerinin cephe düzenlemeleri ve
mimari bezemeleri yapıların tarihlendirilmesi ve
değerlendirilmesi açısından oldukça önemlidir.
İnşa tarihi kesin olarak bilinmeyen yapıların
tarihlendirilmesinde benzer yapı örnekleri
karşılaştırılarak önemli sonuçlar elde edinebilinir. Bunun
yanı sıra yapıların geçirmiş olduğu onarım çalışmalarıyenilemeler-ekler için de öneriler sunulabilir ve elde
edilen bilgilerle yapılar Gürcü sanatında bir dönem
içerisine sokulabilir.
Gürcü mimarisinde yapılar cephe düzenlemesine ve
mimari bezemelerine göre üç dönemde değerlendirilir.
Erken dönem, geçiş dönemi ve altın çağ isimleriyle
nitelendirilen bu dönemleri birbirinden ayıran
farklılıklar bir bölge içerisindeki yapılarda rahatlıkla
izlenebilir. Amacımız, Yeni Rabat Manastırı Kilisesinin
-tartışmalı olsa da- cephe düzenlemeleri ve mimari
bezemelerinden yola çıkarak tarihlendirmeye çalışmak
ve geçirmiş olduğu onarımlar-yenilemeler-ekler
hakkında öneriler sunmaktır. Bu sayede Tao-Klarceti
Bölgesi Gürcü Kiliselerinin cephe düzenlemeleri ve
mimari bezemeleri hakkında da bilgi vermektir.
In this paper, the facade organisations and architectural
decorations of the New Rabat Monastery will be
presented and compared with other buildings of the
Tao-Klarjeti region. Tao-Klarjeti is where the Georgians
lived as dynasties through medieval times and today, it
comprises of the geographical area of Artvin, Ardahan
and Erzurum. Georgians, who lived as independent
dynasties, demonstrated their political entity through
the art works they produced throughout the medieval
times. The New Rabat Monastery is located in the
Bulanık Village, 17 km from Ardanuç, which was once
the capital city of the Klarjeti Dynasty. Ardanuç, other
wise known as Adakale, is one of the earliest historic
settlements in the region. Ardanuç was founded by the
Georgian King Vahtang Gorgosali in the 5th Century.
Facade organisations and architectural decorations
of the Georgian monasteries stand as very important
features for dating and evaluating the buildings.
Buildings, whose construction dates cannot be precisely
known, can be compared with similar examples;
therefore, those structures can be quite successfully
dated. With the information obtained from evaluating
the buildings, proposals for restorations and renovations
can be suggested.
Based on facade organisation and architectural
decorations, buildings are classified into three periods
of Georgian architecture. Distinctive features of these
periods, known as the early period, transition period
and the golden age, can easily be seen in the buildings
situated in the region. Although controversial, our aim
is to attempt to date the New Rabat Monastery Church
by examining the facade organisations and architectural
decorations, proposals for restorations, renovations,
and additions to be made to this structure. By doing
so, information can also be presented on the facade
organisations and architectural decorations of the
Georgian Churches in the Tao-Klarjeti region.
Nino Simonishvili
Bağımsız Akdemisyen
Independent Scholar
Saltanat Meşruiyeti için Görsel
Kavram: Oşki’nin Vaftizci Yahya
Kilisesi’nin Taş Kabartma Süsleme
Programı
Visual Concept for Royal
Legitimacy: The Sculpted Program
of St. John the Baptist Church
of Oshki
Bu bildiri, imgelerin sosyal dinamiklerine ilişkin
disiplinler arası bir incelemenin parçasıdır. Örnek
olarak Orta Çağ Gürcistan’ını ele alan bu çalışma,
kültürler arası alışveriş süreçlerini ve bunun etkilerini
inceleyecektir. Çalışma ayrıca, kimlik oluşturma araçları
olarak metin ve imgelerin kullanımını ve belirli bir yerel
gelişimle kanıtlandığı şekilde, kültürel dönüşüm sürecini
çözümleyecektir. Bu çalışma, 10. yüzyılın ikinci yarısına,
feodal Gürcü devletinin kuruluş dönemine ve ülkenin
birleşmesinin başlangıcına odaklanır. Daha önce Tao
Prensliği olan, şimdiyse kuzeydoğu Türkiye’nin bir
parçası olan, Gürcistan’ın tarihi güneybatı bölgesinde
bulunan Oşki manastırının (963-976) ana kilisesinin
taş kabartma bezemelerinin incelenmesi, sanatsal
imgelemenin hem miras alınan anıları saklamaya
hem de yeni fikirleri teşvik etmeye nasıl hizmet
ettiğini gösterir. Bina, Bagrat hanedan ailesinden, Arap
genişlemesine karşı güvenilir müttefikler olarak Bizans’ın
desteğiyle tahta çıkan Düklerin Dükü David Magistros ve
Bagrat kardeşlerin hamiliğinde inşa edilmiştir. Binanın
en göze çarpan kabartmaları arasında üç grup bağışçı
portresi ve kilisenin sol kısmının güney duvarındaki
bir bölümde yer alan sekizgen sütunda, benzersiz bir
süslemeyle kimlikleri çeşitli şekillerde yorumlanmış olan
azizleri temsil eden kabartmalar bulunmaktadır. Sütun
Bagrat hanedanının meşruiyetini yücelten çeşitli imalara
sahip olarak yorumlanabilir ve bağışçı portre gruplarıyla
görsel bir birleşim rolü oynar. Kabartmaların düzeni
yeni sosyal referanslar oluşturmak ve eskileri yeniden
yaratmak için farklı kitlelere hitap eden bir semboller
sistemi olarak tasarlanmıştır.
This paper is part of an interdisciplinary exploration
of the social dynamics of images. Considering
medieval Georgia as an example, the study will
explore the processes and effects of cross-cultural
exchange. It will analyze the use of texts and images
as instruments in the establishment of identity, and
the process of cultural transformation as evidenced
by particular local development. The paper focuses
on the second half of the tenth century, the period
of the foundation of the Georgian feudal state and
the beginning of the unification of the country. An
examination of the sculpted decorative program of the
main church of the monastery of Oshki (963-976) in
the historic southwestern region of Georgia, formerly
the principality of Tao and now part of northwestern
Turkey, illustrates how artistic imagery can serve both
to store inherited memories and to prompt new ideas.
The building was constructed under the patronage of
brothers David Magistros and Bagrat, Duke of Dukes,
of the Bagrationi ruling family, who ascended to power
with Byzantine support as reliable allies against Arab
expansion. Among the most spectacular elements of its
sculptural decoration are three sets of sculpted donor
portraits and an octagonal column in a space along the
south wall of the west arm of the church with a unique
decoration representing saints, whose identities have
been variously interpreted. The column may be read
as containing multiple allusions that promoted the
legitimacy of the Bagrationi Dynasty and functions in
visual combination with the sets of donor portraits. The
sculpted program is designed as a system of symbols
addressed to the different audience to establish new
social references and to recreate old ones.
IV
IV. Oturum // Session IV
Kaleler, Kazılar ve Restorasyonlar
Fortresses, Excavations and Restorations
Oturum Başkanı // Moderator
Prof. Dr. Sacit Pekak
Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölüm Başkanı
Hacettepe University, Faculty of Letters, Head of Department of History of Art
Dr. Buba Kudava
El Yazmaları Milli Merkezi, Direktör
National Center of Manuscripts, Director
Tarihi Tao Bölgesinde Yeni Keşif:
İşhan Kalesi
Gürcüce tarihi bir kaynak olan “Kartlis Tshovreba”da,
tarihsel Tao-Klarceti bölgesindeki en önemli
tapınaklardan biri olan İşhan piskoposluk kilisesinin
yakınında çok eski bir kalenin varlığından da söz
edilmektedir. Söz konusu bilgiye göre, Gürcistan kralı
II. Demetre (1270-1289), kendisinin Moğol karargâhına
çağrılması üzerine, küçük oğlu Giorgi’yi (daha sonra
Gürcistan’ın ünlü kralı V. Giorgi) burada saklamıştır.
Ne var ki bu kaleden söz eden başka yazılı kaynak
bulunmamaktadır.
İşhan Kalesi, hiçbir bilim adamı tarafından
görülmemiştir ve kalenin yeri de bilinmemektedir.
Güney Kafkasya ve Anadolu Araştırmaları Merkezi
araştırma gezileri kapsamında, birkaç kez bu kalenin
yeri tespit edilmeye çalışılmıştır. Sonunda, 2012 yılında,
kalenin yıkıntılarına ulaşılabilmiştir. Kalenin, İşhan
Katedrali’nin kuzeybatısında, çok yüksek bir kayanın
zirvesinde yer aldığı ortaya çıkmıştır.
Kalenin bulunduğu yerde az kalıntının bulunması, bu
yapının çok eskiden yıkıldığını göstermektedir. Bu yıkım,
bölgenin Osmanlılar tarafından ele geçirilmesinden
hemen sonra gerçekleşmiş olabilir. 1549 yılında,
Osmanlıların tarihi Tao bölgesine yaptıkları seferi
anlatan İbrahim Peçevi de şunları yazmıştır: “Söz konusu
bölgede on beş kale bırakılmıştır. Diğerleri yerle bir
edilmiştir.”
Günümüze bu kaleden çok az kalıntı ulaşmıştır.
Bunlar, iki sarnıç, birkaç tane yıkılmış kule ve küçük
duvar kalıntıları, tek tek taşlar, çömlek ve seramik
parçalarıdır. Kalenin içinde mağaralar da vardır. İşhan
Köyüne bakan iki mağara, özel bir şekilde sıvanmış ve
önlerine bir duvar örülmüştür. Yerli halkın bu kayanın
zirvesine ’’Kale’’ adını vermiş olması da eskiden buranın
gerçekten bir kale olduğuna dair bir kanıttır.
İşhan Kalesi’nin, bütün bölgede sağlam biçimde
inşa edilmiş bir kale olabileceği, coğrafi ve stratejik
konumundan hareketle de söylenebilir. Bir prensin
burada saklanması ve kalenin sonradan tamamen
yıkılması da bunu göstermektedir.
İşhan Kalesi, büyük bir ihtimalle tarihi Tao bölgesinin
bir sınır kalesidir. Tao ve Klarceti bölgelerini birbirine
bağlayan yol buradan geçiyor olmalıdır. Klarceti
tarafında ya da kuzey yönünde İşhan’dan sonraki
kale, Tuharisi Kalesi olmalıdır (bizce bu kale şimdiki
Demirkent/Erkinis köyüne yakın bir yerde bulunuyordu).
Öte yandan, İşhan Kalesi’nin Tao tarafından ya da
güney yönünden, Tortum Vadisi’ndeki Aşpişeni
(tarihi Asparaşeni?) Kalesi görülmektedir. Söz konusu
kalenin İşhan Kalesi ile yakın bir bağlantısı olmalıdır.
“Kartlis Tshovreba”nın bir yerinde, İşhan Kalesi’nden
“Asparaşeni” olarak da söz edilmesi, bu bağlantının bir
göstergesi sayılmalıdır.
A New Discovery in the Historic
Tao Region: Ishkhani Fortress
A historic reference in Georgian, Kartlis Tshovreba
mentions an ancient fortress close to one of the very
important monasteries of the historic Tao-Klarjeti
region, the monastery of Ishkhani. According to this,
when Georgian King Demetrius II (1270-1289) was
summoned to the Mongol cantonment, he hid his
youngest son, George, (later to become the famous
King of Georgia, George V) here. Nonetheless, no other
reference to this fortress was discovered.
No scientists had seen the Ishkhani fortress; and
its location was unknown. Through several visits
organised by the South Caucasus and Anatolia Research
Center, the fortress’s location was attempted to be
found. Finally, in 2012, the ruins of the fortress were
found. It was discovered that the fortress was located
to the north west of the Monastery of Ishkhani, on an
unusually high spot on the top of a huge cliff.
Very limited parts of the fortress remained at the site,
which revealed that the structure was destroyed long
ago. It may also be that this destruction happened right
after the fortress ‘s seizure by the Ottomans. In 1549,
İbrahim Peçevi narrated the following when he spoke
about the military campaign of Ottomans on this Tao
region: “Fifteen fortresses were left in the region. Others
were totally destroyed.”
Today, very limited parts of the fortress remain.
Among these remnants are a couple of cisterns, a
couple of demolished towers, scattered stones, lime
fragments and ceramics. There are also caves inside the
fortress. Two caves looking over to Ishkhani Village were
specially layered and the entrances were closed with
doors. Locals know the top of the rock as “kale”, which
serves as evidence that the place was indeed a fortress.
It can also be concluded from its geographical and
strategic location that the fortress of Ishkhani was the
most durably built stronghold in the region. The fact
that a prince was hid here and the walls had been totally
demolished, are other clues to support that assumption.
The Ishkhani fortress was most probably the most
important fortification of the region. The connecting
road of the Tao and Klarjeti regions must have passed
through here. The fortress on the Klarjeti side, or to
the north of the Ishkani Fortress, must be the fortress
of Tukharisi (we believe that this fortress was situated
near the current locations of Demirkent/Erkinis villages).
On the opposite side, to the south of the fortress of
Ishkani, or on the Tao side, the Ashpisheni Fortress,
historically known as Aspisheni or Asparasheni, is seen
within Tortum Valley. There must be a close connection
between this fortress and the Ishkhani Fortress. For this
reason, the synonym “Asparasheni” was more than likely
used by the chronicler of “Kartlis Tskhovreba” to denote
the Ishkani Fortress.
Yrd. Doç. Dr. // Asst. Prof. Dr. Osman Aytekin
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü
Yüzüncü Yıl University, Faculty of Letters, Department of History of Art
Bagratlı-Osmanlı Dönemine Ait
Şavşat Kalesinden Arkeolojik
Bulgular
Archeological Findings from
Şavşat Castle Belong to
Bagrationi-Ottoman Period
Bu bildiride; Artvin İli, Şavşat İlçesi, Merkez Söğütlü
Mahallesi’nde bulunan Şavşat (Satlel) Kalesi’nde
tarafımca yapılmakta olan arkeolojik kazı ve restorasyon
çalışması çerçevesinde elde edilen bulguların, görsel
malzemeler ışığında tanıtımı yapılacaktır.
Şavşat Kalesi, Şavşat kent merkezine 4 km. uzaklıkta
Artvin-Ardahan karoyolu güzergâhında, iki derenin
birleştiği vadinin içerisinde, fazla yüksek olmayan
anakaya üzerinde oval biçimde şekillenmiş, 950 m.
rakımda ve stratejik bir alanda bulunmaktadır.
Kalenin tarihsel geçmişi Orta çağ dönemine
dayanmaktadır. Bu dönemde yöreye hakim olan Gürcü
Bagratlı Krallığı tarafından X. yüzyılda inşa edildiği, XVI.
yüzyılda Osmanlı egemenliğine girerek XIX. yüzyılın
ortasına kadar Şavşat Beylerinin oturduğu yönetim
yapısı olarak işlev gördüğü anlaşılmaktadır.
Yaklaşık 4 bin metrekare büyüklüğündeki İç Kaleden
günümüze, 10 m. ye ulaşan sur duvarları, 20 m. yi bulan
yüksek kulesi, şapel kalıntısı ve sarnıcı ile ulaşabilmiştir.
Kale, uzun yıllar kendi kaderi ile baş başa kaldıktan
sonra 1987 yılında korunması gerekli kültür varlığı olarak
tescillenmiştir.
Tarafımızca 2007 yılında başlatılan arkeolojik kazı
ve restorasyon çalışmaları sayesinde; bölge’de ilk kez
yok olmaya yüz tutmuş tarihi bir mekanın yeniden
yaşatılması düşüncesi sonuç vermiştir. Kalenin önemli
bir bölümü kazılmış, kaleye çıkış sağlayan otantik
merdivenler yapılmış, birçok mimarı mekânlar ortaya
çıkarılarak konserve edilmiş, çok sayıda müzelik değerde
taşınır kültür varlığı elde edilerek dönemsel tanımlamalar
yapılmıştır.
Köklü bir restorasyona hazırlanan Kale, bu haliyle bile
gezilip görülecek değere ulaştırılmıştır.
In this paper, I will present the findings, with the help
of visual materials, of my archaeological excavation,
on the Castle of Şavşat (Satlel), located in the Central
Söğütlü District of Şavşat, Artvin.
The Castle of Şavşat is placed on a strategic location 4
km from the city center of Şavşat on the Artvin-Ardahan
road, inside a valley which connects two creeks,
situated over a reasonably high main rock, with a height
of 950 m, with an oval shape.
The history of the castle dates back to medieval
times. It is understood that it was built by the Bagrationi
Kingdom, reigning during that time, in the 10th century
and was seized by the Ottomans in the 16th century;
and was then functioning as the administrative center
for the Şavşat Dynasties until the mid-19th century.
From the remains of the castle, which was almost
at the height of 4,000 m2, it came down to our times
with fortification walls reaching 10 m in height, with the
height of the tower reaching almost 20 m, and a ruin of
a chapel and a cistern. After being left to its own fate,
the castle was registered in 1987 as an archaelogical
heritage site.
My archaeological and restoration works initiated in
2007, for the first time in the region, helped to flourish
the idea of conserving a live historic place which was
facing extinction. Most of the castle was excavated; an
authentic staircase of the castle was renovated; many
architectural places were uncovered and preserved;
many movable cultural pieces were discovered and their
period was defined.
Now ready for a through restoration, the castle was
added value to see even in its current situation.
Prof. Dr. K. Kutgün Eyüpgiller
İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü
İstanbul Technical University, Faculty of Architecture, Department of Architecture
Tuğba Barlık Vardı
Anfora Mimarlık Restorasyon Limited Şirketi, Yüksek Mimar, Restorasyon Uzmanı
Anfora Architecture Restoration Limited Company, Master Architect, Restoration Specialist
Serda Torus
Anfora Mimarlık Restorasyon Limited Şirketi, Yüksek Mimar
Anfora Architecture Restoration Limited Company, Master Architect
Kuzeydoğu Anadolu’da İki Önemli
Orta Çağ Yapısı: İşhan ve Oşki
Kiliseleri
Two Outstanding Medieval
Structures in North East Anatolia:
Ishkhani and Oshki Churches
İşhan Kilisesi ve güneybatısındaki Meryem Ana Şapeli ile
günümüze ulaşan manastır kompleksi Yusufeli İlçesi’ne
bağlı İşhan Köyü’nde yer almaktadır. El yazmaları ve
yapılar üzerindeki yazıtlara göre, manastır kompleksi 1011.yy’a tarihlendirilmektedir. Aynı tarihlerde, Tao-Klarceti
adı verilen alanda, Ermeni ve Gürcü yerleşimlerinin
olduğu bilindiğinden İşhan Kilisesi her iki kültürün tarihi
için de önemli bir yer tutmaktadır.
Gürcü Kralı Kuropalat Adarnese’nin oğulları David
ve Prens Bagrat tarafından inşa ettirilen Oşki Kilisesi
(963-973), Erzurum, Uzundere ilçesi, Çamlıyamaç
Köyü’nde yer almaktadır. Bu kilisenin de bir parçası
olduğu manastır kompleksinden günümüze iki şapel,
yemekhane, el yazmaları odası da ulaşmıştır.10.yy’ın
ikinci yarısına tarihlenen Oşki Kilisesi, yapısal değişiklikleri
ve bezeme programındaki zenginlik nedeniyle, TaoKlarceti bölgesinde yer alan en erken tarihli yapı özelliği
taşımaktadır.
Her iki kilise kısa haç kolları ve yarım daire formundaki
apsisleri ile bazilikal plan şemasına sahiptir. Haç kollarını
kesişiminde yer alan bölüm dört serbest fil ayak ile
desteklenmiş kubbe ile örtülüdür. Kiliselerin kubbeleri
konik formdaki çatı örtüsü ile örtülmüş olup, kiremit
örtülüdür. Bir bölümü günümüze gelebilmiş olan freskli
sıvalar genellikle duvarların ulaşılması zor kısımlarındadır.
Pencere sövelerinde, kemerlerinde, taşıyıcı ayaklarda ve
çatı kornişlerinde yoğun bezeme çeşitliliği görülmektedir.
Aynı zamanda kapı lentolarında ve duvar yüzeylerinde
yazıtlar yer almaktadır.
Yapılar günümüzde oldukça harap durumdadır.
Çatı konstrüksiyonunun büyük bölümü, özellikle
İşhan Kilisesi’nde, kubbe hariç tamamen yok olmuştur.
Zemin özelliklerine bağlı olarak oluşan strüktürel
çatlaklar, ayrılmalar, yüzey kirliliği, duvar örgülerinde,
fresk ve sıvalarda ciddi kayıplar, bitki ve ağaç oluşumu,
vandalizm yapılarda karşılaşılan hasarlardır. İşhan Kilisesi
restorasyonu kısmen tamamlanmış ve bozulma süreci
yavaşlamışsa da, Oşki Kilisesi’nin tamamen çökmesini
önlemek üzere acil önlemler alınmalıdır.
The Church of Ishkhani is located in Ishkhani village in
Yusufeli province. The Monastery has survived until today
with its Church and Mother Mary Chapel, situated to the
south west. According to the inscription on the buildings
and relevant manuscripts, the monastery complex dates
back to 10th-11th centuries. It is known that there were
Armenian and Georgian settlements around the area
known as Tao-Klarjeti at that time. That’s what makes the
Church of Ishkhani important for the history of the two
cultures.
The church of Oshki was constructed by the sons of
the Georgian King Curopalate Adernese, David and Prince
Bagrat, and was dedicated to St. John the Baptist and is
in the village of Çamlıyamaç in the Uzundere province
of Erzurum. This church, as well, is part of a monastery
complex, which came down today together with a
refectory, a scriptorium and the remains of two more
chapels. Dating back to the second half of the 10th century,
the Church of Oshki, with its structural modifications and
its richly decorative innovations, stands as the most ancient
structure in the Tao-Klarjeti region.
Both churches have the basilica plan schema with
short transepts and semi-circle apses. The intersection
of transepts is covered by a dome with a high drum,
carried on four independent pendentives. The domes are
covered with conical roof coverings of roof tiles. Frescoes
which are partly existing especially on the upper levels of
building. Intensive decoration variety is seen on the window
openings, archs, piers and roof level cornices. There are also
inscriptions on the walls and the door lintels.
These structures are very dilapidated today. Especially
for the Church of Ishkhani, Most of the roof is completely
destroyed, except the dome. Structural fractures, cracks
caused by the ground features, dirty surfaces, serious losses
on walls, frescoes and platters, plants and trees grown over
and deformations caused by vandalism are the damages
observed on the structures. Although the restoration
of the Church of Ishkhani was partly completed and its
degradation was stopped, it still needs urgent action to
prevent a possible total collapse.
Değerlendirme // Discussion
Türkiye’de Gürcü Krallığı ve Sanatı Üzerine Yapılan Çalışmaların
Geçmiş ve Geleceği
The Past and Future: Research on Georgian Kingdom and the
Georgian Medieval Art in Turkey
Dr. Irene Giviashvili
Gürcistan Sefiresi, George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi
Georgian Ambassadress, George Chubinashvili National Research Centre
Katılımcılar // Participants
Dr. Buba Kudava
Natia Khizanishvili
El Yazmaları Milli Merkezi
National Center of Manuscripts
0193, Tbilisi, M. Alexidze str., N1/3 Tbilisi / Georgia
El Yazmaları Milli Merkezi
National Center of Manuscripts
0193, Tbilisi, M. Alexidze str., N1/3 Tbilisi / Georgia
Dr. David Khoshtaria
Nikoloz Zhgenti
George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi
George Chubinashvili National Research Centre
9, Atoneli St., 0105, Tbilisi / Georgia
Prof. Dr. Fahriye Bayram
Pamukkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji
Bölümü
Pamukkale University, Faculty of Science and Arts,
Department of Archaeology
Kınıklı, Denizli
Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu
Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırma ve
Uygulama Merkezi (VEKAM)
Koç University Vehbi Koç Ankara Research and
Application Center
Pınarbaşı Mah. Şehit Hakan Turan Sok. No: 9,
Keçiören, Ankara
Dr. Giorgi Tcheishvili
Tiflis Devlet Üniversitesi, Tarih ve Etnoloji Enstitüsü
Tbilisi State University, Institute of History and
Ethnology
1, Chavchavdze Ave., 0179 Tbilisi / Georgia
Dr. Irene Giviashvili
Gürcistan Sefiresi,
George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi
Georgian Ambassadress,
George Chubinashvili National Research Centre
Gürcistan Büyükelçiliği / Georgian Embassy
Oran Mh. Kılıç Ali Sk. No: 12 Pk: 06450 Çankaya
06450 Ankara
Prof. Dr. K.Kutgün Eyüpgiller
Istanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi,
Mimarlık Bölümü
Istanbul Technical University, Faculty of Architecture,
Department of Architecture
Taşkışla Kampüsü, 34743, Beyoğlu, İstanbul Doç. Dr. // Assoc. Prof. Dr. Macit Tekinalp
Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi,
Sanat Tarihi Bölümü
Hacettepe University, Faculty of Letters,
Department of History of Art
06800 Beytepe Yerleşkesi, Ankara
Onursal Prof. Dr. // Prof. Dr. Phil. Habil.
Mine Kadiroğlu
El Yazmaları Milli Merkezi
National Center of Manuscripts
0193, Tbilisi, M. Alexidze Str., N1/3 Tbilisi / Georgia
Dr. Nino Simonishvili
Yrd. Doç. Dr. // Asst. Prof. Dr. Osman Aytekin
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi,
Sanat Tarihi Bölümü
Yüzüncü Yıl University, Faculty of Letters,
Department of History of Art
Zeve Kampüsü 65080, Van
Selda Uygun
Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi,
Sanat Tarihi Bölümü
Anadolu University, Faculty of Humanities,
Department of Art History
Yunus Emre Kampüsü 26470 Eskişehir
Prof. Dr. Sacit Pekak
Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi,
Sanat Tarihi Bölümü
Hacettepe University, Faculty of Letters,
Department of History of Art
6800 Beytepe Yerleşkesi, Ankara
Serda Torus
Anfora Mimarlık Restorasyon Limited Şirketi
Anfora Architecture Restoration Limited Company
Zambak Sokak, No:3, D:4, Beyoğlu 34435 İstanbul
Tuğba Barlık Vardı
Anfora Mimarlık Restorasyon Limited Şirketi
Anfora Architecture Restoration Limited Company
Zambak Sokak, No:3, D:4, Beyoğlu, 34435 İstanbul
Yrd. Doç. Dr. // Asst. Prof. Dr. Turgay Yazar
Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi,
Sanat Tarihi Bölümü
Cumhuriyet University, Faculty of Letters,
Department of History of Art
58140 Sivas
Dr. Zurab Batiashvili
Güney Kafkasya ve Anadolu Araştırmaları Merkezi
Research Center for South Caucasus and Anatolia