Sempozyum // Symposium Orta Çağ’da Anadolu’da Kültürel Karşılaşmalar: Gürcü Krallığı ve Gürcü Sanatı Cultural Encounters in Anatolia in the Middle Age: The Kingdom of Georgia and Georgian Art 15 Mayıs // May 2014 | Ankara Bağ Evi Bilimsel Komite // Scientific Committee Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu Koç Üniversitesi // Koç University Dr. Irene Giviashvili George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi // George Chubinashvili National Research Centre Onursal Prof. Dr. // Prof. Dr. Phil. Habil. Mine Kadiroğlu Prof. Dr. Paul Magdelino Koç Üniversitesi // Koç University Organizasyon Komitesi // Organisation Committee A. Beril Kırcı VEKAM Mehtap Türkyılmaz VEKAM Sunuş // Introduction Koç Üniversitesi bünyesinde akademik ve kültürel bir merkez olarak faaliyet gösteren Vehbi Koç Ankara Araştırma ve Uygulama Merkezi (VEKAM), Ankara ve çevresi üzerine yeni veriler ortaya koyan araştırmaları desteklemekte ve geliştirmektedir. Zengin bilgi kaynaklarını barındıran kütüphanesi ve arşivi ile Ankara’nın kent belleği işlevini üstlenen VEKAM, nadir kitaplar ve haritalar da dahil olmak üzere Ankara ile ilgili her türlü yayını dermesine katarak birincil başvuru merkezi olmayı başarmıştır. 1994 yılında kapılarını bilim dünyasına açan Merkezimiz, kuruluşundan bu yana akademik çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla sempozyum, panel, konferans, sergi ve seminerler düzenlemekte, sempozyum kitapları yanı sıra Ankara Araştırmaları adıyla yılda iki kez hakemli bir dergi de yayınlamaktadır. VEKAM, 2014 yılında başlamak üzere Anadolu’da yaşamış değişik uygarlıkları tanıtmak ve bu alanda araştırmaları desteklemek üzere uluslararası sempozyumlar düzenlemeye başlamıştır. 15 Mayıs 2014 tarihinde düzenlenen Orta Çağ’da Anadolu’da Kültürel Karşılaşmalar: Gürcü Krallığı ve Gürcü Sanatı Sempozyumu merkez tarafından bu kapsamda düzenlenen ilk sempozyumdur. Vehbi Koç Ankara Research and Application Center (VEKAM) is a research center of Koç University that supports research of high- quality on Ankara and its environs. VEKAM maintains an extensive library and archive that specialises in the history and culture of Ankara, the capital of Modern Turkey and has managed to become the primary reference center for urban studies on Ankara. Since 1994, the center organises panels, symposiums, exhibitions, conferences and seminars that contribute to the academic life in Turkey; and publishes twice yearly a peerreviewed journal: Journal of Ankara Studies. Starting from Spring 2014, VEKAM started to organise yearly international symposiums to introduce various cultures lived in Anatolia and support researches in this field of study. This years theme will be on Cultural Encounters in Anatolia in the Middle Age: The Kingdom of Georgia and Georgian Art and will take place on 15 May, 2014 at the premises of VEKAM in Ankara/ Turkey. I I. Oturum // Session I Sınırlar ve Kültürel Karşılaşmalar Frontiers and Encounters Oturum Başkanı // Moderator Onursal Prof. Dr. // Prof. Dr. Phil. Habil. Mine Kadiroğlu Dr. Giorgi Tcheishvili Tiflis Devlet Üniversitesi, Tarih ve Etnoloji Enstitüsü Tbilisi State University, Institute of History and Ethnology Orta Çağ Gürcistan’ında Sınırlar, Bölge ve Kimlik Frontiers, Territory and Identity in Medieval Georgia Mevcut bildiride, bölgecilik ve kimlik konuları esasen 11-13. yüzyıllarda yaşayan Gürcülerin bakış açısından ele alınmıştır. O dönemde Gürcü Krallığı altın çağına ulaşmıştı ve Yakın Doğu’daki en nüfuzlu güçlerden biri haline gelmişti. Gürcü ideologlar geçmişi yeniden düşünüp bugünü inşa ederek, tarihsel-coğrafi iki temel kavram geliştirmişlerdir: genel hatlarıyla Greko-Romen İberia’ya tekabül eden Kartli ve Sakartvelo, yani 10. yüzyılın sonunda ortaya çıkan Birleşik Gürcistan Krallığı. Kartli ve Sakartvelo, Kartveli ’nin (bir Gürcü) toprakları olarak, dolayısıyla da Kartveli topluluğunun egemenliğini/hükmünü sürdüğü bir bölge olarak görülmekteydiler. Orta çağ yazarlarına göre bu tamamen meşru bir egemenlikti, zira toprakların bu bölümü İncil’deki patrikler tarafından biçimlendirilmişti. Tarihsel dönemde Kartli bölgesi uluslararası olarak kutsanmıştı. Gürcü kroniklerinde Kartli Krallığı’nın en eski sınırlarının Büyük İskender tarafından belirlendiği, sonrasındaysa Romalılar/Bizanslılar ve Persler tarafından tanınmış olduğu iddia edilmiştir. Dini ve tarihi sınırlar birbirleriyle örtüşmemiştir ve bunun nedenleri Gürcü kraliyet yıllıklarında yalnızca ima edilmiştir veya nadiren açıklanmıştır. Kartli doğu Gürcistan’ın yanı sıra, ülkenin güney ve batı kısımlarını da kapsamaktaydı ve orta çağ yazarları bu süreçte Gürcü kilisesini ve Gürcü dilini övmekteydiler. 10. yüzyılın sonunda Gürcistan siyasi olarak birleşti ve Kartli kavramı Sakartvelo ile değiştirildi. Sınırların uluslararası olarak tanınması artık gerekli değildir. Gürcü krallar otokrattırlar ve krallıklarına Tanrı’nın takdiriyle sahip olmuşlardır. Gürcü Bagratlılar krallığın sınırlarını, toprakları Selçuklulardan arındırarak ve Hristiyan dünyasının bu tarafında Bizans Uluslar Topluluğu’nun yerine geçen Pan-Kafkas hükümdarlığını kurarak güneyde ve doğuda genişletmişlerdir. Bu çalışmada ayrıca sınır tahdidi ve düzenlemesi de ele alınmıştır. In the present paper the question of territoriality and identity is mainly addressed from the point of view of the 11th-13th Century Georgians. At that time the kingdom of Georgia reached its golden age and became one of the most powerful forces in the Near East. Rethinking the past and building the present, the Georgian ideologists developed two core historicogeographical concepts: Kartli, which roughly corresponded to Greco-Roman Hiberia, and Sakartvelo, i.e. united Georgian kingdom emerged at the end of the 10th c. Both Kartli and Sakartvelo were viewed as land of Kartveli (a Georgian), and hence, a territory over which Kartvelian community exercised its sovereignty/ authority. The sovereignty, according to the medieval writers, was absolutely legitimate since this part of the land had been carved out by the Biblical patriarchs. In historical period the territory of Kartli got international blessing. Georgian chronics claimed that the very first frontiers of the Kartli Kingdom had been defined by Alexander the Great and later on recognized by the Romans/Byzantines and the Persians. The biblical and historical frontiers did not coincided, and the reasons are just hinted or rarely explained in the Georgian royal annals. Besides eastern Georgia, Kartli comprised southern and western parts of the country as well, and mediaeval writers gave credit to Georgian church and Georgian language in this process. By the end of the 10th Century Georgia united politically and the term Kartli was replaced by Sakartvelo. International recognition of the frontiers is no more required. The Georgian kings are autocrats and held the realm by the will of God. Georgian Bagrationis expanded the kingdom’s frontiers in south and east, freeing lands from the Seljuks and building up Pan-Caucasian monarchy that replaced Byzantine Commonwealth in this part of the Christendom. Frontier delimitation and organisation are also discussed in the paper. Doç.Dr. // Assoc. Prof. Dr. Macit Tekinalp Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Hacettepe University, Faculty of Letters, Department of History of Art Konya Selçuklu Sultanlarının Gürcü Akrabaları ve Mekânları Georgian Relatives of Konya Seljuk Sultans and Their Spaces Konya Selçuklu Sultanları 13. yüzyılın başından itibaren doğu sınırında ilk olarak Trabzon Rum Krallığı’nı sonrasında da Moğolların ilerleyişini durdurabilmek için müttefik arayışına girmişlerdir. Bu kapsamda Konya Selçuklularının, bulunduğu coğrafya nedeniyle benzer kaygılar taşıyan Gürcü Krallığı ile oluşturduğu askeri müttefiklik, Orta çağ’ın genel bir uygulaması olarak kan bağına dayalı bir akrabalık ilişkisi ile de perçinlenmiştir. Gürcü Sarayı’ndan Konya Selçuklu Sarayı’na gelen Müslüman olmayan gelinlerin dini inançlarını korumalarının bir sözleşme ile güvence altına alınmış olduğu, dönem kaynaklarındaki aktarımlardan anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, yaşamları boyunca Hıristiyan inancını korumak konusunda güvence verilen soylu Gürcü gelinlerin hayatları boyunca ihtida etmediklerini düşündüren veriler bulunmaktadır. Bu çalışmada Konya Selçuklu Sarayı’nda bir Hıristiyan olarak yaşayan Gürcü Sarayı’na mensup Hıristiyan soylu gelinlerin kullandıkları düşünülen Konya Eflatun Mescidi ile Kappadokya Bölgesi’nde Ihlara Vadisi’nde bulunan Hagios Georgios- Kırkdamaltı Kilisesi tartışılacaktır. At the beginning of the 13th century, Seljuk Sultans in Konya, looked at developing alliances first against the advances of the Empire of Trebizond and then that of the Mongols. As a result, this military alliance formed by Seljuk of Konya with the Georgian Kingdom, which was having similar concerns due to its inconvenient geographical location, was reinforced with the kinship by marriage, a common practice observed during medieval times. It was understood from the resources narrating the epoch that the religious identity of nonMuslim brides of Georgian Kingdom, entering Seljuk Palace in Konya, were subjected to conventional protection. Therefore, there is evidence that makes us believe that these brides from aristocrat families, whose religious identity was warranted by their entire life, have protected their beliefs and never converted throughout their lives. In this study, we will discuss the Konya Eflatun Mescidi and the St. George (Kırkdamaltı) church in the Ihlara (Peristremma) Valley, Cappadocia, which were believed to be used by the noble brides of the Georgian Kingdom who lived as Christians in Seljuk Palace. Dr. Zurab Batiashvili Güney Kafkasya ve Anadolu Araştırmaları Merkezi Research Center for South Caucasus and Anatolia Tamara Tarafından Kapadokya’da İnşa Edilen Aziz Giorgi Kilisesi St. George Church in Cappadocia Built by Thamar Aziz Giorgi basilika tipi kilise, Kapadokya’da Ihlara vadisinde (Eski adı Peristremma) Belisırma Köyüne yaklaşık 500 metre uzaklıkta nehrin batı kıyısında 50 m yükseklikteki kayada oyulmuş bulunmaktadır. Yerli halk bu kiliseye Kırkdamaltı Kilise adını vermiştir. Söz konusu kilise düzensiz altıgen planlı, düz tavanlıdır ve apsisi yıkılmıştır. Yapının zemininde ve nişlerde mezarlar yer almaktadır. Kilisede, yıkılmış olan apsiste Deesis, Mesih İsa’nın çarmıha gerilişi, Mesih İsa’nın göğe yükselişi, doğumu, başkalaşım, Meryem Ana’nın ölümü, Aziz Giorgi’ye adak ve aziz tasvirleri mevcuttur. Kilise’deki kitabelerde (Kilisenin Batı duvarında toplam 5 tane kitabe bulunmaktadır) kilisenin Kiria (Prenses) Tamara tarafından inşa edildiği beliriltmektedir. Kilisenin yine Batı duvarında kitabelerin yanısıra Aziz Giorginin, Tamaranın ve onun hizmetinde olan amir Basileios’un da tasvirleri mevcuttur. Kitabelerden kilisenin 1283-1295 yılları arasında yapıldığı anlaşılmaktadır. Sözkonusu Tamara kim olabilir? Tamara, 13. Yüzyılın Gürcü kraliyet ailesinde aranmalıdır çünkü Tamara Gürcülere has bir isimdir. Kiria kelimesi hükümdar bayan ve prenses anlamında kullanılmaktadır. Ayrıca bahsettiğimiz Tamara’nın hizmetinde olan amiri vardır. Bahsettiğimiz dönemde Gürcü kraliyet ailesinde iki Tamara vardı. İlki, Rusudan’ın Kızı 1224 doğumlu Tamara (Kraliçe Tamara’nın torunu); İkincisi ise Gürcü Kral David Ulu’nun kızı Tamara (Kraliçe Tamara’nın torunun kızı) idi. Türkiye’de Gürcü Hatun adı ile bilenen Rusudan’ın Kızı Tamara 1236’da Anadolu Selçuklu Sultanı Giyaseddin II. Keyhüsrev ile evlendirilmiştir ve kilsenin inşaatı zamanında 59-71 yaşlarında olmalıdır. Bahsedilen ikinci Tamara ise o dönemde 32-44 yaşlarında olmalıdır ve mevcut kaynaklara dayanarak kiliseyi inşa eden Tamara’nın Gürcü Kralı Davit Ulu’nun 1251 doğumlu kızı olma ihtimalı yüksektir. Belisırma Aziz Giorgi Kilisesi hakkında halen birçok şey belirsizdir. Kilisenin yerinde incelenmesi gerekir. St. George Church in Cappadocia is situated in Ihlara Gorge (Old name Peristremma) on the West bank of the river about 500 m from Belisırma village. St. George Church is a basilica cut into a rock 50 m in height. The local people named it Kırkdamaltı Kilise. The roof of the abovementioned church has a hexagonal shape and its alter is ruined. There are graves in the floor and in the additional rooms. There are frescos of Deesis on the ruined alter, Crucifixion, Easter, Christmas, Transfiguration, death of Our Lady, St. George and other saints. Inscriptions on the church (there are a total of 5 inscriptions on the West wall of the church) describe that the church was built by Kiria (Lady) Thamar. There are also frescos of St. George, Thamar and her servant, Amir Basileios, on the West wall of the church. According to the information of the inscriptions, the church was built between 1283 and 1295. Who might the abovementioned Thamar be? We have to search for her in the Georgian Royal Family of the XIII Century. Because Thamar is the name peculiar to Georgians and the word “Kiria” means ruler lady and princess. The abovementioned Thamar also has the Amir who serves to her. In the abovementioned period we have two Thamar in the Georgian Royal Family. One of them is Thamar, the daughter of Rusudan born in 1224 (Granddaughter of the Georgian Queen Thamar). And another Thamar, the daughter of the Georgian King David Ulu (daughter of the Grandson of the Georgian Queen Thamar). Thamar, the daughter of Rusudan, is known as Gürcü Hatun in Turkey. Seljuk Sultan Giyaseddin II Keyhüsrev married her in 1236 and her age was between 59 and 71 during the construction of the church. The age of the other Thamar was between 32 and 44 at the same time. According to the information of the existing sources it is a high probability that the church was built by Thamar, the daughter of the Georgian King David Ulu, who was born on 1251. There is a lot of vagueness about the St. George Church of Belisırma. It is necessary to do research on the ground. II II. Oturum // Session II Tao-Klarceti Bölgesi Tao-Klarjeti Region Oturum Başkanı // Moderator Dr. Irene Giviashvili Gürcistan Sefiresi, George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi Georgian Ambassadress, George Chubinashvili National Research Centre Prof. Dr. Fahriye Bayram Pamukkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü Pamukkale University, Faculty of Science and Arts, Department of Archaeology Tao-Klarceti Mimarisine Genel Bir Bakış An Overview of the Tao-Klarjeti Architecture Tarihte Tao-Klarceti olarak adlandırılan bölge günümüzde Artvin, Erzurum, Ardahan ve kısmen Kars illerini içermektedir. M.Ö. 3. yüzyılda kurulan Kartli Krallığı’yla birlikte önem kazanmaya başlayan bölge, 7. yüzyılda Tiflis’te Arap Emirliği’nin kurulmasının ardından yerleşim için tercih edilmiştir. Öncelikle 780 yılında üç arkadaşı ile bölgeye gelen Rahip Grigol Handzta ve öğrencileri tarafından kurulan 12 manastır ile bölge dinsel açıdan önemli bir merkez haline gelmiş; I. Aşot’un 9. yüzyılda Ardanuç’u başkent yaparak kurduğu Bagrat Beyliği ile de siyasi anlamda var olmaya başlamıştır. Kurucu David’in 1122 yılında Tiflis’i alıp Kartli Krallığı’nın bütünlüğünü sağlamasına kadar geçen dönemde Tao-Klarceti bölgesinde pek çok mimari eser ortaya konmuştur. “Geçiş Dönemi”ne ait olan bu eserler bölgedeki yaratım zenginliğinin günümüze ulaşan tanıklarıdır. Bölgede sürdürdüğümüz yüzey araştırmalarında 160 yapı tespit edilebilmiştir. Bu bildiride söz konusu yapıların bölge mimarisine kattığı gelişimler özetlenmeye çalışılacaktır. The region known as historic Tao-Klarjeti comprises Artvin, Erzurum, Ardahan and part of the Kars provinces. The region began to gain importance after the foundation of the Kartli Kingdom in the 3rd Century B.C. and was chosen as a region for the settlement following the foundation of Arab Emirates in Tbilisi in the 7th century A.D. Primarily, the region became a religious center with 12 monasteries settled in these lands by the ecclesiastic figure Grigol Xandzteli and his disciples in 780, and emerged in a political sense after the settlement of the Bagrationi Dynasty, founded by Ashot I by declaring Ardanuç as the capital in the 9th century. During the period until King David seized Tbilisi in 1122 and established the integrity of the Kartli Kingdom, many architectural structures were introduced in the Tao-Klarjeti region. These structures of “the Transition Period” are the witnesses of the rich architectural variety that came down to us. We were able to uncover 160 structures during the research. This paper will try to resume the contribution of these structures to the architectural development of the region. Dr. David Khoshtaria George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi, Orta Çağ Bölümü Başkanı George Chubinashvili National Research Centre, Head of Medieval Department Tao-Klarceti Kiliselerinin Mimarları Builders of the Churches of Tao-Klarjeti Seçkin dini lider Aziz Grigol Handzta’nın başlattığı büyük bir manastır hareketi, Kuzeydoğu Anadolu’daki tarihi kent Klarceti’de muazzam bir inşaat dalgasıyla sonuçlanmıştır. Aziz Grigol’ün manastırları, çığır açıcı mimari fikirler ve inşaat yöntemlerinin kaynağı olmuştur. Bu mimari fikir ve inşaat yöntemleri onuncu yüzyılın ikinci yarısında, Kral David Kuropalates için çalışan mimarlar tarafından geliştirilmiştir. Tao’da inşa edilen yeni, görkemli manastırlar, Bagratlıların gelişmekte olan gücünü ve saygınlığını göstermeye hizmet etmişlerdir. Bu çalışma, sosyal ve ekonomik mevkileri, profesyonel eğitimleri, tasarım kavramları ve inşaat teknikleri de dahil olmak üzere Tao-Klarceti’nin 9. ve 10. yüzyıllardaki mimar ve taş ustaları ile ilgili çeşitli konuları incelemektedir. Çalışma aynı zamanda Tao-Klarceti’den diğer Gürcü kentlerine göç eden mimarların durumlarını incelerken, Gürcü, Ermeni ve Selçuklu Devletleri arasındaki mimari karşılaşmaları da ele almaktadır. A large monastic movement initiated the eminent religious leader St. Gregory of Khandzta resulted in a great wave of construction in historic province Klartjeti in north-east Anatolia. The monasteries of St. Gregory turned out to be hotbeds of ground-breaking architectural ideas and construction methods. They were developed by architects working for the King David Kuropalates in the second half of the 10th century. The new great monasteries built in Tao served to demonstrate growing power and prestige of the Bagrations. The paper explores a wide range of issues about 9th and 10th century architects and masons of Tao-Klarjeti including their social and economic status, professional training, their design concepts and building techniques. The paper also discusses aspects of the migration of builders from Tao-Klarjeti to other Georgian provinces as well as architectural encounters between Georgia on one hand and Armenia and Seljuk states on the other. Yrd. Doç. Dr. // Asst. Prof. Dr. Turgay Yazar Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Cumhuriyet University, Faculty of Letters, Department of History of Art Tao-Klarceti Mimarlığında Taş Bezeme Stone Ornament in Tao-Klarjeti Architecture Anadolu’nun kuzeydoğu kesimini oluşturan TaoKlarceti bölgesi Gürcü mimarlığının anıtsal örneklerinin bulunduğu bir bölge olarak dikkat çekmektedir. Bölgede gelişen anıtsal mimarlık örnekleri pek çok açıdan ele alınmış ve değerlendirilmiştir. Yapılan çalışmalar içerisinde tüme yönelik bir bakış açısıyla ve detaylı olarak ele alınması gereken konulardan birinin mimari bezeme alanı olduğu tespit edilmektedir. Bu nedenle sunulacak bildiride Tao-Klarceti bölgesindeki mimari bezemeler üzerinde durulması hedeflenmiştir. Kuşkusuz ki mimarinin ana unsurlarından biri olan bezeme çok geniş bir alan oluşturmaktadır. Bu bakımdan konunun daraltılması daha anlaşılır olması için büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle ele alınacak bezeme türü taş malzeme ile sınırlandırılmıştır. Diğer bezeme türleri kapsam dışıdır. Bezemeler detaylandırılacak ve temel sınıflamalar dikkate alınarak ele alınacaktır. Bu sınıflamalardan ilkini bezemenin bulunduğu yer veya alan oluşturmaktadır. Bu husus iç mekân veya cephe alt başlıklarında ele alınacak ve detaylandırılacaktır. İkinci unsuru bezemenin türü oluşturmaktadır. Bu sınıflandırma geometrik, bitkisel, figürlü, kullanım eşyaları, mimari unsurlar, mitolojik tasvirler ve yazı olmak üzere yedi başlık altında ele alınacak ve geliştirilecektir. Üçüncü sınıflama bezemenin tekniği yani işleniş biçimiyle ilgilidir. Bu sınıflama alçak, yüksek kabartma veya oyma ya da kazıma gibi teknik sınıflandırmaları içermektedir. Belirtilen saptamalardan sonra bezemelerin değerlendirilmesi ile bildiri tamamlanacaktır. The region of Tao-Klarjeti, comprising of the northeast of Anatolia, is a notable region with monumental examples of the Georgian Architecture. The examples of monumental architecture in the region have been examined and researched from many respects. One of the subjects to be dealt with among the works, which needs a holistic and meticulous view, is pointed to be the stone ornament. Here in our paper, it is targeted the stone ornament used in the structures of the TaoKlarjeti region. No doubt the stone ornament, a main feature in architecture, relates to a very large area of application. Therefore, narrowing the scope of the subject becomes important to understand it better. We have limited our study, therefore, on stone ornaments. Other types of ornaments were not studied. The ornaments will be explained in detail and by taking into account fundamental classifications. The first of these classifications is the place or region where it is applied. This point will be touched on and detailed under two sub-headings; interior and facade. The second point is the type of ornament. This classification will be studied and developed under seven sub-categories; geometrical, vegetal, figural, objects, architectural elements, mythological and inscription. The third classification relates to the ornament technique, or the work of ornament.This classification includes such techniques as low relief, high relief, carving, scraping. The paper will then conclude by evaluating the different ornaments. Nikoloz Zhgenti National Centre of Manuscripts, Researcher El Yazmaları Milli Merkezi, Araştırmacı Natia Khizanishvili National Centre of Manuscripts, Researcher El Yazmaları Milli Merkezi, Araştırmacı Tao-Klarceti: El Yazmaları ve Diğer Taşınabilir Eserler Mirası Tao-Klarceti’nin tarihi kentlerinde çeşitli manastır yazıhaneleri ve edebi merkezler bulunmaktaydı. Uzun bir süre boyunca bu merkezlerde yaratılmış ve muhafaza edilmiş olan yazma eserler, günümüzde büyük bir bölümü Milli Yazma Eserler Merkezi’nde olmak üzere, çeşitli ülkelerin depolarında muhafaza edilmektedir. Milli Yazma Eserler Merkezi Gürcistan’daki en önemli antik el yazması kitap ve tarihi belge deposudur. Çok sayıdaki zengin süslemeli ve resimli yazma eser arasında, Tao-Klarceti’nin tarihi kentlerinde oluşturulmuş eşsiz bir yazma eser koleksiyonu bulunmaktadır. Bu edebi merkezler ve yazıhaneler başlıca Opiza, Shatberdi, Handzta, Berta, Tskarostavi, Bana, Oşki, Ishkhani, Parkhali, Tbeti vb. yerlerdeki manastırlar ve piskoposluklardır. 2012 yılında, Milli Yazma Eserler Merkezi “TaoKlarceti – Yazma Eserler Mirası” isimli bir katalogalbüm yayınlamıştır. Bu katalog-albümün içerisinde, o dönemde merkezimizde ve çeşitli ülkelerin depolarında muhafaza edilen 48 el yazması eser bulunmaktadır. Günümüzde, Tao-Klarceti’den sağ kalmış olan yazma eserler arasında, bu bölgede yaratılmış veya muhafaza edilmiş olduğundan emin olduğumuz eserlerin sayısı 50 kitaptan fazladır. Ayrıca, Tao-Klarceti’nin kültürel merkezlerine ait olduğunu düşündüğümüz başka yazma eserler de mevcuttur ve şüphesiz gerekli araştırmalardan sonra, Tao-Klarceti’ye ait yazma eserlerin kesin sayısı artacaktır. Bu bölgeden günümüze kadar gelebilmiş olan yazma eser sayısı oldukça düşük olmasına rağmen, bu koleksiyondaki yazma eserler önem, içerik, hat sanatıeski yazı, minyatürler, resimler, kabartmalı kapaklar, baskı özellikleri ve diğer konulara ilişkin Gürcü yazma eser kültürünün en üst düzey örneklerini teşkil ederler. TaoKlarceti’ye ait yazma eserlerin büyük bir bölümünün ve en önemlilerinin 9.-13. yüzyıllara, Gürcü kültürünün altın çağına ait olduğunu vurgulamak gerekir. Örneğin, antik redaksiyonuyla Adishi incili (M-22. 897 yılı), zengin resimleriyle 1. Jruchi incili (H-1660. 930-940 yılları), emsalsiz kabartmalı kapaklarıyla Berta ve Tskarostavi incilleri (Q-906, Q-907. 12. yüzyıl) vb. Tao-Klarceti yazma eser kültürüne ait tüm bu muhteşem başyapıtlar ve ikonografi, kabartma sanatı ve diğer taşınabilir sanat eserlerine ait seçkin örnekler, Orta Çağ doğu dünyasında Tao-Klarceti’nin kültürel merkezlerinin gücünü ve önemini göstermektedir. Tao-Klarjeti: Heritage of Manuscripts and Other Movable Artifacts Historical provinces of Tao-Klarjeti included multiple scriptoriums and literary centers. The manuscripts which were created and preserved in these centers for a long period nowadays are preserved in depositories of various countries, main part of which are preserved at the National Centre of Manuscripts. National Centre of Manuscripts is the most important depository of ancient manuscript books and historical documents in Georgia. Among large number of richly decorated and illustrated manuscripts there is a unique collection of manuscripts, that where created in the historical provinces of Tao-Klarjeti. Those literary centers and scriptoriums were mainly monasteries and Episcopal centers of: Opiza, Shatberdi, Khantsta, Berta, Tskarostavi, Bana, Oshki, Ishkhani, Parkhali, Tbeti, etc. In 2012, the National Centre of Manuscripts published a catalogue-album named - “Tao-Klarjeti – heritage of manuscripts”. The catalogue-album included at the moment 48 manuscripts of our centre and of the depositories of various countries. Nowadays, the survived manuscripts of Tao-Klarjeti, of which we can surely say that they were created or preserved in this region, counts more than 50 books. There are also other manuscripts, of which we think that they also belong to Tao-Klarjeti cultural hubs, and there is no doubt, that after appropriate research, the exact number of Tao-Klarjetian manuscripts will rise. Though, the number of the conserved manuscripts of that region is quite small, by importance, content, calligraphy-paleography, miniatures, illustrations, embossed covers, colophons and other issues, the manuscripts from this collection remain samples of highest level of Georgian manuscript culture. It is very important to emphasize, that the main part and the most important manuscripts of Tao-Klarjeti are of 9th13th centuries – the golden period of Georgian culture. For example, the gospel of Adishi (M-22. 897 year) with its ancient redaction, Jruchi 1st gospel with its rich illustration (H-1660. 930-940 years), gospels of Berta and Tskarostavi with unique embossed covers (Q-906, Q-907. 12th century) and etc. These magnificent masterpieces of Tao-Klarjetian manuscript culture, as well as the outstanding samples of iconography, embossing arts and other movable artifacts, shows us the strength and importance of cultural centers of Tao-Klarjeti in middle ages eastern world. III III. Oturum // Session III Mimari Bezeme Architectural Decoration Oturum Başkanı // Moderator Dr. Zurab Batiashvili Güney Kafkasya ve Anadolu Araştırmaları Merkezi Research Center for South Caucasus and Anatolia Selda Uygun Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Anadolu University, Faculty of Humanities, Department of Art History Yeni Rabat Manastırı Kilisesi’nin Cephe Düzenlemeleri ve Mimari Bezemeleri Facade Organisations and Architectural Decorations of the New Rabat Monastery Bu bildiride Yeni Rabat Manastırı Kilisesi’nin cephe düzenlemeleri ve mimari bezemeleri tanıtılacak ve kilise, Tao-Klarceti Bölgesindeki benzer yapılarla karşılaştırılacaktır. Tao-Klarceti, Orta Çağ boyunca Gürcülerin beylikler halinde yaşadığı, günümüzde Artvin, Ardahan ve Erzurum illerini içine alan coğrafi alandır. Bağımsız beylikler halinde yaşayan Gürcüler siyasi varlıklarını Orta Çağ boyunca ürettikleri sanat eserleriyle de ortaya koymuşlardır. Yeni Rabat Manastırı Kilisesi de Klarceti Beyliği’nin başkenti olan Ardanuç’a 17 km uzaklıktaki Bulanık köyünde yer alır. Ardanuç ya da diğer ismiyle Adakale bölgedeki en erken tarihli yerleşim yerlerinden birisidir. Ardanuç’un kuruluşu Gürcü Kralı Vahtang Gorgosali zamanında 5. yy ‘da gerçekleşmiştir. Gürcü kiliselerinin cephe düzenlemeleri ve mimari bezemeleri yapıların tarihlendirilmesi ve değerlendirilmesi açısından oldukça önemlidir. İnşa tarihi kesin olarak bilinmeyen yapıların tarihlendirilmesinde benzer yapı örnekleri karşılaştırılarak önemli sonuçlar elde edinebilinir. Bunun yanı sıra yapıların geçirmiş olduğu onarım çalışmalarıyenilemeler-ekler için de öneriler sunulabilir ve elde edilen bilgilerle yapılar Gürcü sanatında bir dönem içerisine sokulabilir. Gürcü mimarisinde yapılar cephe düzenlemesine ve mimari bezemelerine göre üç dönemde değerlendirilir. Erken dönem, geçiş dönemi ve altın çağ isimleriyle nitelendirilen bu dönemleri birbirinden ayıran farklılıklar bir bölge içerisindeki yapılarda rahatlıkla izlenebilir. Amacımız, Yeni Rabat Manastırı Kilisesinin -tartışmalı olsa da- cephe düzenlemeleri ve mimari bezemelerinden yola çıkarak tarihlendirmeye çalışmak ve geçirmiş olduğu onarımlar-yenilemeler-ekler hakkında öneriler sunmaktır. Bu sayede Tao-Klarceti Bölgesi Gürcü Kiliselerinin cephe düzenlemeleri ve mimari bezemeleri hakkında da bilgi vermektir. In this paper, the facade organisations and architectural decorations of the New Rabat Monastery will be presented and compared with other buildings of the Tao-Klarjeti region. Tao-Klarjeti is where the Georgians lived as dynasties through medieval times and today, it comprises of the geographical area of Artvin, Ardahan and Erzurum. Georgians, who lived as independent dynasties, demonstrated their political entity through the art works they produced throughout the medieval times. The New Rabat Monastery is located in the Bulanık Village, 17 km from Ardanuç, which was once the capital city of the Klarjeti Dynasty. Ardanuç, other wise known as Adakale, is one of the earliest historic settlements in the region. Ardanuç was founded by the Georgian King Vahtang Gorgosali in the 5th Century. Facade organisations and architectural decorations of the Georgian monasteries stand as very important features for dating and evaluating the buildings. Buildings, whose construction dates cannot be precisely known, can be compared with similar examples; therefore, those structures can be quite successfully dated. With the information obtained from evaluating the buildings, proposals for restorations and renovations can be suggested. Based on facade organisation and architectural decorations, buildings are classified into three periods of Georgian architecture. Distinctive features of these periods, known as the early period, transition period and the golden age, can easily be seen in the buildings situated in the region. Although controversial, our aim is to attempt to date the New Rabat Monastery Church by examining the facade organisations and architectural decorations, proposals for restorations, renovations, and additions to be made to this structure. By doing so, information can also be presented on the facade organisations and architectural decorations of the Georgian Churches in the Tao-Klarjeti region. Nino Simonishvili Bağımsız Akdemisyen Independent Scholar Saltanat Meşruiyeti için Görsel Kavram: Oşki’nin Vaftizci Yahya Kilisesi’nin Taş Kabartma Süsleme Programı Visual Concept for Royal Legitimacy: The Sculpted Program of St. John the Baptist Church of Oshki Bu bildiri, imgelerin sosyal dinamiklerine ilişkin disiplinler arası bir incelemenin parçasıdır. Örnek olarak Orta Çağ Gürcistan’ını ele alan bu çalışma, kültürler arası alışveriş süreçlerini ve bunun etkilerini inceleyecektir. Çalışma ayrıca, kimlik oluşturma araçları olarak metin ve imgelerin kullanımını ve belirli bir yerel gelişimle kanıtlandığı şekilde, kültürel dönüşüm sürecini çözümleyecektir. Bu çalışma, 10. yüzyılın ikinci yarısına, feodal Gürcü devletinin kuruluş dönemine ve ülkenin birleşmesinin başlangıcına odaklanır. Daha önce Tao Prensliği olan, şimdiyse kuzeydoğu Türkiye’nin bir parçası olan, Gürcistan’ın tarihi güneybatı bölgesinde bulunan Oşki manastırının (963-976) ana kilisesinin taş kabartma bezemelerinin incelenmesi, sanatsal imgelemenin hem miras alınan anıları saklamaya hem de yeni fikirleri teşvik etmeye nasıl hizmet ettiğini gösterir. Bina, Bagrat hanedan ailesinden, Arap genişlemesine karşı güvenilir müttefikler olarak Bizans’ın desteğiyle tahta çıkan Düklerin Dükü David Magistros ve Bagrat kardeşlerin hamiliğinde inşa edilmiştir. Binanın en göze çarpan kabartmaları arasında üç grup bağışçı portresi ve kilisenin sol kısmının güney duvarındaki bir bölümde yer alan sekizgen sütunda, benzersiz bir süslemeyle kimlikleri çeşitli şekillerde yorumlanmış olan azizleri temsil eden kabartmalar bulunmaktadır. Sütun Bagrat hanedanının meşruiyetini yücelten çeşitli imalara sahip olarak yorumlanabilir ve bağışçı portre gruplarıyla görsel bir birleşim rolü oynar. Kabartmaların düzeni yeni sosyal referanslar oluşturmak ve eskileri yeniden yaratmak için farklı kitlelere hitap eden bir semboller sistemi olarak tasarlanmıştır. This paper is part of an interdisciplinary exploration of the social dynamics of images. Considering medieval Georgia as an example, the study will explore the processes and effects of cross-cultural exchange. It will analyze the use of texts and images as instruments in the establishment of identity, and the process of cultural transformation as evidenced by particular local development. The paper focuses on the second half of the tenth century, the period of the foundation of the Georgian feudal state and the beginning of the unification of the country. An examination of the sculpted decorative program of the main church of the monastery of Oshki (963-976) in the historic southwestern region of Georgia, formerly the principality of Tao and now part of northwestern Turkey, illustrates how artistic imagery can serve both to store inherited memories and to prompt new ideas. The building was constructed under the patronage of brothers David Magistros and Bagrat, Duke of Dukes, of the Bagrationi ruling family, who ascended to power with Byzantine support as reliable allies against Arab expansion. Among the most spectacular elements of its sculptural decoration are three sets of sculpted donor portraits and an octagonal column in a space along the south wall of the west arm of the church with a unique decoration representing saints, whose identities have been variously interpreted. The column may be read as containing multiple allusions that promoted the legitimacy of the Bagrationi Dynasty and functions in visual combination with the sets of donor portraits. The sculpted program is designed as a system of symbols addressed to the different audience to establish new social references and to recreate old ones. IV IV. Oturum // Session IV Kaleler, Kazılar ve Restorasyonlar Fortresses, Excavations and Restorations Oturum Başkanı // Moderator Prof. Dr. Sacit Pekak Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Hacettepe University, Faculty of Letters, Head of Department of History of Art Dr. Buba Kudava El Yazmaları Milli Merkezi, Direktör National Center of Manuscripts, Director Tarihi Tao Bölgesinde Yeni Keşif: İşhan Kalesi Gürcüce tarihi bir kaynak olan “Kartlis Tshovreba”da, tarihsel Tao-Klarceti bölgesindeki en önemli tapınaklardan biri olan İşhan piskoposluk kilisesinin yakınında çok eski bir kalenin varlığından da söz edilmektedir. Söz konusu bilgiye göre, Gürcistan kralı II. Demetre (1270-1289), kendisinin Moğol karargâhına çağrılması üzerine, küçük oğlu Giorgi’yi (daha sonra Gürcistan’ın ünlü kralı V. Giorgi) burada saklamıştır. Ne var ki bu kaleden söz eden başka yazılı kaynak bulunmamaktadır. İşhan Kalesi, hiçbir bilim adamı tarafından görülmemiştir ve kalenin yeri de bilinmemektedir. Güney Kafkasya ve Anadolu Araştırmaları Merkezi araştırma gezileri kapsamında, birkaç kez bu kalenin yeri tespit edilmeye çalışılmıştır. Sonunda, 2012 yılında, kalenin yıkıntılarına ulaşılabilmiştir. Kalenin, İşhan Katedrali’nin kuzeybatısında, çok yüksek bir kayanın zirvesinde yer aldığı ortaya çıkmıştır. Kalenin bulunduğu yerde az kalıntının bulunması, bu yapının çok eskiden yıkıldığını göstermektedir. Bu yıkım, bölgenin Osmanlılar tarafından ele geçirilmesinden hemen sonra gerçekleşmiş olabilir. 1549 yılında, Osmanlıların tarihi Tao bölgesine yaptıkları seferi anlatan İbrahim Peçevi de şunları yazmıştır: “Söz konusu bölgede on beş kale bırakılmıştır. Diğerleri yerle bir edilmiştir.” Günümüze bu kaleden çok az kalıntı ulaşmıştır. Bunlar, iki sarnıç, birkaç tane yıkılmış kule ve küçük duvar kalıntıları, tek tek taşlar, çömlek ve seramik parçalarıdır. Kalenin içinde mağaralar da vardır. İşhan Köyüne bakan iki mağara, özel bir şekilde sıvanmış ve önlerine bir duvar örülmüştür. Yerli halkın bu kayanın zirvesine ’’Kale’’ adını vermiş olması da eskiden buranın gerçekten bir kale olduğuna dair bir kanıttır. İşhan Kalesi’nin, bütün bölgede sağlam biçimde inşa edilmiş bir kale olabileceği, coğrafi ve stratejik konumundan hareketle de söylenebilir. Bir prensin burada saklanması ve kalenin sonradan tamamen yıkılması da bunu göstermektedir. İşhan Kalesi, büyük bir ihtimalle tarihi Tao bölgesinin bir sınır kalesidir. Tao ve Klarceti bölgelerini birbirine bağlayan yol buradan geçiyor olmalıdır. Klarceti tarafında ya da kuzey yönünde İşhan’dan sonraki kale, Tuharisi Kalesi olmalıdır (bizce bu kale şimdiki Demirkent/Erkinis köyüne yakın bir yerde bulunuyordu). Öte yandan, İşhan Kalesi’nin Tao tarafından ya da güney yönünden, Tortum Vadisi’ndeki Aşpişeni (tarihi Asparaşeni?) Kalesi görülmektedir. Söz konusu kalenin İşhan Kalesi ile yakın bir bağlantısı olmalıdır. “Kartlis Tshovreba”nın bir yerinde, İşhan Kalesi’nden “Asparaşeni” olarak da söz edilmesi, bu bağlantının bir göstergesi sayılmalıdır. A New Discovery in the Historic Tao Region: Ishkhani Fortress A historic reference in Georgian, Kartlis Tshovreba mentions an ancient fortress close to one of the very important monasteries of the historic Tao-Klarjeti region, the monastery of Ishkhani. According to this, when Georgian King Demetrius II (1270-1289) was summoned to the Mongol cantonment, he hid his youngest son, George, (later to become the famous King of Georgia, George V) here. Nonetheless, no other reference to this fortress was discovered. No scientists had seen the Ishkhani fortress; and its location was unknown. Through several visits organised by the South Caucasus and Anatolia Research Center, the fortress’s location was attempted to be found. Finally, in 2012, the ruins of the fortress were found. It was discovered that the fortress was located to the north west of the Monastery of Ishkhani, on an unusually high spot on the top of a huge cliff. Very limited parts of the fortress remained at the site, which revealed that the structure was destroyed long ago. It may also be that this destruction happened right after the fortress ‘s seizure by the Ottomans. In 1549, İbrahim Peçevi narrated the following when he spoke about the military campaign of Ottomans on this Tao region: “Fifteen fortresses were left in the region. Others were totally destroyed.” Today, very limited parts of the fortress remain. Among these remnants are a couple of cisterns, a couple of demolished towers, scattered stones, lime fragments and ceramics. There are also caves inside the fortress. Two caves looking over to Ishkhani Village were specially layered and the entrances were closed with doors. Locals know the top of the rock as “kale”, which serves as evidence that the place was indeed a fortress. It can also be concluded from its geographical and strategic location that the fortress of Ishkhani was the most durably built stronghold in the region. The fact that a prince was hid here and the walls had been totally demolished, are other clues to support that assumption. The Ishkhani fortress was most probably the most important fortification of the region. The connecting road of the Tao and Klarjeti regions must have passed through here. The fortress on the Klarjeti side, or to the north of the Ishkani Fortress, must be the fortress of Tukharisi (we believe that this fortress was situated near the current locations of Demirkent/Erkinis villages). On the opposite side, to the south of the fortress of Ishkani, or on the Tao side, the Ashpisheni Fortress, historically known as Aspisheni or Asparasheni, is seen within Tortum Valley. There must be a close connection between this fortress and the Ishkhani Fortress. For this reason, the synonym “Asparasheni” was more than likely used by the chronicler of “Kartlis Tskhovreba” to denote the Ishkani Fortress. Yrd. Doç. Dr. // Asst. Prof. Dr. Osman Aytekin Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Yüzüncü Yıl University, Faculty of Letters, Department of History of Art Bagratlı-Osmanlı Dönemine Ait Şavşat Kalesinden Arkeolojik Bulgular Archeological Findings from Şavşat Castle Belong to Bagrationi-Ottoman Period Bu bildiride; Artvin İli, Şavşat İlçesi, Merkez Söğütlü Mahallesi’nde bulunan Şavşat (Satlel) Kalesi’nde tarafımca yapılmakta olan arkeolojik kazı ve restorasyon çalışması çerçevesinde elde edilen bulguların, görsel malzemeler ışığında tanıtımı yapılacaktır. Şavşat Kalesi, Şavşat kent merkezine 4 km. uzaklıkta Artvin-Ardahan karoyolu güzergâhında, iki derenin birleştiği vadinin içerisinde, fazla yüksek olmayan anakaya üzerinde oval biçimde şekillenmiş, 950 m. rakımda ve stratejik bir alanda bulunmaktadır. Kalenin tarihsel geçmişi Orta çağ dönemine dayanmaktadır. Bu dönemde yöreye hakim olan Gürcü Bagratlı Krallığı tarafından X. yüzyılda inşa edildiği, XVI. yüzyılda Osmanlı egemenliğine girerek XIX. yüzyılın ortasına kadar Şavşat Beylerinin oturduğu yönetim yapısı olarak işlev gördüğü anlaşılmaktadır. Yaklaşık 4 bin metrekare büyüklüğündeki İç Kaleden günümüze, 10 m. ye ulaşan sur duvarları, 20 m. yi bulan yüksek kulesi, şapel kalıntısı ve sarnıcı ile ulaşabilmiştir. Kale, uzun yıllar kendi kaderi ile baş başa kaldıktan sonra 1987 yılında korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillenmiştir. Tarafımızca 2007 yılında başlatılan arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmaları sayesinde; bölge’de ilk kez yok olmaya yüz tutmuş tarihi bir mekanın yeniden yaşatılması düşüncesi sonuç vermiştir. Kalenin önemli bir bölümü kazılmış, kaleye çıkış sağlayan otantik merdivenler yapılmış, birçok mimarı mekânlar ortaya çıkarılarak konserve edilmiş, çok sayıda müzelik değerde taşınır kültür varlığı elde edilerek dönemsel tanımlamalar yapılmıştır. Köklü bir restorasyona hazırlanan Kale, bu haliyle bile gezilip görülecek değere ulaştırılmıştır. In this paper, I will present the findings, with the help of visual materials, of my archaeological excavation, on the Castle of Şavşat (Satlel), located in the Central Söğütlü District of Şavşat, Artvin. The Castle of Şavşat is placed on a strategic location 4 km from the city center of Şavşat on the Artvin-Ardahan road, inside a valley which connects two creeks, situated over a reasonably high main rock, with a height of 950 m, with an oval shape. The history of the castle dates back to medieval times. It is understood that it was built by the Bagrationi Kingdom, reigning during that time, in the 10th century and was seized by the Ottomans in the 16th century; and was then functioning as the administrative center for the Şavşat Dynasties until the mid-19th century. From the remains of the castle, which was almost at the height of 4,000 m2, it came down to our times with fortification walls reaching 10 m in height, with the height of the tower reaching almost 20 m, and a ruin of a chapel and a cistern. After being left to its own fate, the castle was registered in 1987 as an archaelogical heritage site. My archaeological and restoration works initiated in 2007, for the first time in the region, helped to flourish the idea of conserving a live historic place which was facing extinction. Most of the castle was excavated; an authentic staircase of the castle was renovated; many architectural places were uncovered and preserved; many movable cultural pieces were discovered and their period was defined. Now ready for a through restoration, the castle was added value to see even in its current situation. Prof. Dr. K. Kutgün Eyüpgiller İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü İstanbul Technical University, Faculty of Architecture, Department of Architecture Tuğba Barlık Vardı Anfora Mimarlık Restorasyon Limited Şirketi, Yüksek Mimar, Restorasyon Uzmanı Anfora Architecture Restoration Limited Company, Master Architect, Restoration Specialist Serda Torus Anfora Mimarlık Restorasyon Limited Şirketi, Yüksek Mimar Anfora Architecture Restoration Limited Company, Master Architect Kuzeydoğu Anadolu’da İki Önemli Orta Çağ Yapısı: İşhan ve Oşki Kiliseleri Two Outstanding Medieval Structures in North East Anatolia: Ishkhani and Oshki Churches İşhan Kilisesi ve güneybatısındaki Meryem Ana Şapeli ile günümüze ulaşan manastır kompleksi Yusufeli İlçesi’ne bağlı İşhan Köyü’nde yer almaktadır. El yazmaları ve yapılar üzerindeki yazıtlara göre, manastır kompleksi 1011.yy’a tarihlendirilmektedir. Aynı tarihlerde, Tao-Klarceti adı verilen alanda, Ermeni ve Gürcü yerleşimlerinin olduğu bilindiğinden İşhan Kilisesi her iki kültürün tarihi için de önemli bir yer tutmaktadır. Gürcü Kralı Kuropalat Adarnese’nin oğulları David ve Prens Bagrat tarafından inşa ettirilen Oşki Kilisesi (963-973), Erzurum, Uzundere ilçesi, Çamlıyamaç Köyü’nde yer almaktadır. Bu kilisenin de bir parçası olduğu manastır kompleksinden günümüze iki şapel, yemekhane, el yazmaları odası da ulaşmıştır.10.yy’ın ikinci yarısına tarihlenen Oşki Kilisesi, yapısal değişiklikleri ve bezeme programındaki zenginlik nedeniyle, TaoKlarceti bölgesinde yer alan en erken tarihli yapı özelliği taşımaktadır. Her iki kilise kısa haç kolları ve yarım daire formundaki apsisleri ile bazilikal plan şemasına sahiptir. Haç kollarını kesişiminde yer alan bölüm dört serbest fil ayak ile desteklenmiş kubbe ile örtülüdür. Kiliselerin kubbeleri konik formdaki çatı örtüsü ile örtülmüş olup, kiremit örtülüdür. Bir bölümü günümüze gelebilmiş olan freskli sıvalar genellikle duvarların ulaşılması zor kısımlarındadır. Pencere sövelerinde, kemerlerinde, taşıyıcı ayaklarda ve çatı kornişlerinde yoğun bezeme çeşitliliği görülmektedir. Aynı zamanda kapı lentolarında ve duvar yüzeylerinde yazıtlar yer almaktadır. Yapılar günümüzde oldukça harap durumdadır. Çatı konstrüksiyonunun büyük bölümü, özellikle İşhan Kilisesi’nde, kubbe hariç tamamen yok olmuştur. Zemin özelliklerine bağlı olarak oluşan strüktürel çatlaklar, ayrılmalar, yüzey kirliliği, duvar örgülerinde, fresk ve sıvalarda ciddi kayıplar, bitki ve ağaç oluşumu, vandalizm yapılarda karşılaşılan hasarlardır. İşhan Kilisesi restorasyonu kısmen tamamlanmış ve bozulma süreci yavaşlamışsa da, Oşki Kilisesi’nin tamamen çökmesini önlemek üzere acil önlemler alınmalıdır. The Church of Ishkhani is located in Ishkhani village in Yusufeli province. The Monastery has survived until today with its Church and Mother Mary Chapel, situated to the south west. According to the inscription on the buildings and relevant manuscripts, the monastery complex dates back to 10th-11th centuries. It is known that there were Armenian and Georgian settlements around the area known as Tao-Klarjeti at that time. That’s what makes the Church of Ishkhani important for the history of the two cultures. The church of Oshki was constructed by the sons of the Georgian King Curopalate Adernese, David and Prince Bagrat, and was dedicated to St. John the Baptist and is in the village of Çamlıyamaç in the Uzundere province of Erzurum. This church, as well, is part of a monastery complex, which came down today together with a refectory, a scriptorium and the remains of two more chapels. Dating back to the second half of the 10th century, the Church of Oshki, with its structural modifications and its richly decorative innovations, stands as the most ancient structure in the Tao-Klarjeti region. Both churches have the basilica plan schema with short transepts and semi-circle apses. The intersection of transepts is covered by a dome with a high drum, carried on four independent pendentives. The domes are covered with conical roof coverings of roof tiles. Frescoes which are partly existing especially on the upper levels of building. Intensive decoration variety is seen on the window openings, archs, piers and roof level cornices. There are also inscriptions on the walls and the door lintels. These structures are very dilapidated today. Especially for the Church of Ishkhani, Most of the roof is completely destroyed, except the dome. Structural fractures, cracks caused by the ground features, dirty surfaces, serious losses on walls, frescoes and platters, plants and trees grown over and deformations caused by vandalism are the damages observed on the structures. Although the restoration of the Church of Ishkhani was partly completed and its degradation was stopped, it still needs urgent action to prevent a possible total collapse. Değerlendirme // Discussion Türkiye’de Gürcü Krallığı ve Sanatı Üzerine Yapılan Çalışmaların Geçmiş ve Geleceği The Past and Future: Research on Georgian Kingdom and the Georgian Medieval Art in Turkey Dr. Irene Giviashvili Gürcistan Sefiresi, George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi Georgian Ambassadress, George Chubinashvili National Research Centre Katılımcılar // Participants Dr. Buba Kudava Natia Khizanishvili El Yazmaları Milli Merkezi National Center of Manuscripts 0193, Tbilisi, M. Alexidze str., N1/3 Tbilisi / Georgia El Yazmaları Milli Merkezi National Center of Manuscripts 0193, Tbilisi, M. Alexidze str., N1/3 Tbilisi / Georgia Dr. David Khoshtaria Nikoloz Zhgenti George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi George Chubinashvili National Research Centre 9, Atoneli St., 0105, Tbilisi / Georgia Prof. Dr. Fahriye Bayram Pamukkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü Pamukkale University, Faculty of Science and Arts, Department of Archaeology Kınıklı, Denizli Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırma ve Uygulama Merkezi (VEKAM) Koç University Vehbi Koç Ankara Research and Application Center Pınarbaşı Mah. Şehit Hakan Turan Sok. No: 9, Keçiören, Ankara Dr. Giorgi Tcheishvili Tiflis Devlet Üniversitesi, Tarih ve Etnoloji Enstitüsü Tbilisi State University, Institute of History and Ethnology 1, Chavchavdze Ave., 0179 Tbilisi / Georgia Dr. Irene Giviashvili Gürcistan Sefiresi, George Chubinashvili Milli Araştırma Merkezi Georgian Ambassadress, George Chubinashvili National Research Centre Gürcistan Büyükelçiliği / Georgian Embassy Oran Mh. Kılıç Ali Sk. No: 12 Pk: 06450 Çankaya 06450 Ankara Prof. Dr. K.Kutgün Eyüpgiller Istanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Istanbul Technical University, Faculty of Architecture, Department of Architecture Taşkışla Kampüsü, 34743, Beyoğlu, İstanbul Doç. Dr. // Assoc. Prof. Dr. Macit Tekinalp Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Hacettepe University, Faculty of Letters, Department of History of Art 06800 Beytepe Yerleşkesi, Ankara Onursal Prof. Dr. // Prof. Dr. Phil. Habil. Mine Kadiroğlu El Yazmaları Milli Merkezi National Center of Manuscripts 0193, Tbilisi, M. Alexidze Str., N1/3 Tbilisi / Georgia Dr. Nino Simonishvili Yrd. Doç. Dr. // Asst. Prof. Dr. Osman Aytekin Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Yüzüncü Yıl University, Faculty of Letters, Department of History of Art Zeve Kampüsü 65080, Van Selda Uygun Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Anadolu University, Faculty of Humanities, Department of Art History Yunus Emre Kampüsü 26470 Eskişehir Prof. Dr. Sacit Pekak Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Hacettepe University, Faculty of Letters, Department of History of Art 6800 Beytepe Yerleşkesi, Ankara Serda Torus Anfora Mimarlık Restorasyon Limited Şirketi Anfora Architecture Restoration Limited Company Zambak Sokak, No:3, D:4, Beyoğlu 34435 İstanbul Tuğba Barlık Vardı Anfora Mimarlık Restorasyon Limited Şirketi Anfora Architecture Restoration Limited Company Zambak Sokak, No:3, D:4, Beyoğlu, 34435 İstanbul Yrd. Doç. Dr. // Asst. Prof. Dr. Turgay Yazar Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Cumhuriyet University, Faculty of Letters, Department of History of Art 58140 Sivas Dr. Zurab Batiashvili Güney Kafkasya ve Anadolu Araştırmaları Merkezi Research Center for South Caucasus and Anatolia
© Copyright 2024 Paperzz