KÜRDİSTAN BİLİMSEL ARAŞTIRMA MERKEZİ (CRSK) Soma’da yaşanan işçi katliamı üstüne © by Dr Ali KILIÇ CRSK - Kürdistan Bilimsel Araştırma Merkezi Başkanı www.dralikilic.wordpress.com [email protected] Paris 18 Mayıs 2014 Dr Ali KILIÇ Paris FRANCE 1 Dünya da ve Türkiye’de iş kazaları, üretim araçlarını elinde bulunduran eğemen sömürücü kapitalist sınıfların işçi sınıfına ve emekçi yığınlara karşı uyguladıkları iktidar yönteminin bir parçasıdır. Soma örneğinde olduğu gibi, emekçileri açlığa ve ölüme terkeden kapitalistler kendi iş ortakları olan gerici hükumetleri yönetir ve yölendirirler . Sadece bununla kalmazlar aynı zamanda bütün bilimsel akademik kurum kuruluşları basın yayın organlarını kendi eğemenlikleri altına almak isterler. Türkiye de Genel Kurmay pek çok Üniversitelerde ,öğretim üyesini, Fen bilimleri uzmanlarını kendi askeri amaçlar için çalıştırdığı gibi,Uçak teknolojisi, savaş teknolojisi alanlarında çalıştırmaktadır. TUBİTAK ve benzeri kurumlar Devlet Güvenliğinin emrindedirler. Fakat Sosyal bilimlerin bazı bölümleri hariç, CİA bu konuda ABD de yüzbinlerce Üniversite elemanı çalıştırıyor. Vietnam savaşı döneminde biz bunları açıkça gördük. Ama Dr İsmail Beşikçi’nin ABD ye seyahat etme özgürlüğü Pentagon, ortadan kaldırdı. Bu ABD’in dünyanın en emperyalist en terrörist en saldırgan gücü olduğunu ve Hüseyin Barak Obama rengi ve ince gülüşüne rağmen, uluslararası tekellerin askeri ve siyasi eğemenliğinin temsilcisi olduğunu kanıtlıyor. Nelson Mandela’nın cenazesinde timsah gözyaşları döken Obama bizin ülkemizin Nelson Mandelası Dr Beşikçi’nin seyahat özgürlüğünü ortadan kaldırdı. Onun için ABD ile Başkan Hüseyin Obama yı protesto ediyorum. Buna rağmen Türkiye Öğretim Üyelerinin bir bölümü bilimsel ve Akademik ve etik onurlarını açıklamalarıyla ortaya koydular. İşçi sınıfı ile bilim emekçileri arasındaki bu bağlaşıklık kuşkusuz anlamlıdır. Çağımızda bilimin askerileştirildiği, bilimsel ve teknolojik devrimin kapitalist emperyalist sistemin emrine verildiği bir dönem de Türkiye Bilim Emekçilerının soruna yaklaşımına büyük bir değer atfetmek gerek.Meslekdaşlarımızın açıklamasını aynen aktarıyoruz. Gerek İTU Öğretim Üyeleri ve Öğrencilerinin. Maden Mühendisleri ve Jeofizikçilerin diğer Üniversiteler ,öğretim üyeleri Bilim Akademileri, Bilimsel Araştırma Kurumlarınınn katkıları değerlidir. Roma da Afrika,Avrupa ve Akdeniz Ülkeleri Bilimleri Akademilerinin toplandığı anda, yıllar önce iç savaş koşullarında faşizme karşı mücadele de yitirdiğimiz Doç.Dr Bedrettin Cömert ile Doç.Dr Orhan Yavuz değerli öğretim üyeleri arkadaşlarımız ile Soma’daki trajik ölümü anmamak mümkün değil. Bu uğurda bilimsel ve akademik onurumuzu her şeyin üstünde tutarak, kapitalist ve emperyalist sistemin yeni sömürgeci uygulamalarına asla boyun eğmeden yürüdük. Bundan sonra da yürüyeceğiz.Bugün, meslekdaşlarımız, « Üniversitelerin Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümlerinin öğretim üyeleri Soma’da yaşanan işçi katliamı ile ilgili ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada “Güvencesiz, sendikasız çalıştırma biçimlerinde ve alt işveren 2 uygulamalarında son yıllarda yaşanan hızlı artış, işçi ölümlerinin artmasının önemli nedenleri arasındadır” diyor. Üniversitelerin Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümlerinin öğretim üyeleri Soma’da yaşanan işçi katliamı ile ilgili yaptıkları ortak açıklamada “Unutulmamalıdır ki, uygun iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alındığı takdirde iş kazası ve meslek hastalıkları önlenebilecektir. Yapılan hiçbir işin kaderinde ölüm olmadığı gibi, çalışırken yaşamını kaybetme riski ile karşı karşıya bırakılan insanların yaşama hakları ellerinden alınmaktadır” dedi. Açıklamanın tam metni ve imzacılar şöyle; 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da yaşanan trajik maden kazasının ardından, öncelikle yaşamını kaybeden emekçilere rahmet, aileleri ile toplumumuza sabır ve başsağlığı diliyoruz. Ülkemizde son yıllarda sıklıkla yaşanan ve çok sayıda işçinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan büyük iş kazalarının nedenlerine dikkat çekmek ve acil çözüm talep etmek, Türkiye’deki üniversitelerde çalışma hayatı üzerinde eğitim veren, araştırma ve diğer bilimsel etkinliklerde bulunan Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümü mensubu öğretim elemanları açısından insanî ve akademik bir sorumluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşanan kazanın üzerinden geçen uzunca zamana rağmen hala madende kaç işçinin olduğu konusunda net bir rakamın verilmemesi, medyada 15 yaşında bir çocuğun madende olduğu yönünde bilgiler akıllara pek çok soruyu getirmektedir. Güvencesiz, sendikasız çalıştırma biçimlerinde ve alt işveren uygulamalarında son yıllarda yaşanan hızlı artış, işçi ölümlerinin artmasının önemli nedenleri arasındadır. Özellikle devletin maden işletmelerini özelleştirmesinin ardından madenlerde yaşanan iş kazalarında gözlenen artış, “çok tehlikeli” sınıfta yer alan maden işkolunda taşeronlaşmanın yaygınlaşması, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alındığı çalışma ortamlarının sağlanmaması büyük iş kazalarına ve çok sayıda işçinin hayatına mal olmaktadır. Anayasa’da ve taraf olduğumuz uluslararası insan hakları sözleşmelerinde güvence altına alınmış olan yaşam hakkı ve sağlık hakkının ayrılmaz bir parçası olan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin işverenlerce eksiksiz alınması, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın işyerlerini etkin denetimi ve kurallara uyulmadığının tespiti halinde sadece caydırıcı nitelik taşımayan idari para cezası ile yetinmeyerek, gerek görülen hallerde işin durdurulması ve/veya işyerinin kapatılması yaptırımlarına başvurulması, iş sağlığı ve güvenliği alanında yaşanan ihlaller ile orantılı yaptırımların uygulanması, işçi sendikalarının iş sağlığı ve güvenliği alanında aktif bir rol üstlenmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, uygun iş sağlığı ve güvenliği 3 önlemleri alındığı takdirde iş kazası ve meslek hastalıkları önlenebilecektir. Yapılan hiçbir işin kaderinde ölüm olmadığı gibi, çalışırken yaşamını kaybetme riski ile karşı karşıya bırakılan insanların yaşama hakları ellerinden alınmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı başta olmak üzere tüm devlet kurumlarını, konunun uzmanlarını ve sendikaları iş sağlığı ve güvenliği alanında koşulların iyileştirilmesi için gereken her türlü işlemi yapmak, önlemi almak, denetimleri etkin ve sıklıkla yerine getirmek, denetim sonucunda yapılan önerilerin uygulanmasını sağlamak, işçilerin güvenli çalışma ortamlarında, insan onuruna yaraşır iş kavramına uygun işlerde çalışmalarını sağlamak için her türlü çalışmayı yapmaya acilen çağırıyor, alanın akademisyenleri olarak her türlü desteği vereceğimizi de belirterek, konunun yakın takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygılarımızla duyuruyoruz.”1 Elbette bu en saygın bir davranış biçimidir.Bilimin gereğini yerine getirmek, kendisini ifade etmekle sınırlı kılmıyor. Ülkemiz bilim adamları, Üniversiteler, Bilimsel Kurumlar, geleceği kurmak zorundadırlar. Emekçilerin gözlerimiz önünde ölümü karşısında sessiz kalamayız. 2011 yılında Uluslararası İş Örgütünün yaptığı açıklama da de 2.300.000 işçi iş kazasında öldüğü ve 377 milyon yaralandı..28 Nisan 2014 Dünya sağlık ve iş güvenliği günü nedeniyle yapılan açıklamada her 15 saniye bir işçinin öldüğünü ve her 15 saniye de 151 işçinin iş kazasında sakatlandığı açıklandı. Ama aynı anda dünyada hiç bir kapitalist ölmedi, ve hiç bir patron sakat kalmadı. Uluslararası Çalışma Örgtünü’nün (ILO) rakamlarına gore her yıl yaklasık 2 milyon 200 bin insan iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Dünyada her yıl 270 milyon iş kazası gerçekleşmekte ve 160 milyon insanda calışmadan kaynaklı hastalık meydana gelmektedir. ILO’nun rakamlarına gore: Hergün yaklasık 6 bin kişi iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını kaybetmektedir. Yıllık toplamda 350 bin kisi iş kazası, 1 milyon 700 bin kişi ise meslek hastalıklarından dolayı yaşamını yitirmektedir. Her yıl, zehirli maddelerden dolayı 438 bin işçi yaşamını yitirmekte ve dünyada meydana gelen cilt kanseri hastalıklarının % 10’unun iş yerlerinde zehirli maddelerle temas yüzünden oluştuğu belirtilmektedir. 1 Bu çıklamayı imzalayan arkadaşlerımızın isim listedi, çalışmamızın sonundadır. 4 Her yıl silis tozundan kaynaklanan ve olumcul bir akciğer hastalığı olan silicosis, on milyonlarca insanın hayatını etkilemektedir. Latin Amerika’da maden iscilerinin % 37’si bu hastalığa yakalanmış durumdadır ve bu oran 50 yasın üzerindeki iscilerde % 50’ye yükselmektedir. Hindistan’da taş kalem isçilerinin % 50’si ve taş kırma işçilerinin % 36’sı bu hastalığa yakalanmısş durumdadır. ILO rakamlarına gore tüm dunyada inşaat sektöründe her yıl 60.000 Ölümcül kaza yaşanmakta ve buna gore her 10 dakikada bir kişi bu şekilde İş kazası sonucu yasamını yitirmektedir. Bu bağlam da 13 Mayıs 2014'te Türkiye’nin Manisa ilinin Soma ilçesindeki kömür madeninde 787 işçiden en az 301 kişi ölürken, Enerji Bakanı Taner Yıldız, 17 Mayıs 2014 tarihinde yaptığı açıklamada, içeride kimse nin kalmadığını söyledi ama sayısal olarak 56 işçi kayıp. Türkiye'de madenciler, 2013 yılı sonunda ülkedeki tehlikeli çalışma koşullarını protesto etti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, ilgili madenin güvenliğinin araştırılması teklifini kazanın gerçekleşmesinden yalnızca yirmi gün önce niçin reddetti ? Başbakan söz almak isteyen bir yurttaşa niçin “kaçma yahudi dölü? diye hakaret etti? Bu bir devletin başbakan mı ? Niçin Okmeydanında bir yurttaşı öldüren polisi savunuyor? Niçin Hitler’in gaz fırınlarında yaktığı altı milyon yahudinin anısına düşmanlık yapıyor ? Böyle bir adam nasıl devlet başkanlığına aday olabilir? Türk halkı böyle seviyesiz bir adamı mı devlet başkanlığına mı seceçektir? AKP hükümeti ile Soma Kömür İşletmeleri kapitalist sahipleri arasındaki sınıfsal ve bağlar ve çıkarlar nelerdir? Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. 5500 kişi çalıştırıp yılda 2,5 milyon ton kömür üretiyorsa, AKP Meclis’teki önergeyi redetmesi işçilerin bizzat ölmesini istediği anlamına gelmiyor mu? Kimdir Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. temsicileri ? AKP ile ortaklıkları nelerdir? " Verilen bilgiye göre “Manisa’nın Soma ilçesinde kazanın ocağının işletmesini Soma Holding yürütüyor. yaşandığı maden Şirket 2005’te Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’ndan kiraladığı maden ocağında, kömürün ton maliyetini oldukça düşürmüş. İki yıl önce Hürriyet’ten Vahap Munyar’a röportaj veren Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, TKİ’nin Soma’da kömürü kendisi çıkarırken tonunu 130-140 dolara mal ettiğini, kendilerinin ihalede ton maliyetini kira payı da dâhil 23,80 dolara çıkarma taahhüdü verdiğini söyledi. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, maden işletmelerinde çoğunlukla zarar etmesi üzerine 2005’te madenlerin rödovans (kiralama) karşılığında özel şirketlere 5 devretme kararı aldı. İki yıl önce verdiği röportajda Alp Gürkan, Soma Holding’in bu kararla birlikte asıl büyüme dönemini yaşadığını belirtiyor. Bu döneme kadar çoğunlukla zarar eden TKİ’nin artık kâra geçtiğini ifade eden Gürkan, sihirli bir formül uygulamadıklarını, mühendis ve işçilerin uzaydan gelmediğini, sadece işi iyi planlayarak ve özel sektörün çalışma tarzını devreye soktuklarını kaydediyor. TKİ’nin Soma’da kömürü kendisi çıkardığında tonunu 130-140 dolara mal ettiğini ve ihalenin kendilerine verilmesinin ardından TKİ’ye yüzde 15’lik rödovans payı dâhil 23,80 dolara çıkarmaya başladıklarını vurguluyor. Soma Holding, 1983 yılında kömür madenciliği faaliyetine başladı. Soma’daki üç sahada yılda yaklaşık 5,5 milyon ton kömür çıkaran şirket, Türkiye’nin en büyük yer altı maden işletmesine sahip. Çıkardığı bütün kömürü TKİ’ye satan Soma Holding’in madenlerinde halen 5 bin 800 kişi çalışıyor. Soma Eynez’deki sahayı Ciner Grubu’ndan 2009 yılında devralan holding, üretim kapasitesini 5,5 milyon tona çıkardı. Şirket, Soma’daki yeni yatırımlarının da devreye girmesiyle üretimini iki katına çıkarmayı planlıyor. Kadrosunda yaklaşık 130 mühendis bulunan Soma Kömür İşletmeleri AŞ, 2011 yılı ISO 500 listesinde 231. sırada yer almıştı. Kömür işletmeciliğinden sonra inşaata da giren şirket, Maslak’ta 47 katlı ofis-rezidans projesi SpineTowers’ı inşa ediyor. Kartal’da da bir AVM-ofis projesi planlıyor. Holding, ayrıca Afyon Merzifon’daki Çeltik sahasında hem kömür çıkartıp hem de 300 megavatlık termik santral kurmayı da planlıyor. Soma Holding Yönetim Kurulu, şu isimlerden oluşuyor: Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO Can Gürkan, Yönetim Kurulu Üyesi ve Mali İşler Koordinatörü Ayşegül Şenes, Maden İşletmeleri Genel Müdürü Ramazan Doğru, Metalik Madenler Genel Müdürü Mehmet Ali Deniz, Maden Projelendirme/Etüt Müdürü Hayri Kebabçılar, Soma Bölge Müdürü Haluk Sevinç, Zonguldak Bölge Müdürü Süleyman Sarı, Soma İnşaat Genel Müdürü Mehmet Özdemir ve Gayrimenkul Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Özlem Topçuoğlu.” Gelişmiş capitalist ülkelerde maden işçileri yaptıkları işin riski ile paralel en çok kazanan işçi grupları arasında yer alıyor. Avustralya'da madencilerin yıllık kazancı 100 bin doları geçiyor. Bu ülkede ortalama özel sektör işçi maaşı ise 66 bin dolar civarında. ABD'de de zengin kömür yatakları olan eyaletlerde yıllık maaşlar 100 bin dolara yaklaşıyor. ABD'de ortalama kömür maden işçisi maaşı 81 bin doları geçerken ortalama özel sektör işçi maaşı 50 bin dolara yaklaşıyor. Soma işçisi ise ortalama aylık 1600 lira(bugünkü kur ile yaklaşık 770 dolar) yıllık 19 bin 200 lira (yaklaşık 9230 dolar) kazanıyor. 6 Soma'daki faciadan sonra özellikle güvenlik önlemleriyle atıfta bulunulan Almanya'da da maaşlar Avrupa dışında zengin maden yatakları olan gelişmiş ülkeler kadar olmasa da yüksek. Alman resmi rakamlarına göre Almanya'da maden işçilerinin ortalama yıllık maaşı yaklaşık 45 bin Euro seviyesinde. Kömür madenciliğinde ise daha düşük ücretler var. Alman sendikalarından alınan bilgilere göre kömür madenlerinin yoğun olduğu Ruhr bölgesinde eğitimli standart bir madenci yılda net 26 bin euro kazanırken, ustaların kazancı 36 bin euroya kadar yükselebiliyor. Son yıllarda özellikle gelişmiş ülkelerde keşfedilen yeni rezervlerle birlikte madencilik istihdam ihtiyacı ve maaşlar yükselmeye başladı. Bu trendin en çok görüldüğü yer ise Avustralya... Wall Street Journal gazetesinin haberine göre Avustralya'da altın ve değerli madenlerde çalışan işçilerin maaşı yıllık 200 bin doları bulabiliyor. Gazetenin verdiği rakamlarına göre Avustralya'da ortalama madenci 110 bin dolar kazanıyor. Rakama bazı part-time işçiler de dahil edilmiş. Bu rakam Avustralya resmi istatistiklerine göre 66 bin 594 dolar olan Avustralyalı ortalama işçi rakamının neredeyse iki katı. Yinr kumul petrolleri ile dikkat çeken Kandada da maden işçileri maaşları 100 bin dolara yaklaşıyor. Ancak bu rakamın yükselmesi Kanada yeni bulunan kumul petrol sahalarıyla yakından ilgili. Kanada resmi istatistiklerine göre petrol sektöründe çalışan işçilerin maaşları saatte 40 doları aşarken kömür gibi endüstriyel madenlerde çalışanlar saatte 21 dolar kazanıyor ve yıllık 60 bin dolarlık gelire ulaşıyor. Soma maden faciasından sonra açıklama yapan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, madene yeni başlayan bir işçinin net aylık ücretinin 1300 lira olduğunu söyledi. Öte yandan dün yapılan açıklamalarda Soma'da çalışan madencilerin ortalama net 1600 lira aldığı belirtildi. Bu rakam baz alındığında Soma işçisi ortalama yıllık 19 bin 200 lira kazanç sağlıyor. Soma Kömür madeninde 787 işçinin bulunduğu kısımda kaza oldu. Yangın nedeniyle maden ocağı zehirli gazlarla doldu. Elektriklerin kesik olması sebebiyle madende bulunan asansörler çalışmadı. Kazada hayatını kaybeden işçilerin yanarak mı yoksa yangının çıkarmış olduğu karbonmonoksit gazından zehirlenerek öldükleri ileri sürüldü. Maden kazasında yaşamını yitiren işçilerden 17'sine yapılan otopsiler sonucu, ölüm nedenlerinin karbonmonoksit gazına bağlı zehirlenme olduğu açıklandı. Kazanın oluş sebebinin trafo patlaması olmadığını, ileri süren biri asıl sebebinin 140 kodunda dördüncü bantta tespit edilmesi mümkün olmayan kızışmanın ve buna bağlı olarak hızlı havanın etkisiyle tutuşan kömür korlarının 7 sebep olduğu yangının kazayı meydana getirdiği yönünde tahminlerinin olduğunu söyledi. Devlet Denetleme Kurulu raporuna göre “Genel anlamıyla kaza; dikkatsizlik, bilgisizlik, ehliyetsizlik, ihmal ve tedbirsizlik gibi nedenlerle arzu edilmeden ve ansızın, beklenmedik bir anda oluşan, insana, hayvana, eşyaya ya da doğaya zarar veren bir olaydır. Eğer kaza, işyerinde, iş yapılırken ve işçinin işi ile ilgili bir nedenle oluşmuşsa iş kazası olarak nitelendirilmektedir. İş kazasında belirleyici unsur, işçinin hemen ya da sonradan bedensel ve ruhsal açıdan bir rahatsızlıkla karşılaşmasıdır.” Soma daki emekçiler korkunç biçimde öldüler. Dünyadaki diğer bütün emekçiler gibi. Dünya Sağlık Sağlık Örgütü iş kazasını “önceden planlanmamış, çoğu kez kişisel yaralanmalara, makineler ile araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan bir olay” olarak tanımlamıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü iş kazasını “belirli bir zarar ya da yaralanmaya neden olan, beklenmeyen, önceden planlanmayan bir olay” olarak tanımlamıştır. Her iki tanımda da iş kazası, beklenmeyen istenmeyen ve planlanmayan, sonuçta insan ve eşyaya zarar veren bir olay olarak belirtilmiştir. Gerek Devlet Denetleme Kurulu, gerekse Dünya Sağlık Örgütü, mevcut üretim ilişkisini değiştirmek, iş kollarının modernleşmesini, yeraltı madenlerinde hiç yaşayan işgücüne dokunmadan, bilimlerin insanlaştırılmasının işçi sınıfının yaqşam koşullarının düzeltilemsine ve uygulanmasını istemiyor. Ücretlerinden başka hiç bir şeyi olmayan emekçiler ölümlere terkediliyor. Oysaki “İş sağlığı ve güvenliğinin temel mantığı, olayları takip eden değil olayların önünde giden bir yapıya dayanmaktadır. Bu nedenle, işyerlerinde kazalara neden olabilecek olumsuzlukla ortaya çıkmadan gerekli önlemlerin alınması büyük önem taşımaktadır İşyerlerinde tehlike kaynaklarının belirlenerek bu tehlikelerden ortaya çıkacak risklerin belirlenmesi ve öncelikle bu risklerin ortadan kaldırılması, bunun mümkün olmaması halinde de gerekli diğer önlemlerin alınması, riskin kabul edilebilir bir düzeye indirilmesi gerekmektedir. İşyerlerinde iş kazalarının önlenebilmesi için işveren tarafından, iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemi kurularak, işyerine uygun bir güvenlik planını hazırlanmalı, bu güvenlik planına göre uygulama standartları belirlenerek uygulanmalı ve yapılan uygulamaların sonuçları değerlendirilerek gerekli değişiklikler ve düzenlemeler yapılmalı ve güvenlik planı geliştirilmelidir. Güvenlik planı, kaza zincirinde yer alan tüm faktörlerdeki sorunları çözecek güvenlik önlemlerini kapsamalıdır. Yönetimden kaynaklanan yetersiz kontrol sistemi, kaza zincirinin ilk halkasını 8 oluşturmaktadır. Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının öncelikle sistematik ve bilimsel bir tabana oturtularak yürütülmesi gerekmektedir.”.Oysa AKP hükümeti, Soma ‘da açıkça cinayetin işlenmesi için Meclis’de elinden geleni yaptı.Emekçilerin toptan ölümüne evet dedi. Kuşkusuz AKP Hükumeti , Devlet Denetleme Kurulunun raporlarını biliyordu. Devlet Denetleme Kurulu Araştırma ve İnceleme Raporuna göre;2 Yıllar Sigortalı Sayısı İş Kazası Sayısı İş Kazası Sonucu Ölüm 2000 5.224.125 2001 4.886.881 2002 5.223.283 2003 5.615.238 2004 6.181.251 2005 6.918.605 2006 7.818.642 74.847 72.367 72.344 76.668 83830 73923 79.027 1173 1.008 872 810 841 1072 1592 Kaybedilen İşgünü Sayısı 1.697.695 1.831.686 1.831.252 2.111.432 2.031.238 1.791.292 1.845.451 Türkiye de yaşanan iş kazalarının sayısının Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında önemli ölçüde yüksek olduğu açıktır.2000 yılı ile 2006 yılları arası toplam iş kazası sayısı 457559 dur.Bu kazalar süresinde ölen emekçi sayısı, 15.558 dir. Kaybedilen işgünü sayısuı ise 13 140046 gündür. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün istatistiklerine göre aynı oran 2006 yılı için İspanya’da 4.4 ve Norveç’te 1.3 olarak gerçekleşmiştir. 2000 – 2006 yılları için Türkiye ve altı Avrupa ülkesinde gerçekleşen ölümlü kaza oranları oldukça yüksektir. O halde çözüm nedir? Hergün emekçilerin ölümlerine ve saakt kalmalarına, sistemin bu şekilde sürmesine karşı essiz mı kalacağız? Nedir bilimsel çözüm? Nedir bilimsel teknolojik Devrime ve İşçi Sınıfının kazamnımları arasındaki bağlaşıklık? Quo vadis AKP? 1989 da Paris de Cite des Sciences, Produktik atöylesinde Otomobil üretimine uyguladığımız yaptığımız uyugulamalı robotlaştırma ve otomatizasyonu, Türkiye de başta Kömür madenlerinde ve diğer iş kollarında uygulamak mümkün müdür ? Uzun yıllardan beri belirli üertim alanlarında sanayi üretiminin automatisation technolojik olarak olarak uygulanıyor. Otomobil ve elektronik sektöründe bu denendi ama bizim kullandığımız üretim yöntemleri uygulanmadı. Daha çok işçi sınıfının çıkarınaa değil, kapitalist emperyalist sistemin kâr amaçlı yaşayan iş gücünü ortadan kaldıran uluslararası emperyalist burjuvazinin çıkarları gözönüne 2 Tablo 2.2: Türkiye’de Meydana Gelen İş Kazası Rakamları ( 2000-2006) Kaynak: SGK İstatistikleri 9 alınarak, yaşayan işgücünü ortadan kaldıran, milyonlarca işçiyi üretim süreci dışına atan uygulama ve politika izlendi.. Oysa bizim yöntemimiz, tamamen Marx a ve Marxist Ekonomiye dayanıyor. Biz Cite des Sciences(Bilimler Kenti) ‘de otomobil üretim sürecini 90 dan 56 ya düşürdük. Sıvı Çelik için gerekli olan 460 derece ısıyı 260 dereceye ye düşürdük. Bütün parçaları tek ünitede birleştirdik.Yaşayan işgücünü ortadan kaldırmadık. Yaşayan işgücünü yüksek kalifikasyona tabii tutarak üretim sürecine integre ettik. Beyin emeğininin yerine el emeğinin geçtiği alanlarda yapay zeka aygıtlarını ( intelligence artificielle) kullanarak, insan makina ilişkisine meydana gelen bütün iş kazalarının önüne geçtik. Böyle hem ürtetim artışı oldu, hem aynı zaamn oranı için, çok kaliteli,çok kapasiteli,ucuza mal olan ve uluslararssı plan da Japon firmalarını alt edecek bir üretim ve tüketim pazarlanma kapasitesine ulaştık. Emekçileri teknisyen, teknisyenleri mühendis olacak bir kapasiteye ulaştırarak bilimi ve tekhnolojiye işçi sınıfı için insanlaştırdık. Madenlerin üretiminin Robotlaştırılması ve automatisation bir üretim sürecidir ve bu süreçlerin bilimsel ve tekhnolojik olarak planlanması ve programlaştırılmasıdır. Devletin üretimi Soma da ya başka yerlerde özel sektöre devretmesi, kapitalist sömürünün hiç pahasına emekçilerin yaşamı ile oynaması anlamına gelir. Bu bir sistem seçeneğidir. Ama yüzyılımızda yaşanan bilimsel ve tekhnolojik devrim yüzünü işçi sınıfı ve emekçilere çevirebilir. Çağdaş üretim tarzı, yüzünü her zaman emekçiden yana çevirebilir,emekçi baş değer olarak alabilir.İşçi sınıfı sömürülmelerinden sırtlarından kazandırılan milyarlardan pay almak için kendisi için sınıf olma hakkını kullanabilir.İşçi sınıfı açlıktan ölen Chopin’i kapitalist patronlara dinlettirmez. Eğer emekçi Maden Mühendisi ile birlikte üretim sürecini programlar ve yaşama geçirirse. Mühendislik, yüzlerce,binlerce metre derinliklere robotlaştırma ve üretimi automatlaştırabilir.Bilim buna bütün olanakları veriyor. Maden üretiminin yeniden programlaştırılması, somut gereksinim ve temellere adapte edilmesinde, kararların alınmasında, işçi sınıfı sendikaları, bilimsel danışmanlar Kurulu ve Bilim Akademileri ile projelerin yaşama geçmesi için ortak çalışma olanaklarını geliştirebilirler.Birinci adım teknolojik yenileşmedir. İkincisi üretim alanları ile iligi mathematik mühendisliğidir.Üçüncüsü, aygıtların program ve yönlendirmeleri, üretim süreçlerine entegre edilmesidir. Bu konuda Avusturalya Araştırma Merkezi Csiro’da maden üretiminde çalışabilecek bir robotlst kategorisini geliştirdi. İlkin maden işletmeleri üretiminin robotlaştırılması stratejik bir projedir. Yeraltı ve yerüstü zenginlillerini özel şirketlerin elinden almak ve kamulaştırmak gerek.İşletmelerin rasyonel olarak kollektifçe yönetilmesi,üretim ve tüketimin planlanlaması gerekir. İnsanı ve insaneın emeğinin üretkenliğini yaratıcılığını esas alan bir hareket noktasından çıkıyoruz.Yeraltındaki iş gücünün mahkumiyetine, 10 çalışma koşullarına son vermek gerek. Onun yerine uygun yeni teknolojik uygulamalar bulmalıyız. Yaşatan iş gücünü ortadan kaldırmadan onu daha üretken hale gelebilecek robotlaşma sürecine ulaştırmak zorundayız. Bunu çalışmamızın ikinci bölümünde ele alacağız. Dr Ali KILIÇ CRSK- Kürdistan Bilimsel Araştırma Merkezi Başkanı CESUT- Türkiye Öğretim Üyeleri ile Dayanışma Avrupa Komitesi Genel Sekreteri Öğretim üyesi İmzacılar Prof. Dr. Ahmet Makal (Ankara Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Prof. Dr. Sedat Murat (İstanbul Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Prof. Dr. Ahmet Selamoğlu (Kocaeli Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Prof. Dr. Abdurrahman Ayhan (Muğla Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Prof. Dr. Serpil Karakoç Aytaç (Uludağ Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Prof. Dr. A. Çiğdem Kırel (Anadolu Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Prof. Dr. Mustafa Yaşar Tınar (Dokuz Eylül Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Prof. Dr. Vedat Bilgin (Gazi Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Prof. Dr. Alpay Hekimler (Namık Kemal Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Prof. Dr. Yılmaz Özkan (Sakarya Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Doç. Dr. Hatice Erol (Adnan Menderes Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Doç. Dr. Bünyamin Bacak (Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Doç. Dr. Ayhan Gençler (Trakya Üniversitesi, Bölüm Başkanı) Prof. Dr. Mesut Gülmez Prof. Dr. Yusuf Alper Prof. Dr. Fevzi Demir Prof. Dr. Gülay Toksöz Prof. Dr. A. Gürhan Fişek Prof. Dr. Aysen Tokol Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu Prof. Dr. İlkay Savcı Prof. Dr. Şerife Türcan Özşuca Prof. Dr. Coşkun Saraç Prof. Dr. Banu Uçkan Prof. Dr. Faruk Sapancalı Prof. Dr. Müjdat Şakar Prof. Dr. Zeki Erdut Prof. Dr. Özlem Zeybek Işığıçok Prof. Dr. Sevda Demirbilek 11 Prof. Dr. Tijen Erdut Prof. Dr. Tunç Demirbilek Prof. Dr. Hakan Keser Prof. Dr. Metin Özuğurlu Prof. Dr. Verda Canbey Özgüler Prof. Dr. Berrin Ceylan Ataman Prof. Dr. Neslihan Okakın Prof. Dr. Süleyman Özdemir Prof. Dr. Arif Yavuz Prof. Dr. Birsen Ersel Prof. Dr. Celalettin Vatandaş Prof. Dr. Tahir Baştaymaz Prof. Dr. Meryem Koray Prof. Dr. Eyüp Bedir Doç. Dr. Aziz Çelik Doç. Dr. A. İlhan Oral Doç. Dr. Deniz Kağnıcıoğlu Doç. Dr. Betül Altuntaş Doç. Dr. Betül Urhan Doç. Dr. Fatma Kocabaş Doç. Dr. Dilek Baybora Doç. Dr. Aşkın Keser Doç. Dr. Mustafa Çağlar Özdemir Doç. Dr. Zerrin Sungur Doç. Dr. Burcu Kumbul Güler Doç. Dr. Fatma Yıldırım Doç. Dr. H. Şebnem Seçer Doç. Dr. Handan Kumaş Doç. Dr. İlknur Kılkış Doç. Dr. Meltem Delen Doç. Dr. Levent Şahin Doç. Dr. Özlem Çakır Doç. Dr. Pirali Kaya Doç. Dr. Recep Kapar Doç. Dr. Saniye Dedeoğlu Doç. Dr. Serap Özen Doç. Dr. Selmin Kaşka Doç. Dr. Seyhan Erdoğdu Doç. Dr. Sibel Gök Doç. Dr. Şelale Uşen 12 Doç. Dr. Şenay Gökbayrak Doç. Dr. Şule Daldal Doç. Dr. Umut Omay Doç. Dr. Emel İslamoğlu Doç. Dr. Kamil Orhan Doç. Dr. Suat Uğur Doç. Dr. Abdülkadir Şenkal Doç. Dr. Tuncay Yılmaz Doç. Dr. Barış Seçer Doç. Dr. Sayım Yorgun Yrd. Doç. Dr. Aslan Tolga Öcal Yrd. Doç. Dr. Burçin Eser Yrd. Doç. Dr. Şenol Baştürk Yrd.Doç. Dr. Cemile Çetin Yrd. Doç. Dr. Çağatay Edgücan Şahin Yrd. Doç. Dr. Çağla Ünlütürk Yrd. Doç. Dr. Derya Keskin Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Benli Yrd. Doç. Dr. Doğa Sarıipek Yrd. Doç. Dr. Ekrem Erdoğan Yrd. Doç. Dr. Elif Tuğba Doğan Yrd. Doç. Dr. Gaye Burcu Yıldız Yrd. Doç. Dr. Hakan Koçak Yrd. Doç. Dr. Hasan Ejder Temiz Yrd. Doç. Dr. Memet Zencirkıran Yrd. Doç. Dr. Nagihan Durusoy Öztepe Yrd. Doç. Dr. Nihan Ciğerci Ulukan Yrd. Doç. Dr. Nilgün Ongan Yrd. Doç. Dr. Salih Dursun Yrd. Doç. Dr. Sebiha Kablay Yrd. Doç. Dr. Sinem Yıldırımalp Yrd. Doç. Dr. Umut Ulukan Yrd. Doç. Dr. Yusuf Yiğit Yrd. Doç. Dr. Ramazan Tiyek Yrd. Doç. Dr. İskender Gümüş Yrd. Doç. Dr. Şenol Öztürk Yrd. Doç. Dr. Yener Şişman Yrd. Doç. Dr. Aytül Çolak Yrd. Doç. Dr. M. Engin Sanal Yrd. Doç. Dr. Kürşad Hacıtahiroğlu 13 Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Vatansever Yrd. Doç. Dr. Davuthan Günydın Dr. Aslıcan Kalfa Topateş Dr. Emre Kol Dr. Gökhan Güllü Dr. Hakan Topateş Dr. M. Meryem Kurtulmuş Dr. Murat Çolak Dr. Murat Özveri Dr. Osman Tezgel Dr. Utku Balaban Öğr. Grv. Sedat Kocadoğan Öğr. Grv. Elvin Aydoğan Arş. Gör. Ahmet Gökçe Arş. Gör. Ahmet Yunak Arş. Gör. Altan Başaran Arş. Gör. Aykut Aydın Arş. Gör. Akın Özdemir Arş. Gör. Arzu Özsoy Arş. Gör. Ayça Güzel Arş. Gör. Ayşe Gözde Koyuncu Arş. Gör. Ayşenur Öktem Özgür Arş. Gör. Barış Koyuncu Arş. Gör. Betül Solmaz Arş. Gör. Bilge Cengiz Arş. Gör. Bora Yenihan Arş. Gör. Burak Faik Emirgil Arş. Gör. Büşra Halis Öztürk Arş. Gör. Ceyhun Güler Arş. Gör. Cihan Durmuşkaya Arş. Gör. Denizcan Kutlu Arş. Gör. Duygu Demirsat Köleoğlu Arş. Gör. E. Deniz Ela Arş. Gör. Ebru Kanyılmaz Polat Arş. Gör. Efe Çınar Arş. Gör. Elif Hacısalihoğlu Arş. Gör. Feyza Turgay Arş. Gör. Gözde Soysal Arş. Gör. Gözde Sümer Arş. Gör. Halil Balcı 14 Arş. Gör. Hilmi Etci Arş. Gör. Hüseyin Sevgi Arş. Gör. İdil Ece Bal Arş. Gör. M. Seyyid Yelek Arş. Gör. Mavis Yıldırım Arş. Gör. Mehmet Atilla Güler Arş. Gör. Mehmet Güler Arş. Gör. Metin Pehlivan Arş. Gör. Mihrican Zorlu Arş. Gör. Nail Dertli Arş. Gör. Nuray Turan Arş. Gör. Nursel Durmaz Arş. Gör. Olcay Besnili Memiş Arş. Gör. Onur Metin Arş. Gör. Onur Can Taştan Arş. Gör. Ömer Ceylan Arş. Gör. Ömer F. Özdemir Arş. Gör. Özal Çiçek Arş. Gör. Pelin Tuaç Arş. Gör. Samet Yaşar Arş. Gör. Seher Demirkaya Arş. Gör. Selcan Peksan Arş. Gör. Serhat Özgökçeler Arş. Gör. Sevda Köse Arş. Gör. Seyran Gürsoy Arş. Gör. Sezgi Akbaş Arş. Gör. Şafak Tartanoğlu Arş. Gör. Taylan Akgül Arş. Gör. Tuğba Güner Arş. Gör. Ufuk Özer Arş. Gör. Umut Denizli Arş. Gör. Uygar Ekim İçmez Arş. Gör. Yasemin Arı Arş. Gör. Melike Çallı Arş. Gör. Nursel Karaman Arş. Gör. Yalçın Akyel 15 16
© Copyright 2024 Paperzz