p Anayasal Bir Hak Olarak Vergi İadelerinde Faiz* • m ! İT İt • 1?c r m Doç, Dr. F U N D A B A Ş A R A N Y A V A Ş L A R Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Vergi Hukuku Anabilim Dalı J . GİRİŞ Hukuken öngörülenden fazla bir verginin ya da hukuken hiç öngörülmemiş bir verginin tahsili, mü kellef ve vergi idaresi arasındaki başlıca vergi uyuş mazlığı konularından birini oluşturmaktadır. Böyle bir sonuca yola açan nedenleri, genel olarak üç grup ta toplamak mümkündür; a)mükelleften kaynakla nan nedenler: mükellef hataen ya da başka nedenler dolayısıyla, ödemesi gereken miktardan daha fazla bir vergiyi veya hatta ödememesi gereken bir vergiyi ödemiş olabilir; b)vergi idaresinden kaynaklanan ne denler: vergi idaresi kusurlu ya da kusursuz şekilde, mükelleften fazla vergi ya da hiç alınmaması gereken bir vergiyi tahsil etmiş olabilir; c)kanuni sistemden kaynaklanan nedenler: örneğin stopaj, geçici vergi ya da -yürürlükten kaldırılan- ücretlilerde vergi indirimi 1 1ı ı sisteminde olduğu gibi, kanun, genel kuralların dışı-;; na çıkarak, belli bir grubun daha erken ve/veya -son-,5 radan iade edilmek üzere- daha fazla vergi ödemesini öngörmüş olabilir. Her üç durumda da, mükellefin, kendisinden tahsil edilen fazla vergiyi geri alacağı açıktır; çünkü, vergi yükümlülüğü, anayasa uygun ka nunlar çerçevesinde belirlenen vergi miktarıyla sınır-lıdır; fazla tahsil edilen vergi, mükellef bakımındanbir "vergi alacağı"dır. Bu nedenle, bu tür durumlardaki ana sorun, fazlam tahsil edilen vergi mükellefe iade edilirken, iade tdu lecek vergi aslı miktarına hazinede kaldığı süre b.o* yunca faiz işletilip işletilmeyeceğidir. Başka bir bakışı açısıyla, vergi iadesinde faiz, mükellef bakımından* anayasal bir hak ve böylece devlet bakımından ana yasal bir zorunluluk mudur? Sorunun çözümü, bir* Bu makale, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından 3 0 . 0 4 - 0 1 . 0 5 . 2 0 0 7 tarihlerinde. İstanbul'da düzenlenen "Türk-Avusturya Hukuk Günleri" kapsamındaki "Borca Aykırılık Halleri v e Tazminat Hukuku" konulu Sempozyum'da s u n u b mak üzere hazırlanan tebliğe dayanmaktadır. v Örneğin, Danıştay Vergi D a v a Daireleri G e n e l Kurulu ( t . 1 3 . 0 6 . 2 0 0 3 , E.2002/483, K . 2 0 0 3 ? 3 1 4 (www.danistay.gov.tr; DD, S 3)~ ö n ü n e gelmiş bir olayda, 1/3 hissesine sahip olduğu k a m y o n l a adi ortaklık çatısı altında nakliyecilik faaliyetinde bulunan bir muŞ kellef, k a m y o n satılıp teslim edildiği v e böylece nakliyecilik faaliyeti sona erdiği halde, -noter satış işlemlerinin yapılmaması hes, deniyle resmiyette halen kamyonun 1/3 hissesi k e n d i üzerinde gözüktüğü gerekçesiyle-, 1 9 9 3 yılının A r a l ı k ayma kadar bu f a a l i j yetine ilişkin beyannamelerini vermeye d e v a m etmiştir. Nihayet, aracı satın alan şahsın, bu kamyonla suç işlemesi v e ceza maha kemesinde yargılanmaya başlaması, aracın kendisine teslim edilmesine ilişkin-talebinin ise, bu ceza yargılamasını yürüten M ahi, keme'ce reddedilmesi üzerine, -bir daha k a m y o n u n bulunamadığını iddiasıyla- 7 . 1 0 . 1 9 9 6 tarihinde vergi idaresine düzeltme b a j s vurusunda bulunmuş, gerçekte herhangi bir faaliyetinin olmaması nedeniyle -kamyonun s a t ı l d ı ğ ı - 1 9 9 1 yılının O c a k ayından iti baren mükellefiyet-kaydının silinmesi v e bu t a r i h t e n sonra adına tahakkuk etmiş o l a n vergi, gecikme zammı v e faizi.ile k e s i l " - cezaların kaldırılmasını istemiştir. / - 84: ;VERGİ BÜNYASI, SAYI 316, ARALIK 2007 •> ? ayandan ;mülkiyet hakkına vergi yoluyla yapılacak ^müdahalenin sınırları ile bazı anayasal vergilendirme Çijlcelen,diğer yandan devletin sorumluluğunun ve |Cfeuna bağlı olarak vergi idaresinin sorumluluğunun ğeTçevesiüe ilgilidir. İİjf Jju makalede, gerek vergi idaresi ve gerek mükel l e f bakımından son derece önemli bir konu olan "verfŞgı iadelerinde faiz" in, Türk Anayasası'nda yer alan ttiü'r'allar çerçevesinde bir zorunluluk olup olmadığı Pmcelenmekte, ardından vergi iadesinde faizi düzenle meyen VUK md.112, b.4 ele alınarak,, hükmün A n a y a sal düzenlemeler karşısındaki durumu araştırılmaktak> II. A N A Y A S A L DÜZENLEMELERDE FAZ I L A A L I N A N V E R G İ N İ N FAİZİYLE B İ R LÎKTE İADESİ ^^P^'L Vergi (Vergi A s l ı ) ladesinin A n a y a s a l T e '^'mellerı ijjlljğ?' Muİkiyet hakkı, bireylerin temel haklarından biri||||||dır ve anayasal teminat altındadır. AY md.35, f.2 ^ f e e r e ğ ı n c e , mülkiyet hakkı, ancak kamu yararı ama^ p â y l a i ve -kanunla sınırlanabilir. Vergi ise mülkiyet lil||akkını sınırlandıran bir müdahaledir ve bu nedenle fancdk Anayasa'nm öngördüğü şartlara uygun şekilde i|pılâbilecektir (AY md.13 ve md.35, f.2) . 2 -^Vergiyi bir "ödev" olarak kabul eden Anayasa, ıd. 73 de vergilendirmeye ilişkin özel bir düzenleme ./.^Y'^ÇP^^tedir. AY md.73, f.l'de yer alan verginin ma'Wf,:]rguçle orantılı olması ilkesi gereğince, herkes mali îy~, j-u.cu -oranında vergi vermekle yükümlüdür. Yine aynı maddenin üçüncü fıkrasında (md.73, f.3) düzenlen d i m ekte olan kanunilik ilkesi gereğince ise, vergilen7 ^ . J ı r m e y e - ilişkin temel unsurlar arasında yer almakta an-vergi oranı ile, vergi matrahı ve vergi borcunu '."\V>'lü"lenmeye dair kurallar kanun ile belirlenecektir '^•Ş_İ buıkı temel ilkenin birlikte değerlendirilmesi netice'-:-r?.,T de şu anayasal emirlere ulaşılmaktadır: a)mükel-î. !&lef,.mali gücü ile orantılı vergi vermekle y ü k ü m l ü 1 J T ^ V ' - I J : : Eln f dür, b)mali güç ve bu mali güç üzerinden ödenecek vergi, k a n u n i düzenlemelere u y g u n şekilde belirle necektir, c) mükellefin vergi y ü k ü m l ü l ü ğ ü , k a n u n i düzenlemelere göre belirlenen bu m i k t a r l a sınırlı dır, d)bu m i k t a r ı aşan m i k t a r d a bir vergilendirme, h u k u k i temelden y o k s u n d u r . O hâlde, mükellefin, vergiyi doğuran olayla bir likte devletle arasında k u r u l a n k a m u s a l borç ilişki sinden k a y n a k l a n a n vergi borcu, sadece, A i ı a y a s a ' y a u y g u n k a n u n i düzenlemeler çerçevesinde or taya ç ı k a n miktarla sınırlı olduğundan, bu sınırı aşan miktarda vergi, h u k u k a a y k ı r ı bir v a r l ı k a k t a rımıdır. Dolayısıyla, böyle bir d u r u m , v e r g i n i n m a li güçle orantılı olması i l k e s i n e aykırıdır v e bü i l k e nin ihlaline bağlı olarak, b u r a d a m ü l k i y e t h a k k ı n ı n ihlali de gündeme gelmektedir . 3 A n a y a s a ile izin verilenin dışmda a l ı n a n vergi nin (/hukuka a y k ı r ı v a r l ı k a k t a r ı m ı n ı n ) iadesini ise,' h u k u k devleti ilkesi emretmektedir. Çünkü, T A Y M ' n i n yerleşmiş içtihatlarıyla d a belirlendiği üzere, h u k u k devleti, " t ü m işletti ve e y l e m l e r i h u k u k a u y g u n olan, h u k u k s a l güvenliği sağlayan, h e r . alanda adaletli b i r h u k u k düzeni k u r u p b u n u geliş tirerek s ü r d ü r m e y i amaçlayan, h u k u k u türrfc devlet organlarına egemen kılan, Anayasa'ya.' a y k ı r ı d u r u m ve tutumlardan k a ç ı n a n , insan h a k l a r ı n a say gılı, bu h a k ve özgürlükleri k o r u y u p g ü ç l e n d i r e n , y a r g ı denetirnine açık, y a s a l a r ı n ü s t ü n d e A n a y a s a v e Y a s a k o y u c u n u n da bozamayacağı t e m e l h u k u k ilkeleri b u l u n d u ğ u bilincinde olan d e v l e t t i r . " 4 2 . Faiz Ödenmesinin A n a y a s a l T e m e l l e r i a. Faizin h u k u k i niteliği Hangi nedene dayalı olursa olsun, hukuken, öngö rülmeyen bir verginin ya da hukuken öngörülenden d a h a fazla miktardaki verginin tahsilinin mükellef bakımından anlamı, onun malvarlığında bü miktar kadar hukuka aykırı bir azalmadır . Üstelik, mükelle fin malvarlığmdaki azalma sadece bu miktarla d a sı5 "•• V. . , B u k o n u d a a y r ı n t ı l ı bilgi i ç i n bkz. B A Ş A R A N Y A V A Ş L A R , T e b l i ğ , 1 v d . : t *~&l/BAŞARAN 7 Y A V A Ş L A R , Tebliğ, 1 0 v d . '-^ O m bkz. A Y M , t. 0 6 . 0 1 . 2 0 0 5 , E . 2 0 0 1 / 3 , K . 2 0 0 5 / 4 , R G t . 2 0 . 1 O . 2 0 0 5 , S . 2 5 9 7 2 ( y u r t dışına çıkış, h a r c ı v e özel i ş l e m v e r g i s i ) ; îl**."-' : U 6 1.2003, E.2001/36, K.2003/3, R G t . 2 1 . 1 1 . 2 0 0 3 , S . 2 5 2 9 6 ( M T V ) 7$ M a h r u m k a l m a n kar/kazanç dahil o l m a k üzere, bir k i m s e n i n m a l v a r l ı ğ ı n d a k e n d i isteği dışında o l u ş a n azalma m a d d i zarar; h a y siyete, v ü c u t tamlığına v e y a k ı n l a r ı n a y a p ı l a n saldırılardan d o l a y ı d u y u l a n b e d e n i v e ruhsal acı v e ü z ü n t ü l e r ise m a n e v i zarar ş e k -e t a n ı m l a n m a k t a d ı r ( G Ü N D A Y , 3 4 5 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 4 2 v e N r . 8 4 4 v e C . 2 , N r . 4 7 8 ) . «Ses 1 fanfana mülkiyet hakkına vergi yoluyla- yapılacak afuSŞKâlenin sınırları ile bazı anayasal vergilendirme ^ f l r ı f t d i ğ e t yandan devletin sorumluluğunun ve jPlİP&ğlı olarak vergi idaresinin sorumluluğunun p r ^ f e s i i l e ilgilidir. ^pitfcıâkalede, gerek vergi idaresi ve gerek mükel[gpbaîçımından son derece önemli bir konu olan "verfjg^SMerinde faiz" in, Türk Anayasası'nda yer alan İffllfltar çerçevesinde bir zorunluluk olup olmadığı jfi^İennıekte, ardından vergi iadesinde faizi düzenleSefrSvTJK md.112, b.4 ele alınarak,.hükmün AnayaSİroüzenlemeler karşısındaki durumu araştırılmaktaİR A N A Y A S A L DÜZENLEMELERDE FAZFAİZİYLE B Î R - PpAİINAN V E R G İ N İ N IfpTE İADESİ f 2 : u O halde, mükellefin, vergiyi doğuran olayla bir likte devletle arasında k u r u l a n kamusal borç ilişki sinden k a y n a k l a n a n vergi borcu, sadece, A n a y a sa'ya u y g u n k a n u n i düzenlemeler çerçevesinde or taya ç ı k a n miktarla sınırlı olduğundan, bu s ı n ı n aşan miktarda vergi, h u k u k a aykırı bir varlık akta rımıdır. Dolayısıyla, böyle bir durum, vergmiıi ma li güçle orantdı olması ilkesine aykırıdır ve bü ilke nin ihlaline bağlı olarak, b u r a d a m ü l k i y e t h a k k ı n ı n ihlali de gündeme gelmektedir . 3 W&&' Vergi- (Vergi Aslı) ladesinin A n a y a s a l T e |g|meUerı •rayı,. J M ü l k i y e t hakkı, bireylerin temel haklarından birim^tğp- .anayasal teminat altındadır. AY md.35, f.2 ereğ'ince, mülkiyet hakkı, ancak kamu yararı ama.lîf^e kanunla sınırlanabilir. Vergi ise mülkiyet iEkını sınırlandıran bir. müdahaledir ve bu nedenle ||pl|^ak;Anayasa'mn öngördüğü şartlara uygun şekilde alabilecektir (AY md.13 ve md.35, f.2) . ||îgiyi bir "ödev" olarak kabul eden Anayasa, ||pde. vergilendirmeye ilişkin özel bir düzenleme grmŞkted.ir. AY md.73, f.l'de yer alan verginin ma||je, .orantılı olması ilkesi gereğince, herkes mali M ö r a n m d a vergi vermekle yükümlüdür. Yine aynı İst ||iŞnin üçüncü fıkrasında (md.73, f.3) düzenlenKt|--iolân kanunilik ilkesi gereğince ise, vergilen|ri|ye-ilişkin temel unsurlar arasında yer almakta gpjyergi oranı ile, vergi matrahı ve vergi borcunu ««•»£11 ffleŞ'rneye dair kurallar kanun ile belirlenecektir © t e m e l ilkenin birlikte değerlendirilmesi netice_ '4S § anayasal emirlere ulaşılmaktadır: a)mükelİSİ&Ief, malı gücü ile orantdı vergi vermekle y ü k ü m l ü M dür, b)mali güç ve bu mali g ü ç üzerinden ödenecek vergi, k a n u n i düzenlemelere u y g u n şekilde belirle necektir, c)mükellefin vergi y ü k ü m l ü l ü ğ ü , k a n u n i düzenlemelere göre belirlenen bu miktarla sınırlı dır, d)bu miktarı aşan m i k t a r d a bir vergilendirme, h u k u k i temelden y o k s u n d u r . A n a y a s a ile izin'Verilenin dışında alınan vergi nin (/hukuka a y k ı r ı varlık aktarımının) iadesini ise, h u k u k devleti ilkesi emretmektedir. Çünkü, T A Y M ' n i n yerleşmiş içtihatlarıyla da belirlendiği üzere, h u k u k devleti, " t ü m işlem ve eylemleri hu k u k a u y g u n olan, h u k u k s a l güvenliği sağlayan, her . alanda adaletli bir h u k u k düzeni k u r u p bunugeliş tirerek sürdürmeyi amaçlayan, h u k u k u t ü m devlet organlar ma egemen kılan, A n a y a s a ' y a ' a y k ı r ı du r u m ve tutumlardan k a ç m a n , insan h a k l a r ı n a say gılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup; güçlendiren, yargı denetimine açık, y a s a l a r ı n üstünde A n a y a s a v e Yasakoyıicunun da bozamayacağı temel h u k u k ilkeleri b u l u n d u ğ u bilincinde olan devlettir." 4 2 . Faiz Ödenmesinin A n a y a s a l Temelleri a. Faizin h u k u k i niteliği Hangi nedene dayalı olursa olsun, h u k u k e n öngö rülmeyen bir verginin ya da hukuken öngörülenden daha fazla miktardaki verginin tahsilinin mükellef bakımından anlamı, onun malvarlığında bü miktar kadar hukuka aykırı bir azalmadır . Üstelik, mükelle fin malvarlığındaki azalma sadece bu miktarla da sı5 iu. k o n u d a ayrıntılı bilgi için bkz. B A Ş A R A N Y A V A Ş L A R , T e b l i ğ , 1 v d . 3 A Ş A R A N Y A V A Ş L A R , Tebliğ, 1 0 v d . 3m bkz. A Y M , t. 0 6 . 0 1 . 2 0 0 5 , E.2001/3, K . 2 0 0 5 / 4 , R G t . 2 0 . 1 0 . 2 0 0 5 , S . 2 5 9 7 2 ( y u r t dışına çıkış h a r c ı v e özel işlem vergisi); 1 6 1 2003, E.2001/36, K.2003/3, R G t . 2 1 . 1 1 . 2 0 0 3 , S . 2 5 2 9 6 ( M T V ) ^ a h r u m k a l m a n kar/kazanç dahil o l m a k üzere, b i r k i m s e n i n m a l v a r l ı ğ ı n d a k e n d i isteği dışında o l u ş a n azalma m a d d i zarar; h a y jyete, v ü c u t tamlığına v e yakınlarına y a p ı l a n s a l d ı r ı l a r d a n d o l a y ı d u y u l a n b e d e n i v e ruhsal acı v e üzüntüler ise m a n e v i zarar sek inde tanımlanmaktadır ( G Ü N D A Y , 3 4 5 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 4 2 v e N r . 8 4 4 v e C . 2 , N r . 4 7 8 ) . VERGİ DÜNYÂSI, SÂYI316, ARALIK2007 85" rurlı değildir. Ayrıca; mükellef, a) 'tahsil edilen bu hukuka aykırı vergi miktarı kadar bir meblağı kulla narak varlığını artırma ya da zararım azaltma imkanı nı kaybetmesi nedeniyle- kardan yoksun kalmakta; b) hukuka aykırı vergiyi ödeyebilmek için borçlanmış olması halinde, borçlanma maliyetini yüklenmekte; ve c) ödediği hukuka aykırı verginin kendisine faiz uygulanmaksızın aynen iade edilmesi halinde, para nın satın alma gücündeki kayıplar nedeniyle, aslın da ödediğinden daha azını geri almakta ve böylece za rara uğramaktadır. O halde faiz, a) yoksun k a l m a n karı; b)-eğer borçlanıldıysa- borçlanma nedeniyle meydana gelen maliyeti; ve c) paranın satın alma gu- • cündeki kayıpları tazmin aracı olarak görev yapmak- "Faiz", - e k o n o m i b i l i m i n d e v e özel h u k u k t a k i m i faiz t ü r l e r i b a k ı m ı n d a n - "kullanılan p a r a n ı n karşılığı" ş e k l i n d e t a n ı m l a n m a k tadır (Bkz. v e krş. A L B A Ş , 1 3 4 v d . ) . T ü r k V e r g i H u k u k u d o k t r i n i n d e , S O N S U Z O Ğ L U ' n u n ( 5 ) , " a l a c a k l ı n ı n bir m i k t a r p a r a y ı c belli bir süre k u l l a n m a m a s ı dolayısıyla, o n a ö d e n e n h u k u k i bir ürün" v e benzer şekilde Y A L T I ' n ı n (Tebliğ, 3 ) , "alacak h a k k ı n ı n n o r m a l olarak sağladığı, arızi v e fer'i bir hak" ş e k l i n d e faizi t a n ı m l a d ı k l a r ı görülmektedir. A Y M (Bkz. A Y M t.27.09.1988, E.1988/7, K . 1 9 8 8 / 2 7 ; t . 2 7 . 0 9 . 1 9 8 8 , E.1988/9, K . 1 9 8 8 / 2 8 ; t . 2 7 . 0 9 . 1 9 8 8 , E . 1 9 8 8 / 1 6 , K . 1 9 8 8 / 2 9 ( w w . a n a y a s a . g o v . t r ) ) ' ise, V U K . m d . 1 1 2 , b.3 gereğince, ikmalen, re'sen v e i d a r e c e . y a p d a n v e r g i tarhiyatlarında, n o r m a l v a d e t a r i h i n d e n s o n y a p ı l a n t a r h i y a t m s? tahakkuk t a r i h i n e kadar geçen.süre için m ü k e l l e f t e n a l ı n m a k t a o l a n g e c i k m e faizini; a ) z a m a n ı n d a ö d e n m e y e n v e r g i n i n mükel-, lef tarafından k u l l a n ı l m a s ı n ı n karşılığı, b ) v e r g i n i n z a m a n ı n d a ö d e n m e m e s i n e d e n i y l e d e v l e t cari h a r c a m a l a r ı ile y a t ı r ı m l a r d a meydana g e l e n aksamalara bağlı o l a r a k o l u ş a n e k o n o m i k dengesizlikleri y a da k a m u h i z m e t l e r i n i n b o r ç l a n m a y o l u y l a karşılan-*: ması durumunda, m e y d a n a gelen m a l i y e t artışını t a z m i n aracı v e , c ) p a r a n ı n s a t ı n a l m a gücündeki k a y ı p l a r ı k a r ş ı l a m a y o l u o l a rak kabul etmiştir. K a n a a t i m i z c e , k a m u h u k u k u k a y n a k l ı b i r b o r ç i l i ş k i s i o l a n v e r g i i l i ş k i s i n d e faiz ile, özel h u k u k k a y n a k l ı b i r i l i ş k i ç e r ç e v e m s i n d e o r t a y a ç ı k a n faiz, n i t e l i k i t i b a r i y l e b i r b i r i n d e n f a r k l ı d ı r . Özel h u k u k t a p e k çok faiz türü o l m a k l a b i r l i k t e , - v e r g i n i n p a r a j - sal (/mali) bir y ü k ü m l ü l ü k o l m a s ı n ı dikkate alarak k a r ş ı l a ş t ı r m a y a p a b i l m e k amacıyla- "para b o r ç l a r ı n d a faiz" d i k k a t e a l ı n d ı ğ ı n ^ " •. da, iki faiz türü arastnda şu farklılıklar olduğu g ö r ü l m e k t e d i r : para b o r ç l a r ı n d a faiz talebi için o r t a d a bir z a r a r ı n bulunmasına.ge-v t e k yoktur, zarar olsa d a h i zararın m i k t a r ı n ı n faize b i r etkisi y o k t u r v e faiz talep e d e b i l m e k için b o r ç l u n u n k u s u r l u olması gerek-; mez (Bkz. H E L V A C I , 8 1 - 8 2 ) ; ' b u n a karşılık, vergi h u k u k u n d a faiz için m ü k e l l e f i n bir zarara uğramış olması şarttır, b u n a bağlı o l a rak zararın m i k t a r ı faizin b e l i r l e n m e s i n d e ö n e m taşır, v e nihayet,'faiz i ç i n kusur çoğunlukla a r a n ı r (Bkz. v e k r ş . H E L V A C I , 81-- : 8 2 ) . Faiz, k a m u h u k u k u n d a , " z a r a n t a z m i n a r a c ı " r o l ü n e s a h i p t i r . N i t e k i m , V U K m d . H 2 ' n i n gerekçesi d e , " d e v l e t i n zararı-* s| n ı tazmin a m a c ı " n m , g e c i k m e faizi k u r u m u n u n g e t i r i l m e s i n d e k i ö n e m l i r o l ü n ü gözler ö n ü n e sermektedir. G e r e k ç e ' d e ö n d e , "BuJ hg ü n k ü e k o n o m i k düzeyde h e r alacak, b o r ç m ü n a s e b e t i faizi g e r e k t i r m e k t e v e alacağın tahsilinde h e r n e s u r e t l e olursa o l s u n ' h u sule gelen g e c i k m e l e r d e faiz uygulanmaktadır." d e n i l e r e k k ı s m e n özel h u k u k a atıfta bulunulmuşsa da, a r d ı n d a n , 1 \ "Vergi alacağım n m z a m a n ı n d a tahsili, a m m e h i z m e t l e r i n i n z a m a n ı n d a görülmesi gibi ö n e m l i bir gerekçe arz e t t i ğ i n d e n g e n e l l i k l e a l a c a k l a r içırı uygulanan faiz u s u l ü n ü n s o n r a d a n d o ğ a n vergi alacağı i ç i n d e uygulanması h a k l ı bir sebep teşkil e d e r B u ş e k i l d e faiz u y g u l a , masıyla D e v l e t a l a c a ğ ı n ı n ö d e n m e s i n d e k i g e c i k m e l e r i n b ü y ü k ölçüde ö d e n e c e ğ i muhakkaktır." sözleriyle, g e c i k m e faizinin d e f l e t i n "zararını tazmin amacı", kanaatimizce a ç ı k ç a o r t a y a k o n u l m u ş t u r ( G e r e k ç e için bkz. K O C A H A N O Ğ L U , V U K m d . 1 1 2 ) ( D e v l e t i n "zararını tazmin aracı" o l a n gecikme faizi, m ü k e l l e f b a k ı m ı n d a n y e r g i aslına bağlı bir "fer'i m a l i y ü k ü m l ü l ü k " t ü r . Ç u n ( kü, d e v l e t i n e g e m e n l i k h a k k ı n d a d a y a n a r a k t e k t a r a f l ı b i r ş e k i l d e getirdiği p a r a c i n s i n d e n ö d e n m e s i z o r u n l u h e r t ü r y ü k ü m l ü l ü k , mali y ü k ü m l ü l ü k t ü r (Bkz. B A Ş A R A N , l m r e g ü n ' e A r m a ğ a n , 8 6 0 - 8 6 1 ; G e c i k m e faizini, ek bir m a l i y ü k ü m l ü l ü k olarak, t a n ı m l a m a k t a S O N S U Z O G L U , 7 3 ) . B u bağlamda, g e c i k m e faizi d e , v e r g i ö d e v l i s i n i n m ü l k i y e t h a k k ı n a m ü d a h a l e n i t e l i ğ i m taşıyan h e r tür mali y ü k ü m l ü l ü k bakımından u y u l m a s ı zorunlu olan kanunilik ilkesine ( A Y m d . 7 3 , f . 3 ) uygun şekilde d ü zenlenmelidir. A Y M de, gecikme faizini ( v e a y n ı zamanda g e c i k m e z a m m ı n ı ) bir m a l i y ü k ü m l ü l ü k olarak n i t e l e n d i r m e k t e d i r . Bkz. A Y M t . 2 7 . 0 9 . 1 9 8 8 , E . 1 9 8 8 / 1 6 , K . 1 9 8 8 / 2 9 : " A n a y a s a ' n ı n 7 3 . maddesi h e r k e s i " k a m u giderlerini k a r ş ı l a m a k üzere, m a l i g ü c ü n e gore. v e r g i ö d e m e k l e y ü k ü m l ü " k ı l d ı ğ ı n d a n usulüne u y g u n ş e k i l d e çıkarılmış yasalarla g e t i r i l e n " v e r g i m ü k e l l e f i y e t i " n i kabullenmek^ , bir v a t a n d a ş l ı k görevidir. " G e c i k m e z a m m ı " v e " G e c i k m e faizi" y ü k ü m l ü l ü ğ ü ise, belli ş a r t l a r d a , v e r g i m ü k e l l e f i y e t i n e bağ-, lı o l a r a k o r t a y a ç ı k a n e k b i r m ü k e l l e f i y e t t i r . " ; A Y M t . 2 4 . 0 6 . 1 9 9 3 , E . 1 9 9 2 / 2 9 , K . 1 9 9 3 / 2 3 : " G e c i k m e faizi is'e.'vergiyi d o ğ u r a n o l a y ı r ı s o n r a d a n ö ğ r e n i l m e s i n e d e n i y l e o l a ğ a n dışı y a p ı l a n v e r g i l e n d i r m e işlemlerinde u y g u l a n a n v e g e c i k m e z a m m ı n d a n a y r ı tah-.. sil e d i l e n bir ek y ü k ü m l ü l ü k t ü r . G e c i k m e z a m m ı ile g e c i k m e faizinin t e m e l d e amaçları aynıdır. H e r i k i s i n d e d e v e r g i aslının.: ö d e n m e s i n i zorlayan n i t e l i k bulunduğu gibi, v e r g i n i n ö d e n m e m e s i n d e n dolayı h a z i n e n i n e n f l a s y o n d a n d o ğ a n k a y b ı n ı n 1carşılan--j|| ması a m a c ı da vardır."Kararlar i ç i n bkz. w w w . a n a y a s a . g o v . t r ( K a r a r l a r d a k i k o y u r e n k l i v u r g u l a m a l a r y a z a r a a i t t i r . ) sı. SAS1316. ARALIK 2007 i ı 1 nırlı değildir. Ayrıca; mükellef, a) -tahsil edilen bu hukuka aykırı vergi miktarı kadar bir meblağı kulla narak varlığını artırma ya da zararım azaltma imkanı nı kaybetmesi nedeniyle- kardan yoksun kalmakta; b) hukuka aykırı vergiyi ödeyebilmek için borçlanmış olması halinde, borçlanma maliyetini yüklenmekte; ve c) ödediği hukuka aykırı verginin kendisine faiz uygulanmaksızın aynen iade edilmesi halinde, para nın satın alma gücündeki kayıplar nedeniyle, aslın-da ödediğinden daha azını geri almakta v e böylece z a rara uğramaktadır. O halde faiz, a) yoksun kalınan"; karı; b)-eğer borçlanıldıysa- borçlanma nedeniyle; meydana gelen maliyeti; ve c) paranın satın alma gü-" cündeki kayıpları tazmin aracı olarak görev yapmak-" "Faiz", - e k o n o m i biliminde v e özel h u k u k t a k i m i faiz t ü r l e r i b a k ı m ı n d a n - "kullanılan p a r a n ı n karşılığı" ş e k l i n d e t a n ı m l a n m a k ^ tadır (Bkz. v e krş. A L B A Ş , 1 3 4 v d . ) . T ü r k V e r g i H u k u k u d o k t r i n i n d e , S O N S U Z O G L U ' n u n . ( 5 ) , " a l a c a k l ı n ı n bir m i k t a r parayı» belli bir süre k u l l a n m a m a s ı dolayısıyla, o n a ö d e n e n h u k u k i bir ürün" v e benzer şekilde Y A L T I ' n m (Tebliğ, 3 ) , "alacak hakkmtnfc n o r m a l olarak sağladığı, arızi v e fer'i b i r hak" ş e k l i n d e faizi t a n ı m l a d ı k l a r ı g ö r ü l m e k t e d i r . A Y M (Bkz. A Y M t . 2 7 . 0 9 . 1 9 8 8 , Nİ E.1988/7, K . 1 9 8 8 / 2 7 ; t . 2 7 . 0 9 . 1 9 8 8 , E . 1 9 8 8 / 9 , K . 1 9 8 8 / 2 8 ; t . 2 7 . 0 9 . 1 9 8 8 , E . 1 9 8 8 / 1 6 , K . 1 9 8 8 / 2 9 ( w w w . a n a y a s a . g o v . t r ) ) ' ise, V U K . m d . 1 1 2 , b.3 gereğince, ikmalen, re'sen v e idarece/yapılan vergi tarhiyatlarında, n o r m a l v a d e t a r i h i n d e n s o n y a p ı l a n tarhıyatın;-. tahakkuk t a r i h i n e kadar geçen süre i ç i n m ü k e l l e f t e n a l ı n m a k t a o l a n g e c i k m e faizini; a ) z a m a n m d a ö d e n m e y e n v e r g i n i n mukel-.s lef tarafından k u l l a n ı l m a s ı n ı n karşılığı, b ) v e r g i n i n z a m a n ı n d a ö d e n m e m e s i n e d e n i y l e d e v l e t cari. h a r c a m a l a r ı ile y a t ı r ı m l a r d a * meydana g e l e n aksamalara bağlı o l a r a k o l u ş a n e k o n o m i k dengesizlikleri ya da k a m u h i z m e t l e r i n i n b o r ç l a n m a y o l u y l a k a r ş ı l a n - ^ ması durumunda, m e y d a n a gelen m a l i y e t artışını tazmin a r a d v e , c ) p a r a n ı n satın a l m a g ü c ü n d e k i kayıpları k a r ş ı l a m a y o l u olâ-s rak kabul etmiştir. K a n a a t i m i z c e , k a m u h u k u k u k a y n a k l ı b i r b o r ç ilişkisi o l a n Vergi i l i ş k i s i n d e faiz ile, özel h u k u k k a y n a k l ı b i r i l i ş k i ç e r ç e v e - J j s i n d e o r t a y a ç ı k a n faiz, n i t e l i k i t i b a r i y l e b i r b i r i n d e n f a r k l ı d ı r . Özel h u k u k t a p e k çok faiz t ü r ü o l m a k l a b i r l i k t e , - v e r g i n i n pa'r-a=fe sal (/mali) bir yükümlülük olmasını d i k k a t e alarak k a r ş d a ş t ı r m a y a p a b i l m e k amacıyla- "para b o r ç l a r ı n d a faiz" d i k k a t e alındığın, da, iki faiz t ü r ü arasında şu farklılıklar olduğu g ö r ü l m e k t e d i r : p a r a borçlarında faiz talebi i ç i n o r t a d a bir zararın b u l u n m a s ı n a g e * t;! rek yoktur, zarar olsa d a h i zararın m i k t a r ı n ı n faize bir e t k i s i y o k t u r v e faiz talep e d e b i l m e k i ç i n b o r ç l u n u n k u s u r l u olması gerek-î mez (Bkz. H E L V A C I , 8 1 - 8 2 ) ; b u n a karşılık, v e r g i h u k u k u n d a faiz için m ü k e l l e f i n bir zarara uğramış o l m a s ı şarttır, b u n a bağlı o l a - s g rak zararın m i k t a r ı faizin b e l i r l e n m e s i n d e ö n e m taşır, v e nihayet,- faiz için kusur ç o ğ u n l u k l a a r a n ı r (Bkz. v e k r ş . H E L V A C I , 82). 81' Faiz, k a m u h u k u k u n d a , "zararı t a z m i n a r a c ı " r o l ü n e s a h i p t i r . N i t e k i m , V U K m d . H 2 ' n i n gerekçesi d e , " d e v l e t i n zarar ' n ı tazmin amacı"nın, gecikme faizi k u r u m u n u n g e t i r i l m e s i n d e k i ö n e m l i r o l ü n ü gözler ö n ü n e s e r m e k t e d i r . G e r e k ç e d e ö n d e , "Bu-* 1 günkü e k o n o m i k düzeyde h e r alacak, b o r ç m ü n a s e b e t i faizi g e r e k t i r m e k t e v e alacağın t a h s i l i n d e h e r n e s u r e t l e olursa o l s u n ' h u ^ sule gelen g e c i k m e l e r d e faiz uygulanmaktadır." d e n i l e r e k k ı s m e n özel h u k u k a atıfta b u l u n u l m u ş s a da, a r d ı n d a n , -'Vergi alacağiE5-|§ n m zamanında tahsili, a m m e h i z m e t l e r i n i n z a m a n ı n d a görülmesi gibi ö n e m l i bir gerekçe arz e t t i ğ i n d e n g e n e l l i k l e a l a c a k l a r -için»' uygulanan faiz usulünün s o n r a d a n d o ğ a n vergi alacağı i ç i n de u y g u l a n m a s ı h a k l ı bir sebep teşkil e d e r Bu ş e k i l d e faiz uygulaf.Jl masıyla D e v l e t alacağının ö d e n m e s i n d e k i g e c i k m e l e r i n büyük ölçüde ö d e n e c e ğ i muhakkaktır." sözleriyle, g e c i k m e faizinin d e y j y j l e t i n "zararını tazmin amacı", k a n a a t i m i z c e açıkça o r t a y a k o n u l m u ş t u r ( G e r e k ç e için bkz. K O C A H A N O G L U , V U K m d . l l £ ) f } | f Çürj^îî yüküm<!-l D e v l e t i n "zararını tazmin aracı" o l a n gecikme faizi, m ü k e l l e f b a k ı m ı n d a n yergi aslına bağlı b i r "fer'i m a l i y ü k ü m l ü l ü k " t ü r . kü, d e v l e t i n e g e m e n l i k h a k k ı n d a d a y a n a r a k t e k taraflı b i r ş e k i l d e getirdiği p a r a c i n s i n d e n ö d e n m e s i z o r u n l u h e r t ü r l ü l ü k , mali y ü k ü m l ü l ü k t ü r (Bkz. B A Ş A R A N , l m r e g ü n ' e A r m a ğ a n , 8 6 0 - 8 6 1 ; G e c i k m e faizini, ek bir m a l i y ü k ü m l ü l ü k o l a r a f e ' S t a n ı m l a m a k t a S O N S U Z O G L U , 7 3 ) . B u bağlamda, g e c i k m e faizi de, v e r g i ö d e v l i s i n i n m ü l k i y e t h a k k ı n a m ü d a h a l e niteliğini;; t a ş ı y a n h e r t ü r m a l i y ü k ü m l ü l ü k b a k ı m ı n d a n u y u l m a s ı z o r u n l u o l a n k a n u n i l i k i l k e s i n e ( A Y m d . 7 3 , f . 3 ) u y g u n ş e k i l d e dür-yg zenlenmelidir. A Y M de, gecikme faizini ( v e a y n ı z a m a n d a g e c i k m e z a m m ı n ı ) bir m a l i y ü k ü m l ü l ü k o l a r a k n i t e l e n d i r m e k t e d i r . Bkz. A Y M ^ g t . 2 7 . 0 9 . 1 9 8 8 , E . 1 9 8 8 / 1 6 , K . 1 9 8 8 / 2 9 : " A n a y a s a ' n m 7 3 . maddesi herkesi " k a m u giderlerini karşılamak üzere, m a l i g ü c ü n e g ö % â | v e r g i ö d e m e k l e y ü k ü m l ü " k ı l d ı ğ ı n d a n usulüne uygun şekilde çıkarılmış yasalarla getirilen " v e r g i m ü k e l l e f i y e t i " rii k a b u l l e n m e k ^ , bir v a t a n d a ş l ı k görevidir. " G e c i k m e z a m m ı " v e " G e c i k m e faizi" y ü k ü m l ü l ü ğ ü ise, b e l l i ş a r t l a r d a , v e r g i m ü k e l l e f i y e t i n e bağ; g lı o l a r a k o r t a y a ç ı k a n e k b i r m ü k e l l e f i y e t t i r . " ; A Y M t . 2 4 . 0 6 . 1 9 9 3 , E . 1 9 9 2 / 2 9 , K . 1 9 9 3 / 2 3 : " G e c i k m e faizi ise/vergiyi d o ğ u r a n ^ o l a y ı n s o n r a d a n öğrenilmesi n e d e n i y l e o l a ğ a n dışı y a p ı l a n v e r g i l e n d i r m e işlemlerinde u y g u l a n a n v e g e c i k m e z a m m ı n d a n ayrı tali- §k . sil edilen b i r ek yükümlülüktür. G e c i k m e z a m m ı ile g e c i k m e faizinin t e m e l d e a m a ç l a r ı a y n ı d ı r . H e r ikisinde d e v e r g i a s l ı m ö j S ö d e n m e s i n i zorlayan n i t e l i k bulunduğu gibi, v e r g i n i n ö d e n m e m e s i n d e n dolayı h a z i n e n i n e n f l a s y o n d a n d o ğ a n kaybının'karşılan;=% ması a m a c ı d a vardır."Kararlar için bkz. w w w . a n a y a s a . g o v . t r ( K a r a r l a r d a k i k o y u r e n k l i v u r g u l a m a l a r yazara a i t t i r . ) ARAIJK20O7 - ®> vergi tadır. Faiz, bir "zararı tazmin aracı"dır ' ; faiz yoluyla, yaklaşımın mükellefin vergi alacağına da gösterilme 6 7 fiftikuka aykırı vergi tahsili nedeniyle mükellefin uğ'SSrnı§ olduğu zararı karşılamak, tazmin etmek a m a ç - ^Inmaktadır ' . 8 9 .Vergi hukuku doktrininde de -tespit edebildiğimiz fpadarıyla ilk olarak- C a n d a n tarafından ileri sürüIjlâvve hukuka aykırı şekilde tahsil edilen verginin iaJEdesınde verilmesi gereken faizin, hukuken "tazmil§İiât"tan t a ş k a bir şey olmadığını belirten bu görüş, flpygulamada önce Danıştay 7. Dairesi v e ardından, £ 9 "ve 4. Danıştay Daireleri tarafından takip edilmiş10 11 12 pfctır. "* ^ b. H u k u k devleti ilkesinin emri olan "adil d e n ^ ge"nin gereği olarak faiz z v si gerekir. Bir hukuk devleti, kendi alacağına şahin kesilip çeşitli faiz türleriyle hazineyi ve bu bağlamda kamu yararını korurken, mükellefin zararına umursa maz bir tutum sergileyemez. Hukuka aykırı vergi tah sili nedeniyle, mükellefin tahsil edilen vergi aslı dı şında da zararı mevcuttur. Hukuk devleti, kendi zara rı olduğunda gösterdiği yaklaşımı mükellefin zararı bakımından da göstermek zorundadır, mükellefin menfaatini hukuki korumadan yoksun bırakamaz. Bu zorunluluğu, bireyin malvarlığmdan hazineye kamu yararı gerekçesiyle bir aktarım yapılıyor olmasına de ğiştirmez. Çünkü, " A n a y a s a ' n m .2. maddesinde sözü edilen sosyal hukuk devleti, ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren, güvence altına alan, adaletli bir hu kuk düzeni oluşturmak v e bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayarak kişi ile toplum arasında denge kuran devlettir." " h î u k u k devletinin amacı, sadece kargaşayı önle^ y ı c ı bir düzen/sistem oluşturmak değil, aynı zamanda adaletli bir sistem oluşturmaktır. Bir hukuk devle*~ tinde, verginin tahakkukunda ya da tahsilindeki ekNitekim, mülkiyet hakkına müdahalenin söz ko * sıklık ya da gecikme halinde mükellefin k u s u r l u nusu olduğu durumlarda A Y M , kamu y a r a r ı ile/'bireyi qlup olmadığına bakdmaksızm -kanunun açık h ü sel menfaat arasında adil bir denge bulunmasını herkümleri temelinde- mükelleften gecikme faizi ve/vezaman önemsemiştir . Burada devlet ile' bireylerin , ya gecikme zammı alınması yoluna gidiliyorsa, aynı vbi x 1 3 14 •8 N i t e k i m , Danıştay k a r a r l a t m a göre tazminat, "maddi y a da m a n e v i b i r zararın giderilmesi"dir. Bkz. D İ D D G K , • E.1996/764, K.1997/46; 10.D., t . 1 1 . 0 6 . 1 9 9 6 , E . 1 9 9 6 / 4 3 1 3 , K . 1 9 9 6 / 3 4 7 7 (ERKUT/SOYBAY, 9 t.17.01.1997, İYUK md.13, 300vd.) Bu n e d e n l e h a k l ı olarak, tazminat m i k t a r ı n ı n , u ğ r a n ı l a n zarardan d a h a fazla olması söz k o n u s u o l a m a y a c a ğ ı görüşünde G O Z U B Ü Y Ü K , 3 4 8 , sıra n o : 6 3 6 10 C A N D A N , 2 1 1 . Yazara göre, faiz, fazla tahsil e d i l e n v e r g i yüzünden e n f l a s y o n v e k a r d a n y o k s u n k a l m a s e b e b i y l e mükelleflerin uğradıkları zararın tazminine h i z m e t e t m e k t e d i r . 11 7. D . , t . 2 4 . 0 2 . 2 0 0 5 , E . 2 0 0 1 / 1 2 0 8 , K . 2 0 0 5 / 2 3 9 12 7 . D . ( D a n . 9 . D . ile müşterek K u r u l ) t . 0 6 . 0 5 . 2 0 0 5 , E . 2 0 0 3 / 1 9 1 3 , K . 2 0 0 5 / 9 6 8 ; 4 . D . t . 2 4 - 1 1 . 2 0 0 5 , E . 2 0 0 5 / 9 6 3 , K . 2 0 0 5 / 2 2 6 1 ( K a (www.danistay.gov.tr) rarlar için bkz. C A N D A N , 2 0 8 v d . ) 13 A Y M t . 2 3 . 0 3 . 1 9 7 6 , E . 1 9 7 5 / 1 6 7 , K . 1 9 7 6 / 1 9 ( 2 0 . 0 9 . 1 9 7 1 t. v e 1 4 8 8 S K ) 14 A Y M , k a m u y a r a r ı n ı gerçekleştirmek a m a c ı y l a y a p ı l a n benzer işlemlerde, bireysel y a r a r ile k a m u yararı arasındaki adil d e n g e n i n (www.anayasa.gov.tr) benzer kurallarla k u r u l m a s ı n ı aramaktadır. Y ü k s e k M a h k e m e , ö r n e ğ i n , d e v l e t l e ş t i r m e v e k a m u l a ş t ı r m a gibi - k e n d i ifadesiyle- "kamu yararına d a y a n a n benzer iki işlemde" ilgililere ö d e n e c e k b e d e l i n b e l i r l e n m e s i n d e farklı y ö n t e m l e r takip edilmesini, "de m o k r a t i k h u k u k d e v l e t i n i n t e m e l taşlarından b i r i o l a n h u k u k u n üstünlüğü ilkesi"ne a y k ı r ı b u l m a k t a d ı r ( t . 1 2 . 1 0 . 1 9 7 6 , E . 1 9 7 6 / 3 8 , K . 1 9 7 6 / 4 6 , w w w . a n a y a s a . g o v . t r ( 2 0 . 0 9 . 1 9 7 1 t . v e 1 4 8 8 S K ) ) . ( K a r a r d a k i k o y u r e n k l i v u r g u l a m a l a r yazara aittir.) VERGİ DÜNYASİ, SAYI 316; ARALIK 2007 8 7 aclıı 'Faiz, bir "zararı tazmin aracı"dır ' ; faiz yoluyla, 'ııkuka aykırı vergi tahsili nedeniyle mükellefin uğgnış olduğu zararı karşılamak, tazmin etmek a m a ç İnfnaktadır - . yaklaşımın mükellefin vergi alacağına da gösterilme si gerekir. Bir hukuk devleti, kendi alacağına şahin kesilip çeşitli faiz türleriyle hazineyi ve bu bağlamda kamu yararını korurken, mükellefin zararına umursa ~ Vergi hukuku doktrininde de -tespit edebildiğimiz maz bir tutum sergileyemez. Hukuka aykırı vergi tah âdarıyla ilk olarak- C a n d a n tarafından ileri sürü- sili nedeniyle, mükellefin tahsil edilen vergi aslı dı m ve hukuka aykırı şekilde tahsil edilen verginin ia- şında da zararı mevcuttur. Hukuk devleti, kendi zara esınde verilmesi gereken faizin, h u k u k e n "tazmi- rı olduğunda gösterdiği yaklaşımı mükellefin zararı mükellefin at"tan başka bir şey olmadığım belirten bu görüş, bakımından da göstermek zorundadır, menfaatini hukuki korumadan yoksun bırakamaz. Bu ygulamada önce Danıştay 7. Dairesi ve ardından, zorunluluğu, bireyin malvarlığmdan hazineye kamu ve 4 Danıştay Daireleri tarafından takip edilmişyaran gerekçesiyle bir aktarım yapılıyor olması-.da de i ğiştirmez. Çünkü, "Anayasa'nın .2. maddesinde sözü ~, b. H u k u k devleti ilkesinin emri olan "adil den edilen sosyal hukuk devleti, ferdin huzur ve refahını ge "nin gereği olarak faiz gerçekleştiren, güvence altına alan, adaletli bir hu H u k u k devletinin amacı, sadece kargaşayı önle kuk düzeni oluşturmak ve bunu devam ettirmekte yici bir düzen/sistem oluşturmak değil, aynı zamanda kendini yükümlü sayarak kişi ile toplum arasında ''adaletli bir sistem oluşturmaktır. Bir hukuk devle denge kuran devlettir." tinde, verginin tahakkukunda ya da tahsilindeki ek Nitekim, mülkiyet h a k k ı n a müdahalenin söz ko siklik, ya da gecikme halinde mükellefin k u s u r l u nusu olduğu durumlarda "AYM, kamu yararı; ilenireyolup olmadığına bakdmaksızın- -kanunun açık h ü sel menfaat arasında adil bir denge bulunmasını herkümleri temelinde- mükelleften gecikme faizi ve/ve zaman önemsemiştir ! Burada devlet- ite' biteylerin ya gecikme zammı alınması yoluna gidiliyorsa, a y n ı 6 7 8 9 10 11 12 1 3 1 Nitekim, D a n ı ş t a y kararlarına göre t a z m i n a t , "maddi y a d a m a n e v i bir zararın giderilmesi"dir. Bkz. D İ D D G K , E.1996/764, K.1997/46; 10.D., t.l 1 . 0 6 . 1 9 9 6 , E . 1 9 9 6 / 4 3 1 3 , K . 1 9 9 6 / 3 4 7 7 (ERKUT/SOYBAY, t.17.01.1997, lYUK md.13, 300vd.) Bu nedenle h a k l ı olarak, tazminat m i k t a r ı n ı n , u ğ r a n d a n zarardan d a h a fazla olması söz k o n u s u o l a m a y a c a ğ ı görüşünde G O Z U B Ü Y Ü K , 3 4 8 , sıra n o : 6 3 6 10 C A N D A N , 2 1 1 . Yazara göre, faiz, fazla tahsil e d i l e n v e r g i yüzünden enflasyon v e k a r d a n y o k s u n k a l m a sebebiyle mükelleflerin uğradıkları zararın tazminine hizmet e t m e k t e d i r . 11 7. D., t . 2 4 . 0 2 . 2 0 0 5 , E . 2 0 0 1 / 1 2 0 8 , K . 2 0 0 5 / 2 3 9 ( w w w . d a n L s t a y g o v . t r ) 12 7 . D . (Dan. 9 . D . ile müştetek K u r u l ) t . 0 6 . 0 5 . 2 0 0 5 , E . 2 0 0 3 / 1 9 1 3 , K . 2 0 0 5 / 9 6 8 ; 4 . D . t . 2 4 . 1 1 . 2 0 0 5 , E . 2 0 0 5 / 9 6 3 , K . 2 0 0 5 / 2 2 6 1 : (Ka rarlar için bkz. C A N D A N , 2 0 8 v d . ) 13 A Y M t . 2 3 . 0 3 . 1 9 7 6 , E . 1 9 7 5 / 1 6 7 , K . 1 9 7 6 / 1 9 ( 2 0 . 0 9 . 1 9 7 1 t. v e 1 4 8 8 S K ) ( w w w . a n a y a s a . g o v . t r ) 14 A Y M , k a m u y a r a r ı n ı gerçekleştirmek a m a c ı y l a y a p ı l a n b e n z e r işlemlerde, bireysel yarar ile k a m u y a r a n a r a s ı n d a k i adil d e n g e n i n benzer kurallarla kurulmasını a r a m a k t a d ı r . Y ü k s e k M a h k e m e , ö r n e ğ i n , d e v l e t l e ş t i r m e v e k a m u l a ş t ı r m a gibi - k e n d i ifadesiyle- "kamu yararına d a y a n a n benzer iki işlemde" ilgililere ö d e n e c e k b e d e l i n b e l i r l e n m e s i n d e f a r k l ı y ö n t e m l e r takip edilmesini, "de m o k r a t i k h u k u k d e v l e t i n i n t e m e l t a ş l a r ı n d a n b i r i o l a n h u k u k u n üstünlüğü ilkesi"ne aykırı b u l m a k t a d ı r (t. 1 2 . 1 0 . 1 9 7 6 , E. 1 9 7 6 / 3 8 , K . 1 9 7 6 / 4 6 , www.anayasa.gov.tr ( 2 0 . 0 9 . 1 9 7 1 t . v e 1 4 8 8 S K ) ) . ( K a r a r d a k i koyu r e n k l i v u r g u l a m a l a r yazara aittir.) • Hakların birbiriyle çatışması halinde bir denge* nin bulunması demokratik hukuk devleti ilkelerinin başında gelir. Kamulaştırma gibi zor alım hakkım kulla nan kamu gücünün karşısında, elinden taşınmazı alınan kişinin de bu taşınmazın gerçek değerini isteyebilmesi, haklar arasındaki dengenin gerçekleştirilmesinde önemli bir öğedir. Aksi halde denge bozulur, sosyal ya şamda kimi huzursuzlukların politik ve ekonomik patla maların nedenleri oluşmaya başlar ki bu gibi durumlann ortaya çıkabilmesi sosyal hukuk devleti ilkeleriyle bağda-? şamaz. Anayasanın başlangıç bölümünde yer alan "im san. hak ve hürriyetlerini, milli dayanışmayı, sosyal ada* feri, ferdin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirme yi _ ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devleti" yerini giderek hakların dengeliği temeline dayanmayan otoriter bir yönetime bırakır." eşit kurallara tabi tutulması değil , ölçülülük ilkesinin (AY md.13) alt ilkelerinden biri olan orantılılık ilkesinin uygulanması söz • konusudur; kamu yararını gerçekleştirme amacı ile, bu amaçla bireysel h a k ve özgürlüğe (/menfaate) yapılacak m ü d a h a l e (araç) arasında orantılı bir ilişkinin kurulması hedeflen mektedir. Örneğin, kamulaştırma bedelini vergi be deli olarak öngören kanun hükmünün A n a y a s a ' y a aykırılığı sorununu ele alan kararında A Y M bu adil dengeyi şu sözlerle aramaktadır : "Devlet Kamu yara rı nedenini öne sürerek bireyin özel mülkiyetinde'olan bir taşınmazı zorla elinden alacak, fakat kendisine bunun karşılığı olan para verihniyerek, taşınmazın bir bölüğü karşılıksız devletin veya kamu kuruluşunun mülkiyetine geçecektir. 15 16 15 A Y M , d e v l e t ile diğer k i m s e l e r i n eşit h u k u k i s t a t ü d e o l m a d ı k l a r ı gerekçesiyle, eşitlik ilkesini d e v l e t v e b i r e y l e r arasındaki - k a m u h u k u k u n a dayalı-'ilişkilerde u y g u l a m a m a k t a d ı r . Ö r n e ğ i n , d e v l e t m a l l a r ı n ı n haczini yasaklayan 1İK m d . 8 2 , b . l ' i n eşitlik ilkesine : ( m d . 1 0 , f . 3 ) ( v e 1 3 8 , £4) aykırı olduğu iddiasıyla a ç ı l a n d a v a d a i s t e m şu gerekçelerle reddedilmiştir ( t . 2 1 . 1 0 . 1 9 9 2 , E . 1 9 9 2 / 1 3 ; ' : K . 1 9 9 2 / 5 0 , www.anayasa.gov.tr),: " T o p l u m s a l yaşamın adalet kişilere kimi yükümlülüklerin tanınmayan bağdaşmadığı ü s t ü n iradesidir. gibi, toplumsal a n l a m ı ile de Kişilere yaşamın getirilen dengeli ve sağlıklı biçimde içinde oluşmasını devlete sürdürülmesine lar arasında ayınm yapılamaz ve yasalann Devlet organları ve yönetim makamlan rmı sürdürmek zorundadırlar. şısmda olanaksızdır." kamu yaranna uygulanması yönünden o l a n a k veren öğe, devletin, istemek, "devlet" gerçek •• eşitlik ilkesiyle kavramının üstün lıkları temsil ettiği için bir yüce onur sayılmakla, hukuk bağlamında ve kendisiyle yurttaşlan yurttaşın zararına, kendi yükümlülüklerini işlerlik kazanır. Aynı durumda gerçek ve tüzelkişilere mamasını savunmak güçtür. "Devlet"-'adına bağlanan duraksama, sahip karşı çıkılamaz; sınırlı aynklik dışında değişik uygulama tanınması gerekme?;. Tersi düjünülse bile bu ayncahk'; kendi yaranna olamaz. Hukuksal nitelik, çağdaş yapı asla gözav korunup güçlenmesi, demokrasinin geçerlik ve gerçeklik ko yerine getirmemesinin gerektirdiği yaptmmlann yapılan uygulamanın uygulanmasına en güçlü, en büyük tüzelkişi olan devlete devleti koruyup kollamaya da saygıya dayandmlırsa kat uygulan hukuk devleti an Devlet, kendine karşı olan bu tür işlemlerde engelleri kaldırdıkça benimsenip saygınlığını artırır. Bireyin hak kını teslim, hukuk devletinin tescilidir. Sosyal devlet niteliği de bu bağlamda görüsünü doğrulayan kunulmazhğı söz konusu olamaz. Değişen devlet anlayışı, kerlemeler biçiminde yakınmalara neden olan durumlar bir olgudur. Devletin bu konuda bir do devletin ulusa, topluma, bireye karşı görevleri, baskıcı yanıma.giderek rici ve özendinciliği geçerek insancılığa dönüşmesi aynı sonucu getirmektedir. dine karşı karan uygulayan ve üstünlüklere bu durumuna tanımımla ülkeyi ve ulusu kapsayan devlet, ulusal değer ve v a r İnsan hak ve ör^ürlüklerinin anlam kazanması, suludur. B u da, devletin gücünü kullanırken layışı içtenlikle karşılanamaz. önemli ve öncelikli durumlarla Hukuksal ona her alanda onursal ayncahldar arasında, hacz.ed'ilmesi devlet kavramı ve işlevleri kar gerektirdiği kimi ayncakk ve egemenlik hakla kapsamındaki yetkilerinde ya bağlı tutulması, öncelik ve üstünlük alması düşünülmemelidir. insan göstermek. bütün işlemlerinde kişiler arasında bir ayınm yapmadan çalışmalarv> zorunlu kıldığı, konumunun Ancak, hukuksal işlemlerle, özel hukuk alanına giren ilişkilerinde, değişik ölçülerle Yasa önünde eşitlik ilkesine saygı yapılabilirse de Devlet mallannın Karşı oy: "Devletin, yükümlülüklerinin dı edilemez ve savsaklanamaz. ya da başka bir haklı nedene dayanmaksızın, hiçbir fark gözetilemez. için bir görevdir. Bu kurumlar, Devlete karşı icra kovuşturması olması doğaldır. Özellikle dış ilişkilerde, güvenlik konulannda 16 sağlayan yüklenmesini bağdaşmaz- İnsanın, doğuşla kazandığı değeri ve onuru nedeniyle, lanmasıyla ve kararlılık Kimi çelişkili uygulamalardan kaynaklanan, yönlendir,; özdeyişler ve te ortadan kalkmalı, devlet, alacağındaki duyarlığını borcunda da göstermelidir.- Ken devlet yücelir." A Y M t . 1 2 . 1 0 . 1 9 7 6 , E . 1 9 7 6 / 3 8 , K . 1 9 7 6 / 4 6 ( 2 0 . 0 9 . 1 9 7 1 t. v e 1 4 8 8 S K ) . Benzeri şekilde, t . 2 3 . 0 3 . 1 9 7 6 , E . 1 9 7 5 / 1 6 7 , K . 1 9 7 6 / 1 ! ? ( 2 0 . 0 9 . 1 9 7 1 t. v e 1 4 8 8 S K ) sayılı k a r a r ı n d a Y ü k s e k M a h k e m e şunları belirtmektedir: "Anayasanın , yal hukuk devleti, ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren, mekle kendini yükümlü sayarak kişi ile toplum yararlarına esas alınması Anayasa'nın arasında yapısına 2. maddesinde sözü güvence altına alan, adaletli bir hukuk düzeni oluşturmak denge k u r a n d e v l e t t i r . T o p l u m y a r a r ı b i r yana edilenşoss. ve bunu devam ettir* b ı r a k ı l a r a k sadece kışı, v e , a d a l e t l i h u k u k düdeni k a v r a m ı n a d a t e r s d ü ş e r . " ; A Y M t.24.06:19.93.,- E . 1 9 9 2 / 2 9 , K . 1 9 9 3 / 2 3 ( 3 7 8 7 S K - k a m u a l a c a k l a r ı n ı n t a h s i l a t ı n ı n hızlandırılması): "Sosyal h u k u k d e v l e t i kişiyle t o p l u m ara* s ı n d a d e n g e k u r a n ... devlettir." K a r a r l a r i ç i n bkz. w w w . a n a y a s a . g o v . t r (Karardaki koyu r e n k l i v u r g u l a m a l a r yazara a i t t i r . ) • avérai dunyaSı S? -y Çalışanların ücretlerinden zorunlu olarak y a p ı l a n tasarrufları teşvik hesaplarının tasfiyesi v e bu hesap tan yapılacak taksitli ödemelere uygulanacak faiz ora nına ilişkin uyuşmazlıkta da Yüksek M a h k e m e ' n i n tutumu aynıdır. Uygulanacak faiz oranının düşük ol duğu ve. bunun hem hukuk devleti ilkesini h e m de mülkiyet hakkını ihlal etmekte olduğu iddiasını ince leyen AYM, konuyu hukuk devleti ilkesi bakımından "kamu yararı ile bireysel yarar arasındaki denge" bağ •17 lamında ele almıştır. Yüksek Mahkeme'ye göre, "ka-. mu yararı ile bireysel yarann dengelendiği, amaç ile araç arasındaki denge bozulmadığı, hak sahibi ne, taksitlendirme nedeniyle parasından yoksun kaldığı süre için ekonomi esaslarına uygun bir gelir sağlandığı" için, hukuk devleti ilkesine bir aykırılık yoktur . 17 A Î H M d e , yanlışlıkla fazla ödenen verginin, fa iz ödenmesine ilişkin iç hukukta bir hüküm bulunma18 A Y M t . 3 0 . 0 5 . 2 0 0 6 , E.03/82, K.06/66, w w w . a n a y a s a . g o v . c r ( 2 4 . 4 . 2 0 0 3 t. v e 4 8 5 3 S K md. 5 ile m d . 6 , f . 1 - 3 ) : "Kamu yaran cıyla3417 sayılı Yasa ile getirilen tasarruf sisteminin, yine yasayla nirken, tasarrufu kün olamamış, tam, teşvik hesabının nemalandırmadan öngörülerek enflasyonun bir değerlendirme reken kaynaklanan taksitlendirme yöntemi benimsenmiştir. yararlar yapılarak, dengesi Kurakla, tasarrufa gerisinde değerlendirme bir nernalandırma ile sağladığı yarar nemanın defaten ödenmesi m ü m korunması amacıyla da, taksitlendirilen tu ve buna ilave olarak yılhk yüzde beş oranında de sağlanmıştır. arasında Böylece, hak ve adalete amaca uygun birlikte 3417 tabi tutularak tabi tutularak sayıh Yasa ile zorunlu olarak yaptırılan, da söz konusu değildir. Kişilere, Devlet veya ilgili ancak diledikleri gibi yararlanamadıktan ile bireysel Dava konusu kuralla., Çalışanların ekonomik koşullar ve kamu yaran gereği takside bağlandığı ve ödenmesi geciken paraların yararın yoksun ge tasarmflarin yönelik olarak makul ve ölçüte bir şekilde değerlendirildiği dengelendiği, kaldığı verilme işverenin önündeki engel, • sayıh Yasa'ya göre oluşan nema mülkiyet hakkı kapsamındadır. nomik istikrarın sağlanmasına sından ölçülü kurulması ödenmesi öngörülmüştür. Bu tutarların, belli kişilere verilip diğer ilgililere verilmesi gibi bir uygulama tasfiye yoluyla kaldınlmaktadır. tasfiyesinin elverişli-.ve. olarak teşvik hesabındaki t u t a r k n n "kısmen veya tamamen" ödenmesi engellenmemiş, belli bir süreye ve bu süre içinde de, mesi ya da farklı değerlendirmelere 3417 ama- anapara defaten öde korunmuştur. Yasa'da belirtilen oranda değerlendirmeye kathlanyla hak ve menfaatlerinin Genel indeksi (TÜFE) kalmayan oranları Tasfiyede, niteliği ve ekonomik koşullar nedeniyle Hak sahiplerinin ekonomi içinde fiyat artışkmm gösteren Tüketici Fiyatları ğerlendirilmesi tasfiye edilmesi zorunluluğu doğmuştur. amaç süre için ekonomi ile araç arasındaki esaslarına denge bozulmadığı, uygun bir gelir sağlandığı göz önünde hak sahibine, ve mülkiyet Tasarruflarını fiyat istikramın Teşvik Hesabinin ve dolayısıyla bulundurulduğunda;' taksitlendirme hakkının eko kamu yararı nedeniyle para özüne dokünulmadığı an değildir. İptal isteminin reddi gerekir." (Karardaki koyu laşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın renkli vurgulamalar yazara 2., 5., 13. ve 35. maddelerine aylan aittir.) A İ H M , Eko-Elda A v e e Yunanistan'a karşı, K a r a r t. 0 9 . 0 3 . 2 0 0 6 , K a r a r n o : 6 1 9 3 (Başvuru n o : 1 0 1 6 2 / 0 2 ) (Eko-Elda A V E E v . G r e e c e (no. 1 0 1 6 2 / 0 2 ) V i o l a t i o n of A t t i c l e 1 of P r o t o c o l N o . 1 ) . K a r a r m e t n i Fransızca'dır. K a r a r a ilişkin basın açıklaması b e , şu şe kildedir: T h e a p p l i c a n t company, Eko-Elda A V E E , is a j o i n t s t o c k c o m p a n y specialising in t h e field o f p e t r o l e u m products. In J u n e 1 9 8 8 the a p p l i c a n t c o m p a n y asked t h e i n l a n d r e v e n u e s e r v i c e t o repay 1 2 3 , 3 8 7 , 3 0 6 d r a c h m a s ( a p p r o x i m a t e l y E U R 3 6 2 , 1 0 5 ) w r o n g l y paid in i n c o m e t a x . W h e n t h e tax a u t h o r i t i e s refused, t h e a p p l i c a n t c o m p a n y b r o u g h t proceedings i n A t h e n s A d m i n i s t r a t i v e C o u r t to o b t a i n that s u m plus interest. In N o v e m b e r 1 9 9 3 , w h i l e t h e proceedings w e r e pending, t h e S t a t e p a i d t h e a p p l i c a n t t h e e q u i v a l e n t of E U R 3 6 2 , 1 0 5 . In its o b servations t o the A d m i n i s t r a t i v e C o u r t the a p p l i c a n t c o m p a n y l i m i t e d its c l a i m t o the s t a t u t o r y interest for b e i n g k e p t o u t of its m o n e y . T h e A d m i n i s t r a t i v e C o u r t dismissed t h a t c l a i m as inadmissible a n d the C o u r t o f . A p p e a l ruled t h a t a subsequent appeal by t h e c o m p a n y was ill-founded because at t h e m a t e r i a l t i m e t h e T a x C o d e m a d e n o p r o v i s i o n for t h e p a y m e n t of-interest b y t h e S t a t e in s u c h a situation. O n 8 N o v e m b e r 2 0 0 0 the S u p r e m e A d m i n i s t r a t i v e C o u r t dismissed a n appeal o n points o f law. T h e a p p l i c a n t c o m p a n y complained o f the t a x authorities' refusal to p a y it interest to c o m p e n s a t e it for t h e d e l a y in p a y m e n t o f Sr. a t a x c r e d i t t o w h i c h it was entitled. I t relied o n A r t i c l e 1 o f P r o t o c o l N o . 1 to t h e E u r o p e a n C o n v e n t i o n o n H u m a n R i g h t s . sa, T h e European C o u r t of H u m a n Rights n o t e d t h a t t h e tax w r o n g l y paid h a d b e e n reimbursed a p p r o x i m a t e l y five, years a n d five •i Zr m o n t h s after the d a t e o n w h i c h the a p p l i c a n t c o m p a n y r e q u e s t e d its r e p a y m e n t . It considered t h a t t h e authorities' refusal to pay default interest for such a long period h a d u p s e t t h e fair b a l a n c e to b e m a i n t a i n e d b e t w e e n t h e general i n t e r e s t a n d i n d i v i d u a l interests. It accordingly held u n a n i m o u s l y t h a t t h e r e h a d b e e n a v i o l a t i o n o f A r t i c l e 1 o f P r o t o c o l N o . 1 a n d a w a r d e d t h e app l i c a n t c o m p a n y E U R 1 2 0 , 0 0 0 for p e c u n i a r y d a m a g e a n d E U R 4 , 0 0 0 for costs a n d expenses." ( K a r a r d a k o y u r e n k l e y a z d a n v e y a ' altı çizilen kısımlar yazara aittir.) V e r g i iadesinde faiz k o n u s u n u A İ H S t e m e l i n d e ele a l a n tebliğinde, A Î H M ' n i n Eko-Elda A v e e Y u n a n i s t a n ' a karşı karart h a k k ı n da ayrıntılı bilgi v e r m e k t e bkz. Y A L T I , 1 5 - 1 6 . -m dığı gerekçesiyle -faiz olmaksızın-, aynen iade edil mesini, AİHS'e ekli 1 no'lu Protokol'un 1. maddesi n i n ihlali olarak değerlendirmiştir. A İ H M ' y e göre, faiz ödenmeksizin vergi iadesi, kamu yararı ile birey sel menfaat arasında olması hedeflenen adil dengeyi bozmaktadır. Görülmektedir ki, verginin mali güçle orantılı ol-, ması ilkesi, mükelleften -her ne sebeple olursa olsunfazla tahsil edilen verginin, hazinede kalış süresi bo yunca hesaplanacak bir faizle birlikte mükellefe iade^sini emretmektedir. c. Verginin mali güçle orantdı olmasının gereği olarak faiz Hukuka aykırı şekilde tahsil edilen verginin m ü kellefe faizsiz iadesi, verginin mali güçle orantılı ol ması ilkesi ihlaline de yol açmaktadır. Ç ü n k ü , faiz siz vergi iadesi, kanunda öngörülenden d a h a fazla vergi alınarak, hukuka aykırı şekilde, mükellefin m a l varhğtndan hazineye mali gücü aşan oranda varlık aktarımı anlamına gelmektedir. Şöyle ki, faizin b i r işlevi de paranın satın alma gücündeki k a y ı p l a r ı tazmin olduğundan, faizsiz iade, bü kayıpların giderilmemesine ve böylece mükellefin, bu kayıplar ( v e ya başka bir deyişle, kendisine ödenmesi gereken faiz miktarı) kadar daha fazla vergi vermesine yol açmak tadır. Özellikle, enflasyonun yüksek olduğu ortamlar da bu durum daha açık bir şekilde ortaya çıkmakta dır. Örneğin, 2001 takvim yılma ait gelir vergisinin 31.03.2002'de mükelleften 1000 YTL yerine 1500 YTL olarak tahsil edilmesi v e bu 5 0 0 YTL'lik farkın mükellefe 31.03.2004 tarihinde faiz verilmeksizin ia de edilmesi halinde, 200.2 yılındaki 500 YTL ile 2 0 0 4 tarihindeki 500 YTL reel olarak eşit olmadıklarından (aynı alım gücüne sahip olmadıklarından), mükellef bu alım gücündeki düşme kadar daha fazla vergi ver miş olacaktır. 19 d.tdarenin A n a y a s a ' d a n k a y n a k l a n a n • sorumlu luğu esaslarma d a y a k faiz Özel hukuktaki sorumluluktan esinlenmekle bir likte, kamu hukukunun amaçları ve özelliklerine bağ lı olarak özel hukuktan farklı ve kendine özgü kuraL m lan olduğu kabul e d i l e n -İdare Hukuku kaynaklr- m m idari sorumluluğunun Türk Hukuku'ndaki temel da yanağını AY md.2, md.40, md.125 ve md'.129"Oİuş- • turmaktadır. AY md.2'de hukuk devleti ilkesi düzen lenmekte; AY md.40, f.3'de, "resmi görevliler tarafın dan yapılan. hukuka aykırı işlemler neticesi ki§ ilere l i r verilen zararların da, kanun hükümleri çerçevesi nde, Devletçe tazmin edilmesi" öngörülmekte; A Y md.129, f.5'de, "kamu görevlilerin yetkilerin kulla nırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davala-v nnın, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ye k a n u n u m gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ânc a k idare a l e y h i n e açılabileceği" belirtilmektedir^. Huku! devleti ilkesiyle birlikte, idarenin sorumluluğunu! temel kaynağı olarak kabul edilen AY mdvl25, f;7'd ise, "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zara rı ödemekle yükümlüdür." denilmektedir '. * <• 19 21 1 İdari eylem ve işlemlerden doğan zararlar, ıdar hukuku kuralları çerçevesinde, ya kusurlu sprumlulu; ya.da kusursuz sorumluluk esasları çerçevesinde taz min edilecektir (ÎYUK md.2, md.İ2 v e irtd.13). tda İdarenin s o r u m l u l u ğ u n u n h u k u k i t e m e l i son d e r e c e t a r t ı ş m a l ı bir k o n u o l u p , bu k o n u d a p e k ç o k görüş o r t a y a atılmıştır. Bu g< rüşler i ç i n bkz. B A L T A , 6 4 ; D U R A N , 2 7 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 0 7 v d . v e C . 2 , N r . 4 4 7 vd.; G Ü N D A Y , 3 2 9 - 3 3 0 ; © / DEMİR, 8 vd.; Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 1 1 v d . , 8 3 6 ; Y A Y L A , 20 146-147 G Ü N D A Y ' a göre ( 3 3 9 ) , İ Y U K m d . 2 8 , b . 4 ile A Y m d . 1 2 9 , f.5 birbiriyle çelişki içindedir. A n a y a s a ' y a göre, s a d e c e idare a l e y h t r dava açabilmek m ü m k ü n k e n , İ Y U K , k a m u g ö r e v l i s i a l e y h i n e d e d a v a a ç m a i m k a n ı t a n ı m a k t a d ı r . 21 A Y m d . 1 2 5 , son fıkra çerçevesinde tazminat, a ç ı l a c a k bir t a m yargı d a v a s ı y l a talep e d i l e c e k t i r . Bu d a v a , iptal davasıyla bıtlıkı açılabileceği gibi, bağımsız şekilde de açdabilir ( İ Y U K m d . 1 2 v e m d . 1 3 ) . İ d a r e n i n kusurlu o l d u ğ u n u ispat yükü, zarar gormuş-ola davacıya aittir ( G Ö Z Ü B U Y U K / T A N , C . l , N r . 8 2 8 v e C . 2 , N r . 4 5 7 ) . Danıştay, d a v a d i l e k ç e s i n d e a y r ı c a t a l e p edilmesi haline faize h ü k m e t m e k t e , yargı y e r i n i n k e n d i l i ğ i n d e n faize h ü k m e t m e s i n i k a b u l e t m e m e k t e d i r . D a n ı ş t a y k a r a r l a r ı n d a çoğunlukla.(Bk 5.D., t . 2 5 . 0 4 . 1 9 9 4 , E . 1 9 9 1 / 1 3 1 8 , K . l 9 9 4 / 2 3 2 0 v e 1 2 . D . , t . 2 0 . 1 0 . 1 9 9 7 , E. 1 9 9 6 / 1 6 0 , K . 1 9 9 7 / 2 2 6 8 ( G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C N r . 4 9 1 v e burada d p n . 1 0 9 3 ile 1 0 9 4 ) ) d a v a n ı n açıldığı t a r i h t e n i t i b a r e n faiz işletilmeye başlanması k a b u l e d i l m e k t e y s e de, D; nıştay'm, olay t a r i h i n i ya d a i d a r e n i n t e m e r r ü t t a r i h i n i esas aldığı k a r a r l a r ı d a m e v c u t t u r ( G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . 2 , N r . 4 ? l ^ burada d p n . l 0 9 2 ' d e k e n d i s i n e atıfta b u l u n u l a n T . A R M A G A N , İ d a r e n i n sorumluluğu v e T a m Yargı D a v a l a r ı , . 1 9 9 7 , 3 1 2 - y d ; ) Faiz oranı, k a n u n i faiz o r a n ı dikkate a l ı n a r a k s a p t a n m a k t a d ı r . D o k t r i n d e b u d u r u m h a k l ı o l a r a k e l e ş t i r i l m e k t e v e örneğin., enf lasyon ya da d a v a n ı n uzun sürmesi gibi k i m i d u r u m l a r d a k a n u n i faizin gerçek zararı k a r ş ı l a m a k t a n uzak olduğu belırtılmekteS ır.^ ( G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C.2, N r . 4 9 2 ) . 90 VERGlDONYASl,SAYI316,ARAUK2007 m dığı gerekçesiyle -faiz olmaksızın-, aynen iade edil mesini, AİHS'e ekli 1 no'lu Protokol'un 1. maddesi n i n ihlali olarak değerlendirmiştir. A İ H M ' y e göre, faiz ödenmeksizin vergi iadesi, kamu yararı ile birey sel menfaat arasında olması hedeflenen adil dengeyi bozmaktadır. Görülmektedir ki, verginin mali güçle orantılı ol ması ilkesi, mükelleften -her ne sebeple olursa olsunfazla tahsil edilen verginin, hazinede kalış süresi bo yunca hesaplanacak bir faizle birlikte mükellefe iade sini emretmektedir. c. Verginin mali güçle orantılı olmasının gereği olarak faiz d.ldarenin A n a y a s a ' d a n k a y n a k l a n a n . sorumlu luğu esaslarına d a y a l ı faiz Özel hukuktaki sorumluluktan esinlenmekle bir likte, kamu hukukunun amaçlan ve özelliklerine bağ Hukuka aykırı şekilde tahsil edilen verginin mü kellefe faizsiz iadesi, verginin mali güçle orantdı ol lı olarak özel hukuktan farklı ve kendine özgü kuraL ması ilkesi ihlaline de yol açmaktadır. Çünkü, faiz l a n olduğu kabul e d i l e n -İdare Hukuku kaynakltsiz vergi iadesi, kanunda öngörülenden daha fazla idari sommluluğunun Türk Hukuku'ndaki temel da vergi alınarak, hukuka aykırı şekilde, mükellefin mal- yanağını AY md.2, md.40, md.125 ve md.l29-oluş< varlığından hazineye mali gücü aşan oranda varlık turmaktadır. AY md.2'de hukuk devleti ilkesi düzen aktarımı anlamına gelmektedir. Şöyle ki, faizin bir lenmekte; AY md.40, f.3'de, "resmi görevliler tarafın işlevi de paranın satm alma gücündeki k a y ı p l a r ı dan yapılan hukuka aykırı işlemler neticesi kişilere tazmin olduğundan, faizsiz iade, bu kayıpların gide- verilen zararların da, k a n u n hükümleri çerçevesinde, rilmemesine ve böylece mükellefin, bu kayıplar (ve- Devletçe tazmin edilmesi" öngörülmekte; AY - • y a başka bir deyişle, kendisine ödenmesi gereken faiz md.129, f.5'de, "kamu görevlilerin yetkilerin kulla-miktarı) kadar daha fazla vergi vermesine yol açmak ntrken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davala tadır. Özellikle, enflasyonun yüksek olduğu ortamlar rınm, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunuı da bu durum daha açık bir şekilde ortaya çıkmakta gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, a n c a k idar dır. Örneğin, 2001 takvim yılma ait gelir vergisinin a l e y h i n e açılabileceği" belirtilmektedir.??. Hukuk 31.03.2002'de mükelleften 1000 YTL yerine 1500 devleti ilkesiyle birlikte, idarenin sorumluluğunu! YTL olarak tahsil edilmesi ve bu 500 YTL'lik farkın temel kaynağı olarak kabul edilen A Y iüd;125, f;7'd mükellefe 31.03.2004 tarihinde faiz verilmeksizin ia ise, "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zara de edilmesi halinde, 2002 yılındaki 500 YTL ile 2004 n ödemekle yükümlüdür." denilmektedir . tarihindeki 5 0 0 YTL reel olarak eşit olmadıklarından İdari eylem ve işlemlerden doğan zararlar, idâf (aynı alım gücüne sahip olmadıklarından), mükellef hukuku kuralları çerçevesinde, ya kusurlu şprumiulu" bu alım gücündeki düşme kadar daha fazla vergi ver ya da kusursuz sommluluk esasları çerçevesinde- ta2 miş olacaktır. m in edilecektir (İYUK md.2, md.12 ve m d . 1 3 ) . Ids 19 ; 1 21 19 İ d a r e n i n s o r u m l u l u ğ u n u n h u k u k i t e m e l i s o n d e r e c e t a r t ı ş m a l ı bir k o n u olup, bu konuda p e k çok görüş o r t a y a atılmıştır. Bu ~g< nişler için bkz. B A L T A , 6 4 ; D U R A N , 2 7 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 0 7 v d . ve C.2, N r . 4 4 7 vd.; G Ü N D A Y , 3 2 9 - 3 3 0 ; ; D E M İ R , 8 vd.; Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 1 1 v d . , 8 3 6 ; Y A Y L A , 20 146-147 G Ü N D A Y ' a göre ( 3 3 9 ) , İ Y U K m d . 2 8 , b.4 ile A Y md.129-, f.5 birbiriyle çelişki içindedir. A n a y a s a ' y a göre, sadece idare a l e y h ı r d a v a a ç a b i l m e k m ü m k ü n k e n , İYUK, k a m u görevlisi a l e y h i n e d e d a v a a ç m a i m k a n ı t a n ı m a k t a d ı r . 21 ^ -p A Y m d . 1 2 5 , son fıkra çerçevesinde tazminat, açılacak bir t a m y a r g ı davasıyla t a l e p edilecektir. Bu dava, iptal d a v a s ı y l a b i r l i k açılabileceği gibi, bağımsız şekilde de açılabilir ( İ Y U K m d . 1 2 v e m d . 1 3 ) . İ d a r e n i n kusurlu o l d u ğ u n u ispat y ü k ü , zarar görmü$-ola d a v a c ı y a aittir ( G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 2 8 v e C . 2 , N r . 4 5 7 ) . Danıştay, d a v a d i l e k ç e s i n d e ayrıca t a l e p e d i l m e s i haline faize h ü k m e t m e k t e , yargı y e r i n i n k e n d i l i ğ i n d e n faize h ü k m e t m e s i n i kabul e t m e m e k t e d i r . D a n ı ş t a y k a r a r l a r ı n d a ç o ğ u n l u k l a ,(Bk 5.D., t.25.04.1994, E.1991/1318, K . 1 9 9 4 / 2 3 2 0 v e 12.D., t . 2 0 . 1 0 . 1 9 9 7 , E.1996/160, K.1997/2268 ( G Ö Z Ü B Ü Y U K j T A N ^ C . N r . 4 9 1 v e burada d p n . 1 0 9 3 ile 1 0 9 4 ) ) d a v a n ı n açıldığı t a r i h t e n i t i b a r e n faiz işletilmeye b a ş l a n m a s ı kabul e d i l m e k t e y s e d e , . D n ı ş t a y ' m , o l a y t a r i h i n i y a d a i d a r e n i n t e m e r r ü t t a r i h i n i esas aldığı k a r a r l a r ı da m e v c u t t u r ( G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . 2 , Nr.491^ b u r a d a d p n . l 0 9 2 ' d e k e n d i s i n e atıfta b u l u n u l a n T . A R M A G A N , İ d a r e n i n sorumluluğu v e T a m Yargı D a v a l a r ı , . 1 9 9 7 , 3 1 2 . w d ) Faiz oranı, k a n u n i faiz o r a n ı dikkate a l ı n a r a k s a p t a n m a k t a d ı r . D o k t r i n d e bu d u r u m h a k l ı o l a r a k e l e ş t i r i l m e k t e v e ö r n e ğ i n en l a s y o n ya d a d a v a n ı n uzun sürmesi gibi k i m i d u r u m l a r d a k a n u n i faizin gerçek zararı k a r ş d a m a k t a n uzak olduğu b e l i r t ı l m e k t e d ( G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C.2, N r . 4 9 2 ) . 90 VERGl DÜNYASI, SAYİ 316, ARALIK 2007 avérai brenin sorumluluğuna gidilebilmesi için, şu şartların ^gerçekleşmiş olması aranmaktadır : a)zarar doğurucu 3bır davranışın varlığı, b)zarar doğurucu davranışın ^idareye bağlanması (/idare tarafından yapılmış olma z l ı ) , c)belli ve gerçek -maddi ya da manevi- özel bir zaJ/rarın olması, d)zarar ile davranış arasında nedensellik bağı ' *. " ı.Hizmet k u s u r u : Kusura dayalı bu sorumluluğun *".kaynağı, h u k u k devleti ilkesidir . Burada, idarenin kumlusunda, ya da işleyişinden kaynaklanan nesnel mıtelikli bir aksaklık ya da bozukluk söz konusudur . TCamu hizmet ve faaliyeti hiç işlememekte, geç işle mekte ya da kötü işlemektedir . Buna bağlı olarak, - kusur, hukuka aykırı bir işlem ya da eylemin varlığı halinde mevcut olup, kasıt, ihmal, dikkatsizlik gibi kişisel öğeler aranmamaktadır . Kusurlu davranış, ^-hizmeti yürüten kamu görevlisine aittir ve yürütülen »hizmetle bağlantılıdır . İdare, gerekli önlemleri al 22 23 2 25 26 27 1 28 29 22 .-• 23 mışsa, kuşum yoksa, artık hizmet kusurunun varlığın-. d a n söz edilemez . 30 Hizmet kuşum nedeniyle idareye tazmin sorumlu luğu yükleyebilmek için, "hukuki sakatlığın bir dere ceye kadar ağır ve önemli olması" gerekip gerekmedi ği tartışmalı bir konudur. Danıştay eski kararlarında, her hukuka aykırılığı bir hizmet kusuru olarak kabul etmemiş, hizmet kusurunun ağır olmasını aramıştır. Yüksek Mahkeme'ye göre, "Her idarenin işleyebilece ği türden, olağan nitelikli hukuki yanlışlık y e aykırı lıklar hizmet kusuruna yansımaz. Hizmet kusurunun oluşabilmesi için saptanan yanlışlık ve aykırılığın, hizmetin iyi kurulmadığını, düzenli, işlemediğini .gös terecek derecede ağır v e belirgin olması ger£kir." . A n c a k , doktrinde, idarenin kusursuz sominliîluğuriün dahi kabul edildiğine dikkat çekilerek,; ağır hizmet kuşum koşulunun aranmaması gerektiği-belirtilmek t e , "şekil ve yetki unsurundaki sakatlıklar.hariç, her 31 i: 32 Bkz. v e krş. G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 3 8 v d . v e C . 2 , N r . 4 7 2 vd.; G Ü N D A Y , 3 4 5 - 3 4 6 ; Ö Z G Ü L D Ü R ' ( / Ö Z  Y ) , 8 2 9 v d . A n c a k , m ü c b i r sebep, b e k l e n m e y e n hal, zarar g ö r e n i n kusuru v e ü ç ü n c ü k i ş i n i n kusuru d u r u m l a r ı n ı n , i d a r e n i n s o r u m l u l u ğ u n u o r t a d a n k a l d ı r d ı ğ ı ya da azalttığı kabul e d i l m e k t e d i r . Ç ü n k ü , bu d u r u m l a r d a , idari davranış ile zarar a r a s ı n d a k i n e d e n s e l l i k bağı, •' m ü c b i r sebep, b e k l e n m e y e n hal, zarar g ö r e n i n kusuru y a d a ü ç ü n c ü k i ş i n i n k u ş u m n e d e n i y l e ya zayıflamakta ya^dâ^tamamen o r .'- •' t a d a n k a l k m a k t a d ı r . ( A y r ı n t ı l ı bilgi i ç i n bkz. G Ü N D A Y . 3 4 6 - 3 4 7 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 4 5 v d . v e C , 2 , N r , 4 7 . 9 v d . ; Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 7 5 v d . ; Hoş görülebilir kusur h a l i n d e d e i d a r e n i n s o r u m l u l u ğ u n u n o l m a d ı ğ ı g ö r ü ş ü n d e ¥ A Y L A , 1 5 4 - W* 155) 24 ' , ' : , ; n r , - . - lstisnaen, -sosyal d e v l e t ilkesine dayalı o l a n - sosyal risk ilkesi, b u n e d e n s e l l i k b a ğ ı n ı aramaksızın m e y d a n a g e l e n zarardan i d a r e yi s o r u m l u t u t m a k t a d ı r . Kuşkusuz, burada i d a r e n i n kusursuz sorumluluğu söz konusudur. A n a r ş i v e terör o l a y l a r ı n e d e n i y l e ^mey d a n a g e l e n zararın tazmini zorunluluğu', sosyal risk i l k e s i n i n bir s o n u c u d u r . Bkz. G Ü N D A Y , 3 4 3 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C.l, N r . 8 3 2 v e C.2, N r . 4 6 7 ; Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 4 7 25 B A L T A , 64; G Ü N D A Y , 3 2 9 ; GİRİTLİ/BİLGEN/AKGÜNER, 4 8 vd., 6 0 - 6 1 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 0 8 " v e C . 2 , N r . 4 4 9 26 Ö m . bkz. 1 0 . D . , t . 1 2 . 0 7 . 1 9 9 5 , E . 1 9 9 4 / 7 3 5 9 , K . 1 9 9 5 / 3 5 5 9 ( E R K U T / S O Y B A Y , İ Y U K m d . 1 3 , 3 0 2 - 3 0 3 ) : " İ d a r e n i n uygunsuz; iyi o l m a y a n bir etkinliği, kusurlu bir davranışı, h i z m e t i n gereği gibi y a p ı l a m a m a s ı , i d a r e n i n y e t e r l i o l a n a k l a r a s a h i p ölmaniası, k u l l a n m a k z o r u n d a olduğu yetkiyi k u l l a n m a m a k v e h a r e k e t e g e ç i r m e m e k s u r e t i y l e zarara s e b e b i y e t v e r m e s i ; k a m u h i z m e t i n i n işle m e s i n d e o l a ğ a n sayılmayacak bir gecikme, işin gerektirdiği ç a b u k l u ğ u n g ö s t e r i l m e m e s i h a l l e r i n d e i d a r e n i n h i z m e t i k u s u r l u işlet tiği k a b u l edilmelidir." Hizmet kusuru h a k k ı n d a a y r ı n t ı l ı bilgi i ç i n bkz. G Ü N D A Y , 3 3 0 vd.; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , 8 2 2 v d . v e C . 2 , N r . 4 5 1 v d . ; Ö Z D E M İ R , 5 0 vd.; Ö Z G Ü L D Ü R ( / Ö Z A Y ) , 8 3 4 v d . ; Ö Z G Ü L D Ü R , 6 5 V d . ; Y A Y L A , 1 4 7 v d . 27 Bu y ö n d e ç o k sayıda Danıştay kararı i ç i n bkz. G Ü N D A Y , 3 3 1 v d . v e G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , 8 2 3 v d . v e C . 2 , N r . 4 5 5 v d . 28 G Ü N D A Y , 3 3 1 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , Nr.809, 8 2 2 v e C.2, N r . 4 5 0 ; ' Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 3 5 vd.; Ö Z G Ü L D Ü R , 69, 71; YAYLA, 29 147 İdare h u k u k u n a özgü bir sorumluluk o l a n h i z m e t kusuru, özel h u k u k t a k i "işverenin s o r u m l u l u ğ u " n d a n farklıdır. İ ş v e r e n i n s o r u m luluğu d o l a y l ı b i r sorumluluk iken, i d a r e n i n h i z m e t k u s u r u n d a n k a y n a k l a n a n sorumluluğu d o ğ r u d a n v e aslidir. Bkz. G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . 1 , N r . 8 2 2 v e C.2, N r . 4 5 1 ; Ö Z G Ü L D Ü R ( / Ö Z A Y ) , 8 3 6 ; ÖZDEMİR, 3 6 vd. IIP IBP . '. 30 Ö Z G Ü L D Ü R ( / Ö Z A Y ) , 8 2 3 vd., 8 4 1 v d . 31 8.D., t . 2 8 . 0 6 . 1 9 9 0 , E.90/981, K . 9 0 / 8 1 2 , D D , S . 8 1 , 2 8 8 y d . v e a y n ı d o ğ r u l t u d a k i 1 0 . D . , t . 2 0 . 1 1 . 1 9 9 5 , E . 9 4 / 5 0 1 5 , K . 9 4 / 5 7 7 3 ( G Ö ZÜBÜYÜK/TAN, C . l , N r . 8 2 5 v e b u r a d a d p n . 4 9 ) ; 6 . D . , t . 1 1 . 0 2 . 1 9 6 7 K . 9 6 7 / 1 5 9 ' a göre ( Y . E S İ N , D a n ı ş t a y ' d a A ç ı l a c a k T a z m i n a t D a v a l a r ı , A n k a r a 1 9 7 3 , 2 6 4 ' e atfen G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , zuata v e h u k u k a aykırılık bir hizmet kusurudur. 32 GÜNDAY, 335 C . l , N r . 8 2 4 v e b u r a d a d p n . 4 8 ) , idari bir k a r a r ı b a t ı h k ı l a n m e v ' .. «©verai |f*renın sorumluluğuna gidilebilmesi için, şu şartların |P »gerçekleşmiş olması aranmaktadır : a)zarar doğumcu g£i.htr davranışın varlığı, b)zarar doğurucu davranışın |f*idareye bağlanması (/idare tarafından yapılmış olma ğa sı), c)belli ve gerçek -maddi ya da manevi- özel bir zaP~ -rarm olması, d)zarar ile davranış arasında nedensellik Çbagı ! 22 2 3 2 I ı.Hizmet k u s u r u : Kusura dayalı bu sommluluğun ÇTkaynagı, h u k u k devleti ilkesidir . Burada, i d a r e n i n ş£ 'kuruluşunda, ya da işleyişinden kaynaklanan nesnel s?~ nitelikli bir aksaklık ya da bozukluk söz konusudur . & Kamu hizmet ve faaliyeti hiç işlememekte, geç işleI* mekte ya da kötü işlemektedir . Buna bağlı olarak, % kusur, hukuka aykırı bir işlem ya da eylemin varlığı * halinde mevcut olup, kasıt, ihmal, dikkatsizlik gibi -kişisel öğeler aranmamaktadır . Kusurlu davranış, hizmeti yürüten kamu görevlisine aittir ve yürütülen " 'hizmetle bağlantılıdır . İdare, gerekli önlemleri a l 25 26 27 28 29 mışsa, kuşum yoksa, artık hizmet kusurunun varlığın dan söz edilemez . 30 Hizmet kuşum nedeniyle idareye tazmin sorumlu luğu yükleyebilmek için, "hukuki sakatlığın bir dere ceye kadar ağır ve önemli olması" gerekip gerekmedi ği tartışmalı bir konudur. Danıştay eski kararlarında, her hukuka aykırılığı bir hizmet kusuru olarak kabul etmemiş, hizmet kusurunun ağır olmasını, aramıştır. Yüksek Mahkeme'ye göre, "Her idarenin işleyebilece ği türden, olağan nitelikli hukuki yanlışlık y e aykırı lıklar hizmet kusuruna yansımaz. Hizmet kusurunun oluşabilmesi için saptanan yanlışlık ve aykırılığın, hizmetin iyi kurulmadığını, düzenli işlemediğini gös terecek derecede ağır v e belirgin olması gerekir." . Ancak, doktrinde, idarenin kusursuz scııu.ınlûluğuriuıı dahi kabul edildiğine dikkat çekilerek,, ağır hizmet kusuru koşulunun aranmaması gerektiği-belirtilmek t e , "şekil ve yetki unsurundaki sakatlıklar.hariç, her 31 ı: 32 22 Bkz. v e krş. G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 3 8 v d . v e C . 2 , N r . 4 7 2 vd.; G Ü N D A Y , 3 4 5 - 3 4 6 ; Ö Z G Ü L D Ü R ( / Ö Z A Y ) , 8 2 9 v d . 23 A n c a k , mücbir sebep, b e k l e n m e y e n hal, zarar g ö r e n i n k u s u r u v e üçüncü k i ş i n i n kusuru d u r u m l a r ı n ı n , i d a r e n i n s o r u m l u l u ğ u n u o r t a d a n kaldırdığı ya da azalttığı kabul edilmektedir. Ç ü n k ü , bu durumlarda, idari davranış ile zarar arasındaki n e d e n s e l l i k bağı, - mücbir sebep, b e k l e n m e y e n hal, zarar g ö r e n i n k u ş u m ya d a üçüncü kişinin k u ş u m n e d e n i y l e y a zayıflamakta ya!- d a . t a m a m e n o r - •: tadan k a l k m a k t a d ı r . ( A y r ı n t ı l ı bilgi için bkz. G Ü N D A Y . 3 4 6 - 3 4 7 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 4 5 v d . v e C . 2 , . N r , 4 7 9 v d . ; t-.' Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 7 5 vd.; Hoş görülebilir kusur h a l i n d e d e i d a r e n i n s o m m l u l u ğ u n u n olmadığı g ö r ü ş ü n d e - Y A Y L A , 1 5 4 - 24 Istisnaen, -sosyal d e v l e t ilkesine d a y a l ı o l a n - sosyal risk ilkesi, bu n e d e n s e l l i k b a ğ ı n ı a r a m a k s ı z ı n m e y d a n a g e l e n zarardan idare 155) yi sorumlu tutmaktadır. Kuşkusuz, burada i d a r e n i n kusursuz sorumluluğu söz k o n u s u d u r . A n a r ş i v e terör o l a y l a r ı n e d e n i v l e , m e y dana g e l e n zararın tazmini zorunluluğu', sosyal risk i l k e s i n i n bir sonucudur. Bkz. G Ü N D A Y , 3 4 3 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . İ , N r . 8 3 2 v e C.2, N r . 4 6 7 ; Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 4 7 .v-^yy.-. 25 B A L T A , 64; G Ü N D A Y , 3 2 9 ; GİRİTLİ/BİLGEN/AKGÜNER, 4 8 vd., 6 0 - 6 1 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 0 8 v e C.2, N r . 4 4 9 26 Ö m . bkz. 1 0 . D . , c . 1 2 . 0 7 . 1 9 9 5 , E . 1 9 9 4 / 7 3 5 9 , K . 1 9 9 5 / 3 5 5 9 ( E R K U T / S O Y B A Y , İ Y U K m d . 1 3 , 3 0 2 - 3 0 3 ) : i d a r e n i n uygunsuz, iyi o l m a y a n bir etkinliği, kusurlu bir davranışı, h i z m e t i n g e r e ğ i gibi yapılamaması, i d a r e n i n y e t e r l i o l a n a k l a r a sahip o l m a m a s ı , k u l l a n m a k zorunda olduğu y e t k i y i k u l l a n m a m a k v e h a r e k e t e g e ç i r m e m e k suretiyle zarara s e b e b i y e t vermesi; k a m u h i z m e t i n i n işle mu mesinde olağan sayılmayacak bir gecikme, işin gerektirdiği çabukluğun gösterilmemesi h a l l e r i n d e i d a r e n i n h i z m e t i kusurlu işlet tiği k a b u l edilmelidir." H i z m e t k u ş u m h a k k ı n d a a y r ı n t ı l ı bilgi için bkz. G Ü N D A Y , 3 3 0 vd.; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , 8 2 2 v d . v e C.2, N r . 4 5 1 v d . ; ÖZDEMİR, 5 0 v d . ; Ö Z G Ü L D Ü R ( / Ö Z A Y ) , 8 3 4 vd.; Ö Z G Ü L D Ü R , 6 5 ' v d . ; Y A Y L A , 1 4 7 v d . 27 Bu y ö n d e çok sayıda Danıştay kararı için bkz. G Ü N D A Y , 3 3 1 v d . v e G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , 8 2 3 v d . v e C . 2 , N r . 4 5 5 v d . 28 G Ü N D A Y , 3 3 1 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , Nr-809, 8 2 2 v e C.2, N r . 4 5 0 ; Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 835 vd.; Ö Z G Ü L D Ü R , 69, 29 İdare h u k u k u n a özgü bir sorumluluk o l a n h i z m e t kusuru, ö z e l h u k u k t a k i "işverenin s o r u m l u l u ğ u " n d a n farklıdır. İ ş v e r e n i n s o r u m 71: YAYLA, 147 luluğu dolaylı bir sorumluluk iken, i d a r e n i n hizmet k u s u r u n d a n k a y n a k l a n a n s o r u m l u l u ğ u d o ğ r u d a n v e aslidir. Bkz. G Ö Z Ü B Ü Y U K / T A N , C.1, Nr.822 v e C.2, Nr.451; Ö Z G Ü L D Ü R ( / Ö Z A Y ) , 8 3 6 ; ÖZDEMİR, 3 6 vd. 30 O Z G Ü L D Ü R ( / Ö Z A Y ) , 8 2 3 vd., 8 4 1 vd. 31 8.D., t . 2 8 . 0 6 . 1 9 9 0 , E.90/981, K . 9 0 / 8 1 2 , DD, S . 8 1 , 2 8 8 v d . v e aynı doğrultudaki 1 0 . D . , t . 2 0 . 1 1 . 1 9 9 5 , E . 9 4 / 5 0 1 5 , K . 9 4 / 5 7 7 3 ( G Ö - , ZUBÜYÜK/TAN, C . l , N r . 8 2 5 v e burada d p n . 4 9 ) ; 6 . D . , c . 1 1 . 0 2 . 1 9 6 7 K . 9 6 7 / 1 5 9 ' a göre ( Y . E S İ N , Danıştay'da A ç ı l a c a k T a z m i n a t Davaları, A n k a r a 1 9 7 3 , 2 6 4 ' e a t f e n G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 2 4 v e b u r a d a d p n . 4 8 ) , idari bir k a r a r ı b a t ı h k ı l a n m e v zuata v e h u k u k a aykırılık bir hizmet kusurudur. 32 G Ü N D A Y , 335 VERGİDÛNYASl,SAYl316,ARALIK20O7 91 •avérai dûiyasi iptal sebebinin idarenin hizmet kusuruna sebebiyet verdiği, dolayısıyla işlemden doğan bu zararın mutlak surette tazmini gerektiği" , baskın görüşün bu yönde olduğu ifade edilmekte , nitekim Danıştay'ın d a yeni kararlarında ağır hizmet koşulunu pek aramadığı dile getirilmektedir . 33 34 35 ii.Kusursuz sorumluluk: Kimi durumlarda, ku surlu olmasa, işlem ve eylemi hukuka uygun olsa da hi idarenin sorumlu olduğu kabul edilmektedir, ida renin sosyal devlet ilkesinden k a y n a k l a n a n bu ku sursuz sorumluluk hali, doktrinde kural olarak iki esa sa bağlanmaktadır: tehlikelilik (hasar/risk) esası ve kamu külfetleri karşısında (/yükümlülüklerde) eşitlik-hakkaniyet esası . Bunlardan ilki, idarenin tehli keli faaliyetlerde bulunmasından ya da tehlikeli araç kullanmasından kaynaklanırken; ikincisi, idare ta mamen hukuka uygun hareket etmiş v e böylece ku sursuz olsa dahi, kamu hizmeti sırasında meydana ge len zararın sadece zarar gören üzerine, bırakılmasının hakkaniyete uygun olmayacağı düşüncesine dayan maktadır . 36 37 38 idarenin sorumluluğuna ilişkin bu genel açıkla malarından ardından, inceleme konumuzla ilgili ola rak şu saptamayı yapmak gerekir: idarenin sorumlu* luğu esaslarına dayalı bir faiz ödemesi, ancak vergi idaresinden kaynaklanan nedenlerle verginin fazla alınmış olması, başka bir deyişle, idarenin hizmet kusurunun varlığı halinde mümkündür. Buna karşılık, mükelleften k a y n a k l a n a n nedenlerle ya da kanuni sistemden kaynaklanan nedenlerle fazla alu nan vergiye faiz işletilmesi, idarenin ne hizmet ku* suru ne de kusursuz sorumluluğu çerçevesinde mümkün değildir. Çünkü, faize temel oluşturan h u k u k i düşünce, faiz ödenmesini gerektiren d u r u m a 33 Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 2 2 ; bkz. G Ü N D A Y , 34 Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 2 2 ; bkz. G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , 35 GÜNDAY, 36 GÜNDAY, 340; GÖZÜBÜYÜK/TAN, 39 J 335 C.2, Nr.456; G Ü N D A Y , 3 3 5 ; C . l , N r . 8 0 8 v e C.2, Nr.739; Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 845; Ö Z G Ü L D Ü R , 8 4 vd.;.YAY 38 Bkz. G Ü N D A Y , 3 4 0 vd.; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , 39 HEURMANN 40 C A N D A N , 2 0 8 vd., 2 1 2 - 2 1 3 151 vd. i n H H S p . , A O § 2 3 3 a , Rz.5 İ ^ ^ ^ ^ E Ş « S l D 0 N Y A a , SAYI 316, ARALIK 2007 İ|ga->-:.. i Burada yöneltilebilecek bir soru, VUK md.20'de, tarhiyatm, k a n u n e n tespit edilen matraha kanunda yazılı oranın uygulanması suretiyle vergi borcunun tespiti şeklinde tanımlanmış olmasının,' idareye, mü kellefin matrah beyanında bulunduğu durumlarda da; önce beyanın gerçek olup olmadığını, yani gerçek matrahı araştırma ve ulaştığı sonuca göre'-tarhiyattyapma ödevi yükleyip yüklemediğidir. Çünkü, eğer idarenin böyle bir ödevi varsa, ödevini yerine getırmediği gerekçe'siyle olayda hizmet kusuru olduğunu ileri sürmek mümkün olacaktır. A n c a k , bu sorunun cevabı olumsuzdur. Ş ö y l e ki, kuşkusuz, bağlı yetkiye sahip bir idare olan vergi idaresinin, ödenmesi gere k e n vergiyi kanuna uygun v e eşit şekilde tespit ve . tahsil etmesi anayasal bir zorunluluktur. Vergi idarem si, bu görevini yerine getirmek için gerekli incelemeleri de yapmak durumundadır. Ancak, geniş kitleler le uğraşan bir idareye bütün matrah beyanlarını der h a l inceleme ve çıkacak sonuca göre-tarhiyatı y a p m a yükü getirmek, vergi'"-idaresinin günümüzdeki sahip olduğu personel ve teknik imkanları çerçevesinde en azından şimdilik fiilen m ü m k ü n değildir. Dolayısıyla,.' VUK md.20'deki tanım, idareye, kendisine'kanunda tanımlanan imkanları kullanarak (VUK ma. 127 vd^.) bilahare durumu inceleme v e böylece gerçek ya d a ; gerçeğe yakın matrahı tespit etme ve buna göre tar- 3 7 ' Bu ikincisini, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ş e k l i n d e ifade e t m e k t e G Ü N D A Y , l S" 40 335 151 LA, idarenin yol açmış o l m a s ı d ı r . Fazla vergi ödenme si idarenin herhangi bir h u k u k a a y k ı r ı davranışın dan k a y n a k l a n m ı y o r s a , örneğin mükellefin k e n d i beyanına binaen fazla vergi tahsil edildiyse, a r t ı k idarenin hizmet k u s u r u bulunmadığından, bu fazla miktarın idarenin s o r u m l u l u ğ u esasları çerçevesin de mükellefe faizli olarak iadesi gereğinden a r t ı k söz edilmesi m ü m k ü n değildir . 343. C . l , N r . 8 2 9 v d . v e C . 2 , N r . 4 6 4 v d . ; Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 4 6 v d . ; Y A Y L A ; \ 3 İ iptal sebebinin, idarenin hizmet kusuruna sebebiyet verdiği, dolayısıyla işlemden doğan bu zararın mutlak surette tazmini gerektiği" , baskın görüşün bu yönde olduğu ifade edilmekte , nitekim Danıştay'ın d a ye ni kararlarında ağır hizmet koşulunu pek aramadığı dile getirilmektedir . 33 34 fil 1 35 IH.: ii.Kusursuz sorumluluk: Kimi durumlarda, ku surlu olmasa, işlem ve eylemi hukuka uygun olsa da hi idarenin sorumlu olduğu kabul edilmektedir, ida renin sosyal devlet ilkesinden k a y n a k l a n a n bu ku sursuz sommluluk hali, doktrinde kural olarak iki esa sa bağlanmaktadır: tehlikelilik (hasar/risk) esası ve kamu külfetleri karşısında (/yükümlülüklerde) eşitlik-hakkaniyet esası . Bunlardan ilki, idarenin tehli keli faaliyetlerde bulunmasından ya da tehlikeli araç kullanmasından kaynaklanırken; ikincisi, idare ta mamen hukuka uygun hareket etmiş ve böylece ku sursuz olsa dahi, kamu hizmeti sırasında meydana ge len zararın sadece zarar gören üzerine bırakılmasının hakkaniyete uygun olmayacağı düşüncesine dayan maktadır . 36 37 38 1 m idarenin sorumluluğuna ilişkin bu genel açıkla malarından ardından, inceleme konumuzla ilgili ola rak şu saptamayı yapmak gerekir: idarenin sorumluluğu esaslarına dayalı bir faiz ödemesi, ancak vergi idaresinden kaynaklanan nedenlerle verginin fazla alınmış olması, başka bir deyişle, idarenin hikmet kusurunun varlığı halinde mümkündür. Buna kar* şılık, mükelleften kaynaklanan nedenlerle ya da kanuni sistemden kaynaklanan nedenlerle fazla alu nan vergiye faiz işletilmesi, idarenin ne hizmet Jcusuru ne de kusursuz sorumluluğu çerçevesinde mümkün değildir. Çünkü, faize temel oluşturan hu kuki düşünce, faiz ödenmesini gerektiren duruma idarenin yol açmış o l m a s ı d ı r . Fazla vergi ödenme si idarenin herhangi bir h u k u k a a y k ı r ı davranışın dan kaynaklanmıyorsa, örneğin mükellefin kendi beyanına binaen fazla vergi tahsil edildiyse, a r t ı k idarenin hizmet k u s u r u b u l u n m a d ı ğ m d a n , b u fazla miktarın idarenin s o r u m l u l u ğ u esasları çerçevesin de mükellefe faizli o l a r a k iadesi gereğinden artık söz edilmesi m ü m k ü n değildir . 39 40 Burada yöneltilebilecek bir som, VUK md.20'de, d ' tarhiyatm, kanunen, tespit edilen matraha kanunda yazılı oranın uygulanması suretiyle vergi borcunun tespiti şeklinde tanımlanmış olmasının,-' idareye, mü^ '.i kellefin matrah beyanında bulunduğu durumlarda dâ| önce beyanın gerçek olup olmadığını, yani gerçek matrahı araştırma ve ulaştığı sonuca gör'e -tarhiyaüyapma ödevi yükleyip yüklemediğidir. Ç ü n k ü , eğer idarenin böyle bir ödevi varsa, ödevini yerine getir mediği gerekçe'siyle olayda hizmet kusuru olduğunu ileri sürmek mümkün olacaktır. Ancak, bu sorunun cevabı olumsuzdur. Ş ö y l e ki, kuşkusuz, bağlı yetkiye sahip bir idare olan vergi idaresinin, ödenmesi gere k e n vergiyi kanuna uygun ve eşit şekilde tespit ve . tahsil etmesi anayasal bir zorunluluktur.,Vergi idare si, bu görevini yerine getirmek için gerekli inceleme leri de yapmak durumundadır. Ancak,,geniş kitleler le uğraşan bir idareye bütün matrah beyanlarını der hal inceleme ve çıkacak sonuca göre tarhiyatı yapma yükü getirmek, vergi^-idaresinin günümüzdeki sahip olduğu personel ve teknik imkanları çerçevesinde e n azından şimdilik fiilen mümkün değildir. Dolayısıyla, V U K md.20'deki tanım, idareye, k e n d i s i n e k a n û n d a tanımlanan imkanları kullanarak (VUK md. 127 v d ) bilahare durumu inceleme ve böylece gerçek yâ da gerçeğe yakın matrahı tespit etme ve buna göre tar1 : W (iıl'i 33 Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 2 2 ; bkz. G Ü N D A Y , 3 3 5 34 Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 2 2 ; bkz. G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C.2, N r . 4 5 6 ; G Ü N D A Y , 3 3 5 35 GÜNDAY, 335 36 G Ü N D A Y , 3 4 0 ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 0 8 v e C . 2 , N r . 7 3 9 ; Ö Z G Ü L D Ü R (/ÖZAY), 8 4 5 ; Ö Z G Ü L D Ü R , 8 4 vd.; Y A Y LA, 1 5 1 3 7 ' Bu ikincisini, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ş e k l i n d e ifade e t m e k t e G Ü N D A Y , 3 4 3 . r 38 Bkz. G Ü N D A Y , 3 4 0 v d . ; G Ö Z Ü B Ü Y Ü K / T A N , C . l , N r . 8 2 9 v d . v e C . 2 , N r . 4 6 4 vd.; Ö Z G Ü L D Ü R ( / Ö Z A Y ) , 8 4 6 v d . ; Y A Y L A , 39 H E U R M A N N i n H H S p . , A O § 2 3 3 a, Rz.5 40 C A N D A N , 2 0 8 vd., 2 1 2 - 2 1 3 151 vd. «©vergi dlHTyaSl hıyatı tamamlama ya da fazla vergi tahsilatı varsa bu nu iade etme (VUK md.116 vd.) ödevi vermektedir. By nedenle, mükellefin kusuruyla meydana gelen bir zararı tazmin yükümlülüğünü, idarenin hukuki so rumluluğuna ilişkin kurallar çerçevesinde idareye yükleyebilmek, kanaatimizce mümkün değildir. iü#ihlitekim, 7. Danıştay Dairesi'nin yukarıda anılan temel kararında d a , idarenin hukuka aykırı şekilde fazla.vergi alması nedeniyle -idarenin genel sorumlu luk kurallarına binaen- faize hükmedilmiş olduğu görültrıektedir. 7.Daire, verginin hukuka aykırı şekilde •tahsllblunmasını"idarenin hizmet kusuru" ve mükel lefi bakımından ortaya çıkan sonucu ise "idarenin lalsürlü- eylem v e işleminden doğan bir zarar" olarak değerlendirmiş; böylece, ikinci aşamada, A Y jrmH 125'deki, "idare, kendi eylem v e işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür" kuralına dayanaîf*^ *rak[!^ "kusurlu sorumluluk" esaslarına göre, -hukuka aykırı* .şekilde tahsil edilen- verginin devlet hazinej||jpâe kaldığı süre boyunca hesaplanacak gecikme $dı&mdnında bir faiz ödenmesi suretiyle tazminine hükmetmiştir . 41 42 A N A Y A S A L DÜZENLEMELER K A R İÎS-INDA V U K M D . 1 1 2 , B . 4 İVTJK m d . 1 1 2 , b . 4 İle Getirilen H u k u k i R e jum'V I^^P^ükellefe faiz ödenmesi konusunda VUK'da y e r fl^ff&çk düzenleme, V U K m d . 1 1 2 , b . 4 ' d ü r . 43 01.01.1999 yılında yürürlüğe giren 4369 sayılı Ka n u n ile VUK'da m d . H 2 ' y e eklenmiş olan bu bent, mükellefe iade edilmesi gereken vergiye, mükellefin iade için "tamamlanması gereken" bilgi v e belgelerle birlikte vergi idaresine başvurusunun ü ç ay sonrasın d a n itibaren, idarenin mükellefe düzeltme fişi tebliği ne kadar geçen süre için faiz işletilmesini öngörmek tedir. Dolayısıyla, faiz işletilmesinin başlangıç nokta sı olarak, mükellefin iade için vergi idaresine -ilgili bilgi v e belgelerle birlikte- başvurusundan itibaren üç aylık bir bekleme süresinin sonu esas alınmakta, bitiş noktası olarak da, -mükellefe verginin fiilen ia de edildiği tarih değil-, iadenin hukuki dayanağını oluşturan düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarih kabul edilmektedir. Dolayısıyla, bu, düzenleme, fazla verginin hazinede kaldığı süre boyunca faiz ödenmesine imkan vermemekte, sadece kısmi bir süre için faiz ödenmesine i m k a n tanımaktadır. 44 ... Bu önemli düzenlemeyi daha yakından ele almak amacıyla, VUK md.112, ,.b.4'e göre faiz ödenmesinin koşullarını, maddeler h a l i h d e şöyle sıralamak ve açık lamak mümkündür: , i.üzerine faiz işletilebilecek vergi- iadelerine iliş kin koşullar: V U K md.112, b;4 ğereğiiiçe;: sadece fazla veya yersiz olarak tahsil edümişHya da yergi kanunları gereğince iadesi gereken) ;.y,e>, . V U K md.120 hükmüne göre red ve iadesi gereken vergi ; : için faiz ödenebilir. .,: îkz;.;dprı,ll; D o k t r i n d e d e C A N D A N ( 2 0 7 v d . ) , m ü k e l l e f e - v e r g i iadesinde faiz ö d e n m e s i g e r e k t i ğ i n e ilişkin a ç ı k l a m a l a r ı n ı , ida•"^M^e-hukuka aykırı şekilde tahsil e d i l e n v e r g i l e r i n iadesiyle s ı n ı r l a m a k t a d ı r . £;Burada,ödenecek faizin o r a n ı konusunda D a n ı ş t a y Daireleri a r a s ı n d a görüş farklılığı b u l u n m a k t a d ı r . 4- Daire, faiz' m i k t a r ı n ı n ge^ffi^rîe^iıukümlere g ö r e hesaplanması görüşündeyken; 7. Daire, d e v l e t i n k e n d i alacakları i ç i n uyguladığı faizin, başka b i r deyişle ğe- İİljİû^VM f ? p ' n u l v e V U K m d . 1 1 2 , f.3'ün A A T U H K m d . 5 1 ' e a t ı f ç e r ç e v e s i n d e gecikme z a m m ı n ı n d i k k a t e a l ı n m a s ı gerektiği görü- s ^ p n d e â î r . ' ( K a r a r l a r için bkz. C A N D A N , 2 1 2 ) . m m . _ yılında g e t i r i l e n v e İ Y U K m d . 2 8 ' i n k ı s m i bir tekrarı n i t e l i ğ i n d e o l a n V U K m d . 1 2 2 , b.5 ise, buradaki i n c e l e m e k o n u s u n u n . t a p d a k a l m a k t a d ı r . Ç ü n k ü , bu bent, yargı k a r a r ı n ı n vergi d a i r e s i n e tebliği t a r i h i n d e n , v e r g i n i n fiilen iade edildiğt.tarihe k a d a r ~ ^ ^ ^ J ç e r f r s ü r e için - A A T U H K ' d a b e l i r l e n m i ş o l a n tecil faizi oranı kadar-faiz uygulanmasını e m r e t m e k t e d i r . Dolayısıyla, V U K - , y a r g ı kararının derhal yerine getirilmemesi, başka bir deyişle, yargı kararının icrasında gecikme nedeniyle bir ^ ^ ^ I g ' i p n g ö r m e k t e d i r , ki İ Y U K m d . 2 8 ' i n düzenlediği d e budur. Hatta, İ Y U K ' u n bu d ü z e n l e m e s i n i n kapsamı V U K m d . l 1 2 , b . 5 ' d e n SvSjsIp geniştir, ç ü n k ü , sadece ihtirazi k a y ı t l a b e y a n a dayalı v e r g i l e r i değil, h e r tür t a r h i y a t a d a y a l ı v e r g i y i kapsamı içine a l m a k t a - ^ ^ ^ P b l a y ı s ı y l a , V U K m d . 1 1 2 , b . 5 o l m a s a y d ı dahi, İ Y U K m d . 2 8 ger eğince a y n ı h u k u k i s o n u c a u l a ş m a k gerekecekti. HagSiHkkarşılık, V U K m d . 1 1 2 , b.5'in uygulanabilmesi için ise, şu iki ş a r t ı n gerçekleşmiş olması gereklidir: a n c a k ihtirazi kayıtla b e y a n e d i l e n m a t r a h ü z e r i n d e n h e s a p l a n a n vergiler i ç i n geçerlidir (dolayısıyla, i k m a l e n , re'sen y a JBİffiiİFece t a r h i y a t l a r a dayalı vergiler için faiz uygulanması m ü m k ü n değildir.); Bg||j^İ&2İ ka yıtla b e y a n a dayalı-olarak h e s a p l a n ı p ödenmiş v e r g i n i n h u k u k a aykırılığı v e lll§flt s ararl bu n e d e n l e iade edilmesi gerektiği, m a h - ile o r t a y a çıkmalıdır (dolayısıyla, i d a r e n i n k e n d i l i ğ i n d e n y a d a m ü k e l l e f i n b a ş v u r u s u y l a b u h u k u k a aykırdığı tespiti glpjideğudir). jİl'Tarihi: 2 2 . 0 7 . 1 9 9 8 , RG,' t . 2 9 . 0 7 . 1 9 9 8 , S . 2 3 4 1 7 m 1m Iİ. m -dıı' m «a i eşit kurallara tabi tutulması değil , ölçülülük ilkesi nin (AY md.13) alt ilkelerinden biri olan orantılılık ilkesinin uygulanması söz konusudur; kamu yararını gerçekleştirme amacı ile, bu amaçla bireysel hak ve özgürlüğe (/menfaate) yapılacak müdahale (araç) arasında orantılı bir ilişkinin kumlması hedeflen mektedir. Örneğin, kamulaştırma bedelini vergi be deli olarak öngören kanun h ü k m ü n ü n Anayasa'ya aykırılığı sorununu ele alan kararında AYM bu adil dengeyi şu sözlerle aramaktadır : "Devlet Kamu yara' rı nedenini öne sürerek bireyin özel mülkiyetinde-olan bir taşınmazı zorla elinden alacak, fakat kendisine bunun karşılığı olan para verilmiyerek, taşınmazın bir bölüğü karşılıksız devletin veya kamu kuruluşunun mülkiyetine geçecektir. H a k l a r ı n birbiriyle çatışması halinde bir denge nin bulunması demokratik hukuk devleti ilkelerinin başında gelir. Kamulaştırma gibi zor alım hakkım kulla nan kamu gücünün karşısında, elinden taşınmazı alınan kişinin de bu taşınmazın gerçek değerini isteyebilmesi, haklar arasındaki dengenin gerçekleştirilmesinde önemli bir öğedir. Aksi halde denge bozulur, sosyal ya şamda kimi huzursuzluklann politik ve ekonomik patlamalann nedenleri oluşmaya başlar ki bu gibi durumların ortaya çıkabilmesi sosyal hukuk devleti ilkeleriyle bağda* şamaz. Anayasanın başlangıç bölümünde yer alan "in*san hak ve hürriyetlerini, milli dayanışmayı, sosyal ada leti, ferdin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirme yi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik ' hukuk devleti" yerini giderek hakların dengeliği temeline dayanmayan otoriter bir yönetime bırakır." 15 16 1 15 ( m d . 1 0 , f.3) ( v e 1 3 8 , f.4) aykırı olduğu iddiasıyla a ç ı l a n d a v a d a istem şu gerekçelerle r e d d e d i l m i ş t i r ( t . 2 1 . 1 0 . 1 9 9 2 , E . 1 9 9 2 / 1 3 K . 1 9 9 2 / 5 0 , w w w . a n a y a s a . g o v . t r ) , : " T o p l u m s a l yasamın kişilere t a n ı n m a y a n ü s t ü n iradesidir. Kişilere anlamı ile de adalet getirilen bağdaşmadığı g i b i , t o p l u m s a l y a ş a m ı n dengeli ve k a r a r l ı l ı k içinde kimi yükümlülüklerin ve s a ğ l ı k l ı biçimde o l u ş m a s ı n ı sağlayan devlete sürdürülmesine yüklenmesini olanak veren öğe, d e v l e t i n , istemek, "devlet" lar arasında ayınm yapılamaz ve yasalann Devlet organlan ve yönetim makamlan kamu yaranna uygulanması yönünden ya da başka bir haklı nedene dayanmaksızın, hiçbir fark gözetilemez. gerçek eşitlik ilkesiyle kavramının için bir görevdir. Bu kurumlar, bütün işlemlerinde kişiler arasında yapılabilirse de Devlet mallannın şısmda olanaksızdır." zorunlu kıldığı, konumunun Karşı oy: "Devletin, yükümlülüklerinin Ancak, hukuksal işlemlerle, m m lıklan temsil eteği için bir yüce onur sayılmakla, hukuk bağlamında ve kendisiyle yurttaşları dı edilemez ve savsaklanamaz. yurttaşın onursal ayncahklar zaranna, kendi yükümlülüklerini lanmasıyla işlerlik kazanır. Aynı durumda gerçek ve tüzelkişilere olamaz. Hukuksal Tersi düşünülse uygulama*- bile bu ayncalık nitelik, çağdaş yapı asla gözar* yerine getirmemesinin gerektirdiği yaptmmlann devleti koruyup kollamaya da saygıya dayandınlırsa Devlet, kendine karşı olan bu tür işlemlerde engelleri kaldırdıkça benimsenip kunulmaziiğı söz konusu olamaz. Değişen devlet anlayışı, devletin ulusa, topluma, rici ve özendiriciliği geçerek insancılığa dönüşmesi aynı sonucu getirmektedir. kerlemeler biçiminde yakınmalara neden olan durumlar ortadan uygulanmasına en güçlü, en büyük tüzelkişi olan devlete km teslim, hukuk devlerinin tescilidir. Sosyal devlet niteliği de bu bağlamda görüsünü doğrulayan dine karşı karan uygulayan sahip; bu durumuna karşı çıkılamaz;.; sınırlı aynkhk dışında değişik tanınması gerekmez- kendi yaranna yapılan uygulamanın güçtür. "Devlet"~'adına bağlanan duraksama, layışı içtenlikle karşılanamaz. yetkilerinde ve üstünlüklere İnsan hak ve öz^ürlüklennin a n l a m kapanması, korunup güçlenmesi, demokrasinin geçerlik ve gerçeklik ko-. suludur. Bu da, devletin gücünü kullanırken mamasını savunmak çahşmala* Hukuksal tanımıyla ülkeyi ve ulusu kapsayan devlet, ulusal değer ve var- ona her alanda arasında, bir aymm yapmadan gerektirdiği kimi ayncalık önemli ve öncelikli durumlarla alması düşünülmemelidir. nisan-; göstermek, haczedilmesi devlet kavramı ve işlevleri kar*, ve egemenlik hakkı kapsamındaki özel hukuk alanına giren ilişkilerinde, ya bağlı tutulması, öncelik ve üstünlük hukuk devleti an*- saygınlığını artınr. Bireyin hak*-, bir olgudur. Devletin bu konuda bir do* bireye karşı görevleri, Kimi çelişkili uygulamalardan kalkmalı, devlet, alacağındaki kat* uygulan duyarlığını baskıcı yanınırugiderek kaynaklanan, yönlendi özdeyişler ve te--, borcunda da göstermelidir.- Kadi devlet yücelir." A Y M t . 1 2 . 1 0 . 1 9 7 6 , E . 1 9 7 6 / 3 8 , K . 1 9 7 6 / 4 6 ( 2 0 . 0 9 . 1 9 7 1 t . v e 1 4 8 8 S K ) . Benzeri şekilde, t . 2 3 . 0 3 . 1 9 7 6 , E . 1 9 7 5 / 1 6 7 , K . 1 9 7 6 / 1 ? ( 2 0 . 0 9 . 1 9 7 1 t. v e 1 4 8 8 S K ) sayılı k a r a r ı n d a Yüksek M a h k e m e şunları b e l i r t m e k t e d i r : , yal hukuk devleti, ferim mekle kendini yükümlü yararlarına m üstün değişik ölçülerle Yasa önünde eşitlik ilkesine saygı rmı sürdürmek sorundadırlar. Devlete karŞı icra kovuşturması olması doğaldır. Özellikle dış ilişkilerde, güvenlik konulannda huzur ve refahını gerçekleştiren, sayarak esas alınması kişi ûe toplum Anayasa'nın arasında yapısına "Anayasanın 2. maddesinde sözü edilen sSş?. güvence alana alan, adaletli bir hukuk düzeni oluşturmak denge ve^adaletli kuran devlettir. h u k u k düzeni Toplum kavramına yararı bir yana da ters ve bunu devam ettirt bırakılarak düşer." E.1992/29, K . 1 9 9 3 / 2 3 ( 3 7 8 7 S K - k a m u a l a c a k l a r ı n ı n t a h s i l a t ı n ı n h ı z l a n d ı r ı l m a s ı ) : "Sosyal h u k u k d e v l e t i ; AYM sadece VERGIDÜNYAS1.SAY1316,ARAUK2C07 kişi t.24.06.1993j kişiyle t o p l u m ara/ smda denge k u r a n ... devlettir." K a r a r l a r i ç i n bkz. w w w . a n a y a s a . g o v . t r ( K a r a r d a k i k o y u r e n k l i v u r g u l a m a l a r yazara a i t t i r . ) 88 5 bağdaşmaz. İnsanın, doğuşla kazandığı değeri ve onum nedeniyle, 16 i A Y M , d e v l e t ile diğer k i m s e l e r i n e ş i t h u k u k i statüde o l m a d ı k l a r ı gerekçesiyle, eşitlik i l k e s i n i d e v l e t v e b i r e y l e r a r a s ı n d a k i - k a m u . h u k u k u n a dayalı- ilişkilerde u y g u l a m a m a k t a d ı r . Ö r n e ğ i n / d e v l e t m a l l a r ı n ı n haczini y a s a k l a y a n İİK m d . 8 2 , b . f i n eşitlik i l k e s i n e • 2 Çalışanların ücretlerinden zorunlu olarak yapılan tasarrufları teşvik hesaplarının tasfiyesi ve bu hesap tan yapılacak taksitli ödemelere uygulanacak faiz ora nına ilişkin uyuşmazlıkta da Yüksek M a h k e m e ' n i n tutumu aynıdır. Uygulanacak faiz oranının düşük ol duğu ve. bunun h e m hukuk devleti ilkesini hem de mülkiyet hakkını ihlal etmekte olduğu iddiasını ince leyen AYM, konuyu hukuk devleti ilkesi bakımından "kamu yararı ile bireysel yarar arasındaki denge" bağ- lamında ele almıştır. Yüksek Mahkeme'ye göre, "ka mu yararı ile bireysel yararın dengelendiği, amaç ile araç arasındaki denge bozulmadığı, h a k sahibi ne, taksitlendirme nedeniyle parasından yoksun kaldığı süre için ekonomi esaslarına uygun bir gelir sağlandığı" için, hukuk devleti ilkesine bir aykırılık yoktur . 17 A I H M d e , yanlışlıkla fazla ödenen verginin, fa iz ödenmesine ilişkin iç hukukta bir hüküm bulunma18 -17 A Y M c . 3 0 . 0 5 . 2 0 0 6 , E.03/82, K . 0 6 / 6 6 , www.anayasa.gov.cr ( 2 4 . 4 . 2 0 0 3 t. v e 4 8 5 3 S K md. 5 ile m d . 6 , f . 1 - 3 ) : "Kamu yaran cıyla 3417 sayıh Yasa ile getirilen tasarruf sisteminin, yine yasayla tasfiye edilmesi zorunluluğu nirken, niteliği ve ekonomik koşullar nedeniyle nemanın defaten ödenmesi tasarrufu teşvik hesabının nemalandırmadan kün olamamış, taksidendirme tarın, ekonomi içinde fiyat artışlannı ğerlendirilmesi öngörülerek bir değerlendirme reken yararlar Kuralda, tasarrufa gerisinde değerlendirme teşvik hesabındaki mesi ya da farklı değerlendirmelere birlikte 3417 kalmayan oranları hak ve menfaatlerinin Genel indeksi (TÜFE) bir rıe.malandırrna ile sağladığı yarar korunması tutarlann "kısmen veya tamamen" tabi tutularak Böylece, hak ve adalete tabi tutularak ödenmesi engellenmemiş, ödenmesi öngörülmüştür. verilmesi gibi bir uygulama sayılı Yasa ile zorunlu olarak yaptmlan, Bu tutarlann, amaca uygun ile bireysel yararın tu de ölçülü kurulması ge belli bir süreye ve bu süre içinde de, da söz konusu değildir. Kişilere, Devlet veya ilgili tasarruflarin verilme işverenin önündeki engel, ' -' l Dava konusu kuralla, Çahşanlann ekonomik koşullar ve kamu yaran gereği takside bağlandığı ve ödenmesi geciken paralann nomik istikrarın sağlanmasına sından elverişli-.ve olarak belli kişilere verilip diğer ilgililere ancak diledikleri gibi yararlanamadıktan sayıh, Yaşa'ya göre oluşan nema mülkiyet hakla kapsamındadır. tasfiyesinin müm da, taksitlendirilen tasfiye yoluyla kaldmlmaktadır. 3417 ama defaten öde ve buna ilave olarak yıllık yüzde beşoranında sağlanmıştır. arasında amacıyla anapara korunmuştur. Yasa'da belirtilen oranda değerlendirmeye katkılanyla Hak sahiplerinin gösteren Tüketici Fiyatları enflasyonun yapılarak, dengesi kaynaklanan yöntemi benimsenmiştir. doğmuştur. Tasfiyede, yönelik olarak makul ve ölçülü bir şekilde değerlendirildiği dengelendiği, amaç y o k s u n kaldığı süre için ekonomi ûe araç arasındaki Tasarruflarım Teşvik fiyat istikrannm Hesabinin ve dolayısıyla göz önünde bulundurulduğunda; kamu denge b o t u l m a d ı ğ t , h a k sahibine, t a k s i t l e n d i r m e nedeniyle e s a s l a r ı n a u y g u n bir g e l i r s a ğ l a n d ı ğ ı ve m ü l k i y e t h a k k ı n ı n özüne dokünulmadığı eko yararı para an laşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın renkli vurgulamalar 18 yazara 2., 5., 13. ve 35. maddelerine aykın değildir. İptal isteminin reddi gerekir." (Karardaki koyu aittir.) A İ H M , Eko-Elda A v e e Y u n a n i s t a n ' a karşı, K a r a r t. 0 9 . 0 3 . 2 0 0 6 , K a r a r n o : 6 1 9 3 ( B a ş v u r u n o : 1 0 1 6 2 / 0 2 ) (Eko-Elda A V E E v . G r e e c e ( n o . 1 0 1 6 2 / 0 2 ) V i o l a t i o n o f A r t i c l e 1 o f P r o t o c o l N o . 1 ) . K a r a r m e t n i Fransızca'dır. K a r a r a ilişkin b a s ı n a ç ı k l a m a s ı ise, şu ş e kildedir: " T h e applicant c o m p a n y , -Eko-Elda A V E E , is a j o i n t s t o c k c o m p a n y specialising i n t h e field o f p e t r o l e u m p r o d u c t s . In J u n e 1 9 8 8 t h e a p p l i c a n t c o m p a n y asked t h e i n l a n d r e v e n u e service t o repay 1 2 3 , 3 8 7 , 3 0 6 d r a c h m a s ( a p p r o x i m a t e l y E U R 3 6 2 , 1 0 5 ) w r o n g l y paid i n i n c o m e t a x . W h e n t h e tax a u t h o r i t i e s tefused, t h e a p p l i c a n t c o m p a n y b r o u g h t p r o c e e d i n g s i n A t h e n s A d m i n i s t r a t i v e C o u r t to o b t a i n t h a t sum plus interest. In N o v e m b e r 1 9 9 3 , w h i l e t h e proceedings w e r e pending, t h e S t a t e paid t h e a p p l i c a n t t h e e q u i v a l e n t o f E U R 3 6 2 , 1 0 5 . I n its o b servations to t h e A d m i n i s t r a t i v e C o u r t t h e a p p l i c a n t c o m p a n y l i m i t e d its c l a i m to t h e s t a t u t o r y interest for b e i n g kept, o u t o f its m o n e y . T h e A d m i n i s t r a t i v e C o u r t dismissed t h a t c l a i m as inadmissible a n d t h e C o u r t o f . A p p e a l ruled t h a t a s u b s e q u e n t appeal, ast £ • 1 by t h e c o m p a n y was ill-founded because at t h e material t i m e t h e T a x C o d e m a d e n o p r o v i s i o n for t h e p a y m e n t of-interest b y t h e S t a t e in such a situation. O n 8 N o v e m b e r 2 0 0 0 t h e S u p r e m e A d m i n i s t r a t i v e C o u r t dismissed a n appeal o n p o i n t s of l a w . T h e applicant c o m p a n y c o m p l a i n e d of the t a x authorities' refusal to p a y it i n t e r e s t t o c o m p e n s a t e it for t h e d e l a y i n p a y m e n t o f a t a x credit to w h i c h it was e n t i t l e d . It relied o n A r t i c l e 1 o f P r o t o c o l N o . 1 to t h e E u r o p e a n C o n v e n t i o n o n H u m a n R i g h t s . \ . T h e European C o u r t of H u m a n Rights n o t e d t h a t t h e t a x w r o n g l y paid h a d b e e n r e i m b u r s e d a p p r o x i m a t e l y five, years a n d five m o n t h s after the d a t e o n w h i c h t h e a p p l i c a n t c o m p a n y r e q u e s t e d its r e p a y m e n t . It c o n s i d e r e d t h a t t h e a u t h o r i t i e s ' refusal t o p a y ^ default interest for such a l o n g p e r i o d h a d upset t h e fair, b a l a n c e to be m a i n t a i n e d b e t w e e n t h e g e n e r a l interest a n d i n d i v i d u a l «>i5 interests. It accordingly h e l d u n a n i m o u s l y t h a t t h e r e h a d b e e n a v i o l a t i o n o f A r t i c l e 1 of P r o t o c o l N o . 1 a n d a w a r d e d t h e a p p l i c a n t c o m p a n y E U R 1 2 0 , 0 0 0 for p e c u n i a r y damage and E U R 4 , 0 0 0 for costs a n d expenses." ( K a r a r d a k o y u r e n k l e yazılan v e y a altı çizilen kısımlar yazara aittir.) V e r g i iadesinde faiz k o n u s u n u A İ H S t e m e l i n d e ele alan t e b l i ğ i n d e , A İ H M ' n i n E k o - E l d a A v e e Y u n a n i s t a n ' a karşı k a r a r ı h a k k ı n da a y r m t d ı bilgi v e r m e k t e bkz. Y A L T I , 1 5 - 1 6 . m vergi 01.01.1999 yılında yürürlüğe giren 4369 sayılı Ka n u n ile VUK'da md.l 12'ye eklenmiş olan bu bent, mükellefe iade edilmesi gereken vergiye, mükellefin iade için "tamamlanması gereken" bilgi v e belgelerle birlikte vergi idaresine başvurusunun üç ay sonrasın dan itibaren, idarenin mükellefe düzeltme fişi tebliği (Nitekim, 7. Danıştay Dairesi'nin yukarıda a n ı l a n ne kadar geçen süre için faiz işletilmesini öngörmek Sfctemel kararında d a , idarenin hukuka aykırı şekilde. tedir. Dolayısıyla, faiz işletilmesinin başlangıç nokta Kazla vergi alması nedeniyle -idarenin genel sorumlu- sı, olarak, mükellefin iade için vergi idaresine -ilgili R ü k kurallarına binaen- faize hükmedilmiş olduğu g ö bilgi ve belgelerle birlikte- başvurusundan itibaren mülmektedir. 7.Daire, verginin hukuka aykırı şekilde üç aylık bir bekleme süresinin sonu esas alınmakta, |||Mısil olunmasını "idarenin hizmet kusuru" ve mükel- bitiş noktası olarak da, -mükellefe verginin fiilen ia |||[eff-bakımından ortaya çıkan sonucu ise "idarenin - de edildiği tarih değil-, iadenin hukuki dayanağını |8k%sürlu- eylem v e işleminden doğan bir zarar" olarak oluşturan düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği ^değerlendirmiş; böylece, ikinci aşamada, AY tarih kabul edilmektedir. Dolayısıyla, bu düzenleme, u ı ı d 125'deki, "idare, kendi eylem ve işlemlerinden fazla verginin hazinede kaldığı süre boyunca faiz W-lı3ğan zararı ödemekle yükümlüdür" kuralına dayâna- ödenmesine imkan vermemekte, sadece kısmi bir sü *£,rık 'kusurlu sorumluluk" esaslarına göre, -hukuka re için faiz ödenmesine imkan tanımaktadır. Şvtyktn- şekilde tahsil edilen- verginin devlet bazineBu önemli düzenlemeyi daha yakından' ele almak ahinde kaldığı süre boyunca hesaplanacak gecikme amacıyla, VUK md.112,,-b.4'e- göre faiz ödenmesinin £lfaızi'->ordnında bir faiz ödenmesi suretiyle tazminine' koşullarını, maddeler halinde şöyle sıralamak v e açık «hükmetmiştir . lamak mümkündür: .., i : • ^ h i y a t ı tamamlama ya da fazla vergi tahsilatı varsa bu~ mı iade etme (VUK md.116 vd.) Ödevi vermektedir. •** Bu nedenle, mükellefin kusuruyla meydana gelen b i r ig'zârarı tazmin yükümlülüğünü, idarenin hukuki so^'fümluluğuna ilişkin kurallar çerçevesinde idareye ^yükleyebilmek, kanaatimizce mümkün değildir. 44 41 42 ; l İ f t ü l . ANAYASAL DÜZENLEMELER KAR^ İ S I S I N D A V U K MD.112, B.4 ^l İ'.VTJK m d . 1 1 2 , b.4 i l e Getirilen H u k u k i Ref P||*f;Mükellefe faiz ödenmesi konusunda VUK'da y e r BElâh, 'tek düzenleme, VUK md.112, b . 4 ' d ü r « . i.üzerine faiz işletilebilecek vergi iadelerine iliş kin koşullar: VUK md.112, b-.4 gereğince;; sadece fazla veya yersiz olarak tahsil edümişfya .da yergi k a n u n l a r ı gereğince i a d e s i g e r e k e n ] SVjS». V U K m d . 1 2 0 h ü k m ü n e göre r e d ve iadesi gereken vergi için faiz ödenebilir. SfBkz-.-.dpn.ll; D o k t r i n d e de C A N D A N ( 2 0 7 v d . ) , m ü k e l l e f e - v e r g i iadesinde faiz ödenmesi g e r e k t i ğ i n e ilişkin a ç ı k l a m a l a r ı n ı , ida^ g e ç e l ı ü k u k a a y k ı r ı şekilde tahsil e d i l e n vergilerin iadesiyle s ı n ı r l a m a k t a d ı r . İBurada,ödenecek faizin oranı k o n u s u n d a Danıştay D a i r e l e r i arasında görüş farklılığı b u l u n m a k t a d ı r . 4- Daire, faiz' m i k t a r ı n ı n ge.SLhükümlere g ö r e h e s a p l a n m a s ı görüşündeyken; 7 . D a i r e , d e v l e t i n k e n d i alacakları için uyguladığı faizin, başka b i r deyişle 'ge mime faizinin v e V U K m d . 1 1 2 , f.3'ün A A T U H K m d . 5 1 ' e a t ı f ç e r ç e v e s i n d e gecikme z a m m ı n ı n d i k k a t e alınması gerektiği görü- ?dejdır. (Kararlar için bkz. C A N D A N , 2 1 2 ) . . >•••> 01' yilînda g e t i r i l e n v e İ Y U K m d . 2 8 ' i n k ı s m i bir tekrarı n i t e l i ğ i n d e o l a n V U K m d . 1 2 2 , b.5 ise, buradaki i n c e l e m e k o n u s u n u n ffida kalmaktadır. Ç ü n k ü , bu b e n t , yargı k a r a r ı n ı n v e r g i d a i r e s i n e tebliği tarihinden, v e r g i n i n fiilen iade e d i l d i ğ i . t a r i h e k a d a r .. feri'süre için - A A T U H K ' d a belirlenmiş olan tecil faizi oranı kadar-faiz uygulanmasını e m r e t m e k t e d i r . Dolayısıyla, V U K - k I İ 2 , b.5, y a r g ı kararının derhal yerine getirilmemesi, başka bir deyişle, yargı k a r a r ı n ı n i c r a s ı n d a g e c i k m e - n e d e n i y l e bir |:örıgörmektedir, k i İ Y U K m d . 2 8 ' i n düzenlediği d e budur. Hatta, İ Y U K ' u n bu d ü z e n l e m e s i n i n k a p s a m ı V U K m d . 1 1 2 , b . S ' d e n nâgeniştir, ç ü n k ü , sadece ihtirazi k a y ı t l a beyana dayalı v e r g i l e r i değil, h e r tür t a r h i y a t a d a y a l ı v e r g i y i kapsamı i ç i n e a l m a k t a feBblayısıyla, V U K m d . 1 1 2 , b . 5 olmasaydı dahi, İ Y U K r n d . 2 8 gereğince a y n ı h u k u k i s o n u c a ulaşmak g e r e k e c e k t i . 4a"karşılık, V U K m d . 1 1 2 , b.5' i n uygulanabilmesi için ise, şu iki ş a r t ı n gerçekleşmiş olması gereklidir: H ancak ihtirazi kayıtla b e y a n edilen m a t r a h ü z e r i n d e n h e s a p l a n a n vergiler i ç i n geçerlidir (dolayısıyla, i k m a l e n , re'sen y a B i p f e c e t a r h i y a t l a r a dayalı v e r g i l e r içiri faiz uygulanması m ü m k ü n değildir.); Şntirazi kayıtla b e y a n a dayalı-olarak hesaplanıp ö d e n m i ş v e r g i n i n h u k u k a aykırılığı v e bu n e d e n l e iade edilmesi gerektiği, m a h Kgelkaran ile o t t a y a çıkmalıdır (dolayısıyla, idarenin k e n d i l i ğ i n d e n y a d a mükellefin başvurusuyla b u h u k u k a aykırılığı tespiti fâf'değildir). K ' T a r i h i : 2 2 . 0 7 . 1 9 9 8 , RG,' t . 2 9 . 0 7 . 1 9 9 8 , S . 2 3 4 1 7 VERGl DÜNYASI, SAYI 31fi,ARALIK 2007 93 Öncelikle, kanun koyucu, üzerine faiz işletilebile' cek vergileri nitelendirirken "veya" ve "ya da" ibare lerini kullandığından, burada birbirinden bağımsız ü ç ayrı durum olduğuna dikkat çekmek gerekir. Bu bağ lamda, verginin "yersiz olarak tahsil edilmesi"nden anlaşılması gereken, verginin idarenin h u k u k a a y k ı r ı bir eylem y a da işlemiyle tahsil edilmiş olması dır , idarenin hizmet kusurunun olduğu bir vergi tahsilatı burada söz konusudur. 45 "Vergi k a n u n u h ü k m ü gereğince iadesi g e r e k e n vergi" ibaresi, kanaatimizce, kanunda öngörülen bir düzenleme çerçevesinde tahsil edilmiş, dolayısıyla kanuna uygun şekilde tahsil edilmiş, ancak iade edil mesi gereken bir vergiyi ifade etmektedir . Böyle bir durum, çeşitli özel düzenlemeler çerçevesinde söz k o nusu olur. Buna örnek olarak, sene içinde stopaj y o luyla tahsil edilmiş verginin, sene sonunda ödenecek vergiden fazla olması halinde bu fazlalığın iade edil mesi, KDV iadesi, -yürürlükten kaldırılan- ücretliler de vergi indirimi uygulaması yoluyla sene içinde y a pılan fazla vergi tahsilinin iadesi gösterilebilir. 46 Verginin "fazla" tahsil edilmiş olması ise, k a n a a t i mizce idarenin hukuka aykırı işlem ya da eylemiyle vergi tahsilini ifade etmez . Kanunda "fazla veya yer siz olarak tahsil edilmiş" denildiğine, veya kelimesi yoluyla ancak iki ayrı durum ifade edilebileceğine g ö re, kanunda iki defa "idarenin hukuka aykırı işlem ya da eylemiyle tahsil" kastedilmiş olamaz. Bu durumda, idarenin hizmet kusuruna dayanmayan bir fazla vergi tahsili kastedilmektedir ki, bu da esas itibariyle m ü kelleften kaynaklanan nedenlerle ya da k a n u n d a n kaynaklanan nedenlerle gerçekleşebilecek bir du rumdur. Ancak, kanundan k a y n a k l a n a n nedenlerle vergi iadesi ayrıca -"vergi kanunu hükmü gereğince iadesi gereken vergi" ibaresiyle- belirtilmiş olduğuna göre, "fazla tahsil"den anlaşılması gereken, m ü k e l l e fin fazla matrah beyanına dayalı olarak fazla v e r g i tahsilinin gerçekleşmiş olmasıdır. Mükellefin fazla matrah beyanı, onun kusurundan kaynaklanabileceği gibi, mükellef kusursuz olarak matrahını kanunda ö n görülenden daha fazla beyan etmiş de olabilir. 47 45 VUK md.112, b.4'e göre, faiz ödenebilmesi ıçm, "fazla veya yersiz olarak tahsil edilmiş ya da vergi ka nunları gereğince iadesi gereken bir vergi" olması ye terli değildir, bu verginin aynı zamanda "VUK md.120 hükmüne göre red ve iadesi gereken bir ver gi" olması gerekmektedir. Ne zaman VUK md.120 hükmüne göre red ve iade edilmesi gerekli bir vergi olduğunu tespit edebilmek için ise, öncelikle VUK< md-120'yi ele almak gerekmektedir. "Düzeltme yetki-.: si ve reddiyat" kenar başlıklı VUK md.120, VUK'mv "Vergi Alacağının Kalkması" başlıklı A l t ı n c ı Kıs-mı'nm "Vergi Hatalarını Düzeltme v e Reddiyat" baş^; lıklı Üçüncü Bölümü'nde yer almaktadır,. Maddeci vergi hatalarının idarece düzeltilmesi usulünü düzene lemektedir. Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen ver^v gilerin düzeltme kapsamı içinde v e böylece VUKr. md.120 gereğince düzenlenecek düzeltme fişine bınav;:> en iade edileceğine kanaatimizce şüphe yoktur. Çun-a kü, vergi hatası, "vergiye ilişkin hesaplarda' veya ver-s gilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla Veya eksik vergi istenmesi veya alınması": olarak tarif edilmekte (VUK m d . 1 1 6 ) ; bu h a t a n ı n muhak kak idare tarafından yapılması gibi birşa^t- öngörül memektedir. Hata, hem idare hem de mükellef tara fından yapdmış olabilir. Nitekim, bir hesap, hatası: olan "matrah hatası", "vergilendirme ile ilgili b e y a n name(de) ... matraha ait rakamların veya indirımle</. rin eksik veya fazla gösterilmiş v e y a hesaplanmış ol ması" şeklinde tanımlanmaktadır (VUK md 117/ b . l ) . Vergi beyannamesi mükellef tarafından veril-, diğine göre, matraha ait rakamları veya indirimlezi eksik veya fazla gösterecek veya hesaplayacak olanmükelleften başka biri değildir. O Halde, k a n u n a mükellef tarafından yapılan hataların da düzeltmek kurumu çerçevesinde düzeltilebilmesine imkan" vermektedir, k i kanaatimizce böyle bir durum, 'dü zeltme kurumunun varlık amacına da uygundur. Çünkü, kurum, vergi hatalarının idari yoldan du-j, zeltilmesini ve verginin kanuna uygun şekilde" ödenmesini sağlamayı amaçlamaktadır. .Diğeı yan dan, VUK'da, ister mükellef ister vergi idaresi tara-. 1 : N i t e k i m bu şekilde bkz. D a n . 7 . D . , t . 2 . 1 . 0 2 . 2 0 0 7 , E . 2 0 0 5 / 5 5 5 8 , K . 2 0 0 7 / 6 2 0 ( k a r a r y a y ı n l a n m a m ı ş t ı r ) ; B u n a karşılık, "fazla v e y a yersiz" ibarelerini b i r b i r i n d e n a y ı r m a d a n e l e a l m a k t a v e h e r ikisinin de, v e r g i n i n fazla v e y a yersiz t a h s i l i n e n e d e n o l a n "her'turş. lü h u k u k a aykırılık hali"ni ifade e t t i ğ i n i dile g e t i r m e k t e C A N D A N , 2 1 2 - 2 1 3 46 Krş. C A N D A N , 2 1 2 47 A k s i görüşte C A N D A N , 2 1 2 - 2 1 3 (bkz. y u k a r ı d a d p n . 4 5 ) Öncelikle, kanun koyucu, üzerine faiz işletilebile cek vergileri nitelendirirken "veya" v e "ya da" ibare lerini kullandığından, burada birbirinden bağımsız üç ayrı durum olduğuna dikkat çekmek gerekir. Bu bağ lamda, verginin "yersiz olarak tahsil edilmesi"nden anlaşılması gereken, verginin idarenin h u k u k a a y k ı r ı bir e y l e m . y a da işlemiyle tahsil edilmiş olması dır , idarenin hizmet kusurunun olduğu bir vergi tahsilatı burada söz konusudur. VUK md.112, b.4'e göre, faiz ödenebilmesi için, "fazla veya yersiz olarak tahsil edilmiş ya da vergi ka nunları gereğince iadesi gereken bir vergi" olması ye terli değildir, bu v e r g i n i n aynı zamanda "VUK md.120 hükmüne göre red v e iadesi gereken bir ver gi" olması gerekmektedir. N e zaman VUK md.120' hükmüne göre red ve iade" edilmesi gerekli bir vergi olduğunu tespit edebilmek için ise, öncelikle VUK; md.l20'yi ele almak gerekmektedir. "Düzeltme yetki si ve reddiyat" kenar başlıklı VUK md.120, VUK'uni "Vergi k a n u n u hükmü gereğince iadesi g e r e k e n "Vergi Alacağının Kalkması" başlıklı A l t ı n c ı Kıs-vergi" ibaresi, kanaatimizce, kanunda öngörülen bir mı'ntn "Vergi Hatalarını Düzeltme ve Reddiyat" baş-.; düzenleme çerçevesinde tahsil edilmiş, dolayısıyla lıklı Üçüncü Bölümü'nde yer almaktadır.: Maddeci kanuna uygun şekilde tahsil edilmiş, ancak iade edil vergi hatalarının idarece düzeltilmesi usulünü düzen-* mesi gereken bir vergiyi ifade etmektedir . Böyle bir lemektedir. Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen verx >• dumm, çeşitli özel düzenlemeler çerçevesinde söz k o nusu olur. Buna örnek olarak, sene içinde stopaj y o gilerin düzeltme kapsamı içinde ve böylece V U K r luyla tahsil edilmiş verginin, sene sonunda ödenecek md.120 gereğince düzenlenecek düzeltme fişine bina>'_vergiden fazla olması halinde bu fazlalığın iade edil en iade edileceğine kanaatimizce şüphe yoktur. Çüri-n mesi, KDV iadesi, -yürürlükten kaldırılan- ücretliler kü, vergi hatası, "vergiye ilişkin hesaplarda veya v e r de vergi indirimi uygulaması yoluyla sene içinde y a gilendirmede yapılan h a t a l a r yüzünden haksız yere fazla Veya eksik vergi istenmesi veya alınması" olarak^ pılan fazla vergi tahsilinin iadesi gösterilebilir. tarif edilmekte (VUK m d . 1 1 6 ) ; bu h a t a n ı n muhak-n Verginin "fazla" tahsil edilmiş olması ise, k a n a a t i kak idare tarafından yapılması gibi bhyşarjE- öngörül mizce idarenin hukuka aykırı işlem ya' da- eylemiyle memektedir. Hata, h e m idare hem de mükellef tara vergi tahsilini ifade etmez . Kanunda "fazla veya yer fından yapılmış olabilir. Nitekim, bir hesap hatası: siz olarak tahsil edilmiş" denildiğine, veya kelimesi olan "matrah hatası", "vergilendirme ile "ilgili beyan-yoluyla ancak iki ayrı dumm İfade edilebileceğine g ö name(de) ... matraha a i t rakamların veya indirimle-; re, kanunda iki defa "idarenin hukuka aykırı işlem y a rin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış ol-; da eylemiyle tahsil" kastedilmiş olamaz. Bu durumda, ması" şeklinde tanımlanmaktadır (VUK m d . l l y , idarenin hizmet kusuruna dayanmayan bir fazla vergi b . l ) . Vergi beyannamesi mükellef tarafından veril tahsili kastedilmektedir ki, bu da esas itibariyle m ü diğine göre, matraha a i t r a k a m l a r ı veya indirimlerikelleften kaynaklanan nedenlerle ya da k a n u n d a n eksik veya fazla gösterecek veya hesaplayacak olan<* kaynaklanan nedenlerle gerçekleşebilecek bir d u mükelleften başka b i r i değildir. O halde, k a n u n / rumdur. Ancak, kanundan kaynaklanan nedenlerle mükellef tarafından y a p ı l a n hataların da düzeltme' vergi iadesi ayrıca -"vergi kanunu hükmü gereğince k u r u m u çerçevesinde düzeltilebilmesihe imkan'" iadesi gereken vergi" ibaresiyle- belirtilmiş olduğuna vermektedir, k i kanaatimizce böyle bir durum, dü göre, "fazla tahsil"den anlaşılması gereken, m ü k e l l e zeltme k u r u m u n u n v a r l ı k amacına da uygundur.,. fin fazla matrah beyanına dayalı olarak fazla v e r g i Ç ü n k ü , kurum, vergi hatalarının idari yoldan dü-^ tahsilinin gerçekleşmiş olmasıdır. Mükellefin fazla zeltilmesini ve v e r g i n i n k a n u n a u y g u n şekilde" matrah beyanı, onun kusurundan kaynaklanabileceği ödenmesini sağlamayı amaçlamaktadır. .Diğer yan-' gibi, mükellef kusursuz olarak matrahını kanunda ö n dan, VUK'da, ister mükellef ister vergi idaresi tara-> görülenden daha fazla beyan etmiş de olabilir. 45 46 47 k 4 5 ' N i t e k i m bu şekilde bkz. D a n . 7 . D . , t . 2 1 . 0 2 . 2 0 0 7 , E . 2 0 0 5 / 5 5 5 8 , K . 2 0 0 7 / 6 2 0 (karar y a y ı n l a n m a m ı ş t ı r ) ; B u n a karşılık, "fazla f< yersiz" ibarelerini b i r b i r i n d e n a y ı r m a d a n e l e a l m a k t a v e h e r ikisinin de, v e r g i n i n fazla v e y a yersiz t a h s i l i n e n e d e n o l a n "her t lü h u k u k a aykırılık hali"ni ifade ettiğini d i l e g e t i r m e k t e C A N D A N , 2 1 2 - 2 1 3 46 Krş. C A N D A N , 2 1 2 47 A k s i görüşte C A N D A N , 2 1 2 - 2 1 3 (bkz. y u k a r ı d a d p n . 4 5 ) 94 VERGl DÜNYASL SAYI 316, ARALIK 2007 " ' "•"" ! < dünyalı Egsaa^sM^ tfından yapılsın, vergi hatasına kusurlu şekilde yol açılmış olması da aranmamaktadır. VUK m d . l l ö ' d a - g e ç e n "haksız" ibaresini, "hukuka aykırı" şeklinde a n lamak gerekir . Vergi hatası kavramını bu şekilde -değerlendirmemek, idarenin kusuruna dayalı o l m a yan, a n c a k kanunen emredilenden fazla yapılmış olan vergi tahsilatlarının düzeltilerek iade edilemeye> ceğı gibi bir sonuca yol açar ki, bunu kabul e t m e k mümkün değildir. Kaldı ki, V U K m d . 3 7 8 , son fıkra, / c?2 de, mükelleflerin, beyan ettikleri matrahlar ve bu ."matrahlar üzerinden tarh edilen vergiler için düzelt i m e talebinde bulunmalarına açıkça izin vermektedir. Mükellef, sadece kanunlarda öngörülen m i k t a r d a vergi ödeme borcu altındadır, daha fazlasını değil. Dolayısıyla, kanunen öngörülenden fazla olan h e r kuruş ödeme, hukuki temelden yoksundur, mülkiyet ^hakkından hukuka aykırı şekilde yoksun bırakmadır. Bu nedenle de, fazla miktarın geri ödenmesi gerekir . 48 S e n e içinde kanuna dayalı olarak a l m a n fazla vergi nin iadesine ilişkin diğer düzenlemelerde de (örneğin KVK md.34, KDVK m d . 2 9 , GVK mülga mük. md.121) düzeltme fişinden söz edilmemektedir. Buna karşılık, VUK md.112, b.4'de kendisine atıfta bulu nulan VUK m d . l 2 0 ' n i n , üçüncü fıkrasında, -VUK md.112, b.4'deki ifadeye benzer şekilde- "nakden ve ya mahsuben tahsil edilen ancak fazla v e y a yersiz ola rak tahsil edildiği anlaşılan vergilerde ve kanunları gereğince mükelleflere yapılacak iade v e mahsup iş lemlerinde" denilerek, kanaatimizce, bu üçüncü grup, yani "vergi kanunları gereğince iadesi gereken vergi ler" de V U K md.120 kapsamı içine almıştır. .DoİayL-. sıyla, VUK md.112, b.4 ile V U K md.120 arasındaki bu paralelliğe bağlı olarak, "fazla v e y a yersiz,,olarak tahsil edilmiş y a da vergi k a n u n l a r ı g e r e ğ i n c e iade si gereken vergiler"in tamamına faiz işletilecektir. 49 ii. iade talebinin belgelendirilmesine.iilişkin ko şullar: Fazla veya yersiz olarak tahsil edilmiş,ya da vergi kanunları gereğince iadesi gereken-i^erğilere fa iz işletilebilmesi için mükellefin sâdeee;İad.e;.-talebinde bulunması yeterli değildir, vergL,iadesLi;için."ta mamlanması gereken" bilgi ve belgeleri de.eksiksiz şe kilde yetkili vergi idaresine teslim etmehdijşiAncak, V U K md.112, b.4'de, "tamamlanması gerekli bilgi ve belgelerin" neler olduğu tanımlanmış değildir. Kendi sine atıfta bulunulan V U K md.120, f.3'de:,; düzeltme ye dayanak teşkil edecek belgeler ile bu işjgmelere ait VUK m d . l 2 0 ' n i n , VUK md.112, b.4'de a n ı l a n fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler" i kapsav mma aldığı açık olduğuna göre, burada sorunlu a l a n ı , 4'yergi kanunları gereğince iadesi gereken vergiler" oluşturmaktadır. Uygulamada, bu tür iadelerin d ü zeltme fişi düzenlenmeksizin gerçekleştirildiği bilin mektedir. Gelir vergisi tevkifatmm düzenlendiği GVK md.121, f.2'de, düzeltme fişi düzenlenmesinden 'bahsedilmemekte, "mükellefin ... müracaatı üzerine ^kendisine ret ve iade olunacağı" öngörülmektedir. lj 48 49 Krş. Ö N C E L / K U M R U L U / Ç A Ğ Â N , 1 7 5 B u n a karşılık, aksi y ö n d e ö m . bkz. d p n . l ' d e a n ı l a n D V D D G K k a r a r ı ( t . 1 3 . 0 6 . 2 0 0 3 , E . 2 0 0 2 / 4 8 3 , K . 2 0 0 3 / 3 1 4 ) . O l a y d a , "söz ko nusu kamyonun kamyonun olayda vergilendirme n u n vergi nündeki davacı kaybolduğu hatalarına tarafından ticari hususunun da tartışmasız hatası bulunduğu, ait hükümleri faaliyette 213 kullanılmadığı olduğu, sayılı mahfuzdur" Vergi ve aksi yönde bu durumda, Usul Vianununun denildiğinden, idarenin, idarece davacının 378 herhangi vergiye inci maddesinin davacının kendi bir tespit yapılmadığı gibi tabi o l m a d ı ğ ı n ı n açık olduğu son fıkrasında ve "bu k a n u r b e y a n ı n a itiraz' edemeye&eği yö i d d i a l a r ı n ı n d a y e r i n d e g ö r ü l m e d i ğ i " g e r e k ç e s i y l e d a v a k o n u s u işlemi iptal e d e n v e r g i m a h k e m e s i n i n k a r a r ı , D V D D G K t a r a f ı n d a n şu gerekçeyle bozulmuştur: "Düzeltme i s t e m i n i n reddi üzerine, M a l i y e B a k a n l ı ğ ı n c a , a r a c ı n k a y b o l d u ğ u n u n ilgili tra fik şube v e y a b ü r o s u n d a n a l ı n a c a k belge ile k a n ı t l a n m a s ı h a l i n d e y e n i d e n değerlendirileceği, t e r k i n i i s t e n e n v e r g i l e r i n d a v a c ı n ı n b e y a n ı n a dayandığı v e yasal geçerliliği o l a n b e l g e y e d a y a n m a y a n i s t e m i n y e r i n e g e t i r i l e m e y e c e ğ i n i n d u y u r u l d u ğ u işlem d a v a y a k o n u yapılmıştır. Düzeltme i s t e m i n e k o n u e d i l e n i d d i a l a r , V e r g i U s u l K a n u n u n u n 1 1 7 v e 1 1 8 i n c i m a d d e l e r i n d e t a n ı m l a n a n h e s a p v e v e r g i l e n d i r m e h a t a l a r ı n d a n h i ç b i r i n e g i r m e d i ğ i n d e n , işlemi iptal e d e n v e r g i m a h k e m e s i ısrar k a r a r ı n d a yasal isabet görülmemiştir." ( K a r a r d a k i k o y u r e n k l i v u r g u l a m a l a r y a z a r a aittir.) VERGİDÜNYASt,SAYl316,ARAUKZ0O7 95 fmdan yapılsın, vergi hatasına kusurlu şekilde yol açılmış olması da aranmamaktadır. V U K m d . l l ö ' d a -geçen "haksız" ibaresini, "hukuka aykırı" şeklinde a n İH lamak gerekir . Vergi hatası kavramını bu şekilde değerlendirmemek, idarenin kusuruna dayalı olma yan, ancak kanunen emredilenden fazla yapılmış 111 olan vergi tahsilatlarının düzeltilerek iade edilemeye ceği gibi bir sonuca yol açar ki, bunu kabul etmek mümkün değildir. Kaldı ki, V U K m d . 3 7 8 , son fıkra, İH c.2 de, mükelleflerin, beyan ettikleri matrahlar ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergiler için düzelt III me talebinde bulunmalarına açıkça izin vermektedir. Mükellef, sadece kanunlarda öngörülen m i k t a r d a vergi ödeme borcu altındadır, daha fazlasını değil. Dolayısıyla, kanunen öngörülenden fazla olan h e r kuruş ödeme, hukuki temelden yoksundur, mülkiyet hakkından hukuka aykırı şekilde yoksun bırakmadır. Bu nedenle de, fazla miktarın geri ödenmesi gerekir . Sene içinde kanuna dayalı olarak alman fazla vergi nin iadesine ilişkin diğer düzenlemelerde de (örneğin KVK md.34, KDVK m d . 2 9 , GVK mülga mük. md.121) düzeltme fişinden söz edilmemektedir. Buna karşılık, VUK md.112, b.4'de kendisine atıfta bulu nulan VUK m d . l 2 0 ' n i n , üçüncü fıkrasında, -VUK md.l 12, b.4'deki ifadeye benzer şekilde- "nakden ve ya mahsuben tahsil edilen ancak fazla veya yersiz ola rak tahsil edildiği anlaşılan vergilerde ve kanunları gereğince mükelleflere yapılacak iade ve mahsup iş lemlerinde" denilerek, kanaatimizce, bu üçüncü grup, yani "vergi kanunları gereğince iadesi gereken vergi ler" de VUK md.120 kapsamı içine almıştır. Dolayı sıyla, VUK md.112, b.4 ile V U K md.120 arasındaki bu paralelliğe bağlı olarak, "fazla v e y a yersj^ olarak tahsil edilmiş y a da v e r g i k a n u n l a r ı gereğince iade si gereken vergiler"in tamamına, faiz işletilecektir. 48 f 49 VUK md.l20'nin, VUK m d . 1 1 2 , , M ' d e a n d a n *• fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler"i kapsai mına aldığı açık olduğuna göre, burada sorunlu alanı, » "vergi kanunları gereğince iadesi gereken vergiler" V oluşturmaktadır. Uygulamada, bu tür iadelerin d ü z e l t m e fişi düzenlenmeksizin gerçekleştirildiği bilin mektedir. Gelir vergisi tevkifatmm düzenlendiği GVK md.121, f.2'de, düzeltme fişi düzenlenmesinden *L bahsedilmemekte, "mükellefin ... müracaatı üzerine £ kendisine ret ve iade olunacağı" öngörülmektedir. Jl Krş. Ö N C E L / K U M R U L U / Ç A Ğ A N , ii. iade talebinin belgelendirÜmesine.;iliş.kin k o şullar: Fazla veya yersiz olarak tahsil'edilmiş .ya da vergi kanunları gereğince iadesi gereken .vergilere fa iz işletilebilmesi için mükellefin şâdeçei'fâdfe-talebinde bulunması yeterli değildir, vergiuadeşbRçin."ta mamlanması gereken" bilgi v e belgeleri de^eksiksiz şe kilde yetkili vergi idaresine teslim.etmeliid.mLAncak, VUK md.112, b.4'de, "tamamlanması gerekli bilgi ve belgelerin" neler olduğu tanımlanmış değildir;. Kendi sine atıfta bulunulan V U K md.120, f.3'de,; düzeltme ye dayanak teşkil edecek belgeler ile bu işlemelere ait 175 Buna karşılık, aksi yönde ö r n . bkz. d p n . l ' d e a n ı l a n D V D D G K kararı ( r . 1 3 . 0 6 . 2 0 0 3 , E . 2 0 0 2 / 4 8 3 , K . 2 0 0 3 / 3 1 4 ) . Olayda, "söz ko nusu kamyonun kamyonun olayda davacı kaybolduğu vergilendirme nun vergi tarafından ticari hususunun da tartışmasız hatası bulunduğu, faaliyette 213 sayılı kullanılmadığı olduğu, Vergi ve aksi yönde bu durumda, Usul Kanununun idarece davacının 378 herhangi vergiye tabi inci maddesinin hir tespit olmadığinın yapılmadığı açık son fıkrasında gibi olduğu "bu h a t a l a r ı n a a i t h ü k ü m l e r i m a h f u z d u r " d e n i l d i ğ i n d e n , i d a r e n i n , d a v a c ı n ı n k e n d i b e y a n ı n a itiraz' edemeyeceği • n ü n d e î u i d d i a l a r ı n ı n da yerinde 'görülmediği" ve kanu yö- g e r e k ç e s i y l e d a v a k o n u s u işlemi iptal e d e n v e r g i m a h k e m e s i n i n kararı, D V D D G K tarafından şu gerekçeyle bozulmuştur: "Düzeltme i s t e m i n i n reddi üzerine, Maliye. B a k a n l ı ğ ı n c a , a r a c ı n k a y b o l d u ğ u n u n ilgili tra fik şube v e y a b ü r o s u n d a n a l ı n a c a k belge ile k a n ı t l a n m a s ı h a l i n d e y e n i d e n değerlendirileceği, t e r k i n i istenen v e r g i l e r i n d a v a c ı n ı n b e y a n ı n a dayandığı v e yasal geçerliliği o l a n belgeye d a y a n m a y a n istemin y e r i n e g e t i r i l e m e y e c e ğ i n i n duyurulduğu işlem da vaya k o n u yapılmıştır. Düzeltme istemine k o n u e d i l e n iddialar, V e r g i U s u l K a n u n u n u n 1 1 7 v e 1 1 8 inci m a d d e l e r i n d e tanımla n a n hesap v e v e r g i l e n d i r m e h a t a l a r ı n d a n h i ç b i r i n e g i r m e d i ğ i n d e n , işlemi iptal e d e n v e r g i m a h k e m e s i ısrar k a r a r ı n d a yasal isabet görülmemiştir." ( Karardaki koyu renkli v u r g u l a m a l a r y a z a r a aittir.) \TOGlDÛNYASlSA'n316,ARALtK2007 95 usul ve esaslann Maliye Bakanlığı'nca belirleneceği belirtilmektedir . Benzeri ifadelere, GVK m d . 1 2 1 , f.3'de; KVK md.34, f.6'da;.GVK mülga mük. m d . 1 2 1 , son fıkrada da rastlanmakta; KDVK md.29, b.2'de ise, KDV'nin nakden iadesine ilişkin usul ve esasları tespit yetkisi Maliye Bakanlığı'na bırakılmaktadır. 50 Kanaatimizce, M â l i y e B a k a n l ı ğ ı ' n a bu k a d a r ge niş bir yetkinin verilmiş olması, kimi d u r u m l a r d a keyfiliğe varabilecek uygulamalara yol açabilecek t i r . Örneğin, istenecek bilgi ve belgelere s ü r e k l i yenileri eklenerek ya da bu bilgi ve belgelerde deği şikliklere gidilerek, mükellefin faiz almasının ö n ü n e geçmek" m ü m k ü n d ü r . Kanunun öngördüğünden fazla vergi tahsili, mülkiyet hakkına kanunun öngör düğünden fazla müdahale anlamına geldiğinden, bu fazlalığın iadesini yürütmenin keyfiyetine bırakmak mümkün değildir. Kanunla düzenlenmesi gereken bu konunun tamamen Maliye Bakanlığı'na bırakılmış olması, k a n u n i l i k ilkesine aykırıdır. Somut olayın şartlarına göre farklı bilgi ve belgelerin teslim edil mesi gerekebileceği dikkate alınarak, en azından, "vergi iadesi gerektiğini açıkça ispatlayan bilgi ve belgelerin tesliminin yeterli olduğV'na dair genel bir kanuni düzenlemenin gerekli olduğuna inanmakta yız. 51 Bu bilgi ve belgelerin, herhangi bir vergi idaresine değil, yetkili vergi idaresine verilmesi şarttır. Yetkisiz vergi dairesinin yetkili vergi dairesi adına işlem yap ması mümkün olmadığına (yetki aşımı), ve kendisi n e sunulan bilgi ve belgeleri yetkili vergi dairesine iletme şeklinde bir kanuni yükümlülüğü de bulunma dığına göre, yetkisiz vergi dairesine verilen bilgi ve . belgeler hiçbir hukuki sonuç doğurmayacaktır. iii. vergi iadesinin -üç ay içinde* yapûmarnası koşulu: Mükellefin bilgi ve belgeleri eksiksiz ş e k d de teslirninden itibaren üç ay geçmesine rağmen, vergi idaresi söz k o n u s u vergiyi iade etmemiş olma lıdır. Görülmektedir ki, kanun koyucu, y e r g i iadesi için idareye üç aylık bir süre vermiştir. Vergi idaresi, iş yükü ne kadar fazla olursa olsun, en geç üç ay ı ç m de iadeyi gerçekleştirmek dummundadır. Bu süre geç mesine rağmen h a l e n vergiyi iade etmemişse, artık' mükellefin geç iadeden kaynaklanan zararını tazminetmek zomndadır. Ü ç aylık süre, istenilen bilgi v e ; belgelerin tamamlandığı tarihte başlamakta; başlan gıç tarihine üç ay sonra tekabül eden günün resmi ça lışma saatinin sonunda, sürenin bittiği ayda başladığı güne tekabül eden bir gün yoksa, o a y ı n son gününün resmi çalışma saatinin sonunda ise sona ermektedir (VUKmd.l8,b.2). 1 1 Faiz, üç aylık sürenin sona erdiği tarihten dü zeltme fişinin mükellefe tebliği tarihine kadar geçen süre için hesaplanacaktır. Dolayısıyla,'VUK md 112, b.4, sadece, vergi idaresinin verginin iade edilmesi gerektiğini bilmesine rağmen, b u iadeyi yapmada gecikmesi, başka bir deyişle, iadedeki g e c i k m e ne deniyle faiz verilmesini emretmektedir;' U y g u l a n a cak faiz oranı ise, A A T U H K ' d a belirlenen t e c ü f a t z r oranı kadardır. 1 52 2. V U K m d . 1 1 2 , b . 4 ' ü n A n a y â s a ' y a Âyk iriliği! „ ve Hizmet K u s u r u n a D a y a l ı V e r g i İadelerinde Uygulanabilirlik Sorunu a. V U K m d . 1 1 2 , b . 4 ' ü n A n a y â s a ' y a A y k ı r ı l ı ğ ı Yukarıda yapılan kapsamlı açıklamaların da; O K . taya koyduğu üzere, V U K m d . 1 1 2 , b.4, A Y m d . 2 j md.10, md.13, md.35, f . 2 , md.40, f . 3 , md.73,tf.l 53 5 0 - S O N S U Z O G L U ( 1 0 4 ) , bu belgelerin, D e v l e t H a r c a m a Belgeleri Y ö n e t m e l i ğ i ' n d e b e l i r t i l e n belgeler olduğunu/belirtir),.adL, ç e n Y ö n e t m e l i ğ i n 5 2 . m a d d e s i n e d a y a n a r a k b u n l a r ı şu şekilde s ı r a l a m a k t a d ı r : " v e r g i d a i r e l e r i n d e d ü z e l t m e fişi', diğer'sayrrii ' tıklarda d ü z e l t m e v e iade belgesi, t a h s i l i n d e a l ı n d ı v e r i l m i ş s e a l ı n d ı n ı n aslı, b u y o k s a u s u l ü n e uygun t a s d i k l i ö r n e ğ i } s o f u m h ı s ı tı ile y a t ı r ı l a n v e r g i l e r i n iadesinde, sorumlu daire y a d a k u t u m u n y a t ı r ı l a n v e r g i l e r e a i t bilgi i ç e r e n yazısı". G ö r ü l d ü ğ ü uzer-e, j Y ö n e t m e l i k h ü k m ü burada y a r d ı m c ı o l a m a m a k t a d ı r . Ç ü n k ü , V U K m d . 1 1 2 , b . 4 ' d e s ö z ü e d i l e n b e l g e l e r , d ü z e l t m e f i ş t d u z ı ı l e n m e s i n e d a y a n a k o l u ş t u r a c a k b e l g e l e r d i r . N i t e k i m , V U K 1 1 2 , f.4, "ilgili m e v z u a t ı gereğince m ü k e l l e f t a r a f ı n d a n taraaml; ması gereken bilgi v e b e l g e l e r i n t a m a m l a n d ı ğ ı t a r i h i t a k i p e d e n ... üç aylık s ü r e n i n s o n u n d a n ... d ü z e l t m e f i ş i n i n mükellefeıt<_b liğ edildiği t a r i h e kadar" d e n i l m e k suretiyle, bu a ç ı k ç a o r t a y a k o n u l m a k t a d ı r . '-.s: 5 1 ' N i t e k i m O Z B A L C I ( V U K m d . 9 3 - 1 0 9 , 3 3 2 ) , üç a y l ı k s ü r e n i n m ü k e l l e f t a r a f ı n d a n t a m a m l a n m a s ı g e r e k e n bilgi v e belgelece"b l a n m ı ş o l m a s ı n ı n , m a d d e n i n "işlerliğini o r t a d a n k a l d ı r a c a k s o n u ç l a r vereceği" düşüncesindedir. 52 \ ır 4 C A N D A N , 2 1 3 - 2 1 4 : " — , 4 ' ü n c ü fıkrada ö n g ö r ü l e n faiz ö d e m e s i n i n s e b e b i n i n , v e r g i n i n fazla v e y a yersiz tahsili olmadığı,,iadeş d e k i gecikme olduğunu göstermektedir." 53 Bkz. bu m a k a l e d e II 96 VERC4DÜNYASLSAY1316,ARAUK2007 ir ft. ' Unû& usul ve esasların Maliye Bakanlığı'nca belirleneceği belirtilmektedir . Benzeri ifadelere, GVK m d . 1 2 1 , f.3'de; KVK md.34, f.ö'da; GVK mülga mük. m d . 1 2 1 , son fıkrada da rastlanmakta; KDVK md.29, b.2'de ise, KDV'nin nakden iadesine ilişkin usul ve esasları tespit yetkisi Maliye Bakanlığı'na bırakılmaktadır. 50 Kanaatimizce, Mâliye Bakanlığı'na bu k a d a r ge niş bir y e t k i n i n verilmiş olması, k i m i d u r u m l a r d a keyfiliğe varabilecek uygulamalara yol açabilecek t i r . Örneğin, istenecek bilgi ve belgelere s ü r e k l i yenileri eklenerek ya da bu bilgi ve belgelerde deği şikliklere gidilerek, mükellefin faiz almasının ö n ü ne geçmek" m ü m k ü n d ü r . Kanunun öngördüğünden fazla vergi tahsili, mülkiyet hakkına kanunun öngör düğünden fazla müdahale anlamına geldiğinden, bu fazlalığın iadesini yürütmenin keyfiyetine bırakmak mümkün değildir. Kanunla düzenlenmesi gereken bu konunun tamamen Maliye Bakanlığı'na' bırakılmış olması, k a n u n i l i k ilkesine aykırıdır. Somut o l a y ı n şartlarına göre farklı bilgi ve belgelerin teslim edil mesi gerekebileceği dikkate alınarak, en azından, "vergi iadesi gerektiğini açıkça ispatlayan bilgi ve belgelerin tesliminin yeterli olduğu"na dair genel bir kanuni düzenlemenin gerekli olduğuna i n a n m a k t a yız. 51 W f Bu bilgi ve belgelerin, herhangi bir vergi idaresine değil, yetkili vergi idaresine verilmesi şarttır. Yetkisiz vergi dairesinin yetkili vergi dairesi adına işlem y a p ması mümkün olmadığına (yetki aşımı), ve kendisi ne sunulan bilgi ve belgeleri yetkili vergi dairesirıe iletme şeklinde bir kanuni yükümlülüğü de bulunma dığına göre, yetkisiz vergi dairesine verilen bilgi ve belgeler hiçbir hukuki sonuç' doğurmayacaktır. • iii. vergi iadesinin -üç ay içindeyapamaması koşulu: Mükellefin bilgi ve belgeleri eksiksiz şekil de tesliminden itibaren ü ç ay geçmesine rağmen, vergi idaresi söz k o n u s u vergiyi iade etmemiş olma lıdır. Görülmektedir ki, kanun koyucu, y e r g i iadesi için idareye üç aylık bir süre vermiştir. Vergi idaresi, iş yükü ne kadar fazla olursa olsun, e n geç üç ay i ç i n de iadeyi gerçekleştirmek dummundadır. Bü süre geç meşine rağmen halen vergiyi iade etmemişse, artık mükellefin geç iadeden kaynaklanan zararını tazmin"' etmek zorundadır. Ü ç aylık süre, istenilen bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihte başlamakta; başlan gıç tarihine üç ay sonra tekabül eden günün resmi ça lışma saatinin sonunda, sürenin bittiği ayda başladığr güne tekabül eden bir gün yoksa, o a y ı n son gününün resmi çalışma saatinin sonunda ise sona ermektedir' ( V U K m d . 1 8 , b.2). ! Faiz, üç aylık sürenin sona erdiği tarikten dü zeltme fişinin mükellefe tebliği tarihine kadar geçen süre için hesaplanacaktır. Dolayısıyla.'VUK md 112, b.4, sadece, vergi idaresinin v e r g i n i n ' i a d e edilmesi' gerektiğini bilmesine rağmen, b u iadeyi yapmada gecikmesi, başka bir deyişle, iadedeki gecik m e n'e- deniyle faiz verilmesini emretmektedir!' Uygulana-; cakfaiz oram ise, A A T U H K ' d a b e l i r l e n e n tecilfaizi oranı kadardır. j<. . ~J 52 2 . V U K m d . 1 1 2 , b . 4 ' ü n A n a y â s a ' y a Aykırılığa ve Hizmet K u s u r u n a D a y a k Vergi iadelerinde" Uygulanabilirlik S o r u n u : 1 a. V U K m d . 1 1 2 , b . 4 ' ü n A n a y a s a ' y a A y k ı r ı l ı ğ ı , \ Yukarıda yapılan kapsamlı açıklamaların d a : D I taya koyduğu üzere, V U K m d , 1 1 2 , b.4, A Y md.2, m d . 1 0 , m d . 1 3 , m d . 3 5 , f.2, m d . 4 0 , f.3, md.73,rf.l 53 '1 5 0 - S O N S U Z O G L U ( 1 0 4 ) , bu belgelerin, D e v l e t H a r c a m a B e l g e l e r i Y ö n e t m e l i ğ i ' n d e b e l i r t i l e n belgeler o l d u ğ u n u b e l i r t i p , adı g ç e n Y ö n e t m e l i ğ i n 5 2 . maddesine d a y a n a r a k b u n l a r ı şu ş e k i l d e sıralamaktadır: "vergi d a i r e l e r i n d e d ü z e l t m e fişi, diğer'saymaî lıklarda düzeltme v e iade belgesi, t a h s i l i n d e a l ı n d ı v e r i l m i ş s e a l ı n d ı n ı n aslı, bu yoksa u s u l ü n e uygun tasdikli ö r n e ğ i j - s o f u m l a sıf t ı ile y a t ı r ı l a n vergilerin iadesinde, s o r u m l u daire ya d a k u r u m u n y a t ı r ı l a n vergilere ait bilgi i ç e r e n yazısı". G ö r ü l d ü ğ ü ü z e r e , ! 1 Y ö n e t m e l i k h ü k m ü burada y a r d ı m c ı o l a m a m a k t a d ı r . Ç ü n k ü , V U K m d . 1 1 2 , b . 4 ' d e s ö z ü e d i l e n belgeler, d ü z e l t m e fişi duzeı l e n m e s i n e d a y a n a k o l u ş t u r a c a k b e l g e l e r d i r . N i t e k i m , V U K 1 1 2 , f.4, "ilgili mevzuatı g e r e ğ i n c e m ü k e l l e f t a r a f ı n d a n tamamlaı ması g e r e k e n bilgi v e b e l g e l e r i n t a m a m l a n d ı ğ ı tarihi t a k i p e d e n ... üç aylık s ü r e n i n s o n u n d a n ... d ü z e l t m e f i ş i n i n m ü k e l l e f e r t e l l i ğ edildiği t a r i h e k a d a r " d e n i l m e k suretiyle, b u a ç ı k ç a o r t a y a k o n u l m a k t a d ı r . .... 5 1 ' N i t e k i m O Z B A L C 1 ( V U K m d . 9 3 - 1 0 9 , 3 3 2 ) , üç a y l ı k s ü r e n i n m ü k e l l e f tarafından t a m a m l a n m a s ı g e r e k e n bilgi y e belgelere.ba: l a n m ı ş o l m a s ı n ı n , m a d d e n i n "işlerliğini o r t a d a n k a l d ı r a c a k s o n u ç l a r vereceği" düşüncesindedir. 52 ı. ' j • T C A N D A N , 2 1 3 - 2 1 4 : 4 ' ü n c ü fıkrada ö n g ö r ü l e n faiz ö d e m e s i n i n sebebinin, v e r g i n i n fazla v e y a yersiz tahsili olmadığı, ladesu d e k i g e c i k m e olduğunu göstermektedir." 53 Bkz. bu m a k a l e d e II -r ı, j | -i avérai dünyası JtŞe-md-125, son fıkraya aykırıdır. Bü Anayasal hüIrumler, hukuka aykırı verginin hazineye girdiği ta l i h t e n mükellefe iade edildiği tarihe kadar geçen sü^ e ıçm hesaplanacak bir faizin mükellefe ödenmesini " •"^.hgormelerine rağmen, VUK md.112, b.4, zararın saV--"ilece Çok sınırlı bir kısmının tazminine imkan verîektedır. Dolayısıyla, VUK md.112, b.4'ün bir an T f o r i c e Anayasa Mahkemesi önüne götürülmesi şart\ ©ir 5 4 b.İdarenin Hizmet Kusuruna Dayalı Vergi îade%y leriiıde V U K m d . 1 1 2 , b.4'ün Uygulanabilirliği Sorunu •E Danıştay 7.D., bir ilk olan emsal karannda56, VUK md.112, b.4'ün, idarenin sommluluğuna ilişkin genel kurallara başvurulmasını engellemediği görüşü nü savunmuştur. Yüksek Mahkeme'ye göre, "Hukuk devletlerinde, açıklanan nitelikteki bir zararın faiz ya da başka bir ad altında ödenecek tazminatla kar şılanabilmesi için, açık yasa hükmü aranması dü şünülemezAksine anlayış; Devletin ve ona bağlı idare nin eylem ve işlemlerinden doğan her türlü zararın tazmi ni için de, açık yasa hükmü aranması sonucuna götürür ki; böyle bir anlayış, anayasanın 125'inci maddesinin son fıkrasında yer alan, "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zar an ödemekle yükümlüdür" amir hükmü ile bağdaşünlamaz. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun ... 112'inci maddesinin 3'üncü fıkrası(..) ... ile ... 4'üncü fıkra(..) ... hükmü de, Anayasa ve Hukuk Devleti İlkesine aykırılığı açıklanan söz konusu an layışa hukuki dayanak olamaz.'' Doktrinde ise bu görüş C a n d a n tarafından temsil edilmektedir. Ya zara göre, paranın sahibinden başkası tarafından kul lanılmasının sahibine vermiş olduğu zararın faiz ya da başka bir isim altında tazmini için açık bir kanun hükmüne ihtiyaç yoktur. İdarenin hukuka aykırı dav ranışına bağlı olarak verginin yersiz şekilde fazla tah sil edilmesi halinde, bu fazla tahsil nedeniyle meyda na gelen zararın tazminat yoluyla giderilebilmesi, hu kuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur . Her ne kadar VUK md.l 12, b.4 Anayasa'ya aykı'ysa da, A Y M tarafından iptal edilene ya da kanun pcöyucu tarafından kaldırılana kadar yürürlükte oldu.'£',l|ı açıktır. Ancak, VUK md.112, b.4'ün sadece veri ^ j f i n ı n ıadesindeki gecikmeye bağlı olarak faizi öngöj e n adaletsiz düzenlemesini bertaraf etmek amacıyla, İfeJ|bktrınde, idarenin genel sommluluk kurallarından |~s||Iareketle "hukuka aykırı verginin hazineye girişinen iadesine kadar geçecek bir süre için faiz ödenebi.ecegi" savunulmuş ve uygulamada da Danıştay bu onae adımlar atmıştır. Yukarıda d a açıklandığı , nere, vergi idaresinin hukuka aykırı şekilde tahsil ettjıy.ergiler nedeniyle uğranılan zararlar, idarenin ^ hı met kusumna dayalı sorumluluğu çerçevesinde * mm edilmektedir. İdarenin sommluluğunun anaBuna karşılık, 18.06.2006 tarihli bir k a r a r ı n a k a ^ al dayanaklarını AY md.2, md.40, f.3, md.125, f.7 dar, Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nun m d . l 2 9 , f.5 teşkil etmekte, bu konuda idareye karyerleşmiş içtihatları, idarenin genel sorumluluk ku 3 ^ 5 ' ilaya açılabilmesinin kanuni dayanakları ise İYUK I f ^ n ı d 2, md.12 ve md.13 oluşturmaktadır. Acaba, VUK rallarına başvurularak faiz işletilmesinin mümkün olv^f™ W.12, b.4'e rağmen, bu kurallardan, özellikle de . madiği yönündedir. DVDDGK'ya göre, "Niteliği ge ya da bir yasa hükmüne gmd.2 ve md.125, f.7'den hareketle tam faiz alabil- reği faiz ancak sözleşme dayanılarak talep edilebilir. Vergi alacağının kanun k?. m ü m k ü n müdür? Başka bir deyişle, VUK suzluğundan bahisle dava açılması ve davanın kabul edil l ? İ . l 2 , b.4, idarenin hizmet kusurunun olduğu du mesi durumunda kanuni faiz talebi, 2577 sayılı İdari alarda uygulanmamalı ya da uygulanamaz mıdır? •1' '.-'ı l 57 55 a 58 59 Ir( W3 ip.okr.nnde, h a k l ı o l a r a k bu m a d d e n i n eleştirildiği g ö r ü l m e k t e d i r . Eleştiriler i ç i n bkz. D O Ğ R U S Ö Z , www.kobifinans.com.tr/bilgı_merkezi/O20505/l 1 8 4 1 / 2 ; M U T L U E R , 1 4 6 ; Ö Z B A L C l . V U K m d . 9 3 - 1 0 9 , 3 3 2 V U K m d . 9 3 - 1 0 9 , 3 3 2 ; S O N S U Z O Ğ L U , 1 0 4 ^ d , Y A L T I , Tebliğ, 4 B k z bu m a k a l e d e II, 2, d 3 D , t . 2 4 . 0 2 . 2 0 0 5 , E.2001/1208, K . 2 0 0 5 / 2 3 9 (www.danistay.gov.tr) v e aynı yönde t . 2 1 . 0 2 . 2 0 0 7 , E.2O05/5558, K . 2 0 0 7 / 6 2 0 (ka- jrar y a y ı n l a n m a m ı ş t ı r ) Kandan, 211 CANDAN, 207-208 ' D V D D G K E . 2 0 0 6 / 8 7 , K . 2 0 0 6 / 2 8 7 (karar y a y ı n l a n m a m ı ş t ı r ) VEBGİDÜNÎASLSAY1316,ARAUK7XI07 97 «s> v e r g i t^gjgssss^^ dünyası Danıştay 7.D., bir ilk olan emsal karartnda56, VUK md.112, b.4'ün, idarenin sommluluğuna ilişkin genel kurallara başvurulmasını engellemediği görüşü n ü savunmuştur. Yüksek M a h k e m e ' y e göre, "Hukuk devletlerinde, açıklarımı nitelikteki bir zararın faiz ya da başka bir ad altında ödenecek tazminatla karşılanabilmesi için, açık yasa hükmü aranması dü şünülemez.. Aksine anlayış; Devletin ve ona bağlı idare nin eylem ve işlemlerinden doğan her türlü zararın tazmi •54. tr götürür b.ldarenin Hizmet Kusuruna Dayalı Vergi lade ni için de, açık yasa hükmü aranması sonucuna, nlerinde V U K md.112, b.4'ün Uygulanabilirliği ki; böyle bir anlayış, anayasanın 125'inci rnaddesinin son fıkrasında yer alan, "idare, kendi eylem ve işlemlerinden v Sorunu doğan zararı ödemekle yükümlüdür" amir hükmü ile bağHer ne kadar VUK md.112, b.4 Anayasa'ya aykıdaşünlamaz. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun ... îysa da, AYM tarafından iptal edilene ya da k a n u n 112'inci maddesinin 3'üncü fıkrası(..) ... ile ... coyucu tarafından kaldırılana kadar yürürlükte oldu4'üncü fikra(..) ... hükmü de, Anayasa ve H u k u k piiaçıktır. Ancak, VUK md.112, b.4'ün sadece ver Devleti tikesine aykırılığı açıklanan söz konusu an emin ıadesindeki gecikmeye bağlı olarak faizi öngölayışa hukuki dayanak olamaz.'' Doktrinde ise bu enadaletsiz düzenlemesini bertaraf etmek amacıyla, görüş C a n d a n tarafından temsil edilmektedir. Ya loktrmde, idarenin genel sommlülük kurallarından zara göre, paranın sahibinden başkası tarafından kul fareketle "hukuka aykırı verginin hazineye girişinlanılmasının sahibine vermiş olduğu zararın faiz ya d a îeıî iadesine kadar geçecek bir süre için faiz ödenebi başka bir isim altında tazmini için açık bir k a n u n leceği" savunulmuş ve uygulamada da Danıştay bu hükmüne ihtiyaç yoktur. İdarenin hukuka aykırı dav jönde adımlar atmıştır. Yukarıda d a açıklandığı ranışına bağlı olarak verginin yersiz şekilde fazla tah Kere, vergi idaresinin hukuka aykırı şekilde tahsil et- sil edilmesi halinde, bu fazla tahsil nedeniyle meyda iguıyergıler nedeniyle uğranılan zararlar, idarenin n a gelen zararın tazminat yoluyla giderilebilmesi, hu uzmet kusuruna dayalı sorumluluğu çerçevesinde kuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur . azmin edilmektedir. İdarenin sorumluluğunun ana Buna karşılık, 18.06.2006 tarihli bir k a r a r m a ka yasal dayanaklarını AY md.2, md.40, f.3, md.125, f.7 /e md 129, f.5 teşkil etmekte, bu konuda idareye kar dar, Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nun g a y a açılabilmesinin kanuni dayanakları ise İYUK yerleşmiş içtihatları, idarenin genel sorumluluk k u M 2, md 12 ve md.13 oluşturmaktadır. Acaba, VUK rallarına başvurularak faiz işletilmesinin mümkün ol ge m 112, b.4 'e rağmen, bu kurallardan, özellikle de madığı yönündedir. DVDDGK'ya göre, "Niteliği reği faiz ancak sözleşme ya da bir yasa hükmüne AY md 2 ve md.125, f.7'den hareketle tam faiz alabiltalep edilebilir. Vergi alacağınm kariun|ek,i mümkün müdür? Başka bir deyişle, V U K dayanılarak gd 1İ2, b 4, idarenin hizmet kusurunun olduğu du suzluğundan bahisle dava açılması ve davanın kabul edil mesi, durumunda kanuni faiz talebi, 2577 sayılı İdari tlularda uygulanmamalı ya da uygulanamaz mıdır? rt md 125, son fıkraya aykırıdır. Bü Anayasal hü kümler, hukuka aykırı verginin hazineye girdiği ta lihten mükellefe iade edildiği tarihe kadar geçen süe i ç m hesaplanacak bir faizin mükellefe ödenmesini öngörmelerine rağmen, VUK md.112, b.4, zararın salece.çok sınırlı bir kısmının tazminine imkan vernektedir. Dolayısıyla, V U K md.112, b.4'ün bir a n 3nce Anayasa Mahkemesi önüne götürülmesi şart- 57 55 58 59 . . - ^ ' D o k t r i n d e , h a k l ı olarak bu m a d d e n i n eleştirildiği g ö r ü l m e k t e d i r . Eleştiriler i ç i n bkz. D O G R U S Ö Z , www.kobifinans.com.tr/biljfJgUnerkezi/020505/11841/2; MUTLUER, 146; Ö Z B A L C I , - V U K md.93-109, 3 3 2 V U K md.93-109, 332; S O N S U Z O G L U , 1 0 4 | f e f e , lp , Y A L T I , Tebliğ, 4 d Bkz " ^ ğ"~ 7 1 b u m a k a l e d e II, 2, d - 1 2 4 . 0 2 . 2 0 0 5 , E.2001/1208, K.2005/239 (www.danistay.gov.tr) v e aynı yönde t . 2 1 . 0 2 . 2 0 0 7 , E.2005/5558, K.2007/620 ( k a - 5 •^r yayınlanmamıştır) : 9$2» ^'ANDAN, 211 'ANDAN, 207-208 S g ~ ' - J ' D D G K E.2006/87, K.2006/287 (karar yayınlanmamıştır) V !g£s>SV •-••-j.v • @ vergi Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinin son fıkrasına göre mahkeme kararının geç infaz edilmesi ha linde mümkün olup, bir verginin hukuka aykırı ola rak tahsili nedeniyle, talısil tarihinden itibaren yü kümlüler lehine yasal faiz isleyeceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığından yasal faiz iste minin reddinde de hukuka aykırılık bulunmamak tadır." 6 0 . Buna karşılık, Genel Kurul, 18.10.2006 t a rihli kararında herhangi bir gerekçe sunmaksızm bu içtihadından vazgeçmiştir. Daha sonra tekrar eski i ç tihadına dönüp dönmediği konusunda ise bir bilgi bulunmamaktadır. 61 Bununla birlikte, Danıştay kararlarında -en azın dan belli bir döneme kadar- iki farklı yaklaşım oldu--ğu görülmektedir. Bunlardan ilkine göre, hukuk dev- •: letinde, idarenin işlem ve eylemlerinden kaynakla- • nan zararın tazmini için açık bir k a n u n hükmüne ı h tıyaç yoktur. İkincisine göre ise, faiz ödenebilmesi-' için açık bir kanun hükmünün - y a da sözleşmenin--' varlığı şarttır. : Kanaatimizce, burada ana sorun, idare tarafından" verilen zararın tazmini için açık bir k a n u n i düzenle meye ihtiyaç olup olmadığı değil, V U K m d . 1 1 2 , b.4'e rağmen faiz ödenmesinin m ü m k ü n ölüp olman • 60 r V D V D D G K c.07.12.2001, E.2001/451, K.2001/460. A y n ı yönde bkz. D V D D G K t . 0 8 . 1 1 . 2 0 0 2 , E . 2 0 0 2 / 2 4 7 , K . 2 0 0 2 / 3 8 1 ; D V D D G K t . 2 6 . 0 3 . 2 0 0 4 , E . 2 0 0 3 / 3 1 7 , K . 2 0 0 4 / 4 1 Kararlar için bkz.www.danistay.gov.tr; K . 2 0 0 1 / 4 6 0 ile K . 2 0 0 4 / 4 1 sayılı kararlarda y e r > | a l a n karşı o y a göre; "Mevzuatımızda; D e v l e t i n vergi a l a c a k l a r ı n ı n yasalarda b e l i r t i l e n s ü r e l e r içerisinde ö d e n m e m e s i d u r u m u m ' ^ j da, mükellefleri tarafından ö d e m e tarihine kadar h e s a p l a n a c a k iki tür faizin asıl borca e k olarak ö d e n m e s i ö n g ö r ü l m ü ş t ü r . B u ıkı^ t ü r faizin ilki; V e r g i Usul K a n u n u n u n 1 1 2 n c i m a d d e s i n d e d ü z e n l e n e n gecikme faizi; diğeri de, 6 1 8 3 sayılı A m m e A l a c a H a r ı n r n | T a h s i l U s u l ü H a k k ı n d a K a n u n u n 5 1 inci m a d d e s i n d e ' ö n g ö r ü l e n g e c i k m e zammıdir. O r a n l a r ı a y n ı o l a n b u iki t ü r faizin nite'-'-- • v e amaçları da aynıdır. B u amaç; 2 6 A r a l ı k 1 9 8 8 g ü n v e 2 0 0 3 1 sayılı R e s m i G a z e t e d e y a y ı m l a n a n 2 7 . 8 . 1 9 8 8 g ü n v e E : 1 9 8 8 / / , , K : 1 9 8 8 / 2 7 sayılı A n a y a s a M a h k e m e s i kararında, v e r g i s i n i ö d e m e k y e r i n e , bu parayı k e n d i i ş l e r i n i n f i n a n s m a n ı n d a k u l l a n a n V J y a başkasına ö d ü n ç v e r e n y a d a m e v d u a t olarak b a n k a y a y a t ı r a n y ü k ü m l ü n ü n , e n f l a s y o n o r a n ı üzerinde v e y a e n a z ı n d a n b u o n a eşit sağladığı y a r a r ı n sahibi o l a n d e v l e t e geri v e r i l m e s i olarak t a n ı m l a n m ı ş t ı r . ' ' • •• • ' G ö r ü l d ü ğ ü üzere; A n a y a s a M a h k e m e s i , gecikme faizini d e v l e t i n idare e d i l e n l e r d e n alacağı v e r g i y i z a m a n ı n d a a l a m a m a s ı sebeb l e m a h r u m kaldığı yarar o l a r a k kabul e t m e k t e d i r . Y i n e , a y n ı A n a y a s a M a h k e m e s i k a r a r ı n d a y a p ı l a n a ç ı k l a m a l a r d a n arilaşılae„'j[j Ş üzere, d e v l e t i n m a h r u m k a l d ı ğ ı bu yarar; biri enflasyon s e b e b i y l e p a t a n ı n değerinde o l u ş a c a k azalmayı g i d e r m e olanağı; digervd, f}^Ş p a r a n ı n n e m a s ı o l m a k üzere iki unsurdan oluşmaktadır. G e c i k m e faizinin o r a n ı n ı n , h e r yıl, B a k a n l a r K u r u l u n c a y e n i d e n sapt; m a s ı n ı n n e d e n i d e budur. Ö z e t olarak s ö y l e m e k gerekirse; vergi alacağını yükümlülerin hukuka aykm davranıştan gi alacağı dışında, biri değer kaybı; diğeri de paranın sağlayacağı gelir olmak üzere iki tür zarara uğramaktadır. me faizi ve gecikme zammı, devletin bu zarannı gidermek amacına Bu iki tür zarar, kendisinden hukuka ayhn lerin bu zararlannı karşılayacak, sebebiyle zamanmda alamayan Yasalarda yöneliktir. lerin uğrayacaktan Vergi Usul K a n u n u n u n 112 nci, 6183 sayılı Kanunun bu tür zararların rannı, sorumluluk idari birimler aleyhine açılacak tazminat hukukunun mü, anılan zararlann 51 inci maddesindeki Bu açıklamalar karsısında; davada, lerin kusuru açık bulunduğundan; 61 biri, idare edilenlerin idari işlem ve eylemlerden ddvalannın kendi ilkeleri dışındaki bir kaynağa, yargı karama gerek olmaksızın, hukuka ayhnlığı çözüme kavuşturulmasıdır. örneğin, bir yasa hükmüne dayandırmak kamu gücü kullanılarak düzenlemelere ^ } benzeri dolayı idare e d t l u - . j . yargı karanyla ilk derece mahkemesi karannda, sabit bulunan vergi tahsilatı dolayısıyla İdari Yargılama zorunda değildir. Yasa h •.-.<. aksi yolda verilen davalı ıdc _ Usulü ilkelerine uyarlık görme olanağı yoktur luyla geçici ithali yapılan uçak için taşıt alım vergisi ödeme yükümlülüğü bulunmayan sebebiyle, finansal doğduğu tarih olacağından, gerekir. * kirahrruı davacı şirketin bütün bu bilgileri .idareye arazi kayıtta ödediği verginin tahsil tarihi, aynı zamanda vergi idaresinin iade yükümlülüğünün davacı hakkında uygulanması doğan zararİdrıni kendi"! giderilmesi için gereklidir. istikrar kazanmış yargı içtihattan ı Bu durumda, , idam.edıl-n^ İdari Yargı, bu çözüm sırasındat',. D V D D G K E . 2 0 0 6 / 8 7 , K . 2 0 0 6 / 2 8 7 (karar y a y ı n l a n m a m ı ş t ı r ) : hükmünün •• Her ne kadar, tazminat yoluyla giderilmesi, Hukuk Devleti İlkesinin zorunlu gereğidir. B u n u n için ayrıca bir yasıl'' ihtiyaç yoktur. İdari Yargının varlık nedenlerinden deleriyle gidermeyen devlet; asıf.ı öngörülen ğecık^cş . - biçimde vergi alınan idare edilenler için de, aynen söz konusudur. yasa hükmü mevcut değilse de, "idari Rejimi" kabul eden hukuk sistemlerinde idarenin hukuka aykm davranışlanndan düzenlemeye V : «ı.*.ı ır<l ( vererek anılanrnaı •.„•, 5, ihtirazi kayıtla yapılan ödeme mrihmden sonraki üç ayın sonundan itibarenVergi Usul K a n u n u n u n 1 1 2 nci maddesini üncü fıkrasına göre hesaplanacak faizin tahsil edilmiş vergi ile birlikte davacıya hukuka uygunluk görülmemiştir." Bu Karar'da ilginç o l a n , "istikrar kazanmış yargı içtınatları" ibaresi ile, D V D D G K ' n u n kendit, . I iadesi gerektiğinden, aksi yolda verilen direnme karanı r a d a r ı n ı değil, aksine D a n . 7 . D.'nin k a r a r l a r ı n ı k a s t e t m e k t e olduğudur. Ç ü n k ü , b ü y ö n d e istikrarlı k a z a n m ı ş kararlar,- göraldı kadarıyla sadece D a n . 7.D.'ye aittir. K e n d i s i n i n istikrar kazanmış kararları ise, t a m aksi y ö n d e d i r . - \C~ Q * ••w Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinin son fıkrasına göre mahkeme kararının geç infaz edilmesi ha linde mümkün olup, bir verginin hukuka aykırı ola rak tahsili nedeniyle, tahsil tarihinden itibaren yü kümlüler lehine yasal faiz işleyeceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunrrutdığınddn yasal faiz iste minin reddinde de hukuka aykırılık bulunrnarnaktadır." 60. Buna karşılık, Genel Kurul, 18.10.2006 ta rihli kararında herhangi bir gerekçe sunmaksızm bu içtihadından vazgeçmiştir. Daha sonra tekrar eski iç tihadına dönüp dönmediği konusunda ise bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte, Danıştay kararlarında -en azın dan belli bir döneme kadar- iki farklı yaklaşım oldu-ğu görülmektedir. Bunlardan ilkine göre/hukuk dev-: letinde, idarenin işlem ve eylemlerinden kaynakla-"; n a n zararın tazmini için açık bir kanun hükmüne ih- tiyaç yoktur. İkincisine göre ise, faiz ödenebilmesi--* için açık bir kanun h ü k m ü n ü n -ya da sözleşmenin-•• varlığı şarttır. 61 60 D V D D G K t.07.12.2001, E.2001/451, K.2001/460. Kanaatimizce, burada ana sorun, idare tarafından verilen zararın tazmini için açık bir kanuni düzenle meye ihtiyaç olup olmadığı değil, V U K m d . 1 1 2 , b.4'e rağmen faiz ödenmesinin m ü m k ü n olup olma- A y n ı yönde 3 bkz. D V D D G K t . 0 8 . 1 1 . 2 0 0 2 , E . 2 0 0 2 / 2 4 7 , K . 2 0 0 2 / 3 8 1 ; D V D - § D G K t . 2 6 . 0 3 . 2 0 0 4 , E . 2 0 0 3 / 3 1 7 , K . 2 0 0 4 / 4 1 Kararlar i ç i n bkz.www.danistay.gov.tr; K . 2 0 0 1 / 4 6 0 ile K . 2 0 0 4 / 4 1 sayılı kararlarda y e r | a l a n karşı o y a göre; "Mevzuatımızda; D e v l e t i n vergi a l a c a k l a r ı n ı n yasalarda b e l i r t i l e n s ü r e l e r içerisinde ö d e n m e m e s i durumun*!--: da, mükellefleri tarafından ö d e m e t a r i h i n e kadar h e s a p l a n a c a k iki tür faizin asıl borca e k o l a r a k ö d e n m e s i öngörülmüştür. Bu i ^-' 1 tür faizin ilki; Vergi Usul K a n u n u n u n 1 1 2 n c i m a d d e s i n d e düzenlenen'gecikme faizi; diğeri d e , 6 İ 8 3 s a y ı h A m m e A l a c a k l a r ı n T a h s i l Usulü Hakkında K a n u n u n 5 1 inci m a d d e s i n d e ö n g ö r ü l e n gecikme zammıdır. O r a n l a r ı a y n ı o l a n bu iki tür faizin n i t e l v e amaçları da aynıdır. Bu amaç; 2 6 A r a l ı k 1 9 8 8 g ü n v e 2 0 0 3 1 sayılı Resmi G a z e t e d e y a y ı m l a n a n 2 7 . 8 . 1 9 8 8 g ü n v e E: 1 9 8 8 / K: 1988/27 sayılı A n a y a s a M a h k e m e s i kararında, v e r g i s i n i ö d e m e k y e r i n e , bu parayı k e n d i i ş l e r i n i n f i n a n s m a n ı n d a k u l l a n a n v m y a başkasına ö d ü n ç v e r e n ya d a m e v d u a t o l a r a k b a n k a y a y a t ı r a n y ü k ü m l ü n ü n , enflasyon o r a n ı üzerinde v e y a e n abından bu ör n a eşit sağladığı yararın sahibi olan d e v l e t e geri v e r i l m e s i o l a r a k t a n ı m l a n m ı ş t ı r . ' W G ö r ü l d ü ğ ü üzere; A n a y a s a M a h k e m e s i , gecikme faizini d e v l e t i n idare e d i l e n l e r d e n alacağı v e r g i y i z a m a n ı n d a a l a m a m a s ı sebebi l e m a h r u m kaldığı yarar olarak kabul etmektedir. Y i n e , a y n ı A n a y a s a M a h k e m e s i k a r a r ı n d a y a p ı l a n a ç ı k l a m a l a r d a n anlaşmaca * üzere, d e v l e t i n m a h r u m kaldığı bu yarar; biri enflasyon sebebiyle p a r a n ı n değerinde o l u ş a c a k azalmayı giderme olanağı; dıgorı 'd p a r a n ı n n e m a s ı olmak üzere iki unsurdan oluşmaktadır. G e c i k m e faizinin o r a n ı n ı n , h e r yıl, B a k a n l a r K u r u l u n c a y e n i d e n saptaı masının n e d e n i de budur. onr Ö z e t olarak söylemek gerekirse; vergi alacağını yükümlülerin hukuka aykm davranışları sebebiyle zamanında alamayan gi alacağı dışında, biri değer kaybı; diğeri de paranın sağlayacağı gelir olmak üzere iki tür zarara uğramaktadır. me faizi ve gecikme zammı, devletin bu zarannı gidermek amacına yasahükmü karşılayacak, Vergi Usul Kanununun 112 lerin uğrayacaktan bu tür zararlann deleriyiz gidemeyen rannı, nci, 6 1 8 3 sayıh Kanunun tazminat yoluyla giderilmesi, mü, anılan zararlann Bu açıklamalar Hukuk Devleti ilkesinin zorunlu kendi ilkeleri dışındaki bir kaynağa, yargı karama gerek olmaksızın, çözüme kavuşturulmasıdır. örneğin, bulunmayan sebebiyle, yoktur...'-.. a ftnansal doğduğu tarih olacağından, r kıralamu.y vererek} anılanmad gerekir. " ^*\ ? ihtirazi kayıtla yapılan ödeme tarihinden sonraki üç ayın sonundan itibaren Vergi Usul Kanununun üncü fıkrasına göre hesaplanacak faizin tahsil edilmiş vergi ile birUkte davacıya hukuka uygunluk görülmemiştir." *SS ••..•m davacı şirketin bütün bu bilgileri idareye tirazi kayıtla ödediği verginin tahsil tarihi, aynı zamanda vergi idaresinin iade yükümlülüğünün uygulanması kendi ır aksi yolda verilen davalı ıdar İdari Yargılama Usulü ilkelerine uyarhk görme olanağı luyla geçici ithali yapılan uçak için taşıt ahm vergisi ödeme yükümlülüğü davacı'hakkında doğan zararlannı giderilmesi için gereklidir. sabit bulunan vergi tahsilatı dolayısıyla istikrar kazanmış yargı içtihattan r B u durumda, benzeni dolayı idare edile İdari Yargı, bu çözüm sırasında,' k D V D D G K E.2006/87, K . 2 0 0 6 / 2 8 7 (karar y a y ı n l a n m a m ı ş t ı r ) : " hükmünün düzenlemelere bir yasa hükmüne dayandırmak sorunda değildir. Yasa hu kamu gücü kullanılarak karşısında; davada, hukuka aykınhğı yargı karanyla lerin kusuru açık bulunduğundan; ilk derece mahkemesi karannda, 61 , gereğidir. Bunun için ayrıca bir yâi biri, idare edilenlerin idari işlem ve eylemlerden idari birimler aleyhine açılacak tazminat davalarmın sorumluluk hukukunun öngörülen gem Her ne kadar, idare edile 51 inci maddesindeki mevcut değilse de, "idari Rejimi" kabul eden hukuk sistemlerinde idarenin hukuka aykm davranışlanndan düzenlemeye ihtiyaç yoktur, idari Yargının varlık nedenlerinden asılm yöneliktir. Bu iki tür zarar, kendisinden hukuka aylan biçimde vergi alman idare edilenler için de, aynen söz konusudur. îerin bu zararlannı Yasalarda devlet; iadesi gerektiğinden, 112 nci maddesinin aksi yolda verilen direnme karürırıdaT Bu K a r a r ' d a ilginç o l a n , "istikrar kazanmış yargı içtınatları" ibaresi ile, D V D D G K ' n u n kendivki-*^ r a d a r ı n ı değil, aksine Dan. 7 . D.'nin kararlarını k a s t e t m e k t e olduğudur. Ç ü n k ü , bu y ö n d e istikrarlı kazanmış kararlar,kadarıyla sadece D a n . 7.D.'ye aittir. K e n d i s i n i n istikrar k a z a n m ı ş k a r a r l a n ise, t a m aksi y ö n d e d i r . govılğ^sA 3 1 -3j 98 VERGlDÜNYASl,SAY1316.ARALIK20O7 ^ vergi dünyası sp^s^s^^aa«^^M»s^ig^»^«i!^^^^^^^^^^^ fdiğidıt. Eğer, V U K m d . 1 1 2 , b.4 olmasaydı, o zaman -sâdece anayasal düzenlemelerden hareketle faiz ödengjftesınm mümkün olup olmadığı tartışması yapılabi lirdi , ki burada yeri gelmişken hemen değinelim, öt leğin Alman Hukuku'nda ister devletin mükellefe, isterse mükellefin devlete faiz ödeyebilmesi için açık bir kanun hükmü olması şarttır (§233 A O ) . Ancak, Turk Hukuku'nda V U K md.l 12, b.4'de faizle ilgili bir düzenleme olduğundan, ana sorunu, bu düzenlemeye rağmen faiz ödenip ödenemeyeceği oluşturmaktadır. Ancak, 7. Daire ilgili emsal kararında bu konuya sa dece tek bir cümle ile değinmekte ve gerekçelendirmeksızin, VUK md.112, b.4'ün, idare tarafından ve rilen zararın tazminine engel teşkil etmediğini belirt mektedir. 62 6 3 ^ > Kanaatimizce, V U K md.112, b.4 yürürlükte oldu ğu;, surece, idarenin Anayasa'dan kaynaklanmakta olan genel sorumluluk kurallarına başvurulması mümkün değildir. İptal edilene ya da k a n u n koyucu tarafından kaldırılana kadar, VUK "md.l 12, b.4'e uyulması şarttır. İlgililere, idarenin hukuka aykırı iş lemlerine karşı yargı yoluna başvuru imkanını düzen leyen -Anayasa'ya dayalı- genel hükümlerden (İYUK md.2, m d . l 2 ve md.13) hareketle de VUK md.112, b.4'ün uygulanmaması yoluna gidilemez. Çünkü, özel bir düzenleme (lex specialis) olan V U K m d . 1 1 2 , b.4, İ Y U K md.2, md.12 ve md.13 karşısında uy gulanma önceliğine sahiptir. Farklı bir uygulama, ancak, VUK md.112, b.4 e rağmen, "mükellefe iadesi gereken vergi aslıyla birlik te, fazla vergi tahsilinden iadesine kadar geçen süre nin tamamı için faiz verilmesinin VUK'da açıkça ön görülmemiş olması" nm, kanunda boşluk şeklinde değerlendirilmesi halinde mümkün olabüir.- Fakat, kanaatimizce, böyle bir değerlendirme yapılması da mümkün değildir. Çünkü; 1 64 7A "Kanunda uygulanabilir hüküm bulunmadığını kabul edebilmek için, bir olayın, sadece düz anlam itibariyle hiç bir hükmün kapsamına girmemesi yetmez, nt anlayn iti bariyle de bir hükmün kapsamına girmemesi gerekir. Di ğer bir ifade ile, kanun koyucu bir hükmü koy'arken, hük mün düz anlamı dışında kalan unsurlan kanunun hima- 62-lAnayasa M a h k e m e s i , V U K m d . 1 1 2 , b.4 ya d a benzeri bir k a n u n i h ü k ü m u yürürlükte olmadığı için, A Y m d . l 2 5 , s o n fıkra ile > l Y U K ' u n ilgili h ü k ü m l e r i n i n uygulama alanı b u l d u k l a r ı bir d ö n e m d e , " D e v l e t k e n d i a l a c a k l a r ı n a gecikme faizi v e gecikme zammı uygularken, v e r g i i a d e l e r i n d e mükellefe faiz v e r i l m e s i n i n ö n g ö r ü l m e m i ş o l m a s ı n ı n D e v l e t y a r a r ı n a a y r ı c a l ı k yarattığı v e bu s-.:r. durumun da g e c i k m e faizi v e gecikme zammını A n a y a s a ' y a aykırı kıldığı" y o l u n d a k i itirazı, " b u n u n bir eksik d ü z e n l e m e olduğu v, . v e eksik düzenleme n e d e n i y l e A n a y a s a 'ya a y k ı r ı l ı k iddiasında bulunulamayacağı" gerekçesiyle reddetmiştir. B u r a d a n h a r e k e t l e , A Y M ' n i n , "açık bir k a n u n i düzenleme olmadığı sürece m ü k e l l e f e faiz ö d e n m e s i n i n m ü m k ü n olmadığı" görüşüne taraftar olduğuM nu belirtmek yanlış o l m a y a c a k t ı r . Ç ü n k ü , aksi h a l d e , Y ü k s e k M a h k e m e ' n i n , bu itirazı, "mevcut sistem i ç i n d e m ü k e l l e f e d e faiz ö d e n m e s i n i n m ü m k ü n olduğu" şeklinde bir g e r e k ç e y l e reddetmesi gerekirdi. Bkz. A Y M , t . 2 7 . 0 9 . 1 9 8 8 , E . 1 9 8 8 / 1 6 , K . 1 9 8 8 / 2 9 ( w w w . a n a y a s a . g o v . t r ) : "İtirazın gerekçesi a ç ı k l a n ı r k e n de belirtilmiş o l d u ğ u üzere, itiraz y o l u n a b a ş v u r a n m a h k e m e itiraz k o n u s u kuralın, ikmalen, r e 'sen v e y a idarece y a p ı l a n t a r h i y a t l a r d a y ü k ü m l ü l e r c e faiz ö d e n m e s i n i k a b u l ettiğini, b u n a karşılık, D e v l e t i , h a t a l ı biçimde ya d a y a n l ı ş l ı k l a tahsil ettiği v e r g i l e r i iade e d e r e k bu tür bir faiz ö d e m e k l e y ü k ü m l ü t u t m a d ı ğ ı n ı v e b ö y l e c e D e v - r let yararına ayrıcalık doğurduğunu iddia etmiştir, r i Ö n c e l i k l e belirtilmesi g e r e k e n n o k t a , bu tür bir gerekçe ile A n a y a s a ' y a aykırılık iddiasında b u l u n m a n ı n m ü m k ü n olmadığıdır. A n a y a s a M a h k e m e s i ' n i n d a h a ö n c e k i kimi k a r a r l a r ı n d a a ç ı k ç a b e l i r t i l m i ş olduğu üzere, A n a y a s a 'ya u y g u n l u k d e n e t i m i n i n y a ^ pılabilmesi, için bu k o n u n u n Yasa K o y u c u t a r a f ı n d a n d ü z e n l e n m i ş o l m a s ı gerekir. Bu b a k ı n d a n , eksik d ü z e n l e m e n e d e n i y l e v e y a m e v c u t bir k u r a l ı n u y g u l a m a a l a n ı n ı g e n i ş l e t m e k a m a c ı y l a A n a y a s a 'ya aykırılık iddiası ö n e sürülemez. ^ M a h k e m e n i n başvurusunda ö n e sürülen " D e v l e t tahsil e t t i ğ i v e r g i n i n bir- k ı s m ı n ı v e y a t a m a m ı n ı geri v e r i r k e n faiz ö d e m i y o r " avı; bir eksik d ü z e n l e m e iddiası olup, A n a y a s a 'ya aykırılık n e d e n i o l a m a z Yasa K o y u c u , dilediği z a m a n b u eksikliği giderebilir." (Kararlardaki koyu r e n k l i v u r g u l a m a l a r yazara a i t t i r . ) Ş [ . K o n u h a k k ı n d a a y r ı n t ı l ı bilgi için bkz. H E U R M A N N , i m H H S p . V o r § § 2 3 3 - 2 3 9 A O , Rz.l v e 3 ; K R U S E / L O O S E , in:Tipke/Krue, § 2 3 3 A O T z . l ğ4;.; O Ğ U Z M A N , 7 4 - 7 5 : " h u k u k e n bir çözüme v a r ı l m a s ı g e r e k e n o l a n bir k o n u d a , uygulanabilir bir h ü k ü m b u l u n m a d ı ğ ı a ç ı k ç a beli ^ . d ı olduğu h a l l e r d e , a ç ı k (bariz) bir k a n u n boşluğu söz k o n u s u olur." " K a n u n d a bir h u k u k i m e s e l e y e h i ç b i r c e v a p b u l u n a m ı y o r s a k gerçek ...boşluk vardır.". K a n u n boşluğu, "hüküm içi b o ş l u k t a n ( L ü c k e n i n t r a legem) farklıdır. H ü k ü m içi boşluk, "bir k a n u n h ü k m u n ü n , bir olaya u y g u l a n a b i l m e s i için gerekli unsurları i ç i n d e b u l u n d u r m a y ı p , h a k i m e bir a r a ş t ı r m a v e d e ğ e r l e n d i r m e ile h ü k m ü n unsurlarını t a m a m l a m a g ö r e v i bıraktığı h a l l e r d e " söz k o n u s u d u r ; k a n u n d a bir h ü k ü m v a r d ı r , a n c a k h ü k m ü n uygulanabil- ft. mesi, o n u n , h ü k ü m dışı unsurlarla t a m a m l a n m a s ı n a bağlıdır. Hakim, h ü k ü m içi boşluğu, yapacağı i n c e l e m e v e araştırmalar çer ç e v e s i n d e takdir y e t k i s i n i k u l l a n a r a k d o l d u r a c a k t ı r ( O Ğ U Z M A N , 6 8 - 6 9 , 7 1 ) VERGİ DÜNYASİ, SAYI 316, ARAİİKHOT avérai dunyasi SÄ-:. J ' î % rf lemlerine karşı yargı y o l u n a başvuru imkanını düzen-. leyen -Anayasa'ya dayalı- genel hükümlerden (İYUK md.2, md.12 ve md.13) hareketle de V U K md.112, b.4'ün uygulanmaması yoluna gidilemez. Çünkü, özel bir düzenleme (lex specialis) olan V U K m d . 1 1 2 , b.4, ÎYUK md.2, m d . 1 2 ve m d . 1 3 karşısında uy gulanma önceliğine sahiptir. s Kanaatimizce, V U K md.l 12, b.4 yürürlükte oldu ğu/, sürece, idarenin Anayasa'dan kaynaklanmakta Çolan genel sorumluluk kurallarına başvurulması |2mumkün değildir. İptal edilene ya da kanun koyucu ^tarafından kaldırılana kadar, VUK md.112, b.4'e ^uyulması şarttır. İlgililere, idarenin hukuka aykırı iş- "Kanunda uygulanabilir hüküm bulunmadığını kabul edebilmek için, bir olayın, sadece düz anlam itibariyle hiç bir hükmün kapsamına girmemesi yetmez, zıt anlam iti bariyle de bir hükmün kapsamına girmemesi gejekir. Di ğer bir ifade ile, kanun koyucu bir hükmü koyarken, hük mün düz anlamı dışında kalan unsurları kamiriun hima- 62 6 3 % „4| / 4 t S ı ğ ı d ı r . Eğer, V U K m d . l 12, b.4 olmasaydı, o zaman Sadece anayasal düzenlemelerden hareketle faiz ödenfenesınin mümkün olup olmadığı tartışması yapılabialırdı , ki burada yeri gelmişken hemen değinelim, örHftegın A l m a n Hukuku'nda ister devletin mükellefe, } jsterse mükellefin devlete faiz ödeyebilmesi için açık Çbır kanun hükmü olması şarttır (§233 A O ) . Ancak, I ürk Hukuku'nda VUK md.l 12, b.4'de faizle ilgili bir & düzenleme olduğundan, ana sorunu, bu düzenlemeye i gmen faiz ödenip ödenemeyeceği oluşturmaktadır. ncak, 7. Daire ilgili emsal kararında bu konuya sa|?dece tek bir cümle ile değinmekte ve gerekçelendiremeksizin, VUK m d . l 12, b.4'ün, idare tarafından vefîılen zararın tazminine engel teşkil etmediğini belirt' mektedir. Farklı bir uygulama, ancak, VUK md.112, b.4'e rağmen, "mükellefe iadesi gereken vergi aslıyla birlik te, fazla vergi tahsilinden iadesine kadar geçen süre nin tamamı için faiz verilmesinin V U K ' d a açıkça ön görülmemiş olması"nm, kanunda boşluk şeklinde değerlendirilmesi h a l i n d e mümkün olabilir.-;=..Fakat, kanaatimizce, böyle bir değerlendirme yapılması da mümkün değildir. Ç ü n k ü ; 64 62 A n a y a s a M a h k e m e s i , V U K md.112, b.4 ya da benzeri bir k a n u n i h ü k ü m *" yürürlükte o l m a d ı ğ ı için, A Y m d . l 2 5 , s o n fıkra ile l Y U K ' u n ilgili h ü k ü m l e r i n i n uygulama a l a n ı buldukları bir d ö n e m d e , " D e v l e t k e n d i a l a c a k l a r ı n a g e c i k m e faizi ve g e c i k m e zam- ' mı uygularken, v e r g i i a d e l e r i n d e mükellefe faiz v e r i l m e s i n i n ö n g ö r ü l m e m i ş o l m a s ı n ı n D e v l e t y a r a r ı n a a y r ı c a l ı k y a r a t t ı ğ ı v e bu ^ d u r u m u n d a g e c i k m e faizi v e g e c i k m e z a m m ı n ı A n a y a s a ' y a a y k ı r ı kıldığı" y o l u n d a k i itirazı, " b u n u n bir eksik d ü z e n l e m e olduğu v e eksik d ü z e n l e m e n e d e n i y l e A n a y a s a 'ya a y k ı r ı l ı k iddiasında bulunulamayacağı" gerekçesiyle r e d d e t m i ş t i r . Buradan hareketle, . A Y M ' n i n , "açık bir k a n u n i düzenleme o l m a d ı ğ ı sürece m ü k e l l e f e faiz ö d e n m e s i n i n m ü m k ü n olmadığı" görüşüne taraftar o l d u ğ u nu b e l i r t m e k yanlış o l m a y a c a k t ı r . Ç ü n k ü , aksi h a l d e , Y ü k s e k M a h k e m e ' n i n , bu itirazı, " m e v c u t sistem i ç i n d e m ü k e l l e f e d e faiz .'ödenmesinin m ü m k ü n olduğu" şeklinde bir gerekçeyle r e d d e t m e s i gerekirdi. Bkz. A Y M , t.27.09.1988, E.1988/16, K.1988/29 ' ( w w w . a n a y a s a . g o v . t r ) : "İtirazın gerekçesi a ç ı k l a n ı r k e n de b e l i r t i l m i ş o l d u ğ u üzere, itiraz y o l u n a b a ş v u r a n m a h k e m e itiraz k o n u s u kuralın, i k m a l e n , re 'sen v e y a idarece y a p ı l a n t a r h i y a t l a r d a y ü k ü m l ü l e r c e faiz ö d e n m e s i n i k a b u l ettiğini, b u n a karşılık, D e v l e t i , h a t a l ı b i ç i m d e ya da yanlışlıkla tahsil ettiği v e r g i l e r i iade e d e r e k bu tür b i r faiz ö d e m e k l e y ü k ü m l ü t u t m a d ı ğ ı n ı v e b ö y l e c e D e v let yararına ayrıcalık d o ğ u r d u ğ u n u iddia e t m i ş t i r . ; Ö n c e l i k l e b e l i r t i l m e s i gereken n o k t a , b u tür bir gerekçe ile A n a y a s a ' y a aykırılık iddiasında b u l u n m a n ı n m ü m k ü n o l m a d ı ğ ı d ı r . .-Anayasa M a h k e m e s i ' n i n d a h a ö n c e k i k i m i k a r a r l a r ı n d a a ç ı k ç a b e l i r t i l m i ş olduğu üzere, A n a y a s a 'ya u y g u n l u k d e n e t i m i n i n y a . pılabilmesi, için bu k o n u n u n Y a s a K o y u c u t a r a f ı n d a n d ü z e n l e n m i ş olması gerekir. Bu b a k ı n d a n , eksik d ü z e n l e m e n e d e n i y l e v e . ya m e v c u t bir k u r a l ı n uygulama a l a n ı n ı g e n i ş l e t m e k a m a c ı y l a A n a y a s a 'ya aykırılık iddiası ö n e sürülemez. , M a h k e m e n i n başvurusunda ö n e sürülen " D e v l e t tahsil e t t i ğ i v e r g i n i n bir- kısmını v e y a t a m a m ı n ı geri v e r i r k e n faiz ö d e m i y o r " 'savı; bir eksik d ü z e n l e m e iddiası olup, A n a y a s a 'ya aykırılık n e d e n i olamaz Yasa K o y u c u , d i l e d i ğ i zaman bu eksikliği giderebilir." (Kararlardaki k o y u r e n k l i v u r g u l a m a l a r yazara aittir.) . K o n u h a k k ı n d a a y r ı n t ı l ı bilgi i ç i n bkz. H E U R M A N N , i m H H S p . V o r se,J233 A O T z . l ş O G U Z M A N , 74-75: "hukuken §§233-239 A O , Rz.l v e 3; K R U S E / L O O S E , in:Tipke/Kru- bir çözüme v a r ı l m a s ı g e r e k e n o l a n b i r k o n u d a , uygulanabilir b i r h ü k ü m b u l u n m a d ı ğ ı a ç ı k ç a bel- J i olduğu h a l l e r d e , a ç ı k (bariz) b i r k a n u n boşluğu söz k o n u s u olur." " K a n u n d a bir h u k u k i m e s e l e y e h i ç b i r c e v a p b u l u n a m ı y o r s a gerçek ...boşluk vardır.". K a n u n boşluğu, "hüküm içi b o ş l u k t a n ( L ü c k e n i n t r a legem) farklıdır. H ü k ü m içi boşluk, "bir k a n u n h ü k m ü n ü n , bir o l a y a u y g u l a n a b i l m e s i için gerekli unsurları i ç i n d e b u l u n d u r m a y ı p , h a k i m e bir a r a ş t ı r m a v e d e ğ e r l e n d i r m e ile h ü k , m ü n unsurlarını t a m a m l a m a g ö r e v i bıraktığı hallerde" söz k o n u s u d u r ; k a n u n d a bir h ü k ü m v a r d ı r , a n c a k h ü k m ü n u y g u l a n a b i l mesi, o n u n , h ü k ü m dışı unsurlarla t a m a m l a n m a s ı n a bağlıdır. H a k i m , h ü k ü m içi boşluğu, y a p a c a ğ ı i n c e l e m e v e a r a ş t ı r m a l a r çer çevesinde t a k d i r y e t k i s i n i k u l l a n a r a k d o l d u r a c a k t ı r ( O G U Z M A N , 68-69, 71) VERGİ DÜNYASİ, SAYI 316, ÂKÂlİ<-zSl7 99' «gpveraı dünyası yesi dışında bırakmışsa, düz anlamın kapsamı dışında ka lan unsurlar için, kanun boşluğu bulunduğu söylenemez. Kanun bir meseleyi olumsuz şekilde çözmüştür ve böyle ce Kanun hükmünün zıt anlamının uygulanması (argumentum a contrario) söz konusu olur. " Ğ5 Buna karşılık VUK md.112, b.4'ün gerekçesi, ka nun koyucunun sorunu görmüş olmasına rağmen, bi linçli olarak mevcut çözümü öngördüğünü göster mektedir. Gerekçe'ye göre: "Bu Kanunla, mükellef haklannı koruma yönünde atılan adımlardan birisi de mükelleflerin haklı sebebe da yanmadan bekletilen vergi iadesi alacaklarına devletin fa iz ödemesi uygulamasının getirilmesidir. Böylelikle mü kellef alacağının zamanında ödenmemesi nedeniyle Dev let de bir külfete katlanacaktır. " . Görüldüğü üzere, k a n u n koyucunun VUK md.112, b.4'ü getirme amaçlarından biri, "fazla ve yersiz tahsil edilen v e y a k a n u n gereği iadesi gere ken vergilerin mükellefe red ve iadesinde mükellef h u k u k u n u n gözetilmesi, enflasyonist etkilerin mü kellef alacağında yaratacağı aşınmanın giderdmeşi'dir. Ancak, kanun koyucu, bu aşınmanın gideril mesi için ödenecek faizin işlemeye başlaması noktası olarak, "mükellefin, ilgili mevzuat u y a r ı n c a kendi sinden istenilecek bilgi ve belgeleri iadeyi yapacak idareye tesliminden itibaren ü ç ay sonrasını" belir lemektedir. Bu da, faiz ödemesi konusunda VUK'da . bir boşluk olmadığını göstermektedir. > ; Buna göre, mükellefin, ilgiU.mevzuat uyannca kendi sinden istenilecek bilgi ve belgeleri iadeyi yapacak idareye tesliminden itibaren üç ayhk normal bir iade süreci başla yacaktır. Bu süre içinde iadenin yapılamaması durumun da, üç ayı aşan süreler için, aynı dönemde uygulanmak ta olan ve 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre belirlenen tecil faizi esas alınmak suretiyle bir faiz hesap lanacak ve bu faiz, iadesi gereken miktarlarla birlikte mü kellefe ödenecektir. Bu faiz, üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için hesaplanacaktır. Kaldı ki, AY m d . l 2 5 ' d e k i düzenleme, aksi yönde bir sonuca ulaşmak için yeterliyse; bü durumda, orne-• ğin yine AY md.73, f.l'de getirilmiş olan verginin mali güçle orantılı olması ilkesinin -tüm A Y M ka«ı rarlarmda, doktrinde v e karşılaştırmalı hukukta açık bir emri olarak öngörülen- "asgari yaşam haddinm ta marnının vergi dışı bırakılması" emrini'de -mevcut kanuni düzenlemelere rağmen- doğrudan uygulan ması gereken bir emir olarak kabul etmek g e r e k m •: Mevcut sistem içinde, gelir vergisi mükellefleri, sade ce kendilerine, eşlerine ve küçük çocuklarına ılışkm.. eğitim ve sağlık harcamalarını matrahtan indırebd mektedirler (GVK md.89, f.l, b.2)*s.-Burada, asgari yaşam haddi içinde dikkate alınması tartışmasız olan "gıda giderleri" sayılmamaktadır. Bu durum, kanun koyucunun olumsuz yaklaşımı olarak değerlendirile rek, gıda giderlerinin indirilmesi ne doktrinde ne de mahkeme kararlarında kabul edilmektedir. Eğer, aynı mantık kabul edilirse, A Y md.73, f.l gereğince, g t d a ^ giderlerinin de GVK md.89'daki düzçnfenieye rağ m e n indirilmesini kabul etmek gerekir.,;,, Üç aylık normal iade sürecinin, mükellefin eksik bilgi ve belgeleri mmamladığı tarihtenitibarenbaşlayacağı kuş kusuzdur. Red ve iadenin mükellefe bildirilmesi üzerine 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 120 nci maddesinde sö zü edilen bir yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlaya caktır." IV. S O N U Ç Vergilendirmenin amacı, kendisine anayasa de verilen görevleri yerine getirebilmesi için devlete ih tiyaç duyduğu finansmanı sağlayabilmekle de, "Hu-J| k u k devletinde ... vergilendirmenin temel ilkeleri-?; nin gözetilmesi, vergilendirmeye ilişkin yasalarda^ 6& "Bu madde ile fazla ve yersiz tahsil edilen veya kanun gereği iadesi gereken vergilerin mükellefe red ve iadesinde mükellef hukukunun gözetilmesi, enflasyonist etkilerin mükellef alacağında yaratacağı aşınmanın giderilmesi ve idarenin haklı ve yasal iade işlemlerinde gereksiz zaman kaybının önlenebilmesi amacıyla düzenlemeler yapılmak tadır. 67 65 1 13 ; O Ğ U Z M A N , 7 2 ; A R A L , 1 6 9 v d . :"... bir k a n u n boşluğu ile h u k u k politikası a n l a m ı n d a ( d e lege f e r a n d a ) bir boşluk arasında sınır ancak, n o k s a n l ı ğ ı n k a n u n u n izlediği a m a ç b a k ı m ı n d a n mı, yoksa k a n u n k a r ş ı s ı n d a bağımsız k r i t i k bir değerlendınjaej| b a k ı m ı n d a n mı söz k o n u s u o l d u ğ u n u n sorulması ile çizilebilir." 66 http://www.gib.gov.tr/fileadmm/mevzuateyge Genel Gerekçe, 348 67 http://www.gib.gov.tt/fileadmin/mevzuatek/gerekceler/VUBC7ivk_4369_sayuiJianun_l.pdf, Madde Gerekçe-leri"' 68 Ü c r e t geliri sahipleri ise, asgari ü c r e t tarifesinin yarısı m i k t a r ı n d a bir m a t t a h i n d i r i m i n e s a h i p t i r l e r . Bkz. G V K m d . 3 1 . <mvergı dünyası yesi dışında bırakmışsa, düz anlamın kapsamı dışında kalan unsurlar için kanun boşluğu bulunduğu söylenemez. Kanun bir meseleyi olumsuz şekilde çözmüştür ve böylece Kanun hükmünün zıt anlamının uygulanması (argumentum a contrario) söz konusu olur. " 6S Buna karşılık VUK md.112, b.4'ün gerekçesi, k a nun koyucunun sorunu görmüş olmasına rağmen, bi linçli olarak mevcut çözümü öngördüğünü göster mektedir. Gerekçe'ye göre: "Bu Kanunla, mükellef haklarım koruma yönünde aülan adımlardan birisi de mükelleflerin haklı sebebe da yanmadan bekletilen vergi iadesi alacaklarına devletin fa iz ödemesi uygulamasının getirilmesidir. Böylelikle mü kellef alacağının zamanında ödenmemesi nedeniyle Dev let de bir külfete katlanacaktır. " . Görüldüğü üzere, k a n u n koyucunun VUK md.112, b.4'ü getirme amaçlarından biri, "fazla ve yersiz tahsil edilen v e y a k a n u n gereği iadesi gere ken vergilerin mükellefe red ve iadesinde mükellef h u k u k u n u n gözetilmesi, enflasyonist etkilerin mü- • kellef alacağında yaratacağı aşınmanın giderilme si" dir. Ancak, kanun koyucu, bu aşınmanın gideni- • mesi için ödenecek faizin işlemeye başlaması noktası • olarak, "mükellefin, ilgili mevzuat uyarınca kendi sinden istenilecek hilgi ve belgeleri iadeyi yapacak ; idareye tesliminden itibaren üç ay sonrasını" belir lemektedir. Bu da, faiz ödemesi konusunda VUK'da; bir boşluk olmadığını göstermektedir. Buna göre, mükellefin, ilgili mevzuat uyarınca kendi sinden istenilecek bilgi ve belgeleri iadeyi yapacak idareye tesliminden itibaren üç aylık normal bir iade süreci başla yacaktır. Bu süre içinde iadenin yapılamaması durumun da, üç ayı aşan süreler için, aynı dönemde uygulanmak ta olan ve 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre belirlenen tecil faizi esas alınmak suretiyle bir faiz hesap lanacak ve bu faiz, iadesi gereken miktarlarla birlikte mü kellefe ödenecektir. Bu faiz, üç aylık sürenin sonundan itibaren d.üzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için hesaplanacaktır. Kaldı ki, AY m d . l 2 5 ' d e k i düzenleme, aksi yönde''" bir sonuca ulaşmak için yeterliyse; bû durumda, örne-ğin yine AY md.73, f . l ' d e getirilmiş olan verginin : mali güçle orantılı olması ilkesinin -tüm A Y M ka*J'. radarında, doktrinde v e karşılaştırmalı hukukta açık?' bir emri olarak öngörülen- "asgari yaşam haddinin tan marnının vergi dışı bırakılması" emrini'de -mevcut" kanuni düzenlemelere rağmen- doğrudan uygulan-: ması gereken bir emir olarak kabul etmek gerekir Mevcut sistem içinde, gelir vergisi mükellefleri, sade--; ce kendilerine, eşlerine ve küçük çocuklarına ilişkini eğitim ve sağlık harcamalarını matrahtan indirebdy inektedirler (GVK md.89, f.l, h.2) ?.--'Burada, asgari yaşam haddi içinde dikkate alınması tartışmasız olan:, "gıda giderleri" sayılmamaktadır. Bu durum, kanun koyucunun olumsuz yaklaşımı olarak değerlendirile rek, gıda giderlerinin indirilmesi ne doktrinde ne de mahkeme kararlarında kabul edilmektedir. Eğer, aynı--, mantık kabul edilirse, A Y md.73, f.l gereğince, gıda giderlerinin de GVK md.89'daki düzenlemeye rağ** m e n indirilmesini kabul etmek gerekir.,. . Üç aylık normal iade sürecinin, mükellefin eksik bilgi ve belgeleri tamamladığı tarihten itibarenbaşlayacağı kuş kusuzdur. Red ve iadenin mükellefe bildirilmesi üzerine 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 120 nci maddesinde 60zü edilen bir yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlaya caktır. " IV. SONUÇ Vergilendirmenin amacı, kendisine' a n a y a s a ı l e verilen görevleri yerine getirebilmesi için devlete ıh tiyaç duyduğu finansmanı sağlayabilmekse de, "Hu kuk devletinde ... vergilendirmenin temel ilkeleri nin gözetilmesi, vergilendirmeye ilişkin yasalarda 66 "Bu madde ile fazla ve yersiz tahsil edilen veya kanun gereği iadesi gereken vergilerin mükellefe red ve iadesinde mükellef hukukunun gözetilmesi, enflasyonist etkilerin mükellef alacağında yaratacağı aşınmanın giderilmesi ve idarenin haklı ve yasal iade işlemlerinde gereksiz zaman kaybının önlenebilmesi amacıyla düzenlemeler yapılmak tadır. ' 67 65 1 6 f O G U Z M A N , 7 2 ; A R A L , 1 6 9 v d . : " . . . b i r k a n u n boşluğu ile h u k u k politikası a n l a m ı n d a ( d e lege f e r a n d a ) bir boşluk a r a s ı n d a k i •• sınır ancak, noksanlığın k a n u n u n izlediği a m a ç b a k ı m ı n d a n mı, yoksa k a n u n karşısında bağımsız k r i t i k bir d e ğ e r l e n d ı r m e | b a k ı m ı n d a n mı söz konusu o l d u ğ u n u n sorulması ile çizilebilir." 66 htrp://www.gib.gov.tr/fileadmin/mevzuatel^gerekceler/VUK/wk_4369_sayüi_kanun_l.pdr", Genel Gerekçe, 3 4 8 67 http://ww.gib.gov.tr/fileadmin/mevzuatel^gerekceler/vTJK7tvk_4369_ sayili_kanun_l.pdf, Madde Gerekçe-leri 68 Ü c r e t geliri sahipleri ise, asgari ü c r e t tarifesinin yarısı m i k t a r ı n d a bir m a t r a h i n d i r i m i n e s a h i p t i r l e r . Bkz. G V K m d . 3 1 . 100 ; VERGİ DÜNYASİ. SAYI 316, ARALIK Z007 €3* vergi dünyası L DOĞRUSÖZ Bumın ; Gecikme Faizinden Kurtulmak, • wwwJcobifinans.com.tr/bilgi_merkezi/020505/l 1841/2 (erişim tarihi: 25.04-2007) DURAN Lütfi ; Türkiye İdaresinin Sorumluluğu, An kara 1974 ERKUT/SOYBAY ; Anayasa ve idari Yargılama Usu W Tahsil anından itibaren değil, "tamamlanması ge- lüne İlişkin Kanunlar, 5.B., İstanbul 2003 İTreken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip GİRİTLt/BİLGEN/AKGÜNER; İdare Hukuku, 2.B., İpeden üç aylık sürenin sonundan itibaren" "tecil faizi İstanbul 2006 GÖZÜBÜYÜK Şeref; Yönetim Hukuku, 18.B., Anka S oranında bir faiz" verilmesine hükmedilerek, sadece ra 2003 ^ i a d e d e k i gecikme için, üstelik gerçek zararı dikkate GÖZÜBÜYÜK/TAN ; İdare Hukuku, C.l (Genel S a l m a y a n bir faiz verilmesini emreden VUK md.112, Esaslar), 2.B., Ankara 2001; C.2 (İdari Yargılama Huku & b 4, AY md.2'de düzenlenen hukuk devleti ilkesine, ku), 2.B., Ankara 2006 £ j A Y md.13'de yer alan ölçülülük ilkesine, TAY GÜNDAY Metin ; İdare Hukuku, 9.B., Ankara 2004 gpmıd.lO'da düzenlenen eşitlik ilkesi ile bu ilkeden kayHELVACI Mehmet; Borçlar ve Ticaret Kanunu Bakı gcnaklanan verginin mali güçle orantılı olması ilkesine mından Para Borçlarında Faiz Kavramı, lstanbul-2000 p T  Y md.73, f . l ) aykırı olduğu gibi, TAY md.40, f.3 HEURMANN ; Abgabenordnung, Finanzgerichstord|feve md.l25, son fıkrada düzenlenmiş olan idarenin ey- nung, Kommentar, in: Hübschmann/Hepp/Spitaler, Kö.ln ' s|^lem ve işlemlerinden meydana gelen zararın devletçe (Loseblatt) KOCAHANOÖLU Osman Selim; Gerekçeli-AçıklaIfotazmin edilmesi emrini de ihlal etmektedir. malı Türk Vergi Kanunları, 6.B., istanbul 1992 "VUK md.112, b.4'ün yürürlükten kalkması h a l i n KRUSE/LOOSE ; Abgabenordnung, .FiriâfıigerichsMide, özel bir kanuni düzenleme olmasa dahi, iade edi- tordnung, Kommentar, in:Tipke/Kruse, Kölh' (Loseblatt) J i l e ç e k vergiye bu verginin hazinede kalış süresi boyun MUTLUER M. Kamil; Vergi Genel Hukuku; İstanbul luca faiz işletilebilmesi, idarenin hizmet kusurunun ol- 2006 ' - • '• : W' Sfpügu hallerde kanaatimizce mümkündür. Ç ü n k ü , OĞUZMAN M. Kemal ; M edeni' Hükük--Dersleri, . ||tTAY md.125, son fıkra, böyle bir faiz verilmesini 6.B., İstanbul 1990 ÖNCEL/KUMRULU/ÇAĞAN; Vergi Hukuku, 13.B., gfeçıkça öngörmektedir. T A Y md.125 dışında k a l a n llJverği iadeleri bakımından ise, bir an önce özel bir ka- Ankara 2006 ÖZBALCI Yılmaz ; Vergi Usul Kanunu Yorum ve urii düzenleme yapılması şarttır. Açıklamaları, Ankara 2002 ÖZDEMlR Necdet ; Hizmet Kusuru Teorisi ve İdare nin Sorumluluğu, Ankara 1963 KAYNAKÇA: ÖZGÜLDÜR Serdar ; Askeri Yüksek idare Mahkeme l^'ALBAŞ Hakan ; Paranın Değer Kaybından Doğan Zasi Kararları Işığında Tam Yargı Davaları, Ankara 1996 ğîîi Tazmin Edilebilirliği (B.K. md.105), Ankara 2004 ÖZGÜLDÜR (/ÖZAY) PARAL Vecdi; Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine, 5.B, ğu Ve Tam Yargı Davaları, ÖZAY îl Han, Günışığında Yö Ttanbul 1985 l BALTA Tahsin Bekir ; idare Hukukuna Giriş, Ankara netim, İstanbul 2004, 809 vd. SONSUZOÖLU Elif ; Türk Vergi Hukukunda Fer'i #1974 Borç ve Alacak Olarak Faiz, İstanbul 2001 BAŞARAN Funda ; Anayasa Temelinde Benzeri Mali YALTI Billur ; İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Yar ^Yükümlülük, Prof. Dr. Oğuz İmregün'e Armağan, istanbul gıçları - Türk Vergi Yargıçları: Mülkiyet Hakkı'İhlali Oku ""98, 857 vd. -BAŞARAN YAVAŞLAR Funda; Vergilendirme Yo- malarından Bir Örnek: Vergi iadelerinde Zaman/Değer 'la Temel Hak ve Özgürlüklere Müdahalede Sınır, "Ka- Kaybı, Danıştay'ın 139. Kuruluş Yıldönümü ye İdari Yargı .,u Hukuku, Özel Hukuk ve Ceza Hukuku Alanlarında Günü Sempozyumu, 11.05.2007, Ankara (Tebliğ) YAYLA Yıldızhan ; idare Hukuku, Istanbub.1990 Karnunun Önderliği ve Bireysel Özerklik" başlıklı istanbul 'İP İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi http://www.anayasa.gov.tr vârâfindan Düzenlenen Uluslararası Konferans, 27http://www.danistay.gov.tr .£.05.2007, İstanbul (Tebliğ) http://www.gib.gov.tr/fileadrnin/mevzuatek/gerekceCANDAN Turgut; Vergilendirme Yöntemleri ve Uz ler/VUK/tvk_4369_sayilLka.nun_l.pdf laşma, 2.B., Ankara 2006. ' ' • ^bireylerin h a k v e özgürlüklerinin k o r u n m a s ı v e grböylece h u k u k güvenliğinin sağlanması g e r e k i r . " i_Fazla tahsil edilen verginin gerçek-zararı karşılayan ^miktarda bir faizle birlikte iadesi, mükellefin anayasal £ hakkıdır. 69 : S U v e : ® A Y M t . 1 6 . 1 . 2 0 0 3 , E . 2 0 0 1 / 3 6 , K . 2 0 0 3 / 3 , R G t. 2 1 . 1 1 . 2 0 0 3 , S . 2 5 2 9 6 VERC4DÜNYASI,SAY1316,ARALIKZ007 101
© Copyright 2024 Paperzz