“Obezite Kader Değildir – Her Şey Bizim Elimizde” Herkesin bildiği üzere obezite aşırı kilolu olmanın bir diğer adıdır. Peki neden insan obez olur? Obezite genetik olmakla beraber, dengesiz beslenmenin de doğurduğu bir sonuçtur. Bir insan dengesiz beslenirse örneğin “fast food” gibi yiyecekleri oldukça sık tüketip buna rağmen hiç spor yapmazsa obez olması kaçınılmaz olacaktır. Obezite kimi zaman genetik olsa bile, insan isterse kendini bu hastalıktan kurtarır. Günümüzdeki televizyon programlarında gençlere ne olursa olsun vücuduyla barışık olması öğretiliyor. Bu doğru bir şey olmakla beraber, bence bir o kadar da hatalıdır. Barışık olmak elbette gerekir ama hiçbir insan “ben şişmanım” veya “ben obezim” diyerek buna boyun eğmemelidir. Elbette kimsenin manken gibi olması istenmez ve istenmemeli de zaten. Çünkü zayıf insanlar da acaba sağlıklı mı? Belki birçoğu aç kalıyor veya “yeme bozukluğu” yaşıyor. Bu yollar tabii ki bir insanı sağlıklı biri yapmaz. Açlığın sonu, daha çok ve zararlı yiyecekler yemektir. Yeme bozukluğunun sonu ise vücutta çeşitli zararlar, psikolojik bozukluk ve tedavi için kliniklerdir. Bu sonuç eminim ki kimsenin hoşuna gitmez. Burada değinmek istediğim nokta, insanların yanlış yollara başvurmadan sağlıklı bir insan olabilmesidir. Zaten durumlarına ne açlık, ne de yeme bozuklukları fayda edecektir. Bir de bu aralar popüler olan, çözüm gibi görünen ameliyatlar olsa da, bunların hiçbiri insanı sağlığa ulaştırmaz. Peki bunların hiçbiri çözüm değilse nedir bunun çözümü? Çözüm, insanların pek tercih etmediği sağlıklı beslenme ve spordur. İstekli olmazlar, çünkü bu yol oldukça zor gelir. Sağlıklı olma işinin, her ne kadar insanlar inanmak istemese de, kolay bir yolu yoktur. Örneğin, her yerde reklamı yapılan ilaçların, formüllerin hiçbiri kolay bir yol olmamakla birlikte, oldukça zarar da verir. Yani, tek sonuç bu “zor” yoldur. İnsanların yapmak istemediği bu yol aslında ne kadar zordur ki? Günde en fazla iki saat yürüyüş, yüzme, basketbol, koşu, tenis gibi birçok spor yapılabilir ve dengeli beslenme ile de yaşam kalitesi arttırılabilinir. Yeter ki insan istesin. Herkesin “aç kalma, az yeme” olarak tabir ettiği diyet aslında dengeli beslenmenin bir diğer adıdır, her ne kadar toplum tarafından yanlış anlaşılsa da. Dengeli beslenme her besinden yeteri kadar yemektir. Bu besinler elbette “fast food” değildir. Sebze, meyve, et, balık, ekmek, peynir, yumurta, süt, su gibi çeşitli besinler, bizim vücudumuzun ihtiyacı olan ve yemek listemizde olması gerekenlerdir. Tabii ki yeterli miktarda. Yani, yiyebildiğimiz kadar değil, ihtiyaç duyduğumuz kadar yemeliyiz. Bu belki abur cubur düşkünü insanlara zor gelecektir ama sağlıklı beslenince eminim ki onlar da farkı anlayacaktır. Zaten bu beslenme ve spor, yanında mutluluğu da getirecektir. Kendimizi kontrol edebildiğimize göre bu da bizim elimizde; o yüzden hiçbir şeye boyun eğip kader olarak görmeden sağlığa giden bir adım atmalıyız. İlk adımı attıktan sonra zaten devamı gelecektir. Tek ihtiyacımız olan düzenli bir program, azim ve disiplin. Unutmayalım ki bütün yaptıklarımızı kendimiz için yapıyoruz. Bizler için en değerlimiz kendi sağlığımız olmalıdır. Bunun için çeşitli kampanyalar ve kamu spotları yapılmalı, okullarda devamlı eğitim verilmelidir. Bunlar yapılmasa bile, insan bir işi kafasına koyduktan sonra kimse onu durduramaz. Ama elbette bir profesyonel yardımı alınmalıdır. Demek istediğim, bu dengeli beslenme programı yalan yanlış internet bilgileriyle değil, işini bilen uzmanlarla yapılmalıdır. Tüm bunlar yapıldıktan sonra insan zaten amacına ulaşır, yeter ki istesin. Sonuçta bu yolu kabul etmeyen ve istemeyen bir insanı nasıl bir hayat beklediği gayet açık. Hiçbir şey için, hiçbir zaman geç değildir. Tek ihtiyacımız olan yeni bir gün yani yeni bir sayfa. Sonuçta bunları uygulamayan bir insanın, en fazla ne kadar ve nereye kadar sağlıklı, mutlu, huzurlu ve güzel bir yaşamı olabilir ki? Alara Çerman 9/A 604
© Copyright 2024 Paperzz