EĞİTİMDE YENİ YAKLAŞIM: E

AR&GE BÜLTEN
2014 TEMMUZ – SEKTÖREL
EĞİTİMDE YENİ YAKLAŞIM: E-ÖĞRENME
Melisa KORKMAZ
Her geçen gün hızla gelişen teknoloji ve
küreselleşmenin etkisiyle bilgi toplumu
haline gelen ülkeler, sürdürülebilir bir
büyüme için en önemli kaynakları olan
beşeri sermayenin/ insanın, niteliğinin
iyileştirilmesine
son
derece
önem
vermektedir.
Diğer taraftan bilginin kolay, hızlı ve düşük
maliyetle akışına olanak sağlayan iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, birçok alanda
olduğu gibi eğitim sektöründe de oldukça büyük etkiler yaratmış, bu etkiler de eğitim
faaliyetlerinde yeni ufukların açılmasına olanak tanımıştır.
Bu yeni ufuk, başta internet olmak üzere bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak,
bilgisayar ağları ve internet üzerinden yürütülen yeni bir öğrenme yolu olan eöğrenmeyi karşımıza çıkarmıştır.
1. E-Öğrenme
1980’lerin sonunda ortaya çıkan WWW (World Wide Web), bilginin paylaştırılması ve
ulaştırılması amacıyla yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Diğer taraftan, günümüz küresel ekonomisi içinde artık firmalar, organizasyonlar ve
dahi hükümetler, global ölçekte sahip oldukları işgücünün yetenek ve becerisini
artırmak için daha etkin ve daha dinamik yollar bulmak zorunda kalmaktadır.
Çağın gerisinde kalmak istemeyen kurumlar, çalışanlarının dünyadaki gelişmelere ve
değişimlere uyum sağlaması, bilgi ve birikimlerinin arttırılması amacıyla e-öğrenmeyi
seçmektedir.
E-öğrenme insanların kişisel kariyerlerini geliştirmelerinde, işgücünün hizmet içi
eğitimlerinde, yeni işe alınan kişilerin işe adaptasyonları için sağlanan eğitim
programlarında uygulanmaktadır.
20
AR&GE BÜLTEN
2014 TEMMUZ – SEKTÖREL
Bu yeni öğrenme teknolojisinin devamlı/hızlı bir şekilde değişmesi ve gelişmesi en
karakteristik özelliğidir. Ders kitabı ve kara tahta gibi geleneksel öğretme araçlarının
yüzlerce yılda geliştiği göz önünde bulundurulduğunda yeni teknolojilerin 10 yıldan
daha az bir zaman diliminde ortaya çıkması son derece dikkat çekicidir.
E-öğrenme, internet/intranet ya da bir bilgisayar ağı bulunan platform üzerinden
sunulan web-tabanlı bir eğitim sistemi olarak tanımlanabilmektedir.
E-öğrenme ve sınıf tabanlı öğrenme arasındaki en temel farklılık, eğitimin aktarıldığı
vasıtadır. Geleneksel öğrenmede öğretmen, öğrenme ortamını etkin bir şekilde
kontrol edebilir; öğretmenin yeteneği, kişiliği, niteliği, ders materyalini kullanma şekli
öğrenme-öğretme performansını etkiler.
E-öğrenmede ise öğretmenin öğrenme ortamına müdahale etmesi mümkün değildir.
Bu durum, öğrenilecek konunun içeriğinin önemini arttırmaktadır. Yani teknolojinin
benzer olduğu durumda içerik, e-öğrenme metodunun başarısını etkileyen tek unsur
haline gelmektedir.
1.1.
E-Öğrenmenin Avantajları
Sınıf ihtiyacı ortadan kalkar: İnternet üzerinden öğrenme, fiziksel sınıf ihtiyacını
ortadan kaldırmaktadır. E-Öğrenme, “nerede, ne zaman ve ne istersen öğren”
yaklaşımı ile öğrenme kavramına yenilik getirmiştir. İnternet veya intranet teknolojileri
kullanılarak gerçekleştirilen e-öğrenme, öğretmen ve öğrencinin fiziksel olarak aynı
ortamda bulunmadığı bir eğitim olanağı sunmaktadır.
Bu sayede öğrenciler, derse katılmak için sınıfa gitmek zorunda kalmazlar. Bu
metottan yararlanmak için sadece e-öğrenme hizmeti veren kurumun internet sitesine
ulaşılması ve kayıt olunması yeterlidir.
Diğer yandan, e-öğrenme ile eğitim sırasında kullanılacak olan materyallere
internetten online olarak ulaşılabilir. Genel olarak değerlendirildiğinde, eğitimin
alınacağı sınıfa ulaşım zorunluluğu kalmaması nedeniyle trafik problemi bir ölçüde
ortadan kalkar, park sorunu hafifler.
E-öğrenme vasıtasıyla öğrenciler, kendi evlerinde
stressiz bir şekilde eğitim alabilirler. İstedikleri
anda istedikleri yerde büyük online kütüphanelere
ulaşabilirler. Hücresel modemlerin kullanılmasıyla
da geleneksel telefon hattı ve ağ bağlantısına
ihtiyaç
duyulmadan
öğrenme
faaliyetinde
bulunabilirler.
Zaman serbestisi sağlar: E-öğrenme ile öğrenci,
öğrenim programını kendi iş programına uygun
olarak belirler. Öncelikli olarak işine gidebilir, daha
sonra evine gelip ev işlerini organize ettikten sonra
eğitimini sürdürebilir.
21
AR&GE BÜLTEN
2014 TEMMUZ – SEKTÖREL
Daha etkin bir öğrenme gerçekleşir: E-öğrenmede, resimler, sesler, yazı
çalışmaları kullanılarak konu içeriği çeşitlendirilir. Sohbet odaları, tartışma tahtası, email kullanılarak diğer öğrenciler ve öğretmenle etkileşim yaratılır; hızlı geribildirim
sağlanır. Bu sayede, bilgilerin zihinde tutulma oranı artar.
Bazı araştırmalar, e-öğrenmenin daha hızlı ve etkin olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Hatırlama oranı kitap okumada % 20 iken, bu oran e-öğrenme gibi çoklu etkileşimli
öğrenmede % 40’a kadar çıkabilmektedir.
Öğrenci materyal konusunda da daha etkindir:
E-öğrenme ile öğrenciler, kendi ihtiyaçlarına göre
öğrenme materyallerini özelleştirebilirler. Bu,
öğrencilere öğrenme sürecini daha fazla kontrol
edebilme olanağı sunar. Bu yaklaşımıyla eöğrenme, öğrenci merkezlidir. Öğrenci konuyu
öğrenene kadar, konu üzerinde çalışabilir. Zaman
sınırsızdır. Herkes kendi hızında öğrenebilir.
Öğrenci, konuyu anlamadığı zaman, iletişim
araçlarını kullanarak öğretmen ve diğer öğrenciler
ile bağlantı kurabilir. Doğru ve istenilen kaynağa
kısa sürede erişebilir.
Ayrıca öğrenim materyalleri, hızlı değişen koşullara uygun olarak kısa sürede
güncellenebilir.
E-öğrenme, öğretmenlere de esneklik sağlar: Öğretmen, eğer internet bağlantısı
mevcut ise öğrencilere sorular sorabilir, öğrencilerle sohbet edebilir ve öğrencilerin
sorularını cevaplayabilir.
E-öğrenme maliyet yönünden avantajlıdır: Günümüzde hemen hemen tüm
bilgisayarlarda modem ve ücretsiz bir tarayıcı (browser) bulunmaktadır. Bu durum,
sistem kurulumunu göreceli olarak düşürmektedir. Özellikle dağınık yapıda bulunan
organizasyonlar için ulaşım ve konaklama maliyetlerini önemli derecede azaltır.
Yapılan çalışmalar kurumların, e-öğrenme ile maliyetlerinde % 30-% 70 arasında bir
kaynak tasarrufu yapabildiklerini göstermektedir.
E-öğrenme etkin geri bildirim sağlar: E-öğrenme kapsamında kişisel testler ile
öğrenci kendi kendini sınayabilir. Kişinin tüm öğrenim faaliyetleri raporlanabilir.
Ölçme değerlendirme sistemleri ile verilen eğitimlerin etkinliği de ölçülerek eğitimin
verimliliğinin arttırılması için iyileştirici çalışmalar yapılır ve öğrenciye geri bildirimde
bulunulur.
1.2.
E-Öğrenmenin Dezavantajları
Materyallerin içeriklerinin zenginleştirilmesinin maliyetleri yüksektir: Eöğrenmede kullanılan materyallerinin geliştirilmesi yüksek maliyetlere yol açabilir.
Özellikle
içeriğin
resimler,
videolar,
animasyonlar
v.b.
kullanılarak
zenginleştirilmesinin maliyeti yüksek olabilir.
22
AR&GE BÜLTEN
2014 TEMMUZ – SEKTÖREL
Fiziksel etkileşimi engeller: Öğrenciler, öğretmenden ve sınıf arkadaşlarından
yalıtılmış olma hissine kapılabilirler. Çünkü e-öğrenme, öğrenci ile öğretmen ve diğer
öğrenciler arasındaki fiziksel etkileşimi ortadan kaldırmaktadır.
Laboratuar uygulamalarının simule edilmesi zordur: Bazı laboratuar
uygulamalarının sanal ortamda simule edilmesi oldukça zordur. Bu durum özellikle
fen bilimleri alanında e-öğrenme faaliyetine katılmak isteyenler açısından olumsuz bir
durumdur.
E-öğrenmenin sağlıklı yürütülebilmesi için bilgisayar bilgisi gerekmektedir:
Online öğrenme yazılımının kullanımı, bilgisayar dosyalarının yönetimi başlangıç
seviyesinde bilgisayar bilgisine sahip olan öğrenciler için karmaşık gelebilir.
2. Dünyada ve Türkiye’de E-Öğrenme
Dünyada e-öğrenme, 1998 yılından beri uygulanmaktadır. ABD ve Avrupa bu pazarın
% 70’ini oluşturmaktadır. ABD’deki kurumların % 80’ine yakını online eğitim
kullanırken Asya’da ise artış gösteren bir grafik gözlemlenmektedir. Vietnam ve
Malezya bu alanda en hızlı büyüyen pazarlardır.
Dünyada e-öğrenme pazarının hacminin 2015 yılında 107 milyar dolara ulaşacağı;
2018 yılına kadar da 169 milyar dolara yükseleceği öngörülmektedir. 2019 yılına
gelindiğinde ise tüm üniversite öğrencilerinin % 50’sinin online eğitim alması
öngörülmektedir.
Ülkemizde de 2000’li yıllardan itibaren internetin tabana hızlı ve güçlü bir şekilde
yayılması ve toplumdaki bilgisayar okur-yazar oranındaki artış ile birlikte e-öğrenme
de kullanılmaya başlanmıştır.
Ülkemizde 85 üniversitede açık öğretim ve uzaktan eğitim programı uygulanmaktadır.
Bu programlar kapsamında 1.5 milyon e-öğrenme kullanıcısı online eğitim
almaktadır.
Ülkemizde e-öğrenme pazarı hızla büyümektedir. Genç nüfusumuz sayesinde de
Türkiye’nin, e-öğrenme konusunda büyük bir potansiyeli bulunmaktadır.
Sonuç
Teknolojinin hızla geliştiği günümüz rekabet
koşullarında başarının sürekli olarak
sağlanabilmesi için firmalar, daha hızlı,
daha esnek olabilmek ve sürekli yeni
beceriler kazanabilmek için e-öğrenmeyi
etkin bir şekilde kullanmalıdır.
Ancak, e-öğrenmede, özellikle teknik
desteğin
kısıtlı
olması
durumunda,
bilgisayarların
ve
internetin,
eğitim
kalitesinin iyileştirilmesine yeterli katkısı
görülememektedir.
23
AR&GE BÜLTEN
2014 TEMMUZ – SEKTÖREL
Bu açıdan değerlendirildiğinde, teknoloji harcamalarının, donanım, yazılım ve ağ
bağlantısı gibi altyapı yatırımları ile sistemin etkin bir şekilde uygulanabilmesi için
gerekli olan teknik destek arasında dengeli bir şekilde yapılması gerekmektedir.
E-öğrenme, sınıf tabanlı öğrenmeyi tamamlayıcı bir şekilde kullanılırsa çok daha
verimli olacaktır.
Ancak, öğrencilerin ve öğretmenlerin bilgisayarların ve internetin öğretim amacıyla
kullanabilmeleri için eğitilmeleri gerekmektedir.
E-öğrenme, ülkelerin eğitim kalitesinin arttırılmasında önemli bir potansiyele sahiptir.
Bu potansiyelin kullanılabilmesi, ulusal bir eğitim politikası belirlenmesine ve
teknolojiyi ve sunduğu olanakları da içeren, bir eğitim reformu yapılmasına bağlıdır.
Türkiye açısından değerlendirildiğinde ise e-öğrenmenin oldukça yeni bir kavram
olduğu görülmektedir. Üniversitelerde açık öğretim ve uzaktan öğretim gibi metotlarla
kullanıldığı görülse de, kullanıcı sayısının ilerleyen yıllarda ülkemizin sahip olduğu
genç nüfus nedeniyle hızla artacağı düşünülmektedir.
Türk eğitim sistemi, günümüz küresel ekonomisinin rekabet koşullarına uygun
yetişmiş, nitelikli insan gücünün eğitimi için bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu
olanaklardan en üst seviyede yararlanmalıdır.
Kaynakça
 Aslan, Özgür. “Öğrenmenin Yeni Yolu: E-Öğrenme” Fırat Üniversitesi Sosyal
Bilimler
Dergisi,
Cilt:16,
Sayı:2,
Sayfa:
121-131,
2006,
http://web.firat.edu.tr/sosyalbil/dergi/arsiv/cilt16/sayi2/121-131.pdf
(Erişim
Tarihi: 24 Haziran 2014)
 Gökdaş, İbrahim ve Kayri Murat, “E-Öğrenme ve Türkiye Açısından Sorunlar,
Çözüm Önerileri” Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt:2
Sayı, 2 http://efdergi.yyu.edu.tr/makaleler/cilt_II/ozetler/ig_mkayri.htm (Erişim
Tarihi: 24 Haziran 2014)
 Duran, Nazan, Önal Ata ve Ceylan, Kurtuluş. “E-Öğrenme ve Kurumsal
Eğitimde
Yeni
Yaklaşım
Öğrenim
Yönetim
Sistemleri”
http://ab.org.tr/ab06/bildiri/165.pdf (Erişim Tarihi: 24 Haziran 2014)
 http://www.dunya.com/turkiye-kara-cahil-kaldi-231888h.htm (Erişim Tarihi: 27
Haziran 2014)
24