MS hastalığı

MS HASTALIĞI
Bir MS hastası, MS'i şu örnekle tanımlıyor. "Elektrik kablolarını düşünün. Tellerin üzeri, yalıtımı
sağlayan plastikle kaplıdır. Bir sebepten kabloların üzerindeki plastik sıyrılır veya yer yer açılır. Bu
durumda çıplak teller birbirine değer ve kısa devre olur. İnsan vücudunda da binlerce kilometre
sinir vardır ve bu sinirlerin üzeri miyelin denen yağlı bir madde ile çevrelidir. MS te bu miyelin yer
yer yok olur ve vücutta kısa devre oluşur."
MS hastalığı, diğer bir adıyla multiple skleroz, beyin ve omurilik (merkezi sinir sistemi)
hastalığıdır. Bu hastalığa multiple skleroz denmesinin nedeni hastalık beyin ve omuriliğin bir çok
yerinde sertleşmiş dokular oluşturur. Merkezi sinir sistemi sinirler boyunca vücudumuzun farklı
yerlerinde elektriksel mesajlar gönderen bir telefon santrali gibidir. Bu mesajlar bilinçli ve bilinçsiz
tüm hareketlerimizi kontrol eder. MS hastalığı da bu mesajların düzgün bir şekilde iletilmesini
bozar. Sağlıklı sinir liflerinin çoğu mesajların iletilmesini kolaylaştıran miyelin denen yağlı bir
madde ile çevrelenmiştir. Bu doku sinir liflerinin elektrik uyarılarını iletmelerine yardımcı olur. MS
hastalığında miyelin parçalanır ve miyelinin yerini sertleşmiş dokular alır. Böylece mesajın geçişi
engellenir yada sapar. Sonuçta vücut fonksiyonları kontrol edilemez hale gelir, çünkü mesajlar
yanlış yere gittiği için gerektiği şekilde iletilemez.
MS HASTALIĞININ NEDENİ
Ne yazık ki tıp henüz bu hastalığın tam olarak nedenini saptayamamıştır fakat bununla ilgili bir
takım teoriler ortaya koymuştur.
 Virüs saldırısı: Vücudumuza giren virüsler hücrelerde hızla çoğalır ve bir hastalığa sebep
olur fakat bazı virüsler vücutta yavaşça aylar yada yıllar içinde vücutta kalarak yeni
hastalıklar oluşturabilir. MS bu yavaş virüsler sonucunda ortaya çıkabilir.
 Bağışıklık Sistemi: Vücudumuzun savunma yani bağışıklık sistemi zaman içinde zayıflayıp
geri tepebilir ve bunun sonucunda kendi hücrelerine saldırır. Buna Oto-İmmun Reaksiyon
denir. MS hastalığı vücudun kendi dokusuna saldırdığı reaksiyon sonucunda da ortaya
çıkıyor olabilir.
MS HASTALIĞININ BELİRTİLERİ
Hastalığın belirtileri merkezi sinir sisteminin hangi bölgesinin etkilendiğine bağlı olarak değişebilir.
Belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterdiği gibi aynı kişide zaman içinde farklı belirtiler de
gösterebilmektedir. En yaygın belirtisi hissizliktir. Bununla birlikte MS halsizlik, karıncalanma,
koordinasyon zayıflığı, titreme, kas sertleşmesi, konuşma bozukluğu, yorgunluk, görme bozukluğu,
denge problemleri, bağırsak yada mesane sorunları, istemsiz hızlı görme (nistagmus), yürümede
bozukluk, cinsel işlev bozuklukları, hafıza kaybı, ısıya hassasiyet gibi belirtilerle de ortaya çıkabilir.
MS hastaları bu belirtilerin tamamını yaşamaz ama her hastada farklı belirtilerle ortaya çıkar.
MS HASTALIĞININ TEDAVİSİ
MS merkezi sinir sisteminde iltihabi değişikliklere neden olabilen bir hastalıktır. Hastalık
çoğunlukla ataklarla ve düzelmelerle seyreder, bazılarında ise sürekli ilerleyen (yavaş veya hızlı) bir
durum gösterir. Hastalık beynin beyaz cevherinde ve merkezi sinir sisteminde hızlı iletimi sağlayan
sinirsel yapıları kaplayan kılıflarda (myelin) hasar meydana getirir. Hastalığın gelişiminde
bağışıklık sisteminin myelin kılıfını yanlışlıkla yabancı gibi tanıyarak savunma mekanizmasını
çalıştırmasının etkili olabileceği düşünülmektedir. Bununla birlikte genetik olarak hastalığa yatkın
kişilerde virüslerle bu hastalığın meydana gelebileceği üzerinde de durulmaktadır. Farklı
zamanlarda ortaya çıkabilen bu iltihabi durum ve kılıf hasarı, beyin ve omuriliğin herhangi bir
seviyesinde gelişebileceğinden, hastada ortaya çıkan belirtiler son derece değişken ve çeşitlidir. MS
bulaşıcı veya kalıtsal (anne-babadan geçen) bir hastalık değildir.
MS HASTALIĞININ BELİRTİLERİ
Hastalığın EvreleriHer hangi bir hastada, MSin seyrini - semptomların ne zaman, ne kadar süreyle
ortaya çıkacağını- tahmin edebilmek mümkün değildir. Bir çok hastaya birlikte bakıldığında bir
pattern vardır. Bir çok uzman 4 tip MS varlığını kabul etmektedir ancak bunların kesin ve hızlı
ayrımını yapabilecek kriterler yoktur ve terminoloji değişiklikler gösterebilir.
Tüm MS ilaçlarının bu durumla ilgisi şöyledir. Bu ilaçlar (en azından şimdilik) yalnızca Relapsing
Remitting (R-R) MSte endikedirler.
Benign MS
Benign MS - Tüm Vakaların Yaklaşık % 10u
Benign MSte izole ataklardan sonra tamamen iyileşme söz konusudur ve özürlülükte artış ve
birikim söz konusu değildir. Ataklar 10 yıl ya da daha uzun aralarla görülebilirler. Bu tür MS,
belirgin nedenlerden dolayı, hastanın yaşamı boyunca tanı konamadan geçirilirler ve genellikle tanı
post mortem olarak konulabilir.
Relapsing Remitting MS
Relapsing Remitting MS - Tüm Vakaların Yaklaşık % 40ı
Benign MSte olduğu gibi, her ataktan sonra tam ya da tama yakın iyileşme gözlenir ve kalıcı
özürlülüğün ilerlemesi ya çok hafiftir veya hiç görülmez. Benign MSten farkı atakların daha sık
görülmesidir. Atakların sıklık ve ciddiyeti hastalar arasında veya aynı hastada değişik zamanlardaki
ataklar arasında farklılık gösterir (atak, relaps, alevlenme, parlama gibi terimler hepsi aynı anlama
gelmektedir).
Hastaların yaklaşık % 50sinde yıllar içerisinde hastalık sekonder progresif forma dönüşür.
Sekonder Profresif MS
Sekonder Profresif MS - Tüm Vakaların Yaklaşık % 40ı
R-R MSdeki gibi belirgin ataklar vardır ancak,
a) Tam iyileşme olmaz
b) Ataklar arasında özürlülüğün ilerlemiş söz konusudur.
Yıllar içerisinde hastalar orta ya da ileri derecede özürlü hale gelirler. Alternatif terminoloji: Kronik
relapsing, Relapsing - Progresif, sekonder kronik progresif MS
Primer Progresif MS
Primer Progresif MS - Tüm Vakaların Yaklaşık % 10u
Belirlenebilir relaps ve remisyonlar olmaz aksine hızla ve sürekli olarak özürlülük artarak ilerler.
MS HASTALIĞI KİMLERDE GÖRÜLÜR
Türkiye ' de yaklaşık 35-40 bin kişide, A.B.D ' de 350.000 kişide,bütün dünyada bir milyonun
üzerinde MS ' li bulunmaktadır. MS ' i olanların çoğunluğu ilk belirtilerı 15-50 yaşları arasında
yaşarlar.
Hastalığın yeryüzünde gelişigüzel dağılmadığına ilişkin ipuçları mevcuttur. MS kadınlarda daha sık
görülür (2:1) .
Her iki yarım kürenin ılıman kuşağında hastalık daha sıktır. Kuzey Amerika, Kuzey Avrupa ,
Kuzey Avusturalya' da hastalık daha sık görülürken,Ekvator,kutuplar gibi bölgelerde seyrektir.
Enlemlere göre değişen bir sıklığa dikkat çekilir.
Ülkemiz orta derecede riskli bir bölgede yer alır.
MS bulaşıcı ve kalıtsal değidir,fakat MS 'e yatkınlık MS'li kişilerin aile bireylerinde artar.
Diğer önemli nedenler cinsiyet ve sigara kullanımı gibi görünür.
Ailesinde MS'li bireyler bulunanlar değişik oranlarda MS geliştirme riskine sahiptirler. MS'li bir
bireyin tek yumurta ikizi % 31 , çift yumurta ikizi % 5 , çocuk,kardeş gibi birinci derece akrabaları
% 3-4 oranında MS geliştirme riski taşır.
MS TEDAVİSİNDEKİ SON GELİŞMELER
Erken Dönem MS hastalarının İnterferon beta ile anında tedavisinin, kalıcı özürlülük durumunu
anlamlı derecede geciktirdiği ortaya çıktı. 3 yıllık izlem çalışmasının sonuçlarına göre, Multipl
Skleroz’u düşündüren ilk olayı olan hastalarda anında interferon beta başlanması, gecikmiş
tedaviyle karşılaştırıldığında özürlülükte ilerleme riskini yüzde 40 oranında azaltıyor. Araştırma
sonuçları, MS Bilgilendirme Toplantısı’nda paylaşıldı.
MS’i düşündüren ilk olayı olan hastalarda Interferon beta tedavisinin etkinliğinin değerlendirildiği 3
yıllık izlem çalışmasının sonuçları, MS Haftası’nda düzenlenen, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı'ndan Prof Dr. Mefkure Eraksoy ve Türkiye MS Derneği Başkanı
Şule Özkaner’in katıldığı MS Basın Bilgilendirme Toplantısı’nda paylaşıldı.
Geçtiğimiz hafta Amerikan Nöroloji Akademisi Kongresi’nde açıklanan 3 yıllık izlem çalışmasının
sonuçlarını değerlendiren İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Anabilim
Dalı’ndan Prof. Dr. Mefkure Eraksoy, “Uygun hastalarda erken tedavinin özürlülükteki ilerlemeyi
yavaşlattığının ortaya konulması hastalarımız açısından mutlaka değerlendirilmesi gereken bir
seçenek olacaktır” dedi.
Türkiye MS Derneği Başkanı Şule Özkaner, çalışmanın sonuçlarının MS Haftası’nda açıklamasının
anlamlı olduğunu ifade etti. Özkaner, Türkiye MS Derneği çalışmalarının ana hedefinin hastaların
yaşam kalitesini artırmak olduğunu belirterek, bu amaca hizmetle MS’i topluma tanıtmaya
çalıştıklarını söyledi. Hem MS’in daha iyi anlaşılması hem de hastalara ve yakınlarına danışma ve
rehabilitasyon hizmeti vermek amacıyla İstanbul’da inşaatına devam edilen MS Rehabilitasyon ve
Rekreasyon Merkezi’ne kaynak sağlayan “MS için SMS” kampanyasına da değinen Özkaner,
“Duyarlı kesimleri her üç cep telefonu servisi için de geçerli olan 5776’ya SMS atarak bu
hastalıktan muzdarip olan hasta ve yakınlarına destek olmaya davet ediyoruz” dedi.
MS’te Erken Tedavi Çalışması Araştırmacısı Prof. Dr. Mark S. Freedman:
“Erken tedavinin önemi ortaya çıktı”
MS’te erken tedavi çalışmasının araştırmacısı ve Ottawa Üniversitesi Nöroloji Profösörü Dr. Mark.
S. Freedman ise araştırma sonuçlarıyla ilgili Amerikan Nöroloji Akademisi Kongresi’nde yaptığı
açıklamada şunları söyledi:
“Bazı hastalar MS bulgularını ilk defa gösterdiklerinde yaşamın ileriki dönemlerinde birikmiş
özürlülüğe yol açabilecek önemli nörolojik hasarları çoktan geliştirmişlerdir. Bu çalışmanın
sonuçları; ilk klinik olaydan sonra anında başlanan interferon beta tedavisinin hastaların MS’in
geliştirebileceği hasarı anlamlı derecede azaltabileceğini açıkça göstermektedir.”
Araştırma sonuçlarının şimdiye kadar başka hiçbir immünomodülatuar (bağışıklığı düzenleyici) MS
tedavisi için ortaya konmamış gerçekten yeni bir bulgu olduğunu vurgulayan Freedman, MS’in
başka bulgularının gelişmesini beklemektense hastaları erken tedavi etmek konusundaki acil
gerekliliğin altının çizildiğini belirtiyor. Freedman, “Hekimler ve hastalar tedaviye ilişkin kararlar
verirken şimdiye kadar görülmemiş bu bulguları göz önüne almalıdırlar” diyor.
MS’te Erken Tedavi Çalışması Hakkında...
20 ülkede 98 merkezde yürütülen ve MS düşündüren tek bir bulgusu olan hastaların dahil edildiği
çok-merkezli bir çalışmadır. MS düşündüren ve ilk kez görülen bir demiyelinizan olayı ve tipik
MRG bulguları olan toplam 468 hasta çift-kör bir biçimde gün aşırı olarak cilt altı enjeksiyon
yoluyla 250 mikrogram interferon beta veya plasebo alacak şekilde rasgele seçildi. Plasebokontrollü tedavi dönemi 24 aya kadar veya hastalara klinik olarak kesinleşmiş MS tanısı konana
kadar devam etti. İnterferon beta ile anında başlanan tedaviyle, gecikerek başlayan tedavinin
hastalığın uzun dönemdeki seyri üzerine etkisini toplam 5 yıllık bir gözlem süresince prospektif
(ileriye dönük) olarak değerlendirmek için çalışmaya katılanların tümü interferon beta ile yapılacak
bir izlem çalışmasına davet edildiler.
Çalışma sonuçları MS düşündüren ilk olaydan sonra interferon beta ile anında tedavinin gecikmiş
tedaviye oranla 3 yıl içinde özürlülükteki ilerleme riskini yüzde 40 oranında azalttığını gösterdi. Üç
yılın sonunda, interferon beta tedavisine anında başlanan hastalar tedaviye sonradan başlananlarla
karşılaştırıldığında klinik olarak kesin MS’e ilerleme riski yüzde 41 daha azdı. Bu sonuçlar plasebokontrollü çalışmanın bulgularını doğrulamaktadır.
Üç yılın sonunda, MS düşündüren ilk olaydan sonra hastaların yüzde 73’ü interferon beta tedavisi
alıyordu.
İnterferon beta Hakkında...
İnterferon beta, MS için piyasaya çıkarılan, hastalık seyrini değiştiren ilk ilaçtı ve artık tüm dünyada
yaygın olarak kullanılan bir tedavidir. ABD’de, Avrupa’da ve Japonya’da interferon beta, MS’in
ataklarla seyreden tüm formları için onaylanmıştır. MS ataklarının sayısını üçte bir oranında ve orta
ile şiddetli atakların sıklığını yüzde 50’ye kadar çıkan oranda azaltabilmektedir. İnterferon beta ile
tedavi edilen kişilerde yapılan 16 yıllık izleme bu ilacın emniyetli olduğunu ve iyi tolere edildiğini
göstermiştir. Interferon beta, geçtiğimiz yıl MS bulguları olan hastalarda kullanılmak için
ülkemizde de onay almıştır.
MS VE RAHABİLİTASYON
MS etyolojisi kesin olarak bilinmeyen sıklıkla genç ve orta yaş yetişkinlerde görülen, santral sinir
sisteminin, beyaz cevher ve subkortikal yapılarını etkileyen kronik, progresif, demyelinizan bir
hastalığıdır. Beyin ve spinal kordun beyaz maddesine yayılan skar dokusuna benzer dağılım
formasyonu sebebiyle Multiple Sclerosis adını almaktadır. Kısaca MS’in santral sinir sistemini
etkileyen otoimmün bir hastalık olduğu söylenebilir.
MS hastalığının başlangıç yaşı genel olarak 20-50 yaşlar arasındadır. Kadınlarda erkeklerden 3 kat
fazla görülmektedir. Ayrıca beyaz ırkta, sarı ırktan-sarı ırkta ise siyah ırktan daha fazla
görülmektedir.
ETYOLOJİ
1-Viral Etmenler: Yeryüzünde yaygın olarak bulunan virüsler (Rubella, Canine distemper v.b.)
araştırılmaktadır. Viral enfeksyon MS’li hastaların %65-95 inde BOS sıvısında otoimmün bir cevap
oluşturur. Bu cevabın viral kaynaklı olduğunun kanıdı ise İmmünglobülin-G nin artışıdır.
2-Genetik: MS’li hastaların %15’inde aile hikayesi mevcuttur. Yapılan araştırmalar eğer yakın
akrabalarda MS varsa riskin 10-15 kat arttığını göstermektedir. Bireyler hastalık geçirmese bile bir
sonraki nesilde immün sistem disfonksiyonu şüphesi bulunur. MS’li hastalarda majör
histokompatibilite komplex(MHC) antijenlerinin, T hücre reseptör genlerinden daha yoğundur.
(6.kromozomun kodlanmasında bir problem vardır.)
3-Çevre: MS’in Dünya üzerinde dağılım frekansı farklıdır.
-Yüksek Frekans Alanları: (100.000/30-80) Kuzey Amerika, İskandinav ülkeleri, Kuzey Avrupa,
Güney Kanada, Yeni Zelanda ve Güney Avustralya’da görülür.
-Orta Frekans Alanları: (100.000/10-15) Güney Amerika, Güney Avrupa ve Avustralya’nın geri
kalan kesimlerinde görülür.
-Düşük Frekans Alanları: (100.000/5 ve daha az) Asya ve Afrika’da görülür. Ayrıca Amerika’nın
yerlilerinde (kızıl derililer) bu frekans alanındadır.
Bütün bunlara rağmen çevre MS’de 15 yaşına kadar etkili bir faktördür. Yani ilk 15 yılını yüksek
frekanslı bir bölgede geçiren birey sonra düşük frekanslı bölgeye göç etsede hastalığa yakalanabilir.
Yapılan araştırmalarda MS’li hastaların hemen hepsinin kültür düzeyi yüksek, IQ düzeyleri yüksek,
kente yaşayan ve sosyo-ekonomik durumları oldukça iyi olan hastalar olduğu görülmüştür.
MS’in değişik coğrafi bölgelerde farklı insidanslarda görülmesi hastalığın diyet ve evcil
hayvanlarla ilişkisi konusunda şüpheler doğurmakta ancak hiçbir şey kanıtlanamamaktadır.
Etyolojisi kesin olarak bilinmeyen MS’in en iyi etyolojik açıklaması sayılan faktörlerin hepsinin
bulunmasıdır.
MS HASTALIĞI VE YORGUNLUK
Yorgunluk MS’in doğal sonucu mudur?
Yorgunluk derken öncelikle hepimizin zaman zaman kendimizde gözlemlediğimiz aşırı aktivitenin
sonucunda ortaya çıkan yorulma hali ile patolojik yorgunluğu birbirinden ayırt etmek gerekir. Bu
ikinci duruma, yani patolojik yorgunluk İngilizce’de “fatigue” olarak adlandırılır. MS’li hastaların
çoğu hastalığın çeşitli dönemlerinde kolay yorulmaktan yakınır. Bazen bu atak dönemlerinde
görülebilir, ve herhangi bir anormal nörolojik bulgu eşlik etmeksizin sadece yorgunluk yakınması
şeklinde karşımıza gelebilir. Bazen de, kas güçsüzlüğüne bağlı olarak ortaya çıkan kapasite
azalması kendini kolay yorulmak şeklinde gösterebilir. Ancak bu durumda genellikle nörolojik
muayenede kas güçsüzlüğü veya aşırı kas kasılması (spastisite) saptanabilir. Buna karşın hiç
yorgunluk hissetmeyen MS hastaları da vardır.
-Yorgunluktan kurtulmak için neler yapabilirim?
Öncelikle MS’li bir kişi, enerjisini etkin ve idareli kullanmalıdır. Günün belli saatlerinde çok aşırı
yorgunluk ortaya çıkıyorsa o saatlere kısa dinlenme molaları veya gün ortasına küçük şekerleme
araları koymak yararlı olabilir. Herhangi bir işi yaparken özellikle ayakta durmak zorunlu değilse,
oturarak yapmak önemli bir enerji tasarrufuna yol açar. Zor ve yorucu işleri dinlenmiş olduğumuz
günün ilk saatlerine koymak veya öğle uykusunun ardına koymak yararlı olabilir. Bir de aşırı sıcak
ortam yorgunluk hissini arttıracağından, serin ortamda çalışmak ve aşırı sıcak havalarda vücudu
serinletici önlemler almak yararlı olabilir.
-Daha mı çok uyumalıyım?
İyi bir uyku herkes için olduğu gibi MS hastaları için de büyük önem taşır. Ancak ideal uyku süresi
kişiden kişiye değişir. Önemli olan mümkün olduğunca kesintisiz bir uyku uyumak ve sabah
kalktığımızda zinde ve dinlenmiş hissetmektir. Uyku bozukluğunun çok çeşitli nedenleri olabilir.
Doktorunuzla görüşerek bunun nedenlerini araştırmanızda yarar olabilir. MS dışında kişide
bulunabilecek depresyon, tiroid hastalıkları, gibi ek bazı hastalıklar uyku düzenini bozabilir.
Aldığınız bazı ilaçlar uyku kaçırıyor olabilir veya tam tersi gün içinde aldığınız bazı ilaçlar sizi
fazla uyutarak geceyi uykusuz geçirmenize yol açabilir. Sıkça kullanmak zorunda kaldığınız
kortizonlu ilaçlar da uyku kaçırabilir. Bu nedenle kortizon tedavisinin mümkünse sabah erken
saatlerde yapılması önerilir. MS hastalarında uyku bozukluğunun önemli bir nedeni de mesane
sorunlarıdır. Gece çok sık idrara çıkmak da kaliteli bir uyku uyunmasına engel olabilir. Benzer
şekilde spastisite veya huzursuz bacak sendromu gibi durumlar da uyku kalitesini bozabilir. Önemli
olan daha çok uyku değil daha kaliteli uykudur. Bunu sağlamak için doktorunuzdan yardım
alabilirsiniz.
-Dinlenme süremi ne kadar tutmalıyım?
Bu da kişiden kişiye değişiklik gösterir. İdeal olan dinlenme sürenizi ihtiyacınıza göre
belirlemenizdir. Ancak önemli olan nokta kişinin ihtiyacı olan dinlenme sürelerini gün içine
serpiştirmesi ve bunlardan etkin bir biçimde yararlanmasıdır. Günlük yaşam koşullarınız, iş
ortamınız elverdiğince küçük dinlenme molaları yaratabilirseniz enerjinizi daha etkin bir şekilde
kullanmış olursunuz.
-Spor yapmam yararlı olur mu?
Özellikle germe eksersizlerinin ve aerobik (oksijen tüketimini arttıran) eksersizlerin MS’li
hastalarda yorgunluk üzerine olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Bu nedenle düzenli eksersiz
yapmak aşırı yorgunluktan yakınan MS hastalarına önerilmektedir. Ancak burada önemli olan
eksersiz yapılan ortamın aşırı sıcak olmaması ve kişinin kendi sınırlarını aşırı zorlamamasıdır. Bu
da kişiden kişiye çok büyük farklılıklar gösterir.
-Yaşam düzenimin yorgunlukla ilgisi var mı?
Elbette var. Özellikle geceleri geç yatmak, düzensiz bir uyku düzenine sahip olmak, çalışma
saatlerinin belirli bir düzen içermemesi, gün içinde dinlenmeye ayrılan zamanların yetersiz olması
yorgunluğu etkileyen faktörlerdir. Yemek aralarının da düzenli olması, öğün atlanmaması kan
şekerinde ani düşmelerin yol açacağı ek yorgunluklardan kaçınılması için önemlidir.
-Çalışma düzenim nasıl olmalı?
Kişinin yaşam düzeni ne kadar düzenli olursa o kadar iyi olur. Çalışma saatleriniz araya ufak
dinlenme araları konacak şekilde düzenlenmeli, çalışma ortamınızdan ekstra yorucu faktörler
uzaklaştırılmalı, aşırı sıcak ortamlar önlenmeli. Zor işler daha dinlenilmiş olan erken saatlere
alınmalı. Düzensiz mesai saatlerinden ve düzensiz yemek saatlerinden kaçınılmalı.
-Başka nelere dikkat edilmeli?
Yorgunluğa yol açabilecek diğer nedenler varsa bunlar araştırılıp tedavi edilmeli. Özellikle tiroid
hastalıkları, depresyon, kansızlık, vitamin eksikliği, karaciğer hastalıkları, kronik enfeksiyonlar,
akciğer hastalıkları yorgunluğa yol açabileceğinden, bunların araştırılması ve tedavi edilmesi MS
dışı diğer yorgunluk nedenlerinin ortadan kaldırılmasını sağlayacaktır. Sigara içilmemesi de
(içiliyorsa bırakılması veya sigara içilen ortamlarda bulunmamak), havasız ortamlardan kaçınmak,
yorgunlukla mücadelede yararlı olabilir.
MS TEDAVİSİNDE KÖK HÜCRE NAKLİ
Multipl skleroz tedavisinde kök hücre nakli
Prof. Dr. Gülşen Akman-Demir
27 Mayıs 2009, İstanbul Tıp Fakültesi MS Hasta Okulu
Multipl sklerozda kök hücre nakli dediğimiz zaman aslında üç farklı yöntemden söz ediyoruz.
-Kök hücre nakli ile hasarlı sinir dokusunun onarımı: Mevcut nörolojik bozuklukları düzeltmeye
yönelik
 -Otolog kan kaynaklı kök hücre desteği ile yoğun kemoterapi: Hastalık ilerlemesini
durdurmaya yönelik
 -Mezenkimal kök hücre nakli: henüz çok erken araştırma safhasındadır
Kök hücre nakli ile hasarlı sinir dokusunun onarımı:
Sinir dokusu kök hücrelerinin iki kaynağı vardır:
-Embriyonik kök hücreler
1. -Erişkinlerde kök hücreler
Sinir dokusu kök hücrelerle sıçanlarda geliştirilen MS hastalığı modelinde (EAE) hasarlı sinir
hücrelerinin ve miyelinin yenilenmesi mümkün oldu. İnsanda da Faz I/II çalışmalar başlıyor.
Ancak, hala aşılması gereken bazı sorunlar vardır:
-Nakledilen hücreler istenilen şekilde gelişmeyip tümör oluşumuna dönüşebilir
1. -Bağışıklık sistemi tarafından doku reddi ortaya çıkabilir
2. -MS hastalık süreci nakledilen yeni dokuyu da etkileyebilir
3. -Bu kök hücrelerin insanda yaşam süresi kısa
Otolog kan kaynaklı kök hücre ile yoğun kemoterapi:
MS hastalarında daha sık uygulanmakta olan kök hücre tedavisi budur. Burada amaç hastadan
kandaki kök hücreleri ayırdıktan sonra çok yoğun kemoterapi ile bağışıklık sistemini
“SIFIRLAMAK” ve ardından kök hücreleri hastaya geri vererek kan hücrelerinin yeniden
oluşmasını sağlamaktır.
Otolog kaynaklı kök hücre ile yoğun kemoterapinin MS’teki etkileri ilk kez 1997 yılında lösemi
nedeniyle kök hücre destekli kemoterapi uygulanan bir MS’li hastanın tedavi sonrası MS’inin de
ilerlemesinin durması sonucu dikkati çekmiştir. Bugüne kadar yaklaşık 400 MS’lide uygulanmış.
2009 yılında Faz I/II çalışma sonuçları yayınlandı. Biz kendi merkezimizde toplam 3 hastamızda
uyguladık.
Otolog kaynaklı kök hücre ile yoğun kemoterapinin çok zorlu bir süreçtir:
1. Uygun hasta seçimi
 -Hızlı ilerleyen (son bir yıl içinde en az bir atak ve özürlülük puanında en az bir
puanlık artış)
 -Görece genç (40 yaş altında daha başarılı)
 -Başka sağlık sorunu bulunmayan
 -Hareket yetenekleri tamamen kısıtlanmamış
2. Hastanın infeksiyondan tamamen arındırılması
 -Bütün gizli infeksiyon odaklarının araştırılıp tedavi edilmesi
 -Diş tedavilerinin tamamlanması, dişlerdeki kaplamaların sökülmesi (altta gizli infeksiyon olabileceği için
3. Kemik iliği transplantasyon merkezinin bulunması
-Böyle bir tedavi sıradan hasta servisinde gerçekleştirilemez
 -Tam steril bir ortam şart
 -Hasta tedavi süresince dış dünyadan izole edilmeli
4. Tedavi yan etkileri ile başa çıkma
-Kan hücrelerinin sıfırlanması: infeksiyon riski, ciddi kanama riski
 -Kemoterapiye bağlı bulantı, ishal, saç dökülmesi, vs.
 -Tedavi sırasında MS belirtilerinin geçici olarak kötüleşmesi
2009 yılında açıklanan Faz I/II araştırma sonuçları: 21 yineleyici MS’li hastada otolog kaynaklı kök
hücre ile yoğun kemoterapi uygulanmış. Hastalarda hastalık süresi 2-10 yıl arasındaydı (çoğu ilk 5
yılda). Klasik tedavilere cevapsız ve son 1 yıl içinde en az 2 ciddi atak yaşamış hastalar seçilmişti.
Bu hastalar tedaviden sonrada yaklaşık 3 yıl izlenmişti. 17 hastada nörolojik tablo en az 1 puanlık
iyileşme göstermişti. Ancak, 5 hasta tedavinin hemen ardından atak geçirmişti. Sonraki 3 yıl içinde
bu 21 hastanın hiçbirinde ilerleme görülmemişti, 16 hastada hiç atak görülmemişti. Sadece bir
hastada yeni MR lezyonları görülmüştü.
Faz I/II araştırmada görülen yan etkiler: 11 hastada ciddi bir yan etki görülmemişken, 5 hastada ağır
nötropenik ateş görülmüş, tedavi ile düzelmiş. 2 hastada zona gelişmiş, 2 hastada trombosit
düşüklüğüne bağlı kanama eğilimi görülmüş, tedavi ile düzelmiş, 1 hastada karaciğer testleri
bozulmuş, 1 hastada döküntü olmuştu. Faz I/II araştırma sonuçlarına dayanılarak uluslar arası geniş
katılımlı bir araştırma başlatılmış.Standart MS tedavilerine cevapsız hastalarda kan kaynaklı kök
hücre nakli halen araştırılıyor.
http://www.mshastaligi.com/