TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ HematoLog 2013: 3■2 Dr. Burak Uz1, Hakan Göker2 Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği, Elazığ, Türkiye 2 Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Hematoloji Bilim Dalı, Ankara, Türkiye e-posta: [email protected] 1 Anahtar Sözcükler Lenfoma, Transplantasyon, Kemoterapi Lenfomalarda kemoterapİ ve kombİne tedavİ prensİplerİ Gİrİş Lenfoma tarihsel sürecinin 1832 yılında Thomas Hodgkin tarafından yapılan klinik anatomik çalışmalarla başladığı düşünülmektedir (1). Yaklaşık 1 asır sonra (1926), Thomas Hodgin’in orijinal doku örnekleri mikroskopik olarak Fox tarafından incelenmiş ve örneklerin Hodgkin hastalığı (HL) ile uyumlu olduğu gösterilmiştir (2). Tedavi alanındaki gelişmeler ise ancak 2. Dünya Savaşı sonrasında nitrojen mustardın lenfoid dokular üzerindeki antitümöral etkinliğinin anlaşılması ile ivme kazanabilmiştir (3). Tarihsel süreç dikkatle incelendiğinde, terapötik açıdan çok başarılı olunan HL’de patogenetik gelişmelerin çok sınırlı olduğu, buna karşılık tedavisinde daha az başarılı olunan non-Hodgkin lenfomada (NHL) ise detaylı patogenetik mekanizmaların daha cömertçe ortaya konduğu görülecektir. Bu uzun ve sancılı süreçte tedavi alanındaki en önemli gelişme ise tedaviye ikincil neoplazilerde ve kardiyak komplikasyonlardaki azalma olmuştur (3). Lenfomalarda ilk başarılı allojeneik hematopoetik kök hücre nakli (alloHKHN) 1960’larda, ilk otolog HKHN ise 1970’lerde uygulanabilmiştir. Transplantasyon alanındaki son gelişmelerden sonra otolog transplantasyon seçilmiş hasta gruplarında 75 yaşına kadar uygulanabilmektedir. Allojeneik transplantasyon ise daha genç hastalarda tercih edilmektedir. Lenfoma ve graft-versus-tümör ilişkisi ise lösemide olduğu gibi belirgin şekilde gösterilebilmiş değildir (4). 226 Lenfomalarda kemoterapİ ve kombİne tedavİ prensİplerİ 1940’ların başında ne HL ne de diğer tip insan kanserleri için etkili bir kemoterapi bulunmuyordu. Sadece bazı kanserlerde (1894) “Fowler’in solüsyonu” olarak bilinen ve arsenik içeren bir ilaç kullanılmaktaydı (5). 1943 yılında HL tanısı konan bir kadına nitrojen mustard 0.1 mg/kg intravenöz yolla gün aşırı verildi. Tedavi ile belirgin bir yanıt elde edildi. Hastanın ateşi düştü ve lenf nodları %60-70 oranında küçüldü. Louis Goodman ve ark. HL, lenfosarkom, lösemi ve diğer tip kanserleri olan 66 hastaya (bahsedilen kadın hasta da dahil) nitrojen mustard tedavisi uyguladılar. Araştırıcılar bu hastalardan HL ve lenfosarkom tanısı olanların tedaviye etkileyici bir biçimde yanıt verdiklerini, fakat elde edilen yanıtların birkaç hafta veya ay içinde sonlandığını fark ettiler (6). Bu çabaların neticesinde, 1946’da, nitrojen mustard etkinliği kanıtlanan ilk sistemik kemoterapi ajanı haline geldi (7). Lenfoma tedavisindeki gelişmeler kronolojik olarak Tablo 1’de özetlenmiştir. Dİğer Kemoterapİ Ajanları Hodgkin lenfoma tedavisinde aktif olarak kullanılan diğer ilaçların (vinblastin, vinkristin, prokarbazin, bleomisin, nitrozüreler, doksorubisin ve etoposid) ortaya çıkışı ise nitrojen mustardın kullanılmasından sonraki 40 yıl içerisinde gerçekleşmiştir (3). Anti-kemoterapötik ilaçlar mitotik siklusun farklı evrelerinde biyokimyasal etkilerini gösterebilirler. Nitrojen mustard dinlenme veya mitotik siklusun tüm evrelerindeki her çeşit hücreye etki edebilir. Siklofosfamid G0 haricindeki tüm siklus evrelerinde; vinkristin ve vinblastin ise sadece DNA sentez basamağında etkilidir. Şu da unutulmamalıdır ki, normal hematopoetik hücrelerin %20 kadarı G0 evresindedir (8). X Işınlarının Keşfİ ve Radyoterapİ Röntgen X ışınlarını tanımladıktan (1896) sadece 6 yıl sonra, HL tedavisinde X ışınlarını kullanan Pusey, dramatik fakat geçici yanıtlar elde ettiğini bildirmiştir (9). HL tedavisinde radyoterapinin gerçek yerini bulmasında Kaplan’ın yaptığı çalışmaların önemi oldukça büyüktür. Megavoltaj ışınlama, HL tedavisinin gelişmesinde çok önemli bir etki yapmıştır. Yeni geliştirilen megavoltaj cihazları sayesinde üretilen yüksek enerjili ışınlarla, İngiltere ve Birleşik Devletler’de süpervoltaj ışınlamanın tibbi radyoterapötik kullanıma adaptasyonu sağlanmıştır. Kobalt teleterapi üniteleri ve yeni elektronik cihazlar (betatron ve lineer hızlandırıcı) ile oldukça düşük voltajlarda çok yüksek enerjili ışınlar elde edilmiştir. Megavoltaj uygulamanın fiziksel avantajları ile modern radyasyon tedavisinin uygunluk ve netliği oldukça artmıştır. Henry Kaplan 1956 yılından beri Stanford’un 5 MV lineer hızlandırıcısını kullanarak, evre I ve II HL’de geniş-alan radyoterapisi uygulamış ve bu durum günümüzdeki başarılı radyoterapi teknikleri için en önemli dönüm noktasını oluşturmuştur (10). Tümörosidal doz düzeylerinin belirlenmesi kesin tedavi yolunda bir diğer önemli gelişme olmuştur. Kaplan’ın stratejisi en başından itibaren multipl lenf nodu zincirlerini devamlılık içinde ve mümkün olan en az alanı ışınlayarak tedavi etmekti (11). Klasik “yelek” ve “ters Y” ışınlama alanları sırasıyla diyafram üstü ve altındaki tüm ana lenf nodu zincirlerini içine almaktadır. Her iki alan da kullanıldığında total lenfoid (TLI) veya total nodal ışınlama (TNI) terimleri kullanılmaktadır. Total lenfoid megavoltaj TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ İlk Sİstemİk Kemoterapİ Ajanı Nİtrojen Mustard 227 228 2013:3•2 HematoLog Tablo 1. Kronolojik olarak lenfoma tedavisindeki gelişmeler Araştırmacı(lar) Yıl Pusey 1902 Gilbert 1925 Goodman ve ark. 1943, 1946 Peters, Peters ve Middlemiss 1950, 1958 Kinmonth 1952 Kaplan 1962 Scott Bollag, Bollag ve Grunberg 1963 1963 Rosenberg 1966 Frei 1966 Rosenberg 1968 Carbone ve ark. Glatstein ve Kaplan 1968 1969 De Vita ve ark. 1970 Carbone ve ark. Bonadonna ve ark. 1971 1973 De Vita ve ark. 1975 McKelvey ve ark. 1976 1977 1982 1984 Tedavi alanındaki gelişmeler İlk HD vakalarının X ışınları ile tedavisi HD’de radyasyon tedavisinin anatomik ve klinik temel ve prensipleri HD ve lenfosarkom tedavisinde nitrojen mustard’ın kullanımı ve ilk sistemik kemoterapi ajanı haline gelmesi HD’de komşu lenfoid alanların profilaktik ışınlanması ile 5 ve 10 yıllık sağkalımda iyileşme; ilk kez 3 evreli klinik sınıflama yapılması Alt ekstremite lenfanjiyografisi Çoklu lenf nodu alanlarının süreklilik içinde (yelek, paraaortik, ters Y) ışınlanmasında iyileştirilmiş teknik, tümörosidal doz ve megavoltaj gereçler İleri evre HD tedavisinde nitrojen mustard sonrası klorambusil uygulanan hastalarda nükse kadar geçen sürenin uzadığının gösterilmesi Prokarbazin (Natulan)’in antineoplastik etkilerinin anlaşılması HD’nin klinik evrelemesinde Rye sistemi 4 ajanlı siklik MOMP kombinasyon tedavisinin etkinliği gösterilmiştir. Radyoterapi ve kemoterapi (özellikle MOPP) ile kombine tedavi çalışmaları İleri evre HD remisyon indüksiyon tedavisinde vinblastinin siklofosfamide üstünlüğü gösterilmiştir. Evreleme laparatomisi ve splenektomi ile HD’nin anatomik olarak yaygınlığının belirlenmesi İleri evre HD’nin MOPP (mekloretamin, vinkristin, prednizon, prokarbazin) ile kür edilmesi HD’nin klinik ve patolojik evrelemesinde revize 4 kısımlı Ann Arbor sistemi, evreleme laparatomisi HD’nin ABVD (doksorubisin, bleomisin, vinblastin, dakarbazin) ve alterne MOPP-ABVD ile tedavisi Yaygın büyük hücreli lenfomanın C-MOPP (siklofosfamid, vinkristin, prednizon, prokarbazin) ile kür edilmesi Agresif NHL’lerin doksorubisin içeren CHOP (siklofosfamid, doksorubisin, vinkristin, prednizon) kombinasyonu ile tedavisi Toraks ve abdomenin bilgisayarlı tomografisi Yüksek dereceli NHL’lerin 3. kuşak ilaç kombinasyonları ile tedavisi HD ve NHL’de otolog kemik iliği transplantasyonu Kısaltmalar: HD: Hodgkin hastalığı; MOMP: Siklofosfamid, vinkristin, metotreksat, prednizon; MOPP: Mekloretamin, vinkristin, prednizon, prokarbazin; ABVD: Doksorubisin, bleomisin, vinblastin, dakarbazin; C-MOPP: Siklofosfamid, vinkristin, prednizon, prokarbazin; NHL: Non-Hodgkin lenfoma; CHOP: Siklofosfamid, doksorubisin, vinkristin, prednizon Lenfomalarda kemoterapİ ve kombİne tedavİ prensİplerİ Kısaltmalar: GELA: Groupe Etudes Lymphome Adult; BNLI: British National Lymphoma Investigation; NHL: Non-Hodgkin lenfoma; HD: Hodgkin hastalığı; DHAP: deksametazon, sitarabin, sisplatin; CHOP: siklofosfamid, doksorubisin, vinkristin, prednizon; MACOP-B: deksatreksat, doksorubisin, siklofosfamid, vinkristin, prednizon, bleomisin; BEAM: karmustin, etopozid, sitarabin, melfalan. ışınlamasının oldukça iyi tolere edildiği ve korkulduğu kadar da tehlikeli olmadığı gösterilmiştir. 20. yüzyıl ortalarına gelindiğinde ise ilk kez uygun dozda ve uygun alana ışınlama yapıldığında sağkalımın uzatılabileceği ve bir grup hastada kür bile sağlanabileceği ifade edilmiştir (12,13). Kombİne Tedavİ Rejİmlerİ (Çoklu Ajan Tedavİsİ ve Kemoradyoterapİ) Anti-neoplastik tedavi alanındaki en önemli gelişmelerden biri bu ajanların birlikte kullanılabileceği fikrinin ortaya atılmasıdır. Aslında bunun bilimsel temelleri de yok değildir. Bir ilacın kabul edilebilir maksimum dozunu belirleyen en önemli etken o ilacın toksisitesidir. Bir malinitede etkili olduğu düşünülen ve yan etkileri farklı olan iki veya daha fazla ilacın maksimum dozda kombinasyonu halinde, etkinlikte artış (sumasyon) olurken yan etkilerde böyle bir artıştan söz edilemez. Aralıklı yüksek-doz kombinasyon kemoterapisi kısa vadede konvansiyonel tedavilerden çok daha etkilidir. Kombinasyon tedavilerinin başarılı sonuçları ilk defa pediatrik akut lenfoblastik lösemi (ALL) ve HL hastalarında gösterilmiştir (8). TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ Tablo 2. Lenfoma tedavisinde yüksek doz kemoterapi ve otolog transplantasyon ile standart doz kemoterapinin karşılaştırıldığı randomize çalışmalar Araştırmacılar Tanı OKİT Kontrol Sonuç zamanlaması Karma Agresif NHL Kemosensitif DHAP Olaysız (Difüz tip) nüksde ve toplam sağkalımda iyileşme GELA Agresif NHL Tam Standart Olaysız remisyonda doz sağkalımda konsolidatif kemoterapi iyileşme, yüksek riskli hastalarda tranplant faydalı İtalya Agresif NHL Yavaş yanıt DHAP Fark yok verenler Hollanda Agresif NHL Yavaş yanıt CHOP Fark yok verenler Milan Tümör Agresif NHL Başlangıçta MACOP-B Olaysız Enstitüsü (B-hücreli) ve toplam sağkalımda iyileşme BNLI HD Nükse/ Düşük doz Olaysız refrakter BEAM sağkalımda iyileşme 229 230 HematoLog 2013:3•2 1946’da Goodman ve ark. halojenize alkilleyici ajanlar, radyasyon, arsenik ve diğer maddelerin kombine kullanımı halinde daha iyi yanıtlar elde edilebileceğini düşünmüşlerdir. 1963’te 89 ileri evre HL vakasına 0.4 mg/ kg nitrojen mustard ile konvansiyonel indüksiyon tedavisi uygulanmış, tatmin edici yanıt elde edilen 40 hasta tedavisiz izlem veya yeni geliştirilen oral alkilleyici bir ajan olan klorambusil ile idame tedavisine alınmıştır. Klorambusil kullanan hastalarda nükse kadar geçen süre daha uzun (11.7 vs 35 hafta) bulunmuştur (14). 1965’de Lacher ve Durant klorambusil ve vinblastin kombinasyonuyla umut verici sonuçlar elde etmişlerdir. 1970 yılı HL tedavisinde bir dönüm noktası olmuştur. Mekloretamin, vinkristin, prokarbazin ve prednizon (MOPP) kombinasyonu ile ileri evre HL hastalarında 10 yıllık takip sonrası %80 oranında tam yanıt elde edilmiştir (tek ajanla elde edilenden 4 kat daha fazla). Dahası tam remisyon sağlanan hastaların %68’i tedavi sonlandıktan 5 yıl sonra halen progresyonsuz durumda idiler (15). MOPP rejimi etkili bir tedavi olmakla birlikte, %15-30 hastada MOPP ile tam remisyon sağlanamamıştır ve tam remisyon elde edilen hastaların %20 -30’unda daha sonra nüks gelişmiştir. Bu durumda akla ilaç direnci veya erken hastalık rekürrensi gelmiştir. Bu nedenle araştırıcılar özellikle MOPP tedavisi sonrası dirençli olan hastalarda daha yeni kemoterapötik rejimleri bulmak için çaba göstermişlerdir. MOPP sonrası bir diğer etkili kombinasyon rejimi olan ABVD rejimi (doksorubisin, bleomisin, vinblastin, dakarbazin) tanımlanmıştır (16). 1973 yılında yapılan bir pilot çalışma ile ABVD rejiminin ileri evre HL vakalarında kalıcı remisyon sağlanmasında en az MOPP rejimi kadar etkili olduğu saptanmıştır. Daha geniş bir randomize çalışmada ABVD ve radyasyon tedavisinin MOPP rejimine kıyasla daha iyi uzun-dönem tedavi sonuçları sağladığı anlaşılmıştır (17). Yüksek terapötik aktivitesi, kolay uygulanabilmesi, ciddi yan etkilerinin olmaması ve hastalar tarafından iyi tolere edilmesi nedeniyle ABVD rejimi günümüzde HL tedavisinde altın standart olarak kabul edilmiştir. MOPP tedavisi sırasında veya sonrasında başarısızlık olan hastalara ABVD ile kurtarma tedavisi verildiğinde yüksek tam remisyon oranları (%46) elde edilmiştir (ABVD sonrası başarısızlık olanlara MOPP verildiğindekiyle kıyaslandığında) (18). İleri evre (IIIB ve IVB) ve semptomatik HL hastalarında ABVD-MOPP (19) gibi 8 ajanlı alterne rejimler de kullanım alanı bulmuştur. Milan Çalışması’nda sadece MOPP rejimi alanlara kıyasla alterne rejimle tedavi edilen hastalarda tam remisyon avantajı sağlandığı (%89 vs %74) ve hastalık progresyonundan kaynaklı ölümlerin %50 oranında azaldığı (%47 vs %23) bildirilmiştir (18). Bununla birlikte 8 ajanlı tedavilerin, 4 ajanlı olanlara üstünlüğü kanıtlanabilmiş değildir (20). MOPP rejimine ikincil akut non-lenfoblastik lösemi, NHL ve solid tümörler (özellikle akciğer, meme ve gastrointestinal kaynaklı) ile ışınlamaya bağlı kardiyak hastalıklar tedavi-ilişkili mortalitenin en önemli nedenlerini oluşturmuştur (3). Nitrojen mustard (klorometin veya mekloretamin) halen MOPP-doksorubisin/bleomisin/vinblastin (ABV) hibrid rejiminde kullanılmakla birlikte, sıklıkla daha az toksik rejimlerle yer değiştirmektedir. Risk faktörleri olmayan evre I ve II Hodgkin lenfoma (HL) hastaları MOPPABV + tutulu alan radyoterapisi (IF-RT) ile tedavi edildiklerinde neredeyse %100 on yıllık sağkalım oranları elde edilebilmektedir (21). Ayrıca daha ileri hastalığı olan hastaların çoğunda uzun dönem sağkalım mümkün olmuştur. Günümüzde HL tedavisine yaklaşım, klinik çalışmalar dışında, standart 4 ilaçlı Lenfomalarda kemoterapİ ve kombİne tedavİ prensİplerİ NHL tedavisindeki gelişmeler Hodgkin lenfomaya nazaran daha gecikmeli olmuştur. 1975 yılında De Vita ve ark. az sayıdaki ileri evre yaygın büyük hücreli lenfoma hastasında C-MOPP (siklofosfamid, vinkristin, prednizon, prokarbazin) ile kür elde ettiklerini bildirmişlerdir. Ertesi yıl McKelvey ve ark. orta ve yüksek dereceli (yaygın büyük hücreli, foliküler miks ve büyük hücreli, immünoblastik) lenfomalarda doksorubisin içeren CHOP (siklofosfamid, doksorubisin, vinkristin, prednizon) rejiminin etkinliğini ilk defa ortaya koymuşlardır. CHOP programına alternatif olarak aynı anda maksimum sayıda ilaç_Goldie Coldman Hipotezi (22) ve maksimum ilaç yoğunluğu (23, 24) sağlamaya yönelik “3. kuşak programlar” denemiştir. Başlangıçta sağkalım eğrilerini iyileştirmekle birlikte, randomize çalışmalar ile CHOP’a üstünlükleri gösterilememiştir (25). Sağkalım oranları pediatrik vakalarda dramatik olarak iyileşirken, erişkin vakalardaki artışlar ise ılımlı düzeyde kalmıştır. Pediatrik NHL’nin yaygın bir süreç olduğu ve neredeyse her zaman ALL tedavisi gibi yönetilmesi gerektiği (26, 27) ve optimal sonuçların elde edilebilmesi için tedavi yoğunluğunun evreye ve immünofenotipik olarak belirlenen biyolojik alt tipe göre (Burkitt, Tve B-hücreli lenfoblastik, büyük hücreli lenfoma varyantları) belirlenmesinin önemi anlaşılmıştır (28,29). Lenfomalarda Yüksek Doz Kemoterapİ ve HEMATOPOETİK Kök Hücre Transplantasyonu Geçmİş, Bugün ve Gelecek Lenfomalarda standart doz kemoterapi ile kür elde edilemeyen hastalarda yüksek-doz tedavi ve HKHN uygulanması gündeme gelmiştir. Yüksek doz kemoterapi ve otolog HKHN orta ve yüksek dereceli nüks NHL’lerdeki tek potansiyel uzun süreli hastalıksız sağkalımı sağlayabilen tedavi biçimidir. Nüks agresif NHL’lerde kök hücre transplantasyonu Hodgkin lenfomaya göre daha erken dönemlerde kullanılmaya başlanmıştır. Bunda son dönem HL hastalarında kurtarma tedavisi olarak letal dozlarda nitrojen mustard kullanılması ve beklenmedik mortalite oranlarının saptanmasının etkisi büyük olmuştur. Yüksek dozda tedavinin başarısı için bazı temel prensipler gereklidir: 1. Tümör, dik bir doz-yanıt eğrisine ihtiyaç duyar. 2. Kullanılacak aktif sitotoksik ajanların kısa bir yarı ömre ve primer olarak hematolojik toksisiteye sahip olmaları beklenir. 3. Tedavi-ilişkili komplikasyonlarla başa çıkabilmek için mükemmel bir destek bakım gereklidir. Bu prensipler hem allojeneik hem de otolog transplantasyon için geçerlidir. Hazırlama rejimi sadece kemoterapi veya tüm vücut ışınlaması (TBI) + TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ kombinasyonlardan birinin kullanılması ve bazı seçilmiş vakalarda iki standart programın alterne veya hibrid olarak kombinasyonu şeklinde özetlenebilir (18). Yüksek sağkalım oranlarının elde edilebilmesi ile çalışmaların primer sonlanım noktası sağkalımdan, tedavi-ilişkili yan etkilerin ve rekürrensin engellenmesine kaymıştır. 231 232 HematoLog 2013:3•2 kemoterapi olabilir. Kullanılan rejim önceki tedaviler ve hastalığın tipine göre de değişebilir. TBI immünosupresiftir ve belli malinitelerde kullanılabilir. Genellikle tolere edilebileceği maksimum doz 1,000-1,200 cGy arasıdır (30). En kullanışlı kemoterapötik ajanlar alkileyici ajanlar, etopozid ve sitarabindir. Bu ajanların doz sınırlayıcı yan etkileri genellikle hematolojiktir. Geçmiş Seattle Grubu tarafından yapılan 3 ayrı çalışma ile NHL’de HKHN’nin etkinliği gösterilmiştir. Rekürren NHL’de yüksek doz tedavi ve kriyoprezerve otolog ilik desteği sonuçları ilk kez 1978’de yayınlanmış ve bu sayede hematopoetik toparlanmanın hızlandığı gösterilmiştir (31). Birkaç yıl sonra NHL’de singeneik HKHN sonuçları yayınlanmış ve daha sık rastlanan histolojik alt grup NHL’lerdeki rekürrenslerde yüksek doz kemoradyoterapiyi takiben uygulanan singeneik ilik desteği ile kür elde edilebileceği bildirilmiştir (32). Allojeneik transplantasyon bilinen ilik tutulumu olan hastalarda tedavi seçeneği olmakla birlikte, rekürren NHL’de hastaların az bir kısmında uzun dönem sağkalıma yol açmıştır (33). Otolog HKHN Tekniklerindeki Gelişmeler 1980’lerde 2 önemli gelişme kaydedilmiştir. İlki, hematopoetik progenitör bir hücrenin tekrarlayan aferezlerle transplantasyon için konsantre edilmesidir (34, 35). İkincisi ise hematopoetik büyüme faktörlerinin ilk defa klinik kullanıma girmeleridir. Bu ajanların kullanımı ile dolaşan progenitör hücrelerin toplanmasındaki etkinliğin arttırılabileceği ve transplantasyon sonrası hematopoetik toparlanmanın hızlandığı fark edilmiştir (36). Destek bakım tekniklerindeki iyileşmelerin de katkısı ile otolog transplantasyon giderek daha güvenli hale gelmiştir. Geleneksel metod, hasta genel anestezi altında iken çok sayıda kemik iliği aspiratı almak şeklinde iken, daha sonraları periferik kandan kök hücre toplanması şeklinde değişmiş ve giderek standart haline gelmiştir. Yüksek doz siklofosfamid ve/veya hematopoetik büyüme faktörleri kullanılarak periferik dolaşımdan daha fazla kök hücre mobilize edilebileceği gösterilmiştir. Otolog HKHN öncesi in vitro purging yapılmasını faydalı bulan (37, 38) veya faydası olmadığını belirten çalışmalar (CUP çalışması) bulunmaktadır (39). Bugün Başlangıçta transplant çalışmaları standart tedavi sonrası başarısızlık yaşanan ve çok ileri evre hastalar üzerinde yapılmaktaydı. Daha sonraki çalışmalara ise genellikle daha genç ve kemik iliği tutulumu olmayan hastalar dahil edilmiştir (40). Bu farklılığın transplantasyon çalışma sonuçlarının yorumlanması esnasında akılda tutulmasında fayda vardır. Otolog Transplantasyon • Başlangıç tedavisi içerisine dahil olacak şekilde (up-front), • Başlangıçta uygulanan standart doz tedaviye yavaşça yanıt verenlerde (yavaş yanıt verenler), • Adjuvan tedavi olarak (primer meme kanserindeki kemoterapi gibi), • ve kurtarma tedavisi olarak uygulanabilir. Agresif HNL ve HL tedavisinde otolog HKHN ve standart Lenfomalarda kemoterapİ ve kombİne tedavİ prensİplerİ Nüks/refrakter lenfomalarda yüksek doz kemoterapi ve otolog HKHN standartlaşmış bir tedavi modalitesi iken, yukarıda bahsi geçen diğer otolog transplantasyon yaklaşımları ise ancak bazı özel klinik durumlarda uygulanan standart hale gelmemiş yaklaşımlardandır. Hodgkin Lenfoma Tedavi ile toplam hastalıksız sağkalım olasılığı yaklaşık %70-80 civarındadır. Bu nedenle kür oranı en yüksek malinitelerden biri olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte hastaların az bir kısmı (<%25) başlangıç tedavisi ile tam remisyona girmez. Bu hastaların da bir bölümü (1/3’e kadar) nüks olacaktır (41). Hodgkin lenfoma tedavisinde transplantasyon başlangıçtaki sistemik tedavi ile tam remisyon elde edilemeyen dirençli hastalık varlığında veya tam remisyon sonrası nüks geliştiğinde düşünülmelidir. Nüks için yüksek riskli hastalarda primer tedavinin bir parçası olarak kullanılması ise tartışmalıdır (4). Non-Hodgkin Lenfomalar NHL insidansı giderek artmaktadır ve bunun nedeni tam olarak açıklanamamıştır (42). Erişkin hastalar için kür oranı %30’un altındadır. Nüks veya başlangıç tedavisi ile remisyon sağlanamayan hastalarda kemik iliği veya periferik HKHN uygulanması, kür veya daha uzun sağkalım elde edilmesi için en doğru yaklaşım olacaktır (4). İlk tedavi sonrası kemosensitif nüks gelişen hastalarda, miyeloablatif hazırlama rejimleri uygulanması ve takiben otolog HKHN ile yaklaşık %50 oranında uzun süreli ikinci bir tam remisyon elde etmek olasıdır. Randomize prospektif bir çalışma ile kemosensitif nüks NHL’de otolog HKHN’nin standart doz kurtarma tedavisine üstünlüğü (olaysız sağkalım açısından) gösterilmiştir (43). Difüz Büyük B-hücreli Lenfoma (DBBHL) Otolog HKHN’nin en sık kullanıldığı lenfoma tipidir (40). Tedavi sonucunu etkileyen en önemli faktör tümörün kemosensitivitesidir (44). Primer indüksiyon tedavisi ile tam remisyona girmeyen hastalar da otolog transplant adayıdır. Bu hastalarla yapılan geniş bir seride kemosensitif hastalığı olan, performansı iyi, 65 yaşından küçük, en fazla bir veya iki kemoterapi rejimi almış ve IF-RT uygulanmış hastaların transplantasyondan en fazla faydayı gördükleri belirtilmiştir (45). Günümüzde standart doz kemoterapi ile tam remisyona giren ve yüksek nüks riski taşıyan hastaların en fazla otolog kök hücre transplantasyonundan fayda gördükleri düşünülmektedir (46, 47). Genel olarak allo-HKHN’nin rolü sınırlıdır. Miyeloablatif allo-HKHN ve otolog HKHN kıyaslandığında, allo-HKHN ile azalmış nüks oranları ve artmış tedavi ilişkili ölümler bulunmuştur (48). Azaltılmış yoğunluklu hazırlama rejimlerinin (RIC) kullanımı ile transplant-ilişkili ölümlerde belirgin azalma sağlanmıştır. RIC allo-HKHN, bazı özel klinik durumlarda, örneğin otolog transplantasyon sonrası nükseden ya da dirençli hastalarda uygulanabilir. Baron ve ark. otolog HKHN sonrası başarısızlık yaşanan agresif lenfomalarda RIC allo-HKHN ile TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ doz tedavinin karşılaştırıldığı randomize çalışmaların sonuçları Tablo 2’de görülmektedir. “Yavaş yanıt verenler” olarak tabir edilen grupta anlamlı fark saptanmaması ise dikkat çekicidir. 233 234 HematoLog 2013:3•2 %31 üç yıllık sağkalım oranı bildirmişlerdir. Agresif lenfomalardaki kötü prognoz, RIC allojeneik transplastasyonun bu hastalarda daha fazla tercih edilmesine yol açmıştır. Foliküler Lenfoma (FL) Hastalığın indolan gidişi, sıklıkla uzun süren remisyonlardan sonra nüks gelişmesi, araştırmacıları transplantasyon çalışmaları yapma konusunda oldukça kısıtlamıştır. Faz II çalışma sonuçları çok net olmamakla birlikte, bazı hastalarda uzamış hastalıksız sağkalım sürelerinin (önceki kemoterapinin yoğunluğuna bağlı) uzadığı bildirilmiştir. Düşük dereceli lenfomalarda yüksek doz tedavi ve ototransplantasyon ile standart doz tedavinin karşılaştırıldığı bir faz III çalışma bulunmamaktadır (40). İlk remisyonda otolog HKHN’nin rolü en az 3 randomize çalışmada araştırılmıştır. Her üçünde de hastalıksız sağkalım transplantasyonla iyileşmekle birlikte, total sağkalımda artış saptanmamıştır (49-51). Siklofosfamid + TBI ve otolog transplantasyon uygulanan ikinci remisyondaki FL hastaları ile kontrol hastalarının geriye dönük karşılaştırmasında, ototransplante vakalarda hastalıksız sağkalım avantajı sağlanmış, fakat toplam sağkalım değişmemiştir (52). Nüks FL hastalarında hastalıksız ve total sağkalımı arttırabildiği için, bu gruptaki hastalar otolog transplantasyon açısından değerlendirilmelidir (53, 54). Foliküler lenfoma tedavisindeki yeni gelişmelere (alternatif antikorlar, aşılar, radyo-immünokonjügatlar) rağmen otolog HKHN’nin başlangıç FL tedavisinde fazlaca yer alması pek mümkün gözükmemektedir. Yüksek orandaki transplant-ilişkili toksisite nedeniyle yüksek doz hazırlama rejimleri sonrası allojeneik transplantasyon uygulaması genellikle ileri evre hastalar için düşünülmelidir. Rekürren FL hastalarında RIC allojeneik transplantasyon sonrası umut verici sonuçlar rapor edilmiştir. Median yaşı 54 olan ve öncesinde ortalama 6 rejim almış kemoterapiye dirençli indolan veya transformasyon göstermiş hastalığı olan 62 NHL hastasında (%87’si FL tanısı olan) 3 yıllık tahmini total ve progresyonsuz sağkalım oranları sırasıyla %52 ve %43 olarak saptanmıştır (55). Khouri ve ark. tarafından daha erken tedavi uygulanan 47 hastalık bir seride 5 yıllık hastalıksız sağkalım oranı %83, total sağkalım oranı ise %85 olarak hesaplanmıştır. Bu çalışmadaki yüksek başarı oranları hasta seçim kriterleri ile açıklanmıştır (tüm hastalar kemosensitif nüks olan ve uyumlu akraba vericileri olan hastalardır) (56). Daha Nadir Lenfomalar Hematopoetik kök hücre naklinin daha nadir lenfomalardaki (mantle ve T-hücreli) rolü sınırlıdır. Bundaki temel etken ise bu lenfomalarda geniş çaplı faz II ve randomize faz III çalışma yapmadaki zorluklardan kaynaklanmaktadır. Otolog HKHN’nin mantle hücreli lenfomanın (MCL) başlangıç tedavisinin bir parçası olarak kullanıldığı randomize bir çalışmada, hastalıksız sağkalımda anlamlı uzama, total sağkalımda ise daha az oranda etki gözlenmiştir (57). MCL graft-versus-tümör etkisine oldukça duyarlı gözükmektedir ve rekürren hastalıkta azaltılmış yoğunluklu transplantın erken sonuçları umut vaadetmektedir (58). Bilgiler sınırlı olmakla birlikte, periferik T-hücreli lenfomalarda RIC allo-HKHN sonuçları cesaret vericidir (59). Günümüzde Otolog Kök Hücre Transplantasyonu Lenfomalarda kemoterapİ ve kombİne tedavİ prensİplerİ Günümüzde Allojeneik Kök Hücre Transplantasyonu Bu alanda yapılmış çalışmalar otolog transplantasyona nazaran daha kısıtlıdır. Yalnızca çok iyi seçilmiş bir hasta grubunda tercih edilmelidir. Potansiyel zorluklar: HLA-uyumlu donör bulunması, yaş limiti (50-60), graft-versus-host hastalığı, gecikmiş immün yapılanma ve graft reddi olarak sayılabilir. Avantajları: kök hücrelerin sağlıklı vericilerden sağlanması, tümör kontaminasyonunun olmayışı, ve potansiyel graft-versus-tümör etkisi olarak sıralanabilir (4). Otolog transplantasyon sonrası başarısızlık yaşanan, genç ve vericisi olan HL hastalarında, allojeneik transplantasyon düşünülebilir. İleri evre HL’de HLAuyumlu kardeş vericiden yapılan allo-HKHN sonrası 3 yıllık hastalıksız ve toplam sağkalım %15 ve %21 olarak bildirilmiştir (60). Nüks HL’de allojeneik ve otolog transplantasyon karşılaştırıldığında, toplam sağkalım otolog transplantasyon kolunda anlamlı olarak yüksek (%64 vs %30) bulunmuştur (61). NHL’de allojeneik transplantasyon sonuçları daha umut vericidir. Van Besien ve ark. düşük-dereceli lenfomalarda HLA-uyumlu kardeşten yapılan alloHKHN sonrası 3 yıllık toplam ve hastalıksız sağkalım oranlarını %49 olarak bildirmişlerdir (62). Ratanatharathorn ve ark. ise NHL’de otolog ve allojeneik kemik iliği transplantasyonunun progresyonsuz sağkalım açısından benzer, fakat hastalık progresyonunun allojeneik transplantasyon kolunda anlamlı olarak (p<0.001) daha düşük olduğunu rapor etmişlerdir (63). Allojeneik transplantasyon sonrası görülen azalmış nüks oranları, artmış toksisite ile dengelenmektedir. Bu nedenle otolog transplantasyonun çeşitli nedenlerle uygulanamadığı çok sınırlı bir hasta grubu haricinde, allojeneik transplantasyon tavsiye edilmemektedir. Daha yüksek mortalite oranları taşımakla birlikte, lenfomada allojeneik ve otolog transplantasyonun net sonuçları karşılaştırılabilir düzeydedir. Allojeneik hücrelerin anti-lenfoma etkileri olduğu düşünülmektedir (64). Allojeneik transplantasyonda önemli bir gelişme, akraba dışı vericiler ve kord kanı gibi alternatif kök hücre kaynaklarının da artık kullanılabilmesidir. Azaltılmış Yoğunluklu (RIC) Hazırlama Rejimleri Bir diğer önemli gelişme de yoğun tedavileri tolere edemeyen hastalara “azaltılmış yoğunluklu” rejimlerin uygulanması olmuştur. Azaltılmış yoğunluklu allo-HKHN sonuçları hastalığın eradikasyonunda T-hücre immünitesinin rolünü vurgulamıştır. Erken post-transplant dönem, immünoterapi için çok önemlidir. Bu dönemde hem tümör yükü azaltılmış hem de immün sistemin ablasyonu ile spesifik hedefli T-hücrelerinin hızla TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ Otolog HKHN rekürren (nükseden) büyük-hücreli ve foliküler lenfomada sağkalım avantajı sağlamaktadır. Günümüzde otolog transplantasyon öncesi en sık kullanılan ablatif hazırlık rejimleri siklofosfamid/TBI ve karmustin/ etoposid/sitarabin/melfelan (BEAM) olup; ayrıca busulfan/siklofosfamid, mitoxantrone/melfalan gibi hazırlık rejimleri de uygulanabilir. Otolog kök hücre kaynağı olarak kemik iliğinden periferik kana geçiş olmuştur. Bu sayede toksisite büyük oranda azalmış olmakla birlikte sağkalıma etkisi kesin değildir. Halen otolog kök hücre kaynağının tümörden tamamen temiz olup olmadığını ayırt eden bir yöntem yoktur. Ayrıca hastalık rekürrensini önlediği kanıtlanmış post-transplant bir manipülasyon yöntemi de geliştirilebilmiş değildir. 235 236 HematoLog 2013:3•2 gelişmelerine olanak sağlanmıştır. Tümör-ilişkili antijenler için yüksek canlılığa sahip T-hücrelerini ayırmak, bu hücreleri in vitro ortamda sayıca arttırmak ve erken post-transplantasyon dönemde tekrar hastaya vermek genel bir yaklaşımdır. Fakat bu alandaki klinik pratik uygulamalarda birçok zorlukla karşılaşılmıştır. Kimerik T hücre antijen reseptörlerinin kullanımı ile de tümör spesifik antijenlerin hedeflenmesi mümkündür (65, 66). Bununla birlikte, otolog transplantasyonda olduğu gibi, daha fazla antitümör etkiye sahip bir hazırlama rejimi henüz geniş çaplı kullanım alanı bulabilmiş değildir. Potansiyel olarak güçlü graft-versus lenfoma etkisini graft-versus-host hastalığının toksisitelerinden tecrit edebilecek bir teknik de henüz geliştirilebilmiş değildir (67). Non-miyeloablatif veya “mini” Allojeneik Transplantasyon Hazırlama rejimi olarak non-miyeloablatif kemoterapi veya radyoterapi uygulanmasını takiben verici hücreleri infüze edilir. Tam bir engrafman sağlanması için daha ileri bir dönemde donör lenfosit infüzyonu yapılması gerekebilir. Bu yaklaşımın temel avantajı toksisitenin azaltılmasıdır. Lenfomadaki etkinliği henüz geniş, randomize ve kontrollü çalışmalarla gösterilmemiş olmasına karşın, bu alandaki bazı yeni çalışmalar ümit vericidir (68). Gelecek Destekleyici bakım olanaklarının artması ile otolog transplantasyon sonrası başarısızlığın en önemli nedeni hastalık rekürrensi haline gelmiştir. Gelişmiş hazırlama rejimlerinin önemi, 30 yıl önce olduğu gibi, tekrar karşımıza çıkmaktadır. Press ve ark. (69) ile diğer bazı araştırmacılar (70) yüksek doz radyoimmünoterapi ile standart transplantasyon hazırlama rejimlerinin iyileştirilebileceğini öne sürmüşlerdir. Kaçınılmaz olarak gelecek yıllarda HKHN endikasyonları değişecektir. Genomik ve proteomik profilleme, diğer moleküler tanı yöntemleri ve pozitron emisyon tomografi kullanımı ile hangi hastanın erken HKHN’den en fazla fayda görebileceği ve hangi hastalarda daha konvansiyonel yaklaşımlarla kür elde edilebileceği anlaşılabilecektir. Radyo-işaretli antikorların kullanımı ile daha yüksek dozlarda radyoterapiyi fazla toksisiteye maruz bırakmadan uygulamak mümkün olabilir (71, 72). Çeşitli adjuvan immünoterapi yöntemleri arasında transplantasyon sonrası immün sistemin yeniden geliştirilmesi için tümör aşılarının uygulanması ve immün uyarıma yol açabilecek kimyasalların kullanımı sayılabilir (73). Otolog HKHN sonrası antitümör etkili ve konsolidasyon amaçlı sitokinler (interlökin-2, interferon), ilaçlar (otolog graft-versus-tümör etkisini uyarmak için siklosporin), monoklonal antikorlar, ışınlama, idiotipik aşılar ve otolog hücreler (lenfokin ve sitokinle uyarılmış öldürücü hücreler) ile ilgili deneysel ve klinik çalışmalar yapılmakla birlikte (74-82), bunların prospektif düzenlenmiş çalışmalarla desteklenmeleri gereklidir. Lenfomalarda kemoterapİ ve kombİne tedavİ prensİplerİ 1. Hodgkin T. On some morbid appearances of absorbant glands and spleen. MedicoChirurgical Transactions 1832;17:68-114. 2. Fox H. Remarks on microscopical preparations made from some of the original tissue described by Thomas Hodgkin, 1832. Annals of Medical History 1926;8:370374. 3. Aisenberg AC. Historical review of lymphomas. Br J Haematol 2000;109:466-476. 4. Mink SA, Armitage JO. High-dose therapy in lymphomas: a review of the current status of allogeneic and autologous stem cell transplantation in Hodgkin’s disease and non-Hodgkin’s lymphoma. Oncologist 2001;6:247-256. 5. Osler W. The Principles and Practice of Medicine. New York:D. Appleton;1894. 6. Goodman LS, Wintrobe MM, Dameshek W, Goodman MJ, Gilman A, McLennan MT. Nitrogen mustard therapy. JAMA 1946;132:126-132. 7. MacGregor AB. The search for a chemical cure for cancer. Med Hist 1966;10:374385. 8. Scott RB. Cancer chemotherapy--the first twenty-five years. Br Med J 1970;4:259265. 9. Pusey WA. Cases of sarcoma and of Hodgkin’s disease treated by exposures to x-rays: a preliminary report. JAMA 1902;38:166-169. 10.Kaplan HS. The radical radiotherapy of regionally localized Hodgkin’s disease. Radiology 1962;78:553-561. 11. Kaplan HS, Rosenberg SA. The treatment of Hodgkin’s disease. Med Clin North Am 1966;50:1591-1610. 12. Peters MV. A study of survivals in Hodgkin’s disease treated radiologically. Am J Roentgenol Radium Ther Nucl Med 1950;63:299-311. 13. Peters MV, Middlemiss, KC. A study of Hodgkin’s disease treated by radiation therapy. Am J Roentgenol Radium Ther Nucl Med 1958;79:114-121. 14. Scott JL. The effect of nitrogen mustard and maintenance chlorambucil in the treatment of advanced Hodgkin’s disease. Cancer Chemother Rep 1963;27:27-32. 15. Devita VT Jr, Serpick AA, Carbone PP. Combination chemotherapy in the treatment of advanced Hodgkin’s disease. Ann Intern Med 1970;73:881-895. 16. Bonadonna G, Zucali R, Monfardini S, De Lena M, Uslenghi C. Combination therapy of Hodgkin’s disease with adriamycin, bleomycin, vinblastine and imidazole carboxamide versus MOPP. Cancer 1975;36:252-259. 17. Bonadonna G. Chemotherapy strategies to improve the control of Hodgkin’s disease. The Richard and Hinda Rosenthal Foundation Award Lecture. Cancer Res 1982;42:4309-4320. 18. Bonadonna G. Historical review of Hodgkin’s disease. Br J Haematol 2000;110:504511. 19. Bonadonna G, Valagussa P, Santoro A. Alternating non cross-resistant combination chemotherapy or MOPP chemotherapy in Stage IV Hodgkin’s disease: a report of 8-year results. Ann Intern Med 1986;104:739-746. 20. Canellos GP, Anderson JR, Propert KJ, Nissen N, Cooper MR, Henderson ES, Green MR, Gottlieb A, Peterson BA. Chemotherapy of advanced Hodgkin’s disease with MOPP, ABVD, or MOPP alternating with ABVD. N Engl J Med.1992;327:1478-1484. TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ Kaynaklar 237 238 HematoLog 2013:3•2 21. Fermé C, Eghbali H, Meerwaldt JH, Rieux C, Bosq J, Berger F, Girinsky T, Brice P, van’t Veer MB, Walewski JA, Lederlin P, Tirelli U, Carde P, Van den Neste E, Gyan E, Monconduit M, Diviné M, Raemaekers JM, Salles G, Noordijk EM, Creemers GJ, Gabarre J, Hagenbeek A, Reman O, Blanc M, Thomas J, Vié B, Kluin-Nelemans JC, Viseu F, Baars JW, Poortmans P, Lugtenburg PJ, Carrie C, Jaubert J, Henry-Amar M; EORTC-GELA H8 Trial. Chemotherapy plus involved-fi eld radiation in early-stage Hodgkin’s disease. N Engl J Med 2007;357:1916-1927. 22. Goldie JH, Coldman AJ, Gudauskas GA. Rationale for the use of alternating noncross-resistant chemotherapy. Cancer Treat Rep 1982;66:439-449. 23. Hryniuk W, Bush H. The importance of dose intensity in chemotherapy of metastatic breast cancer. J Clin Oncol 1984;2:1281-1288. 24. De Vita VT Jr, Hubbard SM, Longo DL. The chemotherapy of lymphomas: looking back, moving forward ± the Richard and Hinda Rosenthal Foundation Award Lecture. Cancer Res 1987;47:5810-5824. 25. Fisher RI, Gaynor ER, Dahlberg S, Oken MM, Grogan TM, Mize EM, Glick JH, Coltman CA Jr, Miller TP. Comparison of a standard regimen (CHOP) with three intensive regimens for advanced non-Hodgkin’s lymphoma. N Engl J Med 1993;328:10021006. 26. Aur RJ, Hustu HO, Simone JV, Pratt CB, Pinkel D. Therapy of localized and regional lymphosarcoma of childhood. Cancer 1971;27:1328-1331. 27. Wollner N, Burchenal JH, Lieberman PH, Exelby P, D’Angio G; Murphy ML. NonHodgkin’s lymophoma in children. A comparison of two modalities of therapy. Cancer 1976;37:123-134. 28. Reiter A, Schrappe M, Parwaresch R, Henze G, Müller-Weihrich S, Sauter S, Sykora KW, Ludwig WD, Gadner H, Riehm H. Non-Hodgkin’s lymphomas of childhood and adolescence: Results of a treatment stratified for biologic subtypes and stage ± a report of the Berlin±Frankfort±Munster group. J Clin Oncol 1995;13:359-372. 29. Sandlund JT, Downing JR, Crist WM. Non-Hodgkin’s lymphoma in childhood. N Engl J Med.1996;334:1238-1248. 30. Yahalom J. Strategies for the use of total-body irradiation as systemic therapy in hematologic malignancies. In: Armitage JO, Antman KH, eds. High-Dose Cancer Therapy: Pharmacology, Hematopoietins, Stem Cells, Third Edition. Philadelphia:Lippincott Williams & Wilkins; 2000:77-107. 31. Appelbaum FR, Herzig GP, Ziegler JL, Graw RG, Levine AS, Deisseroth AB. Successful engraftment of cryopreserved autologous bone marrow in patients with malignant lymphoma. Blood 1978;52:85-95. 32. Appelbaum FR, Fefer A, Cheever MA, Buckner CD, Greenberg PD, Kaplan HG, Storb R, Thomas ED. Treatment of non-Hodgkin’s lymphoma with marrow transplantation in identical twins. Blood 1981;58:509-513. 33. Appelbaum FR, Thomas ED, Buckner CD, Clift RA, Deeg HJ, Fefer A, Neiman PE, Sanders J, Stewart P, Storb R, et al. Treatment of non-Hodgkin’s lymphoma with chemoradiotherapy and allogeneic marrow transplantation. Hematol Oncol 1983;1:149-157. 34. Körbling M, Dörken B, Ho AD, Pezzutto A, Hunstein W, Fliedner TM. Autologous transplantation of blood-derived hemopoietic stem cells after myeloablative therapy in a patient with Burkitt’s lymphoma. Blood 1986;67:529-532. 35. Kessinger A, Armitage JO, Landmark JD, Weisenburger DD. Reconstitution of human hematopoietic function with autologous cryopreserved circulating stem cells. Exp Hematol 1986;14:192-196. Lenfomalarda kemoterapİ ve kombİne tedavİ prensİplerİ 37. Sharp JG, Kessinger A, Mann S, Crouse DA, Armitage JO, Bierman P, Weisenburger DD. Outcome of high-dose therapy and autologous transplantation in nonHodgkin’s lymphoma based on the presence of tumor in the marrow or infused hematopoietic harvest. J Clin Oncol 1996;14:214-219. 38. Gribben JG, Freedman AS, Neuberg D, Roy DC, Blake KW, Woo SD, Grossbard ML, Rabinowe SN, Coral F, Freeman GJ, et al. Immunologic purging of marrow assessed by PCR before autologous bone marrow transplantation for B-cell lymphoma. N Engl J Med 1991;325:1525-1533. 39. Schouten HC, Kvaloy S, Sydes M, Qian W, Fayers PM. The CUP trial: a randomized study analyzing the efficacy of high dose therapy and purging in low-grade nonHodgkin’s lymphoma (NHL). Ann Oncol 2000;11(Suppl 1):91-94. 40. Armitage JO. The development of bone marrow transplantation as a treatment for patients with lymphoma--twentieth Richard and Hinda Rosenthal Foundation Award Lecture. Clin Cancer Res 1997;3:829-836. 41. Bierman PJ, Armitage JO. Autologous hematopoietic cell transplantation for Hodgkin disease. In: Thomas ED, Blume KG, Forman SJ, eds. Hematopoietic Cell Transplantation, 2nd Edition. Victoria, Australia: Blackwell Science; 1999:952-962. 42. Greer JP, Macon WR, McCurley TL. Non-Hodgkin Lymphomas. In: Lee GR, Foerster J, Lukens J et al., eds. Wintrobe’s Clinical Hematology, Tenth Edition. Philadelphia:Lippincott Williams & Wilkins; 1999:2447-2537. 43.Philip T, Guglielmi C, Hagenbeek A, Somers R, Van der Lelie H, Bron D, Sonneveld P, Gisselbrecht C, Cahn JY, Harousseau JL, et al. Autologous bone marrow transplantation as compared with salvage chemotherapy in relapses of chemotherapy-sensitive nonHodgkin’s lymphoma. N Engl J Med 1995;333:1540-1545. 44. BURCHENAL JH, MURPHY ML, ELLISON RR, SYKES MP, TAN TC, LEONE LA, KARNOFSKY DA, CRAVER LF, DARGEON HW, RHOADS CP. Clinical evaluation of a new antimetabolite, 6-mercaptopurine, in the treatment of leukemia and allied diseases. Blood 1953;8:965-999. 45. Vose J, Zhang M-J, Rowlings P, Lazarus HM, Bolwell BJ, Freytes CO, Pavlovsky S, Keating A, Yanes B, van Besien K, Armitage JO, Horowitz MM; Autologous Blood and Marrow Transplant Registry Lymphoma Working Committee. Autologous transplantation for diffuse aggressive non-Hodgkin’s lymphoma in patients never achieving remission: a report from the autologous blood and marrow transplant registry. J Clin Oncol 2001;19:406-413. 46. Santini G, Salvagno L, Leoni P, Chisesi T, De Souza C, Sertoli MR, Rubagotti A, Congiu AM, Centurioni R, Olivieri A, Tedeschi L, Vespignani M, Nati S, Soracco M, Porcellini A, Contu A, Guarnaccia C, Pescosta N, Majolino I, Spriano M, Vimercati R, Rossi E, Zambaldi G, Mangoni L, Rizzoli V, et al. VACOP-B versus VACOP-B plus autologous bone marrow transplantation for advanced diffuse non-Hodgkin’s lymphoma: results of a prospective randomized trial by the non-Hodgkin’s Lymphoma Cooperative Study Group. J Clin Oncol 1998;16:2796-2802. 47. Haioun C, Lepage E, Gisselbrecht C, Bastion Y, Coiffier B, Brice P, Bosly A, Dupriez B, Nouvel C, Tilly H, Lederlin P, Biron P, Brière J, Gaulard P, Reyes F. Benefit of autologous bone marrow transplantation over sequential chemotherapy in poorrisk aggressive non-Hodgkin’s lymphoma: updated results of the prospective study LNH87-2. Groupe d’Etude des Lymphomes de l’Adulte. J Clin Oncol 1997;15:1131-1137. TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ 36.Gianni AM, Siena S, Bregni M, Tarella C, Stern AC, Pileri A, Bonadonna G. Granulocytemacrophage colony-stimulating factor to harvest circulating haemopoietic stem cells for autotransplantation. Lancet 1989;2:580-585. 239 240 HematoLog 2013:3•2 48. Peniket AJ, Ruiz de Elvira MC, Taghipour G, Cordonnier C, Gluckman E, de Witte T, Santini G, Blaise D, Greinix H, Ferrant A, Cornelissen J, Schmitz N, Goldstone AH; European Bone Marrow Transplantation (EBMT) Lymphoma Registry. An EBMT registry matched study of allogeneic stem cell transplants for lymphoma: Allogeneic transplantation is associated with a lower relapse rate but a higher procedure-related mortality rate than autologous transplantation. Bone Marrow Transplant 2003;31:667-678. 49. Lenz G, Dreyling M, Schiegnitz E, Forstpointner R, Wandt H, Freund M, Hess G, Truemper L, Diehl V, Kropff M, Kneba M, Schmitz N, Metzner B, Pfirrmann M, Unterhalt M, Hiddemann W; German Low-Grade Lymphoma Study Group. Myeloablative radiochemotherapy followed by autologous stem cell transplantation in first remission prolongs progression-free survival in follicular lymphoma: Results of a prospective, randomized trial of the German Low-Grade Lymphoma Study Group. Blood.2004;104:2667-2674. 50. Deconinck E, Foussard C, Milpied N, Bertrand P, Michenet P, Cornillet-LeFebvre P, Escoffre-Barbe M, Maisonneuve H, Delwail V, Gressin R, Legouffe E, Vilque JP, Desablens B, Jaubert J, Ramee JF, Jenabian A, Thyss A, Le Pourhiet-Le Mevel A, Travade P, Delepine R, Colombat P; GOELAMS. High-dose therapy followed by autologous purged stem-cell transplantation and doxorubicin-based chemotherapy in patients with advanced follicular lymphoma: A randomized multicenter study by GOELAMS. Blood 2005;105:3817-3823. 51. Sebban C, Mounier N, Brousse N, Belanger C, Brice P, Haioun C, Tilly H, Feugier P, Bouabdallah R, Doyen C, Salles G, Coiffier B. Standard chemotherapy with interferon compared with CHOP followed by high-dose therapy with autologous stem cell transplantation in untreated patients with advanced follicular lymphoma: The GELF-94 randomized study from the Groupe d’Etude des Lymphomes de l’Adulte (GELA). Blood 2006;108:2540-2544. 52. Rohatiner AZ, Johnson PW, Price CG, Arnott SJ, Amess JA, Norton AJ, Dorey E, Adams K, Whelan JS, Matthews J, et al. Myeloablative therapy with autologous bone marrow transplantation as consolidation therapy for recurrent follicular lymphoma. J Clin Oncol 1994;12:1177-1184. 53. Brice P, Simon D, Bouabdallah R, Bélanger C, Haïoun C, Thieblemont C, Tilly H, Harousseau JL, Doyen C, Martin C, Brousse N, Solal-Céligny PH; Groupe d’Etude des Lymphomes de l’Adulte (GELA). High-dose therapy with autologous stemcell transplantation (ASCT) after first progression prolonged survival of follicular lymphoma patients included in the prospective GELF 86 protocol. Ann Oncol 2000;11:1585-1590. 54. Schouten HC, Qian W, Kvaloy S, Porcellini A, Hagberg H, Johnsen HE, Doorduijn JK, Sydes MR, Kvalheim G. High-dose therapy improves progression-free survival and survival in relapsed follicular non-Hodgkin’s lymphoma: Results from the randomized European CUP trial. J Clin Oncol 2003;21:3918-3927. 55. Rezvani AR, Storer B, Maris M, Sorror ML, Agura E, Maziarz RT, Wade JC, Chauncey T, Forman SJ, Lange T, Shizuru J, Langston A, Pulsipher MA, Sandmaier BM, Storb R, Maloney DG. Nonmyeloablative allogeneic hematopoietic cell transplantation in relapsed, refractory, and transformed indolent non-Hodgkin’s lymphoma. J Clin Oncol 2008;26:211-217. Lenfomalarda kemoterapİ ve kombİne tedavİ prensİplerİ 57. Dreyling M, Lenz G, Hoster E, Van Hoof A, Gisselbrecht C, Schmits R, Metzner B, Truemper L, Reiser M, Steinhauer H, Boiron JM, Boogaerts MA, Aldaoud A, Silingardi V, Kluin-Nelemans HC, Hasford J, Parwaresch R, Unterhalt M, Hiddemann W. Early consolidation by myeloablative radiochemotherapy followed by autologous stem cell transplantation in first remission significantly prolongs progression-free survival in mantle-cell lymphoma: Results of a prospective randomized trial of the European MCL Network. Blood 2005;105:2677-2684. 58. Maris MB, Sandmaier BM, Storer BE, Chauncey T, Stuart MJ, Maziarz RT, Agura E, Langston AA, Pulsipher M, Storb R, Maloney DG. Allogeneic hematopoietic cell transplantation after fludarabine and 2 Gy total body irradiation for relapsed and refractory mantle cell lymphoma. Blood 2004;104:3535-3542. 59. Corradini P, Dodero A, Zallio F, Caracciolo D, Casini M, Bregni M, Narni F, Patriarca F, Boccadoro M, Benedetti F, Rambaldi A, Gianni AM, Tarella C. Graftversus-lymphoma effect in relapsed peripheral T-cell non-Hodgkin’s lymphomas after reduced-intensity conditioning followed by allogeneic transplantation of hematopoietic cells. J Clin Oncol 2004;22:2172-2176. 60. Gajewski JL, Phillips GL, Sobocinski KA, Armitage JO, Gale RP, Champlin RE, Herzig RH, Hurd DD, Jagannath S, Klein JP, Lazarus HM, McCarthy PL Jr, Pavlovsky S, Peterson FB, Rowlings PA, Russell JA, Silver SM, Vose JM, Wiernik PH, Bortin MM, Horowitz MM. Bone marrow transplants from HLA-identical siblings in advanced Hodgkin’s disease. J Clin Oncol 1996;14:572-578. 61. Milpied N, Fielding AK, Pearce RM, Ernst P, Goldstone AH. Allogeneic bone marrow transplant is not better than autologous transplant for patients with relapsed Hodgkin’s disease. European Group for Blood and Bone Marrow Transplantation. J Clin Oncol 1996 ;14:1291-1296. 62. van Besien K, Sobocinski KA, Rowlings PA, Murphy SC, Armitage JO, Bishop MR, Chaekal OK, Gale RP, Klein JP, Lazarus HM, McCarthy PL Jr, Raemaekers JM, Reiffers J, Phillips GL, Schattenberg AV, Verdonck LF, Vose JM, Horowitz MM. Allogeneic bone marrow transplantation for low-grade lymphoma. Blood.1998;92:1832-1836. 63. Ratanatharathorn V, Uberti J, Karanes C, Abella E, Lum LG, Momin F, Cummings G, Sensenbrenner LL. Prospective comparative trial of autologous versus allogeneic bone marrow transplantation in patients with non-Hodgkin’s lymphoma. Blood 1994;84:1050-1055. 64. Jones RJ, Ambinder RF, Piantadosi S, Santos GW. Evidence of a graft-versuslymphoma effect associated with allogeneic bone marrow transplantation. Blood 1991;77:649-653. 65. Wang J, Press OW, Lindgren CG, Greenberg P, Riddell S, Qian X, Laugen C, Raubitschek A, Forman SJ, Jensen MC. Cellular immunotherapy for follicular lymphoma using genetically modified CD20-specific CD8+ cytotoxic T lymphocytes. Mol Ther 2004;9:577-586. TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ 56. Khouri IF, McLaughlin P, Saliba RM, Hosing C, Korbling M, Lee MS, Medeiros LJ, Fayad L, Samaniego F, Alousi A, Anderlini P, Couriel D, de Lima M, Giralt S, Neelapu SS, Ueno NT, Samuels BI, Hagemeister F, Kwak LW, Champlin RE. Eight-year experience with allogeneic stem cell transplantation for relapsed follicular lymphoma after nonmyeloablative conditioning with fludarabine, cyclophosphamide, and rituximab.Blood 2008;111:5530-5536. 241 242 HematoLog 2013:3•2 66. Wang J, Jensen M, Lin Y, Sui X, Chen E, Lindgren CG, Till B, Raubitschek A, Forman SJ, Qian X, James S, Greenberg P, Riddell S, Press OW. Optimizing adoptive polyclonal t cell immunotherapy of lymphomas, using a chimeric t cell receptor possessing CD28 and CD137 costimulatory domains. Hum Gene Ther 2007;18:712-725. 67. Appelbaum FR. Hematopoietic cell transplantation for non-Hodgkin’s lymphoma: yesterday, today, and tomorrow. J Clin Oncol 2008;26:2927-2929. 68. Khouri IF, Keating M, Körbling M, Przepiorka D, Anderlini P, O’Brien S, Giralt S, Ippoliti C, von Wolff B, Gajewski J, Donato M, Claxton D, Ueno N, Andersson B, Gee A, Champlin R. Transplant-lite: induction of graft-versus-malignancy using fludarabine- based nonablative chemotherapy and allogeneic blood progenitorcell transplantation as treatment for lymphoid malignancies. J Clin Oncol 1998;16:28172824. 69. Press OW, Eary JF, Gooley T, Gopal AK, Liu S, Rajendran JG, Maloney DG, Petersdorf S, Bush SA, Durack LD, Martin PJ, Fisher DR, Wood B, Borrow JW, Porter B, Smith JP, Matthews DC, Appelbaum FR, Bernstein ID. A phase I/II trial of iodine-131tositumomab (anti-CD20), etoposide, cyclophosphamide, and autologous stem cell transplantation for relapsed B-cell lymphomas (Plenary paper). Blood 2000;96:2934-2942. 70. Gopal AK, Gooley TA, Maloney DG, Petersdorf SH, Eary JF, Rajendran JG, Bush SA, Durack LD, Golden J, Martin PJ, Matthews DC, Appelbaum FR, Bernstein ID, Press OW. High-dose radioimmunotherapy versus conventional high-dose therapy and autologous hematopoietic stem cell transplantation for relapsed follicular nonHodgkin lymphoma: A multivariable cohort analysis. Blood 2003;102:2351-2357. 71. Press OW, Eary JF, Appelbaum FR, Martin PJ, Badger CC, Nelp WB, Glenn S, Butchko G, Fisher D, Porter B, et al. Radiolabeled-antibody therapy of B-cell lymphoma with autologous bone marrow support. N Engl J Med 1993;329:1219-1224. 72. Bierman PJ, Vose JM, Leichner PK, Quadri SM, Armitage JO, Klein JL, Abrams RA, Dicke KA, Vriesendorp HM. Yttrium 90-labeled antiferritin followed by high-dose chemotherapy and autologous bone marrow transplantation for poor-prognosis Hodgkin’s disease. J Clin Oncol 1993;11:698-703. 73. Soiffer RJ, Murray C, Cochran K, Cameron C, Wang E, Schow PW, Daley JF, Ritz J. Clinical and immunologic effects of prolonged infusion of low-dose recombinant interleukin-2 after autologous and T-cell-depleted allogeneic bone marrow transplantation. Blood 1992;79:517-526. 74. Higuchi CM, Thompson JA, Cox T, Lindgren CG, Buckner CD, Fefer A. Lymphokineactivated killer function following autologous bone marrow transplantation for refractory hematological malignancies. Cancer Res 1989;49:5509-5513. 75. Kennedy MJ, Vogelsang GB, Beveridge RA, Farmer ER, Altomonte V, Huelskamp AM, Davidson NE. Phase I trial of intravenous cyclosporine to induce graft-versus-host disease in women undergoing autologous bone marrow transplantation for breast cancer. J Clin Oncol 1993;11:478-484. 76. Klingemann HG, Eaves CJ, Barnett MJ, Eaves AC, Hogge DE, Nantel SH, Reece E, Shepherd JD, Sutherland HJ, Phillips GL. Transplantation of patients with high risk acute myeloid leukemia in first remission with autologous marrow cultured in interleukin-2 followed by interleukin-2 administration. Bone Marrow Transplant 1994;14:389-396. Lenfomalarda kemoterapİ ve kombİne tedavİ prensİplerİ 78. Pezner RD, Nademanee A, Forman SJ. High-dose therapy and autologous bone marrow transplantation for Hodgkin’s disease patients with relapses potentially treatable by radical radiation therapy. Int J Radiat Oncol Biol Phys 1995;33:189194. 79. Poen JC, Hoppe RT, Horning SJ. High-dose therapy and autologous bone marrow transplantation for relapsed/refractory Hodgkin’s disease: the impact of involved field radiotherapy on patterns of failure and survival. Int J Radiat Oncol Biol Phys 1996;36:3-12. 80. Cunningham D, Powles R, Malpas J, Raje N, Milan S, Viner C, Montes A, Hickish T, Nicolson M, Johnson P, Treleaven J, Raymond J, Gore M. Randomized trial of maintenance interferon following high-dose chemotherapy in multiple myeloma: long-term follow-up results. Br J Haematol 1998;102:495-502. 81. Reichardt VL, Okada CY, Liso A, Benike CJ, Stockerl-Goldstein KE, Engleman EG, Blume KG, Levy R. Idiotype vaccination using dendritic cells after autologous peripheral blood stem cell transplantation for multiple myeloma: a feasibility study. Blood 1999;93:2411-2419. 82. Lu PH, Negrin RS. A novel population of expanded human CD3+CD56+ cells derived from T cells with potent in vivo antitumor activity in mice with severe combined immunodeficiency. J Immunol 1994;153:1687-1696. TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ 77. Attal M, Blaise D, Marit G, Payen C, Michallet M, Vernant JP, Sauvage C, Troussard X, Nedellec G, Pico J, et al. Consolidation treatment of adult acute lymphoblastic leukemia: a prospective, randomized trial comparing allogeneic versus autologous bone marrow transplantation and testing the impact of recombinant interleukin-2 after autologous bone marrow transplantation. Blood 1995;86:1619-1628. 243
© Copyright 2024 Paperzz