ENES DURSUN ANISINA HEKİME YÖNELİK ŞİDDET : FENOMENOLOJİK BİR DEĞERLENDİRME Nuri Can Akın Esra Balcı Enes Dursun Günce Güner Zelal Karataş Songül Öndül Öner Özcan İsmail Şahin Onur Ali Taşkın - 23 - BÖLÜM 1: GİRİŞ Günümüzde şiddet olgusu gün geçtikçe artan yaygın bir sorun haline gelmiştir. Şiddetin yoğun şekilde günlük yaşamda yer alması da süreç içerisinde adeta bir kültür halini alması ve dolayısıyla da şiddetin içselleştirilmesine yol açmaktadır (Savaş, 2006). Şiddet kavramı, farklı şekillerde ve farklı ortamlarda kendisini sergileyebilecek ve varlığından söz ettirebilecek bir olgudur. Günümüzde şiddet kavramı ulusal ve uluslararası savaşlar, toplu ya da bireysel intiharlar, fiziksel ve cinsel içerikli şiddet, çocuk, kadın ve yaşlıları konu alan şiddet, cinayet gibi birçok çeşitli şekilde kendisini göstermektedir. Şiddet, kendisine, bir başkasına grup ya da bir topluluğa yönelik olarak ölüm, yaralama, ruhsal zedelenme, gelişimsel bozukluğa yol açabilecek ya da neden olacak şekilde fiziksel zorlanma, güç kullanımı ya da tehdidinin amaçlı olarak uygulanmasıdır (Aydın, 2008). Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2002) şiddeti, “Kasıtlı olarak; tehdit veya fiilen kendine, diğer bireye veya bir grup ya da topluluğa karsı yaralama, ölüm, psikolojik zarar verme, engelleme veya yoksun bırakma ile sonuçlanan fiziksel güç kullanılması” olarak tanımlamıştır. Etimolojik yönden Arapça kökene dayanan “şiddet” sözcüğü “sertlik, sert ve katı davranış, kaba kuvvet” anlamında kullanılmaktadır. Fransızcada şiddet kelimesinin karşılığı olan “violence”, aslen “sert ya da acımasız kişilik, güç” anlamına karşılık gelen Latince violentia kelimesine dayanır. Latincede şiddet kullanarak hareket etmek anlamına gelen violare kelimesinin kökeni olan “vis” güç, erk ve bedensel gücü simgelemektedir ( Ünsal’dan akt. Adaş ve diğ., 2008). Polat (2004)’a göre, “Karşılıklı ilişkiler ortamında taraflardan biri veya birkaçı doğrudan veya dolaylı, toplu veya dağınık olarak, diğerlerinin bir veya bir kaçının bedensel bütünlüğüne veya törel (ahlaki/moral/manevi) bütünlüğüne veya mallarına veya simgesel, sembolik ve kültürel değerlerine, oranı ne olursa olsun zarar verecek şekilde davranırsa, orada şiddet vardır.” - 24 - Ünsal (1996)’a göre, “Dar anlamıyla şiddet denince fiziksel şiddet akla gelir. İnsanların bedensel bütünlüğüne karşı dışarıdan yöneltilen, sert ve acı verici bir edimdir.” İnsanın kendine yönelttiği şiddet eylemleri de vardır. Örneğin; intihar, intihar teşebbüsleri veya kendi hatasıyla yol açtığı bir kaza yoluyla ölüm gibi. Salt bireyin aktörü olduğu “özel” şiddetin yanı sıra, özellikle çağımıza damgasını vuran “kolektif” şiddetten de söz edilmesi gerekir. Kolektif şiddet içerisinde kanlı terör eylemleri, gösteri yürüyüşleri, grevler, iç savaşlar, uluslararası savaşlar, ihtilaller, soykırımlar, acımasız diktatörlük rejimlerinin uyguladığı kitlesel şiddet ve imha eylemleri yer almaktadır(Ünsal, 1996). Ünsal (1996)’a göre, “Geniş anlamıyla şiddet bir anlamda dolaylı şiddettir. İnsan üzerindeki fiziksel ve ruhsal etkiler, dolaylı ve somut bir biçimde hissedilen çeşitli baskılar şiddet kategorisine dâhil edilebilir.” Dünya Saglık Örgütü (WHO) (2002) ise; “Şiddet ve Sağlık Üzerine Dünya Raporu”’nda şiddet davranışlarını şu şekilde sınıflandırmaktadır: a. Kendine Yöneltilmiş Şiddet: Kendine yöneltilmiş şiddet, intihar davranışı ve kendine zarar verme olarak ikiye ayrılmaktadır. b. Kişiler Arası Şiddet: İki kategoride incelenebilir. İlki aile ve yakın kişilerle ilgili ve genellikle evde olan şiddettir. İkincisi ise toplumda tanıdık ya da yabancılardan olan şiddettir. Kişiler arası şiddetin doğası fiziksel, cinsel ve psikolojik olabilir. c. Kolektif Şiddet: Sosyal, ekonomik ve politik olmak üzere kendi içinde üçe ayrılmaktadır. Planlı ve belirli bir sosyal amaç çerçevesinde oluşturulan şiddet kolektif şiddettir ve organize gruplarca yapılan nefret suçları, terörist saldırıları, suç örgütlerince yapılan suçları içerir. Dolayısıyla şiddet olgusunun incelenmesine yönelik yapılmış olan araştırmalar, şiddetin tek bir boyutta ele alınamayacak kadar karmaşık bir olgu olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu yüzden şiddet olgusunun çok boyutlu biçimde incelenmesi gerekmektedir. Şiddetin ortaya çıkmasına yol açan faktörler; bireysel etkenler, kişilerarası ilişkilerle ilgili etkenler ile sosyal ve çevresel faktörler olarak gruplandırılabilir. Şiddetin olgusunun oluşmasına etken olan birçok faktör bulunmakta ve birçok farklı ortamda açığa çıkmaktadır. Şiddet kavramı, birçok farklı şekillerde kendisini sergileyebilecek ve varlığından söz ettirebilecek bir olgu olarak hayatımızda yer almaktadır. - 25 - Sağlık işyeri ortamında da şiddet olayları son yıllarda giderek artan bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ulusal ve uluslararası literatür incelendiğinde ise sağlık çalışanlarına yönelen şiddetin hem ulusal, hem de küresel bir sorun olduğu ve son yıllarda da artış gösterdiği anlaşılmaktadır (Adaş vd., 2008). İş yerinde şiddet, çalışanın işiyle ilgili durumlar sırasında bir kişi veya kişiler tarafından istismar edildiği veya saldırıya uğradığı olaylar olarak tanımlanmaktadır (Aydın, 2008). Sağlık kurumlarında şiddet ise, hasta ve hasta yakınları ya da diğer herhangi bir bireyden gelen, sağlık çalışanı için risk oluşturan, tehdit davranışı, sözel tehdit, fiziksel saldırı ve cinsel saldırıdan oluşan durum olarak tanımlanmıştır (Aydın, 2008). Yapılan bazı çalışmalarda şiddetin diğer iş yerlerine göre en çok sağlık alanında ortaya çıktığı, sağlık alanındaki işyeri şiddetinin diğer sektörlerdeki şiddetten doğası gereği farklılıklar gösterdiği ifade edilmiştir. Sağlık çalışanlarının şiddete uğrama riskinin diğer hizmet sektörü gruplarına göre 16 kat daha fazla olduğu bilinmektedir (Kingma’dan akt. Adaş vd., 2008). Hastaneler sağlık çalışanları için gün geçtikçe tehlikeli ortamlar olmaktadır. Bu durumda hekimler ve sağlık çalışanları kendilerini güvende hissetmemektedir. Gerek sağlık hizmetindeki hızlı değişimler gerek yasal uygulamalardaki eksiklikler şiddetin önlenmesinde ve çalışan güvenliğini sağlama konusunda boşluklar bırakmaktadır (Annagür, 2010). 1.1 Problem Şiddet, toplumun her kesiminde karşılaşılan ve günlük yaşantıların içinde sürekli olarak karşı karşıya kalınan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlar karşılaştıkları problemlerde bir çözüm aracı olarak şiddete başvurmaktadır. Bu açıdan düşünüldüğünde şiddet farklı ortamlarda ve farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Sağlık işyeri ortamında şiddetin kökenlerini anlamak üç nedenden dolayı oldukça zordur. Birincisi, karmaşık örgütsel yapılar içinde istihdam edilen sağlık çalışanları, çok farklı görevleri ve sorumlulukları yerine getirerek çalışırlar. İkincisi, sağlık işyerindeki şiddet çoklu kaynaklardan (hasta/hasta yakınları, diğer çalışanlar ve dış saldırganlar) gelebilmektedir. Üçüncüsü, sağlık işyeri ortamında şiddet çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilmektedir. Bu biçimlerin kimi kasıtlı kimi kasıtsız kimi fiziksel ya da sözel veya duygusal olabilmektedir (Curbow’den akt. Yıldırım, 2011). - 26 - Sağlık işyeri ortamında şiddetin kök nedenlerini; taraflar arasındaki etkileşim, örgütsel faktörler, çevresel faktörler ve toplumsal faktörler olmak üzere dört ana grupta ele almak mümkündür. Başka bir ifade ile sağlık işyerinde şiddet; taraflar arasındaki etkileşimin, örgütsel faktörlerin, çevresel faktörlerin ve toplumsal değişkenlerin karmaşık etkileşiminin bir fonksiyonu olmaktadır (Yıldırım, 2011). Sağlık çalışanlarının üstlendikleri aşırı iş yükü ve olumsuz çalışma koşulları, özellikle eğitim hastanelerinde sık ve yoğun geçen nöbetlerin ertesinde hekimlerin çalışmaya devam etmeleri, polikliniklerde çok sayıda hastaya bakmak zorunda kalmaları, hekimlerin hastalarına yeterince zaman ayırmalarını ve gerekli özen ve ilgiyi göstermelerini engelleyerek ve tıbbi karar ve müdahalelerinde hata yapmalarına yol açarak şiddeti beslemektedir. Şiddet; fiziksel şiddet, sözlü şiddet, cinsel şiddet, sembolik şiddet, ekonomik şiddet gibi birçok şekilde karşımıza çıkmaktadır. İçli (1995)’ye göre şiddet; bir kişinin bir başkasına fiziksel acı vermek veya yaralamak kastıyla yaptığı davranış olarak tanımlanmaktadır. Collins (2013)’ e göre şiddet incelenirken bireye değil ortama, ortamdaki etkileşime bakılmalıdır. Çünkü şiddet bireysel bir olgu değildir, bu nedenle şiddetin yaşandığı kültüre bakılması gerekmektedir. Şiddetin ortaya çıkması anlık bir olay olarak göze çarpmaktadır ve nadiren gerçekleşmektedir. Ortamsal koşulların etkileri şiddetin ortaya çıkmasında önemli bir role sahiptir. Şiddetin ortaya çıkmasına neden olan olguların başında acizlik, çaresizlik ve tükenmişlik hissi gelmektedir. Şiddet hem yerel hem de küresel bazda ele alınan konuların başında gelmektedir. Özellikle sağlık alanında fazlaca karşılaşılan şiddet olgusuna yönelik çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Ancak bu çalışmaların yeterliliği ya da uygulanabilirliği konusunda çeşitli eleştiriler söz konusudur. Şiddet olaylarının azaltılmasına yönelik yapılan bazı çalışmaların yetersiz kalıyor olmasıyla birlikte bunun önüne geçilmesi bir yana olayların daha da arttığını görmekteyiz. Sağlık sektöründe çalışanlara yönelik uygulanan şiddet, özellikle ‘Sağlıkta Dönüşüm’ politikaları ile birlikte artmaya başlamış ve son zamanlarda da en üst seviyeye ulaşmış bulunmaktadır. Gazetelerde, televizyonlarda her geçen gün ‘Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet’ başlığı altında haberler yer almaktadır. 2003 yılında Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı ve uygulamaya koyduğu ‘Sağlıkta Dönüşüm’ bildirgesi, Hastaların haklarını son derece iyileştirmeye katkı sağlarken, öte yandan sağlık çalışanlarının aleyhine olmuştur. Hasta - 27 - hakları gözetilirken, hekimlerin haklarının görmezden gelinmesi, ya da bir başka deyişle elden geçirilip düzeltilmemiş olması bir uyumsuzluk yaratmış ve zamanla hasta ile hekimi karşı karşıya getirmiştir. Sağlıkta dönüşüm programı ile birlikte hasta haklarının iyileştirilmesi ve bu konuda hastaların daha da bilinçlendirilmesi beraberinde hastaların hakları doğrultusunda hizmet talep etmelerini sağlamıştır. Hastanelere giden hastaların, sağlık personeline olan bakış açısında önemli değişimlere neden olmuştur. Hastalar hizmet aldıkları sağlık personeline karşı güvensizlik duymakta, hekimlerin koyduğu teşhislere itibar etmemekte ve kendilerini tam manasıyla hekimlere teslim etmemektedir. Hekimler tarafından konulan teşhisler farklı hekimlerinde aynı teşhisi koymasıyla geçerlilik kazanmaktadır. Aksi takdirde bir hekimin ortaya koyduğu teşhisi başka bir hekim yalanlıyorsa ya da aynı teşhisi koymuyorsa hastalar bunların hesabını sormak adına, hekimlerin cezalarını kendileri kesme yoluna başvurmaktadırlar. Yasal süreci takip ederek hekime karşı suç duyurusunda bulunmak yerine, o hekime gidip şiddet uygulamayı tercih etmektedirler. Genel olarak sağlık çalışanlarının, özele indirgendiğinde ise hekimlerin son yıllarda yaygın bir şekilde, şiddete maruz kaldıkları görülmektedir. Şiddete maruz kalan hekimlerin her geçen gün artması, medyanın bu konuda hekimlerin yanında olmaktan kaçınması ve hükümetin yayınladığı hasta haklarına yönelik yasa ile birlikte hükümet kendisini arka plana atmakta ve yaşanan, yaşanabilecek hemen hemen her konuda sorumluluğu hekime yüklemektedir. Hekimlerin çalışma saatlerinin fazlalığı, performans sisteminin hali hazırda devam eden bir uygulama olması nitelikli sağlık hizmetinin imkânsız hale gelmesine sebebiyet vermektedir. Creswell ve birçok düşünürün ortak düşüncesine göre, bir nitel araştırma felsefi sayıltılar, yaklaşımlar ve kuramlardan önce bir problem cümlesi ile başlar (Creswell, 1998). Bu çalışmanın esas problemini oluşturan konu ise; kuşkusuz ki hekimlerin gördükleri şiddet karşısında yeterince güvende olmadıkları ve bununla ilgili konularda devlet desteğinin yetersiz olmasıdır. Hekimlere yönelik uygulanan şiddet gündemde yeterince yer bulamamakta ve hekimlerin mağduriyetleri konusunda çalışmalar yapılamamakta ya da yetersiz kalmaktadır. Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında gelen ‘hekime yönelik şiddet’; şiddet öncesinde, şiddet sırasında ve şiddet sonrasında yaşananların daha önce ele alınmamış olması ve hekimlerin şiddete maruz kalmalarının engellenmesine yönelik çözüm önerilerinin yetersiz olması nedeniyle önemli bir sorun teşkil etmektedir. - 28 - 1.2 Amaçlar Hekimlere yönelik şiddetin esas yapısı nedir? Hasta-hekim ilişkisinin özü nedir? Son yıllarda hekimlere yönelik şiddetin artış göstermesinin nedenleri nelerdir? Sağlıkta dönüşüm politikalarının, sağlık sistemindeki etkileri nelerdir? Sağlıkta şiddet olaylarının sorumlusu nedir/kimdir? Hekimlere yönelik şiddet nasıl durdurulabilir? 1.3 Önem Doktorlara yönelik şiddetin günbegün artması ve daha fazla gündeme taşınması, şiddeti arttıran durum ve olayların incelenmesini gerektirmektedir. 2003 yılında değişen sağlık politikaları, hekimler tarafından ağır bir dille eleştirilmektedir. Bunun nedeni olarak görülen ise hekimlerin hastaların tahakkümü altında kalmalarının devlet tarafından meşrulaştırıldığı düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Doktorlara yönelik şiddet yeni bir olay olmamakla birlikte, hatırı sayılır bir şekilde şiddet haberlerinin artması, var olan hükümetin söyleminin ve değişen sağlık politikalarının şiddet olaylarına etkisinin araştırılmasını gerektirmektedir. Doktor, hasta ve hasta yakınlarıyla yapılacak görüşmelerin şiddetin ortaya çıkmasını etkileyen faktörleri anlamak açısından kayda değer bir anlamı olacaktır. Bu çalışma, hekimlere yönelik şiddet oranınn artmasında, hekim-hasta ilişkisini anlamak ve değişen sağlık politiklarının şiddeti arttırıcı etkisinin ne denli olduğunu öğrenebilmek açısından büyük önem taşımaktadır. 1.4 Sınırlılıklar Ankara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Söylem Analizi dersi kapsamında yürütülen “Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet” çalışmasında hekimler ve hasta yakınları ile görüşülmesi uygun görülmüştür. Hekimlere ve hasta yakınlarına ulaşmadaki bürokratik sıkıntılar ve konunun hassasiyetinden ötürü katılımcılara ulaşma noktasında birtakım zorluklar yaşanmıştır. Bunlara ek olarak, çalışma süresinin dört ay ile sınırlanması ve maddi yetersizliklerden dolayı, araştırma sınırlı sayıda katılımcıyla yapılmıştır. Araştırma; Ankara ve Düzce illerinden hekim ve hasta yakını katılımcılarla gerçekleştirilmiştir. - 29 - Çalışmanın pilot uygulamasında dört hekim ve bir hasta yakınıyla görüşülmüş, bu görüşmeler sonrasında yarı yapılandırılmış görüşme formlarında bazı değişikliklere gidilmesi uygun görülmüştür. Araştırma süresince kullanılan görüşme formlarının tamamı ekte belirtilecektir. 1.5 Yaklaşım ve Sayıltılar Çatışmacı yaklaşım toplumu, birbirleriyle çatışan ögelerin oluşturduğu bir bütün olarak kabul eder. Çatışmacı yaklaşıma göre toplumun özünde değişme vardır. Her toplum sürekli olarak değişmeyle karşı karşıyadır. Toplumun ögeleri toplumun değişmesinde rol oynar. Toplumda değişmeye direnen ögelerde bulunduğuna göre çatışma doğaldır. Toplum sürekli çatışmalara sahne alan bir süreçtir (Gökçe,2004: 35). Giddens (2006)’a göre; çatışma kuramcıları toplumdaki bölünmeleri öne çıkarırlar. Bunu yaparken de güç, eşitsizlik ve mücadele sorunları üzerinde yoğunlaşırlar. Çatışma kuramcıları toplumu, her birisi kendi çıkarlarını gözeten ayrı gruplardan oluşmuş diye görürler. Farklı çıkarların varlığı, çatışma potansiyelinin her zaman var olduğu ve belirli grupların ötekilerden daha fazla yarar sağladığı anlamına gelir. Kasapoğlu (2011)’na göre çatışmacı yaklaşım makro düzeyde ve çoğu zaman tarihsel karşılaştırmalar yaparak incelemelerde bulunmaktadır. Toplumdaki gruplar ve sınıflar arasındaki sosyal, siyasi ve maddi eşitsizlikler üzerinden mevcut durumdaki sosyopolitik sistemi eleştirmektedirler. Toplumu oluşturan gruplar arasındaki, ortak faydadan ziyade, çıkar çatışmalarının toplumsal dinamiğin itici gücü olduğunu savunan çatışmacı yaklaşım, bu yönüyle işlevselciliğe temel bir alternatif olarak sunulur. Çatışma kuramına göre, toplumsal yapı analizinde karşılaşılan karşıtlıklar, çelişkiler; toplumsal değişme ve gelişmenin işaretleridir. Çatışmacı yaklaşım sağlık hizmetlerinin küresel, bölgesel ve ulusal düzeyleri bakımından eşit olmayan dağılımını konu edinir. Çatışmacı düşünceyi temel alan bu görüşler; temel bir insan hakkı olan sağlığın piyasada metalaşması ve alınıp satılan bir şey olarak görülmesiyle yakından ilgilenmektedir (Kasapoğlu, 2011). - 30 - 1.6.Yöntem 1.6.1.Araştırma Tipi Bu araştırma, nitel bir araştırmadır. Araştırmada; bireylerin, şiddet fenomenine ilişkin deneyimlerinin ve duygu dünyalarının analiz edilmesi amaçlandığından; nitel araştırma geleneğinin benimsenmesi uygun görülmüştür. Mayring (2000)’e göre; özne esas alınarak; araştırma olgusunun doğal ortamında incelenmesi; bu inceleme sonucunda olgunun detaylı bir betimlemesinin yapılması ve bu betimlemenin yorumlanarak genellenmesi süreci, nitel araştırmanın temelini oluşturur. Mayring, bu temelin somuta uyarlanabilmesinin; postülaların ayrımları ve birbirlerine bağlandıkları noktaları çözümlemekle mümkün olduğunu savunmaktadır. Buna göre; nitel araştırmanın 13 ayağı vardır. Mayring (2000;31) bu 13 ayağı, şu şekilde gruplandırır. Genelleştirme Süreci 13 Nicelleştirilebilirlik 12 Tümevarım Kural Arayışı 11 Geliştirme 8 9 Sorun Yönelimi 7 Tarihi Süreklilik Özne Bütünlük Argümantatif 10 - 31 - Günlük Yaşamda 5 6 Araştırmacı-Olgu Etkileşimi 4 İçebakış 3 Öngörü 2 Yöntem Denetimi Tekil Olaya İlişkinlik 1 Yorumlama Açıklık Betimleme Nitel araştırmanın esası, araştırma sorularının muhatabı olan öznelere dayanır. Temel amaç, öznenin somut pratik sorunlarına, yine öznenin kendi oluşu içerisinde bir cevap bulmaktır. Bu özne odaklı olma durumu, nitel araştırmanın gündelik hayatla ilişkisini de ortaya koyar. Gündelik hayat içerisinde karşılaşılan herhangi bir somut problemin ortaya konması; ancak bu problemin kapsamlı bir tanımının ve açık bir betimlemesinin yapılabilmesiyle mümkündür. Bu noktada, araştırmanın ana konu çerçevesinde ilerlemesi, tekil olaylarla bağlantısının sürekli yeniden sağlanması ve araştırmacının probleme yönelik konumunun sıkı denetim altında tutulması önem arz eder. Nitel gelenek, önyargısız bir araştırmanın mümkün olmadığı önkabulüne dayanır. Araştırmacı, öznel deneyimleriyle araştırmaya etki eder ve ondan etkilenir. Bu nedenle, araştırmaya dair öngörüler ve önyargılar açıkça ortaya koyulmalı ve araştırma süresince bu öznel değerlerin araştırmaya etkileri sınanmalıdır. Haliyle, böylesi bir araştırma durum bağımlı olacaktır. Doğa yasaları gibi genelgeçer sonuçlar ortaya koymak, insan bilimleri için mümkün değildir. Yapılan araştırmaların sonuçlarının genelleştirilebilmesi, yalnızca belli durumlar ve belli bir zaman çerçevesi içinde mümkündür. Bu noktada, sonuçlar nicelleştirilerek, aynı durumlarda birbirini tekrar eden kalıplardan, modellerden yola çıkıldığında, bu bağlama dayalı bir kurala varılıp varılamadığı sorgulanır. 1.6.2. Araştırma Tekniği Bu araştırma, fenomenolojik analiz tekniğiyle hazırlanmıştır. Cresswell (1998)’e göre; Biyografi, Temellendirilmiş Kuram (Grounded Theory), Etnografi ve Örnek Olay ile birlikte - 32 - nitel araştırmanın beş geleneğinden biri olan Fenomenolojik Analiz, bireylerin bir olgu ile ilgili deneyimlerinin, yaşantılarının özünü anlamayı amaçlar. Fenomen sözcüğünün iki temel anlamı vardır. Buna göre, fenomen; bir algı nesnesi, yani duyularımızla algıladığımız bir şey anlamında ya da henüz açıklayamadığımız, sıra dışı, manevi bir güç, duyular üstü bir şeye karşılık olarak kullanılabilir (Slattery, 2010). Husserl’in temelini attığı, felsefi bir yöntem olarak fenomenoloji ise; insanın yargısallığını, deneyimlerini, ön kabullerini paranteze alarak (epoke), şeylerin kendisine yönelmeyi ifade eder (Husserl, 2010). İnsanın bilinç yapısına, iç dünyasına önem veren fenomenolojik anlayış; bu yolla, değişmeyen yapıyı, özü bulmayı hedefler. Psikoloji temelli fenomenoloji yazınında; Dukes, Tesch, Giorge, Polkinghome ve son dönemde Moustakas’ı kapsayan çok sayıda yazar bulunmaktadır (Cresswell, 1998). Araştırmada kullanılan teknikte de; mevcut fenomenoloji yazınlarından, Riemen’in “Bir Bakım Etkileşiminin Esas Yapısı” (akt. Creswell, 1998) çalışmasından yararlanılmıştır. Bu teknikte esas olan; çalışmanın temel problemini belirleyip, üzerinde çalışılacak fenomenin açık bir tanımını yapmaktır. Bu tanımlama kapsamında; fenomenin ne koşullarda görülebileceği ve kendini nasıl belli edebileceği üzerinde durulur. Yarı-yapılandırılmış bir görüşme formu kullanılarak; fenomeni bire bir deneyimlemiş 5 ile 25 arasında bireyle görüşülür (Creswell,1998). Bireylerin fenomen ile ilgili bilgileri, yorumlamaları ve bu deneyimlerine yükledikleri anlamlar sorgulanır. Bireylerin rızası alınarak kaydedilen görüşmeler, derinlemesine incelenir. Paradigmatik analize benzer şekilde; ikili karşıtlıklar kurularak; bireylerin tekrarlanan ifadeleri ve görüşmeden görüşmeye değişmeyen yapılar belirlenir. Bu yolla, fenomenin esas yapısına ulaşmak amaçlanır. Colaizzi’nin (1973) geliştirdiği bu aşamaları; Riemen, kendi çalışmasına uyarlamıştır. “Şiddet” fenomenini çalışan Riemen, hasta-hekim karşıtlığı kurmuş ve çalışmasının problemini, hastanın bakış açısından; “Bakımın (caring) temel yapısı nedir?” olarak belirlemiştir (akt. Creswell,1998). Bireylerin fenomene yönelik, olumlanan ve olumsuzlanan ifadelerini iki ayrı tabloda belirten Riemen; önce tekrarlanan kalıpları belirlemiş, sonrasında bu kalıpları ortak birer ifade haline gelecek şekilde yorumlayarak; bakım etkileşimi sırasındaki şiddetin temel yapısını analiz etmeye çalışmıştır. - 33 - Bu araştırmada da benzer şekilde, hekimlerin perspektifinden “şiddet” fenomenini, anlamaya yönelik; görüşmeler sırasında kullandıkları olumlu ve olumsuz ifadeler üzerinden bir karşıtlık kurulmuş, buna ek olarak hem kamu hastaneleri hem de özel hastanelerden hekimler örnekleme dahil edilerek, karşılaştırma yapma imkanı oluşturulmuştur. 1.6.3 Araştırmanın Kapsamı Bu çalışma Ankara ve Düzce şehirlerinde; herhangi bir şiddet türüne maruz kalan hekimler ve hekimlere yönelik herhangi bir tür şiddet uygulayan hasta yakınları ile yapılmıştır. Creswell’in (1998) belirttiği; fenomenolojik analizin esaslarına uygun olarak; kamu hastanelerinde çalışan dokuz erkek hekim ve altı kadın hekim, özel hastanelerde çalışan iki erkek hekim ve bir kadın hekim olmak üzere 18 hekim ve üç hasta yakını olmak üzere toplam 21 görüşme yapılmıştır. Görüşmeler sırasında, görüşmeciler genellikle yalnız olsalar da; bazı görüşmelerde iki görüşmeci hazır bulunmuştur. Görüşme öncesinde, katılımcılar görüşme hakkında bilgilendirilmiş, araştırmada herhangi bir şekilde isimlerinin yer almayacağı güvencesi verilmiştir. Görüşmelerin tamamında, katılımcılar, ses kaydı alınmasına izin vermişlerdir. Her bir görüşme, ortalama 30 dakika sürmüştür. Deşifre aşamasında, görüşmeler, herhangi bir düzeltme uygulanmadan, metin haline getirilmiş ve sonrasında bu metinlere fenomenolojik analiz uygulanmıştır. - 34 - Bölüm 2. BULGULAR VE TARTIŞMA Bu alt bölümde 18’i hekim üçü hasta yakını ile yapılan görüşmelerden elde edilen veriler 52 tablo aracılığıyla sunulmuştur. Hazırlanan tablolarda ilk öncea kamu hastanelerinde çalışan erkek hekimlerin olumlu ve olumsuz ifadelerine; daha sonra yine kamu hastanelerinde çalışan kadın hekimlerin olumlu ve olumsuz ifadelerine yer verilmiştir (Bkz. Tablo 1.1-Tablo 15.2). Özel hastanelerde çalışan ikisi erkek biri kadın hekime ilişkin bulgular ise Tablo 16.118.2 ‘ de yer almıştır. Hekimlerden sonra üç hasta yakınının bilgileri ise, Tablo 19.1 -21.2 de verilmiştir. Araştırmada toplanan verilerin başka araştırmacılar tarafından da kullanılabilmesı ve fenomenolojik karşılaştırmalarda tablolar galinde sunulan ifadelerin daha genel bir çerçeveye oturtulabilmesi için 21 görüşmenin tamamı deşifre edilerek ekte sunulmuştur. Ayrıca okuyucuların, kamu ve özel, kadın ve erkek hekimler ile hasta yakınlarının görüşlerini daha iyi anlayabilmelerine olanak sağlamak amacıyla da her tablonun altına görüşülen kisilerin yine kendi ifadelerine ancak bu kez paragraflar halinde kapsamlı olarak yer verilmiştir. Fenomenolojik analiz gereği olumlu ve olumsuz ifadelerin karşılaştırılmasından sonra hekime yönelik şiddetin özünü anlamaya ve göstermeye çalışan genel değerlendirmeler ise, ortak ifade kümeleri oluşturularak yapılmıştır. Bu amaçla 22.1. ve 22.2 nolu tablolar kadın hekimlerin olumlu ve olumsuz düşünclerinin ortak kümesini; 23.1 ve 23.2 erkek hekimlerin ; 24.1 ve 24.2 kamuda çalışan hekimlerin ; 25.1 ve 25.2 özel hastanelerde çalışan hekimlerin, 26.1 ve 26.2 ise hasta yakınlarının olumlu ve olumsuz ifadelerinin ortak kümesini gösteren tablolar olarak düzenlenmiştir. Hekime yönelik şiddet araştırmalarının çoğunun nicel verilere dayanmasına karşılık bu çalışmada Türkiye’de fazlaca uygulanmamış olan fenomenolojik analiz yapma girişimi, verilerin sunumunun detaylı olarak yapılmasına yol açmıştır. - 35 - Fenomenolojik analizde yararlanılan görüşmeleri listesi ise aşağıda sunulmuş bulunmaktadır. Görüşme No 1: Kamu hastanesinde çalışan erkek hekim Görüşme No 2: Kamu hastanesinde çalışan erkek hekim Görüşme No 3: Kamu hastanesinde çalışan erkek hekim Görüşme No 4: Kamu hastanesinde çalışan erkek hekim Görüşme No 5: Kamu hastanesinde çalışan erkek hekim Görüşme No 6: Kamu hastanesinde çalışan erkek hekim Görüşme No 7: Kamu hastanesinde çalışan erkek hekim Görüşme No 8: Kamu hastanesinde çalışan erkek hekim Görüşme No 9: Kamu hastanesinde çalışan erkek hekim Görüşme No 10: Kamu hastanesinde çalışan kadın hekim Görüşme No 11: Kamu hastanesinde çalışan kadın hekim Görüşme No 12: Kamu hastanesinde çalışan kadın hekim Görüşme No 13: Kamu hastanesinde çalışan kadın hekim Görüşme No 14: Kamu hastanesinde çalışan kadın hekim Görüşme No 15: Kamu hastanesinde çalışan kadın hekim Görüşme No 16: Özel hastanede çalışan erkek hekim Görüşme No 17: Özel hastanede çalışan erkek hekim Görüşme No 18: Özel hastanede çalışan kadın hekim Görüşme No 19: Şiddet uygulayan hasta yakını Görüşme No 20: Şiddet uygulayan hasta yakını Görüşme No 21: Şiddet uygulayan hasta yakını - 36 - Tablo 1.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 1) 1 2 3 4 5 SGK’lar oluşturuldu. Sosyal güvenceler arttı. Yeşil kart uygulamasıyla hastanelere ulaşım kolaylaştı. Her eczaneden ilaçlara ulaşım kolaylaştı. Spesifik çalışmalara olumlu bakıyorum. Tablo 1.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 1) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Hizmet kalitesi düştü. Hastalara para gözüyle bakılıyor. İş yoğunluğu arttı. Performans sistemi işlemiyor. Siyaset işin içine girmemeli. Hastalara gereksiz işlem yapılıyor. Her işi 2-3 kişi yapıyor. Ben kendimi muayene etmek istemem. Sevk sistemi işlemiyor. Hasta hekime ön yargılı geliyor. Kimse önemli hastalara elini sürmek istemiyor. Üroloji bölümünde uzmanlaşan ve 29 yaşında olan erkek hekim, kendisinden rapor almaya gelen hastaya kan tahlili yapmadan rapor veremeyeceğini söylemesi üzerine işini halletmemekte ısrar ettiği düşünülerek hasta tarafından sözlü şiddete uğruyor. Şiddete uğrayan hekim yeni sağlık politikalarıyla birlikte hekime ve sağlık hizmetine ulaşabilen vatandaş sayısının arttığını ancak bu hizmetin alt yapısı oluşturulmadığından hizmet kalitesinin kamu sağlığını tehdit edecek derecede düştüğünü düşünüyor. Kendi cümlelerinden aktarmak gerekirse, hekim performans sisteminden tüm hekimlerin rahatsız olduğunu “Bir hastaya yarım saat ayırdığın zaman da hekime getirdiği puan aynı, bir hastaya iki dakika ayırdığı zaman da getirdiği puan aynı. Dolayısıyla doktorların, zaten iş yoğunluğu çok fazla olduğu için hastaya vakit ayırmamasına yol açtı performans sistemi. Yani bütün hekimlerin ben performans sisteminden çok şikayetçi olduğunu düşünüyorum açıkçası. Yani herkes gelen bir hastaya hiç kimse para gözüyle bakmak istemiyordur yani.” sözleriyle anlatıyor ve hasta/hekim ilişkisini asıl bozan faktörün performans sistemi olduğunu ekliyor. Hekim “Açıkçası ben kendimin 120-130 uncu hastası olmak istemem. Ben kendime muayene olmak istemiyorum.” sözleriyle sağlık hizmetinin bir parçası olarak sağlık sistemine duyduğu güvensizliği çarpıcı sözlerle ifade etmektedir. - 37 - Tablo 2.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 2) 1 SGK’lar birleşti. 2 Eczaneler serbestleşti. 3 Bakan görevinden alındı. Tablo 2.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 2) 1 Vatandaş daha çok cebinden ödemeye başladı. 2 Hekimlerin iş yükü arttı. 3 Hekimler hastayla çok az zaman geçiriyor. 4 Araya bilgi işlem süreçleri girdi. 5 Devlet hastanelerinde aşırı yığılma oldu. 6 Avrupa’nın en yoğun acil servisleri Türkiye’de. 7 Bürokrasi arttı. 8 Kadrolaşma arttı. 9 Çöp bidonu orada durmasın bile denilemiyor. 10 Doktor; misafir, teknik eleman gibi. 11 Hekimleri marjinal gösterin dendi. 12 Sağlık metalaştı. 13 Hekimlere paragöz deniyor. 14 Bizi medyaya çıkarmıyorlar. 15 Tıp fakülteleri yeterli değil. 16 Rütbeliler-cübbeliler ayrımı oldu. 17 Hekim tedavinin bir parçası değil. 18 Şu anki sistem tedavi edici hizmetlere eğiliyor. 19 Saygı zedelendi. 20 Meslekten yabancılaşma arttı. 21 Çok rahat bıçaklanabiliriz. Acil servis çalışanı 46 yaşındaki hekim, kendisine ilaç yazdırmaya gelen bir hastasına muayene ederek ilaç yazabilirim, neyiniz olduğunu tespit etmeden ilaç yazamam dediği için Başhekime şikayete giden bir kadın hastasının şiddetine uğradığını düşünüyor. Hastası “Ben başörtülü olduğum için bana ilaç yazmadı şerefsiz.” diye başhekime çıkıyor. Başhekim ise bu sözlü şiddete dava açmayarak hekimi yalnız bırakıyor. - 38 - Hekimin ifadeleri sağlıkta dönüşüm politikalarının özellikle medya aracılığıyla, sistemin sorunlarını hekime mal ettiği kanısını yaratıyor. Bir yandan televizyonlardan insanlara hastaneler sizlere açık, istediğiniz her yerde sağlık hizmetinden faydalanabilirsiniz derken, bir yandan da sağlık sistemi buna izin vermediğinde alt metinde hekimlerin burnu havada olduğu için hastayla ilgilenmediği işleniyordu. “Bir hedef gösterilmişti, vatandaş hizmet almaya gittiğinde alamadığında o hizmeti ya da beklentisini karşılamayınca hedef belliydi artık. Yani bu sistemi yaratan hekimmiş gibi gösterildi.” sözleriyle sağlık sisteminin hekimi açık hedef haline getirdiğini ifade ediyor. Tablo 3.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 3) 1 2 3 Dönüşümün hasta memnuniyeti ve insanların sağlık hizmetine ulaşımları noktasında ciddi katkıları var. Hastane ve polikliniklerin sayısı arttı. Her şeye rağmen hekim olurdum ve Acil’de çalışmak isterdim Tablo 3.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 3) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 Sağlık çalışanları unutuldu. İş yükü 5 kat arttı ama istihdam olmadı. Performans sistemi güzel hayallerle başladı ama şu an öyle ilerlemiyor. Performans sisteminde eşitsizlik var. Performans sistemi hekim camiasına yaramamıştır. Sağlık çalışanlarının da insan olduğu hesaba katılmadı. Hasta hakkı yalnızca hastaların hakkıymış gibi bir algı var. Sağlık çalışanları ile hastalar karşı karşıya getiriliyor. Dönüşüm itibar kaybına ve mesleki tatminsizliğe yol açtı. İnanılmaz bir yıpranmışlık var. Şiddet verimliliği olumsuz etkiledi. Şiddet olaylarının asıl sorumlusu toplumun kendisi. Acil servis çalışanı 43 yaşında olan hekim, hasta ve hasta yakınları tarafından defalarca şiddete uğramış. Acil servise ede hayatını kaybedip getirilen neredeyse her hastanın ölüm haberini yakınlarına verdiğinde şiddete maruz kaldığını dile getiriyor. Bazen ise karşılıklı kavga eden gruplar geldiğinde, bir hastayla ilgilenirken diğer grubun saldırısına maruz kaldığını hatta bir defa bıçak çekilerek ölümle tehdit edildiğini dile getiriyor. Son 10 yılda artan sağlık çalışanlarına dönük şiddet olaylarının hukuki bir yaptırımının olmamasının şiddeti arttırdığı kanaatinde. “Caydırıcı cezaların verilmesi de etkili olacaktır. Bence hukuki işlemler de yeterince uygulanmıyor. Maalesef şiddet gören birisi olarak söylüyorum; oradaki polisler sizinle hastanın arasını yapmaya çalışıyor.” ifadeleriyle polisin arabulucu bir misyon yüklendiğini dile getiriyor. Görüşülen hekime göre eğer şiddet olaylarının son bulması isteniyorsa ara bulmak yerine suçlular bir cezai işlem görmelidir. - 39 - Tablo 4.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 4) 1 2 3 4 5 Sağlıkta dönüşüm hasta memnuniyetini hedefliyor. Sağlık hizmetine ulaşım kolaylaştı. Olması gereken sistem budur. Bıçak parası ya da muayenehaneye sevketme kalktı. Aşırı uzmanlaşma olumlu bir gelişme. Tablo 4.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 4) 1 2 3 4 5 6 7 8 İş yükü arttı. Performans sistemi tam olarak uygulanmıyor. 3-4 kişinin yapacağı işi tek kişi yapıyor. Sağlık çalışanlarına saygı azaldı. 36 saat nöbet tutan hekimler var. Başka yerlerde çalışan hekimlerin şiddete uğraması bizi de baskı altına alıyor. Hekimin hakkını arama hakkı yok. Hekime şiddet uyguladığında insanlar egosunu tatmin ediyor. 39 yaşındaki hekim görüşülen diğer hekimlere göre sağlıkta dönüşüm politikalarına biraz daha olumlu bakıyor. Performans sistemi ve benzer uygulamaların aslında sağlık hizmetini nitelikleştirebilecekken yanlış uygulandığı için böylesi sonuçlar verdiği kanaatinde. Ona göre şiddetin artmasında bir etken de doktor dövmenin artık övünülecek bir şey haline gelmesi. Tablo 5.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 5) 1 Doktorluk dışında bir mesleği hiç düşünmedim. 2 İnsanlara faydalı olmak için hekimliği seçtim. 3 Maddi yönden de, doktorluk diğer mesleklere göre daha rahat. 4 Mesleğin itibarı var sonuçta. 5 Hekimlerin de yanlışları olabilir, karşı tarafın da yanlışları olabilir. 6 Kutsal bir meslek olsa da, onun da bazı zaafları olabilir. 7 Hekimler yönünden de birtakım eksiklikler ortaya çıktı, bunu kabul ediyorum 8 Daha verimli, gerçekten hastaya yeteri kadar vaktin ayrılacağı bir kota sistemi uygulanmalı. 9 Eskiden tam tersiydi bu bizim ülkemizde, hasta hakları hiç yoktu. 10 Sistemi oluştururken, her iki tarafın da düşünülmesi gerekiyor - 40 - Tablo 5.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 5) 1 Hekimliği seçtiğim için pişmanlık duyuyorum. 2 Bir insanın dayanamayacağı kadar uzun süren nöbetler, yoğun mesai saatleri var. 3 36. saatinizi doldurarak bir mesai yapmış oluyorsunuz, verim düşüyor tabi. 4 Çocuğum hekim olmasın diyen tarafım ağır basıyor. 5 Zaman zaman, hekimliği seçtiğime pişman oluyorum. 6 Sistemi değiştirirken, denge gözetilmedi. 7 Hastalara bazı haklar verilirken, hekimlerin unutulması söz konusu. 8 Çok rahat haklar verilmesi de, hastanın gözünde doktorların itibarını düşürdü. 9 Hekim sayımız az. 10 Şiddet sonrası hissettiğiniz ilk şey; hayal kırıklığı. 11 Ölüm korkusu yaşıyoruz. 12 Şiddet olayı sonrası, motivasyonunuz düşüyor tabi. 13 Hasta bana sözlü ya da fiziksel saldırıda bulunacak diye, gereksiz tetkikler bile isteyebiliyorsunuz. 14 Sözlü şiddete uğradım çokça. 15 Eğitim sistemi düştükçe, bu değişiklikleri algılama yapısı da değişiyor. 16 Eğitim durumu düşük insanların, bu hakları suistimal ettiğini düşünüyorum Kardiyoloji alanında uzmanlaşan ve 35 yaşında olan hekim, “Bir kalp krizi hastası yattı bize kalp krizi hastalarının zaten ne yaparsanız yapın ölüm oranı çok yüksek bir hastalık. Hasta işte bir buçuk ay komada kaldı. Sonra bayağı toparladı, sadece yürüme fonksiyonları kaldı. Normal solunum cihazından ayrıldı. Yani yapılmadık şey kalmadı ama buna rağmen hastalar mesela bunu kabullenemiyorlar. Yani ‘doktor, hastayı tamamen iyileştirecek, bunun başka çıkar yolu yok’ bu çok yanlış. Doktor elinden geleni yapar, ama her hasta kurtulacak, yaşatılacak, tamamen sağlığına kavuşturulacak diye bir şey yok. Bizim elimizde sihirli bir değnek yok.” diyerek anlattığı olayda ölümle tehdit edilerek darp edildiğini mahkemesinin ise hala sürdüğünü dile getiriyor. Performans sistemiyle birlikte hekim ulaşabilirliğin arttığını ama hekimin verdiği sağlık hizmetinin kalitesi düştükten sonra bunun pek de manası olmadığına dikkat çekiyor. Sağlık - 41 - alanının hiç olmaması gerekirken ticarileştiğini ve hekimin de bu ticari ortamda tüccar mantığıyla hareket etmesinin önünün açıldığını dile getiriyor. Şiddetin çözüm yolunu ise şöyle tarif ediyor; “Ancak şiddet sorununun çözümü genel anlamda şiddeti dışlayan bir toplumsal yapı oluşmasıyla mümkün olabilir. Mevcut sistem her yönüyle şiddeti körükleyen bir sistem.” Tablo 6.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 6) 1 Şiddet uygulayanların sağlık güvenceleri iptal edilmeli. Tablo 6.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 6) 1 2 3 4 5 Allah’a şükür acil nöbeti tutmuyorum. Eskiden hekimlere saygı duyulurdu. Siyasilerin söylemleri halkı kışkırtıyor. Performans sistemi izin kullanma açısından da sıkıntılı. Eskiden doktorun önünde ceket iliklenirdi. Biyo-kimya uzmanı 30 yaşında olan hekim ise gelen çok yaşlı bir hastaya işlem önceliği tanıdığı gerekçesiyle sıradaki başka bir hastanın sözlü şiddetine uğruyor. “Siyasi liderlerin seçim mitinglerinde doktorları hedef göstermesi de itibar kaybına neden oluyor. Bizden önce doktorlar odalarında oturur hasta bakmazlardı bizim dönemimizde çatır çatır hasta bakıyorlar gibi söylemleri oluyor. Bu tür söylemler halkı kışkırtıyor.” sözleriyle, sağlık hizmetinin siyasete araç edildiğini ve burada olumsuzluklarla hekimin bir başına bırakıldığını söylüyor. Hekim insanların hekimlik mesleğine saygı duymak yerine, “senin paranı ben veriyorum” diyerek şiddete meyil ettiklerini, bunun siyasetçilerin hatalı tavırlarının sonucu olduğunu düşünüyor. Tablo 7.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 7) 1 2 3 4 Otoriter bir hekimden çok açıklayıcı bir hekimim. Hastayı işin içine katan ve sorumluluğu üzerime alan bir hekimlik tarzına sahibim. Şiddete uğradığımda çok kötü hissettim ama hasta yakınına kızmadım. Hasta yakınının yaptığı hareket hastaya mal edilmemeli. Tablo 7.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 7) 1 2 3 4 5 6 Hekimlik beklentilerimi karşılamadı. Hekimlik mesleği en tepeden tabana indi. 12 Eylül Dönemi’nden sonra hekimlik bilerek ve isteyerek aşağı vurduruldu. Çocuğumun hekim olmaması için elimden geleni yaptım. Benim hekimliğe başladığım yıllardan itibaren hekimlik sürekli itibar kaybetti. Hekimlik planlı bir şekilde itibarsızlaştırıldı. - 42 - 7 8 9 10 11 12 13 14 15 İtibar kaybının popülist politikalarla ilgisi var. Hekimlere artık her şeyi dikte etmeye, tarif etmeye çalışıyorlar. Hastalar bize güvenmemeye başladı. Sağlık hizmetinin kolay ulaşılabilir hale gelmesi şiddetin artmasına neden oluyor. Şiddet konusunda sorumlu olan devlet otoritesi. Şiddete uğradıktan sonra o hastaya kesinlikle bakmak istemiyorum. Sistem tamamen yanlış ve sistemin doğurduğu sonuçlar hekimlere fatura ediliyor. Şiddeti sağlık sistemi ve son dönemdeki sağlıkta dönüşüm politikaları doğuruyor. Bir insanın şiddet uygulamasının hafifletici bir nedeni olamaz. Üroloji alanında uzmanlaşmış 49 yaşındaki erkek hekim, “Bir hastam tarafından yumruklandım. Gerekçe hastanın babasının makatına parmağımı sokmamdı. Şiddet görmemin sebebi ürolojik muayenenin temel unsurlarından birini gerçekleştirmiş olmamdı.” sözleriyle uğradığı fiziksel şiddeti çarpıcı bir şekilde dile getiriyor. Bir meslek olarak hekimliğin itibar kaybettiğini ve bunun mesleki duyarlılıklarına yansıdığını dile getiriyor. “Hastalar artık hastanenin kapısından önyargıyla giriyor.” sözleriyle, mesleklerine ne derece önyargılı yaklaşıldığını ifade etmek istiyor. Bu önyargının temellerinin medya üzerinden atıldığını ve bunun sağlık gibi önemli bir alanda olmaması gereken olduğunu dile geitiriyor. Tablo 8.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 8) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Büyük paralar gitti ama sonuçta insanların mağduriyetleri çözüldü gibi. Hastayı bir tavuk gibi görmek bana uymuyordu. Hekimi de hekim anlıyor Büyük paralar gitti ama sonuçta insanların mağduriyetleri çözüldü gibi. Ben emek sarf ediyorum. Sağlıktaki iyileştirmeleri inkâr edemem. Öyle bir sistem olsun ki doktorla hasta arasında para alışverişi olmasın. Hasta mağdur oluyor, tanım gecikiyor. Para karşılığı yapılacak bir şey değil bu. Tablo 8.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 8) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Az hasta olduğu zaman bizim için zor şartlar oluyor. Mesleğini yapmazsan tatmin olamıyorsun. Mesleğini yapamazsan mutlu olamıyorsun. Mesleki tatmin olmadığı için işe yaramaz hissediyorsun kendini. Mekânsal olarak tabi ki şikayetçiyiz İyiye doğru adımlar atıldı ama bunlar geçiciydi Ameliyatsız bir şekilde atlatabilirken hasta direk ameliyat verildi. Hastadan para kazanıyor doktor. Performans, doktor hasta ilişkisini değiştirdi. Hasta geliyor içeriye, bana bakacaksın benim saatim geldi diyor. Benim saatim geldi beni ilgilendirmez, onu çıkar beni al diyor. - 43 - 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 Tedavi veriyorum yarın buna yan etkisi olur boş ver ben bunu göndereyim diyorum Elimizi taşın altına koymuyoruz ister istemez çekiniyoruz. Mümkün olursa kaçıyorsun, uzak durmaya çalışıyorsun. Güvenlik önlemi yok. Hepimiz de kıvırtıyoruz açık söylemek gerekirse. Gelip hesap soracak haklı olarak, öldürür belki de. Tamamen siyaset mağduru olduk. Doktorlar umursanmadı. Şiddet Türkiye’de sadece doktorların üzerinden çözülmez. Hastanın çoğu bana önyargıyla geliyor. Bana antibiyotik yazman gerekiyor yoksa ben iyileşmem diyor. Hastalar koridor koridor geziyorlar, bizi dinlemiyorlar. Biz de de daha çok doktorun ölmesi gerekiyor, çok hemşire ölmesi gerekiyor ki önlem alınsın. 45 yaşında aile hekimliği yapan doktor, çalıştığı yerden kaynaklı hizmet verdiği hasta toplamının “kaliteli” olduğunu dile getiriyor. Yalnızca “bana şunu yaz, bu muayeneyi yap” diyen hastaların sembolik şiddetine uğradığını dile getiriyor. Hekime göre, devlet sözcüleri ve hatta doğrudan Başbakan aracılığıyla kitlelerin nazarında hekimlere uygulanan şiddeti meşrulaştırıcı konuşmalar yapıldığını ve hatta teşvik edildiğini düşünüyor. “Çünkü Erdoğan’ la direkt mesajlar verildi. Bizim sağlık sistemimizde sorun yok, sorun varsa direk doktorlardadır gidin hakkınızı arayabilirsiniz, kişisel olarak hakkınızı alabilirsiniz dediler yani.” diyen hekim, hekime dönük şiddetin halka “hak arama” olarak yansıltıldığını aktarıyor. Tablo 9.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 9) 1 2 Hekimliğe hala saygı var. Hastalar zaten telaşlı, bazen daha anlayışlı olmak gerekir. Tablo 9.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 9) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Çalışma ortamımızda sürekli bir kargaşa hali söz konusu. Gerçek anlamda aciliyeti olan hastalarla ilgilenmek isterim. Hasta ve hekim arasında karşılıklı tahammülsüzlük söz konusu. Hastane hekiminmiş gibi her konuda hekime hesap soruluyor. Daha ciddi bir vaka varken basit hastalıklarla ilgilenmem bekleniyor. Ücretler yetersiz. Hekimin hakları yok. Şiddette sorumluyu hasta yakınlarında görüyorum. Bir süre sonra şiddet normalleşiyor. Acil servis çalışanı 26 yaşındaki hekim, mevcut “söylem”lerle birlikte hastaların ağrı eşiğinin düştüğünü ve her şeyde hastaların acile geldiğini belirterek yaşadığı bir sözlü şiddet vakasını şöyle dile getiriyor: “Muayene yaparken hasta yakını bağırıp çağırmaya başladı. Hakaret etti. O sırada başka bir hastayı muayene etmem gerekiyordu gerçekten, aciliyeti vardı, o - 44 - hastaya göre. İçeri geçin geliyorum dedim. “Hastam ölüyor siz napıyorsunuz” dedi. Muayeneyi bıraktım gittim. “Ölücem çok kötüyüm” diye bağırıyordu. Ne olur ne olmaz diye ‘ekg’sini çektim. Kendine geldi sakinleşti. Buna benzer birçok örnekle sürekli karşılaşıyoruz. Panik haliyle sürekli hasta yakınları tarafından sözlü şiddete maruz kalıyoruz ve artık normal gelmeye başladı.”. Genç hekim, performans sistemiyle birlikte hasta-hekim ilişkisinin gergin bir hal aldığını ve acil düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguluyor. Tablo 10.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 10) 1 2 Hastalar zamanında ve daha kaliteli sağlık hizmeti almaya başladı. Aşırı uzmanlaşmanın olumsuz olduğunu düşünmüyorum. Tablo 10.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 10) 1 2 3 4 5 Gereksiz tahliller, ameliyatlar, müdahaleler, reçeteler ile şiddet arttı. Üsttekiler alttakileri meslektaş olarak görmüyor. Hastalar müşteri oldu. Meslekten soğudum. Hasta ve hekimler düşman oldu. 46 yaşındaki kadın hekim kadın doğum uzmanı olarak görev yapıyor. Hastanelerde uygulanan hiyerarşik yapıyı “Üsttekiler artık alttakileri meslektaşları olarak görmüyor, sadece hastalara hizmet etmesi gereken işçiler olarak görüyor ve altlarında çalışan hizmet grubunun hiçbir sorunuyla ilgilenmiyor ve çözme ihtiyacı duymuyor.” sözleriyle eleştiriyor ve bu durumun mesleki verimliliği düşürdüğünü düşünüyor. Mesleki itibarın düştüğünü ve artık hekimlik mesleğini icra etmekte güçlük çektiğini“Mesleğimden soğudum, artık hastalara hizmet etmekte içimden gelmiyor, hastaları ve hekimleri birbirine düşman ettiler, hastalar aslında bindikleri dalı kestiklerinin farkında değiller.” sözleriyle ifade ediyor. Sağlık sisteminin ne hastayı ne de hekimi “aşağı” kılan bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini düşünüyor. - 45 - Tablo 11.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 11) 1 Hekimliğin itibarı var, insanın hoşuna gidiyor. Tablo 11.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 11) 1 2 3 4 5 6 7 8 Mesleği seçmemden dolayı pişman olduğum dönemler oldu. Nöbetler ve mesailer çok yoğun. Çocuğumun hekim olmasını çoğu zaman istemem. Sağlık personellerinin hakları verilmiyor. Hekim de bir insan. Hasta yoğunluğu çok fazla. Şiddet olayları motivasyon kaybına yol açıyor. Sadece sağlık sistemi değil hastaların eğitimi ve ekonomik durumları da şiddete etkili 33 yaşındaki Nöroloji uznaı, çocukluğundan beri hayalini kurduğu bir mesleği icra etmenin zorluklarını şu çarpıcı ifadelerle dillendiriyor: “Mezun olduktan sonra da bir insanın dayanamayacağı kadar uzun süren nöbetler, yoğun mesai saatleri… Sabah 08.00’le ertesi gün 08.00 arası nöbet tuttuktan sonra, ertesi gün 50-60 hastanın beklediği poliklinikte hasta bakmak, dolayısıyla 36. saatinizi doldurarak bir mesai yapmış oluyorsunuz. O da verimliliğinizi azaltıyor tabi. Öyle günlerde pişmanlık yaşıyorum elbette.” Hastanede yaşanan olaylar üzerine, yaşadığı korkuyu “O an yaşadığınız başka bir his de, ölüm korkusu oluyor. Çünkü hani karşınızdakinin ne yapacağını bilemezsiniz ki. Hastayla baş başasınız, koruma söz konusu değil. Ölüm korkusunu ciddi anlamda yaşıyorsunuz. Çoğu zaman bu sizi yanlış şeylere de itebiliyor.” sözleriyle anlatmaya çalışıyor. İnsanların hayatlarını kurtarmaya çalışırken hayatından olma korkusuyla çalıştığını söylüyor. Tablo 12.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 12) 1 2 3 Hekimlerin özeleştiri yapması da gerekir aslında. Hekimlerin bu bağlamda daha iletişim becerisini geliştirmesi ve empati kurabilmesi gerekir. İnsanlara bu konuda daha fazla eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tablo 12.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 12) 1 2 3 4 5 6 7 8 Hekimlik dışında her şeyi yapar olduk. Hasta bir ilaç istiyor, siz onu yazıyorsunuz. Önceden hekim daha değerliydi. Şimdi çok sayıda hekim var ve nitelikse çok düşük. Hasta hakları korunurken çalışan hakları yok sayılıyor bu sistemde. Haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsunuz ve meslekten soğuyorsunuz. Şiddete uğramamın tek sebebi sistemin kendisidir. Sisteme göre hastanın her şeye hakkı varken sağlık çalışanını koruyan hiçbir yan yok. - 46 - Aile hekimliği yapan 46 yaşındaki kadın hekim, sağlık çalışanlarına dönük şiddetin son yıllarda arttığını ve hemen her gün sembolik şiddete uğradığını “Birinin gelip bana sekretermişim gibi davranması ve istediği ilacı yazmam için ısrar etmesi, ya da mesai bitmesine rağmen ısrarla muayene etmeye zorlaması bile benim için şiddet unsurudur.” sözleriyle ifade ediyor. Sağlıkta dönüşüm politikalarıyla artan şiddet arasındaki bağı “Kesinlikle hatta tek sebebi bu. Sağlıkta dönüşümün algılanması farklı. Öyle bir sistem ki yönetim tarafından algılanışı farklı, hasta tarafından algılanışı farklı, sağlık çalışanı tarafından algılanışı farklı. Hasta her şeye hakkı olduğu konusunda ısrarcı oluyor. Öte yandan hasta hakları korunurken çalışan hakları yok sayılıyor bu sistemde. Öyle olunca da şiddet artıyor doğal olarak.” sözleriyle kuruyor. Tablo 13.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 13) 1 2 Hastaları tedavi etmek beni tatmin ediyor. Hasta yakınları da benim için önemli. Tablo 13.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 13) 1 2 3 4 5 6 Odalarımız küçük, yataklı odalarımız az. Bir gün içinde 90 hastaya baktım. Kızımın hekim olmasını asla istemem. Hekimlik itibar kaybı yaşadı. Kişisel ihtiyaçlarıma 5 dakika dahi ayıramıyorum. Travmatik olaylara daha fazla zaman ayırmamdan dolayı savunma yazdım. Psikiyatrist olan 34 yaşındaki hekim, hasta hekim ilişkisinde yaşanan gerginliğin en önemli nedeninin hasta haklarının ülkemizde yanlış anlatılması ve yanlış anlaşılması olduğunu düşünüyor. Hasta haklarında yaşanan “iyileşme”nin tek taraflı olduğunu ve adeta hastalara “ne yapsan haklısın” mesajını verdiğini, hekimi açık hedef haline getirdiğini ekliyor. Kadın hekim uğradığı bir sözlü şiddet vakasını şöyle anlatıyor: “Polis nezaretinde getirilmiş, tecavüze uğramış 13 yaşındaki bir kızdı hasta. Normal şartlarda muayene için 5 dakikamız var bizim. Ben ise bu kızı 5 dakikada muayenen edip gönderemem bu kızı, ciddi bir travmatik olay söz konusu çünkü. Yaklaşık bir 20 dakika sürdü muayene. 14.20’ı gösteriyordu saat. Saat 14.00’da randevusu olan 15 yaşındaki bir kız odaya girdi ve bana hesap sorar tarzda, benim randevum 14.00’daydı.” Beni neden muayene etmiyorsun, 20 dakikadır bekliyorum” diye bağırdı. Ben de anlattım durumu, hastayla ilgilenmem gerekiyordu, adli vakalık bir durum, travmatik bir olaydı şeklinde izah ettim. “ Beni ilgilendirmez, benim randevum kaçtaysa o saatte beni içeri alacaksın” dedi. Benim sekreterim, “biraz saygılı olur musun, senin yaşın kadar okumuşluğu var doktor hanımın” dedi. “ Ben saygıyı ondan mı öğreneceğim” deyip, kapıyı çarpıp çıktı. Beni gidip hasta haklarına şikayet etti ve ben onun şikayeti üzerine, hasta haklarına oturup günde 50 hasta bakarken savunma yazdım. Benim suçum adli vakayı, istismara uğramış bir kızı önce alıp ilgilenmiş olmam.”. Yaşanan bu ve buna benzer olaylarda - 47 - hekimin başvurabileceği bir kademe yokken hasta hakları adı altında hekimlik mesleğinin itibarının düşürüldüğünü kaydediyor. Tablo 14.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 14) 1 İlaçlar ucuzladı, hastalar daha kolay muayene olabiliyor. Tablo 14.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 14) 1 2 3 4 5 Çok hareketli ve şiddete fazlasıyla eğimli bir çalışma ortamında yer alıyorum. Çocuğumun hekim olmasını asla istemem. Tehdit etmeye varan tavırlarla karşılaşıyorum. Gün içerisinde 150 hastadan sonra kafam gidiyor, toparlanıp adapte olamıyorum. Bir hasta herhangi bir kötü tavır gösterdiğinde o hastaya bakmak istemiyorum. 24 yaşında pratisyen hekim olarak acil serviste görev yapan hekim, daha görüşmenin başında uzmanlaşmak istediği alanı ifade ederken şu cümleleri sarf ediyor: “Çocuk psikiyatrisi düşünüyorum. Olabilecek en rahat, en hassas bölüm, evimde rahat rahat uyuyabileceğim, kafamın rahat olacağı. Böylelikle aile hayatımı da aynı anda yaşayabileceğime inanıyorum. Birilerinin beni saçma sapan şeylerle tehdit etmeyeceği, bana hakaret etmeyeceği, bağırıp çağırmayacağı bir meslek istiyorum. Hasta bakarken keyifle işimi yapıyorum ancak hasta yakınları gelip öyle hakaretler ediyor ki, öyle şeyler söylüyor ki, o gün tamamen demoralize oluyorum ve ben hasta bakmak istemiyorum, çalışmak istemiyorum. Bunun için mi uğraşıyorum, diyorum.”. Acil serviste hekimlerin tanıklık ettikleri maruz kaldıkları olaylar onların mesleğe bakış açısını daha ilk yıllardan belirliyor. Genç hekim, devletin sağlık hizmeti sunmada hastayı yanlış yönlendirdiğini ve geri dözülmez yollara sürüklenildiğini dile getiriyor. “Başı ağrıyan bir hasta ambulans çağırıyor. Böyle durumda gelen hastaya kızıyorum bazen. Kendilerini iyi hissetmediklerinden dolayı, taksiymişçesine ambulansı kullanan hastalar var. Düşün adamın biri kalp krizi geçiriyor, ambulans çağırıyor, gidebilecek ambulans yok, gereksiz kullanılması nedeniyle. Bunu hastaya anlattığında da “sana ne” diyor, “ devlet bana bu hakkı veriyor” diyebiliyor. Benim devlete kızdığım nokta bu. Devletin bakış açısı çok üzgünüm ama böyle, sağlık çalışanlarını, hastaların önüne sererim, pas pas yaparım şeklinde.” ambulans kullanımıyla ilgili verdiği sadece bir örnek ve bunun gibi birçok olayı yaşadıklarını dile getiriyor ve bunun sorumlusunun halkı yanlış yönlendiren devlet olduğunu düşünüyor. - 48 - Tablo 15.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 15) 1 2 3 Hekimliğin hala saygın bir tarafı var. Dönüşüm ile birlikte özelle devletin ayrılması iyi bir şey. Tam gün yasasını destekliyorum. Tablo 15.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 15) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 Çocuğumun hekim olmasını istemem. Hekimlik itibar kaybetti. Sağlıkta dönüşümün hekimlere karşı geçmişten gelen öfkeyi körüklediğini düşünüyorum. Bizden 20-30 yıl önce hekimlik yapanlara duyulan öfkenin boşalımını yaşıyoruz. Şu an hakları elinden alınmış biri olarak buradayım. Sözlü şiddetin ardından benim kendimi toparlayabilmem çok zaman alıyor. Sağlık personeline şiddet arttı. Hasta ile aramda sorun çıkmasındansa hastanın istediğini yapıp kurtulayım düşüncesindeyim. Hastanın istediklerini yaparsan sorun çıkmıyor. Aynı anda birçok dengeyi gözetmek zorundayız bu da mesleki verimliliğimi düşürüyor. Şiddet ciddi bir suç olarak görmeyen hukuk sistemi sorunlu. Şiddete uğradığım an her şeyden vazgeçmek istiyorum. Şiddete uğradığımda ağladım ve bir süre iş yapamadım. Psikiyatri doktoru 31 yaşındaki kadın hekim, kendisine fiziksel şiddet uygulayan bir hastasının uyguladığı şiddeti, şiddet olarak algılayamayacağını dile getiriyor. Çünkü zaten psikiyatri tedavisi gördüğünü ve bunun mazur görülebileceğini ama kendisine asıl uygulanan şiddetin sembolik şiddet olduğunu şu sözleriyle dile getiriyor; “Şiddet dediğimiz major bir psikiyatrik sorunu olmayan, zihinsel olarak gerçekle bağı kopmamış bizim gibi insanların, bizim üzerimizdeki tahakkümünden bahsediyorum.”. Şiddet olaylarında yaşanan artmanın söylem ile igili olduğunu ve doğrudan etkileyen esas belirleyen olduğunu dile getiriyor. Tablo 16.1 Özel Hastane Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 16) 1 2 Özel sektör kamuya kıyasla daha rahat. Özel hastaneye gelen hastalar daha bilinçli. Tablo 16.2 Özel Hastane Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 16) 1 2 3 Dönüşüm politikaları rant amaçlı. Dönüşüm ne sağlık sistemine ne hastaya ne de topluma faydalı olmadı. Sadece devletin cebinden daha az para çıkması hedefleniyor. - 49 - 4 5 6 7 8 9 10 11 Aşırı uzmanlaşma genel hekimlik nosyonunun kaybına yol açar. Performans sistemi hekime düşmandır. Hasta müşteriye dönüştürüldü. Hekim işçiye dönüştürüldü. Ölümcül hastalıkları olan hastaları hastaneler kabul etmiyor. Sağlıkta kar amacı güdülüyor. Şiddetin artmasında en büyük sorumluyu bürokrasi olarak görüyorum. Hasta hakları, yöneticilerin hekimler üzerinde baskı oluşturma amacına dönüştürüldü. Bir özel hastanede, Genel Cerrahi Uzmanı olarak çalışan 42 yaşındaki erkek hekim; özel hastanelerin, kamu hastanelerine kıyasla daha rahat olduğunu düşünmekle birlikte, bu rahatlığın daha çok, özel hastanelerin riskli hastaları kabul etmemesinden dolayı oluştuğunu ve bu durumu tedirgin edici bulduğunu ifade ediyor. Bunun yanında, “…bir de bizim hastayı reddetme şansımız daha yüksek. Yani bir nezaketsizlik gördüğümüz zaman hastayı bloke edebiliyoruz. Kamudaki arkadaşlarımızın maalesef böyle bir imkânı yok.” sözleriyle, kamu hastanelerinde çalışan hekimlerin, hastayı reddetme hakkı olmaması ya da bu hakkın pratikte uygulanamaması sorununa parmak basıyor. Son yıllarda, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin arttığını savunan hekim; bu şiddet olaylarını, sağlıkta dönüşüm politikalarıyla birlikte gelen, “kar amacı güden hastaneler” anlayışına bağlıyor. Sağlıkta dönüşümün, ne hekimlere ne de hastalara bir faydası olduğuna inanıyor. Tablo 17.1 Özel Hastane Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 17) 1 Talepler ön plana çıkarıldı. 2 Uzmanlaşmanın sınırları geniş olursa olumlu anlam ifade eder. 3 Şiddet olayları dışında hastaları çoğu zaman haklı bulurum. 4 Birçok hasta mağduriyet sonucu öfkeleniyor. 5 Şiddet olaylarında en az sorumlular hasta ve hekimler. Tablo 17.2 Özel Hastane Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 17) 1 Piyasalaşma ile birlikte devlet sağlık giderlerinden kurtulmak istiyor. 2 Öze ilişkin olumluluk yok. 3 Kar amacı güden sağlık işletmeleri haline gelindi. 4 Sistem, parası olmayan halkın aleyhine. 5 Hastalar hekimlere iyi davranmıyor. 6 Birçok hekim şiddet konusunda hastalara benzer bir reaksiyon gösteriyor. 7 Hastaneye gelmeden ölmüş bir kişi için sağlık personellerine öfkeleniliyor. - 50 - 8 Hekimlik mesleği itibarını kaybetti. 9 Medyada gerçek olmayan bir şekilde sağlık skandalı olarak lanse edilen olaylar şiddeti tetikliyor. 10 Şiddetten öncelikle sistem sorunlu. 11 Mevcut sistem şiddeti körüklüyor. 12 Hastalar hekimlerden intikam alıyor. 46 yaşındaki erkek hekim, 11 yıldır bir özel hastanede Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı olarak çalışmaktadır. Sağlıkta Dönüşüm politikalarıyla birlikte hekim-hasta ilişkisinin esnaf-müşteri ilişkisine benzer hale geldiğini ve bu ticarileşme durumunun da hekimin itibarını olumsuz etkilediğini savunan katılımcı, bunun da beraberinde hekimlere yönelik saygısız tutumları ve şiddet eğilimini getirdiğini düşünüyor. Hükümetin hekimleri hedef alan söylemlerinin yanında, medya tarafından da hekimlere yönelik ciddi bir baskı olduğunun altını çizen katılımcı, bu noktada “Medyanın şiddeti benim açımdan daha önemli. Çünkü hastalar o anda, sonuç itibariyle öfkeli bir topluluk. Yakınlarını kaybetmişler, sinirliler, bekledikleri, düşündükleri gibi sonuçlanmamış olay. Ama bunun medya tarafından bir, ne olup ne bittiği anlaşılmadan, sorulmadan, öğrenilmeden, bir bilgi alınmadan direkt bir sağlık skandalı olarak yansıtılması o zaman benim açımdan en önemli…” sözleriyle, hekimlerin medya tarafından hedef gösterilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. Tablo 18.1 Özel Hastane Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 18) 1 2 Hastalar öyle düşünmese de kaliteli hizmet alıyorlar. Hiyerarşik yapının olumsuz bir etkisi yok. Tablo 18.2 Özel Hastane Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 18) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Son 10 yılda olumlu gelişmeler olduğunu düşünmüyorum. Son yıllarda şiddet arttı. Hekimlere yönelik bir tedbir yok. Hastaların hakları hekimlerin haklarından ön planda. Özel hastanelerin devlet hastanelerinden bir farkı kalmadı. Günlük 40-50 hasta bir hekim için çok fazla. Acillerde hizmet kalitesi çok düştü. Özel hastanelerdeki hizmet kalitesi de düştü. Çok yoğun tempoda çalışıyor olmam verimliliğimi düşürüyor. - 51 - 10 Hekimlere karşı halkı kışkırtıyorlar. 33 yaşındaki kadın hekim, bir özel hastanede, Göğüs Hastalıkları Uzmanı olarak çalışmaktadır. Çalışma saatleri içerisinde defalarca sözlü şiddete maruz kaldığını belirten hekim, bu olaylardan birinde, mahkemeye başvurmak için gerekli girişimlerde bulunduğunu fakat sonrasında vazgeçtiğini söylüyor. “Bizim hastanenin avukatına başvurdum. Ama tabi şimdi öyle bir şey ki sonuçta siz orda bireysel olarak avukat tutmak zorundasınız ya da gidip dilekçe vererek mahkemeye başvurmak zorundasınız. Ama Türkiye ‘de hak hukuk nasıl işliyor görüyoruz son zamanlarda. Dolayısıyla geri dönüm olmayacağını düşünerek vazgeçmek zorunda kaldım.” Katılımcıların birçoğunda olduğu gibi; dava sürecinin maddi külfeti, bürokratik işlemlerin uzunluğu ve yargıya olan inancın zayıflığı, şiddete uğrayan hekimin dava açmaktan vazgeçmesine neden oluyor. Tablo 19.1 Hasta Yakınının Olumlu İfadeleri (Görüşme No 19) 1 Hakkımı savundum. 2 Hakaret ettikten sonra doktor geri adım attı. Tablo 19.2 Hasta Yakınının Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 19) 1 Şimdi her şey paralı. 2 Aylar sonrasına randevu veriliyor. 3 Performansa dayalı sistemde doktor hasta ile ilgilenemiyor. 4 Sadece hasta sayısı önemseniyor. 5 Hastalık hakkında tam bilgi verilmiyor. 6 Doktor bakar bakmaz ameliyat diyor. 7 Doktorlar ne yapılması gerektiğini söylemiyorlar. 8 Güvenlik görevlisiyle içeri girdi. 9 Doktora olan güvenimiz sarsıldı. 25 yaşındaki hasta yakını kadın katılımcı, performans sisteminin gelmesiyle birlikte; doktorlara olan güveninin azaldığını, doktorların artık hastalarını yalnızca müşteri olarak gördüklerini düşündüğünü belirtiyor. - 52 - “…çünkü onlar da ona göre para alıyorlar, baktığı kişiye göre. Fazla bakmıyor, böyle bir-iki şey sorup gönderiyor.” sözleriyle, hekim-hasta arasındaki güven ilişkisinin ortadan kaybolduğuna vurgu yapan, bu ilişkinin artık ticari boyutunun ağır bastığını düşünüyor. Tablo 20.1 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumlu İfadeleri (Görüşme No 20) 1 2 Hastalar zamanında ve daha kaliteli sağlık hizmeti almaya başladı. Aşırı uzmanlaşmanın olumsuz olduğunu düşünmüyorum. Tablo 20.2 Kamu Hastanesi Hekiminin Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 20) 1 2 3 4 5 Gereksiz tahliller, ameliyatlar, müdahaleler, reçeteler ile şiddet arttı. Üsttekiler alttakileri meslektaş olarak görmüyor. Hastalar müşteri oldu. Meslekten soğudum. Hasta ve hekimler düşman oldu. Ankara’da bir eğlence mekanının işletmecisi olan 38 yaşındaki erkek hasta yakını, özellikle devlet hastanelerindeki aşırı yoğunluktan şikayetçi olduğunu belirtiyor. Bu aşırı yığılmanın, hem sağlık çalışanlarında hem de hasta yakınlarında gerginliğe neden olduğunu düşünen hasta yakını, bu gerginliğin de şiddete kadar varabildiğinin altını çiziyor. Şiddeti bir çözüm olarak görmediğini belirten katılımcı, insanların hastanede farklı bir psikolojiye bürünebildiğini, bu sıkıntının, sağlık çalışanlarına hasta yakınlarıyla iletişim kurma konusunda dersler verilerek giderilebileceğini düşündüğünü belirtiyor. Tablo 21.1 Hasta Yakınının Olumlu İfadeleri (Görüşme No 21) 1 2 3 4 Hastalar sabah 6’da gidip saatlerce sıra beklemiyor. Özel hastanelerden memnunum. Şiddet uyguladığımda orada olan insanlar da bana hak verdi. Yine aynı durumla karşı karşıya gelsem şiddet uygulardım. Tablo 21.2 Hasta Yakınının Olumsuz İfadeleri (Görüşme No 21) 1 2 3 4 5 6 Devlet hastanelerinde gerekli ilgi alaka yok. Randevu sistemi işlemiyor. İnsanlara ikinci sınıf muamele ediliyor. Devlet hastanesinde hijyenik ortam yok. Hekimlerin teşhislerine kesin olarak inanmam. Çocuk can çekişirken hekim ilgisizdi. 28 yaşındaki erkek katılımcı, bir şirkette üst düzey yönetici olarak çalışıyor. Herhangi bir sağlık problemi söz konusu olduğunda, özel hastaneleri tercih ettiğini belirten katılımcı, - 53 - devlet hastanelerinin hijyenik olmadığını, hastalarla yeterince ilgilenilmediğini ve bu nedenle teşhislerine güvenemeyeceğini söylüyor. Bir sağlık çalışanına şiddet uygulayıp uygulamadığı sorulduğunda; “Arkadaşım bıçaklanmıştı bir devlet hastanesine götürdüm, çocuk kan revan içerisinde acile girdiğinde doktora, “İlgilenir misiniz” dedim. Fakat kendisi, gribal enfeksiyon geçiren bir bayanla ilgilendiği için yaralı arkadaşımla o an ilgilenmedi ve ben de bu duruma çok sinirlenip kendisine fiziki bir müdahalede bulundum.” cevabını veren katılımcı, şiddet uygularken bunu bir çözüm yolu olarak görmediğini yalnızca bir anlık sinirle hekime saldırdığını fakat pişman olmadığını belirtiyor. Tablo 22.1 Kadın Hekimlerin Olumlu İfadelerinin Ortak Kümeleri 1. 2. 3. Sisteme dair a. Sağlık hizmetine ulaşımın kolaylaşması (4.-8.-19. görüşmeler) Kişisel görüş a. Hasta hakları gözetilmeli, hasta yakınları ile iletişim iyileşmeli (16.-18. görüşmeler) Sonuçlar Sağlık hizmetinin yaygınlaşması hastalar için olumlu bir gelişmedir. Ayrıca sağlık hizmetinde bulunan kişiler hasta ve hasta yakınları ile empati kurmalı, onların endişelerini anlamalıdırlar. Tablo 22.2 Kadın Hekimlerin Olumsuz İfadelerinin Ortak Kümeleri 1. 2. 3. Sisteme dair a. Hasta haklarının artması ve aynı oranda hekimlerin haklarını savunmalarının mümkün olmaması (8.-12.-16.-20. görüşmeler) b. Hekimlik mesleğinin geçmişe nazaran itibar kaybına uğraması ve toplumda önemlerinin azalması (4.-8.-12.-16.-18.-20. görüşmeler) Kişisel görüş a. Hekimlerin mesleklerinden soğuması ve eskisi gibi azimli çalışmalarda bulunamaması (4.-12.-16. görüşmeler) b. Hekimler, çocuklarının kendileri gibi hekim olmalarını istememektedirler (18.19.-20. görüşmeler) Sonuçlar Hekimler, dönüşüm politikalarıyla beraber eski itibarlarını yitirmişlerdir. Buna bağlı olarak kendilerine yöneltilen şikayetlere karşı kendilerini savunamamaktadırlar. Mesleklerinden soğuma yaşayan hekimler kendi yakınlarının hekim olmalarını istememektedirler. Yaşanan şiddet olaylarında, kadın hekimlerin birçoğu şiddetin mesulünü hasta ya da hasta yakını olarak görmemekte aynı zamanda özeleştirel de yaklaşabilmektedir. Sağlık politikalarında yaşanan değişimlerin hekim ile hastaların statülerinde bir farklılık yarattığını düşünmekteler. - 54 - Tablo 23.1 Erkek Hekimlerin Olumlu İfadelerinin Ortak Kümeleri 1. 2. 3. Sisteme dair a. Sosyal güvencelerin artması ve eczanelerin serbestleşmesi ile birlikte sağlık hizmetine ulaşmanın kolaylaşması hasta memnuniyetini sağlamaktadır (1.-2.5.-6.-11.-15. görüşmeler) b. Hekimlerin branşlarında uzmanlaşması, hizmet kalitesini arttıran bir unsurdur (1.-6.-11. görüşmeler) Kişisel görüş a. Hasta ve hasta yakınlarıyla empati kurulmalı, otoriter davranışlardan sakınmak gereklidir (10.-11.-14.-17. görüşmeler) Sonuçlar Sağlıkta dönüşüm politikalarıyla beraber hastaların hastanelere ulaşımı kolaylaşmıştır. Bunun yanı sıra uzmanlaşma ile birlikte hekimler kendi alanlarında daha fazla bilgiye sahip olmuşlardır ve bu kaliteyi arttırmıştır. Hasta ve hasta yakınlarıyla iletişim de değişmelidir. Tablo 23.2 Erkek Hekimlerin Olumsuz İfadelerinin Ortak Kümeleri 1. 2. 3. Sisteme dair a. Hekimlik mesleği sistemdeki değişmeler ve medya önündeki insanların söylemleriyle birlikte itibarsızlaşmış durumdadır (1.-5.-6.-7.-10.-11.-13.-14.15. görüşmeler) b. Sağlık sistemindeki değişmelerin mali kaygılardan dolayı olmasıyla hastalar müşterilere dönmüş, performans sistemi ile hekimler de hastanelere para kazandırmak için çalışan işçilere dönmüştür (1.-5.-6.-7.-11.-13.-15. görüşmeler) c. Artan iş yükü ve yoğun tempoda çalışma verimliliği negatif yönde etkilemektedir (1.-2.-6.-10. görüşmeler) d. Hasta haklarındaki iyileşmeler hekim haklarını kısıtlamaktadır (5.-6.-10.-17. görüşmeler) Kişisel görüş a. Hekimler mesleklerine yabancılaşmış ve yıpranmış hissetmektedirler (2.-5.10.-14.-15. görüşmeler) Sonuçlar Hekimler, mesleklerinin itibarsızlaştırıldığını, sağlığın metalaştırıldığını, mesai ve nöbet saatlerinin iş yüklerini arttırdığını ve haklarını savunmaktan mahrum bırakıldıklarını düşünmektedirler. Tüm bu faktörlerden dolayı seçtiği mesleklerden pişman olacak kadar yabancılaşmış ve yorulmuş hissetmektedirler. - 55 - Tablo 24.1 Kamuda Çalışan Hekimlerin Olumlu İfadelerinin Ortak Kümeleri 1. 2. 3. Sisteme dair a. Sağlık güvencesi ve eczanelerin serbestleşmesi ile hastaların daha kolay hizmet alabilmesinin önü açılmıştır (1.-2.-4.-5.-6.-15.-18.-19. görüşmeler) b. Hasta ve hasta yakınlarının eskiye oranla hakları daha genişlemiştir, hekimler bazı konularda hastalarıyla empati yapmalıdır (10.-14.-16.-17.-18. görüşmeler) Kişisel görüş a. Hekimlik mesleğine saygı hala vardır (5.-10.-17.-20. görüşmeler) Sonuçlar Halka sağlanan sosyal güvenlik ve ilaçlara olan ulaşımın kolaylaşması topluma faydalı olmuştur. Bunun yanında hastalara verilen haklar genişletilmiştir. Bazı olumsuzluklara rağmen hekimlik mesleği hala saygınlığını korumaktadır. Tablo 24.2 Kamuda Çalışan Hekimlerin Olumsuz İfadelerinin Ortak Kümeleri 1. 2. 3. Sisteme dair a. Performans sistemi kimi yerlerde iş yükünü arttırmaktadır, iş yükünün artması da hekimlerin çalışmalarını olumsuz etkilemektedir (1.-2.-5.-6.-10.-12.-13.-15. görüşmeler) b. Dönüşüm politikalarıyla beraber hastalar müşteri olarak algılanmaktadır (1.-4.5.-6.-13.-15. görüşmeler) c. Hekimlerin haklarını savunacak zeminler oluşturulmamaktadır (5.-6.-8.-10.12.-16.-17. görüşmeler) Kişisel görüş a. Hekimler geçmişten bugüne meslek itibarının yitirilmesinden dolayı başka bir meslek seçmedikleri için pişman hissetmektedirler (2.-4.-5.-10.-12.-13.-16. görüşmeler) b. Hastane ortamında sunulan imkanlar ve çalışma ortamının yetersizliği hekimlerin verimliliğini azaltmaktadır (4.-18.-19.-20. görüşmeler) Sonuçlar Performans sistemiyle beraber kimi hastanelerde iş yükünün artması ve sağlık hizmetindeki mali politikalar hekimleri olumsuz etkileyen faktörlerdendir. Hekimler hastalarla olan ilişkilerinde araya maddi unsurların girmesiyle beraber haklarını aramakta zorluk çekmektedirler. Ayrıca hekimler, mesleklerinden pişman olmaya başlamış, verimliliklerinde düşüş olmuştur. Tablo 25.1 Özel Hastanelerde Çalışan Hekimlerin Olumlu İfadelerinin Ortak Kümeleri - 56 - 1. 2. 3. Sisteme dair a. Dönüşüm politikaları toplumun taleplerini karşılamaya yönelik başlamıştır ve bu bağlamda hiyerarşik yapılanma ve uzmanlaşma olumlu gelişmelerdir (8.11. görüşmeler) Kişisel görüş a. Özel hastanelere gelen hastalar, sosyo-ekonomik durumları ve eğitim seviyelerinden dolayı daha bilinçlilerdir ve bu da hizmet kalitesini arttıran bir unsurdur (7.-8. görüşmeler) Sonuçlar Son 10 yıldaki politikalarda düşünülen gelişmeler halk sağlığı için önemli düşüncelerdir. Özel hastanelere gelen hastaların bilinç düzeyleri daha rahat bir çalışma ortamı sağlamaktadır. Tablo 25.2 Özel Hastanelerde Çalışan Hekimlerin Olumsuz İfadelerinin Ortak Kümeleri 1. 2. 3. Sisteme dair a. Sağlık sistemindeki mali kaygılar sağlık hizmetinin kalitesini düşürmektedir (7.-8.-11. görüşmeler) b. Şiddet olaylarının artmasının arkasında yatan nedenler bürokrasi ve sistem ile ilgilidir (7.-11. görüşmeler) Kişisel görüş a. Hekimlik mesleğine olan saygı azalmakta ve mesleki verimlilik düşmektedir (8.-11. görüşmeler) Sonuçlar Dönüşüm politikalarının amaçladığı mali çıktılar, sağlık hizmetinde kalitenin azalmasına yol açmaktadır. Şiddet olaylarının nedenlerinden bazıları artan bürokratikleşmedir. Hekimlik mesleğine güven de zaman geçtikçe azalmaktadır. Tablo 26.1 Hasta Yakınlarının Olumlu İfadelerinin Ortak Kümeleri 1. 2. 3. Sisteme dair a. Hasta yakınlarının sisteme dair olumlu ifadeleri bulunmamaktadır. Kişisel görüş a. Şiddet uygulayan hasta yakınları, uyguladıkları şiddeti meşru görmektedirler, bu sayede hekimlerin işlerini yaptıklarını düşünmektedirler (3.-21. görüşmeler) Sonuçlar Şiddet uygulayan hastalar şiddeti olumladıkları gibi haklarını savunduklarını düşünmektedirler. Hekimlerin geri adım atıp hastaları ile ilgilendiklerini - 57 - savunmaktadırlar. Tablo 26.2 Hasta Yakınlarının Olumsuz İfadelerinin Ortak Kümeleri 1. 2. 3. Sisteme dair a. Sağlık hizmetindeki maddi kaygılar ve randevu sisteminin işleyişindeki yetersizlikler hastaları olumsuz etkileyen unsurlardandır (3.-9.-21. görüşmeler) b. Hastane ortamının hijyenik yönünün eksikliği hasta ve hasta yakınlarını tedirgin etmektedir (9.-21. görüşmeler) Kişisel görüş a. Hastane ortamlarında hekimlerin ilgisizliği ve yeterli bilgi vermemeleri hasta yakınlarını endişeye sürüklemektedir (3.-8.-21. görüşmeler) Sonuçlar Türkiye’de son yıllarda üst üste yaşanmakta olan sağlık çalışanlarına dönük şiddetin iki boyutunun olduğunu söylemek mümkündür. Birincisi şiddet olaylarının artmasının birçok nedeni olmakla birlikte hukuki anlamda bir sonuca evrilmemesi ya da en azından kamuoyunun bu davaların sonuçlarından haberdar olmaması, toplumda giderek artan şiddet eğilimini arttırmaktadır. Bu bireysel bir eğilim ya da tepki olarak düşünülebilir. - 58 - BÖLÜM 3. SONUÇ VE ÖNERİLER Hazırlanan bu çalışma farklı hastanelerde farklı uzmanlık alanlarında görev yapmakta olan 18 hekim ile üç hasta yakını üzerinde yarı yapılandırılmış soru formları ile gerçekleştirilen yüz yüze görüşmeler sonrasında tamamlanmıştır. Hazırlanan sorulara gelen yanıtların bir süreden sonra büyük benzerlikler taşıması araştırmacıların çalışmanın doyuma ulaştığına inanmasını sağlamaktadır. Sağlıkta dönüşüm politikalarını -meslekleri gereği bu konunun içerisinde olmalarından- nedenleri ve sonuçları ile birlikte değerlendirebilecek hekimler ile yapılan görüşmeler; kamu hastanelerinde çalışan dokuz erkek hekim ve altı kadın hekim, özel hastanelerde çalışan iki erkek hekim ve bir kadın hekim olmak üzere 18 kişiyle gerçekleştirilmiştir. 18 hekim de şiddetin boyutu ve biçimi değişse de hasta veya hasta yakınlarından şiddet gördüklerini beyan ettikleri için tercih edilmiştir. Yanı sıra farklı nedenlerden hekime şiddet uygulayan üç hasta yakını ile de görüşülerek probleme değişik açılardan bakılmaya çalışılmıştır. Çalışma süresince yöntem ve yarı yapılandırılmış soru formları üzerine derinlikli tartışmalar yürütülmüş ve bazı değişikliklere gidilerek gerçeğe en yakın sonuçlar elde edilmeye çalışılmıştır. Çalışma sonunda elde edilen bulgular fenomenolojik çalışmaya uygun şekilde karşılaştırılmalı tablolar halinde sunulmuştur. Elde edilen veriler ışığında hem hekimlere hem de hasta yakınlarına göre 2003’den bu yana uygulamaya konan bazı sağlık politikaları hasta ile hekimi karşı karşıya getirmekte ve arada bir gerilim yaratmaktadır. Örneğin performans sistemiyle birlikte hem hekimlerin meseleğe bakış açısı değişmiş hem de hasta ve hasta yakınlarının hekimlere güveni sarsılmıştır. Hasta sayısına göre ücretlendirme gereksiz tahlil yaptırma ve tedavi uygulama gibi yollara hekimi sevkederken bunu deneyimleyen hasta ve hasta yakınları da genelde hastanelere ve özelde ise hekimlere güven duymamaya, yapılan işlemleri sorgulamaya/hesap sormaya itilmiştir. Türkiye’de son yıllarda artmakta olan sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti anlamlandırabilmek için kişilerin düşündüklerinin yanı sıra hissettiklerinin de önemli olduğu düşünülmüş ve sorulan sorular bunu da ölçmeye dönük değiştirilmiştir. Görüşme gerçekleştirilen hekimlerin hemen hepsinin kendi çocuklarının hekim olmasını istememesi, - 59 - mesleklerine bakış açılarını büyük derecede göstermektedir. Gelinen süreçte hekimlik mesleğinin itibarsızlaştırıldığını düşünmektedirler. Hekimlerin söylemlerinde dikkat çeken önemli bir nokta ise performans sistemiyle birlikte gereksiz işlemlerin büyük artış göstermesi. Hekim bazen şiddet görme korkusuyla hasta sırf benimle ilgilendi desin diye işe yaramayacak tahliller yaptırabiliyor. Çünkü hastanın kendisine ön yargılı geldiğini düşünüyor. Hastanelerde hekimle hastayı karşı karşıya getiren bir diğer sorun ise, riskli hastalara hekimler dokunmaya, tedavi etmeye çalışmaya korkuyor. Bu hastanın vakit kaybetmesine neden oluyor ve çoğu ölümle sonuçlanıyor. Hastanın kurtulma ihtimali varsa dahi hekim sonrasında başına geleceklerden korktuğundan, hastayı sevk etmeyi tercih ediyor. İfade edilen örnekleri çoğaltmak mümkün. Sağlık çalışanlarına dönük şiddetin artış göstermesi üzerine TBMM Sağlıkta Şiddeti Önleme Komisyonu Raporuna (2013)’a göre, şiddeti önlemek için gerekli önlemler alınmalı ve uygulanmalıdır. Sağlıkta dönüşüm politikaları ile birlikte uzayan çalışma süreleri hayati önem taşıyan bir mesleki icraatın verimini düşürmekte ve herkesin sağlığını riske etmektedir. Bu nedenle rapora yansıyan önerilerden biri, sağlık çalışanlarının mesai ve nöbet saatleri yeniden düzenlenmeli, uzun çalışma sürelerinden vazgeçilmelidir. Sadece şiddeti önlemek için değil aynı zamanda şiddetten sonra da hekimlerin süreçten en az hasarla kurtulabilmesi için devlet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Örneğin yine raporda yer alan bir diğer öneri şiddet ile karşılaşan sağlık çalışanına hukuki, tıbbi ve sosyal destek sağlanması yönündedir. Yapılan bu çalışma göstermiştir ki, başta performans sistemi olmak üzere, sağlık politikalarında son 10 yılda yaşanan değişim hem hastanın hem de hekimin zararına olmuştur. Hasta bir müşteriye dönerken hekim ise hizmet üretmek zorunda olan bir işçiye dönüştürülmüştür. Bu durum hasta ile hekimi karşı karşıya getirmiş ve her geçen gün artmakta olan sağlık çalışanlarına dönük şiddeti “meşru” bir hale getirmiştir. Üstelik medya da tıpkı devlet yetkilileri gibi, sorumlusu sağlık politikaları olan sorunların suçlusunu hekim olarak göstermekte ve halkın öfkesini boşaltacağı hedef olarak hekimi işaret etmektedir. Oysaki mevcut sorunların en son sorumlusu hekim ve hastadır. . - 60 - KAYNAKÇA Adaş, E., Elbek, O., Bakır, K. (2008). Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Sektöründe Şiddet Raporu-1. Annagür, B. (2010). Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet: Risk Faktörleri, Etkileri, Değerlendirilmesi ve Önlenmesi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2010;2(2):161-173 Aydın, M. (2008). Türk Tabipleri Birliği, Isparta – Burdur Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet ve Şiddet Algısı. Colaizzi, P.F. (1973). Reflection and Research in Psychology; A Phenomenological Study of Learning. Iowa:Kendall Hunt Pub. Co. Collins, R. (2013). Entering and Leaving the Tunnel of Violence: Micro-Sociological Dynamics of Emotional Entrainment in Violent Interactions. Current Sociology, 61: 132-151. Cresswell, J.W. (1998). Qualitative Inquiry and Research Design, New York: Sage Pub. Giddens, A. (2006),‘Sosyoloji’, Ankara: Ayraç. Gökçe, B. (2004), ‘Toplumsal Bilimlerde Araştırma’, Ankara: Savaş. Husserl, E. (2010). Fenomenoloji Üzerine Beş Ders, Ankara: Bilgesu. ILO, Encyclopaedia Of Occupational Safety And Health, Geneva, ILO, 1983. İçli, T. (1995). Ailede Kadına Karşı Şiddet ve Kadın Suçluluğu, Ankara: Bizim Büro Basımevi. Kasapoğlu,A. (2011), ‘Sosyolojiye Giriş’ Ankara Üniversitesi Uzaktan Eğitim Yayınları, Ankara. Mayring, P. (2000). Nitel Sosyal Araştırmaya Giriş( Çev. Adnan Gümüş), Adana: Baki. - 61 - Polat, O. (2004). Kriminoloji ve Kriminalastik Üzerine Notlar, Ankara: Seçkin. Savaş, O. (2006). Gelir Dağılımı ve Şiddet İlişkisinin Sosyo-Ekonomik Politikalar Açısından İncelenmesi ( Yüksek Lisans Tezi), Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Slattery, M. (2010). Sosyolojide Temel Fikirler, İstanbul: Sentez. TBMM (2013) Sağlıkta Şiddeti Önleme Komisyonu Raporu http://www.ttb.org.tr/siddet/index.php?option=com_content&view=article&id=416:tb mm-salkta-iddeti-oenleme-komisyonunun-raporu&catid=20:genel&Itemid=138 (Erişim Tarihi: 28.05.2013) Ünsal,A. (1996). Genişletilmiş Bir Şiddet Tipolojisi. Cogito, Yapı Kredi Yayınları, 67. Yıldırım, H. H. (2011). Sağlık işyeri Ortamında Şiddet: Halkın Şiddet Algısı ve Değerlendirmeleri. WHO (2002) Dünya Saglık Raporu (Siddet ve Saglık Dünya Raporu) http://whqlibdoc.who.int/hq/2002/9241545615.pdf (Erişim Tarihi: 28.05.2013) - 62 -
© Copyright 2024 Paperzz