İL: TOKAT TARİH: 07.02.2014 ِ ِ ُﻴن آﻤُﻨوْا أَوﻓُوْا ﺒِﺎْﻝ ُﻌﻘ ود ْ َ َ ﻬَﺎ اﻝذَﻴﺎ أَﻴ AHDE VEFA Değerli müminler! Antlaşma ve akitleşmenin iki anlamı vardır. Bunlardan birincisi Allah ile yaptığımız antlaşma, diğeri de insanlarla yaptığımız akitleşmedir. Kul, Allah ile yaptığı antlaşmayla O’nu ilah olarak tanır ve asla ortak koşmaz. O’nun emirlerine ve yasaklarına uyarak sırat-ı müstakim üzere olur. Beş vakit namazla günde kırk defa “Rabbim bizi doğru yola ilet”1 diyerek söz verir ve bu sözü asla unutmaz. Tekbirle başladığı namazını selamla hayatının her anına taşır. Değerli kardeşlerim! Allah ile yaptığımız antlaşmanın neticesini yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim şöyle haber vermektedir: “Kim ahdini bozarsa ancak kendi zararına bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse, Allah ona büyük mükâfat verecektir.”i Allah ile biz kullar arasındaki sözleşmeyi Allah Resulü şöyle haber vermektedir: “Peygamberimiz Muaz b. Cebel’e: ‘Ey Muaz! Allah’ın kullar üzerinde, kulların da Allah üzerinde ne hakkı vardır?’3 diye sormuş, Muaz’ın: ‘Allah ve Resulü daha iyi bilir’ demesi üzerine şu cevabı vermiştir: ‘Allah’ın kulları üzerindeki hakkı onların sadece kendisine kulluk etmeleri, hiçbir şeyi O’na ortak koşmamalarıdır. Kulların da Allah üzerindeki hakkı, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayanlara azap etmemesidir.”4 Sevgili Peygamberimiz, Allah ile olan antlaşmasını sık sık şu sözü ile kuvvetlendirmiştir: “Allahım! Gücüm yettiği kadar ahdine ve vaadine sadakat gösteriyorum.”5 Kıymetli Müminler! İnsanların birbirleriyle yaptığı antlaşmalar da Allah adına verilmiş birer söz olduğu için, sözünde durmayanlar kul hakkını çiğnemiş olurlar. Kul hakkı ise büyük bir vebaldir. Verdiği sözde durmamak ya da antlaşmalara uymamak yalancılıkla eş değerdedir. Bu gerçek şu hadis-i şerifte birlikte zikredilmiştir. “Münafığın alameti üçtür; konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edilince hıyanet eder.”6 Aziz Müminler! Vefa kimilerine göre bir semt adı olarak hatırlansa da dinimizde en önemli vecibelerden birisidir. O kadar ki, Hz. Ebubekir vefa duygusu hususundaki hassasiyetinden ötürü “Sıddık” lakabıyla anılmıştır. Müminler olarak ahde vefayı Rabbimize verdiğimiz sözden başlayarak kullara olan yükümlülüğümüzle de devam ettirmeliyiz. Bir taraftan ibadetlerle Allah’a borcumuzu öderken, diğer taraftan da insanlara olan maddi ve manevi borçlarımızın takipçisi olmalıyız. Ufkumuzu aydınlatıp, ahdimizi hatırlatması dileğiyle Kur’ân’dan bir demet sunarak hutbeme son veriyorum: “Verdiğiniz sözü ve yaptığınız antlaşmayı yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.”ii “Ey İman edenler! Akitlerin gereğini yerine getiriniz.”7 Hazırlayan: Mustafa ÖZVEREN Hz. Ali Camii İmam Hatibi Almus Tokat Rediksiyon İl Hutbe Komisyonu 1-Fatiha 1/6 2-Fetih 48/10 3-Riyazu’s-Salihin 4.C S 99 4-Riyazussalihin 4 C. S 10 5-Riyazussalihin 4 C. S 101 6-İsra, 17/ 34. 7-Maide, 5/ 1. İL: TOKAT TARİH: 14.02.2014 ALLAH’IN RAZI OLDUĞU KULLAR َ ِ ﱠ ُ َل َ ُوْ َـ ِ َ َ َ ا ﱠ ﱢ ﱢ !ِ َ َوا ﱡ َ َاء# ِ ﱢ َ َوا$ﱠ% ا ,ً! ِ َ أُو َـ ِ َ َر/ُ 0َ َ َو ـــ ـــ و ﷲ ّ ِ ِ ُ َ َو ﷲَ َوا ّ &َ )َ *ْ َأ َ ﷲُ َ('َ ْ ِ& ﱢ 1ِ ِ ,ﱠ# َوا ــــ ــ ل ر ــ ل ﷲ Değerli Müminler! Allah’a inanan bir kulun dünyadaki gayesi, O’nun istediği gibi bir hayat yaşayarak sonunda rızasını elde etmektir. Cenneti kazanmanın yolu da yaratıcının rızasını elde etmekten geçer. Yüce Rabbimiz, hayat kitabımız olan Kur’ân-ı Kerim’de kimlerden razı olacağını bize haber vermektedir. Bunlardan birincisi az önce okuduğumuz ayeti kerimede bahsedildiği gibi Allah’a ve Resulüne itaat edenlerdir. Cenabı Hak şöyle buyurmaktadır: “Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, iyilerle birliktedir. Bunlar ne güzel arkadaştır!”i Kulluk, itaat etmeyi gerektirir. İtaat, Allah ve Resulünün emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmakla gerçekleşir. Sadece sözlü olarak ‘ben itaat ediyorum’ dedikten sonra davranışlarımız bu sözümü yalanlıyorsa böyle bir itaatin anlamı olmayacaktır. Değerli kardeşlerim! Yüce Mevlamızın razı olduğunu söylediği kullardan bir diğeri de doğruluk üzere olanlardır. Niyetlerinde, sözlerinde ve davranışlarında doğruluktan, haktan hakikatten ayrılmayanlar Rabbimizin rızasına ermeye hak kazananlardır. Allah’ın verdiği nimetlere şükredenlerde yine Rahman olan Allah’ın rızasına nail olacaklardır. Sahip olduğumuz her şey bize yaratıcının emanetidir. Onlara karşı şükür görevini yerine getirmek ise insani ve imani bir görevdir. Şükür, sadece sözle değil, davranışlarımızla da gerçekleşirse işte o zaman hakiki manada yerini bulmuş olur. Dünya bir imtihan sahasıdır. Burada mutlu ve müreffeh bir hayat yaşayacağımız gibi bazı zamanlar sıkıntılı bir hayatın içerisinde de kendimizi bulabiliriz. İşte bu zor günlerde eğer sabretmeyi başarabiliyorsak Rabbimizin rızası bizim için teselli kaynağı olacaktır. Muhterem Müslümanlar! Hakiki kul olabilmek, Yüce Yaratıcımızın emrettiği şeyleri yapıp, yasakladığı şeylerden de uzaklaşmakla mümkündür. Kulluğun hakkını tam olarak verebilmek ise bizi takva makamına ulaştırır. Takva sahibi olan kullar, haramlardan kaçındığı gibi haram şüphesi olan şeylerden de uzak duracaklardır. Bu da onları rıza makamına ulaştıracaktır. Yüce kitabımızda ‘müminlerin kardeş oldukları’ ifade edilmektedir. Kardeşler, her zaman birbirlerinin iyi olmalarını isterler. Eğer kardeşler arasında bir sorun anlaşmazlık varsa onu gidermeye çalışırlar. Böyle bir davranış ise onları Hakkın rızasına ulaştırır. İnsanların arasını düzeltenlerden İnsanlara, manen günde beş defa miraca yükselmemize vesile olan namazı ve malımızı kirden, pislikten temizlememize vesile olan zekâtı emretmek de yine bizi ilahi rızaya kavuşturacaktır. Evet değerli müminler! Bizim asıl hedefimiz Rabbimizin rızasını kazanmaktır. Bütün sözlerimizde ve işlerimizde temel ölçümüz bu olmalıdır. Bir hadis-i şerif mealiyle hutbemi bitirmek istiyorum: “Her kim Allah’ın rızasını dikkate almadan insanların gönlünü kazanmak için iş yaparsa, Allah onu insanların eline bırakır ve o kişi böylece felakete sürüklenir.”ii Dr. Ahmet ÖZDEMİR Almus Müftüsü i ii Nisa, 4/69. Tirmizi, Zühd 65. İL: TOKAT TARİH: 21.02.2014 ِ ﱐ ﻗَ ِﺮ ﲏ ﻓَِﺈ وإِ َذا ﺳﺄَﻟَﻚ ِﻋﺒ ِﺎدي ﻋ ِ اع إِ َذا دﻋ ﺎن َ َ ِ ﻴﺐ َد ْﻋ َﻮَة اﻟﺪ َ َ َ َ َ ٌ ُ ﻳﺐ أُﺟ ُﻬ ْﻢ ﻳـَْﺮ ُﺷ ُﺪو َنﻓَـ ْﻠﻴَ ْﺴﺘَ ِﺠﻴﺒُﻮاْ ِﱄ َوﻟْﻴُـ ْﺆِﻣﻨُﻮاْ ِﰊ ﻟَ َﻌﻠ ـــ ـــ و ﷲ ـــ ِن ُ َ ِ ِ ح ا ْ ُ ْؤ ــ ل ر ـ ل ﷲ اَ د َ ُء DUA VE ÖNEMİ Muhterem Müslümanlar! Dua, sözlükte çağırmak, istemek, seslenmek, yardım isteğinde bulunmak, sığınmak gibi anlamlara gelir. Dua, literatürde kulun Allah’a sığınma ve yakarışını, güçsüzlüğünü itiraf etmesini Allah’tan yardımını ve affını dilemesini ifade eder. Kıymetli Müslümanlar! Dua ıztırapların, maddî ve manevî dertlerin şifa kaynağı, ümit ve huzurun membaı, yaşama aşkını dirilten bir rahmettir. Allah ile kulunu birbirine bağlayan bağ, kulun kul olduğunun farkına varmasıdır. Allah’a yönelme aşkını yitiren, dua ihtiyacını ruhunda duymayan kimse, kulluk görevini layıkıyla yerine getiremeyen insandır. Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de: “(Ey peygamber) de ki duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?”1 “Rabbiniz buyurdu ki: bana dua edin size karşılığını vereyim. Bana ibadet etmekten (duadan) büyüklenen, yüz çevirenler muhakkak küçülmüş kimseler olarak cehenneme gireceklerdir”2 “(Ey Peygamber) Kullarım sana beni sorarlarsa bilsinler ki ben şüphesiz onlara yakınım. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim”i buyurmuştur. Başımızın tacı gönüllerimizin ilacı Peygamberimiz (sav) de “Dua, müminin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur”5 “Ey Allah’ın kulları size dua etmenizi tavsiye ederim” Dua etmekten aciz olmayın, Çünkü dua eden hiçbir insan helak olmaz”6 buyurarak duanın anlam ve önemine işaret etmiştir. Muhterem Müslümanlar! İslam tarihi duanın manevi gücünü gösteren canlı örneklerle doludur. Dua ile af dileyen Hz Âdem ve Havva affa uğramıştır. Hz. Musa arkadaş ve yardımcı, Hz. Eyüp şifa bulmuş, Hz. Lut zalim kavminden kurtulmuş, Hz. İbrahim için ateş cennet bahçesine dönmüş, sevgili Peygamberimiz Bedir’de dua ile üç bin melekle Allah’ın yardımına mazhar olmuş, Çanakkale’de yedi düvelin saldırısına uğrayan aziz ecdadımız Allah’tan dua ile yardım istemiş ve Allah’ın yardımıyla şanlı ordumuz zafere ulaşmıştır. Aziz Müminler! Mümin, sözlü duadan önce duaya hazırlanmalı, yani önce fiili duada bulunmalı, ibadetlerini noksansız yapmaya çalışmalı, tehlikelere karşı yeteri kadar önlem almalı, her konuda üzerine düşen görevi yaptıktan sonra da dua etmelidir. Kitabımızda buna işaretle: “Muhakkak ki Allah’ın rahmeti işlerini en güzel biçimde yapanlara yakındır”7 buyrulmaktadır. Dua edilirken ayet ve hadislerde ifade edilen şu usul ve adaplara uyulmalıdır: Duadan önce hakkı çiğnenmiş insanlardan helallik almalı, tövbe ve istiğfar etmeli, kıbleye yönelmeli, eller semaya açılarak duaya euzu besmele Allah’a hamd ve Peygambere salât ile başlanmalı, Allah’ın güzel isimleriyle ihlâs ve bilinçli olarak kısık bir sesle dua etmeli, dua devamlı olmalıdır. Ayrıca kabul olunacağına inanarak dua etmeli, meşru şeyler istemeli, sadece sıkıntılı zamanlarda değil her zaman dua edilmelidir. Buna mukabil dinimizin hoş görmediği duanın zıddı olan bedduadan da uzak durmalı, özellikle müminlere beddua etmekten sakınmalıyız. Muhterem Müslümanlar! Hutbemi Peygamberimizin yaptığı ve bizlere de tavsiye ettiği bir dua ile bitirmek istiyorum; ”Allahım! Acizlikten, tembellikten cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden Sana sığınırım.”8 Hazırlayan: İsmail YILMAZ Almus Teknecik Köyü İmam Hatibi Redaksiyon: İl Hutbe Komisyonu 1-Furkan 25/77 2- Mümin 40/60 3-Bakara 2/186 4- Hâkim, Daavât, No: 1812; Heysemî, Ed’ıye, 5, No: 17198. 5- Tirmizî, Daavât, 102. 6- İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 871; Hâkim, Daavât, I, 494. 7- Araf 7/56. Tirmizi, Daavat, 126 8. İL: TOKAT TARİH: 28.02.2014 ٌ ْ َ ا ﱠ ِ"! َ آ َ ُ ْا إِ ﱠ َ ا ْ َ ْ ُ َوا ْ َ ْ ِ ُ َوا َ َ بُ َوا َ ْز َ ُم ِر#!!َ أَ ﱡ َ ْ 6ﱢ ْ َ' َ ِ& ا ﱠ َِ ُ* ن+,ْ ُ- .ْ /ُ ﱠ+0َ َ ُُ ه2ِ َ3 ْ َ4 ِن5 ـــ ـــ و ﷲ ْ ر رام ـــ و ّل ْ ر Araştırmacılara göre sigara, alkol ve uyuşturucunun sağlık açısından birçok zararı vardır. ـلر ـ ل ﷲ ْر Aziz kardeşlerim Sigara ve tütün ürünlerinin akciğer kanseri, ağız, yutak, ّل soluk ve yemek borusu, böbrek kanserlerine yol açtığı ZARARLI ALIŞKANLIKLAR Muhterem Müminler kesin olarak bilinmektedir. Alkol ve uyuşturucu ise Yüce dinimiz İslam, emir ve yasaklarıyla fert karaciğer hastalığının ortaya çıkmasına, insan beyninde ve toplum yararını gözetmiş, insanların dünya ve ahiret bazı kılcal damarların tıkanmasına, sinir hücrelerinin saadetlerini sağlamak, hayatı sağlıklı ve hayırlı bir ölmesine, hafıza ve yürüme bozukluklarına, ağız ve şekilde sürdürebilmek için birçok konuya önem vermiş gırtlak kanserine sebep olmaktadır. Allah Teâlâ, ve geniş açıklamalar getirmiştir. Bundan dolayı insanın Kur’ân-ı Kerim’de: “Kendinizi tehlikeye atmayın”4 kendi sağlığını korumasını esas almış, ona zarar buyurarak, hayatımızı ve sağlımızı tehlikeye sokacak verebilecek şeyleri de yasaklamıştır. Bu konuda her Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “Ey iman istemektedir. edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar(putlar) ve şans Allah türlü tutum ve Teâlâ, davranıştan insanı sakınmamızı yaşadığı hayatla okları birer şeytan işi pisliktir. Onlardan uzak durun ki sınamaktadır. Bu hayat sonunda, sağlığını, ömrünü kurtuluşa eresiniz. ”1 nasıl geçirdiğini kendisine soracaktır. Bunun içindir ki ‘zararın neresinden dönersek kârdır’ diyerek bu kötü Değerli Müslümanlar! Günümüzde sorunlarının başlıca insanların sebepleri en büyük sigara, sağlık alkol ve alışkanlıkları bırakmak için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz. Sağlığı tehlikeye atan zararlı uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklardır. Kimi zaman alışkanlıklardan kurtulmak için Allah’ın vermiş olduğu taklit, özenti, kötü arkadaş ve mutsuzluk sebebiyle; iradeyi iyi yönde kullanmalıyız. Hutbemi bir ayet kimi zaman da “ Bir defa denemekle bir şey olmaz”2 mealiyle bitirmek istiyorum: “Allah’ın size rızık olarak düşüncesiyle insanlar kötü alışkanlıklar edinmektedir. verdiklerinden helal ve temiz olanları yiyin ve Uyuşturucu maddelerin en önemli özelliklerinden kendisine birisi, az miktarda alınsalar bile zamanla alışkanlık sakının”5 inandığınız Allah’a karşı yapmalarıdır. Büyük bir üzüntü ile görmekteyiz ki çağımız gençliği sigara, alkol ve uyuşturucu batağına Âdem KARACA batmakta ve bunlara alışma yaş ortalaması da günden Bağtaşı Kasabası Cami İmam Hatibi güne düşmektedir. Hz. Peygamber ( sav ) hadislerinde Almus/TOKAT “Sarhoşluk veren her şey içkidir ve her içki haramdır.”2 Redaksiyon: İl Hutbe ve İrşat Komisyonu “ Ben sarhoşluk veren her şeyi yasaklıyorum”3 buyurmuşlardır. 1 Maide, 5/ 90-91. 2-Müslim, Eşribe7; Nesai, Eşribe 22. 3-Buhari, Megazi 60; Müslim,Eşribe70. 4-Bakara, 2/ 195. 5-Maide, 5/88. gelmekten
© Copyright 2024 Paperzz