AHMED BiCAN Osmanlı Devleti'nin Tunus üzerinde hakimiyetini sürdürmek istemesine karşılık Ahmed Bey. Fransa ile kurduğu yakın ilişkilere güvenerek bağımsızlığını Osmanlı yönetimine kabul ertirmek istiyordu. Fransa Kralı Louis-Philippe'in oğullarının 1845'te Tunus'u ziyaret etmelerinden sonra. maiyetiyle birlikte ertesi yıl kralın kendisine gönderdiği bir gemiyle Fransa'yı ziyaret etti ve burada debdebeli bir şekilde karşılandı. Fransa'da bağımsız bir hükümdar gibi muamele görmesini Osmanlı sefiri Süleyman Bey protesto ettiyse de bir tesiri olmadı. Programında Londra ziyareti de varken. İngiltere hükümetinin kendisini kraliçeye Osmanlı sefirinin takdiminde ısrar etmesi üzerine bu ziyaretten vazgeçti. Osmanlı-Tunus münasebetlerindeki bu hali. Fransa'nın Tunus'a yerleş mesini kendi menfaatleri açısından daha tehlikeli gören İngiltere'yi harekete geçirdi ve İngiliz başkonsolosu Sir Strafford Cannig'in aracılığı ile uzlaş mayla sonuçlandı. Neticede Ahmed Bey isteklerini Osmanlı yönetimine kabul ettirdi: üzerinde · hatt-ı hümayun bul u-· nan bir ferman gönderiterek halefieri için geçerli olmamak üzere yalnız kendisine bağımsızlık tanındı ( 1848). Bundan sonra Ahmed Bey padişaha çeşitli hediyeler yolladı. Kırım Savaşı'nda Ruslar'a karşı Osmanlı ordusunda savaş mak için bir Tunus kıtasını istanbul'a göndermesinden memnun olan Sultan Abdülmecid, onu iftihar nişanı ve çeşitli hediyelerle ödüllendirdi. çatışma Debdebe ve israf içinde yaşayan Ahmed Bey 30 Mayıs 1855'te öldü. Beyliği döneminde halktan sık sık zorla para toplamaya kalkışması üzerine çeşitli isyanlar olmuş , büyük masraftarla inşa ettirdiği Sarayı Muhammediyye da taderecesinde gösteriş ve sefahate düşkünlüğü kendisini tarih önünde töhmet altında bırak tığı gibi takip ettiği iç ve dış politika. beyliği içeride çöküntüye. dışarıda ise Fransa'nın sömürgesi olmaya doğru gömamlanamamıştır. İsraf türmüştür. BİBLİYOGRAFYA: İbn Ebü Dinar. el-Mü' nis {i af] bari i{rikıyye ve Tünis, Tunus 1350 / 1932; İbn Ebü'd-Diyaf. ithti.{ü ehli'z-zaman bi-ahbari mülüki Tünis ve 'ahdi'l-eman (VI. bl. De~letü AJ:ımed Bey, nşr. Ahmed Abdesselem), Tunus 1935; Muhammed es-Senüsf. Müsameratü 'z-za ri{ bi-hüsni'tta'ri{, Tunus 1926, s. 54; Aziz. Samih, .Şimali Afrika'da Türkler, istanbul 1937, ll, 170'171; K. J. Perkins. Tunisia, Cölorado 1986, s. 69-72; Jamil M. Abu'n-Nasr. A History of the Maghrib in the lslamic Period, Cambridge 1987, s. 272276; Andre Marteı. "L'armee d'AJ:uned Bey d'apres un instructeur français", Les Cahiers de Tunisie, sy. 4, Tunus 1956, s. 373-407; Ahmed Abdesselem. "Contribution ii l'etude de la politique et de l'administration d'Ahmad Bey ( 1837 -1855) La delegation de pouvoirs de 1846", a.e., XIX/73-74 (1971). s. 109-118; G. Yver. "Ahmed Bey", iA, 1, 180-181 ; a.mlf.-M. Emerit. "Aı:ımad Bey", E/ 2 (İng . ), 1, 281-282. Iii Ahmed Bey Camii- Hezargrad 1 Bulgaristan MEHMET MAKSUDOGLU AHMED BEY, Dukakinzide (bk. DUKAKİNzADE AHMED BEY). L ~ kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür. Sonradan eklenen son cemaat yeri modern bir ev gibidir. Kesme taş minaresi ise mukarnaslı şerefe çıkması ile orijinal biçimini korumuştur. AHMED BEY CAMii BİBLİYOGRAFYA : Ayverdi. Avrupa 'da ri IV, s. 52. Bulgaristan'ın HezargTad (şimdiki Razgrad) şehrinde L XVII. (Ayve,di'denl bulunan ait bir cami. yüzyıl başlarına Osmanlı li Mimari Eserle- SEMAVİ EvicE ~ AHMED BICAN Kapısı üstündeki kitabenin ebced*i 1017 ( 1608-1609) tarihini vermektedir. Cami itinalı bir işçilikle tamamen kesme taştan yapılmış olup yüksek ve sağır (ö. 870/1466'dan sonra) Envarü 1-aşıkiiı adlı eseriyle alim ve mutasawıf. tanınan L XV. ~ yüzyılda yaşayan Türk alim. mumütercim ve nasirlerindendir. Yazıcıoğlu. Yazıcızade veya nadiren İb nü'l-Katib (Ahmed) dahi denilmekle beraber daha çok Bican lakabıyla meşhur olmuştur. Muhammediyye adlı manzum eseriyle tanınan Yazıcıoğlu Mehmed'in (ö . 855/ 1451) küçük kardeşidir. Babaları. Yazıcı (Katİb) Salih'tir (Salihüddin ?). Bu ismin eski veya yeni bir kısım eserlerde Selahaddin şeklinde zikredilmesi yanlıştır (Çelebioğlu. s. ı 73 vd ) Bu bakımdan iki kardeş ve daha ziyade de Mehmed (Muhammed). Yazıcıoğlu lakabıyla şöhret kazanmıştır. Dedeleri, hakkında hiçbir bilgimiz olmayan Süleyman adında bir zattır. tasawıf, Ahmed Bican ' ın açık türbesi Gelibolu/ Çanakkale 49 AHMED BICAN Yazıcı Salih. bazı rivayetlere göre Ankara veya Bolu civarındandır. Devlet hizmetinde kiltip • olarak çalışmıştır. 811'de ( 1408) tamamladığı . Anadolu'da astroloji sahasında muhtemelen Türkçe ilk manzum eser olan beş bin beyte yakın "melhame" nevinden Şemsiyye 'sini. Ankara'da yaşayan Devlet Han ailesinden İskender b. Hacı Paşa'ya ithaf etmiştir. Mezarı. kesin olarak belli değilse de şi fahi rivayetlere göre Gelibolu'da. elli altmış sene öncesine kadar türbe olan ve bugün Yazıcıoğlu Mescidi denilen binada bulunmaktadır. Ahmed Bican. babası ve ağabeyi , Malkara'dan veya ona bağlı Kadıköyü'nden gelip Gelibolu 'ya yerleşmişlerdir. Bu itibarla onun Malkara veya Kadıköyü'nde doğduğunu tahmin etmek mümkünse de Envôrü'l-ôşıkin'de yer alan, "Hak Teala Hazretleri. miskin Ahmed -i Bfcan'ı. deniz kenarında gaziler şehrinde. Gelibolu'da yarattı " (İ stanbul 1305, s. 403) ifadesinden. Gelibolu'da doğduğunu da söylemek mümkündür. Ahmed Bican ' ın devrinin ilimlerini tahsil ettiği. Arapça'yı ve Farsça'yı gayet iyi b ildi ğ i eserlerinden de anlaşılmaktadır. Kendi ifadesiyle de sabit olduğu üzere mezhepçe Hanefi. tarikat olarak da Bayramf'dir. Devrinin "mana sultanı" telakki edilen Hacı Bayram-ı Veli'nin (ö 833 / 1429) Yazıcı oğlu Mehmed'i ve kardeşi Ahmed Bfcan 'ı irşadı, onun. Sultan ll. Murad ile görüşmek için Edirne'ye seyahati dolayısıyla vuku bulmuştur. Bayramiyye erkanından olan riyazet• sebebiyle devamlı oruç tutup çile çıkarmasından veya yine Bayramiyye esaslarından olan aşk ve muhabbetinin. aşıklığının çokluğundan yiyip içmekten kesilmek ve bedenen de çok zayıflamakla "Bican" (cans ı z) sıfatıyla meşhur olduğu söylenmektedir. Çilehanesi. ağabeyi Yazıcıoğlu Mehmed'in, Gelibolu'da Namazgah yöresinde Hamzakoyu sahillerindeki büyük bir kaya blokuna oyulmuş, birbiri içinden geçilen iki küçük hücresinin üzerindeki bir hücre imiş ki bugün bu kısım mevcut değildir . Envôrü'l -aşıkin 'deki, "Eihamdülillah ki Gelibolu'da nice kez kafir ile ceng idüp gazalar idüp dururuz. Gah kafir bize geldi. Gah biz kafire varup dururuz" (Süleymaniye Ktp ., Hasib Efendi, nr. 211, vr. 285•) sözlerinden. Ahmed Bican'ın veya iki kardeşin sadece şeyh ve derviş olmayıp hem nefislerine ceza. "hem de düşman ile gaza· ettikleri anlaşılmaktadır (bk. Muhammediyye, haz. Ami l Çe l ebioğ lu , lV, 82 0) 50 Ahmed Bican'ın ölüm tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Babasının Şem siyye'sini yine aynı adla 870 ( 1466) tarihinde nesre çevirdiğini doğru kabul edersek en erken zikredilen tarihte veya müteakip yıllarda ölmüş olmalıdır. Bu yüzden 1455 yılını veya gösterilen b aşka tarihleri doğru kabul etmemek gerekir. Mezarı. eskiden Yazıcıoğlu Mezarlığı adını taşıdığ ı halde günümüzde aynı isimle park haline getirilmiş olan yerde, ağabeyi Yazıcıoğlu Mehmed'in kabrinin takriben 1SO adım ilerisindedir. Evliya Çelebi'nin ihtiyatla naklettiği. Ahmed Bican ' ın mezarının Sofya'da olduğu iddiası (Seyahatname, V. 232) veya yine E. Hakkı Ayverdi'nin Gelibolu'da. içinde iki lahit bulunan kapalı türbeyi ona ait göstermesi (Osmanlı Mimarisi ll, s. 493 vd ) yanlıştır. Ayrıca kabrin biraz aşağısında İstanbul yolu kenarında. biri 807 ( 1404) ve diğeri daha sonraki yıllara ait iki kitabesi olan Yazıcıoğlu Çeşmesi bulunmaktadır. Bu çeşmenin ilk kitabesi ve muhtemelen kurna taşı eski olup diğer kısımları yakın devirlerde inşa edilmiştir. Eserleri. 1. Enviirü'l-aşıkıiı •. Ahmed Bi- can ' ın, bütün Türk- İslam aleminde şöh reti günümüze kadar devam eden en mühim ve en hacimli eseridir. Ağabe yi Yazıcıoğlu Mehmed'in Megaribü'z-zamôn li-gun1bi'l-eşyô, fi'l- 'ayn ve'l 'ı yon adlı Arapça eserinin Türkçe serbest bir tercümesidir. Ahmed Bican dünyanın vefası olmadığını. bu sebeple bir yadigar bırakmasını kardeşine teklif eder. Bunun üzerine o da Megaribü'z-zaman'ı kaleme alır ve Ahmed Bican'a Türkçe'ye çevirmesini söyler. Envôrü'l- aşıkin böylece yazılmış olur. Yazıcıoğlu Mehmed, ayrıca kendi yazdığı bu eseri Muham mediyye adıyla manzum olarak Türkçe'ye de tercüme etmiştir (Envarü 'l·aşı· kin, Süleymaniye Ktp., Hasib Efendi. nr. 2 1 ı. vr. 284 b vd .) Gelibolu'da yazılan ve 850 ( 1446) yılında başlan ıp 855 Muharrem inde (Şubat 1451) tamamlanan bu eserin pek çok yazma ve matbu nüshaları vardır. 2. Acôibü'l-mahlUkat. Zekeriyya b. Muhammed ei-Kazvinf'nin (ö 682/ 1283) aynı addaki kozmografya, coğrafya ve biyolojiye dair Arapça eserinin hulasa şeklinde ve serbest bir tercümesi olup 857 ( 1453) yılında Gelibolu'da tamamlanmıştır. Franz Taeschner (TM, ll, 271) ve i. Hakkı Uzunçarşı lı (Os· man/ı Tarihi, ll , 598), 'Aca ,ibü'l-mahlı1J;,ö.t ve gara ,ibü'l-mevcudôt'ın Ah~ed Bican tarafından yapılan tercümesinin Osmanlı Türkleri'nde coğrafya ile ilgili ilk eser olduğunu söylerlerse de aynı eser. daha önce Rükneddin Ahmed adında bir zat tarafından Türkçe'ye tercüme edilip Çelebi Sultan Mehmed'e takdim edilmiştir (Ad ı va r , s. 141 Yer yer tasawufl ve didaktik hususiyeti de olan bu eser göklere, ay, güneş ve diğer gezegenlere. günlerin faziletlerine, ayların özelliklerine, denizlere, yedi iklime, dağ lara. nehirlere. maden ve mücevherlere. bitkilere. insana. hayvaniara dair olup daha çok bunların efsanevi ve acayip yönleri üzerinde durulmuştur. 3. Dürr-i Meknun. On sekiz bin aleme işaret olarak on sekiz babdan meydana gelen bu eserde çeşitli ayet. hadis. temsil ve hikayelerle dünyanın yaratılışı. bazı peygamberlerin ahvali ve kıyamet alametleri anlatılmıştır . Tek bir eserin tercümesi olmaktan çok bir derlerneye ben zemektedir. Dini, tasawufl. didaktik ve efsanevi mahiyetieki bu eserin birinci babı göklerdeki acayiplikler. melekler. arş, kürsi*, cennet. cehennem. ay. güneş , yıldızlar ; ikinci babı yerler ve yerlerde olan acayiplikler. cehennem; üçüncü bab ı yeryüzü; dördüncü bab ı hendese ilmi ile iklimler. günler ve saatler; beş i nci babı acayip dağlar; altıncı babı nehirler ve adalar; yedinci babı şehirler ve iklimleri; sekizinci bab ı mescidler ve manastırlar; dokuzuncu babı Süleyman peygamberin tahtı ve saltanatı; onuncu babı Belkıs ' ın saltanatı ve Süleyman peygamberle görüşmesi; on birinci babı ömürlerin takdiri; on ikinci bab ı h ışım dan helak olan yerler; on üçüncü babı otlar ve yemişler ; on dördüncü babı süretler ve bazı yerler; on beşinci babı simurgu anka*; on altıncı babı cifr* re mizleri; on yedinci babı eşrat-ı saat (kı yamet alametleri); on sekizinci babı halkın ve beylerin ahvali. işleri ve bazı uhrevi meseleler beyanındadır. 4. Kitabü'lMünteha ale'l-Fusus. Kısaca Münteha olarak tanınan bu eser. Muhyiddin İb nü'I-Arabf'nin Fusuşü'l-hikem'inin Müeyyed Cendi şerhine . Yazıcıoğlu Mehmed'in Müntehô adıyla yine Arapça olarak yazdığı şerh in Ahmed Bican tarafından yapılan Türkçe tercümesidir. Bazı nüshalara göre 857 ( 1453) veya 870 (1466) yılı nda Gelibolu'da tamamlanan eserde peygamber kıssalarından, dört halifeden. bazı evliya menakıbın dan ve çeşitli tasawufl konulardan bahsedilmektedir. Ahmed Bican eserinde yüz kişinin adını zikrettiğini. otuz peygamber. otuz veli, yirmi alim ve yirmi AHMED B1CAN akıllıdan bahsettiğini ve elli hikaye derSutiyye'den. Te?kire-i Evliya' dan. muhtelif tefsirlerden. İncil. Tevrat ve Kur'an-ı Kerim'den istifade ettiğini belirtir. Genel mahiyette sekiz kısma ayrılabilecek eserin birinci kısm ı tasawufi olarak yaratılıştan. insan ve derecelerinden. aşık. arif, vakıf vb. ıstılahlarla çeşitli alemlerden bahseden ve her birine "temhfd " adı verilen on dört bölümden meydana gelmektedir. İkinci kısım olarak alınabilecek bölüm. peygamberler fassından (fas!) teşekkül etmektedir ki asıl Fusuşü '1-J:ıi kem'den tercüme edilen kısım burası d ır. Üçüncü kısımda rü'yetullah*, vahiy sırları. Hz. Peygamber'in hicreti, Hz. Peygamber'in. Hz. Fatıma'nın. dört halitenin. Hz. Hasan ve Hüseyin'in vefatları ve esrna-i hüsna • konu edilmiştir. "lstılahat-ı Süfiyye·· başlığını taşıyan dördüncü kısım. Kemaleddin Abdürrezzak ei-Kaşf"nin aynı adlı Arapça eserinden kısa ltıla rak tercüme edilmiştir. İttihad, büdela. cem·. cem'u'l-cem· gibi yüz yirmi dört civarında tasawufi terimin izah ve tarifleri yapılmıştır. "Menazilü's-sairfn" başlığını taşıyan beş inci kıs ım da Hace Abdullah -ı Ensarf ei-Herevf"nin aynı isimli Arapça eserinden tercümedir. Bu kısımda bidayet. ebvab. muamelat. ahlak. usul... gibi on menzil. her menzilin de mesela bidayet menziHnin yakaza. tövbe. inabe, muhasebe, tefekkür vb. olmak üzere on babı bulunmakta. böylece yüz on terim tasawufi mahiyette ele alınmaktadır. Altıncı kısım Hz. Peygamber'in nübüwetine, Kur'an. mi"rac, abdest. namaz. hicret. cuma. ezan. Kabe. zekat. hac. ölüm ... sırlarına dairdir. Yedinci kısımda Habfb-i Acemi. İbrahim b. Edhem. Bişr ei-Hafi. Bayezid-i Bistamf. Cüneyd-i Bağdadf gibi evliyahi.Q_ sözlerine yer verilmiştir. Sekizinci ve sonuncu kısım ise kıyamet alametlerine. cehennem ve cennete dairdir. Ebüssuüd sülalesinden Baharzade Derviş el-Hac Abdürrahfm-i Nakşibendf. Ahmed Bican'ın Münteha'sın ı beğenmeye rek yine aynı tercümeyi Lübb-i Münteha-yı Fusus adıyla özetleyerek Türkçe'ye aktarmıştır. s. Şemsiyye. Melhame veya Bostanü'l-hakayık adıyla da anılan Ahmed Bican'ın bu eseri. babası Yazıcı Salih'in aynı adı taşıyan mesnevi tarzındaki manzumesinin nesre çevrilmiş şeklidir. Astroloji. astronomi ve meteoroloji ile ilgili ve yer yer or[jinalindeki bazı beyitleri de ihtiva eden eser 870 ( 1466) yılında tamamlanmıştır . Yılın on cettiğini. lştılahôt-ı iki ayı itibariyle on iki babda her ayın yirmi beş nişanı üzerinde durulur. Her ayın ilk ve diğer günlerinde. güneş veya ay tutulduğunda. güneş veya ay halelendiğinde, yeni ay. yıldız kayması. şim şek görüldüğünde, fazla yağmur. dolu. kurbağa yağdığında, zelzele vb. şey ler olduğunda. bazan "Rum iklimi", "Acem diyarı" diye yer belirtilerek bilhassa kıtlık, bolluk, ucuzluk. pahalılık, barış, savaş. hastalık, sağlık gibi şeyler den hangilerinin meydana geleceğine işaret edilir. 6. Cevahimame. Ahmed Bican'ın bilinen tek manzumesidir. Kırk beyit civarındaki bu mesnevide yakut. elmas, zümrüt, firüze, akik gibi mücevherlerin daha çok tıbbi yönden tedavi ve tesirleriyle ilgili özellikleri konu edilmiştir (eserlerinin ba z ı yazma nü s haları ve bunlardan basılmı ş o l a nları için bk . bi bl). Ahmed Bican'ın peygamberler tarihi ile ilgili, Ravhu'l-ervah, Ravzatü'l-ervah veya Revvihu'l-ervôh gibi farklı okunuşlarla adı belirtilen bir eserinden de bahsedilir (TA, 1, 25 ı; Gövsa, s. ı 9). Ancak elde herhangi bir nüshası bulunmadığından bu husustaki kayıtların doğ ruluk derecesini tesbit etmek mümkün alamıyor. Belki de bu eser. Envarü'laşı kin veya Münteha'nın peygamberler bölümünün ayrıca istinsah edilmiş şek lidir. Nitekim Envarü'l-aşıkin'den alı nan "Bal Tefsiri", Münteha 'dan alınan "lstılahat-ı Süfiyye" ve "Menazilü's-sairfn" gibi bölümlerin müstakil bir eser olarak yazma veya matbu nüshaları bulunmaktadır. Yazıcıoğlu Mehmed'in Muhammediyye'sinin tesiriyle Diyarbekirli Ahmed Mürşid'in (ö ı 760) nasihatname nevinden Ahmediyye isimli mesnevisini de Ahmed Bican'ın eseri zannedenler olmuşsa da bu manzume ona ait değildir. Ahmed Bican'ın eserleri, hemen hemen d inf. tasawufi ve efsanevf veya mitolojik karakterdedir. Bir kısım eserlerinde kıyamet alametleri vb. gibi bazı konular müşterektir. Alim ve mutasavvıf olmakla beraber teliften çok tercü me ve derleme nevinden mensur eserler yazmıştır. Ekseriya tasawuf veya tekke edebiyatı şair ve müelliflerinde görüldüğü üzere Ahmed Bican da sanat gayesi gütmez. Muradı . "hakikat ve şe riat incilerini cemeylemek, dünya ve ahiret esrarına yol bulmaktır" (Münteha, "Sebeb-i Te'lif"). "Adem cihanda hayr ile anıla . Zfra ki bir gün gele, benden ve senden bir nişan kalmaya, illa bu sözler baki kala" (a.y.) diyerek gayesinin hayırla yadedilmek olduğunu belirten Ahmed Bican, "Yazılan birçok asar Arabf ve Farisi olmakla ancak ehline zahirdi. Bu yüzden Türki yazdım ki herkes faydalansın" (a.y.) ifadesiyle tutumunu belirtmiş olmaktadır. Dili, bugün de anlayabileceğimiz bir sadelikte ve akıcılık tadır. iddiası olmamakla beraber seeilere rastlamak mümkündür. Cümleler çok kere kısadır. Tercümeden kaynaklanmakla birlikte asırlarca önce devrik cümlenin güzel örneklerini vermiştir. Envarü'l-aşıkin 'i yüzyıllar boyunca halk arasında sevilerek okunagelmiş olan Ah med Bican, bilhassa Türk nesir tarihi açısından ihmal edilmemesi gereken bir isimdir. BİBLİYOGRA FYA : Ahmed Bican. Acaibü 'l-ma hlakat, İÜ Ktp., TY, nr. 6797 ; a.mlf.. Ceuahirname, Sü leyman i· ye Ktp., Ayasofya , nr. 3452, vr. 72•·74'; a.mlf.. Dürr-i Meknün, Sü leymaniye Ktp ., Pertevniyal, m. 456; a.mlf.. Enuarü '1-aş ıkin, Sü leymaniye Ktp ., Hasib Efendi, nr. 2ıı ; a.e., İstanbul ı305; a.e. (h az. Meh met Figani ). İstanbul ı970; a.e. (haz . Ahmet Kahraman), istanbu l ı 973; a.mlf.. lstılahat·ı Sü{iyye, Süleymaniye Ktp. , Fatih, nr. 53ıO, vr. 37 ' -43 ' ; a.m lf.. Münteha Tercümesi, Süleymaniye K tp., K ılı ç Ali Paşa , nr. 630; a.mlf.. Şemsiyye, TSMK , nr. R ı75ı ; Herevi. Menazi· lü's-sa'irin, Sü leymaniye Ktp., Ayasofya , nr. 2ıoı; Kaşani. lş!ılahatü 'ş-s ü{iyye, Süleymani· ye Ktp., Bağdallı Vehbi, nr. 725 ; Yazıcıoğlu Mehmed, Megaribü 'z·zaman, Nuruosmaniye Ktp., nr. 2593 ; a.mlf., Muhammediye (haz. Am il Çelebioğ lu i. İstanbul ı975 ; a.mlf.. Mü n· teha, Sü leymaniye Ktp. , Pertev Paşa , nr. 293; Bahaizade Abdürrahfm. Lübb·i Münteha·yi Fu· sas, TSMK, nr. EH ı25ı ; Taşköprizade. Şakaik (tre. Haki Efendi). TSMK, nr. H ı263, vr. 79'; Mecdf, Şakaik Tercümesi, TSMK, nr. A ı596, vr. ı 29b; Aif. Künhü 'l·ahbar, Mill et Ktp ., nr. 4225, 1, vr. 75 b; Evliya Çelebi, Seyahatname, III, 40ı , 4ı7; V, 232, 320; İsmail Hakkı Bursevi. Ferahu'r-rüh, Bulak ı252; Ahmed Hasfb Efendi, Silkü 'l·leali Ali Osman, İÜ Ktp. , TY, nr. ıo4 , vr. ı35 b; Müstakimzade. Mecel/etü 'n·f'li· sab, Süleymaniye Ktp. , Halet Efendi, nr. 628, vr. ı52 ' , 287 b; a.mlf.. Menakıb·ı Ahual-i Me· lamiyye, Millet Ktp., Ali Emiri, Şer'iyye, nr. ı 05; Süleyman Köstendilf. Bahrü 'l-uelaye, Sü· leymaniye Ktp. , H. Hüsnü Paşa, nr. 579, vr. 282 ' ; Gövsa. Türk Meş hur/arı, s. 19; Adıvar. Osmanlı Türklerinde ilim, s. 14; Gibb. HOP, 1, 389 vd. ; Uzunçarşı lı. Os manlı Tarihi, ll , 598; Ayverdi, Osmanlı Mimarisi Il, s. 493 vd.; Fuat Bayramoğlu. Hacı Bayram-ı Veli, Ankara 1983, I, 30·31; Franz Taeschner. "Osmanlılarda Coğ rafya", TM, ll 1I926), s. 271; Am il Çelebioğlu . "Yazıcı Salih ve Şemsiyyesi", Atatürk Üniuer· sitesi islami ilimler Fakültesi Dergisi, sy. ı , Erzurum 1976, s. 17.1·218 ; "Ahmet Bican", TA, I, 250·25ı ; "A hmed Bican", iA, I, ı81·182; a.mlf.-Kemal Eraslan. "Yazıcı-oğlu", iA, XIII , 366 vd. ; V. L. Menage. "BiQiiin", E/ 2 (in g.). ı , 1202. ~ A MiL ÇELEBİOGLU 51 AHMED BICAN TÜRBESi BİBLİYOGRAFYA : Uzunçarşılı. Kitabeler, İstanbul 1927, s. 72; AHMED-i BİRİLVİ L (bk. AHMED ŞEHİD). _j Anadolu 'daki islam ve Türk De u ri Yapılann da Çalışan Sanatkarlar (d o ktora tezi. 1981). iü Ed.Fak., s. 159-161; C. Huart, "Epigraphie arabe d'Asie Mineure", RS, 111/64 ( 1985), s. 363. AHMED b. BİZL ei-MERENDI ( ..s""'.rll L Ahmed Bican Türbesi-Gelibolu 1 Çanakkale AHMED BICAN TÜRBESi XV. L Gelibolu'da ait türbe. yüzyıla _j Muhammediyye müellifi Yazıcıoğlu Mehmed'in küçük kardeşi Ahmed Bican için yaptırılmış olduğu söylenmekte. ancak üzerinde hiçbir kitabe bulunmamaktadır. Amil Çelebioğlu. Envarü '1-aşıkin yazarı Ahmed Bican'ın kabrinin ağabeyi Yazıcıoğlu Mehmed Efendi'nin mescid ve türbesi yanındaki hazirede bulunduğunu belirtmektedir (bk. AHMED BICAN). Ayrıca Evliya Çelebi, Saf'ya'ya gittiğinde kendisine orada Ahmed Bfcan'a ait bir kabir gösterildiğini kaydederse de bu gerçekle uyuşma ma ktadır (Osmanlı Müel/if/eri, 1. 17, dipnot 1). Taş ve tuğladan muntazam bir işçilik le inşa edilen türbe kare planlı olup üstü sekizgen sağır kasnakli bir kubbe ile örtülüdür. Giriş kısmında iki ağır payeye dayanan kemeriere ,oturan bir ön mekan vardır. Türbenin içinde iki lahit bulunmaktadır. Bunlardan Ahmed Bican'a ait olduğu kabul edilenin dış yüzü zengin surette geometrik ve rümi kabartmalarla bezenmiştir. Diğeri ise bir kadına aittir. irdesel ve Alemdaroğlu' nun hiçbir tarihi esasa dayanmaksızın Hallık-ı Mansur Türbesi olarak adlandırdıkları bu eser son yıllarda tamir edilerek yenilen miştir. BİBLİYOGRAFYA: Evliya Çelebi, Seyahatname, lll, 147; V, 318Osmanlı Müelli{leri, 1, 17, 195; Mehmed İrdesei-Mehmed Alemdaroğlu, Tarihi, Coğra{f, iktisadi ve Turistik Yönleriyle Gelibolu, Gelibolu 1964; Ayverdi, Osmanlı Mimarisi ll, s. 493-494; Amil Çelebioğlu-Kemal Eraslan, "Yazıcı-oğlu", iA, XIII, 363-368. 320; . 52 i SEMAVİ EYİCE J~ .J. .._ı) XIII. yüzyılın ilk yarısında yaşayan Selçuklu mimarı. A. Gabriel. Monuments Turcs d'Anatolie, Paris 1934, ll , 126-127 ; L. A. Mayer, lslamic Architects and Their Works, Geneve 1956, s. 41 ; Zeki Sönmez. Başlangıçtan XVI. Yüzyıla Kadar Iii _j Babasının adı Ebü Bekir olarak da geçmektedir. Doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. iran'ın Azerbaycan bölgesindeki Merend şehrinden Anadolu'ya göç ederek XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Selçuklu sultanlarının hizmetine girmiş ve onların yapılarında çalışmıştır. Yetiş tiği bölgenin mimari geleneklerine bağ lı kalarak daha çok tuğla malzemeli yapılarda çalışan sanatçının adına, günümüze gelebilmiş ancak iki eserin kitabesinde rastlanmaktadır. Bunlar. Sivas'ta 1219 yılında yapılan sultan 1. izzeddin Keykavus Türbesi ile yine aynı yıllarda yapıldığı sanılan Niksar'daki Kırk Kızlar Türbesi'dir. Bunlardan başka. kitabelerinde Ahmed b. Bizi adı geçmemesine rağmen. bu iki yapıyla üslüp ve işçilik yönünden tam bir benzerlik gösteren Sivas Ulucami minaresinin de ona ait olması kuwetle muhtemeldir. AHMED-i BUHARl (bk. EMIR BUHARI). L _j AHMED b. CA'FER L (bk. SEBTI, Ahmed b. Ca'fer ). _j AHMED-i cAMI L (bk. CAMI, Ahmed-i Nameki). _j AHMEDCAVİD ( ~_,~ .._t) (ö. 1803) Osmanlı L tarihçisi. _j istanbul'da doğdu. Timarlı sipahilerden Mustafa adlı bir süvari alay beyinin oğludur. 1787 yılında Hazine-i Hümayun hizmetkarı olarak saraya girdi. Kabiliyeti sayesinde kısa bir süre sonra Has Oda'ya alındı ve 1803'te "hacelik" rütbesiyle şehremini oldu. Bu görevde iken öldü; mezarı Beşiktaş'ta Yahya Efendi Dergahı haziresindedir. Sarayda Ahmed b. Bizi ei -Merendi'nin insa ettiği Kırk Kızlar Türbesi-Niksar /Tokat ZEKi SöNMEZ bulunduğu sırada lll. Selim önemli olayları kronolojik olarak yazmakla görevlendirilen Ahmed Cavid, 1204 Ramazanında (Mayıs 1790 ortaları) başlayıp 1205 Cemaziyeleweline ( 1791 yılı başları) kadar gelen yıl lık tarzında bir eser kaleme almış ve bu sebeple sarayda kendisine "vak'anüvis-i Enderün" denilmiştir. Hadika-i Vekayi' adıyla bilinen bu eserin birçok yazması olup bir nüshası istanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ndedir (TY, nr. 6037). Müellifin önsözde belirttiği gibi, eserin başlıca kaynakları lll. Selim'in hatt-ı hümayunları. islam ülkelerinden gelen mektuplar ve öteki bazı resmi kayıtlar dır. Ahmed Cavid'in tarihe dair bazı yazılarını ihtiva eden iki ciltlik bir eseri daha vardır. Müntehabdt-ı Cavid Bey veya Tarih-i Cavid Ahmed Bey adıyla bilinen bu eserin birinci cildi 1035-1188 (.1626-1774). ikinci cildi ise 1188-1197 tarafından
© Copyright 2024 Paperzz