dış ticaret kuramında çekim modeli

Ekonomik Yaklaşım, 24(88), 1-34
DIŞ TİCARET KURAMINDA
ÇEKİM MODELİ*
Gönül DİNÇER**
30 Mayıs 2014 tarihinde alındı;
4 Temmuz 2014 tarihinde kabul edildi.
doi:10.5455/ey.35200
Özet
Çekim Modeli, dış ticaretin temel belirleyicileri olarak, ticarette bulunan
ülkelerin yurtiçi gelir büyüklüklerini ve aralarındaki uzaklığa göre farklılaşan
ulaştırma maliyetlerini kabul etmesi bakımından dikkat çeken, görece yeni bir
modeldir. Modelin yapısı, uluslararası ticaret anlaşmalarının ve bölgesel
bütünleşmelerin etkisini sınamaya da oldukça elverişli olup, ticaret engellerine ve/
veya ticareti serbestleştirmeye yönelik düzenlemelere ilişkin değişkenler modele
eklenebilmektedir. Çekim Modeli, salt ekonomik olmayan unsurların dış ticaret
üzerindeki etkilerini ölçmeyi de olanaklı kılmaktadır. Söz gelimi, ülkelerin benzer
kurumsal ve yasal düzenlemelere sahip olup olmaması, bürokratik işlemlerin süresi,
ticaret gerçekleştiren ülkelerin ortak dile sahip olup olmaması gibi unsurların dış
ticaret üzerindeki etkilerinin bütüncül bir çerçevede değerlendirilmesini
kolaylaştırmaktadır. Alan yazınında yer alan çalışmalarda, Çekim Modeli
kullanılarak, diğer kuramlarda genellikle olmadığı varsayılan ulaştırma
maliyetlerinin ve ticaret engellerinin dünya ticaretindeki toplam etkisi tahmin
edildiği gibi, ekonomik bloklar içerisinde ve bloklar arasında gerçekleşen ticaret
akımları da farklı değişkenler kullanılarak çok yönlü biçimde incelenmiştir.
Çalışmaların pek çoğunun sonuçlarının birbiriyle örtüşmesi, Modele yönelik güveni
pekiştirmektedir.
Anahtar Kelimeler: Uluslararası ticaret, çekim modeli.
JEL Sınıflaması: F10, F14.
Bu çalışma 2014 yılında kabul edilen doktora tezimden elde edilmiştir. Doktora tezimle titizlikle
ilgilenen ve her aşamasında sabırla yardımcı olan saygıdeğer hocam ve tez danışmanım Prof. Dr. Tuba
Ongun’a tüm emekleri ve katkıları için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
**
Araş. Gör. Dr., Gazi Üniversitesi, İ.İ.B.F., İktisat Bölümü.
*
2
Gönül DİNÇER
The Gravity Model in International Trade Theory
Received 30 May 2014;
accepted 4 July 2014.
doi:10.5455/ey.35200
Abstract
The Gravity Model is a relatively new model in international trade theory.
According to the Model, bilateral trade flows between countries can mainly be
explained by their GDP sizes and transportation costs which are varied by the
geographical distance between them. The frame of the Gravity Model allows for the
testing of the effects of multilateral/bilateral trade agreements and regional
integrations on international trade. It also allows for the testing of some social and
cultural elements such as the similarity of legal and institutional structure of the
countries, common language, and the waiting time for bureaucratic transactions. All
of these elements have some effect on the volume of trade flows and the Gravity
Model makes it possible to model these elements in the framework of the
international trade theory. There are various studies in the related literature which
estimate the total effect of transportation costs and trade barriers while some others
estimate the trade between blocks as well as the intra-block trade. Most of the
results of these studies are consistent which increases the reliability of the model.
Keywords: International trade, the gravity model.
JEL Classification: F10, F14.
1. Çekim Modeli’nin Tanımı, Doğuşu ve Modele Yönelik Çeşitli Kuramsal
Yaklaşımlar
Dışa açık ekonomilerde büyümenin ana uyarıcılarından biri olan dış ticaret
akımları, uluslararası ekonomi kuramcılarının ve araştırmacılarının başat inceleme
alanlarından biri olagelmiştir. Çekim Modeli, dış ticaret akımlarını ampirik olarak
başarılı bir biçimde açıklayan ve kullanımı giderek yaygınlaşan bir modeldir.
Temeli, 17. yüzyılda Sir Isaac Newton tarafından fizik alanında geliştirilen
Yerçekimi Yasası’na (The Law of Gravity) dayanmaktadır. Çalışmanın bu
bölümünde, öncelikle Çekim Modeli’nin tanımı üzerinde durulacaktır. İkinci olarak,
Model’in ekonomi alanındaki kullanımı açıklanacak ve 1962 yılındaki ilk ekonomik
uygulamasından günümüze kadar Model’e yapılan temel katkılar ile kuramsal
altyapısına ilişkin kilometre taşı niteliği taşıyan çalışmaların ana vurguları
incelenecektir. Son olarak, Çekim Modeli’nin değişkenleri açıklanacak ve ekonomi
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
3
alanındaki farklı uygulamaları, yazında ön plana çıkmış makaleler aracılığıyla
tanıtılacaktır.
1.1. Çekim Modeli’nin Tanımı
Çekim Modeli, en genel tanımıyla, farklı coğrafi konumlar arasındaki
ekonomik akımları; konumların büyüklüğü, coğrafi uzaklığı ve incelenen konuya
göre farklılaşabilen ek değişkenlerle ölçen, son yıllarda kullanım yaygınlığı büyük
bir hızla artmış olan ampirik bir modeldir ve ekonomideki en istikrarlı ilişkilerden
bir tanesini açıklamaktadır. Buna göre; büyük ekonomik kümelerin arasındaki
etkileşim, küçük kümeler arasındakinden daha fazladır ve birbirine yakın olan
kümeler arasında, uzak kümelere göre, daha fazla çekim bulunmaktadır (Bergeijk ve
Brakman; 2010: 2). Burada “büyüklük” kavramı ile ülkelerin yurt içi gelirleri ya da
ulusal gelirlerinin göreceli yüksekliği kast edilmekteyken; “uzaklık” genellikle
gerçek coğrafi uzaklık anlamında kullanılmaktadır.
Çekim Modeli’nin doğuşundan sonra birbiri ardına yapılan pek çok çalışma
ile, bu yalın kuramsal mantık giderek sofistike duruma gelmiş ve büyüklük ile
uzaklık dışında pek çok değişkenin eklenmesiyle Model ampirik olarak da
geliştirilmiştir.
1.2. Çekim Modeli’nin Doğuşu
Çekim Modeli’nin bir bakıma uzun bir geçmişi vardır. Farklı çalışma
alanlarında pek çok yazar; farklı konumlar arasındaki akımların, söz konusu
konumların “büyüklüğü” ve “uzaklığı” ile ilişkili olduğundan bahsetmiştir (Bergeijk
ve Brakman; 2010: 4). Çekim Modeli’nin belirginleşmeye başladığı öncü
yapıtlardan bir tanesi, Ernest Ravenstein’in 1885 yılında yayımlanan göç konulu
makalesidir. Ravenstein bu makalede, göç akımlarının, ticaret ve sanayi
merkezlerinin massetme kapasitesiyle doğru orantılı, coğrafi uzaklık ile ters orantılı
olarak gerçekleştiğini belirtmiştir. Öte yandan, Bertil Ohlin, yirminci yüzyılın ilk
yarısında, klasik ticaret modellerinin ticaret ile (coğrafi) konum arasındaki ilişkiyi
ihmal ettiğini dile getirmiştir. Bu bağlamda, ticaret kuramında çok taraflı ticaret ile
uzaklık arasındaki ilişkiyi, gerek ulusal gerekse de uluslararası taşıma maliyetleri
açısından sınayan ilk çalışmalardan biri, Isard ve Peck’in 1954 yılında yayımlanan
makalesidir. Esasında Isard, Çekim Modeli’ni formüle etmeye çok yaklaşmıştır,
ancak modelden, fizik alanından aldığı metafor itibarı ile farklılaşmıştır. Newton’un
Yerçekimi Yasası’ndan değil de, “potansiyel elektrik” kavramından etkilenen Isard,
ticaretteki ölçüm zorluklarından, kültürel unsurların ticarete olan etkisine ve
4
Gönül DİNÇER
uzaklığın önemine kadar, Çekim Modeli’nin ön plana aldığı temel kavram ve
olguların bir kısmını incelemiştir (Bergeijk ve Brakman; 2010: 4).
Her ne kadar bu açıdan bakınca, Çekim Modeli’nin pek çok öncüsü olsa da,
Model’in ilk matematiksel formülasyonunu tasarlayan ve ampirik uygulamasını
yapan kişi, Hollandalı ekonomist Jan Tinbergen’dir. Yazarın 1962 yılında
yayımlanan, Shaping the World Economy: Suggestions for an International
Economic Policy adlı kitabının ek kısmında yer alan bu formülasyon, yazında
Çekim Modeli’nin ilk kullanımı olarak referans gösterilmektedir.
Böylece, 1960’ların başında, Çekim Modeli uygulamalarının ilk dalgası
başlamıştır. Modelin tanınmasında, Tinbergen’in modeli kullanması ve açık bir
biçimde tanıtması oldukça etkili olmuştur. Yazarın söz konusu eserinde yalın
biçimiyle yer alan Çekim Modeli, bundan böyle çalışmada “Basit (İlksel) Çekim
Modeli” olarak anılacaktır.
1.3. Basit (İlksel) Çekim Modeli
Isaac Newton, 1687 yılında, doğa bilimleri yazınına “Evrensel Yerçekimi
Yasası”nı önermiştir. Yasa’ya göre i ve j cisimleri arasındaki çekim gücü şu biçimde
formüle edilmiştir (Head, 2003: 2):
Fij = G
MiM j
D ij2
Fij: Cisimler arasındaki çekim gücü
Mi: i cisminin kütlesi
Mj: j cisminin kütlesi
Dij: İki cisim arasındaki uzaklık
G: Yerçekimsel sabit
1962 yılına gelindiğinde, Jan Tinbergen, aynı yasayı, uluslararası ticaret
akımlarını incelemek amacıyla ekonomi alanına uyarlamış ve Çekim Modeli’nin
temellerini atmıştır. Tinbergen, çalışmasında, ülkelerin ticarete yönelik engeller
bulunmaması durumunda erişebilecekleri potansiyel dışsatım düzeylerinin
belirlenmesi gereğini vurgulayarak incelemesine başlamıştır. Tinbergen’e göre,
ülkelerin potansiyel dışsatım hacimleri ile fiili dışsatım hacimleri arasındaki farkın
hesaplanması, dışsatımın temel belirleyicilerinin açığa çıkarılması açısından atılacak
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
5
ilk adımdır. Böyle bir hesaplama, dışsatım yapan ülkenin, dışalım yaptığı ülkelerde
ayrıcalıklı ya da ayrımcı işlemlere tabi kalıp kalmadığını göstereceği gibi, dış
ticarette ülkeler arasındaki farklılıkların nedenlerinin araştırılması için de bir zemin
sağlayacaktır (Tinbergen, 1962: 262). Bu çerçevede, Tinbergen, analizinin ilk
aşamasında, bir ülkeden diğer bir ülkeye gerçekleşen toplam dışsatım düzeyini, az
sayıda ancak birincil önemdeki değişkenlerle tanımlamıştır:
α
E ij = α 0
α
Yi 1 YJ 2
α
D ij3
Eij = i ülkesinden j ülkesine gerçekleştirilen dışsatım akımı.
Yiα1= i ülkesinin GSMH türünden ifade edilen ekonomik büyüklüğü (dışsatım yapan
ülke)
Yjα2 = j ülkesinin GSMH türünden ifade edilen ekonomik büyüklüğü (dışalım yapan
ülke)
Dijα3= i ve j ülkeleri arasındaki coğrafi uzaklık
α0, α1, α2 ve α3 modelin parametreleridir (Tinbergen, 1962: 264).
Dikkat edilirse, α1 = α2 = 1 ve α3 = 2 olması durumunda, Newton’un
denkleminin özdeşine ulaşılmaktadır.
Tinbergen’in sunduğu ilk biçimiyle Model, dış ticareti ülkelerin ekonomik
büyüklükleri ve ülkeler arasındaki coğrafi uzaklığı kullanarak açıklamaktadır.
Tinbergen’e göre, ülkeler arasındaki ticareti etkileyen pek çok unsur bulunmaktaysa
da, hiç biri bu üç değişken kadar belirleyici etkiye sahip değildir. Bahsi geçen üç
değişken, bir başka anlatımla şu biçimde açıklanabilir (Tinbergen, 1962: 263):
(i) Bir ülkenin dışsatım sunum kapasitesi, ekonomik büyüklüğüne bağlıdır.
(ii) Bir ülkenin gerçekleştirdiği dışsatım sunum düzeyi, dışalım yapan ülkenin
ekonomik büyüklüğüne bağlıdır.
(iii) Ticaret hacmi ile ulaştırma maliyetleri arasında güçlü bir negatif ilişki
bulunmaktadır. Ülkeler arasındaki coğrafi uzaklık arttıkça, ulaştırma maliyetleri de
artmaktadır.
Tinbergen’in bu analizinde, dışsatıma ilişkin sunum ve istem fonksiyonları
ayrı ayrı incelenmemiştir ve analiz statiktir. Bir başka deyişle, dışsatımın zaman
içerisindeki değişimi, analiz dışında bırakılmıştır. Bu denkleme göre; α0, α1, α2 ve α3
6
Gönül DİNÇER
parametreleri, dışsatım ile açıklayıcı değişkenler arasında sabit bir esneklik ilişkisini
göstermektedir. Tinbergen, 1958 yılı verilerini kullanarak, 18 ülke için modeli test
etmiş ve modeldeki üç değişkenin yüksek açıklayıcılığa sahip olduğu sonucuna
ulaşmıştır.
Analizinin ikinci aşamasında Tinbergen, Modeli, ülkeler arasındaki ticareti,
salt ekonomik olan üç değişkenin yanı sıra, politik ya da yarı-ekonomik
değişkenlerin de etkileyip etkilemediğini belirleyebilmek için, kukla değişkenler
ekleyerek genişletmiştir. Buna göre; ticaret ilişkisine giren ülke çiftlerinin İngiliz
Milletler Topluluğu üyesi ülkeler olmaları ya da olmamaları, Benelüks ülkesi
olmaları ya da olmamaları ve sınır komşusu ülkeler olmaları ile sınır komşusu
olmamaları biçiminde ayrıma gidilmiş ve söz konusu kukla değişkenler denkleme
eklenmiştir:
Eij = α0 (Yiα1) (Yjα2) (Dijα3) (Nα4) (PCα5) (PBα6)
N: Komşu ülkeler için kukla değişken. Ülke çifti sınır komşusu ise, kukla değişkene
belli bir pozitif değer atanmış, sınır komşusu değilse, sıfır değeri verilmiştir.
PC: İngiliz Milletler Topluluğu ülkeleri için kukla değişken. Eğer söz konusu ülke
çifti İngiliz Milletler Topluluğu üyesi ise, belli bir pozitif değer yüklenmiş, İngiliz
Milletler Topluluğu üyesi değillerse, kukla değişkene sıfır değeri verilmiştir.
PB: Benelüks ülkeleri için kukla değişken. Eğer söz konusu ülke çifti Benelüks
ülkeleri ise, belli bir pozitif değer atanmış, Benelüks ülkeleri değilse, kukla
değişkene sıfır değeri verilmiştir.
Bu modelin test sonuçları, İngiliz Milletler Topluluğu üyesi olmanın, üye
ülkeler arasındaki ticareti artırdığını ortaya koymuş ancak Benelüks ülkesi olmanın
ya da sınır komşusu olmanın, korelasyon katsayılarını fazlaca artırmadığı bulgusuna
ulaşılmıştır. Tinbergen’e göre, bu sonuçlar da, temel üç değişkenin dominant rolüne
vurgu yapmaktadır (Tinbergen, 1962: 265-266).
Yazar, 1958 yılının verileriyle, 18 ülke için yaptığı testlerin sonuçlarından
cesaret aldığını belirterek, 1959 yılı verileriyle, 42 ülke için, bir sınama daha
yapmıştır. Bu sefer, GSMH değerlerini ulusal para birimi cinsinden değil, Amerikan
Doları cinsinden hesaplayıp modeli test eden Tinbergen, ilk çalışmasıyla benzer
bulgulara ulaşmıştır. Temel üç değişken, dışsatım üzerinde baskın etkilere sahiptir.
Öte yandan, dışsatım yapan ülkenin ekonomik büyüklüğü, dışsatımı, dışalım yapan
ülkenin ekonomik büyüklüğüne göre daha fazla etkilemektedir. Bu sonuç, ekonomik
büyüklüğü daha yüksek olan ülkelerin, dışalımının görece azalacağını, çünkü daha
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
7
çeşitli sayıda malı yurt içerisinde ürettikleri imasını da zımnen içermektedir. Bu
açıdan bakınca, gelişmiş ülkelerin, ya da yüksek gelir grubundaki ülkelerin, dış
ticaret fazlası verme olasılıkları, gelişmekte olan ülkelere göre daha yüksektir
(Tinbergen, 1962: 289).
Son aşamada Tinbergen, Modele bir değişken daha eklemiştir. Az sayıda
dışsatım malı üzerinde uzmanlaşan ülkeler ile daha fazla sayıda ve çeşitli malı dışa
satan ülkelerin dışsatım hacimlerinin farklılaşabileceğini varsayan Tinbergen,
modele Gini yoğunlaşma katsayısını eklemiştir:
Eij = α0 (Yiα1) (Yjα2) (Dijα3) (Gα4)
G= Gini yoğunlaşma katsayısı. Eğer ülke sadece bir malı dışa satıyorsa, Gini
endeksi 100 değerini alacaktır. Dışsatım mallarının sepeti çeşitlendikçe, endeks
değeri düşecektir.
Tinbergen, analizdeki 42 ülkenin 28’i için, Gini katsayılarını hesaplamış ve
sınamıştır. Sonuçlar, dışsatımda yoğunlaşma katsayısı arttıkça, dışsatım hacminin
azaldığını göstermiştir. Bir başka deyişle, ülkelerin dışa sattıkları mal sayısı arttıkça
ve çeşitlendikçe, dışsatım hacimleri de artmaktadır (Tinbergen, 1962: 290).
Basit Çekim Modeli’nin temel sonuçları şu biçimde özetlenebilir: Ticaret
ortaklarının ekonomik büyüklükleri arttıkça karşılıklı ticaret artar, ülkeler arasındaki
coğrafi uzaklık arttıkça karşılıklı ticaret azalır. Öte yandan, bir ülkenin dışsatım
düzeyini etkileyen temel faktör, kendi ekonomik büyüklüğüdür. Dışsatımını tek bir
mal, ya da sınırlı sayıda mal yerine, görece çeşitli mallarla gerçekleştiren ülkelerin
dışsatım hacimleri arttığı gibi, dışalım gereksinimleri de azalabilmektedir. Fiili
durumda, ekonomik ayrıcalıklar ya da ayrımcılıklar, ülkelerin dışsatım hacimlerini
etkilemektedir. Öte yandan, ülkelerin yakın olması ve/ veya sınır komşusu olmaları
da, dış ticaret hacimlerinin önemli belirleyicilerinden bir tanesidir.
Tinbergen, çalışmasının sonuç kısmında, analizinin, dünya ticaret akımlarının
incelenmesinde, umut vaat eden bir yaklaşımın ilk ve olgunlaşmamış bir versiyonu
olabileceğini, ancak ileride yapılacak daha ayrıntılı çalışmaların daha açıklayıcı
sonuçlar verebileceğini ve dış ticarette “coğrafi konum” ile serbest dış ticarete
yönelik engellerin sonuçlarına ilişkin daha kesin bulguları ortaya koyabileceğini
önemle vurgulamıştır (Tinbergen, 1962: 293).
8
Gönül DİNÇER
1.4. Çekim Modeli’ne Yönelik Çeşitli Kuramsal Yaklaşımlar
Ampirik düzeydeki açıklayıcılığının oldukça yüksek oluşuna ve bu nedenle
ilgi uyandırmasına karşın, yazında oluşan ilk genel kanı, söz konusu basit biçimiyle
Çekim Modeli’nin, kuramsal altyapısının muğlak olduğu yönünde gelişmiştir. Bu
tespitten hareketle, ağırlıklı olarak 1970’li yıllardan itibaren, Çekim Modeli’nin
kuramsal altyapısını inceleyen, katkıda bulunan ve geliştiren pek çok çalışma
yapılmıştır.
Jan Tinbergen’in doktora tez öğrencisi olan H. Linnemann (1966), Çekim
Modeli için bazı kuramsal önermeler geliştirerek, Tinbergen’in sunduğu temel
yapıya eklemeler yapmıştır. Linnemann’ın kitabı “Hangi faktörler ülkeleri ticaret
yapmaya iter?” sorusu üzerine odaklanmıştır ve yazar, tanımlanan faktörlerin, ticaret
akımlarını açıklamada sahip oldukları ağırlıkları ölçmeyi amaçlamıştır. Linnemann,
toplam ulusal gelir içindeki yurtiçi istemin payını gösteren, nüfus büyüklüğü gibi ek
değişkenleri tanıtarak, Çekim Modeli’ni genişletmiştir. Ayrıca, Walrasyan benzeri
denklik sistemine dayanarak, Çekim denklemlerinin kuramsal temellerini de
açıklamaya girişmiştir. Ancak Walrasyan Model, Çekim Modeli’ne
indirgenemeyecek kadar yüksek sayıda açıklayıcı değişken içerdiğinden, bu çabası
sonuçlanmamıştır (Deardorff, 1995: 5).
Alan Deardorff’un 1995 yılında yayımlanan çalışması, Çekim Modeli ile
çeşitli dış ticaret kuramlarının benzerliklerini ve farklarını incelemiş, bir başka
deyişle Model’in kuramsal altyapısını sorgulamıştır. Alan yazınında epey ses
getirmiş olan bu eser, temel olarak Çekim Modeli’nin Heckscher-Ohlin Modeli ile
örtüşme noktaları üzerinde durmuştur. Deardorff, çalışmasında, Heckscher-Ohlin
Modeli’nin iki uç durumu üzerinde durmuştur. Bunlardan ilki, sürtünmesiz ticaret
durumudur. Bu durumda, dış ticaret önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır,
homojen mal üretimi söz konusudur ve dolayısıyla tüketiciler üreticiler konusunda
kayıtsızdır. Bu varsayımlara göre oluşturulmuş Çekim denkleminin analiz sonuçları,
Heckscher-Ohlin Modeli’nin sonuçları ile büyük benzerlik göstermektedir
(Deardorff, 1995: 13). İkinci uç durum, ülkelerin her birinin farklı tek bir mal
ürettiği durumdur. Deardorff, Heckscher-Ohlin Modeli çerçevesinde bu koşulu
açıklayan iki farklı denklem geliştirmiştir. Bunlardan birincisinde, Çekim Modeli
denklemiyle neredeyse aynı özellikleri taşıyan bir Cobb-Douglas üretim fonksiyonu,
diğerinde ise sabit ikame esnekliğine dayalı (CES) üretim fonksiyonu kullanmıştır.
İki denklemle yapılan analizlerin sonuçları, aynı yöndedir. Bu da, Çekim
Modeli’nin, ikinci uç durumla da büyük ölçüde uyum gösterdiği sonucuna yol
açmaktadır (Deardorff, 1995: 23). Özetle anlatılacak olursa, Deardorff, makalesinde,
Çekim Modeli’nin Heckscher-Ohlin Modeli ile benzer bir kuramsal altyapıyla
paylaştığını öne sürmüştür. Öte yandan, Çekim Modeli’nin, eksik rekabete dayalı dış
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
9
ticaret kuramları ile de örtüştüğünü, dolayısıyla, bu ayrıma iyice varabilmek için,
Çekim Modeli ile yapılan analizlerin sonuçları üzerinde iki kere düşünmek
gerektiğini belirtmiştir (Deardorff, 1995: 24-26).
Belirtildiği gibi, Çekim Modeli, eksik rekabete dayalı dış ticaret kuramları ile
de kuramsal olarak bağdaşmaktadır. Temel Çekim denklemi, sunum ve istem
güçlerinin bir ifadesi olarak değerlendirilebilir. Söz gelimi, i ülkesinin dışsatımın
kaynak ülkesi olduğu durumda, Yi, i ülkesinin tüm tüketicilere sunabileceği mal/
hizmet düzeyini göstermektedir. j ülkesinin dışalımı yapan ülke olduğu göz önüne
alındığında, Yj, j ülkesinin toplam istem düzeyini göstermektedir. Uzaklık ise, dış
ticaretin maliyetini artıran ve toplam ticaret hacmini düşüren bir tür vergi etkisi
oluşturmaktadır. i ülkesinin, j ülkesinin toplam dışalımı içerisindeki payını da, s ij
temsil etsin. Bu durumda:
Eij = sij Mj
Eij = i ülkesinin j ülkesine gerçekleştirdiği dışsatım
Mj = j ülkesinin i ülkesinin mal/ hizmetlerine harcadığı toplam gelir
sij = i ülkesinin j ülkesinin toplam dışalımı içerisindeki payı
Bu noktada, sij’nin şu özelliklere sahip olduğu gözden kaçırılmamalıdır
(Head, 2003: 3):
1. Aldığı değer, 0 ile 1 arasındadır.
2. Aldığı değer, i ülkesinin daha fazla çeşitte mal/ hizmet üretip sunması durumunda
(ni’nin artması durumunda) ve/ veya daha nitelikli üretim yapması durumunda
(μi’nin artması durumunda) büyüyecektir.
3. Aldığı değer, uzaklık gibi (Dij), ticarete engellerin artması durumunda, düşecektir.
Tüm bu bilgilerin ışığında, sij şu biçimde gösterilebilir:
s ij =
g (μ i , η i , D ij )
∑g (μ
 , η  , D j )
10
Gönül DİNÇER
Bu denklemden hareketle, Çekim Modeli’ni kullanarak eksik rekabete dayalı
dış ticaret kuramlarına ilişkin ölçümler yapmak söz konusu olmaktadır. Söz gelimi,
tekelci rekabet kuramlarında yer bulan Dixit-Stiglitz Modeli’nde, farklılaştırılmış
mal üretimi ve simetrik firma varsayımları kabul edilir. Bu durumda; ni, Mi ile
oransal bir ilişki gösterecek ve μi = 1 olacaktır. İkinci bir yaklaşım ise, Lancaster
Modeli’yle uyumluluk göstermektedir: Her ülkenin yalnızca bir mal ürettiği, ancak
malların niteliğinin farklılaştığı varsayılmaktadır. Bu durumda; ni = 1 olacaktır ve μ i
parametresi ülkeler arasında farklılık gösterecektir.
Bu iki yaklaşım arasındaki temel fark, bir başka deyişle şu biçimde
açıklanabilir: Lancaster Modeli’nde, farklılaştırılmış tercihlere sahip tüketicilerin,
“ideal çeşitlilik” (ideal variety) yaklaşımında bulunduğu ve tek mal üretildiği
varsayımı analizin temelinde yer alırken, Dixit-Stiglitz Modeli’nde, bir tüketicinin
“çeşitlilik sevgisi” (love of variety) yaklaşımında bulunduğu ve çok sayıda
farklılaştırılmış malın üretildiği varsayımı üzerinden analiz yapılmaktadır (Feenstra,
2004: 137-138).
Çekim Modeli’nin eksik rekabete dayalı dış ticaret kuramları çerçevesinde
uygulamasını yapan ve katkıda bulunanlar arasında, James Anderson’un (1979) ve
Jeffrey Bergstrand’ın (1985, 1989) makaleleri önde gelmektedir.
Anderson, makalesinin ilk satırlarında, Çekim Modeli’nin son dönemlerde
dış ticarete ilişkin ölçümler yapmak için kullanılan en başarılı ampirik araç
olduğunu belirtmiştir (Anderson, 1979: 106). Yazar çalışmasında, ürün
farklılaştırmasına dayalı bir eksik rekabet modeli kullanmıştır. Ürün
farklılaştırmasının endüstri bazında değil, ülke bazında gerçekleştiği varsayımına
dayanan Anderson, Çekim Modeli ile eksik rekabete dayalı dış ticaret modellerinin
kuramsal düzeyde benzer sonuçlara ulaştığını belirtmiştir.
Bergstarnd da, 1985 yılında yayımlanan makalesinde, Çekim denklemini
türetmek için ülke bazında farklılaştırılmış ürünler üzerinde, sabit ikame esnekliği
tercihlerini kullanmıştır. Yazarın ampirik bulguları, Çekim Modeli’ndeki gelir
değişkeninin anlamlılığını desteklemiştir ve fayda ve üretim fonksiyonlarından
türetilen fiyat terimlerinin karşılıklı ticaret akımlarına etki ettiğini göstermiştir.
Yazar ayrıca, karşılıklı ticaret akımlarında kişi başına gelirin önemli bir değişken
olduğunu vurgulamıştır.
Bergstrand sonraki makalesinde (1989), tekelci rekabeti ve bundan dolayı
ülkelerden çok, firmalar arasında ürün farklılaştırması yapıldığını varsayarak, önceki
çalışmasından ayrılmıştır. Çalışmasında, dışalım ve dışsatım yapan ülkelerin
nüfuslarının yanı sıra gelirlerini de içeren Çekim denkleminin, kuramsal olarak
Dixit-Stiglitz Modeli’yle uyumlu olduğunu göstermiştir.
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
11
Elhanan Helpman, 1987 yılında yayımlanan makalesinde, yine
farklılaştırılmış ürüne dayalı karşılıklı ticaret akımlarını Çekim Modeli ile
incelemiştir. Yazara göre, ölçeğe göre artan getiriye ve ürün farklılaştırmasına dayalı
dış ticaret modelleri, stilize olguları açıklamakta başarılı bir seyir izlemektedir.
Ancak bu modellerin verilerle uyumlu olup olmadığını araştırmak da büyük bir
önem taşımaktadır (1987: 63). Çekim Modeli, bu nitelikteki ticareti açıklayan uygun
bir kuramsal tabana ve ölçüm gücü yüksek bir yapıya sahiptir. Makalenin bir önemli
savı, karşılıklı ticaret akımlarında, endüstri-içi ticaretin payı ile faktör
bileşimlerindeki farklılığın ilişkisinin giderek azalmakta olduğudur. Helpman, bu
olguyu, çok uluslu şirketlerin artan faaliyetlerine bağlamaktadır. Yazara göre bu
olgu tam olarak cevaplanmamış bir sorudur ve Çekim Modeli ile daha ayrıntılı
çalışmalar yürütülmesine açıktır (Helpman, 1987: 80).
Lazslo Matyas (1998), çalışmasının başında, Çekim Modeli’nin karşılıklı
ticaret akımlarını ve bölgesel bütünleşmelerin başarısını açıklamada öne çıkan bir
yaklaşım olduğunu belirtmiş ve makalesini, Model’in doğru sonuçlara ulaşabilmesi
açısından, ekonometrik spesifikasyonların nasıl yapılabileceğine ilişkin önerileri
üzerine kaleme almıştır. Matyas, uygun bir Çekim Modeli’nin, hem dışsatım hem de
dışalım yapan ülke için ayrı ayrı sabitlere sahip olması gerektiğini ve zamana bağlı
etkilerin de ayrıca incelenmesi gerektiğini ileri sürmüş ve böylelikle zengin içerikli
bir Çekim Modeli önermiştir (Matyas, 1998: 397).
Simon Evenett ve Wolfgang Keller, 2002 yılında yayımlanan makalelerinde,
Çekim Modeli’nin kuramsal altyapısının, Heckscher-Ohlin Modeli’ne mi, yoksa
ölçeğe göre artan getiri modellerine mi daha uygun olduğunu araştırmışlardır.
Evenett ve Keller’in analizi, ülkelerin faktör donanımlarının karşılıklı ticareti
açıklamada tek başına yetersiz olduğunu, öte yandan eksik uzmanlaşmaya ve mal
farklılaştırmasına dayalı endüstri-içi ticaretin de, faktör donanımlarından daha
yüksek bir açıklayıcılığa sahip olmakla birlikte, resmin tümünü anlatmadığını
göstermektedir. Yazarlar, bu iki ticaret türünün, toplam ticaretin bütünüyle farklı iki
boyutunu açıkladığına, Çekim Modeli ile yaptıkları genel kapsamlı bir sınama ile de
ulaşmıştır. Yazarlara göre, Çekim Modeli eksik rekabet kuramlarıyla büyük bir
uyum göstermekte ve başarılı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
Dünya Bankası araştırmacılarından Beata K. Smarzynska (2001), Çekim
Modeli’nin ülkeler arasındaki karşılıklı ticareti açıklamada kuramsal olarak yeterli
güce sahip bulunmasına karşın, Model’de bir değişkenin eksik olduğunu ve bu
nedenle Model’in ülkelerin ticaret hacmi potansiyellerine ilişkin olarak, olması
gerekenin altında değerler sunabileceğini öne sürmüştür. Smarzynska’ya göre, eksik
olan bu temel değişken, aslında Çekim Modeli’nin ruhuna çok uygun olan “ticaret
merkezine uzaklık” değişkenidir. Bir başka deyişle, ülkelerin göreli konumu, en az
12
Gönül DİNÇER
GSYH büyüklükleri ve birbirleriyle olan coğrafi uzaklık değerleri kadar dış ticaret
akımlarını etkilemektedir.
Smarzynska, Linnemann’ın, ülkelerin konumunun dış ticaret için ne kadar
elverişli olduğunu ölçmek için bir endeks türetmesine, Bergstrand ve Anderson’un,
göreli konumun kuramsal önemine değinmelerine karşın, bu olgunun genellikle
ihmal edildiğini belirtmiştir. Benzeri biçimde Deardorff (1998), ticaret ortaklarının
sadece birbirleriyle olan mutlak uzaklıklarının değil, diğer tüm ülkelerle olan göreli
uzaklıklarının hesaba katılması gerektiğini öne sürmüştür. Frankel ve Wei de (1998),
bölgeselleşmeye ilişkin olarak yaptıkları çalışmada, bu çizgiyi takip ederek,
bölgelerin birbirlerine göre uzaklıklarını analize eklemiştir. Ancak “ticaret
merkezi”nin Çekim Modeli kuramına nasıl katılacağı ve nasıl hesaplanacağı bir
boşluk olarak kalmıştır (Smarzynska, 2001: 380).
Yazara göre, bir analizde incelemeye alınan tüm ülke çiftlerinin birbirleriyle
olan coğrafi uzaklıklarının orta noktalarının toplanması ve GSYH büyüklükleriyle
ağırlıklandırılması biçiminde hesaplanan, böylelikle her bir analiz için farklılaşacak
olan bir “ticaret merkezi” değişkeni kullanılmalıdır. Böylelikle, ilgili ülke çiftlerinin
yalnızca birbirleriyle olan ticaret akımları incelenmekle kalmaz, ülke çiftlerinin,
ticaret merkezinden, bir başka deyişle, potansiyel dışsatım yapabilecekleri
ülkelerden ne kadar uzakta oldukları da hesaba katılmış olur. Yazar bu savına şu
biçimde açıklık getirmiştir: Ekonomik büyüklükleri ve birbirleriyle olan coğrafi
uzaklıkları bakımından aynı iki ülke çifti düşünülsün. Bunlardan bir çift, ticaret
merkezine oldukça yakınken, ikinci çift, merkezden uzakta olsun. İkinci çiftin,
birbirleriyle olan ticarete daha fazla bağımlı olmaları beklenir, çünkü yakındaki
potansiyel ticaret ortaklarının sayısı bakımından daha kısıtlı bir durumdadırlar.
Birinci çiftin hem bağımlılığı daha azdır, hem de dışsatım gelirlerinin daha yüksek
olması beklenmektedir (Smarzynska, 2001: 384).
David Greenaway ve Chris Milner da (2002), Çekim Modeli’ni kuramsal
bazda inceleme konusu edinmiş ve Model’in gerek kuramsal altyapısının giderek
rafine olması, gerekse de ekonometrik yönteminin pek çok çalışmayla geliştirilmesi
nedenleriyle oldukça güvenilir ve kullanışlı olduğunu belirtmişlerdir (2002: 574).
Yazarlara göre; coğrafi yerleşimin, bölgesel bütünleşmelerin ve tercihli ticaret
anlaşmalarının giderek önem kazandığı günümüz dünyasında, Çekim Modeli
kapsamlı ve sağlıklı araştırma olanakları doğurmaktadır (2002: 583).
Tüm bu çalışmaların sağladığı bilgilere dayanarak, özetle belirtmek
gerekirse, Çekim Modeli’nin bu kadar kısa bir zaman diliminde referans bir model
durumuna gelmesinde, alternatif uluslararası ticaret kuramlarıyla uyum
göstermesinin büyük payı bulunmaktadır.
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
13
2. Çekim Modeli’nin Kavramsal Çerçevesi
Daha önce de belirtildiği üzere, ortaya çıkmasından günümüze değin Çekim
Modeli kuramsal düzlemde olduğu kadar, ampirik uygulamaları yönünden de önemli
ölçüde geliştirilmiştir. En güncel uygulamalarında, “büyüklük” ve “uzaklık” halen
Model’in temel değişkenleri olmakla birlikte, Model’e pek çok farklı açıklayıcı
değişken eklenmiştir. Bu değişkenlerin her birinin içeriğinin ve verilerinin temel
niteliklerinin Model bağlamında açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Çekim Modeli’nde “büyüklük”, ülkelerin gelirlerinin göreceli yüksekliği
anlamında kullanılmaktadır. Modele yönelik çalışmalarda bu büyüklüğü ifade etmek
üzere ülkelerin GSYH değerleri kullanılmaktadır. Bazı çalışmalarda GSYH yerine
GSMH değerlerinin kullanıldığı da görülmektedir. Bu noktada belirtmek gerekir ki,
yapılan çalışmada ülkeler arasındaki karşılıklı ticaret akımlarının incelendiği bir
model kuruluyorsa, örneğin A ve B ülkeleri arasındaki ticaret akımları inceleniyorsa,
A ülkesinin gelir büyüklüğü bir anlamda dışalım kapasitesini, dolayısıyla ticaret
ortağı olan B ülkesinin dışsatım kapasitesini de gösterdiğinden, modelde GSYH
değerlerinin kullanılması daha uygun olmaktadır.
“Uzaklık” ise oldukça geniş bir kavramdır. “Uzaklık”, genellikle ulaştırma
maliyetlerinin yaklaşık bir ifadesi olarak, millerle ya da kilometrelerle ölçülen,
gerçek coğrafi uzaklık anlamında kullanılmaktadır. Öte yandan, son yıllarda Çekim
Modeli’ne tarifeler ve tarife-dışı engeller de eklenmiş ve bu öğeler uzaklık kavramı
çerçevesinde değerlendirilmiştir. Gerçekten de ülkeler arasında sınırlar var olduğu
için ticareti uzaklıktan dolayı etkileyen, taşıma maliyetleri dışında pek çok faktör
söz konusudur: Doğrudan tarifeler ve tarife-dışı engeller, dolaylı bir taşıma maliyeti
olarak sınırlardaki bekleme zamanı ve ulaşım altyapısının niteliği gibi.
Belirtmek gerekir ki, Çekim Modeli ile yapılan tahminlerin neredeyse tümü,
dış ticarette uzaklığa ilişkin değişkenlerin öneminin azalmadığını, tam tersine
arttığını göstermektedir. Esasında bu önerme, uluslararası ekonomi alanında
tartışılan bir konudur. Yazında dış ticarette uzaklığın öneminin azaldığı görüşü yer
almakla birlikte, önermeyi Çekim Modeli’nin ortaya koyduğu biçimiyle
değerlendiren pek çok farklı çalışma da mevcuttur. Örneğin, Cambridge Journal of
Regions, Economy, and Society dergisinin 2008yılında yayımlanan özel sayısının
başlığı şöyledir: “Dünya Düz Değildir”.1 Söz konusu yayında uzaklığın halen
küresel ölçekteki ekonomik etkileşimleri açıklayan en önemli özelliklerden biri
olduğu vurgulanmaktadır (Bergeijk ve Brakman; 2010: 2). Benzeri biçimde, British
Columbia Üniversitesi’nden Keith Head ve Paris Üniversitesi’nden Anne-Celie
1
Cambridge Journal of Regions, Economy, and Society, The World is not Flat; Putting Globalisation in its
Place, Volume 1, Issue 3, November 2008.
14
Gönül DİNÇER
Disdier’in yaptığı kapsamlı bir araştırmada da, uzaklığın dış ticaretteki mevcut
önemine işaret edilmektedir. Head ve Disdier, çalışmalarında; 1928-1995 dönemini
kapsayan, 35 makaleye dayalı, toplam 595 regresyonun meta-analizinin sonucunda,
“eğer coğrafi uzaklıklar iki katına çıksaydı, dünya ticaretinin yarı yarıya azalacağı”
bulgusuna ulaşmışlardır (Head, 2003: 6).
Edward Leamer ve James Levinson da (1994), uzaklığın uluslararası ticaret
akımları üzerindeki etkisinin, dış ticaret kuramındaki en açık ve sağlam ampirik
bulgu olduğunu belirtmektedir.
Ekonomistlerin, dış ticarette bulunan ülkeler arasındaki coğrafi uzaklığın
önemini açıklamak için öne sürdükleri savların belli başlıcaları özetle şu biçimde
aktarılabilir (Head, 2003: 6-8):
1. Taşıma maliyetlerini temsil etmesi: Taşıma maliyetlerini hesaplamak her zaman
olası değildir, dolayısıyla analizlerde uzaklık, taşıma maliyetleri için bir “proxy”
değişkeni, yani temsili değişken niteliğini taşımaktadır.
2. Uzaklık, taşıma maliyetlerini temsil ettiği kadar, taşıma süresi boyunca harcanan
zamanın da bir göstergesidir.
3. Uzaklık, senkronizasyon (eşzamanlılık) maliyetlerini (synchronization costs)
temsil etmektedir. Firmalar üretim süreci boyunca farklı ülkelerden girdi
kullandıklarında söz konusu girdilerin zamanında gelmesi büyük önem taşımaktadır.
Girdilerin yakın yerlerden sağlanması, senkronizasyon maliyetlerini düşürür.
4. İletişim Maliyetleri (Communication Costs): Paul Krugman’a göre uzaklık;
yöneticiler, tüketiciler ve benzeri arasındaki kişisel iletişim olasılığının temsili
değişkenidir. Çünkü iş dünyası için gayri resmi bilgi değiş tokuşu çok önemli bir
unsurdur.
5. İşlem Maliyetleri (Transaction Costs): Uzaklık aynı zamanda ticari olanakların
araştırılması ve potansiyel ticaret ortakları arasında güvenin oluşması ile ilişkili
olabilmektedir.
6. Kültürel Uzaklık (Cultural Distance): Daha büyük coğrafi uzaklıklar, kültürel
farklılıkların da daha büyük olması ile doğrudan ilişkili olabilmektedir.
Modelin uygulamalarında coğrafi uzaklık genellikle “ticarette bulunan ülke
çiftlerinin başkentleri arasındaki uzaklık” olarak ele alınmaktadır. Bu ölçüm “great
circle distance” ya da “great circle method” olarak adlandırılmakta olup, ölçüm
yöntemi, ilgili ülke çiftinin başkentleri arasındaki en kısa ulaşım mesafesinin
kilometre cinsinden ifade edilmesine dayanmaktadır. İkinci olarak tercih edilen
uzaklık biçimi ise, ticarette bulunan ülke çiftinin, sanayi ve ticaret bakımından en
gelişmiş şehirleri arasındaki en kısa mesafenin kilometre cinsinden ifade edilmesine
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
15
dayanmaktadır. Çekim Modeli çalışmalarının uygulanma sıklığındaki çarpıcı artış,
farklı coğrafi uzaklık biçimlerine ilişkin hesaplamaların artmasını ve ölçümlerin
Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlarca
yayımlanmasını, böylelikle bu verilere erişilebilirliğin kolaylaşmasını beraberinde
getirmiştir.
Çekim Modeli’nde açıklayıcı değişken olarak, ülkenin piyasa potansiyelini
temsil eden “kişi başına düşen gelir” değeri ve gelir dağılımını ifade eden Gini
Katsayısı değerleri de sıklıkla kullanılmaktadır.
Linder Değişkeni de (Linder Variable) Çekim Modeli çalışmalarında
kullanılan bir diğer açıklayıcı parametredir. Linder Değişkeni, temel olarak Linder
Hipotezi’ni sınamak için türetilmiş bir değişken olarak bilinmektedir. Staffan B.
Linder’e göre bir ülkenin üretimini ve dışsatımını temel olarak o ülkenin iç talebi
belirler. Şöyle ki, bir malın üretilmesi her şeyden önce iç pazarda o malın talebinin
olmasına bağlıdır. Bu talebe temsili talep adı verilir. İç pazar doyum noktasına
geldiğinde, üreticiler söz konusu mallar için dış pazar arayışına girerler ve dışsatım,
iç pazardaki temsili talebe benzer talep yapısına sahip ülkelerdeki pazarlara yönelik
olarak gerçekleştirilir. Talebi belirleyen en önemli değişken ise gelir düzeyidir
(Yılmaz, 2010: 223). Dolayısıyla Linder Hipotezi bir cümle ile şu şekilde ifade
edilebilir: Ortalama gelir düzeyleri benzeyen ülkeler arasında işlenmiş mal ticareti
daha yoğundur. Bu çerçevede Linder Değişkeni de, incelenen iki ülkenin kişi başına
düşen GSYH değerleri arasındaki farkın hesaplanması yoluyla oluşturulmaktadır.
Eğer Çekim Modeli’nin tahmini sonucunda, Linder değişkeni istatistiki olarak
anlamlıysa ve işareti negatifse, bu durum iki ülke arasındaki ticarette Linder
Hipotezini destekleyen bir nitelik bulunduğu anlamına gelmektedir.
Öte yandan, Çekim Modeli’nde sıkça kullanılan bir başka değişken, “ortak
dil kullanımı”dır. Ortak bir dili konuşan ülkelerin arasında daha fazla ticaret
yapıldığı kabul edilmektedir. Çünkü ortak bir dilin konuşulması, doğrudan ve
dolaylı bir biçimde iletişim maliyetlerini düşürüp, ticaret hacmini artırmaktadır. Bu
olgu şu biçimde açıklanmaktadır (Golovko, 2009: 8-9):
1. Ciddi sorunlar, yüz yüze olan görüşmelerde en iyi biçimde çözülmektedir.
Dolayısıyla, eğer ülkeler birbirine yakın ise işlem görüşmeleri için hem fazla vakit
harcanmaz, hem de ortak bir dil kullanılıyorsa bu görüşmelerin daha kolay bir
biçimde yapılması söz konusu olur.
2. Ülkeler birbirine yakın veya ortak bir sınır paylaşıyorlar ise, ülkelerin resmi dilleri
aynı olmasa bile, komşu ülkenin dilini çok iyi düzeyde bilen nitelikli personelin var
olma olasılığı her zaman daha yüksektir.
16
Gönül DİNÇER
3. Ortak bir dilin bilinmesi durumunda diğer ülkenin kültürel altyapısı hakkında
daha fazla bilgi mevcuttur ve bu da yanlış anlaşılma durumlarının en aza
indirilmesini ve iletişim konusunda daha iyi ilişkilerin kurulmasını sağlamaktadır.
Çekim Modeli’nde sıkça kullanılagelen bir diğer değişken de, geçmişte
kolonyal bağların bulunup bulunmamasıdır. Kolonyal bağların mevcut olması; ortak
dilin bulunmasında olduğu gibi, kültürel anlaşmayı kolaylaştıran, işlem maliyetlerini
düşüren ve geçmişten gelen tüketim alışkanlıkları ya da anlaşmalar sebebiyle ticareti
etkileyen bir unsurdur.
Çekim Modeli’nin yapısı incelenirken, üzerinde durulması gereken bir diğer
olgu, ulusal sınır etkileridir. 1995 yılında, John McCallum, alan yazınında büyük bir
etki uyandıran makalesinde, ulusal sınırların ticaret üzerindeki etkilerinin halen
önemli ölçüde mevcut olduğunu belirtmiştir ve bu çalışmanın ardından bir tartışma
başlamıştır. McCallum (1995); çalışmasında, Kanada’nın çeşitli bölgeleri arasındaki
ticaretin, ilgili bölgelerin ABD’nin aynı ekonomik büyüklüğe ve aşağı yukarı benzer
kurumsal yapılara sahip bölgeleri ile olan ticaretinden yaklaşık 20 kat daha fazla
olduğunu ortaya koymuştur. O halde, günümüzün dünyasında da, ulusal sınırlar
halen dış ticareti etkileyen önemli bir unsurdur.
McCallum’a karşılık kimi yazarlar, ticareti serbestleştiren GATT (Gümrük
Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) ve GATS (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması)
gibi uluslararası anlaşmaların ve bölgesel bütünleşmelerin etkisiyle, ticarette ulusal
sınırların önemini yitirdiğini öne sürmektedir. Öte yandan, kimi yazarlara göre,
uluslararası ticaret anlaşmaları, gümrük tarifelerinin düşürülmesi, çok uluslu
şirketlerin sınırları aşan maliyet-etkin firma ağlarına karşın, ulusal sınırlar
McCallum’un belirttiği gibi önemini korumaktadır.
Bu noktada belirtmek gerekir ki, Çekim Modeli üzerine yoğunlaşan alan
yazınında serbest ticaret anlaşmaları, para birlikleri ve bölgesel ekonomik
bütünleşmelerini temsil eden parametreler de Modelde sağlıklı bir ölçüm sağlamak
amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır. Hatta bu değişkenler, birçok Çekim Modeli
çalışmasının odağında yer almaktadır.
Ayrıca kültürel benzerlikler/ farklılıklar, din ve/ veya dil benzerlikleri/
farklılıkları, kurumsal benzerlikler/ farklılıklar, teknolojik gelişmedeki benzerlikler/
farklılıklar gibi unsurlar da, salt ekonomik olgular olmamalarına karşın, Çekim
Modeli uygulamalarında sıkça kullanılmaktadır.
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
17
3. Çekim Modeli’nin Uygulama Alanları
Daha önce de belirtildiği üzere, araştırmacılar tarafından kullanılan farklı
Çekim Modeli uygulamaları, tutarlı bir biçimde benzer ve açıklama gücü yüksek
sonuçlar verdiği için, alan yazınında dış ticaret akımlarını açıklamak için en çok
yararlanılan modellerden birisi durumuna gelmiştir. Öte yandan Çekim Modeli’ne
farklı coğrafi konumlar arasında gerçekleşen diğer ekonomik olguları açıklamak için
de başvurulmaktadır. Söz gelimi Çekim Modeli, ülkeler arasındaki dış ticaret
akımlarının yanı sıra, bölgesel bütünleşmelerin etkilerini, ülkeler ve bölgeler
arasında gerçekleşen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını ve ekonomik göçleri
incelemek için de yoğun biçimde kullanılmaktadır.
3.1. Çekim Modeli’nin Ülkelerarası Ticaret Akımlarının Açıklanmasına
Yönelik Uygulamaları
Jan Tinbergen’in 1962 yılında yayımlanan öncü çalışmasının hemen
ardından, 1963’te Pentti Pöyhönen’in, 10 Avrupa ülkesi arasındaki ticaret akımlarını
incelediği eseri basılmıştır. Pöyhönen, modelinde 1958 yılına ilişkin verilerle;
GSMH, coğrafi uzaklık, dışsatım, dışalım ve kukla değişkenler (ticaret
anlaşmalarına dahil olmak, bölgesel ve kültürel yakınlık) kullanmıştır. Bu çalışma
da, ülkelerarasındaki ticaret akımlarını incelemek üzere Çekim Modeli’ni kullanan
ilk metinlerden biridir. Analiz sonuçları; ticaret anlaşmalarının, coğrafi yakınlığın,
bölgesel ve kültürel yakınlığın ve GSMH büyüklüğünün, ülkelerin ticaret hacmini
pozitif yönde etkilediğine işaret etmektedir.
Robert C. Feenstra, Çekim Modeli’ni pek çok eserinde kullanmış ve
lisansüstü ekonomi derslerinde kullanmak üzere kaleme aldığı “Advanced
International Trade” adlı kitabında, Model’i geniş bir biçimde tanıtmış ve böylece
alan yazınında önemli yer edinmiş olan bir ekonomisttir. Feenstra’nın, James R.
Markusen ve Andrew K. Rose ile birlikte yazdığı ve 2001 yılında yayımlanan
makalesinde, ABD ve Kanada arasındaki ticaret akımları ele alınmıştır. Yazarlar,
1970-1990 dönemini inceledikleri modelde; toplam farklılaştırılmış mal dışsatımı,
toplam homojen mal dışsatımı, GSYH, fiziki uzaklık verileri ile kukla değişken
olarak dil unsurunu (ortak dil: 1, farklı dil: 0) kullanmışlardır. Çalışmada, ABD ve
Kanada arasındaki karşılıklı ticaret akımlarına ilişkin Çekim Modeli özdeşlikleri
tahmin edilerek, ulusal pazar etkisinin (home market effect) ticarete konu olan
ürünün türüne göre değişip değişmediği incelenmiştir. Analiz sonuçları; ulusal pazar
etkisinin, farklılaştırılmış ürünlerde ortaya çıktığı, çünkü bu ürünlerde yurt içi gelir
esnekliğinin, ticari ortağın gelir esnekliğini aştığı belirlenmiştir. Oysa homojen
malların ticaretinde durum tam tersi biçimde gerçekleşmektedir, Yazarlara göre, söz
18
Gönül DİNÇER
konusu iki ülke arasındaki homojen malların ticareti, giriş engellerinin bulunduğu
karşılıklı damping modeliyle benzerlikler taşımaktadır.
William H. Greene, 2013 yılında yayımlanan makalesinde, ABD’nin 78
ülkeye yönelik ileri teknoloji ürün grubunda gerçekleştirdiği dışsatımını Çekim
Modeli kullanarak analiz etmiştir. Çalışma 1990-2011 döneminin kapsadığı 21 yıl
için gerçekleştirilmiştir. Greene’nin modelde kullandığı değişkenler işe şu
biçimdedir: Kişi başına düşen GSYH, nüfus, nüfus yoğunluğu, coğrafi uzaklık,
ülkelerin fiziki yüzölçümü, çalışmada ele alınan tüm ülkelerin Altyapı Kalitesi
Endeksi değerleri, Ticari Özgürlük Endeksi değerleri, Ticari Açıklık Endeksi
değerleri, Piyasa Büyüklüğü Endeksi değerleri, gümrük tarifeleri, Ekonomik
Kalkınma Endeksi değerleri, sınır komşuluğu, ortak dil, serbest ticaret anlaşmalarına
ortak üyelik, ortak kültür. Çalışmada; kişi başına düşen GSYH, nüfus, ülkelerin
fiziki yüzölçümü, ticari özgürlük, serbest ticaret anlaşmalarına ortak üyelik ve ortak
kültür değişkenlerinin ABD’nin ileri teknoloji ürün grubunda gerçekleştirdiği
dışsatımı artış yönünde etkilediği, coğrafi uzaklığın ise negatif yönde etkilediği
sonucuna ulaşılmıştır.
Peter Egger (2002), Çekim Modeli’nin kullanımlarına ilişkin çeşitli
değerlendirmeler yaptığı makalesinde, modelin işlerliğini sınamak amacıyla OECD
ülkeleri ve “Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri”nin (CEECs) ticaret akımlarını
incelemiştir. Egger, modelinde 1986-1997 dönemi verilerini ve GSYH, fiziki ülke
büyüklükleri, ülkelerin göreli faktör donatımlarındaki farklar, reel döviz kuru
değişkenlerini, fiziki uzaklık değerlerini ve kukla değişkenler olarak ortak sınır ile
ortak dili kullanmıştır. Yazara göre; ülkelerin ya da bölgesel birliklerin başarısı
Çekim Modeli ile ölçülürken, hatalı spesifikasyon yapmak, fazladan, eksik ya da
hatalı değişken kullanmak, sıkça karşılaşılan bir problemdir. Bu nedenle, Model
kullanılırken ve/ veya sonuçlar yorumlanırken çok dikkatli olmak gerekmektedir.
Her şeye karşın Çekim Modeli, karşı olgusal simülasyon analizleri geliştirilmesi
açısından oldukça yararlı bir araçtır.
Howard J. Wall, 1999 yılında yayımlanan çalışmasında, ABD’nin 1994-1996
döneminde 85 ülke ile gerçekleştirdiği dış ticareti incelemiştir. Yazar modelinde,
Basit Çekim Modeli’ne ek olarak Ticari Özgürlük Endeksi değerlerini ve NAFTA
üyeliği kukla değişkenini kullanmıştır. Analiz sonuçlarına göre; inceleme
döneminde dünya genelinde bulunan ticari korumacılığın ABD’ye olan etkisi, 1996
yılı GSYH’sinin % 1.45’i kadar refah kaybı yaşaması biçiminde olmuştur.
Carlo Filippini ve Vasco Molini (2003); 1970-2000 dönemine ilişkin verilerle
Doğu Asya ülkeleri arasındaki karşılıklı ticaret akımlarını incelemiştir. Yazarlar;
nüfus, GSYH, coğrafi uzaklık ve teknolojik uzaklık değişkenlerini kullanarak model
kurmuştur. Çalışmanın temel sonuçları özetle şu biçimdedir: Daha zengin ülkeler
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
19
daha fazla ticaret gerçekleştirmektedir. Karşılıklı ticaret; coğrafi uzaklık ile ve
teknolojik uzaklık ile (teknoloji düzeylerinin yakınlığı ile) birebir bağlantılıdır. Bu
çerçevede, coğrafi uzaklık ve teknolojik uzaklık, uluslararası ticaret akımlarına
ilişkin iki ana engel olarak düşünülmelidir. Temel vurgu şöyledir: Ülkeler arasındaki
coğrafi uzaklık arttıkça ve ülkelerin sahip olduğu teknolojik düzeyler arasındaki açık
büyüdükçe, karşılıklı ticaret akımları azalmaktadır.
James E. Anderson ve Eric van Wincoop’un 2003 yılında yayımlanan ortak
çalışmasında, 1993 yılı verileriyle, Kanada, ABD ve 30 diğer sanayileşmiş ülkeye
ilişkin kapsamlı bir analiz yer almaktadır. Yazarların ilk analizinde ABD ve Kanada
ele alınmıştır. İkinci analizlerinde ise ABD, Kanada ve 30 sanayileşmiş ülkenin
toplulaştırılmış verileri değerlendirilmiştir. Modelde dışalım, dışsatım, coğrafi
uzaklık, GSYH ve nüfus değişkenleri kullanılmıştır. Çalışmada sınır etkileri ele
alınmış, analiz sonuçları çerçevesinde sınır etkilerinin ticaret azaltıcı etkisinin
önemli düzeyde olduğu tespit edilmiş ve benzeri sonuca ulaşan önceki çalışmaların
kuramsal ve modele yönelik farklılıkları ve eksiklikleri incelenmiştir. Çalışmaya
dayanarak şunu vurgulamak yanlış olmayacaktır: Model oluşturulurken değişkenleri
titizlikle belirlenerek kullanılan Çekim Modelleri, çok yararlı analiz araçlarıdır.
Oysa özensizce tahmin edilen Çekim özdeşlikleri, hasbelkader doğru yönde sonuç
verse de, güvenilir birer araç olarak düşünülmemelidir.
Fukunari Kimura ve Hyun-Hoon Lee (2006); 10 OECD ülkesine ilişkin 1999
ve 2000 yılları panel verilerini kullanarak oluşturdukları modelde; GSYH, nüfus,
coğrafi uzaklık, kişi başına GSYH ve Dünya Ekonomik Özgürlük Endeksi değerleri
ile ortak dil kukla değişkenine yer vermiştir. Yazarlar, bu çalışmada, hizmet
ticaretini Çekim Modeli kullanarak analiz etmiş ve Model’in, hizmet ticaretinde de
en az mal ticaretinde olduğu kadar uygulanabilir olduğunu belirtmişlerdir. Mal
ticareti ve hizmet ticareti arasında, açıklayıcı değişkenlerin esnekliklerinin farklı
olması, analizde farklılaşmaya yol açmaktadır. Coğrafi uzaklık, hizmet ticaretinde,
mal ticaretine göre, daha önemli bir değişken olma özelliğine sahiptir. Bu sonuç,
ticarete konu olan hizmetlerde taşıma maliyetlerinin, genellikle, mal ticaretinden
daha fazla olduğuna işaret etmektedir. Çalışmada ayrıca, bölgesel ticaret
anlaşmalarına üye olmanın, ülkelerin hem mal, hem de hizmet ticareti üzerinde
güçlü uyarıcı bir etkiye sahip olduğu belirtilmektedir.
Barry Eichengreen ve Douglas A. Irwin (1998); yazında kullanılagelen
Çekim Modeli uygulamalarının temel bir eksikliği olduğunu öne sürmüştür.
Yazarlara göre, ülkeler arasındaki karşılıklı ticaret akımlarının açıklanmasında
tarihin önemli bir rolü bulunmaktadır. Söz gelimi, artık geçerliliği kalmamış ticaret
anlaşmalarının etkileri halen sürüyor olabilir, bu anlaşmaların etkileri, ülkelerin
faktör donanımlarının biçimlenmesine etkide bulunmuş olabilir. Bu açıdan bakınca,
20
Gönül DİNÇER
Çekim Modeli’ni aynı değişkenlerle kullanarak ancak farklı dönemler için analiz
yaparak tarihsel unsurların önemi ortaya çıkarılabilir. Bu çerçevede, Eichengreen ve
Irwin, Avrupa Birliği ülkeleri üzerine bir analiz yapmıştır. Modelde kullanılan
değişkenler; GSMH, kişi başına düşen GSMH, coğrafi uzaklık ve kukla değişken
olarak sınır komşuluğunun bulunup bulunmamasıdır. Analiz; 1928, 1938, 1949,
1954 ve 1964 yıllarına ilişkin verilerle ayrı ayrı yapılıp, bulgular kıyaslanmıştır.
İkinci aşamada, 1949, 1954 ve 1964 yılları için yapılan analizlere, kukla değişkenler
eklenmiştir. Bunlardan ilki, ülkelerin GATT üyesi olup olmamasıdır. İkincisi, AET
üyesi olup olmamalarıdır. Böylece, Avrupa’da ticari liberalizasyonun iki önemli
aşamasının etkilerini de görmek söz konusu olacaktır. Üçüncüsü, Avrupa Ödemeler
Birliği üyeliğidir. Son olarak, geçmişte kolonyal bağların bulunup bulunmaması da,
kukla değişken olarak analize eklenmiştir. Çalışmanın sonuçları ilgi çekicidir.
Yazarların ulaştığı sonuçlar; Avrupa Ödemeler Birliği üyeliğinin ticareti fazla
artırmadığını, geçmiş kolonyal bağların ülkelerin ticareti üzerinde hatırı sayılır bir
etkisinin bulunduğunu, GATT’ın, daha doğrusu GATT turlarının, üye ülkelerin
ticaretini artırıcı etkisinin olduğunu, ancak Dillon Turu’ndan kaynaklı görünen
artışların esasında önceki turların etkisiyle gerçekleştiğini göstermektedir.
Çalışmanın temel vurgusu, Çekim Modeli ile dış ticaret akımları incelenirken, ilgili
ülkelerin tarihindeki önemli kilometre taşlarının öneminin de gözden kaçırılmaması
gerektiğidir.
Gordon H. Hanson ve Chong Xiang’ın 2004 yılında yayımlanan eserinde,
OECD ülkeleri ele alınmıştır. Yazarlar, çalışmalarında 1990 yılı verileri ile toplam
dışsatım, GSYH, fiziki uzaklık, ortak sınır, ortak dil, emek/ sermaye oranı, düşük
nitelikli işlerdeki ortalama ücret, nüfus, fiziki ülke büyüklüğü, ortalama eğitim
durumu değişkenlerini kullanmıştır. Hanson’un birinci yazar olduğu bu makalede
kullanılan modelde, ulusal pazar etkisinin, farklılaştırılmış mal üreten endüstri
sayısına bağlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu nitelikte mal üreten pek çok
endüstrinin bulunduğu bir dünyada, ulusal pazar etkisi, daha yüksek taşıma maliyeti
ile çalışan endüstrinin biçimini almaktadır ve daha fazla farklılaştırılmış ürünler
(daha düşük ikame esnekliğine sahip olanlar), daha düşük taşıma maliyetine sahip
olup daha az farklılaştırılmış ürünler (ikame esnekliği daha yüksek olan ürünler)
üreten endüstrilere göre, gelişmiş ülkelerde yoğunlaşmaktadır. İki endüstrinin
bulunduğu bir modelde, birinci tür endüstriler, sadece karşılaştırmalı olarak değil ve
fakat mutlak olarak da gelişmiş ülkelerde yoğunlaşacaktır. Makalenin sonuçları,
yeni ticaret kuramlarında olduğu gibi, eksik rekabet piyasalarına ve ölçeğe göre
artan getiriye işaret etmektedir. Ülke büyüklüğü, endüstriyel uzmanlaşmanın önemli
bir belirleyicisidir.
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
21
Jean-Francois Brun, Cèline Carrère, Patrick Guillaumont ve Jaime de
Melo’nun (2005), Çekim Modeli aracılığıyla kapsamlı bir analiz yaptıkları
eserlerinde, 130 ülkenin, 1962-1996 dönemindeki ticaret akımları ele alınmıştır.
Yazarlar modelde; toplam dışalım, GSYH (sabit fiyatlarla), nüfus, fiziki uzaklık,
altyapı endeksi, petrol fiyatları endeksi, birincil dışsatım mallarının (temel malların)
toplam dışsatımdaki payı ve reel döviz kuru değişkenleri ile kukla değişken olarak
herhangi bir gümrük birliğine üyeliği (gümrük birliği var: 1, gümrük birliği yok: 0)
kullanmıştır. Makalede, geliştirilmiş ticaret engelleri fonksiyonu kullanan modifiye
bir Çekim Modeli ile 35 yıllık bir dönemde, dünyadaki karşılıklı ticaret akımları
incelenerek, coğrafi uzaklığın ticaret üzerinde yaklaşık ortalama % 11 azaltıcı etkisi
olduğu ortaya konmuştur. Yazarlara göre bu süreçte, gelişmiş ülkeler, uzaklığı
azaltan çeşitli unsurlardan yararlanabilirken, yoksul ülkeler, küreselleşme dalgasının
etkisiyle marjinalize edilmiştir.
Elhanan Helpman, Marc Melitz ve Yona Rubinstein’in 2008’de basılan
eserinde ise, 161 ülkenin karşılıklı ticaret akımları mercek altına alınmıştır. Yazarlar
modellerinde; dışsatım, reel GSYH, kişi başına düşen reel GSYH, coğrafi uzaklık
değişkenleri ile GATT/ DTÖ üyeliği, kolonyal geçmiş, ortak dil ve bir parasal
birliğin üyesi olma kukla değişkenlerini kullanmıştır. Oldukça geniş kapsamlı
modelin inceleme dönemi 1970-1997’dir. Helpman, Melitz ve Rubinstein,
çalışmada, standart basit Çekim Modeli tahminlerinin günümüz dünyasındaki
karmaşık ticari ilişkileri açıklamada sapmalı sonuçlar verdiğini belirtmektedir. Bu
sapmanın sebebi hatalı değişken seçimine değil, eksik değişken seçimine bağlıdır.
Dışsatımda bulunan firma sayıları, ülkeler arasında, ülkelerin özgün özelliklerine
bağlı olarak önemli ölçüde değişiklik gösterebilmektedir. Bu farklılık göz önüne
alınarak, incelenen ülke eşleştirmelerinde, gelişmişlik düzeyleri göz önüne
alınmalıdır. Yazarlara göre; özellikle de, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler
arasındaki ticaret akımları incelenirken, özgün dışsatım koşullarına uygun
değişkenler, oluşturulacak olan modellere dahil edilmeli ve karşı-etkiler göz önüne
alınarak sınanmalıdır.
Thierry Mayer de, Çekim Modeli’ne, gerek kaleme aldığı ders kitaplarında
yer veren, gerekse de makalelerinde kullanarak, alan yazınında kendisine yer
edinmiş bir ekonomisttir. Mayer, 2009 yılında yayımlanan makalesinde, 182 ülkenin
1960-2003 dönemindeki ticaret akımlarını incelemiştir. Modelinde; ticaret hacmi,
kişi başına gelir ve coğrafi uzaklık değişkenleri ile çeşitli kukla değişkenler (ortak
dil, bölgesel ticaret anlaşması üyesi olmak, GATT üyeliği) kullanmıştır. Yazar,
çalışmasında, pazar potansiyelinin ekonomik kalkınma üzerindeki uzun dönemli
etkilerini araştırmıştır. Makalenin kuramsal altyapısı, “Yeni Ekonomik Coğrafya”
yazınına dayanmaktadır ve kullanılan modelde bir ülkedeki üretim faktörlerinin
22
Gönül DİNÇER
gelirlerinin, o ülkenin dışsatım kapasitesine dayandığı varsayımı kullanılmıştır. Bu
önerme daha önce; Redding ve Venables 2004’te ve Head ve Mayer 2004’te ortaya
konmuştu. Analiz sonuçları, ilgili dönemde, pazar potansiyelinin, kişi başına
gelirdeki artışın önemli bir itici gücü olduğu önermesini desteklemektedir.
Richard Baldwin ve Daria Taglioni (2011), kapsamlı bir çalışma yaparak
187 ülkenin ticaret akımlarını incelemiştir. 2000-2007 döneminin analiz edildiği
modelde; toplam dışalım, toplam dışsatım, ara malları dışalımı, ara malları dışsatımı,
tüketim malları dışalımı ve tüketim malları dışsatımı verileri kullanılmıştır.
Yazarlar, modelin test sonuçlarını değerlendirirken, uluslararası tedarik zincirlerinin
ve parça ticaretinin standart Çekim Modeli ile incelenmesinin eksik sonuçlar
verebileceğini öne sürmüş ve bu tür ticaret için modelde bir takım modifikasyonlar
yapılabileceği ve ilave değişkenler kullanılabileceğini belirtmiştir. Yazarlar,
bahsettikleri çerçevede modifiye edilmiş bir Çekim Modeli önerisinde bulunmuş ve
187 ülke için bu modeli sınayarak, standart Çekim Modeli’ne göre, coğrafi uzaklığın
daha az önemli olmakla berber, halen ülkeler arasındaki karşılıklı ticarette önemini
koruduğu sonucuna ulaşmıştır.
Çekim Modeli’nin yer aldığı önemli bir diğer çalışma, UNCTAD ve Dünya
Ticaret Örgütü’ne aittir. Bu iki uluslararası kuruluş, 2003 yılında yayımladıkları
ortak bir çalışmada, gelişmekte olan ülkelerin ve geçiş ekonomilerinin ticaret
potansiyellerini hesaplamak üzere, bir genişletilmiş Çekim Modeli önermişlerdir.
Tradesim adını verdikleri genişletilmiş Çekim Modeli’ni kullanarak, 36 gelişmekte
olan ülkeyi, dışsatım ülkesi olarak ele almış, 58 ülkeyi ise dışalım ülkesi olarak
belirlemişlerdir. Önerdikleri değişkenler ise şu biçimdedir: GSYH, coğrafi uzaklık,
ortak dilin bulunup bulunmaması, ülkelerin okur-yazarlık oranları, doğrudan yabancı
sermaye yatırımı stokları, ülkelerin piyasaya giriş serbestlikleri ve/ veya önlemleri
ve telekomünikasyon altyapıları. Çalışmada gelişmekte olan ülkelerin ve geçiş
ekonomilerinin dış ticaret kapasitelerini en çok etkileyen değişkenin, piyasaya girişe
ilişkin düzenlemeler olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Gerek UNCTAD gerekse de
DTÖ, çalışmanın başında, Çekim Modeli’ni uygun ve kullanışlı bir model olarak
kabul ettiklerini belirtmektedirler.
3.2. Çekim Modeli’nin
Uygulamaları
Ekonomik
Bütünleşmeler
Kuramına
Yönelik
Ekonomi yazınında, ekonomik bütünleşmelerin ticaret üzerindeki etkilerini
Çekim Modeli’yle inceleyen pek çok çalışma yer almaktadır. Örneğin; Norman D.
Aitken, 1973 yılında yayımlanan makalesinde, AET ve EFTA’yı incelemiştir. 19511967 dönemini analiz eden Aitken, değişken olarak; dışsatım, dışalım, nominal
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
23
GSYH, nüfus ve fiziki uzaklığı, kukla değişken olarak ise komşu ülkeler olmayı
(komşu ülkeler: 1, komşu olmayan ülkeler:0), ve AET ya da EFTA üyesi olmayı
(AET ya da EFTA üyesi ülkeler: 1, üye olmayanlar: 0) değerlendirmeye almıştır.
Çekim Modeli’ni kullanan bu çalışmanın ampirik sonuçları, J. Viner’in gümrük
birliği kuramının öngörüleriyle büyük ölçüde örtüşmektedir. Sonuçlar, hem AET’nin
hem de EFTA’nın üye ülkelerin ticaret kapasitelerini artırdığını ortaya koymaktadır.
AET’nin ticaret artırıcı etkisi, EFTA’dan daha fazladır.
AET ve EFTA’yı, Çekim Modeli ile analiz eden bir diğer çalışma, Tamim
Bayoumi ve Barry Eichengreen’in 1997 yılında yayımlanan makalesidir. Yazarlar,
1956-1992 dönemini ele almış ve Aitken’in çalışmasından farklı olarak; reel GSYH,
nüfus, fiziki uzaklık, satın alma gücü paritesi ve toplam ticaret hacmindeki yıllık
değişim değişkenlerini kullanmıştır. Bu analiz de, temel olarak Aitken’in analiziyle
benzer sonuç vermiştir: AET ve EFTA çerçevesinde serbest ticaret bölgelerinin
oluşturulması, üye ülkelerin ticaretini önemli ölçüde artırmıştır. Öte yandan
Bayoumi ve Eichengreen’e göre, AET’nin ticaret artırıcı etkisi, görece daha
yüksektir. Ancak net etki olarak bakıldığında, EFTA’nın üye ülkeler açısından,
ticaret artırıcı etkisi belirginken; AET, ticaret saptırıcı etkiler ile ticaret yaratıcı
etkilerin bir bileşimi olarak aktarılabilecek sonuçlara yol açmıştır.
Bölgesel bütünleşmeleri inceleyen önemli bir çalışma, John McCallum’un
(1995), CUSTA ve NAFTA’yı analiz ettiği makalesidir. McCallum, 1988 yılı
verilerini ve dışsatım, GSYH, fiziki uzaklık değerleri ile kukla değişken olarak söz
konusu bölgeler arasındaki ticareti (bölgelerarası ticaret var: 1, bölgelerarası ticaret
yok: 0) kullanmıştır. Çalışmada, ABD ile Kanada arasındaki düşük gümrük
tarifelerinin dahi, ticari kararları dramatik biçimde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
Daha önce de belirtildiği üzere, McCallum’un bu yayını, ulusal sınırların ve gümrük
tarifelerinin ticaretteki önemini vurgulaması açısından yazında önemli bir yer
edinmiştir.
Marcelo Olarreaga, Isidro Soloaga ve L. Alan Winters, 1999 yılında
yayımlanan makalelerinde, tüm bölgesel birlikleri analize tabi tutmuştur. Gümrük
birliklerinin kurulmasına ilişkin kuramsal yazın, gümrük birliklerinin endojen olarak
açıklanmasında iki farklı yaklaşımı kullanagelmiştir: Birinci yaklaşım,
bütünleşmeye gidecek olan ortakların, ticarete ilişkin kaygılar sebebiyle
bütünleşmeye olan isteğini ele alırken; ikinci yaklaşım, bütünleşmenin oluşması
durumunda, birlik içinde üye ülkelerin sağlayacağı daha yüksek orandaki koruma
gibi ekonomi politikası unsurlarının üzerinde durmaktadır. Yazarlar; 1980-1996
dönemi verileriyle, dışsatım, gümrük vergisi oranları, bölgesel birliklerin ülkelerin
dışalımlarındaki payları, ücret oranları, emek/ sermaye oranları, yoğunlaşma endeksi
değerleri ve endüstri içi ticaret değerlerini kullanmıştır. Çalışmada, ilgili dönemde
24
Gönül DİNÇER
ve incelenen ülkelerde, yazındaki her iki yaklaşımın varsaydığı sonuçların da,
bölgesel birliklerde önemli ölçüde etkin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ticari
birlikler, ülkelerin “ulusal” pazarlarının genişlemesine ve uluslararası piyasa
güçlerinin artmasına yol açmakta, öte yandan, daha geniş bir pazar içerisinde daha
fazla koruma olanaklarına kavuşmalarını sağlamaktadır.
M. Kabir Hassan’in 2001 yılında yayımlanan makalesinde; SAARC,
ASEAN, NAFTA ve AET 1996 ve 1997 yılı değerleriyle analiz edilmiştir. Modelde
kullanılan veriler şunlardır: Ticaret hacmi, reel GSYH, kişi başına gelir, coğrafi
uzaklık, kukla değişken (ortak sınır var: 1, ortak sınır yok: 0). Çalışmanın
bulgularına göre; SAARC’ın birlik-içi ticaret hacmi, öteki mevcut bölgesel bloklara
göre oldukça düşüktür. Bu olgu, normal bir sonuç olabileceği gibi, birlik içerisinde
kendini gerçekleştirememiş bir ticari potansiyelden kaynaklanıyor da olabilir.
Yazara göre, eğer ikinci neden geçerliyse, birlik içerisindeki potansiyelin
gerçekleştirilmesi, üye ülkelerde önemli ölçüde gönenç artışına yol açacaktır.
Çalışmada bu konu ele alınmıştır ve birlik-içi ticaretin olabileceğinden düşük mü
yoksa makul bir düzeyde mi olduğu Çekim Modeli ile tahmin edilmiştir. Kullanılan
model, aynı zamanda, birlikte yer alan ülkelerin karşılaştırmalı üstünlüklerinin
yapısına ilişkin bir fikir de vermekte ve böylece ticaretin nasıl artırılabileceğinin
anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Analiz sonuçları, SAARC içerisinde önemli bir
ticari potansiyelin atıl kaldığını ve bölgesel bütünleşmeyi derinleştirecek uygun
politikalar yürütülerek ve giriş engelleri azaltılarak, üye ülkelerde önemli ölçüde
gönenç artışları sağlanabileceğini vurgulamaktadır. Yazara göre bu bağlamda, hem
gümrük tarifelerinin, hem de tarife dışı engellerin azaltılması düşünülmelidir.
André Sapir (2001) ise, 1960–1992 dönemi verileriyle AB ve EFTA’yı
incelemiştir. Sapir, modelinde; dışsatım, nominal GSYH ve coğrafi uzaklık, ile
kukla değişken olarak ortak dil ve tercihli ticaret anlaşmasının varlığını (var ise 1,
yok ise 0 değeri verilmiştir) kullanmıştır. Bu çalışmada, Batı Avrupa bölgesinde
domino etkisi hipotezinin gerçekleşip gerçekleşmediği, standart Çekim Modeli
özdeşlikleri kullanılarak test edilmiştir. Çalışmanın temel sorusu; artan
bütünleşmenin, üye olmayan ülkeleri negatif yönde etkileyip etkilemediği ve
böylece ülkeleri birlik üyesi olmak için başvuru yapmaya yöneltip yöneltmediğidir.
Analiz sonuçları, 1980’lerden beri derinleşen bütünleşmenin, EFTA üyesi ülkeler
üzerinde böyle bir etkiye yol açtığını göstermektedir.
Inmaculada Martinez Zarzoso ve Felicitas Nowak Lehmann (2003), 19881996 dönemi için MERCOSUR-AB ticaretini test etmiştir. Yazarlar modelde;
GSYH, GSYH deflatörü, dışalım, dışsatım, coğrafi uzaklık, nüfus, kişi başına
gelirdeki değişim, reel döviz kuru değişkenleri ile altyapı düzeyine ilişkin
göstergeler ve kukla değişkenler (AB üyesi olmak, MERCOSUR üyesi olmak)
25
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
kullanmıştır. Bu makalede, standart Çekim Modeli’ne altyapı, döviz kuru ve gelir
farklılıkları, açıklayıcı değişken olarak eklenmiş ve bahsi geçen üç değişkenin,
ülkelerarasındaki ticareti açıklamada önemli rolü olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, AB
veya MERCOSUR üyesi olmanın da üye ülkelerin ticaretini artırdığı bulgusuna
ulaşılmıştır.
Daniele Antonucci ve Stefano Manzocchi (2006), Çekim Modeli’ni
kullanarak Türkiye-AB ticaretini inceleyen yazarlar arasındadır. Model, 1967-2001
dönemine ilişkin GSYH verileri ve coğrafi uzaklık kullanılarak sınanmıştır.
Çalışmada, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki karşılıklı ticaret akımlarına ilişkin
çarpıcı sonuçlara ulaşılmıştır. Bunlardan birincisi; Türkiye-AB ticaretinin Çekim
Modeli’nin temel varsayımlarıyla büyük bir uyum göstermesi olgusudur. İkincisi;
analiz sonuçlarında, Gümrük Birliğinin kurulmasının Türkiye-AB ticaretini artırıcı
ilave bir etkisinin bulunamamasıdır.
3.3. Çekim Modeli’nin Doğrudan
Açıklanmasına Yönelik Uygulamaları
Yabancı
Sermaye
Yatırımlarının
Edward Christie (2003); dokuz Batı Avrupa ülkesinden beş Güneydoğu
Avrupa ülkesine yönelen doğrudan yabancı sermaye yatırımı akımlarını, beş Orta
Avrupa ülkesini kontrol grubu olarak kullanarak, Çekim Modeli ile analiz etmiştir.
Çalışmanın dönemi 1990-1998’dir ve modelde GSYH, doğrudan yabancı yatırım
akım değerleri, doğrudan yabancı yatırım stok değerleri, coğrafi uzaklık, kişi başına
GSYH, nüfus ile kukla değişkenler olarak sınır komşuluğu, ortak dil ve incelenen
ülkeler arasında tercihli ticaret anlaşmasının bulunup bulunmaması kullanılmıştır.
Çalışmanın sonuçları; Batı Avrupa ülkelerinden Güneydoğu Avrupa ülkelerine
yönelen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının, Orta Avrupa ülkelerine göre daha
düşük olduğunu göstermektedir. Ancak kümülatif analiz sonuçları gerek kontrol
gurubundaki Orta Avrupa ülkeleriyle, gerekse de Güneydoğu Avrupa ülkeleriyle
Batı Avrupa ülkeleri arasındaki karşılıklı ticaret akımları ve doğrudan yabancı
sermaye akımları arasında pozitif yönde bir ilişki bulunduğuna işaret etmektedir.
Peter Egger ve Michael Pfaffermayr (2004); 1986-1998 dönemini ele alarak,
AB ülkeleri verileriyle, oldukça ilginç bir çalışmaya imza atmıştır. Modelde; nüfus,
GSYH, kişi başına düşen GSYH ve GSYH düzeylerinin yakınlığı değişken olarak
kullanılmıştır. Makalede, AB’nin derinleşme ve genişleme sürecine ilişkin üç
aşamanın; Birlik içerisindeki, AB’ye doğru ve AB’den dışarıya yönelen doğrudan
yabancı sermaye yatırımı akımları üzerindeki etkileri Çekim Modeli ile
araştırılmıştır. Bahsi geçen aşamalar; Avrupa Tek Senedi, 1995 genişlemesi ve
AB’nin Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile yaptığı anlaşmalardır. Sonuçlar; doğrudan
26
Gönül DİNÇER
yabancı sermaye akımlarını, genişleme ve derinleşme aşamalarının ilanının
tetiklediğini ve ilanından gerçekleştirilmesine kadar geçen sürede de artışların
devam ettiğini, öte yandan, bir aşama tamamlanınca, bütünleşme etkisi olarak tabir
edilen söz konusu doğrudan yabancı sermaye akımı artışlarının da durduğunu
göstermektedir.
Agnès Bénassy-Quéré, Maylis Coupet ve Thierry Mayer’in 2007 yılında
yayımlanan makalelerinde, 100’e yakın ülkenin incelendiği kapsamlı bir analiz yer
almaktadır. Çalışmanın dönemi 1985-2000 yılları aralığıdır ve doğrudan yabancı
sermaye yatırımlarının bağımlı değişken olduğu modelde kullanılan açıklayıcı
değişkenler ise şunlardır: Ülkelerin ekonomik büyüklüğü (GSYH), kişi başına düşen
gelir, coğrafi uzaklık, kukla değişkenler olarak komşuluk ve ortak dil ile kurumsal
yapıların benzerliğidir. Analiz sonuçları, Çekim Modeli’nin varsayımlarıyla
örtüşmektedir. Ülkelerin ekonomik büyüklüğü arttıkça, ülkeye yönelen doğrudan
yabancı sermaye yatırımları da artmaktadır. Coğrafi uzaklığın, yatırım akımları ile
negatif bir ilişkisi, sınır komşuluğu ve ortak dilin varlığının ise pozitif bir ilişkisi
bulunmaktadır. Benzeri biçimde, kişi başına düşen gelir düzeyleri de, karşılıklı
sermaye yatırımı akımlarının önemli belirleyicilerindendir. Mayer’e göre bunun
nedeni; yatırımı alan ülkedeki kişi başına düşen gelirin yüksekliğinin, tatmin edici
bir tüketici satın alma gücüne ve/ veya emek verimliliğine işaret etmesindendir. Öte
yandan, kurumsal yakınlık-uzaklık da, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının
miktarını belirleyen etkenlerden biridir. Buna göre, ülkeler arasındaki kurumsal
yakınlık arttıkça, aralarında gerçekleşen doğrudan sermaye yatırımları da
artmaktadır. Yazarlara göre, Çekim Modeli, uluslararası sermaye hareketlerini etkin
ve doğru bir biçimde analiz edebilen, kullanışlı bir araçtır.
Svetlana Ledyaeva ve Mikael Linden (2006); 6 ülkeden, Rusya’ya yönelen
doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını, Rusya’yı 76 bölüme ayırarak ve iki farklı
Çekim denklemi kullanarak analiz etmişlerdir. Çalışma 1998-2002 dönemini
incelemiştir ve modelde her ülkeye ve Rusya’daki bölgelere ilişkin GSYH değerleri,
coğrafi uzaklık, doğal kaynakların varlığı, kültürel yakınlık, insan sermayesi
düzeyini temsil etmek üzere, üniversite mezunu kişi sayısının toplam nüfusa oranı,
doğrudan yabancı sermaye yatırımlarındaki toplanma etkisini (agglomeration effect)
temsil etmek üzere ve bir bölgedeki ortalama firma yoğunluğu verileri
kullanılmıştır. Analiz sonuçları şu biçimde özetlenebilir: İlgili dönemde, incelenen
altı ülkeden Rusya’ya yönelen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını, ekonomik
büyüklük, kültürel yakınlık, nitelikli işgücü oranları ve toplanma etkisi, pozitif
yönde etkilemiştir. Coğrafi uzaklıkla doğrudan yabancı yatırımlar arasında negatif
yönlü bir ilişki söz konusudur. Öte yandan, doğal kaynakların yüksek düzeyde
oluşuyla, yabancı yatırımlar arasında bir ilişkiye rastlanmamıştır. Yazarlara göre
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
27
bunun nedeni, Rusya’da doğal kaynakların devlet tekelinde olmasıdır. Yazarlar
tekelin olmadığı bir durumda, Rusya’nın daha fazla doğrudan yabancı sermaye
yatırımı çekebileceğini belirtmişlerdir.
Jeffrey H. Bergstrand ve Peter Egger’in 2007 yılında yayımlanan
makalelerinde, 17 OECD ülkesi arasındaki doğrudan yabancı sermaye yatırımı
hareketlerini incelemişlerdir. 1990-2000 döneminin ele alındığı analizin
değişkenleri; dışsatım, dışalım, GSYH, ülkelerin göreli faktör donanımları, ülkelerin
fiziki sermaye/ niteliksiz işgücü oranları, ülkelerin insan sermayesi/ niteliksiz işgücü
oranları ve coğrafi uzaklık ile kukla değişkenler olarak sınır komşuluğunun bulunup
bulunmaması, ortak dilin bulunup bulunmaması ve ülke çiftleri arasında serbest
ticaret anlaşmalarının bulunup bulunmamasıdır. Yazarlar, birkaç aşamadan oluşan
analizlerinde; doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının, sermayenin gittiği ülkedeki
fiziki sermaye/ niteliksiz işgücü oranı ile negatif, insan sermayesi/ niteliksiz işgücü
oranı ile pozitif bir ilişki gösterdiği, göreli faktör donanımları ile uzaklığın da,
beklendiği gibi, doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile pozitif bir ilişkiye sahip
olduğu bulgusuna ulaşmışlardır. Coğrafi uzaklık, ticaretin ve yatırımın maliyetini
temsil etmektedir ve uzaklık arttıkça, yatırım akımlarının azaldığı sonucu çıkmıştır.
İlginç bir nokta, ülke çiftleri arasında serbest ticaret anlaşması varsa, bunun ilgili iki
ülke arasındaki ticaret akımlarını pozitif yönde etkilediği, öte yandan doğrudan
yatırım yapmayı daha az ekonomik hale getirip, negatif etkilediği bulgusudur.
Heterojen üretimin olmadığı koşullarda, birbiriyle hemen hemen aynı özelliklere
sahip iki ülkeden hangisine dışarıdan yabancı sermayenin yöneleceğini sağlıklı bir
biçimde incelemek için, iki ülkeli ve GSYH büyüklükleri ile karşılıklı ticaret
akımlarına dayanan bir analiz, sınırlı sonuç vermektedir. Yazarlara göre,
çalışmalarının temel katkısı, modele aynı özelliklere sahip bir ülke daha ve GSYH
benzerliği (yapısı açısından) değişkenini eklemeleri ve böylelikle yeni bir ölçüm
önerisinde bulunmalarıdır. 2*2 yerine 3*3*3 analizinin bu soruya çok net cevap
verebildiğini öne süren yazarlar, Çekim Modeli’nin de bu analiz için biçilmiş kaftan
olduğunu belirtmiştir.
Jörn Kleinert ve Farid Toubal (2010); yeni sayılabilecek çalışmalarında, çok
uluslu şirketlerin yatırımlarının dünya genelinde nasıl bir yerleşim kararı takip
ettiklerini, incelenen tüm ülkelerdeki şubelerinin reel üretim ve satış düzeylerini de
göz önüne alarak incelemiştir. 56 kaynak ülke ve 75 alıcı ülkeye ilişkin, her bir
ülkenin en az bir yıllık yatay kesit verisinin bulunduğu ve 1986, 1990, 1994 ve 1998
yıllarına ilişkin veri setlerinin kullanıldığı analizlerinde şu değişkenlere yer
vermiştir: Reel GSYH, çıktıda işgücünün payı, coğrafi uzaklık, firma şubelerinin
satış düzeyleri ve ülkelerin dışa açıklık oranları ile kukla değişken olarak sınır
komşuluğunun bulunup bulunmaması. Yazarlar, analizlerini üç farklı kuramsal
28
Gönül DİNÇER
çerçeve üzerinden yapmıştır. Bunlardan ilki, yabancı ülkedeki şubelerin üretiminin,
ticari maliyeti yüksek olan yerel ara girdilere göre belirlenmesidir. İkincisi,
heterojen firmaların bulunduğu bir durumda, ülkeler arasındaki uzaklık arttıkça,
ticaretin maliyetlerinin yükselmesidir. Üçüncü ve son kuramsal çerçeve, kaynak
ülkelerin üretim süreçlerini, alıcı ülkelerin karşılaştırmalı üstünlüklerine göre
belirlediği bir durumu yansıtmaktadır. Modelin uygulama sonuçları, çok uluslu
şirketlerin doğrudan sermaye yatırımları ile alıcı ülkelerin göreli faktör donanımları
arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığına, öte yandan bulguların, yatay uzmanlaşma
kuramına kanıt sunduğuna ve coğrafi uzaklığın da önemli bir etken olduğuna işaret
etmektedir. Yazarlara göre, Çekim Modeli çok kullanışlıdır ve bunun sebebi,
Model’in farklı kuramlara göre sınama yapmayı olanaklı kılan bir yapıya sahip
olmasıdır.
3.4. Çekim Modeli’nin Uluslararası Göç Kuramına Yönelik Uygulamaları
Ekonomik göçleri Çekim Modeli’ni kullanarak inceleyen bir çalışma; David
Karemera, Victor Iwuagwu Oguledo ve Bobby Davis’in 2000 yılında yayımlanan
makaleleridir. Yazarlar; ABD ve Kanada’yı göç alan ülkeler olarak, farklı
bölgelerden 70 ülkeyi ise göç veren ülkeler olarak, 1976-1986 verileriyle incelemiş
ve modelde (gönüllü) göçmen sayısı, coğrafi uzaklık, nüfus, GSMH, enflasyon
oranı, işsizlik oranı, Gastil (1987) Özgürlük Endeksi değerleri, sivil haklar endeksi
değerleri, politik haklar endeksi değerlerini ve birkaç kukla değişkeni (göç veren
ülkenin resmi dili, politik istikrarı/istikrarsızlığı, göç politikası) kullanmıştır.
Ulaşılan bulgular; Kuzey Amerika’ya gerçekleşen göçte, kaynak ülkenin nüfusunun
ve alıcı ülkedeki gelir düzeyinin, göçün temel iki belirleyicisi olduğuna işaret
etmektedir. Bu bağlamda Asya’daki yoğun nüfuslu bölgeler ve Latin Amerika
ülkeleri, Kanada’ya ve ABD’ye olan göçün önemli iki kaynağıdır. Kaynak ülkedeki
yurtiçi politik kısıtlamalar ve sivil özgürlüğe ilişkin kısıtlamalar da, incelenen
ülkelerden Kuzey Amerika’ya olan göçün önemli itici güçlerinden olmuştur.
Joshua Lewer ve Hendrik Van den Berg (2008); 16 OECD ülkesi arasındaki
göç akımlarını 1991-2000 dönemine ilişkin verilerle incelemiştir. Yazarlar modelde;
kaynak ülkelerin ve göç alan ülkelerin kişi başına gelir düzeyi oranlarını, ülkelerin
nüfusları ve coğrafi uzaklık değerleri ile kukla değişkenler olarak ortak dilin,
kolonyal geçmişin ve sınır komşuluğunun bulunup bulunmamasını kullanmıştır.
Çalışmanın temel amacı, Çekim Modeli’nin göç akımlarının incelenmesindeki
kullanışlılığını sınamaktır. Yazarlar, modelin sonuçlarına dayanarak, Çekim
Modeli’nin temel değişkenleri olan ekonomik büyüklüğün ve coğrafi uzaklığın,
göçleri açıklama gücünün çok yüksek olduğunu belirtmişlerdir. Öte yandan, modele
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
29
eklenen yarı ekonomik, politik ve sosyal değişkenlerin, göçler üzerindeki marjinal
etkilerini ölçmede de etkin olduğunu belirtmişlerdir.
David M. Gould’un 1994 yılında yayımlanan makalesi, göçlerle ticaret
akımları arasındaki ilişkiyi farklı bir açıdan sınayarak, kendisinden sonra yapılan
pek çok çalışmaya esin kaynağı olmuştur. Gould, eserinde, temel olarak,
göçmenlerin, konak ülkeye beraberlerinde götürdükleri dış piyasaya ilişkin bilginin
önemine dikkat çekmiştir. Çalışmada yer alan modelde, ABD ve ABD’ye göç veren
47 ülkenin 1970-1986 verileri kullanılmıştır. Modelin değişkenleri şöyledir:
ABD’nin dışsatımı, ABD’nin dışalımı, GSYH, nüfus, GSYH deflatörü, ABD’nin ve
diğer ülkelerin dışsatım birim değer endeksi değerleri, ABD’nin ve diğer ülkelerin
dışalım birim değer endeksi değerleri, göç akımları, nitelikli göçmenlerin niteliksiz
göçmenlere oranı, göçmenlerin ABD’de ortalama kalış süreleri, coğrafi uzaklık
verileri ile kukla değişkenler olarak göçmenlerin resmi dili İngilizce olan bir
ülkeden gelmeleri ile resmi dili İngilizce olmayan bir ülkeden gelmeleri. Gould’un
bu eseri, göç-ticaret ilişkisini Çekim Modeli ile sınaması ve bu ilişkiyi salt
ekonomik değişkenlerle beraber kültürel bir unsurla beraber incelemesi
bakımlarından öncü çalışmalardan biridir. Sonuçları özetle şöyle aktarılabilir:
Göçmenler, geldikleri ülkeye bilgi taşıyarak, üretimde ve ticarette işlem
maliyetlerini düşürebilirler ve yarar artışı sağlayan tüketim olanaklarının oluşmasına
yol açabilirler. Bu gönenç etkilerinden, hem göç veren ülke, hem de alıcı ülke
yararlanmaktadır. Ulaşılan ampirik bulgular, bu olguları ABD için de
doğrulamaktadır. Göç merkezi bir ülke olan ABD’nin, göç aldığı ülkelerle karşılıklı
ticaret akımları, göç olgusundan etkilenmektedir. İlgili dönemde, göçlerin uyarıcı
etkisi, ABD’nin dışsatımı üzerinde daha belirgin olmuştur. Öte yandan, göçlerle
ilişkili üretim artışları, imalat sanayinde, yatırım mallarından ziyade tüketim
mallarında kendisini göstermiştir.
Keith Head ve John Ries’ın 1998 yılında yayımlanan makalelerinde, göç
akımları, karşılıklı ticaret akımlarını artıran unsurlardan biri olarak ele alınmış ve bu
sav Çekim Modeli ile, Kanada ve Kanada’nın ticaret ilişkisinde bulunduğu 136 ülke
için sınanmıştır. Modelde, 1980-1992 dönemi verileri ve Kanada’nın dışalım ve
dışsatım hacmini açıklayan değişkenler olarak coğrafi uzaklık, sınır komşuluğu,
nüfus, 136 ülkeden Kanada’ya gerçekleşen göç düzeyleri, reel döviz kurları, GSYH
ve ülkelerin iç fiyat oranları kullanılmıştır. Yazarların ulaştığı temel sonuç; göçlerle
Kanada’nın dış ticaret akımları arasında pozitif bir ilişki bulunduğu yönündedir.
Göçler hem dışsatımı, hem de dışalımı artırmaktadır. Göçmenlerin kendi ülkelerinin
ürünlerine yönelik özel istemlerini sürdürmeleri dışalımı artırırken, beraberlerinde
getirdikleri bilgi birikimleri, dil bilgileri, özel ve kültürel bağlantıları, dışsatımda
işlem maliyetlerini düşürerek artışa yol açmaktadır.
30
Gönül DİNÇER
4. Değerlendirme
Çekim Modeli’ne ilişkin olarak yapılan tüm bu açıklamalar ışığında ulaşılan
sonuçlar, şu biçimde özetlenebilir:
Basit Çekim Modeli, dış ticarette var olan basit ama güçlü ilişkilerden yola
çıkılarak oluşturulmuştur. Modelin ortaya çıkmasının hemen ardından, ampirik
olarak açıklama gücü yüksek sonuçlar verdiği için, Basit Çekim Modeli kullanılarak
çok sayıda ekonometrik çalışma yapılmıştır. Kısa süre içerisinde, Modelin kuramsal
altyapısı sorgulanmaya ve Modele kuramsal katkılar yapılmaya başlanmıştır. Çekim
Modeli’ne ilişkin kuramsal çalışmalar, Modelin birden fazla farklı kuramla
ilişkilendirilebildiğini gösterse de, eksik rekabete dayalı dış ticaret kuramları ile
büyük ölçüde bağdaştığı sonucu, alan yazınında yaygın biçimde kabul görmüştür.
Bir sonraki aşamada, Çekim Modeli’nin ekonometrik açıdan doğru biçimde
spesifikasyonuna ilişkin çalışmalar ağırlık kazanmıştır. Modelin kullanım sıklığı,
1990’lardan sonra ikinci kez zirve yapmıştır. Modelin popülaritesi günümüzde de
devam etmektedir. Bu durum, Modelin kullanım alanlarının çeşitlenmesini ve
Modelde kullanılan ek değişkenlerin çeşitliliğindeki artışı beraberinde getirmiştir.
Dolayısıyla Basit Çekim Modeli’nden öte, Genişletilmiş Çekim Modellerinin
yaygınlık ve çeşitlilik kazandığını belirtmek yerinde olacaktır. Genişletilmiş Çekim
Modelleri, gelir büyüklükleri ve coğrafi uzaklıkların yanı sıra, ülkeler arasındaki
ekonomik akımları etkileyen pek çok farklı unsuru analiz etmeyi hedeflemektedir.
Modellerde ek olarak kullanılan açıklayıcı değişkenlerin en belirginleri şu biçimde
sayılabilir: (Her düzeydeki) ekonomik bütünleşmelerin etkisi, tarifeler ve tarife dışı
engeller, ortak para birimi, ticaret merkezlerine olan göreli yakınlık/ uzaklık, ortak
dil, kolonyal geçmiş, sınır komşuluğu, siyasi rejimlerdeki benzerlik/ farklılık,
teknolojik yakınlık/ uzaklığa ilişkin çeşitli değer ve rasyolar, altyapı donanımı,
kültürel benzerlik, dışa açıklık oranı, nüfus, kişi başına gelir, ülke çiftlerinin kişi
başına gelirleri arasındaki fark (Linder Değişkeni), beşeri sermayeye ilişkin çeşitli
rasyolar. Görüldüğü gibi Model, tarihsel ve salt ekonomik olmayan değişkenleri
içerebileceği gibi, yapısı gereği, değişen dünya ekonomisi koşullarını daha iyi
açıklayan ekonomik değişkenlerin analize eklenebilmesine oldukça elverişlidir.
KAYNAKLAR
Aitken, N. D. (1973). The Effect of the EEC and EFTA on European Trade: A
Temporal Cross-Section Analysis. American Economic Review, 63(5), 881-892.
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
31
Anderson, J. (1979). A Theoretical Foundation for the Gravity Equation. American
Economic Review, 69, 106-116.
Anderson, J. & Wincoop, E. V. (2003). Gravity with Gravitas: A Solution to the
Border Puzzle. American Economic Review, American Economic Association, 93(1),
170-192.
Antonucci, D. & Manzocchi, S. (2006). Does Turkey Have a Special Trade Relation
with the EU? A Gravity Model Approach. Economic Systems, 30, 157-169.
Baldwin, R. & Taglioni, D. (2006). Gravity for Dummies and Dummies for Gravity
Equations. NBER Working Paper Series, Working Paper No. 12516. (Erişim)
http://www.nber.org/papers/w12516, 13.05.2011.
Bayoumi, T. & Eichengreen, B. (1997). Is Regionalism Simply a Diversion?
Evidence from the Evolution of the EC and EFTA. NBER Chapters, In: Regionalism
versus Multilateral Trade Arrangements, NBER-Ease, National Bureau of Economic
Research, Inc., 6,141-168.
Bénassy-Quéré, A. & Coupet, M. & Mayer, T. (2007). Institutional Determinants of
Foreign Direct Investment. The World Economy, 30(5), 764-782.
Bergeijk, P. V. & Brakman, S. (2010). The Gravity Model in International Trade:
Advances and Applications. New York: Cambridge University Press.
Bergstrand, J. H. (1985). The Gravity Equation in International Trade: Some
Microeconomic Foundations and Empirical Evidence. Review of Economics and
Statistics, 67(3), 474-481.
Bergstrand, J. H. (1989). The Generalized Gravity Equation Monopolistic
Competition, and the Factor-Proportions Theory in International Trade. Review of
Economics and Statistics, 71, 143-153.
Bergstrand, J. H. & Egger, P. (2007). A Knowledge-And-Physical-Capital Model of
International Trade Flows, Foreign Direct Investment, and Multinational
Enterprises. Journal of International Economics, Elsevier, 73(2), 278-308.
Brun, J. F. Vd. (2005). Has Distance Died? Evidence from a Panel Gravity Model.
World Bank Economic Review, 19(1), 99-120.
Christie, E. (2003). Foreign Direct Investment in Southeast Europe. WIIW Working
Papers, No. 24, (Erişim) http://ideas.repec.org/ p/wii/wpaper/24.html, 15.04.2012.
Deardorff, A. V. (1995). Determinants of Bilateral Trade: Does Gravity Work in a
Neoclassical World? NBER Working Papers, No: 5377, National Bureau of
Economic Research, Inc. (Erişim) http://www.nber.org/papers/w5377.pdf,
01.03.2011.
32
Gönül DİNÇER
Egger, P. (2002). An Econometric View on the Estimation of Gravity Models and
the Calculation of Trade Potentials. The World Economy, 25, 297-312.
Egger, P. & Pfaffermayr, M. (2004). Foreign Direct Investment and European
Integration in the 1990s. University of Innsbruck and Austrian Institute of Economic
Research, Blackwell Publishing, Oxford, UK.
Eichengreen, B. & Irwin, D. A. (1998). The Role of History in Bilateral Trade
Flows. NBER Chapters, in: The Regionalization of the World Economy, National
Bureau of Economic Research Inc., 33-62.
Evenett, S. J. & Keller, W. (2002). On Theories Explaining the Success of the
Gravity Equation. Journal of Political Economy, 110, 281-316.
Feenstra, R. C. (2004). Advanced International Trade: Theory and Evidence.
Princeton University Press.
Feenstra, R. C. & Markusen, J. R. & Rose, A. K. (2001). Using the Gravity Equation
to Differentiate Among Alternative Theories of Trade. The Canadian Journal of
Economics, 34(2), 430-447.
Filippini, C. & Molini, V. (2003). The Determinants of East Asian Trade Flows: A
Gravity Equation Approach. Journal of Asian Economics, Elsevier, 14(5), 695-711.
Golovko, A. (2009). Çekim Modeli: Avrasya Ülkelerinin Dış Ticareti. Anadolu
İktisat
Kongresi,
Eskişehir,
(Erişim)
http://www.academia.edu/375375/
cekim_modeli_avrasya_ulkelerinin_dis_ticareti, 03.04.2011.
Gould, D. M. (1994). Immigrant Links to the Home Country: Empirical Implications
for U.S. Bilateral Trade Flows. The Review of Economics and Statistics, 76(2), 302316.
Greenaway, D. & Milner, C. (2002). Regionalism and Gravity, Scottish Journal of
Political Economy, 49(5), 574-585.
Greene, W. H. (2013). Export Potential for U.S. Advanced Technology Goods to
India Using a Gravity Model Approach. Office of Economics Working Paper, No.
2013-03b.
(Erişim)
http://www.usitc.gov/publications/332/working_papers/ec
201303b.pdf, 21.04.2013.
Hanson, G. H. & Xiang, C. (2004). The Home-Market Effect and Bilateral Trade
Patterns. The American Economic Review, 94(4), 1108-1129.
Hassan, M.K. (2001). Is SAARC a Viable Economic Bloc? Evidence from Gravity
Model. Journal of Asian Economics, 12, 263-290.
Head, K. & Ries, J. (1998). Immigration and Trade Creation: Econometric Evidence
from Canada. The Canadian Journal of Economics, 31(1), 47-62.
Dış Ticaret Kuramında Çekim Modeli
33
Head, K. (2003). Gravity for Beginners. Mimeo, University British Columbia Press.
(Erişim)
http://pioneer.netserv.chula.ac.th/~kkornkar/inter/trade/undergrad/term/
paper/gravity.pdf, 13.03.2011.
Helpman, E. (1987). Imperfect Competition and International Trade: Evidence from
Fourteen Industrial Countries. Journal of the Japanese and International
Economies, 1(1), 62-81.
Helpman, E. & Melitz, M. & Rubinstein, Y. (2008). Estimating Trade Flows:
Trading Partners and Trading Volumes. The Quarterly Journal of Economics, MIT
Press, 123(2), 441-487.
Karamera, D. & Iwuagwu, O. & Davis, B. (2000). A Gravity Model Analysis of
International Migration to North America. Applied Economics, 32, 1746-1755.
Kimura, F. & Lee, H. (2006). The Gravity Equation in International Trade in
Services. Review of World Economics, 142(1), 92-121.
Kleinert, J. & Toubal, F. (2010). Gravity for FDI. Review of International
Economics, Wiley Blackwell, 18(1), 1-13.
Leamer, E. E. & Levinsohn, J. (1995). International Trade Theory: The Evidence.
Handbook of International Economics, in: G. M. Grossman & K. Rogoff (Ed.),
Edition 1, Volume 3, Chapter 26, 1339-1394.
Ledyaeva, S. & Linden, M. (2006). Testing for Foreign Direct Investment Gravity
Model for Russian Regions. Bofit Discussion Papers, No. 17. (Erişim)
http://epublications.uef.fi/pub/urn_isbn_952-458-782-3/urn_isbn_952-458-782-3
pdf, 18.02.2011.
Lewer, J. J. & Berg, H. D. (2008). A Gravity Model of Immigration. Economics
Letters, 99(1), 164-167.
Linneman, H. (1966). An Econometric Study of International Trade Flows. North
Holland Publishing Company: Amsterdam.
Matyas, L. (1998). The Gravity Model: Some Econometric Considerations. The
World Economy, 21(3), 397-401.
Mayer, T. (2009). Market Potential and Development. CEPII Working Papers, Wp
No 2009-24. (Erişim) http://www.cepii.fr/pdf_pub/wp/ 2009/wp2009-24.pdf,
23.05.2011.
McCallum, J. (1995). National Borders Matter: Canada-U.S. Regional Trade
Patterns. American Economic Review, 85, 615-23.
Olarreaga, M. & Soloaga, I. & Winters, A. (1999). What's Behind Mercosur's
Common External Tariff? The World Bank Policy Research Working Paper Series,
34
Gönül DİNÇER
No: 2231, The World Bank. (Erişim) http://wwwwds.worldbank.org/servlet/
wdscontentserver/wdsp/ib/1999/12/11/000094946_99120105303489/rendered/pdf/m
ulti_page.pdf, 02.03.2011
Pöyhönen, P. (1963). A Tentative Model for the Volume of Trade between
Countries. Weltwirtschaftliches Archiv, 90, 93-99.
Ravenstein, E. G. (1885). The Laws of Migration. Journal of the Royal Statistical
Society of London, 48(2), 167-235. (Erişim) http://www.jstor.org/stable/2979181,
05.03.2011.
Ravenstein, E. G. (1889). The Laws of Migration. Journal of the Royal Statistical
Society, 52(2), 241-305. (Erişim) http://www.jstor.org/stable/2979333, 05.03.2011.
Sapir, A. (2001). Domino Effects in Western European Regional Trade, 1960-1992.
European Journal of Political Economy, 17, 377-388.
Smarzynska, B. K. (2001). Does Relative Location Matter for Bilateral Trade
Flows? An Extension of the Gravity Model. Journal of Economic Integration,
Center for Economic Integration, Sejong University, 16, 379-398.
Tinbergen, J. (1962). Shaping the World Economy: Suggestions for an International
Economic Policy. New York: Twentieth Century Fund.
UNCTAD-WTO (2003). Tradesim: A Gravity Model for the Calculation of Trade
Potential for Developing Countries and Economies in Transition. Geneva:
International Trade Centre, UNCTAD-WTO.
Wall, H. (1999). Using the Gravity Model to Estimate the Cost of Protection.
Review, 81(1), 33-40.
Yılmaz, Ş. E. (2010). Dış Ticaret Kuramlarının Evrimi. Ankara: Efil Yayınevi.
Zarzoso, I. M. & Lehmann, F. N. (2003). Augmented Gravity Model: An Empirical
Application to Mercosur-European Union Trade Flows. Journal of Applied
Economics, 6(2), 291-316.